You are on page 1of 4

08.11.

2020 MİSTİSİZM - TDV İslâm Ans kloped s

Maddenin TDV İslâm Ansiklopedisi'ndeki güncel adresi:/mis sizm

MİSTİSİZM
İnsanın görünen nesnelerin ardındaki gerçeklik, sonsuzluk ve birliğe
ulaşma yönündeki ruhî tecrübesi ve bu tecrübeyi ifade eden doktrin.
Müellif: İLHAN KUTLUER

Mis sizm (İng. mys cism; Fr. mys cisme) Grekçe “sır” anlamına gelen musterion kelimesinden
türe lmiş r. Kelimenin teknik anlamlar kazanması, eski Yunan’da pagan olan halkın dinî inanışından ayrı
olarak Eleusis ve Dionysos kültlerinde temsil edilen sırların musteria terimiyle ifade edilmesi sonucunda
olmuştur. Aslında Grek dinî akımlarında söylenmemesi gereken sırlarla ilgili olarak suskun kalması icap
eden müntesipler için de mustai kelimesi kullanılırdı. Çünkü Grek mis k dininde sırlar herkese açık
olmayıp özel bir in sabı gerek rmekteydi. Nitekim Grekçe’de “susmak, suskun kalmak” mânasındaki
muein kelimesinin de Grek mis k ibadet şekillerinde in sap törenlerinin gizliliğine işaret e ği
düşünülmektedir (ER, X, 230, 245-246). Zaman ve tarih içinde gelişenden ezelî ve zamansız olana geçiş
tecrübesini ifade eden mis sizmin anlamı daha sonra genişlemiş, bu terim Grek ve Doğu felsefelerinin
Yeni Eflâtunculuk adı al nda uzlaş rılması çabasının ardından değişikliğe uğrayarak “bütün bir hakikat
problemine aklî ve daha çok sezgiye dayalı melekelerle özel biçimde yaklaşmak” mânasına gelmeye
başlamış r. Hıris yanlığın erken dönemlerinde Yeni Eflâtunculuğun hıris yanî fikirlerle kaynaşması
sonucu -Dionysius the Areopagite’in Mis k Teoloji adlı eserinde görüldüğü gibi- mis k bir hıris yan
ilâhiya ortaya çıkmış r. Fakat mis sizm, “görünenin ötesine veya görünmez olana geçme tecrübesi”
şeklindeki genel anlamıyla belli bir dine özgü olmayıp bütün dinlerde rastlanan bir olgudur (Sunar, s. 4;
Happold, s. 18-19).

Halk inanışlarında ruhçuluk, durugörü (clairvoyance), hipno zma, gizli ilimler ve büyü ile karış rılan
mis sizm, bazılarınca nevrasteni ve diğer marazî şartların sonucu olan müphem psikolojik durum ve
olaylar biçiminde nitelendirilmekte, bazıları ise mis k olmayı “dinin dogmalarına ve zâhirî mânalara
riayet etmemek” şeklinde anlamaktadır (Happold, s. 36). Zaman zaman meskalin, liserjik asit veya alkol
alanlarda meydana gelen anormal zihnî durumlar için de mis k dendiği görülmektedir; ancak bu
durumların temel bir akım olarak mis sizmle ilgileri bir hayli uzak r ve ihmal edilebilir düzeydedir (The
Encyclopedia of Philosophy, V, 420).

Mis sizm, dinî tecrübenin tarihte çok öne çıkan bir biçimi olup çeşitli doktrinlerin terimleriyle ifade
edildiği ve tek bir doktrinden söz edilemediği için basit olarak tanımlanması oldukça güçtür. Ortaçağ
teologları mis k teolojiyi “tecrübî hikmet, aşkın yönlendirmeyle ruhun Tanrı’ya doğru teveccühü; ilâhî aşk
sayesinde ulaşılan tecrübî bilgi” şeklinde tanımlamış r. Alman şairi Goethe’nin tanımı ise “kalbin
skolas ği, duyguların diyalek ği” biçimindedir. Bazıları da mis k tecrübeyi aklî etkinlikle
ilişkilendirmektedir. Meselâ Hint filozofu Sarvepalli Radhakrishnan bu aklî niteliğe vurgu yapmış ve
mis sizmi, anali k düşünceye karşılık “eşyayı anlamlı bir bütün içinde bir araya ge ren bütünleşmiş
düşünce” olarak tanımlamış r. Mis sizmin ünlü uzmanlarından Evelyn Underhill’in tarifi ise “Hak ile
birleşme sana ” biçimindedir (Happold, s. 37-38). W. R. Inge, Mys cism in Religion adlı eserinde (London
1907) mis sizm hakkında yapılmış “ben’in Tanrı ile bir olduğunu doğrudan hissetmesi” (O o Pfleiderer),
“ruhun Tanrı ile ilişkisinde bütün nisbetlerin ortadan kalk ğı zihnî tutum” (Edward Caird), “tecrübe edilen
her şeyin aslında bir şeyle, yani bir varlığın yahut başka bir şeyin sembolüyle ilgili olduğunun bilincine
https:// slamans kloped s .org.tr/m st s zm 1/4
08.11.2020 MİSTİSİZM - TDV İslâm Ans kloped s

ulaşma” (Richard Ne leship) şeklinde çeşitli tanımlamaları vermektedir (The Encyclopedia of Philosophy,
V, 420). Bunların yanı sıra ünlü filozoflar üzerindeki etkisine dikkat çekmekle birlikte mis sizmin öznel
olduğu ve dış dünya hakkında hiçbir nesnel doğru sağlamayacağı görüşünde olan Bertrand Russel’a göre
mis sizm, evrenle ilgili inançlar üzerindeki belli bir duygu derinliği ve yoğunluğundan başka bir şey
değildir (Mis sizm ve Man k, s. 7).

Mis k tecrübenin en karakteris k yönü mis klerin Tanrı ile vasıtasız bir temas kurduğu iddiasında kendini
göstermektedir. Söz konusu temas, pik biçimde sık sık vizyon görme ve bir olma tabirleriyle ifade edilen
bir bilgi biçimine işaret etmektedir. Hinduizm, Budizm, Taoizm, Konfüçyanizm gibi Doğu dinleri, Grek-
Helenis k mis k dinleri ve felsefeleri, Yahudilik, Hıris yanlık ve İslâm gibi semavî dinlerle ilgili
araş rmalar ne cesinde ulaşılan sonuç, bütün büyük dünya dinlerinde mis sizmin ifade ediliş biçimleri
arasında bir hayli fark bulunduğu, ancak aynı zamanda tecrübe ve anlayışta belirgin şekilde birlik
görüldüğüdür. Buna göre farklı dünya dinlerindeki mis k tecrübelerin mutlak hakikat, ilâhî varlığın içkinlik
ve aşkınlığı, benliğin Tanrı ile bir olması, evrendeki kötülüğün mahiye ve mânevî yetkinliği ifade eden
kavramlarla ilgili göz ardı edilmez ortak yanları bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu tesbit, dünyadaki
bütün mis k doktrinlerin birbirinin tamamen aynı olan kavramsal yapılar içerdiği anlamına
gelmemektedir. Meselâ mutlak hakikat tecrübesiyle ilgili olarak bazı mis kler şahsî tanrı terimleriyle
konuşurken bazıları Brahman, boşluk, Nirvana, bir, iyi gibi gayri şahsî bir gerçek varlıktan söz etmektedir.

Bütün mis klere göre mutlak hakika n varlığı aşkındır; fakat aynı zamanda mutlak hakikat zaman ve
mekânda bulunan bütün bir evrenin esasen tek olan iç ve za varlığıdır. Bu, ilk bakışta bir panteizm
izlenimi uyandırsa da mutlak hakikatle evren arasında tam bir ontolojik özdeşlik olduğu anlamına gelmez.
Bütün mis k ekollerde insanın, ruhunda mevcut daha derin ve üstün bir idrakle tabia nın normal
sınırlarını aşarak Tanrı ile bir olabileceği, yücelebileceği, tanrısallaşabileceği veya Nirvana’ya ulaşabileceği
vurgulanır. Buna göre insanda iki “ben” vardır. Bunlardan süflî ve egoist olanı söz konusu tecrübeyi
mümkün kılma yolunda bir engeldir ve aşılmalıdır. Farklı geleneklerde farklı terimlerle anılan ulvî ben ise
süflî âlemdeki yaşan ların üre ği hayalî benden ayrı olarak evrenin iç yüzündeki birliği kavrama ve
mutlak varlıkla bir olma is dadındaki derinlerde olan bendir. Mis klerin birleş ği hususlardan biri de
kötülüğün kaynağının fizik ve duyulur dünyanın gerçeği hakkındaki bilgisizliğin olduğudur. Bu görüşe
paralel olarak mis kler ruhu gerçek yolundan alıkoyan, onu süflî benin ya da dünyevî haya n hâkimiye
al na sokan ve Tanrı’dan ayıran bütün niteliklerden arınma fikri konusunda da birleşmektedir. Genellikle
mis sizme göre insanın yeryüzündeki varlığının başlıca amacı kendi gerçek varlığını keşfetmek ve onunla
aynîleşmek r. Böylece insan ilâhî cevherin bilgisine erişecek, hakika sınırlı beşerî idrak vasıtalarıyla değil
nasılsa öyle tanıyacak ve ezelî hayat, kurtuluş, aydınlanma gibi çeşitli isimlerle anılan var oluş
durumlarına erişecek r. Bu evrensel görünümüyle mis sizm sadece dünyanın her yerinde, her çağda ve
her dinde var olmakla kalmaz, aynı zamanda mis k bilincin bulunduğu her yerde ya birbirinin aynı veya
benzeri formlarda kendini gösterir. Bu sebeple mis sizm bazan ezelî felsefe (perennial philosophy)
şeklinde de isimlendirilir (Spencer, s. 20, 326-336; Sunar, s. 9, 52-53, 128).

Bir tecrübe ve doktrin olarak mis sizm başlıca iki türe ayrılarak incelenmektedir. Frederick Crossfield
Happold’a göre mis sizm aşk ve i hat mis sizmi, bilgi ve idrak mis sizmi diye ikiye ayrılabilir. Farklılık
hangisinin ağır bas ğıyla ilgilidir. Aynı şekilde mis sizm tabiat mis sizmi, ruh mis sizmi ve Tanrı
mis sizmi şeklinde de ele alınmış r. Bu ayırım mis sizmin çeşitli yönleri olduğunu göstermesi
bakımından anlamlıdır. Fakat mis sizmin bu yönleri birbirini dışlamamakta, ha a onların sık sık birbiri
içine girdiği de görülmektedir. Ayrıca saf anlamda ruh mis sizmi hariç tutulduğunda mis k tecrübenin
bazı çeşitleri olduğu da anlaşılmaktadır. Bunlar mis sizmin her şeyin farklılaşmamış, mutlak “bir”de ve bu
“bir”in her şeyde olduğunu ileri sürmek anlamında “panenhenik”, her şeyin Tanrı’da ve Tanrı’nın her
şeyde olduğunu kabul etmek mânasında “panenteis k”, ulûhiyye n ya da ilâhî olanın yara lmışlarda
ih va edildiğini veya evrende Tanrı olmayan hiçbir şeyin bulunmadığını iddia etmek anlamında
“panteis k” kavramlarıyla ifade edilmektedir. Bu kavramlar açısından bakıldığında tabiat mis sizmi birin
ya da Tanrı’nın tabia a içkin olduğunu ileri sürer. Saf anlamda ruh mis sizminde ise ifade edilebilir bir
https:// slamans kloped s .org.tr/m st s zm 2/4
08.11.2020 MİSTİSİZM - TDV İslâm Ans kloped s

Tanrı’nın varlığı fikri mevcut değildir. Gizli ve gizemli olan ruh bu mis sizmde yara lmamış olup tabiat ya
da Tanrı ile birleşmez. Fakat kendisi olmayan her şeyden soyutlanmaya yönelir. Bu mis sizmde insanın
temel gayesi kendisi olmak ve kendisini bilmek r. Hindu ve Budist mis sizmlerinde rastlanan bu tür
anlayışların Ba lı zihniyet dünyasında kavranması zordur. VIII. yüzyılda yaşamış Sri Şankaraşarya’nın ve
Meister Eckhardt’ın öğre leri Tanrı mis sizminde birleşmektedir. Çünkü her ikisinde de ulûhiyyetle
birleşme sure yle ruhun kendini bulması ve bilmesi söz konusudur. Tanrı mis sizminde ise daima
rastlanan ana fikir ruhun ölümsüz ve sonsuz cevherine yani Tanrı’ya dönüşüdür (Sunar, s. 126-128;
Happold, s. 40, 43-45).

Mis k tecrübenin ayrıca dışa dönük ve içe dönük şeklinde anılan çeşitleri olduğu öne sürülmektedir. Dışa
dönük mis sizm dış dünyadaki çokluğu bir olarak görmek, duyuların çokluk diye algıladığı varlıkların
gerçekte derin bir birlik içinde olduğunu dolaysız biçimde anlamak r. Burada söz konusu olan birlik
parçaların bütüne işaret e ği bir birlik fikri değildir. Her şeyin bir olduğu yönündeki mis k tecrübe
bundan dolayı paradoksal bir anla ma sahip r; ancak söz konusu olan eşyanın ardındaki birlik r. Eşyanın
bu özde birliği, tek tek nesneler kendileri olmaktan hiçbir şey kaybetmeksizin mis k tara ndan doğrudan
doğruya algılanır ve bu algıyı dışa dönük kılan, çokluğun aslında bir olduğunun dış dünyaya yönelik duyu
güçleriyle algılanması ve referanslarının dış dünyada bulunmasıdır. Bu farklılaşmamış birlik tecrübesi aynı
zamanda hiçbir şeyin ölü olmadığını, her şeyin özündeki birlikte tek bir haya n ya da bilincin
bulunduğunu görmek demek r (Stace, s. 61-69, 78-79; Zaehner bu tecrübeyi tabiat mis sizmi
çerçevesinde almış ve “panenhenik” olarak isimlendirmiş r; Zaehner’e göre bu tür tecrübede insan
zaman ve mekânı aşarak tabiatla uyumlu bir bütünleşmeye girmektedir; bk. Mys cism, Sacred and
Profane, s. 50, 101, 118, 180; ayrıca bk. Sunar, s. 126-127). İçe dönük mis sizm ise mis ğin duyu imajları,
soyut düşünceler, akıl yürütme süreçleri ve bu süreçlerde oluşan arzular gibi zihnî muhtevadan tamamen
boşaldığını ve -beklenebileceği gibi bilinç dışına kaymak yerine- saf bir bilinç durumuna ulaş ğını tecrübe
etmesidir. Söz konusu bilinç durumu tecrübe edilmiş bir muhtevaya ait değildir, yani bilincin kendisi
dışında hiçbir muhtevası bulunmamaktadır. Bilincin tecrübî muhtevası boşaldığında geriye bir boşluk
değil bilincin kendisi kalmaktadır. Bazı mis klerin Tanrı ile birleşme olarak ifade e kleri tecrübe de esas
i bariyle içe dönük mis k tecrübeden ibare r. Tanrı ile birleşme Tanrı ile mutlak anlamda özdeş olma
anlamına gelmeyip ferdî benin sonsuz bende çözülüşünü gösterir (Sunar, s. 7, 122-123; Stace, s. 84-90,
96-103, 110-117). Mis k tecrübenin dinî tecrübeyle ilişkisi, mis k tecrübelerin çeşitleri ve kendini ifade
biçimleri üzerine yapılan teorik açıklamaların az veya çok farklılık gösterdiği bir gerçek r (Almond, s. 120-
124, 128, 163-168, 183; L. Carmody - T. Carmody, s. 6-10).

Mis sizmi tecrübe ve doktrin olarak mukayeseli biçimde inceleyen birçok Ba lı müellif çalışmalarında
“Islamic mys cism, muslim mys cism, sufism” gibi terimlerle ifade e kleri İslâm tasavvufunu da bu
genel çerçeve içinde değerlendirmiş r (bk. bibl.). Bunun yanı sıra Ba dillerinde mis sizm terimi
kullanılarak doğrudan doğruya İslâm tasavvufu hakkında çok sayıda çalışma yapılmış r. Bunlardan
Reynold Alleyne Nicholson’un Studies in Islamic Mys cism (Cambridge 1921) ve The Mys cs of Islam
(London 1963), Arthur John Arberry’nin Sufism: An Account of the Mys cs of Islam (London 1950), Louis
Massignon’un Recuil des textes inédits concernant l’histoire de la mys que en pays d’Islam (Paris 1929)
ve Essai sur les origines de lexique technique de la mys que musulmane (Paris 1954), Annemarie
Schimmel’in Mys cal Dimensions of Islam (Chapel Hill 1975), Julian Baldick’in Mys cal Islam: An
Introduc on to Sufism (New York 1989) ve Toshihiko Izutsu’nun Crea on and the Timeless Order of
Things: Essays in Islamic Mys cal Philosophy (Ashland 1994) adlı eserleri belli başlı örnekler olarak
sayılabilir. İslâm mis sizmi hakkında özellikle şarkiyatçı bakış açısına sahip olanlar, tasavvufun İslâm dışı
kaynaklardan etkilendiği şeklindeki açıklamaları sık sık gündeme ge rmişlerdir. Ancak mesele
şarkiyatçılar açısından tam bir sonuca ulaş rılamamış, var sayılan dış kaynağın Hıris yanlık, gnos sizm,
Fars ve Hint mis sizmi yahut Yeni Eflâtunculuk’tan hangisinin olduğu konusunda bir uzlaşma
sağlanamamış r (Nicholson, s. 49-54). Kendi geleneksel temsilcileri açısından ise İslâm tasavvufu
tamamen nebevî kaynağa bağlanmaktadır.

https:// slamans kloped s .org.tr/m st s zm 3/4


08.11.2020 MİSTİSİZM - TDV İslâm Ans kloped s

BİBLİYOGRAFYA
R. C. Zaehner, Mys cism, Sacred and Profane, London 1961, s. 15, 22, 33, 50, 84-87, 101, 118, 148-149,
156-168, 180, 187-188, 205-206, ayrıca bk. tür.yer.; S. Spencer, Mys cism in World Religion, Bal more
1963, s. 9, 20, 299-325, 326-336; Cavit Sunar, Mis sizmin Ana Hatları, Ankara 1966, s. 2-4, 7, 9, 52-53,
103-104, 122-123, 126-128; B. Russel, Mis sizm ve Man k (trc. Ayseli Uluata), İstanbul 1972, s. 5-20; F.
C. Happold, Mys cism, A Study and an Anthology, London 1977, s. 18-20, 36-38, 40, 43-45, 249-263;
Philip C. Almond, Mys cal Experience and Religious Doctrine, Berlin-New York 1982, s. 120-124, 128,
163-168, 183; D. L. Carmody - J. T. Carmody, Mys cism, Holiness East and West, Oxford-New York 1996,
s. 6-10, 226-271; H. Smith - D. R. Griffin, Unutulan Hakikat (trc. La f Boyacı), İstanbul 1998, s.103-105;
Seyyid Hüseyin Nasr, Bilgi ve Kutsal (trc. Yusuf Yazar), İstanbul 1999, s. 75-102, 141-169; a.mlf., Tasavvu
Makaleler (trc. Sadık Kılıç), İstanbul 2002, s. 28-29, 210-211; R. A. Nicholson, Tasavvufun Menşei
Problemi (trc. Abdullah Kartal), İstanbul 2004, s. 49-54; W. T. Stace, Mis sizm ve Felsefe (trc. Abdulla f
Tüzer), İstanbul 2004, s. 27, 55, 61-124, 236; Ninian Smart, “Mys cism, History of”, The Encyclopedia of
Philosophy (ed. P. Edwards), New York-London 1972, V, 419-429; Ronald W. Hepburn, “Mys cism, Nature
and Assessment of”, a.e., V, 429-434; Kurt Rudolf, “Mystery Religion”, ER, X, 230-239; Louis Dupré,
“Mys cism”, a.e., X, 245-261.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul'da basılan 30. cildinde, 188-190 numaralı sayfalarda
yer almış r.

https:// slamans kloped s .org.tr/m st s zm 4/4

You might also like