You are on page 1of 5

Tuğçe ÖZCAN – Çağdaş Felsefe Tarihi

LUDWİG FEUERBACH(1804-1872)

 1804-1872 yılları arasında yaşamış


olan Alman filozof ve ahlakçıdır.
 Marx ü zerindeki etkisi ve hü manist
ilahiyat gö rü şleri ile ü nlenmiştir.
 19. yü zyıl Alman materyalizminin ilk
dü şü nü rü olan Feuerbach’ın temel eseri
Hıristiyanlığ ın Ö zü ’dü r. Felsefesi bir
hü manizm ve doğ alcılık şeklinde
gelişen, dine ilişkin eleştirisi, insanlıkla
ilgili doğ ruların bilinçsizce
yansıtılmasını ifade eden Feuerbach, felsefeye ö nce Hegel’innesnel
idealizmini benimseyerek başlamış, fakat daha sonra tinselcilik-
maddecilik karşıtlığ ında, maddeciliğ in tarafında olmuştur.
 Hukukçu Paul vonFeuerbach’ın dö rdü ncü oğ lu olan Ludwig
Feuerbach’ın Berlin’deki 2 yıl sü reyle Hegel’in yanında felsefe
ö ğ renimi yapabilmek için ilahiyat çalışmalarını bıraktı.
 1828’de Doğ a bilimi ö ğ renimi yapabilmek için Erlangen’e gitti.
1839’da “HrıstiyanlıkÖ zü ”nü yayınladı. O sıralar Alman dü şü nü rleri
Hegel’i tartışıyordu. Ruhçular onu ruhçuluk alanına, maddeciler de
maddecilik alanına çekiştiriyorlardı. O Kant’ın yasağ ını çiğ nemiş
mutlağ ın alanına girmişti. Dü şü ncenin doğ adan ö nceliğ ini
savunmuştu.
 Maddeciler de mutlağ ın yani insan dü şü ncesinin uğ raştığ ı ilk ve son
gerçeğ in, doğ anın ü stü nde değ il, doğ anın içinde olduğunu
sö ylemesine ilgi duydular.
 Feuerbach “Gelecek Felsefesinin İlkeleri” Hegel’den 13 yıl sonra
yayınlandı.
 Feuerbach’in sö zü ile; “Temel doğ adır. Doğ anın dışında hiçbir şey
yoktur. Her şey gibi, dü şü nce de, doğ anın ü rü nü dü r. Dü şü nce,
1
Tuğçe ÖZCAN – Çağdaş Felsefe Tarihi

maddî bir organ olan beyinden çıkmaktadır. Bence maddecilik


insanın varlık ve bilgi yapısının temelidir. Ama bir fizyolojistin, bir
naturalistin anladığ ı gibi, varlık yapısının kendisi değ ildir.
Maddecilikle geride beraberim ama ilerde beraber değ ilim.”

 TANRI ANLAYIŞI

 Feuerbach’e gö re Tanrı, insan zihninin bir yansıtmasıdır, insan


bencilliğ inin bir ü rü nü dü r. Bundan ö tü rü zamanla insan kendisine
yabancılaşır demiştir.
 Hıristiyanlığ ın Ö zü ’ndeki gö rü şlerinin ü rü nü olarak tanrı insanın
içedö nü k doğ asının dışadö nü k bir izdü şü mü haline geliyordu.
Kitabının Marx’ı ö nemli ö lçü de etkileyen ilk bö lü mü nde Feuerbach
dinin gerçek ya da antropolojik ö zü nü çö zü mledi. Tanrıya yü klenen
çeşitli nitelikleri tartışarak bunların insan doğ asının farklı
gereksinmelerinin karşılığ ı olduğ unu ileri sü rdü .
 2. Bö lü mde dinin sahte ya da ilahiyata ilişkin ö zü nü ele alarak
tanrının insandan bağ ımsız bir varlığı olduğ u gö rü şü nü n, vahiy ve
kutsal nesnelere inanmaya yol açtığ ını, bunların da istenmeyen bir
dinsel maddeciliğin parçaları olduğ unu ileri sü rdü .

 YABANCILAŞMA

İnsanoğlu İnsanoğlu/Tanrı

Aklın Eleştirisi
İnsanoğlu/Tanrı

2
Tuğçe ÖZCAN – Çağdaş Felsefe Tarihi

 Felsefesinin merkezine insanı koyan Feuerbach’a gö re, Tanrı


kavramı insanın kendisini dışa yansıtmasından başka bir şey
değ ildir. Bu demektir ki, Tanrı kutsal kitaplarda ifade edildiğ i gibi
insanı kendi suretinde yaratmış olmayıp, insan Tanrı’yı yü celterek
kendi biçiminde tasavvur etmiştir.
 Mutlak olan Tanrı değ il insandır; çü nkü Tanrı bilgisi insan
bilgisinden ibarettir. Dinde insan Tanrı’ya inanmakla kendine ait
değ erleri bir başka varlığ a verdiği için kendini inkâ r eder;
dolayısıyla, dindarlık insanı kendisine yabancılaştırır.
 İnsan içindeki ö zü dışa yansıtarak yarattığ ı figü r(tanrı) ile kendisine
yabancılaşır.
 Din dediğ imiz şey Feuerbach’ e gö re aslında insanın kendisini
tanrısallaştırmasıdır.
 Nerede ve hangisi olursa olsun Feuerbach’a gö re din, insanlığ ın
çocukluk rü yasıdır. Ona gö re, insanlık er veya geç bu rü yadan
uyanacak, mutluluğ u ve huzuru gö kyü zü nde değ il yeryü zü nde,
Tanrı’da değ il bilimde, inanmada değ il bilmede arayacaktır. Ve
kendi benliğine, kendi varlığına dö necek ve iç dü nyasının
zenginliklerini keşfederek, kendisini gerçekleştirmenin yollarını
arayacaktır. İşte bu anlamdaki ateizm de, Feuerbach’a gö re, gerçek
ve doğ ru hü manizm olacak, bu hü manizm de insanlığ ın yeni dini
olacaktır.
 Yaşamının ilk yıllarında Tanrı’ya inandığı halde daha sonraları dini
inançlarını yitirerek genelde dine, ö zelde ise Hıristiyanlığ ın
teolojisine çeşitli eleştiriler yö nelten Feuerbach’ın fikirleri, hem din
denilen evrensel olgu için, hem de Hıristiyanlık için bü yü k tehlike
oluşturmuştur.
 Ona gö re kutsal bir şeyin var olduğ unu dü şü nerek sadece kendimizi
aldatmakla kalmıyoruz, aynı zamanda kendimizin ne olduğ unu da
unutuyor ya da ondan vazgeçiyoruz. Bu erdemlerin tanrılarda değ il
aslında insanlarda bulunduğu gerçeğ ini gö zden kaçırıyoruz. Bu
nedenle kutsal bir doğ ruluğ a daha az ve insan adaletine daha çok
odaklanmalıyız. Ona gö re bu dü nyada ilgimizi hak eden insanlardır.
3
Tuğçe ÖZCAN – Çağdaş Felsefe Tarihi

 O, Hıristiyan teolojisinin ve Hıristiyanlığ ın Tanrı imajının etkisinde


kalarak Tanrı kavramıyla insan doğ ası arasında bir ilişki kurmuş ve
teolojiyi antropolojiye indirgeyerek insanın zihnindeki ve
kalbindeki Tanrı inancının yapaylığ ından sö z etmiştir.
 Ayrıca ona gö re mutluluk olmadan ahlak anlamı olmayan bir
kelimedir. Ona gö re mutluluk eğ ilimi insan yapısının doğ al bir
eğ ilimidir. İnsan, doğ arken mutluluk eğ ilimiyle birlikte doğ ar.
Mutluluk eğiliminin ahlakiliğ i bu yü zdendir. Yine bu yü zdendir ki
her ahlakın temeli mutluluk eğ ilimi olmalıdır. Ama mutluluk eğ ilimi
başı boş bırakılamaz elbet. Onu dü zenleyen iki doğ al kısıtlayıcı
vardır:
 Eylemlerimizin kendimizdeki sonuçları: Mutluluk eğilimimizi
başı boş bırakıp, ö rneğ in içkiyi fazla kaçırırsak hastalanırız.
Bö ylelikle de kendi eğ ilimimizi, kendimizden dolayı, kendimiz
kısıtlarız.
 Eylemlerimizin toplumdaki sonuçları: Mutluluk eğ ilimimizi başı
boş bırakırsak başkalarını mutluluk eğilimlerinin sınırına gireriz.
Bu halde başkaları, kendi mutluluk eğ ilimlerimizi savunarak bizim
mutluluk eğ ilimimizi bozarlar. Bö ylelikle de kendi eğilimimizi, yine
kendimizden dolayı, kendimiz kısıtlarız.
 Hem kendimiz, hem de başkaları, elbirliğ iyle mutluluk eğ ilimimizi
dü zenlerler, aşırılıklara engel olurlar. Bu iki sü rü mü n dışında
mutluluk eğ ilimimizin hiçbir engeli yoktur, keyfince yol alabilir.
 Anlaşıldığına gö re, mutluluğumuzu, yine kendi mutluluğ umuz
dü zenlemektedir. Kendi mutluluğ umuzu bozmadıktan sonra
mutluluk eğ ilimimizin yö neldiği yer yol ahlakıdır. Toplumsal
sonuçlar, kendi mutluluğ umuzun tadını kaçırdıklarından dolayı
kısıtlayıcıdırlar.
 Ayrıca, insanın insanla birlikteliğ i de ahlakın başlıca ö lçü sü
olmuştur.

4
Tuğçe ÖZCAN – Çağdaş Felsefe Tarihi

 ESERLERİ :

 Tanrıların Doğ uşu


 Geleceğ in Felsefesi
 Hıristiyanlığ ın Ö zü

You might also like