You are on page 1of 31

I. VELÎD ve SÜLEYMAN b.

ABDÜLMELİK DÖNEMLERİ

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 1
I. Velîd Dönemi

• Hilafetine Kadar I. Velîd

• Emevî halifelerinin altıncısı olan Velîd b. Abdülmelik 52/672 tarihinde Medine’de doğdu. Babası
Abdülmelik b. Mervân, annesi Gatafân kabilesinden Vellâde bint Abbas’tır. Ailesi çocuklarının iyi birer
eğitim almasına, özellikle Kur’an okuma, güzel konuşma, şiir ve güzel ahlâk sahibi olmasına önem
vermiştir. Halife Abdülmelik, özellikle oğlu Velîd’in eğitimi ile yakından ilgilenmiş; ancak uzak bir yere
gitmesini de istememiştir. Bu sebeple Velîd, Arapça eğitimine çöl yerine sarayda devam etmiştir. Ancak
bu durum, onun Arapça konusunda oldukça sıkıntı yaşamasına sebep olmuştur. Nitekim babası daha
sonra bu konuda pişmanlığını ifade ederek çocuğuna olan düşkünlüğünün kendisine çok ağır sonuçlar
doğurduğunu belirtmiştir. Kaynaklarda Velîd’in halifeliği döneminde konuşmalarında önemli dil hataları
yapması da bunun neticesi olarak belirtilmektedir.

• Velîd 77/696 tarihinde Bizans’a karşı düzenlenen seferde komutan olarak tayin edilmiş, ertesi yıl hac
emiri olarak görevlendirilmiştir

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 2
• Emevîlerin en büyük hükümdarı olarak gösterilen Abdülmelik b. Mervân, yirmi yıllık iktidarı
süresince bir taraftan iç ve dış düşmanlarla mücadele etmiş diğer taraftan da devletin ilerlemesini
temin edecek adımlar atmıştır. Bu dönemde Emevî Devleti’ni yeniden tesis ederek devleti güçlü
hale getirmiştir. Abdülmelik, vefatından önce babası Mervân b. Hakem’in yaptığı gibi hilâfeti
kendi çocuklarına bırakmayı arzulamaktaydı. Bu hedefine ulaşabilmek için de sağlığında iken
veliaht tayin edilmiş olan kardeşi Abdülaziz’i bu işten vazgeçirmeye çalıştı. Ancak Abdülaziz bunu
kabul etmedi. Bu sırada Abdülaziz’in vefatı üzerine Abdülmelik oğulları Velîd ile Süleyman’ı
veliaht olarak tayin etti. Böylece birinci veliaht olarak tayin edilen Velîd, babasının vefatı
(86/705) üzerine Emevîler’in yeni halifesi oldu.

• Babasından her bakımdan güçlü bir devlet teslim alan Velîd, iktidara geldiğinde devletin
gelişiminde pay sahibi olan başta Irak genel valisi Haccâc b. Yusuf olmak üzere bu başarıda gayret
göstermiş olan valileri görevlerinde bıraktı ve onların tecrübelerinden istifade etmeye çalıştı.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 3
I. Velîd Dönemi Fetihleri

• Velîd iktidara geldiğinde Atlas Okyanusu’ndan Ceyhun nehrine kadar uzanan geniş bir coğrafyada
sağlam temeller üzerine oturmuş bir devlet teslim almıştı. Dolayısıyla Velîd, kendisine bırakılan
mirasın farkında olup babasının bıraktığı yerden fetihlere devam etti. Bu dönemde Hulefâ-yi
Râşidîn döneminde gerçekleşen ilk büyük fetihlerden sonra İslâm tarihinin ikinci büyük fetih
harekatını başlattı. Fetihler, Kafkasya, Orta Asya, Hindistan, Kuzey Afrika, İspanya ve Anadolu
toprakları üzerinde yoğunlaşmıştır. Kuteybe b. Müslim, Muhammed b. Kâsım es-Sekafî, Mesleme
b. Abdülmelik, Mûsâ b. Nusayr ile Târık b. Ziyâd bu fetihleri gerçekleştiren önemli
komutanlardandır.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 4
Orta Asya Fetihleri

• Orta Asya’daki fetihler Abdülmelik b. Mervân zamanında Irak genel valisi olarak tayin edilmiş
olan Haccâc b. Yusuf es-Sekafî tarafından yönetilmekteydi. Haccâc’ın bu konuda yaptığı ilk iş
halifenin de rızasını alarak Kuteybe b. Müslim’i, Horasan valiliğine getirmesi olmuştur. Kuteybe
Horasan valiliği vazifesini üstlenmesinin hemen ardından fetih için hazırlıklara başladı. Bu sırada
Tohâristan’ın merkezi Belh’ten isyan haberi gelince hemen oraya yöneldi. Ordusuyla birlikte şehre
varınca Belh dihkanları, buna karşı koyamayacaklarını anladılar ve isyandan vazgeçip teslim
olduklarını belirttiler. Buradan Tohâristan’a bağlı Aherun ve Şûmân şehirlerine yöneldi ve barış
karşılığında bu toprakları ele geçirdi. Ardından orduyu kardeşi Sâlih’e bırakarak Merv’e döndü.
Kardeşi Sâlih onun ardından fütuhâta devam etti ve Kâşân ile Fergana’yı ele geçirdi (86/705).
Merv’e gelen Kuteybe, Tohâristan’ın Türk hükümdarı Nîzek Tarhan’a elçi göndererek ondan
hâkimiyetini tanımasını ve elindekiMüslüman esirleri serbest bırakmasını istedi. Nizek bu öneriyi
kabul edince anlaşma gerçekleşmiş oldu. Böylece Maveraünnehir’e ulaşmada önemli bir nokta
aşılmış oldu. Seferlerine ara vermeden devam eden Kuteybe, Ceyhun nehrini geçip bölgede önemli
bir ticaret merkezi konumunda olan Beykent’e yöneldi. Şehri muhasara eden Müslümanlar bir
müddet sonra halkı barış istemeye mecbur ettiler.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 5
• Tarafların anlaşma yapmasından sonra Kuteybe, yerine bir idareci bıraktı ve oradan ayrıldı. Ancak
dönüş yolunda Beykent halkının anlaşmayı bozup ayaklandığını, pek çok Müslüman askerini
öldürdüğünü haber alınca geri döndü. Şehri tekrar muhasara etti. Bir ay süren kuşatma neticesinde
Beykent’i savaş yoluyla ele geçirip çok sayıda ganimet elde etti (87/706). Kış mevsimini Merv’de
geçiren Kuteybe b. Müslim, havaların iyileşmesinin ardından baharda sefer için Buhara’ya yöneldi.
Bölgenin önemli yerleşim merkezlerinden olan Nûmişkes ve Râmisen şehirlerini barış yoluyla
fethetti. Ardından Soğd ve Fergana halkının da destek verdiği büyük bir Türk ordusu ile mücadele
etti. Şiddetli geçen savaşın galibi Kuteybe oldu. Ancak Buhara üzerine gitmekten vazgeçerek
Merv’e döndü (88/707).

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 6
• Haccâc b. Yusuf, Mâverâünnehir’de önemli bir noktada bulunan Buhara’nın İslâm topraklarına
dâhil edilememesi üzerine Kuteybe’yi uyardı. Bu gelişme üzerine Kuteybe, derhal Buhara üzerine
yeni bir sefere çıktı (89/708). Ceyhun Nehri’ni geçtikten sonra karşılaştığı Soğd, Kiş ve Nesef
ordularını yenerek yoluna devam etti. Ancak Buhara Hükümdarı Verdân Hudât ile giriştiği
mücadeleden bir netice alamadı ve Merv’e geri dönmek zorunda kaldı. Bir yıl aradan sonra
yeniden Buhara üzerine yürüdü ve şiddetli bir kuşatmadan sonra şehir halkını anlaşma yapmaya
razı etti. Ağır şartlar ihtiva eden bu anlaşmaya göre şehirdeki evlerin yarısının Müslümanlara
bırakılması, askerî yardım yapılması, vergi ödenmesi ve kaleye Müslüman muhafızların
yerleştirilmesi kararlaştırıldı (90/708-709). Buhara’nın ele geçirilmesi Mâverâünnehir fetihleri
açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Aynı zamanda Müslümanlar için Semerkant’ın fethinin
de yolu açılmış oldu.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 7
• Muâviye b. Ebû Süfyân zamanında ilk ciddi askerî seferlerin yapıldığı Mâverâünnehir’de arzu
edilen başarılar bir türlü elde edilememişti. Bu noktada kalıcı zaferler sağlamak isteyen Kuteybe,
Buhara’dan ayrıldıktan sonra daha önce kendisiyle birlikte hareket eden Nîzek Tarhan’ın
Tohâristan bölgesinde isyan ettiği haberini aldı. Aynı zamanda Nîzek Belh Merverrûz,
Tâlekân, Firyâb ve Cûzcân hâkimlerine mektup göndererek onları da isyana çağırmıştı. Bu
gelişmeler üzerine hemen bölgeye gelen Kuteybe, isyanları birer birer bastırdı. Bu arada kendisine
teslim olan Nîzek’i de Haccâc’ın emriyle öldürdü (91/709-10).

• Haccâc, 92 (710-11) yılında Kuteybe b. Müslim’i Sicistan üzerine yolladı. Sefere çıkan Kuteybe,
Zâbülistan Hükümdarı Rutbil’in barış isteğini haraç vermesi şartıyla kabul etti. Ertesi yıl bölgedeki
karışıklıklardan da istifade ederek Hârizm üzerine gitti ve muhalifleri bertaraf ettikten sonra burayı
vergiye bağladı. Daha sonra barışı bozan Soğd halkı üzerine yürüdü; Şâş ve Fergana meliklerinin
destek birliklerinin yolunu kesip Soğd’un merkezi ve Mâverâünnehir’in en önemli merkezi olan
Semerkant’a ulaştı.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 8
• Burayı muhasara etti; şehir halkı bir müddet kuşatmaya karşılık verse de Semerkant-Soğd hükümdarı
Emevî hâkimiyetini tanımak ve vergi ödemeyi kabul etmek zorunda kaldı. Anlaşmanın ardından
Buhara’da olduğu gibi şehre asker yerleştirildi. (93/711-12). Böylece Buhara’nın ardından bölgenin
diğer önemli merkezi konumunda bulunan Buhara’da İslâm devleti topraklarına dâhil oldu.

• Semerkant’ın fethedilmesi ile Kuteybe’nin bölge üzerindeki fetihleri sona ermedi. Nitekim
Kuteybe, Merv’e döndükten sonraki sene büyük bir orduyla tekrar sefere çıktı. Kuvvetlerinin bir
kısmını Şâş üzerine gönderirken kendisi de Fergana üzerine yürüyerek fetihleri gerçekleştirdi.
95/714’te çıktığı seferde Haccâc’ın ölüm haberini alınca fetihlerini durdurdu; askerlerinin bir
kısmını terhis edip halifeden gelecek emirleri beklemek üzere Merv’e geri döndü. Halife I. Velîd,
Kuteybe’ye gönderdiği mektupta hizmetlerini övdü; fetihlerine devam etmesini, Horasan’ın Irak
valiliğinden ayrılarak müstakil hale getirildiği ve kendisinin oraya vali olarak tayin edildiğini
bildirdi. Bunun üzerine Kuteybe 96/715 yılında Fergana’yı tamamen ele geçirmek, Fergana ile
Kaşgar arasındaki ticaret yollarını kontrol edebilmek maksadıyla Çin sınırlarına en yakın şehir olan
Kâşgar üzerine yürüdü.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 9
• Burada Çin hükümdarıyla görüşmelerde bulunup onlarla cizye vermeleri karşılığında bir anlaşma
imzaladı. Ancak bu görüşmelerin yapıldığı sırada Velîd’in ölümü ve yerine kardeşi Süleyman b.
Abdülmelik’in tahta geçmesiyle Kuteybe’nin buradaki faaliyetleri de sona erdi. Zira Süleyman,
Haccâc ve Kuteybe’nin kardeşi Velîd’e bağlılıkları ve özellikle kendisinin tahta vâris olmasını
engelleme hususundaki teşebbüsleri sebebiyle onlara düşmanlık besliyordu. Nitekim Kuteybe önce
halifeye mektup yazarak fetihlerini anlattı; görevde kaldığı sürece itaat edeceğini bildirdi. Ancak
cevabın gelmesini beklemeden acele bir şekilde isyan etti ve sonunda öldürüldü.

• Hindistan Cephesi
• Haccâc b. Yusuf, Kuteybe b. Müslim’i Orta Asya fetihlerine gönderirken yeğeni Muhammed b.
Kasım’ı da Sind’in fethiyle görevlendirdi. Daha önce Haccâc 91/710 yılında Sind üzerine,
Mekrân’daki Müslümanlara ve Müslüman ticaret gemilerine düşmanca tavır takınması ve Mekrân
Valisini öldürenleri koruması sebepleriyle Ubeydullah b. Nebhân ve Büdeyl b. Tahfe el-Becelî’yi
göndermiş, ancak yapılan savaşlarda her ikisi de şehid düşmüştü.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 10
• Bunun üzerine yaşı genç olmasına rağmen Muhammed’i 6000 kişilik bir orduyla tekrar Mekrân’a yolladı.
Muhammed, ordunun her türlü ihtiyacını karşıladıktan sonra erzak ve techizatı, mancınıkları ve yeni gelen
takviye birliklerini gemilerle Deybül’e gönderip arkasından orduyla Mekrân’a doğru hareket etti. Mekrân’a
varmasının (92/711) ardından Kannezbûr ve Ermâil’i fethetti; daha sonra da kendisine katılan destek
kuvvetiyle birlikte Deybül’e gidip şehri kuşattı. Üç ay süren muhasaranın sonunda Müslümanlar tarafından
Hindistan’da ilk defa kullanılan mancınıkla ünlü kulenin yıkılmasıyla şehir düştü (93/712). Muhammed
emniyeti sağladıktan sonra Deybül’de bir cami yaptırdı ve merkezden gönderilen 4000 kişiyi burada iskân
edip Sind’deki diğer şehirlere yöneldi; Nîrûn, Sivîstan (Sedûsân) ve Bağrûr’u barış yoluyla ele geçirildi.
Ardından Rûr (Arûr), Brahmanâbâd ve Mültan’ın fetihleri tamamlanarak Sind topraklarının tamamı ele ge
çirilmiş oldu. Böylece 92-96 (711-715) yılları arasında gerçekleştirilen fetihlerle bugünkü Belûcistan’dan
Hindistan’daki Kathiavar’a kadar bütün İndus vadisi İslâm hâkimiyetine girmiş oldu. Fetihlerin ardından
Muhammed b. Kâsım bölge halkına can ve mallarının emniyet altında olduğunu bildirdi; Budist ve Hindular’a
din hürriyeti tanıdı ve tapınaklarına dokunmadı. Mültan’ın fethinden etkilenen Bailman (Bhilamalla) racası da
kendi arzusuyla İslâm hâkimiyetini benimsedi.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 11
• Muhammed b. Kâsım, Kannevc Krallığına karşı yürümek amacıyla hazırlık yaptığı sırada önce
Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin, ardından da Halife I. Velîd’in ölümü üzerine bu hedefini
gerçekleştiremedi. Zira Süleyman b. Abdülmelik halife olunca (96/715) kendi hilâfetine karşı çıkan
Muhammed’i tıpkı Kuteybe gibi cezalandırma yoluna gitti; Haccâc’ın akraba ve adamlarına karşı
bir harekât başlatarak onları görevlerinden uzaklaştırdı.

• Anadolu ve Kafkas Seferleri

• Velîd b. Abdülmelik’in halifeliği zamanında üçüncü cephe Anadolu ve Kafkaslar olmuştur. Bu


cephede seferler büyük oranda Mesleme b. Abdülmelik eliyle gerçekleşmiştir. Mesleme daha
babası Abdülmelik b. Mervân’ın sağlığında Bizans cephesine komutan olarak tayin edildi (86/705).

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 12
• Diğer taraftan Abbas b. Velîd, Ömer b.Velîd, Mervân b. Velîd, Abdülazîz b. Velîd de bu seferlerde
komutanlık yapmıştır. Fakat kaynakların verdiği malumattan Mesleme’nin bu cephenin
başkomutanı olduğu anlaşılmaktadır. Velîd zamanında da görevini muhafaza eden Mesleme,
Bizans’a karşı Anadolu topraklarına seferler düzenleyerek 88-89 (707-708) yıllarında Bedendûn
(Pozantı) çevresini, Tuvâne (Tyana) ve Ammûriye ile (Amorion) Eskişehir’i ele geçirdi.

• Velîd’in Anadolu ile birlikte fethine önem verdiği bir diğer bölge Kafkaslar’dı. Esasında
Müslümanların bölgenin kuzeyinde yer alan Hazarlar ile mücadelesi Hz. Ömer dönemine
dayanmaktadır. Ancak Emevîler’in hilafete gelmesiyle birlikte bu mücadele yerini duraklamaya
bırakmıştır. Bunda bölgenin korunaklı yapısının yanı sıra Hazarlar’ın sağlam bir orduya sahip
olmaları da etkili olmuştur. Bu duraklama devri, Velîd’in halife olması ile yerini mücadele
dönemine bırakmıştır.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 13
• Velîd, ilk olarak 91/710’da kardeşi Mesleme’yi amcası Muhammed b. Mervân’ın yerine el-Cezîre,
İrmîniye ve Azerbaycan valiliğine getirdi. Aynı yıl Mesleme, Kafkasya cephesinde Hazarlar’a karşı
seferler düzenleyerek bazı şehir ve kaleleri ele geçirdi. 92-93/711-712 yıllarında Amasya’yı ve
bölgedeki bazı merkezleri, 95/714 tarihinde Kafkasya cephesinde bölgenin en müstahkem şehri
Derbend’i ve çevresini fethetti. Ayrıca Cerâcime üzerine giderek Amanos bölgesini hâkimiyet altına aldı.

• Kuzey Afrika ve İspanya Seferleri

• Velîd, b. Abdülmelik, halifelik makamına geçtiği sırada Kuzey Afrika’da İfrîkıye ve Mağrib
valiliğini Mısır’dan ayırıp doğrudan hilâfet merkezine bağlamıştı. Ardından bölgede başarılı işler
yapmış Mûsâ b. Nusayr’i bu vazifesinde tutmuştur. Mûsâ, bölgede istikrarı sağlamasının ardından
Mağrib-i Aksâ’yı fethetmek için hemen harekete geçti (87/706); iki yıl içerisinde Bizans’ın elinde
bulunan Sebte (Ceuta) hariç Kuzey Afrika’nın tamamını hâkimiyeti altına aldı. Bu arada
müstahkem bir şehir olan ve daha önce Berberîler’in kontrolünde bulunan Tanca’nın idareciliğine
öncü birliklerin kumandanı olan Târık b. Ziyâd’ı vali olarak tayin etti.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 14
• Ayrıca yanında Berberîler’e Kur’an ve dinî meseleleri öğretmek üzere din âlimleri bıraktı (89/708).
Diğer taraftan Tunus’ta büyük bir tersane yaptırmasından sonra Kuzey Afrika sahillerini tehdit
eden Bizans kuvvetlerine denizden seferler düzenledi. Böylece 86/705 yılına kadar Sardinya,
Mayurka ve Minorka adaları fethedildi; Sicilya’daki bazı şehirler ele geçirildi ve oradaki deniz
gücü büyük ölçüde kırıldı.

• Kuzey Afrika fethine devam eden Müslümanların en büyük hedefi, bölgede stratejik öneme sahip
olan Sebte’nin ele geçirilmesiydi. O sırada İspanya’da hüküm süren Vizigotlar’la ilişkileri bozuk
olan Sebte hâkimi Julianos, Mûsâ ile bağlantıya geçerek onu yarımadayı fethe teşvik etti;
karışıklıklar sebebiyle fethin son derece kolay olacağını belirtti. Bunun üzerine Mûsâ, Velîd’den
izin aldıktan sonra İspanya’nın güney sahillerine Tarîf b. Mâlik kumandasında 500 kişilik bir keşif
birliği gönderdi (91/710).

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 15
• Birliğin, görevini başarıyla tamamlaması ve bol miktarda ganimetle dönmesi üzerine Mûsâ, 711
yılında Târık b. Ziyâd’ı, içinde sadece 300 Arap asıllı askerin yer aldığı Berberîler’den oluşan 7000
kişilik bir ordunun başında İspanya’ya gönderdi. Târık, daha sonra kendi adıyla anılmaya başlanan
Cebelitârık boğazını geçerek (5 Receb 92/28 Nisan 711) Algeciras’ı (el-Cezîretü’l-hadrâ) ele
geçirdi. Müslümanların gelişinden haberdar olan Kral Rodrigo kalabalık bir orduyla harekete geçti.
Bu gelişme üzerine Târık, hemen Mûsâ b. Nusayr’dan yardım istedi. 5000 kişilik yardım birliğinin
ulaşmasından birkaç hafta sonra Rio Guadalete (Vâdiilekke) veya Rio Barbate kıyısında
Vizigotlar’ı ağır bir hezimete uğrattı. Târık bu zaferin ardından kısa sürede Malaga (Mâleka),
Elvira (İlbîre), Cordoba (Kurtuba), Ecija (İsticce) ve başşehirleri Toledo’yu (Tuleytula) fethetti.
Fetih haberlerini alan Mûsâ b. Nusayr, büyük kısmı Arap askerlerinden oluşan 18.000 kişilik bir
ordunun başında İspanya’ya gitmek üzere harekete geçti. Karaya çıktıktan sonra başka bir
güzergâhı takip ederek Sevilla (İşbîliye), Carmona (Karmûne), Niebla (Leble), Merida (Mâride)
şehirlerini zaptetti ve Târık b. Ziyâd’la Toledo’da buluştu (94/713). İki kumandan bundan sonra
mücadelelerini İspanya’nın kuzeyine doğru iki koldan sürdürdü. Ertesi yıl Leon (Liyûn), Galicia
(Cillîkıye) bölgeleriyle Lerida (Lâride), Barselona (Berşelûne), Saragossa (Sarakusta) şehirleri
zaptedildi. Bir rivayete göre Pireneler aşılarak Fransa topraklarına da girilmiştir; Hatta Mûsâ b.
Nusayr’ın hedefinin Avrupa üzerinden İstanbul’a ulaşmak olduğu da ileri sürülmektedir.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 16
• İspanya’nın fethinin ardından ordu komutanları Mûsâ b. Nusayr ile Târık b. Ziyâd, Halife I.
Velîd’in talimatıyla Dımaşk’a gitmek üzere Endülüs’ten ayrıldılar. Beraberinde çok sayıda ganimet
malları ve esirlerle birlikte yola çıkan Mûsâ, Dımaşk’a yaklaştığında Halife Velîd’in hastalandığını
duydu; ardından kardeşi ve veliahdı Süleyman’dan Dımaşk’a Velîd’in ölümünden sonra girmesini
ve getirmekte olduğu ganimet ve esirleri kendisine vermesini isteyen bir mektup aldı. Ancak Mûsâ
bu emre uymadı ve Velîd’in ölümünden üç gün önce Dımaşk’a girdi. Bu yüzden Süleyman halife
olur olmaz onu bütün görevlerinden azletti ve cezalandırdı.

• I. Velîd’in Vefatı ve Şahsiyeti

• I. Velîd, on yıl süren devlet başkanlığı süresince Emevîler’i dönemin en büyük devleti haline
getirmiştir. Babasından aldığı mirası daha ileri noktalara taşımasıyla Emevîler’in en parlak devri
yaşanmıştır. Ancak bu ilerleme, I. Velîd’in 14 Cemâziyelâhir 96 (24 Şubat 715) tarihinde
Dımaşk’taki Deyrümürrân’da vefat etmesiyle sona ermiştir.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 17
• Sert bir mizaca sahip olan Velîd, döneminde halka fayda sağlayacak pek çok iş yapmış;
gerçekleştirdiği imar faaliyetleri ile halkın kendisine olan bağlılığını arttırmıştır. İslâmî dönemde
ilk hastaneyi yaptırmıştır. 88/707 yılında kurduğu hastaneye hekimler tayin ederek onlara maaş
bağlamış. Ayrıca engellilere, âmâlara ve fakirlere maaş bağlatıp kötürüm ve âmâların yanına
hizmetçiler vererek onları devlet güvencesi altına almıştır. Diğer taraftan muhtaçlar için aşevleri
açtırmış, dilenmeyi yasaklamış, beytülmâlde herkese yetecek kadar malın bulunduğunu söyleyerek
dilencilerin ihtiyaçlarının karşılanacağını belirtmiştir.

• Dînî değerlere önem verdiği rivayet edilen I. Velîd, sünnî akide çerçevesinde bir dinî zümrenin
yetişmesi için çaba harcamıştır. Medine âlimlerine zulmeden vali Hişâm b. İsmâil’i görevden alıp
yerine amcaoğlu Ömer b.Abdülazîz’i getirmiştir. I. Velîd döneminde önemli fetihlerin
gerçekleşmesiyle birlikte iktisadî hayatta canlanma olmuş; toplumun refah düzeyinde gözle görülür
artışlar yaşanmıştır.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 18
• Bunda Müslümanların bölgenin ticaret hacmini ellerinde bulundurmalarının da etkisi vardır. Velîd,
döneminde Emevî mimarisinin şaheserleri kabul edilen çok sayıda eser inşa etmiş ya da var
olanları ıslah etme yoluna gitmiştir. Mesela Dımaşk’taki Emeviyye Camii’ni yaptırmış; Mescid-i
Aksâ’yı yeniden inşa ettirmiş; Mescid-i Nebevî’yi genişletmiş; Mescid-i Harâm’a ilâveler
yaptırmış; Kâbe’nin onarım ve bakımı için Mekke’ye 30.000 dinar göndermiştir. Bunların yanı sıra
halkın refah düzeyini arttırabilmek için tarım faaliyetlerine de önem vermiş, hazineye ait çorak
arazilerin ve bataklıkların büyük bir kısmının ıslah edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi için
çaba harcamıştır.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 19
Süleyman b. Abdülmelik Dönemi
• Hilâfetine Kadar Süleyman b. Abdülmelik,
• Süleyman b. Abdülmelik’in 55-60 (675-680) yılları arasında Medine’de doğduğu kabul edilmektedir.
Babası Abdülmelik b. Mervân, annesi Gatafân kabilesinden Vellâde bint Abbas’tır. Çocukluğunun ilk
yıllarını çölde dayıları ile birlikte geçirmiştir.20 Daha sonra Dımaşk’a dönüp kardeşleri Velîd ve
Mesleme ile birlikte özel hocalardan dersler aldı. Çocuklarının eğitimini yakından takip eden babası
bazen onları imtihan etmiştir. Ayrıca Halife Abdülmelik ders veren hocalardan onlara Kur’an okumayı,
bir idareci için gerekli olan güzel konuşmayı ve şiiri öğretmelerini, ayrıca güzel ahlâk konusunda
bilgilendirmelerini isterdi.

• Süleyman, 81/701 yılında hac emirliği görevini üstlenmiş; 85/704 tarihinde de babası Abdülmelik
tarafından ağabeyi Velîd’in ardından ikinci veliaht olarak tayin edilmiştir. Velîd’in halifeliğinde
Cündifilistin valiliğine atanan Süleyman bu görevi sırasında Kudüs’e yaklaşık 45 km. mesafede bulunan
Remle şehrini kurdurdu ve orayı yönetim merkezi yaptı.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 20
• I. Velîd, devlet başkanlığının son zamanlarında oğlu Abdülaziz’i daha önce veliaht tayin edilmiş
olan Süleyman’ın yerine halife olarak getirmek istedi. Bu sebeple Süleyman’ı veliahtlık hakkından
vazgeçmeye çağırdı. Ancak Süleyman bunu kabul etmedi. Bunun üzerine I. Velîd, hedefine
ulaşabilmek için vali ve kumandanlarından yardım istedi. Haccâc ve Kuteybe b. Müslim ona
destek olurken amcaoğlu Ömer b. Abdülazîz, karşı çıkıp Süleyman’ın yanında yer aldı. Neticede
veliaht tayininden kaynaklanan bu ihtilaf iki kardeş arasında husumetin derinleşmesine neden oldu.
• Süleyman b. Abdülmelik’in Halife Seçilmesi

• Süleyman b. Abdülmelik, kardeşi Velîd’in vefat ettiğini Remle’de öğrenmesinden sonra Kudüs’te
halife olarak halkın biatini kabul etmeye başladı (96/715). Ardından Haccâc’ın zulmünden kaçıp
yanına sığınan Yezîd b. Mühelleb ile birlikte hemen Dımaşk’a gitti ve herhangi bir zorlukla
karşılaşmadan hilafet makamına geçti

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 21
• Süleyman kardeşi Velîd’den farklı olarak iç siyasette miras olarak elde ettiği bürokratik deneyimi
kullanma yoluna gitmemiştir. Bunun yerine ilk icraatı Haccâc tarafından hapse atılmış olan
binlerce mahkûm için umumi af ilân etmesi, sürgünleri iptal etmesi, esirleri serbest bırakması
olmuştur. Ardından Haccâc’ın ekibinde yer alan idarecileri görevlerinden alarak yerlerine kendi
istediklerini atamıştır. Ayrıca görevden alınanlar arasında kardeşi ile yaşadığı veliaht
tartışmalarında ona destek verenleri de cezalandırmıştır. Bunların başında Kuteybe b. Müslim,
Muhammed b. Kâsım es-Sekafî ve Mûsâ b. Nusayr gelmektedir. Kuteybe, Süleyman’ın iktidara
geldiğini öğrenince hemen halifeye mektup yazarak görevde bırakıldığı takdirde hizmetine devam
edeceğini bildirdi. Ancak kendisine bir cevap gelmesini beklemeden isyan başlattı. Fakat Arap
kabilelerinden beklediği desteği bulamadı ve kızdırdığı Temimliler’in öncülük ettiği birlikler
tarafından ortadan kaldırıldı (96/715). Haccâc’ın yeğeni olması dışında başka bir suçundan
bahsedilmeyen Sind fâtihi Muhammed b. Kâsım es-Sekafî, yerine tayin edilen Yezîd b. Ebû Kebşe
es-Seksekî tarafından zincire vurulup Irak’a gönderildi, Vâsıt’ta işkence altında öldürüldü.
İspanya’nın fethinden dönen Mûsâ b. Nusayr ise Süleyman’ın emrine uymayıp Dımaşk’a halife I.
Velîd’in ölümünden sonra girmediği ve getirmekte olduğu ganimet ve esirleri kendisine takdim
etmediği için cezalandırılmıştır. Süleyman’ın bu yüzden Mûsâ’yı görevlerinden azledip tutuklattığı,
ayrıca büyük miktarda para ödemekle yükümlü tuttuğu bildirilmektedir.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 22
Süleyman b. Abdülmelik Dönemi Fetihleri

• Dış politikada abisinin yolunu takip eden Süleyman, kardeşinin gerçekleştiremediği İstanbul
seferine büyük önem verdi. Bu maksatla Bizans sınırına yakın bir merkez olan Dâbık’a geldi ve
ordunun genel kumandanlığını dönemin meşhur kumandanlarından kardeşi Mesleme b.
Abdülmelik’e verdi. Donanma komutanlığına da Ömer b. Hubeyre’yi tayin etti.

• Mesleme 97/715 yılı başlarında kara kuvvetleri ile Halep civarındaki Dâbık’tan ayrıldı. 715 yılı
sonlarında Hısnü’s-Sakâlibe’yi (Loulon) fethetti. Burası Toros geçitlerine hâkim olan fevkalade
önemli bir mevkideydi. Maraş üzerinden Kapadokya bölgesine oradan da Amorion’a geçen
Mesleme, kışı Anadolu’da geçirdi. Ömer b. Hubeyre kumandasındaki donanma ise Kilikya’ya
kadar gelmiş ve orada kışlamıştı. Bahar gelince Bergama ve Sardes’i fetheden Mesleme buradan
Abydos’a (Nara burnu) gitti ve Ömer b. Hubeyre kumandasındaki donanmanın yardımıyla
Trakya’ya geçti. 717 yılı Ağustos ayında da İstanbul önlerine geldi.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 23
• Bir ay sonra Marmara’dan gelen donanma yetişti ve Haliç’in ağzında demirledi. Mesleme, Ömer
b. Hubeyre komutasındaki donanmanın da yardımıyla 99 yılı başlarında (Ağustos 717) İstanbul’u
kuşattı. Böylece Bizans başkenti Müslümanlar tarafından üçüncü kez kuşatılıyordu. Bu arada
İmparator III. Theodosios’a karşı iktidar mücadelesi veren Leon başarılı olmuş ve III. Leon olarak
Bizans tahtına çıkmıştı.

• III. Leon’un Mesleme’ye barış teklif ettiği, ancak bunun bir oyun olduğunun farkında olan
Mesleme’nin bu teklifi geri çevirip halifeden takviye birlikler istediği kaydedilir. İstanbul’u
fethetmeden geri dönmeme kararında olduğu anlaşılan Mesleme çeşitli aralıklarla gönderilen destek
kuvvetleriyle birlikte bir yıl boyunca başkenti kuşatma altında tuttu.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 24
• Ancak, lodos sebebiyle limandan ayrılan erzak ve malzeme gemilerinin Bizans askerleri tarafından
grejuva ateşiyle yakılması, kış mevsiminin çok sert geçmesi, şiddetli fırtınalar neticesinde birçok
savaş gemisinin kayalara çarparak parçalanması, İslâm donanmasındaki hıristiyan tayfaların isyan
edip ele geçirdikleri gemilerle İstanbul’a gelerek imparatora gemilerin yerlerini haber vermeleri
üzerine erzak dolu bu gemilerin yakılması, İslâm ordusunda kıtlık ve açlığın baş göstermesi gibi
olumsuz sebeplerle başarıya ulaşamamıştır. Bu arada Süleyman b. Abdülmelik’in ölümü üzerine
halife seçilen Ömer b. Abdülaziz’in (717-720) emriyle kuşatma kaldırıldı (100/718) ve Mesleme
geri dönmek zorunda kaldı.

• Süleyman b. Abdülmelik zamanında Bizans’a yönelik İstanbul seferinin dışında Horasan üzerine
küçük çaplı fetihler de düzenlenmiştir. Irak valisi Yezîd b. Mühelleb, Horasan’ın da kendisine
verilmesi şartıyla bu bölgeye seferler tertip edip Cürcân ve Taberistan’ın fethini sağladı.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 25
Süleyman b. Abdülmelik’in Vefatı ve Şahsiyeti

• Süleyman b. Abdülmelik vefatından önce oğlu Eyyûb’u veliaht tayin etmiştir. Ancak oğlunun
kendisinden önce vefatı üzerine İstanbul’a gönderdiği ordunun kumandanı olan ikinci oğlu
Dâvûd’u veliaht tayin etmek istedi; ancak bu sırada ağır bir hastalığa yakalandı. Bu sırada meseleyi
danışmanı Recâ b. Hayve’ye ile görüştü. Onun tavsiyesinden sonra veliaht olarak oğulları ya da
kardeşleri yerine amcazadesi ve eniştesi olan Ömer b. Abdülazîz’i tayin etti. Bu kararından kısa
süre sonra da vefat etti (99/717).

• Halifeliği yaklaşık üç yıl kadar süren Süleyman b. Abdülmelik’e yöneltilen en önemli eleştirilerden
biri devlete büyük hizmeti geçen valileri ve kumandanları şahsî sebepler yüzünden cezalandırması
ve bunu valilerinin eliyle yaparak kabile mücadelelerini arttırmasıdır.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 26
• Özellikle Irak-Horasan topraklarında Kaysî-Yemenî düşmanlığı bunun belirtilerindendir. Kısa
süren halifeliği süresince devletin temellerini zedeleyecek adımlar atılmıştır. Bu nedenle halifeliği
devletin duraklama döneminin başlangıcı sayılmaktadır. Diğer taraftan bu devirde dikkat çeken bir
diğer uygulama ise din âlimlerinin halife üzerindeki nüfuzlarının artmasıdır.

• Mağrur bir halife olduğu söylenen Süleyman nakışlı ve süslü elbiseler giymeyi severdi. Hatta
nakışlı bir kefen içinde defnedilmeyi vasiyet ettiği, nakışlı elbise giymeyen görevlileri huzuruna
kabul etmediği zikredilir. Kaynaklarda yeme içmeye düşkünlüğü ve oburluğu hakkında birçok
rivayet nakledilmektedir. Remle şehrini kurdurması, şehre kanalla 12 km. uzaklıktaki Ebûfutrus
nehrinden su getirtmesi, çok sayıda kuyu açtırması, I. Velîd devrinde başlatılan Ulucamii’ni
tamamlattırması onun imar işlerine verdiği önemi göstermektedir.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 27
I. Velid Dönemi Sikkeleri

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 28
• I. Velid dönemi
Emevi Devleti
sınırları

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 29
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 30
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © 31

You might also like