You are on page 1of 8

CELAL FEDAİ

SÖZCÜKLER İÇİN SAVAŞ

Şub
20 ŞİİR SERBEST 3
DÜŞÜNMEYE KARŞIDIR

“Yanan altından yayımı getirin


Oklarını getirin arzularımın
Mızrağımı! Ey Bulutlar açılın
Alevden arabamı getirin bana”*
Milton, William Blake

“Ey Batılılar! Tanrının yarattığı dünya


Değersiz paralar beklediğiniz bir dükkan değil”
Muhammed İkbal

Yedi sekiz yaşındaki çocukların baca temizleme işinde


kullanıldığı yılların İngiltere’sinde William Blake,
Milton’unda yukarıdaki dizelerin ardından şöyle diyordu:
“Bizler İngiltere’nin bu güzel yeşil topraklarında ülkelerin
en güzelini kuruncaya dek, ne kafamla cedelleşmekten geri
duracağım ne de kılıcım elimde uyuklayacağım.”* Blake,
yaşadığı yıllar boyunca İngiltere için İngiltere’yi kilisesiyle,
toplumsal yapısıyla, sanatıyla karşısına almıştı. Ondaki
düşleme (vision) gücü kadar serbest düşünme gücü de
övülmüş; hatta o, tıpkı peşi sıra giden Rimbaud gibi
anarşist bile sayılmıştır. Rimbaud, Blake’in İngiltere’sinden
farklı olmayan, içine doğduğu ama içinde doğamadığı
Fransa’yı, içinde doğmak istediği düşsel Fransa’sı için terk
etmiştir. Ondaki bilici düşleme gücü de övgüye değer
bulunmuş ve malûm olduğu üzere ‘modern şiirin faili
modern şairin alamet-i farikalarından ilki’ tartışma kabul
edilmez bir şekilde ve böylelikle kaideleşmiştir. Buna göre
modern şair, düş ve düşünce gücü ile sınır tanımayan
biridir. Öyle ki ondaki bu serbest düşünme gücü, diğer
sanat alanlarına da bilim adamlarına da bir misâldir. Yani
şair, serbest düşleyen, düşünen özgür adamdır vesselâm…
Modern şairin bu olmazsa olmaz hassası, giderek
düşüncenin varlık bulduğu tüm alanlara uzandı. Ve en
başta entelektüel denen insanların düşüncelerindeki
serbestliğin onların yersiz yurtsuz, sürgün olduğu
görüşünde zirvesini bulan büyük bir yutturmacaya
dönüşerek tüm dünyaya yayıldı. Adına ‘serbest düşünme’
denen ucube düşünce yordamı, tarzı, bizim gibi bir
istikameti olmayan ülkelerde entelektüeller başta olmak
üzere, güvenilir olmaları beklenen bilim adamlarına,
nesnellikleriyle tebarüz etmek isteyen gazetecilere, işleri
gereği A4’lere terleyen duygusuz teknokratlara, insan
haklarını en çok savunmaları lâzım gelen hukukçulara
kadar her alanda hükümranlığını kurdu. Hatta din alanının
sakinleri bile bu saltanata teslim oldu; onlar da nasıl
serbestçe düşündüklerini gösterme yarışında ‘geri’
kalmadıklarını ortaya koymak için fazlasıyla ‘ileri’ gittiler.
Çok geçmeden de Türkiye gibi ülkelerde, Avrupa
düşüncesinin vebalarını bulaştırmakla memur yayınevleri,
özel üniversiteler, yazarlar, şairler, düşünce taşeronu olarak
görevlerini yapmak üzere peyderpey yerlerini aldılar. Bu
arada Blake’in de Rimbaud’nun da düşlerken, düşünürken
hiç de serbest olmadıkları, dünya hayatının mahiyetine
ilişkin bir kavrayışa varmak istedikleri unutturuldu.
(Serbest düşünme neye ilişkindi?.. Nereye varma içindi?..
Ve kimin harcı idi?..)
Bir serbest düşünmedir aldı başını gidiyor ve bizler,
düşleyemediği, düşünemediği her hâlinden belli yatalak bir
sanata, siyasete ve daha kötüsü hayata hapsedilmek
isteniyoruz Türkiye’de. Dünyada ise şunlar oldu: Siyaseti
belirleyen ekonomik liberalleşmenin ucu küreselleşmeye
vardı ve nihayet bugün bu hususun olumsuz yanlarının
tartışılması bile serbest düşünmenin, liberalizmin zaferi.
Paradoksal olarak serbest düşünme düşüncesi, sadece
kendini düşündürerek düşünceyi kilitledi. Bugün tüm
dünyada serbest düşünce denen kablolardan müteşekkil bir
beynin ağı, her türden düşünceye yaşam alanı açarak
onları iç ediyor. Her düşünce, serbest düşüncenin içinde
eriyor. İstikamet yitimi, her yönün bir istikamet olduğu
düşüncesine çıkarıp yolsuz ediyor insanları. “Şair de buna
karşı olamazsa başka kim olacak?” sorusu cevabını
bekliyor. Verilen cevapların karşılıksızlığı durumun iç açıcı
olmadığının delili sayılmalı. Ne için çıktıkları belli olmayan,
yalnızca çıkaranların kurbağa vıraklamalarını andıran
seslerinin yankılandığı şiir dergilerindeki şiirlere, yazılara
bir bakın… Bütünüyle minimalize olmuş bu şiir ortamında
birkaç damlacığın bile birleşip beraber hareket ettiğine
şahit olamıyoruz. Beraber hareket edenlerse edebiyat suçu
işlemek için çeteleşiyor adeta. Aralarında bu topraklarda
hiç yeşermemiş bir ahlâk tesis ediyorlar. Bugün söz şiire
geldiğinde de hayatiyeti hissedilmeyen sorular şunlar:
Serbest düşünce bir düşünme yordamı mıdır bugün? Yoksa
düşünmenin önünde en büyük engel serbest düşüncenin
kendisi midir? Sadece ve sadece kimler düşleyebilir? Ve
tam da bu yüzden düşlemek neye delâlet eder?
Dünya’nın, Güneş’in etrafında dönerken kendi ekseni
etrafında da bir dönüşü var; fakat Dünya önce kendi ekseni
etrafında değil, Güneş’in etrafında dönerek bir hayata
imkân verebiliyor. Aslolan Güneş ve ondan bütünüyle
nasiplenebilmek için kendi ekseni etrafında dönmek. Ayrıca
ve en önemlisi dünyanın dönüşünün bir çemberin
dönüşünde duyulan gibi olmayan bir sesi, yani musikisi var.
Bu musikiye Blake gibi, Rimbaud gibi can kulağını
verebilenler, her ne yaptılar ise, Goethe’nin “düşüncenin
düşünmeye bir faydası olacak” sözünde saklı kaygı ile
yaptılar. Bu düşüncenin yordamı, üslubu serbest değil,
aksine baca temizlemek üzere daha doğar doğmaz yoksul
ailesinden satın alınan ve
Mutluydum kırlarda dolaşırken
Ve gülümserdim kışın yürürken karlarda;
Ölümün elbisesini giydirdiler bu yüzden
Ve öğrettiler elemin ezgisini söylemeyi.
diyen çocukların dünyasına bağlanmıştır. Şiir adına ‘türlü
serbestlikler’e girişenler, ‘herkesi düşünmeyecek kadar
mutlu / herkes tarafından düşünülmeyecek kadar
umutlu’lardan, yani bu işte çocukları çalıştıran baca
temizleyicilerinden başkaları değildir. Onların yolsuzlukları,
beyinlerini de dolaşık koca bir yumak ipin haline getiriyor
ve işte tam da bu yüzden kendilerinden başka düşünülecek
aşkın bir şeyi (Güneş’i) kabul edemiyorlar. William Blake’in
gördüğü tüm düşlerde çocuklar vardı. Masumiyete sahip
olanların deneyim yaşamak durumunda kaldıklarında
korumaları gereken masumiyet onu öylesine meşgul
ediyordu ki, düşünürken bile düş görüyordu. Rimbaud’nun
durumu da aynıydı. O da özgürlüğe çıkaracağım derken
köleleştiren serbest düşünce yalanına karşı şiire inanmıştı.
Bugün Türkiye’de yolunu şiire çıkaran insanların her
şeyden önce karşı durması gereken şey, bir yolsuzluğun
ifadesi olan serbest düşüncedir. Serbest düşünce
düşüncesizliktir; dahası düşüncesizliğin kölesi olmaktır. Şiir
böyle bir köleliğe karşıdır. Oysa şiir efendiye karşı kölelik
içindir. İyi şairse Şafiî”nin dediği gibi; “gömleğinden
sıyrılmış kara bir yılan gibidir; şiir onun salyası ve özüdür.”
Türk şairi, Türkiye için, Türkiye’si için terk edemedi ülkesini
ama bunların ne anlama geldiğini Türkiye’yi düşleyerek
duyumsatabildi. Akif ve Nâzım örnekleri bu hususta ideal
olma özelliklerine yönelerek düşünülmeli yeniden.
Yeryüzünün her milletin şairinden beklediği de bu aslında.
Modern dünya, şairin düşünce yordamını kendine mâl
ederek onu, eleştirmenlerin, okurların ve şair olma
heveslilerinin prototipi, önderi yaptı. Oysa şair köleliğin,
bağlılığın bir prototipi olarak önderidir. Tüm şairler
düşüncenin özgür değil özgü olabileceğini bilerek köleliğiniz
için şiirinizin serbestliğini savunun… Ülkeleriniz ilerlemiş
değil güzel olsun.

* William Blake, Milton, The Complete Poems, Penguen


English Poets,
(Haz: Alicia Ostriker), s. 514.

Suyu Seveni Derin Batırın Irmağa içinde yayınlandı

Etiketli Baca Temizleyicisi Çocuklar, Liberalizm, Milton,

Muhammed İkbal, Wiiliam Blake, şiir

3 THOUGHTS ON “ŞİİR SERBEST DÜŞÜNMEYE KARŞIDIR”

nn koci
— 27 MART 2015 AT 02:03

Celal bey merhaba.


e posta adresinizi verirseniz bir dosya gondermek
istiyorum.

Cevapla

celalfedai
— 30 MART 2015 AT 21:11

Merhaba,
celal_fedai@hotmail.com
Selam ile…

Cevapla
Yavuz Duman
— 5 ARALIK 2017 AT 17:25

Cevapla

Bir Cevap Yazın

← Naomi Klein’dan Pulluk Takıldı Üç Boş Küpe


Şok Doktrini… →

Şubat 2015

P S Ç P C C P

2 3 4 5 6 7 8

9 10 11 12 13 14 15

16 17 18 19 20 21 22

23 24 25 26 27 28

« Oca Nis »
Ara Ara

SON YAZILAR

Türk Edebî Kanonu


Şehir, “Gırtlağımızda Hava Sayacı” Olmayacaksa…
Şuara Suresi’nin İzahı: İsmet Özel’in “Yaşamayı bileydim…”i
Ölümlülük”ü Yaşayan Şiir: M. Âkif İnan’ın El Gazeli Şiiri
Aşkla Yazılmış Şiirde Aşk
Takip Et CELAL FEDAİ

EN FAZLA TIKLANANLAR

Hiçbiri

KİTAPLAR
Okuma Perdesi
Olağanüstü Şiirler
Parmak İle Boyanmış
Prensesleri Geri Çağırın
Sözcükler için Savaş
Spekülatörlere Karşı Şiiri Savunmak
Suyu Seveni Derin Batırın Irmağa
Şiiri Konuştular
İç
İmtiyaz sahibi

FOLLOW ME ON TWİTTER
Tweetlerim

ARŞİVLER

Ay Seçin

POPÜLER YAZILAR & SAYFALAR


Şuara Suresi’nin İzahı: İsmet Özel'in “Yaşamayı bileydim…”i
Aşkla Yazılmış Şiirde Aşk
ÜLKÜ TAMER ŞİİRİ: SOĞUK OTLARIN ALTINDA” O İMGE
ÇOCUK
Türk Edebî Kanonu
Yirminci Yüzyıl Batı Resim ve Müziği
CAHİT ZARİFOĞLU VE “AYLAK GÖZ” ŞİİRİ ÜZERİNE
TASARI HALİNDE KALACAK BİRİDİR ŞAİR

ETİKETLER

1970 Kuşağı Türk Şiiri Ahmet haşim ali naci karacan


Allen Ginsberg Anselm Kiefer Ant Dergisi Antonin

Artaud Asaf Halet Çelebi Ataol Behramoğlu

ateşe bak Attila İlhan Avamilik Baudelaire Cahit Külebi Cahit


Zarifoğlu Carl Gustav Jung Cenap Şehabettin

Deney Devlet ve Tabiat Divan Dört Arketip Düdüklü Tencere Ece

Ayhan Ezra Pound Faust Fazıl Hüsnü Dağlarca gazete


Goethe Güven Turan Halkın Dostları Hasan İzzettin Dinamo Hilmi
Yavuz Hz.Mevlana iç Kemal Özer Leyla ile Mecnun Lorca Marcel
Duchamp marksizm Martin Heidegger Mehmet Akif Metin
Eloğlu Milton Modern Şiir Molla Cami Moğolistan
Sınırında İki Ulus Muhammed İkbal müslümanlar Nazım
Hikmet Neo Klasik Poetika Nihat Ziyalan Ortega y Gasset Popüler

Politik Vasat Popüler Çağcıl Vasat Postmodernizm Sezai


karakoç sombahar dergisi Stefan Zweig’ Sözcükler İçin Savaş
Tuhfetü'l Ahrar Turgut Uyar Walter Benjamin

William Blake William Ebenstein Yeni Eski Ustalar Ömer

Seyfettin Ülkü Tamer İkinci Yeni İsmet Özel


İşaret Çocukları Şeyh Galib'e Çiçekler Şiirin

Rejenerasyonu Şiir Sanatı şair şiir

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog


oluşturun. Kişisel Bilgilerimi Satma veya Paylaşma

You might also like