You are on page 1of 450

Yevgeni Zamyatin

1884'te Rusya'da Lebedyan'da dodu.


St. Petersburg'da gemi mhendisi olmak
iin renim grrken Bolevik Partisine
katld. 1905 devrimi srasnda yakalanarak
hapsedildi. 1906'da almalarn tamamlamak zere Finlandiya'ya gitmeden nce
Saint Petersburg'da yeraltnda yaad.
Rusya'ya dndkten sonra yazn faaliyetine
devam etti. 1911'de ikinci defa hapsedildi.
1917 Ekim Devrimi'nde Rusya'dayd. Devrim sonrasnda balayan ateli edebiyat
tartmalarna
katld.
M.Zoenko
K.A.Fedin ve A.Ahmatova gibi yazarlarla
birlikte Serapion Kardeler adn alan gen
kuak edebiyatlar grubunu oluturdu.
1920'de yazd MIY (BIZ) adl romann
lkesinde yaymlanmasna hibir zaman izin verilmedi. Biz'in nce ngilizce daha
sonra eke evirileri lkesi dnda yaymland. 1927'de de baz blmleri, onun bilgisi ve onay olmakszn SSCB dnda kan

3/450

bir muhacir dergisinde Rusa yaymland.


Bunun zerine Zamyatin, Rus Yazarlar
Birlii'nde sert eletirilere hedef oldu. Gene
de deneme ve yklerini yaymlatmay, oyunlarn sahneletmeyi srdrd. Ancak
1929'da eletirilerin iyice younlamas
zerine Rus Yazarlar Birlii'nden istifa etti.
Artk yaptlarnn yaymlanmasna ve
sahnelenmesine izin verilmiyordu. Bunun
zerine 1931'de Stalin'e mektupla bavurarak lkesinden ayrlmak iin izin isledi.
Gorki'nin de araya girmesiyle, Paris'e gitmesine izin verildi. Paris'te yalnz ve yoksul
bir yaam srd. syanc grleri nedeniyle orada da SSCB aleyhtarlar tarafndan
tecrit edildi. 1937'de kalp krizi geirerek
ld. George Orwell, A.Huxley, Ursula Le
Guin gibi yazarlarn ncs ve esin kayna
olan Zamyatin, onlardan ok daha nceki
bir dnemde, karamsar bir ereve iinde
kstl kalmadan antitopya trn radikal
bir eletiri silahna dntrmtr.

4/450

Devrimin hibir zaman sona erdirilmeyecek


bir sre olduunu, "gerek edebiyatn
gvenilir ve gayretke grevliler tarafndan
deil, ancak aykr ve asi ruhlular, lgnlar
ve hayalciler tarafndan gerekletirilebileceini" savunarak resmi grlere kar km, kuann en radikal isimlerinden biri
olmutur.

Biz
Yevgeni Zamyatin

ngilizceden eviri
Algan Sezgintredi

6/450

Kayt 1
Duyuru
izgilerin En Bilgesi
Epik Bir iir

Devlet Gazetesi'nde bugn yaynlanan


duyuruyu kelimesi kelimesine buraya aktarmakla yetiniyorum:
ENTEGRAL'in1 yapm bugnden itibaren
120
gn
iinde
tamamlanacaktr.
lk
ENTEGRAL'in uzaya ykselecei byk, tarihi
an ok yakndr. Bin yl nce kahraman

8/450

atalarmz Dnyay fethederek TekDevlet'in


egemenlii altna soktu. Sizleriyse daha da anl
bir grev bekliyor: Ate soluyan, elektrikli,
camdan ENTEGRAL eliyle evrenin sonsuz denklemini btnletirmek. Dier gezegenlerin,
muhtemelen hal zgrlk adyla bilinen ilkel
aamada yaayan mehul sakinlerini akln faydal boyunduruuna almak sizlere dyor.
Kendilerine
matematiksel
yanlmazlktaki
mutluluu sunduumuzu kavrayamamalar
durumunda mutlu olmalar iin zorlamaya
mecbur kalacaz. Ama silaha bavurmadan
nce szckleri denemeliyiz.
bu vesileyle Velinimet adna, TekDevlet'in
tm Saylarna duyurulur:
Yapabileceine
inanan
herkesten,
TekDevlet'in gzellii ve yceliini vurgulayan
tezler, epik iirler, manifestolar, methiyeler ve
dier eserler hazrlamalar talep edilmektedir.
ENTEGRAL'in gtrecei ilk yk, budur.
Yaasn TekDevlet! Yaasn Saylar! Yaasn
Velinimet!

Bunlar yazarken yanaklarmn kzardn hissediyorum. Evrenin muazzam


denklemini tmyle btnletirmek: Evet!

9/450

Yabanl eriyi dorultmak, teetsellikle,


sonumazlkla2 dzeltmek,
amaz
dzlkte bir izgiye dzlemek: Evet! nk
TekDevlet'in izgisi dosdorudur, dmdzdr. Byk, ilahi, kati, bilge dz izgi.
izgilerin en bilgesi.
Ben, ENTEGRAL'in Yapcs D-503,
TekDevlet matematikilerinden sadece
biriyim. Saylara alk kalemimin gc,
benzer seslerin ve uyaklarn mziini yaratmaya yetmez. Grdm, dndm,
daha dorusu bizim dndklerimizi
(aynen yle: biz diyorum ve bu BZ, bu
kaytlarn bal olsun) yazmaktan tesine
kalkmayacam. Ama bu kayt elbette
yaammzn, TekDevlet'in matematiksel
kusursuz yaamnn bir trevi olacaktr ve
eer durum buysa, ben ne dilersem dileyeyim sonunda ortaya zaten bir epik kmayacak m? kacak; inanyorum ve biliyorum.

Kayt 2
Bale
Kat Uyum
X

Bahar. Rzgr, Yeil Duvar'n tesinden, gzden rak yaban ovalardan bir
iein ball sar polenlerini getiriyor. Bu
tatl polen dudaklar kurutuyor dudaklarnz yalayp duruyorsunuz ve
karlatnz her kadnn (ve tabii, her

11/450

erkein de) dudaklar byle tatl olsa gerek.


Bu durum, mantksal dnceyi biraz
kartryor.
Ve bir de, ne gkyz ama! Masmavi,
bir tek bulutla bile lekelenmemi (airleri
bu sama, dzensiz, aptalca birbirlerine
toslayp duran buhar kmelerinden esinlendiklerine gre eskilerin zevkleri feci
ilkeldi herhalde). Ben sadece bugnk gibi
arnk ve masum gkleri severim ki burada
biz severiz desem, eminim yanlmam. Byle
gnlerde tm dnya tpk Yeil Duvar gibi,
tpk tm yaplarmz gibi sabit ve ebedi
camdan yaplm grnr. Byle gnlerde
nesnelerin koyu mavi derinliklerini, o ana
dek kukulanlmam, afallatc denklemlerini grebilirsiniz. En sradan, en
gndelik nesnelerde bile.
Mesela buras. Daha bu sabah
ENTEGRAL'in yapld hangardaydm ve
birden gzm donanma takld: akm

12/450

dzenleyici kreler, gzleri kapal, kaytszca


dnyor,
dirsekli
manivelalar
parldyor, saa ve sola eiliyor, kirilerin
omuzlar
gururlu
kabaryor,
freze
tezghnn matkap ucu duyulmaz bir mziin ritmine uymu, tm dinliiyle iini
gryordu. Birden sevgili mavi gzl
gnein klarna boulmu bu debdebeli
mekanik balenin btn gzelliini grdm.
Ama neden dncelerim devam etti
neden gzeldi? Dans neden gzeldi?
Yant: nk dans, zgrlksz bir harekettir. nk dansn temel anlam tmyle estetik bamllnda, ideal zgrlkszlnde yatar. Ve eer atalarmzn
yaamlarnn en esinli anlarnda (dinsel,
askeri)
kendilerini
dansa
verdikleri
doruysa bu, ancak tek anlama gelebilir:
zgrlkszlk igdsnn en eski
zamanlardan beri insanolunun iinde bulunduu ve bizim, bugnk yaammzda
sadece bilerek...

13/450

Ara vermem gerek: iletiim ekran


sinyal verdi. Elbette O 90. Yarm dakika
sonra burada: yrymz iin beni almaya geliyor.
Sevgili O! Hep ad gibi grndn
dnmmdr: Analk lt'nden on
santim kadar ksa, haliyle her yanyla
yuvarlanm gibidir ve aznn pembe O'su,
syleyeceim her sz kutlamaya hazrdr.
Ve bir de bileindeki, ocuklara has, tombik
boum...
Geldiinde mantksal volanm iimde
hl vnlyordu ve eylemsizlik beni. az evvel
kardm forml zerinde biz, makineler ve dans ieren forml konumaya itti.
"Harika, deil mi?" diye sordum.
"Evet, harika." Neeyle glmsedi
O90. "Bahar." te. Buyurun bakalm. Bahar. Baharm. Kadnlar.
Sustum.

14/450

Aaya indik. Cadde tklm tklmd.


Byle havalarda, le yemeinden sonraki
Kiisel
Saat'te
genellikle
fazladan
yryler yaparz. Mzik fabrikasnn
borazanlar, her zamanki gibi TekDevlet
Mar'n alyordu. Saylar, gslerindeki
altn rozetlerde devlet numaralarn tayan
gk mavisi nileri3 iinde yzlerce, binlerce
Say, drtl sra dzeninde, mara uygun
adm yryordu. Ve ben, daha dorusu biz,
drdmz, bu muazzam seldeki saysz dalgadan biriydik. O-90 (bunlar, bin yl
tedeki sa sakalna karm kll
atalarmdan biri yazsayd herhalde O-90'n
yanna u komik iyelik ekini, benim
szcn karlayan eki koyard) solumdayd; samdaysa tanmadm iki Say
vard: bir kadn ve bir erkek.
Kutsanmasna mavi gkyz, her
rozette bir minik gne, dnce gibi lgnca eylerle kamam yzler,
parltlar... Her ey dzenli, bir rnek,

15/450

ltl, glmseyen maddeden... Ve bakr


alglarn ritmi: Tratata. Tratata. Gnete
parldayan bakr admlar. Ve her admla
yksee, daha yksee, ba dndrc
maviye kmak...
Derken, tpk bu sabah hangardaki gibi,
yine sanki yaammda ilk defa, her eyi
grdm: deitirilemez dosdorulukta
sokaklar, kaldrmlarn parldayan camlar,
saydam kp-konutlarn ilahi yzeyleri, grimavi sralarmzn kat uyumu. Eski
Tanr'y ve eski yaam fethettiimi
nesiller dolusu insan deil, ben tm
bunlar bizzat yarattm hissettim: bir
kule gibiydim, duvarlar, kubbeleri, makineleri parampara ederim korkusuyla
kolumu kprdatmaya ekiniyordum...
Sonra bir an, +'dan 'ye asrlardan bir
srama geldi. Birden mzedeki resimlerden birini hatrladm (kartlkla arm
herhalde): o zamanlardan, yirmi asr

16/450

sonrasndan kalma, afallatc lde cafcafl, insanlarla, arabalarla, hayvanlarla,


afilerle, aalarla, renklerle, kularla dolu
bir cadde... Ve sahiden byleydi demilerdi.
Byle olabilirmi. O denli aptalca gelmiti
ki
kendimi
tutamayp
kahkahay
basmtm.
Birden sadan bir yanklanma, bir
kahkaha geldi. Dndm. Karmda beyaz,
srad lde beyaz ve keskin diler ve
tanmadm bir kadn yz vard.
"zr dilerim," dedi. "Ama etrafnza,
her eye, sanki yaratln yedinci
gnndeki mitolojik bir tanrymsnz gibi
ylesine huuyla bakyordunuz ki... Herhalde beni de kendinizin, sadece kendinizin
yarattna inanyordunuz. Pek onur
duydum."
Tm bunlar sylerken hi glmedi.
Hatta biraz sayglyd bile diyebilirim (belki
ENTEGRAL'i yaptm biliyordu). Ama

17/450

bilmiyorum, gzlerinde veya kalarnda


tuhaf, karamadm, saylarla ifade edemediim rahatsz edici bir X vard.
Her naslsa bu durum beni utandrd ve
biraz artt: neden gldme dair
mantkl aklamalar uydurmaya baladm.
O zamanlarla bugn arasndaki bu ztlk, bu
almaz uurum gayet ak...
"Alamaz m? Neden?" (Ne beyaz
diler!) "Uurumdan karya kpr yaplabilir. Bir dnn: trampetler, taburlar,
sralar; hepsi onlarda da vard. Yani
sonuta..."
"E, evet, doru!" diye bardm. (Zihinsel kesimenin muazzam bir rneiydi bu:
yrye kmadan nce yazdm kelimelerin neredeyse aynlaryla konuuyordu.)
"Gryor musunuz? Dnceler bile.
nk hi kimse tek deil, herkes bir.
Hepimiz aynyz..."
"Emin misiniz?"

18/450

Kaldrdnda kalarnn akaklaryla


izdii keskin ay grdm: Bir X'in sivri
ular gibiydi ve her naslsa, bir daha kafam
kart. Saa baktm, sola baktm... Ve...
Samdayd. nce yapl, zeki, sk ve bir
krba kadar enerjik: I 330 (numarasn
grmtm artk). Bileindeki ocuksu
boumuyla ondan tmyle farkl, toparlak
O, solumdayd. Ve drtlmzn ucunda
tanmadm bir erkek Say. S harfi gibi
duruyordu. Hepimiz farkl...
Samdaki, I 330, akn baklarm
fark etmiti anlalan.
"Evet," dedi i ekerek. "Ne fena."
"Ne fena" tam yerindeydi, ona kuku
yok. Ama gene yznde veya sesinde bir ey
vard...
Bana fazlasyla ters bir sertlikle, "Hibir
ey iin ne fena denemez," dedim. "Bilim
ilerliyor ve hemen bugn deilse bile elli
veya yz yl iinde..."

19/450

"Burunlar bile..."
"Evet, burunlar bile!" Resmen baryordum. "Bir zamanlar... Gptann nedenleri
nemli deil. Bir zamanlar burnum hokkayd ve bakasnnki..."
"Eh, mesele buysa, sizin burnunuz,
eskilerin deyiiyle fazlasyla klasik. Ama
elleriniz... A, haydi ama ellerinizi gsterin
bakaym!"
Ellerime baklmasna dayanamam.
Klldrlar, kabadrlar. Aptalca bir soyaekim. Uzattm ve becerebildiimce sesimi
titretmeden, "Maymun elleri," dedim.
nce ellerime, ardndan yzme bakt.
"Evet, olaanst ilgin bir uyum szkonusu." Sanki gzleriyle beni bir teraziye
yerletirmi gibi tartt ve kalar bir kez
daha boynuzlar gibi grnd.
O 90, neeyle glmseyerek, "O, bana
kaytl," dedi. Hibir ey demese daha iyiydi

20/450

elbette; tmyle yersizdi syledii. Sevgili


O... dili, nasl demeli, doru hza ayarlanmamt. Dilin sbd'si (saniye bana devinim) daima dncenin sbd'sinden azck
yava kalmal ve aksi durum asla
olmamaldr.
Caddenin sonundaki akmtoplar kulesinin saati 17.00' vuruyordu. Kiisel Saat
bitmiti. I 300, S ekilli erkek Say'yla
uzaklayordu.
Adamn
yz
sayg
uyandran cinstendi ve imdi tandk
geldiini fark ediyordum. Bir yerlerde
rastlamtm,
u
an
iin
hatrlayamyordum.
I 330 ayrlrken ayn X grntsyle
glmsedi ve "Yarndan sonraki gn dinleme salonu 112'da beni izlemeye gelin,"
dedi.
Omuz silkerek, "Emir alrsam," dedim.
"Bahsettiiniz dinleme salonu..."

21/450

Neden kendinden bu derece emindi, anlayamyordum ya, "Alacaksnz," dedi.


Gzmde denkleme kazara szlvermi ve arpanlarna ayrlamayan irrasyonel
bir terim kadar huzur bozucuydu bu kadn.
Uzun sreliine deilse bile, o an iin sevgili O'mla yalnz kaldma memnundum.
Drt eritli caddenin karsna el ele
getik. Kede saa dnecekti, ben sola
gidecektim.
O, "Bugn sana gelip perdeleri
kapamay ok isterim. Bugn, hemen imdi," dedi ve kafasn kaldrp yuvarlak, masmavi gzleriyle utangaa yzme bakt.
Komik kz. Ama ne diyebilirdim? Daha
dn benimleydi ve bir sonraki Seks
Gnmz yarndan sonraki gnd; benim
kadar iyi biliyordu bunu. Dili yine motorda
erken akan, kimi zaman zarara yol aan
kvlcmlar misali, dncelerinden nde
gidiyordu.

22/450

Ayrlrken en ufak bulutla dahi hi


lekelenmemi gzelim mavi gzlerinden iki,
hayr, doruyu sylemeliyim, defa
ptm.

Kayt 3
Ceket
Duvar
izelge

Dn yazdklarm gzden geirdim ve


gereince ak olmadklarn grdm. Herhangi birimiz iin yeterince ak tabii. Ama
kim bilir? Belki sizler, ENTEGRAL getirdiinde notlarm okuyacak tanmadm insanlar, belki sizler byk uygarlk kitabn

24/450

yalnzca atalarmzn yaklak 900 yl nce


eritii sayfaya kadar okumusunuzdur.
Belki Saatler izelgesi, Kiisel Saatler, Analk lt, Yeil Duvar, Velinimet gibi en
temel konular bile bilmiyorsunuzdur. Tm
bunlardan bahsetmek bana hem gln
hem de baya zor geliyor. Ne diyelim, mesela sanki romannda "ceket" veya "daire"
ya da "e" derken ne kastettiini aklamak
zorunda kalm bir yirminci yzyl yazar
gibiyim. Sonuta byle bir yazarn roman
vahilerin
dillerine
evrilse,
dipnot
dmeden "ceket" yazmas mmkn olmazd. Eminim bir vahi "ceket"e bakar ve
"Ne bu imdi? Okunup geilecek bir ey
daha!"
derdi.
Hibirimizin,
200Yl
Sava'ndan bu yana Yeil Duvar'n tesine
gemediini sylediimde herhalde bana
ayn ekilde bakacaksnz.
Ama sevgili okurlarm, biraz dnmek
durumundasnz. Pek faydaldr. nk
biliyorsunuz, bildiimiz kadaryla tm

25/450

insanlk tarihi gebe yaamdan yerleik


yaama geiin tarihidir. yleyse bu, en
yerleik yaam biimi (bizimki) ayn
zamanda en kusursuz yaam biimidir (bizimki) karmna varlmyor mu? nsanlar
dnyann bir ucundan dierine dolap
durdularsa bu, ancak tarihncesi alarda,
uluslar ve savalar ve ticaret ve u veya bu
Amerika'nn keifleri varken sz konusuydu. Ama imdi neden oradan oraya
gidilsin? Ne gerek var?
nsanlarn bu yerleik yaam derhal ve
sorunsuz kabullenmediini itiraf etmeliyim. 200Yl Savalar tm yollar mahvettiinde ve hepsi otlarla kaplandnda, ite
o ilk zamanlarda birbirlerinden tm o
karmak yeillikle ayrlm kentlerde yaamak herhalde feci rahatsz grnmtr. E,
ne olmu yani? Kuyruunu yitirdikten
sonra insanolunun sinekleri kuyruksuz
kovalamay renmesi de biraz zaman
almtr herhalde. O dnemde kuyruunu

26/450

zlemitir, ondan kukum yok. Ama imdi... Bugn kendinizi kuyruklu hayal edebiliyor musunuz? Ya da kendinizi sokakta
plak, "ceket"inizden yoksun yrrken
hayal edebiliyor musunuz? (Belki hl
"ceket"le
dolayorsunuzdur
diye
syledim.) E, burada da ayn: Yeil Duvar'la
evrelenmemi bir kent hayal edemiyorum.
izelge'nin saysal giysisine brnmemi
bir kent hayal edemiyorum.
izelge. Tam u an, altn zeminindeki
mor saylar odamn duvarndan ciddiyetle
ve efkatle, gzlerimin iine bakyorlar.
Eskilerin "ikona" dedii eyi dnmeden
edemiyorum ve iimden bir iir veya bir
dua yazmak geliyor (ikisi ayn ey zaten).
Ey izelge, sen, TekDevlet'in kalbi ve nabz
Ey izelge! Ah, Ah, neden seni gereince
yceltecek iirleri yazabilecek bir air
deilim?

27/450

Okul ocuuyken hepimiz kadim


edebiyatn gnmze kalm en byk eserini, Tren Tarifesi'ni okumutuk (belki sizler de okumusunuzdur). Ama izelge'yle
yan yana getirdiinizde biri kmr, dieri
elmastr. kisi de ayn elementtendir C,
yani karbon ama elmas ne ilahi, ne effaf
ne de parlaktr! Tren Tarifesi' nin sayfalarn kartrrken kimin nefesi kesilmez?
Ama Saatler izelgesi... te o her birimizi
gpegndz tutup elikten, alttekerli efsanevi kahramanlara dntrr. Biz, milyonlarca
biz,
her
sabah,
altteker
amazlyla ayn saatte ve ayn dakikada,
yekvcut uyanrz. Milyonlarca biz, ayn
saatte almaya balarz. Daha sonra, milyonlarca biz, yekvcut, dururuz. Ardndan
milyonlarca ele sahip tek bir beden gibi,
izelge'nin gsterdii anda kaklarmz
azlarmza gtrrz. Ve hepimiz ayn anda kalkar, dinleme salonuna, oradan

28/450

Taylor eksersizleri iin ana salona ve


sonunda uyumaya gideriz.
Size tmyle drst davranacam: Biz
bile mutluluk sorununu henz yzde yz
kesinlikle zemedik.
Yce organizma gnde iki defa
16.00'dan 17.00'a ve 21.00'dan 22.00'a
kadar hcrelerine ayrlr. Bunlar, izelge
tarafndan belirlenmi Kiisel Saatler'dir.
Bu saatlerde kimilerinin odalarna ekilip
perdelerini indirdiini, dierlerinin caddede, borazanlarn ald Mar eliinde
uygun adm yrdn grrsnz. Bu
arada tpk imdi yaptm gibi, bazlar
masalarnn banda kalr. ster idealist,
ister hayalperest desinler, ahsen eninde
sonunda bir gn bu saatler iin bile genel
formlde konacak bir yer bulacamza
yrekten inanyorum. Bir gn gelecek ve
gnn 86.400 saniyesinin hepsi Saatler
izelgesi'nde yerini alacak.

29/450

nsanlarn zgr, yani rgtlenmemi


vahilik iinde yaad dnemlere dair bir
sr inanlmaz ey okudum ve dinledim.
Ama onca ey arasnda bana inanlmas en
zor geleni, henz embriyo aamasnda bulunsa bile o dnemlerin hkmi gcnn insanlarn bizim izelge'ye azck benzeyen
bir eyden, zorunlu yrylerden, kesinkes belirlenmi yemek saatlerinden yoksun, canlar ne zaman ekerse o zaman
yatp kalkarak yaamalarna izin vermesidir. O zamanlarda sokaklarda klarn
gece boyu yandn, insanlarn geceleri
dar kp dolatn iddia eden tarihiler
bile var.
te bunu hi aklm almyor. Akllar ne
denli kt olursa olsun, byle yaamann,
gnden gne ve yavaa ilenmesi hari,
tmyle cinayet anlamna geldiini kavramalar gerekirdi. Hkmet (veya insanlk) idam cezasna izin vermiyor ama milyonlarca kiinin her gn yava yava

30/450

ldrlmesine gz yumuyor. Bir insan


ldrmek yani yaamndan 50 yl almak
su ama tm insanlarn yaamlarndan
50.000.000 yl ekip almak su deil!
Hayr, cidden, komik deil mi bu? Bugn
10 yandaki bir Say'nn yarm dakikada
zecei bu ahlki denklem sorununu zememiler. Onca Kant'tan hibiri zememi
(nk o kadar Kant'tan biri bile tutup bir
bilimsel ahlk kurallar sistemi, yani toplama, karma, arpma ve blmeye dayal
bir sistem bile akl edememi).
Peki, hkmetin (hayr, bir de kalkp
kendine hkmet deme creti gstermi)
cinsel yaam en ufak kontrol dahi uygulamadan zgr brakmasna ne demeli?
Kimle, ne zaman, ne kadar istersen...
Tmyle bilim d. Hayvanlar gibi. Ve
hayvanlar gibi krlemesine ocuk yapmlar. Bahvanl, kmes hayvancln,
balk iftiliini bilip (bunlar bildiklerine
dair kesin kaytlarmz var) bu mantkl

31/450

merdivenin son basamana, ocuk retimine ulaamamalar, bizim "Analk ve


Babalk ltlerimiz" benzeri bir eyi
karamamalar gln deil mi yani?
Tm bunlar o kadar akld, o kadar
gln ki sizler, tanmadm okurlarm,
herhalde adi akalar yaptm dneceksiniz. Birden sizlerle alay ettiim ve ciddiyet klna brnp samaladm duygusuna kaplabilirsiniz.
Ama ncelikle belirteyim: aka yapmay
hi beceremem nk her akann
ntanmlanm deeri yalandr ve ikincisi,
TekDevlet Bilimi kadim yaamn aynen betimlediim gibi olduunu aklamtr ve
TekDevlet Bilimi yanlamaz. Hem ayrca insanlarn zgrlk adyla bilinen, yani
hayvanlar,
maymunlar,
srlar
gibi
yaad bir ortamda herhangi bir hkmetsel mantk nereden kabilirdi? Ta
diplerin,
kll
derinliklerin,
vahi,

32/450

maymunsu l ok nadiren bugn bile


duyulabilirken o zamann insanlarndan ne
beklenebilirdi zaten?
Neyse ki ok nadiren. Byleleri neyse ki
birka ufak ayrntdan teye gitmiyor,
Makine'nin byk ebedi srecini aksatmadan kolayca tamir edilebiliyor. Ve
eilmi bir cvatay skp atmak iin
Velinimet'in ar, becerikli eline, Koruyucularn deneyimli gzlerine sahibiz.
Ki imdi dn grdm, S gibi erilmi,
ifte kambur erkek Say aklma geldi.
Galiba onu bir defasnda Koruyucular
Brosu'ndan karken grmtm. Neden
iimde sayg uyandrdn ve u tuhaf I
330 onun yanndayken neden tedirginlik
duyduumu imdi... tiraf etmeliyim ki u I
330...
Uyku an. Saat 22.30. Yarn grrz.

Kayt 4
Barometreli Vahi
Sara
Eer

u ana dek benim iin yaamdaki her


ey apakt (ak szcne grnrdeki
sevdamla ilgisi yok bunun). Ama bugn...
Anlamyorum.

34/450

Birincisi: Tpk syledii gibi dinleme


salonu 112'de olmam emredildi ki bunun
olabilirlii yleydi:
1.500 / 10.000.000 = 3 / 20.000
1.500,
dinleme
salonlarnn,
10.000.000 ise Saylarn toplam says.
kincisi... Geri srayla gitmek daha iyi
olabilir.
Dinleme salonu. Devasa cam blmlerden kurulu, gn yla dolu muazzam bir
yarm kre. Asil yuvarlaklkta, przsz
tral kafalarla dolu dairesel sralar. Hafif
bir yrek arpntsyla etrafa bakndm.
Galiba sevgili O'mun pembe dudaklarnn
mavi ni dalgalar arasnda parldayp
parldamadn grme derdindeydim.
te... O bembeyaz, parldayan dilere
benziyordu... Ama hayr, onunkiler deildi.

35/450

Bu akam saat 21.00'da O, bana gelecekti;


onu burada grmeyi dilemem tmyle
doald.
an. Kalktk, TekDevlet Mar'n
syledik. Ardndan sahneye, bilgelii ve
altn hoparlryle fonookutman geldi.
"Onurlu Saylar! Arkeologlarmz ksa
sre nce yirminci yzyldan kalma bir
kitap buldu. Kitapta yazar, bir vahiyle bir
barometrenin yksn ince alayclkla naklediyor. Vahi, barometre ne zaman
Yamur gsterse yamur yadn fark
ediyor. Ve vahi yamur yamasn istediinden, barometrenin iinden yamuru
gstermesine yetecek kadar cva karmann bir yolunu buluyor. [Ekranda
melmi, tyl bir vahinin barometreyi
kurcalay belirdi. Herkes gld.] Glyorsunuz. Ama o an Avrupals daha gln
deil mi sizce? Vahi gibi, Avrupal da
yamur istiyordu. Ama byk harfle,

36/450

cebirsel Yamur. Ama barometrenin


karsna geip suya dm bir tavuk misali bakmakla yetiniyordu. te yandan
vahide daha fazla cesaret, daha fazla enerji
ve daha fazla, ilkel bile olsa, mantk vard.
Nedenle sonucu arasnda ilinti kurmay becerebiliyordu. Cvay boalttnda byk
yolda ilk adm..."
Ama o anda (tekrarlyorum: hibir ey
atlamadan yazyorum) bir anlna hoparlrden yaylan canlandrc akma kar
geirgenliimi yitiriverdim. Birden gelmemem gerektiini (neden "gerekirdi" ve emir
almken nasl gelmezlik edebilirdim?), her
eyin bo, bombo bir kabuktan ibaretliini
kavradm. Ve fonookutman temel temaya,
mziimize, matematiksel kompozisyona
(matematiki neden, mzikse sonu), yeni
icat edilen mzikometreye dnene kadar
dikkatimi toplayamadm.

37/450

"...Sadece kolunu evirmek suretiyle her


biriniz saatte sonat retebilirsiniz. Byle
bir eyin atalarnzn ne kadar emeine patlayacan bir dnn! Onlar, sadece 'esinlenme' krizleriyle yaratabiliyorlard. Esinlenme, sarann bilinmeyen bir trdr. Ve
ite, size onca zahmetle karabildiklerinin
en elenceli rneklerinden birini sunuyorum: yirminci yzyldan Scriabin'in mzii.
Bu siyah kutu (bir perde ald, ortaya u
eski aletlerden biri kt), evet, bu siyah kutuya 'Kuyruklu Piyano' adn vermiler. Bu,
mziklerinin ne seviyelerde srndnn
kantlarndan biri. Geri kanta gerek yok
tabii..."
Ve derken... Ama yine emin deilim
nk... Hayr, atlamadan anlatacam...
nk o, yani I330 kalkp dosdoru "Kuyruklu Piyano"ya gitti. Herhalde o kadar aniden ayaa kalkmasna, birdenbire sahneye
kmasna armtm.

38/450

Eskilerin
byleyici
elbiselerinden
giymiti: omuzlarnn ve nefes aldka inip
kalkan gslerinin bembeyazln ortada
brakacak denli derin kesimli darack,
siyah... Ve kr edici, neredeyse muzr
dileri...
Isr andran glmsemesinin hedefi
bendim. Oturdu. almaya balad. Sreksiz, vahi, karmakark... Usu mekanie en
ufak hayranlk duymadklar zamanlardaki
yaamlar gibi. Ve tabii etrafmdaki herkes,
haklaryd, gld. Ama birkamz... Ve
ben... Neden o birka kiiden biriydim?
Evet, sara bir akl hastaldr. Ac...
Yava, tatl ac... Bir srk. Daha ok srsn,
daha derinlemesine. Ve ardndan, yavaa,
gne. Bu deil, cam duvarlardan masmavi,
kristal berraklnda ldayan bizimki
deil. Hayr, vahi, insann stne gelen,
her eyi kendinden karan, tarumar eden
yakc bir gne bu...

39/450

Yanmda oturan soluna, bana bakt ve


kkrdad. Grdm her naslsa aklma
dank etti: dudaklarnda minnack bir salya
balonu belirip patlamt. te beni o baloncuk ayltt. Bir kez daha kendimdim.
Herkes gibi piyano tellerinin abuk
sabuk tangrtlarndan tesini duymadm.
Gldm. Her ey bir kez daha kolaylap
sadeleti. Yetenekli fonookutman bizlere o
vahi adan biraz fazla canl bir resim
gstermiti. Hepsi buydu.
Bunu duyduktan sonra gnmzn
mziini dinlemek ne zevkliydi. (Ztl vurgulamak adna sonda gnmzn mziinden bir rnek sunuldu). Birleen ve
ayran sonsuz dizilerin berrak, kromatik
lleri ve TaylorMaclaurin5 almlarnn
salkl, drtgensel ve Pisagor'un donu
kadar dzgn6 zetsel armonileri; titreen,
azalan bir hareketin hznl ezgileri,
Frauenhofer dizilerine gre dzenlenmi

40/450

deiken parlak vurular, gezegenin tayf


analizi... Ne grkem! Ne deitirilemez dzenlilik! Ve kendi tmarsz dleriyle
snrl
eski
mziin
acnas
vurdumduymazl...
Dinleme salonunun geni kaplarndan
her zamanki drtl kol dzeninde ktk.
Yanda bir yerde aina S gzme arpt, saygyla eildim.
Sevgili O'nun gelmesine bir saat vard.
imde ho ve faydal bir heyecan vard. Eve
varnca abucak broya uradm, grevli
memura pembe biletimi verdim ve perdeleri kullanma belgesini aldm. Perdeleri sadece Seks Gn'nde kullanrz. Dier
zamanlarda tertemiz havadan yaplm gibi
duran bu duvarlarn ardnda, gz nnde
yaarz. Birbirimizden saklayacak hibir
eyiniz yoktur. Ayrca bu sayede Koruyucular zorlu ve asil grevlerini daha rahat yerine getirirler. br trlsnde ne olabilirdi,

41/450

bilinmez. Belki eskilerin acnas hcre


psikolojisinin nedeni saydamsz evleriydi.
"Evim, kalemdir! " Ne laf ama!
22.00'da perdeleri indirdim ve O, tam
vaktinde, azck nefes nefese geldi. Pembe
dudaklarn (ve pembe biletini) uzatt.
Koandan bileti kopardm ya, pembe
dudaklarndan kendimi sonuna, 22.15'in
son saniyesine kadar koparamadm.
Sonrasnda "notlarm" gsterdim ve
karenin, kpn, dz izginin gzellii zerine bence epey iyi konutum. Kendi
pembeliince dinledi sylediklerimi... Ve
birden mavi gzlerinden bir ya szld...
Derken ikincisi, ncs... Tam o srada
ak duran sayfaya (sayfa 7). Mrekkebi
datt. Yani... Batan yazmam gerekecek.
"Sevgili D, eer bir de... Eer..."
E, bu "eer" ne demek imdi? "Eer"
ne? Gene ayn nakarat sylyordu: ocuk.
Ya da belki yeni bir eydi... Dieri

42/450

hakknda. Geri burada yle gelse de... Ama


hayr, ylesi ok aptalca olurdu.

Kayt 5
Kare
Dnyay Ynetenler
Ho ve Yararl lev

Gene yanl. Yine kalkm sizinle,


tanmadm okurumla sanki siz... Eh, ne
diyelim, mesela eski yoldam, air, Afrika
dudakl, herkesin tand R-13'msnz
gibi konuuyorum. Oysa siz herhangi bir

44/450

yerde olabilirsiniz. Ay'da, Vens'te, Mars'ta,


Merkr'de... Kimsiniz, neredesiniz, kim
bilir?
Diyeceim u: Bir kare hayal edin.
Harikulade, capcanl bir kare. Bir kare
kendinden bahsetmeye kalksa aklna son
gelecek ey, drt eit asnn bulunduunu
sylemek olur. Grmez nk. Drt as
kare iin gndeliktir, doaldr. Ben hep o
karenin durumundaym ite. Mesela pembe
biletler ve dier eyleri ele alalm: benim
iin bunlar drt adan farkl deil ama
size, bilemiyorum, Newton'n binom alm
kadar zor gelebilir.
Neyse. Eskilerin bilgelerinden biri
tabii kazara pek akllca bir laf sylemeyi
baarm: "Dnyay alk ve sevgi ynetir."
=> Dnyay ynetmek iin dnyay
ynetenleri ynetmek gerekir. Atalarmz
Alk' nihayet, feci bir bedel karlnda
yenmeyi becermi: 200Yl Sava'ndan,

45/450

Kent'le
Tara
arasndaki
savatan
bahsediyorum.
Hristiyan
vahileri
7
"ekmekleri" uruna inatla savamaya iten
muhtemelen dinsel bir nyargyd. Ama
TekDevlet'in kuruluundan 35 yl nce
bugnk petrol gdamz icat edildi. Doru,
dnya nfusunun sadece 0,2'si sa
kalmt. Dier yandan, dnya bin yllk pisliinden
arndnda
nasl
tertemiz
olmutu! Ve tesi, sa kalan sfr nokta iki,
dnyevi neeyi TekDevlet'in ambarlarnda
tadacakt.
Ama mutluluk adyla bilinen kesrin pay
ve paydas zaten nee ve gpta deil midir?
Ve yaamlarmzda hl gptaya yol aacak
nedenler kalsayd 200 Yl Sava'nda len
saysz kurban ne anlam ifade edecekti?
Ama ite, baz nedenler kald. nk burunlar, hokka ve klasik burunlar kald ve
nk sevgilerini herkesin istedii kiiler ve
sevgilerini kimsenin istemedii kiiler var.

46/450

Alk ortadan kalktktan sonra (ki cebirsel anlamda maddi refahn doruuna
ulamann eidir) TekDevlet'in dnyay
dier ynetene, sevgiye saldrmas gayet
doal. Sonunda bu e de fethedildi, yani
dzenlendi, matematikletirildi ve 300 yl
nce Lex Sexuclis' imiz8 ilan edildi: "Her
Say, her Say'ya cinsel rn anlamnda
eriim hakkna sahiptir."
Gerisi tmyle teknik meseledir. Cinsel
Bro laboratuvarlarnda zenle incelenir,
kannzdaki cinsel hormon miktar tam
tamna hesaplanr ve doru Seks Gnleri
izelgeniz karlr. Sonra gnlerinizde kullanmak istediiniz Say'y (veya Saylar)
belirten bir bildirim imzalarsnz ve ilgili bilet koann (pembe) alrsnz. Hepsi budur.
Yani durum aktr; artk kskanlk iin
en ufak neden yoktur. Mutluluk kesrinin
paydas sfra indirilir ve kesir artk
muhteem bir sonsuzluktur. Ve eskilerin

47/450

sonsuz trajedi kayna belledii ey bizim


iin, tpk uyumak, bedenen almak, yemek ve dklamak gibi, organizmann uyumlu, zevkli ve faydal bir ilevine
dnmtr. Buna bakarak yce mantk
gcnn dokunduu her eyi nasl temizlediini
grebilirsiniz.
Ah,
sizler,
tanmadm okurlarm, keke bu ilahi gc
bilebilseydiniz, keke sizler de onu sonuna
dek izleyebilseydiniz!
Garip. Bugn insanlk tarihinin en
mthi doruk noktalarn yazarken hep
dncenin tertemiz da havasn soludum... Ama iimde bulutlu, rmceksi, drt
peneli bir X gibi apraz bir ey var. Yoksa
kendi penelerim, bu iri penelerin bunca
uzun sre gzmn nnde durmas m
huzurumu karyor? Ellerimden bahsetmeyi hi sevmem. Ellerimden holanmyorum. Ellerim vahi alardan kalma. Gerekten iimde byle bir kalnt...

48/450

Son yazdklarmn stn izmek istedim... nk bu notlarn kapsamnn


dna kyorlar. Ama sonra karar verdim:
Hayr, byle brakacam. Bu notlar en hassas sismograf gibi i grsn, beyin
dalgalarmdaki en ufak, en nemsiz kprdanmalar bile kaydetsin. Bazen ilk uyarlar
byle titreimler verir, bilemezsiniz...
Ama imdi sama geliyor. Sahiden
izmeliydim stn. Doann tm elerini
denetim
altna
aldk.
Hibir
afet
gerekleemez.
Ama imdi hepsi apak: O tuhaf i duygusu, daha nce bahsettiim kare gibi
olmamdan kaynaklanyor, o kadar. Ve iimde X falan yok (olamaz). Tanmadm okurlarm, belki sizlerin de iinde biraz X
kalmtr diye endielendim, hepsi o. Ama
beni ok katlkla yarglamayacanza inanyorum. Yazmann bana ne denli zor, insanlk tarihindeki tm yazarlardan daha

49/450

zor geldiini anlayacanza inanyorum.


teki yazarlar kendi adalar iin yazd.
Gelecek kuaklar iin yazanlar da vard.
Ama imdiye kadar hi kimse kendi atalar
veya uzak gemiteki vahi atalarna benzeyen insanlar iin yazmad...

Kayt 6
Kaza
Kahrolas "Ak"
24 Saat

Yineliyorum: hibir ey saklamadan


yazmay grev belledim. Yani, hznl olsa
da yaam pekitirme ve netletirme
srelerini henz tamamlayamadmz
buraya yazmak durumundaym. deal hl

51/450

epey uzakta. deal (buras gayet ak), artk


hibir eyin olmad durumdur ama biz...
te, una bir bakn: Bugnk Devlet
Gazetesi'nde,
iki
gn
sonra
Kp
Meydan'nda bir Adalet Treni yaplacan
okudum. Bu, bir kez daha bir Say'nn
byk Devlet Mekanizmas'nn ileyiine
kart, bir kez daha ngrlmemi,
hesaba katlmam bir eyin harekete geip
gerekletii anlamna geliyor.
Ve dahas, bana da bir ey oldu. Kiisel
Saat dahilinde, yani zellikle ngrlemeyen durumlar iin ayrlm zaman diliminde
oldu ama gene de...
Saat 16.00 sularnda (ya da hassas davranalm, 15.50'de) evdeydim. Birden telefon
ald.
"D 503?"
"Evet."
"Yalnz msnz?"

52/450

"Evet."
"Benim, I 330. Gelip sizi alacam ve
Eski Ev'e gideceiz, tamam m?"
I 330. Bu kadn canm skyor, itiyor,
neredeyse korkutuyordu beni. Ama tam da
bu nedenle, "Evet," dedim.
Be dakika gemeden aeroda, Mays
gnn maviliklerinde uuyorduk ve
neeli gne arkamzda, nmze hi
gemeden, kendi altn aerosuyla bize elik
ediyordu. Ama ileride beyaz bir katarakt,
antik "kpid"in yana gibi hilebaz, kk
bir bulut vard ve canm skld. n pencere
almt; rzgr dudaklar yle kurutuyordu ki durmadan yalanmak zorunda kalyordum ve bu yzden aklm srekli dudaklara gidiyordu.
ok gemeden uzakta, Duvar'n ardnda
yeil noktacklar belirdi. Ardndan yreim
azma geldi, yoku aa hzla iniyor gibiydik; yapacak bir ey yoktu, oturduum yere

53/450

gmldm ve ite, Eski Ev oradayd. (Bu


tuhaf, krlgan, eski yap, camla kaplanmtr. Yoksa oktan kp giderdi.) Cam
kapda her yan, zellikle aznn etraf hepten krm yal bir kadn duruyordu. Az
kadndan ayr yalanm gibiydi; krklklar, ie kam dudaklar... Ve konuabilmesi her trl olasln tesindeydi.
Konutu ama.
"Pekl, ekerlerim, demek kk evimi
grmeye geldiniz." Krklklar parldad
(yani nlar andracak ekilde krtlar
herhalde ama sahiden lt izlenimi
verdiler).
"Evet, Bykanne. Yine iimden geldi,"
dedi I 330. Krklklar gene ldad.
"Bugn ne gne var ama!
Mthi, deil mi? Sizi gidi... Ama
biliyorum. Tamamdr, kendiniz devam edebilirsiniz. Ben burada kalaym daha iyi.
Gnete."

54/450

Hm. Anlalan elikim buraya sk


geliyordu. imden srekli stm silkelemek, canm skan bir eyi atmak geliyordu.
Herhalde przsz ini mavisi gkteki bulutun gzmn nnden gitmek bilmeyen
imgesiydi mesele.
Geni,
karanlk
merdivenlerden
karken, I 330, "Severim ihtiyar," dedi.
"Neden?"
"Bilmem. Belki az yzndendir. Belki
nedensizdir. Seviyorum ite."
Omuz silktim. Glmsemeye benzer bir
eyle szne devam etti ya, belki
glmseme bile deildi: "Feci sululuk duyuyorum. nsann 'nk yle' diye deil,
'ite bundan' diye sevmesi gerektii ak.
Doal itkilerimizin hepsi..."
"Akas," diye baladm ama enemi
tuttum ve gz ucuyla I330'un fark edip etmediine baktm.

55/450

Aada bir eye bakyordu; gz kapaklar kapal perdeleri andryordu.


Birden aklma saat 22.00 civarnda caddede yrrken, kl kafesler arasnda
bazlarnn karanlk, perdeli grntleri
geldi... Aklnda, ekili perdelerinin arkasnda neler vard? Neden beni aramt
bugn ve tm bunlar ne demekti?
Ar, gcrtl bir kapy atm ve kendimizi kasvetli, darmadan bir yerde bulduk
(eskiler buna "apartman dairesi" diyorlarm). eride ayn "kuyruklu" aletle
birlikte, eskilerin mzii kadar atlak ve
dzensiz bir renk ve ekil kargaas vard.
Yukardaki yzey dz beyaz, duvarlar lacivertti; eski kitaplarn ciltleri krmzlar,
yeiller ve turunculara boulmutu; amdan sar bronzdand, bir Buda heykeli vard
ve mobilyalarn hatlar, hibir makul denkleme asla yerletirilemeyecek lde oransz elipsler iziyordu.

56/450

Bu karmaaya anca dayanabildim. Ama


anlalan
elikimin
bnyesi
daha
salamd.
"Bu, en sevdiim..." Birden kendini toplad ve ite gene o sran glmseme, keskin beyaz diler... Devam etti: "Demek istediim, u szde 'dairelerindekilerin' en
abesi."
"Daha kesin syleyeceksek," dedi, "devletlerindekilerin. Binlerce mikroskobik,
srekli didien, acmasz devlet..."
Gayet ciddi grnerek, "A, elbette, oras
ak..." dedi. inde ocuklar iin kk
yataklarn bulunduu bir odaya girdik (o
dnemde ocuklar da zel mlkt). Baka
odalar da vard: parldayan aynalar, kasvetli dolaplar, inanlmaz uyumsuzlukta divanlar, kocaman mineler, devasa bir
maun yatak... Bizim muhteem, effaf, sonsuz cammz ise sadece kk, acnas, dikdrtgen pencerelerde grlebiliyordu.

57/450

"Bir dnn... Burada 'nk yle' diye


sevmiler, yakmlar, kendilerine eziyet etmiler." Bir daha gzlerinin perdelerini
ekti. "nsan enerjisini harcamann ne
aptalca, ne msrif yolu, deil mi?"
Sanki benim sesimle konuuyor,
dncelerimi szcklere dkyordu. Ama
glmsemesi o huzur karan X'i koruyordu. Perdelerinin arkasnda, orada bir
ey... inde neler dnyordu bilemiyordum... Sabrm taran bir eyler...
Onunla tartmak, ona barmak (aynen
yde, barmak) istedim ama dediklerini
onaylamak
durumundaydm.
Onaylamamam imknszd.
Bir aynann nnde durduk. O an tek
grebildiim gzleriydi. Bir dnce akt
kafamda: nsan bedeni, bu "daireler" kadar
aptalca yaplmt; insan kafalar saydamszd ve bu minik pencereler, yani gzler
dnda iini grmenin yolu yoktu.

58/450

Aklmdan geeni tahmin etti herhalde,


bana dnd. "Eh, ite gzlerim. Ne diyorsunuz?" (Bunlar sylemedi tabii.)
Karmda iki karanlk, meum pencere
duruyordu ve ieride baka, bilinmedik bir
yaam vard. Tek grebildiim, alevler
ieride bir tr frn vard ve bir eylere
benzeyen baz ekiller...
O ksm doald, elbette. Gzlerinde
grdm, yansmamd. Ama doal deildi
ve bana benzemiyordu (evre sinir bozucu
bir etki yaratyordu anlalan). ok
korktum; hapsedilmi, bu vahi kafese
kapatlm, eski yaamn burgacnda
srkleniyor gibiydim.
Ne diyeceim..." dedi. "Bir dakikalna
yan odaya gesenize." Sesi oradan, ieriden,
atein yand gzpencerelerinin ardndan
geliyordu.
Odadan
kk bir

kp oturdum. Duvardaki
kaidenin stnde eskilerin

59/450

airlerinden birinin bst vard. Pukin'di


galiba. Asimetrik, hokka burunlu yz, zar
zor grlen bir glmsemeyle dorudan
bana bakyordu. Neden burada oturuyordum? Ne demeye bu glmsemeye boyun
eiyordum? Hem btn bunlar ne demekti? Ne yapyordum burada? Bu gln
duruma nasl dmtm? Bu sinir bozucu,
itici kadn... Bu tuhaf oyun...
eride bir dolap kapa kapand, ipeksi
hrtlar duydum ve kalkp oraya dalmamak iin kendimi zor tuttum... Neden,
bilemiyorum. Herhalde ieri dalp ok sert
laflar etmek istemitim.
Ama dar kmt bile. Eski moda,
ksa, parlak sar bir giysiye brnm,
siyah bir apka takp siyah oraplar
giymiti. Elbise ok ince ipektendi; oraplarn uzunluunu ve dizlerinin stne
kadar ktklarn aka grebiliyordum.

60/450

Ve boyun kesimi fazlasyla


arasndaki glgeler...

akt

ve

"Bakn," dedim, "zgnlnz gstermek istediiniz ak ama cidden bunu..."


"zgnn," diyerek szm kesti,
"kendini dierlerinden farkl klmak anlamna geldii ak. Haliyle zgn olmak,
eitlik ilkesini inemek demek. Ve eskilerin aptal dillerinde 'banal olmak' dediklerine
biz 'sadece grevini yerine getirmek' diyoruz. nk..."
Tutamadm kendimi. "Evet, evet, evet!
Kesinlikle doru! Ve sizin de byle..."
Hokka burunlu airin bstne gitti ve
gzpencerelerinin ardnda yanan ateleri
gizlemek iin perdelerini kaparken bana, en
azndan bu sefer tmyle ciddi gelen (belki
sakinleeyim diye) bir ey syledi. Gayet
mantklyd syledii:
"nsanlarn bir zamanlar byle birine
katlanm olmalar artc, deil mi?

61/450

Sadece katlanmakla kalmamlar, bir de


hayranlk duymular. Ne kle bir zihniyet!
Deil mi?"
"Bu... Ak... Yani..." (Kahrolas "Ak"
dilimden dmek bilmiyordu!)
"A, elbette anlyorum. Ama iin asl,
biliyorsunuz, onun gibiler, gerek tac giyenlerden daha fazla gce sahip egemenlerdi. Neden dlanp silinmediler? Bizim
dnyamzda..."
"Evet, bizim dnyamzda...'' Lafa
baladm anda kahkahay bast. Kahkahay duymadm, grdm. nlayan, haddini
aan, inat ve bir krba kadar canl kahkahasnn kvrmlarn grdm.
Her yanm ne kadar titriyordu, hatrlamyorum.
Onu...
Bilemiyorum...
Omuzlarndan yakalamal ve... Ne yapmalydm? Hatrlamyorum. Ama bir ey,
bilmiyorum, bir ey yapmam gerekiyordu.
Yaptmsa, tmyle otomatik hareketlerle

62/450

altn rozetimi ap saate bakmak oldu.


16.50'ydi.
Elimden geldiince kibarlkla, "Sizce de
gitme zaman gelmedi mi?' dedim.
"Peki,
istesem?"

burada,

benle

kalmanz

"Siz... Ne dediinizin farknda msnz?


On dakika iinde dinleme salonunda
olmam gerek..."
"...Ve tm Saylar, kaydedildikleri sanat
ve bilim derslerine katlmak zorundadr,"
diyerek ve sesimi taklit ederek tamamlad
szm.
Ardndan
perdelerini
at,
baklarn kaldrd ve pencerelerin ardnda
yanan atei grdm. "Tp brosunda
tandm bir doktor var... Bana kaytl...
Rica edersem sizin iin bir belge hazrlayacaktr. Hasta belgesi. Ne dersiniz?"
Anlamtm. En azndan bu oyunun
nereye gittiini anlamtm.

63/450

"Demek buydu! Temelde ne yapmam


gerektiini biliyorsunuz; her drst Say
gibi derhal Koruyucular Brosu'na gidip..."
"Srf 'temelde' deil [gene sran
glmseme]... Cidden feci merak ettim:
Bro'ya
gidiyor
musunuz,
gitmiyor
musunuz?"
Kapnn tutamana uzanrken, "Siz
kalyor musunuz?" dedim. Tutamak bakrdand ve sesim, kulaklarma bakr alglardan kyormu gibi geldi.
"Bir dakika izin verirseniz..."
Telefona gitti, bir yeri arad ve bir
Say'yla konutu. Kzgndm, kimdi, duyamadm. "Eski Ev'de bekleyeceim," diye
bard. "Evet, evet, yalnz olacam..."
Souk bakr tutama evirdim. "Aeroyu
almama izin veriyor musunuz?"
"A, tabii. Ltfen."

64/450

Yal kadn girite, gnein altnda


ekerleme yapyordu. Bitki gibi. allardan
frlam grnen aznn konuma retebilmesine bir daha atm: "Sizin... Ad neyse ite... Kendi bana m kalyor?"
"Evet, kendi bana."
htiyarn az bir daha yoklara kart.
Kafasn sallad. Anlalan, kadnn yaptklarnn tehlikesini ve aptalln onun zayf
akl bile kavryordu.
Derse tam 17.00'da girdim. htiyara
yalan sylediimi ancak o zaman fark ettim: I330 imdi orada yalnz deildi. yle
bir niyetim yoktu ama sonuta kadna yanl bilgi vermitim. Aklm kurcalayan ve
dikkatimi derse vermemi engelleyen buydu
belki. Hayr... I 330 orada yalnz deildi.
Sorun buydu.
21.30'dan sonra bir saat serbest kaldm.
Koruyucular Brosu'na gidip rapor edecek
vaktim hl vard. Ama bu salaka olaydan

65/450

sonra cidden yorulmutum. Hem yasaya


gre rapor etmek iin iki gnm vard.
Yarn da zamanm olacakt. Koskoca yirmi
drt saat.

Kayt 7
Bir Kirpik
Taylor Banotu
ve
nci iei

Gece. Yeil, turuncu, mavi; krmz bir


"kuyruklu" alet; sarlturunculu bir elbise.
Ardndan bronz bir Buda... Buda, birden

67/450

bronz gzlerini kaldrd ve sular akmaya


balad. Buda'dan fkran su. Sonra sar elbiseden: Su. Sular aynann her tarafna
yayld, yatak su ekmeye balad. Derken
su, ocuklarn ufak yataklarndan kt.
Sonra benden de... lmcl tatllkta, garip
bir dehet...
Uyandm. Yumuak mavilikte k. Cam
duvarlar, cam koltuklar, masa, hepsi
parldyordu. Gven vericiydi. Kalbim gmbrdemeyi kesti. Su? Buda? Bu ne
samalk... Akt: Hastalanmtm. Hi
rya grmezdim ben. Sylenene gre, eski
zamanlarda rya grmek ok normalmi.
Ki mantkl: Btn yaamlar yeilli, turunculu, Budal ve sulu, dehetli bir dnme
dolapm zaten. Ama bugn, ryalarn ciddi
akl hastalklarna iaret ettiklerini biliyoruz. Ve bugne kadar beynim hep tkr tkr
ileyen kusursuzlukta kmt. Bir toz
tanesinin bile parltsn glgeleyebilecei
bir mekanizmayd. Peki, bu neydi imdi?

68/450

Beynim sanki... Sanki yabanc maddeydi...


Gze kaan incecik bir kirpik gibi. Hani
genel anlamda bir eyiniz yoktur ama
kirpik kaan gz bir saniye bile aklnzdan
karamazsnz...
Baucumdaki neeli minik kristal an
07.00' haber verdi: kalkma zaman. Samdaki solumdaki cam duvarlardan kendime
benzer bir ey gryorum; ben, odam,
giysilerim, hareketlerim; hepsi her iki
ynde binlerce defa tekrarlanarak oalyordu. nsana nee katyordu bu: Kendinizi
usuz bucaksz, gl, tek bir eyin paras
gryordunuz. Ve ne hassas, ne kesin bir
gzellikti bu! Boa giden hibir hareket
yoktu: Eil, dn.
Antik
alarn
dhisi
kukusuz
Taylor'd. Yntemini tm yaama yaymak,
gn boyu atlan her adma uygulamak hi
aklna gelmemi, doru. lk saatten son
saate
kadar
geenleri
sistemiyle

69/450

btnletirememi. Ama gene de, Kant gibi


biri zerine ktphaneler dolusu yaz
yazabilirlerken on asr sonrasn grebilmi
bu khini, Taylor' nasl zar zor fark etmiler, hayret.
Kahvalt bitti. TekDevlet Mar, uyum
iinde sylendi. Hep beraber drtl koldan
asansrlere binildi. Motorlarn zor duyulur
mrltlar. Aa, daha aa, daha aa...
Yrek azda.
Ve derken birden gene ayn aptal rya...
Ya da belki o ryann gizil bir ilevi. Ya,
evet dn aeroda da ayn ey vard. Ayn
ini. Ama hepsi bitti onlarn. Nokta. Net ve
ak davranmtm, bu da iyiydi.
Yeralt treninde hzla ENTEGRAL'in
gnete parldayan ancak henz kendi
ateiyle can bulmam zarif gvdesine ilerliyordum. Gzlerim kapal, formller
dnyasndaydm. ENTEGRAL'in dnyadan
kopmas iin gerekli kalk hzn bir kez

70/450

daha aklmdan hesapladm. Patlayc yakt


azaldka ENTEGRAL'in ktlesi deiecekti. Denklem had safhada karmak,
deerler aknd.
Dteymiesine
kat
rakamlar
dnyasndayken biri yanma oturdu, hafife
bana srtnd ve "Affedersiniz," dedi.
Gzlerimi
araladm
ve
nce
(ENTEGRAL'le ilintilerden dolay) uzaya
uan bir ey grdm: bu, bir kafayd ve
pembe kanatlara benzeyen kulaklar
yznden uuyor gibiydi. Derken kafa ne
eildi, eimli bir srt, yamru yumru bir
grnt, bir S...
Ve cebirsel dnyamn cam duvarlarnn
ardnda ite gene o kirpik, gene huzur
bozucu bir ey... Bugn yapmam gereken
bir ey...
Yanma oturana glmseyip ba selam
vererek, "nemli deil," dedim. Rozetindeki numara parldad: S 4711 (Daha

71/450

ilk batan onu ne demeye S harfiyle


badatrdm anladm: bilin eiinin
altnda kalan grsel etkileim). Gzleri derinlere, ta derinlere inen, delmeyi ancak
kendime bile itiraf edemediimi bulduunda brakacak iki kk matkap
gibiydi.
Birden kirpiin mahiyetini kavradm!
Onlardan, Koruyuculardan biriydi bu
adam. Daha basit olamazd: zrvalamay
kesmeli, hepsini derhal ona anlatmalydm.
"Ben...
Ee...
Yani...
Dn
Eski
Ev'deydim..." Sesim garip, donuk, ezikti.
Boazm temizlemeyi denedim.
"Ya... Harika. Birok eitici sonu iin
malzeme vardr orada."
"Ama ey... Yalnz deildim yani. I
330 ile birlikteydim ve..."
"I 330? Bravo. ok ilgin, ok
yetenekli bir kadn. Hayran oktur."

72/450

Ama o da... Hani yryte... Belki o da


ona kaytlyd? Hayr, ona syleyemezdim.
Kesinlikle. ok akt.
"Doru! Doru! Dediiniz gibi. ok..."
Glmsemem yzme yaylverdi; kendimi
tam bir aptal gibi grdm.
Matkaplar ruhumun dibine kadar indi
ve tekrar gerisingeri gzlerime dnd. S
glmsememi iki katyla karlad, eilerek
selam verdi ve ka szld.
Gazetemin ardnda saklandm (herkes
bana bakyordu sanki) ve ok gemeden
kirpii, matkaplar ve her eyi unutturacak
denli sinirimi bozan bir ey okudum. Ksa
bir haberdi: Gvenilir kaynaklar bir kez
daha, Deviet 'in faydal boyunduruundan
kurtulmay amalayan gizli bir rgte
dair iaretlere ulaldn bildirmektedir.
"Kurtulu?" nsan trnde sua ynelik
igdlerin hl bulunduunu grmek
artcyd.
Su
szcn
bilerek

73/450

kullanyorum. zgrlk ve su birbirlerine... Eh, bir aeroyla hz kadar


balantldr. Bir aeronun hz 0'a indirgendiinde hareket hali yiter; bir insann
zgrl 0'a indirgendiindeyse su ilemez. Gayet ak. nsan sutan arndrmann tek yolu zgrlnden arndrmaktr. Ve daha yeni (evrensel lekte yzyllar
"daha yeni"ye eittir) kurtulmuken birtakm zavall geri zekllar kalkp...
Hayr, dn ne demeye hemen Koruyucular Brosu'na gitmediimi anlamyorum.
Bugn 16.00'dan sonra kesin gideceim.
16.10'da dar ktm ve kede dikilen
pespembe O'yu grdm. im snd. "te
onun gayet basit, yusyuvarlak bir zihni
var," diye geirdim iimden. "Tam bana
gereken ey. Ama dur... Benim destee
ihtiyacm yok! Kararm, karar."
Mzik Fabrikasnn bakr borazanlar
tm uyumlaryla Mar', sevgili gndelik

74/450

Mar' alyordu. Bu marn gzelliini,


gndelik srekliliini, ayna imgesini tarife
szck bulamyor insan.
O, elimi tuttu. "Yryelim mi?" Yuvarlak mavi gzleri, varlnn merkezine
alan pencereleri, kocaman ald, ieri
girdim; yoluma hibir ey kmad nk
ieride hibir ey, tuhaf veya ie yaramaz
bir ey demeye getiriyorum, yoktu.
"Hayr, yrmeyelim. Gitmem gereken..." deyip nereye gittiimi anlattm. Ve
aknlkla pembecik aznn yuvarlaklnn sanki eki bir ey tatm gibi
ular aa bakan pembecik bir hilale
dndn grdm. Patladm.
"Siz kadn Saylar! O kadar nyarglsnz ki tedavisi yok! Kesinlikle somut
dnemiyorsunuz. Kusura bakma ama u
halin aptallk sahiden."

75/450

"Sen... Sen gammazlara gidiyorsun... f!


Ve ben de sana Botanik Mzesi'nden bu
inci iei demetini getirmitim."
"Ne demek 'Ve ben de'? Nereden kyor
bu 'Ve'? Tam kadn ii!" iekleri elinden
aldm (fkeyle, kabul ediyorum). "Peki. Al
u inci ieklerini, tamam m? Kokla bir.
Gzel, deil mi? nci iekleri gzel kokar...
Kabul.
Ama koku iin koku kavramndan
bahsediyorum tutup iyi veya kt diyemezsin, deil mi? Bir yanda inci ieinin
kokusu, dier yanda banotunun kokusu:
kisi de kokar. Eski devlette gammazlar
vard ve bizde de var. Aynen yle, gammazlar. Szckten korkmuyorum. Ama ak
olan bu: onlarn gammazlar banotlaryd,
bizimkilerse inci iekleri. Aynen yle: nci
iekleri!"
Pembecik hilal titredi. Hata ettiimi
imdi anlyorum ama o srada gleceini

76/450

sanmtm. O yzden sesimi iyice ykselttim: "Evet! nci iei! Ve bunun komik
taraf yok. Hi yok!"
Yanmzdan przsz yuvarlak kafalar
geiyordu (ve dnp bakyorlard). O - 90
hafife kolumu tuttu: "Neyin var bugn
senin? Hasta msn?"
Rya... Sar... Buda... Birden esas Tp
Brosu'na gitmem gerektiini anladm.
"Haklsn, biliyor musun? Hastaym
ben." Bunu sevinle syledim (ki aklanamaz bir elikiydi; ortada sevinecek bir
ey yoktu).
"yleyse hemen doktora gitmelisin.
Salkl olmak grevin, biliyorsun. Bunu
sana sylemem bile gln."
"Elbette... Haklsn, sevgili O. Kesinlikle
haklsn!" Koruyucularn Brosu'na gitmedim. Gidemezdim.

77/450

Tp Brosu'na gitmeliydim.
kadar tuttular beni orada.

17.00'a

Ve o akam (geri fark etmiyor; akam


brolar kapanyor), o akam O evime geldi.
Perdeleri kapamadk. Eski bir problem kitabndan birtakm problemleri altk. Bu
tip almalar insan sakinletirir, zihni
temizler. O, defterin bana oturdu. Harcad abayla kafas yana eilmiti, dili
yanan iten zorluyordu. yle ocuksu,
yle tatl grnyordu ki toparlandm; tertemizdi iim artk. Temiz, basit, sade...
Gitti. Yalnz kaldm. ki kere derin nefes
aldm (uyumadan nce ok yararldr).
Derken birden beklenmedik bir eyin kokusu geldi burnuma... Tatsz bir eyi hatrlatan bir eyin kokusu. Yatamn iine bir
inci iei saklanmt. Derhal derinlerde
bir ey, bir burga uyand. Hayr, cidden
kabalkt bu... iei benden gizlemek.

78/450

Tamam,
kabul,
gitmedim.
Ama
hastalandysam su bende miydi yani?

Kayt 8
rrasyonel Kk
R 13
gen

Ne kadar nceydi? Okul yllarmda...


1 ilk o zaman bama gelmiti. ylesine
ak; kafama kaznm gibi. Parlak, kresel
dinleme salonunu, yzlerce yuvarlak olan
ban ve matematik retmenimiz Pliapa'y

80/450

hatrlyorum. Pliapa lakabn biz takmtk.


oktan eskimiti, dklyordu ve grevli
ne zaman fiini taksa hoparlrden nce
"Pliapliapliat" gibi bir ses kyor ve
dersi ancak bundan sonra dinleyebiliyorduk. Bir gn Pliapa bize irrasyonel
saylar anlatt: nasl aladm, sram
yumruklayp, " 1'i istemiyorum! Aln
benden 1'i!" diye bardm
hatrlyorum. O irrasyonel kk yabanc,
tuhaf ve rktc bir ey gibi gelmiti:
iimi kemiriyordu; etkisizletiremiyor veya
anlamlandramyordunuz nk tmyle
oran dyd.
Ve ite, 1 yine karmdayd. Yazdklarma
gz
gezdirdim.
Kendimi
kandrdm, kendime yalan sylediim
ak ve hepsi 1'i bir daha grmek istememden. Hastalm, falan... Hepsi palavra. Biliyorum, bir hafta nce olsa broya bir
saniye dahi dnmeden giderdim. O halde
neden imdi... Neden?

81/450

Bugn de ayn. Saat 16.10'da, Bro tabelasnn altn rengi, gneli, tertemiz harfleri tepemde, parldayan cam duvarn
nndeydim. Srada bir sr ak mavi ni
vard. Yzlerinin eski kiliselerdeki ikonalambalar gibi ldadn grebiliyordum.
Bu insanlar kahramanca bir grev iin
buradayd: TekDevlet'in sunana sevdiklerini, arkadalarn hatta kendilerini
yatrmaya gelmilerdi. Bana gelince...
Sraya girmek, onlarla olmak iin can atyordum. Ve yapamyordum. Ayaklarm cam
kaldrma gmlm gibiydi. Orada ylece,
aptallar gibi, kmldayamadan dikildim.
"Hey
dalmsn!"

matematiki!

Hayallere

rkildim.
Glcklerle
parldayan
kapkara gzler, kaln Afrikal dudaklar...
Eski dostum air R 13't bu ve pembecik
O'm, yanndayd.

82/450

fkeyle dndm. Araya girmeseler


1'i iimden koparp atmay baaracaktm
(yani Bro'ya girecektim), biliyorum. "Hayallere falan daldm yok," dedim serte.
"Hayranlkla izliyordum."
"Tabii, tabii! Kulak ver dostum, senin
matematikilikle iin yok. Sen bir airsin...
air! Yok, ciddiyim, gel biz airlere katl.
Ha? Annda ayarlarm istersen."
R 13 konumaya bir kaptrd m
heyecanlanr ve szckler kaln dudaklarndan tkrklerle salr. Her sert nsz birer fskiyedir. Hele air dediinde...
"Bilginin
hizmetindeyim
ve yle
kalacan," dedim kalarm atarak.
akay sevmem, akadan da anlamam. Ve R
13, akalamaya baylr.
"Bilgi! Ne demekmi o? Senin bilgi dediin korkaklktan ibaret. Yok. ciddiyim,
sahiden yle. Sen sonsuzluun etrafna bir
duvarck ekme derdindesin ve o duvarn

83/450

ardna bakmaktan korkuyorsun. Gerei


bu. Bakyorsun ve gzlerini yumuyorsun.
Aynen yle!"
"Duvarlar," dedim, "duvarlar insani her
eyin zdr..."
R tkrkler pskrterek bast kahkahay. O, kendine has pembecik gln
sundu. Buyurun, gln, kimin umurunda
anlamnda elimi salladm. Bu zrvalara harcayacak zamanm yoktu. u lanet 1'i silip
atacak, boacak bir eyler lazmd bana.
"Ne diyorum, biliyor musunuz?" dedim.
"bana gidelim, oturup problem zelim."
Dn geirdiimiz sessiz saati dnyor ve
aynsndan bir tane daha geirmeyi
umuyordum.
O, R'ye bakt, ardndan yuvarlak
baklarn bana evirirken yanaklar Seks
Gn biletlerimizin rengine brnd.

84/450

Bayla R'yi kastederek, "Ama bugn...


Bugn bende... Onun iin bilet var," dedi.
"Ve akam da o megul... Yani..."
R 13 slak, parldayan dudaklarn aklatt: "Sorun ne? Bize gereken yarm saat,
deil mi O? Senin problemlerle uramak
hi iimden gelmiyor... Ama dur, bana gidelim, oturalm. Ha?"
Kendimle kalmaktan, hayr, beteri,
tanmadm, srf ansa benim numaram,
D503' alan kiiyle ba baa kalmaktan
rktm. R'nin yerine gittim. Doru, titiz
veya ritmik biri deildir ve mant
glntr ama yine de... Arkadaz ite.
Sevgili O'yu yl nce ikimizin de semesi
tesadf deildi; seimimiz bizi okul yllarmzdan daha fazla yaknlatrmt.
R'nin odasna gittik. lk bakta benim
meknla ayn zannederdiniz. Duvarda ayn
izelge, hepsi ayn camdan yaplma ayn
masa, koltuklar, dolap, yatak... Ama R

85/450

buraya tanr tanmaz koltuklardan birinin, sonra bir dierinin yerini deitirmi,
tm dzlemleri yerlerinden oynatmt ve
odadaki her eyin belirlenmi karlkl oranlar bozulmu, her ey klid geometrisinden amt. R hi deimeyecekti.
Hi. Taylor'da ve matematikte hep snf
sonuncusuydu.
Pliapa'y,
cam
bacaklarna
nasl
"teekkr ederiz" notlar yaptrdmz
yd ettik (Yal Pliapa'y cidden severdik).
Yasa retmeninden bahsettik. Yasa retmeninin kulaklar sar eden bir sesi vard;
hoparlrnden sesi patlarcasna ykselirdi
ve bizler ders metnini onunla birlikte,
bara ara okurduk. atlak R13'n bir
keresinde bir para kd ineyip hoparlre sktrn ve sonrasnda her satrda
pskren tkrkl paracklar andk. Elbette R cezalandrlmt. Elbette yapt
irkin bir numarayd. Ama imdi

86/450

glyorduk hepsine. genimiz glyordu;


ben dahil (itiraf ediyorum) hepimiz
glyorduk.
"Ya yasa retmeni eski dnyadaki
retmenler gibi gerek bir insan olsayd?
Ne panik..." dedi ve p ile kaln dudaklarndan tkrkler sald.
Tavandan ve duvarlardan gne giriyordu:
yukardan,
yanlardan
giriyor,
aadan yansyordu. O, R13'n kucandayd ve mavi gzlerinde minicik gn
damlalar vard. imin lndn, biraz
daha dzeldiimi hissettim. 1 iddetini
kaybetmi, kesine ekilmiti.
"E? Nasl gidiyor senin u ENTEGRAL?
Yaknda baka gezegenlerin sakinlerini aydnlatmak iin yola kyor muyuz? Biz
airler tamayaca kadarn yazmadan
ENTEGRAL'ini havalandrsan iyi edersin."
Her gn 8.00'dan 11.00'a... R kafasn sald,
ensesini kad. Arkadan baknca kafasna

87/450

ufak bir valiz balym gibi grnyordu (


Arabada adl eski tabloyu anmsatt bu).
Syledikleriyle ayldm. "A, sen de mi
ENTEGRAL iin bir ey yazyorsun? Ne
gibi? Mesela bugn ne yazdn?"
"Bugn, hi," dedi. "Baka planlarm
vard..." Bir p daha, yzme fkran bir
fskiye daha.
"Ne planym bu?"
R kalarn att. "Ne neymi? Hi.
Pekl, illa bilmen gerekiyorsa... Bir
hkmd. Bir hkm iire dkmem
gerekti. Salan teki... Ve de biz airlerden
biri. ki yldr yan yana oturuyorduk ve
gayet iyi grnyordu. Derken bir ey
koptu. 'Dhiyim ben!' diyor. 'Yasann
stnde bir dhi!' Ve yazdklar... Ah. cehenneme kadar yolu var."
Kaln dudaklar gevedi ve gzlerindeki
lt yitti. Ayaa frlad, arkasn dnd ve
duvarn tesine bakt. Sk skya kilitli

88/450

minik valizinde neler saklyordu, merak


ettim.
Uygunsuz, asimetrik bir sessizlik
dakikas yaadk. Bir ey dnyordu ama
ne, bilmiyordum.
Kasten yksek perdeden, "ok kr,"
dedim,
"Tm
Shakespeare
ve
Dostoyevski'lerin ya da her kimi diyorsan
onlarn Nuh nebiden kalma zamanlar ok
geride artk."
R kafasn evirdi. Szckler her
zamanki gibi azndan fkrd ama
gzndeki prlt gitmiti.
"Evet, sevgili matematikim... ok
kr, ok kr! Matematiksel ortalamann en mutlularyz... Siz matematikilerin dedii gibi: sfrdan sonsuza,
avanaktan Shakespeare'e. Aynen!"
Neden bilmem durduk yerde kt
sanki aklma o kadn, o kadnn ses tonu
geldi. Sanki ondan R'ye uzanan bir tr

89/450

incecik iplik vard. Ne tr bir iplik ama?


1 'in bir kez daha iimde kprdanmaya
baladn hissettim. Rozetimi atm:
16.25. Pembe biletleri iin 45 dakikalar
kalmt.
"Eh, ben gideyim artk," dedim, O'ya bir
pck kondurdum, R'nin elini sktm ve
asansre gittim.
Caddenin dier tarafna geerken
arkama baktm: Gnee boulmu parlak
cam ktlesinin kimi yerlerinde perdeleri
inik grimavi kafesler vard. Ritmik, Taylorlanm mutluluk kafesleri. Gzlerim R
13'n yedinci kattaki kafesini arad: Perdeleri indirmiti bile.
Sevgili O... Sevgili R. Onda da bir ey
vard (neden "da" bilmiyorum ama kalsn
byle). karamadm bir ey... Onda da.
Gene de o ve O ve ben... Ekenar deil belki
ama biz hl bir gendik. Atalarmzn
dilinde (siz gezegensel okurlarm, sizin

90/450

daha iyi anlayabileceiniz bir dilde) sylememi isterseniz, bir aileydik biz. Ve bazen
her eyden uzaklap, ok uzun sreliine
deilse bile, kendini salam, sade bir gene hapsetmek, orada dinlenmek iyidir...

Kayt 9
Ayin
Uyumlu Uyaklar, Uyumsuz Uyaklar
Demir El

Aydnlk, en bir gn. Byle gnlerde insan zayflklarn, tereddtlerini, hastalklarn unutur, her ey kristalleir, parlar,
sabitlenir... Yeni cammz gibi.

92/450

Kp Meydan. E merkezli altm alt


gl ember: Tribnler. Ve altm alt sra:
Gzlerinden gklerin parltlar veya
TekDevlet'in parlts yansyan, lambalar
misali sakin yzler. Kan krmzs iekler:
Kadn dudaklar. Ve ocuklar: n cephede,
eyleme en yakn. Derin, kat, gotik bir
sessizlik.
Bize ulaabilen betimlemelere bakarsak
bu, eskilerin "dinsel trenlerinde" hissettiklerine benziyor. Ama onlar kendi irrasyonel
Tanrlar'na tren yaparken biz, rasyonel ve
kesinkes bilinir bir eye yapyoruz. Tanrlar onlara ebedi strapla ykl araytan
tesini vermedi. Tanrlar kendini kurban
etmekten daha akllca bir fikir bulamad
(neden ksmn hi kartrmayn). Ama biz,
Tanr'mza, TekDevlet'e kurban verirken
sakin,
mantkl, stnde
zenle
dnlm bir eylem yapyoruz. Evet,
TekDevlet'i kutlayan muzaffer ayinde,
200Yl Sava'na harcanan yllarn, tmn

93/450

tekile, btnn bireye zaferinin anld


trendeydik.
Birey orada... Kp'n basamaklarnda
duruyordu. Gne klarna boulmutu.
Yz beyaz, hayr, renksizdi. Cam yz, cam
dudaklar. Sadece gzleri... Siyah, emen,
yutan kara delikler... Ve sadece birka
dakika uzanda durduu o rktc
dnya. zeri numaral altn rozeti oktan
alnmt. Elleri mor bir kurdeleyle balyd
(eskilerden kalma bir gelenek: anlald
kadaryla eski zamanlarda, bu i TekDevlet
namna
yaplmadan
nce
kurbann
doallkla direnecei dnldnden
zincirlenirmi).
Ve Kp'n yukarsnda, Makine'nin
yannda, hareketsiz, metalden yaplm gibi
duran bir ekil: Velinimet. Aadan
baknca yz grmek zordu; sadece kat,
ciddi, keli hatlar karabiliyordum. Ama
eller... Bazen fotoraflarda eller ok yakn,

94/450

ok n plandayken kocamandr; baka ey


gremezsiniz, her yeri kaplarlar. Bu koca
eller, dizlerin stnde... Tatan yapldklar
akt
ve
dizler
arlklarna
zor
dayanyordu.
Ve birden o dev ellerden biri yavaa
havaya kalkt... Yava, dkme demirden bir
hareket... Ve kalkan ele cevaben tribnlerden bir Say kt ve Kp'e ilerledi. Devlet
airleri'nden biriydi bu. Kutlamalar iiriyle
talandrma ans ona glmt. Ve derken, ilahi bronz uyaklar grledi tribnlere:
basamaklarda, aptallklarnn mantkl
sonularyla karlamay bekleyen cam
gzl avanakla ilgiliydi iir.
...Yangn. Uyumlu uyaklarda sarslan
evler erimi altnlarla patlayp kt. Yemyeil aalar dizelerde kurudu, zsular
buharlat, geriye art iaretlerini andran
kapkara yank gvdeler kald. Ama birden
Prometeus geldi (biz yani):

95/450

Ve makinelerde, elikte atei kotu ie


Ve balad
zincirleriyle

karmaay

Yasa'n

Her ey yeni, her ey eliktendi: elikten


gne, elik aalar, elik insanlar. Birden
delinin teki "atei zincirlerinden azat etti"
ve her ey bir kez daha yitmek zereydi ...
Maalesef iir hafzam zayftr ama bir
eyi hatrlyorum: Bundan daha eitici ve
gz kamatrc imgeler seilemezdi.
El yine ar, yava hareketini yapt ve
Kp'n basamaklarna ikinci bir air kt.
Az daha oturduum yerden frlayacaktm:
Mmkn myd bu? Hayr... O kaln,
Afrikal dudaklar... Oydu. Neden yksee
kacan bana... Dudaklar griye kesmiti,
titriyordu. Tabii, Velinimet'le yz yze
gelip. Koruyucularn tekmili nnde

96/450

dikilince...
gerginlik...

Ama

gene

de,

bu

denli

Uyumsuz uyaklar... Sert, hzl... Balta


gibi keskin. Duyulmam bir su hakknda,
zndk bir iir zerine, iinde Velinimet'e...
Hayr, ona ne dediini yazmaya elim
varmaz.
Beti benzi atan R 13 kimseye
bakmadan (utangalk hi huyu deildir)
basamaklardan indi ve yerine oturdu. Saniyenin minnack bir krnts iinde yannda
birinin yzn grdm... Sert, esmer bir
gen... Derhal yok oldu. Gayr insan el
nc bir dkme demir hareket yapt ve
grnmez bir rzgrla sarslan sulu
hareket etti... Bir adm... Bir adm daha...
Ve yaamnda ataca son adm att. Yz
ge dnk, ba geride, nihai dinlenme
yerine yatt...
Velinimet, kaderin kendisi misali ar,
tas admlarla Makine'nin etrafnda bir

97/450

tam tur att ve ar elini manivelann


stne koydu. t kmyor, nefes sesi bile
duyulmuyordu. Tm gzler o eldeydi. Yz
binlerce voltun gcn elinde tutmak ne
burgal bir yangn hissidir herhalde! Ne
harikulade bir kader!
Bir an. El indi, akm serbest brakt.
Dayanlmaz parlaklkta ktan bir bak.
Makine'nin borularnda bir titreim, zar zor
duyulan bir trt. Kol ve bacaklar drt
yana ak beden kla, kvlcmlar saan
dumanla sarmaland ve gzlerimizin
nnde erimeye balad. Eridi, eridi ve dehetli bir hzla yoklara kart. Ve sonra...
Hi. Az nce atan, gmbrdeyen, kanl canl yrekten geriye bir kimyasal saf su
birikintisi kalmt.
Bu kadar basitti, hepimiz biliyorduk.
Maddenin ayrmas: Tamam. nsan bedenindeki atomlarn zlmesi: Tamam. Gene
de her seferinde mucizeymi gibi geliyordu.

98/450

Velinimet'in insanst kudretinin iaretiydi


bu.
Yukarda, yzleri kpkrmz, azlar
heyecanla
ak,
ellerindeki
iek
buketleri9 rzgrda uuan on dii Say,
nnde sraya girmiti.
Kadnlar gelenee uyarak Velinimet'in
hl zerine pskrenlerden slak nisini
ieklerle sslediler. Velinimet, barahiplere has semav bir azametle, yavaa indi,
yavaa tribnlerin arasndan geti ve ardndan kadnlarn elleri hep bir azdan
hosanna'y10 ran aa dallar gibi ykseldi. Ardndan aramzda, sralarmzdaki
grnmez Koruyucularn onuruna hosannalar ykseldi. Kim bilir, belki o eskilerdeki
adamn dlerinde grd, her insana
doumunda bahedilen, hem sert hem
sevecen "Koruyucu Melekler" bizim
Koruyuculard.

99/450

Evet, trenin tmnde eski dinden bir


eyler, frtna ve yldrm gibi arndran bir
eyler vard. Sizler, bu yazdklarm okuyanlar... Siz yaadnz m byle anlar?
Yaamadysanz, yazk.

Kayt 10
Mektup
Zar
Kll Ben

Benim
iin
dn,
kimyagerlerin
zeltilerini szmekte kullandklar filtre
ktlar gibiydi: hani kmeyen paracklar, istenmeyenler ktta kalr... Ve bugn
aa indiimde yepyeni damtlm, tertemiz, apaktm.

101/450

Giriteki dii kontrolr kk masasnda oturmu, saatine bakyor ve gelen


Saylar kaydediyordu. Ad U... Ama numarasn vermeyeyim daha iyi. Maalesef
hakknda kt bir ey yazabilirim. Geri esasen gayet dzgn, yal bir hanmdr.
Sevmediim tek yan, yanaklarnn solungalar gibi sarkkldr (Ho, bunun nesi
kt?).
Kalemiyle iziktirdi ve adm sayfada
grdm: D 503. Ve yannda bir mrekkep
lekesi.
Tam ona iaret edecektim birden kafasn kaldrd ve mrekkepli glmsemelerinden birini sundu. "A, evet. Sana bir
mektup
var,
tatlm.
Alacaksn,
sabrszlanma."
oktan okuduu mektubun daha Koruyucular Brosu'ndan gemesinin gerektiini (Bu doal sreci aklamama gerek
yok herhalde) ve onu ancak 12.00'da

102/450

alabileceimi biliyordum. Mrekkep lekesi


saf zeltimi bulanklatrmt. Daha
sonra, ENTEGRAL ina alannda yle
beterleti ki odaklanamamaya baladm.
Hatta hi bama gelmeyen bir ey, bir hesaplama hatas bile yaptm.
12.00'da bir kez daha pembemsi solungalarla ve mrekkepli glmsemeyle
yzlemek durumunda kaldm ve nihayet
mektubumu alabildim. Neden bilmem ama
hemen ap okumadm. Cebime tktm ve
odama yollandm. Odamda atm, hzla gz
gezdirdim ve koltuuma ktm. I
330'un bana kaydolduunu ve 21.00'da
odasna gitmem gerektiini bildiren resmi
bir yazyd bu.
Hayr. Tm yaananlardan, kendisine
kar duygularm apak ifade etmemden
sonra... Dahas, Koruyucular Brosu'na
gidip
gitmediimi
bile
bilmiyordu.
Hastalm bilmesi de imknszd. Ya da en

103/450

azndan gidemediimi... Ve tm bunlara


ramen...
Kafamn iinde bir dinamo dnyor ve
vnlyordu. Buda... Sar... nci iei... Pembecik hilal... Evet, ya... Ya bugn uramas
gereken O? I 330'la ilgili bu bildirimi ona
gstermeli miydim? Bilemedim. nanmazd. (Hem kim inanrd zaten?) Bununla
hibir ekilde ilgimin olmadna, tamamen...
nanmazd.
Ve
biliyordum,
konumamz sert, aptalca, tmden mantk
d geecekti. Yok, kalsn. i otomatik halletmek en iyisiydi: Bildirinin bir kopyasn
gnderecektim.
Dehet verici, maymunsu elim gzme
takldnda
notu
alelacele
cebime
tktryordum. I 330'un yryte nasl
elimi tutup ona baktn hatrladm. Yok
canm, sahiden...
Derken 20.45 geldi. Beyaz bir gece. Her
ey yeilsi, cams. Ama bu cam baka trl,

104/450

krlgan, bizimkine benzemeyen, sahte bir


camd. nce, camdan bir kabuktu bu ve kabuun alt kvrlyor, telala kprdanyor,
vzldyordu. Ve o an dinleme salonlarnn
kubbeleri birden havaya karsa, duman
bulutlarnda yitse, yal Ay yzme ayn sabah yal kadnn glmsedii gibi glmsese, her binadaki her perde ayn anda inse
amazdm.
Garip bir duyguydu. Kaburgalarm
hissediyordum;
sanki
demirden
yaplmlard ve kalbimi zorluyorlard; ok
yakndlar, kalbime yeterince yer yoktu.
zerinde altn rakamlarla I 330 yazl
cam kapnn nndeydim. Masasnda, srt
bana dnk, bir eyler yazyordu. eri
girdim.
"Buyurun," diyerek pembe bileti uzattm. "Bildirimi bugn aldm ve grevim iin
hazrm."

105/450

"Dakiksiniz! Bir dakika izin verir misiniz? Ltfen oturun, unu bitirmek
zereyim."
Yazdna dnd. Kafasnda, inen perdelerinin ardnda ne vard acaba? O bir
dakikadan sonra ne diyecekti ve ben ne
yapacaktm? Her eyi, her eyi oradan...
Oradan , dler lkesinden geliyorken nasl
bilebilir, nasl hesaplayabilirdim?
Konumadan izledim. Kaburgalarm birer demir ubuk, gsmde yer dar...
Konutuunda yz hzla dnen, parldayan bir ark andryordu; dilileri ayrt edemiyordum. Tuhaf bir yaplandrma
grmtm: Kapkara kalar akaklarna
doru gerilip kalkyor, alayc, sert bir gen
kuruyor ve burnundan aznn kenarlarna
inen iki derin izgi, bu sefer tepe noktas
yukar bakan bir dierini yaratyordu. Ve
her naslsa bu iki gen birbirini gtryor
ve yznde tatsz, bir ey iptal edildiinde

106/450

zerine izilen arp iaretini andran bir X


oluturuyordu. Yz, iaretliydi.
ark dnmeye balad, dililer bulanklat: "Koruyucular Brosu'na gitmediniz,
deil mi?"
"Ben,.. Gidemedim. Hastaydm."
"Tabii. Eh, aa yukar beklediim
buydu; bir ey durdurmalyd sizi. Ne
olduu
nemsiz
[keskin
diler, glmseme]. Ama imdi... Elimdesiniz. Unutmayn: 48 saat iinde Bro'ya
rapor etmeyen her Say..."
Kalbim artk yle gmbrdyordu ki demir ubuklar eilmeye balamt. ocuk
gibi... Aptal bir ocuk gibi yakalanmtm.
Bir ey diyemedim. Ellerim ve ayaklarm
balanvermiti sanki.
Ayaa kalkt, tembelce gerindi. Bir
dmeye bast ve drt yandaki perdeler
hrdayarak
indi,
Dnyayla
ilikim
kesilmiti ve onunla ba baa kalmtm.

107/450

I 330 arkamda bir yerlerde, dolabn


yanndayd. nisi hrdayarak yere indi.
Kulak verdim. Bedenim kulak verdi. Ve
hatrladm... Hayr. Zihnimde saniyenin
yzde birlik diliminde bir ey akt.
Ksa sre nce yeni tip bir sokak zarnn
eimi zerinde almtm (bu zarif zarlar
bugn btn caddelerde bulunuyor ve Koruyucular Brosu iin tm sokak sohbetlerini kaydediyor). Hatrladm: bkey,
pembe, titreen bir kulak zar... O anda ite
yle bir zara dnmtm.
Yaka dmesi ald. Ardndan gs...
Daha aa... Cams i ipei omuzlarndan,
dizlerinden aa kayd, yere indi. nce bir
ayan, sonra tekinin mavimsi gri ipek
yndan kurtuluunu duydum (Kulaklarm
gzlerimden iyidir).
Gergin zar titredi ve sessizlii kaydetti.
Hayr, yle demeyeyim: rse llemez
ksalkta aralklarla vuran ekicin sesini

108/450

kaydetti. Ve arkamda bir saniye duraksadn


duydum...
Grdm.
u...
Gardrobun kapaklaryd... Evet, bir kapak
kapand... Ve ipek... Ve daha fazla ipek...
"te... imdi tamam."
Dndm. Eski moda kesimli, safran
sars, ince bir elbise giymiti. Hibir ey
giymemesinden bin kat ktyd bu. nce
kuman ardnda iki pembe sivri u, kllerin arasnda parldayan kmrler gibi
grnyordu. Dizleri yumuak hatl,
yuvarlak...
Alak bir koltua oturdu. nndeki
kk kare sehpada, iinde zehir grnl
yeil bir sv bulunan bir ie vard. ki de
ince boyunlu bardak. Aznn kenarna dumanlar karan, u eskilerin itii kt
tplerden (u anda adn hatrlayamyorum) sktrmt.
Zar hl titreiyordu. imdeki eki
artk iyice kzla kesmi ubuklar

109/450

dvyordu. Her darbeyi apak duyuyordum... Peki, ya o duyarsa ne yapacaktm?


Ama sakince tttrmeye ve sakince
yzme bakmaya devam etti ve... Pembe biletimin zerine kl silkti.
Elimden geldiince soukkanl, "Eer,"
dedim, "durum buysa ne demeye bana kaydoldunuz? Ve ne demeye beni buraya
getirdiniz?"
Duymazdan geldi. Bardaklardan birine
iki koydu ve bir yudum ald.
"Ho likr. ster misiniz?"
Nihayet anlamtm: Alkold mesele...
Dn yaanan her ey gzmn nnde
akverdi: Velinimet'in ta eli, dayanlmaz
ktan bak ve orada, Kp'n stnde kol
ve bacaklarndan gerili, kafas arkada yatan
beden... rperdim.
"Bakn," dedim gene, "siz de biliyorsunuz, her kim kendini nikotinle ve

110/450

zellikle alkolle zehirlerse TekDevlet'ten


merhamet beklememelidir..."
"ounluun kendini mahvetmesine,
yozlamasna izin vermek yerine birka
kiiyi abucak yok etmek daha makul,
falan, filan. Arszca doru."
"Evet... Arszca."
"Ve bu hepsi kel ve plak minik
dorucuk gruplarn alyor, sokaa salyorsunuz... Hayr, cidden, bir dnn.
Hayranlarmn en tutarlsn kimden bahsettiimi biliyorsunuz aln ve brakverin
giyinmek denen yalandan syrlsn, brakn
halkn nne gerek biimiyle ksn...
Tanrm!"
Gld. Ama iki geninden alttakini,
hznlsn, aznn kenarlarna uzanan
iki derin izgiyi grebiliyordum. Ve her
naslsa o izgiler bir eyi anlamam salad:
o yamru yumru, o kambur, o kepe kulakl

111/450

herif... Onu kollarna almt... Ve tpk imdiki gibi...


Her neyse, u anda, o anki, normallikten uzak duygularm yanstmaya
abalyorum. Geri imdi, bunlar yazarken
hepsinin gereince olduunu, adamcazn
mutluluu her Say kadar hak ettiini ve
aksini sylemenin hakszla gireceini
gayet aka... Bu kadar yeter.
I 330'un feci garip gl epey srd.
Ardndan gzlerini bana dikti, dosdorudan
iime bakarak, "Ama esas nemlisi sizden
yana endielenmemem," dedi. "Siz... yisiniz. Eminim Bro'ya gidip iki itiimi ve
tttrdm ihbar etmek aklnza bile gelmeyecek. Hasta veya megul olacaksnz ya
da... Bilemiyorum ite. Dahas, eminim
imdi bu ho zehirden benimle birlikte
ieceksiniz."
Ses tonu ylesine arsz, ylesine alaycyd... Kesinlikle hissettim: Ondan gene

112/450

nefret ediyordum. Ama neden gene ? Hep


nefret etmitim ondan ben.
Yeil zehirle dolu barda dipledi, kalkt,
safrann iinden parldayan pembeleriyle
sandalyemin ardna varmasn salayan
birka adm att.
Birden kolu boynuma doland, dudaklar
dudaklara dedi, derinlere gitti, daha
rknleti... Yemin ederim bu benim iin
tmyle srprizdi ve belki srf bu yzden
ben... nk aslnda... imdi bunu apak
anlyorum... Hemen ardndan yaananlar
arzulam olmam mmkn deil.
Dayanlmaz tatllkta dudaklar (likrden
herhalde)... Yakc zehirden bir yudum, bir
yudum daha, bir daha derken dnyadan
koptum, henz hesaplanmam yrngesinde btn hmyla dnen zgr bir gezegen misali aa, derinlere, daha derinlere
gittim.

113/450

Kalan ancak yaklak lde, ancak az


veya
ok
yakn
benzetmelerle
betimleyebilirim.
Her naslsa daha nce hi kafama
girmemiti ama yleydi: Biz, bu dnyada,
her daim fokurdayan, aada, dnyann
barsaklarnda sakl bir kzl ate denizinin
stnde yryoruz ama bunu hi dnmyoruz. Derken ayaklarmzn altndaki
ince kabuk birden cama dnyor ve
birden gryoruz...
Cama dnmtm. Kendimi grdm.
imi. ki ben vard. Benlerden biri
eskisiydi; D 503, Say D 503't ve
dieri... Dieri yapkan penelerini kabuun dna daha yeni atmt ya, imdi
tm dardayd; kabuk paralanmt ve
paralar her yne salmak zereydi... Ya
sonra?
Tm gcmle uurum kenarndaki otlar kavryormuum gibi sandalyenin

114/450

kollarna yaptm ve srf eski benin sesini


duymak iin sordum: "Nereden... Bu... Bu
zehri nereden buldunuz?"
"Bunu mu? Bir doktordan. Benimkilerden..." "Benimkilerden? Benimkilerden ?
Kimden?" Bu, dier bendi. Birden frlad ve
barmaya balad:
"Buna gz yumamam! Benden baka hi
kimse... ldrrm... nk ben seni...
Ben..."
Grdm onu. I 330'u kll peneleriyle
nasl kavradn, zerindeki ipei nasl
yrttn, dilerini nasl geirdiini... Bunu
apak hatrlyorum: dileriyle...
Nasl hatrlamyorum ama I 330 kurtulmay baard. Ve ite, orada (gzleri lanet perdelerin ardnda), srtn dolaba vermi dikiliyor, beni dinliyordu.
Hatrlyorum; yerdeydim, bacaklarna
sarlyor, dizlerini pyordum. Ve yalvaryordum: "imdi, hemen, imdi..."

115/450

Keskin diler, kalarnn alayc geni...


Eildi ve hi konumadan rozetimi kard.
"Evet! Evet, sevgilim... Sevgilim." nimi
hzla karmaya baladm. Ama o, gene hi
konumadan rozetimin saatini burnumun
dibine soktu. 22.30'a be dakika vard. Buz
kestim. 22.30'dan sonra darda grnmenin anlamn biliyordum. Birden btn
lgnlm geiverdi. Bir kez daha ben
oldum. Apak tek ey vard: Ondan nefret
ediyordum, nefret!
Veda etmeden, dnp bakmadan
odadan frladm. Merdivenlerden koarak
inerken (asansrde birine rastlarm
korkusuyla acil durum merdivenlerini kullandm) rozetimi taktm, bombo caddeye
ktm.
Her ey yerli yerindeydi. Her zamanki
normal, bildik, sade manzara: Iklarla
parldayan cam binalar, soluk cam
gkyz, yeilimsi sessiz gece. Ama bu

116/450

sessiz, serin camn altnda usulca koturan


vahi, kzl ve kll bir ey vard. Ve ben,
nefes nefese, ge kalmama abasnda,
onunla birlikte kouyordum.
Birden alelacele yerine inelediim rozetin yerinden kurtulduunu hissettim, frlad ve cam kaldrma dt. Almak iin
eildiim anda arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Dndm.
Ufak tefek ve kamburunu karm biri
keyi dnyordu ya da o an bana yle
geldi.
Becerebildiimce hzla kotum ve
yzm yalayan rzgrnkinden baka ses
duymadm. Girite durdum: saat, 22.30'a
bir dakika kaldn gsteriyordu. Kulak
kesildim: kimse yoktu. Aptal... Hepsini
birden dndm. Zehrin etkisi...
Gece, ikenceydi. Yattm yatak altmda inip kalkyor, bir sins erisi boyunca
szlyordu sanki. Kendi kendime srekli

117/450

tekrarladm: "Gece uyumak bir Say'nn


grevidir. Gndz almak ne kadar
zorunluysa, gece uyumak da ayn lde
zorunludur. Kiinin gndz alabilmesi
iin gereklidir. Gece uyumamak yasaddr." Ve buna ramen uyuyamadm,
uyuyamadm.
im bitti benim. TekDevlet'e grevimi
yerine getirecek durumda deilim. Ben...

Kayt 11
Hayr, yapamyorum...
Balklar Ge

Akam. Hafif bir sis. Gkyz sts


altn bir dokuyla kapl ve yukarda, tede ne
var, grlemiyor. Eskiler yukarda ne var,
biliyorlard: kendi muhteem, can sklan,
kukucu Tanrlar. Biz orada berrak lacivert, rlplak, arsz hiliin bulunduunu biliyoruz. Ama imdi orada ne var,

119/450

bilmiyorum. Fazla rendim. Bilgi ki yanlmazl phe gtrmez. nan budur.


Kendime inancm salamd, kendime dair
her eyi bildiime inanyordum. Ama
imdi...
Karmda bir ayna. Ve hayatmda ilk
kez, yemin ederim, hayatmda ilk kez
kendimi apak, farkl, bilinli bir gzle
gryorum: kendimi gryorum ve herhangi bir "o"ya bakyormuasna aknm.
te, oradaym. Ya da o, orada: Cetvelle izilmiesine dz, siyah kalar ve kalarnn
arasnda, dikey, yara izi gibi bir atlak
(daha nce orada myd, bilmiyorum) var.
Uykusuz gecenin emberiyle evrelenmi
gri, elik gzler ve eliin ardnda... Anlalan orada ne var, hi bilmemiim. Ve bu
"orada"dan (ayn anda hem buras hem de
sonsuz uzaklktaki bir "orada") kendime,
ona bakyorum ve cetvelle izilmiesine
dz kalaryla onun bir yabanc, baka biri
olduuna, onunla hayatmda ilk kez

120/450

karlatma kesinlikle eminim. Ve gerek


olan, benim. BEN, O DELM.
Hayr. Nokta. Bunlarn hepsi, tm bu
aptal duygular, hepsi anlamsz... Hepsi kuruntu bunlarn; dn gece zehirlenmemden
kaynaklanyorlar. Beni zehirleyen ne peki?
Bir yudum yeil zehir mi, o mu? nemi yok.
Bunu yazmamn tek nedeni insan aklnn,
en keskin ve en kesin insan aklnn bile lgnca bulanabileceini ve yoldan kabileceini gstermek. Mant kullanarak sonsuzluu, eskilerin dehetini bile kolayca
hazmedilir klan ayn akl...
iletiim ekran sinyal veriyor. R13.
yi... Hatta ok iyi. u an yalnz kalmak
benim iin...
20 dakika sonra.

121/450

Kt zerinde, iki boyutlu dnyada bu


izgiler yan yana ama baka dnyada...
Saylara
dair
alglaym
yitirmeye
baladm: 20 dakika, 200 veya 200.000 de
olabilir. Ve bu, burada her szck zerinde
ayr dnp sakince, mantklca oturmak
ve az nce R ile aramzda geenleri yazmak
kadar garip. Yatanzn baucundaki sandalyeye oturup bacak bacak stne atarak
ayn yatakta dnp duran kendinizi
merakla seyretseniz ancak bu kadar garip
olurdu.
R 13 geldiinde gayet sakin ve normaldim. Hkm uyumsuz uyaklara aktarmakta ne harika bir i yaptn ve o ka
kymaya evirip yok etmede iirinin nasl
her eyden fazla ie yaradn anlatmaya
baladmda da gayet samimiydim.
"Hatta unu syleyeyim," diye devam
ettim, " Velinimet'in Makinesi'nin plan izimleri iini bana verirlerse hi sektirmem,

122/450

ne yapar eder uyumsuz uyaklarn o izimlere yanstrm."


Birden R'nin gzlerinin donuklatn,
dudaklarnn griye kestiini fark ettim.
"Neyin var senin?"
"Nasl neyim var? Ben sadece...
Skldm. Sence her ey hkm... Bu
konuyu dinlemek istemiyorum artk, hepsi
o. stemiyorum."
Kalarn att ve kafasn, iinde anlayamadm eyler bulunan tuhaf valizini
kad. Sessizlik. Derken birden valizin
iinde bir ey buldu, at, dzeltti ve kafasn kaldrd. Gzleri parldyordu.
"Ama u senin ENTEGRAL iin bir ey
yazyorum! Ben , onun iin yazyorum!"
Ayn R13 geri gelmiti: aprdayan
dudaklar,
salan
tkrk,
fkran
szckler.

123/450

"Cennet," dedi ve t, tkrk pskrmesi


demekti. "Cennet'le ilgili u eski efsane... O,
bizim hakkmzda, tam bugnle ilgili. Evet!
Bir dn. Cennet'teki o iki kii... Onlara
seenek sunulmutu: zgrlkten yoksun
mutluluk
veya
mutluluktan
yoksun
zgrlk. O kadar. Avanaklar zgrl
seti. Ya sonra? Sonra alar boyunca zincirlerini zlediler. Dnya bu yzden
byle sefil, anlyor musun? Zincirlerini
zlediler. alar boyunca! Ve ilk biz mutluluk iin geri dndk. Yok, dur... Dinle. Eski
Tanr ve biz, yan yana, ayn masada. Evet!
Tanr'ya, nihayet eytan' yenebilmesinde
yardm ettik. nk insanlar buyruu
inemeye iten, zgrl tattran ve
mahveden oydu. Oydu ite, kurnaz ylan
oydu. Ama biz ne yaptk, potinlerimizle kafasn ezdik! Cart! Ve ite o zaman ile bitti:
Cennet geri gelmiti. Ve bizler, tpk
dem'le Havva gibi yine basit ve masumduk artk. yi ve kt zrvalar, karmakl

124/450

gitti: Her ey son derece basit, ocuksu


lde basit. te Cennet! Velinimet, Makine, Kp, Gaz an, Koruyucular: Bunlarn
hepsi iyiyi, somutu, muhteemlii, asaleti,
ykselmilii, tertemizlii temsil ediyor.
nk zgrlkszlmz, yani mutluluumuzu bunlar koruyor. Eskilerin kafa
patlatt, tartp durduu meseleye bak:
Ahlka uygun mu, deil mi? Eh, dediimi
anladn ite. Diyeceim, imdi u byk
Cennet iiri var, deil mi? Sylem
bakmndan elbette son derece ciddi... Anlyorsun, deil mi? Bir ey deil mi bu?"
Nesini
anlamayacaktm?
yle
dndm hatrlyorum: " Aptal ve asimetrik duruyor ama akl nasl dosdoru
alyor!" Bu yzden bana, gerek bana bu
denli yaknd (Hl eski beni gerek ben
gryorum; imdiki ben bir hastaln sonucundan te deil).

125/450

R dndklerimi yzmden anlamt


herhalde; boynuma sarld ve glmeye
balad.
"Ah, sen... dem! A, bu arada, Havva'na
gelince..." Cebini kartrd, kk bir defter
kard ve sayfalarn evirmeye koyuldu.
"Yarndan sonraki gn... Hayr, iki gn
sonras iin O'nun sana pembe bileti var.
Ne
diyorsun?
Aynen
devam
m?
Gelmesini..."
"Evet, elbette. Apak..."
"yi, iletirim. nk malum... Biraz
utangatr. Ne i ama! Ben onun iin bilet
konusuyum ama sen... Ve genimize szan
drdnc kim, onu da sylemiyor. Haydi,
seni apkn... Syle bakalm kimmi? tiraf
et!"
imde bir perde kalkt ve... pein
hrts, yeil ie, dudaklar... Ve szckler
bir tutabilsem iimde! durduk yerde,
ylesine,
birdenbire
pskrverdi:

126/450

"Sylesene... Bir ekilde nikotin veya alkol


denedin mi hi?"
R dudaklarn srd ve yan yan bakt.
Dncelerini sze dkmesine duydum:
"Tamam, sen dostumsun ama gene de..."
Oysa syledikleri farklyd:
"E... Nasl demeli... Kiisel anlamda,
hayr. Ama tandm bir kadn..."
"I 330!" diye bardm.
"Ne? Sen de mi? Sen de mi onunla?"
Tkrkler saarak glmeye balad.
Oturduum yerden baknca aynamda
sadece alnm ve kalarm grnyordu.
Gerek ben aynada gerilen kalar grd ve
gerek ben, vahi, iren bir haykr
duydu: "Ne demek sen de mi? 'De' ne demek o? Yok, dur... Cevap istiyorum!"
Kara dudaklar gerildi, gzler kocaman
ald... Ben, gerek ben, dier benin, kll,
burnundan soluyan benin boazna sarld

127/450

ve R'ye, "Velinimet akna bala!" dedi.


"Hastaym,
uykusuzum,
neyim
var
bilmiyorum..."
Kaln dudaklar hafife glmsedi:
"Evet, tabii, anlyorum! Bilirim bunlar.
Kuramsal anlamda elbette. Hoa kal!"
Kapdan, hzla seken kara bir top misali
geri dnd, masaya bir kitap brakt: "Son
almam. Sana getirmitim; az kalsn unutacaktm. Hoa kal!" (Islak harflerle)
Gitti.
Yalnz... Hayr, "o"nunla, dier benle
kaldm. Bacak bacak stne atp sandalyeme oturdum, yataa kendini atan
beni, baka bir "oralardan" merakla
izledim.
yldan beri O ile o kadar iyiyken
onun, I 300'n hakknda tek kelimeyle
her ey neden bozuluyordu? Neden? Ak ve
kskanlkla ilgili zrvalar sadece eski aptal
kitaplarda deildi belki. Ve ben, onca insan

128/450

arasnda ben! Denklemler, formller,


saylar ve imdi... Anlamyorum. Hibirini
anlamyorum. Yarn gidip R'yi greceim ve
ona...
Yalan. Gitmeyeceim. Ne yarn, ne sonraki gn. Asla. Gidemem. Grmek
istemiyorum onu. Bitti! genimiz bitti!
Yalnzm. Akam. Biraz sisli. Gkte sts, altn bir rt. Ardnda ne var? Keke
biri bilebilse. Ve benim kim olduumu, ne
olduumu bilen ksa...

Kayt 12
Sonsuzluun Snrlandrlmas
Melek
iir zerine Dnceler

yiyim, iyileebilirim diye dnp duruyorum. Ktk gibi uyudum. Ne rya ne de


baka bir hastalk belirtisi... Yarn sevgili O
geliyor ve her ey bir ember gibi olacak:
Basit, doru, belirli snrlar iinde. Bu

130/450

szck korkutmuyor beni: snrlandrma.


nsana ait en yce ey mantktr ve
mantn grevinin dnp dolap geldii
yer, sonsuzluun snrlandrlmas, sonsuzluun uygun, hazm kolay paralara
blnmesi, yani diferansiyeldir. imin,
matematiin ilahi gzelliini yaratan tam
budur ite. Ve ite o kadnn anlayamayaca gzellik de budur. Aman, bo verin...
Ne demeye onu dndm imdi,
bilmiyorum.
Bu dnceler aklma yeralt treninin
ll, dzenli tekerlek tkrtsn dinlerken
geldi. Gzlerim kapal tekerleklerin ritmini
dinler ve R'nin iirlerini (dn brakt
kitaptaki) okurken arkamdan birinin omzumun zerinden eilip ak sayfaya baktn
fark ettim. Arkam dnmeden, gz ucuyla
grdm: yelken kulaklar, kambur gvde...
O! Rahatsz etmeyeyim dedim, grmezden
geldim. Nereden kvermiti, bilmiyordum. Bindiimde vagonda deildi galiba.

131/450

Kendi iinde tmyle nemsiz bu olay


zerimde iyi bir etki yaratt. Beni
glendirdi diyebilirim. Birinin sizi dikkatle
izlemesi, sizi en ufak hatay yapmaktan, en
ufak yanl adm atmaktan kibarca korumas hotur. Duygusal gelebilir ama aklma
ayn benzetim geliyor: Eskilerin dledii
koruyucu melekler. Anca dlemekle yetindikleri bir sr ey bizim yaammzda
gerekleti zaten.
Koruyucu meleimi arkamda hissettiim srada, "Mutluluk" balkl bir soneyi
okuyordum. Bahis konusu alma iin ender gzellikte ve derin dnce eseri dememin yanl bir yargya gireceini dnmyorum dorusu. te, ilk drtl
yleydi:
Ebediyen tutkun birbirine iki art iki,
Ebediyen birleik mutlu drtte.
En cokulu klar dnyann:

132/450

Deimez lehimli, iki art iki...


Bu minvalde, arpm tablosunun
deimez, bilge mutluluunu sayarak
devam ediyordu sone.
Her gerek air, bir Kolomb olmak durumundadr. Amerika, Kolomb'dan asrlar
nce de vard ama onu sadece Kolomb
bulabildi. arpm tablosu da R 13'ten ok
nceden beri var ama bu el dememi ormanda Altn ehir'i, Eldorado'yu sadece R
13 bulabilmiti. Hayr, ciddiyim: Bu mucizev dnyadan baka nerede daha bilge,
daha bulutsuz bir mutluluk var? elik,
paslanr. Eskilerin Tanr's eski yani
hataya ak insan yaratarak kendini
hatal kld. arpm tablosu, eski Tanr'dan
ok daha bilge ve mutlaktr. Asla, tekrar
sylyorum, asla hata yapmaz. Ve arpm
tablosunun zarif ve ebedi yasalarna tbi
yaayan saylardan daha mutlusu yoktur.

133/450

Ne yoldan kar ne duraksarlar. Gerek tektir ve doru yol, birdir. Ve o gerek iki kere
iki, o doru yol da drttr. Ve ne, bu mutlu
mesut, ideal arplm iki ikinin tutup
zgrl, yani hatay dnmeleri abes
deil midir yani? Bence gayet belitsel11 bu:
R 13'n kavrad en temel, en...
Bu noktada koruyucu meleimin lk nefesini bir kez daha, nce ensemde, sonra sol
kulamn dibinde hissettim. Dizlerimdeki
kitab kapadm ve dncelere daldm
kesin fark etmiti. E? Beynimin sayfalarn
teftiine amaya o an hazrdm: Huzurlu,
neeli bir duyguydu. Hatta dndm,
kasten gzlerinin iine, sanki bir ey soracakmm gibi baktm anmsyorum. Ama
o, anlamad. Veya anlamazdan geldi ve
hibir ey sylemedi. Ama unu kavradm:
Sizler, tanmadm okurlarn, size her ey
aklanacakt (u anda onun kadar sevgili,
onun kadar yakn ve onun kadar
yaklalmazsnz).

134/450

te izlemem gereken yol buydu:


paradan btne. Para, R 13't.
Muhteem btnse bizim Devlet airleri ve
Yazarlar Enstitsyd. Eskilerin kendi
edebiyat ve iirlerinin aptalln derhal anlamamalar
hayret vericiydi.
Sanatsal
szn muazzam gcn hi uruna harcamlard. Herkesin aklna eseni yazvermesi ne glnt! Eskilerin okyanuslar,
klarn duygularn ho tutmaktan te bir
ama gtmeden kylar ylesine dvmeye
brakmas, dalgalardaki milyonlarca kilogrammetrelik gc bouna harcamalar
kadar aptalcayd bu. Oysa biz, dalgalarda
boa gidenleri alp elektrie dndrdk...
Kudurmu, kpkl canavar yakalayp evcilletirdik! iirin vahi doasn da ayn
yolla tmar edip uysallatrdk. Bugn iir
arsz bir blbln t deil: bugn iir
devlet hizmeti demek, bugn iir fayda
demek.

135/450

Mesela nl Matematiksel Uyaklarmz


alalm: Okulda onlar renmesek, aritmetiin drt kuraln byle iten, byle efkatle sevebilir miydik? Ve u klasik
"Dikenler" imgesi. Koruyucular, nazik Devlet iei'ni her trl kaba temastan koruyan dikenlerdir. Dudaklarndan dua misali u dizeler dklen bir ocua dayanacak
denli ta kalpli kim vardr?
Kopard gl mini mini,
Batt burnuna dikeni,
Diken ne ie yarar anlad ahmak!
Kotu evine alayarak.
Ya "Velinimet'e Gnlk vgler"e ne
demeli? Saylarn Says'nn kendisini hi
dnmeden
harcad
onca
emek
karsnda kim saygyla eilmeden okuyabilir onlar? Ya "Adli Hkm iekleri"nin

136/450

korkun, kan krmzs gzelliini? Peki,


"Ge Saatlere Kadar almak"n lmsz
trajedisini? Ya da baucu kitabmz "Cinsel
Temizlik Klavuzu"nu?
Yaamn btn, tm karmakl ve
gzelliiyle altn szcklerde...
airlerimiz artk gklerin peinde deil;
hepsinin ayaklar yere basyor. Mzik
Fabrikas'nn kat ve mekanik mar
eliinde, bizimle bir adm yryorlar.
Lirlerinin sesi, elektrikli di fralarnn sabah
seslerinden,
Velinimet'in
Makinesi'nden yaylan kvlcmlardan,
TekDevlet
Mar'nn
muazzam
yanksndan, geceleri odalarmzn parlak
kristalliinden, inen perdelerin heyecan
verici hrtsndan, son kan alk kitabnn neeli seslerinden ve sokak zarlarnn zar zor duyulan fsltlarndan
oluuyor.

137/450

Bizim Tanrlarmz burada, aada,


yanmzda; Bro'da, mutfakta, dkknda,
tuvalette... Tanrlar bizim gibi: yani bizler
Tanrlarz. Ve size geliyoruz, sevgili
tanmadm okurlarm, yaamlarnz bizimki gibi ilahi ussalla ve kesinlie
kavuturmaya geliyoruz.

Kayt 13
Sis
Bildik "Sen"
Tmyle Sama Sapan Bir Olay

afakta uyandm ve pembe, gl bir


gk kubbe gzlerimi selamlad. Her ey iyi
ve yuvarlakt. Akam O gelecekti. imdiden
iyiydim... Glmseyerek uykuya daldm.

139/450

Sabah an. Kalktm. Her ey hepten


farklyd: tavann, duvarlarn camnda, her
yerde sis vard. Akla ziyan bulutlar, bir
youn, bir hafif, bir orada, bir burada; neresi yer, neresi gk, anlamak mmkn
deildi; her ey uuuyor, ergiyor, dyordu ve tutunacak hibir ey kalmamt.
Binalar yoktu. Cam duvarlar, sudaki tuz
kristalleri misali siste zlp erimiti.
Kaldrmdan yukar baksanz binalardaki
karanlk ekilleri sts bir zeltide yzen
paracklar gibi grrdnz. Aada ve
yukarda ve daha yukarda, onuncu kattaydlar ve sanki sessizlikte cayrdayan bir
yangn varm gibi her yan duman
iindeydi.
Tam 11.45'te saylara tutunmak istercesine saate baktm; hi deilse saylar beni
kurtarabilirdi.
11.45'te, Saatler izelgesi'ne gre her
zamanki bedensel almama gitmeden

140/450

nce odamda bir an durakladm. te o anda telefon ald. Ahizedeki ses, kalbime
yavaa batan upuzun bir ineydi.
"A, iyi, evdesiniz. Sevindim. Kede
bekleyin beni. Sizinle... Eh, nereye gideceimizi gittiimizde grrsnz."
"u anda almaya gideceimi gayet iyi
biliyorsunuz."
"Size ne diyorsam onu yapacanz
gayet iyi biliyorsunuz. Hoa kaln. ki
dakika sonra grrz."
ki dakika sonra kedeydim. plerimi
onun deil, TekDevlet'in elinde tuttuunu
gstermem gerekiyordu. "Ne diyorsam
onu..." Ve yapacamdan emindi, sesinden
anlalyordu.
E,
imdi
diyeceimi
diyecektim.
Nemli sisten rl gri niler aceleyle
belirip yanmdan geiyor ve derhal siste
yitiyorlard. Gzlerimi saatten ayrmadm.

141/450

Hassas ve titrek saniye ibresiydim. Sekiz


dakika geti. On. On iki ye var... ki var...
Biliyordum. e ge kalmtm. Nasl nefret ediyordum ondan! Ama gnn gstermem gerekiyordu...
Beyaz siste, kede. Kan. Keskin bir
bakla kesilmi. Dudaklar.
"Beklettim anlalan. Neyse, nemli
deil. Zaten ge kaldnz."
Nasl... Ama haklyd, ge kalmtm.
Konumadan dudaklarna baktm. Tm
kadnlar dudaktr, baka ey deil. Bazlar
pembe, dolgun, yuvarlaktr; dnyaya kar
zarif birer kalkandr. Ve bir de bunlar... Bir
saniye nce yoktular ve imdi aniden,
bakla yarlm, hl kan damlatr
grnen...
Yaklat, omzuyla bana yasland; tek
olduk, bana ergidi ve anladm: Olmas
gereken buydu. Her sinir ucumda, her

142/450

klmda, her yrek atmn tatl strabnda


anladm bunu. Olmas gerekene teslimiyet
ne mutluluktu! Bir demir paras kesin,
amaz yasaya boyun eip bir mknatsa
yaptnda herhalde byle bir hisle doluyordur. Havaya atlan bir ta bir anlna
duraksar ve sonra yere der. Ve bir insan,
son strabn ardndan son nefesini alabildiine ve lebildiine sevinir.
Bo ve nedensiz glmseyerek, "Sisli...
Epey..." dediimi hatrlyorum.
"Sever misin sisi?"
"Sen"in bildik, eski, unutulmu kullanmna, efendinin klesine hitabndaki
"sen"e gemiti. Yavaa aklma dank ediyordu ama kesindi: Evet, ben bir kleydim
ve evet, olmas gereken buydu ve iyiydi.
"Evet, iyi," dedim kendi kendime.
Ardndan ona, "Sisten nefret ederim," dedim. "Korkutur beni."

143/450

"Bu sevdiin anlamna gelir. Seni korkutuyor nk senden gl. Nefret ediyorsun
nk korkuyorsun. Seviyorsun nk
iplerini eline alamyorsun. nsan sadece
kle edemediini sever."
Evet, doru. Ve ben, bu yzden, tamamen bu yzden...
kimiz bir, yrdk. Sisin telerinde,
uzaklarda gnein ark syledii duyuluyordu; orada her ey uyumlu, sedef, altn,
pembe, krmzyd. Btn dnya tek bir
muazzam kadnd ve bizler rahmindeydik;
henz domamtk, neeyle olgunlayorduk. Ve ak, apakt: tm bunlar benim
iindi. Gne, sis, pembe, altn... Benim
iin.
Nereye gittiimizi sormadm. nemi
yoktu; ylece gidiyorduk. Gidiyorduk, olgunlayorduk, filizleniyorduk ve uyum...

144/450

I 330 bir giriin nnde, "te geldik,"


dedi. "Burada grevli kii... Bahsetmitim
sana."
Olgunlaan yitirmemeye abalayarak
tabelay
okudum:
"Tp
Brosu."
Anlamtm.
Altn sisle dolu cam oda. Renkli cam
ie ve kavanozlar. Teller. Tplerde mavimsi kvlcmlar.
Ve ufak tefek bir adam. Had safhada zayf. Kttan kesilmi gibiydi ve ne yana
dnerse dnsn sadece keskin bir yandan
grnten ibaretti. Burnu parldayan bir
bak, dudaklar makast.
I 330'un ona ne sylediini duyamadm; nasl sylediini izledim. Ve
neeyle, umarszca glmsediimi hissettim. Makas dudaklar ldad ve doktor,
"Evet, evet. Anlyorum," dedi. "ok tehlikeli
bir hastalk. Daha beterini grmedim."
Gld. nce kttan eliyle bir eyler yazd

145/450

ve I 330'a uzatt. Bir ey daha yazd, elime


tututurdu.
Bunlar hastalandmz, ie gidemeyeceimizi belgeleyen notlard. TekDevlet'ten
emeimi alyordum. Ben bir hrszdm.
Dosdoru Velinimet'in Makinesi'ne gidecektim. Ama hibiri umurumda deildi,
hepsi ok uzaklarda, sanki bir kitaptayd.
Uzatlan kd tereddtsz aldm. Biliyordum; gzlerim, dudaklarm, ellerim...
Olmas gereken buydu, hepsi biliyordu.
Kedeki yar bo bir garajdan bir aero
aldk. ncekindeki gibi direksiyona I 330
geti; ateleyiciyi "leri" konuma getirdi,
havalandk ve uzaklara szldk. Ve hepsi
peimizden geldi: pembealtn sis, gne,
doktorun ustura inceliindeki grnts...
Birden hepsi sevgili ve yakn olmutu. Her
ey gnein etrafnda dnerdi; imdiyse
hepsinin benim etrafnda dndn

146/450

biliyordum. Yavaa,
zevkle ksarak...

neeyle,

gzlerini

Yal kadn Eski Ev'in giriindeydi. Ayn


sevgili, krk nl batk az. Belki gnlerdir suskundu; birden ald ve glmsedi.
"Sizi gidi hnzrlar! Herkes alrken...
Ama dert deil. Bir ey karsa hemen
koar, haber veririm size."
Ar, gcrtl, saydamsz kap kapand;
ayn anda kalbim strapla ve olanca geniliiyle ald. Apak. Dudaklar benimkilerle bulutu; itim, itim, kendimi koparp uzaklara savurdum, falta gibi
alm gzlerine sessizce baktm... Bir
daha... Bir daha...
Odalarn yaraydnl, maviler, safran
sarlar, koyu yeiller, Buda'nn altn
glmsemesi, parldayan aynalar... Ve eski
ryam artk anlalrlk kazanmt: her ey
altnpembe usareyle dolmutu ve tamak
zereydi.

147/450

Olgunlamt. Umarszca, amaz hassaslktaki yasaya boyun een demirle


mknats misali kendimi onun iine boca
ettim. Pembe bilet yoktu, kayt yoktu,
TekDevlet yoktu. Ben yoktum. Sadece sevgili, keskin, perinli diler vard; sadece
falta gibi alan altn gzler vard ve o gzlerden girdim ieri. Derine, daha derine. Ve
sessizlik. Sadece kede, binlerce kilometre
uzakta damlalar lavaboya dyordu ve
ben, evrendim ve bir damlayla dieri
arasnda alar...
nimi giydim, I 330'un zerine
eildim ve onu son defa gzlerimle itim.
"Biliyordum," dedi usulca. "Sendin."
Hzla kalkt, nisini ve sran glmsemesini kuand. Resmi sen'e geerek, "Eh,
dm melek: te imdi mahvoldunuz,"
dedi. "Ya, korkmuyorsunuz demek? Peki,
hoa kaln! Kendi banza geri dnersiniz,
deil mi?"

148/450

Duvara gml dolabn aynal kapan


at. Dnp bakt. Boyun eerek ktm.
Ama daha dar adm atar atmaz iimden
geri dnp ona bir daha sarlmak, sadece
bir anlna sarlmak geldi.
Hzla, hl aynann karsnda niformasn iliklediini sandm odaya
dndm. Koarak daldm ieri ve
kalakaldm.
Gardrobun
kapandaki
anahtarn zinciri hl sallanyordu ama I
330 gitmiti. Gidebilecei baka bir yer
yoktu, odann tek k vard ama ite, gitmiti. Odann her yann aradm, hatta
dolabn kapan ap eski psk giysilerin
arasna elimi bile soktum. Kimse yoktu.
Bu tmyle imkn d olay size anlatrken kendimi biraz tuhaf hissediyorum
baka gezegendeki okurlarm. Ama sahiden
byle olduysa ne yapabilirim? Sabahtan itibaren btn gn en imkn d eylerle
dolu deil miydi? Eskilerin rya grmek

149/450

dedikleri hastalk gibi deil miydi? Bir


samalk fazla olsa ne kar, deil mi? Hem
er ya da ge her trl samal bir tasma
oturtabileceime eminim zaten. Beni rahatlatyor bu; umarm sizi de rahatlatr.
Nasl doluyum!
doluyum!

Bir

bilseniz,

nasl

Kayt 14
"Benim"
Yasaklanm
Souk Zemin
Dnden devam. Dnk yatak saatinden
nceki Kiisel Saat'te meguldm ve not
tutamadm. Ama hepsi beynime kaznm
gibi. zellikle (bu ksm muhtemelen sonsuza dek kaznm kalacak) dayanlmaz
souk zemin...
O akam bana gelecekti; gnyd. Perdeleri indirme iznimi almak iin aa,
grev masasna indim.
"Neyiniz var?" dedi grevli memur.
"Sanki bugn, bilemiyorum ama..."
"ey... Hastaym."

151/450

Aslnda doruydu sylediim. Elbette


hastaydm. Yaadklarmn tm hastalkt.
Birden hatrladm: belgem vard. Cebimi
yokladm. Oradayd. Ki bu da... Hepsinin...
Tm o olaylarn yaandn gsteriyordu.
Kd grevli memura uzattm. Yanaklarmn kzardn hissettim. Grevlinin
bana aknlkla baktn grmek iin kafam kaldrmama gerek yoktu.
21.30. Solumdaki odada perdeler indirilmiti. Sadaki komumu grebiliyordum.
Kitap okuyordu; tmsekli, plak ba ve aln kocaman sar bir parabol iziyordu. Ve
ben, odamda bir aa, bir yukar dolanyordum. kence ekiyordum. Ben... Onca
eyden sonra... Yani O'yla... Nasl? Ve
samdan gelen baklarn farkndaydm;
plak alndaki krmay bakmadan grebiliyordum. Sar izgiler... Ve o izgiler
benle ilgiliydi, bir ekilde biliyordum.

152/450

22.45, odam: pespembe bir zevk burgac. Boynuma smsk dolanan pembecik
kollar. Derken halka zayflyor, boalyor...
Kollar iki yana dyor.
"Sende bir ey var. Eskisi gibi deilsin.
Sen... Benim deilsin!"
Ne vahi, ne yabani bir sylem:
"Benim." Ben asla... Fakat birden toparlandm: Daha nce hi, evet ama imdi...
nk artk ussal dnyamzda yaamyordum. Eskilerin lgn dnyasnda, eksi
birin karekknn olduu dnyadaydm.
Perdeler indi. Sadaki duvarn ardnda,
komum kitabn masadan drd ve perdelerin tam kapand anda sar elinin yerden kitab aln grdm. Ve iimdeki her
ey uzanp o eli yakalamak iin yanp
tututu...
"Ben... Dndm ki... Bugn yryte
senle bulumak istedim. Sana sylemek...
Sana sylemek istediim ok ey vard..."

153/450

Zavall, sevgili O! Pembecik az...


Ular aa kvrk pembecik hilal. Ama
bama gelen her eyi anlatamazdm nk
hibir ey deilse bile, bilmek onu su ortam
yapard.
nk
Koruyucular
Brosu'na gidecek gc yoktu, biliyordum
ve sonucunda...
O, yataktayd. Yavaa pyordum.
Bileindeki ocuka saf boumu ptm.
Mavi gzleri kapalyd. Pembecik hilali
yavaa, bir iek gibi alyordu... Her yerini ptm.
Birden iimde kuvvetli bir boluk,
boalmlk
hissettim.
Yapamazdm,
imknszd. Yapmalydm ama yapamyordum. Dudaklarm aniden buz kesti.
Pembecik hilal titremeye balad; soldu,
bzld. O, rty zerine ekti, sarnd ve
yzn yasta gmd. Yatan yannda,
yere, acmaszca souk zemine oturdum ve
sustum. Altmdan gelen cezalandrc souk

154/450

ykseldike ykseldi. Orada, gezegenleraras boluun sessiz laciverdindeki souk,


muhtemelen byle bir eydi. "Ltfen, anla
beni... Byle yapmak..." diye geveledim.
"Elimden geldiince..."
Doruydu. Ben, gerek ben, istemiyordu... Ama peki, ona hangi szcklerle anlatabilirdim? Demirin mknatsla birlemek
istememesinin... Ama yasa amazd,
kesindi...
O, ban yastktan kaldrd; gzlerini
amadan, "Uzak dur benden," dedi. Ama
alad iin szc "Ozak" gibi algladm
ve bu aptal ayrnt iime iledi.
mem uyuuklua dnrken kalkp
koridora ktm. Duvarn ardnda belli belirsiz bir sis tabakas vard. Geceyle birlikte
muhtemelen yine kp her yeri saracakt.
Ne getirecekti gece?
Hibir ey sylemeden yanmdan geti
ve asansre bindi. Kap hzla kapand.

155/450

"Dur
biraz!"
rkmtm.

diye

bardm.

Ama asansr oktan inmeye balamt.

Kayt 15
an
Ayna Gibi Deniz
Kaderim Sonsuza Dek Yanmak

ENTEGRAL'in ina edildii hangara


girer girmez kinci Yapc yanma geldi.
Yz her zamanki gibiydi: yuvarlak, beyaz,
porselen
bir
tabak.
Ve
tabanda

157/450

dayanlmaz lde lezzetli bir ey sunarak


yle dedi:
"Dn siz hastayken, yani yetkili burada
yokken, olay diyebileceiniz bir ey
yaadk."
"Olay?"
"Evet! an ald, i brakld, herkes
hangardan kmaya balad ve sk durun,
kapdaki grevli numarasz birini yakalad!
eri nasl girdiini asla anlayamayacam.
Adam lemler'e gtrdler. Zavallm,
nasl ve neden meselesini orada azndan
skp almlardr..." (Zevkle srtt.)
En iyi ve en deneyimli doktorlarmz
lemler bnyesinde, bizzat Velinimet'in
denetiminde alrlar. Bata nl Gaz
an, bin bir trl aletleri vardr. Gaz an
znde eski bir okul deneyidir: Bir fare, bir
cam kubbenin iine konur, bir pompa
vastasyla ierideki hava peyderpey azaltlr, vesaire. Tabii Gaz an ok daha ileri

158/450

bir donanmdr, eitli gazlar kullanr ve


ayrca burada zavall, aresiz bir hayvanla
elenmek deil, li bir ama, TekDevlet'in
gvenlii, bir baka deyile, milyonlarn
mutluluu sz konusudur. Yaklak be yz
yl nce, lemler daha henz yeni greve
balarken, lemler'i eskilerin Engizisyonuna benzeten salaklar km. Tabii bu,
nefes borusu ameliyat yapan bir cerrahla
boaz kesen bir haydudu e tutmak kadar
aptalcadr. Her ikisi de ellerinde bak, ayn
ilemi bir insann grtlan kesmek
yapar belki ama biri bir velinimet, dieriyse
bir suludur; birinin iareti +, tekininki
'dir.
Tm bunlar apak; hepsi bir anda,
mantk makinesinin tek turunda grlebilir. Derken dili birden eksi iaretinde duruverir ve tmyle fakl bir ey yzeye kar:
gardrobun kapanda sallanan anahtar
zincirinden bahsediyorum. Kapan yeni
kapand akt. Ama I 330 orada

159/450

deildi. Kayboluvermiti. Makinenin bunu


kavramas mmkn deildi. Rya m? Ama
omzumda o dayanlmaz strap veren tatl
basky, I 330'un siste omzuma
yaslann hl hissedebiliyordum. "Sever
misin sisi?" Evet, sisi de. Her eyi seviyorum ben. Ve her ey dolgun, yeni, artc,
her ey... Yolunda.
"Her ey yolunda," dedim.
"Yolunda m?" Yuvarlak porselen gzler
kocaman ald. "Yani, bunun nesi yolunda?
O numarasz adam baarsayd... Yani o zaman onlar... Her yerdeler, srekli, burada,
ENTEGRAL'in etrafnda, onlar..."
"Kimmi onlar?"
"Ben ne bileyim? Ama onlar hissediyorum, biliyor musunuz? Srekli."
"Gelitirdikleri sylenen u yeni ilemi
duydunuz mu? Hani hayal gcn yok ettikleri..."
(Cidden
byle
bir
ey
duymutum.)

160/450

"Evet, haberim var. Neden?"


"nk
yaptrrdm."

yerinde

olsam

gider,

Tabakta limon misali eki bir ey belirdi. Sevgili kk adam. Bir d gc


barndrabileceine dair en ufak bir imay
bile hakaret alyordu. Ama ne diyorum
ben? Bir hafta nce bakas bunu bana
sylese ben de hakaret addederdim. Ama
imdi, hayr. nk imdi biliyorum; hayal
gcm var. Hastaym yani. Ayrca iyileecekmiim gibi de gelmiyor. Gelmiyor ite.
Cam basamaklardan ktk. Aadaki her
eyi avucumun ii gibi gryordum.
Sizler, bunlar okuyanlar, her neredeyseniz, bir gneiniz vardr. Ve benim kadar
hastaysanz, sabahlar gnein neye benzediini veya benzeyebileceini, o pembemsi, saydam, scak altn biliyorsunuzdur.
Hava bile azck pembedir ve her ey
gnein leziz kanna doymutur, her ey

161/450

canldr. Yumuak ve canl. Talar: scak ve


canl. Demir canl, insanlar... Canldrlar ve
glmsyorlardr. Bir saat sonra her ey
yitecek, pembecik kann son damlas bitecektir belki ama o an iin her ey canldr.
Ve ben, ite imdi, ENTEGRAL'in cam
kannda bir eyin zonkladn, kprdandn
gryordum.
ENTEGRAL'in
mthi
ve
rktc
geleceini
dndn, sizlere, tanmadklarmza,
siz ebediyen arayan ama asla bulamayanlara getirecei kanlmaz mutluluk ykn
dndn grebiliyordum. Mutluluk
sizin greviniz. Ve fazla beklemeniz
gerekmeyecek.
ENTEGRAL'in
gvdesi
neredeyse
hazrd: cammzdan yaplma, uzatlm, zarif bir elips; altn kadar kalc, elik kadar
direnli. apraz kaburgalar evreleyicileri ve boylamasna takviye kirilerini
cam gvdeye balyorlard. Ka dev roket
motorunun yuvas yerletiriliyordu. Her

162/450

saniyede bir patlama. ENTEGRAL'in


muazzam kuyruu kozmik uzaya saniyede bir alev ve gaz pskrtecek, mutluluun
ateli
Timurlenk'i
gklere
szlecekti...
Aadaki adamlar, Taylor'a uygun,
muazzam bir makinenin manivelalar misali hzla ve uyum iinde eilip kalklarn,
saasola dnlerini, zamana uyularn
izledim. Borular parlyordu ellerinde; atele
kesiyor, cam paralar, alar, kolonlar,
payandalar atele lehimliyorlard. Tertemiz camdan yaplma, cam raylar zerinde
yavaa ilerleyen ve tpk adamlar gibi uyum iinde dnen, eilen, yklerini
ENTEGRAL'in iine boaltan dev vinleri
seyrettim. Aynydlar, birdiler: insanlatrlm makineler, kusursuzlatrlm
insanlar. En somut, en heyecan verici
gzellik, uyum, mzik buydu... Derhal aa
inmek, onlarla, onlardan olmak istedim.

163/450

Oldum da: onlarla omuz omuza, onlara


kaynam, elik ritme, ll hareketlere,
smsk al yanaklara, dnce lgnlyla
bulutlanmam,
ayna
dostu
kalara
kapldm. Ayna gibi bir denize yelken
amtm. Dinleniyordum.
Birden ilerinden biri sakince bana
dnd ve "E," dedi, "Bugn naslsnz?
Daha iyi misiniz?"
"Daha iyi? Nasl yani?"
"Dn ite deildiniz, onu kastediyordum. Ciddi bir hastala yakalandnz
sandk..." Tertemiz kalar, ocuksu bir
glmseme.
Yzm kzard. Bu gzlere yalan syleyemezdim. Yapamazdm. Yant vermedim. Batyordum.
Yukarda, ambar kapaklarndan birinde
parldayan, yuvarlak ve beyaz porselen yz
belirdi: "Hey! D 503! Bir dakika gelir

164/450

misiniz? Konsollarda skklk var ve


balant dmlerinden birinde basn..."
Lafn bitirmesini beklemedim, frladm.
Utanla kayordum aslnda. Kafam
kaldrp adamn gzlerine bakacak gc bulamamtm. Kafam nde, cam basamaklarn parltsn izleyerek kotum ve her
admda daha fazla aresizletim: Burada
olmamam gerekirdi; suluydum, zehirlenmitim ben. Hassas mekanik ritme bir daha
hi karamayacak, ayna gibi denizde bir
daha asla yelken aamayacaktm. Kaderim
sonsuza dek yanmak, saasola savrulmak,
saklanacak ke aramakt: sonsuza dek, nihayet kapdan geecek gc bulana dek...
Derken souk bir kvlcm akt: Ben
tamamdm, artk nemli deildim ama onu
da... Ve o...
Gverteye alan ambar kapandan ktm ve kalakaldm: Nereye gideceimi,
buraya ne demeye geldiimi bilmiyordum.

165/450

Yukar baktm. len gnei yavaa ykseliyordu. Gri caml ve l ENTEGRAL,


akmdayd. Pembemsi kan tkenmiti; tm
bunlar hayal ettiimi, her eyin daha nce
naslsa yle olduunu biliyordum ama gene
de apak...
"Neyiniz var D 503? Sarlatnz m?
Deminden beri sesleniyorum... Sorun
nedir?" kinci Yapc'yd bu ve galiba epeydir kulamn dibinde baryordu.
Neyim vard benim? Dmeni yitirmitim ben. Motor kendince homurdanyor,
aero titreyip frlyordu ama dmen yoktu ve
aeronun nereye gittiini bilmiyordum: burun st yere aklmaya m, yoksa yukar...
Gnee, atelere mi?

Kayt 16
Sar
ki Boyutlu Glge
Tedavi Edilemez Ruh

Birka gndr yazmyordum. Ka


gndr, bilmiyorum; hepsi ayn grnyor.
Her gnn rengi ayn. Kurutulmu, ar
stlm kum gibi sar ve ne en ufak bir
glge ne bir damla su var ne de sapsar

167/450

kumun bir sonu... Onsuz yapamyorum


ama o... Eski Ev'de yitip gittiinden beri...
O zamandan beri onu sadece bir kere,
yryte grdm. ki, , drt gn nce...
Bilemiyorum. Tm gnler ayn. Bir defa,
bir anlna grnd ve bombo sar
dnyay bir anlna doldurdu. Ancak
omzuna kadar gelen ifte kambur S ile el
eleydi; yanlarnda kt inceliindeki doktor ve bir Say daha vard. Bu sonuncudan
yalnz parmaklar kald aklmda. Parmaklar nisinin yenlerinden bir demet cam
ubuk gibi kyordu... Son derece ince,
beyaz ve upuzun. I 330 bana el sallad,
ardndan S'nin ba zerinden eilip ubuk
parmaklara bir ey syledi. "ENTEGRAL"
szcn duydum, ardndan drd birden
dnp bana bakt; sonra grimavi
kalabalkta yittiler ve sar, kupkuru yolda
yalnz kaldm.

168/450

O akam bana gelmek iin pembe bileti


vard. iletiim ekrannn bana oturdum
ve sevecenlikle nefretin kart duygularla
ekrana "I 330" yazmas iin yakardm.
Asansrn kaplar ald, kapand, iinden
her trden solgun, uzun, pembe, esmer insan kt ama o gelmedi. Gelmedi.
Ve imdi, u anda, 22.00'da ben bunlar
yazarken o belki gzlerini kapam
bakasnn omzuna yaslanyor ve "Houna
gitti mi?" diyordur. Kim? Kimin omzu o?
ubuk parmaklnn m? Yoksa kaln
dudakl fskiyenin, R 13'n m? S'nin mi?
S... Nasl oluyor da su birikintilerinden
geermiesine srd dztaban admlarnn sesini duymadm bir gn bile yok?
Neden bir glge gibi daima arkamda?
nde, yanda, arkada, grimavi, iki boyutlu
bir glge. nsanlar iinden geiyor, zerine
basp geiyor ama o hep orada, dibimde,
grnmez bir gbek bayla bana bal.

169/450

Belki gbekba I 330'dur? Bilmiyorum.


Ya da belki onlar, Koruyucular benim
oktan...
Diyelim ki size, glgenizin sizi grebildiini, daima grebildiini sylediler.
Anladnz.
Ve
birden
kollarnzn
bakasnn kollar olduu, yolunuza ktklarna dair garip bir duyguya kapldnz...
te ben de kendimi birdenbire kollarm
admlarmdan ayr, uyumsuz, salan teki
gibi sallarken buldum. Ve aniden, mutlak
surette arkanza bakmanz gerektiini
hissediyor ama bakamyorsunuz, bakmanz
imknsz nk boynunuz mengeneye
sktrlm. Katm, var gcmle kotum
ve srtm glgemin peimden geldiini, var
gcyle kotuunu ve ondan saklanacak
hibir yer bulamayacam hissetti...
Odamdaym. Nihayet yalnzm. Ama
imdi baka bir ey kt: Telefon. Almac
bir daha kaptm: "Alo? I 330 ile

170/450

grebilir miyim, ltfen?" Almata bouk


sesler, ayak sesleri, koridordan odasna...
Ardndan sessizlik. Almac frlattm... Yeter!
Byle gidemez. Oraya, ona gitmeliyim.
Dnd. Koarak gittim ve 16.00'dan
17.00'a kadar oturduu binann etrafnda
dolandm. Saylar drtl kolda geip durdu.
Binlerce ayak, kprdanan, kabaran, milyon
bacakl bir Leviathan12 yanmdan szlp
geti. Ama yapayalnzdm; frtnada ssz
bir adaya savrulmutum. Gzlerimle maviligrili dalgalarn arasnda onu aryordum.
Keskin alayc al, akaklara ykselen
kalar, gzlerin kapkara pencereleri ve
ilerinde yanan bir ocak ve bir glge... Her
an kabilirdi karma. Dorudan gzlerine
dalacak ve ona (mahrem "sen"i kullanarak): "Sensiz yapamayacam biliyorsun... Neden byle..." diyecektim.
Konumad.
Birden
sessizlikten
bakasn duyamadm fark ettim. Derken

171/450

Mzik Fabrikas'n duydum ve saatin


17.00' getiini, herkesin gittiini, yapayalnz ve ge kaldm kavradm. Gnee
boulmu cam lle sarlydm. Przsz
cam yzeyde parltl duvarlarn ba aa
durduunu, gln bir eklin, kendimin ba
aa durduunu, suda yansrm gibi
grdm.
Derhal, hemen o an Tp Brosu'na gitmeli ve hasta belgesi almalydm yoksa beni
alp... Ama belki bu en iyisiydi. Grlp
lemler'e gtrlene kadar beklemeliydim
belki. Her ey hemen biter, kefaretim
derhal denirdi.
Hafif bir ayak srmesiyle ifte kamburlu glgem yanmda beliriverdi. ki elik
grisi matkabn iimi detiini grmek iin
bakmama gerek yoktu. Kalan tm gcmle
glmsemeyi baardm ve "Ben... Tp
Brosu'na gitmeliyim," dedim (bir ey
sylemeliydim).

172/450

"E?
yleyse
dikiliyorsunuz?"

neden

burada

Salan teki gibi ba aa duruyordum;


ayaklarmdan aslmtm, utanla kzaryordum. Yant vermedim.
S. serte, "Gelin benle," dedi.
Bakalarna ait faydasz kollarm sallayarak boyun edim. Gzlerimi yerden
kaldramadm. Yol boyunca garip, ba aa
bir dnyada ilerledim. Dipleri stte makineler, dnyann teki ucundaki gibi tabanlarndan tavana yapm insanlar ve daha
aada kaln cam kaldrma mhlanm gibi
duran gkyz... Hatrlyorum, en fenas,
yaammn son saatlerinde her eyi ba
aa grmekti. Ama gzlerimi yerden
kaldramyordum.
Durduk. nmde basamaklar vard. Bir
adm attm ve beyaz giysili ekilleri, doktorlar ve devasa, sessiz an' grdm...

173/450

Nihayet, koca bir spiral motor mekanizmasnn gcn harcayarak gzlerimi


ayaklarmn altndaki camdan alabildim ve
tabeladaki altn harfler yzm aydnlatt:
TIP... Neden beni lemler'e gtrmemiti?
Neden esirgemiti? O an iin byle bir ey
yapaca aklma bile gelmemiti. Eikteydim, bir adm daha atacaktm, kap zerime
kapanacakt ve... Derin bir nefes aldm. Sabahtan bu yana nefes almamm, sabahtan
beri kalbim atmam gibi geldi ve
gsmn sel kapaklar ancak imdi, ilk nefesimle alyordu...
ki kiiydiler. Biri ksa boylu, kt bacaklyd; gzlerini hastalarna tos vurmak
iin kullanyor grnyordu. Dier ar zayf, makas andran dudakl... Oydu bu.
Akrabaymz gibi dorudan ona
kotum, kendimi usturaya frlattm,
uykusuzlukla, ryalarla, glgeyle, sapsar

174/450

bir dnyayla ilgili bir eyler geveledim. Makas dudaklarda bir glmseme ldad.
"Durum kt. Anlalan ruh karyorsunuz." Ruh? u tuhaf, eski, oktan unutulmu szck... Arada "ruh ei", "beden ve
ruh", "ruhsuz adam" tr eski deyimler kullanrz ama bizzat ruh...
"Bu... ok tehlikeli," diye mrldandm.
"Tedavisi yok," dedi alp kapanan
makas.
"Ama... Neler dnyor? Ben... Ben
anlayamyorum."
"Nasl desem? Siz matematikisiniz,
deil mi?" "Evet."
"Peki... Bir dzlem aln... Bir yzey, u
ayna mesela. imdi biz, ikimiz bu yzeyin
zerindeyiz ve gzlerimizi ksp gnee
bakyoruz ve aktarm boru sisteminde mavi
bir elektrik kvlcm ve ite, az nce geen
bir aeronun glgesi... Ama sadece bir

175/450

anlna ve sadece yzeyde. Ama bir de


unu hayal edin: bir yangn yzeyin
geirmezliini bozuyor, yumuatyor ve
artk hibir ey zerinden geip gidemiyor;
her ey iine, ocuksu bir merakla baktmz ki belirteyim, ocuklar hi de
dangalak deildir, ayna dnyann iine,
ieri giriyor. Yzey vcut buluyor, ktle buluyor, dnyaya geliyor ve her ey aynann,
senin iine giriyor: Gne, aeronun rzgr
ve kendi titreyen dudaklarn ve bakasnn
dudaklar... Ve souk ayna sadece
yanstrken bunun, iine emdiini ve her
eyin brakt her izin sonsuza dek
kaldn anlyorsunuz. Birinin yznde zar
zor fark edilecek bir krma, bir ekime
grn; sonsuza dek izi iinizde kalyor.
Sessizlikte bir damlann dn duyuyorsunuz ve asla unutamyorsunuz."
"Evet, evet... Byle ite," dedim ve eline
yaptm.
"Duydum
damlay.
Bir...
Lavabodan... Sessizliin ortasnda yavaa

176/450

den... Ve o an sonsuza dek kalacan anladm. Ama nasl... Byle birdenbire... Bir
ruh? Onca zaman yoktu ve imdi aniden...
Nasl bakasnda yokken bende..."
Ellerin en zayfna var gcmle
sarlmtm. Emniyet kemerimi yitirmekten
korkuyordum.
"Neden? Neden tylerimiz yok bizim?
Yahut kanatlarmz? Neden kanatlarn bulunmas gereken yerde krek kemiklerimizden tesi yok? nk kanat gereksinmiyoruz artk. Aerolarmz var. Kanatlar ii
bozard nk. Kanat dediin umak
iindir ama bizim uacak yerimiz yok;
uacamz yere oktan utuk, bulacamz
bulduk. yle deil mi?"
aknlkla kafa salladm. Yzme bakt
ve gld. Bunlar duyan dieri odasndan
kt ve gzleriyle ikimize tos vurdu.
"Neler dnyor burada? Ruh? Ruh mu
dediniz? Th! ok gemeden koleraya

177/450

dner bu! Ne demitim ben size? [Boynuz


gzler zayf doktora saldrd.] Sylemitim... Hepsini yatrp d gc ameliyatn
yapmalydk. Tek are ameliyat... Bakas
ie yaramaz."
Xn gzlklerini takt, epey sre
etrafmda doland, kafatasmdan beynime
bakt ve not defterine bir eyler iziktirdi.
"Ar, ar ilgin! Acaba kabul eder
misiniz? Yani sizi alkole yatrsak? TekDevlet iin olaanst bir... Yani byk bir salgn nlememize yardmnz dokunurdu.
Tabii zel birtakm nedenleriniz..."
"Ama durum farkl," dedi beriki. "D
503, ENTEGRAL'i yapan kiidir. Ve byle
bir giriimin naho sonulara..."
"Ah," diye mrldand kaln bacak ve
odasna geri dnd.
Yalnz kalmtk. Kt inceliindeki el
hafife benimkini tuttu ve okad. Hep
yandan grnen yz kulama eildi ve

178/450

fsldad: "Size bir sr vereceim. Aramzda


kalacak. Bu illete yakalanan tek kii siz
deilsiniz. Meslektam ylesine salgn
demedi. Bir dnn... Size benzer durumda bakalarn hi fark etmediniz mi? ok
benzer, ok yakn birilerini?" Gzlerime
bakt. Ne ima ediyordu? Kimi kastediyordu? Ondan bahsediyor olamaz...
"Bakn," diyerek sandalyeden kalktm
ama o, oktan yksek sesle konumaya
balamt. "...u uykusuzluk ve ryalar
meselesine gelince; size verebileceim tek
tavsiye yrylerinize daha fazla zaman
ayrmanzdr. Hemen, yarndan balayn.
Sabah erkenden yrye kn. Mesela
Eski Ev'e doru..."
Bir kez daha gzlerime bakt ve hafife
glmsedi. Sanki o glmsemenin incecik
dokusunda bir szck, bir harf... Bir ad
grdm gibi geldi. Yoksa bu da m hayal
gcmn bir oyunuydu?

179/450

Bugn ve yarn kapsayan hastalk


belgemi hazrlamasn beklemek ok zordu;
ardndan serte el sktk ve ktm.
Kalbim bir aero gibi hafiflemi ve
hzlanmt; kalbim beni ykseklere tayordu. Yarn beni bir mutluluun beklediini
biliyordum. Ama nasl bir mutluluktu
bekleyen?

Kayt 17
Camn Ardndan
ldm
Koridorlar

yice kafam kart. Dn, tam hepsini


zdm, her X'in deerini buldum derken
denklemimde yepyeni bilinmeyenler ortaya
kt.

181/450

Btn meselenin koordinatlar elbette


Eski Ev'le balyor. Ksa sre nce
dnyamn temeli grevini stlenen X, Y ve
Z eksenleri greve oradan balyor. X ekseninde (59. Cadde), koordinatlarn
balad yere yryordum. Bir gn nce
yaadklarmn kasrgas hl iimdeydi:
Ba aa duran evler ve insanlar, strap
verici lde yabanc eller, ldayan makas,
lavaboya den damlalar. Ve bunlarn hepsi
atein erittii yzeyin altnda, "ruh"un bulunduu yerde etimi paralayarak dnp
duruyordu.
Doktorun reetesindeki tavsiyeye uyup
genin hipotens yerine kasten dier iki
kenarnda yrmeyi semitim ve imdi
ikincisinde, Yeil Duvar'n dibi boyunca
kvrlarak ilerleyen yoldaydm. Duvar'n ardndaki usuz bucaksz yeil okyanusun
vahi kk, iek, dal, yaprak dalgalar incecik ayaklar zerinde ykseliyor, beni

182/450

yakalamak, beni, mekanizmalarn en hassas ve zarifini, bir insan alp...


Neyse ki vahi yeil okyanusla aramda
cam Duvar vard. Ey duvarlarn yce, ilahi
bilgelii! Ey snrlar! Duvar, herhalde
keiflerin en muhteemidir. nsan vahi
hayvanlndan ancak ilk duvar rdnde
kurtulmutur. Ve insan, vahi insanlndan Yeil Duvar rldnde kurtulmu, kusursuz makine dnyamz irrasyonel, irkin aalar, hayvanlar ve kular
dnyasndan ancak o zaman ve bu Duvar
sayesinde yaltlabilmitir.
Camn ardndan, belli belirsiz ve sisli,
bir hayvann kaba burnu grnd; sapsar
gzler, anlayamadm bir dnceyi
tekrarlayarak srarla stme dikildi. Epey
sre, yzeydeki dnyay yzeyin altndakine balayan aftlardan birbirimize baktk.
Ve minicik bir dnce kafama giden yolu
buldu: "Ya bu sapsar gzler, bu aptal, bu

183/450

pis yaprak ynlar arasnda, hesapsz


yaam iinde bizden daha mutluysa?"
Elimi salladm, sapsar gzler krpt,
hayvan geri ekildi ve bitki rts arasnda
kaarak uzaklat. Acnas yaratk! Bizden
daha mutlu ha? Ne samalk! Benden
mutlu; eh, o olabilir, kabul. Ama ben
istisnaym. Hastaym ben.
Eski Ev'in koyu krmz duvarlar. Ve
yal kadnn batk dudaklar. Alelacele
yanna gittim. "Burada m?"
"Kim?"
"Kim mi? I 330 elbette... Beraber
gelmitik... Aeroyla..."
"A, evet... Evet, evet."
Dudaklarnda krk parltlar, gzlerinde kprdanan, gzlerimin derinlerine
dolan parltlar ve nihayet yant: "Peki...
Galiba burada. Az nce geldi."

184/450

Burada. Yal kadnn ayaklarnn dibindeki gms pelin otlar dikkatimi


ekti (Eski Ev'in avlusu da mzeydi; zgn
haliyle korunmutu). Pelin otu saplarndan
birini yal kadnn eline uzatmt; kadn
bu sap okuyordu ve incecik, sapsar bir
gne n dizlerinde dans ediyordu.
Gne, ben, kadn, pelin otu, sar gzler,
hepimiz bir anlna birde btnletik, ayn
frtnal, muhteem kann dolat damarlarla birbirimize balandk. Bir anlna.
Bunu yazmaktan utan duyuyorum ama
hibir eyi saknmadan yazacama sz verdim bir kere. Diyeceim u: eildim ve o
batk, yumuack, yosunsu dudaklar
ptm. Beriki azn sildi ve gld.
Tandk, hafife lo, yankl odalar getim ve her naslsa doruca yatak odasna
gittim. ift kanatl kapnn tutamaklarn
yakaladm anda, "Ya yalnz deilse?"
dncesi kafama saplanverdi. Durdum,

185/450

kulak kabarttm. Ama tek duyabildiim


bouk ve tekrar eden bir grltyd... Ta
iimden deil, yaknmda bir yerden...
Kalbim.
eri girdim. Geni yatak bozulmamt.
Ayna. Gardrop kapanda bir dieri. Ve
kapaktaki delikte... Zincirli anahtar. Ve hi
kimse yok...
Usulca seslendim: "I... Orada msn?"
Ardndan bir daha, bu sefer daha alak
sesle, sanki dizlerinin dibine kmm
gibi, nefes almaya cesaret edemeden
seslendim: "I... Akm!"
Sessizlik. Sadece bembeyaz lavaboya
damlayan suyun sesi. imdi nedenini tam
syleyemiyorum ama kzdm. Tutama
serte evirerek odadan ktm. Burada
deildi. Apak. O halde bir baka
dairedeydi.
Bir alt kata indim, kaplardan birini,
sonra bir bakasn, bir ncsn...

186/450

Hepsi kilitliydi. Biri, "bizimki" hari hepsi


kilitliydi ve orada da kimse yoktu.
Gerisingeri yukar ktm. Neden,
bilmiyorum.
Yavaa
yrdm;
ayakkablarm pik demire dnmt
sanki. yle dndm hatrlyorum:
"Yer ekimi gcn sabit kabul etmek hata.
Ki bu da tm denklemlerimin..."
Tam o noktada bir gmbrt koptu.
Aada bir kapnn grltyle kapandn
ve ta zemin zerinde birinin yrdn
duydum. Yreim prpr etti; hafifledim,
koar admlarla trabzana ilerledim,
eildim; her eyi tek bir szce, tek
haykra sdracaktm: "Sensin!"
Donakaldm. Pencereden zemine inen
dikdrtgen aydnln ortasnda, S'nin kafas, yelken kulaklar vard.
Hibir ncl dnmeden (imdi bile
aklma gelmiyor) tek karma vardm:
"Beni kesinlikle grmemeli."

187/450

Duvara yaslandm, parmak ularmda


st kata, kilitsiz odaya ktm.
Kapda bir anlna duraksadm. Merdivenleri kyor, bana geliyordu. Kap!
Kapya yakardm... Ama tahtadand.
Gcrdad, trdad. Her ey burgaca dnd
yeil, krmz, Buda ve gardrobun
aynal kapsnda durdum: solgun yzm,
dikkatli gzlerim, dudaklarm... Kapnn bir
daha gcrdadn kanmn aldayan sesine ramen duydum... Oydu...
Gardrobun kapsndaki anahtar kavradm ve zinciri sallanmaya balad. Bu
bana bir ey hatrlatt (bir dier anlk,
nclsz karm). Ya da bir karmn bir
paras: "Bu sefer I 330..." abucak
dolabn kapsn atm, ieri, karanla
daldm ve kapy kapadm. Bir adm attm
ve ayamn altnda bir ey boald.
Yavaa, usulca aa yuvarlandm. Her ey
karard. ldm.

188/450

--Daha sonra tm bu tuhaf olaylar


yazmaya geldiimde, anlarm ve kitaplar
kartrdm ve imdi anlyorum. Eskilere
aina ve bilebildiim kadaryla bize hepten
yabanc geici lm durumuydu yaadm.
Ne kadar l kaldm bilmiyorum;
muhtemelen beon saniyeden fazla deildir
ama dirilip tekrar gzlerimi aana kadar
belli bir sre getii kesin. Kapkaranlkt ve
dyordum... Elimi uzattm ve yanmdan
uup giden bir duvar yakaladm, elim
srtnd
ve
parmaklarm
kanad.
Hastalkl d gcmn bir oyunu deildi
bu; oras akt. E, neydi yleyse?
Nefesim, noktalarla izili bir izgi gibi
dzensizdi (Tm bunlar itiraf etmekten
utanyorum ama her ey ok ani ve ok kafa
kartrcyd). Bir dakika geti... ki... ...

189/450

Ve hl dyordum. Nihayet yumuak bir


yere arparak durdum. Karanlkta el yordamyla bir tutamak buldum, evirdim ve
bir kap ald. Hafif bir k vard. Arkam
dndm ve ufak, kare bir platformun hzla
yukar ktn grdm. Atldm ama
yetiemedim. Orada kalakalmtm. Oras
neresiydi, bilmiyordum.
Bir koridor. Tonlarca arlkta sessizlik.
Oyuklara yerletirilmi ampullerin izdii,
krpan, dalgalanan, sonsuz bir noktal
izgi. Koridor biraz yeralt trenlerimizin
"tplerine" benziyordu, yalnz daha dard
ve cammzdan deil eski bir malzemeden
yaplmt. Bir anlna gzlerimin nne
insanlarn 200Yl Sava'nda sakland
maaralar geldi... Uzatmadm, gitme
zamanyd.
Yirmi dakika kadar yrdm diyebilirim. Saa dndm ve koridor geniledi,
klar parlaklat. Belli belirsiz, mrldayan

190/450

bir ses vard. Makineler veya insan sesleri


olabilirdi... Ayrt edemedim... Yalnz az
nmde kaln, saydam olmayan bir kap
vard ve sesler oradan geliyordu.
Kapy tklattm. Ardndan bir daha, bu
sefer daha serte vurdum. Bir tkrt duyuldu ve kap yavaa ald.
Hangimiz daha fazla ardk, bilmiyorum. Zayf, ustura burunlu doktorum
karmdayd.
Makas dudaklar ald, "Siz?" dedi,
"burada?" Bana gelince... Yaantm boyunca sanki hi insan dilinden bir szck
renmemi gibiydim. Hibir ey demedim,
sadece yzne baktm ve bana sylediklerinin tek kelimesini bile anlamadm. Herhalde oraya girmemem gerekiyordu nk
doktor kt dzlndeki gvdesiyle beni
aydnlk koridora kard ve srtmdan
itekledi.

191/450

"Balayn, ben... Yani I


buradadr diye... Ama arkamda..."

330

"Burada durun." Doktor dnd ve gitti.


Nihayet! Nihayet yaknlarmdayd... Ve
burasnn neresi olduu kimin umurundayd? Bildik safran sars ipek, srgan
glmseme, perdelerin ardnda sakl gzler... Dudaklarm, ellerim, dizlerim, hepsi
titriyordu. Aptalca bir dnce takld
aklma: "Ses, titreimdir. Titremenin ses
karmas gerekir. E, yleyse neden
duyamyorum?"
Gzleri bana ald. Sonuna kadar. Girdim... Gzlerimi bir an bile ayrmadan,
"Daha fazla dayana
mazdm! Neredeydin? Neden..." dedim.
Azmdan kanlar kulaa histerike,
alelacele, kopuk geliyordu ve belki hibirini
sylemiyor sadece aklmdan geiriyordum.
"Glge... Arkamda... ldm... Gardropta...
nk u senin doktor... Makasndan

192/450

konuuyor, ruhun var diyor... Tedavisi yok,


diyor..."
"Tedavisi imknsz bir ruh! Zavallck!"
I 330 kahkaha atyordu. Ve gl
stme bama bulat, tm lgnlm yitti
ve ufak glckler samaya baladm... Ne
harikayd!
Doktor bir kez daha kede belirdi.
Harika, muhteem, kt doktor...
Yanna geldi, "E?" dedi.
"Tamam, sorun deil. Tamamen
tesadfen... eridekilere syle, birazdan
geleceim... On be dakika..."
Doktor kede kayboldu. I 330
bekledi. Kapnn kapandn duyduk.
Ardndan tatl ve sipsivri inesini yavaa,
ok ama ok yavaa kalbime batrd, omzuma yasland, kolunu belime dolad,
bedenini bana dolad ve yrdk; o ve ben,
ben ve o, bire varan iki...

193/450

Karanla hangi noktada getiimizi ve


karanlkta bitmek tkenmek bilmez basamaklar nasl ktmz hatrlamyorum.
Gremiyordum ama benimle, benim gibi
gzlerini kapayarak, ba arkada, dudaklarn srarak ve mzie, zar zor duyulan
titrememin
mziine
kulak
vererek
yrdn biliyordum.
Eski Ev'in avlusundaki saysz nilerden
birinde kendime geldim. Bir tr toprak it
vard: plak ta kaburgalar ve harap duvarlarn sapsar dileri... Gzlerini at ve
"Yarndan sonra, 16.00'da," dedi. Sonra
gitti.
Tm bunlar sahiden yaand m?
Bilmiyorum. Yarndan sonra reneceim.
Elimdeki tek somut delil parmak ularmdaki
syrklar.
Ama
bugn
ENTEGRAL'deyken kinci Yapc, bir kumlama makinesine kazayla dokunduumu
bizzat grdn syledi. Durum buydu

194/450

demek. Kim bilir, doruydu belki.


Mmkn.
Bilmiyorum.
Hibir
ey
bilmiyorum.

Kayt 18
Mantkl Labirent
Yaralar ve Yara Band
Bir Daha Asla

Dn yatar yatmaz, ar yk yznden


alabora bir gemi misali uykuya gmldm.
Dipten yavaa yzeye yzdm ve yar
yolda gzlerimi atm. Odam grdm; afak yeni skyordu ve souktu. Gardrobun

196/450

aynal kapsndan bir demet gne gzlerime vurdu ve izelge tarafndan belirlenmi
tm uyku saatlerini doldurmam engelledi.
Yapabileceim en iyi ey kalkp dolabn
kapsn amakt. Ama kendimi bir rmcek ayla sarmalanm hissediyordum ve
kalkacak gcm yoktu.
Ama kalktm, dolabn kapsn atm ve
birden, kpkrmz kesilmi, askdaki
giysiler arasnda debelenen, kmaya
alan I 330'la karlatm. Acayipliklerle
karlamaya altmdan herhalde, hi
armadm.
Hibir
ey
sormadm.
Dolaptan kardm, kapy kapadm ve I
330'la nefes nefese, alelacele, krlemesine,
itahla birletim. imdi bile apak
gryorum: Keskin bir gn kapdaki
atlaktan yere yldrm gibi iniyor, ardndan
dolaba trmanyor, ykseliyor... Derken
ayn acmasz parlt I 330'un ak, plak
boazna iniyor... Ve dehete kaplyorum,

197/450

bakamyorum, haykryorum... Ve bir kez


daha gzlerimi ayorum.
Odam. Ayn souk afak. Gardrop
kapanda bir demet gn . Yatamdaym. Rya. Ama kalbim hl lgnca
atyor, gmbrdyor. Parmak ularm, dizlerim uyumu. Kuku gtrmezdi: Yaanmt bu. Ve imdi ryada mym, uyank
mym, ayrt edemiyorum. Sabit, geleneksel, boyutlu her eyin zerinde irrasyonel kuvvetler filizleniyordu ve evremdeki
tm przsz, cilal yzeyleri kaba, kll bir
ey saryor...
Kalk anna daha ok var. Yataktaym,
dnyorum... Ve olaand tuhaflkta bir
mantk zinciri belirmeye balyor.
Yzeysel dnyada her denklem iin, her
forml iin ilgili bir sabit veya eri vardr.
rrasyonel formllere, benim 1'im iin ilgili bir sabit bilmiyoruz, hi grmedik...
Ama iin deheti burada: Byle sabitler,

198/450

grnmez sabitler var. Mutlaka, kukusuz


varlar. nk srad, dikenli glgeleri,
yani irrasyonel formller matematikte
daima karmza karlar. Ve matematikle
lmde hataya yer yoktur. Ve bu sabitleri
kendi yzey dnyamzda grmyorsak,
yzeyin altnda onlara ait muazzam bir
dnya illa bulunmal...
an beklemeden yataktan frladm ve
odam arnlamaya koyuldum. Matematiim, rndan km hayatmn son ve
sabit adas da kklerinden kopmu, burgaca kaplmt. Ne yani, bu salak "ruh"
dedikleri
u
anda
gremediim
(gardroptalar nk) nim ve botlarm
gibi gerek mi yani? Ve botlar bir hastalk
deilse, "ruh" neden yle saylyor?
Bakndm, bakndm ama bu vahi
mantk allndan k bulamadm. Bu
allk, Yeil Duvar'n ardndaki bilinmez ve
rktc dnya kadar dolakt. Bunlar da

199/450

oradakiler kadar srad ve anlalmaz yaratklard ve szleri kullanmadan en az onlar


kadar konuuyorlard. Kaln bir camn ardnda eksi birin karekkn grdm
hayal ettim: hem sonsuz byklkte hem
sonsuz kklkteydi; sakl ama her daim
bilinen eksi iaretli inesiyle akrep
eklinde... Ama belki de grdm, eskilerin efsanevi akrebi gibi kendini kasten sokacak ruhumdan bakas deildi...
an.
Gn
.
Anlattklarmn,
dndklerimin hibiri yitip gitmedi; sadece gn yla rtld. Tpk nesnelerin
geceleri yitip gitmemesi, sadece karanlkla
rtlmeleri gibi... Kafamda hafif, ltl bir
sis var. Sisin iinde uzun cam masalar
grnyor. Kresel balar birbirlerine
ezamanl, yavaa yiyor, iniyor. Uzaklarda, sisin iinde bir yerlerde bir metronom tkrdyor ve ritminin tandk okay
eliinde herkesle beraber elliye kadar
sayarak iniyorum: lokma bana elli

200/450

zorunlu ineme. Ve gene zamanla eeyli


otomatiklikle herkes gibi aa iniyor,
herkes gibi bina knda adm iaretliyorum. Ama herkesten ayr, yalnz, yumuak,
ses geirmez bir duvarla evrili yaadm
ve dnyamn, duvarn benden yana
tarafnda dndn hissediyorum.
Peki, una ne demeli? Bu dnya srf
bana aitse nasl bu notlarda yer alabiliyor?
u aptal "dler," gardroplar, bitmek
tkenmek bilmez koridorlar buraya nasl
giriyor? Notlarmn TekDevlet'in onuruna
adanm zarif ve kesinlikli matematiksel bir
iir yerine fantastik bir macera romanna
dntn grnce iim burkuldu. Ah,
keke bu benim X'lerle, 1'le ve
zlmelerle, indirgemelerle dolu yaamm
deil, sadece bir roman olsayd...
Dier yandan, belki bylesi en iyisidir.
Sizler, tanmadm okurlarm, sizler bize
oranla muhtemelen ocuksunuz (sonuta

201/450

bizim arkamzda TekDevlet var ve haliyle


insan iin mmkn en yksek doruklara erdik). Ve tpk ocuklar gibi, ac eyleri ancak
tatl ve kaln bir macerayla kaplayp verirsem yutacaksnz.
Akam.
Bilir misiniz bu duyguyu? Aeronun
iinde, mavi bir spiralin iinde hzla gidersiniz, pencere aktr, rzgr slk alar ve
yeri unutursunuz; yeryz sizin iin Satrn
veya Jpiter ya da Vens kadar uzaktr. te
aynen byle yayorum artk. Rzgr
yzmde ve yeryzn, sevgili pembecik
O'yu unuttum. Ama yeryz hl var ve er
ya da ge oraya ineceim ve zerinde O
90'n ad yazl Cinsel izelge'yi grp gzlerimi kapyorum...
Uzaklardaki yeryz bana kendini hatrlatacak bir ey yollad bu akam.

202/450

Doktorun tavsiyelerine uymak adna


(Cidden, cidden iyilemek istiyorum) cam
caddelerde tam iki saat dolandm. Herkes,
izelge uyarnca dinleme salonlarndayd
ve sadece ben tek banaydm... znde son
derece doaya aykr bir manzarayd. yle
dnn: bir parmak, bedeninden, elden
ayrlm... Ayr bir insan parma, cam
kaldrmda kendi bana yuvarlanyor. O
parmam ben.
Ve hepsinden tuhaf, hepsinden daha
doaya aykrs sz konusu parman iinde
ele kavumaya ynelik en ufak arzunun bulunmamas: ya byle, yapayalnz gidecek ya
da... Pekl, artk saklamamn anlam yok:
ya yapayalnz ya onunla, kendimi bir
omuzdan, tutan ellerden iine boca ettiim
o kadnla...
Eve dndmde gne batyordu.
Akamn pembe klleri oktan cam duvarlarda,
akmtoplar
kulesinin
altn

203/450

helezonunda, yanmdan geen Saylarn


glmseme ve seslerindeydi. Batan gnein
klarnn doan gneinkiyle tamamen
ayn alarda dmesine ramen her eyin
tmyle farkl, deiik bir pembelikte
grnmesi, her ey iinde azck burukluk
bulunan sessizlie gmlrken sabaha
hepsinin bir kez daha grltye ve bollua
kavuaca gerei tuhaf, deil mi?
Girite U, yani grevli kadn, pembe
kllerle kapl bir zarf ynnn altndan bir
mektup karp bana uzatt. Tekrar belirteyim: gayet saygn bir kadndr ve beni dosta
grdne eminim.
Gene de, solungalar gibi sarkan yanaklarn ne zaman grsem tadm kayor.
U, mektubu uzatrken i ekti. Ho, i
ekii beni dnyadan ayran perdeyi oynatt
bile denemez. Titreyen elimdeki zarfa (I
330'dan geldiine emindim) yzde yz orannda odaklanmtm.

204/450

Bu noktada bir i ekme daha geldi. Bu


seferki beni zarftan alacak kadar belirgindi;
alt iki defa izilmiti. Solungalarn
arasndaki ekingen jaluzilerde yumuak,
efkatli, kr edici bir glmseme belirdi.
"Zavallck." Bunu alt defa izili bir
i ekile zarf iaret eden belli belirsiz bir
ba hareketi izledi (grevinin doas gerei
iinde yazanlar biliyordu).
"Anlamadm...
diyorsunuz?"

Neden

byle

"Hayr, hayr, tatlm. Seni, kendini


bildiinden daha iyi biliyorum ben. Seni
uzun zamandr gzlyorum ve seninle
yaam kol kola yryecek, yaam zerine
uzun yllar alm birine gereksinim duyduunu gryorum."
Hepsi o glmsemede toplanmt; o
glmsemenin az sonra mektubun her
yanma aaca yaralara yara band olduu
duygusuna kapldm. Nihayet utanga

205/450

jaluziler araland ve usulca, "Bu konuyu


dneceim, tatlm," dedi. "Dneceim.
Ve merak etme... Yeterince gcm var...
Ama hayr, nce iyice dnmem gerek..."
Yce Velinimet! Kaderin bu senin deme
sakn! Bana sylemeye alt... Sakn!
Gzlerim karard, gzlerime binlerce
sins erisi dolutu, mektubu elimden
drdm. Ia, duvara yrdm. Uzakta
gne batyordu ve zerime, yere, ellerime
ve mektuba hznl, kaln ve youn, koyu
pembe kller yayordu.
Zarf yrtlarak almt. mzaya gz atmamla yaralandm: I 330'dan gelmiyordu... O'dand. Bir yara daha: Kdn sa
alt kesinde mrekkep bozulmutu...
zerine bir ey damlam gibi... Mrekkep
veya baka malzeme fark etmez, bulamalara, byle bozulmalara dayanamam
ben. Ve eskiden byle bir leke gzlerimi rahatsz eder, canm skard. Ama imdi...

206/450

Grimsi kck bir nokta nasl her eyi


karartan bir yamur bulutuna dnebiliyordu? Yoksa bu da "ruh"la m ilgiliydi?
MEKTUP
Biliyorsun,.. Ya da belki bilmiyorsun...
Bunlar nasl yazacam bilemiyorum ama
nemli deil: Bil ki sensiz ne bir gnm ne
sabahm ne de baharm olacak. nk R
benim iin sadece... Ama sen bunu
umursamyorsun. Her eye karn ona
kran borluyum. Son birka gn yalnz,
onsuz nasl atlatrdm, bilmiyorum. u
birka gnde on, belki yirmi yl yalandm.
Odam kareliini yitirdi, yuvarlaklat ve
sonsuzlat ve kapszlat...
Sensiz yaayamam. nk seni seviyorum. Ondan, dierinden baka kimseyi
istemediini anladm iin... Bu kadar
ite... Seni seviyorsam, yapmam gereken...

207/450

Eski O90'a azck benzer bir ekle geri


dnebilmem, toparlanabilmem iin birka
gne ihtiyacm var. Sonra gidip bavurumu
yapacak, sana kaydm sildireceim. Senin
iin bylesi daha iyi. Bir daha asla
gelmeyeceim.
Elveda.
O.
Bir daha asla. Elbette daha iyi bylesi.
Hakl. Ama neden... Neden...

Kayt 19
nfinitezimalin nc Basama
Somurtkan Bir Bak
Korkuluklarn stnden

Orada, donuk lambalardan kurulu


dalgalanan noktal izgili koridorda... Ya da
hayr, orada deil... Daha sonra, Eski Ev'in
avlusuna kan niteyken, "Yarndan sonraki gn," demiti. Sz konusu "yarndan

209/450

sonraki gn," bugn ve herkes kanatlarn


am;
gn
uup
gidiyor.
ENTEGRAL'imizin kanatlar bile takld.
Roket motorunun yerletirilmesini bitirdiler ve bugn bir deneme yaptk. Nasl
muhteem, kudretli patlamalar... Gzmde
her biri ona, biricie ve bugne birer
selamd.
lk denemede (atelemede) bizim
hangardan on ksur Say motor egzozunun
altnda uyuklarken yakaland; bu kiilerden
geriye biraz krnt ve isten tesi kalmad.
Bu kazann alma ritmimizde en ufak aksakla yol amadn belirtmekten gurur
duyuyorum. Hi kimse geri ekilmedi; biz
ve alma takmlarmz izgisel ve dairesel
hareketimizi ayn kesinlikle, hibir sorun
yaanmamasna srdrdk. On Say. On
Say, TekDevlet ktlesinin ancak yz milyonda biri. Nereden bakarsanz bakn, infinitezimalin13 nc
basama.
Hesap

210/450

bilmez merhametlilik eskilere mahsustur;


bizim iin ancak komik denebilir.
Dn acnas bir gri noktay, mrekkep
lekesinin tekini dnmeye hatta stne
bir de bu sayfalara geirmeye zaman harcayabilmem de komik. Duvarlarmz gibi elmas sertliinde kalmas gereken yzeyin
"yumuamas" hikyesi gene.
16.00. Fazladan yrye kmadm.
Gneli duvarlardan upuzun menzilli
saa, sola ve aa bir manzaraya sahibim: havada asl durur gibi grnen,
karlkl
konmu
aynalar
misali
grntleri oalarak uzaklaan odalar.
Sska, gri bir glge, gnein pek az vurduu
mavimsi merdivenlerden yavaa yukar
kyor. Ayak seslerini duyabiliyorum imdi; yara band glmsemenin bana
yaptn hissediyorum. Derken geip
gidiyor, bir baka merdivenden aa
iniyor.

211/450

iletiim ekran sinyal verdi. Hzla


ekrann bana getim: hi duymadm bir
eril Say (eril nk sessiz harfle balyor).
Asansr mrlts. Kap kapanmas. Karmda, aln zensizce gzlerine doru ylm
grnen bir Say. Tuhaf, ok tuhaf bir ifade:
sanki kalarnn altndan, gzlerinin bulunduu yerden konuuyor.
"Size bir mektup. Ondan." Kalarn
altndan, perdenin ardndan konuuyor.
"Her eyin, aynen burada belirtildii gibi,
eksiksiz yerine getirilmesini rica etti."
Ardndan evreye atlan, arayan bir
bak. Yine kalarn, perdenin altndan.
Ama burada kimse yok, size sylyorum,
alalm artk u mektubu! Etrafna bir bak
daha att, zarft elime tututurdu ve gitti.
Yalnzm.
Hayr, yalnz deilim. Zarftan bir pembe
bilet ve zar zor duyulan kokusu kt. Bu o.
Geliyor, bana geliyor. Alelacele mektuba

212/450

bakyorum, kendi gzlerimle grmek, gerekten inanabilmek iin...


Ne? Olamaz! Bir kez daha, satrlardan
satrlara yuvarlanarak okudum: "Bilet... Ve
perdeler kesinkes inecek Sanki orada,
sahiden seninleymiim gibi... yle sanmalar gerek... ok, ok zr dilerim... ,,
Mektup paraland. Aynaya bir anlk
bak. Krgn, kk kalarm. Bileti alyorum, mektubu yrttm gibi yrtacam...
"Her eyin, aynen burada belirtildii
gibi, eksiksiz yerine getirilmesini rica etti."
Ellerim gevedi. Bilet masaya dt.
Benden ok daha gl ve anlalan, istediini yapacam. Ama yine de...
Bilmiyorum. Greceiz. Yarna daha var.
Bilet masada.
Krgn, kk kalarm aynada. Yeil
Duvar boyunca yrmek ve sonunda gelip
yataa, derinlere atlamak iin bir gnlk
daha doktor belgem olsayd... Ama dinleme

213/450

salonu 13'e gitmem, kendimi toplamam, iki


saat boyunca oturmam, kprdamadan
oturmam gerek... lklar atp tepinmem
gerekirken...
Ders. Parltl aletten yaylan sesin her
zamanki metalikliinde deil, yumuak,
kabark, yosunlu gelmesi ok garip. Bir dii
sesi. mgesi capcanl gzlerimin nnde:
ufak tefek, iki bklm bir yal kadn; Eski
Ev'deki gibi biri.
Eski Ev... Ve birden her ey bir fskiyeden karmasna boalyor ve tm dinleme salonunu lmda bomamak iin
kendimi tutmak zorundaym. Yumuak,
tyl, kabark szckler. imden geip
gidiyor, geride tek ey brakyorlar... ocuklarla, ocuk bakmakla ilgili bir ey. Bir fotoraf kliesi misali, her eyi bakasndan,
dmda bir yerlerden gelmi grnen lgn
bir hassaslkla kaydediyorum: hoparlrden
yansyan altn bir k huzmesini, altnda,

214/450

huzmeye uzanan bir ocuk imgesini, minik


nisinin azna alp inedii kvrk kenarn, minik baparman, hafif, soluk glgeyi, bileindeki ufak kvrm... Fotoraf
kliesi gibi kaydediyorum: imdi yandan
sallanan plak bir bacak var; ayak parmaklar havada pembecik bir yelpaze ve bir an,
bir an daha sonra ocuk yere decek...
Ayn anda bir kadn l. Platforma
frlyor, nisinin yarsaydam kanatlar platformu yalyor, ocuu kapyor, bilekteki yumu kvrm pyor, masaya gtryor,
platformdan iniyor. imdeki kliedeki
izlenim: ular aa bakan pembecik hilal
az, yuvarlak mavi gzler. O. Ve zarif bir
forml okurken hissettiklerimin aynsn
hissediyorum: ani bir kanlmazlk, bu
ufak olayn yerindelii...
ok arkalarmda, solumda kalan yerine
oturdu. Dnp baktm. Gzlerini masa ve
ocuktan ayrd, bana evirdi, iime bakt

215/450

ve ite gene mz, o, ben ve platformdaki


masa, noktaydk ve bu noktadan
izgi, kanlmaz, hl sakl baz olaylarn
izdmleri geiyordu.
Akam alacasnda koca lambalar yanm yeil yoldan eve yneldim. Her yanmn
saat gibi tkrdadn duyuyordum. ok
gemeden akrebim kadranda belli bir sayy
bulacak ve bir daha asla geri eviremeyeceim bir ey yapacaktm. I 330 birinin
veya birilerinin onu benle birlikte sanmasn istiyordu. Ama ben onu istiyordum,
onun "isteklerini" ne diye umursayacaktm?
Bakasna perdelik yapmak istemiyordum.
stemiyordum, o kadar.
Arkamda ayn, su birikintilerinde
yryen birini anmsatan hrtl admlar
duydum. Artk dnp bakmyorum bile;
S'nin ayak seslerini tanyorum. Girie kadar
peimden gelecek ve muhtemelen orada
dikilip matkap gzlerini odama dikecek.

216/450

Perdeler birilerinin suunu rtmek iin


inene kadar.
Koruyucu Melek olaylar bir noktaya
kadar getirmiti. Karar verdim: Yetmiti
artk.
Odama varp atmda gzlerime
inanamadm: O, orada, masamdayd. Daha
dorusu orada, karlp braklm bir giysi
gibi duruyordu. Giysinin iinde ondan
yaam yoktu. Kollarnda, bacaklarnda,
kk sesinde...
"Ben... Mektubumla ilgili geldim. Aldn
m? Aldn, deil mi? Yantn bilmem
gerek... Bugn, imdi."
Omuz silktim. Yalarla parldayan mavi
gzlerine btn kabahat ondaym gibi
bakmak haz vericiydi. Yantlamakta acele
etmedim. Yantlarken her szc ayr sokuturmaktan zevk aldm: "Yant? Ne bekliyorsun? Haklsn ite. Kesinlikle haklsn.
Her konuda."

217/450

"Yani o zaman..." Glmseyerek


titremesini saklamaya abalad ya, gzmden kamad. "Peki, iyi! Ben... Gideyim."
Ve gzleri, ayaklar ve elleri kk, masada oturmaya devam etti. Buruturup
masaya braktm pembe bilet hl orada,
ak el yazmamn ( Biz) yannda duruyordu. Bileti iine saklayp (O'dan ok belki
kendimden) kapamaya davrandm.
"ey... Her eyi yazyorum. 170 sayfa etti
bile... Ortaya artc bir..."
Sesi... Ya da sesinin glgesi... "Anmsyor musun? Yedinci sayfada... Gzyam
dmt... Ve sen..."
Kk mavi fincan tabaklarndan yanaklarna sessiz yalar szld, alelacele
szckler dkld: "Yapamam. Gidiyorum... Bir daha asla gelmeyeceim, en iyisi
bu. Ama isterdim ki... Senden bir ocuk edinmeliyim! Bana bir ocuk ver! Ver ki
gidebileyim!"

218/450

nisinin iinde titreyiini grdm ve


ben de... Ellerimi arkamda kavuturarak
glmsedim. "Ne? Birden Velinimet'in
Makinesi'ne gidecein hissine mi kapldn
yani?"
Szleri bendini aan sel gibi zerime
aldad: "Ne olmu yleyse? En azndan
hissedeceim... imde hissedeceim! Ve
belki birka gnlne... Grebileceim!
Ufack kvrmlarn, bugnk, masadaki
gibi... Bir gnlne bile olsa!"
nokta: o, ben ve masadaki tombul
bilekli yumruk...
Hatrlyorum, ocukken bizi Akmtoplar
Kulesi'ne gtrmlerdi. En st katn
sahanlnda cam korkuluklarn zerinden
eilmitim. Aada insanlar kck noktalar gibi grnyorlard ve yreime tatl
bir heyecan dolmutu: "Atlarsam..."
Ardndan
korkuluklara smsk
yapmtm... Oysa imdi atlayacaktm.

219/450

"stediin bu mu yani? Ve farkndasn...


Yani..." Gzlerini, gne dorudan geliyormuasna kapad.
Nemli, parltl bir glmseme. "Evet,
evet! stediim bu!"
Elyazmasna uzandm, I 330'un biletini kaptm ve grev masasna gitmek iin
merdivenlere atldm. O elimi yakalayp bir
eyler syledi ama ne dediini ancak geri
dndmde anladm.
Yatan kenarna ilimiti. Elleri dizlerindeydi. "O... Onun bileti miydi?"
"Ne fark eder? Evet... Onundu."
Bir gcrt. Belki kprdanmt O. Elleri
dizlerinde, susuyordu.
"E? Zaman yitiriyoruz..." dedim ve
kolunu yakaladm. Bileinde, bebeksi boumunda krmz lekeler belirdi (yarnn
morluklar).

220/450

te, byle. Ardndan klar snd,


dnceler dald, karanlk, kvlcmlar ve
ben... Korkuluun zerinden, aaya...

Kayt 20
Boalm
Fikrin Malzemesi
Sfr Uurumu

Boalm en uygun tanm. Buydu, imdi


anlyorum: Elektriksel boalm gibi. Son
birka gnde nabzm gittike hzlanm,
iddetlenmiti: kutuplar birbirine yaklarken trtlar duyulur. Bir milimetre

222/450

daha yaklarlar ve patlama gelir. Ardndan


sessizlik.
u anda iim, tpk herkes ekip gitmi,
bina bombo ve hasta yatarken dncelerinizin ak, keskin, metalik ritmini duyduunuzdaki gibi, sessiz ve bo.
Belki bu "boalm" beni "ruh" denen
ikenceden kurtarmtr ve bir kez daha
geri kalanmz gibiyimdir. En azndan artk
dncelerimde O'yu Kp'n basamaklarnda, Gaz an'nn altnda grdmde
ac ekmiyorum. Ve lemler'de adm verirse... Eh, verecekse versin. Son eylemim
Velinimet'in cezalandrc eline saygl ve
kran dolu bir pck kondurmak olacak.
TekDevlet'le ilikim kapsamnda bu hakka,
cezalandrlma hakkna sahibim ve bu haktan feragat etmeyeceim.
Biz Saylar arasnda hi kimse, elimizdeki tek haktan ki bu en deerli eyimiz

223/450

demektir,
feragat
etmeyecektir.

etmeye

cret

...Tkrdayan dncelerim arasnda


sakin, tertemiz, metalik bir ses var;
tanmadm bir aero beni en sevdiim soyutlamalarn mavi doruklarna gtryor.
Ve orada, havalarn en temizlenmi, en
safnda, 'ilemsel hakkma dair' dncemin snen lastii andran kk bir gmlemeyle patladn duyuyorum. Ve bunun,
eskilerin salak bo inancna, kiinin "haklar" fikrine benzemekten teye gitmediini
apak gryorum.
Bir kilden yaplm, bir de alar boyunca altndan veya deerli cammzdan
yontulmu fikirler vardr. Ve bir fikrin
hangi malzemeden yapldn belirlemek
iin tm yapmanz gereken zerine gl
bir asitten bir damlack damlatmaktr.
Eskiler bile bylesi bir asitten haberdard:
reductio ad finem.14 Galiba bu ad

224/450

vermilerdi. Ama bu zehirden korkarlard.


Mavi bir hilik yerine ne denli kilden, ne
denli oyuncak olursa olsun en azndan bir
tr cennet grmeyi yelerlerdi. Ama bizler
Velinimet sayesinde yetikinletik ve oyuncaklara ihtiyacmz yok.
Mesela u "haklar" fikri zerine bir asit
damlattk diyelim. Eskiler arasnda bile en
yetikinler hakkn kaynanda gcn bulunduunu, hakkn gcn bir fonksiyonu
olduunu bilirdi. Bir terazi aln ve bir
tarafna bir gram, dierine bir ton koyun.
Bir yanda "Ben", dier yanda "Biz," yani
TekDevlet. Apak, deil mi? "Ben"in devlet
karsnda hakka sahipliini ne srmek,
bir gram, bir tona eittir demekle tamamen
ayndr. Blm byle aklayabiliriz:
Haklar tona, grevler grama. Ve hilikten
bykle giden yol aynen udur: Gramln unut ve bir tonun milyonda biri
olduunu hisset.

225/450

Sizler,
tombul,
pembe
yanakl
Vensller ve sizler, nalbantlar misali
kapkara Uransller: masmavi sessizliimde homurdandnz duyuyorum. Ama
unu anlayn: Byklk, sadedir. Basittir.
unu anlayn: Sadece aritmetiin drt kural deimez ve kalcdr. Nihai bilgelik budur. nsanlarn alar boyu kpkrmz yzlerle, kanter iinde, nefes nefese ulamaya
didindii piramidin doruu budur. Ve biz,
bu doruktan aa baktmzda vahi
atalarmzdan kalanlar kvrlp bklen
solucanlar misali grrz. Doruktan
bakldnda yasad doum yapan bir
kadnla (O) bir katil ve iiriyle TekDevlet'i
hedef alan atlak air arasnda hibir fark
yoktur. Ve hkm, hepsi iin ayndr:
Zamansz lm. Tarihin afann pembecik nlaryla aydnlanm taev andaki
insanlarn dledii ilahi adalet aynen budur: Onlarn "Tanrs", Kutsal Kiliseye kar

226/450

hareketlere
kesmitir.

cinayete

kestii

cezay

Siz, zamannda kimilerini yakabilme bilgeliini gstermi eski spanyollar kadar


kara Uransller, sessizsiniz; benle hemfikirsiniz herhalde. Ama siz pembecik
Vensller... Sizin taraftan ikence, idamlar, barbarlk ana dn laflar duyuyorum. zlyorum size tatllarm. Felsefimatematiksel dnceye yeterli deilsiniz.
nsanlk tarihi bir aero misali spiraller
izerek ykselir. Daireler eitlidir; bazlar
altn, bazlar kanldr ama hepsi ayn 360
dereceye blnr. Sfrdan balar ve ilerler:
10, 20, 200, 360 dereceye gider ve ardndan sfra dner. Evet, sfra dndk,
evet. Ama benim zihnimde, matematik
dncenin faydas, bir ey apaktr: Bu
sfr tmyle farkl, tmyle yenidir.
Sfrdan ayrlp saa gittik. Soldan sfra

227/450

dndk. Yani elimizde art sfr yerine, eksi


sfr var. Anlyor musunuz?
Ben bu sfr sessiz, devasa, dar, bak
keskinliinde bir uurum gibi gryorum.
Vahi, kll karanlkta nefesimizi tutarken
bu Sfr Uurumu'nun karanlk tarafna
itildik. Yeni bir Kolomb misali, alar boyunca yelken ap dnyay dolandk ve
sonunda Hurraa! Selam sana! Herkes
gverteye ve gzcler direklere! Karmzda
Sfr Uurumu'nun kefedilmemi yakas:
TekDevlet'in kutupsal parlaklyla aydnlanm, masmavi bir ktle kvlcmlar sayor. Gne, yzlerce gne, milyarlarca
gkkua...
Sfr Uurumu'nun karanlk yakasndan
bizi ayrann kalnl bak srt kadarsa ne
yapalm yani? Bak, insan icatlarnn en
kalc, en lmsz, en hnerlisidir. Bak,
zamannda bir giyotindi; bak, tm
dmleri zen evrensel yoldur ve

228/450

paradoksun yolu, sadece korkusuz akllara


layk yol, bak boyunca uzanr.

Kayt 21
Bir Yazarn Grevi
imi Buz
Sevginin En Zorlusu

Dn onun gnyd ve yine gelmedi ve


yine bana, hibir ey aklamayan, tutarsz
bir not gnderdi. Ama sakinim, tmyle
sakin. Notta sylenenleri aynen yerine getirmeye, grev masasna pembe bileti verip

230/450

perdeleri ekerek karanlkta tek bana


oturmaya devam etmemin nedeni istekleri
karsnda gszlm deil. Gln! Elbette yle bir ey sz konusu deil! Hayr,
esas mesele ekili perdelerin beni yapkan
yara band glmsemelerden korumas ve
bana bu sayfalar huzurla yazma ans
tanmas. Biri bu. Ve dieri: Onu, I 330'u
yitirirsem tm bilinmeyenleri (u gardrop
hikyesi, geici lmm, vesaire) aan
anahtar da yitireceimden korkuyorum. Ve
tm bunlar aklayabilmek. Aklayabilmeyi kendime, srf bu satrlarn yazar sfatyla bile olsa, grev addediyorum nk
bilinmeyen, insann genel dmandr ve
Homo Sapiens , dilbilgisinden btn soru
iaretleri silinip geriye sadece nlemler,
virgller ve noktalar kalmadan insan
saylamaz.
Ve bu minvalde, yazarlk grevime boyun eerek bugn 16.00'da bir aeroya atladm ve bir kez daha Eski Ev'e yollandm.

231/450

Pruva rzgr kuvvetliydi. Grnmez dallar


slk alyor, her yandan arpyor, aeronun
youn hava rtsn yarmasn epey zorlatryordu. Aada kent, ak mavi buz
kalplar gibi grnyordu. Aniden bir bulut, aceleci bir glge belirdi ve buz, baharda
nehir kysnda durup buzlarn iip
atrdayarak krlmasn ve sulara kaplmasn beklerken greceiniz gibi, donuklaarak imeye balad ama dakikalar
birbirlerini kovaladka yerinde kalmay
srdrd ve ben imeye baladm, kalbim
lgnca gmbrdemeye balad (fakat
bunlar neden yazyorum ve bu garip duygular nereden kyor? nk yaantmz,
bu had safhada saydam ve kalc kristali delecek bir buz kraca cidden yok.)
Eski Ev'in giriinde kimsecikler yoktu.
Biraz dolandm ve yal kadn Yeil
Duvar'n yannda dikilirken grdm. Elini
gzlerine siper etmi, yukar bakyordu.
Duvar'n zerinde keskin siyah genler,

232/450

gaklayan ve gl elektrik dalgalarndan


kurulu itlere saldran, gerisingeri savrulan
ve tekrar Duvar'a hcum eden birtakm
kular vard.
Bir anlna bana bak attnda
krklklarla dolu yznde gelip giden
glgeler grdm. "Burada kimse yok! Hi
kimse! Aynen yle! Ve ieri girmenin de
yarar yok..."
Ne demek yarar yok? Ve ne demeye
bana herhangi birisinin glgesiymiim gibi
davranyor? Ve belki sizler de benim glgelerimden te deilsinizdir. Ksa sre ncesinde dikdrtgen llerden ibaret bu sayfalar sizlerle dolduran ben deil miyim?
Bensiz hanginiz bu satrlarn darack
patikalarnda peimden gelip grdklerinizi
grebilirdiniz?
Tabii
bunlarn
hibirini
ona
sylemedim. Birinin zihnine gerek (
boyutlu, bakas deil) olduuyla ilgili

233/450

kuku tohumu ekmenin nasl bir ikenceye


yol aabileceini kendi deneyimlerimden
biliyorum. Gayet kuru bir tonlamayla
kapy ama grevini hatrlattm ve beni
ieri ald.
Avlu bombotu. Sessizdi. Rzgr,
aadaki koridorlardan kp omuz omuza,
yekvcut yrdmz gnk gibi (tabii
bunlar gerekten yaandysa) ok uzaklarda, duvarlarn ardnda. Ta kemerlerin
altndan geerken ayak seslerim yanklanp
ardmdan biri geliyormu havas yaratt.
Boylarn syrld yerlerden krmz
tulalarn gzkt sar duvarlar, pencerelerinin karanlk karelerinden beni,
gcrdayan kaplar ap kelere, bir yere
varmayan koridorlara, kuytulara gz
atm izliyordu. itte bir kap vard ve
kapnn ardnda orak bir arazi, yerden birtakm ta stunlarn, ykk sar duvarlarn,
dikey bir bacann dibinde eski bir frnn
ykseldii bir 200Yl Savalar kalnts,

234/450

talar ve sarl krmzl tula dalgalar


arasnda karaya oturup sonsuz taa
dnm bir gemi enkaz vard.
Bu sar dileri daha nce ama belli belirsiz, sanki kulalarca dipten grmm
gibi geldi. Aratrmaya koyuldum. ukurlara yuvarlandm, kayalarda tkezledim,
nim pasl penelere takld, tuzlu ter damlacklar alnmdan gzlerime szld.
Yoktu! Koridorlardan klan o yeri bulamyordum. Yoktu! Ama belki bylesi daha
iyiydi. Bylesi her eyi aptal "dlerimden''
biri klmaya daha fazla yaklatryordu.
Yorulmutum; stm bam toz ve
rmcek alaryla kaplanmt; tam avluya
geri dnmek zere it kapsn aacakken
arkamdan hrtl, srten ayak sesleri
geldi. Dndm ve S'nin ifte kambur
glmsemesi ve yelken kulaklaryla yz
yze geldim.

235/450

Gzlerini ksarak gzlerimi deldi ve


"Dolamaya m ktnz?" dedi.
Yant
vermedim.
huzursuzdum.

Ellerimden

"Pekl, naslsnz bakalm? Daha iyi


misiniz artk?" "Evet, teekkr ederim.
Normale dner gibiyim." Baklarn yukar
evirerek beni azat etti. Kafasn geri att ve
dem elmasn ilk defa grdm.
Fazla yksekte deil, yaklak elli
metrede aerolar mrldanyordu. Yava ve
alaktan umalarndan, aa uzanan fil
hortumlarna benzer, siyah casusborularndan Koruyucularn aerolar olduklarn anladm. Tek fark her zamanki gibi
iki deil, onon iki tanesinin birlikte
gelmesiydi (kusura bakmayn ama yaklak
say vermek durumundaym).
Sorabilecek cesareti buldum: "Neden
bugn bu kadar fazlas bir arada?"

236/450

"Neden? Hm... Gerek bir doktor,


yarn, br gn, gelecek hafta hastalanacak
adam iyiyken tedavi etmeye balar. Buna
profilaktik tedavi15 denir."
Bayla selam verdi ve yanmdan ayrld.
Derken durdu, dnd ve "Dikkatli olun!"
dedi.
Yalnz kalmtm. Sessizlik. Boluk.
Ykseklerde, Yeil Duvar'n tesinde kular
uuuyordu. Rzgr sertti. Ne demek
istemiti?
Aero, rzgrn etkisiyle beni hzla geri
gtrd. Aklkoyulu bulutlar. Glgeler.
Aada kurun rengine dnen, ien ak
mavi kubbeler, buzdan kpler...
Akam.

Yaklaan Birlik Gn hakknda, bana


iinize yarayacak grnen (sizler iin,

237/450

okurlar) dncelerimi bu sayfalara dkmek iin elyazmamn bana getim. Ve


yazamayacam fark ettim. Kulam
srekli cam duvarlar dven rzgrda;
srekli etrafma gz gezdiriyor, bekliyorum.
Neyi, bilmiyorum. Ve tandk kahverengimsipembe
solunga
yanaklar
odama
geldiinde pek sevindiimi saklamayacam. Oturdu, nisinin dizlerinin arasna
gelen kvrmlarn tevazuuyla dzeltti, her
yarama birer yara band glmsemesi
yaptrd; ho bir sarmalanmlk hissiyle
doldum.
"Bugn snfa girdiimde [ocuk
Yetitirme Tesisi'nde alyor] duvarda bir
karikatr grdm. A, temin ederim doru!
Beni balk gibi izmiler... Belki sahiden..."
Alelacele, "Yo, hayr, kesinlikle..." dedim
(aslnda yakndan baknca yanaklar solungaca uzaktan dahi benzemiyordu ve solungal betimlemelerim tmyle yersizdi).

238/450

"Eh, uzun vadede nemli deil zaten.


Ama mesele, eylemin kendisiydi. Tabii Koruyucular ardm. ocuklar ok severim
ve bence, tabii ne demek istediimi kavrayabiliyorsan acmaszlk sevginin en ycesi,
en zorlusudur."
Anlamaz mym? Aklmdan geenler
bundan iyi tarif edilemezdi! Dayanamadm,
20. Kayt'tan "...dncelerinizin ak, keskin, metalik ritmini duyduunuzdaki
gibi..." diye giden ksm okudum.
Kahverengimsipembe yanaklarn titreyiini bakmadan bile grebiliyordum.
Derken bana yaklatlar, yaklatlar ve kupkuru, sert, biraz krlgan parmaklarn ellerimde hissettim.
"Ver onu bana! Ver! Fotokopisini ektirip ocuklara ezberleteceim! Bizim
bunlara senin Vensllerinden daha fazla
ihtiyacmz var... imdi, yarn, sonraki
gn..."

239/450

Etrafna baknd ve usulca, "Duydun


mu?" dedi. "Dediklerine gre, Birlik
Gn'nde..."
Yerimden sradm. "Ne? Ne diyorlar?
Ne olacakm Birlik Gn'nde?"
Scack duvarlar yitip gitti. Bir anda
kendimi ortaya, rzgrn atlar yalad ve
yan gzle bakan alacakaranlk bulutlarnn
gittike alald dar atlm hissettim...
U kollarn kararllkla boynuma dolad
(kemikli parmaklar alarm zillerimi titreten
diyapazonlar gibiydi).
"Otur, tatlm. Otur ve heyecanlanma.
nsanlar neler demiyor? Zaten o gn
yannda olacam tabii istersen ocuklarla ilgilenecek birini bulur ve seninle
gelirim. nk tatlm, sen de bir ocuksun
ve sana gereken..."
"Hayr, hayr," diyerek itiraz ettim. "Olmaz. Sonra beni sahiden ocuk grr, kendi
kendime... Hayr, mmkn deil!" (tiraf

240/450

etmeliyim, o gn iin baka planlarm


vard.)
Glmsedi. Glmsemesindeki dile getirilmemi mesaj yle diyordu: "Ah, ne inat ocuk!" Ardndan oturdu, baklarn
yere indirdi, utanga elleri bir kez daha nisinin diz aras kvrmlarn dzeltti.
Konuyu deitirelim.
"Karar vermem gerek... yiliin iin...
Hayr, rica ederim acele ettirme beni; iyice
dnmeliyim..."
Acelem yoktu. Sevinmem gerektiini ve
birisinin sonbaharn kendini hediye ederek
talandrmann ne byk onur anlamna
geldiini biliyordum geri...
O gece boyunca kanat sesleri duydum ve
kollarmla kafam bu kanatlardan korumaya abaladm. Sonra bir sandalye vard
ama bizimkilerden deildi. Eski moda,
ahap sandalyelerdendi. Drt ayam
stnde, at gibi ilerliyordum (sa n ayakla

241/450

sol arka, ardndan sol nle sa arka).


Ardndan sandalye frlayp yatama atlyordu ve ahap sandalyeyle seviiyordum.
Rahatszd. Canm yakt.
artc. Bu rya hastaln iyiletirmenin ya da en azndan rasyonel, hatta
belki yararl klmann yolunu bulmak
mmkn deil mi sahiden?

Kayt 22
Donmu Dalgalar
Her ey Kusursuzlama Eiliminde
Bir Mikrobum Ben

unu hayal edin: Bir nehir kysndasnz, dalgalar kabaryor, ykseliyor ve


tam o anda durakalyor, kaskat donuyorlar.
izelge
tarafndan
belirlenmi
yrymzde aniden yaananlar da bu

243/450

lde rktc ve doa dyd. Kaytlarmza gre buna benzer bir olay 119 yl
nce bir gkta parasnn g paralayp
duman ve grlt saarak gelip yryn
tam ortasna dmesiyle gereklemi.
Her zamanki gibi, yani Asur antlarnda
grlen savalar gibi yryorduk: iki kaynam, btnleik bacan zerinde bin
kafa ve biri ne, dieri arkaya sallanan iki
kol... Caddenin en ucundan, Akmtoplar
Kulesi'nin gaddar mrltsn srdrd
yerden bize doru bir dikdrtgen geliyordu:
n, arkas ve iki yan muhafzlardan kuruluydu ve ortasnda nilerinden altn numaralar karlm kii vard ve her ey,
strap noktasna dek apakt.
Kulenin tepesindeki kadran, bulutlara
uzanan, saniyeleri tkren ve bekleyen bir
yz
andryordu.
Umursamyordu.
Derken, tam 13.06'da dikdrtgende lgnca
bir ey oldu. ok yaknmdayd, en ufak

244/450

ayrntsna kadar grebiliyordum. Uzun,


ince bir boyunla akaklarndaki, bilinmez
bir dnyann haritasndaki nehirleri andran ak mavi damarlar gayet ak
hatrlyorum. Grne gre bu bilinmez
dnya, gen bir adamd. Herhalde
sralarmz arasnda birini fark etmiti; parmak ularna ykseldi, boynunu uzatt ve
durdu. Muhafzlardan biri gen adama
mavi kvlcmlar saan elektrikli krbacyla
vurdu. Delikanl, yavru kpeklerinkine benzer tiz bir inleme koyuverdi. nlemesi bir
ikinci darbeyi getirdi ve ikier saniyelik
aralklarla devam edildi: inleme, krba, inleme, krba...
ll Asur yrymze devam ettik;
kvlcmlarn zarif zikzaklarn izlerken
yle dndm: "nsan toplumunda her
ey srekli ve bitmek tkenmek bilmeden
kendini kusursuzlatryor... Ve kusursuzlatrmal. Eskilerin kams ne irkindi ve
bundaki gzellik..."

245/450

Ama tam o anda bir dii figr, tam hza


gemi bir motordan frlayan cvata misali
sralarmz bozarak haykrd: "Yeter! Artk
yeter!" Ve dorudan dikdrtgenin ortasna
dald. 119 yl nceki gkta gibi. Sra
duraklad; btn sralar, dalgalar gibi
kabard ve donakald.
Kadna bir anlna herkesin bakyla,
yoktan ortaya km bir eye bakar gibi
baktm: Saylktan kmt, sadece bir
kiiydi artk; TekDevlet'e edilen hakaretin
metafizik maddesinden te deildi. Ama
derken hareketlerinden biri, kalasn sola
at... Birden tandm:
Onu, krba kadar direnli bu bedeni
tanyordum. Gzlerim, ellerim, dudaklarm
tanyordu. Emindim.
Muhafzlardan ikisi kadn yakalamak
iin atld. Kaldrmn parlak, aynams
yzeyi bana yollarnn ok gemeden
kesieceini,
onu
yakalayacaklarn

246/450

gsterdi. Kalbim prprlad, durdu ve hi


dnmeden, aptalca m, deil mi, hi
dnmeden frladm...
Binlerce gzn dehetle alarak beni
izlediini hissediyordum ama bunu hissetmek iimden frlayan elleri kll vahinin
umarsz gcn artrmaktan baka ie
yaramad. Daha da hzl komaya balad
vahi. ki adm daha... Ve dnd...
Karmda illi, kzlms kal, titreyen
bir yz vard. O deildi bu kadn... I 330
deildi...
Vahi bir sevin kaplad iimi. imden,
"Tutun! Yakalayn!" gibisinden barmak
geldi. Derken ar bir el omzumu tuttu;
beni
gtryorlard...
Aklamaya
abaladm...
"Bir dakika, dinleyin, anlamalsnz, ben
onu..." Ama bu sayfalara dktm her
eyi, tm bu hastal nasl anlatabilirdim?
O yzden sesimi kestim ve debelenmeden

247/450

gtrlmeme izin verdim. Rzgrla yerinden kopan bir yaprak sknetle aa


der ama derken dner, kvrlr ve
tand her dalla, her filizle, gvdeyle gz
gze gelir... Yanlarndan getiim her kafaya, duvarlarn saydam buzuna, bulutlara
uzanan Akmtoplar Kulesi'yle ite yle gz
gze geldim.
Karanlk bir perde tam beni gzeller
gzeli dnyadan ayracakken aynakaldrmda, az ileride tandk, kocaman bir kafa ve
yelken kulaklarn yansmasn grdm.
Ve tandk, ifadesiz bir ses duydum:
"Say D 503'n hastalk durumunu ve
bu durumdan dolay heyecann kontrol edemediini bildirmeyi grev bilirim. Ve
tmyle doal bir fkeyle kendini kaybettiine inanyorum..."
"Evet!
Evet!"
dedim
"Yakalayn diye bile bardm!"

silkinerek.

248/450

"Barmadn." Tam arkamdan gelmiti


ses.
"Evet... Ama Velinimet zerine yemin
ederim ki baracaktm..."
Souk gri matkap gzler tarafndan delindim. imi grebiliyor ve sylediimin
(neredeyse) doruluunu kestirebiliyor
muydu yoksa beni bir kez daha esirgemesinin gizli bir amac m vard bilemiyorum
ama bir not yazd ve kollarmdan tutanlardan birine uzatt ve bir kez daha serbest
kaldm. Ya da bir kez daha dzenli Asur
ordularna hap soldum.
illi suratla mavi damarl corafi harital akaklar iine alan dikdrtgen keyi
dnerek gzden yitti. Bir milyon bal
beden,
biz,
iimizde
muhtemelen
molekllerin, atomlarn ve yutargzelerin16 yaamn salayan mtevaz mutlulukla yrmeye devam ettik. Eski dnyada
Hristiyanlar, kusurlu atalarmz bunu

249/450

anlamt: Alakgnlllk erdem, gurursa


kusurdur. Biz Tanr'dan, Ben eytan'dan
gelir.
Yani ite ben orada, herkesle bir adm
ama hepsinden ayrydm. Bahsettiim
heyecanl olayn etkisiyle, eski trenlerin
zerinden getii demir kprler misali
hl titriyorum. Kendimi duyumsuyorum.
Ama sadece iine kirpik kaan gz, imi
parmak veya rk di kendini duyumsar,
bireysel varlnn bilincine varr. Salkl
gz veya parmak ya da di varlarm gibi
grnmezler. Yani gayet ak, deil mi?
Kendi
kendinin
bilincine
varmak,
hastalktr.
Belki artk (mavi akakl ve illi) mikroplar yutmakla megul bir yutargze
deilimdir. Belki bir mikrobumdur ve
aranzda, tpk benim gibi yutargze numaras yapan binlerce mikrop vardr...

250/450

Bugn yaanan bu olay aslnda o kadar


nemli deildi. Ama ya bu yaanan olay sadece balangsa? Ya cam cennetimizin
sonsuzluuna yamaya hazrlanan alevli
gktalar yamurunun ilk habercisiyse?

Kayt 23
iekler
Bir Kristalin Erimesi
Keke

Dediklerine gre her yz ylda sadece


bir defa aan iekler varm. Peki, her bin
ylda, her on bin ylda bir aanlar neden olmasn? Belki vardrlar ama imdiye kadar

252/450

hi duymamzdr. nk bugn, bin ylda


bir defa gelen bir gn.
te bendeniz, nee sarhou, merdivenlerden grev masasna iniyorum ve binlerce
yllk tomurcuklar gzlerimin nnde
evremi
sararak
alyor,
koltuklar,
ayakkablar, altn rozetler, ampuller, trabzan korkuluklar, merdivene drlp unutulmu bir mendil, grevli memurun masas ve masada U'nun kahverengi lekeli yumuak yanaklar iek ayor. Her ey
srad, yeni, yumuak, pembe, nemli...
U'ya pembe bileti uzatyorum; bann
stnde, can duvarn tesinde Ay, grnmez bir daldan kokular ve mavilikler
saarak sarkyor. Muzafferane iaret ediyor
ve "Ay... Anlyor musun?" diyorum.
U, bir bana, bir biletteki numaraya
bakyor ve nisinin dizlerinin alarnn
arasna gelen kvrmlar dzeltirkenki alml hareketini gryorum.

253/450

"Normal grnmyorsun, tatlm. Hasta


grnyorsun. nk normal olmayanla
hasta ayn eydir. Kendini mahvediyorsun
ve bunu sana syleyecek hi kimse yok...
Hi kimse."
Sz konusu "hi kimse" elbette biletteki
numarayd. I 330. Sevgili, harika U! Elbette haklsn! Duyarl deilim; hastaym
ben, bir ruhum var, bir mikrobum ben!
Ama iek amak bir hastalk deil midir?
Filiz yarlarak aldnda can yanmaz m?
Ve spermatozoitler mikroplarn en dehet
saanlar deil mi sence de?
Yukarda, odamdaym. I 330,
koltukta. Ben yerdeyim; bacaklarna
sarlyorum. Bam kucanda ve ikimiz de
konumuyoruz. Sessizlik. Kalp atlarm.
Onda, I 330'da eriyen bir kristalim ben.
Beni
uzamda
tanmlayan
przsz
yzeylerin eriyiini apak hissediyorum.
Kucanda, iinde zlyor, yitiyorum.

254/450

Ufaldka ufalyor ve ayn anda her lei


aacak kadar yaylp geniliyorum... nk
o... nk o, artk o deil, evrenin tm...
Ve bir anlna ben ve yatan yanna
cokuyla yerlemi koltuk ve Eski Ev'in giriindeki harika glmseyili yal kadn ve
Yeil Duvar'n ardndaki usuz bucaksz
yaban ve yal kadn gibi uyuklayan
ykntlar ve bir yerlerde, muhtemelen ok
uzaklarda arplarak kapanan kap, bir
oluyoruz. Hepsi iimde, hepsi benle birlikte
kalbimin atn dinliyor ve kredilesi an
boyunca uuuyor.
Ona aptalca, karmak, bouk szcklerle kristalliimi ve kapnn bu yzden
iimde bulunduunu ve bu koltuun neden
kendisini byle mutlu hissettiini anlatmaya alyorum. Ama sylediklerim
sama geliyor, duruyorum, utanyorum...
Ve birden tutup, "I 330, sevgilim, bala
beni..." diyorum. "Anlayamyorum... Abuk
sabuk konuuyorum..."

255/450

"Abuk
sabuk
konumann
nesi
ktym bakalm? nsani abuk sabukluu
zeky alar boyu besledikleri gibi besleselerdi zel deer haiz bir eye
dnebilirdi."
"Evet..." (Hakl, diye dnyorum.
Nasl, nasl haksz olabilir?)
"Ve srf abuk sabukluun, dn
yryte yaptn yznden seni daha...
Daha fazla seviyorum."
"Ama o zaman neden bana ikence ettin, neden gelmedin, neden biletlerini yollamadn, neden bana..."
"Belki seni snamam gerekiyordu, ne
biliyorsun? Belki isteyeceim her eyi yapp
yapmayacan anlamam gerekiyordu?
Tamamen benim olduunu..."
"Tamamen, evet!"

256/450

Yzm, hayr, beni avularnn iine


alp kaldrd: "E, senin u 'Her drst
Saynn grevleri' ne olacak? Ha?"
Tatl, keskin, bembeyaz diler. Ardndan
bir glmseme. Koltukta bir ar. Hem bal
var, hem inesi...
Evet, grevler... Zihnimde bu sayfalara
yazdklarm arabuk taradm. Esasen
hibir yerinde yerine getirmem gereken
herhangi bir greve dair en ufak bir...
Yant vermiyorum. Hayranlkla (ve
muhtemelen salaka) srtyorum. Bir o
gzne, bir tekine bakyor, her birinde
kendimi gryorum: gkkua zindanlarnda ufack,
minicik
bir
mahpus.
Ardndan daha fazla ar, dudaklar, iek
an tatl strab...
Biz Saylarn iinde sessizce tkrdayan
birer grnmez metronom vardr ve be
dakikalk yanlma pay dahilinde tam saati
sylemek
iin
saate
bakmay
hi

257/450

gereksinmeyiz. Ama imdi metronomum


durdu ve ne kadar zaman getiini
bilemiyorum. Korkuyla yastn altndan
saatli rozetimi alyorum...
Velinimet'e kr! Daha yirmi dakikam
var. Ama dakikalar... yle bastbacaklar ki
komik bile deiller... Geiyorlar ve ona anlatacak ok eyim var. Hakkmda her ey...
O'nun mektubunu, ona ocuk verdiim feci
geceyi, nedense ocukluumu, matematik
retmeni
Pliappa'y,
eksi
birin
karekkn, ilk Birlik Gn'm ve onca
gn iinde o gn nime mrekkep damlad iin nasl aladm...
I 330 kafasn kaldrd ve dirsei zerine yasland. Dudaklarnn kenarlarndaki
iki sert izgiyle kalar arp iaretini kurdu.
"Belki o gn..." Durdu, kalar daha da
esmerleti. Elimi tuttu ve skt. "Syle, beni
unutmayacaksn, deil mi? Beni daima
hatrlayacak msn?"

258/450

"Neden byle sylyorsun? Ne diyorsun? Sevgilim?" I 330 yant vermedi ve


gzleri beni at, uzaklara dald. Birden
rzgrn muazzam kanatlarn cam duvarlara vuruunu duydum (tabii deminden
beri vuruyordu ama ancak imdi duymaya
balamtm) ve her naslsa Yeil Duvar'n
stnde uan kular aklma geldi.
I 330 bir eylerden kurtulmaya
alrm gibisinden kafa sallad. Bir kez
daha bedeni tmyle ve bir anlna, bir
aeronun initen nce yeri hafife yalayp
geii gibi benimkine dedi.
"Pekl. oraplarm uzat. Hemen!"
Masann stne frlatlm oraplar,
masada ak duran elyazmamn 193. sayfasnn zerindeydi. Acele edeyim derken
elyazmama arptm, sayfalar yere sald.
Sraya koyamadm ama esas mesele sraya
koysam bile bir nem ifade etmeyeceiydi
nk gerek bir sra yoktu; hem tehlikeli

259/450

yokular, ukurlar ve bilinmeyenler her


daim olacakt.
"Byle devam edemem," dedim.
"Burada, yanmdasn ama buna ramen ardn gremediim eski bir duvarn dier
yannda gibisin. O taraftan gelen hrtlar,
sesleri duyuyorum ama ne sylendiini kestiremiyorum. Orada ne var, bilemiyorum.
Hayr, byle devam edemem. Sen hep bana
bir ey anlatamayacak kadar ksa sreliine
geliyorsun. Eski Ev'de nereye gittiimi, o
koridorlarn nereye ktn ve doktorun
orada ne halt yediini bana anlatmadn...
Ya da belki bunlarn hibiri yaanmad..."
I 330 elini omzuma koydu ve gzlerimin iine bakt. "Her eyi bilmek mi
istiyorsun?"
"Evet. Bilmeliyim."
"Ve
nereye
gidersem
gideyim
korkmadan benimle geleceksin, yle mi?"
"Nereye gidersen git!"

260/450

"Peki. Sana sz: bu tatil bittiinde...


Keke... A, ey, senin ENTEGRAL ne durumda? Sormay hep unutuyorum. Kalk
yakn m?"
"Hayr. Ne demek keke? Gene ayn eyi
yapyorsun. Keke ne?"
Kapda durdu, dnd. "Greceksin..
Yalnzm. Ondan geriye kalan tek ey,
bana Duvar'n dier tarafndaki baz
ieklerin tatl, kuru, sar polenlerini anmsatan hafif bir koku. Bu ve bir de eskilerin
balk yakalamada kullandklar olta ineleri
(Tarihncesi Mzesi) misali iime saplanan
sorular.
... Neden durduk yerde ENTEGRAL'i
sormutu?

Kayt 24
Fonksiyonun Limiti
Paskalya
Hepsinin zerini izmek

DDS17 snrnn zerinde alan bir


makine gibiyim: Rulmanlar ar snyor;
bir dakika daha devam ederse metal
erimeye ve damlatmaya balayacak ve her
ey sona erecek. abucak zerime souk su

262/450

mantk dklmeli. Kovalarla dkyorum ama mantk scak rulmanlar zerinde


tslayarak buharlayor.
E, limitini hesaba katmadan bir fonksiyon kurulamayaca ak tabii. Ve dn hissettiimin, u salak "evrenin iinde zlmenin" limitine gtrldnde lme
kaca da ak. nk lm tam budur:
kendimin evren iinde mmkn tam
zlmesi. Haliyle, ak iin A, lm iin
kullanrsak, A = f(), yani ak ve lm...
Evet, evet, ite bu. I 330'dan
korkmam, ona direnmem bu yzden.
stememem de... Ama neden bu ikisi,
stemiyorum ve stiyorum iimde birlikteler? Bylesi dehet saan bu ite: Dnk
mutlu lm tekrar ve tekrar istiyorum.
imdi daha da dehet saansa, mantkl
fonksiyonun entegrali alndnda, iindeki,
yani gizli bileen sfatyla bizzat lm ortaya ktnda hl onu arzularsam...

263/450

Dudaklarm, kollarm, gsm, her milimetrem onu arzularsa...


Yarn, Birlik Gn. O da elbette orada
olacak ve onu greceim. Uzaktan ama.
ok uzaktan. Ac verecek nk ona
muhtacm, dayanlmaz lde... Yannda
durmak, ellerini tutmak, omuzlarn,
salarn... Ama bu acy bile arzuluyorum...
Acrsa acsn.
Yce Velinimet! Acy arzulamak! Ne
samalk! Acnn negatif bir nicelik
olduunu ve toplandnda mutluluk dediimiz toplamn deerini azalttn bilmeyen var mdr? Yani, buna gre...
Ama... "Buna gre"den sonras gelmiyor. Bombo. rlplak.
Akam.

264/450

Rzgrl, ate saan pembelikte, endie


uyandrc bir gnbatm binann cam
duvarlarndan ieri yaylyor. Pembelie
takl kalmayaym diye sandalyemi eviriyor, notlarm gzden geiriyorum. Kendime
deil, sizler, tanmadan sevdiim ve
acdm, uzak diyarlarda hl abalayan
sizler iin yazdm bir kez daha fark
ediyorum.
Birlik Gn, byk gn. ocukluumdan beri hep sevmiimdir bu gn. Bana
kalrsa bu gn, eskiler iin "Paskalya" neyse, o. Akamnda nasl kendimize bir saattakvimi yapp her geen saatin zerini
gururla izdiimizi hatrlyorum. Akas
kimsenin grmeyeceini bilsem yle kk
bir takvimi imdi de yanmda tar ve uzaktan da olsa onu greceim yarna ilerleyen
saatlerin stn izerdim.
(Yazmaya ara vermek durumunda
kaldm. Dorudan dikimevinden kma,

265/450

yeni nimi getirdiler. Byk gn iin yeni


niler datmak dettendir. Koridordan
ayak sesleri, mutlu lklar duyulur.)
Devam. Yarn her yl tekrarlanan ve her
seferinde
yeni
heyecanlar
douran
grntleri izlemeye gideceim: yce uyum
ve saygyla havaya kalkan kollar. Yarn
Velinimet'in yllk seilme gn. Yarn sarslmaz mutluluk kalelerimizin anahtarlarn
bir kez daha Velinimet'in eline teslim
edeceiz.
Tabii bunun eskilerin glmeden
sylemesi zor sonucunu dahi bilemedikleri dzensiz, rgtsz seimlerine hi benzemediini
sylememe
gerek
yok.
ngrlemez rastgelelikler zerine krlemesine devlet kurmaktan daha salaka ne
olabilir? Ama grnene gre bunun anlalmas iin asrlar gemesi gerekmi.
Bizde dier konulardaki gibi bu konuda
da
rastgeleliklere,
srprizlere
yer

266/450

bulunmadn sylememe gerek yoktur


herhalde. Zaten seimler bizlere tek, gl,
milyonhcreli bir organizmann (eskilerin
ncil'inin deyiiyle tek Kilise'nin) paralar
olduumuzu hatrlatan simgesellikten teye
gitmez. nk TekDevlet tarihinde bu anl
gnn muazzam birliini bozacak tek ses
dahi ykselmem itir.
Sylenene gre, eskiler seimlerini hrszlar gibi gizli sakl yaparm. Hatta baz
tarihilerimize baklrsa seim trenlerine
kmadan nce yzlerini maskelerle gizlerlermi. (O muhteem kasvetteki manzaray hayal edebiliyorum: gece karanlnda bir kent merkezi, duvar diplerinde
srnen karanlk pelerinler, rzgrda
titreen alevli mealeler.) Tm o gizlilie ne
demeye ihtiya duyulduuysa bugne dek
aklanamamtr. Byk olaslkla seimler
baz mistik, batl, hatta belki su unsurlar
barndran ayinlerle ilintilendiriliyordu.

267/450

Ama bizim ne korkacak ne de utanacak


bir eyimiz var; biz seimlerimizi akta,
drste ve gn nda kutlarz. Ben
herkesin Velinimet'e nasl oy verdiini
grrm ve herkes benim nasl Velinimet'e
oy verdiimi grr. Ve herkes ile ben toplandnda tek bir Biz ederken baka
trls nasl olabilir? Yolumuz eskilerin
hrszlama "gizliliinden" ne kadar stn,
iten ve grkemli! Ve ne kadar elverili!
nk
imknszn
gerekletiini
varsaysanz bile ki imknszdan kastm
bildik teksesliliimizde meydana gelebilecek ufack bir atlaktr, srlarmz iinde
gizli Koruyucular, herhangi bir Say'nn
sray bozup hem kendisi hem TekDevlet
iin herhangi bir yanl adm atmamas iin
daima hazrdrlar. Ve nihayet bir de...
Solumdaki duvara bakyorum. Gardrop
kapsndaki aynann nnde bir kadn
aceleyle nisinin dmelerini ilikliyor. Bir
anlna
gzlerini,
dudaklarn,
iki

268/450

pembecik filizin ularn gryorum.


Derken perdeler iniyor ve bir anda btn
bir dn zerime yayor, "Ve nihayet bir
de"den sonra gelecei unutuyorum.
stemiyorum, umurumda deil! Tek istediim I 330. Her dakika, her saniye
yanmda, sadece benle olsun istiyorum. Ve
Birlik Gn hakknda yazdm her ey...
Tm gereksiz, konu d; hepsinin zerini
izmek, hepsini yrtp atmak istiyorum.
nk biliyorum (belki kfre giriyor ama
gerek bu): benim iin tek tatil, tek bayram
onunla birliktelik; yanmda, omzumda
olmas...
Yarn gne onsuz tenekeden bir
diskten, gkyz maviye boyanm bir
teneke levhadan teye gitmeyecek ve ben...
Telefonu ayorum: "I 330! Sen
misin?"
"Evet. Saatin farknda msn sen?"

269/450

"O kadar ge deildir belki... Sana sormak istediim... Yarn benimle olman
istiyorum... Sevgilim..."
"Sevgilim" szcn usulca syledim
ve bu, her naslsa aklma bu sabah
hangarda yaanan bir eyi getirdi: Birisi,
aka yapmak iin tonluk ekicin altna bir
saat yerletirmiti. ekici tm gcyle
sallyorlar, rzgr yzlerine vuruyor ve son
anda,
tam
saate
deecekken
durduruyorlard.
Ksa bir sessizlik. Odasnda birinin bulunduunu ve fsldadn hayal ediyorum.
Ardndan
sesi
duyuluyor:
"Hayr,
yapamam. Aslnda ben de... Ama hayr,
yapamam.
Nedenini
sorma.
Yarn
greceksin."
Gece.

Kayt 25
Gklerden ni
Tarihteki En Byk Felaket
Bilinenin Sonu

Tren balamadan nce, herkes ayaa


kalktnda ve marn grkemli rts
balarmzn zerinde yavaa dalgalanmaya baladnda (Mzik Fabrikas'nn
yzlerce borazannn ve milyonlarca

271/450

insann sesi) bir anlna her eyi unutuverdim. I 330'un bugnk kutlamalara dair
syledii huzur karc eyleri, hatta galiba
onu bile unuttum. Belki evremdeki hi
kimse her yanma bulaan kara lekeleri
grmyordu ama ben, bunca masum yz
arasnda benim gibi bir sulunun yerinin
bulunmadn biliyordum. Ah, o dakika ayaa frlayp beni bosalar bile kendime
dair gerei bir haykrabilseydim... Sonum
anlamna gelirdi; e, ne yapalm yani? En
azndan bir saniyeliine kendimi tertemiz,
tm o dncelerin kafamdan silindiini
hisseder ve masmavi gkyz gibi olurdum.
Tm gzler lekesiz ve hl gecenin gzyalaryla nemli mavi ge dnkt ve gn
nlar altnda ara sra kararan, zar zor
seilir noktaca odaklanmt. O'ydu bu
nokta. O, eskilerin Yehova's kadar bilge ve
sevgisinde gaddar yeni Yehova, kendi
aerosuyla gklerden aramza iniyordu. O
her geen dakikayla daha fazla yaklarken

272/450

milyonlarca yrek O'nu selamlamak zere


ykseklere uzanyordu ve ite, sonunda bizi
grmt. Zihnimde ben de orada, O'nun
yanndaydm ve aa bakyordum: tribnlerin ak mavi noktacklarla izilmi
emerkezli emberleri mini minnack
gnelerle (parldayan rozetlerimiz) beneklenmi ve bilge beyaz rmcein,
Velinimet'in, beyazlar iinde inerek
merkezini aydnlataca, el ve ayaklarmz
bilgeliiyle balayp mutluluun yararl
alaryla sarmalayaca bir rmcek an
andryordu.
Gklerden grkemli inii bitmi, bakr
borazanlar susmu, herkes yerine oturmutu. Ve bir anda kavradm: Gerekten de
tm bunlar usuz bucaksz, snrlarna dek
gergin ve titreyen, harikulade bir rmcek
ayd ve her an kopabilirdi ve hayal edilebilecek her eyin tesinde bir ey meydana
gelebilirdi...

273/450

Oturduum yerden hafife dorulup


etrafa gz gezdirdim. Baklarm birbirlerine sevgi ve dehetle bakan bir sr gzle
kesiti. lerinden biri hafife elini kaldrp
baka birine parmaklaryla belli belirsiz bir
iaret yapt. Anlamtm: Koruyuculard
bunlar. Bir eye kzdklarn anladm. A
gergindi, titriyordu. Ve iimde buna, ayn
dalga boyuna ayarlanm bir radyo alcs
misali yant veren bir titreim vard.
Platformda bir air seimncesi methiyesini okuyordu ama ben tek kelimesini
duymuyor, sadece altgen sarkacn lmcl
saati gittike yaklatran ll sallann
izliyor ve aradm hl bulamamama ramen heyecanla, bir kitabn sayfalarn hzla
tararm gibi yzden yze bakmaya devam
ediyordum. Bir an nce bulmalydm nk
sarkacn bir sonraki sallannda...
O! Elbette oydu! Aada, tribnlerin
tesinde, parldayan camn zerinde kayan,

274/450

koturan pembe yelken kulaklar; oradan


frlayan beden ifte kamburlu S harfiydi...
Tribnlerin arasndan aceleyle bir yere
ilerliyordu...
S ve I 330. Bana gre aralarnda bir
ba var (Nasl bir ba, henz bilmiyorum
ama bir gn zeceim). Gzlerimle adama
kilitlendim. Ardndan ucu sarkarak yuvarlanan bir yn yuma gibi gidiyordu. Durdu
ve...
Yksek voltajl elektrik akmna tutulmuum gibi kasldm: S, bizim srann
banda, benden ancak 40 metre uzakta
durdu ve ne eildi. Ayn anda I 330'u ve
hemen yannda R 13'n tiksindirici
srtl Afrikal dudaklarn grdm.
lk dncem frlayp "Neden bugn
onunlasn? Neden beni istemedin?" diye
barmakt. Ama gremediim, dost bir
rmcek a elimi kolumu balad. Gzlerimi onlardan ayrmadan ve dilerimi

275/450

gcrdatarak, bir demir klesi misali yerime ktm. Yreime saplanan keskin
acy, hepsini imdi yayormuasna
hissediyorum.
yle
dndm
hatrlyorum: "Gayrfiziksel bir uyarc fiziksel ac tepkisi retebilirse..."
Maalesef dnce zincirini bir sonucuna
balamadm. Tek hatrladm "ruh"la ilgili
gelip geen bir dnce ve zihnimde yanp
snen u eski deyiti: "Kan dondu."
Ve
heksametreler
sustuu
anda
donakaldm. te imdi balyordu... Ama
neydi balayan?
detlere gre seimden nce be dakika
ara verilirdi. detlere gre seim ncesi
tam sessizlik de salanmaldr. Ama bu seferki bildik, kranla ykl, sayg dolu sessizlik deildi; bu seferki Akmtoplar
Kuleleri'nin bilinmedii, tmarsz gklerin
"kasrgalarn" gazabna urad eski

276/450

zamanlarn sessizliiydi. Eskilerin frtna


ncesi sessizlik dedikleriydi bu...
Hava, bir tr saydam dkme demiri andryordu. Sanki nefes alabilmek iin insann azn aabildiince amas lazmd.
Duyu o denli keskindi ki duymak can
yakyordu ve bir yerlerden, bir eyler
kemiren bir fareninkine benzer fsltlar
geliyordu. Bu sefer gzlerimi kaldrmadan
hem o ikisini (I 330 ve R 13') yan
yana, omuz omuza hem de dizlerimde
titreyen kaba, nefret edilesi, kll ellerimi
grebiliyordum.
Herkes saatli rozetini eline almt. Bir.
ki. . Be dakika... Ve platformdan ar,
dkme demirden bir ses duyuldu: "Evet oyu
verenler ltfen elini kaldrsn."
Velinimetin gzlerine eskisi gibi bakabilseydim, dorudan ve tm kalbimle, "te
buradaym. Her eyimle. Al beni!" derdim.
Ama imdi... Diyemiyordum. Bacaklarm

277/450

paslanmt sanki. Elimi ancak abalayarak


kaldrabildim.
Milyonlarca el kalkt. Kendini tutamayan birinden bouk bir "Oh!" ykseldi. Bir
eyin baladn, bir eyin kafa st paldr
kldr yuvarlandn hissediyordum ama
neydi bilemiyordum ve ne bakacak gcm
ne de cesaretim vard.
"Hayr diyenler?"
Bu her daim kutlamalarn en mthi andr:
Herkes,
kprdamadan
oturur,
Saylarn Says'nn faydal boyunduruu
altnda zevkle ban eer. Ama tam o noktada dehetle bir baka, sonsuz hafiflikte, i
ekmeye benzer bir ses duydum. Onca
hafifliine ramen bakr borazanlarn
ald gelmi gemi her eyden daha duyulurdu. Son nefesini veren bir insann son
nefesi gibiydi; belli belirsiz ama yine de
evresindeki herkesin betini benzini attran
ve souk gzlerinden yalar getiren...

278/450

Baklarm kaldrdm ve...


Tm bunlar saniyenin yzde birinde,
sa teli inceliinde bir zaman diliminde gerekleti. Bin elin havaya kalktn
"Hayr!" ve derhal indiini grdm. I
330'un solgun yzn, yzndeki arpy ve
elini kaldrn grdm. Gzm karard.
Bir sa teli daha. Duraklama. Sessizlik.
Kalp atlar. Derken adeta lgn bir ynetmen "motor" demi gibi tribnlerde bir
homurtu koptu, Saylar barmaya, niler
uumaya, Koruyucular lgnca koturmaya balad; birinin tabanlar yzm
yalad, az aknlkla alm, sessiz l
boazna tklan bir bakasnn yzn ezdi.
O sahne, devasa bir ekrandan korkun bir
ey frlamasna alan azlardan dklemeyen haykrlar iime hepsinden te
iledi.
Ve ekrann bir dier kesinde, ok altlarda bir yerlerde, bir anlna pembecik

279/450

O'nun solgun dudaklarn grdm. Bir


duvara yaslanm, aprazlad kollaryla
karnn korumaya abalyordu. Derken
silinip gitti, kalabala kart veya ben onu
unuttum nk... Sonraki ekranda deil,
iimdeydi. Skan yrek, zonklayan akaklar. R 13 aniden bir srann stne frlad;
benden yksekte, solumdayd; kzarmt,
tkrk ve fke sayordu. Kollarnda I
330'u tayordu. I 330 bembeyazd; nisi
omzundan gsne dek yrtlmt ve beyaz
teninde kan vard. Kollarn R 13'n
boynuna dolamt; R13 bir goril tiksinlii
ve evikliiyle sradan sraya kocaman
hamlelerle sryor, I 330'u yukar
tayordu.
Her ey kzla kesti. Sanki eski yangnlardan biri kmt. Ve frlayp onlara
yetimekten baka arem yoktu. Gc nereden bulduumu kendime bile aklayamyorum ama saldran bir ko misali
kalabala daldm, insanlarn omuzlarna,

280/450

sralara basarak ilerledim ve nihayet yetiip


R'yi yakasndan tuttum.
"Hayr, sakn!" diye bardm. "Brak
onu!" (Neyse ki kimsenin beni duyacak hali
yoktu; herkes bararak koturuyordu.)
R, "Ha? Ne? Ne oluyor?" diyerek dnd;
dudaklar srlsklamd ve titriyordu. Herhalde Koruyuculardan birinin yakasna
yaptn sanmt.
"Ne mi? Gsteririm sana neyi! Buna
katlanamam! Brak onu yere!"
Ama R fkeyle homurdanp kafasn sallamakla yetindi ve tekrar komaya balad.
te o an... Bunlar yazmaktan byk utan
duyuyorum ama yazmak durumundaym.
Siz tanmadm okurlarmn hastalmn
tam ilerleyiini grebilmeniz asndan
nemli geliyor... Evet, ite o an hastalmn
sonularn R 13'n kafasna aksettirdim.
Anladnz m? Vurdum ona! Bu ksm gayet
ak hatrlyorum. Bir ey daha var

281/450

hatrladm: o darbeyle btn bedenimin


bir eit zgrleme, bir eit hafiflikle
doluu...
I 330 kollarndan syrld.
"Git buradan!" diye bard R 13'e.
"Anlyor musun? O...O...R, abuk git! Ka!"
R bembeyaz Afrika dilerini skarak
yzme birtakm szckler pskrtt, ardndan hzla atld ve gzden yitti.
Kalbim gsmde bymt sanki.
Gmbrdyordu ve her vuruunda iime
kavurucu, vahi haz dalgalar yaylyordu.
Her ey parampara, her ey ufalanm,
kimin umurunda? Sadece onu byle tayabilsem, tayabilsem, tayabilsem...
Akam. 22.00.
Kalemi elimde zor tutuyorum; bu sabahki ba dndrc olaylardan sonra ne
kadar yorulduumu anlatmam mmkn
deil. Kurtuluumuzun, TekDevlet'in asrlk

282/450

duvarlar kmemitir, deil mi? Uzak


atalarmz gibi yine evsiz kalmadk,
zgrlk denen yabanda yine yaamyoruz,
deil mi? Velinimet... mknsz. "Hayr"?
Birlik Gn'nde "Hayr" ha? Hissetmilerdir dediim utanc, korkuyu, deheti ben de
hissediyorum. Ama onlar kim? Ya ben kimim? "Onlar"... "Biz"... Nasl bileceim?
Orada, tadm yerde, tribnlerin en
st, gneten snm srasndayd. Sa
omuz ve aas, harikulade kvrmn
balad yer plakt ve minicik, kandan
bir ylan szlyordu. Kann veya plak
gsnn farknda deilmi gibi davranyordu ya da hepsini gryordu ama o an iin
ylesini istiyordu ve belki nisini dmelemeye kalksam yrtp karacakt...
"Ve yarn..." yice skt bembeyaz
dilerinin arasndan fkeyle soluyordu. "Ve
yarn... Ne? Kimse bilemez... Anlyor
musun? Ne ben ne bakas bilebilir. Yarn,

283/450

bilinmezdir. Sonuna gelindiini, bildiimizin sonuna geldiimizi anlyor musun? Artk


sra yepyeni, daha nce hi grlmemi ya
da hayal edilmemite..."
Aada
herkes
kouturuyor
ve
baryordu. Ama hepsi ok uzaktayd ve I
330 yzme baktnda, yavaa beni
gzlerinin darack altn kaplarndan iine
aldnda iyice uzaklat. Epey sessiz kaldk.
Ve bir ekilde, yukarda kular uuurken
(baka zaman myd yoksa?) Yeil Duvar'n
ardndan anlalmaz sapsar gzlere
bakm dndm.
"Yarn olaand bir ey kmazsa seni
oraya gtreceim. Ne demek istediimi
anlyor musun?"
Hayr, anlamyordum. Ama hafife kafa
salladm. zlm, erimitim. Sonsuza
klmtm, bir noktaydm...
Her eye karn bu noktann kendi
mant (ada) vard: Bir nokta, her

284/450

eyden daha fazla bilinmeyen ierir. Tm


yapmas gereken kprdamas, azck yerinden oynamasdr; binlerce deiik eriye,
yzlerce kat biime dnebilir.
Kprdamak istemiyorum... Korkuyorum. Neye dneceim? Ve bana, herkes
benim gibiymi, herkes en ufak kprtdan
korkuyormu gibi geliyor. Mesela, imdi, bunlar yazarken: Herkes kendi cam
kafesinde oturuyor ve bir ey bekliyor. Koridordan, bu saatlerde ska duyulan asansrn sesi gelmiyor; glmeler, ayak
sesleri yok. Ara sra parmak ularnda
yryen, omuzlarnn zerinden arkaya
bakan ve fsldayan iftler gryorum...
Yarn ne olacak? Neye dneceim ben
yarn?

Kayt 26
Dnya Dnyor
Dknt
41 Santigrat

Sabah. Bildik, salam, yuvarlak, krmz


yanakl sabah, tavandan ieri giriyor.
Gkte, ne bileyim, dikdrtgen bir gne,
evremde hayvan postlarna brnm insanlar veya saydamsz ta duvarlar grsem

286/450

daha az arrdm herhalde. Dnya,


dnyamz hl var olmal m? Yoksa bu sadece eylemsizlik mi? rete hl fie takl,
arklar hl mrldanarak dnyorlar. ki
devir, devir dnecek, drdncde
brakacaklar...
u tuhaf durumu bilir misiniz? Gece
uyanr, gzlerinizi karanla aarsnz ve
birden kendinizi yitmi hissedersiniz ve var
gcnzle, karanlkta el yordamyla
tandk, somut bir eye, duvara, lambaya,
sandalyeye ulamaya alrsnz. Aynen
byle dolanyor, becerebildiimce hzla
Devlet Gazetesi' nde tandk bir ey aryordum. unu buldum:
"Herkes tarafndan zlem ve sabrszlkla beklenen
Birlik Gn dn kutlanmtr. Bizlere daima amaz
bilgeliinin kantlarn sunan Velinimet, 48. kez oybirliiyle seilmitir. Grkemli kutlamalara, mutluluk
dmanlarnn ki yaptklar sayesinde dn yenilenen
TekDevlet'in temel yapsna tulalk etme hakkn
yitirmilerdir, kard nemsiz bir olayla glge

287/450

drlmek istenmitir. Bu kiilerin oylarnn dikkate


alnmasnn, seyirci arasna karm hasta kiilerin
ksrklerinin muhteem, destans bir senfoninin
paras saylmas kadar sama saylacan herkesin
anlad aktr..."

Ah, ne bilgelik! imdi bu, her eye ramen kurtulduk mu demek? Hayr, cidden,
bylesi kristal berraklnda bir karma
kim itiraz edebilir?
"Bugn 12'de dari Bro, Tp Brosu ve Koruyucular Brosu'nun katlaca bir ortak oturum yaplacaktr. nmzdeki gnler nemli ynetim faaliyetlerine
gebedir."

Hayr, duvarlar hl yerinde; ite,


buradalar, dokunabiliyorum. Ve iimdeki
yittiim, nerede olduumu bilmediim, bir
yerlere terk edildiim hissi artk yok; masmavi g ve yuvarlak gnei grdme
amyorum. Her zamanki gibi, herkes iine
gidiyor.

288/450

Caddede, bilhassa salam, bilhassa dimdik yryordum ve galiba herkes aynn


yapyordu. Ama derken bir yol att, bir
ke geldi ve herkesin gayet tuhaf, sanki
duvardaki borulardan biri patlam ve buz
gibi sular sokaa fkrp kaldrm kullanlamaz klyormu gibi davranarak kar
kaldrma getiini grdm. Beon adm
sonra ayn souk sular beni de dier
kaldrma frlatt: Yerden yaklak iki metre
yksekte, duvara, dikdrtgen diyebileceim
bir kt yaptrlmt ve zerinde anlalmaz harflerle, zehir yeili bir yaz
baslmt:
MEF
Hemen altnda, S harfi gibi iftekambur
bir beden ile ya heyecandan ya da fkeden
pembelemi iki yelken kulak duruyordu.
Sa eli yukarda, sol eli krlm bir kanat

289/450

misali arkasnda, kd yrtmak iin zplayp


duruyor
ama
bir
trl
yetiemiyordu.
Gelip geen herkes muhtemelen ayn
eyi
dnyordu:
"Yanna
gitsem,
kalabalktan ayrlsam srf sulu olduum
iin yanna, yardma gittiimi dnmez
mi?"
Ayn eyi dndm saklamayacam. Ama ne zamandr bana koruyucu
meleklik yaptn, beni kim bilir ka defa
kurtardn hatrladm. Cesaretle ilerledim,
uzandm ve kd yrttm.
S dnd ve matkap gzleri imek
hzyla iime dalarak bir eylere ulat.
Ardndan sol ka kalkt ve "Mefi"nin az
evvel asl durduu yere doru bir ba
iareti yapt. O an ararak bir msedmsemenin, sevinli bir glmsemenin ucunu
grr gibi oldum. Ama bu kadar alacak
ne vard? Bir doktor daima 40 derece atei

290/450

ve dknty uzun kuluka dneminde


yavaa ykselen atee yeler nk birincisinde en azndan neyle uraacan hemen kestirecektir. Bugn duvarlara kan
"Mefi", dkntyd. Neden glmsediini
anlamtm...18
Yeralt istasyonuna inerken, lekesiz cam
basamaklarda bir dier "Mefi" yazl kda
rastladm. Ve ayn dknt burada, btn
duvarlarda, sralarda, trendeki aynada
(alelacele, zensizce yaptrlm, krk)
grlyordu.
Tekerlerin mrlts sessizlikte iyice ortaya kyordu. Nabz iyice ykselmi,
kanna heyecan dolmu biri gibi: Omzuna
dokununca irkiliyor, elindekiler yere
salyor... Solumdaki adam, gazetedeki
maneti okuyor, baka bir eye bakamyor,
okuyor, okuyor... Gazetenin titredii
grlyor. Ve her yerde, tekerlerde, ellerde,
gazetelerde, kirpiklerde, her yerde nabzn

291/450

yksekliini gryorum ve belki bugn, I


330 ile oraya gittiimizde termometre 39,
40, 41 santigrad gsterecek...
Uzaklarda bir yerlerde mrldanan bir
motor misali, ayn sessizlik hangara da
hkimdi.
Tek
duyulabilen,
parmak
ularnda ilerleyen, eilen, peneleriyle
akmavi
buz
bloklarn
kavrayp
ENTEGRAL'in yedek tanklarna ykleyen
vinlerin mrltsyd. lk deneme uuuna
hazrlanyorduk.
"Ne dersiniz? Yklemeyi bir haftada
tamamlar myz?"
Minik mavi ve pembe ieklerle (gzleri
ve dudaklar) ssl porselen tabak misali
bembeyaz suratl kinci Yapc'nn iekleri
bugn solmu gibiydi. Yksek sesle saym
yapyorduk, birden lafmn ortasnda
durdum ve azm ak kalakaldm: Ta
yukarda, kubbenin stnde, vinlerden
birinin tad bloklardan birine bir kt

292/450

yaptrlmt. Ve bir ey drtt beni... Glmekti belki... Evet, gldm duydum


(Hi banza geldi mi, gldnz duydunuz mu?)
"Hayr,
dinleyin,"
dedim.
"yle
dnn: Eski uaklardan birindesiniz, altimetre 5.000 metreyi gsteriyor, bir
kanadnz kaybetmisiniz, taklac gvercinler misali dyorsunuz ve derken programnz gzden geiriyorsunuz: Yarn,
leden ikiye kadar... kiden altya dek...
Altda akam yemei... Delilik, deil mi?
Bizim yaptmz da tam bu ite!"
Kk mavi iekler harekete geti.
Aldlar. Camdan yaplm olsaydm ve
drt
saat
sonra
yaanacaklar
grebilseydi...

Kayt 27
indekiler ksm yok... Yapamam

Sonsuz koridorlarda yapayalnzm. Ayn


koridorlar. Suskun, beton bir gkyz. Bir
yerlerde taa su damlyor. Ardndan gelen
bouk mrltlaryla ayn ar ve saydamsz
kap...
16.00'da bana geleceini sylemiti.
16.05'in, 16.10'un, 16.15'in geiini izledim.
Gelmedi. Bir anlna kendimi, kapnn
alabileceinden korkan eski ben gibi

294/450

hissettim. Be dakika daha ve hepsi o...


Gelmezse...
Bir yerlerde taa su damlyor. Kimse
yok. Kasvet ykl bir rahatlama hissediyorum: Kurtuldum. Yavaa koridorda gerisingeri yryorum. Tavandaki lambalarn
titreen klar gittike soluyor...
Birden arkamdan kapnn aldn ve
duvarlarda yanklanan yumuack ayak
seslerini duyuyorum. Koarak geliyor, biraz
nefes nefese...
"Biliyordum, geleceini
buraya! Ah, sen... Sen..."

biliyordum

Ok kirpikleri girebilmem iin alyorlar... Ve... Ama bu eski ayinin, dudaklarnn


benimkilerle bulumasnn bende yaratt
etkiyi nasl szcklere dkebilirim? Ondan
baka ruhumdaki her eyi silip atan bu burgac hangi formle oturtabilirim? Evet,
evet: Ruh dedim. Glecekseniz hi tutmayn kendinizi, gln.

295/450

Biraz abayla dudaklarn kurtard ve


"Hayr," dedi, "yeter... Daha sonra... imdi,
gel..."
Kap ald. Eski ve yorgun basamaklar.
Kulak trmalayan bir grlt, slk sesleri,
k...

zerinden yaklak yirmi drt saat geti,


biraz sakinletim ama yaadklarm en
kaba hatlaryla bile tarif etmek benim iin
hl haddinden zor. Sanki kafamda bir
bomba kurmular ve etrafn ak azlar,
kanatlar, lklar, yapraklar, szckler ve
talar yarak kuatmlar gibi...
Aklmdan ilk geen, "abuk, ekil, geri
gel!" diye haykrmakt, hatrlyorum. nk
koridorlarda dikilirken Yeil Duvar' bir
ekilde
havaya
uurduklarn
veya

296/450

yktklarn ve kentimizin hep dnda tutulmu aa dnyann ieri szdn, kente


dadandn grmtm.
I 330'a buna benzer bir eyler
syledim herhalde, glmeye balad: "Elbette hayr! Sadece Yeil Duvar'n dier
tarafna getik, o kadar..."
Derken gzlerimi atm... Ve kendimi,
Duvar'n bulank camnn bin kat solgun
kld hali dnda hi kimsenin grmedii
gn yla yz yze buldum.
Bu gne... Bu gne, yaya kaldrmlarnn aynal yzeyine eit dalan
gneimiz deildi. Bu gne kymks bir
eyler yayyordu, her naslsa canl gibiydi;
srekli gzleri kr eden ve ba dndren
benekler sayordu. Ve aalar... Aalar
dosdoru ge ykselen mumlara, bacaklarn kvrp melmi rmceklere, sessiz
yeil pnarlara benziyordu. Ve her ey
srnyor, kprdanyor, vzldyordu ve

297/450

ayamn altnda tyl, kaba, kaygan bir


eyler vard ve ben... Durduum yere akl
kalmtm, kmldayamyordum nk...
nk bir yzeyin zerinde durmuyordum,
anlyor musunuz? Bir yzeyin deil, yumuak, bel veren, canl, yeil bir eyin
zerindeydim.
Sersemlemitim, boulacak gibiydim
(herhalde en uygun szck bu). ylece duruyordum; iki elimle birden bir aa dalna
tutunuyordum.
"Endielenme! Endielenme! Bu daha
ba... Hepsi geecek, dayan!"
I 330'un yannda, ba dndrc, insann zerine gelen yeillik ebekesinin
nnde ok zayf, kttan kesilmi gibi bir
siluet... Hayr, herhangi birinin deil,
onun... Hatrladm onu; doktor... Hayr,
hayr, imdi anlyordum; ikisi kollarmdan
yakalam beni srklyorlard. Glyorlard, bacaklarn boalmt, gaklamalara,

298/450

yosunlara, allara, dallara, gcrtlara, aa


gvdelerine, kanatlara, yapraklara, slklara
srkleniyordum...
Derken aalar yol verdi ve parlak bir
akla ktk... Ve aklkta... nsanlar... Ya
da insana benzer yaratklar. ..
Sonra en zor ksm geldi. En zor diyorum nk bu ksm, mmkn sandm
btn snrlarn tesindeydi. Ve I 330'un
neden srekli gizli kapakl davrandn anlayabiliyordum artk. Bu grdklerimin
hibirine inanmazdm. Onun azndan
duysam bile. Belki yarn kendime, hatta bu
yazdklarma bile inanmayacam.
Aklkta, insan kafatasna benzer bir
kayann etrafnda veya drt yz kiilik
grltc bir... insan grubu vard. "nsan"
diyeceim nk baka szck bulamyorum. Bir platformda bu kadar ok yz
grdnzde daima nce tandklar
yakalarsnz; ben de ilk grimavi nileri fark

299/450

ettim. Bir saniye sonrasndaysa grimavilerin arasnda kmr karas, kzlms,


sarmtrak, esmer, buday, beyaz insanlar
grdm. Ya da en azndan insana benzeyen
birilerini... Hibirinin zerinde herhangi
bir giysi yoktu ve hepsi ksa ve kabark,
Tarihncesi Mzesi'ndeki doldurulmu attakine benzer kllarla kaplyd. Ama diilerin yzleri tpk... Evet, tpk bizim kadnlarmznkiler gibi yumuack, pembe ve
klszd ve iri, sk ve geometrik ekil
asndan son derece gzel gslerinde de
kl yoktu. Erkeklere gelince: onlarn yzlerinin sadece belli blgeleri atalarmz gibi
kllyd.
yle inanlmaz, yle duyulmam
eylerdi ki bunlar, kalakalmtm. Ciddiyim: ylece dikilip seyrettim. Terazilerde
nasl bir kefeyi ar doldurduktan sonra
tekine ne koyarsanz koyun ibre oynamaz,
ite yle kprdayamyordum.

300/450

Aniden yapayalnz kaldm fark ettim.


I 330 yanmda deildi ve nereye gittiine
dair en ufak fikrim yoktu. Etrafmda sadece
tyl rtleri gnete saten gibi parldayan
insanlar kalmt. lerinden birini gl,
scak, kmr karas omzundan yakaladm:
"Velinimet akna, nereye gittiini grdn
m? Demin buradayd..."
alms, keskin bir ift ka yzme
dnd: "t! Sessiz ol!" Ortaya, kafatasna
benzer kayaya doru bir iaret yapt kalar.
Oradayd. Yukarda, herkesten yksekte. Dorudan gzme gelen gnei arkasna almt; gn masmavisinde sert,
kmr karas bir siluetti. Biraz yukardan
bulutlar geiyordu ve sanki geen bulutlar
deil, o ve evresindeki kalabalk ve
aklk... Her ey sessizce, bir gemi gibi
geiyordu. Ayaklarmzn altndaki toprak
da...

301/450

"Kardeler!"
diyordu.
"Kardeler!
Hepiniz biliyorsunuz: Orada, byk
Duvar'n ardndaki kentte ENTEGRAL'i ina ediyorlar. Hepiniz biliyorsunuz: Bu
Duvar', tm duvarlar ykacaz ki yeil
rzgr dnyann her kesine, bir utan
dierine essin. Ama ENTEGRAL bu duvarlar alp klaryla gecelerimizi aydnlatan
binlerce dnyaya tayacak..."
Kayann
etrafnda,
dalgalar
gibi
kprerek ykseldi ses: "Kahrolsun
ENTEGRAL! Kahrolsun ENTEGRAL!"
"Hayr,
kardeler!
Kahrolmasn!
ENTEGRAL bizim olmal! Gklere ilk defa
aldnda iinde biz olacaz. nk
ENTEGRAL'in yapcs bizimle! Duvarlar
ardnda brakt, benimle, aranza geldi!
Yaasn Yapc!"
Bir anda kendimi havada buldum. Kafalar, haykran azlar, eller... Tuhaf, sarho
edici bir durumdu: Kendimi herkesin

302/450

stnde grdm. Ben... Kendim, ayr, bir


dnya... ounluktan biri olmay, hep
naslsam yle olmay kestim, teke
dntm.
Tekrar yerde, bu sefer kayann
yanndaydm. Az nce sevimiesine yorgun ve mutluydum. Gne. Yukardan
gelen sesler. I 330'un glmsemesi. Altn
sal, batan aa altn ve satenden, imen
kokulu bir kadn. Elinde bir kupa vard.
Tahtadand galiba. Krmz dudaklaryla
kupadan bir yudum ald, matt, aldm, tatl,
geniz yakan, souk kabarcklar gzlerimi
kapayarak kana kana, iimdeki atei
sndrmek istercesine itim.
Bedenim ve btn dnya birden gemi
azya ald. Her ey gzme sade, basit ve
apak grnd.
Kayann zerindeki kocaman harfleri
gryordum artk: Mefi. Ve her naslsa bu
ismin her eyi birbirine balayan salam,

303/450

basit iplik olduu kansna vardm.


Ardndan kaba bir izim (o da kayann
stndeydi galiba) grdm: saydam
bedenli, kanatl bir delikanl. Kalbinin bulunmas gereken yerde kr edici kzllkta
parldayan bir kz paras vard. Ve bu kz
de anladm hissettim. Tpk I 330'un
szlerini (yukarda, kayann zerinde
konumaya devam ediyordu) duymadan
anladm gibi... Ve herkes tek nefes alp
veriyordu; bunu ve hepsinin, Duvar'n zerinde grdm kular misali bir yerlere
uacaklarn hissettim...
Kalabaln arkalarndan, gr bir ses
ykseldi: "Ama bu lgnlk!"
Ve galiba evet, galiba kendi sesimdi
kayann zerine frladm, gnei, kafalar,
maviye kar keskin dili yeili grerek
bardm:

304/450

"Evet, evet, doru! Ve herkes ldrmal,


herkes, kesinlikle ldrmal ve derhal
ldrmal! ok nemli bu! Biliyorum!"
I 330 yanmdayd. Glmsemesi
aznn kenarlarndan yukar uzanan iki derin izgiydi; kmr gibi iime gmlyordu. Istrapsz, kolay, harika...
Bundan
sonrasn
blk
prk
hatrlyorum. Yavaa, alaktan uan bir
ku. Canlln gryorum. Benim gibi. Bir
insan gibi ban saa sola dndryor,
kapkara gzleriyle iime bakyor...
Baka... Eski fildileri renginde parlak
krkl bir srt. stnde saydam, minik
kanatl kara bir bcek. Srt bcei kovmak
iin silkiniyor. Bir daha silkiniyor.
Daha baka... Yapraklarn apraz
hakkedilmi, rl grnen glgesinde insanlar uzanm eskilerin efsanevi besinini
hatrlatan bir ey yiyorlar: uzun, sar bir
meyve ve koyu renkli bir ey. Kadnlardan

305/450

biri elime bunlardan tututuruyor; bir tuhaf


hissediyorum kendimi. Yesem mi yemesem
mi, bilemiyorum.
Ve yzler, azlar, balar, bacaklar,
kollar... Kalabalk. Yzler patlayan sabun
kpkleri misali bir belirip bir yitiyor. Ve
bir an iin gryorum. Bir anlna. Ya da
grdm sanyorum belki...
Hzla geip giden saydam, pembe,
yelken kulaklar. Birden var gcmle I
330'un eline yapyorum. Dnp yzme
bakyor: "Ne var?"
"O burada... Galiba ben..."
"Kim?"
"S... Demin, kalabalkta..."
Kmr karas kalar akaklara geriliyor.
Glmsemesinin sivri geni. Anlamyorum... Neden glmsyor? Nasl glmser?

306/450

"Anlamyorsun, I 330. Onun veya onlardan birinin burada bulunmas ne demek,


anlamyorsun."
"Ne irinsin! Gerekten orada, Duvar'n
arkasndakilerin burada bulunabileceimizi
akl edebileceini mi sanyorsun? Cidden
byle mi dnyorsun? Onlar bizi orada,
ieride aryorlar. Brak, arasnlar! Hayal
grmsn sen."
Neeyle glmsyor; ben de glmsyorum. Dnya sarho, dnya neeli,
dnya hafif... Dnya kayp gidiyor...

Kayt 28
ki Kadn
Entropi ve Enerji
Bedenin Saydamsz Ksm

Dnyanz uzak atalarmznkine benziyorsa, yle bir ey hayal edin: Okyanusta


yelken amsnz, bir kara parasna, bir
tr Atlantis'e denk geliyorsunuz ve orada
eine
rastlanmam
labirentkentler,

308/450

kanatsz veya aerosuz uan insanlar, bir


baknzla havaya kaldrabileceiniz, yani
rya hastalna yakalansanz bile hayal edemeyeceiniz bir eyler buluyorsunuz. te
dn hissettiklerim tamamyla byleydi.
nk 200Yl Sava'ndan bu yana iimizden hi kimse Duvar'n arkasn
grmemiti; sylemitim.
Sevgili tanmadm dostlarm, size
kar grevimin farkndaym: Dn karma
serilen bu tuhaf ve beklenmedik dnyay en
ince ayrntsna kadar anlatmak. Ama u an
iin dne dnecek halim yok. Bir sr yeni
ey, hem de hzla, adeta zerime yle yayor ki anlatabilmem iin iki kii olmam
gerek: nimi nlk gibi takyor, avularm
birletiriyorum
ve
zerime
kovalarla dklenlerden bu sayfalara sadece srayan damlalar yansyabiliyor.
Bama ilk gelen, kapmn nnde yksek sesle konumalar duymamd. I330'un

309/450

kat ve metalik sesini ve dierini, U'nun


neredeyse cetvel gibi sert sesini tanmtm.
Derken kap hzla ald ve ikisi birden
odama dald.
I 330 elini sandalyemin arkasna
koydu ve kadna, omzunun zerinden,
dilerini gstererek srtt. Byle bir
glmsemenin
hedefine
alnmak
istemezdim dorusu.
"Bu kadn," dedi I 330, "sanki ocukmusun gibi, seni benden korumay
kendine hedef bellemi. Bu konuda iznini
ald m?"
U, solungalarn titreterek, "Ama yle,"
dedi. "O bir ocuk. Evet! Bu yzden onu
neye soktuunu gremiyor... Bu... Komediye... Ve evet! Benim grevim de..."
Aynada bir anlna kalarmn krk,
oynayan izgisini grdm. imdeki kll
yumruklu dier beni zar zor tutarak kalktm
ve szckleri dilerimin arasnda skarak

310/450

solungalarn dorudan yzne bardm:


"k buradan! Hemen! Dar!"
Solungalar iti, kzard ve snerek griye dnd. Bir ey demek iin azn at, ardndan kapad ve kt.
I 330'a kotum: "Bunun iin kendimi
asla... Asla affetmeyeceim. Ne cretle?
Ama tabii sen... Onun... Yani tek derdi bana
kaydolmak ve ben..."
"Neyse ki kayt iin ge kald. Ve onun
gibi binlercesi gelse fark etmez. Bana, binlercesine deil, sadece bana inanacan
biliyorum. nk dn yaananlardan
sonra, beni istediin yere getirdin. Artk
ellerindeyim. Ne zaman istersen..."
"Ne zaman istersem... Ne?" dedim ve
"Ne"yi derhal anladm. Kulaklarma ve
yanaklarma kan hcum etti, bararak,
"Sakn!" dedim, "Sakn bana bundan sz etme! Anlyorsun, deil mi? O... O, dier
bendi... Ama imdi..."

311/450

"Gerekte kim olduunu kim bilebilir?


nsan dediin roman gibidir: Son sayfasna
kadar nasl biteceini bilemezsin. Yoksa okumann ne anlam..."
Bam okad. Yzn gremiyordum
ama sesindeki bir eyler bana ok uzaklara
baktn, gzlerinin kimsenin bilmedii bir
yere sessizce, yavaa srklenen bir buluta
takldn sylyordu.
Birden beni itti ve "Dinle," dedi, "Sana
bu gnlerimizin son gnlerimiz olabileceini sylemeye geldim... Bu geceden itibaren
btn
dinleme
salonlarnn
kapatldn biliyorsun, deil mi?"
"Kapatld m?"
"Evet. Geerken baktm; dinleme salonlarnn bulunduu binalarda bir eyler
hazrlyorlar. Birtakm masalar... Beyaz nlkl salklar vard..."
"Ne demek imdi bu?"

312/450

"Bilmiyorum. Henz bilen yok ki en


kt yan bu zaten. Dmeye bastklarn
hissediyorum... Yani hemen deilse yarn...
Ama ge kalm olabilirler..."
Onlar kim, biz kim meselesinin izini
epeydir yitirmitim. Hangisini, onlarn ge
kalm olmalarn m yoksa tersini mi istediimi de bilmiyordum. Bana apak
grnen tek ey I 330'un tam kenarda
durduu ve her an...
"Ama bu lgnlk," dedim. "Sen... Ve
TekDevlet... Parman namluya sokarak
at engelleyeceini dnmeye benziyor...
Tam lgnlk!''
Glmsedi. "Herkes ldrmal... Hem
de derhal. Dn biri byle demiti. Hatrladn m? Orada..."
Evet, yazdm hepsini. Ki bu da gerekten hepsinin yaand anlamna geliyor.
Yant vermeden yzne baktm: Kara arp
iareti capcanlyd.

313/450

"I 330, sevgilim, ok ge olmadan...


stersen hepsini bir yana atar, hepsini unuturum... Ve birlikte oraya, Duvar'n tesine gideriz... Onlara... Her kimlerse ite..."
Kafasn sallad. Gzlerinin karanlk
pencerelerinde yanan oca, kvlcmlar,
alevleri grdm. Ve anladm: ok geti
artk. Szcklerim artk bir ie...
Kalkt. Gidecekti. Bunlar belki son gnler... Son dakikalar... Elini yakaladm.
"Hayr! Biraz daha... Kal..."
Elimi, nefret ettiim kll elimi yavaa
kaldrd. Geri ekmek istedim ama smsk
tutuyordu.
"Elin... Buradan... Kentten, oradakileri
seven kadnlar var. Bilmiyorsun... Bilen de
az... Sen... Belki kannda gneli ormandan
bir damla vardr... Belki bu yzden ben..."
Duraklad ve duraklama, boluk, sessizlik bir ekilde kalbimi gmbrdetti.

314/450

Bardm: "yi! Daha gitmiyorsun! Bana


onlardan bahsedene kadar gitmeyeceksin...
nk onlar seviyorsun ve ben, onlar kim,
nereden geliyor, bilmiyorum. Kim onlar?
Kayp yarlarmz m? Dereleri, alayanlar, denizleri, dalgalar, frtnalar yaratmamz iin O'muza eklenmesi gereken H 2
mi onlar?"
Yapt
her
hareketi
ayrntsyla
hatrlyorum. Masamdaki cam geni
aldn, ben konuurken sivri ucunu
yanana bastrdn, yananda beliren
beyazln pembeleerek yittiini hatrlyorum. artc taraf, zellikle balarda ne
sylediini anlayamamamd. Sadece eitli
imgeler ve renkler hatrlyorum.
Bata konu 200Yl Sava'yla ilgiliydi,
biliyorum. ayrlarn yeiline, koyu kile,
karn mavisine kar kzl bir ey... Hi kurumayan kzl gller vard. Sonra gnete
kavrulmu
sapsar
imenler,
imi

315/450

cesetlerin banda plak, sapsar, hrpani


insanlar ve yanlarnda hrpani kpekler...
Belki kpeklere, belki insanlara ait
cesetler...
Tm bunlar elbette Duvar'n te
yanndayd nk kent oktan kazanmt;
kentte imdi yediimiz, petrolden yaplan
yiyecekler vard...
Ve neredeyse yerden ge kadar her
yan kaplayan dalgal, kapkara bir ey... Ormanlardan, kylerden ykselen kapkara
duman stunlar. Zorla kurtarlan ve zorla
kente getirilerek mutluluk retilen, ucu
buca grnmez insan sralarndan
ykselen feryatlar...
"Bunlar biliyor muydun?"
"Aa yukar."
"Ama o insanlarn kk bir ksmnn
hayatta kalmay baardn ve orada,
Duvarlarn dnda yaamay srdrdn
bilmiyorsun. ok az kii biliyor. rlplak

316/450

kalmlard; ormana sndlar. Orada


hayvanlardan,
aalardan,
kulardan,
ieklerden, gneten rendiler. Bedenlerinde krkler kt ama krkn altnda kpkrmz, scack kanlar yaamay srdrd.
Sizse en ktsn yaadnz; bedenlerinizde saylar kt, rakamlar rmcek alar
gibi her yannz sard. Hepinizin rlplak
soyunup ormana dalmanz lazm. Korkuyla,
zevkle, akla ziyan fkeyle, soukta titremeyi
renmelisiniz... Atee kretmeyi renmelisiniz. Ve biz, Mefi, bizim istediimiz..."
"Dur biraz... Mefi? Mefi de ne?"
"Mefi mi? Eski bir ad. Mefi, u... Kayadaki bir resim vard... Bir delikanl... Ya
da, dur, daha iyi anlaman iin senin dilinde
syleyeyim: Dnya'da iki g vardr. Entropi ve enerji. Biri, mutlu sknete, mutlu
dengeye gtrr. Dieri dengenin bozulmasna, srekli devinimin mahvna yol
aar. Bizim... Daha dorusu sizin atalarnz,

317/450

Hristiyanlar, entropiye, Tanr'ya taptklar


gibi
tapyordu.
Ama
biz
antiHristiyanlar..."
Tam o srada kapda zar zor duyulacak,
fsltms bir tkrt iittik ve ieri aceleyle
yayvan suratl, aln kalarnn zerine
ylm gibi duran ve bana ska I 330'un
mesajlarn ileten Say girdi.
Koar adm yanmza geldi; hava
basnl pompalar gibi soluyor, konuamyordu. Var gcyle komutu anlalan.
I 330 adamn koluna yaparak, "E?
Ne var, sylesene!" dedi.
Pompa nihayet konumay baard: "Bu
yana geliyorlar... Muhafzlar... O da yanlarnda... u kambur gibi..."
"S?"
"Evet! Burada, ierideler! Az sonra
gelirler, acele et!" "Sakinler, zamanmz

318/450

var." Glyordu. Gzlerinden kvlcmlar


salyordu.
Ya aptalca, mantksz bir cesaret sz konusuydu ya da anlamadm baka bir ey
dnyordu.
"I 330! Velinimet akna! Anlaman
gereken..." Sipsivri, gen bir glck.
"Velinimet akna..." "Tamam, benim
akma olsun o zaman... Ltfen!" "Ha, bir
de seninle konumam gereken bir
mesele vard... Ama bo ver, yarna kadar
bekleyebilir." Neeyle (Evet, neeyle) bir
ba selam verdi; dieri de aynsn yapt ve
ktlar.
abucak masaya getim. Notlarm
atm, kalemimi aldm. Beni TekDevlet
yararna alrken bulmalydlar. Birden
kafamdaki her sa ayr dikildi: "Ya sayfalardan birini, hele u son yazdklarm okumaya kalkarlarsa?"

319/450

Masamda kprdamadan oturdum ve


duvarlarn titreyiini, elimdeki kalemin
titreyiini, harflerin eilip bklerek
birbirine karmalarn izledim...
Saklamak? Ama nereye? Her ey camdan... Yakmak? Ama koridordan da, komu
odalardan da grlr... Hem bu mustarip
param, en deerli parama dnebilecek
bu param yok etmeye mecalim yok...
Koridorun ucundan gelen ayak seslerini
duyabiliyordum artk. Bir tutam sayfay alp
altma tktrmaktan fazlasn yapamadm.
Altmdaki her atomu ayr titreyen sandalyeye
lehimlenmitim;
ayaklarmn
altnda zemin, frtnadaki bir gemi
gvertesi gibi bir o yana, bir bu yana
yatyordu.
yice masaya kapandm, kamburumu
kardm ve gz ucuyla koridordan gelilerini izledim. Komularmdan bazlar benim
gibi masalarnda kalrken, dierleri (ne

320/450

anslydlar!) yerlerinden frlayp gelenleri


selamlamaya kt. Keke ben de...
"Velinimet, insanln gereksindii en
kusursuz arndrcdr; haliyle TekDevlet
organizmas dahilinde hibir barsak kaslmas..." Smsk yaptm kalemden
kda bu zrvalar dkyor, masaya,
kapandka kapanyordum; kafam rs
bellemi lgn bir demirci vurduka vuruyordu; tutaman dnn duydum; sandalyem altmda dansa balad...
Yazlarmdan zor bela kafam kaldrp
ieri girenlere baktm (Komedi oynamak
kolay deildir... Sahi, kimdi bana
komediden bahseden?). S, en ndeydi: kasvetli, sessiz, matkap baklar iimi, sandalyemi, sayfalar delmeye koyuldu. Derken
bir anlna eikte gndelik, tandk yzler
grdm. lerinden biri zellikle belirgindi:
ikin, kahverengimsi pembe solungalar...

321/450

Yarm saat nce burada, bu odada


yaananlar hatrladm. Anlalan imdi
beni... Bedenimin, elyazmasn altna sakladm ksm (neyse ki saydamszd)
tmyle sarslyor ve zonkluyordu...
U, S'nin yanna geldi, koluna dokunarak
fsldad: "Bu, D 503... ENTEGRAL'in
Yapcs... Kukusuz ondan bahsedildiini
duymusunuzdur.
Srekli
masasnn
bandadr. Kendine zerre acmaz!"
Ne harika, ne alas bir kadn, diye
geirdim iimden.
S yanma geldi ve omzumun zerinden
masaya bakt. Dirseimle kd rtmeye
altm ya, serte bard: "Derhal gsterin
onu bana!"
Kd uzattm. Okudu. Bir glmsemenin gzlerinden kayp dudaklarna
szldn ve aznn sa tarafna yerletiini grdm.

322/450

"Epey mulak ama... Pekl, devam edin. Sizi daha fazla rahatsz etmeyelim."
Kapya yneldi; uzaklaan her admnda
ayaklarm, ellerimi, parmaklarm geri
aldm; ruhum bir kez daha bedenime
yayld ve tekrar nefes almaya baladm.
U, geride kald ve kmadan nce
yanma gelip kulama eildi: "anslsn..."
Ne demek istediini bilmiyorum. Ayn
akamn ilerleyen saatlerinde kimi Saylar
gtrdklerini duydum. Kimse bundan ya
da bir eylerin dndnden bahsetmiyor
(Koruyucularn aramzda saklanmalarnn
etkisi). Genelde barometrenin ne denli
hzla dt ve havann deitii
konuuluyor.

Kayt 29
Yzdeki izgiler
Filizler
Doad Skma

Tuhaf. Barometre dyor ama henz


rzgr yok. Sadece sessizlik. Yukarda,
duyamadmz yerde frtna oktan
balad.
Yamur
bulutlar
hzla

324/450

toplanyorlar: Henz kalabalk deiller.


Dank paralar. Sanki yukarda bir
yerlerde bir kent yklm, duvarlarnn ve
kulelerinin paralar uuuyor, gzlerimizin
nnde dehetli bir hzla oalyor, yaklatka yaklayorlarm ama dibe, bizim
yanmza dmeden nce maviliklerde hl
gnlerce uacaklarm gibi...
Aas sessiz. Havada ince, gizemli,
neredeyse gze grnmez izgiler... Her
sonbaharda oradan, Duvardan buraya
gelirler. Yavaa szlrler. nsan aniden
yzne bir eyin, gremedii, tuhaf bir eyin yaptn zanneder; silmeye, silkelemeye abalar ama yapamaz. Kurtulmann
yolu yoktur.
Bu izgiler Yeil Duvar'n yaknnda
olaanst oalrlar. Bu sabah oradaydm.
I 330 Eski Ev'de, "dairemizde" bulumamz istemiti. Arkamda birinin
aceleci admlarn ve hzl soluunu

325/450

duyduumda pas krmzs, saydamsz Eski


Ev'den pek uzak deildim. Dndm ve
peimden yetimeye abalayan O'yu
grdm.
Bir eyler vard; toparlaklam ve dolgunlam grnyordu. Gayet yakndan
tandm kollar, gsleri ve bedeni, nisini iyice doldurup germiti; ni, her an
patlayp her eyi ortaya... dar, gn na
saverecekmi gibiydi. Bahar geldiinde
darda, yeilliklerde filizlerin, bir an nce
dallanp yapraklanmak, bir an nce amak
iin topraktan ayn inatla k geldi
aklma.
Masmavi gzlerinin n
drrken bir sre konumad.

yzme

"Grdm seni... Birlik Gn'nde..."


"Ben de seni grdm." Dar geidin
aasnda, duvara yaslanm karnn korumaya alrkenki hali gzlerimin nne

326/450

geldi. nisinin altnda yusyuvarlak duran


karnna bakmaktan alamadm kendimi.
Herhalde fark etti ki iyice toparlaklap
kzard; pembecik glmsedi: "ok, ok
mutluyum... Doluyum, gryorsun. Tka
basa... Dolayorum ve etrafmda dnenlerin hibirini duymuyorum; srekli iimi
dinliyorum..."
Yant vermedim. Yzmde beni rahatsz
eden, silkeleyemediim bir ey vard.
Birden, gzleri hl parldarken elimi
yakalad ve pt... Hayatmda ilk defa byle
bir ey bama geliyordu. Hi duymadm,
eskilerin efkat gsterilerinden biriydi bu;
utan ve huzursuzlukla elimi ektim (belki
biraz kabaca).
"Sen akln karmsn! Srf bu deil...
Genel anlamda... Hem ne demeye byle
mutlusun? Bana ne geleceini unuttuunu syleme sakn! Belki imdi, hemen
deil ama kesinlikle bir veya iki ay iinde..."

327/450

Daha yeni snm bir mum gibiydi; tm


yuvarlaklar birden tersyz dnm,
bklmt sanki. Bana gelince: kalbimde
tatsz, hatta ac verici denebilecek, acmayla
badatrlan trden bir bask vard (Kalp
sadece sv pompalayan ideal bir pompadr.
Yaptna bask, skma gibi tanmlar
yaktrmak teknik adan samalktr; bu
balamda "ak" ve "acma" ve sz konusu
skmaya veya baskya yol aacak dier her
trl eyin hastalkl, sama ve doad
olduu karmna varmamz normaldir).
Sessizlik. Duvar'n bulank yeil cam
solumuzda,
koyu
krmz
yap
nmzdeydi. Ve bu iki renk bir araya
gelerek ahane bir fikre ulatlar.
"Dur! Seni nasl kurtarabileceimi
biliyorum. Seni kurtarabilirim! Bebeine
bir defa bakp lmen gerekmeyecek! Onu
besleyebilecek, kollarnda bytebilecek,
meyve gibi olgunlatrabileceksin!"

328/450

Koluma tutunurken titredi.


"u kadn... Yrytekini hani,
hatrlyor musun? Tamam, dinle: O, imdi
burada, Eski Ev'de... Ona gidelim ve sana
sz, her eyi, hemen yoluna koyacam."
mz, o, ben ve I 330'u koridorlardan yrrken, ieklerin, imlerin ve
yapraklarn bulunduu yere giderken hayal
etmeye balamtm bile... Ama O kolumdan ayrlp bir adm geri ekildi; pembecik
hilalinin ular yine aa dnm, yine
titremeye balamt.
"Sen... Ondan bahsediyorsun..."
"Ondan?" Niyeyse utandm. "Elbette
ondan bahsediyorum."
"O kadna m gitmemi istiyorsun yani?
Ondan... Bana ondan bahsetme sakn!"
Eilerek hzla uzaklamaya koyuldu.
Derken bir ey hatrlam gibi durdu,

329/450

dnd ve bard: "leceksem leceim!


Sana ne!"
Sessizlik. Mavi kule ve duvar paralar
gkten yamaya ve dehet saan bir hzla
bymeye devam ediyorlard ama sonsuzlua umalarna hl saatler, belki gnler
vard; grnmez izgiler uuuyor, yzlere
yapyor, silkelenemiyorlard. Kurtulu
yoktu.
Yava admlarla Eski Ev'e yneldim.
Kalbimde sama, ac veren skma...

Kayt 30
Son Say
Galileo'nun Hatas
Yaplacaklarn En yisi

Aada dn I 330'la Eski Ev'de,


krmzlarla, yeillerle, bronzlarla, sarlarla,
beyazlarla ve turuncularla dolu, her trl
mantkl duyguyu baltalayan bir isyann

331/450

ortasnda
yaptmz
naklediyorum.

konumay

Konumay kelimesi kelimesine aktaracam nk fikrime gre TekDevlet'in


ve dahas evrenin kaderi zerinde
muazzam, belirleyici bir etki retecek. Ve
bir de, siz tanmadm dostlarm, sizlerin
bu satrlarda beni dorulayabilecek bir
eyler bulabileceinizi dnyorum...
I 330 hi zaman kaybetmeden lafa
girdi: "Yarndan sonraki gn ENTEGRAL'in
ilk deneme uuunu yapacanz biliyorum. O gn onu ele geireceiz."
"Ne? Yarndan sonra m?"
"Evet. Otur ve heyecanlanma. Yitirecek
dakikamz yok. Dn Koruyucular'n
geliigzel toplad kiiler arasnda on iki
Mefi vard. ki veya gn beklersek
hepsini ldrrler."
Yant vermedim.

332/450

"Denemeyi gzlemlemek zere sana


elektrikiler, mhendisler, doktorlar ve
meteorologlar gndereceklerdir. Ve tam
12.00'da, sakn unutma, tam len yemei
iin anlar aldnda ve herkes yemek
salonuna koturduunda geride, koridorda
kalacaz ve ENTEGRAL'i ele geireceiz.
ENTEGRAL elimizdeyken her eyi tek seferde, abucak ve acsz bitirebileceiz. Aerolarnn ahine kar sereden fark kalmayacak! Ve gerekirse motorlarn patlama
ynn onlara eviririz ve..."
Yerimden frladm. "Dnlemez bu!
Aptallk! Bir... Bir devrim planladnn
farknda msn sen?"
"Evet, devrim! Nesi aptalca bunun?"
"Aptalca... nk devrim yaplamaz.
nk bizim, sizden bahsetmiyorum, bizim
devrimimiz sonuncusuydu. Ve bundan te
hibir devrim yaplamaz. Bunu herkes
bilir..."

333/450

Kalar keskin ve alayc geni hemen


kurdu: "Akm, sen bir matematikisin.
Fazlas, sen bir matematik filozofusun,
deil mi? yleyse syle bana: En son say
hangisidir?"
"Ne? An... Anlamyorum. Neyin son
says?" "Bilirsin ite... Sonuncusu, en tepedeki, en by..."
"Ama I 330, bu ok aptalca. Saylarn
says sonsuzken sonuncusu nasl olabilir?"
"Peki, devrimin sonu nasl oluyor o zaman? yle bir ey yok. Devrimler sonsuzdur. Bu sonuncu lafm, ocuklar iin. Sonsuzluk ocuklar korkutur ve ocuklarn iyi
uyumas arttr."
"Ama neden? Tm bunlarn gerekesi
ne? Velinimet akna, herkes mutluysa
bunlara ne gerek var?"
"Diyelim ki... Pekl, diyelim ki dediin
doru. Sonra?"

334/450

"Komik bu ama! Tmyle ocuk ii bir


soru bu! ocuklara bir ey anlatrsn,
batan sona her eyi anlatrsn ve yine ayn
eyi sorarlar: Sonra? Sonra ne olur?"
"nk ocuklar en gzpek filozoflardr. Ve gzpek filozoflar her daim
ocuk kalr. Yani haklsn, bu tam ocuka,
aynyla gerekli bir soru: Sonra ne olur?"
"Sonras yok! Bitti. Evrenin her yerine,
eit dalan..."
"Aha! Eit ve her yere! te bunu
sylyorum: Entropi! Psikolojik entropi!
Matematikisin sen. Sadece farkllklarn,
s farkllklarnn, sadece derece ztlklarnn yaam yarattn biliyorsun, deil
mi? Ve eer evrende her beden e scaklkta
veya souklukta olursa... Birbirine arpmalsn ki ate olsun, patlama olsun, cehennem olsun... Ve biz... Biz onlar birbirlerine
arpacaz!"

335/450

"Ama I 330, hatrla, hatrla ltfen:


Atalarmzn yapt tamamen buydu... Yani
200Yl Sava'nda..."
"A, elbette ve haklydlar. Hem de bin
defa haklydlar. Sadece tek hata yaptlar:
Sonrasnda kendilerini son say bellediler.
Yani doada bulunmayan bir ey. Hatalar,
Galileo'nun yapt hatayd. Dnyann
gne etrafnda dndn sylerken
haklyd ama btn gne sisteminin baka
bir merkezin evresinde dndn,
dnyann gerek yrngesinin, greli
yrngenin aksine, zavall bir ember olmadn bilmiyordu."
"Ya siz?"
"Biz... imdilik en azndan son say diye
bir ey bulunmadn biliyoruz. Belki unuturuz bunu. Hayr, yalannca ki her eyin
yalanmas kanlmazdr, muhtemelen unuturuz. O zaman bizim de tkenip sonbaharda dklen yapraklar misali yklmamz

336/450

kanlmaz tabii... Tpk yarndan sonraki


gn senin... Ama hayr, hayr sevgilim, sen
deil... nk sen bizlesin, bizle!"
Alevli, parltlar saan bir burga: Onu
hi byle grmemitim. Kollarmdayd,
iinde yittim...
Gzlerimin iine bakarak syledii son
ey uydu: "Unutma. 12.00'da."
Ve ben, "Unutmayacam," dedim.
Gitti. Bir sr sesin kemekeinde
yapayalnz kaldm: mavi, krmz, yeil,
bronz, sar, turuncu...
Evet, 12.00'de... Ve yine yznzn ortasna yapm, silkeleyemediiniz bir eyin varl. Birden dn, U'nun I 330'a
barn
hatrladm.
Neden?
Ne
samalk...
Dar kmaya, eve, bir an nce eve gitmeye davrandm... Batan gnein klar
altnda, kristalize kzl alevler iinde

337/450

kubbeler,
kp
binalar,
Akmtoplar
Kulesi'nin gkte donmu imek misali
ldayan spiraliyse nmdeydi ve tm
bunlar, tm bu tarifsiz geometrik gzellii
kendi ellerimle... Bundan kn, bir baka
yolun bulunmadna inanamadm.
Bir dinleme salonunun yanndan getim
(numarasn
hatrlamyorum).
eride
sralar st ste ylmt; ortada kar beyaz
rtlerle kapl masalar vard; gn klar
beyazlar zerinde kan lekeleri brakyordu.
Tm bunlarn iinde bilinmeyen ve bu
yzden rktc bir yarn gizliydi. Dnen, gr sahibi bir yaratn dzensizlikler,
bilinmezler, X'ler arasnda yaamas doaya
aykrdr: Gzlerinizi baladklarn ve
yrmeye, hem de hemen birka adm
tede uurumun kenarnn bulunduunu
bildiiniz halde el yordamyla yrmeye
zorladklarn farz edin. Yanl bir admla
uurumun dibini boylayp yamyass...
Taptm bu deil mi benim?

338/450

Peki, ya beklemez, duraklamazsanz?


Kenardan kendinizi atverirseniz? Yaplacaklarn en iyisi, her eyi zme ulatran
hareket bu deil mi?

Kayt 31
Byk lem
Her eyi Baladm
Enkaz

Kurtuldum! Son anda, tutunacak hibir


ey yok grnrken, her ey oktan bitti
grnrken...
Sanki Velinimet'in rkn Makinesi'nin
basamaklarn trmanmtm ve camdan

340/450

an zerime inip kilitlenmiti ve yaammda son defa ge bakp mavilikleri alelacele


yutmaya alrken...
Hop! Hepsi bir "ryaym"! Gne gene
pembe ve mutlu ve duvar... Souk duvarda
el gezdirmek ne zevk! Ya yastk! nsan
yastkta bann brakt izi izlemeye
doyamyor!
Tm bu anlattklarm, bu sabah Devlet
Gazetesi' ni okuduumda neler hissettiim
hakknda en azndan biraz fikir verebilir.
Beter bir rya grmtm ve bitmiti. Ve
cesaretim, inancm yle yitmiti ki canma
kymay bile dnyordum. Dn yazdm
son satrlar okurken utanyorum dorusu.
Ama dert deil: Olabilecek ama artk olmayacak inanlmaz eyin ans sfatyla
kalsnlar. Aynen yle dedim: Olmayacak!
te size Devlet Gazetesi' nin ilk sayfasnda parldayan manet:

341/450

SEVNN!
nk bundan byle kusursuzsunuz!
Bugne dek yaratmlarnz, makineler
sizden daha kusursuzdu.
NASIL?
Dinamonun her kvlcm saf mantn
kvlcmdr. tenein her darbesi lekesiz bir
tasmdr. Ama siz de ayn amaz manta
sahip deil misiniz?
Vinlerin, preslerin ve pompalarn felsefesi, bir pergelle izilen ember kadar
kusursuz ve aktr. Ama sizin felsefeniz
bundan aa mdr?
Mekanizmann gzellii, sarkataki gibi
hassas ve deimez ritimdedir. Ama sizler,
ocukluunuzdan itibaren Taylor sistemiyle

342/450

yetimi sizler sarkatan daha m az


kusursuzsunuz?
Bir de unu dnn:
Mekanizmann hayal gc yoktur.
alrken bir silindir pompann yzeyine hayalci, aptalca, akl bir kar havada
bir glmsemenin yayldn grdnz m
hi?
Geceleri,
dinlenmeye
ayrlm
saatlerde vinlerin saasola dnerek i
geirdiklerini hi duydunuz mu?
HAYIR!
Ama kendinizden utanmalsnz!
Koruyucular aynen byle glmseyip i
ektiinizi gittike daha sk gzlemlemeye
baladlar. Ve utanla rtn yzlerinizi!
TekDevlet tarihileri birtakm utan verici
olaylar kaydetmektense emekliliklerini
istiyorlar!

343/450

Ama kabahat sizde deil. Hastasnz.


Hastalnzn adysa:
HAYAL GC.
te alnlarnzdaki kara izgileri
kemiren kurtuun ad bu! Sizi uzaklara,
hem de bu "uzaklar" mutluluun bittii yer
anlamna gelse bile uzaklara koturan ate
bu! Mutluluk yolundaki son engel bu!
Ama
edildi!

sevinin:

Hastalk

oktan

yok

Yol artk ak.


Devlet Bilimi'nin son kefi: Hayal
Gc'nn beyindeki Varolii kprs blgesinin kk bir dmnde bulunduu
saptanmtr ve ibu dme dozluk "X
n dalama uygulamas" hayal gc
hastalndan kurtulmay salamaktadr.

344/450

SONSUZA DEK
Kusursuz, makineyle eit olacaksnz...
Mutluluk yolu %100 alacak! O halde ne
duruyorsunuz ey genler ve yallar? Acele
edin, Byk lem'e girin! Byk lem'in
yapld dinleme salonlarna koun!
Yaasn Byk lem! Yaasn TekDevlet!
Yaasn Velinimet!
Tm bunlar eskilerin mzmz romanlarn andran notlarmdan okumayp
yaasaydnz, benimkiler gibi titreyen ellerinizde bu hl mrekkep kokan gazeteyi
tutsaydnz, tpk benim bildiim gibi
bunun, bugnn deilse bile yarnn gerei olduunu bilseydiniz benim hissettiklerimi hissetmez miydiniz? Banz, u an
benimkinin dnd gibi dnmez miydi?
Kollarnzdan ve ensenizden aa inen bu
korkutucu, tatl, dondurucu karncalanmay
hissetmez
miydiniz?
Ayn
zamanda

345/450

kendinizi bir dev, bir Atlas grmez ve


dorulduunuzda kafanz cam tavana vuracanz sanmaz mydnz?
Telefonu kaptm: "I 330... Evet, I
330 dedim." Sonra kekeledim. "Oh, iyi...
Evdesin... Okudun mu? Ha, okuyor musun?
Muhteem, deil mi?"
"Evet..." Uzun, kapkaranlk bir sessizlik.
Almata belli belirsiz bir ses. Bir ey
dnyordu... "Seni bugn mutlaka
grmeliyim.
Evet,
benim
yerimde,
16.00'dan sonra. Mutlaka."
Akm.
Deerli,
deerli
akm!
"Mutlaka." Glmsememi engelleyemedim;
glmsememi sokaklarda bir meale gibi
tayacaktm...
Dar kar kmaz rzgr yzme
arpt. Hzla dnyor, uulduyor, can
yakyordu. Ama mutluluumu daha da
artrd. Haydi, durma, ulu! Artk zerime
hibir duvar ykamazsn! Yukarlarda

346/450

dkme demir grisi bulutlar... Haydi, yr:


Gnein aydnln ksamazsn! Biz gnei
ebediyen dorua zincirledik! Biz, Nun'un
oullar, Yeu'lar!19
Kede, alnlarn cam duvara dayam
kalabalk bir Yeu grubu vard. erideyse
bir Yeu, kr edici beyazlktaki masada
yatyordu. Beyaz rtnn altndan plak
ayaklarnn tabanlar kmt; beyaz giysili
doktorlar bann zerine eilmilerdi;
beyaz bir elden dierine ii bir eyle dolu
bir rnga geiriliyordu.
Ortaya, kimseyi hedeflemeden, "Ya siz,
neden girmiyorsunuz?" dedim.
Yuvarlak bir kafa dnd: "Ya sen?"
"Sonra gireceim. nce yapmam gereken..." Biraz utanarak uzaklatm. Cidden,
nce I 330'u grmeliydim. Ama neden
"nce"? Ona yant veremedim. Hangar. Buz
mavisi ENTEGRAL parldyordu. Motor

347/450

ksmnda dinamonun birtakm szckler mrldandn arka arkaya ve sevgiyle


ayn szc tekrarlyordu hissettim.
Eilip motorun uzun, souk tpn
okadm. Akm... Ne deerli... Yarn canlanacaksn; yarn hayatnda ilk defa rahmindeki ateli patlamalarla sarslacaksn...
Her ey dnk halinde kalsa, yarn
12.00'da ona ihanet edeceimi, evet, ihanet
edeceimi bilseydim bu yce cam canavara
ne gzle bakardm acaba?
Birinin yavaa dirseime dokunduunu
hissettim, ikinci Yapc'nn ablak yz.
"Tabii, biliyorsunuz..." dedi.
"Neyi? lem'i mi? Ya, nasl ama! Nasl
her eyi, tek seferde..."
"Hayr, o deil. Deneme uuu ertelendi, yarndan sonraki gne kadar. Hepsi u lem yznden... Bou bouna o
kadar ter dktk..."

348/450

Hepsi lem yznden. Ne gln, ne


snrl bir adam! Tabak suratnn kenarndan teye bakamyor. Yarn 12.00'da
bir cam kafese tklp duvarlar trmalamaktan
lem
sayesinde
kurtulduunu
bilseydi...
15.30. Odama dndm. eri girdim ve
U'yu grdm. Masamda, fildiinden bir
heykel gibi kaskat, sa yanan eline
dayam oturuyordu. Epeydir bekliyordu
herhalde nk beni grp dorulduunda
parmaklarnn yananda brakt izleri
grdm.
Bir an iin I 330, o ve benim burada,
masann banda bartmz o anssz sabah geldi aklma. Ama sadece bir anlna;
gnn her eyi silip atyordu. Prl prl
bir gnde odanza girip dnmeden
elektrik dmesine bastnzdaki gibi: Ampul yanar ama yle yararsz, yle zayf, yle
aptalcadr ki yanmasa daha iyidir.

349/450

Hi dnmeden elimi uzattm. Her


eyi balyordum. Eskilerin sslemelerini
andran
sarkk
yanaklar
heyecanla
titrerken elimi iki eliyle kavrad: "Bekliyordum... Sadece bir dakikalna gelmitim... Senin adna ne denli sevindiimi syleyecektim. Yarn veya sonraki gn, biliyorsun,
tamamen
iyileecek,
yeniden
doacaksn..."
Masada iki yaprak grdm: Dn geceden kalma notlarn son iki sayfas... Gece
braktm yerdeydiler. Eer yazdklarm
grdyse... Ama ne fark ederdi? Hepsi tarihti artk; drbnn tersinden bakldnda
grnenler gibi uzak ve glnt...
"Evet," dedim. "Ve ne, biliyor musunuz?
Demin caddede yryordum; nmde
giden adamn glgesi kaldrma vuruyordu.
Ve glgesi parldyordu! Ve galiba, hayr,
galiba deil, eminim: Yarna hi glge kalmayacak. Ne insan ne de nesnelerde...

350/450

Gne her yere dolacak, her eyin iinden


geecek..."
Kibar ancak sertti: "Hayal gryorsun!
Okulda ocuklarmn byle konumasna
izin vermem akas!"
Byle dedi ve ocuklardan bahsetmeye,
bir grup ocuu nasl lem'e gtrdn,
ocuklar nasl baladklarn ve nasl
"acmadan sevmek" gerektiini ve nihayet
kararn verdiini anlatt. Dizlerinin arasna
denk gelen grimavi kuma dzeltti, abucak yzme bir glmseme yaptrd ve
baka ey sylemeden kt.
Ve... Neyse ki gne bugn dikilmedi,
yoluna devam etti ve saat 16.00'a geldi.
Kapdaydm. Kapy vuruyordum. Kalbim
ieriden gs kafesime vuruyordu.
"Giriniz!"
Atldm, yere meldim, bacaklarna
sarldm, kafam kaldrp gzlerine, her

351/450

birinde kendimi, harikulade esaretteki beni


grebilmek iin teker teker baktm.
Duvarn tesinde, darda frtna vard;
bulutlar gittike daha fazla demirden
dkme grnyorlard... E? Ne yapalm
yani? Kafamn ii dopdoluydu; szckler
isyandayd ve sanki gmbrdeyerek bir
yerlere uuyordum Hayr, bir yerlere
deil, nereye, biliyoruz artk ve gne ve
gezegenler, ate fkrtan gezegenler,
cokun iekleriyle arklar syleyen gezegenler ve dnyamz gibi suskun, mavi,
mantkl talarn toplumlara rgtlenerek
yaad, mutlak, yzde yz mutluluun
doruuna ulam gezegenler peimden
geliyordu.
Birden yukardan bir ses duyuldu: "Ama
doruk, rgtl bir toplumda birlemi
talardan ibaret deil mi sence de?" Ve gen iyice keskinleip karard: "Ve mutluluk... Nedir sonuta? Arzular birer ikence,

352/450

deil mi? Ve mutluluk hibir arzunun


kalmamas demektir, deil mi? Bunca yl
mutluluun nne art iareti koymak ne
aptallk! Ne beter bir nyarg! Mutlak
mutluluun bana elbette bir eksi, hem de
semav bir eksi konmal!"
Hi
dnmeden
mrldandm
hatrlyorum: "Mutlak eksi, 273'dir..."
"Eksi 273. Kesinlikle. Pek souk tabii
ama tek bana bu bile dorukta bulunduumuzu kantlamaz m?"
ncekinde, ok uzun zaman ncekinde
yapt gibi, her naslsa benim azmdan
konuuyor, dndklerimi sylyordu.
Ama yle rktcyd ki dayanamadm ve
byk abayla, "Hayr," diyebildim.
"Hayr,"
geiyorsun."

dedim.

"Sen...

Dalga

Glmeye balad. Kahkahalarla. Bir


noktaya, bir kenara gelip son anda geri
adm atana kadar gld. Sonra duraklad.

353/450

Kalkt, ellerini omuzlarma koydu, uzun


uzun yzme bakt. Ardndan beni kendine
ekti ve yanan dudaklar dnda her ey yitip gitti.
"Elveda!"
Szck yukarlardan, stmden bir yerden geldi ve bana ulamas ok, belki bir,
belki iki dakika srd.
"Ne demek elveda?"
"Hastasn sen. Benim uruma su iledin. kenceydi senin iin, deil mi? Ama
imdi lem var. Benden kurtaracaklar seni.
O yzden, elveda."
"Hayr!" Baryordum.
Acmasz, siyahbeyaz bir gen. "Ne
imdi
bu?
Mutluluu
arzulamyor
muydun?"
Kafam karman ormand. ki mantk
treni
arpm,
st
ste
binmi,
paralanyor, dalyordu.

354/450

"E? Bekliyorum. Se: lem ve yzde yz


mutluluk mu, yoksa..."
"Sensiz yaayamam... Sensiz yaamak
istemiyorum!" dedim veya dndm,
hangisi bilmiyorum ama I 330 duydu.
"Biliyorum," dedi. Ardndan, ellerini
omuzlarmdan ekmeden ve gzleri hl
gzlerimde, ekledi: "Bu durumda, yarn
greceiz. Yarn, 12.00'da. Unutmadn,
deil mi?"
"Hayr. Bir gn ertelediler. Yarndan
sonra..." "ok daha iyi. Yarndan sonraki
gn, 12.00'da..." Alacakaranlkta, yapayalnz, sokaktaydm. Rzgr
beni bir kt paras gibi dndryor,
srklyor, savuruyordu; gkte dkme demir paralar uuuyordu... Sonsuza
varmalarna daha bir veya iki gnleri
kalmt... Kardan gelenlerin nilerine
srtnyordum ama yapayalnzdm. Aka
grebiliyordum: Hepsi kurtarlmt ama

355/450

benim iin artk kurtulu yoktu. Kurtarlmak istemiyordum...

Kayt 32
nanmyorum
Traktrler
Canl Yonga

leceinize inanr msnz? Evet, insan


lmldr, ben bir insanm, yani... Hayr,
demek istediim bu deil. Bildiinizi
biliyorum. Sorduum u: Hi leceinize
gerekten, tamamen, zihninizle deil,

357/450

bedeninizle inandnz m? u kd tutan


parmaklarn gnn birinde sapsar ve
souk olacan gerekten hissettiniz mi?
Hayr, elbette hayr ki zaten bu yzden
u gne kadar onuncu kattan kendinizi atmadnz, yemeye, sayfalar evirmeye, tra
olmaya, glmsemeye, yazmaya devam
ettiniz...
Bugn durumum byle evet, aynen
byle ite. Saatimdeki ufak siyah kolun
uraya, gece yarsna doru ineceini ve ardndan trmanp nihai noktay aarak inanlmaz yarnn balayaca noktaya
varacan biliyorum. Bunu biliyorum ama
bir ekilde buna inanmyorum. Ya da yirmi
drt saat bana yirmi drt yl srecekmi
gibi geliyor ve bu yzden hl bir eyler
yapabiliyor, bir yerlere koturabiliyor, sorular yantlayabiliyor, ENTEGRAL'in merdivenlerine trmanabiliyorum. Hl suda
sallann
hissedebiliyor
ve

358/450

parmaklklarna tutunmam gerektiini ve


souk cam tuttuumu anlayabiliyorum.
Saydam vinlerin kuu boyunlarn eilerini, gagalarn uzatlarn ve motorlar iin
gerekli feci patlayc besinleri ENTEGRAL'e
zenle, efkatle yedirilerini izliyorum. Ve
aalarda, nehrin zerinde rzgrn
kabartt mavi su damarlarn ve
dmlerini apak gryorum. Ama byleyken bile hepsi bana uzak, kda izili bir
diyagram misali ok yabanc geliyor. kinci
Yapc'nn yayvan diyagramsal yznn
birden konuuvermesi de yabancyd: "Ne
diyorsunuz peki? Motorlar iin ne kadar
yakt almalyz? veya buuk saat
daha..."
nmde, diyagramn boyutlu
izdmnde logaritmik kadran 15'i
gsteren bir hesap makinesi tutan elimi
grdm.

359/450

"On be ton. Hayr, daha iyisi... Evet,


100 yapalm." nk biliyorum, yarna...
Ve gz ucuyla elimi, kadrandaki elimi
gryorum. Belli belirsiz titriyor.
"Yz m? Ama neden? Bu bir haftalk
yakt demek. Ne diyorum yahu? Bir haftadan da fazlaya yeter!"
"Ne olabileceini kim bilebilir?" Ben
biliyorum. Rzgr uulduyor ve hava, yerden ta ge dek grn
mez bir maddeyle doldurulmu gibi
geliyor. Nefes almada, yrmede zorlanyorum ve caddenin en ucunda, Akmtoplar Kulesi'nin saatinin kolu yavaa ve bir
saniye bile durmakszn ilerliyor. Kulenin
donuk ve mavi spirali elektrik emmek iin
uzand gkte uluyor. Mzik Fabrikas'nn
borazanlar uluyor.
Her zamanki drtl kol dzeninde
yryorduk. Ama her naslsa, belki sarsc
rzgr yznden, sralar sabit grnmyor,

360/450

gittike daha da dzensizleiyorlard.


Kede bir eyle arpld; herkes rkt ve
donakald; nefesler tutuldu ve boyunlar hep
birlikte saasola kvrld.
"Bak! Hayr, uraya bak!"
"Onlar! Bunlar onlar!"
"Ben? Asla! Asla... Kafam Makine'ye
sokarm daha iyi!"
"Sus! Deli misin sen?"
Kedeki dinleme salonunun kaplar
boydan boya almt ve ieriden yaklak
elli kiilik bir grup, ar admlarla kyordu. "Kii" szc doru deil; hayr,
doru szck bu deil. Bunlar ayak deil;
bunlar bir tr ar, demirden dvlm,
grnmez bir sr mekanizmasyla alan
tekerleklerdi... Bunlar insan deil, insan
ekli verilmi traktrlerdi... Balarnn
zerinde, esintiyle dalgalanan, harfleri altn
gnele ili bir flama unlar sylyordu:

361/450

"Biz ilkiz! lem'den getik bile! Herkes bizi


izlesin!"
Kalabal yavaa ve kar konulamaz
bir gle, tarla gibi sryorlard ve gidilerine bakarak bizim yerimizde bir aa veya
bir bina olsa hi duraksamadan srp geecekleri anlalabiliyordu. Caddenin ortasna
varmlard bile; el ele tutuup bir zincir
kurarak yzlerini bize dndler. Ve biz,
gergin bir grup kafa, bekledik. Boyunlarmz bktk. Bulutlar. Uuldayan
rzgr...
Birden zincirin sa ve sol ular hareketlendi, hzla kapanmaya, bizi sarmaya
balad... Ve bizi ak kaplara doru...
Biri bard: "Tuzak! Kan!"
Herkes birbirini ezercesine kouturmaya balad. Tam duvara yakn yerde,
canl emberin henz kapamad dar bir
aklk kalmt. Kafalar nde, kafalar
kobalarna dnm, kalar atk,

362/450

dirsekler sivri, omuzlar sert, soluklar


grltl, herkes o yana yneldi. tfaiyecinin hortumundan fkran basnl su gibiydik. Bir anlna S gibi ifte kambur bir
beden ve yelken kulaklar grdm; bir an
sonra
gzden
yitirdim.
Kouturan
kalabaln ortasnda kalakalmtm. Onu
grdm tarafa atldm.
Bir giriin nnde soluklanmak iin
durdum ve bir anda, sanki rzgrla
srklenirmi gibi kk bir ekil zerime
geldi.
"Arkandaydm... stemiyorum... Anlyor
musun? Kabul ediyorum..."
Yakamda minik, tombalak eller, yuvarlak mavi gzler. O. Souk basamaklara
oturup tortop bzld; ayaktaydm, terli
ellerimle san okadm. Kendimi kocaman, onu ufack, benim ufack bir param
gibi grdm. I 330'la hissettiimden

363/450

tmyle farklyd. Eskilerin ocuklarna


buna benzer bir gzle baktn hatrladm.
Elleriyle yzn kapam, zar zor
duyabildiim eyler sylyordu: "Her
gece... Yapamam... Eer beni tedavi
ederlerse... Her gece, karanlkta, yapayalnzken onu dnyorum... Byynce
neye benzeyeceini, beni dnp dnmeyeceini... Yaamak iin dayanacak bir
eyim kalmayacak, anlyor musun? Senin
yapman gereken... Mutlaka..."
Aptalca bir duyguydu ama kendimden
emindim: Evet, mutlaka. Aptalcayd nk
yapacam bir su daha ilemem anlamna
geliyordu. Aptalcayd nk beyaz nasl
ayn zamanda siyah olamazsa, bir su da
ayn zamanda grev olamazd. br trls
yaamda ne siyah ne de beyaz var ve renkler ilevsel bir ncele bal demektir. Ve tutup ona yasad bir ocuk vermem
ncelinden balarsak...

364/450

"Tamam. Ama ltfen sakinle... Sakin


ol," dedim. "Seni I 330'a gtrmeliyim...
Daha nce istediim gibi ki o da..."
"Tamam." (Bunu alak sesle, ellerini
yznden ekmeden syledi.)
Kalkmasna yardm ettim. Ardndan, hi
konumadan ve kafalarmzda kendi
dncelerimizle veya kafalarmzda ayn
ve tek dnceyle sessiz evlerin arasndan,
kararan sokaktan, rzgrn krbalarndan
geerek yrdk...
Saydam, gergin bir noktada arkamda,
uuldayan rzgrn iinden tandk, su
birikintilerinde aprdayan ayak seslerini
iittim. Dnemete arkama baktm ve
kouturan yamur bulutlarnn yansd
bulank cam kaldrmda S'yi grdm. Derhal elimi kolumu tuhaf hareketlerle sallayarak ve bara ara O'ya yarn, evet,
yarn ENTEGRAL'in ilk deneme uuunu

365/450

yapacan ve mthi, inanlmaz, harika bir


olay greceimizi anlatmaya baladm.
O, toparlack mavi aknlyla nce
yzme, ardndan abuk sabuk salladm
kollarma bakt. Ama azn amasna izin
vermedim, konumaya devam ettim. imde, sadece benim duyabildiim bir ses,
apayr, fkeli bir dnce inatla ayn cmleleri tekrarlyordu: "zin veremezsin!
Peinden gelip I 330'a ulamasna izin
veremezsin!"
Sola dneceime saa yneldim. Kpr
kleler misali eilmi srtn mze
sundu: Bana, O'ya ve peimizden gelen
S'ye. Kar kydaki prl prl aydnlatlm
binalarn klar suya dyor, binlerce
parltl kvlcmlar saan kpklerde
yansyordu. Rzgr gemi palamarndan
yaplm ve yukarlara bir yerlere gerilmi
bir telli alg teli misali mrldanyordu. Ve
bas sesin iinde, arkamda, srekli...

366/450

Oturduum bina. O binann giriinde


duraklad ve "Hayr, sz vermitin..."
gibilerinden bir cmleye giriti.
Lafn bitirmesine izin vermedim, hzla
kapdan ieri iteledim ve lobiye daldk.
Tandk sarkk yanaklar kontrol masasnda
heyecanla titriyordu; kalabalk bir grup
Say bana toplanmt ve bir tartma sz
konusuydu. kinci kat trabzanlarndan
merakl balar uzanyor, merdivenlerde
birileri kouturuyordu. Ama acelem vard;
O'yu hzla kar yne srkledim ve srtm
duvara vererek lobi koltuklarndan birine
oturdum (duvarn arkasnda karanlk, koca
kafal bir glge, kaldrmda bir aa bir
yukar yryordu) ve not defterimi
kardm.
O, sanki nisinin altndaki bedeni
yavaa buharlayor, eriyor ve geride
hibir ey brakmyormuasna koltua

367/450

kt.
Gzlerindeki
yutucuydu.

mavi

boluk,

Yorgun bir sesle, "Neden beni buraya


getirdin?" dedi. "Kandrdn m beni?"
"Hayr... ! Bak! urada... Duvarn
dier yannda... Gryor musun?"
"Evet. Bir glge var."
"Srekli peimde... Yapamam... Yani...
Bak, bir eyler yazacam, alp gideceksin.
Tek bana. O, burada kalacak, eminim."
ninin altndaki beden kprdand,
karn biraz daha yuvarlaklat, yanaklarda
belli belirsiz bir lt, bir afak belirdi.
Notu souk eline tututurdum, elini
skca kavradm ve mavi gzlerinden gzlerimle son bir yudum aldm.
"Elveda! Belki baka bir zamanda..."
Elini ekti. Kamburunu kartarak ar
admlarla iki adm att. Ardndan hzla
dnd ve boynuma sarld. Dudaklar,

368/450

gzleri, her yeriyle bana arka arkaya ayn


eyi sylyordu.
Ne dayanlmaz bir glmseme... Ne
strap... Sonra... Sonra kapda iki bklm,
ufak bir insan silu eti, duvarn dier
yannda minicik bir glge grdm... Glge
ardna bir kere dahi bakmadan, hzla ve
hzlanarak uzaklat, eridi...
U'nun masasna gittim. Solungalarn
iirerek, "u hale bak!" dedi. "Hepsi
ldrm! uradaki, Eski Ev yaknlarnda
her yan krklerle kapl plak bir adam
grdn sylyor!"
Kalabalktan bir ses ykseldi: "Evet! Ve
yine sylyorum: Grdm." "Ne dersin
buna, ha? Tam hezeyan!"
U'nun "hezeyan" deyiinde yle krlmaz, yle bklmez bir kesinlik vard ki
kendime u soruyu sordum: "Bunca gnde
bama gelenlerin hepsi sahiden hezeyan
myd yoksa?" Ama ardndan kll ellerime

369/450

baktm ve szckler zihnimde nlad:


"Belki kannda gneli ormandan bir damla
vardr... Belki bu yzden seni..."
Hayr, ok kr hezeyan deil bu.
Hayr, maalesef hezeyan deil.

Kayt 33
(Balk Atmaya Vakit Yok, Son Not)

Gn geldi.
abuk, gazete... Belki orada vardr...
Gazeteyi gzlerimle okudum (yanl
yazmyorum: Gzlerim artk bir kalem gibi.
Ya da bir hesap makinesi... Elde tutulan,
kendin olmadn bildiin bir ey. Bir
ara).
te, oradayd. Sayfay boydan boya kaplayan, koca harflerle...

371/450

Mutluluk dmanlar uyumuyor! ki elinizle tutunun mutlulua! Yarn iler tatil edilmitir: Tm
Saylar lem iin bavuracaktr. taat etmeyenler
Velinimet'in Makinesi'ne yollanacaktr.

Yarn! Sahiden bir yarn olacak m?


Gnlk ataletin gcyle, bugnk Gazete' yi dierlerinin yanna, altn yaldz kakmal dosyaya koymak iin elimi (bir ara)
rafa uzattm. Yar yolda unu dndm:
"Niye? Ne fark edecek? Bir daha bu odaya
dnmeyeceim... Asla..."
Gazete elimden yere dt. Kalktm,
odama gz gezdirdim, her santimetrekaresine baktm, arkamda braktma zleceim her eyi, masay, kitaplarm, sandalyemi alelacele toplayp grnmez bir
bavula tktm. Bacaklarna sarldm srada
I 330'un oturduu sandalye... Yatak...

372/450

Bir dakika geti. ki. Salaka bir mucize


bekliyorum, belki telefon alar, aarm ve I
330...
Gidiyorum... Bilinmeze. Bunlar son
satrlarm. Elveda size tanmadm, bunca
sayfay birlikte yaadm, "Ruh" illetine
yakalandmda her eyimle, son vidama,
son bozuk telime kadar aldm,
okurlarm...
Gidiyorum.

Kayt 34
zinliler
Gneli Gece
Radyo Valkre

Ah, keke kendimi ve herkesi tuzla buz


etseydim, keke onunla Duvar'n arkasnda
bir yerlerde, sar dili hayvanlarn arasnda
ortaya ksaydm, keke buraya bir daha
dnmek zorunda kalmasaydm. Bin defa,

374/450

milyon defa daha kolay olurdu. Ya imdi?


Git ve bo u... Ama ne fayda?
Hayr! Hayr, hayr! Topla kendini, D
503! Salam bir mantk eksenine yerletir...
Uzun srmese bile manivelaya var gcnle
yklen... Ve eskilerin kleleri gibi, olan
biten her eyi iyice dnp yazya dkene
dek tasmlamann deirmen talarn
dndrmeye devam et...
ENTEGRAL'e bindiimde herkes oktan
yerini almt ve dev cam kovann her
petei doldurulmutu. Cam gvertelerden
baknca aadaki insanlar, telgraflarn, dinamolarn,
trafolarn,
altimetrelerin,
vanalarn, zamanlerlerin, motorlarn,
pompalarn ve borularn yannda karncalar
gibi grnyorlard. Subay odasnda masalarn ve kontrollerin zerine eilen birtakm tipler vard (Kukusuz Bilim Brosu
tarafndan grevlendirilmilerdi). kinci
Yapmc, iki yardmcsyla yanlarndayd.

375/450

de kafalarn kaplumbaalar misali


gvdelerine ekmilerdi. Yzleri sonbahar
solgunu grilikteydi. "E, nasl vaziyet?" diye
sordum.
lerinden biri, tatsz bir glmsemeyle,
"Ah," dedi, "pek tatsz. Nereye inebileceimiz belirsiz. Genel anlamda birok
mesele..."
Bir saat iinde TekDevlet'in ana
barndan, Saatler izelgesi'nin sevecen
rakamlarndan bizzat kendi ellerimle koparacam adamn yzne bakamadm.
Bana her okul ocuunun bildii "zinli
Kii" yksnn trajik kahramanlarn
hatrlatyorlard. Bahsettiim ykde,
Say'ya deney babnda bir aylk almama
izni verilmesi ("Nereye isterseniz gidin, ne
isterseniz yapn"20) anlatlr. Zavalllar
altklar yerlerin evresinde dolanp a
gzlerle ieri bakarlar. Meydanda saatlerce
gezinir ve bir sre sonra organizmalar belli

376/450

hareketleri talep etmeye balar: Havay


biip dzlemeye, grnmez ekilerle
grnmez iviler akmaya, olmayan kazanlara olmayan demirler dkmeye balarlar.
On gn byle getikten sonra dayanamaz,
el ele tutuur ve Mar eliinde uygun adm
suya yryerek ikencelerine son verirler...
Bir daha belirteyim, adamlarma bakmak ac vericiydi. Bir an nce yanlarndan
ayrlmak istiyordum.
"Gidip
makine
dairesini
kontrol
edeceim," dedim, "sonra iimiz bitiyor."
Bana bir eyler soruyorlard; patlama
iin hangi voltajn ayarlandn, k
tanknn
ne
kadar
su
safras
gereksindiini... imde tm sorulara annda ve kesin yantlar veren bir fonograf
vard sanki. Dier yandan iime odaklanmay hi kesmedim.

377/450

Ve birden, kk dar koridorlardan


birinde iimde bir ey yakama yapt ve
her ey orada balad.
Bahsettiim darack koridorda yanmdan gri niler, gri yzler geerken bir anlna yzlerden biri, salar ne taral, aln
kalarna ylm, derin bakan gzlere
sahip bir yz apayr grnd. Anlamtm,
buradaydlar.
Kaabileceim hibir yer yoktu; sadece
dakikalar kalmt. Bir avu dakika...
Bedenimin her yerinde, sanki devasa bir
motor altrlm ve bedensel yapm bu
motoru tayamayacak denli zayfmasna
infinitezimal, molekler bir titreme balad
(ve en sona kadar bitmedi). Duvarlarm,
kablolarm, dililerim, klarm... ler eyim titriyordu.
I 330 buralarda myd, hl bilmiyordum. Ama bakacak zaman kalmamt;

378/450

derhal kprye arlyordum. Kalk


zaman gelmiti... Kalk ama nereye?
Gri, soluk yzler. Aada, sularda mavi,
gergin damarlar. Basc, dkme demirden
hava katmanlar. Komuta almacn kaldran
elim de demirden dklmt sanki.
"Kalk: 45!"
Ktan bouk patlama, ardndan sarsnt, ardndan lgnca ykselen yeilbeyaz
bir su da, gverte ayaklar altnda kayp
gidercesine yumuak ve sngersi ve
altndaki her ey, tm yaam, sonsuza dek...
Bir tr huninin iine ekilirken evredeki
her ey saniyeler iinde klverdi: Buz
mavisi dbkey kentsel alan, kabarck
kubbeler, Akmtoplar Kulesi'nin yapayalnz,
kasvetli parma... Ardndan, pamuk bulutlarn arasndan geerek masmavi gkte
parldayan gnele yzleme... Saniyeler,
dakikalar, kilometreler... Mavi katlap
karanla
dnrken
gm
ter

379/450

damlalarn
k...

andran

yldzlarn

ortaya

Huzursuz,
dayanlmaz
parlaklkta,
kapkara, yldzlarla bezeli, gneli gece.
Birden sarlamak byle bir eydi herhalde: Borazanlarn ge ykseldiklerini
grmeye devam etmek ama aldklarn
duymamak... Sadece sessizlik vard. Gne,
dilsizdi.
Doald; beklenen buydu zaten. Atmosferden kmtk ve hepsi o denli hzla gereklemiti ki herkesin sesi soluu
kesilmiti. Bense bu dilsiz gne karsnda
sanki btn kaslmam bitmi, grnmez bir
eii atlam, bedenimi aada brakmasna rahatlamtm ve hzla, her eyin
beklenmedik olacan bildiim ba aa ve
yepyeni bir dnyaya ilerliyordum.
iletiime, "Rotay koruyun!" diye
bardm. Daha dorusu baran, iimdeki
fonograft ve ayn fonograf, mekanik bir

380/450

hareketle almac kinci Yapmc'ya uzatt.


Ve tm bedenim sadece benim bildiim
molekler titremeyle kapl, aa yneldim.
Aramaya...
Subay odasnn kaps... Bir saat sonra
kapatlp kilitlenecekti. Kapnn yannda
tanmadm,
ksa
boylu,
yzn
kalabalkta asla seemeyeceiniz biri duruyordu. Adamn srad tek zellii vard:
Kollar olaanst uzundu; dizlerine deiyor ve yanl organ takmndan alelacele
alnp bedenine taklm gibi duruyorlard.
Uzun kollardan biri kalkt ve yolumu kesti:
"Nereye gidiyorsunuz?"
Her eyi bildiimi bilmiyordu anlalan.
Neyse ne; hem belki bylesi daha iyiydi.
Dikletim ve kastl bir kabalkla, "Ben
ENTEGRAL'in
yapmcsym,"
dedim.
"Deneme uuunun sorumluluu bende.
Anladnz m?"
Kol indi.

381/450

Subay odas. Alet ve haritalara eilmi


kafalar; bazlarnda kr salar... Dierleri
sar, kel, olgun... arabuk gzlerimle
taradm ve geri dnp koridora ktm,
makine dairesine indim. Borular yaylan s
ve sarsntyla parlyor, ldayan kranklar
umarsz sarholar misali dans ediyor,
gstergeler zar zor grlen titreyilerine bir
an bile ara vermiyorlard.
Nihayet takometrenin banda grdm
onu... Kalar zerine yl aln...
"Hey!" Grlt yznden barmak
durumundaydm. "Burada m? Nerede?"
Kalarn altnda bir glmseme belirdi:
"u tarafta. Radyo odasnda."
Radyo odasna girdim. kiiydiler.
nn de balarnda kk kanatl
iletiim miferleri vard. Her zamankinden
uzun
grnyordu.
Sanki
eskilerin
21
Valkreleri misali kanatlanm uuyordu
ve radyo anteninden mavi kvlcmlar

382/450

salyordu. Kvlcmlar da, hafifletici, aydnlatc


ozon
kokusu
da
ondan
yaylyordu.
Dorudan ona, "Dnya'ya..." dedim
nefes nefese (koturmaktan), "hangara bir
ileti gnderebilir misiniz? Benimle gelin,
yazdracam."
Donanm odasnn hemen yannda ufak
bir kabin vard. Yan yana oturduk. Elini
buldum ve sktm.
"E? imdi ne yapyoruz?"
"Bilmiyorum. Bunun... Umak, nereye
gittiini bilmeden umak nasl muhteem
bir his, farknda msn? Az sonra 12.00 olacak ve... Kim bilir? Ve bu gece... Nerede
olacaz?
Belki
imlerde,
kuru
yapraklarda..."
Mavi kvlcmlar, imek kokusu...
Titremelerim gittike hzlanyordu.

383/450

Hl nefes nefese (koturmaktan), "Yaz


imdi," diye bardm. "Saat 11.30, hz
6.800..."
Kanatl miferin altnda, gzlerini kttan ayrmadan, usulca, "Dn gece notunla
birlikte geldi... Tamam, biliyorum. Sakin ol.
Ama bebei... Senden, deil mi? Yolladm
onu... oktan orada, Duvar'n te tarafnda.
Yaayacak..."
Kprye, yldzl kapkara gece ve kr
edici gnee, duvardaki saatin dakikadan
dakikaya yavaa srnen yelkovanna,
grnmeden titrediini sadece benim
bildiim her eyi kaplayan sonsuz incelikteki sise geri dndm.
Neden bilmem, birden her eyin burada
deil, aada, yere yakn gereklemesinin
daha iyi olaca fikrine kapldm.
Almac
stop!"

kapp

bardm:

"Motorlar

384/450

Atalet gcyle gittike yavalayarak ilerlemeye devam ettik. Ardndan ENTEGRAL


sa teli kalnlnda bir an iin durdu, tel
koptu ve aa, gittike hz kazanarak aa
dmeye balad. Gzm 12'ye ilerleyen
yelkovanda,
nabzm
kulaklarmda,
dakikalar byle geti. Ben tatm, I 330
ise dnyayd. Biri beni havaya frlatmt ve
iim dayanlmaz bir hzla yere dme ve
paralanma arzusuyla doluydu. Ama ya...
Aada bulutlar grnmeye balamt
bile... Ama ya...
Ama iimdeki fonograf, bir menteenin
yumuack hassaslyla almac kapt ve
emri verdi: "leri, yava!" Tan dmesi
durdu. imdi ikisi nde, ikisi kta sadece
drt alt motor, ENTEGRAL'in ktlesini
karlamaya yetecek kadar alyordu.
ENTEGRAL, demir tararmasna hafife
sarslarak havada, ancak bir kilometre yksekte yer tutmutu.

385/450

Herkes gverteye kt (12'deki yemek


an almak zereydi) ve nefesini tutarak
cam parmaklklarn zerinden eilerek
aadaki, Duvar'n ardnda kalan yabanc
dnyay izlemeye koyuldu. Amber, yeil,
mavi; sonbaharda aalar, ayrlar ve bir
gl. Mavi gln ucunda sarmtrak, kemikleri andran kalntlar vard ve kalntlarn
ortasndan kupkuru, ktcl, sar bir parmak ykseliyordu. Muhtemelen mucize eseri ayakta kalabilmi bir eski kilisenin
kulesiydi bu...
"Bakn! Bakn, urada, sada!"
Yemyeil lde kahverengimsi bir glge
hzla kap gitmiti. Hi dnmeden drbn gzlerime gtrdm: Gs yksekliindeki imlerin arasnda kuyruklar
uuan alacal bir at srs koturuyordu.
Ve atlarn srtlarnda... O yaratklar... Esmer, beyaz, buday...

386/450

Arkamda konuulanlar duyuyordum:


"Ne diyorum sana, yz vard!"
"Yok canm!"
"yi, al ite... Drbnle bak."
Ama gzden yitmilerdi bile. Sonsuz
yeil l... Beni ve herkesi dolduran ann
delici tns lde yankland: yemek saatine bir dakika...
Dnya bir anda kopuk paralara
dnt. Birinin altn rozeti basamaklarda
yatyordu ve bana hibir ey ifade etmeden
ayamn altnda atrdad. "Ne diyorum
sana, bir yz grdm!" Kara bir dikdrtgen:
Subay odasnn ak kaps. Keskin
glmsemeye gml beyaz diler...
O anda, saat sonsuz yavalkta alar,
ann vurular arasnda soluk alamazken
ve nmdeki kuyruk hareket etmeye
balamken subay kaps iki tandk,
olaand uzun kolla kapand.

387/450

"Durun!"
Avucuma parmaklar gmld: I 330,
yanmdayd. "Kim bu? Tanyor musun?"
"O... Ama o sizden..."
Birinin omuzlarna trmanmt; yzlerce yzden herhangi biri saylacak denli
sradan yz, yzlerce yzn zerindeydi.
"Koruyucular adna! Seslendiim sizler,
siz dinleyenler, kulak verin: Biliyoruz! Numaralarnz henz bilmiyoruz ama her eyi
biliyoruz! ENTEGRAL'i ele geiremeyeceksiniz! Deneme uuu tamamna erdirilecek ve siz, sakn baka eye yeltenmeyin,
uuu siz, kendi ellerinizle bitireceksiniz.
Ve sonra... Neyse, hepsi bu kadar!"
Sessizlik. Ayaklarmn altndaki cam yumuack, battaniye gibiydi ve ayaklarm yumuack, battaniye gibiydi. Yanmda bembeyaz bir glmseme, deli mavi kvlcmlar.
Kulama, dilerinin arasndan fsldad:

388/450

"Sen miydin? 'Grevini' mi yerine getirdin?


Eh... Madem yle..."
Eli elimi brakt ve Valkre miferi
fkeli kanatlaryla uzaklat. Herkes gibi
buz kesmitim; herkesle birlikte subay
odasna girdim.
Ama ben deildim, deildim! Kimseye
bir ey sylememitim! Dilsiz sayfalar
dnda hi kimseye...
imden haykryordum bunu. Masada,
karmda oturuyordu ve yzme bir kere
dahi bakmad. Yannda sar, kel biri oturmutu. Konutuklarn duyabiliyordum:
"'Asalet' mi? Ama sevgili profesr, bu
szck zerine yaplacak basit bir dilbilimsel analiz bunun nyargya dayandn,
eski feodal alardan kaldn gstermeye
yetecektir. Ama biz..."
Betimin benzimin attn hissediyordum ve ok gemeden herkes halimi fark
edecekti... Ama iimdeki fonograf her

389/450

lokma iin on be inemeyi saymay


srdrd; kendimi kendi iimdeki saydamsz bir eski eve kilitledim, kapmn nne
talar ydm, perdeleri ektim... Derken
komuta almac elimdeydi... Buz tutmu,
nihai sefaletin, kara bulutlarn iinden
gneli ve yldzl geceye umak. Dakikalar,
saatler... Ve mantksal motorun tm bu
sre boyunca iimde fkeyle, tm hzyla ve
tarafmdan dahi duyulmadan alt akt. Akt nk masmavi boluun bir noktasnda masam ve masada unuttuum notlarmn banda oturan U'nun solungalar
andran yanaklar gzlerimin nnde
belirdi.
Ve apak grdm: ondan baka kimse...
Anlamtm... Ah, keke... Keke radyo
odasna gidebilsem... Kanatl miferlere,
mavi imein kokusuna... Hatrlyorum:
yksek sesle bir eyler anlatyordum,
yzme sanki camdanmm gibi bakt ve
akl baka yerlerdeymi gibi konutu:

390/450

"Megulm. Aadan bir ileti alyorum.


Sizinkini dier grevliye yazdrabilirsiniz..."
Kk kabinde bir an dndm ve sert
bir sesle baladm: "Zaman: 14.40. nie
hazrlann! Tm motorlar stop! Deneme
bitti."
Kpr. ENTEGRAL'in mekanik kalbi
durmutu, initeydik ama kalbim ayn hzla
inemiyor, oyalanyor, boazma doru ykseliyordu. Bulutlar. Ardndan uzakta, gittike daha yeilleen, daha belirginleen,
hzla bize doru gelen bir yeil nokta...
Son...
kinci Yapmc'nn porselen beyaz,
acyla burumu yz. Var gcyle beni
iten oydu herhalde. Kafam bir yere arptm
ve tam derken, karanlklara karrken
bouk sesini duydum: "K motorlar! Tam
yol!"
Yukar doru keskin bir atlm hissettim... Baka bir ey hatrlamyorum.

Kayt 35
emberde
Havu
Cinayet

Btn gece uyumadm. Gece boyu tek


ey dndm...
Dn yaananlardan sonra bam sarglar iinde. Yo, sargdan ok bir ember
bu. Evet, cam eliinden yaplm ve

392/450

kafama lehimlenmi bir ember bu. Ve


bizzat ben de byle bir dkme emberdeyim: U'yu ldrmek. U'yu ldrmek ve gidip
I 330'a "imdi inanyor musun bana?"
demek. Ama en tiksindiricisi ldrmenin
pis ve arkaik bir eylem olmas: bir ey alp
bir insann kafasn ezmek fikri azmda
iren tatllkta bir duygu yaratyor;
tkrm
yutamyor,
durmadan
mendilime tkryorum ve azm srekli
kuru...
Dolabmda dkmde krlm ar bir
piston ubuu var (Krlmann yapsn
mikroskop altnda incelemem gerekmiti).
Notlarm rulo yaptm (nem varsa okusun,
son harfime kadar), piston ubuunun krk
ucundan ieri soktum ve aa yollandm.
Merdivenler sonsuz gibiydi; basamaklar
slakt, kayganlklar i bulandrcyd ve
mendilimle terimi silmem gerekiyordu...

393/450

Aas.
Yreim
gmbrdyordu.
Durdum, ubuu kardm, kontrol masasna yrdm...
Ama U orada deildi. Masa donmutu,
yapayalnzd. Tm ilerin bugn iin iptal
edildiini hatrladm. Herkes lem'e gitmek zorundayd. Makuld: U'nun burada
bulunmas iin bir neden yoktu nk
kimse kaydolmayacakt...
Sokak. Rzgr. Kouturan dkme demir levhalardan yaplma gkyz. Ve tpk
dnk gibi belirli bir anda tm dnya
birbirinden ayr, farkl, bamsz paralara
blnd ve ba aa den her bir para
bir anlna karmda donakald ve gzlerimin nnde buharlat.
Bu sayfadaki kara harfler aniden rkse
ve drt bir yana kasa geriye abuk sabuk
karalamalar, mesela sayfann banda
tngcuymd ec gibi bir eyler kalr ya,

394/450

sokaktaki kalabaln durumu da aynen yleydi: srasz, dzensiz, yn belirsiz...


ok gemeden ortalkta kimse kalmad.
Ve bir anlna her ey donakald: Yukarda,
ikinci katta, havada aslym gibi duran bir
cam kafeste bir adamla bir kadn, ayakta
pyorlard.
Kadn
arkaya
doru
eilmiti. Ebediyen, son defa...
Bir keyi dndmde bir grup fkeli
yzle karlatm. zerlerinde, havada
kendi bana duruyormu gibi grnen ve
zerinde "Kahrolsun Makineler!" ile
"Kahrolsun lem!" yazan bir pankart vard.
Ve iimde bir ey (ben deil) unu
dnd: "Herkes iinde yalnz kalbiyle
birlikte skldnde dinecek byklkte
bir ac m tar?" Ve gene bir anlna,
dnyada benim hayvan elimle tuttuu
dkme demir rulodan baka bir ey
kalmad...

395/450

Derken bir ocuk kt karma. Tm


varlyla ileri atlyordu ve alt dudann
altnda bir glge vard. Alt duda, svanm
bir gmlek kolu misali tersyzd tm
yz allak bullak, tersyzd baryordu;
var gcyle birinden kayordu ve ardndan
ayak sesleri geliyordu...
Zihnim ocuktan sonuca vard: "Doru,
U u an okulda olmal. Bir an nce oraya
gitmeliyim." En yakn yeralt istasyonuna
kotum.
Girite biri bararak yanmdan geti:
"almyor! Trenler bugn almyor!"
Aa indim. Mutlak hezeyan. Tralanm kristal gnelerin parltlar... Kafalarla
dolup taan peron... Bo, kprtsz tren...
Ve tm bu sessizliin ortasnda bir ses:
onun sesi! Gremiyordum ama bu akan
krba misali esnek, bklgen sesi tanyordum. Kalara ekili keskin kal gen oralarda bir yerlerdeydi...

396/450

Bardm: "Aln! Brakn geeyim!


Brakn..." Ama biri kollarmdan ve
omuzlarmdan yakalad ve sessizliin ortasnda bir baka ses duydum: "Hayr,
yukar koun! yileeceksiniz orada: iinizi
mutlulukla dolduracaklar ve dolduunuzda
huzur dolu, dzenli ryalar grecek,
herkesle bir nefes soluyacaksnz! Dnn
bir: horultu senfonisi! Ey aklszlar, solucanlar misali kvrlp iinizi kemiren soru
iaretlerinden kurtarlacaksnz! Bir de hl
durmu, beni dinliyorsunuz!
Byk lem'e koun! Burada yalnz
bama dikilmemden size ne? Bakalarnn
benim yerime istemelerini istemiyorsam
size ne? stemeyi kendime istiyorsam,
imknsz istiyorsam size ne?"
Bir dier ses; ar ve yava: "Aha!
mknsz, yle mi? Bu salaka fantezilerinizin peinden koun ki karnza geip
yznze kuyruk sallasnlar demek, deil

397/450

mi? Hayr! Biz o kuyruklar yakalayp ezeceiz ve sonra..."


"Ve sonra yznze yaptrp horuldayacaksnz ve yznzn nnde sallanacak
baka kuyruklar getirecekler. Dediklerine
gre eskilerin eek dedii bir hayvanlar
varm. Yrmesi iin burnunun zerinden,
eriebileceinden azck tede bir havu
sallandrrlarm.
Ama bir eriirse..."
Birden kolumu tutan mengene gevedi,
ortaya, I 330'un konutuu yere frladm;
ayn anda herkes ileri atld ve arkalardan
biri bard: "Geliyorlar! Bu tarafa geliyorlar!" Iklar krparak snd biri
kablolar kesmiti ve ardndan kargaa
patlad: lklar, ulumalar, kafalar,
parmaklar...
Yeralt tnelinde ne kadar koturduk
bilmiyorum. Nihayet basamaklara, soluk

398/450

bir afaa ulatk, k artt ve sokaa frladk. Herkes ayr yne dald.
Gene yalnz kalmtm. Rzgr ve gri afak dnda... Islak cam kaldrmn derinlerinde klarn, duvarlarn ve ba aa
yryen insanlarn yansmalar. Ve elimde,
beni gittike dibe eken ar rulo...
U yine yerinde deildi ve odas botu.
Odama ktm ve atm. emberin
iyice skt akaklarm zonkluyordu ve hl
ayn embere hapis, dnp duruyordum:
masa, masada rulo kt, yatak, kap, masa,
rulo... Solumdaki odann perdeleri kapalyd. Samdakindeyse bir defterin zerine
eik sapsar bir kafa ve kocaman, sar bir
parabol andran bir aln vard. Alndaki
krklklar okunmas g sar satrlar yaratyordu. Gzlerimiz karlatnda o sar
satrlarn
benden
bahsettii
hissine
kapldm.

399/450

Tam 21.00'da U geldi. Rahatszlk duyacak denli sesli soluduumu, engellemek


istememe ramen beceremediimi gayet
ak hatrlyorum.
Oturdu ve nisini dzeltti. Pembemsi
kahverengi solungalar titredi.
"Ah, tatlm, demek yaralandn doru...
Duyar duymaz geldim, hemen..."
ubuk hemen nmde, masadayd.
Daha da grltyle soluyarak kafam
kaldrdm. Solumam duyunca lafn yarda
brakt ve ayaa kalkt. Kafasnda vuracam noktay daha o andan grebiliyordum; iren tatllyla azmdayd.
Mendilime uzandm; mendilim yoktu, yere
tkrdm.
Beni anlatan sar keskin krklklarla
dolu aln sadaki odadayd. Grmemeliydi.
Bakarken yapmak iyice irenlie girerdi...
Dmeye bastm hakkm yoksa yok, ne
yapalm? ve perdeler indi.

400/450

U bana gelecei hissetti, belki anlad,


kapya doru atld. Ama kamadan
yakaladm. Hl grltyle soluyordum ve
gzm kafasndaki o noktadan saniye
ayrmyordum.
"Sen... Akln karmsn! Bu ne cret?"
Geriledi ve yataa oturdu. Daha dorusu
dt ve titreyen ellerini derhal bacaklarnn arasna soktu. Batan aa
basntm,
baskydm,
skmaydm.
Gzm kafasndan ayrmadan elimi
masaya uzattm ve ubuu kavradm. "Yalvarrm! Bir gn... Sadece bir gn! Sz,
yarn gideceim ve kayt iin ne lazmsa..."
Neden bahsediyordu bu? ubuu
havaya kaldrdm... Onu ldrdm sayyorum kendimi. Ve siz, tanmadm okurlarm, bana katil demeye hakknz var.
"Ltfen... Yapma... Kabul... Bir saniye izin
ver," demese ubuu kesinlikle kafasna
indirecektim.

401/450

Titreyen elleriyle nisini yrtarcasna


kard. ri, sapsar, prsk bedeni srtst
uzand... Ve ancak o an anlayabildim. Perdeleri
indirmemin
nedenini...
Onu
istediimi...
yle salakayd, yle ok ediciydi ki
kahkahay koyuverdim. Tkal musluum
patlad, kolumdaki g hepten yitti ve
ubuk cam zeminde tangrdad. Kahkahann ldrc bir silah yerine geebileceini ilk o anda rendim. Glerek cinayet
bile ldrlebiliyordu.
Masaya ktm ve umarszca, son
kezmiesine gldm. Bu batan aa
salaka durumdan k gremiyordum.
Doal yolunu takip etse nasl sonulanrd
hl bilemiyorum ama o an ortama yeni ve
ani bir e katld: Telefon ald.
Atldm ve belki odur diye almaca
sarldm. Tanmadm bir ses, "Bir dakika,
ltfen," dedi.

402/450

Acmasz, ebedi bir uultu... Uzaklardan


bir yerlerden yaklaan ayak sesleri... nlayan, gittike demirden dkmeleen ayak
sesleri... "D 503? Ha... Velinimet
konuuyor. Derhal yanma gel!" Tk.
Kapad. Tk.
U hl yataktayd. Gzlerini yummutu
ve solungalar kocaman bir glmsemeyle
iki yana yaylmt. Yerden giysilerini alp
zerine frlattm ve dilerimin arasndan,
"Haydi! Acele et!" dedim.
Dirsekleri zerinde doruldu, gsleri
iki yana sarkt; gzleri kocaman almt.
Geri kalansa mumyamsyd...
"Ne?"
"Nesini bo ver. Haydi, giyin!"
Giysilerini gsne ekerek bzld ve
krgn bir sesle, "Arkan dn," dedi.
Arkam dnp alnmla cam duvara
yaslandm. Kara, slak aynada ekiller,

403/450

klar, kvlcmlar titreiyordu. Hayr,


titreyen ayna deildi. Bendim. Neden beni
aryordu? Onu, beni, her eyi biliyor
olabilir miydi?
U, giyinmi, kapdayd. Yanna gittim,
elini, istediimi skp karabilecekmi gibi
tutup sktm: "Adn... Kimden bahsettiimi
biliyorsun... Adn verdin mi onlara? Vermedin mi? Doruyu syle, bilmem gerek.
nemi yok, sadece gerei syle..."
"Hayr."
"Vermedin mi? yleyse nasl... Rapor
etmek iin gittiinde..."
Alt
duda
birdenbire
sokakta
grdm olannki gibi da bkld ve
yanaklarndan yalar szld...
"nk... nk onu onlara ihbar edersem... O zaman senin beni... Ah, yapamam,
yapamazdm!"

404/450

Anlamtm. Yalan sylemiyordu, gerek


buydu. Aptal, gln insani gerek! Kapy
atm.

Kayt 36
Bo Sayfalar
Hristiyan Tanrs
Anneme Dair

te tuhaf bir ey: Kafam bombo, beyaz


bir sayfa gibi. Oraya nasl gittim, nasl
bekledim (beklediimi biliyorum), bunlarn
hibirini hatrlamyorum. Ne bir ses ne bir

406/450

yz ne de bir hareket... Sanki dnyayla aramdaki tm hatlar kesmilerdi.


Kendime
geldiimde
Velinimet'in
karsndaydm ve korkudan gzlerimi
kaldrp bakamyordum. Tek grebildiim,
dizlerinin stnde duran dkme demirden,
kocaman elleriydi. Elleri kendisine bile ar
geliyordu; dizleri ellerinin altnda bel veriyordu sanki. Yavaa parmaklarn kprdatt. Yz ykseklerde bir yerde, sisler
iindeydi ve sesinin gk grlts gibi
gelmemesinin, beni sar etmemesinin ve
sradan bir insana aitmi hissi yaratmasnn
tek nedeni kulaklarma ok ykseklerden
ulamasyd.
"Demek sen de, yle mi? Sen,
ENTEGRAL'in yapmcs, fatihler arasnda
en byklerden saylma frsat bahedilen,
ad TekDevlet'in yeni parlak ana verilecek sen, yle mi?"

407/450

Kanm yukar hcuma geti, yanaklarm doldurdu ve sayfa, zonklayan akaklarm ve ykseklerden yanklanan ses
haricinde gene bombotu; hibir szck
stnde kalamyordu. Elin binlerce kiloymuasna ar ar kalkn ve parman
beni iaret ediini grdm. "E? Neden susuyorsun? yle mi, deil mi? Cellat
m geiyor aklndan?"
"yle," dedim usulca. Ve o andan itibaren syledii her sz duydum.
"Ne? Bu szckten korkar mym sanyorsun? Peki, hi kabuunu kaldrp
iindekini incelemeyi denedin mi? imdi
gstereceim sana. Sahneyi hatrla: Mavi
bir tepe, bir armh ve kalabalk. Birkann
st ba kan iinde, bedeni armha iviliyor; dierleri aada, gzyalarna boularak yukar bakyorlar. En zorlu, en nemli
rol yukardakilerin stlendii hi aklna
gelmiyor mu? Onlar olmasa bu muhteem

408/450

trajedi
doruuna
ulaabilir
miydi?
Kalabalk onlara svd ama srf sylediim
gerek bile trajedinin yazarnn, Tanr'nn
onlara en byk dlleri bahetmesini
gerektirmelidir.
Ve
ayn
Hristiyan,
balamas bol Tanr, hani u kendine
bakaldran herkesi Cehennem atelerinde
yavaa kzartan Tanr'ya cellat denmez mi?
Peki, Hristiyanlarn kazklara balayp
yaktklarnn says yanan Hristiyanlarn
saysndan az mdr? Ama ite, bunlarn
hibirisi kalmamtr ve Tanr'ya asrlarca
sevginin Tanrs diye taplmtr. Sama
m? Hayr, tam tersi! Bu insann silinmez
saduyusunun kanla imzalanm patentidir! nsan daha o zaman, en vahi ve kll
halindeyken kavrad: Gerek cebirsel insanlk sevgisinin insanlk d ve amaz
doruluk iaretinin acmaszlk olmas,
nasl atein varlnn iareti yanmasysa,
yle kanlmazd. Yanmayan bir ate

409/450

gsterebilir misin bana? E? Kantlasana


tezini! Tartsana benle!"
Nasl tartabilirdim? Eskiden paylatm dncelerle nasl tartacaktm?
Hem de daha hibirini byle parltl bir
zrha bile brndrememiken... Yant
vermedim.
"Eer benle ayn fikirdeysen, ocuklar
yattktan sonra byklerin yapt gibi,
hibir ey saklamadan konualm. Sorum
udur:
nsanlar
kundaktan
kurtulmalarndan itibaren ne dler, kendilerine
ne iin eziyet eder?
nsanlar birinin kp onlara mutluluun ne olduunu sylemesini ve ardndan
onlar bu mutlulua zincirlemesini isterler!
Peki, bugn yaptmz bu deilse nedir?
Eski Cennet d... Hatrla: Cennette btn
arzu, acma, sevgi bilgisini yitirmilerdi.
Kutsanmlard. Dleri ameliyatla alnmt (ki bu yzden kutsanmlard zaten).

410/450

Melekler, Tanr'nn kleleri... Ve imdi, tam


bu de ulamken, onu byle avucumuza
almken (yumruunu yle bir skt ki o an
elinde bir ta tutsa suyunu karrd) ve geriye sadece d paylatrp sunmak
kalmken sen kalkp..."
Demirden dkme tirad bir anda kesildi.
ekicin altnda, rste yatan sac misali kzarmtm. eki sessizce havaya kalkt...
Bekleyi inmesinden ok daha feciydi...
Birden, "Ka yandasn sen?"
"Otuz iki."
"Ve yar yandaki bir on altlk kadar
safsn! Onlarn adlarn henz bilmiyoruz
ama senden alabileceimize eminiz seni
sadece ENTEGRAL'in yapmcs olarak
gereksindikleri hi aklna gelmedi mi? Sadece senin vastanla..."
"Hayr! Hayr!" diye bardm.

411/450

stnze
atelenmi
kurunun
karsna geip ellerinizi ileri uzatarak
"Hayr," demeye benziyordu; kurun sizi
delip getikten ve iki bklm yere dtkten sonra bile "Hayr!" kulaklarnzda
kalrd...
Evet, evet. ENTEGRAL'in yapmcs...
Evet, evet... Birden gzlerimin nnde
U'nun kpkrmz solungalar fkeyle
titreyen yz belirdi. O sabah, ikimiz de
odamdayken...
Gayet ak hatrlyorum: Kahkahay
bastm ve baklarm kaldrdm. Karmda
Sokrates'e benzeyen, kel ve kafas batan
aa ter damlacklaryla kapl bir adam
oturuyordu. Ne kadar basitti! Ne denli
banal ve glnesi basitlikteydi!
.Kahkahadan bouluyordum. Elimle
azm kapadm ve kafam karmakark,
koarak ktm.

412/450

Basamaklar, rzgr, slak, uuan k


paracklar, yzler... Koarken aklmdan
unlar geiyordu: "Hayr! Onu grmeye! Bir
kerecik daha grmeye!"
Ardndan bir bo sayfa daha geliyor.
Ayaklardan tesini hatrlamyorum. nsanlar deil, sadece ayaklar. Kaldrma yaan,
her yne srayan bir ayak saana... Ve
neeli, biraz naho bir ark ve bir bar:
"Hey! Sen! Buraya!"
Bundan sonra batan aa sert rzgrla
dolu ssz bir kare var. Ortasnda bulank,
grltl, meum bir ktle: Velinimet'in
Makinesi. Ve makineden iimde yanklanan
bir grnt: Kr edici beyazlkta bir yastk;
yastkta gzleri yar ak bir ba, keskin, bembeyaz diler... Ve hepsi her naslsa,
aptalca Makine'yle balanyordu. Nasl
balandn biliyordum, hl biliyorum
ama
dile
getirmek
istemiyorum.
Getiremem.

413/450

Gzlerimi yumdum ve Makine'ye kan


basamaklara oturdum. Yamur yayordu
herhalde; yzm srlsklamd. Uzaklarda
bir yerlerden bouk haykrlar ykseliyordu. Ama beni, lklarm duyan yoktu:
Kurtarn beni! mdat!
Keke eskilerinki gibi bir annem olsayd.
Yani kendi annem. Ve onun iin
ENTEGRAL'in Yapmcs deil, D 503
deil, TekDevlet'in bir molekl deil, sadece insanlktan bir para, sadece kendisinden bir para olsaydm... stne baslp
geilmi, ezilmi, dlanm bir para... Ve
armha gersem veya gerilsem (belki ayn
kapya kyordur) sesimi, bakalarnn
duyamadn o duyard... Ve yal dudaklar, yal, krk dudaklar.

Kayt 37
Tek Hcreliler
Kyamet Gn
Odas

Sabah, yemek salonunda solumdaki


komum korku dolu bir sesle kulama
eildi: "Yesene! zliyorlar!"

415/450

Var gcmle glmsedim ve glmsemem yzmde bir yrtk am gibi geldi:


Glmsyordum, yrtk geniliyordu ve gittike daha fazla ac veriyordu...
te byle. atal elimde titremeye
balayp tabaa dt anda daha ucuna
bir kp takabilmeyi yeni baarmtm ki
ayn anda her ey, masalar, duvarlar, tabaklar, hava, hepsi birden titremeye ve tangrdamaya balad ve darda muazzam bir
gmbrt koptu, balarn, evlerin zerinden ge ykseldi ve suda yaylan
halkalar misali gittike uzaklaarak soldu.
Annda beti benzi atm insanlara, ak
kalm azlara, havada donakalm atallara gz gezdirdim.
Ardndan kargaa balad; herkes yerinden frlad (Mar bile sylenmeden), saa
sola kouturmaya, dolu azlarla, inemeye devam ederek, ksrerek, boularak
birbirlerine sormaya balad: "Bu da neydi?

416/450

Ne oldu? Ne?" Ve az ncenin mthi makinesinin bu dzenini yitirmi kymklar,


rzgrda savrulan yrtk bir mektup misali
birbirlerini ezercesine aa, asansrlere,
merdivenlere kouturdu.
Btn binalardan sokaa ayn sel tat
ve ok gemeden cadde, mikroskop altnda
bir damla suyun grntsne benzedi: saydam bir damlackta hapis kalp panie
kaplan, saa sola kouturan bir sr tek
hcreli hayvan...
"Aha!" Muzaffer bir ses. nmde biri
parmayla g gsteriyor. Sarms pembe
parma ve ucundaki, ufukta ykselen Ay'
andran beyaz hilali gayet ak hatrlyorum. Ve bu parmak, bir pusulayd adeta:
Yzlerce gz peine takt, herkes gsterdii yne bakt.
Baktmz ynde yamur bulutlar,
birbirlerini ezercesine pelerinden kovalayan grnmez bir eyden kamaya

417/450

abalyorlard ve Koruyucularn bulutlarn


rengine bulanm karanlk aerolar casushortumlarn sallandryorlard ve daha
tede, batda, eye benzeyen...
Bata ne olduunu kimse anlamad.
Herkesten (ne yazk ki) ok daha fazlasn
fark edip renen ben bile anlamadm. nanlmaz bir ykseklikte hzla hareket eden
zar zor grlebilen minik noktalar, siyah
aerolardan mrekkep dev bir sr gibiydi.
Gittike yaklatlar. Kaba, gurultulu sesler
duyduk. Sonunda bamzn st kularla
doldu. Gkyzn doldurmulard. Keskin,
siyah, delici, uuan genler. Frtnadan
periandlar; kubbelere, atlara, stunlara
ve balkonlara kondular.
"te..." Muzaffer kafa dnd ve kim
olduunu grdm: Bask alnl tipti bu.
Ama eski haline pek benzemiyordu; bal
dnda yitip gitmi bir kitap gibiydi. Her
naslsa ebediyen gzlerinin stne ylan

418/450

alnnn altndan srnerek kmt; gzlerinin ve dudaklarnn etrafnda sakal gibi


izgiler frlamt: glmsyordu.
Uuldayan rzgrn, kanat seslerinin ve
gaklamalarn arasndan, "Anlyor musun?"
diye bard. "Anlyor musun, Duvar' ykmlar! Duvar' diyorum!"
Kafalar hl yukarda bir sr insan
alelacele binalara kayordu. Kaldrmn
ortasnda hzl admlarla yryen bir
ameliyatsonras grubu belirdi (arlklar
hzlarn kesmemi grnyordu): Oraya,
batya gidiyorlard.
Dudaklarn, gzlerin etrafnda krk
tutamlar... Kolunu yakaladm. "Nerede o? I
330 nerede? Duvar'n dier yannda m?
Benim... Dinliyor musun beni? Hemen..."
Sarholar gibi, sar dilerinin arasndan,
"Burada!" diye bard. "Kentte! Yapyor!
Baaryoruz!"
Baaryoruz...

419/450

Kimdi bu "Biz"? Ben kimdim?


Etrafnda, tpk ona benzeyen, onun gibi
gzlerini saklayan kalarn, alnlarn
altndan km, dileri parldayan elli
kadar kii daha vard. Azlarn frtnay
yutmak istermiesine amlard; elektrikli
silahlarn sallayarak (pek rktc grnmyorlard bunlar ama nereden bulmulard?)
batya,
ameliyatsonras
grubunun peinden ama onlarn izledii
yola
paralel
giden 48.
Cadde'den
ilerliyorlard.
Rzgrla
birbirlerine
dolanm
kablolarn zerinde tkezleyerek ona
kouyordum. Neden peki? Bilmiyorum.
Tkezliyordum, sokaklar bombo, kent
tuhaf ve yabancyd; kularn muzaffer
bartlar hi kesilmiyordu: Kyamet
Gn'yd bu! Birok binada, cam duvarlarn altnda (bu fena yerlemi aklma) eril
ve dii Saylarn en ufak utanma

420/450

gstermeden, hatta perdeleri bile indirmeden, hem de biletsiz, gndz vakti


iftletiklerini grdm.
Bina... Onun oturduu bina. Kap yitip
gitmiti sanki ve ardna dek akt. Giriteki
kontrol masas botu. Asansr, katlar
arasnda skp kalmt. Bitmek tkenmek
bilmez merdivenleri soluk solua trmandm. Koridor. Kaplardaki numaralar
hzla dnen bir tekerlein ubuklar misali
geip gidiyordu: 320, 326, 330... I 330!
Cam kapnn ardndan baktm. Oda darmadand; her ey her yana salm,
karm, ezilmiti. Aceleci birinin devirdii
sandalye, l bir hayvan gibi drt aya
havada yatyordu. Yatak duvardan akla ziyan bir ayla ekilmiti. Yere salm
pembe biletler zerlerine baslp geilmi
tayapraklara benziyordu.
Eilip birini aldm ve ardndan dierlerini toplamaya giritim. Hepsinde D 503

421/450

yazyordu.
Biletlerdeydim;
yere
salmtm. Geriye kalan sadece bunlard...
Her naslsa her eyi byle brakp ekip
gitmek imknsz grnd gzme. Biletleri
topladm, zenle masaya yaydm, seyrettim
ve glmeye baladm.
Hi bilmezdim ama artk biliyorum ve
siz de biliyorsunuz: Glmenin farkl renkleri var. Glmek, iinizdeki patlamann
uzaktan gelen yanksdr. Bayram renkleriyle, krmzl, mavili, yaldzl gelebilir. Ya
da uuan insan paracklaryla...
Biletlerin birinde tanmadm bir ad
iliti gzme: sayy hatrlamyorum, sadece harf kald aklmda. F. Hepsini birden
masadan yere savurdum, zerlerinde, kendi
stmde tepinmeye baladm... Koridorda,
odasnn kapsna bakan bir pervaza
oturdum ve uzun sre neyi beklediimi
bilmeden bekledim. Derken solumdan ayak
sesleri geldi. Yz delinip patlam ve

422/450

bzm ve deliklerinden hl sv
szdran bir sidik torbasn andran yal bir
adamd
bu.
Yerimden
dorulup
seslendiimde oktan yanmdan gemiti:
"Affedersiniz... I 330 adl Sayy tanyor
musunuz acaba?"
htiyar dnd, umutsuzca elini sallad
ve ayaklarn sryerek ekip gitti.
Akam alacasnda odama dndm.
Batda gkyz, her saniyede bir gelen
soluk mavi doum sanclar ekiyordu,
bouk grlemeler duyuluyordu. atlara
tnemi
kular,
kararm
kzleri
andryorlard.
Yattm ve uyku vahi bir hayvan gibi
stme kt...

Kayt 38
(Neler Dnyor, Bilmiyorum,
Belki Sadece: Bir zmarit)

Uyandm. Ik gzlerimi actacak denli


parlakt. Gzlerimi kstm. Kafamda
andrc, mavi bir duman vard; her ey
sisler iindeydi. Ve sisin iinden yle dediimi duydum: "Ama... Ben klar
amamtm... Nasl..."

424/450

Hzla doruldum. I 330 masann arkasnda, enesini eline dayam alayc bir
srtla bana bakyordu.
imdi bunlar, ayn masann banda
yazyorum. Yaylarn en sk gerilmiine
benzer on veya on be dakika geride kald
ya, bana, kapy kapayp k az nceymi
ve hl frlayp yetiebilir, elini tutabilirmiim gibi geliyor. O anda da belki gler
ve...
I 330 masadayd, derhal yataktan
frladm.
"Sensin! Sensin! Ben... Odana gittim...
Sandm ki seni..."
Ama ciritler misali dimdik, sipsivri
kirpikler karsnda yar yolda durakladm.
ENTEGRAL'deyken bana ayn byle baktn hatrlamtm. Ve her eyi aklamak
iin
sadece
bir
saniyem
vard...
Aklayamazsam...

425/450

"Sana... Hepsini anlatacam... Hayr,


dur... nce bir yudum su imeliyim..."
Azm kurutma kdndan yaplmt
sanki. Su imeye altm, baaramadm.
Barda masaya braktm, iki elimle srahiye sarldm.
Sigaradan ykselen mavi duman fark
ettim. Dudaklarna gtrd, duman, suyu
iiim gibi iine ekti ve "Zahmet etme,"
dedi. "Hibir ey syleme. Fark etmiyor.
Her halkrda sana geldim ite... Aada
bekliyorlar beni. Sen de kalkm u son
dakikalarmz..."
Sigaray yere att, sandalyenin kola
zerinden uzand (dme duvardayd,
oturduu yerden ulamas zordu). Sandalyenin gcrdayarak eiliini, iki ayann
havaya kalkn hatrlyorum. Ardndan
perdeler indi.
Yanma geldi, boynuma smsk sarld.
Giysisinin
altndan
bedenini

426/450

hissediyordum... Yava, yumuak, scak,


her eyi kuatan zehir...
Ve birden... Hani bazen banza gelir;
derin, tatl bir uykudasnzdr ve birden
iinize bir ey saplanr, yatakta hzla
dorulur, gzlerinizi falta gibi aarsnz...
Aynen byle oldu: Birden gzlerimin
nnde, zemini zeri F yazl pembe biletlerle kapl odas beliriverdi... Biletlerin
zerinde birtakm ekiller... Hepsi birden
iime doldu ve neler hissettiimi anlatmam
ok zor ama onu yle sktm ki can acsyla
haykrd...
Baka bir dakika (u on veya on
beinden biri): Ba bembeyaz yastkta,
gzleri kapal, dileri tatl, keskin bir diziydi. Ve bana zerimden atamadm, iimden skemediim, dnmemem, imdi
bile dnmemem gereken bir eyi hatrlatt. Ve ona daha efkatle, daha gaddarca

427/450

sarldm; parmaklarm daha canl, daha


mor izler brakt...
"Dn," dedi (Gzlerini amadan
konutuunu fark ettim), "Velinimet'in
yanna gittiini sylyorlar. Doru mu?"
"Evet."
Gzleri o an ald ve yznn nasl
hzla beyazladn, geride sadece gzlerini
brakarak solduunu grmek houma gitti.
Her eyi anlattm. Sadece bir eyi
neden bilmiyorum. Hayr, doru deil bu;
biliyorum sylemedim: Velinimet'in son
szlerini, beni neden gereksindiklerini...
Yz, fotoraf kdnda grntnn
belirmesi gibi peyderpey geri geldi: yanaklar, bembeyaz dileri, dudaklar... Kalkt ve
gardrobun aynal kapsna yrd.
Azm tekrar kurumutu. Bardaa su
koydum ama ime dncesi iimi kaldrd.

428/450

Barda masaya braktm ve "Bu yzden mi


geldin?" dedim. "Bilmen gerektii iin mi?"
Aynadan bakt bana; alayc geni
akaklarna yayld. Yant verecekmi gibi
dnd ama konumad.
Konumas, bir ey sylemesi gerekmiyordu. Anlamtm.
Ona veda etmek mi? Ayaklarm (veya
bakasnn ayaklar) birbirine doland, sandalyeye arptm; sandalye devrildi ve l
gibi kalakald. Dudaklar souk, yatamn
yannda zeminin bir zamanlar olduu kadar
souktu.
kp gidince zemine oturdum ve oraca att izmarite baktm...
Daha
fazla
stemiyorum!

yazamayacam.

Kayt 39
Son

Btn bunlar doymu bir zeltiye


atlan son tuz tanesi gibiydi: neli
kristaller hzla ortaya kmaya, sertlemeye,
katlamaya baladlar. Her eyin kararlatrld apakt. Yarn sabah yapacaktm. Kendimi ldrmekle ayn kapya kyordu ama dirilmemin tek yolu belki buydu.
lmemi bir eyi diriltemezdiniz.

430/450

Batda gkyz doum ncesi mavi


kaslmalarla bouuyordu. Kafam yanyor
ve zonkluyordu. Btn geceyi ylece oturarak geirmi ve ancak sabah yedide, gn
aarmaya
balarken
uyuyakalmtm.
Kular hl atlardayd.
Uyandm ve saatin 10.00'a geldiini
grdm (bu sabah an almamt anlalan). Dnden kalma bir bardak su hl
braktm yerde, masadayd. Hrsla kafama
diktim ve dar koturdum. Acele ve elimden geldiince abuk halledilmesi gereken
bir sr eyim vard.
Frtna g temizlemi, masmavi
brakp gitmiti. Mavi sonbahar havasndan
yaplma glgelerin keleri sipsivriydi;
glgeler yle krlgan grnyorlard ki insana bir dokunuta cam misali patlayp
ufalanacaklarm gibi geliyordu. im de
byleydi: dnme, dnme, dnme,
yoksa...

431/450

Dnmyordum. Hatta belki grmyor, sadece kayda alyordum. Aada,


kaldrmda kim bilir nereden gelme, yeilli,
amberli, kzll yapraklar... Yukarda, gkte
uuan, yollar kesien kular ve aerolar...
urada, binalarda, balar, alan azlar, dal
sallayan eller. Uluma, gaklama, vzldama
byle eylerdi herhalde...
Bir salgnla silinip sprlm gibi duran, bombo sokaklar. Huzur karc lde
yumuak ama yerinden kmldamayan bir
eye taklp tkezlediimi hatrlyorum.
Eildim. Bir ceset. Srtst yatmt, doum
yapan kadnlar gibi bacaklarn ayrm,
dizlerini krmt. Yz...
Hl tkrkler saarak glyormu
gibi duran Afrikal dudaklar... Gzlerini
yummutu ve yzme glyordu. zerinden atlayp getim nk bekleyemezdim, her eyi abucak halletmeliydim

432/450

yoksa kvrlacak, eilecek, ar yk bindirilmi bir ray gibi krlacaktm...


ansma altn kabartmal harflerle yazl
tabelann
altna
abucak
ulatm.
KORUYUCULAR
BROSU.
Kapda
durdum, derin bir nefes aldm ve ieri
daldm.
eride ucu buca grnmeyen bir Say
kuyruu vard. Kiminin elinde beyaz sayfalar, kimindeyse defterler vard. Yavaa
ilerliyorlard. Bir adm, iki adm atp
duruyorlard.
Kuyruk boyu kotum; sradakilerin
kollarna yaptm, doktora strabn
kknden kazyacak ilac vermesi iin yalvaran hasta misali yalvardm...
Kala yarkrelerinin hemen stne
smsk bir kemer balam ve her bir
yarkresini zerlerinde gzler varm gibi
iki yana sallayarak yryen bir kadn
glerek, "Karn aryor bunun!" dedi.

433/450

"Tuvalete gtrn; uras, sadan ikinci


kap!"
Herkes bana gld. Kahkahalarla
birlikte boazmda bir ey dmlendi.
Barmaya balayacaktm... Ya da... Ya da...
Birden biri dirseimi tuttu. Dndm ve
saydam yelken kulaklarla karlatm. Ama
bu sefer pembe deil, kzldlar ve dem elmas, grtlaktan kurtulmaya abalarm gibi
oynuyordu.
Gzleriyle iimi delerek, "Neden buradasn?" dedi. Ben de kolunu tuttum:
"abuk! Ofisinize gidelim...
Her ey... Ben... Hemen, imdi! yi ki
sizle... Belki onca kiiden size rastlamam
daha beter ama... Hayr, iyi..."
O da onu tanyordu ki bu durum benim
iin daha ac vericiydi ama renince belki
o da rperirdi ve ldrmeyi beraber
hallederdik ve o son anda tek bama
olmazdm...

434/450

Kap
grltyle
kapand.
Kap
kapanrken altna skm bir kt
parasn
srklediini
hatrlyorum.
Ardndan zerimize camdan bir an kapanm gibi sessizlik. Tek sz etse, herhangi bir
ey dese orackta her eyi anlatacaktm.
Ama hibir ey demedi.
yle gerilmitim ki kulaklarm nlyordu. Yzne bakmadan, "Galiba en batan
itibaren ondan nefret ettim," dedim.
"Mcadele ediyordum... Ama hayr, hayr...
Bana inanmayn daha iyi: Kendimi kurtarabilirdim ama istemedim. lmek istedim.
lmek bana her eyden anlaml geldi...
Yani, yle lmek deil... Ama onun iin...
Velinimet'in beni huzuruna ardn
biliyorsunuz, deil mi?"
"Biliyorum."
"Ama bana syledii... Hani yer birden
ayaklarnzn altndan ekiliverir... Ve masadaki her eyle birlikte... Ktlarla,

435/450

mrekkeple birlikte... Her yana mrekkep


salr... Lekeler..."
"Sadede
var..."

gelin!

abuk.

Bekleyenler

Btn yky, buraya yazdm nefes


nefese ve karmakark her eyi anlattm.
Gerek beni ve kll beni ve onun o gn
ellerimle ilgili sylediklerini evet, her ey
orada balamt ve sonrasnda nasl
grevlerimi yerine getirmek istemediimi
ve nasl kendimi kandrdm, nasl sahte
salk belgeleri edindiimi, her geen gn
nasl daha fazla yozlatm ve nasl...
Duvar'n dna...
Tm bunlar nefes nefese, karmakark
ini klarla ve gereksindiim szcklere
eriemeden anlattm. ifte kvrlarak
glmseyen dudaklardan istediim szckler geldi, Evet, Evet, dedim, teekkr ettim... Yani derken (neler dnyordu?)...
Derken yerime konumaya balad ve ben,

436/450

dinlemeye koyuldum: "Evet. Ya sonra?


Aynen byleydi. Evet, evet!"
Ensemin, biri zerine eter srm gibi
souduunu hissettim ve g bela, "Ama
nasl?" diyebildim. "Yani sizin... Mmkn
deildi..."
Alayc glmseme, sessizce geniledi.
"Benden bir eyler saklamaya alyordun,
biliyorsun. Duvar'n arkasnda grdn
herkesi saydn ama birini unuttun. Unutmadm m diyorsun? Ama orada, bir saniyeliine birini grdn... Hatrlamyor
musun? Beni. Evet, aynen yle. Beni..."
Sessizlik.
Derken sanki kafamda bir imek akt:
O da onlardand... Ve yaptm her ey, ektiim onca ac, son gcmle buraya getirdiim her ey, byk kahramanlm... Hepsi
bir akadan ibaretti! Tpk brahim ile
shak'n yks gibiydi... Tam brahim, buz
gibi terler iinde ba, olunu, kesmek

437/450

iin kaldrmken yukardan, ykseklerden


bir ses duyulmutu: "Dur yahu! aka
yapmtm!"
Gzlerimi
gittike
arpklaan
glmsemeden kardm, ellerimi masann
kenarna dayadm ve yavaa, ok yavaa
sandalyemi geri ittim ve birden hmla
kalkp kendimi dar attm. Barlardan,
azlardan, basamaklardan katm...
Yeralt treni istasyonlarndan birinin
genel tuvaletine nasl indiimi hi hatrlamyorum. Yukarda tarihin en mthi ve
en mantkl uygarl kyordu ama
glntr, burada, aada her ey
olduunca, tm harikalyla duruyordu. Ve
tm bunlarn lme mahkmluunu, her
yeri ot bryeceini ve geriye "mitlerden"
te bir ey kalmayacan dnmek...
fkeyle homurdanrken omzumda teskin edici bir el hissettim.

438/450

Solumdaki odada kalan komum...


Kocaman, sapsar parabol, satrlar dolusu
okunmaz yaz yazl bir aln... Ve satrlar
benden bahsediyordu...
"Sizi anlyorum. Tmyle anlyorum,"
dedi. "Ama gene de sakinlein. Kendinizi
koyuvermeyin byle. Hepsi geri gelecek;
kukusuz geri gelecek. u anda tek mesele
kefimi herkesin duymasnn gereklilii. lk
size syleyeceim... Sonsuzluun var olmadn hesapladm!"
Sert bir bak attm.
"Doru sylyorum. Sonsuzluk diye bir
ey yok... Eer dnya sonsuz olsayd, ierdii maddenin ortalama younluu sfra
gelirdi. Ama sfr deil, o kadarn biliyoruz
ki bu da evren sonlu demektir. Evren
eklen kresel ve yarapnn karesi, yani y2
ortalama kadere eit ve arp... Geriye sadece katsayy hesaplamam kald ve... Anlyorsunuz deil mi? Her ey tamam, her

439/450

ey basit, her ey hesaplanabilir... Bu durumda felsefi anlamda kazanyoruz, anlyor


musunuz? Ama beyefendi, byle barp
ararak
hesabm
bitirmemi
engelliyorsunuz..."
Beni hangisi, kefi mi yoksa bu kyamet
saatindeki hesap inad m daha fazla sarst
bilmiyorum. Elinde (O ana dek dikkat etmemitim) bir defter ve bir logaritma
cetveli vard. Her ey yklacak, yitip gidecek olsa bile grevimin (size kar,
tanmadm
okurlarm)
kaytlarm
tamamlanm halde brakmak olduunu
kavradm.
Komumdan kt istedim ve bu son
notlar yazmaya baladm.
Bir nokta, eskilerin llerini gmdkleri
yerlerin bana koyduklar ha trnden bir
nokta koyacaktm ama kalem elimden
frlad...

440/450

"Syle!" dedim komumu omuzlarndan


yakalayp sarsarak. "Syle bana... u senin
sonlu evreninin bittii yerin tesinde ne
var?"
Yant verecek zaman bulamad.
Yukardan, basamaklardan ayak sesleri
iitildi...

Kayt 40
Gerekler
an
Eminim

Gndz.
gsteriyor.

Ak.

Barometre

760'

Bu kadar sayfay sahiden D 503, yani


ben yazm olabilir miyim? Gerekten

442/450

bunlar hissetmi veya hissettiimi hayal etmi olabilir miyim?


Bu el yazs, benim el yazm. imdikiyle
ayn. Ama maalesef sadece el yazs ayn.
Ne hezeyan var ne gln eretilemeler ne
de duygular. Sadece gerekler... nk
tamamen, kesinlikle iyiletim. Glmsyorum. Glmsemeden duramyorum:
Bama sapl bir kym kardlar ve kafam artk rahat ve bombo. Yani bo deil
tabii ama iinde glmsememi engelleyecek garip bir ey yok demek istiyorum
(Glmsemek normal bir kiinin normal
halidir).
Gerekler yle: O gece beni, evrenin
sonluluunu kefeden komumu ve
yanmzda baka kim varsa herkesi
yakaladlar, lem belgesi bulundurmamakla suladlar ve hepimizi en yakn dinleme salonuna gtrdler (112 numaral
salon. Bir ekilde tandk geldi). Burada

443/450

masalara yatrlp balandk ve Byk


lem'e tabi tutulduk. Ertesi gn ben, D
503, bizzat Velinimet'in huzuruna ktm ve
mutluluun dmanlaryla ilgili bildiim
her eyi anlattm. Neden bunu yapmak
daha nce bana zor gelmiti acaba? Anlamyorum. Tek aklamas var: Eski
hastalm (ruh).
Ayn akam, tek ve biricik Velinimet ile
ayn masada ve ilk defa nl Gaz
Odas'ndaydm. Bir kadn getirdiler.
fadesini benim nmde verecekti. Kadn
inatla sustu ve sadece glmsedi. ok ho,
keskin, bembeyaz dileri dikkatimi ekti.
Sonra onu an'n altna koydular. Yz
bembeyaz kesildi ve gzlerinin simsiyahlyla birlikte ortaya ok gzel bir
grnt kt. an'daki havay dar pompalamaya baladklarnda ban geri att,
gzlerini biraz kst ve dudaklarn smsk
kapad. Bu manzara da bana tandk geldi.

444/450

Elleri smsk sandalyenin kollarnda, tamamen kapanana kadar gzlerini benden ayrmad. Sonra onu dar kardlar, elektrotlar yardmyla aylttlar ve tekrar an'n
iine soktular. Bunu defa tekrarladlar.
Bu kadnla beraber getirilen dier kiiler
daha drst kt. ounluu ilk seferden
sonra konumaya balad. Yarn hepsi
Velinimet'in Makinesi'nin basamaklarn
trmanacak.
Bitti denemez nk bat mahalleleri
hl kargaayla, grltyle, cesetlerle,
hayvanlarla ve maalesef manta ihanet
eden ok sayda Sayyla dolu.
Ama kenti boydan boya geen Krknc
Cadde'de geici bir yksek voltaj akm
duvar kurmay baardlar. Kazanacamz
umuyorum. tesi, kazanacamzdan eminim. nk akl kazanmal.

Notes
1- Entegral: (Fr.) Btne ait olan veya btnleyici. Dilimizde
'"Tmlev" olarak gemekle birlikte daha yaygn kullanlmasndan
dolay metindeki matematik hissini koruyaca dnlerek Entegral
yelenmitir.(.n.)
2- Sonumazlk (mat.): Bir dorunun eriye giderek yaklamas ama
asla kesmemesi. (.n.)
3- Muhtemelen eskilerin "niforma" kelimesinden geliyor.
4 - Frederick Winslow Taylor (18561915): Sanayide verimlii artrmak
iin aratrmalar yapm, bilimsel ynetimin babas saylan, tarihteki
ilk iletme danmanlarndan, Amerikal mhendis Sanayi verimliine
dair koyduu ilkeler ve fikirleri bugn Taylorizm adyla anlmaktadr.
(.n.)
5 - Colin Maclaurin (16981746): sko matematiki. stn zeksyla
bilinen Maclaurin, 11 yanda Glascow niversitesi'ne kabul edilmitir.
(.n.)
6 - Bir dik genin her kenarna birer kare izilip elde edilen eklin,
en byk karenin ste gelecek ekilde dndrlmesiyle elde edilen
grntnn erkek i amarna benzetilmesiyle balantl, kuralllk
ifade eden deyi. (.n.)

446/450

7 - Bu szck bize sadece iirsel mecaz olarak kalmtr. Sz konusu


maddenin kimyasal bileimi bilinmemektedir.
8 - Cinsellik Yasas (.n.)
9 - Botanik Mzesi'nden elbette. ahsen ne ieklerde ne de Yeil
Duvar'n ardnda braklm, yasaklanm vahi dnyadan gelme herhangi baka bir eyde gzellik gryorum. Gzellik sadece ussal ve
yararl eylerdedir: makinelerde, izmelerde, formllerde, gdada,
vesaire...
10 - zellikle Hz. sa'nn Kuds'e giriinde topluca sylenmi, "Kurtar
Bizi/Beni" anlamndaki ilahi. (.n.)
11 - Doru kabul edilen. (.n.)
12 - Tevrat'ta bahsi geen deniz canavar. (.n.)
13 - (Mat.) llemeyecek kadar kk, (.n.)
14 - (Lat.) Kabaca: En kk paralarna indirgemek veya yok etmek
15 - Hastalktan koruyucu tedavi. (.n.)
16 - Bakterileri ve dier yabanc cisimleri yiyebilen lkosit (fagosit).
(.n.)
17 - Dakikada Devir Says. (.n.)
18 - Bahis konusu bu glmsemenin gerek nedenini ancak gnler, en
tuhaf ve en artc olaylarla dolu gnlerden sonra renebildiimi
itiraf etmeliyim

447/450

19 - Hz. Musa'nn, lmnden sonra yerini alan yardmcs. (Babas,


Nun) (.n.)
20 - Uzun sre nce, izelge'nin nc Yzylnda yaanmtr.
21 - skandinav mitolojisinde, sava alannda can veren savalarn
ruhlarn Valhalla'ya tamakla grevli, miferleri kanatl kadn
savalar. (.n.)

indekiler
Kayt 1
Kayt 2
Kayt 3
Kayt 4
Kayt 5
Kayt 6
Kayt 7
Kayt 8
Kayt 9
Kayt 10
Kayt 11
Kayt 12
Kayt 13
Kayt 14
Kayt 15
Kayt 16
Kayt 17
Kayt 18
Kayt 19
Kayt 20
Kayt 21
Kayt 22
Kayt 23
Kayt 24
Kayt 25
Kayt 26
Kayt 27
Kayt 28
Kayt 29

449/450

Kayt 30
Kayt 31
Kayt 32
Kayt 33
Kayt 34
Kayt 35
Kayt 36
Kayt 37
Kayt 38
Kayt 39
Kayt 40
Notes

@Created by PDF to ePub

You might also like