You are on page 1of 1

kapıyı açık bırakan…

rosrosetta tarafından ! " #

foster'ın hayali dostlar mekanı


$ 2.7K # 327 % 536

rosrosetta tarafından

&
2

alphaville: Forever Young &


4

Chanyeol ve benim tamamen keyfi sebeplerden dolayı


aldığımız yaratıcı yazarlık dersinde izlediğimiz İran yapımı,
Hush! Girls Don't Scream filmini hala hatırlıyorum. Her üç
ha"ada bir o gün için seçilen bir ülkenin filmini izlerdik ve
film ile ilgili yarım sayfalık bir şeyler karalamamız gerekirdi.
Park şeytanın arka bacağı Chanyeol'ün yanı her zamanki
gibi boştu. Hep boştu. Benim oturduğum yere konduğu için
ve sını"aki bütün yerler dolu olduğu için onun yanına
emeklemekten başka bir çare bırakmazdı bana. Kendimi
ucuz bir lise dizisinin içinde hissetmeme neden olurdu.
Dişimi sıkarak yanına otururdum, o gün de dişimi sıkarak
yanına oturmuştum. Erkekler ağlamaz adlı içi bomboş bir
konuşma yapmayacağım çünkü erkekler de ağlar. &
7

O gün, hush, girls don't scream filmini izleyen herkes


burnunu çekiyordu. Telefonuyla uğraşanlar da vardı.
Ağlamamak için dudaklarını kemiren ya da ikide bir eliyle
yüzlerine doğru yelpaze yapanlar da vardı. Ben de
ağlamamak için dudaklarını kemirenler kervanına
giriyordum. Sürekli burnumu çekip durmuştum.
Chanyeol'de tık yoktu. Chanyeol'de tık olmamasının sebebi
ise bu filmi önceden izlemiş olmasıydı.

Sürekli burnumu çekmekten rahatsız olduğunda kısık bir


sesle, "Ağlayacaksan ağla," demişti. &
3

Yüzü ekrandaydı, siyah kaşları çatıktı. Benim yanımdayken


kaşları hep çatık olurdu zaten. Ben Annie Oakley isem o da
Frank Butler'dı. İşin komik tarafı birbirimize delicesine aşık
değildik, sadece onun yaptığı her işi on kat daha iyi
yapabilmemi sağlayan bir hırsa sahiptim. Bu yüzden ben
Annie idim o da Frank. Bu yüzden burnumu çekip
duruyordum çünkü kimse düşmanının yanıbaşında salya
sümük ağlamak istemezdi. &
3

"Ağlayamam," dedim inatla.

Başım da hala dikti, keçi inadım tutmuştu. Chanyeol derin


bir nefes alarak göğüs hizasında birleştirdiği kollarını
çözerek bana bakmıştı. Yan gözlerle. Hiçbir şey söylemedi.
Masanın üstünde duran pergel ve kalemle uğraşmaya
başladığında burnumu çekmeye devam ediyordum.

"Pergelin ucundaki kalem bile tükeniyor," dedim tıkanmış


bir sesle. Kalemin bitmek üzere olan ucuna baktı.

"Tek yaptığı şey de boktan bir daire."

"Öyleyse suç kalemde değil de, pergelde mi?" Bunu kağıdın


üstüne çizdiği daireye bakarak söyledi.

"Hayır, suç kalemde," dedim. "Yazılacak onca hikaye,


çizilecek onca yıldız, şehir ve aşklar varken ne diye gittin
girdin o pergelin içine." &
6

Dudağı seğirir gibi oldu, burnumu çekmeye devam ettim.

"Çok sevmiştir belki," dedi sessizce, sonra sırt çantasını


masanın üstüne koydu. Yüzümü kapatacak bir şekilde
aramıza koyduğu sırt çantasının ötesinden, "Ağla,
bakmıyorum," dediğinde sesimi çıkarmadım. Masanın
üstüne eğilip yüzümü avuçlarımın arasına alarak ağladım. &
47

Film bittiğinde, burun çekişlerim durduğunda, yanaklarım


kuruduğunda Chanyeol sırt çantasını da alıp bana
bakmadan sını"an çıkmıştı.
Chanyeol şerefsiz oğlu şerefsiz gibi davranmadığı
zamanlarda, aramızda kocaman bir gerilim hattı
varmışçasına sağa sola sallanmadığımız zamanlarda
aslında her şey normal gözüküyordu. O gün gibi.

Ama bazı zamanlarda ikimizi kimse o gerilim hattından


kurtaramıyordu. Bizim fakülte binasına yeni gelmiş bir
hocayı çıldırtmışlığımız bile vardı. Aynı bölümde okumuyor
olmamıza rağmen sırf piçlik için benim derslerime girmesi
ya da benim onun derslerine girmem gibi bir olay, en son
fakülteye, bizim bölüme yeni gelmiş bir hocada patladı.
Ders sırasında Chanyeol ve benim aramda geçen gergin
diyaloglar sebebiyle kadını çıldırtmıştık. İkimizi de ofisine
çağırmıştı. Ofisinde güzelce tatlı dille ne yapmamız
gerektiğini, nasıl davranmamız gerektiğini anlatırken biz
yine durmamıştık. Malfoy ile bir araya gelince ikimiz de
dominant taraf olmak istiyorduk ve lafı en son söyleyen kişi
kazanır gibi saçma bir oyunun içinde dönüp dururken bu
zavallı kadıncağız dayanamamış ve yüzümüze doğru,
"İnsanlığa olan inancımı yok ettiniz," diye bağırmıştı. &
4

Chanyeol yüzünü buruşturarak bana bakmıştı o zaman. "Bu


devirde hala insanlığa inanıyor olması bile tuhaf," demişti. &
2

"Bayan Noyes," demiştim üzüntüyle. "Sizi o kadar iyi


anlıyorum ki... Bu yanımdaki manyakla tanıştığım gün
benim de insanlığa olan inancım yok olmuştu maalesef." &
2

"İnsanlığa olan inancını geri kazanmak istersen söylemen


yeter, Granger. Sihirli ellerim var." &
2

Evet, o günden sonra Bayan Noyes istifa etti. Suçlu olarak


da Malfoy ile beni gösterdi. Kadını bunaltan tek şey
şeytanın arka bacağıyla birbirimizi durmaksızın yememizdi
ve ee, görüldüğü gibi buna dayanamamıştı.

Chanyeol ile aramdaki gerilim hattının üstünde durabilmeyi


başaran kimse yoktu. Kankilerim bu hattın yanına
yaklaşmaz, aramızda hiç gerilim hattı yokmuş gibi
davranırlardı. Oysa vardı. 8,5'den başlayarak yükselen bu
şiddetli sarsılmalar durmak bilmiyordu.

Uyandığımda Chanyeol üstüme falan yapışmamıştı, meşhur


film sahnelerinden birinin içine düşmemiştik. Chanyeol
üstümde değildi çünkü şerefsiz oğlu şerefsizin üstüne
çıkmış kişi bendim. Ceviz ağacına tırmanır gibi vücudumun
yarısı benden bağımsız bir halde onun sırtına tırmanmıştı. &
6

Bir keresinde tesadüfen yollarımızın kesiştiği, yürekli,


delidolu, bütün sarıları içinde toplamış kadar sıcacık bir
güneşi olan Bayan Leens, "Bir ceviz ağacından düştüğünde
ya sakat kalırsın ya da ölürsün," demişti. Bu sözü bir kitapta
okuduğunu ama hangisi olduğunu çıkaramadığını söyleyişi
o sabah kafamın içinde dönüp duruyordu. &
6

Chanyeol önüne geleni mahveden bir incir ağacıydı ama


çıplak sırtına yapışmış yanağımı, hafifçe araladığım
gözlerimi ve durumun vahametini kavrarken bir ceviz ağacı
olabileceğini düşündüm. Bir ceviz ağacından düşersem ya
sakat kalır ya da ölürdüm.

"Beni deşmeye hangi parçamdan başlayacağını mı


düşünüyorsun?"

İrkilsem de yanağımı sırtından çekecek gücü kendimde


bulamadım, hala uykum vardı.

"Tüm gece koala gibi yapıştın bana," diye söylense de


hareket etmedi. "Sırtımı hissetmiyorum, Granger." &
3

"Bana kilolu mu diyorsun sen şimdi?"

Aniden savunmaya geçişim sebebiyle dilimi ısırmak


istedim. İnsan her şeyden kurtuluyor ama şu takıntılarını bir
türlü arkada bırakamıyordu. &
1

"Hayır." Doğruldu, öyle hızlı bir şekilde hareket etti ki


yatağın diğer yanına savruldum ve böylece sabah sabah
Chanyeol'ün yüzündeki kaypak gülümseyişi de en önden
izler oldum.

"Hadi yine iyisin, Rocky, sırtımı yastık niyetine kullandın.


Dokunmak ya da yastık niyetine kullanmak istediğin başka
yerlerim de varsa söyle, çekinme hiç." &
1

İnledim. Sabah sabah davuldan bir farkı olmayan kafamın


içine bir de Malfoy'un gür sesi karışıyordu ve hiçbir şey bu
işkenceye değmezdi. Bir açık bir kapalı gözümle yataktan
çıkıp yanımda getirdiğim tek şeyin telefonum olduğunu
hatırlar hatırlamaz telefonumu alıp alt kata doğru
emeklemeye çalıştım.

Chanyeol arkamdan, "Gözünü aç," diye gürlediğinde


basamaklardan tepetaklak düşüp Garez'in yeni
versiyonunu gösterime sokmamak için kapalı gözümü de
açtım. Zaten ben daha merdivenlerden aşağı inemeden
çalan kapıyla beraber Chanyeol koca cüssesiyle beni kenara
ittirerek aşağı indi. Şerefsiz oğlu şerefsiz, düşüyorduk
neredeyse tırabzandan aşağı. &
1

Koridordaki boy aynasından dik dik olmuş siyah/kırmızı


saçlarımı görünce dedim ki, hay böyle saçı da hayatı da,
Chanyeol'ü de sikeyim. Çok özür dilerim küfrettiğim için. &
2

"Seve seve," dedi Chanyeol, kapıyı açmak üzereyken. Ne


dediğini anlamayıp kaba bir şekilde, "Ha," diye çıkıştığında,
"Bizim evde mi yoksa seninkinde mi halledelim?" diyerek
bana baktı. &
5

Sonra jeton düştü, biraz geç düşüyordu. İçimden


küfrettiğimi sanarken yüksek sesle dile getirdiğim küfür için
kendime de küfrettim ama bu kez içimden.

"Onu o anlamda söylemedim ben," dediğimde kollarımı


öne uzattım. "Söylediğin şeye bak ya bak, bak, tüylerim
diken diken oldu, sabah sabah maruz kaldığım muameleye
bak taşak geçmenin de bir adabı var."

Yüzündeki şerefsizlere özgü gülümseyişle kapıyı açtı,


tüylerim hala dik dikti. Saçlarım da öyle. Kapının önünde iki
sokak ötede oturan, ara sıra Bay Miller'ın sinemasında
çalışan liseli Roy elindeki gazete ve poşet dolusu sebzeleri
Chanyeol'e uzatırken ben bu zamanda hala gazete okuyan
insanların olmasına şaşırıyordum. Roy da hayalet görmüş
gibi bana bakıyordu. &
1

"Abi senin burada ne işin var?" dediğinde cevap


veremedim. "Zorla mı tutuyor bu seni, tehdit mi ediliyorsun
abi?" &
20

Park Chanyeol ile aramdaki gerilim hattını bütün Sparta'nın


bilmesi dehşet verici bir şeydi. Chanyeol gözlerini
devirirken ben de bu sahneyi açık ağzımla izliyordum. Roy
saçmalamaya devam etti, Chanyeol elindeki poşetleri alıp
oğlana teşekkür ettikten sonra kapıyı kapatmaya
çalıştığında Roy telaşla, "Burada zorla tutuluyorsan gözünü
kırp!" diye bağırmaya devam etmişti. Sonra tabii kapı
yüzüne kapandı. Ben de gülmemek için kendimi tüm
gücümle sıktıysam da bir işe yaramadı.

"Tüm şehir ne tür bir manyak olduğunu biliyor," diye


söylendim. Chanyeol poşetleri ve gazeteyi mutfağa bırakır
bırakmaz tekrardan yanıma vardığında, üstünün hala çıplak
olduğunu yeni idrak ediyordum.

"Sabahın köründe kafamı ütülemeden evine git, Granger." &


1

Hayır, böyle şeyler beni yaralamazdı. Bundan daha


beterlerini ona söylediğimdendir herhalde, sözleri tenimde
iğne etkisi bile bırakmıyordu.

"Yalan mı?" İki elini de eşofmanının ceplerine koydu.


"Dersin ortasında sana karşı geldiğimden beri bu haldesin,
anladık egon zedelendi ama bu kadarı da abartı, Malfoy." &
1

Güldü. Yarım ağız gülüşüne, kaşlarını gölgeleyen soluk


pembe saçlarına baktım. Kaşlarının çatıldığını
görebiliyordum, dilini ısırmak ister gibi bir hali vardı. Çenesi
gerilmişti, çıplak göğsüne bakmamak için irademi zar zor
ayakta tutuyordum.

"Sen gerçekten aptalsın," dedi yüzüme doğru.

İrkilişimi o da gördü, saklayamadım çünkü. Birbirimize


hakaret ederek bu çatışmayı sürdüreceğimizi bilseydim kirli
sözlüğümü de yanımda getirirdim. Gerçi kafamın küflenmiş
kısmında yaşam sürdüren Amerikalı Baekhyun sokak
ağzıyla konuşuyordu ve sinirden saçımı başımı yolmak
istediğim saniyelerde yani tam şu anda ağzına ne geliyorsa
söylemek istiyordu.

"Dersin ortasında benimle kafa bulduğun için mi sana


sataşıyorum sanıyorsun," diyerek yavaşça yürüdü, bana
doğru attığı adımları sayamayacak kadar afallamıştım,
kıpırdayamadım. "Boktan bir konunun ortasında çeneni
tutamayıp beni susturduğun için mi böyle davranıyorum,
Rocky?" &
14

"Evet."

Sırtımı verebileceğim bir duvar yoktu arkamda. Chanyeol


üstüme ağır adımlarla yürürken, kıçımın üstüne düşmemek
tek temennimdi o sırada. İşin iyi yanı kıçımın üstüne
devrilmedim. Korkup gerilemedim. Başımı dik tuttum ve
davamın arkasında durarak ağzını açıp bir şey söylemesini
bekledim. Savaşı başlatan kişi ben değildim. Oydu.

Bana neden alnımda kocaman harflerle enayi yazıyormuş


gibi baktığını anlayamıyordum ama ağzını açıp, "Bu savaşı
sen başlattın," dediğinde kaşlarımı çatmaktan geri
kalamadım.

Neredeyse dalga geçercesine yüzüne karşı gülmek


istiyordum ama ciddiyetin taht kurduğu suratındaki o vakur
ifade sesimi kıstı. "Bu savaşı sen başlattın, Baekhyun ama
başlattığın savaşı, yaktığın ateşi hatırlamıyorsun bile." &
5

Kurumuş dudaklarımı yaladığım esnada yüzüme pür dikkat


diktiği yüzünü sağa çevirdi. "Etrafındaki herkes bu
tuzaklarına düşüyor olabilir, Granger ama ben düşmem.
Senin kim olduğunu, kim olmadığını gayet iyi biliyorum.
Olmadığın biri gibi görünmek sıkmıyor mu canını?"

"Canımı sıkan tek pürüz sensin, Chanyeol. Bu yüzden bana


afilli cümleler kurma, dümdüz derdini anlat."

Çıplak ayaklarımızın uçları birbirine değene kadar bana


yaklaştığında dudaklarındaki şeytani gülümseme kanımı
dondurdu. Şaka falan yapmıyordum. Yirmi dakika önce beş
adam öldürüp beşini de arka bahçeye gömdüğünü itiraf
etse şaşırmazdım.
"Derdim sensin, Baekhyun," dedi, bilerek ismime bastırdığı
vurguyla derin bir nefes aldım. "Bu masum görünüşün,
tavırların bana işlemez. Nasıl biri olduğunu biliyorum, bu
yüzden savaşı başlatan kişi benmişim gibi davranma."

Hiçbir şey söylemedim. Koluna bilerek çarparak kapıya


yöneldiğimde peşimden geldi, kapıyı benim için açtı ve son
kez yüzüne bakıp, "Hastasın sen," dediğimde ikimiz de
durduk. "Gerçekten hastasın." &
6

Sol eli kapı kolunu tutuyordu, sağ eliyle ise çenemi tuttu
ama öyle canımı acıtacak türden bir dokunuş değildi.
Yüzünü yüzüme yanaştırıp, yanağıma ufak bir öpücük
bıraktığında dudaklarının tenime bıraktığı etki saatlerce
sürecekmiş gibiydi. Dudakları. Tenimde. Dudaklarının
tenime bıraktığı yara ve bozuk saat. &
26

"Hastayım," dedi gözümün içine bakarak. &


6

Daha çok önüme neon ışıklarla yazılmış bir uyarı


bırakıyordu. Ayağını denk al gibisinden. Elini ittirip geri
çekildim. Sık sık aldığım nefesler ve ikide bir devirdiğim
gözlerimle evin yolunu tuttuğumda, kilitli olmayan kapıyı
tüm mahalleyi uyandırarak açtığımda ailem koridorda
hazırlanıyordu.

Size bizimkilerin ne tür bir işle uğraştıklarını hiç


söylemedim. Annem ve babam oyun yazarıydılar. Ayda bir
ya da üç ayda bir şehir dışına çıkar, bir ha"adan uzunca bir
süre kaldıkları evde ses soluk olmadan oyun yazarlardı. Bu
yüzden kafalarının bir kısmını yitirdiklerini anlamışsınızdır
belki. Bugün de yazacakları yeni oyun için yola çıkıyorlardı,
beni görünce ikisi de durup yüzüme endişeyle baktılar ki
bakmakta haklıydılar. Bu sefer derdimi örtbas etmesi için
saçma sapan şakalara başvurmadım. Taşak geçmedim.
Kaçmadım. Orada öylece durdum ve bu savaşı başlatan
kişinin ben olmadığıma emin olmak için kafamı kurcaladım.

Chanyeol ile aramızda geçen ilk adım o ders gününe aitti.


Ondan önce onunla tanışmamıştım bile. Dersteki tezini
çöpe fırlatacak türden bir konuşma yapmaktan ötesine
gitmemiştim. Benden bu kadar nefret etmesini sağlayacak
bir şey yapmamıştım, hayır, emindim. Yapmamıştım. &
19

Yine de başıma gelen her şeyi hak etmişim ve hak


ediyormuşum gibi hissetmeyi durduramıyordum. Kendimi
suçlamayı bırakamıyordum. Ansızın gelen kötü düşünceleri,
suçlu hissetmeleri, dünya başıma yıkılsa bunu hak ederim
demeyi engelleyemiyordum.

"Sizce ben kötü biri miyim?" diye sorduğumda, babam,


"Hayır," annem de, "Evet," demişti.

Belermiş gözlerimle annemin yüzüne baktığımda ise


babam, "Hayatım o bizim oğlumuz," diye fısıldadı. Bunun
üzerine annemin, "Aaa doğru," diye hayıflanışını izledim.
"Elbette kötü biri değilsin, civcivim, nereden çıktı bu?" &
4

"Chanyeol benden nefret ediyor, ben de ondan nefret


ediyorum," dedim. Uzun uzun anlatmak istemeyip, net bir
özet geçirişimin ardından babam, "Roleplay değil miydi o
ya?" diye söylendi. Başımı iki yana salladım. &
6

"Civcivim, seninkinin senden nefret ettiğine emin misin


çünkü Chanyeol'ün seni aylarca odaya kapatıp öğrendiği
bütün teknikleri üzerinde denemek istermiş gibi baktığına o
kadar eminim ki." &
2

"Benimki falan değil o ve lütfen cinsel içerik barındıran


hiçbir konuyu böyle direkt yüz yüze konuşmasak hatta hiç
konuşmasak?" &
2

Araya kısa bir sessizlik girdi. Babam düşünür pozisyonu alıp


ardından telefonunda bir şeyler karalamaya başladıktan
birkaç saniye sonra telefonum titredi, mesaj babamdandı.
"aRaDakİ düşManLıK yataKtA bİtEr." &
22

"Baba harfleri bir küçük ve büyük yazmak havalı falan


durmuyor ve lütfen bana sonu yatakta biten çözümler
sunmayın. Aramızda o tarz bir şey yok!"

"Ee o zaman bizde de çözüm yok."

Annem yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı, babam da


omzumu patpatladı. Gerekli eşyaları alıp, "Ev sana emanet,"
dediler aynı anda. "Canın ne istiyorsa yap, orgy falan takıl
kafana göre." &
3

Hayır, seks partisi falan yapmadım. Bizimkiler gittikten


sonra uyudum, tıkındım, derse gidip geldim. Bu süreç
içerisinde de Chanyeol'ü görmedim, iyi ki görmedim. Hala
sinirden şalterlerim atıp duruyordu ve ara sıra gelen
suçluluk hissini de durduramıyordum.

Seks partisi vermemiştim ama bizim tayfa evin boşluğunu


fırsat bilip yanıma gömülmüşlerdi. Gucci de buradaydı.
Etra"a dolanıp duruyordu ve Junmyeon, "Bebeğime
dokunanın taşını toprağını," diye yükselmeye başlamışken,
Jongdae'yi görünce susmuştu. &
4

Salonun ortasında kimimiz yere boyluca uzanmış, kimimiz


koltuğa tepe taklak yatmış bir haldeyken konu döndü
dolaştı Chanyeol'ün instagram hesabına geldi. Onun
numarasının olduğu hırkasını giyerken çektiği fotoğrafım
hikaye kısmında yer alıyordu. Ne yaparsam yapayım
silmeyeceğini biliyordum ama tepemi attıran bu değildi.
Tepemi attıran aramızdaki gerilim hattını bu alemdeki
herkes bilirken sırf iplerin kimin elinde durduğunu
göstermek için bu fotoğrafı paylaşmış olmasıydı.

"Bana yabancı biri lazım," dedim. &


6

"Hayda," dedi Jongdae yalamaktan mahvettiği şekeriyle.


"Her geçen gün fantezi mi değiştiriyorsun puşt." &
2

Ölsem bile asla yapmayacağım şeyler listesinden haberdar


olan kankilerime, Chanyeol listeme el koymadan evvel
eklediğim maddeyi anlattım. Chanyeol o maddeyi silmiş
miydi, bilmiyordum ama ondan önce listeye eklediğim için
hala listedeymiş gibi davranacak ve bu gece hiç
tanımadığım birini öpecektim. Sinir stresim böyle geçerdi
belki. &
2

Sehun öyle diyordu çünkü. Diyordu ki, sevişince ne kadar


sinir stres varsa boşalıyormuş. Senin seks hayatın mı var lan
diye çıkışınca da bir şey demiyordu gerçi. Jongin tuhaf
tuhaf bakıyordu sadece. Bu ne diyor oğlum gibisinden bir
bakıştı ya da benden habersiz aktif bir cinsel hayata mı
sahip diye halıyı düşünceli düşünceli izleyen bakışlar işte. &
9

"Kyungsoo," dedi Yixing, tekli koltukta oturuyordu. Giydiği


tişört sayesinde iki kolunda da dövmelettiği çizimleri
duruyordu. Siyah saçları darmadağındı, yüzünde tuhaf bir
yorgunluk vardı ve gözlerinde bir ruh yitirmişçesine, kitap
okuyan Kyungsoo'yu izliyordu. "Bir şeyler mırıldansana." &
3

Do Kyungsoo, sana gül bahçesi vadetmedim'i kapattı. Hafif


düşünür gibi olsa da beggin şarkısını mırıldanmaya
başladığı an hepimizin üstüne çöreklenmiş bu kara
bulutları da kaldırdı. Yavaş yavaş şarkıya girdik, bir yandan
da yayını dinleyebilmek için verandayı hazırlıyorduk. Sehun
bilerek bütün eşyaları Jongin'e taşıttırıyor, Junmyeon
uyuyan keçiyi uyandırmamamız için ikide bir bizi azarlayıp
duruyor, Jongdae de sütlü köpüklü kahvelerin tadının bok
gibi olduğunu söylüyordu. Yixing elindeki çizim de"eriyle
Kyungsoo'nun peşinden verandaya ilerledi. Bizim külüstür
radyoyu çıkardım. Minseok omzuna yasladığım başımı
patpatlıyordu ve saat geldi. &
3

"Delifişek yayında." &


10

"Foster'ın Hayali Dostlar Mekanından sesleniyorum, beyler,


wedontknow etiketini kullanarak yazdığınız her şeyi,
paylaştığınız her fotoğrafı gördüm. Ne diyor lan bu diyenleri
de gördüm, anlamayanları da. Boş konuşanları da.
Biliyorum, çok değiliz ama az da değiliz. Futbol maçı için iki
takım oluştururuz, öyle bir kalabalık. Ben ne kadar çok ya
da az olduğumuzu önemsemiyorum. Çünkü yaşaması
neredeyse imkansız olan bir ülkede gülümsemek bile
aslında bir başkaldırıdır." &
+

"Bir şeylerin farkında olan insanların olduğunu bilmek iyi


hissettiriyor ama bu gece bunun hakkında
konuşmayacağım. Her sabah ölmek istiyorum diye
uyananlardan olduğumu not düşmeye geldim. Bizlere her
sabahın köründe ölmek istiyorum dedirten bu sisteme
sövmekten başka elden bir şey gelmiyor. Her şeyin üst üste
geldiği anlar var ya, işte o anlardan birinde debeleniyorum. &
1

Ne saçmaladığımı ben de bilmiyorum, öyle sövecek


havamda da değilim. Eğer güne ölmek isteyerek
başlıyorsan, bir şeylerin koptuğunu, artık koşamayacağını
hatta yürüyemeyeceğini hissediyorsan bil ki, yalnız değilsin.
Daha önce hiç tanışmadık, beni tanımıyorsun, ben de seni.
İçindeki fırtınanın şiddetini bilmiyorum ama orada seni
yoran bir şey olduğunu biliyorum. Yalnız değilsin. &
12

Christian Slater'ın da dediği gibi susmayın. Sert konuşun.


Herif bir saat 45 dakika boyunca boşu boşuna TALK HARD
diye ciğerini sökmedi. Korkmayın, içinizi kemiren ne varsa
dökün. TALK HARD diye bağırın ya da canınızı sıkan ne varsa
gidip dökün işte. Harcadığınız para günün birinde size geri
döner ama zaman geri dönmez. Bu yüzden bu gece
Alphaville FOREVER YOUNG diyerek kapınızı çalacak, gerçi
kapıyı tıklatmaya da gerek yok çünkü buradaki bütün
kapılar açık. Korkacak bir şeyiniz olmasın. Olduysa da baş
etmesini bilin, sonsuza kadar genç kalmayacağız ama bu
gece sonsuza kadar genç kalacakmışız gibi davranabiliriz.
Yürüyecek daha çok yolumuz, açık bırakacak daha çok
kapılarımız var. Kapıyı kapat diyenlere inat kapıyı açık
bırakmak da bir başkaldırı. &
2

Tohum hala var. "Ya tohum da yoksa delifişek, ne yapacağız


o zaman?" diyenler var, görüyorum. Kırılan yerlerinizden
tomurcuklanıp büyümeye devam ettiğinizin farkında
değilsiniz henüz. Tohum içinizde, ona dokunup
dokunmamak sizin elinizde." &
4

"Oğlum ya," diye sızlandı, Jongdae. Yaslandığı sandalyeden


düşmek üzereydi. "Delifişek keşke benimle bir kere
sevişse." &
15

"Ya herif moruğun tekiyse," diye sordu Sehun. Junmyeon


çatık kaşlarla bu sohbeti dinliyordu.

"Moruğun teki de olsa sevişse bir kere benimle yemin


ediyorum rahatlayacağım."

Junmyeon üstüne sardığı battaniyeyi çekiştirerek, "Ben ya


katil olacağım ya katil," diye mırladı. Kafam ikisinde de
değildi, hala Minseok'un omzunu çürütüyordum. &
1

Dudaklarımı büzerek, "Kim olduğunu çok merak ediyorum,"


dedim sessizce.

"Üniversite öğrencisi olduğu kesin." Kyungsoo dizlerini


çenesine kadar çekiştirdi. "Yeni gelen hocanın bir
öğrencisine bulunduğu teklifi ifşa ettiği günü hatırlıyor
musunuz, o ifşadan sonra adam görevinden alındı sonra da
siktirip gitti."

"Buradan nefret ediyor," dedi Minseok. "İlk yayını hatırlıyor


musunuz? Bu şehrin doksanlar gibi hissettirdiğini ve
nefretini dile getirmişti."

Jongin tek kaşını kaldırarak, "Öyleyse yeni biri," dedi. &


2

"Sparta'ya yeni gelen kim var ki?" diye sordum. "Chanyeol


dışında. O manyağın delifişek olma ihtimali benim hamile
kalma ihtimalimle aynı izdüşümde." &
17

Bizimkiler ortaya atılan bu teoriyi didik didik incelemek için


harekete geçtiyseler de, Jongdae'nin bağırışıyla söylenecek
pek bir şey kalmadı. Gry#indorun delisi kankim Kim
Jongdae, "Öpüşeceğin birini buldum, birazdan gelir
buraya," dediğinde, "Elin yabancısına adresimi niye veriyon
oğlum," diye yükselişimi takmadı. Zaten dışarıda da pek
kalmadık. FOREVER YOUNG şarkısını söyleye söyleye içeri
geçtikleri sırada verandada kalan bardağımı alıyordum.

Şeytanın arka bacağı, bir elinde dibini yaladığı sigarası ile


evin önünde bitti. Üzerinde bol, gri bir tişört vardı. Altında
ise her zamanki gibi düşecek gibi duran bir kot pantolon
bulunmaktaydı. Soluk pembe saçlarını tek eliyle dağıtıp,
"Ailen orgy için sana katılmamı söyledi, Byun," diyerek
kendi ailemden nefret etmem için listeye bir madde daha
eklemişti. "Bu sabah gitmeden önce uğradılar, seks partine
dahil olmamı istediler ve elbette sana göz kulak olmam için
de minik bir ricada bulundular."

Aileme bu sabah Chanyeol ile aramda geçenleri söylememe


rağmen ebeveynlerimin ben yokmuşum gibi davranması
mükemmel hareketti, ne diyebilirdim ki. &
3

"Seks partisi falan vermiyorum, versem de davet edeceğim


son kişi bile değilsin."

"Kalbimi kırıyorsun."

"Senin kalbin mi var manyak." &


2

Omuz silkti, beni deli edecek türden gülümsedi bir de.


"Haklısın, yok." &
2

Lafı öyle çok dolandırmadım, yüzüne karşı onu cins edecek


şekilde gülümseyerek, "Listemdeki yabancı birini öp
maddesini birazdan gerçekleştirmek üzereyim," dediğimde
tek kaşını kaldırarak onunla taşak geçip geçmediğimi
anlamak için yüzümü yoklamıştı. Hiç taşak geçesim yoktu.

"Tanımadığın birinin salyalarını emeceksin yani," diyerek


verandaya çıktı. Bitmiş sigarasını yere atmak üzereyken
kenardaki çöp kutusunu gösterdim. Gözlerini devirerek
çöpe fırlattı. Öpüşmeyi salya emme hareketi olarak
düşünmek bir an midemi ağzıma getirmişti. &
4

"Tanıdığım birini öptüğümde ne değişecek, onun da


salyalarını emmiş olacağım."

"Etra"a bin çeşit hastalık fink atıyor, Rocky, yerinde olsam


bir kere daha düşünürdüm. Aman sonra uydurduğum
dedikodu harbiden gerçekleşir falan yazık olur sana."

"Jongdae birini buldu benim için. Kendi öz kankim bile bile


beni ateşe atacak değil ya."

"Kim bilir buraya gelmeden önce ağzı nerelerde


dolaşmıştır," diyerek dudaklarını birbirine bastıran
Chanyeol'ü dehşetle izliyordum. Aklımın bambaşka yerlere
kaymasını durduramadım, şaka falan değil yemin ediyorum
biraz daha devam ederse kusacaktım.

Sonraki bölüme devam et

" Ekle # Oy

' ( ) * +

Bir yorum yaz...

bromacx

baba
5gü önce Yanıtla

sevdeymis

TETİKLEDİ
5gü önce Yanıtla

Daha fazlasını göster

Öneriler

Drakkon

CrestFallenStar tarafından
$ 14.3M # 689K , 63

When Daiyu is summoned with


dozens of other girls to be the
Emperor's concubine, she
doesn't think that she'll be
chosen. Althoug...
blood violence

+18 tane daha

Y.O.L.O (Boyxboy)

letsgohomehidee tarafından
$ 8.2M # 346K , 38

*COMPLETED* (Y.O.L.O stands


for: YOU ONLY LIVE ONCE) ***
Carter Jones, the school nerd,

You might also like