You are on page 1of 137

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7.

SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS


PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 1.Hafta (17-21 Eylül 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 1. Ünite: Güneş Sistemi ve Ötesi
Konu: Uzay Araştırmaları
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.1.1.1. Uzay teknolojilerini açıklar.


7.1.1.2.Uzay kirliliğinin nedenlerini ifade ederek bu kirliliğin yol
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve
açabileceği olası sonuçları tahmin eder.
Davranışlar:
7.1.1.3.Teknoloji ile uzay araştırmaları arasındaki ilişkiyi açıklar.

Uydu, uzaykirliliği, gökyüzügözlemaraçları


Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Kullanılacak Araç – Gereçler:
a.Yapay uydulara değinilir.
Açıklamalar:
b.Türkiye’nin uzaya gönderdiği uydulara ve görevlerinedeğinilir.
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: UZAY TEKNOLOJİLERİ
Başka gezegenlerde hayat olup olmadığı, geçmişten günümüze insanoğlunun en büyük merak
konusudur. Bu nedenle insanlar uzayı keşfetmek için araştırmalar başlatmış, teknolojik araçlar
keşfetmiş, gözlemevleri kurmuşlardır.
Uzayın keşfi, devasa bir projedir ve insanlık olarak biz hâlen bu yolun başındayız. İnsanoğlunun
gezegenimiz dışında ayak bastığı tek gök cismi Ay’dır. Ancak gelişen teknoloji ile üretilen insansız
uzay araçları pek çok gezegene ulaşmış, gezegen yüzeyinden aldığı bilgileri dünyaya ulaştırmıştır.
Bir aracın uzaya gidebilmesi için öncelikle Dünya’nın kütle çekimi kuvvetini yenmesi gerekir. Bu
nedenle uzay aracı olarak yukarı doğru hızla yol alan roketler kullanılır.
Dünya’nın ilk yapay uydusu Sputnik 1, 4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetler Birliği tarafından uzaya fır-
latılmıştır. Uzaya çıkan ilk insan 27 yaşındaki Sovyetler Birliği hava kuvvetleri pilotu YuriGagarin’dir.
Gagarin, 12 Nisan 1961’de uzay kapsülünün içerisinde Dünya’nın etrafını bir kez dolaşmıştır.
16 Temmuz 1969’da ABD’nin Apollo II isimli uzay aracı, Ay’a insan taşıyan ilk araç unvanını almıştır.
Bugüne kadar on iki ABD vatandaşı astronot, Ay yüzeyinde yürümüştür. 1972’den beri Ay yüze-
yinde kimse yürümemiştir. Bunun en önemli sebebi bu projelerin çok karmaşık ve maliyetli
olmasıdır.
Uzayda bir gezegenin ya da başka bir gök cisminin çevresinde dönen herhangi bir nesneye uydu
denir. Ay, Dünya’nın tek doğal uydusudur. Çeşitli amaçlarla Dünya’nın yörüngesine oturtulmuş
yapay uydular da vardır.
Uydular gönderdikleri radyo sinyallerinin çanaklar tarafından yakalanması yoluyla Dünya ile ileti-
şim kurarlar. Bazı sinyaller uydunun konumunu bildirirken bazıları Dünya’nın fotoğrafının
çekilmesinde ya da haritaların oluşturulmasında kullanılabilir.
Uydular başlıca beş görev için kullanılır. Haberleşme (TV ve telefon sinyallerinin iletilmesi), konum
belirleme (GPS), meteoroloji (hava durumu tahminleri ve havanın izlenmesi), doğal kaynakların
izlenmesi (okyanus sıcaklığının ölçülmesi ya da arazi kullanımının takibi), casusluk dâhil olmak
üzere askerî amaçlar uyduların kullanıldıkları alanlardır.
Gök bilimle ilgili araştırma ve deneyler yapan insanlı uydular uzay istasyonu adını alır.

Şimdiye kadar dört uzay istasyonu kurulmuştur. Bunlar Sovyet yapımı Salyut I ve Mir, ABD yapımı
Skylab (Sıkaylab) ve uluslararası iş birliği ürünü Uluslararası Uzay İstasyonu’dur.

Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ), on altı ülke tarafından iş birliği ile Dünya yörüngesinde inşa
edilen uzay laboratuvarıdır. UUİ mürettebatı uzayda tıp ve biyoloji araştırmalarından hava
tahminleri ve gök bilimi araştırmalarına kadar çeşitli dallarda araştırmalar yürütmektedir
Bilimsel araştırmalarda yoğun kullanılan araçlardan birisi de gök cisimlerini incelemek üzere gön-
derilen robotik uzay aracı olan uzay sondalarıdır. Sondalar sayesinde pek çok gezegen, uydu,
kuyruklu yıldız ve asteroide ulaşılmıştır.
Ülkemizde uzay araştırmaları yapmak amacıyla kurulmuş gözlem evleri mevcuttur. Bunun
içerisinde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Astrofizik
Araştırma Merkezi ve Ulupınar Gözlemevi, İstanbul Üniversitesi Gözlemevi Araştırma ve Uygulama
Merkezi, ODTÜ Gözlemevi, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi bulunmaktadır.
Türkiye’nin uzaydaki uyduları ve görevleri
Tü rkiye'nin, 3'ü (TÜ RKSAT 3A, TÜ RKSAT 4A, TÜ RKSAT 4B) haberleşme, 2'si (GÖ KTÜ RK-2
ve RASAT) gö zlem olmak ü zere aktif 5 uydusu bulunuyor.
UZAY KİRLİLİĞİ
Uzay kirliliği son kırk yılda ortaya çıkmış bir sorundur. Dünya’nın çevresinde değişik yörüngelerde
dönen ve artık bir işlevi olmayan insan yapımı cisimlerin tümü uzay kirliliği olarak adlandırılır.
Ömrünü tüketmiş uyduların yanı sıra roketlerin uzaya bırakılan üst aşamaları uzay kirliliğinin en
yaygın nedenlerindendir.
Fırlatılan ilk uydudan günümüze kadar geçen 40 yıllık sürede uzay araştırmalarında önemli
gelişmeler yaşanmıştır. Ay’a, Mars’a ve Venüs’e uzay araçları gönderilmiştir. Hatta Güneş
sisteminin ötesine uzay araçları gönderilmiştir. Uzay araştırmaları için 4 binden fazla roket uzaya
gönderilerek roketlerin bazı parçaları uzaya bırakılmış, bazı roketler de patlamış, enkazları uzaya
yayılmıştır. İşe yaramayan bu cisimler Dünya çevresinde dolanan bir çeşit hurda yığını
oluşturmuştur.

Uzay kirliliği günümüzde günlük yaşamı olumsuz etkilemediği için önemsiz gibi görünmektedir.
Önlem alınmazsa 25-30 yıl kadar sonra kirliliğin boyutları artacak, uzay araştırmaları bu durumdan
olumsuz etkilenecektir. Uydular aracılığı ile alınan hizmetlere de bu durum olumsuz yansıyacak
haberleşme, ulaşım, ulusal güvenlik gibi alanlarda aksamalar yaşanacaktır.
Uzay kirliliği için alınacak ilk önlem, kirliliği azaltabilecek tedbirler almaktır. İkinci önlem ise
temizleme çalışmalarıdır. Ancak bu çalışmalar oldukça maliyetli olduğundan henüz mümkün
görünmemektedir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı dallanmış
Ölçme ve Değerlendirme: ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-
yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun
olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: İlköğretim Haftası( 17-21 Eylül )

www.FenEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 2.Hafta (24-28 Eylül 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 1. Ünite: Güneş Sistemi ve Ötesi
Konu: Uzay Araştırmaları
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.1.1.4.Teleskobun yapısını ve ne işe yaradığını açıklar.


7.1.1.5.Teleskobun gök bilimin gelişimindeki önemine yönelik
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:
çıkarımda bulunur.
7.1.1.6. Basit bir teleskop modeli hazırlayarak sunar.
Uydu, uzay kirliliği, gökyüzü gözlem araçları
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Kullanılacak Araç – Gereçler:
a. Teleskop çeşitlerine değinilir.
b. Işık kirliliğine değinilir.
a. Rasathane (gözlemevi) kurulma yerlerinin seçimine ve bu
Açıklamalar:
yerlerin taşıdığı şartlara değinilir.
b. Batılı gök bilimciler ve Türk İslam gök bilimcilerinin katkılarına
değinilir.
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: GÖK BİLİMİN GELİŞİMİ
İlk medeniyetlerde günümüzdeki gibi ışıklandırma olmadığı için geceleri gökyüzü tüm
çıplaklığıyla gözler önündeydi. O dönemlerde insanlar zamanlarının büyük bir kısmını açık ha-
vada geçirdiklerinden gökyüzündeki değişik gök cisimlerinin ve gök olaylarının farkına
kolaylıkla varmışlardır.
Gök cisimlerinden bazılarının diğerleri gibi göz kırpmadıklarını ve bunların diğerlerinden farklı
hareket ettiklerini görmüşler ve daha sonraları onlara “gezegen”, diğer parıltılara ise “yıldız”
demişlerdir. İşlerini planlayabilmek için Ay ve Güneş’in görünür hareketlerine dayalı takvimler
oluşturmuşlardır.
Tarih öncesi çağlardan 17. yüzyıla kadar yıldızlar, üzerinde yaşadığımız Dünya, uydumuz Ay, en
yakın yıldız olan Güneş, gezegenlerden; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn biliniyordu.
1609 yılında Galileo Galilei (GalileyoGalileyi), ilk gök bilim teleskopunu icat etmiştir. Teleskop,
uzak nesneleri gözlemlemek amacıyla kullanılan bir araçtır. Gökyüzünde gözlemlenilen
nesnelerin çoğundan gözümüze ulaşan ışık, görülemeyecek kadar zayıftır. Işık teleskopları
(optik teleskoplar), bu nesneleri yakınlaştırarak daha iyi görülmelerini sağlar.
Teleskobun icadına kadar gezegenler, gökyüzünde birer noktadan ibaretti. Teleskobun icadı ile
gök bilimde yeni bir sayfa açılmış, gelişmeler birbirini takip etmiştir.
17. yüzyıl
Galileo Galilei (1564-1642), teleskobunu gökyüzüne çevirdiği zaman o güne kadar çıplak gözle
görünenden çok daha sönük gök cisimlerini görebilmiştir. Böylece 17. yüzyılın sonlarında,
bilinen gökcisimlerinin sayısında artış olmuştur. 1688’de Isaac Newton (AyzekNivtın) ilk aynalı
teleskobu üretmiştir.
Teleskop: Uzayda bizden oldukça uzakta bulunan gök cisimlerini gözlemlemeye yarayan alettir
Teleskoplar hayatimizda önemli yer kaplamaktadir günlük hayatimizda aktif olmasa dahi
gelecege yönelik çalismalarin sürdürülmesinde katkida bulunuyor. Gök biliminde daha çok
kullanilmaktadir gök cisimlerinin incelenmesi ve dünyamiz için olusacak tehditleri daha
önceden tespit edilmesi saglaniyor. Teleskoplar icat edilmeseydi ne gibi durumlarla karsi
karsiya kalirdik hani gelismelerolmazdi.Teleskoplar icadi olmasaydi eger uzay arastirmasi ve
incelenmesi yapilmazdi.Evren hakkinda bilgi sahibi olmayip disaridan gelecek tehditlere
karsikendimizi savunmasizhissederdik.Dünyadisindaolusan bir çok gök cismi hakkinda
herhangi bir fikrimiz olmazdi kesifler yapilmayabilirdi.Günes sistemini ve gezegenlerin
siralanisibilmezdik.Gök bilimi adinda bir bilim
daliolmayabilirdi..Samanyolu’nabaglioldugumuzuögrenemezdik..Uzay insanlar için
bilinmezliklerle dolu olurdu

Mercekli teleskopta ışığın mercekler aracılığı ile toplanarak bir noktaya odaklanmasını
sağlayan teleskoplardır. En az ki mercek bulunur. Aynalı teleskopta ışığı bir noktada toplayan
çukur ayna kullanılır.
Radyo teleskopları: Bu teleskoplar ışık tayfındaki radyo dalgalarını toplar, görüntüye çevirirler.
Şekil olarak çukur aynalara benzerler. Çukur ayna şeklinde tasarlanmaları gelen radyo
dalgalarının odak noktasında toplanmasını sağlanmaktır. Alınan radyo dalgaları önce elektrik
sinyallerine sonra bilgisayarlarla görüntüye dönüştürülür.

Uzay teleskopları: Işık kirliliği, nem oranı, büyük teleskopları kontrol etme güçlüğü ozon
tabakasının morötesi ışınları engellemesi gibi sorunlar Dünya’dan teleskop ile gözlem yapmayı
sınırlamaktadır. Bu sorunlara çözüm üretmek amacıyla uzay teleskopları icat edilmiştir. Bu
teleskoplar uzayda yörüngelerine yerleştirildikten sona alınan bilgiler yeryüzündeki
istasyonlara aktarılmaktadı
Yüksek nitelikli teleskoplar, mümkün olduğunca çok ışık yakalayabilmeleri için devasa
aynalarla veya merceklerle donatılmıştır. Bu teleskoplar, merceklerin yanı sıra nesnelerin
görüntüsünü kaydeden özel bir kameraya ve çeşitli ölçüm aletlerine de sahiptir. Teleskobu
doğru yöne yönlendirmek için elektrik motorları kullanılır.
Dünya’nın en büyük teleskopları, yansıtmalı (reflektör) teleskoplardır. Bu teleskoplarda ışığı
toplamak için çukur ayna kullanılır. İkinci bir ayna, ışığı göz merceği denilen daha küçük bir
merceğe yönlendirir. Göz merceği de ışığı, göze ya da bir kayıt cihazına odaklar.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı dallanmış
Ölçme ve Değerlendirme: ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-
yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun
olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:
Ders Yılının Başladığı İkinci Hafta

www.FenEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 3.Hafta (1-5 Ekim 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 1. Ünite: Güneş Sistemi ve Ötesi
Konu: Güneş Sistemi Ötesi: Gök Cisimler
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.1.2.1. Yıldız oluşum sürecinin farkına varır.


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:
7.1.2.2. Yıldız kavramını açıklar.
Yıldız,takımyıldız,galaksi,karadelik
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Kullanılacak Araç – Gereçler:
a. Bulutsu kavramına değinilir.
b. Bulutsu örnekleri verilir.
c. Karadelik kavramına değinilir.

Açıklamalar: a. Yıldız çeşitlerine değinilir.


b. Dünya'dan bakıldığı şekliyle görülen yıldız gruplarının,
isimlendirmesi olan takımyıldızlara değinilir.
c. Gök cisimleri arası uzaklığın ışık yılı cinsinden ifade
edildiğine değinilir.
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Yıldızlar, gezegenlerin aksine kendileri ışık kaynağıdır. Ayrıca gezegenlere göre yıldızlar
çok daha büyük ve sıcaktır. Ağırlıklı olarak hidrojen ve helyum gazlarından meydana
gelen, etrafına enerji (ısı ve ışık) yayan oldukça büyük kütleli, yoğun
ve karanlık uzayda ışık saçan gökyüzünde bir nokta olarak
görünen plazma küresine yıldız denir. Teleskoplar aracılığı ile yıldızların yoğun, sıcak ve
ışık yayan bir plazma küresi olduğu anlaşılmıştır.
Dünya’ya en yakın yıldız, aynı zamanda Dünya üzerindeki yaşamın kaynağı da
olan Güneş’tir. Güneş bulunduğumuz sistemin yıldızı olup sağladığı yenilenebilir enerji
sayesinde yaşamımızın devamlılığını sağlayan tek yıldızdır. Günrş’in yapısında diğer
yıldızlarda olduğu gibi iyonlar halinde, farklı elementler mevcuttur. Bu elementlerin
yaklaşık oranları %71 hidrojen, %27 helyum ve %2 ağır elementler şeklindedir. Güneş’ten
gelen enerji Hidrojenin füzyon tepkimesi ile helyuma dönüşmesi sonucunda üretilir
Gerçekte Güneş’te meydana gelen tepkimeler 4,6 milyar yıl önceki oluşumdan beri
devam etmektedir. Saniyede 564 milyon ton hidrojen 560 milyon ton helyuma
dönüşmektedir. Saniyede üretilen bu enerji, Dünya’daki insanların onlarca yılda
tükettikleri enerjiden kat kat büyüktür. Güneş’inde içinde bulunduğu Samanyolu
Galaksi’sinde ortalama her yıl 1 veya 2 yıldız oluşur. Galaksimiz içerisinde yaklaşık 300
milyar yıldız bulunmaktadır. Bazı yıldızlar milyarlarca, bazı yıldızlar milyonlarca yıl
öncesinden beri vardır
Yıldızlararası ortam ise toz, hidrojen gazı ve küçük miktarlardaki diğer elementlerden
oluşmaktadır. Yıldızlararası ortamın bulutu andıran yoğun bölgeleri karanlık ve
parlak nebulalarşeklinde görülebilir. Nebulalar (bulutsular) yıldızların doğum yerleridir.
Yıldızlar, uzayda bulunan yüksek yoğunlukta geniş bölgelerde oluşan moleküler bulutların
içinde oluşur. Yıldızlararası gaz ve toz (molekül bulutları), nebula(bulutsu) denilen
yapılarda kütle çekimsel etkilerle (örneğin bir süpernova patlaması veya galaksi
çarpışmasının şok dalgaları ile) sıkışmaya başlar. Sıkışmaya başlayan gaz ve toz merkezde
yoğunlaşmaya başlayınca içerisindeki madde merkeze doğru spiraller çizerek düşmeye
başlar ve yıldız oluşum diski meydana getirir. Merkezde kalan madde öyle bir noktaya
kadar sıkışır ısınır ki hidrojen atomları nükleer füzyon yoluyla birleşerek enerji üretmeye
başlarlar. uzaya ışık vermeye başlar. Işımanın kaynağı, artan kütle nedeniyle dışarıdan
içeriye doğru gerçekleşen çökmeyi dengeleme eğilimindeki nükleer patlamalardır.
Nükleer patlamaların nedeni, merkezi bölgedeki yüksek sıcaklık ve basınçtır. Yıldız oluşum
sürecinde sıcaklığın artması, çöken parçacıkların hareketi nedeniyle gerçekleşen enerji
dönüşümüyle açıklanır.

Kütlesi Güneş tipi yıldızlardan büyük olan yıldızların ölümleriyse muhteşem ışık şölenlerini
hatırlatan süpernova patlamasıyla gerçekleşir. Patlama sonucunda yıldızın yaşam
sürecinde oluşan ağır elementler uzaya dağılarak sonraki kuşak yıldızların bünyesinde
bulunur.
Karadelikler: Süpernova patlamasının ardından geriye kalanlar, bazen oldukça büyük
kütlelere sahip olabilmekte ve bunlar birbirleri üzerine çökerek karadelik olarak bilinen
muazzam büyüklükte kütleye sahip cismi oluşturmaktadırlar. Bu öylesine büyük bir
kütledir ki ışık dahi onun çekim alanından kurtulamaz aslında ışığın bu kütleden
kaçamamasının nedeniyle görülmemektedir. Bu nedenle karadelik olarak isimlendirilir.
Yıldız çeşitleri

Bulutsuz bir gecede şehir ışıklarından uzak karanlık bir mekanda gökyüzü incelenecek
olursa yıldızların farklı renklere sahip oldukları fark edilebilir. Yıldızların farklı renklere
sahip olmasının nedeni sıcaklıklarının farklı olmasıdır. Yani yıldızların renkleri
sıcaklıklarının göstergesidir.Parlak yıldızlar mavi ve beyaz renkte.Parlaklıkları az olan
yıldızlar sarı,turunc,kırmızı rekte görünürler

Takımyıldızlar
Yıldızlar, bir araya gelerek yıldız kümelerini (yıldız gruplarını) meydana getirir. Bu yıldız
grupları oluşturdukları şekle göre isimlendirilmektedir ve bunlara genel
olarak takımyıldız adı verilmektedir. Takımyıldızlara hayvan, insan ve nesne isimleri
verilmiştir.Eski çağlarda Yunanlılar ve Romalılar, yıldız kümelerini hayalî çizgilerle
birleştirip onları ünlü kişilere ya da hayvanlara benzeterek isimlendirmişlerdir. Bu
isimlendirme takımyıldızını oluşturan yıldızların ortak özellik veya ilişkileri nedeniyle
yapılmadığı, sergiledikleri görünüm nedeniyle ortak bir adla anıldığını
göstermektedir. Geceleri gökyüzü incelendiğinde Büyükayı takımyıldızı görülebilmektedir.
Takımyıldızların en önemli özelliği gruptaki yıldızların birbirlerine göre konumlarının hep
aynı kalmasıdır. Küçükayı, Büyükayı, Ejderha, Çoban, Kuzey Tacı ve Orion(Avcı) bilinen
takımyıldızlarından bazılarıdır.

Takımyıldızlarından Büyükayı ve Küçükayı takımyıldızları yedi tane yıldızın bir araya


gelmesi ile oluşmuştur. Küçükayı takımyıldızının en parlak yıldızı “Kutup Yıldızı” dır. Kutup
Yıldızı’nın bulunduğu yön daima kuzeydir. Bu özelliğinden dolayı tarih boyunca geceleyin
yön bulma amacıyla Kutup Yıldızı’ndan faydalanılmıştır.
Çoban takımyıldızı genelde “Ayı Terbiyecisi” olarak tasvir edilir, çünkü Büyük Ayı ve
Küçük Ayı takımyıldızlarına yukarıdan bakar gibidir. Dünyadan görünen en parlak üçüncü
yıldız olan Arcturus’u barındırır.
Orion (Avcı) gökyüzünde hem güney hem de kuzey yarıküresinde bulunan ve bu sayede
tüm Dünya’dan görülebilen, oldukça parlak yıldızlardan oluşan dolayısıyla da kolay
bulunabilen takımyıldızıdır. Avcı kış ayları boyunca Türkiye’den rahatlıkla gözlemlenebilir.
Avcıyı gözlemlemek isteyenler güney ufkuna bakılır. Avcının yeri aya göre güneybatı ile
güneydoğu arasında değişir.
İki yıldız arasındaki uzaklık kilometre cinsinden ifade etmek çok zordur. Çünkü aradaki
mesafe aklın alamayacağı kadar büyüktür. Bu yüzden yıldızlar arasındaki mesafeyi
ölçmede “ışık yılı” birimi kullanılır. Işığın bir yılda aldığı mesafeye ışık yılı denir. Bir ışık yılı
yaklaşık 9,46×1012 km’dir. Işık yılı, bir zaman birimi değil, uzunluk ölçüsü birimidir.
Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima (Proksima) 4,2 ışık yılı uzaklıktadır.
Takımyıldızı oluşturan yıldızlar birbirlerine uzak mesafededir. Yıldızları birbirine yakın ve
aynı hizada görmemizin nedeni uzaktan gözlemliyor olmamızdır
Işık hızı: Evrende mesafeler ölçülürken Dünya üzerinde kullanılan ölçü birimleri yetersiz
kalmaktadır. Bu yüzden uzay evren için kozmik ölçü birimleri kullanılmaktadır. Işık hızı
ışığın bir saniyede almış olduğu mesafedir. Evrendeki en hızlı olgu “ışık” tır. Evrenin hız
limiti ışık hızıdır; hiç bir şey ışık hızını aşamaz. Işık bir saniyede 300.000 kilometre yol
almaktadır. Bu müthiş bir hızdır. Işık yılı ise ışığın bir yılda almış olduğu mesafedir. Işık bir
yılda 9.460.000.000.000 kilometre yol almaktadır. Yıldızlar arası ve galaksiler arası
mesafeler ölçülürken ışık hızı referans alınır. Ay Dünya’dan ortalama 380.000 kilometre
uzaktadır; yani 1.3 ışık saniyesi uzaklıktadır. Nitekim Dünya Güneş’e 150 milyon kilometre
uzaklıktadır. Bu da 8.3 ışık dakikası uzaklıktadır. Güneş’ten gelen ışık 8.3 dakika Dünya’ya
ulaşmaktadır.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı dallanmış
Ölçme ve Değerlendirme: ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-
yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun
olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Hayvanları Koruma Günü


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:
4 Ekim

www.FenEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM
Dersin Adı: Fen Bilimleri 4.Hafta (8-12 Ekim 2018 )
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 1. Ünite: Güneş Sistemi ve Ötesi
Konu: Güneş Sistemi Ötesi: Gök Cisimler
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM
7.1.2.3. Galaksilerin yapısını açıklar.
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:
7.1.2.4. Evren kavramını açıklar.
Yıldız,takımyıldız,galaksi,karadelik
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Kullanılacak Araç – Gereçler:
a.Galaksi çeşitlerine değinilir.
Açıklamalar: b.Galaksi örnekleri olarak Samanyolu ve Andromeda galaksilerine
değinilir.
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Galaksiler (Gökadalar); Galaksiler, kütleçekim kuvvetiyle birbirine bağlı olan yıldızların, gaz-
toz-plazmaların meydana getirdiği maddelerin ve henüz ne olduğunu bilmediğimiz karanlık
maddenin oluşturduğu sistemlerdir. Yıldızlar gibi galaksiler de bir araya gelip gruplar
oluştururlar. İçine aldığı galaksinin sayısına göre bir grubun fakir ya da zengin olduğu
anlaşılabiliyor. Örneğin Samanyolu, Andromeda ve Macellan Bulutları 30 galaksiden oluşan
bir grupta yer almaktadır. Bizim galaksimizin de içinde yer aldığı bu gruba “Yerel Grup” adı
veriliyor. Grubun en büyük galaksisi Andromeda iken galaksimiz Samanyolu ikinci sırada.
Samanyolu Galaksisi de çubuklu sarmal bir yapıdadır.
Eliptik galaksiler: Adından da anlaşılacağı üzere eliptik şekle sahip galaksilerdir. Dünyaya dik
açıda olan eliptik bir galaksi bir Amerikan futbol topu gibi görünür. Yaşlı yıldızlardan
meydana gelirler ve az miktarda gaz ve toz bulutu içerirler. Galaksi kümelerinde gözlenen
galaksilerin büyük kısmını bu tür oluşturur. Kütle açısından Güneş’e benzerler. Yaşlı yıldızlar
çok olduğu gibi yeni doğan yıldızların sayısı da oldukça azdır. Hubble düzenine göre eliptik
galaksiler daire biçimine yakınlıklarından aşırı ovalliğe kadar uzanan geniş bir yelpaze içinde
kodlanır. “E” ile gösterilirler.
Çubuksuz Sarmal (Spiral) Galaksiler: Sarmal galaksiler genç ve yaşlı yıldızların birlikte
bulunduğu galaksilerdir. Hale ve disk biçimleri aynı anda bulunur. Bu galaksiler 10 milyar yıl
içinde yavaş yavaş oluşur. Çekirdeğinden dışarı doğru parlak denilebilecek kollar uzanır. Bu
kollar sarmal galaksinin ihtişamlı görüntüsünün sebepleridirler. Spiral bir şekilde açılırlar,
sabit açısal bir hızla çekirdeğin etrafında dönerler. Yıldızlar hareketleri sırasında bu kollara
girip çıkarlar. Adeta atlı karıncaya binmiş gibi hareket edip, yükselir ve alçalırlar. Galaksi
merkezine yakın yıldızlar ile kollardaki yıldızların hızları aynı değildir.
Çubuklu galaksilerde çekirdeği bir uçtan diğerine kateden çizgisel yapılar
görülür. Samanyolu Galaksisi de çubuklu sarmal bir yapıdadır. Tüm spiralllerin üçte ikisi
çubuk içermektedir. Çubuk sistemleri yıldız doğumlarını arttırmak için çok etkili ve yoğun
sistemlerdir.
Düzensiz galaksiler: Sarmal ve eliptik bir özellik göstermeyen galaksi türleridir. Başka
galaksilerle muhtemel etkileşimi sonucu oluşmuş, şekilleri tuhaf ve olağan dışı özellikleri
bulunan galaksilerdir. Düzensiz galaksiler evrenin %10’luk bir kısmını oluşturmaktadır.
Ayrıca yıldız sayıları da normalden %25 daha azdır.
Teleskopla incelenen görüntülerde ve yaratılan simülasyonlarda iki galaksinin –sarmal ya da
eliptik- birbirine doğru hızla gelip birleşmesi sonucu düzensiz galaksiler meydana geliyordu.
Böylece gökcisimlerinin birbirine çarpışmalarının evrenin oluşum sürecinin bir parçası
olduğu anlaşıldı.
Evrende sürekli olarak gaz bulutları, galaksiler çarpışıyor ve bilim insanları bunları kırk yıldır
gözlüyorlar. Galaksilerin arasındaki uzaklık galaksilerin çaplarının yaklaşık 20 katı kadardır.
Andromeda ve Samanyolu arasındaki uzaklık 2.5 milyon ışık yılıdır.
Evren: gök cisimlerini barındıran uzay ve uzayda yer alan her şeyin toplamıdır. Evren’in yaşı
Büyük Patlama’dan günümüze dek geçen zamandır. Şu anki teori ve gözlemler, Evren’in
yaşının 13,5 ile 14 milyar arası olduğunu önermektedir. Bu yaş aralığı birçok bilimsel
araştırma projesinin görüş birliğiyle elde edilmiştir. Bu projeler arasında arka plan
ışınımı ölçümlerini ve Evren’in genişlemesinin ölçümü için kullanılan diğer pek çok farklı
yöntemi de içerir. Arka plan ışınımı ölçümleri Evren’in Büyük Patlama’dan bu yana olan
soğuma süresini verir.
Büyük patlamanın zaman ve mekanın mutlak başlangıç noktası olduğu, bütün bilim dünyası
tarafından kabul edilmiş bir teori değildir. Farklı evren modelleri, kendi üzerine çöken ve
yeniden genişleyen evren modelleri de farklı çevrelerde kabul gören evren teorilerindendir.

III.BÖLÜM
*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı dallanmış
Ölçme ve Değerlendirme: ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-
yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun
olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:
V.BÖLÜM
Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

www.FenEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 5. Hafta (15– 19 Ekim 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 2.Ünite:Hücre ve Bölünmeler
Konu: Hücre
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.2.1.1. Hayvan ve bitki hücrelerini, temel kısımları ve


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: görevleri açısından karşılaştırır.

Hücre, bitki ve hayvan hücresi arasındaki benzerlik ve


farklılıklar, dokular, hücre-doku-organ-sistem-
Ünite Kavramları ve Sembolleri: organizma ilişkisi, DNA, gen, kromozom

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

•Mikroskop • Büyüteç • Kuru soğan • Lam (2 adet) •


Kullanılacak Araç – Gereçler: Lamel (2 adet) • Su • Damlalık • Bisturi • Pens •
Metilen mavisi ya da lyot çözeltisi • Kürdan
a. Hücrenin temel kısımları için sadece hücre
zarı, sitoplazma ve çekirdek verilir.
b. Hücre organellerinin ayrıntılı yapıları
Açıklamalar:
verilmeden sadece isim ve görevlerine değinilir.
c. DNA, gen ve kromozom kavramları arasındaki
ilişkiden bahsedilir.
Mikroskobu Tanıyalım
Yapılacak Etkinlikler: DENEY / Canlıyı Oluşturan En Küçük Yapılar
Etkinlik/Bitki ve Hayvan Hücrelerini Karşılaştıralım
Mikroskop:Gözle görülemeyecek kadar küçük canlı
yapıları görmemize yarayan alettir.

Hücre:Canlıyı oluşturan ve gözle görülemeyen en


küçük yapıdır. Hücre mikroskop yardımıyla
görülebilir. Hücrelerden daha küçük yapılar da
bulunmaktadır. Hücrenin özelliği, canlılık özelliği
gösteren en küçük yapı olmasıdır.
5. Sınıf Fen Bilimleri dersinde canlıları; hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve
mikroskobik canlılar olarak sınıflandırmıştık.

Özet:

Bu sınıflandırmaya göre “insan”, hayvan sınıfında yer alır.


 Bitki ve hayvan hücrelerinin, ilk gözlemlenen farkı şekilleridir.
 Bitki hücreleri, köşeli yapıya sahiptir.
 Hayvan hücreleri ise yuvarlak ve oval yapıdadır.
 Ancak iki hücre çeşidinde ortak yapılar da vardır. Bunlar, hücreyi
çevreleyen hücre zarı, ortalarında bulunan bir çekirdek ve içini
dolduran sıvısı sitoplazmadır.

Hücrenin temel kısımları;


 Hücre zarı,
 Çekirdek ve
 Sitoplazmadır. Bu üç temel kısım tüm hücrelerde bulunur.
Hücre zarı:
 Hücrenin şeklini belirler.
 Hücre zarı, seçici geçirgendir. Bu özelliği sayesinde dışarıdan gelen
her madde içeri giremez.
 Hücre zarı, canlıdır.
Sitoplazma:
 Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran yumurta akı kıvamında bir
sıvıdır.
 Sitoplazma, hücre içindeki beslenme, solunum, boşaltım gibi her
türlü yaşamsal olayın gerçekleştiği sıvıdır.
 Sitoplazma, çoğunluğu sudan oluşan, şeffaf ve akıcı bir sıvıdır
Çekirdek:
 Hücrede de yaşamsal olayları, kontrol eder ve yönetir.
 Çekirdeğin içinde canlının ayak şekli, göz rengi, boyu, yaprak şekli
gibi özellikleri taşıyan ipliksi yapılar bulunur.

Hücrenin ana bölümleri dışında, sitoplazmada yaşamsal olayları


gerçekleştiren farklı yapıları da vardır. Bu yapılara organel denir. Bu yapılar
çok küçüktür. Hücrenin bütün yapılarını görmek için daha çok büyütme
özelliğine sahip mikroskoplar kullanılır. Hücre içindeki bu yapılar yani
organeller, hücredeki beslenme, solunum, boşaltım gibi önemli olaylarda
görevlidir. Bu organeller;

Golgi cisimciği:Salgı maddeleri üretir. Ayrıca salgıları,


kesecikler şeklinde paketler.

Sentriyoller: Hayvan hücresinde çiftler hâlinde


bulunurken bitki hücresinde yoktur. Hücrenin
bölünmesinde görevlidir.

Ribozom: Protein sentezleme ile görevlidir.

Lizozom: Hücredeki sindirimde görevlidir. Aynı zamanda


yaşlanmış ve yıpranmış hücrelerin kendi kendisini
sindirerek yok etmesini sağlar.

Mitokondri: Hücrelerin ihtiyacı olan enerjiyi üretir.

Endoplazmikretikulum: Hücrede maddelerin taşınmasını sağlar. Hücre içini


ağ gibi sararak yollar oluşturur.

Koful: Hücreye zarar verebilecek ya da fazla olan maddeleri depo eder. Bitki
hücresinde az sayıda ve büyüktür. Hayvan hücresinde ise çok sayıda ve
küçüktür.
Hücre duvarı: Bitkilerde hücre zarının dış kısmını çevreler. Bu duvar
sayesinde bitkiler daha dayanıklı hâle gelerek dış etkilerden korunur.

*Hücrenin, nesilden nesile aktarılan kalıtsal özelliklerini taşıyarak onu


yöneten yapıları çekirdekte bulunur. Hücrenin çekirdeği genellikle hücrenin
ortasında ve ortasına yakın bir yerde bulunur. Ancak bitki hücrelerindeki
kofullar büyük olduğu için çekirdek genellikle hücre zarına yakın bir yerdedir.

Bitki ve hayvan hücreleri, bazı özellikleri bakımından birbirinden farklılıklar


gösterir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

*Görsel Sanatlar dersinde farklı besin gruplarına ait meyve–sebze


vb. çizimler yaptırılır.
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi: *Beden eğitimi dersinde yapılan etkinliklerin kemik ve kas
gelişimine olumlu etkisi belirtilir.
*Türkçe dersinde besinlerle ilgili kompozisyon, şiir yazdırılır.
V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:


www.FenEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 6. Hafta (22– 26 Ekim 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 2.Ünite:Hücre ve Bölünmeler
Konu: Hücre
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.2.1.2. Geçmişten günümüze, hücrenin yapısı ile ilgili


görüşleri teknolojik gelişmelerle ilişkilendirerek
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: tartışır.
7.2.1.3. Hücre-doku-organ-sistem-organizma ilişkisini
açıklar.
Hücre, bitki ve hayvan hücresi arasındaki benzerlik ve
farklılıklar, dokular, hücre-doku-organ-sistem-
Ünite Kavramları ve Sembolleri: organizma ilişkisi, DNA, gen, kromozom

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Bilimsel bilgilerin kesin olmayıp değişebileceği ve


gelişebileceği vurgulanır
Açıklamalar:
Hücre-doku-organ-sistem-organizma kavramlarının
tanımlarına ve aralarındaki ilişkilere değinilir

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE HÜCRE


 Hücrelerin öneminin anlaşılması, 1830’larda başladı.
 Hooke‘dan yaklaşık 200 yıl sonra Brawn (Brawn) (1831), bitki
hücresinde çekirdeği buldu. Purkinje (Pörkinji),Schwann (Şıvan) ve
Mohl (Mol) gibi araştırmacılar hücreiçindeki yapıya plazmaadını
verdiler.
 Daha sonra hücreyidış ortamdan ayıran bir zar bulundu. Böylece,
yavaş yavaş canlıların hücrelerden yapıldığı fikri yayılmaya başladı.
Bu gelişmelere dayanarak Schleiden 1838 ve Schwann 1839’da “bütün
canlıların hücrelerden meydana geldiği” sonucuna vardılar. Bu sayede hücre
teorisinin temelini attılar. 1858 yılında RudolfVirchow (RudolfVirşov), hücre
teorisine yeni maddeler eklemiştir.

Bu hücre teorisi şu maddelerden oluşmaktaydı:


 Bütün canlılar, bir veya birden çok hücreden meydana gelmiştir.
 Hücreler, canlıların en temel yapısal birimidir.
 Hücrelerin bölünmesiyle yeni hücreler meydana gelir.
Bundan sonra, hücre ile ilgili keşiflerin bir kısmı şu şekildedevam etti:
 1857’de Kolliker (Kolikır), kas hücrelerinde mitokondriyi tanımladı.
 1881’de mikroskopta incelemeyi kolaylaştıran boyama teknikleri
geliştirildi.
 1898’de Golgi, özel bir madde ile boyanmış hücrelerde ilk olarak
Golgi (Golgi) cisimciğini görüp tanımladı.
 1930’larda büyütme gücü çok yüksek mikroskoplar, icat edilip
geliştirildi. Bu mikroskoplar sayesinde, boyama yapmadan, canlı
hücreler, daha ayrıntılı incelenebildi. Bu incelemeler, günümüzde
hücre teorisine yeni maddeler eklenmesini sağlamıştır.

TEK HÜCREDEN ÇOK HÜCRELİ CANLILARA

Yetişkin bir insanda, 100 trilyondan fazla hücre olduğu tahmin edilmektedir.
Vücudunuzun farklı bölgelerifarklı görevler üstlenmiştir. Duyu organlarının,
sindirim ve boşaltım sistemlerinin görevleri farklıdır.
Bir bitkinin yaprağı ile köklerinin görevleri de birbirinden farklıdır. Bu yapılar,
farklı görevleri yapabilmekiçin farklı özellikteki hücrelerden oluşmuştur.
Farklı hücrelerin birlikte uyumlu çalışabilmesi için belli birdüzende bir araya
gelmeleri gerekir.

 Benzer görevdeki hücreler, bir araya gelerek dokuları,


 Dokular, bir araya gelerek daha karmaşık görevleri yapabilen
organları,
 Benzer görevleri olan organlar ise bir araya gelerek daha karmaşık
görevleri yapabilen sistemleri
 Solunum, sindirim, boşaltım gibi görevleri yapan sistemler de bir
araya gelerek canlıyı yani organizma(canlı)yı oluşturur.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

*Görsel Sanatlar dersinde farklı besin gruplarına ait meyve–sebze


vb. çizimler yaptırılır.
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi: *Beden eğitimi dersinde yapılan etkinliklerin kemik ve kas
gelişimine olumlu etkisi belirtilir.
*Türkçe dersinde besinlerle ilgili kompozisyon, şiir yazdırılır.
V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:


www.FenEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 6.Hafta (22 – 26 Ekim 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 2.Ünite: Hücre ve Bölünmeler
Konu: Mitoz
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.2.2.1. Mitozun canlılar için önemini açıklar.


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:

Hücre bölünmesi, mitozun evreleri, mitozda kromozomların


önemi, mitozun canlılar için önemi
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:
HÜCRE BÖLÜNMELERİ
Canlı varlıkları cansız varlıklardan ayıran üreme, büyüme ve gelişme olayları hücre
bölünmesi ile gerçekleşir. Hücre bölünmesi tüm canlılarda görülen bir olaydır.
Hücre bölünmesinin amacı; hücre bölünmesini gerçekleştiren canlı veya hücreye
bağlı olarak yeni hücreler ve yeni canlılar meydana getirmek, yenilenmeyi
sağlamak, onarımı gerçekleştirmek ve büyümeyi sağlamaktır. Hücre bölünmesi ile
yeni hücreler meydana gelir ve canlıdaki toplam hücre sayısı artar. Hücre
bölünmesinde kromozomlar önemli rol oynamaktadır. Çünkü hücre bölünmesi
gerçekleştiren hücredeki kalıtsal bilgiler, oluşan yeni hücrelere kromozomlarla
taşınmaktadır.
Canlılarda iki çeşit hücre bölünmesi gerçekleşir. Bunlar;
 Mitoz Bölünme ve
 Mayoz Bölünmedir.
Aşağıda mitoz bölünmenin canlılar için önemi ve evreleri hakkında bilgiler
verilmiştir.

Mitoz Bölünme
Tüm canlılarda büyüme, gelişme ve onarımı; tek hücreli canlılarda eşeysiz üremeyi
sağlayan hücre bölünmesine mitoz denir. Mitoz bölünme tanımdan da anlaşılacağı
üzere tüm canlılar için büyük öneme sahiptir. Bir bebeğin büyüyüp yetişkin bir
birey haline gelmesi, düştüğümüzde kırılan kolumuzun bir süre sonra iyileşerek
eski haline dönmesi, kertenkelenin kopan kuyruğunu yenilemesi, Amip, Hidra gibi
tek hücreli canlıların üremesi mitoz bölünme sayesinde gerçekleşir.
Kışın yapraklarını döken bir ağacın tekrar tomurcuk oluşturarak yeni yapraklar
meydana getirmesini, kesilen saçlarımızın tekrar uzamasını sağlayan mitoz
bölünmedir. Kesilen tırnaklarımızın tekrar uzaması, yaralandığımızda yaramızın
iyileşmesi mitoz bölünme sayesinde gerçekleşir. Mitoz, büyüme ve gelişmenin
yanında tek hücreli canlılarda bölünerek çoğalma, tomurcuklanma, vejetatif
üreme ve yenilenme ile üremeyi yani eşeysiz üremeyi sağlamaktadır. Afrika
menekşesi yaprağından, kavak, söğüt, gül gibi bitkiler dallarından vejetatif olarak
mitoz bölünme sayesinde çoğalırlar. Denizyıldızı kopan bir parçasını, bazı
kertenkele türleri de kopan kuyruklarını yenilenme ile mitoz bölünme sayesinde
tekrar yenileyebilirler. Bira mayasında tomurcuklanma ile üreme, bir hücreli canlı
olan Amip’ in bölünerek çoğalması mitoz bölünmenin sonucudur. Eğer mitoz
bölünme olmasaydı tüm bu olaylar gerçekleşmezdi diyebiliriz.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 7.Hafta


(29 Ekim 2018 – 2 Kasım 2018)
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 2.Ünite: Hücre ve Bölünmeler
Konu: Mitoz
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.2.2.2. Mitozun birbirini takip eden farklı evrelerden oluştuğunu


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve açıklar.
Davranışlar:

Hücre bölünmesi, mitozun evreleri, mitozda kromozomların önemi,


mitozun canlılar için önemi
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Mitoz evrelerinin adları verilmez.


Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Mitozun Evreleri


Hücreler mitoz bölünme gerçekleştirmeye karar verdiklerinde mitoz evreleri başlamadan bir
hazırlık evresi gerçekleştirirler. İki mitoz arasındaki bu evreye İnterfaz (hazırlık evresi) denir.
Aslında bu evre mitoz evresi değildir. Ancak mitoz için gerekli bir evredir. İnterfaz evresinde
hücre diğer tüm yaşamsal faaliyetlerini en düşük seviyeye indirir ve bölünme evreleri başlar.
Mitoz bölünme sonunda ana hücrenin birebir aynısı iki yeni hücre meydana gelir. Mitozun
art arda gerçekleşmesi ile hücre sayısında artış gerçekleşir. Mitozda kromozomlar yavru
hücrelere değişmeden aktarılır. Hücre sayısı artsa da kromozom sayısı ve kalıtsal bilgiler
değişmez. Bu nedenle kalıtsal bilgilerin korunması için hücrelerin mitoz bölünme
gerçekleştirmesi gerekir.
Sitoplazma bölünmesi hayvan hücrelerinde ve bitki hücrelerinde farklı şekilde gerçekleşir.
Hayvan hücrelerinde sitoplazma boğumlanır. Fakat bitki hücrelerinin dış kısmında sert hücre
çeperi (duvarı) bulunduğu için bitki hücrelerinde boğumlanma görülmez. Bunun yerine golgi
cisimcikleri tarafından ara lamel adı verilen bir yapı oluşturularak sitoplazma bölünmesi
gerçekleşir.

Mitoz evrelerinin isimlerinin kolay hatırlanması ve evrelerde gerçekleşen olaylar hakkında


ipucu vermesi için basit bir şifreleme yöntemi kullanabiliriz.
İ – İnterfaz
P – Profaz
M – Metafaz (Middle – “Orta” anlamına gelen kelime, bu evrede kromozomların hücrenin
ortasında dizildiğini hatırlatır.)
A – Anafaz (Away – “Uzakta” anlamına gelen kelime, bu evrede kromozomların birbirinden
uzaklaştığını hatırlatır.)
T – Telofaz (Two – “İki” anlamına gelen kelime, bu evrenin sonunda iki yeni hücre
oluştuğunu hatırlatır.)

Mitoz bölünme sonunda ana hücrenin birebir aynısı iki yeni hücre meydana gelir. Mitozun
art arda gerçekleşmesi ile hücre sayısında artış gerçekleşir. Mitozda kromozomlar yavru
hücrelere değişmeden aktarılır. Hücre sayısı artsa da kromozom sayısı ve kalıtsal bilgiler
değişmez. Bu nedenle kalıtsal bilgilerin korunması için hücrelerin mitoz bölünme
gerçekleştirmesi gerekir. Mitoz bölünme sonunda oluşan hücrelerin büyüklüğü, organel
sayısı gibi kalıtsal olmayan özelliklerde değişiklikler görülebilir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: Kızılay Haftası (29 Ekim-4 Kasım)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 7. Hafta


(29 Ekim 2018 – 2 Kasım 2018)
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 2.Ünite: Hücre ve Bölünmeler
Konu: Mayoz
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.2.3.1.Mayozun canlılar için önemini açıklar.


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:

Üreme hücrelerinin mayozla oluşumu, mayozun canlılar için


önemi, mayozu mitozdan ayıran özellikler
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Mayoz evreleri sadece Mayoz I ve Mayoz II olarak verilir.


Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:
Mayoz Bölünme
İnsan, kedi, köpek, inek, portakal, domates gibi çok hücreli canlıların vücut hücreleri
bölünerek ya da diğer eşeysiz üreme yöntemleriyle yeni bir canlıyı oluşturamaz. Çok
hücreli canlılarda, üremeyi sağlayan eşey(üreme) hücreleri vardır. Çok hücreli canlılar bu
eşey hücrelerinin birleşmesiyle çoğalır. Dişi ve erkek üreme hücrelerinin (eşey hücreleri)
birleşmesiyle meydana gelen üreme şekline eşeyli üreme denir. Üreme hücrelerinin
birleşmesi ile oluşan yeni hücre(canlı) her iki hücrenin (eşey hücrelerinin)
kromozomlarının toplamı kadar kromozoma sahiptir. Örneğin insanlarda dişi üreme
hücresi olan yumurta ve erkek üreme hücresi olan sperm 23’er kromozoma sahiptir. Bu
iki eşey hücresinin birleşmesiyle 46 kromozoma sahip yeni bir canlı meydana
gelmektedir. İnsanların üreme ana hücrelerinde 46 kromozom varken eşey hücrelerinde
23’er kromozom bulunmaktadır. Eşey hücreleri üreme ana hücrelerinin bölünmesiyle
oluşmaktadır. Ayrıca eşey hücreleri üreme ana hücrelerinden farklı kalıtsal özelliklere
sahiptir. Çok hücreli canlılarda üreme ana hücrelerinin yarısı kadar kromozoma ve farklı
kalıtsal özelliklere sahip eşey hücrelerini meydana getirmesini sağlayan hücre
bölünmesine mayoz bölünme denir. Buradan da anlaşılacağı üzere mayoz bölünme çok
hücreli canlılarda üreme ana hücrelerinin gerçekleştirdiği bir bölünme çeşididir. Çok
hücreli canlılarda üreme ana hücreleri haploit yani 2n sayıda, üreme hücreleri ise diploit
yani n sayıda kromozoma sahiptir.

Hücre çekirdeğindeki kromozomların yarısı anneden, yarısı babadan gelir. Her kromozom
kromatit adı verilen iki iplicikten oluşur. Biri anneden diğeri babadan gelen bir çift
kromozomahomolog kromozom adı verilir. Anne babadan gelen ve aynı karakteri taşıyan
kromozom çiftleri mayoz bölünme sırasında bir araya gelerek aralarında gen alışverişi
yapar. Bu olaya parça değişimi(crossingover) adı verilir. Parça değişimi sonucunda
kromozomların gen yapıları değişir. Aynı türün bireyleri arasındaki çeşitliliğin nedeni
Mayoz’da gerçekleşen parça değişimi(crossingover)’dir. Kromozomlarda meydana gelen
parça değişimi ile tür içinde farklılıklar sağlanmaktadır. Örneğin anne ya da babamıza çok
benzememize rağmen parmak izlerimiz ya da sesimiz aynı değildir. Mayoz sırasında parça
değişimi olmadığını bir düşünelim. Böyle bir durumda her hücre ya da her canlı birbirine
benzeyecekti. Mayoz’daki parça değişimi sayesinde hiçbir insan başka bir insanın veya
hiçbir kedi başka bir kedinin birebir aynısı olmamaktadır. Bu yüzden parça değişimi
canlılar için çok büyük önem taşımaktadır.

Mayoz’da gerçekleşen önemli olaylardan biri de kromozom sayısı ile ilgilidir. 2n sayıda
kromozoma sahip bir hücrenin mayoz bölünme geçirmesi sonunda n sayıda kromozoma
sahip 4 yeni hücre meydana gelir. Yani üreme ana hücresinin mayoz bölünme geçirmesi
sırasında kromozom sayısı yarıya iner. Mayoz bölünme sırasında gerçekleşen kromozom
sayısının yarıya inmesi olayı da canlılar için çok büyük öneme sahiptir. Bu durumu şu
şekilde açıklayalım insanlarda 46 kromozom bulunmaktadır. İnsanlarda mayoz bölünme
sonunda oluşan üreme hücrelerinde ise 23’er kromozom bulunmaktadır. Üreme
hücrelerinin birleşmesi yani döllenme sonunda oluşan zigot yine 46 kromozoma sahiptir.
Bu sayede insanlarda kromozom sayısının nesiller boyunca 46 olarak sabit kalması
sağlanmış olmaktadır. Eğer mayoz bölünme ile kromozom sayısı yarıya inmeseydi ve
üreme hücreleri, üreme ana hücreleriyle aynı kromozoma sahip olsaydı nesiller boyunca
kromozom sayısı katlanarak artacaktı. 2n sayıda kromozoma sahip üreme hücrelerinin
birleşmesiyle oluşan zigot 4n sayıda kromozoma sahip olacaktı. Bu sayı sürekli 8n, 16n,
32n gibi artacak ve kalıtsal bilgiler korunamayacaktı.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

1. DÖNEM 1. YAZILISI
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: Cumhuriyet Bayramı29 Ekim

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 8.Hafta (5-9 Kasım 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 2.Ünite: Hücre ve Bölünmeler
Konu: Mayoz
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.2.3.2.Üreme ana hücrelerinde mayozun nasıl gerçekleştiğini model


üzerinde gösterir.
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve
Davranışlar: 7.2.3.3.Mayoz ve mitoz arasındaki farkları karşılaştırır.

Üreme hücrelerinin mayozla oluşumu, mayozun canlılar için önemi,


Ünite Kavramları ve Sembolleri:
mayozu mitozdan ayıran özellikler

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Gamet oluşumları sırasında hücre isimlerine değinilmez. Sadece sperm ve


yumurta verilir.
Açıklamalar: Mayoz ve mitoz arasındaki farklılıklar verilirken bölünme evrelerindeki
farklılıklara değinilmez.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: MAYOZ BÖLÜNME EVRELERİ


Mayoz bölünme de mitoz bölünme gibi birbirini takip eden benzer evrelerde gerçekleşmektedir.
Ancak aralarında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Mayoz bölünme mayoz I ve mayoz II olarak
adlandırılan iki farklı evrede gerçekleşmektedir.
Mayoz I
Mayoz I evresinde mayoz bölünmeyi mitoz bölünmeden ayıran olaylar gerçekleşmektedir. Mayoz I
evresinin başında mitoz bölünmedekine benzer şekilde üreme ana hücreleri bölünme için bir
hazırlık evresi geçirirler. Bu evrede çekirdek zarı ve çekirdekçik eriyerek kaybolur. Kromozomlar
belirgin hale gelir.
Hücre çekirdeğindeki kromozomların yarısı anneden, yarısı babadan gelir. Her kromozom kromatit
adı verilen iki iplicikten oluşur. Biri anneden diğeri babadan gelen bir çift kromozomahomolog
kromozom adı verilir. Anne babadan gelen ve aynı karakteri taşıyan kromozom çiftleri mayoz
bölünme sırasında bir araya gelerek aralarında gen alışverişi yapar. Bu olaya parça
değişimi(crossingover) adı verilir. Parça değişimi sonucunda kromozomların gen yapıları değişir.
Mayoz I evresinde gerçekleşen önemli olaylardan biri de kromozom sayısı ile ilgilidir. 2n sayıda
kromozoma sahip bir hücrenin mayoz bölünme geçirmesi sırasında mayoz I sonunda n sayıda
kromozoma sahip 2 yeni hücre meydana gelir. Yani üreme ana hücresinin mayoz bölünme
geçirmesi sırasında kromozom sayısı yarıya iner.

Mayoz II
Mayoz II, mayoz I evresi sonunda oluşan n kromozomlu iki hücrenin mitoz bölünme
gerçekleştirmesidir. Burada mitoz bölünmeden farklı olarak hazırlık evresi bulunmaz. Yani mayoz I
sonunda oluşan hücreler hazırlık evresi geçirmeden mitoz bölünme geçirerek 2’şer yeni hücre
meydana getirirler. Dolayısıyla Mayoz II sonunda kalıtsal özellik bakımından iki çeşit 4 yeni hücre
meydana gelir.

Mitoz Bölünme İle Mayoz Bölünme Arasındaki Farklar

Mitoz bölünme ile mayoz bölünme arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklar aşağıdaki
tabloda verilmiştir.

MİTOZ MAYOZ
Vücut hücrelerinde görülür. Üreme ana hücrelerinde görülür.
Tüm canlılarda büyümeyi, gelişmeyi, onarımı, Çok hücreli canlılarda üreme(eşey) hücrelerinin
yenilenmeyi; tek hücreli canlılarda eşeysiz oluşmasını sağlar.
üremeyi sağlar.
Sonunda iki yeni hücre oluşur. Sonunda 4 yeni hücre oluşur.
Sonunda kromozom sayısı değişmez. Sonunda kromozom sayısı yarıya iner.
Sonunda oluşan hücreler ana hücre ile aynı Sonunda oluşan hücreler ana hücreden farklı
kalıtsal özelliklere sahiptir. kalıtsal özelliklere sahiptir.
Kromozomlarda parça değişimi (crossingover) Kromozomlarda parça değişimi (crossingover)
görülmez. görülür.
Bölünme tek aşamada gerçekleşir. Bölünme iki aşamada gerçekleşir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Değerlendirme:
uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Atatürk Haftası (05-11 Kasım),


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:
Organ Bağışı ve Nakli Haftası (5-11 Kasım)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 9.Hafta (12 - 16 Kasım 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 3.Ünite:Kuvvet ve Enerji
Konu: Kütle ve Ağırlık İlişkisi
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef ve 7.3.1.1.Kütleye etki eden yer çekimi kuvvetini ağırlık olarak adlandırır.
Davranışlar: 7.3.1.2.Kütle ve ağırlık kavramlarını karşılaştırır.
Kütle, ağırlık, yer çekimi, kütle çekimi
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Ağırlığın bir kuvvet olduğu vurgulanır.


Açıklamalar: b. Dinamometre kullanılarak ağırlık ölçümü yaptırılır.

Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Ağırlık Bir Kuvvettir
Duran bir cismi hareket ettirebilen, hareket halindeki bir cismi durdurabilen, cisimlerin hızını,
şeklini ve yönünü değiştirebilen etkiye kuvvet denir. Kuvvet “F” harfi ile gösterilir. Kuvvet
dinamometre ile ölçülür. Kuvvetin birimi Newton’dur ve “N” harfi ile gösterilir. Tanımdan da
anlaşılacağı üzere cisimleri hareket ettirebilmemiz için onlara kuvvet uygulamamız gerekir.

Havaya attığımız topun yere düşmesi, dinamometreye asılan cismin yayı uzatması, kaydıraktaki
çocuğun kuvvet uygulamadan aşağıya doğu kayması gibi örneklerden de görebileceğimiz gibi
dünya üzerindeki bütün cisimler belli bir yükseklikten bırakıldıklarında yere doğru düşmektedir.
Tüm bunların sebebi dünyanın, üzerinde bulunan bütün cisimleri merkezine doğru çekmesidir.
Bu çekim etkisi sayesinde cisimler bulundukları yerde durabilmektedirler. Dünya ile dünya
üzerindeki cisimler arasındaki çekim kuvvetine yer çekimi kuvveti adı verilir. Yer çekimi
kuvvetinin yönü her zaman, yerin merkezine doğrudur. Yer çekimi kuvveti genellikle “g” harfi ile
gösterilir. Yerçekimi kuvvetinin birimi N/kg’dır. Yerçekimi kuvvetinin büyüklüğü yaklaşık olarak
9,8N/kg’dır. Ancak sorularda genellikle 10N/kg olarak alınır.
Tüm maddeler karşılıklı olarak birbirlerine çekim kuvveti uygularlar. Yani yer, maddeleri kendi
merkezine doğru çekerken maddeler de yeri aynı kuvvetle çekerler. Ancak maddelerin kütlesi
Dünya’nın kütlesinin yanında çok küçük kaldığı için maddelerin dünyaya uyguladığı çekim
kuvvetini göremeyiz. Kütleler(cisimler) arasındaki çekim kuvvetine kütle çekim kuvveti denir.
Kütle çekim kuvveti hem dünya üzerindeki bütün cisimler arasında hem de uzaydaki bütün
cisimler(gezegenler gibi.) arasında görülür.
Yerçekimi kuvveti aslında dünyanın uyguladığı kütle çekim kuvvetinin özel adıdır. Yani Dünyanın
uyguladığı kütle çekim kuvvetine yerçekimi kuvveti denir.

Güneş sistemindeki gezegenlerin belirli bir yörüngeden hiç ayrılmadan hareket etmelerinin
sebebi Güneş’in sistemdeki gezegenlere uyguladığı kütle çekim kuvvetidir.
Dinamometreye asılan bir cismin yayı esneterek uzatması örneğinde görebileceğimiz gibi
cisimlerin kütlelerine etki eden bir yer çekimi kuvveti vardır. Birim kütleye etki eden yer çekimi
kuvvetine ağırlık denir. Dinamometredeki yayın esneyip uzaması için yaya bir kuvvet
uygulanması gerekir. Dinamometreye asılan cisim yayın esnemesine ve uzamasına sebep olduğu
için bir kuvvet uyguluyor demektir. O halde ağırlık bir kuvvettir. Ağırlık bir kuvvet olduğu için
dinamometre ile ölçülür ve birimi Newton(N)’dur. Ağırlık “G” harfi ile gösterilir. Ağırlık;

Ağırlık = Kütle x Yer çekimi kuvveti


G = m x g

formülü ile hesaplanır.


Ağırlık, yer çekimine bağlı bir kuvvet olduğu için dünyanın merkezinden uzaklaştıkça cisimlerin
ağırlığı azalır. Çünkü dünyanın merkezinden uzaklaştıkça cisimlere uygulanan yer çekimi kuvveti
azalır. Bir cismin deniz seviyesinde ölçülen ağırlığı ile bir dağın tepesinde ölçülen ağırlığı farklıdır.
Deniz seviyesi yerin merkezine daha yakın olarak kabul edildiğinden yer çekimi kuvveti daha
fazladır. Dolayısıyla deniz seviyesinde cisimlerin ağırlığı daha fazladır. Astronotların dünyadaki
ağırlıkları ile uzaydaki ağırlıkları da farklıdır. Uzayda iken dünyanın merkezinden çok uzakta
olduklarından yer çekimi kuvvetinin etkisi azalacaktır. Bu nedenle ağırlıkları da dünyadakinden
çok daha azdır.
Ağırlık ve kütle kavramları genellikle birbirine karıştırılırlar fakat ağırlık ve kütle kavramları
birbirinden faklı kavramlardır. Bir cismin içerdiği madde miktarı kütle olarak adlandırılır. Kütle
“m” harfi ile gösterilir. Kütlenin birimi gram(g) ve kilogram(kg)dır. kütleye etki eden yer çekimi
kuvveti ağırlıktır. Kütle, değişmeyen madde miktarı iken ağırlık çekim kuvvetine bağlıdır ve
değişebilir.
Örneğin Dünya’da kütlesi 60 kg gelen bir İnsanın Ay’da da kütlesi 60 kg’dır. Fakat aynı kişinin
Dünya’daki ağırlığı 600 N iken Ay’daki ağırlığı 100 N’dur.
Kütle ve Ağırlık arasındaki ilişkiyi tabloda görebilirsiniz.
Kütle Ağırlık
 Madde miktarına bağlıdır.  Madde miktarı ile yer çekimi kuvvetine bağlıdır.
 Yer çekimi kuvveti değişirse kütle değişmez.  Yer çekimi kuvveti artarsa ağırlık artar, yer çekimi
kuvveti azalırsa ağırlık azalır.
 Kütle eşit kollu terazi ile ölçülür.  Ağırlık Dinamometre ile ölçülür.
 Birimi gram(g) ve kilogram(kg)’dır.  Birimi Newton(N)’dur.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

6. sınıf “Kuvvet ve Hareket” ünitesi ile ilişkilendirilir.


Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:
V.BÖLÜM

Afet Eğitimi Hazırlık Günü (12 Kasım),


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: Dünya Diyabet Günü (14 Kasım)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 10.Hafta (19-23 Kasım 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 3.Ünite:Kuvvet ve Enerji
Konu: Kütle ve Ağırlık İlişkisi
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.3.1.2.Kütle ve ağırlık kavramlarını karşılaştırır.


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve
7.3.1.3.Yer çekimini kütle çekimi olarak gök cisimleri temelinde
Davranışlar:
açıklar.
Kütle, ağırlık, yer çekimi, kütle çekimi
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar: Matematiksel bağıntılara girilmez.

Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Ağırlık Bir Kuvvettir
Duran bir cismi hareket ettirebilen, hareket halindeki bir cismi durdurabilen, cisimlerin hızını,
şeklini ve yönünü değiştirebilen etkiye kuvvet denir. Kuvvet “F” harfi ile gösterilir. Kuvvet
dinamometre ile ölçülür. Kuvvetin birimi Newton’dur ve “N” harfi ile gösterilir. Tanımdan da
anlaşılacağı üzere cisimleri hareket ettirebilmemiz için onlara kuvvet uygulamamız gerekir.

Havaya attığımız topun yere düşmesi, dinamometreye asılan cismin yayı uzatması, kaydıraktaki
çocuğun kuvvet uygulamadan aşağıya doğu kayması gibi örneklerden de görebileceğimiz gibi
dünya üzerindeki bütün cisimler belli bir yükseklikten bırakıldıklarında yere doğru düşmektedir.
Tüm bunların sebebi dünyanın, üzerinde bulunan bütün cisimleri merkezine doğru çekmesidir.
Bu çekim etkisi sayesinde cisimler bulundukları yerde durabilmektedirler. Dünya ile dünya
üzerindeki cisimler arasındaki çekim kuvvetine yer çekimi kuvveti adı verilir. Yer çekimi
kuvvetinin yönü her zaman, yerin merkezine doğrudur. Yer çekimi kuvveti genellikle “g” harfi ile
gösterilir. Yerçekimi kuvvetinin birimi N/kg’dır. Yerçekimi kuvvetinin büyüklüğü yaklaşık olarak
9,8N/kg’dır. Ancak sorularda genellikle 10N/kg olarak alınır.

Tüm maddeler karşılıklı olarak birbirlerine çekim kuvveti uygularlar. Yani yer, maddeleri kendi
merkezine doğru çekerken maddeler de yeri aynı kuvvetle çekerler. Ancak maddelerin kütlesi
Dünya’nın kütlesinin yanında çok küçük kaldığı için maddelerin dünyaya uyguladığı çekim
kuvvetini göremeyiz. Kütleler(cisimler) arasındaki çekim kuvvetine kütle çekim kuvveti denir.
Kütle çekim kuvveti hem dünya üzerindeki bütün cisimler arasında hem de uzaydaki bütün
cisimler(gezegenler gibi.) arasında görülür.
Yerçekimi kuvveti aslında dünyanın uyguladığı kütle çekim kuvvetinin özel adıdır. Yani Dünyanın
uyguladığı kütle çekim kuvvetine yerçekimi kuvveti denir.

Güneş sistemindeki gezegenlerin belirli bir yörüngeden hiç ayrılmadan hareket etmelerinin
sebebi Güneş’in sistemdeki gezegenlere uyguladığı kütle çekim kuvvetidir.
Dinamometreye asılan bir cismin yayı esneterek uzatması örneğinde görebileceğimiz gibi
cisimlerin kütlelerine etki eden bir yer çekimi kuvveti vardır. Birim kütleye etki eden yer çekimi
kuvvetine ağırlık denir. Dinamometredeki yayın esneyip uzaması için yaya bir kuvvet
uygulanması gerekir. Dinamometreye asılan cisim yayın esnemesine ve uzamasına sebep olduğu
için bir kuvvet uyguluyor demektir. O halde ağırlık bir kuvvettir. Ağırlık bir kuvvet olduğu için
dinamometre ile ölçülür ve birimi Newton(N)’dur. Ağırlık “G” harfi ile gösterilir. Ağırlık;

Ağırlık = Kütle x Yer çekimi kuvveti


G = m x g

formülü ile hesaplanır.


Ağırlık, yer çekimine bağlı bir kuvvet olduğu için dünyanın merkezinden uzaklaştıkça cisimlerin
ağırlığı azalır. Çünkü dünyanın merkezinden uzaklaştıkça cisimlere uygulanan yer çekimi kuvveti
azalır. Bir cismin deniz seviyesinde ölçülen ağırlığı ile bir dağın tepesinde ölçülen ağırlığı farklıdır.
Deniz seviyesi yerin merkezine daha yakın olarak kabul edildiğinden yer çekimi kuvveti daha
fazladır. Dolayısıyla deniz seviyesinde cisimlerin ağırlığı daha fazladır. Astronotların dünyadaki
ağırlıkları ile uzaydaki ağırlıkları da farklıdır. Uzayda iken dünyanın merkezinden çok uzakta
olduklarından yer çekimi kuvvetinin etkisi azalacaktır. Bu nedenle ağırlıkları da dünyadakinden
çok daha azdır.
Cisimler arasındaki çekim kuvveti Dünya dışındaki diğer gezegenler ve gök cisimlerinde de
farklıdır. Ay’daki çekim kuvveti Dünya’daki çekim kuvvetinin 1/6’sı kadardır.
Dünya’da kaldırmakta zorlandığımız bir cismi(ağırlığı) Ay’da çok kolay kaldırabiliriz. Buna karşılık
Jüpiter gibi büyük bir gezende de çekim kuvveti Dünya’dakinden daha fazla olduğundan cisimler
Dünya’dakinden daha ağırdırlar. Dünya’da kolayca kaldırdığımız bir cismi Jüpiter’de kaldırmakta
zorlanabiliriz. Dünya’da 1 N gelen bir cismin diğer gezegenlerdeki ağırlıkları aşağıda gösterildiği
gibidir. Cisimlerin gezegenlerdeki ağırlıklarının büyüklükleri, bulundukları gezegenin
büyüklüğü(kütle çekim kuvveti) ile doğru orantılıdır.
Ağırlık ve kütle kavramları genellikle birbirine karıştırılırlar fakat ağırlık ve kütle kavramları
birbirinden faklı kavramlardır. Bir cismin içerdiği madde miktarı kütle olarak adlandırılır. Kütle
“m” harfi ile gösterilir. Kütlenin birimi gram(g) ve kilogram(kg)dır. kütleye etki eden yer çekimi
kuvveti ağırlıktır. Kütle, değişmeyen madde miktarı iken ağırlık çekim kuvvetine bağlıdır ve
değişebilir.
Örneğin Dünya’da kütlesi 60 kg gelen bir İnsanın Ay’da da kütlesi 60 kg’dır. Fakat aynı kişinin
Dünya’daki ağırlığı 600 N iken Ay’daki ağırlığı 100 N’dur.
Kütle ve Ağırlık arasındaki ilişkiyi tabloda görebilirsiniz.
Kütle Ağırlık
 Madde miktarına bağlıdır.  Madde miktarı ile yer çekimi kuvvetine bağlıdır.
 Yer çekimi kuvveti değişirse kütle değişmez.  Yer çekimi kuvveti artarsa ağırlık artar, yer çekimi
kuvveti azalırsa ağırlık azalır.
 Kütle eşit kollu terazi ile ölçülür.  Ağırlık Dinamometre ile ölçülür.
 Birimi gram(g) ve kilogram(kg)’dır.  Birimi Newton(N)’dur.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

6. sınıf “Kuvvet ve Hareket” ünitesi ile ilişkilendirilir.


Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Ağız ve Diş Sağlığı Haftası (19-25 Kasım)


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 10.Hafta (19-23 Kasım 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 3.Ünite:Kuvvet ve Enerji
Konu: Kuvvet, İş ve Enerji
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.3.2.1. Fiziksel anlamda yapılan işin, uygulanan


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: kuvvet ve alınan yolla ilişkili olduğunu açıklar.

Fiziksel iş, kinetik enerji, çekim potansiyel enerjisi,


Ünite Kavramları ve Sembolleri:
esneklik potansiyel enerjisi
Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:


Okul Çantası

a. İşin birimi joule olarak verilir.


Açıklamalar:
b. Matematiksel bağıntılara girilmez

Yapılacak Etkinlikler: Hangi Durumda İş Yaparsınız?


Özet: Kuvvet, İş ve Enerji
Günlük hayatta bilgisayar başında çalışma, öğrencilerin sırt çantalarını
taşıması, öğretmenin ders anlatması, ödev yapma, halteri havada tutma gibi
durumlar da “iş” yaptığımızı söyleriz. Ancak bilim insanlarının tanımladığı “iş”
kavramı ile günlük hayatta kullandığımız “iş” kavramı birbirinden farklıdır.
Günlük hayatta emek harcadığımız veya yorulduğumuz her durumda iş
yaptığımızı söyleriz. Ancak bilimsel(fiziksel) anlamda iş yapmış olabilmek için;
 Cisimlere bir kuvvet uygulanmalıdır.
 Cisim, uyguladığımız kuvvet doğrultusunda hareket etmelidir.

 Yukarıdaki kuvvetlerden F1 ve F2 kuvvetleri cisme uygulandıkları


doğrultuda cismin yerini değiştiremezler. Bu yüzden F1 ve F2
kuvvetleri bilimsel anlamda iş yapamaz.
 F3 kuvveti ise cisme uygulandığı doğrultuda cismin yerini
değiştirebilir. Bu nedenle F3 kuvveti bilimsel anlamda iş yapabilir.

Buradan da anlaşılacağı üzere cisimlere kuvvet uygulamak hatta yer


değiştirmek bilimsel anlamda iş yapmış olmak için yeterli değildir. Cismin yer
değiştirmesinin uygulanan kuvvet doğrultusunda olması gerekir.
Örneğin; duvara kuvvet uygulayan bir kişi enerji harcadığı için günlük
hayattaki anlamıyla iş yapmış olur. Ancak duvara ne kadar kuvvet uygulamış
olursa olsun duvara yer değiştirme hareketi yaptıramayacağından bilimsel
anlamda iş yapmış sayılmaz. Bilimsel(Fiziksel) anlamda iş yapmış olmak için
duvarın uygulanan kuvvet doğrultusunda yer değiştirmesi gerekir.

O halde kuvvet doğrultusunda gerçekleştirilen yer değiştirmeye bilimsel


anlamda iş denir diyebiliriz. Tanımdan da anlaşılacağı üzere bilimsel anlamda
iş için kuvvet ve yer değiştirme gereklidir. Kuvvet “F” harfi ile gösterilir birimi
Newton(N)’dur. Yer değiştirme “x” harfi ile gösterilir, birimi ise
metre(m)’dir. Bilimsel anlamda iş “W” ile gösterilir ve;
İş = Kuvvet X Yer değiştirme
W=F.X
formülü ile hesaplanır.
Bilimsel anlamda işin birimi;
W= N.m ‘dir.
Bilimsel anlamda işin birimi aynı zamanda Uluslar Arası Birim Sistemine(SI)
göre Joule (J)’dür. O halde 1N’luk kuvvet ile bir cismi 1m yer
değiştirdiğimizde 1J’lük iş yapmış sayılırız. Aynı kuvvet ile 5m yer değiştirirsek
5J iş yapmış sayılırız.
Bilimsel anlamda iş; kuvvet ve yer değiştirme ile doğru orantılıdır. Yani
uygulanan kuvvetin büyüklüğü ve yer değiştirme miktarı arttıkça yapılan iş
de artar. Örneğin; duvar ören usta tuğlaları üst üstte koydukça duvarın
yüksekliği artacağından usta tuğlaları her seferinde daha yükseğe
çıkaracaktır. Bu da tuğlaların daha fazla yer değiştirmesi demektir. Bu yüzden
duvar yükseldikçe ustanın yaptığı iş miktarı da artacaktır.

II durumda tuğla daha yükseğe çıkarıldığından usta daha fazla iş yapmıştır


deriz.

Aşağıdaki görseller bilimsel (fiziksel) anlamda iş yapılan durumlara örnektir.

Örnek: Ahmet market arabasına 20 N kuvvet uygulayarak 50 m boyunca


hareket ettiriyor. Buna göre Ahmet’in yaptığı iş kaç J’dür?
Çözüm:
Uygulanan Kuvvet: 20 N
Yer Değiştirme: 50 m
İş: ?
İş = Kuvvet x Yerdeğiştirme
= 20 N x 50 m
= 1000 Nm = 1000 J’dür.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM
Öğretmenler Günü
Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: (24 Kasım)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 11.Hafta (26-30 Kasım 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 3.Ünite: Kuvvet ve Enerji
Konu: Kuvvet,İş ve Enerji İlişkisi
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.3.2.2.Enerjiyi iş kavramı ile ilişkilendirerek, kinetik ve potansiyel


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve
enerji olarak sınıflandırır.
Davranışlar:
Fiziksel iş, kinetik enerji, çekim potansiyel enerjisi, esneklik potansiyel
Ünite Kavramları ve Sembolleri: enerjisi

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Potansiyel enerji, çekim potansiyel enerjisi ve esneklik


potansiyel enerjisi şeklinde sınıflandırılır.
Açıklamalar: b. Potansiyel enerjinin kütle ve yüksekliğe, kinetik enerjinin kütle
ve sürate bağlı olduğu belirtilir.
c. Matematiksel bağıntılara girilmez..
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Enerji Çeşitleri
Hareket eden bir varlığın, elektrik tellerine konmuş olan kuşun ya da sıkıştırılmış bir yayın sahip
olduğu enerji vardır. Hareketli varlıkların sahip olduğu enerjiye hareket(kinetik) enerjisi denir.
Cisimlerin konumlarından(bulundukları yerden) dolayı sahip oldukları enerjiye çekim
potansiyel enerjisi denir. Esnek cisimlerin sahip olduğu enerjiye esneklik potansiyel enerjisi
denir.
Hareket (Kinetik) Enerjisi
Vücudumuz; yürümek, koşmak gibi hareketler için enerjiye ihtiyaç duyar. Hareketli cisimlerin
hareketinden dolayı sahip oldukları enerjiye hareket (kinetik) enerjisi denir. Hareket enerjisi;
 Cisimlerin kütlesine ve
 Süratine bağlıdır.

Eşit kütleye sahip iki otomobilden sürati fazla olanın sahip olduğu hareket enerjisi daha
fazladır. Örneğin; aşağıdaki otomobillerden sürati 100km/h olanın sahip olduğu hareket
enerjisi daha fazladır.

Süratleri aynı olan varlıklardan kütlesi fazla olanın sahip olduğu hareket enerjisi daha fazladır.
Örneğin; aşağıdaki otomobil ve kamyonun süratleri eşittir. Fakat kamyonun kütlesi daha fazla
olduğundan sahip olduğu hareket enerjisi de fazladır.

Özet olarak; hareket enerjisi cismin kütlesine ve süratine(hız) bağlıdır ve her ikisiyle de doğru
orantılıdır.
Çekim Potansiyel Enerjisi
Elektrik tellerine konmuş olan kuş, daldaki elma, kitaplıktaki kitap gibi varlıklar bulundukları
konumdan dolayı bir enerjiye sahiptirler. Çünkü bu varlıkların bu konumlara gelebilmeleri için
yerçekimine karşı yapılan iş varlıklar üzerinde enerji olarak depolanır. Varlıkların
konumlarından dolayı sahip oldukları enerjiye çekim potansiyel enerjisi denir. Çekim
potansiyel enerjisi;
 Cismin ağırlığına (kütlesi ve yer çekiminden dolayı) ve
 Cismin bulunduğu yüksekliğe bağlıdır.

Eşit kütledeki iki cisim farklı yüksekliklerden kumlu bir zemine bırakıldıklarında, daha yüksekten
bırakılan cisim kumlu zeminde sahip olduğu çekim potansiyel enerjisinin fazla olmasından
dolayı daha fazla batar.

Farklı kütledeki iki cisim aynı yüksekliklerden kumlu bir zemine bırakıldıklarında, kütlesi daha
fazla olan cisim kumlu zeminde sahip olduğu çekim potansiyel enerjisinin fazla olmasından
dolayı daha fazla batar.
Aşağıdaki görsellerdeki varlıklar çekim potansiyel enerjisine sahiptir. Çünkü hepsinin yere göre
bir yüksekliği ve ağırlığı vardır.

Özet olarak; çekim potansiyel enerjisi cismin ağırlığı ve yüksekliğine bağlıdır ve her ikisiyle de
doğru orantılıdır.
Esneklik Potansiyel Enerjisi
Kuvvet uygulandığında şekli değişen, kuvvet ortadan kaldırıldığında eski haline dönebilen
cisimlere esnek cisimler denir. Yay, ok yayı, paket lastiği gibi maddeler esnek maddelerdir.

Sıkıştırdığımız bir yayın önüne bir cisim koyup yayı serbest bıraktığımızda araba hareket eder.
Yay arabaya bir kuvvet uygulayarak hareket ettirdiğinden dolayı iş yapar. Yayın iş yapması
enerjisinin olduğunu gösterir. Esnek cisimlerin sıkışması ve gerilmesi sonucu bu cisimlerde
biriken enerjiye esneklik potansiyel enerjisi denir.
Esneklik potansiyel enerjisi;
 Esnek cismin cinsine (yapıldığı madde) ve
 Esnek cismin sıkışma ve gerilme miktarına bağlıdır.

Esnek cisimler ne kadar çok sıkıştırılırsa veya ne kadar çok gerilirse o kadar çok enerjiye sahip
olur. Dolayısıyla esneklik potansiyel enerjisi artar. Örneğin kurmalı masa saat, kurmalı bir
oyuncak esnek maddelerin bu sahip olduğu enerji ile çalışır.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 12.Hafta (3-7 Aralık 2018 )


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 3.Ünite:Kuvvet ve Enerji
Konu: Enerji Dönüşümleri
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.3.3.1.Kinetik ve potansiyel enerji türlerinin birbirine


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: dönüşümünden hareketle enerjinin korunduğu sonucunu
çıkarır.
Enerjinin korunumu, sürtünme ile kinetik enerji kaybı,
Ünite Kavramları ve Sembolleri: hava ve su direnci

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Enerji Dönüşümleri
Günlük hayatta enerji harcanır, azalır, biter, üretilir gibi kavramları
kullanırız. Fakat bu doğru değildir. Çünkü enerji yoktan var edilemediği
gibi var olan bir enerji de yok edilemez. Enerji türleri; hareket (kinetik)
enerjisi, çekim potansiyel enerjisi ve esneklik potansiyel enerjisi
şeklindedir.
Doğada bu enerji türleri birbirine dönüşebilir. Örneğin daldaki elmanın
çekim potansiyel enerjisi vardır. Daldaki elma koparak yere doğru
düşerken çekim potansiyel enerjisi azalır ancak hareket enerjisi artar.
Çünkü elmanın başlangıçtaki çekim potansiyel enerjisi hareket enerjisine
dönüşür. Burada enerji yok olmadığı gibi yeni bir enerji de ortaya
çıkmamıştır. Sadece bir enerji türü başka bir enerji türüne dönüşmüştür.
Enerjinin tür değiştirmesine enerji dönüşümü adı verilir. Aşağıdaki
görselde daldan düşen elmanın enerjisindeki dönüşümü görebilirsiniz.

Günlük hayatta en sık karşılaştığımız enerji dönüşümleri kinetik (hareket)


enerjinin, potansiyel enerjiye ve potansiyel enerjinin hareket enerjisine
dönüşmesidir. Örneğin; yukarıdaki elmanın daldayken sahip olduğu potansiyel
enerji, yere düşerken elmanın hızlanmasından dolayı kinetik enerjiye
dönüşmüştür.
Havada tutulan bir topun sahip olduğu potansiyel enerjinin top bırakıldığında
kinetik enerjiye dönüşmesi ve barajlardaki suyun sahip olduğu potansiyel
enerjinin kapaklar açıldığında kinetik enerjiye dönüşmesi potansiyel enerjinin
kinetik enerjiye dönüşmesine örnektir.
Havaya doğru atılan bir top kinetik enerjiye sahiptir. Top yükseldikçe hızı
azalacağından kinetik enerjisi de azalır. Ancak yüksekliği arttığından potansiyel
enerjisi artar. Top bir noktadan sonra geri döner bu kez sahip olduğu potansiyel
enerjisi azalarak kinetik enerjiye dönüşür.
Örneklerden de anlaşılacağı üzere enerji hiçbir zaman yok olmaz. Ancak enerji
başka enerji türlerine dönüşür. Ayrıca enerji yoktan var edilemez. Dünyadaki
tüm enerjinin kaynağı Güneş’tir. Bitkiler bu enerjiyi alır ve dönüştürür. Daha
sonra diğer canlılar arasında aktarılır. Canlı öldüğünde kalıntılarla enerji tekrar
doğaya döner. Enerjinin yok olmamasına enerjinin korunumu kanunu denir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Dünya Engelliler Günü


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: (3 Aralık)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 13.Hafta (10-14 Aralık 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 3.Ünite:Kuvvet ve Enerji
Konu: Enerji Dönüşümleri
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.3.3.2.Sürtünme kuvvetinin kinetik enerji üzerindeki


etkisini örneklerle açıklar.
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:
7.3.3.3.Hava veya su direncinin etkisini azaltmaya
yönelik bir araç tasarlar.
Enerjinin korunumu, sürtünme ile kinetik enerji kaybı,
Ünite Kavramları ve Sembolleri: hava ve su direnci

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar: a. Sürtünme kuvvetinin kinetik enerji üzerindeki


etkisinin örneklendirilmesinde sürtünmeli yüzeyler,
hava direnci ve su direnci dikkate alınır.
b. Sürtünen yüzeylerin ısındığı, basit bir deneyle
gösterilerek kinetik enerji kaybının ısı enerjisine
dönüştüğü vurgulanır.
a. Hava veya su direncinin farklı taşıtların
tasarımındaki etkisine değinilir.
b. Tasarımlar çizimle ortaya konulur, üç boyutlu bir
ürüne dönüştürülmez.
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Enerji ve Sürtünme Kuvveti
Farklı yüzeyler cisimlerin hareketini farklı şekilde etkiler. Bu, yüzeyin cismin
hareketine karşı ters yönde uyguladığı kuvvetin büyüklüğü ile ilişkilidir.
Cisimlerin hareket yönüne ters yönde etki eden, cisimlerin hareketini
azaltan, engelleyen hatta durduran etkiye sürtünme kuvveti denir.
Sürtünmenin nedeni, varlıkların temas eden yüzeylerindeki girinti ve
çıkıntılardır. Bu nedenle farklı maddelerin yüzeylerindekisürtünme
kuvveti de farklılık gösterir. Pürüzlü ve yumuşak yüzeylerde sürtünme
kuvveti daha fazladır. Düz ve kaygan yüzeylerde isesürtünme kuvveti azdır.
Bu yüzden hareket eden bir cisim pürüzlü ve yumuşak bir yüzeyde düz ve
kaygan bir yüzeye göre daha az yol alır.
Hareketli cisimler, kinetik enerjisi azaldığı için yavaşlar ve kinetik enerjisi sıfır
olduğunda durur. Sürtünme kuvvetinin fazla olduğu yüzeylerde kinetik enerji
daha çabuk azalır ve kinetik enerji sıfırlandığında cisimler durur. Bu durum,
sürtünme kuvvetinin kinetik enerjiyi azaltıcı etkisi olduğunu gösterir.

Fren ve Sürtünme Kuvveti


Sürücülerin ani fren yaptıkları bazı durumlarda araba lastiklerinin
oluşturduğu dumanı görmüş, çıkardıkları sesi duymuşsunuzdur. Taşıtlardaki
fren sistemi, kinetik enerjiyi sürtünme ile ısı enerjisine çevirerek kinetik
enerjinin azalarak sıfırlanmasını, böylece taşıtın yavaşlamasını ve durmasını
sağlar. Bu durumda hareket halindeki aracın kinetik enerjisi ısı enerjisine
dönüşerek azalmaktadır. Taşıtlar fren yaptığında ayrıca ses de çıkar. Buna
göre kinetik enerjinin ses enerjisine de dönüştüğünü ve azaldığını
söyleyebiliriz.
Elektrikli kapı zillerinde elektrik enerjisi, kinetik enerjiye dönüşerek kolu
hareket ettirir ve zile vurmasını sağlar. Böylece hareket enerjisi ses ve ısı
enerjisine dönüşür. Bisikletlerdeki dinamo, tekerleğe sürtünerek dönmeye
başlar ve hareket enerjisini elektrik enerjisine dönüştürür. O da bisikletin
lambasında ışık enerjisine dönüşür.

Hava Ortamında Sürtünme Kuvveti


Havada hareket eden cisimlere hava tarafından uygulanan dirence hava
direnci ya da hava sürtünmesi adı verilir. Havanın uyguladığı sürtünme
kuvvetinin büyüklüğü havayla temas eden yüzeyin büyüklüğüne bağlıdır.
Havayla temas eden yüzey büyüdükçe sürtünme kuvveti de artar. Bu durum
da cisimlerin havada hareket etmesini engeller ve zorlaştırır.
Paraşütlerin geniş olmasının nedeni, havayla temas eden yüzeyi arttırarak
sürtünme kuvvetini arttırmak ve paraşütün yere daha yavaş inmesini
sağlamaktır.
Kuşlar, hızlı koşan çita gibi hayvanların da vücut şekilleri sürtünme kuvvetini
azaltacak şekildedir. Buna benzer bazı hayvanların vücut yapıları model
alınarak araba, uçak gibi taşıtlar da özel olarak sürtünme kuvvetini azaltacak
şekilde tasarlanmıştır.

Uzun mesafeli uçuşlarda uçakların 10 000 – 15 000 m yüksekten uçmalarının


bir nedeni de yakıt tüketimini azaltmaktır. Uçaklarda yakıt tüketiminin
yükseklerde azalmasının nedeni; yükseklere çıkıldıkça gaz(hava)
yoğunluğunun azalmasından dolayı sürtünme kuvvetinin azalmasıdır.
Sürtünme kuvveti azaldığından uçakların hareketini zorlaştıran etki de
azalmış olur. Bu da daha az yakıt tüketmelerini sağlar.

Sıvı Ortamda Sürtünme Kuvveti


Sudaki cisimlerin su ile temas ettikleri noktada su tarafından hareketi
zorlaştıran bir etki vardır. Bu etkiye su direnci ya da su sürtünmesi denir. Bu
durum tüm sıvılar için geçerlidir.
Suda yaşayan balık gibi hayvanların da vücut yapıları ve pulları sürtünme
kuvvetini azaltarak hareketlerini kolaylaştırır.

Gemilerin ön kısımlarının “V” şeklinde yapılmasının nedeni, su ile temas


yüzeyini azaltarak sürtünme kuvvetini azaltmaktır. Su sürtünmesini azaltmak
için dalgıçlar özel kıyafetler giyerler. Sürat tekneleri de daha süratli yol
alabilmek için sürtünme kuvvetini azaltacak şekilde tasarlanırlar. Yüzücüler
suya atlarken ellerini birleştirerek atlarlar. Bu da temas yüzeyini azaltarak
sürtünme kuvvetini azaltır.
Yukarıdaki anlatılanlara göre, Sürtünme Kuvveti;
 Bir kuvvet çeşididir.
 Cisim ile yüzeyin temas ettiği noktada oluşur.
 Temas yüzeyi artarsa sürtünme kuvveti de artar.
 Cisimlerin hareketini engeller veya zorlaştırır.
 Çeşitli tasarım ve uygulamalar ile artırılıp azaltılabilir.
 Bazı durumlarda işimizi kolaylaştırırken bazı durumlarda da işimizi
zorlaştırabilir.

Hava ve su direnci olarak adlandırılan bu kuvvetlerden dolayı bu ortamlarda


hareket eden cisimlerin kinetik enerjilerinde bir azalma olduğunu
söyleyebiliriz. Örneğin paraşütlere etki eden sürtünme kuvveti paraşütçünün
kinetik enerjisini azaltarak güvenli bir şekilde yere inmesini sağlar. Suda
hareket eden varlık ve cisimlere etki eden su direnci onların kinetik enerjisini
azaltarak hareketlerinin yavaşlamasına neden olur. Bu nedenle sürtünme
kuvvetinin etkisiyle kinetik enerjideki dönüşümü azaltmak için gemilerin on
kısımları “V” şeklinde yapılmıştır.

Yıldız Kayması
Atmosfer içindeki tüm cisimlere hava direnci etki eder. Güneş sisteminde
bulunan ve meteor adı verilen gök cisimleri çok süratli hareket eder. Bunlar
Dünya atmosferine girince hava direnci nedeniyle aşırı bir şekilde ısınarak
akkor hale gelir ve kütleleri azalır. Bu cisimler geceleri yeryüzünden kısa
sureli ışık çizgisi şeklinde görülebilir. Halk arasında bu olaya “akan yıldız” ya
da “yıldız kayması” adı verilir.
Kış aylarında, kar yağışlı bölgelerde otomobillere kar lastikleri takılır. İnsanlar
altı kauçuk olan ayakkabıları tercih ederken, buz sporlarında kaymayı
kolaylaştırmak için temas eden yüzeylerin kayganlığını artırarak sürtünme
kuvvetinin azaltılması istenir. Kısaca işin özelliğine göre sürtünme kuvvetinin
az veya çok olması istenir.
Yazı yazma, yürüme gibi olayları gerçekleştirebilmek için sürtünme kuvvetine
ihtiyaç duyarız. Fakat ayakkabıların, araba lastiklerinin, makine parçalarının
zamanlar eskimesi ise sürtünme kuvvetinin zararlarına örnek olarak
verilebilir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 14.Hafta (17-21 Aralık 2018)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Maddenin Tanecikli Yapısı
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.4.1.1.Atomun yapısını ve yapısındaki temel


parçacıklarını söyler.
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:
7.4.1.2.Geçmişten günümüze atom kavramı ile ilgili
düşüncelerin nasıl değiştiğini sorgular.
Atom (çekirdek, katman, proton, nötron, elektron),
Ünite Kavramları ve Sembolleri: bilimsel bilginin özelliği, molekül

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Atom teorileri ile ilgili ayrıntıya girilmez.


b. Bilimsel bilginin zamanla değişebileceğine
Açıklamalar: vurgu yapılır.
c. Bilimsel bilgi türlerinden teori hakkında genel
bilgi verilir
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Atomun Yapısı
Maddelerin en küçük yapı taşları/birimleri olan taneciklere atom denir.
Tanımından da anlaşılacağı üzere herhangi bir madde parçalanarak en küçük
birimlerine ayrıldığında atom elde edilir. Atomlar gözle görülemeyecek kadar
küçük taneciklerdir. Maddeleri oluşturan atomlar(tanecikler) hareketlidir.
Katı maddelerin tanecikleri çok az, gaz maddelerin tanecikleri ise çok fazla
hareketlidir. Sıvı maddelerin tanecikleri ise katılardan fazla, gazlardan az
hareketlidir.
Atomları oluşturan, atomlardan daha küçük yapı birimleri de vardır. Bu yapı
birimlerine atom altı parçacıklar denir.

Atom; çekirdek ve katman adı verilen iki bölümden oluşur. Bir elmayı
ortadan ikiye kestiğimizde, elmanın ortasında çekirdeklerin de içinde olduğu
kısmı hepimiz görmüşüzdür. Çekirdekli kısmın çevresinde ise etli meyve
bölümü bulunur. Atomun yapısında bulunan parçacıkların konumunu elmaya
benzetebiliriz. Atomun merkezinde de çekirdek denilen bir kısım vardır ve
atomun çekirdeği parçacıklardan oluşur. Çekirdeği oluşturan bu parçacıklar
proton ve nötron olarak adlandırılır. Atomun diğer parçacıkları olan
elektronlar ise elmanın etli meyve bölümünü oluşturan kısım gibi çekirdeğin
etrafında yer alır.

Atomu oluşturan parçacıklardan proton pozitif(+), elektron negatif(-), nötron


ise yüksüzdür. Atom altı parçacıkların varlığını çoğunlukla doğrudan değil de
dolaylı olarak algılarız. Örneğin; birbirine sürtünerek elektriklenen cisimler
arasında yük alışverişi olur. Maddeler arasında alışverişi yapılan yüklü
tanecikler elektronlardır. Buradan da anlaşılacağı üzere elektronlar hareketli
parçacıklardır. Elektronlar, atomların çekirdeğinin etrafında bulunan
katmanlarda sürekli olarak hareket halindedirler. Elektronlar hem çekirdeğin
etrafında hem de kendi etraflarında çok hızlı hareket ederler. Bu nedenle
elektronlar çekirdeğe düşmezler.(Elektronlar çekirdek etrafında 2,18 x 10 6
m/s hızla döner.) Elektronlar çekirdek tarafından çekildikleri için de
katmanlardan ayrılmadan belirli bir yörüngeyi izlerler. Proton ve nötronlar
ise çekirdeğinde yer alan hareketsiz parçacıklardır.
Atom altı parçacıkların özelliklerini aşağıdaki tablodan incelebilirsiniz.
Atom Altı Parçacıklar
Proton Nötron Elektron
Atomun Atomun Atomun
çekirdeğinde yer alır. çekirdeğinde yer katmanlarında
alır. (çekirdeğin
etrafında) yer alır.
Pozitif(+) yüklüdür. Yüksüzdür. Negatif(-) yüklüdür.
“p” harfi ile “n” harfi ile “e” harfi ile
gösterilir. gösterilir. gösterilir.
Hareketsizdir. Hareketsizdir. Hareketlidir.
Nötron ile birlikte Proton ile birlikte Atomun hacmini
atomun kütlesini atomun kütlesini belirler.
belirler. belirler.

Proton ve nötronların kütleleri birbirine yakındır. Elektronun kütlesi ise


protonun kütlesinden 2000 kat daha küçüktür.
Elektronlar hareketli parçacıklar olduğundan yerlerini belirlemek çok zordur.
Ancak bulunma ihtimallerinin olduğu yerler tahmin edilebilir. Elektronun
bulunma ihtimalinin en yüksek olduğu yerlere elektron bulutu(katman)
denir. Elektronlar çekirdekten farklı uzaklıklarda yer alırlar. Bu da farklı
katmanların oluşmasını sağlar.
Atomla İlgili Gelişmeler (Atomun Tarihçesi)
Bilinen evrendeki tüm maddenin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan en
küçük yapıtaşı atomdur. Atom Yunancada bölünemez anlamına gelen
Atomus’tan türemiştir. Atomus (atom) sözcüğünü ortaya atan ilk kişi MÖ
440'lı yıllarda yaşamış Demokritos'tur. Atom gözle görülmesi imkânsız, çok
küçük bir parçacıktır ve sadece taramalı tünel mikroskobu (atomik kuvvet
mikroskobu) vb. ile incelenebilir. Atom modelleri ile ilgili bilimsel çalışmalar
geçmişten günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçmiştir. Atom modelleri ile
ilgili olarak ortaya atılan fikirler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır.
Demokritos (Demokritus) Atom Modeli
Maddeni yapısı ile ilgili ilk teoriyi M.Ö. 400 yılında Yunanlı filozof Democritus
yaptı. Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu
taneciklere atom adını vermiştir. Democritus, atom hakkındaki görüşlerini
deneylere göre değil varsayımlara göre söylemiştir. Yani bilimsel çalışma
yapmamıştır.
Demokritus’a göre;
 Madde parçalara ayrıldığında en sonunda bölünemeyen bir tanecik
elde edilir ve bu tanecik atomdur.
 Bütün maddeler aynı tür atomlardan oluşur.
 Maddelerin farklı olmasının nedeni maddeyi oluşturan atomların
sayı ve dizilişi biçiminin farklı olmasıdır.
 Atom görülemez.
 Atom görülemediği için bölünemez.
John Dalton (JonDalton) Atom Modeli
Atom modeli ile ilgili ilk bilimsel çalışmayı yapmıştır. Dalton’a göre;
 Atom içi dolu berk küre şeklindedir.
 Bir elementin bütün atomları şekil, büyüklük ve kütle yönüyle
aynıdır.
 Atomlar içi dolu küreciklerdir.
 Bilinen en küçük parçacık atomdur.
 Atomlar parçalanamaz, yeniden oluşturulamaz.
 Atomlar belirli oranlarda birleşerek molekülleri meydana getirir.
Elementin bütün atomları aynı olduğu gibi bir bileşiğin de bütün
atomları aynıdır.
 Kimyasal tepkimelerde atomların yapılarında hiçbir değişiklik olmaz,
tekrar eski haline dönebilir.

Dalton teorisinde günümüze göre bakıldığında birçok hata ve eksiklik vardır.


Ancak ilk bilimsel çalışma olduğu için sonraki bilimsel çalışmaların ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. Bu nedenle önemlidir.
Dalton atom modelindeki başlıca hatalar;
 Bir elementin bütün atomları aynı değildir.
 Atomların içi dolu değildir. Aksine boşluklu yapıya sahiptir.
 Bilinen en küçük parçacık atom değildir. Günümüzde atom
çekirdeğini oluşturan parçacıklar (proton, nötron, elektron gibi.)
vardır.
 Bir elementin bütün atomları aynı olmadığı gibi bir bileşiğin bütün
molekülleri de aynı değildir.
John Joseph Thomson (JonCosef Tamsın) Atom Modeli
Maddenin en küçük parçasının atom olmadığını ve onu oluşturan temel
parçacıklar olduğunu savunan Thomson’a göre;
 Atomun içerisinde artı ve eksi yükler bulunur.
 Artı ve eksi yükler, üzümlü kekin içerisindeki üzümler gibi dağınık
halde ve hareketsizdir.
 Üzümler eksi, geri kalan kısımsa artı yüklüdür.
 Aynı cins yükler birbirini iter.
 Atom parçalanabilir.

Bu modele göre elektronlar atomun kütlesinden binlerce defa daha hafif ve


hareketsizdirler. Atomun kütlesinin tamamına yakın kısmını pozitif yükler
meydana getirir.

Thomson atom modelindeki başlıca hatalar;


 Çekirdek yapısından bahsetmemiştir.
 Atom pozitif yüklü bir küre değildir.
 Proton ve elektronlar rast gele dağılmamışlardır.
 Nötrondan bahsetmemiştir.
Ernest Rutherford (ÖrnıstRadırfort) Atom Modeli
Yaptığı çalışmalar sonucunda atomun çekirdekli bir yapıya sahip olduğunu
keşfeden Rutherford’a göre;
 Atom, kütlesinin büyük kısmını oluşturan (+) yüklü çekirdek ile bu
çekirdeğin etrafında dairesel yörüngelerde dolanan elektronlardan
oluşur.
 Normal şartlarda (+) yük ile (-) yük birbirini etkisiz hâle
getireceğinden atom nötrdür.
 Elektronlar Thomson'un dediği gibi hareketsiz değildir. Böyle olsaydı
yüklerin çekim kuvvetinden dolayı elektronlar çekirdek üzerine
düşerdi.

Rutherford atom modelindeki başlıca hatalar;


 Elektronlar hareketli olduklarından yeri tam olarak bilinemez.
Bulunma ihtimallerinin yüksek olduğu yerlere elektron bulutu adı
verilir.
 Nötrondan tam olarak bahsetmemiştir.

NielsBohr (Nils Bor) Atom Modeli


Thomson ve Rutherford’un yanında çalışmış Danimarkalı Fizikçi NielsBohr,
Rutherford modelindeki eksiklikleri gidermek için kendi adıyla anılan bir
atom modeli geliştirdi. Bohr’a göre;
 Elektronlar, çekirdeğin etrafında istedikleri gibi dolaşmayıp yalnızca
çekirdeğe belirli uzaklıktaki katmanlarda dönerler.

Bohr atom modeli günümüzdeki atom modeline en yakın olan modeldir.


Nötronun Keşfi
Nötronlar James Chadwick adlı bilim insanı tarafından 1932 yılında
keşfedilmiştir. Bu keşfinden dolayı 1935'te Nobel Fizik Ödülü almıştır.
Hidrojen dışında tüm atomların çekirdeklerinde bulunurlar. Proton ile aynı
kütleye sahiplerdir.
Modern Atom Modeli
Modern atom modeli; kronolojik olarak Bohr atom modelinden sonra yer
alan, günümüzde geçerliliğini koruyan atom görüşünü yansıtan modeldir.
Bohr atom modelinden en büyük farkı; atomların elektronlarının yörüngeler
üzerinde hareket etmediğini savunmasıdır. Modern atom teorisine göre, bu
yörüngeler yerine; elektronların bulunma ihtimalinin yüksek olduğu elektron
bulutlarında yer alırlar.

Günümüzde atomla ilgili çalışmalar bitmiş değildir. Atomun yapısındaki


parçacıklardan daha küçük parçacıklar olduğu ile ilgili buluşlar ve çalışmalar
hâlâ devam etmektedir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

1. DÖNEM 2. YAZILISI
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:


Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 15.Hafta (24-28 Aralık 2018 )


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Maddenin Tanecikli Yapısı
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.4.1.3.Aynı veya farklı atomların bir araya gelerek


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: molekül oluşturacağını ifade eder.
7.4.1.4.Çeşitli molekül modelleri oluşturarak sunar
Atom (çekirdek, katman, proton, nötron, elektron),
Ünite Kavramları ve Sembolleri: bilimsel bilginin özelliği, molekül

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Aynı ya da farklı atomlar elektron alışverişi yapmadan bir araya gelebilirler.


Özet:
Aynı ya da farklı atomların elektron alışverişi yapmadan bir araya gelerek
oluşturdukları yapılara molekül denir. Moleküller atom kümeleri olarak da
adlandırılabilir. Maddelerin en küçük yapı taşı atomdur. Bazı maddelerin de
en küçük yapı taşı molekül olabilir. Atom ve molekül, maddelerin en küçük
yapı taşlarıdır.
Bazı maddeler aynı tür atomların oluşturduğu moleküllerden meydana
gelirken, bazı atomlar da farklı tür atomların oluşturduğu moleküllerden
meydana gelebilir.
Bazı maddeler doğada aynı tür atomların oluşturduğu moleküller halinde yer
alır. Örneğin, hidrojen ve oksijen maddeleri doğada atomik halde
bulunmazlar. Bu maddeler doğada moleküller(atom kümeleri) halinde
bulunur.

Hidrojen Atomu Hidrojen Molekülü

Oksijen Atomu Oksijen Molekülü

Bazı maddeler de doğada farklı tür atomların oluşturduğu moleküller halinde


yer alır. Örneğin su ve şeker molekülleri farklı tür atomlardan oluşur.

Su Molekülü Şeker Molekülü


Farklı tür atomlardan oluşan moleküllerin atomlarının büyüklükleri ve
özellikleri de birbirinden farklıdır. Örneğin su molekülünü oluşturan oksijen
ve hidrojen atomlarının büyüklükleri ve özellikleri farklıdır. Moleküller en az
iki atomdan oluşacağı gibi çok sayıda atomdan da oluşabilir. Örneğin
hidrojen molekülü iki atomdan oluşurken şeker molekülü 24 atomdan
oluşur. Az sayıda atom içeren moleküller basit yapılı molekül, çok sayıda
atom içeren moleküller de karmaşık yapılı molekül olarak adlandırılır.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 15.Hafta (24-28 Aralık 2018 )


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite:Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Saf Maddeler
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef ve 7.4.2.1.Saf maddeleri, element ve bileşik olarak sınıflandırarak örnekler


Davranışlar: verir.
Element, elementlerin sembolleri, bileşik, bileşik formülleri
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:
Saf Maddeleri Tanıyalım / Elementler
Çevremizde bulunan tüm maddeler, günlük hayatta kullandığımız tüm maddeler atomlardan
oluşur. Çevremizdeki tüm maddelerin en küçük yapı taşı atomdur. Bazı maddeleri oluşturan
atomlar birbiri ile aynı iken bazı maddeleri oluşturan atomlar birbirinden farklıdır. Aynı cins
atomlardan oluşan saf maddelere element adı verilir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere bir
elementin tüm atomları birbiri ile aynıdır. Ancak farklı elementlerin atomları da farklıdır. Atomları
farklı olan elementlerin özellikleri de birbirinden farklıdır.
Bazı elementler doğada tek tek atomlar halinde bulunurken, bazı elementler ise ikişerli atom
grupları yani molekül halinde bulunur. Ancak bu atom gruplarındaki yani moleküllerdeki atomlar
da yine birbiri ile aynıdır. Doğada tek tek atomlar halinde bulunan elementlere atomik yapılı
element, ikişerli atom grupları yani molekül halde bulunan elementlere moleküler yapılı element
adı verilir. Aşağıda atomik yapılı ve moleküler yapılı element modelleri verilmiştir.
Atomik Yapılı Element Modelleri Molekül Yapılı Element Modelleri

Özet:

Çevremizdeki canlı cansız tüm maddeler elementlerden oluşmuştur. Günlük hayatta kullandığımız
ya da adını duyduğumuz elementlerden bazıları ve bu elementlerin modelleri aşağıda verilmiştir.

Bakır Elementi: Günlük hayatta mutfak eşyaları, süs eşyaları ve elektrik kablolarının iletken
kısımlarının yapımında kullanılan bakır elementi atomlardan oluşur.

Altın ve Gümüş Elementleri: Günlük hayatta kuyumculukta sıkça kullanılan altın ve gümüş
elementleri atomlardan oluşur. Ancak altın ve gümüş atomları birbirinden farklıdır.
Demir Elementi:İnşaat malzemesi, demir parmaklık yapımı gibi alanlarda kullanılan demir
elementi atomlardan oluşur.

Doğadaki tüm maddeler elementlerden oluşur. Bazı elementlerden bir elementten oluşurken bazı
elementler de birden fazla elementin bir araya gelmesiyle oluşur. Toprak, kaya, yiyecekler,
içecekler, elbiseler gibi tüm maddeler element atomlarının çeşitli yollarla oluşur.
Saf Maddeleri Tanıyalım / Bileşikler
Farklı tür element atomları uygun koşullar oluştuğunda bir araya gelirler ve kendi özelliklerini
kaybederek yeni bir madde meydana getirirler. Farklı tür atomların belirli oranlarda bir araya
gelmesiyle oluşan saf maddelere bileşik denir. Bileşikler;
En az iki farklı elementten oluşur. Daha karmaşık bileşiklerde ise üç ya da daha fazla element
bulunabilir.

Kendilerini oluşturan elementlerden tamamen farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olurlar.

Bazı bileşikler moleküllerden oluşur. Bazıları ise moleküler yapıda değildir.


Özet olarak; elementler ve bileşikler saf maddelerdir. İçerisinde kendinden başka madde
bulunmayan maddelere saf madde adı verilir.
Saf Madde
Element
Atomik Yapılı Element

Molekül Yapılı Element

Bileşik
Molekül Yapılı Bileşik

Molekül Yapılı Olmayan Bileşik

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve Değerlendirme: dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru
ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 16.Hafta


(31 Aralık 2018-4 Ocak 2019)
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite:Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Saf Maddeler
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.4.2.2.Periyodik sistemdeki ilk 18 elementin ve yaygın elementlerin


(altın, gümüş, bakır, çinko, kurşun, civa, platin, demir ve iyot) isimlerini,
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve
sembollerini ve bazı kullanım alanlarını ifade eder.
Davranışlar:
7.4.2.3.Yaygın bileşiklerin formüllerini, isimlerini ve bazı kullanım
alanlarını ifade eder.
Element, elementlerin sembolleri, bileşik, bileşik formülleri
Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:


Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Elementlerin Sembolleri


Günümüzde yaklaşık 115 element bulunmaktadır. Bu elementlerden yaklaşık 90 kadar element
doğada kendiliğinden yer almaktadır. Geri kalanı bilim insanları tarafından laboratuvarda elde
edilmiştir. Bilimsel çalışmalara bağlı olarak zaman içerisinde elementlerin sayısında artış
olabileceği düşünülmektedir.
Bilimsel çalışmalarda elementlerin isimlerini uzun uzun yazmak iletişimi zorlaştıracağı gibi zaman
kaybına da neden olmaktadır. Bu nedenle elementler sembollerle(simge) gösterilir. Element
sembolleri yazılırken aşağıdaki kurallara dikkat edilir.
 1, 2 ya da 3 harften oluşan sembollerle ifade edilir ve bu simgenin ilk harfi büyük yazılır.

 Genellikler, elementin Latince veya Yunanca olan adının ilk harfi kullanılır.

C (Karbon : Carbon), N (Azot : Nitrojen)


 Eğer elementin baş harfleriyle simgelenen başka bir element varsa bu elementin
simgesinde baş harfin yanına, Latince veya Yunanca adının 2. harfide eklenir.

He ( Helyum : Helium) Ca (Kalsiyum : Calsium)


Elementlerin sembolleri evrenseldir. Yani tüm dünyada aynıdır. Bu durum ortak bir bilim dili
oluşturarak bilimsel iletişimi kolaylaştırır.
Element Sembol Farklı Dillerde Yazılış Adlandırmada Kullanılan Dil
oksijen O ossigeno İtalyanca
sauerstoff Almanca
oxygen İngilizce

hidrojen H hydrogène Fransızca


wasserstoff Almanca
hydrogen İngilizce
Azot N Nitrogênio Portekizce
Stickstoff Almanca
nitrogen İngilizce
Elementleri belirli bir kurala göre yerleştirilerek gösterildiği çizelgeye periyodik tablo adı verilir.
Periyodik tablonun ilk 20 elementi ve günlük hayatta sıkça karşılaştığımız bazı elementler aşağıda
gösterilmiştir.

Bileşikler ve Formülleri
Doğada özellikleri birbirinden farklı çok sayıda madde vardır. Bu maddelerin çok azı doğada
element olarak bulunurken pek çoğu bileşik ve diğer maddeler hâlindedir.
Farklı atomlar bir araya gelerek yeni maddeleri oluştururlar. Bu oluşum sırasında bir kısım
atomlardaki bağlar birbirinden ayrılır ve yeni bağlar oluşur. Farklı elementlere ait atomların belli
oranlarda bir araya gelip bağ yapmasıyla oluşan yeni özellikteki saf maddelere bileşik denir.
Örneğin su, hidrojen ve oksijenden oluşmuş bir bileşiktir. Hidrojen ve oksijen elementleri su
bileşiğinden farklı özellikte iki maddedir.

Sodyum iyodür bileşiği sodyum ve iyot elementlerinden oluşmuş bir bileşiktir. Formülü NaI’dır.
Sodyum iyodür bileşiği sodyum ve iyot elementlerinden farklı özelliktedir. Sodyum elementi yalnız
sodyum atomlarından, iyot elementi de yalnız iyot moleküllerinden oluşur. Sodyum gri renkli
bıçakla kesilebilecek kadar yumuşak bir madde, iyot siyah renkte katı bir maddedir. Sodyum
iyodür ise beyaz renkli katı bir maddedir.

Bileşikler çok sayıda atomun bir araya gelmesiyle de oluşabilir. Basit şeker molekülü karbon,
hidrojen ve oksijenden oluşan bir bileşiktir. Formülü C6H12O6’dır. Üç tür atomun belirli bir oranda
birleşmesiyle oluşmuştur.
Elementlerin bir kısmı iyot, hidrojen ve oksijen gibi moleküllü yapıda, bir kısmı da sodyum, demir,
bakır gibi atomik yapıdadır. Bileşikler de moleküllü yapıda olabildiği gibi moleküllü yapıda
olmayabilirler.
Amonyak(NH3), karbondioksit(CO2), kükürtdioksit(SO2), Hidrojen klorür(HCl) moleküler yapıdaki
bileşiklere örnektir.

Sodyum klorür(NaCl) (yemek tuzu), sodyum iyodür(NaI) gibi bileşikler molekül yapıda değildir.

Bileşiklerin formülüne bakarak her bileşiği oluşturan elementleri ve element atomlarının sayısını
belirleyebileceğimiz gibi bileşik formüllerini yazarken de elementlere ve bunların bileşik oluşurken
bir araya gelen atom sayılarına bakarak yazarız.

Örneğin; SO2 formülü bize bileşiğin bir kükürt ve 2 oksijen atomlarından oluştuğunu ve toplam üç
atom içerdiğini söylüyor. Burada bir kükürt atomu, iki oksijen atomu ile bir araya gelerek kükürt
dioksit bileşiğini oluşturmuştur.
Bazı iyonlar ve yaygın kullanılan bileşiklerin isimlerini öğrenelim:
Bazı bileşiklerin formülleri ve isimlendirmeleri aşağıda verilmiştir.

Moleküllerin biraraya gelmesi ile oluşan bazı yaygın bileşiklerin formülleri ve isimlendirilmeleri
aşağıdaki gibidir.

Moleküllerdeki atom sayısını molekül formülünü kullanarak hesaplayabiliriz.

Örneğin: Ca(NO3)2 molekülünde; 1 adet kalsiyum, 2 adet azot, 6 adet oksijen atomu
bulunmaktadır.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve Değerlendirme: dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru
ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 17.Hafta (7-11 Ocak 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Karışımlar
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci 7.4.3.1.Karışımları, homojen ve heterojen olarak sınıflandırarak örnekler verir.


Kazanımları/Hedef ve Homojen karışımların çözelti olarak da ifade edilebileceği vurgulanır.
Davranışlar: 7.4.3.2.Günlük yaşamda karşılaştığı çözücü ve çözünenleri kullanarak çözelti hazırlar.

Ünite Kavramları ve Homojen karışım, çözelti (çözünen, çözücü), heterojen karışım, çözünme, çözünme hızına
Sembolleri: etki eden faktörler

Uygulanacak Yöntem
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
ve Teknikler:

Kullanılacak Araç –
Gereçler:

Açıklamalar: Homojen karışımların çözelti olarak da ifade edilebileceği vurgulanır

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:
III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite


testleri, uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık
Ölçme ve Değerlendirme: uçlu sorular, yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz
ve akran değerlendirme, grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb.
tekniklerinde uygun olanları.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 18.Hafta (14-18 Ocak 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Karışımlar
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci
Kazanımları/Hedef ve 7.4.3.3.Çözünme hızına etki eden faktörleri deney yaparak belirler.
Davranışlar:

Ünite Kavramları ve Homojen karışım, çözelti (çözünen, çözücü), heterojen karışım, çözünme, çözünme hızına
Sembolleri: etki eden faktörler

Uygulanacak Yöntem
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
ve Teknikler:

Kullanılacak Araç –
Gereçler:
a. Temas yüzeyi, karıştırma ve sıcaklık faktörlerine değinilir.
Açıklamalar:
b. Bağımlı, bağımsız ve kontrol edilen değişken kavram gruplarına vurgu yapılır.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:
III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite


testleri, uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık
Ölçme ve Değerlendirme: uçlu sorular, yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz
ve akran değerlendirme, grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb.
tekniklerinde uygun olanları.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Enerji Tasarrufu Haftası


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 18.Hafta (14-18 Ocak 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Karışımların Ayrılması
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci
7.4.4.1.Karışımların ayrılması için kullanılabilecek yöntemlerden uygun olanı seçerek
Kazanımları/Hedef ve
uygular.
Davranışlar:

Ünite Kavramları ve
Buharlaştırma, yoğunluk farkı, damıtma
Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
ve Teknikler:
Kullanılacak Araç –
Gereçler:
Karışımların ayrılmasında kullanılabilecek yöntemlerden buharlaştırma, yoğunluk farkı ve
Açıklamalar:
damıtma üzerinde durulur.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:
III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite


testleri, uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık
uçlu sorular, yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz
Ölçme ve Değerlendirme:
ve akran değerlendirme, grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb.
tekniklerinde uygun olanları.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi: 1. Dönem Sonu Değerlendirmesi


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
https://www.fenehli.com/

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 19.Hafta (4-8 Şubat 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Karışımların Ayrılması
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci
7.4.4.1.Karışımların ayrılması için kullanılabilecek yöntemlerden uygun olanı seçerek
Kazanımları/Hedef ve
uygular.
Davranışlar:

Ünite Kavramları ve
Buharlaştırma, yoğunluk farkı, damıtma
Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
ve Teknikler:
Kullanılacak Araç –
Gereçler:
Karışımların ayrılmasında kullanılabilecek yöntemlerden buharlaştırma, yoğunluk farkı ve
Açıklamalar:
damıtma üzerinde durulur.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:
III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite


testleri, uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık
uçlu sorular, yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz
Ölçme ve Değerlendirme:
ve akran değerlendirme, grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb.
tekniklerinde uygun olanları.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
https://www.fenehli.com/
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 19.Hafta (4-8 Şubat 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite:Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Evsel Atıklar ve Geri Dönüşüm
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci
7.4.5.1.Evsel atıklarda geri dönüştürülebilen ve dönüştürülemeyen maddeleri ayırt eder.
Kazanımları/Hede
7.4.5.2.Evsel katı ve sıvı atıkların geri dönüşümüne ilişkin proje tasarlar.
f ve Davranışlar:

Ünite Kavramları
Evsel katı atık maddeler, evsel sıvı atık maddeler, geri dönüşüm, yeniden kullanma
ve Sembolleri:

Uygulanacak
Yöntem ve Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Teknikler:
Kullanılacak Araç
– Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak
Etkinlikler:
Özet:
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve Değerlendirme: dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru
ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 20.Hafta


(11-15 Şubat 2019)
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 4.Ünite: Saf Madde ve Karışımlar
Konu: Evsel Atıklar ve Geri Dönüşüm
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.4.5.3.Geri dönüşümü, kaynakların etkili kullanımı


açısından sorgular.
7.4.5.4.Yakın çevresinde atık kontrolüne özen
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: gösterir.
7.4.5.5. Yeniden kullanılabilecek eşyalarını, ihtiyacı
olanlara iletmeye yönelik proje geliştirir.

Evsel katı atık maddeler, evsel sıvı atık maddeler, geri


Ünite Kavramları ve Sembolleri: dönüşüm, yeniden kullanma

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Geri dönüşüm tesislerinin ekonomiye katkısı


vurgulanır.

Açıklamalar: a. Atık kontrolü ile ilgili kamu ve sivil toplum


kuruluşlarının çalışmalarına değinilir.
b. Tıbbi atık ile temas etmemesi gerektiği
hatırlatılır.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Geri dönüşüm, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin
çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile ham madde olarak tekrar imalat
süreçlerine kazandırılmasıdır.

Tüketilen maddelerin yeniden geri dönüşüm halkası içine katılabilmesi ile


öncelikle ham madde ihtiyacı azalır. Böylece insan nüfusunun artışı ile
paralel olarak artan tüketimin doğal dengeyi bozması ve doğaya verilen zarar
engellenmiş olur. Bununla birlikte yeniden dönüştürülebilen maddelerin
tekrar ham madde olarak kullanılması büyük miktarda enerji tasarrufu
sağlar. Örneğin, yeniden kazanılabilir alüminyumun kullanılması
alüminyumun sıfırdan imal edilmesine oranla %35’e varan enerji tasarrufu
sağlamaktadır.

Atık malzemelerin ham madde olarak kullanılması çevre kirliliğinin


engellenmesi açısından da önemlidir. Kullanılmış kâğıdın tekrar kâğıt
imalatında kullanılması hava kirliliğini %74-94, su kirliliğini %35, su
kullanımını %45 azaltabilmektedir. Örneğin bir ton atık kâğıdın kâğıt
hamuruna katılmasıyla 16 ağacın kesilmesi önlenebilmektedir.

Hangi Maddeler Geri Dönüştürülebilir?

Atık Madde Ayrıştırma Kutuları

Evsel atıklardan birçoğu geri dönüştürülebilmektedir. Geri dönüşümü


yapılabilecek başlıca maddeler aşağıdaki gibidir:

 Cam ve cam ürünleri (cam şişe, cam tabak vb.)


 Kağıt ve kağıt ürünleri (defter, kitap, peçete, gazete, ambalaj
kağıtları vb.)
 Plastik (pet şişe gibi.)
 Piller
 Akümülatörler
 Beton
 Elektronik atıklar
 Tekstil
 Ahşap
 Metal (Alüminyum, demir, bakır, çelik, metal içecek kutuları vb.)

Katı atıklar dışında sıvı atıkların da geri dönüşümü yapılabilmektedir.


Örneğin; kanalizasyon suları geri dönüşümle kullanılabilir gale
getirilebilmektedir.

Geri Dönüştürme Yöntemleri

Geri dönüştürme metotları her malzeme için farklılık göstermektedir:

Alüminyum: Atık alüminyum küçük parçacıklar halinde doğranır. Daha sonra


bu parçalar büyük ocaklarda eritilerek, dökme alüminyum üretilir. Bu sayede
atık alüminyum, saf alüminyum ile neredeyse aynı hale gelir ve üretimde
kullanılabilir.

Beton: Beton parçalar, yıkım alanlarından toplanarak kırılır. Kırma


işleminden sonra ufak parçalar, yeni işlerde çakıl olarak kullanılır.
Parçalanmış beton, eğer içeriğinde katkı maddeleri yoksa yeni beton için
kuru harç olarak da kullanılabilir.

Kağıt: Kağıt öncelikle kâğıt çamuru hazırlamak için, su içerisinde liflerine


ayrılır. Daha sonra hazır olan kâğıt lifleri, geri dönüşmüş kâğıt üretiminde
kullanılır. 1 ton kullanılmış kâğıt atığının geri dönüşümü sonucunda, 16 adet
yetişmiş çam ağacı ve 85 metrekarelik ormanlık alan tahrip edilmeyecektir.
Örneğin; Türkiye genelinde yılda 80 milyon çam ağacı ve 40.000 hektar
ormanlık arazi korunmuş olabilecektir.
Plastik: Plastik atıklar öncelikle cinslerine göre ayrılarak geri dönüşüm
işlemine tabi tutulur.Cinslerine göre ayrılan geri dönüşebilir plastik atıklar,
kırma makinalarında kırılıp küçük parçalara ayrılır. İşletmeler bu parçaları
doğrudan belli oranlarda, orijinal hammadde ile karıştırarak üretim
işleminde kullanabildiği gibi; tekrar eritip katkı maddeleri katarak ikinci sınıf
hammadde olarak da kullanabilir. 1 ton plastik ambalaj atığının geri
dönüşümü sonucunda 14000 kWh enerji tasarrufu sağlanmış olur.

Cam: Cam atıklar (şişe, kavanoz vb.) toplama kutularında toplanır ve bu


atıklar renklerine göre ayrılarak geri dönüşüm tesislerine verilir. Burada atık
ve katkı maddelerinden ayrılır. Burada cam kırılır ve hammadde karışımına
karıştırılarak eritme ocaklarına dökülür. Bu şekilde tekrar cam olarak
kullanıma geçer. Kırılan cam, beton katkısı ve cam asfalt olarak da
kullanılmaktadır. Cam asfalta %30 civarında geri dönüşmüş cam
katılmaktadır. Cam bu şekilde sonsuz bir döngü içinde geri dönüştürülebilir,
yapısında bozulma olmaz. 1 ton cam atığının geri dönüşümü sonucu 100 litre
benzin tasarrufu sağlanmaktadır.

Hangi Maddeler Geri Dönüştürülemez?

Evsel atıklardan meyve sebze kabukları, yemek artıkları, odun ve kömürün


yanması sonucu oluşan küller geri dönüştürülemeyen atıklardır. Aynı şekilde
kızartma yağı ve sıvı yağ atıkları da geri dönüştürülemeyen atıklardır. Genel
olarak kimyasal atıkların da geri dönüşümü mümkün olmamaktadır.

Neden Geri Dönüşüm?

Doğal kaynaklarımız, dünya nüfusunun artması ve tüketim alışkanlıklarının


değişmesi nedeni ile her geçen gün azalmaktadır. Bu nedenle malzeme
tüketimini azaltmak, değerlendirilebilir nitelikli atıkları geri dönüştürmek
sureti ile doğal kaynakların verimli olarak kullanılması gerekmektedir.
Ormanlar, su, petrol vb. doğal kaynaklarımızın üretim sürecinde kullanılması
sonucu, cam, metal, plastik ve kâğıt/karton ambalajlar elde
edilmektedir. Piyasaya sürülen ambalajların atık haline geldikten sonra,
türlerine göre ayrılıp geri dönüşüm sanayine sevk edilmesi sonucu, geri
dönüştürülmüş malzemeler çeşitli ürünlerin üretim aşamasında ikincil
hammadde olarak kullanılmaktadır. Böylece doğal kaynaklarımız daha az
kullanılarak, doğaya katkı sağlanmış olmaktadır.
Geri dönüşüm, malzeme üretiminde endüstriyel işlem sayısını azaltmak
suretiyle enerji tasarrufusağlar. Örneğin; metal içecek kutularının geri
dönüşümü işleminde bu metaller direkt olarak eritilerek yeni ürün haline
dönüştürüldüğünden, bu metallerin üretimi için kullanılan maden cevheri ve
bu cevherin saflaştırılma işlemlerine gerek olmadan üretim
gerçekleştirilebilmektedir.
Geri dönüşüm uzun vadede verimli bir ekonomik yatırımdır. Hammaddenin
azalması ve doğal kaynakların hızla tükenmesi sonucunda ekonomik
problemler ortaya çıkabilmektedir. Geri dönüşümün bu noktada ekonomi
üzerinde olumlu etkileri olabilmektedir. Enerji ve Doğal Kaynakların
tüketiminin azaltılması ülke ekonomisi için de büyük önem arz
etmektedir. Ayrıca dışarıya bağımlı olduğumuz petrol gibi hammaddelerin
tüketiminin azalması sonucu paramız yurtiçinde kalmakta ve ekonomimiz
daha iyiye gitmektedir.
Geri dönüşümün uygulanması ile çöplere giden atık miktarında azalma
sağlanarak. Bu atıkların taşınması ve depolanması işlemleri için daha az
miktarda alan ve enerji kullanılmış olur.
Üzerinde yaşadığımız Dünyanın bize sağlamış olduğu doğal kaynakların
verimli bir şekilde kullanılması, gelecek nesillerin de kaynak sıkıntısı
çekmemesi için önem arz etmektedir. Biz bu Dünyanın doğal kaynaklarını ne
kadar tasarruflu kullanırsak; bizden sonraki nesiller de o kadar az kaynak
sıkıntısı çekecek ve gelecek kuşaklar da doğal kaynaklardan yararlanma
olanağı bulacaktır. Bunun yanı sıra ülkemizde geri dönüşüm sektörü her
geçen gün gelişmektedir. Bu gelişim, yeni tesislerin kurulmasını ve yeni iş
imkânlarının oluşmasını sağlayacaktır.
Dikkat!
 Sadece 1 metal içecek kutusunun geri dönüşümünden elde edilen
enerji ile 100 Watt’lık bir ampul 20 saat çalıştırılır.
 Geri dönüştürülen 1 ton cam atık ile 100 litre petrol tasarrufu
sağlanır.
 Geri dönüştürülen 1 ton kağıt/karton atık ile 17 ağacın hayatı
kurtulur.
 Plastik ambalaj ve atıklarının geri dönüşümünden, elyaf içeren tekstil
ürünleri, atık su boruları gibi malzemeler üretilir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 21.Hafta (18-22 Şubat 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5. Ünite: Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Soğurulması
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.5.1.1. Işığın madde ile etkileşimi sonucunda madde tarafından


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve soğurulabileceğini keşfeder.
Davranışlar: 7.5.1.2. Beyaz ışığın tüm ışık renklerinin bileşiminden oluştuğu sonucunu
çıkarır.
Işığın soğurulması, cisimlerin siyah, beyaz ve renkli görünmesi, güneş
Ünite Kavramları ve Sembolleri: enerjisi

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Işığın Madde İle Etkileşimi (Soğurulma)


Kaynaktan çıkan ışık, her yönde ve doğrusal yayılır. Işık bir madde ile karşılaştığında üç
farklı şekilde davranır. Karşılaştığı maddenin özelliğine göre maddeden geçebilir,
yansıyabilir ve madde tarafından soğurulabilir. Bu şekilde ışığın maddelerle farklı
şekillerde etkileşime girmesi hayatımızı da kolaylaştırır. Örneğin, cisimlerin görülebilmesi
için cisimlerin kendilerine gelen ışığı gözümüze yansıtması gerekir.

Madde ile etkileşen ışın yansıma yapabilir (a), saydam maddeden geçebilir (b) veya madde
tarafından soğurulabilir (c)
Işığın maddeler tarafından soğurulması maddelerin ısınmasına neden olur. Işık bir enerji
türüdür. Işık, maddeler tarafından soğurulduğunda ışık enerjisi maddeler tarafından ısı
enerjisi olarak depolanır ve maddelerin ısınmasına dolayısıyla sıcaklığının artmasına neden
olur. Işık enerjisinin bir kısmının maddeler tarafından tutulması olayına ışığın
soğurulması adı verilir. Işığın soğurulması olayı günlük hayatımızda bizlere birçok fayda
sağlar.
Gölge Olan Yerler Daha Az Işık Aldığı İçin Daha Serindir
Güneş, Dünya’nın ısı ve ışık kaynağıdır. Güneş ışınları yeryüzüne kadar ulaşarak,
yeryüzündeki cisimler tarafından soğurulur ve yeryüzündeki cisimler ısınır. Yaz
mevsiminde gölgedeki yerler ışık ışınlarını daha az aldığı için gölge olmayan yerlere göre
daha serindir.

Koyu Renkli Cisimler Işığı Daha Fazla Soğurur


Işık ışınları tüm cisimler tarafından eşit miktarda soğurulmaz. Cisimlerin renkleri ışığın
soğurulma miktarını değiştirir. Koyu renkli cisimlerin ışığı yansıtma özellikleri açık renkli
cisimlere göre daha azdır. Dolayısıyla koyu renkli cisimler açık renkli cisimlere göre ışığı
daha fazla soğururlar. Bu nedenle aynı ortamdaki koyu renkli ve açık renkli iki cisimden
koyu renkli olandaki sıcaklık artışı daha fazla olur. Cisimlerin bu özelliğinden günlük
hayatta da faydalanırız. Örneğin kışın vücudumuzun daha sıcak olması için koyu renkli,
yazın da serin olması için açık renkli elbiseleri tercih ederiz. Çünkü koyu renkli elbiseler
ışığı fazla soğururken, açık renkli elbiseler daha az soğurur.
Soğurulan ışık, cisimlerin sıcaklığının yükseltmesinin yanında genleşme ve hâl değişimi
gibi başka değişmelere de sebep olur. Uzun süre güneş ışığı altında bırakılan kumaşın rengi
solar. Bir süre ışık alan bazı besinlerin tadı, ilaçların yapısı bozulur.

Bitkiler Işığın Soğurulması Sayesinde Fotosentez Yaparlar


Bitkilerin besin ve oksijen üretmek için yaptıkları fotosentez de ışığın soğurulmasının bir
sonucudur. Bitkilerde gerçekleşen fotosentez, yapraklar tarafından soğurulan ışık etkisiyle
meydana gelir.

Işığın Soğurulmasıyla Elden Edilen Enerji Başka Enerji Türlerine Dönüşebilir


Binaların ısıtılmasında, yemek pişirmede vb. alanlarda maddelerin ışığı soğurması
sonucunda ısınması prensibine dayanan sistemler vardır. Güneş enerjili ısıtma sistemleri de
ışığın soğurulması ile çalışır.
Işığın soğurulması sonucunda maddelerin sıcaklığının artmasından faydalanarak enerjiye
ihtiyaç duyulan başka alanlarda da güneş enerjisinden yararlanılmaktadır. Örneğin;
 Konutların ısıtılması, seracılık ve sıcak su temini,
 Deniz suyundan tatlı su elde edilmesi,
 Güneş ocaklarında yemek pişirilmesi,
 Elektrik enerjisi üretimi (güneş pilleri) gibi.

Radyometre
Güneş enerjisinden yararlandığımız alanlarda ışık enerjisi ısı, elektrik, hareket ve kimyasal
enerjiye dönüşebilir. Işık, ışık değirmeni (radyometre) adı verilen bir düzenekle hareket
enerjisine dönüştürülür. Radyometre güneş ışığını doğrudan alan bir yere bırakılırsa ışığın
yapraklara çarpmasının etkisiyle radyometre çarkının döndüğü görülür.

Renkler
Beyaz olan güneş ışığının aydınlattığı cisimler farklı renklerde görülür. Bazı cisimler
kırmızı, bazı cisimler yeşil, bazıları da mavi, mor vb. renklerde algılanır. Bunun sebebi
Güneş’ten bize ulaşan ışığın tüm renkleri içermesidir. Yani beyaz ışık, aslında başlı başına
bir renk değil, tüm renklerin birleşimiyle oluşan ışıktır. Bu sebeple beyaz ışık yayılırken,
ulaştığı cisimlerin yansıttığı ışığın renginde görünmesini sağlar.

Ana Renkler ve Ara Renkler


Beyaz ışık prizmadan geçirildiğinde kendisini oluşturan kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi
ve mor renklerine ayrılır. Bu renklerdeki ışınlar ikinci bir prizmadan geçirildiğinde ise
tekrar beyaz ışık elde edilir. Beyaz ışığın prizmadan geçirilerek renklerine ayrılmasıyla
oluşan bu renk kuşağına spektrum veya tayf adı verilir. Gökkuşağının oluşumu da beyaz
olan güneş ışığının renklerine ayrılarak tayf oluşturması sonucu oluşur.
Işık Tayfı-Spektrumu
Cisimler kırmızıdan mora kadar değişen renklere ve bu renkler arasında yer alan çok sayıda
geçiş tonlarına sahiptir. Kırmızı bir cisim, kırmızı ve kırmızıya yakın tonlar dışındaki bütün
ışık renklerini soğurur. Bu durumda kırmızı ışık yansıyarak gözümüze geleceği için cismi
kırmızı görürüz. Kırmızı bir cisim üzerine yeşil ışık gönderilirse gönderilen yeşil ışığın
tamamı cisim tarafından soğurulacağı için yansıyan ışık olmayacak ve cisim siyah
görünecektir. Bu yüzden bizler, renkli ışıkta baktığımız cisimlerin renklerini beyaz ışık
altındaki renklerinden farklı algılarız.
Cisimlerin yansıtacağı renkler ana ve renklere göre değişiklik gösterir. Ara renkler
kendisini oluşturan renklerin her ikisini de yansıtır. Örneğin; kırmızı ve yeşil rengin
birleşimiyle oluşan ara renk olan sarı renkli cisim yeşil ışık altında yeşil, kırmızı ışık
altında kırmızı görünür. Ayrıca sarı renkli cisim sarı ışık altında yine sarı renkli görünür.
Kısaca cisimler kendi rengindeki (kendini oluşturan) renkleri yansıtır ve yansıttığı ışığın
renginde görünür.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Ölçme ve Değerlendirme: açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 22.Hafta(25 Şubat 2019- 1 Mart 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5. Ünite: Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Soğurulması
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.5.1.3. Gözlemleri sonucunda cisimlerin, siyah, beyaz


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: ve renkli görünmesinin nedenini, ışığın yansıması ve
soğurulmasıyla ilişkilendirir.
Işığın soğurulması, cisimlerin siyah, beyaz ve renkli
Ünite Kavramları ve Sembolleri: görünmesi, güneş enerjisi

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Renk filtrelerine girilmez.


Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:

Cisimlerin Farklı Işık Altındaki Görünümleri


Beyaz ışık önüne farklı renklerde cisimler konularak farklı renklerde
ışık elde edilebilir. Burada da yukarıdaki ile benzer durum geçerlidir.
Örneğin; beyaz ışık önüne kırmızı bir cisim getirildiğinde kendi
rengini geçirir ve kırmızı ışık elde edilir. Aynı şekilde Yeşil renkli
ışığın önüne kırmızı renkli bir cisim konulduğunda cisim ışığın
tamamını soğurur ve diğer tarafa ışık geçmez.

Farklı Renklerde Işık Elde Etme


Bir cismin kendi rengindeki zeminde bulunması, görünmesini
zorlaştırır. Doğada bukalemun gibi renk değiştirme sistemine sahip
olan canlılar bu özellikten düşmanlarından korunmak için faydalanır.
Yeşil yaprak üzerindeki yeşilçekirge görünmemeyi başararak yaşamını
güvenli bir şekilde sürdürür.
Gökyüzü Neden Mavi?
Atmosfer argon, hidrojen ve su buharı gibi başka maddeleri de
içermekle birlikte büyük oranda azot ve oksijenden meydana gelir.
Güneşten yayılan ışık bu maddesel ortama girdiğinde özellikle oksijen
ve azot molekülleri tarafından saçılır. Saçılma, güneş ışığını meydana
getiren her renk için aynı oranda gerçekleşmez. Mavi tonlar diğer
renklere oranla daha fazla saçılır ve şekilde görüldüğü gibi her yönde
dağılarak gökyüzünün mavi görünmesine sebep olur. Eğer atmosferde
azot ve oksijen yerine başka gazlar ağırlıklı olarak bulunsaydı gökyüzü
daha başka bir renge bürünürdü. Mesela gökyüzü yoğun bulutlarla
veya dumanla dolu olduğunda, tüm ışınlar hemen hemen aynı oranda
saçılır. Bu da gökyüzünün gri renkte görünmesine sebep olur.
Denizlerin mavi görünmesi, sanıldığı gibi gökyüzünün maviliğini
yansıtmasından kaynaklanmaz. Atmosferde mevcut olan azot, oksijen
ve karbon dioksit gibi gazlar deniz suyunda da bol miktarda bulunur.
Sudaki moleküller, mavi renkli ışığın diğer renklerdeki ışıktan daha
fazla saçılmasına sebep olur. Suyun içinde saçılan mavi ışık da
gözümüze ulaşarak, suyun mavi renkte görünmesine sebep olur.
Gün batımı ve gün doğumunda gökyüzü kızıl veya turuncu tonlarda
görünür. Gün batımı veya gün doğumunda güneş ışınları atmosfere
eğik girer. Daha fazla yol kat ettiğinden daha kalın bir atmosfer
tabakasını geçmiş olur. Farklı renklerden meydana gelen ışık daha çok
tanecik ile etkileşimde bulunur ve bu sırada farklı renklerde olan
ışıklardan mavi tonda olanlar daha çok saçılmaya uğrar. Saçılan
ışınların kırmızı dışındaki tonları atmosferde soğurulur. Böylece
gözümüze kırmızı tonlardaki ışıklar ulaşır.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Ölçme ve Değerlendirme:
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM
Sivil Savunma Günü(28 Şubat)
Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 22.Hafta(25 Şubat 2019- 1 Mart 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5. Ünite: Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Soğurulması
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.5.1.4. Güneş enerjisinin günlük yaşam ve teknolojideki yenilikçi


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: uygulamalarına örnekler verir.

Işığın soğurulması, cisimlerin siyah, beyaz ve renkli görünmesi,


Ünite Kavramları ve Sembolleri: güneş enerjisi

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar: Kaynakların etkili kullanımı bakımından güneş enerjisinin önemi


vurgulanır.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Güneş Enerjisinden Nasıl Yararlanırız?


Enerji günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Öyle ki enerji olmadan hareket
etme/hareket ettirme, ısıtma, aydınlatma gibi işleri enerji sayesinde gerçekleştiririz.
Enerji yoktan var edilemeyeceği gibi olan bir enerji de yok edilemez. Ancak enerji tür
değiştirerek başka enerji türlerine dönüşebilir. Işık da bir enerji türüdür ve cisimler
tarafından soğurularak ısı enerjisi olarak depolanabilir/dönüştürülebilir.
Güneş Dünya’nın ısı ve ışık kaynağı olarak bilinmektedir. Güneş ışınları sayesinde
Dünya’yı hem aydınlatır, hem de ısıtır. Fakat Güneş’in bu iki görevini de ışınları
sayesinde gerçekleştirir. Işık ışınları sayesinde Dünya aydınlanır ve Dünya üzerindeki
cisimler bu ışık ışınlarını soğurarak ısı enerjisine dönüştürür. Böylece Dünya
üzerindeki cisimler ısınmış olur.
Güneş ışınlarının sahip olduğu enerjiden yararlanmak için günümüzde pek çok
teknolojik araç geliştirilmiştir. Geliştirilen bu teknolojik araçlardan bazıları Güneş
ışınlarını ışık ve ısı enerjisine dönüştürürken bazıları da elektrik enerjisine
dönüştürerek kullanılabilir hale getirmektedir.

Güneş Panelleri
Güneş panelleri Güneş ışınlarından yararlanmak için yapılan teknolojik araçlardan
biridir. Güneş panellerinde ısıyı soğuran koyu renkli cam ve koyu renkli boya
kullanılarak ışığın daha fazla soğurulması sağlanır. Soğurulan ışınlar sayesinde panel
içerisindeki borularda bulunan su ısınır. Bu sistem evlerde ve birçok alanda sıcak su
elde etmek için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Işık Tüpleri

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Ölçme ve Değerlendirme:
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Yeşilay Haftası
Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 23.Hafta (4 -8 Mart 2019 )


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5. Ünite: Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Soğurulması
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.5.1.5. Güneş enerjisinden gelecekte nasıl yararlanılacağına ilişkin


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: ürettiği fikirleri tartışır.

Işığın soğurulması, cisimlerin siyah, beyaz ve renkli görünmesi, güneş


Ünite Kavramları ve Sembolleri: enerjisi

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar: Kaynakların etkili kullanımı bakımından güneş enerjisinin önemi


vurgulanır.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Güneş enerjisinden yararlanmak için geliştirilen teknolojik araçlardan biri de ışık
tüpleridir. Bu sistem sayesinde güneş ışığı almayan karanlık ortamlar
aydınlatılabilmektedir. Işık tüpleri, çatılara yerleştirilen Güneş ışınlarını toplayıcı çanak
sayesinde daha az maliyetli bir şekilde evleri aydınlatmada kullanılan daha doğal bir
aydınlatma yöntemidir.

Güneş Pilleri
Güneş enerjisinden yararlanılan bir diğer teknolojik araç ise Güneş pilleridir. Güneş
pilleri Güneş ışınlarının elektrik enerjisine dönüştürülmesi amacıyla geliştirilmiştir.
Güneş pilleri ilk olarak 1950’li yıllarda uydularda kullanılmak amacıyla geliştirilmiş ve
hesap makinalarında da kullanılmaktadır. Günümüzde Güneş pilleri sokak
lambalarında, trafik işaretlerinde ve daha birçok alanda kullanılmaktadır.
Güneş Enerjisi ile Deniz Suyundan Tatlı Su Elde Etme – Damıtma
Tuzlu su olan deniz suyundan tatlı su elde etmek amacıyla da güneş enerjisinden
yararlanılmaktadır.
Güneş enerjisinden yararlanılan alanların artması bizlere birçok fayda
sağlamaktadır.Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir. Güneş enerjisi;
 Gittikçe azalan kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar için alternatif enerji
kaynağıdır.
 Doğal ve tükenmeyen bir enerji kaynağıdır.
 Tatlı su elde etmede kullanılabildiği için yeni su kaynakları sağlamaktadır. Su
kaynaklarının korunmasını sağlar.
 Fosil yakıtlar gibi çevreye zararlı gaz salmadığı için çevre dostu enerji
kaynağıdır.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Ölçme ve Değerlendirme:
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Deprem Haftası
Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: (04-10 Mart)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 23.Hafta (4 -8 Mart 2019 )


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5. Ünite: Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Aynalar
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.5.2.1. Ayna çeşitlerini gözlemleyerek kullanım alanlarına örnekler


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: verir.

Düz ayna, çukur ayna, tümsek ayna


Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Ayna Çeşitleri


Aynalar şekil, ışığı yansıtma ve oluşturdukları görüntünün özelliklerine göre; düz ayna, çukur
ayna ve tümsek ayna olmak üzere üç grupta incelenir. Çukur ve tümsek aynalara genel
olarak küresel aynalar adı verilir. Düzlem aynalardaki yansıma kanunları küresel aynalarda
da geçerlidir.
Tümsek Aynalar
Görüntüleri küçülterek daha geniş alanı gösterirler. Bu özelliklerinden dolayı kavşaklarda,
otomobillerin yan ve dikiz aynalarında, mağaza ve marketlerdeki güvenlik kameralarında
kullanılır. Bir metal kaşığın arka yüzeyi tümsek ayna özelliği gösterir.

Tümsek Aynaların Kullanım Alanları


Çukur Aynalar
Işığı bir noktaya toplama özelliğine sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı otomobil farları ile
Güneş enerjisi sistemlerinde çukur aynaların ışığı bir noktaya toplama özelliklerinden
yararlanılır. Tümsek aynalara göre daha dar bir alanı gösterir. Ancak çukur aynalar genellikle
cisimlerin görüntülerini büyüterek gösterirler ve daha ayrıntılı görüntü oluştururlar. Bu
özelliklerinden dolayı dişçilerin ağız muayenelerinde kullandıkları araçlarda, teleskoplarda,
mikroskoplarda, tıraş ve makyaj aynalarında kullanılır. Bir metal kaşığın iç yüzeyi çukur ayna
özelliği gösterir.

Çukur Aynaların Kullanım Alanları


Düz Aynalar
Görüntü gerçeğiyle birebir aynı özelliklere sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı saç tarama, diş
fırçalama gibi durumlarda yararlanılmasının yanında, kuaförlerde, berberlerde, mağazalarda,
marketlerde kullanılır. Ayrıca düzlem aynalar periskop ve projeksiyon makinası gibi araçlarda
kullanılmaktadır.

Düz Aynaların Kullanım Alanları

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Değerlendirme: açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
Öğrenci ders kitabı sayfa 148’deki Gözden Geçirelim etkinlikleri yaptırılacaktır.
IV.BÖLÜM

2. DÖNEM 1. YAZILISI
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Bilim ve Teknoloji Haftası


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar: 8-14 Mart

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 24.Hafta (11-15 Mart 2019 )


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5. Ünite: Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Aynalar
Önerilen Ders Saati: 4Saat
II.BÖLÜM

7.5.2.2. Düz, çukur ve tümsek aynalarda oluşan görüntüleri


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar: karşılaştırır.

Düz ayna, çukur ayna, tümsek ayna


Ünite Kavramları ve Sembolleri:

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Özel ışınlarla görüntü çizimine girilmez.


b. Matematiksel bağıntılara girilmez.
Açıklamalar: c. Çukur aynada cismin görüntüsünün özelliklerinin
(büyük / küçük, ters / düz) cismin aynaya olan uzaklığına
göre değişebileceği belirtilir.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Aynalarda Görüntü Oluşumu


Aynalar kendilerine gelen paralel ışın demetlerini kendi özelliklerine göre farklı
şekillerde yansıtırlar. Bu nedenle aylarda oluşan görüntüler farklı özelliklere
sahiptir.
Çukur Aynalarda Görüntü
Çukur aynalara gönderilen paralel ışın demetleri, aynadan yansıma kanunlarına
göre yansıdıktan sonra aynanın ön kısmındaki bir noktada kesişirler. Bu noktaya
çukur aynanın odak noktası denir. Odak noktası “f” harfi ile gösterilir. Birbirine
paralel gelen ışın demetlerini bir noktadan geçecek şekilde yansıtan araçlar çukur
aynalardır.

Çukur Aynalarda Görüntü Oluşumu


Çukur aynalarda görüntü;
 Cismin yerine bağlı olarak değişir. Cismin yerine göre ters ve küçük ya da
düz ve büyük olabilir.
Buna göre;
 Cisim odak noktasından uzakta ise oluşan görüntü cisme göre ters ve
küçüktür. Oluşan görüntünün yeri ise cisim ile odak noktası arasındadır.

Çukur Aynada Ters ve Küçük Görüntü Oluşumu


 Cisim odak noktası ile ayna arasında ise oluşan görüntü cisme göre düz ve
büyüktür. Ayrıca bu durumda görüntü aynanın arkasında oluşur.

Çukur Aynada Düz ve Büyük Görüntü Oluşumu


Tümsek Aynalarda Görüntü
Tümsek aynalara gönderilen paralel ışın demetleri, aynadan yansıma kanunlarına
göre sanki aynanın arka tarafındaki bir noktadan dağılıyormuş gibi yansırlar. Başka
bir ifadeyle yansıyan ışınların uzantıları aynanın arka tarafında bir noktada
kesişirler. Yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği bu noktaya tümsek aynanın odak
noktası denir. Birbirine paralel gelen ışın demetleri tümsek aynalardan dağılarak
yansırlar.
Tümsek Aynada Görüntü Oluşumu
Tümsek aynalarda görüntü;
 Cisme göre düz ve küçüktür.

Tümsek Aynada Düz ve Küçük Görüntü Oluşumu


Düz Aynalarda Görüntü
Düz aynalarda oluşan görüntü;
 Cisme göre düz, cismin boyu ile eşit boyda, cisimle simetrik ve görüntünün
aynaya olan uzaklığı cismin aynaya olan uzaklığına eşittir.

Düz Aynada Görüntü Oluşumu

Düz Aynada Simetrik Görüntü Oluşumu


Aynalarda oluşan görüntü cisme göre simetriktir. Bu nedenle AMBULANS ve
İTFAİYE gibi araçların ön kısımlarındaki yazılar tersten yazılır. Öndeki araçlar dikiz
aynalarından baktıklarında bu yazıları düz olarak okurlar ve bu araçlara yol verirler.
Bu araçların yolda hızla ilerlemesi önemlidir. Bu nedenle bu araçlara vakit
kaybettirmemek için yol verilir.

Ambulans ve İtfaiye Yazılarının Ters Yazılması


III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Değerlendirme: açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
Öğrenci ders kitabı sayfa 148’deki Gözden Geçirelim etkinlikleri yaptırılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili İstiklâl Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü
Diğer Açıklamalar: 12 Mart

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI
I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 25.Hafta (18-22 Mart 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5.Ünite:Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Kırılması ve Mercekler
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.5.3.1.Ortam değiştiren ışığın izlediği yolu gözlemleyerek kırılma olayının


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve sebebini ortam değişikliği ile ilişkilendirir.
Davranışlar: 7.5.3.2.Işığın kırılmasını, ince ve kalın kenarlı mercekler kullanarak deneyle
gözlemler.
Işığın kırılması, mercekler (ince kenarlı mercekler, kalın kenarlı mercekler),
Ünite Kavramları ve Sembolleri:
odak noktası

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Tam yansımaya ve prizmalarda kırılmaya girilmez.


Açıklamalar:
b. Snell (Kırılma) Yasası'na girilmez.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Işığın Kırılması


Su dolu bir bardaktaki pipeti kırılmış gibi görürüz. Benzer şekilde derin olan bir havuzun sığ gibi
görünmesinin, güneşli bir günde su dolu havuza baktığınızda havuz dibinde bazı bölgelerin daha
fazla aydınlanmasının, suyun dibindeki bir balık ya da taşı yüzeye yakınmış gibi algılamamızın,
havuzun içindeyken bacaklarınıza baktığınızda olduğundan daha kısa görmemizin nedeni birer algı
yanılmasıdır. Bu yanılgıların hepsi hava ortamından su ortamına bakarken gerçekleşmektedir.
Işığın oluşturduğu bu yanılgıların sebebini anlamaya çalışalım.

Takozlar yardımıyla eğimli hâle getirilmiş bir masanın aşağıda kalan yarısı pamuklu ya da yünlü
kumaşla örtülmüş olsun. Masanın yüksekte kalan tarafından tekerlekli bir sistem örtüye dik
olmayacak doğrultuda serbest bırakılsın. Tekerlekli sistem hareket etmeye başlar. Masa yüzeyi ile
örtülü bölgeyi ayıran sınıra geldiğinde ise hareketin doğrultusunun bir miktar değiştiği görülür.
Çünkü kumaşın üzerine önce çıkan tekerlek yavaşlarken diğer tekerlek sahip olduğu hızla
yavaşlamış tekerleğin olduğu tarafa doğru bir miktar savrulur. Her iki tekerlek de kumaş zemine
çıktıktan sonra masa yüzeyinden kumaş zemine savrulduğu doğrultuda daha yavaş hareket eder.
Verilen bu örnekte tekerlekli sistemin ışığı, masa yüzeyindeki örtülü ve örtüsüz bölgelerin ise
ortamları temsil ettiğini düşünürsek tekerlekli sistemin hareketindeki hız ve doğrultu değişimini,
ışığın ortam değiştirirken hız ve doğrultu değiştirmesine benzetebiliriz. Yukarıdaki örneklerdeki
olaylarda hava ortamından su ortamına bakarken gerçekleşmektedir. Başka bir deyişle suyun
içerisindeki kalemden ya da balıktan gözümüze yansıyan ışınlar su ortamından hava ortamına
geçerken hız ve doğrultu değiştirmektedir. Bu nedenle biz bu cisimleri gerçekte oldukları yerde
değil de gözümüze gelen ışık ışınlarının doğrultusundaymış gibi algılarız.
Eğer tekerlekli sistem kumaş zemine dik olarak gönderilmiş olsaydı her iki tekerlek aynı anda
kumaş zemine geçecekti. Bu durumda sadece tekerlekli sistemin hareketinde bir miktar yavaşlama
olacak, doğrultusunda ise herhangi bir değişme olmayacaktı. Saydam ortamları ayıran yüzeye dik
olarak gelen ışık ışınlarının hareketi de bu şekildedir. Hava, su veya cam gibi saydam ortamların
birinden diğerine dik olarak gönderilen ışık, doğrultusunu değiştirmeden yayılmasını sürdürür yani
kırılmaya uğramaz.

Işık ışınları farklı bir ortama geçerken sürati, doğrultusu ve yönü değişir. Işık ışınlarının bir
ortamdan farklı bir ortama geçerken yön ve doğrultu değiştirmesine ışığın kırılması denir. Bir
saydam ortamdan başka bir saydam ortama dik olmayacak şekilde gönderilen ışık ışınlarının büyük
bir kısmı doğrultusunu ve hızını değiştirerek ikinci ortama geçer. Bir kısmı da ortamları ayıran sınır
üzerinden geri yansır. Işığın, izlediği yolun tersinden gönderilmesi durumunda ise ışık aynı yoldan
geri döner. Bu sebeple ışık ışınlarının izlediği yolun tersinir olduğu söylenir.
Farklı ortamları birbirinden ayıran yüzeye çizilen dik doğruya normal (N) denir. Normal çizgisi
gerçekte olmayan sadece hayali olarak varlığı kabul edilen dik bir doğrudur. Bu nedenle kesikli
çizgilerle gösterilir. Normal çizgisi ortam değiştiren ışınların gelme ve kırılma açılarını ölçmede
kullanılır.
Kırılma olayında ortamları ayıran yüzeye gönderilen ışın gelen ışın olarak adlandırılır. Gelen ışın ile
normal arasındaki açı gelme açısıdır. Gelen ışın farklı yoğunluktaki bir ortamdan başka bir ortama
geçerken hız, doğrultu ve yön değiştirir. Hızı, yönü ve doğrultusu değişen bu ışına kırılan ışın denir.
Kırılan ışın ile normal arasındaki açı da kırılma açısı olarak adlandırılır.

Kaynağından yayılan ışık, farklı ortamlar arasında geçiş yaparken gelme açısına göre farklı kırılma
açıları gösterebilir. Buna göre;
 Yoğunluğu (kırıcılığı) az olan ortamdan yoğunluğu çok olan ortama dik gelmesi durumu
haricinde her zaman normale yaklaşacak şekilde kırılır(2-3). Işığın yüzeye dik gelmesi
durumunda ışık ışınları kırılmaya uğramaz(1).
 Çok kırıcı ortamdan az kırıcı ortama geçerken ayırma yüzeyine dik düşerse başka bir
deyişle normalle aynı doğrultuda gönderilirse doğrultu değiştirmeden (kırılmadan) yoluna
devam eder(1). Bu durumda ışığın yönü ve doğrultusu değişmez ancak hızı değişir.
 Yoğunluğu (kırıcılığı) çok olan ortamdan yoğunluğu (kırıcılığı) az olan ortama dik değil de
bir miktar eğik gönderilirse normalden uzaklaşarak kırılır(2-3).
 Işığın, çok kırıcı ortamdan az kırıcı ortama daha büyük açılarla gelmesi hâlinde daha büyük
açı ile kırıldığı görülür. Öyle ki gelme açısının belli bir değerine karşılık kırılma açısının
90oolduğu, başka bir ifadeyle kırılan ışık ışınlarının ortamların ayrılma yüzeyini yaladığı fark
edilir(4). Kırılma açısının 90o olduğu andaki gelme açısına sınır açısı denir. Eğer ışık ışınları
sınır açısından daha büyük açı ile ortamları ayıran sınıra gönderilirse kırılmanın etkisi
tümüyle kaybolur ve ayrılma yüzeyi bir ayna gibi davranarak gelen ışığın tamamını suyun
içine geri yansıtır(5). Bu olaya tam yansıma denir. Tam yansıma olayının gözlenebilmesi
için ışık ışınlarının su, cam ve plastik gibi çok kırıcı ortamlardan hava gibi az kırıcı ortama
sınır açısından daha büyük açı ile gönderilmesi gerekir.

 Sudan havaya geçen ışınlar için sınır açısı 480’dir.


Tam yansıma olayının gözlenebilmesi için ışık ışınlarının su, cam ve plastik gibi çok kırıcı
ortamlardan hava gibi az kırıcı ortama sınır açısından daha büyük açı ile gönderilmesi gerekir. Bu
olayın teknolojiye aktarılması sonucunda fiber optik kablolar yapılmıştır. “Fiber” adı verilen
saydam bir maddeden yapılmış saç teli kalınlığındaki fiber optik kablo içerisine gönderilen ışık
kablonun iç bölümünde tam yansıma yoluyla ilerler. Bu kablolar iletişimde (telekomünikasyonda)
ve tıpta yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Kablolarda lazer ışığı ile binlerce mesaj taşınmakta,
yine aynı kablolar yardımıyla tıpta endoskop denilen cihazla iç organları görüntülemek mümkün
olmaktadır.

Merceklerde Işığın Kırılması


Çevremizdeki cisimlere su dolu bir bardakla baktığımızda olduğundan farklı görürüz. Benzer
şekilde bir yaprak üzerinde bulunan yağmur damlalarının altındaki damarlar daha belirgin görünür.
Yaprak üzerindeki su damlaları gibi su dolu bardak da birer büyüteç görevi görür. Büyüteç, küçük
cisimlerin büyük görünmesini sağlar. Cisimlerin gerçeğinden daha büyük görüntülerini veren
büyüteçler aslında birer mercektir. Büyüteç ve gözlük gibi araçların, cisimlerin görüntüsünü
değiştirmesinin nedeni bu araçların ışığı kırarak görüntü oluşturmalarıdır.
Bir görüntü oluşturmak üzere ışığı kıran, en az bir yüzü küresel ve saydam olan
cisimlere mercek denir. Aynalar, ışığın yansıması sonucunda görüntü veren düz ya da küresel olan
ve bir yüzü parlatılmış opak cisimlerdir. Düzlem ayna gibi düzgün yansımaya sebep olan
yansıtıcıların verdiği görüntüler cisimle aynı büyüklükte olur. Ancak merceklerde oluşan
görüntünün büyüklüğü cismin büyüklüğüne göre farklıdır. Aynalarda görüntü ışığın yansıması
sonucu oluşurken, merceklerde görüntü ışığın kırılması sonucu oluşur. Bir mercek üzerine
herhangi bir doğrultuda gönderilen ışık iki kez kırılmaya uğrar. İlki merceğe girişte, ikincisi ise
mercekten çıkışta meydana gelir. Eğer mercekleri elinize alıp incelerseniz bazılarının ortasının
şişkin kenarlarının ince, bazılarının da ortasının çukur kenarlarının kalın olduğunu fark edersiniz.
Kenarları ortalarına göre ince olan merceklere ince kenarlı mercek denir. İnce kenarlı merceğin
arkasından cisimlere baktığımızda cisimlerin daha büyük bir görüntüsünü gördüğümüz için bu
merceklere yakınsak mercekler de denir. Kenarları ortalarına göre kalın olan merceklere ise kalın
kenarlı mercek denir. Kalın kenarlı mercekler, cisimlerin görüntüsünü küçülttüğü için ıraksak
mercekler olarak da adlandırılır. İnce ve kalın kenarlı mercekler ışınları farklı şekilde kırar. İnce
kenarlı mercekler ışık ışınlarını bir noktada toplanacak şekilde kırarken, kalın kenarlı mercekler ışık
ışınlarını bir noktadan çıkıyormuş gibi dağıtarak kırarlar. Mercekler plastik veya camdan
yapılır. İnce kenarlı mercek çift taraflı okla, kalın kenarlı mercek ise ok uçları içeri dönük bir şekilde
çizimle de gösterilir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Değerlendirme: uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Şehitler Gün(18 Mart),


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:
Yaşlılar Haftası (18-24 Mart)

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 26.Hafta (25-29 Mart 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5.Ünite:Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Kırılması ve Mercekler
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.5.3.3.İnce ve kalın kenarlı merceklerin odak noktalarını deneyerek


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve belirler.
Davranışlar: 7.5.3.4. Merceklerin günlük yaşam ve teknolojideki kullanım alanlarına
örnekler verir
Işığın kırılması, mercekler (ince kenarlı mercekler, kalın kenarlı mercekler),
Ünite Kavramları ve Sembolleri:
odak noktası

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Ormanlık alanlara bırakılan cam atıklarının yangın riski


oluşturabileceğine değinilir.
Açıklamalar: b. Özel ışınlarla görüntü çizimine girilmez.
c. Matematiksel bağıntılara girilmez.
ç. İnce ve kalın kenarlı merceklerin odak noktaları çizimle gösterilir.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet:

Merceklere gelen ve mercekler tarafından kırılan ışınların izlediği yol asal eksen adı verilen bir
doğruya göre tanımlanır. Asal eksen, merceklerin tam ortasını kürenin merkeziyle birleştirdiği
düşünülen bir eksendir. Başka bir deyişle ince ve kalın kenarlı merceklerde merceğin ortasından
geçen doğrultuya asal eksen denir.
İnce kenarlı merceğin sağından veya solundan asal eksenine paralel gelen ışık ışınları, mercekten
geçerken iki kez kırıldıktan sonra bir noktada toplanır. Işınlar yayılmasını bu noktadan itibaren yine
sürdürür. İnce kenarlı merceklerde kırılan ışınların toplandığı bu noktaya ince kenarlı merceğin
odak noktası denir. Işık ışınları merceğin sağından gönderildiğinde solundaki bir noktada,
solundan gönderildiğinde ise sağındaki bir noktada toplanır. Bu sebeple ince kenarlı merceğin
iki odak noktası vardır. İnce kenarlı mercek belli bir mesafede cisimlerin görüntüsünü büyük ve düz
gösterir. Bu nedenle büyüteç görevi yapabilirler.
İnce kenarlı merceklerin bu özelliğinden yararlanarak güneş ışınlarını kâğıt üzerinde istediğimiz bir
noktaya toplayabiliriz. Toplanan yoğun ışık ışınları kâğıdın bu noktasının sıcaklığının, tutuşma
sıcaklığına kadar yükselmesini sağlayarak onun yanmasına sebep olur. Aynı etkiyi cam şişede de
gözlemek mümkündür. Cam şişe yardımı ile bir noktada toplanan ışık bir süre sonra kâğıdın
yanmasına sebep olur. Aynı durum doğada kendiliğinden oluşursa orman yangınına sebep olabilir.
Bu sebeple böyle cisimlerin çevreye gelişigüzel bırakılması kuru çayır ve yaprakları
tutuşturabileceğinden bu tür cisimleri çevreye ya da ormanlara gelişigüzel atmamalıyız ve atıldığını
gördüğümüzde de o ortamdan uzaklaştırmalıyız.

Kalın kenarlı mercek üzerine asal eksene paralel olarak gönderilen ışık ışınları bir noktadan
çıkıyormuş gibi dağılarak kırılır. Kırılan ışınların uzantıları ışığın geldiği taraftaki bir noktada kesişir.
Işık ışınlarının uzantılarının kesiştiği bu noktaya, kalın kenarlı merceğin odak noktası denir. İnce
kenarlı mercekte olduğu gibi kalın kenarlı merceğin de iki odak noktası vardır. Kalın kenarlı
merceklerde odak noktası mercek ile ışık kaynağı arasındadır. Bir kalın kenarlı mercekten
bakarsanız etrafınızdaki cisimlerin çoğunu görürsünüz. Ancak bu görüntüler cisimlerden küçüktür.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Değerlendirme: uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Orman Haftası (25-31 Mart),


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:
Kütüphaneler Haftası

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 27.Hafta (1- 5 Nisan 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 5.Ünite:Işığın Madde ile Etkileşimi
Konu: Işığın Kırılması ve Mercekler
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

7.5.3.5.Ayna veya mercekleri kullanarak bir görüntüleme aracı


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve
tasarlar.
Davranışlar:

Işığın kırılması, mercekler (ince kenarlı mercekler, kalın kenarlı


Ünite Kavramları ve Sembolleri:
mercekler), odak noktası

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

Öncelikle tasarımını çizimle ifade etmesi istenir. İmkânlar


Açıklamalar:
uygunsa üç boyutlu modele dönüştürmesi istenebilir.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Mercekler Yaşamımızı Kolaylaştırıyor


Merceklerin büyültme ve küçültme özelliklerinden yararlanılarak oluşturulan farklı
sistemlerle çok küçükcisimleri gözlemleyebiliriz. Mikroskopların yapısında mercekler
bulunmaktadır. Benzer şekilde, çokuzaktaki gök cisimlerinin görüntüsünü mercekli
teleskoplar yardımı ile gözlemleyebilmekteyiz.

Gözümüzün yapısında da ince kenarlı mercek bulunur. Gözümüzün yapısından


kaynaklanan fizikselbozukluklardan dolayı uzağı ve yakını net göremeyebiliriz. Miyop,
hipermetrop ve astigmat gibi göz kusurlarınımercek kullanarak düzeltip normal bir
görüş elde edebiliriz.
Video kameralarının, fotoğraf makinesi kameralarının ve dürbün gibi cihazların
yapısında da merceklerbulunmaktadır.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Değerlendirme: uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 27.Hafta (1- 5 Nisan 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 6.Ünite: Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Konu: İnsanda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Önerilen Ders Saati: 2 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef ve 7.6.1.1. İnsanda üremeyi sağlayan yapı ve organları şema üzerinde
Davranışlar: göstererek açıklar.

İnsanda üreme, insanda üremeyi sağlayan yapı ve organlar, sperm,


Ünite Kavramları ve Sembolleri:
yumurta, zigot, embriyo, fetüs ve bebek arasındaki ilişki

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler:

a. Üreme hücrelerinin yapıları verilmez.


b. Neslin devamı için üreme hücrelerinin oluşturulduğu vurgulanır.
Açıklamalar:
c. Üreme sistemi sağlığında hijyenin önemi vurgulanır.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME


Tüm canlıların ortak özelliklerinden biri de üreme yani çoğalmadır. Canlıların kendilerine benzer
yeni bireyler başka bir deyişle yavrular meydana getirerek çoğalmasına üreme denir. Üreme, bir
canlının canlılığının sürmesi için gerekli değildir. Ancak neslin devamlılığının sağlanması için
gereklidir. İnsanlarda üremeyi sağlayan özelleşmiş yapı ve organlar bulunmaktadır.

İNSANDA ÜREMEYİ SAĞLAYAN YAPI VE ORGANLAR


İnsanlarda dişi ve erkek bireyler, üremeyi gerçekleştirecek şekilde farklılaşmış üreme organ ve
yapılarına sahiptir. İnsanda erkek ve dişi bireylerdeki üreme yapı ve organlarının temel görevleri
aynı(üreme) olmakla birlikte yapılarında bazı farklılıklar vardır. Bu yapı ve organlar ile görevlerini
aşağıda ayrıntılı olarak ele alalım.
Erkek Üreme Organları
Erkek üreme organlarının bir kısmı vücut dışında, bir kısmı da vücut içerisinde yer almaktadır.
Erkek üreme organları; testis, penis, salgı bezleri ve sperm kanalıdır.
Testis: Erkek bireyde iki tane testis bulunmaktadır. Testislerin görevi; erkek üreme hücresi olan
sperm üretmektir. Testisler vücut dışında yer alır.
Penis: Spermlerin ve idrarın erkek vücudundan dışarı çıkmasını sağlar. Penis vücut dışında yer alır.
Salgı Bezleri: Spermlerin hareketlerini kolaylaştırmak için salgı üreterek kaygan bir ortam sağlar.
Sperm Kanalı: Testislerde üretilen spermlerin penise taşınmasını sağlayan kanaldır.
Dişi Üreme Organları
Dişi üreme organlarının tamamı vücudun içerisindedir. Dişi üreme organları;
yumurtalık, yumurtakanalı, döl yatağı ve vajinadır.
Yumurtalık: Dişi bireyde iki tane yumurtalık bulunmaktadır. Yumurtalıkların görevi; dişi üreme
hücresi olan yumurtayı üretmektir.
Yumurta Kanalı: Yumurtalıklarda üretilen yumurtanın döl yatağına ulaşmasını sağlayan kanaldır.
Döllenme(sperm ve yumurtanın birleşmesi olayı) yumurta kanalında gerçekleşir.
Döl Yatağı: Zigotun (döllenmiş yumurtanın) yerleştiği ve embriyonun doğuma kadar geliştiği
ortamdır.
Vajina: Döl yatağından dış ortama kadar uzanan ve dış ortamla döl yatağı arasındaki bağlantıyı
sağlayarak spermlerin döl yatağına iletilmesini sağlayan tüp şeklindeki esnek yapıdır.

İNSANDA ÜREME HÜCRELERİ


İnsanda erkek ve dişi üreme organlarında üremeyi sağlayan çok özel iki üreme hücresi üretilir.
Erkek üreme organlarından olan testislerde erkek üreme hücresi olan sperm üretilir. Dişi üreme
organlarından olan yumurtalıklarda ise dişi üreme hücresi olan yumurta üretilir. İnsanlarda
babadan gelen sperm ile anneden gelen yumurtanın birleşip gelişmesi sonucu üreme
gerçekleşir.Sperm erkek üreme hücresi, yumurta dişi üreme hücresidir. Bu hücreler görevlerine
göre farklı yapılar kazanmıştır. Sperm ve yumurtanın yapı ve özellikleri aşağıda ele alınmıştır.

Erkek Üreme Hücresi – Sperm


 Erkek üreme organlarından testislerde üretilen sperm, çok hızlı hareketli ve çok küçük bir
hücredir.
 Sperm hücresi; baş, orta kısım ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur.
 Baş kısmında hücre zarı, çekirdek ve sitoplazma bulunur. Sperm hücresinin çekirdeği
büyük, sitoplazması azdır.
 Spermin baş bölgesinde dişi üreme hücresi yumurtanın zarını delen maddeler vardır.
Dişi Üreme Hücresi – Yumurta
 Dişi üreme organlarında meydana gelen yumurta, spermden daha büyük ve hareketsizdir.
 Hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten oluşur.
 Sitoplazması ve besin maddesi sperme göre daha fazladır.
SPERM, YUMURTA, ZİGOT, EMBRİYO VE BEBEK İLİŞKİSİ
Erkek ve dişi üreme organları üremeyi gerçekleştirmek için üreme hücreleri olan sperm ve
yumurta hücrelerini üretir.
Dişi üreme organında yer alan yumurtalıkta genellikle her ay bir yumurta üretilir. Oluşan yumurta,
yumurta kanalına bırakılır. Eğer yumurta hücresi spermle birleşmezse döl yatağına iner. Dişi
bireylerde her ay oluşan adet kanaması ile vücut dışına atılır ve bu yumurta üremeyi
gerçekleştirememiş olur.
Yumurtalıkta üretilen ve yumurta kanalına bırakılan yumurta hücresi yumurta kanalında spermle
birleşirse döllenme olayı gerçekleşir. Milyonlarca sperm yumurtaya doğru yola çıkar. Ancak
yaklaşık 500 adet sperm yumurtaya ulaşabilir. Bunlardan da sadece bir sperm, yumurtayı döller.
Sperm yumurta zarını delerek içeri girer ve spermin çekirdeği ile yumurta çekirdeği birleşir. Sperm
ve yumurta hücrelerinin çekirdeklerinin birleşmesi olayına döllenme denir. Döllenme gebeliğe
atılan ilk adımdır. Döllenme sonucu üreme hücrelerinin çekirdeklerinin birleşmesi ile oluşan
yapıya zigot denir. Zigot, arka arkaya mitoz bölünme geçirerek gelişir ve embriyo adını alır.
Embriyo, döl yatağının iç dokusuna yerleşir ve gelişimini burada sürdürür. Embriyo besin, oksijen
gibi ihtiyaç duyduğu maddeleri plasentadan sağlarken atık maddeleri de bu yolla vücudundan
uzaklaştırır. Plasenta, döl yatağındaki dokulardır. Plasenta ile embriyo göbek bağı aracılığıyla
birbirine bağlıdır. Madde iletimi bu göbek bağı sayesinde gerçekleşir. Embriyo ikinci aydan
sonrafetüs adını alır. 280 günün(40 hafta) sonunda fetüs, artık döl yatağı dışında yaşamını
sürdürebilir hâle gelir. Fetüsün döl yatağında gelişimini tamamlamasıyla doğum başlar. Anne
karnındaki gelişim tamamlandığında bebek dünyaya gözlerini açar.
Sperm, yumurta, zigot, embriyo, fetüs ve bebek arasındaki ilişki aşağıdaki şemada da
gösterilmiştir.

EMBRİYONUN SAĞLIKLI GELİŞMESİ İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER


Bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için embriyonun sağlıklı olarak gelişmesi gerekir.
Bunun için de her şeyden önce annenin sağlıklı olması ve bazı hususlara dikkat etmesi gerekir.
Anne, hamile olduğunu anladığı anda hemen doktora gitmelidir. Doktor, mutlaka anne ve bebeğin
sağlıklı bir şekilde doğuma hazırlanması için önerilerde bulunarak çeşitli önlemler almasını
sağlayacaktır. Sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek için sadece doktor kontrolü yetmez. Bebeğin
sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi başka bir deyişle embriyonun sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi
için anne adayının dikkat etmesi gereken ilk konu sigara, alkol, uyuşturucu madde gibi zararlı
alışkanlıklardan uzak durmaktır. Her yıl yüzlerce çocuk, annesi alkol bağımlısı olduğu için sakat
doğmaktadır. Eğer anne adayının kendisi sağlıklı olursa bebek de sağlıklı olacaktır.
Embriyonun en hızlı geliştiği dönem ilk üç aydır. Özellikle bu dönemde radyasyondan uzak
durulmalıdır. Örneğin, röntgen filmi çektirmemeli hatta röntgen odalarının içinde veya yakınında
bulunmamalıdır. Maruz kalınan radyasyon, embriyonun fiziksel veya zihinsel gelişimini olumsuz
etkileyebilir. Hamilelikte ilaç kullanımına çok dikkat edilmeli, doktor kontrolü olmadan ilaç
kullanılmamalıdır. Röntgen ve ilaçlardan uzak kalabilmenin şartı da anne adaylarının
hastalanmamaya özen göstermesidir. Çünkü hastalanınca röntgen ve ilaçlara ihtiyaç duyulacaktır.
Anne adayı, kendisiyle birlikte bebeğini de beslediği için yediği, içtiği gıdalara ve içeceklere özen
göstermelidir. Yeterli ve dengeli beslenmelidir.
Spor da gebelik döneminin önemli etkinliklerinden biridir. Anne adayının, doktorunun önerdiği
biçimde spor yapması hem kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını olumlu etkileyecektir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Değerlendirme:
uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 28.Hafta ( 8-12 Nisan 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 6.Ünite: Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Konu: İnsanda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.6.1.2. Sperm, yumurta, zigot, embriyo, fetüs ve bebek arasındaki


Öğrenci Kazanımları/Hedef ve ilişkiyi açıklar.
Davranışlar: 7.6.1.3. Embriyonun sağlıklı gelişebilmesi için alınması gereken
tedbirleri, araştırma verilerine dayalı olarak tartışır.
İnsanda üreme, insanda üremeyi sağlayan yapı ve organlar, sperm,
Ünite Kavramları ve Sembolleri:
yumurta, zigot, embriyo, fetüs ve bebek arasındaki ilişki

Uygulanacak Yöntem ve Teknikler: Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması

Kullanılacak Araç – Gereçler: İnsanda üremeyi sağlayan yapı ve organları gösteren şema

Embriyonun gelişim evrelerine girilmez.


Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: İNSANDA ÜREME HÜCRELERİ


İnsanda erkek ve dişi üreme organlarında üremeyi sağlayan çok özel iki üreme hücresi üretilir.
Erkek üreme organlarından olan testislerde erkek üreme hücresi olan sperm üretilir. Dişi üreme
organlarından olan yumurtalıklarda ise dişi üreme hücresi olan yumurta üretilir. İnsanlarda
babadan gelen sperm ile anneden gelen yumurtanın birleşip gelişmesi sonucu üreme
gerçekleşir.Sperm erkek üreme hücresi, yumurta dişi üreme hücresidir. Bu hücreler görevlerine
göre farklı yapılar kazanmıştır. Sperm ve yumurtanın yapı ve özellikleri aşağıda ele alınmıştır.

Erkek Üreme Hücresi – Sperm


 Erkek üreme organlarından testislerde üretilen sperm, çok hızlı hareketli ve çok küçük
bir hücredir.
 Sperm hücresi; baş, orta kısım ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur.
 Baş kısmında hücre zarı, çekirdek ve sitoplazma bulunur. Sperm hücresinin çekirdeği
büyük, sitoplazması azdır.
 Spermin baş bölgesinde dişi üreme hücresi yumurtanın zarını delen maddeler vardır.
Dişi Üreme Hücresi – Yumurta
 Dişi üreme organlarında meydana gelen yumurta, spermden daha büyük ve
hareketsizdir.
 Hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten oluşur.
 Sitoplazması ve besin maddesi sperme göre daha fazladır.
SPERM, YUMURTA, ZİGOT, EMBRİYO VE BEBEK İLİŞKİSİ
Erkek ve dişi üreme organları üremeyi gerçekleştirmek için üreme hücreleri olan sperm ve
yumurta hücrelerini üretir.
Dişi üreme organında yer alan yumurtalıkta genellikle her ay bir yumurta üretilir. Oluşan
yumurta, yumurta kanalına bırakılır. Eğer yumurta hücresi spermle birleşmezse döl yatağına
iner. Dişi bireylerde her ay oluşan adet kanaması ile vücut dışına atılır ve bu yumurta üremeyi
gerçekleştirememiş olur.
Yumurtalıkta üretilen ve yumurta kanalına bırakılan yumurta hücresi yumurta kanalında spermle
birleşirse döllenme olayı gerçekleşir. Milyonlarca sperm yumurtaya doğru yola çıkar. Ancak
yaklaşık 500 adet sperm yumurtaya ulaşabilir. Bunlardan da sadece bir sperm, yumurtayı döller.
Sperm yumurta zarını delerek içeri girer ve spermin çekirdeği ile yumurta çekirdeği birleşir.
Sperm ve yumurta hücrelerinin çekirdeklerinin birleşmesi olayına döllenme denir. Döllenme
gebeliğe atılan ilk adımdır. Döllenme sonucu üreme hücrelerinin çekirdeklerinin birleşmesi ile
oluşan yapıya zigot denir. Zigot, arka arkaya mitoz bölünme geçirerek gelişir ve embriyo adını
alır. Embriyo, döl yatağının iç dokusuna yerleşir ve gelişimini burada sürdürür. Embriyo besin,
oksijen gibi ihtiyaç duyduğu maddeleri plasentadan sağlarken atık maddeleri de bu yolla
vücudundan uzaklaştırır. Plasenta, döl yatağındaki dokulardır. Plasenta ile embriyo göbek bağı
aracılığıyla birbirine bağlıdır. Madde iletimi bu göbek bağı sayesinde gerçekleşir. Embriyo ikinci
aydan sonrafetüs adını alır. 280 günün(40 hafta) sonunda fetüs, artık döl yatağı dışında yaşamını
sürdürebilir hâle gelir. Fetüsün döl yatağında gelişimini tamamlamasıyla doğum başlar. Anne
karnındaki gelişim tamamlandığında bebek dünyaya gözlerini açar.
Sperm, yumurta, zigot, embriyo, fetüs ve bebek arasındaki ilişki aşağıdaki şemada da
gösterilmiştir.

EMBRİYONUN SAĞLIKLI GELİŞMESİ İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER


Bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için embriyonun sağlıklı olarak gelişmesi gerekir.
Bunun için de her şeyden önce annenin sağlıklı olması ve bazı hususlara dikkat etmesi gerekir.
Anne, hamile olduğunu anladığı anda hemen doktora gitmelidir. Doktor, mutlaka anne ve
bebeğin sağlıklı bir şekilde doğuma hazırlanması için önerilerde bulunarak çeşitli önlemler
almasını sağlayacaktır. Sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek için sadece doktor kontrolü yetmez.
Bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi başka bir deyişle embriyonun sağlıklı bir şekilde
gelişebilmesi için anne adayının dikkat etmesi gereken ilk konu sigara, alkol, uyuşturucu madde
gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmaktır. Her yıl yüzlerce çocuk, annesi alkol bağımlısı olduğu
için sakat doğmaktadır. Eğer anne adayının kendisi sağlıklı olursa bebek de sağlıklı olacaktır.
Embriyonun en hızlı geliştiği dönem ilk üç aydır. Özellikle bu dönemde radyasyondan uzak
durulmalıdır. Örneğin, röntgen filmi çektirmemeli hatta röntgen odalarının içinde veya yakınında
bulunmamalıdır. Maruz kalınan radyasyon, embriyonun fiziksel veya zihinsel gelişimini olumsuz
etkileyebilir. Hamilelikte ilaç kullanımına çok dikkat edilmeli, doktor kontrolü olmadan ilaç
kullanılmamalıdır. Röntgen ve ilaçlardan uzak kalabilmenin şartı da anne adaylarının
hastalanmamaya özen göstermesidir. Çünkü hastalanınca röntgen ve ilaçlara ihtiyaç
duyulacaktır.
Anne adayı, kendisiyle birlikte bebeğini de beslediği için yediği, içtiği gıdalara ve içeceklere özen
göstermelidir. Yeterli ve dengeli beslenmelidir.
Spor da gebelik döneminin önemli etkinliklerinden biridir. Anne adayının, doktorunun önerdiği
biçimde spor yapması hem kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını olumlu etkileyecektir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Değerlendirme:
uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 29.Hafta (15-19 Nisan 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 6.Ünite: Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Konu: Bitki ve Hayvanlarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM
7.6.2.1. Bitki ve hayvanlardaki üreme çeşitlerini karşılaştırır.
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:

Eşeysiz üreme (vejetatif üreme, bölünme, tomurcuklanma ve


Ünite Kavramları ve Sembolleri: rejenerasyon), eşeyli üreme, büyüme ve gelişme

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:


a. Eşeyli üreme türlerine girilmez fakat eşeysiz üreme türlerine örnek
verilerek değinilir.
b. Metagenez (döl almaşı) konularına değinilmez.
Açıklamalar:
c. Hayvanlardaki iç ve dış döllenme ile iç ve dış gelişmeye değinilmez.
Başkalaşım, doğurarak ve yumurtayla çoğalma konularına kısaca
değinilir.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Üreme
Canlıların kendilerine benzer yeni canlılar oluşturmasına üreme denir. Üreme canlılar için
ortak özelliktir. Üreme canlılığın devamı için gerekli değildir, fakat neslin devamı için
gereklidir. Üreme; eşeysiz üreme ve eşeyli üreme olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
Eşeysiz Üreme
Tek bir atadan meydana gelen üreme şekline eşeysiz üreme denir. Eşeysiz üremede erkek ve
dişi üreme hücreleri görev almaz. Eşeysiz üreme ile oluşan yeni canlı, ana canlı ile aynı
kalıtsal özelliklere sahiptir fakat büyüklükleri farklı olabilir.

Eşeysiz Üreme Çeşitleri


Bölünerek Tomurcuklan Rejenerasyo Vejetatif
Üreme arak Üreme nla Üreme Üreme
Bölünerek Üreme
Ana canlının yeterince büyüdüğünde ikiye bölünerek çoğalmasına bölünerek üreme denir.
Amip, bakteri, paramesyum ve öglena gibi tek hücreli ve mikroskobik canlılarda görülen bir
üreme şeklidir. Havuz suyu, durgun su birikintisi ve göl gibi sularda bu tek hücreli canlılar bol
miktarda bulunur.

Tomurcuklanarak Üreme
Ana canlının vücudunda çıkıntılar oluşur ve çıkıntı gelişerek ana canlıdan ayrılarak yenicanlıyı
oluşturur. Bu tür üremeye tomurcuklanarak üreme denir. Bazen yeni canlı ana canlıdan
ayrılmaz ve birlikte yaşarlar. Bir omurgasız hayvan olan hidra tomurcuklanarak çoğalır.
Rejenerasyonla (Yenilenerek) Üreme
Ana canlıdan kopan vücutparçaları kendini tamamlayarak yeni bireyleri oluşturur. Buna
rejenerasyonla üreme denir.Yassı solucan olan planarya, bazı denizyıldızları ve toprak
solucanın da rejenerasyonla üreme görülür.

 Tehlike anında kertenkele kuyruğunu bırakır ve kaçar. Böylece düşmanlarını yanıltır.


Kertenkelenin kopan kuyruğu yeniden oluşur. Ancak kopan kuyruk parçasından yeni
kertenkele oluşmaz. Bu nedenle kertenkelede görülen bu durum rejenerasyonla
üreme değil sadece rejenerasyondur.

Vejetatif Üreme
Sadece bitkilerde görülen eşeysiz bir üreme şeklidir. Bazı bitkilerde gerçekleşen bu üreme
şeklinde bitkilerin dal, yaprak ve gövdelerinden alınan parçalardan yeni bitkinin oluşması
sağlanır. Bu şekilde ki üremeye vejetatif üreme denir. Patatesin gövdesinden yeni
patateslerin oluşması, çileğin gövdesinden yeni çilek bitkisinin oluşması, kavağın, asmanın
dalından ve menekşenin yaprağından yeni bitkilerin oluşması vejetatif üremeye örnektir.
III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve Değerlendirme: dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru
ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

2. DÖNEM 2. YAZILISI
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 30.Hafta (22-26 Nisan 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 6.Ünite: Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Konu: Bitki ve Hayvanlarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef ve 7.6.2.2. Bitki ve hayvanlardaki büyüme ve gelişme süreçlerini örnekler


Davranışlar: vererek açıklar
Eşeysiz üreme (vejetatif üreme, bölünme, tomurcuklanma ve
Ünite Kavramları ve Sembolleri: rejenerasyon), eşeyli üreme, büyüme ve gelişme

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:


a. Tohumun çimlenmesini etkileyen faktörlerle ilgili olarak bağımlı,
bağımsız ve kontrol edilen değişkenleri içeren bir deney yapılması
Açıklamalar:
sağlanır.
b.Çiçekli bir bitki örneği üzerinde durulur.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Hayvanlarda Üreme, Büyüme ve Gelişme


Hayvanlar da diğer tüm canlılar gibi nesillerinin devamlılığını sağlamak amacıyla ürerler. Omurgası
hayvanların bazılarında hem eşeyli hem de eşeysiz üreme görülür. Bu canlılarda eşeysiz üreme
tomurcuklanma ve rejenerasyonla gerçekleşir. Omurgasız hayvanlar genellikle eşeyli ürerler ve
yumurta oluşturarak çok sayıda yavru yaparlar. Bu canlılarda yavru bakımı yoktur. Ancak karınca
ve bal arısı gibi koloni halinde yaşayan böceklerde larvalar ergin bireyler tarafından beslenir.
Omurgalı hayvanlarda ise eşeyli üreme görülür.Eşeyli üremede erkek ve dişi üreme hücrelerinin
çekirdeklerinin kaynaşması olayına döllenme adı verildiğini hatırlayalım.
Döllenme olayı gerçekleştikten sonra zigotun gelişimini nerede tamamladığı da önemlidir. Kuş ve
sürüngenlerde döllenme gerçekleştikten sonra zigot sert bir kabukla sarılarak dışarı atılır.
Balıklar

Palyaço balığı, alabalık ve hamsi gibi balıklarda erkek ve dişi üreme hücreleri suya bırakılır.
Genellikle akıntının olmadığı kuytu köşeler seçilir. Böylece üreme hücreleri suda birleşir ve dış
döllenme görülür.
Balıklar çok sayıda üreme hücresi oluşturur. Bazen dalgalar nedeniyle döllenme
gerçekleşmez,bazen de döllenmiş yumurtalar başka balıklara yem olur. Bu yüzden balıklar üreme
şansını artırmak için çok sayıda üreme hücresi oluşturur.
Balıklarda yavru bakımı yoktur. Bu yüzden balıklar yumurtadan çıkan yavrularla ilgilenmezler hatta
onları yiyebilirler.
Lepisdes ve köpek balığı gibi bazı balıklar yavrularını doğurarak dünyaya getirir.
Denizatları yumurtlayarak çoğalır. Ancak döllenmiş yumurtaları erkek denizatı karnındaki bir
kesede taşır. Yavruların yumurtadan çıkma zamanları geldiğinde ise, çoğunlukla babanın
karnındaki keseyi taşlara sürtmesi gerekir. Bir doğum olayı gibi olan bu yumurtadan çıkma süreci
sırasında, bazı babalar ölür.
Kurbağalar
Yetişkin kurbağalar karada yaşarken, özellikle üreme zamanlarında su ortamına ihtiyaçları vardır.
Kurbağalar yumurta ile çoğalır. Tıpkı balıklarda olduğu gibi kurbağalar da üreme hücrelerini suya
bırakır. Üreme hücreleri suda birleşir.

Yumurtadan çıkan yavrular ana canlıya benzemez. Kurbağalarda yavru bakımı yoktur. Ana canlılar
yumurtadan çıkan yavrularla ilgilenmezler.

 Balık ve kurbağa yumurtalarında kabuk bulunmaz. Kabuk yerine yumurtalar bir zar ile
çevrili olup birçok yumurta bir arada bulunur.

Sürüngenler
Timsahlar, kertenkeleler, kaplumbağalar ve yılanlar sürüngenler sınıfında yer alan hayvanlardır.
Sürüngenlerin derileri genellikle pullarla kaplıdır. Sürüngenler yumurta ile çoğalırlar; ancak
sürüngenlerde iç döllenme görülür.

Sürüngenlerde döllenme sonucu oluşan embriyo, besin doku ve etrafında bir yumurta kabuğu ile
yumurta şeklinde dışarı bırakılır. Yumurtanın sayısı ve büyüklüğü sürüngenlerin türüne göre farklı
olabilir. Ancak hepsinde embriyo gelişimini tamamlayınca, etrafındaki kabuğu kırarak dışarı çıkar.
Yani sürüngenlerde dış gelişme görülür. Sürüngenler yumurtadan çıkan yavrularla ilgilenmezler.
Kuşlar
Ördek, deve kuşu, penguen, bülbül, tavuk, güvercin ve leylekler kuşlara örnek olarak verilebilir.
Kuşların vücutları tüylerle kaplıdır. Deve kuşu,penguen ve kümes hayvanları hariç diğer kuşlar
uçabilme özelliğine sahiptir. Kümes hayvanlarının da kuş sınıfında yer aldığından yumurta ile
çoğalırlar..Ana canlı yumurtanın üzerine yatarak onun gelişimi için uygun sıcaklığı sağlar. Bu olaya
kuluçka denir. Eğer uygun sıcaklık sağlanamazsa yumurta içindeki embriyo gelişemez. Her kuş
türünün kuluçka süresi birbirinden farklıdır. Örneğin, penguenler bir seferde tek yumurta yapar.
Kuluçka dönemi ise yaklaşık iki aydır. Güvercinler yılda 3-4 kez yumurtlar ve kuluçka dönemi
yaklaşık 15-20 gündür.
Kuşlarda yavru bakımı görülür. Yumurtadan çıkan yavrular belirli bir süre annesi tarafından
beslenir ve korunur.
Memeliler
İnek, koyun, kutup ayısı ve fil memeli hayvanlara örnektir.Memeli hayvanların vücutları kıllarla
kaplıdır.

Diğer omurgalı hayvanların aksine memeli hayvanlarda,embriyo, gelişimini ana canlının vücudu
içinde tamamlar. Gelişimini tamamlayan embriyo doğumla dünyaya gelir. Ancak gagalı
memelilerde doğum olayı görülmez. Gagalı memeliler yavrularını yumurtlayarak dünyaya getirir.
Her memeli hayvan türünün, embriyonun ana canlı içindeki gelişim süresi ve tek seferde yapacağı
yavru sayısı farklıdır. Örneğin, kediler tek seferde 2-5 arası yavru yaparken, kurtlar 1-10 arası
yavru yapabilir. Yine fillerde embriyonun ana karnında gelişim süresi yaklaşık iki yıl iken,
tavşanlarda bu süre ortalama bir aydır.
Memeli hayvanlarda yavru bakımı görülür. Yavrularını doğumdan sonra belli bir süre sütle
beslerler.Örneğin, koyunlar yavrularını yaklaşık 3 ay sütle beslerken, kutup ayıları yaklaşık 2,5 yıl
yavrularına süt verir.
Hayvanlarda büyüme ve gelişmeye çeşitli faktörler etki eder. Bunlar, beslenme, yaşadığı ortamın
şartları (sıcaklık, nem, iklim, vb.) canlının kendisine ait özelliklerini oluşturan kalıtsal faktörlerdir.

Başkalaşım
Sinek, kelebek ve güve gibi bazı böcek türlerinde ve kurbağalarda yumurtadan çıkan yavrular ana
canlıya benzemez. Bu canlılarda yumurta içinde yeteri kadar besin yoktur. Bu nedenle yarı
gelişmiş halde yumurtadan çıkan yavru, dışarıdan aldığı besinlerle gelişimini tamamlar.
Yumurtadan çıkan yarı gelişmiş yavrulara larva adı verilir. Bir dizi değişim ve gelişim süreci
sonunda, yavruların ana canlıya benzemesine başkalaşım denir.

Kurbağalarda Başkalaşım
Kurbağalarda, yumurtadan çıkan larvalar bir balığa benzer ve balıklar gibi solungaç solunumu
yapar. Bu yüzden kurbağalar yumurtalarını su birikintisi ya da gölün sığ bölgeleri gibi yerlere
bırakırlar. Döllenmeden sonra larvalar oluşur. Larvalar iribaş olarak adlandırılır ve yüzebilir. İribaş
döneminde bacakları yoktur ama kuyrukları vardır.

Dışarıdan aldığı besinlerle gelişimini sürdüren iribaşların kuyrukları zamanla kısalır ve bacakları
oluşur.Akciğerleri gelişen yavrular, artık akciğer ve deri solunumu yapmaya başlar. Ergin kurbağa
karaya çıkar ve bacakları ile hareket eder. Ön bacaklar kısa, arka bacaklar ise uzundur.
Kelebeklerde Başkalaşım
Böceklerde gelişme, döllenmiş yumurta ile başlar. Yumurtadan tırtıl adı verilen yavru çıkar. Tırtıllar
etraflarını örtecek şekilde bir koza örerler. Bu evreye pupa dönemi denir. Bu dönemde yavru uyku
halindedir. Pupa döneminden sonra gelişimini tamamlayan yavru kozayı yırtarak dışarı çıkar.
Aşağıdaki şekilde bir kelebeğe ait yaşam döngüsü görülmektedir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve Değerlendirme: dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru
ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 31.Hafta


(29 Nisan 2019- 3 Mayıs 2019)
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 6.Ünite: Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme
Konu: Bitki Ve Hayvanlarda Üreme, BüyümeVe Gelişme
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

7.6.2.3. Bitki ve hayvanlarda büyüme ve gelişmeye etki eden


temel faktörleri açıklar.
Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlar:
7.6.2.4. Bir bitki veya hayvanın bakımını üstlenir ve gelişim
sürecini rapor eder.
Eşeysiz üreme (vejetatif üreme, bölünme, tomurcuklanma ve
Ünite Kavramları ve Sembolleri: rejenerasyon), eşeyli üreme, büyüme ve gelişme

Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması


Uygulanacak Yöntem ve Teknikler:

Kullanılacak Araç – Gereçler:


a. Tohumun çimlenmesini etkileyen faktörlerle ilgili olarak
bağımlı, bağımsız ve kontrol edilen değişkenleri
Açıklamalar: içeren bir deney yapılması sağlanır.
b.Çiçekli bir bitki örneği üzerinde durulur.

Yapılacak Etkinlikler:

Özet: Bitkilerde Üreme, Büyüme ve Gelişme


Çiçeksiz bitkilerde eşeyli ve eşeysiz üreme görülür. Çiçeksizbitkilerin çiçekleri yoktur ve
tohum oluşturmazlar. Çiçekli bitkiler çiçekleri ile eşeyli üreme gerçekleştirirler.Bazı
çiçekli bitkiler ise eşeyli üremenin yanında eşeysiz üreme olan vejetatif üreme ile
çoğalırlar.Çiçekli bitkilerin üreme organı çiçektir.
 Çiçeğin temel kısımları olan çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organa
sahip olan çiçeklere tam çiçek denir. Bazı çiçeklerde bu kısımlardan bir ya da
birkaçı yoktur. Bu çiçeklere eksikçiçek denir.

Çiçekler renk ve şekilleri farklı olabilir ancak yapı olarak birbirine benzerler. Çiçeklerin
çoğunda; çiçeksapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organ
bulunur.

Çiçek sapı: Çiçeği bitkinin dallarına bağlayan kısımdır.


Çiçek tablası: Üzerinde çiçeğin çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlarının yer
aldığı yapıdır.
Çanak yaprak: Yeşil renkli olan bu yapraklar, çiçek henüz açmamışken onu dış etkilerden
koruma göreviniüstlenir ve fotosentez yapar. Sayısı ve şekli bitkiden bitkiye değişir.
Taç yaprak: Çiçeğin çeşitli renklerde olan yapraklarıdır. Şekil ve sayısı bitkiden bitkiye
farklılık gösterir.Bazı taç yapraklar dip kısımlarından bir madde salgılayarak böcekleri
kendine çeker.
Erkek organ: Başçık ve sapçık olmak üzere iki kısımdan oluşur. Başçıktaerkek üreme
hücreleri olan polenlerin (çiçek tozları) oluştuğupolen keseleri vardır. Polenler
olgunlaşınca bu keseler patlar ve polenleretrafa dağılır. Polende iki çekirdek vardır.
Çekirdeklerden biripolen tüpünü oluşturur, diğeri de yumurtalığa ulaşır. Başçığı
taşıyansaplara ise sapçık adı verilir.

Dişi organ: Dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalık olmak üzereüç temel kısımdan
oluşmuştur.

Dişicik tepesi: Polenlerin dişi organa ulaştığı ilk yerdir. Yapışkan ve pürüzlü bir yüzeye
sahiptir. Böyleceetrafa dağılmış olan polenler çeşitli şekillerde buraya ulaşırsa yapışır ve
tutunur.
Dişicik borusu: Dişicik tepesini yumurtalığa bağlayan ince boruya benzer yapıdır.
Yumurtalık: Dişi organın en alt bölgesindeki şişkince olan kısımdır. İçinde tohum taslağı
adı verilen biryapı bulunur. Tohum taslağı bazen bir tane bazen de çok sayıda olabilir.
Tohum taslağının içinde dişiüreme hücresi olan yumurta bulunur.
Çiçekten Tohuma
Çiçekten bir tohum oluşuncaya kadar birçok olay gerçekleşir. Bu olayların
gerçekleşmesinde insanların,diğer canlıların ve cansız varlıkların rolleri vardır. Çiçeğe
konan bir arı ya da kelebek, rüzgâr, yağmur ve su erkek üreme hücresi olan polenlerin
dişicik tepesine ulaşmasını sağlar. Erkek üreme hücresi olan polenlerin dişicik tepesine
ulaşmasına tozlaşmadenir.

Tozlaşmada dişicik tepesine ulaşan polenler buraya yapışır ve tutunur. Dişicik tepesi
nemli olduğundan polenler buradaki suyu çeker ve çatlar. Polenin çekirdeklerinden biri
dişicik borusunun içinde polen tüpü adı verilen bir yapı oluşturur. Polenin diğer
çekirdeği bu tüpte ilerleyerek yumurtalığaulaşır. Yumurtalığa ulaşan polen çekirdeği,
yumurta hücresi ile birleşir. Bu olaya döllenmeadı verilir.Döllenmiş yumurtaya zigot
denir. Zigot gelişerek embriyoyu oluşturur. Embriyoda bitkinin kök, yaprakve gövde gibi
kısımlarının küçük taslağı vardır. Embriyo ve embriyonun çimlenerek yeni bitkiyi
oluşturmasısırasında kullanacağı besin tohum kabuğuyla sarılarak tohumu
oluşturur.Tohum kabuğu, tohumu uygun olmayan koşullardan korur. Tohum,
çimlenmek için uygun şartlar oluşuncaya kadar uyku halindedir. Yumurtalığın
döllenmeden sonra geçirdiği değişmeler ile oluşan,tohumun etrafındaki etli ve sulu kısım
ise meyvedir. Meyveler hem tohumu korur, hem de tohumunuzaklara taşınmasına
yardımcı olur.

Döllenme yalnızca aynı türden bitkiler arasında gerçekleşir. Örneğin, güle ait polenler
papatyaçiçeğine ulaşıp tepeciğe yapışsa bile, dişicik borusunda polen tüpü oluşmaz ve
polenler yumurtayıdölleyemez. Döllenme olmayınca da tohum oluşmaz.
Tohumlar Uzaklara Nasıl Taşınır?
Erik ve kayısı gibi bazı meyvelerin bir tane tohumu varken,domates ve elma gibi bazı
meyvelerin ise çok sayıda tohumu vardır. Tohumlar; şekil, büyüklük ve renkolarak
birbirinden farklıdır. Her canlıda olduğu gibi bitkiler de nesillerinin devam etmesini
sağlamakister. Tohumların birbirinden farklı yolculuk maceraları vardır.

Tohumlar uzaklara farklı şekillerde taşınırlar:


 Karahindiba bitkisi taşıdığı paraşüte benzeyen yapılar sayesinde tohumlarını çok
uzaklara dağıtabilmektedir. Böylece yeni karahindiba bitkileri oluşmasını
sağlamaktadır.
 Nilüfer bitkisi gibi su bitkilerinin tohumları su ile taşınarak uzaklara
dağılabilmektedir.
 Pıtrak gibi bitkilerin tohumları çengelli bir yapıya sahiptir. Böylece etrafa
dağılırken bir yere tutunarak, kendini geliştirme fırsatı bulur. Tohumlar bu
çengelleri sayesinde hayvanlar ve insanlar ile uzaklara taşınabilmektedir.
 Çilek, dut, böğürtlen gibi bitkilerin tohumları tohumu taşıyan meyveyi
hayvanların yemesiyle farklı ortamlara dağılır. Meyveyi yiyen hayvanların
sindirim sisteminden geçen tohumlar onların dışkıları ile uzak mesafelere
yayılma fırsatı bulurlar.

Bazı meyve ve tohumlar yediğimiz besinlerdendir. Örneğin, domates, dut, incir gibi
meyveleri tohumlarıile birlikte tüketiriz. Fındık, ceviz gibi bitkilerin yediğimiz kısımları ise
tohumlarıdır. Bazı tohumlardanise çeşitli aşamalardan geçtikten sonra günlük hayatta
kullandığımız ürünler elde edilir. Örneğin,ay çekirdeğinden sıvı yağ, buğdaydan un,
pamuktan iplik elde edilmektedir. Bunların yanı sıra bazı tohumlarda ilaç yapımında
kullanılmaktadır.
Tohumun Uyanışı
İlk bakışta cansız gibi düşündüğümüz uyku halindeki tohumların içinde embriyo bulunur.
Tohumunyapısındaki bu embriyo kendisi için uygun şartlar oluştuğunda yeni bir bitki
oluşturur. Bu olaya çimlenmedenir. Aşağıdaki resimde bir bezelye tohumunun
çimlenerek yeni bir bitki oluşturma süreci görülmektedir.

Çimlenmenin oluşabilmesi için bazı şartlar gereklidir.

Çimlenme gerçekleşirken su, tohumun şişerek kabuğunun çatlamasını sağlar. Çimlenme


sırasındaışık gerekmez. Çünkü embriyo tohumun içindeki besini kullanır ve henüz yeşil
yapraklar çıkmamıştır.Yapraklar çıktığı andan itibaren ise bitkinin artık ışığa ihtiyacı
vardır. Bitki ışık sayesinde fotosentez yaparakkendi besinini üretir. Böylece bitki
büyüyüp gelişebilir.
Bitkilerde büyüme ve gelişmeye hem çevresel faktörler, hem de bitkinin kendi özelliğini
oluşturankalıtsal faktörler etki eder. Su, ışık, sıcaklık, atmosferdeki gazlar ve toprak
temel çevresel faktörlerdir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları,
Ölçme ve tanılayıcı dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca,
Değerlendirme: çoktan seçmeli, açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki
aşamalı test gibi farklı soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde
kullanılacaktır.
IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 32.Hafta ( 6-10 Mayıs 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 7. Ünite: Elektrik Devreleri
Konu: Ampullerin Bağlanma Şekilleri
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci 7.7.1.1. Seri ve paralel bağlı ampullerden oluşan bir devre şeması çizer.
Kazanımları/Hede F.7.7.1.2. Ampullerin seri ve paralel bağlandığı durumlardaki parlaklıklarını devre üzerinde
f ve Davranışlar: gözlemleyerek çıkarımda bulunur.
Ünite Kavramları Seri bağlama, paralel bağlama, elektrik akımı, gerilim
ve Sembolleri:
Uygulanacak Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Yöntem ve
Teknikler:
Kullanılacak Araç
– Gereçler:
Açıklamalar:
Yapılacak
Etkinlikler:
Özet: Seri ve Paralel Bağlama Nedir?
Basit bir elektrik devresinde pil, bağlantı kablosu ve ampul gibi devre elemanları
kullanılır. Bu devre elemanları kullanım alanlarına göre faklı şekilde bir araya
getirilerek farklı elektrik devreleri kurulabilir. Basit elektrik devrelerinde devre
elemanlarının iki ucu vardır. Örneğin pil + ve – olmak üzere iki uca sahiptir.
Ampuller elektrik devrelerinde iki farklı şekilde bağlanır. Bunlar seri bağlama ve
paralel bağlamadır.
Devre elemanlarının tek bir kol üzerinde birinin + ucu diğerinin – ucuna değecek
şekilde bağlanması ile oluşturulan bağlama şekline seri bağlama denir.
Ampullerde seri bağlama bir ampulün çıkış ucunun diğer ampulün giriş ucuna
bağlanması ile oluşturulur.

Seri bağlı devrelerde;


 Ampuller özdeş ise hepsi aynı parlaklıkta ışık verir. Çünkü seri bağlı
devrelerde devre elemanları üzerinden geçen elektrik akımları eşittir.
 Ampul sayısı arttıkça devrede bulunan ampullerin parlaklıkları azalır.
 Seri bağlı ampullerden herhangi biri devreden çıkarıldığında ampuller
söner. Aynı şekilde devrelerdeki ampullerden biri patladığında diğer
ampuller de söner.
Basit elektrik devrelerinde ampul gibi pillerde seri olarak bağlanabilir. Burada
dikkat edilmesi gereken nokta bir pilin “+” ucunun diğer pilin “-“ ucuna değecek
şekilde bağlanması gerektiğidir. Aksi takdirde ampul ışık vermeyecektir.
Seri bağlı devrelerde devredeki ampul sayısı artıkça devrenin toplam direnci
artar. Devredeki toplam dirence eşdeğer direnç denir. Eşdeğer direnç REşşeklinde
gösterilir. Seri bağlı devrelerde eşdeğer dirençdevredeki tüm dirençlerin (ampul
dirençleri) toplamına eşittir ve aşağıdaki şekilde hesaplanır.

Seri bağlı devrelerde ampuller üzerinden geçen akım değerleri birbirine ve ana
koldaki akıma eşittir. Bu nedenle özdeş ampullerle kurulan seri bağlı devrelerde
ampul parlaklığı eşittir.

Seri bağlı devrelerde toplam gerilim (pilin gerilimi), ampullerin gerilimlerinin


toplamına eşittir. Diğer bir ifadeyle seri bağlı devrelerde pilin gerilimi ampuller
tarafından paylaşılır. Bu paylaşım seri bağlı devrelerde dirençler üzerinden geçen
akımlar eşit olduğundan, ampullerin direncine bağlıdır. Buna göre direnci büyük
olan ampuldeki gerilim daha fazladır. Yani direnci büyük olan ampul daha fazla
enerji harcayacaktır.

Ampullerin birer uçları ortak bir noktada, diğer uçları da bir noktada birleştirilerek
oluşturulan bağlama şekline paralel bağlama denir. Paralel bağlı devrelerde
elektrik akımı kollara ayrılır. Eğer ampuller özdeş ise elektrik akımı paralel bağlı
ampullere eşit elektrik akımı gidecek şekilde ayrılır.

Paralel bağlı devrelerde;


 Ampuller özdeş ise hepsi aynı parlaklıkta yanar. Aksi takdirde direnci az
olan daha parlak yanar.
 Devrelerdeki ampullerden biri çıkarılırsa (ya da patlarsa) diğer ampuller
ışık vermeye devam eder.
 Toplam(Eşdeğer) direnç azaldığı için seri bağlı devreye göre ampul
parlaklığı daha fazladır.

Basit elektrik devrelerinde ampul gibi pillerde paralel olarak bağlanabilir. Burada
dikkat edilmesi gereken nokta pillerin “+” uçlarının ve “-“ uçlarının aynı kutupta
olacak şekilde bağlanması gerektiğidir.

Paralel bağlı devrelerde devredeki ampul sayısı artıkça devrenin toplam azalır.
Devredeki toplam dirence eşdeğer direnç denir. Eşdeğer direnç REşşeklinde
gösterilir. Paralel bağlı devrelerde eşdeğer dirençaşağıdaki şekilde hesaplanır.

Paralel bağlı devrelerde ampuller üzerinden geçen akım değerleri ampullerin


direncine bağlı olarak değişir. Buna göre direnci büyük olan ampulden az, direnci
küçük olan ampulden fazla akım geçer. Ampuller üzerinden geçen akım
değerlerinin toplamı da ana koldaki akım değerini verir. Başka bir deyişle paralel
bağlı devrelerde ana koldaki akım, ampullere dirençleri ile ters orantılı olarak
dağılır.

Paralel bağlı devrelerde ampuller üzerinden geçen akım değeri ampulün direnci
ile ters orantılı olduğundan ampullerin gerilimleri birbirine ve devredeki pillerin
gerilimine eşittir.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli, açık
Ölçme ve Değerlendirme:
uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı soru ve
tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2016- 2017 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI 7. SINIF FEN BİLİMLERİ DERS PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 33.Hafta


(13 – 17 Mayıs 2019)
Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı: 7. Ünite: Elektrik Devreleri
Konu: Ampullerin Bağlanma Şekilleri
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

F.7.7.1.3. Elektrik akımını tanımlar.


Öğrenci F.7.7.1.4. Elektrik enerjisinin devrelere akım yoluyla aktarıldığını açıklar.
Kazanımları/Hedef F.7.7.1.5. Bir devre elemanının uçları arasındaki gerilim ile üzerinden geçen akımı
ve Davranışlar: ilişkilendirir.
F.7.7.1.6. Özgün bir aydınlatma aracı tasarlar.
Ünite Kavramları ve Seri bağlama, paralel bağlama, elektrik akımı, gerilim
Sembolleri:
Uygulanacak Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması
Yöntem ve
Teknikler:
Kullanılacak Araç –
Gereçler:
a. Gerilim kavramı piller üzerinden açıklanır.
b. Bir iletkende gerilim, akım ve direnç arasındaki ilişki Ohm Yasası üzerinden açıklanır.
Matematiksel hesaplamalara girilmez.
Açıklamalar:
Öncelikle tasarımını çizimle ifade etmesi istenir. Şartlar uygunsa üç boyutlu modele
dönüştürmesi istenebilir.
Yapılacak Etkinlikler:
Özet: Elektrik Akımı Nedir?
Pil(üreteç), bağlantı kablosu ve ampulden oluşan basit elektrik devresini pompa, vana, kalın
boru ve ince borulardan oluşan bir su tesisatına benzetebiliriz. Su tesisatlarında vana açıldığında
su, ince ve kalın borular içerisinden akmaya başlar. Ancak su kalın borulardan kolayca geçerken
ince borulardan geçmekte zorlanır. Pompaya tekrar gelen su pompa tarafından itilerek borular
içerisindeki hareketine devam eder. Elektrik devresinde de buna benzer bir durum vardır. Su
tesisatındaki suyu elektrik devresindeki negatif yüklere, pompa pile(üreteç), vana anahtara, su
boruları da elektrik kablosuna benzetilebilir.

Pil pompaya benzer bir görevle elektrik yüklerine elektriksel bir kuvvet uygular. Bu kuvvetin
etkisiyle elektrik yükleri kinetik enerji kazanarak bu enerji tel boyunca iletilerek iletkendeki
yükler arasında enerji aktarımı gerçekleşir. Negatif yüklerin titreşim hareketi sonucunda oluşan
bu enerji aktarımına elektrik akımı denir. Pilin negatif kutbundan pozitif kutbuna doğru
harekete zorlanan negatif yükler, sahip oldukları enerjiyi pilin pozitif kutbundan negatif kutbuna
doğru aktarır ve elektrik akımı oluşur.
Su tesisatı ile elektrik devresinin birbirine benzeyen yönleri olduğu gibi benzemeyen yönleri de
vardır. Benzemeyen yönler;
 Su tesisatındaki boru kesildiğinde suyun akışı bir süre daha devam eder. Elektrik
devresinde ise teller arasında bağlantı koptuğu zaman elektrik akımı anında kesilir.
 Su tesisatında eğer şeffaf boru kullanırsak hareket eden suyu gözlemleyebiliriz. Fakat
elektrik devresinde titreşim hareketi yapan yükleri gözümüzle göremeyiz.
 Su tesisatındaki su borular içerisinde akarken, elektrik akımında elektronlar, bir
noktadan başka bir noktaya hareket etmezler. Titreşim hareketi sayesinde diğer
taneciklere çarparak enerjilerini aktarırlar.

Negatif yüklerin, titreşim hareketi sonucunda sahip oldukları hareket enerjisini yakınındaki
negatif yüklerle çarparak tel boyunca iletmesi ile elektrik akımı oluşur.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri yüklerin hareket yönü ile elektrik
akımının hareket yönünün farklı olduğudur. Atomun yapısındaki protonlar hareketsiz,
elektronlar hareketlidir. Bu nedenle elektrik devrelerinde pil tarafından sağlanan enerji
elektronları yani negatif yükleri harekete geçirir. Negatif yükler aldıkları enerji ile harekete
geçerler (titreşim hareketi) ve sahip oldukları enerjiyi komşu negatif yüklere aktarırlar. Aynı tel
içindeki bütün negatif yükler ortalama olarak aynı süratle titreşir. Negatif yükler pilden
sağladıkları enerjiyi ampule taşır. Bu enerji ampulde ısı ve ışığa dönüşür. Negatif yüklerin
titreşim hareketi ile pilin (+) kutbunda devre tamamlanır. Yani negatif yüklerin yönü pilin “-”
ucundan “+” ucuna doğrudur.

Elektrik akımının yönü ise bugün bilimsel olarak yanlış olarak kabul edilse de pilin “+” ucundan
“-” ucuna doğrudur. Bunun nedeni aşağıda kısaca açıklanmıştır:
Bilim insanları, eski tarihlerde elektrik akımının yönünü, enerji kaynaklarının kutuplarıyla
açıklanabileceği fikrini savunmuşlardır. Elektrik akımının pilin pozitif (+) kutbundan negatif (–)
kutbuna doğru olduğu görüşünü öne sürmüşlerdir. Günümüzde ise yukarıda da belirtildiği gibi
elektrik devresinde negatif yüklerin akış yönünün, pilin negatif kutbundan pozitif kutbuna doğru
olduğu bilinmektedir. Birçok bilimsel yasada ilk düşünce temel alındığı için bu düşünce
korunmuştur. Buna göre; negatif yükler pilin “–” kutbundan “+” kutbuna doğru akmasına karşın
elektrik akım yönünün pilin “+” kutbundan “-” kutbuna doğru olduğu kabul edilmektedir.
Elektrik devresinde elektrik akımının yönünü bulmak için pilin kutuplarına bakarız. Elektrik
akımının yönü, pozitif kutuptan negatif kutba doğrudur. Devredeki elektrik enerjisi kaynakları
olan pil, akü vb. elektrik akımını sağlar ve ampul, elektrik yüklerinin taşıdığı elektrik enerjisini
kullanır.
Elektrik devresinde anahtar kapalı iken elektrik yükleri pilin negatif kutbundan titreşim
hareketine başlar, sahip oldukları enerjiyi birbirlerine aktararak pilin pozitif kutbuna kadar
hareketlerini sürdürür. Bu durumda devre kapalıdır. Elektrik devresindeki anahtar açıksa
elektrik yükleri titreşim hareketi yapamaz. Bu durumda enerji aktarımı olmayacağından ampul
ışık vermez.
Ampermetre
Bir elektrik devresinde belirli bir noktadan geçen elektrik akımı ölçülebilir. Elektrik akımını
ölçmek için kullanılan araca ampermetre denir. Ampermetre kısaca “A” harfi ile gösterilir.
Ampermetre ile ölçülen elektrik akımı ise “i” harfi ile gösterilir ve elektrik akımının birimi,
elektrik akımı ile ilgili çalışmalar yapan André Marie Ampére (AndreMari Amper)’nin
soyadı olan amperdir. Ampermetrelerin içerisinde kullanılan iletken teller devreden geçen
elektrik akımını etkilemeyecek şekilde yapılmıştır. Bu nedenle ampermetreler devreye seri
olarak bağlanır. Ampermetre devreye paralel bağlanırsa ampermetre üzerinden büyük
miktarda akım geçer. Bu durumda ampermetre zarar görür.

Gerilim (Potansiyel Fark)


Elektrik devrelerindeki gerilimi (potansiyel fark) aşağıdaki düzenekteki gibi bir sisteme
benzetebiliriz. Pompa suyu sürekli iterek kabın kollarındaki su düzeylerinin farklı olmasını
sağlar ve kabın kolları arasındaki su akışı devam eder. Elektrik akımı da devrenin iki ucu
arasındaki yüklerin enerjileri arasında fark olduğu sürece olur. Bu enerji farkı gerilimin
oluşmasına yol açar.Gerilim, devrenin iki ucu arasındaki enerji farkının göstergesidir.
Elektrik devrelerinde elektrik akımının devamlı olmasını sağlayan (su tesisatındaki pompa
gibi) elektrik enerjisi kaynakları vardır. Pil, akü, güç kaynağı vb. enerji kaynakları elektrik
devrelerinde gerilim oluşturarak elektrik akımının meydana gelmesine sebep olur. Elektrikli
aletlerin hepsi aynı gerilim altında çalışmaz. Çalışabilmeleri için farklı gerilimlere sahip enerji
kaynaklarına ihtiyaç vardır.
Bir elektrik devresindeki gerilimi ölçmeye yarayan araca voltmetre denir. Gerilimin
birimi volt olarak ifade edilir ve kısaca “V” ile gösterilir. Voltmetre, gerilimi ölçülecek
noktalar arasına paralel olarak bağlanır ve bağlandığı yerdeki gerilimi ölçer. Voltmetrenin
“+” ucu gerilimi ölçülecek devre elemanının “+” ucuna, “-” ucu ise elemanın “-” ucuna
bağlanır.

Voltmetre; direnci çok büyük olduğundan devreye paralel bağlanır, seri bağlanırsa devreden
akım geçmez.
Direnç-Akım-Gerilim İlişkisi
Basit bir elektrik devresinde ampulün uçları arasındaki gerilim ile devre üzerinden geçen akım
arasındaki oran (Gerilim/Akım) her zaman sabittir. Bu oran devredeki ampulün direncine eşittir.
Kısaca; bir iletkenin uçları arasındaki gerilimin telin içinden geçen akıma oranı sabittir ve bu
oranadirenç denir. Direnç “R” harfi ile gösterilir. Gerilim/Akım oranının
birimi Volt/Amper olarak yazılır. Bu birim aynı zamanda bu oranın değeri olan direnç
birimidir. Direnç birimi olarak Volt/Amperkullanıldığı gibi Ohm (Ω) da kullanılır.

Bir iletkenin uçları arasındaki gerilim ile üzerinden geçen akım arasındaki ilişkiyi ilk bulan kişi
George SimonOhm (CorçSimon Om) olduğu için bu ilişkiye Ohm Kanunu denir. Bir devredeki
direnç, dirençölçer adı verilen araçla ölçülür.
Elektrik devrelerinde enerji kaynağının verdiği enerji artarsa devreden geçen akım şiddeti de
artar. Yani devredeki gerilim ile devreden geçen akım doğru orantıdır. Bu nedenle gerilim/akım
oranı değişmez. Bu durum aşağıdaki gibi Gerilim-Akım grafiği ile de gösterilebilir.

Birden çok pilin bağlı olduğu devrelerde, pillerden birinin pozitif kutbunun diğerinin negatif
kutbuna bağlanması devre elemanının uçları arasındaki gerilimi yükseltir. Artan gerilim ise
devre elemanı üzerinden daha büyük bir akımın geçmesini sağlar ve ampulün parlaklığı artar.

III.BÖLÜM

*Boşluk dolduralım
*Eşleştirelim Ölçme ve değerlendirme için projeler, kavram haritaları, tanılayıcı
Ölçme ve dallanmış ağaç, yapılandırılmış grid, altı şapka tekniği, bulmaca, çoktan seçmeli,
Değerlendirme: açık uçlu, doğru-yanlış, eşleştirme, boşluk doldurma, iki aşamalı test gibi farklı
soru ve tekniklerden uygun olanı uygun yerlerde kullanılacaktır.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:


V.BÖLÜM

Anneler Günü, Engelliler Haftası (13-19 Mayıs),


Planın Uygulanmasıyla İlgili Diğer Açıklamalar:
19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı

Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 34.Hafta (20 – 24 Mayıs 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı:
Konu:
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef
Öğrencilerin yıl içerisinde ortaya çıkardıkları ürünü etkili bir şekilde sunmaları beklenir.
ve Davranışlar:

Ünite Kavramları ve
Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması vb. tekniklerden uygun olanları.
Teknikler:
Kullanılacak Araç –
-
Gereçler:
Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler: -

Özet: Fen, mühendislik ve girişimcilik uygulamalarının sunumu yapılır.

III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite testleri,
uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık uçlu sorular,
Ölçme ve Değerlendirme:
yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz ve akran değerlendirme,
grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb. tekniklerinde uygun olanları.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili


Diğer Açıklamalar:
www.FenEhli.comwww.FenEhli.comwww.F
enEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 35.Hafta (27 – 31 Mayıs 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı:
Konu:
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef
Öğrencilerin yıl içerisinde ortaya çıkardıkları ürünü etkili bir şekilde sunmaları beklenir.
ve Davranışlar:

Ünite Kavramları ve
Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması vb. tekniklerden uygun olanları.
Teknikler:
Kullanılacak Araç –
-
Gereçler:
Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler: -

Özet: Fen, mühendislik ve girişimcilik uygulamalarının sunumu yapılır.

III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite testleri,
uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık uçlu sorular,
Ölçme ve Değerlendirme:
yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz ve akran değerlendirme,
grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb. tekniklerinde uygun olanları.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili


Diğer Açıklamalar:
www.FenEhli.comwww.FenEhli.comwww.F
enEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 36.Hafta (3-7 Haziran 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı:
Konu:
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef
ve Davranışlar:

Ünite Kavramları ve
Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve
Teknikler:
Kullanılacak Araç –
-
Gereçler:
Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler: -

Özet:

III.BÖLÜM

Ölçme ve Değerlendirme:

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi:

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili


Diğer Açıklamalar:
Ramazan Bayramı Tatili ( 04.06.2019 – 07.06.2019 )
www.FenEhli.comwww.FenEhli.comwww.F
enEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü
2018- 2019 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI GAZİ ORTAOKULU 7. SINIFLAR FEN BİLİMLERİ DERSİ GÜNLÜK DERS
PLÂNI

I.BÖLÜM

Dersin Adı: Fen Bilimleri 37.Hafta (10-14 Haziran 2019)


Sınıf: 7.Sınıf
Ünite No-Adı:
Konu:
Önerilen Ders Saati: 4 Saat
II.BÖLÜM

Öğrenci Kazanımları/Hedef
Öğrencilerin yıl içerisinde ortaya çıkardıkları ürünü etkili bir şekilde sunmaları beklenir.
ve Davranışlar:

Ünite Kavramları ve
Sembolleri:

Uygulanacak Yöntem ve
Anlatım, Soru Cevap, Rol Yapma, Grup Çalışması vb. tekniklerden uygun olanları.
Teknikler:
Kullanılacak Araç –
-
Gereçler:
Açıklamalar:

Yapılacak Etkinlikler: -

Özet: Fen, mühendislik ve girişimcilik uygulamalarının sunumu yapılır.

III.BÖLÜM

Hazırbulunuşluk testleri, gözlem, görüşme formları, yetenek testleri, İzleme / ünite testleri,
uygulama etkinlikleri, otantik görevler, dereceli puanlama anahtarı, açık uçlu sorular,
Ölçme ve Değerlendirme:
yapılandırılmış grid, tanılayıcı dallanmış ağaç, kelime ilişkilendirme, öz ve akran değerlendirme,
grup değerlendirme, projeler, gözlem formları vb. tekniklerinde uygun olanları.

IV.BÖLÜM

Dersin Diğer Derslerle İlişkisi: Yılsonu değerlendirmesi.

V.BÖLÜM

Planın Uygulanmasıyla İlgili


Diğer Açıklamalar:
www.FenEhli.comwww.FenEhli.comwww.F
enEhli.com
Uygundur
........................
Fen Bilimleri Öğretmeni Okul Müdürü

You might also like