You are on page 1of 30

4 KADIN 1 YÜZÜK

YAZAN Talat YAVAŞ

KİŞİLER
KEZBAN : 36 Yaşlarında hafif kilolu,sağ ayağı az biraz aksak, ezik bir tip olmakla birlikte;
kendi ile barışık,alıngan,sakar ve birazda unutkan bir kız.15 yaşından beri
babaanenin yanında, torunlarından ayırmadığı evlatlığıdır.

FİKRET : 55 yaşlarında kardeşlerin en büyüğüdür.Akademisyen ve profösördür. Aile


gelenek ve göreneklerine bağlı hiç evlenmemiş,hayatını mesleğine ve kardeşlerine
adamış yalnız yaşayan,otariter ve kuralcı,ekonomik durumu iyi,feminist ve
erkekleri sevmeyen bir kadın.

İFFET : 42 Yaşlarında zayıf içine kapanık,saf,alıngan,kendisini mutlu bir evliliği


olduğuna ianandırmak isteyen ama kocasından cinsel taciz ve şiddet gören ev
hanımı. Ve bir çocuk annesi.

AFET : 38 Yaşlarında çok güzel,balık etli,havalı,iyi giyinen,kıskanç,burnu havalarda


gözü yükseklerde ,erkeklere düşkün argo konuşan,sözünü esirgemeyen,güzellik
salonu işleten yanlız bir kadın.

AHİRETLİK:80 li yaşlarda babaannenin ahretliği. bilgili görgülü babaanne gibi zeki ve


alaycı bir kadın.

OYUNUN KONUSU

Babaannenin ölümünden sonra.O'na da babaannesinden kalan yüzüğün aile de yaşayan en


büyük kişiye verilmesidir.Bu bir aile geleneğidir;
Babaanneye senelerce bakan Kezban ve üç torun kaybolan yüzüğü ararlar ama
bulamazlar.Yüzük nasıl bulunacak? Oyunun finalinde bulunan bir mektup herşeyi
değiştirecek ve yüzüğün yerinin de yazılı olduğu mektup sadece yüzüğü değil kardeşlerin göz
ardı ettiklerini de unuttuklarını da onlara verecek

Kardeş de olsa zıt karakterli üç kadının ve evlatlık statüsünde bir başka kadının herşeye
rağmen dayanışma içinde olabilecekleri. hayatın ne kadar farklı kulvarlarında olsala da aile
gelenek ve göreneklerine bağlılığı ve insan olabilme yetisi işlenir.

TEMA: Aile bağları.

MEKAN VE ZAMAN

Babaannenin evi günümüz öğleden sonra...

1.PERDE

1.BÖLÜM

Perde açılır.Eski bir radyodan Zeki Müeren'nin bir şarkısı çalmaktadır.Sahne bir kapı ile ikiye
bölünmüştür.Seyirciye göre sağındaki oda babaanneye aittir.Oda da antika bir karyola,çibinlik
ile çevrilmiştir..Karyolanın arka duvarında dışarıya açılan açık bir pencere vardır.Komidinin
yanında eskitme bir kitaplık,kitaplar bulunmaktadır.Baba-annenin,kocasının,üç torununun ve
Kezban'nın da bulunduğu aile fotoğrafı duvarrda asılıdır.Seyirciye göre sahnenin solunda ise
büyük bir salon bulunmaktadır.Sokak kapısından hemen salona girilir.Çok lüks olmayan sade
bir koltuk takımı ,yemek masası, orta da bir sepha duvarlarda birkaç tablo,üç raflı üzerinde
radyo bulunan kitaplık bulunmaktadır.Arka da oda ve mutfağa açılan iki kapı vardır.İki kapı
arasında yine dışarıya açılan açık bir pençere bulunmaktadır.İki kapı arasında yüksekçe bir
fiskos sephası vardır.Sephanın üzerinde yarıya kadar su dolu bir sürahi yanında da
Babaanne'nin takma dişlerinin içinde bulunduğu yarısı su ile dolu bir su bardağı vardır.Bu
eşyalar ile evin fazla lüks olmadığı anlaşılmaktadır...Kezban telaşlıdır ve temizliğini
yapmaktadır...

KEZBAN- (kendi kendine konuşur gibi olsa da seyirciyi muhatap alarak) Ay ne telaş! ne
telaş!Aman be ben niye telaşlı olam ki? babannenin ölümünün üzerinden
koskoca yirmi gün geçmiş torunları hanfendiler gelecek.(temizliğe devam eder)
Nerden esti bu geliş bilmem ki? (ellerini beline koyup eyaptığı işi beğenirken
kendi kendine konuşmaya devam eder.)Ahhh aslında bilirim de bilmem. Koskoca
yirmi gün geçmiş, ya zaten bayram seyran hanidir üç kardeş biraraya
gelmemişler ama şimdi toplancaklar. Ah yetmiycek o da gelcek kurula kurula.
Ya ben kimim,bu evin hizmetçisi miyim.(hayır der gibi hem cıklar hem de
sehpanın ve masanın tozunu alırken sorduğuna sitemli ve pekiştirerek cevap verir.)
36 yaşındayım, rahmetli beni yirmi yıl önce getirdi bu eve. Neden getirdi?(kapı
zili çalar. durur yutkunur lafını bitremediğine sitem eder gibi bakar tekrark zil
çalar) Patlama açıyom işte!(sesini alçaltarak biraz da alaycı) Torunlar gelmeye
başladı hadi bakalım.

AFET- Kız yine kapının zilini duymadın!..

KEZBAN- Doğru vallahi

AFET- Radyonun sesini kıssaydın duyardın!

KEZBAN- Biliyon işte.Babaannen Zeki Müren'i çok severdi.

AFET- (Kezban ı taklitle) Biliyom,biliyom,sanki seni görecekte.

KEZBAN- Vallaha Zeki Müren görmez de,rahmetliler görür.Biliyon ya beni çok severlerdi
kendileri.

AFET- Kız çene yapmayı bırakta al şu elimdekini

KEZBAN- (Kutuyu alır.) Bu ne ki?

AFET- Ay ne olcak çayın yanına atıştırmalık bişeyler.

KEZBAN- Ha tamam.İyi düşünmüşsün abla.

AFET- (biraz tedirgin) Gelmedi değil mi?

KEZBAN- Yok Afet abla rahat ol gelmedi.

AFET- ( tedirginliğini atıp ilk geldiği andaki hareketliliği ile)Fikret'le İffet de

gelmedi?

KEZBAN- Yo gelmediler daha

AFET- (Alaycı ve sitemli) Şehrin bir ucundan geliyorum.Güzellik salonunu

elemanlara bırakıyomda,iki sokak öteden gelemiyorlar.

KEZBAN- Dimi valla.İffet daha ev işini bitirememiştir.Fikret desen derstedir.Koca


profesör,başı kalabalık tabii

AFET- Sen onu küllahıma anlat.İffet daha kocasının koynundan çıkmamıştır,ev işlerini
bahane eder.

KEZBAN- Hı (anlamsızca)
AFET- Fikret'in de kılları ağardı hala akademisyenlik yapıyor.(koltuğa oturur.)

Bana bir su getir.

(Kezban su almak için mutfağa gider. Afet Kezba nın arkasından bakar ardından
salona bir göz atar. Kalkar etrafı kontrol eder )

AFET- Ah bu kızın pasaklılığı sözde temizlik yapmış (elini sehpanın üstünde gezdirir)
toza bak toza. yarım yamalak silmiş bırakmış.

(tekrar fiskosun yakınına oturur tam yerleşirken dişleri görür irkilir) Ay eğreksiz
daha babaannemin dişleri bile olduğu gibi duruyor.

KEZBAN- (Elinde su bardağı ile girer.) Buyur abla

AFET- Kız babaannemin dişleri bile duruyor. sen bütün gün napıyon evde allahaşkına

KEZBAN- Aman abla ilişme sakın. Babaannem sıkı sıkı tembihledi kırkım çıkmadan hiç
bişeyime dokunma diye. Dursun, neme lazım kırkı çıksın vasiyet vasiyettir.

AFET- (Kezbana bakıp suyu içer bardağı uzatır Kezban yönünü mutfağa dönerken
arkasından söylenir) Hey Allahım vasiyet tutman eksikti.

KEZBAN- (Afetin mırıltısına döner hemen) bişey mi dedin Afet abla

AFET- (Afet konuyu değiştirir)Fikret te diyorum hala evlenmedi? Ellibeşine geldi kız
kurusu!

KEZBAN- Öyle deme be! Sen evlendin, yetmedi ayrıldın da ne oldu?

AFET- Ne olacak kız yeni prensler arıyom.Hala taş gibiyim,güzelim,param var.


( konuşması biter bitmez saçlarını düzeltir ve ellerinin manikürünü incelemeye
koyulur)

KEZBAN- (Sessizce) Aşağı dereye in de ara, kurbağa çok sen onları öpersin onlar paraları
öper.

AFET- (Aniden tekrar Kezban a odaklanır) Ne söyleniyon kendi kendine!..

KEZBAN- Hiç diyom ki, Allah sana hayırlı bir kısmet versin

AFET- Şu radyonun sesini kıs bari,zili duyalım.

KEZBAN- He tamam abla

( Radyoyu kapatır.)

AFET- (Sıkılmıştır.) Saat kaç oldu ki?


KEZBAN- Üçü geçiyor.İffet eli kulağında gelir şimdi.

AFET- Bir zahmet yolda oluversin.

Bir an önce gelsinler de bitsin bu terane

(Kapının zili çalar)

KEZBAN- Eli kulağında demiştim.

AFET- (Alaylı bir tavırla) Çeneyi bırakta kapıyı aç!

(Kezban kapıya yönelicekken elinde bardağı anımsar bir an duraksar sonrası


umarsızca bardağı sehbaya bırakır. Kapıyı açar İffet içeri girer. kezban iffet in ceketini yemek
masasının sandaleysine koyarken İffet Afet e doğru ilerler. İki kız kardeş biraz tedirgin
birbirleriyle kucaklaşır gibi yapar,otururlar. Kezban kitplığın yanındaki sandalyeye ilişir. İffet
boğazını temizler konuşmuş olmak için konuşur)

İFFET- Afet kusura bakma,ev işleri işte,anca geldim.

AFET- (Alaylı) Ah tabi abla ev işleri,anca kocanın altından kalkmışındır.

İFFET- (Utanarak) Deme ablam öyle alınıyom. Sonra İffet neden arayıp sormaz diye
konuşursunuz. (bir an cesaretlenir Afet e dik dik bakar ve) Hem ben sizin gibi
değilim.

AFET- İyi tamam tamam öyle olsun.

İFFET- Fikret ablam daha anca gelir zaten de,esas birileri gelememiş.

AFET- Aman sus anma da,çağırma da. Gelmez inşallah.

İFFET- Gelmez mi hiç. Kaçar mı ondan. Ah ah biri gitti biri kaldı kök söktürmeye

AFET- Ay bir sus allahaşkına kendi yok bari lafını da etme.

İFFET- (iffet konuyu değiştirmeye çalışır) Güzelliğin üstünde yine

AFET- Aman yok be...Salondan öyle çıkı verdim işte.

KEZBAN- (Kendi kendine ) Hııh salondan çıkmış.Boya kutusundan çıktım dese

ne. Babaannesi yirmi gün önce öldü,insanın az saygısı olur.

İFFET- (Kezban'a) Ne söyleniyon kendi kendine

KEZBAN- Yok öyle, sesli düşünüyorum işte.


AFET- Yirmi gün sonra niye geldi bunlar diye mi?

KEZBAN- Yok vallahi öyle değil...Fikret ablam gelmek üzeredir,çay koyayım mı diye.

AFET- Öyledir öyle.Anlat anlat küçük Afet dinliyor.

İFFET- (Afet'e) Hala bıkmadın mı bu kızla uğraşmaktan,ne alıp veremediğin var şu


kızla?

AFET- Ne bileyim,küçükken de anlaşamazdık hiç.

İFFET- (Kezban'a döner) Hadi sen git de çay koy bize içelim.

(Kezban su bardağını alıp çıkar)

AFET- Çirkin şansı var bunda.Babaannem gibi birini buldu.

İFFET- Niye öyle dedin şimdi?

AFET- Şu kaza geldi aklıma.Sadece babaneyle bu kurtuldu.Zavallı annem,

zavallı babam.Yaşasalardı şimdi yanımızda olurlardı.

İFFET- Öyle deme be. Kızcağız sakat kaldı. Hem elimiz kolumuz oldu, şimdi

yalan yok.

AFET- O konuda haklısın.

İFFET- Fikret'e, Sana ve bana ait olan elektrik,su ve diğer ödemelerin parasını verip
az beklemedi banka sıralarında yatırmak için.

AFET- Evet.Babaanneyle az uğraşmadı,kazadan sonra herşeyi unutur olmuştu kadın.

İFFET- Kezban ne yapsın şimdi.Dede ölünce iyice düşkün olmuştu ona.Beş yıl dedem
varken Onbeşyıl da dedem öldükten sonra dile kolay.Kezban aşağı Kezban
yukarı.

AFET- Evet çok çalışkan kız,sakar ama evi hep o çekip çevirirdi.

İFFET- E tabi Fikret okuycam diye bozdu sen zaten malum. Aranızda yüz

akı kalcam diye (susar gerisini getirmez)

AFET- Söyle söyle korkak kedi gibi sinsilenirken ilk isteyene gözüm kapalı

gittim deme, Fikret i suçla beni suçla.

İFFET- Hah! sen gönlüne göresini bulana kadar fingirdedin, bulunca da ardına bile
bakmadan gittin de iyi mi ettin sanki? Ne oldu, onu da terkettin.

AFET- Terk ederim tabi. Herifi o şırfıntıyla yatak odam da çırılçıplak

yakaladım.

İFFET- Öyle tabi, orda haklısın.Ben de aynısını yapardım.Vallahi de billahi de terk


ederdim anam.

AFET- Nah yapardın...Söyletme şimdi,kocanın altından hiç kalkmıyon ki.

İFFET- Ayrılayım da başkasına mı gitsin?Hem sen kendi işine baksana

AFET- Koca parası yemek tatlı geliyor tabi!

İFFET- Bana diyene bak! Kızım sen kocandan aldığın nafakayla acmadın

mı güzellik salonunu

AFET- Açtım. Helali hoş olsun bana

İFFET- Olsun,olsun da.Yetmedi ki sana.

AFET- Ne demek o?

İFFET- İçinde patladı senin bu altadılma işi.Sindiremedin,bir sürü adamla

görüşmenden belli.

AFET- Görüşürüm tabi.Yakışıklı ve adeleli adamlara dayanamıyorum.

İFFET- Tabi,tabi dayanamıyorsun sırf kendi egonu tatmin için ...

AFET- Yeter abla! Yapıyorsam ,yapıyorum.Paraları ben yiyorum adamlarla

İFFET- Ama sonunda da bir oyuna getirip bırakıyorsun, üstünede..

AFET- Para alıyorum. onu diyecektin değil mi? Evet alıyorum hak ediyorlar. Ben
güzelim canım.Aptalıklarının ceremesini çekiyorlar,çeksinler!

İFFET- Lafını sözünü de biz !(Afet kızgın dönünce birden konuyu değiştirir) Kezban'a
da yazık evlenmedi. Biz de hiç yardımcı olamadık kıza. Anasız babasız sabiydi
geldiğinde

AFET- Ne münasebet canım.Dua etsin dursun,şükretsin,babaanne yanına

aldı kendi çocuklarından ayırmadı onu.

İFFET- Halini hatrını sormalıydık.


AFET- Aaaa ama yeter abla şiştim. Kezbanı kayırman eksikti. Hem sen de sevmezdin
kızken en çok da sen hırplardın hayırdır şimdi.

İFFET- Halt etmişsin sen onu, ben sizin de yerinize ablalık yapmaya çalışıyordum
sadece. Eli iş güç tutsun, her şeyi yerli yerince öğrensin diye uğraştım.

AFET- Aman abla çok işe yaramış, belli yaptığı işten. Ha ama hakkını yemiyim her şeye
bir cevap her eksiğine bir kulp bulmayı iyi öğretmişsin

İFFET- Afferin ablam sen hep böyle üstten üstten konuş. Her şeyin en iyisini bilirsin ya
Kezbanı da en iyi sen bildin.

AFET- Sen kezban ı boş ver de bunca zaman sonra niye toplandık şimdi.

İFFET- Yapma Afet gayet iyi biliyorsun niye toplandık.Bir gün bu toplantı

pek ala da olacaktı. En büyük Fikret, yapcak bişey yok.

AFET- Tamam orası öyle de, ne biliyim onca büyüklenip köprüleri yıkınca,

aileden onca kopunca bunu istemez diye düşünmüştüm. Enteresan doğrusu

İFFET- Aileden koptu da ne demek canım saçmalama.

AFET- (asabi)Niye saçmalıyorum abla. Yalan mı? Fikret ablam evden çekip gitmedi
mi? O çekti gitti, bir yığın sıkıntı. Senin evliliğin ayrı bir sıkıntı. Sanki çok hak
ettik te. Şimdi gelmiş toplanıyoruz.

İFFET- Hııııı bak sen. Fikret koptu, İffet de zaten yaşayan ölü,ne gelir ne

gider, ben de kalır diyordun yani.

AFET- E pes, vallahi de pes billahi de pes,bir insan hiç mi değişmez ay. Sen

hep böyleydin. Şipşirin hanım hanımcık durur, her yediğin haltın üs

tünü örter,sıkışınca da kim denk gelirse harcayıverirdin.

(Mutfaktan ses gelir.Birşeyler düşmüş kırılmıştır.)

AFET- Kız Kezban ne kırdın? sakarlığın üzerinde yine!

(Mutfaktan Kezban'nın sesi duyulur.)

KEZBAN- Pasta takımının tabaklarını kırdım.

AFET- Kaçını kırdın ?


KEZBAN- Dördümüze yetecek kadar kaldı

İFFET- Canın sağolsun.Nazardır nazar.

AFET- Ne nazarı be.Sakardır sakar.

İFFET- Kafası çok dalgın babaannenin ölümü onu çok üzdü.

(Bu seferde mutfaktan çay bardaklarının kırılmasının sesi duyulur.Afet

tam bağıracağı sırada kapının zili çalar.İffet kapıyı açar.Fikret girer)

FİKRET- ( gayet vakur ve ağor bir giriş yapar kelimelerin üzerine basarak)Nedir bu
gürültü, apartman girişinden duyuluyor.

İFFET- Hoşgeldin abla

AFET- ( Afet ayağa kalkar soğuk ve tedirgin bir hava vardır)Kezban'nın sakarlığı
üstünde.

FİKRET- Sıkıştırdınız mı kızı? Eli ayağına dolaşmış yine.

İFFET- Aman abla,bir de sen gelme üstüme.Ben bi bakayım şuna.

(İffet mutfağa gider.)

AFET- (Masumca) Hoşgeldin abla

FİKRET- Hoşbulduk. (koltuğa otururken) Bana bak uğraşıp durmayın şu kızla.

AFET- Ne alakası var abla yapma allahaşkına

FİKRET- Kezban'nın hakkı ödenmez biliyorsun...

AFET- Biliyorum biliyorum, babaanne en çok Onu severdi.Ne yapayım, elimizde değil
hala kıskanıyoruz.

FİKRET- Artık babaanne yok. Bitirin bu kıskançlığı.

AFET- (birden Fikret e döner) Avukatla konuştum, bu evi Ona bırakmış!

FİKRET- İyi de yapmış, bırakmasaydı bu kızın hali ne olurdu? Sana kalsaydı

bu evi satıp Onu kapı dışarı ederdin.

AFET- Ya, Abla o kadar da değil be.

FİKRET- Ben bilmezmiyim malımı...Bak en son sevgilini bir şekilde punduna getirerek
terk etmişsin. Üstelik ayrılırkende adamdan yirmibeşbin lira kullanım hakkı
almışsın. Çok entersan doğrusu.

AFET- (kendini savunma üste çıkma edsaıyla)Ay vallahi de billahi de yalan. Yirmibin
lira aldım...(merakını yenemez) İyi de bunu sen nerden biliyorsun?

FİKRET- Güzellik salonundan. Elemanların konuşurken kulak misafiri oldum.

AFET- Ay işyerimde bile rahat yok. Gıybet yapıyorlar,demek beni

çekiştiriyorlar.

FİKRET- Neyse,şimdi onu bunu bırakalım da. Kızlar gelsin dicem ama hala eksiğiz.
Gelmiycekse sorun değil de

AFET- Hiiç heveslenme ablacım geliiir geliiir gelmez olur mu hiç? Bu anı ölse kaçırmaz.
Kim bilir neler de kurmuştur. (birden aklına bir şey gelir ve kendini tutamaz
güler ayağa kalkar ) Ay vallahi bütün gece bu günü düşünüp uyumamıştır. Gör
bak geldiği gibi kurum kurum kurulup şööyle bir geçit töreni yapar

FİKRET- Afet! Ama otur lütfen. Hiç yakışmadı. İnsanların hissiyatları ile bu şekilde dalga
geçmen son derece nahoş bir durum değil.

AFET- (alaylı oturur.) Hah öyle mi abla? Ben de öğrencin değilim. Hem kimseyle dalga
falan da geçmiyorum.

FİKRET- Neyse Afet'çiğim bu tarz gereksiz polemiklere ihtiyacımız yok. (Mutafağ yönünü
dönerek) İffet, Kezban gelin artık. Yeterince vakit kaybettik zaten.

(İffet ve Kezban ellerinde pasta tabakları ve çaylar ile gelirler)

İFFET- Neyse çay bardaklarından da dört tane kalmış.

KEZBAN- Eee yeter dörder tane, gelse gelse bi siz gelirsiniz o da gelirseniz tabii

( hüzünlenir) Otuzaltı yaşındayım, topalım, ee bu saatten sonra da

beni kimse almaz. Evlenemem de, yalnızlığa alışmalıyım.

(Çay bardaklarını ve pasta tabaklarını orta sephaya bırakırlar.)

FİKRET- Yok öyle konuşma. Birincisi bu tarz bir konuşma kendine olan saygına
yakışmaz. İkincisi insanların sana duymasını istediğin saygıyı kendine duy ki
insanlar da sana saygı duysun değerini görsün

KEZBAN- Yok yok öyle. Zaten rahmetli de öyle derdi hep bana. Seni bu saat

ten sonra kimse almaz Kezban derdi. Bir ayağın sekiyor, eller desen
senden yaşlı derdi.

İFFET- Babaannem mi söylüyordu bunları?

KEZBAN- Son zaman üstünüze afiyet aklı gitti iyice,çocuklaştı.

Hani küstüğümden değil...

FİKRET- Ah kıyamam, bu nasıl bir karamsarlıktır.

İFFET- Eh babaannem bunadı dicem ama..

AFET- (İffetin sözünü keser)Bunadı tabii...Kazadan sonra hayrı olmadı ki kimseye.

FİKRET- İFFET=AFET !

AFET- Ne ,yalan mı?

KEZBAN- Kazayı anlatıp dururdu ya...Bazı günler üç kere,dört kere . Sonra da

''Ayağın sekiyor senin niye'' diye sorardı?Kazayı hatırlardı da

ayağımın kazaya sebep böyle olduğunu hatırlamazdı.

AFET- Hayret!

FİKRET- Afet dedim !

AFET- Ne var yahu ,adımı mı ezberliyorsun?

KEZBAN- O da böyle derdi.Ezber mi geçiyorsun bana derdi.

FİKRET- Neden öyle derdi Kezban?

KEZBAN- Bana sebep.

İFFET- Ne demek o?

AFET- Bilmece gibi konuşmasana kız.

KEZBAN- Sizin fotoğrafları gösteriyordum babaanneye her sabah,her akşam

AFET- Niye ki?

KEZBAN- Unutmasın sizi diye Afet abla,insan yavrusunu unutarak ölmemeli

FİKRET- O kadar mı kötüydü?

KEZBAN- İyice ağırlaştıydı son dönem.Bazen kendi gösterirdi sizin


fotoğrafları.Bunlar kim derdi.Anlatırdım ben de sizi.

İFFET- Az dedikodumuzu yapmadın desene

KEZBAN- Yok vallahi ondan değil.Babaanne sorunca ben de...

İFFET- Şaka ediyoruz kız

FİKRET- Aferin Kezban. Hakkın ödenmez.

AFET- Kezban!

KEZBAN- Buyur abla,çay mı?

AFET- Afedersin,çok üstüne geldim yine

KEZBAN- Yok abla,estağfurullah.Bu ölüm hepimizi sarstı.

çay koyayım ben...

(Boş bardaklarla mutfağa giderken Afet Fikret e döner)

AFET- Abla farkında mısın bilmem ama evdeyiz ve kardeşler bir aradayız.

FİKRET- Yani bu söylediğinden ne anlamam gerekiyor.

AFET- Ay abla anfide ders anlatır gibi konuşma bizimle. Üçümüz de aynı bahçenin
çamurundan çıktık. Tamam üniversite de hocalık yapıyorsun anladık da biz
bizeyken bari özüne dön.

İFFET- Aman Afeet ablam oldu olası tepeden tepeden konuşurdu, bilmiyor musun. İşi
gücü bize ders versin millete hoş görü. Baksana Kezban ı nasıl da teselli ediyor.
Sanki hepimizin keyfi denk de bir Kezban mağdur.

FİKRET- Bir dakika bir dakika, Afet, sen ne anlatmak istiyorsun? söyle bakalım. Kezban
bahane esas sorun nedir onu söyle.

AFET- Ne sorunum olcak abla, geldiğinden beri sanki 32. gün konuğu gibi soğuk soğuk
konuşmalar bir hal hatır sormak yok.

İFFET- Ablam bizden koptu deyince de hiç kızma abla, Afet haklı. Kezban kadar
olamadık ne diyim.

AFET- İffet abla sen benden yana mı çıktın. Ay üstüme iyilik sağlık. Ayol Kezban a iki
kelime söyledim diye onca laf soktun. Şimdi sen gömdün ya kızı.

İFFET- Dur be kızım sen de şimdi. İyi ki bir senden yana oldum, onda da yaranamadım.
AFET- Yok yarandın da şaşırdım.

FİKRET- Bitti mi kızlar. Yok devam edecekseniz beklerim dökün içinizi sıkıntı yok.

AFET- Yok abla bitti. Zaten ne desek boş bu saatten sonra.

FİKRET- İyi, çaylarımızı da içtik şimdi üstümüze düşeni yapalım o zaman. Nasılsa
anladığım kadarıyla gelemiyecek beklemenin gereği yok.

AFET- İnşallah gelmez. Şimdi O geldimi, Nazi subayı emirler yağdırır.

Etrafı öyle bir teftiş eder sinsi sinsi.

İFFET- Nasihatları da bitmez hiç..

AFET- İki de bir laflarıda sokar bize en güzellinden.

İFFET- E vallahide billahide haklısın abla..

( Afet yeter derecesinde İffetin sözünü keser)

AFET- Amaan alıştık zaten.Neyse biz bakalım işimize

FİKRET- Hadi hadi O gelmeden üstümüze düşeni yapalım.

İFFET- Eh büyüğümüzsün abla sana düşer.

AFET- (içinden mırıldanır.) Gerçi büyüklük yüzükle olsaydı ama neyse.(İffet Fikretin
şerrinden korkup Afetin elini sus dercesine tutar Fikretin dikkatini dağıtması için
yok bişey demedi der gibi bakar Fikrete)

FİKRET- Bırak İffet özgürce söylesin fikrini.

AFET- Ah bak bundan hiç tereddütün olmasın abla ben hep özgür düşünür özgür
konuşur özgür yaşarım, bunu en iyi siz bilirsiniz.

İFFET- Bilmez miyiz.

(çaylarla Kezban gelir)

FİKRET- (Fikret derin bir nefes alır konuyu hiç uzatmadan) Çay kalsın şimdi Kezban,
getir şu babaannemin yüzüğünü de üzerimize düşen görevimizi yerine getirelim.

KEZBAN- (çayları itirazsız sehpaya bırakır) Ha babaannenin yüzüğü, hiç çıkarmazdı!..Bir


keresinde parkta elini yüzünü yıkarken yüzüğünü düşürmüştü.Çok
telaşlanmıştı. Kayboldu zannetmiştik Ahiretliği ile aradık zor bulmuştuk
yüzüğü...O durmadan bana ''Birgün ben ölünce, bu yüzük ailenin en büyük
kadınına kalacaktır'' demişti.
FİKRET- İşte o yüzük. Babaanneme babaannesinden kalmış.

KEZBAN- Hay Allah yetişemicek herhalde. Geleydi iyiydi. O da olsaydı,

İFFET- (Fikret'e) Bırak Kezban gelmesin boşver. Gelcek bir sürü tantana bırak. Fikret
ablamın bugün bu yüzüğü takması için toplantık. hepsi bu

AFET- (Fikret'e) Ailenin en büyük kadını olarak.

İFFET- Ya ne aptalım ben nasıl düşünemedim evden kamerayı almalıydım. bu anı


ölümsüzleştirmeliydik. Hay Allah yaaaa.

AFET- (Alaylı) Yaa dimi.Merak etme sen ben düşündüm.Savaş Ay ve A takımını da


çağırdım gelecekler.

KEZBAN- Sahi mi abla.

AFET- Yok artık şaka bee saftirikler.

KEZBAN- Aaaa hem de ne iyi olurdu Afet Ablam.İffet abla keşke alaymışın

İFFET- Değil mi ama? Bak Kezban da hak verdi. Bu iş önemli Afet im. Önemli bir
merasim.

AFET- (kalkar sesini ayarlar) Sevgili aile büyüğümüz, saygın insan, Fikret
Hanım,huzurunuzda saygıyla eğilir, Kezban hanımefendinin takdimedeceği
yüzüğü takmanızı arz ederiz.

İFFET- (iki kolunu işte bu der gibi açar) Fikret hanım lütfen kabul buyrunuz.

FİKRET- Yeter! Kesin şu şaklabanlığı, yeter.

AFET- Aman abla iki takıldık ne var

İFFET- Kızma abla latife ettik işte. Ama ailenin en büyük kadını da sensin.

söz de senin yüzük de.

KEZBAN- (Saflıkla) Allah geçinden versin, Fikret ablam ölene kadar yani.

AFET- Kapa çeneni!

İFFET- Kezban !

AFET- Kezban artık şu yüzüğü getirsene!

İFFET- Evet, yeni sahibi taksın.


AFET- Evet, evet taksın.

KEZBAN- Odasında olacaktı bi bakayım.

(Babaannenin odasınıa giderken salon kararır babaannenin odası aydınlanır.


aramaya başlar ve telaşlanır)

Ne olcaksa Yüzüğü takınca. Ne yüzükmüş.Buralarda bir yerde olacaktı.(


konuşurken çekmecelere bakar. Çekmeceler de bulamayınca ellerini beline koyup
etrafa bakarken sandığa gözü takılır tabii ya buraya koydu der gibi bir tavırla
sandığı açar. eline geçenler üzerinde konuşur.eline bir elbise geçer)Aaa bu benim
elbisem. Bu eve gelirken üstümdeydi bu. Atmamış mı bunu.( gayri ihtiyari
üzerine tutar eski küçük elbisesini duygulanır. ve hemen kendini toparlayıp
elbiseyi hızla katlar ve koyar. eline bu kez de tülbenti gelir) bu da başımdaydı.
Rahmetli bunu başımdan çıkarıp saçımı taramış ve bir daha bu güzel saçlarını
saklama, henüz çok erken demişti. (sandığı aramaya devam eder ama artık
odaklanamaz ve sandığı alel acele kapayıp kalkar) Yok yok burlarda değil. Başka
yerlere bakmak lazım.

(Salona girerken odanın ışığı kararır. salon aydınlanır üçü de ona

bakar) Bulamadım.

İFFET- Nasıl?

AFET- Bulamadın

FİKRET- İyi baktın mı?

KEZBAN- Ölmeden birkaç gün önce çıkartmıştı. Biyere koyuyorum

demişti.(Üzgün) Ah nedense hatırlamıyorum şimdi.

AFET- Bi şeyi de hatırla be!

İFFET- Hatırlamaya çalış canım.

FİKRET- Biliyorsun bu yüzük önemli. Aile yadigarı bir simge hem de taşıdığı anlam, nasıl
olmaz. Hep birlikte arayalım.

(Fikret odaya,İffet mutfağa, Afet'te babannenin odasına giderler. babaanenin


odası ve salon aydınlanır. Fikret ile İffeti görmezken Kezban ile Afetin aramaları
kısa bir an görünür.Aramaları çok abartılı ve hızlıdır.)

İFFET- (Mutfaktan seslenir)


Burada yok bulamıyorum.

FİKRET- (Odadan seslenir.)

Tencerelerin içine,çekmecelere,raflara bak.

AFET- (Salon kararır Babaannenin odasını didik didik etmektedir.Yatağın altından her
bulduğunu hayret ve şaşkınlıkla yere atar)

Bu ne ya?Neskafe üçü bir arada kahve,hemde şekerli. Şeker mi? Şeker sana
yasaktı canım...Soslu fıstık, Nasıl yedin o takma dişlerinle...Toka,bu garip
sayılmaz.Tirbişon mu?Bunun ne işi var burda.Şarapta çıkarsa artık hiç
şaşırmam vallahi...Bu,bu kadın pedi ya. Seksen yaşında öldün,ne pedi.Yirmibeş
yıldır menopozdadeğil miydin ya...Kopuk inci kolye, gerçek inci mi bu?

(Aramaya devam eder.oda savaş alanı gibidir.) Buldun mu Kezban?

KEZBAN- Yo arıyom daha..

( Oda kararır Salon aydınlanırHalının altına,komidinin çekmecelerine bakar


bulamaz.İffet salona girer.)

İFFET- Küpe, bilezik ve kolyeleri buldum.

KEZBAN- Aaa geçen yıl kaybettim dediği küpe.Nerden buldun

İFFET- Müge Anlı buldu?

KEZBAN- Yo ben haber etmedim Müge'ye

İFFET- Saçmalama! Patates kutusunun içinde buldum.

(Fikret salona girer.)

FİKRET- Bulamadım.Sadece tedavülden kalkmış paralar.Bak,bak hemde

mor binlik...İşte buda yüz yeni TL.Of of babaanne ya.

KEZBAN- Aaaa yüz yeni TL parkta düşürdüğü,bana da üç saat aratmıştı.

Nerden çıktı?

İFFET- Anannın örekesinden çıkmıştır.Tövbe tövbe,konuşturuyorsunn beni.

FİKRET- (İffet e ters bakıp) Yüklükten çıktı. Bu yüklüğü hiç mi düzeltmedin canım.

İFFET- Kavanozlara,patates-soğan kutularına hiç mi bakmadın yaa.


KEZBAN- Rahmetli,kavanozları kendi temizlerdi,kontrol ederdi ve bana da

yüklüğe dokunma derdi.Nerden bileyim oraya para koyacağını?

İFFET- Doğru ,bilemezsin.

FİKRET- (Afet'e seslenir)

Sen buldun mu bari?

(Afet aramaya devam eder.Yatağın altından öyle şeyler çıkarmıştır

ki sonunda yorulmuştur.)

AFET- Yok...Gelin buraya yardımcı olun

(üçü de babaannenin odasına gider salon kararır. )

FİKRET- (Odanın halini görünce inanılmaz şekilde şaşırır.)

Bu ne hal böyle

İFFET- Salı pazarı gibi

AFET- (Bulduklarını göstererek)

Aynen öyle.Salı pazarı yanında halt etmiş.Bak,bak şuna bak ya

krakerler,günü geçmiş çıkulatalar,kadın pedleri,tirbişon.Şarap bile

var.(etrafa bakıp çarşaf gibi bişeye tüm bulduklarını toplar)

FİKRET- Yatağın altından mı çıktı hepsi.Eh be pes babaanne ya.

AFET- Deliricem sadece yüzük yok...Yoruldum.

FİKRET- Hadi salona geçelim dinlenelim.

İFFET- İyi olur.Sonra tekrar ararız.

(Salona geçip kendilerini koltuklara bırakırlarken Kezban ayakta tedirgin bakar


etrafına)

KEZBAN- Allah,Allah ,nerede bu yüzük?

AFET- (yatağın altından çıkanları salonun ortasına bırakıp) Sana sormak lazım. Evde
kalan sensin.

FİKRET- (Afete bir bakış atar.) Kezban birer yorgunluk kahvesi yapta içelim.
KEZBAN- Tamam abla.

(Kezban mutfak kapısına gider.)

FİKRET- Saat kaç oldu?

İFFET- Altıya geliyor.

AFET- O kadar olmuş mu ya?

İFFET- İki saattir arıyoruz.

( Kezban mutfak kapısından geri döner ve doğrudan babaannenin odasına


geçer.salon kararır oda aydınlanır. Yüzüğü tekrar aramaya başlar ama asıl amacı
babaanneye derdini anlatmaktır.Babaannenin resmine bakarak.bir türkü tutturur)

Beni hor görme kardeşim

Sen altınsın ben tunç muyum?

Aynı vardan var olmuşuz

Sen gümüşsün ben saç mıyım?

Ne var ise sende bende

Aynı varlık her bedende

Yarın mezara girende

Sen toksun da ben aç mıyım?

KEZBAN- Ah hanımım be,ah babaannem ne vardı ölecek?Bıraktığın yüzüğü

bulamıyorum.Halbu ki ölmeden birgün önce parmağındaydı...

Nereye koydun? Belki bana söyledin ama hatırlamıyorum...

Bak Afet beni suçluyor gibi imalı konuşuyor.''Evde kalan sensin''

ne demek bu?...Hırsız mıyım ben?..Bu eve geldiğimden beri bu üç kız o yüzüğe


nasıl meylederdi bilmez miyim? Sen onları başına toplayıp sanki okunmuş
zemzemle yıkanmış sofu muskası gibi gösterip durur, bır bır anlatırdın yüzüğü
bilmem mi? beni ne ilgilendirir ki yüzük müzük hırsız mıyım ben? Biliyorum
inanmadığını...Aaa orda mı diyorsun? Yok oraya da baktık...Şakacı ve akıllı
olduğunu biliyoruz.Ama itiraf et.Son zamanlarında unutkandın da malın da
pek kıymetliydi...İnşallah şu yüzüğü buluruz.Aslında sen,çok kolay yere
koymuşundur onu.Ama neresi?..Yok sanmam sen o kadar kolay yere
koymazsın.Orada da yoktur...Neyse

(Afet in sesi gelir salondan)

AFET- Nerde kaldı kahveler?

(Babaannenin odasının ışıkları kararır.salonun ışıkları yanar.Afet

seslenir Kezban salondan mutfağa geçerken gözü yerdekilere takılır duraksar )

İFFET- Ben mutfağa bir kez daha bakıcam(kalkar mutfağa geçer)

AFET- Banyo dolabında ped var mı? (Kezban a)

KEZBAN- Ne var mı?

AFET- (Yüz ifadesiyle elini işaret ederek) Az misafirim geldi canım.

KEZBAN- (anlamaz) Ne misafiri zil mi çaldı?

AFET- Kız alttan akıyo şelale olmuş.

KEZBAN- (safça) Hee şimdi anladım.

FİKRET- Şükür anladın

AFET- Banyo dolabında diyorum ped var mı?

KEZBAN- Olması lazım?

FİKRET- (muzipçe gülerek) Bulamazsan babaannemin yatağının altından çıkan pedleri


kullan

AFET- Ay istemem nuh nebiden kalma (Kezbana döner) gel göster yerini... (Kezbanla Afet
salondan çıkar)

FİKRET- (Salonda yanlız kalan Fikret in yüzüğü bulamamak canını sıkar. duvardaki
babaannesinin resmine bakar) Yine o keskin bakışlarınla bizi izliyorsun keyifli
keyifli değil mi; bir gün seninle başbaşa kalmıştık. Sağlığın iyi değil di ama hala
çok zekiydin. Yine bana öyle dik dik bakmış; ''Fikret aile bağları güçlü
olmalıdır. Bizim ailemiz gibi. ailemizin kadınları aile birliğini ayakta tutar. Bu
yüzük aile değerinin birliğin beraberliğin nişanı. Bir gün öldüğümde bu yüzük
tıpkı babaannemden bana kaldığı gibi sana kalacak. O sadece bir yüzük değil
unutma yüzüğü koru ve sahip çık.''demiştin. Ama bulamıyorum işte.(içini çeker)
Kimbilir nereye sakladın onu, ne tatsız bir şaka ama.Yoksa evden ayrılıp bunca
yıl yanlız yaşıyor olmamın cezasını mı kestin bana?(kendini toplar ve İffet e
seslenir) İffet kayıp mı oldun yoksa.
İFFET- (mutfaktan sesi gelir.) Yok Fikret abla yüzüğe bakınıyorum.

FİKRET- Boşver gel.

İFFET- (salona gelir) Geldim abla. yer yarıldı yerin dibine girdi sanki.

FİKRET- Vallahi haklısın

İFFET- Kezban ile Afet nerde?

FİKRET- Afet' in muayyen günüymüş banyoya ped almak için gitti. Kezban da yerini
göstericekmiş. Kezban göstermese bulamıcak sanki.

İFFET- Babaannemin odasından çıkanlar da vardı?

FİKRET- Nuh nebiden kalma diye beğenmedi hanfendi

İFFET- Ay kenarım... hiç değişmicek seni kim beğenicek acaba. Sen de öyle misin

FİKRET- Yok değilim. Hem ben menapozdayım o dertten kurtuldum rahatım artık

İFFET- (içini çeker) ah be ablam bir erkek yüzü görmeden menapoza girdin

FİKRET- (birden kızar) Girerim çıkarım sanane. Erkek deme bana.

KEZBAN-(banyodan gelir) Ne tartışıyonuz gene.

İFFET- Ablam menapoza girmişte onu konuşuyoz.

KEZBAN- Oh ne güzel her ay aynı derdi çekmez işte.

FİKRET- Ay bayılıcam size ne benim şeyimden aaa tasası size mi düştü, Afet nerde?

KEZBAN- Babaannemin odasında bir daha bakıcakmış.

FİKRET- İyi arasın bakalım.

(Salonun ışıkları kararır. Babaannenin odası aydınlanır Afet yüzüğü aramaktadır.)

AFET- (Yorgun ve bezgin yatağın başına oturur elinde babaannesinin resmi vardır.)
Babaannem benim. Bakma bana öyle. Biliyordun erkeklerime hep düşkündüm.
güzelliğimi senden almışım. Ne garip değil mi? İhanete uğradığımı ilk sen
öğrenmiştin. Beni karşına alıp '' İhanete uğradın kızım. Kocan seni aldattı.
Boşanacaksın biliyorum. Ama sakın intikam için yeni bir ilişkiye girme''
demiştin. Seni dinlemedim yapamadım. Senin ölümüne kadar da hep intikam
almaya devam ettim. Ama artık almıyorum kimbilir belki de son sevgilimle
evlenirim. Ne dersin bu işe. Ama önce şu yüzüğü bulalım değil mi?Aile
geleneğimiz devam etmeli değil mi?(kısa bir an susar. gözü şarap şişesine takılır
ve şişeyi eline alıp gülerek) Babaanne be iyi de sen şarap içmezdin ki; yatağının
altında bu şarabın işi ne? Bunu da diğerlerinin yanına götürelim de yalnız
kalmasın bari.

(Salonun ışığı aydınlanır)

FİKRET- Afet gel buraya.

AFET- Tamam abla geliyorum.(Salona gelir)

( iffet yatağın altından çıkanlara uzanmak isterken kolundaki morluklar görülür


Fikret elini tutar ve sorar)

FİKRET- Kızım o ne öyle ?

KEZBAN- Of pek fena morarmış.

FİKRET- Sadist kocan yaptı değil mi?

AFET- Kaç kere söyledim.Koru kendini yüz verme adama.Her istediğinde

altına yatıyorsun adamın Gerçi seninde hoşuna gidiyor ya.Neyse

(Kezban şaşkınlıkla dinlerken,boş bardakları da alıp mutfağa gider.)

İFFET- Ne yapayım kocam değil mi?

FİKRET- Nasıl yaptı?,Neden? Karşı koymadın mı?

İFFET- (Utanarak ve ağızında lafı geveliyerek)

Öbürtürlüsünden istedi.Bende karşı gelince,köpekmiyiz biz

deyince...tokatı bastı tabi,bazen nefret ediyorum ondan (Ağlar)

AFET- (Sinirli) Hah adama bakar mısın hem senin bedenini istemediğin şekilde
kullanmak için taciz ediyor,itiraz edince de dövüyor. Kızım sen sen delirdin mi?
Nasıl izin verirsin buna.(ayağa kalkar) Yok yok ben onun ağzına sıçmazmıyım
şimdi. Hemen boşa bu adamı,hemen !

FİKRET- Evet,evet yarın davayı aç! Ve gerekli işlemleri başlatıp uzaklaştırma alalım

AFET- Boşa,hiç düşünme

FİKRET- Gerekirse Kezban ile yaşarsın ilk etapta, olayların seyrine göre de elbet bir
düzenleme yaparız. Hiç düşünme hemde hiç. Hatta hemen çıkalım oğlunu alıp
gelelim. Yarın da uzaklaştırma alır evine geçeriz bir müddet ben de seninle
kalırım. Ki evi terk edip gitti gibi bir koz geçiremesin eline.
AFET- Doğru bu adi mahluklar sıkıştı mı her türlü kozu kullanıp art niyetli
iftiralardan hiç çekinmezler.

İFFET- Yapamam.Çocuğum için katlanmak zorundayım.

FİKRET- Yarın bu konuyu kocan olacak o şerefsizle bizzat konuşurum.

AFET- Ben konuşmam vallahi, doğrudan yakarım orasını! Yine tartaklanmak


istiyor.

FİKRET- Ben yolu yordamıyla konuşurum. (İçinden mırıldanır) Onun dilinden


konuşmayıda biliriz elbette. (İffet e döner) Hem ne demek Çocuğum için
katlanmak babası gibi bir erkek yetiştir diye mi? O da kadının aczini
ezberleyerek büyüsün ve hayatındaki kadınları paspas gibi kullanan sağlıksız
bir birey olsun diye mi?

İFFET- Ne ilgisi var abla oğlumla

AFET- Var ablacım o babasından senden ne görürse doğrusu odur. Ne görüyor,


babası her haltı yiycek her türlü hatayı kendinde hak bulacak ceremesini sen
çekeceksin üstüne bir de sana şiddet uygulayacak. Oh ne ala memleket.

(Kezban girer)

KEZBAN- (İffet'e) Abla duyduklarım doğru mu?

AFET- Ahaaha işte koca istiyordun,Beni bu halimle kimse almaz diyordun

Ne yapcaksın kocayı? Birgün öbürtürlüsünden ister,yapmazsın yersin

köteği.Birgün geç kalırsın,yemek koymazsın önüne yersin köteği.

sen boşver iyisi mi?

KEZBAN- Afet Abla eş dediğin, koca dediğin,El kaldırmamalı,saygılı olmalı anlayışlı


olmalı ben öyle düşünüyorum.Romantik olmalı,korumalı,sahiplenmeli yok mu
böyleleri?

AFET- Vallahi ben böylelerine rastlamadım.Olsa dükkan senin.Sen gördünmü Fikret


Abla?

KEZBAN- Hiç mi iyileri yok bunların.Vardır canım sizlere denk gelmedi.Sen de birşeyler
söylesene Fikret Abla?En akıllımız sensin

FİKRET- Gördüm de duydum da Afet! Yalnızca erkek değildir kadını ezen,

kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi


kendinide eziyordur

İFFET- Hemen de bildiniz. Siz hep bana yüklenin ben neden bu adamı çekiyorum
sordunuz mu? ikiniz yüzünden. Babaannem sen ben evlenmem diye tutturdun
ayrı üzüldü sen fingir fingir başına buyruk gezdin ayrı üzüldü. Ana babaları
başlarında yok ben beceremedim yetiştirmeyi diye hayıflandıkça ben bari
usturuplu olayım dedim. Gerçi dedim ama neyse işte.
AFET- Ne! Aptal evliliğinden bizi mi sorumlu tuttun şimdi de, onca tavizi ver ver.
FİKRET- Dur Afet, kendince bir neden aramış.Ama bu doğru değil kardeşim yanlış.
Sen bizim gibi davranmak istemedin belki ama kendine ne istediğini de
sormadın. Sen kendin ile uzlaşmaya çalışma neyin varsa O'sun.Bak İffet.Kendi
bedenine sahip olmazsan ve bedenini kontrol edemezsen özgür bir kadın
değilsindir...Ve hiç bir kadın bilinçli olarak anne olup olmamayı seçene kadar
kendine Özgürüm dememelidir.

İFFET- Bir iki tokat yüzünden yuvamı mı dağıtayım bumu çözümü.

AFET- (İffet'e) sessiz kalma! tehdit et bir daha olursa çocuğu da alır boşarım

seni de. Yaptırım getir ne biliyim zehir et hayatı ona.

FİKRET- Afeet! Canını yakanlardan intikam almayı düşünme hiç, hayat senden daha
yaratıcıdır.Anladın mı?

AFET- Doğru hayat senden daha yaratıcıdır.

FİKRET- Kızlar! Kurtulmak için bir başkasına bel bağlamak yıkılmanın en

güvenli yoludur...Ne demek istediğimi anlamışınızdır artık...

İFFET- Abla böyle düşündüğün için mi?

AFET- Sen Erkekleri sevmezdin ?

KEZBAN- Evet Erkekleri sevmeğen...sahi neydin sen bişey dediydiniz

AFET- Feminist eksik akıllım benim feminist

FİKRET- Ben hiç bir zaman feministin ne olduğunu anlayamadım.Ancak şunu

biliyorum ki beni kapı paspasından ayıran duygularımı açıkladığımda,

çevremdekiler bana Feminist dediler.Ben erkeklerle, kadınların eşit


olduklarını söyledim, kadınların hakkı gasp edildiğinde susamadığım gibi,
erkeklerin hakkı gasp edildiğinde de duyarsız kalmadım.Şimdi anladınız mı
beni.

İFFET- Biriniz erkek düşmanı biriniz erkek düşkünü arada ben kaynadım neyse.

AFET- Yapma abla onca konuştuk hala mı aynı yerdesin.

(kapı çalar odak birden değişir)

AFET- haah çok güzel demedim mi kaçırmaz kesin gelir diye geldi işte.

İFFET- Ay geldi vallaha nerden oyalandık ki gelmeden halledip gitseydik keşke.

FİKRET- Tamam kızlar daha fazla gerilmeye gerek yok. Zamanlaması da gayet iyi.

(Kezban mutfaktan çıkıp kapıya koşarken tartışma kesilir. kızlar kapıya odaklanır)

AHİRETLİK-(kapıdan içeri girer girmez mantosunu Kezban a verir,etrafi süzerek, aheste


aheste içeri girer. Kezban sessiz ve tedirgin onu takip eder. Salonun ortasında
durup Kezban a döner) Kızlar gelmiş. (kızlar ayağa kalkarlar hoşnutsuz da olsa
saygılı bir duruşa geçerler. yaşlı kadın önce kızlara, ardından yatağın altından
çıkanlara bakar, yavaş ve otoriter bir tavırla babaannenin olduğu tahmin edilen
koltuğa oturur. kızlar hiç beklemedikleri misafir karşısında iyice tedirgin olurlar.)
Maşallah hem eliniz hem çeneniz işlemiş. Neyi paylaşamadınız gene sesiniz arşa
çıkıyor.

KIZLAR-(yarım ağız da olsa) Hoşgeldin ahretanne. ahretanne hoş geldin

AHİRETLİK-(çok umursamadan)Merasime lüzum yok oturun oturun. Siz didişmenize


işinize gücünüze devam edin. Ben Ahiretliğimin koltuğunda az dinlenip gidicem
zaten.

İFFET- Kahve içicektik ahretanne beraber içeriz

AFET- Kahveler nerde kaldı be?Yoksa babannemin ruhu ile laf mı yarıştı-

yorsun kız.Unuttun mu kahveleri.

İFFET- Aaa babaannemizin ruhu mu geldi?

AFET- (Alaylı) Ee O geldi canım.Şimdi hep beraber Beyaz Show'a gideceğiz.

FİKRET- Ah be İffet amma safladın yine aklın nerde?

AFET- Nerde olacak, nasıl kimvurduya giderim diye hesap yapıyordur?


İFFET- Deme Afet,aklım burda.Yüzükte,bir türlü bulamadık.

AHİRETLİK- Aaaa yüzüğü kayıp mı ettiniz. Neyse bulursunuz. (yerdekileri işaretle)


hayırdır çarşı pazar dökmüşünüz.

AFET- Yok ahretanne. Yüzüğü ararken babaannemin yatağının altından bunlar çıktı.
rahmetli sağolsun

AHİRETLİK- Ya rahmetli sağolamadı.

KEZBAN- (Mutfaktan seslenir.) Geliyor kahveler.

İFFET- Benim kahvemi babaannemin odasına bırak.

(Kezban elinde kahveler ile babaannenin odasına İffet'in kahvesini

bırakır ve salona girer.)

KEZBAN- (İffet'e) Abla bıraktım.

(İffet babannenin odasına geçer)

Ahretanne buyur,Fikret abla kahven.Afet buyur kahveni...

(Salonun ışıkları kararır.Babaannenin odasının ışıkları yanar.)

İFFET- (Seslenir) Saol Kezban...

(İffet sürahinin olduğu komidinin çekmeçelerini karıştırır.Dedesi ile

Babaannesinin birlikte olduğu resme bakar.)

Ah babaanne ah...Görüyormusun bunlar benimle nasıl dalga geçip üstüme


üstüme geliyorlar.Yok kocam üstümden inmiyormuş,ben çok isterikmişim de
nasıl alınıyorum bir bilsen...Gerçi dedemle sende öyleydin ya...Yo,yo dedem seni
dövmezdi.Benim herif biraz okşuyor ama

yine de seviyorum hınzırı...Sevmesem ne olacak?Çocuk hatrına işte...

Keşke şu parmağımda ki yüzük sihirli olsa.Herifçioğlu tam vura-

cakken onu şöyle bir çevirsem.Yüzüğü diyorum çevirsem de insafa

gelse...Babaanne sahi sen nereye koydun yüzüğü!..İyi de tedavülden

kalkmış paraları nereye koyduğunu nasıl unuttun?..Hatırlıyorum

da birgün sahilde otururken,''Su akarken tasını doldur.Çocuğu-


nun geleceği için''demiştin bende safım anlamamıştım.Sen hep

nasihat verirdin.Kendin hiç uygulamazdın ama neyse...Canım babaannem


beni umarım duyuyorsundur...

(İffet düşüncelere tekrar dalarken kahvesini içer.Odanın ışığı kararır.

Salonun ışığı aydınlanır. İffet elinde boş fincan diğerlerinin yanına gelir)

AHİRETANNE- (İçten ve derin bir gülüşle yerdekilere bakar.) Rahmetliyle şu tarihi geçmiş
gofreti krakeri ararken ayaklarımıza kara sular indiydi.

FİKRET- (Üçü de merakla döner) Niye böyle bir şey yaptınız ki?

AHİRETLİK- Eeee meram anlatmak zor. Napcan. siz gençler bizden akıllısnız ama biz de
sizden daha tecrübeliyiz. Bize sizin aklınız çok gelir size de bizim nasihatlarımız.

FİKRET- Anlamadım siz bunları yatağın altına bile bile mi koydunuz

AHİRETLİK-Bile bile koyduk tabii.

İFFET- Allah allah niye koydunuz ki?

FİKRET- Bak ben de şaşırdım şimdi.

AFET- Ayol işleri güçleri yok nolcak iş çıkarmışlar işte bize

AHİRETLİK- Bak bak laflara da bak. laf ebesi Afet

FİKRET- Yok yok iş olsun diye değildir elbet. Allahaşkına bütün bunları arayıp buldunuz
da ne planladınız acaba.

AHİRETLİK- Ayol biz niye planlayalım görünen köye kılavuz mu lazım. Her şey ortada.

İFFET- İyi madem neyin nesi bunlar o zaman.

AHİRETLİK- Anlarsınız anlarsınız nasılsa, yoramıcam kendimi sizin için.

AFET- (Afet daha fazla uğraşmak istemez) Ahretanne sen kusura bakma bizim o yüzüğü
bulmamız lazım sen otur müsadenle.

AHİRETANNE- Oturun kızlar. Hiç kalkmayın. Babaannenizin lafı daha bitmedi.


Babaanneniz sandığınız kadar bunak değildi. Ne kördü ne de bunak. Siz daha adımınızı
atmadan ne yapacağınızı neden yapacağınızı da pekala bilirdi.(Koynundan bir zarf çıkarır.
Fikrete uzatır) Evin büyüğü al bakalım(mektubu verir halinden memnun arkasına yaslanır)

İFFET- Aaaa mektup


AFET- Yaa... Mektup tabii ki haciz tebligatı olcak değil ya

KEZBAN- Ne yazıyor üstünde.

AFET- Torunlarıma yazıyor.

İFFET- Aç abla aç oku bakalım neymiş

(Fikret elinde evirip çevirdiği mektubu açmak ister ama yapamaz.)

FİKRET- (gözleri dolar) Yok ben okuyamayacağım.(İffet e uzatır)

(bir an alır ama hemen Afet e uzatır)

AFET- (alır mektuba bakar ) Ay ben de okuyamıycam.

İFFET- (daha mektubu almadan) Ben hiç okuyamam baştan diyim.

(Bir an Kezban a bakarlar Kezban donar kalır Afet vaz geçer mektubu tekrar Fikret e uzatır )

FİKRET- (gülümser) Ahretanne sen oku. Hem sen okursan babaannem okumuş gibi olur

AHİRETANNE- E verin madem ben okuyum

AHİRETLİK- Canım torunlarım. Yüzüğü bulamadınız değil mi? Bulamadınız elbet. Ama
yatağın altındakileri buldunuz. Bulup çıkaramadıysanız da hadi gidin yatağın
altına bir bakıverin.

AFET- A vallaha bile bile doldurmuşlar üşenmemişler de

FİKRET- Afet sus. Oku Ahretanne

AHİRETLİK-Son günlerimde Kezban hariç yanımda pek bulunamadınız.Fikret İffet Afet


dertlerinizi paylaşmak için zaman zaman ziyaretime geldiniz. Ama hepsi o
kadar. Olsun. Ben sizleri hep çok sevdim. Siz üçünüz bana oğlum ve gelinimden
kalan birer elmastınız.

(kızlar hüzünlenir)

Fikret im kendini saklayan kendi kıymetini bilmeyen torunum. Unuttuysan


diyeyim dedim. Sen bu evin çatısı oldun hep. Kardeşlerin oda kavgasına tutuşup
evlere sığamayınca rahat etsinler diye çıktın bu evden. Ne güzelliğini ne de ne
kadar becerikli olduğunu farketmedin. Bildiğin bu ev ayakta dursun du
kardeşlerin hiç bişeye özenmesin di. Hiç söylemezdin ama her şeyin en iyisini
nasıl en ucuza almaya çalıştığını bilirdim. Market raflarında son kullanma
tarihi en yakın olanları bulup pazarlık ettiğini de. Benim profesör torunum
kardeşlerine bakıp ana baba olmak için evlenmedin. Bir süre sonra da erkeklere
düşman oldun. Galiba hayatının kalanını yanlız geçireceksin. Olsun önemlideğil
ama bir söz vermeni istiyorum. Etrafında ihtiyaç sahibi bir kız çocuğunu
okutmalısın. Bunun için de sana 50 bin tl. bırakıyorum. Bir kız çocuğu okut ki
senin gibi tuttuğunu koparan başı dik alnı açık bir insan olsun. Söz mü?

FİKRET- (duygulanır) Söz babaanne söz. Sen ne büyük kadısnsın.

AFET- (Fikret'e duygulu ve minnetli gözlerle bakar)Gofret ve çikolatalar niye aranmış belli
oldu.(Fikret mahçuptur. Afet onu utandırmamak için ahretanneye döner) E hadi
devam et okumaya.

AHİRETLİK-İffet im benim saf ve alıngan torunum. Kocanın sana yaptığı şiddetine ve


tacizine, çocuğunun geleceğini düşünerek katlandığını biliyorum. Kocanı
seviyorsun da ama gün gelip bu ilişkinin bir gün biteceğini de düşünerek, senin
ve çocuğunun geleceğini de düşün. Evliliğini bitirdiğinde çocuğunun okulu ve
kendini toparlaman için hesabına 75 bin lira yatırdım iyi günlerde kullan. yok
yok merak etme tedavülden kalkan paralardan değil bankadaki hesabında.

İFFET- (Ağlamaklı) Ah babaannem neleri de düşünmüşsün.

AHİRETLİK- Kadının ekonomik özgürlüğü olmalı ki kimseye muhtaç olmadan çocuğuna


da bakmalı. Sana bıraktığım miktar bu özgrlük için yetecektir. Çocukken ne
çok şeyi karıştırır bu şıra bu şerbet bu şarap ben de büyük amcam oldun diye
oynardın. Büyük bir üzüm bağın olsun güzel şaraplar üreteyim istemişsin hep.
sonradan anladım. Meğer kaderini böyle sorgusuz kabul edenin vazgeçtiği bir
emeli varmış. Artık zamanı gelmiştir ne dersin.Kimbilir belki ilk şarabını
bulduğunuz tribüşonla açarsın.

FİKRET- (Gözleri dolu dolu yutkunur) Tribişonun da sırrı çözüldü.

AFET- Ah babaannem ya.

AHİRETLİK- Afet i devranım benim güzel torunum. Aklın fikrin görünür yerlerindeydi.
İçini hiç önemsemedin, gününü de.O yüzden ne zaman günün gelse tıkaçını
bulmak için deli danalar gibi dolanırdın. Merhametini yufka yüreğini hep
sakladın. İffetim e Fikretim e olan düşkünlüğünü de sakladın. Yoksa iffet in
kocasının yolunu kesip kesip hizzaya çeker miydin? Fikret im son parasını
harcadığında önceden unuttum sanıp da bulsun diye ceketine pantalonuna
harçlıklarından para saklar mıydın. Kezbanımın beğendiği esvapları daha o
demeden alıp alıp o verdi bu verdi diye getirir miydin?

AFET- Yok canım iyice uydurukçu olmuş çıkmış babaanneme de bak sen.

AHİRETLİK-İhanete uğradın diye erkeklerden intikam alacağım diye yanlış ilişkiler


kurma. Güzellik salonundaki işine dört elle sarıl. Genç ve güzel bir kadınsın
aklına ve mantığına uyan birisini bulup evleneceğini düşünererk sana da 25 bin
tl yatırdım? Ha unutmadan çantana mı koyarsın bi takvim, yoksa o kaydırmalı
telefonunla mı ayarlarsın, şu günlerinin secersini de tut artık ayıp kızım.

İFFET- Pedleri de anladık.

AFET- Neler de düşünmüşsün. Tamam babaannem aklıma mantığıma yatan biriyle


evleneceğim. Düğün hediyen için de teşekkür ederim. Söz günlerimi de takip
edicem söz.

İFFET- Eeeee başka neler yazıyor.(ahretanne okumaya devam eder.)

KEZBAN- Ahretanne bitti mi mektup?

İFFET- Bitti mi?

AHİRETLİK- Torunlarımdan ve çocuklarımdan seni hiç ayırt etmediğim ve bana bunca


yıl hastalığımda ve sağlığımda hep yanımda olan.Kezbanım. benim inci kızım.O
ucu düğümlü inci kolye var ya. İpini koparıp düğüm de yapsalar tozlu kuytu
köşelere de atsalar İnci incidir. Değeri ederi düşmez. Sen du incisin işte benim
tamahkar merhametli kınalı yapıncağım. Seninle çok şey paylaştık. Sanma ki
seni unuttum. Ömrümün son yıllarında en iyi evlat sen oldun bana. Sen benim
hem kızım hem de torunumsun. Sen de bir yuva kurarsın belki belli mi olur?
Emekli maaşımı alabilmen için seni üstüme aldım. Evi de senin üzerine yaptım.
Tapu ve diğer evraklar yüklükteki çekmecede. Mutlu ve sağlıklı yaşamanı
isterim sen bunu hak ediyorsun Kezban kızım.

KEZBAN-(Ağlar inci kolyeyi alır) Bu ev benim mi şimdi. Ah babaannem aslında anam


demeliymişim sana. Keşke bilseydim bilseydim de elini ayağını öpüp helallik
isteyeydim.(inamaz kızlara döner) hakkatten bu ev benim mi?

FİKRET- Evet senin

AFET- Sen bunu hak ettin Kezban.

İFFET- Evinde sağlıklı ve mutlu otur...Kardeşim (sarılırlar)

FİKRET- Durun bir

İFFET- Daha da mı yazmış. Eeee okusana

AHİRETLİK- Şimdi eğer bulamadıysanız hala yüzüğün nerede olduğunu merak


ediyorsunuzdur. Yüzüğü kolay yere bıraktım oysa. Aslında yüzüğü aramanız
aile geleneklerine bağlı olduğunuzu gösteriyor. Sizler bana çok benziyorsunuz.
Hepiniz ayrı bir huyumu ve özelliğimi almışsınız. Ben uzun bir hayat sürdüm ve
mutlu ölüyorum. Afet gibi hayatıma pek çok erkek girdi ve birden çok
evlendim. (kızlar birbirilerine hayretle bakarlar)

AFET_İFFET- (bir ağızdan) Ne?

FİKRET- Nasıl? (Kezban a bakarak)

KEZBAN- Bana hiç bakmayın ben bilmiyorum.

AHİRETLİK- Şaşırdınız değil mi? Babaanneniz koca yüzü mü gördü ali veli üçte ondan
evveli Recep Şaban Ramazan bir de rahmetli dedeniz. Şaka şaka o kadar da
değil ama az da değil. Akıllı kadındım Fikret gibi aklımı da kullandım. İffet de
becerilerimi almış. hanesini her şeye rağmen ustaca çekip çevirir.Aslında yüzük
manevi bir miras. Bu mirasa sahip çıkın. Yüzük komidinin üstünde takma
dişlerminde bulunduğu bardağın içinde. Ama unutmayın ki o aslında sedece bir
yüzük. Aile bağları birlik ve beraberlik sizin yüreğinizde Fikret eminim ki o
yüzük olmasa da hep ailenin çatısı olacak.

Son bir şey daha o şarap epey yıllanmış bir şaraptır. Vitrindeki Fransız
bardaklarını çıkarın da içiverin bari. Ziyan etmeyin kadehleri ha bozuşuruz
sonra. Ahiretliğim de hatırım için bir kadeh içer. Onca zahmetime katlandı. Eh
artık ben şarap içemem ama gider ayak bir Zeki Müren alırım artık ''Elbet bir
gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak.'' değil mi?

(sahne kararır müzik girer )

SON

You might also like