Professional Documents
Culture Documents
Eşitlik (Adalet) Prensibi
Eşitlik (Adalet) Prensibi
Eşitlik(Adalet) Prensibi
Okul öncesinden 12. Sınıfa kadar tüm seviyeler için önemli bi prensibtir.Bu amaca ulaşmak,öğrencilerin öğrenmeleri için
beklentiyi yükseltmesi,tüm öğrencilerin öğrenebilmesi için etkili yöntemler ve eşit şartlar oluşturması, öğrencinin soruya,konuya
ya da öğretmene kolay ve hızlı ulaşabilmesini sağlayan eğitim prensibidir
Bu görüşün temel mantığı matematik öğrenmede yalnızca bazı öğrencilerin başarılı olabileceği düşüncesini kıran görüştür
peki bu görüşün ülkemizdeki eğitim programıyla örtüşümü nasıldır:
Ülkemizde olan matematik öğretimi her öğrenciye eşit şartlarda verilen dersler ve bunlar hakkında ulaşılacak olan
kaynakları öğrencinin kullanması ile alakalıdır.Yani her öğrenci bu şartlar altında ders alması ve sınavlara girmesi bu
sınavlarda elde ettiği başarı öğrencinin çalışması ve biraz da sayısal zekasının olup olmamasıyla alakalıdır kısacası
bir öğrencinin sayısal zekasının genele göre az olması o öğrencinin matematik yapamayacağı anlamına gelmez.İşte
bu görüşün temel amacı da sayısal zekası genele göre düşük olan öğrencilerin bile eşit şartlar verildiğinde
yapabileceğini yapamayanlara ise daha farklı egitim yollarıyla anlatilabilecegi görüşüdür.Bir başka örnek olarak da
öğretmenlerin öğrencilerin durumlarına göre soruların zorluklarını ya da önerilen kaynakların zorluğunu belirlemesi
olarak verebiliriz
Bazı öğrencilerin eşit şartlar altında verilen derslerde anlamadığı ve kavrayamadığı konu zümrelerini anlayabilmesi için
sistemde değişiklik yapılmasına denir
Bi önceki seçenekte bahsettiğimiz sayısal zekası düşük olan öğrenciler için yapılan daha basitleştirilmiş anlatımı buna
örnek olarak verebiliriz veya bedensel engelli öğrenciler için verilen ödevlerin daha çok sözel ağırlıklı olarak verilmesi
örnek gösterilebilir
Bu da Türkiye eğitim programında bulunmaktadır.
Bu görüşte ise her koşuldaki öğrencinin öğrenmelerine yardımcı olacak yüksek kalitede verilen eğitimin
tüm öğrencilerin matematik öğrenebileceğini kanıtlamaktadır.Yani burda matematiğe özel ilgisi olan ve
daha rahat matematik anlayan bi öğrenciye verilen eğitim ile daha rahat anlamayan bi öğrenciye verilen
eğitimin bir olmadığı hakkındadır. Ögretmenin buna göre eğitim vermesi gerektiğini savunur.
Bu görüş bizim eğitim programımızla uyuşmuyor çünkü aynı şartlarda aynı dersler verilmesi her öğrencinin
aynı kapasitede olduğu bir sistem üzerine düşünüldüğünü ifade etmektedir
Yetişek Prensibi
Yetişek etkinliklerin bütününden daha büyük bir şeydir; uyumlu, önemli matematiği odak almış ve düzeylere göre iyi düzenlenmiş
olmalıdır diye açıklanır
Öğrencinin daha derin matematiği anlaması ve uygulaması için matematiksel fikirler birbiriyle bağlantılı ve birbiri üzerine
kurulmuştur.İlk olarak önemli matematik dediğimiz günlük hayatta kullandığımız matematiktir ve ilk bu matematik öğretilir
öğrencinin anlayışına göre bir sistem oluşturulur ve ona göre ilerlenir.İyi düzenlenmiş bir yetişek öğrencinin çalışmaları ilerledikçe
daha sofistike bir şekilde öğrenmesine yardım eder diyebiliriz
Matematik birçok alt daldan oluşmasına rağmen birbiriyle oldukça ilişkili kollardan oluşur.Konuların birbiriyle ilişkili olması yetişek
öğrencinin oluşmasında büyük bi etkendir.Bir yetişek,öğrencinin matematiği diğer fikirlerle ilişkilendirmesini, konuları birbirinin üzerine
inşaa ederek öğrenebilmesini ve böylece yeni anlayışlar ve beceriler geliştirebilmesini etkili bir şekilde sağlayabilecek durumda
organize edebilmelidir.Her bir ders ona göre planlanmalı ve düzenlenmelidir.
Bu sistem Türkiye eğitim programında da böyledir ve doğrudur
Matematiksel yetkinlik, günlük hayatta karşılaşılan bir dizi problemi çözmek için matematiksel düşünme tarzını geliştirme ve
uygulamadır. Sağlam bir aritmetik becerisi üzerine inşa edilen süreç, faaliyet ve bilgiye vurgu yapılmaktadır. Matematiksel
yetkinlik, düşünme (mantıksal ve uzamsal düşünme) ve sunmanın (formüller, modeller, kurgular, grafikler ve tablolar)
matematiksel modlarını farklı derecelerde kullanma beceri ve isteğini içermektedir.
Okulda öğretilen matematik öğrencinin zamanını ve dikkatini harcamaya değecek konulara odaklanmalıdır denir.
Bu sistemin Türkiye'de işleyişi şu durumdadır:
İlkokul ve Ortaokul öğrencilerinde öğretilen matematik önemli matematiktir ve öğrencinin ilgisini çeker,dikkatini ve zamanını
matematik adına harcamaktan çekinmez.Ayrıca yetişek öğrenciye konuyu anlatabilecek modellemeler yapabilecek
tecrübeye sahip olabilmelidir.
Lisede ise önemli matematik iki bölüme ayrılır temel matematik ve alan matematik olmak üzere
Temel matematik yine önemli matematik alanına girer ve günlük hayat soruları ile şu an Türkiye eğitim programında bu
çokça uygulamaktadır fakat alan matematiği bölümü ise günlük hayattan tamamen kopmamış fakat kolay kolay
karşılaşmayacağımız matematik konularını barındırır diyebiliriz
Matematik öğrenmek, aşamalı olarak gerçekleşir bu yüzden de yetişeğin konuları seviyeli anlatması gerekir ve bu sistem
de yine bizim eğitim sistemimizde 4+4+4 olarak belirlenmiştir.Üst sınıflara geçtikçe öğrenciler daha derin matematik ve
matematiksel anlamlar öğrenir.Eğer sıralama düzgün bi şekilde düzenlenmezse uzun tekrarlar yapılmak zorunda
kalınabilir
NCTM kuralları aşağıdaki gibidir.
Eşitlik: Matematik eğitimindeki fırsat eşitliği bütün öğrenciler için yüksek beklenti ve kuvvetli destek
gerektirir.
Yetişek: Yetişek bir araya gelmiş etkinliklerin ötesinde bir şeydir, ahenkli bir uyum içermeli, önemli
matematiğe odaklanmalı, düzeylere göre iyi ayarlanmalıdır.
Öğretme: Etkili matematik öğretimi öğrencinin ne bildiği, neyi bilmeye ihtiyacı olduğunu anlamayı ve
sonra da onları iyi bir şekilde öğrenmeleri için kışkırtmayı ve desteklemeyi gerektirir.
Öğrenme: Öğrenciler matematiği anlayarak, yeni bilgileri eskilerin üzerine inşaa ederek
öğrenmelidirler.
ÖĞRETME PRENSİBİ
Etkili matematik öğretimi , öğrencilerin neyi bildiği ,neyi öğrenmeye ihtiyacı olduğunu ,
sonra ise onları destekleyerek ve kışkırtarak daha iyi öğrenmeleri sağlanmalıdır.
Bu 6 standartın neredeyse hepsi bugünkü müfredat sistemimizde geniş olarak yer tutuyor ve bu
konuda destekleniyorlar.
Öğretmenler, her gün öğrenme ortamının nasıl yapılandırılacağı ve hangi matematiğin aşılanacağı ile
ilgili birçok seçim yaparlar. Bu kararlar genel olarak öğrencilerin ne öğreneceğini belirler. Etkili
öğretme, her öğrencinin matematiği anlayabileceğini yayan bir görüşe sahiptir. Bu nedenle her biri
amaca ulaşmak için gösterdikleri çabada desteklenmelidirler.
• Ders kitaplarında, ünitelerin genel sıralamasında bir değişiklik yapmamak kaydıyla ünite içindeki
kazanımların veriliş sırasında değişikliğe gidilebilir. Sınıf seviyesine göre kazanımlar birleştirilerek
işlenebilir. Gerekli hâllerde bir kazanım başka bir ünite altında da ele alınabilir. Yani bu iki görüş
aslında birbirini destekleyen iki görüştür.
Bu görüşte öğrenciyi matematiksel amaçlara sahip olmayı ve bilgiyi öğretimsel kararlar vermek için
kullanmayı içerir. Bu şekilde pratikler yapan öğretmen öğrencilerini matematiksel düşünme,
usavurma ve öğrencilere tüm anlama düzeyinde meydan okuyan öğrenme fırsatları verecek şekilde
yüreklendirir.
Matematiğin hayatın bir parçası olduğu unutulmamalı, bunun için her fırsat matematiksel
düşünmenin gelişimi için değerlendirilmelidir. Bu amaçla diğer derslerle Matematik dersi arasında
yeri geldikçe ilişkilendirmeler yapılmalıdır. Örneğin gerek günlük hayatta karşılaşılan gerekse Hayat
Bilgisi ve Sosyal Bilgiler dersi içinde yer bulan ekmek israfı, geri dönüşüm, sağlıklı ve planlı hayat, vergi
bilinci, sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri gibi konular özellikle vurgulanmalı ve bu konularda
örnekler verilmelidir. Bu iki görüş birbiriyle tamamen uyuşmasa da birbirini destekler niteliktedir.
ÖĞRENME PRENSİBİ
Matematiği anlayarak öğrenmek gereklidir.
Karışık konularda, yeterli olmak için bilgiyi esnekçe kullanmak, öğrenilenleri bir oturumdan diğerine
uygulayabilmek gerekir. Bilgi, yeterlik ve kavramsal anlama iyi bir şekilde kullanılırsa çok güçlüdür.
Kavramları anlamadan ezberleyen öğrenciler bildiklerini ne zaman ve nasıl kullanacaklarından
genellikle emin değildirler ve bu tip öğrenmeler daha çabuk unutulur. Anlayarak öğrenme sonraki
öğrenmeleri de kolay kılar. Öğrenciler eğer yeni bilgi ile var olan bilgi arasında bir anlam bağı
kurarlarsa matematik anlamlanır ve hatırlanması uygulaması kolaylaşır. İyi bağlantılı, kavramsal
temelli düşünceler yeni durumlar için kullanılmaya uygundur (Skemp , 76).
Anlayarak öğrenme, sınıf içi etkileşimlerle zenginleştirilebilir çünkü öğrenciler matematiksel fikirleri
ve bağlantıları önererek, kendi öğrenmelerini değerlendirerek matematiksel akıl yürütme yetilerini
geliştirerek anlarlar. Sınıf içi diyaloglar ve sosyal etkileşimler, fikirler arasındaki bağlantıların ve
bilginin tekrar organize edilmesinin farkına varılışının aktarılması için kullanılabilir. Öğrencilerle
onların formal olmayan stratejileri hakkında konuşmak, öğretmenlerin onların farkında olmasına
yardımcı olur, onların net olmayan informal bilgilerini yapılandırır.
Bireyin kendi öğrenme eylemini etkili zaman ve bilgi yönetimini de kapsayacak şekilde bireysel olarak veya grup
hâlinde düzenleyebilmesi için öğrenmenin peşine düşme ve bu konuda ısrarcı olma yetkinliğidir. Bu yetkinlik, bireyin
var olan imkânları tanıyarak öğrenme ihtiyaç ve süreçlerinin farkında olmasını ve başarılı bir öğrenme eylemi için
zorluklarla başa çıkma yeteneğini kapsamaktadır. Yeni bilgi ve beceriler kazanmak, işlemek ve kendine uyarlamak
kadar rehberlik desteği aramak ve bundan yararlanmak anlamına da gelir. Öğrenmeyi öğrenme, bilgi ve becerilerin
ev, iş yeri, eğitim ve öğretim ortamı gibi çeşitli bağlamlarda kullanılması ve uygulanması için önceki öğrenme ve
hayat tecrübelerine dayanılması yönünde öğrenenleri harekete geçirir
• DEĞERLENDİRME PRENSİBİ
Değerlendirme hem öğretmen hem de öğrenci için önemli matematiğin öğrenilmesini desteklemeli
ve gerekli bilgileri sağlamalıdır.
Matematik öğretmenleri bir çok değerlendirme tekniği kullanabilirler, açık-uçlu sorular, yanıt
oluşturmaya yönelik etkinlikler, çoktan seçmeli sorular, performans ekinlikleri, gözlemler, sohbetler,
günlükler ve portfolyolar. Bu yöntemlerin tümü sınıf içi değerlendirmede kullanılabilir.
İyi uygulandığında öğretmenlerin içerik ya da öğretimin formuyla ilgili kararlarında etkili olan
değerlendirme, öğrencilerin becerilerin değerlendirmek amacıyla da kullanılabilir.
Hiçbir insan bir başkasının birebir aynısı değildir. Bu sebeple öğretim programlarının ve
buna bağlı olarak ölçme ve değerlendirme sürecinin “herkese uygun”, “herkes için geçerli
ve standart olması insanın doğasına terstir. Bu sebeple ölçme ve değerlendirme sürecinde
azami çeşitlilik ve esneklik anlayışıyla hareket edilmesi şarttır. Öğretim programlan bu
açıdan bir yol göstericidir. Öğretim programlarından ölçme değerlendirmeye ait bütün
unsurları içermesini beklemek gerçekçi bir beklenti olarak değerlendirilemez. Eğitimde
çeşitlilik, birey, eğitim düzeyi, ders içeriği, sosyal ortam, okul imkânları vb. İç ve diş
dinamiklerden ciddi şekilde etkilendiği için, ölçme ve değerlendirme uygulamalarının
etkililiğini sağlamada öncelik öğretim programlarından değil öğretmen ve eğitim
uygulayıcılarından beklenir. Bu noktada özgünlük ve yaratıcılık öğretmenin temel
beklentidir.
TEKNOLOJİ PRENSİBİ
Teknoloji matematiğin öğretilmesi ve öğrenilmesi için önemlidir, öğretilen matematiği
etkiler ve öğrencilerin öğrenmesini geliştirir.
Teknolojinin uygun kullanımı söz konusu olduğunda öğrenciler daha çok matematiği daha
derinlemesine öğrenebilirler. Teknoloji şu an geçerli olan temel anlayışların ve kuralların yerine
geçmekten çok, bu anlayışları geliştirmek amacına hizmet etmelidir.
Matematiksel yetkinlik, günlük hayatta karşılaşılan bir dizi problemi çözmek için matematiksel düşünme tarzını
geliştirme ve uygulamadır. Sağlam bir aritmetik becerisi üzerine inşa edilen süreç, faaliyet ve bilgiye vurgu
yapılmaktadır. Matematiksel yetkinlik, düşünme (mantıksal ve uzamsal düşünme) ve sunmanın (formüller, modeller,
kurgular, grafikler ve tablolar) matematiksel modlarını farklı derecelerde kullanma beceri ve isteğini içermektedir.
Bilimde yetkinlik, soruları tanımlamak ve kanıta dayalı sonuçlar üretmek amacıyla doğal dünyanın açıklanmasına
yönelik bilgi varlığına ve metodolojiden yararlanma beceri ve arzusuna atıfta bulunmaktadır. Teknolojide yetkinlik,
algılanan insan istek ve ihtiyaçlarını karşılama bağlamında bilgi ve metodolojinin uygulanması olarak görülmektedir.
Bilim ve teknolojide yetkinlik, insan etkinliklerinden kaynaklanan değişimleri ve her bireyin vatandaş olarak
sorumluluklarını kavrama gücünü kapsamaktadır.
2 J M R J Y â S I J W
+ F Y R F 0QF ^ I F 0 ï P
+ Z WP F S 3 F H F W