You are on page 1of 6

Özet olarak, 1881 doğumlu Macar besteci ve etnomüzikolog Bela Bartok'un müzik anlayışı şu

şekilde özetlenebilir:

• Bartok, Macar köylülerinin müziğini araştırarak yüzlerce halk türküsünü derlemiştir. Bu


çalışmalar, Macar halk müziğinin ruhunu yakalamasına ve bestelerinin temel yapısını
oluşturmasına katkı sağlamıştır.
• Bartok, müzikte ulusalcılık anlayışını benimsemiştir. Macar halk müziğinin doğal kaynak
olarak kullanılması ve çağdaş sanat müziğinin yapılanmasında temel bir kaynak olması
gerektiğini savunmuştur.
• Köylü müziğini gençleştirici bir güç olarak gören Bartok, bu müziğin ifade tarzını tam
anlamıyla özümsemeyi önemli bir adım olarak görmüştür.
• Bartok, kökenin önemine vurgu yaparak sanatın her dalında ödünç almanın doğal olduğunu
belirtmiştir. Halk müziğinin bozulmamış halinin üretken bir güç olduğunu vurgulamıştır.
• Bartok, Türkiye'ye davet edilerek Türk Ulusal Müziği'nin geliştirilmesine katkıda
bulunmuştur. Türkiye'deki müzik kurumlarının ve müzik anlayışıBu metinde Bela Bartok'un
Türkiye'ye davet edilmesi ve gezisiyle ilgili bilgiler yer almaktadır. Bartok'un çok yönlü bir
müziksel kimliğe sahip olduğu belirtilirken, davetin Laszlo Rasonyi aracılığıyla yapıldığı ve
resmi olmayan bir davet mektubu iletilerek ön çağrı niteliği taşıdığı ifade edilmektedir.
Daha sonra Bartok'a Ankara Halkevi tarafından resmi davet gönderildiği ve konferanslar için konu
önerileri sunulduğu belirtilir. Bartok, Türk halk müziği üzerine verilmesi istenen konferansı kabul
etmiş, diğer konuyu ise uygun bulmamıştır.

Bartok, daveti zevkle kabul ettiğini ve heyecan duyduğunu anılarında ifade etmektedir. Türkiye'ye
davet eden Halkevleri, toplumu sosyal ve kültürel yönden eğitmek amacıyla kurulan bir kültür
kurumu olduğu ve batılılaşma projelerini yürütmeyi hedeflediği belirtilir. Bartok'un
deneyimlerinden yararlanarak çok sesli çağdaş Türk müziğinin oluşturulmakta olduğu vurgulanır.

Bartok'un Türkiye gezisine çıkmadan önce Türk halk türkleri hakkında bilgiler edindiği ve Türkçe
eğitimi aldığı ifade edilir. İstanbul'da halk müziği plak koleksiyonunu dinleyerek derlemelerin
yapılış biçimlerini gözden geçirdiği belirtilir. Ancak plaklardaki derlemelerde bazı aksaklıklar
olduğu ve malzemenin sistemli bir şekilde seçilmediği, kayıtların mahallinde yapılmadığı ve gezici
müzisyenlerin malzemesinin kullanıldığı ifade edilir.

Bu metnin özeti şu şekildedir:


Bela Bartok, Türkiye'ye davet edilerek Türk halk müziği konusunda konferanslar vermesi ve
deneyimlerinden yararlanılması amaçlanmıştır. Daveti zevkle kabul eden Bartok, Türkiye gezisi
öncesinde Türk halk türkleri hakkında bilgi edinmiş ve İstanbul'da yapılan derlemeleri incelemiştir.
Ancak derlemelerde bazı eksiklikler olduğu belirtilmektedir.

Bu metinde, Macar müzikolog Béla Bartók'un Türkiye'ye yaptığı gezi öncesinde Ankara
Halkevi'nde verdiği üç konferans üzerinde durulmaktadır. İlk konferansta Bartók, Macaristan'da
yaptığı araştırmaların Macar halk müziği üzerindeki faydalarını anlatmıştır. Bu araştırmalarda, beş
sesli bir dizi olan pentatonik bir müzik uslubunun keşfedilmesi önemli bir sonuç olarak ortaya
çıkmıştır. Bartók, üç melodi çalarak bu uslubu dinleyicilere sunmuştur.
Bartók, bu uslubun kaynağının Asya ve Kuzey Türkleri olduğunu düşündüklerini ve Çeremis
melodilerini incelemeleri sırasında bu kanıtları bulduklarını belirtmiştir. Ayrıca, Türk halk müziği
üzerine çalışmalar yapan Ahmet Adnan Saygun ve Mahmud Ragıp Gazimihal'in de pentatonizm
üzerine araştırmaları bulunmaktadır.

İkinci konferansta Bartók, Macaristan'da Çingeneler tarafından icra edilen müziğe değinmiştir.
Çingeneler, Macar müziğinin icracılarıdır ve icra ettikleri eserlerde birlik yoktur. Bu nedenle, uzun
süre boyunca Çingeneler tarafından icra edilen Macar köylü müziği, şehir müziği lehine ihmal
edilmiştir. Bartók, bu durumu Türkiye'deki müzik durumuna benzetmiş ve Türk-Arap şehir
müziğinin yanlış bir şekilde Türk müziği olarak bilindiğini ifade etmiştir.

Bartók, Türkiye'deki çabaların Macaristan'da olduğu gibi genel müzik kültürüne hizmet etmesini
umut ettiğini belirtmiştir. Bartók'un ulusalcı fikirleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kültürel kalkınma
anlayışıyla paralellik göstermektedir. Metinde ayrıca Ziya Gökalp'in Türkçülük ve halkçılık
akımlarıyla ilgili görüşlerine de değinilmektedir. Gökalp'in ulusal müzik konusundaki görüşleri,
Bartók'un halk müziğini temel kaynak olarak görmesiyle benzerlik göstermektedir.

Sonuç olarak, metinde Bartók'un Türkiye gezisi öncesinde Ankara Halkevi'nde verdiği konferanslar
ve müzik araştırmaları üzerinde durulmaktadır. Bartók'un pentatonizm ve Türk halk müziği üzerine
yaptığı çalışmalar, Türkiye'de de ilgiyle karşılanmış ve Türk müzik kültürünün gelişimine katkı
sağlamıştır.

Bartok'un ikinci konferansı "Macar halk musikisinin son on yıl içinde bilimsel musiki üstünde
oynadığı etki" üzerine odaklanmıştır. Konferansta, Bartok, Viyana klasiklerinin halk müziği etkisi
altında olduğunu ve Bethoven'in "Symphonie Pastorale" adlı eserinin bir İslav halk türküsü
olduğunu belirtir. Bartok'a göre, halk müziğinin bilinçli bir şekilde kullanılması öncelikle romantik
dönemde görülmüştür ve daha sonra milli olarak adlandırılan kompozitörler tarafından daha yaygın
bir şekilde kullanılmıştır.

Bartok'a göre, gerçek anlamda köylü müziğinin etkisi 20. yüzyılın başlarında başlamıştır ve bu
dönemde post-romantik anlayışın müzikte ilerlemenin imkansız olduğu düşüncesi hâkim olmuştur.
Yeni arayışlarda, köylü müziği post-romantik anlayıştan uzaklaşma ve yeniden doğuş için bazı
kompozitörlere büyük destek sağlamıştır. Bartok'a göre, köylü müziği en mükemmel ve çeşitli olan
inşa edilebilecek müzik türüdür. Bu müzik, gereksiz duygusallıktan arınmış olup sadeliğiyle dikkat
çeker.

Bartok'a göre, bir bestecinin köylü müziği üzerinde tam anlamıyla etkili olabilmesi için köylü
müziğini yaşadığı yerde ve sahiplerinin yanında deneyimlemesi gerekmektedir. Köylü müziğinin
etkisi üç farklı tarzda ortaya çıkabilir: a) Halk türküsüne eşlik etme veya eklemeler yapma, b) Köylü
müziğini taklit ederek kendi unsurlarını oluşturma, c) Köylü müziğini kullanmadan köylü müziği
havasını yaratma.

Bartok'a göre, her özgün sanatın bir önceki sanattan çıkma hakkı vardır ve müzikte kullanılan
şeyden daha önemli olan kullanma şeklidir. Bartok'a göre, önemli olan artistik, orijinal bir şekil
vermek ve elimizdeki materyali yaratıcı bir şekilde kullanmaktır.
Bartok'un üçüncü ve son konferansı, "halk müziğinin hedefi ve nasıl toplanması gerektiği" üzerine
odaklanmaktadır. Bartok, türkülerin hoş estetik özellikleri nedeniyle toplandığını ve bu derlemelerin
asıl amacının sanatsal değeri yüksek işaret ve ezgiler elde etmek olduğunu belirtir. Derlemelerin
yapılması sırasında dikkat edilmesi gereken konuların farkına varıldığını ve halk müziğinin
yorumlanış tarzlarının belirli kurallara tabi olduğunu ifade eder.

Bartok'a göre, halk müziğinin oluşumunda kolektifliğin önemli bir rol oynadığı ve her türlü halk
müziğinin köylerin kolektif bir yansıması olduğu görülmüştür. Bu nedenle, halk müziği derlemeleri
amatör bir çalışma olmaktan çıkarak kusursuz bir bilimsel araştırmaya dönüşmüştür. Derlemelerin
tatmin edici bir sonuca ulaşabilmesi için dilbilimci ve müzisyenin birlikte çalışması gerektiğini
belirtir.

Bartok, derlemelerin ikinci aşamasında karşılaştırmalı bir araştırmanın yapıldığını ve bu şekilde


türkülerdeki benzerliklerin ve farklılıkların tespit edildiğini ifade eder. Ayrıca, Macar halk
melodilerinin pentatonik bir yapıya sahip olduğunu ve Türklerin de bu pentatonik öğelerin Anadolu
köylerinde ve halk ağızlarında görüldüğünü belirtir.

Sonuç olarak, Bartok, Türk ulusal karakterini taşıyan müziğin gelişmesi için köylerdeki halk
müziğinin derlenmesinin ve donanımlı sanatçılar tarafından kullanılmasının önemli olduğunu
vurgular. Türk halk müziğinin toplanması, Türk ve Macar toplumlarının ortak çıkarına hizmet
edecektir.

Özetle, Bartok'un üçüncü konferansında halk müziğinin toplanma amaçları, derleme süreci ve
önemi üzerinde durulmuştur.
Bartok, derleme gezisi için Ahmet Adnan Saygun'un eşlik etmesini istemiştir. Saygun'un görevi,
türkü söyleyenlere sorular sormak ve ezgilerin sözlerini not etmektir. Necil Kazım Akses ve Ulvi
Cemal Erkin de yerel ezgilerin derlenme tekniklerini görmek amacıyla geziye katılmışlardır.
Çorum'a yapılacak olan derleme gezisi Bartok'un hastalığı nedeniyle iptal edilmiştir. Gezi, Güney
Anadolu'nun Suriye sınırına yakın bir yöresinde başlamıştır. Bu bölge, Yörüklerin kışlağı olması
nedeniyle ilkel koşullarda yaşayan insanların eski müziği muhafaza etmiş olabileceği düşünüldüğü
için seçilmiştir. Çalışmaların merkezi olarak Adana seçilmiş ve şarkıcılarla yapılan çalışmalarla
başlamıştır. Ardından Mersin, Osmaniye ve Yörüklerin yaşadığı bölge ziyaret edilmiştir. Bartok,
derleme gezisinin istediği gibi geçmediğini ancak yine de güvenilir ve bilimsel açıdan ilginç
sonuçlar elde edildiğini belirtmiştir. 90 kaydedilen ezgiden 20'si özgül bir ezgi tipine aittir ve eski
Macar halk ezgileriyle çarpıcı benzerlikler göstermektedir. Bartok, bu durumun rastlantı olmadığını
düşünerek daha geniş ölçekli derlemelerde daha fazla benzerlik bulunabileceğini ifade etmiştir.
Derleme gezisi sonrasında Bartok, Ankara Maarif Müdürü Cevat Bey ile görüşmeler yapmış ve
Türk hükümetinin Türk halk müziği araştırmalarını başlatmaya kararlı olduğunu belirtmiştir.
Sistemli bir şekilde derlenen malzemenin Türk, Macar ve Doğu Avrupa halk müziği araştırmaları
için faydalı olacağı vurgulanmıştır.

Sonuç olarak, Béla Bartók'un Türkiye'deki konferansları, derleme gezileri ve müzik çalışmaları
üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Bartok, Türk halk müziğini derlemek ve araştırmak için
Türkiye'ye gelmiş ve yaptığı çalışmalarla Türk müzik kültürüne katkıda bulunmuştur. Bu çalışmalar
sonucunda, Türkiye'deki müzik çalışmalarında yeni bir anlayış, yöntem ve yaklaşım
benimsenmiştir.
Bartok'un etkisiyle, Halkevleri gibi kurumlar aracılığıyla müzik çalışmaları yürütülmüş ve müzik
politikaları şekillendirilmiştir. Halkevleri Öğreneği'nde, ulusal modern müziğin yanı sıra halk
türkülerine de önem verilmesi ve arsıulusal müzik tekniklerinin kullanılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu dönemde yapılan müzik festivalleri ve konserlerde yerel ezgilere dayalı besteler ve
düzenlemeler icra edilmiştir.

Bartok'un Türkiye'deki çalışmaları aynı zamanda Ahmet Adnan Saygun gibi önemli Türk
bestecilerin kariyerlerini etkilemiştir. Saygun, Bartok'un ardından Türkiye'de halk müziği
araştırmalarına yönelik derleme gezileri yapmış ve elde ettiği bulguları kitaplarda toplamıştır.
Bartok'un önerdiği müzik anlayışı, Halkevleri'nin müzik politikalarına yön vermiş ve halk müziği
daha saygın bir konuma gelmiştir.

Bartok'un Türkiye'deki derleme çalışmaları, Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü tarafından da benimsenmiş ve daha bilimsel bir yaklaşımla Anadolu derlemeleri
yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda 10.000'den fazla türkü derlenmiş ve kaydedilmiştir. Derlenen
türkülerin bir kısmı notaya alınarak radyoda yayınlanmış ve halk müziği daha geniş kitlelere
ulaşmıştır.

Bartok'un Türkiye'deki etnomüzikoloji çalışmaları aynı zamanda diğer araştırmacıları da


etkilemiştir. Örneğin, Janos Sipos gibi araştırmacılar, Bartok'un keşfettiği Macar-Türk halk müziği
benzerliklerini incelemiş ve Türkiye'deki derlemelere dayalı çalışmalar yapmıştır.

Sonuç olarak, Béla Bartók'un Türkiye'deki etnomüzikoloji çalışmaları ve derleme gezileri, Türk
müzik kültürüne önemli katkılarda bulunmuş ve Türkiye'deki müzik çalışmalarında yeni bir
dönemin başlamasına öncülük etmiştir. Bartok'un önerdiği çoksesli müzik anlayışı ve halk müziği
araştırmaları, Türk besteciler ve araştırmacılar arasında ilham kaynağı olmuş ve Türk müziği
üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır.
EN SON HALİ

Bu metinde, Bela Bartok'un Türkiye'ye yaptığı gezinin detaylarına yer verilmektedir. Bartok,
Ankara Halkevi tarafından davet edilmiş ve üç konferans vermiştir. İlk konferansta Macar halk
müziğinin etkisi üzerine konuşmuş ve pentatonik müzik uslubunu dinleyicilere sunmuştur. İkinci
konferansta ise Macaristan'da Çingeneler tarafından icra edilen müziğe değinmiş ve Türkiye'deki
müzik durumunu ele almıştır. Üçüncü konferansında ise halk müziğinin toplanma amacı, derleme
süreci ve önemi üzerinde durmuştur.

Bartok, Türkiye gezisi öncesinde Türk halk türkleri hakkında bilgi edinmek ve İstanbul'da yapılan
derlemeleri incelemek için hazırlık yapmıştır. Ancak derlemelerde bazı eksiklikler olduğu ifade
edilmiştir. Bartok, Türkiye'deki müzik kurumlarının ve müzik anlayışının geliştirilmesine katkı
sağlamak amacıyla daveti zevkle kabul etmiş ve heyecan duymuştur. Türkiye'deki Halkevleri'nin
toplumu sosyal ve kültürel yönden eğitmek amacıyla kurulduğu ve Bartok'un deneyimlerinden
yararlanarak çağdaş Türk müziğinin oluşturulduğu vurgulanmıştır.

Metinde ayrıca Bartok'un müzik anlayışı ve yaklaşımı üzerinde de durulmuştur. Bartok, köylü
müziğinin gençleştirici bir güç olduğunu ve sanatın her dalında ödünç almanın doğal olduğunu
savunmuştur. Köylü müziğinin bozulmamış halinin üretken bir güç olduğunu vurgulamış ve
ulusalcılık anlayışını benimsemiştir. Bartok'un Türkiye gezisi, ulusalcı fikirleri ve halk müziği
üzerine yaptığı çalışmalarla paralellik göstermektedir.

Bartok'un Türkiye gezisinde Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses ve Ulvi Cemal Erkin gibi
Türk besteciler de ona eşlik etmiştir. Derleme gezisi planları arasında Çorum'a yapılacak bir ziyaret
de bulunmasına rağmen Bartok'un hastalığı nedeniyle iptal edilmiştir. Gezi, Güney Anadolu'nun
Suriye sınırına yakın bir yöresinde başlamış ve ilkel koşullarda yaşayan insanların eski müziği
muhafaza etmiş olabileceği düşünülen bir bölge seçilmiştir.
Bartok'un derleme gezisi sırasında, yerel müzisyenlerin performanslarını kaydetmek için taşınabilir
bir kayıt cihazı kullanıldığı belirtilmektedir. Bu kayıtlar, sonraki analizler ve incelemeler için
önemli bir kaynak olmuştur. Bartok, Türk halk müziğinin zenginliğini ve çeşitliliğini keşfetmek
amacıyla birçok farklı bölgeyi ziyaret etmiştir.

Bartok, Türk halk müziğinin özelliklerini ve yapısını incelemek için zaman harcamıştır. Onun
gözlem ve analizlerine dayanarak, Türk halk müziğinin makamsal sistemine, melodi yapısına ve
ritmik özelliklerine odaklandığı belirtilmektedir. Ayrıca, Türk halk müziğindeki tekrarlar, vurgular
ve doğaçlama unsurlarının da dikkat çektiği ifade edilmektedir.

Bartok, Türk müziğinin kaynağını köylü ve halk kesimlerinde bulduğunu vurgulamıştır. Ona göre,
bu müzikler doğal bir şekilde evrimleşmiş ve zaman içinde değişikliklere uğramıştır. Bartok, Türk
halk müziğinin bu otantik ve köklü yapısının önemini vurgulamış ve çağdaş müzik üzerinde etkili
olabileceğini düşünmüştür.

Gezi süresince Bartok, Türk müziği alanında çalışmalar yürüten yerel müzisyenler ve
araştırmacılarla da bir araya gelmiştir. Türk bestecisi Ahmet Adnan Saygun ile işbirliği yapmış ve
derlemeleri daha iyi anlamak için onun rehberliğinden faydalanmıştır. Ayrıca, Necil Kazım Akses
ve Ulvi Cemal Erkin gibi Türk bestecileriyle de görüşmeler yapmış ve deneyimlerini paylaşmıştır.
Bartok'un Türkiye gezisi, Türk ulusal müziğinin geliştirilmesine katkıda bulunmuş ve müzik
alanında araştırmalar yürüten insanlar arasında kültürel bir alışveriş ortamı oluşturmuştur. Bartok'un
Türk halk müziği üzerindeki çalışmaları, Türk müzik kültürünün daha fazla keşfedilmesine ve
anlaşılmasına katkı sağlamıştır.

Sonuç olarak, Bela Bartok'un Türkiye gezisi, Türk halk müziğinin derlenmesi ve incelenmesi
konusunda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bartok, Türk halk müziğinin köklü ve zengin
yapısını araştırmış, derlemeler yapmış ve bu müziğin ulusal ve çağdaş müzik üzerindeki etkilerini
vurgulamıştır. Gezi, Türk ve Macar müzik kültürleri arasında bir köprü oluşturmuş ve müzik
alanında uluslararası bir işbirliği örneği olarak ön plana çıkmıştır.

You might also like