You are on page 1of 18

L. LOCKHART, R. MOROZZO DELLA ROCCA, M. F.

TIEPOLO,
I Viaggi in Persia degli Ambasciatori Veneti Barbaro e Contarini (-=Venedik
elçileri Barbaro ve Contarini'nin ~ran'a Seyahatleri). Roma, MCML-
XXIII, XIII+4~ 5 Sayfa. ~~harita. Ayr~ca belge fotokopileri. Ya-
y~nlayan: Istituto Italiano per il Medio ed Estremo Oriente. Il Nuovo
Ramusio" serisinin VII. cildi: Raccolta di viaggi, testi e documenti relativi
ai rapporti fra l'Europa e l'Oriente a cura dell'IsMEO.
Fâtih Sultan II. Mehmed zaman~nda Iran'~, gerçekte Akkoyunlu hükümdar~~
Uzun Hasan'~~ ziyaret etmi~~ve önemli birer Seyahatnâme yazm~~~olan iki Venedik
elçisinin yap~tlar~~nefis bir cild halinde bilim dünyas~na stmulmu~~bulunuyor. Se-
neler önce "yak~nda ç~kacak kitaplar" aras~nda belli ba~l~~kitapç~larm kataloglar~na
girmi~~olan bu eserin 1973 senesi Eylül ay~nda bas~m~~tamamlanm~~~ve 1974 senesi
ba~lar~nda da sat~~a verilmi~tir. ~~000 aded bas~lan bu kitab~n, yay~nlayan enstitünün
gelene~ine göre goo sat~~~için, too tane de özel bas~m~~yap~lm~~~bulunuyor.
Eserin haz~rlanmas~~ve bas~ma verilmesinden sonra da ele geçen bilgiler pey-
derpey kitaba eklenmi~. Bununla beraber bütünlü~üne bir halel gelmemi~tir. Bir
bilimsel i~birli~inin ürünü olan bu kitab~n tertip s~ras~n~~izleyelim: S. XI-XIII'de
Francesca Maria Tiepolo, nota editoriale ba~l~~~~ile yay~n~n gayesini aç~klamakta.
Gli avvenimenti (olaylar) ba~l~~~~ile ad~~geçen elçilerin seyahatleri arifesindeki dünya
siyasetinin özetini XV. as~r ba~~ndan ba~latarak daha Ti~nur'un On-Asya toprak-
lar~nda görünmesinden itibaren ele almakla inceleme~e ba~layan müste~rik L.
Lockhart, ayr~ca Giosafat Barbaro ve Ambrogio Contarini'nin hayatlar~~hakk~nda
bilgiler vermektedir (S. 3-27). Venedik Devlet Ar~ivi (Archivio di Stato di Venezia)
eski müdürlerinden R. Morozzo deha Rocca da "Seyahatniimelerin yay~n~na genel giri~"
bölümünde basma ve yazma nüshalar hakk~nda bilgiler vermektedir. Daha XVI.
yüzy~l ortalar~nda tan~nm~~~Venedikli yay~nc~~Aldo Manuzio taraf~ndan yay~n
alemine sunulan bu eserlerin muhtelif yazma mishalar~~daha vard~r. Marciana
kütüphanesi ad~~ile tan~nan merkez kütüphanesinden ba~ka Venedik ~ehir kitapl~~~~
(Civico Museo Correr)ndaki yazma nüshalar da elden geçirilmi~tir. Böylece Ramusio
yay~n~ndan meydana gelen baz~~yanl~~~okumalar~n önüne geçilmi~tir (S. 28-35).
Venedik Devlet Ar~ivi görevlilerinden M. F. Tiepolo'nun yard~m~~ ile G.

Venedik Devlet Ar~ivi'nde görevli bulunurken beraber, Venedik tarihinin


kronolojisini düzenlemi~lerdi. G. Cini vakf~~ taraf~ndan haz~rlatt~rilan Venedik
tarihinin [Storia deha Civiltci Veneziana, ana ba~l~~~~alt~nda onbir ciltlik bir seridir.
Venedik'in kurulu~undan Italyan Birli~ine kat~l~mla kadar geçen süreyi içeren
ciltlerde, muhtelif devirler incelenmi~tir.] muhtelif senelerine ait ciltlerin sonuna
eklenen bu kronolojiler, k~sa fakat özlü birer yol göstericidir. Son zamanlarda
inceleme olana~~~bulamad~~~m bir eseri gene bilimsel bir i~~birli~i sonucu ya-
y~nlad~klarm~~ö~rendik: "Venezia" dalle origini al 1791, Milano 1972, 59 sayfa ve
tablolar. A. Giuffre yay~nevi.
152 BIBL~YOGRAFYA

Barbaro ve A. Contarini'nin do~umlarmdan ölümlerine kadar geçen süre hakk~ nda


bulduklar~~Venedik belgelerini de~erlendirmi~tir [S. 36-53 G. Barbaro'ya S. 54-63
de A. Contarini'ye ait olanlar~~ayr~lm~~]. Bundan sonraki k~s~mlar seyahatnâmelerin
metinlerine aittir. Önce Giosafat Barbaro'nun metni yay~nlanm~~. S. 67-102 ara-
s~nda; "Quivi cominciano le cose vedute et aldite per mi Iosapath Barbaro citadin de Venetia
in da viazi che in ho fatti, uno a la Tana et uno in Persia" (Burada, ben Venedik vatanda~~~
G. Barbaro, ~ahsen Azak ve Iran'a yapm~~~oldu~um iki seyahat esnas~nda gördü~üm
ve duydu~um konular, ba~l~yor) ba~l~~~n' ta~~yan metinden sonra S. 103-171 ara-
s~nda "Quivi cornencia la seconda parte che apartiene al viazo che io Iosaphat Barbaro feci
in Persia co~ne ambassator" (Burada, elçi olarak ~ran'a yapt~~~m seyahati ben G.
Barbaro ikinci k~s~mda anlatma~a ba~l~yorum) ba~l~~~n~~ ta~~yan metin bulunmak-
tad~r. Padova ~ehri piskoposu Pietro Barozzi'ye Tatarlar~n kulland~~~~bald~ran otu hak-
k~nda bir mektup'dan sonra (S. ~~72-'73) Ambrogio Contarini'nin yazm~~~oldu~u met-
nin yay~n~~gelmektedir (S. 177-234). "Questo 1 el viazo de misier Ambroiso Contarin amba-
sador 4 la illustrissima Signoria de Venesia al signor Uxuncassam re de Persia" (= ~anl~~Vene-
dik Cumhuriyeti'nin, Iran kral~~Uzun Hasan Beye, elçisi olarak yollanan bay A. Con-
tarini'nin seyahatidir) ba~l~~~n~~ ta~~yan bu bölümden sonra tamamlay~c~~bilgiler
fasl~na geçilmi~tir. Bas~ma Ramusio külliyatmdaki metinlerin yan~s~ra biraz geç
devirde kaleme al~nm~~~yazma nüshalar da esas tutulmu~. Sayfa altlar~nda bu türlü
metinlerde görülen ifade farklar~~dere edildi~i için notlar~n daha sonraki sayfalara
konulmas~~ yerinde olmu~tur. S. 237-302 aras~nda konan 436 tamamlay~c~~not ile
G. Barbaro'nun, S. 303-326 aras~ ndaki 191 adet not da A. Contarini'nin metninin
aç~klanmas~~ için haz~rlanm~~~ise de, bas~m s~ras~ nda elde edilen bilgiler ek olarak
S.326-328 aras~~Barbaro, S. 328 vd. da Contarini'nin metinleri için konulmu~.
Her üç mütehass~s da ilgili gördü~ü yönleri aç~klamaktan geri durmam~~~ve k~-
saltma harfleri ile notun kime ait oldu~u da i~aret etmi~lerdir. S. 333-345 aras~nda
da M. F. Tiepolo taraf~ndan metinlerin iyi anla~~ labilmesi için, Venedik lehçesin-
deki pek kullan~lmayan sözcüklere dair lügatçe konulmu~ . En son bölüm kaynaklar
ve bibliografya ba~l~~~n~~ ta~~maktad~ r (S. 349-366). Burada yazma nüshalardan
ba~ka daha 1482 senesinde bas~lm~~~ve Italyan kütüphanelerinde bile bulunmayan,
inkunabul 2 olmu~~Contarinin seyahatnâmesinden ba~ka XVI. yüzy~lda ba~layan bas~m
faaliyeti ve yap~lm~~~çe~itli çevirilerden sonra, yararlan~lan yap~tlar alfabetik düzen
içinde verilmi~tir. Her bilimsel ara~t~rma için kaç~n~lmaz olan dizin, M. F. Tiepolo
taraf~ndan haz~rlanm~~~ve özel ~ah~s isimleri ile yer adlar~na göre düzenlenmi~tir.
Yay~nda müelliflerin yazd~klar~na titizlikle ba~l~~ kalmm~~~ve dizinde ayr~l~klar
yeri gelince i~aret edilmi~ tir (S. 369-415). Sondaki harita elçilerin geçtikleri yerleri
ve konaklad~klar~~mahalleri göstermesinden dolay~~ yararl~d~r ve Lockhart tara-
f~ndan çizilmi~tir.

2 Matbaan~n XV. yüzy~l ortas~ndaki ba~lang~c~ndan itibaren ayn~~ yüzy~l~n

sonuna kadar bas~lm~~~kitaplara verilen isimdir. Esas anlam~~be~ikdir. Bk. Ayd~n


Say~l~, Belleten XXV/99 (1961) S. 428'deki son paragraf.
BIBLIYOGRAFYA 153

Ramusio 3 külliyat~n~n günümüz bilimsel ihtiyaçlara yeni bir yay~n~n~~ haz~r-


layan IsMEO, bu elçilerin de eserlerini yay~nlamakla yaln~z Iran de~il, Türk ta-
rihçilerine de yararl~~bir yap~t sunmu~tur. Haz~rlayanlar aras~nda bir de türkolo~un
bulunmas~~ elbette yararl~~olurdu. Eski Ramusio metni ve Hakluyt külliyat~ndaki
çeviri yaln~z yabanc~~ara~t~r~c~lar taraf~ndan de~il fakat ayn~~zamanda Türk tarih-
çiler taraf~ndan da de~erlendirmeye tabi tutulmu~tur. Görebildi~im kay~tlara göre:
Mükrimin Halil Y~nanç 4 , Halil inalc~k 9 , ~erafettin Turan e , ~ehabettin Tekinda~~7 ,
Bekir S~tk~~Baykal 8 ve Nejat Göyünç ° taraf~ndan yararlandmas~ndan ba~ka, XV.
yüzy~l ~ark tarihine e~ilmi~~her ara~t~r~c~n~n dikkatinden kaçmam~~t~r. W. Hinz ve
V. Minorsky gibi klâsikle~mi~~müste~riklerden ba~ka günümüzdeki yeni nesil Iran
tarihi ara~t~r~c~larma 10 da kaynak eser olmu~tur. Rus tarihçiler, kendi bölgeleri
hakk~nda en eski bilgileri veren bu iki italyan seyyah~n eserlerine yabanc~~kalmam~~-
lar ve kendi dillerine çevirmi~lerdir 1°B.

3 Co~rafya eserlerinin bas~m~~ ile ~öhret yapan Gian Battista Ramusio, XVI.
yüzy~ldaki bas~m faaliyeti ile tarih, co~rafyac~lar~n yan~s~ra di~er bilim adamlar~n~n
her zaman yararland~~~~malzeme haz~rlam~~t~. Venedik kentinde 1559-16o6 seneleri
aras~nda dört defa yay~nlanm~~~ve bugün için çok nadir bulunan bu yap~t~n 1968
senesinde Amsterdam kentinde Mondus Novus serisinden üç cild halinde t~pk~~bas~m~~
yap~lm~~t~r.
4 "Akkoyunlular", Islâm Ansiklopedisi
"Mehmed II.", Islâm Ansiklopedisi
"Fatih Mehmet-Uzun Hasan mücadelesi ve Venedik", Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Co~rafya Fakültesi Tarih Ara~t~rmalar~~Dergisi, III/4-5 (1966) S. 63-138.
7 A) "Uzun Hasan'~n Osmanl~lara kar~~~kati mücadeleye haz~rl~klar~~ ve
Osmanl~~ Akkoyunlu harbinin ba~lamas~", Belleten, XXI/82 (1957) S. 261-284.
B) "Fatih Sultan Mehmet-Uzun Hasan rekabetinde Trabzon meselesi,
AÜDTCF Tarih Ara~t~rmalar~~Dergisi II/2-3 (1964) S. 67-81.
"Son Osmanl~-Karaman münasebetleri hakk~nda ara~t~rmalar", Is-
tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, XIII/17-18(1962-1963) S. 43-76.
"Silifke" R~EF Tarih Enstitüsü Dergisi, II (,971) S. 141-152. Ozeti
Ansiklopedisi'nde de yay~nlanm~~t~r.
9 XVL yüzy~lda Mardin sanca~~, Istanbul 1966 S. 90 vd. ve 93.
10 M. M. Mazzaoui, T7~e origins of the Safawids, Sufism and the Gulat,
Wiesbaden 1972. B. von Palombini, Bündniswerben abendldndischer ~ndchte um Persien
1453- ~~6,00 Wiesbaden 1968.
Elena C. Sk~iinskaja, Studi Ven~ziani dergisinin X. cildinde "Storia della Tana"
(Azak tarihi) adl~~makalesinde bu yap~tdan Ramusio külliyat~n~~kulland~ktan sonra,
Karadeniz'in kuzey taraflar~n~~ilgilendiren k~sunlarm~~rusçaya çevirmi~tir. [S. 3-451.
1°a "Biblioteka inostrann~ x pisateleley o Rossiyi" adl~~bir dizinin birinci ve
ikinci ciltleri olarak, hem italyanca metin hem de rusça çevirileri Petersburg [bu-
günkü Leningard]da yay~nlanm~~t~r. As~llar~m görme olana~~n~~bulamad~~uruz
bu kay~tlar~~~u eserden ald~k: Zeki Velidi Togan, Tarihde Usul, Istanbul 1946, S. 269
n. 556 ve 557 numaral~~kay~ tlar. Birinci cilt Barbaro, ikinci cilt Contarini'nin eser-
lerine ayr~lm~~t~r.
1 54 B~BL~YOGRAFYA

XV. yüzy~l sonlar~nda Osmanl~~Türklerine kar~~~Iran ile yeni bir cephe açma~a
kalk~~an Venedik Cumhuriyeti'nin yaln~z bu iki elçi ile yetinmedi~i makinadur
1463-1479 seneleri aras~nda devam eden Türk-Venedik harbi s~ras~nda tek ba~~na
mücadele olana~~n~~kendisinde göremeyen Venedik Cumhuriyetinin ikinci cephe
için Karaman O~ullar~~12 ve Akkoyunlular ile giri~tikleri çabalar yak~n bir za-
manda Prof. Dr. ~. Turan taraf~ndan Türk belgelerinden de yararlanmak suretiyle
yeterince incelenmi~ti. Bu tan~tma vesilesiyle Anadolu topraklarma ait bilgileri dili-
mize çevirmeyi yerinde gördük. XVI. yüzy~l ortalar~nda Anadolu üzerinden Iran'a
gitmi~~bir elçinin relazione'si vesilesiyle de hem bu kitab~n yay~n~n~~haber vermi~~
ve bugünkü Türkiye topraklar~~hakk~ndaki bilgilere de~inmi~tim 13 . ~. Tekinda~~
taraf~ndan Silifke'nin (n. 8 B), N. Göyünç (n. 9) taraf~ndan da Mardin kentlerini
ilgilendiren sat~rlar dilimize çevrilmi~tir. Metni tamamen, bütün ta~namlay~c~~
notlarla dilimize kazand~rmak ayr~~bir çabay~~gerektiriyor. Ileri bir tarihte olanak

E. ~. SkrZinskaya, bu iki eseri bir arada yak~n bir geçmi~te yay~nlam~~t~r:


Barbaro i Kontarini o Rossiik istorii italo-russkix svjazy v XV. Leningard 1971, 3+273 S.
[Tan~t~m~ : G. Lanera, Studi Veneziani XV (1973) bas~m~~1975, S. 603-6137.
II Bu elçilik faaliyetlerinden en tan~nm~~~~ olan Barbaro ve Cotarini'nin se-
yahatleri Ramusio külliyat~nda yay~nlan~p Hakluyt serisinde Ingilizceye çevril-
mesinden ba~ka N. Di Lenna'n~n de~erini hâlâ koruyan ara~t~rmalar~na konu
oldu: Ambrogio Contarini, politico e viaggiatore veneziano del secolo XV, Padova 1921
adl~~eserinden sonra ~~05 sayfa tutan bir makale ile "Giosafat Barbaro (1413-1494)
e i suoi viaggi nella regione russa (1436-1450 e nella Persia (1473-1478)", Nuovo
Archivio Veneto n.s XXIII (1914). Bu sat~rlar~~haz~rlarken bu ara~t~rmalar~~göre-
medim. Bir Türk tarihi de yazm~~~olan Angiolello'nun hayat~~ve eserini ayn~~mü-
ellif incelemi~ti: "Ricerche intorno allo storico Giovanni Mario Angiolello (degli
anzolelli) , patrizio vicentino (1451-1525)", Archivio Veneto Tridentino, V ( 924). bk.
Adnan Sad~k Erzi, Türkiye kütüphanelerinden notlar ve vesikalar II, Belleten XIV
S. 607.
Yap~lm~~~seyahatlerin en düzenli ara~t~rmas~~için bk. G. Caraci, "Viaggiatori
Italiani in Persia nel Medioevo," ii Veltro a. XIV (1970) 1-2 S. 39-60. Bu müellifin
ayr~ca bütün ~ark dünyas~n~~ilgilendiren ara~t~rmas~~"Viaggi fra Venezia ed il Le-
vante fino al XIV. secolo e relativa produzione cartografica", Venezia e il Levante
fino al secolo XV, Firenze 1973 S. 147-184. [bk. Ek I].
12 Daha Istanbul'un II. Mehmed taraf~ndan fethi s~ralar~nda bile Karaman-

O~ullar~~kendilerine i~birli~i teklifinde bulunan Venedik Cumhuriyetini reddet-


miyorlard~. bk. A. S. Erzi. Akkoyunlu ve Karakoyunlu tarihi hakk~nda ara~t~rmalar,
Belleten XVIIII7o (1954) S. 206. 12 ~ubat 1453 tarihli ticaret anla~mas~n~n Ve-
nedik Devlet Ar~ivi'nde asl~~ bulunamamakla beraber Libri Commemoriali serisinde
bir sureti vard~r. W. Heyd, Do~u ticaret tarihi ve Romanin, Storia documantata di
Venezia adl~~eserlerinde bundan bahsetmi~lerdir. A. S. Erzi, bir Haçl~~Seferine
kat~lmas~~muhtemel Karamano~ullarm~~bu yola iten amilleri maddeler halinde
aç~klam~~t~ r. On sene sonra Andrea Cornaro'nun Karaman'~~ ziyaretinden sonra
Venedik ve Romaya kadar giden Karaman elçileri vard~.
13 Belleten XXXVI I ~~4 ~~(Ocak 1972) S. 115.
B~BL/YOGRAFYA 155

bulursam giri~ece~imiz bu çaba yerine ~imdilik Anadolu d~~~~topraklar hakk~ndaki


bilgiyi yaln~z sayfa notlanyla göstermekle yetindik.
*
* *
G. Barbaro 1436 senesinde henüz 23 ya~~nda iken ~ark'a ticaret yapma~a
gitmi~~ve 16 sene kalm~~t~~[Giri~~S. 16]. Azak ~ehrinde kal~p Ast~rhan, Aral Gölü,
Mo~olistan ve Çin'e giden kervanlann hareket noktas~nda ticaret hayat~n~~ sür-
dürdü. O yaln~z para kazanmak h~rs~~ile de~il, ayn~~zamanda ö~renmek ve ö~ren-
diklerini yazmak arzusuyla da doluydu. O devrin Garp dünyas~~için nelerin bilinme-
di~ini fark~nda oldu~u için, muhtelif topluluklar, co~rafi mevkiler için zaman zaman
bilgiler vermi~tir. ~ark'ta bulundu~u ilk y~llarda, Don nehri k~y~lar~na, Gürcistan'~n
güney taraflar~na, hatta ~irvan ve Da~~stan'a kadar uzanan seyahatler yapt~. Yal-
n~z bu arada yazd~~~~baz~~özel isimler yüzünden tenkit edilmi~ tir. Ya kendi dal-
gml~~~~veya müstensihlerin baz~~yersiz yak~~t~rmalar~ ndan olacak, ara s~ra anla~~l-
mayan durumlarla kar~~la~~lmaktad~ r. Bu dönemde, K~nm'daki tatar-türkçes ile
farsçaya merak sard~~~~tahmin ediliyor. Duydu~u baz~~ terimlerin de çevrisini ver-
mesi yararl~~olmu~tur. Barbaro'nun Uzun Hasan Bey yan~ na yapmakla görevli
oldu~u seyahati 18 ~ubat 1473 tarihinde ba~lad~ . Kendisi izlenimlerini yazarken
tarih yönüne dikkat etmemi~ . Bununla beraber bu eksikli~i gideren kaynaklar,
ba~ta Mektupgar~~ elde bulundu~u ve yay~nland~~~~için bu eseri yay~nlayanlar~n
koymu~~olduklar~~tamamlay~c~~notlar ve belgeler bu eksikli~i giderrni~tir. Türk
Ansiklopedisi'r~de bu zat~n hayat~~ve eserlerine ait k~sa bir bilgi vard~r. Barbaro
tipik bir Venedik tüccar~d~r. Asil bir vatanda~, kültürlü bir zat ve çe~itli görevlere
yükselmeye kabiliyetli birisidir. Venedikli tüccar, Gino Luzzatto'ya göre [Storia
economica di Venezia dall' XI al XVI secolo, Venedik 1961 S. 133 vdd] Akdeniz'de
yürüttü~ü faaliyetini Avrupa içerlerinden, Uzak Do~u hatta Endonezya'ya kadar
uzatm~~t~r. Ailelerinin ve vatanda~lar~n~n mallar~n~~emniyet içinde yabanc~~ülke-
lere getirip götürdükten sonra, devlet hizmetine ça~r~l~r. Ço~unun yollad~klar~~
haber tarz~ndaki yaz~lar~ ndan saklananlar günümüzdeki tarihçiler taraf~ndan kul-
lan~r. Marino Sanuto'nun Diarii ciltlerindeki bilgilerin ço~u bunlarm yollad~klar~~
haberlerdir. Andrea Gritti senelerce Istanbul'da edindi~i tecrübelerle önce Venedik
temsilcili~ine (Bailo), Venedik ~ehrine döndükten sonra Doge'li~e kadar yükselmi~tir.
En tan~nm~~~eser A. Sapori'nidir. [Le Marchant italien au Moyen Age, Paris 1952. Ayr~ca
çe~itli makalelerinin topland~~~~ Studi di Storia Economia adl~~serinin III. cildinde
S. 215 "patrizio-mercante", S. 223-231 "Un nuovo tipo di mercante". Gianfranco
Folena, "Introduzione al veneziano "De b. da Mar", "Venezia e il Levante fino al
secolo XV a cura di Agostino Pertusi, C. I S. 298 deki iki dipnotunda diller ara-
s~ndaki ili~kiyi ve Ortaça~~tüccar~n~n kar~~l~kl~~kültür al~~veri~ine katk~s~~üzerin-
deki en son ara~t~rmalara de~inmektedir.

* *

Barbaro, Anadolu topraklar~na K~br~s adas~ndaki Magosa liman~ndan geç-


mi~ti. 1473 senesi ba~lar~nda görevini yerine getirmek için yan~ nda Uzun Hasan'~n
daha önce Venedi~e gönderdi~i elçi [Hac~~ Mehmet] ile gemiye binip, Karaman
sahillerine beraberinde götürme~e yükümlü oldu~u malzemelerle binerek yola
~~56 B~BL~YOGRAFYA

ç~kt~. Malzemenin de~eri 4000 duka tutar~nda idi. [Bunlar hakk~nda bir rakam
verilmemekte top, ok atma aleti, tüfek, barut oldu~u bildirilmektedir]. Imola%
Tomaso ad~nda birisinin yönetiminde 200 de adam vard~. 3000 duka de~erinde
gümü~~e~ya ve vazo, 2500 duka tutar~nda alt~n i~lemdi ipek kuma~, 3000 duka
tutar~nda da sar~~renkli kuma~~hediyeler aras~nda idi. ~kisinin K~br~s adas~nda
bulundu~u s~ralarda Papal~k ve Avusturya elçileri ile kar~~la~t~lar. Orada Karaman
topraklar~~hakk~nda bilgi ald~lar. Karaman elçisi de K~br~s'a geldi~i s~rada Barbaro
onunla bir görü~me yapt~. ~smi verilmeyen elçi ile görü~mesini bitirdikten sonra
Barbaro di~er elçilerden ayr~larak yoluna devam etti. [S. 1o4.'den itibaren] onun
izlenimlerini okuyalun: "Hafif bir gemiye binip Syghi ad~nda, kalesi olan bir limana
geldim 14 . Oradaki beyin de kat~lmas~yla bir toplant~~yapt~k. Bu beyin bir kaç
yüzden a~a~~~olmayan sipahisi ve adam~~vard~. Memleketi dola~~r onlar da izlerlerdi.
Bu beyin büyük karde~i 15 Osmanl~'ya kar~~~yard~m aramak için Hasan Bey'e git-
mi~ti. Onunla konu~urken bizimle hemfikir oldu~unu gördüm ve di~er haberleri
de büyük sevinç içinde ö~rendi~ini ihsas etti. Hasan Bey'in kendilerine cesaret
veren mektuplar~n~~gösterdi. Burada Venedik Beylerinin donanmas~= gelece~i
bildiriliyor ve memleketi bu arada bilhassa sahil yerleri kurtaraca~~~haber veriliyordu.
Bunun üzerine donanmam~z~n burada bulunmas~~gerekti~ine inand~m ve Ma-
gosa'da kalan gemilerimizin Sigi'ye gelmesini emrettim. Bu anda komutan~m~z
Pietro Mocenigo, provedidor V. Soranzo ve S. Malipiero'nun di~er gemiler ve kap-
tarliarla Korikos liman~na geldi~ini ö~rendim. Burada da Korikos ad~nda güzel
bir kale vard~r. Gecikrneksizin Augustin Contarini'yi gönderip e~er bir giri~imde
bulunmak istiyorlarsa derhal Sigi'ye gelrnelerini istedim.
Burada ben bulunuyordum ve zaferi kolayl~kla elde edebilirdik. Halbuki
komutan emir vermeyi, itaat etme~e tercih etti. Sygi Korikos'a XX. milden fazla
uzakl~kta de~ildir. Komutan bu s~rada benim yollam~~~oldu~um haberi alm~~~ve Ko-
rikos'u bombalamaktan vazgeçip Sygi'ye gelmi~ti. Bu donanmada ellialt~~gemi ve be-
nim olan iki ince iki de büyük gemi ile toplam altm~~~gemi bizim ~anl~~beyli~imiz
[Venedik Cumhuriyeti], 16 gemi kral Ferdinand'~n, 5 gemi de K~br~s krahn~n, iki
gemi Rodos Büyük üstadm~n, 16 da Papal~k gemisi bulunuyordu. Büyük k~sm~~Mo-
don liman~nda kalan gemilerin toplam~~gg idi. Bizim gemilerimizde 44o at ve bir o
kadar da stratioti 1°, yani bunlardan her gemide 8 ki~i vard~. Atlar 5 gemide bulun-

14 Bu yerin bugün neresi olabilece~ine dair kimse bir teklif ileri sürmeden

aynen kopya etmi~tir. Siggi ve Sigi tarz~nda da kaydedilmi~~bu yer hakk~nda Lock-
hard [S. 269 daki ~ 9~~numaral~~tamamlay~c~~notunda] Sikele denen bir yer olabi-
lece~ini yaz~p haritas~na koymu~tur. Neresi olabilece~ine dair 1936 senesinde Ha-
rita Genel Müdürlü~ünün yay~nlad~~~~Türkiye Haritas~nda Sökün diye, Silifke'ye
yak~n bir yer belirtilmi~tir.
15 Pir Ahmed Bey

16 Hafif süvari s~n~f~~olan askerler, Osmanl~~Türklerinin Mora ve Arnavut-

l~~k'da ilerlemeleri üzerine, ellerindeki topraklar~~kaybeden eski arazi sahipleri olup


Venedik Cumhuriyetinin hizmetine girmi~~ve K~br~s'~~ikinci bir vatan saym~~lard~.
Kendilerine has dö~'ü~~sitillerinin yan~~s~ra, bir arada olman~n yaratt~~~~bir edebi-
yatlar~~ da vard~~[s. 271 deki 201 numaral~~ not].
B~BL/YOGRAFYA 157

duruluyordu. Limana vard~~~rn~zda atlar~~karaya ç~kard~k ve adamlar~n büyük k~s-


m~n~~da sahile ç~kar~p hemen haz~rl~klara giri~tik.
Ertesi gün kaptan bana yollad~~~~haberde kalenin çok sa~lam oldu~unu ve
ula~~lmaz bir yerde oldu~unu bildirdi. Gerçekte oras~~ bir da~~n zirvesinde idi.
Benim ne istedi~imi sordu. Verdi~im cevapta gerçekte çok sa~lam olmakla beraber
içinde yirmibe~~ki~iden fazla kimse bulunmad~~~na emin oldu~umu söyledim. On-
lar~n geni~~bir yeri koruyam~yacaklarm~~ da ekledim. Ben devaml~~ olarak yapa-
ca~~m~z giri~imde ba~ar~l~~ olaca~~m~z üzerinde durdum. Bay Piero Mocenigo söy-
lediklerime çok hayret etti ve herhangi bir cevap vermedi. Fakat iki saat sonra bana
amiralini yollay~p bu giri~imde bulunaca~~n~~bildirdi. Bu haber bana büyük bir
sevinç verdi ve hemen bunu Karamanl~lar~n komutan~~ Themiagal"ya ilettim. O
da bu habere sevinip kendi beyine de bildirilmesini istedi, ben de uydurn. The-
mynga'dan döndükten sonra komutan~m~z~n geldi~ini ö~rendim ki, yapaca~~m~z
vuru~man~n haz~rl~klar~na giri~tim. Ertesi sabah a~a~~~yukar~~ saat 4 de Themynga
gelip, kaleden yollanan birisinin can ve mala dokunulmadan davran~rlarsa kaleyi
teslime haz~r olduklar~~ bildiriliyordu. Bunu kaptan~m~za ilettim o da Theminga
vas~tas~yla raz~~oldu~umuzu, mal ve hayvanlar~yla kurtulacaklar~m ve hatta iste-
dikleri yere gitmekte serbest olduklar~n~n haber verilmesi isteniyordu. Theminga'ya
bunu söyledi~im zaman, o da benim bu haberi bizzat kale komutan~na [burada
isim verilmiyor Ramusio nüshas~nda "Karaman do~umlu Mustafa ad~nda komu-
tan" dendi~i ç~k~nt~da vard~r] ile konu~mam~~istedi. Bunun üzerine kalenin önüne
gittim ve kar~~s~ndaki pencerenin önünde durdum. Oraya gelen bey ile konu~tum.
Kaptan~m~z~n mal ve can emniyetine dair söz vermesinden çok memnun kald~~~n~~
birçok laf ettikten sonra söyledi. Bu sözü verdikten sonra kap~lar~~ açt~~ve benim
girmeme izin verdi. Yan~mda ayr~ca amiral, üç gemi arkada~~m ve tercüman~m~z
vard~. Nerede olmak istedi~ini sordum. Suriye'ye gitmek istedi~ini ve daha garan-
tili olmas~~için de ailesi ve e~yalar~n~~bizim gemilerimizin ta~~mas~n~~istedi ve ben de
söz verdim, çok sevindi ve hemen daha önceden de haz~rlanm~~~ e~yalar~n~~ald~.
Kap~dan d~~ar~ya bütün adamlar~n~~ ve e~yalar~n~~ ç~kard~~~~zaman hepsinin 150
ki~i oldu~u görüldü. Da~~taraf~ndan indikten sonra kaptan~m~zla kar~~la~t~. O da
yan~na ald~~~~gemicilerle kaleyi teslim alma~a gidiyordu. Kaptan gemicilere e~-
yalar~n ~ah~s mal~~oldu~unu söyleyip ya~ma etmemelerini emretti ise de bir i~e
yaramad~~... Böylece kaleyi ele geçirince ben gemiye döndüm. Gecenin geç saatinde
komutan olaydan beni haberdar etti. Karamanl~~ komutan~~bulup, bu gemicilerin
yapt~klar~ndan dolay~~ özür dilenmesini, çal~nan e~yalar~n ve bunlar~~ çalanlardan
dolay~~ruhunda duydu~u üzüntüyü bildirmemi istedi. Donanmaya dönünce ter-
cürnamm~n da ya~madan edindi~i silah~~ gördüm ve hemen e~yalar~~buldurup
hesap ettirdim. Sonra Karamanl~~komutan Theminga'ya gittim ve bizimkilerle
meydana gelen olaydan özür diledim, ertesi sabah da tazmin edece~imizi söyledim.
O da beni çok iyi kar~~lad~. Sygi deki komutan~n bütün adamlar~~ile beraber öl-
memelerine, zira onlar beyine kar~~~âsi idiler, üzüldü~ünü söyledi. Onun bu olaydan
kederlenmedi~ini görünce konuyu de~i~tirdim ve söz verilen bir ~eyin yerine geti-

17 Kötü bir çeviriyaz~s~~yap~lan bu isim hakk~nda bir görü~~bulunmamaktad~r.


Emin A~a ilk akl~m~za gelen bir ihtimal.
158 B~BL~YOGRAFYA

rilece~ini ekledim. Bunu da izleyen gemicilerin galiz küfürleri ve komutanla prove-


didori ve sopracomito'larm üzüntüleri idi. Komutanuruza geldim ve Vettor Soran-
zo'nun di~er sopracomito'lar ile beraber alman mal ve hayvanlar~n hesab~run sorul-
mas~m istedim. Sabahdan itibaren de [S. 14] herkes ald~~~~mal ve hayvan~~getirip
ortaya koyduktan sonra gemilerin dikkatle aranmas~na geçildi. Hayvanlar~n hepsi
bulundu~u gibi mallar~n önemli bir k~sm~~ortaya getirildi. Beyden alman mallar~n
ortaya konmas~ndan büyük bir tepe meydana geldi. Bütün bu ya~madan ve ya~ma
harici bulunan e~yalar bay Vittor Soranzo'nun gemisine getirildi. Orada beyin
kar~s~~ile beraber oldu~u ö~renilip alman mallar teslim edildi. O da adamlar~n~~
e~yalar~n~~bulmalar~~için ça~~r~nca herkes geldi.
Bu beyin babasmdan kalma zengin bir hazinesi oldu~u ve binlerce duka tu-
tar~nda k~ymetli ta~, inci, alt~n ve gümü~, ve hatta kuma~a sahip oldu~u zannedi-
liyordu. Örnek olarak da, ölen bir Girit'li sopracomito'nun ya~maya giri~ti~inde
ald~~~~800 dukay~~ölmeden evvel iadeye vasiyet etmesini gösterebiliriz.
Bunlar olurken beyin iki erkek karde~i geldi ve onu gemide gördüler. Onun
bütün rica, minnet ve yalvarmalarma hatta elindekileri tamamen ortaya koymas~na
ra~men öldürdüler. Karde~lerden birisi yengesi olan kad~n~~kendisine e~~olarak ald~.
Donanma mezkür Korikos'a 18 gitti ve karada bulunan ~ah~slar~n da gemiye
binmesi üzerine, kalenin al~nmas~~için bombard~mana ba~lad~k. Burada Osmanl~-
lar~n adamlar~~vard~. O esnada Karaman Beyi adamlar~~ile oraya geldi. Duvarlarda
ilk gedilderin aç~lmas~~üzerine bir anla~maya giri~ip içerdekilerin e~yalar~~ile ç~kma-
lar~~~art~yla kalenin Karamanl~lara teslimi istendi. Bunu müteakip ben Silifke'ye
gittim. Di~er Karaman topraklar~~gibi maruf olan bu ~ehir de Osmanl~lar~n elinde
idi. Orada bulunanlara da bizim toprak istedi~imizi ve arzu ederlerse e~yalar~n~~
al~p gidebilecelderini söyledim. Aksi halde sava~a devam ederler de, ~artlar~m~z~n
kabul edilmemesi üzerine hepsinin k~l~çtan geçirilece~ini söyledim. Onlar da bana
gitmemi ve dü~üncelerini ertesi sabah Karaman Beyine bildireceklerini söylediler.
Ertesi gün yollad~klar~~haberde topra~~~teslim edip hemen gitme~e haz~r olduklar~n~~
söyleyip derhal uygulad~lar.
Komutan~= sonra bütün donanmay~~ al~p K~br~s'a döndü. Magosa liman~~
aç~klar~nda hükümeti bu ada hakk~nda haberdar etmek istedi. Fakat biz Karaman
topraklar~nda bulundu~umuz s~rada kral Jak ölmü~tü. Komutanm Arcipelaggarla
gitmesi üzerine ben Magosa liman~nda üç ince iki büyük gemi ile, ~anl~~beyli~imin
bana verdi~i adamlarla bir süre kald~m.
Hasan Bey'in elçisi benimle gelmek istedi~i için yan~mdaki cancelliero ile iki
büyük gemiye topçular~m~z~~alarak bindik. ~anl~~beyli~imiz [Venedik]'in emri
üzerine Girit adas~na gitmelerini istedim. Orada bir k~sm~~kald~, bir k~sm~~da Ve-
nedik'e gitti. Süvarileri K~br~s adasuu korumalar~~için b~rakm~~tm~. Biz ~imdi Ko-
rikos'a dönelim ve onun için konu~al~m zira o s~rada olanak bulamarn~~tun.
Bu Korikos deniz üzerindedir. Kuzeye bakan yönü bir milin üçte biri kadard~r.
Üzerinde büyük bir kale vard~. Evvelce kuvvetli güzel ve iyi i~lenmi~~oldu~u belli

18 Ortaça~~boyunca güney Anadolu'da önemli bir u~rak merkezi olan bu


kale için bk. M. C. ~ehabeddin Tekinda~, "Karamanl~'lar~n Gorigos seferi (1367)",
MEF Tarih Dergisi VI/9 (1954) s. 161-174. Bilhassa n. 163 deki ii. numaral~~not.
B~BL~YOGRAFYA 1 59

ise de, ~imdi büyük k~sm~~tahrip olmu~tur. Kap~lar~n üzerinde bulunan yaz~lar
Ermenicedir ve ~imdikilerin kulland~klar~~bir dil de~ildir, çünkü benimle bulunan
Ermenilerin hiç biri yaz~lar~~okumas~n~~bilmiyordu. Di~er kale Korikos'a uzakt~r ve li-
man~n a~z~nda bir top at~l~ml~ k mesafededir. Fakat Korikos büyük bir kaya üze-
rindedir ve denize do~ru uzanan bir sahil k~sm~~vard~r... Kalenin her bölümünde
tatl~~su için sarn~ç bulunur ve halk için de ayr~ca mevcut 4 sarn~ç, o kadar büyük
ve suyu o kadar güzeldir ki, herhangi bir büyük ~ehre yeterlidir. Ç~k~~~kap~s~~do~u
taraf~ndad~r. O s~ralarda Karaman-O~lunun adamlar~~ vard~. Çok sebze ve pamuk
bulunur. Hayvanlar aras~nda öküz ve at çoktu. Yemi~ler çok güzeldir ve bereket-
lidir. Vard~~~ mda hava da çok glizeldi. ~imdi nas~l oluyor da Osmanl~lar taraf~ndan
tahrip ediliyor. Deniz kenar~nda iki kale var. Yukarda söyledi~imiz bir da~~üze-
rindeki Sygi ve di~eri. ~kisi de çok sa~lam. Bunlardan birincisi denize bir ok at~-
l~ml~k mesafede. Di~eri bundan 6 mil uzakl~kta ve deniz kenar~ndad~r, çok sa~-
lamd~ r. Korikos'dan ayr~ld~ktan sonra ~~o mil mesafede Silifke bulunuyor. Bir da~~n
zirvesindedir. A~a~~dan akmakta olan nehir Korikos civar~ nda denize dökülür.
Büyüklü~ü Brenta'n~nki kadard~r. Da~~taraf~nda da Verona'dakine benzeyen bir
tiyatro var. Tepeye ç~k~p kente ula~mak istedi~imizde, k~smen ta~lardan yap~lm~~~
birçok mezarlar görülüyor. Baz~~ mezarlarda topra~a yap~~t~r~lm~~. Daha yukar~~
ç~k~ld~~~~zaman, kalenin ilk suru ile kar~~la~~l~r ki, hemen hemen ~ahikadad~r. Yan
taraflar~nda burçlar bulunur ki, kap~lar~~hiç tahtas~~olmadan safi demirdir. Yüksek-
likleri onbe~~ad~m, geni~li~i de yar~s~~ kadard~r. O kadar ince i~lenmi~tir ki, gümü~~
zannedilir ve çok geni~~olduklar~~ kadar sa~lamd~rlar. Sur çok kal~nd~r ve içi
dolu ve çok sa~lam toprakla kapl~d~r. O kadar dikdirki a~a~~~inilemez, kalenin etraf~~
3 mil kadard~r ve en üst taraf~~da bir milden fazla de~ildir ve bir ~ekerli ekme~e
benzer. ~~te bu surun ortas~nda Silifke kalesi surlar~~ve burçlar~~ile bulunmaktad~r.
Burç ile surlar aras~ndaki bo~lukta birinci kap~da bu 300 dönüm meyva ekilecek
bo~~yer vard~r. Kaleden kap~ya kadar 30 veya daha fazla ad~ml~k bir yer var. Kalenin
içinde ta~tan yap~lma bir mahzen vard~r ki, derinli~i 5, uzunlu~u 25 veya daha fazla,
geni~li~i 7 ad~md~ r, Burada cephaneden çok tahta bulundururlar ve çok büyük
olan sarn~çlar~nda su hiç bir zaman eksik olmaz. Buras~~Küçük Ermenistan'd~r ve
Toros Da~lar~na kadar uzan~r. Corchestan derler.
Burada bir süre kald~ktan sonra ~ran'a yapaca~~m seyahati h~zland~rd~m.
Sahilden (ba~ka bir yol olmas~na ra~men) yürüyüp, [S. ~~ 13] bir günde Karaman
topraklar~ndan ç~kt~m. Geldi~im ilk yer Tarsus kenti idi. Bu güzel ~ehir Dulkad~r
elindedir ve beyi ~ehsuvar~n karde~idir 2°. Buras~~Küçük Ermenistan'da olmas~na
ra~men M~s~r Sultan~na ba~l~d~r. Topra~~~üç mildir, içinden bir nehir geçer. Üze-
rine de sa~lam ta~tan yap~lma bir köprü kurulmu~tur ki öte tarafa geçilir. Nehirde
uzay~p gitmektedir [sonra kalenin tarifini yapar].

1° Yunan denizindeki tak~madalar.


20 Kent Ramazano~ullar~n~n elinde olmas~na ra~men, d~~~etkilerden kendisini
kurtara~nad~~~~için yabanc~~boyunduru~una girmi~~bulunuyordu (F. Sümer "Ra-
mazano~ullar~", ~slâm Ansiklopedisi, IX s. 61613-61713). Ömer Bey önce yendi~i
~ehsuvar'a, Barbaro'nun ziyareti s~ras~nda yenik dü~tü.
16o BIBLIYOGRAFYA

Bir günlük ileride Adana vard~r. Topra~~~çok geni~tir ve içinden çok da büyük
bir nehir akar. 40 ad~m uzunlu~unda ta~~bir köprüsü vard~r 21. Köprüden berabe-
rimizde olan sufi'lerle beraber geçtik. Bunlar bizim hac~lar gibidir ve kendi usul-
lerine göre giyin~ni~lerdir. Aralar~ndan birisi ilâhiler okuyup, Muha~nmedi kutlayan
tekbirler getiriyor. A~~rdan ve yava~dan ald~ktan sonra h~zlan~yorlard~. Dans edenler
de, o sese göre hareket ediyorlar ve bir çeyrek saat içersinde ad~mlar~n~~ve s~çra-
malan~u o derece çabukla~t~nyorlard~~ki, vücutlar~~yorgun ve yar~~ölü dü~üyordu.
Bu gösteriye halktan çok kimse kat~ld~. Dü~enleri arkada~lar~~kald~nyor ve istirahat
yerine götürüyordu. Böylece hemen her durduklan yerde veya yürüyü~~s~ras~nda
bazan bu gösteriyi yaparlard~. Sanki yapmaya zorlarnyorlard~.
Adana topra~~, bölgesi gibi çok miktarda pamuk ve pamuk ipli~i üretmektedir.
Buras~~da Küçük Ermenistan'da olmakla beraber M~s~r Sultamna ba~l~d~r. [S.
114] F~rat nehrine ula~t~~~m~z yere gelinceye kadar kayda de~er bir ~ey yoktur.
F~rat nehrine geldi~imiz zaman Sultanm 16 at ta~~yan bir gemisini gördük. Nehri
geçti~imiz gemi çok acaipti. [Ramusio nüshas~nda "F~rat nehri Iran kral~n~n devleti
ile M~s~r Sultan~n devletini birbirinden ay~nr" tarz~nda oldu~u ç~kmada gösteril-
mi~] ... Nehri geçince Urfa denilen ~ehre geldik. Burada Hasan Bey ad~na karde~i
Veli Bey bulunmaktad~r. Buras~~büyük bir yerdi. Hasan Bey Byr [Birecik oldu~unda
ittifak vard~r] ~ehrine hücum etti~i zaman M~s~r Sultan~~Urfa'y~~hemen tahrip etmi~ti.
Da~~üzerinde sa~lam bir kale vard~r. Burada bey beni memnunlukla görmek istedi.
Ben de ona mektuplar~~verdim. Buran~n tahrip edilmesinden fazla bir ~ey söylemek
istemiyorum, kald~~ki bey de korku ile durmakta 21a. Sonra bir da~~n ete~ine geldik ve
bunun üzerinde bulunan ba~ka bir da~a da Merdin deniliyor. Oraya elde yap~l~~
bir merdiven olmadan ç~k~lamaz. Basa~naklar ta~tan yap~lma ve 4 ad~m geni~li~inde,
uzunlu~u bir mildir. Bu merdivenin ba~~nda bir kap~~vard~r ve ~ehre buradan
girilir. Da~~n her taraf~nda çok tatl~~su bulunur ve memlekette çok çe~me vard~r.
Burada ba~ka bir da~~vard~r ki etraf~~ elli ad~m kadard~r. Oraya ç~kmak için bi-
rincisine benzer bir merdiven bulunur. Memlekette evlerden ba~ka sur bulunmaz.
O da bir milin üçte biri kadard~r. 300 kadar ev bulunur ve bunlar~n içinde de çok
insan vard~r. Çok güzel ipek ve pamuklu i~lerler [S. ~~15]. Hasan Bey'e ba~l~d~rlar.
Türkler ve Araplar~n söylediklerine göre ~ehir o kadar yüksektir ki tepelerinden
ku~~uçtu~u görülmez. Burada Hasan Bey'in karde~i Cihangir Bey taraf~ndan ya-
p~lm~~~misafirhanede 22 kald~m. Buraya herkes yemek yeme~e gelir ve ayaklar~n~n
alt~na ~~oo duka tutar~nda güzel hal~lar sererler. Burada nadir rastlanan ve bizim

21 Seyhan nehri üzerindeki bu köprü Bizansl~lar zaman~ndan sonra Osmanl~lar


zaman~nda da ~ehrin iki yakas~n~~birle~tirdi~i için, en canl~~yeri idi. Mahalli tür-
külere kadar ~öhreti geçen bu köprü önemini sürdürmektedir. [bk. Ek II].
22a Birecik'in tahribine, Venedik kaynaklar~na göre 1472 senesi sonu tarihi
verilmi~. S. 277 n. 229.
22 Metinde "hospital" denilen kelimeyi misafirhane olarak çevirdik, otel
bugünkü anlam~~ile bu kurulu~un gayesini izahdan uzakd~r. Yolcularm istiraha-
tini sa~lamakla kuruldu. Türk-Islam uygarl~~~nda ayr~~ bir yeri olan bu tip
binalar için bk. S. Eyice, "Ilk Osmanl~~ Devrinin Dini-/çtimal Bir Müessesesi
Zâviyeler ve Zâviyeli-Câmiler", iktisat Fakültesi Mecmuast XXII 1-4 (1963).
BIBUYOGRAFYA ~ 61

yerde de çok az rastlanan bir olay~~anlatay~m. Bir gün misafirhanede yaln~z bulu-
nurken, bir carandolo [Kalender] yar~~ç~plak peri~an, önünde koyun postu bulunan biri
kar~~ma geldi. 30 ya~lar~nda bulunan bu adam cebinden bir kitapç~k ç~kard~~ve güzel
hareketlerle okuma~a ba~lad~. Sonra okumasuu h~zland~rd~~ ve bana soru sorunca
ben de cevap olarak yabanc~~oldu~umu söyledim. O da bana "Ben de bu dünyaya
yabanc~rm ve hepimiz de yabanc~y~z. Bunun için her ~eyi b~rakt~m ve böylece
hayat~m~n sonuna kadar bu ~ekilde devam etme~i dü~ünüyorum". Daha ba~ka güzel
ve süslü cümlelerle güzel ve mütevazi ya~ama~a hayretini artt~rarak, dünyay~~kahre-
derek de dediki: "Sen benim bu dünyada nas~l ç~plak gitti~imi görüyorsun. Ben de
bakt~m ve hiç bir ~eyin ho~uma gitmedi~ini görünce vazgeçip kurtuldum."
Mardin'den hareketle, atla Hasan Bey'in ba~ka bir kentine Assanceeph (His-
n~keyf-Hasankeyf) e vard~k 23 . Buraya ilk gelen bir insan~n birinci izlenimi küçük bir
da~~n dibinde oldu~u zaman, sa~~taraf~nda bulunan da~daki say~s~z insanlar~n ve sol
tarafta da ~ehrin bulundu~u yerin bir da~~tepesinde oldu~~ldur [S. ~~~~6]. Bunun
dip taraf~nda da ma~aralar vard~r. Bunlarda da pek çok insan oturuyor. Bu ma~a-
ralar~n da~~taraf~na bakanlar~n say~lar~~sonsuzdur. Ço~u yerden a~a~~dad~r. Evlere
giden yollar vard~r. Evlerden baz~lar~n~n yüksekli~i 30 ad~md~r. Insanlar ve hayvan-
lar yürüdülderi zaman bir o kadar yükselir. Yürüyü~e devam edildi~inde sola dönül-
dü~ü zaman araziye inilir, burada da pamuk tüccarlar~~ile sair meslek sahipleri
görülür. Buras~~çok geçilen bir yerdir. Birbuçuk mil kadar bir uzakl~kta ~ehir var ve
içinde güzel evler, camiler bulunmakta. Bu ~ehirden güzel ve derin bir nehir
geçiyor, geni~li~i 30 ad~m kadard~r. Tahtadan yap~lma bir köprü ile, binen insanlar
güçlükle kar~~~tarafa geçiriliyor. Nehrin derinli~inden suda durma olana~~~yoktur.
Bu da~~~geçtikten sonra, köyleri ve ne sarp ve ne de yüksek olan da~lar~~geçtik, iki
gün uzakl~kta, hep ~ark taraf~na giderek Siirt ~ehrine geldik. Üçgen tarz~nda olan
bu ~ehrin bir kenar~nda çok sa~lam ve kuleli bir kale vard~r ve di~er k~sm~nclaki
surlar y~k~lm~~t~r. Buras~n~n güzel bir yer oldu~u görülüyor. 3 mil yer tutan meskem
k~sm~~çok güzeldir ve evler, camiler, birçok çe~meler ile süslüdür. Buraya girmek iste-
di~imiz zaman, iki nehrin iki ta~tan köprüsünü geçtik. Bir keresinde ikisinin al-
t~ndan bizimkilerin bütün e~yalar~n' ta~~yan burchio [e~ya ta~~yan alt~~düz gemi]
geçti. ~ki nehir de çok geni~~ve h~zl~d~r. Bir tanesi Bethelis di~eri Issan'd~r 24 . Küçük
Ermenistan'dan buraya dek uzanan yerde büyük da~lar, ormanlar ve dikkati
çeken evler bulunmamaktad~r.
[S. '17]. Kasabalar çoktur, ziraatle geçinirler. Burada da çok yiyecek, meyva
ve pamuk bulunur. Hayvanlar da öküz, at ve sairler çoktur. Bunlardan ba~ka

28 Bu çok eski ~ehir, günümüzde ufak bir yerle~im merkezi olmu~tur. Anadolu

ticaret yollar~n~n de~i~mesine paralel olarak gerileyen bu merkez hakk~nda bk.


Besim Darkot, "H~sn Keyfi", Ald~n Ansiklopedisi V l~~ s. 452-454.
24 Yarnlayanlar bu nehirlerden birincisine Bitlis suyu ikincisine Yezidhane su

demektedirler. Botan suyu denilrnesi daha uygun olurdu. Yap~l~~~devri belli ol-
mayan bu köprü için: C. Çulpa.n, Türk Ta~~koprüleri, Ankara 1975 s. 238 C. F.
Lehman-Haupt'un Armenien einst und Setzt, Berlin 1910 s. 336'dan naklen [bk.
Ek II].
Belke~n C. ILI!. iz
162 BI BL I YOGRAF YA

keçileri vard~r ki, k~llaruu her sene toplay~p yününden ciambelotti (tiftik, sof) yapar-
lar. Onlar bunu y~kay~p temizlerler.
~imdi Thaura da~~na giriyoruz ve buradan Karadeniz'e yani Trabzon'a do~ru
uzanworuz. ~ark'a do~ru Pers körfezine ilerledik. Girdi~irniz bu tepe, çok yüksek
ve sarp da~lar üzerindedir. Sakinleri de Corbi 25 denen insanlard~r. Kom~ular~ndan
ayr~~bir dilleri vard~r. Çok cesur olmakla beraber h~rs~z ve bir o kadar da katildirler.
Kaleleri çoktur ve hepsi de tepelerde vah~i yerlerdedir. Yolcular~~soyabilmek içindir.
Mamafih geçen kervanlara çok zarar verdirdikleri için beyler taraf~ndan ço~u
tahrip edilmi~tir. Onlar~n davran~~lar~n~n baz~s~na deney oldum: 4 Nisan 1474
tarihinde baz~~arkada~lar~mla Chexan 25 denilen Hasan Bey'e ba~l~~bir yerden ge-
çerken, memlekete yar~m günlük mesafedeki bir yerde, Hasan Bey'in de elçisi yan~-
m~zda olmas~na ra~men, yüksek bir da~da bulunan corbilerin hücurn~ma maruz
kald~k ve elçi ile cancelliero ve ayr~ca iki ki~i öldürüldüler. Ben ve di~erleri yara-
lanchk. Bütün paralar~~ve bulduklar~~mallar~~ald~lar. Ben at üzerinde oldu~um
için yaln~z ba~~ma kaçt~m. Yaral~lar sonradan beni buldular ve beraberce bir ha-
life, yani hac~lar~n reisine s~~~n~p yapabilece~imiz en iyi bir ~ekilde yolumuza devam
ettik. Üçüncü günü Vastan'a 27 geldik. Buras~~tahrip edilmi~~ve çok kötü meskön
300 ev var. Iki gün uzakta [S. 118] Hoy ~ehrine geldik ki buras~~harap bir halde
400 eve sahip. Sanatkârl~k ve toprak i~çili~iyle hayatlar~n~~kazan~yorlar. Art~k
Thauro da~~n~n sonu oldu~u için bu halifeden ayr~lmak istedim. Onun adamla-
r~ndan birisini kendime rehber ald~m ve üç günde çok naml~~ Thauriz (=Tebriz)
~ehrine geldim. Yolumuzda giderken baz~~Cordilerle beraber olan Turcomani 28
gördük ve onlar bize nereye gitti~imizi sordular. Ben de Hasan Bey'i arama~a git-
ti~imi ona gönderilmi~~bir mektubun oldu~unu söyledim. O da benden mektubu
göstermemi isteyince, ben samimi olarak mektubu onun eline vermenin do~ru
olmad~~~n~~söylememle, adam yurnru~wm kald~r~p bana öyle bir vurdu ki 4 ay bu
ac~y~~duydum. Hatta tercümanun~za da çok sert vurup, akl~n~za gelebilecek en kötü
duruma soktular.

25 Kürtler oldu~una dair Lockhardm kaydmdan sonra, Tiepolo XVII. yüzy~l


ba~~nda ziyarete gelen Floransal~~Vecchietti'nin raporundan naklen: "Ba~dad'a
do~ru Iran sm~rm~n sonunda yüksek ve sarp da~lar vard~r ve sakinlerine Kürd denir.
Ayr~~bir dilleri vard~r ve farsçaya benzer. Memleketlerinin özelli~inden yarar-
lanarak çok serbest ya~ad~klarmdan sert ve sava~ç~~insanlard~r. Bir kaç sene önce
ba~lar~nda Kubat ad~nda biri vard~, Türklere kötü gözle bakan bu adam~n ula-
~~lmaz bir kaya üzerinde kalesi vard~. Bu adam orada bulunuyor ve geçen kervan-
lardan istedi~ini al~yordu. Bir zelzele s~ras~nda kalesi y~k~ld~~ve üçbin adam~~ile
birlikte mahvoldu" kaydm~~koymu~tur.
28 Hizan.

22 Bugün kal~nt~lar~na rastlarunayan bir ~ehirdir. E. Honigman, Bizans Dev-


letinin Do~u s~n~r~ , Istanbul 1970, çev. F. I~~ltan. s. 206.
22 248 numaral~~ta~namlay~a notta turci~nam (=çevirmenler) izah~ru kabule
meyyal de~iliz. Kürd ve Türk a~iretlerinin bir arada ya~ad~klar~~bölgelerde, Türk-
menlerle kar~~la~malar~~ do~ald~r.
B/BLIYOGRAFYA 163

Tebriz'e geldi~im zaman, caversara [= kervansaray], yani bizde fontego[=fonda-


co, han] denilen yere geldim. Hasan Bey'e geldi~imi bildirip, onu görmek istedi~imi
ilettim. Onun kar~~s~na ç~kt~~~m zaman, üzerimde o kadar kötü bir elbise vard~~ki,
iki dukadan fazla etmezdi. Beni kar~~lay~p önce ho~~geldiniz dedikten sonra Hasan
Bey elçisinin ve di~er iki ki~inin öldü~ünü ve bize yap~lan suikast~~ ö~rendikten
sonra, bize art~k hiç bir zarar gelmiyece~ini söyledi. Ben sonra daima gö~sürnde
ta~~d~~~m itimat mektubunu ç~kar~p ona verdim. Bana okuttu. Etraf~nda bulunan-
lardan hiçbirisinin bunu okumas~n~~bilmedi~ini ve bir çevirmen taraf~ndan çevrilip
çevrilemiyece~ini ara~t~rd~~ve bunun üzerine gene bana okuttu [S. ~~~~ 9]. Mektupta
ne denildi~i anla~~ld~ktan sonra benim dan~~manlar ile beraber gidip nelerimin
çal~nd~~~n~~söylememi ve yazd~rtmam~~istedi ve söyliyecek bir ~eyim olup olma-
d~~~n~~sordu. Sonra evime gitmemi istedi ve gerekti~i zaman da ça~~raca~~n~~söyledi.
Hasan Bey'i buldu~um yer ~öyledir [dedikten sonra saray~n bir tasvirini ve içindeki
~airlerden bahisten sonra, ertesi gün kendisine yollanan hediyeleri kaydedip, kentin
meydan~ndaki e~lenceye 29 kat~ld~~~n~~yazar. Gelen bir Hind elçisinin hediyeleri
Barbaro'nun dikkatini çekmi~tir. Y~rt~c~~hayvanlardan olu~an bu hediyeler, oran~n
özellikleridir. Tan~~t~~~~insanlar aras~nda rastlad~~~~tüccar bir grup, ona bir çok
hal~~gösterirler. Bir sünnet dü~ünü vesilesiyle kat~ld~~~~bu evde, yüz küsur hal~dan
4o'~n~~en güzelleri olarak gösterirler "bu çok güzel hal~lar aras~ nda Kahire ve Bur-
sa 30'n~nkiler hükmüme göre, frenk ve S. Matheo (ilki Fransa'y~~ikincisi Ispanya,
Portekiz'i ima eder) ipeklilerinden daha de~erlidir" demektedir (S. 127).
Barbaro'nun seyahatinin bundan sonraki k~s~mlar~nda Iran topraklar~nda
geçen süresini anlat~r, Trabzon'dan Tebriz'e giden yoldaki u~rad~~~~konaklama
noktalann~~ anlatt~~~~zaman bizi ilgilendirir. Trabzon hakk~nda fazla bir bilgi ver-
mez. T~pk~~ Trabzon'a nerden geldi~ini anlatmad~~~~gibi. Bu devir Trabzon'una
ait belgeler yay~nlad~~~~için düzenleyenler de fazla bir ek yapmam~~lard~r. Bununla
beraber buran~n Osmanl~lara bir vergi ödeme yükümlülü~üne girdikten sonra,
1461 tarihinde, yani Barbaro'nun seyahatinden çok evvel Türk topraklar~na ka-
t~ld~~~~biliniyor 31. Barbaro'nun hâlâ bir imparatordan bahsetmesi yersizdir [S.
152]. Tebriz'e gitmek için hep garbin (garp) taraf~na giderken "bir çok ~ehir ve
kaleler bulunuyor. Hatta da~lar ve ormanlarda kimseler yok. Ilk belirli yer düz bir
arazide bir kalesi ve etraf~~ da~larla çevrili bir tepe üzerindeki Bayburt 32 kentidir.

22 Burada tanfaruzo der, Türkçe teferrüc'den geçmedir. Babinger'in bu görü~ü,

Italyan filolog Bruno Migliorini taraf~ndan da "Atti del Accademia Toscana di Sci-
enze elcettere "La Colombaria" [1952] S. 161-166 daki "Taferruglio e Tanfaruzzo"
ba~l~kl~~ makalesinde kabul edilmi~ti [F. Babinger, Archivio Storico Italian° CXXI
(1963) S. 31, n. 23.
30 Bursa halisi demekle herhalde Anadolu halisi demek istemi~ti. Bursa kenti-
nin o s~ralardaki ipek ticaretinde sahip oldu~u yer hakk~nda konu~mak gereksizdir.
Hal~c~l~~a ait tarad~~~m~z kitaplarda Bursa halisi diye bir kayda rastlamad~k. Bunun
yan~nda XV. as~r Anadolu hal~lar~, bütün medeni dünyada takdir ediliyordu.
31 B. S. Baykal not 7'deki B. Ayr~ca ~. Tekinda~, "Trabzon" ~slâm Ansiklopedisi

32 Dedem Korkut Kitab~nda da yeri olan bu kentimiz için bk. O. Turan

islâm Ansiklopedisi. Yaz~m~z~n haz~rlanmas~ndan sonra yay~nlanan eser: Dr. Ismet


Miro~lu, XVL yüzy~lda Bayburt Sanca~~~ Istanbul 1975
1 64 BIBLIYOGRAFYA

Kalesi sa~lam ve ta~tan. Topra~~nda çok meyva yeti~ir. Kalenin alt~nda ~~5oo kadar
ev var. Hasan Bey'indir. Be~~gün ilersinde Erzincan var. Büyük bir ~ehir ise de,
önemli bir k~sm~~tahrip edilmi~tir. ~ark ve garp aras~nda iki mil gidince F~rat nehri
gelir. Bunun üzerinde 17 gözlü büyük ve güzel bir köprü vard~r. Sonra Harput
denen kale vard~r. Buras~~Erzincan'dan 5 gün uzakl~ktad~r. Burada Trabzon im-
paratorunun k~z~~ve Hasan Bey'in kar~s~~olan han~m var". Buras~~kuvvetli bir
yerdir. Halk~n ço~u rumdur. Bu kad~n~n yan~nda da çok ortodoks papaz~~ bulu-
nuyor. Yol üzerinde bir çok kasaba ve kaleler bulunmaktad~r. Sonra Moschne de-
nen kale ile Halla ve Ther~e 34 ad~ndaki di~erlerine rastlad~k. Hepsi muhkem ve
çevrili. Her birinde 500 den az ev var. O civardan da büyük bir nehir geçiyor
[F~rat]. Üzerinden kay~klar ile kar~~~tarafa geçiliyor ve ad~~geçen Harput'an pek
fazla uzak de~ildir. Bu kalelerin hükmü alt~nda ya~ayan ahaliye Comari [yap~lan
ç~k~nada Coynari ve Conyari de denilmi~] yani bizim dilimizde çoban [bk. Ek III]
denilir. Sonra daha ~ark'a yürüdü~ümüz zaman Polu (Palu) denen yere geldik. 300
kadar ev vard~r ve a~a~~dan bir nehir geçer. Daha ~ark'a dört gün gidip Amus [Mu~]
denen yere geldik. Çok kötü iskân edilmi~~bir köy hali var. Bütün Trabzon ülkesinde
ve topraklar~nda ve hatta sm~rlarmda çok ~arap yap~l~r. Ba~lardaki a~açlar bu-
danmam~~t~r. Bizim bir botta [Venedik ölçe~i] m~za göre bir dukadan azd~r. Or-
manlarda bizim Puglia sahillerindeki cinsden ceviz doludur. Di~er meyvalar da
boldur. Baz~~yerlerde zamora denilen ~arap yap~l~r.
Oradan Türkmenistan'a girilir. Önceleri Ermenistan denilirdi. Burada do-
~anlar~n ad~~Karakoyunlular olunca, Iran ve Ça~atay'dakilere Akkoyunlular de-
niliyor... Bu isimler alt~nda büyük bölünmeler meydana gelmi~tir". Sonra da~lar
aras~nda, küçük fakat kuvvetli Mu~~~ehri var. Bir tepede olan ~ehir 3 mil yer kaplar
ve epey halk~~vard~r. Üç gün ilerde Ahlat denen yere geldik. Kalesi sa~lam ve güzel.
Üzerinde bulundu~u gölün uzunlu~u ~~5o geni~li~i 5o mildir. Bat~~taraf~nda 15
mil uzakl~kta ba~ka bir göl vard~r. 80 mil kadar olan bu gölün etraf~nda baz~~kaleler
vard~r Ahlat~n alt taraflar~nda bin kadar ev var. Her iki gölün üzerinde pek çok
gemi bulunur ve deniz yolculu~u yap~l~r, Ikinci gölün üst taraf~nda Ceus 38 ad~nda
güzel toprakl~~ve surlu bir ~ehir var. Burada 5 gözlü bir köprü var. Ceus'dan Herzis
(Ercis)e kadar 4 tane bu tip köprü var, ve hepsinin alt~ndan nehir geçer. Ercis'de
Iran ve Ça~atay hükümdar~~olan Giusa'n~n annesinin mezar~~bulunuyor. Buradan

33 Bir siyasal birle~me için yap~ lan bu evlenme, Akkoyunlular ile Trabzon

imparatorlu~~um biraz yakla~t~rm~~~görünüyor. As~l ad~~Katerina olan bu han~m~n


bayan anlam~na gelen "Despina" s~fat~na türkçe Hatun eki ile Despina Hatun
~ekline konmu~tur. (s. 294 n. 352). XIV. yüzy~ lda Akkoyunlu'lardan Kutlu Bey'in
prenses Maria ile evlenmesi s~ras~nda, bu han~ma da Despina Hatun denilmi~tir
(bk. Adnan S. Erzi, "Akkoyunlu ve Karakoyunlu Tarihi Hakk~nda Ara~t~rmalar",
Belleten XVIII/7o (Nisan 1954) s. 'go. sair evlenmeler için de bk. s. ~ 89 n. 43.
38 Bu üç yerin bugünkü ~ekilleri saptanamad~.

38 Barbaro'nun, Avrupa'daki siyasal bölünmelere ait benzetmelerini çevir-

meye lüzum görmedik.


se Van gölünün ismi verilmeden tarifi yap~lm~~, Yak~n~ndaki Nazik Gölünün
yak~n~ndaki Kers'in buras~~oldu~u ileri sürülüyor.
BIBUYOGRAFYA 165

5 mil uzakl~kta Ona ad~nda kuvvetli bir kale, bir tepenin üzerinde bulunuyor.
Hep ~ark'a gidildi~inde yar~m günde H~~y ~ehrine var~l~yor. "
Bu sat~rlardan sonra bugünkü ~ran topraklar~~ hakk~nda bilgi veren Barba-
ro'nun, Otluk-beli Meydan sava~~ndan sonra, Hasan Bey'in kuvveti hakk~nda [S.
159] bilgi verirken 20-24 bin atl~, 4-5 bin yaya ve 6 bin de yard~mc~~kuvveti, Osman-
l~lara kar~~~az ve yetersiz gördü~ü okunuyor. ~ki sayfa sonra da tekrar edilen bu ka-
naatden sonra bir Tatar elçisinin ziyareti fasl~~vard~r. 1478 senesi Ocak ay~nda Uzun
Hasan vefat etti~i zaman Barbaro, onun ailesi hakk~nda bilgi verir [S. 162] ve düzen-
leyicilerden L. Lockhard taraf~ndan tamamlan~r [S. 299 n. 406 ve 407]. Dönü~~yol-
culu~u Erzincan, Çemi~kezek, Arapkir, Malatya üzerinden olup en son Halep
~ehrine ula~~r. Burada bir muchario (mekkari) bulup Beyrut'a iner. Bir olay ç~kar-
mama~a dikkat edip, bir Girit gemisine atlayarak K~br~s adas~na gelir. Oradan
da memleketi olan Venedik ~ehrine dönerek gördüklerini kaleme alma~a ba~lar.
Bu arada kar~~la~t~~~, fakat daha önce yazmad~~~~baz~~konulara de~inir.
21 Aral~k 1487 tarihinde yazd~~~~raporunun son sat~rlar~nda, Azak ve ~ran'a
yapm~~~oldu~u seyahatleri s~ras~nda gördüklerinin yaz~lmas~n~n bitti~ini irade ederek
eserini bitirir. Yay~nlayanlar Venedik temsilcilerinin klasik relazione'leri aras~nda
saymamakla beraber, bu k~ymetli yap~t~~ bir sefiretnâme saymakta beis görülmez.
Her ne kadar Venedik Senato'su daha sonradan bu temsilcilerin bir yaz~l~~ rapor
vermelerini kanuni bir zorunluluk haline getirmi~~ise de esasl~~bir kaynak olan bu
yap~tlar de~erlerini yitirmemi~lerdir.
* *
A. Contarini'nin seyahati Karadeniz'in kuzey taraf~ndan Iran içlerine do~ru
yap~lm~~t~r. Giri~te aç~kland~~ma göre [S. 24], 23 Ocak 1474 tarihinde Venedik
~ehrinden ayr~ld~. Ayn~~ senenin 4 A~ustos günü Tebriz'deydi. O s~ralarda Hasan
Bey ~ran'~n güneyinde o~lu U~urlu Mehmed'in isyan~n~~ bast~rmakla me~guldü
22 Temmuz günü Tebriz'den ayr~lan Contarini, Isfahan'a geldi ve orada Barbaro
ile kar~~la~t~. ~kisi beraber Hasan Bey'i, Osmanl~~ Türklerine kar~~~bir mücadeleye
ikna edemedikleri için, ayn~~ anda iki cepheden birden hücum hayali sona ermi~~
oldu. Bir sene daha ~ran'da kalan bu elçi, 1475 senesi Haziran ay~nda dönü~~yol-
culu~una ba~lad~. Gürcistan'a geldi~i zaman Kefe ~ehrinin Osmanl~~ Türklerinin
eline dü~tü~ünü ö~rendi. Bunun için daha kuzeyden bir yol izledi. Ast~rhan ken-
tinden sonra, Moskova'da Prens III. Ivan ile görü~tü. Dört ayl~k ikameti s~ras~nda
çok ikram gördü. 21 Ocak 1477'de Moskova'dan ayr~ld~ktan sonra Polonya ve Al-
manya üzerinden ~~o Nisan günü Venedik'e geldi. Uzun Hasan Bey'in ~ahsi ve dev-
leti hakk~ndaki verdi~i bilgi ihtiyatla kullan~l~r. Dönü~ünden sonra da çe~itli görev-
lerde bulundu.
Bu zat~n izlenimlerini tarihimizi yak~ndan pek fazla ilgilendirmedi'~i için ~im-
dilik dilimize çevirmedik.
* *

Kitab~n güzel bir ka~~t üzerine ve matbaa harflerinin büyük bir özenle seçilerek
bas~lmas~, bilim adamlar~n~n oldu~u kadar kitapseverlerin de ilgisini çekecektir.
Pietro della Valle'nin ~ran Mektuplar~~(=Lettere dalla Persia) adl~~eserinden sonra
bu kitab~~yay~mlayan IsMEO'nun Orta Do~'~~'ya ait di~er metinleri de bir an önce
ayn~~sende yay~nlanmas~n~~bekleriz.
166 B/I3L/YOGRAFYA

§ Bu çal~~mam~~geli~tirirken, gene 1973 senesinde bas~lm~~~fakat 1974 senesi


içinde yay~nlanm~~~ olan iki k~s~ml~k Venezia e il Levante fino al secolo XV ba~-
l~kl~~ eser elimize geçti. Venedik'deki Giorgio Cini vakf~~ taraf~ndan 1968 senesi
1-5 Haziran günleri aras~nda düzenlenen "Convegno Internazionale di Storia
della Civilta Veneziana" adl~~ bilimsel toplant~n~n zab~tlar~d~r. Iki k~sma ayr~lan
birinci ciltte Tarih-Hukuk-Ekonomi konusundaki bildiriler konu~ulmu~tur. Sanat,
Edebiyat, Dilcilik ve Kültür tarihine ayr~lan bildiriler ikinci cildinde bulunmaktad~r
[bas~m 1974 y~l~nda ise de yay~m~~1975 dir.] Venedi~in ~ark (Levante) dünyas~na
ait konular~nda her zaman ili~kisi oldu~u türk-islam alemine de dolayl~~ olarak
de~inen ara~t~rmalarla dolu bu bildirilerin bir listesini düzenliyoruz.
TOMMASO BERTELE, Moneta veneziana e moneta bizantina (secoli XII-XVa s. 3-146,
IV tablo.
GIUSEPPE CARACI, Viaggi fra Venezia ed il Levante fino al XIV secolo e relativa produ-
zione cartografca S. 147-184.
GIOVANNI COSSANDRO, La Formazione del diritto marittimo veneziano, s. 185-218.
GIORGIO T. DENNIS, Problemi storici concernenti i rapporti tra Venezia, i suoi domini
diretti e le signorie feudali nelle isole greche S. 219-235.
lv AN DujcEv, Rapporti fra Venezia e la Bulgaria nel medioevo s. 237-259.
GIANFRANCO FOLENA, Introduzione al Veneziano "De la da Mar" s• 2 97'346.
DAVID JACOBY, Les "Assises de Romanie" et le droit vhlitin dans les colonies d~zitiennes
s. 347-360.
HANS J. KISSL1NG, Venedig und der Islamische orient bis 1500, s. 361-387.

BARISA KRELUC, Le relazioni fra Venezia, Ragusa e le popolaziani serbo-croate, s. 389-40


FREDERIC C. LANE, Venetian seamen in the nautical revolution of the Middle Ages, s. 403-
429.
ROBERTO SABATINO LOPEZ, Il problema deha bilancia dei pagamenti nel commercio di
Levante, s. 43 ~~-452.
MANOUSSOS I. MANOUSSACOS, L'Isola di Creta sotto il dominio veneziano problemi e
ricerche, S. 473-514.
MICHEL MOLLAT, P1IILIPPE BRAUNSTEIN, JEAN CLAUDE HOCQUET, Nflexion sur
Pexpansion vbzitienne en Mdditerrande s. 515-539.
MARIE NYSTAZOPOULOU PEIJKIDUS, Venise et la Mer Noire du Xle au XV, sihle
s• 54 1-582 .
SERBAN PAPACOSTEA, Venise et les pays roumains au Moyen-age s. 599'624'
JEAN RICHARD, Chypre du protectorat a la dominatian vblitienne, S. 657-677.
JORJO TADIC, Venezia e la costa orientale Adriatico fino al secolo XV, S. APt
—7-704.
ALBERTO TENENT1, Venezia e la pirateria nel Levante: 1300-1460, s. 705-771.
FREDDY THIRIET, Problemi dell' amministrazione Veneziana nella Romania, XIV-XV sec.
S. 773-782.
BIBL~YOGRAFYA 167

UGO TUCCI, La navigazione veneziana nel duecento e nel primo trecento e la sua evoluzione
tecnica, S. 82 -84 .
GIUSEPPE VALENTINI, Dell'amministraziane veneta in Albania s. 843-91o.
CHARLES VERLINDEN, Venezia e il com~nercio degli schiavi provenienti dalle coste orientali
del Mediterraneo s. 911-928.
~kinci ciltte yer alan bildiriler aras~nda GIAMBATTISTA PELLEGRINI ; Contatti
linguistici arabo-veneziani" s. 3o1-33o d~~~nda kalanlar türk alemi ile yak~ndan
ilgili olmad~klar~~için buraya konulmam~~t~r.
§ ~ark dünyas~n~n ö~renilmesine daird üzenli çal~~malar yüzy~llardan beri devam
etmektedir. Dilimize kaynak de~erinde çok az yap~t çevrilmi~tir. Ara~t~rma mahiye-
tindeki çal~~malar türkçe çok azd~r. Önemli bir yap~t y~llar önce ele al~nm~~t~r:
W. Barthold, "Avrupa ve Rusya'da ~ark'~~ tetebbu< tarihi", Milli Tetebbular Mec-
muas~~I (1331) s. 163-186, s. 349-380, s. 545-570 (çeviren Rag~b Hulûsi [Özdem]).
Birinci Türk Tarih Kongresinde bu yap~t~n dilimize çevrilmesi Yusuf Akçora tara-
f~ndan temenni edilmi~se de uygulanmam~~t~r: bk. Zab~tlar, s. 580-581. Daha son-
ralar~~B. Nikitine taraf~ndan ekler yap~l~p "La d&ouverte de l'Asie" (Paris 1947)
ba~l~~~~alt~nda yay~nlanan bu yap~tdan ba~ka, ~ark alemine dair çal~~malara toplu
bakan bir makale ~udur: C. E. Bosworth, "Orientalism and orientalists", Arab-
islamic Bibliography, 1977, Sussex, s. 148-156.

~~~

Yaz~m~z~n tesliminden sonra yay~nlanan Türk Ta~~Köprüleri adl~~eserde, Bar-


baro'nun üzerinden geçti~i belli ba~l~~köprüler hakk~nda yeterli bilgiler verilmi~tir:
Cevdet Çulpan, Türk Ta~~Köprüleri Ortaça~dan Osmanl~~devri sonuna kadar, Ankara
1975, Adana köprüsü s. 19-22, Hasankeyf. Dicle Köprüsü s. 39-40. Cizre köprüsü
S. 44-48.

~ l~~

Barbaro'nun "Konyar"lar için çoban demesi, bizi bir dipnotu koymaktan ah-
koymu~tu. Rumeli'nin Türkle~mesinde önemli bir yeri olan bu zümre için ayr~~bir
ara~t~rma yap~lmas~~gerekirse de, ~u iki küçük kayd~~koymakla yetiniyoruz: Türk
Ansiklopedisi, fasikül 172 (1974) s. 205. Osman Ergin, Ayl~k Ansiklopedi c.II s. 594-595.

MAHMUT H. ~AK~RO~LU

You might also like