Professional Documents
Culture Documents
TIEPOLO,
I Viaggi in Persia degli Ambasciatori Veneti Barbaro e Contarini (-=Venedik
elçileri Barbaro ve Contarini'nin ~ran'a Seyahatleri). Roma, MCML-
XXIII, XIII+4~ 5 Sayfa. ~~harita. Ayr~ca belge fotokopileri. Ya-
y~nlayan: Istituto Italiano per il Medio ed Estremo Oriente. Il Nuovo
Ramusio" serisinin VII. cildi: Raccolta di viaggi, testi e documenti relativi
ai rapporti fra l'Europa e l'Oriente a cura dell'IsMEO.
Fâtih Sultan II. Mehmed zaman~nda Iran'~, gerçekte Akkoyunlu hükümdar~~
Uzun Hasan'~~ ziyaret etmi~~ve önemli birer Seyahatnâme yazm~~~olan iki Venedik
elçisinin yap~tlar~~nefis bir cild halinde bilim dünyas~na stmulmu~~bulunuyor. Se-
neler önce "yak~nda ç~kacak kitaplar" aras~nda belli ba~l~~kitapç~larm kataloglar~na
girmi~~olan bu eserin 1973 senesi Eylül ay~nda bas~m~~tamamlanm~~~ve 1974 senesi
ba~lar~nda da sat~~a verilmi~tir. ~~000 aded bas~lan bu kitab~n, yay~nlayan enstitünün
gelene~ine göre goo sat~~~için, too tane de özel bas~m~~yap~lm~~~bulunuyor.
Eserin haz~rlanmas~~ve bas~ma verilmesinden sonra da ele geçen bilgiler pey-
derpey kitaba eklenmi~. Bununla beraber bütünlü~üne bir halel gelmemi~tir. Bir
bilimsel i~birli~inin ürünü olan bu kitab~n tertip s~ras~n~~izleyelim: S. XI-XIII'de
Francesca Maria Tiepolo, nota editoriale ba~l~~~~ile yay~n~n gayesini aç~klamakta.
Gli avvenimenti (olaylar) ba~l~~~~ile ad~~geçen elçilerin seyahatleri arifesindeki dünya
siyasetinin özetini XV. as~r ba~~ndan ba~latarak daha Ti~nur'un On-Asya toprak-
lar~nda görünmesinden itibaren ele almakla inceleme~e ba~layan müste~rik L.
Lockhart, ayr~ca Giosafat Barbaro ve Ambrogio Contarini'nin hayatlar~~hakk~nda
bilgiler vermektedir (S. 3-27). Venedik Devlet Ar~ivi (Archivio di Stato di Venezia)
eski müdürlerinden R. Morozzo deha Rocca da "Seyahatniimelerin yay~n~na genel giri~"
bölümünde basma ve yazma nüshalar hakk~nda bilgiler vermektedir. Daha XVI.
yüzy~l ortalar~nda tan~nm~~~Venedikli yay~nc~~Aldo Manuzio taraf~ndan yay~n
alemine sunulan bu eserlerin muhtelif yazma mishalar~~daha vard~r. Marciana
kütüphanesi ad~~ile tan~nan merkez kütüphanesinden ba~ka Venedik ~ehir kitapl~~~~
(Civico Museo Correr)ndaki yazma nüshalar da elden geçirilmi~tir. Böylece Ramusio
yay~n~ndan meydana gelen baz~~yanl~~~okumalar~n önüne geçilmi~tir (S. 28-35).
Venedik Devlet Ar~ivi görevlilerinden M. F. Tiepolo'nun yard~m~~ ile G.
3 Co~rafya eserlerinin bas~m~~ ile ~öhret yapan Gian Battista Ramusio, XVI.
yüzy~ldaki bas~m faaliyeti ile tarih, co~rafyac~lar~n yan~s~ra di~er bilim adamlar~n~n
her zaman yararland~~~~malzeme haz~rlam~~t~. Venedik kentinde 1559-16o6 seneleri
aras~nda dört defa yay~nlanm~~~ve bugün için çok nadir bulunan bu yap~t~n 1968
senesinde Amsterdam kentinde Mondus Novus serisinden üç cild halinde t~pk~~bas~m~~
yap~lm~~t~r.
4 "Akkoyunlular", Islâm Ansiklopedisi
"Mehmed II.", Islâm Ansiklopedisi
"Fatih Mehmet-Uzun Hasan mücadelesi ve Venedik", Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Co~rafya Fakültesi Tarih Ara~t~rmalar~~Dergisi, III/4-5 (1966) S. 63-138.
7 A) "Uzun Hasan'~n Osmanl~lara kar~~~kati mücadeleye haz~rl~klar~~ ve
Osmanl~~ Akkoyunlu harbinin ba~lamas~", Belleten, XXI/82 (1957) S. 261-284.
B) "Fatih Sultan Mehmet-Uzun Hasan rekabetinde Trabzon meselesi,
AÜDTCF Tarih Ara~t~rmalar~~Dergisi II/2-3 (1964) S. 67-81.
"Son Osmanl~-Karaman münasebetleri hakk~nda ara~t~rmalar", Is-
tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, XIII/17-18(1962-1963) S. 43-76.
"Silifke" R~EF Tarih Enstitüsü Dergisi, II (,971) S. 141-152. Ozeti
Ansiklopedisi'nde de yay~nlanm~~t~r.
9 XVL yüzy~lda Mardin sanca~~, Istanbul 1966 S. 90 vd. ve 93.
10 M. M. Mazzaoui, T7~e origins of the Safawids, Sufism and the Gulat,
Wiesbaden 1972. B. von Palombini, Bündniswerben abendldndischer ~ndchte um Persien
1453- ~~6,00 Wiesbaden 1968.
Elena C. Sk~iinskaja, Studi Ven~ziani dergisinin X. cildinde "Storia della Tana"
(Azak tarihi) adl~~makalesinde bu yap~tdan Ramusio külliyat~n~~kulland~ktan sonra,
Karadeniz'in kuzey taraflar~n~~ilgilendiren k~sunlarm~~rusçaya çevirmi~tir. [S. 3-451.
1°a "Biblioteka inostrann~ x pisateleley o Rossiyi" adl~~bir dizinin birinci ve
ikinci ciltleri olarak, hem italyanca metin hem de rusça çevirileri Petersburg [bu-
günkü Leningard]da yay~nlanm~~t~r. As~llar~m görme olana~~n~~bulamad~~uruz
bu kay~tlar~~~u eserden ald~k: Zeki Velidi Togan, Tarihde Usul, Istanbul 1946, S. 269
n. 556 ve 557 numaral~~kay~ tlar. Birinci cilt Barbaro, ikinci cilt Contarini'nin eser-
lerine ayr~lm~~t~r.
1 54 B~BL~YOGRAFYA
XV. yüzy~l sonlar~nda Osmanl~~Türklerine kar~~~Iran ile yeni bir cephe açma~a
kalk~~an Venedik Cumhuriyeti'nin yaln~z bu iki elçi ile yetinmedi~i makinadur
1463-1479 seneleri aras~nda devam eden Türk-Venedik harbi s~ras~nda tek ba~~na
mücadele olana~~n~~kendisinde göremeyen Venedik Cumhuriyetinin ikinci cephe
için Karaman O~ullar~~12 ve Akkoyunlular ile giri~tikleri çabalar yak~n bir za-
manda Prof. Dr. ~. Turan taraf~ndan Türk belgelerinden de yararlanmak suretiyle
yeterince incelenmi~ti. Bu tan~tma vesilesiyle Anadolu topraklarma ait bilgileri dili-
mize çevirmeyi yerinde gördük. XVI. yüzy~l ortalar~nda Anadolu üzerinden Iran'a
gitmi~~bir elçinin relazione'si vesilesiyle de hem bu kitab~n yay~n~n~~haber vermi~~
ve bugünkü Türkiye topraklar~~hakk~ndaki bilgilere de~inmi~tim 13 . ~. Tekinda~~
taraf~ndan Silifke'nin (n. 8 B), N. Göyünç (n. 9) taraf~ndan da Mardin kentlerini
ilgilendiren sat~rlar dilimize çevrilmi~tir. Metni tamamen, bütün ta~namlay~c~~
notlarla dilimize kazand~rmak ayr~~bir çabay~~gerektiriyor. Ileri bir tarihte olanak
* *
ç~kt~. Malzemenin de~eri 4000 duka tutar~nda idi. [Bunlar hakk~nda bir rakam
verilmemekte top, ok atma aleti, tüfek, barut oldu~u bildirilmektedir]. Imola%
Tomaso ad~nda birisinin yönetiminde 200 de adam vard~. 3000 duka de~erinde
gümü~~e~ya ve vazo, 2500 duka tutar~nda alt~n i~lemdi ipek kuma~, 3000 duka
tutar~nda da sar~~renkli kuma~~hediyeler aras~nda idi. ~kisinin K~br~s adas~nda
bulundu~u s~ralarda Papal~k ve Avusturya elçileri ile kar~~la~t~lar. Orada Karaman
topraklar~~hakk~nda bilgi ald~lar. Karaman elçisi de K~br~s'a geldi~i s~rada Barbaro
onunla bir görü~me yapt~. ~smi verilmeyen elçi ile görü~mesini bitirdikten sonra
Barbaro di~er elçilerden ayr~larak yoluna devam etti. [S. 1o4.'den itibaren] onun
izlenimlerini okuyalun: "Hafif bir gemiye binip Syghi ad~nda, kalesi olan bir limana
geldim 14 . Oradaki beyin de kat~lmas~yla bir toplant~~yapt~k. Bu beyin bir kaç
yüzden a~a~~~olmayan sipahisi ve adam~~vard~. Memleketi dola~~r onlar da izlerlerdi.
Bu beyin büyük karde~i 15 Osmanl~'ya kar~~~yard~m aramak için Hasan Bey'e git-
mi~ti. Onunla konu~urken bizimle hemfikir oldu~unu gördüm ve di~er haberleri
de büyük sevinç içinde ö~rendi~ini ihsas etti. Hasan Bey'in kendilerine cesaret
veren mektuplar~n~~gösterdi. Burada Venedik Beylerinin donanmas~= gelece~i
bildiriliyor ve memleketi bu arada bilhassa sahil yerleri kurtaraca~~~haber veriliyordu.
Bunun üzerine donanmam~z~n burada bulunmas~~gerekti~ine inand~m ve Ma-
gosa'da kalan gemilerimizin Sigi'ye gelmesini emrettim. Bu anda komutan~m~z
Pietro Mocenigo, provedidor V. Soranzo ve S. Malipiero'nun di~er gemiler ve kap-
tarliarla Korikos liman~na geldi~ini ö~rendim. Burada da Korikos ad~nda güzel
bir kale vard~r. Gecikrneksizin Augustin Contarini'yi gönderip e~er bir giri~imde
bulunmak istiyorlarsa derhal Sigi'ye gelrnelerini istedim.
Burada ben bulunuyordum ve zaferi kolayl~kla elde edebilirdik. Halbuki
komutan emir vermeyi, itaat etme~e tercih etti. Sygi Korikos'a XX. milden fazla
uzakl~kta de~ildir. Komutan bu s~rada benim yollam~~~oldu~um haberi alm~~~ve Ko-
rikos'u bombalamaktan vazgeçip Sygi'ye gelmi~ti. Bu donanmada ellialt~~gemi ve be-
nim olan iki ince iki de büyük gemi ile toplam altm~~~gemi bizim ~anl~~beyli~imiz
[Venedik Cumhuriyeti], 16 gemi kral Ferdinand'~n, 5 gemi de K~br~s krahn~n, iki
gemi Rodos Büyük üstadm~n, 16 da Papal~k gemisi bulunuyordu. Büyük k~sm~~Mo-
don liman~nda kalan gemilerin toplam~~gg idi. Bizim gemilerimizde 44o at ve bir o
kadar da stratioti 1°, yani bunlardan her gemide 8 ki~i vard~. Atlar 5 gemide bulun-
14 Bu yerin bugün neresi olabilece~ine dair kimse bir teklif ileri sürmeden
aynen kopya etmi~tir. Siggi ve Sigi tarz~nda da kaydedilmi~~bu yer hakk~nda Lock-
hard [S. 269 daki ~ 9~~numaral~~tamamlay~c~~notunda] Sikele denen bir yer olabi-
lece~ini yaz~p haritas~na koymu~tur. Neresi olabilece~ine dair 1936 senesinde Ha-
rita Genel Müdürlü~ünün yay~nlad~~~~Türkiye Haritas~nda Sökün diye, Silifke'ye
yak~n bir yer belirtilmi~tir.
15 Pir Ahmed Bey
ise de, ~imdi büyük k~sm~~tahrip olmu~tur. Kap~lar~n üzerinde bulunan yaz~lar
Ermenicedir ve ~imdikilerin kulland~klar~~bir dil de~ildir, çünkü benimle bulunan
Ermenilerin hiç biri yaz~lar~~okumas~n~~bilmiyordu. Di~er kale Korikos'a uzakt~r ve li-
man~n a~z~nda bir top at~l~ml~ k mesafededir. Fakat Korikos büyük bir kaya üze-
rindedir ve denize do~ru uzanan bir sahil k~sm~~vard~r... Kalenin her bölümünde
tatl~~su için sarn~ç bulunur ve halk için de ayr~ca mevcut 4 sarn~ç, o kadar büyük
ve suyu o kadar güzeldir ki, herhangi bir büyük ~ehre yeterlidir. Ç~k~~~kap~s~~do~u
taraf~ndad~r. O s~ralarda Karaman-O~lunun adamlar~~ vard~. Çok sebze ve pamuk
bulunur. Hayvanlar aras~nda öküz ve at çoktu. Yemi~ler çok güzeldir ve bereket-
lidir. Vard~~~ mda hava da çok glizeldi. ~imdi nas~l oluyor da Osmanl~lar taraf~ndan
tahrip ediliyor. Deniz kenar~nda iki kale var. Yukarda söyledi~imiz bir da~~üze-
rindeki Sygi ve di~eri. ~kisi de çok sa~lam. Bunlardan birincisi denize bir ok at~-
l~ml~k mesafede. Di~eri bundan 6 mil uzakl~kta ve deniz kenar~ndad~r, çok sa~-
lamd~ r. Korikos'dan ayr~ld~ktan sonra ~~o mil mesafede Silifke bulunuyor. Bir da~~n
zirvesindedir. A~a~~dan akmakta olan nehir Korikos civar~ nda denize dökülür.
Büyüklü~ü Brenta'n~nki kadard~r. Da~~taraf~nda da Verona'dakine benzeyen bir
tiyatro var. Tepeye ç~k~p kente ula~mak istedi~imizde, k~smen ta~lardan yap~lm~~~
birçok mezarlar görülüyor. Baz~~ mezarlarda topra~a yap~~t~r~lm~~. Daha yukar~~
ç~k~ld~~~~zaman, kalenin ilk suru ile kar~~la~~l~r ki, hemen hemen ~ahikadad~r. Yan
taraflar~nda burçlar bulunur ki, kap~lar~~hiç tahtas~~olmadan safi demirdir. Yüksek-
likleri onbe~~ad~m, geni~li~i de yar~s~~ kadard~r. O kadar ince i~lenmi~tir ki, gümü~~
zannedilir ve çok geni~~olduklar~~ kadar sa~lamd~rlar. Sur çok kal~nd~r ve içi
dolu ve çok sa~lam toprakla kapl~d~r. O kadar dikdirki a~a~~~inilemez, kalenin etraf~~
3 mil kadard~r ve en üst taraf~~da bir milden fazla de~ildir ve bir ~ekerli ekme~e
benzer. ~~te bu surun ortas~nda Silifke kalesi surlar~~ve burçlar~~ile bulunmaktad~r.
Burç ile surlar aras~ndaki bo~lukta birinci kap~da bu 300 dönüm meyva ekilecek
bo~~yer vard~r. Kaleden kap~ya kadar 30 veya daha fazla ad~ml~k bir yer var. Kalenin
içinde ta~tan yap~lma bir mahzen vard~r ki, derinli~i 5, uzunlu~u 25 veya daha fazla,
geni~li~i 7 ad~md~ r, Burada cephaneden çok tahta bulundururlar ve çok büyük
olan sarn~çlar~nda su hiç bir zaman eksik olmaz. Buras~~Küçük Ermenistan'd~r ve
Toros Da~lar~na kadar uzan~r. Corchestan derler.
Burada bir süre kald~ktan sonra ~ran'a yapaca~~m seyahati h~zland~rd~m.
Sahilden (ba~ka bir yol olmas~na ra~men) yürüyüp, [S. ~~ 13] bir günde Karaman
topraklar~ndan ç~kt~m. Geldi~im ilk yer Tarsus kenti idi. Bu güzel ~ehir Dulkad~r
elindedir ve beyi ~ehsuvar~n karde~idir 2°. Buras~~Küçük Ermenistan'da olmas~na
ra~men M~s~r Sultan~na ba~l~d~r. Topra~~~üç mildir, içinden bir nehir geçer. Üze-
rine de sa~lam ta~tan yap~lma bir köprü kurulmu~tur ki öte tarafa geçilir. Nehirde
uzay~p gitmektedir [sonra kalenin tarifini yapar].
Bir günlük ileride Adana vard~r. Topra~~~çok geni~tir ve içinden çok da büyük
bir nehir akar. 40 ad~m uzunlu~unda ta~~bir köprüsü vard~r 21. Köprüden berabe-
rimizde olan sufi'lerle beraber geçtik. Bunlar bizim hac~lar gibidir ve kendi usul-
lerine göre giyin~ni~lerdir. Aralar~ndan birisi ilâhiler okuyup, Muha~nmedi kutlayan
tekbirler getiriyor. A~~rdan ve yava~dan ald~ktan sonra h~zlan~yorlard~. Dans edenler
de, o sese göre hareket ediyorlar ve bir çeyrek saat içersinde ad~mlar~n~~ve s~çra-
malan~u o derece çabukla~t~nyorlard~~ki, vücutlar~~yorgun ve yar~~ölü dü~üyordu.
Bu gösteriye halktan çok kimse kat~ld~. Dü~enleri arkada~lar~~kald~nyor ve istirahat
yerine götürüyordu. Böylece hemen her durduklan yerde veya yürüyü~~s~ras~nda
bazan bu gösteriyi yaparlard~. Sanki yapmaya zorlarnyorlard~.
Adana topra~~, bölgesi gibi çok miktarda pamuk ve pamuk ipli~i üretmektedir.
Buras~~da Küçük Ermenistan'da olmakla beraber M~s~r Sultamna ba~l~d~r. [S.
114] F~rat nehrine ula~t~~~m~z yere gelinceye kadar kayda de~er bir ~ey yoktur.
F~rat nehrine geldi~imiz zaman Sultanm 16 at ta~~yan bir gemisini gördük. Nehri
geçti~imiz gemi çok acaipti. [Ramusio nüshas~nda "F~rat nehri Iran kral~n~n devleti
ile M~s~r Sultan~n devletini birbirinden ay~nr" tarz~nda oldu~u ç~kmada gösteril-
mi~] ... Nehri geçince Urfa denilen ~ehre geldik. Burada Hasan Bey ad~na karde~i
Veli Bey bulunmaktad~r. Buras~~büyük bir yerdi. Hasan Bey Byr [Birecik oldu~unda
ittifak vard~r] ~ehrine hücum etti~i zaman M~s~r Sultan~~Urfa'y~~hemen tahrip etmi~ti.
Da~~üzerinde sa~lam bir kale vard~r. Burada bey beni memnunlukla görmek istedi.
Ben de ona mektuplar~~verdim. Buran~n tahrip edilmesinden fazla bir ~ey söylemek
istemiyorum, kald~~ki bey de korku ile durmakta 21a. Sonra bir da~~n ete~ine geldik ve
bunun üzerinde bulunan ba~ka bir da~a da Merdin deniliyor. Oraya elde yap~l~~
bir merdiven olmadan ç~k~lamaz. Basa~naklar ta~tan yap~lma ve 4 ad~m geni~li~inde,
uzunlu~u bir mildir. Bu merdivenin ba~~nda bir kap~~vard~r ve ~ehre buradan
girilir. Da~~n her taraf~nda çok tatl~~su bulunur ve memlekette çok çe~me vard~r.
Burada ba~ka bir da~~vard~r ki etraf~~ elli ad~m kadard~r. Oraya ç~kmak için bi-
rincisine benzer bir merdiven bulunur. Memlekette evlerden ba~ka sur bulunmaz.
O da bir milin üçte biri kadard~r. 300 kadar ev bulunur ve bunlar~n içinde de çok
insan vard~r. Çok güzel ipek ve pamuklu i~lerler [S. ~~15]. Hasan Bey'e ba~l~d~rlar.
Türkler ve Araplar~n söylediklerine göre ~ehir o kadar yüksektir ki tepelerinden
ku~~uçtu~u görülmez. Burada Hasan Bey'in karde~i Cihangir Bey taraf~ndan ya-
p~lm~~~misafirhanede 22 kald~m. Buraya herkes yemek yeme~e gelir ve ayaklar~n~n
alt~na ~~oo duka tutar~nda güzel hal~lar sererler. Burada nadir rastlanan ve bizim
yerde de çok az rastlanan bir olay~~anlatay~m. Bir gün misafirhanede yaln~z bulu-
nurken, bir carandolo [Kalender] yar~~ç~plak peri~an, önünde koyun postu bulunan biri
kar~~ma geldi. 30 ya~lar~nda bulunan bu adam cebinden bir kitapç~k ç~kard~~ve güzel
hareketlerle okuma~a ba~lad~. Sonra okumasuu h~zland~rd~~ ve bana soru sorunca
ben de cevap olarak yabanc~~oldu~umu söyledim. O da bana "Ben de bu dünyaya
yabanc~rm ve hepimiz de yabanc~y~z. Bunun için her ~eyi b~rakt~m ve böylece
hayat~m~n sonuna kadar bu ~ekilde devam etme~i dü~ünüyorum". Daha ba~ka güzel
ve süslü cümlelerle güzel ve mütevazi ya~ama~a hayretini artt~rarak, dünyay~~kahre-
derek de dediki: "Sen benim bu dünyada nas~l ç~plak gitti~imi görüyorsun. Ben de
bakt~m ve hiç bir ~eyin ho~uma gitmedi~ini görünce vazgeçip kurtuldum."
Mardin'den hareketle, atla Hasan Bey'in ba~ka bir kentine Assanceeph (His-
n~keyf-Hasankeyf) e vard~k 23 . Buraya ilk gelen bir insan~n birinci izlenimi küçük bir
da~~n dibinde oldu~u zaman, sa~~taraf~nda bulunan da~daki say~s~z insanlar~n ve sol
tarafta da ~ehrin bulundu~u yerin bir da~~tepesinde oldu~~ldur [S. ~~~~6]. Bunun
dip taraf~nda da ma~aralar vard~r. Bunlarda da pek çok insan oturuyor. Bu ma~a-
ralar~n da~~taraf~na bakanlar~n say~lar~~sonsuzdur. Ço~u yerden a~a~~dad~r. Evlere
giden yollar vard~r. Evlerden baz~lar~n~n yüksekli~i 30 ad~md~r. Insanlar ve hayvan-
lar yürüdülderi zaman bir o kadar yükselir. Yürüyü~e devam edildi~inde sola dönül-
dü~ü zaman araziye inilir, burada da pamuk tüccarlar~~ile sair meslek sahipleri
görülür. Buras~~çok geçilen bir yerdir. Birbuçuk mil kadar bir uzakl~kta ~ehir var ve
içinde güzel evler, camiler bulunmakta. Bu ~ehirden güzel ve derin bir nehir
geçiyor, geni~li~i 30 ad~m kadard~r. Tahtadan yap~lma bir köprü ile, binen insanlar
güçlükle kar~~~tarafa geçiriliyor. Nehrin derinli~inden suda durma olana~~~yoktur.
Bu da~~~geçtikten sonra, köyleri ve ne sarp ve ne de yüksek olan da~lar~~geçtik, iki
gün uzakl~kta, hep ~ark taraf~na giderek Siirt ~ehrine geldik. Üçgen tarz~nda olan
bu ~ehrin bir kenar~nda çok sa~lam ve kuleli bir kale vard~r ve di~er k~sm~nclaki
surlar y~k~lm~~t~r. Buras~n~n güzel bir yer oldu~u görülüyor. 3 mil yer tutan meskem
k~sm~~çok güzeldir ve evler, camiler, birçok çe~meler ile süslüdür. Buraya girmek iste-
di~imiz zaman, iki nehrin iki ta~tan köprüsünü geçtik. Bir keresinde ikisinin al-
t~ndan bizimkilerin bütün e~yalar~n' ta~~yan burchio [e~ya ta~~yan alt~~düz gemi]
geçti. ~ki nehir de çok geni~~ve h~zl~d~r. Bir tanesi Bethelis di~eri Issan'd~r 24 . Küçük
Ermenistan'dan buraya dek uzanan yerde büyük da~lar, ormanlar ve dikkati
çeken evler bulunmamaktad~r.
[S. '17]. Kasabalar çoktur, ziraatle geçinirler. Burada da çok yiyecek, meyva
ve pamuk bulunur. Hayvanlar da öküz, at ve sairler çoktur. Bunlardan ba~ka
28 Bu çok eski ~ehir, günümüzde ufak bir yerle~im merkezi olmu~tur. Anadolu
demektedirler. Botan suyu denilrnesi daha uygun olurdu. Yap~l~~~devri belli ol-
mayan bu köprü için: C. Çulpa.n, Türk Ta~~koprüleri, Ankara 1975 s. 238 C. F.
Lehman-Haupt'un Armenien einst und Setzt, Berlin 1910 s. 336'dan naklen [bk.
Ek II].
Belke~n C. ILI!. iz
162 BI BL I YOGRAF YA
keçileri vard~r ki, k~llaruu her sene toplay~p yününden ciambelotti (tiftik, sof) yapar-
lar. Onlar bunu y~kay~p temizlerler.
~imdi Thaura da~~na giriyoruz ve buradan Karadeniz'e yani Trabzon'a do~ru
uzanworuz. ~ark'a do~ru Pers körfezine ilerledik. Girdi~irniz bu tepe, çok yüksek
ve sarp da~lar üzerindedir. Sakinleri de Corbi 25 denen insanlard~r. Kom~ular~ndan
ayr~~bir dilleri vard~r. Çok cesur olmakla beraber h~rs~z ve bir o kadar da katildirler.
Kaleleri çoktur ve hepsi de tepelerde vah~i yerlerdedir. Yolcular~~soyabilmek içindir.
Mamafih geçen kervanlara çok zarar verdirdikleri için beyler taraf~ndan ço~u
tahrip edilmi~tir. Onlar~n davran~~lar~n~n baz~s~na deney oldum: 4 Nisan 1474
tarihinde baz~~arkada~lar~mla Chexan 25 denilen Hasan Bey'e ba~l~~bir yerden ge-
çerken, memlekete yar~m günlük mesafedeki bir yerde, Hasan Bey'in de elçisi yan~-
m~zda olmas~na ra~men, yüksek bir da~da bulunan corbilerin hücurn~ma maruz
kald~k ve elçi ile cancelliero ve ayr~ca iki ki~i öldürüldüler. Ben ve di~erleri yara-
lanchk. Bütün paralar~~ve bulduklar~~mallar~~ald~lar. Ben at üzerinde oldu~um
için yaln~z ba~~ma kaçt~m. Yaral~lar sonradan beni buldular ve beraberce bir ha-
life, yani hac~lar~n reisine s~~~n~p yapabilece~imiz en iyi bir ~ekilde yolumuza devam
ettik. Üçüncü günü Vastan'a 27 geldik. Buras~~tahrip edilmi~~ve çok kötü meskön
300 ev var. Iki gün uzakta [S. 118] Hoy ~ehrine geldik ki buras~~harap bir halde
400 eve sahip. Sanatkârl~k ve toprak i~çili~iyle hayatlar~n~~kazan~yorlar. Art~k
Thauro da~~n~n sonu oldu~u için bu halifeden ayr~lmak istedim. Onun adamla-
r~ndan birisini kendime rehber ald~m ve üç günde çok naml~~ Thauriz (=Tebriz)
~ehrine geldim. Yolumuzda giderken baz~~Cordilerle beraber olan Turcomani 28
gördük ve onlar bize nereye gitti~imizi sordular. Ben de Hasan Bey'i arama~a git-
ti~imi ona gönderilmi~~bir mektubun oldu~unu söyledim. O da benden mektubu
göstermemi isteyince, ben samimi olarak mektubu onun eline vermenin do~ru
olmad~~~n~~söylememle, adam yurnru~wm kald~r~p bana öyle bir vurdu ki 4 ay bu
ac~y~~duydum. Hatta tercümanun~za da çok sert vurup, akl~n~za gelebilecek en kötü
duruma soktular.
Italyan filolog Bruno Migliorini taraf~ndan da "Atti del Accademia Toscana di Sci-
enze elcettere "La Colombaria" [1952] S. 161-166 daki "Taferruglio e Tanfaruzzo"
ba~l~kl~~ makalesinde kabul edilmi~ti [F. Babinger, Archivio Storico Italian° CXXI
(1963) S. 31, n. 23.
30 Bursa halisi demekle herhalde Anadolu halisi demek istemi~ti. Bursa kenti-
nin o s~ralardaki ipek ticaretinde sahip oldu~u yer hakk~nda konu~mak gereksizdir.
Hal~c~l~~a ait tarad~~~m~z kitaplarda Bursa halisi diye bir kayda rastlamad~k. Bunun
yan~nda XV. as~r Anadolu hal~lar~, bütün medeni dünyada takdir ediliyordu.
31 B. S. Baykal not 7'deki B. Ayr~ca ~. Tekinda~, "Trabzon" ~slâm Ansiklopedisi
Kalesi sa~lam ve ta~tan. Topra~~nda çok meyva yeti~ir. Kalenin alt~nda ~~5oo kadar
ev var. Hasan Bey'indir. Be~~gün ilersinde Erzincan var. Büyük bir ~ehir ise de,
önemli bir k~sm~~tahrip edilmi~tir. ~ark ve garp aras~nda iki mil gidince F~rat nehri
gelir. Bunun üzerinde 17 gözlü büyük ve güzel bir köprü vard~r. Sonra Harput
denen kale vard~r. Buras~~Erzincan'dan 5 gün uzakl~ktad~r. Burada Trabzon im-
paratorunun k~z~~ve Hasan Bey'in kar~s~~olan han~m var". Buras~~kuvvetli bir
yerdir. Halk~n ço~u rumdur. Bu kad~n~n yan~nda da çok ortodoks papaz~~ bulu-
nuyor. Yol üzerinde bir çok kasaba ve kaleler bulunmaktad~r. Sonra Moschne de-
nen kale ile Halla ve Ther~e 34 ad~ndaki di~erlerine rastlad~k. Hepsi muhkem ve
çevrili. Her birinde 500 den az ev var. O civardan da büyük bir nehir geçiyor
[F~rat]. Üzerinden kay~klar ile kar~~~tarafa geçiliyor ve ad~~geçen Harput'an pek
fazla uzak de~ildir. Bu kalelerin hükmü alt~nda ya~ayan ahaliye Comari [yap~lan
ç~k~nada Coynari ve Conyari de denilmi~] yani bizim dilimizde çoban [bk. Ek III]
denilir. Sonra daha ~ark'a yürüdü~ümüz zaman Polu (Palu) denen yere geldik. 300
kadar ev vard~r ve a~a~~dan bir nehir geçer. Daha ~ark'a dört gün gidip Amus [Mu~]
denen yere geldik. Çok kötü iskân edilmi~~bir köy hali var. Bütün Trabzon ülkesinde
ve topraklar~nda ve hatta sm~rlarmda çok ~arap yap~l~r. Ba~lardaki a~açlar bu-
danmam~~t~r. Bizim bir botta [Venedik ölçe~i] m~za göre bir dukadan azd~r. Or-
manlarda bizim Puglia sahillerindeki cinsden ceviz doludur. Di~er meyvalar da
boldur. Baz~~yerlerde zamora denilen ~arap yap~l~r.
Oradan Türkmenistan'a girilir. Önceleri Ermenistan denilirdi. Burada do-
~anlar~n ad~~Karakoyunlular olunca, Iran ve Ça~atay'dakilere Akkoyunlular de-
niliyor... Bu isimler alt~nda büyük bölünmeler meydana gelmi~tir". Sonra da~lar
aras~nda, küçük fakat kuvvetli Mu~~~ehri var. Bir tepede olan ~ehir 3 mil yer kaplar
ve epey halk~~vard~r. Üç gün ilerde Ahlat denen yere geldik. Kalesi sa~lam ve güzel.
Üzerinde bulundu~u gölün uzunlu~u ~~5o geni~li~i 5o mildir. Bat~~taraf~nda 15
mil uzakl~kta ba~ka bir göl vard~r. 80 mil kadar olan bu gölün etraf~nda baz~~kaleler
vard~r Ahlat~n alt taraflar~nda bin kadar ev var. Her iki gölün üzerinde pek çok
gemi bulunur ve deniz yolculu~u yap~l~r, Ikinci gölün üst taraf~nda Ceus 38 ad~nda
güzel toprakl~~ve surlu bir ~ehir var. Burada 5 gözlü bir köprü var. Ceus'dan Herzis
(Ercis)e kadar 4 tane bu tip köprü var, ve hepsinin alt~ndan nehir geçer. Ercis'de
Iran ve Ça~atay hükümdar~~olan Giusa'n~n annesinin mezar~~bulunuyor. Buradan
33 Bir siyasal birle~me için yap~ lan bu evlenme, Akkoyunlular ile Trabzon
5 mil uzakl~kta Ona ad~nda kuvvetli bir kale, bir tepenin üzerinde bulunuyor.
Hep ~ark'a gidildi~inde yar~m günde H~~y ~ehrine var~l~yor. "
Bu sat~rlardan sonra bugünkü ~ran topraklar~~ hakk~nda bilgi veren Barba-
ro'nun, Otluk-beli Meydan sava~~ndan sonra, Hasan Bey'in kuvveti hakk~nda [S.
159] bilgi verirken 20-24 bin atl~, 4-5 bin yaya ve 6 bin de yard~mc~~kuvveti, Osman-
l~lara kar~~~az ve yetersiz gördü~ü okunuyor. ~ki sayfa sonra da tekrar edilen bu ka-
naatden sonra bir Tatar elçisinin ziyareti fasl~~vard~r. 1478 senesi Ocak ay~nda Uzun
Hasan vefat etti~i zaman Barbaro, onun ailesi hakk~nda bilgi verir [S. 162] ve düzen-
leyicilerden L. Lockhard taraf~ndan tamamlan~r [S. 299 n. 406 ve 407]. Dönü~~yol-
culu~u Erzincan, Çemi~kezek, Arapkir, Malatya üzerinden olup en son Halep
~ehrine ula~~r. Burada bir muchario (mekkari) bulup Beyrut'a iner. Bir olay ç~kar-
mama~a dikkat edip, bir Girit gemisine atlayarak K~br~s adas~na gelir. Oradan
da memleketi olan Venedik ~ehrine dönerek gördüklerini kaleme alma~a ba~lar.
Bu arada kar~~la~t~~~, fakat daha önce yazmad~~~~baz~~konulara de~inir.
21 Aral~k 1487 tarihinde yazd~~~~raporunun son sat~rlar~nda, Azak ve ~ran'a
yapm~~~oldu~u seyahatleri s~ras~nda gördüklerinin yaz~lmas~n~n bitti~ini irade ederek
eserini bitirir. Yay~nlayanlar Venedik temsilcilerinin klasik relazione'leri aras~nda
saymamakla beraber, bu k~ymetli yap~t~~ bir sefiretnâme saymakta beis görülmez.
Her ne kadar Venedik Senato'su daha sonradan bu temsilcilerin bir yaz~l~~ rapor
vermelerini kanuni bir zorunluluk haline getirmi~~ise de esasl~~bir kaynak olan bu
yap~tlar de~erlerini yitirmemi~lerdir.
* *
A. Contarini'nin seyahati Karadeniz'in kuzey taraf~ndan Iran içlerine do~ru
yap~lm~~t~r. Giri~te aç~kland~~ma göre [S. 24], 23 Ocak 1474 tarihinde Venedik
~ehrinden ayr~ld~. Ayn~~ senenin 4 A~ustos günü Tebriz'deydi. O s~ralarda Hasan
Bey ~ran'~n güneyinde o~lu U~urlu Mehmed'in isyan~n~~ bast~rmakla me~guldü
22 Temmuz günü Tebriz'den ayr~lan Contarini, Isfahan'a geldi ve orada Barbaro
ile kar~~la~t~. ~kisi beraber Hasan Bey'i, Osmanl~~ Türklerine kar~~~bir mücadeleye
ikna edemedikleri için, ayn~~ anda iki cepheden birden hücum hayali sona ermi~~
oldu. Bir sene daha ~ran'da kalan bu elçi, 1475 senesi Haziran ay~nda dönü~~yol-
culu~una ba~lad~. Gürcistan'a geldi~i zaman Kefe ~ehrinin Osmanl~~ Türklerinin
eline dü~tü~ünü ö~rendi. Bunun için daha kuzeyden bir yol izledi. Ast~rhan ken-
tinden sonra, Moskova'da Prens III. Ivan ile görü~tü. Dört ayl~k ikameti s~ras~nda
çok ikram gördü. 21 Ocak 1477'de Moskova'dan ayr~ld~ktan sonra Polonya ve Al-
manya üzerinden ~~o Nisan günü Venedik'e geldi. Uzun Hasan Bey'in ~ahsi ve dev-
leti hakk~ndaki verdi~i bilgi ihtiyatla kullan~l~r. Dönü~ünden sonra da çe~itli görev-
lerde bulundu.
Bu zat~n izlenimlerini tarihimizi yak~ndan pek fazla ilgilendirmedi'~i için ~im-
dilik dilimize çevirmedik.
* *
Kitab~n güzel bir ka~~t üzerine ve matbaa harflerinin büyük bir özenle seçilerek
bas~lmas~, bilim adamlar~n~n oldu~u kadar kitapseverlerin de ilgisini çekecektir.
Pietro della Valle'nin ~ran Mektuplar~~(=Lettere dalla Persia) adl~~eserinden sonra
bu kitab~~yay~mlayan IsMEO'nun Orta Do~'~~'ya ait di~er metinleri de bir an önce
ayn~~sende yay~nlanmas~n~~bekleriz.
166 B/I3L/YOGRAFYA
UGO TUCCI, La navigazione veneziana nel duecento e nel primo trecento e la sua evoluzione
tecnica, S. 82 -84 .
GIUSEPPE VALENTINI, Dell'amministraziane veneta in Albania s. 843-91o.
CHARLES VERLINDEN, Venezia e il com~nercio degli schiavi provenienti dalle coste orientali
del Mediterraneo s. 911-928.
~kinci ciltte yer alan bildiriler aras~nda GIAMBATTISTA PELLEGRINI ; Contatti
linguistici arabo-veneziani" s. 3o1-33o d~~~nda kalanlar türk alemi ile yak~ndan
ilgili olmad~klar~~için buraya konulmam~~t~r.
§ ~ark dünyas~n~n ö~renilmesine daird üzenli çal~~malar yüzy~llardan beri devam
etmektedir. Dilimize kaynak de~erinde çok az yap~t çevrilmi~tir. Ara~t~rma mahiye-
tindeki çal~~malar türkçe çok azd~r. Önemli bir yap~t y~llar önce ele al~nm~~t~r:
W. Barthold, "Avrupa ve Rusya'da ~ark'~~ tetebbu< tarihi", Milli Tetebbular Mec-
muas~~I (1331) s. 163-186, s. 349-380, s. 545-570 (çeviren Rag~b Hulûsi [Özdem]).
Birinci Türk Tarih Kongresinde bu yap~t~n dilimize çevrilmesi Yusuf Akçora tara-
f~ndan temenni edilmi~se de uygulanmam~~t~r: bk. Zab~tlar, s. 580-581. Daha son-
ralar~~B. Nikitine taraf~ndan ekler yap~l~p "La d&ouverte de l'Asie" (Paris 1947)
ba~l~~~~alt~nda yay~nlanan bu yap~tdan ba~ka, ~ark alemine dair çal~~malara toplu
bakan bir makale ~udur: C. E. Bosworth, "Orientalism and orientalists", Arab-
islamic Bibliography, 1977, Sussex, s. 148-156.
~~~
~ l~~
Barbaro'nun "Konyar"lar için çoban demesi, bizi bir dipnotu koymaktan ah-
koymu~tu. Rumeli'nin Türkle~mesinde önemli bir yeri olan bu zümre için ayr~~bir
ara~t~rma yap~lmas~~gerekirse de, ~u iki küçük kayd~~koymakla yetiniyoruz: Türk
Ansiklopedisi, fasikül 172 (1974) s. 205. Osman Ergin, Ayl~k Ansiklopedi c.II s. 594-595.
MAHMUT H. ~AK~RO~LU