Professional Documents
Culture Documents
Mortgage (İpotekli Konut Kredisi) Ve 2008 Küresel Krize Olan Etkileri
Mortgage (İpotekli Konut Kredisi) Ve 2008 Küresel Krize Olan Etkileri
İstanbul Üniversitesi
Lokman KANTAR
2501060858
Tez Danışmanı
İstanbul, 2010
ÖZ
ABSTRACT
From past to the present, several great economic crises have occured in the
world. The recent one is the global crisis that affected a lot of countries-mainly the
USA- throughout the world in September,2008. In this study, the mortgage system
which is thought to be the cause of the crisis was analysed. It was seen that unlike
the previous crises, not the hedge funds or the deficiencies in the financial structure
but subprime mortgage loans(high-risky mortgage loans) caused the recent crisis.
The unsatisfactory account of these loans affected the banks that supply loans to
the primary market at first, then affected the secondary markets in which the
security-backed bonds that were processed into securitization in order to supply
liquidity for these loans are traded. This effect was so strong that it spreaded from
one country to another showing a domino effect because of the financial
liberalisation and several stimulus packages with trillion dollars coverage were
prepared and processed. At the time of this study is done, the crisis is not over and
it continues to affect all of the markets deeply and it causes the employment
problems and the social distresses related to this.
iii
ÖNSÖZ
iv
kriz olduğu için raporların ve çalışmaların gecikmeli bir şekilde elde
edilmesidir.
Bu çalışmanın gelecekte yapılması düşünülen çalışmalara katkısı
olmasını temenni eder; bu çalışmanın ortaya çıkmasında bana yardımcı olan
danışman hocam Doç.Dr. Ahmet KÖSE’ye; yine bu çalışmalarımda bana
destek olan Sevda ERGÜDEN’e teşekkürlerimi bildirmeyi bir borç bilirim.
Lokman KANTAR
2010
v
İÇİNDEKİLER
ÖZ(ABSTRACT) iii
ÖNSÖZ iv
İÇİNDEKİLER vi
TABLOLAR LİSTESİ xiii
GİRİŞ 1
1. BİRİNCİ BÖLÜM : EKONOMİK KRİZLER 3
1.1. Kriz Tanımı ve Kriz Çeşitleri 3
1.2. Finansal Krizler ve Döviz Kuru Rejimleri 4
1.3. Finansal Kriz Türleri 7
1.3.1. Mali Krizler 7
1.3.2. Döviz Kuru Krizleri 8
1.3.3. Bankacılık Krizleri 8
1.3.4. Sistemik Krizler 8
1.4. Krizleri Açıklamaya Yönelik Finansal Kriz Modelleri 9
1.4.1. Birinci Nesil Modeller 9
1.4.2. İkinci Nesil Modeller 9
1.4.3. Üçüncü Nesil Modeller 10
1.5. Finansal Serbestleşme ve Ekonomik Krizler 10
1.6. Finansal Reformlar ve Sonuçları 13
1.7. Finansal Krizlerin Karşılaştırılması ve Değerlendirilmesi 14
1.7.1. Latin Amerika Krizi 18
1.7.2. 1997 Güneydoğu Asya Krizi 21
1.8. Türkiye Krizleri 24
1.8.1. 1994 Nisan Krizi 25
1.8.2. 1998 Krizi 27
1.8.3. 2000 Kasım Krizi 28
1.8.4. 2001 Krizi 31
1.9. Krizlerden Çıkartılacak Sonuçlar ve Dersler 37
2. İKİNCİ BÖLÜM: VDMK 39
2.1. VDMK Tanım 39
2.2. Tarihsel Gelişimi 40
vi
2.3. Menkul Kıymetleştirmenin Ortaya Çıkışını ve Gelişimini Etkileyen
Sebepler 42
2.4. Menkul Kıymetleştirme Sürecinde Yer Alan Taraflar 44
2.4.1. Kredi Veren Kurum (Orginator) 46
2.4.2. Menkul Kıymetlerle İlgili Hizmet İşlerini Yürütenler (Servicers) 46
2.4.3. Özel Amaçlı Kurum (Special Purpose Vehicle) 46
2.4.4. Yatırım Bankaları (Investment Bankers) 47
2.4.5. Güvence Mekanizmaları (Credit Enhancements) 47
2.4.6. Derecelendirme Şirketleri (Rating Agencies) 47
2.4.7. Yedd-i Emin (Trustee) 48
2.5. Menkul Kıymetleştirme Yöntemleri 48
2.5.1. İhraç Edene Borç Yükümlülüğü Doğurmayan Katılım Belgeleri (Pass-
Through) 48
2.5.2. Varlığa Dayalı Tahviller (Asset-Backed Bonds) 49
2.5.3. İhraç Edene Borç Yükümlülüğü Doğuran Katılma Belgeleri (Pay-
Through) 49
2.6. Çeşitli Ülkelerde VDMK Uygulamaları 51
2.7. Türkiye’de VDMK 54
3. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: MORTGAGE 58
3.1. Mortgage (İpotekli Konut Kredisi-Tutsat) 58
3.2. Mortgage Kredilerinin Bankalarca Verilen Konut Kredilerinden Farkları 62
3.3. Mortgage (Tutsat) Piyasasında İpotek Kredileri 63
3.3.1. Klasik (Geleneksel) İpotekli Konut Kredisi 64
3.3.2. Artan Geri Ödeme Tutarlı İpotekli Konut Kredileri 65
3.3.3. Değişken Faiz Oranlı İpotekli Konut Kredileri 66
3.3.3.1. Vade Uyumsuzluğu Sorununu Çözmeye Yönelik Değişken
Oranlı İpotekli Konut Kredileri (VRM) 66
3.3.3.2. Enflasyonun Kredi Geri Ödemelerinin Reel Değeri Üzerindeki
Olumsuz Etkisini Giderici İpotekli Konut Kredisi Türleri 67
3.3.3.2.1. Fiyat Düzeyine Ayarlanan İpotekli Konut Kredisi
(PLAM) 67
3.3.3.2.2. İki Oranlı İpotek Konut Kredileri (DRM) 68
3.3.4. Karma (Hybrid) İpotekli Konut Kredileri 68
3.3.5. Sabit Oranlı/Basamaklı Ödemeli İpotekli Konut Kredileri (TPM) 68
vii
3.3.6. Yüksek Ödemeli İpotekli Konut Kredileri 69
3.3.7. İki Aşamalı İpotekli Konut Kredileri 69
3.3.8. Balon İpotekli Konut Kredileri (Balloon Mortgage) 69
3.3.9. Ters İpotekli Konut Kredileri (Reverse Mortgage) 69
3.4. İpotek Kredilerine İlişkin Risk Kavramları 70
3.4.1. Faiz Oranı Riski (Interest Rate Risk) 70
3.4.2. Erken Ödeme Riski (Prepayment Risk) 71
3.4.3. Kredi Riski (Ödememe Riski-Default Risk) 71
3.4.4. Likidite Riski (Liquidity Risk) 71
3.5. İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler (Mortgage-Backed Securities-MBS-
İDMK) 71
3.5.1. İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler (Bilanço-Dışı Menkul
Kıymetleştirme) 73
3.5.1.1. Ödeme Aktarmalı (Pass-Through) Menkul Kıymetler 74
3.5.1.2. Teminatlı İpotek Yükümlülükleri (Collateralized Mortgage
Obligations-CMO) 75
3.5.1.3. Getirisi Ayrılan İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler (Stripped
Mortgage Backed Securities- SMBS) 76
3.5.1.3.1. Yapay Getirili Menkul Kıymetler (Synthetic-Coupon Pass
Through) 76
3.5.1.3.2. Yalnız Faiz/Yalnız Anapara Ödemeli Menkul Kıymetler
(Interest Only/Principal Only Pass Through Securities-
I0s/Pos) 77
3.5.1.4. Katılma Belgeleri 77
3.5.2. İpotekli Tahviller (Bilanço-İçi Menkul Kıymetleştirme) 78
3.6. Ticari Gayrimenkul İpoteğine Dayalı Menkul Kıymetleştirme (CMBS) 79
3.7. Mortgage Sisteminde Yer Alan Başlıca Sigorta Ürünleri 80
3.7.1. Mortgage Hayat Sigortaları (Mortgage Life Insurance-MLI) ve
Mortgage Koruma Sigortası (Mortgage Protection Insurance- MPI) 81
3.7.1.1. Sabit Teminatlı Hayat Sigortası (Level Term Insurance) 82
3.7.1.2. Mortgage Koruma Sigortası (Mortgage Protection
Insurance) 82
3.7.2. Mortgage Ödemelerini Koruma Sigortası (Mortgage Payment
Protection Insurance-MPPI-) 83
viii
3.7.3. Mortgage/Mortgage Değer Kaybı Garanti Sigortası (Mortgage
Insurance-MI-/Mortgage Indemnity Guaranty Insurance-MIG-) 83
3.7.4. Tapu Sicili Sigortası (Title Insurance) 84
3.7.5. Yapı Sigortası (Building Insurance) 84
3.7.6. Nakit Akışı ve Finansal Garanti Sigortası (Cash Flow Insurance and
Financial Guaranty Insurance) 84
3.7.7. Tapu ve Kredi İşlemlerini Yapan Acentenin Hata ve İhmali Sigortası
(Title and Loan Closing Agents Errors And Omissions (E&O)
Insurance) 85
3.7.8. Hata ve İhmal Sigortası ve Mortgage Kayıp Sigortası (Mortgagees
Errors and Omissions (E&O) Insurance and Mortgage Impairment
Insurance) 85
3.7.9. Mortgage Bankerleri- Finansal Kurumlar Kefalet Senedi (Mortgage
Bankers Bond- Financial Institution Fidelity Bond) 85
3.7.10. Mortgage Bankerleri İpotekli Tahvili (Mortgage Bankers Blanket
Bond) 86
3.7.11. Mortgage Hizmeti Verenler İçin Teminat Senedi (Mortgage Servicer
Performance Bond) 86
3.7.12. Yönetici ve İdarecilerin Sorumluluğu Sigortası (Directors’ and
Officiers’ Liability Insurance) 87
3.7.13. Ev Sahibinin Sigortası (Homeowners Insurance) 87
3.7.14. Kredi Verenin Gayrimenkulü Elinde Bulundurduğu Süre İçin
Yaptırdığı Gayrimenkul Sigortası (Lenders’ Reo Insurance) 87
3.7.15. Özel Tehlike Sigortası (Special Hazard Insurance) 88
3.7.16. Sel Sigortası (Flood Insurance) 88
4. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: DÜNYA’DA MORTGAGE UYGULAMALARI 89
4.1. ABD’de Mortgage Uygulamaları 89
4.1.1. Federal Housing Administration (FHA) 91
4.1.2. Veterans Administration (VA) 91
4.1.3. Federal İpotek Birliği (Federal National Mortgage Association-FNMA-
Fannie Mae) 92
4.1.4. Hükümet Ulusal İpotek Birliği (Government Naitonal Mortgage
Association-GNMA- Ginnie Mae) 93
ix
4.1.5. Federal Konut İpotek Kredisi Şirketi (Federal Home Loan Mortgage
Corporation-FHLMC- Fraddie Mac) 93
4.1.6. Federal Konut Kredisi Bankaları (Federal Home Loan Banks) 93
4.2. Avrupa Ülkeleri’nde Mortgage Uygulamaları 97
4.2.1. İngiltere 98
4.2.2. Almanya- Pfandbrief 99
4.2.3. Fransa 101
4.2.4. Danimarka 102
4.2.5. İspanya 103
4.2.6. İtalya 104
4.2.7. Hollanda 104
4.2.8. Portekiz 104
4.2.9. Belçika 105
4.2.10. Finlandiya 105
4.2.11. Yunanistan 105
4.3. Japonya’da Mortgage Uygulamaları 107
4.4. Kanada’da Mortgage Uygulamaları 107
4.5. Avustralya’da Mortgage Uygulamaları 108
4.6. Gelişmekte Olan Ülkelerde Mortgage Uygulamaları 108
4.6.1. Kolombiya 109
4.6.2. Brezilya 110
4.6.3. Meksika 110
4.6.4. Arjantin 111
4.6.5. Malezya 111
4.6.6. Güney Kore 112
5. BEŞİNCİ BÖLÜM: TÜRKİYE’DE MORTGAGE UYGULAMALARI 117
5.1. Tarihi Gelişimi 117
5.2. Türkiye’de Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Yapılan Yasal
Düzenlemeler 121
5.3. Yeni Konut Finansman Sisteminde Yeni Kurum ve Kavramlar 125
5.3.1. Konut Finansmanı 126
5.3.2. Konut Finansmanı Kuruluşları 126
5.3.3. İpotek Finansmanı Kuruluşları (İFK) 126
5.3.4. Konut Finansman Fonları 127
x
5.3.5. Varlık Finansman Fonları 127
5.3.6. İpotekli Sermaye Piyasası Aracı 128
5.3.7. İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler 128
5.3.8. Varlık Teminatlı Menkul Kıymetler 129
5.3.9. Teminat Havuzu 129
5.3.10. Teminat Sorumlusu 130
5.3.11. Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı ve Türkiye Değerleme Uzmanları
Birliği 130
5.4. Kanundaki Vergi Uygulamaları 131
5.4.1. Gelir Vergisi 131
5.4.2. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi 132
5.4.3. Damga Vergisi 132
5.4.4. KDV 132
5.5. SONUÇ 133
6. ALTINCI BÖLÜM: KÜRESEL KRİZ VE MORTGAGE’İN KÜRESEL KRİZE
ETKİLERİ 136
6.1. Küresel Krizin Temelleri 136
6.1.1. Makro Ekonomik Durum 136
6.1.2. Mikro Ekonomik Fonksiyon Bozuklukları 138
6.2. Küresel Krizin Gelişimi 140
6.2.1. Konut Kredisi Balonunun Oluşumu 140
6.2.2. Eşik Altı İpotekli Konut Kredileri ve Yeni Türev Araçlar 140
6.2.2.1. Eşik Altı (Subprime) Kredilerinin Faiz Yapısı 141
6.2.2.2. Refinansman 142
6.2.2.3. Menkul Kıymetleştirme 143
6.2.2.4. Risklerin Transferi (Mortgage Bazlı Finansal Araçlar-CDO-
CDS- yaratılması ) 143
6.2.3. Konut Kredisi Balonunun Patlaması 145
6.3. Krizin Derinleşmesi ve Krizi Bastırma Müdahaleleri 147
6.3.1. Krizin ABD’ye Etkileri 147
6.3.2. 2008 Yılında Gerçekleşenler ve Ülkeler Tarafından Alınan
Önlemler 151
xi
6.3.2.1. Ödünç Alıcıların Ödeme Gücünün Takviye Edilmesi : Hope
Now Alliance 157
6.3.2.2. Para Politikası Önlemleri 158
6.3.2.3. Maliye Politikası Önlemleri 160
6.3.3. Krizin Türkiye’ye Etkileri ve Alınan Önlemler 164
SONUÇ 174
KAYNAKÇA 176
EKLER 181
xii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1.3. Bazı Doğu Asya Ülkelerinin Dış borçlarının(çoğu kısa vadeli) GSYİH’ye Oranı(%) 14
Tablo 1.7. 1997-2002 Dönemi Türkiye’de Cari Açığın Döviz Rezervlerine Oranı 33
Tablo 6.3. Ülkelerin Krize Karşı Almış Oldukları Önlem Kategorileri 155
Tablo 6.6. FED Bilançosu (Hafta sonu değeri üzerinden Milyar $) 159
xiii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 4.2. Avrupa’da İpotek Teminatlı Menkul Kıymetlerin Hacmi (2003 sonu) 98
Şekil 4.4. AB’ye üye Ülkelerde Başlıca Fonlama Kaynakları (2004) 106
Şekil 5.1. Toplam Tüketici Kredİleri İçinde Konut Kredilerinin Payı 120
Şekil 5.3. Türkiye’de İpotekli Konut finansman Sistemi İçin Öngörülen Yapı 125
xiv
GİRİŞ
Genel olarak krizler, herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya döviz
piyasasındaki fiyat ve/veya miktarlarda, ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya
çıkarak, kabul edilebilir bir sınırın ötesinde gerçekleşen ve ülke ekonomisinde ciddi
sorunlar yaratan dalgalanmalar olarak tanımlanabilmektedir.
Ağustos 1982’de Meksika’nın dış borç ödemelerini durdurmasıyla başlayan
ve kısa sürede diğer Latin Amerika ülkelerini de içine alan dış borç krizi dünya
ölçeğinde uzun süredir yaşanmayan büyüklükte ve önemde ilk kriz niteliğindedir.
Latin Amerikan dış borç krizinin nedenleri tutarsız iç ekonomik politikalar ve negatif
dışsal şoklar olarak özetlenebilir. Dış ticaret hadlerinde ortaya çıkan aleyhte
gelişmeler dünya genelinde yükselen faiz oranları dünya mal üretim artışında
görülen yavaşlama gibi uluslararası ekonomik ortamdan kaynaklanan şokların yanı
sıra ulusal ekonomilerdeki yüksek bütçe ve ödemeler bilançosu açıkları 1982 dış
borç krizinin(Meksika) önemli iç ve dış nedenleri olarak ortaya konmuştur.
1990’lı yıllar ise dünyanın çeşitli bölgelerinde oldukça güçlü etkileri olan
finansal krizlerin ortaya çıktığı bir dönem olmuştur. Bölgesel olmaktan da öte global
etkilere yol açan bu krizler 1992–93 yıllarında Avrupa Döviz Kuru Mekanizmasında
(ERM) ortaya çıkan para krizi Latin Amerika’da 1994–95 yıllarında ortaya çıkan
Tekila krizi(1994 Meksika) ve 1997 yılında Tayland’dan başlayarak yayılan
Güneydoğu Asya Krizi’dir. 1990’larda yaşanan bu krizler birçok ortak özellik
taşımakla birlikte ülkelere ve bölgelere özgü özelliklere de sahiptir.
Anlaşıldığı üzere nedenleri etkileri ve nitelikleri birbirlerinden farklı çeşitli
krizler söz konusudur. Bu nedenle “kriz” sözcüğünü doğru kullanmak ve farklı
nedenlerden kaynaklanan ve farklı etkilere sahip krizleri birbirinden ayırmak
önemlidir. Banka, finansal, para, ödemeler dengesi, dış borç gibi ayrımların
kullanılması en doğru yaklaşım olarak gözükmektedir.
Bu çalışmada yukarıda belirtildiği gibi finansal serbestleşme, dünyada
karşılaşılan krizler ve kriz modelleri incelenmiş ve bu krizlere neden olan faktörler
ele alınmıştır. 2008 yılı 15 Eylül’ünde Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan
Mortgage(İpotekli Konut Kredisi) krizi olarak da ifade edilen Global kriz incelenecek
ve bu incelemeye faydalı olduğu düşünülen VDMK, Mortgage(İpotekli konut kredisi),
1
işleyişi, Dünya’da uygulamaları ve Türkiye uygulamaları incelenerek küresel krizle
bir etkileşiminin olup olmadığı araştırılacaktır.
Bu nedenle de bu çalışmanın birinci bölümünde 2008 Global kriz öncesi
ekonomik krizler, ikinci bölümde VDMK, üçüncü bölümde, Mortgage(ipotekli konut
kredisi), dördüncü bölümde Dünya’da Mortgage Uygulamaları, beşinci bölümde
Türkiye’de Mortgage Uygulamaları ve son bölümde mortgage kredilerinin ve bu
kredilere(özellikle subprime) dayalı olarak çıkartılan menkul kıymetlerin küresel krize
etkileri üzerinde durulacaktır.
2
1. BİRİNCİ BÖLÜM: EKONOMİK KRİZLER
Ekonomik kriz
İşsizlik krizi
Marjinalleşme krizi
Kırsal kriz
Demografik kriz
Sosyal kriz
Değer krizi
Kimlik Krizi
Modernite krizi
Zihniyetler krizi
Yabancılaşma krizi
1
Ahmet Kotil, “Toplum Krizleri Tasnif Denemesi ve Türkiye’deki Kriz”, İktisat Dergisi, Kasım
1998, sayı 70, s.44
3
Egemen kategorilerin krizi
Politik kriz
Katılma krizi
Nüfuz krizi
Meşruiyet krizi
Yönetim krizi
İdeolojik kriz
Devlet krizi
Temsil krizi
Yerellik krizi
Lider krizi
Finansal krizi Mishkin(aktaran Korkmaz) “finansal kriz, ters seçim ve ahlaki riziko
problemlerinin attığı finansal piyasalardaki bir bozulmadır. Finansal piyasalardaki bu
bozulma, yatırım fonlarının en üretken yatırım fırsatlarına aktarılmasını
etkinsizleştirmektedir” diye tanımlayarak ters seçim ve ahlaki riziko gibi kavramlara
atıfta bulunmuştur. Bu kavramları bilgi eksikliği nedeniyle kredibilitesi daha
düşük olan yani ödeme kabiliyeti olmayan müşterilerin seçilerek onlara kredi
verilmesi şeklinde tanımlayabiliriz.
Yine başka bir tanıma göre finansal kriz, finansal piyasaların fonksiyonlarını
etkin şekilde yerine getirememesi şeklinde de tanımlanabilir2
2
Sayım Işık, Koray Duman ve Adil Korkmaz, “ Türkiye Ekonomisinde Finansal Krizler: Bir Faktör
Analizi Uygulaması”, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt 19, sayı 1, 2004, s.47
4
Finansal krizler uygulanan döviz politikaları, banka iflasları, verilen kredilerin
dönmemesi paranın devalüe edilmesi sonucu faizlerin aşırı derecede yükselmesi
gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Finansal krizlerin diğer bir nedeni spekülatif ataklardır. Reel sektöre kanalize
olmayan sıcak paranın spekülatif beklentiler nedeniyle gelişmekteki ülkelerin
finansal sistemlerine girmeleri ve fon hareketlerine neden olarak kısa sürede o
ülkeyi terk etmeleri sonucunda ülkenin döviz sıkıntısına girmesi ve bankaların
açık pozisyonuna neden olmalarıdır. Bu tür davranışlara özellikle 1997
Güneydoğu Asya krizi örnek verilebilir.
Finansal krizlere örnek olarak 1982 Meksika’da başlayan Dış borç krizi,
1992–93 Avrupa Döviz Kuru Mekanizmasında meydana gelen kriz, 1994 Latin
Amerika krizleri, 1997 Güneydoğu Asya krizleri ve Türkiye 1994, 2000 ve 2001
krizleri gösterilebilir. Bu krizlerin en önemli özellikleri sadece belli bir
mekanizmayı değil; para, döviz, dış borç gibi tüm finansal yapıyı derinden
etkilemeleridir.3
Bu krizlerde en çok kullanılan göstergeler, reel döviz kuru, yurt içi kredi
genişlemesi ve M2/uluslar arası rezervler olarak dikkat çekmektedir. Finansal
krizler üzerine yapılan çalışmalar; para krizleri ve bankacılık krizleri diye iki
kategoriye ayrılmış ve bu ampirik çalışmalarda Tablo 1.1’de gösterilen
değişkenlerin en iyi gösterge olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
3
Timur Han Gür ve Ayhan Tosuner, “Para ve Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri”, H.Ü.İ.İ.B.F.
Dergisi, Cilt 20, sayı 1, s.11
4
Mert Ural, “Finansal Krizler ve Türkiye”, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt 18, sayı 1, 2003, s.15
5
Tablo 1.1. Finansal Krizler: En İyi Göstergeler
PARA KRİZLERİ BANKACILIK KRİZLERİ
Yüksek Frekanslı Göstergeler
Reel Döviz Kuru Reel Döviz Kuru
Bankacılık Krizi Hisse Senedi Fiyatları
Hisse Senedi Fiyatları M2 Çarpanı
İhracat Üretim(GSYİH)
M2/Uluslar arası Rezervler İhracat
Düşük Frekanslı Göstergeler
Cari İşlemler Açığı/GSYİH Kısa Vadeli Sermaye
Cari İşlemler Açığı/Yatırımlar Sermaye Girişi/GSYİH
Cari İşlemler Açığı/Yatırımlar
Kaynak: Mert Ural, “Finansal Krizler ve Türkiye”, D.E.Ü.İ.İ.B.F Dergisi s.13
Döviz kuru rejimleri de döviz kurunun kontrol altında tutulması piyasadaki faiz
oranlarının, bankaların açık pozisyonlarının ve merkez bankası rezervlerinin
kontrol altında tutulması açısından önemlidir.
Döviz kuru rejimlerine örnek olarak, tam esnek dalgalı kur sistemi, güdümlü
kur sistemleri, ayarlanabilir sabit kur sistemi, sabit kur sistemi ve kur bandı
sistemi verilebilir. Bunlardan Kur bandı sistemi Türkiye, Meksika, üç büyükler
diye nitelendirilen ABD, Japonya ve Almanya’nın Louvre5 anlaşmasıyla
belirlemiş oldukları kur bandı sistemini kullanmışlardır. Bu sistemin diğer kur
rejimlerine göre avantajları sabit kur rejiminde olduğu gibi ne tam bir
müdahalenin olması, ne de esnek kur rejiminde olduğu gibi tamamen serbest
bırakılmasıdır. Bu kur sisteminde merkez bankası tarafından alt ve üst sınırları
olan bir band aralığı belirlenerek kurun dalgalanması sağlanır ve bu üst ve alt
5
Louvre anlaşması: 1987 yılı sonunda doların, yen ve mark karşısında %54 oranında düşmesi bu
ülkelerin 22 Şubat 1988’de Paris’te toplanarak doların değerini korumak için, ABD finas politikasını
sıkılaştırmaya ve Japonya finans politikasını gevşetmeye söz vermişlerdir.
6
sınıra yaklaşıldıkça Merkez bankası döviz alarak ya da döviz satarak kura
müdahale eder.6
Finansal krizi IMF genel olarak dörde ayırmıştır. Bunlar, mali krizler, döviz
kuru krizleri, bankacılık krizleri ve sistemik krizlerdir. Yine yazın alanında yapılan
çalışmalarda bu krizlerin yanı sıra düzensiz işleyiş krizleri ve asimetrik bilgi teorileri
kapsamında “ters seçim ve ahlaki tehlike” krizleri de finansal kriz olarak anılmaya
başlanmıştır.9
6
Sedat Yetim, “Kur Bandları, Para Politikası ve Türkiye ile Meksika Krizleri”, Hazine Dergisi, sayı
7, Temmuz 1997, s.104
7
Ömer Özçiçek, “Türkiye’de Ekonomik Krizler ve Döviz Kuru Enflasyon İlişkis”, Gazi Üni. İ.İ.B.F.
Dergisi, sayı 9/1, 2007, s.72
8
a.e, s.71-80
9
Gür, Tosuner, age, s.13
7
1.3.2. Döviz Kuru Krizleri: Piyasada yer alanlar birden bire taleplerini
yerli parasal aktiflerde yabancı para cinsinden aktiflere kaydırabilirler.
Bu durum sabit kur sistemini benimseyen ya da döviz kurunu
sabitleştirerek bir çıpa olarak kullanılan merkez bankasının döviz
rezervlerinin tükenmesine neden olur.
10
Işık, Duman ve Korkmaz, age, s.46
11
A.e. s.47
8
durumdan kaynaklanmaktadır. Yani örneğin faizlerdeki bir değişiklik
ekonomik sistemin tamamını derinden etkileyebilmektedir.
12
Gür ve Tosuner, age, s.14
9
ülkelerde de kurun sabitlenmesi ile yüksek bir büyüme hızı yakalanabilir. Bu
durumun en önemli nedeni, ithal girdilere bağlı bir sanayi yapısının varlığıdır. Bir
başka ifadeyle, ithal girdilerin nispi olarak ucuzlamasıyla, yatırımlarda hızlanabilir.
10
aşmaması gerekir, aksi halde girişimciler reel sektör yerine finansal sektöre kayar ve
bu da istihdamda azalmalara neden olabilir.13
Finansal serbestleşmeyle ilgili olarak bir ülkede cari açık yüksek, kamu
kesimlerinin açıkları fazla, enflasyon oranı aşırı yüksek ve faiz hadleri
denetlenemiyorsa bu ülkenin derinden sarsılması kaçınılmazdır. Gelişmiş ülkeleri
(ABD, Japonya ve Almanya vb.) ise finansal serbestleşme hiç olumsuz
etkilememektedir; çünkü gelişmiş ülkelerin finansal alt yapıları finansal serbestleşme
için uygundur. 14
Finansal serbestleşmeyle birlikte bankalar daha fazla kredi verebilmek için yurt
dışından yabancı para ile borçlanmış ve düşük faizle yerli para cinsinden yurt
içindeki müşterilerine kullandırmışlardır. Bu faizlerdeki tavan uygulamasının
kaldırılmasıyla birlikte faizlerdeki yükselme durumunda bankaların verdiği kredilerin
geri dönüşünü zorlaştırmış ve bankaları açık pozisyonda yakalamıştır.
Flood(Aktaran Duman) “Kredi miktarındaki artışlar, para arzındaki artışlardan daha
fazla ise merkez bankalarının döviz rezervleri o ölçüde erimektedir” bu durumda spekülatif
saldırıları ortaya çıkarmaktadır. Tablo 1.2’de Finansal Liberalizasyon tarihleri ve
meydana gelen krizler gösterilmektedir.
13
Bülent Güloğlu ve Ender Altunoğlu, “Finansal Serbestleşme Politikaları ve Finansal Krizler: Latin
Amerika, Meksika, Asya ve Türkiye Krizleri”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, sayı 27, Ekim 2002, s.113
14
İzzettin Önder, “90’lı yıllarda Türkiye, Körfez 94 ve Asya Krizleri”, İktisat Dergisi, Şubat-
Mart’99, s.60
15
Koray Duman, “Finansal Krizlere Karşı Politika Tercihleri”, Akdeniz Üni. İ.İ.B.F. Dergisi, 8-
2004, s.41
11
Tablo 1.2 Finansal Liberalizasyon ve Krizler
12
giren spekülatif amaçlı yabancı sermayeye önlem alınmamıştır. Özellikle Tayland’ta
ülkeye giren yabancı sermayenin GSMH’ye oranı %12,5’leri bulmuştur.16
16
A.e s.38
17
Ural, age, s.11
18
Güloğlu ve Altunoğlu, age s.114
13
Tablo 1.3’e baktığımızda ülkelere giren sermaye akışının GSYİH’ye oranının
arttıkça o ülkeyi riskli hale getirdiğini ve ülke için bir risk unsuru oluşturduğunu
anlamaktayız.
Tablo 1.3. Bazı Doğu Asya Ülkelerinin Dış borçlarının(çoğu kısa vadeli) GSYİH’ye Oranı(%)
Ülke/Dışborçlar 1994 1995 1996 1997
Güney Kore 1.7 2.5 3.0 3.4
Endonezya 1.9 3.1 2.7 0.1
Tayland 7.0 10.0 7.7 -12.6
Malezya -4.1 4.1 4.5 -0.6
Filipinler 2.5 2.4 8.5 4.5
Çin Halk Cumhuriyeti -0.9 0.2 -0.3 0.8
Kaynak: (IMF:1997)
1920’li yıllarda piyasalardaki arz eksikliği daha sonraki yıllardaki aşırı üretim
nedeniyle fazlalığa neden olmuş ve fiyatların düşmeye başlaması da talebin yeniden
artmasına ve tüketim eğilimine neden olmuştur.
19
Türkel Minibaş, “75 Yılın Öncesinde de Kriz Vardı”, İktisat Dergisi, Ekim’98, s.23
20
A.e s.25
14
Bu dönemde Türkiye, Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkılması, Osmanlı’nın
borçlarının Türkiye’ye devredilmesi, ülkenin gelirlerinin çoğunluğunun tarıma dayalı
olması nedeniyle ekonomik anlamda büyük sıkıntılar yaşamıştır.
21
A.e s.26
22
A.e s.28
23
Kurtar Tanyılmaz, “Kriz ve ‘Post Fordizm’ Teorileri: İstikrarlı Bir Kapitalizm Mümkün (mü) dür(?)
Karşılaştırmalı ve Eleştirel Bir Değerlendirme”, İktisat Dergisi, sayı 403, Temmuz’00, s.74
15
1980’li yıllar ise ülkelerin makroekonomik istikrarsızlıklarının baş gösterdiği
ve serbestleşmenin başladığı yıllar olmuştur. Uygulanan döviz politikaları ülkelerin
dış borç ve ödeme dengesi problemleri yaşamalarına neden olarak 1980’li yıllardaki
Latin Amerika dış borç krizleriyle dünyanın karşılaşılmasına neden olmuştur. 1978
yılında ABD, Almanya ve Japonya arasında “Plaza Anlaşması” imzalanmıştır bu
anlaşmayla Amerikan dolarının değeri düşürülerek yıllardır rekabet sorunu yaşayan
ABD ihracatta rekabet imkanı kazanmış ve 1985–1995 yılları arasında büyük bir
atılım göstermiştir.
24
Brenner Robert, “Dünya Ekonomisindeki Hızlı Büyüme ve Kriz Eğilimleri”, İktisat Dergisi, Çev.
Nail Satlıgan, sayı 406, Ekim’00, s.60
16
sahiplerinin servetlerinin artmasını ve bunun neticesinde de tüketim eğiliminin
artmasını hedeflemişlerdir.25
ABD’de 1998 yılında FED tarafından yapılan müdahaleler işe yaramış, borsa
yükselmiş ancak hisse senetlerinin fiyatlarının yükselişi ile bu hisse sahibi şirketlerin
karları arasında doğrudan bir ilişkinin olmaması ABD’de bir balon oluşmasına neden
olmuştur. Yaratılan servetin etkisiyle artan harcamalar ithalatta patlamaya neden
olmuş bu da dış ticaret ve cari açıkların artmasıyla sonuçlanmıştır. Borçlanma yine
bu dönemde rekor düzeylere çıkmıştır.
25
A.e., s.62
26
Tanyılmaz, age., s.76
17
beri süre gelen krizlerin nedenini yeniliklerin takip edilip tüketici ihtiyaçlarına gerekli
yanıt verilememesini göstermiştir.
Sonuç olarak krizleri incelediğimiz de krize neden olan bir çok faktör vardır
bunları makroekonomik göstergeler, spekülatif ataklar, kitlesel üretimin artık
tüketicilerin ihtiyaçlarına yanıt verememesi, sermayenin karlılığındaki düşüşler,
çalışanların verimliliğindeki düşüşlerden kaynaklandığı şeklinde sıralamak
mümkündür.
Latin Amerika’da 1982 yılında “Dış Borç Krizi” ve 1994 yılında da “Tekila
Krizi” diye bilinen iki önemli kriz meydana gelmiştir. Bunlardan Dış Borç Krizi; 1982
yılında Meksika’nın dış borçlarını ödeyemez duruma gelmesiyle başlamıştır. Bu
krizin nedenleri ise; dış ticaret hadlerindeki olumsuz gelişmeler (ülke içi ve uluslar
arası faizlerdeki aşırı farklılıklar), tutarsız iç ekonomik politikalar, dünya genelinde
yükselen faiz oranları gösterilmiştir.28
27
Ali Nail Kubalı, “Türkiye bir krizler ekonomisi mi oluyor?... Neden?”,İSO Dergisi, Nisan 2001,
s.421, s.6
28
Gür ve Tosuner, age., s.31
18
Latin Amerika’da hükümetlerin nominal faiz oranlarını enflasyon oranlarının
altında belirlemesi reel faizin negatif olmasına bu da sermaye kaçışlarına neden
olmuş ve Latin Amerika ülkelerinin döviz rezervlerinin eriyerek dış borçlarını
ödeyemez hale gelmesiyle sonuçlanmıştır. Latin Amerika’da meydana gelen dış
borç krizi Arjantin, Kolombiya ve Şili gibi ülkelerin finansal yapılarını derinden
etkilemiş olup bu ülkelerin çoğunda bankaların iflası ve tasfiyesine neden olmuştur.
Tekila krizi diye de bilinen 1994 Meksika krizi, gelişmekte olan bir ekonomide
hızla değişen ekonomik ve politik faktörlerin finansal krizlere neden olabileceğini
gösteren bir örnektir. Bu krizden önce ülkede finansal reformlar yapılmış bu ise
ülkede düşük tasarruf, yüksek tüketime neden olmuştur. Yüksek tüketim nedeniyle
ithalat patlaması gerçekleşmiş bu durum ülkede cari açığın daha da artmasına ve
dış ticarette dengenin tamamen bozulmasına ve ülkeyi spekülatif ataklara açık hale
getirmiştir. Bunların yanı sıra iç politikadaki istikrarsızlıklar ve güven eksikliği Aralık
1994’te büyük bir finansal krize neden olmuştur.30
1994 Meksika krizine dış kredi şoklarından ziyade uygulanan para ve maliye
politikalarının neden olduğu ve burada kur bandında gerçekleştirilecek
genişlemelerle ve iç kredi artışındaki genişlemenin azaltılmasıyla krize önlemler
alınacağı şeklinde belirtilmektedir. Meksika krizinde merkez bankası para arzını
artırmış, iç kredileri artırmıştır bu gibi para ve maliye politikaları merkez bankasının
rezervlerinin erimesine neden olmuş bu da spekülatif atakların amaçlarına
29
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.115
30
Gür ve Tosuner, age., s.14
31
Yetim, age., s.103
19
ulaşmasıyla sonuçlanmıştır. Spekülatif ataklar sonucu ülkeden çıkan yabancı
sermaye makroekonomik göstergeleri de oldukça olumsuz etkilemiştir.
Bu krizlerin 1982 yılındaki dış borç krizlerinden farkı ülkelerde mali istikrarın
nispeten sağlanmış olmasıdır. Meksika 1980’li yıllardan itibaren kamu maliyesini
ıslah programıyla özelleştirmeler yaparak kamuyu rahatlatmış ve yine dış borçlarını
yeniden yapılandırarak NAFTA(Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması)’yı
imzalamış ve dış ticaretini de serbestleştirme adına büyük adımlar atmıştır. Bu
uygulamalar ilk etapta Meksika ekonomisini canlandırmış ancak hızlı sermaye
hareketleri toplam talebin aşırı yükselerek hisse senedi ve gayrimenkullerini aşırı
değerlenmesine neden olmuşlardır.
32
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.120
33
Senem Çakmak, “Karşılaştırmalı Finansal Kriz Analizleri: Latin Amerika, Asya ve Türkiye”,
Doktora Tezi, İstanbul, 2004, s.144
34
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.121
20
olumsuz gelişmelerin komşu ülkeleri de kolayca etkileyebileceği üzerinde
durulmuştur.
Her şey yolunda giderken Güneydoğu Asya ülkeleri aşırı üretimle stoklarını
artırmış, gelişen teknoloji nedeniyle sıcak paranın reel sektörden ziyade finans
piyasalarına kayması işsizliği artırmıştır. Yine aşırı kapasite kullanımı nedeniyle
ihraç ettiği malları satamaz hale gelen bu ülkelerde bir resesyon görülmeye
başlanmıştır. Yine ABD’nin Japonya ile durgunlaşan ticaretini canlandırmak için
Japon yenini devalüe etme konusunda anlaşmışlardır. ABD dolarındaki bu değer
artışı parasını dolara sabitleyen Güneydoğu Asya ülkelerinin ihracatını son derece
olumsuz etkilemiştir. Bu değerleme karşısında spekülatörler ülke paralarının devalüe
edeceği korkusuyla hemen dövize geçmişler ve daha sonra hızla ülkeden çıkış
yapmışlardır.35
35
Gaye Yılmaz, “Sermaye Savaşları Şekil mi Değiştiriyor? Asya Krizi!”, İktisat Dergisi, Ağustos’98,
s.36
36
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.123
21
Güneydoğu Asya ülkelerinin 1996 yılındaki enflasyon oranları; Kore %-5,
Endenozya %-8, Malezya %-3,5, Singapur %-1,3, Filipinler %-8,5 ve Tayland
%5,8’dir. Cari açıkları ise bu ülkelerde ortalama olarak %4’lerde seyretmekte hatta
Singapur’da bu oran %16 ile açık değil fazla vermektedir. Yatırımlarının milli
gelirlerine oranı da ortalama olarak %35 civarında seyretmekteydi. Bu göstergeler
bizlere krizin nedeninin gerçekten de makroekonomik göstergelerden
kaynaklanmadığını göstermektedir.37
Asya krizi ile ilgili olarak yapılan çalışmalara göre, krizin ortaya çıkışında beş
önemli neden söz konusudur. Bunlardan biri, sabit kurun bir kez terk edilmesiyle
birlikte, ülkeler arasında rekabetçi devalüasyonlar sonucu cari hesap
dengesizliklerinin oluşması ve paranın reel olarak değerlenmesidir. İkinci neden,
kısa dönemli yabancı para cinsinden borcun ülkeleri devalüasyona karşı korunmasız
bırakmasıdır. Üçüncü neden, politik ilişkilerden dolayı riskli projelere geniş yatırımlar
yapılması ve bu yatırımların da politik problemlere yol açmasıdır. Dördüncü neden,
devletin gizil garantilerinin ciddi ahlaki risk problemleri yaratmasıdır. Çünkü bu ahlaki
risk problemleri nedeniyle aşırı bir borç verme ve yatırım miktarı söz konusu
olmuştur. Beşinci neden, rekabetçi devalüasyonların dış borç garantilerini artık
güvenilir yapmamasıyla birlikte yabancı sermaye akımlarının ani ve keskin bir
biçimde yön değiştirmesi ve ülkeden yabancı sermayenin çıkması şeklinde
belirtilmektedir.38
Bankacılık sistemiyle ilgili bu ülkelerdeki diğer önemli bir nokta ise büyük
sanayi kuruluşlarının holdingleşerek bankaları bünyelerine katmaları ve kendilerinin
yapmış oldukları getirisi düşük yatırımlar için kredi tahsis etmeleri yine kredilerin geri
37
Önder, age., s.59
38
Çakmak, age., s.165
22
dönüşünü olumsuz etkilemiştir ve batık krediler olarak devlet tarafından
karşılanması yoluna başvurulmuştur.
Meksika 1994 krizinde olduğu gibi cari açıkların fazla olması, yerel paranın
değerlenmesi, kısa vadeli borçların artması, döviz piyasasında büyük baskılara
neden olmuştur. Bu durumda yerel paranın devalüe edileceğini düşünen spekülatif
amaçlı yatırımcılar ülkeyi hızla terk ederek cari işlemler dengesinin bozulmasına ve
rezervlerin daha da tükenmesine, likidite sıkışıklığı nedeniyle yatırımların
durmasına, fiyatların yükselmesine neden olmaktadır.
Kısa vadeli fon girişlerine önlem alınamamasının diğer bir nedeni yine
bankacılık sisteminde Türev Piyasaların gelişmemiş olmasıdır. Yani riski önceden
sezip ona göre bankanın pozisyonunu almasını sağlayan piyasalar geliştiği sürece
bankacılık sektörünün spekülatif amaçlı hareketlerden olumsuz yönde etkilenişi de
sınırlandırılmış olacaktır.
Güneydoğu Asya krizi her krizde olduğu gibi yine kendisini işçi kesimi
üzerinde hissettirmiştir. Güneydoğu Asya ülkelerinde sosyal güvenlik yönünden
39
Yücel Ayrıçay, “Asya Krizi ve Türev Piyasalar” F.P.E.Y. Dergisi, sayı 483, Haziran 2004, s.90
23
korumasız olan işsizlerin sayısında büyük bir artış görülmüş ve bu ülkelerdeki intihar
sayıları krizin hemen sonrasında %200 artış göstermiş, zihinsel hasta sayıları artmış
ve işini kaybeden anneler tarafından kreşlere ve yurtlara bırakılan çocuk sayılarında
da gözle görülür bir artış gözlenmiştir.40
40
Metin Sarfatı, “IMF’nin Kapısındaki Güney Kore”, İktisat Dergisi, Ağustos’98, s.45
41
Lale Alkınoğlu, “Asya Finans Krizi- Ne Öğrendik?”, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt 15, sayı 1, s.73
24
1.8.1. 1994 Nisan Krizi
42
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.128
43
Ural, age., s.17
25
edilmiştir. Ocak-Nisan döneminde iki kez daha devalüasyon gerçekleşmiş bu
nedenle bankalar açık pozisyonlarını kapatmak için merkez bankasının rezervlerine
yönelmiştir bu da merkez bankasının rezervlerinin erimesine neden olmuştur.
Merkez bankasının rezervleri 1 Aralık 1993 tarihin 7 milyar dolardan fazla iken Mart
1994’te 3,5 milyar dolar seviyesine inmiştir.(TCMB)
5 Nisan 1994 krizinin Meksika 1994 krizi ve Güneydoğu Asya 1997 kriziyle
karşılaştırıldığında ortak yönü bu ülkelerde olduğu gibi dışarıdan döviz ile borçlanıp
ülke içine yerel para cinsinden borç verildiği gözlenmiş olup, faiz oranlarının
yükselmesi sonucu bu kredilerin bankalar tarafından batık krediler olarak
kaydedilmek zorunda olduğu gözlenmiştir.
1994 yılındaki krizle ilgili yapılan çalışmalarda genel olarak bu krizin temel
nedeninin bütçe açıkları olduğu belirtilmektedir. Yurt içi tasarrufların yetersizliği
nedeniyle bütçe açıkları yabancı sermaye ile finanse edilmeye çalışılmış bu nedenle
yüksek faiz-düşük kur şeklinde bir denge oluşturma yoluna gidilmiştir. 46
1994 Nisan krizinden sonra ” 5 Nisan Paketi” diye anılan kararlar alınmıştır.
Bu kararlara göre; kısa vadede bozulan dış denge ve döviz piyasasına yeniden
istikrarın sağlanması, orta vadede kamu açıklarını azaltmak ve enflasyonu
düşürmek ve uzun vadede ise, ihracatı özendirecek tedbirler alarak, özelleştirmeyi
hızlandırıp, büyümeyi sürekli hale getirmek amaçlanmıştır.
Bu amaçları yerine getirebilmek için döviz kuru 1,5 Alman Markı + 1 ABD
Dolarından oluşan bir kur sepetine bağlanmış artışı da aylık enflasyon oranı kadar
44
Özçiçek, age., s.76
45
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s. 129
46
Işık, Duman ve Korkmaz, age., s.51
26
olduğu karara bağlanmıştır. Bu da merkez bankasının döviz kuru sistemlerinden kur
bandı sistemini kullandığını göstermektedir. 47
1997 yılındaki Güneydoğu Asya krizi ve 1998 yılındaki Rusya krizi Türkiye’yi
ilk önce borsadan çıkışlarla etkilemiş daha sonrada bu ülkelerdeki talep daralması
nedeniyle ihracatın azalmasına neden olmuştur.
47
Yetim, age., s.103
48
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.130
49
A.e., s.132
27
1998 yılında ayrıca bankalara yatırılan kısa vadeli sermayelerin en az 1 gün
süreyle bloke edilmesi zorunluluğu getirilerek 25 milyar dolara yakın paranın ve 4
milyar dolarlık rezervlerin kayıt altına alınmaları sağlanmıştır.
50
Ali Gürel, “Kasım 2000 ve Şubat 2001 Krizi: Nedenleri ve Sonuçları”, F.P.E.Y Dergisi, s.44
51
Ural, age.,s.11
28
Bu niyet mektubu kapsamında öncelikle kamu açıklarının kapatılması için
kamu harcamalarının kısılması, vergi gelirlerinin artırılması, IMF ve Dünya
bankasından alınacak düşük faizli ve uzun vadeli kredilerle yüksek reel faizli, kısa
vadeli iç borçlanmanın azaltılması hedeflenmiştir.
Bu dönemde ülkeye hızlı bir şekilde kısa vadeli yabancı sermaye girişinin
olması da bir başka olumsuz gelişmedir.
52
A.e., s.46
53
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.135
29
Ancak faizlerdeki hızlı düşüş tüketici kredilerine olan talebi artırarak yurt
dışından ithal edilen özellikle arabaların sayısını çok yüksek düzeylere çıkarmıştır.
Bu durum cari açığın daha da artmasına neden olmuştur.54
Hızla yükselen cari açığı sürdürebilmenin tek koşulu olarak görülen yurt
dışından ülkeye giren yabancı paranın o dönemde yerel paranın devalüe edileceği
korkusuyla ülkeyi terk etmesi ülke için içinden çıkılması zor bir durumu ortaya
çıkarmıştır. Cari açıkların Tablo 1.4’te görüldüğü gibi 2000 yılında 5 yıllık dönemin
en yüksek seviyesine çıktığı anlaşılmaktadır.
54
A.e., s.138
55
Gürel, age., s.46
30
Yabancı sermayenin ülkeden kaçışı, bankaların batık kredileri ve likidite
sıkıntısı nedeniyle açık pozisyonlarını kapatmak için merkez bankası rezervlerine
yönelmiş ancak bu seferde merkez bankası IMF programı nedeniyle piyasaya likidite
vermek istememiştir. Döviz taleplerindeki artış faiz oranları artırılarak frenlenmek
istenmiştir. Faizlerin aşırı derecede yükselmesi sonucu bünyesinde aşırı derecede
DİBS bulunduran Demirbank’a el konularak TMSF’ye devredilmesine neden
olmuştur. 56
Tüm bu gelişmeler Kasım 2000’de krize neden olmuş; krizin ardında finansal
piyasalardaki riskler ve ekonominin krize karşı duyarlılığındaki artış, 2001 Şubat
ayında yeni bir krizin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.57
Enflasyon
56
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.136
57
Ural, age., s.11
58
Özbilen, age., s.85
59
Güloğlu ve Altunoğlu, age., s.138
31
Bu olumlu gelişmeler dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı arasındaki
gerilimle son bulmuş, kırılgan olan piyasalar altüst olarak kendisini önce döviz krizi
olarak daha sonrada bankacılık krizi olarak göstermiştir.
Şubat 2001 krizinin nedeni olarak; enflasyon, aşırı değerlenmiş kur ve buna
bağlı olarak cari açıklar, kamu ve özel kesimin tasarruf yetersizlikleri, gösterilmiştir.
Cari açık ve kısa vadeli sermaye akımları arasındaki ilişki, finansal kriz
açısından önemlidir. Tablo 1.6’dan görüldüğü gibi bu oran Şubat 2001’de 1’in çok
üzerine çıkmıştır.
60
Şevki Özbilen, “Türkiye’de Finansal Serbestleşme ve Kriz (Amprik Bir Çalışma)”, MUFAD, sayı
19, Temmuz 2003, s.84
32
Tablo 1.6. 1997–2002 Dönemi Türkiye’de KVSH’nin Cari Açığa Oranı
Yıllar Kısa Vadeli Ser. Har./Cari Açık
1997 0.003
1998 0.662
1999 -0.753
2000 -0.428
2001 -3.128
2002* 2.440
Kaynak: Şevki Özbilen, “Türkiye’de Finansal Serbestleşme ve Kriz (Amprik Bir Çalışma)”,
MUFAD, sayı 19, Temmuz 2003, s.86
Cari açığın 2000 yılında döviz rezervlerine oranı Tablo 1.7’de da görüldüğü
gibi %39’lardan 2001 yılında %19’lara düşmesi cari açığın giderek düştüğünü
göstermektedir.
Tablo 1.7. 1997-2002 Dönemi Türkiye’de Cari Açığın Döviz Rezervlerine Oranı
Yıllar Cari Açık/Döviz Rezervleri Cari Açık/Döviz Rezervlerine Oranı(%)
1997 0,142 14,13
1998 0,101 10,06
1999 0,059 5,87
2000 0,391 39,12
2001 0,189 18,91
2002* 0,011 1,09
Kaynak: Şevki Özbilen, “Türkiye’de Finansal Serbestleşme ve Kriz (Amprik Bir Çalışma)”,
MUFAD, sayı 19, Temmuz 2003, s.85
27 milyar dolar olan döviz rezervleri üç gün içinde 5 milyar dolar erimiş,
dalgalı kura geçiş kararından sonra dolar 688 bin TL’den 962 bin TL’ye yükselmiştir.
Artan dolar talebi faizlerle durdurulmak istenmiş ancak bu seferde gecelik İnterbank
faiz oranları %40’lardan %6200 seviyelerine kadar yükselerek tarihinin en yüksek
seviyelerine ulaşmıştır. Borsa da bu süreçte 10169 puandan 8683 puana kadar
inmiştir. (TCMB)
Şubat 2001 krizi finansal piyasaları daraltmasının yani sıra, tarım %6,5,
sanayi %7,5, ticaret %9,4, ve inşaat sektörü %5,5 küçülmüştür. Bu dönemde
yükselen faizler, düşen borsa nedeniyle birçok işletme ucuz fiyatlarla yabancıların
eline geçmiş, işsizlik oranı da %6,6’dan %8,5’e yükselmiştir. 61
61
Gürel, age., s.40-47
33
Borsaya kote olan şirketlerin kar-zarar durumlarına bakıldığında toplam zarar
Haziran 2001 döneminde 1milyar TL’yi geçmiştir (bkz. tablo 1.8) 62
Tablo 1.8 Borsada işlem gören Sanayi Kuruluşlarının Kar-ZararlarıTL(6 sıfır atılmış hali)
Sektörler Haziran 2000 Toplam Haziran 2001 Toplam
Gıda, İçki ve Tütün 4.999.734 -187.500.150
Dokuma, Giyim Eşyası ve
-11.404.525 -159.361.396
Deri
Kağıt ve Kağıt Ürünleri 4.605.752 -23.253.281
Kimya, Petrol, Kauçuk ve
115.097.724 51.494.391
Plastik Ürünleri
Taş ve Toprağa Dayalı
43.142.725 60.682.370
Sanayi
Metal Ana Sanayi 61.092.983 -167.793.897
Metal Eşya, Makine ve
109.084.727 -264.542.373
Gereç Yapım
Elektrik, Gaz ve Su 27.779.743 133.613.384
Diğer -13.712.250 -556.195.155
TOPLAM 340.686.613 -1.112.856.107
Kaynak: Oktay Güvemli, “Ekonomik Krizin Neresindeyiz?” MUFAD, 2001, s.55
62
Oktay Güvemli, “Ekonomik Krizin Neresindeyiz?” MUFAD, 2001, s.53
63
Ural, age., s.11
34
engellerin kaldırılarak, Telekom, Tüpraş, THY, Erdemir, Tekel ve Şeker
fabrikalarının özelleştirileceği belirtilmiştir.64
Aşırı ödünç verme ve özel sektöre açılan krediler konusunda ise son
zamanlardaki en önemli yazın alanlarından birisi olan ters seçim ve etik problemleri
ayrıntılı olarak dikkate alınmadan aşırı derecede borç verilmesi bankaların batık
kredilerinin artmasına neden olmuştur.
64
Kemal Derviş, “Toplumsal Destek Başarının Ön Koşuludur”, İSO Dergisi, sayı 421, Nisan 2001,
s.12
65
Özbilen, age., s.87
35
oranlarının kaynak maliyetini artırması, reel sektörün faaliyetlerini sürdürebilmesi için
ödeyebilecekleri faiz oranı ile bankacılık sektörünün ayakta kalması için gerekli olan
faiz oranı arasındaki farkın açılması bankacılık sektöründeki karlılığın azalmasına
neden olmuştur.66
66
A.e., s.88
67
Kürşat Tüzmen, “Dünya Boyutuyla Kriz ve Türkiye Yansımaları”, İSO, sayı 428, Kasım 2001, s.16
68
Gürel, age., s.45
36
Reel döviz kurlarında ortaya çıkabilecek değişimlerin, para ve vade
uyumsuzlukları nedeniyle bankacılık sisteminin olumsuz etkilediği dikkate
alınarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Ayrıca döviz kuru çıpası ulusal para için istikrar unsuru olarak görülmeye
başlandığında, döviz cinsinden borçlanmayı ve yüksek oranlarda döviz kuru riski
69
Cevat Sarıkamış, “Türkiye’de Yaşanan Ekonomik Kriz”, MUFAD, 2001, s. 20
37
almayı teşvik etmektedir. Döviz kuru çıpaya bağlanınca yatırımcılar konvertibilite
garantisinin uluslar arası rezervle sınırlı olduğunu ve ülkenin dışarıdan
borçlanabileceği müddetçe kur politikasının sürdürebileceğini bilmektedir. Bu
durumda, döviz kuru rejiminin sürdürülebilirliğine olan güven azalamaya başlayınca,
ülkeye kısa vadeli spekülatif amaçlı sermaye girişi hızlanmaktadır. Merkez
Bankasının sterilizasyona gitmesi durumunda ülkeye giren yabancı sermaye,
tüketim ve ithalatta büyük artışlara neden olarak ödemeler dengesini olumsuz
etkileyebilmektedir.
38
2. İKİNCİ BÖLÜM: VDMK
“Alacakların bir ortaklık veya özel amaçlı kuruma satışı ile alacaklar izole
edilmiş ve dolayısıyla yatırımcılar menşe kuruluşun (originators) işlemleriyle ilgili
risklerden arındırılmış olur. İhraç edenin riski aktif değerlerinin düşmesiyle sınırlı
olup genelde bir karşılığı vardır. Böylelikle varlıklarla güvence altına alınmış menkul
değerler yalnız alacaklarla desteklenmiş veya bir kredi desteği sağlanmış olsun,
1
Hande Hartoka, “Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler ve Menkul Kıymetleştirme”, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul 1993, s.1
2
A.e.,s.1
39
menşe kuruluşun alacaklarından daha yüksek bir değerlemeye sahip olabilirler. Bu
durum menşe kuruluşun; toplamda fonlarının maliyetini düşürmesine ve aynı
zamanda borcu için bilanço dışında bir çözüm bulmasına yardımcı olur.”3
1983 yılından 1987 yılının ortasına kadar finansal piyasalarda bir patlama
söz konusu olmuştur. Bu dönem içinde, büyük ekonomilerde tahvil ve bono
piyasaları düşük getiri düzeylerine doğru inerken, hisse senedi piyasaları hemen
hemen tüm dünyada en üst noktalara tırmanmıştır. Bu durum, büyük yatırım
bankaları ve broker firmalarının ortaya çıkmaları için son derece elverişli bir zemin
hazırlamıştır.
3
A.e, s.2
4
A.e., s.3
40
1985 yılında “Sperry Lease Corporation”ın elinde bulunan bilgisayar finansal
kiralama alacaklarıyla ilk varlığa dayalı menkul kıymet ihracı gerçekleştirilmiştir.
Daha sonra 1986 yılında “Salomon Brothers kredi kartı alacaklarını menkul
kıymetleştirmiştir. Yine 1985 yılından itibaren Amerika’daki büyük otomobil
üreticilerine ait yan kuruluşlar otomobil kredisi alacaklarının menkul
kıymetleştirilmesini başlatmışlardır. Araç kredileri, bu dönemde yapılan 22,4 milyar
dolar tutarındaki toplam alacağa bağlı menkul kıymet ihracının yaklaşık 17,6 milyar
dolarlık kısmını oluşturuyordu. Bu ihraçları gerçekleştirenler arasında General
Motors Acceptance Corporation, Chrysler Finance Company gibi otomobil finans
şirketlerinin yanı sıra Marine Midland Bank, Bank of America ve First National Bank
of Boston gibi ticari bankalar ve tasarruf kurumları bulunuyordu.
Daha sonraki yıllarda, ABD’de yaygın bir uygulama alanı bulan menkul
kıymetleştirme, İngiltere, Japonya ve Fransa gibi ülkelerde de pratiğe geçilmeye
başlamıştır. Ayrıca uluslar arası borç krizinin çözümü amacıyla 10 Mart 1989’da
ABD Hazine Bakanı Nicholas Brandy menkul kıymetleştirmeyi uluslar arası mali
kuruluşlara ve Arjantin-Brezilya, Meksika, Yugoslavya gibi ülkelere alternatif olarak
5
Oğuz Arıcan, “ Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması- VDMK”, Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul-1994, s.13
41
sunmuştur. Bu yolla 5 Şubat 1990’da 7 milyar dolarlık bir anapara azaltması
yapabilmiştir.6
6
Hartoka, age., s.4
42
açık oldukça büyümüştü. ABD’nin ödemeler dengesi içinde önemli bir paya sahip ve
Amerikan kaynaklı menkul kıymetler alan Japonya, Almanya ve diğer birkaç ülke,
menkul kıymetleri almak için kullandıkları kaynaklarını, kriz dönemine bağlı olarak
kendi ülkelerinde emekli aylıkları ve diğer finansal yatırımlar için tutmuştur. Bu
durum Amerikan ekonomisinde olduğu kadar dünya ekonomisinde de oldukça büyük
şoklar ve değişiklikler yaratmıştır. Bu değişimler sadece bankacılık ve finans sektörü
ile sınırlı kalmamıştır. Bu değişimler dünya ekonomik düzeni içinde “deregülasyon”
ve “reregülasyon” gibi yeni kavramlar çıkarmıştır.7
7
Emrah Genç, “Alacakların Menkul Kıymetleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması”, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul 2007, s. 55
43
dayalı menkul kıymetler gibi yeni ürünler ile risk paylaşımı, daha düşük işlem
maliyeti ve daha fazla kar imkanı yaratarak etkinliği artırması beklenmektedir.
8
Deregülasyon terimi: “Mevcut yasal-kurumsal düzenlemelerin ortadan kaldırılması”
Reregülasyon terimi ise: “Yeni yasal kurumsal düzenlemeleri yerine getirme veya mevcut
sınırlamaları süreci” şeklinde tanımlanmaktadır.
9
Genç, age., s.60
44
kredinin fonlanması ve izlenmesi gibi birçok işlem bulunmakta ve bu işlemlerin
tümünü de tek elden krediyi veren kurum üstlenmektedir. Menkul kıymetleştirmede
ise her aşamadaki işlemler farklı kurumlara dağıtılmakta, ihracı yapan kuruluşun
sınırlı sayıda işlemle ilgilenmesi ve böylece ihtisaslaşmanın artmasıyla birlikte
performansının da yükselmesi sağlanmaktadır. Ancak bu gibi üstün avantajlarına
rağmen menkul kıymetleştirmenin maliyeti ve riskleri de bu süreçteki işlemleri
dağıtmaktan kaynaklanmaktadır.
İlk aşamada, mali kurumların zaman içinde açmış olduğu veya ikincil
piyasalardan satın aldığı kredilerle menkul kıymetleştirmeye konu olan varlıklar, yani
alacaklar yaratılır. Daha sonra kredi veren kurum, bünyesinde bulunan bu
kredilerden doğan aynı veya benzer koşuldaki alacaklarını bir araya toplayarak bir
alacak havuzu oluşturur.
Özel amaçlı kurum genellikle kendi portföyünde tutmak üzere alacakları satın
alır ve bu alacaklarla desteklenmiş menkul kıymetleri ihraç eder ve yatırım
bankalarının aracılığıyla yatırımcılara satar.
10
Arıcan, age., s.16
45
2.4.1. Kredi Veren Kurum (Orginator)
46
2.4.4. Yatırım Bankaları (Investment Bankers)
11
A.e., s.17
47
olduğu varlıkların kredibilitesi, yani söz konusu menkul kıymetin anapara ve faiz
ödemelerini gerçekleştirebilecek yeterli nakit akımı sağlama kapasitelerinin olup
olmadığı incelenmektedir.
Varlığa dayalı menkul kıymetlerin ilk türü olan “pass through”; vadeleri faiz
oranları ve kalitesi birbirine yakın olan bir varlık portföyündeki dolaysız sahipliği ifade
etmekte ve sahiplik belgeleri olan menkul kıymetler de yatırımcılara satılmaktadır.
12
A.e. s.19
13
A.e. s.20
14
Hartoka, age., s.10
48
Portföyü oluşturan kuruluş, faiz ve anapara tahsilatlarını ve kendi komisyon
ücretini düşerek kalan meblağı yatırımcılara aktarmaktadır. Burada portföydeki
varlıkların sahipliği yatırımcılara devredilmekte, portföyü oluşturan kuruluşun
yükümlülüğünden çıkmakta ve mali tablolarında yer almamaktadır.
Varlığa dayalı menkul kıymetlerin üçüncü türü olan “pay through” menkul
kıymetler “pass through “ menkul kıymetler ile “varlığa dayalı tahviller”’in özelliklerini
bir arada barındıran bir menkul kıymet türüdür. Bu ihraç türünde varlığa dayalı
tahvillerde olduğu gibi bilançoda borç olarak gözükmekte olup; yine “pass through”
menkul kıymet türündeki gibi varlıklardan elde edilen nakitler yatırımcılara belirlenen
15
Arıcan, age., s.22
49
sıraya göre aktarılmaktadır.16 Bu tür menkul kıymetlerin en önemli özelliği menkul
kıymetlerin teminatı olan varlıklara yapılan erken ödeme riskinin kısmen dahi olsa
ortadan kaldırılmasıdır.
Satış Menkul
Satış hasılatı hasılatı kıymetler
Kredi
Finansal Fon (Trust) Aracılık
Kurum Yüklenicisi
(underwriter)
Krediler
Menkul Satış
kıymetler Menkul hasılatı
kıymetler
İkincil
Borçlular alım satım
Kredi
Garantisi Yatırımcılar
Araçları
Kredi Ödemeleri
Hizmet Ücreti
Ödeme
Hizmet Kurumu
Veren
Menkul
kıymetleştirilen
Nakit Akışları nakit akışları
16
Hartoka, age., s. 11
50
2.6. Çeşitli Ülkelerde VDMK Uygulamaları
İlk defa 1970 yılında ABD’de fikir aşamasından uygulamaya geçirilen menkul
kıymetleştirme olgusu, ABD hükümetinin, mali kurumların kaynaklarına talep
artarken, konut edinmek isteyenlere süreklilik arz eden bir fon kaynağı yaratma
kaygılarına çözüm olarak ortaya çıktı. Bu nedenle ilk menkul kıymetleştirme
uygulamaları ipotek teminatıyla verilen konut kredilerine bağlı olarak gerçekleşmiştir.
Konut kredileri ile başlayan uygulamanın boyutları otomobil kredileri, kredi kartı ve
finansal kiralama alacaklarının yanı sıra, ticari kredileri de kapsayacak şekilde
genişledi.
ABD’de gelir düzeyi düşük olan aileleri sağlıklı konutlara kavuşturmak için
ABD hükümeti, ipotek sigortacılığına öncülük ederek FHA (Federal Housing
Administration)’yı kurdu. FHA kredi kurumlarını borçluların aldıkları kredileri geri
ödememelerine karşı sigortalamak amacıyla kuruldu. Ancak, FHA, belli bir miktar ve
faiz oranının üzerindeki kredileri sigortalamayı kabul etmiyordu.
1985 yılında her türlü kişisel borcun menkul kıymetleştirilmeye girişilmesi ile
VDMK piyasası hacmi 1990 yılı sonu itibariyle sadece kredi kartı ve otomobil
kredileri ile ilgili olarak 70 milyar dolarlık bir menkul kıymet ihracına ulaşılmıştır. Tüm
konut kredilerinin üçte birinden daha fazlası da menkul kıymete bağlanmıştır.18
17
Rengin Ak, “VDMK ve Türkiye Uygulaması”, Yüksek Lisans Tezi, 1993, s. 40
18
A.e., s.41
51
Gerçekleşen bu gelişmelere rağmen 1992 yılında görece bir yavaşlama ve
daralmanın gözlendiği piyasada uzmanlar sağlanan başarının kaybedilmemesi için
yeni ürünler geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekmiş ve yeni ürün arayışına
girmişlerdir. Bu ürünlerin başında ticari emlak ipoteği, ofis ve tıbbi malzeme
kiralaması, ikinci derece otomobil kredilerinin menkul kıymetleştirilmesi gelmektedir.
52
kaygısıyla, vadesi iki yıldan az olan ve ihraçların yalnızca özel amaçlı kurumlar
tarafından yapılmasını öngörüyordu.19
Çin merkez bankası olan Çin Halk Bankası’na 2000 yılının Nisan ayında
ipoteğe dayalı menkul kıymet ihracı yetkisi verildi. Pek çok yasal belirsizlik olduğu
için pazardaki gelişmeler bugün itibariyle istenilen düzeylere gelememiştir.
19
A.e. s.42
20
Genç, age., s.68
21
Ak, age., s.43
53
2.7. Türkiye’de VDMK
Bu tebliğ hükümlerine göre halka arz yoluyla satılacak olan varlığa dayalı menkul
kıymetlerin tebliğin 6.maddesinde sayılan unsurları taşımaları şart olup, bunlar hakkında bu
tebliğde hüküm bulunmayan hallerde TTK’nın kıymetli evraka dair hükümleri ve genel
hükümleri uygulanır.”
22
Hüda Başaran, “Varlığa Dayalı Menkul Kıymet İhracı ve Türkiye Uygulamasının
Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, s.119
23
A.e., s.120
54
Tüketici Kredileri
Konut Kredileri
Finansal Kiralama Sözleşmelerinden Doğan Alacaklar
İhracat İşlemlerinden Doğan Alacaklar
Bankalar dışındaki mal ve hizmet üretimi yapan anonim ortaklıklar ve
mevzuata göre özelleştirme kapsamına alınanlar dahil Kamu İktisadi
Teşebbüsleri’nin müşterilere yaptıkları taksitli satışlardan doğan
senede bağlı alacaklar olarak tanımlanmıştır.
55
f. Tanzim tarihi
g. Vade
h. Ödeme yeri
i. Sıra numarası
j. Senet hamiline yazılı ise, hamiline yazılı olduğu ibaresi, nama yazılı
ise ilk lehdarın adı ve ünvanı
k. Getiri türü
l. Saklama kuruluşu
m. Garanti veren banka (İhracı yapan kuruluş banka ise bu unsur
aranmaz)
Ülkemizde ihraç kurumu olarak bankaların yanı sıra genel finans ortaklıkları
faaliyet göstermiştir. Bu kuruluşlar alacakları yaratan firmalardan alacakları temellük
ederek, ihraç ettikleri belgelere dayanak olarak göstermişlerdir. 24
24
A.e., s.122
25
A.e., s.114
56
gelişmesi ve bankaların esas faaliyetlerini yerine getirmediği gerekçesiyle T.C.
Merkez bankası duruma müdahale ederek bankaların VDMK ihracından doğan
yükümlülüklerini disponibilite kapsamına dahil etti. Bu da bankalar açısından VDMK
uygulamalarından sağlanan faydayı düşürerek uygulamayı ortadan kaldırıcı bir etki
yapmıştır.26
26
Genç, age., s.75
27
A.e., s.81
57
3. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: MORTGAGE
Türk Dil Kurumu’nun tavsiye ettiği şekilde tanımlamamız gerekirse de bir malın
kendisinin güvence gösterilerek, ödünç alınan parayla satın alınması anlamına
gelen iktisadi bir terimdir.
Kavramsal olarak ise mortgage “ipoteğe dayalı konut finansman sistemini” ifade
etmek için kullanılan bu terim; bir taşınmazın taşınmazı elinde bulunduran bir kişi ya
da kurumlardan belirli şartlarda başka bir kişi ya da kurumun eline geçmesi işidir.
Başka bir deyişle Mortgage, insanların ödedikleri kira bedeli civarında hatta
bazen daha da altında kalan ödemelerle, uzun vadeli ödeme planlarıyla, kira öder
gibi ev sahibi olmalarını sağlayan bir sistemdir. 2
1
Yaşar Kabataş, “İpotekli Konut Finansman(Mortgage) Sistemi ve Değerleme Uzmanlığı”, Mali
Çözüm Dergisi, Mart-Nisan 2007, sayı 80, s.72
2
A.e., s. 73
58
müşterilerin kredi taksitlerini ödedikleri müddetçe de ikincil piyasadaki yatırımcıların
faiz ve anapara ödemeleri gerçekleştirilmektedir.
Konut sektörüne yapılan 1 milyar dolarlık yatırımın üretimde 2,5 milyar dolarlık
üretim artışına neden olması, bu üretim artışının istihdam yaratıcı özelliği ve
toplumdaki refah seviyesinin artmasına neden olması nedeniyle bu sektöre birçok
ülkede sürekli fon aktarımı sağlanması için birçok tedbirler alınmıştır.3
Konut sektörünün finanse edilmesi için; kişisel birikimler; satıcının alıcıyı finanse
etmesi ya da alıcının çevresinden bulduğu borçlar kullanılmaktadır. Ancak bu
şekildeki bir yapı finansal kurumların yeterince gelişmediği ya da bizim ülkemizde
olduğu gibi makroekonomik göstergelerin uygun olmadığı durumlarda çok
karşılaşılmaktadır.
Konut sektörünün finanse edildiği diğer bir yöntem ise sermaye piyasası
aracılığıyla menkul kıymet ihraç edilerek finansal piyasalara fon sağlanabilmektedir.
Bu yöntem özellikle Anglosakson modeli olarak tanımlanmaktadır. 4
Mortgage sisteminde iki tip piyasa vardır. Bunlardan birincil piyasa, finans
kuruluşlarının konut sahibi olmak isteyenlere vermiş oldukları kredilerden oluşan
piyasalardır. Bu piyasanın işleyişine bakıldığında birincil piyasalarda teminat olarak
3
Saadet Tantan, “Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Türkiye’de Konut Finansmanı Sürecinde
Kamunun Rolü”, Active Dergisi, Şubat-Mart 1999, s.1
4
Kabataş, age., s. 72
5
Muhammed Özhan, “Konut Finansmanında Yeni Sistem”, Active Dergisi, Kasım 2004, s.3
59
çoğunlukla tüketicinin ödeme gücü ve almak istediği konut dikkat çekmektedir. Yurt
dışındaki finans kuruluşlarına bu hizmetleri sağlayan servisler bulunmaktadır.
İkincil piyasalar ise finans kuruluşları veya kurumlar verilmiş olan kredilerden
doğan alacak haklarını satın alarak yurt içindeki veya yurt dışındaki yatırımcılara
menkul kıymet olarak satmaktadırlar. Buradaki bu kağıtları alanlar genellikle
emeklilik fonları ve sigorta fonları gibi mevduatları uzun vadeli toplayan kuruluşlardır.
İkincil piyasa sayesinde birincil piyasalardaki likidite sıkıntısı önlenmiş olmaktadır.
Bu sistemden yararlanmak için evin yeni veya eski olmasının da yine her hangi
bir önemi bulunmamaktadır. Ancak alınmak istenen konutun ipoteğe konu olması
için inşaat halinde olmaması şartı aranmaktadır. Ayrıca kamu lojmanları da
mortgage sistemine konu olmuştur. Bu sistemin avantajlarından birisi de konut
6
Volkan Yüksel, “Mortgage Hakkında Bilinenler (Ya da Bilinmeyenler) Ev Sahibi Olmak
Kolaylaşıyor (mu?)”, Vergi Dünyası, Aralık 2005, sayı 292, s. 174
60
sahibinin ölmesi durumunda mirasçıların sistemden yararlanma haklarının saklı
tutulmasıdır.7
7
Kamil Ateş, “Amerika Birleşik Devletlerinde Mortgage Uygulamasında Vergi”, Vergi Dünyası,
Mayıs 2005, sayı 285, s.50
61
Bu birimler mortgage piyasasına düzenleyici olarak müdahale ederler.
İhraç edilecek kağıtların niteliklerini, ihraç şekil ve şartlarını belirtirler.8
İPOTEKLİ KONUT
FİNANSAN
TÜKETİCİLER:
SİSTEMİ
Kredi Talep Edenler
8
Gürkan Ateş, “İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler ve Teminatlı İpotek Yükümlülükleri”, Active
Dergisi, Kasım-Aralık 2004, s.5
62
nominal anlamda faizler ülkemizde gerek Avrupa’ya göre gerekse ABD’ye göre
oldukça yüksek seviyelerdedir. 9
Fonların çok sınırlı olduğu az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde finansal
kurumlar kısa vadeli kredi taleplerini karşılamayı tercih etmektedirler. Gelişmekte
olan bazı ülkelerde, kendi ekonomik şartlarına uygun olarak oluşturmuş oldukları
konut finansman kurum ve araçlarıyla kısmen de olsa bu sorunun üstesinden
9
Yüksel, age., s.37
63
gelebilmektedirler. Konut finansmanı için yeni bir kurumsal yapıya gitmiş olan
Hindistan ile enflasyonlu ortamda hem toplanan tasarrufların hem de verilen ipotek
kredilerinin enflasyona koşut olarak endekslenmesi sistemini getirmiş olan
Kolombiya bu ülkelere örnek olarak gösterilebilir.10
64
Klasik ipotek kredisi olarak ifade edilen bu ipotek türünün arkasındaki temel
düşünce, ipotek kredisinin dönemi ya da süresi olarak ifade edilen ve üzerinde
anlaşmaya varılan zaman içinde, ödünç alınan borcun, faiz, anapara olarak eşit
taksitlerle geri ödenmesidir. Böylece dönem sonunda kredi tamamen ödenmiş olur.
Genel olarak, ipotek kredilerinde uygulanan faiz oranı, risksiz faiz oranının
üzerindedir. Bu da aynı vadeyi taşıyan hazine menkul kıymetlerinin taşıdığı faiz
oranından daha yüksek bir oranı ifade etmektedir. Bunun nedeni, hazine menkul
kıymetlerine oranla ipotek kredilerinin likiditesinin daha düşük olması, nakit
akımlarındaki (erken ödeme riski vb.) belirsizlikler, kredi bulmadaki güçlükler gibi
olumsuz faktörlerdir.
Eşit ödemeli ipotekler için, her ayın ilk günü yapılacak ipotek geri ödemesi
tutarı aşağıda yer alan unsurlardan oluşur:11
Sonuç olarak, klasik ipotek kredisi, sabit faiz oranlı, eşit geri ödemeli, bir
konut kredisi şeklinde verilmektedir. Bu özellikleri nedeniyle, enflasyon oranları ve
buna bağlı olarak faiz oranlarının çok değişken olmadığı ülkelerde başarılı bir
şekilde uygulanabilecek olan klasik ipotek kredisinin, yüksek ve değişken faiz
oranlarının hüküm sürdüğü, ülke ekonomilerinde uygulanabilme olanağı düşük
görülmektedir.
11
A.e.,s.145
65
neden olabilmekte, bu durumda ödenmeyen faiz tutarları ödenecek anaparaya
eklenerek ileriki dönemlere aktarılmaktadır.12
Değişken faiz oranlı ipotek kredileri (Variable Rate Mortgage, VRM) aynı
zamanda ayarlanabilir faiz oranlı ipotek kredileri (Adjustable Rate Mortgage, ARM)
olarak da adlandırılmakta olup, bu ipotek kredisinin faiz oranı dönemsel olarak 6 ay,
1 yıl, 2 yıl ya da 3 yıl gibi sürelerde yeniden belirlenmektedir. Bununla beraber
ekonomik göstergeleri çok değişken olan ülkelerde faiz oranını yeniden belirlenme
dönemleri daha da kısalabilmektedir. Yeniden belirlenme günündeki faiz oranı, kredi
sözleşmesinde esas alınan endekse (Benchmark Indeks, BI), belirli bir spread (sabit
bir marj)’ın ilavesiyle oluşacak orana eşittir. Endeks olarak, ya Hazine menkul
kıymetleri üzerindeki faiz oranı ya da uzman konut finansman kurumları (thrifts)’nın
fon maliyetleri gibi kıstaslar kullanılmaktadır.
VRM’lerin faiz oranı riskini kredi verenden kredi alana geçmesine imkan
tanıması nedeniyle kredi veren kurumlar için oldukça cazip bir kredi türüdür. Klasik
ipotek kredisi türünde faiz oranları yükseldiği zaman kredi alan tarafın kredisini
yenileme hakkı varken, faiz oranı düştüğü zaman kredi veren tarafa herhangi bir
alternatif tanımaması kredi veren açısından bir dezavantaj oluşturmaktaydı. VRM’ler
sayesinde risklerin paylaşılması sağlanmış olunmaktadır.
12
A.e. s.152
66
kullandırılmış olan kredilerin faiz oranlarının sabit tutulmayıp belirli sürelerle ve belirli
göstergeler esas alınarak yeniden belirlenmesi biçiminde iki önlem bulunmaktadır.13
13
A.e. s. 155
67
enflasyon riskini ortadan kaldırmaktadır. İpotek kredisi türleri içerisinde sadece
PLAM’ler enflasyon riskini elimine eden kredi türüdür. Ancak bu avantajına rağmen
ikincil piyasasının güçlü olmaması bu PLAM’lerin likidite riskini yükseltmektedir.
İki oranlı ipotek konut kredisi (dual rate mortgage, drm), PLAM gibi
enflasyonun geri ödemeler üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için
geliştirilen bir konut kredisi türüdür. DRM’lerin PLAM’lerden ayrıldıkları nokta kredi
almış olan kişilerin geri ödeme tutarlarının gelir düzeyine göre hesaplanmasıdır.
Örneğin enflasyon oranının %30 artması halinde mevcut kredi bakiyesi buna koşut
olarak %30 yükseltilecek olmakla beraber, kredi almış olan kişilerin gelir düzeyi veya
genel gelir düzeyinin %20 artması durumunda, kişilerin geri ödeme tutarları da %20
artırılacaktır. Ancak arada oluşacak fark mevcut kredi bakiyesine ilave edilecektir. 14
Bu ipotek kredilerinde genellikle klasik ipotek kredileri ile değişken faiz oranlı
ipotek kredilerinin sahip olduğu koşulların karması bir geri ödeme yöntemi uygulanır.
Karma ipotek kredileri, konut ipotek kredisi veren finansman kuruluşlarını faiz oranı
riskine karşı korumak için uygulamaya konulmuş bir kredi türüdür. Kredinin
verilişinden itibaren belirli bir dönem için faiz oranının sabit kalması, bu süre içinde
faiz oranlarındaki değişmelerin önceden öngörülebilir olmasına bağlıdır. Ancak
öngörünün yapılabileceği zaman sınırından sonra, faiz oranlarının değişken hale
gelmesiyle, kredinin faiz oranı belirli aralıklarla yeniden belirlenmekte ve finansal
kurumlar faiz oranı riskinden kurtulabilmektedirler.
TPM’lerin kredi alanlara sağladığı en önemli avantaj, çok düşük bir ön ödeme
(downpayment) tutarıyla alınabiliyor olmasıdır. Böylece konut satın almak için kredi
talebinde bulunan taraflar göreceli olarak daha yüksek satın alma gücüne sahip
olabilmektedir.
14
A.e. s.163
68
TPM’lerde faiz oranları yılda en fazla bir kere belirlenmektedir. Ancak TPM
sözleşmelerinde belirlenecek olan yeni faiz oranının maksimum ve minimum sınırları
önceden belirlenmekte ve faiz oranlarının belirli bir sınırın üstüne çıkması ya da
belirli bir sınırın altında kalması engellenmektedir.
İki aşamalı ipotek kredisi esas itibariyle, klasik ipotek kredilerine benzemekle
beraber bu kredi türünde faiz oranının değiştirilmesi kredinin vadesi boyunca
yalnızca bir defa yapılmakta ve belirlenen yeni faiz oranı kredinin geri kalan
vadesinde devam etmektedir.
Bir balon ipotekli konut kredisi önceden belirlenen dönemden sonra kalan
tüm borçların ödenmesini gerektiren bir kredi türüdür. Burada 30 yıl vadeli bir ipotek
kredisine, örneğin 5 yıl önceden belirlenmiş bir süre olsun buraya kadar daha
önceden belirlenen aylık ödemeler yapılır daha sonra kalan ana borcun tamamının
ödenmesi gerekir. İşte bu belirlenen süre sonrasında yapılan yüksek tutardaki kalan
borç ödemesine balon ödeme denir.15
Ters ipotekli konut kredileri, konut sahiplerinin evlerinin bir kısmını nakde
çevirmelerini sağlayan ve ev sahibinin söz konusu evini kullandığı sürece herhangi
bir ödeme yapılmasını da gerektirmeyen bir ipotekli konut kredisidir. Bu krediye konu
15
A.e, s.168
69
olan evin müstakil olması tercih edilir. Yine 2-4 dairelik konutlar ile kasaba evleri de
bu kredilendirmede kullanılabilmektedir. Burada önemli olan kredilendirmeye konu
olan evin kullanılabilir durumda olmasıdır. Ters ipotekli konut kredisinden
yararlanabilecek ev sahibi kişilerin 62 yaşında veya daha yaşlı olmaları ve
kredilendirmeye konu olan konutta yaşamaları gerekmektedir. Bu kredi türünde kredi
tutarı ve geri ödeme tutarları belirlenirken, kişinin yaşına, mevcut piyasa faiz
oranının, diğer kredilendirme giderine ve kredilendirmeye konu olan konutun piyasa
değerine bağlı olarak belirlenmektedir.
İpotek kredilerine ilişkin başlıca dört risk grubundan söz etmek mümkündür:16
Faiz oranı riski, Pazar faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olarak kredi veren
kurumun uğradığı zararı ifade etmektedir. Burada, kurum sabit faizli ipotek kredisi
vermiş ve daha sonra para piyasasında faiz oranları yükselmişse parasını düşük
getiri ile bağlamasından ötürü zarara uğramaktadır. İpotek kredilerinin vade
yapılarının genellikle uzun süreli olmaları, krediyi veren kurum açısından faiz oranı
riskinin önemini arttırmaktadır. Olaya enflasyon açısından yaklaşıldığında ise ipotek
kredilerinin uzun vadeli olmaları nedeniyle hem kredi veren kurum hem de kredi
borçlusu acısından ayrıca bir satın alma gücü riski de söz konusu olmaktadır. Sabit
faiz oranı riski ve satın alma gücü riski sabit faizli ipotek kredilerine alternatif olarak
ayarlanabilir değişken faizli krediler ile azaltılmaya çalışılmıştır.
16
Ali Hepşen, “Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme”, Yüksek Lisans Tezi, 2004,
s.84
70
3.4.2. Erken Ödeme Riski (Prepayment Risk)
Erken ödeme riski, faiz oranları düştüğü durumlarda sabit faizli kredi kullanan
kredi borçlusunun borcunu erken kapatması nedeniyle karşılaşılan bir durumdur.
Kredi veren kurum açısından faiz oranlarının yüksek olduğu dönemlerde bu risk
düşüktür. Böyle bir riskin varlığı nakit akımlarında yaşanabilecek düzensizlikler
nedeniyle hem ipotek kredilerine dayalı menkul kıymet ihraç edenler açısından hem
de yatırımcılar açısından arzu edilmeyen bir durumdur. Kredi veren kurumun
karşılaşabileceği erken ödeme riski, faiz oranı riskine benzer şekilde, yaratılan
değişken faizli ipotek kredileri ve bunlara dayalı çıkartılan menkul kıymetler
yardımıyla azaltılmaktadır.
17
A.e. s. 85
71
aracı türü olmakla beraber, burada çalışmamızın konusu olan menkul
kıymetleştirme yolu ile ihraç edilen ipoteğe dayalı sermaye piyasası araçlarından
bahsedilecektir.
18
Önal ve Topaloğlu, age., s.203
72
(bilanço-içi menkul kıymetleştirme) olmak üzere temelde iki farklı menkul
kıymetleştirme yöntemi vardır.19
19
A.e., s. 204
73
kurumlarının vade uyumsuzluğu problemini de çözmektedir. Çünkü, uzun vadelerle
ipotek kredisi veren söz konusu kuruluşların aynı vadelerle, mesela 20–25 yıl gibi,
mevduat toplamaları imkansızken, likit bir piyasaya sahip olan İDMK’ler yolu ile bu
vadelerde fon bulmaları mümkün olmaktadır.
Bir önceki bölümde tüm dayanak varlıklar için anlatılan menkul kıymetler bu
bölümde sadece ipotek kredileri için incelenecektir.
20
A.e., 205
74
gelmekte, böylelikle kurumlar daha iyi koşullarla ve ucuza fon sağlayabilme
olanağına kavuşmaktadırlar. Ödeme aktarmalı menkul kıymetler, ipoteğe dayalı
menkul kıymetler arasında en yüksek işlem hacmine sahip olanıdır. Bu menkul
kıymetler özellikle 1980’lerde önemli gelişmeler sağlamış ve ABD sermaye
piyasalarında ihraç tutarı şirket tahvil ihraçlarını geride bırakmış ve Amerikan
hazinesinin ihraç ettiği menkul kıymet tutarının yarısına ulaşmıştır.
CMO’lar farklı sınıflara ayrılmışlardır. İlk sınıf en hızlı geri ödemeye sahiptir.
İpotek kredisi sahiplerinin ödedikleri anapara tutarları ilk sınıftakiler itfa edilinceye
kadar onlara aktarılır. Daha sonra ikinci sınıf menkul kıymet sahiplerine geçirilir. Bu
75
süreç bütün menkul kıymet sahiplerine yapılan ödemeler tamamlanıncaya kadar
devam eder. CDO’lar 3 ile 10 arasında sınıfa sahiptir.
76
3.5.1.3.2. Yalnız Faiz/Yalnız Anapara Ödemeli
Menkul Kıymetler( Interest
Only/Principal Only Pass Through
Securities-IOs/POs)
Ancak, elde edilen anaparaların reel değeri geri ödeme hızına göre
değişecektir. Şöyle ki 800 milyon dolarlık anaparanın tamamının hemen ödenmesi
durumunda 450 milyon dolarlık reel getiri elde edilirken, geri ödemenin 30 yılın
sonunda gerçekleşmesi halinde başlangıçta yatırılan 350 milyon doların bir kısmı
dahi reel olarak kaybedilmiş olacaktır. Sadece faiz ödemeli menkul kıymetin nominal
değeri olmamaktadır. Sadece anapara ödemeli menkul kıymet yatırımcısının aksine
yalnızca faiz ödemeli menkul yatırımcısı, anapara geri ödemelerinin yavaş olmasını
tercih etmektedir. Çünkü erken ödemeler gerçekleştikçe ipotek bakiyesi ve
dolayısıyla bunun üzerinden kazanılan faiz tutarı azalmaktadır. Eğer anapara
ödemeleri çok hızlı olursa yatırımcının yatırdığı parayı dahi alamaması söz konusu
olabilmektedir.24
23
Hepşen, age., s. 98
24
Önal ve Topaloğlu, age., s. 209
77
3.5.2. İpotekli Tahviller (Bilanço-içi Menkul
Kıymetleştirme)
İpoteğe dayalı tahviller, klasik anlamdaki bir tahvilin her türlü özelliğine
sahiptir. Tek farkları, ipotek kredisi gruplarının tahvil için teminat oluşturmasıdır.
Tahvilin geri ödenmemesi durumunda ipotek kredisi grupları devreye sokulmakta ve
bu ipotek kredileri satılarak tahvil sahiplerine olan yükümlülükler yerine
getirilmektedir. İpoteğe dayalı tahvillerin ipotek kredilerinden oluşan teminatlarının
tutarı, ihraç edilen tahvillerin tutarından daha fazla (%115-%200) olmaktadır. Bunun
sebebi ise tahviller için garanti sağlanmasıdır. İpotekli tahvil ihracı özellikle,
Avusturya, Almanya, Danimarka, Finlandiya, İtalya, Hollanda, İspanya, Norveç,
İsviçre ve İsveç’te yaygındır. 1997 yılı itibariyle Avrupa ülkelerindeki piyasa değer
600 milyar dolar civarındadır.25
2001 yılı itibariyle Avrupa tahvil piyasasının değeri 8.238,7 milyar Euro
düzeyinde bulunmaktadır. Bu rakamın içinde devlet tahvilleri de dahildir. Bu toplam
değer içinde ipotekli tahvillerin değeri 1.518 milyar düzeyindedir. Bu rakamın
yüzdesel ağırlığı ise %18,43 düzeyindedir. 2001 yılı itibariyle toplam ipotekli
tahvillerin Avrupa ülkeleri arasındaki yüzdesel dağılıma bakıldığında; Almanya’nın
%72.8 ile bu araçtan en fazla yararlanan ülke olduğu, bunu %13,20 ile
Danimarka’nın izlediği ve sonrasında, %4,3 ile İsveç ve %4,2 ile de Fransa’nın aldığı
25
A.e., s.210
78
görülmektedir. İpotekli tahvillerin 2000 yılı sonu rakamlarına göre GSYİH’nin yüzdesi
olarak Danimarka’da %110,41; İsveç’te %27,97; Avusturya’da %20,27 ve
Almanya’da %12,4 düzeyinde gerçekleşmiştir. 26
Konut kredilerinden farklı olarak, ticari ipotekler daha değişken bir yapıya
sahiptir. Bu nedenle bu tür kredilerden havuz oluşturulması güçleşmektedir. Bir
başka ifadeyle iki ticari gayrimenkul birbirine benzememekte, Pazar, finansal
kiralamalar, arz ve talep değişiklikleri gibi faktörler bu mülklerin nispi değerlerini
belirlemektedirler. Gayrimenkul ipoteğine kredi veren kurumlar, ferdi ipotek
borçlusunun gelirine değil gayrimenkulün nakit akışlarını dikkate almaktadır. Bu da
kredi analizinin daha ayrıntılı bir şekilde yapılmasını gerektirmektedir.
Kredi,
26
A.e., s.210
27
A.e.s.211
79
Finansal kiralamaya dayalı finansman bonoları,
28
Saadet Tantan, Menkul Kıymetleştirme:ABD Uygulaması ve Bankacılık Sektörüne
Etkileri,Yayın No:44, SPK Yayınları, Ankara, Mayıs-1996, s.78
29
A.e., s. 80
30
Suna Oksay ve Tolga Ceylantepe, Mortgage ve Mortgage Sigortaları, Sigorta Araştırma ve
İnceleme Yayınları, Yayın No:21, Kasım 2006 İstanbul, s. 45
80
o Yapı Sigortası (Building/Property Insurance)
81
tarafından kredi veren kuruluşa ödenmekte ve bu şekilde kredi veren kuruluşun
alacağını tahsil etmesi kolaylaşmaktadır.
82
3.7.2. Mortgage Ödemelerini Koruma Sigortası
(Mortgage Payment Protection Insurance –MPPI-)
Esas olarak kredi alan kişileri korumaya yönelik bir ürün olan mortgage
ödemelerini koruma sigortası ile teminat altına alınan risk, kredi taksitlerinin geçici
olarak ödenememesi ve bu nedenle de ipoteğin paraya çevrilmesidir. Kredi alan
kişinin işsiz kalması, hastalanması veya bir kaza geçirmesi gibi nedenlerle gelirinde
geçici bir süre için azalma olması durumunda, kredi taksitlerini ödemesi mümkün
olmayabilir. Bu durumda, eğer varsa bu sigorta devreye girecek ve poliçede
belirlenen süreler için kişinin kredi taksitleri sigorta şirketleri tarafından ödenecektir.
Bu poliçe kapsamında, hastalık veya kaza sonucu maluliyet teminatı ile işsizlik
teminatının ayrı ayrı veya birlikte alınması mümkündür.
83
gösterebilmektedir. Ancak, yaklaşık olarak yıllık primin sigortalanan toplam kredinin
%0,50 ila %0,70’ine tekabül ettiği görülmektedir.31
Tapu sicili sigortası, son derece çeşitli türleri olan ve bu kapsamda farklı
taraflar için teminat sunabilen bir sigorta ürünüdür. Bununla birlikte temelinde, kredi
verenler ve yatırımcılara, poliçe kapsamındaki gayrimenkul üzerinde geçerli ve icra
edilebilir bir rehne sahip olduklarına ve rehinlerinin diğerlerine göre öncelikli
olduğuna ilişkin teminat veren bir üründür. Bu çerçevede, kredi kullananın temerrüdü
neticesinde gayrimenkule el konulması halinde, rehne konu gayrimenkulün
değerinin, bu sigorta yapılmadan önce var olan ancak bilinmeyen tapudaki bir hata
ya da takyidat nedeniyle azalması ve bu gayrimenkulün satılabilirliğinin ortadan
kalkması riski teminat altına alınır.
Nakit akışı sigortası, özellikle ipoteğe dayalı menkul kıymetler söz konusu
olduğunda kurumsal yatırımcılar için mortgage garanti sigortasına eşlik eden son
31
A.e., s.53
84
derece önemli bir sigorta türüdür. Bu sigortanın temel fonksiyonu, yatırımcıların
yaptıkları yatırımın getirisini tamamen ve vaktinde almasını garanti etmektir.
85
çerçevesinde, belirlenen fiiller, nerede yapıldıklarına ve başkalarının işbirliği ile
yapılıp yapılmadıklarına bakılmaksızın teminat kapsamı içinde değerlendirilmektedir.
Söz konusu teminat, hileli işlemler sonucu zararın ortaya çıktığı tarihi değil, bu
işlemlerin teminatın devam ettiği dönemde yapılmış olup olmadığını dikkate alarak
koruma sağlamaktadır.
86
3.7.12. Yönetici ve İdarecilerin Sorumluluğu
Sigortası (Directors’ and Officiers’ Liability
Insurance)
87
terk edilmiş gayrimenkulleri kapsamına almaması nedeniyle, ayrıca bir teminata
ihtiyaç duyulmaktadır. Kreditörün geçici korunması teminatı (force-placed coverage)
borçlarını ödemede temerrüde düşmüş kredi kullanan gayrimenkulde oturmaya
devam ettiği sürece geçici olarak koruma sağlamakta ise de, kredi
kullandıran/hizmet veren gayrimenkulün mülkiyetini kazandığında, bir başka
sigortanın devreye girmesi gerekmektedir. Kredi verenler açısından el konulan
konutlar boş ya da terk edilmiş olduğundan, az sayıda sigorta şirketi tarafından
sağlanan bu hizmetin maliyeti oldukça yüksektir.32
Bir çeşit mal ve kaza sigortası olan özel tehlike sigortası, ABD’de hükümet
tarafından desteklenmeyen özel nitelikteki ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin kredi
derecesini desteklemek için kullanılan bir üründür. Konut alımına yönelik
mortgage’ların içinde bulunduğu bütün bir havuzu teminat altına alan nitelikteki özel
tehlike sigortası; doğal afetlerden, özellikle de depremlerden kaynaklanacak
zararları teminat altına almak üzere yapılır. Bu sigorta yaygın olarak;
Bir tür doğal afet sigortası olan sel sigortası, özellikle ABD örneğinde son
derece önemli bir üründür. ABD’de mali riskinin hesaplanması ile ilgili olarak federal
hükümetin çalışmalar yürüttüğü tek sigorta ürünüdür. Ülkede sel afetine ilişkin riskin
çok yüksek oluşu ve çok ciddi zararlarının doğabiliyor olması nedeniyle, bu
sigortanın varlığını sürdürebilmek amacıyla, federal hükümet bu sigortayla yakından
ilgilenmekte ve hatta bir takım sübvansiyonlarla bu sigortanın ev sahiplerine olan
maliyetinin düşmesine yardımcı olmaktadır.
32
A.e., s.77
88
4. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: DÜNYA’DA MORTGAGE
UYGULAMALARI
Tüketici kredileri ile ilgili düzenlemeler; tüketici kredileri ile ilgili kanunlar,
açıklayıcı kanunlar ve medeni kanun ile tüketici kredilerinin kullandırılması,
toplanması ve raporlanması alanındaki ihmallere karşı koruyucu önlemlerden oluşan
kanunlar olmak üzere temelde üç grupta toplanmaktadır. Mevduat toplayan kurumlar
için tüketici kanunlarının uygulanmasında, öncelikle sorumluluk federal denetim
birimlerinde bulunmaktadır.
89
Finansal gizlilik kanunu,
Federal ticaret komisyonu geliştirme kanunudur.1
1
Ercan Alptürk,Soru ve Cevaplarıyla Mortgage Sistemi (Tutsat, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara
2007, s.78
2
Yıldırım Beyazıt Önal ve Mustafa Topaloğlu, İpotekli Konut Finansmanı ve Hukuku Mortgage
(Tutsat), 1.bs.,Karahan Yayınları, Yayın No:53, Nisan 2007, s.219
90
ABD’de konut finansmanıyla ilgili tek bir model bulunmamaktadır. Farklı
yöntemlerle konut finansmanı sağlayan kuruluşlar ve sigorta şirketleri
bulunmaktadır.
Federal Housing Aministration (FHA), gelir düzeyi düşük olan ailelerin konut sahibi
olmalarının desteklenmesi amacıyla, ABD hükümeti tarafından kurulmuş bir
kurumdur. FHA, temel olarak kendi belirlediği kredi kuruluşlarını, yine kendi
belirlediği koşullarla verdikleri konut kredilerinde, borçluların krediyi geri
ödeyememelerine karşı sigortalamaktadır. Böylece kredi kullanan kişinin geri
ödemeleri yapamaması halinde, ödemeleri FHA gerçekleştirmektedir.
3
Arif Uğur, Mortgage, 1.bk, Yayın No:14, Destek Yayınları, s. 53
4
A.e., s.54
91
4.1.3. Federal İpotek Birliği (Federal National Mortgage
Association-FNMA-, Fannie Mae)
Fannie Mae, 1938 yılında ABD’de kurulmuş olup, 1968 yılında Ginnie
Mae’den ayrılarak halka açık ve bağımsız bir idareye sahip olan ABD’de en büyük
ipotek kaynağını sağlayan bir kuruluştur.5 Fannie Mae’nin yasalarla belirlenmiş olan
temel amacı, düşük ve orta gelirli vatandaşların yaygın olarak ve uygun koşullarla
konut sahibi olabilmelerinin desteklenmesidir. Fannie Mae, özel bir şirket olmakla
birlikte, faaliyetlerinin yasalarla belirlenmiş olan amaçlara uygunluğu ve finansal
yeterliliği kamu kurumu tarafından denetlenmektedir.
Fannie Mae tarafından ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetler, ikincil
piyasalarda işlem görerek yatırımcılara likidite imkanı sağlamaktadır. Fannie
Mae’nin aktif büyüklüğü ABD’nin ikinci büyük şirketi ve aynı zamanda hisseleri New
York Borsası’da işlem görmektedir. Bu kuruluş faaliyet alanında tekel olmayıp,
5
Alptürk, age., s. 82
6
Önal ve Topaloğlu, age. s.54
92
Freddie Mac, Ginnie Mae ve bu alanda faaliyet gösteren özel kuruluşlarla rekabet
halindedir.
1970 yılında kurulan Fraddie Mac, Fannie Mae’ye benzer bir şekilde yasal
düzenleme ile kurulan, sosyal bir misyonu ve bazı imtiyazları olan, sermayesinin
tamamı özel sektöre ait olan bu kuruluş, Ginnie Mae tarafından garanti kapsamına
alınmamış geleneksel ipoteklere ikincil Pazar yaratmak ve likidite sağlamak için
kurulmuştur.8
7
Uğur, age., s. 57
8
Alptürk, age., s.80
93
ödenmemesi durumunda bu kuruluş yine de federal konut kredisi bankasına
borcunu geri ödemek zorunda kalmaktadır.
ABD’deki 1970 yılındaki satışta olan konut sayısı 1,6 milyon iken bu rakam
1979 yılında 3,8 milyona yükselmiştir. İpotekli konutların satışında da borç vadesi
uzun olan konutlar vadesi kısa olan konutlardan daha pahalı satılabilmektedir.
1975 yılında GNMA MBS’lerin faiz oranlı satış sözleşmeleri ilk kez Chicago
Borsası’nda( Thi Chicago Board of Trade-CBOT-) işlem görmüştür. 1977 ve 1978
yıllarında Amerikan Hazinesi’nin çıkarttığı T-Bonds’lardan daha fazla hacme ulaşan
ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin sözleşme miktarı (GNMA-CDR-The Government
Mortgage Association Collateralized Depository Receipt) 2,3 milyon adete
ulaşmıştır.
9
Uğur, age., s. 58
94
ABD’de ipoteğe dayalı menkul kıymetler, dört temel gayrimenkul almak için
ihraç edilir. Bunlar; ev, toplu konut, ticari emlak, çiftlik ve tarladan oluşmaktadır.
Konut ipotekleri 1969 yılında toplam ipotekler içinde %25’lik ve 280,2 milyar dolarlık
büyüklüğe sahipken, 1992’de %70,5’lik bir paya ve 2,7 trilyon dolarlık bir büyüklüğe
ulaşmıştır.
Kredilerde vade 5 yıldan 30 yıla kadar sınırlı olmakta, verilen kredi evin
ekspertiz değerinin %80’i kadar olabilmektedir. Satın alınan gayrimenkullerde
oturulabilir raporu (iskan ruhsatı) aranmakta ve kredi kullananın evin ekspertiz
bedelinin %20’lik kısmını peşin ödemesi istenilmektedir. Böylelikle satın alanın
kararlığı ve riske ortak edilmesi sağlanmaktadır.
10
Önal ve Topaloğlu, age., s. 224
95
Şekil. 4.1. ABD’de ikincil Piyasa işleyişi
Kredi Alanlar
Swaplar
VA, FHA,
Özel ipotek
Sigortası
2 3a 3b 4 5
Broker’lar FNMA,
veya GNMA FNMA, FHLMC FHLMC
Dealer’lar Garantisi Devlet Ev Kredisi
Finans Ajanları Özel
1
aracılar
Yatırımcılar
96
4.2. Avrupa Ülkeleri’nde Mortgage Uygulamaları
11
Alptürk,age.,s.87
97
Fonlama maliyetinin düşürülmesi gibi amaçlarla kullanılmaya
başlanmıştır.12
4.2.1. İngiltere
12
Saadet Tantan, Menkul Kıymetleştirme:ABD Uygulaması ve Bankacılık Sektörüne
Etkileri,Yayın No:44, SPK Yayınları, Ankara, Mayıs-1996, s.92
98
dayalı menkul kıymet hacmi 32 milyar dolar civarındadır. Aynı dönem ABD’de ise
130 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir.
4.2.2. Almanya-Pfandbrief
İpotek Bankaları,
Tasarruf Bankaları,
Yapı Tasarruf Bankaları (Bausparkassen)
Merkezi Ciro Kurumları,
Kredi Kooperatifleri,
Bölgesel ve Diğer (Özel) Ticari Bankalar,
13
Alptürk, age.,s.88
99
Özel Fonlu Bankalardır.
Konut kredisi vermekte uzman olan ipotek bankaları, “Pfandbrief” adı verilen
menkul kıymetleri ihraç etmekte ve topladıkları fonlar ile gayrimenkul finansmanına,
ticari mülk finansmanına ve kamu sektörüne yönelik kredi vermektedir.
Bu menkul kıymetler 1995 yılında ihraç edilen Jumbo Pfandbrief’ler ile 400
milyar Euro’luk bir hacme ulaşmıştır. Bu menkul kıymet türünün en önemli özelliği
yüksek tutarlarda ihraç ediliyor olmasıdır. Jumbo Pfandbrief’ler İtalya, Almanya ve
Fransa devlet tahvillerinden sonra, Avrupa’nın en büyük dördüncü tahvil türüdür.
Tüm alt türleri ile birlikte Pfandbrief’lerin toplam büyüklüğü 1,1 trilyon Euro’ya
ulaşmıştır.15
14
Uğur, age., s.60
15
A.e, s.61
100
Almanya’daki Pfandbrief modeli aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
Hane
Halkı
1.Kredi
2. Pfandbrief (VDMK)
(Bireysel/Kurumsal
İpotek Yatırımcılar,
Bankaları Bankalar)
Fon
4.2.3. Fransa
101
bulunabilir. Credit Agricole, faaliyette bulunan en gelişmiş kurumdur. 18 ay tasarrufu
olan kişi %4,75 yıllık faizle ve tasarrufunun 1,5 katına kadar kredi alabilmektedir.16
Fransa’da mortgage piyasası, 2004 yılı sonu itibariyle 113 milyar Euro’luk bir
büyüklüğe ulaşmıştır. Bu toplam tutarın %85’i perakendeci bankalar tarafından
sağlanmıştır. Geri kalan %15’i özel amaçlı kredi kurumları tarafından
kullandırılmıştır. Bu kredi toplamının da yaklaşık %70’i sabit faizli ipotek
kredilerinden oluşmakta olup, kredilerin ortalama vadesi 17 yıldır. 18
4.2.4. Danimarka
16
Önal ve Topaloğlu, age., s.230
17
Alptürk, age., s. 89
18
Önal ve Topaloğlu, age., s.230
102
karşılaşılabilecek tek risk kredi riskidir. Bu ülkede mevcut mortgage bonolarının
hacmi Almanya’dan sonra Avrupa’da ikinci durumdadır.19
4.2.5. İspanya
19
Alptürk, age., s.92
20
Uğur, age., s. 62
21
A.e., s. 63
22
Alptürk, age., s. 89
23
Önal ve Topaloğlu, age., s.232
24
Alptürk, age., s.90
103
fonlarını satabildiklerinden, ihraç ettikleri menkul kıymetleri müşterilerine tavsiye
etmek için bir sebepleri olmamıştır.25
4.2.6. İtalya
İtalya’da konut finansman sistemi, diğer Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla fazla
gelişememiştir. Konut alıcılarından daha çok konut üreticilerine, özel sermayeli
ipotek bankaları (istituti e sezioni de credito fondiario a edilizio) tarafından kredi
verilmektedir. Değişken faiz-sabit faiz yapılı ipotek tahvili ihracı ile finansman
kaynakları temin edilmektedir. İtalyan bankaları gerçek anlamda ipoteğe dayalı
menkul kıymet ihraç etmeye 2000 yılında başlamışlardır. Bu gerçekleşmeden önce
İtalyan hükümeti konuyla ilgili tüm yasal ve kurumsal alt yapıyı oluşturmak için
düzenlemeler yapmıştır. İtalya’da 2000 yılında 3,4 milyar Euro, 2001 yılında ise 7,3
milyar Euro ipoteğe dayalı menkul kıymet ihracı yapılmıştır.26
4.2.7. Hollanda
4.2.8. Portekiz
25
Tantan., age.,s.95
26
Önal ve Topaloğlu, age., s. 232
27
A.e, s.232
28
Tantan, age.,s.99
29
A.e, s.99
104
mevduatla finans teminine dayanan sistemde, Caixa Geral de Depositors Portuges,
en fazla tasarruf toplayan kamu tasarruf bankasıdır.
4.2.9. Belçika
4.2.10. Finlandiya
4.2.11. Yunanistan
AB ülkeleri ortalama konut sahiplik oranı %60’tır. Ancak GSMH içinde ipotek
kredileri diğer ülkelere göre görece yüksek olan ülkelerde konut sahiplik oranının
daha düşük olduğu görülebilmektedir. Örneğin Fransa, Belçika, Avusturya ve
30
Önal ve Topaloğlu, age.,s.232
105
Lüksemburg’ta konut sahipliği oranı %20-30 arasında değişmekte iken Almanya da
bu oran %40 seviyesinde kalmaktadır. Konut sahipliği oranının ipotek kredileri
yüksek olan ülkelerde düşük kalması geçmişteki kamu politikaları, sosyal güvenlik
rejimi gibi o ülkeye has sebeplerle açıklamak mümkün olabilmektedir.
Diğer bir fonlama kaynağı olan ipoteğe dayalı menkul kıymetler (mortgage-
backed securities) daha yaygın olarak İngiltere’de görülmesine rağmen Avrupa’da
31
Önal ve Topaloğlu, age., s.234
106
fazla gelişmemiştir. AB’de ancak ipotek kredisine %1 oranında kaynaklık etmiştir.
Toplam hacmi 15 milyar USD civarındadır. Son kaynak ise özellikle Almanya ve
Avusturya’da yaygın kullanılan yapı tasarruf hesaplarıdır. Bunlarda ipotekli tahvillerle
karşılaştırıldıklarında düşük bir paya sahip olmaktadır.
Kanada’da ABD benzeri hükümet destekli ipoteğe dayalı menkul kıymet ihraçları
gerçekleştirilmektedir. 1980’li yılların ortalarında Kanada Konut ve İpotek Şirketi
(Canada Housing and Mortgage Corporation) konut kredilerini sigortalamaya
başlamıştır. Kanada Konut ve İpotek Şirketi, aynı zamanda bu kredileri bir araya
getirerek menkul kıymet ihracını da yürütmektedirler. 1994 yılı başında, toplam 300
milyar Kanada Doları civarındaki ipotek kredilerinin %5’lik bir kısmı olan 15 milyar
Kanada Doları menkul kıymetleştirilmiştir.34
32
A.e., s. 238
33
Alptürk, age., s.92
34
A.e., s.93
107
4.5. Avustralya’da Mortgage Uygulamaları
Avustralya’da şuan ipoteğe dayalı menkul kıymet ihracı ile uğraşan 12 uzman
konut finansman kuruluşu faaliyet göstermekte olup, 1996 yılı itibariyle ihraç edilen
menkul kıymet miktarı 10 milyar Avustralya Doları düzeyindedir.35
35
A.e. s.94
108
Tablo 4.1: Gelişmekte Olan Ülkelerde Konut Finansmanı Deneyimleri
Ödeme
İpotek Likidite
Aktarmalı Yapılandırılmış İkincil
Teminatlı Artırıcı
Menkul Finansman Kuruluşlar
Tahviller Uygulamalar
Kıymetler
Şili Hong Kong Kolombiya Arjantin Malezya
Kolombiya Arjantin Brezilya Trinidad
Polonya Şili Kolombiya G.Afrika
Çek Cum. Meksika Hong Kong Hindistan
Macaristan G.Afrika Kore
Bulgaristan Kore Tayland
Filipinler
Tirinidad
Panama
Hindistan
Kaynak: Arif Uğur, Mortgage, 1.bk, Yayın No:14, Destek Yayınları, s. 64
4.6.1. Kolombiya
109
mevduatlar daha çok konut banklarında toplanmakta ve konut finansmanı için büyük
kaynak oluşturulmaktadır.36
4.6.2. Brezilya
Brezilya konut finansman sistemi, 1964 yılında kurulan Konut Bankası (BNH)
ile başlatılmıştır. BNH’nin tasarruf çekmedeki cazibesi bitince 1986 yılında
faaliyetine son verilmiştir. BNH sona erdikten sonra bu kurumun fonksiyonu CEF
(Caixa Economica Federal)’e devredilmiştir. Bu yeni kurum da önce Maliye
Bakanlığına bağlanmış ve çalışmaları aksatılmıştır.
4.6.3. Meksika
36
Önal ve Topaloğlu, age., s.244
37
A.e., s.246
110
topladığı paralar ile sübvanse edilmiş bir şekilde düşük faizli kredi kullandırması,
hem de çalışanlar adına toplanan bu paraları emeklilik dönemlerinde yüksek bir
getiri ile birlikte geri ödemesi ihtiyaçları nedeniyle, bu kuruluşun açıklar vermesi
hükümet üzerinde önemli bir yük haline gelmiştir.38
4.6.4. Arjantin
Arjantin modelinde, ipotek borcu 1994’te 5,2 milyar dolardan 1998’de 9,8
milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde ipotek borcu kişi başına %90’ının üzerine
çıkmış ve 137 dolardan 264 dolara çıkmıştır. Eskiden devlet bankası olan BH
yeniden yapılandırılmıştır.41
4.6.5. Malezya
Söz konusu kuruluşun hedefi daha çok düşük gelir grubunda bulunan
kişilerin ev sahibi olabilmeleri için uygun koşullarda kredi sağlamak olmuştur.
38
Uğur,age., s. 73
39
Alptürk, age., s.94
40
Önal ve Topaloğlu, age., s.246
41
Alptürk, age., 95
111
Cagamas, aynı zamanda finansal kuruluşlardan geleneksel ev kredilerini satın
almakta ve bu kredileri talep edenlere yönlendirmektedir. Tüm kredi risklerini
üzerinde toplayan Cagamas, Malezya mortage piyasasında lider kuruluş özelliğini
kazanmıştır.42
3. Kredi Satışı
1.Kredi 2.Aylık
Verilişi Geri
Ödemeler Aracılar
7. Cagamas’ın Borçlanma
Araçlarının Satın Alınması
Ev Sahipleri
Yatırımcılar
42
Ae, s. 94
43
Uğur, age., s.66
112
düzenlemelerin sonucunda banka dışı ipotek kredisi kuruluşları ortaya çıkmış,
ipoteğe dayalı krediler büyümüş, konut fiyatlarında ve yeni konut üretiminde istikrar
sağlanmış, ikincil piyasa kuruluşu olarak Comoco (Korean Mortgage Corporation)
kurulmuştur. Böylelikle yabancı yatırımcıların da ilgi gösterdiği bölgedeki en aktif
menkul kıymetleştirme programı gerçekleştirilmiştir. Yasal bir engel olmamasına
karşın, Comoco dışında bir ipoteğe dayalı menkul kıymet şirketi ortaya
çıkamamıştır.
Comoco, ipotek kredilerini devralıp, bunları kurucusu olan, “trust” adı verilen
varlık havuzlarına aktarmakta ve bu havuzlar adına ihraç edilen ipoteğe dayalı
menkul kıymetlerin anapara ve faiz ödemelerini, Comoco tarafından garanti
edilmektedir. Comoco modelinin işleyişi aşağıdaki şemada özetlenmektedir:44
44
A.e., s. 70
113
Şekil 4.6 Comoco modeli
Fonun
kaydedilmesi
İDMK
ihracından
elde edilen
İpotek gelir
COMOCO
İpotek Yatırımcıların
karşılığı İDMK ihracından Fonun ihraç ettiği Korunması
konut elde edilen gelir İDMK’ların Garanti
kredisi Edilmesi
İdmk
İhracı
COMOCO Yatırımcılar
Tüketiciler Fon Hesabı
İDMK ihracından
İpoteğe dayalı elde edilen gelir
tahvil ihracı
114
Dünyadaki ipotek kredilerinin GSYİH’ye oranları 2004 yılı sonu itibariyle
aşağıdaki gibidir:
Şekil 4.7’e göre Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde %22 ile İsrail’de konut
kredilerinin diğer ülkelere göre gelişmiş olduğu, Cezayir’in ise konut kredileri
bakımından finansal sisteminin hiç gelişmediği anlaşılmaktadır. Yine Güneydoğu ve
Uzakdoğu ülkelerine bakıldığında Singapur’un konut kredi sisteminin oldukça
gelişmiş olduğu Çin’in ise yükselen ekonomisine rağmen konut kredileri sisteminin
pek gelişmediği görülmektedir.
115
Şekil 4.8 Latin Amerika Ülkeleri ve Avrupa Ülkelerinde İpotek Kredileri /GSYİH (2004)
116
5. BEŞİNCİ BÖLÜM: TÜRKİYE’DE MORTGAGE
UYGULAMALARI
1
Arif Uğur, Mortgage, 1.bk, Yayın No:14, Destek Yayınları, s.45
117
sonra konut üretimiyle ilgili iki banka Emlak Bankası ve İller Bankası bu bakanlığa
bağlanmıştır. Finansman desteği ve sağladığı konut sayısı bakımından sektöre
destek vermede dördüncü sıradadır.2
Konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere iştirak etmek;
ferdi ve toplu konut kredisi vermek, köy mimarisinin gelişmesine, gecekondu
alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve yöresel mimarinin korunup yenilenmesine
yönelik projeleri kredilendirmek ve gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz sübvansiyonu
2
Sibel (Kumbasar) Bayraktar, “İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler, ABD ve Türkiye
Uygulamaları;ABD ve Avrupa Ülkeleri İçin Ekonometrik Bir İlişki Çalışması”, Doktora Tezi,
İstanbul 2007, s.97
3
A.e, s.95
118
yapmak; yurtiçi ve yurt dışında doğrudan veya iştiraki aracılığıyla proje geliştirmek;
konut, altyapı ve sosyal donatı uygulamaları yapmak veya yaptırmak; idareye
kaynak sağlanmasını teminen kar amaçlı projelerle uygulama yapmak veya
yaptırmak; doğal afet meydana gele bölgelerde gerek görüldüğü taktirde konut ve
sosyal donatıları, altyapıları ile birlikte inşaa etmek, teşvik etmek ve desteklemektir.
Ayrıca yine yapılan yasal düzenlemelerle İdare, Hazineye ait olan arazileri
bağlı olduğu Bakan ve Maliye Bakanı teklifi ile Başbakan onayıyla bedelsiz olarak
devralma yetkisine sahiptir.4
4
A.e, 96
5
A.A. Nuri Aydın, “İpotekli Konut Kredisine (Mortgage) Dayalı Sermaye Piyasası Araç Türleri ve
Bu Araçların Risk-Getiri Açısından İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006, s. 21
6
Sibel (Kumbasar) Bayraktar, age., s.97
7
A.A. Nuri Aydın, age., s.29
119
Şekil 5.1. Toplam Tüketici Kredİleri İçinde Konut Kredilerinin Payı
8
Burhan Baloğlu,.. Murat Şeker, 100 Soruda Mortgage Uygulamaları, Yayın No:2007-30, İTO
Yayınları, İstanbul, 2007, s. 69
120
Türkiye’deki konut kredilerinin GSYİH’ye oranı 2006 yılı sonu itibariyle
aşağıdaki gibidir:
121
Sermaye Piyasası Kanunu, 4077 ayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve çeşitli vergi kanunlarında değişiklik yapılması
öngörülmüştür.9 Bu kanunlar:
Bu düzenlemeler;
9
A.e., s.64
122
altına alırken kredi kullanıcısını sistemden kaçırtabilecek bir
uygulama olarak gözükmektedir.
Yasa ile erken kredi kapamaya getirilecek %2’lik ceza
ödemesi (prepayment penalty) sadece sabit faizle kredi alanı
kapsayacaktır. Değişken faizli borcun erken ödenmesi
durumunda bu ceza uygulanmayacaktır.10
10
Sibel (Kumbasar) Bayraktar, age., s.106
123
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Kadastro güncellemesi yapacak, ipotek
kayıtlarının bir merkezden değiştirilmesi için ve güncel değeri üzerinden
belgelendirilmesi için çalışacaktır.
11
A.e., s.107
12
Burhan Baloğlu…Murat Şeker, age., s.94
124
Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” (Seri VIII, No:53)
Gayrimenkul değerleme uzmanlığı hakkında düzenlemeler yapılmıştır.
2007 yılında yürürlüğe giren yeni konut finansmanı kanunu ile birçok yeni
kurum ve kavramlar ortaya çıkmıştır. Yeni yasa ile öngörülen konut finansmanı ise
aşağıdaki şekilde özetlenmektedir:
Şekil 5.3 Türkiye’de İpotekli Konut finansman Sistemi İçin Öngörülen Yapı
Konut
Menkul kıymet ihracı
Finanman
Kuruluşu
Konut -Bankalar
Kaynak aktrmı İpotek
Alıcısı -Finansman Finansman
şirketleri Kurumsal ve
Kuruluşu m.k.ler Bireysel
-Finansal
Kredi satışı Yatırımcılar
Kiralama
Şirketleri
Menkul Kıymetleştirme
125
5.3.1 Konut Finansmanı
13
2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, md 38/A, 5582 nolu, (çevrimiçi)
http://www.spk.gov.tr/mevzuat, 16.01.2010
14
A.e, 38/A
15
A.e, 38/A
126
BDDK’nın uygun görüşünü alarak teminat gösterilen varlıklara ilişkin kayıtların ayrı
bir kayıt kuruluşu nezdinde tutulmasını zorunlu tutabilir. 16
Fon kurucuları, fon kurma limiti, portföyün riskten korunması veya kredi
değerliliğin artırılması amacıyla yapılan sözleşmeler dahil fon portföylüne
alınabilecek varlık türleri, portföy sınırlamaları ile ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin
ihraç ve Kurum kaydına alınmasına ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.
Kurucular, ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlere yönelik garanti verebilirler.
Fon portföyü farklı sınıflara ayırarak bu sınıflar üzerine farklı haklar içeren
İDMK ihraç edebilir. Farklı ipoteğe dayalı menkul ihraçları ile ihraç edilen ipoteğe
dayalı menkul kıymetlerin sahiplerine verdiği haklara ilişkin esasların fon
içtüzüğünde belirlenmesi şarttır.
16
A.e., md. 39/A.
127
oluşturulan malvarlığıdır. Varlık finansmanı fonu portföylerine alınabilecek varlıklar
Kurulca belirlenir.17
Konut finansman fonu kapsamı dışında kalan diğer alacaklarla ilgili bir
menkul kıymetleştirme aracına ihtiyaç duyulduğundan ve bu alacakların menkul
kıymetleştirilmesine olanak tanınması için genel nitelikli menkul kıymetleştirme aracı
olarak, varlık finansman fonları düzenlenmiştir.18
17
A.e., md. 38/C
18
Burhan Baloğlu, ….Murat Şeker, age., s. 105
19
Age., md. 3/k
20
A.e., md. 13/A
128
5.3.8 Varlık Teminatlı Menkul Kıymetler
Teminat havuzundaki tüm varlıklar içerisinde yapı kullanma izni alınmış diğer
gayrimenkuller üzerine ipotek tesis edilmek suretiyle teminat altına alınmış
alacakların ve ikame varlıkların payı ayrı ayrı %15’i aşamaz.
21
A.e., md. 13/B
22
A.e., md. 13/A
129
5.3.10 Teminat Sorumlusu
130
gerekli başvuruyu yapmakla yükümlüdür. Anılan yükümlülüğe uymayan kimselerin
lisansı Kurulca iptal edilir.23
23
A.e., md.40/D
131
ipotek kredisi alınarak satın aldıkları evleri kiraya verdikleri durumlarda, ödenen
kredilerin faizleri gelir vergisi matrahından düşülebilmektedir.
İhraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetleri satın alan yabancı yatırımcıya
gelir vergisi stopajı %0 olarak uygulanmakta olup, burada amaç yabancı yatırımcıyı
ipoteğe dayalı menkul kıymetler piyasasına çekmektir.
5.4.4. KDV
Kredi kullananın konutu alırken ödeyeceği KDV’ye herhangi bir istisna veya
kolaylık getirilmemiştir. Bu yasa ile sağlanan kolaylık, borcu ödenmeyip temürrüde
düşülmüş krediye konu gayrimenkulün kredi veren firmalarca devralınması ve önce
veya sonra satılması durumunda konuta el koyan, satan veya devreden kuruluşlara
ek bir KDV yükü gelmesi önlenmektedir.25
24
Burhan Baloğlu ..Murat Şeker, age., s. 116
25
A.e., s.117
132
5.5. SONUÇ
26
Ahsen Yalın, “Konut Yapı Kooperatiflerinde Pazarlama Stratejileri ve Mortgage Sisteminin Olası
Etkileri”, Pazarlama Dünyası, 2007, sayı 5, s.39
133
İnşaat sektörü canlanacak ve ruhsatlı konut üretimi artarak, kaçak ve
düzensiz yapılaşmanın önüne geçilebilecektir.
27
Morgage sisteminde 100.000 TL’ye kadar alınan kredilerin faizlerinin vergi matrahından
indirilmesiyle ilgili maddenin kanundan çıkartılması önemli bir vergi teşvikini ortadan kaldırmıştır.
134
Mortgage sisteminde iki taksitin arka arkaya ödenmemesi durumunda
banka icra takibi başlatmaktadır. Tüketicinin bu duruma itiraz
edebilmesi için bankaya kalan borcun %30’unun teminat olarak
yatırılması gerekmekte olup; eğer tüketici haksızsa %15 oranında
ceza ödemek durumundadır.
135
6. BÖLÜM: KÜRESEL KRİZ VE MORTGAGE’İN KÜRESEL
KRİZE ETKİLERİ
1990’lı yılların sonlarından itibaren tüm dünyada iki önemli olgu meydana
gelmiştir. Bunlar Great Moderation (Büyük Sakinlik) ve Menkul kıymetleştirmedeki
artışlardır.
136
Finansal Kriz dünya ekonomisinde gelişmiş kırılganlık durumunun oranına
bağlıdır. Dünya ekonomisinde yaşanan başarılar ekonomilerdeki kırılganlıkları
gizlemiştir. Bu başarılar ise1:
2000’li yılların başlarında ABD’deki likidite bolluğu genel olarak risk primini
düşürmüş ve uzun vadeli tahvil gelirlerinin düşük kalmasına neden olmuştur. Düşük
enflasyon, düşük nominal faiz oranları ve sürekli büyüme isteği kredi genişlemesinin
en önemli nedenleri olarak görülmektedir.
1
İlker Parasız, Küresel Kriz, 1.bs., Ezgi Kitabevi, Nisan 2009, s.46
2
A.e., s.46
3
Mahfi Eğilmez, Küresel Finans Krizi, 5.bs., Remzi Kitabevi, s.80
137
2007–2008 krizinin özelliklerinin başında kredilerin kuruması gelmektedir.
Ancak kriz başlamadan önce ABD, Euro sahası, Çin, Birleşik Krallık ve Kanada’nın
toplam para stokunun GSYİH’ye oranı 1980–2000 arasında ortalama %18-20’den
2007’de yaklaşık %30’a ulaşmıştır. Buna neden olan faktörler olarak;
138
6.1.2. Mikro Ekonomik Fonksiyon Bozuklukları
a. Rantabilete arzusu
b. Ödünç verme koşullarının gevşetilmesi
c. Yüksek riskli finansal uygulamalar dikkat çekmektedir.
ABD’deki finansal sistemde yer alan aracı kurumlar likidite bolluğu nedeniyle
bol miktarda düşük faizli müşterilerine kredi kullandırmışlardır. Denetim eksikliği
nedeniyle ve yüksek kar elde etme arzusu nedeniyle 2004 yılından itibaren son
derece riskli olan müşterilerine eşik altı diye nitelenen (subprime) kredileri değişken
faizli oranlarda kullandırmışlardır. Bu varlıklardan oluşturulan havuzların başka bir
kuruma devredilmesi nedeniyle de bu kredilerin geri dönmeme riskleri dikkate
alınmamıştır.
Parasız, age., s. 63
139
Kredi verme kriterlerindeki yumuşama menkul
kıymetleştirme hacminin artması,
Gayrimenkul fiyatlarının artması ve buna bağlı olarak kredi
genişlemesinin artması (Konut fiyatlarının artması buna
bağlı menkul kıymetlerin fiyatlarını dolayısıyla da ikincil
piyasaları geliştirmektedir.) şeklinde özetlenmektedir.
Ekim 2002’den 2005’e kadar FED faiz oranları negatifti. Yani FED bankalara
negatif faizle borçlanma imkanı vermişti (enflasyon dikkate alınırsa) Bu nedenle
ucuz para, kolay kredi stratejisiyle sistemi ayakta tutmaya çalışan FED yeni bir
köpük yarattı. Borsada fiyatlar düşerken, para ise konut piyasasına yöneldi.
ABD’de düşük gelirli Amerikalıların konut ihtiyacı uzun süredir ABD finansal
sisteminin dikkatini çekmiştir. FED’den sağlamış oldukları ucuz likidite ve faizlerin
5
Mustafa Durmuş, Kapitalizmin Krizi-2008 Krizinin Eleştirel Bir Çözümlemesi, 1.bs., Tan
Kitabevi Yayınları, Mayıs 2009, s.58
140
oldukça düşük olması bu riskli gruba kredi verilmesinin önünü açmıştır. ABD’de
ödeme gücü yeterli olmayan riskli krediler için “Subprime”, “Alt A” gibi terimler
kullanılmaktadır. Eşik altı (subprime) borçlularının tipik olarak, 640’ın altında bir
FICO6 skoru vardır ve bunlar son 12–24 ay içerisinde borç ödemelerinde temerrüde
düşmüşler ya da son senelerde iflas etmişlerdir.
Eşik altı kredileri verilen grubun hem toplam ipotekli konut kredileri hem de
yeni ödünçler içindeki payı kriz öncesindeki dört beş yılda aşırı şekilde büyümüştür.
Mevcut eşik altı ve Alt-A kredilerinin birleşik miktarı 2005–2007 yıllarındaki (ilk
çeyrek itibariyle) 6 trilyon ABD dolarlık ipotek kredisi piyasasının dörtte birini
oluşturmaktaydı. 2000–2007 yıllarında Fannie Mae ve Freddie Mac gibi kuruluşların
ipotek kredileri %200 artarken, eşik altı kredileri %800 arttı. 2005–2006 yılları
itibariyle eşik altı ve Alt-A ipotekli krediler neredeyse piyasanın %30’unu kapsıyordu.
2000 yılından itibaren bu kredilerin Pazar payı artarken, acentelerin kredileri (fannie
mae, freddie mac) %80’den %67’ye gerilemiştir. 7
Eşik altı ipotek kredisi borçluları riskli oldukları için bu krediler özel olarak
tasarlanmışlardır. Özel tasarımlarla menkul kıymetleştirilmiş ve bazı eski ve yeni
türev araçlarla hem risk dağıtılmaya çalışılmış, hem de yeni karlar elde edilmiştir.
i. Faiz yapısı
ii. Refinansman
iii. Menkul kıymetleştirme
iv. Risklerin transferidir.
En yaygın görülen eşik altı ipotek kredi türleri 2–28 veya 3–27 olarak bilinen
melez yapılı ayarlanabilir faiz oranlı ipotek kredileridir. 2–28 gibi ARM’lerdeki
rakamlar sabit ve değişken faiz vadesidir. Örneğin 3–27 ARM’deki “3” rakamı
6
FICO: Fair Isaac&Co tarafından ortaya atılmış bir puanlama sistemidir. En dipte 300 en üstte 850
puanı gösteren bir cetvel. Puan yükseldikçe kredi borcunun geri ödenme ihtimali de yükselmektedir.
7
A.e., s. 59
141
faizlerin ilk 3 yıl sabit kalacağı ve sonraki 27 yıllık geri ödeme döneminde ise
değişebileceğini göstermektedir.
Örneğin, bir 3-27’li ipotek kredisi 2006’da çıkarılmış ve o zamanki faiz oranı
%6 olsun. İlk dönem geçtikten sonra oranlar “ayarlanır”, değişir ve yükselmeye
başlar o ayarlara göre LIBOR artı %3 olabilir. Ayarlama sonrasında yeni oran %9
olur. Oranlar Libor değişimiyle yeniden ayarlanır. Oranlar her altı ay ayarların
sınırlarına bağlı olarak güncellenebilir. “Ayarlanmış” faiz oranı önemli ölçüde daha
yüksek olur.
6.2.2.2. Refinansman
Eşik altı ipotek kredisi hem borçluların hem de borç verenlerin konut
fiyatlarında kısa vadede ortaya çıkacak artışlardan karşılıklı faydalanmaları fikrine
dayalı olarak kabul görmüştür. Konut fiyatındaki artışa bağlı olarak ipotek kredisi,
kısa vadeli başka bir ipoteğe dönüşebilmektedir. Böylece evin değerindeki artış, her
iki üç yılda bir refinansman “Mortgage equity with drawal-yeniden borçlanma
olanağı” imkanı sağlamaktadır.
Böylece, eşik altı ipotek kredilerinin sırasıyla, kısa sürede borçluya verilmesi,
ilk dönemin sonunda uygulanan kredilendirme oranlarının yüksekliği ve peşin ödeme
cezalarının varlığı refinansman yapılmasını teşvik etmektedir.
2000 yılı sonrasında, kriz patlak verene kadar kredilerin %50-80’i ilk beş
yılda yeniden finanse edilmiştir.8
8
A.e., s. 61
142
6.2.2.3. Menkul Kıymetleştirme
Eşik altı kredilerinden oluşan varlıklardan havuz oluşturan borç veren kredi
kurumları bu havuzu özel amaçlı kurumlara satarak riskli alacaklarını paraya
çevirmişler ve aynı zamanda da bilançolarından çıkartmışlardır.
2005 ve 2006 yıllarında toplam mortgage (eşik altı ve normal) tutarı yaklaşık
olarak 1,2 trilyon ABD doları iken bu tutarın %20’si eşik altı niteliğindeydi ve bu
kredilerin de yaklaşık %80’i menkul kıymet haline getirilmiştir. Riskli eşik altı
kredilerin menkul kıymetleştirme oranı 2001 yılında %50 civarındadır. Yani finansal
sektör her yıl daha fazla sayıda eşik altı kredileri vermiş ve daha fazla oranda da bu
kredileri menkul kıymetleştirmiştir.
Bunun temel nedeni olarak, ipoteklerin birkaç yıl içinde refinanse edilmesinin,
menkul kıymetleştirme işlemi için gerekli olan nakit parayı sağlayabilmesi olarak
gösterilmektedir. Yani refinansmanla birlikte nakit girişi hızlandıkça menkul
kıymetleştirme de hızlanıyordu. Bu süreç riski dağıtılmasına değil riskin sürekli
olmasına neden olmuştur. İpotekli konut kredisi menkul kıymetleştirilmesi
refinansmana, o da ev fiyatlarının yükselmesine bağlıydı. Ev fiyatları yükseldikçe de
balon oluşmaya devam etmiştir.
Eşik altı kredilerle ilgili sonraki aşama menkul kıymet haline getirilen bu
ipotek kredilerinin riskinin sistem içerisinde yeni araçlar yaratarak dağıtılmasıydı.
Teminatlı borç yükümlülükleri (CDO) ve Kredi Riski Swapları (CDS) ile ilk kredinin ve
ona bağlı yaratılmış riskli kağıtların riski, yurtiçi ve yurtdışında bireysel ve kurumsal
yatırımcılara transfer edilmiştir.
143
Kredi riski swaplarının 2008 yılının ilk yarısındaki toplam tutarı 55 trilyon
dolardır. 2007 yılı sonunda bu rakam 62 trilyon ABD dolarıydı. Diğer risk transfer
araçları olan faiz oranı türevleri 465 trilyon ABD dolarına, özel sektör hisse /tahvil
türevleri 12 trilyon ABD dolarına ulaşmıştır.
9
A.e., s. 66
144
CDO’nun türüne göre teminat varlıklarından elde edilen faiz
ve diğer gelirler veya alım-satım kazançları yatırımcılara
aktarılır.
Bu işlemlerin sonucunda finansal kuruluş daha fazla kredi
vermek için yeni kaynak elde etmiş olur.10
2007 yılı itibarıyla İDMK ihraç hacmi tüm dünyada aşağıdaki gibidir:
ÜLKELER Hacim(Milyar $)
ABD 1934
Avrupa 383
Avustralya 102
Japonya 86
Kanada 24
Brezilya 7
Güney Kore 24
Kaynak: Sadi Uzunoğlu, Güncel Ekonomik Sorunlar: Global Kriz, 1.bs, Literatür Yayınları, s. 82
10
A.e., s. 68
145
olmuştur. Buna uygun olarak da konut fiyatları 20 metropol kentte %4,9 oranında
düşmüştür. Miami, Tapma gibi kentlerde bu oran %11-12’lere ulaşmıştır. Ekim 2007
yılında ise ABD genelinde konut fiyatlarındaki düşüş bir önceki yıla göre %6,7
olmuştur.11
ABD’de ulusal ortak fon birliğine göre 2007 Ekim ayı sonunda konut değerleri
9,6 trilyon ABD dolarıyken, 2,4 trilyon ABD doları azalarak 7,2 trilyon ABD dolarına
düşmüştür.12
Konut fiyatlarının düşmesine neden olan temel faktör, ABD dolarının diğer
sağlam paralar karşısında düşüşünü ve giderek artmakta olan enflasyonu önlemek
amacıyla faiz oranlarının yükseltilmesidir. Öyle ki,2004’te %2,25 olan faiz oranları
2006 Aralık ayında %5,25 oldu. Bu oranlar likiditenin bol olduğu 2001 yılında %1,75
olarak gerçekleşmişti.
Faiz oranlarının kademeli olarak artırılması ilk yıllar sabit, sonraki yıllar
değişken faiz oranlı ARM türü eşik altı ipotek kredilerinin geri ödemelerinin
yapılamamasına neden olmuştur. Çünkü 2–27 ARM’ler Libor oranı yükseldikçe
yeniden ayarlanacağı için kredi kullanan için yüksek bir maliyet oluşturacaktır. Bu
geri ödemelerin yapılamamasına, değeri düşen konutun satılması halinde bile
borcunu karşılayamamasına neden olmaktadır.
Şubat 2008’de bir yıldan fazla süredir değer kaybeden fiyatlarla birlikte,
Amerika’da evlerinin değeri eksiye düşen ev sahibi sayısı 8,8 milyona fırladı.
Konutlar iyi bir teminat olarak görüldüğünden, toplam ipotekli ev kredisi borcu 11
trilyon ABD dolarını buldu. Bunu 10 trilyon ABD dolarının biraz üstündeki kısmı eşik
altı ya da şüpheli (Alt A) kredilerden oluşuyordu. Bunların yanı sıra, ABD kredi kartı
11
A.e., s. 70
12
Parasız, age.,s.82
146
borçları 1 trilyon ABD doları civarındayken, otomobil kredileri 700 milyar ABD doları
civarındaydı. 13
ABD’de 2000’li yılların hemen başında yatırım bankaları ve diğer menkul kıymet
piyasası şirketleri mevduat toplayamıyorlardı, bankalar ise bilançolarında menkul
kıymet bulunduramıyorlardı. ABD yönetimi finans piyasalarındaki bu
sınırlandırmaları kaldırarak yatırım bankalarına mevduat toplama, bankalara menkul
kıymetleri bilançolarında bulundurma yetkisi vermiştir. Bu düzenlemeler sonrasında
finansal piyasalar oldukça derinleşmiş ve özellikle yatırım bankaları ve menkul
kıymet şirketleri bilanço dışı varlıklarla çok büyük riskler almışlardır. Derece notu
düşük olan kağıtların derece notu yüksek firmalar tarafından kredi kaldıracı notu
kullanılarak yeniden yapılandırılmış ve pazarlanmıştı. Bu da bu riski daha da
artırmaktaydı. 2007 yılı sonlarına doğru bu varlıkların sorunlu olması, pazarsız
kalması nedeniyle şirketler ABD yönetiminden değerleme ve fiyatlandırmada
13
A.e., s. 76
14
Parasız, age., s. 73
15
Monoline’lar, finansal garanti veren sigorta şirketleridir. (ABD’de VA, FHA, AIG vb. gibi)
147
esneklik sağlanmasıyla ilgili taleplerde bulunmuşlar ve bu sayede zararlarını daha
düşük yazmak istemişlerdir.
ABD’de Nisan 2008’den itibaren herhangi bir finansal holding içinde olmayan
ve mevduat tabanı olmayan Bear Sterns yatırım bankası ABD Hazinesi’nin
fonlamasının yardımıyla da JP Morgan’a satılmıştır. Sonra yine üçüncü seviye
varlıkların anapara ve faiz ödemelerini garanti eden ve devlet destekli kuruluşlar
olan Fannie Mae ve Freddie Mac 15 milyar dolara yakın zarar etmiş ve Hazine
desteğiyle kurtarılmıştır. Bu mortgage kuruluşları Eylül 2008’de devletleştirilmiştir.
Bu kuruluşların devletleştirilmesindeki en büyük etken 5,2 trilyon dolara yakın
mortgage kredisini ellerinde bulundurmalarıdır. Bu tutar mortgage piyasasının
yaklaşık yarısına denk gelmektedir. Devletin yapmış olduğu kurtarma maliyeti ise
yaklaşık 200 milyar doları bulmuştur. ABD yönetimi bu kurtarma operasyonuyla 11
trilyon dolarlık mortgage sistemini kurtarmayı amaçlamıştır. ABD Hazinesi Merrill
Lynch de Bank of Amerikaya satarak bir yatırım bankasını daha mevduat bankası
16
A. Naci Arıkan, “ABD Finans Piyasalarında Yaşanan Son Kriz ve ABD Yönetiminin Krizden
Çıkma Planları”, Vergi Dünyası, Ekim 2008, sayı 326, s. 50
17
A.e., s. 51
148
haline dönüştürerek denetimi sıklaştırmayı amaçlamıştır. Lehman Brothers için Wall
Street teklifte bulunmuş ancak satış işlemi gerçekleşmemiştir. ABD hazinesi
Lehman Brothers’ın sistemdeki rolünün çok fazla olmaması yani diğer finans
kuruluşlarıyla bağının çok olmaması nedeniyle bu kurumu kurtarmayı
düşünmemiştir. Böylelikle ABD’deki en büyük dördüncü yatırım bankası olan
Lehman Brothers iflas etmek zorunda kalmıştır. Lehman Brothers’ın iflasıyla birlikte
Amerikalılar 150 milyar doları piyasadan çekmişlerdir.18
Birçok yatırım bankasıyla bağlantı halinde olan ve birçok riskli alacağı sigorta
eden AIG sigorta şirketi, faiz artışı sonucu riskli müşterilerin kredilerini
ödememelerinden dolayı sürekli zarar etmiştir. 85 milyar doları bulan bir
operasyonla FED tarafından bu şirkete kaynak sağlanmış ve küresel ekonomiye
zarar verecek bir durum engellenmiştir. AIG sigorta şirketi 130 ülkede faaliyette
bulunan, 1 trilyon doları bulan varlıkları olan AIG hisselerinin %70’leri bulan değer
kayıpları bu şirketi iflasın eşiğine getirmiştir. Bu noktaya gelmesinde; finans sigortası
denilen, fonlara yatırılan paralara sigorta güvencesi vermesi ve varlıklarını son
derece riskli yatırımlara yönlendirmesidir.
18
Pelin Ataman Erdönmez, “Küresel Kriz ve Ülkeler Tarafından Alınan Önlemler Kronolojisi”,
Bankacılık Dergisi, 2009, sayı 68, s.86
19
Arıkan., age., s.53
149
içine koymaya kalkışmaları ABD kongresinde gerilime neden olmuştur.20 Bu
önlemlerle birlikte ABD Yönetimi finansal kuruluşlardan “üçüncü seviye” olarak
nitelenen kötü varlıkları satın alarak büyüklüğü 2 trilyon dolara kadar ulaşacak bir
fon kurmayı planlamış ve yine yatırımların sigortalanması için 400 milyar dolarlık bir
ulusal mevduat sigorta fonu oluşturmayı kararlaştırmıştır.
20
Kerem Alkin, “ABD’nin İkinci 11 Eylül’ü Korkuttu, Küresel Piyasaların Kaderi ABD Kongresi’nin
Elinde”, İtovizyon, Ekim 2008, s.24
21
Erdönmez, age., s. 86
22
Vefa Tarhan, “Küresel Krizin Türkiye Reel Sektörüne Etkisi”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.22
150
fazla süreyle elde tutulan küçük ölçekli işletme hisselerinin satışından elde edilen
karın %50’si vergiden istisna tutuluyordu, bu oran %75’e çıkarılmıştır.23
2008 yılı Eylül ayından itibaren ABD’den tüm dünyaya yayılan kriz finansal
piyasalardan reel sektöre sıçramıştır. 2008 yılını ABD %0,9 büyüme ile
tamamlamıştır. ABD’de işsizlik ise %6,7 ile zirveye çıkmış durumdadır.25 Bu krizi ve
ahlaki etkilerini önlemek için tarihi adım atarak faizleri sıfıra kadar indirmiştir.
Finansal kriz önce ABD ve Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde başlamış
olmakla birlikte Kasım 2008 ortalarından itibaren Balkan ülkeleri, Güneydoğu Asya
ülkeleri, Latin Amerika ülkeleri gibi gelişmekte olan ülkeleri de etkilemeye
başlamıştır. Bu ülkelerinde borsalarında çok ciddi değer kayıpları görülmüş, ülke
paraları değer yitirmiş, ülke tahvilleri ve ticari bonoları risk primleri artmış, aynı
23
Niyazi Özpehriz, “Ekonomik Krize Karşı Dünya’da ve Türkiye’de Alınan Vergisel Önlemler”,
Vergi Dünyası, Mart 2009, sayı 331, s. 145
24
Burak Saltoğlu, “Dünya Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisi 2009 Beklentisi”, Mercek Dergisi,
2009, sayı 53, s.46
25
Mahfi Eğilmez, “2009’a Girerken Ekonomi”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.105
151
zamanda ülkelere giren yabancı sermayenin de kriz nedeniyle panik içerisinde
26
dövize geçerek ülkeleri terk etmesine yol açmıştır.
Ağustos 2008 itibariyle tüm dünyada finansal şirketler yüksek riskli ipotek
kredileri için 500 milyar dolara yakın zararlar yazmışlardır. Bu zararlar IMF’nin
raporlarına göre 1,5 trilyon dolara ulaşmıştır. Büyük miktardaki bu zararlarla
bankacılık sisteminin sermayesinin büyük bir kısmının erimesine ve reel sektöre
verilecek olan kredi musluklarının da kesilmesine neden olmuştur.(IMF:2008)
26
Erdönmez, age., s.88
152
dönüşleriyle sağlanması finansal sistemin riskini artıran önemli bir noktadır. Tablo
6.2’de çeşitli ülkelerdeki finansal kuruluşların zararlarına bakıldığında özellikle
mortgage kuruluşlarının olduğunu ya da mortgage kuruluşlarının çıkarmış oldukları
CDOs’ları(teminatlı borç yükümlülükleri) alan finansal kuruluşlarının olduğu
gözlenmiştir.
153
Kredi derecelendirme kuruluşlarının ard arda ipotekli konut kredilerine dayalı
tahvillerin notlarını indirmeleri, sistemin sorgulanmasını ve yatırımcıların paralarını
fonlardan çekmelerine neden olmuştur. İkincil piyasalarda ani satış baskısıyla birlikte
bu yatırım araçlarının fiyatları oldukça düşmüş ve milyarlarca dolar değerindeki
fonlar erimiştir. Bu durum likidite krizinin derinleşmesine yol açmıştır.
27
A.e., s.88
154
kategorilerde önlem almasına yol açmıştır. Tablo 6.3’te ülkelerin almış oldukları
önlem kategorileri gösterilmiştir.
Şubat 2009 itibariyle tüm dünyadaki kurtarma maliyetleri ise Tablo 6.4’teki
gibidir:
155
Tablo 6.4 Dünya’da Kurtarma Paketlerinin Maliyeti(Şubat 2009)
GSYIH’ in
Sermaye Enjeksiyonu Toplam Önlem Paketi Tutarı
Garantiler Yüzdesi
ABD 250 milyar dolar 700 milyar dolar 10,1
412 milyar
Almanya 70 milyar dolar 492 milyar euro 19,8
euro
320 milyar
Fransa 40 milyar euro 360 milyar euro 19,0
euro
İtalya 40 milyar euro 2,6
250 bin
İngiltere 50 milyar euro 400 milyar sterlin 28,6
sterlin
85 milyar 100 milyar euro + 26 milyar
Avusturya 15 milyar euro 36,9
euro dolar
35 milyar Danimarka
Danimarka 2,1
kronu+18 milyar dolar
15 milyar
Yunanistan 28 milyar euro 11,2
euro
450 milyar
İrlanda 450 milyar dolar 237,7
euro
Macaristan 3 milyar dolar 3 milyar dolar 2,2
100 milyar
Kore 100 milyar dolar 10,3
dolar
200 milyar
Hollanda 206 milyar dolar 26,5
euro
20 milyar
Portekiz 20 milyar euro 6,1
euro
200 milyar dolar+6 200 milyar
İsveç 206 milyar dolar 50,5
milyar dolar dolar
30 milyar euro+50 100 milyar
İspanya 150 milyar euro 14,3
milyar euro euro
Japonya 632 milyar dolar 14,1
Norveç 57,4 milyar dolar 23,2
Brezilya 13 milyar dolar 1,0
50 milyar
Rusya 86 milyar dolar 6,6
dolar
Çin 586 milyar dolar 18,2
Arjantin 3,7 milyar dolar 1,4
Pelin Ataman Erdönmez, “Küresel Kriz ve Ülkeler Tarafından Alınan Önlemler Kronolojisi”,
Bankacılık Dergisi, 2009, sayı 68, s.90
156
Birçok ülkede yaygın şekilde makroekonomik istikrar politikaları uygulanmış,
faiz oranları keskin şekilde düşürülmüş ve finansal kuruluşların likidite ihtiyaçları
ellerinde bulundurulan finansal atıkları teminat olarak kabul edilerek bu kuruluşlara
likidite sunulmuştur.
İpoteğe bağlı iflasları sınırlamayı hedef alan başlıca önlem beş yıl boyunca
değişken faiz oranlı subprime ödünçlerin faiz oranlarının dondurulmasını
28
öngörüyordu. Bu programın üç ekseni vardır :
28
Parasız, age., s. 91
157
6.3.2.2. Para Politikası Önlemleri
29
Sadi Uzunoğlu, Güncel Ekonomik Sorunlar: Global Kriz, 1.bs, Literatür Yayınları, s. 54
158
v. Commercial Paper Funding Facility (CPFF- Ticari Kağıt
Fonlama Olanağı): 2008 Haziran ayından itibaren başladı
vi. Money Market Investor Funding Facility (MMIFF-Para
Piyasası Yatırımcı Fonlama Olanağı):2008 yılının Ekim
ayından itibaren başladı.
vii. Term Asset-Backed Securities Loan Facility (TALF- Vadeli
Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Borçlanma Olanağı): 2008
yılının Kasım ayından itibaren başladı.
159
Fed’in sağlamış olduğu bu programlar kredi tahsisi üzerinde anlamlı bir etki
yapmıştır. Örneğin 19 Kasım 2008’de toplam ödeme miktarı, TAF diğer ödünç
programları ve düzenli iskonto penceresi ödünç alımları olarak 1611,5 milyar dolara
ulaşmıştır. Para tabanı ise 1476, 4 milyar dolardır. Bu arzedilen tüm kredilerin
doğrudan doğruya tüm katılımcılara tahsis edildiğini göstermektedir.
Eylül 2008’den itibaren FED piyasaya toplam kredi arzını arttırmıştır. Ağustos
2008-Kasım 2008 tarihleri arasında para tabanı yaklaşık 635,2 milyar dolar artmıştır.
Yine aynı dönemde FED ödünçleri 1308,9 milyar dolar artış göstermiştir.30
30
Parasız, age., s. 99
160
sahip olması ile açıklanır. Gayrimenkul vergilerinin artırılarak gelir vergisindeki
indirimlerin dengelenebileceği belirtilmektedir. (OECD:2008)
31
Özpehriz, age., s. 143
161
Japonya’da; Kar paylarına yönelik olarak uygulanmakta olan düşük oranlı
(%7) vergileme 3 yıl süre ile uzaltıldı. Gerçek kişiler tarafından 2009 ve 2010
yıllarında alınacak olan arazi ve arsaların en erken 5 yıl sonra satılması halinde,
elde edilen kazanca ilişkin olarak 10 milyon Japon yenine kadar vergi indirimi
yapılması kararlaştırılmıştır. Eğer arazi ve arsaları şirketler almışsa 10 yıl içinde
satmaları halinde ödeyecekleri vergilerin ertelenmesine yönelik düzenlemeler
yapılmıştır. Küçük ve Orta büyüklükteki işletmelere uygulanan kurumlar vergisi 2
yıllık süre için %22’den %18’e indirilmiştir. 12 aydan uzun süreli iş ortaklıklarında,
yabancı ortak hissenin %25’ini geçmemek koşuluyla, yabancı ortağın hisse
satışından dolayı elde ettiği kazancın vergiden istisna edilmesi öngörülmüştür.
Ayrıca, 2 yıllık bir süre için uygulanmak üzere, şirkete enerji tasarruflu ofis makine
ve cihaz alımlarında vergi indirimi yapılması öngörülmüştür.
32
A.e.,s.144
162
şarkıcı, futbolcu gibi kişilerle ultra zenginleri denetlemek için Maliye Bakanlığı
bünyesinde özel bir birim kurulmuştur.
33
A.e.,s.144
163
Singapur’da; 1 Nisan 2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere,
kurumlar vergisi oranı %18’den %17’ye indirilmiştir34.
2008 yılı Ağustos ayında yaşanan kriz Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri
fazlasıyla etkilemiştir. Çünkü Türkiye 2002 yılında itibaren yüksek faiz düşük kur
politikası izlemiş ve ülkenin fon ihtiyacını dışarıdan gelecek sıcak paralarla
karşılamıştır. Krizin derinleşmesiyle birlikte Türkiye’de bulunan kısa vadeli fonlarda
riskten korunmak amacıyla Türk Lirasından dolara dönmüşlerdir bu durum Türk
Lirasının değerinde keskin düşüşlere neden olmuştur. Krizin derinleşmesiyle
birlikte ABD borsaları %35 civarında bir kayıpla, Rusya %72 civarında bir kayıpla,
Çin %65 bir kayıpla, Japonya %42 ve İMKB ise bu dönemi %52 kayıpla
kapatmıştır. Merkez bankalarının faiz indirimleriyle piyasadaki panik havası az da
35
olsa dağıtılmıştır.
34
A.e.,s.146
35
Tarhan, age., s.22
164
derecede sterilize edemediği için yerel parasının da aşırı değerlenerek ülkenin
uluslar arası piyasalarda rekabet gücünü kaybetmesine neden olmuştur.36
Türkiye için özel sektörün dış borçlarının çok yüksek olması ve 2009
yılında geri ödemelerin olacağı bir yıl olması, likidite sıkıntısı nedeniyle dünyada
borç maliyetlerinin artması ve reel kesimin ihraç pazarlarının daralması özel
sektörün büyüme hızlarının düşmesine neden olmaktadır. Yine özel sektörün
38
borcu 170 milyar dolar civarındadır. Türkiye’de iç piyasada yaşanan durgunluk
ödemelerin yapılamaması için önemli bir faktör olarak gösterilebilmektedir. Özel
36
Alkin, age., s.24
37
Osman Altuğ, “2008 Kriz Yılında Gerçekleşenler, 2009 Yılından Beklenenler Parasalcı
Ekonominin Sultasından Üretim Ekonomisine Geçişin Yolları”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.96
38
Zübeyr Turan, “ABD’de Mortgage”, Vergi Dünyası, Şubat 2009, sayı 330, s.166
165
sektörün varlıkları 85 milyar dolardır bu özel sektörün 85 milyar dolar açık
pozisyonda olduğunu göstermektedir. Ancak bu borcun kısa vadeli
yükümlülüğünün 4 milyar dolar olması borcun çevrilebileceğini göstermektedir.39
39
Altuğ, age., s.97
40
İzzettin Önder, “90’lı Yıllarda Türkiye, Körfez 94 ve Asya Krizleri”, İktisat Dergisi, Şubat-
Mart’99, s.59
41
Altuğ, age., s.97
42
Nurettin Özdebir, “Küresel Mali Kriz ve Ülkemize Etkileri”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.104
43
Tamer Taşkın, “2008 Yılı Genel Değerlendirmesi”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.90
166
olduğunu ve borçların geri ödenmesinde de protestolu senetlerin tutarında da altı
aylık bir dönem olmasına rağmen bir önceki yıla göre artış olduğunu anlamaktayız.
167
Toplam Mevduat 470.169
Toplam Krediler 371.958
Menkul Değerler 197.745
(Bkz. BBDK WEB 21.01.2009)
Kaynak: Osman Altuğ, “2008 Kriz Yılında Gerçekleşenler, 2009 Yılından Beklenenler
Parasalcı Ekonominin Sultasından Üretim Ekonomisine Geçişin Yolları”, Mercek Dergisi,
2009, sayı 53, s.95
44
Eğilmez, age., s.107
168
TÜFE 8.8 10.3 8.3 7.6
Kaynak: Mahfi Eğilmez, “2009’a Girerken Ekonomi”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.107
Tablo 6.8’den özellikle özel tüketim artışının çok zayıf bir performans
sergileyeceğini ve tüketicilerin talebinin de 2009 yılından ziyade 2010 yılında
yeniden yükseleceği sonucu çıkartılabilir. Talebin daraldığı, ihracatın artış hızının
düştüğü bir ekonomide işsizlik oranının da artması pek şaşırtıcı bir durum değildir.
2001 krizinden önce %7’ler de olan işsizlik oranının o düzeye dönmesi bu küresel
krizde çok zor gözükmektedir.
45
Sunay Şen, “Ekonomik Kriz ve Mali Kar Üzerindeki Etkisi, Kriz Nedeniyle Oluşan Kur
Değişimleri ve Atıl Kapasite Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi ve Vergi Kanunları Çerçevesinde
Değerlendirilmesi”, Vergi Dünyası, Mayıs 2009, sayı 333, s.145
169
Enflasyon karlarının hızlanarak artması
Stokların artması
170
oranlarının düşmesi 1 milyona yakın insanın 2008 yılında Türkiye’de işsiz
kalmasına neden olmuştur. İşsizlik sosyal yönden çok yıkıcı etkiler oluşturmasının
yanı sıra; işten çıkarılanların kredi kartına yönelmeleri bankalara olan kredi kartı
borçlarını artırmış ve geri ödeme sıkıntılarına yol açarak bankaların da finansal
yapısının bozulmasına neden olmuştur. Merkez bankası genişleyici politikalarla
faiz oranlarını indirmiş ve sermaye piyasasına fonların yönlendirilmesini
amaçlamıştır. Hükümet teşvik paketleriyle ekonomiyi canlandırmayı hedeflemiş,
maliye politikalarıyla vergi indirimleri ve tüketicilerin kredi borçları yeniden
yapılandırılarak bu amaç gerçekleştirilmek istenmiştir. İşsizliği azaltmak ve
istihdamı artırmak için işverenlere vergi kolaylıkları sağlanmış ve yapılan yeni
düzenlemelerle yeni istihdam paketi yürürlüğe konulmuştur. Bu istihdam paketinde
kısa süreli çalışma, “profesyonel ödünç çalışma” gibi Avrupa Birliği’nde
uygulanılmaya başlanan sistemler kullanılmaya başlamıştır.
Türkiye’de 2002 yılından bu yana ortalama 2500 şirket açılırken, 2008 yılında
750 firma kapanmıştır. AB’ye yapılan otomobil ihracatının %48 düşmesi, dış
ticaretinde daralmalar görülmesi ve bu nedenle işsizlik oranının %10,3’e
yükselmesi; büyüme oranları 2008 yılının özellikle üçüncü çeyreğinde%0,5’e kadar
gerilemesi ekonominin lokomotifi kabul edilen reel sektörün ciddi zararlar
gördüğünün işaretleridir.46
46
Tarhan, age., s.22
171
için reel sektörün ihtiyacı olan fonların devlet tarafından yüksek faizlerle kendisine
çekmesi işletmeleri zor durumda bırakmaktadır. Bu kriz döneminde ülke ekonomi
politikasının temel amaçlarını;47
Sermaye darboğazı
Döviz darboğazı
Finansman Darboğazı
Hammadde darboğazı
47
Altuğ, age., s.93
172
Yaşanılan krizle birlikte sermayelerin buharlaşıp uçması, yatırımcıların
dövize yönelmeleri nedeniyle dövizin pahalılaşması, likidite sıkıntısı nedeniyle
kredilerin daha temkinli ve pahalı olarak verilmesi, enerji ve hammadde
fiyatlarındaki artışlar zaten durgun olan talebe karşı arzı sınırlayan faktörler olarak
kabul edilmektedir. Türkiye’ye yurt dışından bankalara ve şirketlere fon akımının
devamlılığının sağlanması için merkez bankası rezervlerinin güçlendirilmesi ve
Körfez ülkeleri gibi servet biriktiren ülkelerden fon akımlarını artıracak yeni
kanalların yaratılması yararlı olacaktır.48 Bu nedenle küresel krize küresel çözüm
önerileri getirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
48
M. Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Küresel Mali Krize Alınması Gereken Önlemler”, Mercek Dergisi, 2009,
sayı 53, s.41
49
Saltoğlu, age., s.48
173
SONUÇ
174
Küresel ekonomide yeniden iyileşme sağlanacaktır, ancak bunun
zamanlaması ve ne ölçüde iyileşme olacağı hususunda belirsizlikler mevcuttur.
Özellikle hükümetler ve merkez bankaları birlikte hareket ederek ihtiyatlı
denetim ve finansal kuruluşların düzenlenmesi için uluslararası düzeyde standartlar
geliştirmelidirler. Küresel finansal piyasaların daha sağlıklı işlemesi, istikrarın
sağlanması ve şoklara karşı dayanaklılığının artırılması için de ülkeler arasında
daha fazla işbirliği gereklidir.
Bu krize karşı yapılan müdahalelerde, geçmiş dönemlerde olduğu gibi krizi
bastırmak için piyasaya aşırı derecede likidite sunulması ve değersiz kağıtların
merkez bankaları tarafından satın alınmasının yeni bir balon oluşturmasından ve bu
balonun da yine yeni bir krize neden olmasından endişe edilmektedir.
Görüldüğü gibi bu krizde geçmiş dönemdeki krizlerin tersine ABD’de
kredilerini geri ödemeleri çok zor durumda olan kişilere yüksek tutarda kredilerin
verilmesiyle başlamış ve ikincil piyasalar yoluyla da tüm dünyayı etkisi altına almış
ve etkisi de hala derin bir şekilde hissedilmektedir.
175
KAYNAKÇA
176
ÇAKMAK, Senem: “Karşılaştırmalı Finansal Kriz Analizleri: Latin Amerika, Asya
ve Türkiye”, Doktora Tezi, İstanbul, 2004
DERVİŞ, Kemal: “Toplumsal Destek Başarının Ön Koşuludur”, İSO, Nisan
2001, sayı 421, s.10-11
DUMAN, Koray: “Finansal Krizlere Karşı Politika Tercihleri”, Akdeniz İ.İ.B.F
Dergisi,8-2004, s.38-57
EĞİLMEZ, Mahfi: “2009’a Girerken Ekonomi”, Mercek Dergisi, 2009, sayı.53,
s.105-108
EĞİLMEZ, Mahfi: Küresel Finans Krizi, 5.bs., İstanbul, Remzi Kitabevi, 2008
ERDÖNMEZ, Ataman, Pelin: “Küresel Kriz ve Ülkeler Tarafından Alınan Önlemler
Kronolojisi”, Bankacılar Dergisi, 2009, sayı 68, s.85-101
GERÇEK BOLAY, Belma Sibel: “Mortgage”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,
2007
GÜLOĞLU, Bülent ve ALTUNOĞLU, Ender: “Finansal Serbestleşme
Politikaları ve Finansal Krizler: Latin Amerika, Meksika, Asya
ve Türkiye Krizleri”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi, Ekim 2002, sayı 27, s.111-139
GÜR, Timur Han ve TOSUNER, Ayhan: “Para ve Finansal Krizlerin Öncü
Göstergeleri”, Hacettepe Üni.İİBF Dergisi, Cilt.20, sayı 1,
s.9-36
GÜREL, Ali: “Kasım 2000 VE Şubat 2001 Krizi: Nedenleri ve Sonuçları”,
FPEY Dergisi, s.40-47
GÜVEMLİ, Oktay: “Ekonomik Krizin Neresindeyiz?”, MUFAD, 2001, s.52-56
HARTOKA, Hande: “Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler ve Menkul Kıymetleştirme”,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1993
HEPŞEN, Ali: “Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme”,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2004
HİSARCIKLIOĞLU, M., Rifat: “Küresel Mali Krize Alınması Gereken
Önlemler”, Mercek Dergisi, 2009, sayı 53, s.40-42
IŞIK, Sayım; DUMAN, Koray ve KORKMAZ, Adil: “Türkiye Ekonomisinde Finansal
Krizler: Bir Faktör Analizi Uygulaması”, Dokuz Eylül Üni. İİBF
Dergisi, Cilt 19, sayı 1, 2004, s.45-69
177
KABATAŞ, Yaşar: “İpotekli Konut Finansman (Mortgage) Sistemi ve Değerleme
Uzmanlığı”, Mali Çözüm Dergisi, Mart-Nisan 2007, sayı 80,
s.71-83
KOTİL, Ahmet: “Toplum ve Krizleri Tasnif Denemesi ve Türkiye’deki Kriz”,
İktisat Dergisi, Kasım 1998, sayı 384, s. 44-59
MİNİBAŞ, Türkel: “75 Yılın Öncesinde de Kriz Vardı”, İktisat Dergisi, Ekim’98,
s.21-28
OKSAY, Suna ve CEYLANTEPE, Tolga: Mortgage ve Mortgage Sigortaları,
Yayın No:21, İstanbul, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri
Birliği, Kasım 2006
ÖNAL Beyazıt Yıldırım ve TOPALOĞLU Mustafa: İpotekli Konut Finansmanı ve
Hukuku Mortgage (Tutsat), 1.bs, Adana, Karahan Kitabevi,
Nisan 2007
ÖNDER, İzzettin: “90’lı Yıllarda Türkiye, Körfez 94 ve Asya Krizleri”, İktisat
Dergisi, Şubat-Mart’99, s.59-63
ÖZBİLEN, Şevki: “Türkiye’de Finansal Serbestleşme ve Kriz (Ampirik Bir
Çalışma)”, MUFAD, Temmuz’2003, sayı 19, s.82-91
ÖZÇİÇEK, Ömer: “Türkiye’de Ekonomik Krizler ve Döviz Kuru Enflasyon İlişkisi”,
Gazi Üniversitesi İİBF. Dergisi, 2007, sayı 9/1 s.71-80
ÖZDEBİR, Nurettin: “Küresel Mali Kriz ve Ülkemize Etkileri”, Mercek Dergisi,
2009, sayı 53, s.103-104
ÖZHAN, Muhammed:“Konut Finansmanında Yeni Sistem”, Active Dergisi,
Kasım’2004, s.1-7
ÖZPEHRİZ, Niyazi: “Ekonomik Krize Karşı Dünya’da ve Türkiye’de Alınan Vergisel
Önlemler”, Vergi Dünyası, Mart 2009, Sayı 331 sayfa 143-
148
PARASIZ, İlker.ve BAŞOĞLU Ufuk.:“Dünya Ekonomik Krizleri ve Türkiye’ye
Yansımasının Çağdaş İktisat Kuramları Çerçevesinde
İrdelenmesi”, İTÜ İşletme Fakültesi Dergisi, (2000), s.133-
151
PARASIZ, İlker: Finans Krizinin Güven Krizine Dönüşmesi- Küresel Kriz,
1.bs.,Bursa, Ezgi Kitabevi, 2009
SARFATI, Metin: “IMF’nin Kapısındaki Güney Kore”, İktisat Dergisi,
Ağustos’98, s.43-45
178
SARIKAMIŞ, Cevat: “Türkiye’de Yaşanan Ekonomik Kriz”, MUFAD, 2001, s.15-21
SÖNMEZ, Mustafa: 100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye, 1.bs, İstanbul, Alan
Yayıncılık, Nisan 2009
ŞEN, Sunay: “Ekonomik Kriz ve Mali Kar Üzerindeki Etkisi, Kriz Nedeniyle
Oluşan Kur Değişimleri ve Atıl Kapasite Maliyetlerinin
Muhasebeleştirilmesi ve Vergi Kanunları Çerçevesinde
Değerlendirilmesi”, Vergi Dünyası, Mayıs’09, sayı 333, s.142-
151
TANTAN, Saadet: Menkul Kıymetleştirme: ABD Uygulaması ve Bankacılık
Sektörüne Etkileri, Yayın No: 44, Ankara, Sermaye Piyasası
Kurulu, Mayıs–1996
TANTAN, Saadet: “Amerika Birleşik Devletlerinde ve Türkiye’de Konut
Finansmanı Sürecinde Kamunun Rolü”, Active Dergisi,
Şubat-Mart’1999, s.1-7
TANYILMAZ, Kurtar: “Kriz ve ‘Post-Fordizm’ Teorileri: İstikrarlı Bir Kapitalizm
Mümkün(mü)dür(?)-Karşılaştırmalı ve Eleştirel Bir
Değerlendirme-“, İktisat Dergisi, Temmuz 2000, sayı 403,
s.74-96
TARHAN, Vefa: “Küresel Krizin Türkiye Reel Sektörüne Etkisi”, Mercek
Dergisi, 2009, sayı 53, s.22-27
TAŞKIN, Tamer: “2008 Yılı Genel Değerlendirmesi”, Mercek Dergisi, 2009,
sayı 53, s.90-92
TURAN, Zübeyr: “ABD’de Mortgage”, Vergi Dünyası, Şubat’2009, sayı 330,
s.161-167
TURHAN, Rıdvan: “1929 Ekonomik Krizinin Türk Basınına Yansımaları”, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul, 2005
TÜZMEN, Kürşat: “Dünya Boyutuyla Kriz ve Türkiye Yansımaları”, İSO, Kasım
2001, sayı 428, s.14-18
UĞUR, Arif: Mortgage, 1.bs, Ankara, Destek Yayınları, Mart 2007
URAL, Mert: “Finansal Krizler ve Türkiye”, Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF,
2003, Cilt.18, sayı.1, s.11-25
UZUNOĞLU, Sadİ: Güncel Ekonomik Sorunlar: Global Kriz, 1.bs., İstanbul,
Literatür Yayınları, Nisan 2009
179
YALIN, Ahsen: “Konut Yapı Kooperatiflerinde Pazarlama Stratejileri ve
Mortgage Sisteminin Olası Etkileri”, Pazarlama Dünyası,
Eylül 2007, sayı 5, s.39-44
YETİM, Sedat: “Kur Bandları, Para Politikası ve Türkiye ile Meksika Krizleri”,
Hazine Dergisi, Temmuz 1997, sayı 7, s.103-129
YILMAZ, Gaye: “Sermaye Savaşları Şekil mi Değiştiriyor? Asya Krizi!”, İktisat
Dergisi, Ağustos’98, s.35-40
YÜKSEL, Volkan: “Mortgage Hakkında Bilinenler( Ya da Bilinmeyenler) Ev
Sahibi Olmak Kolaylaşıyor (mu?)”, Vergi Dünyası,
Aralık’2005, sayı 292, s.172-176
180
EK 1: KONUT FİNANSMANI SİSTEMİNE İLİŞKİN ÇEŞİTLİ
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDAKİ KANUN
KANUN
MADDE 1 – 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 45 inci maddesine birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan
konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla
takip yapılabilir veya haciz yoluna başvurulabilir."
MADDE 2 – 2004 sayılı Kanunun 128 inci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"İcra dairesi, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, satışı istenen taşınmaz için
kıymet takdirini, aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki
verilmiş kişi veya kurumlara yaptırır."
MADDE 3 – 2004 sayılı Kanunun 128/a maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan
konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, birinci fıkra uyarınca yaptırılmasına karar verilen
bilirkişi incelemesi, aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki
verilmiş kişi veya kurumlara yaptırılır."
181
MADDE 4 – 2004 sayılı Kanunun 134 üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan
konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada yer alan oran yüzde yirmi olarak
uygulanır."
MADDE 8 – 2499 sayılı Kanunun 13/A maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İpotek teminatlı menkul kıymetler
MADDE 13/A – İpotek teminatlı menkul kıymetler, ihraççıların genel yükümlülüğü niteliğinde
olan ve oluşturulan teminat havuzundaki varlıklar karşılık gösterilerek ihraç edilen borçlanma
182
senetleridir. İpotek teminatlı menkul kıymetler bankalar ve bu Kanunun 39/A maddesinde
tanımlanan ipotek finansmanı kuruluşları tarafından ihraç edilebilir.
İhraççılar, ipotek teminatlı menkul kıymetlerin teminatı olan varlıkları, diğer varlıklarından ayrı
olarak, oluşturacakları teminat havuzu içerisinde izlemekle yükümlüdür. Teminat havuzuna
dahil edilen varlıklara ilişkin kayıtların tutulmasına ilişkin usûl ve esaslar Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uygun görüşü alınmak suretiyle Kurulca belirlenir.
Kurul, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uygun görüşü alınmak suretiyle,
teminat havuzuna dahil edilen varlıklara ilişkin kayıtların ihraççının yanı sıra ayrı bir kayıt
kuruluşu nezdinde de tutulmasını zorunlu tutabilir.
Teminat havuzu; yapı kullanma izni alınmış konut ve diğer gayrimenkuller üzerine ipotek
tesis edilmek suretiyle teminat altına alınmış alacaklar, ikame varlıklar ve bunların riskten
korunması amacıyla yapılan sözleşmelerden oluşur. Bunlar dışında kalan varlık ve alacaklar
teminat havuzuna dahil edilemez.
Yapı kullanma izni alınmış konutlar üzerine ipotek tesis edilmek suretiyle teminat altına
alınmış alacakların ilgili konutun değerinin yüzde yetmişbeşini, yapı kullanma izni alınmış
diğer gayrimenkuller üzerine ipotek tesis edilmek suretiyle teminat altına alınmış alacakların
ise ilgili gayrimenkulun değerinin yüzde ellisini aşan kısmı, teminat değerinin
hesaplanmasında dikkate alınmaz. Teminat havuzuna dahil edilecek yapı kullanma izni
alınmış konut ve diğer gayrimenkuller üzerine ipotek tesis edilmek suretiyle teminat altına
alınmış alacakların vadesi gelmiş tüm ödemelerinin yapılmış olması şarttır.
İkame varlıklar nakit, devlet iç borçlanma senetleri, hazine kefaletiyle ihraç edilen menkul
kıymetler, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına üye ülkelerin merkezi yönetimleri ile
merkez bankalarınca ya da bunların kefaletiyle ihraç edilen menkul kıymetler ile Kurulca
uygun görülen benzer nitelikteki varlıklardan oluşur.
Teminat havuzundaki tüm varlıklar içerisinde yapı kullanma izni alınmış diğer gayrimenkuller
üzerine ipotek tesis edilmek suretiyle teminat altına alınmış alacakların ve ikame varlıkların
payı ayrı ayrı yüzde onbeşi aşamaz.
İhraççılar, teminat havuzundaki varlıkların faiz, kur, kredi ve benzeri risklerden korunması
amacıyla sözleşmeler yapabilir. Teminat havuzunda yer alan varlıkların riskten korunması
amacıyla yapılmış sözleşmeler de teminat havuzuna dahildir.
İpotek teminatlı menkul kıymetlerin itfasına kadar olan süre boyunca;
a) Teminat havuzundaki varlıkların nominal değerinin ipotek teminatlı menkul kıymetlerin
nominal değerine eşit ya da fazla olması,
b) Teminat havuzundaki varlıkların getirisinin en az ipotek teminatlı menkul kıymetlerin
getirisine eşit ya da fazla olması,
c) Teminat havuzundaki varlıklardan elde edilen gelirin tutar ve ödeme dönemleri
bakımından ipotek teminatlı menkul kıymet sahiplerine yapılan ödemeleri karşılaması,
d) Teminat havuzunda yer alan varlıkların net bugünkü değerinin ipotek teminatlı menkul
183
kıymetlerin net bugünkü değerinden yüzde ikisi oranında fazla olması,
zorunludur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.
İlave menkul kıymet ihracı veya sekizinci fıkrada belirtilen koşulların sağlanması amacıyla
teminat havuzuna yeni varlıklar dahil edilebilir. Makul bir gerekçe olması durumunda,
ihraççılar, teminat sorumlusunun onayını alarak, teminat havuzuna dahil edilmiş bir varlığı
teminat havuzundan çıkartabilir veya teminat havuzunda bulunmayan bir varlık ile
değiştirebilirler.
İhraççının Kurulun onayını almak suretiyle bir teminat sorumlusu belirlemesi zorunludur.
Teminat sorumlusunun sahip olması gereken nitelikler Kurulca belirlenir. Kurul, ipotek
teminatlı menkul kıymet sahiplerinin haklarının korunması amacıyla teminat sorumlusunun
değiştirilmesini istemeye veya teminat sorumlusunu re’sen değiştirmeye yetkilidir.
Teminat sorumlusu, bu madde kapsamında;
a) Teminat havuzlarının oluşturulmasını ve teminat havuzlarına dahil edilen varlıkların sahip
olduğu nitelikleri,
b) Teminat havuzlarına dahil edilen varlıkların mevcudiyetini koruduğunu ve bu varlıkların
sahip olduğu niteliklere ilişkin değişiklikleri,
c) Kurul tarafından zorunlu tutulması halinde teminat havuzuna dahil edilen varlıklara ilişkin
kayıtların ihraççının yanı sıra ayrı bir kayıt kuruluşu nezdinde de tutulmasını,
d) Sekizinci fıkrada sayılan şartlara uygunluğu,
izlemek, tespit ettiği hususlar hakkında, Kurulca belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde
ihraççıya ve Kurula bilgi vermekle yükümlüdür.
Teminat sorumlusu ihraççıdan, kayıt kuruluşundan ve gerek görülen durumlarda tapu sicil
müdürlüklerinden teminat havuzunda yer alan varlıklara ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi
istemeye, ilgili kayıtları incelemeye ve çalışanlardan bilgi almaya yetkilidir. İhraççılar, kayıt
kuruluşu ve tapu sicil müdürlükleri teminat sorumlusunun talep ettiği bilgi ve belgeleri
vermekle yükümlüdür. Teminat sorumlusu, talep ettiği bilgi ve belgelere ulaşılmasının
engellenmesi halinde, durumu derhal Kurula bildirmekle yükümlüdür.
İpotek teminatlı menkul kıymetler itfa edilinceye kadar, teminat havuzlarında yer alan
varlıklar, teminat amacı dışında tasarruf edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez,
kamu alacaklarının tahsili amacı da dahil olmak üzere haczedilemez ve iflâs masasına dahil
edilemez, ayrıca bunlar hakkında ihtiyatî tedbir kararı verilemez.
Teminat havuzunda yer alan varlıkların riskten korunması amacıyla yapılacak olan
sözleşmelerde, teminat havuzu ve ipotek teminatlı menkul kıymetler tasfiye edilinceye kadar,
ihraççının iflâsı durumunda sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilemeyeceğine ilişkin hüküm
bulunması zorunludur.
İhraççının ipotek teminatlı menkul kıymetlerden kaynaklanan yükümlülüklerini vadesinde
yerine getirememesi, yönetiminin kamu kurumlarına devredilmesi, faaliyet izninin kaldırılması
veya iflâsı halinde teminat havuzundaki varlıklardan elde edilen gelir öncelikle ipotek
184
teminatlı menkul kıymet sahiplerine ve teminat havuzunda yer alan varlıkların riskten
korunması amacıyla yapılmış olan sözleşmelerin karşı taraflarına yapılacak ödemelerde
kullanılır. Bu durumda Kurul;
a) Tedavüldeki ipotek teminatlı menkul kıymetlerin erken itfa edilmesi, teminat havuzundaki
varlıkların nakde dönüştürülmesi ile bunlara ilişkin işlemleri yürütecek bir idareci atanması
veya teminat havuzundaki varlıkların tedricî tasfiyesi ile tedricî tasfiyeye ilişkin işlemlerin
Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından yürütülmesi,
b) Teminat havuzundaki varlıkların, ipotek teminatlı menkul kıymetlerden kaynaklanan her
türlü yükümlülüğü üstlenecek ihraççı niteliğini haiz bir başka kuruluşa devredilmesi,
c) İpotek teminatlı menkul kıymetlerden kaynaklanan yükümlülükleri üstlenmeksizin, teminat
havuzundaki varlıkların idaresi ve bu havuzdan elde edilen gelirin ipotek teminatlı menkul
kıymet sahiplerine ödenmesi işlemlerini yürütecek bir idareci atanması,
hususlarında karar vermeye yetkilidir. Kurul, atanacak idareciye veya Yatırımcıları Koruma
Fonuna bu fıkra kapsamındaki hizmetleri karşılığında teminat havuzundaki varlıklardan
ödeme yapılması hususunda karar vermeye ve yapılacak ödemenin hesaplanmasına ilişkin
usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir.
İhraççının ipotek teminatlı menkul kıymetlerden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine
getirememesi ve teminat havuzlarına dahil edilen varlıkların menkul kıymet sahiplerinin
alacaklarını karşılamaya yetmemesi halinde, alacağı teminat havuzundaki varlıklarla
karşılanmayan ipotek teminatlı menkul kıymet sahipleri ihraççının diğer malvarlığına
başvurabilir.
İpotek teminatlı menkul kıymetlerin ihracında 13 üncü maddede belirtilen limitler
uygulanmaz. İpotek teminatlı menkul kıymet ihraç limiti, ihraç şartları, teminat havuzundaki
varlıkların riskten korunması amacıyla yapılabilecek sözleşmeler ve bu menkul kıymetlerin
Kurul kaydına alınmasına ilişkin usûl ve esaslar ile ipotek teminatlı menkul kıymetlerle ilgili
diğer hususlar Kurulca belirlenir."
MADDE 9 – 2499 sayılı Kanuna 13/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 13/B
maddesi eklenmiştir.
"Varlık teminatlı menkul kıymetler
MADDE 13/B – Varlık teminatlı menkul kıymetler; ihraççıların genel yükümlülüğü niteliğinde
olan, alacaklar ve duran varlıkların teminatı altında ihraç edilen borçlanma senetleridir. Varlık
teminatlı menkul kıymet ihraç edecek kuruluşlar, ihraç limiti, ihraç şartları, teminat
gösterilebilecek alacak ve varlık türleri, teminat gösterilebilecek varlıklara ilişkin sınırlamalar,
teminat gösterilen alacak ve varlıkların değerlenmesi ve raporlanmasına ilişkin usûl ve
esaslar Kurulca belirlenir.
Teminat gösterilen alacak ve varlıkların kayıtlarının tutulmasına ilişkin usûl ve esaslar
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uygun görüşü alınmak suretiyle Kurulca
185
belirlenir.
Kurul ihraççının bir teminat sorumlusu belirlemesini zorunlu tutabilir. Teminat sorumlusu
teminat havuzlarına dahil edilen varlıkların mevcudiyetini ve niteliklerini, teminat havuzlarının
oluşturulmasını ve varlıkların teminat havuzlarında izlenmesini izlemek, tespit ettiği hususlar
hakkında Kurulca belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde, ihraççıya ve Kurula bilgi
vermekle yükümlüdür.
Teminat sorumlusu ihraççıdan, kayıt kuruluşundan ve gerek görülen durumlarda tapu sicil
müdürlüklerinden teminat havuzunda yer alan varlıklara ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi
istemeye, ilgili kayıtları incelemeye ve çalışanlardan bilgi almaya yetkilidir. İhraççılar, kayıt
kuruluşu ve tapu sicil müdürlükleri teminat sorumlusunun talep ettiği bilgi ve belgeleri
vermekle yükümlüdür. Teminat sorumlusu, talep ettiği bilgi ve belgelere ulaşmasının
engellenmesi halinde, durumu derhal Kurula bildirmekle yükümlüdür.
Varlık teminatlı menkul kıymetler itfa edilinceye kadar teminat havuzlarında yer alan varlıklar,
teminat amacı dışında tasarruf edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez, kamu
alacaklarının tahsili amacı da dahil olmak üzere haczedilemez ve iflâs masasına dahil
edilemez, ayrıca bunlar hakkında ihtiyatî tedbir kararı verilemez.
Kurul, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uygun görüşü alınmak suretiyle
teminat havuzuna dahil edilen varlıklara ilişkin kayıtların ihraççının yanı sıra ayrı bir kayıt
kuruluşu nezdinde de tutulmasını zorunlu tutabilir.
Teminat sorumlusunun sahip olması gereken nitelikler Kurulca belirlenir. Kurul, varlık
teminatlı menkul kıymet sahiplerinin haklarının korunması amacıyla teminat sorumlusunun
değiştirilmesini istemeye veya teminat sorumlusunu re'sen değiştirmeye yetkilidir."
MADDE 10 – 2499 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"r) Gayrimenkullerin değerlemesini yapabilecek değerleme kurumlarından sermaye
piyasasında değerleme faaliyetinde bulunacaklara ilişkin şartları belirlemek ve bu şartlara
uyan değerleme kurumlarını listeler halinde ilan etmek; bu Kanunun 38/A maddesinin birinci
fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacakların takibinde ve 38/A
maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde yapılacak değerlemelerde, ilgili taşınmaz için
değerleme yapacak kişi ve kurumlara ilişkin şartları belirlemek ve bu şartlara uyan kişi ve
kurumları listeler halinde ilan etmek,"
MADDE 11 – 2499 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (b) fıkrasına ikinci paragrafından
sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"İpotek teminatlı menkul kıymetler teminat havuzunun, varlık teminatlı menkul kıymetler
teminat havuzunun, konut finansmanı fonunun, varlık finansmanı fonunun ve yatırım fonunun
üçer aylık dönemlerin son işgününde, net varlık değerlerinin yüzbinde beşini aşmamak üzere
186
hesaplanacak kayda alma ücreti, izleyen on işgünü içerisinde Özel Hesaba yatırılır. Bu
paragrafta belirtilen oranı aşmamak kaydıyla kayda alma ücretinin oranı Bakanlar Kurulunca
belirlenir."
MADDE 12 – 2499 sayılı Kanunun 38 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 38/A,
38/B ve 38/C maddeleri eklenmiştir.
"Konut finansmanı
MADDE 38/A – Konut finansmanı, konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi
kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları
konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılmasıdır. Bu kapsamdaki kredilerin
yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler de konut finansmanı kapsamındadır.
Konut finansmanı kuruluşları konut finansmanı amacıyla doğrudan tüketiciye kredi
kullandıran ya da finansal kiralama yapan bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama
şirketleri ve finansman şirketleridir.
Hazine Müsteşarlığı konut finansmanına ilişkin sigorta sözleşmeleri ile ilgili usûl ve esasları
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nin, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ise konut
finansmanı kapsamındaki kredilerin yeniden finansmanına ilişkin usûl ve esasları Türkiye
Bankalar Birliğinin görüşlerini alarak belirlemeye yetkilidir.
Kurul, ihraç edilecek ipotekli sermaye piyasası araçlarının dayanağı veya teminatı olan kredi
ve finansal kiralama alacakları için, kredi açılması veya finansal kiralama sözleşmesi
yapılması, bu alacakların konut finansman fonu portföyüne alınması ya da ipotek teminatlı
menkul kıymetlere dayanak oluşturan teminat havuzuna dahil edilmesi veya fon portföyüne
alınan ya da teminat havuzuna dahil edilen alacakların yeniden değerlenmesi aşamalarında,
konut değerlemesinin gayrimenkul değerleme faaliyeti konusunda yetki verilmiş kişi veya
kurumlar tarafından yapılmış olmasını zorunlu tutmaya yetkilidir.
Konut finansmanı fonu
MADDE 38/B – Konut finansmanı fonu, ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetler
karşılığında toplanan paralarla, ipoteğe dayalı menkul kıymet sahipleri hesabına inançlı
mülkiyet esaslarına göre oluşturulan malvarlığıdır.
Fon kurucuları, fon portföyünde yer alan kredilerin ve bunlarla bağlantılı işlemlerin
ödemelerine aracılık edenler, fon kurma limiti, portföyün riskten korunması veya kredi
değerliliğinin artırılması amacıyla yapılan sözleşmeler dahil fon portföyüne alınabilecek varlık
türleri, portföy sınırlamaları ile ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin ihraç ve Kurul kaydına
alınmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurulca belirlenir. Kurucular, ihraç edilen ipoteğe dayalı
menkul kıymetlere yönelik garanti verebilirler.
Fonun tüzel kişiliği yoktur, ancak malvarlığı kurucunun mal varlığından ayrıdır. Fon
malvarlığı, ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetler itfa edilinceye kadar, başka bir
187
amaçla tasarruf edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez, kamu alacaklarının tahsili
amacı da dahil olmak üzere haczedilemez, ihtiyatî tedbir kararı verilemez ve iflâs masasına
dahil edilemez.
Fon kurulu, ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin sahiplerinin haklarını koruyacak
şekilde fonu temsil eder ve yönetir. Fon portföyüne alınan varlıkların kayıtlarının
doğruluğundan ve bu varlıkların korunması ve saklanmasından fon kurulu sorumludur. Fon
kuruluna ilişkin şartlar ile fon varlıklarının yönetimine ilişkin usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.
Kurucu, fon kurulu ve ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin sahipleri arasındaki
ilişkilere bu Kanunda ve ilgili mevzuatta hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanununun
vekâlet akdi hükümleri uygulanır.
Kurul, fon portföyündeki varlıklara ilişkin kayıtların ayrı bir kayıt kuruluşu nezdinde de
tutulmasını zorunlu tutabilir.
İpotekle teminat altına alınmış bir kredi veya konusu gayrimenkul olan bir finansal kiralama
sözleşmesinden kaynaklanan alacakların fon portföyüne alınması halinde, kredi veya
alacağın fona devredildiği hususu ilgili gayrimenkulün tapu sicilinde beyanlar hanesine
kaydedilir. Kurul, ipotekle teminat altına alınmış bir kredi veya konusu gayrimenkul olan bir
finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan alacakların fon portföyüne alınması halinde,
ipoteğin veya mülkiyetin; fon hesabına, kurucu adına tapuya tescil ettirilmesini zorunlu
tutabilir.
Fon içtüzüğü, ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin sahipleri, kurucu ve fon kurulu arasında, fon
portföyünün inançlı mülkiyet esaslarına göre saklanmasını ve vekâlet akdi hükümlerine göre
yönetimini konu alan iltihakî bir sözleşmedir.
Fon içtüzüğü ve Kurulca belirlenecek diğer belgelerle birlikte, fon kuruluşuna izin verilmesi ve
ihraç edilecek ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin kayda alınması talebiyle Kurula
başvurulması zorunludur.
Fon portföyü farklı sınıflara ayrılarak bu sınıflar üzerine farklı haklar içeren ipoteğe dayalı
menkul kıymetler ihraç edilebilir. Farklı ipoteğe dayalı menkul kıymet ihraçları ile ihraç edilen
ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin sahiplerine verdiği haklara ilişkin esasların fon
içtüzüğünde belirlenmesi şarttır.
Kurul, portföydeki varlıkların değerleme esaslarına, fonun faaliyet ve yönetim ilkelerine,
birleşmesine, sona ermesine ve tasfiyesine, fon içtüzüğü, fon yönetim sözleşmesi ve
saklama sözleşmesinin kapsamına, değiştirilmesine, tescil ve ilanına ilişkin usûl ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Kurucu veya fonun geri ödeme güçlüğüne düşmesi halinde Kurul, fonun yönetim ve
temsilinin Yatırımcıları Koruma Fonu veya atanacak diğer bir fon kurulu tarafından
yürütülmesine veya fonun başka bir kurucuya devredilmesine karar verebilir. Bu durumda,
kurucunun garanti vermiş olması halinde, ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının geri
ödemelerinin fon malvarlığından karşılanamayan kısmının tam ve zamanında yapılmasına
188
ilişkin yükümlülüğü devam eder. Kurul, atanacak fon kuruluna veya Yatırımcıları Koruma
Fonuna bu fıkra kapsamındaki hizmetleri karşılığında fon malvarlığından ödeme yapılması
hususunda karar vermeye ve yapılacak ödemenin hesaplanmasına ilişkin usûl ve esasları
belirlemeye yetkilidir.
Fon kurucusunun iflâsı veya tasfiyesi veya fon kurulu üyelerinin iflâsı halinde Kurul, gerekli
tedbirleri almaya yetkilidir.
Varlık finansmanı fonu
MADDE 38/C – Varlık finansmanı fonu, ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetler
karşılığında toplanan paralarla, varlığa dayalı menkul kıymet sahipleri hesabına inançlı
mülkiyet esaslarına göre oluşturulan malvarlığıdır. Varlık finansmanı fonu portföylerine
alınabilecek varlıklar Kurulca belirlenir.
Bu Kanunun 38/B maddesinin birinci fıkra hükmü dışındaki diğer fıkra hükümleri, varlık
finansmanı fonları için de uygulanır."
MADDE 14 – 2499 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
39/A maddesi eklenmiştir.
"İpotek finansmanı kuruluşları
MADDE 39/A – İpotek finansmanı kuruluşları, münhasıran konut finansmanından
kaynaklanan alacakların devralınması, devredilmesi, devralınan alacaklardan oluşan
varlıkların yönetimi ve alacakların teminat olarak alınması suretiyle kaynak temini amacıyla
kurulan, sermaye piyasası kurumu niteliğini haiz anonim ortaklıklardır. İpotek finansmanı
kuruluşları faaliyetlerinin gerektirdiği risk yönetimi amaçlı işlemleri yürütebilirler.
İpotek finansmanı kuruluşlarının nakden ve her türlü muvazaadan âri olarak ödenmiş
sermayeleri 5411 sayılı Bankacılık Kanununda kalkınma ve yatırım bankaları için öngörülen
tutardan az olamaz. Kurucularının ve sermayelerinin veya oy haklarının doğrudan veya
dolaylı olarak yüzde on veya daha fazlasını teşkil eden paylar ile bu oranın altında olsa dahi
yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren payların sahiplerinin 5411 sayılı Bankacılık
Kanununda banka kurucu ortakları için aranan şartları taşımaları zorunludur.
189
Konut finansmanından kaynaklanan alacakların ve diğer varlıkların teminat gösterilmesi
suretiyle ipotek finansmanı kuruluşlarından kaynak temin edilmesi halinde, teminat gösterilen
varlıklar, başka bir amaçla tasarruf edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez, kamu
alacaklarının tahsili amacı da dahil olmak üzere üçüncü şahıslar tarafından haczedilemez,
ihtiyatî tedbir kararı verilemez ve iflâs masasına dahil edilemez. Kurul, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uygun görüşünü almak suretiyle, teminat gösterilen
varlıklara ilişkin kayıtların ayrı bir kayıt kuruluşu nezdinde de tutulmasını zorunlu tutabilir.
İpotek finansmanı kuruluşlarının kuruluşuna, faaliyet ilke ve esaslarına, faaliyetler itibarıyla
izin esaslarına, tâbi olacakları yükümlülüklere ilişkin hususlar, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulunun uygun görüşünü almak suretiyle, Kurul tarafından belirlenir. İpotek
finansmanı kuruluşlarının kuruluş ve faaliyet izni almak üzere Kurula başvurması şarttır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun gözetim ve denetimine tâbi olan bir
kuruluşun iştirak etmesi öngörülen ipotek finansmanı kuruluşları için kuruluş izni alınmak
üzere Kurula başvurulması halinde, kuruluş izni verilebilmesi için Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulunun uygun görüşünün alınması zorunludur."
MADDE 15 – 2499 sayılı Kanuna 40/C maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 40/D
maddesi eklenmiştir.
"Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği
MADDE 40/D – Gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanlar, tüzel kişiliği haiz
kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine
üye olmak için başvurmak zorundadırlar. Lisans sahibi, lisans almaya hak kazandığının
kendisine tebliğinden itibaren üç ay içinde gerekli başvuruyu yapmakla yükümlüdür. Anılan
yükümlülüğe uymayan kimselerin lisansı Kurulca iptal edilir.
Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, gayrimenkul piyasasının ve gayrimenkul değerleme
faaliyetlerinin gelişmesini sağlamak üzere araştırmalar yapmak, eğitim ve sertifika vermek,
Birlik üyelerinin dayanışma ve mesleğin gerektirdiği özen ve disiplin içerisinde çalışmalarına
yönelik meslek kurallarını ve değerleme standartlarını oluşturmak, haksız rekabeti önlemek
amacıyla gerekli tedbirleri almak, kendisine mevzuatla verilen veya Kurulca belirlenen
konularda düzenlemeler yapmak, yürütmek, denetlemek, Birlik Statüsünde öngörülen disiplin
cezalarını vermek, ilgili konularda üyeleri temsilen ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak, mesleki
gelişmeleri, idari ve yasal düzenlemeleri izleyerek bu konuda üyeleri aydınlatmakla görevli ve
yetkilidir.
Birlik, bölgesel ve ülke genelinde gayrimenkul değerleri konusunda istatistikler oluşturur ve
yayınlar. Konut finansmanı kapsamında yapılan değerlemelere ilişkin bilgilerin, Birlik
tarafından belirlenecek usûl ve esaslara göre Birliğe iletilmesi zorunludur.
Birlik, alacağı kararlarda ve yapacağı düzenlemelerde, bu Kanuna, Kurul yönetmelik, tebliğ
ve kararlarına ve ilgili diğer mevzuata uymakla yükümlüdür.
190
Üyeler, Birlik Statüsüne ve Birlikçe alınacak kararlara uymak zorundadırlar.
Birlik, 40/C maddesindeki hükümlere tâbidir."
MADDE 16 – 2499 sayılı Kanunun 46/A maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Kurul, 46 ncı maddenin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca tedricî tasfiyesine karar verilmesi
halinde ipotek finansmanı kuruluşunun tedricî tasfiyesinin Fon tarafından yürütülmesine,
ayrıca ihraççının yükümlülüklerini vadesinde yerine getirememesi, yükümlülüklerinin toplam
değerinin varlıklarının toplam değerini aşması, yönetiminin kamu kurumlarına devredilmesi,
faaliyet izninin kaldırılması veya iflâsı halinde ipotek teminatlı menkul kıymetler ve varlık
teminatlı menkul kıymetlerin teminatı olan varlıklardan oluşan teminat havuzları ile
kurucusunun veya konut finansmanı fonu veya varlık finansmanı fonunun geri ödeme
güçlüğüne düşmesi halinde konut finansmanı fonu ve varlık finansmanı fonu malvarlıklarının
tedricî tasfiyesinin veya idaresinin Fon tarafından yürütülmesine karar verebilir. Bu fıkra
uyarınca Fon tarafından yapılacak tedricî tasfiye ve idareye ilişkin harcamalarda Fon
gelirlerinden hangilerinin kullanılabileceği Kurul tarafından belirlenir."
MADDE 17 – 2499 sayılı Kanuna 46/B maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 46/C
maddesi eklenmiştir.
" İpotek finansmanı kuruluşlarının tedricî tasfiyesi
MADDE 46/C – Bu Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca yetkileri
kaldırılan ipotek finansmanı kuruluşlarının tedricî tasfiyelerine Kurulca karar verilebilir. Bu
kurumların tasfiye işlemleri Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından yürütülür.
Tedricî tasfiyenin amacı, ipotek finansmanı kuruluşlarının mal varlığını işin niteliğine göre
aynen veya nakde çevirmek suretiyle elde edilen bedeli tahsis ederek tasfiye etmektir.
Tedricî tasfiye karar ve işlemlerinde 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 2004 sayılı İcra ve İflâs
Kanunu ve diğer mevzuatın tasfiye ile ilgili hükümleri uygulanmaz. İpotek finansmanı
kuruluşlarının tedricî tasfiyelerinin uygulama usûl ve esasları Kurulca belirlenir.
Tedricî tasfiye kararı verildikten sonra, ipotek finansmanı kuruluşunun yasal organlarının
görev ve yetkileri, tasfiye sonuçlanıncaya kadar Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından yerine
getirilir. Ancak, 46 ncı maddenin birinci fıkrasının (h) bendi hükmü saklıdır.
Hakkında tedricî tasfiye kararı verilen ipotek finansmanı kuruluşunun ödemeleri durur ve
konut finansmanı fonları, varlık finansmanı fonları malvarlıkları ile varlık teminatlı menkul
kıymetler ve ipotek teminatlı menkul kıymetler teminat havuzları hariç tüm mal varlığı
üzerinde, bu karar tarihi itibarıyla sadece Fon tarafından tasarruf edilebilir. Fon, ipotek
finansmanı kuruluşunun aktif ve pasifini tespit eder. İpotek finansmanı kuruluşunun, tasfiye
kapsamında yer alan yükümlülüklerinden, nakit borçları, tedricî tasfiye kararının verildiği
tarihteki anapara ve işlemiş faizleri toplamı üzerinden hesaplanır. İpotek finansmanı
191
kuruluşunun tedricî tasfiye kararının verilmesinden sonra vadesi gelen menkul
kıymetlerinden doğan hak ve borçları da, vadeleri itibarıyla belirlenir. İpotek finansmanı
kuruluşunun, vadeli borçlarına vadeden, diğer borçlarına ise tedricî tasfiye tarihinden itibaren
3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü
fıkrasında öngörülen kanunî temerrüt faizi yürütülür. Mevzuat uyarınca ipotek finansmanı
kuruluşu tarafından verilmiş teminatlar da, aktifin hesabında dikkate alınır.
Fon, ipotek finansmanı kuruluşunun tasfiye kapsamında yer alan gerçek hak sahiplerini ve
alacak tutarlarını, Kuruldaki kayıtlar, ipotek finansmanı kuruluşunun kayıtları, bu kuruluşun
ilgili olduğu diğer resmi ve özel kurumların kayıtları ile güvenilir bulunan diğer bilgi ve
belgelere dayanarak tespit eder. İcra ve İflâs Kanununun 278, 279 ve 280 inci maddelerinde
yazılı hallerin varlığı halinde, Fon tarafından iptal davası açılabilir.
İpotek finansmanı kuruluşunun malvarlığı, tasfiyenin amacı kapsamında yer alan hak
sahiplerinin alacağının ödenmesinde kullanılır. Ancak, tasfiye bakiyesi bu alacakların
tamamının karşılanmasına yetmezse, ödemeler garameten yapılır. Bu alacaklar tamamen
karşılandıktan sonra artan kısımdan, öncelikle kamu alacakları ve kalandan Fonun yaptığı
tasfiye giderleri nedeniyle doğan alacağı ödenir. Bakiye, diğer alacaklılara tahsis edilir.
İpotek finansmanı kuruluşunun aktifleri, tasfiyenin amacı kapsamındaki hak sahiplerinin
alacaklarını, Fondan yapılan ödemeleri ve tasfiye giderlerini karşılamaya yetmezse, Fon,
Kurulun uygun görüşüyle ipotek finansmanı kuruluşunun iflâsını isteyebilir."
MADDE 18 – 2499 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5)
numaralı alt bendi ile (C) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"5. Sermaye piyasası kurumlarına, bu Kanunun 13/A ve 13/B maddeleri kapsamındaki
teminat sorumlularına ve 38/B ve 38/C maddeleri kapsamındaki fon kuruluna; sermaye
piyasası faaliyetleri sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla veya idare etmek için veya teminat
olarak veyahut her ne nam altında olursa olsun, kayden veya fiziken tevdi veya teslim edilen
sermaye piyasası araçları, nakit ve diğer her türlü kıymeti kendisinin veya başkasının
menfaatine satan veya rehneden veya her ne şekilde olursa olsun kullanan, gizleyen yahut
inkâr eyleyen veyahut bu amaca ulaşmak ya da bu fiillerini gizlemek için bilgisayar ortamında
tutulanlar dahil kayıtları tahvil ve tağyir eden ilgili gerçek kişilerle tüzel kişilerin yetkilileri,"
"C) Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına, 7, 9, 10, 10/A, 11, 12 nci maddelerine, 13
üncü maddesinin beşinci fıkrasına, 13/A maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci,
altıncı, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onbirinci, onikinci, onüçüncü, ondördüncü ve onbeşinci
fıkralarına, 13/B maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına, 14 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasına, 15 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına,
16, 16/A maddelerine, 25 inci maddesinin (a) bendine, 28 inci maddesinin (b) bendine, 34
üncü maddesine, 38 inci maddesine, 38/A maddesine, 38/B maddesinin üçüncü, dördüncü,
yedinci, dokuzuncu, onuncu ve onikinci fıkralarına, 38/C maddesi kapsamında 38/B
192
maddesinin üçüncü, dördüncü, yedinci, dokuzuncu, onuncu ve onikinci fıkralarına, 39/A
maddesine, 40/B ve 40/D maddelerine, 45 inci maddesine, 46 ncı maddesinin ikinci ve
beşinci fıkralarına, 46/A, 46/B ve 46/C maddelerine aykırı hareket edenler binikiyüzelli gün
adlî para cezası ile cezalandırılırlar."
MADDE 19 – 2499 sayılı Kanunun 47/A maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Kanunun 40/D maddesinin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe uymayan üyelere, Türkiye
Değerleme Uzmanları Birliği Yönetim Kurulunca bin YTL'den beşbin YTL'ye kadar para
cezası verilir. Birlik, verdiği cezaları ilgiliye tebliğ eder ve tahsil ve gelir kaydı için Yatırımcıları
Koruma Fonuna bildirir."
193
MADDE 21 – 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3
üncü maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
"r) Konut finansmanı kuruluşu: 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen kuruluşları,"
MADDE 22 – 4077 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya
10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu
maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin
dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim
tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı
kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin
devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam
eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden
olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen
sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan
kaldırmaz."
MADDE 23 – 4077 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İlan ve taahhüt edilen mal veya hizmetin teslimatının veya ifasının hiç ya da gereği gibi
yapılmaması durumunda, satıcı, sağlayıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici, ithalatçı ve 10 uncu
maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren müteselsilen sorumludur. İlan ve taahhüt edilen
konutun teslimatının hiç, gereği gibi ya da zamanında yapılmaması durumunda, 10/B
maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşu, satıcı,
sağlayıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici, ithalatçı ile birlikte, kullandırdığı kredi miktarı kadar
müteselsilen sorumludur. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin
dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut
finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde
kapsamında sorumlu olmaz."
MADDE 24 – 4077 sayılı Kanuna 10/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 10/B
maddesi eklenmiştir.
"Konut Finansmanı Sözleşmeleri
MADDE 10/B – Konut finansmanı kuruluşları tüketicilere sözleşme öncesinde kredi veya
finansal kiralama işlemleri ile ilgili genel bilgiler vermek ve tüketiciye teklif ettikleri kredi veya
finansal kiralama sözleşmesinin koşullarını içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu vermek
194
zorundadır. Tüketici teklifi kabul edip etmemekte serbesttir.
Konut finansmanı kuruluşları tarafından verilecek genel bilgilerin kapsamı ve Sözleşme
Öncesi Bilgi Formunun standartları ilgili birliklerin görüşü alınmak suretiyle Bakanlık
tarafından belirlenir. Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş
günü geçmeden imzalanan sözleşme geçersizdir.
Konut finansmanı sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması ve bu sözleşmenin bir nüshasının
tüketiciye verilmesi zorunludur. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen şartlar,
sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez.
Borçlunun temerrüde düşmesi halinde konut finansmanı kuruluşu borçluya temerrüt
tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde iadeli taahhütlü posta yoluyla bildirimde bulunmakla
yükümlüdür.
Konut finansmanı kuruluşu, geri ödemelerin yapılmaması halinde kalan borcun tümünün
ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak tüketicinin birbirini izleyen en az iki
ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Konut finansmanı kuruluşunun bu hakkını
kullanabilmesi için en az bir ay süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir.
Finansal kiralama işlemlerinde, tüketicinin muacceliyet uyarısında verilen sürenin sona
ermesini takiben, konut finansmanı kuruluşu kalan borcun tamamını ifa etme hakkını
kullanmak üzere finansal kiralama sözleşmesini feshettiği takdirde, konutu derhal satışa
çıkarmakla yükümlüdür. Konut finansmanı kuruluşu satış öncesinde konut için 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki
verilmiş kişi veya kurumlara kıymet takdiri yaptırtır. Takdir edilen kıymet, satıştan en az on iş
günü önce tüketiciye bildirilir. Konut finansmanı kuruluşu takdir edilen kıymeti dikkate alarak
basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle konutun satışını gerçekleştirir. Tüketici, konut
finansmanı kuruluşunun zararının konutun satışından elde edilen bedeli aşan kısmından
sorumludur. Konutun satışından elde edilen bedelin kalan borcu aşması halinde aşan kısım
tüketiciye ödenir. Konut finansmanına yönelik finansal kiralama işlemlerinde 3226 sayılı
Finansal Kiralama Kanununun 7, 25 ve 31 inci maddeleri uygulanmaz.
Konutun satışının gerçekleştirilmesi ve elde edilen bedelin kalan borcu aşan kısmının
tüketiciye ödenmesini takiben tüketici veya zilyedliğin devredilmiş olması halinde zilyedliği
elinde bulunduran üçüncü şahıslar konutu tahliye etme yükümlülüğü altındadır. Konutun
tahliye edilmemesi halinde konut sahibi 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 26 ncı ve 27 nci
maddeleri uyarınca tüketici veya zilyedliğin devredilmiş olması halinde zilyedliği elinde
bulunduran üçüncü şahıslar aleyhine icra yoluna başvurabilir.
Kullanılan finansmanın teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, konut finansmanı
kuruluşu asıl borçluya ve diğer teminatlara başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlı konut
finansmanından kaynaklanan işlemlerde kredi veren konut finansmanı kuruluşu, krediyi belirli
bir konutun satın alınması ya da belirli bir satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile
195
vermesi durumunda, konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren
satıcı ile birlikte, tüketiciye karşı, kullandırılan kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olur.
Konut finansmanı kuruluşları tarafından verilen kredilerin ipotek finansmanı kuruluşlarına,
konut finansmanı fonlarına veya ipotek teminatlı menkul kıymet teminat havuzlarına
devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam
eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz.
Konut finansmanı kuruluşunun ödemeleri bir kıymetli evraka bağlaması ya da kıymetli evrak
kabul etmek suretiyle teminat altına alması yasaktır. Bu yasağa rağmen tüketiciden bir
kıymetli evrak alınacak olursa, tüketici bu kıymetli evrakı konut finansmanı kuruluşundan geri
isteme hakkına sahiptir. Ayrıca, konut finansmanı kuruluşu kıymetli evrakın başkasına devri
sebebiyle tüketicinin uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Kredilerde geri ödeme tutarlarının, finansal kiralama işlemlerinde ise kira bedellerinin
anaparayı aşan kısmı bu madde kapsamında faiz olarak kabul edilir.
Sözleşmede belirtilmek suretiyle konut finansmanına yönelik kredilerde ve finansal kiralama
işlemlerinde faiz oranı sabit, değişken veya aynı kredi için her iki yöntem esas alınmak
suretiyle belirlenebilir. Oranın sabit olarak belirlenmesi halinde sözleşmede başlangıçta
belirlenen oran her iki tarafın ortak rızası dışında değiştirilemez. Oranın değişken olarak
belirlenmesi halinde ise, başlangıçta sözleşmede belirlenen oran, dönemsel geri ödeme
tutarı yine başlangıçta sözleşmede belirlenecek olan azami dönemsel geri ödeme tutarını
aşmamak koşuluyla ve yine sözleşmede belirlenecek yurt içinde veya yurt dışında genel
kabul görmüş ve yaygın olarak kullanılan bir endeks baz alınarak değiştirilebilir. Oranların
değişken olarak belirlenmesi halinde bu yöntemin muhtemel etkileri konusunda tüketicilerin
bilgilendirilmesi şarttır. Bu amaçlarla kullanılabilecek referans faizler ve endeksler Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası, tüketicilerin bilgilendirilme yöntemlerine ilişkin usûl ve esaslar
ise Bakanlık tarafından belirlenir.
Tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi
aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her iki durumda da
konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini
yapmakla yükümlüdür. Ödenen miktara göre gerekli faiz indiriminin ve kredinin tüketiciye
yıllık maliyet oranının hesaplanmasında Bakanlık tarafından çıkartılan ilgili yönetmelik
hükümleri uygulanır.
Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da
birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu
tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz
indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken
ödenen tutarın yüzde ikisini geçemez. Oranların değişken olarak belirlenmesi halinde
tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilemez.
Konut finansmanı sözleşmelerinde asgari olarak aşağıdaki unsurlara yer verilmesi
196
zorunludur:
a) Konut kredisi sözleşmeleri için kredi tutarı, finansal kiralama sözleşmeleri için toplam kira
bedeli,
b) Kredi sözleşmeleri için üzerine ipotek tesis edilen konuta, finansal kiralama sözleşmeleri
için finansal kiralamaya konu olan konuta ilişkin bilgiler,
c) Yıllık faiz oranı ve yıllık maliyet oranı (değişken faizli sözleşmelerde yıllık faiz oranı ve
yıllık maliyet oranı başlangıç ve azami faiz oranı için ayrı ayrı hesaplanır),
d) Toplam borç tutarının anapara, faiz ve diğer giderler itibarıyla dağılımı (değişken faizli
sözleşmelerde başlangıç faiz oranı veya kira bedeli ve azami faiz oranı veya kira bedeli esas
alınarak hesaplanacak toplam borç tutarları),
e) Değişken faizli sözleşmelerde baz alınan endeks ve faiz oranındaki veya kira
bedellerindeki değişmenin hesaplanma yöntemi,
f) İlk yıl için dönemsel olarak, kalan yıllar için yıllık olarak hazırlanan, ödenen anapara,
ödenen faiz, diğer giderler, kalan anapara, ilgili dönemler için geri ödeme veya kira
bedellerinin yer aldığı ödeme planı (Değişken faizli sözleşmelerde, başlangıç ve azami faiz
oranları kullanılarak iki ayrı ödeme planı oluşturulur.),
g) Geri ödeme veya kira ödeme sayısı, ödeme tarihleri, belirlenen ödeme tarihinin resmi
tatile gelmesi durumunda ödemelerin ne zaman yapılacağı, ilk ve son ödeme tarihleri,
h) İstenecek teminatlar,
i) Ödemelerde temerrüde düşülmesi halinde, kredi sözleşmeleri için akdi faiz oranının
(değişken faizli sözleşmelerde cari faiz oranının) yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere
gecikme faizi oranı, finansal kiralama sözleşmeleri için uygulanacak gecikme faiz oranı,
j) Borçlunun temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları,
k) Kredi geri ödemelerinin veya kira ödemelerinin vadesinden önce yapılmasına ilişkin şartlar
ve sabit faizli sözleşmelerde erken ödeme ücreti öngörülmekte ise hesaplanmasına ilişkin
esaslar,
l) Kredinin veya kira bedellerinin yabancı para birimi cinsinden belirlenmesi durumunda, kira
ve geri ödeme tutarları ile toplam borç tutarının hesaplanmasında, hangi tarihteki kurun
dikkate alınacağına ilişkin şartlar,
m) Sözleşmeye konu olan konutta kıymet takdiri yapılmasını gerektirebilecek haller ve
kıymet takdirinin kimler tarafından yapılabileceği,
n) Varsa sözleşmeye konu olan konuta ilişkin sigorta bilgileri.
Tüketiciye gönderilecek dönemsel ödeme dekontlarında ödemelerin onbeşinci fıkranın (d)
bendinde yer aldığı şekliyle dağılımına ve kalan borç miktarına yer verilir.
Bu maddenin uygulanmasında, konut yapı kooperatiflerinin gerçek kişi ortakları tüketici kabul
edilir."
197
MADDE 25 – 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "10/A
maddesinde," ibaresinden sonra gelmek üzere "10/B maddesinde," ibaresi eklenmiştir.
MADDE 27 – 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 10 – Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışından kaynaklanan ipotekli
veya ipoteksiz alacakları, ipotek finansmanı kuruluşları tarafından devralınabilir ve
devredilebilir."
MADDE 28 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1)
ve (5) numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Her nevi hisse senetlerinin kâr payları (kurucu hisse senetleri ve diğer intifa hisse
senetlerine verilen kâr payları ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya başka
adlarla yapılan her türlü ödemeler ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım
fonları katılma belgelerine ödenen kâr payları ile konut finansmanı fonlarını temsilen ihraç
edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlere ve varlık finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen
varlığa dayalı menkul kıymetlere ödenen faiz, kâr payı veya benzeri gelirler dahil.);"
"5. Her nevi tahvil (ipotek finansmanı kuruluşları ve konut finansmanı kuruluşları tarafından
ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetler hariç ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık
teminatlı menkul kıymetler dahil) ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu
Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler
(Döviz cinsinden yahut dövize, altına veya başka bir değere endeksli menkul kıymetlerin
itfası sırasında oluşan değer artışları irat sayılmaz.);"
MADDE 29 – 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin
(e) alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiş ve mevcut (f) alt bendi (g)
alt bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
198
"f) İpotek finansmanı kuruluşları ve konut finansmanı kuruluşları tarafından ihraç edilen
ipotekli sermaye piyasası araçlarından elde edilen kâr payı ve faiz gelirlerinden,"
MADDE 30 – 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin
(i) ve (u) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki bent eklenmiştir.
"i) Emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında ferdi kaza, hastalık sonucu
maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler
dahil) ve sağlık sigortaları ile ihracata ait nakliyat sigortalarında ve 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı
kapsamında yapılan sigortalarda sözleşme ve poliçe üzerinden alınan paralar"
"u) Bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri ve ipotek finansmanı kuruluşlarının
kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibarî
değerlerinin üzerinde elden çıkarılması sonucu kendi lehlerine kalan paralar,"
"y) İpotek finansmanı kuruluşlarının, konut finansmanı kuruluşlarının ve konut finansmanı
fonlarının, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanı kapsamında yaptıkları tüm işlemler dolayısıyla lehe alınan
paralar."
MADDE 31 – 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"o) Konut finansmanı kuruluşları ve ipotek finansmanı kuruluşları tarafından 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı kapsamında
tesis olunacak ipotek işlemleri,
p) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı
amacıyla yapılacak finansal kiralamalarda kiralanan konutların kiracıya devri,
r) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından konut satışları nedeniyle tesis olunacak ipotek
işlemleri."
MADDE 32 – A) 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin "(A) Mahkeme Harçları" başlıklı
bölümünün "III- Karar ve ilam harcı" başlıklı fıkrasının "1. Nispi harç" başlıklı bendinin, (e) alt
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
"f) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından
kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş
alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi
halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden Binde 54
Bakanlar Kurulu, dava çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere bu alt bentte yazılı
nispeti binde 10'a kadar indirmeye veya Kanunda yazılı nispete kadar çıkarmaya yetkilidir."
199
B) 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin "(B) İcra ve iflâs harçları" bölümünün "I-İcra
harçları" başlıklı fıkrasının "3. Değeri belli olan icra takiplerinde tahsil harcı, değer
üzerinden:" başlıklı bendinin sonuna aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
"h) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan
konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, bu bentte belirtilen tahsil harçları dörtte biri oranında
uygulanır."
MADDE 33 – 492 sayılı Kanuna bağlı (8) sayılı tarifenin "XI. Finansal faaliyet harçları"
bölümünün (10) numaralı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 34 – 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa bağlı (2) sayılı tablonun
"IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne aşağıdaki (36) numaralı fıkra, "V-
Kurumlarla ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne ise aşağıdaki (23) ve (24) numaralı fıkralar
eklenmiştir.
"36. Sermaye piyasası araçlarının ihracına ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar,
konut finansmanı kuruluşlarının konut finansmanı işlemleri ve bu kuruluşların ipotekli
sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını
temsilen menkul kıymet ihracı ve bu ihraca konu teminatlarla ilgili olarak düzenlenen makbuz
ve kağıtlar."
"23. İpotek finansmanı kuruluşları ile konut finansmanı fonlarının kuruluş ve ipotekli sermaye
piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını temsil eden
menkul kıymetlerin ihracı ve ihraca konu teminatlardan kaynaklananlar dahil her türlü
işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen ve damga vergisi bu kuruluşlar veya fonlar tarafından
ödenmesi gereken makbuz ve kağıtlar.
24. Toplu Konut İdaresi Başkanlığının menkul kıymet ihracı ve ihraca konu teminatlardan
kaynaklananlar dahil her türlü işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen ve damga vergisi bu
kuruluş tarafından ödenmesi gereken makbuz ve kağıtlar."
MADDE 35 – 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci
maddesinin (4) numaralı fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"ş) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut
finansmanı amacıyla teminat gösterilen veya ipotek konulan konutun, konut finansman
kuruluşları, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, ipotek finansmanı kuruluşları ya da üçüncü
kişilere teslimi (müzayede mahallinde yapılan satışlar dahil) ile bu şekilde alınan konutun,
konut finansman kuruluşları, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya ipotek finansmanı
kuruluşları tarafından teslimi (müzayede mahallinde yapılan satışı dahil)."
200
MADDE 36 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Kaynak: S&P
Kaynak:TÜİK
201
EK 4: TÜRKİYE’DE 2008 YILINDAN İTİBAREN SANAYİ ÜRETİM
ENDEKSİ
Kaynak:TÜİK
Kaynak:TCMB
202
EK 6: TÜRKİYE’DE ŞUBAT 2009 ENFLASYON BEKLENTİLERİ
203
EK 7: TÜRKİYE’NİN 2009 YILI DIŞ FİNANSMAN TABLOSU
204
EK 9: TÜRKİYE’DE MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE AÇIĞI/GSMH
(%)
Kaynak:Maliye Bakanlığı
Kaynak: TÜİK
205
EK 11: 2008 KRİZİYLE İLGİLİ TÜRKİYE’DEKİ HÜKÜMETİN
ALDIĞI ÖNLEMLER
206