You are on page 1of 66

İ

İ İ
Ş
Ş

ilâhiyât
937
© MAKGRUP MEDYA PRO. REK. YAY. A.Ş.
Sosyal Bilimler Kapsamında
Akademik Çalışmalar -I-

Editör:
Dr. Nusret TAŞ

eISBN 978-625-6961-55-5

1. Baskı: Ocak 2023


Sertifika No: 44396
Mizanpaj: Tavoos
Sayfa Düzeni: Tavoos
Kapak: MAKGRUP MEDYA PRO. REK. YAY. A.Ş.

Kitapta yer alan bölümlerin ilmî ve fikrî muhtevası ile dil


bakımından sorumluluğu yazarlarına aittir.
Bütün yayın hakları saklıdır. Bilimsel araştırma ve tanıtım için
yapılacak kısa alıntılar dışında hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Cinnah Cd. Kırkpınar Sk. 5/4 Çankaya / Ankara


Tel: (0312) 439 01 69

www.ilahiyatyayin.com
editor@ilahiyatyayin.com
satis@ilahiyatyayin.com
www.instagram.com/ilahiyatyayin
SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA

AKADEMİK ÇALIŞMALAR
-I-

Editör
Dr. Nusret TAŞ
İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ .......................................................................................... 7

1. BÖLÜM
DİN İLE FELSEFEYİ UZLAŞTIRMA BAĞLAMINDA AY ÜSTÜ
ÂLEMİN CENNET, AY ALTI ÂLEMİN İSE CEHENNEM
OLDUĞUNA DAİR TASAVVUR ÜZERİNE
BAZI DEĞERLENDİRMELER ........................................................... 9
Dr. Nusret TAŞ - Dr. Öğr. Üyesi Haydar DÖLEK

2. BÖLÜM
SÜHREVERDÎ’NİN TÜMELLER TARTIŞMASINDAKİ
KÖKTEN REALİST TAVRI ............................................................. 51
Doç. Dr. Hamdi ONAY - Gülizar EKİNCİ

3. BÖLÜM
KANT’IN BİLGİ VE METAFİZİK ÖĞRETİSİ GEREĞİ
ONTOLOJİK DELİLİ ELEŞTİRMESİ ............................................... 97
Gülizar EKİNCİ

4. BÖLÜM
SÛFÎ EPİSTEMOLOJİ: TASAVVUFTA KEŞF VE KEŞFÎ BİLGİ ....... 137
Dr. Öğretim Üyesi Buşra Arslan MEÇİN
5. BÖLÜM
KÖTÜLÜK PROBLEMİ BAĞLAMINDA SALGINLAR
(COVİD-19) VE ÖLÜM KORKUSU ................................................ 161
Dr. Sait POLAT

6. BÖLÜM
HİNDUİZM’DE RUH, BENLİK VE BİLİNÇ KAVRAMI:
ATMAN VE BRAHMAN ............................................................... 189
Sevinç AKSİN

7. BÖLÜM
MOLLA SADRA’DA NEFS TÜRLERİ ............................................ 207
Veysi ABDULAZİZ

8. BÖLÜM
SULTAN SENCER’İN ESARETİNDEN NİŞABUR’UN
1061 YILINDA YIKILIŞINA KADAR NİŞABUR ŞEHRİ
İLE İLGİLİ ÖNEMLİ HADİSELER ................................................. 225
Dr. Arafat YAZ

9. BÖLÜM
YA’KÛB B. LEYS DÖNEMİNDE
SAFFÂRÎ-ABBÂSÎ MÜNASEBETLERİ ......................................... 263
Dr. Arafat YAZ

10. BÖLÜM
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER ........ 291
Dr. Arafat YAZ

11. BÖLÜM
TÜRKİYE’DE ETKİLEŞİMLİ KİTAP OKUMA MODELİNE
İLİŞKİN YAPILMIŞ LİSANSÜSTÜ ÇALIŞMALARIN ÇEŞİTLİ
DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ ................................ 351
Dr. Perihan EFE
10. BÖLÜM

İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ


TÜRBELER

Dr. Arafat YAZ


MEB, Öğretmen.
arafatyaz@gamil.com, ORCID ID: 0000-0001-9780-3878.

Giriş
Orta Çağ’daki ismi ile Meyyâfârikîn, Kuzey Mezopotamya’
nın en eski ve önemli şehirlerinden biridir. Bölgedeki diğer
şehirler gibi tarihi dokusu ile kendini gösteren Meyyâfârikîn’in
kuruluşu, tarihçiler tarafından milattan sonra IV. yüzyıla gö-
türülse bile bunun doğru olmadığını belirtmek istiyoruz. Bu
yanılgı, kalenin inşasının şehrin inşası olarak anlaşılmasından
kaynaklanmaktadır. Nitekim metinde geçtiği üzere kalenin
inşasını anlatılırken daha önceden Rabad’da büyük bir köyün
varlığından bahsedilmektedir. Kalenin inşası ise orada yaşa-
yan insanların kendilerini savunması ve hırsızlık olaylarını
engellemesi amacıyla yaptıkları bir önlemdir. Meyyâfârikîn
yerleşkesinin bulunduğu mevkide su kaynaklarının çok fazla
olması ve konumu, Meyyâfârikîn’in en eski dönemlerden beri
var olduğunu gösteren yeterli bir kanıttır. Rivayetlerde geçen

• 291 •
292 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

ve Roma imparatorunun kalenin yapımına verdiği destek ve


Meyyâfârikîn’deki yapılarda bulunduğu söylenen Roma ki-
tabeleri imparatorluğun kalenin bina edilmesindeki rolünü
göstermektedir.
Meyyâfârikîn Kalesi’nin kuruluş hikâyesi ve kuran kişinin
kimliği de önem arzetmektedir. Meyyâfârikîn’in modern anlam-
da kurucusu olan Marûsâ, devrin iki süper gücü olan Bizans
ve Sasaniler arasında iyi ilişkilerin kurulmasında rol oynamış
ve Hristiyan şehit askerlerin kemiklerini Sasanilerden almaya
muvaffak olmuştur. Bu tarihten itibaren dini ve askeri yapıla-
rın inşa edildiği şehrin nüfusu artmış ve daha fazla ön plana
çıkmıştır. Hz. Ömer döneminde el-Cezîre’de alınan şehirler
arasında olan Meyyâfârikîn, bu dönemden itibaren Müslüman-
ların elinde kalmıştır.
Meyyâfârikîn’in terakki ettiği ikinci evre, Hamdânîler dö-
nemidir. Hamdânîlerin ikinci başkenti konumunda olan Mey-
yâfârikîn’in bu süreçte tahkim edildiği ve mamur bir şehir haline
getirildiği anlaşılmaktadır. Üçüncü evre ise Meyyâfârikîn’in
Mervânîlerin başkenti olmasıyla beraber altın çağını yaşadığı
dönemdir. Bu dönemde nüfusun kaleye sığmaması nedeniy-
le şehrin dışarıya taştığı ve dış kısımda mahallelerin kurul-
duğu görülmektedir. Mervânîler bir başkente yaraşır şekilde
Meyyâfârikîn’i imar etmişlerdir. Bu dönemde ayrıca ilmi bir
merkez olan Meyyâfârikîn’de kıymetli çalışmalar yapılmış ve
yetkin ilim adamları yetişmiştir. Mervânîlerden sonra da Selçuk-
lu, Artuklu ve Eyyubîlerin eline geçen kent, Orta Çağ’da Kuzey
Mezopotamya’nın en gözde şehirlerinden biri olmuştur.
2021 yılı başlarında Silvan’da I. Kılıçarslan’ın mezarının bu-
lunduğunun ilan edilmesi üzerine tarihi Silvan kenti dikkatleri
üzerine çekmiştir. Ardından aynı yıl yine Türk ve İslam dün-
yası için önemli bir şahsiyet olan Harezmşahların hükümdarı
Celaleddin Harezmşah’ın mezar yeri hakkında gözden kaçan
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 293

bilgilere ulaşmamız, Silvan’ı bir kere daha gündeme getirmiş-


tir. Silvan’da mezarı olan sultanların isimlerinin yaşatılması ve
Silvan’ın bununla anılması için sürdürdüğümüz çalışmaları
daha ileriye götürmek için İbnü’l-Ezrak’ın bu konudaki zengin
bilgilerine başvurmak istedik. Bahsi geçen kişilerin kimliğini ve
özellikle hükümdarların mezar yerlerini diğer kaynaklardaki
bilgilerden istifade ederek ortaya çıkarmaya gayret edeceğiz. O
dönemin Meyyâfârikîn Kalesi ve bazı tarihi mekanları hakkın-
da bir ön bilgi verilmesinin konunun anlaşılmasında özellikle
katkısı olacağını düşünüyoruz.

1. Meyyâfârikîn Kalesi ve Türbelerin Konumunu


Belirleyen Bazı Tarihi Mekânlar
IX. asırdan XII. asra Meyyâfârikîn’e damgasını vuran Ham-
dânî, Mervânî ve Artuklu hanedanının birçok üyesinin bu şehir-
de defnedildiği söylenmektedir. Hanedan üyelerinin birçoğunun
ismini veren İbnü’l-Ezrak, yer yer bunların ölümünden bahse-
derken bazılarının Meyyâfârikîn’e gömüldüğünü, bazılarının
gömüldüğü mezarlığı, bazılarının gömüldüğü mezarlığın nerede
olduğunu kaydetmiştir. Hamdânîlerden önce Meyyâfârikîn’de
olan bitenler ile ilgili çok az bilgi veren İbnü’l-Ezrak, yaklaşık
üç asır boyunca Meyyâfârikîn’e hükmeden Hamdânî, Mervânî
ve Artuklular hakkında çok önemli malumatlar vermiştir. Biz
sadece İbnü’l-Ezrak’ın kesin olarak Meyyâfârikîn’e defnedil-
diğini söylediği kişileri çalışmamızın kapsamına aldık ancak
çalışmamızda yer vermediğimiz birçok emir, vali, devlet erkanı
ve ilim adamlarının bu dönemde Meyyâfârikîn’e gömüldüğü-
nü vurgulamak isteriz.1 Nitekim İbnü’l-Ezrak, mezkûr devlet

1 Ahmed b. Yûsuf İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, çev. Bozarslan Mehmet


Emin, 2. bs (İstanbul: Koral Yayınevi, 1990), 213-25.
294 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

hanedanlarının birçok üyesinin isimlerini belirtmiş ve bunların


büyük bir kısmının Meyyâfârikîn’de yaşadığını zikremiştir.2
Peygamberden çok kısa bir süre sonra alınan bu şehirde, son-
raki dönemlerde de sivil, askeri ve dini mimariye önem verildiği
görülmektedir. Halifelerden sonra Emevi ve Abasiler dönemin-
de valiler eliyle yönetilen bu kentin Hamdânîler zamanında
başkent hüviyeti kazandığını söylersek yanlış olmayacaktır. Zira
konu içerisinde geçtiği üzere Meyyâfârikîn, Hamdânîlerin evi ve
karargâhıdır. Hamdânîler, bu şehrin kalesini tekmil edip geliş-
tirirken ayrıca şehri bayındır hale getirmişlerdir. Hamdânîlerin
bu girişiminden sonra Mervânîler döneminde Meyyâfârikîn,
yanı başındaki Âmid’i gölgesinde bırakacak şekilde büyümüş
ve önemli bir merkez olmuştur.
Hamdâni ve özellikle de Mervânîler zamanında yapılan
imar faaliyetleri sayesinde Meyyâfârikîn kalesinin içinde ve
dışındaki mekânları tanıma imkânı elde etmekteyiz. İbnü’l-
Ezrak, bunları sistematik bir şekilde anlatmamış olsa da di-
ğer tarihçi ve coğrafyacıların katkısı sonucunda bilgilerin
bir araya gelmesi ile Meyyâfârikîn şehrinin haritası ortaya
çıkmaktadır. Fakat birçok mekândan bahsedilmiş olması
ve bunlar hakkında net bilgiler olmaması, haliyle her şeyin
muayyen olması anlamına gelmemektedir. İbnü’l-Ezrak ve
diğer tarihçiler kalenin kuruluşunu anlatırken türbelerin
konumunu anlamamıza ve Meyyâfârikîn’i tanımamıza imkân
sunacak olan burçları, çeşmeleri, tarihi yapıları ile yer ve
yönlerini zikretmiştir.
Bazen tarihi verilerde çelişki veya zıtlığın olması, bir so-
nuca varılmasını zorlaştırmakta veya imkânsız kılmaktadır.
Bunu aksettiren bir örnek Meyyâfârikîn’in dış mahalleleri ve

2 Ahmed b. Yûsuf İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî (Kahire: Hey’etü’l ‘Amme li Şuuni’l-


Metabi’i’l-Emîriye, 1959), 262-63; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 225,226.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 295

konumuzla çok alakalı olan Muhdese ve Rabad’ın konumudur.


Muhdese ve Rabad’ın Meyyâfârikîn’in hangi tarafında oldu-
ğu büyük önem arzetmektedir. 1046 yılında Meyyâfârikîn’i
ziyaret eden Nasır-ı Hüsrev, Muhdese’nin şehrin kuzeyin-
de olduğunu söylemektedir.3 Ancak İbnü’l-Ezrak ve İbn
Şeddâd gibi şehrin havasını uzun süre teneffüs etmiş olan
tarihçiler ise Muhdese’nin kalenin güney kısmında olduğunu
söylemektedirler.4 İbn Şeddâd bu bilgiyi doğrudan ifade eder-
ken İbnü’l-Ezrak’ın verdiği detaylı bilgilerin birçok yerinde
Rabad’ın kuzeyde, Muhdese’ nin güneyde olduğu kesin olarak
anlaşılmaktadır.5 Meyyâfârikîn’i çalıştığımız ilk zamanlarda
bu çelişkiyi fark edip şüpheye düşmüş fakat şehirde yaşayan
ve şehri iyi bilen İbnü’l-Ezrak ve İbn Şeddâd’ın verdiği detaylı
bilgiler, şehirden geçen Nasır-ı Hüsrev’in yanıldığı konusunda
bizi ikna ettirmişti.
İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn Kalesi’nin kuruluşundan bah-
sederken et-Teşîs adlı Süryanice kitapta geçen bilgileri aktar-
maktadır. Kendi zamanında Rabad olarak bilinen yerde, İsa
Mesih zamanından kalan bir kilisenin olduğu büyük bir köyün
varlığını ve o dönemden kalma bir duvarın kendi zamanında
halen mevcut olduğunu söylemektedir. Ardından diğer kay-
naklarda şehrin kurucuları olarak zikredilen Layuta ve oğlu
Marusa’dan bahsetmekte ve Marusa’nın Rabad’ın olduğu
yerdeki eski kilisede kaldığını zikretmektedir.6 Meyyâfârikîn

3 Nâsır-ı Hüsrev, Sefernâme, çev. Yahya Haşab (Beyrut: Darü’l-Kitabi’l-Cedîd,


1983), 40-41.
4 Şemsüddîn Ahmed İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, (Beyrut:
Darü’s-Sadr, 1977), 1:177; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam
ve’l-Cezîre, c. 3/1 (Dimeşk: Menşurat-ü-Vezaret’üs-Sekafe, 1991), 266-68.
5 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:276; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi,
156.
6 Yakut El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, (Beyrut: Darü’s-Sadr, 1995), 5:236; El-
Makdisî, Ahsenü’t-Tekasîm fî Ma’firet’i-Akâlîm (Beyrut: Liden, 1991), 1:140; İbn
Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:261; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 1. bs (İs-
296 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Kalesi’nin duvarları yapıldıktan sonra şehrin içinde bir kilise


ve şehrin içindeki tepenin başında yani şimdiki ulu caminin
batı tarafında kalan tepenin üzerinde, imparatorun isminin
yazılı olduğu büyük bir kilise yapılmıştır. Tepenin üzerinde
ise sura benzeyen bir duvar yapılmış ve kilisenin iç tarafında
üç ev inşa edilmiştir.7 Ardından imparatordan alınan izin ile
dağın doğu köşesinde Burcü’l-Melik üç katlı olarak şehrin
kalesine eklenmiştir. Kilise olarak inşa edilen üçüncü katta
Roma imparatorunun ismi bulunmaktaydı.8 Bu kıymetli bil-
gilerin içinde Burcü’l-Melik’in Silvan Kalesi’nin kuzeydoğu
köşesinde olduğunu anlaşılmaktadır.
İbnü’l-Ezrak verdiği bir başka rivayette Marusa’nın kiliseyi
inşa etmesinden sonra Roma imparatorunun annesi, vezir-
leri ve bütün din adamları ile Meyyâfârikîn’e geldiğini ve
Marusa’ya kalenin inşası için gereken yardımı sağladığını
söylemektedir. İmparatorun emri ile üç veziri birer burç ve
kilise inşa etmişlerdir. İlk vezir, Burcü’z-Zerbiye’yi ve halen
onlara ait olan Yakubî kilisesini yaptırmıştır. İkinci vezir,
üzerinde bir haçın olduğu Ali b. Vehb Burcu’nu yaptırmıştır.
Bazı Hristiyanlar, bu haçın Bey’ü’l-Makdis’e baktığını iddia
etmekteydiler. İbnü’l-Ezrak’ın zamanında kalıntıları mev-
cut olan Neccarin Hamamı karşısındaki kilise de ikinci vezir
tarafından inşa edilmiştir. Üçüncü vezir ise kuzeybatı köşe-
sinde9 Babü’r-Rabad Burcu ve Müdevver Kilise’nin yapımını

tanbul: Nubahar, 2014), 103-4; Zekeriya b. Muhammed Kazvînî, Asarü’l-Bilâd ve


Ahbârü’l-İbâd (Beyrut: Dârü’s-Sadr, t.y.), 565-66.
7 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 106-7.
8 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:265; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 107.
9 İbn Şeddâd’a göre vezirler tarafından yapılan burç ve kiliselerden ilki Akabe’deki
kilise ve Burcü’r-Rumiye, ikincisi Ali b. Vehb Burcu olarak bilinen Burcü’z-Zaviye
ve tepenin altında, Neccarîn Hamamı’nın karşısında olan kilise, üçüncüsü Burcu
Babi’r-Rabad ve Müdevver Kilise’dir.İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:266.
Yakut el-Hamevî, Burcü’z-Zaviye’yi Burcü’r-Raviye olarak kaydetmiştir. Yakut
El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, (Beyrut: Darü’s-Sadr, 1977), 5:237.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 297

üstlenmiştir.10 İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bu bilgiler sayesinde


Meyyâfârikîn’in kuzeybatı köşesinde Rabad, Babü’r-Rabad
ve Müdevver Kilise’nin var olduğu anlaşılmaktadır.
İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn’in sekiz kapısından bahsetmek-
tedir. Bunlardan ilki İbnü’l-Ezrak’ın zamanında da Babü’l-
Cenaiz11 denilen kapıdır. Biz de Silvan’ın eski yerlilerinden
birinin Cenazeler Kapısı’ndan bahsettiğine tanık olup bu ismin
günümüze geldiğini müşahede ettik. İbnü’l-Ezrak, Babü’l-
Cenaiz’den doğu yönünde Babu Kulufah’a gidildiğini söy-
lemektedir. Kulufah ismi, Kulfa şeklinde bir harf değişikli-
ği ile günümüzde Silvan’ın doğu kesimindeki Kulfa Kapısı
ve Kulfa yerleşiminin adı olarak günümüzde de malumdur.
İbnü’l-Ezrak, Burcü’t-Tabbalin denilen iki burçta olduğunu
söylediği Kulfa Kapısı’nın bir diğer isminin Burcü’l-Mir’ât
olduğunu belirtmektedir. İbnü’l-Ezrak’a göre Burcü’l-Melik’te
olan Babü’l-Hüvve, Marusa tarafından Burcü’l-Melik’in ilk
yapıldığı zamanda inşa edilmiştir. Kuzey tarafına gidildiğinde
kalenin güney tarafındaki Babü’l-Cenaiz’in karşısında, kalenin
kuzeyinde olan Babü’l-Cebel bulunmaktadır. Kuzey tarafından
seyre devam edildiğinde kuzeybatı köşesinde iki burç arasın-
da, köşede Babü’r-Rabad vardır. Oradan güneye gidildiğinde
kalenin batı tarafında bulunan büyük burçtaki kapıya Burcu
Erbain denilmektedir. Rabiye’nin karşısında bulunan Bakuse
Köyü’nden dolayı burası Babu Bakuse olarak bilinir. Rum
tarafına bakıyor olması nedeniyle burası Babü’r-Rum olarak
da isimlendirilmektedir. Oranın az bir miktar ilerisinde Babü’l-
Ferah ve’l-Gam Kapısı vardır. Buraya daha sonradan Benu
Hamdân’ın yaptırdığı Kasrü’l-Atik’den dolayı Babu Kasrü’l-
Atik de denilmiştir. Oradan Akabe’nin aşağısına inilir ve suyun

10 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 108.


11 Yakut el-Hamevî, Babu Erzen’in Babü’l-Hanazir olduğunu söylemektedir. El-
Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, 1977, :5:237.
298 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

çıktığı yerde bir başka kapı vardır. Seyfüddevle’nin güney


tarafta, büyük surda açtırdığı Babü’l-Meydan, İbnü’l-Ezrak
zamanında Bustanü’l-Meydan olarak bilinmekteydi. Buraya
küçük surdan Babü’l-Ferah ve’l-Gam yoluyla varılırdı. Doğu
tarafında ise Babu Erzen denilen kapının karşısında küçük
surda denk olan bir kapı bulunmamaktaydı.12
İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bilgiler İbn Şeddâd’da da geçmek-
tedir. İbn Şeddâd’ın eserine bakıldığında birçok bilgiyi İbnü’l-
Ezrak’tan aldığı rahat bir şekilde anlaşılmaktadır. Biz, İbn
Şeddâd’ ın aktardığı farklı bilgiler üzerinde durmak istiyoruz.
İbn Şeddâd, genel olarak aynı bilgileri vermesine rağmen şeh-
ri bilen biri olarak bazı kritik bilgileri de aktarmıştır. Örneğin
Meyyâfârikîn kapılarından bahsederken Babü’l-Cenaiz’in
Babu Erzen olduğunu söylemektedir.13 Bu önemli bilgi bazı
tereddütleri ortadan kaldırmaktadır. Aynı yerde Babü’ş-
Şehve’nin Burcü’l-Melik’te olduğunu söylemektedir. Bu bilgi,
aynı şekilde el-Hamevî’de de geçmektedir. Şehrin kuzeyinde
olan Babü’l-Cebel’in ise şehrin güneyindeki Babu Erzen kar-
şısında olduğunu zikretmektedir.14 Babü’l-Ferah ve’l-Gam’a
tıpkı İbnü’l-Ezrak’ın dediği gibi Benu Hamdân’ın bina etmesi
nedeniyle Babü’l-Kasri’l-Atik denildiğini belirtmektedir.15
İki tarihçinin verdiği bu bilgi, Hamdânî sarayı olarak bili-
nen Kasrü’l-Atik ile bu kapının bağlantısını göstermektedir.
İbn Şeddâd, Meyyâfârikîn’e gittiğinde dört kapının açık ol-
duğunu ve kıble yani güney tarafında olduğunu söylediği
Babü’l-Muhdese verdiği en önemli bilgiler arasındadır.16 Bu
bilgi bize Muhdese’nin konumunu vermektedir. Aynı yerde

12 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 109-10.


13 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:266-68.
14 El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, 1977, 1-5:5:237; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre,
3/1:267.
15 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:267-268.
16 İbn Şeddâd, 3/1:268.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 299

sarayın yanında Babü’l-Cedid ve kuzeyde sarayın yanında


başka bir kapı olduğunu ve diğer kapıların kapatıldığını
söylemektedir. Bir başka yerde ise Babü’l-Cedîd’in yerini
tam olarak belirtip şehrin doğusunda olduğunu, Bâbü’l-
Hüvve’nin saraydan açılan kuzeydeki bir kapı olduğunu
kaydetmiştir.17 Yakut el-Hamevî de neredeyse aynı bilgileri
vermektedir. Yakut’un verdiği farklı ve kıymetli bir bilgi ise
güneydeki Babu Erzen’in kuzeyde mukabili olan kapının
karşısında Rabad’ın yer aldığını söylemesidir. Bu bilgi, İbnü’l-
Ezrak ve İbn Şeddâd’ı destekleyen net bir veridir. Aynı yerde
Babü’l-Ferah ve’l-Gam’ın kalenin batısında olduğunu söyle-
mektedir. Aynı şekilde verdiği bilgilerden Akabe denilen ve
kaynaklarda geçen yerin şehrin batısında olduğu ve güneybatı
köşesine kadar uzandığı ortaya çıkmaktadır. Yakut, Babü’l-
Kasri’l-Atik’in Babü’l-Meydan olarak isimlendirildiğini de
söylemektedir. Ayrıca yine Yakut el-Hamevî de Ali b. Vehb
Burcu’nun kalenin güneybatı köşesi18 olduğunu ifade edip
diğer tarihçilerin yazdıklarını pekiştirmektedir.19
İbn Şeddâd, şehri ziyaret ettiğinde kalenin 42 burcu oldu-
ğunu söylemekte ve tıpkı İbn’’l-Ezrak’ın yazdığı gibi buraya
defnedilen şehitlerin kemikleri sayesinde daha muhkem olan

17 İbn Şeddâd, 3/1:275; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 108.


18 Silvan Kalesi ve şehir hakkında günümüzde de çalışmalar yapılmıştır. Abdurra-
kib Yusuf’un çalışmasında Silvan Kalesi ve tarihi mekanlarını gösteren haritası
önem arzetmektedir. Mustafa Alican, “Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn
(Silvan)” (İzmir, Ege Üniversitesi, 2012), 74; Adnan Çevik, “XI-XIII Yüzyıllar-
da Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi” (İstanbul, Marmara Üniversitesi, 2002), 88-90;
Thomas Ripper, Diyarbekir Merwanileri İslami Ortaçağ’da Bir Kürt Hanedanı, çev.
Bahar Şahin Fırat (İstanbul: Avesta Yayınları, 2012), 480; Mehmet Mahfuz Söyle-
mez, “Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine Notlar”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, sy 20 (2009): 233; Abdurrakîb Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye fi
Kürdistani’l-Vüstâ, (Erbil: Dâr Ârâs, 2001), 2:302,327-335.
19 El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, 1977, 5:237; Kazvînî, Asarü’l-Bilâd ve Ahbârü’l-İbâd,
565-66.
300 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Âmid kalesinin aksine Meyyâfârikîn’in kılıç ile alınamadığını


aktarmaktadır.20
İslam tarihçileri ve coğrafyacıların verdikleri bilgiler ışığında
Meyyâfârikîn Kalesi, kapıları ve önemli mekanlarının konu-
mu büyük ölçüde ortaya çıkmaktadır. İbnü’l-Ezrak’ın Meyyâ-
fârikîn’de defnedildiğini söylediği tarihi şahsiyetleri tespit edip
diğer kaynaklarda geçen bilgilerle teyit ederken yukarıda ver-
diğimiz bilgiler ışığında Meyyâfârikîn’deki türbelerin günü-
müzdeki konumunu da anlamaya çalışacağız.
Konuya geçmeden önce çalışmamızın kapsamının dışında
kalan fakat Meyyâfârikîn için önem arz eden bir hatırlatmada
bulunmak istiyoruz. Daha önceden yaptığımız çalışmalarda
Celaleddin Harezmşah’ın mezar yeri ile alakalı tespitlerde
bulunmuştuk. Sibt İbnü’l-Cevzî, Celaleddin’in mezar yeri-
nin Burcü’l-Melik’in hemen altında, kalenin dış tarafında
olduğunu söylemekteydi. İbnü’l-Ezrak ve diğer tarihçilerin
verdikleri bilgiler, Burcü’l-Melik’in Silvan Kalesi’nin kuzey-
duğu köşesi olduğunu ortaya koymaktadır. Celaleddin’in
Ayndar Köyü’nde öldürülüp defnedilmesinden sonra bahsi
geçen yere getirilip gömüldüğü konusuda Sibt’in ifadeleri
doğrultusunda herhangi bir tereddüt kalmamıştır.21 Celaled-
din Harezmşah, Meyyâfârikîn’de medfun olduğu bilinen 5
hükümdardan biridir.

20 El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, 1977, 5:237; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:275;


İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 108.
21 Oktay Bozan ve Arafat Yaz, “Sultanlar Şehri Silvan, Tarih-Toplum”, içinde
Celaleddin Harzemşah’ın Mezar Yeri Üzerine Mülahazalar, ed. Oktay Bozan vd.
(Ankara: Sonçağ Akademi, 2021), 469-505; Oktay Bozan ve Arafat Yaz, “Celaled-
din Harzemşah’ın Mezar Yeri Üzerine Mülahazalar”, içinde Tarih Araştırmaları,
(Osmanlı tarihi, Kurumlar, Ermeni İsyanları ve Milli Mücadele Dönemi) Prof. Dr.
Ahmet EYİCİL’e Armağan, ed. Mustafa Çabuk ve Yaşar Arslanyürek (Ankara:
Sonçağ Yayınları, 2022), 65-88.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 301

2. Meyyâfârikîn’in Fethi ile Şehre Yerleşen Sahabe, Tabiin


veya İlk Müslümanlar
İbnü’l-Ezrak’a göre Şaban 18’de (Ağustos-Eylül 639) İyaz b.
Ganem, Halid b. Velid ile Diyâr-ı Bekr üzerine gönderilmiştir. İlk
olarak Nusaybin’e giden İyaz, Halid b. Velid’i 3 bin atlı ile Âmid
ve Meyyâfârikîn’i fethetmekle görevlendirmiştir. Şehrin doğu-
suna gelen Müslümanlar, Ayn Nasbe denilen yerde konaklamış
ve şehrin yetkilisi ile yapılan görüşmenin ardından, ödenecek
vergi karşılığında anlaşma yapılmıştır. Meyyâfârikîn’in fethinin
akabinde bir grup Müslüman buraya yerleşmiş ve Huzeyme,
Tâî, Yasin, İbrahim, Harmele, Muhacir, Ömeyr b. Sa’d tarafın-
dan yedi mescit yapılmıştır. Ömer b. Said ise şehrin ortasında,
Büyük Kilise’den bir bölümünü mescide çevirmiş ve cuma na-
mazı burada kılınmıştır. Müslümanların sayısı arttığında diğer
bölümler de mescide eklenmiştir. Ömer b. Hattab adına şehrin
ortasında cuma namazı kılınan bir mescidin yapıldığı rivayet
da edilmiştir.22

22 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 97-99.


302 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Herevi, Meyyâfârikîn’de sekiz sahabe mescidinin olduğunun


iddia edildiğini söylemekte ve bunların ismini sıralamaktadır.
Bunlar Mescidu Huzeyme, Mescidü’t-Tâî, Mescidu İbrahim,
Mescidü’l-Hanâdika, Mescidu Yasin, Mescidu Ebi Halid, Mes-
cidu Harmele ve Mescidu Ali b. Ebi Talib’dir. Herevî, şehre ilk
yerleşen Müslümanlardan Hakem b. Hişam, Şakiri, Elyesâ,
Münzir b. İshak, Elyesâ b. Halef, İbrahim b. Vehb ve Ebu İshak
el-Fîrûzbâdî’nin arkadaşı olan Muhammed b. Kazeruni’nin
kabrinin bu şehirde bulunduğunu ve Cemîlât denilen yerde
ise tabiinden isimlerini bilmediği bir grubun kabrinin Mescidu
Itrî’nin yanında olduğunu söylemiştir.23 Herevî’nin kayıtları
sahabe ve tabiinden kimselerin buraya metfun olduğunu ve
Müslümanların Hz. Ömer döneminde Meyyâfârikîn’i almala-
rından sonra şehri sahiplendiklerini ve şehirde birçok dini yapı
inşa ettiklerini göstermektedir.

3. Hamdânî Hanedanından Meyyâfârikîn’e Defnedilenler


Yukarıda geçtiği üzere Hamdânîlerin Meyyâfârikîn şehrinin
imarında büyük katkıları olmuştur. Hamdânîler, kendilerin-
den önce surlarda oluşan tahribatın düzeltilmenin ötesinde,
Meyyâfârikîn Kalesi’ne eklemeler yapıp güçlendirmiş ve fasîl
denilen ikinci suru yapıp hendekler açmışlardır. Hamdânîlerden
önce Meyyâfârikîn halkının kale içerisinde kuyulardan su tedarik
ettikleri ve Seyfüddevle’nin ilk defa Re’sü’l-Ayn’dan şehre gelen
bir su kanalı yaptırdığı anlatılmaktadır. Ayrıca şehir içerisinde
birçok binayı inşa etmişlerdir.24 İbnü’l-Ezrak, Hamdânîlerin
Meyyâfârikîn ile olan ilişkisini anlatmış ve Hamdânî haneda-
nından bazılarının Meyyâfârikîn’de defnedildiğini ve defnedil-
dikleri yeri belirleyecek bilgileri vermiştir.

23 el-Herevî, El-İşârât İla ma’rifeti’z-Ziyârât (Kahire: Mektebetü’s-Sikâfeti’d-Diniye,


2002), 1:59.
24 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:301,311,317,318.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 303

3.1. Seyfüddevle Hamdânî


İbnü’l-Ezrak’a göre Silvan’da defnedilen ilk hükümdar Sey-
füddevle Hamdânî’dir. Seyfüddevle Ali b. Abdullah b. Ham-
dân, Hamdânîlerin meşhur hükümdarı olan ağabeyi Nâsırüd-
devle’den daha küçüktü. 325 (936-937) yılına kadar onun ya-
nında iken bu tarihten sonra Diyâr-ı Bekr’e gitmek için ayrıl-
mıştır. Ali b. Cafer ed-Deylemî, Nâsırüddevle’ye isyan edince,
Nâsırüddevle kardeşi Seyfüddevle’yi üzerine göndermiştir. Bu
bölgeyi aldığı takdirde kendisine vereceğini vaadetmiş ve Sey-
füddevle, Ali b. Cafer’in üzerine Erzen’e gitmiştir. Seyfüddevle
bu seferinin ardından Ermeniye ve Diyâr-ı Bekr’i alıp buralara
hâkim olmuştur.25 Meyyâfârikîn’i alan Seyfüddevle, şehirdeki
birçok yeri imar etmiştir. İbn Şeddad, bu imar izlerinin içeride
ve dışarıda mevcut olduğunu söylemektedir.26 Seyfüddevle’nin
Meyyâfârikîn’de yaptığı en önemli eserlerden biri de Ali b. Vehb
Burcu’nun yanında yaptırdığı ve Kasrü’l-Atîk denilen saraydır.27
Seyfüddevle’nin Meyyâfârikîn’in imarı için yaptırdığı en önem-
li projelerden biri de Rabad’daki çeşme olan Re’sü’l-Ayn’dan
Kasrü’l-Atîk’e su taşıyan ve şehirde bir ilk olan su kanalıdır.28
Seyfüddevle ve Hamdânî hanedanını Meyyâfârikîn’e bağ-
layan en önemli neden bu kenti yurt edinmiş olmalarıdır. Bu
yargıya aile fertlerinin buraya defnedilmesinden ulaşabiliyoruz.
Aile fertlerinden bahsetmeden önce Seyfüddevle’ye yakın olan
ve onun önemli komutanlarından biri olan Neca’yı anmak ge-
rekmektedir. Sonradan Seyfüddevle’ye isyan edip öldürülecek
olan Neca’nın da Meyyâfârikîn’de defnedildiği tarihi kaynak-
larla sabittir.29

25 Ali b. Zâfir El-Ezdî, Ahbârü’d-Devleti’l-Hamdâniyye (Daru Hassân, 1985), 23-24;


İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:300.
26 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:301.
27 İbn Şeddâd, 3/1:3/1:310; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 436.
28 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:311; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 437.
29 Abdurrahman İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, (Beyrut: Darü’l-Fikir, 2000), 4:306;
304 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Tarihçiler, Abdullah b. Seyfüddevle’nin 338 yılında (949-


950) Meyyâfârikîn’de vefat ettiğini ve oraya defnedildiğini
söylemektedirler.30 El-Ezdî, 338 yılında Seyfüddevle’nin ölen
oğlunun künyesinin Ebü’l-Heyca olduğunu kaydetmektedir.31
Bazı tarihçiler kız kardeşinin 352 yılında Cemaziyülahir’in biti-
mine 3 gün kala vefat ettiğini kaydetmiş olsalar da İbnü’l-Ezrak
Seyfüddevle’nin kız kardeşi Havle’nin 8 Cemaziyülevvel 352
tarihinde (4 Haziran 963) öldüğünü, cenazesinin Meyyâfârikîn’e
taşındığını ve orada defnedildiğini söylemektedir.32 Başka bir
kaynak, ölen kişinin Seyfüddevle’nin büyük kızkardeşi oldu-
ğunu belirtmektedir.33 Ayrıca annesinin de kızkardeşi ile yan
yana defnedildiği kaynaklarda zikredilmektedir.34 Bu durum-
da Hamdânî hanedanından Seyfüddevle’nin annesi, ablası ve
oğlunun Meyyâfârikîn’de defnedildiğini anlamaktayız.
17 Zilhicce 303 yani 22 Haziran 916 yılında dünyaya gelen
Seyfüddevle, 25 Safer 356 yani 9 Şubat 967 yılında35 Haleb’de
vefat etmiştir. El-Ezdî, Seyfüddevle’nni 30 yıl hükümdarlık yap-
tığını, 52 yıl, 2 ay ve 8 gün hayatta kaldığını zikretmektedir.36 Ya-
şadığı süre içerisinde ömrünü gaza ile geçiren Seyfüddevle’nin
40 gazaya çıktığı söylenmektedir.37 Bu dönemde belki de hiç
olmadığı kadar Bizans İmparatorluğu ile savaşlar yaşanmıştır.

İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:308; İzzüddîn İbnü’l-Esîr, El-Kamil fi’t-Tarih,


(Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabî, 2012), 7:247; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn,
434.
30 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:301; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 427.
31 El-Ezdî, Ahbârü’d-Devleti’l-Hamdâniyye, 32.
32 El-Ezdî, 38; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 432.
33 Ebü’l-Alâ el-Maarrî, Mu’cizu Ahmed, t.y., 1:359.
34 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:315.
35 24 Safer 356 yani 8 Şubat 967 yılında Haleb’de vefat etmiştir. Bkz. Abdülkerim
Özaydın, “Seyfüddevle el-Hamdânî”, içinde DİA (İstanbul: TDV, 2009), 35-36.
36 El-Ezdî, Ahbârü’d-Devleti’l-Hamdâniyye, 39; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 437;
İbnü’l-Ümrânî, El-İnbâ fî Târîhi’l-Hulefâ (Kahire: Dârü’l-Âfâki’l-Arabiyye, 2001),
177; İzzüddîn İbnü’l-Esîr, El-Kamil fi’t-Tarih, (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabî, 1987),
7:271.
37 Kürd Ali, Hıtatü’ş-Şâm (Dimeşk: Mektebetü’n-Nurî, 1983), 193.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 305

Meyyâfârikîn’deki minberlerde cihad hutbeleri okunmuş ve


hatiplerin hatibi olarak vasıflandırılan Abdurrahim b. Nübate,
Seyfüddevle’nin yanında olmuştur.38 Diğer taraftan yaşanan
savaşlar nedeniyle bölgedeki şehirlerin zarar gördüğünü ve
ekonomik faaliyetlerin sekteye uğradığını da belirtmek gerek-
mektedir.
Seyfüddevle, ömrünü gaza ve cihad faaliyetleri ile geçirme-
sine rağmen yanındaki ilim adamları ile kendinden söz ettir-
miştir. Alim, şair ve faziletli insanların onun yanında toplandığı
ve Mem’un dönemi haricinde hiçbir dönemde ilim adamları-
nın bir hükümdarın etrafında toplanmadığı söylenmektedir.
Seyfüddevle’nin sarayındaki ilim ve irfan ehli içerisinde İbn
Haleveyh en-Nahvî, Hatibü’l-Huteba Abdurrahim İbn Nübate,
Kadı Ebu Bekir b. Karia, el-Mütenebbi, Seyfüddevle’nin am-
cazadesi emir Ebu Firâs İbnü’l-Hars b. Hamdân, eş-Şimşâtî,
Ebü’l-Ferec el-Bebagâ, İbn Nübate es-Sa’dî gibi şahsiyetlerin
isimleri bilinmektedir. Bu ilim ehlinin tümü, Seyfüddevle’nin
onlardan daha faziletli olduğunu söylemişlerdir.39
Haleb’de vefat eden Seyfüddevle’nin cenazesinin Meyyâ-
fârikîn’e getirildiği birçok kaynakta geçmektedir. İbnü’l-Ezrak
ve diğer tarihçiler ölümü ve Meyyâfârikîn’e taşınması hakkında
detaylı bilgiler vermektedirler.40 Bazı kaynaklar ise daha özel

38 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:302.


39 İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre (el-Mektebetü’ş-
Şamile, t.y.), 1:161; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:302; İbnü’l-Ezrak, Târihu
Meyyâfârikîn, 427-28.
40 İmâdüddin İsmail Ebü’l-Fida, El-Muhtasar fi Ahbari’l-Beşer, (Mısır: El-Matbaatü’l-
Hüseyniyet’il-Mısriyye, t.y.), 2:107; El-Gazzî, Nehrü’z-Zeheb fi Târih’i-Haleb (Haleb:
Dârü’l-Kalem, 1419), 3:57; Şemsüddîn Ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübela, 11. bs,
(Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 1996), 16:187; İbn Asâkir, Tarihu Dimeşk (Darü’l-Fikr,
1995), 43:24; İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, 3-5:4:310; Şemsüddîn Ahmed İbn
Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, (Beyrut: Darü’s-Sadr, 1900),
3:401; İbn Kesîr, El-Bidâye ve’n-Nihâye (Dârü’l-Fikr, 1986), 11:263; İbn Şeddâd,
El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:315; İbnü’l-Esîr, El-Kamil fi’t-Tarih, 2012, 7:7:271; İbnü’l-
Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 438; İbnü’l-Ümrânî, El-İnbâ fî Târîhi’l-Hulefâ, 1:177;
306 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

ve işe yarar bilgiler vererek annesi ve kızkardeşinin yanında


defnedildiğini aktarmaktadırlar.41 Haleb’de vefat etmesine
rağmen Meyyâfârikîn’e taşınması buradaki aile mezarlığı ve
Meyyâfârikîn’e olan sevgisi ile açıklanabilir.
Seyfüddevle’nin mezar yeri hakkında kaynaklarda belirgin
bir ifadeye rastlanmamaktadır. Nereye defnedildiğinin anla-
şılması için bazı bilgilerin bir araya getirilmesi ve şehirdeki
mekanların nerede olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Kay-
naklarda türbesinin kalenin/şehrin içinde olduğu ilk olarak
göze çarpmaktadır.42 Diğer bilgilerle karşılaşmadan önce, bu
bilgiden hareketle Seyfüddevle’nin defnedileceği en olası yerin
Hamdânî Sarayı civarı olduğunu tahmin etmiştik.
Seyfüddevle’nin nereye gömüldüğünü ve gömülü olduğu
yerde kimlerin olduğunu anlamak için yukarıda zikrettiğimiz
bazı bilgileri yeni bilgilerle resmin oluşması için bir araya getire-
lim. Seyfüddevle’nin annesi ile kız kardeşinin Meyyâfârikîn’de
yan yana defnedildiğini43 ve Abdullah b. Seyfüddevle’nin
Meyyâfârikîn’e gömüldüğünü belirtmiştik.44 Bir başka yerde
İbnü’l-Ezrak, Seyfüddevle’nin Kasrü’l-Atik’in yanında kendisi
için bir türbe yaptırdığını, oraya oğlu Abdullah, kızkardeşi

Zeynüddîn İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiye,


1996), 1:283.
41 İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, 1900, 3:401; İbn Şeddâd,
El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:3/1:315; Şemsüddîn Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefâyâtü’l-
Meşâhiri ve’l-A’lâm (Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 1993), 26:147; Ebü’l-Fida İs-
mail İbn Kesîr, El-Bidaye ve’n-Nihaye, 1. bs, (İmbabe: Darü’l-Hicr, 1987), 11:299;
Cemalüddîn Yusuf İbn Tağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire fi Mülûki’l-Mısır ve’l-
Kâhire, (Kahire: Darü’l-Kütübü’l-Mısriye, 1935), 4:18; Ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-
Nübelâ (Kahire: Dârü’l-Hadîs, 2006), 12:248; İbn Aybek Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî
bi’l-Vefayât, 1. bs, (Beyrut: Daru İhyai’t-Türas, 2000), 21:127; İbnü’l-Ezrak, Târihu
Meyyâfârikîn, 438.
42 İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, 1900, 3:401; İbn Şeddâd,
El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:3/1:315.
43 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:315.
44 İbn Şeddâd, 3/1:3/1:301; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 427.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 307

Havle, annesi ile arkadaşı Neca’yı defnettiğini söylemektedir.45


Buraya kadar Seyfüddevle’nni oğlu, annesi, kız kardeşi ve ko-
mutanı olan Neca’nın Kasrü’l-Atik yani Hamdânî Sarayı’nın
yanına defnedildikleri anlaşılmaktadır. Başka bir yerde hem
İbnü’l-Ezrak ve İbn Şeddâd, Seyfüddevle’nin annesi ve kız kar-
deşinin yanına defnedildiğini söylemektedirler.46 Bu durumda
Seyfüddevle’nin Kasrü’l-Atik’in yanında annesi, kız kardeşi,
oğlu ve Neca ile aynı yerde gömüldüğü ortaya çıkmaktadır.
Tabi en azından kaynaklara yansıdığı kadarıyla defnedilenler
arasında sadece bunların isimlerinin bilindiğini de ekleyelim.
Bundan sonra Kasrü’l-Atik yani Hamdânî Sarayı’nın Mey-
yâfârikîn’in neresinde olduğu konusuna gelelim. İbn Şeddâd,
Seyfüddevle’nin Kasrü’l-Atik’i Ali b. Vehb Burcu’nun yanın-
da 355 yılında yaptırdığını net ifadelerle anlatmaktadır.47
İbnü’l-Ezrak, Seyfüddevle’nin Kasrü’l-Atik’i 355 yılında,
Meyyâfârikîn’in (kalesinin) içinde, Ali b. Vehb Burcu’nun yanın-
da yaptırdığını ve buranın saraya eklendiğini söylemektedir.48
İbnü’l-Ezrak, İbn Şeddâd’ın verdiği birçok bilgi ve Yakut el-
Hamevî ile Kazvinî’nin net ifadeleri ile Ali b. Vehb Burcu’nun
Meyyâfârikîn Kalesi’nin güneybatı köşesi olduğu ortaya
çıkmaktadır.49 Bu net ifadelerden üzerine diğer tarihi me-
kanların konumundan yola çıkıp Ali b. Vehb Burcu ve Kasrü’l-
Atik’in yerini anlatmaya ihtiyaç yoktur. Yukarıdaki veriler
kaynaklardan hareketle kesin olarak Seyfüddevle, ailesi ile
Necâ’nın türbelerinin Meyyâfârikîn’in güneybatı köşesinde
olduğunu kanıtlamaktadır.

45 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 436-37.


46 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:315-316; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn,
438.
47 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:310.
48 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 436.
49 El-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, 1977, 5:237; Kazvînî, Asarü’l-Bilâd ve Ahbârü’l-İbâd,
565-66.
308 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

3.2. Hatib Abdurrahim b. Nübate


374 (984-985) yılında Abdurrahim b. Nübate Meyyâfârikîn’de
vefat etmiş ve orada defnedilmiştir. Hutbeleriyle temayüz eden
İbn Nübate’nin nadir bir insan kadar üne sahip olduğu anla-
şılmaktadır. İbnü’l-Ezrak, böyle birinin geçmişte dünyaya gel-
mediğini ve kıyamete kadar da onun gibi bir hatibin dünyaya
gelmeyeceğini söylemektedir. 335 (946-947) yılında doğmuş
olan İbn Nübate, yaklaşık 39 yıl yaşamıştır. Kadı İbn Ahmed
en-Nesevî, onun namazını kıldırmıştır.50

4. Mervânî Döneminde Meyyâfârikîn’e Defnedilen


Şahsiyetler
İbnü’l-Ezrak gibi bir tarihçinin bu şehri konu edinerek dö-

50 el-Yâfiî, Mir’âtü’l-Cinân ve İbretü’l-Yakzân (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1997),


2:257; Şemsüddîn Ez-Zehebî, El İber fi Haber men Gaber, (Beyrut: Darü’l-Kitabi’l-
İlmiye, 1985), 2:78; Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefâyâtü’l-Meşâhiri ve’l-A’lâm,
25:229; İbn Tağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire fi Mülûki’l-Mısır ve’l-Kâhire, 4-5:3:322;
İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 448; İbnü’l-İmâd el-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb
fi Ahbari men Zeheb, 1. bs, (Beyrut-Dimeşk: Dar-ü İbn Kesîr, 1986), 4:251.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 309

nemin bilgilerini kayda geçirmesi Meyyâfârikîn için büyük bir


şanstır. Müellifin yaşamına kadar ve en önemlisi de yaşadığı dö-
nemde şehrin kaderini kayda geçirmesi, birçok bilginin unutul-
mamasını ve günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Talihin bir başka
yüzü ise Meyyâfârikîn’in bekli de tarihte terakki ettiği en canlı
anılarının müellifin yaşadığı dönemin öncesine denk gelmiş
olmasıdır. Meyyâfârikîn’in Hamdânî ve Mervânî döneminde
bir kültür ve medeniyet şehri olarak Âmid gibi önemli bir kenti
gölgede bıraktığını söylemiştik. Hamdânîler döneminde yıldızı
parlayan Meyyâfârikîn şehri, Mervânîler zamanında tarihinin
en parlak dönemini yaşamıştır. Meyyâfârikîn’in Mervânîlerin
başkenti olmasında Hamdânîler döneminde elde ettiği prestij,
Mervânîlerin Hamdânî topraklarında devlet kurmaları ve şehri
başkent olarak seçmeleri noktasındaki kendi iradeleri etkili
olmuştur. Meyyâfârikîn’in devlet merkezi olması, birçok hayra
mazhar olmasının yanında hükümdarların bu şehre defnedil-
mesine vesile olmuş ve bu sayede daha da değer kazanmıştır.
Eserinin birçok yerinde türbelerden bahseden İbnü’l-Ezrak’ın
bu kadar detaylı bilgilere sahip olmasında bu şehirde yaşaması
etkili olmuştur. İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bilgiler, bilen birinin
mantığıyla yazıldığı için elbette ki yeterli olmamaktadır. Ancak
İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bilgiler, başta İbn Şeddâd ve Yakût el-
Hamevî gibi tarihçi ve coğrafyacıların malumatları ile bir araya
getirildiğinde daha iyi sonuçlar elde edilmektedir.

4.1. İlk Mervânî Hükümdarlarının Türbeleri


Mervânîlerin ilk hükümdarlarının mezarları Meyyâfârikîn’de
değildir. Mervânîlerin başkentleri olması ve Mervânîlerle olan
münasebetleri nedeniyle onlardan da kısa bir şekilde bahsetmek
istiyoruz. Bâd b. Dostık, Tur Abidin’de yapılan savaşta yenilmiş,
Musul yakınında kesilen el ve ayakları Bağdat’a gönderilmiştir.
Cesedi ise Musul’da asıldıktan bir süre sonra halk tarafından
310 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

indirilmiş ve Musul’a defnedilmiştir.51 Mervân’ın büyük oğlu


ve ikinci hükümdar olan Ebu Ali Hasan b. Mervân, Âmid’de
uğradığı suikastın ardından öldürülünce ebeveynlerinin kaldığı
Erzen’e götürülmüş ve köprünün doğusundaki caminin yanında
yapılan türbeye gömülmüştür.52
Hetah’ta Mervânî veziri Şervîn b. Muhammed ve polis mü-
dürü İbn Fîlûs tarafından öldürülen Ebu Ali’nin kardeşi ve
ondan sonraki hükümdar Mümehhidüddevle Ebu Mansur Said
b. Mervân’ın cesedi, isyancılar ortadan kaldırılıp ülke selamete
kavuştuktan sonra Erzen’e gönderilerek Ebu Ali’nin türbesine
gömülmüştür.53 Bâd b. Dostık’ı da hükümdarların içinde sa-
yarsak Mervânîlerin iki ve üçüncü hükümdarlarının Erzen’e
gömülü oldukları görülmektedir. Mümehhidüddevle’nin sui-
kastten sonra geçen sürede Hetah ya da Meyyâfârikîn’e gömülü
olduğu konusunda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır.
Meyyâfârikîn, isyancıların elinde olduğuna göre büyük bir
ihtimalle cenazenin naklinden önce Hetah’ta metfundu.
Mervânîlerin son hükümdarı Nâsırüddevle Mansûr’un me-
zarı ise Âmid yani Diyarbakır’dadır. Nâsırüddevle Mansûr,
öldükten sonra Âmid’deki içkalede defnedilmiş ve daha son-
radan eşi Sittünnâs da yanına defnedilmiştir. Nâsırüddevle ve
Sittünnâs’ın türbeleri, içkalede korunaklı bir yerde olduğu için
günümüze ulaşmıştır.54

51 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 74.


52 İbnü’l-Ezrak, 91.
53 İbnü’l-Ezrak, 115.
54 Arafat Yaz, “Mervânîlerin Son Hükümdarı Nâsırüddevle Ebü’l-Muzaffer
Mansûr”, Düsbed, sy 27 (2021): 107-25; Arafat Yaz, “Mervânîlerin Son Hüküm-
darı Mansûr’un Mezar Yeri Hakkında Bir İnceleme”, içinde Ases International
Scientific Research Conferance Book, ed. M. E. K. Lebaka (Ases İnternational Scientific
Research Conferance, Mersin: Ases Publications, 2022), 1-18.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 311

4.2. Ebü’l-Fevâris b. Dostık


Mervânîlerden Meyyâfârikîn’de ilk metfun olduğunu bildi-
ğimiz kişi, Bâd’ın kardeşi ve Mervânîlerin ilk valisi olan Ebü’l-
Fevâris’tir. Bâd, Meyyâfârikîn’i Rebiülahir 374 (Eylül 984) yı-
lında aldıktan sonra Ebü’l-Fevâris’i Meyyâfârikîn valisi olarak
atamıştır. Bâd, fetihlerle uğraşırken kardeşi Ebü’l-Fevâris’in
Meyyâfârikîn’de kaldığını ve Meyyâfârikîn’in imarı ile uğraştığı-
nı biliyoruz. Öncelikli olarak iki yıldan az bir süre içerisinde yı-
kılmış olan Meyyâfârikîn surlarını onardığı söylenmektedir.55
Bâd ile Abbasi halifesinin ordusu arasında Tur Abidin’de,
sonra da Nusaybin’e bakan tepede cereyan eden savaşta öldü-
rülen Ebü’l-Fevaris b. Dostık, Meyyâfârikîn’e getirilerek şehrin
dışındaki Ebü’l-Fevâris Kubbeleri denilen yere gömülmüştür.
Ebü’l-Fevâris’in adını alan bu mezarlıkta başka türbeler de
yapılmış ve burası büyümüştür. Ebü’l-Fevâris’in öldürüldüğü
tarihe bakıldığında, İbnü’l-Ezrak’taki kronolojide 376 yılına
denk geldiği anlaşılmaktadır.56 İbnü’l-Esîr ve Er-Rûzraverî ise bu
vakayı 377 (987-988) yılı olayları içerisinde anlatmışlardır.57 Bu
kubbelerin şehir dışında hangi tarafta olduğuna dair herhangi
bir bilgiye ulaşamadık.

4.3. Kadı Ali b. Ahmed en-Nesevî


İbnü’l-Ezrak, fakih olan Ali b. Ahmed en-Nesevî’nin Cemaziyü-
lahir 369’da (Aralık-Ocak 979-980) Meyyâfârikîn kadılığına atan-
dığını söylemektedir.58 Bir yerde kendisinden sonra Meyyâfârikîn

55 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 450; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 57; İbnü’l-


Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 70.
56 Ebu Şüca Er-Rûzrâverî, Zeylu Tecâribü’l-Ümem (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiye,
2003), 89; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 73-74; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-
Zaman fi Tarihi’l-A’yan, 1. bs, (Dimeşk: Darü’r-Risaleti’l-Alemiye, 2013), 18:26;
İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 452.
57 Er-Rûzrâverî, Zeylu Tecâribü’l-Ümem, 89; İbnü’l-Esîr, El-Kamil fi’t-Tarih, 1987,
7:430-432.
58 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 444.
312 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

kadılığına en-Nesevî’nin vekili Ali b. Hamid’in kadılık yaptığını


ve kadılığının Mervânî hükümdarı Mümehhidüdevle Ebu Man-
sur Said dönemi boyunca devam ettiğini söylerken 59 başka bir
yerde Hasan b. Hasan b. Münzir’in 400 yılına (1009-1010) kadar
Meyyâfârikîn kadısı olduğunu belirtmektedir.60 387 (997-998) yı-
lına kadar Meyyâfârikîn kadılığını yaptığı bilinmektedir. Ölümü
nedeniyle bir kez daha İbnü’l-Ezrak tarafından ismi zikredilen
en-Nesevî, Meyyâfârikîn kadısı iken vefat etmiş ve Meyyâfârikîn’e
gömülmüştür.61 Diğer kaynaklarda Kadı Ali b. Ahmed en-Nesevî
hakkında herhangi bir bilgiye rastlayamadık.

4.4. Nasrüddevle Ahmed b. Mervân


Nasrüddevle Ahmed b. Mervân, İslam tarihi ve diğer kaynak-
larda adını sıkça gördüğümüz bir hükümdardır. Hem kişiliği,
yaşantısı ve icraatları ile diğer hükümdarlaradan farklı bir hika-
yesi vardır. 1010 ile 1051 yılları arasında Diyâr-ı Bekr bölgesinde
hükümdarlık yapan Nasrüddevle Ahmed’in saltanatı döneminde
Meyyâfârikîn şehri en güzel günlerini yaşamış ve bu kent her
açıdan terakki etmiştir. Nasrüddevle Ahmed’i anarken, ilk olarak
barışçıl politikalarından bahsetmek gerekir. Hem Müslüman
devletler hem de Bizans İmparatorluğu ve Ermeni prenslikleri
ile iyi ilişkiler geliştirmeye çalışan bu hükümdar, yayılmacı poli-
tikaların etkisindeki komşu devletlerle uzlaşma zeminini bulmak
için alışılmadık adımlar atmıştır. Nasrüddevle, barışı sağlamak
ve kan dökülmesini engellemek için gerektiğinde düşmanlarına
para ve toprak vermeyi teklif etmiştir. Savaşta galip olmasına
rağmen barışı sağlamak için elindeki topraklardan vaz geçmesi
bir zayıflık nişanesi değil de onun iyi niyetini ortaya koymaktadır.
Nasrüddevle’nin kişiliği ve mertliği düşmanları tarafından da

59 İbnü’l-Ezrak, 476; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 118-19.


60 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 79; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 92.
61 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 462; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 92.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 313

biliniyordu ve düşmanları savaş esnasında hiç de şahit olma-


dığımız şekilde onun huzuruna çıkıp kendisi ile görüşmekten
çekinmiyorlardı. O esnada düşmanından kurtulmasını telkin
edenlere kulak vermeyen ve düşmanlarına bile ihanet etmeyi
düşünmeyen bir kişiliğe sahipti.62
Nasrüddevle’nin hükümdarlık yaptığı dönemde, Meyyâ-
fârikîn ticaret açısından dikkat çekecek şekilde gelişmiştir. Bir
tüccar henüz aldığı malın parasını bile ödemeden başkasına
satmış ve bu alışverişinden 500 altın kar etmiştir. Bu mesele
Nasrüddevle’ye intikal edip bahsi geçen tüccar ile görüştüğünde
kazancını hükümdara vermek isteyen tüccarın teklifi reddedil-
miştir. Nasrüddevle bu davranışı ile kimsenin malında gözü
olmadığı mesajını vermiştir.63
Nasrüddevle döneminin göze çarpan özelliklerinden biri de
ilim alanındaki gelişmelerdir. Bu dönemde hem İslamî ilimlerde
hem de pozitif bilimlerde kayda değer bir ilerleme sağlanmış
ve Meyyâfârikîn ile beraber Mervânî şehirleri, ilim adamlarının
uğrak yeri ve yurdu olmuştur. Kendisine tıp ve bijoloji kitap-
larının atfedildiği Nasrüddevle, edip ve alimlerden desteğini
esirgememiş ve bu sayede Mervânî başkenti, dönemin en bere-
ketli çalışmaların yürütüldüğü şehirlerden biri olmuştur.64
Nasrüddevle, sadece Müslüman halka değil gayrimüslim-
lere de adalet ile hükmetmiştir. Şafiiliğin neşvünema bulduğu
ülkede, Şiilik dahil diğer mezheplere son derece müsamaha
gösterildiği görülmektedir. Devlet kademelerindeki önemli gö-

62 İzzüddîn İbnü’l-Esîr, İslam Tarihi el-Kâmil fi’t-Tarih Tercümesi, çev. Abdülkerim


Özaydın, (İstanbul: Bahar Yayınları, t.y.), 9:268-269; İzzüddîn İbnü’l-Esîr, El-
Kâmil fi’t-Tarih (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 2003), 8:151; Arafat Yaz, Mervânî
Hükümdarı Nasrüddevle Ahmed (Ankara: Akademisyen Kitabevi, 2019), 519.
63 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 166-67; Yaz, Mervânî Hükümdarı Nasrüddevle Ahmed,
517.
64 İbn Ebi Usaybia, Uyûnü’l-Enbâ’ fî Tabâkâti’l-Etibbâ (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-Hayât,
1965), 214; Ripper, Diyarbekir Merwanileri İslami Orta çağ’da Bir Kürt Hanedanı,
524-35.
314 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

revlere çeşitli milliyet, din ve mezheplerden insanlar getirilmiş


ve bu konuda belirgin bir iz bırakılmıştır.65
Nasrüddevle döneminde Mervânî ülkesi adeta mültecilerin
sığınağı olmuştur. Abbasî halifesinin ailesi, Büveyhî tahtına
geçmek isteyen Melikülaziz, Fatımî veziri İbnü’l-Mağribî, Yakubi
patriği ve Fahrüddevle Muhammed b. Cehîr gibi önemli kişilerin
yanında birçok kişinin Nasrüddevle’ye sığındıklarını biliyo-
ruz. Hayatının tehlikede olduğunu hisseden kişilerin tereddüt
etmeden Meyyâfârikîn yoluna düşmesinin nedeni elbette ki
Nasrüddevle’den emin olmalarıdır. Nihayetinde Ukaylî liderin,
Fahrüddevle Muhammed b. Cehîr’i kendisinden istemesine rağ-
men bir zamanlar Ukaylîler adına elçilik yapıp Mervânî elçisini
küçük düşürmeye çalışan zat bile teslim edilmemiştir.66
Nasrüddevle’nin icraatları sadece bu konularla sınırlı kal-
mamıştır. Bu dönemde Mervânî şehirlerinin büyük bir imar
gördüğü anlaşılmaktadır. Artuklu, Selçuklu ve Osmanlılardan
önce Diyâr-ı Bekr’de hakimiyet kurmalarına rağmen, şehirlerde-
ki Mervânî eserlerinin çokluğu Nasrüddevle ve diğer Mervânî
hükümdarlarının bu konudaki hassasiyet ve kabiliyetlerini
göstermektedir. Diyâr-ı Bekr surları üzerinde en fazla kita-
benin Mervânî dönemine ait olması, Mervânîlerin yaptıkları
hizmetlerin kanıtıdır.67
İslam tarihçilerinin övgülerle kaydettiği Nasrüddevle’nin
özel hayatı da kaynaklarda çokça zikredilen konulardan biri-
dir. Sarayı, kıyafetleri, süs eşyaları, mutfak gereçleri, cariye ve
köleleri gibi birçok şey, tarihçilerin dikkatinden kaçmamıştır.

65 H. F. Amedroz, “The Marwanid Dynasty at Mayyafariqin in the Tenth and Ele-


venth Centuries A.D.”, 1903, 133; Yaz, Mervânî Hükümdarı Nasrüddevle Ahmed,
280-81; Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye fi Kürdistani’l-Vüstâ, 2001, 2:2:161.
66 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 128-29; Abdurrakîb Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye
fi Kürdistani’l-Vüstâ, c. 1 (Bağdat: Matbaatü’l-Livâ, 1972), 231-32.
67 Yaz, Mervânî Hükümdarı Nasrüddevle Ahmed, 517.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 315

Nasrüddevle Ahmed gibi çok yönlü olarak kendinden söz et-


tirmeyi başaran az sayıda hükümdar vardır.68
İbnü’l-Ezrak, 29 Şevval 453 yılında (16 Kasım 1061) vefat
eden Nasrüddevle’nin Muhdese Camisi’ne defnedildiğini
söylemektedir. İbnü’l-Ezrak, kızı Sittünnâs tarafından türbesi
tamamlanıncaya kadar Nasrüddevle’nin Sidilli’deki sarayda
gömüldüğünü ve ardından meydandaki Muhdese Camisi’nin
yapışığındaki türbeye 456 (1063-1064) yılında nakledildiğinin
rivayet edildiğini söylemektedir. Nihayetinde her iki durumda
da Nasrüddevle, Muhdese Camisi’ne defnedilmiştir. Bu bilgi,
diğer tarihçiler tarafından da teyit edilmektedir.69
Muhdese’nin şehrin dışında ve güneyinde olduğunu daha
önceden zikretmiştik. İbn Şeddâd, Meyyâfârikîn’e gittiğinde var
olan dört kapıdan şehrin güneyinde kıbleye bakan kapının isminin
Muhdese Kapısı olduğunu belirtmektedir.70 İbn Şeddâd, bu bilgiyi
başka bir yerde yine tekrar edip Babü’l-Muhdese’nin kıble tarafında
oluğunu söylemektedir.71 İbn Şeddad, başka bir yerde ise bu sefer
Babü’l-Muhdese değil de doğrudan Muhdese ve onun yerinden
bahsetmektedir. Kıble cihetindeki rabada (yani dış mahalleye)
Muhdese denildiği ve burada iki hamam, han ile çarşıların oldu-
ğunu söyleyen İbn Şeddâd, o tarafta Sûkü’l-Hayl yani At Çarşısı ve
çarşının baş tarafında ise Beni Mervân Camisi’nin bulunduğunu
zikretmektedir.72 Bu bilgi ile Muhdese’nin Meyyâfârikîn’in gü-
neydoğusunda olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır.

68 Yaz, 129-31.
69 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, 8:115; Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam ve Vefâyâtü’l-
Meşâhiri ve’l-A’lâm, 30:339; İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân,
1977, 1:178; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:366; İbn Tağriberdî, En-Nücûmü’z-
Zâhire fi Mülûki’l-Mısır ve’l-Kâhire, 4-5:5:69; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn,
505,506; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 177; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi,
166.
70 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:268.
71 İbn Şeddâd, 3/1:275.
72 İbn Şeddâd, 3/1:276,277.
316 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Nasrüddevle, oğlu Nizâmüddîn ve diğer hanedan üye-


lerinin mezarlarının bulunduğu mezarlık, Muhdese Camisi
ile tarif edilmektedir. İbnü’l-Ezrak ve İbn Şeddâd bu caminin
423 yılında (1031-1032) Nasrüddevle tarafından yapıldığını,
Nasrüddevle’nin kendi malından yaptırdığı bu camiyi en güzel
şekilde inşa ettirdiğini ve camiye vakıflar tahsis ettiğini söyle-
mektedir. Neredeyse aynı cümleleri kuran tarihçilerden İbn
Şeddâd, bu caminin meydanın yanında olduğunu söylerken
İbnü’l-Ezrak, türbenin meydandaki Muhdese Camisi’ne bitişik
olduğunu belirtmektedir.73
Muhdese’nin Meyyâfârikîn’in güneydoğu kesiminde kaldığı
konusunda bir tereddüt bulunmazken ne kadar bir alanı kapsa-
dığını anlamak zordur. O dönemden günümüze ulaşmış tarihi
eserler yok denecek kadar azdır. Fakat Meyyâfârikîn Kalesi’nin
güneydoğu köşesinden kıble tarafına kuşbakışı 650 m uzaklıkta
olan Kırık Minare, bize bir fikir vermektedir. (Yusuf Baluken)
Her ne kadar bu minarenin üzerinde Eyyubî kitabesi varsa da
muhtemelen Muhdese’den geriye kalan yapılardan birdir. Gab-
riel, Muhdese’nin Meyyâfârikîn Kalesi ile Kırık Minare’ye kadar
olan bölümü oluşturduğunu söylemektedir.74 Meyyâfârikîn
Kalesi, iç kısmı ve dışındaki tarihi yapılar, büyük oranda zarar
görmüş ve korunamamıştır. Burada yaşayan halk, sur duvarla-
rındaki taşları ve eski yapıların malzemelerinin ev yapımında
kullandıkları için tarihi yapılara büyük oranda zarar verilmiştir.
Günümüzde Rabad ve Muhdese’nin izlerinden geriye neredeyse
bir şey kalmamıştır. Bunun nedeni, elbette ki sadece yakın geç-
mişte yapılan tahribat değildir. Tarihi süreçte yaşanan doğal ve
beşerî olayların da bunda tesiri olmuştur. Diyâr-ı Bekr bölgesi

73 İbn Şeddâd, 3/1:366; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 488,505; İbnü’l-Ezrak,


Mervânî Kürtleri Tarihi, 172-73.
74 Albert Gabriel, Şarki Türkiye’de Arkeolojik Geziler, çev. Adil Çetin (Ankara: Dipnot
Yayınevi, 2014), 187.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 317

büyük devletler arasında savaş alanı olduğundan buradaki


şehirler bu savaşlardan olumsuz etkilenmiştir.
Artukluların almış oldukları bir karar, Rabad ve Muhdese’nin
kalıntılarının günümüze ulaşmamasında etkili olmuştur. İbnü’l-
Ezrak’a göre 530 yılında Emir Hüsameddin, Rabad ve Muhdese’nin
yıktırılması için emir vermiştir. Bu karar gereği Rabad ve Muh-
dese’nin yıkımına 9 Muharrem’de (19 Ekim 1135) başlanmıştır.
İbnü’l-Ezrak, bu yıkım kararının gerekçesini açıklamamıştır.75

Albert Gabriel’in Çizimi’ne Göre Meyyâfârikîn Kalesi

75 İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre (el-Mektebetü’ş-


Şamile, t.y.), 180; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 576.
318 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Abdurrakib Yusuf’un Meyyâfârikîn Kalesi ve Tarihi


Yapılarını Gösteren Çizimi

4.5. Emir Hasan, Emir Mamık ve Salar-ı Horasan


458 yılının Rebiülevvel ayında (Ocak-Mart 1066) Tuğrul Bey
tarafından Diyâr-ı Bekr’e gönderilen Salar-ı Horasan ve 5 bin
asker Meyyâfârikîn’i kuşatmıştır. Mervânî veziri ona 300 bin
altın vereceğini vadederek kaleye girmesini istemiştir. Kaleye
girmeye niyetlenen Salar-ı Horasan, kendini güvenceye almak
için Mervânî hükümdarının kardeşleri olan Emir Hasan, Emir
Fadlun ve Emir Mamık’ın kalenin dışındaki askerlerine rehin
verilmesini istemiştir. Salar-ı Horasan ile anlaşıp parayı vermeyi
düşünen Mervânî hükümdarı Nizâmüddîn Nasr, vezirin tel-
kinleri ile Salar-ı Horasan’ı ortadan kaldırmaya ikna olmuştur.
Mervânî veziri Ebü’l-Fadl İbrahim b. Enbârî, şayet parayı verirse
başkalarının da Meyyâfârikîn’i kuşatıp para isteyeceklerini, bu
nedenle Salar-ı Horasan’ı tutuklamasını istemiştir. Nizamüddin,
ilk önce buna razı olmadıysa da bu fikri benimsemiştir. Salar-ı
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 319

Horasan tutuklanarak ordusuna saldırılınca Salar-ı Horasan’ın


adamları da Nizâmüddîn’in iki kardeşini orada öldürmüşlerdir.
İbnü’l-Ezrak’ın Fadlûn olduğunu düşündüğü üçüncü hüküm-
darın kardeşi de bir tayın kuyruğuna bağlanmış ve ölüme terk
edilmiştir. Ancak Emir Fadlûn bir köylü tarafından kurtarılmıştır.
Emir Hasan’ın cesedi Muhdese Camisi’nin doğu tarafında bulu-
nan türbeye, heykelin dışında defnedilmiş ve türbe tarafına bir
kapı açılmıştır. Birkaç gün sonra Nizâmüddîn, Bâbü’l-Hüvve’nin
üzerindeki yüksek yerde oturup Salar-ı Horasan ve arkadaşla-
rını getirmiş ve boyunlarını vurmuştur. Cesetleri mezarlığın alt
tarafındaki Sıyût denilen yerdeki çukura atılmış ve burası Salar-ı
Horasan Kuyusu olarak hafızalarda kalmıştır.76 Emir Fadlun’un
veya Mamık’ın defnedildiği yer hakkında bir bilgi verilmemesine
rağmen tahminimize göre Emir Fadlun da yine aynı yere yani
Mervânîlerin aile kabristanına gömülmüştür.

4.6. Nizâmüddîn Nasr b. Nasrüddevle


Babası Nasrüddevle Ahmed’in 29 Şevval 453 (16 Kasım 1061)
yılında vefat etmesinin ardından Mervânî tahtına oturmuştur.77
Babasının ardından tahta geçen Nizâmüddîn, kardeşleri Emir
Said ve Emir Sa’düddevle Ebü’l-Hasan Muhammed ile ihtila-
fa düşmüştür. Özellikle Emir Said’in iki kere Selçuklulardan
destek alarak isyan etmesi, Mervânîleri zor durumda bırak-
mış fakat nihayette Nizâmüddîn bu tehlikeleri bertaraf etmeyi
başarmıştır.78
Nizâmüddîn döneminde gerçekleşen en önemli olay, 1071

76 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:371; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 507;


İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 183-84; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 171-
73.
77 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 177-78.
78 İmâdüddin İsmail Ebü’l-Fida, El-Muhtasar fi Ahbari’l-Beşer, (Mısır: El-Matbaatü’l-
Hüseyniyet’il-Mısriyye, t.y.), 2:181; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 190-91; Sibt
İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman fi Tarihi’l-A’yan, 1-21:16:84.
320 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Malazgirt Savaşı’dır. Savaştan önce Mervânî topraklarından ge-


çen Selçuklu hükümdarı Alparslan, Nizâmüddîn’in yerine Emir
Said’i geçirmek istemiş fakat Nizâmülmülk’ün aracılığı ile bu
isteğinden vazgeçmiştir. 1070 yılında düzelen Mervânî-Selçuklu
ilişkilerinin ardından 1071’de Malazgirt Savaşı’nın yaşanması
ile Mervânîler bu savaşta Selçuklulara yardım etmişlerdir.79
İbnü’l-Ezrak, başka hiçbir hükümdarın döneminde olmadığı
kadar Nizâmüddîn döneminde Meyyâfârikîn’in imar edildiğini
söylemektedir. Meyyâfârikîn ve Âmid surlarının imar edildiğini
ve surların üzerinde bunların bakiyyelerinin olduğunu dile
getiren İbnü’l-Ezrak, Diyarbakır’ın sembollerinden olan Dicle
Nehri üzerindeki On Gözlü Köprü’nün de onun zamanında
yapıldığını anlatmaktadır.80 Meyyâfârikîn’in müreffeh bir dö-
nem geçirdiği bu süreç, adalet ve iyilikle anılan Nizâmüddîn’in
1080 yılı ortalarında ölümüyle son bulmuştur.81
Nasrüddevle’nin Meyyâfârikîn’e defnedilmesi ile başlayan
hanedanın bu şehre gömülmesi geleneği, Nizâmüddîn ile devam
etmiştir. Vefat etmesinin ardından cenazesi Babü’l-Hüvve’den
çıkarılarak babasının meydanın altındaki türbesinin yanına
defnedilmiştir.82

5. Mervânîlerden Sonraki Dönemde Meyyâfârikîn’e


Defnedilenler
Mervânî Devleti’nin yıkılmasından sonra Büyük Selçuk-
lular, Mervânîler, Suriye Selçukluları, Anadolu Selçukluları

79 Sadrüddin Ali El-Hüseyni, Ahbarü’d-Devleti’s-Selçukiyye (Lahor: Pencab Üniver-


sitesi, 1933), 47; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman fi Tarihi’l-A’yan, 19:239.
80 Gabriel, Şarki Türkiye’de Arkeolojik Geziler, 268; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 199-
200; Basri Konyar, Diyarbekir Kitabeleri, (Ankara: Ulus Basımevi, 1936), 2:31.
81 İbnü’l-Esîr, İslam Tarihi el-Kâmil fi’t-Tarih Tercümesi, 7,8,9:10:112; İbnü’l-Ezrak,
Tarihü’l-Fârikî, 199.
82 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:380-381; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 202;
İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 188.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 321

ve Artuklular Meyyâfârikîn’e egemen olmuşlardır. Bu süre


içerisinde birçok tanınmış sima Meyyâfârikîn’de vefat etmiş
ve buraya gömülmüştür.

5.1. Vezir Ebu Tahir b. Enbârî ve Ailesi


Eski Mervânî vezirlerinden İbn Esed, Suriye Selçuklu sultanı
Tutuş tarafından öldürülünce, yine eski Mervânî vezirlerinden
olan Vezir Ebu Tahir Selâme b. İbrahim b. Enbârî buna çok üzül-
müş ve 14 Zilkade 487 (25 Kasım 1094) yılında Meyyâfârikîn’den
Hetah’a gitmiştir. Yanında oğulları Ebü’l-Kasım ve Ebu Said ile
kardeşinin oğlu Ebu Abdullah Muhammed b. Said bulunuyor-
du. Kardeşi Sedid Ebü’l-Ganâim ise Meyyâfârikîn’de kalmış
ve buranın yöneticisi Tuğtekin tarafından tutuklanmıştır. Tu-
tuş, onu tehdit edince Hısn-ı Ziyad kalesine gidip oranın valisi
Çubuk’un kızkardeşinin yanında kalmıştır. Tutuş, veziri teslim
etmeye direnen Çubuk’un kızkardeşine istediğini yapmadığı
takdirde kardeşi Çubuk’u öldüreceğini söyleyince, vezir Ebu
Tahir ve oğlu Ebü’l-Kasım’ı teslim etmek zorunda kalmıştır.
İkisi Şımşat’ta bulunan Tutuş’un yanına götürülünce kafaları
kesilmiş ve kafaları Meyyâfârikîn’e gönderilmiştir. Vezirin oğlu
ve kardeşinin başları kesildikten sonra şehirde teşhir edilmiştir.
Çubuk’un kızkardeşinin teslim etmediği Sedidüddevle Ebu
Abdullah Muhammed Enbârî ile vezirin oğlu Ebu Said, Bağdat’a
gitmiş ve Sedidüddevle halifenin divanında memur olmuştur.
Sedidüddevle, bir süre sonra babası, amcası ve amcasının oğlu-
nun cesetlerini Meyyâfârikîn’den Bağdat’a götürmüş ve orada
defnetmiştir.83

83 İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre, t.y., 176; İbnü’l-


Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 532; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 211-13.
322 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

5.2. Tacüddevle Muhammed b. Nâsırüddevle Mansûr ve Eşi


Sitti Hatafe
Mervânîlerin son hükümdarı Nâsırüddevle Mansûr vefat
ettiğinde Tacüddevle Muhammed ve bir kız çocuğu hayattaydı.
Tacüddevle, babasının hükümdar olduğu devletin yıkılmasın-
dan sonra muhtemelen annesinin yanında Cezîre’de kalmıştır.
502 (1108-1109) yılında Sökmen el-Kütübî’nin Meyyâfârikîn’i
almasından sonra buraya geldiği görülmektedir. Meyyâfârikîn’e
yerleşip amcası Behram b. Nizâmüddîn’in kızı Sitti Hatafe ile
evlenen Tacüddevle, burada Emir Sökmen, Necmüddin İlga-
zi ve Said Hüsameddin’in valilikleri boyunca yanlarında kal-
mıştır. 540 (1145-1146) yılında Erzen’e gidip buradaki vezirin
hizmetine girmiştir. Hemedan’da Sultan Mesud’un meclisinde
hürmet gören Tacüddevle’nin eşi Erzen’de vefat edince mezarı
Meyyâfârikîn’in eteğinde Kaya Camisi’nin altında defnedilmiş-
tir. Tacüddevle ise 554 (1159-1160) yılında Erzen’de vefat etmiş
ve Meyyâfârikîn’de eşinin yanına gömülmüştür.84

5.3. Emir Ahmed b. Nizâmüddîn


Mervânî hükümdarı Nizâmüddîn b. Nasrüddevle’nin en
küçük oğlu olan Emir Ahmed, büyüdüğünde Mervânî devleti
yıkılmış olduğu için Selçukluların hizmetine girmiştir. Musul’a
gitmiş ve haçlılarla savaşmıştır. Cesareti ve mahareti ile nam
salan Emir Ahmed, Haçlılara esir düşmüş ve bir süre yanlarında
kalmıştır. Orada evlenip Muhammed adında bir çocuğu olan
Emir Ahmed, döndükten sonra bazı emirlerin hizmetine girmiş
ve Hetah kalesini alarak bu kalede Mervânî hakimiyetini tek-
rar tesis etmiştir. Oğulları büyüdüğünde büyük oğlu İbrahim
ona isyan etmiş ve Hetah’ı kendisinden almıştır. Bu sürede
Meyyâfârikîn’de Said Hüsameddin’in yanında kalan Emir Ah-

84 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 536; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 217-18.


İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 323

med, daha sonra Hetah’ı kardeşi Emir İbrahim’den alan Emir İsa
ile de anlaşamayınca kaleyi Artuklu emiri Said Hüsameddin’e
vermiştir. Said Hüsameddin, Hetah’a giderek 530 yılında (1135-
1136) kaleyi kuşatmış ve Mervânîlerin son bakiyesini de ortadan
kaldırmıştır. İbnü’l-Ezrak, başka bir yerde Hetah Kalesi’nin Emir
Şemsüddevle İsa b. Ahmed b. Nizamüddin b. Mervân’dan 528
yılında alındığını söylemiştir.85 Emir Ahmed b. Nizâmüddîn, 532
(1137-1138) yılında vefat etmiş ve Meyyâfârikîn’deki Mervânî
mezarlığına (kubbesine) gömülmüştür.86

5.4. Süleyman b. Emir Behram b. İsa b. Ahmed b.


Nizâmüddîn b. Nasrüddevle
Emir Behram b. İsa’nın Abdullah, Süleyman, Ebü’l-Kasım ve
Yahya adındaki oğullarının Artuklu emirleri Said Hüsameddin
ve Necmüddin İlgazi’nin hizmetinde oldukları görülmektedir. Bu
oğullarından Süleyman, 556 yılında Kocba ayaklanması esnasında
öldürülmüş ve Zilkade ayında (Ekim-Kasım 1161) Meyyâfârikîn’de
Mervânî Mezarlığına, atalarının kabristanına defnedilmiştir.87

5.5. Emir Ali ve Babası Ebü’l-Fevâris b. İbrahim b.


Nasrüddevle
Babası Ebü’l-Fevaris’in beş oğlundan biridir. Reis büyük
Musık b. Reis Abdullah’ın kızı Siti Zeynep ile evlenmiştir. Süley-

85 Gregory Abu’l-Farac, Abu’l-Farac Tarihi, çev. Ömer Riza Doğrul, (Ankara: Türk Ta-
rih Kurumu, 1987), 2:339-340; Muhammed b. Ali El-Azimi, Tarihu Haleb (Dimeşk,
1984), 359; Ebu Ya’la Hamza İbn Kalanisi, Zeylu Tarihi Dimeşk (Beyrut: Matbaatu
Abai’l-Yesuiyyin, 1908), 136,262; Kemâlüddîn İbnü’l-Adîm, Zübdet’ül-Halib min
Tarihi’l-Haleb, 1. bs (Beyrut: Darü’l-Kitabi’l-İlmiyye, 1996), 1:240; İbnü’l-Esîr,
İslam Tarihi el-Kamil fi’t-Tarih Tercümesi, 10:230; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn,
537,576; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 219-20.
86 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 538; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 252-55; İbnü’l-
Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 221.
87 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 538; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi,
221.
324 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

man, Mahmud ve Davud isimlerinde üç oğlu Meyyâfârikîn’de


Melik Necmüddin İlgazi’nin hizmetine girmişlerdir. Emir Ali,
12 Zilkade 548 yılında (29 Ocak 1154) Başeriz’de vefat etmiş ve
cenazesi Meyyâfârikîn’deki babası Ebü’l-Fevâris’in türbesine
gömülmüştür.88

5.6. Emir İbrahim b. Ebü’l-Fevâris b. İbrahim b.


Nasrüddevle
Nasrüddevle Ahmed’in torunu olan Ebü’l-Fevâris’in Ebu
Nasr’dan sonra doğan oğludur. Erzen nazırı Reis Ebu Ali b.
Ruhban’ın kızı Sitti Zinê ile evlenmiş ve Fatıma adında bir kızı
olmuştur. Bir cariyeden Mesud adında dünyaya gelen oğlu,
babasının ölümünden sonra Şam valisi Fahrüddin’in hizmetine
girmiştir. Mısır’da Şaver, Esedüddin Şirkuh ve Selahaddin’in
hizmetine girmiştir. Emir İbrahim, kardeşi Mesud’un ölü-
münden sonra da karısı Serve ile evlenmiş, Ahmed ile Ebü’l-
Fevâris adında iki oğlu dünyaya gelmiştir. Emir İbrahim 6 Şaban
559’da (29 Haziran 1164) Başerizm’de vefat etmiş ve cenazesi
Meyyâfârikîn’deki büyük Nasrüddevle’nin türbesine defnedil-
miştir. 456 yılında kadar hiç açılmayan bu türbe, ilk defa Emir
İbrahim için açılmıştır.89

5.7. Menkelân b. Hasan b. Nasrüddevle


458 (1065-1066) yılında vefat eden Hasan b. Nasrüddevle’nin
Ebu Said ve Menkelân adında iki oğlu dünyaya gelmiştir.
Menkelan’ın Ebü’l-Heyca adındaki oğlunun Mervân, Hasan
ve Hüseyin adında çocukları ve ayrıca kızları dünyaya gelmiştir.
Sonradan Meyyâfârikîn’e gelen Menkelân, 559 (1163-1164) yılın-

88 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 539; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 222-


23.
89 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 540; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 223-
24.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 325

da ölünceye kadar Meyyâfârikîn’de kalmıştır. Menkelân, atası


Emir Hasan b. Nasrüddevle’nin yanında Muhdese Camisi’nde
defnedilmiştir.90

5.8. Kadı Ebu Bekir Muhammed b. Sadaka


Mervânî veziri Ebu Tahir Selâme b. Enbârî, ona çok değer
vermiştir. Meşhur alimlerden el-Kâzerûnî’nin arkadaşı olan es-
Sadaka, iyi bir fıkıh alimi idi. Kadı Ebu Nasr b. Şâzân et-Tûsî’nin
yanında okumuş ve Kadı Ebu Nasr b. Cercûr’a vekalet etmiştir.
Halkın onu yakından tanıması ve kadı olmasını arzulaması nede-
niyle vezir tarafından Meyyâfârikîn kadılığına atanmıştır. Ken-
disine olan güveni boşa çıkarmayan es-Selâme, Isfahan ve halife
divanında kendisini ilmi anlamda ıspatlamıştır.91 Mervânîlerin
yıkılışından sonra da Meyyâfârikîn’in önemli simalarından
biri olduğu anlaşılmaktadır. Selçukluların Meyyâfârikîn valisi
Ebu Ali el-Belhî’yi şikayet etmek için Meyyâfârikîn’in ileri ge-
len adamları ile beraber Selçuklu sultanının huzuruna gittiği
görülmektedir.92 Aynı şekilde Melikşah’ın ölümünden sonra
Tacüddevle Tutuş’u Meyyâfârikîn’e davet edip şehri ona tes-
lim etmek üzere Nusaybin’e giden heyetin içinde yer almıştır.93
Meyyâfârikîn’in Altaş tarafından yönetildiği dönemde de önemli
biri olduğu ve onun izni ile vakıflar tahsildarlığına atama ya-
pıldığı görülmektedir.94
490 yılında (1096-1097) Meyyâfârikîn’de vefat etmiş ve
evlenmediği için çocuğu olmamıştır. Ölümü nedeniyle o dö-
nemde Meyyâfârikîn mütevellisi olan el-Muhtesib elbiselerini
yırtmış, sarığını dağıtmış ve cenazenin arkasından ağlamıştır.

90 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 261; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 224.


91 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 542; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi,
183.
92 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 200-201.
93 İbnü’l-Ezrak, 207.
94 İbnü’l-Ezrak, 216.
326 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Meyyâfârikîn’in ileri gelenleri sakallarını dağıtmış ve cenaze-


sini yol üzerinde bulunan Asma Cami’nin yanındaki şehitlikte
defnetmişlerdir.95

5.9. Şeyh Ebu Nasr İbn’ü’l-Tikritî et-Tabib


İbnü’l-Ezrak’ın Meyyâfârikîn’de vefat ettiğini söylediği ancak
hakkında herhangi bir bilgi vermediği ilim adamlarından biridir.
İbnü’l-Ezrak, Şeyh Ebu Nasr İbn’ü’l-Tikritî et-Tabib’in 498 (1104-
1105) yılında Meyyâfârikîn’de vefat ettiğini söylemesine ancak
orada defnedildiğini belirtmemesine rağmen büyük ihtimalle
Meyyâfârikîn’de gömülmüştür.96

5.10. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan, Kızı Seyyide


Hatun
Selçukluların Haçlılarla mücadele eden, onları Anadolu’da
yıpratan meşhur sultanlarından biridir. Kılıçarslan’ın kaderini
Meyyâfârikîn ile kesişmesi, 27 Cemaziyülevvel 498’de (14 Şubat
1105) Meyyâfârikîn’i almasıyla başlamıştır. Kılıçarslan, Vezir
Muhammed’in çağrısına uyarak Meyyâfârikîn’e geldiğinde
Meyyâfârikîn emirinin haricinde Amid emiri İbrahim, Siirt emiri
Kızılarslan, Artukoğlu Sökmen, Emir Şaruh, Hüsameddin ve
tüm Diyâr-ı Bekr emirleri huzuruna çıkmış ve ona bağlılıkla-
rını bildirmişlerdir. Kılıçarslan, Meyyâfârikîn yöneticisi olarak
babasının kölesi ve aynı zamanda Kılıçarslan’ın atabeyi olan
Humartaş es-Süleymanî’yi seçmiştir. Kılıçarslan, Musul üzerine
gidip Sultan Muhammed’in kölesi Çavlı Sakavah (Sakaveyh)
ile savaşmış ve 499 (1105-1106) yılında Habur Nehri’nde boğul-
muştur. Cenazesi Meyyâfârikîn’e getirilerek atabey tarafından
yaptırılan ve Kubbetü’s-Sultan denilen türbeye defnedilmiştir.

95 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 542-43; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 266; İbnü’l-


Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 227.
96 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 546.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 327

Daha sonradan 533 (1158-1159) yılında oğlu Sultan Mesud, ba-


basının kabrini Konya’ya nakletmek için Emir Sedîd Bahaüddin
Bakalihar el-Alevî’yi göndermiş ve tabutu çıkarılmıştır. Ne
var ki naaşı Âmid’e getirildiğinde Melik Telhan veya Belman
tehdidinin ortaya çıkması nedeniyle Sultan Mesud Konya’yı ter-
ketmiştir. Bunun üzerine Emir Sedid Bahaüddin, Kılıçarslan’ın
tabutunu tekrar Meyyâfârikîn’e geri götürmek zorunda kalmış-
tır. İbnü’l-Ezrak, mezarının kendi zamanında halen aynı yerde
olduğuna tanıklık etmiştir.97
İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bu bilgiyi destekleyecek bir başka
veri ise Kılıçarslan’ın kızı hakkında anlattıklarıdır. İbnü’l-
Ezrak, Kılıçarslan’ın kızı Seyyide Hatun’un 524/1129 yılında
Meyyâfârikîn’de öldüğünü ve babasının yanındaki türbede
defnedildiğini söylemektedir. Seyyide Hatun’un annesi Aişe
Hatun’un Hısn-ı Keyfa Artuklu hükümdarı Emir Rüknüddevle
Davud’un eşi olduğu bilgisini veren İbnü’l-Ezrak, Emir Rüknüd-
devle Davud’un damadı olan Seyyide Hatun’un kardeşi Sultan
Tuğrul’un Hısn-ı Keyfa’dan Meyyâfârikîn’e gelerek Kubbetü’s-
Sultan’da kaldığını98 ve kız kardeşinin mal varlığını teslim al-
dığını aktarmaktadır.99
İbn Şeddad ise İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bilgilere şüphe düşüre-

97 İbn Tağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire fi Mülûki’l-Mısır ve’l-Kâhire, 5:191; İbnü’l-


Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 272-73; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 232-33; İbn
Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre, t.y., 176; İbnü’l-Verdî,
Tarihu İbni’l-Verdî, 2:18; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman fi Tarihi’l-A’yan,
1-21:19:535;20:15; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 546-47.
98 İbnü’l-Ezrak’ın farklı iki elyazmasında bir yerde Saide ve iki yerde Seyyide
olarak geçen bu ismin doğrusu Seyyide olmalıdır. İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre
fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre (el-Mektebetü’ş-Şamile, t.y.), 180; İbnü’l-Ezrak,
Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid (Erzurum: The Faculty Publication, 1987), 16,25;
İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 561,565.
99 Işın Demirkent, “Kılıçarslan I”, içinde DİA (Ankara: TDV, 2022), 396-98; İbnü’l-
Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 25; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi
(Artuklular Kısmı) (Erzurum: Fen Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1992), 25,45;
İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 565.
328 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

cek şeyler söylemektedir. Bunlardan ilki Kubbetü’s-Sultan diye


İbnü’l-Ezrak’ın bahsettiği mekânı Kubbetü’s-Sultan Mes’ud olarak
tanımlamasıdır. 100 İbnü’l-Ezrak’ın bahsettiği Sultan Mes’ud’un
kim olduğu sorusu akla gelmekte ve o dönemde bu bilgiyi kar-
şılayacak bir Sultan Mes’ud’un var olmadığı görülmektedir.
Sultan Mes’ud Kubbesi dediği için burada yatan kişinin Sultan
Mes’ud olması ilk akla gelen şeydir fakat bu tanıma uyan ve
Meyyâfârikîn’de bu isimle gömüldüğü bilinen biri olmadığı için
başka bir şekilde bu bilgiyi izah etmek gerekmektedir. İbnü’l-
Ezrak’ın verdiği bilgilerde geçtiği üzere Anadolu Selçuklu sultanı
ve I. Kılıçarslan’ın oğlu Sultan Mes’ud’un babasının cenazesini
Konya’ya taşımak istediğini ve cenazenin Âmid’den geri döndü-
ğünü aktarmıştık. Meyyâfârikîn’e geri getirilen cenazenin tekrar
aynı yere gömüldüğü farzedilebilir. Büyük ihtimalle açılan ve
yeniden yaptırılan bu türbeyi Sultan Mes’ud inşa ettirdiği için
buraya Kubbetü’s-Sultan Mes’ud denilmiş olabilir. Fakat yine de
bu izahın çok tatminkâr olduğunu söyleyemeyiz.
İbn Şeddâd bir başka yerde yine bildiğimiz bilgilerden farklı
bir şey söylemektedir. İbn Şeddâd, Seyyide Hatun b. Kılıçarslan’ın
Meyyâfârikîn’de annesinin yanında gömüldüğünü söylemektedir.
İlk etapta bu bilgi yine bir istinsah hatasını akla getirmektedir
ancak cümleye dikkat edildiğinde “Kılıçarslan’ın kızı Seyyide
Hatun, annesinin yanında gömüldü.” diye kaydedilmiş olması
İbn Şeddâd’ın adı geçen şahısları bilerek, farkında olarak zikret-
tiği anlamına gelmektedir. Seyyide veya Saide Hatun’un aynı
cümlede babasından bahsedilerek annesinin yanında gömüldü-
ğünün söylenmesi müstensihin de yanlışlık yapma olasılığını
azaltmaktadır. Bu durumda İbn Şeddad’ın bu kaydı, bahsedilen
yerde Kılıçarslan, hanımı Aişe Hatun ve kızları Seyyide veya
Saide Hatun’un metfun olduğu sonucuna götürmektedir.101

100 İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre, t.y., 178.


101 İbn Şeddâd, 180.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 329

Kılıçarslan, Çavlı ile yaptığı savaşta Habur Nehri’nde boğul-


muş ve ilk olarak Şemsaniye Köyü’nde defnedilmişti. Daha son-
radan cenazesi Meyyâfârikîn’e getirilmiş ve oraya gömülmüştü.102
Tarihçilerin Meyyâfârikîn’e defnedildiği konusunda mutabık
kaldıkları I. Kılıçarslan’ın türbesinin Meyyâfârikîn’in neresin-
de olduğu son dönemde çokça merak edilen bir sorudur. Bu
konuda Dicle Üniversitesi’nin yaptığı araştırmanın neticesinde
bir kanıya varıldı ve Meyyâfârikîn kalesinin kuzey kısmında
kalan Orta Çeşme denilen yerde olduğu açıklandı. Mezarı ol-
duğu açıklanan yerde bir kitabeye ulaşılamamasına rağmen
türbenin zikredilen yerde olduğu konusunda bazı verilerden
yola çıkılarak izahatlar yapıldı.103
Resmi olarak komisyonda yer almamamıza rağmen bu ça-
lışmada katkımız oldu. Burada Meyyâfârikîn’deki tarihi me-
kanlar ve kitabi bilgilerden yola çıkarak Kubbetü’s-Sultan’ın
yeri konusunda bir sonuca ulaşmaya çalışacağız. Dikkatimizi
çeken bir bilgide İbnü’l-Ezrak, 540 (1145-1146) yılında Şeyh
Nurü’l-Hüda Süleyman b. Ömer el-Alevî’nin İs’ird’den (Siirt)
Meyyâfârikîn’e geldiğini söylemektedir. Meyyâfârikîn halkı,
bu alimin geldiğini duyunca şehirden çıkıp yaklaşık bir fersah
mesafede onu karşılaşmışlardır. O sırada şehirde olan emir
Hüsameddin de (Timurtaş) çıkıp onunla Kubbetü’s-Sultan’da
karşılaşmıştır.104 Bu bilgi, Kubbetü’s-Sultan’ın Meyyâfârikîn
kalesinin kuzey tarafında, Orta Çeşme’de olduğu konusunda
şüphe oluşturmaktadır. Siirt’ten gelen bir yolcu o dönemde
Pêpira denilen köprüden yani Meyyâfârikîn’in güneydoğusun-
dan veya henüz yıkılmış olan Malabadi (Karaman, Akraman)

102 İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, 2:18.


103 “Diyarbakır’da Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan’ın mezarı bulundu”,
12 Ocak 2021, https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/diyarbakirda-anadolu-
selcuklu-sultani-i-kilicarslanin-mezari-bulundu/2107426.
104 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 70; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid

Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 77; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 586.


330 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

Köprüsü’nden yani şehrin doğusundan şehre girmek durumun-


da idi. Halbuki Orta Çeşme denilen ve Meyyâfârikîn kalesinin
kuzeybatı kısmında kalan yerde, şehrin doğusundan gelen
birini karşılamaya çıkmak mantıksız olmaktadır. Bu bilgiden
yola çıkıldığında Kubbetü’s-Sultan’ın Meyyâfârikîn kalesinin
doğu tarafında olduğu daha muhtemel olmaktadır.
Meselenin iyi anlaşılması için o dönemde Siirt’ten Meyyâ-
fârikîn’e gelen birinin kullanacağı yol ve köprülere bakmak ge-
rektiği kanaatindeyiz. Siirt’ten gelen biri, Satidma yani Batman
Çayı nedeniyle bir yerde köprüden geçmek zorunda idi. İbnü’l-
Ezrak, 539/1144 yılında Akraman Köprüsü’nün (Karaman, Ma-
labadi) yıkıldığını söylemektedir. Sonrasında 541/1146 yılında
Akraman Köprüsü’nün yapımına başlandığını ve 548/1153 yılına
kadar inşasının devam ettiğini zikretmektedir.105 Başka bir yerde
İbnü’l-Ezrak, 549/1153 yılını anlatırken bile halen köprünün
tamamlanmaya çalışıldığını anlatmaktadır.106 Başka bir yerde
ise 549 yılının ilk aylarında yani 1154 yılında bile bu köprünün
tamamlanamadığını ve sonraki dönemde Nemceddin Alpi za-
manında bitirildiğini yazmaktadır.107 Fakat köprü üzerindeki
kitabede köprünün daha erken dönemde 542/1147-1148 yılında
Artuklu emiri Timurtaş b. İlgazi b. Artuk tarafından yapıldığı
yazılıdır.108 Köprünün üzerinde 539 (1147) tarihi varken İbnü’l-
Ezrak’ın bu köprünün kitabedeki tarihten çok sonra tamamlan-
dığını söylemesini nasıl izah edeceğiz? İbnü’l-Ezrak’ın köprü ile
ilgili bilgiler verirken inşaat sırasında köprünün yıkılması ve
tekrar yapılması buna neden olmuş olmalıdır. Öyle görünüyor
ki köprü tamamlanmadan önce kitabesi yerleştirilmiştir.

105 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 76,78; İbnü’l-
Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 585; İbnü’l-Ezrak, 587.
106 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 109; İbnü’l-

Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 607.


107 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 110.
108 Gabriel, Şarki Türkiye’de Arkeolojik Geziler, 273.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 331

Yukarıda değinildiği üzere el-Alevî’nin Meyyâfârikîn’e gel-


diği 540 yılından bir yıl önce yani 539 yılında köprü yıkılmıştı
ve köprünün yapımına 541 yılında başlanmıştı. Bu durumda
540 yılında Meyyâfârikîn’e geldiği söylenen el-Alevî, tam da
köprünün yıkıldığı yıl ile yeniden yapıldığı sene arasında gel-
miş olmaktadır. O tarihten yaklaşık bir asır önce Nasrüddevle
Ahmed döneminde yapılan Pêpira Köprüsü’nün ayakta olup ol-
madığı da malum değildir. Bu durumda şehre gelen el-Alevî’nin
Akraman Köprüsü’nün daha güneyinden nehri geçtiği daha
mantıklı olmaktadır. Şehrin güneydoğu tarafından gelen birinin
ise şehrin doğusu veya büyük ihtimalle güneyinden yani Erzen
Kapısı’ndan şehre girmiş olması ihtimali daha fazladır.
Kubbetü’s-Sultan hakkında bize bilgi verecek malumat-
lardan biri de bu mekândan bahsedilirken şehir halkının el-
Alev’i’yi karşılamak için bir fersah şehrin ötesine çıkmış olması
ve Hüsameddin’in çıkıp onunla Kubbetü’s-Sultan’da karşılaşmış
olmasıdır. Hangi yöne gitmiş oldukları üzerinde durduk ancak
burada uzaklığı değerlendirmek istiyoruz. Fersah kelimesinin
tam olarak neye tekabül ettiğini anlamak istediğimizde sabit
bir uzaklığı ifade etmediği, ülkeden ülkeye değiştiğini gördük.
Genelde 6 km civarında bir uzaklığı ifade eden fersah kelime-
sini daha net anlamak için tarihçilerin veya gezginlerin Âmid
ve Meyyâfârikîn arasını kaç fersah olarak belirttiğine baktık.
Nasır-ı Hüsrev, Âmid ve Meyyâfârikîn arasını 9 fersah olarak
belirtirken Himyerî ise bu uzaklığı 5 fersah olarak vermektedir.109
Bu durmda bir fersah 6 kilometreden daha uzak bir mesafeye
denk gelmektedir. Metinde Meyyâfârikîn halkının bir fersah
miktarı uzaklıkta el-Alevî’yi karşılaştıklarını ve Hüsameddin’in
şehirden çıkıp onunla Kubbetü’s-Sultan’da karşılaştığı söylen-

109 el-Himyerî, Er-Ravdü’l-Mi’târ fî Haberi’l-Aktâr (Beyrut: Mektebetu Lüban, 1984),

567; Yusuf Halaçoğlu, “Fersah”, içinde DİA (İstanbul: TDV, 1995), 412; Nâsır-ı
Hüsrev, Sefernâme, 41.
332 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

mektedir. Bu ifadeler yorumlara açık olmakla beraber yine de


Kubbetü’s-Sultan’ın şehir merkezine en az birkaç kilometre
uzak olduğu anlamına gelmektedir. Necmüddin İlgazi’nin de
Kubbetü’s-Sultan’ın yanında bulunan Mescidü’l-Emir’de gö-
müldüğü bilgisi de göz önüne alındığında bu yerin şehirden
çok da uzak olmamasını gerektirmektedir.110
Konunun anlaşılması için fikir verecek bir başka şey ise o
dönem Meyyâfârikîn hakiminin oturduğu saraydır. Kesin ol-
mamakla birlikte sarayın konumu da Kubbetü’s-Sultan’ın yeri
hakkında bir kanaat oluşturabilir. İbnü’l-Ezrak, Kılıçarslan’ın öl-
dürüldüğü tarihte Meyyâfârikîn Kalesi’nin kuzeydoğu köşesin-
de bulunan Mervânî Sarayı ve Babü’l-Hüvve’nin kullanıldığını
söylemektedir.111 Bahsettiği saray o dönemde Meyyâfârikîn’in
yönetim merkezi ve hükümdarların yaşam yeri olan Burcü’l-
Melik’tir. Artuklular zamanında ve geç döneme kadar Burcü’l-
Melik’in işlevini koruduğunu İbnü’l-Erzak’tan kesin olarak
anlamaktayız.112 Burcü’l-Melik de Meyyâfârikîn Kalesi’nin
kuzeydoğu köşesindedir ve Meyyâfârikîn’e gelen biri Burcü’l-
Melik’i geçtikten sonra Orta Çeşme’ye gitmek zorundadır.
İbnü’l-Ezrak, 570 Rebiülevvel ayının sonunda (Ekim 1174)
Kılıçarslan’ın kardeşi Şahinşah’ın Suriye’den Meyyâfârikîn’e ge-
lerek dedesi Sultan Kara Arslan’a ait olan kubbede konakladığını
söylemektedir. Şehinşah, burada bir gün kaldıktan sonra Şem-
süddin Atabeg İldeniz’e gitmek üzere Ahlat’a hareket etmiştir.113
İbnü’l-Ezrak, başka bir yerde de Şehinşah’tan bahsederken Kı-
lıçarslan b. Mesud’un kardeşi Şehinşah demekte ve bahsettiği

110 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 15.


111 İbnü’l-Ezrak, 14.
112 İbnü’l-Ezrak, 16,102,111.
113 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı) (Erzurum: Fen Ede-

biyat Fakültesi Yayınları, 1992), 169; İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid,


170-71; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 652.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 333

kişiyi tam olarak tarif etmektedir.114 Şehinşah b. Mesud’un


dedesi Karaarslan değil Kılıçarslan’dır. Bu ya İbnü’l-Ezrak’ın
sehven yaptığı bir yanlış ya da bir istinsah hatası olmalıdır.
Kılıçarslan’ın mezar yerinin bulunması için kurulan komis-
yonda olup bu işin başında olan Prf. Dr. Oktay Bozan, Silvan’da
Orta Çeşme’deki mezar yeri hakkında 06.01.2023 tarihinde bize
şunları ifade etmiştir: “Tarihçiler, I. Kılıçarslan’ın mezarının
Silvan’da olduğu konusunda mutabıktırlar. Biz de bunlardan
yola çıkarak mezarın şehir dışında olduğunu düşünüyoruz.
Tarihi veriler, iki mezarın yan yana olması, bulunan mezar-
dakilerin cinsiyeti, yaşları, mezardan çıkan kitabe parçaları,
kitabelerin Selçuklu dönemine ait olması, mezar duvarının yapı
tarzı, buranın öteden beri halk arasında ziyaret olarak bilinmesi,
komisyon çalışmaları esnasında komisyona iletilen kişilerin
beyanlarını birlikte değerlendirdiğimizde bu mezarın Sultan
I. Kılıçarslan’a ait olduğu kanaati oluşmaktadır.”

114 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 182.


334 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

5.11. Kadı Ebü’l-Kasım b. Nübate


Nübate ailesinin bir asrı aşan geçmişini bilmekteyiz. Abdur-
rahim b. Nübate’nin Hamdânî emiri Seyfüddevle’nin yanında
olduğunu ve hatiplerin hatibi olduğunu zikretmiştik.115 Daha
sonradan Mervânîlerin hizmetine giren bu ailenin hutbe gö-
revinin dışında çeşitli vazifeler üstlendiklerini görüyoruz. Bu
görevlerden en önemlisinin kadılık olduğunu söyleyebiliriz.116
Nübate ailesi, 503 (1109-1110) yılına kadar Meyyâfârikîn
kadılığı görevini yapmıştır. Bu tarihte Cezire kadılığından az-
ledilen Fahreddin Ebu Ali b. Ömer, Cezîre’den Meyyâfârikîn’e
gelmiş ve Kadı Ebü’l-Kasım b. Nübate’nin görevini üstlenmiştir.117
Kadı Ebü’l-Kasım b. Nübate, 505 yılında (1111-1112) ölmüş ve
dedesi Hatip Ebu Tahir b. Nübate’nin yanında defnedilmiştir.118
İbnü’l-Ezrak’ın başka bir yerde andığı ve 425’te (1033-1034) doğ-
duğunu söylediği Hatip Ebü’l-Kasım Yahya b. Tahir b. Nübate
diye kaydettiği şahıs ile aynı kişi olmalıdır. Hatip Ebü’l-Kasım
Yahya b. Tahir b. Nübate, 441 (1049-1050) yılında Nasrüddev-
le zamanında hatiplik görevine getirilmiş ve aynı zamanda
Nasriye şehrinin valiliğini yapmıştır. 464 (1071-1072) yılında
doğan Kadı Alemüddin Ebü’l-Hasan Ali de hatiplik görevini
üstlenmiştir.119

5.12. Kadı Ebü’l-Mürca Yahya İbnü’l-Darîr


507 (1113-1114) yılında Ahlat’a giderek Emir İbrahim ve
Hatun ile görüşmüş ve Meyyâfârikîn kadılığına atanmıştır.
İbrahim b. Sökmen’e karşı, kardeşi el-Muin tarafından Meyyâ-

115 İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre, 3/1:302.


116 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 87,139,216,226,227,234.
117 İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre, t.y., 174; İbnü’l-

Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 548; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 234.


118 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 549; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 278; İbnü’l-

Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 236.


119 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 227-28.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 335

fârikîn’de isyan çıkmış ve Kadı Alemüddin azledilerek yerine


Fakih Ebü’l-Mürca Yahya İbnü’l-Darîr, İbrahim ve Hatun tara-
fından kadı olarak atanmıştır. İyi bir alim olan Yahya, Kadı Ebu
Bekir b. Sadaka’nın arkadaşı iken babası Şeyh Ebü’l-Berekat,
Meyyâfârikîn’e gelen el-Mısrî’nin dostu idi. Şeyh Ebü’l-Berekat’ın
da iyi bir Kur’an ilimleri alimi olduğu bilinmektedir. Yahya,
507 yılının sonunda Meyyâfârikîn kadılığına tayin edilmiştir.
El-Muin, Meyyâfârikîn’de başkaldırınca Yahya’yı tutuklamış,
Sökmen’in kızının hacibi Nesârâ adındaki yaveri öldürülmüş ve
Bitlis halkından Ebü’l-Hüseyin Ahmed b. Ammar b. Muzaffer
kadı olarak tayin etmiştir. Kadı Ebü’l-Mürcâ Yahya, 508 yılının
Receb ayında (Aralık 1114) tutuklanmış ve aynı yılın Şaban ayı
ortasında öldürülmüştür. Cenazesi Meyyâfârikîn’deki Müslü-
man mezarlığına defnedilmiştir.120

5.13. Necmüddin İlgazi b. Artuk


Fahrüddevle Muhammed b. Cehîr ile Mervânîlerden
Diyâr-ı Bekr’in alınmasında görevlendirilen Melikşah’ın bü-
yük komutanlarından olan Artuk Bey’in oğludur. Artuk Bey,
Mervânîlerin eski veziri Fahrüddevle ile anlaşamayıp Suriye,
ardından Kudüs’e gitmiş ve 488/1091 yılında ölmüştür. Oğul-
ları Emir Sökmen ve Necmüddin İlgazi, bir müddet Kudüs’e
hâkim olduktan sonra Sultan Muhammed’in hizmetine girerek
Hulvan ve Sincar’ın yöneticiliğini yapmışlardır. Sökmen, Hısn-ı
Keyfâ’ya hâkim olup Mardin’i de almak için çabalamış ancak
504/1113 yılında Necmüddin İlgazi, Mardin’i teslim almıştır.
İlgazi’nin 512 yılında (1118) Sultan Mahmud’a Meyyâfârikîn’in
kötü durumda olduğunu haber vermesi üzerine Sultan Mah-
mud ona Meyyâfârikîn idaresini vermiştir. 14 Cemaziyülahir

120 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 550; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, 279-80; İbnü’l-

Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 237.


336 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

512 (2 Ekim 1118) yılında şehri almış ve sonradan Nusaybin’i


de ele geçirmiştir.121 Tiflis seferinde yenilip büyük bir darbe
alan Necmüddin İlgazi, Mardin’den Meyyâfârikîn’e giderken
Meyyâfârikîn’e bağlı Evselü’l-Hine’de hastalanıp vefat etmiştir.
Naaşı Meyyâfârikîn’e getirildiğinde ölümü gizlenmiş ve şehre
girildikten sonra İlgazi’nin öldüğü açıklanmıştır. İlk olarak
saray mezarlığı Sidilli’de defnedilen İlgazi, daha sonra oradan
çıkarılıp Kubbetü’s-Sultan’ın doğusunda bulunan Mescidü’l-
Emir’e gömülmüştür.122
İbnü’l-Ezrak, 538 (1143-1444) yılında Mardin’de iken Said
Hüsameddin’in Meyyâfârikîn’e hükmettiği ilk yılda baba-
sı Necmüddin İlgazi ile kardeşi Şemsüddevle’nin cesetleri-
ni Meyyâfârikîn’deki Mescidü’l-Emir’den Mardin’e nakletti-
ğini söylemektedir. Daha sonra ikisinin cenazesini Mardin
Kalesi’ndeki Mescidü’l-Hızır’a taşımış ve nihayetinde kalede-
ki tüm mezarları Aynü’l-Bakırî denilen yerde yapılan şehitliğe
nakletmiştir.123 Başka bir yerde ise Dübeys b. Sadaka’nın öldü-
rülmesi ve Mardin’e defnedilmesini anlatırken Dübeys’in 529
yılında (1135) İlgazi’nin yanına defnedildiğini söylemektedir.124
Hüsameddin Timurtaş’ın Meyyâfârikîn’i teslim aldığı tarih
Şevval 518 (Kasım 1124) olduğundan125 İbnü’l-Ezrak’ın ifadesine
göre bir yıl sonra yani 1125’te İlgazi ve Şemsüddevle’nin cena-
zelerini Mardin’e taşımış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda
27 Ramazan 516’da (29 Kasım 1122)126 vefat eden Necmeddin

121 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 30-34; İbnü’l-
Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 519; İbnü’l-Ezrak, 556.
122 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 15; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid

Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 37-38; Ebü’l-Ferec Cemalüddîn İbnü’l-İbrî, Tarihu


Muhtasari’d-Düvel (Hazimiye, Lübnan: Darü’r-Râidi’l-Lübnanî, 1994), 1:202.
123 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 69; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid

Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 76; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 585.


124 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 52-53,60.
125 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 40.
126 İbn Şeddâd, El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre, t.y., 179; İbn
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 337

İlgazi, 1122 ile 1125 yılları arasında Meyyâfârikîn’de metfun


kalmıştır.

5.14. Kadı Alemüddin Ebü’l-Hasan Ali b. Yahya b. Nübate,


Eşi ve Oğlu Tacüddin Ebu Salim
514 (1120-1121) yılında Necmüddin İlgazi, Mardin’i el geçir-
miştir. Kadı Alemüddin İbn Nübate, Meyyâfârikîn halkı ile onun
yanına gitmiş, Nusaybin’in alınması nedeniyle onu tebrik etmiş
ve kendilerine ihsan edildikten sonra geri dönmüşlerdir.127
26 Rebiülahir 516 (4 Temmuz 1122) yılında Kadı Alemüd-
din, Meyyâfârikîn’de ölmüştür. Ölümünden sonra yerine
oğlu Tacüddin Ebu Salim kadılığa getirilmiştir. Şemsüddevle
ona hilat giydirip onu babasının yerine tayin eden kişidir.128
İbnü’l-Müstevfî, Fahrüddevle Ebü’l-Kasım Yahya b. Nübate’nin
Meyyâfârikîn kadısı olduğunu, Nübate ailesinden ilk defa ka-
dılığı üstlenen kişi olduğunu ve ölümünden sonra oğlu Kadı
Alemüddin Ebü’l-Hasan’ın kadılık ve hatiplik görevini devral-
dığını söylemektedir. Ayrıca Abdurrahim b. İbrahim b. Yahya,
Yusuf b. Muhammed b. Nübate el-Fârikî el-Hatib ve 580 yılında
ölen Hanbelî fakihi İsmail b. Nübate’nin bu aileden olduğunu
söylemektedir.129
Alemüddin’in oğlu Tacüddin, 552 Muharrem’inde (Şubat-
Mart 1157) kadılıktan azledilmiş ve yerine Muhammed b. Ebi
Yala getirilmiştir. Tacüddin, bir süre Meyyâfârikîn’de kaldık-
tan sonra Mardin yolunu tutmuş, yolculuktan önceki hastalığı
yolculuk esnasında artmıştır. Mardin’de kardeşi Alaüddin’in
evinde 3 Rebiülahir 552’de (15 Mayıs 1157) vefat ettiğinde ya-

Tağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire fi Mülûki’l-Mısır ve’l-Kâhire, 5:223-224; İbnü’l-


Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 37.
127 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 557.
128 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 16,39; İbnü’l-

Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 561.


129 İbnü’l-Müstevfî, Târihu Erbil, c. 1-2 (Irak: Darü’r-Reşîd li’n-Neşr, 1980), 2:96.
338 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

nında oğlu Bahaüddin Ebu Tahir ile Şemsüddin Ebu Abdullah


da bulunuyordu. Cenazesi kardeşi Alaüddin ve kalabalık bir
cemaat tarafından Meyyâfârikîn’e götürülmüş, Şeyhü’ş-Şuyuh
Ebü’l-Hasan b. Mihver tarafından cenazesini kılınmış, anne ve
babasının yattığı türbeye defnedilmiştir.130

5.15. Şemsüddevle Süleyman b. Necmüddin İlgazi b. Artuk


Necmüddin İlgazi’nin ölümünden sonra Meyyâfârikîn’e
hâkim olan oğludur. Meyyâfârikîn’de kendisine vezir olarak
seçtiği Abdülmelik b. Sabit’e tüm yönetim işlerini vermiştir.
Meyyâfârikîn’in bir nevi valiliği anlamına gelen Burcü’l-Melik’in
idaresini de Hatal Şah’a teslim etmiştir. Şemseddin Süleyman’ın
en büyük başarılarından biri Harput’u Emir Belek’ten alma-
sıdır. Ayrıca Emir Davud’dan Hazza’yı alan Şemsüddevle,
Erzen’in sahibi Hüsamüddevle’nin kendilerinden almış ol-
duğu Meyyâfârikîn’e bağlı bazı yerleri geri almıştır. Sultan
Kılıçarslan’ın kızı ile evlenen Şemsüddevle’nin Mahmud adın-
da bir oğlu vardı. Şemsüddevle’nin cesaretli, iyi ahlak sahibi
ve adaletle hükmeden biri olduğu kaydedilmiştir. 6 Ramazan
518’de (16 Ekim 1124) vefat etmiş ve naaşı Mescidü’l-Emir’de
babasının yanına gömülmüştür. Kendisinden sonra Vali Hatal
Şah, Meyyâfârikîn şehrinin idaresini eline almıştır.131 İlgazi’nin
oğlu Şemsüddevle Süleyman, yaklaşık 2 yıllık kısa bir sürede
Meyyâfârikîn’e hükmettikten sonra vefat etmiş, babasının yanı-
na defnedilmiş ve babasıyla beraber cenazesi 1125’’te Mardin’e
taşınmıştır.

130 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 124; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid

Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 118; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 613.


131 İbnTağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire fi Mülûki’l-Mısır ve’l-Kâhire, 5:230; İbnü’l-
Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 39; İbnü’l-Ezrak, 16;
İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 561.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 339

5.16. Vezir Abdülmelik b. Sabit


Şemsüddevle Süleyman zamanında Meyyâfârikîn veziri idi.
Şemsüddevle’nin ölümünden sonra Hatal Şah ile Meyyâfârikîn
idaresine el koymuştur. Bu durum karşısında Said Hüsameddin
Timurtaş, Meyyâfârikîn’i almak isteyen Hısn-ı Keyfa hâkimi
Davud b. Sökmen’den önce davranarak Meyyâfârikîn’i ku-
şatıp Hatal Şah ile görüşmeye başlamıştır. Yaptıkları anlaş-
mada kurdukları düzenin devam etmesi ve Abdülmelik’in
vezirliği sürdürmesi konusunda uzlaşmışlarıdır. Böylece Hü-
sameddin Timurtaş, Şevval 518’de (Kasım-Aralık 1124) şehre
girerek Abdülmelik’i vezir olarak atamıştır.132 Şemsüddevle
Süleyman’dan sonra 527/1132 yılına Hüsameddin Timurtaş’a
vezirlik yapan Abdülmelik, Meyyâfârikîn’de ölmüştür.133 İbnü’l-
Ezrak, onun Meyyâfârikîn’de öldüğünü söylediğinden orada
defnedildiği anlamına gelmektedir.

5.17. En-Nâsıh Ali b. Ahmed el-Amidî


İbnü’l-Ezrak’ın Meyyâfârikîn’de öldüğünü söylediği kişiler
arasında yer almaktadır. Hüsameddin Timurtaş zamanında
Meyyâfârikîn’de üstlendiği görevler ile anılmıştır. Âmid’de
mütevelli olan En-Nâsıh, divan nazırlığına tayin edilmişti. Âmid
mütevelliliği sırasında Müeyyidüddin b. Nisan tarafından 30 bin
dinarına el konulmuş ve görevinden alınmıştı. Oğlu Ebu Nasr
en-Nemre’yi Âmid’de rehin bırakan en-Nâsıh, Meyyâfârikîn’e
gelmiş ve 527’de (1132-1133) vezir Abdülmelik’in ölümüne ka-
dar vakıf işlerini idare etmiştir. 528 yılında ise kardeşi Ebu
Said en-Nâsıh ile beraber Hüsameddin Timurtaş tarafından
Divânü’l-İstifa’yı yönetmekle görevlendirilmişlerdir. Hüsa-
meddin Timurtaş’ın veziri Şerefüddin Habeşi, en-Nâsıh ve

132 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 40.


133 İbnü’l-Ezrak, 48; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 566.
340 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

oğlunu tutuklayıp mallarını müsadere ettikten sonra En-Nâsıh


Meyyâfârikîn’de ölmüştür.134

5.18. Hacib Yusuf Yenal


1140’larda Meyyâfârikîn idaresinde olduğu görülen Yu-
suf Yenal’ın135 iki kere Hüsameddin Timurtaş’a valilik yaptığı
görülmektedir. Hüsameddin Timurtaş, Hacib Abdülkerim’i
azlettikten sonra yerine Hacib Yusuf Yenal’ı vali olarak atma-
mıştır. Ancak bir süre sonra azledilmesine rağmen Dârâ’nın
alt kısmındaki Serce Kalesi ona ikta edilmiştir. Yarankuş el-
Hüssâmî’nin yerine ikinci kere vali olarak atanan Yenal, Receb
539 (Aralık Ocak- 1144-1145) yılına kadar bu görevi sürdürmüş
ve vefatının ardından Meyyâfârikîn’e defnedilmiştir.136 İbnü’l-
Ezrak, Muharrem 558’de (Aralık-Ocak 1163) Hacib Yusuf’un
oğlu Hacib Selahaddin Dögeri b. Yusuf Yenal’ın Necmeddin
Alpi’ye haciblik yaptığını anlatmaktadır.137

5.19. Togurbeg b. Şirbarik b. Alpyarûk b. Artuk


Artuk Bey’in torununun oğlu olan Togurbeg hakkında pek
fazla bilgi bulunmamaktadır. Atası Alpyaruk’un birçok çocuğu
olmuştur. Bunlardan biri Cebel-i Cûr’a (Bingöl) sahip olan Ali
ve Harput’ta bulunan Yâkûtî b. Alpyaruk’tur. Ali’nin Şirbarik
denilen oğlu Memdûd ile Mahmud adında iki oğlu dünyaya
gelmiştir. Şirbarik yani Memdûd’un Sevinç, İsmail, Zengi ve
Togurbeg adında üç oğlu ve çok sayıda kızı olmuştur. Şirbarik’in
oğullarından olan ve Hısn-ı Keyfâ’da ölen Togurbeg’in cesedi
Meyyâfârikîn’e getirilerek orada gömülmüştür.138

134 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 28-31; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve


Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 48-49.
135 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 71.
136 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 97-98.
137 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 136.
138 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 105; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 341

5.20. Emir Mahmud b. Tarhan


12 Safer 561’de (18 Aralık 1165) Meyyâfârikîn’deki Darü’l-
Acemiye’de ölen ve İbnü’l-Ezrak’ın diğer nüshasında Zaferhan
olarak geçen Emir Mahmud b. Tarhan, Erzen yolu üzerinde bu-
lunan Söğürd Kubbesi’nin yanına defnedilmiştir. Emir Mahmud
b. Tarhan, es-Senasine ve Ermenilerle olan mücadelesi ile tanın-
mıştır. Es-Senâsine bölgesinde yaşayan Ermeniler ile çok sayıda
savaşlara katılmış ve onlardan çok kişiyi öldürmüştür.139

5.21. Kadı Sadrüddin Ebu Ali Hasan b. Ali b. Muaz


Sadrüddin Ebu Ali Hasan b. Ali b. Muaz, 26 Safer 556 (24
Şubat 1161) yılında Ahlat kadısı iken Meyyâfârikîn’e gelmiş ve
Meyyâfârikîn kadılığına atanmıştır. Kendisi için bir merasim
düzenlenmiş ve ona atlas, cübbe, sarık ile taslayan giydirilerek
halkla camide bir araya gelinmiştir.140 Kadı Sadreddin’in Mu-
harrem 557’de (Aralık-Ocak 1161-1162) Cemaleddin Ebü’l-Kasım
b. Nisan’ın Erzen hâkimi Fahreddin Devletşah’ın kızı ile evlen-
mesi sürecinde karşılama heyetinde olduğu görülmektedir.141
24 Rebülevvel 561’de (24 Ocak 1166) Hicaz’dan Meyyâfârikîn’e
döndüğünü gördüğümüz Kadı Sadrüddin, amcası ile Hicaz’a
gitmiş ve amcası Bahaüddin b. Evs orada kalmıştır.142
16 Rebiülahir 562’de Meyyâfârikîn’e gelen Kadı Sadrüddin
hastalanarak 22 Rebiülahir’de (15 Şubat 1167) ölmüştür. Kendi
evindeki odasına defnedilmiş ve Şemsüddin Ebü’l-Feth b. Tabar

Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 101; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 602.


139 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 146; İbnü’l-
Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 635.
140 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 126; İbnü’l-

Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 618.


141 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 129.
142 İbnü’l-Ezrak, 146.
342 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

onun için bir taziye meclisi kurmuştur. İbnü’l-Ezrak, onun için


büyük bir taziyenin kurulduğunu söylemektedir.143

5.22. Seyfüddin Şirbarik Memdud b. Ali b. Alpyaruk b.


Artuk
Alpyaruk’un Cebel-i Cûr’a sahip olan Ali’nin oğludur.
Şirbarik’in Sevinç, İsmail, Togurbeg ve Zengi adında bir oğlu
ve kızları dünyaya gelmiştir.144
Said Hüsameddin Timurtaş zamanında 541 (1146-1147) yılın-
da yapımına başlanan Akraman Köprüsü’nün inşaatı ez-Zahid
Ebü’l-Hasan Ali b. et-Tavil tarafından yapılmış ancak inşa ettiği
doğu tarafındaki ayaklarını su götürünce et-Tavil’e tazminat
cezası verilmiştir. Bunun üzerine Emir Seyfüddin Şirbarik
Memdud b. Ali b. Alpyaruk’un sorumluluğunda Ebü’l-Hayr
b. Hakim b. Ali el-Fasıl’ın eliyle köprünün inşaatına devam
edilmiştir. 548 (1153-1154) yılına kadar yapımı süren bu köprü
hakkında İbnü’l-Ezrak şaşkınlığını dile getirmiş ve bu köprü-
nün olağanüstü bir eser olduğunu dile getirmiştir.145 550 yılı
Şevval ayı sonlarında (Kasım-Aralık 1155) Şirbarik ile Hacibi’in
tutuklandığı görülmektedir.146
Necmüddin Alpi, Safer 557’de (Ocak-Şubat 1162) hastalanınca
Emir Şirabarik’in de içinde bulunduğu bir heyet, Necmeddin’in
oğlu Kutbeddin İlgazi’yi Ahlat’ta dayısı Şah-ı Ermen’in yanın-
dan getirmek için görevlendirilmiştir. Şah-ı Ermen, heyetin
isteğini kabul etmeyerek onları geri göndermiş, sonrasındaki
temaslar sayesinde 7 Safer 557’de Meyyâfârikîn’e gelen Kut-
beddin veliaht seçilmiştir.147 16 Muharrem 560 yılında (3 Ara-

143 İbnü’l-Ezrak, 150-51.


144 İbnü’l-Ezrak, 101; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 602.
145 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 78.
146 İbnü’l-Ezrak, 116; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 611.
147 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 129.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 343

lık 1164) Fahreddin Karaaslan’ın kızının Kutbeddin İlgazi ile


evliliğinde Hısn-ı Keyfa’ya giden heyetin içinde Şirbarik’in de
bulunduğu görülmektedir.148 14 Safer 559 yılında (12 Ocak 1164)
Emir Samsamüddin Yakub b. Süleyman b. Davud, Şirbarik’in
kızı Göç Hatun ile evlenmiştir.149 Şirbarik, 18 Cemaziyülevvel
562 (12 Mart 1167) yılında eşini kaybetmiştir. 150
Şirbarik, Hüsameddin Timurtaş’ın ölümüne kadar ona hiz-
met etmiş ve sonrasında Fahreddin Karaaslan’ın hizmetine
girmiştir. Bir süre sonra Necmeddin’in yanına gitmiş ve öldü-
ğünde kendilerine ait bir köyde defnedilmiştir.151 İbnü’l-Ezrak,
bir başka yerde Receb 566 (Mart-Nisan 1171) yılında öldüğünü
söylediği Şirbarik’in cenazesinin Bustanü’l-Hardeli’nin yuka-
rısında bulunan mezarların altındaki kubbeye defnedildiğini
söylemektedir. Şirbarik, Meyyâfârikîn’de Artuklulardan hayatta
kalanların en büyüğü idi.152

5.23. Meyyâfârikîn Valisi Kaymaz


567 Rebiülevvel’inde (Kasım-Aralık 1171) Meyyâfârikîn va-
lisi Kaymaz hastalanmış ve yerine bir dostu olan Ali geçmiştir.
Artuklu hükümdarı Necmüddin Alpi zamanında valilik yapan
Kaymaz, hastalanarak 17 Cemaziyülahir 567 yılında (15 Şubat
1172) Burcü’l-Melik’te ölmüş ve Siracüddevle İbn Gış’ın evine
defnedilmiştir.153

148 İbnü’l-Ezrak, 143.


149 İbnü’l-Ezrak, 144.
150 İbnü’l-Ezrak, 151.
151 İbnü’l-Ezrak, 102.
152 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 174; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid

Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 163; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 648.


153 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 164; İbnü’l-

Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 649.


344 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

5.24. Şeyh Zahid Ebü’l-Hasan Ali b. Et-Tavil


541 yılında (1146-1147) yapımına başladığı Akraman Köp-
rüsü’nün ayaklarının su nedeniyle yıkılması üzerine görevin-
den azledilmiştir.154 550 (1155-1156) yılında Meyyâfârikîn’de
çeşitli işler icra edip vakıflar müdürlüğünü yapmıştır. Cami,
kubbe ve Akraman (Karaman) Köprüsü’nü tamamlamakla
görevlendirilmiştir.155 5 Ramazan 560 yılında (16 Temmuz 1165)
ise Dems Köprüsü’nü yapmaya başlamıştır.156 Dicle üzerindeki
Dems Köprüsü’nün yapımının uzun sürdüğü görülmektedir.
Bitmesine iki göz kala ez-Zahid oraya gelmiş, iki gözün keme-
rini bağlarken hastalanıp şehre dönmüştür. Bu sırada Dicle
Nehri taşmış ve köprüyü yıkmıştır. Ez-Zahid, 20 Rebiülev-
vel 570 yılında (19 Ekim 1174) Meyyâfârikîn’de vefat etmiş ve
Meyyâfârikîn’deki medresede defnedilmiştir. Ölümünden sonra
oğlu evkaf nazırlığındaki görevini üstlenmiştir.157
İbnü’l-Ezrak, 552 yılında (1157-1158) Şeyh ez-Zahid Ali et-
Türkî’nin ve 553 yılında Tacüddin el-Haskefî’nin Meyyâfârikîn’de
vefat ettiğini söylemektedir.158 Ayrıca İbnü’l-Ezrak ve diğer ta-
rihçiler Büveyhî tahtına oturmak için mücadele edip mücadeleyi
kaybeden Melikülaziz’in 441 yılında (1049-1050) Meyyâfârikîn
Rabad’ında öldüğünü ve cenazesinin Kufe’ye taşındığını söy-
lemektedir. Mervânî hükümdarının değer verdiği Malikülaziz,
Nasrüddevle’ye kırmızı yakuttan bir tespih ve Hz. Ali’nin el-
yazması olan bir Kur’an-ı Kerim hediye etmiş ve ona “Sana hem
dünyayı hem de ahireti veriyorum.” demiştir.159

154 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 78.


155 İbnü’l-Ezrak, 116; İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 612.
156 İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 149.
157 İbnü’l-Ezrak, Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid, 176; İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn ve

Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), 1992, 165-66.


158 İbnü’l-Ezrak, Târihu Meyyâfârikîn, 615.
159 Es-Safedî, Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât, 13:194; Ez-Zehebî, El İber fi Haber men Gaber,

2:228; Kemâlüddîn İbnü’l-Adîm, Buğyetü’t-Taleb fi Tarihi Haleb, (Beyrut: Darü’l-


Fikir, t.y.), 7:3264; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, 142-43; İbnü’l-İmâd
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 345

Sonuç
Bizzat dönemin tanığı olan İbnü’l-Ezrak tarafından Meyyâ-
fârikîn tarihinin yazılmış olması bu şehrin ve bölgenin tarihi için
büyük bir şans ve zenginliktir. Kendisinden sonraki tarihçiler
için de önemli bir kaynak olan İbnü’l-Ezrak’ın eserinde özellikle
Hamdânî, Mervânî ve Artuklular zamanında başka kaynaklarda
elde edemeyeceğimiz bilgiler bulunmaktadır.
İbnü’l-Ezrak’ın eserine göre hükümdarlar, emirler, hanedan
üyeleri, vezir, vali, çeşitli rütbelerdeki devlet yöneticileri ve ilim
adamlarının Meyyâfârikîn’e defnedilmiş olduğunu görüyo-
ruz. İbnü’l-Ezrak, bazen bazılarının gömüldüğü yeri belirtirken
genelde bunların Meyyâfârikîn’e gömüldüğünü söylemekle
yetinmiştir. Bazen de Meyyâfârikîn’de öldüğünü kaydettiği
kimselerin şehirde defnedilip defnedilmediğini söyleme gereği
duymamıştır.
Elbette ki konumuz açısından en önemli olan şahsiyetler
hükümdarlardır. İbnü’l-Ezrak, Meyyâfârikîn’de 4 hükümdarın
metfun olduğunu yazmıştır. Bunlardan ilki, Bizans İmparator-
luğu ile giriştiği mücadelede adını cihad faaliyetleri ile duyuran
Seyfüddevle Hamdânî’dir. Yaptığımız araştırma ve bir araya
getirdiğimiz bilgiler sayesinde Seyfüddevle’nin mezar yerinin
Meyyâfârikîn Kalesi’nin güneybatı köşesinde Kasrü’l-Atik de-
nilen sarayın yanında olduğu ortaya çıkmıştır. Seyfüddevle ile
beraber annesi, kız kardeşi, oğlu ve ona yakın olan Neca’nın
mezarları da aynı yerde bulunmaktadır.
Mervânîler, Meyyâfârikîn’deki en büyük kabristanı oluştur-
muşlardı. Meyyâfârikîn’de iki önemli Mervânî hükümdarının
mezarı bulunmaktadır. Şehrin dış kısmında, kıble tarafında
yani güneydoğu yönünde olduğu kesinleşen bu türbeler Nas-
rüddevle ve On Gözlü Köprü’yü yaptıran Nizâmüddîn Nasr’a

el-Hanbelî, Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbari men Zeheb, 5:187.


346 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

aittir. Bu iki Kürt hükümdardan birinin Malazgirt kuşatmasında


Tuğrul Bey’e yardım eden Nasrüddevle ve diğerinin Malazgirt
Savaşı’nda Alparslan’a yardım eden Nizâmüddîn Nasr’ın ol-
ması dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra Mervânî hanedanından
önemli kişilerin Meyyâfârikîn’de defnedildiği kayıtlardan an-
laşılmaktadır.
İbnü’l-Ezrak’ın Meyyâfârikîn’e gömüldüğünü söylediği bir
başka hükümdar ise Türk ve İslam tarihi için önemli bir sul-
tan olan I. Kılıçarslan’dır. Yaptığımız kitabi araştırmada daha
önceden Orta Çeşme’de defnedildiği söylenen Kılıçarslan’ın
mezar yeri hakkında bazı çelişkili bilgiler bulunmasına rağmen
Kılıçarslan’ın Meyyâfârikîn’de gömülü olmadığını gösteren
herhangi bir kayıt yoktur. Elbette ki mezarının, kemiklerinin ve
mezar kitabesinin bulunması önemlidir fakat Meyyâfârikîn gibi
tarihi yapıları talan edilmiş bir şehirde yüzyıllar öncesine ait
yapıların günümüze sağlam gelmesi pek mümkün değildir.
Daha önce yaptığımız araştırmalarda yine Türk ve İslam
dünyası için önemli bir figür olan Celaleddin Harezmşah’ın
Meyyâfârikîn’e, kalenin kuzeydoğu köşesine defnedildiğini
yeni kaynak ve bilgiler ışığında ortaya koymuştuk. Bu çalışma-
lamız Özbekistan’da ilgi görmüş ve resmi olarak oluşturulan bir
bilim heyeti, kaynak ve bulgularımızı yerinde incelemek için
Türkiye’ye gelmişti. Hazırladığımız ortak raporda bu konu net-
liğe kavuşmuş ve Celaleddin Harezmşah için Meyyâfârikîn’de
bir temsili türbe yapılmasına karar verilmişti.
Türk, Kürt ve Arap hükümdarlarını, Şiî ve Sünni inanışlarını
bir arada resmeden Silvan’ın bu özelliğinin kıymetli olduğunu
düşünüyor ve Silvan Kalesi’nin her bir köşesinde (Kuzeydoğuda
Celaleddin Harezmşah, kuzeybatıda I. Kılıçarslan, güneydoğu-
da Nasrüddevle Ahmed ve Nizâmüddîn Nasr ve güneybatıda
Seyfüddevle Hamdânî) bu hükümdarlar adına temsili türbelerin
yapılmasının yerinde olacağını vurgulamak istiyoruz. Silvan
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 347

Kalesi’nin restore edilmesi, Mervânî Sarayı, Burcü’l-Melik ve


Zembilfiroş Kalesi’nin bulunduğu eski içkalenin kazılması ve
temsili hükümdar mezarlarının inşası ile Silvan’ın tarihi imajı
güçlenecektir.

Kaynakça
Abu’l-Farac, Gregory. Abu’l-Farac Tarihi. Çeviren Ömer Riza Doğrul. C.
2. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1987.
Alican, Mustafa. “Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan)”. Ege
Üniversitesi, 2012.
Amedroz, H. F. “The Marwanid Dynasty at Mayyafariqin in the Tenth
and Eleventh Centuries A.D.”, 123-54, 1903.
Bozan, Oktay, ve Arafat Yaz. “Celaleddin Harzemşah’ın Mezar Yeri
Üzerine Mülahazalar”. İçinde Tarih Araştırmaları, (Osmanlı ta-
rihi, Kurumlar, Ermeni İsyanları ve Milli Mücadele Dönemi) Prof.
Dr. Ahmet EYİCİL’e Armağan, editör Mustafa Çabuk ve Yaşar
Arslanyürek, 65-88. Ankara: Sonçağ Yayınları, 2022.
_____. “Sultanlar Şehri Silvan, Tarih-Toplum”. İçinde Celaleddin
Harzemşah’ın Mezar Yeri Üzerine Mülahazalar, editör Oktay Bo-
zan, Mutlu Saylık, İbrahim Tavukçu, ve Burak Kazan, 469-508.
Ankara: Sonçağ Akademi, 2021.
Çevik, Adnan. “XI-XIII Yüzyıllarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi”. Mar-
mara Üniversitesi, 2002.
Demirkent, Işın. “Kılıçarslan I”. İçinde DİA, 25:396-98. Ankara: TDV,
2022.
“Diyarbakır’da Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan’ın mezarı bu-
lundu”, 12 Ocak 2021. https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/
diyarbakirda-anadolu-selcuklu-sultani-i-kilicarslanin-mezari-
bulundu/2107426.
Ebü’l-Alâ el-Maarrî. Mu’cizu Ahmed, t.y.
Ebü’l-Fida, İmâdüddin İsmail. El-Muhtasar fi Ahbari’l-Beşer. C. 2. Mısır:
El-Matbaatü’l-Hüseyniyet’il-Mısriyye, t.y.
_____. El-Muhtasar fi Ahbari’l-Beşer. C. 2. Mısır: El-Matbaatü’l-
Hüseyniyet’il-Mısriyye, t.y.
El-Azimi, Muhammed b. Ali. Tarihu Haleb. Dimeşk, 1984.
El-Ezdî, Ali b. Zâfir. Ahbârü’d-Devleti’l-Hamdâniyye. Daru Hassân, 1985.
348 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

El-Gazzî. Nehrü’z-Zeheb fi Târih’i-Haleb. Haleb: Dârü’l-Kalem, 1419.


El-Hamevî, Yakut. Mü’cemü’l-Büldân. C. 1-5. Beyrut: Darü’s-Sadr, 1977.
_____. Mü’cemü’l-Büldân. C. 1-7. Beyrut: Darü’s-Sadr, 1995.
el-Herevî. El-İşârât İla ma’rifeti’z-Ziyârât. Kahire: Mektebetü’s-Sikâfeti’d-
Diniye, 2002.
el-Himyerî. Er-Ravdü’l-Mi’târ fî Haberi’l-Aktâr. Beyrut: Mektebetu Lüban,
1984.
El-Hüseyni, Sadrüddin Ali. Ahbarü’d-Devleti’s-Selçukiyye. Lahor: Pencab
Üniversitesi, 1933.
El-Makdisî. Ahsenü’t-Tekasîm fî Ma’firet’i-Akâlîm. Beyrut: Liden, 1991.
el-Yâfiî. Mir’âtü’l-Cinân ve İbretü’l-Yakzân. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye,
1997.
Er-Rûzrâverî, Ebu Şüca. Zeylu Tecâribü’l-Ümem. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-
İlmiye, 2003.
Es-Safedî, İbn Aybek. Kitabü’l-Vâfî bi’l-Vefayât. 1. bs. C. 1-21. Beyrut: Daru
İhyai’t-Türas, 2000.
Ez-Zehebî. Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ. Kahire: Dârü’l-Hadîs, 2006.
Ez-Zehebî, Şemsüddîn. El İber fi Haber men Gaber. C. 2. Beyrut: Darü’l-
Kitabi’l-İlmiye, 1985.
_____. Siyeru A’lâmi’n-Nübela. 11. bs. C. 13-20. Beyrut: Müessesetü’r-
Risale, 1996.
_____. Tarihü’l-İslam ve Vefâyâtü’l-Meşâhiri ve’l-A’lâm. Beyrut: Dârü’l-Kitâ-
bi’l-Arabî, 1993.
Gabriel, Albert. Şarki Türkiye’de Arkeolojik Geziler. Çeviren Adil Çetin.
Ankara: Dipnot Yayınevi, 2014.
Halaçoğlu, Yusuf. “Fersah”. İçinde DİA, 12:412. İstanbul: TDV, 1995.
İbn Asâkir. Tarihu Dimeşk. Darü’l-Fikr, 1995.
İbn Ebi Usaybia. Uyûnü’l-Enbâ’ fî Tabâkâti’l-Etibbâ. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-
Hayât, 1965.
İbn Haldûn, Abdurrahman. Tarihu İbn Haldûn. C. 3-5. Beyrut: Darü’l-
Fikir, 2000.
İbn Hallikan, Şemsüddîn Ahmed. Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân.
C. 1-3. Beyrut: Darü’s-Sadr, 1900.
_____. Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân. C. 1-4. Beyrut: Darü’s-
Sadr, 1977.
İbn Kalanisi, Ebu Ya’la Hamza. Zeylu Tarihi Dimeşk. Beyrut: Matbaatu
Abai’l-Yesuiyyin, 1908.
İBNÜ’L-EZRAK’A GÖRE MEYYÂFÂRİKÎN’DEKİ TÜRBELER • 349

İbn Kesîr. El-Bidâye ve’n-Nihâye. Dârü’l-Fikr, 1986.


İbn Kesîr, Ebü’l-Fida İsmail. El-Bidaye ve’n-Nihaye. 1. bs. C. 15-16. İmbabe:
Darü’l-Hicr, 1987.
İbn Şeddâd. El-A’lakü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre. C. 3/1.
Dimeşk: Menşurat-ü-Vezaret’üs-Sekafe, 1991.
_____. El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre. el-Mektebetü’ş-
Şamile, t.y.
_____. El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre. el-Mektebetü’ş-
Şamile, t.y.
_____. El-A’lâkü’l-Hatîre fi Zikri Ümerai’ş-Şam ve’l-Cezîre. el-Mektebetü’ş-
Şamile, t.y.
İbn Tağriberdî, Cemalüddîn Yusuf. En-Nücûmü’z-Zâhire fi Mülûki’l-Mısır
ve’l-Kâhire. C. 4-5. Kahire: Darü’l-Kütübü’l-Mısriye, 1935.
İbnü’l-Adîm, Kemâlüddîn. Buğyetü’t-Taleb fi Tarihi Haleb. C. 1. Beyrut:
Darü’l-Fikir, t.y.
_____. Zübdet’ül-Halib min Tarihi’l-Haleb. 1. bs. Beyrut: Darü’l-Kitabi’l-
İlmiyye, 1996.
İbnü’l-Esîr, İzzüddîn. El-Kamil fi’t-Tarih. C. 8. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-
‘Arabî, 1987.
_____. El-Kamil fi’t-Tarih. Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, 2003.
_____. El-Kamil fi’t-Tarih. C. 7. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabî, 2012.
_____. İslam Tarihi el-Kamil fi’t-Tarih Tercümesi. Çeviren Abdülkerim
Özaydın. C. 7,8,9. İstanbul: Bahar Yayınları, t.y.
İbnü’l-Ezrak. Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı). Erzurum:
Fen Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1992.
_____. Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı). Erzurum: Fen
Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1992.
_____. Târihu Meyyâfârikîn. 1. bs. İstanbul: Nubahar, 2014.
_____. Târîkh Mayyâfârikîn Wa Âmid. Erzurum: The Faculty Publication,
1987.
İbnü’l-Ezrak, Ahmed b. Yûsuf. Mervânî Kürtleri Tarihi. Çeviren Bozarslan
Mehmet Emin. 2. bs. İstanbul: Koral Yayınevi, 1990.
İbnü’l-Ezrak, Ahmed b. Yûsuf. Tarihü’l-Fârikî. Kahire: Hey’etü’l ‘Amme
li Şuuni’l-Metabi’i’l-Emîriye, 1959.
İbnü’l-İbrî, Ebü’l-Ferec Cemalüddîn. Tarihu Muhtasari’d-Düvel. Hazimiye,
Lübnan: Darü’r-Râidi’l-Lübnanî, 1994.
350 • SOSYAL BİLİMLER KAPSAMINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR -I-

İbnü’l-İmâd el-Hanbelî. Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbari men Zeheb. 1. bs. C. 4-6.


Beyrut-Dimeşk: Dar-ü İbn Kesîr, 1986.
İbnü’l-Müstevfî. Târihu Erbil. C. 1-2. Irak: Darü’r-Reşîd li’n-Neşr, 1980.
İbnü’l-Ümrânî. El-İnbâ fî Târîhi’l-Hulefâ. Kahire: Dârü’l-Âfâki’l-Arabiyye,
2001.
İbnü’l-Verdî, Zeynüddîn. Tarihu İbni’l-Verdî. C. 1-2. Beyrut: Darü’l-Kütü-
bi’l-İlmiye, 1996.
Kazvînî, Zekeriya b. Muhammed. Asarü’l-Bilâd ve Ahbârü’l-İbâd. Beyrut:
Dârü’s-Sadr, t.y.
Konyar, Basri. Diyarbekir Kitabeleri. C. 2. Ankara: Ulus Basımevi, 1936.
Kürd Ali. Hıtatü’ş-Şâm. Dimeşk: Mektebetü’n-Nurî, 1983.
Nâsır-ı Hüsrev. Sefernâme. Çeviren Yahya Haşab. Beyrut: Darü’l-Kitabi’l-
Cedîd, 1983.
Özaydın, Abdülkerim. “Seyfüddevle el-Hamdânî”. İçinde DİA, 37:35-
36. İstanbul: TDV, 2009.
Ripper, Thomas. Diyarbekir Merwanileri İslami Ortaçağ’da Bir Kürt Haneda-
nı. Çeviren Bahar Şahin Fırat. İstanbul: Avesta Yayınları, 2012.
Sibt İbnü’l-Cevzî. Mir’âtü’z-Zaman fi Tarihi’l-A’yan. 1. bs. C. 1-21. Dimeşk:
Darü’r-Risaleti’l-Alemiye, 2013.
Söylemez, Mehmet Mahfuz. “Meyyâfarikîn (Silvan) Tarihi Üzerine
Notlar”. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy 20 (2009):
221-49.
Yaz, Arafat. Mervânî Hükümdarı Nasrüddevle Ahmed. Ankara: Akademis-
yen Kitabevi, 2019.
_____. “Mervânîlerin Son Hükümdarı Mansûr’un Mezar Yeri Hakkında
Bir İnceleme”. İçinde Ases International Scientific Research Conferan-
ce Book, editör M. E. K. Lebaka, 1-18. Mersin: Ases Publications,
2022.
_____. “Mervânîlerin Son Hükümdarı Nâsırüddevle Ebü’l-Muzaffer
Mansûr”. Düsbed, sy 27 (2021): 107-25.
Yûsuf, Abdurrakîb. Ed-Devletü’d-Dûstekiye fi Kürdistani’l-Vüstâ. C. 1.
Bağdat: Matbaatü’l-Livâ, 1972.
_____. Ed-Devletü’d-Dûstekiye fi Kürdistani’l-Vüstâ. C. 2. Erbil: Dâr Ârâs,
2001.

You might also like