You are on page 1of 4

Yazma Becerisi:

Anadil ve Yabancı Dil Arasındaki Farklar ve Benzerlikler

Dil öğrenim süreci bir bütün olarak algılandığında, etkili iletişim için, dil
öğrenenlerin geliştirmesi beklenen ana becerilerden birisi de yazma becerisi olarak
değerlendirilmektedir. Nitekim yazma ile zihindeki duygular, düşünceler ve bilgiler
okuyucuya iletilebilmektedir. (Rob Schoonen, 2003) Kişinin anadilinde yazabilmesi, çok
sayıda farklı beceriyi bir arada kullanmasını gerektiren güç bir iştir; söz konusu yabancı bir
dilde yazmak olduğunda bu iş daha da güçleşir. Örneğin yabancı dil yeterliliği gerekli
düzeyde gelişmemiş bir kişi, dil becerisi sınırlı ve otomatikleşmemiş olacağından, söz
konusu dilde yazılı bir ürün ortaya koymakta çok zorlanabilir. Yazma becerisinin
karmaşıklığı sebebiyle, çoğu dil öğretim yaklaşımında öncelikle alt becerilerin
geliştirilmesine odaklanılır. (Akbaş, 2020)

Yetişkin dil öğrencileri, ikinci bir dil sistemi oluşturmak için iki temel kaynağa
sahiptir: birinci dil bilgisi ve ikinci dilin girdisi. İlk dilde okur-yazar olan yetişkinler, ikinci
dilde okur-yazarlık becerilerini geliştirirken bu kaynaklardan faydalanabilirler. İkinci dil
edinimlerinde, birinci dildeki okur-yazarlık becerilerinden ve pratiklerinden yararlanma
(dilsel aktarım) yanında, okuma ve yazma gibi okur-yazarlık faaliyetlerinden gelen girdiyi
de (dilsel girdi) kullanabilirler. (Lincoln, 2015)

İkinci dil okur-yazarlık becerilerini kazanırken, öğrencilerin bu iki kaynağı da


kullandığına dair kanıtlar bulunmaktadır. Birinci dil alanındaki çalışmalardan yola çıkarak,
ikinci dil deneme süreçleri üzerine yapılan araştırmalar, yabancı dil öğrenenlerin anadil ve
yabancı dilde yazma davranışlarında ve stratejilerinde benzerlikler tespit etmiştir.
Özellikle, kişilerin anadillerinde ve yabancı dillerinde yazarken yaptıkları içsel
karşılaştırmalar, anadil yazma bilgisinin yabancı dilde yazma becerisini olumlu bir şekilde
etkilediğini ortaya koymuştur. (Ahangari)

Başka bir çalışmada, planlama becerilerinin pozitif yönlü aktarımı ortaya konmuş;
yani, anadil yazımında az planlama yapanlar, yabancı dil yazımında da az planlama
yapmışlardır. Aslında, anadil yazma içindeki planlama becerisi, ikinci dil yazmaya da
aktarılmaktadır. Ayrıca, düşünme ve düzeltme stratejilerinin ikinci dil yazımına aktarımı da
incelenmiştir. Birinci dilde okuma ve yazma yetenekleri arasındaki ilişki üzerine yapılan
kapsamlı araştırmaların aksine, ikinci dil öğrencileri için bu bağlantıyı keşfetmek için çok
az çalışma yapılmıştır. (Cummins, 1981)

Krashen’in iddiası olan, ikinci dil öğrencilerinin yazma yeterliliğinin büyük ölçüde
kendi ilgi ve/veya zevkleri doğrultusunda gerçekleşen bol miktarda kendi kendine motive
edici okumadan kaynaklandığı iddiası, genellikle test edilmemiş ve kanıtlanmamıştır.
Ancak yine de ikinci dil girdisinin yabancı dilde okur-yazarlık becerilerinin gelişiminde
önemli bir rol oynamamasını hayal etmek zordur. Burada sadece öğrencinin yabancı dil
yeterliliğini değil, aynı zamanda anadil okur-yazarlık becerilerinin yabancı dil girdisiyle
etkileşim olasılığını da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Dolayısıyla, yabancı dilde
okur-yazarlık gelişiminin analizi, hem dilsel aktarımı hem de dilsel girdiyi dikkate
almalıdır; öğrencilerin, yazma gibi yabancı dil okur-yazarlık becerilerini geliştirirken
anadillerinden ne kullandıklarını ve yabancı dil girdisinden ne kullandıklarını
açıklamalıdır. Yabancı dil gelişiminin incelenmesi aynı zamanda diller arası okur-yazarlık
becerileri arasındaki ilişkinin analizini içermelidir. (Ahangari)

Anadilde yazma alışkanlığı olmayan öğrencilerin yabancı dilde de yazmaktan


hoşlanmadıkları veya zorlandıkları görülmektedir. Aynı şekilde yabancı dildeki zayıf
okuma performansı, birinci dildeki okuma stratejilerinin yabancı dilde kullanılmaması ve
yetersiz yabancı dil bilgisi sebebiyledir. Ana dilinde iyi birer okuyucu olan yabancı dil
öğrencileri, yabancı dilde belirli bir dil yeteneği eşiğini geçtikten sonra yabancı dilde de iyi
okur hâle gelirler (Alderson, 1984). Öte yandan her iki dilde de yazmanın faydaları
düşünüldüğünde öğrencilerin bu alışkanlığı edinmeleri ve geliştirmeleri önem arz
etmektedir. (Çakır, 2018) Anadilde yazarken, kelimeler ve dilbilgisi yapıları konuşurken
olduğu gibi otomatik olarak kullanılabilir. Bu yüzden dil yeterliliği daha yüksek olan
kişiler arasında kelime ve dilbilgisi hızı büyük farklar yaratmayabilir. Bu durum, yüksek
okuma becerisine sahip insanlar arasında okuma yeteneği ile kelime tanıma hızı arasında
düşük bağlantılar olduğunu gösteren okuma araştırmalarıyla uyumludur (Stanovich, 1991).

Ancak Benton ve ekibi (1984), yetenekli ve daha az yetenekli anadil yazarları


arasında farklı düşünsel işleme süreçleri olduğunu göstermiştir. Yetenekli yazarlar, metnin
içeriğini yeniden düzenlerken bilgiyi çalışma belleğinde daha iyi tutabilirler. Benton ve
ekibi, yetenekli yazarların yazma sürecinin bazı bölümlerini otomatikleştirdiğini, daha az
yetenekli yazarların ise bunu henüz geliştiremediklerini düşünmektedir. (Rob Schoonen,
2003)
Anadil yazarlarına kıyasla, yabancı dil yazarları yalnızca ikinci dildeki dil
bilgilerinde değil, aynı zamanda yabancı dile maruz kalmalarındaki farklılıklar nedeniyle
'akıcılık' açısından da farklılık göstereceklerdir. Yabancı dilde yazma becerileri arasındaki
akıcılık farklılıklarının, yabancı dile maruz kalma, yabancı dil eğitimi ve dil öğrenme
yeteneğindeki farklılıklardan dolayı, anadil yazarları arasındaki farklılıklardan daha büyük
olması beklenir.

İkinci dil öğrencilerine yazma becerilerini öğretmek, süreç olarak birinci dildeki
davranışlarla oldukça benzerlik gösterir. Her ikisi de yazarların düşünmelerini, yazmalarını
ve yazılarını düzeltmelerini içeren fiziksel bir pratiği gerektirir (Zamel, 1982). Ancak,
yazma becerisini öğretmek, sadece yazma öncesi, yazma sırası ve sonrasında bilinçli
olarak uygulanan fiziksel faaliyetler değildir. İkinci dil öğrencilerine yönelik öğretimde
süreç odaklı yaklaşımın en önemli yönü, yazarların ikinci dilde anlamları sınıflandırmaktan
düşüncelerini ifade etmeye geçişteki zihinsel çabalarını otomatik olarak gerçekleştirmesidir
(Brown, 2007). Bu otomatikleşmiş süreçler, yerel kültür ile ikinci kültür arasındaki dil
kullanımı farklarından ve ikinci dildeki dil yeterliliğinden etkilenir (Silva, 1997).

Sonuçta, yabancı dilde yazmak ve anadilde yazmak arasında belli benzerlik ve


farklılıklar olduğu söylenebilir. Ana dilde yapılan yazma etkinliği çoğunlukla basit, başka
bir deyişle kendiliğindendir. Genellikle, daha fazla karmaşık zihinsel süreç, ileriye dönük
planlama becerisi ve efor gerektirdiğinden, yabancı bir dilde yazmak anadilde yazmaktan
çok daha zordur. İkinci bir dilde ana dilde olduğu gibi bir otomatikleşme ve dil
kullanımında yetkinlik kazanma belli bir süre, çaba ve pratik gerektirir.

Kaynakça
Ahangari, D. S. (tarih yok). The Relationship between First and Second Language
Composition Writing. Tebriz, İran.
Akbaş, E. (2020, Ekim). Yabancı dil eğitiminde yazma eğitimi yaklaşımlarının gözden
geçirilmesi ve yazma becerisinin diğer becerilerle ilişkilendirilmesi. Uluslararası
Toplum Araştırmaları Dergisi.
Cummins, J. (1981). Bilingualism and minority language children. Toronto.
Çakır, İ. (2018). Yazma becerisinin kazanılması yabancı dil öğretiminde neden zordur?
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.
Lincoln, F. (2015). Teaching the writing process as a first and second language revisited:
are they the same? Journal of International Education Research .
Rob Schoonen, A. v. (2003). First language and second language writing: the role of
linguistic knowledge, speed of processing and metacognitive knowledge. SCO-
Kohnstamm Institute.
Silva, T. (1997). On the ethical treatment of ESL writers.
Zamel V. (1982). Writing: the process of discovering meaning.

You might also like