Professional Documents
Culture Documents
KOMUTANLIĞI TİYATROSUDUR
HULUSİNASYON
ASKER ASKEROĞLU
1
ÖNSÖZ
TSK'DA BÜYÜK YIKIM SÜRÜYOR. 15 TEMMUZ 2016’DA SAHNEYE
KONAN ÖZEL HARP KOMUTANLIĞI GLADYO OPERASYONU TİYATROSU
DEVAM EDİYOR. TÜRKİYE'Yİ YIKIYOR. GENERALLER VE SUBAYLAR BİTTİ,
SIRA ASTSUBAYLARA GELDİ. SORGUSUZ SUALSİZ, YAŞ KARARI DAHİ
OLMADAN RESMEN ÇÖLE ATIYORLAR VE ÖZLÜK HAKLARINI DAHİ
VERMEYİP TAZMİNAT TALEP EDİYORLAR. NİCE GENÇ TSK MENSUBUNA
5 YILDIR OPERASYON ÜSTÜNE OPERASYON YAPILIYOR VE İŞSİZ,
AİLESİZ BIRAKILIYOR. KENDİ KENDİNİZE DARBE YAPAN DARBECİLER
DARNECİ OLMAYANLARA DARBECİ DİYEREK ‘FETÖMETRE’ ADLI HİÇ BİR
KURALA VE NATO SİSTEMİNE UYMAYAN KRİTERLERLE NATO ORDUSU
TSK’YA AVRASYA EKSENİ İLE KAZIK ATIYOR... ÇAKMA DARBENİN AĞIR
FATURASI: TSK YIKILDI VE FETÖ JARGONU İLE ETKİSİZ HALE
GETİRİLDİ... DARBECİLERLE ORTAK OLAN ERDOĞAN, TÜM SUÇLARINI
MASUM OLAN HİZMET CEMAATİ ÜSTÜNE ATARAK GÜNAH KEÇİSİ
YAPIYOR VE YAPTIRIYOR. TÜM DÜNYA GERÇEKLERİ GÖRDÜ, BİLİYOR.
FARUK ARSLAN
15 TEMMUZ 2021
2
Ergenekon denilen yapı, ABD’de ve NATO’nun üye ülkelerinde tasfiye
ettiği Gladyo’nun kılıç artığıdır. Eskiden NATOcu, bugün Avrasyacı
görünmelerinin nedeni eski patronlarının tasfiye kararına karşı,
statükolarını koruma içgüdüsüyle, sığınacak yer aramalarındandır.
3
KOMUTA ZİNCİRİNİ BİZZAT HULUSİ AKAR KIRDI!
4
Ankara sokaklarında dolaşan tanklar Mamak'tan çıkmıştı. Mamak’taki
Zırhlı Tugay’ın bağlı olduğu Garnizon Komutanı’nı 15Temmuz akşamı
görev ve yetki alanı dışına bizzat Akar görevlendirdi. Akar, Garnizon
Komutanı’na Etimesgut’tan “tank çıkmasın” talimatı verdi. Oysa
Etimesgut’taki Zırhlı Birlikler Okulu, Garnizon'a değil EDOK'a bağlıydı.
EDOK Komutanı’na haber vermedi.
5
Gürak’ı "DAHA BÜYÜK PLAN" için yanından uzaklaştıran Akar o kadar
rahattı ki, masanın altındaki güvenlik butonuna bile basmadı.
6
Erdoğan, henüz Marmaris’de kayıp iken AKP teşkilatları çoktan
organize olmuş, ne yapacaklarını biliyorlardı. İmamlar sela
okuyacağını biliyor, AKP belediye kamyonları kum ile doldurulmuştu.
Aylarca süren hazırlıklarda işaret fişeği köprüye Harbiyelilerin
çıkartılması idi. Harbiyeliler Akar ve Abidin Ünal’ın kendilerine
kurdukları kumpastan habersiz imre itaat ediyordu. Eşzamanlı olarak
belediyeler de kasaları dolu çöp ve nakliye kamyonları ile nizamiye
giriş çıkışlarına barikat örmek için kontak çevirmişti.
7
15 TEMMUZ BİR ÖZEL HARP KOMUTANLIĞI DARBESİDİR. GERİSİ MASAL
8
Hizmet Cemaati ile hiç alakası olmayan bir Özel Harp tiyatrosu çok
başarılı biçimde oynanıyordu ve oldukca koordineydi. Albay Sadık
Üstün ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yardımcısı Albay Kemal
Eskintan, ÖKK adına operasyonda koordinasyonu sağlıyordu.
Erdoğan, Fidan ve Akar arasında iletişim hiç kopmamıştı. Organize
biçimde hareket eden darbeciler, toplumu aldatma, algı rekoru kırdı.
İşlevi SİVİL SOYKIRIMI meşrulaştıramak ve mağdurları oyalamak olan
OHALKomisyonu Erdoğan tarafından Mustafa Yeneroğlu
başkanlığında TBMM’de kuruldu. Hükümsüzdür. 140 bin kişiden
nerdeyse kimseye görevine iade etmedi. Hukuku tıkama görevi gördü.
10
sonrasında da bu silahları dağıtmaya neden devam ettiniz? Öyle ya,
bu silahları gerektiğinde dağıtma görevi Özel Harp Dairesi’ne ait.
12
kahraman sayılırken ASKERİ ÖĞRENCİ olunca niçin müebbet ceza
alıyor?! 19.01.2018’de 37 Hava Harp Okulu öğrencisine, 24.04.2018’de
26 Kara Astsb MYO öğrencisine, 18.05.2018’de 62 HHO öğrencisine,
25.05.2018’de 116 HHO öğrencisine, 12.07.2018’de 44 HHO
öğrencisine, 03.01.2020’de 70 HHO öğrencisine müebbet hapis cezası
verildi!
15
ERDOĞAN'IN EMNİYET MÜDÜRÜ MUSTAFA ÇALIŞKAN DARBECİ
16
"Darbeci" sayısı yüksek görünsün diye müebbet verilen ere, askeri
öğrenciye bunca zulüm yetmez mi? İşkencecilerin kanlı kalemiyle
yazılan iddianamelerin hepsi saçmasapan ve tamamen
çöktü. Hukukun yüz karası, işkenceyle dikte ettirilen
ifadeler, talimatla rapor yazan bilirkişiler, sahte/üretilmiş
belgeler, içi boş casusluk suçlamaları dolu. Savcılık siteleri silse bile
mağdurların savunmalarına ulaşmak mümkün. En büyük skandal ve
yıkım Donanma’da yaşandı. Emekli Jandarma Albayı, Odatv yazarı
Mustafa Önsel’in dışarıdan yönetiği donanma kumpası sürecinde
Perinçek grubunun darbede Erdoğan, Fidan ve Akar’ın en büyük
yardımcı koordinatörleri oldukları bir bir ortaya çıktı. Balyozcu ve
ETÖcü olarak bilinen askerler 15 Temmuz tiyatrosunda Erdoğan ile
ittifak yapmış, ciddi planlama, hazırlık yapmış gözüküyorlar.
17
BÜLENT BOSTANOĞLU DA HİYERARŞİYİ TAKMADI!
18
Bülent Bostanoğlu, ifadesini değiştirerek defalarca yalan söyledi.
Daha sonra da güya darbecilerden şikayetci oldu. Akar’dan mı yoksa
Erdoğan’dan mı şikayetci anlaşılamadı. Saldıray Berk’den şikayetci
olduğunu kimseye söyleyemedi. Darbecileri gizliyor sadece. Korkuyor.
19
O gece DzKK'nda emirkomutayı felç eden Bostanoğlu için yukarda
hatalı ifade kullandım. "İFADE DEĞİŞTİRDİ" yerine "AYNI İFADEDE
KENDİNİ YALANLADI" demeliydim. Darbeyi 22:23'te öğrenmiş ama
19:30'da yanından gönderdiği emir subayı ile darbecilere refakat
etmediği izlenimi vermiş! İstanbul’da Deniz Kuvvetleri Komutanı
Bülent Bostanoğlu ve Donanma Komutanı Veysel Kösele’nin de bir
şeyler olacağından haberi vardı. Heybeliada Deniz Lisesi diploma
töreni öncesi bir buçuk saat konuşmuşlardı.
20
JANDARMA’DA YAŞANAN TİYATRO ÖLÜMCÜL SONUÇLAR YARATTI
22
AKAR: CEMAAT DARBEYE ENGEL OLUR, DARBE YAPAMAZ
23
Alakuş bir detay daha veriyor: “Güler'i derdest eden emir subayının
(Mehmet Akkurt) Hulusi Akar'a bağlılığı Yaşar Güler'e bağlılığından
daha fazlaydı." Alakuş, Salih Zeki Çolak'ın derdest edilmesini de
“Darbeci olduğu ihtimaliyle Akar'ın emriyle alındığını düşündüm"
diyerek açıklıyor. Alakuş komutanlarını tanımlarken lafını özenle
seçiyor. Güler hakkında “FETÖCÜ” derken, Çolak için “DARBECİ”
nitelemesi kullanıyor. Fırat Alakuş, Genelkurmay’da emirleri Hulusi
Akar'ın emir astsubayı Serhat Pasha'dan aldığını söylüyor. ÖKK timi
Çolak’ı, emir astsubayı Pasha’nın aracılık ettiği emirle yere yatırıp
ellerini arkadan kelepçeliyor.
24
TSK HULUSİNASYONA MARUZ KALDI!
"Hulusi Akar'ın bir sorunsalı var. Mantık olarak hem FETÖ hem
AKP'nin bugün pek matah olmayan bir kanadıyla iltisaklı, her ikisine
de angaje. İki taraf arasında sürtünme başlamış, hangi tarafı tutacak?
Kim kazanıyorsa onun. O zaman günahlarını yükleyecek bir kurban
gerekiyordu İşte bu da Hulusi Akar'ın günah keçisi bul, kurtul
sürecidir." Akar günah keçilerini önceden tesbit etmişti. MİT-Emniyet
3000 subayı önceden fişlemişti. Akar DARBECİLERİ uzakta
CEMAATÇİLERİ yanında tutuyordu. KENDİNİ KURTARMAK İÇİN;
DARBECİLERİNE YÜRÜ CEMAATÇİLERİNE TUT dedi.
25
Kara Kuvvetlerinin içinde "Kemalist Subaylar yapısı" varmış ve o yapı
ile AKP iktidarı 15 Temmuz için anlaşmışlar. "Yapı"yı anlatan bir
Kemalist... "Anlaşma"yı anlatan bir AKP'li... Başka ne yapılar var
TSK'da? 'Kemalist yapı' ne demek? O yapının AKP'yle yaptığı anlaşma
ne? Kendini 'Atatürkçü' olarak tanımlamayan subay general olamaz!
Fişlemeler doğru ise önceki ve şimdiki genkur başkanları Cemaatçidir!
Oysa darbecilerle mücadele edenler hapiste, kendi eliyle teslim
olanlar görevdedir. Darbe girişiminde 'darbeciler' ile mücadele
edenler tutuklandı. KKK, Hv.KK, Jandarma Gn.K. ve Donanma K. gibi
kendi iradeleriyle 'darbecilere' teslim olanlar görevini sürdürdü. Görev
yerini terkeden, gözden kaybolanlar da makbul komutan oldu.
26
Erdoğan ve MİT’in güvenini kazanamayan, aralarında cemaatçilerin de
olduğu önemli sayıda general, “haklarında liste hazırlandığı ve YAŞ’ta
ihraç edilecekleri” haber ve söylentilerinden tedirgindi. Her Kuvvet
Emniyet ve MİT’le ayrı ayrı çalışıyordu. AKP döneminde daha önce 14
ilde merkezi bulunan Özel Harp Komutanlığı yeniden yapılandırılarak
81 ilde örgütlü hale getirildi. Sivil eleman sayısı 30 binden 300 bine
çıkartılarak AKP ve MHP’den çoks ayıda partili Özel Harp elemanı
yapıldı. Akar, 15 Temmuz’dan çok önce ÖKK’yı darbenin ana motoru
halind esivil dünyada getirmişti. MHP eskidende bir ÖKK partisi idi,
Akar’ın başarısı Erdoğan’ın kurduğu AKP’yi de bir ÖKK partisi haline
getirmesidir. 1986’da başladığı Milli Görüş’e sızma ÖKK görevini
hakkıyla yerine getiren Akar, siyasi İslamclardan darbeci çıkardı.
27
Karargah’ta “Kumpas davaları”nın yeni bir Balyoz tasfiyesine
dönüşeceği endişesi hakimdi. KÜSKÜN ve ÖFKELİ itirafçı veya
iftiracılar Hulusi Akar ve Yaşar Güler dahil her kademedeki generale
“Fethullahçı” yaftası yapıştırıyordu. AKP ve Cumhurbaşkanlığı’nda
ayrı ofisler kurulmuş özel koordinatörler atanmıştı. Kod adı Abdullah
Albay tek başına 358 generalden 240’ını fişlemişti! Sonuçta tüm
fişlemeler Genelkurmay’a dönüyor, neredeyse hemen her bir kurmay
elinde bir listeyle dolaşıyordu.
28
16 Temmuz sabahı Hulusi Akar’la 13 kez telefon görüşen Talu,
Genelkurmay Karargahındaki darbecilerin çatışmadan teslim
olmalarını için Mehmet Partigöç’e Akar’ın talimatlarını iletir. Erbilgin’i
evinden derdest eden “darbeciler” her nasılsa yanıbaşlarındaki
Talu’ya karışmazlar. İlhan Talu emrinde çalışan Mehmet Partigöç’ü
duruşmada FETÖ'cülükle suçlar. Ancak Partigöç, "O beni zannetmiş
olabilir ama ben şuna inanıyorum, İlhan Talu FETÖ'cü değil" der.
Partigöç’ü ÖKK’da çalışırken Genelkurmay’a öneren ise
"ERGENEKONCU meşhur Albay Levent Göktaş’tır.
30
Cebinde 1 dolar bulundu diye müebbet hapis cezası alan paşa, subay
ve astsubayların bulunduğu 15 Temmuz tiyatrosunda Hollywood
yazarlarının aktif fantazi hayal dünyasını bile çıldırtacak saçmalıklar
yaşanıyor. Delihane’de Türkiye’yi açık hava hapishanesi haline getirdi.
"FETÖ BORSA ÇETESİ"nin ucu Saray'da bir ucu MİT’de bir ucu
Mafyalarda çıkıyor! Üyeleri; polis, mitçi, savcı, siyasetçi ve derin-
mafya! Çete deşifre olunca önce alt siyasi ayak infaz ettirilir. Sonra
mafyaya ÖNEMLİ kişilere ve Rahip Brunson'a suikast emri verilir. Suç
Cemaat'e yıkılacak, mafya da hapiste bitirilecekti! Saray Organize Suç
Örgütü (SOSÖ) üyesi @sedat_peker'in "son yılların en büyük skandalı"
dediği ve kardeşim diye bahsettiği İzmir AKP İl Bşk Yrd Ahmet
31
Kurtulmuş'un infaz edilme hikayesidir. Casusluk, kaset, soru hırsızlığı,
şike, kumpas suçları çöktü. Ancak "suç işlemeyen örgüt üyelerine"
ceza yağdı. ABD elçilik çalışanı Metin Topuz CASUSLUK suçlamasıyla
tutuklandı. Casusluk iddiasının altı doldurulamayınca f.tö'ye
YARDIM'dan cezalandırıldı. Böylece bağımsız yargı(!) yeni bir Rahip
Brunson skandalına karşı kıvıracağı alanı önceden belirledi!
32
Sen neymişsin be HOTAR? Gazeteci Süleyman Gencel’I mafyaya
dövdürmek gibi suçlar çok küçük kaldı. Cinayette var.
34
‘FETÖCÜ’ diye soyan bu şebeke mafya dünyasında eşi benzeri
olmayan bir yenilik kattı. Devlet mafyası en güçlü mafyadır demek ki.
Bu yüzden parti kurup devleti ele geçirmeye çalışıyormuş AKP.
Denetleyici Sayıştay, Danıştay, Yargıtay’da kalmayınca mafya özgür.
35
Dikmen, "bazı kesimler harcanabilir, bazı kesimlere kimse
dokunamaz. ÜLKÜCÜLER MAŞA OLARAK KULLANILIYOR" diyor.
@sefa_said…
Casusluk için belge bulamayan mahkeme f.tö üyeliği cezası verdi. ABD
elçilik çalışanı Metin Topuz davasındaki gibi! Kozmik Oda'ya girme
emrini RTE, iznini İ. Başbuğ vermişti. Casusluk cezası verilse ucu
Erdoğan ve Başbuğ'a dokunacaktı! Darbeciler soygunda birleşiyor.
36
"KUMPAS, CASUSLUK YOK AMA FETÖCÜ!" modasına Yargıtay da uydu.
Hakan Fidan'ın ifadeye çağırılması, İlker Başbuğ'a tutuklama
verilmesi, Şike, Selam Tevhid davalarında, kumpas ve casusluk
iddiaları balonmuş. Suç bulunamayınca üyelikten ceza verildi.
15Temmuz ve "Fetö davaları"nda casusluk iddiaları elinde patlayan
Saray yargısı son virajda! Son sözlerin alındığı @AltaylEnver
davasında yine "CASUSLUK tutmadı ÜYELİK verelim" mi denilecek?!
Eski MİT ajanı Enver Altaylı aleyhindeki ifadeler de işkence altında
alınmış! İzmir Askeri Casusluk/Fuhuş davasında yargılananlar halen
Genelkurmay tarafından 'aklanmış' değil! Kumpas ise kumpascıları
koruyan ve 'mağdurları' halen göreve iade etmeyenler bugün TSK'nın
başında... Cesaretiniz varsa herkesin bildiği gerçekleri korkmadan
yazın!
Saray, muhalefeti "Fetö sopası" ile dövünce, Saray yargıçları da aynı
sopayla hukukun kalemini kırıyor. 15 Temmuz davalarında suç
bulunamayan veya kurtarılsın talimatı gelen sanıklara (kimi general
düzeyinde) dahi üyelikten ceza verilip tahliye ediliyor.
37
251 kahramanın darbecilerin karşına çıkarak şehit düştüğü, onlarca
askerin faili meçhul cinayete kurban gittiği... ve onbinlerce masumun
işkence yapılarak zindana atıldığı... 15 TEMMUZ LANETİ eğer film
olsaydı:
Tür: Korku, Gerilim, Dram
Yapımcı: Recep Tayyip Erdoğan
Yapımcı temsilcisi: Şirin Ünal
Senaryo: Hulusi Akar
Başrol: Hulusi Akar, Abidin Ünal, Galip Mendi, Bülent Bostanoğlu,
Veysel Kösele
Koordinatör: Hakan Fidan
Yardımcı Roller: Cemaatçi, Ulusalcı, Milliyetçi ve Kemalist generaller
olurdu. Kadrosu çok geniş bir özel harp psikolojik harp tiyatrosu bu.
38
12 EYLÜL'ÜN "BAYRAK PLANI"NDA KENAN EVREN'İN İMZASI YOKTU. 15
TEMMUZ'DA HULUSİ AKAR TUZAK PLANI NİYE İMZALASIN?
39
15 TEMMUZ’DA MHP’NİN ROLÜ
41
MEDYA DESTEKSİZ DARBE!
42
16 Temmuz tarihli Cemaat kontrolündeki gazeteler darbe haberini
baskıya yetiştiremedi!
44
AKAR’IN TAVŞANA’A KAÇ, TAZIYA TUT TAKTİĞİ
45
SEMİH TERZİ AKAR’IN EMRİ İLE IŞİD İLE MÜCADELE EDİYORDU
Askeri kulislere göre; İlk darbe planında “Erdoğan alınıp gizli bir yerde
tutulacak, SADAT ekibi sokağa inecek, ortalık karışacak, kaos çıkacak,
Akar istikrarı sağlamak amacıyla müdahale ederek Gül/Davutoğlu’nu
yönetime getirecekti. Hem NATO hem de Türkiye rahat bir nefes
alacaktı. SADAT Paşası Emekli Tuğgeneral. Adnan Tanrıverdi tecrübeli
bir ÖKK'cı idi! 12 Eylül sonrası yapılacak yeni darbe için göreve
çağrılmıştı. Ne tasadüf, 15 Temmuz'dan hemen önce Saray'a
başdanışman atanmıştı. TSK'ya eleman alımı yapan ekibiyle bir gün
önce toplantıdaydı. Akar’ın Başdanışmanı Orhan Yıkılkan net idi:
46
Akar kendi güvenirliğini ölçtürmüştü. Ankette, “ülkeyi kim kurtarır?”
sorusuna, “Meral Akşener ve Hulusi Akar” cevabı alınmıştı! Ancak
birşeyler değişti, “Mart'ta tedirgin olan” Akar Haziran'da Danışmanına,
“Ben Cumhurbaşkanı ile görüşür, kendimi kurtarırım. Sen kendine
bak” uyarısını yapıyordu! Karargahın çoğu ve "Cemaatçi" generaller,
İÇ SAVAŞ provası gördükleri bu plandan rahatsızdı. Gelişmeler kontrol
edilemeyebilirdi. Akar Cemaatçilerin bu refleksini bildiği için özellikle
“Balyozcular olsaydı…” kartını açıyordu.
47
SAHTE EMİR CİNAYETLE ÖRTÜLDÜ!
48
ISLAK İMZA’NIN 15 TEMMUZ BAĞLANTISI!
Akıl alır gibi değildi. Akar’dan habersiz kuş uçmaz iken Genelkurmay
Karargahı basılıyor, 2. Başkan'ı derdest ediliyor, Silah sesleri
duyuluyor, Akar'ın ruhu duymuyor!
49
DARBECİ YURTTA SULH KONSEYİ ORTADAN KAYBOLDU
52
bizzat planladı. Kaos için askeri hiyerarşi düzeninin bozulması,
komutanların birlik başında OLMAMASI gerekiyordu. Kaostan düzen
çıkaracaktı!
54
Darbeciler Akar’a o kadar güveniyor ki, Akar kabul etmeyince ne
derdest ettikleri kuvvet komutanlarına ne de Org. Akın Öztürk’e teklif
götürüyor. Kurmaylar ve generaller darbe planı yapıyor fakat
MUHTEMEL HAREKAT TARZLARI hazırlamıyor! Oysa TEK-ER eğitiminde
bile öğretiliyor!
Mağdur askerlerden Yarbay Ethem Gürbaş diyor ki: 15 Temmuz’dan
önce meydsana gelen IŞİD saldırıları nedeniyl e TSK ve askeri okullar
teyakkuzdaydı, bir terör saldırısı bekleniyordu. Menfur kumpas öncesi,
gerçekleşen onlarca terör saldırısı, personele imza karşılığı tebliğ
edilen binlerce TERÖR SALDIRISI İSTİHBARAT MESAJLARI, 15 Temmuz
2016 sonrası bıçak gibi kesilmiştir? Neden? Askeri tuzağa çekmek için
mi İstanbul havalimanı bombalandı? MİT ve Erdoğan mı IŞİD’’e
yaptırdı? Reyhanlı, Suruç ve Ankara garı saldırıları da bir tuzak mıydı?
15 TEMMUZ’DA 4 FARKLI EKİP İLE HAZIRLANAN TİYATRO
55
EKİP 1: Darbeye İstekli Ulusalcı/Atatürkçü GENÇ GENERALLER. Akar
ERDELHUN TRAVMASI yüzünden bunlara “sizinleyim” mesajı verdi.
ÖKK odaklı bu ekip (Terzi-Sönmezateş ve bazı.) Balyoz ve
Ergenekoncu olmasa da Erdoğan karşıtlığında birleşiyordu.
56
tuğgeneral ve altı karargah hizmetindeydi. Akar bilerek yanında
tutuyordu. Cemaatçilerde İÇ SAVAŞ endişesi ve Erdoğan antipatisi ileri
düzeydeydi.
EKİP 4: ERGENEKON, BALYOZ, FUHUŞ/CASUSLUK davalarından
örselenmiş, orgeneralleri olmayan; Erdoğan, Akar ve Cemaat’e aşırı
kinlenmiş ekip. Galip Mendi’yi yanlarında sanıyorlardı. Ancak Mendi,
Akar’ın Erdoğan ile anlaştığını farketmiş ve yanındaki en yakın
cemaatçi generale teslim olmuştu.
57
MAĞDUR ve KÜSKÜNLER aleyhlerine olanları “Fetö” çamuru atarak
suçluyordu. Komuta kademesi Cemaatçi kadrolaşmanın farkındaydı.
Ancak herbirine kişisel olarak güveniyor ve çok başarılı buluyorlardı.
Fakat "TSK’da kadrolaşma" düşüncesi kabul edilemezdi. Darbe veya
kaos yoluyla hükümeti düşürmek isteyenler de Cemaati önlerinde
engel görüyordu.
58
Yurtta Sulh Konseyi Başkanı olan Hulusi Akar, bunu inkar ediyor.
DARBE ÖZETİ
Akar, 15 Temmuz’dan bir yıl önce EKİP 1'e “hadi aslanlarım” diyerek
darbeci damarı okşayıp kabarttı. Erdoğan bunu öğrenince, EKİP 1 ve
EKİP 3'ü tasfiye karşılığı anlaştı. Aksi halde Akar yargılanabilirdi. Şirin
Ünal koordinesi ve MİT gözetiminde TSK'yı birbirine düşürdü. EKİP 1'e
"başlayın" derken EKİP 3'e "tutun" talimatı verdi. Cemaate,
“Balyozcular iç savaş çıkaracak, vatanı koruyalım kardeşlerim” mesajı
59
gönderdi. SIKIYÖNETİM ve ATAMA emirleri MEDAS'tan gönderilmişti
ama YURTTA SULH KONSEYİ BAŞKANI olarak imzalı SON EMİR'e izin
vermedi.
61
Asker, sahte veya gerçek Akar’ın emrine, 2. Başkan Yaşar Güler’in
faksla bildirdiği emirlere uymak zorundadır. Mehmet Partigöç son
emri imzalamıştır. Daha önceki iki emirde Akar’ın imzası vardır. Darbe
direktifi 15 Temmuz gecesi tam üç defa değiştirilmiş, her seferinde
başka isimler imzalayıp paraf ederek Akar emir vermekten
kurtarılmıştır. Hem emir ver hemde sorumlu olma taktiği izlenmiştir.
Akar, hem darbeye cesaretlendiği EKİP 1'i ve hem İÇ SAVAŞ'ı önleyin
diyerek göreve çağırdığı EKİP 3'ü yüzüstü bıraktı. Akar, Kuvvet
Komutanlarını ve 2. Başkanı’nı arkada bıraktı, adamı Mehmet Dişli’yi
alıp, Akıncı’dan ayrıldı. O sırada İzmir’de bir emlak işi için bulunan
eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Akın Öztürk’ün acilen
sivil kıyafetle Genelkurmay’a getirilmesini de Akar sağlamıştır. Daha
sonra şapkasını alarak Akıncılar üssüne hep beraber helikopterle
gitmişlerdir. Esir alınan yok. Kimsenin elinde kelepçe yok. Zaten
pilotla konuşmalarından Akar’ın esir olmadığı belli Öztürk, darbenin
bir numarası değil. Akaıncılar üssü komutanı damadı Tuğgeneral
Hakan beyi ziyarete gidiyorlar. Öztürk, Cemaat’den değil, laik bir Paşa.
62
Akıncılar üssünden kaldırılan 11 gizemli F 16 uçağı ve hangi pilotların
bu savaş uçaklarını kullandığı halen gizemini koruyor. Zita Akar,
Akaıncılar üssünde yağılan incelemede bu 11 uçak dışında
kullanılmayan diğer uçaklar üzerinde inceleme yaptırdı. Akıncılar
üssüne kar maskeleri ile gizlice giren 11 pilotun emekli TSK pilorları
olduğu sanılıyor. ETÖcü olma ihtmalleri yüksek. Zira Akar, Akıncılar
üssündeki pilotları, AMFİ’ye kapatıp üstlerinden kilitledi. Uçmak
istemeyenleri böyle cezalandırdığı için Akıncılarda muamma var.
Akar’ın Diyarbakır’dan özel getirdiği cemaatci pilotlar uçmayı ret
ettikleri için hapsedildi. AMFİ’den genç bir tegmen pilot tuvaletin
penceresinden kaçmayı başardı ve Yeni Zelanda’ya iltica etti. Görgü
63
tanığı pilot Murat Çetinkaya, Akıncılar üssünde asıl esirin pilotlar
olduğunu söylüyor. Çerezini yiyip rakısını içen Akar, Ünal, Güler, Dişli,
Mendi ve diğer komutanlar toplantı yapıyor ve hiç biri esir alınmış filan
değil. Bu komedi tiyatro dramanın hiç bir yerinde cemaat yok.
65
YAPAMAYACAĞI ancak herhangi bir darbeyi ENGELLEYEBİLECEKLERİ”
sonucuna ulaşmıştı.
66
FİŞLEMELERE 15 TEMMUZ’DAN YILLAR ÖNCE BAŞLAMIŞLARDI
67
fişlemesi olan dijital veriler için eski istihbarat eski daire başkanın 3
aylık çalışma diye kutlama yaptığı bu operasyon, çoktan teknik ve
hukuki raporlar nedeniyle delil vasfını yitirdi. Siyasilerin yakınları
haricinde herkesin ihraç olduğu bu fişleme listesine itibar edilmesi
binlerce memurun mağduriyetine yol açtığı gibi devlete de
milyonlarca lira zarara mal oldu Bu yanlıştan dönülmesi ve
mağduriyetlerin giderilmesi hem vatandaş hemde devlet yararına.
68
TSK'ya alınan bir El Nusra ve IŞİDli AKPli canlı türü. Kafa kesici tekfirci
IŞİD veya türevi El Nusra görünümlü bu canlıda ne vatan ne
milliyetçilik duygusu olur. Nureddin Zengi Tugayı, Dördüncü Murad
Tugayı gibi çok sayıda MİT’in maaş verdiği yerli El Kaida terör
yapılanmaları Saray’a ve MİT’e bağlı yurtiçi ve yurtdışında terör amaçlı
kullanılıyor. Ahmet Selim Çavuş isimli bu şahsın söz konusu sınavdan
69
geçmediği belli.. Soruların cevaplarını vermişler ve MSÜ sınavı sahte,
hileli yapılıyor. Suriye, Irak ve Libya’da sayısız suçlara bulaşmış bu
radikal katil olmuş Selefi tarikatçılarını Erdoğan, TSK yerine kurduğu
AKP ordusuna almak için TSK'yi tamamen ‘FETÖ şalı’ ile tasfiye
ediyor. 5 yıldır dur durak bilmeden TSK yapılanması soruşturması
yapılıyor. Sürekli muvazzaf askerler hakkında gözaltı ve tutuklanma
kararları alınıyor. 15 Temmuz bir Erdoğan ve Özel Harp darbesidir ve
devam ediyor. Memlekette işlem yapmadıkları insan kalmadı.
Hani "sorular çalındı, mülakatlarda adam kayrıldı" diyorlar ya, bugün
soruları veriyorlar, mülakatta sadece adamlarını alıyorlar. Şuan bir
Allah'ın kulu aKP referansı olmadan devlet kurumlarında hiçbir işe
giremiyor. Ne iddia ediyorlarsa hepsi kendi meziyetleri!
GERÇEKLER GİZLENİYOR
70
Siviller, mahremler, hususiler ve hulusiler… Hususi, mahrem imam
denilen sivillerin 15 Temmuz’da, “darbe girişiminin” karargahı
Akıncı’da ne işi vardı? Akıncı’daki askerlerle ilgilenen ‘öğretmen’ ve
‘md yrd’ konumundaki bazı kişiler etkin pişmanlıktan(EP) yararlandı.
EP’cilerin gerekçeleri özetle şu: “Darbe yapılacağından haberimiz
olmadı. 15 Temmuz’un aydınlanması için ilgilendiğimiz veya adını
duyduklarımızın ismini verdik.”İddia edildiği gibi darbeci değiller.
Etkin pişmanlar, Cemaat veya ilgilendikleri subaylar darbeye karışmış
olabilir mi diye şüphe duyup 15 Temmuz’un aydınlatılması amacıyla
EP’ci olmuş! Kendi ifadeleriyle verelim:
72
EP'ci Kurt: "Murat Kara (Müdür) toplantılarda üst rütbelilerle ilgili bilgi
vermezdi. Hatta ilgilendiğimiz subaylarla ilgili problemler hakkında
yorum yaptığımızda, “ amirlerin emirlerine uysunlar, yapacak bir şey
yok” diye geçiştirirdi. EP’ci Kurt: "Adının (Bnb) M.B. olduğunu
öğrendiğim şahıs evime geldi. “Darbe girişimiyle bir alakan oldu mu”
diye sordum. Hayır olmadı, dedi. Akıncı'da görevde miydin o gün diye
sordum. “Görevdeydim, darbe girişimi olduğunu anladığım ilk anda
da fırsatını bulup kaçtım” dedi." Onlar (sonradan EP'ci olanlar) da
şunu demiş: "Akıncı üssü gibi bir üssün ‘müdürü’sünüz, herhangi bir
şekilde haberiniz yok. Üssünüzde bulunan abilerden de olsa bir
şekilde haber alabilirdiniz… Biz Allah rızası için bir şeyler yapmaya
çalışırken bizi soktuğunuz pozisyon bu!”
73
başımızda 1 gardiyan var. Biz gerçekten terörist olsak burada en az 60
gardiyan olur."
Yrb. Mesut Yurtdan’ın Savunması: Abidin Ünal'ın HKK'na "darbeyi
bastır" diye gönderdiği Tümg. Cevat Yazgılı'yı derdestle suçlandı.
Yazgılı kapı tekmeler, kurşun yağdırır, kontrolden çıkar! Sakinleşince
serbest bırakılır ama polis işkencesinden kurtulamaz! Akıncı
davasında son sözü sorulan Yunus Şahin: "Ercan Dağhan'la 4 yıldır
aynı koğuştayım. Akut lenfoma ve lösemi teşhisi konuldu. Yani kimseyi
tahliye etmeyecekseniz bu davada, bari onu tahliye edin de tedavisi
ailesiyle olsun".. Ercan Dağhan hapiste şehit oldu.
74
Av. Ayten İzmirli ve müvekkili Hv. Plt. Kur. Bnb. Murat Bicil'in
savunmalarının tamamını okıuyan yok. Edebiyata, şiire, bilime,
hukuka ilgi duyanlar ve 15 Temmuz'da neler olup bittiğini öğrenmek
isteyenler kesinlikle okumalı... Darbe iddianamelerini ve
savunmalarını okudaman yapılan tüm yorumlar afakidir. Neticeye
götürmez. Şeytani tuzağın delillerini ortaya koymaz.. Bu savunma
baştan sona darbeyi çökertiyor.. 15 Temmuz davalarının Emile Zola'sı:
Av. Ayten İzmirli oldu. Mahkemelerde hakim ve savcılara hukuk dersi
verdi. İddianame, mütalaa ve kararları delik deşik etti. Sanıklara kötü
muamele yapan jandarmalarla yüksek sesle tartıştı. -Kahraman
geçinen asıl suçluların kabusu oldu.
78
Av. İzmirli: Özellikle rica ediyorum benim savunmamı kestirmeyin.
Bana vakit kaybettirdiniz 10 dakika alacağım var. Başkan: Hiçbir şey
alamazsınız. Devam edelim. Av. İzmirli: Bunu SEGBİS'ten çıkartmayın
sayın başkan hiçbir şey alamazsınız cümlesini. Şimdi bu haber;
"FETÖ'cülere gök kubbeyi başlarına geçirmeden bize rahat haramdır"
diyor. FETÖ'cülere karşı savaş açılmış ki bütün Türkiye olarak biz de
açtık. Ama şu anda yargılanan kişiler hüküm mü aldı? Hı, yok. Ben
böyle bir savcının nasıl bağımsız, tarafsız olduğuna inanayım?
Erdoğan yargısının içler acısı halini gösteriyor. Tüm savunmalara yer
vermeye yerimiz yok maalesef. Binlerce sayfa savunma medyada
haber olmadı. "Duruşma sırasında İzmirli, müşteki avukatlarının
olduğu sıraya bakarak, "O parmağı alır gözüne sokarım, ya da uygun
bir yerine neyse" ifadelerini kullanmıştı." Avukat Ayten İzmirli Askerler
arasında efsanedir. Akıncı davasına gidip gelen her asker koğuşa
girdiğinde mutlaka Ayten hanımın savunmalarından bahsediyor...
79
Şimdiye kadar biten ve yürüyen davalarda, soruşturma aşamasından
itibaren adli makamlar hiçbir şekilde taşın altına elini sokmadı. Kuvvet
komutanlıklarının idari tahkikat raporları iddianameye dönüştü,
noktasına virgülüne dokunmadan. Bir orayı değiştir ya bir şekilde,
yok! Sanki 3 senedir hiç tanık dinlenmedi, hiç belge toplamadı gibi sn
iddia makamı o iddianameyi mütalaaya kopyalayıp yapıştırmış.
Noktalama, büyük küçük harf hataları, bari onları değiştir. Sadece
şüpheli değiştirmiş, kontrol F’le sanırım, sanık olmuş o kadar. Bütün
değişiklik bu. Müvekkilim özelinde söylersem, bir günah keçisi, atın
uçurumdan aşağıya. Başka türlü görünmüyor buradan! Başka türlü
algılayamıyorum. Lehe hiçbir şey toplama, aleyhe olabilecek her şeyi
topla ki toplandığın da delil değil! Biz onlara kısaca ÇÖP diyoruz.
Aleyhe bile bir şey yok. Eğer bu suç (Yargıtay 16. CD, 2017/1443 Esas,
2017/4758 Karar) gerçekten İHMALİ olarak da işlenebiliyorsa, dönemin
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları hakkında da suç
duyurusunda bulunulması gerekir. Sn iddia makamı, yaparsa bravo
derim ama yapabileceğini sanmıyorum!
81
15 Temmuz’un işkencecileri arasında yer alan TEM Şube Amir
Yardımcısı Elif (Uzun) Sümercan, AKP’li Cumhurbaşkanı kararıyla
geçen yıl kasım ayında Kültür ve Turizm Bakanlığında Daire
Başkanlığına, bugün yayınlanan kararname ile Kütüphaneler ve
Yayınlar Genel Müdür Yardımcılığına atandı.
82
hakkındaki haberlere ve twitter mesajlarına erişim yasağı kararı
aldırdı. Sümercan’ın daha sonra da soyadına “Uzun” ekletmesi dikkat
çekti. Elif Sümercan ile ilgili raporda bir başka bilgi de dikkat çekiyor.
84
kendi evinde karıştığı, intihar süslü cinayeti de ALLAHIN LÜTFÛNA(!)
çevirebilecek mi?
85
ÜNAL ARASINDA EDİT EDEN İSİM. POSTA AST. HÜSEYİN TRAFİKTE
KURYE. NUH YILMAZ MİT’DE HANDE FIRAT’I AYARLIYOR. TİYATRO
SÜPER. POLAT ÖLDÜ. Ülkede adalet öldü. Ülkede merhamet öldü.
Ülkede insanlık öldü. Çaresiz kalan Maden ailesi ve nice aileler Ege’de
yok oldu. Yitip gidenleri sessiz yığınlar şeytanlaştırıyor ve sanki sade
masum vatandaşlarımızı PKK teröristiymiş gibi pazarlıyor. Cesetler
kıyıya vurdukça “Suçları olmasa kaçmazlardı” diyorsunuz. Bir
annenin, daha 55 günlük yavrusuyla ölüm riskinini göze alacak ne
yaşamış olduğunu hiç düşünmüyorsunuz!
86
BU İTİRAF SOYKIRIMDA NEDEN CHP'NİN SESSİZ KALDIĞINI
AÇIKLIYOR. 28 Şubatçı zihniyet iş başında Ebucehil kıtalar
dolaşıyor. Erdoğan'a soykırım izni veren Milli Birlik Konseyi ve
Encümendi Daniş, Hizmet'i yakından tanıyor. Mehmet Sağlam, 10 yıl
Hizmet'in Türkçe Olimpiyadının Başkanıydı. Erdoğan'a Hizmet'i yok
etme emri veren de ve iktidara getiren de bu 40 kişi ve 12 üstakıl değil
mi? Tevbe mi ettiler? Tarık Toros, 2015'de Hürriyet'in bugün vefat
eden Yönetmeni Necdet Doğan'ın itirafını paylaştı: Hizmet'i yok etmek
için Erdoğan'a görev verilmiş, anayasa ve hukuk kasten ortadan
kaldırılmış. CHP yapsa ters teperdi diye Masonlar soykırım ve faşizm
için Erdoğan'ı seçmişler. BU BİR Rezalet. DEVLET ÜSTAKLI AÇIKCA SUÇ
İŞLEMİŞLER VE NEDAMET Mİ GETİRİYORLAR, YOKSA HACALET İÇİNDE
ERDOĞAN BİZİ DE KESME Mİ DİYORLAR ANLAMADIM. ÇİNGENE KRAL
OLURSA ÖNCE BABASINI ASAR DEMİŞLER. ÇİNGENEYİ KRAL YAPAN
BABASI MASONLAR. ASMASINDAN KORKUYORLAR OLABİLİR. HİÇBİRİ
MASUM DEĞİL. HİZMET'E KIYDILAR. İMZA EDENLER İÇİNDE VİCDANLI
İNSANLAR VAR. YETER ARTIK, SOYKIRIM VE FAŞİZME SON VERİN
BİLDİRİSİNİ İMZALAYAN İSİMLER İÇİNDE REJİMİN MAĞDUR ETTİĞİ
İSİMLER DE VAR. HEPSİ TUZUKURU MASON DEVLET ÜSTAKLI DEĞİL
ELBETTE. İSİM SEÇİMİNİ ÇOK DİKKATLİ YAPMIŞLAR VE HİZMET'DEN
KİMSE OLMAMASINA AŞIRI DİKKAT ETMİŞLER. BÖYLE ÖZÜR OLUR MU
YA?
87
VE SEÇİMLERİ TOPTAN İPTAL Mİ EDER? PUTİN VE Xİ ZİNPİNG GİBİ Mİ
YAPAR?
88
101 kişi içinde yer alıyor. Bir tane Hizmet'i temsil eden kimseden imza
alınmamış. 12 kişilik ve hepsi asker masonlardan oluşan Milli Birlik
Konseyi veya Komitesi onaylamadan, 40 kişilik alt kuruldan kimse
imzalayamazdı. Bu isimlerden sadece Mehmet Sağlam'ın olmaması
herhalde 10 yıl Hizmet'in Türkçe Olimpiyadının Başkanı olmasından
kaynaklanıyor. Dikkat çekmesin diye ismi yok. Erdoğan'a Hizmet'i yok
etme emri verende getirende bu 40 kişi değil mi?)
91
SOYKIRIM, FAŞİZM AYRIMCILIK, ÖTEKİLEŞTİRME VE
ŞEYTANLAŞTIRMAYA ALET OLAN DÜZGÜN VİCDANLI İNSANLAR
SERDAR ORTAÇ GİBİ DAHA SONRA PİŞMAN OLABİLİYOR.
YERLİ AHMAKLAR
Sayın Gülen,
92
Lütfen bir an önce Türkiye’ye dönüp halkın önünde hesap verin! Eğer
gerçekten masum olduğunuzu düşünüyorsanız, emin olun bu sizin
için en isabetli yoldur. Savunmanızı bu şekilde tüm dünyaya anlatmış
olursunuz. Ama zaten hatalarınızın farkında ve sorumluluğunda iseniz
erdemli bir şekilde gerçekleri anlatma ve özür dileme imkanınız olur.
Bu yıl itibari ile 79 yaşındasınız ve birçok hastalığınız var. Daha ne
kadar bir ömür yaşamayı planlıyorsunuz, bilmiyorum. Ama tek
bildiğim cezaevlerinde sayıları 700’ü aşkın masum bebek-çocuk var.
Herhangi bir sorumluluk alınmadığı için cezaevi hücrelerinde güneş
ışığına hasret bir çok insan bunun bedelini ödemekte. Sizden ricam
artık cemaatinizin sorumluluğunu alınız ve FETÖ’ye evrilen cemaat
mensuplarının hesap vermesini, PDY’ye evrilen taraftarlarınızın
yanlışlardan dönmesini sağlayınız. Ve en önemlisi masumlar için
yapılması gereken ne ise onu bir an önce yapınız. Sizin ve
cemaatinizin hatalarını artık kimselere ödetmeyiniz.
-Ahmet Said
94
CIA' ile birlikte çalışıyor arka planda Öztürk Yılmaz. İşte tam da bu
yüzden Öztürk Yılmaz'ın 'Yenilik Partisi' Mustafa Sarıgül"ün vereceği
destekle (Sarıgül"ün eski eşi Aylin Kotil bağlantısı) DSP-BTP"yi
bünyesine katarak İran istihbaratı ile ilişkilerde Vatan Partisi'nin
alternatifi olarak CIA adına 'Truva atı" olarak teşkilatlandırılarak
yapılandırmak istenmektedir. Cübbeli Ahmet'in 'Selefi"ler
silahlaniyor iddiası, Türk-Kürt çatışması temelinde İsrail'e akan
Kürdistan petrolünü İran'a bağlama planı çerçevesinde kurulan
Erdoğan-Ergenekon ittifakı ile birlikte değerlendirilmelidir.
Cübbeli'nin 'Perinçek' güzellemeleri boşuna değil.
96
Rockefeller ailesinin daha yapıcı bir rol oynaması gerekiyor. Jacob
Rothschild-David Rockefeller dostluğu, Çin'in güçlenmesine yol açtı.
Şangay Birliği Avrasya Eksenine dönüşüp ABD ve Batı ittifakı
çıkarlarına zarar verdi. 15 Temmuz 2016 kumpası ile NATO'nun en
güçlü ordusu Rusya ve Çin'in lehine, düşmanlarla işbirliği yapılarak
yıkıldı. Türkiye devletinin sigortası Hizmet hareketi yok edildi ve HDP
baskılanarak BOP'da Büyük Kürdistan yatırımı yapıldı. Erdoğan'ın
çıkarlarına yarayan herşey Türkiye çıkarlarına ters. Türkiye çıkarları
ezilerek Erdoğan diktatörü firavunlaştırıldı ve bu kimseye BOP'da
huzur getirmedi. ABD'ye ihanet edildi. Çin ve Rusya'nın tabi ki
Erdoğan'ın destekçisi Rothchild'in durdurulması elzemdi. Globalcılar
ve Küreselciler savaşında eksen sürekli kayıyor. Globalcılar kazanacak
görünüyor. Küreselciler COVİD silahı ile kozlarını koruyorlar.
97
bitmiş tükenmiş ve artık kullanışsız bir Süfyan olarak görüyorlar. Tepe
tepe sonuna kadar kullanmak isteyeceklerdir.
98
Koçaryan’I yüzde 21 oy ile anamuhalefete çakmayı başardı. Keyfi iyi.>
ORTA RESİM
100
AKPli Mason CHPLİ Mehmet Metiner, Erdoğan ile Doğu Perinçek'i
evlendiren ve 15 Temmuz planlamasında aralarındaki koordineyi
Mehmet Perinçek üzeründen sağlayan vatana haini bir isim. Gerçi tüm
15 Temmuz konsorsiyumu vatan hainleri konseyidir.
102
kurulsaydı hiçte azımsanmayacak bir Kürt nüfusu mevcut olacaktı.
Kızıl Kürdistan Kürtleri Yezidi ve Müslümanlardan oluşuyordu. Ve şuan
Almanya'da da dahil olmak üzere Eski SSCB ülkelerine dağılmış
durumda olan 500-600 bin Sovyet Kürdünden bahsediyoruz. Yuxarı
Kürdmahmudlu, Aşağı Kürdmahmudlu, Sefikürd, Laçin, Mincivan
Zengilan, Malxelef, Kalbajar(Eskişehir veya Yaşlışehir)-Kelbecer vs.
Kürdi kökenli yerleşimler Kürtlerin oradaki köklerinin en bariz
örneğidir. 500 BİNDEN FAZLA. Orası Ne Ermenistanın ne de
Azerbaycanın . Yalan söylüyorsunuz. Orası 1924 %80 kürttü . Bunların
çoğu farklı ülkelere sürüldü. Kazakistan gidenler hariç hepsi asimile
edildi. Şuan Kazakistan devlet Kürtçe derse bile veriyor. Diğer faşist
ülkeler kürtleri yok ettiler... Ulan burda da KÜRDİSTAN mevzusu
çıkmış İyi mi? Arkadaş İnsanı zorla Kürt karşıtı yapmayın ya. Vaktinde
Ermeniler ile Azeriler arasında Tampon bir bölge yapalım diye Kısa bir
Kürt Bölgesi yada Kürdistan denemesi olmuş diye adamlar buraya da
sahipleniyor. Kafkaslar Ortadoğu Balkanlar adam olmaz. Sözde
herkes barışçı Ama herkesin tek derdi savaş yağma ve rant.
103
ERDOĞAN FERMAN İMZALIYOR, ARTIK KUVVET KOMUTANLARI VE
GENELKURMAY UZMAN ERBAŞDAN BAŞKA ASKERE HÜKMEDEMİYOR
VE TAYİN EDEMİYOR. MİLLİ SAVUNMA BAKANI, YANİ DARBECİ HULUSİ
AKAR SUBAY VE ASTSUBAYLARI TAYİN EDİP YÖNETİYOR. DARBE YAPMA
KABİLİYETİ OLAN TEK İSİM DEĞİŞMEDİ. ANCAK CHPLİ SALAKLAR VE
MİRTCİLER HALA FETÖ YAPIYOR DİYE HEDEF SAPTIRIYOR. ETÖCÜLER
DARBE HAZIRLIYOR, 15TEMMUZDA OLDUĞU GİBİ BAŞARAMAZLARSA
YİNE CEMAATIN ÜSTÜNE SUÇLARINI ATMAK İÇİN SERDAR ATASOY GİBİ
GENERALLERİN ÖNÜNÜ AÇIP TUZAK KURUYORDU. ANCAK PİŞMAN
OLMAKTAN VAZGEÇEN ATASOY TEKRAR TUTUKLANDI. HEPSİNİ
ERDOĞAN VE AKAR EMRİYLE YAPIYORLAR. DAHA KAÇ DEFA
ALDATACAKLAR ACABA? ERDOĞAN KENDİ KENDİNE DARBEYİ SEVDİ.
BU SEFER FETÖCÜLER İLE CHP İTTİFAKI DARBE ABD DESTEKLİ DİYE
CHP'YE TAM ÇÖKME PLANI YAPTI. 1 ŞUBATTA SARAYDA YAPILAN 6
SAATLİK DARBE TOPLANTISINA HULUSİ AKAR, HAKAN FİDAN, İBRAHİM
KALIN VE ÖMER ÇELİK KATILDI. BU SEFER KUVVET KOMUTANLARI
YOKTU. SÜLEYMAN SOYLU BİLE YOKTU. ERDOĞAN SADECE ÇOK
GÜVENDİĞİ AKPLİLER VE AKAR İLE KENDİ KENDİNE DARBE YAPIP
BASTIRIYOR. NE GÜZEL TİYATRO DEĞİL Mİ? DEVLETİ APTAL, MİLLETİ
KERİZ YERİNE KOYUP ALAY EDİYORLAR.
104
Hulusi Akar’a Serdar Atasoy golünü kim attı?
105
ödül aldı. Milli savunma bakanı olmakla kalmadı, TSK’daki bütün
yetkileri tekeline aldı.
Başlıktaki soruyu cevap aradığımda ilk karşıma çıkan isim Yaşar Güler
oluyor. Eskiden karargahı çekip çevirsin, angaryayı taşısın diye en
kıdemsiz orgenerali ikinci başkan yaparlardı. Şimdi aynı konumda en
kıdemli orgeneral bulunuyor, makamı ise genelkurmay başkanı.
Üniforma giymiş bayram çocuğu gibi ortalarda dolaşıp duruyor
Orgeneral Yaşar Güler; sıfır yetki ve sıfır inisiyatifle… Düşürüldüğü
durum dışında da gerekçelerim var.
106
alanlardan. Boğaziçi Köprüsü’nde İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ve
Zırhlı Birlikler Komutanı Tümgeneral Yavuz Türkgenci’yle buluşup
olayları seyretti. Birinci Ordu Komutanı olarak bir avuç öğrenci ve
rütbesiz askeri iknayı akıl edemeyen bir orgeneral. Tanıyanlar aslında
askerlik bilgisini o hatayla bağdaştıramıyor. Ve komutanlık sınırları
içinde böylesine vahim olaylar yaşanmasına rağmen terfi aldı, kuvvet
komutanı oldu.
108
Tekin, “Sen gel askeri öğrenciyi hunharca katledenlere cezasını
verme. Kahraman ilan et… Bizim sizden alacağımız tazminatı bizden
işte. Her gün faiz bindir. Arabamıza haciz koy. Kardeşimin canını
aldınız daha ne istiyorsunuz bırakın acımızı yaşayalım artık… Biz
kardeşimi devletin askeri okuluna devlete emanet ettik! Sahip
çıkacağız dediniz. Katledenlerin Yargılanmasını reddettiniz. Cesedine
işkence edenlere sesiniz çıkmadı. Devlet malına zarar vermekten
tazminat ödememizi istiyorsunuz. 15 temmuzda kardeşim mi mala
zarar verdi!” ifadelerini kullandı.
BİZ GÖRÜNMEYENLERİZ
110
>
‘Fetö’ bahane soygun şahane bir MİT Yezid düzeni kurdular. Yasa
kriterleri bilinmiyor; mualllak muamma. Makul akıl yakıldı ve medeni
bilinen hiç bir hukuk kuralı işlemiyor. Dini, mezhebi, tarikatı, etiği ve
ahlakı hiç yoktur. Sadece harami hırsızlık, gasp, talan, zulüm ve devlet
terörizmden besleniyor bu Gladyo. TSK esir, Türkiye esir ve felç…
111
Tugay Komutanı Tuğgeneral Nihayet Ünlü’nün durumunu köşesine
taşıdı.
112
*
113
Ünlü’nün aleyhindeki delillerden biri, darbecilerin görevlendirme
belgelerinde isminin karşısında ‘Göreve devam’ yazılmış olmasıdır.
İddianamede aleyhte deliller arasında ayrıca Ünlü’nün Ziraat
Bankası’na bozdurduğu dövizler arasında 3 adet 1’er dolar bulunması
da gösterilmiştir. (Mahkeme sonradan kararında bu delili
mahkûmiyete esas almadığını kaydetmiştir.)
114
planında) sıkıyönetim komutanı görünen Mehduh Hakbilen’in
tankların gönderilmesi hususundaki emrini uygulamadığını ve 5)
‘KOKTOD’ olarak tabir edilen emri verdiği hususunun kesin olarak
kanıtlanamadığını belirtmiştir.
Dosyaya bakan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi’nin Ege
Ordu Komutanlığı darbe davasındaki kararını açıklamasının ilginç bir
öyküsü var. 18. Ceza Dairesi, geçen ocak ayında 66 sanık açısından iki
hafta süreyle yeniden yargılama yaptıktan sonra kararını açıklaması
beklenen 22 Ocak’taki duruşmada kararı bir ay ertelemişti. Ardından
21 Şubat’taki duruşmada bu sanıklar hakkında istinaf başvurularının
tümü tek bir kalemde reddedilmiştir.
115
BAŞARILI NAMUSLU İSEN FETÖCÜ, TERÖRİSTSİN DİYOR MİT REJİMİ
116
Mütalaasında öğrencinin adını vermeyen İzzet Özgenç’in aktardığına
göre iddianamede adı geçen öğrencinin ‘FETÖ’ ile ilişkisi kurulmaya
çalışılırken tek dayanak noktası olarak, polis koleji giriş sınavında
sorulara verdiği cevaplar ve aldığı puan gösteriliyor. Özgenç, sanığın,
‘sınava girdiği tarih itibarıyla on beş yaşında bir çocuk’ olduğunu
özellikle vurguluyor. Bilirkişi raporunda, adı geçen öğrenci
bakımından bir sahtecilik tespitinde bulunmadığı aktarılıyor.
119
YANLIŞ SORULARA YANLIŞ CEVAP VERMİŞ
120
öğrenimini tamamlayan öğrenci, bu okuldan mezuniyet belgesine
dayalı olarak, sırasıyla:
121
İtirafçılık konusunda insanları asıl rahatsız eden konu, hasbel kader
devletin bu iğfaline uğramış olmaktan ziyade, üstüne bir de
hakedilmeyen bazı paye veya rollere ulaşmak oldu. Yani esas kızılan,
sindirilemeyen şey itirafçılık değil; bir nevi aldatılmış olmak.
Çünkü: İnsanlara öncülük etmek bu kadar kolay uzanılacak bir
sorumluluk olsaydı, Allah da peygamberlerini illa “emin” olanlardan
seçmez, illa “emin” olmakla sorumlu tutmazdı. İnsanlarla daima
empati yapalım ama kimi nereye yükselteceğimizi duygularımız,
dürtülerimizle belirlemeyelim.
122
MASUM OLDUKLARINI BİLİYOR. ÖLDÜRÜP GÖREVE İADE EDİYORLAR
123
124
İşkenceyle öğretmen Gökhan Açıkkollu'yu öldürdüler. Sonra da
'pardon' deyip görevine iade kararı aldılar.
126
PİŞMANLIK TİYATROSU VE PİŞKİNLİĞİ SIRITIYOR
127
128
Salih Önder@AvSalihOnder May 28
Replying to @LatifErkan6
and @Askeriogrenci16
Bunların hepsi maalesef doğru. İki SUTASAK öğrenci koğuş
arkadaşımdı. Birisi Beraat diğeri Müebbet aldı. Dosyaları bizzat
okudum. Balistik incelemede silahların hiç kullanmadığı yazıyordu.
Onları terör saldırısından kurtaracağız yalanıyla kandırmışlar.
130
SOYLU'DAN PEKER ÇİZİĞİNE RAĞMEN VAZGEÇEMİYOR GİBİ... DAHA
FAZLA KAN VE GÖZYAŞI DÖKECEKTİR. KİBİRDEN TAVİZ VERMİYOR.
131
Cumhuriyet tarihinden bu yana,ülke en kritik dönemi yaşıyor Ülkeyi
yönetmek için,ücretlerini halkın ödediği siyasilerin görüntüsü; 1-
İktidar/rejim 2-Muhalif siyasiler 1:Rejimin ülkeye zarar veren
uluslararası suçları 2:Muhalif siyasiler “rejim yıkılıyor koltuklara biz
geçeceğiz” Uluslararası menfaatler, rejime Türkiye yargısı sitemini alt
üst ettirmesinin belkide en önemli sebeplerinden bir tanesi,selam
tevhit vs uzantılarını karartmaktı. Muhalefet bu halde bile geçecekleri
koltuğun peşinde. Suçlular ise çıkış yolu arıyor. Peki ülkeyi kim
düşünüyor? Beytülmalı ganimet sanan haramiler, -
ekmeğini,imkanlarını fedakarca paylaşanlara zulmediyor. -Bu
zulümler yaşanırken, ekmeğin,imkanların paylaşıldığı toplum,
zalimlerin yanında duruyor. -O toplumun ibretlik sonuna dair fikir
beyan etmek, -allahualem müneccimlik olmasa gerek...
BİR MAĞDUR SESİ: Ya bu alemde ben çoğunluğun, eşi dostu bir itirafçı
yüzünden içerde sanıyordum... Meğer çoğunluk itirafçıları masum
görüyormuş... Eşim 15 yıl hüküm aldı . Bylock , banka şu ya da bu
yok... İki itirafçısı var sadece.. o normal gördüğünüz itirafçılar
yüzünden. Ne yaşandı hangi şartlarda ifade verdiler bilmiyoruz diye
duyar kasmayın, zaten işkence gören birine laf diyecek kadar eşşek
değiliz .. ki şurada işkence gördüğü için , ağzı burnu dağıldığı için
itirafçı olan kaç isim var gösterin bana . Eşimin itirafçısının biri geri
çekmişti. eşimle aynı ortamda aynı muameleye maruz kalmış o
konuşmuştu, sonra ifadesini geri çektiğinde ki ızdırabına ben şahit
oldum .. o da bu yüzden fazla yıl aldı ..onlar yüzünden eşim beş yıldır
tutuklu ve hücrede kalıyor. Kalksınlar bakayım altından hakkımı helal
etmiyorum.. beddua da etmiyorum rabbime havale ediyorum..o
versin müstahaklarını... Ve itirafçıları ( ep' çi diye yumuşatmayin lütfen
).. Eş ile bile tehdit ettiler , " senin sorumluluğun kimsenin hakkına
girmemek, benim sorumluluğum kendime dikkat etmek " demiştim
132
..ki fazlasıyla iskence gördüler .. benim için ailen için konuşur
birilerinin canını yakarsan zaten bir ailen olamaz, biter demiştim.. Biz
bu dünyaya talip değiliz.. Derdimiz ahiret ise kimsenin yükü ile
gidemeyiz , bunu hoş görenleri de gözüm görmesin lütfen. Bir itirafçı
mutlu ise pişman değildir ... Ona da iyi niyetli bakamam. Rabbim
alsın intikamımızı...
133
ÖZEL HARP, SERSERİ ÇİNÇİN BEBELERİNE KALAŞNİKOF DAĞITMIŞ...
134
bilen var mı? ASLINDA 320 BİN SİLAH KAYIP. 120 BİNİ KAYITLI DİYE
BİLİNİYOR. 200 BİN KAYITSIZ SİLAH AKPLİLERİN ELLERİNDE.
Said Sefa’nın tesbit ettiği gibi: Derin devlet/düz devlet bir potada eridi,
Erdoğanizm oldu. Mevcut rejim tetikçilerine alenen suç işletiyor,
onları alenen aklıyor. Her şey görünür. Avrasyacılar 15 Temmuz’un
mirasını bölüşmek istediler, her türlü hukuksuzluğun uygulayıcı ortağı
oldular. Sandılar ki meydan kendilerine kalacak. Zamanla tasfiye
edildiler; en büyük tasfiye önümüzdeki YAŞ’da olabilir diye
hararetlenmeye başladılar ama fayda etmedi. Artık çok geç.
Diyarbakır Cezaevi, Kültür Merkezi olacakmış. İşkence de kültürel bir
faaliyet mi sayılacak? Erdoğan ve harami ekipleri kasten ınsanları gıcık
edşp popülizm yaparak damarlarına basıyor. Sanırım keçileri kaçırıp
insanların deli olmasını veya ülkeyi terk etmesini talep ediyorlar.
135
SORGULAMA, ÖZELEŞTİRİ SIFIRA YAKIN HAMDOLSUN
137
CADI KAZANI KAYNIYOR CADI SÜREK AVIN SÜRÜYOR
Aklınızı başınıza alın. Belkide bir çoğunuz için hukuka döneminin son
fırsatları olabilir. Hukuku uygulayın. Zamanaşımı olmayan suçları sizi
kullanarak işleyen örgüt net olarak ortada duruyor. Er yada geç
suçlular yargıda hesap verecek... —Hukuka uyumaktan başka bir yol
kalmadı! Kader ağlarını ördüğünde inceliğini göremezsin Çok incedir
ama sabretmezsen taşıdığı yükü de göremezsin Eğer acısını
çekmediysen neyi sevdiğini bilemezsin. “keşke taş olsaydım da
bunları yaşamasaydım” söylemini genel de suçlular kullanır.
141
KAHRAMANLIK TASLAMA, APTAL OLMA...
KAVGA BAŞLADI
142
143
Alkışlarınız yaşatır; sanatçıyı da diktatörü de. İlki öldükten sonra da
alkışlanır, ikincisi sizi ölürken alkışlatır.
144
"Darbe araştırılsın" denildiğinde Akp ve Mhp neden red oyu
veriyorsunuz, açıklar mısınız..?!
145
146
Sümeyya Avcı@AvciSumeyyaJul 8
Bu benim teyzemin oğlu! Silahlar kimlere
dağıtılmış? #SedatPeker anlatıyor da , anlatmasa bile görene çoktan
herşey ortadaydı.
147
Kemal Karanfil@cesuradalet·Jul 8VAHİM! Daha önce belirttiğim
üzere, 2017de Silivri 9 nolu da iken, hemen yan koğuşumda,
Ankara'nın mafya liderlerinden biri kalıyordu.Avludan konuşurken
bana; "Devlet, hepimizi biliyor. 15 Temmuz günü bizleri çağırıp silah
dağıttı." Peki geri aldı mı? Diye sordum. "Hayır" dedi.!
Mağdur Kurmay Albay Halis Tunç diyor ki: Yurtdışında siyasi ilticaları
kabul edilen Türkler şunu bilmelidir ki, onların ilticalarının kabulü
bireysel hikayelerinden ziyade, Türkiye'de insanların mâruz kaldığı
genel insan hakları kıyımlarıdır. Bu nedenle onların sesi olmak,
Yurtdışındakilerin boyunlarının borcudur! Durum aynen BU. Mesela
öyleleri var ki anlatacak hiçbir hikayesi yok ama beş ayda oturum
alıyor. Normal şartlarda bu mümkün mü? Malesef... Türkiye'deki
hukuk ve adalet süreci buna müsait. Düşünen ve ifade eden herkes
birşekilde bundan nasibini almıştır. Türkiye'de insanların mâruz
kaldığı genel insan hakları kıyımlarının sesi olmak yurt dışındaki
insanların asli vazifesidir. Her an gönlümüz ,aklımız ,duamız Türkiye
iledir...
Diyanet işleri Başkanı Erbaş: Ne yaptık da Rabbimiz insanlığa bu
musibeti verdi. 4 RAMAZAN OLDU. Ne yaptınız biliyor musunuz? KHK
ile emekleri elinden alınan insanlara yapılan zulme sessiz kaldınız.
AKP Türkiye Cumhuriyetinin devamı için en büyük ve yakın tehlikedir.
149
Dünyanın hiç bir tarafında gazete alanda terörist olmaz ama alanlara
terörist dendiğinde sesiniz çıkmadığı için dün ona olan bugün sizlere
oluyor sarı inek misali...Hadi dünyanın hiçbir yerinde demeyeyim,
dünyanın hiç bir gelişmiş ülkesinde eline silah almayan adama terörist
denmez. Söyleme dayalı hiçbir eylem de hapis cezası gerektirmez.
Bizde önce terör ve terörist tanımının içi boşaltıldı. Yerine yenileri
dolduruldu. Sonra da hapis, vs. Hahaha:)) fizik öğretmenini öğrenciye
fizik öğretti diye terörist yaptılar, bunla kalmadı öğrencinide terörist
yaptılar. Sizde el çaldınız o zamanlar.
150
yüzden doğru düzgün muhalefet ederek, şahit olduğunuz kiri, pası,
suçları anlatın. Davutoğlu hayalperest biri. Uzun süre “yeniden AKP
genel başkanı olacağım” düşüncesiyle susup bekledi. O şansın bir
daha eline geçmeyeceğini çok geç anladı. Şimdi de devlet
mekanizmasının illegal (!) işlerini örterek, devletin başına geçeceğini
sanıyor ama (çok büyük) yanılıyor. Yapılan kötülükleri ve yapanları
söyleyerek, Hiç olmassa şerefli, onurlu bir hareket yapmış olur, Mesela
Suriye den başlayabilir anlatmaya... Yapamaz. Çünkü kendisi de suça
bulaştı. Ak partinin iç ve dış politikada yaptığı pek çok sıkıntılı projede
payı var. Özellikle Suriye hususunda yarın uluslararası mahkemelerde
hesap verebilir. Ayrıca eski liderinden oldukça korkuyor. O artık mevta
bir siyasetçi. AKP artığı dinci siyasetçilerden hak hakikat
beklenemez... Kifayetsiz muhterisler... Yalın gerçekleri itiraf etmeye
kalibreleri yetmiyor.
153
olarak Türkiye böylesi bir amaç için çok önemlidir. NATO üyesi olan,
AB ile güçlü angajmanları bulunan, Rusya’ya, Ortadoğu’ya komşu,
Türk dünyasında etkisi olan Türkiye’nin Batı paktından kopartılıp
Rusya’ya yaklaştırılması Dugin’in stratejileri açısından oldukça
önemlidir. NATO’nun Türk ordusu üzerindeki baskın rolü bu hedefe
gitmenin önündeki başlıca engellerden birisidir.
155
sonuçta Erdoğan’ın ve Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığını,
mecburiyetini ve mahkumiyetini perçinledi. Nitekim Erdoğan iç
politikada uçak düşürmeyi “kahramanlık” olarak satarken özür
dileme, tazminat, yaptırımlara boyun eğme dahil her tavizi verdi. AKP
medyası klasik keskin dönüşlerinden birini daha yaparak
Davutoğlu’nun: “vur emrini ben verdim” sözüne rağmen faturayı
Cemaate yıkmakta gecikmedi.
156
Kasım 2016’da Türkiyeye gelen ve AKP grup toplantısına katılan,
TBMM Darbeyi Araştırma Komisyonu’nun ifadesine başvurduğu Dugin,
“Putin’in Türkiye’ye “stratejik ortaklık teklif ettiğini” söylüyor.
Türk medyasına verdiği beyanatta ise Erdoğan’ın darbe teşebbüsü
sonrası ifade ettikleriyle örtüşür şekilde “NATO, ABD, CİA” vurgularıyla
15 Temmuz’la ilgili Batılı güçleri hedef gösteriyor; Rusya’nın
dostluğuna, desteğine dikkati çekiyordu. Ayrıca Dugin: “Bu darbe
girişimi ABD’nin Erdoğan rejimine yaptığı bir savaş ilanıydı. Bunun
Amerika’nın Erdoğan ve Türkiye’ye yönelik bir girişimi olduğu artık çok
açıktır. ..Bu durumda jeopolitik bir darbe girişimi ile uğraşıyoruz
demektir. Bu da diğer büyük jeopolitik güç olan Rusya’nın davet
edilmesini gerektiriyor.“ demiştir. Dugin’in 15 Temmuz’un bir kaç
gün sonrası sarf ettiği: “Türk vatanseverler darbeyi bastırdı. Artık
Türkiye’yi Moskova’yla arayı düzeltmekten hiçbir güç
alıkoyamaz” sözleri “Batı kulübünü bırakın birlikte hareket edelim”
anlamına gelmekte ve Rusya’nın Darbe senaryosundan beklentilerini
özetlemektedir. Aleksandre Dugin’in 15 Temmuzdan kısa süre önce
Putin tarafından gizlice Ankara’ya gönderildiği ve darbe ile ilgili
bilgiler ve sonrası tutuklanacaklarla ilgili listeler verdiği bilgisi de
medyada yer aldı. Erdoğan’ın: “Putin’in darbe girişminde hızlı
desteğinden memnunum” ifadesi ve CB sözcüsü İ. Kalın’ın
Erdoğan’ın Rusya ziyareti öncesi: “Bu süreçte Sayın Putin’in
Cumhurbaşkanımızı telefonla arayarak Türk demokrasisine desteğini
ve darbe teşebbüsüne tepkisini dile getirmesi çok önemli bir mesajdı.“
sözleri 15 Temmuz üzerindeki Rusya-Erdoğan işbirliği sorgulamarını
artırıyor. 15 Temmuz sonrası Rusya’nın tepeden bakan tavrına
rağmen verilen tavizler, ezik tutum, Suriyede Rusya’ya boyun eğme,
bazı büyük ihaleleri Rusya’ya verme üzerinde düşünülmesi gereken
sıkıntılı konular. Başta GK Başkanı Hulusi Akar’ın itiraf niteliğindeki
açıklaması ve Darbe duruşmalarındaki diğer asker ifadelerini ve
çelişkileri birarada değerlendirdiğimizde taşlar yerine oturuyor.
157
Bütün bunlara rağmen pragmatizm ustası Erdoğan’ın batı paktından
çıkmaya cür’et edebileceğini ve Rusya ile sıkı bir pakt ilişkisine
girecebileceğini sanmıyoruz. Erdoğan gündelik politikalarla kendini
kurtarmanın hesabını yapıyor ve bu konuda ülke aleyhine taviz
vermede, birileriyle masaya oturmada çizgisi, ilkeleri yok. Onun en
önemli çizgisi kendisi ve çıkarları.
Rusya ile bir kısım silah anlaşmaları yapıldı. Rusya Türk dünyası
üzerinde etkili olabilecek potansiyele sahip bir rakibini kontrol altına
aldı, politik ve diplomatik etkisini zayıflattı. Dugin’in Avrupayı
kuşatmayı ve kontrolü hedefleyen Yeni Avrasyacılık stratejisi gereği
önemli bir kanat ülke olan Türkiye Batıdan, NATO’dan uzaklaştırıldı;
en azından eylemsiz bırakıldı.
158
Bu arada Erdoğan “Batıyı dengeleyeceğim” diye dünyanın türlü
coğrafyalarında otoriter yönetimlerle ilişkilere girdi. İran’ın bölgede
kazandığı mevzileri problem etmedi, hatta Türkiye’yi ve kendisini
aşağılamasını bile sineye çekti. Doğu Türkistan davasını sattı, Doğu
Türkistanlıları “terörist” olarak Çin’e iade etti. Yıllarca “Kırmızı
çizgimiz” diye bağırdıkları Kerkük Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne
katıldı. MHP’nin, milliyetçierin sesi dahi çıkmadı. Yunanistan’ın
nerdeyse her hafta bir adamızı işgal etmesini görmezden geldi. Kıbrıs
meselesinde aleyhe gelişmeler yaşandı ama hiç ses verilmedi.
Suriyede dibimizde PYD devleti kuruldu, Erdoğan içeriye kükrerken
dışardaki tüm olumsuz gelişmeleri yuttu.
159
ERGENEKONCULAR: Dün kanlı-bıçaklı olan iki kesim ortak düşmana
karşı stratejik işbirliği kurdular ve kazan kazan formülüyle çalıştılar.
Bu sürecin sonuçta kazananı kim olacak, menfeate dayalı bu sun’i
ittifak neye evrilecek bilemiyoruz ama Ergenekoncular bu
işbirliğinden en kazançlı çıkan grup oldu. İçi gayet dolu ve sağlam olan
darbe davaları kapatıldı, hepsi hapisten çıktı. TSK ve Bürokrasideki
konumlarını eskisinden daha güçlü şekilde yeniden kazandılar. Üstelik
bu defa hükümetin kendilerine duyduğu ihtiyacın farkındaydılar.
Ergenekon Yargılamaları sürecinde dedikleri gibi onları içeriye atan
polisler-yargıçlar tam da onların çıktıkları koğuşlara kondu, Silivri’ye
dolduruldular. Anayasa ve yasalardan kaynaklanan görevlerini yapan
polis-hakim-savcıları hapse atmakla kalmadı, içerde kendilerine
dışarda çoluk çocuğuna işkenceler ettiler. Nitelikli bütün kadroların
tasfiyesi nedeniyle devletin stratejik, hassas noktalarını tekrar ele
geçirdiler. Özellikle TSK’dan bütün başarılı namuslu subayları tasfiye
ettiler. Ordu neredeyse tümüyle Ergenekoncu paşaların eline geçti.
160
gösterecektir. Gelecek nesiller, kendisine emanet edilen
mehmetçikleri-değerli komutanları bir senaryo uğruna heder eden
GKB Hulusi Akar’ı bu kara tablo ile anacaktır. Başında Milli olan bir
istihbarat kurmunu milletin aleyhine çalıştıran bir MİT müsteşarını
millet unutmayacaktır. Tarih boyunca Türklerin en önemli kurumu
ordu olmuştur. Ordunun çökertilmesi durumunda devlet ve toplum
ciddi zaafa uğramıştır. Maalesef devleti, milleti, orduyu koruması
gerekenler işbbirliği içinde imha-tahrip işine koyulmuşlardır.
161
Can alıcı soru: NATO bu yapılanları yutar ve hazmeder mi? Böylesine
ağır ve aşağılayıcı bir tavrı NATO’nun ve NATO’ya liderlik eden ABD’nin
hazmedeceğini ve Türkiye gibi önemli bir ülkeyi, TSK gibi etkili bir
orduyu Rusya angajmanı olan Avrasyacılara feda edeceğini
sanmıyoruz. Bir kurgu ve senaryo ile TSK’yı pazarlık aracı yapan,
Avrasyacı-Ergenekonculara teslim eden Erdoğan’a bir gün bir şekilde
bedel ödetilecektir. En azından NATO’ya karşı yaptıkları sineye
çekilmeyecektir.
Mağdur binbaşı Ahmet Kalkan diyor ki: Bir ülkenin yetişmiş insan
gücüne ve geleceğine kastedildi. Asker, bu milletin geçmişini inşa
eden, 3 kıtaya yayan irade idi. O iradeyi yıktılar, temel çöktü. Acı ama
bu millet geçici bir yıkıma mahkum etti kendini. Gelecek yine
parmaklıklar ardından yükselecektir. Darbenin öncesinde ve
sonrasında olanları Albay Hüseyin Demirtaş ve Yüzbaşı Ümit Berber,
gazeteci Ahmet Nesin’e seri videolarla detaylı anlattılar. Bu
vatansever ssubayların açıklamalarını iyi dinleyin. Olanları hiç
görmediğiniz bir açıdan göreceksiniz. Bilmediğiniz ne çok şey
olduğunu, kontrol altındaki medyanın nasıl yönlendirildiğini ve
yönlendirdiğini göreceksiniz. 15 Temmuz'un tüm gerçekleri ortaya
çıkana kadar yazmaya, anlatmaya devam edeceğiz.
162
İSLAMİ BİR YAŞANTISI HİÇ BİR ZAMAN OLMAYAN, AKINCILARIN SİLAH
TÜCCARI VE KOMİSYONCU RÜŞVETCİ KANADINDAN GELEN VE MGK
TARAFINDAN PARLATILAN SÜFYAN, MİLLİ SEÇİLMİŞ HIRSIZ
KRALDIR. Erdoğan: istikametini kaybetmiş, avara kasnak gibi
dolaşanlara bu memleketi teslim edemeyiz” dedi. Ya kapıyı arkadan
kilitleyip milletin iradesini yok sayacak, yada 107 bin silahlı militer
gücü, polisi, askeri sokağa salıp halkı sindirecek. Başka izahı olan
varsa söylesin. F-16 Pilotları Kaç(Ak) Sarayı bombalıyor ama ne
hikmetse sadece bahçe zarar görüyor...
Polisler bana dedi ki: Eşin, etkin pişmanlıktan faydalansın, şu
listedeki isimleri söylesin buradan çıkıp gitsin. Eğer ki eşim etkin
pişmanlığı kabul etsin ben onu boşarım. KHK'lı Üsteğmen Recep
Karaşal'ın eşi Hacer Karaşal KHK TV'ye konuştu.
CEM TOKER@tokcemJul 15
AKP, MHP seçmeni; Seçtiğiniz vekiller “devletin kayıp silahları”
iddialarının araştırılmasına Mecliste “hayır” oyu vermişler. Bu sizi
zerre kadar rahatsız etmiyor mu? Bu konuyu Meclisin, tüm millet
adına araştırmasını bu vekilleriniz neden istemezler?
163
YORUM | MAHMUT AKPINAR
28 Şubat sürecinin kudretli komutanı Çevik Bir, “Demokrasiye balans
ayarı yaptık!” demişti. Asker alana indirilmeden, derin devletin etki
ajanları, sivil görünümlü bindirme kıtaları kullanılarak post modern
bir darbe yapılmıştı.
ERDOĞAN VE MİT REJİMİ, 50 YILLIK BİRİKİMİ 1 GECEDE SIFIRLADI.
DARBECİLER İKTİDARDALAR. SARAY, MİT, AKP, CHP VE MHP'DE
GİZLENİYORLAR. KİMİN FAŞİST, YOBAZ VE HIRSIZ OLDUĞU BELLİ. Son
beş yılda o kadar muhalefet partisinin söylemekten korkup imtina
ettiği en net duruşu önce Livaneli, sonra da Ataklı gösterdi! Tarihe
geçecek bu yerinde çıkışı, gelecek nesiller unutmayacaktır! İlk olmak
önemlidir! HEM MASUM İNSANLARI ÖLDÜRÜP HEMDE BAYRAM DİYE
KUTLAYAN ÇAKALLAR HİÇ UTANMIYOR MU? ACILAR ÜZERİNDE DANS
EDİYORLAR. Huzur içinde OHAL ilan edelim diyorlar!
FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ İLK GÜNDEN TİYATRO DEMİŞTİ.
Bulent Kenes@bkenes·2hCan Ataklı’nın videosunun tamamını ancak
izleyebildim. Evet, 7/15 konusunda kendi mahallesinin ezberlerini
sarsacak önemli şeyler de söylüyor ama masum insanlara yaptığı
alçakça hakaretleri, deli saçması yaftalamaları kendisine aynen iade
ediyorum. Bunlardan hayır gelmez arkadaş!
AKINCILARDAN UÇURULAN KAYITLARI, VİDEOLARI SİLDİRDİ
AKAR. Cumhurbaşkanı Erdoğan: "O gece darbeciler, Marmaris ya da
İstanbul'da karşımıza dikilselerdi, şehadete yürümek için bir an bile
tereddüt etmezdim." Sussam gönül razı değil, konuşsam ifadeye
çağırıyorlar.
164
Derya Büyükuncu@deryabuyukuncu17h
Meclis (AKP) kendisini bombalayan örgütü resmi rapora
yazmadı. Kendilerini ifşa etmemek için mi? Yıllarca 15 Temmuz’u
bahane edip dilediklerini yaptılar. Hala “OHAL devam etsin ki insanları
istediğimiz zaman 12 gün içeri alalım” diyorlar. Halktan en çok
diktatörler korkar.
Türkiye’de İttihatçı’larla komitacı bir statüko kuruldu. Cumhuriyetle
bu “Kemalist Rejim”e dönüştü. Millete rağmen devleti kontrol eden,
paramiliter silahlı örgütlere, etki ajanlarına sahip bu yapı belirli
aralıklarla devleti-toplumu hizaya sokuyordu. Zira çok partili sisteme
geçilince kurulan düzenden sapmalar oluyordu. Bu sebeple daha
ziyade TSK’da üstlenmiş statüko siyasi, sosyal, ekonomik hayata ayar
verme işini 10-15 yılda bir yapar oldu. Seçimler, demokrasi, hukuk
devletin “ayar”larını değiştiriyor, kurulan yapıyı aşındırıyordu. Bunun
165
için sivil, demokratik güçlere balans ayarı yapılması, devletin “zararlı
unsurlardan temizlenmesi” gerekiyordu.
15 Temmuz'dan önce Hulusi Akar, Erdoğan ve İbrahim Kalın, Gül ile
konuşup darbe tiyatrosu işbirliği yaptı ve hiç biri konuşmadı. Boşa
konuşup yalan söylüyorlar. Türkiye'ye ihanet ettiler ve masum
değiller.
Mine G. Kırıkkanat@mkirikkanat27 Mayıs 1960 darbesi, gayet
başarılı bir darbe olup, bir zamanlar milli bayramdı. Hürriyet ve
Anayasa Bayramı olarak 1980’e kadar resmen kutlanmıştı. Bugün
hatırlayan var mı? Yok. 15 Temmuz zaferini bol bol kutlayın, çünkü
ömrü 27 Mayıs zaferi kadar bile sürmeyecek
Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında flaş karar Ömer Faruk
Gergerlioğlu hakkındaki karar Meclis'te okundu. Gergerlioğlu tekrar
vekilliğe döndü.
Servet Akman@servetakman_2h
Büyükelçi açıkça iftira atıyor. Oysa gerçek olan, Dışişleri
Bakanlığındaki kendi adamları CIA'yle ilişkili denilen Stratfor'a bilgi
sızdırmış. Merak edenler aşağıdaki linkten Wikileaks belgelerine
bakabilir. Cc: @MevlutCavusoglu
@yavuzselimkiran https://wikileaks.org/gifiles/attach/123/123586_E
mre%20Insight%20List.xlsx…
166
Nihal Olçok’tan Sedat
Peker’e
çağrı: Ben sorayım sen
anlat
Sedat Peker’in, 15 Temmuz’a ilişkin yaptığı paylaşımın ardından,
darbe girişiminde eşi ve oğlunu kaybeden Nihal Olçok’tan dikkat
çeken bir paylaşım geldi.
15 Temmuz gecesi eşini ve oğlunu kaybeden Nihal Olçok, Sedat
Peker’e çağrıda bulunarak, “#15Temmuz hatırına, şehitlerin
hürmetine sen sor ben anlatayım, ben sorayım sen anlat. Çünkü bu
konu Türkiye’yi bir yerden alır başka bir yere taşır. Lokasyon at yeter,
ben gelirim” dedi.
15 Temmuz’daki darbe girişiminde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah
Tayyip şehit olan Nihal Olçok sosyal medya hesabından dikkat çeken
bir mesaj paylaştı.
Sedat Peker’e seslenen Olçok, Peker’in “Bu kişilere karşı bir
soruşturma yapılamazken bizler 15 Temmuz şehitlerimizin ruhlarının
mutlu olduğuna gerçekten inanabilir miyiz? Şehitlerimiz bu vatan için
öldüler, bu haramiler milleti soysun diye değil” paylaşımına şu yanıtı
verdi:
“Değiller sayın @sedat_peker, hadi gel birlikte ruhlarınız huzura
erdirelim mi birader? Şu #15Temmuz hatırına, şehitlerin hürmetine
sen sor ben anlatayım,ben sorayım sen anlat. Çünkü bu konu
167
Türkiye’yi bir yerden alır başka bir yere taşır. Lokasyon at yeter, ben
gelirim.”
1960 darbesi bu ayarların ilkiydi. TSK dahil, her alanda büyük
tasfiyeler yapıldı. Solcuların yücelttiği bu darbeyle devlete ayar verildi,
toplum tekrar kalıba sokuldu. 1971’de bu defa sola ayar verildi ve
özellikle siyasi aktörler hizaya getirildi. Ama seçimler olduğu sürece
“cahil, eğitimsiz halk” kurulu düzenden uzaklaşıyordu.
BM, SON 5 YILDA 5 MİLYON MÜLTECİ VEREN AFGANİSTAN'DA 260 BİN
KİŞİNİN TÜRKİYE'YE GİRDİĞİNİ SAPTADI. TALİBAN YÜZDE 85 ÜLKEYİ VE
SINIRLARI ELE GEÇİRDİ. GELENLER ARTACAK
1980’de her görüşten aydın, gazeteci, siyasetçinin hissesini aldığı
büyük balans ayarlarından birisi daha yapıldı. Kenan Evren’in adalet
anlayışı içinde “bir sağdan bir soldan” insanlar asıldı. Yüzbinlerce kişi
işinden, ekmeğinden oldu, hapislere dolduruldu. “Darbe şartları
olgunlaşsın” diye gençler vuruştuldu. Duruşu, görüşü olan herkes
cezalandırıldı.
1961 Anayasasıyla getirilen ve her darbe döneminde daha da
güçlendirilen paralel bir bakanlar kuruluna dönüşen Milli Güvenlik
Kurulu (MGK) mekanizması kuruldu. Asker ağırlıklı bu “anayasal”
yapının misyonu statüko namına iktidarları denetlemek ve
frenlemekti. Ayrıca düşünen, yazan konuşan herkesin korkulu rüyası
Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) vardı. MGK hükümetlerin, DGM
aydınların ensesinde giyotindi. Kurulu düzeni eleştiren, ilkeli her
aydının yolu DGM’ye uğrardı. “Devletin güvenliği”, “Milletin bölünmez
bütünlüğü” gibi muğlak kavramlarla özgürlükler, insan hakları rafa
kalkardı.
LEVEL ATLADI HARAMİLER..HAMDOLSUN (!) Öldürüp işkence yapıp
ormana atıp bir de Milletin Vergisinden para alan bu zalimlere ne
denir?.. 83 Milyonun İLTİSAKI VAR..HAMDOLSUN. Boğaziçi ülkedeki
akademik çabası ve derdi olan bir kaç kurumdan biri.. Masonlara
yargılama dokunulmazlığı mı var?. TÜM ZENCİLER BİRLEŞİN...
168
Devlet içinde konuşlu, toplum içinde organize zinde güçler her dönem
etkin oldular. MGK, DGM gibi kurumlarla birlikte paramiliter yapılar,
mafyatik illegal unsurlar milletin, siyasetin üzerinde her daim çivili
sopa oldu. Statükoya biat etmeyenler, sorgulayanlar Uğur Mumcu,
Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu gibi trafik kazasına veya
suikaste kurban giderdi. Asit kuyuları, betona gömme, beyaz torosla
kaçırıp imha etme yaygın “güvenlik” usulleriydi.
EN BÜYÜK HIRSIZ BİZİM HIRSIZ DİYOR AKPLİLER. KADRO PEŞİNDE
MHPLİLER. ZÜĞÜR TESELLİSİNDE CHP. KAPATILMAKLA BOĞUŞUYOR
HDP. SÜFYAN ÇALMAK İÇİN ÇALIŞIYOR. ÖZETLE DURUM BU.
Ama yasal-anayasal dengeleyici yapılara, hatta mafyatik cezalandırma
yöntemlerine rağmen millet “raydan çıkıyordu”. “Bölücü, yıkıcı,
irticai” odaklar devleti tehdit ediyordu. Bu nedenle 10-15 yılda bir
“tasfiye” gerekiyordu. 1960 ve 1980 darbelerinden önce ordunun
müdahelesinin toplumda karşılık bulması, “şartların
olgunlaştırılması” için çalışmalar yapıldığını Kenan Evren’in
itirafından biliyoruz.
Ne var ki bir süre sonra askeri müdahaleler kabak tadı vermeye
başladı. Zira askerler ekonomiyi, üretimi, refahı tahrip ediyordu.
Yozlaşma, liyakatsızlık, kayırmacılık zirveye çıkıyor, TSK’ya tepki
artıyordu. Bu nedenle 28 Şubat’ta post modern darbe yöntemi
benimsendi. Artık “ayar” TSK’yı alana indirmeden verilecek,
figüranlarla, Cumhuriyet mitingleriyle ortam olgunlaştırılacak, MGK
eliyle siyaset ve toplum hizaya getirilecekti. Davul siyasetçilerin
boynunda olacak, ama tokmağı asker tutacaktı. Kıvrıkoğlu’nun “Bin
yıl sürecek!” dediği bu dönemde Doğu Perinçek’in de ifadesiyle
Hizmet Hareketi en büyük hedefti, 10 yıla yakın yargılandı ve beraat
etti.
İmam-ı Gazzali’ye “Hüccetü’l İslam” denir. Mehmet Ali Ağabey de
öyle “hüccet” bir insandı. Hizmet’in hücceti gibiydi. Hizmetle
alakalı bir kuşkunuz varsa onun saffetine bakıp şüphenizi
giderebilirdiniz.
169
HİZMET'İN HÜCCETİ ABİMİZ RUHUNU RAHMAN'E TESLİM ETTİ. ALLAH,
HERKESE RUHUNU BÖYLE TERTEMİZ VERMEYİ NASİP ETSİN. VEHBİ
YILDIZ ABİMİZİ DE ERDOĞAN ÖLDÜRMEK İÇİN ÇALIŞIYOR. 15 Temmuz,
her fırsatta İslâm, Kur’an ve Hadisten bahseden bir iktidarın, Kur’an ve
Hadis hafızı 71 yaşındaki bir alim olan Vehbi Yıldız’ı tıpkı İmâm-ı A’zam
Ebû Hanife gibi zindanlarda çürütme aymazlığıdır. Bugün yapılanların
Emevîlerin yaptıklarından hiçbir farkı yoktur.
Laikçiler, askeri elitler, Kemalist görünümlü organize yapılar inançlı
insanların devlet ve toplum üzerinde müessir olmasını asla
istemiyordu. Köyde çoban olan dindar, evinde oturan başörtülü tehdit
değildi. Ama Cemaat köyden, kırdan topladığı gençleri okutuyor, etkili
konumlara getiriyor; yüzyıldır işleyen statükoyu “tehdit” ediyordu. 28
Şubat’ta Cemaate baskı laikçi elitlerden geldiği için toplumda itibar
görmedi. Anası, hanımı örtülü subay-assubayın ordudan atıldığı bu
dönemde insanlar Cemaat kadrolarının açık-örtülü darbelere karşı
sigorta olduğunu düşünüyordu. Bugün AKP eliyle “terörist” diye hapse
atılanlar o dönemin demokratlarından, muhafazakarlardan takdir
alıyordu. 28 Şubatçılar iktidarı değiştirmeyi başarsalar da etkili bir
tasfiye yapamadılar. Zira ağır aksak da olsa bir hukuk vardı; amme
vicdanı rahatsızdı. Dönemin önemli aktörü Türkan Saylan: “Biz asılız,
bu ülkede bizim istemediğimiz bir şey olmaz” demiş, siyasetçilere
Menderes’in akıbetini hatırlatmıştı. “Biz”den kastının kimler olduğu
hala tartışılmadı.
28 Şubat bir balans ayarı yaptı ama bir “kazıma” operasyonuna
ihtiyaç vardı. Kendini devletin sahibi, milletin efendisi görenlere
göre devletin ayarı bozulmuştu. Bu defa muhafazakar kesimin
itiraz edemeyeceği bir proje uygulanmalıydı. Bunu TSK, laikler
yapamazdı. Toplum onlara tepki verirdi. O nedenle “görev”, dini
kimliği olan, iyi Kur’an okuyan ve laikler tarafından mağdur
edilmiş birine ihale edilmeliydi. Proje dershanelerin kapatılması
ısrarıyla başladı. 17/25 yolsuzluk operasyonları sonrası Ergenekon-
Erdoğan işbirliği resmiyet kazandı. “Biz asılız!” diyenler 15
170
Temmuz’da kılçıksız iş çıkardı, Anadolu insanına yüzyılın
tasfiyesini yaptılar. Zor şartlarda okuyan, hayata tutunan
“taşralıları” “terörist” ilan etmekle kalmadı, heryerden kazıdılar.
Proje için Cemaat içinden elemanların da devşirildiği, iki yıllık ince
işçilik yapıldığı anlaşılıyor. Selalar, AKP teşkilatlarının, SADAT’ın
hazırlıkları, kum kamyonları, uçakların sabaha kadar gürültüyle
uçması, projeye psikolojik harekat uzmanlarının yön verdiğini
gösteriyor, Gün geçtikçe 15 Temmuz’un çelişkileri ortalığa saçılıyor
ama Erdoğan resmi söyleme itiraz edeni cezalandırıyor, sorgulayanı
hapse atıyor. Bu arada statükonun etki elemanları 15 Temmuz
söyleminde Erdoğan’a mutlak destek veriyor. Zira sonuçtan pek
memnunlar.
15 Temmuz asimetrik balans ayarının ülkeye zararı bütün darbelerden
daha ağır oldu. Ekonomi çökertildi, milletin gelecek 50 yılı satıldı,
demokrasi, hukuk açık darbelerden beter tahrip edildi. Toplum lime
lime ayrıştırıldı. Dinin, ahlakın içi boşaltıldı. Toplumun umudu bitirildi.
Yetişmiş beyinler ya atıl bırakıldı veya ülke dışına çıktı. Toplum
projeye uyanamadı; zira dini, milli duyguları istismar etmeyi çok
iyi bilen, hanımı örtülü Erdoğan baş roldeydi.
Hareket’in ihmalleri, hataları ayrı bir bahsin konusu. Ama sonuçta
“hırsızlar” ile devlet içinde konuşlu mafyatik yapılar koordine çalıştı ve
ülkeye yüzyılın operasyonunu yaptılar, 1980’den bu tarafa tehdit
görülen Hizmet’i Erdoğan eliyle biçtiler. Avrasya Kamuoyu Araştırma
Merkezi (AKAM) Başkanı Kemal Özkiraz, “28 Şubat ölmedi, Külliye’de
yaşıyor. Dindarların iktidarında, dindarlar 28 Şubat’ı aştı, 29 Şubat
yaşanıyor. Üniversiteye alınmayan başörtülü bacılarınız
çocuklarıyla birlikte hapiste. Ama siz bunları bir İslamcıdan
duyamazsınız” diye açıklamada bulundu.
MEHTER TAKIMI GİBİ SÜFYAN YÜRÜYOR. 6 AYDA BOĞAZİÇİ İŞGALİ
SONA ERDİ. Kayyım rektör Melih Bulu’nun görevden alındığı Boğaziçi
Üniversitesi Rektörlüğü’ne vekaleten Prof. Dr. Naci İnci atandı.
171
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamalara ilişkin kararlar, Resmi
Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Boğaziçi Üniversitesi
Rektörü Melih Bulu, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 3 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince görevinden alındı.
SÜFYAN'IN GÜCÜ KEMALİST LAİKLERE YETMEDİ. NEDE OLSA 15
TEMMUZDA SAĞLAM ORTAKLARI. Rektör Melih Bulu’nun görevden
alınmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde giriş kısıtlaması
kaldırıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nden yapılan açıklamada,
“Üniversitemi kampüslerinde öğrenci, akademik personel ve
mezunlarımız için herhangi bir kampüs giriş kısıtlaması
bulunmamaktadır” denildi.
Açıklamada, girişlerin HES kodu ve kimlik ile yapılacağı belirtildi.
Melih Bulu, göreve geldikten sonra mezunların üniversiteye girişini
yasaklamış, öğrencilerin kampüse girişine sınırlama getirmişti.
Asıl tasfiye Anadolu çocuklarını hayatın her alanında etkin kılan ve bu
nedenle de statükoya tehdit oluşturan Hizmet’e yapıldı. Ama başta
Kürtler ve liberaller olmak üzere bütün muhaliflere ağır zarar verdiler.
Bu defa tasfiyeyi siyaseti kullanarak, dindar kisveli biri eliyle, toplumu
ters köşeye yatırarak yaptılar. Millet narkoz altında ne yapılanı
hissetti, ne acıyı duydu. Kesildi, biçildi, dengeleriyle oynandı. Halk
elbette narkozdan çıkacak ve ağrıları hissedecek, ama atı alan
Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacak!
ERDOĞAN ÜLKEMİZDE IŞİDCİ YETİŞTİRİP AB'YE SOKUYOR MİT İLE..
Yüzyılın operasyonu başarıyla sonuçlandı ama Ergenekon, statüko için
bir problem vardı. Misyonu başarıyla tamamlayan Erdoğan’ı
göndermek sanıldığı kadar kolay değildi. 15 Temmuz’dan sonra elde
ettiği güçle Erdoğan kendi derin, kirli, silahlı yapılarını oluşturmuş,
Ergenekon’a meydan okuyordu. SADAT’ı kurmuş, cihadistlerle
işbirlikleri geliştirmiş, AKP teşkilatlarına yüzbinlerce silah dağıtmıştı.
Yüzyıllık statükoyu da tasfiye edecek adımlar atıyordu.
Şimdilerde Ergenekoncu statüko, ekonomik krizlerle sarsılan, seçmen
desteği eriyen, uluslararası alanda itibar kaybeden ama devletin
172
bütün güç unsurlarına hakim Erdoğan’ı gönderip eski statükoyu
tahkim etmenin yollarını arıyor. Anlaşılan o ki Sedat Peker’in ifşaatları
dışında ellerinde güçlü enstrüman yok. Ama uzun vadede statükonun
inşasında rolü olan global güçlerin statükodan yana tavır alacagını
düşünüyorum.
Erdoğan’la kirli işbirliği kurarak Cemaati tasfiye etmek zor olmadı.
Birlikte halkı da uyuttular. Lakin Erdoğan kolay lokma değil. Ülkeyi
yakar, pekala iç savaşa da sokar.
Önümüzdeki dönem Türkiye için çok önemli. Birlikte 15 Temmuz
filmini çeviren Ergenekon ve Erdoğan arasında şimdilerde devletin
derin, genetik kodlarına hükmetme rekabeti görülüyor. Kemalistler,
Ergenekoncular Erdoğan’a, “Görevin bitti, tasfiyeyi yaptın.
Direksiyonu bize devret ve kenara çekil” diyor. Erdoğan ise heryönüyle
ve tamamen kendisine bağlı yeni bir devlet kurmak istiyor.
“Ne Erdoğan, ne Ergenekon!” diyen, hukukun üstünlüğüne, çoğulcu
demokrasiye, insan haklarına dayalı yönetim isteyenlerin sesi cılız.
Çünkü AKP’liler “güç bizde!” diye demokrasiye, hukuka prim
vermiyor. CHP’de, İYİ Parti’de, medyada, sosyal muhalefet içinde ise
eski statükonun elemanları hala çok etkili. Ülkede gerçeği arayan,
hukuka inanan, samimi demokrat bulmak zor. Halkın demokrasi
hukuk bilinci ise oldukça zayıf.
Allah sonunuzu hayır etsın. Bir çukurdan öteki çukura yuvarlanarak
yol alıyor, bir türlü belimizi doğrultamıyoruz.
174
“15 Temmuz olayı çok dehşet bir olaydır. Hala gizemini çözemedik.
Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; 15 Temmuz darbe marbe değil.
Kimse kimseyi kandırmasın. Bu tür şeylerin sonuçlarına bakılır. Olay
kime yaradığına bakacaksın: Darbe adı altında bir oyun oynanıyor ve
bu işten bir iktidar, bir kişi anormal karlı çıkıyor. Ülkenin tamamını ele
geçiriyor. Bütün kadrolarıyla beraber kılcal damarlara kadar girme
şansı buluyorlar ve ceberut şekilde de yönetimi sürdürüyorlar. O
zaman nasıl oldu kardeşim bu?” dedi.
Can Ataklı’nın konuşmasından bazı bölümler şöyle:
“Erol Olçok’un nasıl öldüğünü bile hala açıklayamıyorlar. Hala Erol
Olçok ve oğlunun üzerinden çıkan kurşunların balistik incelemesi
yapılmadı. Erol Olçok ve oğlunu vuran kurşunların kim tarafından
atıldığı öğrenilemedi. Eşi çırpınıyor, hakaretler yağdırıyor. Ama
çözülemiyor. Neden? Çünkü Erol Olçok öyle tesadüfen ölmedi
kardeşim. Erol Olçok neden oradaydı sorusunun cevabı çok önemli.
EROL OLÇOK’U KİM VURDU?
Israrla anlatıyorum; Erol Olçok AKP’nin beyni. Bu kadar önemli biri
kontrolsüz kalabalıkların içinde ve en önünde yer almaz. Eğer yer
alıyorsa o olay kontrollüdür ve hiç bir şey olmayacağını biliyorlardır. O
arada bir şey oldu işte. Hiç bir şey olmayacağını biliyordu; vurdular
adamı.
Tayyip Erdoğan’ın iki saatlik hava gezisi… Marmaris’te kaç kişiyle
görüştüm… Gündüz orada değildi… Orası boşaltıldı… Otluk koyu
üzerinden bir motor hareket etti mi, oradan bir helikopterle Bodrum
havalimanına gidildi mi? Bir anda İstanbul’da ortaya çıktılar. 160
araçla simit almaya giden Cumhurbaşkanı, o gece havada iki saat
uçuyor. Neymiş efendim, ‘kuyruk numarası yapmışlar, THY kodu
vermişler de’ falan… F 16 pilotu bunu yer mi?”
CEMAAT’İ KAMUDAN ATMAK İÇİN 15 TEMMUZ PLANLANDI
Cemaat mensuplarını kamudan atmak için fiili durum yarattılar.
Darbe… Saray darbesi gibi bir numara yaparız dediler. Hulusi Akar ve
Mit Müsteşarı’nın işlevi orada. Saatlerce toplantı yaptılar.
175
BİRŞEY OLMAYACAĞINI BİLİYORSAN MİLLETİ SOKAĞA ÇAĞIRIRSIN
Boğaz Köprüsü’ne adam göndermişsin yarısı öğrenci. TRT’ye
göndermişsin. 7-8 noktaya. Bunları izleyenler sanıyor ki her yer böyle.
Beni o gece ilk televizyonlardan aradılar. Darbe dediğin olay öncelikle
devletin en tepesindeki 5-6 kişiyi alırsın. Nitekim gece yarısı CNN
Türk’e bağlandı, halkı sokağa çağırdı. Ülkeyi yöneten adamın bir parça
iz’an sahibi olması lazım. Böyle bir ortamda halkı sokağa çağırmak
demek! Birşey olmayacağını biliyorsan çağırırsın ama…
MECLİS’İ KİM BOMBALADI, BELLİ DEĞİL
TBMM’deki bombalama hala muamma. Bombanın nereden geldiği
bilinmiyor. Gece Erdoğan İstanbul’a indi… Zuhur etti daha doğrusu.
Saat 22.30 darbe dedikleri zımbırtı başlamış. Bütün belediyelerin
önlerinde harfiyat ve çöp kamyonları. Bütün belediyelere talimat
gitmiş, kamyonları hazır tutun diye. CHP’li belediyelere de talimat
gitti. Askeri tesislerin önü kapatıldı. 4 gün sonra OHAL ilanı. 150 bin
Cemaat’çi kapının önüne konuluverdi. Şimdi bakın bakalım kime
yaradı.
FETÖ DİYE BİRŞEY YOK ARKADAŞLAR!
Fetö diye bir şey yok arkadaşlar. Fetö’yü bunlar uydurdular. (Cemaat)
Terör örgütü falan değil, kendimizi de vatandaşı da kandırmayalım.
Hala da bununla korkutuyorlar. ‘Aman fetö’ vs. bizi korKutuyorlar. Yok
öyle bir şey kardeşim.
5 YILDIR KONUŞAMADIK!
Biz bunları 5 yıldır konuşamadık. Sindirdiler. Muhalefeti sindirdiler.
CHP kalktı 15 Temmuz mitingine gitti ya! Böyle bir akılsızlık nasıl
yapılır… ‘Efendim sonuna kadar darbedir, kanlı darbe fetö falan… ‘
Olum darbeyi… Neyse… Ben Peker’i bekledim. Ama belki o da
bugünün geçmesini bekliyor. Esasında kayıp silahlar konusuyla
konuya bir giriş yaptı. Silahlar dağıtıldı dedi. Sonrasında Uğur Dündar,
20 tugay dedi. O bilgiler var. Birileri bu silahları dağıttı. Türkiye’de bir
iç çatışma çıkarsa diye… Sedat Peker, yurt dışından 3 tane tweet
atsa… Gencecik askeri öğrencilerin boğazı kesildi. Kimdi onlar…”
176
Beşinci yılında 15
Temmuz: Vatan haini
kim?
İlker Doğan -15 Temmuz 2021
HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN
15 Temmuz sözde darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçti. AKP’li
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Allah’ın lütfu’ olarak
tanımladığı 15 Temmuz’la ilgili yüzlerce soru cevaplanmayı bekliyor.
15 Temmuz’un araştırılması talebi bile iktidar ve küçük ortağı
tarafından Meclis’te reddedilmişti.
İktidar ve medyasının aralarında asker, polis, doktor, öğretmen, savcı,
hakimlerin de bulunduğu on binlerce kamu görevlisini bir gecede
‘hain ve darbeci’ ilan ederek gerçek failleri gizlediği düşüncesi her
geçen gün ağırlık kazanıyor.
Son olarak suç örgütü lideri Sedat Peker’in 15 Temmuz öncesinde ve
sonrası bizzat iktidar temsilcilerinin emriyle, kim olduğu belli olmayan
sivillere kayıtsız Kalaşnikoflar dağıtıldığının ortaya çıkması kafalardaki
soru işaretlerini daha da artırdı.
Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun raporunun da
‘Cemaat’i haklı çıkardığı için’ yayınlanmadığı bizzat komisyonun
başkanvekili Selçuk Özdağ tarafından itiraf edildi.
Sözde muhalif medyada bile ‘ya Cemaat haklı çıkarsa’ cümlesi yüksek
sesle dillendiriliyor. AKP ise 15 Temmuz’da gerçeklerin ortaya
çıkmasına sebep olacak tartışmaların yapılmasından rahatsız. AKP
177
Grup Başkanvekili Mahir Ünal, dün yaptığı açıklamada ‘kayıp silahlarla
ilgili tartışmaların 15 Temmuz’u itibarsızlaştırdığını’ söyledi.
Bugün 15 Temmuz’un 5. yıldönümü. 252 kişinin hayatını kaybettiği
sözde darbe girişimiyle ilgili cevaplanmayı bekleyen onlarca soru var.
İktidara göre darbenin arkasında Cemaat var; ancak sorun şu ki geçen
5 yılda ortaya çıkan belgeler ve tanık ifadeleri rejimi yalanlıyor.
Hükümet temsilcilerinin söylemlerinin aksine, 15 Temmuz’un
arkasında AKP’nin olduğu iddiaları daha da güçlendi.
15 Temmuz öncesinde ve sonrasında AKP rejimi tarafından kim
olduğu belli olmayan sivillere Kalaşnikoflar dağıtıldığı ortaya çıktı. Suç
örgütü lideri Sedat Peker’e göre silahlar İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu’nun talimatıyla dağıtılmıştı. Bu konuyla ilgili iktidar kanadından
yalanlama bile gelmedi.
YA CEMAAT HAKLI ÇIKARSA!
Aksine, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, dün yaptığı açıklamada, bu
tür tartışmaların 15 Temmuz’u hem içeride hem de uluslararası
alanda itibarsızlaştırdığını söyledi. Türkiye, binlerce uzun namlulu
silahın kimlere ve hangi gerekçelerle dağıtıldığını bilmiyor.
15 Temmuz Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun
raporunun da ‘Cemaat’i haklı çıkardığı için’ yayınlanmadığı bizzat
komisyonun başkanvekili Selçuk Özdağ tarafından itiraf edildi.
Özdağ’ın ‘teyit’ ettiği bilgiye göre, komisyon raporu, bazı önemli
hukukçuların ‘uluslararası alanda AKP’yi zor durumda bırakıp,
Cemaat’i haklı çıkaracağı’ yönündeki telkinleri nedeniyle
yayınlanmamıştı.
Son 1 haftada ortaya çıkan skandallar, sadece yandaş basında değil;
söz de muhalif basında da ‘endişeye’ neden oldu. Sözde muhalif
gazeteciler, katıldıkları televizyon programlarında ‘Ya Cemaat haklı
çıkarsa’ demeye başladı.
KOMUTANLARIN İFADELERİ BASINDA YER ALMADI
Aslında 15 Temmuz’un gerçek bir darbe girişimi olmadığı, işkence
edilerek cezaevine gönderilen askerlerin ifadelerinde net olarak
178
ortaya konulmuştu. Sözde darbe davalarında yapılan savunmalarda,
‘darbecilikle’ suçlanan subayların belgelerle destekledikleri ifadeleri
15 Temmuz’un vatansever Türk subaylarına kurulan bir ‘kumpas’
olduğunu gözler önüne seriyordu. Ancak söz konusu savunmaların hiç
biri Türk medyasında yer almadı. Ne bilirkişi raporları dikkate alındı,
ne resmi kayıtlar, ne fotoğraflar ne görüntüler…
AKIN ÖZTÜRK, DARBENİN 1 NUMARASI MI?
15 Temmuz’un ‘1 Numarası’ olmakla suçlanan dönemin YAŞ Üyesi
Orgeneral Akın Öztürk’ün ‘darbeci’ olduğu iddiasının en önemli delili
Mehmet Şanver’in kızının düğününe katılmamış olmasıydı. Rejime
göre sadece 1 yıl önce emrinde 500’den fazla uçak ve binlerce asker
varken darbe yapmayı düşünmeyen Öztürk, emeklilik işlemlerini
başlattıktan 6 ay sonra ‘darbe’ yapmaya karar vermişti. Ancak eldeki
deliller ve olayın bizzat şahidi olan general ve subayların ifadeleri Akın
Öztürk’ün bırakın darbenin bir numarası olmayı, 15 Temmuz’dan
haberi bile olmadığı iddiasını güçlendiriyor. Akın Öztürk’ün ‘darbe
girişiminden’ 22.35’te haberi oluyor… Yani olaylar başladıktan iki saat
sonra!
HULUSİ AKAR: AKIN, GİT KONUŞ ŞUNLARLA!
Tanıkların tamamının ifadesine göre Akın Öztürk, 15 Temmuz gecesi
dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Genelkurmay
Başkanı Hulusi Akar tarafından Akıncı Üssü’ne çağırılıyor. Bir süre
televizyondan gelişmelerini takip ediyorlar. Ardından Hulusi Akar,
Akın Öztürk’e dönerek, “Ya Akın git şunlarla bir konuş ya! Şu işi
bitirsinler.” diyor: “Ben de dışarı çıktım. 143. Filoda olduklarını
öğrendim. Genelkurmay Başkanı’nın emirlerini hiç değiştirmeden
aynen ilettim kendilerine. Yapılan işin yanlış olduğunu, bu zamanda
böyle şeylerin kabul görmeyeceğini söyledim. Müspet veya menfi bir
tepki almadım.”
TATİL KIYAFETLİ ‘DARBECİ’!
Bütün bunlar olurken Akın Öztürk, sivil kıyafetli. Üzerinde tişört var.
İlerleyen saatlerde emir subayına “Bana elbiselerimi getirin.” diyor
179
ancak bunun için Çankaya’daki lojmana gidilmesi lazım ve orası çok
karışık. Lojmana girdiklerinde çıkamama ihtimalleri var: “Benim
gözümün önünde astsubayın bir tanesinden pantolon aldılar. Bir
gömlek, bir yerden de yıldız ayarladılar. Onları taktık. Çünkü mesele
ciddi. Adamlara yapmayın bu işi diye bağırdığımda ‘sen kimsin’
diyebilecek adam bana. Beni darbe planlayıcısı, sevk ve idare edeni
hatta lider olarak lanse ediyorlar; bu nasıl bir liderlik? Ben, darbenin
20.30 civarında başlamasına rağmen bu süreçte hiçbir kimse ile bir
telefon görüşmem yok. Yer yerinden oynuyor, 20.30’da başlatılmış şey
ben orada hala torunlarımla oynuyorum.”
GENERAL VE SUBAYLAR DA ÖZTÜRK’Ü DOĞRULUYOR
Akın Öztürk, kendisinin darbeye kalkışanları ‘vazgeçirmek’ için
çabaladığını söylüyor. O gün orada bulunan general ve albaylar da bu
savunmayı doğruluyor. Akıncı Davası’nda ifade veren Mehmet Alkır,
“Akın Öztürk bağırarak ‘bu devirde böyle şeyler olur mu? Yaptığınız iş
yanlış! Bu işe son verin!” dediğini anlatıyor. Yine Akıncı
iddianamesinde yer alan Mustafa Barış Avıalan, (geçtiğimiz aylarda
hayatını kaybetti) 18 Temmuz tarihindeki ifadesinde, Öztürk’ün
arabuluculuk yapmaya çalıştığını, rütbeli subaylara ‘bu işi
sonlandırmalarını söyleyip, vermek istedikleri mesaj ne ise zaten
verildiğini’ söylediğini belirtiyor. Hakan Evrim de ifadesinde Akın
Öztürk’ü Genelkurmay Başkanı’nın çağırdığını, Öztürk’ün yanlarına
geldiğini ve kaosun durdurulması için birlikte çaba sarf ettiklerini
söylüyor. Akın Öztürk’ün ‘darbecileri vazgeçirmeye çalıştığına’ dair
benzer çok sayıda isim ve ifade var.
YAŞAR GÜLER’İ BEN KURTARDIM
Genelkurmay Karargah’ın da rehin alınan dönemin Genelkurmay
İkinci Başkanı Yaşar Güler’i kurtaran kişi de Akın Öztürk, Abidin Ünal’a
makam otomobilini tahsis eden kişi de…
DÜĞÜNE KATILMAMAK, DARBE SUÇU MU?
Ayrıca Yurtta Sulh Konseyi içerisinde yer aldığı ileri sürülen Akın
Öztürk’ün Mehmet Şanver’in kızının düğününe katılmamış olması da
180
‘darbeci’ olduğunun delili olarak gösteriliyor iddianamede. Halbuki
Öztürk, söz konusu davete katılamayacağını haftalar önce Şanver’e
bildiriyor. Kanser hasta babasıyla ilgilenmesi gerektiğini, aynı
tarihlerde yeğenine kız isteme durumunun olduğunu anlatıyor. Kaldı
ki düğüne katılmayan tek general de Akın Öztürk değil.
ESRARENGİZ UÇAKLARI KİM UÇURDU?
181
Sedat Peker: 15
Temmuz’la ilgili
bazı bilgileri sakladığım
doğrudur
TR724 HABER -15 Temmuz 2021
Suç örgütü lideri Sedat Peker, 15 Temmuz’a dair bazı bilgileri
sakladığını itiraf etti. Sosyal medya hesabından paylaşımlarda
bulunan Peker, “Bilgi saklıyor muyum? Evet saklıyorum, ancak her
bilginin paylaşılacağı bir zaman elbet ki var.” ifadelerini kullandı.
Sedat Peker’in paylaşımları şöyle:
“Kıymetli dostlarım, akşam saatlerinde hain 15 Temmuz darbe
kalkışması ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak için tweetler
atacağım (başta süslü sülünün ve de bazı çakma gazetecilerin
söylediklerine de cevap olması için).
Anonymous isimli hacker grubu Sedat Peker bazı bilgileri saklıyor diye
bir açıklama yapmışlar. Doğru söze bizim inancımızda amin denir. Ben
bunu zaten açıkça söylemiştim, yani bu bir sır değil. Hatta sokak
jargonuyla Ben parça parça koparmayı severim demiştim.
Ancak bu hacker grubundaki arkadaşlarımıza başka bir örnekle de
anlatmak isterim. Bir ressam arkadaşınız mutlaka olmuştur.
Ressamlar boş tuvalin karşısına geçip yapacakları resmi önce
beyinlerinde şekillendirirler. Sonrasında ise resme bir yerden başlayıp
finalde resmi tamamlarlar.
182
Bu arkadaşlar lütfen yanlış anlamasınlar, ben bir resim yapacağım
dedim ve her ressam kendi resmini kendi belirlediği şekilde tamamlar.
Bu onun en doğal hakkıdır. Bilgi saklıyor muyum? Evet saklıyorum,
ancak her bilginin paylaşılacağı bir zaman elbet ki var.
Kimse kusura bakmasın, ben kimsenin işine karışmam, ancak kendi
işime de kimseyi karıştırtmam.”
183
Nihal Olçok: Silahlarla
ilgili dilekçe verdim,
kimse imza
atmadı
Tr724 Haber -15 Temmuz 2021
15 Temmuz askeri darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçti. Darbe
girişimin yaşandığı 15 Temmuz’da oğlu ve eski eşini kaybeden Nihal
Olçok, TELE 1’e konuştu. Olçok, 15 Temmuz’un kritik bir tarih
olduğunu söyleyerek, önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Kayıpları kazanımlarından fazla olan bir dönem yaşadık. Millet olarak
çok şey kaybettik. Adaleti, güveni kaybettik” diyen Olçok, 15
Temmuz’da yakınlarını kaybedenlerin konuşmadığını söyledi.
Kayıp silahlarla ilgili de konuşan Olçok, şu ifadeleri kullandı:
“Sedat Peker’in Süleyman Soylu ile ilgili söyledikleri var. Özellikle
Sedat Peker’in silahların kaybolması ile ilgili söyledikleri çok önemli.
Ben bu iddialara ilişkin savcılığa bir dilekçe yazdım. İletişime geçelim
diye. Ama benimle birlikte o dilekçenin altına kimse imza atmadı.
Bunun incelenmesi gerekmiyor mu? Bunu benim de yapmamam
lazımdı. Nerede bizim milletvekillerimiz? Gidip şehitliklerde Fatiha
okuyacaklar. Bu işin propagandasını yapacaklar.”
185
Miras
Mehmet Efe Çaman -15 Temmuz 2021
YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN
Erdoğan gidince ne olacak? Bir miras paylaşımı gerçekleşecek.
Şimdiden bunun işaretleri gelmeye başladı bile. Kimsenin aklında
kökten bir dönüşüm, bir demokratikleşme, insan hakları rejimini ileri
demokrasiler düzeyine çıkartma, güçler ayrılığını – yani özellikle yargı
bağımsızlığını ve tarafsızlığını – temin etme, anayasal düzene dönme,
KHK’ları toptan, tüm sonuçlarıyla beraber iptal etme, 15 Temmuz’da
gerçekten ne olduğunu ortaya çıkartma falan gibi hedefler yok. Eğer
bunlar ise bahsedilen normalleşme, size kötü haberlerim var. Çünkü
bunları ve diğer elzem demokratikleşme ve normalleşme adımlarını
atma sözü veren bir muhalefet eksikliği gün gibi ortada. Erdoğan’ın ve
AKP’nin gitmesine odaklanan beklentiler, bundan bir adım sonra ne
186
olacağını sorma gereği hissetmiyor. Bir tür, “gitsinler de, gerisi Allah
kerim!” tutumu söz konusu.
Oysa Erdoğan ve AKP, bugün karşı karşıya olunan rejimin yegane
müsebbibi değildir. Her kim ki olanları Erdoğan ve AKP’ye indirgeme
çabası içinde, bilin ki yanlış bir denklem kuruyor ve muhalefetin orta
ve uzun vadeli olası eylem planlarını baltalıyor. Beklentileri post-
Erdoğan dönemine endekslemek elbette doğru. Ama düzeliş, Erdoğan
sonrasının otomatik bir sonucu asla olamaz. Siyaset bilimi
matematiğine aykırı beklentilerde bulunarak umudu sıcak
tutabilirsiniz belki, ama bu beyhude günü kurtarma stratejisinin
motivasyon koçluğu haricinde bir yararı olmayacak. Gerçekleri bilmek
ve ona göre pozisyon almak lazım. Erdoğan ve AKP’den sonra rejim
çökmez, el değiştirir. Rejim el değiştirdiğinde hukuk otomatik olarak
gelmez. Mahkemeler bağımsız olmaz. İnsan hakları ihlalleri sona
ermez. KHK’lar iptal edilmez. Rusya-Çin-İran ligi terk edilmez. AB
sürecine geri dönülmez. Kürt sorunu çözüm odaklı bir yörüngeye
sokulmaz.
Gelin izah edeyim.
Bakın, bu rejim salt Erdoğan ve AKP tarafından kurulmadı. Her ne
kadar ben yazmaktan, siz okumaktan bıksanız da, bazıları ısrarla şunu
anlamakta zorlanıyor veya sıklıkla olan durumu unutuyor. Bu rejimin
güç paydaşları var. Erdoğan ve AKP dışında, küçük ortak MHP,
buzdağının yüzey altı bölümü olan derin yapı, rejimin diskurunu
benimsemek suretiyle rejimin parçası – hatta payandası – olan
muhalefet, yani CHP, İYİP ve meclis dışı partiler, hatta kısmen
retoriksel boyutta rejim dilini konuşmaktan vazgeçmeyen bir kısım
HDP’liler. Tüm bunlar hep beraber rejimdir. Türkiye’de olup
bitenlerde, farklı oranlarda sorumlulukları bulunmaktadır.
Şimdi şunu tespit edelim. Evet, AKP ve MHP’nin “iktidardan” gitmesi
iyidir. Buna itiraz eden yok zaten. Çünkü onlar rejimin yönetiminde
olan siyasi sorumlulardır. Ancak bu yönetim kadrosu değişince ne
olacak? Yerlerine yeni bir yönetim kadrosu gelecek. Peki, kim gelecek?
187
Kim gelirse gelsin! Size ne? Sizin bakmanız gereken şu: Gelme olasılığı
olanlar içinde rejimin diskuruna karşı çıkan kim var? Mesela hangi
siyasetçi veya parti “biz KHK’ların tüm sonuçlarıyla beraber iptal
edilmesini savunuyoruz ve iktidara gelirsek ilk işimiz KHK’ları iptal
etmek olacak” diye bir taahhütte bulunuyor? Var mı böyle bir vaat
ortada? Bakın ben sosyal medyada Türkiye hakkındaki tüm haberleri
son 5 yıldır her gün, aksatmadan takip ediyorum. Hiç böyle bir vaatte
bulunan bir parti veya siyasi lider görmedim. Evet, bazen kısmen
KHK’ların haksızlığına veya hukuksuzluğuna değinen bir siyasetçiye
rastladığımız oluyor. Fakat bugüne dek hiçbir siyasi lider veya parti,
resmi olarak böyle bir vaatte bulunmuş değil.
“FETÖ” söylemini kullanmayan bir muhalefet var mı peki? HDP de
dahil! Yok! Nedir “FETÖ”? Rejim diskurunun mihenk taşıdır. Sen, ben,
o, biz, siz, onlar – hepimiz bu kahrolası rejime göre “FETÖ’cüyüz”!
Muhalefetin en “muhalefet gibi olanı bile”, en fazla “FETÖ’cü”
olanlarla aslında “FETÖ’cü” olmayanlar ayrılsın, diyor. Yani seleksiyon
iyi yapılsın, yoksa ortada “FETÖ” denen bir terör örgütü vardır – genel
kabul muhalefet cephesinde bu! Yenikapı Ruhu budur. Yani rejim
manifestosudur. Yenikapı’da muhalefet neyi kabul etti? 17 Aralık 2013
soruşturmalarının bir sivil darbe kalkışması olduğunu! Bu kimin
teziydi? Erdoğan ve AKP’nin. Bakın, halen bu soruşturmaları yapan
polisler, savcılar ve yargıçlar zindanda! Bazen bakmışsınız muhalefet
kalkmış, 17 Aralık yolsuzluklarını ağzına alıyor. Fakat ne hikmetse, bu
yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkartan polisleri, bunları kovuşturan
savcıları ve yargıçları es geçiyor! Neden? Sormayalım mı nedenini?
Erdoğan gidince yerine işte bunlardan biri geçecek. Miras paylaşımı
olacak. Fakat rejimi hiçbiri reddetmiyor. 17 Aralık 2013
soruşturmalarına sahip çıkan, internete düşen korkunç rüşvet ve
yolsuzluk tapelerinin gerçek olduğunu açıkça kamuoyu ile paylaşan,
15 Temmuz 2016’da yaşanan birçok anormalliği gündemine ciddiyetle
ve en ön sıralardan alan bir muhalefet olsaydı, bu yazdıklarımın tek
bir satırını bile yazma ihtiyacı hissetmezdim. Ama bunları söyleyen bir
188
muhalefet yok. Hayal kurmayalım: Mirası devralacak olan zihniyet,
tıpkı Erdoğan ve AKP gibi, bu rejimin aparatı olacak. Yani Erdoğan’ın
ve güç paydaşlarının yarattığı rejim, konsolide olmuş vaziyette. Başka
bir ifadeyle, rejim, kendisini inşa edenler olsa da, olmasa da devam
edecek.
“Erdoğan ve AKP gider, sonra her şey bir şekilde rayına oturur”
beklentisi, tekrar söylüyorum, siyaset bilimi matematiğine uygun
değil. Daha açık yazayım. Elbette siyaset biliminin bir matematiği yok;
bu mecazi bir ifade. Fakat siyaset bilimi gözlem artı mantık zincirine
dayanır. Ampirik – deneyimlenen – sosyal gerçeklikte, rejimi
değiştirecek bir muhalefet henüz yoktur. Erdoğan ve AKP’nin mirasçısı
da rejimdir.
Emin olun olanı söylemek zarar vermez. Kanser olan birine “turp
gibisin!” demek, ona yarar getirmez, bilakis zarar verir. Teşhisi yanlış
koyarsanız veya koyamazsanız, tedavi de mümkün olmaz. Bu
kısırdöngüden çıkalım artık.
189
Meriç’ten geçenlerin
hikayesi belgesel oldu;
vatana hüzünlü veda…
Tr724 Haber Merkezi -15 Temmuz 2021
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde MAESTRO Productions
imzası taşıyan ‘40 Yıllık Hatırayı Silerek Geçtim Meriç’ten’ belgeseli 15
Temmuz 2021’de yayına giriyor. Belgeselde göz doktoru olan Duygu
Hanımın hikayesini, öğretmen Nihayet hanımın yaşadıklarını kendi
ağızlarından dinleyeceksiniz.
Belgesel tarihe not düşüyor. 15 Temmuz’da, herkesi darbe girişiminin
gerçek mağdurlarıyla tanıştırıyor. Meriç’ten geçerken geriye dönüp
‘vatanına veda eden’ insanların her birinin ayrı bir hikayesi var.
Darbe girişimini fırsat bilen siyasetçiler, her şeye bir yorumu olan
gazeteciler, tv yorumcuları, profesörler, ne idüğü belirsiz uzmanlar
yok bu belgeselde. Sadece yaşanmış hikayeler, bu hikayeleri yaşayan
kişiler, yaşadıkları ve yaşayamadıklarıyla kendilerini anlatıyorlar.
Kendi ifadeleri, doğal halleri ve bütün gerçekliğiyle.
Mağduriyetten ve mazlumiyetten bir destan çıkarmak değil maksat.
Belgeselde yer alanlar da birer kahraman değiller. Sıradan, sizden,
bizden, içimizden birileri. Hepimizin hikayesinden bir parça var
anlattıklarında, hepimizin yolunun kesiştiği bir kavşak.
Ya Meriç’te buluşuyor hikayelerimiz ya içeride ya dışarıda ya da işsiz,
aç-susuz kalıp aylarca, yıllarca güneş yüzü görmeden, şafağın
sökmesini beklediğimiz kimsenin bilmediği adreslerde.
Bir soru ile başlıyor belgesel.
190
”Bir gecede her şeyini kaybedeceğini bilsen, yine de girer miydin o
yola?”
Göz doktoru olan Duygu Hanım, Afrika’daki fakir insanların göz
ameliyatını yaparken yüzleşmiş o geceyle. Ve o karanlık geceden beş
yıl sonra her şeyini kaybetmiş biri olarak söz alıyor. Ödediği bedelleri,
yaşadığı özlemleri, kayıplarını ve ömrünün yarısında ayrılmak zorunda
kaldığı vatanından geride kalanları anlatıyor.
Belgeselin bir başka hikayesi, Samanyolu okullarında müdürlük yapan
Halil Dinç beyin eşi ogretmen Nihayet Hanim’a ait. Meriç’ten geçerken
geriye dönüp “Vatana yaslı bir bakışla” veda edişin hikayesi onunkisi.
Daha yeni evlenmişken aynı zamanda tutuklanıp hapse giren Said ile
Cansu, bebekleriyle birlikte hapse atılan Birgul ile Bunyamin çifti, son
olarak da son 5 yılın bir bölümünü gaybubette, sonrasını da ailesinden
ayrı gurbette geçirmek zorunda kalan Bülent Bey’i tanıyoruz Geçtim
Meriç’ten belgeselinde.
Peki bu belgesel nereden ve ne zaman izlenebilecek?
‘40 Yıllık Hatırayı Silerek Geçtim Meriç’ten’ belgeseli milyonlarca
kişinin hayatını alt üst eden darbe girişiminin yıl dönümünde, 15
Temmuz’da ilk kez RAİNDROPS Tv’de yayınlanacak.
Premier saatiyle aynı anda canlı olarak da MC EU TV’den izlenebilecek.
GEÇTİM MERİÇ’TEN belgeseli İngilizce altyazılı olarak ta Raindrops
Tv YouTube kanalından seyredilebilecek.
Premier: 15 Temmuz 2021
YAYIN SAATLERİ:
İSTANBUL: 21.00
ATİNA: 21.00
FRANKFURT: 20.00
NEWYORK: 2.00 PM
LONDON: 19.00
ŞİKAGO: 1.00 PM
LOS ANGELES: 11.00 AM
BİŞKEK: 18.00
191
15 TEMMUZ'UN GERÇEKLERİNİ
İNKAR EDENDEN İNSAN
OLMAZ. HALA ÇARPIYO
July 16, 2021
193
194
Soylu biz 15 Temmuz da yapmak istediklerimizi yapamadık. 15
Temmuz da ne yapmak istiyordunuz ? Şuan 15 Temmuz da
yapamadıklarınız için mi silahlanıyorsunuz ?
SÜFYAN VE MİT REJİMİ SİYONİST EVANGELİST YOBAZLARI KOPYALADI
MAXTRİX ADLI BİR SİSTEM KULLANIYOR MİT. MATRİX FİLMİ DEĞİL BU.
195
ÇAKAL. ÇOK ŞEREFSİZ VAR ÜLKEDE. MAFYADA DA NAMUS KALMAMIŞ.
SÜFYAN RECEP'DEN KORKUYORLAR GARİ...
AİLE DEVLETİ SOYUYOR
Ben böyle b.ktan AKP diye siyasi parti görmedim. Uyuşturucu ticareti
yapıyor, adam kaçakcılığı yapıyor, silah kaçakcılığı yapıyor, kara para
aklıyor, tarihi eserleri yağmalıyor, pezvklik yapılıyor, silah dağıtıyor,
yaptıklarının en hafifi görevi suistimal. En kötüsü kamuda kadrolaşıp
kimseyi ne ihaleye ne devlete yaklaştırmıyor. Böyle lidere böyle
ümmet...
196
demiştiniz, fikrinizi değiştiren ne oldu?" Süleyman Soylu: "Başka soru
var mı?"
Sedat Peker@sedat_peker · 41m1-Bu ülke her türlü hırsızı gördü,
sahtekarı gördü, namussuzu gördü, pezevengi gördü; ancak vallahi 15
liralık malzemeyi 1000 TL’ye devlete satacak kadar kansızı, ruhsuzu,
haini görmedi. Ulan süslü sülü hırsızlığın bile bir namusu var. Senin
yeğen mehmet soylu senden aldığı güçle bak neler yapmış. Dünkü
tweetlerimde yazmıştım “Devletin Tarlasına Zerzevat Ekenin Kıçında
Hıyar Biter” diye. Siz zerzevat ekmeyle kalmadınız 85 milyon
vatandaşımızın, garip gurebanın parasını çaldınız. Son sözüm,
hırsızlığın bile bir namusu olur. Bu kadar namussuzluk olmaz. Dayısı
süslü sülü poliçe sesini sever, yeğeni ondan eksik kalır mı? Sizin
yatacak yeriniz yok.
POLAT ALEMDAR VE AJDA PEKKAN'DA SÜFYANCI OLDU İCABINDA...
197
198
Çalana degil Çaldıran’a bakacaksın göz göre göre halen
çaldırıyorsalar ne oturdukları makamın hakkını veriyorlar ne de
millete sahip çıkıyorlar
AKADEMİK İNSANLAR ÖLDÜRÜLÜYOR
Sevinç Özarslan@sevincozarslan10h
23- İşini çok seven Duysak’ın tüm idealleri, hedefleri yarım kaldı. Genç,
yetenekli, çalışkan ve başarılı bir akademisyen iktidarın ve toplumun
baskısıyla bile bile ölüme sürüklendi. Duysak'ın cenazesi memleketi
Samsun Çarşamba’da toprağa
verildi. https://patreon.com/posts/boris-johnsonun-53749442
199
200
İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un büyük dedesi Ali Kemal’in
gazete yazılarını Türkçeye çeviren KHK’lı akademisyen Cabir Duysak,
10 Temmuz 2021’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Çalışkanlığı ve
üretkenliğiyle tanınan Duysak 41 yaşındaydı. 22 Haziran’da halsizlik
şikayetiyle hastaneye yatırılan Duysak’a 4. evre mide kanseri teşhisi
konuldu. Tümör kemiklerine, karaciğerine, pankreasına sıçramıştı.
Ölmeden bir gün önce kanamayı durdurmak için ameliyata aldılar
ama durumu kritikti.
Doktorlar ‘Sabaha çıkamayabilir’ dediler. 10 Temmuz 2021'de, saat
13.15’te de ölüm haberini verdiler. Kanser olduğu birdenbire ortaya
çıkan Duysak, tedavisi başlamadan 18 gün içinde vefat etti. OHAL’de
açığa alınan Duysak, 1 Eylül 2016’da çıkarılan 672 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildi. Ailece gözaltı süreci
yaşadılar. Önce adliyede görev yapan eşini, 16 Ağustos 2016’da
gözaltına aldılar.
Üç gün sonra İstanbul Üniversitesi’ne yapılan operasyonda kendisi de
alındı. Eşi tutuklanıp Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevine gönderildi. O
zaman 6 yaşında olan kızları ortada kaldı. İstanbul Emniyeti’nde 15
gün gözaltında kalan Cabir Duysak imza şartıyla serbest
bırakıldı. Dört yıl boyunca 15 günde bir imza atan ve imzalarını hiç
aksatmayan Cabir Duysak bu süreçte çok yıprandı. Eşinin mahkemesi
üç yıl sürdü. Üç sene boyunca mahkemelere gidip geldiler. Kendisi de
her an tekrar alınacak korkusuyla yaşadı.
Nitekim 16 Kasım 2020’de ikinci kez gözaltına aldılar. Ertesi gün
serbest bırakıldı ama hakkında iddianame düzenlendi ve
yargılanmaya başlandı. Sebebi Bylock kullandığı iddiasıyla yargılanan
ve 2019’da beraat eden eden eşinin adına kayıtlı telefon hattını
kullanması. İlk duruşma mayıs ayında görüldü. Eylül ayında tekrar
hakim karşısına çıkacak olan Duysak, bunu kendisine dert edinmişti.
Cabir Duysak’ın kansere yakalanmasına neden olan önemli
sıkıntılardan biri ise KHK’lı olduğu için doktorasını bitirmesine engel
olunmasıydı.
201
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olan ve uzun yıllar
bu üniversitede akademisyen olabilmek için canla başla çalışan Cabir
Duysak’a hayalini kurduğu akademisyenlik yolu 2011’de
açıldı. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tarih Bölümü’ndeki araştırma
görevlisi kadrosuna birincilikle kabul edildi. Marmara Üniversitesi’nde
çalışkanlığı, bilim alanına olan hakimiyetiyle dikkat çeken Duysak,
burada da hemen göze batmıştı. Marmara Üniversitesi’nde devam
eden ve son aşamaya geldiği doktora çalışmasını hocalarının ısrarı,
iddiaya göre tez hocasının mobingi üzerine İstanbul Üniversitesi’ne
almak zorunda kaldı. İÜ’de kadroya alındığı için Marmara’da doktora
yapamayacağını söyledi hocası. Oysa aynı durumda doktorasını
tamamlayabilen akademisyenler vardı. İstanbul Üniversitesi’nde
birçok kişiye uygulanan prosedür Cabir Duysak’a uygulanmadı.
Yeniden doktora derslerini alması istendi. Mecburen bunu da sineye
çekti ve derslerini başarıyla verdi.
CABİR'ÜN EVİ KİTAP DOLU BİR KÜTÜPHANE. ÖLÜME MAHKUM EDİLDİ
202
15 Temmuz’dan sonra 200 akademisyenle birlikte İstanbul
Üniversitesi’nden ihraç edilen Cabir Duysak, doktora öğrencisi olarak
üniversitede araştırmasına devam ediyordu. Tezinde son aşamaya
gelmişti. Ancak 6 ayda bir imzalanan doktora raporu, danışman
hocası Prof. Dr. Arzu Terzi tarafından imzalanmadı. İddiaya göre, Cabir
Duysak KHK’lı olduğu için Terzi üniversite yönetiminden
çekindi. Oysa Cabir Duysak’ın ihraç edilmesine sebep olan İstanbul
Üniversitesi Rektörü Prof. Mahmut Ak da onu yakından tanıyordu.
Ailesinin ifadesine göre Cabir Duysak maruz kaldığı tüm bu
haksızlıklara çok üzüldü. Hastalığı bu yüzden sinsi ve hızlı bir şekilde
ilerledi. Aslında çok yoğun çalışıyordu, üretiyordu, mutluydu.
Etrafındaki herkese de moral veren, motive eden bir yapısı vardı ama
içinde başka fırtınalar kopmuştu.
203
Cabir Duysak ihraç olduğu süreci fırsata çeviren nadir
akademisyenlerden biriydi. KHK’lı akademisyenlerin çoğu
araştırmalarını bırakmasına rağmen o bir gün dahi vazgeçmedi. Cilt
cilt yayınlanan kitapları bunun en büyük kanıtı. Bunların en önemlisi
İngiltere Başbakanı Boris Jonshon’un büyük dedesi Ali Kemal’in 1912-
1914 yılları arasında Peyam ve İkdam gazetelerindeki yazılarını
Osmanlıca’dan Türkçeye çevirmesiydi. Bu çeviriler geçen yıl dört cilt
halinde İsis Yayınları tarafından yayınladı.
5 ve 6. ciltlerinin de yarısını bitirmişti. Eğer bu eserleri
tamamlayabilseydi kendisinin ifadesiyle “Milli Mücadele tarihinin
tekrar yazılması gerekecekti.” Ali Kemal'in Milli Mücadele’ye karşı
olduğu için öldürüldüğü biliniyor. Bu yayınlar bir tarihçinin en az 10
yılını alacak derinlikte ve bir o kadar da özen gerektiren çalışmalar.
Fakat üretkenliğiyle tanınan Duysak, 4 yılda 4 kitabı yayına hazırladı.
Etrafındaki herkes onu “Kaç kişiyi toplasanız bir Cabir etmez.” diyerek
anlatıyor. Cabir Duysak özellikle Osmanlıca çeviriler yapıyordu. Onu
tanıyanlar bu konuda iyi bir donanımı ve bilgi birikimi olduğunu
söylüyor. İsis Yayınevi’nin sahibi Sinan Kuneralp de çalışmalarından
memnun kalmış olacak ki ondan Peyam’da çıkan edebi yazıları
çevirmesini istemişti. Kitap şu an yayın aşamasında. Bu arada
Osmanlı araştırmaları yayınlayan Sinan Kuneralp’in de Ali Kemal’in
torunu ve aynı zamanda Boris Johnson’un kuzeni. Ayrıca Duysak’ın
Yunan Parlamentosu için hazırladığı başka bir çevirisi de yakında
Yunanistan’da yayınlanacak.
SOYLU VE BAHÇELİ İLİŞKİLERİ DUYGUSAL DEĞİL PARASAL, RANTSAL
205
Soylu’ydu. Bahçeli’nin başdanışmanın şirketi, İçişleri
Bakanlığı’nın birçok organizasyonunu üstlendiği görüldü. Öyle ki
dün düzenlenen Özel Harekat Başkanlığı ile Havacılık Daire
Başkanlığının bulunduğu Gölbaşı yerleşkesindeki 15 Temmuz
Anma Programı’nı da Yıldızlar şirketi organize etti. Soylu’nun
çıktığı kürüsülerde kendisine sürekli destek veren Bahçeli’nin
danışmanının imzası vardı. Tabi bu işlerin de bir bedeli vardı.
Yıldızlar bu işleri karşılıksız yapmıyordu. Soylu’nun başında
olduğu İçişleri Bakanlığı bir organizasyon olduğunda hemen
Bahçeli’nin başdanışmanına ulaşıyordu.
206
Mayıs ayının sonunda Soylu, Bahçeli’nin ardından Erdoğan’dan da
destek aldı. Ancak ilerleyen haftalarda Soylu hakkındaki
iddiaların ağırlığı da arttı. Kara para aklama soruşturması geçiren
Sezgin Baran Korkmaz’la yurt dışına çıkması için görüşme
gerçekleştirdiği, EKBA Holding'in sahibi Cihan Ekşioğlu ile Soylu
ailesinin şirketinin bağlantısının olduğu ve sağlık sektöründe
milyonlarca lira kazandığı ifade edildi.
Soylu hakkındaki iddialar gün geçtikçe ağırlaşırken Bahçeli bir
açıklama daha yaptı. 6 Temmuz’da Meclis’te konuşan Bahçeli,
Soylu’ya övgüler düzdü, “Kim demiş sayın Soylu kimsesiz
diye” dedi.
Bahçeli’nin övgüsünün ardından, Soylu ile Erdoğan Diyarbakır’da
beraber poz verdi. Birliktelik mesajı verildi.
Yani Bahçeli, her destek verdiğinde Soylu yanında Erdoğan’ı
buluyordu.
207
15 Temmuz anmasını
köpürtebilselerdi bunu
yapacaklardı
M. Ahmet Karabay -16 Temmuz 2021 PAYLAŞAA
208
Dün 5. yıl anmalarını yakından takip etmeye çalıştım. Camiden ana
caddelere, ekranlardan sosyal medyadaki yansımalarına kadar…
İktidar tarafından organize edilen anmaların tam gaz devam ettiği
tartışmasız. Üstelik kimi alanlarda yenileri ilave edildiği görüldü.
Camilerde Cuma hutbesine yansıyanları bir kenara bırakırsak, sosyal
medyadaki yansımalarına bakarsanız mevlitler okutulmuş.
Ben hepsini görmedim ama Selatin Camileri denilen belli başlı
camilerde Ramazan’da asılan mahyalar asılmış. “Birliğimiz daim
olsun” mahyaları akşamdan sabaha kadar ışıl ışıl yakıldı.
ONUNCU YIL MARŞI VE TÜRKİYEM İLE VERİLEN MESAJ
Gündüz hayatın akışına yansıyan bir etkinlik yoktu. Gece ise belli başlı
merkezlerde konvoylar oluşturuldu. En yüksek volümle açılan
hoparlörlerden “Onuncu Yıl Marşı” ve “Türkiyem” çalındı.
Farklı yerlerdeki arkadaşlara konvoylara rastlayıp rastlamadıklarını
sordum. Rastladığını söyleyen arkadaşlarıma hangi müzikleri
duyduklarını sorduğumda bu iki müziğin dışında birini işitmediklerini
söylediler. Onlar da benim gibi “Dambıra”yı duymamışlar.
Eğer genel uygulama böyle ise verilmek istenen mesaj çok açık. Ama
önce şu basit soruyu sormama izin verin. Bu halka yansıyan en önemli
etkinlik olan konvoylarda çalınacak müziklerin hangileri olacağının en
tepeden belirlenmiş olacağına şüphesi olan var mı?
Ben kendi adıma cevabımı vereyim. Siz de kendi cevabınızı
zihninizden geçirin. En tepeden belirlendiği benim açımdan su
götürmez.
Şimdi verilmek istenen mesaja geçelim. Onuncu Yıl
Marşı Atatürkçülerin, Türkiyem türküsü de Milliyetçilerin daha çok
sahiplendiği bir müzik olduğuna göre, “Bu etkinlikler AK Parti’den
çok Atatürkçüler ve Milliyetçilerin sahiplendiği bir
organizasyon” denilmek isteniyor.
Konvoylara katılanların AK Parti örgütleri tarafından organize edildiği,
daha ötesi katılanların bir takım masraflarının karşılanması yanı sıra
209
mesai bedellerinin ödendiği ise (Bunda da öyle olduğunu kontrol
etmedim) önceden bu yanan bilinen bir uygulama.
Bütün bu (argo jargonla söylemek gerekirse) fişeklemelere rağmen 15
Temmuz etkinlikleri hayli sönük kaldı.
210
Eminim çoğunuz bir çırpıda hatırlayamadı. “15 Temmuz Demokrasi
ve Milli Birlik Günü”. 27 Mayıs tarihlerinde kutlanan bayram, 1961
Anayasasının 9 Temmuz 1961’de referandumla kabul edilmesi ile
hayatımıza girmedi.
O tarihte ülkeyi yöneten Milli Birlik Komitesi’nin onayı ile 3 Nisan
1963’ten itibaren kutlanmaya başlandı. 12 Eylül 1980 askeri darbesine
kadar da kutlamaya devam etti.
“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” de 29 Ekim 2016’da
Resmi Gazete’de yayınlanan yasa ile hayatımıza girdi.
İşadamı arkadaşım, “Bu kutlama ya da anma hangisinin dediğini
bilmiyorum. Kaç yıl daha devam eder?” diye sordu. Ben de ona son
5 yılda yapılan etkinliklerin dozunda bir değişiklik olup olmadığını
sordum. Geçen sene yine epey yoğun olduğunu, ama bu sene
toplumdaki yansımasını nerede ise hiç görmediğini söyledi.
Ben de kendi gözlemi üzerinden cevap verdim. “5 yılda erime
noktasına gelen toplumsal dayanağının bir 5 yıl daha
sürdürülebilme imkanı var mı?” diye soruya soruyla cevap
verdim. “O kadar sürmez” dedi. Benim kanaatimin de bir 5 yıl daha
sürdürülemeyeceği yönünde olduğunu söyledim.
211
MUAVİYE’NİN “BİRLİK YILI”NDAN ESİNLENME Mİ ACABA?
Emevi Hanedanlığının kurucusu Muaviye bin Ebu Süfyan, halifeliği
661 yılında Hz. Hasan’dan devralmıştı. Babası Hz. Ali’nin öldürülmesi
üzerine Muaviye ile yeni bir savaşı göze alamayan (ya da ümmetin
yeniden karşı karşıya getirilmesini istemeyen de diyebilirsiniz) Hz.
Hasan, Kûfe’ye gelen Muaviye’ye biat etmişti.
Muaviye, Hz. Hasan’ın kendisine biat etmesi ile kanlı dönemin geride
kaldığını insanlara ikna etmek için Hicri 41/Miladi 661 yılını “Ümmetin
Birlik Yılı” ilan etmişti.
Ekim 2016’da ilan edilen günün 1355 yıl önce Muaviye’nin ilan ettiği
kutlamaya çok benzeten bir ben miyim acaba merak ediyorum.
Her ne ise…
Tekrar yazının en başına dönelim. Hatta yazının başlığına.
AK Partili arkadaşlarla son haftalarda konuştuğumda pek çoğundan
benzeri şeyler duyuyordum. Hemen hepsi söz birliği etmişçesine bu 15
Temmuz anma ve kutlamalarının çok önemli olduğuna vurgu
yapıyorlardı.
Niçin önemli sorularını hep geçiştirmeye çalıştılar. Kimi toplumsal
hafızanın canlı tutulmasından söz etti, kimi o travmanın
büyüklüğünün unutulamayacağından dem vurdu. Bu kutlama ve
anmaların sadece Cumhur İttifakı’na mal etmenin doğru olmadığını,
toplumun her kesimi tarafından benimsendiğinin sergilenmesi
bakımından önemine vurgu yapanlar da vardı.
Benim AK Partili arkadaşların konunun altını çizmelerinden anladığım
ise biraz daha farklı idi.
Eğer bu 15 Temmuz’da toplumun geniş kesimlerinin katılımı ile bir
etkinlikler yapabilselerdi 16 Temmuz’dan itibaren bir fırtına
koparacaklardı. Camiaya yönelik çok geniş kapsamlı yeni bir
operasyona girişmeye zemin hazırlamış olacaktı.
Görüldüğü kadarı ile öyle bir rüzgar estiremedikleri için istedikleri
fırtınayı koparmayacaklar/koparamayacaklar.
212
Rutine bindirdikleri operasyonları bir iki hafta tırmandırmaya
kalkışacaklar sanırım.
ADEM YAVUZ
ARSLAN@ademyarslan·3h.@RTErdogan rejimi #15Temmuz kapsamın
da toplam 3 bin 876 program yapmış. Neredeyse 'darbe'ye katılan
asker sayısından fazla. Bu kadar yoğun propagandaya neden ihtiyaç
duydukları kadar '15Temmuz rantı' da konuşulmalı. Kimler buradan
zengin oluyor ? #15TEMMUZDESTANI #15temmuz
#15Temmuz bahsi açılmışken
@cbabdullahgul
'e soralım; 15 Temmuz'dan önce, bir Cumartesi günü
@RTErdogan
'dan 'acil ve özel bir görüşme' talebi gelince (Lüleburgaz'daydınız) alel
acele Ayazağa'ya
döndünüz. #15temmuztiyatrosu #15TEMMUZDESTANI
Neredeyse 4 yıldır hiç görüşmemiştiniz. Erdoğan yanında Hulusi Akar
ile geldi ve 8:30'dan 11:45'e kadar başbaşa görüştünüz. Ekibinizden
hiçkimseyi yanınıza almadınız. Erdoğan'ın ve Akar'ın ekibinden de
kimse alınmadı. Hatta Kasrı'n ikinci katı boşaltıldı. Akar korumasız ve
sivil kıyafetliydi. Siz ekibinizi uzaklaştırdınız. Aralıksız makam nöbeti
tutanları da yolladınız. Bu görüşmenin 15 Temmuz'da yaşananlarla
ilgisi var mıydı ? #15Temmuz akşamı evinizin üzerinde uçan F-16
tesadüf müydü? 4 yıl boyunca neredeyse hiç görüşmediğiniz,
karşılaşmamak için özel programlar uydurduğunuz
@RTErdogan
ve Hulusi Akar ile yaptığınız bu olağan dışı ve çok gizli görüşmenin
darbeyle ilgisi neydi ? Belki cevaplarsınız diye buraya bırakıyorum. -
@cbabdullahgul sağırdır @_hayrunnisagul güle sormak lazım sizin
Çankaya dan ayrılırken başlatmak için söz verdiğiniz intifada hareketi
ne zaman başlayacak diye?Malum Hayrunnisa Gül:Yaşadıklarımız,bizi
28 Şubat'tan daha fazla üzdü,Abdullah bey nezaketinden söylemiyor
demişti!
213
214