You are on page 1of 3

DÜŞÜNÜMSEL BİR ANTROPOLOJİ İÇİN CEVAPLAR

Pierre BOURDİEU – Loic WACQUANT

“Bourdieu'ya göre sosyolojinin görevi, toplumsal evreni oluşturan


çeşitli toplumsal dünyaların en derine gömülü yapıları kadar bu yapıların
yeniden üretimini ya da dönüşümünü sağlama eğilimi gösteren
mekanizmaları da gün ışığına çıkarmaktır.”

Bu kitapta,Fransız sosyolog, antropolog ve felsefeci Pierre Bourdieu'nun kuram ve çalışmalarının içeriğini


en anlaşılır biçimde sunmaya çalışmaktadır. Kitabı üç bölüm şeklinde özetleyeceğim; Giriş, Düşünümsel
Sosyolojinin Amaçları ve Düşünümsel Antropoloji Pratiği olmak üzere.

Birinci bölümdeki giriş yazısında Loic Wacquant, Bourdieu'nun kuramlarının kavramlarını ve içeriklerini
detaylı bir biçimde analiz ediyor.

İkinci bölümde ise Bourdieu ve Wacquant'ın düşünümsel sosyolojinin amaçlarının ve Bourdieu'nun


çalışmalarındaki temel kavramların diyalog halinde anlatılmaya çalışması yer almaktadır. Bölüm
Bourdieu'nun Frasız üniversitelerini ve akademi dünyasını eleştirdiği Homo academicus ile başlar. Bourdieu
Homo academicusta üzerine hiç düşünülmeden kabul edilen olguları netleştirmek ve somutlaştırmak
istediğini ve buna katılımcı nesneleştirme adını verdiğinden bahseder. Devamında sosyolojinin bilgi
kuramının bir temel boyutunun, sosyoloji sosyolojisi olduğunu söyler. Bunun ciddi bir uzmanlık alanı değil
her sosyolojik pratiğin ön koşulu olduğunu söyler. Bu bölümde Bourdieu'nun bahsettiği bir diğer kavram
alandır. Alanı, belirli konumların tamamı olarak o konumları işgal eden özneler arasındaki ilişkisel yapı
olarak tanımlar. Daha iyi anlaşılması için alan ile oyun arasında bir benzerlik kurar. Oyuncuların kazanıp
kaybetmeleriyle sonuçlanacak bu oyunda rekabet ve bahis söz konusudur. Oyuncuların oyunu kazanmak
için yaptıklarını illusio olarak tanımlamıştır. Ve oyunun oynanmasını rekabetin ve çatışmanın ilkesidir.
Oyundaki kartlar farklı sermaye türlerini temsil eder. Bu sermaye tipleri; iktisadi sermaye, kültürel sermaye
ve simgesel sermayedir. Doğru sermayenin geçerli alanda doğru hamle ile kullanılması oyunun seyrini
olumlu etkilemektedir. Yani iktisadi alanda kültürel sermayeyi, kültürel alanda iktisadi sermayeyi
kullanmaya çalışmak anlamsız olacaktır. Kısacası bu oyunda (alanda) “oyuncu”nun sermayesinin miktarının
ve yapısının artmasına belirli bir nesnel olanaklar yapısıyla uzun süren bir bağıntıda oluşan yatkınlıklara yani
habitusa bağlı olduğunu söylemektedir. Habitus kısaca, bir kişinin hangi topluma, kültüre, gruba veya sosyal
sınıfa ait olduğunu gösteren davranışların görünür bir biçimde bedene de yerleşen alışkanlıklar veya tavır
biçimi olarak tanımlanabilir. Bourdieu habitus kavramını bireylerin sosyal ilerlemelerinin gerçekleştiği
sosyal çevre veya alanlardaki toplumsal öğrenme ve benimseme süreçleriyle farkında olmadan onların içine
sinen özelliklerin bütünü olarak ifade eder. Habitus bireylerde zihinsel olarak başlar ancak zamanla bedene
de geçer. Aynı topluluktaki benzer habitusa sahip insanlar olayları benzer şekilde algılamaktadırlar. Yani
insanlara aynı toplumsal sınıfa ait olma hissini verir. Okumuş, kültürlü, naif ve zevk sahibi olmanın neleri
beraberinde getirdiği ve bu tutumların nasıl sergileneceği toplumda her zaman sözü geçen üst sınıflar
tarafından belirlendiği için üst sınıflar kendi habituslarını alt sınıfla aralarına mesafe koymak için
kullanmışlardır. Bunun sonucunda onlara benzemek isteyen alt sınıf arasında uyumsuzluk meydana gelir.
Toplumda üst sınıf olarak tanımlanan “saygın” insan seviyesine gelebilmek için var olan ekonomik
sermayelerini kültürel sermaye edinmenin bir aracı olarak kullanabilirler. Fakat saygınlık, şöhret ve üne
sahip olmakla oluşan sembolik sermaye her zaman doğrudan ekonomik sermayeyle sağlanamayabilir. Bu
nedenle “saygınlık” sahibi olmak isteyen alt sınıf üyeleri duruma göre farklı iletişim kurma stratejileriyle
sosyal ilişkiler ağını yani sosyal sermayelerini geliştirmeye çalıştıklarından bahsedilir. Devamında bireyler
üzerinde görünmez bir tahakküm unsuru olan simgesel şiddet ‘ten ve onun beraberinde getirdiği simgesel
iktidardan bahseder. Simgesel iktidarı kelimeleri ve onu dile getiren öznelerin meşruiyetine inancı ortaya
çıkaran belirli bir ilişki olarak tanımlanır. Bu güce maruz kalanlar, ona sahip olan iktidar tarafından onların
meşruiyetini tanıdığı ölçüde devam ettiğini söyler. Toplumdaki cinsiyet eşitsizliğinin yani erkeklerin kadınlar
üzerinde tahakküm oluşturmasının da simgesel şiddetin bir örneği olduğunu görebiliriz.

Kitabın son bölümünde Paris seminerinde yaptığı konferanslar yer almaktadır. Bu bölümde Bourdieu,
öğrencilere araştırma anlayışını aktarırken pratikten yola çıkıp epistemolojik ilkelere ulaşıyor. Bölümün
içindeki bağlantısal olarak düşünmek bölümünde sosyolojinin temel sosyolojisinin yöntembilimsel
suçlamaların çoğu zaman aslında sadece bilinmeyeni görmezden gelerek mecburiyeti erdem haline
getirmekten başka bir anlam taşımadığını öğretir. Sonrasında alan nosyonunun çalışmanın bütün pratik
tercihlerine yön verecek bir nesne inşası tarzının kavramsal stenografisi olduğunu ve hatırlatıcı bir işlev
gördüğünü söyler. Alan nosyonunun yöntemin ilk kuralı olan toplumsal dünyayı tözselci bir biçimde
düşünme eğilimiyle mümkün olan her yolla mücadele etmenin şart olduğunu hatırlatır. Devamında
sosyolojinin nesneyi gerçekten tanıyamamasını kendini tanıyamamasına bağlar. Sosyoloji, nesne olarak ele
aldığı nesnenin bir parçası olduğu ve ondan kopmadığını söyler ama nesnenin kendi anlama ilkesinin önüne
geçemediğinden bahseder. Bu bölümde düşünümsellikten, sıradan ya da akademik bir sağduyunun
varsayımlarından kopuşun belirleyici bir anı olduğu şeklinde bahseder. Bölümde son olarak katılımcı
nesneleştirmeden bahseder. Katılımcı nesneleştirme, yöntem bilimcinin nesne ile kurduğu bağı
nesneleştirme olarak tanımlanabilir. Ve bu sayede sosyolog araştırmanın sahiciliğini koruyabileceğinden
bahsedilmiştir.
Kaynakça

 Bourdieu, P. ve Wacquant, L. (2003) Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, Çev.


Nazlı Ökten, İletişim Yayınları, İstanbul
 Özsöz, Cihad.(2009) Pierre Bourdieu'nün Temel Kavramlarına Giriş, s.15-21

You might also like