You are on page 1of 2

DÜŞÜNCE TARİHİ II-VİZE ÖDEVİ

Sokretesçi okullardan olan Kinikler Okulu’ndan olan kişiler; giyimine özenmeyen,


toplumsal yapıyı önemsemeyen, siyaseti yok sayan, maddi ve manevi zorluklara katlanmayı
bilen kişilerdir. Paraya, üne ve lüks yaşama değer vermezler ve bu kavramların insanı
mutluluğa götürmeyeceğini savunurlar. Anthistenes erdemi Sokrates’in bağımsız ve kendine
yeten bilgeliğinde bulur. Böyle bir erdemi yakalayan insan mutludur. Yani Anthistenes,
dünyevi merakların ve kavramların, insanı mutlu kılmayacağını savunur. O’na göre kişi
bağımsız ve kendine yetebiliyorsa, başka şeylere ihtiyaç duymadan da mutlu olabileceğini ve
yaşamını sürdürebileceğini savunur. Sinop’lu Diogenes de Anthistenes gibi düşünür. Bu
düşüncesini de yaşamına yansıtarak, adeta bir dilenci gibi yaşamıştır.
Kyrene Okulu, var olanla mutlu olmayı, andan zevk almayı savunmuştur. Aristippos;
hazzı kendinde değerli saymıştır. Ulaşabildiğimiz şeylerin tadını çıkarıp, ulaşamadıklarımız
için ise üzülmememiz gerektiğini savunmuştur. Yani Aristippos aslında beklentileri düşük
tutup mutlu olmaktan söz etmiştir. Kişi beklentisini ne kadar uzağa götürürse, ona ulaşması o
kadar zorlaşır. Müziğe yeteneği olmayan biri ben müzisyen olmak istiyorum derse, sonunda
mutsuz olacaktır. Çünkü ne kadar uğraşsa da müziğe yeteneği olan biriyle boy
ölçüşemeyecek ve istediği şeyi elde edemeyeceği için sonunda hayal kırıklığına uğraması
kaçınılmaz olacaktır. Bunun yerine kişinin kendi sınırlarını ve imkanlarını bilerek kendine
hedefler koyması, er ya da geç onu mutluluğa ulaştıracaktır.
Kuşkucular, akla ve mantığa inanır. Dogma, dayatılan ve sorgulanmayan bilgi yerine, her
şeyin sorgulanabileceğini ve sorgulanması gerektiğini savunur. Orta Akademi’den olan
Sextus Empricus, Platon’un dogmacı olduğunu savunmuştur. Buna kanıt olarak da Platon’un
konuları açıklamakla ilgili sunduğu daha inandırıcı savları, daha az inandırıcı savlara tercih
ettiğini söylemiştir. Yeni Akademi’nin kurucusu olan Karneades ise Stoa’cıların insanı
merkeze koyan düşüncelerine karşı çıkmıştır. Gündelik yaşamı ussal biçimde
değerlendirmiştir. Yani insan gündelik yaşamda daha akla yatkın nedensel bağlantılar
görebilir. Aynı insan akla daha az yatkın gelen bağlantılar da belirleyebilir. Yani insan doğru
kararlar verebileceği gibi yanlış kararlar da verebilir ve her zaman doğruyu seçemez.
Epikuros, Aristippos gibi yaşam boyu eylemlerimizin çabaya gereksindiğini
vurgulamıştır. Yani bir şeyi elde etmek için, onun uğruna bir çaba göstermemiz gerektiğini
söylemiştir. Epikuros yaşamı anlamsız bulanları ve ölüp de diğer dünyada mutluluk
arayanları kınamıştır. O’na göre yaşam anlamlıdır. Epikuros dingin bir yaşamı benimsemiştir.
Ama bu yaşamı ancak bilgili yani bilge kişilerin yaşayacağını savunmuştur. Bilgisiz ve usunu
kullanmayan insanların, ahlaki tutarlılık ve dingin bir yaşam benimseyemeyeceğini
savunmuştur. Duyuları aşan tanrısal konuların, insanları ilgilendirmediğini savunmuştur.
Bunun yersiz korkulara sebep olacağını söyleyerek; akla ve mantığa uymayan soyut
kavramlar üzerine düşünmeyip, hayatın gerçeklerine odaklanmanın insanı dingin ve huzurlu
bir hayata sürükleyeceği çıkarımında bulunabiliriz. Epikuros da sade bir yaşamı
benimsemiştir. “Ekmekle su, aç birinin ağzında en büyük hazzı verir.” cümlesinden de
anlaşılacağı gibi beklentileri düşük tutmayı öğütlemiştir.

Her ne kadar bu üç düşünce temelde aynı görüşe sahip olsa da farklılıklar da barındırır.
Epikuros ve Kyrene Okulu hazzı farklı tanımlamışlardır. Epikuros düşüncesinde Kyrene

1
Okulu’nda olduğu gibi bedensel hazlara dayanan devinim içinde hazlar değil, dinginlik içinde
hazlar amaçlanmıştır. Epikuros düşüncesinde gösterişsiz sofraları benimserken, Kyreneli’ler
ise gösterişli sofralardan ve cinsel hazlardan uzak durulması gerektiğini önermemiştir.
Kyrene Okulu’nda bedensel acılar daha ağır ve ruhsal acılar daha hafiftir. Epikuros bunun
tam tersini savunur. Ruhsal açıdan acı yaşayan biri hem yaşadığı anda hem de sonrasında acı
çekecektir. Yani depresif bir hâl alacaktır. Epikuros ruhsal acıya bu yüzden daha çok değer
vermiştir. Epikuros da diğer düşünceler gibi sade yaşamı önerse de devlet yöneticilerinin,
Kyreneli’lerin savunduğu bir dilenci gibi yaşamak mantalitesiyle yaşamayacağını
savunmuştur.
Sokretes’çi okullar, Kuşkucular ve Epikuros’cular; düşüncelerinde ve ileri sürdüğü
savlarda, genel olarak insanın beklentisini düşük tutup, temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek
durumda olsa bile oradan bir mutluluk çıkarabileceklerini savunmuşlardır. Bu durumda,
toplum dağıldığında zaten maddi ve manevi olarak insan kendisini arındırdığı için hayatında
da onu mutsuzluğa götürecek bir değişim yaşamayacaktır. Sade ve beklentisi imkanlar
dahilinde olan bir yaşam sürerek, insanın daha mutlu bir hayatı olacağını savunmuşlardır.

Reşat Atalay Erken


20191406004
Lisans 1
Müzik Bölümü (Piyano-
Arp-Gitar A.S.D)

You might also like