You are on page 1of 12

Onları

Yakaladığınız Yerde
Öldürün

Mücahid Şeyh Ebu Huzeyfe El-Ensari (Allah-u Teâlâ Onu Korusun)

TÜRKÇE
İslam Devleti’nin Resmî Sözcüsü
Mücahid Şeyh Ebu Huzeyfe El-Ensari'nin
-Allah-u Teâlâ Onu Korusun-

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


Onları Yakaladığınız Yerde Öldürün

Başlıklı Konuşmasının Türkçe Tercümesi


]

İndir
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Meydan Medya Müessesesi

İslam Devle ’nin Resmî Sözcüsü

Mücahid Şeyh Ebu Huzeyfe El-Ensari'nin (Allah-u Teâlâ Onu Korusun)

“Onları Yakaladığınız Yerde Öldürün"

Başlıklı Konuşmasının Türkçe Tercümesini Sunar

Tarih: 04.01.2024 M. - 22.06.1445 H.

Hamd El-Kaviyy ve El-Me n olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm ise alemlere kılıçla
rahmet olarak gönderilenin üzerine olsun.

Bundan sonra:

Allah-u Teâlâ mahlûkâ yara ve gayeler içinde hiçbir gayenin eşi benzeri olmadığı tek bir 2
gaye uğruna Râsullerini müjdeleyici ve uyarıcılar olarak gönderdi. O gaye ki, tek olan Allah c’ya

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


ibade r! Pazarlığı ve dalkavukluğu/yumuşaklığı (asla) kabul etmez. Allah-u Teâlâ buyurdu ki:
1
{Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yara m.} Ve Allah-u Teâlâ bu
gayeyi gerçekleş rmesi konusunda yakîn (ölüm) kendisine gelene dek devam etmesini Nebisi
g’e emre . Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu: {Yakîn (ölüm) sana gelinceye dek Rabbine
ibadet/kulluk et!}2 Ve bu gaye olmadan kendisinden amellerini kabul etmeyeceği konusunda
onu uyardı. Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu: {Andolsun ki sana ve senden öncekilere (Rasûllere):
“Şayet şirk koşarsan bütün amellerin boşa gider ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan
olursun.” diye vahyedildi}.3

Bu gayenin gerçekleş rilmesi için ise Allah-u Teâlâ Mü'minlere cihadı farz kıldı ve onlara
kâfirlerle savaşmayı emre . Allah-u Teâlâ buyurdu ki: {Fitne/şirk kalmayıncaya ve dinin
tamamı Allah’ın oluncaya dek onlarla savaşın.}4 Böylece, Tevhid bir gaye ve cihad da bir
yol/menhec haline geldi. Buna bağlı olarak ise İslam sadece bir kısım sorunlar için değil bilakis
tüm sorunlar için bir çözümdü.

Bu konuda ise insanlar Fırkalara Hareketlere ve Hiziplere ayrıldılar. Bazısı cihadsız bir tevhid
istedi. Bazısı tevhidsiz bir savaş istedi. Bazısı ise İslam’ı (tüm sorunların değilde) sadece bazı
sorunların çözümü olarak görüp onu Demokrasi, Vatancılık ve Laiklik ile harmanladı. Bazısı ise
İslam’ı çözümü olmayan bir sorun olarak görüp ondan ayrıldı ve sonuçlarından uzak kaç . Öyle
ki, onun (sadece dille) şiarını yükseltmekten bile korkar oldu. Pek az kimseler ise Nebilerin en

1
Zâriyat: 56
]

İndir
2
Hicr: 99
3
Zümer: 65-66
4
Enfal: 39
hayırlısı olan Muhammed ‫’ﷺ‬in ve Fa hler olan sahabesinin -Allah onlardan razı olsun- tu uğu
Tevhid ve Cihad yolunu tutup kurtuluşa erdiler.

İslam Devle , işte bu mübarek menhec ile ye ş ve yolunda ilerledi. Tevhidi hedefledi!
Şeria destekledi! Şirki reddedip ondan ayrıldı ve onunla bağını koparıp ona karşı savaş ! Cihadı
ise (şirke karşı) savaşmak konusunda bir vesile olarak aldı! Nebevi Menhec'i hem sözlü hem de
fiili olarak benimsedi. Buna aykırı ve muhalif olan tüm yolları, anayasaları, hurafeleri ve masalları
ise ayakları al na aldı. Böylece Allah-u Teâlâ ona fe hler verdi ve ona rüşdünü ilham e . O da
hakkı hak olarak görüp ona tabi oldu. Ba lı da ba l olarak görüp ondan kaçındı. Bu Allah’ın İslam
Devle ’ne ikram e ği en yüce nimetlerden biriydi. Bu sayede ișinde basiret üzere oldu. Öyle ki,
dağların bile ah çekeceği savaşlara, im hanlara ve sarsın lara uğramasına rağmen hiçbir gayenin
dengi olmayan gayesine doğru sebat ile ilerledi. Ve hala da kalıcı olmaya ve Allah-u Teâlâ’nın fazlı
ile mübarek yolunda ilerlemeye devam etmekte. Ve vilayetleri yeryüzünün doğusunda ve
ba sında dinin tamamı Allah’ın oluncaya dek Tevhidin savaşını vermeye devam etmekte. Ve
İslam Devle ’ndeki her Mücahid eğer bu dünyadan Tevhid ve İslam üzere ölerek ayrılırsa bunun
kendisi için güzel bir nasip ve zafer olarak yeteceği konusunda kesin bir inanç ve yakîn üzere.

Bizler ise sevgili Filis n’deki Müslüman ehlimizin kulları yok eden ve beldeleri yerle bir eden
acımasız bir Yahudi savaşına maruz kaldığı bir sırada -{İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun}- bu köklü
ve sabit olan Şer’i konuları ha rla yor, arz ediyor ve bununla kalplerin ve kulakların kaplarını
çalıyoruz. Bizim ise yukarıda geçen Şer’i ilkelerin ışığında menhecî bir tutumumuz vardır. Bununla
onlara destek olup nasihat edeceğiz. Bazı sözler yönel p bazı şeyleri izah edeceğiz. Allah-u Teâlâ 3
ise niye mizi ve kalplerde olanı bilendir.

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


Allah’tan tevfik dileyerek diyoruz ki:

İlk olarak: Mevlâ’dan; erkek, kadın ve çocuklardan oluşan Filis n’deki mustazaf Müslüman
kardeşlerimizden öldürülenleri kendi ka nda kabul etmesini, ecirlerini kat kat vermesini, onlara
sabır vermesini, akan kanlarını durdurmasını, yaralılarına șifa vermesini, zayıflarına rahmet
etmesini, kayıplarını telafi etmesini, evsiz kalanlarını barındırmasını ve bu meselede onlara
yardım edip lütu a bulunmasını dileriz. Zira O, El-La f, El-Habîr’dir.

İkinci olarak: İslam Devle ’nin tüm İslam beldelerindeki Müslümanlara isabet eden birçok
yaralara karşı tutumu neyse, Gazze’deki Müslümanların başına gelen olaylar karşısındaki tutumu
da odur. Bu tutum ise bizi tüm Müslümanlarla birleş ren imani kardeşlikten ileri gelmektedir. O
ki, kaynağı Kitap ve Sünne r. Nitekim Allah-u Teâlâ’nın şu sözünde olduğu üzere: {Müminler
ancak kardeşlerdir.} Ve Nebi g’in de şu hadisinde olduğu üzere: “Müslüman, Müslümanın
5

kardeşidir.” Bu bağ ise Velâ ve Berâ'yı farz kılmaktadır. O ki, imanın en sağlam bağı ve
Müslümanların akidesinin en asıllarındandır. Bu Rabbani akidenin gerekliliklerinden biri güç
ye rildiği kadar tüm Müslümanlara yardım etmek r. Aynı zamanda onlara bolca nasihat etmek
de bu akidenin gerekliliklerindendir. Nitekim Nebi g’in şu sözünde olduğu üzere: “Din
nasiha r.”

Üçüncü olarak ise: Yahudilerin Gazze’de Müslümanlar hakkında işlediği bu çirkin katliam,
Yahudilerin her asırdaki ade dir. Onlar taifeler içinde Müslümanlara karşı düşmanlık
]

İndir

5
Hucurât: 10
konusunda en çe n olanlardır. Nitekim Allah-u Teâlâ’nın, kitabında açıkladığı üzere: {Andolsun
ki, insanlar arasından iman edenlere en çe n düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri
bulacaksın.}6

Müslümanlar, Yahudilerden bundan daha azını beklememelidirler. Ve bu konuda ise Filis n


Yahudileri ve dünyadaki tüm Yahudiler aynıdır. Onlar bir bütünün parçasıdır. Hepsi de Yahudi
kâfirlerdir. Bunların aralarında ayrıma gitmek ise vatancıların ve kavmiyetçilerin ortaya a ğı bir
yalandır. Kur’an-ı Kerim Yahudilerin vasıflarını açıklamış ve gerçek yüzlerini ifşa etmiş r. Onları
kısımlara ve sınıflara ayırmamış r. Müslümanlar, Yahudilerin hakika ni çarpık siyasi kitaplarında
veya vatancıların içi boş olan kaynaklarında zikredilen şeylerin ışığında değil, bilakis Allah-u
Teâlâ’nın kendilerine açıkladığı gibi bilmeli ve onlarla olan savaşın tabia nı Kur’an-ı Kerim’in
ayetleri ışığında idrak etmelidirler.

Yahudilerle olan savaş dini bir savaş r. Ne vatan ne de Kavmiyet savaşıdır. Ne bir bölge, ne
bir toprak, ne de bir sınır içindir! Meşruiye ni uluslararası yasalardan ve onun cahiliye
kanunlarından değil, bilakis Kitap ve Sünne en almaktadır. Müslüman, Yahudilerle Yahudi
oldukları için, Allah-u Teâlâ’ya küfre kleri için, O'nun Nebilerini öldürdükleri için ve Müslü-
manlara karşı savaş aç kları için savaşır. Şayet Mescid-i Aksa’yı kirletmemiş olsalar bile,
Yahudilerin tarihinde sadece Nebileri öldürmek ve onları karalamak olsa yine de bu, onlara karşı
savaşmak için yeterli bir sebep r. Peki bütün bu cürümleri işleyip daha da aşırıya gi klerinde
durumları nicedir? İşte bu yüzden “Taş ve Ağaç” savaşına kadar onlarla olan savaş devam
edecek r. Yahudilere karşı olan savaş vatancıların arzuladığı ve inandığı gibi tek devlet veya iki 4
devlet çözümüyle sona erecek bir savaş değildir. Bilakis bu dini ve akidevi bir savaş r. Ta ki İsa

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


n’ın bayrağı al nda onların Deccallerini öldüreceğimiz güne dek devam edecek r. Bu Allah’ın
vadidir. Allah-u Teâlâ ise vadinden dönmez.

Dördüncü olarak ise: Bu durum, Yahudi-Haçlı savaşının ciddiye ve Filis n halkı için gizliden
planlanan şeyin tehlikesi karşısında, güzelleme yapmaya veya la eğip bükmeye gelmez!
Müslümanlara isabet edenlere üzülmek ise onları aldatarak ve kandırarak olmaz. Bilakis vacip
olan, din edindiğimiz hakkı nasihat etmek, Allah-u Teâlâ’ya karşı mazere mizi sunmak,
üzerimizden zimme atmak ve kanların (demokrasi, laiklik ve bu gibi beşeri ideolojiler) uğrunda
akmasını önlemek adına hakkı haykırmak r.

Nitekim yukarıda da geç ği üzere İslam dininde sabit olan, savaşın gayesinin Tevhidi
gerçekleş rmek ve Allah’ın kelimesini yüceltmek olmasıdır. Lakin (Gazze’deki) grupların
liderlerinin yap kları hiçbir işe yaramayan resmi konuşmalarda ve açıklamalarda da açık ve net
olarak görüldüğü üzere bu gaye son günlerde yaşanan Gazze savaşının gündeminde yoktu. Savaş
ilk gününden bu yana kadar uğrunda kanların ak ğı vatan ve toprak parçası gayesinin etra nda
dönüp dolaşmaktadır! Nitekim aynı zamanda bu kimseler, Filis n’in ve Beytü’l Makdis’in
statüsünü/değerini çamurdan ve topraktan değil de bilakis semadan, vahiyden, Kur’an’dan ve
Allah-u Teâlâ’nın ka ndan aldığını gözden kaçırmışlardır. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:
{Ayetlerimizin bir kısmını kendisine göstermek için bir gece kulunu Mescid-i Haram’dan,
çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren (Allah) tüm eksikliklerden
münezzeh r. O, Es-Semi’, El-Basîr’dir.} Beytül-Makdis’i mübarek kılan Mevlâ c’dır. O ki, bizleri
7
]

İndir

6
Mâide: 82
7
İsra: 1
kendisine ibadet etmek ve O'nu Tevhid ile birlemek için yaratmış r. Gaye vatan değil! Bilakis
Allah-u Teâlâ’dır. Ve kanlar da vatan için değil O'nun için akı lır!

Filis n’e statü/değer kazandıran İslam dinidir. Rahman’ın şeria ile hükmedilmediği
müddetçe ise hiç bir toprak parçasının bir kıyme yoktur. İster oraya Abbas hükmetsin, ister
Dahlan, ister Gazze ve Ba Şeria’ya Amerika’nın dostları isterse de İran’ın dostları hükmetsin,
hepsi de aynıdır.

İşte bu nedenle, üzücü olan savaşçıların kanlarının bu bayraklar ve bu gayeler al nda akıp,
sonra da işin sonunda kendilerinden önceki kimselerden daha kâfir, daha müna k ve İslam’a
karşı daha da muharip olan tağutların yöne mi ele almasıdır. Kavmiyetçilik ve milliyetçilik
bataklığında razı olunan şeria n nurundan uzak bir şekilde yeni bir başıboşluk ve rezillik
merhalesinin başlaması için Yahudi ve Hris yanların Gazze’yi yönetme planları için de şu an
konuşulan budur.

Ey Filis n savaşçısı! Sadece mücerret olarak Yahudilere karşı savaşmak ne yolun sıhha nin
ne de menhecin doğruluğunun bir göstergesidir. Zira senden önce Şii savaşçılar, milliyetçi
savaşçılar ve vatancı savaşçılar Yahudilere karşı savaş lar. Bütün bu gruplar Yahudilerle yıllarca
savaş ve onlara saldırılar düzenlediler. Peki onların savaşı Allah’ın kelimesinin yüce olmasıyla ve
şeria n hakim olmasıyla sonuçlandı mı? Veya bu gaye aslen planları arasına dahil miydi? Ya da
bugün sizin kendi liderlerinizin planlarının içinde böyle bir gaye mevcut mu? İşte sizler onları
(Hamas’ın liderlerini) 17 sene denediniz. 17 sene boyunca günün bir saa nde bile şeria hakim 5
kılmadılar. Bilakis şeria geçersiz kılıp onu (beşeri kanunlarla) değiş rdiler. Ne iddia e kleri gibi

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


Şeria tedrici olarak hakim kıldılar ne de ça şmayı daha önce öne sürdükleri gibi İslami bir
ça şmaya dönüştürdüler. Dahası onu ilk döneminde olduğu gibi sınır ve vatan uğruna olan
vatancılık savaşına geri döndürdüler. Rasûller bu gaye için gönderilmemişlerdir! Allah’ın Salât ve
Selâmı onların üzerine olsun. Rasûlullah g ve onun Ashabı da böyle bir gaye için
savaşmamışlardır.

Ey savaşçı! Bil ki, Allah-u Teâlâ kendi yolu dışındaki şeyler uğruna savaşmayı sana
emretmemiş r. O'nun yolunda savaş ise Rabbani şeria n gölgesi al nda savaşmakla, O'nun
hakimiye ni gerçekleş rmek ve bayrağını yükseltmek için çabalamakla olur. Uluslararası
yasaların ve birleşmiş milletlerin küfür sözleşmelerinin gölgesi al nda değil!

Dinle ey savaşçı! Zira ben senin için güvenilir bir nasihatçiyim. Sen ise her an ölümle karşı
karşıya gelmektesin. Yolunu düzeltmenin ve yeryüzünün değil de Sema’nın hükümleriyle,
beşerin şeria gölgesinde değil de Allah’ın şeria gölgesinde Yahudilere karşı savaşma vak n
gelmiş r. Nitekim daha önce Nebin Muhammed g’in ve Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali j
savaş ğı gibi. Ey Allah’ım! Biz tebliğ e k Sen şahid ol! Ey Allah’ım! Biz tebliğ e k Sen şahid ol! Ey
Allah’ım! Biz tebliğ e k Sen şahid ol!

Beşinci olarak ise: Bir toprak parçasını özgürleş rmek/kurtarmak adına olan savaş
çağrılarına gelince, zira özgürlük kelimesinin de özgürleş rilmeye (açıklanmaya) ih yacı vardır!
Bir bölgede laik bir hüküme yıkıp yerine demokra k bir hükümet ge rmek oranın özgürleş ği/
kurtarıldıgı anlamına gelmez! Yahudi anayasasını kaldırıp yerine (beşeri) Filis n anayasasını
]

İndir
ge rmek de o bölgenin özgürleş ği/kurtarıldığı anlamına gelmez! Filis n’in de, Yahudi devle nin
de kendisi ile hükme ği kanun eşi r. Beşer uyduruğudur! Allah’ın ka nda ise ikisinin de hükmü
aynıdır. İslam şeria ile yöne lmeyen hiçbir ülke özgürleş rilmiş/kurtarılmış değildir. Şayet o
bölgelerden Yahudiler ve işgalciler çıksa bile. Bilakis, oralar Filis n’deki grupların liderlerinin
konuşmalarında ve açıklamalarında da aşırı bir şekilde dile ge rdiği ve kendisiyle (Ba ya karşı)
temize çıkmaya çalış ğı küfür ve uluslararası cahiliye kanunlarının esiridir. Onlar ki, her seferde ve
rsa a “direnişlerinin” bu cahiliye yasalarıyla garan al nda olduğunu durmadan vurgu-
lamaktadırlar! Kişi onları dinlerken Nebi Muhammed g’in haşa Rabbani bir Şeriat ile değil de
sanki uluslararası yasalarla gönderildiğini zannetmekte!

Al ncı olarak ise: Ra zilerle i fak kurmak, Humeyni'nin şirk devriminden bu yana zuhur
eden İhvancıların kendisiyle fitneye düştüğü bir hataydı. Son yıllarda bu fitne en zirve noktasına
ulaş . Bu ise Filis nli grupların İran’ın kucağına oturmasıyla ve “Direniş Ekseni” ve “Kudüs Ekseni”
olarak adlandırdıkları oluşumu ilan etmeleriyle gerçekleş . Ve işte bu nedenle Filis nli gruplar, Şii
İran’ın Filis n sahnesinde de liderliği ele almasına ve Filis n’in kurtarıcısı ve bir savunucusu
olarak görülmesine izin verdiler. Ve işte bu nedenle, Filis n askeri kanadının konuşmaları hep
Lübnan, Yemen ve Irak’taki İranlı milislere teşekkür içerikliydi. Hem de onları, hem askeri olarak
hem de sahada yardımsız bırakmalarına rağmen. Nitekim tüm analistlerin ve gözlemcilerin de
kabul e ği şey buydu. Hizbuşşeytan ve İran’ın geri kalan milislerinin kavgasının sonu Filis n
sokaklarında şirk, tokatlama ve feryat törenleri düzenleyip Rasûlullah g’in ırzına sövmek ve
Mescid-i Aksa’nın minberinden sahabesini tekfir etmekle sonuçlanacak olan Ra zi projesini
tamamlamaya yönelik bir ön hazırlıktan başka bir şey değildir. 6

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


Son dönemde Gazze’de yaşanan savaş ise bu hayali (İran) ekseninin gerçek yüzünü ortaya
çıkardı. İran onu kendi projesine hizmet etmek için oluşturmuştur. Onun ilk ve nihai hedefi ise
Filis nli grupların İran adına vekâlet savaşına girmesidir. Başka da bir şey değildir. Öyle de oldu!
İran ve hizbi (Hizbuşşeytan), Gazze’nin tek başına, çocuklarının ve kadınlarının kanıyla katlandığı
-{İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun}- şiddetli savaştan selame e oldu.

Ra zilerin tarihi İbn-i Sebe’den, İbnü’l Alkamî'ye kadar Müslümanlara yap kları düş-
manlığın ve ihane n hacmine şahi r. Bunların sonuncusu da Humeyni değildir. Nitekim yakın
geçmişleri de Irak’ta, Şam’da ve Yemen’de Müslümanlara karşı işledikleri cürümlerle doludur.
Dahası onların özel olarak Filis nlilerle karanlık bir geçmişleri vardır. Bağdat’taki Rafizi milislerin
Irak’taki Filis nlilere karşı işlediği suçlar gayet iyi bilinmektedir ve belgeleri de mevcu ur. Emel
Hareke gibi Lübnanlı Ra zi milislerinin Filis nliler hakkındaki işledikleri cürümler de hala
akıllarda ve zihinlerdedir. Ve Kasım Süleymani’nin Yermük Kampı'nda yap ğı katliamlar da gözler
önündedir. Eğer bu, Ra zilerin Müslümanlar ve Filis nlilerle olan tarihi ise günümüz Ra zilerinin
durumu ve cürümleri geçmişteki Ra zilerden daha az ve daha hafif olmayacak r.

Ra ziler geçmişte de günümüzde de İslam’a ve Müslümanlara karşı bir savaş içeri-


sindeydiler. Hala da öyleler. Müslümanlara karşı olan (İslam beldelerinde) genişleme planları,
projeleri ve komploları Yahudilerin ve haçlıların Müslümanlara karşı olan komplolarının ve
nefretlerinin tehlikesinden daha az ve daha hafif değildir. Eğer Yahudiler genişliği Nil'den Fırat’a
kadar olan bir devlet hayali kuruyorlarsa, Ra ziler Beyrut’tan Tahran’a kadar Müslümanların tüm
beldelerini ve başkentlerini içine alan daha geniş bir Ra zi hilalinin hayalini kuruyorlar. Ve daha
]

İndir
da fazlasını is yorlar! Öyle ki, Arap Yarımadası'nda ve Körfez'de de gözleri var. Pers devle nin
ih şamını yeniden canlandırmak için yıllar boyunca süren kinleri ve hırsları, onları harekete
geçirir bir şekilde geldiler.

Ra ziler Kudüs’te, Müslüman beldelerine girmelerine ve ahmaklar dışında kimseye gizli


kalmayan entrika projelerini tamamlamalarına vesile olacak bir rsa an başka bir şey
görmemektedirler. Hiç akıllı bir kimse böylesi kimselerden yardım umar mı?

Dahası hiç akıllı bir kimse kendi annesine (Mü'minlerin annesi Aişe’ye) söven ve ona gece
gündüz hakaret eden kimselerle dost olunmasına ve onlarla yakınlaşılmasına razı olur mu?! Bu
kimseler Mü'minlerin annesinin ve Rasûllerin en hayırlısı olan Muhammed g’in ashabının ırzına
sövenlerle i fak kurup onlarla kardeş olunulmasına nasıl razı oluyorlar?! İnsan nasıl bunların bir
kolu ve dostu olur? Şayet akıllı bir kimse bir tek bu mesele üzerinde tefekkür etse bile bu
kendisine bu guruplardan ve eksenlerden hemen uzaklaşması gerek ği konusunda yeterli
olacak r. {Kim bu (dünyada hakka karşı) körse o, ahire e de kör ve yolu en fazla şaşırmış bir
sapık olacak r.}8

Yedinci olarak ise: Gazze savaşı Mısır, Ürdün, Lübnan, Körfez ülkeleri ve diğer ülkeler olmak
üzere İslam beldelerine hükmeden Arap tağutlarının gerçek yüzünü ve onların Müslümanlara
karşı Yahudi - Haçlı savaşının bir parçası olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmış r. Onlar
Müslümanlara karşı savaşta onların dostlarıdırlar. Bu da sadece Gazze savaşında değildir! Bilakis
Afganistan, Yemen, Irak, Şam ve diğer yerlerde olan savaşlarda da onların birer mü efiği 7
olmuşlardır. Allah-u Teâlâ ise bunlar hakkındaki hükmünü vermiş ve beyan etmiş r. Allah-u Teâlâ

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


buyurdu ki: {Ey iman edenler! Yahudi ve Hris yanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin
dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki
9
Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.} Yahudilerle dost olup onların mü efiği olan Arap
hükümetleri ve orduları onlardandır ve onlar gibidir. Onlarla savaşmak ve onlara karşı cihad
etmek ise aynı Yahudilere ve Hıris yanlara karşı olan savaş gibi vacip r.

Bizler ise üzerine vurgu yaparak deriz ki: Bugün Yahudilerle olan savaş gerçekte Yahudilerin
kendilerinden çok onların dostlarıyla yapılan bir savaş r. Son günlerde Gazze’ye karşı başla kları
savaş da bunu teyit etmektedir. Zira mürted Arap hükümetleri nasıl da Gazze ehline (yardım
etmek konusunda) Amerikan bombalarının ve füzelerinin ağırlığı kadar ağır davrandılar. İşte bu
nedenle, șer’i çözüm bu kimselerin hepsi ile savaşmakla mümkün olur. Onlar nasıl Müslümanlara
karşı birleşip i fak kuruyorlarsa, Müslümanlara da vacip olan onlara karşı birlik olup hepsi ile
savaşmak r. Nitekim Allah-u Teâlâ’nın şu emrine icabeten: {Müşriklerin sizlerle topluca
10
savaş kları gibi, siz de onlarla topluca savaşın. Bilin ki Allah, mu akilerle beraberdir.}
Bunların hepsiyle savaşmak Yahudilere karşı olan (iman ile küfür arasını) kesin bir şekilde ayıracak
savaşın önünü hazırlayacak r. O ki, Allah-u Teâlâ’nın izniyle Müslümanlar, bütün mü efiklerini
ortadan kaldırdıktan sonra Yahudilerin ağaç ve taşlardan başka sığınacak ve kendisiyle birlikte
savaşacak hiç kimseyi bulamayacağı bir savaş r. İşte bu, Mücahidlerin erkenden idrak e ği
savaşın haritasıdır. Bu şey üzere de yürümeye devam etmekteler.

Hiç șüphesiz sözlerin pra ğe aktarılması gerek ğinden ve Filis n dahil olmak üzere, nerede
]

İndir
8
İsrâ: 72
9
Mâide: 51
10
Tevbe: 36
olursa olsun tüm Müslüman kardeşlerimize yardım etmemiz gerek ği konusunda şer’i
vacibimizden yola çıkarak savaşın her yerdeki Yahudilerle ve onların mü efikleriyle olduğu
konusundaki imanımızın ışığında, İslam Devle , özellikle kendi askerlerini ve genel olarak
mustazaflara destek olmayı arzulayan tüm Müslümanları Yahudileri, Haçlıları ve onların mücrim
olan mü efiklerini her kara parçasının üstünde ve göğün al nda hedef almaları için seferber
olmaya/cihada çağırıyor!

Ey dinleri ve kardeşlerinin ırzları için in kam almaya hazır olan aslanlar! Ey gayretli
Muvahhidler! Bugün icraatlerinizi tekrardan yenilemek ve Yahudi ve Hris yanların yurtlarının
ortasında daha önce onlara büyük kayıplar yaşatan ve onları korku ve bir beklen girdabına
sokan mübarek eylemlerinizi tekrardan ihya etmeniz için sizleri seferber olmaya/cihada
çağırıyoruz!

Ey İslam’ın aslanları! Amerika’nın, Avrupa’nın sokaklarında ve dünyanın her yerinde


Yahudilerden, Hris yanlardan ve onların dostlarından olan avlarınızı kovalayın! Evlerine baskınlar
düzenleyin. Gücünüzün ye ği tüm vesilelerle onları öldürün ve onlara işkence edin! Unutmayın
ki sizler bugün kâfirlerin diyarlarının ortasında onları vuran ve Filis n, Irak ve Şam’daki
Müslümanlar için in kam alan İslam Devle ’nin ehlisiniz. Sağlam planlar çizin ve patlayıcılarla
havaya uçurarak, yakıcı bombalarla yakarak, delik deşik eden kurşunlar sıkarak, yır cı bıçaklarla
boğazlayarak ve keserek ve arabaları üzerlerine sürüp onları ezip geçerek operasyonlarınızı
çeşitlendirin. Sadık bir kimse ise Yahudilerin, Hris yanların ve mü efiklerinin kalplerini yerinden
sökecek hiçbir yolu ihmal etmez ve onlara karşı Mü'minlerin kalplerine șifa olacak eylemler 8
yapar.

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


Onların üzerlerine tüm kapılardan girin. Onları en kötü şekilde öldürün. Topluluklarını ve
kutlama alanlarını kanlı katliamlara dönüştürün. Kâfirlerden sivil veya asker olanlar arasında
ayrım yapmayın. Hepsi kâfirdir, hepsinin de hükmü aynıdır. Yahudilerin ve Haçlıların uçakları
Müslümanların beldelerini sivil veya asker ayrımı yapmaksızın yerle bir etmekte, merhamet
etmeksizin bombalamakta ve acımaksızın onları katletmekte. Filis n’de, Irak’ta, Şam’da ve
Müslümanların diğer ülkelerinde işledikleri cürümlerin Washington, Paris, Londra, Roma ve
kâfirlerin diğer ülkelerinde kendilerine tekrar döneceğini onlara bildirin.

Ey ö eli aslanlar! Bugün sizin ümme niz yaralıdır ve acılar içindedir. Sonuncusu Filis n’de
olmak üzere yaralar onun kanını akıtmış r. Bu ümme n kalbine șifa olmak, gözyaşını silmek ve
yaralarını sarmak için acele edin ve birbirinizle yarışın. Zira bu Allah-u Teâlâ’ya yaklaş ran en
faziletli amellerdendir. Çağın farzı, Tevhidin meyvesi, Velâ ve Berâ’nın özü, cihadın ise en büyüğü,
en etkilisi ve en yararlısıdır.

Zor olandan önce kolay olanları, askerlerden önce sivilleri hedef alın. Ve öbür mekanlardan
önce özelikle kilise ve havralar gibi dini mekanları hedef alın. Çünkü bu kalbe daha șifa verici ve
savaşın (dini bir savaş) olduğunun alametlerini açık bir şekilde izhar etme konusunda daha
etkilidir. Zira onlara karşı olan savaşımız dini bir savaş r. Allah-u Teâlâ’nın emrine icabeten her
nerede olurlarsa olsunlar onlarla savaşıyoruz.

Nitekim aynı zamanda Müslümanlara bir ha rlatmada bulunacağız. O da Allah’ın yolunda


]

İndir
infak etmeleri ve savaşa ve krizlere maruz kalmıș olan Müslümanların beldelerinde olan
kimselere güvenilir ve emin yollardan mali yönden yardım göndermeleridir. Mallarınızla
kardeşlerinize yardım edin ve onları nefislerinize tercih edin. {Allah’a güzel bir borç verip de
11
(Allah’ın) ona kat kat fazlasını vereceği o (bah yar) kimdir?} Bizler, Müslümanlara (yardım
etmek konusunda) haçlı, Ra zi ve laik yardım kuruluşlarından daha evlayız. Onlar ki,
gönderdikleri her zerreyi kendi kokuşmuş projelerine hizmet amaçlı göndermektedirler. Allah-u
Teâlâ buyurdu ki: {Ehl-i Kitap’tan kâfirler ve müşrikler Rabbinizden üzerinize hiçbir hayrın
12
gelmesini istemezler.}

Son olarak bi rmeden önce sizlere Mü’minlerin Emiri'nin -Allah-u Teâlâ onu korusun-
vasiye ni bildiriyoruz. Kendisi sizlere selamlarını ile yor ve gizlide ve açıkta Allah’a karşı takvalı
olmanızı, Allah’a yönelip salih amellerle O'na yakınlaşmanızı tavsiye ediyor. Bu amellerin başında
ise Allah’ın düşmanları ile çarpışmak ve onların burunlarını yere sürtmek gelmektedir. Ve her
nerede olursanız olun sizleri her göğün al nda ve yerin üzerinde (kâfirlerden in kam alarak)
Gazze’deki mustazaf Müslümanlara destek olmaya teşvik ediyor. Zira küfür tek mille r. Bugün
ise bize bir yaydan vurmaktadırlar. Buğz ve kinlerinden sonra kalplerinde oluşan şerler açıkça
görülür oldu. İşledikleri bütün bu apaçık cürümlerden sonra (cihadı terk edip) kardeşlerini
yardımsız bırakanların hiçbir mazere yoktur. Şeyhin sözleri burada bi . Allah-u Teâlâ onu
korusun.

Dinlerine yardım etmek ve Rabblerinin kelimesini yüceltmek uğrunda sabredip tahammül


gösteren İslam Devle ’nin cesur askerlerine gelince; onlardan özellikle de demir parmaklıklar 9
arkasında olan sabırlı esirleri zikrediyor ve diyoruz ki: Ne mutlu sizlere ki, sizin için Rabbinizin

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


kitabında yazılı bir müjde vardır. Allah-u Teâlâ’nın şu sözünde olduğu üzere: {Tağuta kulluk
13
etmekten kaçınıp Allah’a yönelenlere müjde vardır. Kullarımı müjdele.}

Bu Rabbani müjdeden ötürü ne mutlu sizlere! Bizler ise en yüce gayeyi muhafaza etmek
sure yle bütün bu savaşlara ve ölümlere dalmış gibi olduğunuzu hesap ediyoruz. O gaye ki,
Allah-u Teâlâ’yı ibade e birlemek ve tağutlardan kaçınmak r. Ve bizler sizlerin savaşta galip
geldiğinizi ve kullukta kazandığınızı hesab ediyoruz. Bu kulluk öyle bir derecedir ki, Allah, Nebisi
Muhammed g'i İsra ve Miraç makamında överek șöyle buyurmuştur: {Ayetlerimizin bir kısmını
kendisine göstermek için bir gece kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketli kıldığımız
14
Mescid-i Aksa’ya götüren (Allah) tüm eksikliklerden münezzeh r. O, Es-Semi’, El-Basîr’dir.}
Bu aye kerimede ise Mü'minlerin kulaklarının kapısını çalan ve susuzluklarını gideren letafetler
ve hayret verici şeyler vardır. Allah-u Teâlâ ayete Celil olan za nı tazim ve tenzih etme
makamında başladı. Sonra güvenilir olan vahiy elçisi (Cebrail) n'ın eşliğinde Mescid-i Haram'dan
Mescid-i Aksa'ya, oradan da semaya olan yolculuktaki, en yüce mertebede ve yerde ve en şerefli
yolculukta ve menzilde kendi za na yapılan kulluk makamıyla Nebisini şereflendirerek
Muhammed g'i bu makam ile ilişkilendirdi. Ve bu aye e ise Arap Yarımadası'nı ve Beytü’l
Makdis’i kurtarmak için çabalayanlara gizli kalmayan bir işaret vardır. O da başka bir kapıdan değil
de sadece Allah-u Teâlâ’ya kulluk etme kapısından oraya Fâ hler (fethedenler) olarak
girebilecekleri hakika dir. Her kim Harameyn ve iki kıblenin ilkinin Fâ hi (feth edeni) olmak
is yorsa, Allah-u Teâlâ’ya karşı tüm Mü'minlere dost olmak ve fitne kalmayıp dinin tamamı

11
Hadîd: 11
]

İndir
12
Bakara: 105
13
Zümer: 17
14
İsra: 1
Allah’ın oluncaya dek tüm kâfirlerden beri olmak konusunda kendisine yardımcı olacak olan
kulluğun eşiğine tutunsun.

Ey Hilâfet askerleri! Bizler ise sizlerin hala Allah-u Teâlâ’ya karşı bu kulluk üzere olduğunuzu
hesap ediyoruz. Ona azı dişlerinizle yapışın! İster yaşamınızda, ister ölümünüzde, ister temkin
elde e ğinizde, ister toprak kaybe ğinizde, ister şehirlerde, ister köylerde, isterse de çöllerde
olsun (Tevhid üzere olan) bu kulluğa tutunun. Allah’a birer kul olarak yaşayın ve O'na kul olarak da
ölün! Zira O, amellerinizi zayi etmeyecek r.

Allah’ım! Sen, Senin dinine yardım etmek ve Senin kelimeni yüceltmek için Senin yolunda
cihad eden Mücahid kullarına yardım et! Allah’ım! Sen azabını düşmanlarının üzerine indir ve
ordularını onlara musallat et! Allah’ım! Müslümanların kanlarını koru! Kâfirlerin şerlerini
onlardan geri çevir! Allah’ım! Müslümanlara doğruyu göster! Ve onları kendi ka na en güzel
şekilde al! Allah’ım! Bize dünyada da ahire e de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru! Subhane
rabbike rabbil ‘izze ‘amma yesifun; veselamun ‘alel murselin; vel hamdülillahi rabbil ‘alemin.

10

ONLARI YAKALADIĞINIZ YERDE ÖLDÜRÜN


]

İndir
MEYDAN MEDYA

Cemaziyelahir 1445 H.

You might also like