You are on page 1of 58

MATEMATİK FELSEFESİ

Ç
KO
T
ŞA
R

Matematik felsefesi şu sorular ile
ilgilenir
Matematiğin doğruları niçin doğrudur?

Ç

Niçin gereklidir ve vazgeçilmezdir?

KO

 Niçin yanlış olabileceği tasavvur edilemiyor?
 Bize doğru sonuçlar verdikleri için mi yararlıdır?
Matematik; önermeler, sayılar, fonksiyonlar, nokta, gruplar gibi

T

her zaman sentetik nesneler mi içerir?

ŞA
 Matematik sadece bunlardan mı ibarettir?
 Önermeler, sayılar, fonksiyonlar, nokta, gruplar, halkalar,

R
matrisler matematiksel nesneler olarak gerçekten var
mıdırlar?

 Eğer gerçekte yoksalar niçin üzerimizde bu denli güçlü bir
etkiye sahiptirler?
Matematik felsefesinin işlevi, matematiğe yeni bir teorem, yani bir
model kazandırmak veya bir teoremi ispatlamak değildir.
Bir başka deyişle matematik felsefesi, matematik değildir.

Ç
Matematiğin üzerine tutulan bir ışıktır, matematik üzerine

KO
düşünmektir.

T
ŞA
R

MATEMATİĞİN İNŞASI İLE İLGİLİ FELSEFİ
GÖRÜŞLER (FELSEFİ OKULLAR)

Ç
 MUTLAKÇILAR

KO
 Mantıkçılar
 Formalistler

T
 Sezgiciler

ŞA
 Deneyselciler
Eflatuncular(Realizm)
R

YARI DENEYSELCİLER

 GELENEKSELCİLER
1. MUTLAKÇILAR

Ç
 Bu görüşe göre, matematiğin nesneleri idealar âleminde gerçek
varlığa sahiptir.

KO
 Eflatun ile başlayan bu görüşün 20. yüzyılda tanınmış
savunucuları vardır. Örneğin, Frege’nin Russell’in, Hardy’nin
yazılarında bunu görürsünüz.

T
 Eflatuncular, matematiğin nesne ve yapılarının insandan

ŞA
bağımsız olarak var olduğunu iddia etmektedir.
 Eflatunculara göre, matematik yapmak bizden önce var olan bu

R
nesne ve yapıların keşfedilmesidir.

 Matematiksel doğrular bizden bağımsızsa onlara etki etmek,
onları değiştirmek söz konusu olamaz. Bir başka deyişle,
matematiksel bilginin doğruluğu kişilere ve durumlara bağlı
olmadan daima doğrudur
1.a. Mantıkçılar
Matematiği kendi içinde tutarlı bir yapıya kavuşturmak amacı ile

Ç

onu mantıksal önermelere indirgemeye çalışmışlardır. Onlara göre

KO
matematik mantıktan başka bir şey değildir.
 Mantığı kullanmaktaki amaç matematiği kesin bir biçimde
tanımlanmış çıkarsama kurallarına ve aksiyomlara dayandırmaktır.

T
 Bu görüş insan yaratıcılığını göz ardı ettiği için eleştirilmiştir.

ŞA
Temsilcileri
 BERTRAND RUSSELL
 GİUSEPPE PEANO
R

 GOTTLOB FREGE
 GEORGE BOOLE

R
ŞA
T
KO
Ç
 Sembolik mantık konusunda ilk sistemli
çalışmalar Leibniz tarafından yapılmıştır. Ancak yapmış
olduğu çalışmalar eksik ve dağınık kalmıştır.

Ç
 De Morgan (Dö Morgın, 1806-1871), 1847’de mantığı
matematiksel yoldan sembollerle ifade edebilecek bir

KO
çalışmayı başlatmıştır.
 G. Boole (Buul 1815-1864) gibi matematikçiler, mantığın
matematikselleştirilmesine çalışırlarken, Frege (Fregi 1848-

T
1925), bugünkü önermeler ve niceleme mantığını kurmuştu.

ŞA
 Sembolik mantığın, en önemli klasiği Russell (Rasıl 1872-
1970) ile Whitehead (Vayted, 1861-1947) in birlikte

R
yazdıkları “Principia Mathematica” (Matematiğin ilkeleri)
adlı üç ciltlik eseridir.

 Sembolik mantık, büyük ölçüde bu kitaba dayanmaktadır.

R
ŞA
T
KO
Ç
1.b. Formalistler (Biçimciler)
 Matematikte kesinlik ararlar.

Ç
 Bunlara göre matematik soyut nesne ve ilişkileri konu alan

KO
simgesel bir sistemdir.
 Sistemi oluşturan terimler anlamsız birer simge, ilişkileri
dile getiren ifadeler içerikten yoksun birer önerme

T
kalıbıdırlar.

ŞA
 Onlar ancak bir teoremin tanımında, ispatında veya bir
problemin çözümünde kullanıldıklarında anlam ve içerik
kazanırlar.
R

Temsilcileri
 DAVİD HİLBERT
Biçimcilik akımı, Kurt Gödel tarafından kanıtlanan ''Eksiklik
Teoremi'' sonucunda büyük ölçüde yıpranmıştır.
1.c. Sezgiciler
Sezgiciler de mantıkçılar ve formalistler gibi matematikte

Ç

kesinlik arar.

KO
 Mantık oyunlarına karşı çıkarak matematiksel keşif sürecinde
sezginin rolü üzerinde odaklanmışlardır.
 Matematiksel kesinliği insanın matematiksel tümevarım
yeteneğine bağlamaktadırlar.

T
 Özellikle olmayana ergi yöntemi onlar için bir kanıtlama yöntemi

ŞA
olamaz.
Temsilcileri
 JAN BROUWER
R

 HENRİ POİNCARÉ
 LEOPALD KRONNECKER
1.d. Deneyselciler

Ç
 Matematiğin doğasına deneysel olarak bakan görüş,
matematiksel doğruların deneysel yollarla

KO
genelleyebileceğini söyler.
 Deneyselcilik, matematiği sağlam temeller üzerinde inşa

T
etmeyi amaçlamış ve bunu deneysel kanıtlamalarla

ŞA
yapmaya çalışmıştır.
 Deneyselcilere göre fizikte olduğu gibi bilgileri sınamayı

R
matematikte de başarabiliriz. Kesinlik ve doğruluk adına
matematiksel doğruları laboratuvarlarda denemek

istemişlerdir.
1.e. Eflatuncular (Realizm)
Onlara göre matematiğin nesne ve yapıları insandan

Ç

bağımsız olarak var olmaktadır. Bu nesneler idealar

KO
alemindedir ve insanlar tarafından ancak keşfedilebilirler.
 Bir başka deyişle, matematiksel bilginin doğruluğu kişilere

T
ve durumlara bağlı olmadan daima doğrudur.

ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
2. YARI DENEYSELCİLER
 Matematiksel bilgilerin yanlışlanabilir, uygulamalı ve pratik
deneyimlerden doğan beslenen, gelişen ve değişen insan ürünü bir
uğraş olduğunu ileri sürmektedirler.

Ç
 Örneğin yarı deneyselci yaklaşıma göre matematiksel doğrular

KO
daima yanlışlanabilir seviyede kaldığından bir teoremin ispatı,
tümdengelimci yaklaşımla değil karşıt örneklerin aranmasıyla
başlar ve bu örneklerin bulunması ile iddialar çürütülür.

T
 Yarı deneyselciler bilginin oluşumunda tarihin ve insan emeğinin

ŞA
rolünü önemserler.
 Yarı deneyselci görüşe göre matematik matematikçilerin
yaptıkları şeydir ve herhangi bir insan etkinliğinde veya ürününde

R
olabileceği gibi matematikte de kusurlar görülebilir

Temsilcisi
 Imre Lakatos
Lakatos’a göre matematik felsefesi; tarih, yöntem ve yanlışlanabilir
bilgi kuramı boyutlarında ele alınmalıdır.

R
ŞA
T
KO
Ç
3. GELENEKSELCİLER
Matematiğin bilgileri ve doğruları, dil bilim geleneklerinden etkilenir ve

Ç
onlar tarafından şekillenir.

KO
Mantıksal önermelerin doğrulukları dilin kabul edilen kurallarına ve
gramerine bağlıysa doğrudur. Diğer yandan dilin kurallarını ve gramerini
bozuyorsa bir yanlışlık söz konusudur.

T
Temsilcisi

ŞA
 Ludwig Wittgenstein
Ludwig Wittgensteina göre mantığın üzerine inşa edilen matematiksel

R
oyunlarının koleksiyonudur. doğruların kaynağı, dilbilim geleneğidir ve
matematik dil

NOT
Ernst (1991) tarafından matematik felsefesi için yeterlik ölçüleri

Ç
aşağıdaki gibi ifade edilmiştir.

KO
 Matematik bilgisi: Matematiğin doğası, doğruluğu ve doğrusuna ilişkin
bilgiler.
 Matematik nesneleri: Matematiksel nesnelerin doğası ve kökenlerine

T
ilişkin bilgiler

ŞA
 Matematik uygulamaları: Matematiksel bilginin fen bilimlerinde,
teknolojide ve diğer alanlardaki kullanımına ilişkin bilgiler

etkinlikleri R
Matematik yapma: Matematikçilerin geçmişte ve günümüzdeki

NOT

Ç
UYGULAMALI MATEMATİK VE TEORİK MATEMATİK

KO
Matematiği somut ve soyut oluşuna göre ikiye ayırmak mümkündür.
 Somut matematik: Pratik hesaplamalar, problem çözme, ölçme yaparken
kullandığımız matematiktir. Buna faydalı (uygulamalı) ya da sosyal değer
taşıyan matematik diyebiliriz. Uygulamalı matematik, fiziksel dünyayı

T
algılamada insanlığa yardım eder.

ŞA
 Soyut matematik: Matematiğin kendi iç tartışmalarının yer aldığı
matematiktir. Teoremlerin ispatı, sayı sistemlerinin kurulması, yeni

R
matematik yapılarının yaratılması ve bunların iç dinamiğinin açıklanması
bu kapsamdadır. Bu tür matematikçiler pür (teorik) matematik olarak

bilinir ve soyuttur. Pür matematiğin hayatla ilişkisi zaman içinde
oluşmaktadır
Matematikçilerin, matematiği kullanma
biçimleri iki başlık altında düşünülebilir

Ç
KO
 Araç Olarak Matematik: Matematik, bir takım bilgilerle insan hayatına
destek veren bir bilimdir, bu nedenle gereksinimler doğrultusunda oluşmuştur.
Ölçüleri dört işlem tekniği buna örnek olarak gösterilebilir. Uygulamalı
matematik olarak bilinen tüm matematik konuları araç olarak üretilen

T
kapsamında ele alınabilir.

ŞA
 Amaç Olarak Matematik: Bu görüşü benimseyenlerin matematiğe
yaklaşımları şu şekilde ifade edilebilir. ‘Matematik, bilme ihtiyacının
ürünüdür, bir düşünme ve doğruyu arama uğraşıdır.’

R

MODERN-KLASİK MATEMATİK AYRIMI

Ç
KO
 Klasik Matematik: Aritmetik ağırlıklı, cebirsel işlemlerin yürütülerek
problemlerin çözüldüğü ve Euclid’in tanımladığı geometrik nesnelerin üzerine
kurulan bir geometrinin ele alındığı matematiktir.
Modern Matematik: Küme ve grup kavramlarını kullanarak matematiksel

T

yapıları yeniden tanımlar.

ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç

R
ŞA
T
KO
Ç
Matematik Felsefesinin Matematik
Eğitimine Yansıma

Ç
KO
 Matematik felsefesinden etkilenerek bazı sosyal gruplar
ortaya çıkmıştır. Bu sosyal gruplar, temel aldıkları felsefi
akıma göre matematik eğitimine ilişkin farklı görüşleri

T
benimsemektedirler. Bu sosyal grupların matematiğe bakış

ŞA
açıları aşağıdaki gibi özetlenebilir

R

1.Sanayi odaklı eğitimciler

Ç
KO
 Sanayi odaklı eğitimcilere göre matematik gerçeklerden
ve yeteneklerden oluşan bilgi ve tekniklerin bir bütünüdür.
 Bu eğitimciler bilgi ile ilgili dualist görüşü benimsedikleri

T
için matematiksel bilgi ya doğru ya da yanlıştır.

ŞA
 Gerçek bilgi kesin ve sorgu kabul etmezdir.

R

2.Teknoloji odaklı eğitimciler

Ç
KO
 Teknoloji odaklı eğitimciler ahlak değeri bakımından
faydacılık ve menfaat üzerinde durmaktadırlar.
 Bunun bir sonucu olarak, okullarda, pür (teorik)

T
matematik bilginin prensipleri ve mantıksal çıkarsamaları

ŞA
hariç tutularak matematiğin çoklu uygulamaları
verilmelidir

R

3.Hümanist eğitimciler

Ç
 Hümanistler için bilgi beşeri ve sosyal değer ve endişelerden
bağımsızdır ve nesneldir.

KO
 Pratik bilgi ve el sanatları tamamen hor görülür.
 Matematiğin uygulama boyutundan çok mantıksal çıkarımı,

T
kanıt yöntemleri, soyutlama, sadelik ve incelik değerlidir.

ŞA
 Bu değerlerden hareketle matematik eğitiminin amacı
matematiğin sırf kendisi için öğretilmesidir.

R
‘’Matematik , matematik içindir ‘’ sloganı bu grup için

uygundur.
 Okul matematiği saf ve hiyerarşik yapılı objektif bilgi kümesi
olarak verilmelidir
4.İlerlemeci eğitimciler
 İlerlemeci eğitimcilere göre matematik yeniden birey

Ç
tarafından kurulur.

KO
 Beynimizde matematiğin tohumları biyolojik gelişmeye bağlı
olarak şekillenir ve gelişir.
İlerici eğitimcilere göre matematiksel bilgi insan zekâsının

T

bir ürünü olarak öznellik taşıyabilir.

ŞA
 Bu öznelliğin, bireyin çevresiyle aktif etkileşimi sürecinde
evrimleşerek nesnelleşeceği beklenmektedir. Bunun
R
başarılabilmesi için uygun matematiksel deneyimlerin

yaşanması önemlidir.
5.Halkçı eğitimciler

Ç
 Yarı deneyselciliği benimsemişlerdir. Yarı deneyselci anlayış

KO
diğer felsefi akımlara göre daha geç ortaya çıktığından Halkçı
eğitimciler diğer gruplara göre daha yenidir.
 Halkçı eğitimcilere göre, matematik insanlar tarafından

T
yapılmıştır ve onların zihninde yer aldığı için yanlışlanabilirdir.

ŞA
 Halkçı eğitimciler matematiğin kültürün içine katılmış ve sosyal
bir yapı olduğunu düşünürler.

kültürel bir üründür. R
Böylece, matematik, çeşitli etkinliklerin sonucu olarak gelişen

 Bu görüş, ’ethnomatematik’ olarak ifade edilir.
 Okul matematiğinin amacı matematik yoluyla demokratik
vatandaşlık bilincini geliştirmek olmalıdır
Ç
KO
TEKRAR SORULARI

T
ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç

R
ŞA
T
KO
Ç
 Yarı deneyselci yaklaşım yanlışlanabilirlik kavramına
vurgu yapar ve bu sistemde kuramlar ispatlanmaz,
açıklanır ve doğrulukları onaylanır. Onlara göre

Ç
matematiksel doğrular her zaman yanlışlanabilirlik
aşamasında kalmaktadır ve sürekli gelişmeye ve

KO
değişmeye açıktır, dinamik bir yapıya sahiptir.

T
ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
 Mutlakçı görüşe sahip felsefeler Sezgicilik,
Biçimcilik ve Mantıkçılık olarak ele alınabilir. Yarı

Ç
deneyselciler ise mutlakçı olmayan felsefi
yaklaşıma sahiptirler. Dolayısı ile bu yaklaşımı

KO
savunan Lakatos mutlakçı olarak sınıflanamaz.

T
ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
Yarı deneyselci yaklaşım yanlışlanabilirlik
kavramına vurgu yapar ve bu sistemde
kuramlar ispatlanmaz, açıklanır ve

Ç
doğrulukları onaylanır. Onlara göre
matematiksel doğrular her zaman

KO
yanlışlanabilirlik aşamasında kalmaktadır ve
sürekli gelişmeye ve değişmeye açıktır,
dinamik bir yapıya sahiptir.

T
ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç

R
ŞA
T
KO
Ç
 Matematiği önermeler kümesi şeklinde
biçimlendirmeye çalışan ilk kişi Bertrand
Russel’dır. O mantıkçı bakış açısı ile
matematiksel yapıların mantıksal bir

Ç
çerçevede kendilerini oluşturan en temel
aksiyomlara kadar ayrıştırılabileceğini

KO
savunuyordu. Bu bakış açısı ‘‘Atomculuk’’
olarak isimlendirilebilir.

T
ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
Mantıkçılar, matematiği, soyut (hayali) ortamların
kümesi olarak görür ki bu ortamlarda insan yaratıcılığı

Ç
göz ardı edilir.

KO
Mantıkçılara göre, bütün matematiksel kavramlar,
mantıksal ilkeler sayesinde çıkarılabilecek soyut
özelliklere indirgenebilir.
Mantıkçılar, matematiksel doğruluğun yanılmaz bir

T
sistem olduğunu ifade etmişlerdir.Ayrıca sıkı sıkıya

ŞA
mantığa dayalı muhakemeyi temel alıp, yaratıcılığı ve
sezgileri önemsemedikleri için eleştirilmişlerdir
(Goodman, 1986).

R


R
ŞA
T
KO
Ç
 Formalistlere göre matematik, soyut nesne
ve ilişkileri konu alan simgesel bir sistemdir.
Sistemi oluşturan terimler anlamsız birer

Ç
simge, ilişkileri dile getiren ifadeler
içerikten yoksun birer önerme kalıbıdırlar.

KO
Formalistler matematiği, aritmetik ve
mantık aksiyomlarıyla sınırlayarak tutarlılık
ve tamlık özelliğine sahip simgesel bir
sisteme dönüştürmeye çalışmışlardır. Bu

T
görüşü savunanların başında Hilbert
gelmektedir.

ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
 Sunulan yaklaşımlar Platoncluluk (Eflatunculuk
veya Realizm) akımının görüşlerine işaret
etmektedir. Eflatuncular, matematiğin nesne ve
yapılarının insandan bağımsız olarak var
olduğunu iddia etmektedir. Eflatunculara göre,
matematik yapmak bizden önce var olan bu

Ç
nesne ve yapıların keşfedilmesidir. Matematiksel
doğrular bizden bağımsızsa onlara etki etmek,

KO
onları değiştirmek söz konusu olamaz. Bir başka
deyişle, matematiksel bilginin doğruluğu kişilere
ve durumlara bağlı olmadan daima doğrudur

T
ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
Matematiği araç olarak gören yaklaşım
matematiğin doğasına pragmatik olarak
yaklaşır. Matematiğin faydasını pratik
uygulamalarında arar.
Amaç olarak gören yaklaşım ise matematik

Ç
için matematik anlayışına sahiptir.
Matematiksel uygulamaları sadece

KO
merakından dolayı benimser. Dolayısı ile
pragmatik bir yanı yoktur.
 A seçeneği uygulama yanını vurgulaması ,

T
B seçeneği hayata destek vermesi , C
seçeneği ihtiyaçları gidermesi ve E

ŞA
seçeneği matematiği bir araç olarak
görmesi itibari ile ‘’araç olarak
matematik’‘ görüşünü benimseyenlerin

R savunduğu çıkarımlardandır.

 D seçeneğinde yer alan görüş ise
matematiğin pratik bir uygulaması olması
gerekmez, görüşünü ortaya koyarak
matematiği amaç olarak benimsendiğini
göstermektedir.

R
ŞA
T
KO
Ç
 Sezgicilik akımına önemli bir darbe olarak
değerlendirilebilecek eksiklik teoremi Kurt
Gödel tarafından ortaya konmuştur. Bu teorem

Ç
sezgisel olarak matematikte belitlere (aksiyom)
dayanan her sistemin tutarlı olması dahilinde

KO
eksik olması gerektiğini bildirir. Başka bir ifade
ile aşağıdaki ilkeler geçerlidir.
 Elementer aritmetik içeren aksiyomatik bir

T
sistem tutarlı ise eksiksiz değildir.

ŞA
 Elementer aritmetik içeren aksiyomatik bir
sistemin tutarlılığını sistemin kendi içinden
ispatlamak mümkün değildir.

R  Dolayısı ile hiçbir aksiyomatik sistem tam


değildir.


R
ŞA
T
KO
Ç
 Mantıkçılık: Matematiği kendi içinde tutarlı bir
yapıya kavuşturmak için onu mantıksal
önermelere indirgemeye çalışmıştır. Frege,
Russell , Peono ve Boole önde gelen

Ç
savunucularındandır.
 Formalistler (Biçimciler) : Matematiğin soyut

KO
nesne ve ilişkileri konu olan simgesel bir sistem
olduğunu savunmuşlardır. S Hilbert
savucularındandır.

T
 Sezgiciler: Mantıkçılar ve formalistler gibi
matematikte kesinlik ararlar. Mantık oyunlarına

ŞA
karşı çıkarak matematiksel keşif süresinde
sezginin rolü üzerine odaklanmışlardır.
Matematiksel kesinliği insanın matematiksel

R tümevarım yeteneğine bağlamaktadırlar.



 L. E. Jan Brouwer , Henri Poincaré ve Leopold
Kronecker sezgiciliğin önde gelen
savunucularındandır.

R
ŞA
T
KO
Ç
 Soruda tanıtılan akım yarı deneyselci akımdır. Yarı
deneyselci görüşe göre matematik, matematikçilerin
yaptıkları şeydir ve herhangi bir insan etkinliğinde

Ç
veya ürününde olabileceği gibi matematikte de
kusurlar olabilecektir. Lakatos’a göre, matematik

KO
felsefesi tarih, yöntem ve yanlışlanabilir bilgi kuramı
boyutlarında ele alınmalıdır.İnsan etkinliği olarak
matematik kendi tarihinden ayrı düşünülemez ve
matematik tarihsel süreç içinde evrimleşerek

T
gelişmiştir.

ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
Ç
KO
Soru içerisinde de belirtildiği gibi Frege
mantıkçı felsefi akımının görüşünü
savunur.
Ayrıca B. Russell , G. Liebniz , G. Boole

T
ve G. Peano da bu akımı
savunanlardandır.

ŞA
R


R
ŞA
T
KO
Ç
 Tanıtılan akım biçimcilik (formalizm)
akımıdır. Formalistlere göre matematik,
soyut nesne ve ilişkileri konu alan simgesel
bir sistemdir. Sistemi oluşturan terimler

Ç
anlamsız birer simge, ilişkileri dile getiren
ifadeler içerikten yoksun birer önerme

KO
kalıbıdırlar. Formalistler matematiği,
aritmetik ve mantık aksiyomlarıyla
sınırlayarak tutarlılık ve tamlık özelliğine
sahip simgesel bir sisteme dönüştürmeye

T
çalışmışlardır. Bu görüşü savunanların
başında David Hilbert gelmektedir.

ŞA
R

You might also like