Professional Documents
Culture Documents
AVANGARD-TEKNOLOJİ-KİTLE KÜLTÜRÜ
Andrcas Huysscn
1.
Yazann Afler lhe Greal Divide: Modernism, Mass Culıure and Posl modernism (1986, In
diana V.P.) kitabından. New German Criıique dergisinin editörlerinden olan.
56 Defter
il.
lar (6) Böylece burjuvazi, devlet ve sanayi, bilim ve kültür üzerine tam haki
miyet kurduğu sırada, avangard hiç de Saint Simon'un hayal ettiği gibi bir
mücadelenin ön saflarında değildi. Aksine kendini, Saint Simon'a göre pey
gamberliğini yapacağı ve inşa edeceği o sanayi medeniyetinin kenarında ve
karşısında buluverdi. Avangard sanatın daha sonraları hem sağ (cntartete
58 Defter
şekilde varolduğu iddia edilse de, ne Marx ne de Engels işçi sınıfı müca
delelerinde (bırakın avangard sanatı ve edebiyatı) kültüre hiçbir zaman büyük
önem atfctmediler. Asıl Lenin Ne Yapmalı da (1902) Partiyi devrimin avan
gardı olarak kurumsallaştırdı ve hemen arkasından "Parti Örgütlenmesi ve
Parti Edebiyatı" başlıklı yazısında kültürel avangardı Parti'ye bağımlı kılarak
politik ve kültürel avangard arasındaki hayati diyalektiği kopardı. Lenin, sa
natsal avangardı politik avangardın basit bir aracı, "bütün işçi sınıfının poli
tik bilinç sahibi bütün avangardı (öncüleri) tarafından harekete geçirilen tek ve
büyük Sosyal Demokrat mekanizmanın bir dişlisi ve vidası"(S) olarak ilan
ederek, 1920'lcrin başında ortaya çıkan Rus avangard sanatının daha sonra
baskı altına alınmasına ve 1934 yılında sosyalist gerçekçiliğin resmi doktrin
olarak kabul edilmesiyle yokedilişine kadar giden yolu açtı.(9)
Batıda tarihi avangard daha yavaş bir ölüm yaşadı ve ölüm nedeni ülkeden
ülkeye değişti. 1920'1crin Alman avangardı Hitlcr 1933'te iktidara geldiğinde
aniden yokedildi; Batı avangardının gelişmesiyse savaş ve Alman istilası
yüzünden inkitaya uğradı. Daha sonra, soğuk savaş sırasında, özellikle
"ideolojinin sonu" (tırnaklar bana ait-ç.n.) fikri tuttuktan sonra, tarihi avan
gardın gücü kayboldu ve sanatsal buluşların merkezi Avrupa'dan Amerika'ya
kaydı. Tabii burjuva kültür mirasına karşı put-kırıcı bir çıkışın ne sanatsal,
ne de politik bir anlam taşımadığı Amerika'da, soyut ekspresyonizm ve Pop
sanat gibi sanat hareketlerinin politik bir perspektiften yoksun oluşu biraz da
Amerika'da avangard sanatla kültür geleneği araı;ındaki ilişkilerin çok farklı
oluşunun sonucuydu. Amerika'da edebi ve sanatsal miras, Avrupa'da olduğu
gibi burjuva hakimiyetine meşruiyet kazandırmak konusunda hiçbir zaman
önemli rol oynamadı. Ancak, kritik bir an da olsa, tarihi avangardın Batıda şu
zamanda öldüğünü söylemek birşey açıklamıyor. Tarihi avangardın gücünü
kaybedişi, esas olarak Batıda yirminci yüzyılda yaşanan daha geniş bir
kültürel değişikliğe bağlanabilir: Tarihi avangardın çöküşüyle aynı zamanda
yükselen Batı kültür sanayiinin avangard girişimin bizzat kendisini açıkta
bıraktığını söylemek mümkün.
Özetle: Saint Simon'dan beri Avrupa'nın avangardlannı tarif eden şey, sanatla
politika arasındaki hassas bir dengeydi ama 1930'lardan bu yana kültürel avan-
Saklı Diyalektik 59
gardlar kendi yollarına ayrıldılar. Çağdaş dünyanın iki esas hakimiyet siste
minde, avangardı kültürel ve politik barutunu kaybetti ve kendisi de bir
mcşruiyet aracı haline geldi. Amerika'da depolitize olmuş bir kültürel avan
gard, kendini en çok meta fetişizminin hükmettiği Pop sanatı:a gösteren,
büyük ölçüde onaylayıcı bir kültür üretti. Sovyetlcr'de ve Doğu Avrupa'da ta
rihi avangard, önce Stalin'in kültür bekçisi Jdanov'un pençesine takıldı, sonra
da giderek artan bir kültürel ve politik tatminsizlikle yüzyüze gelen rejimlere
meşruiyet kazandırmak için kültürel mirasın bir parçası olarak can
landırılmaya çalışıldı.
Zamanımıza uygun yeni bir politika ve kültür birliği kurmamıza yardım ede
bilecek politik ve sanaLlial avangard birliğini -ki kaybolmuştur- korumaya
çalışmak, hem politik hem estetik açıdan önemli. Tarihi avangardın toplumu
dönüştürmekte sanata olan inancını paylaşmak zorlaştığı için, meseJc basit
60 Defter
III.
Kültürün potansiyel olarak patlayıcı bir güç ve ileri kapitalizme (ve tabii
bürokratikleşmiş sosyalizme) yönelik bir tehdit olduğu fikri, Batı Marksiz
minde genç Lukacs'tan başlayıp Habcrmas'ın Legitimation Crisis
(Meşrulaşma Bunalımı) ve Negt/Klugc'nin Offentlichkeit und Erfahrung'una
(10) (Kamusal Hayat ve Deneyim) kadar varan uzun bir geçmişe sahip. Hatta
bu fikir, hiç sözü edilmemesine rağmen, Adorno'nun "topyekun yönlendirici
kültür sanayi ve olumsuzlamaya kilitlenmiş avangard" (urnaklar bana ait-ç.n.)
teorisinin bile altını çiziyor. Avangardın yeni teoricilerinden Petcr Bürger bu
eleştirel Marksist geleneğe, özellikle Benjamin ve Adorno'ya dikkat çekiyor.
Dada, sürrealizm, 19 17-sonrası Rus avangardı gibi sanat hareketlerinin esas
amacının sanatın hayat praksisine tekrar sokulması, sanatla gerçeklik
arasındaki boşluğun kapatılması olduğu iddiası ikna edici. Bürger, sanatla
hayat arasında giderek açılan, ondokuzuncu yüzyıl estctizminde tamamen ka
patılmaz hale gelen boşluğu burjuva toplumunda sanatın mantıki bir sonucu
olarak yorumluyor. Avangard, bu boşluğu kapamaya çalışırken, Bürger'in
"kurumsal sanat" dediği, burjuva toplumunda sanatın üretilmesi, dağıtılması
ve tüketilmesini sağlayan kurumsal çerçeveyi -ki bu çerçeve Kant ve Schill
er estetiğinde bütün sanatsal yaratı için gerekli özerklik fikrine dayanıyor
yo'keunek zorunda kaldı. Ondokuzuncu yüzyıl boyunca, sanatın gerçeklikten
giderek daha çok bir kategori olarak ayrılması ve sanatı bir zamanlar kilise ve
devlet boyunduruğundan kurtaran özerklikte ısrar, sanatı ve sanatçıları toplu
mun kenarlarına itmeye yaradı. Sanat için sanat hareketinde toplumla -
emperyalizmin toplumuyla- kopuş, sanatı bir çıkmaz sokağa sürükledi ve
estetizmin en iyi temsilcileri bu gerçeği acıyla gördüler. İşte tarihi avangard,
burjuva toplumuna en az Zola'nın J'accuse'ü kadar bir karşı çıkışı yansıtan sa
nat-için-sanatın bu gerçeklikten kopuşunu, toplumsal değişiklik için aktif bir
başkaldıraya dönüştürmeye çalıştı. Bürger'e göre, burjuva sanatı tarihi avan
gard'la öz-eleştiri aşamasına vardı; artık sadece kendisinden önceki sanatı yine
sanatla eleştirmiyor, onsekizinci yüzyıldan beri burjuva toplumunda gelişen
"kurumsal sanat"ın kendisine de eleştirel gözle bakıyordu.(11)
Saklı Diyalektik 61
iV.
V.
VI.
Max Ernst,
Kendi Portresi,
1920.
VII.
Bugün ister Dadaist, ister konstrüktivist veya sürrealist olsun, avangard şok
tekniklerinin anlamsızlığı ortadadır. Şokun algılamayı değiştirmek yerine
pekiştirmek için de kullanılabileceğini görmek için .laws veya Close Encoun
ters of the Third Kind gibi Hollyw(X)d yapımlarında şokun nasıl istismar edil
diğini hatırlamak kafi. Aynı şey, Brecht tarzı ideoloji eleştirisi için de geçerli.
Eleştirel olanı dahil, malumata doymuş bir devirde, \lerfrcmdungsefekt de
Saklı Diyalektik 69
büyüyü bozma gücünü kaybetmiştir. Eleştirel olsun olmasın, çok fazla malu
mat kuru gürültüdür. Tarihi avangard artık sadece geçmişe ait birşey olduğu
için onu bugün herhangi bir kisve altında canlandırmaya çalışmak da boş.
(Tarihi avangardın ç.n.) sanatsal buluşları ve teknikleri, Hollywood filmi, te
levizyon, reklam, endüstri tasarımı ve mimariden teknolojinin estetize edil
mesine ve meta estetiğine, Batı "mecradan-geçer kültürünün" bütün ifadele
rinde yutulmuş ve kullanılmıştır. Bir zamanlar özgürleştirici bir kiqe kültürü
için ütopyacı umutlar besleyen bir kültür avangardının meşru zemini, bugün
mecradan-geçer kültür ve onu ayakta tutamlan anayilcr ve kurumlar tarafından
boşaltılmış durumda.
Notlar
1. "Tarihi avangard" terimi ilk kez Peter Bürgcr tarafından Theory of ıhe Avanı-Garde,
çev. Michacl Shaw (Minncapolis: University of Minncsota Press, 1984) kitabında
kullanıldı. Bu terim temel olarak dadaistleri, sürrealistleri ve devrim sonrası Rus avan
gardlannı kapsamaktadır.
2. Bakınız: Theodor W .Adomo, "Culture and Adm in istration ", Te/os, 37 (Güz 1978), 93-
11 1.
3. Bakınız: Donald Drcw Egbert, Social Radicalism and ıhe ArLf:Weslern Europe (New
York: Alfred A.Knopf, 1970).
4. Op i n ions' ın ilgili bölümleri üzerine bilgi için bakınız: Matci Calinescu, Faces of
Modernily: Avanlgarde, Decadence, K İlsch (Bloomington: lndiana Univcrsity Press,
1O Defter