Professional Documents
Culture Documents
Zygmunt Bauman Sosyalizm Aktif Ütopya Heretik Yayınları - - ж72551
Zygmunt Bauman Sosyalizm Aktif Ütopya Heretik Yayınları - - ж72551
Aktif Ütopya
mm
Socialism theActive Utopia, Zygmunt Bauman
©1976, Ali Rights Reserved. Authorised translation from the
English language edition published by Routledge, a member of
the Taylor & Francis Group.
Sosyalizm
A k tif Ütopya
Türkçe Söyleyen
Ahmet Araşan
İçindekiler
1. Ütopya ve Gerçeklik................................................................7
8. Devamlılık ve Değişim.....................................................143
53 Robert Nisbet, Community and Power (New York, Oxford University Press,
1962), s. xvii.
3. Sosyalizmin Tarihsel Konumu
Bir bakıma iki sendrom arasındaki fark, son çare olarak, ka
pitalizm ve kapitalizmin tarihsel rolü ya da daha genel bir tabirle
kapitalist biçimiyle modernizasyon süreci yönüne doğru başka
bir tutumdan ileri gelmiş bir şey olarak resmedilebilir. Her iki
akımın da kapitalist ütopyanın özsel unsurlarını üstlendikleri
ve onları çok daha köktenci ve tahrip edici güçle doldurduk
ları doğrudur. Bu bakımdan, objektif olarak bakıldığında, ikisi
de kapitalist safhanın öbür tarafında yer almaktadırlar ve belki
de bu safha olmasaydı imkânsız hale geleceklerdi. Ancak her iki
kampın temsilcileri, hâlâ, burjuvazi toplumunun sosyalizmin
ilerleyişini kolaylaştırması veya engellemesi hakkında oldukça
farklı yargılar dile getirmektedirler. İlk bahsedilen akım, yaygın
laşan kapitalist ilişkilerin toplumun neredeyse tüm özelliklerini
değiştirme yolları karşısında ısrarla şüpheli durmuştur. Sözcüleri
çoğunlukla insanın motivasyonuna ve ahlâki tutumlarına, mo
dern devletin tipik teslimiyetinin ya da pazar ilişkilerinin tipik
bencilliğinin, tehlikeli ve yıkıcı etkilerinin vermesi muhtemel
tamir edilemez zararlarını kınamışlardır. Bu açıdan kapitalist
sistem onlara, insan gelişiminin ana seyrinden ayrılan, zaman
içerisinde tersine çevrilemezse kalıcı olma tehdidini içeren va
him bir dolambaçlı yol gibi görünmüştür. Birileri bu bakışı, bel
ki de aşırı basitleştirerek, “ne kadar çok kapitalizm o kadar az
sosyalizm ihtimali” gibi bir kural olarak özetleyebilir. Doğrusu,
mevzu bahis akımın, kapitalizmin hanesine yazılmasına karşı
çıkılamayacak bir kazanımı engellemeye herhangi bir faydası
yoktur; adlandırmak gerekirse, insanın üretken kapasitesinin eşi
benzeri görülmemiş patlamasına ve bu sayede insanın Doğa kar
şısında kökten güçlendirilmesine karşı koyamazdı. Onlar için,
adil bir toplumla alakası olmadığı ilan edilen ve “doğal” bir katı-
lık olarak öngörülen kapitalizmin bu erdeminde, gözden düşme
konusundaki dikkat çekici özel yeteneği bir kenara konulursa,
gelecekteki sosyalist toplumun temellerini yerleştirmede araçsal
bir hususiyetini bulmak zordu.
Geseltschafiı Gemenschafim yerine geçirmeyi önlemekten
ziyade, gelişmiş bir toplumu cemaat benzeri bir sisteme dönüş
türmeyle ilgilenenler için kapitalizmin rolü bir başka ışık altında
ortaya çıkar. Onlar için sosyalizm, her şeyden önce ve sadece
ekonomik ilerlemenin doruğu olarak düşünülebilirdir; doğru
su, sosyalizm sadece kendi zalim ve insanlıktan uzak, kaçınılmaz
kirli işlerini yapmış diğer sistemler sayesinde tarihsel bir olanak
haline gelip, insanın üretken potansiyelini hayvansı ihtiyaçların
baskısından neredeyse tamamıyla özgürleşme noktasına getirir.
Böylece, insan yaşamının, gerçekten insani adalet ve hak ilkeleri
ne göre organize edilebileceği hakiki insaniyet dönemini açar. Bu
manada, ahlâki açıdan tiksindirici olsa da, kapitalizm sosyalist
geleceğin esas ve belki de beklenen vasıtasıdır; sosyalizm, deyim
yerindeyse, insanlık tarihini, kapitalizm yaratıcı potansiyelini tü
ketmeden önce onu getirdiği noktada devralacaktır. Bu fikir en
kesin şekilde Friedrich Engels’in ünlü ifadesinde belirtilmiştir:
O zaman cesurca savaşın kapitalizmin beyefendileri. Yardı
mınıza ihtiyacımız var. Durumlar üzerindeki hükümranlığını
za da muhtacız. Çünkü yolumuzu Ortaçağın ve mutlakıyetin
kalıntılarından temizlemek zorunda olan sîzsiniz. Monarşiyi
ortadan kaldırmalısınız, merkezileşmelisiniz, neredeyse çulsuz
sınıfları bizim için gerçek proleterlere, askerlere dönüştürme-
lisiniz. Proletaryanın kurtuluşunun temellerini atmak zorunda
olan sizin fabrikalarınız ve ticari bağlantılarınızdır. Ödülünüz
kısa dönemli bir hükümranlık olacaktır. Kanunları dilediğiniz
gibi yazdıracak, güneşin altında bolca kendi majestenizin sıcak
lığının zevkini süreceksiniz. Ancak şunu da unutmayın; celladı
nız kapıda beklemektedir.
Sosyalist proje ve eleştiride her zaman başat bir yer işgal etmiş
olan hükmetme konusu, bir anlamda siyasal alandan kültürel
alana nakledilmiştir. Sosyalist düşünürlerin artık, hükmetmenin
toplam yapısındaki organize ve meşrulaştırılmış şiddet kayna
ğı olarak devlet tarafından elde tutulan anahtar konuma daha
144 Henri Lefebvre, Everyday Life in the Modem World (London, Ailen Lane,
1971), s. 146.
az kulak astıkları doğru olmasa bile, devletin ele geçirilmesinin
özgürleştirici rolüne geçmişten çok daha az umut bağlarlar. Esa
sen anti-sosyalist özellik taşıyan unsurun hükmetmenin özel bir
tarihsel biçimi değil, hükmetmenin kendisi olduğu görüşüyle
gittikçe daha sık olarak karşılaşılır. Sovyet zorbalığı, sadece geniş
ölçekli özel mülkiyetin yokluğu sebebiyle sosyalist kabul edile
mez. Burjuva mülklerinin tahliyesi kadar önemli olarak, Sovyet
sosyalizminin, kurumsallaşmış parti örneklerinin dışında, kesin
likle sosyalizmin bahçelerine geçişi sağlayan kapıları açan anah
tar olmadığı inancı büyümektedir.
Haricîler (Outsiders)
Bir Sapkınlık Sosyolojisi Çalışması