You are on page 1of 4

Charlotte Perkins Gilman; Ütopyaların Feminist Kadını

Çocukluk ve Gençlik yılları:

3 Temmuz 1860 doğumlu yazar Amerika'nın Hartford şehrinde doğmuştur. Babası Frederic Beecher
Perkins bir kütüphaneci ve yazardı. Kardeşi Thomas Edie, annesi Mary ve babası olmak üzere 4
kişilik bir ailenin içine doğan Gilman erken yaşta babası tarafından terk edildi. Bu süreçte yoksulluk ile
mücadele eden annesine destek olmak için Charlotte ile babasının teyzeleri ilgilendi. Babasının
teyzeleri; kadınlara oy hakkı sağlanması için mücadele eden Isabella Beecher Hooker, yazar olan
Harriet Beecher Stowe ve eğitimci olan Catharine Beecher, Charlotte'ın hayatına etki eden
isimlerdendi. Fakat teyzelerinin aksine annesi, Charlotte'a daha uzak düşüncelere sahipti ve onun
kurgu okumasını ve arkadaşlık ilişkileri kurmasını yasaklamıştı. Charlotte yoksul ve yalnız bir
çocukluk geçirmesine rağmen devamlı kitap okuyarak kendini geliştirdi ve 18 yaşında Rhode Island
Tasarım Okulunun derslerine kabul edildi.

Yetişkinlik yılları:

Charlotte Perkins Stetson olarak da bilinen Charlotte Perkins Gilman amerikan bir feminist yazardı.
Kariyerine reklam kartları hazırlayan bir tasarımcı ve sanat öğretmeni olarak başladı. Daha
sonrasında ressam Charles Walter Stetson ile gönülsüz olarak evlendi. Mutsuz bir evlilik sürdüren
Gilman 1885 yılında kızını dünyaya getirdi. Doğumdan sonra loğusa döneminde şiddetli bir
depresyon geçiren Gilman, kocası ve annesinin isteği üzerine dönemin ünlü uzman nöroloğu Sir Weir
Mitchell ile birlikte 'rest-cure (yatak istirahati)' isimli bir tedaviye başladı. O zaman ki toplum tarafından
oldukça övülen ve kadınlara toplum içindeki rollerini hatırlattığına inanılan bu tedavi aslında kadınların
ruh sağlığını altüst ediyor ve onları sonsuz bir mutsuzluğa sürüklüyordu. Bu tedavi, Gilman'ın oldukça
sert eleştirilerine maruz kaldı. Yaşadıklarına 'Sarı Duvar Kağıdı' adlı ünlü eserinde değinen Gilman
onu bu delilik noktasına getiren etkenin evliliği olduğuna inanıp eşinden boşandı. Kızıyla beraber
Pasadena'ya taşındı ve orada kapı kapı dolaşıp sabun sattı. Daha sonrasında katıldığı
organizasyonlardan birinin çıkardığı 'Bulletin' isimli dergide editörlüğe başladı.

Fikir ve düşünce yapısı:

Charlotte eşinden boşandıktan sonra taşındığı Pasadena kentinde; Yerel Kadınlar Danıştayı, Ebell
Topluluğu, Ekonomi Kulübü, Kadınlar İttifakı, Pasifik Kıyıları Basın Kurumu gibi reformist ve feminist
bazı organizasyonlarda aktif olarak yer aldı. Gilman o zamanlar kadınları altın bir kafeste hapseden
ve onların entelektüel ve kültürel açıdan gelişmelerine engel olan ev hanımlığı kavramını reddetti.
Eğitim ve kamuda çalışmalarını savundu. Kadın hakları koruyucusu olarak toplantılarda, mitinglerde
konuşmalar yaptı. Kaliforniya Kadın Kongresinin katılımcıları arasında yer aldı. Eleştirileri yazı da
kalmadı, meydanlara çıkıp kadın hakları için çağrılarda bulundu ve kadın hakları eylemcisi olarak
erkeklere karşı politikada yer aldı. İnsanlar zamanla Gilman'ı farklı yönleri ile tanıdı. Yazar, sosyolog,
aktivist vb. unvanları olan Gilman çağının ötesinde bir kadındı. Toplumun baskılarını kulak ardı etmiş
ve kadınları hem zihnen hem de bedenen özgürlüğe kavuşturmak için savaşçı bir kimliğe
bürünmüştü. Kitaplarında kadını, anneliği kutsallaştıran detaylar yakalanıp eleştirilse bile günümüzde
feminist yazarlar arasında adı oldukça fazla anılan biri.

Çalışmaları:
Gilman ilk kitabını (Art Gems for the Home and Fireside) 1888 yılında yayınladı. Fakat iki yıl sonra
yayınlayacağı ve iki günde yazdığı ünlü kısa hikayesi 'Sarı Duvar Kağıdı' ile tanındı. Yazar, kadınlar
üzerinde uygulanan ve dönemin ünlü psikolojik tedavisi 'Rest-Cure'u baş karakteri üzerinden eleştirdi.
Hikayede kadın karakter depresyondayken çektiği acıyı ve toplumsal cinsiyet rolleri ile verdiği savaşı
okuyuculara aktarıyor. Saygı duyulan bir eş ve dışarıdan bakanların gıpta ettiği bir evliliğe sahip olan
kadın bir yazlıkta tedavi için hapsediliyor. Sanat, eğitim, eğlence ve insanlardan uzak izole bir yaşam
sürdüren kadın günlerini dört duvar arasında geçiriyor. Kocası ve doktoru bu tedavinin sonunda
kadının ruhsal olarak iyileşip iyi bir anne ve ev hanımına dönüşeceğine inanıyor. Fakat düşünülenin
aksine kadın günden güne akıl sağlığını kaybetmeye, delirmeye başlıyor. Zamanla yatak odasında ki
sarı duvar kağıdına farklı anlamlar yüklemeye başlıyor. O duvar kağıdı ile ilgili hayaller görüyor ve
hikayenin sonunda tamamen delirmiş olan kadın o duvar kağıdından sürünerek çıkan bir başka kadını
fark ediyor. Hikaye eşinin bu halini gören adamın bayılması ile sonlansa da içerisinde ki mesaj çok
derin. Zamanın en açık eleştirel kitaplarından biri. Bir kurgu gibi görünen bu kitap aslında salt gerçeği
gösteriyor. Gilman'ın aynı zamanda kendi otobiyografisine de yer verdiği bu kitap, yaşadığı dönemde
kadınlara yapılan baskıların ve onların omuzlarına yüklenen ezici kalıpların adeta bir portresi gibi.

Gilman yazarlık hayatına devam ederken aynı zamanda editörü olduğu dergide kendine ait şiirler,
kısa hikayeler ve makaleler yayınlamaya devam etti. 1893'te 'In This Our World' adında, yazdığı hiciv
şiirlerinden oluşan ilk koleksiyonunu yayınladı. Daha sonra 1898 yılında bir diğer ses getiren kitabı
'Kadın ve Ekonomi'yi tamamladı. Bu eserinde kadınların hem özel hem de toplumsal alandaki
rollerine odaklandı. Gilman kitapta kadınlara karşı yapılan ev içerisindeki baskıların azaltılması
gerektiğini ve toplumsal hayata katılmalarını savundu. Aynı zamanda onların ekonomik bağımsızlığı
için çağrı yaptı. Bu kitabı 7 farklı dile çevrildi.

Gilman bu eleştiri ve savunmalarına zaman içerisinde yayınladığı diğer eserlerinde devam etti. Bu
eserlerinden bazıları şunlardır;

The Home: Its Work and Influence

The Forerunner (dergi)

What Diantha Did

The Crux

Human Work

Moving the Mountain

Herland

Concerning Children

Dipnot:
Geçmiş zamanda Charlotte Perkins Gilman gibi kadın hakları eylemciliği yapmış farklı feminist kadın
sanatçılarda vardı. Her ne kadar feminizmin son yıllarda ortaya çıktığı düşünülse bile temelleri çok
eskilerde atıldı. Kadınlar çağlar boyunca baskılandı, ezildi ve belirli kalıplar içine hapsedildi.
Zamanında yakılan bir ışık büyüyerek günümüze dek ulaştı ve toplu bir hareket başlattı. Dipnotum da
bu ışığı yakan ve günümüze dek harlanarak ulaşmasını sağlayan bütün kadınlara teşekkür etmek
istiyorum.

You might also like