You are on page 1of 17

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Revan DEVECİ
202252001001

PERGE ANTİK KENTİ ŞEHİRCİLİK ANLAYIŞI

Danışman
Prof. Dr. Taner Korkut

Arkeoloji Ana Bilim Dalı


Seminer Ödevi

Antalya, 2024
PAMPHYLIA BÖLGESİ VE PERGE KENTİNİN ŞEHİRCİLİĞİ

Pamphylia bölgesi, Küçük Asya olarak adlandırılan bölgenin güney kıyısında yer
almaktadır. Bölgenin batısında Lykia, doğusunda Kilikia Trakheia, kuzeyinde ise Pisidia ve
etrafını doğal bir sınırla çevreleyen Toroslar, güneyinde ise Akdeniz yani “Mare Pamphylium”
bulunmaktadır. Pamphylia bölgesinin sınırları tarihi dönemler boyunca birçok sebeple politik
değişikliklere uğramıştır.1 Fakat, Roma İmparatorluk Dönemi'nde Olbia-Korakesion
arasındaki alan Pamphylia'nın net sınırları olarak doğu-batı sınırı kabul edilmiştir.
Pamphylia'nın temel alanını oluşturan ovalık kısım ise yaklaşık 1500 km²'lik bir üçgen
biçimindedir.2

Sahil bölgesi, iç kısımlara bağlanmak için Antik Dönem'de Kestros ve Eurymedon gibi
önemli nehirler aracılığıyla iç kısımlara ulaşım sağlamaktaydı. 3
Bölgenin batısından
doğusuna doğru önemli şehirler Attaleia, Perge, Sillyon, Aspendos, Side ve Lyrbe
(Seleukeia?) şeklinde sıralanmaktadır. Bölgenin verimliliğine büyük katkı sağlayan nehirler
ise yine batıdan doğuya Katarraktes (Düden), Kestros (Aksu), Eurymedon (Köprüçay) ve
Melas (Manavgat) nehirleridir 4 (Lev. 1, Harita).

Perge, günümüzde Antalya kentinin yaklaşık 18 km doğusunda, Alanya-Antalya


karayolu üzerindeki Aksu beldesinden yaklaşık 2 km kuzeyde yer alıyor. Kentin ilk kuruluş
noktası olan Akropolis ise aşağı kentin kuzeyinde, doğu-batı yönünde 750 m, kuzey-güney
yönünde ise 320-340 m boyutlarında, toplam 2500 m² yüzölçümünde olan bir tepedir. İyilik
Belen ve Koca Belen adlı iki tepe, kenti ovaya doğru genişlerken sınırlamaktadır. Bu coğrafi
konum, Perge'nin denizle iç kesimler arasında olması, o dönemde ulaşımın sağlandığı Kestros
Nehri ile deniz arasındaki bağlantısı ve verimli tarım potansiyeline sahip ovalarıyla kentin
gelişimi için elverişli bir durum sunmuştur5 (Lev. 2, Res. 1; Lev. 3 Plan 1).

Pamphylia'da yaşanan tarihi süreç, doğal olarak Perge'nin gelişimini etkilemiştir.


Ancak Pamphylia'nın Prehistorik ve Protohistorik Dönemleri hakkında yeterli bilgiye, Karain,
Belbaşı ve Beldibi mağaralarındaki Paleolitik ve Neolitik kalıntılardan başka ulaşılamamıştı.
Fakat 1994-2004 yılları arasında yapılan Perge Akropolisi çalışmaları, Perge ve Pamphylia'nın
Prehistorik geçmişi hakkında önemli bilgiler bize sunmuştur. Bu çalışmalardan elde edilen
verilere göre, Perge Akropolisi'nde yerleşim, Geç Neolitik ve Kalkolitik dönemler arasında

1
Strabon,1993: 196; 14,4,1.
2
Abbasoğlu ve Martini, 2003: 13
3
a.g.e., 14
4
Brandt ve Kolb, 2005: 13-19
5
Özdizbay, 2008: 9.
1
başlamış olmalı ve ele geçen buluntularda Geç Kalkolitik-Erken Bronz Çağ'ın varlığını
Akropoliste ortaya koymaktadır 6 (Lev. 4, Plan 2).

M.Ö. 13. yüzyıla ait Hitit Kralı Tuthaliya IV'e ait bronz levhada Pamphylia ve
Perge'ye dair önemli bilgiler bulunmaktadır. Burada geçen "Parha" Perge'yi, "Kaštaraya" ise
Kestros Nehri'ni temsil ettiği söylenmektedir 7

Pamphylia'ya M.Ö. 2. Binyılın sonlarında Akhalılar ve ardından M.Ö. 1200'lü


yıllardan sonra da Dorlar tarafından gerçekleştirilen göçler, mitolojik ve filolojik kanıtlarla
desteklenmektedir. Mitolojik anlatılara göre, Troia Savaşı'nın ardından Akhalılar, Mopsos,
Kalkhas ve Amphilokhos gibi Argoslu bilicilerin liderliğinde Anadolu'nun batısını ve
Pamphylia'yı takip ederek güneye doğru ilerlemiş ve özellikle Kilikya'da şehirler ya da
koloniler kurmuşlardır.8

Ancak, yapılan arkeolojik araştırmalar, Pamphylia'da Akhalılar ve Mykenlerin


yerleşimine dair yeterli kanıt sunmamıştır.9 Perge Akropolisinde bulunan Myken keramikleri
ise M.Ö. 12. yüzyılda Pamphylia ve Perge'nin Akdeniz ve Ege dünyasıyla ticari ilişkiler
kurduğunu gösterir.10

Bu bulgular bize Pamphylia'nın tarihindeki göç dalgalarının yanı sıra kültürel


etkileşimlerin önemine işaret etmektedir.

Perge Akropolisi'nde yapılan çalışmalar, M.Ö. 11. ve 10. yüzyıla ait yerel seramiklerin
yanı sıra Kıbrıs ürünlerini de içeren Demir Çağı buluntularını ortaya çıkarmıştır.11 M.Ö. 7.
yüzyıldan itibaren ise Kıbrıs, Rhodos ve Miletos'tan ithal edilen Arkaik Dönem seramikleri
keşfedilmiştir. M.Ö. 6. yüzyıldan sonra ise Atina yapımı seramik parçaları da görülmeye
başlanmıştır. Tüm bunlar, Perge'nin M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren söz konusu bölgelerle ticari
ilişkilere girdiğini göstermektedir. Buluntular, Perge'ye büyük bir kolonizasyon hareketi
olarak Rhodosluların liderlik ettiği bir göçü akla getirse de elimizdeki kanıtlar, eğer bir
Rhodos göçü olduysa bile, bunun bir kolonileştirme hareketi olmayıp, Perge'nin yerli halkıyla
ortak bir yaşama (Symbiosis) istikametinde bir hareket olabileceğini gösteriyor.

Arkeolojik bulgular, Perge'nin bir "Rhodos göçü" ile ilişkilendirilse de bunun kesin bir
kanıtı olmadığı gibi, Perge'nin M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Yunan kültürü etkisi altında

6
Abbasoğlu, 1997: 51-59.
7
Tekoğlu, 1999-2000: 49.
8
Strabon, 1993: 242; 14,3,3.
9
Brandt,1992: 21.
10
Abbasoğlu ve Martini, 2003: 20.
11
Abbasoğlu, 1997: 52.
2
olduğunu göstermektedir. Şehirdeki duvar kalıntıları, Akropolis'in Doğu ve Batı tepelerinde
Arkaik Dönem'e işaret eden yapıları sergilemektedir. Basilica I yapısının batısında bulunan
Alan 1, Perge'nin kültürel evrimi hakkında önemli bilgiler sunmuştur.12 Bu alanda, M.Ö. 5.
yüzyıldan önce başlayıp Geç Bronz Çağı'ndan beri devam eden kutsal bir alan bulunmuştur.
Burada, M.Ö. 480-470 civarında bir yıkım gerçekleşmiş ve daha sonra kurulan küçük kutsal
alan, bilinmeyen bir tanrı veya tipik bir Yunan "Hestiatorion" (yemek salonu) ile
ilişkilendirilmiştir.13

Bir diğer alan olan "Batı Tepe"de, Basilica II'nin 70 metre doğusunda yer alan Alan
2'de, M.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Yapı I'in varlığı ortaya çıkmıştır. Fenike kültür
çevresinden etkilenen bu yapı, tahminen bir kült yapısıdır. 14
Bu durum, Perge'nin 10 ila 12
hektarlık bir alanı kapsayan bir yerleşim olduğu ve burada yerel, Doğu ve Yunan öğelerinin
bir arada bulunduğu fikrini desteklemektedir.15

Perge'nin tarihinde önemli bir dönüm noktası, M.Ö. 5. yüzyılda yaşanan büyük bir
yıkım olmuştur. Antik tarih kaynakları, Pamphylia'nın Ninos tarafından Assur devletine dahil
edildiğini iddia etse de16 Ninos adlı bir kralın Assur kraliyet listesinde yer almadığı
bilindiğinden17, bu bilginin yanlış olduğu anlaşılmaktadır. M.Ö. 8. ve 7. yüzyıllar, Perge'nin
yanı sıra tüm Pamphylia için önemli bir değişimin başlangıcıydı. Yunan yerleşimcilerin
gelmesiyle yeni bir kültür oluştu, ancak kentler yerel kültürlerini tamamen kaybetmemişti.

Perge, Klasik Dönem’le şehircilik açısından önemli değişiklikler yaşamıştır. Arkaik


Dönem'e ait olan ve yıkıma uğramış yapılar, şimdi kesme taşlar kullanılarak yeniden inşa
edilmiştir. Bu yapılar, kireçtaşı levhalarla döşenmiş sokaklar ve caddelerle birbirine
bağlanmıştır. Akropolis'in doğu kısmındaki sokak düzeni dikdörtgen bir plana sahiptir. Ayrıca
bu alan konutlar için kullanılmıştır. Kent, bu dönemde ilk tahkimat sistemi gelişimini
yaşamıştır. Akropolis'in kuzeyindeki tahkimat duvarı ve "Batı Kapı"nın tarihi net olarak
belirlenemese de seramik buluntular M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllara işaret etmektedir. 18
Aynı
tarihlerde inşa edildiği düşünülen "Akropolis Kapısı" da Akropolis'in güneybatısında yer alır
ve iki yanında dörtgen kulelerle korunmuştur (Lev.4, Plan 2).

12
Özdizbay, 2008: 13.
13
Abbasoğlu ve Martini, 2003: 20-23
14
a.g.e., 20.
15
Abbasoğlu ve Martini, 2003: 23.
16
Diodoros, 1933: 357; 2,2,3.
17
Abbasoğlu ve Martini, 2003: 23.
18
Özdizbay, 2008: 15.
3
Erken Klasik Dönem'e ait olan ve M.Ö. 5. yüzyıl başına tarihlenen bir kireçtaşı aslan
başlı çörten, büyük ihtimalle bir tapınak gibi anıtsal bir yapıya aitti. 19 Bu dönemde, Perge'de
hala yerel özellikler taşıyan seramikler bulunmasına rağmen, daha çok Attik siyah firnisli,
siyah figürlü ve kırmızı figürlü kapların yaygın olduğu görülmektedir.20 Benzer durum,
kandiller için de geçerlidir. Bu bağlamda, Perge ile Magydos arasında bulunan Karaçallı
Nekropolisi ve taşocağı, Perge'ye olan bağlantısıyla dikkat çekmektedir.21

Klasik Dönem'e ilişkin olarak söylenebilecek şeyler şunlardır: Kentte mimari dönüşüm
ve kesme taş kullanımındaki artış, içki kaplarının sıklığı (symposion geleneğinin
yaygınlaşması) Yunan etkisini ve kültürel değişimi göstermektedir. Bu durum, Perge'nin
Eurymedon Savaşı'ndan sonra yaklaşık 50 yıl boyunca Atina'nın egemenliği ve kültürel etkisi
altında olduğunu gösterebilir. Bu dönemde, Perge'nin bir Atina kleroukhiası olabileceği bile
düşünülmüştür.22

Pamphylia, M.Ö. 3. yüzyıl boyunca stratejik önemi nedeniyle Seleukos ve Ptolemaios


krallıkları arasında sürekli bir çekişme konusu oldu.23 M.Ö. 281/280 civarında, Termessos'ta
bulunan bir yazıtla kısa süreli bir Ptolemaios egemenliği kuruldu, ancak III. Suriye Savaşı
(M.Ö. 246-241) sırasında Seleukos egemenliğine girdiği bilinmektedir.24

M.Ö. 133'te Pergamon kralının ölümüyle, krallık toprakları Roma yönetimine geçti.
Bu süreçte, M.Ö. 129'da Roma, Provincia Asia adı verilen bir eyalet oluşturdu. Ancak,
Roma'nın bu topraklara kendi kalan topraklarını da dahil ettiği konusunda tartışmalar
bulunmaktadır.25 M.Ö. 129-126 yılları arasında consul Manlius Aquillius'un Side'ye kadar
uzanan bir yol inşa etmesi, Pamphylia'nın Asia Eyaleti'ne bağlı olduğunu göstermektedir.26

M.Ö. 36'da Roma devletinin doğusundaki yönetimi Marcus Antonius'un


düzenlemesiyle, Pisidia ve Pamphylia'nın Side'ye kadar olan kısmı Galatia kralı Amyntas'ın
yönetimine bırakıldı. Pamphylia, Amyntas'ın ölümüne kadar statüsünü korudu.27

Perge'nin Hellenistik Dönemdeki kentsel değişimi, özellikle Akropolis ve güney


yamacında yoğunlaştı. Kentte Yunan tarzında yapılmış ilk kült yapıları bu dönemde ortaya
çıktı. Akropolis'in "Batı Tepesi"nde Arkaik Dönemden başlayarak Hellenistik Dönem
19
Abbasoğlu ve Martini, 1994-1997: 146-150
20
A.g.e., 101-121.
21
A.g.e.., 139-143.
22
Abbasoğlu ve Martini,2003: 23.
23
Brandt, 1992: 41.
24
A.g.e., 99.
25
Pekman, 1989: 25.
26
Brandt ve Kolb, 2005: 20.
27
A.g.e., 21.
4
sonlarına kadar devam etmiş bir Kutsal Alan varlığı belirlendi. Aynı bölgede yer alan
"Hellenistik Dönem Peristylli Yapı I", mermer elemanları ve Dor düzenindeki mimarisiyle
anıtsal bir mimariye işaret etmektedir. Bu yapının, Hellenistik Dönemde kentin agora alanı
olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Ayrıca, "Batı Tepe"nin doğu yamacında bulunan başka
bir peristylli yapı da (Hellenistik Peristylli Yapı II), plan ve mimari detaylarıyla Hellenistik
Döneme aittir 28 (Lev. 4, Plan 2).

Akropolis kapısının kuzeydoğusunda ve Doğu Alanın güney kısmındaki kalıntılar


burada Hellenistik dönemden itibaren önemli bir dini yapılaşmanın gerçekleştiğine işaret
ediyor. Özellikle Artemis Pergaia Tapınağı, kentin dışında, muhtemelen tepelerde yer
alıyordu. Bu tapınak ve kutsal alan, bölge halkı tarafından oldukça önemli bir yer olarak kabul
ediliyordu. Artemis Pergaia, özellikle Hellenistik Dönemde Perge'nin dini merkezi haline
gelmiş ve birçok inananı kendine çekmişti. Tapınak ve kutsal alan, korunma hakkını kazanmış
gibi görünüyor, ancak bu hak, Hellenistik Dönemde mi elde edildiği yoksa daha önce mi
olduğu hâlâ belirsiz.29

Artemis Pergaia Tapınağı'nın kesin konumu hala belirsizdir. Antik kaynaklara göre
tapınak, surların dışında, belki de bir tepe üzerinde yer alıyordu.30 Araştırmalar, bu tapınağın
olabileceği yerin "Güneybatı Kutsal/Reprezantasyon Alanı" olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca,
Arif Müfid Mansel'in 1968-1970 yılı çalışmaları, kutsal alanın muhtemelen ana caddenin
devamında, güneye doğru yer aldığını gösteriyor. Buna ek olarak dor düzenli küçük bir
tapınak daha keşfedilmiştir fakat Artemis Pergaia Tapınağı olduğu konusunda şüpheler
mevcuttur.31 Sonuç olarak Artemis Pergaia kutsal alanının yeri hala belirsizliğini
korumaktadır.

Perge'nin Akropolis bölgesi, sur duvarları ve kulelerle çevrili bir kompleks koruma
sistemine sahipti32(Lev. 5, Plan 3). Bu duvarlar, kentin erken dönemlerinden itibaren yapılmış
olmalıdır. Ancak, güney kısmındaki surlar ve Yuvarlak Kuleli Güney Kent Kapısı, daha
sonraki dönemlerde önemli değişikliklere uğramıştır. Surların, özellikle Hellenistik Dönemde
inşa edilen kısımları, sofistike bir planlamayla yapılmıştır ve kulelerle güçlendirilmiştir.

Doğu ve batı caddeleri, muhtemelen kentin henüz genişlemediği zamanlarda dış


bağlantılarını sağlayan ana yollar olarak planlanmıştı. Cadde sistemleri, kentin dış sınırlarında

28
Abbasoğlu ve Martini, 2003: 19.
29
Özdizbay, 2008: 20.
30
Cicero “Actionis in C. Verrem ”,http://www.thelatinlibrary.com/cicero/verres.2.1.shtml (erişim tarihi:
15.01.2024), 2,1,53-54; 2,4, 71; 2,21,54.
31
Mansel, 1969; 95-96; Mansel, 1970: 169-171-173-177.
32
Özdizbay, 2008: 22.
5
sona eriyordu ve kesin bir şekilde aşağı kentle bağlantılı değildi. Bu durum, caddelerin daha
erken dönemlerde planlandığını ve kentin henüz genişlemediği zamanlarda dış bağlantılarını
sağladığını gösteriyor.

Günümüzde, Perge'nin doğu ve batı yönlerindeki Hellenistik surların izlerini


göremiyoruz. Doğudaki sur hattının, Güney Hamam'ın güneyinden geçtiği düşünülmüş olsa
da yapılan araştırmalar, bu duvarın Hellenistik olmadığını ortaya koymuştur. Batıdaki sur
hattının ise, Macellum'a yatay olarak kesişmesi gerektiği düşünülmüştür. Muhtemelen,
İmparatorluk Dönemi'nde Macellum için alan açmak amacıyla bu surun bu kısmı yıkılmış
olabilir.33

Yuvarlak Kuleli Güney Kent Kapısı ve aşağı kent surlarının en erken döneme ait
oldukları genel olarak kabul gören bir fikir. Ancak, son yıllarda bu yapılar üzerinde yapılan
çalışmalar, aşağı kent surlarının düz çizgilere sahip olduğunu ve stratejik bir değişimin M.Ö.
3. yy'ın ilk yarısında meydana geldiğini göstermiştir.34 En erken tarihlemeler, Dor frizleri
triglifleri içeren Yuvarlak Kulelerde kullanılan stilistik özelliklerden yola çıkarak M.Ö. 2.
yy'nın sonlarına kadar uzanmaktadır35 (Lev. 6, Res.2, Res.3 Çiz. 1).

Bu sur sisteminin, Mithridates Savaşı veya Korsan Savaşları'nın ardından Pompeius


tarafından kurulan yeni düzenin huzurlu bir döneminde yapılmış olabileceği öne sürülmüştür.
Bir diğer öneri ise, Augustus Dönemi'ndeki Merida'daki benzer sur sistemine dayanarak
Augustus Dönemi'nin de düşünülebileceği yönündedir.36

Perge'nin aşağı kent surlarıyla ilgili çözülmesi gereken iki temel soru var: Bu surlar,
daha önce var olan bir yerleşimin etrafını mı çevirmek için inşa edildi; yoksa kent, Hellenistik
Dönem sırasında, özellikle Seleukoslar Dönemi'nde mi güneye doğru genişlemeye başladı? 37

Yuvarlak Kuleli Güney Kent Kapısı ve surların M.Ö. 1. yy. ya da Augustus


Dönemi'nde yapıldığı varsayımı, kentin Roma İmparatorluğu öncesi gelişim tarihini içeren
geniş bir araştırmayı haklı çıkaracak niteliktedir.38 İmparator Augustus'un yönetimiyle, Pax
Romana adı verilen refah ve barış dönemi başladı. M.Ö. 25'te Galatia kralı Amyntas'ın
ölümünden sonra, Amyntas'ın oğullarına verilmeyip, Provincia Galatia adı altında

33
Bulgurlu, 1999: 3,31.
34
A.g.e., 47.
35
Bulgurlu, 1999: 38-50.
36
Martini, 2016: 622-624.
37
Bulgurlu, 1999: 364.
38
Özdizbay, 2008: 26.
6
imparatorluğa dahil edilen topraklar arasında Pamphylia da bulunuyordu.39 Claudius
döneminde, Perge'yi ziyaret eden Hristiyanlık tarihi için önemli bir figür olan Aziz Paulos,
bölgeye uğramıştır. 40

Perge, Hadrianus Dönemi'nden Antoninuslar Dönemi'nin sonuna kadar diğer Anadolu


ve Pamphylia şehirlerinin çoğunda görülen refah ve ihtişamın zirvesini yaşamıştır. Kent bir
dizi anıtsal yapıyla donatılmıştır ve Pax Romana'nın getirdiği barış döneminin avantajlarından
en üst düzeyde yararlanmıştır.

Severuslar Dönemi'ne kadar, Perge'de bulunan F2 ve F4 nymphaeumları, Güney


Hamam Propylonu ve Tiyatro scaneae frons yapıları gibi anıtsal yapılar dikkate değerdi.
Ancak M.S. 3. yy'ın ikinci yarısından itibaren iç isyanlar ve dış ilişkilerin bozulmasıyla
birlikte Pamphylia, Roma Ordusu'nun çeşitli savaşları için bir üs ve geçiş noktası olarak
hizmet etti.41

Özellikle Tacitus Dönemi'nde (M.S. 275-276), Perge askerî açıdan büyük önem
kazandı. İmparatorun Goth seferi için karargâh haline geldi ve resmi olarak "Pamphylia'nın
metropolisi" unvanını aldı. M.S. 276'da Probus döneminde, Isaurialı kabileler Pamphylia'yı
sürekli olarak taciz etti. Diocletianus'un (M.S. 285-305) imparatorluğu döneminde, “Dioecesis
Asiana” adı verilen yeni bir yönetim birimi oluşturuldu ve Lycia et Pamphylia buna dahil
edildi.42

Pamphylia ve Perge, M.S. 4. ve 5. yy.'larda Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu için


önemini korudu. M.S. 7. yy.'da Arap akınları sonucunda kurulan thema sistemi içinde, önce
Anatolikon'a ve ardından M.S. 10. yy.'a kadar Kybirraioton themasına bağlandılar. Bölge,
1207'de Selçuklular, 1300'de Hamidoğulları ve son olarak 1422'de Osmanlılar tarafından ele
geçirildi.43

39
Cassius, “Rhomanika”,https://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Cassius_Dio/53*.html#26 (erişim
tarihi: 15.01.2024), 53, 26,3.
40
Pekman, 1989: 28-29.
41
Mansel, 1970: 130-13, Abbasoğlu, 2001: 182.
42
Brandt ve Kolb, 2005: 26.
43
Pekman, 1989: 48.
7
SONUÇ

Antik çağ, insanlık tarihindeki önemli bir dönemi temsil eder ve bu dönemde inşa
edilen antik kentler, o dönemin sosyal, kültürel ve mimari zenginliklerini günümüze taşır.
Perge Antik Kenti, bu anlamda öne çıkan ve Anadolu'nun tarih sahnesindeki önemli bir
oyuncu olan antik yerleşimlerden biridir.

Perge antik kenti ve Akrapolisinde yapılan araştırmalar bize kentin ilk yerleşim
izlerinin Geç Kalkolitik-Erken Bronz Çağı kadar erken dönemlere gittiğini göstermiştir. Fakat,
kentleşmenin net kanıtları ise bize Arkaik Dönemi göstermektedir. Klasik Döneme
gelindiğinde ise kent artık bir Hellen polis karakterine bürünmeye başlamış olsa da yerel
Pamphylia bölgesinin dokusunu ve kültürünü kaybetmemiş, korumaya devam etmiştir. Kent,
Hellenistik dönemle birlikte merkez Akropolis odaklı ve donanımlı bir kent olarak
tanımlayabileceğimiz bir duruma erişmiştir. Bu süreçte inşa edilen yapıların karakteristiği bize
kentin dönem içerisinde belli bir refah seviyesine ulaştığını gösterir. Perge’nin Akropolisinden
başlayarak güneyindeki ovaya doğru yayılması ve aşağı kentin oluşmasıyla özellikle kente asıl
karakterini veren Roma İmparatorluk dönemindeki kentsel gelişim; Pax Romana ve diğer Asia
Minor kentlerinde olduğu gibi hızlı bir gelişim ve dönüşüm ivmesi kazanmıştır.

Bu dönüşüm sırasında Perge’de yaşayan köklü aileler kentin gelişimi için imar
faaliyetlerinde bulunmuş ve kentin gelişmesinde büyük katkı sağlamışlardır. Yapılan bu imar
faaliyetlerinde özellikle İmparatorluğa ithafen yapılmış anıtsal yapılar kentin Roma dokusunu
iyice pekiştirmiştir. Kentin bulunduğu konum dolayısıyla oldukça verimli toprağa sahiptir ve
Osmanlı Dönemine kadar olan tarihi süreçte yerleşim görmüştür. Fakat, bu süreçte kent
dokusunu korumaya çalışsa da sürecin getirdiği ve yaşanılan hem siyasi hem de askeri
gelişmeler kenti birçok kez yıkıma uğratmıştır.

Yapılan arkeolojik çalışmalar bugün bize kentin oluşumu ve gelişimi hakkında çeşitli
bilgiler vermektedir. Ancak, Akropolis merkezinde ve çevresinde yeterli arkeolojik çalışma
yapılamadığı için hala bazı yapıların varlığı kesin olarak belirlenememiştir. Tespit edilemeyen
yapıların varlığı antik kaynaklar çerçevesinde varlığının olduğu düşünülse de net bilgiler için
arkeolojik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

8
Lev. 1

Harita
(Abbasoğlu ve Martini, Die Akropolis von Perge I, (Türkçeleştirme Özdizbay, A.))

9
Lev. 2

Res. 1
(Koca Belen ve İyilik Belen’in uydu fotoğrafı)
https://earth.google.com/

10
Lev.3

Plan 1
(Özdizbay, A. Perge Kazı Arşivi)

11
Lev.4

Plan 2
(Abbasoğlu ve Martini, Die Akropolis von Perge I, (Türkçeleştirme Özdizbay, A.))

12
Lev.5

Plan 3
(Abbasoğlu ve Martini, Die Akropolis von Perge I, (Türkçeleştirme Özdizbay, A.))

13
Lev.6

Res.2
(Özdizbay, A., Perge Kazı Arşivi)

Res.3 Çiz.1
(Özdizbay, A., Perge Kazı Arşivi) (Bulgurlu, S. Çiz.35, Perge Güney Kent Kapısı ve Evreleri)

14
KAYNAKÇA

Abbasoğlu H., Cavalier, L., des Courtils, J., D’Andria, F., Radt, W., Ratte, C., Scherrer, P. ve Parrish, D. (ed.). (2001),
Urbanism in Western Asia Minor: New Studies on Aphrodisias, Ephesos, Hierapolis, Pergamon, Perge
and Xanthos. Journal of Roman Archeology Supplementary Series Number 45. Portsmouth, Rhode
Island.
Abbasoğlu, H. (1996), “Perge Kazısı 1993 ve 1994 Yılları Ön Raporu”, 17. KST-II, s. 107-121.
Abbasoğlu, H. (1997), “Perge Kazısı 1995 Yılı Ön Raporu”, 18. KST-II, s. 41-51.
Abbasoğlu, H. ve Martini W. (1997), “Perge Akropolisinde 1995 Yılında Yapılan Çalışmalar”, 18. KST-II, s. 51-59.
Abbasoğlu, H. ve Martini, W. (2003), Die Akropolis Von Perge Band 1: Survey und Sondagen 1994-1997, Verlag
Philipp Von Zaberrn. Mainz Am Rhein, Almanya.
Brandt, H. (1992), Gesellschaft und Wirtschaft Pamphyliens und Pisidiens im Altertum, Dr. Rudolf Habelt GMBH.
Bonn, München.
Brandt, H. ve Kolb, F. (2005). Lycia et Pamphylia: Eine Römische Provinz Im Südwesten Kleinasiens. Verlag
Philipp Von Zabern. Mainz Am Rhein, Almanya.
Bulgurlu, S. (1999), Perge Kenti Hellenistik Güney Kapısı ve Evreleri, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Üniversitesi, İstanbul.
Cassius, D. “Rhomanika”, https://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Cassius_Dio/53*.html#26 (erişim
tarihi: 15.01.2024), 53, 26,3.
Cicero, M.T. “Actionis in C. Verrem Secundae Liber Primus”,http://www.thelatinlibrary.com/cicero/verres.2.1.shtml
(erişim tarihi: 15.01.2024), 2,1,53-54; 2,4, 71; 2,21,54.
Mansel, A. M. (1969), “Perge Kazısına Dair Ön Rapor”, TAD, 17-1; 93-104.
Mansel, A.M. (1970), “Perge Kazısına Dair Ön Rapor”, TAD, 18-2; 129-135.
Martini, W. (2003), “Akkulturationsgeschichtliche Forschungen auf der Akropolis von Perge”, Gießener
Universitätsblätter, 36; 13-25.
Martini, W. (2016), “Die Akropolis von Perge in der Kaiserzeit und ihre Bedeutung für die Stadt”, Vir Doctus
Anatolicus, Volume (1); 617-626.
Özdizbay, A. (2008). Perge’nin M.S. 1.-2. Yüzyıllardaki Gelişimi. Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Pekman, A. (1989), “Son Kazı Araştırmaları Işığı Altında: Perge Tarihi”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, VII (64a);
199, Ankara.

15
Sicilus D. (1935), Bibliothek: Historike Diodoros of Sicilus, C. I. (Çev. C.H. Oldfather), The Loeb Classical Library,
London. “ https://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Diodorus_Siculus/2A*.html#1 (erişim
tarihi: 15.01.2024) “
Strabon, (1993), Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: XII-XIII-XIV), (Çev. A. Pekman), Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul.
Tekoğlu, R. (1999-2000), “Pamphylia Halkları ve Dilleri”, ADALYA, Cilt (IV): 49-58.

16

You might also like