You are on page 1of 1157

Mehmet Akif Tiryaki

- şiirler -

Yayın Tarihi:
10.02.2019

Yayınlayan:
Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine
aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti
yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu
doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya
temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması
kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve
taraf değildir.
Mehmet Akif Tiryaki

1957 Sinop ili Gerze ilçesi doğumluyum. Beşiktaş ta oturdum dede evinde,
daha sonra Pangaltı, Etiler Levazım Subayları Sitesi, Beylerbeyi Küplüce,
Göztepe Soyak Sitesi, Erenköy Tüccarbaşı, son olarak Maltepe'de
oturuyorum. Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademiisi 3. sınıf terk ettim. 2013
yılında aftan yararlanıp, yarım bıraktığım İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu'nu bitirdim. Yıl 2016 AÖF açık öğretim
İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldum. Kendi
ticarethanemi 23 yaşında kurdum. Fabrika elektroniği sensörler ve
otomasyon dalında ticaret yaptım, ithalat, mümessillik ve ihracat işlerine
devam ediyorum.
Evli üç çocuk babasıyım. Büyük kızımdan iki torun sahibiyim.
İstanbul Maltepe'de yaşıyorum.
Özel zevklerim arasında:Kitap okumak, açık havada dolaşmak, grafik yapmak
ve internet gelmektedir.
1999 Senesinde başladığım şiir çalışmalarımı Saki Mehmet Akif Tiryaki isimli
şiir kitabımda olması nedeniyle yeni şiirlerime ayrı bir kitap ve katagorilerde
yapmayı düşünüyorum.

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


A Harfi

'-Bir A harfi yaz,


dışına bir kalp çiz,
sonra kırmızı boya ile
doldur içini,
üzerine parmağını koy,
dikkat et! ...
Yakmasın elini.'

M.Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


A Priori Duygular

Bana geri ver


Ey kader
Caldigin duygularimi
Dagittigin odalarimi
Ustune bir kamyon cop doktugun
Safliklarimi
Bana geri ver
Ey kader
Jelatini acilmamis orjinal hayatimi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Abbasağa Parkı Beşiktaş

Bir parça güneş


Cumbalı bir ev
Arnavut kaldırımlı
yokuşlu yollar
Ve Abbasağa parkı
Loş Bahçe sokağı
Maşuklar yokuşu
Akmayan hamidiye suyu
Serencebey
Dikilitaş
Ihlamur Beşiktaş
Yıldız Sarayı'nın yamaçları
Çocukluk yıllarımı çıkart bohçandan
Geri ver bana emanetlerimi
Unutmak mümkün mü
Ne çabuk geçti hayat...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Abbasağa Parkı Yeni Mahalle

Serence Bey, Maşuklar Yokuşu,


Abbasağa parkı, Yenimahalle
Çocukluğumun geçdiği semt
Ihlamur, Beşiktaş.....

Bir ana bir baba iki de kardeş


Ekstradan iki tane de babaannemiz vardı.
Beşiktaş’ta neler, neler yaşandı.
Annem iki hamal ile pazardan gelir,
Yedi çeşit yemek yapardı.

Terasta masa kurulur yaz geceleri


Buz çıkarılırdı yanında yemeklerin
Suatpark Sineması’ndan Türk filmi
Sesleri gelirdi gece sessizliğinde

Kız kulesi’ni seyrederken camların arasında


Deniz işletmelerinin gemileri süzülürdü
Üsküdar'la Beşiktaş İskelesi arasında.

Ne güzeldi akşamlar
Yaz gecesi bizim evin terasında

Birde karpuz saklarlardı bizden


Akşam yemeklerinde,
Her akşam sinirime dokunurdu bu hadise
Garezine bende...... işte öyle....
Akşam karpuz yemesem de
Sabah dayak yerdim..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ab-ı Hayat İçenler

Ab-ı hayatı içenler elbet bir gün fani olacak


Ey Akif üzülme hayat o zaman başlayacak,
Bir lütuf bize yaşamak her dakika mücevher
Bu gönle sahipsen sana ne gam ne keder,
Korkmadan sat malını tezgahını kur, bağır,
Satılan malın ödemesi gelir, sen yeter ki gayretle müşteri çağır.

Adaşım Mehmet Akif Gülhan'a ithafen,


dost kal.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Acemi Bestesi

Bahara ney üflendiğinde


Aşkına kul olurum
Gül bahçesinde sevgilinin
Kendini dağıtır kulun
Gör benim dertli halimi
Ruhum beni mutlu edecek yardımcı arar
Gönlüm yarin gül bahçesinde gezinir
Neşeye aşkı sarar

Durmaz artık her an sızım


Kalbim bomboş sensizim
Derdimin çaresi sende
Gönül hep seni arar
Medet ya hu medet ya hu
Medet Allah aşkına

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Acemi Tiyatrocu

Yediveren güllerinin ilk açımı gözlerin


papatya masumiyetinde kirpiklerin
çağla yeşili gözlerin
ve ismimi söyleyişin
rolünü iyi ezberleyememiş
acemi tiyatrocu gibi
hissediyorum kendimi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Acısu Tepesi'nde

Gerze'nin bir köyünde akşam vakti


gözlerim denize kilitli
ışıklı kalp şeklinde ilçenin iskelesiyle mendireği

gün dinlenmeye çekildiğinde


rüzgar esiyor
çınar yapraklarıyla konuşa konuşa
geceye yakılan mumlar titriyor kalbin üzerinde

gözlerim denize kilitli


ellerim başımın altında
uzanmışım Acısu'ya
iskele çayda çıra oynuyor ayaklarımın altında

rüzgar çınar yapraklarıyla muhabbette


bir yıldız kaydı lacivert gökyüzünde
yaz akşamları
bu kadar uzak kalınır mı Gerze'ye

çekirdek çitlemek varken sahildeki çay bahçesinde


Acısu tepesinden seyrediyorum Gerze'yi
ruhum dalmış gitmiş hüzzam eşliğinde
seksek oynuyor Gerze'nin
kalp şeklindeki mendireğinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ada ve Tepe

Ada ve Tepe
Kaç
Kaç yıl geçti de
Sen
Senden
Sessiz seralarda kimsesiz çiçekleri severken
Loş kuyulardan sesimi duymak için
Yokuşlara tırmanıp boş gözlerle denize bakarken
Adanın çam kokulu tepesinde
Mazinin bir köşesinde
Vapurları seyrettin
Akşamın doğduğu yerlerde
Yaz gecesi alaca karanlıkta kınalıda
Büyükada da veya
Heybeli yada
Burgazada da
Martılar indi kalktı havada yalpalandı,
Bu kadar canını sıkacak ne vardı
Hayat kısa ve insanlar bir tuhaftı
Hava karardı, karardı
Güneş ellerinden kaydı
İliklerin ıslandı,
Mevsim yazdı ama
İçinde kara kış vardı.
Bunları da nereden çıkarttım değil mi?
Dünyada değişmeyen bir şey vardı
Ağaçlar kuru fakat dalları yaştı
Vapurlar iskeleye yanaştı, kalktı
Yıllar tekrarlandı
Hayat kimin içindi,
Hep bu sorular
Kafamı bulandırdı.
Penceremden adalara baktım,
Arılarla balkonumdan selam yolladım,
Perdemi araladım.
Defterimi karaladım
Işıklarımı kararttım.
Yattım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Adalar

Kınalı, Burgazada, Heybeli, Büyükada


Yaşanır yaz yudum, yudum, tada, tada.
Kışın prenslerin ruhları dolaşır sokaklarda,
Yazın vapur misafir getirir tomarla.
Bu gel git sürer zamanla,
Yaşananlar aynı değişen insanlarsa,
Ben yaşamak istemem adalarda.
Seyrederim adaları karşıdan yudum, yudum
Düşünürüm yaşananları orada mazide zamanla.
Prensler sürgüne gönderilmişti eskiden adalara.
Şimdilerde prensler kendi istekleriyle yaşıyorlar orada.
Yazın ada, kışın İstanbul sokaklarında.
Bitiyor ömür süratle
Adalar sesiz olduğu için mi güzeldir
Yoksa ruhların gölgeleri mi serinletir
Hep vardır orada hüzün ve ayrılık,
Huzur bulamaz hiç kimse orada artık.
Adalarda tüm hüzünler yaşanır,
Prenslerin ruhları bunlardan hoşlanır.
Çağırsanız da gelemem ben niye
Prensler ağladı oralarda sürgün gecelerinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Adana'da

Yer pamuk
gök pamuk
güneş kehribar sarısı
ortası Çukurova

Çiğ köfte
acılı kebap Urfa
sezonluk işçiler gibi sevme beni
beraber yaşayalım Adana'da

Sıralı çocuklarımız olsun


bir birine benzeyen yanı başımızda
ilkinin adını sen koy
diğerleri benim aklımda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Adı Kader Çizgileri

Bir günde dört mevsimin yaşandığı


büyüleyici güzellikleriyle
bu liman kentinde
dalgaları ıslatan yağmur damlaları
martı çığlıkları ve
ıslık çalan rüzgar

Yağmur ıslağı kaldırımda


bir anne yürüyor çocuğu ile

Çocuk afacan çocuk meraklı


çocuk yerinde duramıyor deniz gibi
anne sığınılacak bir limana benziyor
rüzgar onları takip eden kaderleri

Hüzün yağmur olmuş


yağıyor üzerlerine
izleri
yıllar sonra kat, kat çizgi, çizgi yüzlerinde belirecek
adı; “kader çizgileri”

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Adın Mavi Karanfil

Kuzu derisi
Rüya kokusu
Gökyüzü özgürlüğü
Bir buket çiçek renk renk
Mavinin tonları
Saçının beyaz bir kaç teli
Cam göbeği
Gönül hırsızı
Aşk tuzağı
Düş kapısı
Mübarek gözlüm
Senin adın
Mavi karanfil olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Adisababa’ya bir bilet

Melekler inecek bu gece dünyaya


Hemen yanı başınıza
Çiçek dağıtacaklar (inanma)
Kırmızı beyaz karanfil sunacaklar size

Bir dev çıkacak karşınıza


Avucunda bir cüce
Havaya atacak tutacak
Onunla top gibi oynayacak (yok böyle bir şey)

Yıldız kayacak gökyüzünde


Sihirli kutu açılacak (ne kutusu be)
Bahar dolacak odanıza
Şiir şiir kokan bahar (daha neler)

İnan bu kutuda senin için de bir şeyler var (boş)


Bırak kendini dalgalan
Yarınlarda sürprizler var (çok zor)
Her yarın yeni bir sevgi ile doğar
Bırak kendini dalgalan

Be same mucho şarkısını sen de mırıldan


Adisababa’ya bir bilet
Gidişi var dönüşü yok
Uçağı kaçıracaksın acele et

Dur bir dakika bir şey söyleyeceğim


(boş ver sen yoluna devam et)
Ne mi diyeceğim;
Yolun açık olsun güle güle
Amcana benden çok selam söyle.
Aleykümselam…(ne amcası be)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Affeyle Beni Dürüye

Kurulmuş bir makine miyim


düğmesine basıldığında çalışan bir düzen
kontağı çevrildiğinde yürüyen araç
kapağı açıldığında dans eden balerinli müzik kutusu
yok yok ben insanım

Duyguları olan
kokuları özleyen hayal kuran
çiçek yapraklarını kitap aralarında saklayan
sevgi ile büyütülmüşüm
bebek olmuşum
önce ailem yüzüme bakmış gülmüş
beni pamuk yanaklarımdan öpmüş
üzülmüşüm sevinmişim
yazdan kalan güz güneşinin altında kendimden geçip
plastik koltuk üzerinde üç dakika içerisinde
defalarca uyuyup uyanmışım
Sardunya yapraklarındaki neşeyi sindirmişim gönlüme

Ben insanım
hatalarıyla günahlarıyla sevaplarıyla
ben insanım
robotluk benim neyime

Canı sıkılan robot gördünüz mü hiç


üzüldüğünde yanlış şeyler yapan
sevincinden havaya zıplayan
takım tutan
tuttuğu takım gol attığında
re re re ra ra ra diyen veya
lay lay lay lay lay lay lay lay lom diyebilen

Hayat o kadar zor değil bence


iki üç günümüz kaldı önümüzde
anlıyor musun beni Dürüye
insafına sığınıyorum beni affeyle.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Afrodit Hasta

Knidos toprak üstü


simetri taş örtü
aman kazmayın
anforalarda mutsuzluk gözüktü

Knidos toprağı insana aşık


ruhlar azapta olduğunda
vücutlar hasta
her insana gerekli hipokrat yeminli hekim
Kos adası karşınızda

Afrodit sarınmış kahverengi çuval bezine


dokunma
çıplaklık haram edildi artık ona
bilinmeyen fanilik faktörü veba

Uzun kazıların ardından


tek bulunan bozuk para
Aslan ve Demeter şimdi çok uzaklarda
o bozuk para da yok artık ortada
ama Terinos yaşıyor orada
ve yaşayacak daima.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Agop Ağa’nın Küfesi

Akşamın tülleri indiğinde Beşiktaş’a


bakkal Agop Ağa’nın üzümlerini seyrederek büyüdük biz
uzun küfenin kenarına özenle dizdiği
aralarına mum yakıp aydınlattığı iri taneli
karanlıkta mercan renkli
mum ışığında her biri bir elma şekeri
salkım, salkım bağ üzümleri

Dirseklerimizi dizimize, ellerimizi yüzümüze dayayıp


ta ki Agop Ağa dükkanını kapatana dek seyre dalardık
biz o zamanlar kısa pantolonlu birer afacandık
rüzgar mumlara dokunur kaçar, korkutur söndürmez
titreyen ışıkta kehribar üzümler yıldızları kıskandırırcasına parlar
gözlerimizle sonsuz özlemlerimiz arasına köprü kurardı

O zamanlar meydanlarda at oynatılırdı


yani büyüktü meydanlar parklar
ondan sonracığıma;
o zamanın adamları da büyüktü, evleri de bahçeleri de
trafik derdi yoktu bizim çocukluk çağımızda
yirmi dörde durağından binip
Yenimahalle’den Fındıkzade’ye kadar geze, geze gidilir
lacivert ceketli gri pantolonlu biletçi Bey bir koluna oturttuğu
iki tarafı tahta kapaklı çantasındaki biletleri
arkası lastikli kalemiyle çeker,
gideceği yeri işaretler para üstü verir,
arka kapı yanındaki özel koltuğuna geçer otururdu
herhangi bir duraktan müfettiş biner biletleri kontrol eder
öğrenciler pasolarını veya üniversiteliler şebekelerini
gösterirdi her defasında

Kırmızı ve bej renkli otobüsler artık yeşillendi


yeşillikler bitti, dutluk otel oldu
ve İstanbul sarardı soldu
yüzümüzün rengi de İstanbul’a uydu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Agopp

Beş çorbaya
"-Agop" diyemiyorsa,
şekil özürlü
bir derneğin asil üyeleri;
Her şey aynı olmalı,
olaylar hep tekrarlanmalı.
Din bu mu sizce
dağıttınız taru marı.

28.09.2014 ako

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ağaçsız Siteler

Bir sonbahar daha geçiyor ömürden,


yaprakları olmayan,
toplu konut sitelerinde.
Rüzgar oynuyor tek başına
karanlık kış gecesinde.

Bakkallar küsmüş onlara


Dükkan kiraları en az 3 bin ytl,
simitçiler yok,
sokak satıcıları nerede?
Kuru yaprak sesleri kaldı mazide.

Bekçiler, sokak lambaları, oyun parkları,


havuzlar, çimenler,
hepsi yerli yerinde,
yollar pırıl pırıl,
bir tek yaprak yok,
Halkalı'da ki koca sitede.

Binalar uzamış gökyüzüne,


ağaçlar küsmüş gitmiş,
benim memleketime.
Dıranaz dağı seni çok seviyorum,
senede bir onbeş dakika
yüzünü görsem de.

Bir sene boyu o anı bekliyorum


özlemle,
koca çınarın altında yatmak
sere serpe.

Buz gibi toprağın,


çimlerin üzerinde,
yuvası ağaçlar olan
kuşların
sesleriyle iç içe.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ah İstanbul

Yedi tepe üzerine kurulmuş,


Yaldızlı şehir,
Koyu yeşil servileri ile
Kentlerin kraliçesi
Boğazda mavi bir kurdele,
Prens adaları Marmara'da yüzer,
Mor çiçekler papatyalarla arkadaş,
Minareler dantelidir bu şehrin
Ah İstanbul senin renginin adı ne
Kokun neyin nesi
Yavru bülbülleri dinledim,
En güzel yerin Çamlıca Tepesi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akdeniz

Akıp gider Akdeniz yukarı yukarı


güneşin sıcağı onda
zeytinin yeşilini takmış koluna
portakal renkli örgülü saçları
adalar arasında dolaşan genç kız

Onda heyecanlı bir durgunluk gizli


aşk gibi
gün içinde renk cümbüşü kilim
kıyılarıma serdiğim
gece sobanın arkasında yatan sesiz kedi

Akdeniz
ılık deniz
aşk seli
yalın bir öpücük
ateşini taşıyan sevgilerin

Çıra kokar kıyıları


bir elinde üzüm salkımı
diğer elinde zeytin dalı
şalını atmış gezegenin en güzel yerine
bir yanı komşu Türkiye'me
Kıbrıs'ı takmış parmağına
tek taş yüzük pırlanta
Akdeniz'im hep başucumda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akıllı

İki el ve iki yüzük bir gözlük,


Yeşil kravat ve yeşil mendil,
Burnun akıyor sen sil
Al sana yoksa bir mendil
Sil burnunu artık akmasın,
Yavaş konuş kimse anlamasın.
Anlarsa çok ayıplanırsın
Zannetme ki çok akıllısın
Ufak bir soruda
Apışıp kalırsın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akıllı Daire

Renkli ışıkları devamlı yanıp sönen


banyosunda şarkı söylenen
içinde şiir okunan
bir dairem olsun isterdim
hep parfüm kokan

Mutfak musluğunun birinden


meyve suları soğuk akan
diğerinden devamlı demli
tavşan kanı Rize çayı doldurulan
bir dairem olsun isterdim

Dışında çiçekli asma bahçesi


içinde üç kızım ve hanımım
kapıda sadık köpeğim
bir de kara dut ağacına bağlı dik kulaklı eşeğim
hep olsun isterdim
olur mu dersiniz
çok mutlu olurum dua ederseniz
bize de uğrayın buralardan geçerseniz
teşekkürler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akıllı Ve Çalışkan

Padişah oğullarını test etti,


Onlara birer torba fare emanet etti,
Bunları bana bir hafta sonra
Tekrar geri getirin dedi.
Geri geldiler, biri hariç
Hepsinin torbası boştu,
Torbası dolu olan onu sallıyordu.
Padişah onu kendi yerine koydu.
Fareler sallanmaktan torbayı delemediler,
Kendi dertlerine düştüler.
Torba açıldığında bile kaçamadılar.
Bunu taşıyanı padişah yaptılar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akif’in Penceresi

Talih pamuk şekeri satmaya


memur etmişse seni
elden ne gelir
devam et sat o pembe şekerleri

Tarih kimlere ne görevler vermedi ki


sen pamuk şekercisi olmuşsun
arkadaşın simitçi
kardeşin ayakkabı boyacısı
baban köşe başında kestaneci

Bana soracak olursanız


“-Sizin meslek neyin nesi? ”
Yıllarca Okçu Musa Caddesi’nde sattım
fabrikalara ve makinecilere elektrik malzemesi

Bu günlerde şiir yazıyorum


emekli oldum
kolay bir iş buldum kendime inan ki
ilk şiirimin ismi
“İstanbul’u seyrediyorum”
kısık bir özlem sesi
bu şiirimin ismi ise
Akif’in penceresi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aklımı Başımdan Aldın

Ne günlermiş düşünüyorum da eski günler


unutkanlıklarım vardı vakti zamanında
iş dönüşü taşınmamızın ilk haftasında
birkaç gece eski dairemin yoluna saptım
hatta bir keresinde kapısını bile çaldım
aklıma geldi kaçtım
çoğu zamanda evimin telefonunu unuttum
eşofmanımın cebine koyduğum saatime
bir ay sonra kavuştum

Bu da bir şey mi;


Galata Köprüsü’nde yürürken hatırladım
arabamı bile unuttum arabalı vapurda
çay içmeye çıkmıştım üst kata
sonra yaya yürüdüm gittim işlerim vardı aklımda
Sirkeci’ye geri dönüp
arabamı unuttum dediğimde iskele görevlisine
yüzüme baktı baktı
ben de ona baktım bakıştık
benim araç iki sefer daha yapmış arabalı vapurla

Daha neler unuttum neler


nikotin tadını bile unuttum
sahilde istavrit tutmasını da
kağıt oynamasını, piyano çalmasını
bir tek seni unutmadım
unutamadım, unutturmadın. Aklımı başımdan aldın

Ama….şey….ben…birden toparlayamadım
bu şiiri nereye yollayacaktım?
yaşasın eski günlerime yeniden dönüyorum
başladı unutkanlıklarım
ben kimim… kaç yaşındayım?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aklımı Bile Durdurdum

Boğaz’ın ıhlamur parfümü sürdüğü mevsimde


gürültünün olmadığı bir yerde
yavru bülbül serenat yapıyor
bir kişilik seyircisine
kimseler yok ortalıkta
güneşin içeri alınmadığı bir ağaç altında
zaman yokmuş gibi dünyada
aklımı bile durdurdum
devamlı burada kalmak istiyorum.
beni aramayın
senelik iznimi kullanıyorum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ako

Benim adım Ako,


Favorim Yaşar koko.
Tercihim furuko,
Severim roko,
Pantolonum sanko,
Kazaklarım triko,
Saatim seiko,
İspanya, Portoriko,
Hayat bir riziko,
Ustam Hayko,
İtalyan ismi Marko,
Amerikan firması tayko,
Oksitlenmez çinko,
Bastır parayı tiko,
İntikam alır camako,
Mimari tarz rokako,
Elektrik anahtarı viko,
Arkadaşım fiko,
Turistik kent monoko,
Alışveriş mağazası orko,
İtalyan golcü Şevçenko,
Televizyonum beko,
İflas etti banker bako,
Dikiş makinası yapar piko,
Şalterim pako,
Rejim yapar şişko,
Çocuklarım der:'- babişko',
Arabamda kriko,
Müşterim finesko,
Eski dostum şeko,
Traş kremim arko,
Kravatım vakko,
Eski firmam abko,
Arabamın sigortası kasko,
İnşaatçı firma hasko,
Kalp cerrahı sasko,
Bu şiir bir fiyasko.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ako Şiiri

Şiirlerimi eleştirin korkmayın,


Ben eleştirileri seven bir bayım,
Yazmaktan çekinmem özgürlüğe hastayım,
Siz eleştirin ben cevaplayacağım.
Zamanla şiir karakterim oluşacak,
Onu okuyanlar beni tanıyacak,
İşte o zaman benim hedefim oluşacak.
Daha yeni başlıyoruz değilmi,
Zamanımız bol, ekibimiz yeni,
Süper şiirler çıkacak bu gruptan belli,
Benim yazdıklarım en derbederi.
Ama okuyanlar bir ako stili diyebilmeli
Şiirin kalitesi değil önemli,
Yazabilmek içten geldiği gibi.
Ama iyi, ama kötü olabilir,
Önemli olan yazabilmektir,
İçten gelen saf duyguları,
İfadeleri sitemli veya özlemli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ako957

İnanın bana kar yağacak


cumartesi akşamı 23.30 da
TRT-FM de
Enis abi şiir okuyacak
akşam olacak, sabah olacak
tekrar
tekrar
tekrar
tarih tekerrürden ibarettir.
Ako Abi bu alemde tekdir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akordeoncu Bacı

İsmi önemli değil Pera'lı akordeoncu bacı


kucağında müzik aleti,
Oturanlar masada onu dinledi.
Kulağında karanfili,
Dudak boyası kırmızı,
Saçları dalgalıydı.
İsmi önemli değil Pera'lı akordeoncu bacı
kucağında müzik aleti
Oturanlar masada hep onu dinledi.
Akşamlar geceye terk ederken nöbeti,
Akılda kalan aynı melodi
İnsanlar dinledi, dinledi.
Madam bilmem kaç gece devamlı aynı şarkıları
Çaldı...Söyledi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akşam Saatlerinde

Ağaca kurt düşer


İçime hüzün yuvalanır
Akşam saatlerinde
Gitarımla bir hüzzam çalmak isterim
Çalamam
Ellerim dolaşır
Dilim dolaşır
Ruhum başıboştur o saatlerde
Mektup yazarım
Adını bilmediğim şehirlere
Bir kurt düşer içime kemirir durur
Özlemlerimi bitirmeğe çalışır
Bitmez
Akşam kızıllığında penceremde bir sevda tükenir
İçim tükenir
Pembe çizgiler çizilir bulutlara
Gün tükenir geceye döner
İçimde bir aşk söner
Ilık rüzgar eser soğurum
Buz gibi olurum
Sevdasını yitiren o çocuk ağlar içimde
Alt yazısı geçer aklımdan

...“Sen en büyük aşkın mecnunusun..Sen en büyük aşkın mec......'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Akşamın Lekeleri Bulaştığında Duvarlara

Akşamın lekeleri bulaştığında duvarlara


yağmur kendini bırakırsa kaldırımlara
kırmızı şemsiyeli bir bayan
caddede hızlı hızlı ilerliyorsa ve
şemsiyesi rüzgardan savruluyorsa
ben arabamda silecekleri ara sıra çalıştırıyorsam
kaldırımlardan günün azabı buharlaşıyorsa
uzayacağa benziyor gece.

Gündüzle gece yarışa başlayacak,


Bağdat Caddesi genç yarışçıları gibi hırslı
tecrübesiz.
Alev alev yanacak gece,
çok gündüzleri yasa boğacak
avuçlarım terliyor,

Galata köprüsünü geçiyorum balık tutanlar dizi dizi,


anılarım sıralanmış gibi
gecenin içine sinsi ve gizli,
avuçlarımın terlediği
ıslak geceler.
Akşamın lekeleri bulaştığında duvarlara
yağmur kendini bırakırsa kaldırımlara..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aleksandr

Uzun zaman Aleksandr yukarı sokakta yaşadı


Son tren sokağında Mirza’ların arkasında
Altı numaralı üç katlı ahşap konakta
Saksılı pencereleri vardı onun suluboya tablosunda

Uzun zaman Aleksandr yukarı sokakta yaşadı


Şimdi seksen beşe merdiven dayadı
Ağzında diş başında saç kalmadı
Bahçesinde çiçekler açtı köpekler havladı
Kediler miyavladı

Uzun zaman Aleksandr yukarı sokakta yaşadı


Çeşitli kitaplar okudu
Mevsimleri ipe dizdi
Askerlik anılarını anlattı
Gününü geceye kattı

Sabahları yaprakları seyretti


Kışın kardan adam yaptı
Yazın atletle bahçede dolaştı
O zamanlar briyantinli saçlar modaydı

Tangolar valeler çarlistonlar


Öğrenildi uygulandı çalındı oynandı
Uzun zaman Aleksandr yukarı sokakta yaşadı
Artık o dökülen yaprakların gittiği yere taşındı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aleme Gidiyoruz

Hastane dönüşü
kimi evine gider,
kimi aleme,
hayat bir komediyse
son espriyi unutmamalı bence

alemin kapısında Azrail,


bilet ücreti son nefes ise,
vereceğiz, yolu yok,
karar verdik aleme gitmeye.

Öteki aleme,
bir yolcu bir bilet,
gidişi var dönüşü yok,
adı ahret.

Toplu gidişlerde
yüzde yirmi indirim,
bana bir yudum su getirin,
hakkınızı helal edin.

Aleme gidiyorum,
benim için
son görevi yerine getirin,
bir fatiha okuyun, amin deyin.

Rahmetliyi iyi bilirdik,


hakkınızı helal edin,
benden yana da helal olsun,
beni Allah'a havale edin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Alışkanlığım Datça’dan

Denizin gözkapakların portakal rengi


Gözleri türkuaz mavisi
Günün gece kıyafeti siyah
Eldiveni tenteneli
Kurbağa sesleri duyulmakta
Zaman zaman kesintili
İmbat gelir gider geceye
Piyasa yapar bademlikler zeytinlikler arasından
Nedense
Bir türkü söylemek isterim o zaman
Ege dolaylarından
Bu alışkanlığım Marmaris’ten Datça’dan

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Alışveriş

Bir markete alışverişe gittim,


Kendime bir kaç gerekli madde seçtim.
Koydum arabama kasaya yaklaştım,
Gözüm ilişti, yan taraftaki kasaya baktım,
Bir adam doldurmuştu arabasını tepeleme,
Şaşırdım, 'adammıyız biz be' dedim,
Onbeş lira dedi çıkarttım nakit ödedim.
Yan kasanın tutarı İkiyüzyetmişbeş liraydı,
Adam cüzdanından seçti, bir kart kasaya çıkarttı.
Eyvah dedim içimden inşeallah aksatmaz
Bu adam ödemesini,
Aksatırsa devletimiz ödeyecek onun parasını.
Bankalar için hava hoş,
Nasıl olsa vardır birkaç dairesi bu adamın,
Satar haraç mezat öder bu parayı,
Tahsil edemezse şüpheli alacaklara atar,
Devletimiz borcu karşılar.
Biz adammıyız be bakın ne adamlar var.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Allah Çektirsin

Geçmiş
anı yaşatmaksa maksat;
Nelere bedel?
Bir sararmış fotoğraf...

En güzel elbiselerini giyip,


ilkbaharda, yazda tabiat.
Sonbaharda sararan, kızıllaşan
yapraklar,
Kışın kardan adamlar,
Çatılardan sarkan buzlar,
uzun saçlı gençlik resimleri veya
telli duvaklı damatlı
genç insan manzaraları.

Doğa aşığı bir fotoğrafçı İsmail Çağlı.


Boş zamanlarında fotoğraf çekti,
renkleri topladı, biriktirdi.
Günlerce, aylarca iş gereği,
vesikalık fotoğraf çekti.

Ufak bir fotoğrafçı dükkanı


Gerze'nin içinde,
renkleri tertipledi, düzenledi,
ayrı ayrı biçimde.

Evlenenlere fotoğraf çekti,


sağlık cüzdanı için çekti,
tapu için, ikametgah için çekti,
Kimi zaman da
çekip gitmek geldi içinden uzaklara.

Aldı makinasını,
uzak bir köye çekti gitti.
Allah çektirmesin demeyin;
Allah çektirsin.

İş gereği
Allah çektirsin.
İsmail para kazansın.
İşleri hayırlı olsun.

Aman ha siz siz olun,


fotoğrafçılık zenaati yapana;
'-Allah çektirsin' diye dua yapın.
Dua edip işlerini bozmayın.
Allah çektirsin seni,

Allah çektirsin İsmail.


Allah fotoğraf çektirsin.
Kim sana beddua ederse
dua yerine geçsin.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Allahu Ekber

Ellerimiz kulak hizasında


Başparmaklar kulak memeleri ile temasta
Allahu ekber nidası ağzımızdan çıktı bile
Yayıldı evrene
Allahu Ekber
Başparmaklar kulak memeleri ile temasta
Döndük kıbleye durduk namaza

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Altın Sevgisi

Ahret altını iman ve amel-i salih


Altından geç budur mutlak selamet
Allah'ın mert kullarından başkası çocuk,
Nefsin arzularından vazgeçmeden yok olgunluk
Önce Allah sevgisi tad sonra evlen,
Allah'ın (c.c) huzurunda nefeslen.
Dünya da yedi şey sana sevdirildi,
Birincisi kadın sevgisi idi,
İkincisi evlat sevgisi dikkat,
Üçüncüsü altın sevgisi aman bırak,
Dördüncüsü gümüş sevgisi ah ah,
Beşincisi otluğa salınmış güzel atlar,
Altıncısı süt hayvanları verimli,
Yedincisi, ekin tarlası elbet ki.
Bunların her biri on bin perdedir,
Toplam eder yetmişbin epeydir,
Bütün perdeleri aşıp hakka gidelim,
Cemali ba kemale seyr idelim.
Asıl sevilecek kimdir bilelim,
Yağlı yemeklerimiz ahrette diyelim,
Bu yedi şeyden faydalanalım
Ama asla sevgisini gönlümüze sokmayalım.
Huzuru mahşer den korkmayalım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ama

Çok çalış...
Acıya alış...
Sabret...
Güzel günler DE gelecek. Ama görmeyebilirsin DE
Ama dan önce söylenen sözler yalan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Amaçlar

Amaçlar olmasa idi,


Sabit planlar yapılırmıydı,
Politikalar çizilirmiydi,
Genel yöntemler uygulanırmıydı?

Kurallar kim tarafından oluşturuldu


Veya
Amaçlar olmasa idi
Tek amaçlı planlar mı yapılırdı?
Program, proje ve bütçelermi acaba

Bunlar uygulanmalıydı,
Yoksa
Patinaj yapıp dururdu araba.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Amedea

Kiraz sevdi dalından Amedea


Maşukiye'de Sapanca Gölü'nün karşısında,
Uzun iki tarafı ağaçlı güneşsiz gölge yollardan geçip
Kiraz bahçesindeki ince ve dar merdivene çıktı,
Koluna taktığı hasır sepete kiraz toplayacaktı
En büyükleri ile ağzını tadlandırdı, onlar baldı,
Ağaçlarda kırmızının tonlarında kızıl noktalar,
Yeşilin tonlarında yapraklar vardı,
Kirazlar hamrâ ve hümeyrâ'ydı
Maşukiye'de Amedea Napolyon Kirazı topladı....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anadolu ve Santa Maria

Gecenin üstünden geçen dalgalar karanlıkla


alt alta üst üste boğuşurken
afacan bir çocuk telaşında sahile vurup kaçan dalgalar
okyanustan selam taşır

Gözlerini karartıp bakarken bana gülümseyivermen gibi


Santa Marina kıyılarını getirir aklıma
denizin karayla barıştığı sığ kumluk yerdir burası
tıpkı şu anda gözlerimi salıverdiğim sahiller gibi

Dar sokaklarda verilen kahve molaları


ve kulaklarımda la notaları
gecenin koyu laciverti içinde beyaz martı kanatları
ve şatonun karanlık odaları ürpertir içimi

sevgilinin kaybolurken kumsaldaki ayak izleri


gitarının üstüne yığılmış bir Meksika'lı
elleri güneşten kararmış
şapkası güneşin yedi rengini almış
ve sağ elinin ince parmakları mistik alemin transına dalmış
Okyanus'tan dalgalarla ülkeme selam gönderir

Yuvasız kuşlara benzer tanınmamış ozanlar


dalgalara nispet onlar da zaman zaman coşarlar
gönülleri coştururlar

Kimi zaman sevgilinin başında yemeni


kimi zaman telgrafın tellerinde kuş olur
ozan sazıyla dans ederken zaman geçmişte durur

Hidayda da Ankara'lım hidayda


yine döndük dolaştık geldik güzel Anadolu'ma
Türkiye'm çok yaşa
sen bizim her şeyimizsin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ananıda Al Git

Ananı güllere göm koksun


Özveri örneği ananı
Yemeyip yediren
Tatlı yalanlarla sizi üzmemek için
Karanlıklarda gözyaşı döken

Ananıda al git
O seni çok gezdirdi
Önce karnında sonra kucağında
Okuldan eve evden okula

Ananıda al git
Ama soranlara anneciğim diyebil
Gururla onu giydir, gözlüklerini sil
Başka isteği olup olmadığını sorma
Yok diyecektir
Senin gözbebeğine bakıpta.

Ananıda al git
Sinemaya gideceksen eğer
Aşk filmi seyretsin
Ona patlamış mısır al
O çok patlatmıştı size soğuk kış gecelerinde
gönlünüz eğlensin diye.

Ananıda al git
Ya da önce o gitsin, fark etmez
Sonra da sen git.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anemas Zindanlarında

Ayvansaray Balat'ta
Tekfur sarayının yanı başında
gözlerine kızgın mil çekilirken
yerin yirmi beş metre altında
Anemas zindanlarında

Ezan sesleri asılır


İvaz Efendi Camisi'nin minarelerine
dili kesilirken mahkumların
çığlıklar susar acımasız odalarda

İnsan kanı kokusu yayılır


sokaklarına
al rengidir Haliç
akşam vakti gün batarken semalarında.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anı Yansıması

Bir suya düşer resim


bir de ateşe
Suda yüzer resim
o ânın aynasıdır veya
o ânın aynısıdır
Kor olur ateşte mazi
doğa yok eder geçmişi
içimizi ısıtır
Her şey
ama her şey
İnsanların mutluluğunadır
dünyada.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anılar Değirmeni

Kent uzağında
yeşilin sarıya döndüğü zamanda
akar suyla sessiz sakin çalışan
bir su değirmeni düşünün anılarda kalan

Gün değirmeninde geçmişi öğütürken şimdiki zaman


fark edilmez nasıl geçtiği
anılardır artık toz şeklini alıp un ufak olan
içimizde kalır acı tatlı ne varsa yaşanan

Gün değirmeninde geçmişi öğütürken şimdiki zaman


sana bakakalırım…
gözümün önünden geçen kısa metrajlı
senaryosu özenle hazırlanmış unuttukça hatırlanan
bir filimdir artık geçmişte yaşanan

İkinci bahardan bir bahar sonradır


hasat mevsimi
çuvallara doldurulur anılar
hamallar kısa pantolonlarıyla
başlarına geçirdikleri keten çuvallarla
enli bir lata üzerinden koşarcasına
taşırlar anıları sonsuzluk kamyonuna

Şimdi geriye kalan hep aynı manzara


aynı değirmen var aklımda
taşıma bantları yerinde canlı insanlar
taşınanlar yaşanan anılar
her sonbahar hasat mevsimi sonunda çalışır bu fabrikalar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anılar Sımsıkı Sarınca Bedeni

Bas gitarın notaları arasında kaybolurken şarkıcının kalın sesi


kulaklarımda şu şarkı “adieu jolie candy”
Karanlık odamda uyumakla uyumamak arasında
Bony M' le yapışıyorum eski anılarıma
yetmişli seksenli yılların en iyileri çalıyor
cd çalarımda

Işıklar sönük gece Tom Jones'la


cumartesiyi pazara bağlamak üzere “dalilah”
bir hafta daha kayboldu
anılar zincirimde küçük bir halka

Rodrigo çalıyor şu anda geceyi uyuturcasına


dur gitme ne olur der gibi delikanlı eski sevdalısına
yaprak dökümünü mevsimini anımsatmıştır bu şarkı hep bana
“Si tu savais combien je t'aime”
bir de radyo dinlediğim soğuk kış gecelerini yatağımda

Anılar sımsıkı sarınca bedenimi Eagles'dan Hotel California


kıpırdayamaz insan ne bir adım ileri ne de geri
gelecek hep soğuk gibidir sanki
korkular esir almış bedenleri
ne kadar uzundu o gençlik yılları değil mi “Ti amo”

bu uzun maratona yenik düştü ruhlarımız


alıştık bu kovalamacaya “If you go way”
uykum da geldi belki geçerim kendimden
elimde kalemim kulaklarımda eski film ezgileriyle
çalan gitarın telleri arasında uyurum belki de

“Be same mucho” kulağımda çınlıyor farklı söylemlerde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anılarda Kaldı Eski Sevdalarımız

Asırlık çınarın altında


cami avlusuna bırakılan talihsiz bebek gibi
korka korka gönderiyorum sana bu şiirimi
sevgi bahçesinin bahçıvanına bırakıp gidilen değil
yüreği acıtan duygu
bırakıp da yolu gözlenen ikilem

Taze yaprakları güneş sarartana kızartana kadar


Afyon Şekeri mermerin
secde edilen alın hizası oyulana kadar
kırk merdivenlerin düz çizgileri yay şeklini aldığında
zamanın en sessiz anında
özlenen evlat olacak o
okundukça solacak o
üzerinden atlayıp geçildikçe destur çekilen
işini bitirmiş sabunlu temizlik suları gibi

Kulpsuz güğümleri sıkıca kucağında taşıyan


yeni gelinlik kızlara şarkı olacak
damakla dil arasında kalan
iki gönül arasında gönül yarası gibi

Bir elimden bırakabilsem talihin sırça bardağını


tuz buz olacak
bırakabilsem ilk bıraktığım gibi cami bahçesine
yanaklarım ıslanmadan
olmuyor artık
eski çuval yama tutmuyor
anılarda kaldı eski sevdalarımız.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anlamsız Bitti

Bize bu hayat hayal gibi geldi


Çok şey mi bekledik
Yoksa farklılıklar mı istedik
Bize bu hayat hayal gibi geldi
Olaylarımız devamsız
İsteklerimiz zamansız
Sevgimiz anlamsız kaldı
Bize bu hayat hayal gibi geldi
Yoksa bizim de mi çocuklarımız yoktu
Annemiz yoktu
Babamız yoktu
Bize bu hayat bir numara büyük geldi
Daha bir şeyler olmalıydı sanki
Daha daha bir şeyler
Hep böylemi
Başka bir şeyler olmalıydı
Bize bu hayat hayal gibi geldi
De
Bir de üstüne üstlük
Geçti yani bitti
Bu şiir gibi
Anlamsız bitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anlatı

Gölde bir sandal,


Dağda ağaçlar vardı.
Lakin vakit çok dar,
Zaman bir seyirlik kadardı.
Üstelik mevsim de bahardı
Telaşla geçiyordu günlerim
Temaşa için zaman dardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Anmak

Bizi bir an bile unutmayan,


o sevginin sahibine;
Alemlerin efendisine,
bizi en çok sevene,
bize en merhamet edene,
biz onu andığımızda
bizi anan Rabbimize.
Bizim onu anmamız tamam da,
onun bizi anması nasıl acaba?
“-Siz beni anın, ben de sizi anayım.”
diyor zira.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Antiegoist

Sır detayda gizli


Ruhum zedeli
Üzme garibi
Şizofren sınırındayım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Antikacı Aziz

Sapanca'nın girişinde, karakolun karşısında,


Antikacı Aziz Bey dükkanın tam ortasında
Oturmuş müşteri bekler dururdu,
Antikaların tozunu siler, onları iyi korurdu.
İlk tanışmamız Aziz Bey'le şöyle oldu;
Arabamı dükkanın önüne çektim, içeri girdim,
Antikalara bakarak vakit geçirecektim,
Dükkanın her köşesi eski eşyalarla doluydu,
Enteresan eski eşyalar kafamı yordu.
Kimse yok mu diyecektim ki birden bir sesle irkildim,
Buyurun efendim dedi bir ses yakınlarımda,
Baktım ki Aziz Efendi oturuyor karşımda koltukta.
Elinde antika bir tespih, şapkası fötr,
Elbiselerinin rengi eski eşyalarla aynı renk,
Yüzü hafif soluk ve donuktu,
Sanki o dükkanda antika bir konuktu.
Hoş bulduk dedim, şaşırdım kaldım,
Aziz Bey'i incelemeye daldım.
Antikalardan çok beni aziz bey ilgilendirdi,
Antikaları da toplayan ve değerlendiren kendisiydi.
Tam bir tarihti, eşya eksperiydi,
Tanıştık hoş sohbet çayını içtim,
Kendime bir kaç tunç havanı seçtim.
Aziz Abi onları paketledi, fiyat saptadı,
Beni sevindirdi, puan topladı.
Bir saatlik vaktimi güzel geçirdim, katladım,
Koydum cebime,
Devam ettim Sapanca eğlencesine.
Göl kenarına gittim iki çay yudumladım,
Aziz Abi'yi devamlı hatırladım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Antoloji

Sus
Dinle bak ne diyor üstadlar,
Karıştırıp harfleri paketliyorlar,
Türlü türlü ürünler çıkıyor ortaya,
Satıyorlar onları ulu orta bir pula.
Nazlı değil bunlar hepsi bir pir,
Oynadıkları sanat şiir
Özetlerler hayatı onlar şiirle,
Nasıl kelimeler akıllarına gelirde
Kaynatırlar kelimeleri akıl kazanında,
Kurarlar planlarını bir pencere kenarında
Veya bir ikindi vakti gurupta, balkonda
Ben çark ederim çarpıtırım
Harfleri televizyon karşısında
Sarsar o zaman bedenimi eski bir hatıra
Yazarım yapraklara veya gazete kağıdına
Temize çekerim ertesi gün onları Antoloji.com da.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Araf

Görmeyen gözler
İşitmeyen kulaklar
Hissetmeyen kalpler
Neye yarar

Kaldır aradan perdeyi


Engelleyecekse rahmeti
Parçala o şemsiyeyi
Boğul rahmetin içinde sağlıcakla
Derin uykulardan uyan gözlerim

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Arkadaşım Hasan

Birinci Hasan,
ikinci Hasan,
üçüncü Hasan;
Alt alta en az dokuz tane Hasan.

Daha var da hepsini sıralayamam.


Birinci hariç diğerleri arkadaşlarım
Onlar iyi insan.
Sizden iyi olmasın.

Birinci örneğin kardeşim Hasan,


beşinci örneğin Mustafa'nın
eski ortağı Hasan,
sekizinci Testeresan'ın sahibi Hasan.

İşte böyle;
Beynimin dalındaki Hasan yaprakları.
Hepsi de yemyeşil, mis gibi,
hazanı hatırlatsada dokuzuncu Hasan,
kalbimin oniki ayı da devamlı nisan.

Kahverengi gözlerim ise;


Mayıs, Haziran...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Arkadaşım İstanbul

İstanbul’la dost olduğum kadar


Bir İstanbullu ile dostluğum olsaydı
Çocuklar gibi
Beraber dolaşsaydık parkları

Bir simit ısmarlasaydı bana


Ne kadar sevinirdim
Tahmin edebilir misiniz
Bebek Sarayburnu
Kuleli Tarabya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Armutlu Tatil Köyü

Limon kokan çamlar


Berbere gitmiş ağaçlar
Önüne uzanmış sahil
Deniz
Keder nedir bilmeyiz
Ve tertemiz hava
Çimler ve patika
Ozon sinmiş sahile
Çamlara nazire
Armutlu Tatil Köyü
Dinlenmek için
Kaplıcası ile bakir bir belde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Artemisia İle Mausolos

Gülmeyen insanların kentinde


gezdir beni Terinos
uçurumun tepesinden kuşbakışı seyredelim
altın çağındaki Halikarnas'ı
Çeşme Caddesini Palamut mevkiini
manda devri yaşanıyor hemen yanıbaşında
düz giysili insanlar dolaşıyor etrafta
kraliçe Artemisia anıt mezar telaşında
duygusunu iletmek istiyor zamana
kardeşlik duygusu dışında aşkla bağlandı ona
Mausolos geniş omuzlu kabadayı öldü
küllerini yudumladı onun
inşa etti vücuduna
yudum yudum şarabının içine katıp da
poros mermerinden mozole
içinde piramit
tepesinde savaş arabası iki atıyla
gülmeyen insanların kentinde
gezdir beni Timenos
babana inat sahili gezelim seninle
sularda ıslansın ayaklarımız
başımız bulutların arasında
Bodrum altın çağını yaşasın girişler parayla
akıllı ve zeki insanların ülkesi
cahilliklerini gülerek hapsedenlerin değil
altın çağın efendisi
Bodrum Ege Knidos
Poros Mermeri Afrodit ve Artemisia ile Mausolos
şiir bitti
bana bir ayran yap da beraber içelim Kelitrernos

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Artık Sende Oldun Pir

İki bin ikinin iki misli


dört bin dört,
yüzdesi kırk virgül sıfır dört.

İki bin ikinin yarısı


bin bir,
yüzdesi on virgül sıfır bir.

Binbir selam olsun sana


artık sende oldun pir.

On virgül sıfır bir ile


kıt kanaat geçinilir.
Sibernetikte bin bir;
Açık, kapalı, kapalı, açık
demektir.

İşte bu başı açık sonu açık


ortası iki dönem kapalı
bir serüvendir.
Özür dilerim,
bu şiiri altı kişi anlayabilecektir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Asla Olmayacağım

Emekliyim
Esnafım
Şairim
Şoförüm
Müzisyenim
Ressamım
Aile reisi babayım
Kaptanım
Hacı dedeyim
Tarikattanım
Ama siyasetçi değilim
Asla olmayacağım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Asr

Acıması bol olan ve esirgeyen acıyan


yüce Allah'ın adıyla başlıyorum

Yüce Kuran'da Asr suresi

İki Müslüman karşılaştığında selamlaşır


Asr Suresi okurdu biri diğerine
Türkçe açıklaması ise şöyle;

“Zamana yemin ederim ki diyor yüce Allah


insanlar hayal kırıklığı içindedir
ancak şunlar değil;
iman edip faydalı işler yapanlarla
birbirine hakkı ve sabretmeyi önerenler.”

Yapacağında kararlı olan yüce Allah doğruyu söyledi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Asrın Buluşu

Terinos asrın buluşunu yaptı


sigaranın zararına noktayı koydu
artık sigara bu metot sayesinde zarar vermiyordu

Sigara içmeden evvel bir bardağa musluk suyu doldurdu


paketten çıkarttı bir dal sigarasını
bu bardağa daldırdı çıkarttı
sonra yakmaya çalıştı çak çak yanmıyordu

Kaldırdı attı tekrar denedi


tekrar aynı sonuçla karşılaştı
bir süre devam etti
bir hafta kadar daha sigara aldı

Baktı olmuyor sonunda sigarayı bıraktı


öksürüğü kesildi gece öksürmedi
gündüz sokakta uzun uzun yürüdü
kendi kendine şarkı söyledi
sigara içenlerin kokusundan kaçtı etrafına neşe saçtı

Mutlu yaşadı bol oksijen aldı


önemli bir karar verdi rahatladı
sigara yerine meyve yedi
bol su içti yaz günleri terledi

Hanımı Keliternos bir ay bekledi


ve sonunda bıraktığına kesin inandı;
“-Geçmiş olsun.” dedi.

Ne fayda
bir hafta sonra
Keliternos bir de ne görsün
başı dumanlı dağlar gibi Terinos arkası dönük
elinde kalınca bir havana oturmuş balkondaki salıncağına
dayanamamış sigara sevdasına...

Başlamış içmeye
kör olma yasıca...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Astral Seyahat

Astral seyahat
Altında yağız at
Sevda var heybesinde
Sevenler asırlar geride
Bronz heykel
Resmi onlar çizer
Onlar mı kimler
Trans halindekiler
Kim var orada
Bir salon bir oda
Çatı arasında tozlu sandık
Sandıkta eski kalın bir kitap
Kitapta yağız at
Üstünde iki kanat
Örümcek adam elbisesi yeni
Açık gri pelerini
Uçacaksın havada
Bir kıtadan diğer kıtaya
Yakıtın sevgi
Hayallerin trans alemi
Katarsizm bunun tarifi
Bir geri iki ileri
Zamanın tarifi yenilenmeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Asude

Göl asude gül asude


Seher vakti bülbül asude
Yeşile boyanmış dağlar
Semada bulut asude
Dinlence için her şey hazır
Göle düştü gülün gönlü
Gölde gül gölgesi
Yanakta gözyaşı asude
Hiç bitmesin bu anlar
Küt küt atan kalp asude

Gölle Gül

Gölle gül
Kalple gönül
Sessizlikte öten bülbül
Bol oksijen yanında bezenti
Hep insan için güzellik bunlar
Atla gel
Bir yerleri gezelim

Göle Gidelim

Çantanı al gel
Göle gidelim
Gölü geçip güle gidelim
Gülü geçip gönle gidelim
Kimseler bizi durduramaz
Işığa tutsak
Kelebek olup
Buharlaşsın bedenlerimiz
Şimdi uçmak vaktidir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aş Sevdası

Ilık bir kış sabahı sahilde yürüyorum


önümde yüzerek bitiremeyeceğim
uçsuz bucaksız su kütlesi var
gözlerimi karasevda bürümüş
aşk sevdası değil bu aş sevdası
serçelerin renklileri ötüşüyor önümde
kaçışıyorlar her adım atışımda
ben ise cumartesi pazar dışında
iskeleye kaçıyorum evimden
oradan ver elini Karaköy
kadere bak Datça’da bir zeytinlik aldım hanıma
oranın adı da Karaköy
yolumun üzerindeki çamurlu sokak
bir tarafı hurda motor parçacıları
bir tarafı yaşlı kadın dükkanları
arada bir tane de lokanta var
ekmekler dilinmiş üst üste dizilmiş masada
yaşlı kadın dükkanları önündeki kuyruklar gibi
para toplayıcı vezne üç buçukta kapatmış penceresini
Tophane’de
yaşlı kadın patronlarının sabaha kadar açık müesseseleri
onlar vergi rekortmeni
yarın sabaha kaldı
ödeyemedim bir ay gecikmiş k.d.v yi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşk Çiçeği

Isparta gülü pembe ve ufak


Yaprakları tül tül olmuş
Pırlantalar takınmış
Şişesinde bekliyor
Açıldığında kapağı
Uçacak kelebeklerle
Buluşacak güzellerle
Isparta gülü
Bülbülün sevgilisi
Aşk çiçeği
Dost bahşişi
Sevgilinin hediyesi
Gönül busesi...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşk Herşeydir

Terinos’un biricik oğlu Timenos


Kos Adası’nda tıp tahsilini yaptı
babasından annesinden uzakta tek başına
öğrencilik sırasında uyuşturucuya alıştı
terk ettiği günden beri onu sevgilisi
kalbinin çektiği acı kadar vücudunun da hissetmesini istedi
hayata veda etmekti amacı
başarısız girişimi komşuda son buldu
ve neyse kurtuldu
aşk her şey midir
gözlerin kapalı olduğu an mıdır
yine tekrarlanmalı mıdır
evet evet
zor olsa da aşk
kalp boşsa tekrar yaşanmalı
insan olmanın sırrı
ama hatalar bir daha yapılmamalı
oğlu yeni bir aşk buldu evlendi
ikiz çocukları oldu
dede baklava tepsisi başında evin yolunu tuttu
beyaz martı evin bacasına yuva kurdu.
bu iyi haber
kötü haber mi ne
özür dilerim
sizleri üzecek haberim... kalmadı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşk Olsun

Ben şimdi
denizleri küçük ve dalgasız
deniz kıyıları sazlık
yeşilin tonlarının sergilendiği kasabada
tek katlı bahçeli evde tek başıma

Ben şimdi kavuniçi gecelerde


lacivert bulutları seyrediyorum
çekirgelerle kurbağalar arya söylüyor
sessizliği bozmadan hep bir ağızdan

-Aşk olsun
-Aşkın nur olsun
her yudum alışımda
bardaktaki canlı sudan
“-Nurun ala nur olsun.” diyor
kanatları kırmızı siyah sarı
gerdanı kahverengi kuş dalın ucundan

Çimler ıslanıyor önce


sonra güneşle etrafı duman kaplıyor
hayalimde şahlanan at gözüküp kayboluyor
göz gözü görmüyor

Günü sergilerken güneş el sallıyor gökyüzünden


siyah benekli kelebekler uçuşuyor bahçede
yazın eli kulağında
kasabada baharın tadına doyum olmuyor

Sen de bekletme gel emi


sensizlik ülkesi seni bekliyor.
biliyorum dönmeyeceksin bir daha ama
bu gönül söz dinlemiyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşk Yolu

Müjde geldi candan dinledim canda


Bu can eridi beden cihanda
Kül oldu ateşim bakır mangalda
Derdime dermanı verdi Süleyman

Sevgiyi yükledim koydum içime


Bu dünyada düştüm türlü biçime
Tiryakisi oldum aşk iksirinin
Derdime dermanı o verdi bana
Yolumuz hak yolu şükrüm Allah’a

Damla damla aktı terlerim başta


Nar şerbeti içtim mercan çardakta
Derdime çareyi bekledim Hak’ta
Haklıya hakkını er geç o verir
Sabret Eyüp gibi şifa tez gelir

Kul Akif’im ben de murat kul oldum


Dedemin duası ile var oldum
Çok evvel zamanda kayıp bir kuldum
Alıp geldi beni dostumun dostu
Tabi oldum sana bu yol aşk yolu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşkın Mecnunu

Ağaca kurt düşer


İçime hüzün yuvalanır
Akşam saatlerinde
Gitarımla bir hüzzam çalmak isterim
Çalamam
Ellerim dolaşır
Dilim dolaşır
Ruhum başıboştur o saatlerde
Mektup yazarım
Adını bilmediğim şehirlere
Bir kurt düşer içime kemirir durur
Özlemlerimi bitirmeğe çalışır
Bitmez
Akşam kızıllığında penceremde bir sevda tükenir
İçim tükenir
Pembe çizgiler çizilir bulutlara
Gün tükenir geceye döner
İçimde bir aşk söner
Ilık rüzgar eser soğurum
Buz gibi olurum
Sevdasını yitiren o çocuk ağlar içimde
Alt yazısı geçer aklımdan

...“Sen en büyük aşkın mecnunusun..Sen en büyük aşkın mec......'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşkını Bahş Eyle Bana

Huzurunda mazur oldum


Tembel talebenim ben
Huzurunda aşkı buldum
Deli divanenim ben

Eyvana davet edildim


Bir şanslı kulunum ben
Adıma Akif denildi (el Ağgıyf)
Sebata talip olanım ben

Davete icabet ettim


Teyettüme razıyım ben
Bana mecnun deseler de
Mülkün kiracısıyım ben

İstikram ediyorum
Aşkını bahş eyle bana
Bezm-i Elestinde başure aşığınım
Rabbimizsin diyen ruhu
Abdül Nüvid eyle bana

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Aşksız Olmaz

Aşkın aşkın oldu bende


Bülbülün çırpınışı yalan imiş
Benim aşk ateşim cümle alemde
Odunu kömür eden kıvılcımlı ateş imiş

Odun yandı yaslandı karardı


Ben yandım yaşlandım saçlarım ağardı
Aşk şarabından içtim
Gönlüm dalgalandı

Mecnun oldu gönül yine de aşkı arar


Ciğerimin dumanı gözlerimden yaş olur çıkar
Bilemem bu gönül daha ne arar
Aşıkın aşkı her dem uzakta imiş

Ruh kuşu uçarsa bir gün bedenden


Konacak dal bulur
Baharı arar
Bahçede bir güle rastlarsa eğer
O inler sen ne güzel ötüyormuş bu kuş dersin

Semazenler döner alemler döner


Bir garip dönüştür hep tekrar eder
Bizi terk edenden yoksa bir haber
Yokluğunda yoku bulasım gelir

Kıvılcımlar çıkar pınarlarımdan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


At Üstünde

Atalarımız at üstünde uyurdu


Ya otomobil üzerinde uyursak
Bir anda ortaya sıçrayan
Acı üzüntü keder dert
Dağılmışlığın harmanıdır o zaman
Topla toplayabilirsen
Üzüntünün bini bin para
Hangi birine acıyacaksın
Gidene mi
Kalana mı
Yoksa yara alana mı
Siz siz olun
At üstünde uyuyun da
Araba üzerinde sakın ha
Çek kenara
Uyu uyuyabildiğin kadar
Sonunda ölüm yok ya
Ölsen de kendi kendine ölürsün
Tek başına

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ateş Kırbaçları

Ateş kırbaçları
yağmur bulutlarının sırtına şakladığında;
Yağmur şimşekleri çakar,
ruhumun karanlıklarında.
Kulaklarımı tıkansam da gök gürültüsüne,
ışıklarla aydınlanır hava, birkaç saniye.
Sayılı kırbaçlar,
sayısız kırbaçlar yaratır içimde.
Şimşekler çakar, gök gürler,
kuru bir ortamda gözlerimde korku,
geleceği bilmeden beklerim,
sadece beklerim.
Şimşekler çakar yüreğimde,
yağmursuz şimşeklerle yıkanır yüreğim,
umutlarımın serçe yüreği yeşerir.
Kalbimin atışını duyarım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Atlar Geçer Hayalimden

Gün kapanırken içine


Yalın eyer atlar koşar
Beynimin zıvanadan çıkmış lobunda
Işıklar maviden laciverte dönerken gökyüzünde
Atlar yüzer rüzgârın üstünde
Çılgın beynim yine aldattı beni
İhaneti önleyemeyen iradem
Sadece seyretti
Yalın eyer uçan atları
Dörtnala giden halleridir kalan akılda
Onlar koşarken
Ayakları yeryüzü ile teması kestiğinde
Doğmadan önceki mutluluklarını yaşarlar
Rüzgârın şefkatli kucağında
Beynim donar kalır kıpırdamaz
Ellerim üşür
Vücudum büzülür
Tıpkı anne karnındaki gibi
Atlar geçer hayalimden
Yalın eyer sürücüsü olmayan

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ay Beyaz Gece Karanlık

Ay beyaz
gece karanlık
yıldızlar adalara dökülmüş
mum ışığında parlayan yeşil üzüm salkımı aydınlık
bir ben yalnızım sanki bu şımarık dünyada
içinden deniz geçen kent zehir zemberek ayakta
insanlar uykuya dalacak az sonra
işte o zaman içimdeki çocuk uyanacak
sessizliği dinleyeceğim
yokluğunu ezberleyeceğim
martı çığlıkları başıma üşüşecek
henüz erken geceye artık
gün defterinin bir sayfası daha açıldı
bak diğeri kapanmadan
sana defalarca sevgi yollasam
kırmızı karanfilin yaprakları arasında
hüzün kokan
ambalajından çıkartıldığında parçalanan
onu sakladığın yerde duy beni
bir anda gelebilirim yanına
beklemediğinde
beraber olabilirim belki de seninle
bir bardak suyun durulması esnasında
az bile olsa beraberliğim yıllarca kalacaksın aklımda
unutturmayacaksın
unutamayacağım
sözün kısası
sevda karanfiline ulaşamadığım zaman başlayan
lal rengi hüzün şarabıdır aşkım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ay Çocukları

Sonsuzu isteme gücü (hak etmeden)


Lokmacı Köprüsü (dağıldı gitti)
Ay çocukları (güneşe çıkamayanlar)
Yecüc’le Mecüc
(bir türlü gün yüzüne çıkamayan kavim)
Portakalın rengi, şekli, tadı, kokusu,
Girne Limanı,
Domotel’de kumar makineleri,
Rocks Hotel’de havuz başı,
Ne olursa olsun unutamam,
Kuzey Kıbrıs’ı, yavru vatanı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ay Reşat Altını

Reşat Altını asmışlar körfeze, çok yukarıya.


İzmit Körfezi'nde on temmuzda
Gece aldı nöbeti dokuzda.
Tren koşuyordu Adapazarı'na süratle.

Beni bırakacaktı Derbent'e.


Artık yetişemiyorum kendime.
Göl kenarında kızartma biber,
Patlıcan,havuç yoğurtlu ve salata
Serin iki bardak kartepe suyu,
Ürperten yaz gecesinde,
Bir garip yolcu.

Dudaklarımın arasındaki hecede


'-Bir yaz gecesi daha geçti.'
Maşukiye'deki küçük evimin bahçesinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ayem Efe

İzmir yöresinde namı değer Ayem Efe vardı;


Yoksullara, fakirlere faizle para satardı.
Knidos kralı Faziletsizos Ayem Efe'den
yüklü miktarda kredi aldı.

Bu kredi ile Datça dağlarına yol yaptıracaktı,


bir de döner restorant yapımı için hazırlıklara başladı,
Knidos'luların vergilerini ikiye katladı
bu paranın geri ödemesi ve
faizi de vardı, üstelik faiz alınmasına
Afrodit de karşıydı.

Yol yapım çalışmaları yarılandı,


Knidos'luların vergileri üçe katlandı,
artık haberci güvercinlerinden de
vergi alınmaya başlandı.

Ödeme günü yaklaştı,


Ayem Efe paramı gününde geri isterim dedi,
Knidoslular gece gündüz çalıştı,
bu arada banka kartına da alıştı.

Terinos bile emekliliğinde


çalışmak zorunda kaldı,
Faziletsizos Terinos'un emekli aylığının
yarısına ödemeler için kesik attı.

Postacı her ay iki ağır zarf bıraktı


Zarflarda banka kartlarının son ödeme günleri vardı.
Terinos, ikindi güneşi Kos Adası'ndan elveda derken
bir sigara yaktı, minimum ödeme miktarlarına
baktı... Baktı.

Keliternos'la beraber bir Hamburgerci dükkanı açtı,


Knidos'lulara ayak üstü servis yaptı.
Kartların sadece minimum ödeme miktarını
ödeyebiliyordu.

Gel zaman git zaman beklenen oldu,


Dokuz virgül sekiz lik yer sarsıntısı
Adalıları ani yakaladı,
Afrodit heykeli ve Knidos şehri
yerle bir oldu,

Ayem Efe de artık yaşamıyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ayrılık Treni

Son tren elveda derken perondan


sen vardın az önce ellerimi sıkıca tutan
tren kalktı
beni bana bıraktı acımadan
şimdi ellerim cebimde üşüyorum
dönmeyecekmişsin gibi bir his var içimde
hani desen de bana;
'-Bekle döneceğim yine.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ayşe Babaanne

Çiçekli pazen entarilerde


Kenarı oyalı beyaz tülbentlerde
Cumbalı pencerelerde
Özledim seni Ayşe babaanne

Üzerinde kırlangıç fırtınası yazan takvimlerde


Parça kumaştan yapılmış seccadelerde
İmamesinin püskülü kokan tespihlerde
Özledim seni Ayşe babaanne

Gülen sarı pürüzsüz yüzün ve mavi gözünle


Altın dişlerin ve firuze taşlı nişan yüzüğünle
Ve pembe kemik yakın gözlüğünle
Özledim seni Ayşe babaanne

Hep şefkatli güler yüzünle


Başucundaki cam sürahinle
İri düğmeli eskimeyen gri pardösünle
Özledim seni Ayşe babaanne

On dört yaşında dedemle evlendin


Üç kız bir de erkek evlat verdin
Söz dinle sen büyüksün derdin
Özledim seni Ayşe babaanne.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Az Konuşuyorum

Zor geliyor seninle konuşmak bana


her karşılaştığımızda
önce sunacağım kelimeleri
akıl kitabımdan seçip
gönül denizinde yıkayıp
seher yelinde
yaz güneşinde kurutup
ütüleyip kolalayıp
pembe gülün yağını ud esansıyla karıştırıp
kokulayıp
sana hazırlıyorum
bak ben de bu kokuları kullanıyorum

Özür dilerim sen aldırma bana


az konuşuyorum
gözlerime bak ki göreceksin
seni çok seviyorum ve
sana gönül dolabımda
kar beyazı cümleler hazırlıyorum
sen aldırma bana az konuşuyorum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Azim Ruhu

Banka kartını çöpe atın,


Yüksek faizden kendinizi kurtarın,
Gerekirse kol saatinizi satın
Hesabınızı bir an önce kapatın.
Matematik, iktisat size gerekmez,
Bir kitap, bir demlik çay nemize yetmez,
Oturun evde bakın keyfinize,
Sağlıklı düşünün, faiz hesapları nenize.
Gel keyfim gel,
Bu da geçer yahu,
Güzel günler sizi bekliyor,
Bitmesin içinizdeki azim ruhu,
Silinsin kafanızdan kartların giriş kodu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Babam Büyük Adammış

Şark kurnazı değildi babam


ama bakın neler yaptı
dört sene beni dayımın yanına gönderdi
bir sene ilk okul üç sene de orta okulu uzakta okudum
sonra ticaret lisesine yazdırdı
bir senede iki dersten mezun oldum
askerde on parmak daktilo öğrendiğim için yazıcı oldum
ticaret lisesi yemedi normal liseyi kolejde okudum
sigara sattım
kazandığım parayla bir palto bir de ayakkabı aldım
benimle zorda kalmadıkça konuşmadı
bir tek akşam yemeklerinde yine konuşmadan
suskun karnımızı doyurduk
bu yüzden yemeklerde kahvaltılarda çok konuşurum
bakın ben ne oldum
Ankara iktisat fakültesini yarım bıraktım
Tophane'de ilk ticarethanemi açtım
evlendim üç kızım var
it oğlu it mektebinden mezun oldum para kazandım
yaşım olgunlaştı iki senede sekiz yüz şiir yazdım
bu sırada babam çoktan taşınmıştı Zincirlikuyu'ya
baba annemin üst katına
on bir sene sonra annemi de aldırdı yanına
bu akşam katıldığım bir şiir söyleşisinde öğrendim ki
babasıyla az konuşanlar şiir yazarmış
aslında babam büyük adammış
çok ilgilenmiş benimle
geç anladım ama
nur içinde yatsın yatsınlar
annem mi
o bildiğiniz anneydi işte
evi terk etmeme en çok o üzülmüştü
aylardan Mart soğuk bir çarşamba
Kadıköy vapurunda
kaloriferin yanında
Hakan Arslanbenzer'in verdiği gazla yazdım
Mehmet Akif Ersoy argoya babayani dermiş
bu yazdıklarım
biraz babayani oldu ama
affınıza sığınıyorum affola.

17 Mart 2009
Kadıköy Vapuru

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bacanak İsmail

Tesbihi boynunda,
telefonu elinde,
bacanak İsmail Tepeüstü'nde.
Bir eli cebinde,
yeşil imame gözüküyor ensesinde.
Acayip olan bunun neresinde?
Bir bayram günü,
akşamın öncesinde;
Bahçede gezindi
telefon elinde.
Kim ile konuşuyordu acaba?
Bu ramazan bayramının birinci gününde.
Arabasının alarmını açtı, kapattı.
Tekrar telefonla konuştu.
Bahçede bir tur daha attı.
Artık hava da karardı.
Bir gün daha geçti,
akşam ezanına az kaldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bahar

Sıcak toprak ve
Naneler,
Papatyalar ilgi bekler,
Onlar en güzel çiçekler,
Masum ve umutla sevgili bekler,
Gelmezlerse,
Selam gönderecekler
Bir kelebeğin kanatlarında,
İkindi vakti,
Tenhalıkta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bahar Kokum Kış Soğuğum

Bir ağaç, bir çiçek, bir koku,


Ayrı bir doku.
Sessizlik burada yetiştirilir,
Yorulan ruhlarımız burada dirilir.
Burası Sapanca burası Maşukiye
Ufak belde, göl kenarı, şirin bir nahiye.
Maşukiye'm, göl kenarım, yeşilim,
Bisikletim, orman gülüm, meleğim.
Bir yudum sessizlik, bir yudum ıslak nem,
Sessizdir göl kenarı her dem
Üzerinden sonbahar, kış yağmuru hiç eksilmez,
Karşı tepeleri sisten görünmez.
Dumanlı dağları hep saklıdır,
Çeşit çeşit kuşları müziğe meraklıdır.
Maşukiye'm, göl kenarım, yeşilim,
Bisikletim, orman gülüm, meleğim.
İlk tercihim, bahar kokum, kış soğuğum,
Nazarlığım, bebeğim.
Maşukiye'm göl kenarım, yeşilim,
Yediveren güllerliyle saklıdır bahçemde,
Kırk metrekarelik küçük evim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Baharın Mirası

Bahar
adını aldığı günden beri
hiç değişmedi
içinde şuh kokular saklı iklimin prensesi

Bahar
başlangıcın başka adı
çocuksu
büyümelere acıkmış beklenene hamile

Bahar
içinde ılık rüzgar esen serseri
kadife kumaş gibi teni
soğukla sıcak arası tel cambazı

Bahar
ateşli yazın başlangıcı
elinde bir demet çiçek
onun tek mirası

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bahattin Baba

Bahattin Efendi elektrik pazarının direği,


Allah(c.c) başımızdan eksik etmesin irşat gereği,
Her daim devam etsin soyu,
Allah'ı(c.c) zikir eder, hiç değişmez huyu.
Tercih ettiği meslek esnaflık, baba dileği,
Torunlarını sever, korur, testisini pak çeşmeden doldurur,
İnsan-ı kamil tam bir beyefendi,
Ne de olsa Efendi Baba'nın nesebi.

Güler daima gözleri, ayet hadis anlatır,


Üzmez karşısındakini, ne de kimseyi kendine darıltır,
Rızasını aldı her konuda babasının, atasının,
Bilmez başka yol işiyle evi arasında gider gelir.
Üzerine düşen vazifelerini vaktinde yerine getirir.
Ziyadesiyle aşk adamıdır, belli etmez utanır,
Lafını esirgemez, davudi sesli fahri imamıdır camimizin,
Efendi Baba'mız onu çocukken gece kaldırmış,
Rahlesine çukalata, yemiş koyup, kuran-ı kerimi öğretmiş.

Bağladı gönlünü Mahmud'a hak yolu,


Ailesine bağlı sevgi dolu.
Bahattin baba bir mürşid-i kamil oğlu, edepli,
Aza kanaat eden, islamı seven, dinin direği, Allah'ın kulu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bahçe Duvarlarının Hikayesi

Hep seyretti olayları bahçe duvarı


Tartışmaları, gülüşmeleri, suskunlukları
Bir defa dizilen taşlar bahçenin etrafına
Hep seyrettiler ömür boyu bahçedeki olayları

Üst üste dizilmiş ağır taşlardı onlar


Her yükü kaldırırcasına azimli
Olaylara dirençli
Beklediler senelerce nöbetlerini

Yılara meydan okudu, sırdaştı o duvar


Üst üste dizilmiş taştı o duvar
Kuşlarla kedilerle arkadaştı o duvar
Nöbetinde karabaştı o duvar

Bahçe duvarı;
Dut ağacı ile arasına Salıncak gerilen
Yağmurda yıkanan
Sele göğüs geren

Senelerce görevini yaptı o


Haksızlıklara boyun eğemez, duramazdı yerinde
İsyan etti dozer geldiği gün de
Sırlarıyla beraber karıştı tarihe

Ev yıkıldı,
İçindekilerin rolü çoktan bitmişti
Duvar da nöbetini terk etti,
Taşları damperli kamyonla mahalleden uzaklara gitti.
Bahçenin tamamına
Müteahhit Bey apartman dikti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bak Geldik Kız Kulesine

Kalamış yolcu vapuru


Haydarpaşa iskelesiyle öpüşürken
sabah altı yirmide

Paparazzi edasıyla halatı yakaladı


iskele görevlisi
ve çekti sancaktan gemiyi
bağladı iskeleye

Rüzgârsız bir yaz günü sabahı


henüz güneş teşrif etmeden güne

Neşeli olmak istiyorum


hasret değilim hüzne.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bak Gözlerime

Kelebek ömrüne sığacak anılarım var seninle


elinin sıcaklığı var avucumun içinde
gözlerinde yaşama sevinci
kaldır omuzlarını
bakma artık önüne
seni sevdim bir kere
hekledin kalbimi
format attın beynimin hard diskine
ne kısa ömür
ne kısa aşk
uzun olmasını çok isterdim
yaşantımın
ve beraberliğimizin seninle
allahaısmarladık tüm yaşananlara
ve
geleceğe.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bak Ki Göreceksin

Gözlerimin içine bir bak kendini göreceksin


serin akan beyaz köpüklü çağlayan
Gözlerimin içine bir bak
bak ki göreceksin
dağların başı duman duman
Bir serçe konacak dalına
heyecanlı
sahibiyle şakalaşan av köpeği edasında
yerinde duramayan
Gözlerimin içine bir bak geçmişi göreceksin
uçsuz bucaksız orman
yeşil ve içinde kaybolunan
Gözlerimin içine bir bak beni göreceksin
zayıf bir kavlağan
üç tomurcuğu olan
Sivri bir yarda
rüzgarla savrulan
yağmurla ıslanan
güneş kokan ve
tek başına
nöbetini tamamlamaya çalışan
Gözlerimin içine bir daha bak
kapanmadan
bak ki ışığına tutunayım
vakit uykuya dalmadan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bakara 152

Siz beni isteyin


Ben de sizi anayım
Varlığıma sevinin
Beni yok saymayın

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bakara 74

Sonra katılaştı kalpleriniz


Bundan sonra o kalpler taş gibidir
Ve sertlikte daha şiddetlidir.
Muhakkak taşlardan vardır öyleleri ki;
Çıkar ondan ırmaklar,
Ve yine muhakkak taşlardan
Vardır öyleleri ki;
Yarılır, çıkar ondan su,
Ve yine taşlardan vardır öyleleri ki;
Düşer, dökülür, yuvarlanır, Allah'ın(c.c) korkusundan.
Allah Teala(c.c) olmadı habersiz yaptıklarınızdan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bal Arılarıyla

Datça’da sarhoş olmak varmış


Çiçek kokularıyla
Knidos’ta ayılmak varmış
Mavi deniz suyuyla
Sıcağıyla rüzgârıyla
Işıklı yıldızlarıyla
Seviyorum bu yöreyi
Zeytiniyle bademiyle narıyla keçiboynuzuyla
Ve gezmek istiyorum büklerini
Uçarak
Bal arılarıyla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Balaban

O Tanrı misafiri
Yahya Efendi’nin
Sabah evine konuk oldu
Kahvaltı açıldı çay demlendi
Hoş geldin evladım
Nasılsın bakalım dendi

Teşekkür ederim dedi


Utanarak delikanlı
Yahya Efendi buyur etti sofraya
Dedi evladım buyur
İstersen yağa ban
İstersen bala ban

Adı Balaban’dı delikanlının


Birden ürperdi
Bu adını söyleyen Pir’e gönül verdi
Ondan çok ilimler öğrendi
Hele bir keresinde
Onun da devamı
Başka şiirde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Balat&mezat

"-Kırığı atığı yok


yaşanmışlığı var bu
nadirattan eserin
canınızı uyandırın
gerçekten güzel
gerçekten hoş
bu Osmanlı mühürlü ehlikeyfin"
Balat Çıfıt Çarşısı neşeli
İnsanlar arabalar motosikletler dar sokaklarda
el arabalı eskiciler
bir aşağı bir yukarı
Satıyorum satıyorum sağt...tığm.
Veya havaya kalkan üzeri "ma" yazılı pinpon raketleri
Saat.... maa.
Çiğ köfte dürüm bol yeşillikli naneli nar ekşili
öğrenciye iki buçuk, sivile üç liraya
Veya dilimlenmiş eski kaşarla fırının kıtır ekmeği
arkasından birer tane burma tatlısı
Ressam Engin'in atölyesinde Claude Monet
Astral seyahat Pera Palas anıları
kavrulmuş fındığı tabağı beş liradan satan
sakin adamın serveti
Saklı bahçe mezat çaycısının
parmakları renkli yüzüklü yüzü gülücüklü
kırmızı pantolonlu yelekli o bayram çocuğu hali
Balat her gece maceralı
Balat her gece tatlı
Bir tutkudur Balat bir anı penceresi
İstanbul kokan Haliç'in arka bahçesi
Yirmi sıfır üç motoru ayrılırken iskeleden usulca
Altınboynuz'un kadife sularından
Yaşanmışlığın anısıdır poşetteki birkaç ufak eşya
Ve bir gün daha geçti sıcak irmik helvası tadında
canına yandığımın...
İstanbul'unda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Balıklarla Curcuna

Suyun dansı
Denizin gökyüzüne hasreti
Sahipsiz suların beyazını görme zamanı
Sıra sıra sandallar kafalarını sallar
Palmiyeler rüzgâra boyun eğmekte
Azmaya görmesin derya bir kere
Yine yağmur duasına çıkma zamanı tek başına
Ancak o durdurur fırtınanın öfkesini
Başladığında şıpır şıpır üstüne damlamaya
Uslanır deniz birkaç dakikada
Vira bismillah
Sandalların kırılan gönlünü alma zamanı gelmiştir
Ilık deniz üstünde balıklarla curcuna
Yakala yakala yakala

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bana Aşktan Bahsetme

Düşme kararı zaman aşımına uğrasa bile


Artık uzlaşmamız kaldı geride
Kaçak olman benim için bekletici mesele
Şikayet süresi doldu
Sorgu keşif neyine
Son kararımı verdim ben
Artık doğrudan ilişkimizin olmayacağına
Huzurunda tevhim ettim
Artık sana güle güle

Yokluk yiine yokluk


İtiraz dilekçeni hazırla
Tutuklu ettin yıllarca beni o masum gözlerine
Ayrılmak istiyorum artık
Kanun yollarını dene
Ne olur bana birdaha
İflas eden aşkımızdan bahsetme.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bana Onu Bağla

Bana onu bağla kızım,


o kim be
tekrar hiddetle;
''-Bana onu bağla''
-Kimi? Dedim.
''-Hala soruyor. Dedim ya.''
''Bana onu bağla.''
Eyvah! ! ! ! !
Bu adam gitti
mi?
Yoksa ben mi gittim dedim.
Ve
tekrar azarı yedim.
''-Bana onu bağla kızım hadi.''
-O kim be? İsmi yok mu?
Demek geldi içimden,
diyemedim.
İki dakika geçti,
''-Bana onu bağla.'' Diye tekrar söyledi.
Haydi eyvallah.
-Bu iş buraya kadarmış. Dedim
ve
kapıyı çektim, gittim.
Artık bilmiyorum...
Onu;
Ona kim bağladı?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bana Rüyanda Selam Söyle Bahriyeli

Seni güldürebildim se
ve yüz kaslarını değiştirebildim se
mutlu ettim se eğer
bu benim için dünyaya değer.
Neden diyeceksin muhtemelen
beni güldürmek sana ne kazandıracak
belki de görmeyeceksin bile beni
nasıl bir duygu bu
şizofrenmisin sen harbiyeli
fark etmez altıncı hislerim kuvvetli
sen geldin, ben seçmedim
mıknatısıma tutun taşırım
ışık olmak isterim yoluna
sahip olmaktansa olmak hoş geliyor kulağıma
insanları mutlu etmek ibadet
aşk var olmanın temeli
bana rüyanda
selam söyle
bahriyeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Banliyö

Aylardan şubat, mevsim kış


İnsanlar miğferlerini kuşanmış
Bindiğim tren tıkış tıkış
Yaşlıca yapılı bir adam içerde bayılmış
Pencere açıldı, kolonyalı mendil bulundu,
Derken son durak tren durdu
Vapura yetişmek için insanlar koşuştu
Sarı lacivert şemsiyeli bir bey makiniste seslendi,
Vagonda hasta bir adam uzanmış yatıyor dedi.
İnsanlar işine koşuyordu hayat bu,
İşe geç kalmak çalışanın en büyük sorunu.
Vapura en son şemsiyeli bey bindi,
Hasta adam vapur iskelesine getirildi.
Vapur kalktı, Karaköy seferi başladı,
Hayat devam etti, insanlar yavaşladı
Esnafta bıkkınlık var, patronlar işinden bezdi,
İşe başlama saatlerini on yaptılar,
Eskiden yedibuçukta açılırdı han içinde dükkanlar,
Neşeyle yapılırdı beraber kahvaltılar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Banyo Keyfi Ya Da Sıcak Duş

Sağ elinin baş parmağı (bombaya dokunan parmak)


Kırmızı kor olmuş parlıyor,
Cehennemin en son katında;
Yahudi askerler yanıyor.

Gayya kuyusunda
Gözler mor patlıcan
Fırıl fırıl dönüyor,
Burunlarından ateşler fışkırıyor.
Kızıl Okyanus'da kulaç atıyor,
Leş et kokusu ortalıkta.
Sesler mi?
'-Onu hiç sorma...'

Yahudi askerler cayır cayır yanıyor,


Gayya kuyusunda,
Sağ elinin işaret parmağı (Tetiğe dokunan parmak)
Kırmızı kor olmuş parlıyor,
Kavuniçi kulaklarından
Piton yılanları fırlıyor.

Çığlıkların vakumlandığı derin kuyulardan


Boğuk sesler;
Anlamsız sözler
Çığlıklar yayılıyor
Onların kalpleri ağlıyor.
Ciğerleri yok,
Dilleri suskun ve alev alev.
Ruhları ağlıyor

Gözler mosmor,
Göz bebekleri misket misket.
Durmadan patlıyor.
Gayya kuyusunda İsrail askerleri
Yanmak ne kelime;
Kömürleşip, tekrar ateşle yıkanıyor.

Ağaçların, kayaların, taşların


Dile gelip,
'-Arkamda yahudi asker saklanıyor'
Dediği günler sanırım geliyor...

On yaşında müslüman bir erkek çocuk


Onsekiz yaşında delikanlı olmuş,
Cennetin en güzel bahçesinde kuran okuyor.
Global uyum tecelli etmiş,
Taşlar yerine oturuyor,
Muhteşem bir manzara
Allahu Ekber
Zaman; Her zaman işini biliyor.

Mehmet Akif Tiryaki


www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Başarılarım

Bir yaşıma daha girdim


İyki doğdun mesajlari geldi
Bir yaşıma daha girdim
Kimse sesli iyki doğdun demedi

Benim de çok umurumdaydı sanki


İykisiz doğmuşum bende
Ama ailemin ilk erkek çocuğuydum
Kim bilir doğduğumda ne çok sevinmişlerdir.

Kimse yüzüme karşı iyki doğdun demedi


Korkutmuşum onlari kim bilir
Belki de kötülük etmişimdir
Sütten çıkmiş ak kaşık değilim ki.

Doğmuşum bir kere


Evlenmişim bir kere
Çocuklarım olmus üç kere
Olsun ne çıkar

Arkamdan da konuşabilirler
Yüzüme karşı konuşmadıklarını
Ben duymam
Olsun ne çıkar duymasam

Elli sekiz sene


Gecmiş doğumumdan sonra
Gelmişim bu günlere
Olsun gelsem ne çıkar

Hayatın çoğu geçmiş


Daha da geçecek
Olsun olacaksa karışamam ben
Hayat yüzüme karşı gelebilir
O hayat ki bana her şey söyleyebilir

Insanlar bu yıl yüzüme karsi iyki doğdun demedi


Cocuklarim da güzel günler temenni etmedi
Karıma bilmem ki ne yaptım
O bile söylemedi.

Kimsenin yapamadığını yaptim


Ve başardım
Bakalım seneye daha neler
Başaracağım.

Babalarının üç kızı, aile reisinin karısı


Abisinin kardeşi
Karımın anne babası
Eşimin üç kız kardeşi ve onların eşleri,
Dayim, yengem, halam
Komşum,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bana iyiki doğdun Akif demedi.

Simdi artık istediğim gibi yaşamaya hakkım var değil mi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Başka Kentlere Gitmek İstemem

Ruhum izne çıktığında bedenimden


başka kentlere gitmek istemem
kenti simgeleyen eşyaların
yine aynı kentte
başka bir yerde kullanıldığı gibi
beni de bu şehirde bırakın
başka kentlere gitmek istemem.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Başka Yok

Sevda uçsuz bucaksız,


Gölgeler uzun.
Gelirim diyorsun,
Nerdesin, gelmiyorsun.
Aynalardan gözlüyorum yolunu
Bekliyorum oralardan çıkıvermeni,
Ruhumu şenlendirmeni.
Unuttuğum anlar oluyor,
Aynalara rastladığımda
Hatırlıyorum gene seni.
Hatırlarmısın bilmemki beni,
Boyum uzuyor,
Yüzüm değişiyor,
Elbiselerim iyi gelmiyor.
Aynalar donuk, seni çıkartmıyor içinden
Ben, benimle beraberim
Sen yoksun.
Sana seslendiğim sözü kimseye diyemiyorum
Başka yok.
Keder çok, ızdırap çok.
Aynalara bakıyorum sen yoksun,
Hayallerim aynalarda buluşuyor,
Seninle bir an dolaşıyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Başlığı Siz Oturtun

Uygulamasız yazıyorum bu düş fantazilerimi


Çırpıda yazıyorum
Geldiği gibi
Umur uykuda nezaket yok dersem
Saygısızlık etmiş olurum
Bir lokma ikram
barıştırır belki hiç yoktan dargınlığımızı
Bir lokma
mevlüt sonrası ikram
Evet biri öldü demek kolay
İşi dolandırarak anlatmak için
Daha nasıl diyebilirdim ki
Lap diye
Hayat kaba insanlara göre
Savaşlar da
Kültür zor zenaat
Onlar ellerine ayaklarına bulaştırırlar savaşı
Savaşta iş dolandırılmaz
Pat diye başlayıverir
Hiç umulmadık bir anda
Umulmadık anlardan bir tanesi de ölum
İki kardeş onlar savaş ve ölüm
Bulutların ardında şimdilik uykuda
Ama geliverir bir çırpıda
Amadan önce söylenen her şey yalandır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bekleme Emi

Bir sır vereyim mi sana deliyim


Sevmiyorum seni bebeğim
Taş binaların kenarında biten kırmızı çiçekler gibi
Her an sevgini görmezlikten gelip
Arkama bakmadan terk edebilirim

Bilirsin deliyim
Gideceğim

Bir gün
arkama bakmadan basıp gidersem
benim de bilmediğim bir yere
Çekti gitti
Deliydi dersin.

Nereye mi
Kimsenin bilmediği bir yere
Nasıl olsa burada diye
Bekleme emi
İki gözüm bekleme

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bekler Duru

Bekler Duru

Gökyüzü yıldız motifli tenteneli perde


çam kokuyor sovuk gece
dalgalar telaşsız
hava ılık ve kaygısız
sokaklar insansız
Mevsim kış, bükler ışıksız
Datça beni
bir de baharı bekler duru
Terinos köyün kamburu
Mee beden göönek alagomuş
Göle göle giyivesin emi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bekletme Gel

Yalnızım bu akşam,
Seni aklımda kurdum,
Sakız sardunyalarımı suladım,
Beynimin taş pikabına,
Bir plak koydum.

Serin yaz gecesinden yudum yudum içtim,


Doyamadım.
Seni özledim.

Hep böyle yalnız kaldığım gecelerde


Beyaz kağıtlara
Kalemimle şiir söyledim,

Gel, bekletme emi...


Gel, bekletme.
Beni beyaz kağıtlara bırakıp gitme.
Taş plaktan bana şarkı dinletme.

Sevmiyorsan beni;
Ne olur belli etme.
Usulca gir kalp odama,
Kapısını arkadan yavaşça kilitle.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bekleyiş

Kim geldi?
Dedi.
Kim geldi?
Beklediği asla gelmedi,
Gelmeyecekti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Bir Küçük Bebeğim

Dut ağacı ben miyem,


Her gelene selam verirem,
Çek elini belimden,
Ben senin bildiğin kızlardan değilem.

Nice günler arz-ı endam eden


Beyaz karanfilem ben.
Ah kollarını aç gel bana
Arkadaşınım ben.

Ah ben küçük bir bebeğim,


Arabalarda gezerim,
Verin beni belediye otobüsü şoförüne
Her gün onla gezeyim.

Yıllardır çıkmadım gurbet eline


Komşuların düştüm diline,
Sarılırım bilgisayarımın klavyesine,
Bayılırım wavların, midilerin sesine,
Bluetooth la yolladım bir resim,
Belgelerimden alınanlar penceresine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Kafayı Yedim

Sakız beyazı iç çamaşırlarımın üzerinde


ipek beyazı gül gibi taşıdım seni
damarlarımda kan kırmızısı oldun
gözlerimde damla durusu
kokunu düşündükçe sarhoş oldum
yüzünün şekli belirdi düşlerimde
ben seni sevmedim özledim
özlemlerim oldu benim
ben seni sevmedim özledim

Yıllara meydan okudu sevgimiz


ben seni hiç sevmedim
bir gün seni göremezsem özlerim
söyle de ki bana
sen manyak mısın nesin
ben işte böyleyim
ne dersen de istersen serseri
istersen budala de
ben işte böyleyim

Hislerimi aklıma katık edemedim


hislerim olduğu gibi duruyor
ben kafayı yedim.
düşlerimde Sibirya’da çiçek topluyoruz seninle
adının baş harfi işlemişsin
saf ipek gömleğimin cebinin üzerine
kar beyazı iplikle.
elimi alev gülünün dikeni kanatıyor
kan damlıyor gömleğime
her damla gül şeklinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Kimim

Bak sana resim yaptım


bu ben miyim...
bu resim benim değil
ama benim resmim
teşekkür etmedim.
Çünkü bana benzememiş
bu resimdeki ben miyim
bu gözler ne kocaman
bu surat
bir avuç
bu ben miyim
bu resim benim
ama bu ben değilim
o zaman ben kimim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Mahallemi Çizemedim

Göksu kaç ressam tarafından çizilmiştir kim bilir


çocukluk evimin sokağı ise belki de hiç çizilmedi
çizilmeyebilir.
İyi bir ressam olmak isterdim
mahallemin suluboya resmini yapabilmek için
mahallem beni çizse de
ben mahallemi çizemedim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Neyim

Ben bir şeyim


Patronun gözünde işçi
Hanımın gözünde eş
Kanun önünde vatandaş
Allahın karşısında kul
Mal sahibinin dairesinde kiracı
Çocuklarımın kalbinde babayım
Baba mı ne demek
Bilmem ki
Bir dakika cocuklarıma sorayım
En iyi onlar bilir babanın ne demek olduğunu

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Sana İhtiyaçlıyım

Aklım acıktı
bakma bana öyle hımbıl hımbıl
karşıki büfeden
iki tane kitap arası
öykü veya şiir sardır
aklımı bastırayım
aklım acıktı
açım açım
bakma bana öyle hımbıl hımbıl
sabah kahvaltı bile yapmadım
bir Asım okudum bir de Cemal Süreyya
aklım acıktı ve susadım açım
iki parça kitap arasında şiire ihtiyaçlıyım
veya ufak ekmeğin peçetesindeki dört satıra
şansıma ne düşerse razıyım
çabuk ol acıktım
senden gelecek iki satır şiire muhtacım
belediye çadırlarına giderdim ramazan olsa
sen kap iki kitap
ben suyu ısıtırım istediğin yanında çaysa
sigaranı da unutma bilirim ona meraklısın
sanki elli sekiz kuşağısın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Sana Vurgunum

İklimine muhabbet katılmış kent


Gemileri, motorları ve
Eminönü Meydanı
Yeni Cami’nin önünde güvercin kuşları
Deniz kıyılarında karabaş martıları
İklimine muhabbet katılmış kent
Toprağına kurban olduğum
İstanbul’um.

Yaşanmış önceden
Anılar saklı
Boğaziçi’nde
Heybeli Ada da
Ud sesleriyle çınladı Göksu
Geceleri faytonlarla gezildi Kınalı’da
Akşam sefaları balkondan sarktı
Yazlık sinemalarda
İlk Türk filmlerini seyretmek
Ve ayçekirdeği ile eğlenmek
Veya İzmir ağzıyla çiğdem çıtlatmak
Hülya Koçyiğit ile beraber ağlamak
Eski günlerde kaldı

Beşiktaş iskelesinde
Gazinodan gelen orkestrayı dinlemek,
Geç vakitlerde eve gitmek
Sonbaharda kahverengi çınar yaprakları arasından
Dolmabahçe’den Beşiktaş’a yürümek
Eve geçerken çeyrek ekmek arası
İki çubuk taratorlu midye yemek
Ve maçtan sonra
Ben Beşiktaşlıyım demek.

Kartalına, kanaryasına,
Aslanına kurban olduğum
İstanbul’um.
Ben sana vurgunum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Sana Vurgunum-2

BEN SANA VURGUNUM

Gemileri, motorları ve
Eminönü Meydanı ile
İklimine muhabbet katılmış kent

Yeni Camii önünde güvercinleri


kıyılarda ve balık peşinde karabaş martılar ile
toprağına suyuna kurban olduğum
İstanbul’um.

Boğaziçi’nde
Heybeli Ada’da anılar saklanırken
ud sesleriyle çınladı Göksu
Geceleri faytonlarla gezildi Kınalı’nın
Arnavut kaldırımlı sokaklarında

Yazlık sinemalarda
ilk Türk filmlerini seyretmek
ve ay çekirdeği ile eğlenmek
ya da İzmir ağzıyla çiğdem çitlemek
Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun’la ağlamak
çok uzaklarda kaldı

Beşiktaş İskelesi’nde
gazinodan gelen orkestrayı dinlemek
geç vakitlerde eve dönmek

Ve sonbaharda kahverengi çınar yaprakları arasında


Dolmabahçe’den Beşiktaş’a yürümek
Balık Pazarı’nda çeyrek ekmek arası
iki çubuk taratorlu midye yemek

Her maç sonrası


ben “Beşiktaşlıyım” demek.
Kartalına, kanaryasına
aslanına kurban olduğum
İstanbul

Ben sana vurgunum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ben Sarhosum Zaten

Bak bu gun aylardan sonra yine beraberiz seninle


Ben sarhosum zaten
Sen garsona istedigin sarabi soyle
Sakin kesme bu birlikteligi
Kalkisma hesabi odemeye
Her seyi oluruna birak beni dinle

Kokunla rengin karisti birbirine


gozlerim bugulandi eridin sandim
Kirmizin dokuldu bileklerime
Meger dikenlerinle dostlugumuzun mujdesiymis bu
Kanim damladi topragina koklerine.

Yoksa bu dikenlerin sitem mi bana


sunulan huzun meyvesi mi askimiza
Yok et beni gogsume bastirayim govdeni son gucumle
Kokun kalsin avucumda
Dilimde 'Elveda askimiza.' diye bir cumle.

Bak yine zaman vurdu beni


Yenik dustum bu acimasiz eyleme
Motor yanasti kiyiya son sefer bu
Anilarimiz kaldi kiz kulesinde.
Kemanci hic olmazsa sen kal
Sitem et kemaninla bu sonlu serüvenlere

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bende Bir Ben Erittim

Ben doğmuşum babam bana


Mehmet diye bir ad koymuş
Okul yokmuş o zamanda
Tarlamızda hayvan çokmuş.

Çabuk olgunluğa erdim,


(erenlere selam olsun….)
Ben her gün hayvan güderdim.
Evlendim ve evlendirdim
Ne çabuk geçti ah ömrüm.

Sapı samanı ayırdım,


Çocuklarımı kayırdım
(zahmet çekmedim
denemez…)
işte geldim, gidiyorum
Ben bu hayattan sıyrıldım.
(sıyırana selam olsun)

Köyümüzde zahmet çoktu


Elde avuçta da yoktu
Ömrüm kahırla yoğruldu
Yoğurana selam olsun.
(hamdım, fırına girdim,
bende bir ben erittim….)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Benekliporos

Benekliporos uzun süre dişçi koltuğu sattı.


Çalıştığı firmaya çok para kazandırdı.
Kendisi Haydar Paşa Lisesi'nden terk ti,
Mevzu ise hayli derindi.

Benekliporos iki dişçi tabelası görse yan yana


Üzülüp, kızıp, çatıyordu sağa sola.
Ufak çocuklara şeker vermesinler dedi asla.
Bu tabelaların doktorları diplomalımıydı?
'-Neyse kapat.' Dedi.'-Bu konu derin.'

Çalıştığı firma çok para kazandı,


Benekliporos ikibinbeşyüz dişçi makinası ve koltuk sattı.
Firma da her ilden toprak aldı.
Bir tek Zonguldak'lılar satmadı yer.
Son varis kumarbaz çıktı,
Firma bitti.

Tekrar yer satarak kendine geldi,


Daha sonra da bilgisayar işine girdi.
Holding şu anda hala yaşıyor,
Benekliporos'da.
Ama ne ihtiyar kazanıyor artık,
Ne de firma yer alıyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Beni Rahat Bırak

Botlarını sıkıca bağla,


Kaşkolunu omzuna at da
Bereni başına geçir,
At kendini sokağa.
Yağmura, kara tezat,
Yol boyu adım adım
Kendini benden uzağa at,
Adada bir fayton düşün,
Hayallerini salıver üşüsün
Bu gün bilemezsin nasıl yoruldum
Botlarımın bağlarını çözmek olmasa
Onlarla yatarım kafam bozulursa
Sabah giyeceğim nasıl olsa
Alıştım yaşanmadan geçen zamana
Gidip gelmekse işe eğer hayat,
Ben burada kalayım
Beni rahat bırak,
Sen istersen ters takla at.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Beni Unutmayı Sakın Aklına Getirme

Gecede bir hatırlanan


Başucu sürahisi gibi de olsa
Hep doludur kalbim sevginle
Beni unutmayı sakın aklına getirme

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Benim Halime Kediler Gülecek

Bu devirde en büyük silah para,


yok diyorum sana
istersen ceplerimi ara.
Düşünme böyle kara kara

İstersen saçlarını arkaya tara


yok mu sizin evde bir kumbara
paran yoksa yayan koyul yollara.
Oy farfara, farfara.

Kart çek evladım kart çek,


Param olsa sana alırım çiçek
Bakalım kim senin hakkından gelecek
Benim kıymetimi kim bilecek...

Ağlayanlar burnunu silecek,


Bir dakika biletçi bey madam inecek
Bir kaç gün sonra iki bin altı gelecek
Bankacılar para kimde bilecek.

Benim halime kediler gülecek


Kara bahtımı kim güldürecek
Sana bir daha kim oy verecek
Eve götürmek isterim bir buket çiçek.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Benim Saatlerim

En güzel saatler
uykumun kaçtığı
tatlı lacivert gecenin ortasında
yıldızlardan arınmış tertemiz
ve de sessiz

Karıncanın ayak sesleri duyuluyor


yok yok saatimin çalışma sesi bu
yastığımın altında kolumun üstünde
çalışkan saatim devamlı çalışıyor
tıkır tıkır

Gece gündüz demeden


uykumun kaçtığı gecenin ortasında
işte o saatler benim saatlerim
tıkır tıkır yazdığım
bilinç altımdan açığa çıkan
duygu seli

Ruhumun süper benzini


kaderin cilvesi
lacivert saatler
metal kordonlu kadranı fosforlu
benim saatlerim
bir ay birini dinlendiririm
öbür ay diğerini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Benim Sevdam

Kara sevda, beyaza sevda,


Aşka sevda, başka sevda,
Kurda sevda, kuşa sevda,
eşe sevda, aşa sevda,
ağrımayan başa sevda.

Benim sevdam;
bir kalem kağıda sevda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bensiz Olmaya

Bitmeyen yolların sonunda var ya


Biten umutlarımı bulurum sanki
Bitmeyen yolların sonunda var ya
Biten umutlarımı bulurum sanki

Gelirim deyip de gelmeyişlerin,


Tükenen umutlarımın ta sonudur ya
Gelirim deyip de gelmeyişlerin,
Tükenen umutlarımın ta sonudur ya

Sen, sen sessizlikte kayboluyorsun


Sen, sen seni senden yok ediyorsun
Sen, sen neden böyle diretiyorsun
Sen, sen bensiz olmaya, bensiz olmaya
Bensiz olmaya, bensiz olmaya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Berat Kandili 2007

“Berat kandiline geldiğinde zaman dilimi


günahlarımı affet Rabbim, acı bana ne olur
günahım çok ödevlerimi yapmadım
dünya bahçesinde hazan yaprağı gibi
rüzgarla savruldum
affet rabbim acı bana
gayretim tükendi
affına sığındım ya RABBİm
Senden sana sığındım, koru beni.
27 Ağustos 2007 BERAT KANDİLİ

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Besmele

Sığındım zat-ı Hakka gel gidelim,


Euzubillahimineşşeydanirraciym.
Bismillahirrahmanirrahim.
Cemal-i ba kemali seyr idelim.

Azabından affına sığınırım,


Gazabından rızana sığınırım,
Senden sana sığınırım,
Zatın yüce oldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Beykoz Maltepe

Boğazın Anadolu Yakasında


Çengelköy'de manavlar dizilmişler yol boyunca
birkaç dükkan arayla
kar beyazı küpe dutlar tablalarda
turşuluk bademler üst üste dizilmiş
hepsi aynı boyda

Hava kararmaya yüz tutmuş


boğaz köprüsünün ışıkları renk değiştiriyor
maviden yeşile zikzaklı
genç çiftler yürüyor el ele yan yana
sanki pazıl parçalarını yerleştiriyorlar İstanbul anılarına
bizim pazıllar çoktan tamamlandı bitti kalktı rafa

Amatör balıkçılar oltalarını topluyor


sandallar sahile bağlanmış
sarhoş gibi dalgaların üzerinde çalkalanıyor
İstanbul'da bir yaz günü geceye merhaba derken
model model bakımlı siyah otomobiller dizilmiş
sahil gazinosunun parkına

Benim arabam kırmızı ailem çocuklarım içinde


boğazdan geçiyoruz
adım adım keyfini tadarak manzaranın
eve dönüyoruz Boğaz yoluyla geceye beş kala
kara ile deniz aynı boyda
uymuş birbirine şu endama bakın
denizdeki şu naza

Gezi tekneleri piyasa yapıyorlar


bir aşağı bir yukarıya
ben ailemle evime dönüyorum
Beykoz'dan Maltepe'ye
bu gün hanım köylüyüm
değmeyin keyfime dikkat yağlı boya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bırakıp Gittin

Gittiğin günde
Bırakıp zamansız
Zaman geçti gitti
Amansız
Sen benim için
Her ansın
Sevgimiz kalpte
Sevdalansın
Bu sevdamız dilden
Dile yayılsın
Sevgimiz kalpte
Sevdalansın
Sen benim için her ansın
Sevgimiz kalpte sevdalansın
Sevgimiz kalpte sevdalansın

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Biçare Kul

Rabbime hal hatır sordum,


Sonra kendi kendime bir durdum
Rabbimle konuşuyordum
Hal hatır sorulmaz mı
Konuşmaya başlamadan
Bir selam verip almadan
Ama dedim o münezzehtir her şerden
Hali hep aynıdır zaten
Benimkisi saygı sesi ve hürmet belirtisi
Sormam da gerekirdi
Cevap ise hemen geldi
Sustu ve gülümsedi
Rabbime hal hatır sordum
Ben biçare bir kuldum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bilgili Sevgili

Bilgili Sevgili-1

Bilgili ve sevgili
Süratle yakalamalı geleceği
Pozitif enerji sevgiyle birleşmeli
Ölmeye giderken neşeli
Üzmeden çevreyi
Her yeni başlayan dakikayı buyur etmek
Sanki eve yeni gelen misafir gibi
Görevini yapmanın hazzı
Allah’ın istediği gibi yaşamalı
Ve onun dediklerini yapmışsak
Zamanın içini doldurmuşuz belli
Bunun için yaratıldık
Yaratanın isteklerini yapmalı
O esnada geçen zaman boşa geçmez inan ki
Huzurla yaşayalım o zamanı
O bize hediye edilmiştir
Rabbimize şükürler olsun

Bilgili Sevgili-2

Oku öğren
Sev sevil
İyilikte acele et
Hatalarda gece gibi ol
Geleceğe uzan
Hep pozitif düşün
Saf ol da sana saf desinler
Yirmi dört ayar
İnsanın ayarı takvada üstünlüktür
Takva ise Kuran’ın bütünüdür
İyiler gider iyilikleri kalır
Hamdım
Piştim
Alev aldım.

Bilgili Sevgili-3

Her şey onun


Sanat da
Her şey onun
Evren ve yıldızlar ay güneş
Her şey onun
Tüm yaratılan nesne
Her şey onun
İnsanlar cinler de
Her şey onun
Kün dedi ve oldu
İstediği biçimde
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ruh nesneye şekil verir
Kendine benzeyen

Bilgili Sevgili-4

O tekti
Onu sevdi
Ve kün dedi
Kâinat meydana geldi
Ruh nesneyle birleşti
Güzelliği aksetti
Her güzel nesnenin ruhu mükemmel
Pırlanta zümrüt yakutun ruhu
Bizi etkilemez mi?
Bakırı da altını da Rabbim yarattı.

Bilgili Sevgili-5

En büyük Allah’tır(c.c)
Muhammed (s.a.s) onun resulüdür
Kur’an bir mucizedir
Onda bir hata yoktur
Öğren ve sev
İyilik düşün iyilik bul
İhtiyacın kadar faydalan
Bu kokuşmuş dünyadan
Ruhun ulu olsun
Kâinat geniş

Bilgili Sevgili-6

Cihanda kalanlar
Öğrenenler sevenler
Yok olup gidenler
Cahil ve kötü düşünenler
Sevmek kadar
Sarhoş edici
Bir başka şey
Var mola?

Bilgili Sevgili-7

İkra
İle başlayan Kur’an
Kimin için
Öğrenirken geçen zaman
Günahlardan uzak hepsi sevaptır
Ratk’ın yaratıcısı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Muhabbetim
Sinemde fatk olmuştur
Binlerce sonsuz şükürler
Halden hale geçiren Rabbime
Aşkım nur üzeri nur oldu

Bilgili Sevgili-8

Öğren ve severek yap


İstenilen beş şartı
İstekli ve sevecen
Çünkü bu masa üç bacaklı
İlim amel ihlâs
Allah’ın(c.c) emirlerini öğrenmek ve sevgiyle yapmak
Biri noksan olursa
Ayakta duramaz yıkılır
Boş bir çuval dik durur mu?
İçini doldurmanın da sebebi olmalı.

Bilgili Sevgili-9

Bir çocuk dünyaya gelmeden önce


Sevgisi annesine verilir
Sevgi her şeydir
İnsan sevdiğini korur gözetir
Hiç aklından çıkartmaz

Bilgili Sevgili-10

Öğren
Bütün kötü düşüncelerden arın
Temizlen
Öğrendiklerini uygula
Hız enerjin
Gelecek mutluluğun olsun

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Biliyorsun Geleceğimi

Bir badem
Bir zeytin
Birkaç bük
Knidos mavisi deniz
İri yıldızlar
Karanlık lacivert gece
Datça tam iki hece
Dat ça
Marmaris çam balı
Keçiboynuzu
Üzüm salkımı
Körmen Limanı’nda bekle
Biliyorsun geleceğimi
Körmen Limanı bekle beni
İmbat kokan bir haziran gecesi
Arkadaşınız olacağım
Konuşmadan
Sırtüstü yatıp toprağına
Düşlere dalacağım
Çekirge seslerinde uyuyacağım
Gece sessizliğinde kurbağalarla birlikte

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Ak Ülke

Bir ak ülke
Kısa bir otoban yolculuğu,
Dağ, tepe...
Varıyoruz hedefe.
Karşılar beyaz kadife.
Arabamın silecekleri ediyor karla kavga,
Klima çalışıyor, içerisi sıcak.
Az sonra radyoda bir ilahi çalacak.
Sapanca'ya az kaldı,
Otobanda tabela Sapanca'yı gösterdiğinde,
Yolculuk göl kenarında son bulacak,
Şömineyi yakıp Keltepe'yi seyredeceğim,
Hafta sonunu geçirip, eğleneceğim.
Tatil bittiğinde İstanbul'a döneceğim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Başka Sefere

Yol uzak adı üstünde yol


Yol yorgunu olmak
Yola gitmek
Yol yordam bilmek
Hepsi yola çıkmakla olur
Yol uzak
Yol soğuk yol sıcak
Yol arkadaş ister
Omzunu dayayacak
Yolda susayacaksın
Yolda acıkacaksın
Azığın olacak
Gücün olacak
Cebinde paran olacak
Yoksa bunlar evde oturacaksın
Hayal kuracaksın
Lafa dalacaksın
Kitap okuyacaksın
Ortalığı çaylayacaksın
O da yoksa eğer kısmetinde
Kismetine yanacaksın
Veya
Kendini avutacaksın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Bile Bilsem

Ulaşamadığım gökyüzü pembe pamuk şekeri


Ayaklarımı ıslattığım deniz mavi
Kum inadına sarı
Ve terk ettiğin ellerim boş

Oysa bin yıl yaşasam bile seninle


Bıkmazdım
Çok erken terk ettin beni
Çok erken

Neye göre diyeceksin


Bir bilsem ah gülüm
Bir bile bilsem

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Biz Daha Var

Omuzlarımın üzerine kalkmasın elim


bana taşıyamayacağım yükü
verme Rab bil Âlemin
sınavımızı güç etme
bizi ele güne güldürme
nefsimizin esiri olacaksak eğer
yazıklar olsun bize
taş gibi ruhsuz olabilseydik
kaya gibi sapa sağlam
cansız varlıklar da Rabbimizi zikir eder
bir biz daha var
bizden içeri.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Cavo Yaşardı

Sapanca dağlarının yamaçlarında


Bir Cavo yaşardı henüz daha otuzunda kırkında
Pejo ikiyüzbeş arabası altında
Arkadaşlarını hatırlamasada
Yaşananlar hatırında
Bir gülü sevdi Cavo birde oksijeni,
Ormanda huzur buldu bütün bedeni
İyi dost arardı, insanlar daimi,
Karlı dağlar suskun şimdi kuşlar nerde,
Sapanca dağları dermandır her derde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Çıplak Merhaba

Sarışın beyaz mor çift renkli


etekleri uçuşan menekşeleri seyrettim
yorgun ağaçların diplerine süs olmuş
baharın bekçisi hercai menekşeleri

Toprağın kadife örtüsü bordo rengi sarısı


gözlerimin kandırıkçısı onlar

Rüzgarlıydı o gün hava


zorlandılar toprağa tutunmaya
hele birinin ta başına geçmesin mi eteği
fotoğraf çekecektim utandım çekemedim
çeki düzen verip toparlanmasını bekledim
sarışın menekşenin fotoğrafını çektim

Asırlık fıstık ağacının altında parkta


ilkbaharda
renkli menekşelerle şakalaştım
hal hatır sordum giderken vedalaştım

Bir sene sonra tekrar buluşursak


hangimiz yaşıyorsa
önce o selam versin öbür arkadaşına dedim
duyulur elbette
gönülden söylenmişse
dosttan dosta bir çıplak merhaba.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Çomak Soktum

Global çarkların sesini dinledim


çarklar uğultulu seslerle hep
aynı ritimde dönüyordu
düşümde akşam oldu
global çarklara bir çomak soktum
çaır çutur sesler duyuldu
hava aydınlanıyordu
başımın ağrısı durdu
küçük kızım;
“baba hadi kalk saat yedi oldu” diyordu.

Mutfakta sucuk kızarıyor


çay mı?
sorulur mu?
fokur fokur kaynıyordu..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Dilek Tut

Kayan bir yıldız görürsen


gözlerini kapat,
bir dilek tut.

Dileğini istediğin renge boya,


bir zarfa koy,
o yıldıza gönder.

Yıldız tekrar kayarsa gökyüzünde


gözlerini kapat
ve dileğini geri iste.

Ama olsun dileğin aynı renkte.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Fincan Kahve

Kahve tadında
bir fincan kahve,
özenle hazırlanmış,
kabı ve içindeki
ve sunuş şekli;

Unutma beni dercesine,


sade, durgun ve kederli.
Bir fincan kahve
hem de Türk kahvesi

Telveli ve
yanında bir bardak
serin, berrak ve saf duru su.

Birinin köpüğü bol,


diğeri pırıl pırıl,
sunuş şekli ömür boyu hatırda kalır.

Bir fincan kahve ve


bir bardak serin su,
ben de özlemişim doğrusu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Hikaye Yazayım Dedim

Atatürk gençliği ile ilgili


Bir hikaye yazayım dedim,
Elime kalemi aldım,
Bekledim, bekledim.
Hiçbir şey akıl edemedim.
Nasıl bir tema seçecektim
Ve hikayeyi nasıl geliştirecektim
Hiçbir fikrim yok,
Bu sanatta bana göre zor çok
Önce hayal kurup yaşayacaksın,
Sonra kalemi alıp, kağıda yazacaksın
Beğenilirsen başarmış sayılacaksın
Eh ha gayret bakalım işin rast gelsin,
Ne yapıp yapıp, bir hikaye akıl edersin.
Emin ol bu hikayede baş rolde sensin,
Yazacağın hikayeyi herkes beğensin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir kanom olsun istedim

Sana kavuşturan beni


dağların arkasındaki toprak kokan çiçekli bahçelere
sevgiyle taşıyan bedenimi
bir kanom olsun istedim

Bir kuğu gibi süzülen


ay ışığında şarkı söyleyen
hayalimdeki erişilmeze beni götüren
hep bir kanom olsun istedim

Beni sana kavuşturan nefes nefese


bir de sağlam küreğim
senin için hiç düşünmeden vereceğim
asil yüreğim

Nehrin sularıyla arkadaş


Güneş’in ışıklarıyla kardeş
benimle eş seninle eş

Hayallerimi onunla süsledim


uzakları yakınlaştıran beni sana kavuşturan
engel tanımayan
yalnız ikimizi taşıyan
bir kanom olsun istedim.
Onunla ve senle beraber yüzmeyi düşledim.

Bilmem çok şey mi istedim…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Kazanımdır Özlemek

Özlemlerim bakın neye


Örneğin bir tas kelle paçaya
Sabah iki bardak demli çaya
Çiçeklerden papatyaya
Kızlarıma torunlarıma
Karakulak suyuna

Özlemlerim bakın neye


Temiz bir havaya
Kara yağmura ormana
Dibi gorünen denize
Bir dost nefesine
Ramazanda akşam ezanının sesine

Özlemlerim dizboyu
Bir bardak nar suyuna
Soğuk bir günde saunaya
Sıcak bir günde klimaya
Mis gibi pembe gül esansına
Arkadaşın hasına

Özlemlerim bitmek bilmiyor


Gençliğime
Anılarıma
Birakıp giden akrabalarıma
Kaybolan yıllarıma

Özlemlerim daha daha


balık tutmaya
İp atlamaya
Top oynama
Kaydıraktan kaymaya
Parkta misket yutmaya

Özlemeyi özlemişim hayatta


Bir kazanımdır özlemek
Tutkuyla istemek bir şeyi
Elde ettiğinde sevinmek
Düşünde irdelemek

Özlemeyi özlemişim hayatta


Tek tesellim
Hayat iksirim
Hayallerimle yüzleşmek
Eski dostlarımla dertleşmek

Gerekli malzemeler
Kadim arkadaşlar
Semaver ve çay
Ertesi gün tatil olan bir gece
Bu kadar yeter bence.

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Kırık Çiçek

Birgün dervişler kırlara gezmeye gider,


Gönülleri şeyhlerine sunmak için çiçek toplamak ister,
Her biri birer demet çiçek toplar,
Hazreti Hüdai ise sapı kırık bir çiçek ile
Şeyhinin huzuruna çıkar.

Hazreti şeyh bir an durdu ve ona şunu sordu:


- Oğlum arkadaşların demet demet çiçek getirdiler,
Sen ise bizi bir tek çiçeğe mi layık gördün?
Hüdai sıkıldı, kızardı cevap verdi
-Efendim size herşey layıktır, azdır,
Fakat elimi uzattığım çiçeklerin zikri Allah'tır.
Onlar uzaktan hoş kokuyordu,
Koparmak için el uzattığımda
Zikir ettikleri duyuluyordu.

Cenabı Hakkı tesbih ve zikir ettikleri için


Elimi çekmeye mecbur oldum.
Ancak sapı kırılmış bir çiçek şu,
Rabbisine tesbih edemiyordu,
Üftade Hazretleri de bunu iyi biliyordu.

Ama dervişe imtihan gerekiyordu.


Bu tür arifane ve zarifane cevaplarla
Üftade hazretlerinin gözleri doldu,
Aziz Mahmut Efendi,
Şeyhinin sevgi ve teveccühüne
Nail oldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Martı Ağlıyordu

Eminönü sahilinde;
Motor iskeleye burundan yanaştı,
Martılar dalgaları seyretti,
Ben martıları.
Martılar önce duş yaptı,
Biri havalandı,
Diğeri denize daldı,
Sonuncusu olduğu yerde kala kaldı.
Gözyaşları dalgalara damladı,
Ağladı, ağladı, ağladı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Mevsim Cavo

Sapanca'da bir garipmiş,


Cavo ormanda gezermiş,
Birden durmuş zaman,
Cavo müthiş bir insan,
Derken sararan yapraklar,
Selamlar Cavo'yu ağaçlar,
Erken gelen bir karanlık,
Cavo değişti bir anlık.
Güneş parladığında şafaktan,
Cavo canlandı karanlıktan.
Etraf canlı, göl ağırbaşlıydı,
Arkadaşım Emrullah Maraş'lıydı.
Neden İstanbul'da insanlar telaşlıydı?
Bil bakalım Cavo bu soru sana.
Cevabı alırız inşeallah sonbahara.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Öğlen Vakti Datça

Yarın başka bir gün olacak


Karaköy'e giden yolda bir ben,
yarın cenkler vuracak,
bir de karakaçanla Mehmet amca.

İnanmıyorum ben yarınlara,


köye cumaya gidiyoruz hep beraber.
Bu gün benim olacak.
Tutmuşum onu yularından sıkıca,

penceremin perdesinden güneş,


azığım badem ve keçiboynuzu,
odama akacak, ığıl ığıl, çizgi çizgi.
Rüya ile gerçek iç içe
odayı aydınlattığında,
ben sallanıyorum eşeğin üstünde.

Bir taze vakti alıp, içeri attığında,


bir bağdem atıyorum ağzıma,
dolacak içime inanılmaz neşe
yanında bir de incir olmuşlarından.

Kalk artık diyor bu kadar tembellik niye?


kahvaltının üzerine iyi gidiyor.
Bir eşeğe binmişim,
ruhum gökyüzünde astral seferde.

Köye gidiyorum,
Mehmet Amca yerden badem topluyor,
düşmüş bademler yerlere.
Karakaçan hop hop hopluyor.

Kırıp bana uzatıyor.


Eline sağlık ama teşekkür ederim.
Güneş etrafı kamaştırıyor.
Mehmet amca yerden badem topluyor.

Ruhum terk etmiş bedenimi,


gökyüzünde karakaçanla
misket oynuyor,
güneş usul usul içimi ısıtıyor.

Datça'ya sonbahar doluyor.


Mehmet amca zeytinlere bakıyor,
bir de yerden badem alıyor.
patika yolda.

Eşek, ben ve Mehmet amca,


cumaya gidiyoruz bir öğlen vakti
Datça'da...
Sabahın ışıkları doldu odama.

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Unuttum, yanımızda
bir de Tanju abi vardı ya...
Giderken Körmen Limanı'ndan
Karaköy'e namaz kılmaya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Pazar Macerası

O Pazar Terinos’un canı sebze suyu istedi,


hava ayaz mı ayazdı, rüzgar esti.
Eskiden yağmur yağardı Kinidos’a hafta sonları
artık onlar da kesildi.

Yavaş yavaş sevimli ihtiyar pazara indi.


Rüzgarda ipi çözülen tenteler uçuşuyordu,
esnaflar akşam telaşında;
Alışverişe gelen teyze, amca ve bacılara veriyordu coşkuyu.
Yavaş yavaş tezgah üstü avizesiz lambalar da yanmaya başladı,
Pazar pazarının uğultusu mahallede çınladı.
Kinidos pazarı iki yokuş ve üzeri tenteli bir meydandı.
Tabelalardaki fiyatlar net, sanki pazarlık yasaktı.
Bir yeni Kinidos Lirasına sebze,
iki yeni Kinidos Lirasına meyve vardı.
Alışveriş için vakit bir hayli dardı.

Önce üç kilo portakal, iki kilo greyfurt aldı,


bir tane de turşu için büyük lahana seçti,
onu hanımı turşu yapacaktı.
Kereviz verelim amca dedi pazarcı
kerevize dayanamadı, canı çekti, iki kilo aldı.
Pazarcı delikanlı, amca bu turpları da al kalmasın dedi,
Terinos pazarcı delikanlının bir dileğini daha yerine getirdi.
Yaklaşık üç kilodan fazla yabani turpa bir buçuk lira verdi.
Maydanoz, ıspanak, kara lahana bile aldı,
bilmeden bir torba çürük limonu eve taşıdı,
evde yarısı çöpe atıldı, Keliternos;
“-Ucuz şey alma demiştim sana” dedi.

Epeyce havuç, yeşil salata, soğan ve artık hepsi tamam


eve zor taşıdı bunları.
Akşam yemekten sonra muhabbet başladı.
Ne muhabbeti mi? Sebze suyu muhabbeti
Bakın şimdi;
Meyve sıkacağı buzdolabının üzerinden indi,
fişe takıldı,
yirmi santimlik yabani turpları Terinos soydu, böldü, parçaladı.

Kıyma çeker gibi onları makineye koydu, suyunu çıkarttı.


Biraz da havuç suyu,
İki limondan çıkan su hepsi karıştı.
Sebze suyu hazırlandı.
İki bardak taze sebze suyunu kendine sakladı,
bir bardak sade havuç suyu Keliternos’a kaldı.

Odun sobası çalışkan öğrenci gibi harıl harıl yanıyordu,


bacasını ortasındaki ayar çubuğundan kıstı,
sobanın çıtırdaması azaldı.
Arkadaki koltuğuna oturdu, eline kitabını aldı,
nihayet sebze suyunu yudumladı.
“-Vay be”… dedi.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
-Bu gece kaç kişi acaba turp, havuç, limon suyu karıştırıp içti?
Keyiflendi,
hafif acı da olsa turp suyu, içini ısıttı, iştahını açtı.
Karnı acıktı,
ekmeğinin arasına peynir koydurdu,
ikinci bardağı da bitirdi,
saat de artık ona geliyordu,
iyi geceler diledi,
yattı.
Başını yastığa koyar koymaz uyudu,
sabah uyandığında horozlar ötüyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bir Serencam

Nalanını, maşukunu, handanını neresinden


Oturdum seyrettim İstanbul'u Şahintepe'sinden.
Bir zar-ı bülbül dinleyerek,
Boğazın tenteneli serabını,
Ansızın inen geceyi dağların tepesinden.

Harabat-ı hayatımda renkli bir serencamdı bu,


Döndü amcanın oğlu İzzet; Tahtakale, Eminönü
Arasına bir tezgah attı parayı buldu.

Çok seneler düşünmüştü hayalinde İstanbul'da


Hemşehrileri arasında ufak bir gecekondu,
Kısa zamanda maksadına erişti İzzet,
Tebrikler, zor işti bu.

Yaptı bir ev kendine içine oturdu.


Gündüzleri Eminönü, Tahtakale'de bağırıyordu,
Geceleri de çocukları ağlıyordu.

Böyle geçti İzzet'in ömrü harabat,


Birkaç zaman sonra daireler çoğaldı kat kat.
İzzet'de artık işi bıraktı çekildi köşesine
Artık çocukları evine bakıyordu,
En küçüğü Tahtakale'de mandal satıyordu.

Altına almıştı son model bir araba,


Vermedi parasını asla rakıya şaraba.
Akıllı idi İzzet Bey ve ailesi,
Çalıştılar, kazandılar, vermediler gelir vergisi.
Eve giderken de almadılar ekonomi dergisi.
Çiçeklerden severlerdi nergisi.

Hatırlamıyorum bir gün çocuklardan hangisi


Memlekete kahvenin önüne çekti mersedesi,
Etrafındakilerle demli bir çay içecekti,
Girdi kahveye verdi selam oturdu
Baktı etrafında kimsecikler yoktu.

İnsanlar oturmuş ediyordu laklak birbiriyle,


Kimse ilgilenmedi İzzet'in bebesiyle.
O da içti çayını atladı gitti,
O gidiş......

Ertesi sene seyahat Antalya, Kaş, Fethiye


Para boldu,
İzzet'in oğlu Tahtakalede mandal satıyordu.
Daha sonraları İzzet'in oğlu Mandalsan Holding oldu,

Gazeteler yazdı bir kış günü,


Otobanda vuruldu.
İzzet'in bebesi koca adam,
Arabasında kanlar içinde yatıyordu,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
O sırada Mandalsan Holding Plazaları yapılıyordu.

İstanbul ışıl ışıl tepelerden akıyordu,


İzzet Bey'in çocuğunun çocukları kolejlerde okuyordu......

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Biri Senin İçin

Gece yukarıyı seyrettim


yıldızlar üzüm bağı gökyüzünde
gündüz denizi seyrettim
turkuaz camgöbeği renginde
Knidos Datça
gözleri çağla yeşili veya
zeytin karası
ilkbahar kokusu var üzerinde
birer bardak narpız çayı içelim
ikindi vakti Karaköy'de
Denizle arkadaş olalım Palamutbükü'nde
avucumuza kına yakalım
asker göndermesinde
harmandalı feraye oynayalım
düğün gecesinde
bak iki badem var elimde
biri senin için....
Neden hüzün var gözlerinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Birinci Cemre

Ay porselen kase semada,


birinci cemre
havada,
ağaçlar da bir gecede açtı.
Beyaz çiçekler,
ötüşen kuşlar dallarda,
baharın habercisi uyanışlar
adım adım sıklaşacak bu takip
yeşile doğru gidiş
bahara el sallayacağım
yedi kırk beş treninden
o beni duymasa da
ben onu duydum ya
o yeter bana.
Sen de el sallasana…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Birlik

Birlik bozulduysa eğer,


Ya savaş gelecektir ya acı birader...
Çünkü savaş zamanı
Birliği korumak zor, bu benim meselem
Ya da deprem en iyi çözüm ise hem,

Birlik bozulduysa eğer,


Bunu baştan düşünmeliydi kayda değer,
Ne varsa gözden kaçmamalı,
Savaş zamanı her yol mübah olmalı.

Yenilmek hiç hoşuma gitmedi,


İsterim evimin duvarları arasında
Yaşamak veya ölmek,
Hiç değilse başım dik,
Neslime leke gelmiyerek.

Yurdumun topraklarına basmasın şehit makinaları,


Semalarımızda da görmek istemiyoruz onları.
Eğer inanıyorsak şehitlik makamına ezelden,
Uzak durmalıyız şehit imalatçılarının gölgesinden.

Eğer cezalandırılacaksa toplum Rabbinden


Terchimiz doğal afet, zat-ı muhterem.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Birliktelik

Öfkenle sevincinle
Anne baban kardeşlerinle
Hastalığın sağlığınla
Borcunla alacağınla
Her şeyinle
Beraber olacağım
Veya kısaca
Evet

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bisikletimin Farı

Önce sönüktü bisikletimin farı


pedal çevirdikçe çoğaldı
yokuş aşağı sessizlikte parıldadı
dalgalar beni yanına çağırdı
geceye bisikletimin farı ile baktım
ve geceye bir kibrit çaktım

Yokuş yukarı pedala abanıyorum var gücümle


sahilden uzaklaştıkça
dalga sesleriyle beraber ışık azalıyor
düzlükte kış yorgunu sokak lambaları sönmüş
bir ay var gökyüzünde
bir de bisikletimin farı
çok oldu dalga seslerini unutalı

Rüzgâr saçlarımı sıyırıyor


saniyeler hayatımı esir almakta
iki teker üstünde yaşantım
yol arkadaşım asfaltta kayan yılan gibi
ıslık çalıyor gecenin sessizliğine.
hayat sonsuza akmakta

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bittim bittim bittim

Yağmurla bir kanadından kaldırıma


yapışmış uçamayan sarı çınar yaprakları
toprağa yeni serilmiş yeşil çimler
hemen yanı başında çalkalanan lacivert deniz
kemik donduran buz gibi bir hava var

Sahilde martılar denizle oynaşıyor


balıkçı motoru iskeleye yanaşıyor
adalardan bir yolcu vapuru okula öğrenci getiriyor
sahilde kargalar var onlara denizin üstü yasak
karada yaşayacaklar
Daktilo öğrenirken hep yazmıştım;
Karda kalan kara kartallar ak karlara konarlar

Beyaz bir martı pike yapıyor gökyüzünde


sonra dönüyor tayyare gibi denizin üstünde
ben mi;
Ben deniz otobüsü bekliyorum Maltepe İskelesi’nde
sıcak terminale işe gidenlerle öğrenciler doluşuyor
insanları gözüm ısırıyor
rahat durun yapmayın desem de (!)
bir de şu üç defa bittim bittim bittim dercesine bağıran
boş akbil sesleri olmasa
düşünmek bile istemiyorum
bir gün benim akbilimden de bu ses çıkarsa…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bizim Hayatımız Sanal Değildi

Bizlerle beraber yaşlanan halılarımız vardı


Demir pirinç topuzlu karyolalar
Elektrik kesildiğinde yakılan mumlar
Cumartesi gecesi transistorlu radyodan
Sezen Cumhur Önal ile dinlenen şarkılar

Açık sinemada beton duvara yansıyan beyaz perdeden


Seyredilen yerli filimler
Yavaşlatılmış kavuşma sahneleri
Mahallenin mantolu genç kızı
Deri ceketli delikanlısı
Ve sonbaharda kurulurdu odun kömür sobası

Köşe kapmacalar
Parkta kafa karış çukur mors oklubaş
Topaç çevirme tahterevalli
Kandil geceleri komşudan alınan bahşiş
Madeni iki buçuk lira

Beyaz sepetli bol maydanozlu lahmacuncular


Dutçu sütçü bozacı yoğurtçular
Def çalıp ayı oynatanlar
Yorgan kabartan hallaçlar
Bakır tencere kalaycıları
Ve komşuda seyredilen ilk siyah beyaz televizyon dizileri

Ders kitapları arasında okunan çizgi romanlar


Bisikletle mahalle aralarında turlar
İsketemizle gün boyu beraber oyunlar

Kömür gözlü havuç burunlu kaşkollü


Kardan adamlar
Merdivenden bozma kızaklar

Okul çıkışı kardeşimi karşılayıp


Onunla beraber eve gelen
Tavuğumuz bile vardı
İster inan ister inanma

Çocukluğumuz işte böyle geçti delikanlı


Bizim hayatımız sanal değildi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bizler Hiçiz

Ahmet Mehmet Engin Mete


acı içimizde
Irak Afganistan Filistin Bosna
bu kan böyle dinmeyecek usta
biz savaşa doğmuşlarız
düşman saklı
düşman kendini göstermeyecek
senin vatanında
idealleri uğruna öldüler onlar
ne acı
bizler canlı cenazeyiz
yaşıyoruz
körü körüne
etek mi giysek ne
yazmadan çizmeden
görmeden duymadan
bir baltaya
sap olmadan
hayalet oldu canlı bedenlerimiz
bizler birer hiçiz
birer piç değilsek de
bizler hiçiz
canlı cenaze oldu yaşayan bedenlerimiz
Ey Alemdar'ın torunu
dedeni düşün...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boğaz Gezisi

Keçi sütü ile karışmış soğuk vanilya tadında


Sıcak yaz gecelerinde
Kanlıca da şekerli yoğurt
Ve iki dilim Sütlü Nuriye tabağımda

Arada bir bardak da buzlu soğuk su


Arkasından bol telveli Türk kahvesi

Seyrine doyulur mu Boğaz’ın yaz geceleri


Göksu, Beykoz Korusu
Riva ve Anadolu Hisarı’ndan denizi seyrettim
Yuşa Tepesi’nde manzara diz boyu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boğaz’ın Kolyesi

Hep aynı yerde o, hiç değişmedi,


Beşiktaş’ın kıblesi kız kulesi
Gece ışıl ışıl padişah evi
İstanbul’a kaptırmış o kalbini

Kız kulesi
Boğaz’ın kolyesi
Kız kulesi
Denizin tentenesi

Salacak’tan poz verir


Seneler senesi
Kız kulesi, kız kulesi,
Aşıklar iskelesi

Özenle çizilmiş mimarisi


İstanbul hanımefendisi
Beşiktaş'ın kıblesi
Kız kulesi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boğazda Yemek

Mevsim kış,
Boğazda lüks bir lokantada
cam kenarında oturuyorum,
karşımda masmavi deniz ve
içeride kavuniçi bir sıcaklık var.

Masamın örtüsü bembeyaz,


bardaklar pırıl pırıl,
kısık bir müzik çalıyor,
ayakkabılarım günlük boyanmış
ve saçlarım taranmış.

Bir adet gonca kırmızı gül


masamda önceden yerini almış.
Ellerim sıcak su ve sabunla yıkanmış.
Şef garson zayıf uzun boylu
ve smokinli, papyonlu.

Fransız şovalyelere benziyor tipi,


günlerden pazar
ve ben öğlen vakti Boğaziçi'ndeyim.
Hava kararana dek sürecek
daha buradalığım.

Karnımı doyurmayacağım,
adeta İstanbul'lu olmaktan
zevk duyacağım.

Pazartesi tekrar iş, tekrar stres,


aklımdan bile geçirmek istemiyorum
günlerden pazar
Boğaz da oturuyorum.

Beyaz peçetemi açtım,


soğuk mezelere hastayım.
Kalamar ilk tercihim,
midye çeşitleri ve
lüfer limonlu ve aynı zamanda
İstanbul'lu.

Vapurlar geçti önümden,


pazar keyfim akşamı buldu.
Güneş kızardı,ufukta kayboldu,
hesabı ödedim,
bir pazar böylece son buldu.

İnanmadınız biliyorum
tek gidemezdim,
ailemle gitsem;
en azından
dört adet yüz ytl verecektim,
ertesi hafta pazara zorla gidecektim,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
hayat tarzımı zedeleyecektim.

Sağlık olsun
İstanbul pahallılıkta dünyanın
onbeşinci şehri olmadan evvel
çook gittim, o zevkleri
bir hayli tattım.
Hiç bir şey umrumda değildi,
oldukça rahattım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boğazın Suları Hep On Sekiz Yaşında

Yalıların;
Taş duvarlarından taşan
çiçeklerin eflatun rengini
ilkbahar güneşinin kaldırıma yansıttığı
Erguvan mevsiminde

Lacivert boğazın çalkantılarına


tutkal beyazı bahar düştüğünde

Yüreğim;
Kıyıya bağlanmış sandalların sallanma keyfinde
henüz yalılara el değmemişken İstanbul’da
Boğaz'ın suları hep on sekiz yaşında

Bu aldatan kentte;
Aklımız başımızdan gitti gençlik çağımızda
şimdi anılarımı saklıyorum
ara sıra anahtarını iki defa çevirip baktığım
Hanımeli kokan ceviz gardropta
Sımsıkı sarmış kollarını İstanbul boynuma
B o ğ a z' ı n s u l a r ı h e p on sekiz yaşında
Boğaz'ın suları hep o n s e k i z y a ş ı n d a

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boğaziçi Mentollü

Tıkış tıkış kafamın içi


Şiir akıtmak istiyorum
Sarı yapraklı küçük defterime
Kalyonlar çoktan kapatmış devrini
Polyester fiber tekneler moda şimdi
Saçlar açık sarı
Ayasofya hep aynı yerde
Bağdaş kurmuş İstanbul’a
Sulanahmet’i almış arkasına
Önünde Sarayburnu Marmara
Takalar yok Haliç’te
Büyük yolcu motorları yolcu taşıyor tepeleme
Bir balıkçı teknesinde olmak isterdim Boğaz’da
Aşağı yukarı vuruntulu
İlk çocukluk sevdaları gibi
Duman duman nane kokan
Mentollü

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boku Yedik

Sıfır noktasına sevkiyat sürüyor,


Başbakan; '-Kararı biz veririz' dedi.
Ağar; Habur'dan sonra siyasetin biteceğini söyledi,
İsrail geri çekilirken evleri, yolları yıktı,

Marmaris'e savaş bereketi geldi


(savaş bereketi de ne demekse!)
Akıl hastalarına kimlik verildi.
(Tövbe?)
Seçim lafı istikrara darbe vurdu
(Yoksa ortalık güllük, gülistanlıktı.)
Uçak üreticileri altın çağına girdi.
Televizyonlar geyik muhabbetlerini benimsedi.
Bir dostum; '-Boku yedik.' dedi.
Doğru söze ne demeli;
'-Boku yedik.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boş Bir Çuval Asla Dik Duramaz

İstanbul Haremde
Yaz olsa mevsim
Gece ayazları olmasa
Elinde bir bavul
Boğazın kucağına ilk seyahat
Beyaz martılar uçuşuyor
Ya yıldızlar da olmasa ki
Veya İstanbul’da Eminönü de olmasa
İstiklal caddesi birden ortadan kaybolsa
Denizi alınmış halini düşünemiyorum
Bu mazlum kentin
Okul yolunda bir adam
Belli ki yeni gelmiş
Bu kentte yaşamak bir sanat
Kader belki de onu piyanist yapacak
Bu enteresan kentin
Köhne bir gece kulübünde
Boş bir çuval asla dik duramazsa ki
O dursun ayakta

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Boş Bir Hayat

İkibinaltıya damgasını vuran ayrılıktı,


İçeri baktım kapı aralıktı,
Ev boş, loş, eşyalar sarhoş,
O anda sıcak bir ter boşandı bedenimden
Anılarım perdelere takıldı aniden,
Seneler ne çabuk geçti bre,
Boşaldı hatıralarım bir kere
Bom boş bir dünya,
Boş,
Hoşsun hoş,
Elimden alınan oyuncaklar,
Bahçelere kurulan salıncaklar,
Diploma törenleri,
Saç stilleri,
Hepsi boş bir hayalmiş,
Bir varmış, bir yokmuş
Sanki hiç kimse gelmemiş, hiçbir şey yokmuş,
Bu saat iki gün önce kurulmuş,
Birkaç dakika önce de durmuş.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bozacı

Vefa'nındır
Koyu boza
Bozacı

Bir İstanbul hatırası,


Bir kış manzarası,
Sobalı bir oda,
Kestaneler onun üstünde kavrulur,
Dışarıdaysa bir ağır ses duyulur...

Koyu boza
Vefa'nındır
Ekşi boza,
Tatlı boza,
Koyu boza,
Bozacı....

Vefa'nındır
Koyu boza,
-'Bozacı sepete koyarmısın'
İndirilir sepet iple aşağıya,
Para içinde
Ne kadar olacağı bilinir,
Boza keyfi böylece giderilir.

Çocuklar ertesi gece


Bozacı geçerken birbirine bakar,
Tekrarlanır eski hatıralar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Börek Ve Ney

Börek ve ney ile bir ilgi var mı? Bilmiyorum ama ben bu gün
iki şiir yazdım ve biri “dinledim neyden” diğeri ise “fırında börek”
Birincisi ney ile ilgili ikincisi ise şiirsel dille anlatılmış börek tarifi
ama ikisi arasında ilgi ne olabilir bilmem ki. Düşünüyorum yazarken
belki bulurum diye ilgiyi

Börek karnımızı doyurur, ney de ruhu doyurur belki ama


ney dinlendirir börek dinlendirmez.
aksine yedikten sonra ufak bir yürüyüş de gerekebilir.
Şiirsel anlatımda da sonunda yürüyüş tavsiye etmiştim gerçi.

Şu anda radyodan keman konçertosu dinliyorum


Bu da dinlendiriyor beni
Ney dinlerken boğazım düğümlendi diye belirtmiştim şiirde
ama börek yerken boğazımdan geçer ve eminim ki düğümlenmez.
daha sonra boğazla ilgili bir şiir yazdım
İstanbul’u da şiirde anlattım.

Eski kullanılmayan kağıtlardan kendime klasör defter yaptım


defterde Türkiye Cumhuriyeti beşinci noterinin damgası var.
Ayrıca tarih evlenme günümüze denk gelmiş sene bin dokuz yüz doksan dokuz
beş senelik evraklardan kalmış kullanılmamış.
ben kullanıyorum şimdi mühür yerini atladım neredeyse sayfa bitecek
eh artık bağlayalım ama nasıl herhalde iple değil.
Hah hah hah soğuk bir espriydi bence kemanlar da coştu ama şimdi yavaşladı.
Geceye renk kattı.
Bu akşam cumartesi şiir gecesi pazara geçti. Ben de oturdum yazıyorum;
İyi ettim mi?
bitti

Radyoda anons etti kemanla çingene havası çalacakmış on dokuzuncu yüzyıldan


çok merak ettim nenin nesi diye dinliyorum nefes bile almadan
“hatırla ey peri o mesut geceyi.” der gibi çalıyor hoş bir melodi.
İkinci kez
bitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bre Abdal

Âşıklar saz çalar


Gönül dertleri var
Şairler yazarlar
Onların da derdi var
Askeri dertli mahkûmu dertli emeklisi dertli
Bekârı dertli evlisi dertli işçisi dertli
Dert kervanına eklendim
Elim kolum kenetli
Dokun sazına bre abdal
Dinlendir beni
Bedenim sağlam görünse de
Ruhum kederli

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Dünya Çikolatalı Pasta

Ye Memet ye
Bu dünya çikolatalı pasta,
İstermisin sen de bir lokma?
Yer misin yemez misin?

Eşek sudan gelinceye kadar


Sen bilirsin!
Ye Memet ye,
Bu dünya çikolatalı pasta

Poğaça yermisin ha?


Söylesene bana.
Yer misin, yemez misin?
Allah'ına(c.c) sığında.

Gerisini düşünme daha.


Bu dünya çikolatalı pasta
Ye Memet ye.
Bu dünya çikolatalı pasta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Fakirin Değişti Huyu

Bu fakirin değişti huyu,


Sevdiğim yerler; Levent Zincirlikuyu
Metro city de birşeyler atıştıralım,
Ak merkezden ayakkabı alalım.

Etiler Venüs'te yiyelim pasta,


Nasıl olsa hisse senetleri takasda.
Çbs bu gün tavan yapacak,
Bizim brokır çakdıkça çakacak.

Bu fakirin değişti huyu,


Sevdiğim yerler; Levent Zincirlikuyu
Kabirhizmetini açtım site paralar gelsin,
İstinye'de öğlen yemeğine ne dersin?

Bebek'ten badem ezmesi alalım,


Akşama doğru dövizciye dalalım.
Bozduralım doları alalım Tl,
Senin devlet tahvili neyine?

Yatır hepsini Çbs ye, tavan yapacak neredeyse.


Hava kararıyor dönelim haydi eve,
Yarın gene gezecek yer buluruz nasıl olsa,
Ah senetlerimde tavan olsa?

Olmasa da acelem yok,


Nasıl olsa cepte para çok.
Bu gün alamadım bir plaza dairesi,
Yarın inşallah alırım yaşasın toki,
Halkalı toplu konut gerekmez kroki.

Günler alış veriş yapmadan geçmiyorki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Gönül Söz Dinlemiyor

Aşk Olsun
ben şimdi denizleri küçük ve dalgasız
deniz kıyıları sazlık
yeşilin tonlarının sergilendiği kasabada
tek katlı bahçeli evde tek başıma

'-Aşk olsun
aşkın nûr olsun'
bardaktaki canlı sudan
her yudum alışımda
“-Nûrun âlâ nûr olsun.” diyor
senin yerine
kanatları kırmızı siyah sarı
göğsü kahverengi kuş dalın ucunda

Çimler ıslanıyor önce


sonra güneşle etrafı duman kaplıyor
hayalimde şahlanan yağız at gözüküp kayboluyor
göz gözü görmüyor

Günü sergilerken güneş el sallıyor gökyüzünden


siyah benekli kelebekler uçuşuyor bahçede
yazın eli kulağında
baharın tadına doyum olmuyor

Ben şimdi lacivert bulutları seyrediyorum


çekirgelerle kurbağalar arya söylüyor
kavuniçi gecelerde
sessizliği bozmadan beraber

Bekletme gel emi


sensizlik ülkesi seni bekliyor
biliyorum dönmeyeceksin belki bir daha ama
bu gönül söz dinlemiyor
bu gönül söz
dinlemiyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Gün Tatil

Terinos bu gün tatil


Nereye gideceksin tatilde?
Kos adasına oğluna git,

Özlemedim deme
Her sabah sahilden adayı seyrettin
Kimi zamanda cebinden yarım dilim
Kurumuş ekmek çıkartıp
Martılara ikram ettin.

Yoksa sabah bayram törenlerine mi gideceksin?


Erkenden 9 da kalkıp?
Tercih senin
Kimse karışamaz sana artık
Özgür bir insansın
İstersen 12 ye kadar uyuyabilirsin

Martılar bir şeyler bulur sahilde


Onlar küsmezler sana
Epiktotes de küsmez sana
Bir tek Keliternos çekti gitti.
Onu da bırakmaz beni diye tahmin ettin
Bak nasıl esiyor rüzgar Kos'a doğru
Tutun ona
Afrodit de gelir sizinle
O sever rüzgarda saçlarını dalgalandırmayı
Yelkenli gemiler gibi
Karar verdinmi dostum
Karar ver...
Zaman gelip geçiyor çok çabuk
Öyle değil mi?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Kadar Muhabbet Yeter

Yakamozları kıskandırırcasına
adını yazıyorum ay ışığı ile
lacivert geceden üç perde daha siyah zemine
gece mavisi temiz bir arabanın üzerine
uçuk bir renk çıkıyor ortaya
tıpkı siyah tohumların renkli çiçekli gelecekleri gibi
benimse geleceğim belli
adını yazıyorum düş defterime

Yaşananlar fotoğraflarda kalan anılar


düşler ise anılarda kalan belgesizler
hayat kısa metrajlı film
oynayanlar sürekli yenilenen kişiler
isimler farklı
şekil birde görüldüğü gibi
iyiler kötüler

Hayat sinemasında her birimiz birer aktörüz


seyredenler de bu filmin içindeler
yaşananlar bir ömür
yaşananlar birer şaheser
dostlarım bu kadar muhabbet yeter
haydi bakalım iyi seyirler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Sabah Çok Keyifliyim

Termosumuzda sıcak çay var


çantamızda sandviç ekmek domates peynir
pazar sabahı sahilde misafir olduk
deniz bizi kendine has kokusuyla karşıladı selam verdi
hanım çimlerin üzerine kilimi serdi

Önümüzde kafeste muhabbet kuşumuz ötüyor


mutluyum hayata çok teşekkür borçluyum
henüz sıcakla tanışmamış bir yaz sabahı
karşı bankta akşamdan kalma bir ihtiyar
bir bacağını diğer bacağının üstüne atmış
kolunu da bankın üzerine uzatmış
henüz ceketini bile çıkartmamış
sigarası elinde belli ki kahvesi noksan

Çay da olur be dedim


doldur bir plastik bardağa ikram edeyim
yanına da bir sandviç yap benim hakkımı
biliyorsun ben daha önce evde yaptım kahvaltımı
ikram ettim yok demedi aferin
ikram ret edilmezmiş
belli ki bilen biri

Pazar sabahı sahilde çimlerin üzerinde kilim


bu sabah inanmazsınız çok keyifliyim
hey bütün karıncalar
yanıma gelin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Telaş Ne

Rüzgâr zâr....
geçen yıllar
dertler
üflemekle geçer
çar
çabuk
eflatun renginde meltem
dökülüyor
takvimden
ağaçlardan yapraklar
çar
çabuk
efil efil eflatun renginde.

L gurubu
taze kana ihtiyaç var
kimde
eflatun şatodaki
soluk yüzlü rahibeye
şam
şampiyon kupa sevinç
sessizlik var sonunda
ise
bu telaş niye.

Mehmet Akif Tiryaki


Maltepe 28.12.2013

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Vakitler

İkindi geldi yine usulca sıyrılıp sıcaktan,


Akşama doğru çevirdi dümenini.
Yağmurlu bir günün devamı,
Puslu, erken gelen akşamın ikindisi.

Bu vakitler hep kaybedişleri özledim.


Dostları,
bir daha kavuşulmayışları.
Karanlık geceye merhaba diyen
İkindi ile akşam arasındaki bozkırda,
balık tutmayı özledim yalnız ve yağmurda.

İkindi bırakırken oltasını ağır ağır,


gecenin çanları başlamışsa çalmaya sabaha,
sokaklar boşalmış,
kediler kalmışsa yollarda;
Bir mavilik dolar içime.
Laciverte inat, boz bulanık bir mavi.
Geceyi yırtarcasına.

Sarı renkli bir taksi geçer yanımdan,


gözlerimin içine bakar şoförü.
Ben görünmez gecenin içinde,
ben yalnızlığın çemberinde dolaşırım.
Görmem hiç bir şeyi.

Gece sabaha döner,


başlar içimdeki ezan sesleri.
Oltamda tutulmuşluğun acısını duyurur
takılan kısmetlerim misinama.
Deniz yalpalanır bir o yana bir bu yana,
yüreğimde sevgiler uyanır,
tadına doyamadığım hep bu vakitler…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bu Zamanın Sahibiyim

Dertlerim var zaman içinde


Ağlıyorsam sor bana niçin? de.
Dağlar suskun ovalardaki bu uğultu ne?
Sormayın bana ben bu zamanın sahibiyim
Bitmeyen bir bekleyişin esiriyim

Olacakları durdurmak kimin elinde?


Bu çırpınış, bu haykırış, bu gözyaşları kime?
Dağlar suskun ovalardaki bu uğultu ne?
Omuz omuza vermiş kaldırım taşları gibi bile değiliz
Ben bu zamanın sahibiyim gelecek kime?

Gülmüştüm evvelce şimdi suskunum ve


Yarın ağlayacağım kime ne?
Ben bu zamanın sahibiyim gelecek kime?
Bırakın beni dertlerimle kendi halime
Mahşer kalabalığı toz duman bu uğultu da ne?

Ben zamanın sahibiyim kimileri sevmesede


Dağlar suskun, ovalardaki bu uğultu ne?
Gökyüzü kızarmış yağmurlar nerede?
Eşsiz bir bekleyiş mucizelerde.
Başı dumanlı dağlar nöbet beklemede

Nöbeti biten devredip gitmede


Ben bu zamanın sahibiyim nöbet bende
Dağlar suskun ovalardaki bu uğultu ne?
Ne çabuk geçti zaman bre.
Al yavrum artık nöbet sende...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Buğulu Camlar

Camlar buğulanmış
Üzerinde su damlaları belirgin
Kopuyor dalından olgunlaşan damlalar
Kayıyor aşağıya afacan çocuğun parkta kaydığı gibi
Damlalar uysal ve sessiz

İrileştikçe akıyor aşağıya


Titrek çizgiler çizerek cama
Odanın beyaz tasarruflu lambası ve
Dışarının karanlığı
Siyah kara tahta yapmış camı
Sular çizgi çizgi çataldan sarkan makarnalar
Buz gibi olsa gerek dışarısı
İçersinin soğuğu kırık

Doğalgaz ısıtıyor odamızı


Nerelerden geliyor kim bilir
Bizi ısıtmak için
Damlalar oluşuyor camda

Metal çerçevesi buğulanmış camın


Kış gününde Buram buram terliyor
Saatte ona geliyor yatma zamanı
Güzel bir gün daha tükeniyor
Yarının daha güzel olması dileği ile…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Bul Bulabilirsen İstanbulu

Bacaların dumanı tahin pekmez gibi


karışıyor soğuk ve puslu havaya
İki katlı ahşap emekli evler
omuz omuza vermişler bacanağımın sokağında
bir asırdır yan yana

Arnavut kaldırımlar da
çok öncelerden kalma
kedilerin tipleri aynı
İnsanlar mahallenin dünkü çocukları

Gece bozacı gündüz yoğurtçu eksik


sütçü araba almış
komşuluk da yok olmuş
çanak antenleri bunun sebebi

Onlar birbirlerini taniyor akraba gibi


diğer sokaklara göre şanslılar sanki
İstanbul değişim içinde
mahallenin manzarası hep aynı
Bilin bakalım bu ilçe hangisi? Beykoz tabi ki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Burası Burgazada

Gündüzden geceye bir virgül iki liraya


vapurla gidilen
üçüncü büyük Prens Adası

Ayın nöbetini güneşten devir aldığı


sessizliğin cirit attığı yer
çam ve ıhlamur kokulu
yürümek için yapılmış Cennet Yolu

Kışın başka yazın başka güzel


yürüdükçe değişen manzara Kalpazankaya
sahili süsleyen balıkçı lokantaları ve iskelede kafeterya
burası Burgazada

Balığı olduğum akvaryum


sallanıyor Marmara’nın ortasında
oyuncularının isimlerini ezberleyebileceğim
kışın sergilenen amfi tiyatro

Yazın ise yaşlandığım Halk Plaj ve


bülbül sesi ile uyanmak güne
bahardan söz isteme anlatamam
ilki de başka sonu da başka bir biçimde

Burgazada bekle beni


bir gün geleceğim yine
çalacağım kapını usulca
geceye açacağım penceremi
sıcak bir yaz günü sonunda
çiçek kokuları ile dalacağım uykuya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Buz Gibi Bir Hava

Buz gibi bir hava


Ceketimi giydim
Yakasını düzeltmesemde olur
Yağmur da ne güzel yağıyor
Deniz kıyısına gitmek istiyor canım
Birazda hayattan bıkkınım
Bir kahkaha salıversem ne olur
Yok yok olmaz
Bir gören olur
Deniz kıyısına gitmek istedi canım
Bir kuş gibi uçupta
Sahile konuversem ne olur?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Buzlu Kan Portakalı Suyu

“-Açayım kalbimi öleyim…? ”


Dedi bana yıllar önce
bir Kıbrıs efendisi.
Yıllar geçti, ömürler azaldı,
Kıbrıs yavru vatan hep öyle kaldı.

Lokmacı Köprüsü gibi


kalbim parçalandı.
Üniversitelerde gençlerimiz
yıllarını harcadı.

Akdeniz rüzgarlarla dalgalandı,


Kuzey Kıbrıs yurdumun bir parçası.
Dalgalansın Akdeniz’de
şanlı Türk’ün bayrağı

Kıbrıs yavru vatan,


ülkemin bir parçası,
Bir ömre bedel, sıcak yaz günlerinde
duble bir bardak
Girne’nin buzlu kan portakalı

Tarihi hatırlatır
Gazi Magosa, Salamis Harabeleri
Beşparmak Dağları ve
Yavuz çıkarma plajı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Can Dostu

Denizin çırpınışını seyrederken sabah


Kuzguncuk'ta saat altı buçukta
geçerken selam verdiğim adam elinde bira şişesi
beni davet etti yanına

“-otur dedi iki laf edelim yalnızlık Allah'a mahsustur”


yanında oturan arkadaşı bana yerini verdi
'-bunun annesi Kuzguncuk'ta çalışıyordu' lafı avukatı üzdü belli
zira eskiden öğtretmenmiş Kuzguncuk'ta onun annesi
Arabasını uygun bir yere park eden yalının bekçisine teşekkür etti
ve kapı önüne park ettiği için çok özür diledi.

Dişleri noksan ve
çakır keyifti şişman adam
ama belliydi anlıyordu hayattan
İsmet Baba Lokantası'nın yanındaki iskeleye
büyük yolcu motoru yanaştı yolcuları motora bindi

Dedi sen belli şiir seversin hangi şairden okumamı dilersin


(-bu arada bir biraya ne dersin
-ben içki kullanmam
-o zaman sigara içersin
-onu da kullanmıyorum
-içen de ölecek içmeyende)
dedim ki oku Nazım'dan ruhum dinlensin
tamam dedi okurum ben
sen bana bakma
seyret denizi

Şiirde Nazım
bir fanila bir de don
istiyordu hanımından
bilirsin dedi bana hanımının adı “Piraye”
bir mahpusun hanımının nasıl olması şiirin teması
anlatıyordu ölüm acısının nasıl da çabuk unutulacağını
ben denizi seyrettim
bir dörtlük daha okudu bitti
yağmur çiseliyordu
motor iskeleden yolcularını alıp gitti

Kuzguncuk'ta saat yedi otuzda


yağmuru dinmiş bir çarşamba sabahı
avukatla yarım saat çabuk geçti
O bana;
“içen de ölecek içmeyen de'
“boynuna ipi geçiren çingeneye
zavallı demeyecekti” dedi.

Ayrılma zamanı geldi


Kuzguncuk'ta kahvaltıya davetliydim arkadaşıma
vedalaştım bu samimi yeni arkadaşla
ayağa kalktı ceketini birleştirdi elimi sıktı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
onu dinlediğim için teşekkür etti
takma dişlerini unutmuştu bir yerde
çok düşündü ama
nerede unuttuğunu bir türlü bilemedi
kuşlardan serçe ve güvercin
ayağının ta dibinden ekmek kırıntılarını yedi
benle konuşurken bira şişesini elinde salladı durdu hiç içmedi
belkide bu onda vazgeçilmez bir özellikti.

Şiir bitti
ben gittim
avukatın birası bitmedi
ve söyleyecekleri vardı daha birilerine
kim bilir kimlere daha nelerden bahsetti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Can Dostu 2

Dedi sen belli şiir seversin hangi şairden okumamı dilersin


(-bu arada bir biraya ne dersin
-ben içki kullanmam
-o zaman sigara içersin
-onu da kullanmıyorum
-içen de ölecek içmeyende)
dedim ki oku Nazım'dan ruhum dinlensin
tamam dedi okurum ben
sen bana bakma
seyret denizi

Şiirde Nazım
bir fanila bir de don
istiyordu hanımından
bilirsin dedi bana hanımının adı “Piraye”
bir mahpusun hanımının nasıl olması şiirin teması
anlatıyordu ölüm acısının nasıl da çabuk unutulacağını
ben denizi seyrettim
bir dörtlük daha okudu bitti
yağmur çiseliyordu
motor iskeleden yolcularını alıp gitti

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Canım Nasılsın Muhabbeti

Canım nassığn (nasılsın)


sağol canım sen nassığn (sen nasılsın)
sağolassığn (sağ olasın)
ve muhabbet başlar
çaylar içilir
tesbihler kontrol edilir
seninki kehribar
benimki kuka
manda boynuzu çektikçe parlar
süt beyaz olan fildişi
camgöbeği mavi olan Firuze Suriye işi
hey aklınla bin yaşa
dertler dağa taşa
kahveler mırra
muhabbetin devamı hamamda
çiğ köfte kebap
ayran soda
künefe söylenir en sonunda
âdetdendir garson sorar muhabbet esnasında
abi nassığn (ağabey nasılsın)
göz göze gelelim hesabı yani olay tamamen hissi
indiregandi onun beklentisi
sağol cannığm sen nassığn (sağ ol canım sen nasılsın)
sağ olassığn (sağ olasın)
garson muradına erdi
darısı mekan sahibinin başına
onlar ermiş muradına
biz oturalım evimizde
internetten gayrisi neyimize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Canlan Artık

Kahvaltı masasında
Porselen fincanda çay
Kalem tutar gibi elinde fincan
Elini kaldırmak zor geliyor
Başını yaklaştırıyorsun masaya
Başın dumanlı besbelli
Çay sıcak
Senin fincanın farklı
Bizimki Paşabahçe bardak
Çok zor seni sabah konuşturmak

Benim çenem açılır


Bana bakma
Çaya baktığın yeter
Artık çevrene bak
Daha yaşın kaç
Tam delikanlılık yaşındasın
Canlan artık
Bizi kendi halimize bırak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Canlar Duvarda

Dalgalar kıyıyı dondurma gibi


rüzgar saçlarını
zaman ise
zaman ise
her zamankinden daha gerçekçi
ezip geçmeye hazır
önündeki engelleri

Yıllar yüzüne inen şamar onlar


bak işte bir sene ne çabuk bitiverdi
bana eski şarkı söyle
bu sene çok yeni şarkılar bestelenecek
ve söylenecek
sen ister iste ister isteme
bir mikroçip içine sekiz yüz yirmi milyon
transistor gizlenecek

Geçmişte yaşananların içine saklanmış


tanıdık bir koku veya melodi
sararmış bir fotoğraf
kitap arasında kalmış kuru bir renkli yaprak
gül dalına astığım dileklerim
gençlik şiirlerim veya
terk edilişlerim bir bir gözümün önünden geçerken
yeni bir yıl hediye edilecek tüm insanlara
oyun hamuru gibi her biri ayrı gramajda
lambalı makaralı teyp uzayıp kısalan yeşil ışığıyla
kayda devam edecek yaşananları

Benim eserim onlar zannetsen de sen


birileri yardım edecek
veya ilham gelecek ta ötelerden
oyun hamurundan bebekler şekillenecek
o bebeklerle oyna

Bak karşı duvarda camın altındaki fotoğrafa


hepsi yan yana nasıl da sevgiyle bakıyorlar
gözleri pırıl pırıl canlar asılı duvardaki

cansız fotoğrafta

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cavo

Cavo’nun köyleri yeşil adı İkbaliye, İlmiye, Memnuniye


Arkadaşı belinde, dostu elinde
Cavo’nun hedefi uzun
Hedefler dorukta.
Cavo’nun gönlü sedirde, meşede, çamda
Buram buram orman kokusunda.
Cavo’nun gözleri ufukta.
Ladinde, kestanede, cevizde, kavakta
Güneş ufukta
Cavo güneşten uzak ormanda
Bir tütün sarmış başı dumanlı dağda
Bir oksijen, bir duman
Cavo’nun gönlü ormanda dağda.
Arkadaşı belinde, gözü yamaçlarda
Orman gülleri cavo’yu selamlamakta

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cebir

Sıkıcı,
Üff, püff,
İlk ders,
Sabah sabah
Trigorometri, tanjant, kotanjant,
Hocamız sıfırcı Suat.
Ne işe yarar ki bu muamelat.
Doğal sayılar, kümeler,
Öğrenciler inim inim iniler.
Öğrenci olanı kim dinler,
Kesirler, binler, onbinler.
Bir de havuz hesapları malum
Çocuğun yaşı annenin yaşının
İki katına geldiğinde Ahmet arkadaşının
Beş katından dört eksik olacak,
Bilin bakalım bunun sonu nasıl
İşte başladı derin fasıl
Ahh ah yeter hocam inletme bizi
Ver bir geçer puan dindir derdimizi.
Bizde sevindirelim ailemizi.
Aslında hepimiz zeka yönünden zenginiz,
Ama biraz çalışma yönünden tembeliz.
Afedersiniz hocam biz eşeğiz eşeğiz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cehenneme Uyanış

Yıl 1922
Karargah Şuhut, Helvacıoğlu Konağı
26 ağustos sabahı
Düşmana saldırıldı hudut hudut
Bir gece önce balo vardı,
Komutan eşleri baloya davet edildi.
Ertesi gün sabah saat beşte
Yer gök inledi,
Malazgirt'te 26 ağustos 1071 cuma sabahı olduğu gibi
Zaman tarihte yerini aldı, yıl 1922
26 ağustos sabahı
Saros'da düşman cehenneme uyandı
Ordunun başında gözleri çakmak çakmak (Mehmet Dede söyledi)
Bir komutan vardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cemaat

Başkanlık seçimi vardı,


Bizim diyarda,
Sıkıldım dedikodulara
Cuma vakti idi camiye gittim,
Namazımı kıldım, dua ettim
Çıkışta her zamanki mendilci kadına
Veriyordum ufak bir para
Allah seni cemaatten ayırmasın dedi,
O anda stresim sona erdi.
İstediğim dua olmuştu,
Umarım dua yerini bulmuştu
Rahatladım, huzurla döndüm işime,
Devam ettim, gidişime.
Gidiş o gidiş...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cemil Molla Camii

Lal rengi kesme kristal şekerlikte


yeşil naneli akide şekerleri
tavanda altı kollu avize
taşları Bulgaristan'dan gelme kenarları laleli
Cam göbeği ince porselen vazo üzeri altın yaldızlarla süslemeli
güneşlikler kadife perdeler tenteneli
duvardaki yağlıboya resimde Fenerbahçe feneri
Beylerbeyi ile Kuzguncuk arasında
Cemil Molla camii
en güzel mola verme yeri
Boğaziçi'nin nadide eserlerinden biri
kürkünü giyip bayram namazını kıldırırdı
bu ahşap caminin ilk sahibi
şimdi özel bir vakıf yeni hadimi
İstanbul eserleriyle hepimizin
Aksaray Eminönü Beykoz Beşiktaş Şehremeni
gün batıyor
Santurla bendirden 'Üsküdar'a gideriken' şarkısını dinliyorum
deniz gece mavisi olmuş
Boğaziçi'nin rengi şarabi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cemilem

“S nokta S Cemilem kalp işareti ve Badi”


yazılmıştı Haydarpaşa Dalgakıranı’nın duvarına
kırmızı büyük harflerle

Cemile ve Badi
Kerem ile Aslı gibi sanki
S nokta S harfleri seni seviyorum demek belli
sevgisini belirtmiş kalp resmi ile Badi
ama Cemile ile Badi kim
bilmem…

Birbirini seven iki aşık veya


kim bilir sadece Badi sevdi belki

Tüm Badi gibilere


sevgisini gönlünden denizlere taşıranlara
selam olsun
Seviniz kutlu olsun

Seni seviyorum Cemile’m yazmış


Haydarpaşa Dalgakıranı’na Badi
bu sabah motorla işe giderken yine okudum
çok sevdim bu muhabbeti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ceviz

İçinde kahverengi takım elbisesi


dışında yeşil paltosu
üstünü çıkartır havalar ısındığında
ceviz sapa sağlam kalır paltosunu astığında portmantoya

Meyvesini korur
açılıp çıkartılana dek
dört lokmada yenmesi için mi
yoksa dört kişiye bölüştürülsün diye mi
neden bilmiyorum
içi dört parçaya bölünmüştür

Bilmediğim o kadar çok şey var ki


bu da onlardan sadece bir tanesi
ama çok hoş olur ceviz yemesi
E vitamini deposu
incirle beraber yemeli
baklava ve mantı dostu
def eder kötü kolesterolü

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ciddi Gazete

Bu gün ciddi bir gazete almak istedim


bir tanesinin fiyatına baktım
gazete gibi ciddi
Diğeri;
O da aynı ciddiyette
Gazeteci;
O da ciddi
sen alamazsın gibilerden yedi yüz elli dedi
bildi
alamadım.
Ben de ciddileştim
ve bıraktım hepsini
ciddi ciddi yoluma devam ettim
boyalı,
aynı haber yazan ucuz gazeteleri
almak istemedim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cordoba Ve Bağan Hoca

Sevilla ve Cordoba
Onlar gelinle damat aslında
Girmişler kol kola
Sefaradlar yaşamış yıllarca orada
Ladino dilini kullandılar aralarında
Boğa güreşlerinin güneşli kentine merhaba
Bağan Hoca’m gelmiş karşılayın ayakta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cuma Bugün

İçinde özel ibadeti olan gün


bugün bayram
bugün düğün
temiz elbiseler giyip koku süründüğün
cuma bugün
cuma bugün
günün mübarek olsun din kardeşim iki gözüm.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cuma Namazı

Önce niyet et yıka ellerini,


Niyet ettim abdest almak için dedinmi,
Tamam olay başladı,
Sonra ağzını çalkala üç kere,
Bir kere de geçerli ama, sünnet üçleme
Burun üç,
Yüz üç,
Kollar üç, önce sağdan başla, dirseklerde bitir,
Sonra başa mesh edilir, Islat başını sağ elle,
Sonra her iki elle kulaklarını yıka,
Ve de enseyi değil boynun iki yanını
Elinin tersi ile ıslat,
Sağ ayak küçük parmaktan itibaren yıka, sol el ile,
Daha sonra sol ayak, baş parmaktan serçe parmağa
İşte bitti, abdest aldın,
Hayrını gör, namaza hazırlandın.
Şimdi gidebilirsin cumaya hoca kıldıracak,
İki rekat farzdır, her müslüman yetişkin erkeğe
Hava soğuk veya sıcak.
Hayta çocuk ahreti düşün, bana ne deme,
Sünnetleri sonra öğrenirsin önce farzı yap,
Allah'ına ibadet et, topla toplayabildiğin kadar çok sevap.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cumartesi gecesi

Şiir gecesi
Enis Abi ile
radyo gecesi
dost gecesi
bir hayat bilmecesi
sonunda
üç beş şiir ve
şiirler de bitti,
fon müziği ve
elveda gecesi

bir cumartesi gecesi


daha bitti.
Gözlerinizi kapatın
artık rüya gecesi.
Bundan sonraki şiirleri
okuyacak şiir perisi.

Her cumartesi gecesi.


İyiler gitse de kalacak
iyilikleri...

Ako Abi...Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cumartesi Gecesi Şiiri

İki bin yedide kediler miyavlayacak,


kuşlar cik cik diyecek
Seçimlerde kaybeden partiler ayvayı yiyecek.
Çalışanlar sınıfını geçecek.

Asya'dan Avrupa'ya
metro ile geçilecek.
Orakla ekin biçilecek.
İstanbul'da musluklardan su içilecek.
Yuvacık barajı dolacak.
Yediveren gülleri solacak.
Büyük ikramıyeyi birileri bulacak.

Turizm mevsiminde oteller dolacak.


Geceye doğru programı üç saate çıkacak.
Enis Abi uzun uzun şiir okuyacak.
Nisan ayında yağmur yağacak.
Bu şiir cumartesi gecesi okunacak.

''-Hanım bir çay yap,


program başlayacak.''

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cumartesi Tatili

Cumartesi tatilim dokuzda başladı,


Yolumuz otobandan Silivri'ye uzandı.
Giderken Hüseyin Abi Şahin fm den
Damardan çaldı,
Paşa bizi kapıda karşıladı.
Tam on dakika susmadan ağladı.
Boyu büyüktü ama sekiz aylık
Daha çocuk ruhluydu.
Zincirinden bıraktık, havada takla attı,
Çok sevindi.
Hüseyin Abi'nin üzerine tırmandı.
Benim de kokumu kodladı, tanıdı.
Hasan azarladı ona yanaşmadı.
Mesafeli yanında dolaştı.
Sahili gezdik dolaştık,
Nar ekşili, mısırlı çoban salatasına
Kaşık attık.
Tekrar damardan müziklerle geri geldik,
Bir cumartesi tatili sona erdi.
Hava karardı, gökyüzü pamuk şekeri rengini aldı,
Kuşlar saklandı, gün bitti.
Oksijenden yüzüm kızardı yandı.
Evde koltuğa uzandım,
Derin bir uyku beni rahatlattı.
Gün bitti, geceye merhaba
Ruhum soluklandı.
Saat yirmiikide doksanbir nokta dört trt fm den
Enis Fosforoğlu sundu, Atila Işık
Şiirlerini dinledim,
Gece onikiye kadar radyo dinlemeyi tercih ettim.
Gün bitti, ruhum Paşa gibi takla attı.
Pazar günü tekrar güzel bir gün yaşandı.
Haftasonu da böylece sona erdi,
Dilerim tekrarı olur nasipse belki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cumartesi Tiyatrosu

Günlerden cumartesi
temiz elbiselerimizi giydik,
kızımla William Shakespeare izlemeye
Ümraniye Şehir Tiyatrosu'na gittik.

Bir Yaz Gecesi Rüyası eserin adı,


iki perdelik komedi,
birinci perdenin sonlarına dek kimse
oynayanları alkışlamadı.
Sonunda bir 'oha' lafı çıktı,
seyirci onu tuttu, alkışladı.

Türkiye'm den insan manzaraları.


Shakespeare üstteki plazma tv den
oyunu izledi,
sahneden yunan müziği dinledi,
gözleri bir ara sağa sola gitti.

Komedi de iksir yerine


viski sunuldu,
gözüne damlatmadı,
kadehle sundu.

Eşek yerine;
Uğruna jilet atılan
şarkıcı tiplendi,
En sonunda
eserin aslına bağlı kalındı,
seyirciden özür dilendi.

Shakespeare'in kemikleri sızladı,


esere bağlı kalınmadı.
Yönetmen daha güzel yapabilirdi,
yine de hiç yoktan iyiydi.
Onun için eskiden Coşkun
kendi eserinin galasına gitmedi.
Kuşa çevrilmiş eseri
görmek istemedi.

Türkiye'm den insan manzaraları


hep aynı, biletler önceden Kartal'dan alındı,
internetten kredi kartsız yer ayrılmadı
gerçi salonun üçte ikisi boştu.

Hedef onbeşbin kilometre yol olsada


bence vatandaşı eğitmek çok önemli.
Otoparkın fiş makinası bozuktu,
açıktan üç ytl
kapıdaki muhtereme ödendi.
Bulmak için çok zorlandık,
bilete tiyatronun krokisi eklenebilirdi.

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Oh rahatladım eleştirilerim bitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Cüppeli Ahmet Hoca

Mesih kişiye özel olsa


Var sayalım
Ülkelerin Mesihleri varsa
Satanlar da var
Benim mesihim
Ne yalan söyleyeyim
Cüppeli Ahmet Hoca

İlk sohbeti ondan dinledim


En büyük hâkim Allah’tır(c.c) dedi
Doğru buldum sevdim
Namaz kılmasını ona sebep öğrendim
Cüppeli Ahmet benim mesihim

Hocam hata etmiş olabilir o da insan


Kürsüden konuştuklarının hepsi sağlam
Kendisi şeker hastası bir adam
Bildiklerini öğretti her zaman

Şöhret oldu beğenildi muradına erdi


Mahmut Efendi’ye kendini sevdirdi
Hastalığından az yemek yerdi
Yer gibi yapıp sofrada sohbet ederdi

Hocam insanların söylediklerine aldırma


Sen bildiklerine devam et
Sohbetlerini gençlere dinlet
En büyük hâkim Allah’tır (c.c)
O verir elbette insanlara hidayet
Yeter ki sen ilminle amel et

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çağrışım

Yoğurt
Salatalık
Sarımsak
Hemen aklımız gelir değil mi
Cacık yapmak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çamaşır Makinası

Evdeki çamaşır makinası eskidi,


Köroğlu yeni alalım dedi.
Elinde yıkayamazdı ya onları,
Keliternos gibi.

Süper markete gittik ivedi.


Baktık, baktık bir tanesini gözümüze kestirdik,
Tık para bu kaça olur dedik.
Tezgahtar genç son dörtyüze gelir dedi,
Birde yaparız onbir taksit kartınıza,
Cebinizde kalır nakitiniz varsa.

'-Nakit vereceğim ama daha ucuz varmı? ' dedim.


'-O zaman sizi yan taraftaki
Leğen reyonumuza alalım' dedi,
Bilmiyorum..? Hanım beni neden çimdikledi?
Artık yeni bir makinamız var.
Ama hayat sanıldığı gibi uzun değil, vakit dar.
Eve geldim, şoför bey
Az ileride inecek var.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çanak Anten

Abur cubur yayınlar evlere kadar geldi,


İkiyüz lirayla bin kanal seyredildi.
Çanak anten yasak olacak anlaşılan,
Standart olmalı aktarılan.
Gruplanmalı frekanslar,
Tencere kapağıyla alınmayacak yayınlar,
Denetlenecek toplumdaki olaylar,
Ülkemize zarar veren yayınlar kapatılmalı,
Uzaya gönderilen Türksat 2 nin zararı karşılanmalı
Kıyak yapmayalım bu konularda,
Borcunu da ödedi nasıl olsa.
Fransız Alkatel'le ikibinsekizde Türksat C geliyor,
Arkasından bir paket devreye giriyor.
Hadi hayırlısı teknolojimiz ilerliyor.
Halkımız yolsuzluklara karşı direniyor.
Suçlamalarda belge bekleniyor.
Belgesiz suçlamaya suç geliyor.
Cumhurbaşkanı kim olacak bilinmiyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çaresizim

Hışırtısı var kulağımda bir şeylerin


şarkıları bitmiş plak dönüyor başımın içinde
nağmeler nerede güfte nerde
son çığlığı matmazel müfrezesinin
türküler silinmiş aklımdan
martı çığlıkları çağırıyor yanına beni
hışırtısı var kulağımda bir şeylerin
terk edilmişliklerin doruğunda
ak saçlı beyaz esvaplı pir yürüyor denizin üstünde
pervasızca
cam zangır zangır oflanıyor nazarımda
tül perde nihavent makamında sallanıyor ardından
sessizliğin olduğu yerde
görünür oluyor gölgeler sokakta
köpek havlamaları ve dalgın dalga sesleri
nemelazım diyen insanlara sesleniyorum
sessizlikte duyuluyor sesim
diğer zamanlar çaresizim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çaresizlik

Bir eksik bir fazla


hani nerde sıfır hata
yapılamayan çok var
"-mecalim kalmadı dostlar."
demek haram.
Değişen hayat ve
değişemeyen ben
noksanlar her gün artıyor
tamamlayamadıklarım yarım
gün yarım gece yarım
sevgi saygı hürmet
kaybolmaya yüztutmuş
bir de; hayatı yarım bırakanlar var
kimileri de tertipli
noksanlarını tamamlamış
bekler her şeyi tamam
benim yarımlarım var çoğalan
çaresizlik yakamı bırak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çay Hukuku

Hey Glikova bir bardak su getir bana


Çayı demlemeyi de unutma
Biliyorsun gece uzun
Yapış yapış hüzünlü duygular etrafta
Bir türlü bırakmıyorlar yakamı
Bu sene kış da bir hayli uzun geçiyor
Çiçek yumrularını topla topraktan demiştim sana
Sen beni hiç dinlemiyorsun ki Glikova
Artık başına buyruk oldun
Gecenle gündüzün karıştı birbirine
Yapmak istediğini bir bilsem
Bu kış da bir türlü ısınamadık
Üç katlı dede armağanı yaşlı bina
Bir odada geçti koca kış
Yazın hazırladığım meşe odunları da olmasa
Çay hazır mı karıcığım
Bana bir bardak getir
Demli çay istiyor canım
Semaveri bitirebilirim
Hukukumuz çok eskiye dayanır
Cam bardaktaki demli çayla

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çek

Oğlum giderken kapıyı çek,


İki duman da sen çek,
Nakit yok al sana bir çek,
İşini bitirdikten sonra donunu çek.

Arabanı kenara çek,


İki yugoslav iki de çek,
Kaptan gemiyi limana çek.

İki lahmacun çek,


Altına bir limuzin çek,
Burnunu çek,
Kopya çek,

Kurra çek,
Tombala çek,
Ah çek, vah çek,
Al sana bir mor çiçek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çekik Gözlü Çömlekçi

Sisli dağın eteğinde bağ evinin yanında


kızgın ocak karşısında
bir ömür sürdü toprağa şekil vermesi

Çiçekli kır bahçesinde çekik gözlü çömlekçi


kızlarına baba mesleği seramik işi öğretti

Ocak sönmesin diye


kızlarına öğretti sanatın inceliğini
çamura şekil vermesini

Akşam serinliğinde çiçekli kır bahçesinde


elleriyle yaptığı porselen çaydanlıkta
çay demledi

Servisi her zamanki gibi küçük kızı yaptı


özenle ve zevkle
porselen çaydanlıktan taşan renkli kelebekler uçuştu bahçede
çiçeklerin üzerine kondular sessizce

Çekik gözlü çömlekçi


bildiklerini öğretti gözleri çekik güzellerine
sanatın incelikleri hediye edildi kuşaklar boyu
gözleri çekik güzeller tarafından
öğrenmek isteyenlere

Hep düşünmüşümdür
neden kelebeklerin ömürleri çok kısadır diye
Muş Ovası’nda yetişen lalelerle yarış edercesine
renkli kanatlarının kadife gibi
narin ve ince olmalarından mıdır
kim bilir…belki de.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çengeldere

Fazlası dereye karışan


el donduran kaynak suyu
Tepesinde çınar ağacı
Derenin üzerinde asfalt
Karşısında kuran kursu
Önünde Cumhuriyet Caddesi

Masal anlatan yavru bülbül gözükmez


ağacın içinde
Bir varmış bir yokmuş dercesine
Beykoz'da gün bitmek üzere
Akşam ezanlari acele okunur
Gecenin şerrinden sana sığınırım ya Rabbim

Şiirlerimdeki bülbüller hep yavrudur neden..se


Baharda ıhlamur esanslı
Yaz kış tenceresinden oksijen tüten
Yamaçlarında sessizlik rüzgarları esen
Bu hoş belde
Çavuşbaşı Çengeldere.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çeşme

Sokak köşesinde
kendi halinde mermer çeşme
yaslanmış arkasına;
“-Dokunmayın bana.” dercesine

Aklından bir şeyler geçiyor belli


alın yazısında neler var
kim bana bunu anlatabilir ki

Belki yarın başka bir yere taşınır


veya gömülür tarihe
sadece adı anılır

0 çeşmenin kelepçeli bakır tası olsaydım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çık Anılarımdan Gulyana

Hayır hayır
gulyana
olamaz bu
hiç olmamalı
çok eskilerden gelen
anılara yaslanıp kalmamalı

Gulyana artık çık


hayalimden terk et beni
tanımak kadar zormuş
seni tanıyamamak
çık gulyana
seçilemeyen rüyalarımdan
geçte olsa tanıdım seni
sonumuz ayrılık yazılmış
topla eşyalarını
senden geriye kalan
birkaç resim
soluk bir koku
ve bir film şeridi gibi
yaşananlar olsa da.

Boşluğunu doldurma telaşı


kalsa da bana

Alışırım
bir müddet sonra yokluğuna
güle güle gulyana
bol şans diliyorum sana
güle güle gulyana
artık hiç bir şey sorma bana

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çılgınım Ben Sana

Koca denizi bebek gibi kucağına almış


ona ninni söyleyen kent
yedi tepeli içinden medeniyetler geçmiş koca ihtiyar
kendimi bildim bileli çılgınım sana

Her günün akşamında toprağını taşıdım evimize


misketlerimin üzerinde
havanı soludum ciğerlerime parkın salıncaklarında
kendimi bildim bileli ah be

Haliç'te batan güneş Çamlıca toprağı renginde


Kız Kulesi titreyen mum Üsküdar'ın yamacında
Barboros Bulvarı akşamları şehirhatları vapurundan
sarı kırmızı iki çizgi çıplak gözle bakıldığında
kendimi bildim bileli İstanbul'um çılgınım ben sana

suluboya resim sergisi kenar mahalleleri


Boğaziçi yağlıboya tablo asılmış salonuma
hep yeşildir Göksu Deresi
çılgınım ben sana İstanbul'um
kendimi bildim bileli

Duruşun Çamlıca'dan başka Hidiv'den başka


Yuşa tepesi'nden Tarabya'dan bambaşka
Yaz başka ilkbahar başka sonbahar kış başka
Erguvan mevsimin Fenerbahçe Parkı'nda bambaşka
Yelken mevsimin başka
çılgınım ben sana İstanbul'um anlasana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çınarcık’a Geldik

Çengelköy’de
kolu alçıya alınmış çınarın altında
bir Pazar sabahı deniz kenarında
Boğaz Köprüsü karşımızdaki manzara

Amatör balıkçılar dizilmişler sahile boylu boyunca


İstanbul’un erkenci dostları bunlar
arabaların yollara henüz doluşmadığı
süper marketlerin daha açılmadığı bir saatte
çocuklarımla sahil kahvesinde
aile fotoğrafımız karşı boş masaya koyup ayarladığımız
dijital makinemizde
İstanbul sabahları her zamanki keyfinde

İki yaka arası su böreği ve büyük bardak sıcak çayla


bahçedeki sarı kedilerin yaşını hesapladık
bu sabahki sohbetin konusu matematik olsa da
kolu alçıya alınmış koca çınarın altında
onu ondan çıkarıp ona ekledik
sonuç sarı kedi iki yaşında dedik

Kavacık’ta kızım; “-baba Çınarcık’a geldik” dedi


çok uzak oldu ama hadi bakalım senin dediğin olsun
Çınarcık iki durak sonra Paşabahçe Beykoz
Akbaba da dinlendik
teşekkürler İstanbul’um bir Pazar daha seninle şenlendik.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çiçek Pasajı

Yer çiçek pasajı,


Çalgıcı; akordeoncu bacı.
Kulağında kırmızı karanfil,
Dudakları da kırmızı
Saçları siyah lüleli
Şişman madamın kucağında
Dans eden müzik aleti
Kolları ve parmakları
Kalbinin sesini dinledi,
Masa masa dolaştı, şarkı söyledi.
Akordeon sesi, sigara dumanı ve
Sarı ışıklar arasında midye tava
Madam çaldıkça
Kadehler kalktı havaya
Ortam hoştu, sohbetler koyu,
Lakin bitecekti muhabbet
Devam etmez ömür boyu.
Madam çaldı geç saatlere kadar
Akordeonu ile güzel melodiler
Gece geç saatlerde kimseler kalmadı
Sokaklarda dolaştı kediler
Madam her gece çaldı kendini dinletti,
Ritmik müziklerle kalpleri serinletti.
Geceler geceleri takip etti,
Madam da bitti.
Şu İstanbul sokaklarından
Kimler geldi...Kimler geçti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çiçekleri Anlatış

ÇİÇEKLERİ ANLATIŞ

Ne zaman ki
Saçlarına dokunur gibi
dolaşırken yapraklarında ellerim fesleğen koktu
İşte böyle başladı çiçeklere sevdam

Biliyor musun
on bir ay açan çiçeğim senelik iznini kullandı
sonra da mor çiçeklerini açarak işbaşı yaptı
onları sularken balkonda
yüreğim sallanır sabah rüzgarıyla

Papatyaların ömrü kısa


yedi veren gülleri ve sakız sardunyalarına
izin olmasa da
laleler bir ay gözükür ortalıkta

Güçlü kardelenler uyanırken derin uykusundan


Önce boynunu uzatır karın altından

Düşünüyorum da çiçek yerine


elektronik eşya tohumları dikilseydi toprağa
televizyonlar çıkardı çeşitli boylarda
radyolar tomurcuklanırken yedi renk ve tonlarında
sesleri de olsun diye su verirdim akşam serinliğinde onlara

yeşil elbiseleri ve minik çiçekleri ile bakışınca


dikenleri arasından dokunmak istemişimdir
sahte mi gerçek mi diye kaktüslere

Bu kadar çiçeğin arasında


yol kenarındaki sarı katırtırnakları ve
rüzgarla secde eden gelincikler takılır aklıma

Ben sulamayı unutsam da ara sıra


çiçekler hiç unutmadılar görevlerini yıllar boyu
sahi görevleri neydi
o rengarenk çiçeklerin
düşünün siz de dakikalarca.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çiçeklerim

Saçlarına dokunur gibi


yapraklarında dolaşırken ellerim
Fesleğen kokar

Horoz ibikleri kavuniçi ve nar kırmızısı


yaprakları fıstık yeşili kök boya ile boyanmış sanki
kiraz kayısı ve eriği andıran tabağımdaki yaz meyveleri

Bak bunu biliyor musun


on bir ay açan çiçeğim işe başladı
senelik iznini kullandı bir ay tatil yaptı
mor çiçeklerini açtı geçen hafta
yüreğim sallandı sabah rüzgarı ile
onları sularken balkonda

Papatyaların ömrü kısaydı


yedi veren gülleri ve
sakız sardunyalarına
izin yoksa da
laleler bir ay gözüktü ortalıkta

Güçlü kardelenler uyanırken uykusundan


Boynunu uzattı karın altından

Çiçek yerine elektronik eşya tohumları dikilseydi toprağa


televizyonlar çıkardı çeşitli boylarda
radyolar tomurcuklanırken yedi renk ve tonlarında
mutlu olmaları için su verirdim akşam serinliğinde onlara

Kaktüslere sahte mi gerçek mi diye


dikenleri arasından dokunmak istemişimdir
yeşil elbiseleri ve minik çiçekleri ile bakışınca

Bu kadar çiçekler arasında


yol kenarındaki sarı katırtırnakları ile
secde eden gelincikler takıldı aklıma

Ben görevimi unutsam da ara sıra


çiçekler hiç unutmadılar yıllarca asırlarca
görevleri ne idi
o rengarenk çiçeklerin
düşünün;
saatlerce dakikalarca.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çilingir Sofrası

Muhabbet kuşunun hukuku kadimdir


kafesteki zil ile
tahta trende geçer ömrünün tamamı
cik cik virdiyle
aşk mayası ile şekillenir ruh hamuru
her canlının başkadır Leylası
bülbülün gül kelebeğin
nurladır pervaneliği
sazın türkü ile geçer günleri

Bencileyin güz bahçesinde


çilingir sofrasını kurarım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çimlenme

Çimento girmesin dememle kente


girmez mi girer ama
hiç olmazsa “to” suna el koyulsun
çimen girsin dememle kente
çimen girer mi girmez ama
hiç olmazsa “en” ine el koyulsun
boyuna kaşına gözüne güzel sözüne
hayranım baharın hoş gelişine
çim girsin dememle kentime
her taraf yemyeşil çim olur mu
bilmem süper men ya da himen olup
etrafı cimlerle mi süslesem
bu yazı bile değil
sence sereyim mi bu yazıyı İnternet'e sersem
yersen ya da yemezsen
bilmem ki saire ne desem
hadi affettim nevruz hatırına
hoş geldin ilkbahar
hoş geldin bahar
hoş bahar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çoban Yıldızı

Geceye doğan tek yıldız


ilk görünen ışık sensin
tan yeri olmadan evvel
yerini son terk edersin

Çoban yıldızımsın benim


gece beni dinleyensin
saat yönünde dönen gezegen
gök çivisi altın direk
gündüz özlenen sensin

Bir adın da Venüs senin


Güneş’e yakındır tenin
Afrodit’e sen ad verdin
çobanlara yol gösterdin

Umut yıldızısın Çolpan


sevgiliyi anımsatan
gökyüzünde büyük sultan
bana elini uzatan

Dost bahşişi aşk kapısı sabah yıldızı


sessizliğin arkadaşı
O beyaz güllü Zühre
Tahir’in oldum bekliyorum
elimde kırmızı gülle.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çocukluk

Havada uçurtma salladım,


denizde çapari.
Çocuk olmak ne güzel,
severim renkli misketleri.

Oyun arasında yemek ve ders


Tıpkı ekmek arası
köfte ve patates.

Mahallemiz en güzel oyun yeri,


arkadaşlarım Kazım ve İlhami.

İkindi güneşi bak bitirdi dersini,


akşam telaşı ve gecenin ılık nefesi,
sarı lambalı ışıkları yandı birer birer evlerin.
Sokak satıcıları da terk etti mahalleyi.

Gün bitti dışarda.


Artık evde hesap vakti ve
bitmemiş ödevleri tamamlamak
veya tuttuğumuz takımın
sporcu resimlerine olan meraktır.

Gerisini hiç hatırlamam


ertesi akşam
sokakta bulurum kendimi...
Unuturum üçleri ikileri.
Ah olmasaydı bir de kerrat cetveli
Yemeklerden severim
acılı menemeni.
Bak üstüme döktüm
kirlettim yeni elbisemi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çok Zor Çok

Bir şapka aldım başıma


Güneş’ten gizlendim
Cumartesi öğlenden sonramı değerlendirdim
Sultanahmet Ayasofya
Topkapı Sarayı Gülhane Parkı
Sepetçi Kasrı
dolaştım oraları şapkam başımda
cilt yapan son usta ile konuştum on on beş dakika
iki çayını içtim
ebru sanatı üzerine dertleştim
her işe başlarken ve bitirirken
dikkat edilmesini öğrendim
vapura binip evin yolunu tuttuğumda
İstanbul’un gezmediğim yerleri kaldı aklımda
gez gez bitmiyor sanki bir rüya
bu şehri terk edecektim güya
çok zor çok.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Çöküş Ve Borsa

Çöküş başladı,
Tavan arasında,
Kar yağışı bitti,
İstanbul'unda Ankara'sında
Devir eşek arılarının
Düzen devri bitti,
Düzensizliğin düzeni devreye girdi
Virüsler çoğaldı
Bilgisayarlar kaput,
Savaşlar başladı,
En güzel iş plastik tabut
Mehti geldi,
Yaşasın ankebut.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dadya

Kalimero dedi Terinos


Kalimero
Evler dar hane
Çalışsın darphane
Sokaklar olmuş meyhane
Haberlerde hep aynı terane
Göçmen taşıyan tekne battı
Bir çok fabrika havlu attı
Bir vatandaş böbreğini sattı.

Kalimero dedi Terinos


Kalimero
Datçanın nüfusu arttı
marketler yüz gramlık paketlerde kavurma sattı
Keliternos evden kaçtı
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldı
Zemheride bademler çiçek açtı

Kalimero dedi Terinos


Kalimero
zeytin fidanları yerine
Fırıldaklar dikildi yarımadaya
sicim gibi yağmurlar atıştırdı son zamanlarda çatıya
Goca goca marketler açıldı çarşıya
Buyrun gelin
Dünyada cennet ararasnız Datça'ya.

Kalimero dedi Terinos


Kalimero
korsanlığın sırrı ya herro ya merro
Knidos'da tarihi açık hava tiyatro
sanat da yapılırdı ta o zamanda
Aristokratlara ve burjuvaya

Kalimero dedi Terinos


Kalimero
Parası olanlar konuşuyor ortalıkta
arkadaş olacaksan martılarla karıncalarla
bir poşet bayat ekmek taşıyacaksın
bu yoklukta

Kalimero dedi Terinos


Kalimero
Boş konuşmak bedava
Turna balıkları kızarsın kızgın tavada
siyasetçiler durup duru Ankara'da
Gün sona eriyor güneş batıyor
Kairos Marina'da

Bal badem balık ve


Bahar gelip duru Datça'ya
Büklerimiz hazır yazın gulaç atmaya
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bekler duru gençler gari goca dağın altında
Pazarda gayvede birşeyler satmaya
Anılarınıza anı gatmaya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dağlar Bağlar

Her yerde sular,


Balıklarda yaşar.

Yıldızlarla ay dede,
Her şeyin bir şeyi,
Bir kusuru vardır.

Her şey, her şey bir


Hayat,
Her şey bir
yaşam,

Geceler gökyüzü,
Gündüzler yeryüzüdür.

İyi günler herkese


İyi günler.....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dağlar Dağlar

Serendip dağından yağmur eksilmez


Ud kokusu üzerinden silinmez
Uzaklardan tepeleri seçilir,
Etrafından kızıl yakut, elmas derilir.
Bilirmisin Tur Dağı'nın taşından
Böğürtlen sureti çıkar her parçalanışından,
Kaf Dağı'nın aslı yoktur bilinmez,
Yeşil zebercandan, hayal, görünmez.
Nuh gemisi Cudi Dağı'na oturmuştur,
Demavend Dağı yıldızlara başvurur,
Tepesinde kış yaz kar eksilmez durur.
Bisütun Dağı kara taşlı bir dağdır,
Üzerinde türlü türlü heykeli vardır.
Keşiş Dağı Bursa'nın tepesidir,
Nehirleri alabalık üretir.
Uludağ'dır buranın bir diğer adı
Unutulmaz her mevsim oranın tadı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dalda Bir Serçe

Dalda bir serçe


Öterse,
Cik cik,
Bir yağmur yağarsa incecik,
Toprak tüttürse dumanını,
Yapraklar toplanıp, fırıldak olsa,
Gün solsa, gece olsa

Dalda bir serçe ve gece


Serçe mutlu,
Yağmur ince ince,
Gece ve serçe
Sabaha kadar karanlık gece,
Dudaklarımda şu hece
Hayat bir bilmece.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Darbuka Çek

Yedi kedi beraber olup ne dedi..


Kuralım bir şirket,
Yapalım indiregandi...

Sakal sağ cep, sakal sol cep.


İndir.
İndir çek, indir salla.
Evladım ortaya bir indir çek.

İmza çek, indir.


Sakal sağ cep, sakal sol cep, indir.
Birağz da iştahını dindir.
Akşam ev dönüşü yoksa iki cebinde banknot
Hanımdan alamazsın tam not

Banknot çek,
Bir film senaryosu on milyar çek,
Oh yoruldum bir ay uğraştım
Sinamalara seyirci çek.

Bu siyasette bitti, seçim çek,


Düm dümü çek çek düm çek,
Darbuka çek,

Bittim mahvoldum öldüm,


Tabut çek, kabirhizmet çek,
Ölüyü gömdük,
Hocam bir yasin çek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça

Deniz hoş, rüzgar devamlı, serin,


Ağaçlar altında ne güzel çimenlerin.
Tahtadan yapılmış tek oda evin,
Çekiyorsun oksijeni derin derin
Ah Datça, devamlı kalbimdedir yerin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Denilince

Ilık
Lacivert
Yeryüzü badem
Gökyüzü yıldız pazarı
Bük bük tezgâhlar kurulmuş
Zeytin yeşili gün
Zeytin karası gece
Eli yüzü toprak görünümlü
Hal hatır soran insanlar
Sırtüstü yatıyorum geceye
Yıldız salkımları başımın üstünde
Gözümün üstünde
Yamacıma damlayacaklar neredeyse
Aklıma bir badem geliyor
Bir de salkım salkım yıldızlar
Datça denilince

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Geceleri

Al al olmuş lacivertlikler,
Bir ikindi vakti Datça'da
Geçen bir sürat motoruyla birlikte
Kaybolan yıllarımı unuttum işte
Daldım ud namelerinin peşine

Günle gece kavga ettiler önümde,


Her günkü gibi bir gün daha terk etti beni.

Lacivert akşamlarda
Kızıl ufuklarda
İnce ince bir ud sesi, kayboldu ufukta,
Ve bir taş plak pikapta,
Alişimin kaşları kara...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Kitaplığı

Datça'ya birisi bir kitaplık kurdu,


Bütün kitaplarını oraya koydu.
Datça'da artık kitap arkadaşlığı başladı
Bu işe insanlar alışacaktı.
Bir gazete insanı reklamlarına kadar okusanız üç saat oyalar,
Bir kitaplıkta istediğiniz her tür kitap var.
Kitap okuyanlar sokakta birbirini selamlar.
Sizin de kitabınız fazla varsa gönderin oraya,
Üzerine yazın:Datça Kaymakamlığı'na.
Katkınız olsun kitap arkadaşlığına.
Bitti, vazifemi yaptım,
Ben de bu yapıya bir şiirle bir harç kattım.
Uykum geldi az sonra
Gittim yattım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Sensiz

Datça yolları tenha, sessiz,


Bir ömür geçti sensiz bensiz,
Sen uzaklarda beni özledin
Ben se seni hayalimde izledim.
Bir ikindi vakti Datça'da
Kekik kokulu dağ yolunda
Keçiboynuzu ağaçları arasında,
Sahili gezdim seninle
Ve sensiz....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Yeşili

Dalındaki badem,
Yeni oluşan keçiboynuzu,
kekik ve adaçayı
veya zeytin ağacının zeytinli yaprakları;
Bunların hepsi bana hatırlatır
Ege'nin incisi Datça'yı.

Erken gelen bahar,


düğünlü asker uğurlamalar,
çökertmeli türküler, bitmeyen rüzgar;
Bunların hepsi bana hatırlatır
Ege'nin incisi Datça'yı.

Kekik kokulu tepeleri,


domates tarlaları, çam balı;
Bunların hepsi bana hatırlatır Datça'yı.
Ege'nin incisi, Bodrum'un karşısı
ve de sahile akan çarşısı;
Bunlar bana hatırlatır Datça'yı.

Ve hepsinden en önemlisi;
Gözlerinin susuz kalmış yosun rengi,
veya bir başka değişle Datça yeşili,
unutturur bana bir an orayı.

Ama asla unutamam ben


yıldızlı koyu lacivert gecelerini,
sırt üstü yatıp,
gökyüzüne baka kalıp,
uyumak isterim açıkta öylece...

Yaşarım o zaman Datça'yı.


Nasıl mı? Yaşarım delice.
Yıldızların içinde,
lacivert bir ılık gece ve
dudaklarımda şu hece;
Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Yıldızı

Yıldızlar karanlık ortamlarda ortaya çıkar


Aydınlıktan utanır onlar
Datça'nın merkeze uzak bir yerinde
Etrafında birkaç evin bulunduğu iskelesinde
Seyrettim yıldızları bir yaz gecesinde.
İskeleye sırtüstü yattım, hava serin ve ılıktı.
Rüzgar ortama alışıktı
Yıldızlar parlıyor, gökyüzü ışık ışıktı.
Siyah bir sahan, içinde parlayan yıldızlar,
İskele dar, hayatsa up uzundu,
Ömrümün geri kalan kısmı Datça'da
Huzur buldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça Yolları

Datça yolları

Datça yolları tenha, sessiz,


bir ömür geçti sensiz bensiz,
sen uzaklarda beni özledin,
ben se seni hayalimde izledim.
Bir ikindi vakti Datça da,
kekik kokulu dağ yolunda,
keçiboynuzu ağaçları arasında,
sahili gezdim seninle
ve sensiz! ...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datça'da Armağan

Datça'da ufak bir zeytinliğimiz vardı,


Tanju Abi oraya tek odalı bir ev yaptı.
Su sayacını, elektrik sayacını taktı.
Tatilimi orada yapacaktım,
Hava alıp, denize dalacaktım.
Bahçemizde badem, zeytin, incir,
Keçiboynuzu ağacı vardı,
Üstelik denize de çok yakın sayılırdı.
Oradaki kahvaltım bahçe meyveleri ile açarım,
Sabahın erken saatinde bahçeye dalarım.
Daha sonra süt ve balla kahvaltı yaparım,
Mehmet Abi ile dağlara tepelere çıkarım.
Öğleden sonra deniz ve güneş,
Akşam Datça'nın kalabalık yanını gezeriz,
Lokantadan kurufasulye yemek en büyük zevkimiz,
Lokantacımız Ankara konservatuarından
Karı koca ve çocukları,
Datça'da olanlara her gün armağandır Allah'tan
Kazancını sağlar sahilde inci boncuk, kitap satan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datçalkalandım

Kulaç atmak
istiyorum Gökova'da
hiç bir şey düşünmeden sonsuza
bir o kulağımın üstüne yatıp
bir öbür kulağımın üstüne yatıp da

Gece açık havada uyumak


Gökyüzüne sarılıp
Büyük bir yıldız yakalamak oltayla

Sahil güneş sarısı saçlarını atmış denize


ıslak.

Deniz,
Lacivert gözleriyle Knidos'la bakışıyor
Kos Adası'ndan kızıla batacak sonrasında

Narpızıma oksijen karıştırıp içime çektim


tepedeki Karaköy'ün kahvehanesinde
ruhum tek başına yüzüyor
gezegenler arasında.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Datçaya dokunmayın

Evrenin sessizliğinde
Afrodit şarkı söylerken gökyüzünde
Datça uykuya dalar
Demeter dua eder Knidos tepesinde
Arslanlı heykelin üstünde
ellerini açıp gökyüzüne
döner döner yine döner
kayan yıldızları toplar kucağına
sonra salıverir
Knidostan onları aşağıya
Denizde mercan balıkları oluşur
gün açar güneş açar
iki kardeş bir olur iddiaya tutuşur
Terinos ara sıra kendi kendine konuşur
Herşey birbirini kovalar
doğayı bozan yine insanlar
Datçaya dokunmayın ne olur
bir ters bir yüz kol kola girin
zıplayın hoplayın oynayın
yeryüzünden badem zeytin üzüm keçiboynuzu toplayın
Kos adasının arkasından kaybolduğunda güneş
becerebilirseniz gökyüzünden kendinize bir yıldız çalın.
Fani olan insan sonunda
yaptıklarıyla baş başa kalacak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dedem

Babaannem
uzun boylu sarışın
mavi gözlü
güleç yüzlü bir bayanmış
on dördünde dedemle evlenmiş

Dedem tersine zayıf


kara kuru düşünceli bir adammış
Dedemin erkek kardeşi ud çalarmış
bir gün yemek geç pişti diye
tencereyi sokağa fırlatmış

Dört çocukları olmuş


babam hariç diğerleri halammış
dedem otel yangınında yanmış
ömrü güzel bir şehirde noktalanmış
dedemde hayat okulunun
birkaç diploması varmış

En küçük halam babaannemden


açık mavi gözlerini çalmış.
Babaannem hayatının son günlerini onunla yaşamış
Bence gözlerini doğarken küçük kızına bağışlamış.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Defile

Yeni anılar ekleniyor sürekli


Anı defterime
Sayfaların tükeneceğinden korkuyorum,

Çaresiz çırpınışlar var içimde


Bir gün
Bitecek biliyorum.

Bazen denizden yeni çekilmiş kıraça gibi


Bazen de kendimi sevilmek isteyen kedi gibi hissediyorum

Bazen mangaldaki kırmızı kor ateşim


Bazen de haziranda dalgalıdır denizim

Duygu defilesi var yüreğimde


Sana güzel giysiler beğeneceğim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Delikanlıya Bir Gazoz Getirin

Henüz lahmacun girmeden İstanbul’a


Hayat onun için mutlu bir rüya
Delikanlılığı geçiyordu Eyüp Sultan’da
Vali bey seslendi
'-Bir gazoz getirin delikanlıya.'

Çektiği fotoğrafları teslim ettiğinde


Hem belediye başkanı hem de vali olan beyefendiye
Ücretini aldı zarfın içinde

Valsın yeni çıktığı zamanlar


Yalova Termal’de kaplıcalarda vals yapmak moda
Şifalı sular içilirdi porselen bardaklarda

Trafik kilitlendi hava kirlendi


Eski arkadaşlar tek tek terk etti
Yaşanmaz oldu İstanbul’da

O fotoğrafçı delikanlı artık İstanbul’u bıraktı


Ege’nin ufak bir kasabasına yerleşti
Anılarını sihirli kutuya kilitledi
Yaşadıklarını anı defterine kaydetti

Bahçesinin bahçıvanı
Limon muz kara dut portakal asma ve manolya yetiştirdi.
Pansiyonuna gelen İstanbul delikanlılarına
Anılarını sergiledi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Deneme Şiiri

Can ile candan olan handan-ı bülbül ahına


Ne gerek var okumaya kitab-ı cihannuma
çünkü karşında internet bak her gelen aklına
ahkam-ı kes kasketi ters giydirirler avamın
cahil-i cühela tabakasına

Orta yerde salonun bir ekran camdır aynası


oradan gösterilir cihan süslerinin en alası
tercihim evde oturup yemek elma turtası
karşısına otur bak bak tükenmez manzarası

karda bülbül göçse dışarı tükenir şakşakası


dertli adem yiyip içse tükenmez aşk yarası
maziye bak geldi geçti sultanlar fırtınası
ferman-ı heves etti kimisi hareme müptela arsızı

Yaradana sığın çark et


en güzel hal derde münhal yüce aşk fırtınası
kıldı cennet ve cehennem sultan-ı cihanın yaratıcısı
işte şimdi coştu gönül dindi gönül sancısı
merhametli yüce sultan iki kapılı sarayın tek hancısı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dengeler

Tepside yüzen gemi,


Üç pirinç tanesi,
Dalgalar bir çocuğun
İçine giren eli,

Kristaller düşmeli kulaktan,


Yoksa dengeler bozulur vücutta,
Beni kim andı?
Kulağım çınladı.

Basri Abi bir tek


Kapı zili çaldı.
Bir enstrüman çalar mısın Abi dedim
Bana gülerek baktı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Deniz Kıyısında Sabah

Sabah sıcak
Gece siyah örtüsünü çekmiş üstüne
Ve yağmur yağmışsa geceye
Güneş kurutuyorsa gözyaşlarını gecenin
Kuşlar bile sevinir
Sabahın tadı başkadır
Çay ve
Börekçiden alınan sıcak sıcak
Her ne doyuruyorsa aç karnımızı
Sabah sıcak ve tok
İsek eğer
Deniz kıyısında
İki çay daha gider
Bu tokluk üstüne

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Deniz Suskundu

Kavuniçi yakamozlarını seyrettim denizin,


ay bakıyordu denize,
lacivert suların üzerinde
ay kavuniçi... Yarımdan biraz büyükçe;
Maltepe ile Kınalı arasına uzanmış
haziranın yedisinde,
yakamozlar bu gece kavuniçi.

Ay baktı denize,
lacivertti deniz;
Baktı aya,
deniz tutuldu aya.

Tarih üç mart cumartesi gecesi,


yıllardan iki bin yedi,
saat yirmi üç otuzda,
şiir gecesinde,
bu şiirin okunduğu bir sırada,
ay tutuldu.

Lacivert yakamozlarını seyrettim denizin,


deniz suskundu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Deniz Tutuldu Aya

Kavuniçi yakamozlarını seyrettim denizin,


ay bakıyordu denize,
lacivert suların üzerinde
ay kavuniçi... Yarımdan biraz büyükçe;
Maltepe ile Kınalı arasına uzanmış
haziranın yedisinde,
yakamozlar bu gece kavuniçi.
Ay baktı denize,
lacivertti deniz;
Baktı aya,
deniz tutuldu aya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.blogcu.com/akiftiryaki/

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Denizanası

Denizanası gibi hissediyorum kendimi


Çevremle özdeşleşmiş
Saçlarım dağınık
Yakın gözlüklerim boynumda asılı

Göz kapaklarım ağır açılıp kapanıyor


Kulaklarım da artık şiirlerdeki
Kitaro’nun fon müziğini duyamaz oldu
Yaşlanıyorum herhalde Nazenan

Denizanası gibi hissediyorum kendimi


Aslında üç kız babasıyım
İçinde yosunları gözüken denizlere hasretim
Cup diye atlayasım geliyor her gördüğüm iskeleden

Sırt üstü yüzmeyi özledim hiçbir şey düşünmeden


Denizanası gibi hissediyorum kendimi
Beyaz şeffaf ve sudan
Çevremle özdeşleşmişim memnunum komşularımdan

Sabah günaydın giderken iyi akşamlar


Günler hep eksiliyor nefes almadan
Bak toprak kokuyor hava
Yağmur gelip geçmiş akşamdan

Denizanası gibi hissediyorum kendimi


Dalgalarla bir aşağı bir yukarı savrulan.
Yine uyudun bak
Beni dinlemiyorsun sen Nazenan
İkimizi de yordu bu afacan kent anlaşılan

Bak ne diyecektim
pembe panjurlu bahçeli evimize gidelim
sen çiçeklerle konuşursun
ben balkonun kenarında acı kahvemi içerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Denizin Kızı Eftelin Ya

Görünmezlerin lideri eftel


bir kış günü
şaha kalktı
rüzgar omuzlarına yele oldu
denizin kızı eftelin ya
gönül hırsızı onu sudan çaldı

Cama vuran damlalar ürpertir içimi


şıpır şıpır akar oluklardan rahmet
yeter
gel artık
özledim
özlemini özlemişim
kurumuş deniz atı
sevgi denizinin görünmezi
yıllar esir alamaz seni
artık hemdem olma zamanı da geldi
bekletme emi

Aşk olsun
mercan kokusu eseri tüller göğsünde
buhurdanlığımın sihirli eli
yeter bekletme gel
semadan semaya düğün gecesi arifesi
gönül hırsızı onu sudan çaldı.
denizin kızı Eftelya
eftelin ya
gel.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dere

Soluk soluğa akan bir dere,


Allah yeşil halı sermiş sanki yere,
Bir taş köprü dereden karşıya geçmek için,
Bir de güneş kırmızı bir nokta semada.

Bulutlar serilmiş gökyüzüne sere serpe,


Tabiatta bir durgunluk var.
Toprak kahverengi, daima serin,
Bulutlar esiri rahmetin.

Bu dünya umurundamı Mehmet'in,


Ne gereği vardı bu kadar zahmetin?
Yaşasaydık bildiklerimizle daim.
Sonu yaklaşan bir film.

Kişiler zalim,
Yapıyoruz önce talim,
Kalmadı artık mecalim,
Bittim...

Soluk soluğa akan bir dere,


Buz gibi, içine girdim.
Dirildim, kendime geldim.
Ohh...Şükürler olsun Rabbim,
Sana binlerce teşekkür ederim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Derin Bir Soluk

Sapanca dağlarını duman bürümüş,


İkbaliye, İlmiye, Memnuniye parfüm sürünmüş.
İki gözüm Maşukiye'm göl kenarım,
Bahçemin kuşları,
Ruhumun baharı,
Cumartesi ve pazar ülkesi.
Sapanca
Bir zaman simgesi.
Kışı beyaz gelinlikli,
Yazı renkli renkli çiçekli,
Düz bir çizgi,
Etrafı yeşil benekli.
Soluk bir resim,
Ilık bir mevsim,
Yaz sonrası,
Eylül hatırası
Kar fırtınası,
Dost şakası,
Derin bir soluk
Kalan tek hatırası.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dermanı Tez Gelecek

Ben ki buğday tanelerini gördüm; aklımda ekmek canlandı.


Taneler saçıldı dünyam karardı
Bedenim terledi yüzüm kızardı
Hak ararım halktan içeri,
on iki nefis var bende
hepsi birbirinden azgın birbirinden deli

İçim dışım birdir güven dost bana,


benim dostum isen aşktan sor bana.
Kararmışsa yüreğin gece gibi kapkara,
misafirine nasıl gel diyeceksin,
gelmesi imkansızı bekleyeceksin.

Boşuna bekleme dost gelmeyecek,


ana çocuğuna yemek verecek.
Senin sofran nasıl neş'elenecek,
anne şekerli su ile yasak savarsa.

Değişmek suç değil yıka gönlünü,


Padişahı davet et çöz düğümü,
“-estağfurullah” de dene gücünü,
az irade ile çok iş başaracaksın,
dermanı tez gelecek şaşırıp kalacaksın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dert Çemberi

Devlet benim diyen haklı


devlet bir sandıkta saklı
adı başkent emirler sert
adam sende deme ey fert

İnsan farklı meta farklı


ikonlar hep tumturaklı
hayatın tek gerçeği dert
bırak düşünmeyi ey fert

Ömür kısa insan ruhsal


beyinde çok şifreler var
şifreyi çözen hep onlar
ellerinde kumandalar

Onlar senin için varlar


öznesin sen sıfat onlar
ömür bitti neye yarar
en doğruyu tarih yazar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Destmal-i Şerif

Tercümesi kısaca mendil anlamına gelmektedir,


Topkapı sarayında Hırka-ı Saadet ziyaret olunur,
Üzerine ziyaret esnasında tülbent koyulurdu.

Ziyaretçi bu tülbent üzerinden hırkayı öperdi.


Destmal-i Şerif alır giderdi.
Hediye edilirdi tülbent ona,
Ziyaretçi bunu saklar, dilerse
Tabutuna örtülmesini vasiyet ederdi.

Etrafında şunlar yazılı, bu tülbent özeldi;

Hırka-i Hazreti Fahri Resule


Atlas-ı çarh olamaz pay-endaz
Yüz sürüp zeyline takbil iderek
Kıl şefi'i Ümme'e arz-ı niyaz.

Ortasında da madalyon tarzında dua veya


Ayet-i Kerime bulunurdu.
Şimdilerde neden etrafta bulunmuyor,
Çünkü sahibi ile birlikte kabirde duruyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Devamlı Matine Bedava Bilet

Onurlu geceye konan


benekli kelebek
sevgi sarhoşu
ışığın esiri
döner etrafında
canını verircesine
döner
sonsuzun helezonunu çizer

Emri ileten peri


kelebek vefalı emre
görev edinmiş bunu vefasız kendine
ışık yolunun sonu
yere düşen bedeni ve
tek kişinin taşıdığı omuzlardaki cenaze

Verilen emir böyle


teslim ol bana dedi ona can teslim eden
o da bedenini teslim etti
lütuf et kapat perdeleri ilahi kuvvet
bana göre ikinci perdenin sonu da
böyle bir dram ile bitecek
her perde kapanışından sonra
yeni bir perde açılacak
kıyamete kadar devamlı matine
bedava bilet.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Diana Ayakta

Altmış beş metreden


Galata Kulesi'nden uçuyorum Halikarnas'a
Diana henüz ayakta
atlar Ferrari vari şaha kalkmış havaya
kırbaçlı adam arabada
Poros mermeri karışmış kümülüs bulutlarına
beyaz sütunlar bakımlı pürüzsüz
piramit mozolenin ortasında
ok fırladı kainata
otuz yedi memeli Artemis'ten hediye
geniş omuzlu deniz gözlü Mausolos'a
aşk ve kardeşsel sevgiyle yılanlar kollarında
yudum yudum içti erkeğinin küllerini
kadehin içinde şarapla
İçine sevgilisini inşa etti on dört at kişniyordu vücudunda
bacaklarında
Bodrum altın devrinde gücün simgesi manda
elbiseler tek düze ceplerinde altın para
beyaz Poros mermerini kıskandırırcasına
erdemli insanlar kenti burası
eski zamanlar derin uykuda
Bodrum caddeleri sessiz yaz gecelerinde
dağa tırmandı yılan ay denizle dansta
cadde üzerinde bir sütun kaidesinde hareketsiz duruyorum
her şey başla komutunu bekliyor
dur denilmişti vakti zamanında
ruhum tek başına dolaşıyor Halikarnas'ta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dinle Bak Neyden

Neyzen önce
Kapattı kulaklarını neyin
Sonra açtı ağzını
Yumdu gözünü
Dudaklarını titretti
Ağladı ney
Ney inledi
Ney ayrılıklardan şikayet etti
Candan sonra da
Canandan bahsetti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dinledim Neyden

Bir lokma sevgi koparıp gönlümden


neye bandım.
Ney dinledim resim baktım aldandım
öyle güzel çaldı ki duygulandım
boğazım düğümlendi
sustum kaldım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dinlenme Zamanı

Şimdi dinlenme zamanı


hep beraber yorulduk
cefakar organlarım
uzun bir süre dinleneceksiniz
benden de uzakta
tekrar birlikte olacağız
gün ağarırken yatakta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Doğa İle Başbaşa

Bahçeli bir ev yol üstünde


bahçenin bir yanında mavi Çam
diğer yanında krem renkli çiçekli Manolya
kapısında taç portakal boru çiçekleri
arkası kumsala inen çam ağaçlı yamaç
burası İğneada Denizciler Caddesi
çarşıya beş kala
akşam saatlerinde ürperten serinliği ile
sakin insanlar beldesi
taç denizi
Altın kum çaybahçesinde Ramazan Babanın
kumsala kömürlü semaver servisi
nefis havası
Pansiyoncu güler yüzlü Recep Abi
Marangoz Selami ile kayınbiraderi
Yedikuleli Niyazi Abi
Sardalya Mezgirt tava
kışın Hamsi İstavrit ve Palamut balığı ızgarası
İğneada
doğa ile başbaşa
ben seni unutmayacağım
sen de beni unutma

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Doğum Günün Kutlu Olsun

Sen doğduğun gün en çok sevinen,


İki kişi kimdi sence;
O iki kişi şimdi nerede?
Hiç fark etmez kalbinde senin gizli,
Kodlanmış ölene kadar bu sevgi.
Doğum günün kutlu olsun emi.
Kimse görmesin senin gözyaşlarını,
Yüzünden tebessüm eksik olmasın,
Ellerin dert görmesin,
Acı yüreğini dağlamasın.
Doğum günün kutlu olsun emi,
Umutla dolsun yaşantının her demi,
Siyah beyaz tablon hiç olmasın,
Kalbin de hiç acı dolmasın.
Esen kal daima sağlıcakla,
Mutluluk hep senle olsun,
Aaaa...yeter be.....bu kadar,
Doğum günün kutlu olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Doktor Ve Hasta

Hasan Ağa ile doktor bir kulübenin önüne gelip durdu,


Doktor evin kapısını vurdu
Kadın seni Allah gönderdi doktor bey dedi
Hayır kocanızla geldik dedi doktor
Kadın dedi benim Mustafa'm sılada
Çocuk ateşli hasta
Merak etme iyileşecek dedi.
Dışarı çıktı Hasan Ağa'yı aradı,
Hasan Ağa ortada yoktu
Kadın yerde bir çakmak buldu doktora verdi,
Hasan Ağa'dan birtek çakmak iz kaldı
Doktor hayale daldı.
Sen şartlara teslim olmazsan
Şartlar sana teslim olur dedi
Kadın bundan birşey anlamadı
Hasan Ağa'da görevini yaptı, işi tamamladı.
Doktoru bayan arkadaşı telefonda aradı,
Doktor ona tayin işini boşver dedi,
Dünyanın en sıcak insanlarının yanında
Gelin olacağını söyledi.
Doktor hayatı sonunda sevdi.
Köye yerleşti, çocukta iyileşti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dokunma Ona Terinos

Dokunma Ona Terinos


Seni bir dost gibi
Onu bir eski sevgili
Edasıylsa bekliyorum,

Dokunma ona Terinos,


Toprağın suya hasreti,
Bebeğin anneye olan ihtiyacı sanki;
Benim sevgim lekesiz,
Süt gibi,
Benim sevgim;
Bir kelebek misali...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dostluk Şarkısı

Dostluğun biz sevgisiyle


Toplandık her an burda
Diyor Amerika Irak'da.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç,
Dağılsak bütün dünyaya.
Bunların hepsi hülya
Filimlerde söylenir ıslıkla
Gerçek hayat farklı, zorluklarla dolu,
Barıştan geçer huzurun yolu
Her yere uzanır Türk Milleti'nin kolu
Yüreğimiz önce Hak sonra
Vatan aşkıyla dolu,
Belli olacak sonunda
Bozguncuların hazin sonu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Doyarım

Yazın nüfusu çoğalan kasabaların


sonbaharla beraber boşalmasıdır ayrılığımız

Güneş bile az ısıtır o dönemlerde


güneşin ısıtmaz içimi üşürüm.

İnsan uğultuları yoktur ortalıkta


boştur caddeler köpekler dolaşır sokaklarımda

Bir kediye iki avuç yem vermektir gelen mesajın


doyarım iki avuç yemin doyurduğu kadar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Döke Saça

Can verildi tohuma,


can verildi cana;
Hepsi döke saça.

Tuz, biber, ekmek yedik,


ömrümüzü tükettik;
Hepsi döke saça.

Yağmur, kar, fırtına


döke saça.

Tırnaklar, saçlar,
yapraklar, topraklar;
Döke saça.

Kalpler kırılır,
aynalar iner yere
döke saça.

Hayat biter,
canlar teslim edilir
can meydanına,
döke saça.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dönence

Tarzım değişti
Artık senli değilim
Benli cümleler de söylemeyeceğim
Ayni saatte de eve gelmeyeceğim
Tarzim değişti birader
Özgürlüğü heves ettim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dönermisin Bir Daha

Zaman zaman içinde


Zaman aklın dibinde
Kurt göründü düşümde
Kurt elmanın içinde

Ben neyin içindeyim


Sen neyin içindesin
İncirin çekirdeği
Narın ekşisi misin

Sen aklımın dibinde


İnci tanesi misin
Yoksa yakut yeşili
Deniz mavisi misin

Söyle nesin in misin


Cin misin peri misin
Kaf dağının ardında
Mor saçlı gelin misin

Bir avuç şeker saçılsa havaya


En büyüğü düşse benim payıma
Biri de düşse derin bir kuyuya
İnip alıp getirir misin bana

Yoksa düşse kaf dağının ardına


Çıkıp bulup dönermisin yanıma
Doğru söyle döner misin bir daha.
Kayalardan aşıp beyaz atınla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dönmedin

Dönmedin,
hayalimde öldürdüm seni,
yaşasan ne değişir ki;
Söz verdin yapacaklarına,
Yardım ettim senin amacına.

Sen ulaştın Kaf Dağı'na


beni bıraktın buralarda.
Yukarıdan iki kürek te toprak attın,
sen attın, ben toprağı
ayaklarımın altına aldım.

Ay battı,
zaman ununu eledi.
Yedi tepeden yedi seda geldi.
'-İn aşağı sefil.' Dedi.
Her kişi kendi sıfatını kendi bezedi,
süsledi,
çekil gözümün önünden,
senin de işin bitti...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dönmesini Bilirim Ama Dönmeye Bilirim

Gece sabahı çıkartırken koynundan alelacele


Toprağın dumanını seyrediyorum
Başakların arasından güneş köyümün horozlarının üzerine doğuyor
Önce onlar canlanıyor yeni güne
İçimde bir şeyler uyanıyor sabaha merhaba dercesine
Çığ düşüyor yüreğimin tam orta yerine
Damlalar olup akıyor içime

Zamanı sana emanet edip


Bitmeyen yolların esiri olmak tek hevesim
Toprağın kokusuna tuz biber ekip
aç kalmış kangal köpeği gibi katıksız yemek istiyorum

Buğday başaklarının arasından hayalin seçiliyor


Uzun gidişler var geleceğimde
Güneşin gideceği yer belli
Ben nereye gidiyorum biliyor musun

Sen bunu öğrendiğinde geç olmaz umarım


Var mısın iddiasına girelim
Döner miyim dönmez miyim diye
Hep sen mi kazanacaksın
Belki bir gün ben de kazanırım
bir bilsem senin kaybetmeyeceğini

Akşamlar hüzün seriyor etrafa


Buğday başakları arasından gözüken
Horozlar şimdi de geceyi müjdeliyor
Ortalık kırmızı gök kırmızı ve kırmızının tonları

Köyümün yolu şose


Etraf sessiz
Ben sessizim
Uzayıp gidiyorum bilmediğim bir yere
Bekleme
Dönemem terk ettiğim yerlere
Dönemem huyumun canı çıksın
Var de bana huysuz ne çıkar
Buyum ben işte

Dalları sallanıyor koca çınarların


Ellerim titriyor üşüyorum
Isıt beni sıcaklığına ihtiyacım var
Anadolu’nun sabah ayazlarına benzeyen
ayazlarıma bırakma beni

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dönülmez Sabahın Başındayım

Terinos’un o akşamki programı erken yatmaktı


balkona çıktı yıldızlara gökyüzüne baktı
yarın hava güzel olacak dedi
ve martılar aklına geldi
akşamdan poşetini hazırladı yattı
kainatı yaratan Tanrı geceden gündüzü çıkartırken
Terinos uyandı
önce bir ayağını yere bastı
teşekkür etti
sonra öbür ayağını bastı ve bir daha Tanrı’ya şükretti
yüzünü yıkadı saçını taradı torbasını alıp sahilin yoluna koyuldu
gökyüzü laciverdine beyaz karıştırıyordu
Terinos yaklaştıkça çığlıkları çoğalan martıların
geniş kanatları ağaran gökyüzünde ip atlarken
elindeki poşeti suların başlama çizgisine boşalttı
onları bir müddet seyretti
pembe ipek gömlekli delikanlı bir pavurya
kahverengi cilalanmış ayakkabılarıyla
sabah yürüyüşüne çıkmıştı
yan yan yürüdü kayaların ardında gözden kayboldu
Terinos boşalan torbayı ceket cebine tıkıştırıp evin yoluna koyuldu
Keliternos da yeni kalkmış kahvaltı masasını hazırlamıştı
oturdu
gözleri sahilde çayını yudumladı lokmaları yuttu
yeni bir güne neşeyle başladı
taş plağa Münir Nurettin koydu
dertlerini unutmasa da bir müddet kendinden uzak tuttu.
dönülmez sabahın başındayım daha çok erken
kahvaltımı yaptım nerede benim Türk usulü hazırlanmış kahvem
dedi
Keliternos elinde tepsiyle arkasından güneş doğan salon kapısından gözüktü.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dört Çarpı Dört

Yaş kırkdörte gelmişse eğer,


Hayat yaşamaya değer.
Ne çabuk geçti bunca seneler, geride bitti,
Büyük kızım bu sene üniversite ikiye gitti.
******
Yirmibeş aralık soğuk bir kış günü
Tanıştırdı beni hayatla, yer tepeüstü.
******
İkinci doğum günüm yirmiyedi, gene aralık,
Artık oldum bir Beylerbey'li
Birinci kızım doğdu Zeynep Kamil'de,
İkincisi Acıbadem hastanesinde
Sonuncu Sena ise özel Göztepe doğum kliniğinde.
******
Bir zamanlar oturduk Soyak'ta, Tüccarbaşı'nda,
Şimdi de yaşıyoruz Maltepe Çağlayan Sokak ta.
Hayat geçiyor ahla vahla.
Üç çocuk ve bir de öbür çocukla.
******
Anne olmak kolay değil hayatta,
Çocukken oynadığım bebeklerim kaldı hatıramda,
Şimdi gerçekten yaşıyorum onlarla
Geriye kalanlar güzel anılarsa.....
******
Hafızamda kalan boş bir sayfa,
Birkaç çizik, birkaç karalama,
Kırkdördüncü sayfa ise şu an yaşanmakta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dört Kere Of

Dört Kere Of

Takribi iki bin sekiz yüz seksen yedi yaşındayım


Henüz gençliğimin başındayım
Tırnaklarımı kestim tıraş oldum saçlarımı taradım
Sol elimi kimse görmesin diye arkama sakladım
Tren sesi bu duyulan uzaktan
Onu bekliyorum
Çok mu belli oluyor duygu ambarımın yoksa kapısı mı aralandı
Kalbim tren sesine inat daha hızlı
Sanki etraftan duyulacak gibi
Ya yoksa içinde soğuk vagonların
Ya yoksa içinde
Biten günün
Hüzün çöküyor akşama
Kuru yaprak hışırtıları
Köpek havlamaları
Sarı ölgün ışıklar aydınlatıyor yıldızsız aysız geceyi
Çekirge sesleri
Demir yığını hepsini ezecekmiş gibi
Oturuyor sessizliğin üzerine
Eziyor bes belli
Kimse çıkmıyor dışarı...

Gidişine bir kibrit çakıyorum


Sigarama
Tek yapabileceğim buymuş gibi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dranaz Dağı Hatırası

Etraf orman ve; Ağaçlar arasından geçiyor bir yol.


Çimlerin üzerinde asırlık ağaçlar duruyor.
Denizden binsekizyüz metre yükseklikte,
Dranaz Dağı burası

Oksijen madeninin çıktığı orman.


Ağaçların ter attığı kaplıca
Kokuyor buram buram.
Arabamı park ettim kenara, mola verdim burada.
Kırmızı ve sarı renkte minik saplı çiçekler var çimlerin arasında,
Kelebekler bilet kestiler girerken ormana
Uzandım çimlere,
Nefes aldım doya doya.
Dranaz tepesinde mola verdim sekiz dakika.
Bu dinlence seksen seneye bedeldi,
Meşe, gürgen, çam vardı etrafta,
Sırf çam kokusu değildi bu,
Ud kokusunu andırıyordu biraz da.

Böğürtlen satıyordu on yaşında bir esnaf


Tabağı birbuçuk liraya.
Ambalajı yoktu ama,
Bir poşet verdim boşalttı,
Bordo rengi böğürtlen yedim Dranaz'da.

Ağaçlar ter atıyordu karşımda,


Güneş yoktu yaz günü ağustos ayında ormanda.
Dinlendim, devam ettim yoluma.
Bir ömre bedel Dranaz'da kalmak sekiz dakika.

Köpeksiz köyde, çomaksız oynadım,


Ben tatilimi yaptım,
Darısı yapamayanların başına.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dua Dileğimdir

Dua ile başlarız her işe,


Umarız Allah'tan iyi gelişe,
Allah veriri her şeyi kalbe göre,
Doğru ol sen gerisini et Allah'a havale.
İşlerin yolunda gitsin emi,
La ilahe illallah hep söylemeli,
En sonunda etmeli amin,
Gerisini Allah etsin selim,
İnsanız yaparız hata,
Muradımız cennet daima,
Dileğimiz İki Cihan Serveri'ne ulaşmak,
İsteriz Allah'ın sevgili kulu olmak.
Rabbimiz yapar inşallah.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dum Dum Kudüm Sesi

Kapansa bütün zaviyeler tekkeler


Hangahlar dergahlar camiler
Gönül tekkemde ibadetim tüllenir
Zikir sevgiliyi anmaksa eğer
Yer sorunu yer yüzünden silinir
Artık sevginin dışa vuruşu durur

Kor ateşim sönmeden sevgi selinde


Yare varsam onun ismi dilimde
Adını her söylediğimde
Gönül tekkesinin içi aşk ile dolar
Yarin hoş kokusu etrafı sarar

Gönülde ilk bahar başlar


Dum dum kudüm sesi
Çınlar kubbelerimde

Mehteran! Şimdi sıra sende.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dut Ye Bal Ye

Dut ye bal ye
Akşama dut ye
Dut ye bal ye....

Tahta bir sergi,


İki ucunda birer insan,
Serginin içinde beyaz ve siyah dut,
Üzerinde ince bir tül perde
Tutmuşlar serginin uçlarından
Dolaşırlar İstanbul'un sokaklarında.

Arkasından macuncu geçer,


Darbuka çalıp, renkli macun satardı.
Arkasından yoğurtçu amca pala bıyıklı,
Önüne bakar, yoğurdunu satardı omzunda.

İkindi vakti,
Dut ye bal ye
Akşama bal ye..

Akşam önemlidir eski İstanbul evlerinde.


Baba işten döner eve gün batarken,
Beraber yemek yenir,
Aynı odada beraber vakit geçirilir.

Ara sıra komşular gelir veya


Komşulara gidilir,
Tek odada soba yanar, rüzgarlı gecelerde tüterdi.
Dutlar yenir,
Bozacı geçer,
Kar yağar, sıcak bir soğuk olurdu,
İstanbul geceleri.

O zamanlar anneanneler, babaanneler de yaşardı,


Bereketliydi bizim ev
İki tane babaannemiz vardı.
Babam gündüz kumaş satar,
Gece ibadet yapardı.

Kar yağdığında,
İstanbul geceleri bir karnavaldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Duvarlar Cemaatlere Benzer Aslında

Bir duvara nasıl hitap edilir


“-Gel bakalım konuşalım seninle ahbap.”
mı denir
“-Bir dakika bakar mısın kardeş” mi denir
Ne zormuş duvarlarla konuşmak
Duvar desem ben desem sana desem
derdimi anlatacağım desem
nasıl karşılar acaba
çok işim var beni oyalama mı der
yoksa
buyur birader anlat mı der
ne der

Bence o dinler
sadece dinler
taş duvarlar cemaatlere benzer.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dünya Değişti

Utanma duygusu bitti,


saygı, sevgi, bereket bitti,
muhabbet kalplerden çıktı,
kin, nefret girdi.

Dostluklar kalktı,
düşmanlarla dost olundu,
başımıza hilekarlar ve
zalimler dikildi,
kadınlar baş aktör oldu,
dünya değişti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dünya İp Atlıyor

Duvarın üstünde bir tırtıl geziyor


yürüyüşe çıkmış belli
kayıyor yürümüyor
duvarın üstünde bir tırtıl kayışa çıkmış
kayıyor

Uymadı sanki bu
kayışa çıkmış olmadı
kayarak gideceği yere ulaşmaya çalışıyor
bu da olmadı en iyisi
tırtıl yürüyüşe çıkmış sürünüyor

Size ne ister yürür ister kayar ister sürünür


isterse ip bile atlar
tırtıl yürüyüşe çıkmış duvarın üstünde gidiyor
el salla yavrum ona
biz de yürüyoruz seninle el ele
zamana karşı da olsa
sabırla sevgiyle
sevgililer de kol kola yürüyor sahili
yürüyüşe çıkmış insan milleti
ve de hayvanlar alemi

Yürüyorlar şu yuvarlak topun üstünde


belki de ip bile atlayacaklar onunla
kim bilir günün birinde
iki kişi ipi tutacak
dünya ortasında zıplayacak
dünyanın sonu geliyor desene
tam tersini demek istedim

İki kişi ipi tutmuş


biri bir ucundan diğeri diğer ucundan
ortasında dünya zıplıyor
dünya ip atlıyor hiç yorulmadan
ara sıra ipi tutanlar değişiyor
dünya hevesle zıplıyor

Nazar değmesin ne güzel atlıyor


o kadar kilolu da olsa
o hala on iki yaşında bir çocuk
içi içine sığmıyor dünya ip atlıyor

Yıldızlar kol kola girmiş bakıyor


bir tanesi niyet ediyor ip atlamaya
yarı yoldan geri dönüyor
ay kenarda koltuğuna yaslanmış kıs kıs gülüyor
dünya henüz on iki yaşında çocuk
içi içine sığmıyor oyun oynuyor

Bir tırtıl duvarın üzerinde yürüyor


orası başka burası başka alem
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
alemler birbirini görmüyor
on sekiz bin alem var kainatta
hele ben hele ben
ben de bir alemim muhterem

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dünya Lâ

Sen onu zannedersin yayla


Gezer tozarsın sağda solda
Eyvah dersin işin sonunda
Neden gitmedin Allah yolunda
Sığındım zatı Hakka gel gidelim,
Cemal-i ba kemali seyr idelim
Gece vaktinde yatmasını, ve
Vaktinde kalkmasını bilelim,
Hacı Ali Rıza Efendi gibi dikkat edelim
'Bana padişah misafir gelse, yine vaktinde yatarım' derdi.
Bunun için her gece sabaha kadar
Ellibin kelime-i tevhid çekerdi.
Sahabe-i Kiram (R.A.hüm)
Yatsı namazından eve dönerken
Cüppelerini daha yolda çıkarmaya başlardı.
Çünkü gece işleri vardı.
Kalkıp zikir yapacaklardı.
Benim gibi değil onlar, adam gibi adamdı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dünya Sevgiye Acıksın

Yazgı
Okuması zor
İçimdeki yanan kor,
Geceleri gökyüzündeki ayaz,
Kandilidir zamanın güneş
Günü aydınlatan
İlim öğrenmeleri insanların
Zor diyordu babam zor
Cahille muhabbet
Deli ile düğüne gitmek
On paralık muhabbetler bunlar
On paralık nihayet
Of diye sim geldi,
Etmedim geçen zamana mihnet
Vur davulcu davula
Tokmağın kırılsın
Mas mavi gökyüzünden
Kara bulutlar çıksın
Zorluklar firar etsin
Dünya sevgiye acıksın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Dürüst ve Akıllı

Bir Kanadalı, bir Fransız,


Bir de Sinop Gerze'li
Memleketin birinde ceza yedi.
Ölüm cezası üç şekildi.
Ya ateşe atılacaksın,
Ya giyotinde ölümü tadacaksın,
Ya da idam sehpasında kalacaksın.
Kanadalı giyotini tercih etti
Giyotin kırkbeş derecede kesecekti.
Yattı altına, cellat giyotini indirdi,
Giyotin indi, indi, Kanadalı'nın
Boynunda durdu, kilitlendi.
Tekrarı mümkün değildi, infaz oldu,
Kanadalı ölümden kurtuldu.
Sıra Fransız'a geldi,
O da düşündü, giyotine karar verdi.
Aynı olay yaşadı Fransız'da
Olaydan sıyrıldı, aklandı.
Bizimkine sıra geldi, Sinoplu akıllı, çok da dürüsttü;
Dedi ateşte yanmak istemem
Giyotin de arızalı,
En iyisi ipte asılmalı....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Düş Kaldırımları

Ne zaman ellerim ceplerimde yürümeye kalkışsam


kırmızı parke taşlı yaya kaldırımlarında
yalnız hissederim kendimi
dönen dünyada tek başına

Düşlerimdeki iki telli çalgı başlar ses çıkartmaya


laleli bahçeler gelir aklıma sağımda solumda
yürür giderim yol boyunca
sanki akarım aşağıya

Güneş ısıtıyor etrafı


sarı kedi oturmuş bahçe duvarına
bana bakıyor korka korka
zavallının zayıflıktan kemikleri çıkmış ortaya

İp cambazı olsam yürürdüm


onun bakışlarıyla sağ omzum arasında

Tekne rengini yansıtan durgun sular geliyor aklıma


birkaç yeni boyanmış sandal çekilmiş kıyıya
Göksu uzun Göksu etrafı çiçekli yeşil boydan boya

Acı bir fren sesi duyuyorum ardımda


'-Hey sen önüne baksana bu ne dalgınlık baba.'

'-Özür dilerim birader hiç sorma


kabahat bende değil...
Düş kaldırımlarında.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Düşlerimdeki Şiirler

Her sabah iki çay ısmarlarım kendime


şehir hatlarının güvertesinde
yanında da bir tane açma
Haydarpaşa’dan Karaköy’e geçerken
aklıma gelenleri açık defterime
kalemimle bir bir söylerim

Altımdan deniz geçer


sağımdan solumdan vapurlar ve motorlar
Aklımda bin bir düşünce birbirini kovalarken
Boğaz’ın serinliğinde mayalanır düşlerimdeki şiirsel duygular
Lacivert denizde beyaz vapurlar
beyaz defterimde lacivert tükenmez kalem oynar
Hayalimde balık tutarım
Vapur iskeleye kavuşur

Hep bitenlerdir bana hediye edilen


günler biter yıllar biter yaşam biter
Düşlerimde yakaladığım birliktelikler biter
ben ise hiç bir şeye kavuşamam

Şimdi yosun rengi gözlerindir gece uykularıma giren


ruhumu dinlendiren
Beyaz martılar
çift dolaşan renkli balıklar
ve denizin içinde bir o yana bir bu yana sallanan
yeşilin tonlarında ıslak yosunlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Düşsel Fantezilerim

Sonsuz tasarımlarım var


kağıttan perde çocuk bezinden şapka
sonsuz tasarımlarım var
tek model bir beygirlik taşıtlar
sürücülerin bir elinde mızrak başlarında kontrplak miğferler
kent dikey gelişmeye esir olmuş
işi bittiğinde yenilebilen bardaklar
lale yumruları toplayıp zengin olan sırma bıyıklı tüccarlar
zurnacılar davulcular
ucuz hayvan satıcıları pire bit ve tahtakurusu tacirleri
nöbetini bitiren sur duvarına tekrar nöbet yazan kent mimarları
meyve suyu işine başlayan sahte rakıcılar
hep aynı caddede aşağı yukarı günlerce yürüyen makyaj özürlüler
sanattan nasibini alamayanlara özel dersler
daha neler var düşlerimde neler
hepsi cehalet kalıntıları yirmi birinci yüzyılın
beynimin içindeki boy boy tasarımlar
daha mı neler
çok şeyler var düşlerimde bir birinden farklı çok şeyler
acı tatlı doğru veya yanlış olabilir konuşalım tartışalım
zaman aşımına uğramış düşlerimizi de kaldırıp atalım
bakın ne kadar boş yer kalacak düş bahçenizde
oraya renkli çiçek tohumları atalım gün gelir büyürler
gün gelir renkli çiçekler açarlar başını eğmiş mor orkide ve bej rengi gül
gün gelir kokularını duyarsınız düşsel bahçenizdeki çiçeklerin
o zaman işte tekrar düş kurmak istersiniz ama belki
belki o şans size tekrar verilmeyebilir
veya düş kurmak yasak edilir.
İşte o zaman sahipsiz düş bahçelerim susuz kalır
yağmuru özlerim yine de bitmez düşlerim
renkli çiçeklerime ve sicim gibi yağmur yağar içime
yağmur yağar gönül bahçeme
sonra toprak kokusunu düşlerim
hiç tükenmek bilmez
düşsel fantezilerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Düşünce

Geleceği düşündükçe
hep hüzün dolar içime
kahin değilim ama
gerekte yok bilmek için
gelecekteki olanları bence

Akşam olduğu gibi gün sonunda


hüzün ağır basacak gelecekte
evimiz sessizleşecek
çocuklarımız evlenip bir bir gidecek
hanımımla ben
sigorta karnelerimiz cebimizde
ilaç isimlerini öğreneceğiz
ve televizyon dizilerini
hangi günde olduğumuzu unutsak bile
gözümüz yollarda bekleyeceğiz
kapımızı bir çalan olsun diye

Hep hüzünlenirim düşündükçe


kuyruklardaki düşük doğalgaz faturası
ödeyen yaşlılar gelir aklıma
onlar üşümezler mi ne?
biz de üşümeyeceğiz her halde
emekli maaşımız kadar yaşayacağız gelecekte
özel zevklerimiz de değişecek
benimki sahilde balık tutmak
hanımınki torunlarına tentene.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Düzgün İnsan

Dört menekşe bir çerçeve


Dört papatya yanında
Ben oturmuşum oturma odamda
Aziz Mahmut Hüdayi Camiinin fahri müezzini
Mustafa Düzgünman Beyefendi'nin ellerine sağlık
Düzgün insan ruhun şad ola

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ebe Sensin

Ufak transistörlü radyom kulağımda,


uyurken karyolamda, soğuk odada,
yorganın altında,
o zamanlar 'çikolata renkli bir şarkıcı' derdi
güzel sözler sarf eden sunucu.

Bu günlerde Enis Abi son oyuncu,


günlerden cumartesi ve
her tarafı aynı sıcaklıkta dairemde
bilgisayarın başında internetten
radyoya bağlanmışım,
beklediğim program 22.30 da,
TRT_FM de
birkaç temel fıkrası ve maziyi hatırlatma.
Eski şarkılar, telgrafın telleri
ve sonunda Atila Işık şiirleri.

Bir geceyi daha sabaha bağlayan saatlerde


gecenin sessizliğinde,
anılar defterime bir yaprak daha eklenir,
defterin sonu bilmemki nerede?
Yazıyorum.
Tek fark eski günlerle bu günler arasında
yazıyorum bu günlerde.
Karalıyorum aklımdan geçenleri kalemimle
bir kenara atılmış defterime.

Enis Abi ile şiir keyfinde bir gece,


Diğer gecelerden çok farklı bence.
Hayat bir bilmece,
Ako Abi ebe
şiir de bitti hoşçakal,
sobe.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ebru’nun Efendisi

-Mustafa Düzgünman’a-

Sultanahmet’te yan yana atölyeler


Bir köşe hat köşesi bir köşe cilt köşesi
ortada suyu kurumuş havuz başında halı kilim muhabbeti
Konu tabii ki ebru
Komşudan komşuya üzüm yaldızlı bardakta sunulur pembe çilek şerbeti

Bin bir çeşit ebru buraya uğradı gitti


kimi zaman zırnık sarısı kimi zaman çivit mavisi

Kitre ödsüz olmaz ki


hara toprağında bekletilirmiş sığır ödü şişesi
Kumlu ebru yapmak için kitreye kalkan balığı ödü atılır
her ne kadar parmakta ise hüner tabi ki her işi olduran Hüda’dır

Ebrunun keyfi geldi mi her yere tutunurmuş


Yüz ebru alındıktan sonra kitre kıvama gelir
altı yüze kadar çıkarmış
Her işe başlarken ve bitirirken sanatçı dikkat eder
yeni tekne önünde mahcup olmamak için
kırk bir yasin okutup adak dilermiş

Tekneden alınan eser çıtalarda kurutulup preste düzeltilir


taraklı ebru yapılırken iğneler tek tek eğelenirmiş
ucu pürüzlü olmamasına parmak uçları ile bakılır
ve alın teri ile yüzeyi perdahlanırmış

Zırnık Sarısı, Lahor Mavisi ile Lök Kırmızısı


Çamlıca Toprağı’ndan alınırmış kahverengi boyası

Ebru sihir gibidir hiç belli olmaz hali


isterse sanatçıdan gizlemez mükemmeli

Klasik olanları battal, hatip, bülbül yuvası, şal deseni


çiçekli ebru sonradan ilave edileni
benim tercihim ise beyaz karanfil ve kırmızı lale
papatya ebrusu çok değil topu topu birkaç tane.

Şiş kebap ebrusu mu?


bu işin latifesi
ama üstat Düzgünman ebrunun efendisi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ebrucular Silsilesi

Sislerin ardında bir tepsi


Tepside kitre dinlendi
Can suyunun üstünde
Ebruda Sebla gizlendi
Hamd-ü Sena’lar olsun ki
Bu renk ve ahenk in piri
Özbek Edhem Efendi
Nakşi tarikat ehli

Ardından Necmettin Okyay


Ve Mustafa Düzgünman geldi
Alpaslan Babaoğlu’na el verdi.
Ebrucular silsile böylece devam etti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ebruların Efendisi

-Mustafa Düzgünman’a-
Sultanahmet’te yan yana
Bir köşede hat bir köşede cilt atölyesi
suyu kurumuş havuz başında halı kilim sohbeti
Konu tabii ki ebru
Komşudan komşuya üzüm yaldızlı bardakta sunulur
pembe çilek şerbeti

Bin bir çeşit ebru buraya uğradı gitti


kimi zaman zırnık sarısı kimi zaman çivit mavisi
ebru teknesine neşe verdi

Kitre ödsüz olmaz ki


hara toprağında bekletilirmiş sığır ödü şişesi
Kumlu ebru yapmak için kitreye kalkan balığı ödü atılır
her ne kadar parmakta ise hüner tabi ki her işi olduran Hüda’dır

Ebrunun keyfi geldi mi her yere tutunurmuş


Yüz ebru alındıktan sonra kitre kıvam bulurmuş

Her işe başlarken ve bitirirken sanatçı dikkat eder


yeni tekne önünde mahcup olmamak için
adak verip kırk bir yasin okurmuş
Tekneden alınan eser çıtalarda kurutulup preste düzeltilir
taraklı ebru yapılırken iğneler eğelenir
parmak uçlarıyla incelenir ve alın teri ile üzeri perdah olurmuş
Zırnık Sarısı, Lahor Mavisi ile Lök Kırmızısı
Çamlıca Toprağı’ndan alınırmış siyah boyası

Ebru sihir gibidir hiç belli olmaz hali


isterse sanatçıdan gizlemez mükemmeli

Klasik olanları battal, hatip, bülbül yuvası, şal deseni


çiçekli ebru sonradan ilave edileni
benim tercihim ise beyaz karanfil ve kırmızı lale
papatya ebrusu çok değil topu topu birkaç tane.

Şiş kebap ebrusu mu?


bu işin latifesi
üstat Mustafa Düzgünman ebruların efendisi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ebruli Desen

Bir sana hastayım,


Bir de oksijene,
Söylemeyi unuttum,
Bir de ebrûli desene.
Neler olmazki ebrûdan neler,
En önemlisi duvarlarımızı süsler.
Bir de yapılır ondan kitap kabı,
Baktıkça dinlendirir insanı.
Birbirine hiç benzemez, trilyonlarca basılsa,
Senelerce solmaz duvara asılsa.
Kapıldım bu olaya bende nasılsa
Tavsiye ederim bu zevki tadın,
Alın bir iki ebrû duvara asın.
Yine de siz bilirsiniz neme lâzım
Zevkler çeşit çeşit olmalıdır,
İsteyen istediğinden zevk alır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eftel Ve Şahmeran

Eftel mert
Şahmeran namert
Geniş omuzlu geniş göğüslü Eftel
Zayıf sinsi zehirli Şahmeran
Eftel onu gördü şaha kalktı kişnedi
Başını sağ ön ayağı ile ezdi
Cansız bıraktı
Şahmeran cansız yere serildi
Kayalar mıknatısını yitirdi
Rüzgâr oldu Eftel gözden kayboldu
Parça taşlar ovaya doldu
Toz bulutu arasında
Güneşin ışıkları oklarını fırlattı
Mahşer yaşandı
Eftel Şahmeran’ı tarihe gömdü.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eftel’in Ressamı

Yedi kat gökyüzü açıldı


perdeler kalktı
Mor vazoda koyu renkli çiçekler
havada Eftel ve atlılar vardı

Eşi benzeri olmayan Eftel


sonsuzu olmayan yerde tek başına
siyahlar içinde toz pembe bulutlar arasında
şimşek hızında bir göründü bir kayboldu

Vazo ve çiçekler yalnız


vakit ise bir öykülük
izi belli olmayan yalan
sermayesini bir film şeridine sığdıran insan

Gökyüzü açıldı perdeler aralandı


geçmişte bir çok yaşam noktalandı
Eftel hayal ülkesinden gelip
sonsuzun boşluğunda sırılsıklam
bir görümlük şaha kalktı
Ressam bu anı yaşadı
anı eseri şövale üzerinde
Yüreği;
yeni eserlerinde sevdalandı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ege Sahilleri

Çam balı keçiboynuzu badem tarlası


yaz kış yaprağı dökülmeyen zeytin ağacı
ve incirin yetiştiği yer
medeniyetler beşiği açık hava müzesi güzel Ege

Güneş bu gün her günkünden daha neşeli ısıtıyor içimi


Ege sahilleri bahara hoş geldin diyor
kış mevsimine meydan okuyan
çardağı sarmaşık güllerle bezenmiş
üstü kiremitsiz
bahçe kapısı begonvilli
iki katlı beyaz bodrum evleri

Deniz çakıl taşlarının üzerinde sırt üstü yüzüyor


dinlene dinlene
palmiye ağaçları seneler önce dikilmiş
sahilin çok katlı plazaları
omzumda sırt çantası başımda şapkam
bir türlü istemiyorum ayrılayım buralardan
siz ne dersiniz

Kalsam mı ne yapsam.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ege'li Terinos

Benekliporos'ta laf çokdu.


Palavralara karnı tokdu.
Terinos'a da çok nasihat etmişti ama,
kim dinler? Dik kafalıydı o.

Amcası kekik suyu iç dedi,


Terinos inadına rakıyı tercih etti.
Alkol sofralarında, gri dumanlı masalarda
Ömrünü tüketti, inat adam,
sevimli ihtiyar.

Çeşitli yörelerin insanları, insanlara bir şeyler alıştırır,


Seni de alıştırdılar Ege kıyılarında
Manzara güzel, ortam hoştu,
mektupları dağıttıktan sonra vakit boldu.
Nasıl olsa Kelitornos büyütüyordu çocukları,
Zavallı ana her sene sonunda bir gün piknik yaptı okulla.

Zaman ne çabuk geçti,


Çocuklar evlendi, hanım terk etti.
Zaman ne çabuk geçti?

Günler, aylar, seneler birbirini takip etti.


Takip ediyor, takip edecek.
Bindokuzyüzelli,ikibin,ikibin elli
Ne kadar kolay söyleniyor değilmi?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ekonomi

Enflasyon indi yediye,


Dövizi olanlar sermayeyi yükledi kediye,
Sağlamcılar devlet tahvili aldı,
Diğerleri faizde...Geriye ne kaldı.
Borsa oynayanlar sanki ahmaktı? ...
Sermaye piyasası affetmez,
Hiç bir zaman da hata kabul etmez.
Borsada en güzel çözüm beklemektir,
Aldığınız kağıdın fabrikası iflas ettiyse,
İşte bu kelektir,
Artık paralarınız bir kelebektir.
Vergiler düştü, istikrar yakalandı,
Yabancı firmalara kapılar aralandı.
Her gelen yeni firma en az elli çalışan demektir,
Bir de onlar bize işlerinde en güzel örnektir.
Çalışmalı ve üretmeliyiz daima,
Emeğin karşılığı olmalı helal,
Allah kimseye vermesin zeval.
Devletimiz başımızın tacı ve yaşamalı,
Vatandaşımız yanında ona yardımcı olmalı.
Düzen tamamlanıp, çarklar dönmeli,
Yeni ihraç malları üretilmeli
Sonra da herkesin yüzü herkese gülmeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


El-Haşr (23)

O Allah(c.c) ki
Her şeyi yaratandır
Yoktan var edendir
Her şeye şekil verendir
En güzel isimler onundur
İstediğini yaptırandır
Azamet ve büyüklük sahibidir
Allah(c.c) ona inanmayanların
kendisine benzettikleri şeylerden
farklı temiz ve kusursuzdur.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Elimde Kalem

Elimde kalem
karalamışım senelerce
şimdi çocuklarım bakıyorlar
o deftere
ve sorguluyorlar beni
baba bu ne
neden böyle çizdin
amacın neydi
bir bilsem
ben de o zamanlar
sizin gibiydim
Hedefi olmayan
etrafını duymayan
kendimle barışık
devamlı bir şeyler çizen
sorumsuz
vurdum duymaz
hayalleri olan bir adamdım
o zaman
sizin olsun hepsi
ben artık o eski
ben değilim ki.

Mehmet Akif Tiryaki


Maltepe 28.12.2013

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Elma Şekeri Ve Macun

Elma şekeri kokan bir şiir yazmak,


Isırılan bir elma şekeri ve
Ağızda dağılan şeker parçaları ile,
Elmanın körpe, ekşili tatlısı,
Hatırlatır çocukluk yıllarımı
Okul önlerinde satılan horozlu şeker,
Ve düdük muhabbeti,
Limonlu macun üstü darbuka,
Sarı limonlu macun sürülür çubuğa,
Döndüre döndüre tornavida ile,
Üstüne darbuka,
Onun üstüne acılı bir şarkı,
Pembe şeker döndüre döndüre,
Bunların hepsi yirmibeşe
Limonlu şeker sarı,
Mentollü yeşil,
Pembesi tarçınlı,
Macuncu şarkı söyler, darbukacı çocuk çalardı,
Eskiden sokak araları dardı.
Benim sevdiğim macun sarı,
Limon kokardı....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Elveda Beşiktaş

Bırakıver kendini
bir yaz günü
Abbasağa Parkı’ndan
Maşuklar Yokuşu’na
Oradan da,
ta Beşiktaş’a.

Sahilde bulursun huzur


Üsküdar motorlarının yanında,
gece düğün olurdu
yan tarafta ki gazinoda.
Şemsi Yastıman saz evi vardı
az ilerideki caddenin başında.

Yazın havuza giderdik


Şeref Stadı’nda.

Sonunda evlendim
Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde,
Çırağan’da.
Elveda Beşiktaş,
elveda çocukluğumun mahallesi,
elveda beni büyütenler.

Şimdi onlar yaşıyorlar


Zincirlikuyu da yan yana,
ben ise yaşıyorum
ailem ve çocuklarımla
Maltepe’de Çağlayan Sokak’ta.
Anılarımı seyrediyorum
Kınalı Ada’ya, Burgaz’a bakıp ta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Elveda Gerze

Işıklı bir kalp şekli çizilmiş denize


Gerze
çocukluğumun geçtiği kasaba
kaba saba değil
her anını yaşarım
seneler sonra

çelik çomak oyunu


hep yağan yağmuru
bıldırcın avı
hey gidi Gerze

çocukluğumun geçtiği kasaba


kaba saba değil
her anını yaşarım
seneler sonra

yol arkadaşım iskete


yorgun bisikletim
lokumlu bisküvi ile
yöresel gazoz en sevdiğim

orta okul şapkam nerede


ıslanmasın diye üzerine geçirdiğim mavi naylon
anneannem bile yok artık Gerze'de

Gerze
ruhuma şekil veren kalıp
yazın günde üç defa denizine girdiğim kasaba
yaz sonu söylenen söz
elveda

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Elveda Mevsimi

Eşyalar yaşananları saklar


tek tek hatırlarlar
oyuncak bebek sahibini
tabanca afacan oğlanı
çeşme su dolduranları
unutur mu sanıyorsun
sen unuttun mu yaşadıklarını
kandırma kendini
terk etme anılarını
ara sıra sere serpe aç onları
küflenmesinler
yeniden yenileri oluşuyor
hayat yerinde durmuyor
kar anıları
yaz anıları
benimkisi sonbahar
yapraklar sararır sonra solar
yapraklar dökülür
ayaklar altında ve ıslak
elveda mevsiminde
merhaba demek hayata
anılarım hep ıslak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Elveda Sapanca

İdam mahkumlarının üç dileği yerine getirilirmiş,


Bu son olacak, Sapanca şiirleri ile sizi baymayacağım ama
Medyatörden ricam son Sapanca şiirim yayımlansın dileğim.
Bu son şiirimi de okuyacaksınız sanırım.
Artık şiirlerim Sapanca ile başlamayacak,
Birdaha sonbaharda yapraklar aklımda dolaşmayacak
Mazide yazdığım şiirler dans edecek sokakta,
Yıldızlar şarkı söyleyecek karanlıkta Datça'da terasta.
Kartepe yazmayacağım inanın birdaha,
Aslında severim sahanda iki yumutra,
Kuş gribi çıktı çıkalı onuda efendi gibi yiyemiyoruz ya
Aklımı başıma alıp, başka şeyler yazacağım belki,
Belki de yazmayacağım hiçbirşey kimbilir ki?
Son şiirimde Sapanca Sapanca Sapanca diye
Üç kere söylemeliyim..(!)
Mecalim yok artık dinlenmeliyim
Bir yer bulup çekip gideyim.
Nereye mi bilmem ama......Geçerken Sapanca'ya da
Merhaba demeden edemeyeceğim.
Elveda Sapanca,
Elveda mocivert taclı gelin elveda...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


En Sıcak Gece

Son yetmiş sekiz senenin


en sıcak gecesi
parkta çimenlerin üzerinde
bir tişört bir pantolon ve bir çift ayakkabı eski
buharlaşmış elbiselerin içindeki

Hemen aklıma komik ve üzücü bir senaryo geldi


çok sıcaktı gece
insan da sudan meydana gelmişse
adam buharlaşmıştı
olamaz mı bu
biraz fantezi ama
elbiselerine bir şey olmamış
kumaştı ne de olsa ayakkabılar da deri
bunu söylediğimde gece dolaşıyorduk sahilde
çocuklarım inanmadı gülüştü
hanım Allah seni nasıl bilirse öyle yapsın dedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Enis Abi Bizi Güneşe Götür

Enis abi bizi güneşe götür


Gönül frekansından
gece serinliğinde
hep beraber tüm dinleyicilerle
kaybolalım
galekside
xvy
şiirler yayılsın evrene.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Epiktotes'in Emri

Artık açıldı kalemim,


Başladım şiirlerimi damardan zerk etmeye,
Güncel sıkıntılarımı da terk etmeye
Yazdıkça yazıyorum aldım zamanı esir,
Kimbilir sizede ediyorumdur bazen tesir.

Anılarım içimden fırlıyor, çıkıyor, haykırıyor:


-'Homo homini dipus'
Biz burada yokuz.
Seviyoruz insanları Remarque öğretti,
Bir ressamın tablosuna bakar gibi
Sevgiyle bakacaksın Epiktotes'in emri
'Seveceksen topraktan bir vazo sev,
Kırılırsa üzülmezsin' dedi
O, topal filozof bana,
Bunları neden anlatıyorum ki sana.

Sen zaten biliyorsun bunları,


Ben hatırlıyorum eski anılarımı.
Artık açıldı kalemim yazıyorum,
Aklımdan geçenleri defterime kazıyorum.
Sevgisiz kalanlara kızıyorum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Erciyes Parlayan Alyans

Kent nöbetçisi
Peri Bacaları'nın sebebi
üç bin dokuz yüz on altı metre yüksekliği
Tekir Yaylası'nı kucağına almış
Dizlerinin üstünde Süt Donduran
Şeytan Deresi'nin ağzında Mola Taşı
Dağ kükremiş
lav püskürtmüş
uslu durmuş
yeri gelmiş kükremiş kudurmuş

Sırtından kar eksik olmamış


Kayseri'nin ak başlı dağı
Kentin parlayan taşı
gelinin mücevheri
damadın alyansı
Erciyes
bahtın açık ola
ticaretin makbul ola
hakimsin sen yasalara
eli hançerli asker
nöbetin mübarek ola.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Erenler

Hu erenler

Tek kalmışım orta yerde


Sevenlerin dergâhında
Ellerim koynumda
Derdim yok mu?
Yaram yok mu?
Sızım yok mu?
Şu önemsiz yoklukta

Hu erenler

Ses ver bana


Yazı ile çizi ile söz ile
Saz ile
Veya bir niyaz ile
Hu erenler
Hu

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Erguvan Mevsimi

En kısa mevsimlerden biri


Mor Erguvanların açtığı mevsim
Marinalardan teknelerin vira dediği iklimde
Boğazın iki yanında Fenerbahçe’de
Papatya dalgalarına kaptırdım kendimi
parkta yüzdüm papatyalarla
Güneşle merhabalaştım
Lalelerle tanıştım
Cıvıl cıvıl günün en neşeli saatinde
İki hafta bile sürmeyen erguvan mevsiminde
Saçlarım erik ağacı çiçekleri rengi
gömleğim çağla yeşili
Yürüdüm parkta içimden geldiği gibi
Bir dahaki mevsim yine gelelim dedim eşime
Bir dahaki mevsim yine gelelim
İlk baharla merhabalaşmaya
Renkli çiçekleri fotoğraflarda yaşatmaya
Papatyalarla erguvanların gelinlik resimleri
dört mevsim
bilgisayarımın
arka fonunda

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Erişilmeyecekleri Düşlemek

Hayal etmek bile hayal oldu seni


eskiden rüyalarıma gelirdin
seninle öğrendim erişilmeyecekleri düşlemeyi
adını koyamadığım sevgi türüsün sen
bir teselli yolladın bana niye
sen gelmedin niye
sen gelmedin niye
biliyorum isyan etmeyeyim diye susturdun beni
biliyorum isyan etmeyeyim diye.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Erkin Koray

Söylediği şarkı şaşkın,


Tenhalarda bitmiş aşkın,
Gitarı bağlamadan bozma tılsımlı,
Perdeleri özel alışımlı
Kendisi bir ekol müzikte,
Belliki kalbi hala bizde.
Canlılık veriyor bize bu krizde
Sanatçılık bu günlerde belli,
Dinleyenlerini mutlu etmeli
Ölürsem kabrime gelme istemem
Rock müziği yaptı bu türküyü,
Dinletti bize,
Şarkı söylettirdi İbrahim Tatlıses'e
Üç kere güzel dedi kral,
O da beğendi bu düzeni,
Bu ikili bence dünyada birinci.
Krallar çarpıştı sahnede,
Yeni bir stil girdi litaratüre
İstemem dedi ikisi birden,
Şarkı bitti,
Türkü-rock litaratüre girdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eski Amerikan’lar

Dışı pırıl pırıl sinek kaydı,


süt beyaz, açık mavi veya
sapına kadar siyah renkli,
içi geniş, koltukları
naylon döşemeli,

yanında tarifeli saatli,


pikaplı, etrafı damalı,
eski İstanbul'un
Amerikan arabaları vardı.

Deri ceketli şoförleri hafif abi olur,


sinyalleri sol koldan verirlerdi.
Yaylanan pikapta
Zeki Müren dinlenir,
arabanın içi mis gibi vanilya kokardı.

Barboros Bulvarında aşağıya


bir inişi vardı, yaylana yaylana,
çocukluk ya,
Kız Kulesi’ne gidiyoruz
hissine kapılırdım adeta.

O zamanlar İstanbul’da;
Beyefendiler,
hanımefendiler bulunurdu.

Taksici Abiler
iki tur fazla atmadan
taşralıları gidecekleri yere
bırakmazdı.
Sekiz kişilik dolmuş taksilerin
memur zihniyetli şoförleri vardı.

İstanbul’un ara sokakları


o zamanlar da şimdiki gibi dardı.
Taksici Şenol Abi günde iki sefer
bir kova su ile arabasının
içini dışını yıkar, paklardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eski Amerikan’lar (2)

Dışı pırıl pırıl sinek kaydı,süt beyaz,


açık mavi veya kırmızı
sapına kadar siyah renkli, İçi geniş, koltukları
naylon döşemeli, yanında tarifeli saatli,
pikaplı, etrafı damalı, eski İstanbul
Amerikan arabaları vardı.

Deri ceketli şoförleri hafif abi olur,


sinyalleri sol koldan verirlerdi. Yazın;
Kumral şoförlerin esmerdi hep sol kolları.
Yaylanan pikapta Zeki Müren dinlenir,
arabanın içi mis gibi vanilya kokardı.
Amerikan arabaların vitesi koldandı.
Ve kornaları direksiyondan dat datlardı.

Barboros Bulvarında aşağıya


bir inişi vardı,yaylana yaylana,
çocukluk ya; Kız Kulesi’ne gidiyoruz
hissine kapılırdım adeta.

Dolmabahçe’de statla deniz arasında


ortada trafik polis noktası vardı.
Üzeri tenteli, içinde polis,
şapkalı, dirseklerine kadar kolları beyaz renkli
dur, geç işareti verirdi el kol haraketleri.
Trafik lambaları daha icat edilmemişti.

O zamanlar İstanbul’da;
Beyefendiler, hanımefendiler bulunurdu.
Taksici Abi'ler iki tur fazla atmadan
taşralıları gidecekleri yere bırakmazdı.
Sekiz kişilik dolmuş taksilerin
memur zihniyetli şoförleri vardı.

İstanbul’un ara sokakları


o zamanlar da şimdiki gibi dardı.
Arnavut kaldırım taşları sık sık yerinden oynamazdı.
Çiçekli pencerelerden veya cumbalı evlerden
hanımlar sokağa sarkardı.
Taksici Faik Abi günde iki sefer
bir kova su ile arabasının içini dışını yıkar, paklardı.
Gazlı bezle en sonunda cila atardı.
Kışında radyatöre badem yağıyla mavi ispirto katardı.

Gelin arabalarının önüne oyuncak


gelin bebek oturtulurdu.
Arabanın önünü kesen çocuklara da
zarf verip kurtulunurdu.
Hususi taksi şoförleri kapıda,
devamlı müşterisinin dönmesini beklerken
ona da limonata ve pasta yanında
çikolata madlen ikram edilirdi.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beklerken arabanın tozunu alırdı şoför bey,
müşteri kapıda gözüktüğünde arka kapı açık,
ceketin sağı solu toplanır beklenirdi.
Otomobilin lastiklerinin yanakları beyaz renkliydi.

Aynı dönemin büyüklerimizin en büyük özelliği


ceplerde bekletilmezdi su veya elektrik faturası,
gününde ödenirdi emlak vergisi, su parası.
Fileyi katlayıp bakkala gider ekmek alırdık,
ertesi gün yine aynı fileyi kullanırdık.

İşte böyle geçti bizim çocukluğumuz


mazide kaldı bu hercai ruhumuz,
renkli misketlere olan tutkumuz,
bir başkaydı bizim çocukluğumuz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eski İstanbul Kar Altında

Yakıtsız arabalarımızı çıkartırdık kömürlükten,


Eskiden kar yağdığında İstanbul sokaklarına.
Bastırırdık son gaz yokuş aşağıya,
Sonrada elimizde çıkartırdık yukarıya.

İşte en zevkli yanı kayarken aşağıya


Ayaklarımız havada, ağzımız kulaklarımızda.
Bir de arkadaşımız olurdu
Arkamızda veya ön tarafımızda.

Limuzin modeliydi bizim araba,


Beş kişi rahat binerdi yokuş aşağıya.
Aslında o bildiğimiz tahta merdivendi,
Karlı kış gecelerinde yokuş aşağı iyi giderdi.

Her evin kızağı ayrı ayrıydı,


Bizim limuzin çok seneler kullanıldı.
Karnaval sonrası ikinci karnaval evde yaşanırdı.
Islak çorap ve eldivenlerimizi kuruturduk,
Sabah erkenden okula koyulurduk.

Servis yoktu o zamanlar bizde,


Televizyonda tatil haberi de yoktu.
Ama karlı kış geceleri muhabbet çoktu.
Bizim limuzinin havası boldu,
Ama artık müzelik oldu.
Tıpkı bizim gibi.....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eski İstanbul Kar Altında-2008

Eskiden kar yağdığında İstanbul sokaklarına


yakıtsız arabalarımızı çıkartırdık kömürlükten
bastırırdık son gaz yokuş aşağı
sonra da elimizde tırmanırdık yukarı

Kayarken işte en zevkli yanı


ayaklarımız havada ağzımız kulaklarımızda
bir kaç arkadaşımız olurdu
arkamızda veya ön tarafımızda

Beş kişi rahat binerdi


bizim kızak limuzin modeli
o aslında bildiğimiz tahta merdivendi
karlı kış gecelerinde yokuş aşağı iyi giderdi.

Her evin kızağı ayrı ayrıydı


bizim limuzin çok seneler yokuşlarda yoruldu
karnaval sonrası ikinci karnaval evde yaşanıyordu
ıslak çorap ve eldivenlerimizi kömür sobasında kurutur
sabah erkenden okulun yoluna koyulurduk
Okul servisi yoktu o zamanlar İstanbul’da

Uzay yolu ve tatlı cadıyı komşuda seyrettiğimiz


siyah beyaz televizyonda tatil haberi de yoktu
ama karlı kış geceleri muhabbet boldu.

Duydum ki;
Bizim limuzin uzun süre yine hizmet sunmuş
birkaç sene evvel de son kullanma tarihi dolmuş
gece çocuklar evden dışarı çıkmıyormuş.

Biz bu gece ailece dışarıdayız çocuklarımıza anı hazırlayacağız


sizi de bekleriz birlikte kartopu oynarız….

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Esmer Münevver

Beşiktaş da Maşuklar Yokuşu’nun bitiminde


tenteneli perdeleri sararmış ahşap bir ev
penceresinde komşunun kızı esmer Münevver
balkonlarında kasımpatılar menekşeler
sokak aralarında veya Abbasağa Parkı’nda
arkadaşlarım misket oynardı.

Koca adam oldum hala


her gittiğimde eski evimizin sokağına
yol kenarlarında misket ararım
eski arkadaşlarımı küçük çocuk sanırım

Münevver’e mi ne oldu
aradan çok seneler geçti çok seneler
ya anneanne olmuştur torunları ile gezer
ya da evde kalmıştır o güzel matmazel

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eşek

En derin aşk yaradanadır değilmi,


Şimdi çalışma zamanı e hadi,
En derin haz üretimdir bilmeli,
Kaydırma Rabbim ayağımı, tut beni.

Er meydanı bu dünyamı,
Şunu herkes anlamalı:
En önemli vazifemiz üretmektir,
Kız erkek çok çalışmalı.

Eh artık bildik değilmi,


Şan şöhret kime fayda ettiki,
El ele verip çalışmalıyız.. saygıyla, sevgiyle üretmeli,
Kulsak eğer vardır bir hikmet-i ilahi...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eşek Gitti

Cömert insanlar bitti,


Diğerleri süpermarketlere gitti,
Ucuz mal peşinde bütün halk,
Süpermarketlerde kuyruklar uzayacak.
Fakir halk çoğaldıkça
Ödemeler büyük marketlerde
Kartlarla yapılacak.
Yirmi gün de ordan avanta,
Bu kartı kim ödeyecek sonunda?
Hediye, hediye, hediye
Kimse sormaz,
Bu hediyenin özelliği ne diye.
Eşek gitti dansı bunun sebebi,
Zavallı insanlar bunu bilmeli
Bir seyyah eşeğini otele bağladı,
Dinlenmeye çekildi,
Lakin uyumak mümkün değil
Aşağı indi baktı herkes dansta,
Eşek gitti şarkısı ağızlarda
O da katıldı eğlenceye o gece,
Sabah uyandı devam edecekti yoluna
İstedi eşeğini,
Garson dedi efendim
Siz de söylediniz şarkısını ya
Sizin eşek gitti.
Dün geceki tantanaya.
Hediyeler, hediyeler, hediyeler
Toplanan sizin faiz paralarınızdan
Ödenenler,
Eşek gitti şarkısı söyleyenler çoğaldı,
Geçen senenin iki katına vardı.
Hala insanlar uyanmadı,
En sonunda icralar kapılara dayandı.
İnsanlar canına kıydı,
Bu halk buna layıkmıydı..
Görüyorsunuz seneler önceki olayla
Şablon aynı.
Kaybedenler süratle akıllanmalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ev Hali

Sabah çıkarız evimizden,


Tekrar döneriz gerisin geriye
Ömür geçiyor göz göre göre
Ne gelir elden bu ritmi engellemeye?

Rahmetli nenem
Vakti zamanında demişti ki;
Yerine sahip ol, bina yap emi,
Zamanla çalışıp ev edinmeli.

Babam dedeme dua ederdi,


Anneciğim haftada bir cam silerdi,
Bizim evin bir odası kilerdi,
Beşiktaş'lılar cumartesi pazarına giderdi.

Pazarda yarım kilo satılan tek şey:


Yeşil sivri biberdi.
Babam akşam işten eve dönerdi.
Bizim evin ekmeği akşam beşte biterdi.

İnsanlar lokantadan rica ile ekmek isterdi.


Akşamcılar perdeli lokantalarda içki içerdi.
Büyüklere karşı gelmek büyük hünerdi
En sevdiğim şey; Erişteli yeşil mercimek yemekti.

Bir zamanlar değnek ne demekti,


Mekteplerde onunla ders öğretildi
Ne günlermiş be... Geldii, geçti.
Can can.. Evin direği.
Değnek nedir bilirmisin?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ev Özlemi

Bu gün Keliternos gün tertipledi,


arkadaşlarını evine davet etti
Terinos’a da bir gün gezme izni verdi.
Sevimli Terinos, daha da sevimlileşti.
Yanağından öptü, teşekkür etti.
Doğru sahile indi.
Martılara ekmek verdi
onlarla akşama kadar konuştu, sohbet etti
akşam evinin yolunu tutu,
Keliternos onu camda bekliyordu.
Arkadaşları çoktan gitmişti.

Terinos sallanan koltuğa oturdu,


o evini çok seviyordu
hanımı ona bir tabak artanlardan verdi,
yanında bir bardak kola
müessesemizdendi.

Terinos iyi dost bir günde evini özledi,


Kinidos sahilleri artık onu mutlu etmiyordu
çoğu zaman evinde oturuyor veya,
bahçesiyle uğraşıyor,
ara sıra da Tontonitos’u
Kinidos sokaklarında dolaştırıyordu.

Hayırlı gezmeler ne diyelim,


yemeklerden sebze,
yanında da salata yiyelim.
Afiyet olsun, aman şeker olmasın,
ne diyelim...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Evdeyim

Evde oturmak ne güzel üstadım


Ilıkla soğuk arası arızalı kombi ile
Şubatın onu kadar serin bir salonda
Süzme kahve içme şansım da var
çikolatası olmasa da yanında.

İnternette dolaşıyorum masrafsız


Koltukta kaykılabiliyorum
Kimse yok karşımda
Çorapsızım
Kitapsız değilim ya
Pazar bu gün
Hafta arası çalışmaktan yorulmamak icin
Dinleniyorum
Evliyim evdeyim ev benim tek dinlence yerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Evet Hayır

Seksenli yılların en sevilen yarışması;


Erkan Yolaç ile evet hayır
-Kesinlikle o iki sözcüğü ağzınıza almayacaksınız
-Hazırsanız başlayalım
-Merak ettim arabanız var mı?
-Evet
-E v e t dediniz kaybettiniz
-Hayır deseniz de kaybedecektiniz
-Mehter marşıyla gelip
İzmir marşıyla gideceksiniz
Sinoplu Diyojen’e sorsaydınız
Ne derdi bilirsiniz
Bir daha ki yarışmada buluşmak üzere
-Uğurlar olsun yine bekleriz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Evinin Kapısında Bir Nazar Boncuğu Asılı

Duvarda bir gitar


aynanın kenarında çocukluk resmi
başucunda oyuncak ayı
ve yatağında kendisi
ne çabuk açılıp kapandı çocukluk perdesi

Güneş ışıkları erkenden kaldırdı onu


dışarıdaki ışıklar odaya akarken
anıları kapının altından döküldü
yıllar yılları kovaladı
birkaç eski şarkı ve
anlamlı iki cümle
okunmuş kitaplar dizi dizi

Devamı hep taşınmalarla geçti


ta ki odasında şiir yazıyor artık
yaşananlar ve yaşanacaklar
kırık dökük anılar
nasıl çabuk geçti zaman ve yıllar
aynanın kenarında çocuklarının resmi
evinin kapısında bir nazar boncuğu asılı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Evinin Postası Olursun

Dede de var ede de var bu ailede


Emekli olma hayattan
Çalış elinden geldiğince
Yoksa postası olursun evinin
Git onu al git şunu al
Bakkaldan manavdan pazardan
Hayatın eksiği noksanı bitmez
Evin dışı boya ister
Su sızar çatısından
Her gün ayrı çeşit yemek istersin köroğlundan
Kendi evinin postası olursun
Git onu al git şunu al
Bakkaldan manavdan pazardan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Evlilik Yıldönümü

Karımın gelin olduğu gün


Ben doğmuşum..........
Evlendirme dairesinde.

Acayip olan bunun neresinde,


ikinci hayatı herkesin evlilik
Benimse ilk hayatım
Sevgilim

İlk beraberlik,
Evet hecesi ve alkışlar,
Dostlar, akrabalar, arkadaşlar...
İşte o an bir hayat yeni başlar

Tanışmalar,dostluklar,aşklar
Son noktamı ilki mi bilinmez,
Kalplerden o an hiç silinmez.

Yirmibirinci senesi evliliğimizin,


Karımın gelin olduğu günün, ilk evimizin,
Teşekkür ederim, minnettarım ona,
Devamlı saygılı oldu bana.

Mutluluğun böylesi
Gelsin çocuklarımında başına.....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ey İstanbul

Yedi küpe üç kolyeli


kız kulesi hediyeli
Seni bırakıp gidemem
Dünya incisi İstanbul

Prens Adaları ile süslü


İmbikten damıtılmış kültürü
Minareleri kentin sümbülü
Beni koynunda büyüten

İçinde çok gizler saklı


Erenler evliyalar diyarı
Efsunludur kapalı çarşı
Güvercinli kent İstanbul

Ben bu şehirden gidemem


Dertlerini terk edemem
Ayrı kalırsam ararım
Her şeyine katlanırım

Elimi bırakma hep tut


Beni kucağında uyut
Ezanlarınla ritm tut
Ey koca şehir İstanbul

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ey İstanbul Şehri

Şehrin meydanına pazar kuruldu


baba yiğit pehlivanlar işe soyundu
birbirinden yamuk
demir çubuk bu tezgâhta doğruldu
vay haline doğrulmayanın
pazar meydanına uğramayanın
pehlivan elinde su verilmeyenin

Ruhu şâd olası beşi bir yerde


bir tarafta Yahya Efendi, Eyüp Sultan, Sümbül Efendi
diğer yanda Yuşa, Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri
bu şehir bir tarih
İstanbullular seçilmiş kısmetli
yeni nesil tamirci torun
aşk ile vurulan bendir
üflenen ney sesleri
Oflu Mahmut Efendi yeni
Aziz Mahmut Efendi bir zamanlar gezdi Üsküdar’ı Fatih’i

Camiler dile gelse anlatsa


eski teravileri
ilahiler ile şenlenen ramazan geceleri
mahyalar
Karagöz oyunları
padişahlı Cuma tatilleri
mehteran inletirdi Sultanahmet Beyazıt caddelerini
ey yüce şehir ve bu şehrin insanı
sana yakışır en güzeli ve gökyüzüne en yakını
yıllar eskitemez tarihini eşsiz saltanatını
bu kent bana
dost bahşişi dede yadigârı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ey Kafirler

Ey kafirler;
Ben sizin taptıklarınıza kulluk etmem
Ben sizin taptıklarınıza kulluk etmedim
Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edici değilsiniz.

Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edici değilsiniz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ey Koca Çınar

Koca çınarın üzerinde kalp yarası var


Bir ömür taşıyacağı birkaç kalbi var
Delik deşik üzeri
Yaralı kalplerle işlenmiş
Yapışmış gövdesine heyecansız canlı ağacın
Ey koca çınar
Ne kadar sabırlısın
Bir yüzyıl sabrettin belki bir yüzyıl daha
Nöbeti bırakmazsın
Kim bilir kaç kuşa yuva oldun
Kaç yaprak yitirdin
Bir ömrü hep aynı yerde bitirdin
Başı göklere değen ulu çınar
Bekle beni bir Pazar günümü
Seninle geçireceğim
Altında oturup
Sırtımı yaslayacağım sana
Beni unutmazsın bir daha
Benim masalımı anlatacağım kulağına
İkimizin arasında kalacak sırdaşım olacaksın
Ulu çınar
Geleceğim Pazar günü ikindi vakti yanına
Yapraklarının dökülmediği bir zamanda
Bir günlüğüne sırdaşın arkadaşın olacağım senin
Beni bekle unutma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ey Koca İstanbul

İstanbul'da kazandım,
İstanbul sokaklarında kaybettim.
En güzel yıllarımı
Sahtekarlara devrettim.
İşte geldim gidiyorum,
Onlara da hakkımı helal ettim.
İstanbul'da kazandım,
İstanbul sokaklarında kaybettim.
En güzel yıllarımı ziyan ettim.
Otuzüç yaşımda kendimi fark ettim.
Şükrettim, Allah'ıma hamd ettim.
İstanbul'da kazandım,
İstanbul sokaklarında kaybettim.
Birçok güzel dost edindim,
Sevdim, sevildim
Ortam hoştu, gönlüm sarhoştu,
Aklım başımdan gitti,
Sabah oldu yaprak yaprak,
Saçlarıma aklar doldu,
Mevsimler sonbaharda başladı,
Takvimler sonbaharda durdu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Eylül Ve Yaprak

Eylül ve yaprak,
Başak ve toprak,
Şarap ve bardak,
Aşk ve ızdırap,
Neşe ve hüzün,
İşte benim yüzüm...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fala Forten Funi

Kom ti ki yamo
Mi kiyamo ako
Morning morning
We ar uyuyoring

Bonjur mösyo hii


Bu kapıdan kim girdi
Fala forten funi
Alev örten huni.

Çiçekler kuşlar kelebekler


Böcekler örümcekler,
Nefret ekenler
Kahır biçecekler.

Testi içindekini
Dışına sızdırır
Birileri birilerini kızdırır.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fare Deliği Bin Altın

Birkaç çelebi
hasta hocalarını ziyarete gitti.
Hoş beş edip,
uzun uzun konuştular,
vakit bir hayli geçti.
Laf lafı açtı hava karardı,
Hoca’nın da hafif ağrıları vardı.
Çelebilerden en genci;
“-Hocam hasta ziyareti nasıl olur.” Deyiverdi.
Top hocaya vardı,
Hoca yakaladı ve doksana yapıştırdı:
“-Evladım hasta ziyaretinin kısa olanı makbuldür.”
Bunu duyan çelebilerin
pembe yüzleri nurlandı,
o anda fare deliği bin altın.
“-başını ağrıttık hocam
biz kaçalım.” Der demez
soluğu dışarıda aldılar.
Siz siz olun;
Hastaları usandırmayın, yormayın,
onlara da çok soru sormayın.
Hoca efendinin dediğini hatırlayın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fatih Semti Ve Halkalı Siteleri

Halkalı toplu konutları ile


kıyaslıyorum,
Fatih semtimi,
Halkalı'da olimpiyat stadı
uzun uzun binalar,
yeni filizleniyor gökyüzüne
şekilleniyor İstanbul'da yeni mekanlar.

Fatih semti cıvıl cıvıl,


sabah, akşam veya
tatil günlerinde.
Çeşit çeşit dükkanlar
açık gecenin geç saatlerinde.

Ezan sesleri günün beş vaktinde ve


koro halinde.
Eski dostlar, mahalleler iç içe.
Postacıları bile iyi tanırsınız
isimleriyle.

Bakkal Rıza Efendi


devretti oğluna işi,
iğneci Şaziye Hanım'ın
hafifti eli,

Yeni sitelerde tarz tamamen farklı,


gerçi oyun sahalı ve parklı.
Ama bir şey vardı tadına doyamadığım;
Dostlar, arkadaşlar veya
eski alışkanlıklar.

Hani nerede?
Naciye Ablalar veya
taşındıklarında başka bir semte;
Güle güle oturun ziyaretine gittiğimiz
kadim dost komşular.

Alışveriş için çalıştırılan arabalar,


Bekçi izni ile gelir oraya
akrabalar.
Hastane uzak, üniversite uzak,
İstanbul uzak,

Şehir tiyatroları, sinemalar, camiler yok,


Fatih de yaşanan zevklar bana çok uzak.
Geze geze Taksim'e çıkamazsın,
veya sahilde dolaşamazsın.

Balık tutmak yok,


kahve dostları yok,
Trafik var, araba çok,
sözün kısası;
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fatih semti;
Benim yaşantımın devamı,
ve Fatih Camii'nin musalla taşı,
bu işin finali olmalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fatura

Artık dükkanına kadar girmiş vatan hainine


Bir fatura kes evladım
Firma kahpe düşman
İlgili vatandaş
Miktar birlik
Birim savaş
Cinsi hürriyet
Birim fiyatı kan
Tutarı ise özgür ve hür bir vatan olsun

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Feda Olsun Her Şey Sana

Mahşeri kalabalık bir şehirde yaşıyorum,


Her bir şey bulunur burada
Bir tek sen yoksun,
Bir de benim eski araba.

Sanki aklım da başımda!


Ben İstanbul’dayım,
Ruhum seninle yan yana.
Başım senin omzunda.

Bir sms daha attım cep telefonuna baksana,


Kontörümde kalmadı, tükendi, aldırma.
Bu günler de gelip geçer,
Feda olsun her şey sana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ferahlama

Kulakta gözde
Tanrının mührü vardır
Oralarda nice görüntüler oynar
Nice sesler dinlenir
Varlık âleminde çareler tükenmez
Pencereyi aralayan rabbimizdir

Sen o çarelerden haberdar olmazsan da


İhtiyaç duyduğunda sana gösterilir

Rabbim İnşirah suresinde iki kere pekiştirip belirtmiştir


'Her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır,
Her zorluğun arkasında muhakkak bir kolaylık vardır.'

Fakat onun fermanı olmadan


Ne bir renk ne bir koku alamazsın
Ne de bir ses duyamazsın

İlahi Rabbim
Dua da senden icabet de
Korku da senden
Emniyet de

Gaflet örtüsünü kaldır üstümden


Manevi hayat ışığı etrafa sıçrasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fırında Börek

Hayatımın ilk faydalı şiirini yazacağımdan eminim


çünkü size börek tarif edeceğim;

Önce üç yufka al yeter


üç patatesi haşla ve püre haline getir
iki yumurtanın beyazı maden suyu veya sodası
sıvı yağ ile karıştır iyice
bir cam tepsinin altını yağla
üzerine bir adet yufka bırak
tekrar üzerine diğer yufkayı parçalayıp
yerleştir ve hazırlanan sıvı ile ıslat
üzerine patates ve lor peyniri kat
üzerine tekrar bir yufka at
ve alttaki yufkanın taşan eteklerini
yufkaların üzerine kapat
üzerini yumurta sarısı ile güzelce fırçala
kızgın olsun fırın en az yüz seksen
yirmi dakika sonra çıkart
fırına atarken bıçakla
üzerini dilim dilim kesmek şart ha unutma.

Haydi afiyet olsun patatesli börek


yedikten sonra da iki tur atmak gerek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fırtınam

Alkış gibi geldi kulağıma sahile vuran dalga sesleri,


Hızlı yağan yağmur ve ikindinin sıcak nefesi,
Gün artık kendini akşama terk ettiğinde,
Güneş ufukların ardına gizlendiğinde,
Akşam ezanı hızlı hızlı seslendiğinde,
Sahili yürüdüm telaşsız, muntazam adımlarla,
Daldım düşüncelere, ufak sandallarla.
Denizde dalga vardı, kalbimde fırtınalar,
Yağmur sıklaştı, saçlarımdan omzuma aktı damlalar.
Güneş ufukların ardına gizleniyordu,
Hüzün ve akşam sahilde dans ediyordu.
Yağmurun müziği ve dalgalar dansı hissetti,
Ruhumda tarifsiz bir manzara resmetti.
Biten akşammıydı yoksa yağan rahmet neye delaletti
Bu tempo beni soğukta terletti.
Alnımda, boşalan yağmur,
Sırtımda ter,
Ruhumda fırtınalar, dolanır geçer,
Sabretmeliyim her zamanki gibi
Bu terennüm de er geç biter, gider....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Fraksız Terinos

Akşam olmakla olmamak arasında


yazı tura atarken Knidos’ta
Terinos ve hanımı Keliternos
hazırlandılar en şık elbiseleri ile
amfi tiyatrodaki şiirsel müzik toplantısına,
Salih Efendi’ye bir gün önceden haber edildi.
Keliternos gece kıyafetlerini giydi.
Kocasının hediyesi; Buzdolabında sakladığı
yirmi senelik nergis kokusunu sürdü.
Şapkasını hafif eğik başına yakıştırdı.
Terinos da aynanın karşısında hazırlandı.
Hanımı ona frak giymesini önerdi.
Kabul etmedi,
hiç olmazsa smokin giy dedi.

Ona da olmaz giymem ben dedi.


Sonunda siyah takım elbiselerini tercih edip,
papyon yerine kravat taktı.

Salih Efendi tek atlı iki kişilik


Talika ile kapıya geldi, zili çaldı.
Amfi tiyatroya geldiler.
Terinos iki eli ile hanımının ellerinden tutup,
onun inmesine yardımcı oldu.

Girişte beklenen oldu;


Fraksız Terinos’u kapıdan içeri almadılar.
Büfeci arkadaşlarının hepsi smokinliydi,
ve kuralı onlar koydular.

Ancak açık tribünde oturmasına razı oldular.


O anki Keliternos’un yüzünü görmeliydiniz!
Tatlılardan ne seversiniz? Sütlaç, kadayıf,
sütlü nuriye veya baklavaya ne dersiniz?

Fasl-ı kebir başladı, Knidos’ta bir yaz gecesinde,


iç aktörler, dış aktörler sahneden geldiler, geçtiler.
Müzik yayıldı sokaklara ince ve sinsice,
Terinos’un kapalı tribüne giriş kartı iptal edildi.
Artık o da açıktan gösterileri izleyecekti.

Gece karardı, ut sesi ve kanun taksimi duyuldu,


ardından ritim saz ve inceden bir müzik sesi,
viyolonsel ile ney ardından geldi.
Daha nice fasıllar dinlenecekti Knidos’ta Terinos’suz,
lütfen bana bir sosisli verin acısız ve de sossuz.

Gece bitti, müzik ortamdaki yerini boşalttı.


Terinos ve Keliternos evlerine doğru yol aldı.
Anlaşılması zor ve ağdalı Knidos ‘ca dilindeki
şarkı sözlerinden
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
dudaklarında şu nağmeler kaldı:

“Geçsin günler, haftalar,aylar, mevsimler, yıllar…


Ve içimde bir nefes olarak kalacaksın.”
Ay ışığı onları takip etti,
Yıldızlar konfeti serpti.
Bir yaz gecesi masalıda,
böylece sona erdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Garip Bir Dava

Bir tuvaletçi şikayette bulundu dediki;


Hakim bey bu adam benim şerefimi yere vurdu.
Hakim davalıya döndü sordu.
-Nedir olay anlat bakalım şunu;
Adam dedi hakim bey üşütmüşüm o gün,
Birkaç kez para verip tuvalete gittim,
Yeter bu kadar para verdiğim,
Bu sefer de babanın hayırına sıçayım beyim dedim.
İşte o zaman kıyamet koptu,
Hakim bey olaya hakim oldu, çekiçle masaya vurdu
Dava bitmiştir, sanık suçsuzdur dedi,
Bu dava da burada sona erdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gayrettepe Güzeli

Çamlıca'nın aşk böceğimisin sen,


Erenköy'ün en bebeğimisin sen,
Seni söyler bütün şarkılar bana,
Çengelköy'lü Müesser 'misin sen...

İstanbul'un Kızkule'si gözdesi,


Benim aşkım Gayrettepe güzeli,
Etiler, İstinye, Sarıyer'i
En güzeli Küçük Bebek, Etiler'li.

Yeditepe, Aşıyan'lı, Beylerbey'li,


Benim aşkım Gayrettepe güzeli,

Bırak artık bu nazı bu işveyi,


Kabataş'ı, Beşiktaş İskelesi,
Ortaköy'ün sarışın aşiftesi,
Benim aşkım Gayrettepe güzeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gece İstanbul

Dün gece uzaktan seyrettim sahili


renkli neonlar ve İstanbul’da gece vakti
olgun kavun dilimi şeklindeki ay arya söyler gibi
elleri ensesinde yaslamış sırtını dünya küresine
çizgi çekmiş Adalar’dan Marmara Denizi’ne

Adımlarımı ağırlaştırdım gece mavisinde


farkındayım kötü örnek oldum karıncalara
karabatak kuşları gibi
kafamı soktum gün boyu denize

Ada Vapuru dönüyor sessizce


adalardan bakıldığında
klasik yolcu vapuruna
iskele tarafı şeftali sarısı
sancak eğmiş başını süzülüyor yine

Beyefendi Motorları kıyıda bağlı


fırtına ve öfkeli denizden habersizce
telaşsız denizde çalkalanıyor
kağıttan kayıklar gibi sessiz gecede
onların hareketlerini bir an kıskandım ben de

Tren istasyonunun altında iki genç gitar ellerinde


oturmuşlar merdivenlere
bir birine eşlik ediyorlar
dışarıdaki ay ve denize nispet edercesine

Şu saatler hüzünlenme zamanım


aklıma geri gelen anılar var
hey genç gitarcı delikanlı
bana yavaş bir dans müziği çal…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gece Olmuş Ay Parlamış

Ay ışığı
karlar üzerine yatmış,
beyaz beyaza çatmış.
Üstünden ayaz atlamış geçmiş,

Ay batmış,
karlar erimiş,
kar suyu dereye karışmış,
dere aşağılara akmış.
Çağlamış, çağlamış, çağlamış.

Çağlayanlar bir gece aya bakmış,


ay parlamış, parlamış, parlamış,
gözlerini aydınlatmış.

Gözün aydın,
savaşlar bitmiş,
insanlar akıllanmış,
barış adım adım yayılmış.

Dünya aydınlanmış,
gece olmuş ay parlamış,
soğuk sisli bir gecede,
karlar üzerinde
dolaşmış, dolaşmış, dolaşmış.
Hayat devam etmiş,
barış sağlanmış.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gece ve Terinos

Gecenin leylisinde,
Rüzgarlı bir kış gecesinde,
Terinos ufak bir şişe su aldı yanına,
İndi sahile gecenin onikisinde.

Lacivert gökyüzü,
rüzgar hışımla esiyordu.
Deniz kıyısı daha da serin ve insanın
içini titretiyordu.

Günbatısı esti,
Kos adasından oğlundan haber getirdi.
Saçları savruldu,
Dalgaların sesi;
Beyninin labirentlerinde döndü durdu.

Sanki o gece sabah olmayacaktı.


Ufak bir yağmur bulutu
sabaha doğru rüzgarın öfkesini tuttu.
Ay denize yaslamıştı gölgesini

Terinos arıyordu dün sabahki martıların sesini.


Dalgalar sahile bir müddet vurdu, vurdu,
Neredeyse artık sabah oluyordu.

Tek tek martılar Terinos'u selamladı,


Terinos da onlara baktı baktı.
Bu sabah ikram edecek bir şeyi yoktu,
Şişeden son yudum suyunu içiyordu.

Bir martı geldi yanına kondu,


gagalarını araladı,
Terinos son yudum suyunu
ağzından martının ağzına boşalttı.

Güneş ilk ışıklarını


Terinos'un yüzüne akıttı.
Deniz sakinleşti,
yorgun ihtiyar
dikdörtgen bir taşın üzerine uzandı.

Sol kolu ile gözlerini kapattı,


kendini derin bir uykuya bıraktı.

Seneler, seneleri kovaladı,


martılarla yemek yedi,
martılarla uyudu,
martılarla kalktı,

onun en sağdık dostları;


Epiktotes'den sonra;
bu sevimli varlıklardı.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gece Ve Tren

Suların yavaşça toprağa


Bırakıldığı bir gecede,
Haydarpaşa Garı'nda trende,
İçerisi sıcak,
Dışarısı oldukça serin,
Işıklar altında seçiliyor damlalar,
Düşlerimde senin hayalin,
Söğütlüçeşme ilk durak,
Son durak kara toprak,
Son durakmı burası evladım
Hayır abla burası Süreyyapaşa
Allah gecinden versin
Duraklar bitmesin,
Allah sizleri başımızdan eksik etmesin.
Size hayırlı yolculuklar ben ineceğim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geceye Doğru

Sene iki bin dokuz


program Geceye Doğru
sunan Enis Fosforoğlu
yine güzel bir Pazar gecesi
Alper Şirvan Atila Işık ve sevgi emekçisi
fıkra şiir müzik aşk hikayesi
gönüllere şenlik
program başlarken hep bitecek diye üzüldüm
ve bir Pazar gecesi radyomuzun başında
donduk kaldık
sessiz sedasız yayın yalan oldu
Enis Abi bizi akşam serinliğinde güneşe götür
içimize kar yağdı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geceye Git Terinos

Her şeyin bir kusuru varsa,


Yeryüzü gündüz,
Gökyüzü gece olsa,
Balıklar susuz yaşayamazsa...

Ben yaşıyorsam her şeye rağmen,


Ben insanım!
Dağ olsam dağ derlerdi,
Taş olsam taş,
Irmak olsam kururdum,
İnsansam ben, insanım...

Her şeye rağmen yaşıyorsam ben,


Ben insanım.

Terinos sen kimsin? Nesin?


Hayatın kaç gün senin?
Ömrünü hep çiçeklerle mi geçireceksin?
Geceye git Terinos; Geceye git.
Kaybol gündüzlerden,
Geceye git.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geç Git

Geç git
Geç git ama
Geç ip gitme ne olursun,
Rüzgarlar efeleşsin,
Gelincikler secdeye dursun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geçici Değerlerim

Geçici sahibiyiz her şeyimizin


İnşaat isçisi aile erkekleri ve sevdiklerim
Ellerinde kürekler
Bir kaç dakikada bitecek yeni evim

Geçici sahibiyiz her şeyimizin


Bölünüp parçalanacak servetim
Yarısına sahip olacak eşim
Diğer yarısı da büyütüp yetiştirdiklerimizin

Geçici sahibiyiz her şeyimizin


Diplomalarım ve tapu belgelerim
Ebruli Mustafa Düzgünman eserlerim
Takma dişlerim

Geçici sahibiyiz her şeyimizin


Oysa neler biriktirmiştim
En iyi yatırımlarım
Ahret için hazırladıklarım olduğunu
Çok geç anladım

Geçici sahibiyiz her şeyimizin


Arabam evim çocuklarim eşim
İşçi olmus en çok sevdiklerim
İnşa ettikleri benim ebedi evim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geçmiş Olsun

Eğer para parayı çekerse,


İnsanlar sokaklarda kurban keserse,
Kuş gribi beyaz et tüketimini etkilerse,
Tinerciler sokaklarda her önüne gelenden para isterse,

Polisler dolandırıcılarla el ele verirse,


Zatürreden çocuklar ölürse,
İstanbul'da verem salgını başgösterirse,
Üç gün içinde bir dükkana iki defa hırsız girerse,

Serseri kurşunlar insanlara isabet ederse,


Gazeteciler falcılara sorarak haber verirse,
Gayrimenkul fiyatları zirveye giderse,
İnsanlar emlakçılığı meslek seçerse,

Sümerbank indirime giderse,


Takım elbise onsekiz milyon ederse,
Görevimiz tehlike filmi vizyona girerse,
Hamit Karzai Türkiye'ye gelirse,

Hande Yener müzikleri dinlenirse,


Amerika Irak'a girerse,
Tek bir şey söylemek istiyorum,
Ve size 'geçmiş olsun' diyorum..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Artık Bekletme

Taşır penceremden
Rüzgarlar kokunu,
Bir ikindi karanlığı çöker odama,
Şimdi yanımda sen yoksanda,
Anılar ve kokun her an yanımda.
Akşamlara taşındığında ikindi vakti,
Çöker karanlıkla birlikte
Buruk bir yalnızlık kasveti,
Akan zamanla geçen bir ömür,
Ardından kalan bir kahve telvesi
Şimdi gece vakti,
Odam ışıl ışıl,
Yok yok olmuyor, zor yalnızlık.
Sensizlik hariç çok şeye alıştık,
Gel artık bekletme.
Bana bu kadar ceza değil layık.
Of of başım dumanlı,
Balkon kapısı yavaşca aralandı,
Misafirim bu akşam serin rüzgarlardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Artık Timenos

Güneş’in arkasına bakmadan batıya koştuğu klasik yaz gecesinde


pikapta Samanyolu şarkısı çalıyor bir gün daha sahilden ayrılıyor
Terinos balkonda koltuğunda oturuyordu

Gökyüzü lacivert kasketini taktı


Kos Adası’nın yüzü kızardı, bulutlar yerini
Ege’nin parlayan yıldızlarına bırakacaktı
Terinos yerini bırakmak istemedi sıkıca arkasına yaslandı

Kinidos’ta yaz geceleri başkaydı


Etrafı amfi tiyatrodan gelen müzik sesi kapladı
Terinos arkadaşı Epiktotes’in ona doğum gününde hediye ettiği
şiir kitabını kapattı, sade kahvesinden bir yudum tattı

Martı çığlıkları ona evladını hatırlattı


Timenos Şark görevinden ne zaman bir mektup gönderse
onu bu saatlerde tek başına okurdu
sonra da sahile iner dalgalara yaslardı gözlerini
Ahh! Timenos İlk göz ağrısı

O akşam da canı sahile inmek istedi ayakkabılarını giydi


Kendini sahile bıraktı
Ege’nin ılık rüzgarı imbat gömleğinin içine doldu
Afrodit’in saçları sanki oynuyordu

O da ne! Sahilde hiç dalga yoktu


Ufak bir beyaz kağıt kayık yaptı denize bıraktı
Kayık sahilden yavaş yavaş uzaklaştı Terinos ona baka kaldı
Bir an dalmıştı gözleri, martı sesi ile düşü yarım kaldı
düşünde Timenos el sallıyordu
Kanadıkırık ona baktı Terinos da ona baktı
bu sahne bir müddet sonra tamamlandı

Anı yaşayanlar amfi tiyatroda eğleniyordu


tiyatrodan gelen sesler sahilde bağdaş kurdu
Akordeon sesleri Terinos’un yanına geldi kaçtı
tekrar geldi kaçtı, sesler çocuklaştı
Terinos “adam sende” der gibi başını yana eğdi
tekrar kağıt kayığa baktı

Yoktu
Karanlıkta sahilden açıldı gözden kayboldu
Terinos’un içi tekrar hüzün doldu Timenos ne zaman dönecekti
Gitarist tellerde elini dolaştırıyordu
amfi tiyatroda o gece gitaristler yarışıyordu
Jüri postacılardan oluşuyordu

Terinos ağır ağır kalktı, arkasına bakmadan evinin yolunu tuttu


balkonda koltuğuna oturdu, kollarını balkon ferforjelerine
başını da kollarının üzerine koyup tekrar uyudu

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ta ki; Keliternos’un onu uyandırmasına dek öylece kaldı
Ilık rüzgar saçlarını okşuyordu Kinidos’ta yaz geceleri hoştu
Terinos gecenin devamını yatağında tamamladı
Sabah pencerede dün gece ona bakan martı vardı
Hayat kısa zaman dardı

kapı zamansız çaldı üç defa tık tık tık


Keliternos koştu 'kim o' dedi
cevap veren ses tanıdık geldi
bilin bakalım kimdi?
Timenos desem inanmazsınız belki ama
(Şair Terinos ve ailesine bir güzellik yaptı)
kapıda oğlu Timenos vardı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Artık Timenos-2

Gün yorgunu Güneş kül rengi bulutlar arasından


adaların arkasına çekilirken
radyoda eski günlerden bir şarkı ve balkonda Terinos

Kinidos’ta
gökyüzünün sonsuz boşluğunda
yuvasına geç kalmış martı çığlıkları ile
iri üzüm tanelerine benzeyen yıldızlı
bir yaz gecesi başlıyordu ve sahilde Terinos

Ege’ye özgü işte bu lacivert gecelerde


imbatla beraber Afrodit’in saçları teninde uçuşur
Timenos’tan gelen mektupları tekrar tekrar okur
dalgalara gözlerini yaslardı

Timenos
Ahh! Timenos ilk göz ağrısı

Terinos’un kayık yapıp denize bıraktığı kağıt parçası


kanadı kırık martıları kıskandırırcasına
yavaş yavaş uzaklaşırken
Timenos’u daha dünmüş gibi
iki sene önce Şark hizmetine gönderdiği günü anımsadı

Amfi tiyatrodan yayılan hüzünlü keman sesleri


ılık kumlar üzerinde bağdaş kurup otururken
kemancının tellere dokunuşu gibi
Terinos’un denize salıverdiği kağıttan kayık
gideceği yeri bilircesine gözden kayboldu

içinde uyanan çocukla el ele yorgun ama umutlu


keçiboynuzu ve badem ağaçları arasında
evin yolunda Terinos

Geceye yayılan seslere sarılıp


yüreğini uykunun sonsuz boşluğuna bıraktı

Gün uyanmadan kapının tokmağı aralıklarla vuruldu


Uykulu gözlerle anne kapıya koştu
“Timenos” desem inanmazsınız belki ama
(şair Terinos ve ailesine bir güzellik yaptı)
ve kapıda yol yorgunu oğlu Timenos vardı.

Mehmet Akif Tiryaki


03.05.2007

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Git

Nedir müzik?
Kültür fizik
Trigorometri, matematik, fantastik
Herkesde vardır bir tik
Bizler mutluluğa hasretik.

Kültür elden gitti gider, yok olur,


Koltuklara tilkiler oturtulur.
Böyle giderse sonumuz ne olur?
Tik tik tik eridik.

Bittik, tükendik
Bu dünya boş
İçindekiler haramla olmuş serhoş,
Ömürler geçiyor bir hoş,
Bu yemek neden böyle mayhoş,

En basit düzensizlik hastanelerde galoş.


Bu ülkenin doktorları da olmuş bir hoş.
Bir muayenehane kuruyorlar,
Hastaları da ssk dan buluyorlar.

Oynuyorlar cahil vatandaşla gel git,


Bir de sekretere uğra kart ya da para nakit.
Ah ah bu böylemi olmalıydı?
Nasıl öğrettiniz bize lisede,

Yoksa birşey mi değişti üniversitede


Fakir insanlar bu vatanda,
Zenginler İngilterede.
Özledim; demokrasi hak hukuk nerede? ....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Hele

Biliyorum bu yeşeren yapraklar


Gün gelecek ayaklarıma takılacak
Kahverengi Sarı gazel olup
Biliyorum gece olacak
Gün doğacak sabaha
Uzun gecelere şiir yazacağım
Yüzünü görmeden

Yağmurlar da kesildi
Damlamıyor
Göz yaşlarım da kurudu
Defol git mutsuzluk

Kıpır kıpır içim


Sen bir gün döneceksin diye
Bekletme özledim
Gel hele karanfil kokusuyla gel
Ayazına koyma beni
.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Rıza Git Rıza

Sonbahar yaprakları toplayan


bir çöpçüydü o Krizantem sokağında
kahverengi yapraklar sesiz düşerken kaldırıma
yazdan kalma eski giysileri içinde
hiç telaş yoktu ne Rıza’da ne de sokakta

Bir araba yoldan geçerken


uçuşan yapraklar kucaklaştılar korkudan
aynı anne babanın yitirilen çocuklarıydı onlar
şimdi kaldırım kenarlarında bekliyorlar
çöpçü Rıza’yı

O önce kendi izmaritini toplar yerden ve işe başlar


sonra da güneş yanığı kavrulmuş yaprakları
ve dağınık saçlarını
Rıza hayatından bezgin ağzında sigara
elinde süpürge ile süpürdükçe
yapraklar sesiz yağdı gökyüzünden üzerine

Sonbaharda işe alındı her sene


çok kısa çalıştı temizlik işinde
yazın çay topladı memlekette
kışın ayakkabı boyadı caddede
yaprakların hayatı farklıydı Rıza’nın ki bambaşka
gönül nasıl dayanırdı ki bu aşka
aşk mıydı bu
yok canım ne aşkı
Rıza’nın değişmeyen hayat macerası

Ağaçlar ve insanlar emekli oldu


sonbaharda Krizantem sokakta
Rıza bankta oturup dinlense de ara sıra.
birbiriyle akraba yaprakları temizledi
saçları dağınık ağzında yarım sigara.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gel Rıza Git Rıza-2

Krizantem sokağında
Sonbahar yaprakları toplayan bir çöpçüydü o
adı Rıza

Sararan yapraklar yazdan kalma eski giysileri içinde


sesizce düşerken kaldırımlara
hiç telaş yoktu ne Rıza’da ne de sokakta

önce kendi izmaritlerini toplar yerden ve işe başlar


sonra da güneş yanığı kavrulmuş yaprakları
ve dağınık saçlarını

Yoldan geçen arabaların rüzgarından


Aynı anne babanın yitirilen çocukları gibi yapraklar
Duvar dibinde öksüz ve yetim kucaklaşırken korkudan
Hayat yorgunu Rıza ağzında sigara
Elinde süpürge
Sesizce yağdı yapraklar üstüne

Sonbaharda işe alınırdı her sene


Yazın çay toplamaya giderdi memleketine
Kışın ayakkabı boyadı caddede
Krizantem sokakta hayat başkaydı Rıza’nın ki bambaşka

İnsanlar emekli olurken her mevsim


bu sokakta veya başka sokaklarda
Rıza banka oturup dinlense de ara sıra
yaprakları temizledi
saçları dağınık ağzında yarım sigara
ve emeklilikten çok uzakta
hep anılarını seyretti yaprak toplarken
sonbaharda Krizantem sokakta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geleceğim Bir Demet Çiçek İle

Neden kısıyorsun gözlerini


Bana bakarken öyle
Maltepe deniz otobüsleri iskelesi açılmış
İlk defa benim şiirimde adı geçti
İlk defa benim şiirimde

Ben şairim yazarım


Sen de ev kadınısın pişirirsin yıkarsın
İstersen sen her şeyin suyunu sıkarsın
Neden kısıyorsun gözlerini
Bana bakarken öyle

Söylediklerim yalan mı istersen yalan de


Maltepe’ye deniz otobüsü iskelesi açılmış
Artık onunla gideceğim işe
Ve geleceğim
Dönüşte beni bekle

Çiçekçi var mı Kabataş İskelesi’nde


Belki sana bir demet papatya alırım
Param artarsa cebimde
Ya da o gün senin doğum gününse

Geçen sene almıştım bir saksı mavi menekşe


Ve mavi bir kazak almıştım sahildeki mağazadan
Bu rengi seviyorsun diye

Beni karşılamaya gelmezsen bile


Maltepe’de ki yeni açılan vapur iskelesine
Zili çalacağım akşam elimde bir demet margaret ile
Maydanoz çiçek olsaydı onu alırdım belki de.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gelir Değilmi Komutanım

Ama Afgan çocukları değil serçe,


Yağmur ince ince yağar gece,
Çadırlar kapısız soğuk,
İçindekiler çocuk.

Rus savaşında bizde,


Torbalar dikildi otuzar kiloluk,
Un torbaları okul çocuklarının sırtında,
Yürüdüler sessizce, yoktu hayvan veya araba

Sarıkamış'da yayıldı dağlara Mehmetçik,


Ayaklarında çarık,
Ceplerinde arpa taneleri, yıkanmış, temizlenmiş tezekten,
Ama yoktu onların haneleri,
Soğuk eksi kırk derece,
Ağızlarında şu hece,
Hayat bir bilmece.

Bir baba oğlunu soruyordu,


Komutana, kanala gitti diyorlar doğrumu diyordu.
Kanal soğuk değildir değilmi komutanım,
Zira çok üşürdü Hasan'ım.
Gelir değilmi komutanım
Gelir dedi komutan babaya,
Üşümez oğlun kanaldaysa.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gerçek Aydınlık

Falcılara güle güle, dokunmasınlar bana,


Beni kıskanmasın kimse,
Kötülük düşünmesinler hakkımda
Ve
Vahşi olan her şeyden
Beni koruyan Rabbim var
O ki;
Güneşi ile sabahı aydınlatandır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Geruze'ye Güneş Doğuyor.

Her sabah güneş adımını atarken güne


İnsanlar gelecekten habersiz uykuda
Oysa ben
Viyadükler üzerinde kros motorsikletimle
Günü yakalamaya gidiyorum
Astral ortamda

Deniz yorgun
Balıkçı motorları bir bir açılıyor limandan
Kısmet dileyişiyle
Ben senin için dileklerde bulundum dualarımda
Örneğin geleceğinin güzel olmasını

Seyrederken güneşin gökyüzüne kavuşma sevdasını


Geruze otelinden kardeşimle odamda
Zamana hakem görevi verilmiş
Bana sevmek fiili yüklenmiş
Takvim yapraklarına tükenme bitme
Sana tutunma vaad ediliyor hayata
Benim yakarışlarımla

Ta ki terk edene kadar dünyayı


Yaşamak ömür boyu
Kişinin ömrüyle orantılı
Sınırlı
Sakin ve mutlu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gerze

Boyabat'da pilav yedim,


Dranaz'da soluk aldım,
Gerze'de denize girdim,
Sinop'ta Sarıkum'da yattım,
Acısu'dan içtim acıktım,
Alaçam'da kebap yedim,
Çeçe Sultan'a çıktım.
Aslında bir hafta kalacaktım,
Üç günde sıkıldım.
Atladım arabaya Samsun'a çıktım,
O da bitti,
Ver elini İstanbul,
Sıkılmasam bir hafta kalacaktım,
Seneye yine gelirim,
Hoşça kalın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gerze ve Deniz

İçilesi
bir bardak soğuk su gibidir,
Gerze’nin denizi.
Yaz günlerinde durgun olur,
sıcak döşek gibidir
sabah ve ikindi vakti
kulaç kulaç yüzülen.

Kuşluk vakti sessizlik ve


Muş ovası gibidir deniz,
sandalla, rotasız, dümensiz gezilen.
Eski sarı renkli bir fotoğraftır,
oturma odamdaki aynanın kenarında,
Gerze’nin İskele Çay Bahçesi.
Veya;

Bilgisayarımda
arka fondur
çay bahçesindeki yeşil çam,
ayaklarının altına serilmiş deniz,
karşıda Acısu, Hacıselli, Çeçe ve Dikmen.

Güneşin kırmızısı çalınmış sarı hali,


denizin açık uçuk mavisi,
dağların yeşil entarisi.
Yeşil Gerze'm
özledim seni.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gerzeli

Memleketim Gerze,
Doğumum bindokuzyüzelliyedi,
Bir tüccar bana sen aptalsın dedi.
Şu anda o tüccar iflas etti gitti,
Bana bir fabrika hediye edecekti.
Her neyse konumuz bu değil,
Ben Gerze'liyim ayrıca bu bir şiir.
Karadeniz sahilinde şirin bir seyir
Pidesini tadın. Yabana atılır gibi değil,
Yağmurlu günlerde çoktur bunu bil.
Sahil çay bahçeleri geceleri dolar taşar,
Yaz aylarında insanlar gelir yaşar
Benim tercihim pidede kıymalı ve yumurtalıdır,
Kimileri sevse de taze veya bayat kaşar.
Gerze sahilinde mütevazi insanlar yaşar.
Oranın unutulmsaz meczupları Sabri ve Hamdi
Ya Aydın balinaya ne demeli
İklimi yağmurlu ve puslu
Arkadaşım Bay Blanco Tunus'lu
Bir kahvehanesi var, insanların bileklerinde atmaca kuşlu.
Cumhuriyet Caddesi, Fuğla yokuşlu,
Toprağı verimli, humuslu,
Yerleş otur Gerze'de uslu uslu,
Senin nene gerek Trabzon'lu, Foroz'lu
Gerze'nin amblemi horozlu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Girne

Mare Monte,
Girne Roks Otel,
Diğer yerler, üniversiteler
Kıbrıs yavru vatan,
Buzlu portakal suyu
Casmin otelde havuz başı,
Limanda ikindi telaşı,
Çarşılar canlı,
Alışveriş heyecanlı,
İnsanlar karabacaklı,
Yaşayanların çoğu Adana'lı, Maraş'lı, Hatay'lı,
'Açayım kalbimi öleyim'
Dedi bir Kıbrıs'lı
Pazarlık esnasında bana,
Heyecanlı heyecanlı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gitti

Rutin hayat silik şahsiyet


Şehirde fare
Kasabada kral haşmet
Cimrilik ve korkaklık ona selamet
Bonkörlük reklam işi
Kaçak güreşen pehlivan
Kalıbının adamı olmak marifet
Büyüklük yüce duygu
Reddetmek günümüzde moda olmuş
Adı saffet soyadı muhabbet
Gel keyfim gel
Ama nereye kadar
Dört kolluya binecek her doğan bebek
Kısalı uzunlu zaman çubukları
Bahtınıza düşen belli değil kısmet
Kötüler gidecek
İyilerin iyilikleri konuşulacak bir müddet

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gizli Şehir

Ressamın tualinde, bir eski evin


Ahşap penceresinde
Siyah bir gecenin
Etrafına ıssızlık çöktüğünde
İstanbul’un tarihi bir yerleşim bölgesinde
Tütsüsü yayılır ruhuma
Haliç’e esen bad-ı seherin

Eminönü Yeni Cami uzakta


Koşamaz balıkçı motorları
Boğuşur dalgasız denizde
Kulaç atar karşıki sahile,
Bir başka mor gece yaşanır
Piyer Loti de.

Bir şehr-i İstanbul gizlidir


Bu mezarlıkta.
Ay süzülür, Halic'e selam verip
Çeker gider
Ulvi sessizlik her gece böyle
Devam eder

Bu beldenin Sultan'ına hayran olur etraf


İnsanlar ibadet ederler beş vakit
Çevresinde saf tutarak
İstekler sunulur, dilekler arz olunur,
Dost-u yarin dibinde dualar okunur.

Bu çarkın içine giren çıkamaz bir daha


Hacetler iletilir buradan Allah’a
Sebepler aleminde yaşıyorsak dünyada,
Sebep yahu duamıza, bizi bağışla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Global Uyum Veya Metodoloji (Veya Kısacası Terinos)

Bir yandan borsa düşecek,


diğer yandan bebekler büyüyecek...
Sana soran oldu mu Terinos?
Global uyum gerçekleşecek...

Eşyalar, insanlar eskiyecek,


Çürüyecek veya kokuşacak;
Senin gibi Terinos...
Gene vurdun beline şişenin!
Ayyaş ihtiyar...

Terinos sen kaç yaşındasın?


Hiç aşık oldun mu?
Bana doğruyu söylersin bilirim...
İki kadehten sonra ben seni dinlerim.

Oldun ha!
Nasıl bir şey anlat da dinleyeyim...
Neden yalnızsın şimdi?
Hata sende miydi Terinos?
Bana anlat da bileyim...

Bilsem ne fark eder değil mi?


Bilmesem daha iyi...
Yıllar yıprattı bizi Terinos;
Zaman dur durak bilmedi...

Bir varmış bir yokmuş...


İşte böyle hayat değil mi?
Dinliyormusun beni Terinos?
Hişşt! Terinos...

Bir kelebek misali,


Terinos da gitti
Lakin devam ediyor metodoloji...
'Ördek suya dal da gel
Yardan haber...'
Terinos...Terinoss! ..
Boş dünya boş...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gole Bak Gole

Yaptın gene numaranı arap çocuğu


Gole bak gole
Aslında hayatımız bir televole.
Heyy diyelim hey huu,
Maşukiye'de Hakkı verdi avukata atomu(helva)
Avukat Sapanca'yı seviyordu,
Sapanca sevgisi pirinden geliyordu.
Pirimiz Sapanca'da yaşıyordu,
Dertleri dertlerimizi aşıyordu.
Ama yüzü hep gülerdi,
Konuştukça insanın kalmazdı derdi.
Bana koskoca bir ceviz ağacını hediye verdi.
Avukat güngörmüş bir adam, sırdaşımdı,
Hem babam hem arkadaşımdı.
Derdi bize-'çocuklar neşenizi kaybetmeyin'
'Hiç bir şeyi kendinize dert etmeyin.'
O zaman versene biraz para avukat derdim,
Gole bak gole
Her şey parayla olmaz hey hat
Yaptın gene numaranı arap çocuğu
Derdi bana rahmetli
Şimdi ona dua rica ediyorum sizden,
Allah rahmet eylesin dua bizden.
Allat'da razı olsun emi sizden.
Şimdi olsa derdi bana rahmetli;
Yaptın gene numaranı arap çocuğu,
En son golü o attı,
En son numarayı o yaptı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gökkuşağın

Gözlerinde yağmur bulutları yüklü


Her an yağacakmış gibi
Rahmet olacaksa eğer yağmurun
Yağ anasını satayım
Rengârenk olsun
Yağmur sonrası gökkuşağın

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Göksu Geceleri

Vaktiyle bu koltukta
Kimler oturdu, kimler kuruldu
Bu işlemeli aynalara
Kimler baktı durdu
Altın varaklı mobilyalar oldu,
Evlerde baş köşelere koyuldu,
El işçiliği dönem dönem makbul oldu
Ebrular, hatlar, sedef kakmalar,
Elde dokunurdu bir zamanlar halılar
Denize karşıydı büyük yalılar,
Boğazın çalkantılı suları hareketli,
Göksu'da geceler mehtaplı ve debdebeli,
Saltanat kayıkları el yapımı,
Beyler sandallarda gezerdi,
Hanımlar konaklarda nakış işler,
İstanbul'da geceleri
Bekçiler sokak sokak gezer,
Tepelerden batan güneş
Boğaza göz süzerdi.
Mehtaplı geceler boğazda ne güzeldi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gökyüzü Kahırlandı

Kırmızı kalemimle çakıl taşlarına adını yazıyorum


Tek tek onları su üstünde gezdiriyorum
Sana bir şiir yazdım
İçimden defalarca okuyup ezberliyorum
Atmacam ipini kopartmış kaçmış
Kapım açık pencerem rüzgara teslim
Ayaklarım çıplak
Her an sen gelecekmişsin bekliyorum
Azığımda bir dilim kuru ekmek dilimde şarkımız dolanıyor
Uzaktasın atmacamın ipi kopmuş
Sana ulaşırsa ona bak gözlerine bak beni göreceksin
Dağların başı yine dumanlandı
Gökyüzü kahırlandı
İsmini avaz avaz bağırıyorum
Karşıki tepelere
Sadece tekrarlıyor
Cevap vermiyor aynalar bile hep kendimi gösteriyor
Saklama kendini gel.
Özlemim var paylaşalım bekletme gel.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Göl Gül Ve Gönül-1

Göl gül ve gönül


Gülyağı kokusunda
Gönül sever
Erir
Yanar
Gül gibi
Pembe
Gözyaşları göl olur
Gözler kızıl gül olur
Sözler biter
Bakışlar bülbül olur
Aşka düşen boğulmazsa
Mutsuzdur

Göl Gül Ve Gönül-2

Güneş erisin damla damla gülyağı


Gönül erisin damla damla gözyaşı
Göl erimiş çok eskiden
Gönül ele avuca sığmaz
Bir sevmeye görsün
Erir göl gibi
Pembe pembe
Yanar gül gibi
Vav olur büzüşür kucağında
Dikenlerin
Yanar köz olur
Ateş göz olur
Bakar uzaklara sönene kadar

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Göl ve Orman

Altından suların kaynadığı bir göl,


Başı dumanlı, bol ağaçlı bir dağ havası
İşte başladı bir Sapanca muamması.

Yol kenarlarında sonbaharda hurma ağaçları,


Baharda erik ve kiraz baş tacı.
Eşme'nin ve Geyve'nin makbuldür ayvası.

Kazımpaşa yöresi hep at harası,


Ayrıca meşhurdur köftesi oranın.
Havasını koklamak ayrıcalıktır Sapanca'nın

Uzuntarla Özdilek'te severim açık büfe sabah kahvaltısı,


Köfteci Kemal'in Sapanca'da kaldı hatırası.
Uykunuzu getirir onun köfte piyaz ve kemalpaşa tatlısı,
Yanında buz gibi açık Sapanca suyu hoşgeldin der size,
Bedeldir o musluktan akan su güle, nergise.

Atın kendinizi daha sonra ormana,


Bol oksijenli havayı doldurun ciğerlerinize.
Zira İstanbul'da, Ankara'da orayı çok ararsınız,
Artık Sapanca sizin, siz de Sapanca'lısınız.

Ayrılırken oradan ağaçlar el sallar,


Güneş size eşlik eder, İstanbul'da uğurlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gölge Etme

Şair esnaf, esnafa şiir yazarmış,


İnsanlar saçlarını tarakla tararmış,
Kim demiş ki Diyojen aptalmış, safmış
Gündüz vakti fener ile adam ararmış.
Sinoplu filozof bir tahta fıçıda yaşarmış
'Gölge etme başka ihsan istemem' cümlesi
Bu büyük düşünürden kalmış.
Ceza evlerinde mahkumlar yaşarmış,
Günümüzde insanlar dünya dertlerine dalmış.
En güzel kalori havyarda varmış,
Bu şair de Sinop, Gerze'de doğmuş,
İstanbul'un birçok semtlerinde yaşamış,
Şu anda Maltepe sahiline demir atmış,
Balkondan adaları seyre dalmış,
Adaları sevmese de seyretmiş, aldanmış.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gömlek-i Şerif

Bu gömleği Resul-ü Ekrem giydi,


Daha sonra saraydan bir hanıma verildi,
Saraylı Hanım'da gömleği yerine emanet etti.
Emanetçi Ali Haydar Efendi'ydi.

O zamanlar Efendi Baba Kumrulu'da oturuyordu,


Daha sonra İsmet Efendi Tekkesi'ne şeyh oldu.
Gömlek-i Şerif'i başında taşıyıp, tekkeye koydu.
Kadir geceleri ziyaretle meşgul oldu.

Arkasından emaneti torunu Hümeyra'ya bıraktı.


Vefatından sonra da damadı işi ele aldı.
Yatsı namazından sonra ceviz sandığından çıkarılıyordu,
Kat kat bohça salat-ı ümmiye ile açılıyordu.

Sonra huşu ile ziyaret olunuyordu.


Ziyaret sonucu selevat ile katlanıp sandığa koyuluyordu.
Bir dahaki ziyarete kadar sandık yok oluyordu.
Ziyaret esnasında edep harici davranışa girilmedi,
Aşırı gayretkarlık gösterilmedi.

Bir dahaki ziyarete kadar da kendisinden söz edilmedi.


Server-i Enbiya Efendimiz'in gömleği beyaz pamuklu idi,
Ön kısmında ayetler, dualar vardı,
Bir de vefkler ebcet hesabı ile yazılmıştı.

Göğüs kısmının iki yanı renkli idi,


Mekke Medine buraya resmedildi.
Arka tarafı ise yazısızdı.

Efendi Baba bu yazıların daha sonra,


Aşıklar tarafından işlendiğini söylerdi.
Bu gömleklere: Eskiden savaşlarda giyilen,
Dualı gömlek derlerdi.

Bu gömleğin yıkanmayışının sebebi,


Suyunun her derde şifa olması ebedi,
İnşeallah sizede görmek nasip olur emi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gömlek-i Şerif (2)

Bu gömleği Resul-ü Ekrem giydi,


Osmanlı zamanında padişaha geçti,
Daha sonra saraydan bir hanıma verildi.
Saraylı Hanım da gömleği yerine emanet etti.

Emanetçi Ali Haydar Efendi'ydi.


Efendi Baba emri bil marufta kolera olmuştu,
Gayrimüslim bir doktora tedavi oldu
Doktoru karantinaya aldılar salmadılar,
Efendi Baba browning tabancasını aldı pencereden dışardakilere
Doktoru bırakın dedi,
Doktor endişelendi sonra azat oldu.
Saraylı hanım bunu duydu bekledi, Baba iyileşti,
O zamanlar Efendi Baba Kumrulu'da oturuyordu.
Daha sonra İsmet Efendi Tekkesi'ne şeyh oldu.
Oraya kutsal emaneti başının üstünde götürdü.

Kadir geceleri ziyaretle meşgul oldu,


Arkasından emaneti torunu Hümeyra'ya bıraktı,
Vefatından sonrada işi damadı ele aldı.

Yatsı namazından sonra ceviz sandığından çıkarılıyordu,


Kat kat bohça, salat-ı ümmiye ile açılıyordu.
Sonra huşu ile ziyaret olunuyordu.

Ziyaret sonucu selevat ile katlanıp, sandığına koyuluyordu


Birdahaki ziyarete kadar sandık yok oluyordu.
Ziyaret esnasında edep harici davranışa girilmedi,
Aşırı gayretkarlık gösterilmedi.
Birdahaki ziyarete kadar kendinden söz edilmedi.

Server-i Enbiya(s.a.s) Efendimiz'in gömleği beyaz pamuklu idi,


Ön kısmında ayetler, dualar vardı.
Birde vefkler ebcet hesabıyla yazılmıştı.
Göğüs kısmının iki yanı renkli idi.
Arka tarafı ise yazısızdı.

Efendi Baba bu yazıların daha sonra


Aşıklar tarafından yazıldığını söylerdi,
Bu gömleklere eskiden savaşta giyilen
Dualı gömlek derlerdi.

Bu gömleğin yıkanmayışının sebebi,


Suyunun her derde şifa olması ebedi,
İnşeallah size de görmek nasip olur emi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gönül Bahçem

Vardım bir erenden sırrın almaya


Dedi henüz erken sır günü değil
Çalma kapısını gönül evimin
Beni bir çocuk gör bir baba değil

Nergis ile çiğdem arkadaş olsa


Bülbül gül dalına konup koklasa
Gördüğün rüyalar yeşil beyazsa
Hindistan’da bir fil bilme kendini
Hurma dalı gibi hilal ol eğil

Atlı kucaklasa rüyanda seni


Üç gün konuşma sus kavuşacaksın
Hevesini kırma güzel alemde
Bir düştün mü bir daha kalkamazsın

Gönül uykuda açar perdesini


Kaybettiklerini bulursun belki
Koyulmaz her sarhoşun sofrasına tövbe mezesi
Kahır şarabını yarım leblebiyle içmesini bil.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gönül Tutsağı

Geceye tutkun gün gibi


Benzettin kendine beni
Bağlandım sana
Yapış yapış
Kurtulamıyorum
Salıver artık şu tutsağı
Gidemeyeceğini bile bile.
Azat mevsimi gelmedi mi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Göremezsem Özlerim

Ziyneti ile ziynetlendiren,


şerefi ile şereflendiren,
kerameti ile ikramda bulunan,
dünyada arkadaş,
kabirde can yoldaşı,
ateşten engel perde,
sırat üzerinde nur,
cennette arkadaş,
yol gösteren önderim
başucu kitabım,
Kuran-ı Kerim,
göremezsem özlerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Görmek İstemek

Gözler kapalı
Yol göstericiler
Buyurun meydana
Gösterin hünerlerinizi
Açın gözlerimizi
Biz bakmaya hazırız
Yeter ki öğretin bakmasını
Teşekkür
Görmek kadar
Görmek istemek de önemli
Can suyu gibi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gözde

Gözde misali sallanıyoruz işte


Gözde bir kayık ismi denizde
Ama biz insanız dünya ikibinde
Biz durmamalıyız yerimizde
Rüzgarlar esmeli içimizde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gözleriniz Dolmasın

Şile’ye mi gidiyoruz o da ne
burası Sinop
karanın denize uzanan kolu
üzerine yerleşilmiş koca iskele
güz güzeli
kalesi Sarıkum Plajı ceza evi
girişte elinde feneriyle Diyojen heykeli
ve karşısında heykel kadar büyük amforası

En ucunda Paşa Tabyaları


pek güzeldir yoğurtlu ve cevizli mantıları
burası Sinop
ortasında Alâeddin Camii ve külliyesi
kotra modelleri ve el dokuması keten cemberi
balıkçısına sormayın
“-Beyim hamsi taze mi.” diye
söyle bakalım niye;
Burası Sinop Türkiye’nin hamsi tarlası
müzesini gitmişken gezmeyi atlamamalı
sabah kahvaltıda sıcak nokulu bir tatmalı
Seyit Bilal Türbesini de hesaba katmalı

Anne tatlısı saray burması


Sinop Karadeniz’in telli turnası
gezin görün aman ha vurulmayın
dönüşte de Gerze ilçesine uğrayın
açık kıymalı yumurtalı pidesini yemeyi unutmayın
afiyet olsun şeker olmasın
yine gelirsiniz
dönüşte gözleriniz dolmasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gözü Yaşlı Kent

Kuş gözüyle bir kilometre boyunda


ekmek parçaları serilmiş emekli güvercinlere
onlar yemekle yememek arasında karar aşamasında
güneş on ikiye iki saat kala
Haydarpaşa Vapur İskelesi ile motor iskelesi arasında
deniz kokusu bulaşmış limana boylu boyunca

Gurbeti özümseyenler geçiyor


ellerinde tekerlekli bavullarıyla
istanbul telli duvaklı duruyor karşımda tüm ihtişamıyla
ayaklarında sedef kakmalı takunya
Sultanahmet Topkapı Sarayı Yenikapı Ayasofya
belki de son defa bakıyorum
Haydarpaşa Tren istasyonu'nun saatine
başımı kaldırıp da.

El Tewfik isminde
ince uzun bir yük gemisi geçiyor boğazdan
kıçını başını oynata oynata
güvertesine çıkmış üç beş tayfa
Tophane Rıhtımı'na dizilmiş turist gezi gemileri
beyaz renkli on on sekiz katlı
İstanbul Modern binasının arkasına Nushetiye Camii demir atmış
başı altın yaldız taçlı
Türkiye Deniz işletmesi binasının arkasında belediye otoparkı var altı katlı
altında veriliyor kahvaltı ve tatlı

Galata Köprüsü'nün altından geçiyoruz


üzerinde balık tutanlar var
ellerinde kamışları dizilmişler hepsi sıraya
önce Eminönü'nde iniyor yolcular
geriye kalanlar Karaköy Motor İskelesi'nde
Mevlevihane ortalarda gözükmüyor son günlerde
Galata Kulesi dans ediyor tek başına Karaköy'ün tepesinde
caz festivallerinin gözü yaşlı kentinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gözünü Seveyim

Yanağından seveyim
dudağından seveyim
göz gözle sevişir gözünü seveyim
hadi dön bana

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gücümüzün yettiği kadar

Günde yirmi kilometre yürür bir eskici


beslenmesi ona göre kuvvetli
hayatını yaşıyor
beslenme bozulursa
hastalıklar başlar
insan düşüne düşüne doğruyu bulur
her canlı ölmeyi başarır
insan ölmeyi becerebiliyor
son iki üç sene
ayaklar şişer güç azalır
o zaman evin içinde yürürüz
dolaptaki su şişelerinin kapakları açıktır
gücümüz açmaya yetmez
gücümüzün yettiği kadar
mücadele ederiz hayatla
üç çay kaşığı zeytin ezmesi veya salça
beş çay kaşığı bal
meyva suları ayran
bizi hayata bağlar
gücümüzün yettiği kadar
ölmeyi becerebidiğimiz kadar
yürümek bizi hayata bağlar

Çay demleyeyim mi içer misin?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güle Güle

El ele göz göze


göğüs göğse geldiğinizde
söylenen söz merhaba
Ve tebessüm
sevinmek anlamında
Gözler kaşlar arasından
enerji akışı tam o esnada
Ayrılırken el sallanır
elveda
Güle güle demek âdettendir
pozitif dileyişler gelecek zamana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güle Güle Otur

Pamuk da alışmadıysa
bu toplu konutlara,
artık bir şeycik demiyorum
güle güle otur
stüdyo dairende.
Halkalı konutunda.
Üzülme tekrar alırsın,
parayı bulduğunda;

Boğaz da şahane bir villa...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güle Güle Terinos

Güle güle Terinos


Güle güle,
İki gün ne çabukta geçti bre...
Dolu dolu yaşadık iki günde.

Güle güle Terinos


Güle güle,
Olması gereken oldu,
Bitti.

Sonsuzdaki istasyonda
Bekleyeceğim seni.
Trenlerin durmadığı istasyonda.
Ve daha doğrusu;
Şarkımızın söylendiği
Radyo istasyonunda...

Gel Terinos.
Bekleyeceğim seni,
Bekleyeceğim seni...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gülün Ömrü

Gül goncadır önce


Açar
Solar
Dökülür
Mis gibi kokar bir ömür boyu
Toprakla buluştuğunda bile
Dökülen yaprakları

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Günaydın

Devamlı bunları söyle;

Yaratılanların kötülüklerinden
karanlık bastığında gecenin kötülüklerinden
büyücülerin ve kıskançların kötülüklerinden
ağaran sabahın Rabbi'ne sığınırım

İnsanı korkutan insandan


İnsanı korkutan cinden
o şüphe veren şeytanın kötülüklerinden
yüce İlah'a sığınırım

Allah'ıma sığınırım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Gündem

Başbakan lan dedi vatandaşa,


Seviye dibe vurdu,
Peygamber Efendimizin(s.a.s) karikatürü çizildi
Müslümanlar büyükelçilikleri taşa tuttu.

Bu lan kelimesini ben yurt dışında kullanırım,


Taksi soförüne gülerek havaryu lan derim,
O da gülerek tenkyu tenkyu der,
Ahbaplık ederiz,
Lanın ne demek olduğunu anlamaz keriz.
Ama yurt içinde kullanmam tehlikelidir,
Bizim vatandaşımız çabuk alınır, gaza gelir.

Ona diyeceksin badem ağası,


Çünkü hıyarağası derseniz alınır bazısı.
Babalar genelde eşoğlu eşek der oğluna,
Bende kıl olurum koçum lafına.
Kusura bakmayın siz bu laflara,
Argo kullandık, gündemimiz bu ya...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güneş Hep Sabah Doğar

Dışı aydınlık gecenin


ama içi zifiri karanlık
gece ve konak
gündüz ve
konağın içindeydi gece
iki kişi yaşıyordu
çok oda
çok pencere
karanlıktı konağın içi
ama aydınlıktı gece
dalga sesleri
gece kazanıldı özgürlükler
soğuk sokaklarda
dalga sesleri
geceyi dövdü
gün teslim olmadı geceye
güneş doğdu
sabah ile

Mehmet Akif Tiryaki


28.12.2013

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güneşe Kavuşmak

Bir dem
Düş görsem
Yol gösteren
Odamın sessizliğinden sıyrılıp
Koşsam bozkıra doğru
Güneşe kavuşma isteği ile
Ve yok olsam gece başlarken
Ardımda iz bırakmadan
Kimse arkamdan el sallamadan
Habersizce

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güneşli Bir Hava

Naciye yenge ile


Murat dayının kızı,
Yakalamışlar komşunun kedisi sakızı
Hasret gideriyorlar
Çamaşır asıyor bahçeye
Temiz giyimli ak pak bir bacı
Hava güneşli
Yanımdan kırmızı bir araba geçti
Çocuklar oynuyor sokakta,
Onu bunu bırakta
Eyvah yemeği unuttum ocakta
Naciye yenge ile
Murat dayının kızı,
Yakalamışlar komşunun kedisi sakızı
Hasret gideriyorlar
Sallana sallana geçen bu da kim
Aaa bizim Safiye hamilemi bakiim
Hem de doğru
Nereye gidiyor burnu karnında
Dahada genç, üçüncüsü sırada
Yemeğin altını söndüreyim bu arada
Akşam kızartacağım hamsi tavada
Naciye yenge ile
Murat dayının kızına bak
Hah ha ha...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güneşlik Perde

Bir perde çekmiş gözlerime Hüda


Görmek ne kelime karanlık dünya
Önümde nimetler resmigeçitte
Bense habersizim
Gözlerimde güneşlik perde
Görmüyorum çaresizim
Kör müsün be adam
Evet körüm.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Güz Güzeli Sinop

Dövüyordu duvarlarını eski kale surlarının


vuruyordu kıyılara
savrulup kıvrım kıvrım Karadeniz
insanlar sırtını dönmüş
sonbahar kışa alışıyor

Karadeniz çalkantılı
içi içine sığmayan afacan çocuk
yaz günleri ne usluydu
göl gibi yerli yerinde
kıyılarda
rüzgarın arkadaşı uzun boylu dalgalar
sanki yaz günlerini arar gibi
yağmur tül perde asılmış havaya
çeyizi gelinimin
toprak kokuyor hava
gün akşamı ağırlarken
karanlık çöküyor üstüne
taze geceye merhaba
sıkıca giyinmiş insanlar
böyle de güzel Sinop
merhaba aralığa ocağa
kasıma da merhaba
merhaba Diyojen'in torunlarına

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hakan Bey ve Ney

"-İşte arzuhalim" dercesine


ayrılıklardan şikayetini
mahkemeye vermiş bir ney
kendi bildiğince uzanmış pencerenin önüne

Taranmış dosyalar masa üstünde


beyaz gömlekli takım elbiseli
kol düğmeleri yüzüğünün rengi
lacivert kravatlı ofis kaptanı

Masasının tayfası
burası İstanbul Adalet Sarayı
yirmi beşinci asliye hukuk mahkemesi yazı işleri
avukatlar ofisin müşterisi

Dosyalar tartıldı, posta ve harç ücretleri alındı onaylandı


akşam olup bir gün daha sona erdiğinde saat beşti
çalışanlar ofisi terk etti
Hakan Bey tabakasından bir yaprak tütün sardı

Masasını toparladı
ışıkları dinlendirdi ofisi kilitledi
cam kenarında ayrılıklardan şikayet eden neyine
eyvallah dedi.

22.12.2013 Maltepe saat: 04.48

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hakka Suresi 30-36

Tutun onu, derhal bağlayın onu!


Sonra cehenneme sallayın onu!
Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!
Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu.
Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu.
Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur.
Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Haliç Akşamları

Gün solmasına az kala


Haliç’e kızıllığını veren kıyıları kanar
Galata da gönlüm gün batımına kanar

Denizin suyu kızarır


Peş peşe tekneler açılır Marmara’ya
Kızıl akşamlarda
Güneş Haliç den kaybolurken İstanbul’da

Hep sessizdir
Kızıllığını kıyılardan alırcasına
Tekneler açılır Marmara’ya
Peş peşe sırayla

Gökyüzü al rengine boyanır


Pembe pamuk şekeridir bulutlar utanır
Beş on dakikada
Damla damla düşen hüzündür ortalığa

Terk ederken gün İstanbul’u


Sessizlik başı boş kalır
Haliç’in suları sallanır
Peş peşe tekneler açılırken Marmara’ya

Geceler mecburdur sabaha


İnsanlar da mecburdur umuda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Haliç Manzarası

At hırsızı
İp cambazı
Kalem sihirbazı
Gün batımı
Haliç manzarası

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Halkalı Konutu

Şehir hatları vapurunu görebiliyormusun pencerenden


Halkalı'da yeni konutunda?
Martılara simit verebiliyormusun
Sahilden,
Haydarpaşa Gebze banliyö treni geçiyormu
Ara sıra önünden?
Bağdat caddesine yakın mı orası?
Taksim oraya kaç dakika?
Yirmi veya otuz dakika mı?
Yok değilse
Ne işin var orada?
Ben bilirim sen duramazsın üç ay daha
İstanbul'dan uzakta
Bak İstanbul kokuyor Acıbadem de Çamlıca da.
Hani bir zamanlar
Daire alacaktın ya Kanlıca'da
Geçen gün balık tuttum onun karşısında.
Boğaz mavi bir kordela
Gemiler geçti bir aşağı bir yukarı
Zaman çok çabuk geçiyordu
Akşam oldu,
Oltamı topladım,
Kovadaki suyu denize bıraktım,
Geçerken o almadığın daireye de baktım.
Boştu....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hamam Sefası

Sıcağın da sıcağı var


Hamamın içinde sauna
Mimar Sinan yapımı
Tarihi Kasımpaşa Hamamı
Giriş salona açılıyor ortada odun sobası
Etrafinda oturma yerleri ve duvarda televizyon
Ve dinlenme odaları
Yıkanma öncesi keyfi
Keyif üzeri keyif
İçerde hamam taşı
Hamam taşında meyve tepsisi
İçinde parçalanmış nar
Soyulmuş mandalinalar ve
Dilimlenmiş tuzlu limon
Yanında limonlu soda
Keyif keyif üstüne
Ardından sauna
Ardından kese masaj
Sabunlanma ve sobalı salona posta
Odada uzanma ve ter atma
Tekrar sobalı salon ve
Ayranlı soda
Hoş beş muhabbet televizyon karşısında
Sonra da ödeme bahşiş faslı ve
Doğru dışarıya
Karşıda iskembeci ve çesit çeşit çorba
Keyifli bir gece daha bitti evlere dağılma
Darısı iki hafta sonra çarşamba'ya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hamsilos ve Knidos

Zeus iki güzeli


İki fiyort yarımadaya attı
Afrodit batıda Terinos’un ülkesinde
Ege denizinde en uç noktada Datça Knidos’ta
Sinope Karadeniz’de en uç nokta Sinop’ta
Dile benden ne dilersin dedi Zeus
Amazon kraliçesinin kızına
Sinope bakireliğini istedi dokunma bana dedi
Zeus onu fırlattı Hamsilos’a attı
Afrodit zarif ve işveli Knidos’ta yaşadı
İkisi de denizin köpüklü dalgalarından doğdu
Zeus onları Amasra’dan Kuşkayası’ndan seyretti
Devletler arası barış ve dostluk adına
Snop’lular ve Knidos’lular hep dost oldu insanlara
Dostluğun sevgisiyle toplandılar
Ve dağıldılar bütün cihana
Fatih Sultan Mehmet
İstanbul’u feth ettikten sonra
Bir de Amasra’yı karadan ve denizden kuşattı ve
Savaşmadan teslim aldı
Amasra’nın tepesinde
Atının üstünde etrafı seyretti ve
Dedi ki;
“Lala lala çeşm-i cihan bu mola”

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hapşırık

Bir hapşırdım,
dedim;
Elhamdülillah.

Karşımda oturan cevap verdi,


dedi;
Yerhamüke Allah.

İçimden teşekkür ettim ve


dedim;
Yehdina ve yehdi kümullah.

Bir sünneti ihya ettik,


çok şükür Allah.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hareketlilik

Yavru bir kedinin ince gövdeli bir ağaçtan


geri geri inişi
veya yetişkin bir kedinin
yol kenarından yürüyüşü kendine özgü.
Bir güvercin sekmesi,
atın koşması,
serçenin zıplaması,
karıncanın sesiz adımları.

Hepsi bir yaşam sevinci,


karışık lezzet ve
karışık soru işaretleri.
Tek özellikleri ölümlü oluşları.

Bütün canlıların ölümlü oluşu,


kısa veya uzun.
Kayalarda pavurya yürüyüşü,
penguenlerin sakin adımları,
hepsi farklı.

Kayarak yürüyen yılan,


bir akordeon edasıyla süzülür,
öğretildikleri gibi.
Ne bir eksik, ne bir fazla.

Hamile bir bayanın yürüyüşü,


ister istemez
selam vermek gelir içimden ona
veya bir merhaba demek,
gözlerinin içine bakıp da.

Uçmak ve
yüzmek mi?
Onları başka bir şiirde anlatmalıyım,
anlam bütünlüğü bozulur yoksa.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Harman

Sizin hiç harmanınız oldu mu


Harmanda çalışanlara
Yemek çıkarttınız mı
Harmandan sonra
Harmandalı oynadınız mı...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Harvey Willams Cushing

Eski yağlıboya portre


bir asır önceye ait
terzi dikimi yelekli bir ceket
içinde Harvey
dışından seneler gelmiş geçmiş
elden ele dolaşmış
bir varmış
bir yokmuş
Harvey yağlıboya portre
kravatlı ve asi ve sakin ve cesaretli
asırlara meydan okumuş
gözler hedefe kilitli
beyaz kısa yakalı bir gömlek ve yelek
suskun bir ağız ve kapalı dudaklar
donmuş bir asır
arkasında karanlıklar
bilim adamına yakışan tavırlar
seneler sonra beyazlaşacak bu saçlar
Harvey
iyi uykular.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Harzemşahlılardanım

Melik Şah’ın saray hizmetçisi


Anuş Tegin Türk kölesi
Şah-ı Hasan Padişahım
Dalgalandı siyah bayrağım
Özbekistan vatanım
El Buruni ulu dedem
Celaleddin Harzemşah
Adsız kurmuş bu devleti
Uzun sakallılardanım
Özüm İslam ırkım Türk
Ceyhun’un güneyinde yıkandım
Forsumuzda dalgalanır
Düz karadır bayrağım

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Has Sin Kaf Dedi Kapattı

Sessizliği sevenlerin adası burası


Burası Burgazada
Tepede Kalpazankaya
Prens Adaları’nın üçüncü büyük adası
Büyük İskender’in ünlü generali ismini verdi
Antigoni
Severim ben bu sessizliği
Tek duyulan faytonların çan sesi
Yatsı ezanını ne güzel okudu
sahilden dinledim
caminin müezzini

İnsanlar bir tanesi hariç diğerleri güler yüzlü neşeli


hanımı ile telefonla hem yürüdü hem konuştu
kendi kendine konuşan adam gibi
altmış altmış beş yaşlarında kahverengi takım elbiseli
omzu çökmüş, ceketinin arkası biraz yukarı çekilmiş
bir İstanbul Efendisi

Önce sakin sakin izah etti; “bak evdeler,


ışıkları yanıyor, ben de iskeledeyim,
duymamış olabilirler, arka odada olabilirler” gibi
uzun uzun izah etti.
En sonunda baktı hanımı yine soruyor bir şeyler belli
Sesini yükselterek “has sinkaf” dedi uzattı kelimeyi
“ben eve geliyorum” dedi ve hızlı hızlı çarşıya doğru girdi.
Her halde kışın altı yüz nüfuslu ada sakinlerinden
en sinirlisi bu olgun beydi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hasan Basri Abi

Hasan Basri Abi bir müddet


Oğlunun terk ediş yıl dönümünde
Sigarayı bıraktı denemez
Günde birkaç taneye indirdi.
Yemeklerden sonra kahve ile içecekti.
Mayısın ikinci cuması kızı Pembe
Amerika'dan gelecekti.
Acaba 2006 nasıl geçecekti
Her geçen sene bir öncekini özletti,
Hayaller kayboldu, halk fakirleşti
İkiyüzbin askerimiz doğuya yerleşti.
Pasifik'te deprem oldu, Soçi'ye uçak düştü.
İşçi lideri 1 mayıs tatil olsun istedi.
Hasan Basri Abi'nin tansiyonu onyedi,
Hürriyet gazetesi aldı,
Vapurda tango söyledi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hasan Basri Bey

Bir enstrüman çalarmısın abi,


Bir tek kapı zili çalarım dedi Hasan Basri,
Çocukları için çalıştı, Mahmut Paşa, Karaköy'de,
Kızı şimdi Amerika'da öğretmen üniversitede.

Hasan Basri bey Voyvoda Han'da ofisinde.


Bir piyano almıştı kazandığı parayla ilk ihalesinde.
O piyanoyu çalmasını kızı öğrendi,
Hasan Basri bey bir tek kapı zili çalmasını bildi.

Daha sonraki şiirlerimde bu abiden,


Bahsedeceğim eminim ki...
Kendisinde suda kurutulmuş laflar çoktu,
Samimi insandı, kalbinde kötülük yoktu.

Sigarayı bıraktı, sigara tabakasına paralarını koydu,


İnsanları sevdi, hayata doydu.
Şimdi hanımıyla baş başa yaşıyor,
Senede bir kaç gün de kızıyla ve damadıyla buluşuyor.
Sen çok yaşa Hasan Basri Bey damadın, kızın ve eşinle,
Mutlu olurum seninle her görüştüğümde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hasan Tiryaki ve Mustafa Köse

Gün sabahı çoktan geçti neredeyse akşam olacak


geceler de güzeldir yaşamasını bilene
merhaba diyebilmek bir restorant sahibine
arabası ile uçup konmak masaya sabah seherinde
veya toslayabilmek Beşiktaş'taki koca çınara
yine de üzülmemek
adam sende demiştir Mustafa Köse
Hasan Tiryaki de hep aynı istikamet
işten eve evden işe
elektrik piyasasının duayyenleri
zekaları sermaye
işte geldik gidiyoruz darısı gençlere
anılarımızı anlatıyoruz
beraber oldukça
birbirimize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hatırlasın Seni Beni

Bir köy gezisinde kardeşim;


Bir balta ve bir çapa satın aldı.
Baltacı;
'-Saplarını taktırmak isterseniz
bir saate kadar hazırlarım.' dedi.
Anlaştık biz yemeğe kasabaya indik.

Döndük, baktık balta ve çapa


kahvenin duvarına dayalı.
Sapların biri beyaz, diğeri belli ki eski.
Birer çay içtik kahvede,
baltacı geldi.
'-Borcumuz ne? ' dedi,
'-On beş yeter.' dedi.
Parayı verdi, paranın üstünü getirdi.
Kardeşim baltanın sapını sordu;
Neden eskiydi?
Babasından kalma baltanın sapını takmıştı,
bunu açıkça söyledi.
Tarlasını da satacakmış, bize gösterdi.

Arabamızla evimize dönerken geri,


Dedim ki kardeşime;
Söyle yeğenime bu olayı,
o da satmasın aman bu baltayı.

Saklasın onu, baksın gözü gibi,


hatırlasın bu olayı ve de seni, beni.
Düşünsün geleceği
ve paranın ne çok gerektiğini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hattat Taner

Harfleri kurgulayan iki göz,


Bir beyin gücü,
Parmaklar düşüncedeki uç nokta,
Hattat Taner bu işte dorukta.
Anılacak ismi eserleriyle çok,
İltifat değil, böylesi yok.
Şanslıyız, arkadaşımız o,
Grubumuz tam bir filo.
Kaptan: Hasan usta,
Pek yakında görüşürüz Etiler, Ulus'da.
Atila baba şiirde üstad,
Bendeniz acemi bir zat,
Nil ve Nells bir türlü öğrenemedim,
Hayır olur inşallah,
Selda teşekkürleriyle anılacak.
Bay Nostalji ismi hatırlanacak,
Bu şiirin özelliği devamlı uzayacak.
Erol Işık azimli, çalışkan.
Profesyonel fotoğrafçıdır Düseldorf'lu Can
Betül, İlknur, Esroba ve İnci abla,
Gül Hanım'da kendi yazar arada.
Daha nice adını yazamadıklarım var,
Laura İspanya'dan yazar,
Nebahat Akgül bir ara kayboldu, sonra geldi,
Ferda ve Seval iyi şairlerdi,
Bekir Bey grubun değişmez ferdi,
Pırıltı ve Melike, Gassan Satar yerlerini aldı,
Betül'ün şiirleri farklı.
Daha nice adını sayamadıklarım var.
Öğrendiklerim onbeş sene işime yarar.
Grubumla ediyorum medar-ı iftihar,
Hoşgeldin aramıza ikinci bahar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayal Ağacı

Hayallerin
Harmandalı oynadığı
Hazan yaylasında
Bir ağaç idim gölgesi olan
Serinleyenler oldu gölgemde
Bir de erişemeyenler oldu doruklarıma
İhtiyacı olmadığından gölgeye
Dahası
Kafa tutuyorlarken doğaya
Hayaller koşuşuyordu etrafımda
Bir gün nar kokuyordu hava
Diğer gün barut kebap tadında
Hepsi birdi benim için
Tepside beyaz ve kara dut
Oyun yeri
Odül töreni
Nikah merasimi
Hep çevremde şekilendi
Bir gün gelin oldu
Bir gün doğum sancıları çekti genç ana
Bu da bir tecellî
Mevsim üç beş derece arasında gitti geldi
Öğlen sıcağı ile akşam serinliği gibi
Lacivertti biri papyonlu
Digeri beyaz ve taçlı dantelli
La major günler bir daha gelmeyecekti
Bu kaideler önceden belirlendi
Veya kemancinin elinde bestelendi
Kimi zaman da bir tel koptu gitti
Tarih tekerrürden ibaretti
Her hazan kışı her bahar yazı misafir etti
Ben hep ziyaret edildim
Ama önce ama sonra
Ben hep ziyaret edildim
Gelenlere ufak bir gölge ikram edebildim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Arkadaşı

Hayat arkadaşını uğurluyordu


tekerlekli sandalyesinden
kalın gözlüklü kadın
şişkin gözleri kızarmış
yağmurlu bir cumartesi Ekim ikindisinde
söyleniyordu konuşmakla bağırmak arası
anlaşılır gibi değildi söyledikleri
hayat arkadaşını uğurluyordu
sanki içi tükeniyordu

Cami avlusunda kalın gözlüklü kadın


yağmurlu bir Ekim ikindisinde
son seslenişiyle
başını sallıyordu elleri dizlerinde

Gözlüğünün camları buğulandı


ruhu yorgun bedenini sandalyede bıraktı
son vedasıydı onun
bu son vedasıydı eşiyle
kol kola gidiyorlardı nikah masasına

Nikah memuru sordu:


“-Onunla evlenmeyi kabul ediyor musunuz”
“-Evet”dedi smokinli damat.
Hoca sordu:
“-Hakkınızı helal ediyor musunuz”
“-Helal olsun” dedi hep bir ağızdan avludaki cemaat

Bir flaş patlaması hızında geçti


beraber yaşadıkları upuzun hayat.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Bazen Güzeldir

Yağmurlu bir bahar sabahı


masamda dumanlı acı kahve
yanında iki dilim tereyağlı kızarmış ekmek
bir de sabah günlük gazetem gelmişse önüme
günlerden pazartesi de değilse
hayat bazen güzeldir arkadaş
bak keyfine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Çok Kısa

Yelken ve rüzgarın beraberliği bizimkisi


Oluruna eyvallah diyebilmek bu işin mucizesi
Dalları yere sarkan bodur ağaç gibi
Evde oturuyorum haziranın biri

Geçen seneden kalma güneş yağının da


Son kullanma tarihi geldi benim gibi
İçimdeki bağ bozumu mevsimi alevleniyor
Enerjisi bitmiş alkali pil gibi hissediyorum kendimi

Hasat mevsiminde az ürün alan çiftçi misali


Yelken ve rüzgar beraberliği bizimkisi
Oluruna eyvallah diyebilmek bu işin mucizesi
Bilmem anlıyor musun beni

Çamaşırlar asılı balkonda


Güneş yarı yarıya başını uzatmış zambak kokan salona
Sıcak haziran günü de geldi geçiyor
Darısı temmuza ağustosa

Hayat uzun gibi gelse de çok kısa.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Güzeldir

At kestanelerinin krem rengi çiçek açtigi mevsim


Erguvanlarin veda etmeden gittigi sokaklarda
Akasya çiçeklerine islak degdiginde
Seni bekledim
Bir seylerin bitmedigini anlatacakmissin gibi
Seni bekledim artik dönmeyecegini bile bile
Dönmedin

Düslerimde faytonlar geçti Arnavut kaldirimli sokagimdan


Radyoda Sehnaz Longa çaldi bestekari Santuri Edhem Efendi
Yogurtçu bile elinde çingiragi ile geldi geçti
Sen gelmedin

Gün küllenirken perdenin arkasinda


Içimde bir seyler tükendi
Odamin yeni misafiri kirmizi günes
Ve pencerenin disinda bana bakan tekir kedi
Içimi isitti bir an

Yasam sanki bana bir seyler vaat ediyordu


Üstelik telefonum da çaldi
“-Hayat bazen güzeldir”
Içimden bir ses bunu bana defalarca animsatti
“-Hayat Bazen güzeldir”
'-Hayat güzeldir'
'-Hayat Güzeldir'
'-Hayat Güzeldir'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Öğrencisi

Kırk sene aç kırk sene tok ol deseler


Önünde mi sonunda mı tokluk isterdin
El alem gezip tozup eğlenseler
Sen neden hiç oynayıp ta gülmezsin

Uzun yollar ardında beklediklerin


Hep aldattı seni dost dediklerin
Bir parça ekmek için bu çektiklerin
Sonu gelecek mi bile bilecek misin

Uzun yollar aşıp sılaya vardığında


Ne kazandın derlerse şimdiye kadar
Kazanmadım desen yüzün kızarır
Kazandım desen hani demezler mi

Sonu yok hiç öğrenmenin bilmenin


Olmayacak sözlere kahkahayla gülmenin
Karnın açken tok görünmenin
Ne faydası var hiç anlayamadım

Dostlar acı söyler dokunsa bile


Her şey öğrenilmez okunsa bile
Can uykuda padişah olsa bile
Kendine gel gönül kapısında sarhoş olunmaz
Öğretmene imtihanda soru sorulmaz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Ölümle Durur

Kuklalar yaşar ve ölür,


Yalancıların yalanları doğrudur,
Hayat ölümle durur,
Balıklar zıpkınla vurulur,
Çalışan insanlar yorulur,
Mekanik saatler kurulur,
Sınavlarda neden kazık sorular sorulur
Ekmek yaparken hamur yoğurulur,
Dondurma külaha doldurulur,
Beni ısıran köpekler kudurur.
Şaka....şaka..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Serüveni

Ateş ısıtır
Köpek sadıktır
Aşkın sağlıksız güneş gözlüğü vardır.
Hayat herkese farklı
Paketlenmiş hazır
Gerçek dost hep yanında
duygularını paylaşır.
Dertlerin onunla azalır... sevincin onunla kaynaşır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayat Yorgunu

İri şakayıklar görsem bahçende


gün akşama dönerken perdeleri kapanmış
yıllanmış kırmızı yapraklarıyla
hüzün anımsatır bana
narin duruşu
tıpkı senin gibi
hayat yorgunu

Sarılırım gecenin donuk kollarına


geri getirecekmiş gibi
seni tekrar bana
azığımda dokuz milimetrelik soğuk tabanca
katık olmanı istiyorum son umutlarıma
çok açık konuştum
inan bana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayata 3-0 Mağlup Başlamışsan Eğer

Gelişine vuracaksın hayata


ve üst köşeden kaleciyi yatırmacasına
işte birinci golü attın
ama hep kural dışı sayılacak senin gollerin
kuralları ezbere bileceksin
sürekli yan hakemin bayrağı havaya kalkacak
hatalısın
kendi kalene de gol yemeyeceksin
veya kendi kalene gol atmayacaksın
en iyisi hayatla maç yapmayacaksın
çünkü hep o galip gelecek
maça üç sıfır yenilgi ile başlamışsan eğer
aldırma be ahretlik
bu günler de gelip geçer.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayatı Tadalım

Bir çay yap da içelim beraber


bugün çok yoruldum birader
hayat bu kadar bağlanmaya değmezmiş be dostum
varsın gömleğimin ütüsü bozuk olsun

Ne çıkar gözlük takmışsam


ben bu hayatı zaten
taa başında şeytan vitesine atmışım

Rüzgarın gelişine bıraktım kendimi


akıyorum yazdan kışa mevsimler arasında
bulabilen varsa bulsun şimdi beni

Demlikteki son birer bardak çaysa paylaştığımız


hele sohbet de koyuysa aramızda
demlenen anılar gibi
gel yudum yudum dertleşelim
böyle bir muhabbeti bulamayız belki bir daha.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayatım Yarım

Eğitimim yarım
Müzik yarım
Satranç yarım
Şiir yarım
Tarikat dersim yarım
Resim yarım
Motosiklet hevesim yarım
Partim yarım kaldı
Yaptığım bina yarım
(hep kaba inşaat yaptım)
Saçlarım yarım
Dişlerim yarım
Hayatım da yarım kalacak umarım
Geriye yarım bir portre bırakacağım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayatın Köpüğü Oldum

Yine bir gün daha tükeniyordu burada


akşam ezanı okunda
Kınalıada'nın etekleri ışıldamaya başladığında
ve sessizlik köy yapımı dut pekmezi gibi döküldü masama
martı çığlıkları da kesiliverdi
bir matem havası esti
gün geceye demir attığında

Şimdi duyulanlar;
çatal kaşık sesleri ve kızartma kokusu
akşam yemeğine oturdu aileler
hüzün yağardı içime bu zamanlar
mutfaklardan yayılan kızartma kokularına
hayalimden yoğurt karıştırırdım
elimde kitap defterim
öğrencilik yıllarımda Ankara
Abidinpaşa ile Saimekadın semtleri arasındaki
üç arkadaşımla kaldığım evimin yolunda

İstanbul
Maltepe'de gün can çekişe dursun
Adalar'da gece başlıyordu tüm ihtişamıyla
hayat kaynayan kazan
köpük oldum attı beni dışarıya
terasta tek başıma karanlık bir köşede
bana yazmak yakışır
hep amatör kalmak gayesiyle
hiç olmazsa
dokunmayın manzarama.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayatla Dalga Geç

Hayatla Dalga Geç

Hafta sonu tatil yap dinlen,


Ama aklı başında planların olsun,
Bulunduğun yere bir, iki saat
uzaklıktaki yerleri tercih et.

Araç olarak toplu taşımacılığı dene,


araban o hafta tatil yapsın,
sen de kitap okur, ağaçları sayarsın.

Bir sırt çantası al kendine,


geceden hazırla ihtiyaçlarını,
ikişer sandviç ve içeceklerle,
bir çift spor ayakkabı.

Gittiğin yerde yürü dağ tepe,


en az altı kilometre.
Bir ağacın dibine otur, birşeyler ye.
Biletin gidiş dönüş olsun.
Memnun kalmazsan;
söyle bana; Aşkolsun.
Ama yanında mutlaka sevdiğin olsun.

Ertesi hafta noksanlarını tespit et,


Ustalaş, amacında diret.
Sade birkaç tatili anılarına ilave et.
Profesyonel tatilci ol, güzel yerler seç.
Hazırlığını yap, hayatla dalga geç.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayatta Hep Aynı Şeyler Yaşanmayacak

“-Şimdi ne var bir de biliyor musun?


Ceketimin mendil cebinde; ”

Kulaklık
Ağız arpı
Ve gözlüğümün yeni kırılan kolu

Karşı komşum da gelmiyor ki


Birkaç gündür iş yerine
Kapalı
Elinden her iş gelir
Gözlüğümü tamir ederdi açık olsaydı

Dün gece hanım sordu


“-Çalıyor musun cebinde taşıdığın müzik aletini
İşyerinde de.”
“-Yok” dedim çalmıyorum
Duygularımın vitesini yükseltiyor
Aklıma geldiğinde
Manüel haz verici bu nesne
Bir gün belki çıkartır çalarım diye
Kimileri bana deli midir nedir dese de

Hayatta hep aynı şeyler yaşanmayacak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Haydi Bay Bay Güle Güle

İşine bilgisayarla ulaşıyor artık gazeteci milleti


Uzun zamandır Babıali Yokuşu’nda dolaşmaktan
Ayaklarıma kara sular indi
Yok kimseye rastlamadım be abi
Eskiden ağlar gezerdi siyasetçiler sahili

Benim kimyama limon katılmış


Şiirlerim edebi
İşine gelirse koçum anca gidersin
İkile bakalım hadi

Önümüz seçim üzmeyelim seni


Bak şöyle kendine aynada
Ne kadar efendi adamsın
Kalıbının adamı ol da millet seni adam gibi adam sansın

Kibarlık en büyük kabadayılık aptal baykuş


İstiklal Caddesinden doğru git
Harbiye’den sola dön
Ardından gelir Kurtuluş

Çok hareketlisin
Bu tür hareketler delikanlıyı bozar
Haydi koçum ikile
Kapıda seni bekleyen sam amcan var

Senin yerin Aksaray veya Laleli


Geride kalanlardan helallik dile (tabii ki verirlerse)
Anca gidersin koçum
Haydi bay bay güle güle.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Haydi Git

Ruh aşka aşık gülüm


sen aşk olmayı ver git
Gönül hep aşkı arar
gözüme gözükme git

Ten değil bu aranan


duygu yumağı aşkım
Nurlu bir mumdur gönlüm
gül kokar söndürme git

Uzak aşkı büyütür


bana yakın olma git
Göz göze gelsek bile
beni tanıma çek git

Bir kere görsem yeter


bana yakın olma git
Tanıştığımız parkı
bana bırak haydi git

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayırlı Olsun

Bu gün komşum
beton çivisi ile çekiç ödünç aldı,
saati duvara asacaktı.
Giderken,
'-plastik bardağını da al gel.' dedi,
tarih on altı ocak iki bin yedi.

Yeni dükkanının
kapısının üstüne
yeni astığı duvar saati
on bire yirmi beş vardı.

Hayırlı uğurlu olsun çikolatasını yedim,


Ertan'ın
Menevşe Han ikinci kattaki
dükkanından.
İki bardak çayını içtim,
porselen semaverli elektrik ocağından,
Haliç'i seyrettim,
camın kenarında.
Rabbim bol bol versin
helal rızkından.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Haykırış

Haykır, haykırabilirsen
Dem bu dem,
Dünyanın çivisi çıktı,
Ağla her dem.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hayvansal Gıdalar

Süt
Yumurta
Et,
Hepsi de büyük nimet.

Tarifi mümkün değil


Faydaları saymakla bitmez,
İnsan için faydalı,
İnsana güç katan,
İnsanı doyuran,
Büyümesini, gelişmesini, yaşamasını
Sağlayan maddeler.

Hayvansal gıdalar
Hayvanların ürettiği gıdalar,
Canları, etleri, gıda onların kendileri
Yavruları için hazırladıkları sütleri,
Üreme araçları yumurtaları,
Etleri canları

Hepsi insanlar için,


Hepsi de faydalı,
Süt yumurta et,
Her insan tatmalı,
Taze taze yenmeli,
Bayatlatmamalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hazan Mevsimi

Soruyorlar bana Dorena, Terinos şu bu kim falan,


Bunlar aklıma gelen hayali kahramanlar
Şiir perilerinin bırakıp gittiği isimler
Dorena’ya da bir kitap vermiştim
Okur diye belki Selanik’te
Beni davet etti evine gitmedim
Kızıyla yaşıyordu, dedikodu olabilir
İnsanlık hali,
Ertesi gün geldi yanıma teşekkür etti
Düşüncelisin dedi.
Tarlalarda ekinler sararmaya başladı.
Benden gelirken bir çanta getirmemi istemişti Dorena
Unutmuşum.
Aklımda kalmıyor artık böyle şeyler
Siparişler, şarkılar, isimler, şiirler.
Karakol şarkısını bile unutmuşum da
Söylediler hatırladım.
Ekinler sarardı, toplandı,
Buğday, un oldu.
Gün soldu.
İkindi güneşi eylül yapraklarına vurdu.
Ardından rüzgar aldı başını çekti gitti,
Hışır hışır seslerle.
Yağmur ıslattı yüzümün sakalsız yerini,
Anladım ki artık güz başladı.
Doğum günüm aklımda kaldığı kadarıyla hazandı.
Belki o da geçmiştir
Eskiden birileri arardı.
Soğuklar başladı,
Ellerim ceplerimde sahili gezdim,
Ceketimin düğmeleri ilikli,
Bir ikindi vakti aklım evimde kaldı.
Yanımdan bir damalı taksi hızla geçti,
Çamuru ceketime sıçradı,
Yollarda bulanık sular,
Kahverengi yapraklar,
Ve
Hazan mevsiminin kokusu vardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hazan Mevsiminde Yalnızlık

Allah'la(c.c) kala kaldığında sahilde;


İkindi vakti sergisini topladığı sırada.
Derin hüzünlere daldın günlerce, haftalarca
Yakardın ufuklara bakıpta.
Bilmiyorum ne vardı dualarında?

Sabahın ilk ışıkları sahile vurduğunda


Martılarla bakıştın
Cebinden yarım dilim ekmek çıkartıp
Martılara ikram ederken
Sağ elinde uzattın ve
Sol elinle kırıp kırıp ikram ettin onlara.

Seni kim doyurdu Terinos bu sabah?


Eskiden Keliternos kahvaltını hazırlıyordu
Ekmek kızartırdı sana kimi zaman
Çayını içerdin yudum yudum
Evinin denize bakan penceresinin kenarındaki masada

Artık uzun uzun oturmuyorsun orada


Martılarla oturuyorsun sahilde, deniz kenarında
Heykelleri düşmüş yıkılmış taşların üzerinde
Martılar ayaklarının yanında.

Uzun gecelerin ardından


İlk gün ışımasıyla,
Sahilde donuk denizin başucunda
Kos adasını seyrettin ara sıra
Yarım dilim ekmek attın martılara.

Yaz geçti Terinos


Yaz bitti,
Günler devam ediyor
Kapıda hazan mevsimi.
İnsanlar Knidos'tan çekildi,

Martılar da gittti,
Yarın sabah tekrar geleceklerdi.
Sen gelmesende Terinos,
Sen gelmesende onlar gelecekti.

İkindi tezgahını toplayıp,


Akşam sokağından kaybolup gittiğinde
Baş başa kalacaksın tekrar kendinle.
Ne zor değilmi yalnızlık hazan mevsiminde
Ne de zor dostum değilmi
Yalnız yaşamak yaşamın son diliminde.

Bunu kendin istedin ayyaş dostum,


Bunu kendin ettin kendine,
Çaresiz yakarışlar,
Çaresiz kederler artık
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aldırma takvim yapraklarını koy cebine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hazan Yeli Geldi Geçti

Gül-ü bahar hazan gibi


Nar-u dilin yakar beni
Bir serenat yapar gibi
Benim ömrüm geldi geçti

Gönül dağım kar tutmuyor


Bakışların ısıtmıyor
Mah yüzlüm bana gülmüyor
Hazan yeli geldi geçti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hazırlan Tatile Çıkıyoruz

Hani bir adam


sekreterine bana onu bağla
demişti ya,
yine o adam bu sefer de
evini aradı ve
bir saate kadar hazırlan,
tatile çıkıyoruz,
uçak iki saat sonra kalkıyor dedi.

Hanımı telefonu yüzüne kapattı.


Ne halin varsa gör dedi.
Bir saatte bavulunu nasıl hazırlayabilirdi?
Programını nasıl değiştirebilirdi?
Ama adam tatile o uçakla gitti,
gezdi, eğlendi, geri geldi.

Selamünaleyküm ben geldim dedi,


hiç bir şey yokmuş gibi hayatına
devam etti.
İşe geldi, sekreterine;
'- Bana onu bağla.' dedi.
Ona kimi bağlayacaktı bakalım
işe yeni aldığı sekreteri.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hazret

Alın alına vermiş iki adam


Mevsim bahar
Toprak tavını almış
Zaman zilini çalmış
Tohum atma mevsimi
Geç kalmışlığın telaşı var çevrede
Sağlam bir irade
Gece hayatım başlayacak
Sizin de gece hayatınız var mı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hedef

Hedef dünyayı kazanmaksa boş,


Eğer cennet ise hedef iyi hoş,
Allah'ın cemalini görmekse hedef
En yükseğidir bu,
İşte o kimseler yüksek himmeti buldu.
Cennete müslümanlar hayran olacak,
Daha büyük nimet varmıdır, soracak.
Ne zaman ki Mevla Teala'nın cemalini görecek,
Cennet nimetlerinin değerinin olmadığını
O zaman bilecek.
İşte geldi zaman hemen Hakka gidelim
Cemali ba kemali seyr idelim
Velev ki sen kur'an bilmedin
Sanki dünyaya hiç gelmedin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hedefimdeki On İki Numara

Hedefimdeki on iki numara


kurak iklimlerin sabahında
gün ışığını gezdirirken ortalıkta
duygu seline kapıldım
kollarım yapışık vücuduma

Tutunamıyorum hayata
derin kuyulardayım
tırmanamıyorum
üzerime atılan zorluklardan
merdiven yaptım bin basamaklı
henüz onuncusundayım

Doğa tablosunu yeşile boyadı


olmadı sarıya çevirdi
sonra beyaz yaptı
sonunda yine yeşilde karar kıldı

Gökyüzü mavi bir nokta


hedefimdeki on iki numara
zorluk merdivenlerindeyim
önümde çok yürümem gereken adım var
vakit katık olmuş dert ekmeğime
artık çok geç yeni planlar kurmaya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Helal Lokma

Helal lokma
Ramazanda
Sıcak pide
Çorba hurma
Su ve zeytin
Al eline şöyle bir bak
Amaç onu olgunlaştırmak
Güneş günlerce doğdu battı
Emri veren Yüce Allah’tı (c.c)
Sana onu yediren hak
Şükrünü et, duanı yap.
Lâ ilahe illallah
Muhammeden Resulullah

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Helal Sana Demli Çaylar

Defter beyaz,
Kağıt beyaz,
Kalem siyah yazıyorsa eğer,
Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.

Bir de cebimizde varsa simitle çay parası,


Gel keyfim gel,
Köşebaşı kahvesinde
Sabah kahvaltısı

İlk çay ve sıcak simit halkası


Bir şehir yaşantısı
Bir sabah manzarası.
Üstüne içilen ikincisi avantası.

Helal sana demli çaylar


Arap çocuğu.
Gene kaptın kısmeti,
Bitti kahvaltı hasreti.

Başladı hayatta kalma mahareti


Hem dürüst olacaksın,
Hem de helal kazanacaksın.
Kalmayacak kimsede hakkın,
Ne de sen yedireceksin hakkını.

Bıraktım sigara merakımı,


'Helal sana demli çaylar' derdi baba,
Vermedim paramı asla rakı, şaraba.
Buna yaşamak denirse yaşıyorum herkese merhaba,
Hayat geçiyor oflaya puflaya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hele Sen Hele

Meyve bir boyut


Çiçek bir boyut
Balık bir boyut
Kelebek bir boyut
Sen hele sen bambaşka bir boyutsun

Anlayamadığım
Ve belki de
Hiç anlayamayacağım
Annesin sen çocukların var
Ben ise baba olarak
Ben ise sadece
Sizleri korudum gözettim
Bu kadar basitti benim
Bütün görevim

Sen ne yaptın
Sen
Sen ailemizi önemsedin
Beni önemsedin
Çocuklarımızı önemsedin
Kendini asla önemsemedin

Ama sen anneydin


Toprağıydın yetişen filizlerin
Ama sen anneydin
Fırtınalarla dans ettin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Helvacı Çocuk Ve Cömert Şeyh

Cömert bir şeyh senelerce borç aldı


aldıklarını da ihtiyaçlılara dağıttı
yatağa düştü alacaklıları toplandı
para yoktu ecel yaklaşmış alacaklılar kaş çatmıştı
bir helvacı çocuk tekkeden içeri girdi
şeyh o çocuğu da mağdur etti
helvaları alıp alacaklılara ikramda bulundu
çocuk parasını istedi bir buçuk dirhem
şeyh bende para ne gezer dedi
bak bunlar da alacaklılarım
ben kısa süre sonra dünyaya veda edeceğim
çocuk feryat etti ustama ne diyeceğim dedi
ikindi namazına kadar ağladı insanlar orada toplandı
nihayet içeri dört yüz dinar tabakta hizmetkar girdi
vefalı bir adam bağışlamıştı
alacaklılar şeyhlerinden özür diledi
lakin ödemenin sırrı helvacı çocuktu
göz yaşları ile sır kapısını aralayan o oldu

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hep Böyle Kal Dostum.

Bir sayfa açılır her yeni doğum ile o canlı hayatında,


Ve yönlenir hayat yeni hayatlara,
sen de çok günler yaşadın acısı tatlısıyla
şerbet kıvamında bir ömür geçirdin ardında
bundan sonra da yaşayacaksın güzel günler
yeni anıların birikecek tekrar hatıratında
şiirler yazacaksın duyguların kabardığında
hep böyle kal dostum
hayatı dibine kadar yaşa,
yeni yaşlarına yeni umutlarla başla.
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hep Kaybetti

Pokerci yüzü vardı onda


Aynı model takım elbiseleri
Ve balıkçı kazak giyerdi
Donuk bakışlarıyla
Duraksaya duraksaya
Anlatırdı
El işaretleri
Ve vücut dönüşü ile
Bakardı insanlara
Bir metin ezberler
Hep onu anlatırdı bir müddet

Pokerci yüzü vardı onun


Hislerini belli etmezdi
Hep ağladı gizli gizli
Ama kimse görmedi
Hep kaybetti
Ama kazandıkları vardı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Canlı Ölümü Tadacaktır

Ölüm ansızın gelir


Günaha kayma
Arınma kurnasına koş
Seccade seni bekler
Tövbe kapısı açık

Sen yeter ki iste


Merhamet edenlerin en merhametlisi
Seni af eder
Ümit ve ümitsizlikte terazi gibi dengeli
Ruhumuz daima beslenmeli

Topraktaki bitki gibi


Deniz gibi dağ gibi
Canlıların en şereflisi insan gibi
Düzenli neşeli hisli
Aşklı sevgili

Her canlı ölümü tadacaktır


İnsanlar bunu bilmeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Fert Bir Devlet

Her Fert Bir Devlet-1

Her fert bir devlet


Olaylara çözüm getirmek
Ama sözle
Ama iradeyle veya ceza ile

Her fert bir devlet


Dünya bir bütün
Dünya bir insan vücudu gibi
Türkiye kalp Amerika kulak
Avrupa göz
Afrika el
Sibirya beyin
Denizler kan
Karalar sultan

Her fert bir devlet


Önce ikaz
Sonra ceza
Gerekirse kaba kuvvet

Her fert bir devlet


Sorumlu ve yetkili
Mükâfat ve ceza verebilmeli
Sorunlarla ilgilenmeli

Her fert bir devlet


Dünya küçük bir köy
Diğer ülkeler komşu
Komşu açken tok olunur mu

Her fert bir devlet


Zaferi cennet
Kul hüvallahü ahad
Allâhüssamed

Her Fert Bir Devlet-2

Her fert bir devlet


Tarih iki sıfır galip
Aşk berabere bir bir vakte emanet
Beklenen kader zillet

Gelir dağılımı bozuk


Ahlak kurumuş karnı kaburgalarında
Yandaşlar obezite olmuş
Emeklinin soluğu kesik

Gökyüzünün hep gözü yaşlı mı


Bu ızdırap nereye kadar sürecek
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gelecek ne zaman gelecek
Yoksa geldi mi bile

Her fert bir devlet


Anlatacağını iki defa tekrar et
Şok ver
Uyandır yeter ki

Her fert bir devlet


Vatanımız cennet
Sanat zarafet
Tercih hanımefendinin
Ödemesini ben yapacağım

Her Fert Bir Devlet-3

Sağlığa ve özgürlüğe açık çek


Esareti tutuksuz yargılayacağım
Her fert bir devlet ilan edildi
Yeni bir devlet kuracağım

Fikirler serbestçe belirtilsin


İsteklere kolay çözüm getirilsin
Önce insana değer verilip
Para ikinci plana itilsin

Her fert bir devlet


Devlet devlete muhtaç
İdareciler devlet memuru
Onlar benim işçilerim
Ben devletim
Sen de bir devletsin o da bir devlet
İnsan insana emanet

Her Fert Bir Devlet-4

Bu bir milat
Her fert bir devlet
Borç sıfır
Mülkiyet elde var bir
İkincisi olmayana emanet
Para yok
Sevgi sınırsız
Hastaneler yirmi dört saat açık
Gereken karşılıksız yapılır
Telefonunuz devamlı emre amade
Klima ve doğalgaz ücretsiz
Taşıtlar servis arabası
Eğitimde not sistemi yok
Okula gitmek çağ dışı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eğitim evde
Bankalar devletin
Devlet benim
Memurlara açık çek
Ben devletim ben evlendiririm
Devlet benim ben taşıt veririm
Çalış ve harca
Para esaretini unut
Para olayına bir müddet ara verildi

Her Fert Bir Devlet-5

Her fert bir devlet


Sana her şey serbest
Gir çık
Uç kaç
Cezalandır
Yanlış yapmıyorsun ki

Her Fert Bir Devlet-6

Şimdi estetik zamanı


Estetik nedir?
İşte bütün mesele o....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Leke Bir Resimdir

Resime ilk baktığında görebiliyorsan


Daha da ilerisi
Resim anlatmalı kendini
Bir film gibi
Kısa süreli bakmalarla bitmemeli
Uzun zaman çalmalı
Hayatımızın kullanma biriminden

Resim yapmak uzun sürmeli


Bir gecede yüz yüz elli tane
Çok mu sizce
Bence buna bin bin beşyüz demeli

Her çubuk bir çividir çakmasını bilene


Her leke bir resimdir bakmasını bilene

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Sabah Her Sabah

Kapıların çalınışında
kulaklarımın uyandırılışında
hep kurulmuş gibi kalkmanın
sakin hareketleri gelir aklıma
bir de oyuncak müzesindeki
kırmızıya boyanmış çıngıraklı mızıka

Ve saatin melodili sesi


kurulmuştur kaldırışlara
her sabah her sabah
kınından çıkan yivli
sapı inek boynuzundan yapılmış sivri kama

Oysa geceden yarım kalandır


yüzükoyun yatan şiir kitabı
üzerinden bir yudum içilmiş ılık su
yakın gözlüğüm ve
sandalyede asılıdır
pantolonum ile bir hayli ilgi gösterilmiş eski gömleğim

Her sabah her sabah


yataktan ağır kalkar yorgun bedenim
haftada bir gün pazar yerine
altı gün pazar olsaydı
inanın bunu ben hep isterdim

Hafta sonu bir gün çalışmak mı niye?

'-Eh o kadar da olsun


sen de katlan artık bu ufak zahmete
benden selam söyle arkadaşın Giresunlu Kara Ahmet’e.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Şey Serbest Söz Üzerine

Sınırları sildim çok seneler evvel


Sınırsız tartışalım seninle
Çay içer gibi
Anlat içinden geçenleri
Yudum yudum
Lezzet katsın ruhuma
Veya kanatsın yaralarımı zalimce
Üzüleyim sevineyim
Şimdi uçuş zamanıdır
Kuşkanadı özgürlük isterim
Muhabbet kuşu kafesinde değil
Mahpushanede de olsa
Tartışalım özgürce
Her şey serbest
Söz üzerine

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Şey Terane

Yalan olur bir gün hayat


Belki yarın belki bu gün
Er geç gelir çatar o gün
Yalan olur geçen ömrün

İş öğrenim hastalık dert


Ses görüntü hepsi suret
Yağmur yağar rüzgâr eser
Toprak olur doğan her fert

Yalan olur hayat bir gün


Ağaç çürür insan ölür
İbadet güzel görevdeşlik
En büyük enerji sevgi

Sakın insafı terk etme


Dünya iki kapılı bir hane
Ondan geldik yine ona döneceğiz
Virane dünya her şey terane

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Her Yeni Doğan Bebek

Yıllar,
Aylar,
Günler,
Saatler,
Dakikalar,
Saniyeler geçiyor,
Bitti dediğimizde herşey
Yeniden başlıyor.
Hayat başlıyor, bitiyor.
Her yeni doğan bebek Allah'ın
Dünyadan umut kesmediğini belirtiyor.
Güneş doğuyor batıyor,
Hayat başlıyor bitiyor.
Sevgiler bitmiyor....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Herhalde İçim Geçti

Açık büfe
keman ve piyano ile canlı Çigan müziği
ardından cılız bir alkış sesi

Gökyüzü üzüm bağı salkım salkım yıldızlar


iskele önünde demir atmış ahşap yelkenli
ortam gürültüden süzülmüş
masalarda insanlar baş başa fısıldaşıyor
tıpkı yıldızlar gibi

Saçları briyantinli garson boşları topluyor


deniz hazır ol da durmuş
Marmaris'te Ekimin son gecesi
çekirgeler bir gecelik izinli
arkadaş hatırına
kalmadı kahvenin içmediğim çeşidi

Hiç böyle olmazdım


herhalde içim geçti
garip bir ortamdayım
çok acele biri beni çimdiklemeli.
.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hesap Sorar Sana Türk Halkı

Dönmezsen halka olmazsan delikanlı,


Hesap sorar sana Türk Halkı,
İhaleler birşeyler kokuyor,
İnsanlar sizleri gözlerinden okuyor.

Kul hakkı yemek adet olmuş,


Kimilerinin cebi dolmuş.
Esnaf vergisini ödeyemiyor,
Bir ayda ödenmeyenlere haciz geliyor.
Maaşallah hızlı işliyor çarklar,
Ortalıkta kol geziyor hırsızlar.
Kapkaççılar, tinerciler, yolsuzlar.
Halkın hepsi yolsuz yolcu gariban,
Vur abalıya vur be başkan
Bunları yaparmı Allah'tan korkan

Kul hakkı yiyenler olurmu iflah,


Dükkanlar kapanır, olmadan siftah.
Biriken paralar banka kartlarına yatırılır,
Yüzde ikiyüzkırk faiz altından nasıl kalkılır
Bırakın bu işleri yemeyin bizi,
Nereye kadar bu arabanın gidişi...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hey Gidi Hey

Kucağını açmış
bekliyor sizi tarihi yarımada
gidesim var Afrodit'in Demeter'in kenti Dadya'ya

Gadıncık Çeşmesi'nde steril bir banyo


çam kokulu şampuanla
sabah sporu yapıyor koşan insanlar yol kenarlarında

Baharın habercisi yatıştıran bir aroma


İri papatyalarla zampireler
ak giysili payam ağaçlarının altında

Kucağını açmış
bekliyor sizi tarihi yarımada
gidesim var Afrodit'in Demeter'in kenti Dadya'ya

Cılız bir garavilla konaklamış


yüz yıllık zeytin ağacının dalına

Çığıldıraklar gecenin orkestrası


yıldız tarlası bulutsuz ılık hava
Sombaki Adası'nın ışıkları gözüküyor uzakta

Terinos bayram çocuğu


Onbiray Çiçekleri'nin süslediği bahçesinde
Bürümcek gömlek bayramlık üniforma

Dermen uykuya dalmış


Kocadağın yamacında

Bir acı aşk gayvesinin


kırk yıl hatırı varmış
haddi zatında.

Kucağını açmış
bekliyor sizi tarihi yarımada
gidesim var Afrodit'in Demeter'in kenti Dadya'ya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hey Gidi Stanbul

Kehribar taneli sütlü mısırın okkası yirmi para


Uzun maşalarla seçilirdi fıkır fıkır kaynayan kazandan
Kerli ferli hanımlar gövdeye atıverirlerdi
Karakulak suyu şimdi nerede
Ayaklarına su dolu kovalar bağlayıp
Zıp zıp zıplayan ip cambazları
Komik Şevki, Küçük İsmail, tuluatçı Şeyh Hakkı’lar hani
Çömlekçi Polizon’un önünde
Cuma ve Pazar günleri Göksu’da
Andon’un lokantasında Hisar’da
Dört kardeşler meyhanesinde
Kayık severim diyenlere
Kayıkdüzü’nün ekstrasını dayarlardı
Mesire yerinin en güzel yeri eğri çınarın altı
Kumkapı duduları yeldirmeli çarşaflı
Beyler lacivert alpaka ceketli
Belde para cüzdanlı kemer
Güneş gözlüklerinin mavi olduğu zamanlar
Bin dokuz yüz onlar on beşler
Hey gidi Göksu
Hey gidi Stanbul hey
Sen nelere kadirsin

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hey Heyy

HEY HEYY

Çınlasın ah
Ney sesiyle
Osmanlı eserleri
Şahlandı bak
Köhne gönlüm
Aşk ile
Bir serseri

Hu dur amma aşkın balı


Balı tattım aşk ile
Dinledim makam-ı hüzzam
İnledim sükut ile

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hey Orkestra Şefi Dur Başlama

Hırçın dalgalara inat,


Martılara nispet,
Karanlık odalarındayım vaktin.
Kabuğuna çekilmiş kuru ceviz,
Rüzgara kapılmış pamuk,
Laleleri olmayan bir bahçe.

İstanbul cıvıl cıvıl, otobanlarda


Otobüsler sıralanmış,
Yolcularda sıla tutkusu dorukta.
Kulakları çınlatan sesizlik deniz kenarında
Ay sere serpe atmış kendini boğazın serin sularına
Tatlı bir rüzgar; Esmiyor.... Oynaşıyor ortalıkta.
Gece sessiz,
Gece pusuda.
Saat sabahın dörtbuçuğunda
Orkestra şefi hazır,
Yüzelli kişilik orkestra nöbet bekliyor
Saat beşte iş başında.
Hey! Orkestra şefi dur, başlama.
Dinlemez ki o, işini yapacak ya.
Beethoven'in piyano konçertosu ilk giriş,
Sebastiyan Bach sırada,
Yeni bir gün başlıyor, İstanbul'da.
Bekleyişler yurdumun her yanında.
Karış karış yayılacak gün ışımasıyla.
Kimileri bunun farkında,
Kimileri ise derin uykuda.

Ihlamur ağacının tepesinde oturuyorum,


İstanbul ayaklarımın altında,
Hey orkestra şefi çal benim içinde,
Bir Vivaldi,
Saraydan kız kaçırma.
Bir Mozart.
Bir de harman dalı ya da alaturka.
Yanılıpta bana sorarsan;
Dinlemek isterdim;
Damardan bir Müslüm baba.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Heyyt

Havanda su dövdüm,
Elekte un eledim.
Yedim içtim gezdim,
Yeter be bu kadar dedim;
Terk ettim masivayı kendimden geçtim.

Masiva:Allah (Celle Cellalühu) ' tan gayrı şeyler.


Hüdayi, Eyüp, Yahya, Yuşa ve de Tellibaba Hazretlerine ithafen.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hıdırellez

Aylardan mayıs
hıdırellezmiş bugün
hava soğuk
ceketimin yakaları söz dinlemez
ellerim kot pantolonumun cebinde
yol boyu yürüdüm
ördeklerle aynı biçimde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hızır

Bir adam ona Hızır(a.S) 'ı anlattı,


Yerden taş alıp, eli ile toz haline getirir dedi;
Yerden taşı aldı ve toz haline getirip gösterdi
Eğer böyle bir adam tanırsan işte o Hızır(a.s) dedi.
Anladım dedi adam başını salladı,
Anladım, dedi anladım.
Hızır(a.s) karşısında olduğunu nerden bilecekti?
Birisi ona hatırlatmalıydı onu,
O zaman ancak anlayabilirdi bunu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hiç Durmadan

Haylaz anılarımdan kalma


Birkaç fıkra
Kim anlatacak bana
Hadi anlatsın hadi anlatsın
Sevenlerim azaldı
Yalnızlık çanları çalıyor
Bitiş çığlıkları duyuyorum
Hep aynı işleri yapan işçiler gibiyim
Zaman altımda salıncak
Gidip geliyor hiç durmadan
Durdurulamadan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hiçbir E Şıkkı

Sırça camdan gökkuşağı gökyüzü porselen semaver


Her boyut farklı olsa da zaman asla değişmeyen
Nasıl önce boyanırsa tuval zemini
Zaman yaşanacakların
Zaman olayların galerisi
Makara sardığında filmi
Zaman makara misali
Tekrar oynar mı aynısı bilmem ama
Bir film diğerinin benzeri
Dünya film seti
Her kişi kendi filminin baş rol oyuncusu
Er kişi niyetine deyinceye kadar
Rejisör sakin kendinden emin
Senaryo yazıldı
Dünya kurulmadan evvel
Oyuncuların hepsinin son kullanma tarihi belli
Gelip gidiyorlar nöbetçi gibi
Bir kapısından girilip, öbür kapısından çıkılan
İki kapılı bir han misali
Ağlar gezerim sahili.
Ağlar çekilir ağlardan balıklar çıkar
Balıklar mı ağlar yoksa ağlarda mı balıklar
Veya hiçbiri “E” şıkkı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hiçbiri E Şıkkı

a ilkbahar çiçeksiz olur mu


b sonbahar sarı yapraksız
c insan duygusuz olur mu
d bebek annesiz
e şıkkı hiçbiri olmamalı
bildiniz doğru cevap e şıkkı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hoş çakal

Hey majör kılıklı adamın


Minör kılıklı karısı
Sensinot meclisinde
Sen ne iş yaparsın
Baş müzakereci misin?
Yoksa
Galata’da para satan tefeci misin?
Hey çocuk sen kimsin
Köprü altında neyzen mi?
Yoksa mali ye bakanının eşi teyzen mi?
Gemilerde talim vardı o da bitti
Gençler askere gitti
Kasabada yaşlılar kaldı
Yayan mı yürüyeceğiz
Taksitle araba almak varken
Yapılması gereken neyse olur
Elhamdülillah
Bankalarımız çok kar ediyor
Monşör bana “Esselamun Aleyküm” diyor
Bon jorni Monşör
Galata’nın ağzı dili olsa konuşsa
Bak ne tarih anlatır kulağına

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Huyunu Yun

Hu erenler huyunu yun tasavvufla


kalmasın pas ve leke
ve tek kişi kalsan bile
dünya denilen imtihan yerinde
huyunu yun tasavvufla
ilk teslim aldığın günkü gibi
hu erenler
sana da bu yakışır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Huzurumu Hafife Alma

Git demek kolay kolaysa sen git


Taş böbrekli, boyasız ayakkabılı insan
Adsız sokaklarda kaybettin beni
Kısma öyle duman rengi gözlerini

İste yeter ki,


Sınırsız kartlar edin kendine
Çatlak camlardan beyaz tül perdelerin arasından
Ara beni.

Pili biten saatlerin can çekişmeleri,


Boş çekilen çıkrıkların susuz kovaları
Bile asla getiremez beni sana
Plastik bardakta bir yudum su olma bana

Kurşun kalemime ahenk ver,


Ilık süt gibi rahatlat beni,
Soluk yüzlü engin samyeli
Huzurumu hafife alma…

Renkli menekşelerimi susuz bırakma,


Kısık sesle ismimi hatırla
Küçük şehirlerde yaşa hayalimle
Susuz derelerde yıkanalım seninle.

Kağıt mendillere mektup yaz bana,


Postaya verme,
Yıkanmamış arabalarla selam gönder
Çekinme söyle beni sevdiğini
Ağaçsız kurak ekin tarlalarına

Sıralı dualar ediyorum sana


Kısa cümlelerle nefretimi tarif edemem,
Artık
Soluk tenli, yarım akıllı insanlara.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hüvelbaki

Şimdiye kadar bize ışık olmayan


Bundan sonra gölge olmasın
Gerze’mize yan bakan
Soframıza buyurup önce bizi tanısın
Mezemiz yarım leblebi
Onun da yarısını veririz
Yarasın
Kimse nezaketimize aldanmasın
Havamıza dokunan havasını alır
Yeter ki inadımız tutmasın
Şunu bilesin ki hüvelbaki
Diretmeyle zorlamayla
Bize hiç bir şey yaptıramazsın

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hüzünler Sitemli

Ay ışığı mordu badem


gözlerin de inci nemli,
odalar sessiz ve sensiz,
müziksizdi geceler de.

Ay ışığı mordu badem,


Gözlerin de inci nemli,
dışarısı buz gibi,
dışarısı esrarengiz,
dışarısı gizemli.
Mevsim kış,
(sobasız odalardayım)

Oyuncağı elinden alınmış,


içimdeki çocuğun
zıplaya zıplaya ağlıyor,
nisan yağmurları
saklanmış yüreğinde
eskiden beri belli.
(Alt yapısı olmayan
çıkmaz sokaklardayım)

Ben sensiz ürkek,


heyecansız, gözlerim yaşlı.
Hüzünlü esti geceye rüzgar,
hüzünler sitemli,
(..ne olacak sanki?)
Şiiri okutulmayan
küçük çocuk gibi dertli.

Benim de
şiir yazmamı engelleseler;
kağıt makasıyla
parçalarım perdeleri.
(sonunda dayak da yesem
dert değil inan ki….)
Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hüzünler Sitemli-2

Ay ışığı mordu badem gözlerim de ıslak nemli,


odalar sessiz ve sensiz,
müziksizdi geceler de.

Ay ışığı mordu badem gözlerim de ıslak nemli,


dışarısı buz gibi,
dışarısı esrarengiz,
dışarısı gizemli.
Mevsim kış,
(sobasız odalardayım)

Oyuncağı elinden alınmış içimdeki çocuğun


zıplaya zıplaya ağlıyor,
Kasım yağmurları
saklanmış yüreğimde
eskiden beri belli.
(Alt yapısı olmayan
çıkmaz sokaklardayım)

Ben sensiz ürkek, heyecansız, gözlerim yaşlı.


Hüzünlü esti geceye rüzgar, hüzünler sitemli,
Ay ışığı mordu badem gözlerim de ıslak nemli,
dışarısı buz gibi, dışarısı esrarengiz, dışarısı gizemli.
Kasım yağmurları saklanmış yüreğime
yağıyor uzun süreden beri.
(su bastı evimi)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Hüzzam Sizsiniz

Vur teline hayatin


Adi huzzam
Tadi nane sekeri lezzetinde olsun
Baharda usumem gelsin
Hazanda şen turkucu olayim
Kalmasin tasam derdim
Hep derdim
Derdim de hiç olmadı dediklerim

Yaz geldi yaz gecti kis geldi kis gecti


Bir bahar aksami rastladim sana degil de niçin size
Veya nerede
Siirlerin icinde mi yoksa yaşadın sen
Ben kaldırım kenarlarında bacak bacak üstunde
Çayım kağıt bardak içinde

İstanbul nerde
İstanbul nerede
Veya nerelerde
Veya nerelerdeydiniz
Siz
Daha önceleri
Neredeydiniz.

Streslere cefalara dertlere hep


Gögus gerdik
Biz emekli oldugumuzda
Rahat ederiz derdik

Olmadi
Olmadi be usta
Goruselim Ulus'da.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


I am Watching İstanbul

l am watching istanbul in picture exhibitions,


l am watching istanbul in antique museum,
l am watching istanbul in wormy books,
l am watching istanbul in my window and my view.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ilık İklimlerdeyim

Terinos'un siyah benekli minik köpeği ile sarı kedisi


Tontonitos ile Sarımiyovs alt alta üst üste oynaya dursunlar
yıldızlar Knidos'a çadır kursunlar
Terinos'u bana sorsunlar

Yeni gördüm o yine eskisi gibi serseri


siyah pantolonlu kırmızı ceketli
başında kaptan şapkası geniş terekli
altında bir çift göz siyah hurma zeytini

Knidos'un ahşaptır uzun iskelesi


kekik çayı yapar gecekondu kahvesi
sekiz ytl ye gezilir taş harabesi
sütun başlıkları sanki anneannemin tentenesi

Deniz gökyüzü ile çiftetelli oynar


Knidos bükü Ege'nin gözdesi
kekik kokar tepeleri imbatlı yaz geceleri

Ayrılık şarkı olur dilimde terk ederken Knidos'u


gökyüzü ile deniz el sallarken ardımdan
yaz günü ikindileri gibi ılık iklimlerdeyim
sonbahar da çok güzelmiş aklımda tasarladığımdan

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Intelligent And Honest

Canadian, Frenchman and Turk from Sinop Gerze,


To be punished in any country
There are three kind of death penalty
Burn in fire, guillotine or executed cruelly
Canadian chose guillotine,
He lay under it and hanguan done his duty,
Guillotine came down slowly but locked
And stopped at his neck fortunately
They could not hang again
He found salvation briefly
He run off and be happy madly
Frenchman come eyes with fear
He thought and decide guillotine cunningly.
He has a same fortune with Canadian
Guillotine out of order openly
Now turn was Turk's; intelligent
And the most honest one
He said: 'l do not want to burn in a fire,
And guillotine is out of order,
Execution is the best idea for me! '

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Io Che Guardo İstanbul

Io che guardo Istanbul nelle fotografie


Io che guardo Istanbul nell'antico museo
Io che guardo Istanbul nei vecchi libri
Io che guardo Istanbul dalla mia finestra, nel mio panorama

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Islak Ve Pembe

Islak ve pembe
Uçuyor kelebeklerle,
Sarı ve yeşil
Açıyor çiçeklerle,
Hava yağıyor,
Güneş parlıyor.
Gökkuşağı bekliyor,
Tepelerde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Islanacaksın

Sahili bir kere yazmaya başla doyamazsın


bazıları da okumasını sever
oku oku bıkmazsın
biraz zorlarsan kendini
inan ki yağlıboya resmini bile yaparsın

İyot kokusu zemin üzerine


iki beyaz martı
küme küme bulutlar
korkma dalgalardan ıslanmaz tuval

Ama sen ıslanacaksın…


ne yaparsan yap
ıslanmadan duramazsın
bir kere ucundan kenarından
iskelesinden limanından bulaşmışsan denize
deniz kokarsa her yerin
tadına var hayatın ve özlemlerinin
gözün arkada kalmasın
hasretin deniz olmasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Işığında Ben Olacağım

Çok geç
çok geç oldu inan

Yıprandı hayallerim
tükendi özlemlerim
bir daha geri gelir mi duygularım
hiç umutlu değilim

Bir gün
yine bir gün
yağmurlu bir Nisan pazarında
karşılaşırsam seninle
donuk gözlerle bakacağım birkaç saniye

Düşüncelerim buz tutacak o an


sahilde dalgalar bir an duracak kıpırdamadan
avuçlarım terlese bile
gözlerim kararabilir
yüzüm kızarmayacak eskisi gibi

Ne olursa olsun ne çıkar


gerçek olan kayıp yıllar geri gelmeyecek
bir daha asla yaşanmayacak

Bir mum da benim için yak sevgili


ışığında olacağım
gece çoban yıldızını seyret
bak yanındayım

Ben mi nerdeyim
ben hayat sirkinde cambaz oldum
asgari ücretle çalışıyorum

Sakın o günlerle bu günleri karıştırma


üzülürüm
seni hayallerimdeki kafesinden salıveririm
biliyorum
Nisan yağmurlarına kanat açmazsın açamazsın
beni kara sevdaya kanmamakla suçlayamazsın
bilirim sen beni asla suçlayamazsın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Işık Oldu Karanlığa

Sol kolunun altında onu taşımayı severdi,


Sınırsızdı taşıma müddeti
Sinirlendi, müşterisine silah çekti,
Bir daha taşımammaya yemin etti.
İşkembe, kokareç, kelle paça yedi,
Bu kadar bok yemek neyime dedi.
Geceleri, geceleri yazardı,
Işık oldu, karanlığa hükmetti,
Gece oldu, örttü çirkinlikleri.
Nisan oldu,
Yağdı.
Mayıs oldu,
Gençlerle coştu,
Haziranda hoştu.
Eylülde başak oldu,
Oğlunu sevdi,
İşi ile evi arasında günlerce
gitti....geldi.
Doğum yılı elliyedi,
Ölümü kim bilebilirdi
Sen çok yaşa sağlıcakla
Bu gün doğum gününmüş
Değil mi?
Sana ayakkabı da alan birisi var
Kırkbeş numara hakiki deri.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İbrahim Ethem

Bir gece İbrahim Ethem hanımı ile


Köşklerinde yatak odasında yatıyor,
Birbirleri ile şakalaşıyordu.
İbrahim Ethem:'Cennette de böyle şakalaşacağız' dedi.
O esnada köşkün tavanından gürültü geldi.
Orada kim var, ne oluyor diye seslendi.
'Bir şey yok telaşlanma deve güdüyoruz' denildi.
İbrahim Ethem 'tavanda deve güdülürmü' dedi.
Bunun üzerine:
'Tavanda deve olmaz da, yatakta cennet bulunurmu'
Diye cevap geldi.
Bu sözden İbrahim Ethem müteessir oldu,
Köşkünü, ailesini bırakıp,
Çoban elbiseleri giyip, yola koyuldu.
Mevla'ya şöyle münacatta bulundu:
'İlahi! Asi kulun günahlarını itiraf ederek
Sana geldi, dua etti.'
'Sana olan sevgim yolunda,
Beni parça parça kessende
Yine kalbim başkasını özlemez,
Senin uğruna ailemi çocuğumu terk ettim,
Seni ahrette görebilmek için yetim bıraktım' dedi.
Birgün baktı iki melek elinde
Kağıt kalem yazıyor,
Sordu baktı melekler ne yapıyor?
'Allah dostlarının ismini yazıyorum' dedi melek,
İbrahim Ethem 'benide yazdınızmı' dedi
Kendisine 'hayır' denildi.
Evliya değildi ama Allah dostlarını seviyordu,
Melek bir müddet durdu, sordu.
Sonra:
'Müjde yâ İbrahim' fermanı ilahi geldi,
Defterin başına isminin yazıldığı söylendi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İç İçe

Seni her görüşümde


havai fişek gösterisi yapılır
ruhumun düğününde,
gökyüzü pırıl pırıl,
iki kalp iç içe,
yıldızlar arasında
karanlık yaz gecesinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İçim Yandı

Ferda ne demek, aşk ne demek?


Güşad-ı dil her dem seni mi bekleyecek,
Habbala götür ey sefil beni
Bu can artık bana yetmeyecek.
Kut kavgası hiç dinmeyecek,
Meşhun gönüller ne zaman boşalacak?
Mibzeri ver bana, ver bana aşk ekeceğim,
Mubataşa bitti artık kendimden geçeceğim
İkbal-i bahtım bitti kapandı,
Ahret kapıları bana aralandı.
Bir su getir saki içim yandı,
İçtim de rahatladım, gönlüm huzura daldı.
Susadım deseydin, bu kadar lafa ne hâcet vardı....
Senin haline anlayıncaya kadar,benim de içim daraldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İçimdeki Köz

Veryansın edeyim
İçimdeki közü
Yansın dursun işi ne
Tutayım kalbimdeki güvercini
Uçmasın kafesinden
Özgürlük ona mı kaldı
Veryansın edeyim
İçimdeki közü
Dumanı çıkmasa bile
Ateşi gözlerimde
Göz alıcı bir renk sergiliyor
Kor ateşe sevdalılar bilir onu
Damlaya damlaya yansalar bile

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İçimdeki Mehmet

Buruk hurmaların dallarda ortamı renklendirdiği


Buz gibi bir aralık sonunda,
Derelerin sesinin yükseldiği bir mevsimde
Çiçek kokularının izine çıktığı zamanda

Güneşin işinin olduğu gri bir Pazar günü


Maşukiye’de,
Ormanda.
Bir balık lokantasında
Kor alevlerle yanan
Şöminenin karşısında

Ve
Uzun senelerin yorgunluğu üzerimize çökmüşse,
Bırak gitsin zamanı. Dolaşsın
Kendi bildiğince

Biz yaşayalım bu anı gönlümüzce


Tahta masalarda, toprak testilerde,
Buz gibi Maşukiye dağ suyu,
Arkamızda ayaklarının önüne yapraklar dökülmüş
Koca çınar

Karşımızda solgun ağaçlar,


Ve masamızda acılı cevizli ezme ile,
Tereyağında kızarmış mantar

Misket oynamak istiyorum,


Bir tek lokantanın bulunduğu
Bu dağ başında.
İçimdeki Mehmet daha on iki yaşında

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İçimizden Bir Kelebek

Kendimi kebelek gibi hissediyorum


dedi.
altmış dokuz yaşındaki
Cemal Abi.

Abi dedim o nedir


kusura bakma
öğrenmek için sordum.
Dedi;
Ağaçlara konar ya şöyle,
kuşun küçüğü.
Serçe mi
yok yok kuş değil.
Ya ne?
Kebelek, kebelek.
sizde ne diyorlar ona
Abi anlamadım ki ben onu
ya ufak böyle, böyle kanatları
(kollarıyla gösterdi,
aşağı yukarı hareket ettirdi)
-Kelebek mi?
Evet, evet kelebek.

Altı sene evvel dükkanını kapatmıştı,


piyasa şartları zordu,
kendi değimiyle tutunamamıştı.

Şu anda kendini,
kelebek gibi hissetti,
on iki yaşından beri ticaretçiydi,
önce terzilik yaptı, sonra;
sonra da
elektrik piyasasında işletti dükkanını,
şimdilerde alıyor satıyor,
onun da rızkını Allah veriyor.

O da kendini kelebek gibi hissediyor.


Sivas'a çok yakın Ordu'lu Cemal Abi,
Abi dedim acaba
görebilecek miyiz biz de o günleri
biz de özgürce uçabilecek miyiz
senin gibi
Bir tek kelebeğin ömrü düşündürdü beni.

Sen uzun yaşa ailenle


Ordulu Cemal Abi emi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İçkiye Davet

Bir adamın işi içkiye davet etmekti yoldan geçenleri


“-Buyurun biraz da benden içecek.” diye
davet etti mey evine kişileri

Allah’ın laneti onun üzerine idi


Allah onun yüzüne bakmadı
Ayetten öğrendiğime göre
O da Allah’ı anmadı

“-Siz beni anın ki bende sizi anayım.”dedi


Bakara Suresi’nin yüz elli ikinci ayetinde Allah
Bizim O’nu anmamız tamam da (ananlara selam olsun)
Rabbimizin bizi anması nasıldır acaba
Bunu düşünmek zor olsa da
Düşünün

Benim şiir bu kadar


Selam ve Allah’ın rahmeti üzerinize olsun
Pazar yeri bir an önce kurulsun
(helalinden satanlara selam olsun)
O’nu anmanız dileğimle elveda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İflas Eden Tekstilci

İkiyüzelli kişi çalıştıran


Bir tekstilciyi çete bastı,
Tekstilci birilerinden borç almıştı.
Ödeyemedi, telaşlandı.
Arkadaşına telefon etti,
Helallik istedi,
Arkadaşı; 'dur bekle,
Efendi gibi öl be,
Bir silah göndereyim sana' dedi,
Maksadı, intiharı durdurmaktı,
Yanına gelip, vakit kazanmaktı.
Hadise cuma namazından sonra yaşandı,
Akşam hava kararırken,
İntihar haberi alındı.
İlaç içmişti zavallı tekstilci,
Hastaneye kaldırmıştı bir bekçi.
Arkadaşı yardıma koştu, derman oldu.
Çeteye ve ödemeye çare bulundu.
Bir can ölümden kıl payı kurtuldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İğneada

Meşe ağacının ana vatanı


Karadenizin dinlenme yeri
serin ikindileri ile
emniyetli belde

Akvaryum denizi
kuş sesleri
Erdem Fırının tasavvuf ehli sahibi
Orhan ağabeyin odun ateşinde pişmiş
nefis yuvarlak ekmeği ile
özdeşleşmiş belde

Uzun kumsalı
canlı müzikli çay bahçesi
Işık Marketi ve
dürüst kasabı balıkçısı
misafirperver halkı ile
alnı açık belde

Sislioba Beğendik köyleri


Karadenizin ucunda çakar feneri ile
hep yanıp sönecek ışığın
mutlu belde
yolun açık olsun elveda İğneada

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İğneada Şiiri

Yaz ortasında akşam serinliği


altın kumsalı ve akvaryum denizi
Meşe ormanı
toplanmış aynın yere
burası İğneada
Karadeniz ama
insanı laz değil
hava gündüz sıcak ama
gece bunaltmıyor ayaz değil
tek kusuru deniz mevsimi kısa
fener çaybahçesi hazırlanıyor gelecek yaza
saati üç lira bisiklet ile ada turu harika
meşe odununda balık ızgara
Servet teyze yirmi senedir
silah sesi duymamış burada
arabaların camı kapısı açık
evlerin anahtarları kapının üzerinde
polise karakola iş kalmamış şaşırdım valla
Seneye yine gelmek istiyorum
bu özel beldeye
belki sonbaharda da gelebilirim
Palamut ve hamsi ızgaraya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İhlası Feza

Mebhûta çevirdin beni


İlk gördüğüm anda
Tâ ki o demden beri
Meclûbum ben sana

Sen benim melâzımsın


Aşkımsın mihmanımsın
Muannit bir hatunsun ama
Tehlîle sebep olansın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İhtiyar Gençler

İhtiyar gençler onlar


Kulaklarını ortama tıkadılar
Etrafa aldırmadılar
Trende, otobüste, vapurda,
Koltuklara kuruldular
Çok ders çalışıyordu zavallılar.
Hiç etraflarına da bakmadılar,
İhtiyar gençler onlar.

Sıkılmadılar,
Yüzleri kızarmadı,
Yaşlılar, kadınlar, çocuklar ayaktaydı.
Cepleri de hiç parasız kalmadı.
Yürüyen bankamatikleri nasıl olsa vardı.
Yüzleri gençti onların ama,
Kalpleri çabuk yaşlandı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İki Damla

Ak dedim gözlerime
Boşalt damlalarını
Gökkuşağı olsun yanaklarımın üzerinde
Gülmek kadar kutsal ağlamak

Ak dedim gözlerime
Boşalt damlalarını
Nisan yağmuru gibi
Toprağa kokusunu veren
Duygularımın can suyu

Akacak yaş kaldı ise göz çeşmelerimde


Belki iki damla kalmıştır
Kim bilir belki de
Seller birikmiştir içime

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İki Tavuk

Dedim hanım
Bu akşam da yemek yapma ha
Sana buradan
Çiçek pasajının arka sokağından
Şarap gibi kızarmış iki tavuk alacağım
Sen dersin ki; "yanına
pilav da mı yapmayayım"
Yap be yap anasinı satayım
-Kola var sa?
-Var dolapta.
Olay bitmiştir (nokta)
Kapatiyorum
Yaşasın
Bu akşam da ıspanaktan yırttık.
Yarın akşama Allah kerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İkibinaltı Sonu

2006 SONU

Bankalar ev kredisi projesinde takılacak,


Anneler ikiz doğuracak,
Ev kredisi alanlar türban takacak veya
Tersi de düşünülebilir.

İnek sütleri katagorilere ayrılacak,


Ağaçlar sertifika alacak.
Binalar imarlı ve mimarlı olacak,
Peluş battaniyeler Isparta'da yapılacak.
Casus böcekler evimizi basacak.
Kart borçluları kendini asacak.

Zeka özürlüleri kendini kasacak.


Fitüristler dünyayı sarsacak
Doktorlar çete kuracak.
Senaryo yazarları çoğalacak.

Tutum haftası yapılacak,


Kabotaj bayramı kaldırılacak,
Ayrılık ve ölüm insanları korkutacak.
Sonunda hakim kalemini kıracak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İkinci Bahar

Hey diyordu herşeyi bilen 33. pir


Hey diyordu Cebrail, Mikail
Can suyunu serptiğinde mevla toprağa,
Tohum canlandı rahmetle, dünyaya.
Sevgi iksirinden bir yudum içtim,
İkinci baharda ben seni seçtim.
Tükenmedi sana olan aşkım heyy,
Yudumladıkça iksiri sana ulaştım,
Artık kalmadı aramızda
Ne bir perde ne bir nur,
Giydim sevgiden yapılmış mor hırkayı,
Ulaştım bahara sevdim gönlümce.
Ne gelir elden bu güzellikleri gördükçe
Sabah rüzgarında insanlar uykuda,
Bense ikinci baharımda senin başucunda
Bağırıyorum kulağına olanca çığlıkla;
Heyy.... diyorum hayat ne güzel şey,
Hüdayi, Eyüp, Yahya, Yuşa sizlere,
Selam hu, edep yahu....
Edepli sevgilere selam,
Nurlu geleceklere merhaba,
Merhaba sana dünya,
Hoşgeldin ikinci bahar aramıza merhaba.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İkindi Sonrası Dinlencesi

Sıcak bir yaz ikindi sonrası


Denizin üstünde ip atlayan rüzgara inat
Oturmuşum iskelenin başına
Bir elimde sıcak bölünmüş ekmek
Bir elimde çatal ucunda kavun
Sıcak o da inadına

Bir şeyler eksik olacak ya hayatta


Soğuk olsaydı olmazdı
Ama beyaz peynir yanında
Duruyor iskele sallanmadan deniz gibi
Ben oturuyorum iskelede
Bir elimde sıcak ekmek bir elimde çatal
Ucunda kavun var

Yanımdaki amatör balıkçı


Bir istavrit yakalıyor denizden
Misinanın ucunda
Ben iskelenin ucundayım
Peynir ise çatalımın ucunda
Dayamışım sırtımı direğe
Deniz oynaşa dursun altımda

Hiçbir şey umurumda değil hiçbir şey umurumda


Ne istavrit ne de sıcak kavun
Ben bu yaz sıcaklarının ikindilerine vurgunum
Dayamışım sırtımı direğe
Şapkam başımda yorgunum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İkindi Sonrası Dinlencesi-2

Sıcak bir yaz ikindi sonrası


denizin üstünde ip atlayan rüzgara inat
oturmuşum iskelenin başına
bir elimde sıcak bölünmüş ekmek
bir elimde çatal ucunda kavun
sıcak o da inadına

Bir şeyler eksik olacak ya hayatta


soğuk olsaydı olmazdı
ama beyaz peynir yanında
duruyor iskele sallanmadan deniz gibi
ben oturuyorum iskelede
bir elimde sıcak ekmek bir elimde çatal
ucunda kavun

Yanımdaki amatör balıkçı


bir istavrit yakalıyor misinanın ucunda
ben iskelenin ucundayım
peynir ise çatalımın ucunda
dayamışım sırtımı direğe
deniz oynaşa dursun altımda

Hiç bir şey umurumda değil hiç bir şey umurumda


ne pişmemiş istavrit ne de sıcak kavun
dayamışım sırtımı direğe
şapkam başımda yorgunum
Ben bu yaz sıcaklarının ikindilerine vurgunum

İşte bitti şiir aslında ama


alkış geldi bir yerden kulağıma
uzatıyorum sıkı durun
benden size alın iki kıta daha

On iki metre fiber tekne karşımdan yüzüyor


dokunmayın manzarama
lastik ayakkabılarım kot pantolonum ve
kızımın babalar gününde aldığı
giymeden yakasını kestiğim
tişörtüm ve şapkamla
atladım bile denize haydi darısı size
sezonu yukarıdaki istavritin kardeşi ile açtım
göz göze geldim onunla selamlaştım
ablasını sordu bana nerde diye
dedim; '-Sen de git onunla '
Atla biraz sonra gelen oltanın çengeline
yüzeceğim senin gibi denizde
macera arıyorum kendime
ve böylece elveda dedim balık etli güzele

Yüzüyorum istavrit ile tanıştığım soğuk denizde


sıcak kavunlar da yüzüyor midemde
bir yaz ikindi sonrası da böyle geçti
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
balıklar ile arkadaş olduğum
bu güzel kasabada bu güzel iklimde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İlacım Ol Gel

Ne kadar kaçırsam gözlerimi üzerinden


Farkındasın biliyorum
Gizli duygularım var benim
Söyle sen de seviyorsan beni
Düşlerimin giysilerini çıkarttım
Saniyeler durdurdu vuslatın sesini
El ele dolaşalım senle sahili
Sessizlik yakalasın bakışan gözlerimizi
Çakıl taşlarının sıcaklığında
Bırak duyguların fırlasın ileri
Sessizce teslim et bana kendini
Başım dönüyor
Sardı bedenimi bu sevgi seli
Bekletme yeter ilacım ol gel
Başım dönüyor bekletme yeter

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İlk Düğünümde

Kemanın çılgın kabaran balon balon


dakikada yedi bin iki yüz titreşimli dalgalarından sıyrılıp
benliğimin bahçesinden
renkli çiçekler topladım sana
bunlar düş çiçekleri

Aşkının yokluğunda bin varlığım var


bu servet çıldırtır beni
aklım lime lime
kokulu can mumu yandıkça bitti titreyerek
bir zamanlar seni aydınlattığımı
kime nasıl ispat edebilirim ki
ayrıca bu ışık senin elinde varlık hissettirmedi
boş geçti ömür boşa geçti

can kuşu kafesini terk etti edecek


daha ne düşünür bilmem ki
işte düğünüm bu olsa gerek
bu ilk düğünüm olacak
telli duvaklı gelinli damatlı

gökyüzüne bırakılan balonlar gibiyim


sevgilinin elinden bırakıldığım günden beri
elveda dünya
günün birinde dönüşüne bir tekme de ben vuracağım
vakti gelince.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İlk Torunum'a

Torunumun gözünde ben


benim gözümden torunum
nasıl gözükür
O benden ne bekler
ben ondan ne beklerim
Bebeğimin bebeği O,
annesinin babasıyım ben
Beklentilerini tam olarak bile bilsem
onu mutlu edebilsem
sevindirmek isterim hep
hep neşeli ederim onu
şımartmadan
cebimde ne var derim
boş değildir ceplerim
en boş olduğu zaman
cebimde ilgi var derim
hep onu mutlu ederim
Bir de, kimse duymadan içimden
ona dua ederim
Mutlu olsun dilerim.
Benim Elif Beren...im.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İlkbahar Yaprağım

Bir yaprak yerden kalkmakla kalkmamak arasında


can çekişirken
henüz başıdır sonbaharın
O yaprak ise çok erken düşmüştür dalından
toprağa olan hasretinden

Şekerli köpüksüz kahve gibi hissediyorum kendimi


ben bir özveride bulunamadım sana olan hasretimden
hasret aşkı büyütecekse eğer
bırak aşkı yaşamayalım

Benim açık yeşil gözlü ilkbahar yaprağım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnan ki Ben Yazmadım

Satmadım anılarımı
Değerini de hiç bilmedim
Hep eskidikçe çöpe attım onları
İçlerinde o kadar güzel yaşanmışlıklar vardı ki
Değerini bilemedim
Kaldırdım attım
Yeni anı biriktirdim
Onlarda eskimeyecekmiş gibi
Ama o anılarım da eskidi
Ben bile ihtiyarladım
Anılarım yok ki
Anılarım darmadağın
Parça parça oldu hayatım
Demek ki böyleymiş benim kaderim
Böyleymiş benim hikayem
İnan ki ben yazmadım.
Aynı sahil kasabasında doğup aynı evde yaşamadım
Dağıldım gittim bir oraya bir buraya
Ben bile ne olduğumu anlamadım
Savruldum yaprak gibi
Anılarımla yaşıyorum artık
Onlara sıkıca sarıldım
Ve anlaşılıyor ki
Artık onlarla ömür boyu beraber olacağım
Anılarımla yaşayacağım

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnansam Bile

Son uyanışı bu gecenin


Turi Sina Dağı sessizliğinde
vur dercesine siperlere
yüzüme yüzüme
biz uzuna geldik sefaletin
elbirliği yaptığı
bu çamur birliğine.

Dur emrine istinaden


durmayan acizliğime inat
yur dumun yudum yudum
kimsesizliğine uyandım
nur topu gibi bir
bir kuru gül rozet oldu benlğime
lime lime döküldüm
acıyorum pirü faniliğime
kor elimde
koruyamadığım özgürlüğüm
zor
zorunlu olduğum kişilerle yaşamak
on lara inansam bile.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnce Bir Tahta Parçası

Fırtınalı bir gündü,


Kayıkçı, derviş Mehmet ve pir
İstanbul'a geçiyordu....

Bir ara pir dervişin korktuğunu gördü,


Derviş korkudan sapsarı bir muma döndü.
Korkuyla kayığa sarılıp, halini belli etti,
Aziz Mahmut Efendi dervişe sordu:
Ne o derviş Mehmet neden fırtınadan korktun?
Dalgalar vurdukça küpeçteyi tuttun.
Derviş utanıp, kayığı göstererek,
Haklısınız ama şeyhim takdir edersiniz ki;
Ölümle aramızda incecik bir tahta parçası kaldı.

Hazreti pir hiç cevap vermeden durdu,


Dalgalar da kudurdukça kudurdu.
Derken kayıkçı kıyıya vardı,
İndiler karaya,
Hüdayi Hazretleri başladı konuşmaya:
-Derviş Mehmet farkındamısın,
Artık ölümle aramızda o tahta parçası da kalmadı...
Anlarsın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnişe Geçiyoruz

“-Sıkı durun şimdi inişe geçiyoruz


kemerlerinizi bağlayın
en sert iniş başlıyor
kemer takmayanların sorumluluğu
bize ait değildir.
Bol şans diliyoruz.”

Diye bir anons duyuldu


herkes birbirine baktı
pilot güvenilir adamdı
ama o da nihayetinde bir insandı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnlesin

Değişmedi hiçbirşey onsekiz yirmi senedir,


Onlar bizim vücudumuzda kenedir,
Koparıp yok edemiyoruz, aciziz,
Hadi birimiz neyse, hepimiz kerizmiyiz?
Bizi de alıştırdılar ne kötü argoya
Haftada bir verir olduk mal kargoya,
Kartlar ailelerde korkulu rüya
Tedavi olacaktı her vatandaş ücretsiz güya,
Bırak bu işleri zaman doldu,
Hadi git yat gözüm görmesin,
Dini siyasete alet edenler sürünsün inlesin
Vatandaş kendine gelsin beni dinlesin
Vatanına sahip ol ey halk uyuma,
Leke getirmem ben asla soyuma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnsan İnsanın Kurtudur

İslamda insanlar sevilir,


Sana taş atana sen ekmek at denir,
Ağızdan çıkan kelimeler özenle seçilir,
Çarşılarda kartlarla kredi çekilir
Eşyalar eskir, kredi ertelenir,
Faiz kartopu gibi büyür,
Ödemeler birbiri ardından gelir,
Enflasyon yüzde altı,
Kart faizleri yüzde yüzkırkaltı,
Bunu yaşamayan ne bilir,
Darbe olursa Ankara'da
Sabaha karşı tank sesleri gelir,
Birileri radyodan seslenir,
İkindiden sonra evlerde çay demlenir,
Olay tarih aynasından gözlenir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnsan Ve Cinlerin Rabbi

İnsanların Meliki’ne
İnsanların Rabbi’ne sığınırım.
Şeytanın benim aklımı karıştırmasından
İnsanların İlahı’na sığınırım.
Ruhumu karartan, moralimi bozmaya çalışan
Cin ve insanlardan
Allah’a sığınırım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnsanlar Mutsuz

İnsanların gözleri donuk


Pili bitmiş bebekler gibi hareketleri
İnsanlar durgun göl gibi
Birbirleriyle dargın
Sessizliği bozan bir keman sesi
Dinliyorlar ister istemez
Duygular geleceğe kilitli
Otobüs geçiyor önlerinden
Vapur geçiyor
Hayat geçiyor üzerlerinden
İnsanlar mutsuz
İnsanlarımız tatmadı ki mutluluğu
Bir bilseler
Mutluluğun tadını
Ah bir bilseler

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnsanoğlu Ne Hoş

Vapursuz bir iskelede oturuyorum,


Eskihisar'da tahta bir bankta
denize ve martılara karşı.
Ilık bir hava var etrafta
aylardan Ocak.

Arabalı vapur iskelesi çalışıyor,


vızır vızır.
Ben yan iskelede oturuyorum,
bu da hayatımda değişik bir fasıl.

Sular uslu uslu dalgalanıyor,


kıyıyla dans edercesine,
güneş bulutlar arasından donuk bakıyor,
ben de buradayım dercesine.

Hayat geçip gidiyor,


umutlar iskelesi boş,
bir varmış bir yokmuş,
insanoğlu ne hoş.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İnternet Masalı

Pilav tabak içinde


Nohut pilav üstünde
Ayran daha yoğurt iken
Bahçeyi bastı diken

Aşkım dağların ardında


Kuşlar bunun farkında
Ayı ayva satar iken
Tren raydan akar iken
Amcam trene bakar iken
İstanbul’da erguvanlar açar iken

Niyetçinin iki tane


Pamuk beyaz tüylü yavru tavşanı varmış
Her gün onunla niyet açıp ekmek parasını kazanırmış
Bir gün yanına bir delikanlı yaklaşmış ve
O tavşanları bana satar mısın demiş
Niyetçi şaşırıp başını kaşımış
Onlar olmazsa ben nasıl para kazanırım
Bu genç çizmeyi aşmış

Delikanlı kafaya koymuş alacak


Sanki dünyalar onun olacak
Satardın satmazdın derken yüklü bir fiyata
Niyetçi tavşanlarını sattı delikanlıya

Tavşanlar artık emekçi işçilikten kurtuldu


Kavuştu özgürlüğüne aşına
Onlar erdi havuçlarına
Biz çıkalım başka bir siteye zaman öldürmeye
Darısı öbür tavşanların başına

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İsketem

Çocukluk alışkanlığım iskete


Onunla gidip geldim bir süre orta mektebe
Çubuğa bağlı ayaklarında ince bir iple
Yanında cevizi hazır
Doyup doymadığına bakardım ara sıra
Boynuna üfleyip de
Beyazsa eğer boynunun altı
Tok olduğunu belli ederdi
Benimle okula sabah akşam gelir giderdi
İsketem ben ders çalışırken
Ufak karanlık odada beklerdi
Elime alırdım dersten sonra
Bırakırdım havaya
Kanat çırparak konardı elimle yaptığım
Otuz santimlik işlemeli ucu çatal sopaya
Derste sıranın altında beklerdi
Teneffüste gezerdik beraber
Lokumlu bisküvi yerken ben
Gazozumdan içerdi bana hissettirmeden
İsketemi özlemişim
Gezerdik onunla okul sonrası bisikletle
Ağzımda çubuk üzerinde iskete
Son hızla inerdik iskeleye
İnmesi kolay da…
Çıkması zor işte
Bir elimde bisiklet
Bir elimde sarışın yeşil kanatlı iskete
Ter içinde
O hiç terlemezdi ki
Gezmeyi çok severdi hergele
Ben küçüktüm avucum da küçüktü
O benim avucumdan da küçüktü
Salıverdim onu günün birinde
Sevdiklerine kavuşsun diye
El salladım arkasından
Kondu bir dala baktı bana
Daha sonra da uçtu kayboldu uzaklara
Özgürdü artık o
Yaşıyordu bu ülkede
Kimlik kartı olmasa da
Belki Kırım’a bile gitmiştir
Pasaport sorulmaz ki hayvanlara
Kim bilir belki de Esir düşmüştür
Makedonya’da.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İsmail

Yaz geldi mi İsmail ne fikirdesin


Havalar ısındı yine evdesin
Benim gibi sen de son demindesin
Yaz gelmiş kış gelmiş
İlgisiz kaldık
Demli çaylar içip dudak ıslattık

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul

Seni her görüşümde;

Zemheri fırtınasında
oltaya yakalanan
hiperaktif kıraça gibidir gönlüm
hüzünle neşenin harman oldugu kent
soğuğunda sicağına tutulduğumun
memleketi

İstanbul

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul Pencereme Konmuş

Önce bahçeleri vardı İstanbul'da evlerin


sonra balkon âdet oldu
Şimdi balkon da kalmadı dairelerimizde
bir artı bir özlemi oldu gençlerin
Bu kent büyüdükçe bakış açıları küçüldü kentilmenlerin

Görmez oldular duymaz oldular


çevreleriyle ilgilenmez oldular
Vapurlar değişmedi
Martılar da değişmedi ne garip
çay içiyorum işe giderken Kadıköy ile Eminönü arasında
kırmızı beyaz dilimli porselen tabak ve ince belli bardakla

Güneş Haliç'te Altın Boynuz


İstanbul bu sabah pencereme konmuş
güvertede yolcular simitten lokmalar attıkça havaya
Martılar kahvaltı ediyor çığlık çığlığa

Solda Ayasofya ve Topkapı


sahilde Sepetci Kasrı
İstanbul pencereme konmuş tablo Nazmi Ziya
Bakışıyoruz doya doya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul Anadolu Yakası

Evet
Neden se
Bu gün kahve içmedim
Ginseng yutmadım ve
Sıfır altıdan akşam sekize kadar
ayakta çalıştım
Su ve yemek yok
Çay bisküvi mandalina

Akşam güzel bir yemek yedim ve üşüdüm


Üşümek güzel
Sarılmak battaniyeye
Kafayı ısıtmak
Yüreği soğutmak
Çay
Çay sıcağı ev sıcağı
Battaniye katkılı
Zom oldum yorgunluktan

Hep altıda çıkacağım yola


Sıfır altıda
Gezeceğim on bire kadar istanbul'u
Üşüycem terliycem
Buymuş meğerse hayat diycem
Yer altında yer üstünde
Sıcak çorba var mı diycem insanlara buralarda

Herkes börekçi poğaçacı olmuş


Çorba çeşitleri unutulmuş
Halbuki ne güzel olur du sabah sabah
Sıcak mısır çorbasını kaşıklamak
Mısır çorbasını yoğurtlu
Bilen mi var
İçinde kocaman bir sığır kemiği içi ilikli

Ezo gelinimiz varken


Mercimek öğlenden önce içilir
İrmik helvası mikrodalga fırında ısıtilir olmuş
Sıcak sıcak
Kış gecelerinde de tencerede yağlı tuzlu
mısır patlatmak
Âdet olmuş ayrılırken
"kendine iyi bak" demek

Bakıcam da...ayna kırık.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul Bir Masal Şehri Ben Masalcının Arkadaşıyım

Kalamış'ta ağız tadıyla denize girildiği zamanlar


Süreyya Plajı'ndaki üstü kubbeli yuvarlak taş kameliye
henüz denizin içinde küçücük bir ada
beyefendinin mesleğine göre hesap alındığı devirlerde
içkili Hamdi'nin gazinosunda

Kuzguncuk vapur iskelesinde


hanımlar akşam vakti oturur
Şirket-i Hayriye vapuru ile işten dönen beylerini beklerlerdi.

Hey yumurtaya can veren Allah'ım sen nelere kadirsin


İstanbul'da aynı kişi hem vali idi hem de belediye reisi

O zamanlar İstanbul sokaklarında satıcıdan geçilmezdi


nane yağı satan mı dersin
'-ya ka li yo' diye fare kapanı satan mı dersin
'-Hoşaf Hatçe'nin börekleri geldi' diye börek satan mı dersin
duvara çizik atıp giden beygirli sütçüler mi dersin

Akşamları gitar çalınırdı Balat’ta Ananiya'nın meyhanesinde


'-siz hiç İstanbul'da sarhoş olup da
bahçıvanın eşeği ile karakola gittiniz mi küfede'
anısı saklı sararmış fotoğrafta
eski bir gazetede.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul Buruk Bir Tat

İstanbul’un Eminönü’nde,
Bir cumartesi kalabalığında
Parayı kolay bulamayanlarla
Alıp kaçıcılar arasında
Beyazıt’a çıkmak ve
Süleymaniye ‘de bir ikindi namazının arkasından
Tarihi kuru fasulye lokantalarından birinde
Kuru fasulye, pilav muhabbeti
Yanında turşu ve süs biberi
Yemekten sonra yürümek en güzeli
Trafik rehin almış insanları,
Zaman taciri olmuş caddeler, yollar.
İşsizliğin arifesinde
Mısır çarşısından doksan dokuzluk
Bir tespih almak veya
Vapurun güvertesinden martılara simit koparıp atmak
Kontak kapatmadan
Üsküdar’dan Kadıköy’e uzanmak.
Denizde ve trende hiç durmadan devamlı yol almak
Otobanda arabalarla kucaklaşmadan
Sokak ve caddelerde araba arabaya samimiyet kurmadan
İstanbul’u gezmek bir sanat
Tıpkı yaşamak gibi
İstanbul buruk bir tat,
Ağzının tadını bilenlere inat.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul Neşeli

Kış ılığı bir Ekim sabahı


yolcu vapurunun dış havuzunda
dikiliyorum ayakta
çılgın bir isteğim var
karabataklarla oynaşmak istiyorum
denizin ta ortasında

Dalgaların zekâtı yüzümü serinletiyor


dört büyük çok katlı yolcu gemisi
Tophane limanını kuşatmış
uzun bir kuru yük gemisi
üzerimize geliyor

Kore savaş firkateyni


Yenikapı’da sahile demirlemiş
karşımda İstanbul Üniversitesi’nin
bahçesindeki yangın kulesi
yanına çağırıyor beni
önünde Süleymaniye de çok heybetli
deniz çalkantılı ama
İstanbul da en az benim kadar neşeli

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul Sevdası

Eminönü iskelesinde bir sürü martı


Zeybek oynuyor havada ak renkli karartı
Ay serilmiş denize sular bir hayli serin
Gece sessiz gece sevdalı deniz engin ve derin.
Saçların rüzgara teslim
Kirpiklerin yasemin

Geceler mecnun istanbulda


Geceler kömür karası gökyüzü nadasta
güzel olmuş bir iki üşümüş damla
yüzümü ıslattı akşamdan kalma
Ardından gelecek yağmur fırtına

Bir çift zar atsam da güneş açsa


Bu zifiri karanlık bavulunu alıp arkasına bakmadan kaçsa
Martılar kanatlarını denize çarpa çarpa zeybek oynasa
Gemiler yolcularla dolsa taşsa
Gemiler boğaziçi ile oynaşsa

İstanbul'u yaşamak sefa...


İstanbul mazide kalmış bir kara sevda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbulamaç

Her yöreden bir kaç gurup


geldi yerleşti bu şehre
bohçasında ne var ise
gördü bu ihtiyar çehre

Eğitim az ilim yoktu


kafada hurafe çoktu
bavulunda ne var ise
döktü bu biçare şehre

Kükre ey İstanbul kükre


bunaldın yoruldun bittin be
medeniyet nerde ise
bana da ikram edin de

feda olsun ilim ve fen


kentleri cezbeder çehren
özgürlüktür altın kolyen
prangan cehalet gülşen

Çamlıcan var boğazın var


cananındır Eyüp Sultan
saklamak ne hacet kuldan
Azi Mahmud Hüdayi'n var

Şehirlerin piri bu kent


ezanlı dualı her semt
kalmaz insanda hiç bir dert
temiz tut çevreni gözet.

Ey halk emanet bu kent sana


dört elle sarıl ve kolla
insanın kölesi olma
asil ve çağdaş ol güruh olma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul'lu olmak

İstanbul kansere yakalandı.


Doktorlar karnından variller çıkarttı.
İnsanlar öfkelendi, streslerini evlerinde attı.
İstanbul'da acılar kaynatıldı tencerelerde,
Sıla hasreti meze oldu sofralarda.
Sabah saatlerinde caddeler doldu taştı,
Akşam hüzün girdi evlere sessizce.
İnsanlar horlandı, hırpalandı.
İstanbul'da yaşanacak ne vardı.
Nisan yağmurlu duyguları sakladı,
Açığa vurulmayan acıları örttü, kapattı.
İstanbul'da sokak lambaları bir bir karardı.
Gece derin bir uykuya daldı.
Metropolde yaşamak zor zenaatti.
Öğrenmek için çocuklar mekteplere gitti, gitti.
Gidemeyenler çok acı çekti.
Güzel arabaları, plazaları bir de boğazı seyretti.
İstanbul sende ne de çok zahmet vardı.
Ama her şeye rağmen
İstanbul'lu olmak bir farktı.
Her bir tepene bir şarkı söylendi, bir ağıt yakıldı,
Senin rengin neydi, kokun nenin nesiydi, aklıma takıldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbulu Geçiyoruz

Örgü makinası mekiği gibi


yolcu taşıyan vapur
dalgalı deniz ipek ibrişim iplik
hayat filmi siyah beyaz ve
kısa metrajlı üç saniyelik
uçuşan martılar film şeridinin iki yanındaki kareler
delik delik
film koptu heyy uyan makinist
İstanbul'u geçiyoruz
Boğaziçi inci gerdanlığı gelinin
yolcu vapurunun masum gelinciklere hazırladığıdır
düş yapımı beyaz
ipek gelinlik.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul'u Seyrediyorum

İstanbul'u seyrediyorum resim galerilerinde


İstanbul'u seyrediyorum antik müzayedelerinde
İstanbul'u seyrediyorum kurtlu, dökülen kitaplardan

İstanbul'u seyrediyorum oturma odamdan


Anılarımı seyrediyorum penceremden manzaramdan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul'um Ben Sana Vurgunum

İstanbul'um ben sana vurgunum


adım adım dolaştım seni
hala da dolaşıyorum
bıkmak mümkün mü senden
hep hatıralarınla oyalanıyorum

Eminönü küçük Çin


Taksim Paris
seyret adaları Kınalı Burgaz Heybeli
veya Kız Kulesi'ne ne demeli

yok yok anlatmak mümkün değil seni


eşsiz İstanbul yaşarım her gün muhteşemliğini
pazar sabahları koyulurum yola
arabamda mehter marşı cd si
Boğaz Köprüsü üzerinde gövdemi çeviririm bir sağa bir sola
dokuz milimetrelik gözlerimden kıvılcımlar boşalır
Sultanahmet'e Ayasofya'ya
ben sana doyamam kıyamam bakmaya

ey İstanbul iklimine muhabbet katılmış kent


hatıraların macun şekerleri gibi harmanlandığı yer
yaz gecelerinde Çamlıca Tepesi'nden seni koklamak
ve dolu dolu yaşamak en güzel.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstanbul'un En Yüce Tepesinde

Çok zaman oldu, basmadım topraklara,


Islak yapraklara.
Soluk ve yıpranmış,
Terkedilmişliğin sessizliğinde,
Çiseleyen bir İstanbul sonbaharında.
Tıpkı bizler gibi,
Ilık iklimlerin donuk rüzgarları misali,
Sere serpe atıvermek kendini yere,
Tükenişin yeşilinde, mavisinde, pembesinde.
İstanbul'un en yüce tepesinde,
Sisli bir soğuk ikindi vakti,
Dumansız bacalı evlerin arasında,
Dumanlı tepelerde.
Sere serpe yerlerde.
Arkadaşımsınız siz benim, ıslak yapraklar,
Buram buram toprak kokan ıslak hava,
Dumanlı dağlar,
Sessiz yatırlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İstavrit Tuttum

İstavrit tohumları ekilirken denize


benim hiç katkım olmadı inanın ki bu ekim muhabbetine
yağmurlu bir gün sahilde
çaparı salladım denize
ucundaki kurşun döne döne
gitti cup diye atladı avının üstüne
sağ elimde misina sol omzuma doğru gitti geldi gitti geldi
misina elimin altında balık gibi çapaladı ve ağırlaştı
elimi hafif gevşek bıraksam denizin derinliklerine gidecekti
parmaklarım huysuzlaştı
çekmeye başlamanın zamanı geldi
nasip ne kadarsa
kısmetime razıyım Allah ne verdiyse
o /bir
oo /iki
ooo /üç
oooo /dört
ooooo /beş
Derya kuzusu bunlar
beş tane iri istavrit oynuyor başları havada
topla şunları arkadaşım bakmasana
su doldur kovaya
acele et
balıkları hemen oltanın iğnelerinden çıkart
kovaya bırak onları gezsinler suyun içinde bir müddet
yağmur dışarıda atıştırsın
istavritler denizde
yağmurluğumun kapüşonunu başıma geçirdim
keyfim o biçim heyecan var içimde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İşçi Fabrikaları

İşler tükendi
Esnaflar kepenk kapattı
Üç beş sene öncesine kadar her esnafın
Stajyer bir işçisi vardı.
Önce işi öğrenir ustasından
Sonra kendisi bir dükkan açardı.

Her işçi aynı zamanda sigortalı vatandaştı


Vergisini gününde öder
Topluma hizmet eder
Evine aş getirir
Ve öğrenirdi işini

Esnaf bitti
İşçi fabrikaları kapandı
Sigorta kurumu kan kaybedecek bundan sonra
Süt veren inek öldürüldü
Katillerin gözü aydın elleri kurusun
Yatsı oldu, mum söndü
Haydi geçmiş olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İşçi Kardeş Adnan'a

İşçi kardeş al bu şiir sanadır


at verip fil almak acemilik anlatır
şahın önü kapalı olmalıdır
piyonlarla savaş mı kazanılır

şiir yazdın okundu uslanmadın


kitap bastın ama bak satamadın
seni seviyoruz bunu sen anlamadın
kitapsız şairsek kader utansın

hep kısa rok yaptın şahı sakladın


çatala alıp da bir taş kapmadın
erken hayatla tanıştın tahsil yapmadın
sıradan şair ol ki seni okuyan bıkmasın

bak Enis Abi şiirlerini haftada bir yorumluyor


dinleyenler mutlu memnun oluyor
Tiryaki'den bir teşekkür kahve kokuyor
işçi kardeş geceye doğru ailesinin bir ferdisin sen
hoşça kal dost kal
hayallerimizde filizlen.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İşimiz Tatava

Kız kulesi
Teflon tava hediyesi
Kadıköy iskelesi
Uykusuzlar kilisesi
Gece mavisi
Mona Lisa portresi
Para sesi su sesi
Kır pidesi
Ebe gümeci (bitki)
Kadınbudu köftesi
Aşk hikayesi (Film ismi)
Su perisi (Sinope)
Ramazan eğlencesi (karagöz kukla)
Bakla ezmesi (fava)
Yumurta tava
İşimiz tatava

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İşte Böyle

(Dertleşme)
Adana damağı ile Bolu'da çorba içip beğenmek
gibidir hayatın gelecek günlerini özlemle beklemek
Ve şöyle bir söz söylemek
Bir gün gelecek....
Paça sever misin paça
Bir kase paça kaça
Sirkeli sarımsaklı bol etli acılı
yemek altı çorba
Pangaltı'ndan kalan alışkanlığımdır
Sana alışmadan önce.
Serseri ruhum daha nelere alışmadı ki
Özgürlüğe bile alıştı hayta
Otursaydı oturduğu yerde
İskembe çaredir devadır her derde
Tütüne de alışmıştım o günlerde
Ne anlamsız istekler
Bir iki gün yaşayacakları için özgürdür kelebekler
Nohutlu pilav tadında
Seyyar satıcının elinden
Gecenin en anlamsız zamanında
Otobüs beklerken Topkapı'da köprünün altında
Yanında bir ufak ekşi ayran su tadında
hayat yine de güzeldir
yersiniz plastik tabaktan ayakta.
Önce tadına bakıp beğenip beğenmeme telaşı da yoktur ayranı
Ne çıkarsa bahtına
Odamın sakinleri dik duran makaralı teyp
Adam gibi klasik ceviz işlemeli ikinci el bir çift koltuk
Ofis perdeleri ve yemek masası dikdörtgen modern sunta kaplama
Ben ve arkadaslarım avukatla
İzmir'li bir sanat tarihi ögrencisi
Bir gün gelecek dedik ve geldi
O gün dişarı çıkmak yasak edildi
Radyodan marşlar çalındı
Zannedersem bin dokuz yüz seksenlerdi
Bir gün geldi
Ve o günden sonra
Yazın dondurma kışın boza satıldı sokaklarda
Siz hiç bozayı sarı leblebi ile yediniz içtiniz mi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İşte Bu

Sessiz bir ortam,


Soğuk bir hava,
Bol oksijen,
İşte bu,
Sapanca'yı yaşamak...
Dolu dolu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İşte O An

Ay kavuniçi giysilerini
tercih etmişse,
deniz lacivert gece mavisine
bürünmüşse,

Oy Oy
yıldızlar parlıyorsa sırayla
bir yaz gecesinde,
karşılaşırsa gözlerimiz
sahilde çay bahçesinde;

İşte o an (nasıl anlatsam?)


benim bittiğim andır...
Hayat bir bilmece,
her şey yalandır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İyi Saatte Olsunlar

Soğuk karlı kış geceleri, İstanbul,


Kanlıca,
ahşap konağın tek odasında,
Fransız arslan pençeli seramik
pembe odun sobası yanar,

üzerindeki Kastamonu kestaneleri sobanın


çıtırdayan sesine eşlik ederdi.
Üçgen şeklindeki çatıdan buzlar sarkar,
cumbalı odayı ve Fransız sobayı seyrederdi.

İsmet hanım o zaman sağdı.


Eskiden onun da büyükleri vardı.
Kestaneler kavrulurken odada,
rüzgar camları titretir,
ahşap konak sallanırdı ara sıra.

İşte o zaman İsmet Hanım;


'-Minhav, minhav.' derdi.
Onun inanışına göre;
Saçaklarda rahmetliler gezerdi.

Perdeler dalgalanır,
pencereler titrer,
sokaktan bozacı geçerdi.

Kanlıca'da karlı kış gecelerinde,


İsmet Hanım,
ara sıra
minhav, minhav derdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İzinliyim Bu Gün

Bu gün izinliyim
güneşe haber verin doğmasın
takvim yapraklarını kimse koparmasın
Bu gün izinliyim
saatler çalışmasın
dakikalara pranga vurulsun
saniyeler hücreye kapatılsın
Bu gün izinliyim
trenler çalışmasın vapurların seferi kaldırılsın
İzinliyim bu gün
gün kepenklerini açmasın
kimse bu gün alışveriş yapmasın
okullar tatil olsun
zaman malını satmasın
Bu gün izinliyim
kimse alınmasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


İzler

İzlerin var anılarımda


karlar üzerinde adımlar gibi
onlar bahar oldu
yeni kışlar yaşıyorum ben şimdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Jiletçiler Ulus'ta

Banka kartları birer jilet ceplerimizde,


Süper marketlerde çıkarıp kullanıyoruz,
Sağımızı, solumuzu, kollarımızı kanatıyoruz
Jiletçi çocuklar olduk kimimiz,
O katlarla sağımızı solumuzu kanatıyoruz.
Öderken bir yerlerimiz acıyor.
Telefonda türlü türlü şeyler anlatılıyor
En sonunda icra kapıya dayanıyor
Kimileri bu jiletlerle hayatına kıyıyor
Hiç yoktan bir can tükeniyor.
Yanlış tüketim ve
Mantıksız faiz modeli,
Akıllı insanları delirtiyor sonunda
Hayatını ödüyor kartla
Kapitalizmin silahları bunlar,
Onlar kullanmakta usta,
Jilet kullanmak istersen görüşürüz
Etiler, Ak Merkez'de Ulus'ta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kaçı Kaç Geçiyor

Yol ve kar
yağmur ve beton
sonsuza dökülen kum saati
kaçı kaç geçiyor
bir bilen var mı
sor
sorgulayan hakim sen ol
san da ne çıkar
yol ve kar
yağmur ve beton
sonsuza dökülen kum saati
kaçı kaç geçiyor
bir bilen var mı.

Mehmet Akif Tiryaki


Maltepe 28.12.2013

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kaçın

Ormanda maymun kokusu var


Ortalık toz duman
Alevler yetişmiş gökyüzüne
Arkamız deniz önümüzde dağlar

Ormanda maymun kokusu var


Kaçsalar bir yerlere kurtulsalar
Orman yanıyor dostlar
Ormanda maymun kokusu var

Ortalık toz duman


Nereye kaçacaklar
Yanıyor ormanın içinde maymunlar
Oy anam anam…vay anam anam…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kaçış Yolu

Gün tükendi
Yorgunluk evine ben evime
En güzel kaçış yolu
Osmanlı şerbeti kahve ve kazandibi
Artık dinlenme zamanı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kader

Hepimizin nüvesinde kemik var


Yasiyorsak kan var ilik var
Pislik var
Ruhumuzda sevap var gunah var
Ask var ızdırap var
Sen ne dersin bu işlere ahretlik
Hepimizin kendine ozgu kaderi var
Bunu ben yaptım diyen yanlış söyler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kader Ortağı

Can ve beden
İki arkadaş onlar
Çok seneler evvelden

Can ve beden
Ayrıldılar
Birbirine bir tebessüm etmeden

Yer ve beden
İki arkadaş onlar
Bu bir Allah(c.c) emrinden

Yer ve beden
Birleştiler
İnsan toprak cinsinden

Can bir kuştu


Taştı coştu
Kimseye bir şeycik belli etmeden

Can bir kuştu


Hakka uçtu
Onun için bayram
Kalana matem

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kağıtlar

Her yaprağın en fazla


bir sene ömrü var.
Bir sene sonra dökülür
yeşil, sarı, kırmızı olur sonunda yapraklar.

Esans olan yapraklar süründüğümüz,


dolma olan yapraklar, yediğimiz,
tütün olan yapraklar, tüttürdüğümüz,
hatıra olan yapraklar sakladığımız.

Dut yaprakları ipek olup giydiğimiz,


ıhlamur yaprakları, çiçeğini içtiğimiz,
ayva yaprakları, öksürük ilacımız,
çay yaprakları, sabah akşam demlediğimiz.

Defter yaprakları;
Anılarımızı sakladığımız,
belgelerimiz,
kitap yaprakları;
Bilgiler edindiğimiz,
okuyup öğrendiğimiz.

Eşya paketlediğimiz.
Para veya devlet tahvili, bono yaptığımız.
Temizlik mendilimiz,
burnumuzu sildiğimiz,
ebruli desenli duvar süslerimiz.

Kağıt vardır bizi üzen,


Kağıt vardır bizi sevindiren.
Karneler, telgraflar, mektuplar.
En önemli kağıtlar
sararmış fotoğraflar,
kimilerine göre de
banka cüzdanları veya banknotlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kahvaltı Öncesi Çayı

Sabah henüz güne alışmamış


Güneş yavaşça girmekte günden içeri
Çayım geldi kahvaltı öncesi
Uyku üstüne
Buruk lezzet dilimde
Damağımda sıcaklığı
Vücudumdaki gevşeme
İkinci ve son bardakla
İştahım yerine geldi
Çay bana günaydın dedi
Ben de onu sevdim
Buyur ettim içime kabul ettim
Yaşam defterimin yaprakları yazıldı tarihe.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kahvaltıdan Önce

Bu gün tatil
erken de kalkmadım
ama yatakla bir günlüğüne vedalaştım
Önce birkaç şiir atıştırmalıyım
kahvaltı üstü

Tereyağında az pişmiş iki yumurta tadında


dünden kalma
kütüphane kokulu sarı sayfalarda
sonra üstüne iki şiir daha
Vur tekmeyi hayata
Bak o zaman komutan sensin
veya sen bir serserisin
Ne çıkar
mutlu değil misin.

Mehmet Akif Tiryaki


17 Nisan pazar (kuş sesleri ile tenteneli ve de güneşli
saat de tam on kırk yedi.)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kairos Marinos

Gökova'nın sâdık bekçisi


Knidos'un denize açılan kapısı
Bir ömür macerası
Kekik kokulu yâr
Turkuaz mavisi deniz
Yerde çağla gökte parlayan yıldız
Ay yüzlü yâr
Gündüz denizi seyret gece yanında yıldızlar
Bakışın mentollü narpız çayı
Tenine Datça havası sinmiş
Bu nasıl bir bahar
Kairos'da yosun kokusu
Her yeni gecede heyecan var
Uzak ülkelerden gelen ak martılar
Körmen limanının inci gerdanlığı
Datça'nın kapalıçarşısı
Gözleri zeytin yeşili
Elâ gözlü yâr.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kakase

Kafatası avcısı
hain pusu
mayın deposu
ana kuzusu
çakallık huyu
vatanımızı bölmek isteyenlerin
köküne kibrit suyu

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kalbimin Ağaçları

Sapır sapır şiir yazıyorum,


Ne tuhaf....
Daha düne kadar yazamadım.
Aklıma gelmedi.
Orhan Veli okudum,
Bana şiir perisi gönderdi.
Dut topladınızmı bilmiyorum hiç,
Ağacın altına yaygı serilir, tutulur.
Sağnak yağmur gibi sapır sapır,
Sağnak sağnak şiir yazıyorum.
Kalemim klasik tükenmez
Kağıdım kareli,
Gönlüm akıyor kağıda sapır sapır.
Gözlerim nemli,
Kalbimin ağaçlarında
Bir kalp ve bir ok işaretli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kalemim Seni Anlamadı

Ipıslak oldu şiirlerim


martı boku deniz yosunu
ıpıslak oldu şiirlerim
defterimde deniz kokusu

Düşlerimde özlemlerim arttı


gün battı
yıldızlı geceler girdi şiirlerime
imbat selam verdi
kuru yapraklar şarkımızı söyledi

Yokluğun şiirin içine işledi


tütün kokan kavruk yapraklar gibi
gökyüzü kızardı
kalemim seni anlamadı
duygularım mahcup delikanlı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kalpazan Kafalar

Savaş vahşi ve şafak serin


Açlık
Parasızlık
Plansızlık
Çekilin oradan o ceset benim babam
Ne güzel de horluyor yorgun beden
Şafak serin şafak elde edenin
Özgürlük bir çift zar edasıyla salına salına yürüyor
Yüksek topuklu ayakkabılarıyla.
Sen
Ne bilirsin bunları
Sen
Zaten hep özgürsün
Bir tabağın icinde hem tatlı hem tuzlu
görünümlüsün.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kalpazan Neş'eler

Meğer kalpazanmışsın...nereden bilebilirdik ki ki ki ki


Her gün sınıfta neşe saçtın
Hiç ayırt edemedik ki ki ki ki
Yaptığın yanlışmıydı...Hayırrrrrr.
Her kadın biraz kalpazan olmalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kandil Dağlarında Gece Sessiz

Nurun ala nur olduğu günlerde,


Oğlum Allahuekber Dağı'nda askerde.
Şarapneller parçalanır siperde,
Kandil dağlarında gece sessiz.

Tutulmuş nefesler, etraf kimsesiz, o yok,


Ama beraberim, şafakla başlayacak ertesi günüm.
Oğlumdan mektup gelmezse üzülürüm.

Bir şiir yazmış geçende annesine,


Ben ölürsem diye başlamış,
Dizelerden birisine,
Canmı dayanır bunun böylesine.

Göstermedim köroğluna mektubu,


Sakladım ceketimin sol iç cebine.
Okudum şehidimin teslim merasiminde
Annesinin feryatları içinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kanom Olsun İsterdim

Baharların hiç bitmediği


bahçeler içinde yaşayan
hayalimdeki erişilmeze götürecek
kanom olsun isterdim

Kuğu gibi süzülüp


ay ışığında şarkı söyleyecek
engel tanımadan uzakları yakın edecek
nehir sularıyla arkadaş
Güneş ışıklarıyla yoldaş
bana eş sana eş
yalnız ikimizi taşıyacak
balıklarla beni tanıştıracak
kanom olsun isterdim

Sırt çantamda
üzerine sensizlik sürülmüş
kuru üç dilim hüzün
bir şişe kaynağından doldurulmuş
berrak ve soğuk ümit suyu
bir tutam dağ kekiği ile taze nane
hatıralarımda gelecekteki güzel günler vardı
sensizlik ülkesinde seni bulmak
bana haramdı.

Hiç düşünmeden vereceğim asil yüreğim


Güneş yanığı kahverengi bedenim
lastikli hasır şapkam ve
odamda büyüttüğüm toprak saksıdaki çiçeğim ile
sana kavuşturacak bir de sağlam kürekli
kanom olsun isterdim

Bilmem ki
çok şey mi istedim
biraz ilgi idi
tüm beklediğim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kapanmak

Önce içine kapanır insan


Sonra odasına
Ve sonunda sonsuzluğa
Önce içine kapanır insan
Ve sonunda sonsuzluğa

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kaptan Bacanak

Bu gün ramazan bayramı,


Kaptan bacanak el öptü,
Teyzesi ona bir kazak hediye etti.

Siyah sarı geniş çizgili


Beykoz spor renkleri
Ya ya ya şa şa şa;
Kaptan bacanak sen çok yaşa

Kızları Irmak, İrem merhaba,


Zuhal Hanım sizin hediyeniz hani?
Teyzeniz size ne verdi?
Kazakta güzel hani.

Renkleri Beykoz Spor renkleri


Ya ya ya şa şa şa;
Kaptan bacanak sen çok yaşa
İrem, Irmak, Zuhal le.

Teyzene selam ederim sitemle,


Hanımına da alabilirdi
ufak bir hediye.
Hatırlaması için onu,
Üçgen katlanmış
beyaz bir mendil
veya dantelli bir örtü.
Ne de olsa geldi elinizi öptü.

Ya ya ya, şa şa şa
Kaptan bacanak sen
çok yaşa...
Kazağın çok yakıştı,
yatarken de çıkartma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kar Anısı

Yollar soğuk, buzlu ve kaygandı.


Günlerden de salıydı.
Otobüste bir an kendinden geçti,
Durağı kaçırdı, evden uzaklaştı
Telaşla ayağı kaydı yere yapıştı
Eve geldi üst kata çıktı,
Beni neden otobüste uyandırmadın
Diye komşusuna çıkıştı, şakalaştı.

Ben onu da yapmadım ya karda,


Dükkan ile ev arasında gittim geldim,
Bir de orayı gördüm arada.
Orası neresi mi?
Boşver... anlatmayayım,
Sormayın gerisini,
Daha önce çok bahsetmiştim
Dağını, tepesini,
Siz anlayın artık gerisini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kar Payı

Kar payı dediniz, faiz yediniz,


Tefeciden yüksek faiz rantınız,
Yüzde ikiyüzkırk senelik kart faizi aldınız
Sonra bir de burs ver diye yalvardınız
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu,
Artık akıllandı vatandaş,
Sizinkisi kalleşçe arkadan vurmak
Mert olun canımı yiyin ancak,
Sizi tarih de kurtaramayacak
İkiyüzlüleri anlatmak haktır,
Bankaların hepsi faiz alır
Zorlamı verdik derler neden aldın
Almaz olaydım, mecbur kaldım.
Allah yardım etti sıyırdım sizden kendimi,
Sıyrılamayanların hali manşetlerdeydi.
Kimisi intihar etti canına kıydı,
Kiminin ailesi dağıldı, canı acıdı.
Toplum bir kısım zengin, bir kısım fakir
Zenginler bir avuç fakirler birçok,
Çalsın sazlar oynasın dansöz,
Fakat söyler halk her zaman son söz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kar Ve Su

Melekler birer kar tanesi almış eline,


İndiriyorlar gökyüzüne,
Otobanları geniş,
Değmiyorlar onlar birbirine.
Kilometreleri sabit, hızları aynı,
Yeryüzüne park ediyorlar ayrı ayrı.
En sonunda teslim oluyorlar
Su şeklinde dünyaya,
Dönüşüyorlar sonra doğal kaynaklara.
Kaynak yağıyor dostlar şu anda dünyaya,
Gözlerimiz aldansa da akıl bunu söylüyor ya
Rahmet can veriyor dünyaya,
Rızıklandırıyor Allah(c.c) canlıları kar,
Arkasından yağmur ve rüzgar,
Güneş ardından el sallar,
Dünya döner durur,
İnsanlar yatar, kalkar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kar Yağıyor İstanbula

Martılar yağıyor
karlı bir kış günü Maltepe’de denize
vapur uğramadan geçti
iki katlı otobüste de yer kalmamış
geç gelen tren de dolu
ama işçiler mücadeleci

“içeri hücum” emri verildi

ikinci treni bekliyorum


yarı açık istasyonda
başı yarım eşarplı orta yaşlı bir bayan sigara içiyor
duman kayboluyor kırık pencereden
dolu bir tren daha geldi Gebze’den
bindim…

zorla istemeden

kar olmuş martılar hareketsiz beyaz örtü Eminönü sahiline


motor Karaköy İskelesi’ne son yolcusunu da indirirken
kar hızlandı benle beraber
hadi ben dükkanımı açacaktım
ekmek parası
o neden hızlandı
yoksa işe mi başladı
geçen sene çalışmamıştı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kar Yağıyor Sokağımıza

Karlar savruluyor ortalığa


Hüzün kokuyor hava
Güneş dargın
Aşk dargın

Karlar savruluyor ortalığa


Ben sıcak odamdayım
Her şey yolunda

Tuz kullanmıyorum yemeklerde


Çayım şekersiz
Ekmeği de çıkarttım hayatımdan
Mahmut Şevket Paşa suyu dizi dizi koridorda
On litrelik plastik şişelerde

Kitap okuyorum bu esnada


Bir tanesini yarıladım
İkinci roman da hazır bekliyor
Cumartesi pazar keyif gunleri
Sabah kumruları dinledim cam kenarında
Niçin göç etmezler sıcak diyarlara
Vize yok uçak bileti de yok onlara

Kar yine savruluyor ortalığa


Güneş yine dargın sabaha ve akşama
Ben yine sıcak odamdayım
İnsanlar geziniyorlar oradan oraya

Biliyorum
Ben ayırdım onları birbirinden
Çayı şekerden
Tuzu yemekten
Ben mi ayırdım seni hayatımdan
Bak....
Kar yağıyor sokağımıza.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kara Merhaba

Kar yağıyor lapa lapa,


çok üşüyor bizim sıpa,
ekmek attım kargalara,
evde oturdum çizgili pijamalarla.
Cumartesi günü Ankara
kara merhaba beyaza merhaba
bende salıverdim hoş bir kahkaha
havada uçuşan karlara.
Hah..hah..hah...ha.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Karabaş

Karabaşın canhıraş haykırışı


bir haberdir;
Eve gelen biri var.
Giderken misafir neden havlamaz
Onun yine ağzı dili var.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kardelenim

Yılkı atıydı hercai ruhum


Ta ki seninle tanışana dek
Önce bir kısmını aldın ömrümün
Sonra içini doldurdun gönlümün
İyi ki varsın
Rengine boyandığım tek çiçeğim
Kardelenim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kardeş Kıtalar

Boğazın sularında martılar yüzer


Tepelerinde boy boy plazalar
çok katlı gezi gemileri limana demirlemiş
İstanbul mega dünya kenti
Kapalıçarşı'da gezi turları başlar
baharatlı kebaplar insana hoşluk verir
lokumu ağıza tad katar
bu adamlar gün boyu ne alır ne satar
harıl harıl çarşı
çeyiz mağazaları
Mahmutpaşa Eminönü Yeni caminin önü
hep kalabalıktır Sultanahmet meydanı
Sultanahmet camii
Ayasofya Topkapı Sarayı
Soğuktur sarnıcın nemli ve ıslak havası
hep çalar içinde hiç durmaz
sessizlik orkestrası
İstanbul sır dolu
Kapalıçarşı mücevher kutusu
Bu kent insanları kandırır
Pera'da santurla gitar
dinleyenlere aşk satar
Asya ile Avrupa sema gösterisi yapıyor
kardeştir bu kıt'alar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kardeşçik

Güneşin kendisini hoyratça harcadığı


Enerjisini karşılıksız dağıttığı
Günlerden...bir ilkbahar gününde
Kumarbaz hırsıyla mutluluğu aradım
Ve bir uzak ülke meyvesine rastladım
Meydana açılan kafelerin
Kahve yanında
taze çikolatalı gofret ikram edilen bir mekanında
Lavanta kokusu yayılmış dar sokaklara
Buğulu böğürtlenler masamızda
Aşktan da önemlidir arkadaşlık
Sade insan kırıntıları arasından seçtim seni
Kardeşçik
Hoş geldin hayatıma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Karga Bokunu Yemeden Çok Erken

Bu sabah çok erken kalkacağım


(karga bokunu yemeden)
Martılara dargın değilim ama
Kuru incir ikram edeceğim kargalara
İki kilo taze mahsul hazırladım
Manisa’nın
Kurnazlar nasıl sevinecekler bakalım
Seviyorum onları sevimli olmasalar da
Bunda saklanacak ne var
Sevgim onlara martılar kadar
İkisi de siyah beyaz televizyon gibi
Birinin ışığı kısık
Diğerinde kar yağıyor ekran aydınlık
Şakayla karışık
Yemediler mi incirleri
Kim buldu ya bu kafası dumanlı şairi
Sözüm meclisten dışarı
Karga bokunu yemeden inciri yer mi
Hay Allah sabah sabah tövbe estağfurullah.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kargalar Ve İnsanlar

Sanma ki onlar gak gak diyordu,


Aslında onlar hak hak diyordu.
Saat 06 da Süreyya Paşa durağında
Tren bekledim,
Gideceğim yer Haydar Paşa
Banliyöde bacaklarını koltuğa uzatmıştı
İki dallama.
Güneş henüz Kınalı'da almıştı soluğu,
Burgaz'a geçti güneş oradan Heybeli, Büyükada.
Bostancı deniz otobüsünde yolcular sırada.
Güzeldi İstanbul'da yaşamak,
Haydar Paşa garında deniz kenarında
Güvercinlere simit parçaları attım,
Simitçiyi tanırım, senelerdir hep orada,
Bir talebe demişki:'Amca İstanbul'a geldiğimde,
İlk simidi almıştım senden ya, şimdi doktor oldum
Gidiyorum, kal sağlıcakla.'
Sabah serinliğinde Karaköy vapurunda.
Sanma ki onlar gak gak diyordu,
Aslında onlar hak hak diyordu.
Mavi su içinde yol buldu insanlar
İstanbul'a.
İlk göz ağrım Karadeniz ardından Marmara,
Haydi bismillah yelkenler fora.
Mavi yolculuk ve ardından ölü deniz, Datça.
Knidos'lu Terinos'a merhaba.
Mavi sularla çevrili ülkem Türkiye'm.
Akdenizde yetişen zeytin dalı,
Portakalı,
Rize'nin çayı, kivisi, Samsun'un inciri,
Bir tutam tütün sıla kokusu
Dünyada hayvan manzaraları hep aynı,
İnsan manzaraları ise maalesef düşündürücüydü,
Sanma ki onlar gak gak diyordu,
Aslında onlar hak hak diyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Karışık Meyve

Karışık meyve satıyordu


mahallenin manavı
ayva elma portakal mandalina
ayrıca bir tane de limon yanında
hepsi elli kuruşa

Önünden geçtim
tekrar geri geldim
elimle işaret ettim
“-Onları verir misin.” Dedim

Karışık meyve hem de elliye bu bir mucize


manav tek tek eliyle torbaya koydu verdi
tartmadı pazarlık etmedi
ben de pazarlık etmeyi uygun görmedim
elli kuruş verdim
içinden bir mandalina soyup yolda ağzımı tatlandırdım
meyveler çürümeye başlamış evde farkına vardım
sabah kalktığımda portakalı ikiye bölüp yarısını yedim
nefis suluydu
öğleden sonra da hanım soyup önüme koydu
karışık meyve tabağı vitamin deposu ağız tadı

Yarısı çürük olsa da aldırma


meyveleri sevindirdim o yeter bana
çok bile bu meyveler
benim gibi tembel adama.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Karlı Bir İstanbul Gecesi

İbadet vardı dün gece koca konakta,


İnsanlar toplandı müzik eşliğinde,
İnsanlar dağıldı bittiğinde.

Kar başlamıştı geceyle beraber yeryüzüne,


Bir gece yağdı...birde kar yağdı.
İstanbul sokaklarına.

Sokak kedileri saçak altlarına saklandı,


Ev kedileri koltuklarında,
Sarı sarı lambaların altında
İstanbul trafiği gibi yağıyordu kar.

Etrafı derin bir sessizlik sarıyordu,


Neydi Davos dedikleri şey,
Biraz kar, bir kaç otel.
Ağaçlar kuru ve sessiz,
Tepeler eskiden beri neşesiz.

İstanbul sokakları boşaldı geç saatlerde,


Kar oturdu yerlere.
Çocukların gözleri haberlerde.
Okullar tatil edildi alt yazı geçti,
İstanbul'un sokaklarını kar doldurdu.

Gece İstanbul'lular suskundu.


Nerede o karnaval geceleri eskide kaldı,
Kar yağdığında sevinenler azaldı,
Öğrencilerde sadece bir tatil sevinci vardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kart

Bıktım bu kartlardan kurtulacağım,


Artık ben de bir kart hantır olacağım.
Her kart kapatana ısmarlayacağım bir yemek,
Biliyorum onu kapatmak ne demek.

Kapatırken telaşsız ve sakin olmalısın,


Kartçıları üzmemeli ve korkutmamalısın.
Yoksa kapatmazlar hesabını asla,
Kartla yaşarsın kalırsın yasla.

'Kartla yaşamak istemiyorum' diyeceksin,


Bunları alçak sesle dile getireceksin.
Başarırsan bunu bravo sana,
Artık sen de bir kart hantırsın yolun açık ola,

Kart kapatmak ulvi bir duygu,


Özgürlük insanlar için bir olgu.
Varsa paran harcarsın,
Yoksa evde kitap okuyacaksın.

Çayını rahat rahat içeceksin,


Hayat bu ne güzelmiş diyeceksin.
Beni rüyanda göreceksin...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kartepe Maltepe

Kartepe'den göle baktım,


Gölden Maltepe'ye
Göremedim Maltepe'yi
Yetiştim ada trenine,
Götürdü beni mahalleme
Maltepe'den baktım Kartepe'ye
Göremedim Kartepe'yi
Yetiştim ada trenine.
Götürdü beni Kartepe'ye
Maltepe, Kartepe arası
Sapanca gölü
Dost bahşişi, hediye.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kartla Yaşamak İstemiyorum

Artık kartla yaşamak istemiyorum


Dedim.
Fax çektim bankanın kart servisine,
Cevap geldi;
Artık serbestsiniz, bakın keyfinize.
Telefonla hesap kapatmak çok zordu,
Önce kart hesap numarasını sordu
Ne bileyim, çoktan yırttım gittti,
Faxla kısa devre yaptım
Araba hırsızı gibi hesabı kapattım
Doğum yeri, doğum tarihi, annenin kızlık soyadı,
Ve bunun gibi klişe sözleri
Bir kenara attım.
Artık çok rahattım.
Dükkana gelen postacıya çay ısmarladım,
Fatura getirmeyecekti bana artık,
Allaha şükür kartları kapattım.
Hafta sonu evde oturdum, yattım,
Param varsa harcayacağım,
Yoksa param,
Evde mısır patlatacağım.
Özgür doğdum, özgür yaşayacağım,
Darısı sizin başınıza,
Duacıyım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Karton Yıldızlar

Çok saf duygular var dilimin ucunda


bir başlasam anlatmaya
dünyanın dışında yaşasak hep yan yana
bunlar da yetmez daha daha
beraber konuşsak aynı cümleleri
adımlarımız beraber olsa
el ele uyusak
rüyalarımızda yaşasak gerçekleri
yükselsek beraber sonsuza
kartondan kesilmiş yıldızlar saçıyorum
haydi aç avuçlarını yakala.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kartsız Yaşam

Artık kartsız yaşıyorum.


Hanımdan bahsetmedim yanlış anlamayın
Gençler neşenizi elden bırakmayın
Banka kredi kartı benimkisi,
Onu boşadım altı ay evvel
Kartsız yaşıyorum o zamandan beri.

Param varsa harcıyorum bir kısmını,


Yoksa demliyorum evimde çayımı.
Klimam yok çıkıyorum balkona,
Adalar karşımda sıra sıra.

Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada.


Önümde dört minareli Maltepe Camii,
Arkamda Süreyyapaşa göğüs hastalıkları hastanesi.
Elimde eski uzun romanlardan özet
Gazete kitabı var,
Aslında hayat kısa, ömür dar.

Sahil yolunu ışıklandırmışlar,


Gördüm, beğendim.
Belediyelerde para var.
Yoksa onlarda mı kredi kartıyla yapıyorlar?
Acırım böyle bir şey varsa,
Bana telefonları bağlamayın, bankacılar ararsa.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kartsızım Ben Kartsızım

Tek kart
Bob
Bob Marley çal bana
İki kart ver
Rest
Bol kart (batmış bu belli)
Renk var bende
İki kart iptal edildi
Senelik faiz yüzde yüz elli
İki çıtır ver bana acıktım
Gevrek gevrek gülme
Kartlardan tükendim
Çok rahatım kartlarımı iptal ettim
Yeni anladım
Hamaldan betermişim
Kart takip etmekten
Postacı beklemekten
Minimum ödeme biriktirmekten
Sıkıldım tıkandım
Özgürüm artık
Borçsuzum
Bankalar benden para istemesin
Borcum yok
Serbestim
Kartsızım ben kartsızım

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kasım Yıldızı

Sen bir kasım yıldızısın asumanda,


Sen bir su damlasısın ummanda,
Fırtınalarla, rüzgarla kokun yayılsın,
Saçların başucumda bozulsun, dağılsın.
Sen bir kasım yıldızısın asumanda
Sen bir su damlasısın ummanda
Sil gözlerinin yaşını ağlıyorsun besbelli,
Bil ki, sevgililer sevgililere gülmeli
Seni seven biri var öyle değil mi?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kayalara Vuran Dalgalar

Sinop’un dalgaları geziniyor vücudumda


vurdukça ses getiren
inler kayalar sahilde denizin tekmeleriyle
damarlarımda acı sevdan
yıpranmış duygularım uzanmış kumlara
terk edilmişlik kol geziyor etrafta
zindanlar karanlık dalgalar azgın
Diyojen adam arıyor feneriyle
sazın hem teline hem beline vuruyor aşık
seneleri tutmak zor
yine de umut var ya azıcık da olsa
o işte her şeyi bile bile
şekillenir gelecek istediğimiz gibi
beynimizde
durmayan yağmurlar ıslatır bedenimi
hava hep pusludur Karadeniz’de
Cahil göynüm hep arar seni
ismini bilmeden
yüzünü görmeden
izi kalmaz yollarda tükürsem de
yağmurlar hüzün kokar
toprağın nefesi kokar
toru topu bir ömürlük kısa ademde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kayboluş Ve Varoluş

İsyanımı bastırıp, koysamda koynuma hicran, yine hicran,


Asude geçen bir ömür ve kalbe dolan; Geçmişte kalan huzurlu cihan.
Dur dur diyerek gem vurana öfkeni belli et,
Nice soysuz geziyor yurdumda, bu nasıl bir illet?
Tel tel soyulan manevi değerlerine etme minnet.
Bak doğan güneşle geliyor nice nimet.

Kalbini aç, açta dolsun ona güzellikleri anın,


Bak soyup soğana çevriliyor her yeri şu güzel vatanın.
Sahip ol ona, ellerin eli değmesin sakın.
İşte o zaman ruhu şad olacak kefensiz yatanın.
Aldanma kimseye, tahlillerini aklınla kendin yap,
Bak doğuyor ufuklardan her gün yeni bir serap.
Sarp dağlar gibi öfkeni dizginleme, rahat bırak,
İşte istekler oluyor, gönüller ferahlık bulacak,
Az kaldı, sabret, didin çalış, debelen, bu zulüm bir gün duracak.
Bırakma bir zerre toz, hepsini kendine üstlen,
Görevi herkesin düşünüp korumaktır kendi vatanını, bilirsin sen.
Bu hainlerin bir an zulmü bitip, durdumu?
Kalkınmak gerekli, kınamak veya öfke neden?
Biz yeteriz kendimize, peki; Artık bu telaşı bırak sen.
İçimizdeki al al olmuş yüce duyguları tadalım,
Batının lime lime olmuş ahlakını bir tarafa atalım.
Bak işte doğuyor yeni bir gün, ufuklar çatırdıyor,
Rahmeti Allah'ın(c.c) gücümüze güç katıyor.
İnsanlar, bitkiler, hayvanlar hepsi cengaver,
Rabbim yeter bu zulüm, bize şahsiyetimizi geri ver.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kazım Abi

Kâzım abi Kâzım abi ben Rıza nasılsın,


Başına gelenlere razımısın
Kul hakkı yiyenlere kızarmısın
Tatillerde azarmısın..(!)

Sokaklarda gezip tozarmısın


Ara sıra Bağdat Caddesine uzarmısın
Atm lere bakarmısın
Lütfen bilgisayarını fişe takarmısın

Elindeki senetleri borsada çakarmısın


Hafta sonları araba kiralarmısın
Yemek sepetinden sipariş atarmısın
Geç saatlere kadar yatarmısın

Arsa, daire alır satarmısın,


Ara sıra Taksim'de tur atarmısın
Kâzım abi Kâzım abi ben Rıza nasılsın
Emeklilik yaşı neden seksene uzatılsın

2B yasalaşsın, topraklar vatandaşa satılsın


Bir an önce bedelli çıkartılsın
Kâzım abi ben Rıza nasılsın
Senin ismin tarihe şanlı harflerle yazılsın.
Lay lay lay lay....
Lay lay lay lay lom...
Kâzım abi Kâzım abi
Sen çok yaşa...
Kal sağlıcakla.
Nice yaşanacakların var daha..diyorum..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kazım Abi Farkındamısın

Kazım Abi farkındamısın,


Karaköy'den Aksaray ne kadar yakın.
Farzet ki cebinde paran yok,
Yürüyerek on dakikada Aksaray'dasın.
Ne ne gerek senin Halkalı,
Her gün iki saat yol, o da kapalı.
Ha metro diyeceksin haklısın,
Sen bu konularda herkesden farklısın.
İleri görüşlü ve entelsin,
Her konuda rahmetli babana benzersin,
Hata yapan siyasetçileri hemen enselersin,
Doğrumu dediklerim ha,
Ne dersin...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kazım Abi Kazım Abi Evdemisin

Kazım abi, Kazım abi evdemisin,


Encıls Selami'nin yerindeyim gelirmisin,
Üç beş sohbet edermisin
Zat-ı Muhterem'den bana söz edermisin...

Nasıllar, hörmet eder, saygılarımı sunarım


Bir dahaki sefer yine yanındayım.
Kazım abi, Kazım abi yoldamısın,
Dikkat et arabalar var soldamısın
Ayakkabını çamurlatma, pantolonun tozlanmasın.
Suda kurutulmuş laflarına kimse inanmasın
Dikkat et pamuk kapıda kalmasın.

Kazım abi, Kazım abi nerdesin


Encıls Selami'nin yerinde bir çayda sen içermisin
Biraz da Ankara'dan bahsedermisin
Bırak çayı be kardeşim dersen abi söyle ne yersin,
Hamburger, tost falan ne dersin
Pizza Hut da açık büfe pizzaya yok diyemezsin.

Kazım abi, Kazım abi nerdesin


Hah gördüm şimdi seni karşı caddedesin
Lütfen yeşil ışıkta geçermisin
Aman çamurlanmasın, lacilerin kirlenmesin
İçerde köşe masada oturuyorum gelirsin
Kapatıyorum abi telefonumun pili tükenmesin
Abi geldinmi.....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kazım Abi Kazım Abi Nerdesin

Kazım Abi nerdesin, abi ordamısın,


Kaybettim Kazım Abi'yi Menevşe Han da,
Bilmem acaba kaçıncı katta
Biraz evvel yanımdaydı hatta,
Kazım Abi nerdesin ordamısın,
Şu anda kaçıncı katta bulunmaktasın
Abi zemin katta aradım yoksun,
Rıza Abi'min yanına uğrayacaktın.
Oraya baktım gitti dediler,
Abi nerdesin yaptın bize bir şaka,
Çık artık uğraştırma bizi daha fazla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kebap

Kebap lafı geçerse şiirimin içinde


veya ocakbaşı
beğenilir umarım
çirişin tadını bilen kaç kişi
ben onu beklerim seni beklediğim gibi
üç hafta gözükür tahtada
ama o üç hafta pazarı terk etmez
şu sebze nedir diye sorarım her defasında
her zaman uygun fiyat
kim bilir belki de bana öyle gelir
alırım
kebap hazır mı hanım
zırh çekilmiş salataya selamlarımı sunarım.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kedimle Denizde

Bu akşam da yine içimde bir korku var


Kilit üzerine kilit vurdum kapılarıma
Kahır var yaşadığım gezegende kahır var
Yatak odam buram buram kamara kokuyor
Vücudum ter içinde

Sıkıca sarıldım kedime


Titriyorum sıcak ağustos gecesinde
Işınlanmak üzereyim bir başka gezegene
Venüs’te denize gireceğim ve
Süreyya Plajı’nın az ilerisinde
Çoban yıldızının en sıcak yerinde
Kucağımda mavi gözlü beyaz kedimle
Yumakla yuvarlanacağım dalgalar içinde sahile
Kendime geldiğimde
Midem temizlenmiş yıkanmış hastanede
Gıda zehirlenmesi olmuşum
İyiydim be…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kelitornos'u Neden Bıraktın

Kelitornos'u Neden Bıraktı

Kelitornos’u neden bıraktın Terinos


hımbıl mahluk.
az mı senin kahrını çekti
boklu donlarını az mı yıkadı ütüledi
ayrıca senide çok severdi...

Gri dumanlı masalarda zamanını doldurdun,


kimi zamanda kendinle konuştun
aynalara düşmandın bilirim ama
Kelitornos'a neden bozuldun?

Yaptığı yemekler ısındı soğudu, ısındı soğudu


salataların üstü kurudu
pencerelerde akşam eve gelmeni bekledi
zavallı seni seviyordu

Terinos...Terinos, baksana bana


neden sustun hiç konuşmuyorsun
neden dudaklarını salıverdin aşağı
sen eskiden uslu bir çocuktun

Yıllar aldı gitti seni Terinos


şu dumanları üfleme yüzüme dedim kaç kere
şerefine de neyin kimin var mı senin bir geleceğin
uç Terinos uç
seni bu duruma getirenler utansın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kendi Kendine Konuşan Adam

Bir, seksensekiz, beş, doksan eder,


Onu eklemek gerekebilir,
Diyelimki hepsini kiraya verdim,
Geriye ne kaldı,
Seksendokuz ytl artarsa,
Üstüne onyedi ytl daha koyup,
Okul servisi geçen ayın taksidi,
Doğal gaz, elektrik ve su
Toplam ikiyüzonyedi eder,
Bu ay kaç çeker,
Telefonu gelecek ay açtırabilirim,
Apartman aidatı amma geldi ha bu ay
Havalarda ısınmadı gitti
Ayağımda nasır çıkmış, sırasımı şimdi,
Hop hop dikkat etsene kardeş,
Yavaş git çamur sıçrattın
Elde var beş,
Ne beşi be elde yok beş,
Beş az onbeş elde olsa idi,
Bir pazar harçlığı olabilirdi
Kulağım çınlıyor beni kasap andı,
Yeni bir bakkal bulmalı
Bu adam çok paracı
Ya bu adam ne yer, ne içer,
Sormaz ki be birader,
Çıkıcam bu öğlen yanına, değmez değmez.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kerevizim

Uykuya göç ederken iki gözüm


özlüyorum seni öksüzüm
Türbülans ettikçe ruhum
git gellerine alışamadım sevgilim
kar yağıyor rütbe olmuş omuzlarıma
dik durmam gerekiyor
üniformamı korumam uğruna
Seni sevmiyorum
uzak dur bana
uykuya göç ederken iki gözüm
kaybettiklerime kapıldım üzgünüm
uyanmak istemiyorum bu gece
yakaladı beni uyku illeti
kırklar türbedarı
akbabanın kekikçisi
karakulak suyu gibisin
ihtiyacı evimin
sevmiyorum desem de kereviz
yerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kestaneler

Kestane satıcısı kent çarşısının içinde


çevirirken pişmiş kestaneleri
bir paket de benim için verirmisin diye gelir biri

Maşayla son vedasıdır o kestanelerin


tatlıdır kilosu yerindedir hepsinin

Yeni kestaneler közün üstüne koyulur


çizilmiş kestaneler piştikçe soyulur

Doymak için değil


ağız tadı kış lezzeti
vakit geçirmenin başka bir adı
eğlenceliktir onlar

Çok şey vardır kestaneler gibi eğlencelik


sinemalar filmler
biten aşklar sevgiler

Bu oyunda bir taraf eğlenir


diğeri eğlenceliktir

Kestaneler közde pişer


pişmeden önce toydur
közün üstünde demlenir
ağız tadlandıran kebap olur

Onlara çok uzun gelse de


basit bir hayatları vardır
serüvenleri toprakta başlar
toprakta son bulur
tıpkı onlarla eğlenenler gibi

Kestanecinin gayesi ise geçim derdi.


kebap ise bu işin bahanesi
buyrun size de bir paket
radyoda şiir dinlerken yersiniz belki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Keyfalan Yaylası

Oy Keyfalan Keyfalan
Mesudiye yaylası
Ağustos'ta aranan
buz gibidir havası

yayla şenliklerinde
kemençesi gaydası
akar suyun hazin sesi
dinlence hatırası

yeşil çam kızıl toprak


derenin mutlu sesi
Keyfalan'da bulunur
etin en lezzetlisi

Oy Keyfalan Keyfalan
Mesudiye yaylası
karpuz çatlatır dere
rutubetsiz havası

Bir hafta kaldım bitti


bu tatil macerası
sana doyamadım inan
Büyükdere Keyfalan

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kıkırdaklarım Üşüyor

Kıkırdaklarım üşüyor,
Kararsız bir dönem,
Pencereler açık,
Perdeler bayrak bayrak
Teslim olanlar esnaf,
Teslim alan şu bankacılar,
Kıkırdaklarım üşüyor,
Muhatap zavallılar,
Önceden dediler ki
Matematik ne işe yarar
Pencerelerde beyaz bayraklar
İnsanlar tutsak olmuş,
İnsanlar ağlar,
Ortalıkta fırıldakçılar
Muhatap zavallılar
Ödeme gününde
Etekleri zil çalar
Karalar bağlar,
Minimum ödeme miktarını
Konu komşuda arar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kırk Yılın Başında

Kırk yılın başında evlendirdiler


On dört yaşındaki Evin’i
Gidiş o gidiş,
Çocuğu olduğunda o daha çocuktu.

Kırk yılın başında evlendirdiler


On dört yaşındaki Evin’i
O daha çocukluğuna doyamamış,
Oyuncak bebekleri hiç olmamış,
Okulda okumamış,
Saf, güler yüzlü bir çocuktu.

Doğdu, büyüdü, yaşlandı, torunları oldu,


Soğuk bir şubat gecesinde onun için zaman durdu.

Daha ne olduğunu anlayamadan


Yaşlandı, dünyaya gözlerini yumdu,
Kırk bir yasini okundu.

Ilık bir bahar sabahı


Papatya oldu,
Kimseye görünmedi,
Tek başına yaşadı, soldu.
Toprağın içinde kayboldu…

Evin sevgi demekti, Evin gelin oldu,


Evin çiçek oldu, evin toprak oldu,
Evin yok oldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kısa Bir Tren Yolculuğu

Sonra, ne zaman
Hiçbir zaman
Tükenişler sonunda
Biten bir ömür ardından
İki bilet versene oradan
Gidişi olsun, dönüşü olmasın
Ne ay parlasın,
Ne güneş dünyayı ısıtsın
Benim ömrümü bırak, dönsün varsın
Karlı bir şubat gününde
Kısa bir tren yolculuğunda
Sıcak vagonlarda
Panaromik manzaralarda
Maziye yolculuk varsa,
Bir bilette bana ayır, unutma.
Seyyar satıcılar girsin çıksın aldırma,
Dışarıyı seyret, gözlerini cama tutta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kısıntılar

Işıkları dinlenmeye çekildiğinde


Güzel evimizin,
Gece saat on bir ise
Ben karyolamda odamda,
İkinci evladıyım ailemin
Eğitim çağında.

Gece karanlık, evimiz karanlık,


Odam karanlık,
Yorganımın altı karanlık,
Kirpiklerimin ardı karanlık

İçim pırıl, pırıl ışı,l ışıl


Yarın sabah güneş aydınlatacak
Yarınımı.
Eğitimime devam edeceğim.
Kaldığım yerden.

Arkadaşlarım güzel anılar anlatacak,


Öğretmenim ders anlatacak,
Onlar da olmazsa
Nasıl yaşarım ben?

Elektrik kısıntısı başladı


Evimizde,
Geçen sene de doğalgaz yakmamıştık
Soğuk kış gecelerinde.

Ama yaşıyoruz yine de


Bakalım ne kısıntısı başlayacak
Gelecek sene bizim evde?

Her kısıntı oluşundan bir gece evvelinde,


Babam topluyor aileyi
Başlıyor anlatmaya,
Bir eli midesinde

Konuşmanın sonunda da şakalaşıyoruz


Güldürüyor bizi bilmem ki nedense?
O kadar uzun anlatıyor ki
Daha bizim ayakkabılarımızın
Eskidiğini söylememize fırsat vermiyor.
Ne zaman baba bir dakika
Bir şey söyleyebilir miyim demeye kalksam;
“-Önce ben konuşmamı bitireyim de.”diyor.

Bizim evin sorunları hiç eksilmiyor


Bir de Nasrettin Hoca ve Temel fıkraları
Babam diyor ki;
Bir aile reisi, en önemlisi,

Okumalıymış birkaç fıkra ve espri eseri


www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Annem de başını sallıyor,
Onaylıyor, babamın dediklerini.

Bizim rahat yaşayabilmemiz için


Bilmem ne kadar liraya çıkmalıymış
Ailelerin gelir düzeyi

Onunla ilgili de bir fıkra anlatayım mı dedi.


Oradan küçük kardeşim
Uykulu sesle seslendi,
Yok, yok.

Hadi iyi geceler,


Bizim gücümüz tükendi,
Allah rahatlık versin,
Artık karartma saatimiz de geldi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kısır Döngü

Öğretmen
Öğretir
Öğrenci öğrenir
Anne baba böbürlenir
Yıllar birbirini izler
Öğretmen emekli olur
Ögrenci iş bulur evlenir
Anne baba yalnızlığa itilir
Onlar torunlarla ilgilenir
Tekrar yeni baştan hayat başlar
Hep böyle devam eder
En güzel anlar tenefüsde
arkadaşlarla yaşananlardır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kış Gecelerinde Knidos

Limana bu gün balıkçı tekneleri demirledi,


balık boldu.
İsteyenlere bedava verildi,
Terinos da iskeleye indi ve
ihtiyacı kadar balık poşete koydu,
üç beş tane de limon aldı,
evine geldi.

Keliternos çorba pişiriyordu,


balıkları ayıklamak için ondan bir bıçak istedi,
hepsini güzelce temizledi,
bir gazeteye serdi,
az una buladıklarını
teflon tavada bol yağda kızarttı,
'-Oğlumuz Timenos da burada olsaydı dedi.
Keliternos ona güzel bir salata yaptı.
Kırmızı soğanı dörde böldü,
salatanın ortasına yerleştirdi.
Kenarlarını geçen seneden kalma
salamura zeytinle süsledi.

Radyoda Münir Nurettin Selçuk çalıyordu,


lacivertti gökyüzü,
Kos Adası'nın ardı kızardı,
balıklar da camın yanındaki
masada yerini aldı.

Hayat kısa, zaman dardı,


iki lokma aldı, bir sigara yaktı.
Şark hizmetindeki oğlu Timenos'u düşündü,
derin düşüncelere daldı.

Sonbahar yerini kışa terk ediyordu,


radyoda;
Köy yolları kapandı ve tipi haberi vardı,
haberler bitti, Keliternos masayı terk etti,
öbür odaya gitti,

Radyodaki gecenin solisti;


'-Dönülmez akşamın ufkundayım,
vakit çok geç.' dedi,
Terinos yemeğini yarıda kesti,
balkona çıktı, bir sigara daha yaktı,
karşıki adalara
baktı....baktı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kış Kapıda

Can çekişirken sonbahar


yapraklar renk ararlarken
kahverengiye ulaşmak için
sanki yaz gelecekmiş gibi
yalancı gülüşleri yüzünde güneşin

Çoktan paltomu giydim ben


biliyorum sahtesini her şeyin
bir de güzel isim katmışlar
pastırma yazıymış bak hele
kış gelmiş de geçecek neredeyse

Ben çiçeklerin açtığı mevsimi bekliyorum


erguvanlı fenerbahçe parkı
ve renk renk laleler
yeni güneş
yeşil çimler üzerine çizilmiş grafikler

Tecrübeli kargalar şaka yapacak çocuklara


deniz ise yanı başınızda
geçen sene olmayan yeni bir şeyler de olacak
onlar da gezecekler anneleri babaları ile
bebek arabalarında.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kızamam Ben Sana

Kızamam ben sana pembe gülüm


kızamam ben sana
Gülmeyi öğretemedim ki kendime
nasıl öğreteyim başkalarına

Çaresiz annenin donuk yüzüne inat


gözlerinde suluboya resimler asılı
çamurlu sokaklarda yağmur sonrası
ufak gölcükleri andıran parıltılar dudaklarında

Geçmişe bir çizgi çizemezsen de


işte pırıl pırıl gelecek önünde şekil ver ona beceriklim
kızamam ben sana pembe gülüm
kızamam ben sana

Akasya ağacına inat


kuru ceviz gibi kırılmayı bekledin senelerce
çatır çatır
bu mudur hayat

Gül gözlüm ağlama gül her şeye inat


bak kader geleceğini selamlıyor
güzel günler önünde
aldanma...yudum yudum aşkı tat.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ki

Ki senden başkasını sevmedi,


Ki sana parça parça kendini verdi,
Ki o daha büyümedi,
Ki o seni sırılsıklam sevdi...

Ki teslim oldu sana,


Ki gözlerini gözlerine kilitledi,
Ki ihtiraslı aşkların en güzeli,
Ki üzerinde eski bir entari,
Ki saçlarını süpürge etti,
Ki seni sevdi,
Ki...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kim Sever Ki

Epiktetos toprak saksı sevdi


Kırıldığında üzülmeyecekti
Diyojen’in bir tek su tası vardı
Elleriyle içmesini öğrendi
Onu da terk etti
Hiçbir kuş ve kedi açlıktan ölmedi
Karıncalara da ödül verilmedi
Ağustos böceğinin kaderi öyleydi

Şair şiir yazdı


Şarkıcı ona beste ekledi
Anlamsız sözleri kim sever ki
Sevdiğim koku ud kambozi
Onu da sürdüm uçup gitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kimsenin Hakkını Ezip Geçme

Kimsenin hakkını ezip geçme,


İnsanlara iftira etme.
Borcunu da erteleme
Kul hakkını Allah(c.c) kabul etmiyor,
Kul hakkını affetmem diyor.
Hakkını helal et arkadaş bana,
Bilerek zarar vermedim ki ben sana
Her ne kadar yaptımsa da bir hata,
Hakkını helal et dostum, merhaba.
Aman hesap vakti beni utandırma,
Verdiğin sözleri sakın unutma,
Karşındakini üzme, yorma ve zora sokma,
Bilerekte onu sakın kandırma.
Ahrette çıkar kul hakkı karşına,
Doğru söyle kardeşim Allah aşkına
Ben de hakkımı helal edeyim sana,
Helalleşmeyi erteleyip, aksatma.
Bunlar geldi benim şimdilik aklıma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kinidos Şövalyesi

Keliternos ölümlü tek eşiydi Terinos’un


ona Timenos’u ve Gulinos’u verdi
Aile Kinidos Polis’de uzun süre onuruyla yaşadı
verdiği sözde durdu çocuklarını okuttu

Sıkıntılı günleri oldu ama kimseden yardım istemedi


o hep çevresinde güçlü gözüktü
kimi zaman dara düşse de belli etmedi
çocuklara kuru üzüm dağıttı
yaşlılara yer verdi onlara gülümsedi
kardeşi Akos’un iyiliklerini hiç unutmadı

İsteseler Kinidos için canını seve seve verirdi


dedeleri Kinidos’u yıllarca savundu
o da yaşasaydı savaşı terk etmezdi
Faziletsizos’a yıllarca karşı koydu
kötülere karşı gece gündüz çalıştı

Önderine saygı duydu resmini pahalı çerçeve yaptırıp duvarına astı


İnançlarını yaşadı onlara toz kondurmadı
Ve olan oldu
Terinos şövalye ünvanlı tek Kinidos’lu
verilen ünvanlar ise asla geri alınmıyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kinidos'ta Yaz Geceleri

Halk yaşamayı sever,


Halk demokrasiyi sever,
Halk Allah'ı(c.c) sever
Ya bürokratlar! ..
Ya bürokratlar neyi sever?
Yapma Terinos
Bürokratlarda o dediklerini sever
Ama bir şey daha
Onlar banknotları da sever.
Daha ziyade hanımları için.
Kendileri için değil.

Sen neleri sevdin Terinos?


Beyaz Paros mermerinden Afrodit'i mi sadece
Yapma Terinos üzme beni,
Ne çabuk unuttun
Keliternos'a yazdığın şiirleri.
Yapma Terinos yapma, üzme beni.
Kinidos'da yaz geceleri;

Praxiteles'in elinden çıkma


Çıplak bir Afrodit heykeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kitapçı Hilmi

Bir şiir kitabı bastırdım,


Kitapçının kapısına dayandım.
Adam kitap böyle satılmaz dedi,
Elimdekileri arkadaşlarıma
Dağıtmamı söyledi.
Bunu bana bir eski kitap taciri anlattı,
Zamanında yaşanmıştı bu anı.
Dinledim anıyı etkilendim,
Bu işten de para kazanamayız
Herhalde dedim.
Emekli olursan daha iyi yazarsın dedi,
Arkasından bir de şunu ekledi;
Ama asla bu işten kazanamazsın para,
Boşuna kendine bir şans tanıma.
Bu konuşmadan sonra
Ayırdığım on tane şiir kitabı
Kâr kaldı yanıma.
Para almadı benden Hilmi,
Şiir kitabından para kazanılmaz ki...
Aldığım fransızca kitaptan kaptı on yeni lira,
Okumak için almadım,
Kitabın ebru kabı çok güzeldi yâ....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Klasik Bir Beste

Islak duygularımın kuruduğu,


Sıcak yaz gecesinde,
Özlemle bekledim seni,
Belki bana dönersin diye.

Dakikalar geçmek bilmedi,


Sanki zaman durdu,
Yaşananlar gözümün önünden
Havalara uçuşuyordu.

O ilk dansımız,
Ve imza töreni,
Klasik bir müzikle;
Aşk hikayesi...

Yaşananlar gözümün önünden uçtu,


Uçtu.
Sen yoktun şu günlerde,
Görünürde,

Kalacaksın ben yaşadıkça


Kalbimin derinliklerinde,
Silinemeyen önemli bir yerde,
Aşk Hikayesi klasik bir beste...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Knidos

Knidos deniz demek


türkuaz cam göbeği

Knidos güneş demek


kızıl ikindi vakti

Knidos dinlence demek


etrafta kuş sesleri

Knidos ılık bir rüzgâr


Afrodit’in memleketi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Knidos Denizi

Terinos;
Gözlerinin rengini Knidos’un denizinden ödünç aldı

Bir kayığın olacak Knidos’ta


Hele de gümüş balığı omleti seviyorsan
Yanında dereotu ve yumurta
İki kürek çekip salla oltayı denize
Yasla gözlerini bulutlara
Misina elinde oynadığında çek
Gümüş balıkları var bak oltada
Knidos’un ikramı bu sana

Güneş batarken Kos adasının arkasında


Bir ibadet gibi çekti küreklerini Terinos
Gümüş balıkları çırpınırken sandalda
Yeni başlıyordu hayat Knidos’ta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Knidos Hazırlanıyordu Kışa

İmbatla gelen bir sabah vakti


sahilde;

Martılar teyyare başının üzerinde


dalgalar sahili yorgun ihtiyar edasıyla ziyaretinde,
çakıl taşlarını rehin alıyor,
dalgalar köpük köpük sahili terk edişinde;
Terinos hayattan bezgin, bir eli cebinde.

Ütüsü unutulmuş pantolonu ve


aynalara küskün bedeninin üstünde;

güneşten solmuş ceketiyle


işte geldim gidiyorum dercesine
gözleri küskün ufuklara
elinde eski bir torba
ve ekmek parçaları martılara.
Yaydı elleriyle büyük bir dikdörtgen taşa
avucu ile deniz suyu taşıdı sahilden
ıslattı usta bir aşçı edasıyla.
Yoruldu,
oturdu taşın yanına.
Martılarla konuştu;

Bu gün hava nasıl olacak acaba?

Kinidos hazırlanıyordu kışa


Terinos alışık değildi yalnızlığa.
Alışacaktı,
kader bu ya.

Yeni bir kader yazılacak olsa Terinos'a


ve bana fikrim sorulsa;
Hanımının geri dönmesini isterdim,
çok seviyordu onu,

onu seviyordu
seviyordu onu
çok....
Seviyordu,
martıları sevdiği kadar olmasada.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Knidos Polis

Atlı arabaların tekerlek sesleri ile


At kişnemeleri ve kırbaç şakırdamaları arasında
Amfi tiyatrodan çıkan ahalinin sesli konuşmaları
Knidos polis’ten sokaklara dağılırken
Terinos da hanımıyla beraber tiyatroyu terk ediyordu

Bu özenle hazırlanmış kentte gece gökyüzüne ayaklarını uzatmış


Başının altında dolunay
karanlıktan korkan tek başına dolaşan insanlar gibi
Islık çalıyordu

Tiyatro bu gece çok güzeldi


Aslında konular kralın yaşantısını yansıtıyordu
Güldüler alkışladılar ıslık çaldılar
Şapkalarını havaya fırlatanlar bile oldu
Ve evlerine dağıldılar

Ertesi gün gösteri yasaklandı


Ve oyuncular cezalandırıldı
O gece tiyatro bomboştu

Terinos sahilde bir müddet oyalandı


Canı sıkıldı evin yolunu tuttu
Akşam kahvesini içti
Birkaç sayfa balkonda roman okumaya çalıştı
Gözlüklerini kenara koyup yatak odasına geçti

Keliternos yattın mı demeye kalmadan


Bir de baktı ki Terinos horluyordu
Duymasa da ona iyi geceler diledi ve ışığı söndürdü
İyi geceler ey koca Terinos iyi geceler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Knidos Ve Gece

Terinos gözlerinin açık rengini


Knidos’un denizinden ödünç aldı
Bir kayığın olacak
Hele de gümüş balığı omleti seviyorsan
Dereotu ve yumurtalı
Güneş batarken Kos adasının arkasından
Bir ibadet gibi çekti kürekleri Terinos
Gümüş balıkları çırpınırken sandalda
Yeni başlıyordu hayat
Knidos’ta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Knidos Yasta

Hep böyle bâkir kal Knidos


yıldızların kıskanır yoksa
onların gözü senin üstünde
ay çoban olmuş geceye
karanlığa ledli el feneri tutarcasına

Bademle zeytin ağacı bakışıyor gecenin koynunda


Knidos matem modunda
beyazına beyaz katılmış pırıltılar
sessizce uyuyor
gökyüzünün yumuşak karnında

Görünmeyen kıpırtılar var oralıkta


müziksiz dans eden ruhlar
duyulmayan lir sesi
deniz bile gidip gelmiyor kıyıya
taş kesilmiş nefessiz insanlar

Kağıttan gemi yaptım


barış ülkesinin tatil kentine
içine gözyaşı kattım
bırakıyorum bu sessizliğe
elimin içini öpüp başımın üstünde sallıyorum
tüm insanlığa
güle güle veya elveda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kof Çınar

Asırlık çınar dediler kandık,


Asırlık dedik, hava attık,
Bir de baktık ki içi boşmuş,
Asırlık çınar meğerse kofmuş.

Bir fırtına esti, devrildi yere,


Sahtekarların asırlık çınarı yıkıldı.
Birilerinin canı sıkıldı.
İhalelerdeki pişmiş aşa su katıldı,

Esnafın parası bankalara satıldı


Kaça mı?
Ücretsiz, bedavaya,
Üste para vermecesine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kokum

Dün doğruca Mısır Çarşısı’na koştum


daha önce araştırmış bulmuştum
elli lirayı çıkarttım masanın üzerine koydum
alacağım kokunun yerini de biliyordum

Ver bakalım oradan elli liralık ud dedim


delikanlı derhal abi dedi
her zamanki gibi
önce bir parça elimin üzerine sürdü denedi

Bekledi
alacağım koku ta kendisiydi
beş gramlık bir şişeye koydu
kadife kesede bana sundu

Ud ile Isparta’nın pembe gülü kokusu


bir ömre bedel
benim kokum
nefesim kesilir bacaklarım titrer.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kokusu Siner Üzerimize

Tarhana ve zeytin vardi bu aksam masamda


Oysa peynir vardı orjinal köy yapımı tereyağ vardı buzdolabında
Yumurta salça mayonez ketçap sarımsak soğan patates
Bunlar gördüklerim
Köy yapımı erişte

Fakirlik bulaşmışsa üzerinize


Nafile
Hep fakir olursun servetin olsa bile

Saatin nerede
Kaliteli iki saat hediye etmiştim sana yıllar önce
Taksaydın moralim düzelirdi belki fakir değiliz diye

Kokusu geçmezmiş fakirliğin zengin olsanız da


Zenginlik de aynı şekilde

Bu kokuya alışamadım
Otuz sene
Yanında katığı olmayan çay veya
Çikolalatasız kahve.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Komik Manzume

Tiz bir ses, mor bir ışık yandı,


Muş ovası aydınlandı
Başı kartal, gövdesi fil,
İndi acayip bir büyük goril.

Tamtam sesleriyle hava karardı


Bir tabur asker gökyüzüne havalandı.
Hortum….Eyvah! aldı gitti
Dünyanın iklimi değişti.
Amerika’ya kar yerine buz yağdı

Merkür den gelen siyah bir at


Yürüdü caddelerde rahat rahat
Durdu bir mağazaya girdi at
İnsanlar korktular o ise rahat

Konuşulanları anladı, cevapladı,


Arada bir başka yere atladı.
Sinyaller kesildi
Hayat anlamsızlaştı

Siyah at kayıplara karıştı


Toplumlar olağanüstü olaylara alıştı
Atletler yarıştı,
Yeni ülkeler haritalara yapıştı.
İşçiler sabah akşam vardiyalı çalıştı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Komşu

Irak lideri haindi, halkını eziyordu,


Kendine özel bir lider statüsü çiziyordu,
Derken düşman saldırdı ona, ezdi geçti,
Delikanlı olsaydı, komşuları direnirdi.
Lakin korkunç saldırıda yılan gibi süzüldü,
Sıkıştı, kendi kabuğuna büzüldü.
Komşuları onun gibi değil farklı,
Savaşçı uluslar var kabadayı.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır,
Vatandaşın çoğunun nefesi kokar, açtır.
En önemlisi uluslar kuvvetli liderlere muhtaçtır.
Ulusdaşlık, komşuluk, dindarlık önemli,
Kardeşler ölüyor, gözlerimiz nemli.
Hainler tek tek tespit edilmeli,
Onların da burunlarından getirilmeli.
Savaşçı milletin torunlarıyız belli,
İşte o an geldiğinde
Kimse tutamaz seni, göster kendini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Komşu Ziyareti

Karşıki tepeler şak şak


Bahçeyi temizledi bizim uşak
Emeti gelin bize komşu taşındı,
Komşunun köpeği Kontes bizlerle bakıştı.
Ara sıra kont ile gezdi, yeni ismi çok yakıştı.
Başladı komşu ziyareti;
'-Hoş geldin aramıza Emeti...'
Ortamızdan geçmesin aman bir kara kedi.
Arka komşumuz Vedat Bey çıkarttı klarneti,
Bendenizle başlattı düeti,
Aytuna Bey sevdi Emet'in Kocası Memet'i
Nevin Hanım öğrendi Emeti Hanım'ın hayatını,
Oğlu Fuat'la gelini Fulya sevdiler fasulya ekme ile bahçe sanatını
Mehtap Hanım ile kocası mobilyacı Aydın bey dışarı çıktı,
Çocukları Baran ile Dilan göle aşıktı,
Müşerref Hanım Şamil Bey'e çıkıştı,
Ön komşumuz Osman Bey 'Hoş geldiniz efendim.' dedi.
Bu sene de Mercedes'i yeniledi.
Düet söyleyenler Türk müziğinden köçekçeleri benimsedi,
Nural Hanım şarkılara katıldı, sesler tepelere yayıldı.
Maşukiye göl kenarında komşu ziyareti devam etti.
Miray uyumadı hep dinledi.
Özlem ve merve havuz istedi, babaları da yaptırdı.
Onlar çiçeklerden severlerdi gül ve margreti
Kardelen'le Yaren Cansu ve Sena ile oynadı,
Bizim şiir bu arada kaynadı.
Sebla hanım çeşit çeşit türban bağladı,
Gece odasına arı girdi, ağladı.
Cansu sabah sabah burnunu sildi,
Osman Bey'in Hanımı'nın ismi bilmemki neydi?
Sen biliyormusun?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Komşum

Dört çocuk var


Dördü de bekar
Biri yeni askerden geldi,
Diğeri Batman’da havacı,
Mayısta bitecek onun da askerliği
İki kız onlarda
Çalışıyorlar.

-Yaş kaç Abi? ”


iki yaş büyük yazdırdım,
bin dokuz yüz elli altılıyım.
Bilmiyorum beklide elli dörtlüyüm
Nüfus kağıdımı kendim çıkarttırdım.

Köy yeri malum


Rahmetli ihmalkarmış
Çıkarttırmamış.
Tarihini de bir yere not almamış.

İşte böyle
Dişlerim sakat
İşler ağır gidiyor
Geçim dersen böyle iyi
Geriye bakmak şart.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Koptum

Zamanım kalmadı işim yok benim


bu dünyada iki metre ibrişimim yok benim
insan kendine bile bile zulüm eder mi
kop dedim gönlüme seni görünce
koptu
aşk çiğnedi gururumu
gözlerimiz öpüşünce
sana söyleyecek sözüm kalmadı
söz bitti
sözcükler gönül duvarımın arkasına saklandı
köpük şimdi o sevgili aşk denizimde
dalgalar durulacak
lodosum tükenince
es rüzgar es ihtiyacım sanadır
zamanım kalmadı işim yok benim
bu dünyada iki metre ibrişimim yok benim

insan kendine bile bile zulüm eder mi..Koptum...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kopya Serbest

Babamın babası yani


dedem (Hasan Vehbi)
zayıf kısa boylu
kara kuru bir adammış
çantasında birkaç diploması varmış

Onun annesi
(babaannemin kaynanası)
şiş yüzlü
çekik gözlü
yuvarlak gözlüklü
iki eli yüzüklü
topluca otoriter bir kadın
babam sesiz bir adammış
arkadaşları arasında adı sukuti (sessiz) kalmış

Hayat onları sınamış


sıra bize gelmiş
ve devam edecekmiş
Bu sınavda
kopya çekmek serbestmiş.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kopyam Olsa

Kopyamla karşılaşırsam günün birinde


ona soracağım ilk soru
“-Çorbalardan hangisini seversin? ”

Yüzünün şekli boyu kilosu teninin rengi


aynı olsa da benimle
merak ederim karakter ve ruh benzerliğini
acaba o da benim gibi
gün bitiminde hüzünlenir
şiir sever mi ebru biriktirir mi
gül kokusu onun da başını döndürür mü
zevklerimiz aynı mı
yağmurda sahilde dolaşır mı
kahvaltıda ailesine olur olmaz aklına ne gelirse
anlatır mı
bir gün boyunca aynı cümleyi devamlı tekrarlar mı
bir sayıyı yirmi beşle çarpmak için
o da benim gibi
sonuna iki sıfır koyup iki defa ikiye böler mi
çalışırken terler mi
hep merak etmişimdir
darda kaldığında Allah ona da yardım eder mi…

Mehmet Akif Tiryaki (Kopyası)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Korean

İstermisin yaz gelmesin,


Dilermisin dert bitmesin,
Beklermisin gün doğmasın,
Bekleme bunlar olmayacak.
Yaz gelecek,
Dert bitecek,
Gün doğacak,
Dingin sabah ülkesinde
Güne merhaba diyeceksiniz.
Bir dahaki günü dört gözle bekleyeceksiniz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Korku

Korkutmak isterse hayat seni


Bir adamı yatırır yere
Bin şahit gerekir ona adam demeye
Elinde deniz feneri

Sekiz kilometre elbisesinin eni


Gözleri siyah çukur
Sütlü kahve teninin rengi
Kolunun üzerine yatmış bakıyor
Kömür karası gözleri çivi gibi
Delip geçer baktığı yeri.

Korkutmak isterse hayat seni


Karşına çıkarır aniden bir deli
Elinde boş direksiyon
Yanında havalı kornası
Dat dat basar durur
Hoştur ama manzarası

Korkutmak isterse hayat seni


Korkutsun be...bırak kendini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Koşma I

Saat damla damla akıp bitecek bir gün


Yelkovanı akrep öpecek bir gün
Sensizlik gölgesi çökecek bir gün
Dağların doruklarından dere yataklarına

Hayalimin katedralinde nobetçi ol ama


Terk et sevdiklerini gem vur zamana
Kendini;
Çeltik tarlasında pirinç sansan da
Ayrık otu gibi onurun olsun
Onursuz ol diyemem ki ben sana

Latife, bunların
hepsi latife olsun
Vazodan dökülen yapraklar solsun
Vazo kırılsın
Su yeksan olsun
Benim yirmi derecelik ışığım bitmesin
Sevdiceğim yanımdan hiç gitmesin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Köfte Zararlı

Terinos'a amcası Benekliporos köfte yeme dedi.


Köfte yağlıdır, yapar kolestrol seni.
Kasap bile köftelik kıyma satarken sevinir,
Makinanın arkasından yağları içine verir.

'Sebze bol yemelisin.' dedi yeğenine,


et yemek istersen antrikot, biftek dene.
Ama sen bilirsin genede.

Benekliporos'da yüksek tansiyon vardı,


Sıcak bir günde tansiyonu yükseldi,
koltuktan kalkamadı, dondu kaldı,
hemen beynine bir şifre yolladı;

'Gobi Çölü'nde hapishanede kaldın,


torunlarına yetişmen gerekiyor.'

Bir süre sonra kendini evinde buldu,


Bu işe şaşırdı ama;
Beynin verilen emirleri
yapma fonksiyonu olduğunu biliyordu.

Benekliporos muazzam bir varlıkla(beyin) dans ediyordu,


Ama her varlığın sonlu olduğunu da biliyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kölesi Oldum

Uzun zamandır şiir yazmıyorum


Kendi elim mi bu kaleme sıkıca sarılan
Yoksa duygularım mı bir yol buldu akıyor
Nice zincire vurulmuş sözcüklerim var
Hücrelerinde kilitli
Neden bu kadar cezaya çarptırıldılar
Yoksa onlar mı Roma’yı yaktılar
Sen neden susuyorsun gardiyan
Mezarlık bekçileri gibi kopmuşsun hayattan
Elinde özgürlük anahtarı bir emekleyen çocuk
Oyuncak edinmiş onu kendine
Kitlelerin mutluluğu asmada koruk
Etraf buram buram çiftçi sabrı kokuyor
Ve seher vakti sessizliği
Tam yalvarma vakti
Uğultu tekrar başlayacak şehirde
Ta ki bir gün bitip yenisi başlayana dek
Bilmem ki kaç gün geçecek
Çocuk büyüyecek ve
Elindeki anahtarı fark edecek
Ekinler de büyüyecek tarlada
Sararacak ve hasat mevsimi gelecek
Ürün denilen yarısı ihtiyaç
Yarısı elimden alınan haraç
Kölesi oldum
Yirmi birinci yüzyıl kapitalizminin

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kör Saatler

Günün bitimi ve
akşamın doğuşu,
aradaki boşluk
bir günün yok oluşu.

Biten günle beraber,


elde edilemeyen tatlar,
ömürden bir gün daha
bittiğini hatırlatır bana
kör saatler.

Kentin ışıkları usul usul canlanır,


hava kızıllaşır, kararır,
insanlar telaşlanır,
akşam ezanı hızlı hızlı okunur.
Bir şeyler akıp gider yorgun yüreğimden.

Ruhum boşalır,
ışıklar dinlenmeye çekilene kadar
içimdeki balık çırpınır, çırpınır.
Bir müddet sonra sakinleşirim.

Fırtınam biter,
sabaha merhaba diyene dek
uyuşurum, donup kalırım,
bir günü daha
yitirdiğimi sanırım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Körmen Limanı

Sigarayı bıraktım, şiire başladım,


İnternette doğakamp'a rastladım,
Ver elini Datça Selamun Aleyküm,
Tanju Abi ne haber ben geldim.
Hava ne güzel sıcak ve rüzgar hoş,
Bitki kokuları insanı ediyor sarhoş,
Tepeye çıkıp, sahili seyrettim,
Uçsuz bucaksız denize gözlerim doydu,
Kurt köpeği memoli bahçeyi koruyordu.
Tanju Abi bahçenin zeytinyağı ve
Patlıcanından, soğanından imambayıldı yapmış,
Yanına da taze yoğurt, komşudan kapmış.
Ekmeği evde kendi yapar makinada,
Tırnaklarıyla yaptığı bahçe ve
Meyve ağaçları, muz, mandalina,
İncirle badem arkadaş, bir de kara üzümler
Renk renk açmış bahçede çiçekler.
Bodrum'dan feribotla Körmen Limanı ve
Tanju Abi iskelede taksi şoförüyle sizi bekler,
Bakın bakın, el sallayın sizi görecekler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kriz Gibi

Geceye huzun coker


Gunduze huzun coker
Ben ve sen gıbı
Bıze huzun coker
Krız dalga dalga yayılırken dunyaya
Sen kapatırsın yuzunu saclarınla
Ben aglayamam erkegım ya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kuçu Kuçu Lak Lak

Kuçu kuçu gel bana


Kuçu kuçu lak lak
Kuçu kuçu gel bana
Kuçu kuçu lak

Bak hayat gidiyor durmadan


Son hızla gidiyor kemerleri tak
Bak yaşam bitiyor acımadan
Kuçu kuçu lak lak
Kuçu kuçu lak

Tahterevalli salıncak
Kuçu kuçu lak lak
Kuçu kuçu lak

Solumdan sağımdan
Önümden arkamdan
Çekilin tak tak
Kuçu kuçu lak lak
Kuçu kuçu lak

Kuçu kuçu lak lak


Kuçu kuçu lak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kuklacı-2

Oynayan kukla
senaryosu yazılmış evvel zamanda
bakın oynatan adama
nasıl da kendinden emin
ağzı laf yapıyor
elleri sahibi iplerin
lacivertti gözleri gecenin

Oynayan kukla
senaryosu yazılmış
tekrar hatırlatalım yazana
“-Anılarımı sakla.”

Ne zaman batsa özlemlerim gönül denizinin ufkundan


geceler unuttursa da seni bana
sabah tekrar hatırlatır
özlemlerim sıralı gözümün önünde
çocuksu hareketlerin
lacivertti gözleri gecenin

Ne zaman batsa özlemlerim gönül denizinin ufkundan


alaca karanlık basar içimi
koşarım uçurumlara delice
tutunmak gelir içimden yeni şiirlerime
tutunamam ellerim terler heyecandan
sırılsıklam uyanırım rüyalarımdan

Bir hançer saplanır yüreğime


akar yanaklarımdan kırmızı
aşkın uyumu
batan güneşin rengi
bilemem kuklacı nasıl bitirecek son sahneyi
zamanı durdurup kapatırken kahverengi perdeyi
kulakların çınlasın
kulakların....çınlasın
anımsa beni
dolunayda
laciverde dönerken gecenin gözleri.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kul Hakkı

Kul hakkı yiyenler olurmu iflah?


Dükkanlar kapanır, olmadan siftah,
Ödemeler diğer haftalara atılır,
Kul hakkından yudum yudum tadılır.
Acı bir içkidir gerçi içilmez,
Kul hakkı yemeden günler geçilmez.
İşte budur bizim noksanımız,
Affet bizi ya Rabbim aciz insanız.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kul Hakkı Bahşişimiz Olsun

Bu tarih sayfalarından hangi partiler geldi geçti,


Kimileri hedef kitle olarak yoksul aileleri seçti,
Sözünü tutmadı, vatandaşı ezdi geçti.
Bırakın bu işleri çökertmeyin bizleri,
Fakir fukara, garip guraba hepimizi,
Bakkal kapattı, esnaf kan ağlıyor,
Çalışanlar kartlarla savaşıyor,
Kart faizleri yıllık ikiyüzkırkı aşıyor,
Devlet banka kanunlarına sahip çıkıyor,
Sayın beyler titreyin ve kendinize gelin,
Hesap sorar gelecek bunu bilin.
Türban sorunu halledilmediki,
Enflasyon indi gene ezildik,
Plastik kartlarla ödedik bileklerimiz çizildi,
Hak mefhumu hiç sayıldı geçildi,
Vatan sağ olsun ama beyler,
Görün artık bunları dinsin akan kan,
Esnaf kan ağlıyor marketler şen,
Zaman gelir ters döner bu devran,
Bir günde güler elbet ağlayan,
Kul hakkı ahrette bahşişimiz olsun,
Bunu siz tercih ettiniz,
Aklınızı başınıza alın, sizi Allah korusun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kul Hakkı(2)

Yüzde ikiyüzkırk faiz alınıyorsa,


Hergün birşeyler zamlanıyorsa,
Siyasiler cenneti anlatıyorsa,
Kul hakkını neden unutuyorsun

Seçimlerde sütten çıkmış ak kaşık,


İktidarda yolsuzlukla barışık,
Bazıları avantaya alışık,
Kul hakkı yokmuydu sevgilil başkan,
Yolsuz yolcu vatandaş ağlıyor kan.

Samimi ol canımı ye arkadaş,


Türban dedin sonra geri çekildin,
Fakir fukara garip guraba laf laf,
Damardan girdiniz beslenin saf saf

Kul hakkı nasıl verilecek, günah.


Yeter artık adam olun adam, bu işleri bırak
Takiye benim işim diyorsan;
Eh canın sağ olsun ama,
Kul hakkı ne olacak paşa.

Bırak bu işleri artık yeme bizi,


Çıkarırız biz de sesimizi...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kurallarımız

Karanlık hayatın labirentlerinde maden işçisiyiz,


Her birimizin yolları farklı, platform aynı
Havasız tünellerde ışık yok,
Uzayan koridorlar karanlık, siyah,
Kulaklarımda adım sesleri, tempolu.
Gündüzler karanlık, burası tozlu
Kurulmuş robotlar aşağı yukarı gider gelir,
Çıkış kapılarında bir müddet dinlenilir.
Çalışmalar tekrar edilir durur,
Karanlık kimi zaman da içe vurur.
Karanlık hayatın labirentlerinde maden işçisiyiz,
Desek de yarin gerdanında inci tanesiyiz,
Havasız tünellerde gider geliriz.
Toz duman kısıldı çıkmaz sesimiz,
Nefesler soğuk, insanlar isimsiz,
Kurallar kesin, emirleri verenler erdemsiz.
Soru sorulmaz burada, ihtiyaç bildirilmez,
Kurallara uyulur, asla eleştirilmez.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kurban Olsun Size

'Yeni yılda yüzde otuz tenzilat


kurban olsun size.' Yazıyordu
bir ayakkabı mağazasının afişinde,
İstiklal Caddesi'nde.

Bayramın birinci günü geldi,


akşamı da yılbaşı,
bunun tekrarı
altmış beş sene sonra olacaktı.

Kurbanlar seçildi,
Beykoz çayırında
Çankırıl'lı uzun bıyıklı hayvan taciri;
'-Çıra gibi eti var bu hayvanın abi.' dedi.
Ayrıca dediğine göre onun hayvanlarının
arka sırt kısmı da zayıf değildi.

Kars sığırlarının arka kısmı zayıf ve


bacaklarıda kısa ve inceydi.
Gerdanları etli,
derisi kuzguni renkliydi.

Bir de dillerde dolaşan;


Kapak atmış mı, atmamış mı?
Muhabbeti vardı.
İspatı için sığırın iki dudağında tutup
açıyorlardı.
Ön iki diş büyük ise bu iş tamamdı.

Bir sığır taciri de satılmayan tek kalmış


yere oturmuş hayvanına;
'-Şerefsiz daha saılmadın.' dedi.
Sığıra olan samimiyetinden mi
yoksa sinirlendiğinden mi?
Çözemedim bu ikilemi.

Kurbanlar kesildi,
kavurma geçte olsa geldi,
Bir yılbaşı hediyeli Kurban bayramı da
böylelikle sona erdi.

Kurban parası, çoban parası,


rampa parası, nakliye parası,
tuz parası, kesim parası, taksi parası.
En sonunda cepte kaldı
yanında bir litrelik gazoz hediyeli
Üç şişe ikibuçuk litrelik kola parası.
(Kavurma kola ile iyi gider.)

Beykoz'lu Berber Mehmet Abi dedi ki bana;


(Arefe günü traş oldum ona.)
'-Sıhhat ve para,hava ve su gibidir,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ikisi de gerekli bir insana.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kurtalan Expresi

Orta yaşlı bir bayan Kars'a gidecekti,


Ankara'dan trene bindi.
Trenin kalkmasına yakın,
Temiz giyimli bir adam yanına oturdu,
Bayan siz nereye gidiyorsunuz dedi, sordu.
O da gideceği yeri söyledi.
Temiz giyimli adam:
-'Teknolojiye bak be ben de İstanbul'a gidiyorum'
Dedi.
Adam yanlış trene binmişti anlaşılan,
Bayanın ikazı ile olayı anladı,
Hayırlı yolculuklar dileyip,
Toparlanıp, trenden atladı.
Bayan ise gülüp, başını salladı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kurtuluşa Doğru Adım Adım

(lodos sıcağı var havada


sokakta telaş)
Çarşı kalabalık
insanlarda satın alma isteği
İşten dönen işe giden
toplantı tören
Halk bir şeyler yapıyor
İnsanlar evde oturuyor
Ezanlar okunup
Ezanlar susuyor
Lodos sonrası sessizlik çöküyor
gün akşama dönerken
çarşılar boşalıyor
Deniz'in öfkesi köpük köpük
Evlerin ışıkları bir bir yanıyor karşıki adalarda
Kuşlar da yok ortalıkta
güvercinler tatile çıkmış bu kentte
göç etmişler başka ülkelere
Masalar sokak ortasına atılmış
vatandaşlar kafa kafaya vermişler muhabbette
Sarı lambaların sıcaklığı yok artık
led aydınlatmalar buz beyazı
gelenler karşılaştıklarında tokalaşıp öpüşüyorlar
Sokak Derneği'nin önu ana baba günü
toplantı var bu akşam
gecen hafta kına gecesi yaptılar
Konuşma var gündemde
Bir kişi konuşacak herkesin yerine;
isyan edecek,
baskılara hüzünlere.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kurun Bizi

Kurulmayı bekleyen mekanik oyuncaklar gibiyiz


Parçalarımız paslandı
Çakralarımız tıkandı
Eylemsiz kaldık
Efendi babam
Eğitmenim
Sahibim
Validem
Kurun
Bizi
Kurun
Lütfen
Kurulmayı bekleyen mekanik oyuncaklar gibiyiz
Parçalarımız paslandı
Çakralarımız tıkandı
Eylemsiz kaldık
Efendibabam
Eğitmenim
Sahibim
Va…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kuşluk Vakti

Rabbin sana darılmadı da,


Seni terk etmedi.
Sakinlik çöktüğü zaman geceye de,
Kuşluk vaktine yemin ederim.
Sen de razı olacaksın
İlerde Rabbin sana mutlaka verecek.
Ahiret senin için dünyadan elbette hayırlıdır.
Sen delalet ortamında bulunurken
Hidayete erdirmedi mi?
Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
Öyle ise sen de yetime kahretme
Sen yoksulluk içinde bulunurken
Zengin etmedi mi?
Rabbinin nimetini anlat, bahset.
Öyle ise isteyiciyi azarlama.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kutup Ayısı Yavrusu

Beyaz bir kutup ayısı yavrusu buldum çarşı meydanında


siyah benekli
elinden tuttum karşı gelmedi kaçmadı benden
bereberce evime geldi

Annem balkona koymamı söyledi


gece yavaşça kalktım onu odama aldım
ben uyumuşum sabah kalktım
baktım hareketsiz yatıyor
sıcakta yaşayamazlarmış
yavru ayıcık ölmüş
üzerlerinde karıncalar geziyor

Çok üzüldüm ağlıyordum


annemin '-kızım daha kalkmıyormusun ' sesini duydum
hemen yerlere baktım ayıcık yoktu
gördüğüm rüya
benim için soğuk bir şoktu
hayvanlar ölmesin yaşatalım
onların hislerine ortak olalım
doğal ortamlarını bozmayalım.

(Kızım Sena'nın rüyası)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kuzguncuk

Cami kilise yan yana


Ortada çorbacı
Sinagog bir yanda
Hepsi de Kuzguncuk’ta

İbadetin yanı sıra


Gıda da almalı ara sıra
Çalışmak en büyük görev
Çalışmalı diğer zamanda

Dinlenmekte gerekli
Bu işlerin arasında
Dengeler kurulmalı
İmtihan yeri bu dünya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kuzu Kestaneleri

Severse bir kişi mesleğini


yakıştırır benzetir renklendirir işini
çarşının girişinde bisiklet tekerlekli el arabasının üzerinde
kömürde közlenmiş kara gözlü kahve rengi kestaneler dizili
beyaz kartona büyükçe 'kuzu' yazılmış göz hizasına asılmış
üzerindeki projektör parlatıyor patlamış pişmiş pamuk kestaneleri

Karaköy Vapur İskelesi'nde sabahları


'-kebap kebap' diye simit satar yaşlı simitçi
daha nice benzetmeler var
semt pazarlarında Eminönü'nde gizli

Çocukluğumuzda lahmacuncu kolunda beyaz kapaklı sepeti


üzerinde ak pak iş elbisesi başında aşçı kepi
maydanoz bu işin çeşnisi
bağırırdı; '-Lahmacun lahmacun' diye
mahallelerde Arnavut kaldırımlı dar İstanbul sokaklarında
evlerden birinden bir ses gelirdi; '-kedi kedi' diye
şimdiki aklım olsa seslenmezdim çocukluk işte
cumbalı evimizden perdenin ardından gözlerdim
lahmacuncunun başı döner sesin kaynağını arardı
gözleri yuvalarından fırlardı

Naylon torbalarda üst üste dizilmiş şekersiz kağıt helva


Üsküdar motorlarında yanında bir demet İstanbul havası ile bir lira
Haliç'te güneşin batışını seyretmek ise
vallahi senelerdir bedava.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Küçük Çimen

Ben küçücük bir çimendim


Rüzgarı çok çok severdim
Mutlu ve umut doluydum
Hep uçuk hayaller kurdum.

Birden hayatım değişti


Üstümden greyder geçti
Çimento kamyonu geldi
Artık hayat hep kederdi

Toz, çamur, gürültü hep devam etti..

Eski günler oldu bitti


Vücudumun rengi gitti
Artık kokum da hiç yoktu
Ömrüm acıyla kahroldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Küçük Esnaf

(adı üstünde)
Kırım’da doğalgaz ücretsiz,
Yunanistan’da hastane,
Suudi Arabistan’da gelir vergisi yok,
zekat verir Müslüman
malının kırkta birine,
Çin hükümeti ihracat yapan firmadan
taşıma bedeli almaz,
Türkiye’de sekiz buçuk kuruş bir litre süte
katkı devletten verilir köylüye,
orta ölçekli firmalara bankadan destek,
küçük esnafa ne var?
Estek köstek…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Küflü Bakışlar

Pembe dudakların
gözlerini iterken bakışlarıma
Yapma…
Bakamıyorum sana
Başını eğip küflü bakışlar atarak
beni daha fazla utandırma

Nöbetleşe bakalım bir birimize

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Kül Gibi

Yüzüm kül gibi oldu


saçlarım kül rengi
duygularım küllenmiş
bedenim külçe gibi
gençliğinde cıva gibiydi bu beden
hakkını yememeli
es be rüzgar
dağıt her zerremi
ben eski ben değilim ki
marşı basmayan
külüstür araba gibi hissediyorum kendimi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lacivert Hıçkırıklar (2)

Yavruağzı gecelerde
köpüklü denizlere karışan
lacivert hıçkırıklarım oldu.
Deniz göz yaşlarımı kabul etmese de
gecenin sessizliğinde
içimden kopup gelen tane tane
lacivert hıçkırıklar.

Söylediğin sözleri hatırlayıp ta;


Karışan sarsılan denize,
ay ışığı dayadı sırtını sırtıma,
yaslandım, yavruağzı ay ışığının sıcaklığına.
Dalgalar kıyıya vurdukça,
hıçkırıklarım gizlendi,
yalnız ben duydum,
bir de ay duydu.

Vücudumun sarsıntısı durdu,


gömdüm onları geçmişe,
lacivert inci tanelerini
bir daha görülmezcesine.
Sırdaşım oldu gece ve deniz
en güzel duygularımın simgesine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lacivert Hıçkırıklar (3)

Pembe gül yapraklarının


katmerleri arasında,
lacivert hıçkırıklarımın
damlalarını sakladım.

Geceye kırağı düştüğünde,


karıştı göz yaşlarım
ıslaklıklara ve karanlığa.
Sabaha karşı
seher yeli ile sarsıla sarsıla.

Döküldü toprağa yapraklar sıra sıra,


savruldu tekrar etrafa.
Havada kelebek oldular,
uçtular,
koyuldular uzun bir yolculuğa.

Yapraklardan bir tanesi


kondu yarin camının
kenarına.
Kokusundan tanıdı onu yar,
burnunda tüttü
gül kokusuyla.

Yar ıslattı gül yaprağını,


lacivert hıçkırıklarının damlasıyla.
Göz yaşları buluştu
pembe gül yaprağının
gül yağı kokusuyla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lacivert Ortancalar

Sabah kalktım, gün doğarken


Bahçemi, bostanımı suladım,
Birkaç salatalık,
Birkaç domates biber topladım.
Masamda, biraz tuz üzerine,
Atıştırdım ekmekle.

Ortancaları seyrettim,
Mavi, lacivert ortancalar,
Ve kırmızı domates.
Yeşil biber.
Hepsi bahçemin ürünü,
Ve ben onların acemi bahçevanıyım.
Kokulu iri güller, kırmızı, pembe.

Kapımda kadife çiçekleri,


Hepsi bahçemin çiçekleri
Ayrık otları bile benim, benim bahçemin.
Ve ben onların acemi bahçevanıyım.
Yaşım kırkaltı,
Gençliğimin baharındayım.
Bir de vişneli ekmek tatlısına hastayım.

Armut ağacına çıktım topladım,


Pazartesi elimde bir poşet armut,
Bir poşet pazar keyfi ve
Bir poşet de ekmek için yollardayım.

Bilgisayarımın tuşlarında dolaşıyorum,


Dostlarımla yan yanayım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lacivert Perde

Dalgaların köpüğünü soyunduğu Datça’nın dantelli büklerinden birinde


Ege de ılık bir haziran gecesinde
Sönmekle yanmak arasında yazı tura atan mum ışığı telaşındaki özlemleri ile
Anılarını seyretti

Bu gece bileti kesilmişti güney tepedeki aslan heykelinin yanında


Ay ışığı çarşaf gibi lacivert denizde parlıyordu
Yıldızlar mı…onlar da seyirciydi bu muhteşem geceye
Sahilden gelen gülüşmeler kahkahalar
Piyano sesleri ve sonunda alkışlar ıslıklar
Seyirci canlı piyanonun tutsağı heyecanlı
Değişik gramajlarla tuşlara dokunan parmaklar kalkarken havaya
Akılda dolaşmaya devam eden sihirli notalar
Ve beyazın tonlarında dağıldı etrafa ışıklar

Bu ahengin sorumlusu sevgi


İnsanların sevgisi aşk
Aşk sevginin en yücesi

Heybesinden çıkarttığı iki dilim kuru ekmek


Karıncaların akşam ziyafeti serçelerin sabah kahvaltısıydı
Tıklım tıklım yıldızlı gökyüzünde bir yıldız kaydı
Tekrar elini heybesine daldırdı
Sigarası ile ateşini buldu
Beyaz bulutlar üzerine küçük bir kız oturmuş şarkı söylüyordu
Sahildeki kapalı sahneden gelen piyano sesleriyle uyumlu
Dalga fısıltıları ile birlikte
Kendini on iki yaşında hissetti ihtiyar
Aslan heykelinin yelesine yanağını yasladı
Öylece yine anılara daldı

Bir ömür hediye edilmişti ona


Bu lacivert denizin hemen yanında gökyüzü ile
Kayalar ve taşlar arasında
Kainatın efendisi perde dediğinde
Hayat yorgunu gözler kim bilir daha neler neler görecekti

Oysa ruhu hala hercai bir serseri


Heybesinde bir paket sigara ve ateşi
Gözlerinde tebessüm
Dudaklarında hüzün vardı
Terinos sabaha kadar burada uyudu kaldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lacivert Taçlı Gelin

Lacivert Taçlı Gelin


Kartepe beyaz şalını atmış omzuna,
Bürünmüş kalın kürk mantosuna.
Fosforlu sarı yapraklarda bitti artık
Bıraktı yerini kar fırtınasına.
Sapanca dağlarında Geyve bağlarında
Bir beyaz gelinlik,
Soğucak yaylasında.
Her sene gelin olur bu ulu tepeler,
Olurda gene yepyeni, mükemmel.
Yeşil olur, sarı olur, kararır, aklaşır,
Filiz olur, ağaç olur, koca çınarlaşır.
Her sene bu mevsimde gelin olur bu tepeler,
Baharla tekrar meyve verir yemiş ağaçları
Oksijeni sever, dağ kırlangıçları.
Sapanca'nın kalbi delen yeşili,
Ya fosforlu sarı yapraklara ne demeli?
Çikolata rengi olur kararır,
Düğün zamanı hepsi biter, aklanır.
Sapanca'da düğün var dostlar,
Seyre gelin,
Alın eliniz bir demet kartopu da
Siz derin.
Kartepe beyaz şalını atmış omzuna,
Bürünmüş kalın kürk mantosuna.
Akşam olduğunda gölün mavisi
Vurmuş tacına,
Lacivert taçlı gelin
Mor salkımlı bağın nerde?
Seni seyretmek buram buram
Çaredir her derde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lambacı

Sararan bir gün sonu


Yanan renk renk ışıklar
Karanlık içinde noktalar
Yıkılan kasırgalar üzerinde
Sorumlu yıllar var
Aklıma gelen şarkılar
Akşamların derinliklerinde
Saklıdır heceler
Yıldızlı sakin geceler
Sahilde oynayan su sesleri
Hicranımı derinden saran
Bir avcı misali
Alıp giden öncesi olmayan şey
Sonsuza değin gidiyor,
Ellerim tutsak güne
Gözlerim alışıyor karanlığa
Sokak lambaları geceye mahkum
Gece de lambalara
Ben se sana...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Leyla

Leyla'ya sor o bilir, yemek pişirmesini,


ortalığı toplayıp, çamaşır dürmesini.
çocukların durumu da Leyla'dan sorulur,
bizim evin düzeni Leyla ile kurulur.
Sen bizim başımızın her dem tacısın Leyla,
bu güzel yuvamızın sabır taşısın Leyla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lila ve Eşkina

Muhabbet derin
Şarkılar söylenmeli
İçinde melodili gecenin
Masamızda buğulama Eşkina
Manzaramızda liman
Liman girişi iskele sancak yeşil kırmızı
yanıp sönen lambalar var
Deniz çoktan uykuya dalmış
Anadolu'mun kuzey burnunda
Lila'nın portföyünde sıralanmış
yetmişli seksenli şarkılar
Hepsi ayrı makam hepsinde ayrı bir tat var
Masamızda yoğurtlu kızartma
Çiğköfte
Çoban salata
Dört parça beyaz peynir
Lavaş ekmeği
Tuzu alınmış limonlu zeytinyağlı lakerda
Eşkina tepsisi ortada kral
Muhabbet gecesinde tempo tutulan
Eşlik edilen şarkılar, şarkılar
Bir unutulmaz kış gecesi yaşandı
Lila'da
Sazlar çalındı Dikmen'de Acısu'da.
Sahipsiz bir gece çaldım Gerze'den
O artık,
Anı koleksiyonumda çok değerli bir eşya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Lodos

Ve Allah Hodan'ı yarattı


Kullarım yesin de cesaretlensin diye
Neden
Lodosun kükrediği yerde yaşıyorlar diye

Güney batıdan esen ejderha


Ayakları yerden kesen kuvvet
Elindeki sihirli kırbacı fütursuzca savuran
Dalga terbiyecisi

Camları titreten yürek ürperten kabadayı


Gerze'nin serserisi
Gökyüzünü temizleyen elektrik süpürgesi
Bulutlara "-Dağılın" komutu veren amiral

Limana bile girmeye cesaret eden külhanbeyi


Yanaklarını şişirip üfleyen dev
Islık çalan delikanlı
Ocak ayının değişmezi şubatın hızlısı
Gafilin eli kanlısı
Mevsimin delikanlısı

Sinop hapishanelerinin ast solisti


Dalgaların süper benzini
Denizcilerin korkulu rüyası
Peşinden gelen Ayandon Fırtınası

Eve sokulmayan misafir


Eli dolu düşman
Baş ağrıtan saç dağıtan
İnsanın aklını başından alan

Gerze'yi atese veren hükümlü


On üç şubatın faili
Yangın başlatan yürek dağlayan
Hiç unuturmuyuz biz seni
Kapılarımız sana sürgülü ve kilitli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Macbeth 2

Onu Kral Duncan'ı öldürmeye iten


Karısı Leydi Macbeth di,
Kocasını kralı öldürmeye tav etti.
Dedi sen delikanlısın,
Verdiğin sözden caymazsın.
Bütün tezgahı ben kurarım,
Onları senin öldürmene hazırlarım.
Verdiğim içkilerle olurlar sarhoş,
Son darbeyi de vurursun ya hoş.
Bu kadar da cesur değilmisin?
Bu fırsat birdaha ele geçermi dersin?
Dedi Leydi Macbeth
Kandırdı kocasını,
Amacı kraliçe olmaktı belli.
Uyuttu Duncan ve hizmetçilerini,
Koyuldu planına.
Derken sessizlik bozuldu Duncan uyandı,
'Tanrı bizi korusun' diye bağırdı,
Macbeth amin diyemedi,
Çünkü amacı onu karısına öldürtmekti.
Ama biraz bekleyin şimdi okuyacağım,
Devamını sonra yazıya koyacağım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mahşere İlk Adım

Bir zafer kazanılmalıydı.


Bu zafere giden yolda gizlilik ve disiplin vardı.
28 Temmuz 1922 de Kuvvet Komutanları Akşehir’e
Futbol maçına davet edildi.
O zamanlar komuta merkezi Akşehir’di.
Büyük Komutan, Yüce Atatürk burada
Komutanların fikrini aldı,
İsmet paşa 6 Ağustosta ordularına
Savaşa hazırlık emri verdi.
Yüce Komutan Ankara’da bakanlarla anlaştı.
13 Ağustosta mühimmat sevk edilmeye başladı.
Bir yandan da halktan katkı alındı.
Cepheye toplar irili ufaklı yerleştirildi,
Tepelere numara verildi.
17 ağustosta yüce komutan Ankara’yı habersiz terk etti.
21 ağustosta Çankaya köşkünde çay daveti basına bildirildi.
Bu ufak bir savaş hilesiydi.
Önce Konya oradan da Akşehir’e otomobil ile geçti.
Afyon Şuhut kasabasındaki Helvacıoğlu Konağı
Karargahına yerleşti.
Tarih 25 ağustos her şey hazırdı
O gece balo yapılacak haberi yayıldı,
Böylece düşman yanıltıldı.
Ertesi gün Türk’ün düğünü vardı.
Baş Komutan 26 ağustosta sabaha karşı
Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile beraber
Kocatepe’deki yerini aldı.
Ve mahşere ilk adım atıldı.
4.30 da büyük taaruz başladı.
Düşman askeri cehenneme uyandı.
Türk askeri süngüsü ile havadan pike yaptı.
Düşmanı Allah Allah nidaları ile bozguna uğrattı.
Bundan sonra takip başladı.
Önde düşman arkada Şanlı Türk Ordusu
İzmir’e kadar takip etti,
Sonrası biliniyor,
Verilen emir büyük yerden geldi,
Yüce Komutan “Size ölmeyi emrediyorum” dedi.
“İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri.”
Kimseye bırakmayız biz bu güzel memleketi
Memleket içindeki insanıyla vatandır,
Vatana sahip çıkmak her vatandaş için haktır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mahşerin Talimi

Başında şapkam
Hastane bahçesinde dolaşıyorum
Ağustos sıcağında

İnsanlar kendi telaşlarında

Guruplaşmışlar veya iki kişiler


Hastanın ya annesi ya babası ya kardeşi ya eşi
Sanırsınız bu tablo mahşerin ta kendisi

Herkes kendi telaşında oradan oraya koşuşturuyor


Ben ise başımda şapkam
Dolaşıyorum hastane bahçesinde

Hayat çok çabuk geçiyor burada


Cami kantin ve hastanın yanında

Akşam olup hava karardığında


Ve çabucak akşam ezanı okunduğunda
Kimseler kalmıyor ortalıkta

Bu koca hastanenin bahçesinde


Kediler kuşlar ve ben
Sonradan ben de terk ediyorum

Kantinciler türkü söylüyorlarmış gece


Çimleri sularken bahçıvan
Sıcak Ağustos gecesinde
Yine mahşerin talimi yapılacak
Ertesi sabah yeni günde

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Makinist Rıza Efendi

Makinist boşluğu var bu trende belli,


ara sıra işten işe atlayıp geçti.
Rıza Efendi '-Yapılacak işler değil bunlar.' dedi,
makinist oldu, evlendi.

Çocukları oldu, sonunda


emekliye sevk edildi.
Rıza Efendi treni ileri geri gezdirdi.
Raylar üzerinde gitti geldi.

İş esnasında hep;
'-Bu günleri de görebilecek miyim? ' derdi.
Emekli oldu, işini bıraktı,
artık o çalışmayacaktı.

Rıza Efendi sabahları radyosundan


bunalım fm dinledi,
akşamları hanımının konuşmalarından
alındı, üzüldü. Gece on ikiye doğru
uykusu geldi, gözleri süzüldü.

Rıza Efendi bunalıma girdi.


dinledi, dinledi,
artık o uzun bir trendi.
Sabah akşam evin içinde dolaştı,
çuh çuh diye seslendi.

Garda durduğu sürelerde dinlendi.


Ara sıra da trenin içi temizlendi.
İkinci emekliliğini dört gözle bekledi.

Hanımı Şaziye postacı ile ona


bir mektup hazırladı, yolladı,
artık ikinci emekliliği de geldi.
Komşuları onu bir daha görmedi.

Rıza Efendi ikinci emekliliğini


Bakırköy'de geçirdi,
yatağından kalkmadan yattı,
ara sıra da trende oyuncak sattı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Malihülya Tarlası

İskender satan bir kebapçıda


tabak yıkayıcısıydı kendisi
Bana büyük bir firmada
bilgisayar mühendisiyim diye
anlatmaya başladı seceresini
Bir de çok zengin adammış eniştesi

Ne kendisi mühendislik yaptı


Ne de eniştesinin parası vardı
malihülya tarlasında
hasat mevsimi erken başladı.
Bu yıl da bamya tarlasında
ayrık otu topladı.

MehmetAkif Tir ya ki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Maltepe’de

Bir sen varsın sanırdım


İstanbul’da bir de ben,
Evimle işim arasında bir tren
Hep böyle mi gidecek hayat İstanbul’da
Bilemem…

Bilmek istediğimi de kim söyledi,


İşte gidip geliyor tren,
Raylar üzerinde
Ben vagonların birinde,
Ellerimi ısıtıyorum
Camın altındaki kaloriferde
Bir kış günü,
Haydarpaşa İstasyonu kuzey ikide
Yeşil plastik koltuğun üzerinde.

Pendik’e gider mi? diyor bir delikanlı


Gider gitmesine de,
Daha ileriye de gider istersen
Taa Gebze’ye.

Benim evim Maltepe’de,


Senin gideceğin yer Pendik,
Bak son durakta inecek belki de
Karşıdaki hanım teyze
Kaşları dimdik.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Maltepede Ne Var

Derler ki Maltepe’de ne var


ben varım Maltepe’de
anılarım var

Bir de sen varsın


çocuklarımız var
karşımızda adalar
önümüzde deniz yetmez mi

Apartmanımızın önünde bir çift yeşil yapraklı


akasya ağacımız bile var
yolumuzu gözleyen.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Maria Magdalena

Cansız eşyaların canıyım ben


Canım benim
Kravatsız espri yap ama
Kombinozonlu laflar etme yanımda
Temiz aile çocuğuyum ama
Istersem Aklını başından alırım bir anda
Saçlarını çek O'nun ayağından
Maria Magdalena
Suda kurutulmuş laflar cok aklımda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Marjinal Hayatlar

Marjinal bir hayat tarzınız varsa,


Eviniz de küçük ve darsa,
Çay sıcak olmalı çöller gibi,
Su soğuk olmalı Sibirya misali.
Ayakkabı boyalı, elbiseler ütülü olmalı,
Çiçekler vazoda güzel durmalı.
Musluklar damlamamalı,
Kapının zili güzel çalmalı.
Çamaşırlar devamlı yıkanmalı,
Ütülenmeli, katlanıp yerine koyulmalı.
Kitaplar yerinde muntazam durmalı,
Tuzluk ve biberlik eşit olmalı.
Terlikler yan yana sıralanmalı,
Marjinal bir hayat tarzınız varsa,
Ekmekler taze,
Buzdolabı devamlı dolu olmalı,
Hayatın ritmi hiç bozulmamalı,
İnsanlar gülmemeli ve ağlamamalı...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Marjinalliklerimiz

Donuk iki göz bir dudak,


Burnun yan tarafında bir damla,
Yavaş yavaş aşağı doğru kaysada
Umursamaz bir eda
Sessiz duruş
Çık şey ifade eder
Az şeymi?
O damlada neler gizli
Toprağa düşen bir tohum misali
Kin açacak uzun zaman sonra,
Bekle,
Kara tohumlar toprağı delecek,
İçimden bir haykırış yükselecek
Iskaladığım zaman üzülürüm,
Önüme çıkanı deviririm
Sebepsiz savrulan yumruklar,
Donuk bakışlar,
Yavaş yavaş aşağı doğru akan yaşlar,
Marjinal hayattan parçalar

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Martı Toplantısı

Martıların toplantısı vardı


Bu sabah erken saatlerde
İskele otoparkında

Kırk elli civarında martı


Beyaz örtü sermişlerdi yere
Çıt yok aralarında

Dinliyorlardı konferansı
Acaba bu toplantı ne hakkındaydı
Çözemedim ama

Hepsi de neşesizdi
Savaşlara protestomu ediyorlardı yoksa
Toplu konutlarını kirletenlere miydi sitemleri çözemedim

Toplantı sonucu çıkacak önerileri


Siz de mi merak ediyorsunuz
haberleri okuruz yarın gazetelerde

Örneğin; şöyle ise manşetin içeriği:


“Bankalar martılara sıfır faizle ev kredisi veriyor”
Endişelenmelerine gerek yok mu
öyle olsun peki…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Martı ve Terinos

Geciken günün yorgun ışıkları


Pencereden odaya misafir oldu,
İstenmeyen misafir miydi?
Terinos daha uyuyordu.

Dağılmış, karışmış ve aklaşmıştı saçları,


yüzü çizgi çizgi harita olmuştu.
Başı prinç topuzlu demir karyolada
sanki bir cansız varlık duruyordu.
İfadesiz bir yüz ve
soluksuz bir adam.

Yok.. Daha Terinos yaşıyordu.

Keliternos'un onu terk ettiği günden beri


yavaş yavaş eriyordu.
Kış mevsiminin cansız ışıkları
yatak odasını aydınlattı,
camın kenarına bir beyaz martı kondu.
Gölgesi odaya vurdu.
Terinos uyudu uyudu.

Kalktı,
şişkin gözlerle yüzüne su vurdu.
Odaya döndüğünde martının gölgesi ile karşılaştı.
Birden gölge yok oldu.
Pencereden Kos adası gözüküyordu.

Pantolonunu ayaklarına geçirdi,


Komidinin üzerinden sigara ve çakmağını aldı,
Yassı sigaradan bir dal yaktı.
Gömleğini giydi,
çorapları kokuyordu.

Bi gün daha idare eder dedi içinden.


Bir daha hatırladı eski karısını,
Keliternos bu çorabı ona giydirmezdi,
o bir temizlik hastasıydı.

Duvardaki eski resimlerine baktı,


baktı.
kemerini de beline taktı,
yorgun bedenini tekrar yatağa bıraktı.

Kalktığında güneş Kos adasının üstüne gelmişti yine


Güneşin sıcak kırmızı renkli soğuk ışıkları arasında,
Martının gölgesi bir ara gözüktü,
Terinos ikinci günün uykusuna daldı.

Dışardan piyano sesleri geliyordu,


tiz, bas, do majör, bemol
hazan mevsiminde yalnızlık ne zor,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
gel sen onu bir de Terinos'a sor
zavallı ihtiyar, hımbıl mahluk, sevimli adam.
onun için hayat bundan sonra daha da zor.

Kapı çaldı,
yorgun beden uyandı,
kapıya doğru yol aldı
açtı
karşısında Keliternos
elinde bavulu ile duruyordu.
Eşarbının arasından güneş ışıkları koridora süzülüyordu,
şans yeniden Terinos'a bir defa daha gülüyordu...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Martılar Kanat Sallar

Siyah mantolu,
pembe atkılı,
kitap okuyan kadın
ve
şiir yazan
beyaz saçlı adam
ve
motoru kullanan kaptan.

Gökyüzü kavuniçi karanlık.


Deniz;
Oltaya takılmış istavrit telaşında,
neon ışıkların yansıdığı
renk cümbüşü.

İşten dönen insanlar,


martılar kanat sallar.
Yolcuları
sevdiklerine uğurlar.
Motor iskelesinde
hep laciverttir
telaşlı akşamlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Maskara Dünya

İnsan ruhları mor ve içine kapanık


Gözler görmüyor kulaklar sağır
Karadeniz’in azgın dalgaları şamar yüzüme
Akdeniz’in Ege’nin güneşine hasretim
Ruhlar ayaklarında prangalar tutuklu
Çöl sıcağında bir damla suya ihtiyacım var
Bedenim başıboş
Caddelerde insanlar başıboş
Zincirlere vurulan hayvanlar
Dalından koparılan çiçekler
Ticari eşya olmuş
Maskara dünya
Her gün bir önceki günün katili
Noktasız romanlara hasretim
Virgülsüz şiirlere
Maviye küsmüşüm ben
Gözlerim kahverengide.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Masum Çocuklar

Henüz onüç, ondört yaşlarında,


Suçsuz çocuklar onlar,
Mitinglerde önde,
Kapkaç yaptıklarında mahkemelerden bırakılırlar
Genelde masum çocuklar sapan kullanırlar,
Polis abilerini hedef yaparlar,
Türk çocuklarıdır bunlar masum kimi,
Arkasındaki kuklacılar vatan haini,
Eskiden akranları tarihte askere un taşıdı sırtında,
Kimileri de aileleri için ayakkabı boyadı gençlik parkında.
Kimi akranları sokaklarda tiner çekti,
Öbürleri de Amerika'da kolejlere gidecekti.
En kötü durum neydi;
Mitinglerde öne sürülmeleriydi.
Masum çocukları öne sürenler yazık size,
Yakışırmı bunlar Türk ailesine.
Baktığınızda dünya penceresine,
Güleriz ağlanacak halimize.
Hiç yakıştıramıyorum bunları kendimize,
Savaşçı, mert Türk evlatlarıyız biz,
Kalleşlik neyimize....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Masum Şarkıcılar

Genç ve şık şarkıcılar yetişti,


Ablalarını, ağabeylerini süpürdü geçti,
Şarkı sözlerini psikologlar seçti.
Menejerleri türlü sınavlardan geçti.

Belli kanallar onları favori seçti,


Yirmi dakikada bir şarkı söyletti.
Karamsarlık, öfke, bezginlik temaları,
Melankolik ve sorumsuz havaları.

Uzun zaman dinleyenlere verir zarar,


Dinledikçe insanın moralini bozar.
Genç şarkıcılar kanallarda gezer tozar.
Birileri birşeylerin iğneyle kuyusunu kazar.

Böylelikle ulusal benliğimize sızar.


Dışarda onlar, içerde bunlarla uğraş,
Uğraşmadan hayat geçermi be arkadaş.
Birilerinde bir telaş, bir telaş,
Kısa ömrümüz geçiyor önümüzden yavaş yavaş.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Maşukiye Göl Kenarı

Sapanca'nın kirazı hoş, narı hoş, ayvası hoş


Yeşil dağlarına bakanlar olur sarhoş
Alabalık, kaşar tava, buz gibi ıslak havası
İsterseniz verirler ardından ev baklavası.

Ceviz ağaçları ormanda gürgenle evli


Kestaneleri, fındıkları mevsiminde ağacından yemeli
Ağustos sıcağında buz gibi ırmağa ne demeli?
Sapanca, maşukiyem göl kenarım

Unuttuğum güllerimsin bahçemi süsleyensin


Yaz kış açarsın buram buram tütersin gözümde
Her dem güzeldir orası yazında güzünde
Yaşandı mutluluklar ve hüzünde
Maşukiyem göl kenarım tütüyorsun gözümde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Maus

Avucumdaki sıcaklıksın
Unutma
El ele gezdiğimiz geceleri
Vefasız maus
Sımsıkı tuttum saatler boyu seni
Gezdik beraber
Masa üzerinde
Ah küçücük mausum
Neden terk ettin gittin
Ayrılsak da beraberiz
Unutma beni

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mavi Kokulum

Maviydi kokun
Ta uzaklardan seçilen
Deniz ve gece
Eşlik ediyordu sana
Bir adım yavaş senden
Tacının pırlantaları lacivert led den
Kıskansın selvi ağaçları boyunu
Kıskansın papatyalar ışığını
Tenin Pharos mermerinden
Lacivertti bakışların
Koyuydu gece mavisinden
Ve sen
Uzağa kenetlenmiştin çevrenden
Belki de habersizdin düşlerimden
Saklama beni kendinden
Ayak seslerini duyuyorum
Gezdiğin yerlerden
Maviydi kokun beni kendine çeken
Yaz sıcağında imbat oldun sen
Alışkanlığım oldun
görmediğimde özlenen
Masalım oldun uykumu getiren
Nem bırak yüzümde ıslaklığı hissedilen
Keman sesinde avut beni
Hiç bir şey düşünmeden
Yarıni özlet
Dünü unutmayacağım zaten
Yasanmışlığımın tortusunu al üstümden
Yaklaşırken bana
Kokunu önce hissedeyim bedeninden.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mavi Özgürlüğüm

Kahverengiydi içtiğim kahve bastığım toprak


Şeffaftı su temizleyen beni besleyen can veren
Kırmızıydı kanım damarlarımda dolaşan
Özgürlüğüm maviydi gökyüzü rengi kirletilemeyen.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mecalim Var

Git ona git benden selam söyle selam söyle


Sibirya'da topladığı çiçekleri paketlesin
Göndersin yengesine
Ağlar gezersin sahili, uğurlarolsun nereye
Komşunu kızını aldın,
Bir sandık tenteneye.
Mecalim var
Kime kime
Sana bana
Daha kime
Bir de kömürcünün kara kedisine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Medyatör

Medyatör tavrını koydu, seslendi


Haydi dostlar siz de katılın dedi.
Melike hanım bu işi sevmedi,
İstersek yazarız veya yazmayız,
Bu bizim bileceğimiz iş dedi.
Medyatör üzüldü, özür diledi.
Sıkıntı kapandı ve ertelendi.
Dostluklar dile geldi, tazelendi.
İkinci bahar aşkı yenilendi.
Grup başı olmak kolay değildi,
Dostlar güldü bu işe çok sevindi,
Dostluklar kenetlendi, perçinlendi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Megalar Vizyonda

Bir bina yapalım 5250 katlı,


Bir makina yapalım iki kilometrelik,
Bir araba yapalım üçyüz tekerlekli,
Bir market yapalım içinde trenle gezilsin,
Bir silgi yapalım dört ton gelsin,
Sonuç ne olur bilirmisin
Bunları düşünürsen sen delisin,
Hatta şiir yazarsan bunlarla ilgili
Okuyanların hangisi inanırki?
Korkma, birkaç taraftar bulursun kendine,
Düşünmek bedava, size zararı ne
Teşvik edin çocuklar gibi düşünenleri,
Düşüncenin boyutları engellenmemeli.
En azından onlar olsun mega,
Vizyonlar oluşsun, gülsede bize karga
Düşler geçiyor önümden manga manga
Muharebe var beynimde kalmadı pranga

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mehmet Abi Hu

Mehmet abi hu
sana bu mektubu
lokantadan
daha doymadan
garson tabağıma çorba koymadan
yazıyorum.
Abi çok acıktım,
başlamak için sabırsızlanıyorum,
kendime kuru, pilav, cacık söyledim
buyur gel abi
seni de bekliyorum.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Memleket Kokusu

Terinos iyi dost


o gün sabah erken kalktı,
oğluna paket hazırlayacaktı.
Badem koydu altına kolinin,

bir litrelik su şişesine zeytin doldurdu.


Beş litrelik su şişesinin üzerini kesti,
içine bahçenin küçük yeşil sarı
muzlarından birkaç hevenk yerleştirdi.

İri greyfurtlardan iki tane attı,


limon koydu, dalından koparttı.
Mandalina koydu, bol çekirdekli yeni,
aralarına badem döktü,

üzerine de bu senenin yeni mahsulü


Karahan otlarından birkaç demet yerleştirdi,
üzeri mor çiçekli.
Öksürüğe iyi gelirdi
Timenos küçükken çok içti.

Ve paketi bantla yapıştırdı,


kargoya verdi.
Terinos oğluna gönderdi.
Şark hizmeti yapan doktor evladına
bir koli memleket kokusu derledi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Memur Çocuğu

Diyarbakır'ın Ofis semtinde geçti çocukluğum,


O zamanlar bir polis çocuğuyum, yoksulum
Ev sahibimiz üst katta otururdu,
Oturduğumuz ev iki katlı, üstü çatısızdı,
Sıcak yaz geceleri balkonu su ile kaplıydı.
İki sene kaldık o evde tekrar taşındık,
Bu sefer Edirne, Uzunköprü
Kardeşim ve ben her gittiğimiz yerde arkadaş aradık,
Abime söyliyim en son Kuzguncuk'ta kaldık.
Babam vefat etti, ben evlendim,
Göztepe semtine oturdum yerleştim.
Midem ağrıyor, ilacım cebimde ezildim, örselendim
Niçin anlattım size ki bu benim derdim.
Hayatta hep arkadaşlarım çok olsun isterdim.
Bir arkadaş buldum, kendime geldim.
Oğlumu hep aynı evde büyüttüm besledim
Artık ben de doğduğum yer Malatya'yı özledim
Bu yaz fırsatım olursa gideceğim
Benim adım Hakan, bunu yazan şair esnaf bir kardeşim,
Bana hediye ettiği bu şiirini aldım, teşekkür ettim.
Ben Ako: Ona yüz misli iade ettim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Merhaba

İş güç,
Para.
Hepsi karavan!
Aşk,
Aşk,
Aşk.
Rabbimizin istediği.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Merhaba Santa Lucia

Knidos’un şiir kahramanı


dağınık saçlı beyaz çikolata tadında Terinos

Camgöbeği dibi görünen deniz

Sahile inmiş tepeler ve

Bitter tadında Kos Adası’ndan batan


kızıl akşam güneşi

Kekik kokusu dağıtan afacan imbat

Üstü açılır kapanır gece üzüm salkımı yıldızlar ile


led aydınlatmalı lacivert gökyüzü

Harmandalı feraye oynayan gençler

Ve tenteneli bükleri ile

Aşk teknemin iskelesi

Işığın prensesi

Artık demir atma zamanı da geldi

Merhaba Terinos ve Datça


Merhaba şirin yarımada
Merhaba çocukluk yıllarım
Merhaba ortaokulda notalarını ezberlediğim Santa Lucia

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mevlana

Mevlana Allah dostu haklı,


Ehlibeyt kalbinde saklı,
Veliler padişahı,
Lale, gül, menekşe kokularından farklı.
Anlamlı cümlelerinde İslam saklı,
Nizam ve intizama meraklı,
Allah dostu, düşünür teferruatlı.

Celaleddin Rumi’de hoşgörü ışığı,


Er kişi Konya ve Anadolu mekanı,
Lahzalarda ve hafızalarda saklı anıları
Aydın bir veli, İslam serabı,
La ve lime yok her sözü Allah lafzı,
Eder Rabbi ile herkesten gizli teması,
Düşünce tarzı Kuran şirazı,
Dinin direği, Hak aşkı mizacı,
İstemez kimseye marazı,
Nihayet insanlara yol göstermek amacı,

Ruhu şad olsun başımızın tacı,


Ulular ulusu dinin sertacı,
Mevlana Celalleddin Rumi hancı,
İnsanlar yolcu, kalbinde her daim Allah (c.c) inancı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mevlana Celalettin Rumi

Dinle bak neyden nasıl hikaye etmede


ayrılıklardan şikayet etmede
(tüylerim diken diken oldu)
Aşkların en yücesi Rabbime olandır
Ben kul isem eğer,
Rabbim beni kollayandır,
Yıldızlar, ay, güneş muazzam
İsterdim şimdi dursun zaman.

Bu muazzam sistemin efendisi


Her an duyan kalbimin sesini
Mutluyum açtın kalbimin penceresini
Duyuyorum mazinin ıslak nefesini

Donuk gecelerden kalan fısıltısın sen,


Eski resimlerden bana bir buse gönder desem
Gönderirmisin bilmem
(İçim daraldı derin bir nefes aldım)
Aşkın ile yanıyorum her dem.
Rabbim bu ne büyük bir erdem
Sarsılmaz sana olan tutkumuz mu desem
Ansam da yorulmam seni her dem
Rabbim bu ne büyük bir erdem
Heyyy..
(Başımı kestim,
Sağ elimi göğsüme gerdim,
Azıcık da öne eğildim,
Gözlerimi dinlendirdim)
Rabbim beni anlamanı istedim....)
Dinle bak neyden nasıl hikaye etmede
ayrılıklardan şikayet etmede

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mevlana Resmi

Resmin üst sol köşesine baktığınızda Mevlana'yı anımsayacaksınız


Altındaki yazıyı okuduğunuzda kalbiniz burkulacak;
-'Dinle bak neyden nasıl hikaye etmede,
Ayrılıklardan şikayet etmede.'
Tefekküre daldığınızda ağlayacaksınız
Maksadım ağlatmak değil inanın
Gönlünüzü o büyük zata dolayısıyla Allaha bağlayacaksınız.
Eline sağlık ressam Engin,
Kalbindekileri bize akıttığın için.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mevsimler Yanıldı

Buz döküldü gökyüzünden yüzüme


Yağmur ıslattı her yerimi
Bir fırtına esti denizden karaya
Yaz geçti dediler de inanmadım.
Temmuz dolusu yağdı gökyüzünden yüzüme
Başıma buz parçaları atıldı
Hep yumuşak yağardı kar eskiden
Hem sertleşti hem de aylardan Temmuz'u seçti
Şehir sokaklarında sular yükseldi
Şehir sokaklarından toprak elendi
Kentler plazalar köprüler hava alanları
İnsanların hayatına girdi
Kentlerde kirpiler gezindi
Tatil sitelerini domuzlar keşfetti
Yağmurlar eski huylarından vaz geçti
Orman kalmadı ormanlar bitti
Oksijen kaynaklarımız tükendi
Temmuzda buz yağdı
Ağustos'ta fırtına beklendi.
Ben oksijen bekledim nefesim tükendi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mi Kiyamo Ako

Kom ti ki yamo?
Mi ki ya mo Ako.
Hav ar yu duing,
We ar uyuyoring.

Morning morning
Nasıl veyk ap arım?
Yavaş yavaş may şopa akarım.
Lap topumu açıp,
İki meil atarım.

Kim tutar seni Ako


İki saatlik yol Monoko, Portoriko
Kom ti kiyamo?
Mi kiyamo Ako.

Hav ar yu duing?
We ar uyuyoring.

Ti bırak bana firendim,


Artsın biraz tirendim.
Hah gelmiş may meillerim,
Riding yapıp mutlu olurum,
Saat 18 of olur kaybolurum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mini Mini Satrap

Pembe gül esanslı


Gökkuşağı taçlı
Hep en iyi olmak amaçlı
Mini mini satrap
Gökova’yı sis bastı

Işıklar ok ok
Knidos’ta bir yok
Gürültü
Al bohçanı git uzaklara

Uzun yaşamaya Datça’ya


Kekik ve bal ile
Taç ile duvak ile
Davulla zurna ile
Knidos’u gezelim el ele

Varsın işimiz bile olmasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mona Lisa

Da Vinci’nin şahanesi
Masum güzel
Olgunluk ifadesi
Hanım
Hocanın tanınmış eseri
Ve öğrencisi
Tekrar onun üzerinden geçti
Kırka altmış
Mesut’un kısmeti
Varol’un fırçasıyla birleşti
Bakışların nezaketi
Da Vinci’nin şaheseri
Mona Lisa
Daha çok konuşulacak

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mor Menekşe

Sis perdesi ardında,


dev bir menekşe
Boğaz'da,
mor ve ortası sarı,

yanında beyaz
şehir hatları.
Sancak yaprağa
değdi değecek,

gün soldu
lacivert geceye;
Yerini
terk edecek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mor Yağmurlar

Mor yağmurlar yağacak


Japonya’da
yeşil ağaçların gri gölgesine

Bomba düştüğü zaman


kirli bir kızıl kaplamıştı gökyüzünü
Hiroşima’da

Yine sis kaplayacak Fuji Dağı’nın üzerini


mor yağmurlar yağacak
Japonya’ya
yüzler mor bakışlar donuk
gözler de açık kalacak
Japonya’ya mor yağmurlar yağacak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Motorda

Sıcak çay demli çay


çay alan var mı çay?
Çay tost çay
çaylar
çay çay,
çaylar beş yüz
çay alan var mı çay?
Sıcak çay, demli çay.

Tabak, kaşık.bardak sesleri,


garson tekrarlar aynı sözleri.
Çay çay,
çay alan var mı çay?
Sıcak çay, demli çay.

Ayaz bir şubat sabahında,


soğuk denizin üstünde,
motorun dalgalarla arkadaşlığı devam etti,
garson tekrarladı aynı sözleri;

Çay çay,
çay alan var mı çay,
sıcak çay, demli çay.

Motor iskeleye burundan yanaştı,


çaycı boş bardaklarla suyla oynaştı,
Şıkır şıkır şıkır,
Şıkır da şıkır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mr. Dr. computer

Fundamantalist bilgisayarcı,
Alnı açık maceracı,
Tuttuğunu koparır mizacı,

İş hanımızın hızlı bilgisayarcısısın sen,


Hanımızı terk etsen de kalbimizden çıkmazsın ebediyen,
Devam etmeli menevsehan.com kanalı,
Aldı diplomayı, bitti tahsil serencamı,

Laptopunda bilgileri, kafasındadır Aslı,


Gider askere uygun adımla nazlı nazlı,
Issız elektrikçiler altıncı katında parlayan lazer ışık,
Çalışkandır yolsuzyolcu, hem de çok şık.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Msn

Penguenin ağzından balık kaçtı gitti,


Penguen ağladı.
Mendili ile gözyaşını sildi.
Msn de defalarca seyredildi.
Gitarcı kızdı, gitarını parçaladı.
Bu kadar sinirlenecek ne vardı
Bir çocuk dondurmasını düşürdü ağladı.
Aynı çocuk daha sonra
Rep yaptı, dans etti, oynadı.
Kazım Abi bana mail yolladı.
Medyatör dikkat etti, karizmayı kolladı.
İkincibahar bütün siteleri solladı
İki kişi çıkarttı, olayı altmışaltıya bağladı.
Ayşegül Hanım doğum gününde ağladı
Mehtap Hanım karaları bağladı.
Ako'nun bilgisayarı bozuldu, bir müddet katılmadı,
Don Kişot miğferine kontroplak bağladı
Hasan Basri Bey şaka maka sigarayı bıraktı,
Gerçekler hayal otellerinde konakladı.
Kimileri hayalleri gerçek sandı,
Günler, mevsimler, aylar, yıllar
Bir birini kovaladı.
Ve kovalamaca devam ediyor,
Edecek.
Etmeli.
-Etmemelimi? ..
-Bilmemki,
Bunun cevabı sizde belli ki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Muhabbet Kuşum

Ötüyor
Muhabbet kuşum
Mavi tüylü kuş
Cici kuş

Cik cik cik


Cikliyor bu kuş
Yemin tamam mı
Cici kuş

Tüylerin
Pırıl pırıl hoş
Seni çok sevdik
Cici kuş

Öt öt coş
Sohbet ne hoş
Özgürlüğe uç
Mavi kuş

Sonsuzluğa
Mutluluk taşı
Kanatlarınla
Cici kuş

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mursiye

Hâcip Abdurrahman bin Tahir onu kurdu,


Endülüs'te bağımsız müslüman emirlik oldu,
Bir an Murabıt yönetimi altına girdi,bir müddet durdu.
Ebu Cafer Bin Hud ayaklanması ile bağımsızlığını korudu.

Daha sonra Valencia ile birleşti,


Muvahhidlerin egemenliğini tanısa bile
Özerk yönetim yapısını korudu.
Bütün bu hadiseler 1063 te başladı, 1243 te son buldu.
Kastilya kuvvetlerine teslim oldu,
Böylelikle Mursiye Devleti son buldu.
İslam ayakta duruyor,
Acemler Amerika'ya salvo vuruyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Musahipzade Celal

O aslında bir derin yazardı,


Değişmekte olan Türk toplumunun olumsuz yönlerine kızardı
Bunları eleştiren tiyatro eserleri yazardı.

Babıali Tercüme Odası'nda çalışırken,


Bir yandan da Hukuk Mektebi'ne devam etti.
Daha sonra devlet memurluklarında işe girdi.
1923'de emekli oldu, Evkaf Müzesi'ne kuruldu.
Son dönemlerde'de İstanbul Şehir Tiyatrosu kitaplığını korudu
13 Şubat 1952'de kırkıncı sanat yılı jübilesi yapıldı,
Moliere piyesini incelemiş, sahne teknikleriyle ilgilenmiştir.
Bu dönemde Köprülüler, İstanbul Efendisi gibioyunlar yazdı
Cumhuriyetin ilk yıllarında oyunlarıyla ünü yaygınlaştı.
Aynaroz Kadısı daima hatırlandı.
Bir Kavuk Devrildi 1930-31'da Darulbedayi'de sergilendi.
Onsekiz oyunu 1936'da toplu olarak yayımlandı.
Yapıtlarında güldürü ögesine yer verdi,
Batı tiyatrosu ile orta oyununu birleştirmeye çalıştı.
Eski İstanbul Yaşantısı adlı incelemesi 1946 da yayımlandı.
Türk tiyatrosundan tam not aldı.
Hadi alkış....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mutluluğun Sırrı Yoklukta

Diktatörlük ile tek parti arasında


ne fark var?
İkisinin de başında bir kral,
Atın atın nasıl olsa
kalede halk var.

Bu ne biçim söylenti;
'Bu ülkeyi diktatör paklar.'
Bizim idaremiz demokrasi,
uyanın ey derin uykularda
rüyalara dalanlar.
Marmara'da olta ile
balık avlayanlar.

Kıt kanaat yaşayıp,


vatan sağ olsun diye bağıranlar.
Vatan da sağ olsun halk da,
Sadece süper marketlerle
banka sahipleri ayakta.

İşçi, esnaf, köylü, memur


yoğun bakımda.
Pastanın yarısı beş kişinin,
diğer yarısını da
paylaşmak için vatandaş kuyrukta.

Çağdaş toplumlarda
hep aynı sorunlar yaşanmakta,
siyasiler sokaklarda nutukda
veya televizyonlarda
oturmuşlar koltukta,
işi çözdüm;
Mutluluğun sırrı yoklukta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mutluluk

Sabah bir arkadaşım benden habersiz


Bana kürt böreği sarmış paketlemiş
Çaylar benden,
Bu ne büyük bir keyifmiş,

Bilgisayarımın sağ köşesinde msn ye


Kod ismin gelmiş
Bir tuş uzaklığında yanımda,
Mart ayında bir ofis sıcağında

Mutluluk ay ışığında
veya
Yok değil, Salacak'ta
Kızkulesi'nin karşısında.
Bir tuşun altında,
Hayatımın saçaklarında.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mutluluk çocuklarımla

Çocuklarımla beraber
Bahçemi temizlemek
Balkon demirlerini beyaza boyamak
Derdim. Göl evimde.
Şu sıralar.
Dede olacağıma yakın
Gül bahçem
Herkese açık
Yeter ki baharınla gel

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mutluluk Kolay Olacak

Bebek gibi karşı koymadan


hakkına düşene rıza gösterebiliyorsan
bir zeytin dalı ile bile
mutlu olabiliyorsan ne mutlu sana

Umudun peşinden koşmak


yeni güne güneşle beraber başlamak
geceler ise alıştırmasıdır terk edişlerin

Taze günün parlak ışıkları ile


sabah daldaki serçe avazı
kışın sıcak bir oda
yazın klima serinliği
yeni doğan bebekler mutluluk iksiri

Kimi zaman mutlu değilsek bile


yaşam gayreti
fazlasıyla memnun etmeli bizi

Üstüne üstlük bir de sağlığımız yerindeyse


cebimizdeki bozuk paralar ile
sabah simidi gazete ve bir de ince belli bardak ile
yolcu vapurunun güvertesinde çay içebiliyorsak

Adaam sen de…dünya batmış bana ne (!)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Mutlusun Ya

İki dağ arasında


Yankılanır sesim
İki dağ arasında yalnızım
Sızlar yüreğim
Kokun yankılanır
Bir maytap belirir gökyüzünde
Bir o dağa çarpar bir öbürüne
Ayaklarım isyan eder gökyüzüne
Kalbim tıkır tıkır
Mahcupluk kaplar bedenimi
Kendime gelirim
Aklım karar verir
Mutlusun ya
Venüste gelincik tarlas bahçivanı
Uranüste çocuk parkı bekçisi
Kritik görevlerin taliplisi
Hasköy leblebicisi
Her şey yolunda gidiyor demektir
Yaşanan her şey normal geliyor
Normal gidiyor
Hoşgeldiniz gülegüle.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Muz Ağacı

Kırağı çalmış, ıslak kırmızı


gonca güllerim oldu bahçemde,
Acemi bahçıvanıydım güllerimin büyüdüğü
Göl tütsülü kırk metrekare dinlenme yerimin,
dumanlı olurdu sabahları
Sapanca’nın Maşukiye’min

Plajda çocuklarımla kumdan


kaleler yaptım,
kulpsuz altınlar takıldı düğünümde,
hepsi aynı boyda, aynı biçimde.

Balık tuttum yağmurda veya


uyku mahmurluğunda.
İki erkek kardeştik büyüklü küçüklü,
kaşağı hikayesi gibi, bilmem
onu okudunuz mu?

Ofis odamda,
bilgisayarımın tuşlarında
Bulabildim mi? Bilmiyorum
aradığım hayatı.
Aradığını bulamamak ne acı.

Hep muz ağaçlarım olsun istedim


küçüklükten kalma bu merakım,
Datça’da veya Arabistan’da,
Yaprakları bol, hevenk hevenk muzlu.

Sıcak yaz gününde, bir bardak


portakal suyu bol buzlu,
ister misiniz sizde?
Geliyor….Lütfen bekleyin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Müminler 101

Üfürüldüğü zaman sur'a


Nesepleşme yoktur aralarında,
Ogünde ve birbirinden sorulmayacaktır,
Çünkü herkesin öyle işi varki,
Kimse kimseyi soramayacak,
Ancak Allah(c.c) için kardeş olanlar,
Dost olanlar birbirini arayacak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


My Love

Love of snow, love of white,


love of love, this is another love,
love of wolf, love of bird,
love of wife, love of food,
love of body without headache,
my love is love of paper and pen yet.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


My Name Is

My Hobbit name is
Ferdirand Chubb Baggins

My Elf name is
Aerandir Oronar

My favorite name is
Rocky

My real name is
Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


My Name Is Ako

My name is Ako,
My Favorites Yaşar koko.
My Preferences furuko,
I love roko,
Sanko my pants,
The knitting sweaters,
My watch Seiko,
Spain, Puerto Rico,
A precarious life,
My master Hayko,
Italian name Marko,
American company Tayko
oxide is not Zinc
Print money tiko,
Vengeance is camako,
Rokako architectural style,
Electrical switch Viko,
My friend fiko,
Tourist city monoko,
Shopping shop orko,
Italian goal scorer Şevçenko,
my television beko
Went bankrupt banker bako,
Sewing machine makes Piko,
I Pako Switches,
The fat diet,
Children says: '- babişko',
My car jack,
My Client finesko,
My old friend seko,
Arko my shaving cream,
My Ties Vakko
Abko old company,
My car insurance automobile insurance,
Hasko builder company,
Heart surgeon sasko,
A fiasco that poem.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


N ve Ş

İki adet majeskül harf iç içe,


Beraber bir nikah davetiyesinde,
Karışmış birbirine,
Aynı harflerin insanları
Seneler sonra,
İstanbul'un bir tepesinde,
Birbuçuk metrekarenin içinde,
Üzerlerinde rengarenk çiçekler,
El ele tutuşup gezecekler.
Uzaklardan bize selam gönderecekler.
Her sabah bize verilen
Sıhhatli bir vücut ve
Yirmidört saat zamana
Bakıp bakıp, imrenecekler,
'Kıymetini bilin ne olur' diyecekler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Nahiv İlmi

Derin bir hoca gemi ile


İlk seyahatini ediyordu,
Kaptana: -Bunu kullanmakta
Birşeymi? Diyordu.
Yaklaştı kaptana dedi
Selamun aleyküm, yolun açık ola,
Kaptan da selam verdi dedi sağol ağa.
Üç beş sohbet derken sordu derin hoca kaptana,
Sen nahiv ilmi bilirmisin?
Kaptan o ilmi ilk duyuyordu,
Karşısında derin bir hoca duruyordu.
Yok bilmedim onu hocam hiç,
Bize öğretmezler o ilmi,
Ben bilirim haritada yön çizmesini.
Eyvah dedi hoca senin ömrünün
Yarısı boşa gitmiş.
Bu söze kaptanın canı sıkıldı,
Kalbi burkuldu,
Hoca cahilliğini yüzüne vurdu.
Hava karardı, akşam oldu,
Başladı denizin dalgası artmaya,
Bu sefer kaptan sordu derin hocaya:
-Hocam sen yüzme bilirmisin?
Derin hoca dedi yüzme hiç gerekmediki bana,
Şimdiye kadar, nereden bileyim?
Eyvah dedi kaptan:-Hocam
Senin ömrünün hepsi boşa gitmiş,
Zira parçalanırsa tekne,
Yüzme gerekebilir.
İşte o zaman anlarsın bunu.
İnsan herşeyi yapmasada bilmeli,
Bildiklerini de başkasına öğretmeli.
Kimseyi bilmediği için küçümsememeli,
Almıştı hoca dersini,
Hiç çıkarırmı birdaha sesini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ne düşünüyorsun Teri

Ne düşünüyorsun yine Teri,


Çok düşünceli görüyorum seni.
Sen çizdin ama kendine bu geleceği,
gri dumanlı masalarda yarenlerin çok idi,
artık evde Keliternos da yok idi.
Ortanca oğlun Kos'da tıb tahsili yaptı
şimdi doktormuş duydunmu
Hipokrat yemini törenine seni davet etti de
neden gitmedin hımbıl ihtiyar
görmemek için sanırım Keliternos'u
oğlun isterdi senin orada olmanı
kankan Epiktotes bile seni ikna edemedi
oğlunun diploma törenine katılmana.
Her ikindi vakti gözlerin takıldı güneşin
batışına.
Kızıllıklar kaybolurken lacivert semada
Terinos adanın ucunda,
seyretti Kos'u
hayaller kurdu,
Timenos artık diplomalı ve yeminli bir doktordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ne İş Bulsam Yapacağım

Mobilet sesi duyuldu


Gazetemizi kapıya sıkıştırdı Şakir
Sabah erken saat
Henüz hava aydınlanmamış
İşsizlik ne zor değil mi hanım
Biz öğlen ezanında kahvaltı yapacağız
Uyuyoruz
Bak Şakir’in işi var
Gazete dağıtıyor ne güzel
Önceleri beğenmezdim işleri
Seçerdim
Yemek seçer gibi
Şimdi yemek seçmiyorum
İş de seçmeyeceğim artık
Ne iş bulsam yapacağım
Ben çıkıyorum hanım
Dua et.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Neler Gördüm

Memleket gibi gemiler gördüm ben İstanbul’da


Denizin bir ucu şehir diğer ucu yine şehir
Bu memleketin deniziydi o
Gençti taze diriydi o
Ben bu şehirde neler gördüm neler
Hatta seni de gördüm doğru ya
Unutuyordum
Annemi babamı kardeşlerimi
Dost ve arkadaşlarımı gördüm
Düşmanlarımı gördüm
Neler gördüm ben bu memlekette neler gördüm
Tarihle anılan günleri gördüm
Kış gördüm bahar gördüm
Sokağa çıkma yasağı bile gördüm
Çocuklarımı gördüm
Hatta torunumu bile gördüm
Yetmez mi
Neler gördüm ben bu memlekette neler gördüm.
Ne gördümse hep İstanbul’umda gördüm

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Neler Olmalı

Vatandaş haklarını bilmeli,


Nezle olan burnunu silmeli,
Özelleştirme yapılırken işçi hakları gözetilmeli,
İslamın şartını herkes öğrenmeli,
Devlet firmalar kurup, sonra özelleştirmeli,
Yöresel gıdalara önem verilmeli,
Bankaların provizyon ücretleri denetlenmeli,
Noter kaldırılmalı,
Muhtarlık vazifeleri gözden geçirilmeli,
Ev telefonlarında 'hesaplı hat' tercih edilmeli,
Üretime asker güç vermeli,
Kooperatifler işlemeli,
Halk tarafından seçilen milletvekilleri,
Parti değiştirmemeli
Gece hastaneler sigortalı hastayı tedavi etmeli,
Tatiller azaltılmalı, gerekirse kaldırılmalı,
Pazar terörüne mani olunmalı,
İş hayatında kesinti olmamalı,
Ufak esnaftan defter tutma kaldırılıp,
Götürü vergi alınmalı,
Kırtasiye ve bürokrasi azaltılmalı,
Üretime teşvik ve ödül getirilmeli,
Esnafa maliye kuponla uzun vadeli iade pay vermeli
Bu paylar günü geldiğinde vergi yerine kullanılabilmeli
İhracatçı ödüllendirilmeli,
Yurt dışına çıkışlarda iş adamlarından pul kaldırılmalı,
Türkiye kendi register' ını kurmalı,
Geliri Türkiye Cumhuriyeti'nin olmalı,
Hapishaneler fabrikaya dönüşmeli,
Gece bekçisi sistemi getirilmeli,
Bekçiler belli yerlerde kart çekmeli,
Cep telefonlarına hediye kontür gönderilmemeli.
Bunlar sadece bir öneri,
Tercih yetkililere kalmış değilmi...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Nemli Bir Öpücük

Sapanca gölü uyumuş kalmış,


Kış gününde hayale dalmış,
Tepeler beyazlanmış,
Sapanca'da bir yavaş dans başlamış.

Hava karardığında melekler,


Sapanca Gölü'ne inecekler,
Müzik ahenk demekse eğer ortam sesli,
Tabiat bu dansa hevesli.

Devam edecek sabaha kadar bu vals,


Sabah başka bir senaryo, başka bir dans.
Sürer günlerce Sapanca'da bu türbülans.
Nemli bir öpücük duyarsınız çehrenizde,
Kapılırsınız bu büyüye isteseniz de...istemeseniz de..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Nigar Hanım

Nigar Hanım Macar asıllı Osman Paşa'nın kızıydı


Kadıköy, yatılı fransız okulunda kaldı.
Okulda Arapça, Farsça, Almanca, Rumca ders aldı
Müzikle şiirle ilgilendi,
Yakalandığı tifüs hastalığından can verdi.
Önceleri Abdülhak Hamit ve Recaizade Ekrem'in
Sonra, Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'in etkisinde kaldı,
Küçük yaşta şiir yazmaya başladı.
Fransızca şiirlerini Niyran adlı yapıtında topladı,
İlk şiirleriyle bazı anı yazılarını Efsus adıyla yayımladı,
Nigar Hanım Osmanlı gibi giyindi, Osmanlı gibi yaşadı,
Bilenler onu beyaz şapkası ve transparan peçesiyle anımsadı
Daha sonra eserleri oğlu tarafından Nigar Binti Osman
Hayatımın Hikayesi adlı eseriyle yayımladı,
Tarihten bir Nigar'da böyle anımsandı,
Ellialtı yaşında hayata gözlerini kapadı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Nihavent Makamı

Dil-i mahzun diye


Gülşen-i bülbül susmuş,
Bir bad-ı sabah gibi
Mahbûbun yüzü solmuş
Navefa bir sevgilinin uğruna
Binlerce mah yüzlü maşuklar
Harap olmuş...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Nur Çınarı

Nurun nur aşkın nur


Aşkın sevgi çemberi
Mevlana Celalettin Rumi
Muhittin Arabî’nin öğrencisi
Şems’in aynası
Dost bahşişi şark yıldızı
Bir sözü bile
Yaz gününde ruhu okşayan seher yeli
Mesleği gönül hırsızı
Yazdıklarım o gülün dikeni olur ancak
Kokusu ciğer kavurur
Rengine bakanın gözleri acır
Varsın kavursun bedenimi eritsin
Nur çınarı ile gölgeleneyim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Nur Dede

Oğlu kamyon üstünde direksiyon salladı


dede sabah tarlanın yolunu tuttu
orak biçti koyun otlattı
Heybesinin bir gözünde torunu
diğer gözünde su bidonu
tarlaya vardı
güneşin altında ekin biçti toprakla uğraştı

Torunlar çoğaldı aile büyüdü


onlar tahsilli iş sahibi
dedenin henüz tahsili bitmedi
o hep kitap okudu hep bilgi edindi

Nur dede evin direği


çocuklarına ve torunlarına öğütler verdi
çalışmalarını öğretti
elinde sedef kakmalı kartal başlı bastonu
bahçesinde lale yetiştirdi
renk renk oldu onun lale bahçesi
bahçenin ortasında elinde bastonu
beyaz sakallı nur dede
o da lale terbiyecisi
kaplumbağa terbiyecisi gibi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O Bir Hiç

O bir hiç,
Hiç konuşmuyor,
O bir hiç,
Hiç bakmıyor,
O bir hiç,
Hiç gülmüyor,
O bir hiç,
Hiç ağlamıyor,
O bir hiç,
Hiç bir şeyi belli etmiyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O Ki Kim Mi Arkadaşım

O ki,
nihavendi severdi, şiirlerinde;
Ay ışığına inat, ışıksız,
loş yerlerde gezerdi.

Tüllenirdi gönlünde sevgi, özlemleri;


Islak bir hanımeli,
erguvan kokulu up uzun asma bahçeleri,
kimsesiz sokakları,
iklimin hazanını,
mutluluğun ılık nefesini ve aşkın en yücesini.

Li olmalıydı bir şeyler li;


İnişli, çıkışlı, aşklı, sevgi li.
Atila Işık 'a ithafen;

14 ekim 2006
(Gerçek doğum gününden 2 gün evvel)
Mehmet Akif Tiryaki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O Kişi

Beklemeyi seven bir adam tanıdım


Baktı bana,
Beklemeyi seven bir adam tanıdım,
Baktı yere,
Beklemeyi seven bir adam tanıdım,
Daldı masmavi gökyüzünün derinliklerine,
Beklemeyi seven bir adam tanıdım,
Bekliyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O Resim Benim

Meğerse
Resmin içinde sembolik ben varmışım

İçeri girdim
“-Resmimi almaya geldim.” Dedim
Buyur dedi ressam verdi
İki tane de yanında
O resmi tamamlayan
Vazoda Çiçekler i

Seneler sonra
Resmin içindeki kendimi gördüm
Çok tanınmış bir kişinin kıyafetindeydim
Ressam Engin tekrar
Sana çok teşekkür ederim.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O Sekar Ki

Sekar nedir bilir misin?


Nereden bileceksin! (1)
Sekar cehennemde ateş kuyusu,
insanı tenine kadar eriten bir kuyu,
onunla da kalmayıp,
tekrar eski haline çeviren ve
bu işi tekrar eden.(2)

Vay! vay! vay! vay! ...


Vay ki vay!

Anlayamıyoruz biz bunu.


Bir hafta, bir ay, bir yıl düşünmek gerekli.
Ne gibi olaylar var gelecekte?
Ama bu günkü yaptıklarımızla
bunu önlemek elimizde,
biraz da irade.

Bu bir öğüttür kurandan,


buna şahittir ay, dönüp giden gece,
ağaran sabah vakti,(3)
o sekar ki belanın en müthişi.(4)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O Zamandan Kalma

Artık son demleridir çocukluğumun


Misketle parkta oynamak
Topaç çevirmek
Artık son demleridir çocukluğumun
Büyüğümün elinden tutup sokağa çıkmak
Kısa pantolon da o zamandan kalmadır
Beşiktaş Tuz Baba da ta o zamandan kalma
Siyah beyaz televizyon da
İçimdeki çocuk da
O zamandan kalma
Artık akıllı oldum
Okula gideceğim
Askere gideceğim
Evleneceğim
Çocuklarım olacak
En sonunda ne olacak
Ona da ister istemez eyvallah

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Of Of

Yok yok diyorsun bitti bu iş


buraya kadarmış
her şeyin bittiği gibi
gözlerin hiç öyle söylemiyor kaçak mahkumlar gibi

Yüzüme bakamıyorlar
bir sonbaharda tanımıştım seni
ne tesadüf mevsim yine sonbahar
havada pus ve kara bir duman var
beni ise ne bir arayan ne bir soran var
şehrin arka sokaklarına döndü
ömrümün son dönemleri
artık istesem de olamam bir serseri
kimsesizliklere alıştım
kim mutlu edecekmiş ki beni
yıllar sildi hercai esintilerimi
kalın duvarlardaki sakin taşlarla arkadaş oldum
biliyor musun geçenlerde ne dedi;
“-Unut be arkadaş bir şey düşünme benim gibi'

Zerzevat mı satsam sokak sokak


benim sonum ne olacak
hiç bir şeye üzülmüyorum da
yerimi bir gün biri dolduracak
darcık yollar mahalle araları
havuzlu villalarda kimler oturacak
acaba onlarında sonları ne olacak
İstanbul sokakları hiç boşalmayacak
kediler, kargalar, martılar
birde hıyar satan zerzevatçılar

Cadde kenarında ayakta ölecek çınarlar


bunu böyle bilsin insanlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Okuduğum Gazete

Türkiye'de enflasyon yüzde yedi,


Bu gün okuduğum gazeteye yüzde yirmi zam geldi,
Canım sıkıldı,
Onu da artık okumayacağım,
Fiyatına değil,
Yüzde yirmiden.
Zaten bir yazarı takip ediyordum,
Onu da internetten izlerim,
Bu kafayla gidin, Allah selamet versin.
Gazete okuma alışkanlığı kitaba geçsin.
İsteyen istediğini seçsin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Okyanusa Tren Kalkıyor

Okyanusa tren kalkıyor


yolcu vapuru da yanında
zorluk yok her şey kolay olmuş
tek zor olan yaşantım
kader misket oynuyor benimle
kazandıkça canımı yakıyor
nedense devamlı inanıyorum ona
seni bile uzaklaştırdı benden
ortalarda yoksun
nerdesin kokun nerede manolya

Durakta bu sabah seni aradı gözlerim


hep geleceksini düşündüm gelmedin
taşındın gittin
beni yalnız bıraktın
şimdi gözlerim de beklemiyor artık
ben beklesem bile

Zencefil kokuyor pembe pamuk şekeri hava


burnumda tütüyorsun manolya
…………………………

İlkbaharda tanışmıştık seninle parkta


şemsiye yerine elimde papatya demeti
yağmurluydu hava
ikimiz de sırılsıklamdık
anlıyor musun beni manolya

Okyanusa tren kalkıyor


sen yoksun içinde
sanki bomboş tren
bir tek ben varım
bir de ördüğün siyah berem
sensiz kalan bu ülkede
ben de olmayacağım artık
bir tanem.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Olacakmış Gibi

Düşlerimde oturmuşsun
bir park salıncağına
sallıyorum seni
göklere uçururcasına

Düşlerimde yüzüyorum seninle


kıyıdan adalara
kulaç kulaç
hiç durmamacasına

Düşlerimde yürüyoruz sahilde


adımlarımız aynı ölçüde
dönüşü düşünmeden
şuursuzcasına

Düşlerimde seyahat ediyoruz seninle


yol altımızdan kayıyor
her an yolculuğumuz
bitecekmişçesine

Düşlerimde gözlerinin içine bakıyorum


kendimi ararcasına
düşlerimde sana sarılıyorum
ruhuna girip kaybolurcasına.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Olimpos

Dingin ve huzur içinde bir dere,


Dereden geçtik denize,
Sahilde hışır hışır dalga sesleri,
Gönlümüz denizde.
Tepedeki evde yaşıyor bir hanım,
Yeni bir hayat kurmuş keser ve testereyle,
Misafir etti evinde bir gece
Makinasını da satmıştı arkadaşı
Çekeceğime yaşıyorum dedi doğayı
Ayaklı kütüphaneydi eskiden,
Çakıl taşı topladı sahilden cebine,
Burada dalgalar karaya vuruyor dedi,
Bu dalgaları biri seyretmeliydi.
Beş gün marketlere gelmezse erzak,
Şehirde oturanın hali ne olacak
Bahçe duvarları bile onları koruyamayacak.
İnsanlar artık köylere ev kuracak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Olmak Veya Olmamak

Masamda kum saati


Dış kapı sıkıca kapalı
Denizde tekneler kanolar
Teknelerde balıklar
Restoranlarda deniz ürünleri var

Günlerden cumartesi
Akşam olacak neredeyse
Etraftaki sessizliğe inat
Güneş kızarmış
Gökyüzü buz beyazı
Sarı yapraklar semada
Neyzen ibadette daima
İçimde iki yudum ümit kıpır kıpır

Akşam eğlenceli olacak


Günlerden cumartesi
Mevsim de sonbahar
Radyomda tanıdık bir şarkı çalıyor
Dağlar dağlar viran dağlar
Gabardin açık mavi takım elbiselerimi
Kuru temizlemeden aldım saçımı taradım
Beyaz gömleğimi ütüledim
Ayakkabılarımı badem yağı ile cilaladım
Ben hazırım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Oluk Oluk Akıyor Hayat

Oluk oluk akıyor hayat önümden,


Bense bir kır kahvesinde,
Tahta bir iskemlenin tepesinde
Dalmış gözlerim
Iğıl ığıl akan derenin
Geldim, gidiyorum dercesine
Mırıldanan hazin nağmesine.
Hastayım serin yaz gecesine,
Yıldızlı bir gökyüzü ve
Ağustos böcekleri ile çekirge sesine
Özlemek istiyorum seni,
Benim ol dercesine,
Kilit bence o bir kelime,
Yüce duyguların en güzel ifadesine
Kulaklarım nöbet bekliyor kapılarda,
Parolayı bilmeyenleri affetmezcesine,
Yağmurlar yağıyor yanaklarıma,
Islanan yerlerimi üşütürcesine,
Oluk oluk akıyor hayat önümden,
Bense bir kırık iskemlede,
Ha düştüm, ha düşeceğim anı bekliyorum,
Hayatın içine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Omuzlar Yerde

Suskun insanlar kentinde


Sonuna kadar açılmış müzik
Omuzlar yerde
İnsanlar birbirinin gözlerine bakıyor
Diller hazır ol da kımıldamıyor
Kimi çalışıyor karın tokluğuna
Kimi öğrenci aç karnına
Dilenci hepten suskun
Elinde mendil
Uzatıyor gelip geçen arabalara
İnsanlar
Yeni doğan güneş değil
Güne doğan ay sanki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


On Bir Ay Çiçekleri

On bir ay açan
Güzel mor çiçeklerin,
Yaprak yaprak çoğaldılar,
Boy attılar, uzadılar.
Bakalım on bir ay açacaklarmı?
Yüzümü kara çıkartmayın,
Siz başkasınız.
Mor yazmalı yeşil atkılı
On bir ay çiçekleri.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


On Yıl Sonra

Kafam Datça'da ilkbahar,


içinde uçuşan renkli kelebekler var.
Mutfakta çilek reçeli kaynıyor
on yıl sonraki yalnızlığımı düşlüyorum
sol omzum zemheride kar
sağ omzumda kasırgalar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


One Moment Give Me Please

Sümela Manastırı Trabzon'da uyur,


Nemrut Dağı Adıyaman'da bulunur,
Armutlu Kaplıcaları her derde deva olur,
Semazenler dönerler Konya'da,
Allah'ın sevgili kulları şifa bulur, uzun yaşar Datça'da
Emir Sultan, Yeşil Türbe Bursa'da,
Safranbolu Kastamonu'nun ilçesi,
Şeyh Şaban-ı Veli ilin bekçisi.
Damla Mağarası Alanya'nın incisi,
Truva Atı Çanakkale'nin gözdesi,
Pamukkale Denizli'nin ilçesi,
Sinop'ta vardı eskiden cezaevi,
İstanbul'un süsü Kızkulesi,
Meşhurdur onun yedi tepesi,
Güzeldir İzmir'in Narlıdere Kadifekale'si.
Ankara'da vardır Hacettepe Tıp Fakültesi.
Malatya'nın kayısı meyvesi meşhurdur,
Maraşın dondurması ağız dondurur,
Kuş Cenneti Manyas Balıkesir'de durur,
Benim gönlüm Sapanca'da huzur bulur.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Onlar Ne İşe Yarar

Kalp kalbe bakar,


duyguların transferi başlar.
Birbirini anlar onlar.
O zaman gözler ne işe yarar?

...........
Veya söylenmedik
güzel sözler.
Şiirler, şarkılar, resimler..
.......
Ha söylermisin bana;
....
Onlar ne için?
Onlar ne için?

Duygularını tarif edemedikten sonra


toprağın altında sessizce yatan
paha biçilmez gömüler
veya
açmayan gonca
veya
dumanı tütmeyen bir baca....
.......
İnsanız ne de olsa.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Onlar Ve Ben

Kırmızısı fosforlu pamuk şekerleri


Haliç’in tülbendi
Üç renk konik çubuk şeker Sarayburnu Yenikapı
Yalamakla doyulmaz
Ucunda çakar fener
Parasız otoban deniz arızasız
Dümdüz olmasa bile
Altından hava geçen bir taşıt deniz otobüsü

Günün özetini çıkarıyor arkadaşlar yan yana


Bir kız gördüm yüzü boya içinde zil zurna
“-Ben içtim karşıya geçerim
Lütfen beni evime bırakmayın siz gidin.”diyor
Kibrit çaksan yanacak zavallıcık
Alkolü fazla kaçırmış belli

Deniz otobüsünde gidiyoruz


Bulutlar kırmızı ve mavi
Bir kuş uçuyor kuşlar uçuyor
Yarış ediyorlar bizimle
Hava kararıyor geceye az kaldı
Bostancı’nın ışıkları gözükmeye başladı

Gözlerimde deniz uçuşuyor


Kulağımda motor sesi
Günün özetini çıkaranlar da duyuluyor
Tavanda kaynağı gözükmeyen buz beyazı gün ışığı

İki arkadaş ayakta kalmış


Birinin eli belinde
Anlayana aşk olsun
Kimin eli kimin cebinde

Ben de varım onların içindeyim


Cam kenarında oturmuşum tek başıma
Ben onlardan değilim ama
Onlar benden mi nereden bileyim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Onların Kaderleri

Liman kentinde
Dalgaların üzerine dökülen
Yağmur damlaları
Martı çığlıkları
Islık çalan rüzgar
Çocuğu ile karşıdan karşıya geçmeye çalışan
Bir anne

Afacan hızlı hevesli


Yerinde duramıyor deniz gibi
Anne sahili andırıyor…

Rüzgar ise
Onları takip eden kaderleri

Hüzünler yağmur olmuş


Sırılsıklam edecekmiş gibi
Yağıyor üzerlerine
İzleri yıllar sonra yüzlerinde belirecek
Kat kat çizgi çizgi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Orada

Tayyare gibi değil


ağaçlara örnek
neyi nereye koydun sa
Ya Rab
o orada kalmalı

Ten ateşe muhtaç


ateşle yıkanmalı
nur üstü beyaz
ta ki ruhuna varana dek
doğduğu günkü gibi

Zamanı yayana katlayana


doyurana ısıtana
gözetene kollayana
sonsuz hamt ve şükürler olsun
câna can suyu katana

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ortanca Kızım Cansu

Onu hiç tanımadınız ki


duruşu bakışı hali
bir karanfil kokusu
bir kelebek dokusu
bir hercai menekşe
güneşe taşıdım onu
bebekliğinde
kundakta günlerce

Belki de o’nun hayatı


Nazmi Ziya’nın
güneşle oynaştığı tablosu
Acıbadem yavrusu

Siz onu hiç tanımadınız ki


O on iki yaşında bile
çocuk ruhluydu
adı Cansu’ydu
Yirmi altı Ağustos da
bir Cuma öğlen saatinde
beklenenden erken doğdu
aceleciydi belli

Nice yıllar kızım


iyi ki doğdun
iyi ki varsın
iyi ki aramızdasın
çocuk ruhlu bir bayansın.

Baba karar ver diyeceksin;


“-Ben neyim?
“-Çocuk muyum büyük müyüm”
“-Karar vereceğiz be kızım
birkaç sene daha sabret bekle.”
Çook güzel günlerin saklı gelecekte.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Otobüsüm Nerede

İçinden gökyüzü gözüken gezi otobüsünde


gidiyoruz bilinen bir yerden bilinmeyen bir yere
tavanı düz beyaz cam ve iki katlı
üst kattayım tavan camı karla kaplı
kartopu oynadık üşümüşüz
yokuş yukarı çıkıyor otobüsümüz
dallarda bir karış kar
hayat bazen çok zor bazen de kolay
yüksek tepelerin başı dumanlı
rüzgar tatilde çamların iğne yaprakları karlı
dışarıda kar kokuyor buram buram
müjde ciğerlerimiz bu gün sizlere bayram
yolların çıkışı zor inişi kolay
kuş kafesinin omzuna koymuşum elimi
değmeyin keyfime rahatsız etmeyin beni
seyahat güzel bir ortam
sonsuza gidiyor iki katlı otobüsüm yolcular tam

O sırada telefonumun alarmı çaldı


uyandım günlerden cumartesi havada güneş vardı
akşama kar yağacakmış
otobüsüm nerede
muhabbet kuşumuz ötüyor iki katlı kafesinde.

Sena kızım şiir güzel oldu değil mi


bak mahalle baskısı yok güzel oldu değil mi….!

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Oturma Odam

Lacivert menekşe
Ortası bal sarısı
Öncesinde oturmuş suya
Sonra kalkmış bir kâğıt parçasıyla
Beraberliği sürüyor duvarda
Altın yaldızlı çerçevede
Çayımı yudumluyorum
Günün ilk saatlerinde
Bu menekşeler yan yana dört tane
Dört çay içebilirim ben de

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Oy Oy Türkiye

Oy oy diyor, ihtiyar anam, bacım,


Oy oy diyor, yaşlı genç politikacım,
Oy oy diyor, türkücüm,
Oy oy diyor, aile reisim,

Oy oy diyor, esnafım, köylüm,


Memurum, işçim,
Oy oy diyor sabah sporunda
Türk askerim, Türk gücüm,

Sen çok yaşa Türkiye'm,


Sen çok yaşa güzel ülkem,
Dalgalansın
Ay yıldızlı ve de nazlı bayrağım,
Kan ile alınmıştır, karış karış toprağım

Ben onu masalarda


Bir imza ile satana şaşarım.
Yurduma yan gözle bakanı
Hiç çekinmem
Çiviyle duvara çakarım.

Ben bir Türk'üm,


Osmanlı Alemdar'ın torunuyum,
Galata köprüsünde işgalci düşmanın
Çizmesini çıkaramayıp,
bacağını kesip alan
Bir neslin oğluyum.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, onurluyum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Öbür Elimdeki İstanbul

Ver elini Kız Kulesi


ver elini Çemberlitaş
ver elini Kadıköy
ver elini Kabataş
sen hep öbür elimdesin Beşiktaş

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ödemekle Bitmeyen

On iki taksit aşkımız


O da bitecek biliyorum
Ne borçlar ödedim ben
Onu mu ödeyemeyeceğim
On iki taksit aşkımız
Yirmi dört aylığına kredim yetmedi
Ödemekle bitmeyen tek şey sevgi
Seni sevmekten
Ömrüm tükendi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Öğrenemediğim Sevgi

Öğrenemediklerim,
Sevmek,
Özlemek.
Öğrendiklerim mi?
Kelebeğin kısa ömrü,
Bir şiir defteri,
Belli değil şairi söyleyeni
Bir zaman tüneli
Ahşap bir ev yokuşun başında
Pencereleri tenteneli perdeli,
Cumbalı,
Tavanları kuş resimli
Bardakların üstü nakışlı işlemeli,
Merdivenler ahşap,
Giriş mermer döşemeli,
Birileri birilerini sevmeli,
Sevgi
İnsanın eseri, aktör sensin,
Sevgisiz hayat bir trajedi bilirmisin
Topal filozof ne dedi dersin:
Seveceksen toprak bir vazo sev,
Kırılırsa üzülmezsin.
Arkadaş sende inanma bu topal filozofa kanma,
Bak kollarını açmış bekliyor seni koca Mevlana...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Öğrenmek

Sen istersen yaparsın


sızlanma nefsim
karnım aç uykum var
sıkıldım demek yasak
dik durmak anayasasında
aş bulamayabilir yoksa
tabağında tasında
demir ilmek boğazında
uykunun bekçisi
tütün çare değil
kahve bahanesi
kestirmek istiyor nefsim
ne zamanı / ne gecesi
zaman çalışmaya esir düştü
öğrenmek bunun tek çaresi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Öğreten

İşi öğret
sevgi ile sevgiyi öğret iş ile
hakkı kalmasın
kimsenin kimsede
yardım et
yoksula
aç sofranı
insanın insana faydası olmalı
dost edin
bir yoldaş edin kendine
öğret her şeyi bil de
örnek ol cihana insanlığınla
sakın insafı terk etme.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Öğretmen

Işıklar tek tek söndüğünde


karanlığa alışacaksın
Sabah olana dek
çok yalnız kalacaksın
Ezanlar güne aydın derken
sabah namazını kılacaksın
Güneş parlayacak
güne adım atacaksın
Sakın öğrenmeyi terk etme
sen çocuklarına ve
diğer insanlara örnek olacaksın
Öğrenebildiğin kadar öğren
Sonunda sen de
öğretmenin mutluluğuna ulaşacaksın

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ölmüş Yapraklar

Cansız yapraklar serilmiş sahil yoluna


bir cansız karga veya bir cansız kedi gibi
ıslak kaldırıma yapışmış ezilmiş yaprakların
çoğu kez üzerine basıp geçer gideriz
daha önce onların da canlı olduğunu düşünmeden

Çiçeğimizin saksıda kuruması mı yoksa


köpeğimizin ölmesi mi daha çok üzer bizi
bence ikisi de ikisi de bence
etkileri farklı olsa da üzer bizi ikisi de

Geçen gün izine çıkmış


haber vermeden bana
on bir ay açan mor çiçeğim
üzmüştü beni
akvaryumdaki çöpçü balığımın bile
bir gün beni elveda demeden terk etmesi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ölümü Beceremeyen Bir Adam

Caddeye bakan balkondaki


kısa çam sandalyenin yanında
ölümü beceremeyen bir adam
bir sigara daha yaktı
ve ayakta kaldı
duvara dayanmanın lezzeti vardı göz kapaklarında

Bir eli belinde


bir elinde yanan sigara
küllerini silkeledi bahçeye
işaret parmağıyla güneşli bir havada

Annesi çocuğunu elinden tutmuş gezdiriyor


daha yaşlılar bastonla yürüyor tıkır tıkır
o zaman bana da bir istek geliyor
dışarı çıkıp yürüyorum yol boyunca

Süt meyva suyu ayran içmek ne güzel


kahvede oyun oynasan da oturup seyretmek ne güzel
gün aşırı iki kap kaliteli yemek yemek de güzel acıkınca
üstüne su bardağıyla az şekerli haşlama çay yanında sigara

Gücümüzün yettiği yere kadar mücadele edeceğiz


her yaşayan başarılı oluyor
herkes tek tek ölmeyi becerebiliyor
biz de ölmeyi becereceğiz sonunda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ömrüm Geçti Yürüye Yürüye

Zindan diyordu kimisi


kimisi de mapushane,
benim ömrüm geçti
kahve ile soğuk dilimlenmiş
tatlı kavun lezzetinde,
İstanbul'un serin ikliminde.

Rüzgar ağaç yapraklarındaki


yağmur sularını dökerken yerlere,
ceketimin düğmeleri ilikli
ve ben
gezdim sahili.

Yağmur bulutların arasında gizli,


telgrafın tellerimi kaldı
kuşlar konsun.
İstanbul'a kış geldi,
sobalarmı kaldı ki kurulsun.

Sandallar kıyıda sallana dursun,


ben gidiyorum evime
ellerim cebimde.
Yürüyerek gitmek istedim de
yürüyorum.
Şarkı söyleyeceğim çalkalanan denize
alişimin kaşları kara
şarkısı gün akşama dönerken söylenir
bilirim.
Onu söylemeyeceğim.
Bir ilkbahar sabahı desem o da olmaz
güneş batmak üzere
hafif de rüzgar var.
Ağlar gezerim sahili desem;
Ağlanacak ne var?
En iyisi 'hava ayazmı ayaz' diyeceğim.
İstanbul'un ayazı da ayazmı be
siz Isparta'nın ayazını görün
kulakları çatlatır,
güle kokusunu katan ayazlar.

Hiç bir şey boşuna değil.


Hatta hiç bir şey.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ömür Biter Yollar Bitmez

Yine yol göründü uzak illere


yola çıkmak görev üzerimize
yol arkadaşım ol gel benimle
yol harçlığını koy cebine
yolculuk başlasın uzak illere
yolcu olduk yine bir başka yere
yol açın dağlar yol açın bize
yol gözlemek sevdiğime hediye
yol beklemek zor olsa bile
yolluğumu hazırladım
yol param cebimde
yol haritası torpido gözünde
yol almak gerek dağlar yol ver bana
yolsuzluk eşittir yoksulluğa
yolsuz yolcu kaldık koca evrende
bu yolun yolcusu beni sollayan bile
daha yolun başı çok yol var önümüzde
çocuklar hediye bekler dönüşte
kolay değil şoförlük kimi zaman yol iz belli olmaz
her an yol durumu sorulmaz
moladan sonra tez yola koyulmak gerekir
yolda kalmak pek hoş olmaz
ilk hedef yolu bitirmektir bu asla unutulmaz
sol sinyal ve sellektörsüz araç sollanmaz
yol istemek adettendir ayıp sayılmaz
aklımızda hep yolumuzu bulmak
her zaman yanımızda yol gösteren bir bilge bulunmaz
macera biter yolun sonu görünür
yol sohbeti insanları düşündürür
ömür biter yollar bitmez araçları gideceği yere götürür
hayat yolu da inişli çıkışlıdır hep düz gidilmez
bak ilerde levha var
ne yazıyor..
'-yol bitti geri dönülmez.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ömür Boyu Mutluluklar Dileriz

Deniz sahile inmiş


Martılar iskeleye beyazını sermiş
Armutlu kaplıcaları
Sıcağıyla seriniyle barışık
İnsanları dört mevsim mest etmiş
Çamlar yeni berberden gelmiş
Toprak yeşil çimlerin altına gizlenmiş
Gözlerim ufuk çizgisinde
Vücudum kaplıca suyunda dinlenmiş
Yürüyüş yapıyorum sahilde
Bir kız çocuğu annesini
Üç tekerlekli bisiklet ile gezdiriyor
Etraf sessiz
Çamların arasına isketeler gizlenmiş
Dinlenmek için bütün şartlar üst üste gelmiş
Güle güle kullanın
Bunu siz ailenize bir seferliğine değil
Ebedî hediye ettiniz.

Ömür boyu mutluluklar dileriz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Önce Ve Sonra

Bir yıldız bile koparamadım Knidos’un dalından


Ekip biçmeden masmavi denizini
Düşlerimde seneler öncesi
Kalabalık ahali
Meşaleler yanardı geceleri
Atlar vardı ve süvariler
Tahta merdivenli taş evler
İnsanlar ve hayvanlar iç içe
Şimdi de öyle
Aşk da varmış sevgi de
Bir tek ben yokmuşum o tarihlerde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ördek

Ve Allah(c.c) ördeği yarattı


Hep düşündüm neden diye
Daldım gittim ileriye,
Sazlıklar arasında
Bir göl manzarasında
Kadife beyazı
Ördekler havalandı
Serin bir akşam alacasında
Sesleri hala kulaklarımda
Anlamını düşünüyorum da...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Örnek Alma Beni

Hayat senin düşündüğün gibi değil delikanlı


artık i lerin üstüne noktayı koyman gerekiyor
hayat benim düşlerimde bir oyun yeri
senin için bitmeyen maceralar zinciri
artık i lerin üstüne noktayı koyman gerekiyor delikanlı
yaşamak kolay değil
adam gibi yaşamak kurallar zinciri
sen serseri ben serseri
örnek alma artık beni
hiç olmazsa kurtar kendini
artık i lerin üstüne noktayı koyman gerekiyor delikanlı
bak askerlik görevin de bitti
çeki düzen ver kendine
alış artık bazı şeylere
beni örnek alma sakın
sıkı sarıl çocuklarına ailene
artık i lerin üstüne noktayı koyman gerekiyor delikanlı
elveda serseriliğe.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Örnek Uygunsa

Bayramlarda Dolmabahçe önlerinde ışıklandırılmış harp gemileri


ve karşı kıyıda demirlemiş ışıl ışıl Kız Kulesi
yerini renk değiştiren Boğaziçi Köprüsü'ne terk etti
o zamanlar Şirket-i Hayriye vapurlarında
lacivert takım elbiseli şapkalı görevli
lüks bölümde oturanlardan
fark ücreti alır bilet keserdi

Eminönü'ne İstanbul denildiği sıralarda


Henüz otomobil saltanatı yeni başlamıştı
sahilde motordan yarım ekmek arası balık
Kapalı Çarşı'da dolaşırken galete yenirdi
örnek uygunsa

Siz hiç Süleymaniye'de kuru fasulye pilav yiyip te


İç bedestende çay içtiniz mi
büyük çay bardağı ile
kısa hasır oturaklar üzerinde iç içe

İşte böyle İstanbul taş bebek


ebruli renkli şallar arasında
ikindi vakti geçip güneş batmaya başlar
Kız Kulesi her an hazır manzara
al al olmuş yüzüne baktınız mı onun
takaların motor seslerini martı çığlıklarıyla karıştırıp
tahin pekmez gibi
lapa lapa kar yağarken İstanbul'a
alaca karanlık vakti bu güzel kentin kucağında
doyulur mu Piyerloti'den Haliç manzarasına

Henüz Çamlıca Tepesi'ni anlatmadım daha


o da başlı başına öykü tadında.
bu gizemli kentten farklı bir manzara

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Öykü Tadında

Seninle tanıdıştığım sene


henüz öğrenciydim
Tophane'nin tavuk pazarında
itoğlu it mektebinde

Önce resmini taşıdım cüzdanımda


nikahımız kıyıldı askerlik dönüşü ilk aralıkta
sonra da alnımdaki yara izi gibi
evlendiğim günden beri
devamlı taşıdım seni yanımda

İlk çocuğumuz oldu


Beylerbeyi'nde
yorulmadan günlerce
hep salladın onu ayağında

Erenköy Tüccarbaşı
diğer iki misafir daha geldi ailemize
Topçuoğlu Apartmanı'nda
önce çoğaldık seninle
sonrasını bilmiyorum
ne olacak sence

Çok mu aradın benim gibi bir hercaili


buldun işte çal başına
içelim sevdalarımızın şerefine
haydi bir çay daha koy bakalım
şu serseri adamına.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Özgürlüğümün Esiriyim

Büyük şehrin sabahında sanki ben


Yolunu kaybetmiş işçi arı
Elimde kalem dairemin karşısında dershanem
Düşlerimde güneş Tarabya ve ufak bir tekne
Karşımda beyaz önlüklü bir öğretmen

Hazana beş kala


Özgürlüğümün esiri oldum

Anılarım sermayem

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Özledim

Yedi metre zincir kırdım geliyorum,


Bir soğan kır,
Yanında da ufak zeytin isterim,
Özledim.

Tek sevdiğim yemek erişteli yeşil mercimek çorbası,


Bir de yanında yumurtalı hamsi tavası.

Yedi metre zincir kırdım geliyorum,


Bir soğan kır,
Yanında da ufak zeytin isterim,
Özledim.

Sakın çok şey istediğimi söyleme,


Birde; -"Sen ne adamsın be" deme.
İşte böyleyim işine gelirse.
Bir de oksijen uçuğuyum

Yedi metre zincir kırdım geliyorum


Bir soğan kır
Yanında da ufak zeytin isterim
Özledim.

Renkleri, süsleri, nefesleri.


Akşam serinliğini,
Öğlen sıcağını,
Yosun kokusunu, aşkın dokusunu
özledim.

Yedi metre zincir kırdım geliyorum,


Bir soğan kır,
Yanında da ufak zeytin isterim,
Özledim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Özlem

Onları kuraklık vurdu


Bizi klima
Onları susuzluk vurdu
Bizi sahte içkiler
Onları açlık vurdu
Bizi her şey dâhil menüler
Onlar Allah’ın sınavındalar
Biz kimin sınavındayız
Ey Osmanlı’nın torunu
Dedeni düşün
Ben dedemin günlerini özledim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Özlemek istiyorum

Küçüksu’da Boğaz görüntüsü yerine


Adalar’a bakıyorum Maltepe’de
Denizin üstüne taşan divanhane balkonu yerine
Apartman terasında oturuyorum plastik bir sandalyede

Deniz temmuz gurubuyla erguvanlaşıyor


Bu görüntü aynı değişmiyor
Sazlarla hüseyni musiki yerine
Bir delikanlı ağlıyor sanki gitar eşliğinde

Gece sahilde havai fişekler atılıyor


Gökyüzü ışıktan şelale
Rumeli ve Anadolu Hisarı’ndan karşılıklı atılan
Yarım sektirme gülleler yerine

Boğaz’ın özelliği laleli yaz meltemi


Lale de değişmedi
Ve Çubuklu’da koruda bülbül sesleri
Geç saatlere kadar minibüs yolunda gürültü kirliliği

Bu kent kaynayan kazan fokurduyor


Özlemek istiyorum İstanbul’u
Özlemek istiyorum...İstanbul’u.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Özlemeyeceğim Seni

Bir gün özlemeyeceğim artık seni


Dalından olmamış zeytinini yediğimin memleketi
Yolları öbek öbek papatya
Deniz uyuya kalmış Tekir Burnu'nda
Eski tek katlı taş evleri renkli çiçekli
Ege'nin cenneti Datça
Afrodit'i Demeter'i Arslanlı heykeli ile
Tek taş yüzüğüm Knidos'um
Gece yıldızlarla gündüz denizle dost
Yedi gün yedi gece sergilenen gelin çeyizi gibi
Kıyıları dantelli kent
Bademini elimle kırıp da yediğimin memleketi Datça
Bekle beni
Bir gün özlemeyeceğim artık seni

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pak Çeşme

Bir gece Efendi Baba


Muazzeb(azab içinde) sabahladı.
Ertesi gün hanımına sordu;
'-Dün gece biz ne yedik, ne içtik? '

'-Kasaptan et almıştım onu pişirdim.' dedi


Hanife valide.

Bunun üzerine Efendi Baba araştırmaya başladı.


O zamanın Eminönü müftüsünü çağırdı.
Ali Yekta Efendi Emin Saraç'ın kayınpederi.
Diğeri müsevvidi(katibi) Ömer Nasuhi Bilmen Efendi
Beraber kapının önüne fayton geldi.

Efendi Baba'nın evi;


İsmet Garibullah tekkesi.
Derhal mezbahaya beraber gittiler.
Bir de ne görsünler:

Bir tarafta domuzlar kesiliyor, bir tarafta sığırlar.


Arnavut kasaplar, hayvanları
Yatırıp yatırıp, küfürle kesiyorlar.

Bir daha o eve on sene kasap eti girmedi,


Ancak bahçede kesilen kurbanlardan
Bir parçası eve girerdi.

Ara sıra da Efendi Baba sofradan


Bir tabak en leziz yemeği kaldırtırdı.
Misafire ikram için.
Zırrr kapı çalar,
O yemek gelenlere çıkarılır verilirdi.

Hoş geldiniz, sefa getirdiniz,


Bu sizin nasibinizmiş denirdi.
Ne güzel günlermiş o günler değil mi?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Papağım Nerde

Papağım nerde papağım nerde


Unutmuştum onu sabah bu yerde
Ey otelci söyle
Papağım nerde

Annem ördü papağımı eliyle


Üşümesin oğlumun başı diye
Kara gömdüm püskülleri kabardı
Turhal’ın sabah ayazları vardı

Annemin hediyesi keçi tüyü papak


Babamla gezdim illeri uzak
Yine bir gün geceledik otelde
Sabah unutmuşum papağım nerde

Döndüm otele onu aradım


Babam sordu neden ağlarsın Ömer
Dedim baba papağımı bulamadım
Buluruz üzülme o helal dedi

Otelciye kesin tavrını koydu


Papak tez zamanda bulundu
Otelci babamdan özür diledi
Bir cahillik etmiş temizlikçi dedi

Papağıma kavuştum
Mutluyum şimdi
O bana annemden kalan
Eşsiz eserdi

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Papatyalar Avuçlarımda

Toprak aynı toprak,


Dere akıyordu ve hava soğuktu,
Dere kenarında yeşillikler vardı,
Hava üşütüyordu.
Güneş parladı, ortam ısındı,
Aynı dere akıyor, seside aynı,
Toprak bir koku yaydı,
Isınan hava ile bitkilerin kokusu yayıldı.
Ortama ılık bir tütsü doldu,
Öğlene doğru içimiz ısındı.
Nane kokulu bir yere uzandım,
Yüzükoyun yattım,
Burnum toprağa değdi, yanaklarımın kenarında,
Naneler yetişmişti.
Güneş ısıttı, ısıttı, etrafa ılık bir hoşluk esti,
Mentol kokusu burnumdan geldi geçti.
Kelebekler uçuştu,
Ortam sarhoştu ve ben bu ortamda,
Yuvarlanıyorum çimenlerin koynunda,
Papatyalar avuçlarımda,
Sen neredesin...
Kulaklarım çınlıyor, sesiz ortam.
İsterdim hiç bitmesin bu plan ve muntazam.
Önümden damla damla geçsin bitmeden zaman,
Unutmak istemezdim bu anı, gel zaman, git zaman,
Silinmedi papatyalar aklımdan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Papatyaların Saçını Tarıyordun

Çiçekçide gördüm seni,


Çiçek alıyordun,
Sanki papatyaların
Saçını tarıyordun,

Uzaktan seyrettim seni,


Doğum günümdü bu gün,
Papatyaları tek tek
Bukete koyduruyordun.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Patenti Türktiryaki

Beş dakikalık
rüzgarı alınmış Ekim ikindi güneşi
yanında bir bardak ılık su hediyeli Türk kahvesi
bol telveli,
istanbul'un tepe yerleri
örneğin;
Eyüp Piyerloti
patenti mi? ... Türktiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pazar Parası (Hangi Semtte mi?)

Dokuz yaşındayım bu gün


kırk bir sene sonra
Pazar parası;
Hesabın kolayı sene bin dokuz yüz altmış altı.
Babamın anneme bıraktığı para ile
Benim hanımıma bıraktığımın aynısı

Yirmi lira
Bir haftalık
Sebze,
meyve parası

Sebzeler bir, meyveler iki lira


Pazar dönüşü
Sebze suyu ziyafeti var
Evimizin mutfağında

Geçen hafta
Üç kilosu bir buçuk liraya aldığımız
Beyaz turpun bir kısmı
Henüz bitmedi, buzdolabında.

Havuç, beyaz turp, kara lahana,


Yarısı çürük veya ufak sulu limonların
Torbası akşam Pazarında beş yüz lira

İnanın bu muhabbetin tamamı


On dokuza ha şaşırma
Bir lira da çantanızda kalsın
İki ekmekle bir ucuz gazete alınır ya

Hangi semtte mi?


Maltepe, Başıbüyük semti’nin
Pazar Pazarında.
Ne alırsan bir liraya sebze,
Ne alırsan iki liraya meyve.
Sağlığa faydalıdır
Bir kayık tabağı elma sirkeli ve nar ekşili,
cevizli karışık salata.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pembe Gülümün Üç Çiçeği

Pembe Gülümün Üç Çiçeği

Neden mi seviyorum bakın


o kadar çok şu renkleri;

Türk kahvesinin rengi;


Kahve,
Çıplak bastığım çimenin ki;
Yeşil,
Ve güneşin rengi;
Sarı.

Sıcak bir yaz gününde


Tiryaki’nin keyfi;
Kahvenin yanında bir bardak
Kartepe suyu ve
bir dal pembe gülümün
henüz açmamış gonca üç çiçeği,

Sapanca Gölü’nün dumanı kaplamış


duvarsız bahçeyi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pera 1

Yine bir ikindi arifesinde


Pera’nın ayakucunda
İnsanlar Taksim’den iniyorlar Galatasaray’a
Santur çalan adam elinde çubuklar
Şark ezgileri yüklemekte doğaya
Bendirci kız eteklerini dağıtmış
Arap turistler dolmuşlar etrafına
Yanı başındaki
Pantomimci sessizce ayakta
Kısa hareketler yapıp tekrar durmakta
Bir başka delikanlı da saz çalıyor karşı tarafta
Gözlüklü kasketli bir yenilik yapıyor belli
Pera’nın ayakucunda insanlar eğleniyor
İstanbul’un ilk gezilecek yeri
İstiklal Caddesi
Daha sonra Pera
Ne anılar gizlidir
Sorsalar bu kaldırımlara

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Persephone Geldi

Hayatım orada geçti Terinos


Benekli Paros mermerinden
Afrodit'in heykeli
Bacağındaki kara leke ile beraber
kayboldu gitti
Ve gittiği yere felaket getirdi
Arap krallıklarından köle pazarına
ziyaretçiler geldi
Demeter ile Zeus nikahsız evlendi

Beyaz kollu güzel Persephone dünyaya geldi


Ne günlerimiz geçti değil mi Terinos
ne günler geçti
Stratos'un planlarındaki sokak merdivenleri dikti
Korint ibadet evi mimar Stratos'un eseriydi.

Sonunda Tekir Burnu'na yerleşildi


Bodrum altın devrini tercih etti
tek tip elbiseli insanların ülkesi
Körmen limanı ve marinası
Afrodit'i davet edecek
ve o güzel geri gelecekti

Sonra zaman içinde


zeytinlikler yok oldu
Datça'nın kuzeyi binalarla doldu
Euryphon'un semt Polikliniklerinde
Arap şeyhleri geldi konuk oldu (Polenezköy misali)
Hayat iksiri
kekik suyu ve keçiboynuzuydu
Terinos'a kardeşi "-kekik suyu içme,
köfte yeme" dediyse de;
Ayyaş ihtiyar hiç söz dinlemedi.
Yıldız salkımları Datça semalarında tüllendi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Perşembe Toplantıları

Her ayın ilk perşembesi


Markalı siyah takım elbiseleri
Mahmut Paşa gömleği
Cilalı iskarpin ayakkabıları ile
Siyah elbiseli beyaz gömlekli
Garson kıyafetinde diplomalı adamlar
Bir sokağa akarlar

İstanbul’da Galatasaray’da
Işığı parlayan sokakta
tekrarlanan toplantılara

Benim diplomam yok


Takım elbiselerim gri
Üstelik yaşım da bir hayli ileri
Beni katmazlar aralarına.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pes Artık

Pes, pes artık


Birşeycik demiyorum,
Mazide kaldı aşkımız biliyorum,
Derman semadan gelecek bekliyorum,
Sana ömür boyu mutluluk diliyorum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Peygamber İmanı Gibi

İşittik
Uyguladık
Meleklere kitaplara peygamberlere
Kalben inanıp
Ayırım gözetmeden
Emirlerini yaptık
Senin affına sığındık
Ya Rabbi
Dönüş sanadır
Sen bizi bilirsin
İyilik de bizim
Kötülükte bizim
Tüm yaptıklarımız önce kendimizin
Unutursak görevlerimizi
Veya hataya düşersek
Bizi affet
Bizden önceki toplumlara verdiğin ağır görevleri
Bize de verme
Gücümüzün yettiğince sorumluluk ver bize
Affet bağışla acı
Sen bizim Mevla’mızsın
Sana yüz çevirenlere karşı bizi gözetir kollarsın.

'-Çok yüce ve büyük olan Allah ne güzel de doğru söyledi.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Peynirin Gözyaşları

Ağlayan çay
gülen reçel
kahvaltı masasında
vakit ne çabuk geçer

Peynirin gözyaşları
zeytinin karası
çayın ocakta tıkırdaması
hepsi sabah telaşı

fıkralar anlatırız tatil günlerinde


masada biri birimize
şakalaşırız gülmecesine
ibiklide çay biter sohbet bitmez
tekrar demleriz afiyet olsun
şifa niyetine.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pharos Mermeri Terinos

Yer Pharos gök Pharos


Ortası şeffaf mavi deniz Knidos

Kekik kokusu
Güneş sarısı
Karşıda Kos

Bodrum'da altin devri yaşanıyor


Yuksek matematikçi Eudoxus
Tarihçi Diodoros

Afrodit
Aslan heykeli
Demeter
Hepsi birer saheser eser

Terinos heykeli dikilecek adam


Şerefli emekli
Antioksidan kelebek

Şanslı Datça
Etraf market
Dar sokaklar
Taş evler
Her yerden görülen deniz
Umutsuzluk çaresiz
Sevimli köpek Tontonitos

Yer pharos gök pharos


Ortası şeffaf mavi deniz Knidos

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Piknik

Terinos bu Pazar
Hanımı ile beraber piknik yaptı
Bir ağacın gölgesine yattı horladı.
Köfte dumanı ile uyandı

Keliternos mangalı yakıp


Köfte kızarttı
Çayı da piknik tüpte demledi.
Terinos köfte yedi,

Üzerine üç bardak çay içti,


Tekrar ağacın gölgesine uzandı,
Horul horul horladı.
Akşam oldu, evlerine döndüler,

Terinos bu Pazar piknikte


Üzerinden stres attı
Ufak tüpte demlenen tavşan kanı çaydan
Üç bardak içti,
ağacın gölgesinde kendinden geçti.

Amcası Benekliporos’u dinlemedi aksine


Köfte yedi
Kekik suyundan da hiç içmedi.
Tütün tabakasını yanından eksik etmedi.

Terinos iyi dost


Bunları yaparken çok samimiydi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Piknik Telaşı

Elmalı şeker
kıymalı börek
köpüklü ayran

Nisan ayında
güneş ışıkları kendini göstermeye başlayıp da
piknik mevsimi gelmesi ile birlikte
pideleri evde hazırlayıp
Beykoz Korusu’nda aileyi toplayıp
yanımıza topumuzu da alıp

Bir Pazar günü çiçeklerden gülü


renklerden pembeyi
eşe dosta tanıdığa tanımadığa merhaba demeyi
boğaz yolunda bahara selam vermeyi
kışa elveda baharı karşılama havasında

Deniz kıyısından vur arabayı koruya


çimenler yeşil halı olmuş baksana
çiçekler renkli fırtına
selam tüm canlılara
kelebekler uçuşuyor havada

İrmik helvası
cevizli çiğköfte
fıstıklı yaprak dolması
yumurtalı fırın makarnası

Çabuk olun başlıyor trafiğin yoğunlaşması


çıkarken kapatırsınız muslukları doğalgazı
garajdan çıkartıyorum
on altı yaşındaki delikanlı ufak arabamı
hadi hayırlısı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pir

Otuzüçüncü pir
Pirimizin karşısına oturdu,
İki pir karşılıklı ibadete durdu.

Nazar vardı bozulacak,


Pirimiz felak, nas okuyacak.
O okudu baktı durdu,
Tamam dedim otuzüçüncü pir'e,
Evet bozuldu nazar.

Pirimizin gözleri güldü,


Masaya ılık bir tebessüm süzüldü.

İnsanlar insanları sevmedikçe,


Bu zorluklar yaşanacak daima,
Kolaylıklarda gelecek sonunda.

Bekle....Tren gelecek....
Pirimiz kaybolacak işte....
Davos neymiş,
Birkaç kar, birkaç kulube....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Piyanist

O zaman zaman kendi ahına yanmıştı,


Annesi onu bir zamanlar piyanist sanmıştı.
Kara para yükseklere yayılır,
Plaza dairesi alamayanlar ayılır, bayılır.
Krediyle alanlar inim inim inler,
Bankacılar bunları nah dinler.
Doğacak çocuklar borçsuz bir dünya ister,
Ya işte geçiyor hayat böyle ne hoş,
İster inan ister inanma boş dünya boş...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Piyano Tutsağı

PİYANO TUTSAĞI

Ilık bir haziran gecesi


Ege’de
Sönmek sönmemek arası sallanan mum ışığı kararsızlığındaki özlemleri ile
dalgaların köpüğünü soyunduğu dantelli kıyılarda
beyaz Poros mermerinden aslan heykeli ile beraber
ay ışığında anılarını seyretti

Yıldızlar mı…onlar da seyirci bu muhteşem geceye

Sahilde
odeondan gelen piyano sesi
ve sonunda alkışlar alkışlar
Seyirci
ezgilerin tutsağı
Seyirci heyecanlı

Tuşlara dokunan parmaklar çekilirken piyanodan


sihirli notaların yolculuğu devam ediyordu titreyen yüreklere
ve beyazın tonlarında renksiz mat ışıklarla
bu beş bin kişilik üzeri kapalı taş binadan denize
Seyirci
ezgilerin tutsağı
Seyirci heyecanlı

Bu doyumsuz gösterinin adı sevgi


aşk sevginin çiçeği
aşk acemi fotoğrafçının çektiği ve çekerken elinin titrediği
flu resimdi sanki
Yıllar sonra
okunmuş bir kitap arasında rastlanacak

Beyaz bulutlar üzerinde küçük bir kız


oturmuş şarkı söylerken
Bir yıldız kaydı gökyüzünde
Dilek tuttu
Bu lacivert denizin hemen yanında
kayalar ve taşlar arasında
hercai bir serserilikle geçen ömrüne
kelebeklerden arta kalan kullanılmamış yaşamları katmaya dair

Rüya mı gerçek mi düş müydü yaşananlar


Zaman değirmeninde hepsi birer anı olacaklar

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Polat Alemdar Vadisi

Polis,mafya, onlar, bunlar hepsi burada.


Olaylar, hünerler soğukkanlılıkta.
Lakin anlatılanlar gerçek konumda.
Arzular vatan sevgisinde odaklanmakta.
Tinerci çocuklar ortalıkta.

Alemdar hızlı delikanlı daha toy,


Lacivert ceket, gri pantolonlular kovboy,
En derin akıl hocası hoko moko
Malesef benim favorim Yaşar koko
Darvincilerin tarzı rokoko
Ağbime söyleyim:bunun sonu indiregandi
Reklamlar, filimler, artisler, tamamen hissi(para) yani.

Vadinin asıl sahibi baykuşlar,


Astlar, üstler, zamanlamayı yapanlar selama durmuşlar.
Dizi rağbetle izlenmekte, seyirci birçok,
İzmir hariç, o gece bütün sokaklarda kimseler yok.
Susturulmuş herzaman izleyici belli,
İster sohbet olsun, ister komedi,ister trajedi, veya çiftetelli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Postacı Terinos

Çok haber taşıdı Terinos sırtında


Sevgililere, anneye oğlundan mektup,
Seyahat edenler arkadaşlarına kart gönderdi,
Terinos hepsini tasnif etti, yerine verdi.

Günler geçti, banka kartları çıktı,


Bankalar kart sahiplerine fatura yolladı.
İşte ondan sonra Terinos işi bıraktı.
Kart faturası alanlar Terinos'a çıkıştı.

Bu iş artık yapılmaz dedi ve işi bıraktı,


İyki bırakmıştı, o beşiktaşı tutuyordu,
Postacılar artık sarı lacivert giyiniyordu.
Ve kartları icra mektupları takip etti,
Fenerbahçe'de kupayı Galatasaray'a verdi.

Baki; '-Aziz Yıldırım geri dönecek heralde' dedi,


Öyle görünüyorki Terinos kalan ömründe rahat edecekti
Ama öyle olmadı;
Keliternos'da onu terk etti.
Artık o bir hiçti..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Pro Vizyon

Kol saatinin çarkları parçalandı,


darma dağan, çarklar iç içe buhran.
Bu seslerle başladı orkestra
zayıf, üstsüz dazlak şarkıcı göründü.

Dudaklar olmasa dişler dökülürdü.


Bisikletli kasklı sporcu dağa tırmandı,
bankalar provizyon ücretlerini üçe katladı.
Kırmızı gonca gül ve yavruağzı renkli çiçek
eskiden beri iyi arkadaştı.

İzleyenler hızlı müzikle


elleri havada sallandı,
İki erkek kardeşin askere gitmesine
üç beş sene vardı.

Hava kızardı, karardı,


denizde salda bir adam tek başına
kala kaldı,
üstelik hayat kısa,
yaşam göz açıp kapayıncaya kadardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ptt

Padişah olurmu hırsız?


İnsanlar yapar olmuş kahvaltıyı katıksız.
Jiletçiler, tinerciler sayısız.
Arabalar benzinsiz evin önünde durur
Mideler boş, vartandaş kavrulur.
Ako parayı bulur, onun da arabası garajda durur,

Tatil yerleri akdeniz plajları


Eskide kaldı ana baba diyarı.
Lahmacun, çiyköfte, acı
Eğlence sektörü anlamsız, avantacı.
Video, filim, dvd, manitacı
İzleyenler eş dost, ahbap bacı.
Zor günler kapımızda bekliyor,
Yoruldum artık kalbim tekliyor.
Orta gelirli hükümetten şefkat bekliyor.
Nemelazımcılar sırada pinekliyor.

Topraklarımızda kardeş kanı olmamalı,


Emekliler iş yerinden çıkmalı
Ruhban okulu yerine Milli Eğitim Okulu açılmalı,
Lüzumsuz tv kanalları, uydular izinli, kontrollü olmalı,
İstanbul'a giriş durdurulmalı.
Kutlamalar kişisel başarıların ardından yapılmalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ramazanın Ortasında

Mübarek bir gece daha sona erdi,(1)


sahur telaşı(2)
yerini çay içmelerine bıraktı.

Sahurda zeytini adana kebap,


tarhana çorbasını(3) cennet şarabı diye içtim,
tüllenen geceyi sabaha ekledim.

Davulcu geçmedi,(4)
Martılar seslenmedi,(5)
uslu bir geçişle sabah oldu.

Ve ezan duyuldu.(6)
Oruç başladı.
Vuslat şerefli bir gün daha hediye etti,
sevap hanemize.

Dünya bir imtihan yeri(7)


bilebilenlerimize.
Kimilerimize de bir oyun yeri,
roller belirlenmiş,
iki ileri, bir geri.(8)

Bu türbülans böyle devam etmeli.


Ey maystro;
Çal oradan ince bir çiftetelli.(9)

Gençler neşenizi kaybetmeyin,


imanınızı kimseye emanet etmeyin.
Hayır yapın ama belli etmeyin.

Ramazanı şerifiniz bahtiyar, hayırlı ola,


önderimiz iki cihan serveri Muhammed Mustafa(10)
Ezanlar yüzü suyu hürmetine;
Rabbim sıkma bunaltma. Amin.(11)

1.ramazanın 16. gecesi/2.Hanım yemeği hazırladı; çorba ve kahvaltı./


3.Kayın valide sağ olsun hersene bu zamanlar gönderir iki kilo el yapımı tarhana./4.Bu
sene yasak/5.Bunun sebebini çözemedim/6.Aziz Allah/
7.Dünya lâ sen onu zannedersin yayla./8.Mehter marşı/9.Burada yapılacak şey
belli/10.(S.A.S) /11.Haydi hayırlı oruçlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Rasgele

Köprü altını gece hiç gördünüz mü siz


Eminönü’ne açılan Galata Köprüsünü
al dijital fotoğraf makineni gel
kur sehpanı Yeni Cami’ye karşı
çek çekebildiğin kadar
denizin üstü neon ışıklarıyla süslü ebru teknesi
motorlar fırça olmuş Haliç ile Üsküdar arasında
gel git deseni yapıyorlar
amatör balıkçılar oltalarını salıvermiş
balık çekerken bülbül yuvası deseni deniz
rasgele hemşerim
artık şansına ne gelirse
bakmayın üçe beşe
hoştur köprü altında balık ekmek muhabbeti
İstanbul Metropol kent burada yaşamak büyük şans
darısı gelecek nesillerimize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Reis

Koskoca bir gemi


Dalgalar yahşi
Kaptan usta
Tayfalar esas duruşta.

Pusula son varışta


Mevlana gemi reisi
Hedef ikicihanserveri
Bayraklar dalga dalga

Bulutlar ufukta
Hedefler dorukta
Gözler varışta
Selamet şeb-i aruzda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Reklamcılar ve Jiletçiler

Reklamları sıkı izlerim televizyonda


İzledikçe jilet atmak geliyor kollarıma,
Üç tane jilet var benim cebimde,
Herbiri beşer bin ytl gücünde.

Pırıl pırıl yatıyor cebimde


Onları çıkartıp kullanıyorum markette.
Bileklerim kanıyor çıkarken alışverişte
İyi bir reklam izleyicisiyim televizyonda
Birkaç cd alalım bunlar da vizyonda
Marketlerde insanlar jiletlerini çıkarıyor,
Her biri tuhaf tuhaf kendine jilet atıyor
Etraf kan gölü, insanlar mutsuz,
Borcu çoğalanlar, jiletleri körlenenler
Hayattan umutsuz.
Jiletlerden kurtulanlar
Gelecekten korkusuz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Reklamlar

Reklamlar yeniliklerin aşamasında


Beş firma tekrarlanıyor her defasında,
Katılım diğer firmalardan da gelmeli,
Ufak esnaf reklam verebilmeli.
Genelde televizyonda banka reklamı çok,
İmalatçı firmalar ortada yok.
Hiç reklam veren köylü gördünüzmü
Bir iki süt firması onları temsil etmemeli,
Demir firmasının reklamı neden yok,
Parfüm, saç boyası, şampuan reklamı çok.
Boru reklamları şimdilik iyi,
Dershaneler de kazanıyor, reklam vermeli.
Mahallemizdeki bakkal reklam vermek istedi,
Ben nereye başvuracağım dedi.
Komik oldu, bu talep esnafın,
Dedi ben paranın büyüğünden ne anlarım.
Haftada üç kilo sigara parasını ancak tamamlarım.
Eğer plaza çarşısındaysa dükkanınız,
Sattığınız malın yapılır reklamı şanslısınız.
Köylüye, esnafa şans yok anlaşılan,
Kimdir bu işleri planlayan çalışan
Her ülkenin bir plan ve projesi olmalı,
Köylüyü, işçiyi, esnafı korumalı.
Kitleler arası kopukluk azalmalı, olmamalı.
Adalet, kanun bir de etik uygulanmalı.
Reklamlar tüm köylüye, esnafa açılmalı,
Yerli imalatlara teşvikler uygulanmalı,
Türkiye ihracatta fark atmalı,
Reklamın faydalarını bir çok firma tatmalı,
Sadece bankalar, cep telefonları
Televizyonlarda bekçi olmamalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Renk İstanbul

İstanbul
Senin rengini ezberledim
Yeşilin on sekiz yaşında
Sarı rengin gidip geliyor hüzünle neşe arasında
Kırmızın eksik olmaz kiremit rengi kıvamında
Mavi rengin boğazı simgeler dalga dalga aklımda
Geceler hep laciverttir Sarayburnu'nda
Haliç'te tüllenirken bulutlar pamuk şekeri kıvamında
Erguvan mevsimin mordur Fenerbahçe parkı'nda
Siyahını hiç görmedim ne yalan söyliyeyim doğma büyüme
Beşiktaş'lı olsam da
Her güzel renk İstanbul'u anımsatır benim nazarımda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Renkli Gözler

Sevdalara değer gözlerin,


akşam güneşinde,
renkli misketleri yutardım* ben
hep küçüklüğümde mahallede.
Senin gözlerini de yutabilirim,
nikah masasında evet de.

Bedeline katlanmaya razıyım,


at imzanı bekletme.
İki misketim daha olsun,
kot pantolonumun arka cebinde.

*Yutmak: Kazanmak, sahip olmak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ri Da

Farklı bir stil, farklı bir kelime


Dünya dönüyor, Atlantik rakkase
Ramallah’da bir gün bir gece
Hayat geçiyor sessizce

Irak’ın gözü aydın olay bitti,


Amerika kendi kabuğuna çekildi,
Dünya boşaldı, kimsesiz sessiz,
Derin bir nefes aldı

California balıkçısı denize daldı,


Adalar sıcak, patlamalar var,
Isınan sular, buharlaşacaklar.
Buharlar rüzgar olup esecek,
Birileri zencileri kesecek

N adlı bir pilot dünyadan gidecek,


X adlı bir pilot dünyaya gelecek.
Sibirya’da buluşacaklar,
El sıkışıp ısınacaklar.

Konya’da hava aydınlanacak gece,


Soruyorum iki hece;
Bunu çözün gündüz gece
İşte: O iki kelime; Ri da.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Rüya İle Gelen Emir

İçinde insanlar, yüzleri plastik ve erimiş


Katran karası bir deniz balçık,
Uzakta gökyüzünde
Kırmızı bir güneş
Damlayan göz yaşları ile
Fırında kızarmış ayva tatlısı
Soluk bir ışık
Denize uzanan bir balkon
Ve seyreden adamlar
Beyaz giysili, bir omuzları açık...

Zifiri katran karasının arasında


Yüzen insanlar
Hele hele bir tanesinin gözlüğü bile gözünde
Eller havada imdat sesleri
Kurtarıcı bekliyorlardı
Acaba balkondakiler kurtarıcılar mıydı?
Yoksa seyirci mi kalacaklardı?
Kim bilir
Kuran bilir

Bir insan bir insana yardım etmezse


Ne işe yarardı?
Onların kurtarıcı olmaları şarttı.
Ne mutlu onlara seçilmiş kullardı.
Birileri birilerini boğulmaktan kurtaracaktı.
Ama kurtulmaya çaba göstermek şarttı.

Kimileri söz dinledi kurtuldu,


Kimileri aldırmadı boğuldu.
İman ettik kurtulduk
Tövbe ettik şükrettik huzur bulduk
İşte geldik gidiyoruz
Kurtarana selam olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Rüyalar Şehri İstanbul

İstanbul elimizden kaydı gitti


Nereye mi?
Rüyalar ülkesine
Anılar kayboldu
Nereye mi?
Eski bir kitap köşesine
Kırmızı gelincikler?
Bir ressamın tablosunda saklı,
Beykoz'un sahil yolu
Dar ve zikzaklı
Baharın kokusu
Parfüm şişelerinde
Tepelerin ağaçlı dokusu
Yağlı boya ve sulu boya resimlerinde,
Çok sevdalar yaşandı boğazın penceresinde
Romanlar yazıldı,
Şarkılar bestelendi
İstanbul üzerine niye?
Rüyalar şehri İstanbul
İsteyen görsün diye.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Rüzgar İle Gelen

Aradan geçen uzun ve


Yorucu bir kış sonunda
Ilık havayı yakaladı
Balkonun penceresini,
Kalbinin hevesini de giderecek
Derin bir nefesle
Sonuna kadar açıverdi,
Püfür püfür esen rüzgar
Odama selam ve muhabbetle
İşte ben geldim ve
Gidiyorum der gibi
Geldi, gitti,
Olay bitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Rüzgârlar Esiyor Düşlerimde

Beş kilometrelik bir koltuğun


Bir ucunda sen bir ucunda ben
Yan yana oturmuşuz

Sevgimiz soğuk
Sevgimiz açık çay gibi
Koltuğun bir ucunda sen bir ucunda ben
Habersiziz birbirimizden

Senin tarafına yağmur yağıyor


Şemsiyen açık
Sensizlik yağıyor buraya
Lambamda sarı bir ışık

Gözlerimde heyecan yok


Donuk bakışlarımda ayrılık
Rüzgârlar esiyor düşlerimde
Bilmem alışabilecek miyim sensizliğe.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


S.S.Cemilem (Es Es Cemilem)

Seni seviyorum Cemilem yazmış


Haydarpaşa Mendireği'ne Badi
ben senin adını yazamadım hiçbir yere
bu ne biçim trajedi

Buna karşılık ne yapabilirim düşün hadi


örneğin üzerinde ismin yazılı bir kolye
seni mutlu eder mi
o halde güle güle kullan bu hediyeyi

Bedi’nin ki gibi zor bir hediye olmasa da


idare et bununla sevgili
hep sevdi ve hep sevecek
ismini mendireklere yazmasa da
yüreğim seni.

Sabah vapur seferinde okudum


seni seviyorum Cemilem yazmış mendireğe
kırmızı büyük puntolarla Badi
aşkını bu gün ilan etmiş
günlük tirajı on altı bin beş yüz yedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Saat Denince

Yaş elli bir beni anlıyor musun Behice


Büyük beyaz kadranı ince
bildiğimiz rakamları olan
içinde akrep yelkovan bulunan
saniyeleri gösteren çubuk
Haliç yapımı ahşap yelkenli tekne gibi süzülen
babamınkine benzeyen timsah derisi kayışlı
günden güne elle kurulan
benim gibi sessiz ve devamlı aynı tempo ile çalışan
çıkarttığımda komodinin üzerinde
havada uçan martı gibi duran
kar beyazı kadranlı İsviçre malı
bir saatim olsun isterdim.
Gideceğim yere onu da alır giderdim.
Beni anlıyor musun Behice
doğum günüm yarın gece.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sabah Şerifleri Hayrola

Pembe mum çiçekleri şemsiyesini kapatmış


Camların arkasındaki
koyu kahverengi sırlı büyük saksıda
kadife perde olup toplanmış bir kenara
ışığı dinlendirilmiş lacivert bir gecede
denizi seyrediyorum kuşbakışı uzakta

Kız Kulesi devamlı manzaramda


İstanbul’un tek taş yüzüğü pırlanta

Vapurlar yolcu taşıyor Beşiktaş’la Üsküdar arasında


gerdanı incili kuş
dört kuştan sadece bir tanesi
sema odasının tavanında yağlıboya
Kız Kulesi’ne uçacakmış gibi kanatlarını açmış
zamana meydan okuyorlar
Kız Kulesi ve gerdanı incili kuş tavanda
gece yazlık sinemadan gelen sesleri dinliyor mum çiçeği
Türk filmleri oynuyor Kambur’un bahçesinde
çift film tek matine bir gecede

Şafak sökmeye başlıyor Istanbul’da


pembe mum çiçekleri şemsiyesini açıyor yavaşça
koyu kahverengi sırlı büyük saksıda
ağdalı gözyaşları ıslatmış kavuniçi zemini damlalarıyla
güneş terasa kilimini atmaya hazırlanıyor
İstanbul yeni bir sabaha daha uyanıyor
sabah şerifleri hayrola.

Gündüz gece Kız Kulesi hep manzaramda


İstanbul’un tek taş yüzüğü pırlanta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sabahın İlk Çayı

Kadıköy vapurunda sabah çayı


kırmızı beyaz porselen tabaktan
üç yudumda biten küçük bardaklı sohbete meraklı
yanında taze oksijen
o da Şirket-i Hayriye'den
beyaz martılarla omuz omuza
gönül gözüm aralandı
ancak uyanıyorum kehribar güne
merhaba İstanbul'um
merhaba Asitane.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sabır Okulu

Güneş güne açtı


Ay geceye nur saçtı
Uzayda türlü gezegenler dolaştı
Dünya döner durur kendine
Ben ruhumun öğretmeniyim
Sabır okulunu bitiren var mı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Saçaklarda Gezeceğiz

Yılbaşı ve bayram
hüzün ve sevinç
yaşandı iki bin altı senesinin sonunda.
Tekrar aynı olay yaşanacak;

İki bin yetmiş bir yılının sonunda.


Saçaklarda gezeceğiz biz o zaman
İstanbul'da, akşam ezanıyla
sabah ezanı arasında.

Bayramın ilk günü


Saddam idam edildi Irak'ta
terlikleri ters çevirin
Bülent Bey var televizyonda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Saf Delikanlı

Bir ülkeni kralı gençleri toplamış,


Yirmibeş kişilik grup oluşmuş,
İçinizden biriniz kral olacak demiş biliyormusunuz
'Ama bir şartım var;
Verdiğim tohumları yetiştirip,
Saksıda çiçekleri bana getireceksiniz.
Ona göre seçileceksiniz 'demiş.
Aradan zaman geçmiş,
Bir tanesinin tohumu çiçek vermemiş.
Kral bir sene sonra çiçekleri istemiş
Hepsi getirmiş saksı ve çiçeğini çeşit çeşit,
Saksısı boş olan en arkalarda saklanmış.
Padişah dikkat etmiş, onu çağırmış,
Saksısının neden boş olduğunu duymak istemiş
Sıkılan delikanlı demiş; 'yetişmedi efendi,
Ben her yolu denedim, cezamı çekeceğim.'
Bunun üzerine kral 'Sen kazandın delikanlı'demiş,
O ana kadar öbürleri gülüşürlermiş.
Kral:'-Beyler, beyler benim sizlere verdiğim kör tohumdu'
Saf delikanlı başardı kral oldu.
Ülke artık ona emanet, kral oydu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Saflar Ve Kurnazlar

"Ne kadar saf insanlar var burada" dedi ve


Ufak bir tarla alıp
İzinsiz meskeni inşa etti
Terinos kurnaz ve zeki
Mezun olduğu okul ise
İt oğlu it mektebi
Fıkralar anlatti şakalar yaptı
Saf insanları oyaladı
Onlar seyrettiler birkaç sene
Sonra hep bir ağızdan dediler;
"Hayat sana güzel de;
Bizi aldatıyorsun her halde."
Kandırdı çevresindekileri ufak hediyelerle
Saf insanlar Heredot soyundan gelen
Akıllı adamlar
Tel cambazı Terinos
Fazla kalamadı telin üstünde
Alkış istedi alkışlanmadı
Bir zamanlar eski kaymakamla arkadaştı
Şimdi mumları sönmüş bir evde
Kedisi var köpeği yerine
Balık tutuyor süs havuzunda
Akşam serinliğinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahilde Çay Bahçesinde

Birbirimizi seven iki sevgiliyiz biz,


Tek aşkta birleşti yanan kalplerimiz,
Sahilde çay bahçesinde oturduk el ele,
Ben senin yanında sen Kaf Dağı'nın tepesinde.

Oturduk el ele,
Sahilde çay bahçesinde,
Islak yakamoz sakladım ceplerime,
Sana vermek için.

Arta kalan neydi geçen günlerden,


Hayat bir masaldı, sen se Kaf Dağı'nın tepesinde
Yudum yudum içtim seni,
Sahilde çay bahçesinde.

Alma gözlerini gözlerimden,


Bırak onları sensiz,
Bir aşkın hecesinde, sisli bir akşam esintisinde,
Kaf Dağı'nın tepesinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahilde Islık Çaldım

Acemi bilardocu oldum,


Sabahlara kadar oturdum,
Geceye günaydın dedim,
Yarınları ıskaladım.
Sahilde tek yürüdüm,
Yol boyunca ıslık çaldım,
Her gün kapı zili çalmaktan,
Bıktım, usandım.
Berem kulaklarımı örttü,
Paltomun yakası havaya kalktı,
Ayaklarım sanki bateri çaldı
Islıklar yol boyu ağzımdan süzüldü,
Sahili dümdüz gezdim,
İçimin rahatladığını sezdim
Sahil olmasa ben ne edecektim,
Deniz kokusu ile kendime geldim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahilde Sabah

Ben buradayım
Neden koşuyor bir at
Sahilde ruhumun
Rahat rahat
Kesilen fırtına ve
Ardından bıraktığı
Sahile vuran
Tahta parçaları
Öfkesi dinmiş denizin,
Fırtına kesilmiş,
Lastikler ve yanık yağ,
Ortalık sessiz,
Köpekler dolaşıyor sahilde,
Sonsuza gidiyorlar sanki,
Ezelden gelip,
Bir kedinin sesi bozuyor sessizliği,
Etraf alaca karanlık ve
Kedinin tiz sesi,
Açım diyor bir kedi,
Doyması gerekli
İki kadın ellerinde çantalarla
Geldiler onlar için oraya,
Çıkarttılar, kedi köpek yedi,
Kadınlar geçti gitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahilde Seninle

Alındım sanma sana


Sevgim engel oldu isyanıma
Eski günlerdeki gibi
Bir beyaz örtülü,
Küçük kare masada,

Sahilde dalgalar,
Seninle baş başa,

Tekrar yaşamak ne güzel


Hayal de olsa
Sensiz hayat inan çok zor geliyor bana,
Renkli gözlerime bakıp da
Seni sevdiğimi anlasana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahilde Sensiz

Hırçın dalgaların sahildeki çakıl taşlarını


çorba gibi içtiği bir yaz sabahında
yürüdüm sahilde ayakkabılarım elimde
ıslattım ayaklarımı dalgaların içinde

Göz alabildiğince serilmiş renkli taşların


henüz ayaklarımı yakmadığı sabah serinliğinde
bir orkestra kurdum düşlerimde
bateri keman çello mızıka ve piyano
dalga sesleri ile ritim tutan
gitar soloları ile nakışlı
tizler baslar, şıkır şıkır renkli taşlar
ve azgın köpük köpük dalgalar

Yürüdüm sahili geriye dönmemecesine


Bir daha kimseyi senin kadar sevmemecesine
tom bö le nejö
bu şarkı bizim için bestelendi
çok seneler önce.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahilde Sokak Lambası

Terinos sahile indi, bu gece sahil bir değişikti.


Oturmak için kenara bir bank koyulmuş,
bankın yanında bir direk ve üzerinde bir ışık yanıyordu.
Bu hizmeti belediye sundu. Ayem Efe’den aldığı ödünç parayla
Terinos’a sahilde güzel bir yer hazırladı.
Geceleri oturup, gündüz martılarla arkadaşlık etmesi için.
Terinos banka oturdu, cebinden tütün tabakasını çıkardı,
sağ elinin baş ve işaret parmağını önce yaladı,
tabakadan bir sigara kağıdı yakaladı,
sol elinin işaret ve orta parmağı arasına aldı, içine tütün koyup sardı.
İki eli ile Keliternos’un dolma sarmasını taklit etti.
Dilinin ucu ile kenarını ıslattı ince özel kağıdın
ve baş parmakları ile yapıştırdı, dudaklarına teslim etti.
Paltosunun sağ cebinden muhtar çakmağını buldu,
avucunun içinde birkaç kere salladı,
baş parmağı ile pinpon raketini andıran
kapağın tırtıllı dikdörtgen ucuna bastı,
tekrar etti ve çakmak taşı çaktı, fitili yandı.
Sol eli ile rüzgardan alevi sakladı, başını avucuna yaklaştırdı.
Sigarasını nihayet yaktı. Yanakları ile dumanı çekip, üfledi.
Bu kadar zahmetten sonra, sırtını yeni banka yasladı,
sol kolunu bankın üstüne ve sol bacağını bacağını üstüne attı,
denizin dalgalarını setretti, seslerini dinledi.
Bir duman daha çekti ve lambanın ışığına başını kaldırıp baktı,
ay ışığının yanında yeni lamba sönük kaldı.
Ayrıca sabaha kadar elektrik harcayacaktı.
Acaba bunların bedelini kim ödeyecek diye düşündü, biraz da üşüdü.
Siyah beyaz kırçıllı paltosunun yakasını kaldırdı,
bir duman daha içine çekti, dudaklarının hünerini gösterdi,
lambanın ışığına doğru halka halka bıraktı.
Kır sakalını karıştırdı, dalgaların sesini dinledi, içini çekti
Sağına solun baktı kimse yoktu bir ah çekti…
Artık yatma zamanı geldiğine kara verdi,
sigarasını söndürdü ve avucuna aldı, yere bırakmadı.
Evinin yolunu tuttu, sahilden uzaklaştı,
evine yaklaştıkça adımları sıklaştı,
kapıyı açtı, içeri girdi, pijamasını giydi, sessizce yorganı çekti,
Keliternos kafasını kaldırdı sen misin dedi,
hı benim “iyi geceler”dedi ve sırtını dönüp yattı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sahile Vurup Kaçan Dalgalar

Ters çevrilmiş uzun bardaklar,


üçgen katlanmış kolalı peçeteler,
sakız beyazı örtüler,
kare masalar kurulmuş,
ikişer ikişer.

Boğaz'a yapışık
minik lokantanın
kavuniçi sıcağında,
karlı bir İstanbul
manzarasında.

Sen ve ben baş başa,


kalamarlar masamızda
halka halka.
Gözlerimiz birleşti,
sahile vurup kaçan dalgalarda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sakhar İle Kumriye

Kumriye kırmızı, rugan pabuçlu,


Sakhar yakışıklı, zayıf uzun boylu.
Dolaştılar hep el ele
Ömür boyu İstanbul’u.

Elbiseleri Çamlıca toprağı rengi, ebruli,


Babaannem severdi onları içinden geldiği gibi.
Der di; “-Gözleri kehribar tespih taneleri.”
Üsküdar’a gitmekti tek gayeleri.

Bir söz vardır;


Bir şey kırk gün söylenirse olur,
İkincisi;
Akar su yolunu kendisi bulur.

Sakhar ile Kumriye dolaştılar birlikte,


Pencere kenarlarında,
Beraber çıktılar yemeğe,
Yıldız’da, Fındıklı’da.

Üsküdar’ı seyrettiler,
Beşiktaş’ta, Eminönü’nde, Fatih’te,
Hep oraya gitmek istediler yüzüme baktılar
Beni gördüklerinde.

Birkaç gündür yoklar ortada,


Hiç gözükmediler günlerce bana.
Ne pencerede ne de balkonda.
Bu günlerde yağmur vardı İstanbul’da.

Dün gece rüyamda gördüm,


El salladılar, Beyazıt Meydanı’nda,
“-Üsküdar’a gidelim, Üsküdar’a gidelim.” Dediler,
Süleymaniye Camii’nin şadırvanında

Uyandığımda baktım;
Yan gözle beni arıyorlardı
Buğulu camın ardında.

Yağmurlu bir cumartesi sabahında,


Usulca penceremi açtım,
Bir adım sonra onları rahatlattım.

Şimdi sıra sabah konuklarımla kahvaltıda,


Erkenciyim,
Günüm başladı altıda.
Nasipse bu gün kahvaltıdan sonra
Götüreceğim onları şehir hatları vapuru ile
Üsküdar'a.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Saki

Şiirlerimle sarhoş edebileceksem eğer sizi,


Bu benim için bir edebiyat besmelesi
İstanbul'da yaşayıp da şiir yazmıyorsa birisi,
Bu vatandaş sanık kürsüsünde dinlenmeli.
Nisan yağmurları başladığından beri
Özlüyorum parlayan güneşi
Bakın bakalım neler göreceksiniz
Yaşanmışlara dair
Bu ne bir salon sineması
Ne de bir tiyatro gösterisi
Bir zaman trendinde olaylar velvelesi
Oynayan Mehmet,
Perde Akif'in penceresi,
Sonuç bir Tiryaki bilmecesi
Hayatta yaşananların derlemesi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sana Geldimi

Sana geldimi? -Geldi,


Sana geldimi? -Geldi,
Sana geldimi? -Yok gelmedi
Dedi saf adam.
Aldatıcılar demişti sevap belgesi
Aldık Allah'tan,
İşte o anda vuruldu alnından
Saf adam,
Döndü geriye,
Allah'tan sevap belgesi istemeye.
Yapıştı kabenin örtüsüne,
Yalvardı da yalvardı kendini öldürürcesine.
En sonunda semadan indi
Parlayan beyazlığı tarif edilmez bir belge,
İşte geldi dedi kendince.
Kaptı koşa koşa döndü arkadaşlarına,
Dedi:-'Geldi banada, yalvardım ya.
Baktılar, gösterdiler derin ulemaya,
Ulema dedi bu kağıt
Değil dünya nesnesi,
Bu bir ahiret teskeresi.
İşte o zaman dediler eyvah biz ne yaptık,
Şaka ile günah işledik kaldık.
Saf adama da yalan söyledik,
Gittiler ondan dilediler özür,
Asıl gönülden yalvarana gelmişti
Sevap belgesi,
Saf adam kazanmıştı erişilmezi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sanatçı

Akşama bir saat var


Bahçelerde meyveler var
Mandalina portakal
Elma armut üzüm bol
Gökyüzü berrak
Deniz ılık
Güneş var
Evde yemek yok

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sandal ve Dalgalar

Ne kadar cansızdır aşkını kaybeden;


denizin üstünde bir sandal
sandalın içinde bir beden
dalgalarla sallanıyor

Denizin içinde canlılar


canlıların içinde aşk var
balık midye karides pavurya
devinirler, durup dinlenmeden

Yeni oltaya gelmiş kıraçalar çırpınıyor


leğenin içinde deniz suyunda
Balıkçı çaparisini savuruyor uzaklara
Bir beden sallanan sandalın içinde
sessizce bakıyor ufka

Ne kadar cansızdır aşksız beden


İşin kötüsu aşk azalıyor yaşlandıkça
hareketler azalıyor sona varışlar yaklaştıkça
Kıraçalar çırpınmıyor deniz suyu dolu leğende
Yaşlı bir adam sessizce bakıyor ufka

Aşk düşündürür ama


aşksızlık küstürür insanı hayata
Artık şekersiz demli çay da umut vermiyor bana
Kıraçalar çırpınmıyor deniz suyunda

Beden sallanıyor inip çıkan sandalda dalgalarla


Balıkçi misinayı sarıyor makarasına
denizle vedalaşan balıklar tek tek çıkıyor ortaya
"-Rast gele balıkçı"
"-Eyvallah kardeş, sana da uğurlar ola"

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sanki Hiç Bir Şey Yaşanmamışçasına

Kılı kırk yararcasına


Bardaktan boşalır gibi yağmur yağar
Kalbimin terasına
Damlalar akıp gidiyor camlardan aşağı
Saçlarımdan akarcasına
Eylül başladı
Yapraklar dökülecek sapır sapır
Terk edişleri hatırlatırcasına
Bir şarkı tükenecek radyodan
Akşamlar erken kararırcasına
Hüzün satacak seyyar satıcı
Gurbet satacak
Aklında sıladaki yavuklusu varcasına
Seneler seneleri takip edecek
Sanki hiçbir şey yaşanmamışçasına
Yağmurdan sonra açan güneş seslenecek
Annenin yavrusunu uyandırırcasına
Bir yeni gün daha başlayacak
İnadına
Sanki hiçbir şey olmamışçasına.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Santur İle Bendir

Yine bir Haziran gün batımı


Pera'nın ayak ucuında Tünel'de
santur ile bendir çalan mecnun şark çalgıcılarını dinledikçe
adamsan bile Haliç'e bakar bakar ağlarsın

Sen ağlamazsan için ağlar


iki avucunun içinde başın
güneş terk ederken İstanbul'u
aldanır geceye varırsın

Çalgıcı ne çaldığını bilir


dinleyen ne dinlediğini
ama gönül eğlenir
Pera sokaklarında bir adam
bağdaş kurmuş oturmuş
bendir eşliğinde santur dinlemekte

Gönül firarda gönül eğlencede


gönül kaçmış ele avuca sığmaz o anda
farkına bile varmazsın
bırakır yalnız başına seni
yokuş aşağı kayar gider İstanbul sokaklarına

Yine bir haziran gün batımı


Pera'nın ayak ucuında Tünel'de
santur ile bendir çalan mecnun şark çalgıcılarını dinledikçe
adamsan bile Haliç'e bakar bakar ağlarsın

Sen ağlamazsan için ağlar


iki avucunun içinde başın
güneş terk ederken İstanbul'u
aldanır geceye varırsın

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Anısı

Fosforlu yeşil ağaçları


Şelale İstanbuldere
Hep tüten göl
Oklama baĺığı
Trabzon hurması
Eşme ayvası
Alabalık yanında peynir kızartması
Sapanca roman kahramanı
Maceracı
Kış prensesi
Yaz kliması
Kartepe
Kartpostal manzarası
Özdilek'te açık büfe sabah kahvaltısı
Cam gibi havası
Çoban salatası
Antikacı Aziz
Bisikletçi Mevlüt
Kuruyemişçi Yaşar Abi
Sapanca gölü
Pembe yapraklı
Mavi mürekkeple yazılmış hatıra defteri
Kimler geldi kimler geçti
Bahçelerde mangallar alıştırıldı
ikindi vakti
Gece fıskiyeler çimlerle sevişti
Ay bile bizi seyretti
Güneş açtı yağmur serpti
Gece ateş yakıldı
Çekirgeler dinlendi.
İstanbula döndüğümde
Aaaa Sapanca kokuyorsun dendi.
O kokunun adı neydi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Dağları

Sapanca'nın dağlarını sis bastığında


Gökyüzü karalar bağlar, yağmur şarkı söylerdi.
Yeşilin tonları mor rüzgarla dansa kalktığında,
Ağlayan güllerin yüzü gülerdi.

Yağmurla buluşan toprak buram buram terlerdi,


Ah şu bizim kaderimiz hangi ellerdi?
Yağmurla buluşan toprak buram buram terlerdi.

Memnuniye yollarını duman bürümüş,


İkbaliye, Mahmudiye, İlmiye parfüm sürünmüş,
Sapanca'nın karlı dağı görünmüş,
Kışmı yazmı toprağından bilinmez,
Sapanca'nın yeşili hiç silinmez.

(Maltepe 08-11-2005)

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Dağlarını Duman Bürümüş

Sapanca'nın dağlarını duman bürümüş,


İkbaliye, İlmiye, Memnuniye parfüm sürünmüş,
Soğucak yaylası karla örtünmüş,
Kırkpınar'ın yolları boştur gezilmez,
Sapanca'da kış başkadır, yaz başkadır bilinmez,
Sapanca'nın yeşili hiç silinmez.
Şerefli tepelerinin başı diktir eğilmez,
Ağacının yeşili, rengi sözle tarif edilmez.
Ağustos ayında serin suyu bol olur,
Kış ortası akar sular don olur,
Sapanca'da kış başkadır, yaz başkadır bilinmez,
Sapanca'nın yeşili hiç silinmez.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Geceleri Ve Şükrü

Ninovalı Şükrü'yü dinledim balık çiftliğinde,


Yağmur kaplamıştı havayı almıştı esir,
Aynı Şükrü gibi ediyordu ruhuma tesir.
Atladım, zıpladım, astım kestim doğradım
Gök gürlüyordu yağıyordu buram buram yağmur
Sapanca'da bir balık çiftliğinde
Ninovalı Şükrü'yü dinledim atıyordu,
Yağmur, fırtına ağaçları birbirine katıyordu.
Derken fırtına dindi yağmurun sesi silindi
Ninovalı Şükrü üstünü giyindi.
Hadi dedi iniyoruz aşağı şimdi
Birşeyler alalım döneriz geri ikindi.
Yiyecek erzak alıp çıktık tekrar çiftliğe
Ninovalı Şükrü başladı ben Amerika'dayken diye
Hava kararıyordu yükseliyordu bulutlar göğe
Anlatıyordu Şükrü birşeyler masayı döve döve
Bitmek bilmeyen hikayeler nereden bulur
Lakin başka türlü nasıl akşam olur?
Şükrü'nün sesi kesilmez çayı demlemeli
Karşıki tepelere bakarak keyif tazelemeli
O anlatsın zararı yok herzaman
Bulamaz ki benim gibi dinleyen bir insan
Palavralardan görmüştüm inim inim inleyenini
Yapma Şükrü kalede kimse yok
Atıyorsun şutları üst üste birçok
Derken çayımızda oldu semaverde fokur fokur
Akşam serinliği bastı karanlık tepelere
Alaca karanlığa boğuldu gece yağmur sepe sepe
Kulağıma radyoda Münir Nurettin takıldı
Adını ansam anlatacaktı Şükrü onu da bana
Derken uyumuşum hişt senin uykun geldi
Dediğinde Şükrü
İyi geceler kim tutar seni Akif
Kendimden geçtim sabaha kadar deliksiz uyumuşum
Erkenden Sapanca'nın seyrine koyulmuşum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Gölü'nün Dibinde

Sapanca gölünün dibinde,


Kaynayan sular vardır en derininde.
Göl balığı lezzetine doyulmaz,
Gölde dalga sesi duyulmaz.

Büyük bir havuzdur Sapanca Gölü bize,


Temiz bırakmalıyız diğerlerimize,
Tatlı su gölün buharı çevreye yayılır,
Ilık bir buhar etrafa dağılır.

Ilık buhar dağa çıkar dinlenir,


Ormanın oksijeni göl kenarına gelir.
Bir türlü buluşamazlar orta bir yerde,
Sapanca havası şifadır her derde.

Kırılan kemiklerin en iyi ilacı oksijendir,


Oksijen Sapanca'da imal edilendir.
Yağmur çoktur, fırtınası nadir,
Soğucak yaylası her derde çaredir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Tiryakisi

Tiryakisiyim Sapanca'nın
Bir de senin,
Tiryakisiyim oksijenin.

Ağaç kokusunu özlemişim,


Bir de ıslak serinliğini Kartepe'nin.
Tepelerine insanlar yuva kurmuş Sapanca'nın,
Önünde büyük bir havuz aşiyanın.

Yeşilin bulunmayan bir türü varsa o buradadır,


Sabah gün ağarırken sizi kuşlar uyandırır.
Bir başkadır tabiatı Sapanca'nın,
Serttir mizacı yaşayan insanının.

Misafirperverdir, dosttur onlar size,


Biraz kaba olsalar da gönüllerini verirler bize.
Benden selam olsun hepinize.

Sapanca Dağları'nı duman bürümüş,


İkbâliye, İlmiye, Memnuniye beyaz şal örtünmüş,
Lacivert taçlı gelin parfüm sürünmüş,
Buram buram aşk kokar tepelerde,

Demli çaylar içilir, sahildeki çay bahçesinde


İşte böyledir Sapanca
Tiryaki'nin penceresinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca ve Maşukiye

Birkaç ağaç, birkaç kulübe


İstanbul'un Davos'u Memnuniye
Richmont Otel gölün kenarına bağdaş kurmuş,
Dedeman Otel tepeye oturmuş,
Green Otel Kartepe'ye otağ kurmuş
Başı dumanlı tepeler soğumuş
Kar yağmış Kartepeye
Ölürüm İlmiye, Memnuniye'ye
Derin bir soluk
En güzel hediye
Derbent kırmızı halı sermiş Maşukiye'ye
Haydarpaşa, Sapanca ikibuçuk saat trenle
Gidiş dönüş 1 kişi 8 yl ye
Sapanca'da gez dolaş köfte ye dön geriye
Sapanca havası kalsın hediye,
Tren Söğütlüçeşme,Erenköy,Bostancı,Maltepe ve Pendik'te durur,
O duraklardan da insanlar geziye koyulur.
Kısa bir tren seyahati manzara,
Son bulur seyahat Sapanca çarşısında
Sapanca tepeleri ve temiz hava
Cep telefonunuzla alırsınız birkaç manzara
Bu da değer iki kişi onaltı liraya
Yolunuz açık olsun haftasonunu geçirin Sapan'da
Son tren dokuzbuçukta hazır olun hâ durakta

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca Ve Temiz Hava

Sessiz ve temiz hava içinde bir gün,


Apayrıdır Sapanca, Maşukiye ayrı bir biçimde,
Pazar günleri arabanızla gidersiniz bir saat içinde.
At kendini ormanın heybetli tepelerine,
Ne sıcak olur orman ne de gürültülü
Cıvıltısını duyarsınız kuşların
Yaparken kahvaltınızı göl kenarında güneş göz süzer,
Ağaçlar ağlarken Sapanca'da hayalllerle tanışırsınız,
Gerçekler küser.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca'da İki Kardeş

Sapanca'da tanıdım iki kardeş,


Biri yağmur biri güneş.
Hep beraber dolaşırlar,
Bolluk ve yeşili yanlarında taşırlar.
Bulut boşaltır rahmetini,
Geçer, bırakır güneşe yerini.
Etrafta pırıltılar, yeşilde ışıklar,
Toprağın dumanı tüter, karnı doyar.
Sapanca'da tanıdım iki kardeş,
Biri yağmur biri de güneş.
Selam verirler geçerken sessizliğe,
Kuşlara, ağaçlara ve durgun göle.
Giderlerken el sallarım güle güle
Dua ederim rabbime tekrar gelsinler diye.
Etrafa çiçek, gül kokuları dolsun,
Ağaçların, toprağın karnı doysun,
İkiz kardeşler hoş geldiniz, uğurlar olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapancada Soğuk Bir Pazar Sabahı

Sapanca'da soğuk bir


pazar sabahı;
Bahçede yeni yıkanmış güller,
yem yeşil halı sanki çimenler,
kuşların sesiyle uyanmak
buz gibi temiz havayla soluk almak,
ürpermek...
Sonra;
Sonra sıkıca giyinip gölü seyretmek
çıkan buharıyla aldanmak
ve
fokurdayan çaydan
bir bardak çalmak...

Maşukiye'den, Kırkpınar'dan,
Sapan'dan
bir gün koparmak...
Bir ömre bedel
bir saniye oralarda kalmak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca'lı

Ağaçlar ağlarken Sapanca'da


Gerçekler küser,
Güneş yaprakların arasından
Göz süzer,
Kuşlar ötüşür, kelebekler oynaşır,
Gürgenler, kestaneler tepelerde dolaşır.
Oksijen ormanın içinde bollaşır.
Doyamam, taze oksijen koyarım ceplerime,
Buz gibi akan dereler şifadır dertlerime,
Kiremitte ala balık yöresel yemek,
Yanında da tereyağında kızarmış peynir,
Yazın kirazlarla, eriklerle bahçeler doludur,
Rengarenk güller bahçelerden selam verir,
Akşamları gölün üstünü bir tütsü kaplayıverir.
Sapanca kışı da yaz gibi güzeldir.
İstanbul'a yakın oluşu bir şanstır oraya,
Oksijeni satmak artık şart oldu Sapanca'ya

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca'lı Mevlüt

Tanışırsınız Mevlüt Bey'le Sapanca çarşısında,


Günün birinde Sapanca'da size balta sapı lazım olursa,
Aynı zamanda bisiklet parçalarıda satar, bulundurur,
Fırtına gibidir, derdinize çare bulur.
Severim kendini delikanlı çocuk harbi,
Sözünü saklamaz, yüzünüze söyler, arkanızdan konuşmaz,
Birkaç görüşmeyle insanlar hakkında karara varılmaz.
Örf ve adetlerine bağlıdır Sapanca insanı,
Mevlüt Bey'se bunlardan biri, Sapanca esnafı.
Çalışır, menfaatlerini korur,
Kimsenin malına da bakmaz, ne de gözü olur.
Tanışırsınız Mevlüt Bey'le Sapanca çarşısında,
Günün birinde Sapanca'da silahınıza yağ lazım olursa.
Bulur, buluşturur sizi memnun eder,
Giderken de arkanızdan uğurlar, tekrar görüşelim der.
Mevlüt temiz arkadaş, kravat takım elbise ona yakışır,
Eğer size bir balta sattıysa mutlaka tanışır.
Size çay söylediyse iş tamamdır,
Mevlüt artık sizin Sapanca'da bir dostunuz oldu,
Mevlüt Bey'de sizinle konuştu, neşeli ve huzurluydu.
Yarım saatlik zamanda böylece son buldu.
Tekrar bekleriz efendim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapanca'nın Hatırası

Sizi sarhoş eden bir sigara dumanı gibidir,


Birkaç yudum Sapanca havası,
Bir rüya, bir şiir, bir dağ manzarası.
Mest eder, varsa dertleriniz silinir,
Havanın lezzeti orada bilinir.
Buz gibi bir hava soğuk su ve alabalık tavası,
Anılarda kalan bir klip manzarası
Havanın yumuşak ve serin romantik esintisi
Yeşil renkli ağaçlar her daim selamlar sizi.
Yol kenarındaki ağaçlar el sıkışır sizinle,
Tepelere çıkıldıkça hava ıslanır,
Yukarılarda tepeler tepelere yaslanır.
Bir başkadır Sapanca'nın oksijeni havası,
Birde alabalık güveci tavası.
Uzun bir yaşamda bir klip anısı,
Bir hayat hatırası.
İstanbul'a yakın bol oksijen yuvası,
Sizi sarhoş eder, Sapanca'nın hatırası.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sapan'da

Kimsesiz bir ev buldum Sapan'da


Camları kırık dökük, içerisi soğuk, yıkık
Duvarlar çatlak, banyo ve mutfak derbederdi,
İçimden derlemek toplamak geldi
Bu iş bana göre değil, mecalim tükendi,
Manzara güzel göle bakıyor,
Sırtını Kartepe'ye yaslamış sallanıyor,
Bin metrekare bahçe bahçivan arıyor
Göl manzarası harika gönül baktıkça dinlensin,
Yoruldum dostlar başkaları ilgilensin
Hayat devam ediyor Davos'ta Caracas'da
Acaba hava nasıl Sivas'ta
Maşukiye'de bir bakımsız ev Fethi Bey hasta
Ne günler yaşanmıştı öndeki terasta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sarı Defter

Birkaç sarı yaprak kimi boş kimi karalanmış


Hepsi de ard arda sıralanmış
Kalın bir defter benim ömrüm
Ne bir şiir ne bir roman benim günlüğüm

Birkaç çizgi atılmış sarı sayfalar yarısı boş


Dolu olan yerler de çizikler var bir hoş
Anlamsız çizgiler şekiller uçsuz bucaksız
Her sayfası değişik bir anlamsızlığa kucak açmış

Son sayfasında yarım kalmış bir şekil


Defter bitti yavrum kenara çekil.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Savaş Bile

Kiremit rengi yapraklı bir ağaç ile


Maviye çalan yeşil rengi yapraklı çam
Her biri ayrı güzel ağaçlar
Sonbaharda doğaya teslim edilir yapraklar
Toprak olup şekil değiştirir onlar
Funda toprağı olur verimlidir bitkiyi tam doyurur
Gün doğar duaya izin verir
Ölmüşler için canlılara
Sis basar güne göz gözü görmez
Flüt sesi gibi kaplar etrafı duman
İnsanlar konuşmadan işine gider
Cadde üzeri hareketlidir her saat
Büyük şehirlerde
Dünyada yaşayanların ve hasta olmayanların
Yarısı uyur yarısı uyanıktır
Uyanıkların yarısı işe gider yarısı evde kalır
Devinim canlılıktır
Savaş bile.
Her şeyin bir sebebi vardır
Savaşlara da sebep bulunur
Barışa en büyük sebep sağlıklı yaşamaksa

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Savaşın Getirdikleri

Igor yolu yarıladaığında,


Güneş henüz yarılamamıştı günü,
Kasabaya gidiyordu,
Mesafe uzun ya.

Tepelerin yürüyen merdivenleri


Ayağının altında kaydığı yollarda
Sevdiklerini düşündü ara sıra.
Çocukları; Alex ve Marissa
Sigarasını tüttürdü,
Serde delikanlılık vardı ya

Başka nasıl bitecekti bu yol,


Güneş tepede,
Öğlen sıcağında,
Başı dumanlı Igor
Bir kez koyulmuştu yollara.

Vardığında kasabaya,
Güneşin hızı kesildi,
Çekildi tepelerdeki karargahına.
O da işlerini bitirmekle gününü geçirdi,
Akşam olduğunda.

Tekrar köyünün yolunu tuttu,


Ilık bir korku düştü cesur yüreğine
Köyünde çocukları vardı ya.
Ay ışığında şose yolda.

Bir cigara daha tüttürdü Igor


İşini yapmış edasıyla,
Sözü bir tek ona geçiyordu,
Yakarken onu ard arda.

Ay gölge yaptı yolda,


Serindi hava.
Igor yolu yarıladı,
Yanından bir kamyon geçti,
Tozu hafif yüzüne savruldu.

Kamyon az ileride durdu,


Farları yanıyordu,
İki asker atladı aşağıya,
Silah sesleri köyden duyuldu.
Sabah oldu,
Igor'u karısı ve çocukları
Alex ve Marissa bekliyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Saz Ağladı

Sazı bel etmişti virtüöz kendine,


Vuruyordu, çıkarıyordu kalbine.
Kalp mertti, kalp delikanlıydı.
İnim inim inliyordu, çok soğukkanlıydı.
Virtüöz vurdukça beli kalbin derinliklerine
Çıkan müzik benziyordu seher yeline
Eli inip kalktıkça adamın teller üstünde,
Kalp inip kalktı ten kafesinde.
Saz çalıyordu, kalp ağlıyordu.
Dinleyenler bunu iyi anlıyordu.
Önünde açık bir çanta, bir kaç bozuk para,
Sanat bu ise,
Sanat zor zanaat.
Kalbin gümbür, gümbür atacak, inleyecek,
Bir kişi de sen ne yapıyorsun demeyecek.
Bir kaç bozuk para ekmek parası,
-'Ne güzel çalıyor' lafı onun kamçısı.
Ama asıl olan yürek sancısı.
Saz ağladı kalp ağladı
Virtüöz vurdukça sazın beline.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sebep Yahu (Antini Kuntini)

Antini kuntini,
yüreğinden cesaretini,
aklından başarıyı,
elinden kalemini kaçırma

Ağzından besmeleyi eksik etme,


ver verebilirsen, dua et veremezsen.
Aç kollarını, sarılacak biri bulunur,
açmazsan kollarını yalnız kalırsın.

İsteklerine inançla asıl,


sakın deme; “-Bu kaçıncı fasıl.”
Her şeyin oluşu
sebep yahu.

Cesaret çok önemli,


çek besmeleni yürü, bu doğru yolu,
durduramaz artık seni yolun açık olsun
hiçbir Allah’ın kulu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Seçim Ve Geçim

Artık bir şeycik demiyorum


derman bir an önce gelecek
bekliyorum.
(oy sandığına ailemle gideceğim..)

Geçen seçimlerde bulamadık çözüm


aile sorunumuz tesettüre
bu seçimlerde tercihimiz
doğrudur inşallah.
Bu benim tek derdim.
(Az bir şey mi? Teessüf ederim)

Geçim mi?
Geçim..
Bilmem hiç düşünmedim.
Geçinip gideriz herhalde
(nasipsiz dayak bile yenmez)
o değil benim görevim.

Kaderciyim ben,
Kıtlıkta ve varlıkta
Elhamdülillah der, şükrederim.
Sebepler aleminde yaşıyoruz,
oyumu sandığa atar, rahat ederim.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Seçtiğim Eşim

Seni puslu gördüm bu gün


Üzgün müsün
Dalların mı kırıldı
Çiçeklerin mi savruldu
Sana ne oldu
Ilk güneşle tanışmışlığın
Paşabahçe tepesinde oldu
Ufuklarını deniz
Gözlerini yosun süsledi
Burunbahçe' nin karşısında
Küçük bir evde
Evin ikinci kızı
Benim ilk ve son eşim
Üç kızımın annesi
Torunlarımın masal bilmeyen anneannesi
Güzeldir aşuresi
Seni puslu gördüm bu gün
Üzgün müsün
Dalların mı kırıldı
Çiçeklerin mi savruldu
Yorgunsan uyu
Beraberliğimiz tarif edilmez bir duygu
Sevgim sana ömür boyu

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


See You Later İnşallah

Petrol para silah haşhaş


Dört bilinmeyenli bir savaş
selamünaleyküm hello
Neden bu telaş

Biri Lenin'in ülkesi


Diktatör koltuğunda oturuyor çıplak
Biri İsrail Yahudi si elinde büyüteç
Araştıran öğrenci
Biri ince uzun boylu İngiliz askeri
Diğeri bilardo topu sertliğinde zenci
Enine boyuna biraz da kilolu

See you later inşallah kurtulacak


Yunus peygamberin ülkesi
Öd kokulu
Meyvesi içinde oval ve yumru
Karadan denize çekilen kavga
Dört çizme bir nefti şapka
Ters köşeye imzası atılmış küçük resim sulu boya

Mahallenin çöpçüsü kuka


Bal sarısı sıkma kehribar
çek ve rahatla
Oluşumu otuz dört milyon yıl
Otuz üç asker ve bir komutan
Hepsi iki bin dolara

Zengin adam boşuna para vermez


Komutan askerine benzer
Işığa tut çek kokla dişinle yokla
Tamamsa satın al kıy paraya
See you later inşallah görüşürüz haftaya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sefa Zamanları-1

Haliç'e akşam güneşi misafir


Sütlüce İhsan Baba'da aile ortamında uykuluk
Piyerloti'de dizboyu manzara
Seni unutabilecek miyim İstanbul
hadi kahve içmeye Çamlıca'ya gidelim

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Segahın İçinden Geçen Hicaz

Sultan Ahmet çarşısında


Pirinç tepsi karşında
Neyzen elindeki neyi üfledi
Neyi dinlendirdi türkü söyledi
Ege dolaylarından köçekçe
Ve segahın içinden geçen hicaz
Çaylar geldi Murat nefeslen biraz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sekban Hanımın Kızları

SEKBAN HANIM'IN KIZLARI

Sekban Hanım sele gitti,


Server Bey toprağa karıştı.
Çocukları bakakaldı.
Gözleri boşluğa daldı.

Evleri de yok olmuştu,


onların gözleri dolmuştu.
Çocuklar kaldırıp başlarını
baktılar ablalarına,
işte o an yağmurlar, seller oluştu dünyalarında.

Sekban Hanım sele gitti,


Server Bey toprağa karıştı.
Gökyüzü kızıllaştı, karardı.
Ne yazık üç kardeş günden güne
yokluğa alıştı.
Anne yoktu, baba yoktu, aş yoktu,
dert çoktu.

Her yağışta baktılar birbirlerine sessizce


yaşadılar hayatlarını ümitsizce.

Yok sizler karartmayın enseyi, benim gibi,


Şükredelim Allah'ımıza daim ebedi....
27 ağustos 2005 Maltepe, 19.30

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Selam

Kendisine kavuşulacağı gün;


Ziyade acıyıcı bir Rab'den
Söz olarak selam gelir.
Bir selamla selamlandığın zaman
Ondan daha güzeli ile iade edilmelidir.
Şüphesiz ki Allah(c.c) herşey üzerine hasiptir.
Bu selamın karşılığının sevabı Allah'tan(c.c) gelir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Selam Sana Haliç

Üniversite irili ufaklı boy boy renklerini


Haliç’in durgun suyuna yaymış,
kış gecesi hava çoktan kararmış
denizin karaya dil uzattığı yerde
kimseye laf söylettirmez koca Haliç
tayip belde

Şifalı güneşi sessizliği ve


Eyüp Sultan Hazretleri ile sabrediyor gibidir
zaman orada
sessiz

Eski İstanbullu eski Osmanlı


güneş batarken seke seke
Yeni Cami Selimiye Süleymaniye Eyüp üzerinden
seyretmeye doyulmaz kırmızıdır
ikindiler geceler gibi Haliç’te
mezar taşları sarıklı veya nakışlı çiçekli Haliç

Selam sana Marmara’nın küçük dili


davul tozu minare gölgesi
hepsinden en önemlisi
İstanbul’un tarihi beldesi
selam sana haliç
hep özlerim seni.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Selam Söyle Düne Bugüne

Selam söyle düne


Gördüm sohbet ettim iki kelime
Selam söyle yarına
Al içeri kapıda bekletme
Güzel geçti günümüz
Dilini ısır kulağını çek
Vur tahtaya iki kere
Selam söyle kadere
Nazarı değmesin bize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Selamın Hello

İşte geldim gene


Merhaba,
Selamın hello hepinize,
Bir gün daha katlayın koyun cebinize.

En güzel anınız olsun şimdi,


Dün geçti, yarın kimbilir gelirmi?
Selamın hello hepinize,
Bir gün daha katlayın koyun cebinize.

Ara sıra savurup atın cebinizden kağıtları havaya,


Karşı koymayın esen fırtınaya.
Umarım yarın sabah güneş yeniden erken doğacak,
Selamın hello, hav ar yu?

Ayemi soracak olursanız: -'tenkyu tenkyu'


Selamın hello hav ar yu?
Bay bay,
Tektar görüşürüz, si yu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Semaat

Bir ramazan daha gecti


Sabah dehun aksam as ile
Bir ramazan daha gecti
Duvvamesiz bin telas ile
Mahyalarla suslendi minareler
Hosgeldin ramazan elveda ile
Aksam ezaninda actik orucu
Buz gibi su bukut ve acve ile
Emraz-i kalbiye tukendi bitti
Tuttugumuz otuz gun oruc ile
Teravihler her gece yirmi rekat
Mahvarmiz verildi kadir ile
Hasr-i cismani gunde bulusalim
Komsumuz Muhammed Mustafa (S.A.S) ile.
M.Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sen Beni Dünyada Ateşe Attın

Babayı dinliyorum
Hisar’da
Andon’un lokantasında
İşte
Fağfur kâseden bir yudum çay içip
Kristal nargilenin bir fokurdama zamanında
Aklımdan geçen yalan yanlış anılar
Göksu’nun piyade ile gökkandil gezildiği günlerde
Hep düşündüm
Neden yeşil suya Göksu deniliyor diye
Göksu;
Aynasıdır etraftaki yapıların kayıkların
Göksu;
Aynasıdır böğürtlen, mürver ve kamışların
Kestane karası fırtınasına kadar süren panayır
Cuma ve Pazar günleri yaz maceralarının
Saltanat kayıklarında maşlahlı, yeldirmeli, çarşaflı
Başta şemsiye elde yelpaze ile
Stanbul’un hatunları
Kokanalar, palikaryalar, Kumkapı duduları
Ahbarları,
Bıçkın güruhun çeşit çeşidi
Göksu’da yaşandı külleri geride kaldı
Hisar’da
Andon’un lokantasında
“-Sen beni dünyada ateşe attın “ diyordu baba.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sen Bir Portresin

Edison ampulü bulmak için


çok deneyler yaptı
sen ne yaptın Terinos?
Sahilde oturdun,
martılara ekmek attın,
veya günlerce
evden dışarı çıkmadın.

Sen ne yaptın Terinos?


Sen ne yaptın?
Güldürme beni
sen bir zavallısın.

Eline aldın kalemi,


kalem yürümedi
beyaz kağıt üzerinde,
ama benim karalamalarımı da
beğenmedin.

Aslında sen bir büyük çelişkidesin.


Öğretmenlerini tebrik ederim,
yetişmişsin ama,
kendini yenileyememişsin.

Hoşça kal dostum,


sen bir sanat eserisin.
Bunda sonra benim için
değerli bir portresin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sen Ne Dersen De

Bir elimde kalem


Diğer elimde bir kitap ve
Üzerinde karalama kâğıdı
Günü bitirip uykuya dalmışım
Yatağımın içinde
Tıpkı bu yazdığım biçimde
Ama o kadar mutlu oldum ki
Bedenim uykuya daldığı esnada
Siz de denemişsinizdir
Sonra
Sonra bitti her şey
Uyku başlar
Bütün beyinsel aktivitelerimiz durur
Şimdi dinlenme zamanıdır
Ertesi güne enerji toplamak
Ve dinç olmak için
O da ne için
Bilmem
Herkes öyle yapıyor diye belki de
Belki de alışkanlık olmuş
Belki de gücümüz tükenmiş
Sen ne dersen de
Bu böyle işte.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sen Neleri Severdin

Ben zorluklarla motive edildim,


Kolaylık bana tad vermiyor.
Ben azlıklarla yetindim,
Bana bolluk fayda etmiyor.
Ben kimsesizlikle büyüdüm,
Dostluklar beni ilgilendirmiyor.
Ben sessizlikte uyudum,
Gürültü beni hoşnut etmiyor.
Ben kışın kartopu oynardım,
Yağmurlu geceler beni mutlu etmiyor.
Ben İstanbul'u severdim,
Başka yerler kâr etmiyor.
Sen neleri severdin?
Bunlar beni ilgilendirmiyor.
Ben şu anki benim
Mazi bugünü yaşamaya yetmiyor.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sen Resulullahsın

Peygamber Efendimiz(s.a.s)
Hira dağında, rabbisine ibadetle meşgul durdu,
Hira dağı Mekke'de Beytullah'a iki saat
Mesafede dimdik dururdu.

Bir defasında gene ibadetle meşgul iken


Ya Muhammed(s.a.s) sen Resulullahsın hitabı ona erdi.
Efendimiz bu sesle hayret edip, ürperdi.
Sağa baktı, sola baktı kimseyi göremedi,
Yukarı bakınca Cebrail(a.s) çok heybetli,
Çok azametli sanki yerle gök arasını dolduruyor
Şeklinde gördü,
Bu görünüş Efendimize(s.a.s) dehşet verdi.
Efendimiz(s.a.s) titredi ve eve geldi,
-'Beni örtün ' dedi.

Efendimiz(s.a.s) örtüsüne bürünmüş yatıyordu,


Cibrili Emin vahiy getirdi, ayet-i kerime bunu anlatıyordu:

Ey elbisesine bürünerek yatan,


Azı müstesna geceyi kalk.

İşte bu hitap tüm ümmetineydi,


Nice insanlar bu emirden habersiz,
Has yataklarında yatardı,
İnsan oğluna günde beş saatten fazla uyumak yaramazdı.
Tez yatıp tez kalksaydık, günde bir de
Muhasebe yapsaydık,
Kırılıp çanağımız dökülmezdi sütümüz yere,
Demezdik eyvah...
Başımız dimdik dururdu bi iznillah.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sen Sensen

Çorak çölün
Çürük çileği
Kum sever

Saklı kentin
Sakar saatçisi
Merdivenden düşmüş
Çıkıkçı arar

Taze ekmeğin
Eski kaşarı olma
İlkbahar çiçeğisin sen

Tarih yazanlara nispet


Otur evinde
Nene gerek
Gelecek günlere

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Senarist

Mustafa Düzgünman'la Paul Signac karşımda duruyor,


Gecenin sessizliğini suskunluk dolduruyor.
Onlar renk aldılar, renk sattılar,
İçine de kokularını kattılar.

Mustafa Düzgünman'la Paul Signac karşımda oturuyor,


Gözlerimden girip, beynimi dolduruyor.
Savruluyor küllerim kayboluyor.
Tekrar onlarla karşılaşıp buluyorum kendimi,
Unutturuyor onlar bana bir an için dünya derdini.

Sağımda Engin Varol hayalci bir ressam,


Solumda İsmail Hakkı Altunbezer'in ferman levhası var,
Onlarla yaşıyorum beraber maziyi,
Kimbilir kimler geldi geçti onlardan önce
Daha sonra da yaşayacak gelecek yıllarda,
Böyle devam eder, asırlarca.

Mustafa Düzgünman'la Paul Signac karşımda oturuyor,


İkiside birbirine bu soruyu soruyor:
Niçin geldik ve niçin gittik... Dünyada neler oluyor?
Acaba bu filmi kim kuruyor?
Daha bilmediler mi? Ne dersiniz?
Bilmişlerdir artık bu soru yersiz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Senfonik Uyum

Kemanda kalkınma heyecanı


davulda değişimin sesi
obuvada benlik
piyanoda halkın bütünleşmesi
aydınlar değişimin simgesi
senfonik uyum kalkınmanın besmelesi

Orkestranın başında ulusal lider


flütte hedef belirleyenler
kontrbas ve çelloda din dil ırk gözetmeyenler
ahenk hakim olacak
amaç senfonik uyum
hedef cumhuriyeti korumak ve yaşatmaksa
tek başıma yardım almadan doğruluyorum

Kuş sesleri baharın müjdecisi


yaylı çalgılar ve kovalanan hüzün
Anadol'dan başlayan aydınların ahengi
dalga dalga tüm yurda yayılan vatan sevgisi
bayrağımız semada dalgalanan ay ve yıldız
bağımsız ve daima hür kalacak vatanımız

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Seni Ben Tedavi Edeceğim

Çok geçmeden bir nida geldi


Artık sen de bizim gibi
Bedensiz yaşayacaksın
Dendi
Telden kedi
Tenekeden tren yaptım
Sırf sen oynayasın diye
Akupunktur senin neyine
Bırak bir çırpıda
Tiryakisi olmadığın şeyleri
Şiir hariç
Seni ben tedavi edeceğim

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Seni Seviyorum Cemile’m… Badi (2)

Baharın kışa
günün akşama düğüm attığı
abanoz renkli panoramalarda
dağılırken öfkelerim sere serpe ortalığa
kanadı kırık kuşlara nispet
kararsız ve umutsuzca
hep bekledim
mevsimlerin bağbozumunu umursuzca

Nadasa bırakılan ümitlerim


tek bildiğim;
Yazamadığım birkaç şiirim
söyleyemediğim gizli kelimelerim
“seni seviyorum” dan farklı olmalıydı
benim şiirsel iç mimari gibi düzenlediğim
duygu yüklü basit cümlelerim

Bir sabah şehir hatları vapurunun açık güvertesinde


eline tutuşturulan ılık bir çay gibi
ince belli bardağı ve
içine kırmızı katılmış tabağının yanında
iki kesme şekeri olan
ve içildikçe tadına doyulamayan

Mendireklere kırmızı boya ile;


“Seni seviyorum Cemilem nokta nokta Badi”
gibi yazılar yazamadım ama
geçse de bunca zaman evliliğimizin ardından
seni çook seviyorum güzel gözlüm
bana gerçekten inan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Senin Özgürlüğün İçin

Çakıl taşı kadar sevseydim seni


fırlatıp atardım özgür olman için
denizin kıyıdan en uzak yerine
Bu demek değil ki sevmedim seni
göstereyim istersen
ne kadar sevdiğimi
Kollarımı açıp
denize pike yapan bir kuş gibi
sarılırdım sana
başımı koyardım sol omzuna
yüzüm sana dönük olmasa da.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Senkronizasyon

Dağılan bulutları seyrederken balkondan


Birden senkronizasyon geldi aklıma
Hiç bozulmadı ki bu düzen
Devam etti asırlarca yıllarca
Her şeyin bir sebebi vardı
Rüzgar bulut yağmur umut

(Umudu tükenmiş olmak kadar kötü ve umudu tükenmiş olmak kadar üzücü)

Martı çığlıkları sanki umutsuzluk habercisi


Karanlık gecede
Gemilerin makine sesleri geliyor sessizlikte
Ayın çemberine vurup yankılanan
Hep aynı ritimde
Yol alış habercisi

Ağır da olsa alınan mesafeler


Bitişin bir elçisi
Her şey bitiyor
Ömür yol ülkeler mevsimle her şey
Bitmeyen tek şey
Senkronizasyon ve denge
Karmaşık olayların karmaşık olaylarla ahengi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Senli Benli

Tarzım değişti
Artık senli değilim
Benli cümleler de söylemeyeceğim
Ayni saatte de eve gelmeyeceğim
Tarzim değişti birader
Özgürlüğü heves ettim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sessiz Gece

Global çarkların sesini dinledim,


Dün gece sessiz gecede,
Bir tek çekirge zapt etmişti ortalığı
Kurbağa seslerine inat.

Toprağa secde ederken hüzün,


Global çarkların sesini dinledim.
Etrafta sessizlik cirit atıyordu,
Meydanlarda siyasi miting yapmanın yasaklandığını
Bilmem, kaç kişi biliyordu?

Basının dört nala dizginlerini gerdiği


Zifiri karanlıkta,
Çekirge ile kurbağa yarışıyor,
Sessizliği kamufle edecek güç
İşte sağlandı bile.

Yıldızların şarkı söylediği lacivert gecede,


Global çarkların sesini dinledim.
Aynı ritme sıra gelmesi
Seneleri gerektiriyordu.
İnsanlar evlerinde, insanlar hüzüne secde ediyordu.
Beş vakit hüzün vardı her evde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevda

Seni bana hatırlatacak


bir dergiden kesilmiş fotoğrafın
gözümün önünde değilse de
başımı hafifçe sola çevirme mesafesinde
zaman zaman anımsamak için
aklımdan çıkarmamak için
beynimdeki sana giden otobanları
genişletmek için
yerleştirdim kenara
gözümün önünde olmasan da
unutmuyorum seni "sevda"
artık ne dersen de sen bunun adına.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevda Bizim

Ud ve klarnet,
Savaş ve esaret,
Darbuka arkadaş onlara,
Klasik müziğimiz şehnaz longa
Bir yerden başlamalı ulusal kalkınma
Olmalıyız artık farkında,
Yeter oturduğumuz Gülhane Parkı'nda
Gençler bu gidişin farkında,
Rüzgarlar esmeli içimizde
Fırtınalar bitmemeli bizde.
Gelelim artık kendimize,
Benzeyelim ecdadımıza, dedemize,
Umarım bu enerji içimizde
Yeter,
Başlasın artık yeni akım,
Dursun bu zulmü batının
Uygarlık bizim, cesaret bizim,
Kim büker bileğini milletimizin,
Yaşasın özgürlük bitsin bu mezalim,
Sanat bizim, aşk bizim, sevda bizim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevda Gazeli

Sevdan esir aldı gönül gözümü


Çiçekler yeşerdi çağlayanlarımdan
Gezdim yarin sandalıyla gökkuşağı selinde
Küreği çekecek gücüm kalmadı

Kimseler bilmez nasıldır halim


Yokluğum mutlu edecekse seni güzel yarim
Bahçeme hüzün eker unuttum derim
Seni daima sevdim sonsuza kadar da seveceğim

Hüzünler boy atar aşk kalır güncel


Uzun sürmez ayrılığım gelince ecel
Kalbimin kapısı sekiz kilitse eğer
Camlarım kırık bak gir penceremden
Kubbeli saraylar hazırladım sana çok önceden

Sır denizi gönlüm bir tek sen yoktun


Sefalar getirdin içime doğdun
Hem dem oldum demim nurşarap rengine çaldı
Şad oldum nurunla içim aydınlandı

Aşk kapıma geldi evrende kaldım erken


Mutluydum yar ile beraber gezerken
Usta terzi sevgilime ak gelinlik dikerken
Duvağı açacak gücüm kalmadı
Güzeller güzeline seyr ettim aşkın erguvanlı
gölge yolundan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevda Sızım

Elimde ateşe gönül vermiş kavuniçi çam kokan tahta parçası


taş plakta ferahfeza makamında beste sema zamanı
kuzineyi yakmaya çalışıyorum eski kamyon çalıştırırcasına
is kokusu geliyor burnuma bir yanık nağme taş plakta
kır evimdeyim doksan dokuzluk tespih duvarda
şöminenin üzerine sıralanmış tunç havanlar
camsız gaz lambası ve gül makası
Kartepe ak gelin olmuş karşımda yağlıboya panorama
gölün değişmez arkadaşı
pembe güller arasında renkli kuşlar canlar uçuşuyor havada

Kuzine başlıyor yanmaya


“dağlar dağlar viran dağlar” hicaz makamında hışırtılı sesle
taş plak dönüyor tek başına
gözlerim çıra alevine dalıyor
yaşananlar ister istemez unutulmayan anı
dünyaya geldiğim evdeyim henüz sekiz on yaşlarında
bir erkeğim (cân can evin direği)
hep hasret
hep özlem
hep acı
hep keder
ne zaman gülecek bu yorgun gözler
aşka veda ettim
tâ yıllar evvel
aşksızım…sevda sızım.

İçimdeki ses duygu kapımı çalıyor


dört yapraklı yonca üç olurcasına
hışırtılı bir ses yayılıyor küçülen daireler şeklinde odaya
“sen en büyük aşkın mecnunusun aşk yoksa sen de yoksun.”

Taş plak semasını tamamladığında sessizlik kaplıyor etrafı


kuzine derin uykularda
zaman duruyor sanki
evvel zamana elveda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevda Üzerine

Şiirin a şıkkı;

Sevdanın gözü sende


Sevda kavuniçi
Yazın buz gibi
Kışın alevli
Sevdanın gözü sende
Sevda hüzünlü sitemli
Sevda çıldırmış
Deli edecek gibi beni
Sözümü dinle aklım
Aman ha
Ayaklarını yere sıkı bas.

Şiirin b şıkkı;

Yalan dünya ben de geldim geçtim senin içinden


Bir yudum yaşam içtim gönül çeşmenden
Haramın helalin tadına baktım
Kalp gözüm açıldı baktım ben senden.

Şiirin c şıkkı;

Kader kara deliğine çekmişse seni


Yiten yitmiştir giden gelir mi geri
Biten sevdanın
Ateşi sönmez tüter ebedi
Yüreğim saz olmuş türkü çalar inler
Dilim susar dudaklarım konuşmaz
Sözüm tükense de sazım titrer
Yanık kokusu kaplar bedenimi
Sonsuz gün geçse de terk edişinin üstünden
O kara delikten içeri girmek isterim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevdamız Bitti

Sevda satıyordu bir güzel


"Senden istemez para" dedi bana.
Ben sevda satiyordum o sirada
"Değiştirelim" dedim ona
kabul etti.
İkimizin de elinde sevda kalmadı.
Bitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevdaya Beş Kala

Sevdaya beş kala


Yetişemedim
Arkandan el salladım
Islık çaldım

Sevdaya beş kala


Kaçırdım
Seslendim avaz avaz
Duyuramadım

Sevdaya beş kala


Aradım
Kalabalık şehir çarşılarında
Bulamadım

Sevdaya beş kala


Sonsuzluk limanında
Rüya kasabasında
Ömrümün on altısında
Elimi uzattım
Uzanamadım

Sevdaya beş kala


Saçların başucumda
Okşadım, okşadım,
Doyamadım
Alnından öptüm, kokladım

Sevdaya beş kala


Ben sevdalandım
Saat sevdayı vuruyordu,
Yine sensiz kaldım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevdaya Beş Kala (2)

Sevdaya beş kala


Yetişemedim
Arkandan el salladım
Islık çaldım
Kaçırdım sevdaya beş kala
Seslendim avaz avaz
Duyuramadım.

Sevdaya beş kala


Kent sokaklarında
Seni aradım
Bulamadım.

Sonsuzluk limanında
Rüya kasabasında
Sevdaya beş kala
Elimi uzattım
Uzanamadım

Sevdaya beş kala


Saçların başucumda
Okşadım
Alnından öptüm, kokladım
Doyamadım

Anılarımda hep seni sakladım


Saatler sevda ile buluştu
Ben yine yalnız kaldım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevenler Ağlamasın

Yasla başını omzuma,


Bir masal anlat bakalım bana,
Dalsın gözlerim ufuklardaki bulutlara,
Gidelim masaldaki kaf dağına.
Telefonları kapat çalmasın,
Sevenler hep gülsün,
Hiç ağlamasın....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevgi Deli Dolu

Hatırlıyorum da şimdi;
sevdiğimiz müziği ve kullandığın kokuyu
yaşadığımız o yoğun duyguyu

Sen ve ben gibi


geciken gizemli sevgi
yakalayabilmek eski günleri
bir sepet papatya
yeni doğmuş kuzu sesi

Sevgi yudum yudum


sevgi serseri
sevgi deli
sevgi dolu
sevgi deli dolu
ve sevgi neşeli

Ve sevgi duygu kanyonundan boşalan


kabartılmış buz beyazı köpük şelalesi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevgi Saygı Üstüne

Yıllar yıpratamaz aşkımızı


bizim sözleşmemiz asırlar üstüne
ne varsa yaşanan
talih hüzün yudum yudum
içimize sindirmişiz
sevgi üstüne

Dur bir kere son bakışların


hep olsun benim gözüm üstüne
aşk bu olsa gerek
sevgi saygı üstüne

Arzu istek ne varsa


duygu heyecan yaşam üstüne
dur bir kere bak yüzüme
aşk bu olsa gerek
sevgi saygı üstüne

Aşkın kabulümdür
başım gözüm üstüne

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevgiler Hürmetler

Bir cadde sırayla komutanlar


Aşağıda Sakıp Ağa
Girişte Kemal Sunal
Alçakgönüllü bir aile Akev’ler
Avukat Sahir Talat Akev ve annesi
Bir hayli özenle hazırlanmış Türkan Saylan
Ortası çiçekli
Bir bakan Mehmet Köstepen
Mehmet Ağar beyin genç terk eden kızı
Ve babam
Ve annem
Ve cici babaannem
Bırakıp gidilen kıymetli kimseler
Arife günü ziyaret ettiğim
Değerli büyüklerim
Komşularınıza ve sizlere
Sevgiler
Hürmetler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevgili

Denizde yakamozu sevdim,


Ormanda oksijeni.
Hiçbir zaman unutmadımki ben seni
Çocuklarımız bu aşkın eseri,
Onlar birer peri....
Sana bunları benden başka kim derki?

Hiçbir zaman unutmadım ben seni,


Bu şiiiri yanımda olduğunda yazdım,
Ben senden hiç ayrı kalmadım.
Benim sevgim kalıcı ebedi...
Düşmanını seven eğer varsa biri,
İşte o benim bunu bil ki....
O zaman anlarsın kıymetimi.
Zaten biliyorsun ki, lafın gelişi.

Çocuklarımız bu aşkın eseri,


Onlar birer peri....
Sana bunları benden başka kim derki?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevgililer Günü

Bu gün sevgililer günü


Ne olmuş,
Gerçek sevgililer nereye kaybolmuş?
Saklanmışlar gizlice
Örüyorlar tentene
Okuyorlar gazete
Sen istesen de istemesende
Onlar gerçek sevgililer bence.
Sevgimizi belli edebildikmi sizce,
Sağa sola sallama başını
Söyle birkaç hece
Becerebildikmi be,
Kaldırma başını yukarıya kaşlarınla,
Geride kalanlar tekrar seyredecek
Bu sinamayı
Defalarca doya doya
Sen istesende istemesende
Biletler bedavaya
Gişe rekorları kıracak film işte
Çevriliyor şu sıralarda sevgililer gününde.
Çocuklarımız seyretsin doya doya.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevgilim Sevgini Saklama Bana

Bitirmedim asla sevgimi sana


harcadım çekinmeden kalbim yanında
kaşına gözüne güzel huyuna
aşık oldum ilk görüşte ben sana

Bitirmedim asla sevgimi sana


Dualarım hep yüce Yaradan’a
senden de bekledim aynı olayı
ne olur sevgini saklama bana

Bitirmedim asla sevgimi sana


çıkalım seninle duygu dağına
özveri ekelim sevgi bağına
ürünümüz mutluluk olsun yeter
sayılı günler çabuk gelir geçer

Bak geriye şöyle bak kimler kaldı


Zor oyunu erdemliler kazandı
Bu oyun Adem’le Havva’dan kaldı
Sevgilim sevgini saklama bana

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sevil’s Travelers

Cervantes romanını yazdı


Cezaevinde kaldığı sırada
Altın gümüş para basıldı yıllarca
Sanayi dalında yıldızı batsa da
Turizmin baş tacı
Don Kişot’lar kenti Sevilla
Hola ispanya Merhaba
Çarşıya inen dar sokakları ve
Kahve kokan çarşısıyla
Hola ispanya merhaba
Hocalarımız gelmiş karşıla
Bağan, Evren, Süleyman ve
Ertürer Hoca’m a merhaba

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Seyyaresiz Terinoslar

Bu hayata
Aşk’a
Sevgiye, sücûda
Tutunamayanlar etrafta
Müstakil dolaşmakta
Terinosun ömrü kısa
Kirpikle ebrû arasında
Seyyaresiz gezmeler
Yaşanmışlıklar var
Bu hayata tutunamayanlar
Onların ikinci hayatları var
Üçüncü beşinci yirmi sekizinci
Zincirle bağlanamaz onlar
Kaçar
Gider
Yakıtsız sıdk ile katlanır kilometreler
Seyyaresiz gezmeler
Fütursuz mekan tanımayanlar
Terinosun ömrü üç gün
Sittin seneye bedel
Acımasız süfehalara inat
Diplomasız ulemalar
Görünmeyen emvalleri ile
Sonunda ipin ucunda daireler çizerler
Işığın yörüngesine katılırlar
Biterek çoğalacaklar
“ip sözcüğü” çok masum geldi bana
Urganın ucunda Uçarlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sıfır

Biri kıskanan biri varsa o,


Yani sıfır.
Bölünemeyen veya üretilemeyen,
Çıkartılıp, eklenemeyen
Hayalet, gözükmeyen.
Sıfır.
Yokluk habercisi
Yani adı üstünde sıfır.
Biri kıskanan biri varsa o,
Yani sıfır
Trilyon tane sıfır yine sıfır.
Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Sıfırsın gözümde sen sıfır.
Otur sıfır, kalk sıfır.
Sıfır saniyede
Sıfır noktasında
Sıfırın altında
Biri kıskanan biri varsa o,
Yani sıfır.
Bir çok mu nitelikli?
Sıfıra göre bir önemli
Sıfırcı
Sıfır sermaye ile başlamış
Sıfır beden
En kolayı;
Sıfır kere sıfır, eder sıfır
İşleri sıfırlamak
Kafayı sıfırlamak
Motoru sıfırlamak
En önemlisi işte bu
Sıfırı tüketmek.
Olan şeyleri bitirmek, tüketmek
Ne demek?
İflas etmek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sıkıldım

Sıkılmadığım zamanlar olmadı değil


kırk metrekare evimizde
iki kişiyiz temizliği kolay
üstelik gözünün önündeyim
sana çok yakınım

Eski iki katlı dairemizdeki gibi


seni bırakıp ta kaçamıyorum
sıkıldığımda üst kata

Karşı karşıya veya yan yana


diz dize göz göze
istediğin buydu işte
mutlu musun söyle
lütfen mutlu musun doğru söyle
gözlerinden okuyorum mutlusun
çok keyifli gülüyorsun
ben de
ben de çok mutluyum
bayram yaklaşıyor
çocuklarımız gelecek de
dertleşeceğim onlarla

Neyi mi
sana söyleyemediklerimi
veya
belki de eleştirebilirim
birilerini adı önemli değil baş harfi
bilmem ki
senin adının baş harfi de olabilir
çok mu önemli
zaten onlar biliyorlar neler diyeceğimi.
eskiden Berlin Duvarı'na yazarlardı böyle şeyleri

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sır Var

Sır var
Hava içinde su var
Tonlarca
Aşk var
İnsanın içinde sır var
Pişmiş toprak
Toprağın üstünde sır var
Hayat
Hayatın içinde ben varım
Bir de sen çıktın karşıma
Başım belada.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sırlar

Hiç, gizli gizli arabesk dinlediğiniz oldu mu,


Ya da kasetçinin önünden geçerken duyduğunuz
'Batsın bu dünya şarkısına içten içe eşlik ettiğiniz...
Ve aslında arabeski sevdiğiniz halde,
'Arabeskçi' damgası yememek için bunu
Küçük bir sır olarak sakladığınız...
Bunun gibi bir çok örnrekler var hayatımızda
Hadi seçin gün yüzüne çıkartın heveslerinizi
Gün geçtikçe seveceksiniz hepsini.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sırlı Göl

Sapanca Gölü'nün altı panayır,


Göle dağdan su pompalanır,
Balıkları lezzetli ve tatlıdır,
Gölün altında kaynak suları saklıdır.
Araştırılmalı bu gölün altı,
Kimbilir hangi sırlar saklı,
Balıklar farklı, farklı,
Gölün altında neler saklı.
Sapanca Gölü dünyada tek, eşsiz,
Sularının lezzeti emsalsiz,
Hem yüzer, hem de su içerim.
Sapanca Gölü'nde kamış biçerim.
Gölün incelenmesini dilerim,
Merakla bekliyorum, teşekkür ederim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sırp Kasabı

Sırp'ın kasabı olsan


Ne çıkar öleceksin.
Anılarınla tarihe
Gömüleceksin.
İyi insansan anılacaksın
Her dem,
Kötü insansan seni kim arar
Be sersem.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sihirli Kente Elveda

Bir ağaç bile olamadım İstanbul’da


eski müze avlusunda
çınar cinsinden
veya bir caminin çeşmesinin yanı başında
cadde kenarında
gölge olabilseydim dibimdeki
eski kitap satan İstanbulluya
veya
Fenerbahçe Parkı’nda sakız ağacı olsaydım
yıllara kafa tutan
Çitlembik ağacı bile olamadım ben bu şehirde
Ihlamur’da ilk tanıştığım fıstık çamı
yine ayakta dimdik kitabelerin yanında
veya Emirgan’da
altında nargile içip
deniz havası ile güneşi yudumlayanlara
gölge bile olamadım
bir servi de olamadım
Koca Mustafa Paşa Sümbül Efendi Camii’nin avlusunda

İşte geldim gidiyorum


sihirli kente elveda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sihirli Kentin Delikanlısı

Etrafta Beykoz kokusu var


Temmuzda ıhlamurlar çiçek açar
Bülbüller şiir okur ağaç kürsülerinde
Hafizlar kuran okur medreselerinde
Oksijen borsası burada kurulur
Deresi zikzak çizer
Çengeldere adı üstünde
Sizi takip eder giderseniz nereye
içme suları devamlı soğuk akar dereye
Komşuları;
Polonezköy, Mahmutşevketpaşa, Hüseyinli,
Akbaba, Çekmeköy, Bozhane
Yukarda Kavacık Paşabahçe
Oturuyor iki köprü arasında beyzade
Istanbul'un ciğerleri benim ciğerim
Beraber büyüdük
o eski günler gözümün önünde
Henüz eczane bile yoktu ilk geldiğimde
Seni çok seviyorum anılarım var içinde
Kentin genç delikanlısı
Çavuşbaşı Çengeldere.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sihirli Kutu İstanbul

Şirket-i Hayriye ile Boğaz turu


güvertede Macar çigan orkestrası
yeni değil yaşanmış seneler evvel bu
karşımda belediyenin üç taksitle aldığı Hidiv'in küçük sarayı
sessiz Boğaziçi dalgalar keyifsiz
hani nerede o bahçeler bostanlar
hani nerede kanun ud ve bendirli ismail Dede Efendi'nin uşşak
Tatyos Efendi'nin keman taksimleri
nerede o yağlıboya saray portreleri
Çamlıca'nın yavru bülbülleri
doğu ile batının sentezi istanbul
kendi başına yol alıp giden asil Boğaz
her yalısı ayrı bir tarih
ayrı bir ailenin geçmişteki yaşantısı
Içinden milyonlarca insanın gelip geçtiği mavi kubbeli saray
bir varmış bir yokmuş diye başlayan
rüya kenti istanbul
baharın gelişini özledığim gibi
lalelerini özledim renk renk
Galata'da santurla bendir dinleyip
Haliç'te güneşin batışını izledim
dünyanın sihirli kutusu istanbul'da
bir acı kahvenin yanında
çikolata gibi anılarımı katık ettim
sanki bitecekmiş gibi korka korka.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Simramunce

Ülkenin birinde
Milattan önce
Bir topluluk yaşadı
Adı Simramunce

Sabah duası ile işe başladılar


Akşam olduğunda uyudular
Simramunce özgürlüğe aşık ülke

Gururlu insanları çalıştılar


Öğrenmek istediler her şeyi
Ayı yıldızı güneşi

Günlerden bir gün


Güne perde inince
Büyük bir sarsıntı ile titredi Simramunce

Ortalık toz duman


Yıkıldı binalar yerle bir oldu
Ardından gökyüzü karardı
Fırtına ile şiddetli yağışlar başladı
Birkaç hafta yoğun etkili oldu

Dingin bir gün başlangıcında


Güneş ışıkları taşların üzerinde gezindi
Hiç kimse ile karşılaşmadı hiç kimse ile
Parladı parladı
Kimse yok mu dercesine

Bir bebek sesi duyuldu toprağın altından


İnce ince
Yerle bir olmuştu Simramunce.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sinop İli Gerze İlçesi

Ceneviz'in torunları
Yazlıkçılar sponsorları
Deniz ve rüzgar
Güneş ise iki ay bahtiyar
Palamutu ile ünlü
Hamsi zaten gönüllü
Dedikodular türlü türlü
Ne desek az
Sanma ki laz
Horozu Hacıkadı
Pidesi peynirli veya kıymalı yumurtalı
Sinop'un ilçesi
Kış gecelerinin değişmeyen müziği
dalga sesi
Kahvaltıda nokul
Fula'da lise ve orta okul
Yukarda Hamidiye aşağıda köşk mahallesi
Nergizli Yalı Caddesi
Sampiyonlar çeşmesi
İktidar muhalefeti belediyesi
Yangın evleri Yakup Ağa Konağı
Dikmen'i Hacıselli köyü Çeçe Sultan'ı ile
Sandal sefaları yapılan
Rakı sofraları kurulan
Davul zurna ile köçek oynatılan
Mutlu ilin şirin ilçesi Gerze
Selam olsun hemşehrilerimize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sinop Yeşil Kalsın

Boşuna dememiş Sinoplu Diyojen


“-Gölge etme başka ihsan istemem.” diye
Sanki bu günleri çok önceden görmüşçesine

Gökyüzü kararmasın
Kışın gri kar yağmasın
Çocuklarımız kuzularımız
Çiçeklerimiz ağaçlarımız
Zehirli gaz solumasın
Ciğerlerimizin aşkına
Dünyamız temiz kalsın

Boşuna dememiş Sinoplu Diyojen


“-Gölge etme başka ihsan istemem.” diye
Sanki bu günleri çok önceden görmüşçesine

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sirius Yıldızı

Cebrail (A.S) yedinci kat semada


Cebrail (A.S) Sidret-ül-münteha da
Cebrail (A.S) semanın en yüksek ufkunda
İki yay mesafesinde vahy tamamlandı
Hz. Muhammed(S.A.S) Cebrail (A.S) ı
gözleriyle gördüğü zaman kalbiyle de tanıdı.
O hiçbir zaman kendi arzularına göre konuşmadı.
Kuran’ı peygamberimize
gücü çok olan Cebrail(A.S) öğretti
son şefaat edecek olan Allah(C.C) tır
Meleklere dişi diyen yanılır
Semada ve yerde bulunan her şey Allah’ın(C.C) dır.
Yapılan şey imtihandır
Zekat vermekte direnme
Güldüren de ağlatan da O dur
Dirilten de öldüren de O dur
Nutfeden erkek ve dişi yaratan O dur
Öldükten sonra tekrar dirilten O dur
Semud ve Lût’u yok eden O dur
Yerin dibine gömdükçe gömen O dur
Kıyamet yaklaştı
Onun vaktini Allah(C.C) tan başka
Koyacak kimse yoktur.
Kırkdokuz virgül dokuz senede üst üste gelen
Sirius yıldızının da Rabbi O dur
Battıkları zaman yıldızlara yemin eden Allah’ın (C.C) şanı yücedir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sisli Geceler

Dağılan sisler etrafı kapladığında


Göz gözü görmeden akşamlar olur,
Kararıp gökyüzü gün solduğunda,
Sis bulutları yollara koyulur.
Arkasında iz bırakırcasına derin,
Bir başka yerinde evrenin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sivas Kangal

Zeki, duygusal
Sadık ve bağlı sahibine
Sever o sizi, siz sevmeseniz de
Cinsi kangal,
Şakayla işi olmaz,
Küçük bahçeyi sevmez, açık alan ister,
Arka ayakları da hareketli olmalı,
Göğsü ile düşmanını yatırır yere,
En sağdık dosttur artık o size.
Hiç kimseyi yanaştırmaz içinize.
O senin artık kulun kölen olsun,
Bağla kapına seni korusun.
Yeni köpeğiniz Paşa hayırlı olsun.
Nazar değmesin, ona kötülük etmek isteyen
Allah'ından bulsun,
Hadi beraber gezin bakalım,uğurlar olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siyah

Size yardım eden oldumu kaderinizi çizerken


Hayat renklerinizi genlerinize dizerken
Koyu renkler kullanılır kimilerinde
Siyah ve tonları sanki bende
Beyaz ve çizgisiz bir kağıt mı o sizce?
Yok yok vardır elbette çeşitli renkler üzerinde
Kiminde mavi, kiiminde yeşil, benimki siyah nedense
Belki de vardır üzerinde bir perde
Siyah neyi ifade eder sizce
Bir bilen varmı bunları söyleyin bana gizlice
Almak isterim onlardan güzel müjde
Kimbilir belki beyazlaşır gün geçtikçe
Kaderimin renkleri sessizce.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siyah Defter

Yaprakları siyah bir defterim var


Birde siyah yazan kalemim
Anlaşılmak istiyorum
Anlatamıyorum hislerimi, derbederim.
Çok geceler uzun uzun yazdım defterime
Okumak istedim kelimeler silinmiş,
Hıçkırıklar boğazıma dizilmiş.
Sen okuyabilirsin diye yazmıştım bu dizeleri
Ne tuhaf yazısız sayfalara kim cevap verirmiş
Sayfalar karışmış dizeler silinmiş.
Yazdıkça boş kalıyor defterim,
Buharlaşıyor hecelerim
Şebi aruz da düşüncelerim
Yoruldum,
Birazdan ışığı dinlendireceğim

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siyah İskarpin

Siyah
İskarpin aradım günlerce,
Giyecektim.
Artık ben de
Adam oldum diyecektim.
Nihayet bir akşam
Buldum onları,
Sahibi emekli bir amca idi,
Oğlu dışarı gitmişti,
Daha sonra geldi,
Vitrindeki ayakkabının
Kırkbir numarasını
Masaya çıktı, üst raftan
Alıverdi.
Fiyatını sordum kırkbeş dedi,
Tenzilat istedim;
-'Bunun altı köseledir' belli değilmi
Ödedim parasını aldım geldim,
Arkadaşıma;
Aramaması için telefon ettim.
Yüzelliye kadar ona al demiştim,
Kırkbir numara iskarpin bana.
Ondan önce buldum ben,
Kırkbeş liraya,
Artık iskarpin de yeni,
Elbise de yeni almıştım,
İkisi de siyah ve sade,
Sıra kravatta.
Tercihim fosforlu yeşil veya pembe.
Onları giyeceğim Büyük Kulüp'te.
Dağmat olurken özenmemiştim,
Bu kadar giyimime.
Zaman hep aynı kaldı,
Devir aynı devir,
Ye kürküm ye.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siyah Leke

Ressam siyah bir lekeye bakamazsa


kâğıt üzerinde;
Orta çağ ressamıdır
fotoğraf özlemi ile dolu

Oysa dijital makineler yapıldı


çektikleri tıpkısının aynısı

Sanatının doruğundaki
boyaları serpiverir tuvale
veya
ambalaj paketlerinden bozma
bir parça karton üstüne
hatta plastik piknik tabaklarına

Ressam siyah bir lekeye bakamazsa


kağıt üzerinde;
Henüz erkendir
ona ressam demeye.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siyah Şapkalı Adam

Vapur iskeleye yanaştı


elinde valizi
başında kulaklarını kapatan
siyah şapkası olan adam yol ücretini ödedi
garın berberinde tıraş oldu
büfeden bir karışık tost bir meyve suyu
bir paket de sigara aldı

Sekiz numaralı perondan


beş numaralı vagonu buldu
bir türlü veda edilemeyen şehirden
eski bir şehre doğru gitmek için
tüm hazırlıklarını yapmıştı
kitapları elbise ve çamaşırları
dergisi bileti tamam
koltuğunu buldu yerleşti

Saat yirmi ikiyi vuruyordu


tren hareket etti
hayatının beş buçuk saati
bu yolculuk için programlanmıştı

Ona asla veda edilemeyen kent el salladı


arkasından koştu tren süratlendi
her aşkın sonu ayrılık ile bitecekti
kent koştu tren hızlandı

En sonunda gücü azaldı durdu


tren kentten kopup karanlıkta yol buldu
başında kulaklarını kapatan
siyah şapkası olan adam gitti
İstanbul’un
bir ışığı daha kayboldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siyah Şapkalı Adam-2

Vapur iskeleye yanaştığında elinde valizi başında kulaklarını kapatan


siyah şapkası olan adam vapurdan inip gişeden yol ücretini ödedi
Garın berberinde tıraş oldu büfeden bir karışık tost bir meyve suyu
bir paket de sigara aldı
Sekiz numaralı perondan beş numaralı vagonu buldu
Bir türlü veda edilemeyen şehirden başka bir kente doğru gitmek için
tüm hazırlıklarını yapmıştı

Kitapları elbise ve çamaşırları dergisi bileti tamam


Koltuğunu bulup yerleştiğinde saat yirmi ikiyi vuruyordu
Hayatının beş buçuk saati bu yolculuk için ayrıldı
Ve tren hareket etti

Ona asla veda edilemeyen kent arkasından koştu tren süratlendi


kent koştu tren hızlandı
Her aşkın sonu ayrılık mı olacaktı

En sonunda gücü azaldı durdu tren kentten kopup karanlıkta yol buldu
Başında kulaklarını kapatan siyah şapkası olan adam gitti
İstanbul’un bir ışığı daha kayboldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Siz Böyle Yazdığıma Bakmayın

Siz böyle yazdığıma bakmayın,


Birkaç gün sonra bir iki sene ara veririm,
Ben kendimi iyi bilirim.
Siz bana aldırmayın kanmayın,
Dediklerime fazla inanmayın.
Okuyup geçin yazdıklarımın yarısını
Bekleyin hepsinin sonrasını.
Ben yazıp geçip giderim,
Çok seneler sonra belki gene gelirim
Kimbilir nelerle uğraşırım sonra,
Yorulursam soluk almaya yanınız sığınırım,
Birkaç şiir yazıp hatırlanırım.
Yarısını okuyun yeter,
Yarısını da okumuştunuz evvel....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Size İhtiyacım Olacak

Geceye yağıyordu
insanlar habersiz yağmurdan
su sokak lambasının altından
kaldırımdan
kimseyi uyandırmadan
ta sabaha akşamdan
aktı durdu

Yer kararmıştı
toprak kokusuna hasretti bu ben
az sonra gece sıyrılacak
gün çıkacak ortaya çırılçıplak
inanır mıydım yarın ıslanacaksın deseler
ıslandım
aylardan nisan değil ama ocak
hava sıcak
gözünüzü seveyim ayakkabılarım su koy vermeyin
size bu kış ihtiyacım olacak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sokak Satıcıları

Sene bindokuzyüzaltmışbeş
Yer istanbul Beşiktaş
Arabalar Amerikan
Beyoğlu'nda hanımefendilerin,
beyefendilerin dolaştığı bir ortam.
O zamanlar Eminönü'ne İstanbul derlerdi.

Sabah sütçü ile başlayan serüven,


akşam macuncu ile biterdi.
Ama bilseniz
arada neler neler geçerdi;

Kocakarılar hamamda nasıl bayılır diyen


ayıcılar mı dersiniz...
Hallaçlar mı?
Veya mahallemizin ihtiyar yoğurtçusu
elinde okul zili.
Bir yoğurt derdi,
bir de zili sallardı ileri geri.

Yazın dutçu geçerdi eskiden,


Serencebey'de dutluğa otel yapılmadan evvel.
Taksitle çeyiz satanlar mı dersin,
kemancısı, darbukacısı,
bayram yeriydi sanki veya bir mektep...
Hayat mektebi.

Boldu eskiden mahallelerde


hopörlörlü karpuzcusu, zerzavatcısı.
veya Çengelköy'ün turşuluk hıyarcısı.

Bıçak bileyicileri dolaşırdı,


hurda eskicileri,
pamuk şekerciler,
bozacı geçerdi kış geceleri.

Akşam simitçileri,
eski eşya alıp, naylon verenler
'-Eskiler alırım, eskici'
Veya kilimini yere serip
fal bakan çingeneler.

Daha neler vardı neler neler...


Eski evlerin cumbalı pencerelerinde
güneşten sararmış solmuş tenteneler.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Solucantüs

Hey solucantüs geç kendinden


mola ver evrene
bir damla su aşkına
var oluş çığlıklarında
hıçkırık duyuyorum
insan yığınlarının ta derinliklerinde
hey solucantüs geç kendinden
mola ver evrene
bak renk renk sayfalar uçuşuyor gökyüzünde
güneşe doğru
mucize
yeniden var oluş zamanı
bozulan düzenler
bir damla su aşkına
gerçeği söyle
hey solucantüs geç kendinden
mola ver evrene
yeni bir gün ve temiz bir pencere
tükeniş tek tek yükseliş kitlelerle
yok oluşana beş kala
sevini kaybetme
tükeniş tek tek yükseliş kitlelerle
boy atma çığlıkları geliyor kulağıma yeni mekanlardan
uzun dar koridorlar var önümde
hey solucantüs geç kendinden
mola ver evrene.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Somun Pehlivanı

Ben yalancı somun pehlivanıyım


Vergi ödemekten param kaldı mı ki pirzola alayım
Tek tesellim sesimdi oda kesildi kesilecek
Konuşma sus konuşursan terbiyesiz olursun
Kısa donlu pehlivan
Geçen sene kısa donla denize girenler
Bu sene jet ski ye biniyor
Hocalarımız kürsüde çocuklarınızı kuran kursuna verin derken
Kendi çocuklarını koleje gönderiyor
Veya bir adım daha ileri Amerika’ya
Bunlar Terbiyeli sütten çıkmış ak kaşık
Diğerleri dedikleri simitle çay içmeye alışık
Peki neden bu tutku
Anlayamadığım da bu
İşte ekonomist lider işte genç işte tutkulu
Kanunu toplum için benimseyen kişiye göre kanun istemeyen
Siyasetten siyaseti kaldıran kardeşi kardeşe dost yapan lider
Tercih sizin beyler bayanlar
Dininize sizin kimse karışmaz
İsteyen istediği gibi mabedinde yapar ibadet
Yaşam tarzını ona göre düzenler
Yaptıkları uygun olup kabul görürse yerleşir hayata geçer
Ekonomik özgürlüğü olmayan toplumlar fakirleşir
Elini vicdanına koy ve dinle
Aman sahtekarlara oy verme
At yarışı spikerlerini oyunla def eyle.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sonsuza Uç Manolya

Sonsuza uç Manolya
kelebeğini unutma
onu da al yanına
sonsuza uç Manolya
dök saçlarını rüzgara
bizi ara
ara sıra

Unutulmak üzmese de bizi


yokluğun üzecek besbelli
sonsuza uç Manolya
bizi bekletme
gözlerimiz kalmasın yollarda
kokunu duyalım
pencerenin kenarında
veya bir gece vakti balkonda

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sonsuzluğa Göç

Vuslattan gelen haber


Dalgalar silsilesi ile ulaştı limana
Demir attı
Görmeye gelenler gittikçe arttı
Terinos'un hayatını yazan makale
Zarif ve efendi görünümlü cambaz
Sahtekar yalancı
Terinos gaspçı
Ben onu öyle tanımazdım
Dedi birçoğu
Ziyaret etti
Temsili resmi geçitler gibi
Liman boyu hep izlendi
Datça flarmoni orkestrası eşliğinde
Şapel önü ayin sessizliğinde
Vergisiz ticareti sevenlerin ziyareti
Devam etti
Makber hüznünde ağır katafalk
Elden ele yüzerek arabaya yerleşti
Maceracı Terinos günahlarını limana bırakıp
Sonsuzluğa göç etti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sosyalizme İlk Adım Atıldı

Sosyalizme ilk adım atıldı,


Bankacılar havasını aldı,
Vatandaşa bir hak tanındı
Kartlar böyle kullanılamazdı.
İktidar muhalefet birleşti,
Bu beraberlik ikinci deneydi.
Emir büyük yerden geldi,
Bankacıların başı öne eğildi.
Elbette haksızlık önlenmeliydi
Kapitalizmin sesi kesildi,
Marketlerde bir gün benden izinli
İzin isteyenler sizdiniz, buyrun,
Esnaflar siz baş köşeye kurulun.
Aman ha siz kendinizi koruyun.
Halkın sahibi muhalefet ve iktidar,
Ezilenlerin hakkını koruyanlar.
Bankacıların hakkından geliyor bunlar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Söz Geçiremediğim Mevsim Yaz

Mavi rüzgar
Çorapsız ayaklarımdan girip
Yol alırken vücuduma
Çare oldu;
az da olsa
yaz gecesinin son sıcaklığına
Akşam ezanları okunuyordu o sırada
mevsim yerini sonbahara çoktan terk etmişti,
bir turuncu mevsim gelip geçmişti
Ege'nin kucağından
bir turuncu mevsim gelip geçmişti
Gemiler dolusu sevda yaşandı sahillerde
Yaz şarkıları dillerde
Deniz iliklerine kadar soğuduğunda
Ara verildi romantik duygulara
Hasret mevsimi geldi
Deniz kabardı dalgalar azdı
Sahildeki uysal gel gitler nerde kaldı
Gece iskele gezintileri de bitti
İnsanlar döndü
İnsanlar tekrar kabuğuna çekildi ve...
yaz bitti
Zeytin ağaçları ise hep neşeli
Vururken damın saçaklarına yağmur damlaları
anmak için yaz sevdalarını
Zaman;
şimdi fütursuzca şiir yazma zamanı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Su Perisi Kızı Sinope

Karadeniz sahilinde
Oksijensiz kuyu cezaevi içinde
Bir garip yaratık yaşar dibinde
Mezarı yakındır Nil nehrine
Saklıdır büyük piramidin temelinde
Yakut renkli şehir
Tunçtan sağlam elmastan parlak plaza
Işığı kendi içinde
Balta kesmez rüzgâr keser
Şimşekleri üzerine çeker
Özgürlüğünü ifade eden filozofu fıçı içinde
Candaroğlu ve Osmanlı yönetmiş geçmişte
Selam senin üzerine olsun
Amazon kraliçesinin kenti
Osopos’un su perisi kızı Sinope

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Su Üstü Nakışçısı

Su üstü nakışçısının
tarağında alın teri
teknesinde kitre
siyah renginde Çamlıca toprağı vardı
o bir renk ve ahenk sihirbazıydı

Nakışçı geniş gönlünü


kitreli suya bağladı
bir ömür boyu onun başında
renklerle konuştu
renklerle oynadı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Subjektif Diriliş

Tınısı değişti sesimin


Çöktüm tamamen
Diz cöktüm
Sensizliğe

Islak yaprak kokan ormanlar


Yağmurdan sonra mantar
Aşktan sonra
Dağılan duygular savrulur ortalığa

Tınısı değişti sesimin


Çöktüm tamamen
Diz çöktüm
Sensizliğe

Umut henüz
Can cekişirken masamda
Suni teneffüs yapıyorum ona
Gerçekler dizi dizi tabutlarda

Ölen sadece gercekler mi


Bedenler mi
Yoksa yüce devler mi
Ölenler kalenderler mi

Tırpan kullanmayı öğrendim sekiz yaşımda


Annemden merhameti
Babamdan saflığı hayırseverliği
Biri de; gelip öğretmedi bana
Kahpeliği serkeşliği

Hep elif oldum hayatta


Dik durdum dik yaşadım
Bir tek sana diz çöktüm
Bir tek......sana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Suda Kurutulmuş Laflar

Her şey serbest


din adına
namaz serbest oruç serbest hac serbest
tesettür de serbest.
Daha ne kaldı
cüppeli de serbest
oku izle
ya da muganni dinle
hatta sohbete katıl
her şey serbest din adına
camiler açık
yazın klimalı kışın sıcacık.
Özgürlükler diz boyu
kediler köpekler bile konforlu
mamaları özel suları yazın hazır
hani nerede o sözler;
"-Alo belediye köpekleri zehirle."
kaplıcalar çoğaldı
kahveler gani
çeşitli isimde yiyecekler içecekler türedi
artık ne trenler ne de vapurlar tarifeli
birini kaçırırsan üzülme
arkadan gelecektir bir diğeri
Aman ha şu üç şeye gösterin itina
önemli maddeler su tuz ve hava
şakalaşmak gerekir arkadaşlarla
suda kurutulmuş laflarla
hah hâ...Sondaki a şapkalı unutma
Dünya lâ sen onu zannedersin yayla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sudan Yaratılan

Yaşıyorsak hep beraber


dünya gezegeninde
yüce sevgiyle bağlansın
tüm insanlar birbirine
sessiz davet
karşılıksız muhabbet
güven verelim insanlara
en önemlisi ihtiyacı gidermek
önce eğitim sonra
var olanı sevelim
çocuklar geleceğimiz
onları sevindirelim
sağlıklı bir toplum için
sevgi durağında buluşalım
güler yüzlü insanlar ülkesinde
yüce aşkı tadalım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Suların Birleştiği Yerde

Tansiyon camda mı olurdu sadece


“-Bu gün tansiyonum değişti” dedi Terinos
“-Vücudum sanki bir külçe.”

Üç gündür rahmet yağıyor Knidos sokaklarına


tatlı suyla tuzlu suyun özlemi son buluyor
denize su boşalıyor
Terinos un başından aşağı kaynar sular boşalıyor
yağmurluğu sırtında sahile indi martılarla konuşmaya
eski çorba içtiği günleri anımsadı Zekeriya Sofrası'nda
köpeği Tontonitos'la dolaşırdı sokakları
ne kadar da özlemle boşalıyordu tatlı su

Öfkelendi deniz köpük köpük köpürmüştü bir kez


yalnızlıktan olsa gerek
hadi deniz tatlı suya hasret Terinos neye hasretti
bitecek miydi onun özlemleri
asla asla bitmeyecek hayat uzun ve engebeli
ceketinin cebinden çıkarttığı elmayı ısırdı
yağmur damlaları ile elma suyunu çoğalttı
o an her şeyi unuttu şimdi Terinos yeni doğmuştu
ahşap iskelenin ucuna kadar yürüdü
elmasının yarısını balıklara attı

Yağmur damlaları sanki denizden


yuvarlak daireler çizerek havaya uçuyordu
her defasında daireler iç içe girip kayboldu
yenileri ile sürüp gitti bu kovalamaca
yaz günü olsa hiç durmaz atlayıverirdi denize
balıklarla sohbet etmeye
ah yaz ne zaman geleceksin seni görebilecek miyim bir daha
ve kavuşabilecek miyim en derin yerine
güneşi de özledim ama

O da ne eski badem ağası yeni otobüsçü Hasan'ın


altında spor üstü açık bir otomobil
bu devirde ne gerek var hülya görmek için şaraba
insanlar olmuş Leyla
Mecnun'u yok ortada

O an tekrar tansiyonunun değiştiğini son kez fark etti


Terinos için kim ne derse desin adam gibi adamdı
onu bir tek Keliternos'u aradı
cep telefonu çaldı açmadı
ayın on dördü günlerden cumartesi mevsim kış
aylardan en kısa olanı
ah Terinos ah bu şakanın bu gün sırası mıydı
son şakan bu olmamalıydı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Sulu Boya Papatya

Gözlerin parlıyor
ağlıyor musun yoksa
sulu boya papatya

Sarı gözyaşın
beyaz yapraklarından akmış
yaprakların sararmış
sil gözyaşlarını ağlama

Yeşil yaprak tahtına kurulmuş


beyaz gelinlikli güzel
aklına neler getirdin
evrenin sulu gözlü masum çiçeği
seninle çok gün doğacak batacak
çok şeyler yaşanacak
sil gözyaşlarını ağlama.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Susan

Tekmelemek geliyor içimden


her adaletsizliği
kuşandım zırhımı
olacaklar programlanmış hazır
izledim önceden kaderi
isyanım gerekiyor olacaklara
haksızlık karşında susan
lanet şeytandır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Süreyya Plajı Durağında

Süreyya Plajı durağında;


Kuru ağacın tepesinde iki karga,
ortasında siyah kedi,
altında iki köpek vardı.

Zaman,
bir sigara içimlik kadardı.
Yedi kırk treni geldi,
seyir tamamlandı,

vagonlarda
işe giden insanlar vardı,
ama trenin yarıdan çoğu
temizlikçi kadınlardı.

İçeride aşure muhabbeti,


dışarıda soğuk,
etrafı kapladı.
Kol saatime baktım, zaman dardı,
tren raylar üzerinde
Haydarpaşa’ya vardı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şah Damarı Kadar Yakın

Gönül çok büyüktür, ona


Padişahlar şahı sığar
Çok yakın olsa da sana
Seni zaman zaman sınar

Şehveti aşk sanma gönül


Şehvetten aşka yol sarptır
Yola koyulduktan sonra
Geriye dönmek azaptır

Pınarın başına geldin


Suyu görmüyor gözlerin
Biraz daha çaba sarf et
Kana kana içeceksin

Artık unut tüm dertleri


Misafirini ağırla
Bak bakabildiğin kadar
Açıldı perdeler sana

Bak gördün o sevgiliyi


Kavuşma günü gelmeden
Dünya artık zindan sana
Ecel şerbetin içmeden.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şah Ve Mat

Bu şiirimi;
Elektriklerin kesik olduğu
bir öğlen vakti,
lokanta yemek listeleri arkasına,
soğuk bir ofiste
masamın başında,
ocağın beşinde yazıyorum.

Kimi zaman da
kendi kendime kızıyorum.
Neden ben buradayım diye.
Bir koruda kavak değilim de
bir insanım iki bin yedide.

Elli senelik bir varlığım


doğmuşum Eylülde.
Gerze’de.
Öleceğim kesin ama;
(Allah geçinden versin)
Bilmem ki nerede?

İki arada bir derede olmasında,


Sakin sakin evimde,
mekan değiştirmeliyim
senin ellerinde.

Usulca zamanı geldiğinde,


bütün işlerimi bitirip de,
kader şah dediğinde
ve ölmek;
M.A.T olmak kadar
elzem bence.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şair

Bir şair olacakmışım


Olmaz olayım be,
Çok mu lazım şairlik
Cep delik yok metelik
Öyle değilmi be
Söylesene ahretlik.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şair İstemeli

Devamlı şiir temalarında;


Olmalı mı bir kadın sevgisi?
Örneğin sevemem mi ben bir
yaban eşeği?
Veya topla oynayan sevimli bir
yavru kediyi?

Hayallerimde canlandırdığım
Terinos adında sevimli bir ihtiyara
merhaba demeyi, veya;
Acı bir kahvenin lezzetini söylemeyi.

Banka kartlarına olan öfkemi


tarif etmeyi.
Bence bir şair şiirlerinde;
İfade edebilmeli aklından geçen
fikirleri.

Anlatmalı;
Sonbaharda sahilde
elleri cebinde gezmeyi,
kimi zaman da yağmurda ıslanmayı,
ikindi vakti batan güneşe bakmayı.

Şair istemeli;
Ürettiği
malını satmayı,
duygulara da ufak lezzetler katmayı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şair Mehmet Akif

Ben şair olmuşsam herkes şair olabilir be


Yazın sizde bir şiir gönlünüzce
Gönderin antolojiye
Hayat nasıl olsa geçiyor öylede böylede
Veya dinleyelim
Eskilerden bir nihavent söylede...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şair Olmak

Kalemimin rengi değil, ifadeleri önemli,


Yazdığım kağıda ya ne demeli,
Bir gün kalemimin rengide kağıdımın
Kalitesi de kaybolacak,
Dizelerdeki anlamlar ayakta kalacak.
Yazılılarda soru haline gelmemişsen eğer,
Yazmamışsan bir kitap kayda değer
İşte olamamışsın iyi bir şair,
Televizyonda biri okumamışsa senin şiirini
Usta edip değilsin besbelli,
Kimi zaman yazmışsın şiiri,
Kimi zaman da şiir yazmış seni.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şakayıklar

Gün akşama dönerken


ne zamanki yaşam yorgunu narin duruşuyla
sana benzeyen şakayıkları görsem bahçede
yıllanmış kırmızı yapraklarıyla perdeleri kapanmış
aynı hüzünleri anımsar
üzülürüm

Yokluğunda sarılırken gecenin boşluğuna


yuvasına geciken göçmen kuşlara sorarım
geri gelecek mi diye
Oysa çığlıklar dolaşır sere serpe
aklımı alacakmış gibi vurulan kapılardan
geleceksin titreyişi kaplar bedenimin her bir yanını
üşürüm

Ay beyazıdır ortalık artık gecenin geç zamanında


iki avucumla kapatırken yüzümü
hiçbir yere koyamadığım ellerim kayar gider
dalarım

Son ayrılık çığlıklarıdır artık dolaşan


ıslak bir yaz gecesinde
umutlarımı katık ederim ayrılığa
gecenin içinden gün sabaha dönerken
Kan kırmızısı şakayıklar kollarını açar
koklarım

Geceler mi seni düşlerime getiriyor


yoksa sen mi anıyorsun sevdamızı
el ele seher meltemiyle gezinirken bahçede
Şimdi yorgundur bedenim
oysa ruhum bıçkın bir serseri
henüz on altı veya on yedisinde
kırmızı şakayıklar gibi hüzünlü lal rengi akşamlarda
söz geçiremem kendime ve
kapanırım içime
Dalgalanırken esen rüzgarla yüreğim
biliyorum ki hayat tekrarlanmayacak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şakşaka

Gel güzelim biz beraber


çakıllı iç bahçede
baş başa olalım mavi çamın altında
okkalı dibek kahvesi gelsin
zarflı kallavi porselen fincanda
karanfil melisa küpe çiçeğinin
kokusu karışsın dumana
şakısın ispinozlar fülüryeler sakalar serçeler bülbüller
bitmesin bu cennet bahçelerini anımsatan manzara
demdeme ve şakşaka
Denize sarkan bahçelerden
fesleğen hercai menekşe ıtır sardunya
Kırmızı gül Maraş Sümbülü'nün kokusu yayılsın Boğaz'a
Göksu deresinde ay ışığında
öpüşürken akasyalar
Tazelensin "Misl ü baha"

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şans

Şans

Şans nedir? ...


Merasimlerde en ön sıraya kurulup,
resmi geçidi sonuna kadar izlemek mi?
Yoksa,
erken emekli olup, kahvede
evde köroğluyla
hafta sonu ziyaret mi çocuklarına?

Şans nedir?
Uyanıklık mıdır, enayilik mi;
Terlikçi arkadaşının dükkanında pineklemek mi?
Yoksa,
yıldızlı arabalarda gezmek mi?
Bence şans;
Şanslı olduğunu hissetmek ve
üstüne soğuk bir su içmektir.
İyi şanslar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şark Hizmeti

Ve beklenen gün geldi,


Terinos'un oğlu Timenos okulu bitirdi.
Hipokrat yemini etti,
Anadolu'ya staja gidecekti.

Babasına bir gün ayırdı,


salı sabahı
iskelede motoru bekledi,
motor kıyıya yanaştı,
Timenos elinde bavulu,
arkadan el salladı.

Keliternos ve Terinos
onu karşıladı.
Altı sene eğitimden sonra;
Bir de Anadolu'da şark görevi başlayacaktı.

O gün Keliternos oğluna


en sevdiği yemek olan
sebzeli orkinos haşlaması yaptı.
Yanına da bol roka çıkarttı.
Kuzinede patetes pişirdi,
içine tereyağı kattı ve pide
Timenos bunu karabiber ekerek yedi.

Terios da
kendi kafasına göre takıldı;
Kardeşi Benekliporos'u dinleseydi;
Kekik suyu içecekti.

Akşam oldu, sofra kuruldu,


Komşular da birer tabak
yemek ve sevgi gönderdi Timenos'a
O dinledi, onlar hep konuştu.

Yemek bitti,
Timenos odasına çekildi,
orta okulda giydiği pijamaları
üstüne geçirdi,
saklamıştı onları annesi,
katlamıştı, naftalinli.

Sabah oldu,
Timenos'a yol göründü.
Arabacı atları kapıya yasladı,
Timenos bindi,
Annesi bir kova su döktü arkasından
Komşuları çiçek attılar.

Timenos;
Rüzgarın yerini ayaza bıraktığı
şehirlere doğru yola çıktı,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Epiktotes'in elini sıktı.

Terinos el salladı arkasından.


At arabası ağır ağır uzaklaştı.
Terinos'la Keliternos
kucaklaştı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şehitler Ölmez

Nurun ala nur olduğu günlerde,


Oğlum Allahuekber Dağı'nda askerde.
Şarapneller parçalanır siperde,
Kandil dağlarında gece sessiz.

Tutulmuş nefesler, etraf kimsesiz, o yok,


Ama beraberim, şafakla başlayacak ertesi günüm.
Oğlumdan mektup gelmezse üzülürüm.

Bir şiir yazmış geçende annesine,


Ben ölürsem diye başlamış,
Dizelerden birisine,
Canmı dayanır bunun böylesine.

Göstermedim köroğluna mektubu,


Sakladım ceketimin sol iç cebine.
Okudum şehidimin teslim merasiminde
Annesinin feryatları içinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şeker Babacığım

Kırk bir sene öncesinin ince toz şekeri parçaları


Okuduğum kitabın arasından döküldüğünde kucağıma
Başımdan aşağı sanki kaynar sular boşaldı
Işık hızından daha hızlı bir zamanda
Çocukluğumu geçirdiğim eski cumbalı eve misafir oldum
Geceydi
Yatak odasının tek ampullü abajuru yanıyordu
Ve kömür sobasının üzerinde çay kaynıyordu
Odadan manevi bir sıcaklık yüzüme vurdu
Babam benim şu anda okuduğum kitabı okuyordu

Beli bükülmüş kurşuni teneke çay kaşığı ile


Çayı şekere koyarken beyaz mika kaseden
Elim titredi kitabın arasına döktüm
Bu şeker taneleri kırk bir sene sonra
Oturma odama misafir oldu

Kitabın başındaki tarihe baktım


Toplama çıkartma yaptım
Hesap tamdı.
Şeker babacığım bir başka adamdı
Beni hiçbir zaman zor anlarımda yalnız bırakmadı
Kitabın adı mı?
Necip Fazıl’ın
………..
“Büyük Kapı.”

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şengenler Arttı

AB ye girmedik şengenler arttı,


Irak komşumuzdu, Saddam aldattı,
Kıbrıs yavru vatan, Lokmacı kalktı,
tahsil göremedik, cehalet arttı,
eski çoraplardan parmak fırtladı,
vitaminsizlikten verem hortladı,
sanayi sitesinde bomba patladı,
vatandaş oyunu bana atmadı,
bu kulun pes etti, sabrı kalmadı,
vergimizi senelerdir doğu topladı,
batıda yaşarız bizim nemize,
Karadeniz'liyiz sor ninemize,
kılçıklı indiririz hamsiyi midemize,
oyumuzu veririz biz gencimize,
AB yakışmaz Türkiye'mize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şeylere Elveda

Sahne tozu yutar ya sanatçı


Anne'nin en sancılı zamanıdır
Senin hayatla tanışman
Vazgeçmek istemezsin bir daha ondan

Kozalakları dökülür çamın altına


Güneş doğar ve batar her sahah ve akşam üstü
Sen olanca devinimin farkına varmasan da
Bir şeyler olur doğada

Biri ölür biri doğar aynı zamanda


Ölüm de sancılı olur çoğu zaman
Yoğun bakımda veya eski bir karyolada

Belki bir aşk oldu bittiye gelir


Belki bir hayvan girer hayatımıza
Veya çocuklarımız vardır
Har gür icinde gelip geçen hayatta

Güneş terk ederken bizi


Yine gelecektir
Hayat terk ederken bizi
Bir daha gelecek midir.

Benim dünyada alacağım nefes sayısının sonu kaçla biterse bitsin


Bensiz geçecekse bundan sonra ömür
Aşk olsun dostlarımın içinde
Sevgi ile toprağa küreğe
Ufacık yüreğe
Çam dalına konan çekirgeye
Elveda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şık Hayaller

Genç kızın gelinlik özlemi,


Diploma töreni,
İlk araba,
Bahçeli ev veya
Havuzlu site içerisinde daire.
Oniki metre kamaralı yat,
Sabah sahili dolaşmak
Şık hayallerle süslü hayat.

Kurumuş gül, sayfalar arasında sararmış,


Gerçekler buzlu,
Gerçekler ıslak.
İstenmedik olaylarla beraber,
Elde edilemeyen hayaller.
Sahilde parçalanmış sandal,
Kıyıya vuran hırçın dalgalar,
Özlemler, kurulan güzel hayaller.

Hızla geçen bir hayat


Elimizde olmayan kadere bağlı kederler,
Acı tatlı iç içe yumak yumak.
Şık hayaller de olmazsa;
Çekilirmi bu hayat?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şifa Olsun Güzel İnsanlara

İskele martı beyazı


Sahil göz kırpıyor insanlara
Çamlar yeni berbere gitmiş
Taranmış süslenmiş
Koku sürünmüş
Kaplıca suyu dairelerin içine girmiş
Berrak ve cam gibi bir hava
Şubat Mart devre mülkündeyim
Burası Armutlu ve
İhlâs kaplıca
Her gece ücretsiz sinema
Lunapark ve bisiklet kiralama
Burası Armutlu İhlâs kaplıca
Şifa olsun güzel insanlara

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiir 230999

Haydarpaşa, Karaköy tamamdır


dediği zaman iskele amiri;
Martılar teyyare, karşımda yeni cami.
Gülhane'ye doğru hışır hışır dalga sesleri,
biraz sağa, biraz sola
yata kalka ileri.
Karaköy'den Haydarpaşa
iş dönüşü, akşam seferi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiir Ağlıyordu

Şiir Ağlıyordu

Komşular Allah kavuştursuna geldikleri gece


acemi birliğinden gönderdiğin şiiri okudum;
Şiir ağlıyordu,

Analık duygularıma gem vurdum,


gözlerim kuruydu.
Babamla bir ara bakıştık;
Yutkundu.
Yatak arkadaşıydı oğlumun,
en çok ona koydu.

Onun sevdiği yemekleri yerken,


boğazım kurudu,
lokmalar durdu.
Senin yazdığın şiiri okudum;
Şiir ağlıyordu.

Usta birliğinden ilk mektubun geldi,


Doğduğun gün gibi kokuyordu.
Mektubun elden ele dolaştı,
deden hariç herkes okudu.
O okuyamadı, gözleri doldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiir Otobüsü

Şiir Otobüsü

İlk durak rüzgar,


son durak deniz.
Hep yağmur yağar
içinde.
Mazi hatırlanır:
Bir sokak lambası,
yanık kalmış sahilde.
Boş bir resimlik,
dalgaların sesi,
kol kola gezilir caddelerde.
Şiirin içine girdim,
şiir köşesinden;
Ayrılık, hasret,
ve sayire, ve sayire
şiir bu işte...

Sen yaz,
sen oku,
sen dinle.
...........

Bu şiiri beğendim.
Çook iyi be! .....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiir Yazıyorum Yalnızca

Sıcak ve aydınlık bir Boğaziçi vapurunda


Eminönü ile Kadıköy arasında
Sevdanın tam ortasındayım
Aralık'ın sonunda

Kızkulesi İstanbul kokuyor


O da ışıl ışıl
Şehir hatları vapuru gibi
Lacivert denizin kıyısında

İstanbul'un parmağında tek taş pırlanta

Akordiyon çalıyor bir çalgıcı


Para toplar şarkı arasında
Ömrümün ikinci yarısında
Şiir yazıyorum yalnızca.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiirim Geldi

Şiirim geldi off


tutamıyorum kendimi,
kalemimi bulamıyorum
nerede, nerede?

Bulabilirmiyim
hemen şimdi?
Eyvah...yok.
Panik oldum.
Kalem yok,
şiirim geldi,
ne olur aratma beni.

Nerdesin,
yazmalıyım hemen şimdi,
yoksun patlarım
kendimi tutamam ki.
Off
şiirim geldi,
yazmalıyım
bir şeyler
hemen şimdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiirlerim Yeşillenir

Kar suları erir,


kelebekler oluşur,
papatyalar çıkar,
kuşlar ötüşür,
kuzular meleşir,
bahar işte böyle gelir.
Şiirlerim yeşillenir,
kalbim kış uykusundan uyanır,
şiirim gelir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiirli Dilekçe

Sayın Ticaret Odası Başkanlığı'na


Ben bir vatandaş olarak size,
Bir talepte bulunmak istiyorum, sorun niye:
İlkokulda öğretmişlerdi Türk Malı kullan diye
Çok zorlanıyorum hangisi Türk Malı
İsimleri Türkçe olsada sahipleri farklı
İşin yoksa bul, takip et değiştir,
Bunun bir kolay yolu olmalı başkan,
Sahibi Türk olanlara yapıştır bir hologram
Öz vatanın malını kullanmak isteyen alsın,
İstemeyen başkalarını kazandırsın.
Nasıl olsa ekonomimiz rahat, dengede,
Yabancı mallar alsakda değişmez parate.
Gözümüz yok lükste, fantazide
Adam gibi yaşayalım ülkemizde.
Kendi paramız kalsın kendi cebimizde,
Biz bir aileyiz bu sınırlar içinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şiirsel Kent

Boğaziçi’nde;
Güneş ufuk çizgisinde;
Şengen vizesi aldığında Avrupa’ya;
Sıvı demir renginde geniş pala

Ve çelik olma zamanıdır


Her şey ilizyon bundan sonra
Lal rengi ile pembenin tonları arasında;
Lacivert örtü serilmiş şehitler toprağına

Topkapı Sarayı’ndan bakıldığında


Şiirsel kent güne elveda derken
Her evin ışığı bir mum yakar
Sema gösterisi başlar çayda çıra

Martılar döner havada;


Semazenler Galata’da
Ezanlar duyulur birbiri ardı sıra
Fatih Eyüpsultan Haliç yamaçlarında

Mumlar uykuya daldığında soğuk odalarda


Batan günün hüznü çöker
Bu gün de kavuşamayan
İki yakaya

Mehmet Akif TİRYAKİ


02.02.2013 Cumartesi
Maltepe

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şile Bülbülüm Şile

Deniz ve gökyüzü ile


Bütünleşen güzelliğe
Dantel dantel kıyıları
Ilık bir koku yumağı
Şile
Ah ah ah ah
Şile
Şile bülbülüm Şile.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şile Feneri

Türkiye'nin en büyük deniz feneri,


1859 da Abdülhamit dönemi,
19 metredir boyu, siyah beyaz çizgili.
75 basamakla çıkılır,
Paris'ten getirilmiştir kristalleri.
1000 watt ampul ile aydınlatır,
20 mil uzağa ışığı yayılır.
8 mercekle etrafı gözetler, yol verir,
Şile'de fener tarihi bir eserdir.
Kış günlerinde Şile sahillerinde
Dalgaların köpükleri fenere ulaşır,
Yaz günlerinde denize karşı çay yudumlanır.
İyot ve yosun kokusu etrafta ne hoş,
Size bir şey söyliyeyim mi;
-'Hayat boştur, boş.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şimşirlik

Kehribar sarısı kış gecelerinde


akşamlar
Topkapı sarayının bahçesinde dinmeyen
rüzgar
Bilinmeyen ölüm sebebi sansar
Kış mevsimi dinmeyen yağmur ve kar
Soğuk cellat kılıcıdır taş odalar
Kırkını aşmayan cariyeler Haseki Kösem Sultan
Gece bahçede can verir kullanma suresi biten insan
Kırk yıl geçer mi şimşirlikte dile kolay
Haremliğin kapısından girmeye korkar hadım bekçiler
Şehzade yetiştiricileri
Adalet kulesi gibi sağlam yere basar Sultan
Gerekirse saltanatın bekası için taht
Vur kellesini kardeşlerinin
Bu ne hain düşünce
Bu ne cani bir hayat
Hey hât...
Şimşirlikte kırk yıl yaşanır sanat ve saltanat
Topkapı Sarayı'nın modern hapishaneleri
Kardeş kafesleri
Şehzade mektebleri
Adını çevresindeki şimşir ağaçlarından alır
Şimşirlik
Kalbi yaşlı şehzadelerin
Kırmızı ıslak feslerinde gözyaşları
Ceketleri temiz ve janjanlı gömlek yakaları kolalı
On altı şehzade çocuk el ele yatiyor yan yana
Haklarında fetfayı şerif var
Ey saltanat bekçisi zat
Halk seni halletmiş....Hey hât.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şirin Gerze

Alevli bir ikindi sonrasında,


bir kalp çiz,
içini su ile doldur,
Karadeniz suyu olsun,
yüz yüzebildiğin kadar,
zamanı durdur.

Unut geçmişi ve geleceği,


işte hayat budur.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şuhut'lu Mehmet Dede

Şuhut'lu Süleyman Balkan harbinde şehit düştü,


Onun oğlu Hüseyin Çanakkale'de düşmanı
Elleriyle boğdu.
Kalçasından vuruldu,
Mermiyi ölene dek içinde sakladı,
Madalya gibi onu çıkarttırmadı.
Oğlu Mehmet Keskin Şuhut'ta
Atatürk evinin arka sokağında oturuyor,
Ailesi ile gurur duyuyor.

Çanakkale'de çetin savaş vardı


Mehmetçiğin mevzisinde üç top mermisi.
Birinci mermi düşman gemisini kenarından vurdu
İkinci mermi tam isabet bacadan girdi
Arkadan gelen Rus gemileri kaçmaya başladı,
O zaman önlerinde bir mermi kalmıştı.
Bunu bana babasından dinleyen;
Mehmet Keskin dede anlattı.

Yıl 2006 günlerden 26 ağustos hava sıcak,


Kıpır kıpırdı Şuhut.
Ata'yı sevenler onun eski karargahını gezdi,
O deha düşmanı buradan çizdiği planla alt etti.
Daima olduğundan üstün göründü,
Orduyu Kocatepe'den sevk ve idare etti,
Uzun lafın kısası o bir dahiydi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şükrü Amca

Bağ budarken üç göz bırakırdı


Asmanın her dalında Şükrü Amca
Her yemeğe başlarken Besmele çekerdi
Bitirdiğinde ise elhamdülillah derdi

Bağ budarken üç göz bırakırdı


Asmanın her dalında Şükrü Amca

Tak tak tak üç kez vururdu tabakasına


El alışkanlığı sarma sigarasıyla
Sonra da öksürürdü içerken
Eli ağzında

Torununa âşıktı
Cebinde şeker bulundurur
İkram ederdi çocuklara
Ara sıra da kendi yerdi Şükrü Amca

Bağ budarken üç göz bırakırdı


Asmanın her dalında Şükrü Amca

Kâh üç göz odalı kış evinde


Kâh üç göz odalı yaz evinde oturdu
Dizleri ve kıçı yamalı potur giyerdi Şükrü Amca
Bağ budarken bahara beş kala
Henüz su yürümeden asmanın dallarına

Çocuk tıraş eder gibi


Cascavlak bırakıverirdi
Çardaktaki asmayı
Belinde gezerdi aşı çakısı

Bağ budarken üç göz bırakırdı


Asmanın her dalında Şükrü Amca

Üç göz odalı evlerde yaşadı


Üç gelin verdi üç gelin aldı
Üçüncü aydan sonra bağ budamaya başlardı
Bahçemizdeki
Şu üç cins üzüm asması da ondan hatıra kaldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Şükür Elhamdülillah

Sabah meltemi eser penceremden


manevi mahmurluk çöker şakaklarıma

Tövbe kapısından geçtim


İbadet şarabın içtim
Şükür zırhından elbise biçtim
Oruç tuttum zikir ettim
Namaz gözümün nuru dedim
İyiyi kötüyü çevreme ilettim
Hamdım hak yolunda piştim
Eh artık manevi müjdeyi hak ettim
Yaradana şükürler olsun elhamdülillah.

Sabah meltemi eser penceremden


manevi mahmurluk çöker şakaklarıma

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tam Bulmuştum Seni

Tam bulmuştum seni,


yok olup gittin.

Bütün ümitlerimi,
topladın gittin.

Seni sevmelere
başlamıştım ki;

Neden beni böyle


erken terk ettin.

Bırakıp ta beni,
terk edip gittin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tandırname Dinlencesi

Kısa masa
altında mangal
üstü battaniye ile kapalı
çevresinde oturmuşuz
belimize kadar yorgan
dinliyoruz hevesle
kulaklarımız tandırnamede

Ne olacak acaba masalın sonunda diye


sabırsızlıkla
hep sonunda taht ve taç verilirdi
padişah kese kese altın dağıtırdı
ejderha kötü adamı yutardı
masal esnasında çatı tıkırdardı
beyaz sakallı bilge adam gözüktü
büyü silindi mühür çözüldü
o kış çok soğuk oldu
aşık olmayanlar dondu

Nenem anlattı
güldü güldük
üzüldü üzüldük
ara sıra pestil tabağına uzanıp hakkımızı aldık
mangalın közü azaldı
masalın sonu geldi
padişah adil davrandı
adalet hakim oldu
kızını akıllı delikanlıya verdi
çay demini aldı içimiz ısındı
kırk gün kırk gece davul zurna düğün oldu
tandırname güzel son buldu
dışarıya baktım
kar lapa lapa etrafı dolduruyordu..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tanju Abi Geldi

Tanju Abi İstanbul'a gelmişti Datça'dan,


Çam sakızı neler çıktı bakın torbasından
Üç beş bahçenin mandalinası ile bir ufak portakal,
Portakalı sevsinler bir fındık kadar
İki kilo kadar badem, bahçenin,
Bir şarap şişesinde halis zeytinyağı
Bu da benim bahçenin.
Teşekkürler gönülden bu güzel hediyeler için,
Datça'nın kralı Tanju Baba
Artık sana da baba diyeceğim, merhaba
Tanju Baba İstanbul'a geldi,
Bir pazar gününü bana verdi.
Gezdik Suadiye sahilini, hava güneşli,
Kuşlar ve deniz oldum olası neşeli,
Tanju Baba bir taş aradı sahilde,
Buldu, üç beş bademe özenle vurdu.
Bunlar senin dedi, bana verdi,
Pazar sabahı burnuma Datça kokusu geldi.
Ömrün bereketli olsun Tanju Abi dedim,
Sahilde bademleri kuşlara baka baka yedim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tarantula

Bir çiçek fotoğrafı


kokar sanki... o kadar
Bir cümle ezer geçer çizmelerinin altında
kısa bir bakış anlatır her şeyi
yaşamak
küçük şeyleri büyütmek
bir şeylerin içini doldurmaktır
ne demek istedi dercesine
düşünürsün geceler boyu
Bir çiçek fotoğrafı kokar sanki... o kadar
zayıf bir çocuk merdivene oturmuş
başı dizlerinde
serçeler yanında dolaşır
veya sanki yaşamışım gibi gelir hayat
geçmişten bir kaç anlık
yine düşünmek
paylaşamamak kimseyle
kar rüzgar falan da yoksa ortalıkta
piç gibi kalırsın kendinle
anlatsan biliyor
bildiği halde konuşmuyor
vursan gölgesi bile yok ki
kovsan da gitmiyor
bazen bir çiçek fotoğrafı kokar
burnunda tüter eski sevdalar
duygu ararsın boşalmış çekmecelerde
anı defterinin kilidi kırılmış
anne karnındaki bir bebek gibi yatmak istersin
parkta ağacın altındaki bank'a
sessizlik ve kimsesizlik başının altında.
Yaşıyormuş gibi bir de numara yaparsın ya
bayılıyorum sana artist herif veya Tarantula
duygusuzluk diz boyu etrafımda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatil Arifesi

Yeni bir gün hediye edildi size


Neredesiniz bilmiyorum ama
Akdeniz’de bir otel havuzunda veya
Pamuk toplarken güneşin altında Çukurova’da
Belki de bir hastane odasında

Ben ise
Pasaj içinde ikinci katta
Bilgisayar açık karşımda
Soğuk su makinesi yanımda
Çay poşetleri ve şeker arkamda
Öğleden sonra açtığım klima ve
Ara sıra çalan bir telefon var masamda

Standart yemeğim çöp şiş yani grisini


İki parça üçgen peynir ve ayran
Susadıkça buz gibi suyu çek ferahlan.
Yorucu bir çalışma hayatı ardından
Uzun bir tatilin arifesindeyim
Çok şükür bu da Allah’tan.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatil İkramı

İçi oyuk çınar yolun sonunda


Deniz onun yanı başında
Az ileride kadınlar plajı
Denize paralel binalar
Karşıda ufuk çizgisi
Feribot iskelesi
Lunapark ve bisikletleri ile
Armutlu tatil sitesi
Sessiz tozsuz kedersiz
Ağaçlar şekillendirilmiş
Toprak çimlendirilmiş
Kaplıca suyu dairelere verilmiş
Yürüyüş parkurunda insanlar
Üç tekerlekli bisikletlerde çarşaflı kızlar
Annelerini gezdirir sahilde
Bir kısım insanlar da
Jimnastik aletlerinde
Armutlu Tatil Sitesi
Dinlenmenin zirvesi
Farklı bir yaşam biçimi
Hizmeti çok sistemli
Çalışanlar var da yok gibi
Tatil ikram edilmiş gelenlere
Siz de alır mıydınız?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatil Tatil Edildi

Hergün çalışalım biz Türkiye'de


İsteyen tasvip edip, isteyen etmese de,
Cumartesi, pazar tatili bitti artık,
İhtiyacımız var, çalışmalıydık.
Dış borç yüklü, iç borç çok,
Bunlar bitmeden bize rahat yok.
Belli bir müddet tatil kalktı,
Kamu kuruluşları ve özel sektör açılacak,
Dertlere çare aranıp, vakit kazanılacak.
İmalat arttırılıp, kazanacağız,
Borçlarımıza bir çare arayacağız.
Haydi kolay gelsin
Buna da alışacağız,
Ne zaman mı başlıyoruz?
Üç vakte kadar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatil ve İşkence

Çakırına
keyif katılmış bir yaz gecesinde
temizlikçi kadın gökyüzünü temizlemiş
asfalttaki beyaz çizgiler kolalanmış ütülenmiş
yıldızlar ve sivrisinekler başka yerlere gizlenmiş

Kelebeklerin ömrü bir iki geceymiş


Ay yuvarlak ılık ve donuk bir ışık geceye
asfalt hareketli asfalt emanetçi
taşıyor üstündekileri gideceği yerlere

Yörüngemizi kaybetmesek iyi olur bence


dönüyoruz virajları sessizce
nereye gidiyorum sizce
Akdeniz’e gidiyorum denize ve tatile

Güneş gözlüğüm ve mayom yeni


kendimi sadrazam gibi hissedeceğim
beş yıldızlı tam pansiyon bir otelde
birkaç gece

Çantamda okunmamış bir roman var


adı on bir ay yirmi üç gün işkence
doğru mu bu sizce
bence de değil
mutluyum ben her gün her gece.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatil ve İşkence-1

Çakırına keyif katılmış bir yaz gecesinde


temizlikçi kadın gökyüzünü temizlemiş
asfalttaki beyaz çizgiler kolalanmış ütülenmiş
yıldızlar ve sivrisinekler başka yerlere gizlenmişti

Kelebeklerin ömrü birkaç gece


Ay yuvarlak ılık ve donuk bir ışık
asfalt hareketli
asfalt emanetçi
taşıyor üstündekileri gidecekleri yere

Yörüngemizi kaybetmesek iyi olur bence


dönüyoruz virajları sessizce
nereye gidiyorum sizce
bu gezegen içinde Akdeniz’e gidiyorum
tatile ve denize
Güneş gözlüğüm ve mayom yeni
kendimi sadrazam gibi hissedeceğim
beş yıldızlı tam pansiyon bir otelde birkaç gece

Çantamda okunmamış bir roman


adı on bir ay yirmi üç gün işkence
doğru mu bu sizce
bence de değil
mutluyum ben her gün her gece.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatilde

Bugün günlerden ne günmüş,


cumartesi mi sizce?
Pazara bir gün kaldı bak,
işte tatil önünde.
Mor çiçekli ağaçlara
ben çıktım dün düşümde.
Kahve içtim nar suyuyla,
Hamsilos yöresinde.
Mangal yaptık, ip atladık,
ağaçlar gölgesinde.
Düşlerimde bir dev gördüm,
ok attım gökyüzüne.
Yağmur yağdı, piknik bitti,
biz gittik evimize.
Bir de baktım düş görmüşüm,
ben yatağın içinde.
Yarın Pazar gezmem gerek,
tatilde ailemle.
İstanbul bir büyük şehir
evim bahçe içinde.
Her şeyiyle biçim biçim,
kalbim Boğaziçi’nde.
Bu şiiri neden yazdım?
söyle bana niçin de.
Düşlerimde bir dev gördüm,
ok attı gökyüzüne.
Olmayacak bir şey oldu,
uçak çarptı trene.
Aslan Allah Allah dedi,
hayvanat bahçesinde

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tatlı Yalanlar

Yolculuğun nasıl geçti diye


Sorarsın sen şimdi;
İyi geçti.
Evimdeyim.

Önce çiçekleri suladım,


Perdeleri açtım,
Odayı havalandırdım,
Oturdum.
Bana doğum günümde aldığın
kareli gömleğimi giydim,
bak daha ne yaptım biliyor musun?
Sen de yapmayacağına söz ver.
Söz mü?
……..
Yok söz vermesen de olur.
Önemli bir şey değil.
Tek başıma sahile indim,
Dolaştım, hava aldım.
Zannetme ki
ağladım.
İnan ki bana ağlamadım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Teğet Kaldı Olaylara

Yaşlı beyaz sakallı bir adam


Cam kenarında, bir gözü sokakta,
Bir gözü televizyonda
Bir ayağı döşemede, bir ayağı çukurda
Basmadı asla hayatında yaş tahtaya

Mahmut Paşa’ya çıkan yolun başında


Evinin etrafı çarşı, efsunu alınmış yaz gecesinde,
Sessizliğin sesini dinledi gecelerce.

Çocuklarından bir haber gelse,


Kalemle tanışamamış eli ile
Taşırken onları ufak şişelere,
Kuruyan damlalardı onlar
Gözyaşı şişelerine gizlediği anılarını
Vermedi hiç kimselere.

Sonbaharı haber etti ona


Yele sevdalanmış yapraklar
Ve dallara konan kuşlar,
Yıldızları bir bir saldı gökyüzüne
Kıymet bilmez vefasızlar.

Tılsımı kaçmış yaz gecesinde


Teğet kaldı çocuklarının hayatına,
Kiriş oldu seneler boyu
Çarşıdaki evinin cam kenarına.

Bir çocuğu Amerika’da okudu,


Öbürü de senfoni orkestrasında kemancı oldu.
Evlendiler, gittiler uzaklara, kızının beyi ise mafya.
Sen çocuktun o zamanlar Manolya.

Makbule Hanım ise çok seneler önce bıraktı dünyayı,


Aleme gitti, gidiş o gidiş bir daha gelmedi.
Rıza Efendi tek başına bostan korkuluğu gibi kaldı,
Mahmut Paşa’da ki evinin ortasında.

Aryalar dinledi yıllarca, yemeğini kendi pişirdi,


Çamaşırlarını yıkadı, ütüledi.
Boş vakitlerinde de camdan çarşıyı seyretti.
Tarihi ahşap konak günden güne eskidi.

Yirmi iki sene böyle ne çabuk geçti.


Sakız sardunyaları soldu, mor panjurlar sarardı, beyaz oldu
Rıza Bey Amca’nın şakaklarına aklar doldu.
Artık sokağa çıkmaya da korkuyordu.

Rıza Bey cam kenarında bir gözü sokakta, bir gözü televizyonda
Bir ayağı döşemede, bir ayağı çukurda
Ne beklediği sorulduğunda
Hiçbir şey bilmiyordu o da bu konuda.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir hazan gecesi, kırk yamalı bohça
İstanbul içine kapandığı sırada
Yele sevdalanmış yapraklar ve dallara konan kuşlar
Onu uğurladılar otururken mor panjurlu pencerenin kenarında.
Çarşıdaki tarihi ahşap konakta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tekir

Tekir vardı,
Evlenirken gelinlik giymedi
Çocuklarına da bir çift çorap örmedi,
Okula gitmedi, tahsil görmedi.
Siyasi suçtan da içeri girmedi.

Tekir vardı
Şiir söylemedi, vergi vermedi,
Arkadaşına mail göndermedi,
Elektrik su parası bilmedi,
Doğal gazla da hiç ilgilenmedi.

Tekir vardı,
Doktora gitmedi, ilaç içmedi,
Hiç bir zaman ben hastayım demedi.
Hayatında miting nedir bilmedi
Ağlamadı, gözyaşını silmedi.

Tekir vardı
Üzüntüsünü kimseye belli etmedi,
Doğdu, yaşadı, öldü ismini bilmedi,
Öldüğünü kimseye göstermedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tekne Mevsimi Gelmiş

Dalgalar
titrek kedi yavruları gibi annesinin kucağında
emerken memelerini sahilin
boya lekeli çakıl taşları ve boş yağlıboya kutuları
gözlerimi yormuyor

Sandallar yatlar indiriliyor suya


vernik kokuyor buram buram kamara
tekne mevsimi gelmiş
bir yaz daha başlayacak pek yakında

Çırağan Sarayı’nın önünden başlayan yarışları


adalar arası turları
Boğaz gezisi ve
Kınalı’da demir atıp güneşin doğuşunu seyretmeyi
teknede kahvaltı etmeyi
üzerime çay dökmeyi özlemişim

Tekne mevsimi geldi de geçiyor belki


ben yeni hatırladım geçen yaz günlerimi
Gökova’da gece yıldızların ışığında yüzmeyi
çapayı çekerken zincir temizlemeyi
özlemişim tekne mevsimini

Dalgaların sahile vurduğunda çıkarttığı sesi


su üstünde çalkalanmayı
yağmurlu bir bahar günü istavrit yakalamayı
özlemişim denizin ürperten ıslağını
tekne mevsimi gelmiş sıvamalı kolları
tekne mevsimi gelmiş olta takımlarını hazırlamalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Teknoloji

'-Ne kadar sevinmiştik.'


Dedi Terinos
'-Geçen sene evimize
doğal gaz geldiğinde.'

Ama ne yazık ki olan oldu,


bu sene yüzde yirmi beş zam
son fatura ile hissedildi,

iki yüz elli liralık fatura


Terinos’u ezdi geçti.
Emekli maaşı altı yüz elli lira,
iki yüz ellisi gitti geriye kaldı
dört yüz.

Onu da kiraya yatıracaktı.


Sonra?
Sonra ne yapacaktı?

Eline balyozu aldı,


hayat kurtaran balyoz
bu sefer de Terinos’ların
hayatını kurtardı.

Gaz sayacını parça parça yaptı.


Kömürlükten odun sobasını çıkarttı,
sahilden martı dostları ile
tahta parçaları topladı.

Akşam lambaları söndürdü,


odun sobasının başında
düşüncelere daldı.
Teknoloji hayatı kolaylaştırdı mı?
Yoksa hepten mi zorlaştırdı?

Bu soru devamlı aklının


dar çıkmaz sokaklarında
döndü dolaştı.
Tahta parçaları kor oldu, kızıllaştı.

Televizyonu kapattı, kızıl ateşi seyretti,


onu güneşin Knidos’u terk etmesine benzetti,
soba söndü, tahta parçaları gri kül halini aldı,
Terinos başını koltuğa koydu,
Derin uykulara daldı.
Keliternos battaniye ile
usulca üstünü kapattı.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Teller Hayata Bağlar

Üzerine kuşların konduğu telgrafın telleri


Telgrafın telleri türküsünü dil yarası yapan sazın telleri
Telli duvağın altındaki bir teline can feda edilen
yarin saçının telleri
Cambazın teli
Bisikletimin tekerleğinin telleri
Romantik yaz gecesinde şarkımızı çalan
kuyruklu piyanonun telleri
Soyut bir kavram
üzerine bastığımızda acıyan bamteli
Telli turnalardan al
kaymaklı ballı haberi
Ve yalan olsa da
“-seni seviyorum” diyen ses telleri
İnsan sevdiğini hiç böyle üzer mi
ufak tartışmalar işin tuzu biberi
ok yaydan fırlarsa bir daha dönmez geri
ben aşkımı üzmedim diyen parmak kaldırsın
Hişt sen de kaldır parmağını
kader kulağını çınlatsın
özür dilemekte var bu hayatta
yeter ki bir daha tekrarı olmasın
Teller hayata bağlar
aman ha dikkat edin kısmetiniz bağlanmasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tembellik

Dur demeli artık bu gidişe,


Çekilmeliyiz kabuğumuz geç bile kaldık,
Zevke, eğlenceyede daldıkça daldık.

Seyrediyorsam tv kime ne?


Hanım da zaten örüyor evde tentene,
Girilirmi kilitli olan meskene
Değermi ticaret bunca riskine

Yakışırmı hergün çalışmak miskine


Beş gün işe gitmek nemize yetmez,
Bir gün daha tatil olsa kimse reddetmez.
Tembel olduk artık hey hat acı bize,
Ne yaparsak yapalım iflah etmez kendimize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Teneffüs Yemeği

Hafta içi,
sabah kahvaltısı,
menü;
Yumurta tava,
yanında peynir ve
kırmızı süs biberi,
gerisi öte beri.

Sena'nın burnuna ufak bir


peynir yapıştı,
teneffüste yersin dedim,
çok sevindi.
Başladı gülmeye.

Hanım seslendi;
'-Güldürme onu,
başlarsa gülmeye
durduramazsın.'
'-Varsın gülsün, ne olur ki' dedim,
'-Kaynattığın çaydan koy da içelim.'
Sınırları zorlamak benim hedefim.
Hata yaptımsa,
özür dilerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos

Terinos

Yıllar aldı gitti bizi şeker kardeşim:


Sen hep demez miydin; '-En kötü günümüz böyle olsun.'
Ne çabuk unuttun Terinos?
Lacivert beyaz çizgili çoraplarını giyip,
atlıkarıncalara veya işte atlıkarıncalara bindiğimiz
günleri hatırla dostum.
Kadife pantolon diktirmiştin haziranda,
modadır diye. Niye Terinos niye?
Bana artık hikaye anlatma şarkı söyle.
'Ankora nasıl Terinos;
Yapma Terinos beni güldürme, Ankora da para bitermi?
İmza biter para bitmez Ankora da
bİr de '-Siyasi adamlar bitmez Ankora da' demiştin bana.
Agorada, kafelerde imza konuşulur, dolmuşta imza,
Çankaya da Kavaklıdere de,

Ah Rıza ah eski günler nerede?


Mısır patlatırdık kalaylı bakır tencerede.
Saat oniki gece, Terinos uyku saatin geldi.
Yattınmı yoksa? '-İyi geceler dostum.'
'-Sabah görüşürüz istersen, iyi geceler,güle güle.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Balık Tuttu

Terinos Balık Tuttu

O gün Terinos balık tuttu,


Balık boldu.
Bir kova doldurdu.
Tam takımlarını topladı,
Evin yoluna koyuluyordu,

İki üniformalı sahil bekçisi geldi,


Ellerinde bir terazi,
“-Balıkları tartacağız.” dedi.
Terinos şaşırdı,
“-Bu da ne demekmiş? ”dedi,
“-Kilo başına bir ykl ödeyeceksin,
bu vergi yeni çıktı bey baba.” dedi.

Terinos balıkları onlara hediye etti,


“Sizin olsun, benim param yok ki.”dedi.

Eli boş evine gitti,


Keliternos’un balık tuttun mu sorusuna;
“-Sana ne, sen işine baksana.”
diye cevap verdi.

Zavallı Keliternos
sorup soracağına pişman oldu.
Gözlüğünü çıkarttı,
El örgüsünü kenara koydu,
Kocasını çok iyi tanıyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Bayramda

Terinos Cumhuriyet bayramında çok şıktı


kırmızı ceket
siyah pantolon ve
başında kaptan şapkası
Knidos iskelesinin ahşap çıtaları üzerinde
gitti geldi
motorcularla sohbet etti
onların mezelerinden tattı

Hava açık mavi deniz yavru balıkları gezdiriyordu


Terinos iskelede dolaştı yoruldu
sahilde çay bahçesine oturdu
kekik çayı söyledi kendine
boş amfi tiyatroyu seyretti

Rüzgar bu sene az esti


Terinos kekik suyu ile idare etti.
bu olay Knidos'luların hayat felsefesine tersti
onlar gece gündüz içki içti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Çorbacıda

Herkes çorbasına biber döker,


bu gün Terinos
biber tabağına çorba döktürdü.

Canı bu gün böyle istedi.


Sonuna kadar çorbayı bitirdi,
başının üstünden duman çıktı,
Terinos’un yüzü kıp kırmızı kesildi.

Gözleri irileşti, dışarı fırladı.


Köpeği Tontonitos
yanında hav hav havladı,
garsonlar telaşlandı, onlara;
“-Yok bir şey, siz işinize bakın.” Dedi.

Yemeğini bitirdi,
Dudaklarından alev çıkıyordu,
Terinos bu;
Tam bir acı aşığıydı.

Yemeğini bitirdi,
“-Ya Rabbi şükür.”dedi.
Belli ki keyfi yerinde idi.
Hesabı ödedi,

Lokantacıya;
“-Babana çok selam söyle evladım.” Dedi.
Neredeyse;
Ellerine sağlık biber güzel olmuş
diyecekti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Ev Adamı

Çam kokusu Marmaris'ten sabah yoluna koyulup


Datça'ya vardığında
O da
Super marketten alişveriş edip
Körmen Limanı yoluna saptı
Terinos artık evde oturuyordu
Zeytinler bu sene de vermedi
Badem ise hic yoktu
Ağaçlar kurudu
Bu sene otuz beş kilo zeytinyağı zor oldu
Bir terslik vardı ama bunu Terinos anlayamadı
Limanın bitmesine az kaldı
Tam da refaha ercekti ki
Bu bacak ağrısı olmasaydı
Onu eve haps etti
Her hafta kitaplıktan üç kitap aldı okudu ve iade etti
Hayat bundan sonra bir müddet de böyle geçti
Hayat
Böyle işte
İnsan olan doğru söz söylemeli
Ruh temiz olmalı
Toprak gibi
Kedi tükrüğü gibi olmalı
Hayat zordu
Toprak adam için de böyleydi
Pırlanta tacirleri için de aynı oldu
Liman taşla dolduruldu
Artık Marmaris rüzgarı da burada konakladı
Demir attı dinlendi
Terinos da bahçesinde demlendi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos İş Başında

Terinos İş Başında

Terinos erkenden büfesini açtı


Üç gündür işler kesattı
Geriye haftadan sadece dört gün kaldı
Bu gün de iş yapamazsam
Kapatırım dükkanı dedi
Kapatmadan dört sene daha devam etti
Darısı sizin başınıza
Bol şans.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos İyi Dost

Sabahın yağmura merhaba dediği


puslu bir pazar günü
Terinos sahile inmeyi aklına koydu.

Artık onu amfi tiyatroya almıyorlardı.


Büfeci arkadaşları haklıydı.
Kurallar uyulması için vardı.

Frak giymediği için Terinos artık


halktan bir insandı.
Aristokratlıktan ve büfecilikten atıldı.
Artık o ev mahkumuydu.

Ancak sahildeki martılar


onun arkadaşlığını kabul etti.
Terinos da onlara ismiyle hitap etti.

Sahilde bir taşın yanına çöktü.


Az sonra Akşamdan Kalan
geldi yanına kondu.
Terinos ona ekmek verdi.
Onları gören Kanadı Kırık da
pike yaptı, o da nasibini aldı.

Sahilde Dolaşan gelmedi. O;


Bu gün de tek başına sahilde dolaştı.
Dalgalar sahili yaladı.
Deniz;
Dilini içeri çekerken
çorba içen afacan çocuk gibi
hüüp diye ses çıkarttı.
Terinos denize neredeyse
'-afiyet olsun.' diyecekti

Çakıl taşları sessiz,


çakıl taşları
İrili ufaklı dost taşlar
zararsız,
her şeyden haberli ama habersizdiler.
Onlar hiç kalp kırmayı bilmediler.

Knidos’ta olanlardan
Terinos’un yüzüne vurmadılar,
hep aynı ritimle
mahkumların volta atmasına inat,
iki metre mesafede gidip geldiler.

Çorba içer gibi,


dalga dalga kaşık kaşık.
Gece zifiri ve lacivert oldu,
yıldızlar Terinos’a bir plan kurdu.

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


O gökyüzüne bakarken
biri yerini değiştiriyordu.
Çocuk yıldızlar
bu oyunu çok seviyordu.

Terinos önce inanmadı,


tekrar tekrar oldu.
Bir tesadüf olabilir mi dedi.
Sizce neydi?

Değildi elbette,
Terinos iyi dost,
yıldızların arkadaşıydı o.
'-Bu gece ne hoş.' dedi,
Bir yassı çakıl taşı seçti,
Yere paralel eğildi,denizin
yüzeyine olanca hızıyla savurdu.
Çakıl taşı seke seke lacivert
yakamozlar yaptı,
Terinos artık çok rahattı.
O gün de Fenerbahçe
Beşiktaş'a fark attı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Kekik Suyu İçmedi

Knidos'a pazar kuruldu,


kurulacak artık devamlı,
bir uğultu kapladı sokakları,
suladılar günler önce
sebzeler yetiştirildi,

çiçekler demet demet,


menekşeler mor ve sarı,
Terinos bir saksı mor menekşe
aldı hanımına, paraya kıydı.

Keliternos'u mutlu etti,


sebze alamadı,
'-sonra alırız.' dedi.

Meyva mı?
Onlar hiç meyva yemezdi.
Bir de kekik suyu hiç içmedi,
kardeşi ısrarla tavsiye etse de,
içmem de içmem dedi.

ikindi vakti,
güneş göz süzerken kavuniçi,
balkonda çayını demledi,
bir sigara yaktı,
adaları seyretti.
Martılara el salladı,
Terinos'u görenler;
'-Aaaa bu adam deli mi ne? ' dedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Maceracı

Bu iş böyle yürümeyecekti
Tuttuğu parti için çalışması gerekti
Terinos standını çarşıya kurdu
O gün yeni partisinin tanıtımını yapacaktı
Bayrağını astı
Yanında atlas Knidos bayrağı
Afişini yapıştırdı
Başladı el ilanı dağıtmaya
Temmuz güneşi pişirdi vücudunu
Akşam eve zor attı bedenini
Hanımı Keliternos “-Sen ne olmuşsun böyle bey. “ dedi
-“Hiç sorma hanım parti benim her şeyim kendimden geçiverdim.” dedi
Tepesi kızarmıştı patlıcan moru yüzü
Kolları kızarmıştı kan portakalı rengi
Yaşasın özgürlük yaşasın demokrasi
Hürriyetim için feda olsun bu ten kafesi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Mars’ta

Xsa,
Terinos’a
bir toz verdi,
içmesini söyledi,
o da içti.
Ve olan oldu,
o artık yoktu.
Etraf lale, gül koktu,
Terinos Mars’ta
çiçek topluyordu,
eşeği Kadifentos
yanında hopluyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Üzgün

Birer çuval saman torbası gözlerinin altında


Yaşı tam zamanında
Yemekleri söylenmeyecek sözler gibi
Dolaştırıyorsun ağzında
Sonra da yutuyorsun
Öfken uykuya dalmiş Tekir Burnun'da
Çizgiler kendine yer bulmuş yüzünde
Terinos
Bu hüzün niye?
Oysa ne güzel günler yaşamıştık seninle
Körmen Koyu'nda
Dostun tanımını sende bulmuştum
Boş zamanlarında bulduğun gazete parçalarını okudun
Hayatı sevmiştin
Yine de seviyosun değil mi?
Ben de ne çok soru sordum.
Görünüşün beni yanıltıyor değil mi?
Sen üzülmezsin dostum değil mi?
Bak geçen sene sarı kız buzağı doğurdu
Dometesler bu sene güzel oldu
Antalya'dan yeni komşuların da geldi
Marina inşaatı hemen hemen bitti
Knidosa gidemedin mi?
Düşünme dostum
Hele ben bir geleyim
Seni her gün bük bük gezdireceğim
Keliternos yenge nasıl iyi mi?
Onu mutlu et emi.
Hosça kal Terinos
Görüşürüz yine belki.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos ve Epiktotes

Nede sakin esiyor yine Kinidos'a rüzgar


Afrodit'in saçlarını dalgalandırırcasına.
Haziran sıcağında serin bir teraça
Üzüm bağları ve bağdem ağaçları sarmaş dolaş.

Tıpkı Terinos'la Epiktotes gibi.


Epiktotes'in en saygın arkadaşı;
Ayyaş Terinos,
Toprak saksı,
Cahil ihtiyar.

Afrodit olmasaydı esecekmiydi rüzgar


Kinidos gecelerinde?
Sarmaş dolaş iki arkadaş
Terinos ve Epiktotes

Epiktotes'in denklemleri,
Terinos'un hayatı ile ters orantılıydı.
Metodolojist, rasyonel bir düşünce ve,
Hercail bir Terinos
Boş dünya boş.
Hey gidinin efesi e-fe-si efelerin efesi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos ve Kairos

Ve liman bu sene nihayet açıldı


Terinos bir restorant ile sahilde yerini aldı
Önce yaptığı yemekleri kendi yedi içti
Hayat ne kadar güzelmiş dedi
Sonra arkadaşlarını davet etti ;
"-Buyrun gelin ben yeni mekan açtım
Haftada bir gün kuzu kelle kızarttım
Narpuz suyu devamlı var
Datca'nın en güzel zamanı ilkbahar." dedi.
Çağlalar yeşillendi
Yatlar tek tek geldi marinaya demirledi
Yakında Bodrum feribotu da çalışmaya başlayacaktı
Terinos biricik eşi Keliternos'dan yardım istedi
Gözleme üretti, ayranları hazır etti.
Çay zaten devamlı demlendi Terinos gibi
Datca havası misafirleri narpuz çayı içmeden sarhoş etti.
Körmen Limanı'nda Terinos hayata yeni baştan merhaba dedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos Xsa Karşılaşması

İşte olan oldu,


lacivert bir Knidos gecesinde
mercan kırmızısı bir seyyare ile
Xsa deniz kıyısına indi.

Terinos dalgın dalgın,


dalgaların, bata çıka dansını izliyordu.
Aniden yanında Xsa belirdi.
'-Korkma benden.' dedi.

Terinos iyi saate olsunlar geldi zannetti.


Bacaklarının bağı çözüldü.
Çakıl taşlarının üzerine oturdu.
Xsa'ya bir kaç şey sordu;

-Sende kimsin? Nereden gelir, nereye gidersin?


Xsa dedi ki;
Ben hayal gezegeninden
Mehmet Akif Gülhan'ın eserlerinden geliyorum,
senin Mehmet Akif Tiryaki'nin
eseri olduğunu biliyorum.

Onlar arkadaş oldular,


biz de arkadaş olalım istiyorum.

Bizim gezegende savaş yok,


ticaret yok,
gereksinim yok,
fakat gezegenimizin sonu yaklaştı.

Yok olacağımız için


var etmemiz gerekiyor.
Mehmet Akif Gülhan öyle diyor.
Peki dedi Terinos elini sıktı,

henüz üzerindeki korkuyu atamamıştı.


Elini sıktı, eli elinin içinde eridi, kayboldu.
Xsa hoşça kal dedi, yok oldu.
Terinos bir iki dakika öylece dondu, durdu.

Yazar;
'-Gelecek öykü şiire kadar bekleyin.' diyordu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos zorda

Yüzyılın sorunu işsizlik Terinos’u da vurdu


büfesi zarar ediyordu
her ay biraz daha borçlandı
banka kartlarıyla borcunu tamamladı
kampanyalardan yararlandı
en sonunda vergi borçlarını ödeyemez duruma geldi
ve atlı arabasına haciz koyuldu
büfeyi devretti borcunu ödedi
o bundan sonra bir işsizdi
iş yeri kapandı
evde oturdu
bahçeye soğan dikti
soğan satarak geçinecekti
yeni projesi bir hayli endişeli
hayat inişli çıkışlı engebeli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terinos’un Oğlu Timenos Çok Mutlu

Ve nihayet uzun kış bitti


mutlu aile yazlıklarına taşındı
bağ evleri ağaçlar arasında
bağ evleri henüz on sekiz yaşında
sabırsız beklemişti onları bir kış
Terinos bahçeye masa ve sandalyeleri çıkarttı
sallanan koltuğunu verandanın altına kurdu
ve oturdu

İş Keliternos’la Timenos’a düştü


örümcekleri temizlemek ortalığın tozunu almak
küçük evi süpürmek yemek hazırlamak

Terinos sallanırken uyudu


uyandığında gece yıldızlarla küçük evin ışıkları şarkı söylüyordu
Terinos etrafı temiz gördü
önünde yemek masası kuruluydu
taş plakta Terinos’un annesinin sevdiği şarkı dönüyordu
“-ah gidi günler ah” dedi ve bir iç çekti
sonra masaya oturdu
defalarca o şarkıyı dinledi
o şarkı viran dağlardan bahsediyordu
Terinos’un yüzü gülmüyordu
o bir an annesini özledi
Timenos’un saçlarını okşadı onu sevdi
“-git annen de seni sevecek” dedi
kendini oğlunun yerine koydu
ve gramofonu bir daha kurdu
sabaha kadar şarkı dinledi
masaya yumruğu ile vurdu
bir of çekse neredeyse karşıki dağdan duyulacaktı
“-ah gidi günler ah” dedi
o eskiden çok mu çok mutluydu
ama bu gün bir parça eksikti mutluluğu
Timenos’a devretmişti
eksik mutluluğunu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Terkedilmiş Evler

Sahilde kumlara teğet


dingin bir deniz
cam gibi şeffaf ve yumuşak imbatsız bir hava
Kaz Dağı’nın karşısındaki
evin balkonunda

Yazdan kalma bir cumartesi öğlen yemeği


masamda Kaz Dağı’nın çileği ve
akciğerlerimde nefesi
hani nerede denizin su sesi
sahilde kumlara teğet dalgasız bir deniz
sessiz
küs iki arkadaş kum ve deniz
rüzgardı kimi zaman onları barıştıran
denizi; yosunları atmış sahile
sahil boyu cansız yosunlar şeridi
kasaba terkedilmişti sanki
boştu kış mevsiminde sahildeki yazlıkçı evleri
insanlar yalnız arkadaşını terk etmez ki
evini de terk eder
kışın yazlığını yazın ise kışlık evini

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Teşekkür

Bir şehirli doğuya gitti,


Lafın sonunda teşekkür etti.
Toplantı bitti,
Köylü şehirliye yaklaştı sitemli sitemli,
Konuşmanın sonunda dedin ya teşekkür ederim,
Ben de yüz misli ondan ederim.
Şehirli anlattı teşekkürü ona,
Ağam dedi yanlış anladım kusura kalma.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tıkandım

Tıkandım
Yazamıyorum
Mısralar kalemime düğümlendi
Harf harf hece hece,
Sisli bir gece,
Uykusuz bir serap,
Kumsuz çöllerde kayboldum.
Bulamıyorum kendimi,
Susuz denizlerin ortasındayım,
Mısralar kalemime düğümlendi,
Girdaplı suların
Durgun hali gibiyim.
Bir hal oldu bana dostlar,
Ben kendimdemiyim?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Titrek Dudaklı Bacı

Başı yazmalı titrek dudaklı bacı


Karıncaları seyretti,
Gökyüzünde ay parlıyordu
Derenin sesi sessizliği bozuyordu.
Ekinlerin uçları yeşillenmişti
Uzaktan bir tren sesi duyuldu
Yer titredi, raylar inledi,
Tren durdu;
Asker türküleri duyuldu.
Makineli tüfeklerin parıltıları arasından
Askerlerin masum bakışlarından
Etkilenmişti titrek dudaklı bacı,
Oğlu askerden dönmeyecekti, ne acı.

23 Nisan 2004/Maltepe

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tiyatrocular Ve Halk

İtler dalaşıyor sokakta,


Keyifle izliyor birileri
Yalıda, konakta.
Nasıl tepki uyandırıyor bu halkta
Yemeği yokki onun tabakta
Soğana muhtaç oldu,
Bu iktidarda, öz vatanında
Onun gözü ekmeğin yanındaki katıkta
Tiyatro oynuyorlar ortalıkta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Toprak Akşamdan Kalmış

Yağmur damlaları ve
sokak lambaları ile
ve şehir kaldırımları
hep yeni ve temiz olmalı
düzen düzenleyenin esiri
sonbahar yaprakları söz gelimi
sarı
ve çamın vakarı
yağmur damlaları ile
renklenen caddeler
park patikaları
Tarabya kokan sahil
sokak lambaları
denize vuran renkler
su yıpıldamaları
tüm herşeyin üstünü siyah kuşatmış
içinde umut
yedi renk çiçek açmış
kuruyan topraklar canlanmış
tanıdığım bir koku bu
toprak akşamdan kalmış.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tövbe Haktır

Bu dünyada rahman olan


ahrette rahimdir bize
bana kulum diyen Mevla’m
ahrette sahiptir bize
kuluz ama unuturuz
varız ama yok oluruz
handa birkaç gün dururuz
göçmek imtihandır bize

Sakın insafı terk etme


zalimlik haramdır bize
Akif der ki ben bir kulum
ama bazen unuturum
unutturan da Mevla’dır
tövbe etmek haktır bize.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tren Doldu

Zaman; Sabah 6 da bir dakika durdu.


Tren ikinci perondan yola koyuldu.
İşe gidenler, gidenler.
Tren doldu.

Akşam tekrar aynı şeyler oldu.


Çalışmak ibadetin yarısı
Artık bir şeyler yapmanın sırası.
Uyuyanlar kaybettiler çok şey,

İşe gidip geldi Rıza Bey.


Bir işte çalışıyorum demek güzel şey.
Çalışmanın bedeli elbette gelecek.
İnsanlar zamanla birbirini sevecek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tren Şiir Ve Eskişehir

Isparta yolcusu olduğum gece,


İstanbul cemrelerden sonra gelen
baharı misafir etmekte zorlanıyordu.
Bostancı tren istasyonunda tinerci bir çocuk
sigara istedi, sigaram yoktu.
Nihayet Haydarpaşa’dan on yedi otuz beşte kalkan
Pamukkale ekspresi geldi,
üçüncü vagon önümde durdu.

Yorgun bedenim tek kişilik koltuğa kuruldu.


Yanımda erzak poşetim ve üç sandviç iki meyve suyu,
bir de gazetem vardı çözecektim yolda sudoku.
Seviyordum tren yolculuğunu.

Eskişehir’de mola verdiğimizde


sandviçlerimin ikisini bitirdim,
bir tanesi de poşette.
Elimi cama koyup dışarıya baktım,
karanlıktı gece.
Trenin yolu yarıladığı saatlerde
radyomun kulaklıkları sağlı sollu yerlerine oturdu,
şiirim okunduğunda etrafımda kimseler yoktu.
Ne güzeldi gece ve şiir
ve de,
eskiden dargın olduğum o masum
içinden nehir geçen şehir.

İhtiyaç molası bitti,


tekrar boşalan vagonlar doldu,
ben hiç kalkmadım koltuğumdan,
Eskişehir’e yağmur yağıyordu.

Bu gece karışık bir dondurma ısmarladı


bana adını bilmediğim bir kişi,
külahımda beş çeşit lezzet,
hepsi de birbirinden farklı,
yalnızlık, yağmurun sesi, tren, şiir ve Eskişehir.

Ruhum şiir yağmurları ile ıslandı,


dargın olduğum şehir bu gece
barışmam için elinden geleni yaptı.
Üçümüz de ıslandık.
Tren, ben ve dışarıdaki bir gözü mavi kedi.

Gece çok hoştu,


Eskişehir’e olan kırgınlığım artık son buldu.
Cama gözlerimi serdim,
tren hızını alamamış çocuklar gibi koşuyordu.
Enis Abi “Telgrafın tellerine kuşlar mı konar”
Plağını koydu,
hışırtılı plak sesini özlemişim,
bu ses bir başka duygu.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gözlerim buğulandı, Eskişehir havasına uydu,
ne güzeldi trende şiir ve Eskişehir.
Radyodaki şarkıcı;
“Yanıma gel yanıma da yanı yanı başıma,
şu gençlikte neler geldi cahil başıma.”
Diyordu.
Tren süratlendi,

Radyodan çıkan ezgiler, güzel sözlerle şiirler


beni rüyalı bir uykuya doğru ittiğini hissettim.
Uyandığımda etraf gül kokuyordu.

Ne güzeldi trende şiir ve Eskişehir,


ne güzeldi pembe gülün kokusu ile uyanmak,
ne güzeldi hayatı doya doya yaşamak.

Umutla sarılmak kelimelerin her hecesine,


sevgiyle bakmak hayatın romantik resmine.
“İşte geldik gidiyoruz, kalanlara selam olsun”
dercesine…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Trene Biner Komünistler

Trenli seyahatlerim; İşim gereği


pazar hariç her sabah akşam yinelendi,
Haydarpaşa ile Süreyyapaşa
plaj durağı arasında.

Ya! Benim de yeni dikkatimi çekti,


ikisi de paşa.
Biz de gidip geliyoruz; pazar hariç
her akşam sabah işimize paşa paşa.

Haydarpaşa, Süreyyapaşa,
Erenköy ve Bostancı arada.
Pendik mi?
O daha epeyce uzakta.

Akbil ile ikinci vasıta


doksan dakika içinde bedava.
Trenle toplu taşıma veya
vapurla.

Çuh çuh çuh,


Şlap, şlap, şlap
Raylar ve dalgalar,
Kaptanlar ve Makinistler

Eskiden derlermiş ki;


Trene biner komünistler.
İşte buna güler serçeler;
Hah, hah, ha..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Turist

Boğaz'ın koynunda
ince belli bardak
al yanaklı tabak
ve
kömürlü semaver ile
dut ağacından bağlama
dokunmayın keyfine garibin
bir kaç günü kaldı İstanbul'da.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Turşucu Şükrü

Kadıköy'ün meşhur turşucusu


Bir bardağı bir kuruşa
Kadıköy'de baraka modası vardı ya..(!)
Sonradan apartıman olan barakalar
Ama Şükrü'nün binası olmadı apartıman.

Harap vaziyette arada kaldı perişan.


Bir bardağı bir kuruşa turşu suyu
az mı içti İstanbul'lular
Her gün yüzlerce insan bir kuruş verdi,
turşucu Şükrü'nün yüzünü güldürdü.

Sonun da o da eyvallah dedi,


belli ki her şey bitecekti.
Ama bekliyor Şükrü'nün binası orada,
sağında solunda iki delikanlı bina,
o da bitecek inanın bana...

Terinos bile bitti ya!


Binalar devamlı kalmaz yaşamda
Onlar da insanlar gibi yaşar ve ölürler,
Şükrü göçtü, binası torunlarını bekler
Bir gün gelir, o da
'-Hadi bana eyvallah' der.

Memetakif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Turunç Kenti Adana

Çiçeklerinin koku verme mevsimi


Doğanın masumiyeti
Portakalın gelin olma hevesi
Nisan yağmurları ve vizelerle gelen telaş
cadde kenarları beyaz çamaşırını yıkamış
asmış mis gibi
yaz habercisi
festivaller ve turunç kenti Adana
ve
Çukurova Üniversitesi
Yurdumun öğrencileri
küçük kızım
emanetçi kentin turunç çiçeğisin sen
kokusu burnumda tüten
haydi artık gel
Bitsin de finaller
bir yaz hasret giderelim
hep kebap hep kebap nereye kadar
annen sana karnabahar pişirsin
Haydi bekliyoruz hoşçakal.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Tutsak Yaşayamam

Benim sen olduğum zamanda


Akarım x y ekseninde sinüsler çize çize
Zamanı durdurup tüm kuvvetimle
Kâinatı tutarım öbür elimle

Ben neredeyim
Zaman hangi dilimde
Bilemem birkaç saniye
Sonra tekrar dönerim eski halime

Bu gün Pazar mevsim kış günler kısa


Saat öğleyi geçti bile
Hava kapalı
Günün başucunda yağmur perdesi

Salı günü gel de iple çekme Feriyde


O zaman alışmış olurum eski halime
Aç insanın hürriyeti olmazmış
Önce tok olmalıyım
Tutsak yaşayamam desem de.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Türedora

Türedora gayri memnun bir adam


Terinos postmodern bir dost

Gayri memnun iş itibarıyla


bu itibarla
lakin geçmiş zaman
denizde kalmış bir anfora
Türedora
Can damarıdır Kinidos'un
şiir satar yurttaş pazarında
tüllenir zaman antik tiyatroda
lakin geçmiş zaman
çantam dağınık
aklımın içi de öyle
hakkını helal et
mösyö
can bedende iken
kulaklarım henüz duyuyor
gözlerim seçebiliyor seni
hayal bile edebiliyorum telefonda görüşürken
narin bedenini

Türedora gayri memnun bir adam


Terinos postmodern bir dost
an itibarı ile
ama daha sonra
bilemem
Amforadan çıkan zaman dumanları nasıl dağılacaklar
gök yüzüne.
Gökyüzü aynı renk Türedora'nın gözleriyle.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Türk Tiryaki

Kahve içtim
şükür dedim
kızım yaptı
çok beğendim
puan dedi
bir yüz verdim
Türk kahvesi
tek geçerim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Türkiye Uçuyor

Kesik kesik akan su


Musluklar nezle olmuş,
Olaylar kesik kesik
Devamlılık bozulmuş.
Türkiye uçuyor
İnsanlar solmuş, kurumuş
Kara kışta köy yolları kapalı
Sokaklarda kimileri donmuş,
Uçanlar belli,
Uçuran kim?
Sorulmayan bağcılar benim favorim
Silahlardan Browning'i severim,
Vücudum adrenalin salarsa dinlenirim,
Aman sende sorma ben neyim,
Bir damla toprak benim bedenim,
Senaryo yazılmış, oynar giderim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Umut Kelebeği

Günün birinde
siperler kazacaksın yavrum kendine
belki sevdiğini görmemek için
veya annene babanadır sitemin
yüreğinin camları kırılabilir
veya anı defterin rüzgardan dağılabilir

Yılmadan yürüyeceksin hayat koridorunu


bilmeden son trenin kaçta istasyonda olduğunu
bekleyeceksin
beklediğini belli etmeden

Son trenin kaçta geleceğini de bilmeden


saçlarına karlar yapışacak
yüzüne umut kondu konacak
kovalama ne treni ne de umut kelebeğini
yine gelecek bekle yeter ki bekle
umutların farklılaşsa da umudunu tüketme

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Unut Beni

Üç satır şiir oku bana,


Beni uçur havalarda

İki kelime söyle bana,


Duygularım kabarsın.

Bir kere bak bana,


Kalbim dalgalansın.

Unut beni,
Ruhum kararsın.

Söyleme hiçbir şey,


Cevap verirsem ağlarsın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Unutsalar Beni Yolcu Vapurunun Alt Kamarasında

Unutsalar beni yolcu vapurunun alt kamarasında


hiçbir yer gözükmese de bana
yine de razıyım Boğaz’da tur atmaya

Sallana sallana
sarhoş olurum oksijenle
Boğaz’ın havasıyla
martılarla aynı yükseklikte
üst kamarada
onlar havada yüzer ben vapurla dalgalanırım
yüreğim Boğaz’ın üstünde çırpınır
gözlerim Eminönü’nde Sultanahmet’te
Yavuz Selim’de Ayasofya’da

Günlerce dolaştırsa
Boğaz’da bir vapur beni günlerce dolaştırsa
yemeden içmeden hep şiir yazsam
bir de ev eriştesi ile yapılmış yeşil mercimek çorbasından
vazgeçemem asla bıkmam.
hayatta bıkmam.
hiç bıkmam.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Uslu Şadırvanlar Altında

Uslu şadırvanlar altında


Bir kırık tahta kafes içi boş,
Aldırma diyorsun, kolay mı?
Hoşsun….hoş,
Sıkıldım,
Yesâri Asım’ların şehri değil artık burası,
Bir taşra, bir köy manzarası…..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Beş Arkadaş

Üç beş arkadaş günün birinde


Arkadaşlarının devesini kesti ve yok etti
Kesen arkadaşları yattı
Üzeri battaniye ile kapatıldı
Devenin sahibi geldi
Nerede benim devem diye feryat etti
Biri parmağı ile battaniyeyi işaret etti ve
Bilmiyoruz dedi
Parmağıyla işaret etti ve
Bilmiyoruz dedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Buçukla Dört Arasında

Siz hiç akşam olduğunda


Galata Köprüsü'nün altındaki
denizi seyrettiniz mi?
Benim ömrüm üç buçukla dört
arasında geldi, geçti.

Üç buçuk attım,
dört dörtlük yaşadım.
Neonların ışıkları denize bakıp,
çırpındı.
Vapurlar;
İskeleye yanaştı, kalktı.

Benim ömrüm üç buçukla dört arasında


Galata ile Şişhane arasında kaldı.
Halikarnas Balıkçısı'nı
bir daha okumam hatırlatıldı.

Üç buçukla dört arasında


İbadullah Abi nargilesini yaktı,
kömürünü tazeledi,
bir nefes çekti,
hep yek attı,
kapıları aldı,

güneşin yüzü kızardı,


Topkapı Sarayı'nda
kayboldu,battı,
neon ışıklar dalgalarla sallandı.

Lacivert, kırmızı, mavi, sarı,


köprü altında
kadehler çınladı,
coşkular verildi, sabah oldu.

Renksiz sabahlara mat doğdu,


neonlar yanmıyordu,
akşamlardan kalan
kirli kadehler yıkandı.

Meyhaneler temizlendi,
köşeye yatmış dağınık saçlı adam
akşamı bekledi, önüne baktı,
bir de izmarit yaktı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Cevaplı Bilmece

Köyümün efendisi
Nazım’ın geniş külot pantolonundan giydi,
Nazım’ın kasketini taktı,
O da Nazım gibi yuvarlak aynasını
Arka cebine attı
Hani şu arkasında zenci kız resmi vardı
Köyümün efendisinin
Horozluydu aynası.

Yaz gününde kalın ceketini


İçine de, keçe yeleğini giydi,
Hakime hanım;
“-Efendi efendi havayı bozduracaksın
bu ne biçim giyim? ”dedi,
Köyümün efendisi
Güldü, geçti.
Nazım olsaydı; Hakime hanıma
Okkalı bir cevap verirdi,
Veya köyümün efendisinin
Elli kitaplık bir
Kütüphanesi olması gerekirdi.

Ama bu kişi
Seneler boyu Cumhuriyetten beri
Bu kıyafetini
Hiç değiştirmedi, değiştirtmedi, değiştiremedi.
Bilin bakalım;
Bu bilmeceyi
Hangisi doğru sizce?
Hepsim mi?
Evet bence de hepsi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Duraklık Seyahat

“-Aracımız Zeytinburnu’na gidecektir.”


Anonsu da yapıldığında
kapıları kapanır raylı taşıtın
düdük sesleri duyulur kesik kesik
ve devam eder yoluna
Kabataş’tan Karaköy’e gidiyorum
sabah işyerime
ilk durak Fındıklı ondan sonra Tophane
üçüncü durakta bitecek bu hikaye.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Tane Çocuğumuz Oldu

Keliternos bu sene çok zorluk çekti,


Çocukların okulu nasıl bitecek dedi.
Keliternos artık hayattan zevk almıyordu.
Her sene aynı
Sene sonları piknik oluyordu.
Tesadüf ya;
Pikniklerde yağmur yağıyordu.
Herhalde biz çok eksiktik ki
Üç tane çocuğumuz oldu
En son çocuk çok şanssızdı,
Çünkü Keliternos olayları daha önce yaşamıştı.

Terinos'un hayat umurundamıydı?


Kadere karşı gelmek boşunaydı.
Gri dumanlı masalarda akşam etti,
Hayatının ritmini değiştirmedi.
Seneler seneleri takip etti,
Şiir bitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Vakte Kadar

Üç vakte kadar ne olacak diye sordular;


Verdiğim cevapları sıraya koydular,
Başladım saymaya bir bir,
Yok söylediklerimde hiç bir tevatür.
Birinci şık gelecek sene bolluk olacak
Allah bilir(c.c)
İki, taksitle ev alanlar çoğalacak.
Üç, doğal kaynaklar farklılaşacak.
Ülkemiz bu açıdan kârlı çokacak.
Büyük bir ülke çok parasız kalacak.
Altın, altın devrini yaşayacak.
Erkek çocuklar büyüyünce traş olacak
Kartepe İstanbul'un Davos'u olacak,
Ama yeni sahibi bir çırak
Üç vakte kadar su imparatoru olacağız,
Gelirlerimiz havadan sudan olacak,
İsteyen türban takacak,
İsteyen makale yazacak,
Şiir yazanlar para kazanamayacak,
Borsa tam gaz yükselecek,
Fabrikalar kâra geçecek.
Bankalar bir bir iflas edecek,
Finansman kiralamacıların yüzü gülecek,
İnsanlar birbirine deli diyecek,
Üç vakte kadar ekonomi düzelecek,
İktidara aklı başında birileri gelecek
Son zorluk baharda yaşanacak,
Geri kalanlar güzel günler yaşayacak
Ağzıma sağlık, değilmi?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Yaşındayım

Henüz üç yaşındayım
Çişimi söylemeyi yeni öğrenemedim
Bu yüzden annemle idi geçimsizliğim
Yaz gecelerinin sabahları istenmezliğim
Benim suçum yoktu ki öğrenemedim
Daha kendimde değildim
Ah o değişik top gibi tatlı sulu şeytan
Nereden çıkıp geldin
Tam da aklım başıma yeni gelirken
Alfabeyi öğrenmeden
Küfeci getirdi seni pazardan
Mis gibi kokardın kesilirken
Kabuklarını sıyırırdık yemekten evvel
Henüz üç yaşındayım
Abilerim ablalarım ne derse yaparım
Karpuz bile yerim
Yaz sabahları kabus başlar yataktan çıkmak istemem
Terlik
Kaçışmalar annem
Hatırladıklarım bunlar
O kavun rengindeki naylon terliği hiç unutamam

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üç Zararlı Beş Faydalı

Sigara zararlı,
Kumar ve içki haram,
Hayatta güzel şeyler var,
İbadet etmeye ve ilim öğrenmeye devam,

Kitabımız Kuran,
Peygamberimiz
Muhammed Mustafa (s.a.s)
Dinimiz son din İslam,

Onunda beş şartı var


Kelime-i şahadet, hac,
Oruç, namaz ve zekat,
Namazın bir kısmı sünnet, bir kısmı farz,

Sevdiğim meyveler
Erik, muz, mango ve kiraz
Her Müslüman gencine ve ihtiyarına
Farz oldu kılmak namaz.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Üzülme

Bir fener kendine gecenin içinden bir yol çizerse,


Zaman, günlerini bir takvim yaprağına dizerse,
Dışarıda yağmur çiğselerse,
Bir serçe pencerende tünerse,
Üzülme,
Ben senin yanındayım,
Gecenin karanlığında fenerin ışığındayım,
Gündüzün ışığında kalbinin karanlığındayım,
Dışarı baktığında göreceksin, serçenin kanatlarındayım

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vadideki Türban

Kızlarımız, kadınlarımız türbanlı,


Bizlerin silahları yatak odalarında saklı,
Türban vergisi istesinler verelim,
Silah vergisi veriyoruz ya
Devletimiz sağ olsun,
Ama bize sahip olsun.
Namus kavramları korunsun
Filimcileremi taşıyalım konuyu
Yakıştıramıyorum ben bunu
Aklınızı başınıza alın yetkililer
Savaş olursa bunlar ufak şeyler
O zaman halkın duyguları coşturulur,
Seferberlik olur, ortalık toz duman,
Kimsenin aklına gelirmi o zaman turban
Ne farkı var o zamanla şimdinin,
Bir an önce çözün şifresini kilidin.
Bize bizden başka dost yok,
Bunu bilin,
Bizim iki özelliğimiz var birbirinden yaman,
Biri Türk olmak, biri de Hak yolu İslam,
Bunlara sıkı sarılalım aman
Sırtımız asla yere gelmez o zaman
Savaşçı bir milletiz aslımız kahraman,
Yeterki versin padişah ferman
Sinamacıları bize padişah ettirmeyin
Devletimiz bizim padişah her zaman
Vadiden düze çıkarılmalı artık türban

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vah Vah

Öldür beni,
As beni,
Kes beni,
Kasapmıyım be birader?

Titre ve kendine gel,


Ağlama,
İnleme,
Yapma figan,

Yokmu arabasıyla seni evine bırakan,


Bırak bu işleri,
Fırçala dişleri,
Önce işe, sonra işe,
Son ver artık bu gidişe.

Bak vitrinlerde içkiler şişe şişe,


Alıyorlar, ediyorlar kendilerini harap,
Acaba gördükleri hangi serap,
Vah vah haline bunların vah

Hava sıcak
Ver oradan dondurma iki külah,
Ömür geçiyor işte
Durak, durak.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vapur Satıcısı

İlk defa kırılmayan kalem


içi plastik
çocuklar stresten kurtuluyor
iki kalem alana
bir de kalemtraş veriyorum yanında
Bir de deri çanta
hepsi bir lira.

İsteyen bakabilir.
Başka...
Not;
Eskiden şehir hatlarında
kantaron satardı
beyaz saçlı bu yaşlı amca.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vapur Seferi

Haydarpaşa, Kadıköy
Dediğinde iskele amiri,
Karşımızda Sirkeci arabalı vapur iskelesi,
Ve ışıklı bir İstanbul gecesi.

Öbür yanımızda ise


Durgun ve yorgun Kızkulesi,
Tıpkı bizim gibi,

Gidiyoruz teyyare misali,


Biraz sola batıp,
Biraz sağa çıkıp,
Bir akşam üstü
İş dönüşü, vapur seferi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vapurda

Beyaz kavuniçi ve beyaz siyah martılar kahvaltıda,


Kısmetlerini yakalıyorlar
Yol alan vapurun kenarında, havada
Oturmuşum eskiden birinci mevki olan koltuğa
Sanki gidiyorum Safranbolu’ya
Kız kulesinin etrafında kayıklar,
Deniz dalgalanır, uslanır,
Güneş bir göz kırpar,
Sonra bulutların arkasına saklanır,
Motorunda balıkçı çaparısını
Sağ eliyle çeker çeker bırakır.
Vapur ağırlaşır,
Karaköy iskelesine sancaktan yanaşır,
Artık kalkmak vakti geldi,
Şimdi durulmak zamanıdır,
Dalgalar da yorgun bedenimi bıraktı
Şiir de sanmayın yarım kaldı.
Bitti…
Her şeyin bittiği gibi,
Bitti…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Var Git Tren

Patiska bezinden elbise olur mu


demeyin karıma
potinimin bağları yok dili dışarıda

ah ah dirilesice kaderim
yine attı kendini attı yerlere
gemiler dolusu kahır kattı içime
sazımı katık ettim iki lokma ekmeğe

Var git tren var git seni gözüm görmesin


anılarım gözlerimin pencerelerine dizilmesin
var git tren var git seni gözüm görmesin
kaderime çelme takamadım
cılızım kardaş.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vay Vay Vay

Eğer;
İslam’ı anlatan hoca veya imam mihmandar
hak etmediği zekat, para ve malları
cebine atarsa,
onlarla caka satarsa…

Veya;
Biriktirirse altın, gümüş, para, dolar,
bunları Allah yolunda harcamaktan alı koyarsa,
bir elini cemaatin cebine sokarsa,
onlar kendilerini haham ve ruhbanlarla
aynı saflara dizerler,
kendi yollarını bozuk çizerler.

Servetleri bir şeyler kokar,


bu davranışlar İslam’ı zora sokar.
Ben yaparsam zararım önce kendime
sonra çevreme,
bir alim görünen kişi yaparsa;
Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
Onların vay haline.
Vay, vay, vay
ver oradan bana bir demli çay.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vayy

Vezir aldı atı yedi


Aldı piyon fil şah dedi
Atı fil yedi ve şah
Yedi şah dedi ve şah mat

M.A.T

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vazgeçemem Ben Senden

İçtim şerbetini aşkın


Muhabbet çeşmesinden
Manolya topladım yârin
o güzel bahçesinden

Yollarına çiçek serdim


Gonca gül destesinden
Candan vazgeçmek olsa da
Vazgeçemem ben senden

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vazgeçilmeyen Şeyler

Yıllara meydan okur onlar


saat kulesi
Osmanlı mimarisi
kadife sesli şarkıcı
piyano konçertosu
pul koleksiyonu ve diğerleri
Kız Kulesi
Adana kebabı ve acılı ezmesi
hamsi tava
istavrit sarıkanat
Boğaziçi
iki genç sevgili
resimli ansiklopedi
parkta salıncaklar ve tahterevalli
“-seni seviyorum.”
Eh olabilir
fakat en tehlikelisi
bir daha söylüyorum;
Fakat en tehlikelisi
“-Benimle evlenir misin.” iki kelimesi
(vah vah vah acıyorum sana)
asla ve kesinlikle bu iki kelime üç bin defa
düşünmeden söylenmemeli
nikahtan önceki ilk
“-evet “
cevap olacak belli.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ve O Bir Yazar

Eskilerden güzel bir yazar tanıyorum,


Onu her gün salı hariç anıyorum.
Öğreneceğim o kadar çok şey varki ondan
Anlattıkça anlatıyor, esirgemiyor okurlarından.

Bir de ençok sevdiği Köyceğiz'ini düşürmez dilinden


Pek de çabuk özler uçakla devamlı gidip geldiğinden.
Göztepe'yi dilinden hiç düşürmez,
Hayattan bıktığı hiç görülmez.

En önemli tenbihi aklımdan hiç çıkmaz,


-'Enseyi karartmayın'
Dertlerinizi de hiç yabana atmayın.
Artık bildiniz o yazarımızı değilmi?

Bize güç verir fıkraları, nesirleri,


Onunla hergün buluşmak ne büyük hazdır,
Türkiye'mde artık böylesi azdır.
Fikirlerin beni ilgilendirmiyor,
Lakin edebiyatın....bana 'gel gel' diyor.

Teşekkür ederim tüm yazıların için zatına


Çok şey öğrettin vatandaşlarına ve de bana.
Yaşa sağlıcakla çocuklarınla,
Çetin Altan saygımız edebiyatına ve sana.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ve Sattım

Gökyüzü beyaz badem


yeryüzü siyah zeytin
arasında bana da yer verilmiş
duygularım yıldızlar arasında
köşe kapmaca oynuyor

Datça'nın güzeli
Körmen Limanı'nın başucundayım
deniz sahili uyutmaya çalışıyor
yaklaştıkça duyulan ninni sesi
ve kucaklaşmış çakıl taşları

Ilık imbat hep aynı


kekik kokularını elinden tutmuş gezdiriyor
çekirgeler gece boyu uykusuz
Ege'nin ayak ucuna sırt üstü yatıyorum

İstanbul'un özellikleri yok burada


ortalık acı kahve tadında
bana da yer verilmiş onların arasında
bu zevkin dakikası on bin lira

satıyorum satıyorum satıyorum


ve sattım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Veba Salgını

O yıllarda İstanbul'da bir veba salgını olmuştu,


Öyle ki günde birkaç yüz kişinin ölümü
Bütün evleri mateme boğmuştu.
Bu afet karşısında toplananlar,
Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri'ne baş vurmuştu:

Önce gavs bu işe karışmak istemedi,


Ahali gene de üsteledi.
Dediler ümitle kapınız geldik,
Bu işe bir çare bulmak sizin şanınıza layık dedik.
Bunun üzerine tarife başladı hazreti pir,

Önce Karaca Ahmet Mezarlığı'na gir,


Orada bir yeri tarif buyurdu,
Çare bulacak kişi selvi ağacının altında yatıyordu
Adına Hasıpuş Dede derler,
Çıplak olarak hasıra sarılmış yatar,
O kişi ancak sizin derdinize bakar.

Ona derdinizi anlatın, gerekirse,


Beni hatırlatın, söyleyin selamımı dedi.

Tarif üzere gitti ahali, oraya vardı


Hasıra bürünmüş kişiye meramlarını anlattı.
O ise onları def edip, yatmaya devam etti.
Hazreti Pir'in selamını duyduğunda selamı ayakta aldı,

Dedi bugün bir kişinin daha cenaze namazı kılınsın,


Bundan sonra bu hastalık kırılsın....
Başka emir varmı dedi Hasırpuş Dede,
Yok cevabıyla ve sevinçle giderler eve.
O gün gerçekten bir kişi veba dan can verdi,
Daha sonra hastalık kesiliverdi.

Yaşanmış bir olay bu efendim,


Allah'tan duamız tekrarı olmasın,
Salgın hastalıklar aciz kulları vurmasın.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (1)

Akıl kadere sordu


Sen kimsin
Kader dediki:
Ben patronum,
Sen benim işçimsin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (11)

'-Her çubuk bir çividir çakmasını bilene


her leke bir resimdir bakmasını bilene.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (2)

Ağzımızı tatlandıran kurabiyeler,


Önce fırını ziyaret ettiler

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (3)

Bir bayan evini süpürebilir ama,


Evinin içindeki anılarını
Asla süpüremez.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (4)

Sevaplar çıkmayan lekeler gibidir,


Kalır.
Günahlar ise
Samimi tövbelerle aklanır.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (5)

'-Şiirlerimi;
Kaç kişi okuduğunu değil,
kaç kişi okuyacağını
düşünerek yazıyorum.'

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (6)

Muhabbetin yavaşı makbuldür.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize (7)

Sevinç ve keder
insanlara doğarken eşit verildi
kimi sevinci büyüttü
kimi derdi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 10

İyi arkadaştır
Malar ve semalar
Malar birikince
Ağlar semalar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 12

Tarihi geçmişte arama,


tarih bu günkü gündür.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 13

Felsefe ile tasavvuf arasından bir tek ip cambazlarıyla at hırsızları geçer.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 14

Herkesin boynundaki kolyesi kendi olaylar zincirinin sonucudur.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 15

Parayla hizmet almak abartıldıkça köleliğe doğru gidiyoruz demektir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 16

Araba vardır bizi gezdirir, araba vardır bize gösteriş verir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 17

Güzel veya acı günleri paylaşmak istediğinizde beni de çağırın yanınıza ki dostum
olduğunuzu bileyim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 18

Şarkılar kokular gibidir


ikisi de iz bırakır
bir de;
biten aşklar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 19

Arkadaşlıklarım öyle köreldi ki;


Biledikçe ellerim kanıyor...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 20

Türk olmak herkese nasip değil,


Atatürk olmak bir mucizedir.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 21

Sağlam insan kıtlığı yaşanmakta günümüzde,


kıymetiharbiyesi yok alimlerin üstatların yığınlar nezdinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 22

Omzu geniş olanın yükü ağır olur.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 23

Salavatla tay öğretilir, at öğretilmez.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 24

Dürüst insanlar yarınlarından korkmazlar. Öldükten sonraki gün için bile.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 25

"Kriminal bir yerde hasta veya yaşlı olmasanız da, ölüm olasılığınız yüksektir."

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize 8 (Kalp-1)

'Aşk güneşin ziyası gibidir


kalbi parlatan
ziya kaybolduğunda kalp
bir organıdır vücudun
kan pompalayan.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vecize-9 (Kalp-2)

'Yüzüme bakıp kalbimi gören kişi


bana iltifat edip yüceltme
senin hünerin benim halimden üstündür.'

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Verin Elime Mavi Tükenmezi

Şiirim geldi,
tutmayın beni,
verin elime,
mavi tükenmezi.

Ajandamın yaprağını açayım,


aklımdakileri
defter kağıdına saçayım,
bu memlekete zarar verenlerin
vermeyenlere oranı
kaçtır acaba? Şaşarım,
yurduma kem gözle bakanların
veya bakmayanların
hepsine Allah ne verdiyse
ikram ederim.

Adım Raşit değil ama şiir yazarım,


Televizyonları seyredip,
açık oturumlara bakarım,
Ben bu ekşimiş toplumun
topuna limon sıkarım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Vesikalık Resim

Vesikalık bir resim gibiydi onun hayatı


tüm umutları hep yarım kaldı
gündüze umut bağladı gün soldu
geceye umut bağladı güneş doğdu

Vesikalık bir resim gibiydi onun hayatı


başladığı her iş hep yarım kaldı
eğitimi yarım kaldı diplomasını elde edemedi
açtığı firmaları kapattı sonunu getiremedi
ve o hiç kimseyi adam gibi sevmedi

Vesikalık bir resim gibiydi onun hayatı


ihtiyaç olduğunda kullanıldı
resmi evrakların sağ köşesine koyuldu
kimi zaman biraz daha ufaltıldı
hüviyet cüzdanında üstüne soğuk mühür vuruldu

Vesikalık bir resim gibiydi onun hayatı


bekledikçe rengi sarardı soldu
ve sonunda
oturma odasında
altın varaklı antika bir ayna kenarında
yıllara meydan okudu

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


William Shakespeare

Saçlarının önü nerde sayın William dedim,


Dedi sorma abi döktüm onları
Şu Macbeth'i yazarken.
Dedim nene gerek senin trajedi
Yazsaydın ya bir komedi.
Shakespeare hesabı takıldın onyedinci yüzyılda,
Bu çağda olsaydın sana kimler olmazdı hasta.
Kısmet bu kadarmış be usta,
Hadi eyvallah görüşürüz Ulus'ta.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


X Şiir Perisi

Önce Sapanca şiirleri,


Sonra hepsine birden
Yasak geldi,
Benden hikaye yazmam istendi.
Konu da belliydi.
Atatürk gençliğinin hikayesi
Aklıma hiçbir şey gelmedi,
Kurgulayamadım aklımdan bir hikaye,
Şiir moduna ayarlanmıştım ya,
Tam zevk almaya başlamıştım şiirden,
Kesildi bütün hızım aniden.
Siparişe göre yazabilirmiyim bilmem,
Bekliyorum hikaye perisinden bir ilham,
Elveda şiir perisi elveda
Bilmem görüşebilirmiyiz bir daha
Görürsen hikaye perisini bana yolla
Sen yoluna, ben yoluma.
Beraberliğimizden çok mutluydum ama,
Lütfen beni yanlış anlama,
Beraberliğimiz bu kadarmış, elveda.
Verdiğin ikiyüzelli şiir için teşekkürler, merhaba
Bul başkasını kendine, uğurlar ola.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Xsa Kimdi

Sisli bir kış gecesi,


Terinos yemeğini yedi ve
sahile iyot kokusu almaya indi.
Dikdörtgen bir taşın üzerine oturdu,
dalgaların ritmine ilgi duydu.

Bu gece dalgalar müzik çalıyordu.


Kulaklarına tekrar tekrar sordu,
etrafta çok sis vardı
ve bu gece diğer gecelerden değişikti.

Neler olacaktı bakın;


İlk defa Xsa ile bu gece buluşacaktı
ve tüm düşünceleri,
fikirleri,
algıları,
dünyaya bakışı,
evlerinin yanındaki
derenin akışı bile bu geceden sonra
değişecekti.
Peki kimdi Xsa?
Neydi?
Cinmiydi, perimiydi?
Nerede yaşardı?
Yaşantısı nasıldı?
Hepsi bu geceden sonra
sizlerle buluşacak,
sepetler elma dolacak,
Terinos'la Xsa arkadaş olacak.
Kalın sağlıcakla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Xsa Yardımcı Dost

Bir uzaylı ile sahilde,


karşılaşmak varmış kaderde.
Yıldızlarla dalgalar şarkı söyledi,
lacivert gecede, Knidos sahilinde.

Hiç bu kadar korkmamıştı


Terinos ömründe.
Yıldızlarla dalgalar şarkı söyledi,
lacivert gecede, Knidos sahilinde.

Zaman zaman Xsa sahile indi,


Terinos onunla iki laf etti.
Xsa hayatta hiç istemedi ve
bilmedi.

Yaşadı gezegeninde
tüm olanaklar onlara sunuldu.
Xsa hayatta hiç istemedi ve
bilmedi.

Tapu dairesi yoktu hayal gezegeninde


yerler herkese aitti.
Yemek yoktu,
giysi yoktu,
acı yoktu.

Mutluydular beraberce,
yaşadılar gönüllerince,
kirletmediler,
kalp kırmadılar,
istemediler.

Yardıma koştular.
Neşeli ve çok hoştular.
Bakalım Terinos'a
nasıl yardımda bulundular?

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ya Herro Ya Merro

Çok uzun seneler


Koştum peşinden
Çıkma granit taşlardan
Arnavut kaldırımı yaptım
Sevgi dizdim yoluna
Kenarlarda cumbali eski istanbul evleri
Yıkayıp serilen camaşırlar beyaz nevresimler
Kenarlari tenteneli

Seni gördüğüm an tenefüsüydu hayatımın


Sokak lambasıydı hayat parkımın
Ya herro ya merro dedim bir daha
Hayat ikimizin oldu daha sonra
Üçümüzün dördümüzün beşimizin altımızın
Yedimizin sekizimizin oldu
Torunlarımızla tomurcuklarımızla

Seni hep sevdim ben Santa Lucia

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yağma Yok Terinos

Yağma yok Terinos


Elini taşın altına koyacaksın
Ülkemizin meselelerine
Kafa yoracaksın.
Oysa sen eskiden çok faydalı bir insandın.
Kapı kapı haber ve mutluluk dağıttın
Yok sende daha çok iş var,
Bak Kinidos'lular kaos içinde yaşıyorlar.
Hüzünlü eve varışlar,
Hanımlar banknot istemeselerde,
Pazar parası için eline bakar.
Hafta biter, gün döner erteye,
Sen neredesin, ötekiler nerede?
Hatırla Terinos hatırla;
Mısır patlatırdık,
Kalaylı bakır tencerede.
Yağ kuyruklarında,
Tüp kuyruklarında,
Az mı sabahladık?
Ama o zamanlar adam gibi adamdık.
Borçlu değildik dışarıya ve
Bankalara.
Epiktotes'de var üç kart,
O matematikçi ya!
Beş şeritli yollar bre bre bre...
Angoralılar sabretsin
Kinidos'da rüzgarlar esiyor,
Yaz aylarında.
Projen varmı Terinos bu konuda?
Kinidos'u oyup, Datça'ya çıksan.
Oradaki evleri mantolasan
Kimin parasıyla Terinos?
Kimin parasıyla?
Atıyorsun Terinos sen çok atıyorsun.
Kinidos'un tepesinden Körmen Limanı'na bakıyorsun.
Kendine bir kurtarıcı arıyorsun.
Gelecek bekle Terinos bekle gelecek.
Ama buna senin ömrün yetmeyecek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yağmur Çiseliyor İstanbul'a

Yine yağmur çiseliyor İstanbul'a


günün adı pazar ya
yine yağmur çiseliyor İstanbul'a
gözüm güneşi de arıyor denizin yanında

Sabah saatlerinde yollar taşra kasabası


kuşların cik cik sesi
gün pazara merhaba derken
yağmur çiseliyor İstanbul'a

uçaklar inip kalkıyor


metro çalışıyor yerin altında
istanbul şehir hatları ördek olmuş Boğaz'da
martılarla arkadaş feribotlar, arabalı vapurlar

Yine yağmur çiseliyor İstanbul'a


tekneler kanala birikmiş istavrit çekiyorlar yan yana
canım simit çekti geminin güvertesinde çayla
gözüm güneşi de arıyor denizin yanında
nasıl olsa tatil bu gün pazar ya.

Mehmet Akif Tiryaki


26.04.2015 Maltepe

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yakala

Sis bastığında yeşil çamlar üzerine


yapışır elbiselerim vücuduma
tepede metrelerce yüksekteyim
tayyare gibi uçuyor yüreğim
kuşlara imrendim
ıhlamur kokuyor etrafta
bir yavru köpek dolaşıyor ayaklarıma
vadiye bakıyorum sis basmış gözükmüyor
ellerim ıslanıyor
cam gibi bir hava var
şose yol yılan gibi tırmanıyor
bir hey desem tepeler emanetçi sözlerime
ben varım bir de düşüncelerim
hareketlerim ölçülü adımlarım ağır
buzu çözülen bir kardan adamım
çiçekleri var meyve ağaçlarının
kuşları var böcekleri var ağaçların
merhaba tepeler merhaba sisli hava
selam olsun buradan ta Ardahan’a
göle indiğimde bu şiiri kağıttan gemi yapıp
göndereceğim sana.

Yakala….

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yakında

Bu mağlubiyet çok yakında olacaktır


O inanmayanlara inkâr edenlere de ki
Yakında dünyada yenileceksiniz
Ve ahrette cehenneme sürüleceksiniz
O ne kötü bir döşektir

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yakışmazdı Sana

Bir hastalık tutukladı seni


Gem vurmak için mutluluğuna
Neşene kıvancına
Hayatı sevmeni kıskandı
Esir etti bir hastalık kendine seni
İşkence etti
Yine de
Aldırmadın
Aldırma anasını satayım
Mutsuzluk senin üzerinde
Alışmadığımız bir giysi olacaktı
Bize göstermedin
Kalpazan mutluluklarını bile sevdirdin etrafına
Hiç belli etmedin asla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yalnız Adam

Terinos bahçe kapısının önünde


elleri cebinde sabahın erken yerinde
başı hafifçe omzuna düşmüş şekilde düşünüyordu
sabah oluyordu Ege sahilinde
kızılın tonlarının lacivert podyumda defilesiydi bu
deniz ve gökyüzünün sabah pazarlığıydı bu
öfkeliydi gökyüzü deniz ise tam tersi
sakin ve kendinden emin
Terinos bir ayağının ucunu tempolu yere vuruyordu
elleri cebinde imbatlı yaz mevsiminde
düşünmeye daldığında hep bunu yapardı serseri
pantolonu gri pilili Terinos tipik bir Egeli
bir elinde zeytin dalı diğerinde üzüm salkımı
aklında fikrinde kıyıdaki martılar ve
değişmeyen ahretliği Epiktotes vardı
vakit üç yudum nar şerbeti kadardı.
nihayet yağmur atıştırmaya da başladı.
maki kıvamında otlardan çevreye yayılan buhur
Keliternos’a son doğum gününde aldığı parfümü hatırlattı.
bahçedeki mandalinalara baktı
eli bir tanesine uzandı avucunda okşadı
kokusunu burnuna taşıdı sonra başını kaşıdı
bu kadar romantiklik yeter dedi ve
kahvaltı masasını hazırlamaya başladı.
arkasından çamaşır bulaşık toz alma vesaire
bir sürü yapılacak iş vardı

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yalnız Kasaba

Kıymalı pide
Üzümlü nokul
Palamut
Tereyağı
Peynir
Pazartesi doğal ürünler pazarı
Günlük yumurta
Bunlardan habersiz bir fener ve iskele
Dalga sesleri
Kuzeyin yıldızı
Eftelya deniz kızı
Üç ay süren yaz mevsimi
Ve dokuz ay misafirsiz Gerze
Sahil kasabası
Meslek yüksek okulu
Çeçe Sultan'ın torunu
Hacıkadı horozu farklı
Başkanımız Osman Belovacıklı
Kuzeyin yıldızı
Karadeniz kasabası
Oksijen çadıri Dranaz Dağı
En güzel caddesi Nergizli yalı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yanığım Sana

Ne kaddar yalvarırsan yalvar asla


asla
dön… meyeceğim sana
kaldırımlar arkadaşım oldu senden sonra

Yıllar uçuştu önümden


sonbahar yaprakları gibi
dokunma sakın bana
gözlerini de çek üzerimden
senin olan her şeye küskünüm ben
asla…asla dön..meyeceğim sana

Sensiz geçen günlerim kabus gibi hatırımda


istemiyorsan artık dönme bana
bir zamanlar yıllarca
hızını kesemeyen lodos gibi yağmurunu bekledim
ve seni ve seni ben ömrümde bir kerre sevdim
dönme ne olursun dönme artık bana

Taa derinlerden yanığım sana


tutsağım dizginsiz duygularıma
çek gözlerini üzerimden
adımı anma asla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yardın Bizi

Boş bir tüp, dolu tüpe;


Seni yakacaklar benim yerime
Demiş.
Çetin Abi hiciv yapmayı severmiş
Kazım Abi Halkalı'ya yerleşmiş,
Sapanca'nın Kartepe'si eskiden Keltepe'ymiş,
Amedea kirazı dalından yermiş,
Ako'nun arabası kırmızı, başı kelmiş,
Kazım Abi yardın gene bizi demiş,
Shakespeare Machbeth'i yazmış,
Ako ona ne tavsiye etmiş,
Hakan Göztepe'de yaşamış, yerleşmiş.
Hakkı atomu(helva) avukata nerede vermiş,
Antikacı Aziz'de kimmiş,
Ako msn de şaşkınlığını aaaaaaaaaa yazarak ifade etmiş
Türkiye'nin Davos'u neresiymiş,
Tanju Abi nereye yerleşmiş, gelirken ne getirmiş,
Benim favorim kimmiş,
Efendi Baba ne demiş,
Tüm bunların cevabı;
Şairin mısralarına saklanmış, gizlenmiş.
Şiirlerimi okudukça bunları öğreneceksiniz
Hadi kolay gelsin, bir tane de sen yazmak istemezmisin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yasımız Var

Ankara tren garı önünde


2015 yılında
On ekim cumartesi saat onda
İki patlama oldu üç saniye arayla
Doksan beş yurttaşımız canını verdi
İki yüz kırk altı vatandaş yaralandı
Acı etrafı sardı
Başbakan Ahmet Davutoğlu güvenlik zirvesini topladı
Ülkede üç günlük ulusal yas ilan edildi
Seçim çalışmalarına bir süre ara verildi
Vatandaşlarımızın başı sağolsun
Birlik ve beraberliğimiz daim olsun.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaşamaya Çalışmak

Maliyede getir götür skandalı,


lodosta kurtaramadılar sandalı,
vagonlar doldu,
terminalden insanlar evlerine dağıldı.

Soluk almak için evlere uğrandı,


cumartesi gecesi
ruhum şiir terapisi ile ısındı.
Pazar gün gezme,
pazartesi tekrar iş.

Birinci işime ara verdim,


çocuklarımın okul servisi işi.
Biliyorsunuz okullar ara tatile girdi.

Emekliliğim, eksik ödemelerimden


daha gelmedi.
Vücudum daha
ilaç terapisine girmedi.

Trafik sorununa çözüm gelmedi,


AB ye girişe onay verilmedi,
Fenerbahçe Stadı ışıklarla süslendi,

doğal gaza
iki sene üst üste
yüzde otuz, yüzde otuz zam geldi.
genç ihtiyar evlerinde tir tir titredi,
Abone halk ev kirası gibi gaz parası ödedi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaşasın Bu gün Cumartesi

Ne olmuş cumartesi ise?


Hastanelerde yattınız mı günlerce,
Ziyaretçi saatlerini beklediniz mi
Belki gelecekti sevdiğiniz
İple çektiniz zamanı
Koridorda gidip geldiniz saatlerce
Gelenlere al kulağım senin olsun dediğiniz,
Onlar hep güzel şeyler anlatırlardı nedense?
Bu gece de haftanın son gününde
Hatta tatilin ilk saatlerine kadar
sürecek olan programın içinde
Enis Abi anlatacak bir ziyaretçi edasıyla
evimize gelen.
Dereden tepeden, arada şarkı ve güzel sözler
Hediyesi elinde.

Daha ne desem bilmem ki?


Belki görüşemezsek de günün birinde,
Veya görüşsek de İstanbul’da
Loş ışıklar altında bir işkembecide
Bir anı olarak kalacak mazide
Tıpkı diğer cumartesi geceleri gibi
Yaprak yaprak anılar defterimde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaşın Kaç

Kırk yaşlarında saf bir adama sormuşlar


Yaşın kaç?
Adam demiş ki
Daha yeni askerden geldim sünnet oldum,
Nüfus kağıdımı evde unuttum.
Sen çok yaşa emmi
Ben bu soruyu sormamış oldum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yat Rahat Rahat

Senin neden kulakların düşmüş aşağıya


Yoksa senin de mi şiirin okunmadı radyoda
Bakma öyle yüzüme
Konuşsana benimle

Anlat
Anlatabildiğin kadar seni dinleyen biri var bak
Bakma yüzüme öyle
Bana şiir oku şarkı söyle
Kaldır kulaklarını bırakma başıboş

Aşkı anlat bana


Veya masal da olabilir tercihin
Şiirlerinde İzmir rüzgarına imbat
Kaldırımdaki hafif bayana matmazel diyeceksin

Ne kadar kabasın köpek


Sen aşkı nereden bileceksin
Masal da bilmiyorsun değil mi
Onu da bilmezsen en iyisi yat

Başını ayaklarının üzerine koy


Konuşabilseydin şöyle söylerdin;
“-Lütfen beni rahat bırak.”
Bıraktım bile köpek
Rahatına bak..

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaz

Ay sarı güneş beyaz


martılar yas tutuyor
gözlerim hep seni bekledi
kulaklarım ayak sesini özlemiş

Yaza muhtaç
yaza hasret
yaza geç kaldık
hiç bitmeyecekmiş gibi aldandık kandık

Ay sarı güneş beyaz


ne zaman değişecek bu telaş
az kaldı unutuyordum
ve diyordum.....yoruldum

Bir tomar gün geldi geçti


etrafa saçtık
yaza hasret yaza muhtaç
yaza geç kaldık

Yaz akşamlarında
yaz sıcağında
yaz güneşinde
yaz gününde yaz
ne olur bana beni yaz

Mevsim özelliklerini sergiledi


mevsim sergisini topladı gitti
yaza hasret yaza muhtaç
yaza geç kaldık

Motorla koy koy gezdiğin sahilleri yaz


dibi görünen denizi yaz
şarkını yaz türkünü yaz
bana ne olur bir şeyler yaz
bu sene bir başka boş geçti yaz

Yaz kızım dilekçemi şikayetimi


ne çabuk geçti yaz anlamadım yaz
sevda yaz martı yaz kuş yaz böcek yaz
bir dilim karpuz bir salkım üzüm şeftali kavun yaz

Yalnızım yaz
çaresizim yaz
sensizim yaz
göremedim seni yaz
aklına ne gelirse yaz
bana beni yaz

Kalleş yaz
vefasız yaz
akılsız yaz
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bana yaz
çekinme yaz kızmayacağım inan
beni sevmediğini bile
dilersen yaz

Yaz yazabildiğini yaz


sakın sevdaları getirme aklıma
üzülüyorum
tek dileğim
can derdine hiç gelmeyesin.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaz Bitimi

Bir yaz daha geçti,


Köylüler hep aynı elbiseleri giydi.
Sabah kasabaya indi,
Hava serin,
Akşam döndü, traktörün üstünde,
Rüzgar esiyordu.
Bir tek öğlen sıcağında terledi.
Ama sıcağa da hasretti.
Köyümüzün bekçisi,
Terziye kalın kumaştan potur diktirdi,
Üzerine eskiden kalma bir krovizö ceket çekti,
Sabah ayazında korudu onu,
Ayrıca içinde keçe bir yelek
Hakime hanım;
'-Efendi havayı bozduracaksın,
yaz ortasında bu nasıl giyim? ' dedi,
Köyümün efendisi güldü geçti.
Ekinin üzerine naylon gerecekti,
Gelirken birkaç torba yoğurt getirdi sattı pazarda,
Dönüşte aldı bir naylon branda.
Bir de plastik fıskiye.
Geçen hafta almıştı hortum on metre ya!
Bir yaz daha geçti böyle
Yazlık elbise köylünün neyine
Hani köylü efendiydi?
Köylüyü bu duruma getirenler utansın,
Domuz vurmak yasak cezası 400 lira
Bırak gezsin tarlalarda dolansın.
Bu yasağı yürürlüğe koyanlar;
Tez zamanda
Tersini onaylasın.
Aklın yolu birdir... Ayıp oluyor beyler...

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaz Geceleri İstanbul'da

Altı beygirlik ilk deniz motorumla


ay bulutların arasında kaldı
lodosa haberci hava
tıktık tıktık tıktık tıktık adaların önünde
dilenci gibi dolaştım İstanbul'un
mavi yollarında

Gökyüzü kararınca
insanlar evlerine saklanınca
tek dostum olurdu altı beygirlik motorumun
hazin sesi tıktık tıktık tıktık tıktık
yakamozlar lacivertin sallanan yelpazesi

Çam ağaçlarının yeşil yaprakları


benden çok uzaklarda
gökyüzüne bakıyor
Adalar sallanmakta

Deniz
Muş Ovası gibi sessiz
martılar uyku modunda
ben ve altı beygirlik motorum
ve kalbimin atışı ile denizin soluğu
tıktık tıktık tıktık tıktık
Adalar'ın kış günü umutsuzluğu yok şimdi
hiperaktif kıraça gibi heyecanlı gönlüm
yaz gecelerini sevdiğimin
İstanbul'unda.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaz Gelmedi

Bu sene yaz gelmedi benim gezegenime


sıcak bir kış geçti
önümüz yine kış
vücudum yapış yapış

Artık ağustos kış benim takvimimde


gömleğim ter kokuyor
ayaklarımı eve gelir gelmez yıkadım
sık sık da duş aldım

Bu kış çok sıcak


doğalgaz parası da yok rahat
yorgunum tatil yapamadım
yaz ne zaman gelecek bana

Benim gezegenimin yüzü ne tarafta


soğuksuz bir kış yaşıyorum mutluyum
gözlerim fersiz işe gidip geliyorum
yollar sessiz

Vapur tarifeleri değişse de benim tarifem hep aynı


sabah yedi akşam yedi
bu senede böyle geldi geçti
seneye kaç sene kaldı ki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yaza İlk Adım

Yaza İlk Adım


Mayıs ortaları
yaza merhaba diyordu Datça
deniz çalkalana dursun
yıldızlar eski halinde
Datça durup duru yerinde

Yollar boş sessiz


narpız toplama mevsimi
kara dutlar olgunlaşmış
ak bademler çuvallarda

Mor begonviller taş duvarlara tırmanmakta


Eski Datça'da
deniz ip atlıyor bükler arasında
kabak çiçeği dolması Zekeriya Sofrası'nda

Balıklar kızgın tavada


yanında yarım soğan ve roka
Samsun pidesi
arkasından özel hazırlanmış hindiba şerbeti

Datça sezona hazırlanmakta


esnaf tezgahını düzeltme arefesinde
tekneler yanaşıyor limana
Ahtapotun kollarını yediği günlere elveda.

21.05.2014
Kargı Koyu-Datça-Muğla

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yazı Tura

Hani insanlar vardır


Ayrılırlar
Severken birbirlerini
Yürekleri yağ kazanı gibidir
Aşk yakıtı ile yanan serpantinli
Yandıkça pekişen aşk alevleri
Tutkuya dönen ilk sevdaları
Pekmez olur akar göz vanalarından
Kızgın demirin kızıldan sarıya dönme hali
Ağustos ayında ikindi güneşi
Ayrılırken sırtları dönse de birbirlerine
Telepati yaparlar kavuşup sarılmak için sevdiklerine
Akıl yitirmekle kazanmak arasında
Yazı tura atar
Kaybeder hep
Bile bile.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yazın Yaşlanıyor Denizde

Borçlar neredeyse bitti, az kaldı,


Kinidos’lular artık rahata kavuşacaktı.
Faziletsizos rahat günlerin müjdesini verdi,
“-Sıkıntı ve krizler geride kaldı.” dedi.

Önümüzdeki yıl bolluk yılı olacak,


denizlerde balıklar çoğalacak,
yıldızlar gece parıldayacak,
güneş insanların içini ısıtacak
kış mevsimi bile artık olmayacak.

Terinos bunlara çok sevindi


sevinmekte de haklıydı
çünkü artık hareketleri zayıflamış,
gözlerinin ışığı kaçmıştı.
Arkadaşlarını bile uzaktan seçemiyor,
köpeği Tontonitos’u bazen göremiyordu.

Yazın yaşlanıyor denizde,


kışın kuruyordu hayal
odun sobasının arkasında, kahvede.
Keliternos’un da sırtı ağrıyordu soğukta.
Velhasıl sözün kısası nüfus kağıtları eskimişti.
Gençliği bir varmış bir yokmuş gibiydi.

Kilise çanlarının vurduğu


yağmurlu bir sonbahar günü sonu
vakit Terinos’a küstü,
onun için artık zaman olayı bitti.
Artık o bir çiçek olmaya adaydı,
Keliternos’un her gün gelip sulayacağı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yazlık Pijama

Eminönü büyük çarşı


Giysilerin satıldığı yer Mahmut Paşa
Alıveğin bana
İki denecük
Oralarda beş liradır
Burada yedi lira yazlık pijama
Tamam alırız
Sen merak etme hala

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yazmak

Düşüncenin en alt noktası yazmak


bir yanardağ gibi fışkırmak dışarıya
işte bu yüzden
hep kaçsam da yazmaktan duramıyorum

Düşüncenin en alt noktası yazmak


aklına gelenleri
isyanlarını
yapamadıklarını
neden diye sorarım kendime
neden

O zaman işte
başlarım yazmaya
birinci satırdan sonra
devamı gelir bardaktan boşalırcasına
yağmur gibi
kesilene dek yazarım
hayal gücüm tükendi tükenecek
ve yazdıklarım bir şeyleri yeşertecek.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yelken Mevsimi

Her yaprak bir bayrak olmuş


yelkenler fora
kıyıya vuran dalgalar sesli
mandalina mevsimi

Ekimden bahsediyorum belli


zürafası zemherisi
kulak çatlatan soğukların gelme zamanı
içimdeki kış uykusunu uyandıran
sonbahar sevgisi

Ağustos sonu eylül ekim aralık


en zor mevsim
bir gün serin bir gün sıcak bir gün ılık
kara kışa hazırlık

Yelken mevsimi gelmiş


en güzeli
denizle rüzgarla yağmurla barışık
sahilde yürüyorum
saçlarım karmakarışık

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yemin

Atlar kaldırdı tozları havaya,


şimşek süzüldü aktı toprağa,
incir ve zeytinin sırları var ya.
Kutsal tepe Tur’u Sina,
Mekke emin belde tüm Müslüman’lara.
Bunlara yemin etti bizi yaradan Hüda.
İnsan muazzam bir varlıktı
ilk doğduğunda,
aşağıların en aşağısı da insan oldu
sonunda…

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yeni Bir Gün Başlarken

Deniz sütliman Maltepe Sahili’nde


kayıklar kıyıya çekilmiş ters çevrilmiş
kış uykusuna yatmış çekek yerinde
ahşap bir kayık içi su dolu denizde
kanatlarını açmış kara batak
dengesini sağlıyor cambaz edası ile
küpeşte üzerinde

İnsanlar sabah yürüyüş yapıyor sahilde


işsiz bir gemi demir atmış ta ilerde
ben ise resim yapar gibi
baka baka sakin denize
bir şeyler karalıyorum yeni defterime

Tek ayak üzerinde yazıyorum


defterim dizimde
gören de yüz metre koşucusu
başlangıç işareti bekliyor diye düşünecek
içimdeki yaramaz çocuk çoktan kaçtı gitti
gökyüzü ile denizin birleştiği yere

Ufukta tek başına yürüyor…ellerini kavuşturmuş ensesinde.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yeni Şiir Sitesi

Bir şiir sitesine gireyim dedim;


O ne?
Bir yazı...
'Engelle karşılaştınız.'

Çağırdım kızıma sordum;


Dedim 'bu nedir? '
'-On ytl baba' dedi.
Bunu yatırman gerekir.

Arkasından ekledi;
Yarın pazartesi bana versen
daha iyi.
Okul harçlığım.
Cebimdeki son ytl
on ytl vardı;
Tüh be..O da gitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yeterki Beni Terk Etme

Kusurlarımla beni seveceksen razıyım,


Beni kusursuz bilme.
Benim de noksanlarım çook...
Beni mükemmel görme.

Papatyaların tek yapraklı çıkanı,


Kelebeklerin beneklisiyim,
Beni bende arama,
Ben padişahın kölesiyim.

İki büklüm olmuş bir gelincik,


Susuz bırakılmış pembe gülün sesi,
Yağmurdan sonra görülen güneşin hevesiyim.

Toprağın karası,
Alnının yazısı,
Bir kor parçasıyım.
Tutma ellerinle beni,
Yanma nârıma sevgili,

Beni sev,
Belli etme,
Toprağı sev, kirletme.

İstersen tut ellerimden,


Veya göğsümde ağla, inle...
Yeterki beni terk etme.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yetiş Ya Murtaza

Aylardan ağustos,
arkada oduncu Dimitros
işler kesat bu aylarda mevsim yaz
Murtaza'ya amca oğlu atmış bir mesaj

'Çabuk atla gel Münih'e.'


Büyük abiniz hasta...
Ay tutulmuş ayın ondördünde,
umut tutulmuş benim içimde...
Umutla benim arama girmiş hüzün,
susmuş ay haykırmıyor gecenin içine;
Maziye bakma gelecek önünde.
Nasıl saz çalıyor ozan kapının eşiğinde
ay dolanmış dünyanın çevresine
soğuk bir akşam ayazı
yaz gecesinde...
Kul...yol ağzından çekil...ÇEKİL, hastam var.
Münih'e kadar bana dünya dar
arkada, önümde bekleyenlerim var
canım bekle çareler var
bekle...
Ter ter terledi omzum
sırtım sel...
Sıkıntılı ağustos gecelerinde
soğuk soğuk terlediğim
uçak seferinde
bekle kardeşim ben geliyorum
bekle az bekle
arkam duman önüm duman yollar bitmiş
havada buz gibi ıslak sol omzum tutuldu
hep derdi dimitros;
'-Hayat kısa
mazi kuru bir dal.'
Ozan kapının eşiğine oturmuş:
Kâlbini ığıl ığıl akıtmakta sokaklara...
Başını düşürmüş sazının üzerine sallıyor eliyle birlikte.
Terliyorum gömleğim tenime aşık
yollar uzak vakitse dar.
Yetiş murtaza yetiş hâlâ zaman var....

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yıkılsın Bütler

Hak zail olmuş


insanlar hukuk şiken
kim dur diyecek bu düzene
bir bile bilsen

Müyesser yessir sıfatında


yoksa biter mi bu adem
bilen varsa söylesin
temdite var mı müsadem

Mücerret usum
hüsufa durmuşum
yıkılsın etrafımdan bütler
ben Rabbimle sonsuzum

Mehmet Akif Tiryaki 21 Nisan 2012 Maltepe

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yıl 2006 İstanbul Hanımefendisi

İstanbul hanımefendisi
Tesettürlü bir çocuk annesi,
Veya anneannesi,
Gebze'den geldi,
Haydar Paşa'da vapura bindi.
Karaköy'e gidecekti.
Cep telefonu çaldı,
Bir müddet müziğini dinledi,
Açtı vevap verdi
Bir şeyler söyledi.
Sonunda veda etti;
-Tamam
-Okey
-Güle güle
-Bay bay dedi.
Kınalı elleri
Telefonu kapattı.
Çantasına kitledi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yıldızlara Taşı Beni

Denize kendini salıvermiş


Rüzgara hasret yelkenliyim
Rüzgarım ol şifa ülkesinde bul beni
Beraber dolaşalım Datça’nın
Damat tatlısı gibi dilimlenmiş büklerini
Üç Kayalar’dan amfora çıkartmacasına
Davul zurna eşliğinde harmandalı zeybek
ferayi oynamacasına

Arılarla uçsak adanın kekik kokan tepelerinde


Bir hafta boyu sergilenen yeni gelin çeyizi gibi
Kızılbük Hayıtbükü Adatepe Ovabükü
Palamutbükü Değirnenbükü Domuzbükü
Rüzgarım ol sırtımda Taşı beni Kinidos’a
Alaca kına ol avuçlarımda

Afrodit kıskansın birlikteliğimizi


Demeter’den alalım bereket müjdesini
Körmen Limanı’nda buluşalım nefesini eksik etme sırtımdan
Datça’nın çağla kokan yıldızlarına götür
Bir damla keçiboynuzu balı lezzetinde gezelim seninle
Rüzgarım ol bu şifa ülkesinde

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yıllar Yıllar

Can içine can gizlenmiş


Câna can olur gider
Kalp içine sultan gizlenmiş
Haneye misafirlik eder

Güççücüktün ellerimde büyüdün


Yıllâr yıllar gaptırdı gitti yıllar
On beş sene ne çabuk da geldi geçti ağabeycim

Akar sular denize hasretse


Bu gönül aşkı hissetse
Kader zamana dur dese
Yıllâr yıllar gaptırdı gitti yıllar

Güççücüktün ellerimde büyüdün


On beş sene ne çabuk da geldi geçti ağabeycim
Yıllâr yıllar gaptırdı gitti yıllar.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yırttık

Arka sayfası değerli bir kâğıda yazıyorum


Grizu gibi bir şiir olsun diye
Ama zarar verecekse birilerine
Dur kalemim
Seni yazdıran kim
Arka sayfası değerli bir kâğıda yazıyorum
Önceden kalmış
Atılmamış
Saklanmış
Evcil bir kâğıt parçası
Ama şimdi
İğne oyası gibi işlenmiş harfler
Bir çırpıda yırtılıverecek
Tüketim çağı bu
İnsanlar birbirini tüketirken
Ben bir kâğıt parçasını
Halklara ayırmışım çok mu?
Ya birbirleriyle çatışırlarsa…
Bunu hiç düşünmemiştim.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yirmi Liralık Şiir

Artık yirmi liraya şiir yazıyorum.


Önce hanım sipariş verdi,
Müsait olduğumda öderim dedi.
Konusu ne olsun dedim;
“Bana yaz dedim ya” dedi.
Şimdi bu şiiri ona yazıyorum,
Bakalım beğenecek mi?
Çok da merak etmiyorum.
Çünkü hiçbir şiirimi çok beğenmedi ki.
Artık yirmi liraya şiir yazıyorum.
İsteyen varsa söylesin taksit de yapıyorum.
Yarısı peşin, yarısı on ay vade,
Kart istemez, söz ver gerisi hikaye.
Artık yirmi liraya şiir yazıyorum,
tanımadıklarıma yazmadan önce birkaç
soru soruyorum.
Eh idare eder diyorlar genelde,
Yirmi liraya da bu kadar olur işte.
Bitti.
…..
Bu şiiri hanım dinledi,
onu bile vermem bu şiire dedi.
Arkadan ekledi;
Gerçekten beğenmedim ki.
Eyvah kalem de bitti,
Kazanamadık yirmi TL yi.

Mehmet Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yitik Geceler

Knidos’un bereketi
Demeter’le birlikte terk edildi
Şakşakçılar amfi tiyatroda yerlerini aldı
Sana yer kalmadı Terinos
Sana yer kalmadı

Lir çalan uzun sarı saçlı güzel


Arya söyleyen başın zeytin taçlı
Matmazelin sesi
Kos adasından yankı yaptı
Aslanlı heykele geri geldi çarptı

Deniz sustu
Yıldızlar bir adım öne gelip durdu
O zamanlar henüz ışık kirliliği de yoktu

Terinos iskeleye yattı


İki kolunu iki yanına attı
Yürüyecek halde değildi
Artık onu sabah güneşi uyandıracaktı

Lir sesi ve denize atılmış çakıl taşı


Büyüyen dairelerle evrene yayıldı
Knidos’lular ancak sabah ayıldı.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yolsuz Yolcu

Sistem belli;
Bankalar bu işin başı,
Hepsi ımf nin arkadaşı,
Bak ne diyor bir halk aşığı;

Sakın kart kullanma emi,


Vatandaş bankaların yemi,
Yüzelli milyar dolara ne demeli
Soyuluyor öz vatanım.

Sayıştay inceledi bunu,


Hazine alacağını güzel takip etmedi,
Siyasi iktidar açık tavır koymadı,
Tmsf alacağı tahsil etmedi.

Bu ne biçim bir standart


Herkese veriliyor bir kart
Tmsf hesap versin
Soyulmadan bütün bu halk.

Garip guraba helal yer,


Öbürleri cehennem namzeti,
Kul hakkına ne demeli,
Soyuluyor öz vatanım.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yorgunum Dinlenmeliyim

Şair;
Işıklı sıcak bir öğlen vaktini anlat bana,
sevdiklerimle beraber kol kola.
'-Mutluluğu yazabilirmisin şair? '
-Mutluluğu anlat bana.
Çocuğunla piknikte top oyna şiirinde,
papatya topla yaz günlerinde.

Kışın ceketinin yakasını kaldır, sahili gez,


kartopu oyna karlar içinde.
Kızak kay evdeki eski merdivenle.

Şair; Aşkı anlatma bana,


ben hiç aşık olmadım,
o duyguyu inanki hiç tatmadım.

Bana dostlukları anlat,


Kahkahalı, esprili yemekleri,
Pazar sabahları ailecek yapılan kahvaltı sohbetlerini.

Bana beni anlat şair,


Ben senin şiirlerindeki ben değilim,
Şairin dediği gibi; U Rumeli kavağında bir garip
Orhan Veli'yim.

Bir şarkı tutturamadım,


yorgunum oturup, dinlenmeliyim.

M.Akif Tiryaki

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yönetici Seçimi

Seçim yapıldı aday oldum,


Kılıçlar çekildi ben başı koydum
Seçim bitti,
İki arkadaşımdan oldum
Hayatta hep arkamdan vuruldum
Reçel kaynadı,
Köpüklerini savurdum.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Yurttaş Terinos

Datça 'da kara suların aktığı


Bereket mevsiminde
Başında zeytin dallarından yapılmış tacı
Epiktetos yanında değişmeyen arkadaşı
Terinos islamiyetten önceki hacı
Evinin direği
Yağma Hasanaki'nin böreği
Emanet zeytin ağaçlarının yağı
Yıldızların ışığı
Komşunun bahçesi
Terinos kekik suyuna müptelâ
Bir duble bir duble daha
Ha ha hâ gülmek de hakezâ bedava
Terinos eli kıçında hep gezdi
Sabah akşam Knidos sokaklarını
Aksamları da tiyatroda
Sabah güneş işbaşı yaparken Datça'da
Martılarla muhabbet etti kıyıda
Hayat sana güzel bacanak
Keliternos ev kuşu gümüş kafeste
Terinos'un gözlerinin rengi Knidos'un armağanı
O gözler akşamları Kos Adası'na kilitli
Oğlu Timenos orada tıp talebesi
Her bakışı yağmur mevsimi
Sarhoşu kentin
Ayyaşı Afrodit'in
Yüzlerce yemin bozdu
Yüzlerde duble kekik suyunu tüketti
Tüllenirken yıldızlar semada
Yurttaş Terinos her gece ayrı bir leylâ.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Zaman Asla Durmadı-2

Ayla Güneş yer değiştirdi sanma


Bu gece Güneş doğdu desem de inanma
Mutluydum.

Bulutların siyah
Sahile vuran dalgaların lacivert
yakamozların kırmızıya büründüğü gecenin içinde
Ay uykuya daldı, kayboldu desem de inanma
Mutsuzdum.

Gezegenler bir bir söndü


Dünya aynı hızda döndü
Kimi zaman Ay, kimi zaman Güneş tutuldu
gece, gündüz ve mevsimler
her zaman oldu.

Ne bir dakika geri, ne bir dakika ileri


saatler hep çalıştı
Dünden bugüne, bugünden yarına
zaman durmadı asla
ve ben akan zamanın içinde sensiz mutluyum
desem de inanma.

Gerçekten çok seviyorum seni


ne olur artık beni anla.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Zaman Her Zamanki Gibi

Üzerinde su birikintisi olan düz bir ova


etrafına hüzün dizilmiş sıra sıra
bir yanda güvercinleri salıveren adam
diğer yanda üzerine lambalar asmış
cüsseli iki büklüm garip yaratık

Lacivert gökyüzünde pembe bulutlar dağınık


elem damla damla gözyaşı olmuş
hareketlilik bir yerde gizli kalmış umut
sessizlik ve kahır dost aynı panoramada

Bir yanda bırakılıveren güvercinler


diğer yanda parlayan adam sanki korkuluk
ve hareketsiz kendi halinde su birikintisi
donuk

Pembe bulutlar gökyüzünden sürekli geçti


parlayan korkuluk hareket etti
elem korkuluğun koluna girdi
yalnızlığa doğru onu sürükledi

Zaman her şeyin üstesinden gelmeye hazır


zaman her zamanki gibi
tarih ise
tarih ise o işini bilirdi
Yazdı çizdi…geçti gitti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Zaman Makinası

Zaman makinası çalıştı


Bin yıl öncesine geri döndüm
Işinlama arızalı
Aileler parçalanmış
On iki yaşında kız çocuğu ve yedi yaşinda kardeşi
Cadde yerine sokağa denk gelmiş
Caddeyi soruyorlar "cadde nerede"
Para toplayacaklar kalabalık bir yerde
Bir anne yemek yapacağını yüksek sesle ilan ediyor
Yanında iki bebeği ile
Bir dakika bakar mısınız?
Yanıtsız soruları dolaşıyor gece başlarında
Metro turnikelerinden ücretsiz geçemeyenler
Hep zaman makinasının hatası
Sokakta yatan aileler
Akın akın mülteciler
Kisa devre korumasiz sigortasız aletler
Parcaliyor aileleri
Karada denizde öz memleketimizde
Evlerinden ayırıyor onları
Veya birbirlerinden
Toplandıklarinda her defasında
Birkaç parçası noksan pazıllar gibi
Bütün bunlar beni mutsuz etmek için mi
Zaman makinasi seni kim icat etti.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Zatın Yüce Oldu

Ona Rabbi'si 'teslim ol' dediğinde


Alemlerin Rabbi'ne 'teslim oldum' dedi,
Çok şükür Rabbim sana
Hem teslim oldum, hem de

Seni andım.
Senin beni anmanı bekledim umutlandım.

Ancak senden geldik sana döneceğiz,


Buna inandık.
Bunları öğrenmek için
Kuran'ı kendimize rehber aldık.

İki Cihan Serveri'ni sertaç yaptık.


Azabından affına, gazabından rızana,
Gene senden sana sığındık,
Zatın yüce oldu.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Zirvedeki Kartepe

Zirvede Kartepe,
Eteklerinde Maşukiye, artistik villalar,
Sessizlik sizi göl manzarasıyla karşılar
Hava cam gibi soğuk ve diri,
Klimanız çalışır tekerleklerde kar zinciri,
Kış mevsiminde karda dağa böyle çıkılır
Bir saatte Green Otel hedefine varılır.
Aşağılarda da manzaradan faydalanılır.
Zirvede Kartepe, zemin Sapanca Gölü ile kaplı,
Ormanın içinde restorantlarda alabalık saklı
Sapanca'nın içi çarşı,
Antikacılar dizilmiş karşı karşı,
Göl kenarı çaybahçesi
İki çay size Sapanca hediyesi
Düzenleyen aktif başkan İbrahim Uslu
Artık dünya küçük ve çok uluslu
Yakında yabancılar keşf eder Ege'den sonra
Sapanca dağlarında artistik villalar bir başka
Davos neyse Sapanca beş misli,
Göl manzarası yanında dost bahşişi,hediyesi
Sapanca'da yaşanır ikinci bahar evresi,
Hatırımdan çıkmaz Sapanca'nın manzarası her devresi,
Kartepeye açılır küçük evimin iki kanatlı büyük penceresi.

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Ziya Ret

Ayaklarımdan başlayan üşümelerim olmasa


Neye yarardı mevsimler
Başımdan aşağı inen kaynar sular
Asla mevsimsel olmadı
Bir gözyaşı damlası kadar
Onca sözün anlam katmıyor duygularıma
Tulumlu araba tamircisi gibiyim
Desem se ki
İnanır mısın
Çığ düşer üzerime
Kaybolurum sonsuzluklarda
Sis basar eteklerimi üşürüm
Mezar taşımdaki nem
Ağladığım günlerden kalma
Bekletme
Sabah güneşinden evvel
Gel bana

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat


Zor

Geçişlerin sızısı içimde


Birinden birine
Bir sevdadan diğerine
Geride bırakılanlara
Acımasızcasına
İsteğim dışında
Karşı koymadan
Geçişlerin bıraktığı
Buruk ayrılık
Hep yeni baştan
Bitirmeden başlanmışları
Yeniden başlamak zor
Zorlukları öğrenmekten de zor
Bir şeylerin bittiğini öğrenmek

Mehmet Akif Tiryaki

www.Antoloji.Com - kültür ve sanat

You might also like