You are on page 1of 1

Yaşar Kemal’in Ailesi ve Çocukluğu

Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, Çukurova’da Hemite (Gökçedam) köyünde doğar.
Annesi Nigar Hanım ile babası Sadık Bey, Van’ın Muradiye ilçesine bağlı şimdiki adı Günseli kasabası
olan Ernis köyündendir. Sadık Bey, 1915 Van savaşlarını yaşamış, Erciş yöresinin tanınmış Luvan
aşiretine mensuptur. 1915 yılında Rus ordusunun Van civarına gelmesi üzerine ailenin Çukurova’ya
kadar sürecek bir buçuk senelik göç yolculuğu başlar. İlk olarak Diyarbakır’a gelen aile, Urfa’ya, daha
sonra da İslahiye’ye gelir. Buraya gelene kadar yaşadıkları zorluklardan sonra, Yaşar Kemal’in
annesine burası adeta bir cennet gibi gelmiştir. Aile bir süre burada ikâmet ettikten sonra
Çukurova’ya doğru yola koyulur. Bu yolculuk esnasında çocukları çok seven babası, yolda Yusuf adlı
yaralı bir çocukla karşılaşır. Bu çocuk ileride Yaşar Kemal ve ailesine büyük acılar yaşatacaktır.
Kadirli’ye gelen aile, İskan Komisyonu başkanı Arif Bey tarafından Hemite (Gökçedam) Türkmen
köyüne yerleştirilir. Babası Sadık Yaşar, geç ve biraz zor, bir çocuk sahibi olduğundan dolayı oğluna
her vesileyle kurbanlar kestirir. Öldürülmesinden bir yıl önce de at arabasından düşüp yaralanan oğlu
Yaşar Kemal için Hacı Ağa’ya kurban kestirirken Hacı Ağa’nın elinden firlayan bıçak, küçük Kemal’in
sağ gözünü kör eder. Babası, Yaşar Kemal 4.5 yaşındayken Hemite Camii’nde namaz kılarken evlatlığı’
Yusuf tarafindan hançerlenerek öldürülür. Bu olaya tanık olan Yaşar Kemal’in 12 yaşına kadar dili
bağlanır, kekeme olur. Babasının ölümü onu derinden etkiler. Babasının ölümüne uzun yıllar
inanamaz. Uzun yıllar mezarlığın yanına uğramaz. Babası Sadık Yaşar öldürülünce Yaşar Kemal’in
annesi Nigar Hanım’la amcası Tahir evlenir. Annesinin bu evliliğe razı olmasının nedeni, Tahir’in Sadık
Yaşar’ın intikamım alacağına inanmasıdır. İyi bir çoban olmasına rağmen iyi bir ev reisi olmayan Tahir,
kısa zamanda ağabeyi Sadık Yaşar’dan kalan mal varlığını tüketir. Servetinin çoğunu da Yaşar Kemal’in
Kimsecik adlı eserinde Salman adıyla anlatılan ve ağabeyini vuran Yusuf’un öldürülmesi için harcar.
Yaşar Kemal, 8 yaşına bastığında artık köyün en fakir ailelerinden biri olduklarının farkına varmaya
başlar.

Yazıyla İlk Tanışma

Yaşar Kemal, bir gün köye bir çerçinin geldiğini görür. Çerçinin köylü kadınlara istediklerini verdiğini
ve bunları bir deftere kaydettiğini görür. Bu yaptığı şeyin yazı olduğunu ve okuyup unutmamaya
yaradığını öğrenir. Yazıyla tanışan Yaşar Kemal’in halk şairleri gibi şiir söyleme ünü, yakın köylere
yayılmaya başlamıştır. ‘Âşık Kemal’ mahlasıyla söylediği şiirler dillerdedir. Köyüne Toroslar’dan iki
gözden yoksun Âşık Ali gelir. Sabaha kadar onunla atışan Kemal’e Âşık Ali, “Sen bu yaşta bu kadarsan
sonunda Karacaoğlan gibi olacaksın.” der. Çocukluk yılları Yaşar Kemal’in, türküler söyleyip ağıtlar
yaktığı yıllardır. Babasının koruyucusu olan ‘Zalanın oğlu’ adlı eşkıya öldürüldüğünde yaktığı ağıt onun
için unutulmaz bir başlangıç olur. Önceleri oğlunun bu işlerle

You might also like