Bilimsel araştırmalar dünya ikliminin ısındığını, mevsim şartlarının değiştiğini
ortaya koymaktadır. İklim değişikliği; hava sıcaklıklarının yükselmesi ile birlikte
kuraklıklara, buzulların erimesiyle birlikte deniz seviyesinin yükselmesine, kasırga ve sel gibi doğal iklim olaylarının şiddetinin ve sıklığının artmasına neden olmaktadır. Bu Bilimsel araştırmalar dünya ikliminin ısındığını, mevsim şartlarının değiştiğini ortaya koymaktadır.(1) Bu iklim sorunu karşısında ilk adımlar şöyle atılmıştır: Küresel ısınma ile iklim değişikliğinin geri dönülmesi zor olan çarpıcı ekolojik ve çevresel zararlarının dünya gündemine girmesiyle, ulusal ve uluslararası önlemler alınmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, ilk uluslararası adım olarak Birleşmiş Milletlerin 1972 yılında düzenlediği konferans kabul edilebilir. Bu konferansta, iklim değişikliği ile ilgili oturumlar düzenlenmiş ve bu konunun dünya gündemine taşınması sağlanmıştır. Bu sürecin başlamasındaki ilk adım, 1988 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Dünya Meteoroloji Örgütü’nün desteğiyle “Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinin (Intergovernmental Panel on Climate Change - IPCC)” kurulmasıdır (Mercan ve Karakaya 2013).(2) Tüm dünyayı etkileyen küresel iklim sorunu ,enerji üretiminde insan sağlığını tehdit eden sera gazları ise insan sağlığının tehtdidinin yanında fosil yakıtların bir gün tükeneceğide bir gerçektir. Sera gazları içinde en önemlisi ve en yaygını karbon dioksit (CO2) gazıdır. Bu gazın % 75’i de kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil enerji kaynaklarının yanmasından kaynaklandığı da açıkça ortaya çıktığından, iklim değişlikliğini önleme çabası, fosil yakıt kullanımını azaltma, iklim değişikliğine etkisi çok daha az olan veya hiç olmayan başka enerji kaynaklarının kullanılmasını gündeme getirmektedir. Bu aşamada, insanlığın önüne bir başka kısıtlama çıkmaktadır. Dünyada mevcut bütün enerji kaynakları, sürdürülebilir bir gelişme açısından, hem miktarca (rezerv) yeterli değildir, hem de coğrafi bölgeler ve ülkeler arasında düzenli bir şekilde dağılmamıştır. Görüleceği gibi, mevcut tüketim eğilimi aynen devam ettiği takdirde, kömür dışında mevcut enerji kaynakları 21. yüzyılın sonlarına doğru tükenme noktasına yaklaşacaktır.