Professional Documents
Culture Documents
html
Sunu_______________________
Değerli Okuyucu,
Ayrıca, iyi bilinmeli ki; Vahdet-i Vücud konusu, evrensel bir aynadır.
Bu ayna ise, herkeste bulunur. Ama onu parlatmadan, bir şeyin görülmesi
mümkün olamaz.
Hallac-ı Mansur
http://www.gulizk.com'dan
_______________________
Yorumsuz Bildiri
İçindekiler
Sunu
Hallac-ı Mansur
· Karmatiler
· Kaynaklar
Yayın Listemiz
Hallac-ı Mansur
Hallac-ı Mansur’un esas adı Ebu Abdullah Hüseyin b. Mansur el Beyzavi elHallac
’tır.Hallac-ı Mansur bu uzun ismine rağmen daha çok Mansur el-Hallacdiye anılır.
Alevi Bektaşi literatüründe iseHallac-ı Mansur olarak anılır.
Hallac-ı MansurHicri 244 ( Miladi 858) yılında Beyza yakınlarında bir kasaba olan
Tur’da doğdu. 922 de Muktedir’in buyruğu üzerine Bağdat’ta asılarak, uzuvları
kesilerek iskence ile öldürüldü.Hallac-ı Mansur ’un babası Müslüman, dedesi ise
Mezdek inancındaydı. [i]Hallac-ı Mansur bazende Muhammed b. Ahmet el-Farisi
adını da kulanıyordu.[ii]Hallac ; Hüseyin b. Mansur’un lakabıdır. Mansur,Hallac
lakabını baba mesleği olan yorgan yatak yünlerini, pamuklarını temizliyen,
tarayan anlamında olan yorgancı ve hallaç mesleğinden dolayı almıştır.
YaniHallac ı Masur’un babası yorgancılık yapıyordu. Bu nedenle de Hüseyin b.
Mansur’aHallac-ı Mansur olarak söylendi.
Hallac-ı Mansur’un çocukluğu Beyza’da geçti Beyza, İran coğrafyasında yer alır.
Bu nedenle deHallac ’ın İran kültür ve inanç etkisinde olması gerekir.
HakbukiHallac-ı Mansur ’un düşünce yapısını incelendiğinde, İran inanç ve
kültüründen fazlaca etkilemediği görülmektedir. Bunun aksine kendi yaşamından
uzak olan Arap kültür ve inancı daha fazla ilgisini çekmiş ve kendisini fazlaca
etkilemiştir. Bunu da çevresinin etkisi ile olsa gerek ki, henüz küçük yaşlarda
olduğu haldeKur’an a ilgi duyuyor veKur’an derslerini almaya başlıyor.Hallac-ı
Mansur küçük yaşlardaKur’an ı ezberlemiştir.Hallac-ı Mansur ’u ilginç kılan, ve
Sünni ulemâyı şaşırtan ve hayretler içinde bırakan yanı ise çok küçük
yaşlardaKur’an hakkında yorumlar getirmesidir.
“Öğle sıcağıydı. Bir taşın üstüne oturmuş duran bir genç ile karşılaştık. Hava çok
sıcak ve bunaltıcı olduğundan alnında akan terler taşa dökülüyordu. Arkadaşım
bu manzarayı görünce bana: “Haydi gidelim” diye işaret etti. Vadiye inince de
şöyle dedi: “ Ömrümüz vefa ederse şu adamın başına neler geleceğini
göreceğiz. Oturmuş Allah ile ahmakça sabır yarışı yapıyor. Allah ona, tahammül
edemeyeceği bir bela mutlaka verecektir.” Daha sonra bu gencin,Hallac
olduğunu öğrendik.
Hallac-ı MansurMekke’de kaldığı süre zarfında Hac veya umre için gelen
müslüman gruplarla sıkı ilişkiler içinde oldu. Onlara kendi düşüncelerini aktarıyor
ve onları çeşitli konularda aydınlatıyordu. Özellikle de bu müslüman gruplar
içinde Horasan ve civarında gelen insanlara daha yakınlık gösteriyor,
onlaraKur’an yorumlarını yapıyor ve çeşitli bilgiler vererek onları aydınlatıyordu.
Hallac-ı Mansur; idama getirilirken önce 1000 kamçı vurularak kamçılandı sonra.,
darağacında asılarak gövdesi param parça edildi.Hallac ’ın gövdesinden
kesilerek koparılan her bir parçası, her bir uzvu “Ene’l Hak” diyordu. Bu durumu
gördükleri halde halen inanmak istemeyen bu caniler bu zulümle de
yetinmeyerek, gövdesi param parça edilmişHallac-ı Mansur ’u halka teşhir için
tüm Bağdat sokaklarında gezdirip ve halkıHallac ’ın kafasının kesilmesini seyre
zorlanmıştır.Hallac ’ın kafası gövdesinden koparıldığı zaman seyre zorlanan halkın
gözü önündeHallac-ı Mansur ’un kesik başı “Ene’l Hakk” diye söylemiştir. Tüm bu
olup bitenlere rağmen kafası kesilenHallac-ı Mansur gövdesi yakılarak külleri suya
serptirilmiş yine de nehrin suları “Ene’l Hakk“ diye bağırıp çağırmıştır. Suyun bu
seslenişiHallac ’ın:
“Ben idam edilip, yakılacağım. Benim küllerimi nehire serptirecekler. Nehir bana
yapılan zülme dayanamayacak ve “Ene’l Hakk”diye bağıracaktır. Sen o zaman
benin abamı alıp getirip nehire atacaksın. Ancak o zaman sesler kesilecektir diye
yardımcısına vasiyette bulunur.Hallac ’ın bu vasiyeti yerine getirmek üzere
yardımcısı tarafındanHallac ın abası suya atılmış, böylece nehirden gelen “Ene’l
Hakk” nidaları son bulmuştu.
“Hz. Muhammed’in varlığı yokluktan öncedir. Adı ise kelamdan önce gelir.
Cevher ve arazlardan önce ve sonranın hakikatlarından önce bilinmekte idi. Ne
doğulu ne de batılı bir kabileden gelir.
“Eğer bir günHz. Muhammed ile görüşmem nasip olsaydı ona: “Mi’rac
gecesinde niçin yalnız kendi ümmetin için mağrifet istedin? Diğer bütün kafirler
için de merhamet isteseydin elbette esirgenmezdi derdim.. demiş. Bunun üzerine
Rasul-ullah (Hz. Muhammed)in ruhu ortaya gelerek.ona görünmüş ve
hiddetle:“Benim Tanrı iradesinden başka bir şey istememin imkanı var mıydı?”
deyinceMansur niyaz edip özür dilemiş ise de kabul edilmemiş, başın fedası ile
sulh olunacağı kendisine söylenmiş.Mansur un idamı da bu nedenle yerine
getirilmiş. [vi]
Karmatiler
Hemedani Kırmiti, bir İsmaili şeyhinin tavsiyesi ve yol göstericiliği ile geçim
sıkıntısını çeken, yoksul, yetiştirdikleri hurmaları boğaz tokluğuna varlıklı ailelere
satan, kısacası; düzenden hoşnut olmayan ve Abbasi ve Arap zülmüne karşı
olanlanlardan bir güç oluşturdu. Daha sonraları bu güçlerin birliktelikleri sonucu
çoğalıp, büyüyerek düzeni rahatsız edecek boyuta gelmeleri ile de Karmati adını
aldılar. Diğer bir deyişle Karmati tarikati. Daha sonraları Karmati devleti olarak
görmekteyiz.
İkinci doğumun elde edilmesini sağlayan mistik eğitim (seyr-i sülûk) beş
müsibetten kurtulmak olarak görülür. İnsanınkozmik ben ’e ulaşmasını
engelleyenbeş negativite şunlardır: Gök, tabiat, kanunlar, devlet, ihtiyaç, ve
zaruret. Beş müsibetten kurtulmak ibadettin de hem amacı hem de kendisidir.
Muhamed Ali es- Suri Karmatiler için şöyle der: Karmati eserlerin bilim ve
düşünce üstünlüğü tartışılmaz. Bunu inkar edemeyen iftiracı çevreler Karmati’leri
ahlak ve inanç yönünden çamurlama yolunu tutmuşlardır.
1. Sosyal gruplar (İşçi, çiftçi, zanatkar, tüccar vs) bir tek bütçeden destek
görürdü.
2. Karmati devletine bağlı bulunan her kişi, zekat ve fitre dışında her ay bütçeye
1 dinar vermek
Yukarıda görüldüğü gibi; İslami ulemâya göre yanlış olan, Karmati’lere göre
doğrudur. Bu nedenle de Karmatiler islam çevrelerince dinden dışarı, zındık
Bize göre;Hallac-ı Mansur ’un asılması ne “Ene’l Hak” (Ben tanrıyım) sözü, ne de
Hz. Peygamber’e yapılan övgü ile birlikte Velilik mertebesinin Nebilik‘ten üstün
görülmesi veya Peygamber’in Kelam’dan önce gelmesi ve ne de isyanlara
katılmasıdır. Onu idam ettiren sadece ve sadece Abbasi halife’lerinin olumsuz
vekeyfi yönetimlerine karşı gelenhalk korkusu veArap gericiliği ile yobaz Sünni
İslam ulemâsı nın bilgisizliklerinden kaynaklanan tutum ve davranışlarıydı.. Bu
nedenledir kiHallac ; düzmece bir mahkeme ile ve de düzmece bir suç ile
suçlanmıştır. Şöyle ki;
308 (milâdi 908) yılında meydana gelen bir kaç ayaklanmalardaHallac ’ın
düşüncelerinin kitleyi etkilemeye başladığı açıkça görülüyordu. Keyfi idareden
rahatsız olan toplum patlamaya hazır bir çıban gibiydi. Abbasi sarayı bundan
çok rahatsızdı. Çünkü ardı arkası kesilmeyen isyanlar başlamıştı. Saraya yakınlığı
ile bilinen veHallac’ı Mansur ’a içten içe hınç duyan Hamid;Hallac ’ın daha fazla
yaşatılmasının sarayın geleceği için bir intihar anlamına geleceği fikrinde israr
ediyordu. Gerçekten de başınıHambeli gurupların çektiği bu isyanlar,Hallac ’ın
aleyhine olmuştur. Onu tehlikeli gösteren deliller halinde kullanıldı.
Hamid;Hallac ’ın ölümüne her ne şekilde olursa olsun karar vermek üzere ,
mahkeme reisliğine Mâliki mezhebinden ünlü kadı Ebu Ümer Muhammed b. Yusuf
el Hammadi, mahkeme üyeliklerine de; Hanefi mezhebinden Ebu Cafer
Muhammed b Ahmed el-Enbari et Tenuhi ve Ebu Hüseyn Ömer b. Malik ei
Şeybani getirildi.
“Yeni oluşların rüyalarını gören ruh, yeni istrapların kabuslarına gögüs germeye
hazır olmalıdır. Çünkü her büyük aydınlık, yaratıcı ruhta bazı fanilikleri yakarak
beslenir. Istırap, işte bu yanmanın getirdiği acıların genel adıdır.Hallac bu ıstırabı
ve acıyı duyan ve yaşayan ölümsüzlerdendir.”
“Ene’l Hak” için kim ne söyledi;Hallac-ı Mansur denince akla “Ene’l Hak” sözü
gelir.Tasavvuf ’taHallac-ı Mansur bu sözü ile öne çıkmış bu nedenle de Sünni
İslam ulemâsının şimşeklerini üzerine çekmiş bir hayli düşman edinmiştir. Bu söz
ayni zamandaHallac ’ın düşünce dünyasının esasını, kişiliğindeki hakim öğeyi ve
tarihteki yerini belirlemektedir.
Hallac-ı Mansur;Ene’l Hak; “Ben tanrıyım” sözünü şöyle açıklar; “ Halk’ta yer alan
Hak unsuru dolayısıyla Hak, halk’la aynıdır.Bir başka yerde şöyle diyor;“ Ben
Hakk’ım, zira ben hiç bir zaman Hakk’la hak olmaktan vaz geçmedim”
Yine başka bir yerde de Allah’a yönelerek şöyle diyor; “Seninle benim aramda
İlâhlık ve Rablik(el-ilahiyye ve’r-rubiyye) yoktur. Ey ben olan O, ve ben O’yum.
Zamandanlık ve ezelilik bir yana, benim benliğim ve senin O’luğun arasında hiç
“Şu son devrin Mansur’uEne’l Hak sözünü aşikâre söyler. Şimdi idam sehpası aşk
vuslatının sembolü haline gelmiştir.”
“Hallac, yalnız cefakeş aşık değil, ayni zamanda bütün eşyada mevcut bulunan
ilahi hakikatin sembolüdür.”
“Ene’l HakÇağıruben dara geleyim mevlam!” diye yakaran ve: “ Bir ben vardır
bende benden içeru” diyerekEne’l Hakk ’ı bir başka şekilde ifade edenYunus
Emre ’de divanında:
Pir Sultan Abdalkendisinin idamına karar verildiğini duyduğu zaman “ber dar”
olmak yaniHallac gibi öldürülmek deyimini kullanıyor ve;
Hallac; bunları söylerken, insanın değerli ve kutsal bir varlık olduğunu anlatmaya
çalışmıştır.Hallac ’ın benimsediğiTasavvuf anlayışına göre, ahlakın temeli sevgi ve
saygıdır. İnsanın gönlü ‘Tanrı Evi’ olduğuna göre ona saygı duymak, sevgiyle
yaklaşmak gerekir. Birbirini incitmek, birbirine karşı kötü davranmak, yalan
söylemek, haksızlık yapmak, suç işlemek, hırsızlık yapmak, saygısızlık yapmak
insana yakışmaz. Bu eksik eylemlerin kaynağı “tanrısal sevgiden yoksun
kalmak”tır.
Dedi:
Dedi:
Şıblîsözlerine devamla;
“Ben veHallac aynı şey idik; beni divaneliğim kurtardı, onu aklı batırdı. Ben
veHallac ayni şey idik. Ne var ki o sırrı açığa vurdu, ben sakladım”
Ebu Said ibn Ebil HayrHallac ’tan söz ederken şöyle der;“ Hüseyin b. Mansur,
yükseklerin en yükseğinde idi. Doğu ile batı arasında hiç kimse, bu tevhid
vadisinde onun gibi dolaşamadı.”
Hallac-ı Mansur’dan:
Fakir,Allah ’tan başka her şeyden müstağni olan ve yalnız Allah’a bakan
kimsedir.
Yüksek ahlak, Hakk’ı tanıdıktan sonra, halktan gelen eza ve cefanın insana tesir
etmemesidir.
Tevekkül, bir şehirde yemek yemeye senden daha müstahak olan birisinin
bulunduğunu bildiğin zaman, yemek yememendir.
Kişinin vakti, bağrındaki deryanın incisidir; yarın kıyâmet günü bu incileri mahşerin
zeminine çarparlar.
Aşk’la kılınan iki reket namazın abdesti ancak ve ancak kanla alınırsa sahih olur!
Hallac-ı Mansurile ilgili bu kısa araştırmayı yineHallac ’ın bir şiiri ile noktalayalım.
KAYNAKLAR:
Bektaşiliğin İç Yüzü, M Teyfik Oytam, Mâârif kütüphanesi- İstanbul
G. Öz - Alevilik, Uyum yayınları 1997 -Ankara
Doç. Dr. B.Noyan Dedebaba - Bektaşilik ve Alevilik, Cilt 1- 11, Ardıç yayınları 1999
-Ankara
Prof. Y. N. Öztürk-Hallac-ı Mansur , Yeni boyut 1997- İstanbul
İ.Z. Eyuboğlu, Tarikatlar ve Mezhepler, Der Yayınları, 1990- İstanbul
A.B. Gölpınarlı- Mevlana celaleddin, 1985- İstanbul
M. İkbal, Cavidname,
Ş. Tebrizi- Makalat,çeviri- 1974 -İstanbul
L. Massingnon, La passion de Hallaj- 1975- Paris
[ix] Teberi, 11/79; İbnul Esir- el Kamil, 8/127- Y.N. Öztürk,Hallac-ı Mansur, Yeni
boyut-1997 İstanbul
[x] Tarikatlar-Z.Eyuboğlu, Der yayınları 1997- İstanbul
[xi] Massignon, Textes, 144
[xii] Passion.
Yayın Listemiz
http://ferid_hakki.sitemynet.comvewww.yorumsuz.netteyim.net’denücretsizindir
ebilirsiniz !.
Yeni_[e-Kitap]Evrenin Sırları
Yeni_[e-Kitap]Yorumsuz Katalog(Güncellendi)
Yeni_[e-Kitap]Zamansızlık(timelessness)
Yeni_[e-Kitap]Gönül Uyandırma
Yeni_[e-Kitap]Kıyametin Deşifresi
[e-Kitap]Yorumsuz Katalog
[e-Kitap]Etkili Sözler II
[e-Kitap]Rüya Yorumu
[e-Kitap]Kader Gerçeği
[e-Kitap]Evrensel Sırlar
[Astroloji-Progra
Canopus
m]
[e-Kitap]Mesajlar I
[e-Kitap]Uzaylıların İçyüzü
[e-Kitap]Reenkarnasyon Aldatmacası
[Astroloji-Progra
Planetium
m]
[e-Kitap]Etkili Sözler I
[e-Kitap]Yıldızların Altında
[Astroloji-Progra
PopHR
m]
[Kullanım
PopHR Rehber v.2
kılavuzu]