Professional Documents
Culture Documents
yay ın ları
Yves Ternon
8 g .
£ ps
0o
s a
w S
g S
5S
cr5rT
S S
c PO
2 HH-
hp1
a
P
P
cn
Yves Ternon, 1932 Fransa, Saint-Mande doğumlu.
Fransız tıp doktoru. Tıp tarihine olan ilgisi onu Nazi
doktorlarının Yahudi Holokostu ile ilişkisini araştırma
ya yöneltti. Holokost araştırmalarından Ermeni Jenosi
dini incelemeye yöneldi. Bu arada Sorbonne Üniversi
tesinde tarih doktorasını da verdi. Sınır Tanımayan
Doktorlar Örgütünün aktif bir üyesi olan Ternon, 20.
yüzyıl son on yılında meydana gelen soykırım örnek
lerini de inceleyen birçok uluslararası konferansa katıl
dı. Önemli kitapları: Histoire de la medecine SS
(1969); Le Massacre des alienes (1971); Les Medecins
allemands et le national-socialisme, (1973), Les
Armeniens, histoire d'un gerıocide (Seuil, 1977 ve
1996; Türkçe olarak 1993 yılında Ermeni Tabusu baş
lığı ile yayınlandı), La Cause Armenienne (Seuil,
1983), Enquete sur la negation d'un genocide (Pa-
rentheses, 1989); Suç Devleti adlı kitabında ise 20. yy.
soykırım örneklerini karşılıklaştırmalı olarak inceledi:
L'Etat criminel (Seuil, 1995).
B E LG E YAYINLARI: 707
Yargılanan Kitaplar Dizisi: 1
20 Yıl Sonra
Ermeni Tabusu Davası
Baskıya Hazırlayan
Ragıp Zarakolu
W belge
yayınlan
İ Ç İ N D E K İ L E R
LES ARMENIĞNS
Histoine d’un gönocide
ERMENİLER
Bin Soykırım Tarihi
1977, Paris
GİRİŞ
vardığımız batı
geçtiğimiz tuzun kanıdır
emirhan oğuz
2015’e doğru
Ragıp Zarakolu
14.08.2012, Kuzguncuk
TÜRKÇE BASKIYA ÖNSÛZ
Ragıp Zarakolu
Nisan 1993n
BeşTürklerin
yıl önce bu çalışmaya başladığımda, Ermenilerin ve
tarihiyle ilgili nerdeyse hiçbir şey bilmiyordum.
Alman doktorlarının işlediği cinayetler üzerine Socrate Hel-
man’la ortaklaşa yürüttüğümüz üç çalışmayı henüz bitirmiş
tim ve düşüncemi soykırım üzerinde, bir halkın nasıl ve neden
yok olduğu konusunda yoğunlaştırmak istiyordum. Araştır
malarım da iyice yoğunlaşınca, Ermenilerle ilişkiye geçtim.
Etkileme çabası gütmeksizin tümü de beni daha derinleştiril
miş bir sorgulamaya şevkettiler ve tarihleri hakkında nesnel
bir bakışa ulaşmamda yardımcı oldular. Fransız Ermeni toplu
luğu karşısında bana kefil olan, günlük Ermeni gazetesi Ha-
ratch'm yöneticisi bayan Arpi Misakyan’a özellikle teşekkür
borçluyum. Sorbonne’da tarih asistanı ve Yüksek Öğrenim
Okulu’nda ders görevlisi bayan Anahid Der Minasyan, bu ça
lışmanın birbirini izleyen versiyonlarını okuma ve eleştirme
inceliğini gösterdi. Ermeni, Türk ve Rus sorunlarıyla ilgili gö
zümden kaçan kimi temel çerçeveleri fark etmemi sağladı. Bu
kitap kendisine çok şey borçlu.
Nihayet, karım ve ailemin manevi destek ve güveni olma
saydı, bu kitabı hiçbir zaman yazamazdım. Hekimlik mesleği
mi sürdürürken, aynı zamanda tarih alanına da uzanmamdan
kaynaklanan sıkıntılara sabırla göğüs gerdiler.
Bu araştırmayla ilgili temel yapıtlar bana bay Hrant Sa-
muelyan ve çocukları tarafından sağlandı veya sunuldu. Sahip
oldukları doğu kitaplığının ünü tartışmasızdır. Kaynakların
özünü Boğos Nubar Paşa Kütüphanesi ve Nanterre Çağdaş
Uluslararası Belgeler Kütüphanesinde buldum. Rober Çer-
paşyan, özgün metnini Washington’da fotokopiyle elde etmiş
olduğu İttihatçılar davasının Fransızca bir çevirisini yararlan
mam için sundu. Bay Ara Krikoryan birçok özgün belge ilet
ti. Tanıdığım ve anılması gereken Ermenilerin tümünü burada
anamayacağım, ama gösterdikleri sürekli lütufkârlık benim
için vazgeçilmez bir katkı oluşturmuştur.
Her türlü taraflılık suçlamasının önüne geçmek için, Er
meni dilindeki geniş tanıklık ve çözümleme literatürünü kul
lanmamaya özen gösterdim -b u benim açımdan bir onur so
runuydu- ve sorunu “ikinci elden”, batılı yazarlarca yayım
lanmış çalışmalardan kalkarak irdelemekle yetindim.
Türklerle ilişki kurmadığım için, diğer tarafın görüşlerine
kulak tıkadığım itirazı getirilecektir. Olayların gerçekliğini
bugün de halen yadsıdıktan için, kanım odur ki bu görüşme
ler yararsız olacaktı. Buna karşılık, ulaşılabilir Türk kaynak
larının başlıcalannı, özellikle İngilizce ve Fransızca çevirile
rinden ve ayrıca bazı çevrilmemiş temel çalışmalardan irdele
dim.* En yüksek dileğim, bu kitabın, kendisi hakkında yapıla
cak eleştirilerden kalkarak Ermeni ve Türk halklan arasında
altmış yıldır kopuk olan bağlann yeniden kurulmasına olanak
sağlamasıdır.
ERMENİ SORUNU
Erm enistan
Dinsel Özgünlük
Zeytun (Süleymanlı)18
2 A.g.e., s. 16.
3 J. Haslip, Le Sultan. La tragedie d ’Abdul-Hamid, Paris,
Hachette, 1960, s. 123.
olmaksızın kötülüklerini serbestçe sürdürmektedirler.”4 Rus
birliklerinin geri çekilişi sırasında altı bin Ermeni telef ola
caktır.5
Rus birlikleri dalgalar halinde Trakya ovasına inmiş,
Plevne ve Edirne’yi zapt etmiş ve sonunda İstanbul kapıları
na dayanmışlardı. Güçlü konumlarına karşın Ruslar yine de
Abdülhamit’in barış önerisini reddedebilecek durumda değil
lerdi: AvusturyalIlar harekete geçmiş, İngiliz filosu ise boğaz
lara doğru ilerlemekteydi.
Ayastefanos Antlaşması 3 Mart 1878’de imzalandı. Erme
nistan’ın bir bölümüyle Türkiye Avrupa’sının hemen hemen
tümünü Osmanlı İmparatorluğunun elinden alıyordu. Ayrıca,
patriğin taleplerine boyun eğen Grandük, kardeşi Çar II. Ale-
xandre’dan Ermeniler için özel bir madde ayrılmasını sağladı.
Çar, ilerde Türkiye’ye dönük yeni bir müdahaleye imkan ve
recek bu öneriden çok memnundu. Ancak Ermeni eyaletleri
için bu antlaşma maddesinde öngörülen “idari özerklik” kav
ramı, Boğaz’da demirlemiş İngiliz filosunun varlığından güç
alan Babıâli tarafından reddedildi. Bu kavram, “iyileştirmeler
Kıbrıs Sözleşmesi
KüPfcler
Çerkez Böçii
Hamidiye Alayları
Fransız
20
Cumhuriyeti’nin İstanbul büyükelçisi Paul Cambon,
Şubat 1894 tarihli ünlü bir mesajında şunları yazıyordu:
“İsyana hazırlanıyorlar denile denile, Ermeniler sonunda ger
çekten hazırlandılar; Ermenistan yok denile denile, sonunda
Ermeniler onun varlığına gerçekten inandılar. Ve böylece, bir
kaç yıl içinde Türk hükümetinin kusur ve hatalarını kendi pro
pagandaları için kullanan ve tüm Ermenistan’a ulusal uyanış ve
bağımsızlık fikrini yayan gizli topluluklar örgütlendi.”2 Erme
ni devrimci olgusunun doğuşu bundan daha iyi özetlenemez.
Türkler Ermeni edilgenliğine her zaman güvenmişlerdi:
Onlara göre, Ermeniler “biraz asalet yoksunuydular, ancak gös
termiş oldukları asırlık sadakatten dolayı da az sevilmiyorlar
dı.”3Bulgar ve Yunanlılara öykünmedikleri ve yasallık çerçeve
sinde kalmak için ellerinden geleni yaptıkları için onlara karşı
minnet duyuyorlardı. Özcesi, Türkiye’de biri “sadık millet” la
fım telaffuz ettiğinde, herkes bundan “Ermeni milleti”ni anlı
yordu. Ama Ermenilerin buna karşılık aldığı ödül, bir anayasa
Anmenakan Partisi
Taşnak Partisi
43 M. Graves.
Sa so n
Trabzon Vilayeti14
Erzurum Vilayeti17
Bitlis Vilayeti21
30 Jandarma.
Sivas Vilayeti31
Bir 8oykırım
Van Katliamları
İstanbul Katliamları16
Fedailer
7 A.g.e., s. 123-163.
olmayı reddetti. Daha sonra bir sabah, Türkler onun gece ka
ranlığından yararlanarak adamlarıyla birlikte kaçmış olduğu
nu gördüler. Türk hatlarını geçmiş ve kendi denetimindeki
dağlara çekilmişti.8 1904’te Rus makamları tarafından Türkle
re ihbar edilen 150 fedai, Delibaba’da altı bin kişilik bir Türk
birliğinin top ateşine maruz kaldılar. Verilen kayıplara karşın,
hayatta kalanlar Türk birliklerine yaklaşmayı ve çok kısa me
safeden yaylım ateşine tutarak, gece karanlığında kaçmayı ba
şardılar. Ancak yollarını kaybederek yeniden piyade çemberi
ne düştüler. Burada iki gün süren direniş sonunda, çok az kişi
kurtulmayı başarabildi.9
Tüm bu operasyonlar içinde en önemli olam, 1904’teki
Sason isyanıdır. Türk hükümeti 1894’teki olaylardan beri böl
geyi etkisiz hale getirme karan içindeydi. 1900’de Talori ve
Gülügüzan arasında bulunan bütün bölge işgal edildi ve Sağ-
nak’a giriş çıkış kesilerek şehir bir süre sonra yerle bir edildi;
iki yüz kişi ölmüştü. Birkaç gün sonra, Bitlis Valisi Ali Paşa
cesetlerin gömülmesi ve yakılmasıyla görevli bir birliği Sağ-
nak’a gönderdi; cesetlerden birkaçı öldürülen fedailerin varlı
ğına kanıt olarak açıkta bırakılmış ve böylelikle olayın Türk
birliklerinin Ermeni devrimcilere karşı gerçekleştirdiği bir ha
rekat olduğu kanışım ifade eden bir rapor yazılması sağlanmak
istenmişti. Diğer Sason köyleri idari mercilerin oluruyla daha
sonraki aylar içinde Kürtlerin saldınsma uğradı. Bununla bir
likte, köylüler topraklanm terketmeyi reddettikleri için, hükü
met bunları çember altında tutmayı sürdürdü ve Çenik, Gülü
güzan ve Talori’de kışlalar inşa ettirdi. Bu bekleme sırasında,
dağ köylerinin direnişinin bedelini Muş ovasındaki köyler
ödedi; 1901’in Temmuz ve Ağustos aylannda tüm bu köyler
Kürt şefleri tarafından talan edildi,10 1903’te, İstanbul’daki
JÖN TÜRKLER
212
it
1908 Devnimi
Kilikya Katliamları
6 A.g.e., s. 17
7 İstanbul’da karşı devrimin başladığı tarih 13 Nisan
1909’dur: Gerçekte, Eski Türklere dayanan Abdülhamit
anayasal rejimi devirmeye teşebbüs etmiştir.
Türklerin yararına toplanmıştır. Sonuç, tüm Kilıkya’nın eko
nomik yıkımıdır.*
16 Nisan’dan sonra Adana’da on günlük bir araya tanık
olunur: Selanik ordusu İstanbul üzerine yürümüş ve karşı
devrimi ezmiştir. Rüzgarın Ermenilerden yana döneceği umut
edilebilir. 24 Nisan’da Mersin limanında demirli savaş gemi
lerinin komutanları olan bir İngiliz ve iki Fransız subayı Ada-
na’ya gelerek, olaylardan sorumlu tuttukları valiyle görüşme
lerde bulunurlar. Jön Türkler bunun üzerine Ermenileri “ya
bancıları ülkenin bir iç meselesine müdahaleye kışkırtmak”la
suçlarlar.
24 Nisan’da Mahmut Şevket Paşa İstanbul’u ele geçirir.9
Şam ve Beyrut’tan gelmiş taze kuvvetleri Adana’ya gönderir.
Meşrutiyet ordusunun taburları daha kentin girişindeki karar
gâhlarına varmamışken, silah sesleri yeniden ortalığı çınlatır:
Valinin adamları ateş açmıştır. Türklere karşı Ermenileri ko
ruma görevinden zaten hoşnutsuz olan askerler, kendilerine
ateş edenlerin Ermeniler olduğuna inandırılır. Sonuç korkunç
tur. Askerler ve yağmacı çeteleri, sakinleri 16 Nisan’dâki ateş
kesten beri silahsız olan Ermeni mahallesine dalarlar. Bitişik
nizamda inşa edilmiş evlere yangın bombaları fırlatılır. Alev
ler birçok ailenin sığınmış olduğu okul binalarına kadar yayı
lır. Yangınla birlikte sokaklarda öfke gemi azıya almış, şiddet
son noktasına varmıştır. Kaçmaya çabalayanlar kurşunlanmış,
boğazlanmış, kollan bağlanarak üzerlerine gaz dökülmüş ve
adeta bir meşale gibi yakılmışlardır. Derisi yüzülerek kasap
çengellerine asılmış cesetler; karnı kazıkla yanlmış, kapı ve
döşemelerde çarmıha gerilmiş insanlar; ölesiye dövülerek ke
mikleri kınlmış kadınlar; parça parça edilmiş çocuklar, elleri
Eyaletlerde Durum
Erzurum Kongresi
25 J. Lepsius. a.g.e.
26 A.g.e., s. 221. Hıristiyan halkın askere alınması çok uzun
süreler yadsınmıştı. Ama bu hariçte tutma boşu boşuna ya
pılmıyordu; Hıristiyanlar bunun karşılığında bir “muafiyet
vergisi” ödemek zorundaydı. Hükümet 1909’da tüm uyruk
ları için askerlik hizmetini uygulamaya koyduğunda, muaf
tutulmak için başvuran Hıristiyanların —ve özellikle de Er
menilerin—sayısı bu yüzden Müslümanlardan daha fazla
olmuştu. Çünkü Ermeniler hem bir yandan bu olaya alış
mışlardı, hem de öte yandan genel olarak daha zengin ol
dukları için ödemeyi daha kolay yapabiliyorlardı.
27 Asker kaçaklarının Ermenilerde Müslümanlardan daha faz
la olduğunu düşünsek bile, Ermenilerin ordu içinde sayısız
angaryaya tabi tutulduklarını ve özellikle de ibadetlerini
gerçekleştiremediklerini göz önünde tutmak gerekir.
28 R. Hovannisian, a.g.e.
29 J. Lepsius, a.g.e., s. 222. Erzurum’da ve özellikle Rus sınırın
da durumun giderek bozulmasıyla ilgili bkz. U. Lepsius’un
Bu görüşmeyi partiye rapor eden Agnuni şu sonuca varıyor
du: “Hükümetin dürüst tutumumuzu teslim edeceğini umut
etmeye hakkımız var, çünkü Osmanlı Devletini’nin varlığım
ve bütünlüğünü koruması için elimizden gelen her şeyi yap
maya hazırız (...) îçteki Ermenilere karşı yapılanlar merkezi
hükümet tarafından alınmış önlemlerden çok yerel makamla
rın uygulamaları gibi görünmektedir.”3® Ermeniler samimi
miydiler ve Türkiye’nin zaferini gerçekten istiyorlar mıydı?
Diaspora ve Rusya Ermenilerinin Antant’a dönük sempatileri
göz önüne alındığında bunu gerçekten istemiş olmaları olası
lığı azdır. Ancak, içinde bulundukları güvensiz konum ve
Türk milliyetçiliğinin yönelttiği tehdidin farkında olarak, Os-
manlı hükümeti karşısında bir tarafsızlık ve dürüstlük politi
kasını bilinçle savunmak zorundaydılar. Savaş ilan edildiğin
de “Ermeni gençliğinin yurtseverlik antlarıyla davul zuma eş
liğinde asker toplama merkezlerinin yolunu tutmuş olması
nın” nedeni budur.31
Ama 11 Kasım 1914 tarihli açıklamasının da göstermiş
olduğu gibi, İttihat’m önerdiği yurtseverlik daha farklıydı:
“Bu savaşa katılmaktaki amacımızın yalnızca kendimizi bizi
tehdit eden tehlikeden kurtarmak olmadığım, daha önemli bir
amacın peşinde olduğumuzu unutmayalım: Bu amaç, milli ül
kümüzün gerçekleştirilmesidir. Halkımızın ve vatanımızın
milli ülküsü, bizi düşmanı ezmeye ve bize ırkımıza dahil tüm
kardeşlerimizle birleşme olanağı verecek doğal bir sınır elde
37 67 nolu Tezkere.
38 “Tahrip malzemeleri”nin Teşkilatı Mahsusa’nın emrine ve
rildiğini belirten, 16 kasım 1914 tarihli, 68 nolu Tezkere.
sırada bizzat Rusya’da bulunduğunu ve Trabzon’da örgütlen
dirilmiş çetelerin daha o zamandan Rus sınırlarını ihlâl etmiş
olduğunu açıkladı.
Teşkilatı Mahsusa’mn kurulması, Merkez Komitesi’nin
dünya savaşı patlar patlamaz ve daha hükümetin Türkiye’nin
çatışmaya katılmasına karar vermesinden önce pantürkist
programın hayata geçirilmesine başlamış bulunduğunu kanıt
lamaktadır. Bu programın birçok yönü ve safhası mevcuttu.
Ancak o andan itibaren Merkez Komitesi’nin karan verilmiş
gibiydi: Bu öncelikli hedefin önündeki tüm engeller acımasız
ca ezilecekti. Teşkilatı Mahsusa pantürkizmin vurucu gücünü
temsil ediyordu: Birlikleri -çeteler- Ermenilere zulmetmek
için geleneksel jandarma gücüne, Kürt aşiretleri ve diğer Ha-
midiyeler’e katıldıklan 1915 başından itibaren Doğu Anado
lu ahalisi tarafından tanınacaktı.39
8amkamış Felaketi
Dörtyol
Hacin (Saimbeyli)
2- Van Savunması
İstanbul
1- Doğu Vilayetleri
Erzurum Vilayeti
Bitlis Vilayeti
Trabzon Vilayeti
8ivas Vilayeti
Diyarbakır Vilayeti
Harput Vilayeti
17 A.g.e.
18 A.g.e.
Hayatta kalan çok az sayıdaki insanın anlattıkları, can çe
kişerek ölmek yerine kuşkusuz ki hızlı ölümü yeğleyecek olan
bu sürgünlerin korkunç kaderlerini daha iyi anlamamızı ola
naklı kılmaktadır. Böylece Temmuz’un ilk günlerinde 3.000
Ermeni Harput’tan yola çıkıyordu. Malatya’da Tokat, Sivas
ve Eğin’den gelen kafilelerle birleşerek 18.000 kişilik bir ka
labalık oluşturan kafile iki ay sonra Halep’e vardığında sade
ce 185 kadın ve çocuktan ibaret kalmıştı.19Çoğu kez iki üç ay
lık yürüyüşten sonra Halep’e ulaşabilen sürgünlerin halini an
latabilmeye kelimeler yetersiz kalmaktadır: Çıplak ya da üst
leri başlan lime lime ve kir içindeydiler. Birçoğu bilincini yi
tirmiş durumdaydı. Öylesine bitkindiler ki kendilerine verilen
giysileri giymekte güçlük çekiyorlardı. Beslenme yetersizliği
korkunç boyutlardaydı; örneğin saçlan yıkanırken daha ilk el
hareketinde tümden dökülüyordu.
Her kafilede hayatta kalanların sayısı, büyük ölçüde, kafi
leye eşlik eden ekibin insanlığına ve iyi yüreklililiğine bağlıy
dı.20 Elbette bu hususta kesin talimatlar yoktu, imha şeması
Ankara Vilayeti
22 A.g.e., s. 292.
23 H. Stuermer, a.g.e., s. 294.
bunlara ilişmeme konusunda Türk ileri gelenleri ile anlaşmış
lardı; ama daha da önemlisi, birçok Ermeninin bankacılık ala
nında ve ticarette önemli bir rol oynamasıydı. Temmuz’da Er
meni dükkânlarında yapılan aramada ne bir silah ne de başka
tehlikeli aletler bulunmamıştı. Yerel makamların işbirliğine
yeterince gönüllü olmaması nedeniyle hükümet polis şefini ve
valiyi görevden alarak yerlerine söz dinleyen memurlar atadı.
Yeni atanan memurlar Temmuz sonunda bütün Ermeni ileri
gelenlerini tutuklattırdılar (Gregoıyenlerin dışında hepsi daha
sonra serbest bırakıldı) ve bütün Ermenilerin polis kayıtlarına
geçirilmesini emrettiler. Listeler tamamlandıktan sonra Gre-
goryen cemaatine dahil 15-70 yaş arası bütün erkekler tutuk
lanarak üç ayrı yöne sürüldü ve daha şehir çıkışında yerel halk
ve çeteler tarafından bıçak ve baltalarla öldürüldü. Ağustos
sonunda ise bütün Katolik Ermeniler tutuklanarak Gregoryen-
lerin yazgısını paylaşacakları Asi-Yozgat’a gönderildiler. Fa
kat son anda (kuşkusuz papalık elçisi Dolci ile Avustuıya bü
yükelçisinin müdahalesi sonucunda) İstanbul’dan gelen bir
emirle Konya ve sonra da Adana’ya sürgün edilme “imtiyazı”
elde ettiler.24Amerikan büyükelçisinin müdahalesiyle de bazı
Protestanlar korundu. Aynı gün ivedilikle istasyonda toplan
maları emredilen kadın ve çocuklar dört beş gün bir tahıl am
barında kapalı kaldıktan sonra İslam dinine geçmeye zorlan
dılar. Yaklaşık yüz aile din değiştirmeyi kabul etti. Aile üyele
ri bu karan serbestlik içinde aldıklannı ifade eden bir belge
imzaladılar ve Türk ailelelerinin yanma dağıtıldılar. Erkek ço
cuklar sünnet edildikten sonra yetimevlerine yerleştirildiler.
Geriye kalanlar trenle Tarsus’a gönderildi.
Adana Vilayeti
Halep
6 A.g.e., s. 111-115.
7 A.g.e., s. 115-116.
yukarıda sözünü ettiğim türde bilgiler veren ya da araştırma
lar yapan kişilerin tutuklantnasını ve başka gerekçelerle aske
ri mahkemelere sevkedilmelerini salık veririm”.*
Bir başka uyan da Aralık’ta yapıldı: îddiaya göre, Erme
ni .gazeteciler ele geçirdikleri bazı fotoğraflan Halep’teki
Amerikan konsolosu Jackson’a vermişlerdi. 29 Aralık tarihli
üçüncü bir telgraf da yabancı subaylan (bunlar sadece Alman
ordusundan olabilirlerdi) cesetlerin fotoğrafım çekmekle suç
luyordu.9Aym şekilde. Cemal Paşa Bağdat Demiryolu mühen
dislerine sürgün trenlerinin fotoğrafını çekmeyi yasaklamıştı.
Ellerindeki film tabakalanm 24 saat içinde teslim etmeleri ge
rekiyordu, aksi halde askeri mahkemeye verileceklerdi.10
Hayatta kalanlann sayısı çok fazlaydı. Bu yüzden Talat
şiddetli önlemlerle bütün Ermeni tanıkların ortadan kaldml-
masma uğraşıyordu. Bu önlemlerden bazıları şöyleydi:
- Türklere Ermenilerle evlenme yasağı.11 (29 Eylül 1915).
12 A.g.e., s. 148.
13 A.g.e., s. 128.
14 A.g.e., s. 129.
15 A.g.e., s. 132 - 133 (Orijinal kopya, s. 8) Teilirian Davası,
13 nolu belge.
“Binlerce Müslüman göçmenle şehitlerimizin dullarının
korunma ve beslenmeye gereksinme duyduğu bir zamanda, ge
lecekte yararlı olmaları bir yana tehlike oluşturacak malum ki
şilerin (Ermenilerin) beslenmesi için para harcamak olanaksız
dır. Son talimatlarımıza uygun olarak bu çocuklar sürgün kafi
leleriyle birlikte Sivas’a gönderileceklerdir”16 (23 Ocak 1916)
Doktor Altuniyan’m dostu olan Cemal Paşa sayesinde,
sadece Altuniyan Yetimevi korunmuştu. Buna karşılık Ab-
dülhahad Nuri bu çocukları yine de 1915-16 kışında Sivas’a
göndermeyi tasarlamıştı: “Eğer bu çocukları şiddetli kış
koşullarının hüküm sürdüğü bu günlerde Sivas’a gönderirsek
ölmeleri kesinleşecektir”.17 Fakat Enver’in kendisi de Sürgün
Dairesi başkan vekilinin entrikalarım engelleyerek yetimlerin
Halep’te kalmalarını sağlamayı başardı. Filistin cephesine gi
derken yolda çıplak, aç çocuklara rastlayan Cemal Paşa, bu
çocukları almaları ve bakımlarım sağlamaları için askeri ma
kamlara emir vemişti. Bunu haber alan Talat, Halep valisine
bir imha emri gönderdi:
“Harbiye Nazırının talimatı üzerine toplanıp ordunun hi
mayesine alınmış olan malum şahısların çocukları, Sürgün
Dairesinin himayesine verilecekleri bahanesiyle alınıp, dikkat
çekmeden ve istisnasız yok edileceklerdir. Raporunuzu bekli
yoruz”18 (7 Mart 1916).
Memurların kuşkuya düştükleri ya da sorumluluktan
korktukları durumlarda Talat onları derhal rahatlatıyor ve ce
saret veriyordu: Kesinlikle cezadan muaf olacaklardı. “Eğer
yolda ahalinin malum şahıslara karşı hükümetin amaçlarına
hizmet edecek herhangi bir saldırısı vaki olursa, cezai soruş
turma yapılmayacaktır.” (3 Ekim (1915)
19 A.g.e., s. 141-142.
20 Dr. Martin Niepage, “Quelques documents sur le sort des
Armeniens” fasc. 2, a.g.e., s. 149.
anlattıkları, bu ağır ölüm yolunu izlememize olanak sağlıyor.
Hükümetin seçtiği iki ana kamptan biri Halep’in güneyindeki
Şam ve Fırat kenarındaki Der Zor’du (“Arabayla Halep’ten 6
günlük mesafede”). Fakat sonuçta bu yollar üzerinde ve sözü
edilen şehirlerden çok uzaklarda da kamplar oluşmuştu. Bir
tanık, Halep’le Der Zor arasmda dağlık bir çöl arazisinde, aç
ve susuz Ermenilerin kızgın kumlar üzerinde yattığı, ağaçsız
ve susuz bir kamp görmüştür. Bu kampta günde 5 ya da 6 ki
şi ölüyordu. Ağustos’tan Aralık 1915’e kadar yaklaşık
130.000 sürgün Şam’a doğru yola çıkarılmıştı. İlk kafile 12
Ağustos’ta şehre ulaştı. Her iki-üç haftada bir, sayılan 100 ile
2.000 kişi arasmda değişen gruplar geliyordu. Bazı kafileler
yolculuklarım Mala’an yönüne doğru sürdürüyorlardı. Diğer
leri yeni bir hareket emrini bekleyerek Kahdem bölgesinde
(Şam yakmlannda) bir kaç çadırın bulunduğu bir bölgede dur
duruluyorlardı. Daha kuzeyde Humus’ta 20.000 sürgünün bu
lunduğu bir başka kamp daha vardı; Hama kampında ise
10.000-12.000 kişi bulunuyordu. Şubat 1916’da bir kadın ta
nık şunlan not etmiştir: “Humus, Hama ve Şam civarındaki
sürgünlerin durumu nispeten daha iyi. Bulunduklan yerde
kalmalarına izin veriliyor ve kendi geçimlerini sağlayacak
şeylerle uğraşabiliyorlar.”21
Fumus ’taki (Zeytun yakınında) Ermeniler dört hafta süren
bir yürüyüşten sonra, Mayıs 1915’te Der Zor’a ulaştılar.
Döküntü bir hanın (kervansaray) bütün odalanna, teraslanna
ve koridorlanna doldurulan bu grup büyük ölçüde kadın ve
çocuklardan oluşuyordu. Buraya yiyeceksiz ve beş parasız,
hayvanlar gibi üst üste tıkıştınlmışlardı ve başlanna ne gele
ceğini bilmiyorlardı.22
Kasım ayında, hükümet tarafından sürgün kamplannı zi
yaret etmekle görevlendirilen Ermeni kökenli bir Türk askeri
Almanya’nın Rolü
36 A.g.e. p, 55.
37 H. Morgenthau, a.g.e., s.. 318-322.
38 Detschland und Armenien, a.g.e., no 131. Aynışekilde,
bkz. J. Lepsius, “Mein Besuch in Konstantinopel”, Juli-
August 1915, Der Orient (1919), s. 21-33.
39 U. Trumpener, a.g.e. s. 218.
40 Dışişleri Bakanlığı müsteşarı.
ler alınmasını isteyen Halep konsolosu Rössier’i frenlemek
teydi. Berlin’deki Türk büyükelçisine baskı yapmayı ve basın
kampanyası açmayı reddetmişti. Buna rağmen "kontrollü bir
diplomatik” tutum içindeydi; kilise çevreleriyle basım hare
kele geçirmeye çalışan Lepsius’u susturmak için hiçbir şey
yapmamıştı. Zimmermann şu düşüncesini gizlemiyordu:
“Türklerle aramızın Ermeni sorunu nedeniyle bozulması uy
gun değildir. Elbette bu masum halkın Türklerin uygulamala
rından dolayı acı çekmesi üzücüdür. Fakat yine de Ermeniler
bize, Fransa ve Rusya’da yürüttükleri kanlı ve özverili savaş
ta Türklerin dolaylı askeri yardımlarınca desteklenen kendi
oğullarımız ve kardeşlerimizden daha yakın değillerdir”.41
Ekim ayında Berlin’de bir toplantı yapan Lepsius, olaylar
karşısında sessiz kalan Alman hükümetini, Türkiye’deki eko
nomik ve kültürel nüfuzunu ve dış ülkelerdeki manevi saygın
lığını sarsmakla suçladı, Bu toplantı Alman basınında, özellik
le de sosyalistler arasında yoğun bir tartışma başlatmıştı: Bazı
ları Lepsius’u onaylıyor, bazıları ise getirdiği kanıtlan pek
inandmcı bulmuyordu. Wilhelmstrasse ise telaşa kapıldı: Der
hal bir basın toplantısı düzenleyen Bakanlık sözcüsü, Ermeni-
leri Antant Devletlerinin ajam olmakla suçladı ve Alman bası
nının, savaş olanca hızıyla sürerken bunlan desteklemesinden
yakındı. Yine de Zimmermann, Türkiye’deki görevine yeniden
dönen Wangenheim’a özel bir mektup yazarak, BabIâli’nin
imparatorluktaki Alman diplomatlanmn her zaman Ermenile
rin lehinde davrandıklannı ifade eden resmî bir açıklama yap
masının çok gerekli olduğunu bildirmişti.42 Kuşkusuz ki Türk
ler böyle bir açıklama yapmayı reddettiler. Zimmermann Mor-
genthau’dan da bir affidavit (yeminli beyan) almaya çalışmış
Jöncaklarına
Türkler Ermeni kalesini yıkarak Orta Asya yolunu aça
inanıyorlardı. Ama bu hedeflerine ulaşamadılar:
1917’de doğu vilayetlerinin yansı Rus birliklerinin eline geç
miş ve Bakû yolundaki son engel olan Rus Ermenistanı aşıl
maz bir duvar haline gelmişti. Ne var ki dünya politikasımn
satranç tahtası üzerindeki taşlar bir fırtınayla birbirine girdi:
1917 devrimleri Ermeni sorununu yeniden gündem maddesi
haline getiriyordu.
Şubat’tan sonra Geçici Hükümet, Ermenilerin Van, Bitlis,
Erzurum ve Trabzon vilayetlerine dönmesine izin vermişti.
150.000 mülteci yıkılmış yurtlarına geri döndüler. Rus-Erme-
ni idaresi altında hayat yeniden başlamıştı.
Fakat Ekim Devrimi her şeyi yeniden tartışmaya açtı.
Bolşeviklerin tavn açıktı: Ermeniler mutlak biçimde kendi
kaderlerini tayin hakkına sahiplerdi, ama Rusya savaştan çe
kilmişti. Ocak 1918 tarihli bir kararname Rus birliklerinin ge
ri çekilmesini ve “Türkiye Ermenistam’nda yaşayan ahalinin
can ve mal güvenliğini” sağlayacak bir Ermeni milisinin ku
rulmasını öngörüyordu.1 Fakat söz konusu bölgede durum
farklıydı: Üç Transkafkasya halkı özerkliklerini ilan ederek
“Transkafkasya Komiserliği” adı altında bir federasyonda bir
leşmişlerdi. Üç partinin -Taşnak (Ermeni), Sosyal Demokrat
lar (Gürcistan) ve Müsavat (Azerbaycan)- temsil edildiği fe
derasyon parlamentosu (Seym) 18 Aralık’ta Türklerle ateşkes
Mehmet DEMİRCİ
İst. DGM. C. Savcısı
22080
T.C. İSTANBUL
3 NOLU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
MÜTEFERRİK KARAR
M ÜÎ-KARARNO 1994/6
HAZIRLIK NO 1994/14
HAKİM Uçkun Bike 19036
KATİP Tiilay Aydın
Katip Hakim
19036
TUTANAK
ACELE
Mehmet Demirci
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Savcısı
T.C. İSTANBUL
3 NOLU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
SORGU TUTANAĞI
SORGU NO 1994/10
HAZIRLIK NO 1994/14
HÂKİM İdris Karaçuha
KÂTİP Nurşen Sağlam
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Sanığa isnat edilen suçun vasıf ve mahiyeti ve sanığın sabit
ikametgahı oluşu nazara alınarak tutuklanmasına yer olmadığına
serbest bırakılmasına, evrakın ikmali için DGM. C. Başsavcılı
ğına tedvine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 31.1.1994
Katip Hakim
T.C. İSTANBUL
DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Hazırlık No :1994/14
Esas No : 1994/128
îddiaN o : 1994/126
İDDİANAME
DAVACI: K.H
SANIK: AYŞE NUR ZARAKOLU, Muhittin ve Emine La-
mia kızı 1946 doğumlu, Tokat İli Niksar ilçesi Cedit Mahallesi
C.62 S.4/2 K.4 sırada nüfusa kayıtlı olup, Küçükyalı Sürreyya-
paşa Sokak 14/1 adresinde oturur, Cağaloğlu Başmüsahip Sokak
Talaş Han 16/302 adresinde bulunan Belge Uluslararası Yayın
cılık sahibi.
SUÇ: Basın yolu ile ırk farklılığı gözeterek halkı kin ve düş
manlığa açıken tahrik etmek ve devletin bölünmezliği aleyhinde
propaganda yapmak.
SUÇ TARİHİ: Kasım 1993
Mehmet DEMİRCİ
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Savcısı
22030
T.C. İSTANBUL
4. NOLU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI
Esas No : 1994/91
TENSİP TUTANAĞI
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
1- Sanığın iddianame örneği eklemek suretiyle duruşmada
hazır bulundurulması için C. Savcılığına yazı yazılmasına,
2- Sanığın doğum ve sabıka kaydının celbine,
3- Duruşmanın bu nedenlerle 28/3/1994 günü saat: 10:00’a
bırakılmasına oybirliği ile karar verilerek tensip kılındı. 8.2.1994
İsmet Taşhan
3. Sınıf Emniyet Müdürü
Güvenlik Şube Müdürü
T.C. İSTANBUL
4. NOLU DGM BAŞKANLIĞI
Esas No :1994/91
Esas No : 1994/91
Esas No : 1994/91
G.G.D TELEPGİBİ
1- Savunmalarını hazırlamaları için sanık müdafiine gelecek
celseye kadar talebi üzerine mehil verilmesine,
2- Başka suçtan tutuklu sanığın [yanlış oldu] hükümlü sa
nığın duruşmaya gelmek istemesi halinde duruşmada hazır bu
lundurulması için C. Sav. Yazı yazılmasına,
Bu nedenlerle duruşmanın 31.8.1994 günü saat: 14:55’e bı
rakılmasına oybirliği ile karar verildi. 4.7.1994
Dosya no : 1994/91
27.7.1994
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No 1994/91
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1994/91
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No 1994/91
Esas No : 1994/91
Karar No : 1995/10
C. Savcılık No: 1994/129
MAHKÛMİYET
KARAR
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İDDİA: İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
iddianame ile Belge Yayınlan isimli yayın evi sahibi Ayşe Nur
Zarakolu sorumluluğunda yayınlanan Ermeni Tabusu isimli
kitabın iddianamede yazılı değişik toplam 29 sayfasında, Türkle-
rin değişik dönemlerde Ermenilere soykırım uyguladıkları iddi
alarına yer verilmek suretiyle, ırk farklılığı gözeterek halkı kin ve
düşmanlığa açıkça tahrik etme suçunun işlendiği, aynı kitabın 22,
23, 62, 81, 83, 86, ve 358. sayfalarında ise Türkiye Cumhuriyeti
nin bir kısım topraklan için Kürdistan ve Türk Ermenistanı gibi
nitelendirmeler yapılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülke
si ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan pro
pagandanın yayın yolu ile yapıldığını, sanığın TCK’ nun 312/2-
son ve 3713 sayılı yasanın 8/1-2 maddeleri uyannca cezalandml-
ması ve TCK’nın 36. Maddesi gereğince kitabın zoralımına karar
verilmesi talep ve dava edilmiştir. 4.7.1994 tarihli ve daha sonra
da tekrar edilen iddia makamı esas hakkında mütalaasında: ki
tapta bölücülük propagandası yapıldığı kabulü ile TCK’nm 79.
maddesi nazara alınarak TCK 312/2-3 maddelerinden sona ter
tibine yer olmaksızın sanığın 3713 sayılı yasanın 9/1 ve TCK’mn
36. maddesi uyannca cezalandınlması talep edilmiştir.
SANIK SAVUNMASINDA: Sanık hazırlıkta yayınevi sahi
bi olduğu Yves Ternon tarafından kaleme alman kitabın Emirhan
Oğuz tarafından çevirisinin yapıldığını, kitabın bilimsel bir ince
le olduğunu, tüm soykırımlara karşı bir kişi olduğunu beyan
ederken, son soruşturmada 18.5.1994 tarihli celsede Osmanlı
döneminde Ermenilere karşı yapılan soykırımı anlattığını,
tarihi gerçeklerin bu şekilde yazılmasından dolayı onur duy
duğunu, ancak bunun yargılama konusu edilmesinden utanç
duyduğunu beyan ederken, yazılı olarak ibraz ettiği savunma
sında da kitabın yazarının dinlenmesini talep etmiş, fakat yaza
rın adresini vermediği gibi çevirmen olarak ismini bildirdiği
Emirhan Oğuz’un gerçek admın Abdülkadir Konuk olduğunu,
Almanya’da oturduğunu, Abdülkadir Konuk’la yaptığı telif söz
leşmesinin ibraz etmekle yetinmiştir.
DELİLLER VE DELİLLERİN TARTIŞILMASI: Cumhu
riyet Savcısı tarafından hazırlık tahkikatında suça konu kitabı
toplatılmasına dair İstanbul DGM Yedek Hakimliği karan,
Emanetin 1994/sırasında kayıtlı kitaplann emanet makbuzu ek
lenmiş, son soruşturmada çevirmen olarak bildirdiği Abdülkadir
Konuk’tan çevirmenliği kendisine yaptığına dair belgeyi bu
şahsın kimlik bilgilerinin ibraz etmiş aynca çevirmenle yapılan
telif sözleşmesi ibraz edilmiştir.
Suça konu kitabın incelenmesinde orijinal admın “LES AR-
MENIENS fflSTOIRE D’UN GENOCİDE” olduğu, tam tercü
mesinin “ERMENİLER - BÎR SOYKIRIM TARİHİ” olarak
çevrilebilecek kitap adının Ermeni Tabusu olarak sanığın sahip
liğini yaptığı yayınevi tarafından yayınlandığı, kitapta Türkçe
baskıya önsözün 7. ve 8. sayfalarda bulunduğu sanığın ko
cası, Özgür Gündem veya Özgür Ülke gazetelerinin yazarla
rından Ragıp Zarakolu tarafından yazıldığı, 9. 10. sayfalarda
bulunan önsözün ise, muhtemelen kitabın yazarına ait olduğu, ki
tabın tamamının dipnot bölümleri hariç 359 sayfa olduğu, ana te
masının Anadolu topraklarında ve yurt dışında yaşayıpta bir
grup olan Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu zamanındaki ya
şadığı yerler, bölgeler, yaşam biçimleri, İstanbul 'da bulunan Er
meni Patrikhanesi ile ilişkileri özellikle Doğu Anadolu’daki
Kürt olarak nitelendirilen aşiretlerle, asırlar boyu aralarında
meydana gelen çekişmeleri, Ermenilerin Osmanlı Devleti ile olan
ilişkiler sürecini, daha sonra Ermeni ayaklanmalarını ve bunun
sonrasında Ermenilere nasıl bir soykırıma Osmanlı Devleti tara
fından tabii tutulduğu, daha sonra Türk Kurtuluş Hareketi sıra
sında Kemalistler tarafından nasıl katledildiklerini anlatan bir
kitap olduğu, ancak bu anlatımda iddianamede yazılı olduğu gi
bi 29 değişik sayfada Ermenilere karşı soykırım uygulandığı id
dialarının özellikle yer verilmesine rağmen, yine iddianamede
nitelendirildiği gibi, Ermenistan olarak nitelendirildiği, bu sı
nırların çizilmeye çalışıldığı, özellikle 22-23. sayfada ... Batıya
gidildikçe Ermeni Torosları muhteşem bir doğal sınır yüksek
dağ platoları ile Kürdistan dağlan arasına girmektedir... Bunla
rın en genişi Van Gölüdür. İklim kara iklimi, dolasıyla serttir.
Yazlar kavurucu derece sıcak, kışlar çok soğuk, Ekim ’den Ma
yıs ’a kadar yoğun kar yağışlıdır. Ancak suyu doymuş bir toprak
üzerinde yaşanan büyük yaz sıcakları, Ermenistan ’ın bereketinin
kaynağıdır... gibi anlatımlar olduğu, 62. sayfada ise, durumların
da bir ilerleme görmeyen ve işlerin her zamanki gibi gittiğinin
farkında olan Van Ermenilerinden bazıları kendi öz savunmala
rını örgütlemeye karar verdiler. Kendilerini haklarının özgürlük
lerini savunmaya 46 kişi Kürt Ermenistan ’ındar) kurulan ilk
devrimci cemiyet olana Kurtuluş Birliğini örgütlediler... Dünya
nın Türkiye’deki Ermenilerin ölüm tehlikesi altında bulunduğu
nu öğrenmesinin çok daha önceki zarif ön sezinsel bir alarm
çığlığı atmış oluyordu. 83. Sayfada... Türk Hükümeti yağmacı
kıt’alan ve araya soktuğu Kürtler vasıtasıyla hareket etmekle ye
tinmemekte zulmü sayısız vahşet örnekleri ile örgütlemektedir.
Raporlar Türk İmparatorluğundaki memurların, subayların, ha
kimlerin, vergi tahsildarlarının ve polis görevlilerin yaptığı al
çaklıkları, açıkça kanıtlanmaktadır. Bunlar ile kıyaslandığında
Kürtlerin haydutluk ve marifetlerinin mahsun haşanlılıklardan
ibaret olduğu izlenimleri de doğmaktadır... gibi cümleler kulla
nıldığı, 86. sayfada... Eskiden dünyanın en zengin yeri olan Türk
Ermenistan ’ı harap bir durumdaydı. Köyler susuz, ağaçsız, bah
çesiz, toza toprağa bulanmış kulübe yığınlarından ibaret hale
gelmiştir. Sakinleri neredeyse yarı çıplak yarı aç dolaşıyorlardı:
Kamu hizmetleri yani yollar, köprüler yok artık. Hapishaneler
ağzına kadar Ermenilerle dolu taşıyordu. 350. Sayfada ise... Ya
rim yüzyıldan fazla bir zaman geçti. Bugün Ermenilerin dörtte
üçü Sovyetler Birliğinde, geriye kalan bölümü Diasporada ya
şıyor. Bazıları açısından Sovyet Ermenistan’ı Türk cellatların
elinden in extremia (ölüm döşeğindeyken) koparılıp alınan Er
meni vatanını temsil etmektedir. Başka bazıları ise, boşu boşuna
doğu vilayetleri ve Kilikya bölgesini talep etmektedirler. Bugün
Erivan ’da, yarın Van ’da. Fakat bütün Ermeniler- böyle bir tale
bi olmayan Ermeni değildir- ölülerine layık bir anıt dikmek, ya
ni olayların kendi tarihsel gerçekliği içinde kabul edilmesini
sağlamak istiyorlar. Türkiye bu hususta tam bir tarih terörizmi
yapmaktadır. Türk tarihçiler, gerçekleri kendi inandırıcılıklarını
ortadan kaldıracak şekilde çarpıtmakta ve tahnif etmektedirler.
Yapıtları Ermeni sorunuyla öylesine düzmece bilgilerle doludur
ki bu da onları kaynak olarak kullanılamaz hale getirmektedir.
Mahkeme masrafı
5.000. TL müz.üc.
Yargıtay 9 Ceza Dairesi Yüksek
Başkanlığına
T.C.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Bölüm : 09
Sayı : 950284232
ÖMER YANAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Y.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
YARGITAY
9. CEZA DAİRESİ
SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
Dosya no : 1995/3668
11.10.1995
TEMYİZ EDEN
SANIK : Ayşe Nur Zarakolu
VEKİLİ : Av. Kemal Keleşoğlu
T. KONUSU : İstanbul 4.N0.İU Devlet Güvenlik Mahkemesince verilmiş
olan 30.1.1995 T. 1994/911 1995/10 S.Mahkûmiyet Kararının Usul ve Yasaya
aykırılığı ve RE’SEN göz önünde bulundurulacak nedenlerle BOZULMASI
NA Karar verilmesi istemidir.
TEMYİZ NEDENLERİ:
1- Eksik inceleme:
YARGITAY İLANI
Esas No : 1995/3668
Karar No -.1995/5404
Tebliğname : 9/95028423
TEFHİM ŞERHİ:
17.10.1995 gününde verilen işbu karar Yargıtay C. Savcısı
Arif Ünal Ersoy’un huzurunda, duruşmada sanığın savunma
sını yapmış bulunan Av.Kemal Işkın Keleşoğlu’nun yokluğunda
18.10.1995 günü usulen ve açık olarak tefhim olundu.
Karşılaştırıldı.
T.C. İSTANBUL
4 NOLU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI
Esas No : 1995/385
TENSİP TUTANAĞI
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
1- Sanığa yargıtay Bozma ilamıda eklenip duruşma gününü
bildirir meşruatlı davetiye çıkarılmasına,
2- Sanık Müdafii Av. Kemal KELEŞOGLU’na Yargıtay
bozma ilamıda eklenip duruşma gününü bildirir davetiye çıkarıl
masına,
Bu nedenlerle duruşmanın 24.1.1996 günü saat 10.15’e bı
rakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 6.11.1995
ADALET BAKANLIĞINA
(Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü)
Bakan. A.
Türel ÖZKAROL
Elçi
Avrupa Konseyi ve İnsan Haklan
T.C. A D A L E T BAKANLIĞI
Uluslararası Hukuk ve Dış Ülkeler Genel Müdürlüğü
ANKARA
Sayı : B03,0 UİG.0.00.00.00.0.. 3.7.13.1992
Konu : Ayşe Nur Zarakolu
23.11.95 55471 NOLU FAKS
Turgut AYDIN
Bakan a.
Hakim i.
Yüksek Müşavir
T.C. İSTANBUL
DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Erdal GÖKÇEN
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Başsavcısı
T.C. İSTANBUL
DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Esas No : 1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
Sayın Yargıçlar,
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No .1995/385
DURUŞMA TUTANAĞI
Esas No : 1995/385
Dosya No : 95/385
SAVUNMAMIZ:
1- TCK’nın 2. maddesi bir kanunun değiştirilmesi ve kaldı
rılması esasına göre düzenlenmiştir.
3713 sayılı kanunun değişiklikten önceki 8.maddesinde yazı
lı suçun niteliğinin değişmediği kabul edildiğine göre, 4126 sayı
lı kanunla yeniden düzenlenen 8.maddenin değişiklikten önceki
bütün konulan ihtiva edip etmediğine bakmamız gerekmektedir.
’ Şayet, sonraki kanun önceki kanunda yer alan bütün konu
ları ihtiva etmiyorsa, sonraki kanununun bu konulara ait hüküm
leri yürürlükten kaldırılmış olur,
Değişiklik öncesi, her düşünce açıklaması “yöntem”, “mak-
sad” ve “düşünce” ne olursa olsun sonuca ulaşmak için propa
ganda yapma kastı taşıyıp taşımadığı önemsenmeksizin suç sa-
yılmaktadaydı. ,
Yani,"ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelme” şeklindeki
sonuca ulaşmak için “propaganda” yapma iradesi (özel kast un
suru) önceki kanunda suçun oluşması için aranmamaktaydı. Ob
jektif sorumluluğu öngören bir çerçeve suç tipi söz konusuydu.
Yeni düzenlemeyle bu suç tipi ortadan kaldırmış, suç tipi daral-
tırılarak yeni bir suç tipi yaratılmıştır.
Bu durumda, dava konusu yapılan yazıların 8. maddenin ye
ni düzenlenmesine göre yeniden ete alınarak değerlendirilmesi
ve suçun unsurlarının bulunup, bulunmadığının araştırılması zo
runludur. Bu arada Yargıtay bozma kararının 17.10.1995 tarihli
olup 3713 sayılı Kanunun 8.maddesinin 4126 sayılı kanunla de
ğiştirme tarihinden öncesine ait olduğunu hatırlatıyoruz.
Buna göre, mahkemenizin dava konusu yapılan yazıyı bir
bütün olarak ele alarak, “ülkenin bütünlüğüne yönelik” somut
bir eylemi hazırladığı, örgütlediği insanları ya da bir grubu bu
konuda harekete geçirmeye, kışkırtmaya yönelik bulunduğu ve
bu konuda açık ve yakın bir zarar tehlikesi taşıyıp taşımadığını
tartışması gerekmektedir.
Mahkemenizden başta Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ol
mak üzere birer yasa hükmünde olan uluslararası belgelerle koru
ma altına alman “düşüncenin ifade edilmesi” temel hak ve özgür
lüklerine ilişkin olarak daha önceki demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykın, dar pozitivist “suçluluğu” insafa ve keyfiliğe
terkeden karar pratiğini bırakarak bundan sonra yukarıda belirtti
ğimiz ölçüler dikkate alınarak demokratik hukuk ölçülerine uygun
akılcı ve özgürlükçü bir yargı pratiğini benimsemenizi diliyoruz.
2- Savunmamızda belirtmek istediğim bir başka önemli hu
sus, ilk mahkûmiyet kararı gerekçesinin hukuki olmaktan ziyade
ceza hukukuna yabancı malzemelerle dolu ve ideolojik değerlen
dirmeler taşıdığıdır.
Bozma öncesi karannızda, hukuk ve hukuk ötesi alan “yar
gılama işi” ile “bilimsel gerçekleri araştırma” işi birbirine kanş-
tınlmıştır. Dolayısıyla, karann hukuk adına değil, yargıcın ken
di sübjektif teorik gerçeği adına verildiği söyteyebiliriz. Çünkü,
kararda “tarih tezi” tartışması yapılmakta, yazar ve yayıncısı ile
polemiğe girilmektedir ve en önemlisi karar da “ideolojik bir al-
tetme” çabası vardır.
“...orjinal adının (...) tam tercümesinin Ermeniler-Bir Soykı
rımın tarihi olarak çevrilebilecek kitap adının Ermeni Tabusu
olarak (...) yayınlandığı”
“..Anadolu topraklarında ve yurtdışında yaşayıpta bir grup
olan Ermenilerin”
“...daha sonra Türk Kurtuluş Hareketi sırasında Kemalistler
tarafından nasıl katledildiklerini anlatan bir kitap olduğu”
“...Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Ermeni isyanı ile mey
dana gelen olaylan yayınlamaktaki amacı ve kitabın yayınlan
masındaki zamanlama dikkat çekicidir. Zira PKK isimli terör ör
gütünün terörist faaliyetlerinin T.C devleti ve milletiyle bölmeye
yönelik harekete karşı Ermenilerin tavrım, toprak taleplerini di
le getirmeye yönelik bir kitap olduğu”
“...Osmanlı İmparatorluğu içerisinde yaşayan Ermenilerle
Kürtlerin yaşadığı bölgelerde meydana gelen çekişmelerin tarihi
sürecinde Kürt aşiretlerinin Ermenileri daima taciz etme, yağma
lama, öldürme olayları bir gerçeklik iken şimdi dostmuş gibi ezi
len uluslarmış gibi davranmaları geleceğe yönelik bir paylaşımın
arzularım yansıtmaktadır.”
“...Tarihte hiçbir zaman devlet kuramayan bu iki etnik gru
bun talepleri”
“...sanığın kasıtlı ve geleceğe yönelik olarak amaçlı bölücü
lük propagandası yaptığının”
Karardan yaptığımız bu kısa alıntılar, yukarıda belirttiğimiz
tespitleri doğrulamaktadır.
3- Kararda, değişik bir ceza hukuku anlayışıyla karşılaş
maktayız.
Bu anlayış, tarihsel olarak “mutlakiyetçi” döneme aittir. Bu
anlayışa göre, karşımızda bir “memur-yargıç” vardır ve yasal ta
nımlarda yer almayan hareketler bile suç kabul edilir. Sanık, sos
yal düzenin olumsuz unsuru, kötülüğün kaynağı olarak kabul
edilir.
Bu ceza hukukunun etik anlayış! gereği her türlü” eleştirisel
düşünce suç haline getirilir. İnsan bilincinin özgür dünyasına ait
olduğu kabul edilen alanlar “suçlarla” kuşatılarak, insan bilinci
katı bir biçimde kontrol altına alınır.
“...kitapta Türkçe baskıya önsözün (...) sanığın kocası. Öz
gür Gündem ve Özgür Ülke gazetelerinin yazarlarından Ragıp
Zarakolu yazıldığı”
“...sanık kim olduğu belli olmayan bir şahsın iddia, hezayan
kin dolu değerlendirmelerini tek yanlı olarak yine PKK örgütün
Almanya’daki temsilcisi Abdülkadir Konuk’un çevirmenlik yap
tığı” görüldüğü gibi, kararda Ragıp Zarakolu’nun önsöz yazma
sı ve Abdükadir Konuk’un çevirmenlik yapması “suç” olarak
gösterilmektedir. Çevirmen, PKK örgütünün Almanya temsilci
si, kitabın yazarı da “kim olduğu belli olmayan bir şahıs” olarak
nitelendirilmektedir.
Kitabın yazan hakkında “kim olduğu belli olmayan bir şa
hıs” nitelendirilmesini kabul etmiyoruz. Yazarın kim olduğu ve
kimliği dava konusu kitapta açıkça yazılıdır. Yazann ve yazdık-
lanmn niteliği konusunda dilekçemiz ekinde sunduğumuz belge
ler kararda görmermezlikten gelinenin açıkça ortaya koymakta
dır. Bunlan dikkatlice okumanızı öneriyorum.
4- Aynca kararda, subut gerekçesi belirtilirken kitaptan
alıntı yapılan bölümlerde önemli yanlışlıklar ve anlam kaydır-
malan yapılmıştır.
22-23. sayfalarda yazılanlar, tarihsel olarak M.Ö. XIII. yüz
yıla dairdir. Aynı tammlamalann Ana Britannica Ansiklopedisi
nin Ermenilerle ilgili bölümlerinde yer aldığını göreceksiniz.
61-62. sayfalarda yazılanlar, 1862 yılında Van Ermenilerince
kurulan Kurtuluş Biriiği’ne ait bir bildiriden yapılan alıntılardır.
83. sayfada yazılanlar, 1879 - 1880 yıllannda hazırlanan ra
porlardaki anlatımlardır. 86.sayfada yazılanlar, İngilizlerin ha
zırladığı Mavi Kitap’a dayanıyor.
358. sayfada yazılanlar, yazann kendi görüşlerini değil, bu
konuda “bazıları” diye belirttiği değişik çevrelerin görüşleridir.
Kararda, yazann kendi görüşleri ve yargısının yer aldığı bölüm
ler nedense görmemezlikten gelinmiştir.
SONUÇ VE TALEP: Belirttiğimiz nedenlerle,
1- Dava konusu yazılarda yeniden düzenlenen suç tipinin
mahkûmiyet için aradığı unsurlann bulunmadığı dikkate alına
rak BERAAT karan verilmesini.
2- Aksi taktirde, iik kararda sanığın TCK’mn 79. maddesi
nin uyarınca 3713 sayılı Kanunun 8.maddesine göre cezalandı
rıldığı dikkate alınarak, 4126 sayılı kanunla değişik 8.maddenin
son düzenlenmesine göre, en şedit cezanın TCK’nın 312. mad
desi olduğunun gözönünde tutulmasını.
3- Sanık yönünden yasal şartlan bulunan TCK’nm 59.mad-
desi ile 647 Sayılı Kanunun 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasını
vekil olarak talep ederim. Saygılanmla. 3.3.1997
Sanık vekili
Av. OSMAN ERGİN
tarih
aylık■ anatktopadlk tfargl
24.12.1996
Fahri Aral
Genel Yayın Yönetmeni
İLETİŞİM YAYINCILIK
GAZETECİLİK ve BASIN
SANAYİ ve TİCARET A.Ş.
TÜRKİYE
f& l YAYINCILAR
■ İ l BİRLİĞİ
İLGİLİ MAKAMA
9 Ekim 1995
Türkiye Uluslararası Bern Telif Haklan Sözleşmesini 1952
yılında imzaladı. Batı küLtürünün ülkemizde yaygınlaşmasını
kolaylaştırmak amacıyla bu sözleşmede Türkiye’ye bir imtiyaz
tanındı. Buna göre, yabancı dildeki ilk orijinal basımından sonra
geçen 10 yıl içersinde bir yabancı yapıt yazannın ya da temsilci
sinin izni ile Türkçe’de yayımlanmamış ise, bu 10 yılın hitamın
da, yapıtın Türkçe’ye çevirisi serbest kalmakta ve yapıt sahibi ile
bir sözleşme yapmak gerekmemektedir.
Belge Yayınları, tarafımıza Yves Temon’un “Ermeni Tabu
su” adlı kitabının ilk basımının 1977 yılında Fransa’da Seuill Ya
yınları tarafından yayımlandığını bildirmiştir. Buna göre, bu ki
tap için yazarla bir telif sözleşmesi yapılmasına yasal olarak zo
runluluk bulunmamaktadır. Kitabın Türkçe basım tarihi
1993’dür.
Bilgilerinize sunarız.
Colloque international
16-17 jııin 1995 C JT g
In stihıt des Hantes Etudes su r la Justice
8 rue Chanoinesses •75004 PA RİS
organisi par
W f ilx
Ic CcdIie Droil et Cultures, le Ccntre d'^tudes de Droil International (CED1N)
de Paris X-Nanterre
el te Centre de Rccberches Airicaineı (CRA) de Paris I (ERS 91 du CNRS)
avtc lapariicipatlonde;
ts.csmDûsmtes da genoddc
r&idence: Rflioe DMIroelda-Topor, Unlversilİ de Paris 1, Augustla Gitera, Unesoo
. De lld&logle k la propaganda
Jean-Pterrc Chrftlen, C.NJU.-C.IU.
L'idiologie d'uo g^nocidt africaio: inlögrisme eti>ni<|ue ou racismc ?
Xoân QuangBul, Paris X
La logkjue d'un ggnocide politique: le cas cambodgea
. L^s prıtlq«tt et les acteuri de la rlolence I f - . . <
Jos«ph Ngaramke, Economiste consuttaıu i ( A ^ Ct J i O / C
Umiseenoeımedagîoociicnvandajs * - >
i. L e spectateurs
Jcan-Denls Mauton, Direaeur du C.B.R.DJ.P, Nancf //
Le rtle deJaconumınauti inlemationıle dans lacdse rvvandaise: enire
İDdifMtence et conaadictioas
Marc Le Pape, C.N.R.S.-Ceıttre d'Eludet Africaines
Le travail dts jotımatısıes au moment des massacrcs (enqu£u sur la pıetse
toilt)
?rfstdencc:
İ>
Lauh Jobıet, Sdfts Commitsion des Droits de l'Honme det N. U. ,
HubertThlerrjf, Pritideni de la Socitti Frojtçaİse pour te Droil
[mtmûtitmol
I. L a Itâments «U ta. preuve (approche comparatlve) ,
Yveı Ternon, eiirurgienet historUn 1
L'exp4rienc* de la Sboab et dts g<noeides armfnien et isigaoe ' I S
l.Lescoquetu> AgıJraAJCtfo.-İM J /
R«s4 Dcgnl-Stgul, aopn Facutte de djml. Abid'an
Le röle do fappoıteu^ptcufoes Natfons Uıües
Bernadette Kaazayire, C.LA.DM.O.
........ Les emjaîtts des Llgues de ddfense des.Droits de I‘bQmDie.aqRwaada.
J.Ladinfgatlon
Marc Nlchardao, phlhsophe
0 \ La ndgaiioa au coeur du gtaoctde: le cas ann^Dien
Jean-Franîols Dupaquler, Journalistı, VM nem tA du Jeıtdi
Les fomes actuelles du adgaUoımisıae dans le cas nvandais
34543
Ullstein K Sachbuch
VVahrend des Ersten VVeltkrieges wurden in der
Türkei drei Viertel des armenischen Volkesaus
politischen Gründen in den Tod getrieben. Yves
Ternons Darstellung ruft den ersten systemati-
schen Völkeı ırd des 2' ahrhunderts ins
Gedâchtnıs.
»... Sein Buch gehört zu den vvichtigsten, ein-
drucksvollsten und erschüttemdsten Zeugnis-
sen der Zeitgeschichte...«
(Süddeııtscne Zeitung)
İ
■İ
.ı
Tabu Armenien
iI :
I
i i
;
i
!
Yves Ternon
SK —
^ f r ?* ı r --------- ■
YvesTemon
TABU
ARMIM N
u 6 S C u lC I\t6 SU l e s v o i K e r m o r a s
Ullstein! Sachbuch
i\
a
^Öberdasbuch;':
im Osmanischen Reich hanen die A nnenler jahrhundertelang ihre Iden-
: titât bewahrt. D er jımge tûrkische N ationalişm us-einProdukt des Zerfalls
eines Vielvölkerstaates - sieht zu Beginn unşeres Jahrhunderts in der Esd-
^stenz der A nnenler ein Problem. 1915 löst e$Üeseş Problem durch Völker-
; mord: Fast drei Vıertel der zwei M illionen'Ârmenîer werden getötet. Dies
ereignet sich mitten im Ersten Weltkrieg in einem Land, das an der Seite
Deutschlands und Österreichs kâmpft. Seitdem hat sich ein Schleier des
Vergessens über den ersten systematischen Völkermord in unserem Jahr-
hundert gesenkt.
Temon hat dieTatsachen über die Lage der Arm enier unter der türkischen
; Herrschaft zusammengetragen. E r schlldert ihre vom Christentum ge-
■prâgte Kultur, ihre soziale und vvirtschaftliche Position im Lande, stellt die
i strategische Schlûssellage ihrer Heim at dar. D er A utor arbeitet die Entste-
hung des türkischen Nationalismus heraus und verfolgt die Entvvicklung
des Konflikts zvvischen Jungtürken und Armeniern bis zu ihrem entser
; lichen Höhepunkt: Die Armenier wurden schlieBIich systematisch aus ihrer
: angestammten Heimat vertrieben und in der Wüste ihrem Schicksal über-
lassen.
• der autor:
Yves Temonwurde 1932in Saint-M oandĞgeboren.ErhatmehrereUntersu-
chungen vorgelegt, die sich mit dem MiBbrauch der Medizin in der Zeit des
Nationalsozialismus beschâftigen. Ternon lebt heute als Chirurg in Paris.
Yves Ternon
Tabu Armenien
Geschichte eines Völkermordes
Ullstein Sachbuch
UUstdn Sachbuch -V:
UUsteinBuchNr. 34543 ( „. '•
im Veriag Ullstein GmbH, L
Frankfurt/M- Berlin <
Titel der französischen Originalausgabe:
Les Armeniins - Histoire d!un ginocide
Übersetzt vonRudolf Erast
■Ungekürzte.umein Vorwort furdas
■Taschenbucheroeiterte Ausgabe
Umschlagentwurf: ; .
Hansbemd Lindemann
;Unter Venvendung eines Fotos
voin Ullstein Bflderdienst
© 1977 by Editions du Seuil
© der deutschen Erstausgabe
1981 by Veriag Ullstein GmbH,
Frankfurt/M- Berlin
Printed in Germany 1988
Druck und Verarbeitung:
Clausen &Bosse, Leck
ISBN 3 548 34543 3
Dezemberl988
CIP-Titelaufnahme
der Deutschen Bibliothek
Ternon, Yves:
Tabu Annenien: Geschichte e.
Völkermordes / Yves Temon.
[Übers. von Rudolf Emst], - Ungekürzte,
ume. Vorw. fûr d. Taschenbuch erw.
Ausg. - Frankfurt/M; Berlin:
Ullstein, 1988
(Ullstein-Buch; Nr. 34543:
Ullstein-Sachbuch)
Einheitssacht.: Les ArmeniĞns <dt.>
ISBN 3-548-34543-3
NE:GT
Kitabın Fransızca ve Almansa bacımının bilgileri.
Inhaltsverzeichnis
Einführung 9
1. Armenien 13
2. Die Armenier unter dem osmanischen Joch 22
.3. Eine Nation envacht 29
4. DerArtikelöl 41
5. Glut unter der Asche 47
6. Die armenische revolutionâre Bewegung 60
7. Sason 69
8. Die Massaker von 1895 73
9. Das Jahr 1896 88
10. Der rote Faden 103
11. Der Rat für Einheit und Fortschritt 118
12. Die armenische Frage wird neu gestellt 130
13. Die Faile schnappt zu 145
14. Der Ausrottungsplan 161
15. April 1915 168
16. Deportation 177
17. Die Todeslager 199
18. Schuld und Verantwortung 209
19. DieGrenze 229
Anmerkungen 240
Personenregister 277
YVES TERNON
XX*
siecle
H istoire de la m edecine SS
(en collaboration avec S. Heiman)
Tournai, Casterman, 1969
L e M assacre des alienes
(en collaboration avec S. Helman)
Tournai, Casterman, 1971
Les M edecins allem ands et le N ational-S ocialism e
(en collaboration avec S. Helman)
Tournai, Casterman, 1973
Les A rm eniens. H istoire d ’un genocide
Paris, Le Seuil, 1977
A rm enie 1900
(en collaboration avec J. C. Kebabdjian)
Paris, Asrrid, 1980
Le G enocide des A rm eniens
(en collaboration avec G. Chaliand)
BriL\elles, Complexe, 1980
M akhno. La revolte anarchiste
Bruxelles, Complexe, 1981
H istoire des A rm eniens
(collaboration â l ’ouvrage coiiectif diriğe par G. Dedeyan)
Toulouse, Privat, 1982
L a C ause arm enienne
Paris, L e Seuil, 1983
« R apport su r le genocide des A rm eniens
d an s l ’E m pire ottom an »,
in L e C rim e de silence
Paris, Flammarion, coil. « Champs », 1984
« R eflexions sur le genocide »,
in Les M inorites â l ’âge de l ’E tat-nation
Paris, Fayard, 1985
Enquete su r la negation d ’un genocide
Marseille, Ed. Parentheses. 1989
R aspoutine, une ıragedie russe
Bruxelles, Complexe, 1991
YVES TERNON
L’ETAT CRIMINEL
Les eenocides au xxe siecle
o u v r a g e p i ;b l i £ a v e c l e c o n c o u r s
DU CENTRE NATIONAL DC U V R E
/C fy k e ly j f t r c-<^s «-C<
rW c-t t (: -
L’ETAT CRIMESfEL j
D U R U ŞM A TUTANAĞI
Esas No 1995/385
MAHKEME MASRAFI:
450.000.-TL Dav. Üc. 300.000.-TL Yar. postüc.
50.000-TL. Müz. Üc
800.0000-TL. TOPLAM
MAHKÛMİYET
T.C. İS TAN B U L
4. NOLU DEVLET GÜVENLİK
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
Esas No : 1995/385
Karar No : 1997/120
C. Savcılık No: 1994/128
K A R A R
DAVACI: K.H.
SANIK: AYŞE NUR ZARAKOLU / Muhittin ve Emine Lamiz’den olma,
1946 doğumlu.
Tokat ili Niksar ilçesi, Cedit mah. C :0 0 7 /0 2 , S: 42, KSN: 61’de nüfusa
kayıtlı. İstanbul, Küçükyalı Süreyyapaşa sok. 14/1’de oturur.
VEKİLİ: Av. Osman Ergin İst. barosu avukatlarından.
Av. Özcan Kılıç İst. Barosu avukatlarından.
SUÇ: Basın yolu ile ırk farklılığı gözeterek halkı kin ve düşmanlığa açık
ça tahrik etmek ve Devletin bölünmezliği aleyhinde propaganda yapmak.
SUÇ TARİHİ: Kasım 1993 KARAR TARİHİ:.28.04.1997
Yukarıda açık kimliği yazılı bulunan sanık hakkında mahkememizde ya
pılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsav
cılığı sanık hakkında tanzim ettiği iddianame ile sanığın sahibi
olduğu Belge Yayınevivin yayınladı ERMENİ TABUSU isimli
kitabın bazı bölümlerinde ırk farklılığı gözeterek halkı kin ve
düşmanlığa tahrik etmek, bazı bölümlerinde ise Kürdistan ve
Türkiye Ermenistanından bahsedilerek Türkiye Cumhuri
yeti Devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez “bütünlüğü
aleyhine bölücülük propagandası yapmak suçlarından dola
yı TCK’nm 312/2-3 ve 3713 sayılı kanunun 8/1-2 ve TCK’un
36. maddeleri gereğince cezalandırılması istenmiş ve yapılan
yargılama sonucu 30.01.1995 tarih 1994/91 Esas, 1995/10 karar
sayısı ile sanığm, kitabın bir bütün olduğu ayrı ayrı yazılardan
oluşmadığı ve TCK’nın 79. maddesi göz önüne alınarak yazarda
bildirilmediğinden 3713 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir. İş bu karar sanık vekil leri
tarafından temyiz edilmişolup;
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yapmış olduğu temyiz incele
mesi sonucu “sanığın eyleminin 3713 sayılı kanunun 8/2. mad
desi kapsamında kaldığı” belirtilerek mahkememizce verilen ka
ran bozmuştur. Mahkememizde bozmaya uyularak yeniden ya
pılan yargılama sonucu;
Sanık tüm aşamalardaki savunmalarında özetle; kendi
sinin insan haklan savunucusu olduğunu, soykırımları tas
vip etmediğini, yaşanmış olaylardan yola çıkılarak bundan
sonra soykırımların önlenmesi gerektiğini, kitabın Yves ‘Ter-
mon tarafından yazıldığını ve Emirhan Oğuz ve Abdülkadir
Konuk tarafından çevrildiği, kitabın bilimsel bir inceleme ol
duğunu tarihi gerçekleri anlattığını ifade ve beyan ederek
beraatini talep etmiştir.
Sanık vekilleri de aynı doğrultuda müvekkillerinin beraatini
talep etmişlerdir.
Sanığın Belge Yayınevinin sahibi olduğu, suca konu kitabın
Yves Termon tarafından yazıldığı ve Abdülkadir Konuk’un çe
virmenliğini yaptığı ve çevirmen tarafından sanıkla yapılan telif
sözleşmesi dosyaya ibraz edilmiştir.
Kitap bir bütün olarak ele alınıp incelendiğinde özetle; Ana
dolu topraklarında yaşacakta iken buradan göç ederek dünyanın
çeşitli yerlerine giden Ermenilerin Osmanlı Döneminde ve Cum
huriyetin kuruluş döneminde Osmanlılar ve Kemalistler tarafın
dan katledildiklerini, soykırıma uğradıklarını Osmanlı dönemin
de Anadolu’da yaşayan Ermenilerin yaşadıkları, aynı şekilde
kültlerin de yaşadıkları, Osmanlılann telkinleriyle kürtlerin Er-
menileri taciz ettikleri ve mağduriyete uğradıkların belirtererek
Anadolunun bir kısmının Ermenistan olarak gösterildiği, bir kıs-
mınında Kürtlerin yaşadığı bölge olarak gösterildiği PKK ta
rafından çizilen harita ile bu kitapta gösterildiği, anlatılan
haritanın tam bir uyum arz ettiği görülmekte olup, Kürtleri
ve Ermenilerin mağduriyetlikleri anlatıldığı gerçek gaye ve
amacın Anadolu’nun bu gruplar tarafından bölünüp iki ay
rı devlet kurma amacına yönelik bölücülük propagandası
olarak sübut bulduğunu kabul etmek gerekmiştir.0
Sanığın suça konu kitatbn çevirmeni Abdülkadir Konuk ile
yapmış olduğu telif sözleşmesine dayanarak yayınlamış ve sözleş
meyi de dosyaya ibraz etmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin
17.10.1997 tarih ve 1995/3668-5404 esas karar sayılı bozma ila
mında belirtildiği gibi sanığın eylemi 3713 sayılı kanunun 8/2,
maddesi içerisinde kalmakta ise de 4126 sayılı yasa ile değişik 8/3.
Macjdesi gereğince cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı nedenlerle;
Sanık Ayşe Nur Zarakolu’nun sorumluluğunda faaliyet göste
ren Belge Yayıncılık tarafından yayınlanan “Ermeni Tabusu”
başlıklı kitapta kitabın bütünü itibarıyla bölücülük propagan
dası yapıldığı sabit olduğundan sanık Ayşe Nur Zarakolu’nun
eylemine uyan 3713 sayılı kanunun 4126 sayılı kanunla derişik
8/3, maddesi gereğince suçun içleniş şekli ve suç konusunun önem
ve deleri nazara alınarak takdiren 6 AY HAPİS ve 100.000.000-
TL. AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sebepleri bulunmadığından sanık hakkında TCK’nın 59.
maddesinin uygulanmasına YER OLMADIĞINA,
Söz konusu kitabın çevirmeni belli olduğundan 5680 sayılı
kanunun 16. maddesi hükmü gereci sanığa verilen hapis cezasının
MAHKEME MASRAFI
450.000.-TL Dav. üc. 300.000.-TL Yar. post. üc.
50.000.-TL Müz.üc
800.000.-TL TOPLAM
YARGITAY BAŞKANLIĞINA
SUNULMAK ÜZERE
İSTANBUL 4 NOLU DGM
BAŞKANLIĞINA,
TEMYİZ NEDENLERİ:
1- TCK’nın 2. maddesi bir kanunun değiştirilmesi ve kaldı
rılması esasına göre düzenlenmiştir.
3713 sayılı kanunun değişiklikten önceki 8. maddesinde ya
zılı suçun niteliğinin değişmediği kabul edildiğine göre, 4126 sa
yılı kanunla yeniden düzenlen 8. maddenin değişiklikten önceki
bütün konulan ihtiva edip etmediğine bakmamız gerekmektedir.
Şayet, sonraki kanun önceki kanunda yer alan bütün konu
lan ihtiva etmiyorsa, sonraki kanununun bu konulara ait hüküm
leri yürürlükten kaldmlmış olur.
Değişiklik öncesi, her düşünce açıklaması “yöntem”, “mak-
sad” ve “düşünce” ne olursa olsun sonuca ulaşmak için propa
ganda yapma kastı taşıyıp taşımadığı önemsenmeksizin suç sa-
yılmaktadaydı.
Yani, “ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelme” şeklindeki
sonuca ulaşmak için “propaganda” yapma iradesi (özel kast un
suru) önceki kanunda suçun oluşması için aranmamaktaydı. Ob
jektif sorumluluğu öngören bir çerçeve suç tipi söz konusuydu.
Yeni düzenlemeyle bu suç tipi ortadan kaldırmış, suç tipi daralt-
tınlarak yeni bir suç tipi yaratılmıştır.
Bu durumda, dava konusu yapılan kitabın 8.maddenin yeni
düzenlenmesine göre yeniden ele alınarak değerlendirilmesi ve
suçun unsurlarının bulunup, bulunmadığının araştırılması zorun
lu iken bu yapılmamıştır. Bu arada Yargıtay bozma kararının
17.10.1995 tarihli olup, 3713 sayılı Kanunun 8. maddesinin
4126 sayılı kanunla değiştirme tarihinden öncesine ait olduğunu
hatırlatıyoruz.
Buna göre, yüksek mahkemenizin dava konusu kitabı bir
bütün olarak ele alarak, “ülkenin bütünlüğüne yönelik” somut
bir eylemi hazırladığı, örgütlediği insanları ya da bir grubu bu
konuda herekete geçirmeye, kışkırtmaya yönelik bulunduğu ve
bu konuda açık ve yakın bir zarar tehlikesi taşıyıp taşımadığını
tartışması gerekmektedir.
Mahkemenizden başta Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ol
mak üzere birer yasa hükmünde olan uluslararası belgelerle koru
ma altına alınan “düşüncenin ifade edilmesi”, “bilim özgürlüğü”,
“öğrenme ve aydınlanma özgürlüğü’ gibi temel hak ve özgürlük
lerine ilişkin olarak daha önceki demokratik toplum düzeninin ge
reklerine aykın, dar pozitivist, “suçluluğu” insafa ve keyfîliğe ter-
keden karar pratiğini bırakarak bundan sonra yukanda belirttiği
miz ölçüler dikkate alınarak demokratik hukuk ölçülerine uygun
akılcı ve özgürlükçü bir yargı pratiğini benimsemenizi diliyoruz.
2- Yerel mahkeme mahkûmiyet karanna gerekçe olarak ki
tapla ilgili şu tespitleri yapmıştır:
-Ermeniler Anadolu topraklarında yaşamakta iken dünyanın
çeşitli yerlerine göç etmişlerdir,
-Ermeniler Osmanlılar ve Cumhuriyetin kuruluş döneminde
Kemalistler taralından katledilmişlerdir,
-OsmanlIların telkinleriyle Kürtler Ermenileri taciz etmiş
lerdir.
-Anadolu’nun bir kısmı Ermenistan, bir kısmı da Kürtlerin
yaşadığı bölge olarak gösterilmiştir.
-PKK tarafından çizilen harita ile bu kitapta gösterilen hari
tanın tam bir uyum arzetmektedir.
Mahkeme bu tespitlerden kalkarak kitabın gerçek gaye ve
amacının Anadolu’nun bu gruplar tarafından bölünüp iki ayn
devlet kurma amacına yönelik bölücülük propagandası olduğu
sonucuna varmıştır.
Karardaki subut gerekçesi tamamen yanlıştır. Kitapta yazılı
tarihsel gerçekler bölücülük propagandası olarak kabul edilemez!
Kitapta anlatılanlar zamandan soyutlanmış ve yazann kitabı ha
zırlamadaki amacının ve görüşlerinin yer aldığı bölümler gör
mezden gelinmiştir. Öyleki, mahkeme M.Ö. XIII, yüzyıl ile gü
nümüzü dahi kanştırmaktadır, 1977 yılında yazılan kitap ile daha
o tarihte kurulmamış olan PKK arasında kurulan ilginin hiçbir
inandıncı açıklaması yoktur. 1915 yılında bir insanlık trajedisi
ni ele alan tarihsel incelemeyi bugünün olaylarına bağlana
rak suç ve suçlular yaratılmıştır. Karar aynca DGM’deki yar
gıç kültürünü ortaya koyması açısından da dikkat çekicidir.
“Ermenilerin Anadolu topraklannda yaşamakta iken göç et
melerini”, “OsmanlIların telkinleriyle Kürtlerin Ermenileri taciz
ettiklerini” ya da “Ermenilerin Osmanlılar ve Cumhuriyetin ku
ruluş yıllannda katledildiklerini” yazmanın bölücülük propagan
dasıyla ilgisini anlamış değiliz.
Ayrıca, Anadolu’da Ermenilerin ve Kürtlerin yaşadığı bir
gerçek olarak kabul ediliyorsa bu iki halkın yaşadığı yerlerin ta
rihsel olarak kitapta yer almasından daha doğal ne olabilir. Aksi
taktirde İstanbul’da Bizanslann yaşadığını söylemekle bölü
cülük propagandası yapılması suçlamasıyla karşı karşıya
kalınması kaçınılmazdır. “Kitapdâ gösterilen harita ile PKK ör
gütünün çizdiği haritanın tam bir uyum arzettiği” tespitini ise
hayrette karşılıyoruz.Bu sonuça nasıl vanldığı kararda açıklan
mamıştır. Kitapta tek bir harita yer almazken PKK’nın haritası
ve kitapta çizilen haritalar nerededir? Böyle bir sonuca van-
lırken dayanaklar nelerdir? Şunlan karardan anlamak mümkün
değildir. Burada soyut ye dayanaksız bir yargı vardır,
Yerel mahkeme kitabın yazan ve kitabın bir bütün olarak
değerlendirmesini yapmamış, bu konudaki savunmalanmızı da
dikkate almamıştır. Mahkemece kitap okumadığı gibi kitabın ko
nusu hakkında mahkeme önyargılı ve peşin hükümlüdür. Bu ön
yargı ve peşin hüküm olduğu gibi karara yansıtılmıştır. Savun-
mamsz ekinde ibraz ettiğimiz belgeler incelendiğinde ve kitap
okunduğunda yazarının uluslararası tarih çalışmalarıyla tanınmış
bir bilim adamı olduğu, kitabın ele aldığı konu üzerinde yazarın
görüşlerinin akademik bir yaklaşım içerdiği ve bilimsel bir me
todolojiye sahip olduğu görülecektir.
Tarih ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fahri Aral
ile ABD Golgate Üniversitesinden 9 profesörün kitap ve yazan
hakkındaki görüşlerinin yer aldığı yazılar yazarın akademik ka
riyerini ve kitabın bilimsel yanını açıkça ortaya koymaktadır.
Bütün bunlar görmemezlikten gelinerek kitabın mahkûm
edilmesi bilim özgürlüğüne, düşüncenin ifade edilmesi özgürlü
ğüne, bilgilenme ve aydınlanma hakkına aykın bir tutumdur.
Müvekkilim bu özgürlükler çerçevesinde kitabı yayınlamış ve
akademi, tarih ve bilim çevreleri ile kamuoyunun görüşüne sun
muştur. Yazarın görüşlerinin, farklı bakış açısının tartışmaya
açık olması kitabın bilimsel değerinin zedelemediği gibi bu du
rum kitabın mahkûm edilmesini gerektirmez.
Diğer yönden, yazar Türk-Ermeni dostluğuna inanmak
ta ve bunu kitabının önsözünde ve sonuç bölümünde açıkça
ortaya koymaktadır. Kitabın önsözünün yer aldığı 9 ve 10. sa-
hifeler ile 357, 358 ve 359, sayfalarında yazılanlar mahkeme ka
rarında yazılanların tam tersi görüşü savunmaktadır.
3-Ayrıca, ilk kararda sanığın TCK’nın 79. maddesinin uya
rınca 3713 sayılı Kanunun 8. maddesine göre cezalandınldığı
dikkate alınarak 4126 sayılı kanunla değişik 8. maddenin son dü
zenlenmesine göre, en şedit cezanın TCK’nın 312. maddesi oldu
ğunun gözönünde tutulmaması ve sanık yönünden yasal şartlan
bulunan TCK’nm 59. maddesi ile 647 Sayılı Kanunun 8. madde
lerinin uygulanmamasının bozma nedeni sayılması gerektiği gö
rüşündeyim.
SONUÇ VE TALEP: Gerek yukanda belirttiğimiz, gerekse
yüksek mahkemenizce doğrudan gözönünde tutulacak nedenler
le usul ve yasalara aykın karann bozularak yerel mahkemeye ia
desine karar verilmesini vekil olarak talep ederim. Saygılarımla.
Sanık vekili
Av. Osman Ergin
T.C.
İSTANBUL
4 NOLU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI
ORTADAN KALDIRMA
Esas No : 1995/385
Karar No : 1997/120 SAVCILIK NO :1994/128
KK KARAR
Basın Açıklaması
Mario Levantin
Sevgili Dostlar,
İstanbulda bana göstermiş olduğunuz sıcak ilgiden dolayı
çok memnun olduğumu belirtmek isterim.
Size sonsuzcasına minnettarım.
Yazmış olduğum raporun metnini ekte bulacaksınız.
Size yararlı olabileceğini umuyorum.
En iyi dileklerimi sunarım.
Yves Baudelot
I-METİNLER
a) Türk ceza yasası, 1926 yılında resmen ilan edilişinden be
ri, aşağıdaki biçimde ifade edilmiş olan 312 madde içermektedir,
b) Türk yönetimi Kürtlerle olan anlaşmazlıkları vesilesiyle
ve P.K.K.ile olan mücadelesi çerçevesinde olarak 12 Nisan 1991
tarihinde 8.maddesi aşağıda belirtilmiş olan hususları içeren bir
“Terörle Mücadele Yasası”nı oylamayla kabul ettirmiştir:
IV - SONtJC
Duruşmaları, iki ya da üç ay ara ile yapılan, “birçok oturu
ma bölerek yargılama usülü şaşırtıcıdır. Fakat “bu sanıkların ve
onların savunucularının kendilerini özgürce ifade etmelerini ve
de duruşmaların açıklığını (aleniyetini) engellemiyor gibi görün
mektedir. izlemiş olduğum prosedürlerde sanıklar mahkeme
önüne serbestçe çıkmaktadırlar, ve kovuşturmaların başlangıcı
ile bir mahkûmiyetin kesinleşme tarihi arasında geçen süre bir ya
da iki seneyi bulmaktadır.
Dolayısıyla, yargılamanın yürütülme tarzında bana anormal
görünen hiçbir şey yoktur.
Buna karşın, işlemiş oldukları tek suç Kürtlere ya da Erme
ni soykırımına ilişkin metinler yayınlamak olan kişilere karşı
açılmış olan kovuşturmaların çokluğu ve verilen mahkûmiyet
kararlarının ağırlığı sorunu açıkça ortaya koymaktadır.
10. Maddesi “herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğunu”
ilan eden Avrupa, İnsan Hakları Anlaşmasına imza atmış olan bir
demokrasi sadece Kürtlere ya da ermeni soykırımına ilişkin ifa
delerde bulunmayı, ağır cezalar koyarak yasaklamakla nasıl bağ
daşabilir?
Bu konularda yazmak cesaretini göstermiş olanlara karşı ha
len 6.000 kovuşturmanın açılmış olmasıyla nasıl bağdaşabilir?
İfade özgürlüklerinden yararlanmaya cesaret etmiş olanlara,
muntazam olarak, kitap başına, bunlar yazar olduklarında iki se
ne, yaymcı olduklarında ise altı ay kapalı hapis cezasının veril
mesiyle nasıl bağdaşabilir?
Türkiye’nin imza atmış olduğu Avrupa İnsan Haklan Anlaş-
masınca garanti edilen if ade özgürlüğünden yararlanmış olmalan
nedeniyle halen 150 kişinin hapiste olmasıyla nasıl bağdaşabilir?
Tek suçu bir yazarın düşüncesini topluma ifade etmesini
sağlamış olmak olan Bayan Ayşe Zarakolu hakkında verilmiş
olan mahkûmiyet kararlan ve halen sürdürülmekte olan kovuş
turmalarla nasıl bağdaşabilir?
Bayan Ayşe Zarakolu’nun pek çok yıllarım hapiste geçir
mek zorunda olduğu geleceği (istikbali) ile nasıl bağdaşabilir?
A Y D IN LA N M A N IN IŞIĞI
ENGİZİSYONUN KARANLIĞINI YENER
İsa'dan önce 9 yüzyıl 933 Naziler Berlin'de
Bobil Kütüphanesi insanlığın
yakıldı... en değerli yapıtlarını
ateşe verdi...
İsa'dan sonra 7. yüzyıl
1971 Türkiye'de
İskenderiye Kütüphanesi kitaplar yakıldı...
yakıldı...
1980 Türkiye'de
İsa'dan sonra 12 yüzyıl kitaplar yakıldı...
Bağdat Kütüphanesi
yakıldı... 1991 SorayBosna
Kütüphanesi
ateşe verildi...
İsa'dan sonra 17. yüzyıl
Engizisyon 1994 Türkiye'de
G. Buruno'yu Kitapçılar, Gazeteler,
kitaplarıyla birlikte yayınevleri
yaktı... bombalandı...
Yeni adresimiz:
BELGE KİTAP KLUBU
BELGE ULUSLARARASI YAYINCILIK Divanyolu Cad. Binbırdirek İşhanı 15/1 Sultanahmet/IST.
Divanyolu Cad. Işık Sok. AKfaık Han 6 Kat:3 Sultanahmet/IST.
Tel-Fax: (0212) 517 44 53
Te!.: (0212) 516 81 98 - Fax: (0212) 638 34 58
C R . P A r fa..üMAU:Wıtar,.H fflkJftblMT.ft.fefr. CM.
iü.v^*qnbU“«»■nhf'-ft u*su.hnrumua.. urıiApna.
ITU.P'tflUSM, hPU.hUA»3^U.08<*U.\>. 4.PÜ.SU.PUMha
iMtaH»*! s u .p u .^ n ı,n w ib s
^ u r ı m iü k u iE m * .^ m m u ı u A . j p p e r e »
»•p*ftbpt*u iPu,su.ruunbP-i;u.\i an-Ma-n^
W ,/ - k r ~ * W - 4? r —
« .« k w W ‘ - r M ~teA te y * r - W i CİLOA’^ —pmjmfgf-
*wHt / - ‘•A•'e —u -r'- k-ırV •-* - t Ar/Aw ■'(? ( f - ı - H - *
kfk. -r-A>—/ C R.OA-^V, 4.,
;*•-** —ha^h'i- f i
'*“•’A-
* Hmfmfmf». l9S6-fl. K /i:ff
<t» <.
^'*y/A*y '{ / ^ Iv ıH A 1 A p-ı-kj
B*hA*(imifpr. ,t •*»/'
/ 'f — ‘A i'temJm.
“ f « Ar
V — r-4At t V -
*Ar~4J— »f — a* i—^ a.*/ f w v ,. A»t r n - r m , . , . ^
»— Ar »A tW w 4* v«- A— / ‘ r r Vr-y te A»-r»-
l » 4-k^c. ♦»ph /»»-k *. -w , ' - ‘ t r +-rAfA — y~ * ;- 4 « -
.- I«Av“ v * K fM Itpmt W - k - f d - //» • i^A r
4-r t / M U M * » f t n » tAr/Ak * ^ - o m r “ /* /■-'AV /Ai ■'ı-
♦ter-te W Ar M M - /— A,*“ k -*A ^ — *»**#•
-— /■v - « k . -m<i. A-t t - r H V - H A * f*‘ <A te A’- 'te - k-
•*-* « r - V ' r « - v - r t ^ r -r**/ r-H r-A »-A wjr - « 4-/-*-
/-/-t-A 'A -'- - H - k - v - * ‘v 1^ . » * te te /-* * te < - r» f -
; * V < -/r*kA t r - 4 - k- t * - «v*/-
~ W **!*-*+ ı — b~~Pb>e- « * -r - A k <r— r -* A ; V ‘
*«-»h-H-rA« -*-k *~ H - e - f i - •'•♦ » trte
,- k * - v a vT » « * -« -* - e -f * -f r ıh t * e t
t<-r- - r- te M r4 -/ ‘c ‘ / *■ *rA‘
•*,kr Mr r Ar
UbrvvbMırnhpiisbuv
i - r * < h%- A»t i ‘ ı r - fcA tete* ♦*r,*-*re- ıAy“»r» '» *
u r W (« / ' ıt -n ^ r ' «•*— V—(v- #A<f. ıh*n»>P hi *» ♦ » « ■ * • ■ - .°A‘ 11‘ re -r*4» ıA'A—rCk- H * v l
* - ı «. i v »k ■(./^ ru.v. h r - r - ' - * * * * * * * A,*rf-/Av j-* rf- r - « i - f i f l » kf A Ar w
>hr f * r — t- <- j f t v . . v - , . r - r - r « - r “ r * ı- ‘A * • Ar ~ r t h W A -*-• « f -
— r ' - ' - / A 1 « ♦ -ı'-te r« f« ‘ - -Ate-Î <A'k~ * 'A—— ...
A‘**j te /t»» /-♦-•»«* t — r«*Tr' <r«— r » 4t— » f*r-
r —- « • * -*t*te » A r <r—Ar- ^*r» ^•‘eet'i JH ı*ı•
*-/Ak cV < -v- « * - ı - A - r ' r ■A- V ‘> «rf<(A ««>»«« <te»« »•»*
A—ks‘ /*V *r*' “ l V*flAk »“ »'* «r*rr* AVrV^ A'-m -
Eımenîlerin ‘soykırım’ kini
B ^rd L ew isD av ası: Thierry Levy'nin savunması:
» inceton Üniversitesi
profesörü, dünyanın en ünlü
tarihçilerinden Bemard
Lewis. soykınm iddialannı
ısrarla sürdüren Fransız
'Savaşın
Ermenilerine tarihin
Ermenice
yorumlanamayacağını
trajik koşulu
yüzlerine vurduğu için
yargılanıyor.
“Soykınm
verildiğine ve
yaptırım
uygulandığına
dair en küçük
bir dem yoktur"
Türk basını, toplam 5 yıl devam eden Ermeni Tabusu davasını görmezden
gelirken, Paris’teki Bemard Lewis davasını manşetten veriyordu.
H n H H O
itstVf "'w*StKnr
Deveciyan’ın tanığı Güney PKK. Ç K
l/n lû tarihçi Bemard
Levvis’i suçlayan Türk
Lewiş Davas*
düşmanı Patrick Deveciyan
ve dört kişilik davacı
avukatlan. ithamlan arasında
Yılmaz Güney'in “Eğer TC,
1915 • 16 yıllarında yapılan Karakoç, PKK’nın
Ermeni soykırımını tanıyıp
kabu! etseydi, bugün bayrağıyla gömüldü
Kürtlere aynı kıyımı
uygulayamazdı' sözlerine
delil olarak yerverdi
Conference
Un editeur anticonformiste
Avec la traduction turque des 40 jours du Musa Dagh,
Ragip Zarakolu force un peu plus les portes de la censure
a presence de Ragip Zarakolu au tance des villageois arm eniens du cauchem ar d e 1915 e n c h a în e n o n seu -
KORKEN KANATARIAN
ABONNEMENT «
■reglem ent libelle au nom de :
■APE
l A rgenfeuil Cedex ■ -
C & o>
r ® 5T o 9:®-cc 5* 8 O
mT . % > jj 3 e d n> ■* c
°=3. O ST
2} T «“*g w o öv 3.
w gr. 3 o ZH 0)
(D fO £8 S 8 D . C° 3 J 3 (D ı6T? _l£| ® a
©
* S * f * f 5*
g 3
CL
« ü * aı , XI C
3D
o .-
C
= ® <S -D 2
2 .'3M 3
£ „ ® Kİ CD
®< s (D «i ıı-ıo ® rtT
((S®
2o- o, ı/ı ® » §■• = ® O “ ->ı
(O s® |i . 3 ° 3 S
ğŞ j- s
CL
a g g- CT ö . N
Ct> T l C l _____ „ . <
§ a3 2(D a> Ş “ o O q 9 (flo.®T ûCî>l 3) 8
3 T5 f 3 3- 73 ® 3 ® ü5 3
= §* ®’
c ■2 «, * o w cr
CT
•*■§ e- > c 3 Xo p <3
3 3- ? CD (û O.
3 -rj r* 5 •§
•3 r £® _ ®3 ta '
03 g =• D ==■
<Q (iv W <J> 0) 3 13
^ (0 a>*
O . r-n (D
CL>
0) ••> 2 a
o <D f ?
rt- C a» s- c a,
V)
M *' ® ?r S ° Sİ ® ®
3
İ|cs. en8 x» C *n
<* £>- ûj H
c
<0 D
5C O c w
a> w 9. 3 3
2
ÇL 3
zj ' o
a>
Z3
Sı g c oc o;
3 8
O. 3
® a
<S’ _ <o
ş s» M U)
o=3 fil = 1'
a> ^ ®
^ w a O
N a) T w -o -a
c a> - a S &
3 CL>
^ 73 I r-
“1 ÛJ
<T> “O O û> . c
7T İ= 3 â (D’ ğ S
<
û> & n
o O 0 > ® w 5< ' O CL
3 fl)
CQ Ih
/-+
c: c D.
C \D’
'O
o a> o 2] ® jr M
<D (fl w
* .g O ^
l|
( » '• a : O M'
-Q •W 33 a
(T) (D3
C N
o® ®5
«ı a o
^ u»
</» 3 "O
OJ
• PUBUSHER ZARAKOLU'S ...............
NEW CONDEMNATIONS
1 9 8 8 - ÇÎI u lfu h ıu ı Z 'u jıu u ın u ıb fı lib p o p b t u j ^ ıu )ı/ıu ıu jl,u ııııf< /l,\jl;h U u ıu ıb fıp . n p <f j J b ıu lf iu b fıb fu o u b g u tt. S b ıjl u u u fa ıb n c p b u ıb
b b p u 8 h q u ıu u fu ı ) m ıf /h tııh 4lu p ı/n ı/ tqbu> u ılp u b i f f tp ^ n p n ^ n L itf ıb (ıp u ıljiu b ıu g n L ifÇ b bınj> P p p u ılf iu b ( ifJ u u ıb n L p fiL b b b p n L b
^ n j m f n j P p Ii l tu b n p q ıu b u tq u ı b u ıp ın u ı ju ıju t ltL P f 'L b h fı p p l n p tfh t fp ıu b ıı t p u ıy d ıu b uı q tııjı u ıl/u ıh n L p h m b , ıu b n p
3 u ı£ n p q n c b b g n q b Çp d 'u ıb fıb U / f i m b lıu ıb , ııp tfp t fiu u fu ıu ı& u ıtıb b p n L b J u ıııjıb İ l tu j u Ifb g n t ı u b f f ı b
u ı b q p u t q u ıp A ıu ı 8 b q u ıu u fu ıb n ı p b b ^ b ıfb p w ıq p n q b b p n ı.b İ l ıııb rfp ıtırtın p d p P 'm p j y f m j Ç u ıb p ıu jfıb I fu ıp b f ı f f ı b ı/p u ı j: IL m u ıb ftp
fıp h p t u j ı u f n p q u L p n t b q b b p n t b ^ ııq h p u ıb u ıl/tu b /ııb q f) p h h p ıiL İ ı: ftp f u o u f j ı b t l ^ p b p n L t l b b p Ifiu u ıu ıp b g t î f ı b ^ b ı tu ju o p
Q n p p n p q p ıu h u ıf u o tıb Çp I T fıp ^ j l u ı p m u i f & b ı u h , a p n ı b h fıı p p Ifp uıb fııu ılııııı J b u ıg u ıb I k b tj u ıp ıu jf ı d u ıjp ı u jh tj u ıq q u ıjb ı u lftu b
tfb p u tp b p Ç p 8 b q u ıtı tq u ıb n ıfı/L u ıh ı/b p ı u ıq p ııq b h p n ı b n t lu b ttb g iff t p f n p n ^ ı t L i f ^ h ' ^ .u ıjlfu ılfu ıb 8 b q ıu u u fU ib n L p h w b J u ıu /ıb ol
< fu m u ıb q n p ıjb h p ıiL b jft * n q n ı J 3 h b i )ı b b p u ' l/ııın ııp u ıS lıb p n ı fi n ı j u ı b i b f u ı b g u ı j u ^ u ıp g jtb t} A n ı/ P p f u ı l f i u b ( ,ıu b p u ıjj tb I fu ıp b ft^ fıb J b b
s b ı ı ı p b p ı ı ı b . tıp n ı ıjıju ıljfıo p ^ lı Ij"uın i/s n ı fi b ıu b l u ıb n b g lu b ın b q b u ı 1/n ı.p fı ı.b p n ı _p w tj u ı p m u ı b tffıtn u ılfg n t.p b u ıb u ju ıl/u ıu p :
f t b f b n ı p h u t b Ifb p ın n ı.ılfıb s b u ı: U ı/ıu ıb fıp fı ju ip n p r j.b g ı j u ı p i h u i f b u p t u j ^ ^ b J u ııfıu b u ıd b ıu jfıp
O p n b , rıpnıAı b fıt P p u /w ut ı l u ı lj u ıb ıu b tf.p u ıifu ıp d tt p b ^ p Ç p ^ u ılju ıb
■ i u u fu ijb fb b p Ç b b b p u t^ u ı ı j b u ı n ^ b f ı IfUJif u tjj n L p I i,u ıjlfu ılfu ıb
8 b q u ıu u /u ı b n ı p b ı u b ılu ıu fı b tf.n jn ı p f ı t b n L b b g n q Ifb g n L U ib fb b p n L
^ n j n t f n j P / t b tjb p u ı p b p n q : U lfu u ıb l 9 0 Q - f ı U b u ıu ıu ıjft
Ifn u ın p u /b b b p Ç b , O p n b ^>^ig Ç p tjiu lfu ıb J u ıu jL n p ıu lfiu h
ip fı t ı b u ı l f b b p ^ b b b p u b ıu jp u m u ıb p u ıb u ıı/Ç & fıb , n p Ifp
ıfb p u ıp b p Ç p Ç u ıjlfu il/u ıh I fn tn n p u ıb b b p n c b b lfu t m J tu J p
n p q h ifp n L b jft_ p I jb g n ı.ıu b ^ ftb ıtu ıııfıb : U ,ju fıı fu ıu u tn t f, p u u t O p n b fı,
n ın n p < b p g [ Ç u i jw b u ( u tu m '{ f'b p u ftu ^ u tu fu ıb n q b h p n L y u p ^ f ı b
b tjtu b frp fu o u p fı b ılÇ f p w b w fu a u p b b p lfu j j u j g n ı g h uıbL
ıtfuıut J u ıljıu b u ıjj Ç b u ıu jp p p p u ılju ıb u ıb q b l f n c P flL b b b p , p%
fıb £ u fÇ u o p jtb u ılf 1 9 1 9 - f ı b . I L p b L h jfft ifn p b n r j
p p fıtn ıu b ıu g /ı j ı a j u t b f ı f tu y u ı f u ı l j i u b y n p d fıi ' IT u ıp _p U u ı j f u
b p u ıtjp ıu b Çp u u ıb q l)b [ u ıp u ıp -C ,p lt w l fu ıb - ^ ı u jlfu ı lfu ıb
q .ıu £ b u ıljg n t.p fti-b ıfp .' h ııı J fıb £ u fÇ u O .^ u ııtıu jfıııu p Ç ıu jfıb
u jiu ın b p ıu tjjfı o p b p n ı b l f b q p n b w g ıfu /b S u ııtp u jp b b p n L ıfÇ f
q u t b n ı n q ^ p h u jb b p m b s u j j u ı p ^ b p f f t b j f ı « I T n c u u ı fb p u jb
£ u m u ıım ı b o p b p p » u ıJ b b Ç h £Uiın p b p b p g n ı .n q q fıp p b p n L
l,h g m û rn ufiıfıfitı m.2UiT>pni}*lıuııIp liftti* ip :
(In u iL O U tb u ıb b ftıım fıb p u b u ı f u o u j t h rjtu t frı[ R 'b p b n b , n p
l||i fih ın h ıjı puiG ıujuoum j& tuG ûbpm G
q n L f U i Ç b n h b p q b b tj < u ıjlfu tlftu b 8 b q u jıı u fu tb n ı p b u ı b b ı 1 9 9 4 - f t b
U n jb a p n t u ı b ıfb p ^ J ıb fuou_p ıu r ıb n q b (yı U p p u ııfıb /fııııu , n p fh riL tu h ıııu ıjfı u ılıijfı n t.b b g tu b g h q w u ı q u jb n L p b u ı b dfıfiht. /
lu ı^ lılfiııb ıtıu b p u ııS u ıu b n t.p fıı b b h p ıjırıftıtu b g b g îfıp ıtıb ııu ılju ıb
ifU fp n g b b p n L q.uıuu ııjfıp _ p b p l>b b b p u <lu jlfitılfu ıb
8 b q u ju u fu ıb n ı p b u ı b jft^ ıu ın u ılfn ı.ıfftb : IJ p p ıu ıfrb jfııu u b > hg tu ju
<tu p g fıb Ç u ıJ u ıp b u ı u ı b q ı ı j n L p f ı ı b p Ş > p u ıb u u ılfu ıb
ı/Ilınılır] fıp ^ h p ll ) ı.,b b p u ,.tu u fu ı m b q b lfiı ı P f ’L b b b p ıfı ııfıııııb tjb tj
a p fıb u ıljtu h n t j> w p n q £ u jljiu b u ı j b J fıŞ n g ıu n tı t J b b p n L b ıfu /u fıb ,
n p n b f Ifp b ıu b p u ıp h ıftn fv h / u ı j J J n t tfp n t . p f i t . b p , ft fu b if ftp
Z u ıjljiııljiu h 8 b q ıu u u ft u b n ı p b u ı b ^ u ıp ifft I] u ıu u ıt u ıb q J u ı b o l
ıu ^ u ılfb p tn b b p ıtL .b jıU L b fb tU f b m b o p t u g j t u b :
★★★
Oıucuıı», 18 U.tMpfı 1998
EK
Ragip Zarakolu*
Gelal Başlangıç*
Bitmeyen davalar
Zarakolular’ın kaderi
Karışan kavramlar
Yves Ternon
Türkiye kam uoyu Erm eni sorununa ilişkin ancak tek taraflı,
resm î bir bilgilendirm eye sahip. 1915 yılında ne oldu sorusuna
verilen yanıt ise; “soykırım olm adı” , “karşılıklı bir çatışm aydı”,
“savaş hali vardı” , “önce onlar saldırdı” biçim inde, yani olayın
in k ârından çok, nitelik ve niceliğini tartışm aktan ibaret.
Peki, karşı tarafın tezleri ne? Bu, Türkiye kam uoyunca hiçbir
zam an ayrıntılı bir biçim de öğrenilem edi.
Aslında, 1915 olayı halkın bilincinin derinliğinde ağır yaralar
açmış bir olgu. Gizli bir suçluluk duygusu yanında, “yine
yaparız” anlayışı da sergilenebiliyor. Ö te yandan Erm eni fobisi,
resm î güçler tarafından da sürekli olarak kullanılıyor. İlgisiz
olaylar bu konuya bağlanıyor, propaganda malzemesi olarak
sürekli gündem de tutulm aya çalışılıyor.
Ö te yandan azınlık düşm anı tavırlar da, bırakın özeleştirel bir
tavrı, her bahane ile sergileniyor.
Fransız araştırm acı D oktor Yves Ternon’un çalışması, nesnel
bakışı ile, karşı tarafın soruna nasıl yaklaştığını Türkiye kam u
oyuna sunm a olanağını da sağlıyor.
Yeni tehcirlerin, tenkillerin, soykırım ların, ulusal boğazlaşm a
lara m eydan verilm em esi ancak; tarihin derinlikli bir sorgu
lanm ası ve kendi tarihim izle de soğukkanlılıkla hesaplaşm ak
ile m üm kün. Yves Ternon’un sağlıklı bir tartışm aya yol açması
dileğiyle.
2 88 0 0 0 0 ' 11 5 1 7 5