Professional Documents
Culture Documents
Destekten Yoksun Kalma Pratik Calisma..
Destekten Yoksun Kalma Pratik Calisma..
PRATİK ÇALIŞMA
OLAY
A trafik kazası sonucu hayatını kaybeder. Kazaya karışan diğer araç sahibi B ise yaralanır.
Bilirkişi raporuna göre kazanın gerçekleşmesinde A %10, B ise %90 kusurludur. Evli ve 14
yaşında bir çocuğu olan A, üç üniversite öğrencisine eğitimlerini tamamlamak amacıyla burs
vermektedir. A, D ile yaptığı ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca 10.000 TL
karşılığında D’in bakımını üstlenmiştir.
SORULAR ve CEVAPLARI
CEVAP:
Ölüm halinde uğranılan zararlar TBK.m.53’te “özellikle” denmek suretiyle örnek olarak
aşağıdaki şekilde üç bent halinde sayılmıştır:
1.Cenaze giderleri:
Ölüm halinde uğranılan zararlar, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma
gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları kapsar.
Ölümün gerçekleştiği ana kadar yapılan tedavi giderlerine tıbbi tahlil, doktor, muayene,
ameliyat, hastanede yatma ve bakım, ilaç ve medikal malzeme masrafları dahildir.
1
TBK. m.53 örnek olarak sayılan hallerin dışında ölüm halinde uğranılan diğer zararlar söz
konusudur.
CEVAP:
Tanım:
Ölüm halinde uğranılan zararlardan biri, TBK. m. 53/b. 3’te sayılan hallerden biri olan, ölenin
desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplardır. Bu kayıpların tazmini
uygulamada destekten yoksun kalma tazminatı olarak ifade edilmektedir.
Destekle destek gören arasındaki bakım ilişkisinin desteğin ölüm sebebiyle sona ermesinden
doğan, destek görenin ölenin desteğinden yoksun kalmasından uğradığı zararın, desteğin
ölümünden sorumlu olanlardan tazmin edilmesini sağlayan hukuki kurum destekten yoksun
kalma tazminatıdır. Tazmin edilen zarar destek zararıdır.
Şartları:
1.Türk-İsviçre hukuk sistemi, destekten yoksun kalma tazminatının talebi için bakım ilişkisini
yeterli olduğunu kabul etmektedir. Bakım ilişkisinin tarafları, destek gören ve destektir.
Desteğin ölümü sebebiyle, destek ile destek gören arasında yasal veya sözleşmesel bakım
ilişkisinin bulunması hukuki destek ilişkisini ifade eder. Ancak tek başına hukuki ilişkinin
bulunması yeterli değildir. Hukuki ilişkinin fiili bakım ilişkisinde gerçekleşmesi veya
gelecekte farazi bakım ilişkisi şeklinde gerçekleşeceğinin kuvvetle beklenebilir olması
gerekir; ancak hukuki bakım ilişkisi fiili bakım ilişkisinin varlığına delil teşkil eder.
Destek ilişkisinin tarafları destek ve destek görendir. Destek ilişkisinde, destek görenin destek
tarafından bakılması gerekir. Destek olanın da desteğin bakımına ihtiyaç içinde olması
gerekir.
Destek kavramının iki anlamı bulunmaktadır, birinci anlamıyla destek kavramı süje olarak,
ölüm olgusunun gerçekleştiği kişi ve destek olanlara bakacak kişiyi (bakım ilişkisinin tarafını)
ifade eder. Diğer anlamıyla ise bakmayı sağlamaya yönelik yardımı/bakmayı/desteği ifade
2
eder. Destek destek/yardım ilişkisi içinde, destek süresince bir başkasının veya başkalarının
bakımını kısmen veya tamamen sağlayan veya destek ölmeseydi bakımını karşılayacak olan
kişidir.
Desteğin destek olana bakması; destek görenin ihtiyaçlarının devamlı ve düzenli şekilde
karşılıksız olarak iktisadi değerlerle karşılamasıdır. Yani destek, fiilen destek görene
bakım/geçim yardımında bulunmadır.
CEVAP:
3
Destek zararının belirlenebilmesi için aşağıdaki hususların değerlendirilerek tespit edilmesi
gerekir:
*Zararın denkleştirilmesi,
Dul eşin ihtiyaç süresi, onun yaşı; çocukları, çocuklarının yaşı, çalışıp çalışmadığı, fiziki ve
sosyal durumu, eğitimi ve öğretimi, tekrar evlenme şansı olup olmadığına bağlıdır. Eğer
hüküm tarihine kadar dul eş ikinci evlilik yapmışsa ihtiyaç süresi, ölüm tarihi ile ikinci
evliliğin yapıldığı tarih arasında belirlenir.
İkinci evlilik bakım ihtiyacının tamamen kaldırdığı anlamına gelmeyebilir; tekrar evlenme ile
kadın önceki hayat seviyesine ulaşamıyorsa bakım ihtiyacının kısmen devam ettiğinin, fakat
azaldığının kabulü gerekir.
Sağ eşin desteğin ölümünden sonra çalışarak para kazanmaya başlaması bakım ihtiyacını
ortadan kaldırıldığı ölçüde bakım ilişkisini kaldırır; en azından azaltır. Hakim dul eşin
çalışabileceğine kanaat getirirse, çalışabileceği işten elde edeceği gelir bakım ihtiyacını
karşılıyorsa, bakım ihtiyaç süresi de iş bulmak ve işin gelirinden yararlanacak süre ile
sınırlandırılabilir. Eşin çalışabilmesi sonucunda elde ettiği gelir ölüm öncesi yaşamın
seviyesini devam ettirmeye yetmiyorsa, aradaki fark onun bakım ihtiyacını teşkil eder.
Kadınların çalışmasından elde edilen gelirden, çalışma sebebiyle yaptığı giderler, örneğin
çocukların bakım gideri indirilmelidir.
Netice olarak dul eşin evlenme şansı, eşin yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu, fiziksel görünüşü,
kişiliği, çocuk sayısı, sosyal ve ekonomik durumu, eğitim ve öğretimi, kültürü, aile bağları ve
ölen eşine bağlılığı gibi değişik faktörlerin bir arada değerlendirilmesi ve zararın indirimini
gerektiren durumlar kapsamında incelenmesi gerekmektedir.
Desteğini kaybeden çocuğun bakım ihtiyacı süresi, ebeveynlerinin ölüm tarihinde; ölümden
sonra doğmuşsa doğduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuğun kendisinin gelir elde ederek bakım
ihtiyaçlarını karşılamaya başladığı anda da sona erer. Çocuğun ihtiyaç sürenin kural olarak
erginlik (on sekiz) yaşında sona erdiği uygulamada kabul edilmektedir. Ancak bu tarihin askerlik
hizmeti sonrasına taşınması daha doğrudur. Eğer çocuk eğitimine devam ediyorsa, bu takdirde
üniversite eğitimi sonrası askerlik hizmeti tamamladığı anda bakım ihtiyacının sona erdiğinin
kabulü gerekir. Uygulamada ise yüksek tahsil görenlerin 25 yaşına kadar, kız çocuklarının ise
evleninceye kadar bakım ihtiyacı içinde olduğu kabul edilmektedir.
Küçük çocuğun bakım ihtiyacının ne zaman sona ereceği, yaşama yeri; sosyal çevre, çocuğun
kabiliyet ve yetenekleri, zekası, fiziki yapısı, yaşı ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna göre
belirlenir. Örneğin doktora öğretimi gören kişinin bakım ihtiyacı, kendi çalışması bakım ihtiyacını
4
karşılamıyorsa doktora süresinin sonuna kadar devam edebilir. Yine özürlü bir çocuğun bakım
süresi iyileşme süresi sonuna hatta ölüm tarihine kadar sürebilir.
4-Sosyal güvenlik kurumunun ölüm üzerine A’nın eşine bağladığı dul ve yetim aylığı, eş
tarafından açılan davada destekten yoksun kalınması dolayısıyla uğranılan zararın
tespitinde etkili olur mu?
Yürürlüğe giren TBK m.55’e göre destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar bu
kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacaktır. Kısmen ve
tamamen rücu edilemeyen SGK ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür
zararların belirlenmesinde gözetilemeyecek, zarar veya tazminattan indirilemeyecektir. Diğer
bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatında indirime gidilebilmesi için ödenen sigorta
tazminatının rücu edilip edilmemesi kıstası incelenecektir. Buradaki temel düşünce destek
görenin aynı olay üzerinden iki farklı kaynaktan tazminat alarak tazminatın zenginleşme aracı
olmasının önüne geçilmek istenmesidir. TBK m.55’teki düzenleme ile SGK ödemelerinin
kaynaklandığını statü ayrımı ortadan kalkmış, BAĞKUR’lu olmanın işçi veya memur
olmanın bir farkı kalmamıştır. Hepsine yapılan ödemeler, sosyal güvenlik ödemesi olarak
değerlendirilmiş ve TBK m.55’e tabi kılınmıştır.
TBK m.55’teki hükme göre hangi SGK ödemelerinin kısmen veya tamamen rücu
edilemediğini 5510 sayılı Kanunu m.39’a göre tespit edilecektir. Söz konusu hükme göre
üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle ölüm meydana gelmişse SGK tarafından bağlanacak aylığın
başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı rücu edilebilir. Bu nedenle söz konusu
miktarın zarardan indirilmesi gerekir.
Dul ve yetim aylığı destekten yoksun kalma tazminatındaki zarardan indirilemez. Söz konusu
durumun temel sebebi, Yargıtay İçtihadı birleştirme kararında şu şekilde ele alınmıştır. Haksız
eylem sonucunda ölen kişi, yaşama süresince çalışmış ve maaşından düzenli olarak belirli
miktar kesilerek sandığa yatırılmıştır. Zarar verenin bu paradan yararlanması söz konusu
olamaz. O halde zarar veren verdiği zararın tamamını açılan davada ödemelidir. Bahse konu
olan Yargıtay İBK her ne kadar emekli sandığından yapılan ödemelere ilişkin olsa da SGK
tarafından yapılan bu ödemelerin indirime tabi tutulmadığı kabul edilmektedir.
5
TBK m.52/2’de ise başka bir indirim sebebi düzenlenmiştir. ilgili maddede: “Zarara hafif
kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve
hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir” denilmiştir. Zarar verenin hafif kusurunun
ve yoksulluğa düşecek olmasının hakkaniyet gerektirdiği hallerde hakim tarafından indirim sebebi
olarak değerlendirilebileceği öngörülmüştür.
Tazminat miktarının ve şeklinin belirlenmesi ile ilgili olarak TBK. 51 ve 52’nci maddeleri
destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde de uygulama alanı bulur.
Destekten yoksun kalma tazminatının bağımsız niteliğine karşın, zarar gören desteğin kusuru
destek gören bakımından bir indirim sebebidir. Desteğin kusuru yanında destek görenin kusuru da
tazminattan indirim sebebi olarak dikkate alınır. Destek görenler de zararı azaltma yükümlülüğü
altındadırlar.
Olayımızda zarar gören desteğin %10 kusuru bulunmaktadır. Dolayısıyla bu kusur tazminatın
belirlenmesinde indirim sebebi olarak göz önünde bulundurulur.