Bu Konuda Ahmed b. Hanbel rahimehullah’tan iki görüş gelmiştir. Tartışmalar bu görüşler etrafında dönmektedir.
Kabir sualinin çocukları da içine alacağını söyleyenlerin
delili, çocukların cenaze namazlarını kılıp onlara dua etmenin meşru olmasıdır. Malik’in Muvatta’ında Ebu Hureyre radiyallahu anh yoluyla gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir çocuğun cenazesini kıldıktan sonra: “Allah’ım, onu kabir azabından koru” diye dua ettiği nakledilir. Kabir azabından ve sualinden koruması Allah’a dua etmek, onun da sual vereceğine delildir.
Diğer bir delil Ali b. Ma’bed’in Aişe radiyallahu anha’dan
naklettiği hadistir. Nakledildiğine göre Aişe radiyallahu anha, küçük bir çocuğun cenazesini görür ve ağlamaya başlar. Denir ki: “Ey mü’minlerin annesi, niçin ağlıyorsun?” Aişe radiyallahu anha cevaben: “Kabirin sıkacağı şu çocuğa olan şefkatimden dolayı ağlıyorum” der.
Diğer bir delil de Hennad b. Surra’nın Ebu Muaviye’den,
onun da Yahya b. Said’den, onun da Said b. Museyyeb’den, onun da Ebu Hureyre radiyallahu anh’dan naklettiği olaydır. “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, hayatında hiç günah işlememiş bir çocuğun cenaze namazını kıldıktan sonra: “Allah’ım, onu kabir azabından koru” diye dua etmiştir. Diyorlar ki: “Allah, çocukların durumlarını bilmeleri için onları olgunlaştırır ve sorulan sorulara cevap vermeleri için onlara ilham verir.”
Şu delil de onlara aittir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den gelen birçok hadis, çocukların ahirette sorguya çekileceklerini ifade etmektedir. İmam Eş’ari Ehli Sünnetten bu görüşü naklettikten sonra: “Ahirette sorguya çekilmeleri, kabirlerinde de sorguya çekilmelerine engel değildir.”der.
Birinci görüşü kabul etmeyenler de şöyle demişlerdir: Sual
sorulacak kişinin insanlara peygamber olarak gönderilen Rasulü, kavrayabilecek bir seviyede olması gerekir ki: “Rasule iman edip ona itaat etti mi, yoksa etmedi mi?” diye sorulsun. Zira, “Size peygamber olarak gönderilen şu adam hakkında ne diyorsun?” denildiğinde çocuk bundan Bir şey anlayamayacaktır. O halde: “Size peygamber olarak gönderilen şu adam hakkında ne diyorsun?” diye çocuğa nasıl sorulabilir: Kabirde çocuğa akıl verilse de bilip öğrenmediği birşeyden sormanın hiçbir anlamı yoktur. Ahirette imtihan edilmesi ise bundan farklıdır. Allah onlara Rasul göndermiş, akılları olduğundan, gönderilen Rasule uymalarını emretmiştir. Kim Rasule tabi olursa onu kurtarır. Asi olanı ise cehenneme atar. Buradaki sorgulama, o anda yapmaları gereken bir işten dolayıdır. Bu, Münker ve Nekir meleklerinin kabirde yaptığı gibi dünyada yapmış oldukları itaattan ya da isyandan dolayı yaptıkları sorgulama değildir.
Ebu Hureyre radiyallahu anh’dan gelen nakilde, çocuğun
dünyada yaptığı iyilik veya kötülüğün karşılığını görmesi, kabir azabı demek değildir. Çünkü yüce Allah günahsız kimseleri cezalandırmayacaktır. Belki kabir azabından, işlediği bir suçun günahı yoksa başka bir sebepten dolayı duyulan acı kastedilmektedir. Mesela bir hadiste: “Ölü, ehlinin arkasından ağlamasından dolayı azap görür” buyurulmaktadır. Yani işlediği bir günahtan değil de ehlinin ağlamasından dolayı acı çeker. Ayette bu husus: “Kimse, kimsenin günahını yüklenmez” (En’am 164) şeklinde açıklanmaktadır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Yolculuk, azaptan
bir cüzdür” sözü de buna benzer. Buna göre azap “ukubet”ten daha geniş bir manayı ifade eder. Şüphesiz kabirde acı, keder ve ateş vardır. Bunlar çocuk için söz konusu değil ki çocuk acı çeksin. İşte çocuğun cenaze namazının kılınması Allah’ın bu çeşit azaptan koruması içindir. En doğrusunu Allah bilir.