You are on page 1of 11

1.

Halka - 1
2 - Akide ve Menhec Meselelerini Beyan Eden İlmi Silsile

Bu, Hicri 1438 Yılı Zilhicce Ayında El-Beyan Radyo’da


Yayınlanan ‘Akide ve Menhec Meselelerini Beyan
Eden İlmi Silsile’nin Tercümesidir.
1. Halka - 3

Hamd alemlerin rabbi olan Allah’adır. Güzel akıbet muttakilerindir. Düşmanlık ise ancak
zalimleredir. Şehadet ederim ki tek olan ve ortağı olmayan, Hak, Melik ve Mübin olan
Allah’tan başka ilah yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Rasulü, ilklerin
ve sondakilerin imamıdır.

Bundan sonra:

Bu, bazı akide ve menhec ile alakalı meseleleri açıklamak için yayınlanmış bir silsiledir, ki bu
meseleler İslam Devleti askerleri ve devletin içinde veya dışında bulunan Müslümanlar arasında
şüphe ve karışıklığa sebebiyet vermiştir. Bu karışıklığın sebebi ise; yüksek komite tarafından
(Helak Olan Apaçık Bir Delille Helak Olsun ve Yaşayan da Apaçık Bir Delille Yaşasın) ismiyle
yayınlanan ve içeriğindeki ilmi, menheci ve farklı manalara gelebilecek ibareler barındırdığı
için tartışma ve ihtilaflara sebebiyet veren, yayını durdurulmuş ve kendisiyle amel edilmesi
sonlandırılmış olan belgedir.

Bundan dolayı vakit kaybetmeden bu mevzu hakkında açıklama yapmak bizim için hem ihtiyaç
olmuş hem de zaruri bir hal almıştır. Zira bu beyan;  İslam Devleti'nin kelimesini birlemek,
askerlerinin kalplerini hak üzere birleştirmek ve sadece kâfirlerin saldırılarını bertaraf etmekle,
İslam topraklarını ve İslam’ın şerefini mukaddesatını müdafaa etmekle meşgul olmalarını
sağlamak içindir.

Muhakkak ki Allah’u Teala bizi ihtilaf ve çekişmelerden son derece sakındırmıştır. Allah’u Teala


şöyle buyuruyor:

‫ﱈ ﱊﱋ ﱌ ﱍ ﱎ ﱏ ﱐﱠ‬
‫ﱉ‬ ‫ﱡﱁ ﱂ ﱃ ﱄ ﱅ ﱆ ﱇ‬
‫ﭐ‬

“Allah’a ve Rasulü'ne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Çözülüp yılgınlaşırsınız ve gücünüz


gider. Sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir”1.

Aynı zamanda bize cemaati emretmiş ve bunun büyüklüğünden bahsetmiştir.

Peygamber  şöyle buyurmuştur: “Üzerinize düşen Cemaat ile beraber olmaktır.’2 Ve yine
O  ‘Allah’ın eli cemaatle beraberdir’3 ve ‘Sizi fırkalaşmaktan sakındırırım, muhakkak ki
şeytan tek olanla beraber, iki kişiden daha uzaktır.”4

İmam Tirmizi’nin sahih olarak naklettiği bir hadiste Peygamber  şöyle buyurmuştur: “Size
Allah’ın bana emretmiş olduğu beş şeyi emrediyorum. İşitme, itaat, cihad, hicret ve cemaat.
Kim bir karış dahi olsa cemaatten ayrılırsa İslam’ın bağını boynundan çıkarmış olur.”5

1 Enfal : 46
2 Tirmizi 2165
3 Tirmizi 2166
4 Tirmizi 2165
5 Tirmizi 2863
4 - Akide ve Menhec Meselelerini Beyan Eden İlmi Silsile

İhtilaf, Çekişme ve Fitnenin Sebepleri

1. Kitap ve sünnete selefin anlayışı üzere tutunmamak ve hevalara tabi olup, kişilerin sözlerine
itimat etmek

Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

‫ﱡﭐ ﱡ ﱢﱣ ﱤ ﱥ ﱦﲅﱠ‬

“Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve fırkalaşmayın”6.

Ve Allah’u Teala dedi ki:

‫ﱉ ﱋ ﱌ ﱍ ﱎ ﱏ ﱐ ﱑ ﱒﱓ ﱠ‬
‫ﱊ‬ ‫ﱡﱁ ﱂ ﱃ ﱄ ﱅ ﱆ ﱇ ﱈ‬
‫ﭐ‬

“Allah’ın ayetleri size okunuyorken ve onun elçisi sizin içinizdeyken nasıl oluyor da inkâr
ediyorsunuz? Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir”7.

Rasulullah  şöyle buyuruyor: “Size öyle bir şey bıraktım ki, ona tutunduğunuz müddetçe
benden sonra asla sapmazsınız: Allah’ın kitabı ve sünnetim.”8

Müslim’in Sahih’inde Ebu Hureyre’den  rivayet edilen hadiste Rasulullah  şöyle


buyurmuştur: “Allah sizin için üç şeye razı olur, üç şeyi de sizin için kerih görür. Sizin için
razı olduğu üç şey: ona kulluk etmeniz, ona hiçbir şekilde şirk koşmamanız ve onun ipine
topluca sarılıp tefrikaya düşmemenizdir. Kerih gördüğü üç şey ise:  dedikodu, çokça soru
sormak ve malı zayi etmektir.”9

Peygamber  hutbe verdiği zaman şöyle derdi: “Bundan sonra; muhakkak ki sözlerin en
güzeli Allah’ın kitabı, yolların en hayırlısı Muhammed’in  yoludur. İşlerin en kötüsü
sonradan çıkarılan bidatlerdir.”10 

İbni Abbas  şöyle demiştir: “Allah mü'minlere cemaati emretmiş ve onları ihtilaf ve tefrikaya
girmekten sakındırmıştır. Ve onlara kendilerinden öncekilerin helak olmalarına sebep olan
şeyin münakaşa ve Allah’ın dininde husumet olduğunu haber vermiştir.”11

Tabiinden İbni Şihab Ez-Zuhri  şöyle demiştir: “Bizden önceki alimlerimiz ‘Sünnete bağlılık
kurtuluştur’ derlerdi.”12

6 Ali-İmran : 103
7 Ali-İmran : 101
8 Muvatta’ 3338/678
9 Müslim 1715
10 Buhari 7277
11 Eş-Şeria, cemaate sarılmanın emredilmesi babı
12 Sünen-i Daremi, Sünnete tabi olma babı 97
1. Halka - 5

İmam Evzai  şöyle demiştir: “İnsanlar seni terk edecek olsalar bile seleften gelen eserlere
sarıl. Süslü de olsa başkalarının görüşlerinden uzak dur. İş açığa çıktığında sen dosdoğru yolda
olursun.”13

İbni Teymiyye  şöyle demiştir: “Ehlisünnet ve-l Cemaat kitap ve sünnete tabi olur. Allah ve
Rasulü'ne itaat eder, hakka tabi olur ve yaratılana merhamet ederler”14

Başka bir yerde de şöyle demiştir: “Fitne ve tefrika ancak Allah’ın emirlerini terk etmekle vuku
bulur. Allahu Teala hakkı, adaleti ve sabrı emretmiştir. Fitne hakkın terki veya sabrın terkiyle
ortaya çıkar.”15

2. İhtilaf ve Çekişmelere Yol Açan Diğer Bir Sebep İse; kendisini ilme nispet eden, talebeliği
yarım kalmış, fakat buna rağmen kendisini müçtehitlerle eşit gören bazı gençlerin sünneti
bidatten ayıramamalarıdır.  Onlardan bazıları kendisinin doğru yolda olduğunu ve sünnete
uygun görüşün kendisinde olduğunu zannederek muhalifine bid’atçi ve belki de kâfir dediğini
görürsün. İşte bundan dolayı tefrika ve kötülükler ortaya çıkar.

Sünnet Allah’ın ve Rasul’ünün emrettiği şeylerdir. Bid’at ise Allah’ın dinde meşru kılmadığı
şeylerdir.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

‫ﱡ ﲔ ﲕ ﲖ ﲗ ﲘ ﲙ ﲚ ﲛﱠ‬
‫ﭐ‬

“Eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun”16

İmam Buhari ve Müslim, Abdullah b. Amr b. As’dan  rivayet etti ki; “Ben Rasulullah’ın 
şöyle dediğini işittim: ‘Şüphesiz ki Allah’u Teala ilmi insanlardan çekip alıvermez. Lâkin ilmi,
âlimleri almakla kaldırır. Nihayet hiçbir âlim bırakmadığı vakit, insanlar bir takım cahilleri
baş edinirler. Onlara sual sorulur. İlimsiz fetvâ verirler. Bu suretle hem kendileri saparlar,
hem de başkalarını saptırırlar.” 

Muhammed b. Sirin  şöyle demiştir: “Bu ilim dindir. Bu dini kimden aldığınıza iyi bakın.”

Sapıklık ve bid’at ehlinin özelliklerinden biri de; halis olan tevhidi, İbrahim milletini ve saf
olan sünneti koruyoruz gibi şer’i ibareleri kullanmak suretiyle batıl düşüncelerini geçerli
kılmalarıdır. Tıpkı haricilerin Ali’ye  “Hüküm ancak Allah’ındır. Bizler adamları hakem tayin
etmeyiz. Sadece Allah’ın hükmünü isteriz” demeleri gibi…

Bu gibi sözlerin âlimler indindeki değeri; zeki bir sarraf için sahte dinarın değeri kadardır.
Bundan dolayı olacak ki Ali  için Haricilerin “Hüküm ancak Allah›ındır” ayetinden çıkardıkları
anlam cahillerin göstermiş olduğu kadar revaç görmedi.

13 El-Medhal ilas-sünenil-kübra 233


14 Mecmuul-Fetava: 3/279
15 Zemmül-furkati vel-ihtilaf filkitabi ves-sünneti
16 Enbiya : 7
6 - Akide ve Menhec Meselelerini Beyan Eden İlmi Silsile

Öyle ki Ali  onların bu sözlerine karşılık dedi ki: “Hüküm ancak Allah’ındır!

‫ﳓ ﳕ ﳖ ﳗ ﳘ ﳙ ﳚﱠ‬
‫ﱡﳐ ﳑ ﳒ ﳔ‬
‫ﭐ‬

“Şüphesiz Allah’ın vaadi haktır. Yakinen inanmayanlar seni hafife almasınlar.”17

Sizler bunların ne dediklerini biliyor musunuz? Emirlik yoktur diyorlar. Ey insanlar sizi ancak ya
doğru bir emir veya facir olan bir emir ıslah eder.”18

Müslim’in Sahihinde Rasulullah’ın  dostu Ubeydullah b. Ebi Rafi’ Haruriler (Hariciler) ortaya
çıktığı zaman kendisinin Ali  ile beraber olduğunu rivayet eder, ve o zaman bunların “Hüküm
ancak Allah’ındır” diyerek Ali’ye  itiraz ettiklerinde Ali’nin  onlara “Bu söz kendisiyle batıl
kastedilen hak bir sözdür. Muhakkak ki Rasulullah  Allah Qzze ve Celle’ye mahlûkatından en
sevimsiz olan bazı insanları vasfetti. Ve ben bu vasıfları şu kişilerde görüyorum ki onlar dilleri
ile hakkı söyledikleri halde –gırtlağını işaret ederek– buradan aşağı inmeyen kimselerdir.”
dediğini aktarır.

Nevevi  bu rivayet hakkında şöyle demiştir: “Onların hüküm sadece Allah’ındır sözüne
karşılık Ali’nin  onlara cevap olarak ‘bu söz kendisiyle batıl kastedilen hak bir sözdür’
sözünün manası; bu kelime aslında doğru olan bir kelimedir, Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

‫ﱡﭐ ﱸ ﱹ ﱺ ﱻ ﲊﱠ‬

“Hüküm ancak Allah’ındır”19.

Fakat onlar bu ayeti delil göstererek Ali’nin  hakem tayin etmesini inkâr etmek istediler.”

İşte bundan dolayı hakkı isteyen bir kimsenin hakkı bulunduğu yerden alması gerekir. Eğitimi
yarım kalmış talebe yarısı bozgunculardan ve delalet içindeki âlimlerden değil.

Süfyan b. Uyeyne ve onun gibi ilim ehli olan Ahmed b. Hanbel ve Abdullah b. Mübarek şu sözü
söylerlerdi: İnsanlar ihtilaf ettiğinde sana düşen suğur ehlinin (cephe hattındaki mücahidlerin)
üzerinde olduklarıdır.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

‫ﱡ ﲐ ﲑ ﲒ ﲓ ﲔﲕ ﲚ ﱠ‬
‫ﭐ‬

“Bizim uğrumuzda cihad edenleri yollarımıza ileteceğiz.”20

 
17 Rum : 60
18 Musannefu Ebi Şeybe: 7/562/37931
19 Yusuf : 40
20 Ankebut : 69
1. Halka - 7

Ey mücahid kardeşim! Nasıl olur da Cihad ve İslam yurduna seferber olan ehli suğur alimlerini
ve bu saf olan kaynağı terkeder, sonra da Arap yarımadasındaki ve diğer ülkelerdeki tağutların
kucağında oturup onları tekfir etmeyen, onların yanlışlarını inkar etmeyen ve tağutların
askerleriyle, emnileriyle ve ajanlarıyla -onlara işlemiş oldukları dinden çıkaran amelleri
açıklamadan- oturan kimselerden dinini alırsın.

Kardeşim! Bunlardan birini tağutun hapse atmasına aldanma. Zira bununla gerçekleştirilmek
istenen gaye, bu şahsın parlatılması ve kendisinin ve sözlerinin meşhur olması için olabilir.
Onun hapisteki kardeşlerin yanına atılması ile kardeşler arasına kaosun ve şüphelerin atılması
da hedeflenmiş olabilir. Eğer bunlar hak ve doğruluk ehli olsalardı cihad topraklarına seferber
olur ve İslam Devleti’ne hicret ederlerdi.

Şüphesiz tekfirde aşırıya giden bu kimseleri koruyan ve bunların ortaya attığı bid›at görüşlerin
revaç görmesine karşı yumuşaklık gösteren tağut ile tecehhum ve irca ehlini ve onların bid’at
olan görüşlerinin revaç görmesini destekleyen tağut aynı kişidir. Bunun sebebi ise  her iki
taraf ve menhec bir neticeye varır, o da: hak ehlini karalamak ve Allah yolunda cihadı terk
ettirmektir.

Mücahid kardeşim! Allah seni irca ehli olan tağutların âlimlerinin ağlarından kurtarmışken nasıl
olur da dönüp, şüpheler ortaya koyup aşırılığı yayan tağutların âlimlerinin ağlarına düşersin
ki bunlar senin cihadtan geri kalmanı, hicretinden geri çevirmeyi isterler ki bu şekilde senin
onların dostlarına verebileceğin zarardan dostlarını emin kılmayı isterler. Seleften bazıları
şöyle demiştir, “Allah kullarına bir emirde bulunduğunda şeytan bunda iki şeye temayül eder,
ya aşırılık ya da taksir. Hangisi galip gelirse onunla memnun olur.”

Kardeşim! Seninle beraber silah taşıyan ve seninle beraber aynı safta savaşan ilim ve fıkıh
ehlinin - burada talebe yarılarını kastetmiyorum- ilmini bırakır da aklını ve zihnini nasıl olur
da dininden emin olunamayan ve tağutlar içinde halim selim olarak yaşayan ve sana bu kadar
uzaktan bakan kimselere teslim edersin?

3. İhtilaf ve Çekişmelere Sebep Olan Üçüncü Husus: Bağy; Zulüm ve haksızlık yapmaktır. Falan
falancaya haksızlık yaptı denir, yani sözle veya fiili olarak bir kimsenin başkasına düşmanlık
etmesi ve haddini aşmasıdır.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

‫ﲜ ﲳﱠ‬
‫ﲝ‬ ‫ﱡﲓ ﲔ ﲕ ﲖ ﲗ ﲘ ﲙ ﲚ ﲛ‬
‫ﭐ‬

“Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlık
dolayısıyla ayrılığa düştüler.”21

21 Şura : 14
8 - Akide ve Menhec Meselelerini Beyan Eden İlmi Silsile

‫ﱺ ﲆﱠ‬
‫ﱻ‬ ‫ﱡﱱ ﱲ ﱳ ﱴ ﱵ ﱶ ﱷ ﱸ ﱹ‬
‫ﭐ‬

“Fakat onlar kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlıktan
dolayı ihtilafa düştüler.”22

‫ﱡﭐ ﱮ ﱯ ﱰ ﱱ ﱲ ﱳ ﱴ ﱵ ﱶ ﱷ ﱸ ﱹ ﱺ ﱻ ﱼ ﱽ ﱾ‬

‫ﲀ ﲂ ﲃ ﲄ ﲅ ﲆ ﲇ ﲈ ﲉ ﲊ ﲋ ﲌ ﲍ ﲎﲏ ﲐ ﲑ ﲒ ﲓ ﲔ‬
‫ﲁ‬ ‫ﱿ‬

‫ﲙ ﲛ ﲜ ﲝ ﲞ ﲟ ﲠ ﲡ ﲢﱠ‬
‫ﲚ‬ ‫ﲕﲖﲗﲘ‬

“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve
beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm
vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra o konuda
ancak; kitap verilenler, aralarında haddi aşarak anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah
iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini
doğru yola iletir.”23

Şeyhul İslam İbni Teymiyye  şöyle demiştir: “Mubah olan içtihad, fitne ve tefrikaya ancak
bağy/haddi aşmakla sebep verir, dolayısıyla fitne ve tefrika mubah olan içtihat ile olmaz bilakis
bağy ile olur.  Fitneyi ve tefrikayı gerektiren şey -ister bu söz veya amel olsun fark etmez-
dinden değildir.”

Yine O  şöyle demiştir: “Genelde mümin fırkaların birbiriyle çekiştikleri usul meseleleri ve
bunun dışında sıfat, kader, imamet vs. gibi meseleler de bu baptandır; bunlardan bazılarında
müçtehit isabet eder bazılarında ise hata eder, içtihadında hata eden haddi aşan biri olabilir,
bazen de içtihat etmeksizin haddi aşar, bazende emredildiği sabır hususunda taksir yapar.”24

Haddi aşmanın kısımlarından bazıları da kişinin muhalifiine dil uzatması, onu niyetinde töhmet
etmesi ve delilsiz bir şekilde bir Müslümana zulmederek küfür veya bidat nisbet etmektir.

İbni Hibban Sahihinde Huzeyfe b. Yeman’dan  Peygamber’in  şöyle dediğini rivayet


eder: “Sizin hakkınızda en çok korktuğum şey, Kur’anı üzerinde güzelliği görününceye kadar
okuyan ve sonra İslam’ı üzerindeki bir gömlek gibi çıkarıp arkasına atan, komşusu üzerine
kılıçla hamle edip onu şirkle suçlayan kimsedir.” Dedim ki: ‘Ey Allah’ın Nebisi! Hangisi şirke
daha layık, suçlayan mı yoksa şirkle suçlanan mı?’, ‘Bilakis şirkle suçlayan (buna daha layıktır)’
buyurdu.”

İmam Acurri  şöyle demiştir: “Muhakkak ki Allah fazlı ve rahmetiyle kitabında bizden önceki
kitap ehlinden; Yahudi ve Hıristiyanlardan bahsederek onların helak olma sebeplerinin dinde
fırkalaşmak olduğunu haber vermiştir. Ve Kerim olan Mevlamız onları bu helaka sürükleyen şeyin
22 Casiye : 17
23 Bakara : 213
24 El-İstikame 1/37
1. Halka - 9

cemaatten ayrılma ve nehiy edildikleri batıla -yani haddi aşarak ve kendilerinden başkasının
bilemediği bilgiye sahip olduktan sonra haset ederek - meyletmelerinden kaynaklandığını bize
bildirmiştir. İşte bu haddi aşma ve haset şiddetlenince fırkalara bölündüler. Ve bu da onların
helak olmasına sebep oldu. Bundan dolayı Mevlamız onlar gibi helak olmamamız için bizi onlar
gibi olmaktan sakındırmıştır. Aksine bize cemaatin gerekliliğini emretmiş ve fırkalaşmaktan
bizi nehyetmiştir. Peygamber , selefimiz ve Müslüman ulemanın hepsi cemaate sarılmayı
emretmiş ve fırkalaşmaktan nehiy etmişlerdir.”25

Bizler şiddetli bir şekilde İbni Kudame el-Makdisi, en-Nevevi, ibni Hacer el-Askalani  ve
onlar gibi; ilmin yayılmasına ve şeriatin desteklenilmesinde İslam ümmeti üzerinde büyük
faydaları bulunan âlimlerimize karşı haddin aşılmasını, onlara düşmanlık beslenilmesini ve
onların tekfir edilmesini reddediyoruz.  Aksine bizler onların konumlarını muhafaza eder,
onlara rahmet dileriz ve onların hata ve zellelerini es geçeriz.

Tabiinden olan eş-Şa'bi  şöyle demiştir: “Her ümmetin alimleri o ümmetin şerlilerinden
çıkar. Bizim âlimlerimiz ise bu ümmetin en hayırlılarıdır.”26

Şeyhul-islam İbni Teymiyye  şöyle demiştir: “Hata etseler bile Müslümanların âlimlerinden
tekfiri defetmek en önemli şer’i amaçlardandır.” 27

Müceddid İmam Muhammed bin Abdulvahhab’ın oğlu Şeyh Abdullah  şöyle demiştir: “Ve
biz de öyleyiz; biz bazı meselelerde hata etmiş olsalar bile diyaneti sağlam, salihliği meşhur,
takvası ve zühdü bilinen, özgeçmişi güzel, nasihati ile ümmete etki eden, ve hayatını faydalı
ilmin öğretimine ve yazımına harcayan âlimleri tekfir etmeyiz.”

Bizler İslam Devleti emirlerini, özellikle de istişhadcıların emiri ve hakkı ve tevhidi haykıran
ve şirk ehlini öldüren şeyh Ebu Musab ez-Zerkavi'yi, sağlam akideye sahip şeyh Ebu Ömer
el-Bağdadi ve onun veziri faydalı tasnif ve teliflerin sahibi şeyh Ebu Hamza el-Muhacir'i,
isyancıları bastıran ve kafirlerin koydukları sınırları kaldıran Şeyh Mücahid Ebu Muhammed
el-Adnani'yi ve rabbani alim Şeyh Ebu Ali el-Anbari'yi ve bunlar gibi Allah yolunda görevlerini
ifa eden İslam Devleti›nin emirlerinin bizim üzerimizdeki haklarını muhafaza eder ve onlardan
övgüyle bahsederiz, hesapları ise Allah katındadır, ve bizler kimseyi Allah’u Tealanın katında
temize çıkarmayız.

25 Eş-şeria 1/270
26 Mecmuul-fetava 7/284
27 Mecmuul-fetava 35/103
10 - Akide ve Menhec Meselelerini Beyan Eden İlmi Silsile

Yapmış olduğumuz bu silsile Allah’ın izni ile bazı mevzuları açıklayıcı niteliktedir:

• Kâfirlerin veya müşriklerin tekfirinde duraksayanların hükmü.

• Taife-i Mümtenia’nın hükmü ve Taife-i Mümtenia’da muhalefet edenlerin hükmü

• Sonradan Daru-l Küfür olan diyarlardaki halkların hükmü.

Allah’tan bu ilmi silsileyi mübarek kılmasını ve onu mücahidlerin kelimesini kitap ve sünnet
üzere birleştirmesine sebep kılmasını isteriz.

Davamızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.


1. Halka - 11

You might also like