Professional Documents
Culture Documents
Cumartesi
Mısır – Ayanlar
* Napolyon’un Mısır’a yürüyüşü: Mısır Seferi, 1798-1801 yılları arasında Fransa'nın Mısır ve doğu
ticaret yolları üzerinde üstünlük elde etme amacıyla sürdürdüğü askeri sefer. Fransa'nın geri
çekilmesiyle Mısır, Osmanlılara bırakıldı.
-Ekonomik reformlar
-Askeri reformlar
M. Ali Paşa, Osmanlı’ya yönetimin hanedanına geçmesini, saltanatla iktidarının devredilmesini kabul
ettirmek istiyor.
M. Ali Paşa Suriye’den ve işgal ettiği çoğu Osmanlı toprağından çekiliyor ve ordusunu sınırlandırıyor,
karşılığında, (1952’ye kadar) Kavalalı’nın sülalesi Mısır’ı yönetiyor.
İngiltere’nin Mısır meselesinde Kavalalı’nın ilerleyişine karşı Osmanlı’ya yaptığı yardımlar sebebiyle
Osmanlı, İngiltere’ye imtiyazlar tanıyor.
Ekonomik reformlar:
Hıdiv İsmail.
1879 Arabi Paşa İsyanı: İlk defa Mısır’ın yerlilerinden bir grubun Avrupa’nın Mısır üzerindeki mali
siyasetine karşı örgütlenmesi.
Ortadoğu Vakfı TEP 2020-21 / Güz
Düzenleyen: Zeynep Saliha Aksoy 17.10.20
Cumartesi
Mısır’ın İngiltere tarafından işgali
Milliyetçilik
Ekonomik emperyalizm
Tüccar kolonileri: Yerli Hristiyanlar’ı hedef alır, Müslümanların Hristiyan unsurların yükselişine karşı
tepkisine yol açmıştır
Hristiyanlar – Müslümanlar
(Tanzimat dönemi) Fuat Paşa, Avrupa’nın tepkisini çekmemek, engellemek için Müslümanları
cezalandırır.
Ortadoğu Vakfı TEP 2020-21 / Güz
Düzenleyen: Zeynep Saliha Aksoy 17.10.20
Cumartesi
Lübnan’da mutasarrıflık (özerk yönetim) kurulur.
19.yy.da Rusya’nın bölgeye ciddi bir ilgisi vardır. Ancak bölge Fransız kolonisidir.
Belli unsurların, modern Suriye tarihini etkileyecek biçimde öne çıkarılması, Sünnilerin yerine diğer
Müslüman – Hristiyan unsurların öne çıkarılması da Mehmet Ali Paşa ve Fransız yönetiminde oldukça
belirgindir.
Ayanlıkların kaldırılması, her bölgede farklı etkilere yol açıyor. Kürt bölgesindeki emirlikler, 1850’de
merkeze bağlandı.
Tarikat şeyhleri Kürt bölgelerinde bu boşluğu dolduruyor: Siyasi, ekonomik roller üstleniyorlar.
Reform dönemi Irak’ın sorunu: “Tek vilayet mi, üç ayrı vilayet mi?”- Dönem dönem farklı biçimlerde
yönetilmiştir.
“Irak” sonradan üretilmiş, yapay bir kavram mıdır? – Modern Dönem Osmanlı belgelerinde geçen
“Kıta-i Irak” (Musul, Bağdat, Basra için kullanılır) kavramı, Irak’ın sonradan oluşturulmuş bir bölge
olduğunu yalanlıyor. Irak suni bir kavram değildir.
Toprakta tarımsal zenginlik vardı ancak Moğol istilasında sulama kanalları tahrip edildi, üstüne
aşiretleşme de tarımda verimi düşürmüştü.
Ortadoğu Vakfı TEP 2020-21 / Güz
Düzenleyen: Zeynep Saliha Aksoy 17.10.20
Cumartesi
Osmanlı’nın tarım devrimi planı:
Aşiretlerin iskânı, göçebe – y.göçebe aşiretleri tarım işçisi haline getirme, bataklıkları kurutma,
barajlar, tarımsal iyileştirmeler: sulama kanalları, toprağı etkin kullanma yöntemleri etkinleştiriliyor.
Bu düzenlemelerde engel: aşiret yapısı. Düzenli hayata geçirilse de aşiret düzeni kırılamamıştır. Bu
yapı, askere alımları, vergileri ve nüfus sayımını olumsuz etkiliyor.
Aşiret yapısına karşı düzenlemeler isyanlara sebep olmuştur, ayrıca aşiretlerin aşırı silahlanması,
Irak’ın Osmanlı’ya karşı elini zayıflatmıştır.
Modern Irak tarihinde Mithat Paşa’nın yeri önemlidir. Tarımsal kalkınmayı yönetmek için Osmanlı,
Mithat Paşa’yı göndermiştir.
1856 Toprak Kanunnamesi, 1864 Vilayet Nizamnamesi – toprak, ulaşım, etkileşim alanında da
hamleler yapılır. O dönem Mithat Paşa’nın ekibinde Ahmet Mithat ve Osman Hamdi Bey de yer
almıştır. Osman Hamdi Bey’in mektupları o dönemin anekdotları için okunabilir.
Şiilik meselesi, Irak’ı ve bölgeyi anlamak açısından önemli. 1880lerden sonra II. Abdülhamid
döneminde önemi belirginleşmiştir.
1) Şii kutsal mekânları Irak’tadır – imam mezarları, hac yerleri (atabat: Necef, Samara, Kerbela,
Kazımeyn). Şii ulema burada yetişiyor. 18.yy.da atabat güçleniyor ve burası, Şiiliğin önemli
merkezlerinden biri haline geliyor.
Irak’ta aşiretler arasında Şiilik yaygındır ( Osmanlı tarafından yerleşik hayata geçirilen aşiretler olduğu
iddia edilir.). Şiilikte zekât ulemaya verilir.
Şiiliğin büyümesi, Osmanlı için tehdit oluşturmaktadır. Hilafetin bu kadar vurgulandığı bir dönemde,
bir çatışma durumunda, Osmanlı’ya karşı İran’ın yanında yer alacaklarından endişe ediliyor.
Sünniliği yaymak için bölgeye Sünni hocalar gönderilmiştir, İstanbul’da Fatih Medresesi’nde Irak’tan
getirilen talebeler, Sünni geleneğe göre yetiştirilmiştir.
Batı Emperyalizmi karşısında, Sünni - Şii barışı taraftar toplamıştır. Cemalettin Afgani önderliğinde
Sünni-Şii ulema arasında diyalog başlatılmıştır. Sünni lideri II. Abdülhamid ve atabat müctehidleri
arasında geçiyor. Ancak bu diyalog, 5 yıl dolmadan sona ermiştir.
Cumartesi
Iran -19.yy.
Kaçar Hanedanı
“Türkiye İran olabilir mi?” tartışması – Türkiye Finlandiya olabilir, ama İran olamaz, modernleşme
hikâyesi taban tabana zıttır. – G. Çetinsaya
İran’da ordu hiçbir dönemde Türkiye’deki konumunda olmamıştır. Bunun yerine, İran’da ulema
vesayeti ve aşiretler etkin olmuştur. Petrol zenginliği dönemine kadar İran’ın güçlü bir ordusu yoktur.
Aynı zamanda İran’da devlet de güçsüz bir kurum. – Şiiliğin doğasında devlet “nameşru”dur, meşru
otorite Irak’ta atabatta oturan müctehidlerdedir ve giderek İran politikasında da etkin olmaya
başlamışlardır. ( 12 imamın gaybubetinde, ulema temsilen görev alır.)
Sünni doktrine göre, devlet olmadan din yaşayamaz. Bizde, en diktatör devlet, anarşiye tercih edilir.
Iran tarihinde bir Osmanlı modeli (Tanzimat) vardır ancak yapısal farklılıklar nedeniyle uygulamalar
kalıcı olmamıştır.
İngiltere – Rusya arasında İran üzerinde hâkimiyet mücadelesi yaşanmıştır. (Fiilen de 1907’de
aralarında paylaşıyorlar.)
Yurtdışından alınan borçların ödenemediği bir dönemde Şah, Tütün tekelini bir yabancı işadamına
veriyor. Ve yerli çiftçiler de Şahı, müctehidlere şikâyet ediyorlar.
Dönemin önemli müctehidi Şirazi’nin “Tütün haramdır.” fetvası. – Bizdekinden çok daha katı bir
tutum var. İran’da tütün tüketilmesi yasaklanıyor. Bunun üzerine tütün tekelinin sahibi iflas ediyor.
Cumartesi
1907, Rusya ve İngiltere, Almanlara karşı birleşiyor: Basra Körfezi, Tibet, Afganistan ve İran’ı
paylaşıyorlar.
İranlı müctehidlerde genelde anti-emperyalist bir damar var ve Batı karşıtı tavır alıyorlar, ancak, Batı
yanlısı açıklamalar yapan bir kesim de var.