Professional Documents
Culture Documents
Türk demokrasisi, Nisan’ın ilk saatleriyle beraber içine girdiği “rüya dönemini” büyük bir keyifle
yaşamaya devam ediyor. Kimilerimizin 25, kimilerimizin 35, kimilerimizin 45 yıldır uğraştığı hedef
nihayet gerçekleşti. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk yerel seçimini, Cumhuriyeti kuran Parti kazandı
ve seçimlerden yüzde 37.7 ile birinci parti olarak çıktı. CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel,
“Atatürk’ün partisini iktidar yapacağız” diyerek bundan sonraki hedeflerini de netleştirdi. Bu gece
attığım tweet’ler arasından benim açımdan en duygusalı, en değerlisi şuydu: “CHP bu zaferi aynı
zamanda bugünü göremeden aramızdan ayrılan tüm partililere, bütün Atatürkçülere, bütün
demokrat yurttaşlara adıyor! Onların ruhları bu gece şad oldu.” Aklıma annem Mutahhar Baykam ve
babam Dr. Suphi Baykam geliyor; Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Mustafa
Ekmekçi, Ali Sirmen, Cumhuriyet yazı işlerinden Mehmet Sucu, dayım Sarıyer eski Belediye Başkanı
İhsan Yalçın ve daha nice sayısız akraba ve dost geliyor… O kadar özel bir dönemin başlangıcı oldu ki
bu baharın ilk günleri!
Amerikalıların toprak kayması dedikleri cinsten ya da deniz örneğiyle Tsunami kıvamında CHP’ye
doğru akan büyük bir “yeni oy” potansiyeliyle, sadece hesapta olan büyükşehirler değil; Afyon,
Adıyaman, Giresun, Balıkesir, Denizli, Uşak, Kütahya, Kırıkkale, Bursa, Kilis, Zonguldak, Manisa, Bartın,
Kastamonu, Amasya gibi normalde AKP veya MHP’nin elinde olan şehirler de tercihlerini CHP’den
yana kullandılar.
AKŞENER İFLASI
Meral Akşener bu seçimler için “Hür ve müstakil gireceğim” diye tutturduğunda, geçtiğimiz aralık
ayında bir yazı yazmıştım: “Hadi biliyoruz ki İsrail, Amerika‘daki diasporası ve Amerikan ordusuna
güveniyor, peki siz neye güveniyorsunuz Sayın Akşener?” diye sormuştum. Aslında ortada
güvenebileceği hiçbir şey yoktu ve son on günde ani bir U dönüşü ile Erdoğan’la ortaklığa girmesi
dışında onu iflas ve yok olmaktan kurtarabilecek hiçbir şey görünmüyordu ufukta. Gördüğümüz gibi
daha sonra seçimler yaşandı ve Akşener öngördüğümüz gibi “sıfır çekti” yani sadece bir ilin
belediyesini kazandı. Hani seçimlere başka hiçbir partiyle ilişkilendirilmeden bağımsız olarak girmek
istiyordu ya? Hakikat aynasında bunun neye mal olacağını artık öğrendi. Fakat itiraf edeyim,
ömrümde hiçbir siyasetçinin bu denli az öngörüye sahip olduğuna hiç şahit olmadım… Birkaç
“yaklaşan” olmuştu o kadar… Akşener kendi “sıkletindeki” politikacılardan daha önce tecrübe
ettiğimiz gibi, istifaya pek yanaşmadı ve seçimli bir genel kurula yeşil ışık yaktı. Hatırlarsınız büyük
seçim mağlubiyetlerinden sonra Devlet Bahçeli de istifa etmeden yola devam etmişti. Hatta onu istifa
etmemeye rahmetli Deniz Baykal ikna etmişti, seçim kaybının o kadar önemli bir kriter olmadığını
vurgulayarak… Akşener’in önce hemen çekileceği söyleniyordu, sonra araya 36 saat girince kendisini
kim ikna etti bilmiyorum! Kim bilir belki birden “uyanır” ve aday olmaktan vazgeçerek gerçekleştirir
bu olağanüstü genel kurulu!
DİĞER İFLASLAR
Tabii ki diğer iflaslar arasında Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi, Ali Babacan’ın DEVA Partisi,
Gültekin Uysal’ın Demokrat Partisi ve Temel Karamollaoğlu’nun Saadet Partisi vardı. Mart 2024 yerel
seçimleri, Mayıs 2023 genel seçimlerinde CHP’nin boş yere bu partilerden 40 ismi parlamentoya
taşıdığını kanıtladı. Hatta bence şunu söyleyebiliriz CHP 2023’te doğru adaylarla ve doğru bir strateji
ile yola çıksaydı, bugün parlamentoda elinde olacak milletvekillerinin artı sayısı 40 değil, 80 olurdu!
Bu partiler artık tamamen birer tabela partisine dönüştüler ve bir daha ayağa kalkmaları çok zor.
AKP’nin kendi iflasından nemalanabilirler mi ve AKP’nin kaybettiği oyların ne kadarı Yeniden Refah
Partisi’ne, ne kadarı bu artık marjinalleşmiş, eski aşırı sağ partilere gider, orasını bilemem.
Başlığın buyurduğu gibi, Türkiye kendi baharını CHP’nin ısrarlı ve uzun yıllara yayılan kararlı tavrı ile
sandıktan çıkardı. Biliyorsunuz değil mi? AKP bir dahaki seçimlerde muhalefete düşerse, sakın
sanmayın ki CHP gibi 30-40 yıl muhalefette bekleyebilsin! CHP’nin yaptığını yapabilmek için, o evi
kuran ev sahibi ve evin ilk sahibi olmak lazım; yoksa "çıkar partileri ANAP gibi dağılır gider! “Öküz
öldü, ortaklık bitti” misaline geçeriz!