You are on page 1of 97

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Prof. Dr. Yavuz Erişen’in ders notları


Bilmenin Yolları
İnsanlar, pek çok nedenle bilmeye ihtiyaç duyarlar.

Bilme ihtiyacı meraktan kaynaklanabilir. Çocukların büyüme sürecini ele alalım: Önce beden
dilini kullanır. Konuşmaya başlayınca; bu nedir? Daha sonra nasıl ve neden? Soruları ile olayları,
olguları anlamanın ötesinde, onların nasıl oluştuğu merak edilip bilinmeye çalışılır.

Burada dikkat çeken nokta, soru sormanın bilmek istenilen şeyi ifade etmenin bir yöntemi olarak
kullanılmasıdır.
«MERAK İLMİN HOCASIDIR.»
«İHTİYAÇLAR»
İlkel toplumdan bilgi toplumuna insanların daha iyi bir yaşam için
sürekli arayış içinde oldukları bilinmektedir.
Daha güvenli, daha sağlıklı, kısacası daha nitelikli bir yaşama nasıl
ulaşılabilir” sorusunun cevabı odak noktası olmuştur.
Bu tür soruların cevaplarına ulaşmak, kısacası bilmek için nasıl bir yol
izlenebilir?
BİLMENİN YOLLARI
Bir sorunun çözümlenmesi için başvurulan yaklaşımlar olarak da
isimlendirilen bilmenin yolları ya da bilgiyi arama yolları, ilkel toplumdan
bilgi toplumuna geçiş sürecinde çeşitli düşünme aşamaları ilk defa Dewey
(1910) tarafından açıklanmıştır.

•Deneyim
•Görüş birliği
Bilmenin •Uzman görüşü
Yolları •Mantık
•Bilimsel yöntem

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Bilmenin Yolları
Deneyim Hava sıcak

◦ Duyusal algı

Görüş birliği
◦ Diğer kişiler ile görüş alışverişi

Uzman görüşü
◦ Uzmanın bildiğine dayanan görüşü

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Bilmenin Yolları
Mantık
◦ Duyusal veriyi zeka ile işleme

◦ Örn:
Tüm insanlar ölümlüdür (büyük önerme)
Ayşe bir insandır (küçük önerme)
O halde, Ayşe ölümlüdür (yargı)

◦ Büyük ve küçük önerme doğru ise yargı doğrudur.

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Bilmenin Yolları
Bilimsel yöntem

Röntgen ve kan
testlerinin sonuçlarına
Sayın Hakan Bey’in bronşit dayanarak
hastalığı olduğu sonucuna Neye dayanarak?
vardım.

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
1. Duyularımız Yoluyla Elde Edilen Deneyim
Bilmenin yollarından ilkidir. Doğayı, çevrimizi görerek, duyarak,
koklayarak, tadarak, dokunak öğreniriz.
İlkel toplum, başta güvenlik olmak üzere ihtiyaçlarını karşılamak için
gerekli olan bilgiye, çözüme yaparak yaşayarak ulaşmışlardır
(Deneme yanılma).
Duyular yardımıyla elde edilen verileri her zaman güvenilir değildir.
Şüphesiz bu veriler düzeltilebilir. Örneğin, dışarıdaki bir
termometrede sıcaklığı görmek, havanın nasıl olduğu konusunda
sahip olduğunuz bilgiyi düzeltir.
Duyusal algılama konusunda yapılan birçok deney, algılarımıza tamamen
güvenmenin doğru olmadığını göstermiştir. Duyduğumuzu sandığımız silah sesi
aslında arabanın egzozundan kaynaklanıyor olabilir;

Yolda gördüğümüz su birikintisi aslında bir seraptır; tavuk olduğunu sandığımız


şey tattığımızda aslında hindidir. Dolayısıyla, güvenilir bilgiye sahip olmak için
yalnızca duyularımıza güvenemeyiz; bildiğimizi düşündüğümüzü başka
kaynaklarla da kontrol etmeliyiz.
2. Çevremizdeki Kişilerle Görüş Birliğine Ulaşma

Duyusal algılarla elde edilen bilgiler, duyumların doğruluğu ve


gerçekliği çevremizdeki kişilerle paylaşılarak görüş alış verişinde
bulunarak kontrol edilebilir:
Yemek sana da acı geldi mi? Ayşe’nin ateşi var değil mi? Birinin yardım
için bağırdığını duydun mu? Nane gibi kokuyor, değil mi? Şüphesiz bir
sorunun çözüm yolunda görüş birliğine varmak geleneklerin oluşmasına
zemin hazırlar. Bir olayı, grubun çoğunun doğrulaması doğruluğun
garantisi değildir.
3.Uzman Görüşüne Başvurma (geleneklere başvurma,
uzman/otorite görüşüne başvurma).
Alanlarında uzman olanlar, öğrenmeye meraklı olduğumuz konularda
bize yardımcı olabilirler.
Örneğin, kalbimizin kötü durumda olduğunu söyleyen, tanınmış bir
kalp uzmanına inanma eğilimindeyizdir.
Bununla birlikte herkes gibi uzmanlar da yanılabilir. Tüm çalışma ve
eğitimleri ile ilgili olarak, uzmanların bildikleri de aslında, okuyup
düşündüklerinden, dinlediklerinden, başkalarını gözlemlemelerinden
ve kendi deneyimlerinden öğrendiklerine dayanmaktadır.
4. Mantık
Bazı şeyleri mantık yoluyla da biliriz. Mantık kavramları,
kavramlardan oluşturulan önermeleri, içeriğinden bağımsız akıl
yürütmeleri ele alır. Tümden gelim ve tüme varım gibi mantıksal
muhakeme yollarını kullanır. Mantığın genel ilkeleri bütün konularda
geçerlidir, yere ve zamana bağlı değildir.
Şu ünlü kıyası (akıl yürütmeyi) düşünelim:

«Tüm insanlar ölümlüdür. Ayşe bir insandır. O halde, Ayşe ölümlüdür.»

İlk ifadeyi (büyük önerme diye adlandırılır) öne sürmek için sadece bireylerin ölümlü olması
ile ilgili kendi deneyimlerimizle genelleme yapmamız gerekir. Ölümsüz olan birine hiç
rastlamadık, bu nedenle tüm insanların ölümlü olduğunu söyleyebiliriz.

İkinci ifade (küçük önerme diye adlandırılır), tamamıyla duyusal deneyime dayanmaktadır.
Ayşe ile görüşürüz ve onu insan olarak sınıflandırırız.

O halde, üçüncü ifadenin (yargı diye adlandırılır) doğru olması gerektiğini öğrenmek için
duyularımıza güvenmek zorunda değiliz. Mantığımız doğru olduğunu söyler.
Bunu eğitime şu şekilde uyarlayabiliriz:

Derse yönelik motivasyonu yüksek olanlar başarılı oluyorlar.


Alper’in derse yönelik motivasyonu yüksektir.
O halde, Alper derste başarılı olur.
5. Bilim ve Bilimsel Yöntem
⚫ Bilim; evreni, toplumu ve insanı araştırma konusu yapan gözleme, deneye ve
akla dayanarak yöntemli bir şekilde elde ettiği doğrulanabilir bilgilerdir. Evreni
tanıma, gerçeği bulma arayışıdır.

⚫ Bilim, bilimsel yöntemlerle elde edilmiş gerçekler (olgular) hakkında


doğrulanabilir bilgilerdir.

⚫ Bilimsel yöntem; olgulara ulaşmak için kullanılan standart ve yöntemler


bütünüdür.

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Bilimsel yöntem bilgiye ulaşmanın en temel yoludur. Kontrol edilebilir ve tekrarlanabilirdir. Kısacası,
bilmenin en güvenilir ve geçerli yoludur. Bilgi edinmenin bir yolu olarak bilim, bilimsel yöntemi tanımlar.

Bilimsel yöntem gözleme, kanıtlara dayalı bir test süreci ile gerçeğe, çözüme ulaşmayı amaçlar. Bir
problemin tanımlanması, verinin toplanması, analiz edilmesi ve ulaşılan sonuçların yorumlanmasıdır.

Bilim, gerçek ve kavramsal elemanlar arasında sürekli bir etkileşime dayalı sistematik ve rasyonel bir
etkinliktir. Burada bilimin bir içerik olarak bilgi topluluğu olmasının ötesinde aynı zamanda bir süreç
olarak soruları yanıtlamaya, bilimsel bilgi üretme boyutuna da dikkat çekilmektedir.

Bilimin iki temel amacı: olayları anlama ve açıklamadır.


Ertürk (1978) e göre bilim içerik ve işleyiş olarak ele alınabilir.

Bilim içerik bakımından; “kanıtlanmış ve sistemli hale getirilmiş


bilgilerden oluşur. Olgular, kavramlar, kanunlar, kuramlar ile
kuramcıları ve geçici olarak denenceleri kapsar”
İşleyiş olarak ”bilimin süreç” boyutunu gösterdiği ve bu da bilimsel
yöntemi tanımlar.
Bilimin içerik olarak konu esasına dayalı çeşitli alanlara ayrıldığı, ancak süreç bakımından genel
anlamda bütünlük taşımaktadır. Her bilim dalının amacı kendi alanına giren konuları anlamak ve
açıklamaktır. Bilimler ancak gözlem ve deney yoluyla olguları saptar; saptanan olguların
açıklanması ise mantıksal bir işlemdir.

Bilimsel yöntem, bir bilim adamının araştırdığı veya karşı karşıya olduğu bir problemdeki bilgi
çeşidine bağlı olarak tanımlayabileceği bir gelişim süreci olarak da tanımlanabilir.
Bilimsel yöntem, bilimlerin ortaklaşa kullandıkları betimleme ve açıklama yollarını kapsayan
bir yanı ile eylemsel diğer yanı ile düşünsel bir süreçtir.

Literatürde bilimsel yöntemin aşamaları farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. Ancak bilimsel


yöntemin aşamaları genel olarak şu aşamalarda açıklanmaktadır
Bilimsel Yöntemin Aşamaları
1. Sorunun fark edilmesi: Sorunun fark edilmesi, araştırmacının belli bir
konuyla ilgili var olan ve kendisini rahatsız eden bir sorunu sezmesidir.

2. Sorunun tanımlanması ve çözüm önerilerin geliştirilmesi: Sorunun kendine


özgü koşullarının, diğer sorun ya da olaylarla gözlenen çok boyutlu ilişkiler
doğasının betimlenmesini ve buna bağlı olarak çözüm önerilerinin, amaç,
hipotez veya soru cümleleriyle oluşturulmasını kapsar. Çözüm önerileri,
araştırmada ne tür verilerin toplanacağına işaret eder ve araştırmanın
desenine ilişkin ipuçları sunar.
3. Yöntemin geliştirilmesi: Çözüm önerilerin nasıl uygulanacağının
belirlenmesidir. Burada araştırmanın planı, işleyişi (deseni), verilerin kimlerden
toplanacağı (örneklem), nasıl toplanacağı (araçlar) ve nasıl analiz edileceği
açıklanır.

4. Test için verilerin toplanması, analizi yorumlanması: İzleyen süreç, verilerin


toplanması (uygulama), toplanan verilerin uygun yöntemlerle analiz edilip
sonuçlarının yorumlanmasıdır. Bu son aşamada, araştırmanın başlangıcında
problem için önerilen çözümlerin doğruluğu, geçerliği hakkında karar verilir.
Bilimsel yöntem, Olgusal ve Kuramsal Süreç olarak da iki Aşamada
ele alınabilir.
Bilimsel Yöntem Aşamaları: Olgusal Süreç
⚫ Olgusal Süreç (Betimleme):
◦Araştırma konusu olan olguları ve bunlar arasındaki ilişkileri
saptama, sınıflama ve kaydetme

◦Gözlem
● Olguların doğal akışı gözlemlenir.
● Algılanan veri ve yorumlama
● Güvenilirlik ve Geçerlik

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Bilimsel Yöntem Aşamaları: Olgusal Süreç
⚫ Olgusal Süreç (Betimleme):

◦Deney
● Deneyci, olguların doğal akışına müdahele eder.
● Bağımlı ve bağımsız değişken

◦Ölçme
● Belli kurallara göre nesnelere (veya olgulara) ya da bunlara ilişkin gözlemlere rakam
vermek.
● Ölçme bir belirleme işi, ölçek ise bu amaçla kullanılan bir araçtır.

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Olgusal Süreç
Betimleme olarak da bilinen olgusal süreç, bilimsel yöntemin ilk aşamasını tanımlar. Olguları ve
bu olgular arasındaki ilişkileri saptama, sınıflama ve kaydetme sürecidir. Bilim betimleme aracı
olarak gözlem, ölçme ve deney gibi işlemleri, araçları kullanılır.

Gözlem: “Olgu” bulma işlemi olarak da bilinir. Olguları belirlemeyi, gruplamayı içerir. Gözlenmiş
bir olgu, yorumlanmış bir algı kümesidir. Bir gözlem; veriler ve yorumlama olmak üzere iki
ögeden oluşur. Bir nesneye bakıldığında göze çarpanla görülen şeyler aynı değildir. Görülenler
göze çarpanların sadece o sıradaki ilgimize ilişkin olan bölümüdür.
Daha sonra bu veriler olduğu gibi değil yorumlanarak alınır. Bilimsel gözlemde önemli olan
gözlemcinin bilerek veya bilmeyerek olguları kişisel eğilimlerine göre yorumlamaktan, öznellikte
kaçınmasıdır.
Bir gözlemin bilimsel değeri iki temel koşulu yerine getirme gücüne bağlıdır:
Güvenirlik ve geçerlik.

Güvenilir gözlem her şeyden önce nesnel nitelikte olan gözlemdir. Şüphesiz
buradaki kasıt yüzde yüz nesnellik değildir. Her gözlem, gözlemcinin amaç, ilgi ve
yaşantısıyla ilişkilidir. Önemli olan gözlemcinin olgulara yaklaşımında kişisel
saplantı, ön yargı veya inançların etkisinde kalmaması, bilerek ya da bilmeyerek
olguları olduğundan başka türlü göstermemesidir. Güvenirliğin bir başka ölçüsü de
gözlemin tekrar edilebilirliği ve tekrarların tutarlılığıdır.
Bir gözlemin güvenirliği, gözleme karışan hatayla ilgilidir. Gözleme karışan
hatalar sabit, sistematik ve tesadüfi olmak üzere üç gruba ayrılabilmekte ve
bu hatalar gözlemciden, gözlenen durumdan, araçtan ve ortamdan
kaynaklanabilmektedir.

Bir gözlem, bir soruyu cevaplamak için toplanan amaca uygun gözlemdir. Bir
gözlem, gözlemin amacına hizmet ettiği ölçüde geçerlidir. Şüphesiz gözlemler
güvenilir olabilir ancak amaca hizmet etmeyebilir. Kısacası, bir gözlemin
güvenirliği geçerliliği oranında değer taşır.
Ölçme: Gözlemin herkes tarafından geçerli olmasını sağlar. Bilim ulaştığı sonuçları elden
geldiğince kesin, açık ve doğru biçimde dile getirmeyi amaçlar. Bunu sağlayan süreç ise ölçmedir.

“Su ısıtıldığında kaynar” ifadesi, “su 100° C’ sıcaklıkta kaynar” ifadesi ile karşılaştırıldığında hem
kesinlik hem de açıklık yönünden, hem de sağladığı bilgi miktarı bakımından çok yetersizdir.
Ölçme, canlı veya cansız nesnelerin niteliklerinin belli kurallara göre sayısallaştırılması olarak
tanımlanabilir. Bu tanımda üç ayrı öğeden söz edilmektedir: Kısacası ölçme, nitelikleri gözlemeyi,
gözlem sonuçlarını belli kurallara göre sayılarla göstermeyi içerir.
Deney: Deney gözlemi de içeren sistematik bir süreçtir. Salt gözlemde doğanın akışına müdahale
yok iken deneyde bir müdahale vardır. Gözlemci olup bitenleri izler. Aradığı olguların ortaya
çıkmasını bekler. Deneyci ise olguları, belli koşullar altında yapay olarak onları üretme yoluna
gider.

Deneyde doğal akışa müdahale vardır. Müdahale, deneysel işlem olarak da tanımlanır. Örneğin,
cisimlerin serbest düşmesinde ağırlıkları ile düşme hızları arasında bir ilişkinin olup olmadığını
öğrenmek istiyoruz. Gözlemci, aynı yükseklikten farklı ağırlıktaki cisimlerin düşmesi gibi bir
olgunun ortaya çıkmasını bekleyecek; deneyci ise bir olguyu bir yüksekliğe çıkıp daha önce
sağladığı farklı ağırlıktaki cisimleri aynı anda düşürerek koşulları kendisi oluşturacaktır.
Oluşturduğu denk iki gruptan birinde etkisini test etmek istediği projeye dayalı
öğretim yöntemini, diğerine geleneksel öğretim yöntemini uygulayan ve her iki
grupta da öğrenci davranışlarını gözleyip sonuçlarını karşılaştıran araştırmacı bir
deney yapmaktadır. Deneyci olguyu üretmekle hem zaman kaybını önler, hem
de gözlemini kendisine en uygun gelen yer ve zamanda yapar. Aynı zamanda
gözlemini istediği kadar tekrarlayarak elde ettiği sonuçların güvenirliğini kontrol
eder.
Bilimsel Yöntem Aşamaları: Kuramsal Süreç
Kuramsal Süreç:
◦ Olgusal süreçte belirlenenleri, anlaşılır hale getirmeyi amaçlar.
◦ Hipotez
◦ Olası sonuca ilişkin tahmin
◦ Kuram
◦ Doğrulanmış hipotez
◦ Yasa
◦ Olgular sınıfını açıklar
◦ Öngörü
◦ Bir olguyu tahmin etme

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Kuramsal Süreç
Bilimsel yöntemin kuramsal sürecini oluşturan açıklama; betimlenmiş olguları,
olguların ilişkilerini yansıtan olgusal genellemeleri bazı kuramsal kavram veya
genellemelerle anlaşılır hale getirmeyi amaçlar. Açıklama aracı olarak hipotez,
kuram, yasa ve öngörü gibi kavramlar kullanılır.

Hipotez: Olgular veya olgular arası ilişkileri açıklamak için oluşturulan ifadelerdir.
Henüz doğrulanmamış kavramsal genellemelerdir. Hipotez, bir araştırmanın
olası sonucuna dair yapılan tahminlerin ifadesidir.
Kuram: Doğrulanmış hipotezlerdir. Kuram, geçerliliği ve güvenirliği
bilimsel yöntemlerle saptanmış olan bilgiler, açıklamalar bütünüdür.

Yasa: Doğrulanmış hipotezlerden oluşmuş kuramlar, birer bilimsel


buluşturlar. Bilimsel buluşları ortaya koyma işlemine doğrulama denir.
Her bilimsel buluş tek tek olguları değil, olgular sınıfını açıkladığı için
onlar birer yasa haline gelirler. Olguların nedenlerini açıklayan her
doğru kuram bir bilimsel yasadır.
Araştırmanın Tanımı ve Araştırmaların
Sınıflandırılması.
Literatürde araştırma kavramının yapılmış pek çok tanımı vardır. Bazıları şunlardır:
“Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılan yöntemli çalışma” (Türk Dil Kurumu Sözlüğü [TDK], 2008).
Sorunların çözülmesi sürecine bilimsel yöntemin sistematik olarak uygulanması (Gay, Mills ve Airasian,
2009).
Bir hipotezin test edilmesine ilişkin bir sorun çözme etkinliği (Anderson, 1990).
Karasar (2002)’a göre ise araştırma; Sorunlara güvenilir çözümler aramak amacıyla, planlı ve sistemli
olarak, verilerin toplanması, çözümlenmesi, yorumlanarak değerlendirilmesi ve rapor edilmesi sürecidir.

Buna göre bilimsel araştırma, kısacası araştırma doğa ve toplumsal olaylarla ilgili sorunları çözmek için
bilimsel yöntemin kullanılması olarak görülmektedir
Araştırmalar, literatürde çok farklı şekillerde sınıflandırılarak açıklanmaktadır.
Araştırmaları, ilk olarak olaylara bakış açısına, temel alınan felsefeye göre nicel
(quantitative) ve nitel (qualitative) araştırma olarak ikiye ayırmak uygun
olacaktır.
Araştırma problemiyle tutarlı olarak hem nicel hem nitel araştırma yönteminin
kullanılmak istenmesi ise pragmatist felsefeye dayanır ve bu durumda çalışma
karma yöntemin kullanıldığı araştırma olarak tanımlanır.
NİCEL VE NİTEL ARAŞTIRMA
PARADİGMALARI

36
Paradigma
Paradigma: Araştırmacıya ve araştırma sürecine rehberlik eden inanç sistemi
ya da dünya görüşü (Guba ve Lincoln,1994): Bu dünya görüşü bizim olaylara,
hayata baktığımız penceremiz.
Paradigma=Çerçeve
Hangi soruların hangi araştırma yöntemleriyle çözülebileceğine yol gösterir.

37
Bilimsel Araştırma Paradigmaları

Paradigma: Doğruluk ve gerçekliğin


doğasına ilişkin varsayımları,
araştırılabilecek nitelikteki soruları ortaya
koyan ve bunların nasıl yapılacağına
ilişkin bir bilim felsefesi ya da
çerçevesidir (5).

5. Glesne C. (2013). Nitel Araştırma Giriş (3.Baskı). Anı Yayıncılık, Ankara


38
Bilimsel Araştırma Paradigmaları

Araştırma paradigmaları kavramı Thomas Kuhn’un 1962


yılında yayımlanan «Bilimsel Devrimlerin Yapısı» adlı
kitabıyla hız kazandı (5).

5. Glesne C. (2013). Nitel Araştırma Giriş (3.Baskı). Anı Yayıncılık, Ankara


39
Thoman Kuhn
Kuhn bilimi anlamaya yönelik eserinde
(Bilimsel Devrimlerin Yapısı), bilim
adamlarının psikolojisiyle, bilim
adamları topluluğunun sosyolojik
özelliklerinin, bilimi anlamada çok
önemli rol oynadığını vurgular. Yani
bilimi anlamada bilimsel araştırma
sürecine ideoloji, ahlak, inanç, gelenek,
görenek gibi ögeleri de katar(6).

Felsefe 1. AOF Yayınları


40
Thoman Kuhn

•Bilim Öncesi Dönem


•Olağan bilim dönemi
•Bunalımlar

•Devrim

41
Bilim öncesi dönem bir hazırlık dönemidir. Bu dönemde araştırmacılar hangi olay veya olguların
açıklamaya ve incelemeye değer olduğu, hangi yöntemi kullanmaları gerektiği ve hangi gözlemlerin
önemli olduğu konusunda görüş ayrılığı içindedirler. Yine araştırmacıların, kendisinden hareketle,
çalışacakları, temel kabul edecekleri tek bir kuramsal öncüller grubu da yoktu.
Sonra bilim insanlarından birisinin teorisi kendisini kabul ettirir. Kuhn işte bu yöntem yada teoriye
paradigma adını verir.Bir başka değişle paradigma, bilimsel bir yaklaşımın doğayı ve toplumu algılama
ve sorgulama biçimidir. Örneğin, Güneş merkezli Evren teorisi bir paradigmadır. Yine Newton fiziği,
Einstein fiziği birer paradigmadır. Paradigmaya bağlı olarak çalışılan bu dönem Kuhn'un olağan bilim
dediği dönemdir. Bu dönemde kuramlar etrafında toplanan bilim insanları; evren, toplum, insan,
hastalık vb. problemleri çözerler. Bilim ve teknoloji alanlarında yeni buluşlar ortaya koyarlar.
Kuhn'na göre olağan bilim döneminde, paradigma tarafından çözülemeyen bir takım problemler
ortaya çıkar ve bilim bir bunalım dönemi içine girer. Bu dönemde bilimler, insanların ihtiyacı olan
teknolojiyi karşılayacak düzeyde değildir. Evren hakkında doyurucu yanıtlar verememektedir. Bilimsel
açıklamalar ile gerçeklik arasındaki uyumsuzluk sürekli artmaktadır. Bu durumda bilim öncesi
dönemindeki arayışlar başlar.
Bu bunalım döneminden sonra yeni bir paradigma ortaya koyularak bilimsel devrim başlatılır.
Pozitivist Paradigma
Pozitivizm ana iddiası metafiziğin hiçbir değeri
olmadığı iddiasıdır. Comte’a göre insan zihni
teolojik, metafizik ve pozitif diye adlandırdığı 3
evreden geçmiştir. Birinci dönemde insan evren
hakkında doğru bir anlayışa sahip olmadığı için
tanrısal güçler, ikinci dönemde yine tam olarak
gelişmediği ve yetişmediği için metafizik kuvvetler
aramış nihayet sonunda pozitif yani olguların
arkasında gizli güçler aramayan, onları deney ve
gözleme dayanan başka olaylarla açıklayan zihin
yapısına sahip olmuştur.

43
Pozitivist Paradigma
Comte’a göre Pozitif bir doğa biliminin
yanında, pozitif bir toplum biliminin, pozitif
bir ahlakın hatta pozitif bir dinin
yaratılması mümkündür ve gereklidir.
Gerçek bilim yalnızca pozitif olanla, yani
bize duyu ve organlarımızla verilmiş olanla
ilgilenmek zorundadır (3).

3. Arslan A. (2013). Felsefeye Giriş (2. Baskı). Adres Yayınları 44


Pozitivist Paradigma
Pozitivist görüş, ‘metodolojik birlik’ ilkesini
kabul eder. Buna göre, tek bir bilim mantığı
vardır ve bilim adını taşıyan her entelektüel
etkinlik bu mantığa uymalıdır (7).
«Eğer siz pozitivist bir araştırmacıysanız,
insanlara sunulan tek bir gerçekliğin var
olduğunu ve bu gerçekliğin ölçülebildiğini ve
belli ölçüde bir kesinliği olduğunu söyleyen
ontolojik bir inanca sahipsiniz demektir»

7. Kuş, E. (2007). Sosyal Bilim Metodolojisinde Paradigma Dönüşümü ve Psikolojide Nitel Araştırma. Türk Psikoloji Yazıları,. 10 (20), 19-41
45
Post Pozitivist Paradigma
Post-pozitivist bilim anlayışı, pozitivizmin
akla ve bilimin ayrıcalıklı özelliği olarak
deneye verilen konumun eleştirisi
üzerinde yükselir.

1930 ve 1940’larda ölçülebilir ve bilinen


tek bir gerçekliğin olduğu ontolojisine
dayanan mantıksal pozitivizm birçok
eleştiri almıştır(5).

5. Glesne C. (2013). Nitel Araştırma Giriş (3.Baskı). Anı Yayıncılık, Ankara 46


Yorumlamacı Paradigma
Bugün mevcut birçok nitel araştırmaya dayanak
olan bir diğer paradigma ise yorumlamacı
yaklaşımdan beslenmektedir.
Yorumlamacı geleneğe yakın olan ontolojik inanç,
gerçeğin sosyal ortamda oluştuğu, karmaşık olduğu
ve sürekli değiştiği bir dünya görüşünü savunur.
O halde birşeyi bilmenin önemi insanların bazı
nesneleri olayları, davranışları, algıları gibi unsurları
nasıl yorumladıkları ve nasıl anlamlandırdıklarıdır.
Bu yapılandırılmış gerçeklerin yalnızca bireyin
aklında değil aynı zamanda sosyal yapıların içinde
de var olduğu kabul edilir.

47
Yorumlamacı Paradigma
Sosyal bilimler 20. yüzyılın başlarında gelişmeye başladığında
bu alanda çalışanlar kendilerini doğal olarak pozitivist
paradigmanın içinde buldular.
Çalışmaların bu paradigmaya göre bilimsel sayılabilmesi için
tıpkı kimyacı ve fizikçiler gibi çalıştılar. Oysa yeni
paradigmada sosyal, insana ait hatta doğal ve fiziki olayları
bağımlı ve bağımsız diye ayrıştırmak olası değildi. Çünkü
herşey bir diğerinin içinde, herşey birbiri ile ilintiliydi.
Gittikçe artan bir biçimde sosyal bilimciler nitel çalışmalara
yönelmiş ve bu süreçte nesnellikten çok bakış açısını ön
plana çıkarmışlardır. Sosyal bilimlerde araştırılan olay ve
olgular kendi doğal ortamları içinde incelenmekte ve
araştırmacı bu olay ve olguları ayrıntılı bir biçimde
açıklamaya ve yorumlamaya çalışmaktadır.

48
Yorumlamacı Paradigma

Sosyal bilimciler bu düşünceden


hareketle fen bilimlerinin kavramları «Bilginin örgütlenmesi ve
ve yöntemleri yanında kendi sunulmasında tek, en doğru
bir biçim yoktur»
doğasına özgü kavramlar ve
araştırma yöntemleri bulmaya
başlamaktadır (8).

8. Yıldırım, A., Şimşek, H. (2013). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri(9. Baskı). Ankara: Seçkin
49
Temel Nitelikler
• 1.Evren etkileşimsiz, kendi içinde tekdüze, farklı ve kendine özgü sistemlerin
bir toplamıdır. Bir şey parçaların toplamıdır/ Değişkenlik, çeşitlilik ve karşılıklı
etkileşim bütün sistem ve olguların doğal özelliğidir. Her sistem kendine özgü
özellikler geliştirir.
• 2. Sistemler en basitten en karmaşığa kadar hiyerarşik bir sırada
sınıflandırılabilir/ Sistemler hiyerarşik ve piramitsel değil, aksine önceden
kestirilemez karşılıklı sınırlılık, etkileşim ve hareketlerle belirlenen heterarşik
düzenlerdir.
• 3. Evren saat gibi çalışan mekanik bir obje ya da bir makinedir. Enerjisi
bitinceye kadar belli bir düzende devinimini sürdürür./ Evren bileşenlerinin
ayrıştırılıp tekrar tersi bir süreçle yerlerine yerleştirildiği şeklinde mekanik bir
biçimde anlaşılamaz. Herşey birbiri ile ilintilidir, her parça bütünün bilgisini
taşır.
• 4. Eğer evren saat ya da makine gibi çalışan bir olgu ise evrenin geleceği
önceden kestirilebilir./Olasılıklar blinebilir ancak kesin sonuçlar kestirilemez.
Geleceğin belirsizliği doğanın koşuludur.
• 5. Newtoncu evrende parçalar arasında nedensellik ilişkisini biliyorsak bu
ilişkilerin sonuçlarını da açıklamak mümkündür./A b’ye neden olmak yerine
belki a ve b karşılıklı etkileşerek birlikte evrimleşir ve değişirler.
• 6. Sistemler birikim yoluyla gelişirler, yani değişim sisteme yeni bir parça ya da
boyut ekler. Nitel veya sıçramalı değişim çok seyrektir/ Düzen düzensizlikten
doğabilir. Sistemler nicel değişimlerden çok nitel değişimi yansıtacak şekilde
çeşitlilik, açıklılık, karmaşıklık, karşılıklı nedensellik ve belirsizlik gösterir.
• 7. Bilme akıl yoluyla anlama ile olasıdır ve bu süreçte gözlemci ve gözlenen
kesin sınırlarla birbirinden ayrılmıştır./ Gözlemci gözlenenden soyutlanmış ve
uzak değildir. Nesnellik diye bir şey yoktur, fakat bakış açısı vardır.
50
Araştırmada Pozitivist Ve Yorumlamacı Yaklaşımın Eğilimleri
Pozitivist Yaklaşım Yorumlayıcı Yaklaşım

Varsayımlar Varsayımlar
-Sosyal olgular nesnel bir gerçekliğe - Gerçeklik sosyal olarak oluşturulur.
sahiptir. - Değişkenler karmaşık, bağlantılı ve zor
- Değişkenler tanımlanabilir ve ilişkiler ölçülebilir
ölçülebilir

Araştırma Amaçları Araştırma Amaçları


- Genellenebilirlik - Bağlamlaştırma
- Nedensel açıklamalar - Anlama
- Tahmin - Yorum

51
Araştırmada Pozitivist ve Yorumlamacı Yaklaşımın Eğilimleri
Araştırma Yaklaşımı Araştırma Yaklaşımı
- Varsayım ve kuram ile başlar - Varsayım ve kuram ile sonuçlanabilirlik
- Formal ölçme araçları kullanılır - Araştırmacı araçtır
- Deneysel - Doğal
- Tümdengelim - Tümevarım
- Bileşen analizi - Örüntüler araştırılır
- Normu arar/araştırır - Çoğulculuk ve karmaşıklık aranır
- Veriler sayısal göstergelere indirgenir - Sayısallaştırma çok azdır
- Rapor kısa ve öz yazılır - Rapor ayrıntılı yazılır

Araştırmacının rolü Araştırmacının rolü


- Tarafsız - Bireysel ilgi
- Nesnel betimleme - Empatik anlama

52
PARADİGMA FARKI

53
Bilgisini edinmek istediğimiz gerçekliğin nasıl bir şey
olduğunu (ontolojik) bilmeliyiz ki bu gerçekliğin
bilgisine hangi tür bilgi (epistemolojik) ile nasıl
ulaşabileceğimizi (metodoloji) bilelim.

54
Nicel Araştırmalar
Gerçekliği araştırmacıdan bağımsız gören, olayların nesnel olarak gözlenip, ölçülüp analiz
edilebileceğini kabul eden pozitivist görüş nicel araştırmalara işaret eder.

Tek bir gerçekliğin olduğu kabulüne dayanan nicel araştırmalar, en basit anlamda araştırma
sorularını yanıtlamak için nicel verilerin toplanmasını ve analizini gerektiren çalışmalardır.
Genelleme yapmak, tahminlerde bulunmak ve nedensellik ilişkisini açıklamak gibi amaçları
vardır.
Nicel araştırmalar genel olarak dört gruba ayrılır.
Nicel Araştırmalar
Tarama

Korelasyonel

Nedensel-karşılaştırma

Deneysel

Tek denekli
ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN
Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Tarama (Survey) Araştırması

Yapılandırılmış anket, görüşme formları, gözlem formları ya da testler


kullanılarak bir grubun belli özelliklerini betimlemeyi amaçlayan çalışmalardır.

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Korelasyonel (Correlational) Araştırma
⚫ İki ya da daha fazla değişken arasındaki ilişkileri ve neden-sonuç ile ilgili ipuçlarını belirlemek için
gerçekleştirilir.
⚫ aynı gruptan toplanan verilere dayalı olarak değişkenler arasındaki ilişkileri yapısal olarak incelemeye
odaklı araştırmalardır. Değişkenler arasındaki karşılıklı ilişkileri belirlemeye yönelik çalışmalar keşfedici
korelasyonel; bağımsız değişkenler olarak da tanımlanan yordayıcı değişkenlerin ölçüt olarak da bilinen
bağımlı değişken üzerindeki doğrudan ve/veya dolaylı etkilerini test etmeye yönelik çalışmalar yordayıcı
korelasyonel araştırmalar olarak da tanımlanır.
Bağımsız değişken (Sebep) Bağımlı değişken (Sonuç)

Ders çalışma alışkanlıkları

Problem çözme yeteneği İlişki


Geometri başarısı
var mı?
Yetenekler

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Nedensel Karşılaştırma (Causal-comparative) Araştırması

İnsan grupları arasındaki farklılıkların nedenlerini ve sonuçlarını,


koşullar ve katılımcılar üzerinde herhangi bir müdahale olmaksızın
belirler.

Öğrencilerin davranış modellerinde gözlemlenen değişikliklerin olası nedenlerini


belirlemede değerlidir.
ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN
Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Deneysel (Experimental) Araştırma
koşulların ve değişkenlerin manipüle edildiği durumlarda denek
davranışları arasındaki farkları test etmeye yönelik çalışmalardır.
Manipülasyon deneysel işlemi, müdahaleyi tanımlar. Olaylar arasındaki
gerçek neden-sonuç ilişkisini test etmeyi amaçlar. Nedensel
karşılaştırmanın aksine var olan farkların değil, oluşturulan farkların
bağımlı değişken üzerindeki etkisini test eder.

ŞENER BÜYÜKÖZTÜRK, EBRU KILIÇ ÇAKMAK, ÖZCAN ERKAN


Bilimsel Araştırma Yöntemleri
AKGÜN, ŞIRIN KARADENIZ, FUNDA DEMIREL
Nitel Araştırmalar
Gerçekliğin, araştırmacı tarafından bulunduğu bağlamda anlamlandırılmasını
temel alan anti-pozitivist yorumcu bakış açısı ise nitel araştırmalara işaret eder.

Dünyanın birçok gerçekten oluştuğunu, aynı durumla ilgili farklı kişisel görüşlerin
olabileceğini ve böylece gerçeklerin sosyal ortamlarda yapılandığını temel
almaktadır. En basit anlamda araştırma sorularını yanıtlamak için nitel verilerin
toplanmasını ve analizini gerektiren çalışmalardır.
Durumları ve olayları katılımcıların bakış açılarından anlamaya çalışırlar.
Genelleme kaygısı taşımazlar. Bu tür araştırmalar, değişkenler arasındaki
örüntüyü ortaya koymaya yönelik model, hipotez, kuram üretmeye dönük
olarak kurgulanabilirler.

Tanımlanmış pek çok nitel araştırma vardır. Burada sık kullanılan bazıları kısaca
açıklanmıştır.
Etnografik araştırmalar:

Gözlem ve görüşmeleri kullanarak, insanların günlük deneyimlerini belgeleme ya da tanımlama üzerine


odaklı çalışmalardır. Bir okulun, mahallenin, köyün kültürünü anlamaya, betimlemeye dönük çalışmalar
olarak da bilinir.
Tarihi araştırmalar:

Geçmişteki olayları, kendi bağlamında incelemeye odaklıdır. Geçmişin dokümanlarını okuyarak ya da o


zamanlarda yaşamış kişilerle görüşmeler yapılarak yürütülen ve esas itibarıyla “Geçmişte ne oldu?”
sorusuna cevap arayan çalışmalardır.
Eylem araştırmaları:
Var olan durumu, uygulamaları geliştirmeye, iyileştirmeye odaklı çalışmalardır.
Ortamlar ya da durumlarla ilgili genellemelere en az önem veren ve tarafların
tümünün katılımını gerektiren çalışmalardır. Diğer insanlar, ortamlar ya da
durumlar ile ilgili genellemelere az önem verir.
◦ Örnek; belirli bir sınıftaki öğrencilerin okuma yeteneklerini geliştirmek, belirli bir okulun kütüphanesinin kullanımını
artırmak

Deneklerin çalışmaya aktif katılımlarına önem verilir.


◦ Araştırma ekibinin bir parçası olurlar.
Olgubilim çalışmaları:
Farkında olunan ancak derinlemesine ve ayrıntılı bir anlayışa sahip
olunmayan olgulara odaklanır. Bir olgunun daha iyi tanınmasına ve
anlaşılmasına yardımcı olacak sonuçlar sağlayacak örnekler, açıklamalar ve
yaşantılar ortaya koyabilir.
◦ Örn: Kızların düşük okullaşma oranı olgu
◦ Başarılı olanlar niye okulu terk etmektedir?
Durum çalışmaları:
Bir ya da daha fazla olayın, ortamın, programın, sosyal grubun ya da diğer birbirine bağlı
sistemlerin derinlemesine incelendiği yöntemlerdir. Tek veya çoklu durum söz konusu olduğu
gibi, olayın tek ya da çoklu bakış açısıyla incelenmesi de söz konusu olabilir.

Okul öncesi eğitimde yabancı dil öğrenmedeki yöntemleri, engelleri iki farklı okulda,
araştırmacının yanı sıra öğretmen ve velilerin bakışı açılarıyla irdelemeye yönelik çalışma bir
durum çalışmasıdır. Örnek olay incelemesi olarak da bilinir. Örnek olay ya da durum tek bir kişi
olabileceği gibi, bir sınıf, bir okul olabilir.
Araştırmalar veri toplama tekniklerine göre;

«görgül ve belgesel araştırmalar» olarak ikiye


ayrılır.
Görgül Araştırmalar
Araştırma sorularını cevaplamak için ihtiyaç duyulan verilerin anket, gözlem, görüşme
gibi çeşitli yöntemler kullanılarak toplandığı çalışmalar, görgül (ampirik, gözleme
dayalı) araştırmalar olarak bilinir
Belgesel (doküman) araştırmaları
Eğitim programları, yönetmelikler, kitaplar, gazeteler, raporlar gibi çeşitli basılı ya da
elektronik ortamda kayıtlı olan verilerin derlenip, analizine dayalı çalışmalar ise
belgesel (doküman) araştırmaları olarak tanımlanır. Bu araştırmalarda verilerin
toplanması söz konusu değildir, veriler bir yerlerde kayıtlıdır.
bir başka gruplandırma, kullanılan verinin özelliğine
göre yapılır.
Araştırmalar; ihtiyaç duyulan verilerin araştırma için toplanması birincil veriye
dayalı araştırmaları tanımlarken analizin daha önce derlenmiş ve kayıt altına
alınmış verilere dayalı yapılması ikincil (tepkisiz) verilere dayalı araştırmalar
olarak tanımlanır.
Araştırmalar, verilerin toplanma zamanına göre de sınıflandırılır.

İhtiyaç duyulan verilerin belli bir zaman aralığında toplanması anlık araştırmaları,
aynı gruptan çeşitli zaman aralıklarında birkaç kez toplanması boylamsal araştırmalar olarak bilinir.
Aynı grup üzerinde boylamsal bir çalışmanın zaman, maliyet ve kontrol gibi güçlükler nedeniyle
yapılamaması durumunda, grubun zamana bağlı gelişimini belirlemek için farklı zaman aralıklarını
temsil eden alt gruplar seçilip, veriler tek bir zamanda toplanabilir. Bu tür çalışmalar ise kesitsel
araştırmalar olarak tanımlar.
Aynı grup üzerinde boylamsal bir çalışmanın zaman, maliyet ve
kontrol gibi güçlükler nedeniyle yapılamaması durumunda, grubun
zamana bağlı gelişimini belirlemek için farklı zaman aralıklarını temsil
eden alt gruplar seçilip, veriler tek bir zamanda toplanabilir. Bu tür
çalışmalar ise kesitsel araştırmalar olarak tanımlar.
Örneğin;
Yaşa göre sosyal gelişimin incelendiği bir çalışmada, 3-5 yaş aralığından
altışar ay aralıkla 6 alt grup oluşturulur ve veriler gruplardan aynı zamanda
toplanırsa kesitsel çalışma yapılmış olunur.

Kesitsel çalışmalarda ulaşılan sonuçların geçerliliği, alt grupların


profillerinin benzer olmasını, çocukların sosyal gelişimlerini etkileyebilecek
olası dışsal değişkenler bakımından denk olmalarını gerektirir.
Araştırmacının grupların denk olduğunu göstermesi ya da mantıksal
ve/veya ampirik kanıtlara dayalı denkliğe dair sayıltıda bulunması gerekir.
Araştırmalar, gözlem birimi, denek (katılımcı) sayısına göre ikiye
ayrılır.

Tek denekli araştırmalar, genellikle verilerin tek bir denek üzerinden,


farkı zamanlarda toplandığı; çocukların çeşitli özellikler bakımından
nasıl bir gelişim gösterdiğine veya tek bir çocuğa uygulanan bir
yöntemin onun davranışları üzerindeki etkisine odaklanan
araştırmalardır.

Çok denekli araştırmalar ise, ihtiyaç duyulan verilerin çok sayıda


denekten toplandığı çalışmalardır.
Araştırmalar, bağımlı değişken üzerinde etkisi incelenen faktör
(bağımsız değişken) sayısına göre de ikiye ayrılır;

Tek bir faktörün etkisinin test edildiği çalışmalar tek faktörlü


araştırmalar.
iki veya daha çok faktörün etkisinin test edildiği çalışmalar ise çok
faktörlü (faktöryel) araştırmalar olarak tanımlanır.
Araştırmalar, deneme, ölçme koşullarına göre üçe ayrılır.

Katılımcıların, etkisi test edilen bir faktöre (bağımsız değişkene) göre bağımsız alt gruplara ayrılması ve
her bir alt gruptaki bireylerin diğerlerinden bağımsız olarak ölçülmesi gruplar arası araştırmalar ya da
desenler olarak bilinir.

Bir araştırma grubunun en az iki farklı zamanda bağımlı değişkene ait ölçümlerinin aynı ya da paralel bir
araçla ölçüldüğü çalışmalar gruplar içi araştırmalar olarak tanımlanır.

Aynı denekler üzerinde aynı ya da paralel araçla elde edilen tekrarlı ölçümler söz konusu olduğundan
araştırma, tekrarlı ölçümler araştırmaları olarak da bilinir. Bu araştırmalar nadir olmakla birlikte
eşleştirilmiş gruplar üzerinden de yürütülebilir. burada eş gruplar tek bir grup olarak kabul edilir. İhtiyaç
duyulan verilerin hem bağımsız koşullarda hem de bağımlı, tekrarlı deneme koşullarında toplandığı
araştırmalar ise karışık desenli araştırmalar olarak bilinir.
Araştırmalar düzeylerine göre de betimsel, ilişkisel ve müdahale
araştırmaları olmak üzere üç gruba ayrılabilir.

Betimsel araştırmalar, varolan bir durumun olabildiğince tam ve


dikkatli bir şekilde tanımlanmasını içerir. Temel olarak olayları
anlamaya dönük çalışmalardır. “Nedir?” sorusuna odaklıdır. Nicel
yöntemler arasında sayılan tarama çalışmaları böyledir. Nitel
yöntemler arasında sayılan tarihi ve etnografik çalışmalar da
genel olarak betimsel düzeyde araştırmalardır.
ilişkisel araştırmalar İlişkileri, bağlantıları inceleyen çalışmalardır. Değişkenler
arasındaki korelasyonu temel alan korelasyonel araştırmalar ile grup farklarına
odaklı karşılaştırmalı araştırmalar böyledir.

Müdahale araştırmaları ise dene ve gözle olarak açıklanabilen deneysel


araştırmaları işaret eder. Burada müdahale, deneysel işlemi gösterir ve bu bir
öğretim yöntemi, eğitim programı, tedavi yöntemi, ödül ve ceza uygulaması
olabilir. Bu araştırmalar, olayların gerçek neden-sonuç ilişkisi içinde
sorgulanmasına imkan tanırlar.
Araştırmalar amaçlarına göre ikiye ayrılır.

Temel araştırmalar, özgün bilgi, kuram üretmeye dönük


çalışmalardır. Yöntemsel analizlere dayalı nicel çalışmalar böyledir.
Özgün bir kuram, model üretmeye dönük nitel araştırmalar da bu
kapsamda değerlendirilir.

Uygulamalı araştırmalar ise yaşanan bir sorunu çözmeye, varolan


durumu iyileştirmeye, geliştirmeye dönük çalışmaları tanımlar
Araştırma Süreci
Araştırma sürecinin döngüsel ve esnek bir yapısı vardır. Bir araştırma süreci
aşağıda belirtilen aşamalardan oluşur.
Literatür Tarama
Bir araştırma literatür tarama ile başlar. Literatür gözden geçirilerek problemle ilgili önceki
kuramsal ve görgül çalışmalar gözden geçirilir, böylece problemin kuramsal ve ampirik temelleri
ortaya konulur. Bu etkinlik süreklidir, araştırmanın başından sonuna kadar tüm süreçte vardır.
Literatür taraması araştırmanın probleminin kişisellikten çıkartılarak kavramsal bütünlüğü içinde,
gerekçelendirilerek tanımlaması için alt yapı oluşturur.
Problem tanımlama
Problem tanımlama, araştırma konusunun yararlanıcılara sunulduğu, tanıtıldığı süreçtir.
Problem burada sınırlandırılır, gerekçelendirilir. Çoğu araştırma yayınlarında problem
tanımlamanın sonunda, sorgulanacak durum bir problem cümlesi olarak da sunulur.
Hipotezlerin Belirlenmesi
Araştırmanın problemi genellikle sorular ve sıklıkla da hipotezler şeklinde ifade edilir. Nadiren de
olsa amaç şeklinde de tasarlanır. Hipotez, bir tahmindir, ne tür sonuçlar ya da neticeler
beklendiğine dair bir ifadedir ve test edilmek üzere oluşturulur. Hipotezler, araştırılan değişkenler
arasında olması beklenen herhangi bir ilişkiyi açık bir şekilde göstermelidir. Araştırma soruları,
betimsel veya ilişkisel olabilir. Betimsel sorular “Nedir?” sorusuna odaklıdır. İlişkisel sorular ise
değişkenler arasındaki korelasyona ya da grup farklarına yönelik olabilir.
Araştırma Desenini Oluşturma
Araştırmalarda desen, araştırmanın temel amacına, bu bağlamda oluşturulan araştırma soruları
veya hipotezlerine dayalı olarak oluşturulur. Desen nicel, nitel veya her ikisinin birlikte
kullanılacağı karma araştırma türlerini içerebilir. Çalışmada ihtiyaç duyulan verilerin kimlerden
toplanacağı araştırmanın hedef kitlesini, evrenini tanımlar
Örneklemin Seçilmesi
Veri kaynaklarını gösteren araştırma evreninin tümüne ulaşılması mümkün olduğunda örneklem
seçimi gereksizdir. Ancak çeşitli nedenlerle büyük gruptan küçük bir grubun, örneklemin
seçilmesi gerekebilir. Bu durumda probleme ve araştırmacının olanaklarına bağlı olarak seçkisiz
ya da seçkisiz olmayan (seçkili) yöntemlerden biri seçilir ve tasarlanır.
Araçlarının Belirlenmesi
İhtiyaç duyulan verilerin nasıl toplanacağı veri toplama süreçlerinin, ölçme araçlarının
belirlenmesini gerektirir. Ölçme yöntemi ve araçlarının detaylı bir şekilde tanımlanması gerekir.
Daha önce geliştirilen bir ölçme aracı kullanılacaksa onun, başka bir kültürden uyarlama
yapılacaksa özgün aracın psikometrik özellikleri açıklanmalıdır. Ölçme aracı geliştirilecekse, nasıl
geliştirileceği detaylandırılmalıdır.
Yöntemin Oluşturulması
Yöntemin oluşturulmasının son aşaması toplanacak nicel ve/veya nitel verilerin analizinde
kullanılacak olası yöntemlerin belirlenmesi gerekir.
Literatür tarama, problemi, tanımlama ve yöntemin geliştirilmesi, gerçekte araştırma projesinin,
önerisinin temel unsurlarıdır. Araştırma önerisinde ek olarak çalışma planına yer verilir.Çeşitli
görevlerin, etkinliklerin ne zaman başlayacağına dair ana hatları ortaya koyan gerçekçi bir zaman
çizelgesinin yanı sıra beklenen tamamlanma tarihleri ve bu işler için gerekli olan olanakların da
tanımlanması da yarar vardır
Verilerin Toplanması, Analizi ve
Yorumlanması
Süreçleri, verilerin toplanmasını tanımlayan uygulama ve elde edilen verilerin analizi ve
yorumlanması etkinlikleri izler.
Analiz sonuçlarının yorumlanmasında, mantıksal muhakemenin yanı sıra kuramsal çerçeve ve
daha önce yapılan araştırmaların sonuçları dikkate alınır.
Son olarak, araştırmada elde edilen bulguları, sonuçları ve önerileri kapsayan bütünleyici
raporlamaya ihtiyaç vardır. Rapor, araştırmanın başından sonuna tüm süreçleri içerir. Bilimsel
çalışmaları raporlaştırmada kullanılan pek çok stil bulunmakla birlikte özellikle davranış bilimleri
için APA (American Psychological Association) temel raporlama kılavuzudur. Bugün itibarıyla
APA’nın 6.baskısı bulunmakta ve temel alınmaktadır.
Araştırmalarda Etik
Etik, her hangi meslekle ya da iş ile ilgili olarak süreçte rol alan kişilerin uymaları gereken
kurallar olarak tanımlanabilir.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise bir meslekle ilgili olarak tarafların uyması veya kaçınması
gereken davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Literatürde etik kodları olarak da
geçmektedir. Kodlar, uyulması gereken kurallar ve ilkeler kümesidir.

Araştırma etiği; bilimsel bir araştırmanın planlama ve yürütülmesi sürecinde uyulması


gereken ahlaki ve bilimsel ilkelerdir.
Türkiye Bilimler Akademisi (2002), bilim dünyasında en sık görülen
etik dışı davranışları beş grupta toplamıştır:

Sahtecilik, Saptırma
Yinelenen Yayın
Disiplinsiz Araştırma veya Aldatmaca
(Duplication)
(Falsification)

Uydurmacılık
Aşırmacılık (Plagiarism)
(Fabrication)
Disiplinsiz Araştırma: Dikkatsiz ve özensiz bir planlama ve uygulamanın söz konusu olduğu bir
araştırmada kasıtlı olmayan bazı sorunların, hataların ortaya çıktığı çalışmalardır. Çoğunlukla bilime
zarar vermeyen ve düzeltilebilir çalışmalardır.

Yinelenen Yayın: Bir bilimsel araştırmanın birden çok dergide yayınlanması ya da bir bütün olarak
çalışmanın gereksiz bir şekilde parçalanarak aynı ya da farklı dergilerde yayınlatılmasıdır.

Sahtecilik: Aldatmaca durumu olarak da geçen sahtecilik, bilimsel veriler üzerinde kasıtlı
değişikliklerin yapılmasını tanımlar. Verilerin manipülasyonu söz konusu olup, veriler üzerinde
oynama olabileceği gibi istenmeyen bazı verilerin veri setinden çıkartılması da buna örnektir.
Sahteciliğin ortaya çıkartılması oldukça zordur. Araştırmacıların veri toplama araçlarını ve orijinal
veri setlerini muhafaza etmeleri önerilir. Bir araştırmaya ilişkin verilerin en az 5 yıl saklanması
önerilir. Sahtecilik şüphesi olasılığına karşın sürecin kanıtlanabilir olması önemlidir.
Uydurmacılık: Uydurmacılık, hiç araştırma yapmadan yapmış gibi veri setlerinin oluşturularak
analizlerin yapılıp, sonuçlarının yayınlanması durumu olarak bilinir. Bu tür etik ihlalinde, veriler
uygun yöntemler, araçlar kullanılarak toplanmış gibi detaylı bir şekilde raporlanabilir.

Aşırmacılık: Litaratürde aşırmacılık yerine sıklıkla intihal kavramının kullanıldığı görülmektedir.


En yalın şekli ile aşırmacılık, kendisinin üretmediği bir bilgiyi kendisininmiş gibi çalışmasında
kaynak bildirmeksizin kullanmasıdır, yayınlamasıdır. Bu durum bilimsel hırsızlık olarak da ifade
edilebilir. Aşırmanın sistematik bir şekilde yapılması kasıtlı bir eylem olarak suç teşkil eder.
Bilimsel bir çalışmanın hazırlanmasında, bilimselliğin ve bilginin doğruluğunu garanti etmek ve fikri
mülkiyet haklarına gözetmek esastır (APA, 2001).

Yayınlanan bilimsel ürünlerin fikri mülkiyet haklarının korunması evrenseldir. Gelişmiş veya gelişilmekte
olan ve hatta gelişmemiş pek çok ülkede bu hakların korunması yasalarla teminat altına alınmıştır.

Türkiye’de yürürlükte olan 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, fikir, bilgi aşırmacılığını suç olarak
saymıştır.

Kanunun 71.maddesinde, “Bir eseri, hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın, işlemek, çoğaltmak,
değiştirmek, yayımlamak, dağıtmak; başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koymak; bir eserden kaynak
göstermeksizin alıntı yapmak; bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak
göstermek” davranışları çeşitli hapis ve para cezasıyla tanımlı olarak suç sayılmıştır.
Bilimde etik dışı davranışın başlıca nedenleri ve çözümleri aşağıda
kısaca açıklanmaya çalışılmıştır.

1. Bilimsel araştırma eğitiminin ve etiği üzerinde yeterince durulmaması. Üniversiteler veya ilgili
kuruluşlar etik konusunda araştırmacılar, araştırmacıların danışmanlarına ve araştırma projesi
yöneticilerine yönelik etkinlikler, eğitimler düzenleyebilir.

2. Fazla sayıda yayın yapılması ile bilimde saygınlığın her zaman artacağı yanılgısıdır. Bu durum,
yinelenen (dublikasyon) yayınlar olarak tanımlanan etik ihlallerinin ortaya çıkmasında önemli rol
oynar. Özellikle yayın sayısına bağlı akademik ve kadro yükseltmeleriyle ilgili olarak araştırmacılar
üzerindeki baskılar azaltılmalıdır. Bunun için yükselmelerde sayı yerine niteliğin üzerinde
durulması önerilir.
3. Akademik yükselme ve eşitleri arasında kabul görme gibi insan doğasının parçası olan ve
davranışlar üzerinde belirleyici bir rol oynayan duygular, aşırı hırsın yüklendiği durumlarda etik
dışı davranışların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Şan, şöhret ve onu koruma duyguları
araştırmacıları, etik dışı davranışlara görülebilir. Toplumsal ahlakın, kültürün yozlaştığı ya da
bozulduğu ortamlar, etik ihlallerin ortaya çıkması için uygun bir zemindir.

4. Araştırmacılar üzerindeki mali baskılar. Parasal destek alan kurumlar ve burada çalışan bilim
insanlarının aldıkları maddi destekler ile hızla yayın yapmaya zorlanmaları bir diğer nedendir.
Elde edilen burs, proje veya sanayi desteğini yitirmemek için de bilimde etik dışı kusurlu bir
davranışa sığınılabilir.
Bilim insanları, bilim dünyasının kendilerine duyduğu güveni koruyacak nitelik ve nicelikte
araştırmalar yapmak ve sonuçlarını yayınlamak durumundadır. Araştırma sonuçlarının güvenirliği ve
geçerliği, öncelikle araştırma sorusunu cevaplamada ya da hipotezlerini test etmede izlenilen
yöntemin doğruluğuna bağlıdır. Uygun yöntemin geliştirilmesi ve uygulanmasının sosyal bilim
araştırmalarında karşılaşılan en temel sorun olduğu ifade edilebilir. Ancak burada esas olan, bu
süreçlerin planlanmasından, uygulanmasına ve raporlanmasına kadar olan süreçte etik ilkelere
uyulmasında gösterilen hassasiyettir.

You might also like