You are on page 1of 196

1978 yılında Samsun'un Çarşamba ilçesinde doğdu.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik

Bölümü'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 2004 yılında

Vakit gazetesinde başladı. Irak, Afganistan, Lübnan,

Filistin, Patani, Darfur, Keşmir, Somali, Mindanao Adası

gibi dünyanın bir çok savaş ve kriz bölgesinde

gazetecilik yaptı. Sudan, Nijer, Ürdün, İran, Fas, Tunus,

Mısır, Pakistan, Bosna, Tayland, Kıbrıs, Malezya,

Filipinler, Arnavutluk, Nepal, Burma, Libya, Makedonya,

Kosova, Yemen ve Suudi Arabistan'a uzun gezilere çıktı.

2007-2011 yılları arasında Suriye'nin başkenti Şam'da


yaşayarak Gerçek Hayat dergisinin Ortadoğu temsilciliği

görevini yürüttü. Hilal TV'de yayınlanan gezi programı

ROTA'nın yapımcı ve sunucusu olan yazar evli ve 3


çocuk babasıdır.
ADEM ÖZKÖSE

Cennete fJtostop
Hidayet Oyküleri

-
PINAR YAYlNLARI
pınar yayınları
halıcılar cad. kocaoğlu apt.
no: 38/1 d:4 fatih-istanbul
tel: 0212 520 98 90 - 631 12 50
www.pinaryayinlari.com
bilgi@pinaryayinlari.com
yayınevi sertifika no: 22787

cennete otostop
adem özköse

pınar yayınları: 261


söyleşi: ı

birinci basım: ağustos 2010


dokuzuncu basım: aralık 2013

kapak: tekin öztürk


iç düzen: furkan selçuk ertargin

baskı-cilt: şenyıldız mat. hed. eşy. tek. san. tic. ltd. şti
maltepe gümüşsuyu cad. dalgıç iş merkezi k:ı no:3
topkap-istanbul tel: 0212 483 47 91
sertifika no: 11964
İçindekiler

Önsöz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9

Hayatım Kur'an'la Aydınlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15

Papazı Ağlatan Soru . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27

Eski Papaz Davetçi Oldu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


. . . . . . . . . . . . . . . 39

Avustralyalı Taliban . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49

Brezilyalı Psikolog'un Sıra Dışı Öyküsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57

Uyuşturucu Satıcılığından İslam'a Uzanan Yol.......................... 67

Müslüman Olan Hıristiyan Misyoner . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 77

11 Eylül'le Gelen Hidayet.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 85

Ruhunun Gıdasını Bulan Müzisyen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95

Rüyalarla Gelen Mesaj . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 105

İngiliz Gazeteci Niçin Müslüman Oldu? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 115

Bir Otostop Çekti Hayatı Değişti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 123

Müslüman Olan Ermeni Genç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131

Mevla'sını Bulan Leyla . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 141

Fetih Suresi'yle Gelen Hidayet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 149

İslam'la Yeniden Doğdum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 159

Nur'un Hidayet Yolculuğu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167

En Büyük Nimet İmandır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177

Hidayete Eren Köy . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 185


Sevgili anne ve babama...
Önsöz

ir kitaba önsöz yazmak, kimi zaman o kitabı kaleme al­

B maktan daha zor oluyormuş. "Cennet.e Otostop" adı n ı


verdiğim kitabıma önsöz yazmak için uğraştığım ş u da­
kikalarda bunu çok daha iyi anlıyorum. En iyisi baştan başla­
yıp, bu kitabın nasıl ortaya çıktığını anlatmak . . .
"Bir insan nasıl o l u r da dinini değiştirir? " Bu soru , çocuk­
luk yıllarımdan bu yana cevabını bulmaya çalıştığım önem­
li soru lardan biriydi . Daha i lkokul öğrencisiyken evimize ge­
len dergilerde yer alan sonradan Müslüman olanlarla ilgili yazı
ve haberleri merakla okuduğumu hatırlıyoru m . So nraki yıllar­
da da gazete, dergi , televizyon ve İnterne t sayfalarında İslam'ı
sonradan seçenl ere ilişkin röportaj ve haberleri hep ilgiyle ta­
kip etmiştim .
Sonradan Müslüman olan biriyle ilk kez 2006 yılında bir
haber ça lışması için gittiğim Afganistan'da karşılaştı m . Avust­
ralya ordusunda görevl i askerken , Müslüman o lup Taliban'a
katılan Mefyu Stifut'un hikayesi bana son derece ilginç gelmiş­
ti. Bu görüşmeden bir kaç ay sonra, ünlü İngiliz gazeteci Yvon­
ne Ridley'in neden din olarak İslam'ı seç tiğini biza tihi kendi­
sinden dinle miştim. Ridley'in hikayesi de tıpkı Avustralyalı as­
kerinki gibi o ldukça i lginçti. Fakat o dönemler ilk ağızlardan

9
C E N N E T E OTOSTOP

dinleme fırsatı bulduğum bu hidayet öykülerini , bir gün kitap­


laştırabileceğim hiç aklımdan geçmemişti.
2007 yılında gazetecilik mesleğimi Ortadoğu'da sürdürmek
ve bu esnada Arapçamı geliştirmek için Suriye'nin başkenti
Şam'a geldim. Bu kadim ve renkli şehirde yaşamaya başladı­
ğım ilk aylarda Brezilyalı Hacı İsmail'le tanıştım. Eski bir pa­
paz olan Hacı İsmail'le sohbet e ttikçe, hidayete erenlerin dün­
yalarına olan ilgim artarak devam etti . Dünyanın dört bir ya­
nından gelen Müslümanların bu lunduğu Şam'da , gün geç tikçe
yeni müh tediler tanıdım . Tanıştığım bu insanlarla bazen gece
yarılarına kadar sohbet ediyorduk ve onlardan hidayet öykü­
lerini dinliyordum. Ayrıca, Tayland ve Malezya'ya yaptığım se­
yahatler esnasında da, önceden farklı inanç ve kültürlere men­
supken daha sonra Müslüman olan kişilerin, hangi nedenlerle
İslam'a girdiklerini araştırma imkanı buldum. Mühtedilerin il­
ginç ve e tkileyici anla tımlarına tanıklık ettikçe , içimde bu öy­
küleri başkalarıyla paylaşmaya yönelik büyük bir istek o luştu .
Hepsinin birbirinden farklı, birbirinden ilginç hikayesi vardı.
Kimisi papazken , kimisi ünlü bir müzisyenke n , kimisi bir mis­
yo nerken, kimisi de uyuşturucu kaçakçısıyken İslam'la tanış­
mış ve kendilerine yeni bir hayat kurmuşlardı. Bu röportaj lar
esnasında mühtedilerin gözyaşlarına , sevinçlerine ve heyecan­
larına da şahitlik etti m . On lardan yaşadıkları zorlukları, hayal
kırıklıklarını, geleceğe dair umu tlarını dinledim.
İ tiraf e tmeliyim ki , mühtedilerle yüz yüze röportaj­
lar yaparken dinlediklerimden ben de çok etkilendim. Bazı
hikayeler günlerce aklımdan çıkmadı; yolda yürürken, kitap
okurken veya başımı yastığa koyduğumda , sonradan Müslü­
man olan bu insanların anlattıklarını , başlarına gelenleri ha­
tırlıyordum . Hepsi gerçek ve yaşanmış o lan hidayet öyküleri­
ni dinleyip de etkilenmemek elde değildi . Sizin de hidaye t öy­
külerini okurken birçok farklı duyguyu bir arada yaşayacağı­
nız ı ; kimi zaman şaşıracağınızı , kimi zaman mutlu o lacağını-

10
ÖN SÖZ

zı, kimi zaman da gözyaşlarınıza engel o lamayacağınızı tah­


min ediyoru m .
Kitap çalışmam devam ederken , hidayet öyküleri başta
Gerçek Hayat dergisi olmak üzere bazı dergi ve internet sitele­
rinde yayınlandı. Öyküler, beklediğimden çok daha büyük bir
ilgi gördü ve o kuyuculardan hidayet öykülerini konu edinen
birç o k mail aldım. İ n ternet si telerine de yüzlerce yorum yazıl­
dı ve hidayet öyküleri o n binlerce kişiye ulaştı. Şam'ın bana
en güzel hediyelerinden biri olan bu kitap , umut ediyorum
ki hidayet öykülerinin daha büyük kitlelere u laşmasını sağlar.
Hidayet öykülerinin bir kitap haline gelmesinde şüphe­
siz birçok kişinin katkısı oldu . Özellikle de eşim Raziye Nur
Hanım'ın , Ali Tuna Bey'i n , arkadaşlarım Taner Altu n , Emrul­
lah Öztürk ve İngiltereli Bilal'in.
Kitabıma katkısı olanları hiçbir zaman unu tmayacağım ve
onları hep vefayla anacağı m . Hidayet öykülerinin kitaplaşma­
sında bana destek olan herkese çok teşekkür ediyor ve sizi bu
güzel öykülerle baş başa bırakıyorum.

Adem ÖZKÖSE
6 Mart 20 1 0 /Şam

11
!_/··/' İ 'ı�-r
/t fJCtl1-vHttKiNvG

"Kur'an'ı o kadar çok sevmiştim ki, bir an


bile olsun elimden bırakmak istemiyor­
dum. Kur'an'ı okudukça değiştim ve kal­
bimin, zihnimin, hayatımın Kur'an ile ay­
dınlandığını fark ettim. Kendimi yeni doğ­
muş bir çocuk gibi hissediyordum. Hatta
hiç konuşmak istemiyor ve vaktimi sadece
Kur'an okuyarak geçirmek istiyordum."
Abdülhakim'le ilk olarak Şam'da bir mescidde tanışmıştık. Daha
sonra sık sık bir araya gelmeye başladık ve aramızda sıkı bir dost­
luk oluştu. İngiltere'de doğup büyüyen Abdülhakim'in asıl mem­
leketi Nijerya; fakat o Nijerya'yı hiç görmemiş. Abdülhakim'le
bir araya geldiğimizde konu genelde Kur'an'dan açılıyordu.
Hayattaki en iyi dostunun Kur'an olduğunu söyleyen Abdül­
hakim, Şam'daki vakitlerinin çoğunu da Kur'an üzerine yaptığı
araştırmalarla geçiriyordu. İlerleyen zamanlarda Abdülhakim'in
İslam'a sonradan girdiğini, Müslüman olmadan önce Okeroghe­
ne Egbedi ismini kullandığını öğrendim. Bu durum beni daha
da şaşırttı. Uzun zamandır Abdülhakim'in hidayet öyküsünü
dinlemek istiyordum. Sonunda bir gece vakti onu ikna ettim ve
saatlerce süren sohbetin ardından ortaya bu röportaj çıktı.
Hay atım Kur'an'la Ay dınlandı

Abdülhakim, sohbetimize Müslüman olmadan önce­


ki hayatınla başlayalım. Hangi süreçlerden geçerek
İslam'la tanıştın?
- Hıristiyan bir ailenin çocuğu o larak Londra'da dünyaya gel­
dim. Annem kilisede görevliydi, babam da iyi bir H ıristiyan'dı .
Küçük yaşlardan itibaren kiliseye gitmeye başladım. Annem
her pazar günü beni ve kardeşlerimi mutlaka kiliseye götürür­
dü . Fakat on dört yaşımdan sonra kiliseyi terk ettim.

Kiliseyi niçin terk ettin?


- ingiltere'de yaşayan insanların bir ade tidir. 1 3-14 yaşınıza ka­
dar anne ve babanız istediği için kiliseye gidip ayinlere katılır,
gençlik çağınıza girdikten sonra da kiliseyi terk edersiniz. Fa­
kat yaşlandığınızda tekrar kiliseye geri dönüp pazar ayinlerine
katılmaya başlarsınız . Ben de bu adete uyarak o n dört yaşım­
dan itibaren kiliseye gitmekten vazgeç tim.

Kiliseyi terk etmen yaşamında herhangi bir değişikli­


ğe neden oldu mu?
- Evet, hem de çok. Benim yaşadığım mahalle Londra'nın ku­
zeyinde bulunuyo rdu . Londra'nın kuzey kesimleri şehrin en

15
CENNETE OTOSTOP

berba t yerleridir ve aklınıza gelebilecek her türlü suç buralar­


da i;Jenir. Arkadaş çevrem çok bozuktu. içki içiyordum, kız­
larla beraber oluyordum , bazı zamanlar da uyuşturucu kulla­
nıyordum.

Bu bölgede daha çok senin gibi Afrika kökenliler mi ya­


şıyordu?

- Hayır. Kuzeyde her milletten insan bulunur. Hatta arkadaşla­


rım arasında Türkler de vardı.

Kiliseyi terk ettikten sonra her şeye rağmen kendini bir


Hıristiyan olarak hissediyor muydun?

- Hıristiyanlık bana çok saçma gelmeye başlamıştı .

Niçin?

- Kilisedeki papazlar, 'Hz. Isa'nın ve Allah'ın aslında bir


olduğu'nu söylüyorlardı. Bu da bana hiç mantıklı gelmiyordu.
Ayrıca papazları hiç samimi bulmuyordum. Sürekli olarak Hz .
İsa'yı kullanarak fakir insanlardan para topluyorlardı. Ben de
ateist olmaya karar verdim .

İslam'la nasıl tanıştın?

- Lisede benim gibi Afrikalı olan Samir isminde bir arkadaşım


vardı. Samir'in ailesi Müslüman'dı; fakat kendisinin İslam'la
ilgili pek fazla bilgisi yoktu. Lise bittikten bir sene sonra
Samir'le karşılaştık ve bir cafeye o turup sohbet etmeye baş­
ladık. Samir lise yıllarına göre çok değişmiş ti ve bana sürekli
sorular soruyordu.

Ne gibi sorular?

- Mesela dünyaya niçin geldiğimi ve niçin yaşadığımı soruyor­


du. Ayrıca ölünce başımıza neler geleceğini düşünmemi is ti-

16
HAYATIM KUR'ANLA AYDINLANDI

yordu . Daha sonraki günler Samir'l e sık sık bir araya geldik.
So hbetlerimiz genel de yaşam ve ölüm üzerine o l uyordu.

Bu sohbetlerinizde Samir sana hiç İslam'dan bahsedi­


yor muydu?
- Hayır, hiç bahsetmedi. Samir beni daha çok düşünmeye sevk
ediyordu. Birkaç ay geçtikten sonra Samir bana , "Bangladeşl i
bir arkadaşım var. O n u n l a sohbet etmeni istiyo rum . Son de­
rece bilgili ve zeki olan bu arkadaşımla yapacağın sohbetin
hoşuna gideceğine eminim. " dedi. Samir'in bu teklifini önce
kab u l etmedim. Çünkü Samir bana cevaplayamadığım soru lar
soruyordu. Bu sorulara cevaplar bulamazken bir başkasının
daha zihnimi yeni sorularla doldur masına katlanamazdım. O
dönemler sürekli o larak ö l ü m üzerine düşünüyordum ve yok
olma duygusu artık beni korku tmaya başlamış tı. Daha sonra
kitaplar okumaya verdim.

Ne tür hitaplar okuyordun?


- Daha çok felsefi eserler okuyordu m . Özellikle Descartes beni
çok etkilemişti. Ayrıca üniversitenin felsefe bölümüne kayıt o l ­
d u m . Bu arada Hıristiyanlık , Yahudilik, Budizm ve Hinduizm
üzerine araştırmalar yaptım. Fakat bu dinlerin hiçbiri zihnim­
deki sorulara cevap veremedi. A rtık bir yara tıcının o l duğuna
inanmaya başlamıştım. Ama bu yara tıcının nası l o lduğunu bil­
miyo rdum . Arkadaşım Samir belli bir sü re sonra bana tekrar
Bangladeşl i arkadaşını ziyaret etme teklifinde bulu ndu . Ben de
Samir'in teklifini bu sefer kabul e ttim . Bir hafta sonu Samir ve
kardeşim l e birlikte Bangladeşliyi ziyarete gittik.

Samir'in Bangladeşli arkadaşıyla neler konuştunuz?


- O da tıpkı Samir gibi bana soru lar sordu . Hatta bir ara o nu n­
la tartıştık. Fakat Bangladeşli çok bilgi l iydi ve ona cevap ye tiş­
tiremiyordu m . Bangladeş l i , sohbe timizin sonlarına doğru bana

17
CEN N ET E OTOSTOP

--ı

herhangi bir dine inanıp inanmadığımı sordu . Bir yaratıcının


olduğuna inandığımı; fakat bu yaratıcının nasıl bir şey oldu­
ğunu bilmediğimi belirttim . Bangladeşli bana yaratıcının nasıl
olduğunu Kur'an'dan öğrenebileceğimi söyledi ve Kur'an oku­
mamı tavsiye etti. Bu sefer Bangladeşliye, Ku r'an'ın hakikat
olduğunu nereden bileceğimi sordum. Bangladeşli, " Eğer Al­
lah senin hidayete ermeni dilediys e , Kur'an okuduğun zaman
hiçbir kelamın bu kitabın misli olmadığını ve Kur'an'ın Al­
lah tarafından gönderildiğini hissedeceksin. " dedi . Bangladeş­
li Ku'ran'ın beni ikna edeceğine bütün kalbiyle inanıyor gibi
gözüküyordu . O günkü sohbetimiz yedi saate yakın sürdü ve
bu sohbetin ardından zihnimde Kur'an'a karşı büyük bir me­
rak oluştu . Bangladeşli ile vedalaştıktan sonra kardeşim, ken­
di kitaplarının arasında okuldaki Müslüman bir kız arkada­
şı tarafından hediye edilen İngilizce Kur'an tercümesi o lduğu­
nu ; fakat onu hiç okumadığını söyledi. Hemen Kur'an'ı karde­
şimden istedim ; fakat kardeşim bu isteğimi geri çevirdi. Bang­
ladeşli ile yaptığımız sohbetin ardından onda da Kur'an'a kar­
şı büyük bir merak oluşmuştu . Kardeşim bana , "Kur'an'ı önce
ben okuyayım , daha sonra sana veririm . " dedi. Bir gün sonra

18
HAYATIM KUR'AN'LA AYDINLANDI

Afrikalı bir arkadaşım beni tatil için Gana'ya davet e tti. Ben de
bu daveti kabul ettim . Yaklaşık yirmi gün Gana'da kaldım ve
Gana'dan döner dönmez kardeşime Kur'an'ı o kuyup o kumadı­
ğını sordu m . Kardeşim Kur'an'ın bir bölümünü okumuş ; fakat
Kur'an'dan pek fazla hoşlanmamıştı. Ondan Kur'an'ı bana ver­
mesini istedim ve vakit kaybe tmeden İngilizce tercümesinden
okumaya başladım.
Bakara , Al-i İmran, Nisa, Maide, En'am, �raf, Enfal, Tevbe ,
Yunus v e H u d Surelerini arka arkaya okudu m . Bu surelerden
çok e tkilendim . Kehf, Merye m , Taha Surelerini okuduğumda
ise Kur'an'ın bir yaratıcı tarafından gönderildiğine kesin ola­
rak inandım ve Müslüman o lmaya karar verdim.

Kur'an'ın neyinden etkilendin? Bu konuyu biraz daha


açar mısın?
- Kur'an okumadan önce zihnimde cevaplanması gereken bir­
çok soru vardı. Okuduğum kitaplar bu sorulara cevap vere­
miyordu . Fakat Kur'an , hem soru larıma cevaplar verdi hem
de kalbime büyük bir sükunet indirdi. Kur'an'dan bu denli
e tkilenmemin bir başka sebebi de, Kur'an'ın insanın hayatını
baştan aşağı yeniden düzenlemesiydi. Kur'an insanın yaşam
sürmesi için ihtiyaç duyduğu her alana birtakım kurallar ko­
yuyor ve insanı yeni bir hayatla tanıştırıyor. Böyle bir durumu
ne İncil' de, ne de Tevrat'ta gördüm . Ayrıca düşünen bir insanın
Kur'an o kuyup da iman etmemesi imkansız . Mesela Kur'an' da ,
"Allah bütün her şeyi sudan yarattı . " diye bir ayet var. Bilim
bütün mahluka tın sudan yara tıldığını daha yeni keşfetti; fakat
1400 sene önce gelen bir kitap bilimin yıllar sonra keşfettiği
bir bilgiyi size haber veriyor. Bu nasıl olabilir?

Müslüman olmaya karar verdikten sonra ne yaptın?


- Müslüman olmaya karar vermiştim ; fakat nasıl Müslüman
olunacağını bilmiyordum . Arkadaşım Samir'e telefon a çtım ve

19
CENNETE OT OSTOP

ona Müslüman o lmaya karar verdiğimi; ama nası l Müslüman


o lunacağını bilmediğimi söyledim. Samir beni ge nelde Arap­
ların gittiği bir lokan taya davet etti. Yanında başka Müslüman
gençler de vardı . Samir'e tekrar nasıl Müslüman olacağımı sor­
duğumda bana İslam'a girm e k için sadece Kelime-i Şehade t ge­
tirmemin ye terli olacağını söyledi. İslam'a girmenin bu kadar
kolay olması beni şaşırttı . Çü nkü Hıristiyan olmak istediğiniz­
de bir sürü tören düzenlen mesi gereki yor. Samir'in ardından
Kelime-i Şehadeti tekrarladım ve Samir'in arkadaşları sevinçli
bir şekilde ayağa kalkıp beni sırayla kucakladılar. O an başka
bir dü nyaya adım attığımı fark ettim. Yemekten sonra ellerimi
yıkamak için lavaboya gittim. Lavabonun aynasına baktığımda
bir hayli şaşırdı m . Çünkü yüzümü uzun zamandır ilk defa bu
kadar huzurlu görüyordu m . Lavabodan dönünce lokanta sahi­
bi yanıma geldi . O da Lübnanlı Arap bir Müsl üman'dı . Bana ,
"Bu l okantadan ne istersen yiyebilirsin , sen artık bizim kar­
deşimizsin . " dedi . Lokanta sahibinin bu tavrı da beni şaşırttı .
Çünkü İngiltere' de hiç kimse başka birine böyle bir teklifte bu­
lunmaz. Müslümanlarla yaşamaya başladıktan sonra bu davra­
nışın sıradan bir davranış olduğunu , Müslümanların birbirle­
rine karşılıksız ikramlarda bulunduklarını öğrendim .

Abdülhakim, hangi tarihte İslam'a girmiştin?


- 2003 yılında Müslüman oldum. Ramazan'a tam olarak on iki
gün vardı ve ilk orucumu da 2003 yılında tuttu m . Ayrıca aynı
yıl Ramazan ayında itikafa girdim .

Müslüman olur olmaz senden hemen itikafa girmeni


mi istediler?
- İ tikafa ben kendi isteğimle girdim. Müslüman olduktan bir
gün sonra arkadaşım Samir'i arayıp ona İslam'la ilgili bazı
sorular sordum. Samir sorduğum soru lara cevap verdi ve
Ra mazan'ın son on günü bir mescitte itikafa girmenin Pey-

20
HAYATIM KUR'AN'LA AYDINLANDI

ga mber Efendimiz tarafından tavsiye edildiğini söyledi. Te le­


fon görüşmemiz bittikten sonra Samir'in anlattıklarını düşün­
düm ve kendi kendim e , "P eyga mber Efendimiz tavsiye e ttiyse
bu itikaf denen şey iyid ir." dedi m . Fakat itika fı n ne olduğunu
bilm iyordum. Bir gün sonra evden çıkıp itikaf için mescid ara­
maya başladım ve arad ığı m mescidi buldu m . Mescidin kapısı­
nı çaldığımda bir Müslüman kapıyı açtı ve bana ne istediğimi
sordu. Ben de, " i tikaf is tiyoru m . " dedim. Arnavut olduğunu
öğrendiğim Müslüman beni itikafa kabul etme leri için mes­
c i t te kendileriyle birlikte itika fa giren imamın onay verme­
si gerektiğini söyled i . A rnavu t'un bakışlarından benden pek

fazla hoşlanmadığını fark etmiştim . Çünkü üstümdeki giysi­


ler Müslümanların giydikleri giysilere pek fazla benzemiyor­
du. Arnavut Müslüman imamla konuşup geri döndü ve beni
itikafa kabul edemeyeceklerini söyleyerek kapıyı kapattı. O an
çok üzüldüm. Çünkü Müslüman o l duğuma inanmamışlardı.
Peygamber E fendimiz'in tavsiyesini yerine getirmeyi çok isti­
yordum. Bu nedenle mescidin kapısının önüne o turup, mes-

21
CENNETE OTOSTOP

ciddekilerin beni itikafa kabul e tmeleri için Allah'a dua ettim.


Bir saat kadar mescidin kapısının önünde bekledim. Bir saat
sonra bir başka kişi kapıyı açtı. Kapının önünde beklediğimi
görünce beni içeri davet etti. Mescidin içinde bir sürü genç
M üslüman vardı. Bu gençlere imamlık yapan Mustafa adında
bir Türk beni karşıladı ve ne istediğimi sordu. İslam'a yeni gir­
diğimi, Peygamber Efendimiz'in itikaf tavsiyesini yerine getir­
mek istediğimi söyledim. Mustafa ağlamaya başladı ve benden
özür diledi.

İlk namazını ne zaman kıldın?

- ilk namazımı itikaf sırasında kıldım. Ayrıca I slam'la ilgili ilk


bilgilerimi de itikaf esnasında öğrendim. Mustafa Hoca sürekli
benimle ilgilendi ve bana namazın nasıl kılınacağını öğretti.
Mescidde kalırken Fatih a , Kevser ve İ hlas Surelerini ezberle­
yip ilk namazlarımı bu surelerle kıldım. İ tikafta sürekli Kur'an
meali okuyordum. Kur'an'ı o kadar çok sevmiştim ki, bir an
bile olsun elimden bırakmak istemiyordum.

İslam ve özellikle de Kur'an sende ne gibi değişiklikle­


re yol açtı?

- Kur'an'ı okudukç a değiştim ve kalbimin, zihnimin , hayatımın


Kur'an ile aydınlandığını fark ettim. Kendimi yeni doğmuş bir
çocuk gibi hissediyordum. Hatta hiç konuşmak istemiyor ve
vaktimi sadece Kur'an okuyarak geçirmek istiyordum. Daha
s o nra Kur'an'ın yanında hadis kitapları da okumaya başladım.
Hadisler de beni çok etkiledi ve hadislerden Islam'ı nasıl yaşa­
mam gerektiğini öğrendim. Hadis kitaplarından ilk öğrendi­
ğim kural niyetimi düzeltmem gerektiğiydi. Her şeyi Allah için
yapmalıydım , insanlar veya bir menfaat için değil.

Müslüman olman çevren tarafından nasıl karşılandı?


Ailen İslam'a girişine karşı çıktı mı?

22
HAYAT I M KU R'AN'LA AYD I N LAN D I

Babam bir ş e y demedi; fakat annem başlarda delirdiğimi zan­


netti. Özellikle namaz kılmam ailemin ilgisini çekiyo rdu . Evde
namaz kıldığımda bana namazla ilgili sorular soruyorlardı.

Daha sonra ailenden Müslüman olanlar oldu mu?


- Evet. İ ki erkek kardeşim de Müslüman oldu . Annem halen
Hıristiyan olsa da sürekli olarak, " Müslüman olmanız çok iyi
oldu . Bu haliniz eski halinizden çok daha iyi. Sakın İslam'ı terk
etmeyin . " diyor.

İngiltere'de senin gibi İslam'a giren çok insan var mı?


- Hem de çok fazla. Her yıl İslam'a girenlerin oranı artıyor.
Özellikle İngiliz kadınlar İslam'a büyük bir ilgi gösteriyor. Her
ay o rtalama kırktan fazla İngiliz kadın Kelime-i Şehadet geti­
rerek Müslüman o luyor.

Özellikle kadınların İslam'a bu denli ilgi göstermesi­


nin sebebi sence nedir?
- İ ngiliz erkekler kadınları sadece bir seks obj esi olarak görü­
yor ve birçok kadın bu bakış açısına karşı çı kıyor. İslam'ın ka­
dına verdiği değeri öğrendiklerinde bundan e tkilenerek Müs­
lüman olmaya karar veriyorlar.

Batı'da yaşam standartları Doğu'dan çok daha iyi.


Hatta birçok doğulu yaşamak için Batıya gitme haya­
li kuruyor. Fakat sen tam tersini yaparak hayatını sür­
dürmek için bir Doğu şehri olan .Şam'ı seçtin. Niçin bu
tercihte bulundun?
- Batı, D oğu'dan maddi olarak çok daha zengin olabilir. Fakat
asıl zenginlik parada, malda değildir. Gerçek zenginlik iman
etmektir. Fakirlik ise küfür içinde olmak ve Allah'ın gönder­
diği son Rasul'e inanmama ktır. Batı bu yönüyle Doğu'dan çok

23
daha fakir bir halde . Çünkü Ba tı'nın imanı yok . Doğu'da yaşa­
yan insanlar Bat ı'yı filmlerden seyrediyor ve Batı'nın filmlerde
gözüktüğü gibi olduğunu zannediyorlar. Bu doğru deği l . Ben
uzun zamandır Şam'da yaşıyorum ve bundan dolayı da ç o k
mutluyu m . Ş a m bana Müslüman olmanı n , Müslümanlarla bir
arada yaşama nın güzelliklerini hissettiriyor.

Nisan2008
İt�E/Mtt
uEn son ziyaret ettiğim papaz sorularımı
dinledikten sonra ağlamaya başladı. Ken­
disine niye ağladığını sorduğumda bana,
'Ben de yıllardır teslis konusunda şüpheler
taşıyorum. Bu soruya bir türlü cevap bu­
lamadım. Bence doğru yoldasın, İslam'ı
araştırmaya devam et.' dedi. Papazın bu
cevabı beni çok şaşırttı ve son ziyaretim-
den sonra Allah'ın tek olduğuna kesin ola­
rak inanmaya başladım."
İtalya'nın Katolika şehrinde doğan Elisa, felsefeye duyduğu me­
rak nedeniyle üniversite yıllarında "Gerçek nedir?" sorusunun
izini sürmeye başlamış. İçinde enteresan olayları barındıran
bu süreç, Mısır'da görülen ilginç bir rüyanın ardından Elisa'nın
İslam'a girmesiyle sonuçlanmış. Üç buçuk yıl önce Müslüman
olan Elisa artık Rahme ismini kullanıyor. Röportaja başlamadan
önce Rahme Hanım bana son günlerde çok mutlu olduğunu söy­
ledi. Bu mutluluğunun sebebini sorduğumda, "Annem de kısa
bir süre önce tıpkı benim gibi Kelime-i Şehadet getirerek Müslü­
man oldu. Bundan dolayı çok mutluyum:' dedi. Rahme Hanım'ın
gerçeği ararken yaşadıkları başta olmak üzere, islam'ın erkeğe
tanıdığı dört eşlilik hakkı, İslam'da kadının yeri ve Batı'da yaşa­
yan Müslümanlarla ilgili tespitleri son derece ilginç.
Papazı Ağlatan Soru

Müslüman olmadan önce her hangi bir dine inanıyor


muydunuz?
- Lise son sınıfa kadar dinlere karşı ilgim yoktu . Çünkü gerçe­
ğin peşine düşmemiş tim. Lise son sınıfta düşünce akımlarıyla
ve dinlerle ilgilenmeye başladım. Felsefeye olan bu ilgim nede­
niyle Verona Üniversitesi'nin felsefe bölümüne kaydoldu m . İlk
o larak felsefe tarihini oluşturan düşünce akımları üzerine yo­
ğun şekilde okumalar gerçekleştirdim. Daha sonra İncil'i oku­
maya başladım. Ayrıca haftada iki veya üç gün kiliseye gidip
papazların vaazlarına katılıyordum . İncil bana felsefe tarihin­
deki düşünce akımlarından çok daha e tkili geldi ve iyi bir Hı­
ristiyan ol maya karar verdim .

İncil'in neyinden etkileniyordunuz? Birkaç örnek vere­


bilir misiniz?
- İncil'de beni en çok etkileyen bölümler H z . Meryem ve Davut
Peygamber'in kıssalarının olduğu bölümlerdi. Ayrıca Allah'ın
var olduğuna dair delillerden de çok etkileniyordu m . O dö­
nem İncil'e gerçekten inanıyordum ve İncil okumak bana hu­
zur veriyordu .

27
CENNETE OTOSTOP

Müslüman olmadan önce İslam'la ilgili neler biliyor­


dunuz?

- Üniversite ikinci sınıfta okurken dinler tarihi dersimize , İs­


lam ülkelerinin birçoğunu gezen bir hocamız giriyordu. Ho­
camız hiçbir dine inanmıyordu; fakat bize gezdiği ülkelerdeki
gözlemlerini anlatıyordu. İslam ülkelerini ziyaret ettiğinde iki
şey hocamızı çok etkilemiş . Ilki ezan sesi, diğeri de Ramazan
ayında birçok insanın aynı anda oruç tutması. Ezan sesi hoca­
mıza büyük bir heyecan veriyormuş ve ezan sesini duymaya
başladığı andan itibaren kalbinin huzur bulduğunu hissedi­
yormuş. İslam'la ilgili duyduğum o lumlu bilgiler sadece bun­
lardan ibaretti. İ talyan medyasında İslam hakkında çıkan ha­
berleri de okuyordum. Fakat medya İslam'ı kadınları ezen bir
cehalet ve terör dini olarak gösteriyordu.

Medyada İslam hakkında çıkan olumsuz haberlere rağ­


men İslam'a ilgi duymaya nasıl başladınız?

- İslam'a üniversitenin ikinci sınıfında ilgi duymaya başladım .


Okuldaki bir hocamız benden Musevilik hakkında ödev ha­
zırlamamı istedi. Bu ödevi hazırlarken annemin kütüphane­
sindeki Kur'an dikkatimi çekti. Kur'an'ın Musevilikten nasıl
bahsettiğini merak ettim ve ödevimi hazırlarken bu kitaptan
da yararlanabileceğimi düşündüm. Birkaç bölüm okuduktan
sonra Kur'an'ın ilginç bir kitap olduğunu fark ettim. Kur'an'ı
ilk okuduğumda bazı bölümlerin İ ncil'e ç o k benzediğini gör­
düm. Fakat Kur'an'ın insan ve hayat hakkındaki tespitleri bana
İncil'den daha gerç ekçi geldi. Kur'an'daki kıyametle ilgili ayet­
ler de çok etkileyiciydi.

İslam'a ilgi duymaya başlamanızdaki temel etken


Kur'an mı oldu?

- Hayır. İslam'a M ısırlı bir aileyle tanıştıktan sonra ilgi duy­


dum. Meryem isminde M ısırlı bir arkadaşım vardı. Meryem'i

28
PAPAZI AGLATAN SORU

çok seviyordum ve M e ryem'in babası İ mad zaman zaman


bize İ slam'dan bahsed iyo rdu . İ mad'ın İslam hakkında anlat­
tıkları beni ç o k e tkili yord u . Ayrıca M e ryem'in evindeki hu­
zurlu ortamı da seviyord u m . M e ryem'in ailesini gözleml eyip
babasının anlattıklarını dinledikten sonra İ slam ilgimi çek­
meye başladı .

Meryem'in Babası İmad size İslam hakkında neler an­


latıyordu?
- Özellikle ahlak üzerinde duruyordu . İ nsanın hayatında doğ­
ruların ve yanlışların olması gerektiğini , İslam'ın insanlara
sunduğu ahlaki kuralların tamamının doğruları temsil e tti­
ğini söylüyordu . Ayrıca insanın, ahlakını güzelleştirdiği sü­
rece iyi bir insan o labileceğinden dolayısıyla insanın sürekli
olarak ahlakını güzelleştirmesi gerektiğinden bahsediyordu .
Meryem'in ailesindeki bütün fertlerin kişilikleri de beni et­
kiledi . Karakterleri çok güçlüydü ve hayattan hiçbir şekilde
korkmuyorlardı. Bunun sebebi de İ slam'a olan güvenleri ve
Allah'a olan imanlarıyd ı . Birbirlerine karşı çok nazik davra­
nıyor ve birbirlerine değer veriyorlard ı . Sürekli olarak Allah'ı
hatırlıyorlard ı . Arabaya binecekleri zaman , yemeğe başlaya­
cakları zaman besmele çekiyorlardı . M eryem'in ailesi , tanıdı­
ğım İ talyan ailelere göre çok daha güvenli bir aileydi. İ talyan
aileler genelde problemlidir ve aile içinde sürekli bir rekabet
vard ır. Fakat Meryem'in ailesinde böyle bir rekabet yoktu ve
herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyordu . Bu bana ilginç
geldi. Ayrıca Meryem ve ailesi İ talya'da göçmen olmaları ne­
deniyle birço k problem yaşıyordu . Fakat her türlü soruna rağ­
men mutlu o lmayı başarıyorlardı. Ben de bu aileyle birliktey­
ken çok mutlu oluyordum ve İslam'a sevgi duyuyordum . Ama
o dönemler Müslüman olmayı düşünmüyordum . Daha sonra
Meryem'le ca miye gitmeye başladık ve camide Şeyh Emin'le
tanıştım.

29
C E N N ETE OTOSTOP

.Şeyh Emin'le tanışmanız bu süreçte sizi nasıl etkiledi?


- Şeyh Emin yeni bir peygamber geldiğini; fakat Hıristiyan­
ların bu yeni peygambere iman e tmediklerini söyledi . Şeyh
Emin'le sohbet e ttikçe zihnim karıştı. Bu süreç benim için ger­
çekten zorlu bir süreçti . N e yapacağıma karar veremiyordum
ve zihnimde cevaplanması gereken birçok soru geziniyordu .
Şeyh Emin'in anlattıkları mantıklı şeylerdi ; fakat Hıristiyanlığı
terk etmek, Hıristiyanlık hakkında şüpheye kapılmak beni son
derece tedirgin ediyordu . Bunun üzerine bir papaza gittim ve
Şeyh Emin'le tanıştıktan sonra kendi kendime cevaplayamadı­
ğım soruları ona sordum .

Neydi b u sorular?
- Teslis inancı iyice kafamı karıştırmıştı . Katolikler Hz . İsa'nın
hem Tanrı o lduğuna hem de Tanrı'nın Oğlu o lduğuna inanı­
yor. Bu nasıl o labilirdi? Ayrıca Hıristiyanlar, İsa Mesih'in in­
sanların günahlarına kefaret olması için öldüğüne iman edi­
yor. Bu inancı da sorgulamaya başladım.

30
PAPA Z I AGLATAN SORU

Ziyaretine gittiğiniz papaz sorulannızı nasıl cevapladı?


- Bu konuları fazla karış tırmamam gerektiğini, İsa M esih'e
inanmaya devam edersem mutlu olacağımı söyledi . Bu papa­
zın dışında ü ç papazı daha ziyare t ettim. Onlardan , başta teslis
olmak üzere Hıris tiyanlıktan şüphe duymama neden olan so­
rularımı cevap lamalarını istedim. En son ziyaret ettiğim papaz
soru larımı dinledikten sonra ağlamaya başladı . Kendisine niye
ağladığını sorduğumda bana, " Ben de yıllardır teslis konusun­
da şüpheler taşıyorum . Bu soruya bir türlü cevap bulamadı m .
Bence doğru yoldasın , İslam'ı araştırmaya devam e t . " d e d i . P a ­
pazın bu cevabı b e n i çok şaşırttı ve son ziyare timden sonra
Allah'ın tek o lduğuna kesin olarak inanmaya başladım . Bu sü­
reçte gerçeğin peşine düştüm ve İslam hakkında kitaplar oku­
du m . Kur'an ve İncil'i yanımdan ayırmıyor, sürekli olarak İn­
cil ile Kur'an arasında kıyaslamalar yapıyordu m . Belli bir süre
sonra İslam'ı daha iyi tanımak için bir İslam ülkesine gitmeye
karar verdim. Ü ç buçuk yıl önce Mısır'a yaptığım seyahat es­
nasında da Müslüman oldu m .

Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz? Mısır'da başı­


nızdan neler geçti?
- Hayatımda ilk ezan sesini Nil N ehri'nin kenarında gezinir­
ken duydu m . Ezan okunurken neler söylendiğini anlamıyor­
du m ; fakat ezan sesi tıpkı ü niversitedeki dinler tarihi hocamı­
zı e tkilediği gibi beni de çok e tkiledi . O an içimden Allah'a sec­
de etmek geldi ve bir camiye giderek dakikalarca Allah'a secde
ettim. Daha sonra otele döndüm ve Allah'a bana doğru yolu
göstermesi için dua ettim . Duadan sonra uyu maya başladım ve
ilginç bir rüya gördü m . Rüyamda çok kötü bir yerdeydim ve
o radan kurtulmak istiyordu m . N e yapacağımı bilmiyordu m .
Bir anda güzel bir yere geçti m . B u güzel yerde b i r s e s bana ,
" Kıbleye yönelirsen huzura kavuşacaksın ve gerçeği bulacak­
sın . " dedi. Ben de rüyamda kıbleyi aramaya başladım ve kıb-

31
CEN N ETE OTOSTOP

leyi ararken uyandım. Bu rüyayı gördükten sonra kesin olarak


Müslüman olmaya karar verdim ve bir camiye gidip Kelime-i
Şehadet getirdim .

Batı kültürünün içinde yetişen bir bayan olarak


İslam'ın erkeğe verdiği dört evlilik hakkını kendinize
nasıl izah ettiniz?

- İsla m bir erkeğin birden f a zla evlilik yapmasına izin veriyor;


fa kat bunu bazı şartlara b ağlıyor. M esela birden f a zla evlilik
yapacak erkeklere eşler arasında adaleti sağlama şartını öne
sürüyor. Bu da bir erkek için yerine getirilmesi çok zor bir
şart. Ben, gerçek anlamda Allah'tan korkan bir erkeğin eşler
a rasında adaleti sağlayamama kaygısı taşıyacağını, bundan do­
layı birden fazla evlilik yapmayacağını düşünüyorum. Çünkü
eşler arasında adaletsizlik yapmak, İslam'a göre büyük bir gü­
nah . Batı'da bir kadın birçok erkekle , bir erkek de birçok ka­
dınla birlikte olabilir. Fakat Islam cinsel hayatı da evlilik vası­
tasıyla bir düzene sokuyor.

Müslüman olmanız aileniz ve çevreniz tarafından na­


sıl karşılandı?

- Müslüman o lduktan sonra özellikle babamla birçok sorun ya­


şadım . Babam , örtünmeye başladığım ilk zamanlar başörtüm­
den nefret ediyordu. Bundan dolayı eve ancak başörtümü çıkar­
dıktan sonra girebiliyordum. Fakat babam zamanla Müslüman
olmamı kabullendi. Şu an dini inancıma ve başörtülü o lmama
son derece saygı duyuyor. Annem ise ben Müslüman olduktan
sonra İslam'a ilgi duymaya ve Islam hakkında araştırmalar yap­
maya başladı . Kısa bir zaman önce de İslam'a girme kararı alıp
Müslüman oldu. Annemin Müslüman o lmasına gerçekten çok
sevindim . Artık annemle birlikte babamın Müslüman olmasını
bekliyoruz. Babam da son zamanlarda İslam'la ilgileniyor ve za­
manının büyük bir kısmını Kur'an okuyarak geçiriyor.

32
PAPAZI AGLATAN SORU

Feminist çevreler İslam'ın kadını ezdiğini öne sürüyor.


Bu konu hakkında ne d�ünüyorsunuz?
- İslam'ın kadın anlayışı son derece nazik ve kadını koruyan
bir yaklaşımdır. Batı'da kadın özgür gibi gözükür; fakat asla
özgür değildir. Erkekler kadınlara değer vermezler ve kadın­
lara karşı gösterilmesi gereken saygı ve nezaketi göstermezler.
İslam , kadının bütün yaşamını koruma al tına alıyo r. Babam
o n sekiz yaşıma u laştığımda bana , "Artık sana bakmayacağı m ,
kendine iş bul ve evden ayrıl . " demişti. İ talya'da h e p böyledir.
Fakat Müslüman aileler çocu klarına bu şekilde davranmıyor.
M eryem'in anne ve babası maddi sorunlar yaşamalarına rağ­
men, ço cuklarına çalışma zorunluluğu getirmiyordu . İslam'a
göre kadın evli değilse babası ona bakmak zoru ndadır. Eğer
evliyse bu sefer de eşi kadının geçimini sağlamakla yükümlü­
dür. Kadına karşı bu denli güçlü bir koruma ne Avrupa'da , ne
de Amerika'da var.

Örtünmeye nasıl karar verdiniz?


- Meryem'in babası İmad , İslam'a göre bir kadının altın gibi de­
ğerli olduğunu , altın kıymetinde olan bir varlığın mu tlaka ko­
runması gerektiğini söylüyordu . İmad'ın bu sözü bana mantık­
lı geldi ve örtünmeye karar verdim .

Siz aynı zamanda bir yazarsınız? Sonradan İslam'a gi­


ren İtalyanlarla telefon vasıtasıyla yaptığınız röportaj­
lan bir araya topladığınız kitabınız dikkatimi çekti.
Böyle bir kitap hazırlamaya niçin karar verdiniz? Ayn­
ca İslam'a giriş öyküsünü yazdığınız İtalyanlar arasın­
dan hangisi size daha ilginç geldi?
- Bu kitabı hazırlamaya Pakistanlı bir arkadaşımın teşvikiy­
le başladım . Arkadaşım , İslam'a giriş hikayelerini okuyan bir­
çok insanın, bu hikayelerden etkilenerek Müslüman olmaya
karar verdiğini ve doğuştan Müslüman olan kişilerin de bu

33
CEN NETE OTOSTOP

leyi ararken uyandım. Bu rüyayı gördükten sonra kesin olarak


M üslüman olmaya karar verdim ve bir camiye gidip Kelime-i
Şehadet getirdim.

Batı kültürünün içinde yetişen bir bayan olarak


İslam'm erkeğe verdiği dört evlilik hakkını kendinize
nasıl izah ettiniz?

- İslam bir erkeğin birden fazla evlilik yapmasına izin veriyor;


fakat bunu bazı şartlara bağlıyor. Mesela birden fazla evlilik
yapacak erkeklere eşler arasında adaleti sağlama şartını öne
sürüyor. Bu da bir erkek için yerine getirilmesi çok zor bir
şart. Ben, gerçek anlamda Allah'tan korkan bir erkeğin eşler
arasında adaleti sağlayamama kaygısı taşıyacağını, bundan do­
layı birden fazla evlilik yapmayacağını düşünüyorum. Çünkü
eşler arasında adaletsizlik yapmak, İslam'a göre büyük bir gü­
nah. Batı'da bir kadın birçok erkekle , bir erkek de birçok ka­
dınla birlikte olabilir. Fakat Islam cinsel hayatı da evlilik vası­
tasıyla bir düzene sokuyor.

Müslüman olmanız aileniz ve çevreniz tarafından na­


sıl karşılandı?

- Müslüman olduktan sonra özellikle babamla birçok sorun ya­


şadım. Babam, örtünmeye başladığım ilk zamanlar başörtüm­
den nefret ediyordu. Bundan dolayı eve ancak başörtümü çıkar­
dıktan sonra girebiliyordum. Fakat babam zamanla Müslüman
olmamı kabullendi. Şu an dini inancıma ve başörtülü olmama
son derece saygı duyuyor. Annem ise ben Müslüman olduktan
sonra İslam'a ilgi duymaya ve Islam hakkında araştırmalar yap­
maya başladı. Kısa bir zaman önce de İslam'a girme kararı alıp
Müslüman oldu. Annemin Müslüman olmasına gerçekten çok
sevindim. Artık annemle birlikte babamın Müslüman olmasını
bekliyoruz. Babam da son zamanlarda İ slam'la ilgileniyor ve za­
manının büyük bir kısmını Kur'an okuyarak geçiriyor.

32
PAPAZI AGLATA N SORU

Feminist çevreler İslam'ın kadını ezdiğini öne sürüyor.


Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- İslam'ın kadın anlayışı son derece nazik ve kadını koruyan
bir yaklaşımdır. B a tı'da kadın özgür gibi gözükür; fakat asla
özgür değildir. Erkekler kadınlara değer vermezler ve kadın­
lara karşı gösterilmesi gereken saygı ve nezaketi göstermezler.
İslam, kadının bütün yaşamını koruma altına alıyor. Babam
on sekiz yaşıma uhı.ştığımda bana , "Artık sana bakmayacağım,
kendine iş bul ve evden ayrıl." demişti. İtalya'da hep böyledir.
Fakat Müslüman aileler çocuklarına bu şekilde davranmıyor.
Meryem'in anne ve babası maddi sorunlar yaşamalarına rağ­
men, çocuklarına çalışma zorunluluğu getirmiyordu. İslam'a
göre kadın evli değilse babası ona bakmak zorundadır. Eğer
evliyse bu sefer de eşi kadının geçimini sağlamakla yükümlü­
dür. Kadına karşı bu denli güçlü bir koruma ne Avrupa'da , ne
de Amerika'da var.

Örtünmeye nasıl karar verdiniz?


- Meryem'in babası İmad, İslam'a göre bir kadının a ltın gibi de­
ğerli olduğunu, altın kıymetinde olan bir varlığın mutlaka ko­
runması gerektiğini söylüyordu. İmad'ın bu sözü bana mantık­
lı geldi ve örtünmeye karar verdim.

Siz aynı zamanda bir yazarsınız? Sonradan İslam'a gi­


ren İtalyanlarla telefon vasıtasıyla yaptığınız röportaj­
lan bir araya topladığınız kitabınız dikkatimi çekti.
Böyle bir kitap hazırlamaya niçin karar verdiniz? Ayn­
ca İslam'a giriş öyküsünü yazdığınız İtalyanlar arasın­
dan hangisi size daha ilginç geldi?
- Bu kitabı hazırlamaya Pakistanlı bir arkadaşımın teşvikiy­
le başladım. Arkadaşım , İslam'a giriş hikayelerini o kuyan bir­
çok insanın, bu hikayelerden etkilenerek Müslüman olmaya
karar verdiğini ve doğuştan Müslüman olan kişilerin de bu

33
C E N N ET E OTOSTOP

hikayelerden büyük dersler aldıklarını söyledi . Ben de sonra­


dan Müslüman olan yirmi altı İ talyan' la telefonla röportaj lar
yaptım ve onların hikayelerini kitaplaştırdım. Batı'da son yıl­
larda İslam'a olan yoğun ilgi nedeniyle kitabıma "İslam'ın Dö­
nüşü" ismini verdim . Kitabım İ talya'da büyük ilgi gördü . Hatta
bazı insanların İslam'a girmesine vesile o ldu . Sonradan Müs­
lüman olanlar arasından, özellikle o n ü ç yaşındaki İ talyan bir
kızın daha çocuk denilebilecek yaşta İ slam'a girmesi beni çok
_
etkiledi. Kitabımda ondan da bahset tim .

Bu İtalyan kız Müslüman olmaya nasıl karar vermiş ?


- Öğretmeni ona İslam ve İslam ülkeleri hakkında bir ödev ver­
miş . Bu ödevi hazırladığı sırada İslam hakkında okuduğu yazı­
lardan etkilenmiş ve Müslüman olmuş. Kızın ismi Hatice'ydi .
Hatice Müslüman olduktan kısa bir süre sonra da örtünmüş .
Hatice i l e görüştüğümde çok güçlü b i r karaktere sahip oldu­
ğunu hissettim. Ona , "Bu gücü nereden alıyorsun? " diye sor­
duğumda bana , " İslam'dan alıyo rum , bağlı olduğum din bana
büyük bir güç veriyor. " şeklinde cevap verdi .

Sonradan İslam'a girenlerle yaptığım röportajlar esna­


sında, onlardan Müslümanları daha yakından tanıdık­
tan sonra hayal kırıklığı yaşadıklarına dair sözler duy­
dum. Aynı duygulan siz de yaşadınız mı?
- Evet. İ nsanların namaz kılmadıkları , örtünmedikleri , yalan
konuştukları ve sözlerinde du rmadıkları halde Müslüman ol­
duklarını söylemeleri beni çok şaşırtıyor. İslam ü lkelerinden
gelip Avrupa'ya yerleşen Müslümanlar, Batılılarla bir arada
yaşayabilmek için İslam'ın birçok emrini yerine getirmiyor ve
İ slam'dan u tanıyormuş gibi davranıyorlar. Oysa bizler Müslü­
man olduğumuz için büyük bir özgüvene sahip olmalıyız ve
Avrupalılara , "En bilgili o lan Allah'tır ve yaratıcımız insanların
gerçeğe bağlı kalarak yaşamaları için Hz . Muhammed ( s . a . v)

34
PAPAZI AGLATAN SORU

vasıtasıyla İslam'ı gönderdi . Bu nedenle en doğru olan emir ve


kanunlar İslam'ın kanunlarıdır. " diyebilmeliyiz . Bir Müslüman
ne olursa olsun İslam'ın emirleri ile ilgili doğruları söylemek­
ten asla korkmamalı.

İtalya'da İslam'a olan ilgi hangi boyutlarda?

- İ talyanların geneli Müslümanlardan korkuyor. Bunun ne­


deni ise televizyon ve gazeteler. İ talyan medyası sürekli o la­
rak İslam'ı kötü göstermeye çalışıyor. İ talya'da İslam'a yöne­
lik her türlü saldırı serbesttir; fakat Yahudilikle ilgili olumsuz
bir haber yayınladığınızda hemen c ezalandırılırsınız. M edya­
nın İslam'a yönelik yoğun saldırılarına rağmen, özellikle İ tal­
yan gençler arasında İslam gün geçtikçe daha da yayılıyor. Ö r­
neğin benim doğduğum ilçe, nüfusu az olan küçük bir yer. Fa­
kat sadece bu ilçede son iki yıl içinde yüz bayan ve yirmi üç er­
kek İslam'a girdi. İslam'ın İ talya'da önümüzdeki yıllar daha da
hızlı yayılacağını düşünüyorum.

Eylül 2008

35
�..--.,r ı
.� ...
. �-�
-
-

"Bugüne kadar sadece internet sitemiz yo­


luyla Müslüman olanların sayısı iki yüzü
buldu. Biz şu an Brezilya'nın yirmi se­
kiz vilayetinden yirmi altısında davet ça­
lışmaları yapıyoruz ve Latin Amerika'nın
tamamına İslam'ı yaymayı hedefliyo-
ruz. Latin Amerikalılar İslam'ı yeterin­
.
ce tanımıyor. Eğer Islam'ı tanırlarsa Latin
Amerika'da İslam çok hızlı bir şekilde ya­
yılır. Şu an dünyada İslam'ın vaktidir."
Eski papaz yeni davetçi Hacı ismail'le Şam'a ilk geldiğim aylarda
bir arkadaşımın vasıtasıyla tanışmıştım. Şam'da kaldığı süre bo­
yunca Hacı ismail'i birçok kez evinde ziyaret ettim. Bu ziyaretle­
rim esnasında eski papazla, başta İslam'ın son yıllarda gördüğü
yoğun ilgi olmak üzere, Latin Amerika'daki davet çalışmaları
hakkında saatlerce sohbet ediyorduk. Ayrıca, eski papazın evi
Şam'daki Latin Amerikalı Müslümanların toplanma yeriydi. Eve
yaptığım ziyaretlerde Kolombiya'dan, Brezilya'dan, Arjantin'den,
İspanya'dan yeni Müslüman olmuş birileriyle karşılaşıyordum.
Son derece hoş sohbet bir insan olan Hacı İsmail'den birçok
kez de İslam'a giriş öyküsünü dinledim. Eski papaz Müslüman
olmadan önce İsrail Komis Duı Santos ismini kullanıyormuş. Tam
yirmi iki yıl papazlık yaptıktan sonra Müslüman olmaya karar
veren Hacı İsmail, Müslüman olduktan sonra, "Nasıl ve Niçin
Müslüman Oldum?; "Hıristiyanları İslam'a Nasıl Davet Edelim?;
"Müslümanlar Neye iman Ediyor?; "Müslümanların Akidesi Ne­
dir?" isimli kitaplar kaleme almış. Yaşı altmışı geçmesine rağ­
men, insanlara İslam'ı anlatma noktasında heyecanından hiçbir
şey kaybetmeyen Hacı İsmail; eşi Hatice ve torunu Necah'la dört
seneye yakın Şam'da eğitim gördükten sonra ülkesi Brezilya'ya
geri döndü. En son aldığım haberlere göre Hacı İsmail Brezilya'yı
baştan aşağı gezerek insanlara İslam'ı anlatıyormuş.
Eski Pap az D avetçi Oldu

Sayın Hacı İsmail, röportaja hayatınızdan kesitler din­


leyerek başlamak istiyorum. Müslüman olmadan önce
okuduğunuz papaz okullannda aldığınız eğitimden
bahseder misiniz?
- İyi bir papaz olabilmek için, on dört yaşımdan itibaren yoğun
bir şekilde dini eğitim aldım . On sekiz yaşımda Nübüvvet'in
Sesi Kilisesi'ne kayıt oldu m . Burada Kitab-ı M ukaddes'in ta­
mamını ezberledim. Ayrıca üç sene de Tevrat üzerine çalıştım
ve Sao Paulo'da Tanrı'nın Kilisesi isimli okulda dokuz yıl daha
eğitim gördüm. Bu dokuz yılın ardından papaz oldu m . Aldı­
ğım yoğun dini eğitim ve elde ettiğim başarılar nedeniyle Sao
Paulo şehrindeki beş kilisenin yöneticiliğine a tandım .

Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz?


- Kiliseye gelen insanlara vaazlar veriyordum . Bu vaazlarda
sürekli olara k , dünyadaki en büyük dinin Hıristiyanlık oldu­
ğunu ve insanların en çok İsa Mesih'in dinine ilgi gösterdiğini
anlatıyordum. Yine bir gün insanlara vaaz verdikten sonra ya­
nıma gelen bir papaz arkadaşım bana, "Biz insanlara dünyada
en fazla ilgi gören din bizim dinimiz diyoruz; fakat İslam Hı-

39
CEN N ET E OTOSTOP

ristiyanlıktan daha fazla ilgi görüyor ve Hıristiyanlıktan daha


hızlı yayılıyor. " dedi. Bunun üzerine papaz arkadaşıma, "Ben
sürekli Müslümanların dünya için büyü k bir sorun olduğu­
nu duyuyoru m . İslam nasıl olur da bu kadar hızlı yayılabilir? "
diye sordu m . Papaz arkadaşım bu sefer, " Sen yanlış duymuş­
sun. Müslü manlar aslında iyi insanlar ve günde beş vakit na­
maz kılıyorlar. " dedi. Müslümanların günde beş vakit Allah'a
ibadet e ttiklerini duyunca şaşırdım .

Niçin şaşırdınız?
- Çünkü ben bir papaz olmama rağmen Allah'a bu kadar sık­
lıkla ibadet e tmiyordum . Sadece haftada bir gün kilisede toplu
halde ibadet ediyorduk . Papaz arkadaşım ayrıca Müslümanla­
rın senenin bir ayını oruçlu geçirdiklerini de söyledi . Ben ise
beş kiliseyi yönetmeme rağmen senenin sadece ü ç gününde
oruç tu tuyordu m . Papaz arkadaşımdan Müslü manların sadaka
verdiklerini ve fakirlere yardımc ı olduklarını da duydum . Bu
arkadaşımla yaptığımız sohbetin ardından , başka bir papaz ar­
kadaşım daha beni ziyaret etti. Bu papaz arkadaşımın kızı Müs­
lüman olmuştu . Arkadaşım benden kızıyla konuşmamı ve onu
tekrar Hıristiyanlığa döndürmemi istedi. Müslümanların açık­
larını bulup , arkadaşımın kızını ikna e tmek için Müslümanla­
rın toplantılarına katılmaya karar verdim. Sao Paulo'daki Latin
Amerika İslam M erkezi'ne gittim ve oradaki Müslümanlara
İslam'la ilgili kendilerinden bilgi almak istediğimi söyledim.
M erkezin müdürü bana kendilerinden ne öğrenmek istediğimi
sordu . Ben de İslam'la ilgili her şeyi öğrenmek istediğimi ifade
ettim ve birlikte mescide girdik. Kırk altı yaşındaydım ve ilk
defa bir mescide giriyordum. M escidde Bilal isminde Brezilya­
lı bir Müslüman'la tanıştık. Bilal'den bana İslam'ı anlatmasını
istedim ve dört saat Bilal'i dinledim. Bilal bana önce tevhidi an­
lattı . İslam'ın tevhid anlayışından çok e tkilendim . Daha son­
ra İslam'ın ve Kur'an'ın emirlerinden bahsetti. Ben de ona İsa

40
ESKİ PAPAZ DAVETÇİ OLDU

Mesih'i sordum. Bilal, İsa Mesih'in diğer peygamberler gibi bir


peygamber olduğunu ve Müslümanların İsa Mesih'i çok sev­
diklerini söyledi. Bu davetçi İslam'ı çok güzel anlatıyor ve bü­
tün sorularıma mantıklı cevaplar veriyordu. Bilal sohbetimizin
sonunda bana, "Kur'an, İncil ve Tevrat Üzerine Araştırmalar"
isimli bir kitap verdi. Kitabı aldım ve eve gittim. Üç gün evden
dışarı çıkmadan, geceli gündüzlü bu kitabı okudum. Bilal'in
bana verdiği kitap; Kur'an, İncil ve Tevrat'tan deliller sunarak
bütün tevhidi dinlerin Kur'an'da toplandığını anlatıyordu. Bu
arada Rabbime, beni İsa Mesih'in gerçek dinine ulaştırması için
dua etmeye başladım ve günlerce dua ettim. Rabbim duaları­
mı sonunda kabul etti ve İslam'la ilgili kalbimdeki şüpheleri
gidererek bana imanı nasip etti. Müslüman olur olmaz ailemi
bir araya topladım ve onlara Müslüman olduğumu açıkladım.

Tepkileri ne oldu?

- Müslüman olur olmaz birçok sorunla karşılaştım. ilk imti­


hanım eşimdi. Eşim bana, "Sen gerçekten Müslüman mı ol­
dun?" diye sordu. "Evet" deyince; "O zaman ben artık senin
karın değilim. Ben bir teröristin karısı olamam." dedi ve ba-

41
CEJ\iNETE OTOSTOP

basının ev ine gitti. Ayrıca ço cuklarım da Müslüman olduğum


için beni evden attılar. Bunun üzerine annemin evine gittim .
Annem Müslüman olduğumu öğrenince beni evlatlıktan red­
detti ve beni evinden kovd u . Çok sevdiğim bir kız kardeşim
vardı. Son olarak onun evine gitmeye karar verdim . Kız kar­
deşim, "Sen Müslüman o lm uşsun. Artık senin ismini bile duy­
mak istemiyorum ve seni eve alamam . " dedi. Müslüman ol­
duktan sonra bir başıma kalmıştım . Ben d e Latin Amerika İs­
lam Merkezi'ne gittim ve sekiz ay boyunca merkezin içindeki
mescidde yattım. Bunların hepsi birer imtihandı . Sabrettim ve
Müslüman olduktan sekiz ay sonra her şey düzelmeye başla­
dı. Önc e , Latin Amerika İslam Merkezi'ne gelen Müslü manlar
kalmam için bana küçük bir ev kiraladı. Eşimin babası eşim e ,
"Sen eşini dini konusunda serbest bırak; fakat Hıristiyan ola­
rak kal ve eşinle barış ." demiş. Bunun üzerine eşim bana dön­
dü . Eşim ve çocuklarımla aylar sonra bir araya geldik ve tekrar
birlikte yaşamaya başladık. Daha sonra onlara İslam'ı anlattım
ve ailemin bütün fertleri zamanla Müslüman oldular.

Müslüman olmanız kilisede nasıl karşılandı?


- Müslüman olup kiliseden ayrılınca , kilisedeki papaz arkadaş­
larım benimle toplantı yapmak istediler. Dokuz kişilik bir pa­
paz grubuyla bir araya geldik . Bana, " Hıristiyanlığa geri döner­
sen, sana Sao Paulo'daki bir kiliseden özel olarak altı bin do­
lar aylık bağlattıracağız . Senin Müslüman olarak kalmanı is­
temiyoruz . " dediler. Tekliflerini kabul etmeyince başka vaat­
lerde bulundular. Fakat ben yine Hıristiyanlığa geri dönme­
yi kabul etmedim. Brezilya'nın kuzeyinde bir papaz vardı. Bu
papaz Brezilya'nın en büyük Hıristiyan a limi olarak biliniyor­
du. Beni ikna etmesi için onu Sao Paulo'ya getirdiler ve birlik­
te bir toplantı yapma teklifi sundular. Toplantıdan önce bana ,
"Sana dört soru soracağız. Eğer cevaplayamazsan Hıristiyanlı­
ğa geri döneceksin ." dediler. Tekliflerini kabul ettim ve onlar-

42
ESKİ PAPAZ DAVE T Ç İ OLDU

dan iki rekat namaz kılmak için izin istedim. N amazımı kıl­
dım ve Rabbime bana papazlara karşı yardım e tmesi için dua
e ttim. Papazlara , " Soruları önce siz mi soracaksınız , yo ksa ben
mi soracağım? " diye sordu m . Onlar da , "Biz soracağız . " dedi­
ler. Önce niçin Müslüman o lduğumu sordular. "Müslüman ol­
dum ; çünkü tek olan Allah'a inanıyoru m . " diye cevap verdim .
Beni ikna e tmesi için ge tirdikleri papaz a , "Ben bütün peygam­
berlere inandığım için Müslüman oldu m . Sen de bütün pey­
gamberlere inanıyor musun ? " şeklinde bir soru yönelttim.

·,
.
.,

" Evet . " dedi. " Fakat şu anki Hıristiyanlık bütün p ey gamb erl e ­
ri, özelli� de Hz . Muhammed'i kabul etmiyor. Sen bu neden­
le bütün peygamberleri kabul edemezsin . " dedim. O da bu sö­
zümü doğruladı . Bu sefer papazlar kendi aralarında tartışmaya
başladılar. Beni ikna etmesi için getirilen papaza kızarak, "Biz
seni Müslüman olan bu papazı ikna etmen için getirdik. Sen
onun söylediği her sözü doğruluyorsun . " dediler. Kendi arala­
rında bir süre daha tartıştıktan sonra toplantıya son verdiler.

İslam ile Hıristiyanldı arasında ne gibi /arlılar var?


- Bazı İslam alimleri Kitab-ı Mukaddes'in elli bir yerinde açık

43
CENNETE OTOSTOP

ha taların olduğunu söylüyor. Bence bu rakam eksik. Bana göre


Kitab-ı Mukaddes'in % 70'i hatalı, sadece %30'u doğrudur.
İslam'ın içinde birbirine zıt olan hiçbir şey bulamazsınız ; fakat
Hıristiyanlıkta birbirine zıt birçok kural var.

Sayın Hacı İsmail, Müslüman olduktan sonra hacca da


gitmqsiniz. Kabe)ıi ilk gördüğünüzde neler hissettiniz?
- Peygamber Efendimiz'in kabrinin önünden geçerken elimi
kaldırarak, "Ya Rasulallah ! Sen İslam'ı yaymaya başladığın ilk
zamanlarda senin peygamber olduğuna inanmıyorlardı. Ben
şimdi buradan haykırıyorum. Vallahi sen Allah'ın gönderdiği
son nebisin . " diye bağırdım . Kabe'nin önüne geldiğimde ise
selam verdim ve dua ettim. Ben Hz . ibrahim'i de çok seviyor­
dum. Hz . ibrahim'in inşa e ttiği Kabe'nin önünde olmak beni
çok heyecanlandırdı. Hac esnasında sürekli Peygamber Efen­
dimiz için salavat getirdim . Ayrıca M üslüman olduğum ilk za­
manlar Peygamber Efendimiz'i rüyamda gördüm ve bu rüya
beni çok etkiledi .

Bu rüyayı anlatmanız mümkün mü?


- Bir gün uyurken bir adamın sesini işittim . Bana , "Şu köprü­
yü görüyor musun ? " diye sordu . Adamın gösterdiği köprü üst
üste dört katlıydı. Köprünün en üstündeki insanların yüzle­
ri ve elbiseleri bembeyazdı. Bu insanlar köprüyü hızlı bir şe­
kilde geçiyordu. Üçüncü kattakiler el ele tutuşmuşlar ve yan
yana yürüyorlardı. Bu kattakiler ne çok yavaş , ne de hızlı yü­
rüyordu . Onların her birinde de beyaz elbiseler vardı. İkinci
katta ise arka arkaya dizilmiş kişiler vardı. Bu kişilerin üst ta­
rafları insan, alt tarafları domuzdu . Bu kişiler yürümüyor, sa­
dece sürünüyorlardı . En alttaki köprü çok büyüktü ve köprü­
nün her yerini ateşler kaplamıştı. Çok etkileyici bir sahney­
di. Bana rüyamda köprüye bakmamı söyleyen adam, " İsmail ,
bu köprü Sırat Köprüsü'dür. Bütün insanlar bir gün bu köprü-

44
ESKİ PAPAZ D AVETÇİ OLDU

den geçecek. " dedi. Rüya beni çok etkiledi ve Latin Amerika
İslam Merkezi'ndeki imama gidip ondan rüyamı tabir e tmesini
istedim . İmam, "Bu rüya sana Sırat Köprüsü'nü öğretti . " dedi.
Bu rüyadan bir hafta sonra , bu sefer de rüyamda Peygamber
Efendimiz'i gördüm . Rüyamda bir mescide girdim. M escid­
de insanlar halka şeklinde o turmuşlar ve toplantı yapıyorlar­
dı. Benim önümde boş bir yer vardı . Bana, "Buraya o tur. " de­
diler ve oturdum . Birden Peygamber Efendimiz karşımda be­
lirdi. Yüzü çok nurluyd u . Efendimiz'e bakmaya çalışıyordum;
fakat nurdan bakamıyordum . Peygamber Efendimiz'i bulmuş­
ken ona soru sormak istedim . Arapça bilmediğim aklıma gel­
di ve Portekizce olarak, " Ey Allah'ın Rasulü ! " diye P eygamber
Efendimiz'e hitap ettim. Efendimiz hafiften tebessüm e tti ve
dedi ki, "Bilal'in ayak­
ları cennette benim pe­
şimden gelecek. " Sonra
Efendimiz'le yan yana
yürümeye başladık. Yü­
rüdüğümüz yer çöl gibi
bir yerdi ve ben P ey­
gamber Efendimiz'in
sol tarafındaydım. As­
kerde üst rütbeli in­
sanların sol tarafın­
dan değil, sağ tarafın­
dan yürünmesi gerek­
tiğini öğrenmiştim. Bu nedenle Efendimiz'in sağ tarafına geç­
mek için çabalamaya başladım. Ben Efendimiz'in sağ tarafına
geçmek için hızlanınca Allah'ın Rasulü de hızlanıyordu. Ben
yavaşlayınca o da yavaşlıyordu. Ne kadar uğraşırsam uğraşa­
yım Efendimiz'in sağ tarafına geçemedim . Sonra P eygamber
Efendimiz'e , "Ey Allah'ın Rasulü nerede o turuyorsunuz ? " diye
sordum. " Medine' de" diye cevap verdi. Bu sefer de, " N e zaman

45
CENNETE O T OS T OP

geleceksiniz ? " diye sordu m. " Ço k çok zaman sonra . " dedi .
Uyandığımda abdest alıp iki rekat namaz kıldım.

Siz aynca davetçi kimliğinizle de tanınıyorsunuz ve


Brezilya'da İslam'ı yaymak için çeşitli çalışmalar ya­
pıyorsunuz. Davet çalışmalannız şu an ne durumda?
- Bugüne kadar sadece interne t sitemiz yoluyla Müslüman
olanların sayısı iki yüzü buldu . Biz şu an Brezilya'nın yirmi
sekiz vilayetinden yirmi altısında davet çalışmaları yapıyoruz
ve Latin Amerika'nın tamamına İslam'ı yaymayı hedefliyoru z .
Latin Amerikalılar İslam'ı yeterince tanımıyor. Eğer İslam'ı ta­
nırlarsa Latin Amerika'da İslam çok hızlı bir şekilde yayılır.
Şu an dünyada İslam'ın vaktidir. İslam'a girenlerin sayısı her
geçen gün daha da artıyor. İslam adına birtakım olumsuz pro­
pagandalar yapılıyor. Şam, Türkiye ve bütün dünyadaki Müs­
lümanlar bu propagandaları başarısız kılmalılar. Ayrıca Pey­
gamber Efendimiz'in sünnetine büyük önem göstermeliyiz .
Kızlarımız, erkeklerimiz Peygamber Efendimiz'in sünne tine
sarıldıklarında İslam daha fazla güçlenecektir.

Her şey için çok teşekkür ederim.


- A lemlerin Rabbine hamdolsun

Ağustos 2009

46
·- - .._

"Müs lüman o lduktan kısa bir süre sonra


Ta liban saflarında NATO 'ya karşı savaş­
maya başladım. Avustralya 'dan, yeni bir
hayata, huzurlu bir dünyaya başlamak için
ayrılmıştım. Allah 'a şükürler o lsun ki ara­
dığım huzuru burada buldum. İlk baş larda
bazı zorluklar çektim; fakat şu an her şeye
a lıştım. Avustralyalıların hayat standart­
ları Afganlı ların şartlarından çok daha iyi
o labilir. Fakat Avustralya 'da huzur yok. "
2006 yılında Afganistan'a gittiğimde Müslüman olup Taliban'a
katılan Batılılara rastladım. Sonradan Müslüman olarak
Taliban'a katılan gençler arasında Amerikalı, Alman, İngiliz ve
Avustralyalılar vardı. Hepsinin İslam'a giriş hikayeleri son de­
rece ilginçti. Bana en ilginç gelen ise bir zamanlar Avustralya
ordusunda askerken Müslüman olup NATO güçlerine karşı sa­
vaşmaya başlayan Mefyu Stifut'un hikayesi oldu. 2001 yılın­
da Afganistan'a gelen ve kısa bir süre sonra da Taliban'a katılan
Mefyu Stifut, İslam'a girdikten sonra ismini Hamza olarak değiş­
tirmiş. Hamza ile Taliban'a nasıl katıldığını, Afganistan'da yaşa­
dıklarını ve hidayet öyküsünü konuştuk. Eski Avustralyalı askerle
Afgan dağlarında yaptığım bu röportaj benim için aynı zaman­
da unutulmaz bir anı oldu. Afganistan'dan Türkiye'ye döndük­
ten aylar sonra Hamza'nın NATO'ya karşı savaşırken vurulduğu­
na dair bir haber aldım. Fakat bu haberden kısa bir süre sonra al­
dığım başka bir haber Hamza'nın yaşadığı yönündeydi. Şu an ise
Hamza'nın hayatta olup olmadığı ile ilgili kesin bir bilgim yok.
Avustralyalı Ta liban

Afganistan'a gelmeden önce Avustralya'da nasıl bir ya­


şantınız vardı?
- Benim yaşadığım şehir olan Brizbin t, Avustralya'nın en
güzel şehirlerinden biriyd i . Harika bir denizi ve sahili ol­
ması sebebiyle insanlar Brizbint'e akın ederdi . Ben d e sü­
rekli denize girer, içkili partilere katılır, hayatımı eğlen­
ceyle geçirirdi m . Daha sonraki zamanlar, benim gibi sörf­
le uğraşan arkadaşlarımın o rganize ettikleri kokain par­
tilerine katılmaya başladım . Kokain bir süre s onra ben­
de öyle bir bağımlılık yaptı ki aklımı kaybetme noktasına
geldim . Eve gitmiyor, çoğu zaman sokaklarda sabahlıyor­
dum. Çevrem ve ailem de bana delirmiş gözüyle bakıyordu .

Daha sonra neler yaşadınız?


- Kendimde olduğum bir gü n , kalbime şiddetli bir korku gel­
di. Öldüğüm zaman başıma neler geleceğini , nereye gideceği­
mi düşünmeye başladım . O gü nden sonra kiliseye gitmeye ve
İ ncil okumaya karar verdim . Kiliseye gitmek ve İncil okumak
bana iyi geldi ve bazı kötü alışkanlıklarımı terk etti m .

49
C E N N ET E OTOST O P

.....
"-·

.... �
. • 11 '
�·

Taliban'a katılmadan önce Awstralya ordusunda as­

kermişsiniz. Orduya niçin katıldınız?


- Sürekli gittiğim kilisenin papazı vaazlarında , Avus tralya or­
dusuna katılıp Doğu Timur'daki Müslümanlara karşı savaşan
gençlerin günahlarının a f edileceğini söylüyordu . Orduya
katılmanın , kötü alışkanlıklarımdan kurtulmak için de iyi
bir fırsat olacağını düşündü m . Ayrıca , anne ve babamın gu­
rur duyduğu iyi bir Avus tralya va tandaşı olacaktım. Orduya
katıldıktan kısa bir süre sonra Doğu Timur'a gidip Müslü­
manlara karşı savaşmaya başladım. Orduya katılmıştım ; fakat
huzurum yoktu . Avus tralya toplumundan ve ordudan nefre t
ediyordu m . Çünkü tek yaptıkları iş, içki içmek ve eğlenmek­
ti. Ayrıca, düşünüp bazı şeyleri sorguladıkça Hıristiyanlığın
a kla uymayan bir din olduğunu fark ettim. Farklı bir inanç
arıyordum ve içimdeki ses ona ulaştığımda huzur bulacağımı
söylüyordu .

50
AVU S T RALYALI TALİ BAN

Müslüman olmadan önce zihninizdeki İslam imajı na­


sıldı? İslam hakkında neler biliyordunuz?
- İslam hakkında pek fazla bilgim yoktu . Fakat ailemden ve
okuldan aldığım bilgiler nedeniyle , İ slam'ı kadınları aşağıla­
yan bir din olarak biliyordum. Ayrıca orduya katılmadan önce
gittiğim kilisenin papazı Müslümanların dünya için büyük bir
tehlike olduğunu söylüyordu .

İslam'a ilgi duymaya nasıl b�ladınız? Bu süreci anla­


tır mısınız?
- Bir yaratıcının olduğuna inanıyordum . Ona dua ediyor ve
yaratıcıdan ruhuma huzur verecek yolu göstermesini istiyor­
dum . Günlerce dua ettim. Sanırım bu dualarım kabul edildi
ve bir gün internette gezinirken Çeçen Mücahidlerin Komu­
tanı Hattab'ın resmine rastladım. Hattab'ın bakışlarında hiç­
bir insanda görmediğim huzuru gördüm . Onun bakışların­
dan o kadar çok e tkilendim ki bunu size kelimelerle anlata­
mam. Birkaç gün sonra Hattab'ın resmini bilgisayardan çıkarıp
karargahtaki yatağımın başucuna astım. O günden sonra da
Hattab ve İslam'la ilgili araştırmalar yapmaya başladım . İslam'ı
anlatan kitaplar o kuyordum ve Çeçen mücahidlerle ilgili bil­
gisayarlardan indirdiğim görüntüleri seyrediyordum. Başta
Hattab olmak üzere mücahidlere karşı içimde büyük bir sev­
gi oluştu .

Anlattıklannız gerçekten
son derece ilginç. Müs­
lüman olmaya ne zaman
karar verdiniz?
Müslüman olmaya
!
Afganistan'a geldikten sonra , ._
karar verdim. İslam'ı araştır-
\
..... . 1 . ..l

51
CENN E T E O T OSTOP

dıkça mücahidlerle tanışma isteğim daha da arttı . Üç seneye


yakın görev yaptığım Avustralya ordusundan ayrıldım . Bir an
önce Müslümanlarla tanışmak istiyordum. Brizbint'te birkaç
Müslüman'la tanıştım ; fakat onlar düşündüğüm gibi çıkma­
dı. Yaşantıları sıradan bir Avustralyalıdan çok da farklı değildi.
Tanıştığım Müslümanlardan beni Hattab'la görüştürmelerini
istedim . Bunun imkansız olduğunu; fakat Afganistan'a gider­
sem Ha ttab gibi düşünen insanlarla görüşebileceğimi söyledi­
ler. Bunun üzerine ben de Afganistan'a gitmeye karar verdim.

Afganistan'a ne zaman geldiniz?


- İkiz kulelere yapılan saldırılar olmadan bir ay önce .

Afganistan'a gelmeden önce korkmadınız mı? O dö­


nemler Batı basınında Taliban ve Afganistan'la ilgili
son derece olumsuz haberler çıkıyordu.
- Açıkçası korktu m . Ben de ister istemez Taliban'la ilgili yapılan
haberlerin etkisi altında kalmıştım . Fakat içimde Afganistan'a
gitmek iCin büyük bir istek vardı. Hattab'a Afganistan'da ku-

52
AVUSTRA LYALI TALİBAN

racağım bağlantılarla u laşabileceğimi düşündü m . Çü nkü daha


önce farklı bölgelerde savaşan mücahidlerin birbirleriyle ilişki­
leri olduğunu duymuştu m . Afganistan'a gitme kararını alınca
Malezya üzerinden İ ran'a bilet aldım ve u çakla Tahran'a indim .
Tahran'da bir Afganistanlıyla karşılaştım . Ona Afganistan'a git­
mek istediğimi söyleyince Peştuca bir mektup yazdı ve bana
eğer yolda zor durumda kalırsam bu mektubu Afganlılara gös­
termemi söyledi . Daha sonra Tahran'dan Meşhed'e geçtim.
M eşhed'de param çalındı
ve İran'da beş parasız o rta­
da kaldım. M eşhed'de çar­
şıda gezerken iki Afgan­
lıyla karşılaştım. Aklıma
mektup geldi ve mektu­
bu karşılaştığım A fganlıla­
ra verdim. M ektubu oku­
dular ve beni A fganistan'a
götürebileceklerini söyle­
diler. Onlara hiç param ol-
madığını haber verdiğim­
de bana Taliban'a ulaşa-

na kadar bütün masrafları
kendilerinin karşılayacaklarını ifade e ttiler. Önce M eşhed'den
Herat'a hareket ettik. Herat'ta bizi Taliban üyeleri karşıladı ve
daha sonra onlarla birlikte Hera t'tan Kandahar'a geçtik.

Taliban sizi nasıl karşıladı? Size karşı olan muamele­


lerinden bahseder misiniz?
- Beni önce sorguladılar. Çünkü Müslüman değildim ve de bir
batılıydım . Daha sonra onlara yaşadıklarımı anlattım . Hattab'a
ulaşmak ve İslam'ı araştırmak için Afganistan'a geldiğimi söy­
ledim . Yaşadıklarımı dinlediklerinde bana iyi davrandılar. Kar­
şımda son derecede iyi insanlar vardı. Batı insanında olan ben-

53
CENN E T E O T O S T O P

cillik ve hırs bu insanlara çok uzaktı . Doğru yere geldiğimi


ve ruhumun aradığı mu tluluğu burada bu lacağımı düşündüm .
Kandahar'a geldiğimde vakitlerimi Taliban'la birlikte geçiriyo r,
onların hayatlarını gözlemliyordum . İngilizce bilen bir Taliban
üyesiyle haftalarca İslam üzerine sohbet ettik. İslam'la ilgili ak­
lıma takılan bütün soruları ona sordum ve sonunda Müslüman
olmaya karar verip Kelime-i Şehadet getirdim. Müslüman ol­
duktan kısa bir süre sonra da Taliban saflarında NATO'ya kar­
şı savaşmaya başladım .

Buradaki hayata alışmanız zor olmadı mı ? Gördüğüm


kadarıyla Afganistan'da yaşamak hiç de kolay değil.
Aynca siz Afganistan'a Avustralya'dan geldiniz ve si­
zin ülkenizdeki hayat standartları buradan çok farklı.
- Avustralya'dan yeni bir haya ta, huzurlu bir dünyaya başla­
mak için ayrılmıştım. Allah'a şükürler olsun ki aradığım hu­
zuru burada buldum. İlk başlarda bazı zorluklar çektim ; fa­
ka t şu an her şeye alıştım. Hiçbir zaman da buradan ayrılmayı
düşünmüyorum . Avustralyalıların hayat standartları Afganlıla­
rın şartlarından çok daha iyi o labilir. Fakat Avustralya'da hu­
zur yok. İnsan ancak Müslüman olarak, İslam'ı yaşayarak hu­
zura erişiyor. Amerikalılar, Avustralyalılar, İngilizler, İtalyan­
lar ve bütün insanlık aradığı huzuru ancak İslam'da bulabilir.

Aralık 2006

54
"İslam gerçekten muhteşem bir din. İslam
bütün gücünü Allah'ın ayetlerinden ve dün­
yada yaşamış en mükemmel insan olan Hz.
Muhammed'den (s.a.v) alıyor. İslam bütün
hayatımızı kuşatıyor ve bizden bir tercih
yapmamızı istiyor. Ben artık sınıfta başka
biri, işinde başka biri, birinci kız arkadaşı
ile başka biri, ikinci kız arkadaşı ile başka
biri değilim. Allah ve Peygamber benden
nasıl biri olmamı is tiyorsa öyle olmaya
gayret gösteren bir Müslüman 'ım. "
Dinlediğim hidayet öykü leri a rasında bana en ilginç gelenlerden
biri de Brezilya l ı Ahmet Garcia'n ı n öyküsüydü. Hakikati bulmak
için tıpkı bir seyya h gibi yollara d üşen Ahmet Garcia, önce ku­
tuplara gitmiş. Güney Kutbu'nda iki buçuk senesini Ma puçede
halkı ile birlikte geçiren Garcia, daha sonra Amazon ormanla­
rında yerli lerle birlikte yaşamaya başlamış. Müslüman olana
kadar başından birçok olay geçen Garcia'n ı n İslam'a girmesinde
en büyük etken Kur'an olmuş. Kur'an okumaya başladığı andan
itibaren Kur'an'dan çok etkilendiğini belirten Garcia, "Hamd
alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Bu ayet benim bütün haya­
tımı değiştirdi:' diyor. Brezilya l ı Psi kolog uzun bir a rayışın ardın­
dan İslam'a girmeye ka ra r verir ve Müslümanlarla ta n ışmak için
İstanbul'a gel ir. İsta n bul'da son derece g üzel gün ler geçirdiğini
ifade eden Garcia, ayrıca Türkiyeli bir bayanla evlenir. Garcia şu
a n Şam'da yaşıyor ve Kur'a n'ı daha iyi a nlayabilmek için Arapça
öğreniyor.
Brezilya lı Psikolog'un
Sıra Dışı Öyküsü

Geçmişinizle başlamak istiyorum. Nasıl bir ortamda


büyüdünüZ? İslam'la tanışıp Müslüman olana kadar
hangi süreçlerden geçtiniz?
- Latin Amerika ülkeleri genellikle Katolik'tir. Ben de Katolik
bir ailede büyüdüm. Brezilyalılar, "Her iyi aileden mutlaka bir
papaz çıkar. " derler. Benim ailem de son derece dindar bir ai­
leydi ve evin tek erkek çocuğu olduğum için benden papaz ol­
mamı istiyorlardı. Çocukluğumdan itibaren annemden hep ,
"Papazlar İsa Mesih'in yardımcılarıdır. Benim oğlum çok iyi bir
papaz olacak. " şeklinde sözler duyardım. Yedi-sekiz yaşlarım­
dan itibaren Dominigue Kilisesi'ne bağlı bir okulda eğitim gör­
meye başladım . Düşünen bir çocuktum ve Katolik mezhebin­
deki birçok uygulama bende Hıristiyanlığa karşı şüpheler oluş­
turdu . Benden iki yaş büyük çok sevdiğim bir arkadaşım vardı.
O da benim eğitim gördüğüm okulda o kuyup bir kilisede göre­
ve başlamıştı . Arkadaşım göreve başladıktan kısa bir süre sonra
kiliseyi terk etti . Kiliseyi niçin terk ettiğini sorduğumda bana ,
" Kilisede başıma çok kötü şeyler geldi . Yaşadıklarımı sana an­
latamam. Papazlar iyi insanlar değiller. Her şey yalan . " dedi.
Papazlara ve Katolik mezhebine karşı içimde daha önceden

57
C E N N ETE OTOSTOP

de bazı şüpheler vardı. Arkadaşımın bu anlattıklarından son­


ra okulu bırakmaya karar verdim. Böylece on üç yaşımda pa­
paz olmaktan vazgeçerek kendime yeni bir hayat tarzı seçtim.

Yeni hayat tarzınız nasıldı ? Neler yapıyordunuz?


- F u tbol oynuyordum, kızlarla geziyordum, içki içiyordum,
ku msala gidiyordu m . Yeni hayatımda dinin yeri yoktu ve on
sekiz yaşımda İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gittim .
Amerika'da bulunduğum aylar tamamen günah içinde geçti.
Aklınıza gelebilecek her türlü kötü şeyi tecrübe ettim. İşledi­
ğim günahlar nedeniyle kendimden ve Amerika'dan nefret et­
tim . O n ay Amerika'da kaldıktan sonra Brezilya'ya geri dönüp
bir ü niversitenin psikoloj i bölümüne kayıt oldum . Üniversite­
de manevi dü nyaya ilgi duymaya başladım. Özellikle Budizm
beni e tkiledi. Yap tığım araştırmaların ardından Budist oldum
v e ü ç sene kadar iyi bir Budist olarak yaşadım. Fakat üniversi­
teyi bitirdiğim gün düzenlenen mezuniyet töreninde hissettik­
lerim , hayatımın dönüm noktası oldu .

Neler hissettiniz mezuniyet töreninde?


- M ezuniye t günü konuşma yapacak olan kişilerden biri de
bendim. K o nuşma yapmak için podyuma çıktım ve ellerinde
içki ba rd ak l a rı , yanlarında sevgilileri olan arkadaşlarıma bak­
tım. O an içimden kuvvetli bir şekilde , "Sen bu insanlara , bu
şehre ve bu ha y a t a ait değilsin. Özgür olmalısın v e Tanrı'yı
b u l m alı s ı n . " duygusu geçti. Konuşma ya p ma d a n podyumu
terk ettim . Daha sonra da eve gittim. Ka fam karışıktı v e ne
yapacağımı bilm iy o rdu m . Hakikati bulma l ıyd ım; ama nasıl?
Bir süre düşü nd ükten sonra hakikati a r aştı rm ak v e Tanrı 'y ı
bulmak için yollara düşmeye karar verdim. İki büyük sı rt çan­
tamı doldurup seyahat etmeye başladım. O dönemler yirmi
üç yaşlarındaydım. Seyahat ederken bir hippiyle tanıştım ve
o nunla arkadaş oldum . Bana ö nce Şili'ye daha sonra da Güney

58
BREZİLYALI PSİKOLOG'UN SIRA DIŞI ÖYKÜSÜ

Kutbu'na gideceğini , istersem kendisine eşlik edebileceğimi


söyledi. " N e zaman yola çıkıyoru z ? " diye sorduğumda , ceva­
bı " hemen" oldu . Böylece birlikte yola koyulduk. Paramız
o lmadığı için o tostop çekiyorduk. Bazen yürüyorduk , bazen
de kamyonların arkasına biniyorduk. Altmış dokuz gün süren
yolculu ğumuzun ardından Güney Amerika'nın en güneyine
u laştık . Burası Güney Kutbu'nun en u ç bölgelerinden biriydi .
Mapuçede halkının yaşadığı bu bölgede sade bir hayat vardı .
Aradığım soruların cevaplarını bu insanların arasında bulabi­
leceğimi düşünerek Mapuçede halkıyla birlikte yaşamaya b aş ­

ladım.

Kutuplardaki yaşam nasıldı? Gödenaleriniv, yaşadık­


lannı.v anlatır mısını�?
- Aramızda gerçek bir kardeşlik ve dayanışma vardı. Ayrıca
Mapuçedeler çok dürüst insanlardı. Teknolojiden tamamen
uzaktık. Hatta elektriğimiz bile yoktu . Ormana gidip odun
topluyorduk ve topladığımız bu odunları yakarak ısınmaya ça­
lışıyorduk. Yaşadığımız bölge gerçekten çok soğuktu . Kutup­
larda geçirdiğim günler benim için zorlu , bir o kadar da fayda-

59
C ENN ETE OTOSTOP

lı günler oldu . Kendime sürekli olarak kim olduğumu, yaratı­


cının nerede olduğunu , yaratıcıya nasıl ulaşacağımı soruyor­
dum. İ ki buçuk sene kutuplarda yaşayıp Brezilya'ya geri dön­
düm. Kısa bir süre Brezilya'da kaldım . Daha sonra bir arkada­
şımla Amazon ormanlarına gidip orada yerlilerle birlikte yaşa­
maya karar verdik.

Niçin böyle bir karar verdiniz?


- Arkadaşım Amazon'da geleneksel toplumların nasıl yaşadıkla­
rını anlatan bir çalışma hazırlayacak, ben de ona eşlik edecek­
tim . Yola çıkmadan önce arkadaşlarımdan biri doğum günüm­
de, "Amazon'da okumak için bol vaktin olur. Bu kitap Müslü­
manların kitabı, aradığın soruların cevaplarını belki de bu ki­
tapta bulursu n . " diyerek bana bir Kur'an tercümesi hediye etti.

Size Kur'an hediye eden arkadaşınız Müslüman mıydı?


- Hayır, değildi. Hatta bu arkadaşım Kur'an'ı bana hediye et­
meden önce onu okumamıştı. Benim dinlere olan merakımı
bildiği için bana Kur'an hediye etmiş. Kur'an'ı çantama koyup
arkadaşımla birlikte yola çıktık ve Amazon'da yerlilerle birlik­
te yaşamaya başladık.

Amazon ormanlarında hayat nasıldı? Yerlilerin ycqa­


mından bahseder misiniz?
- Yerlilerin yaşamları ilkeldi ; fakat m u tluluk vericiydi . Ateşi
çubuklarla yakıyor ve av hayvanlarıyla b esleniyorlardı. Birbir­
lerine ayıracak vakitleri çoktu . Ayrıca tabiata ve toprağa çok
değer veriyorlardı. İ lerleyen zamanlarda arkadaşımın bana
hediye e ttiği Kur'an'ı hatırladım . Kur'an'ı açtım ve ilk olarak,
" Hamd alemlerin Rabbi olan Allah içindir. " ayetini okuyunca
bu ayetten çok e tkilendim. Bu ayet üzerine dakikalarca düşün­
düm. Kur'an-ı Kerim b eni adeta büyülemişti.

60
BREZİLYALI PSİ KOLOG'UN SIRA DIŞI ÖYKÜSÜ

Kur'an'ın neyinden bu kadar çok etkilendiniz?


- " Hamd alemlerin Rabbi olan Allah içindir. " Bu ayet bütün ha­
yatımı değiştirdi. Birç o k insan kendine , " N e reden geliyoru m ,
kimim , nereye gidiyoru m ? " gibi sorular sorar ve bu sorula­
rın cevaplarını bulmaya çalışır. Benim için öncelikli olan soru
ise , "Yaratıcı kimdir ? " sorusuydu . Bu alemi yara tan , her şeyi
inşa eden bir yaratıcı olmalı; fakat bu yara tıcı kimdir? "Hamd
alemlerin Rabbi olan Allah içindir. " ayetini okuduğu mda ken­
di kendime , "Alemlerin Rabbi olan Allah benim aradığım ya­
ratıcıdır. " dedim. "Bu kitabın ilk bölümü bu kadar e tkileyici
ise gerisi nasıldır acab a ? " diye düşündüm ve Kur'an'ı okumaya
devam ettim. Bazı ayetlerden o kadar çok etkileniyordum ki
kendimi tu tamayıp ağlıyordum ve Allah'ın merhametini hisse­
diyordum . İnsanoğlu bütün uyarılara rağmen geçmişte birçok
defa günah işlemişti; fakat yaratıcımız yine de bize merhamet
e tmek istiyordu . Müslüman olmaya karar vermiştim; ama na­
sıl Müslüman olunacağını ve Allah'a nasıl ibadet edileceğini
bilmiyordum .

Daha sonra Amazon'u terk m i ettiniz?


- Hayır, hemen terk e tmedim. Bir süre daha Amazon'da yaşa­
dım. Daha önce seyrettiğim bazı filmlerde Müslümanların nasıl
namaz kıldıklarını görmüştü m . Vakitler tam doğru olmamakla
birlikte ben de ormanda tıpkı Müslümanlar gibi yere kapanıp
secde ediyordum . Abdest almayı bilmediğim için günde beş
defa banyo oluyordu m . Bir gece uyurken yataktan doğrulara k ,
" la İ lahe İllallah Muhammed Rasulullah . " diye bağırmaya baş­
ladı m . Bu kelimelerin nasıl söyleneceğini ve ne anlama geldi­
ğini daha önce bilmiyordum . Bu kelimeler sanırım bana Allah
tarafından söylettirilmişti. Ormandan ayrıldıktan sonra da il­
ginç bir o lay yaşadım. Bir arkadaşım bana postayla bir kitap
yolladı . O da Kur'an hediye eden arkadaşım gibi Müslüman
değildi ve benim İslam'la ilgilendiğimi bilmiyordu . Postayla

61
CENN E T E O T OSTOP

gelen bu kitabın konusu Peygamber Efendimiz'in hayatıy­


dı. Bunların hiçbiri tesadüf değildi ve Allah çeşitli vesilelerle
İ slam'ı öğrenmem için bana yardım ediyordu . Çevremde hiç
Müslüman arkadaşım yoktu . Bundan dolayı İslam'ı öğrenmek
için Türkiye'ye gitmeye karar verdim.

Türhiye'de nelerle karşılaştınız?


- İ s tanbul'a gider gitmez çok iyi Müslümanlarla tanıştım. Ken­
di kendim e , " Galiba bütün Müslümanlar böyleler. Aradığım
insanları sonunda buldu m . " dedim. Bu insanlar gibi olmak is­
tiyordum . İs tanbul'a gelişimin ikinci günü yaşadığım bir o lay
da beni çok e tkiledi .

Nedir bu olay?
- İçi kalabalık bir o tobüse bindim. Şoför, insanlar o tobüse rahat
binsinler diye arka kapıyı açtı ve biz de o tobüse arka kapıdan
bindik. Kendi kendime , " Para ödemeden yolculuk yapacağız . "
derken arka kapıdan bi­
nen herkes ceplerinden
paraları çıkarıp elden
ele şoföre ulaştırdı. Şo­
för paraları aldı ve para
üstlerinin hepsini gene
aynı şekilde ödeme ya­
panlara elden ele gön­
derdi. İşte o gün Müs­
lümanlarla Müslüman
olmayanlar arasındaki
farkı hissettim. Başka
bir yerde böyle bir şey
asla olmaz . Müslümanların kul hakkına dikkat etmeleri beni
son derece duygulandırmıştı.

62
B R E Z i LYA LI PSIKOLOG'UN S I RA D l $ ! OYKUSU

Türkler sonradan İslam'a giren bir Brezilyalı olduğu­


nuzu öğrendiklerinde size nasıl davranıyorlardı?
- Bana çok iyi davranıyo rlardı. B rezilyalı ve Müslüman oldu­
ğumu duyduklarında ağlayanlar bile oldu . Türkler beni ev­
lendirdiler. Ayrıca Türkiyeli bir Müslüman beni u mreye gö­
tü rdü . İstanbul'da kaldığım dönemler hemen hemen her gece
bir Müslüman beni evine davet ederdi ve ikramda bulunurdu .
Tü rkiye' de bulunduğum süre içinde tam yirmi kilo aldım . Ben ,
Müslü manlara nasıl davranmam gerektiğini ve İslam kardeşli­
ğini İstanbul'daki Müslümanlardan öğrendi m .

İslam'ın en çok hangi yönünü seviyorsunuz?


- En çok Müslüman kardeşlerimle birlikte namaz kılmayı se­
viyoru m . Ayrıca ezan da beni çok etkiliyor. Ezanı ilk olarak
İstanbul'da duydum . İstanbul'a geldiğim ilk günün sabahıydı
ve bir kardeşin evinde misafirdim . Tüm camilerden aynı anda
yükselen ezan sesleri beni çok e tkiledi . Daha sonra ev sahibi
ile birlikte sabah namazını kılmak için camiye gittik. O gün ilk
defa cemaatle namaz kıldım ve yine ilk defa Kur'an-ı Kerim'i
Arapça olarak dinledi m . İmam Haşr Suresi'ni okumuştu ve
anlamını bilmesem de bu sure çok etkileyiciydi . İslam ger­
çekten muhteşem bir din. İslam bütün gücünü Allah'ın ayet­
lerinden ve dünyada yaşamış en mükemmel insan olan Hz.
Muhammed'den ( s . a . v ) alıyor. İslam bütün hayatımızı kuşa­
tıyor ve bizden bir tercih yapmamızı istiyor. Ben artık sınıfta
başka biri , işinde başka biri , birinci kız arkadaşı ile başka biri ,
ikinci kız arkadaşı ile başka biri değilim . Allah ve Peygamber
b enden nasıl biri olmamı istiyorsa öyle o lmaya gayret gösteren
bir Müslü man'ı m .

Nisan 2009

63
?·. r

'

"Uyuşturucu sattığım dönemler birçok in­


sani özelliğimi kaybetmiştim v � sadece
para kazanmayı düşünüyordum. Insanların
benim gözümde hiçbir değeri yoktu. Allah 'a
şükürler o lsun ki İs lam sayesinde o kötü
hayatı ve düşünceleri terk ettim. "
Aslen J a m a i ka l ı o l a n ; fa kat İ n g i ltere'de d o ğ u p büyüyen B i l a l
Brown , M ü s l ü m a n o l madan ö n ce ta m bir suç m a k i n esiymiş.
Uyuşturucu satıcı l ı ğ ı n d a n araba h ı rs ı z l ı ğ ı n a kada r her türlü kötü
işe bulaşan Bila l'in yaşad ıkları tıpkı bir fi l m g i b i . İsla m'a g i rme­
den önce Clifford Brown i s m i n i k u l l a n a n Bilal, M ü s l ü m a n o l d u k­
ta n sonra dokuz İ n g i l iz'i n hidayete ermes i n e de ves i l e o l m uş.
İsla m'a g i rişiyle b i rl i kte yen i bir insan o l d u ğ u n u ifade eden B i l a l
sözleri n i şöyle s ürd ü rüyor: "Müsl ü m a n o l m a m v e sonrasında k i ­
ş i l i ğ i md e meydana g e le n değişi k l i kl e r, beni ya k ı n d a n ta n ı ya n l a ­
rı bir hayli şaşırttı . Şartlarım iyiyd i v e uyuşturucu işinde ç o k para
kaza n ıyord u m . Böyle b i r d u r u m dayken her şeyi terk etmem,
öze l l i k l e eski s u ç orta klarım ta rafı n d a n garip karşı l a n d ı . Bende­
ki değişime en çok sevi n e n ise a n n e m oldu. H atta annem s ı k sık
ba na, 'Bu d i n sen i n gibi birisi n i b u ka d a r değiştird iyse m utlaka
h a ktır: d iyor. Rabbime şükürler o l s u n ki beni kara n l ı kta n çıkarıp
h i dayete kavuşturd u :' Bilal şu a n ken d i s i gibi sonra d a n M ü s l ü ­
m an o la n İ n g i l iz b i r h a n ı mefendiyle evli ve Şa m'da İ s l a m i i l i m ler
alanında eğitim g ö rüyor.
Uyuşturucu S atıcılığından
İslam'a Uzanan Yol

Uyuşturucu satmaya nasıl b�ladınız?


- Ailem fakir b i r aileydi ve Olthem'de oturuyordu k . Olthem
İ ngiltere'nin tehlikeli bölgelerinden biridir. B u rada genelde
yabancılar yaşar ve en tehlikeli gangsterler, araba hırsızları ,
uyuşturu c u kaçakçıları O l them'den çıkar. Olthem ayrıca çete­
lerin merkezidir. Buradaki çeteler sürekli o lay çıkarıp pol isle
çatışırlar. Hatta İ ngiliz polisi Olthem'deki bazı sokaklara gir­
meye çekinir. O l t h em'de birçok yabancı yaşıyordu ve arkadaş
grubum genellikle Pakistanlılardan o luşuyord u . Pakistanlı
arkadaşlarım da benim gibi uyuşturucu ku llanıyorlardı. Lise­
deki hayatım hiç iyi değildi. On altı yaşımda kokain kulla n­
maya başladım. Liseden sonra da bir uyuşturucu çe tesine ka­
tıldı m . Caddelerde uyuşturucu satıyordum ve araba hırsızlığı
yapıyordu m . Berbat bir hayatım vardı; fa kat çok iyi para ka­
zanıyordum. Birlikte olduğum çetenin içinde Pakistanlılar ve
Bangladeşliler de vard ı . Hatta satacağımız eroini Pakistanl ılar

67
C E N N E T E OTOSTOP

sayesinde Afgan istan'dan getirti yorduk. Zekam ve cesare tim


sayesinde zamanla çetenin içinde yükselip araba h ırsızlığı gibi
iş l e r i terk e t tim ve daha büyü k işler yapmaya başladı m . Ulus­
lara rası piyasaya açılarak İngi ltere dışına da uyuşturucu sattı k .
Fakat İ ngi liz polisi b i z i m çeteye k arşı b i r o p erasyon düzenled i .
Bu operasyonun sonunda benimle bi rlikte b e ş kişi tu tuklandı .

Basından İngiliz ve Amerikan hapishanelerinde yatan


mahkümlann büyük bir kısmının İslam'a ilgi duyduk­
lannı ve birçok tehlikeli mahkümun hapishanede Müs­
lüman olduğunu duyuyoruz. Sizin de hapishanede böy­
le bir gözleminiz oldu mu?
- Evet, bu haberler doğru . Ben hapishanede sadece bir ay kal­
dıın ve ilk mahkemede serbest bırakıldım. Suç işliyord u m ;
a m a arkamda delil bırakmıyordu m . B u bir a y içinde birçok
mahkumun elinde K u r'an gördüm. Dışardan tanıdığım birkaç
meşhur uyuşturucu kaçakçısı vardı. Bu kişilerden biri yle ha­
pishanede karşılaştı m . O da Müslüman olmuştu ve hayatını
tamamen değiştirmişti. Benim ağabeyi m de çok tehli keli bir
gangsterdi . Bir kişiyi öldürdüğü , ü ç kişiyi yaraladığı için şu
an İ ngiltere'de hapishanede yatıyor. Ağabeyim de ha pis hanede
Müslüman oldu ve ismini Abdül hak olarak değiştirdi. Fakat
ben cezaevinde İslam'la hiç ilgilenmedi m . Benim düşü ncem
bir an önce dışarı ç ı kıp işlerime kaldığı m yerden devam et­
mekti.

Uyu.şturucu kullananlann nasıl bir dünyalan var? Bu


dünyadan bahseder misiniz?
- Uyuşturucu kullanmak insana başta b i raz zevk veriyor; fakat
daha so nra büyü k acılara neden oluyo r. Bunu fark ettiğim için
uyuşturucu kullan m ayı bıraktım ve sadece satmaya, uyuştu­
nıcudan büyük paralar kazanmaya başladı m . Uyuşturucu kul­
lananlar her ge çen gün kötü bir s o n a doğru yaklaşırlar ve son

68
UYUŞTU R U C U SAT I C J L I G ! N DA N İ S LAM'A U ZA N A N Y O L

.H .� .


\

�ı.�·· ,.":J,.. . :� . ,'


��. : ,.·-;-

derece acı dolu bir yaşamları vardır. Uyuşturucu bağımlıları


zamanla dünya ile o lan bütün ilişki lerini keserler ve sadece
uyuşturucuyu nasıl bulac aklarını düşünmeye başlarlar.

Uyuşturucu kullananlann düştükleri. durumu gördüğü­


nüZde bir satıcı olarak vicdan azabı çektiğiniz anlar
oluyor muydu?
- Hayır, olmuyordu . Uyuşturucu sattığım dönemler birçok in­
sani özelliğimi kaybetmiştim ve sadece para kazanmayı düşü­
nüyordu m. İnsanların benim gözümde hiçbir değeri yoktu .
Allah'a şükürler olsun ki İslam sayesinde o kötü haya tı ve dü­
şünceleri terk e ttim .

İslam'a karşı ilk defa ne zaman ilgi duymaya başladı­


nız?
- Uyuşturucu sattığım dönemlerde s ü rekli farklı kadınlarla
b i rlikte oluyordum ve en iyi arabalara bi niyordum . Bu yaşam
uzun zaman bana cazip ve eğlenceli geldi. Belli bir zaman son­
ra ise içimde büyük bir boşluk oluşmaya başladı.

69
C E N N E T E OTOSTOP

Daha sonra ne oldu?


- Malcom X'in hayatını anlatan b i r film seyrettim. Bu film beni
çok e tkiledi v e Malcom X'e hayran oldu m . Filmi seyrettikten
sonra Müslüman ol mayı düşünmedim; fakat İslam'ı kendime
Hı ristiyanlıktan daha yakın hissetmeye başladım . Zihnimde
İslam siyahların , H ıristiyanlık ise beyazların dini şekl i n d e bir
düşünce ol uştu . Beyaz İngilizleri hiç sevmiyordum . Onlar da
bizi sevmiyorl ardı ve siyah o lduğu muz için bizi küçük görü­
yo rlardı . Sonra Wu Ta ng Clag grubunun yaptığı hipap müzik­
leri dinlemeye başladım . Bu grubun elemanları Müslüman ol­
duklarını söylüyo rlardı ; fakat bazı ırkçı görüşleri vardı. M ese­
la Allah'ın siya h , şeytanın ise beyaz olduğuna inanıyo rlardı .
Bu grubun elemanları daha çok Alij a h M u hammed'in görüş­
lerine bağlıydılar. Yaptıkları parçalarda beyazları aşağılıyorlar­
dı. Pakistanlı bir arkadaşım bana , önceleri Hıristiyan bir din
adamıyken daha sonra Müslüman olan Ahmed Deedat'ın ko­
nuşmalarını içeren bir kaset verdi . Ahmed Deedat'ın konuş­
malarını dinledikten sonra Hıristiyanlığı tamamen terk ettim .
Ahmed Deedat konuşmalarında Hıris tiyanların inançlarındaki
yanlışlıkları net bir şekilde ortaya koyuyordu .

70
U Y U ŞTURUCU SAT ! C ILIGINDAN ! SLA M ' A U Z A N A N Y O L

Bu dönem uyuşturucu satmaya devam ediyor muydu­


nuz?
- Ev et. Ama bir arayış içine girmiştim. U yuşturucu çe tesinde­
ki Pakistanlılara İslam'la ilgili soru lar sordum. Pakistanlılar
Müslüman olduklarını söylüyorlardı ; fakat İslam'la ilgili pek
fazla bilgileri yoktu. Bir Pakistanlı arkadaş ım , " Kur'an okursan
Kur'an'da soru larının cevabını bulursu n . " dedi. Bunun üzerine
bir Kur'an tercümesi aldım ve oku maya başladım. Önce Fat iha
Suresi'ni daha sonra da Bakara ve Al-i İmran Surelerini oku­
dum. Bu sureler beni çok etkiledi ve Kur'an'ın Allah tarafından
gönderildiğine inanmaya başladı m .

Kur'an'ın sizi bu kadar etkileyen yönü neydi?


Kur'an okumaya başlayınca Allah'ın Kur'an vasıtasıyla in­
sanlarla konuştuğunu fark ettim. Daha önce İncil'in de bazı
bölümlerini okumuştu m ; fakat Kur'an İncil'den çok farklıy­
dı. Ayrıca Kur'an okudukça içimde büyük bir korku oluşma­
ya başladı.

Nasıl bir korkuydu bu?


- Büyük gü nahlar işlemiştim ve Kur'an okudukça işlediğim gü­
nahları hatırlıyordum. Bu durum beni rahatsız ediyordu . İçim­
deki bu korku nedeniyle zamanla Kur'an okumayı terk ettim.
Daha sonra iki sene boyunca hiç Kur'an okumadı m . Islam'la il­
gi li araştırma yapmaktan da vazgeç tim.

Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz?


- Bir gece Pakistanlı bir arkadaşımız ın evinde topla nmıştı k .
Dört arkadaş b i r g ü n sonra satacağımız uyuşturucu ları ha­
zırl ıyordu k. Kapın ın zili çaldı ve hemen uyuşturucu ları sak­
ladık. Gelen Osman adında sarıklı ve sakal l ı bir gençti. Teb­
liğ Cemaati'nden o lan Osman, bizim uyuşturucu çetesinden

71
C E N NETE OTOSTO P

Pakistanlı arkadaşımızın tanışıydı. Osman hepimizi mescidde


yapılacak sohbete davet etti. Ben ilk başta mescide gitmek is­
temedi m ; fa kat Osman çok ısrar etti. Osman'ın ısrarı üzerine
mesc ide git tim ve mescidde sohbet veren hocayı dinledim. Ho­
canın anlattıkların ı n hepsi doğruydu . O an artık İslam'dan ka­
çamayacağımı ve Müslüman olmam gerektiğini bir kez daha
hissettim. Mescidden eve dönünce te krar Kur'an okuma­
ya başladım. Kur'an'ı o kudukça korkuyordu m ; fakat Alla h'ın
her ne olursa olsun günah işleyenleri affedeceğini müj deleyen
ayetlerine ras t ladığım zaman rahatl ıyordum. Müslüman olma­
ya karar vermişti m ; ama Müslüman olmak için kendimi hazır
hissetmiyordum.

Niçin?
- İslam'a tamamen zı t bir hayatım vard ı . Bu hayatı ve çevremi
birdenbire değiştirmenin zor olacağını düşünüyordum. M esci­
de gitmeye başladıktan ü ç gün sonra bizim çeteye yönelik bir
operasyon daha düzenlendi. Ben ve iki kişinin dışında çe tenin
bütü n üyeleri tutuklandı. Çetemiz bu operasyonla büyük bir
darbe yiyince uyuşturucu satışına ara verdik. Bu benim için
iyi bir fı rsat oldu ve İslam'ı daha iyi öğrenmek için mesc iddeki
sohbetlere gitmeye başladım. B u arada mescidde tanı ştığım bir
İ ngiliz Müslü man bana Harun Yahya'nın kitaplarından bazı la­
rını hediye etti . B u kitaplar beni çok e tk iledi . Harun Yahya'nın
kitapları sayesinde İslam ve Allah ile ilgili kafamı karıştıran
soruların cevaplarını buldum ve Müslüman o lmaya karar ver­
dim . Müslüman o lduktan sonra tasavvufa ilgi duymaya baş­
ladım ve Şeyh Habip'le tanışıp Semaniye Tarikatı'na katıldı m .

İlk defa duyuyorum bu tarikatı.


- Semaniye Tarikatı daha çok Afrika ve Yemen tarafla rında yay­
gın olan bir tarika t .
U Y U 5T U R U U J SATI C I U G I N DA N I S LA M A Li Z A N A N Y O L

Niçin bir tarikata girme ihtiyacı hissettiniz?


- Çok berbat b i r hayattan gelmiştim ve ruhum tama men kir­
lenmişti . Tasavvuf sayesinde ru hum temizlendi ve nefsimle na­
sıl mücadele edeceğimi öğrendim. Tasa vvuf bir anlamda has­
ta o lan ru humun doktoru oldu v e iç dünyamı keşfetmemi sağ­
ladı . Zikir törenlerine katı ldığı mda kalbimin rahatladığını his­
sediyoru m . i nsan h erhangi bir organ ında rahatsızlık hissetti­
ğinde do ktora ihtiya ç duyuyor. Tasavvu f da kalpte o luşan has­
talıkları tedavi ediyor. G ü nümüzde insanla rın en çok ihtiyaç
duydukları doktorlar ise Kur'an ve Sü n n e t üz ere yaşayan bü­
yük alim ve veliler.

İslam'ın en çok sevdiğiniz yönü nedir?


- Müslümanların arasındaki kardeşliği çok seviyoru m . Müslü­
m a n lar birbirlerine muhabbet b esliyorlar ve birbirlerine kar­
şılı ksız yardımcı oluyo rlar. M üslüman o lduktan sonra islam'ı
daha iyi anlamak için Arapça öğrenmem gerektiğini fark ettim
ve Yemen'e gittim . Yaklaşık bir buçuk sene Yemen'de kaldım .
Yemen'in güneyinde Hadra-Mevt isimli bir bölge var. Hadra­
Mevt halkı İslam'ı çok iyi yaşıyor. Ayrıca buranın alimleri çok
bilgili ve halkı da misafi rperver. Yemenliler fa kirler ama di nle­
rine sadıklar ve din kardeş li ğine çok önem veriyorlar.

Müslüman olmanız çevrenizde nasıl karşılandı?


- Müslüman olmam ve sonrasında kişi liğimde meydana gelen
değişiklikler beni yakından tanıyanları bir hayli şaşırttı . Şart la­
rım iyiydi ve uyuşturucudan çok para kazan ıyordum . Böyle bir
durumdayken her şeyi terk etmem, özellikle eski suç ortaklarım
tarafından garip karşılandı . Bendeki değişime en çok sevinen ise
annem oldu . Hatta annem sık sık bana, "Bu din senin gibi biri­
sini bu kadar değiştirdiyse mu tlaka haktır. " diyor. Rabbime şü­
kürler olsun ki beni karanlıktan çıkarıp hidayete kavuşturdu .

Mayıs 2009
"Hıristiyan yapmaya karar verdiğimiz öğ­
rencilerle ilk etapta arkadaş lık kurup, on­
ların bize sonsuz bir güven duymalarını
sağlıyorduk. Daha sonra da bu öğrencilerin
İncil ve kiliseyle tanışmalarına aracı olu­
yorduk. Bu aşamadan sonra ise devreye ki­
lisedeki papazlar giriyor ve Hıristiyan ol­
maya aday o lan öğrencilerle tek tek ilgilen­
meye başlıyorlardı. Bu sürecin sonunda öğ­
rencilerin bir kısmı eski dinlerini terk edip
Hıristiyan o luyordu. "
H ı ristiya n bir m i syonerken M ü s l ü m a n o l a ra k Maysara i s m i n i
a l a n Covita Gusl i n i l e M a lezya'n ı n K l a n t a n bölgesindeki İ s l a m
ve Davet Okul u'na yaptı ğ ı m ziya ret e s n a s ı n d a ta n ıştı k . İ s l a m ve
Davet Okul u'na önceden başka d i n l ere m e n s u p o l u p daha son­
ra İsla m'a g i rmeye kara r veren yen i M ü s l ü m a n l a r ka b u l e d i l i ­
yor. D ö r t seneye ya kın bu o k u l d a d i n i eğitim gören yen i M ü s ­
l ü m a n l a r, eğiti m leri n i n s o n u n d a davetçi o l uyorl a r ve çevrele­
rindeki i nsa n l a ra İs la m'ı a n l atmaya başlıyorlar. İslam ve Davet
Okul u'nda ta n ı ştı ğ ı m yen i M ü s l ü m a n l a r a ras ı n d a eski papazl a r­
d a n tutun da, Budist ra h i p le re ka d a r b i rçok kişi va rd ı . Ayrıca, bu
okul tarafı n d a n yürütü l e n d avet ça l ış m a l a rı vasıtasıyla şu ana
kad a r b i n l e rce kişi Müslüman o l m uş. B i r ya rd ı m kuruluşu ta ra ­
fı n d a n fi nanse edilen İ s l a m v e Davet O k u l u'n u n ça l ı ş a n l a rından
b i ri de Maysa ra Hanım. Eski M i syon e r Maysa ra H a n ı m , Müslü­
m an o lm a d a n önce yapt ı k l a rı m isyo n e rl i k ça l ış m a l a rı n ı ve hida­
yet öyküsü n ü a n lattı.
Müslüman Olan Hıristiyan
Misyoner

Hu-istiyan bir misyonerken Müslüman olmaya karar


verdiniz. Sizdeki bu dönüşüm nasıl gerçekleşti?

- Mal ezya'rıın doğusunda bulunan Sandakan şehrinde doğ­


d u m . Aile m i n bütün fenleri Hıris tiyan'dı. Ben de lise yılları m ­
da ki lisedeki ayinleri aksa tmayan ve Hıristiyanlığın yayılması
için yoğu n bir şekild e çaba gösteren Katolik bir davetçiydiın.
O dönemler en büyük hayal i m , yeryüzünde yaşayan b ü t ü n in­
sanların Isa Mesih'e inanıp Hıristiyan olmalarıyd ı . Faka t , Allah
bana merhamet edip hak ikati bulmamı sağladı ve 1 999 yılında
M üslüman o l d u m . Müslüman olmaya karar vermem belli b i r
s ü rec i n sonunda gerçekleşti. O kuduğum lisede farklı dinler­
den öğrenciler vardı ve bir grup I-lıristiyan arkadaşımla birlik­
te Hindu izm'e , Budizm'c ve İslam'a inanan öğrenci l erin H ı ris­
tiyan ol maları i ç i n çalışmalar yapıyorduk.

Ne tür çalışmalar yapıyordunuz? Çevrenizdeki insan­


lan Hıristiyanlaştınnak için nasıl bir yol izlediğiniz­
den bah...eder misiniz?

- Dave t ç alışm a larımızı Sandakan'daki bazı papazları n k o n tro-

77
C E N N ET E OTOSTOP

lünde yürütüyorduk. Kiliseden eğitim alıyorduk ve papazlar­


dan insanları İnci l'e davet ederken nasıl bir yol izlememiz ge­
rektiğini öğreniyord u k . Hıristiyan yapmaya karar verdiğimiz
öğrencilerle ilk etapta arkadaşlık kuru p , onların bize sonsuz
bir güven duy malarını sağlıyord u k . Daha sonra da bu öğrenci­
lerin İ ncil ve kiliseyle tanışmalarına aracı oluyorduk. Bu aşa­
madan sonra ise devreye kilisedeki papazlar giriyor ve Hıris­
tiyan o lmaya aday olan öğrencilerle tek tek ilgilenmeye başlı­
yorlard ı . Bu sürecin sonunda öğrencilerin bir kısmı eski dinle­
rini terk edip Hıristiyan oluyord u .

Hıristiyanlığa davet edeceğiniz öğrencileri tespit eder­


ken nelere dikkat ediyordunuz?
- Daha çok dindar olmayan ve bir arayış içinde olduğunu his­
settiğimiz öğrencilerle ilgileniyorduk. B u tür öğrencilerin Hı­
ristiyan olmaya karar vermeleri , diğer öğrencilere göre daha
kolaydı . Çeşitli partiler düzenliyord u k ve partiler sayesinde
öğrencilerle olan ilişkilerimizi daha da geliştiriyorduk. Bu par­
tiler her ay en az beş veya altı kez tekrarlanıyord u . Partilerde
tanıştığımız yeni kişilerle zaman içinde ilişkilerimizi daha da
geliştiriyord u k .

78
M U S L Ü M A N O LA N HIRİSTİ YA N M İ SY O N E R

İslam'a giriş öyhünüzii anlatır mısınız?


- Müslüman olmadan önce Islam'la ilgili birçok bilgiye sahip­
ti m ; fakat zaman içerisinde bu bilgilerimin birçoğunun yan­
lış olduğunu öğrendim . H ıristiyan olduğum dönemlerde de
İslam'ın akide olarak Budizm ve Hinduizm'den daha güçlü ol­
duğunu fark etmiştim. Okuldaki Müslüman öğrencileri Hıris­
tiyanlaştırmaya çalışıyorduk; fakat İslam'a karşı bende her za­
man bir ilgi ve sempati vardı . B u ilgi ve sempa timi kimsey­
le paylaşmıyordu m . Bazı dönemler İslam'la ilgili kitaplar oku­
yordu m . Ayrıca Kur'an ve İncil'in ortak yönlerini öğrenmeye
çalışıyordu m . Kur'an o kurken özellikle M eryem Su resi'nden
çok etkilendim ve M e ryem Suresi'ni bi tirdiğimde Kur'an'ın
ilahi bir kitap olduğuna dair düşüncelerim daha da güç lendi .
Kur'an' da , " Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz , Allah da
size yardım eder. " mealinde bir ayet var. Bu ayet de o dönem­
ler beni çok etkilemişti .

Müslüman olmaya ne
zaman karar verdiniz?
- Müslüman olmaya lise son
sınıf ta karar verdim . İslam'a . ,.

olan ilgim arttıkça Müslü­


manlara karşı olan sempa­
tim de artıyordu . Bir gün
Müslü manların nasıl ibadet
ettiklerini görmek için oku­
lumuzun mescidini ziyaret
ettim ve mescidin bayanlar
bölümüne girip bir köşeye oturdum . Namaz kılanların başları-
nı yere koyup A llah'a secde etmeleri beni çok e tkiledi ve içim­
de yoğun bir şekilde Allah'a secde etme duygusu oluştu . Oku­
lun mescidinden ayrılıp eve gittim ve odama girip secde etme­
ye başladı m . Dakika larca ağlayarak Allah'a secde ettim ve o an

79
C E N N ET E OTOSTO P

Müs lüman o l maya karar verdi m . K o ta k i nabalu'ya gidip İ slam


M e c lisi yetkili lerinden M üslüman o lma m için bana yardımcı
olma larını istedim ve 1999 yılının Mart ayında Ke lime-i Şeha­
det getirerek İ slam'a gird i m . Müsl üman o lmaya karar verd i k ­
ten s o n r a Ş e y h B e s m i tarafından yazılan Ra hman Tefsiri'ni sa­
tın aldım ve okul dışındaki vakitlerimi Rahman Tefsiri'ni o k u ­
y a r a k geçirmeye başladım. R a h m a n Te fsiri i m a n ı m ı d a h a d a
güçlendirdi ve İ slam'la ilgi l i zihnimde oluşan bütün soru lara
bu tefsir sayesinde cevaplar buldu m .

Müslüman olmaya karar verdikten sonra bu karannı­


zı ailenizle ve çevrenizdeki arkada.şlannızla paylaştı­
nız mı?
Birkaç Müslüman a rkadaşıma İslam'a girdiğimi haber verdim ; fa­
kat beş sene boyunca ailemden Müslüman olduğumu sakladı m .

Beş sene boyunca Müslüman olduğunuzu ailenizden


niçin sakladınız?
- M ü slüman olduğumu aileme haber v e rd iğimde , onl ardan tep­
ki alacağımdan emin­
dim. Ha tta babam
İ slam'a girdiğim için

!� . • beni evlatlıktan red ­


dedip evden uzaklaş­
tırabi lirdi . Bu nedenle
beş sene boyunca na­
mazlarımı gizlice kıl­
dım ve çok istememe
rağmen bana ait olan
odamın dışında ba­
şörtüsü takamadım .
Beş senenin sonunda
.. -.
.�
a ileme Müslüman ol-

80
duğumu a ç ı kladım ve
beklediğim gibi bü-
yük b i r t e p kiyle karşı-·

\, , � !aştı m . Babam odama

\t \. ·t� li:-.- ..�-- :j


girip lslam'la ilgili bü-

-t !�;\
�""--. .. . � · � ıJ t ü n kitaplarımı topla -

�}: yıp ateşe verd i . Ayrıca


"' .��
i;•.
... ..
" :l başö rtü lerimi ve sec-
. ;:: . '
cademi de yaktı. Ba-
·

bamın Müslüman olduğum için bana uygulad ığı baskılara da­


yanamadım ve belli bir zaman sonra evden ayrıldım . K ısa bir
süre Kuala Lumpu r'da Müslüman bir ailenin yanında kaldım
ve bu ailenin yardımıyla Klantan'daki İslam ve Davet O kulu'na
kaydımı yap tırdı m . Bu o ku lda dört sene İslami ilimler alanın­
da eğitim gördüm ve bu dört senenin sonu nda okuldan mezun
oldum. Daha sonra M alezyalı b i r Müslüm an'l a evlendi m . Şu
a n üç çocuğumuz var. Ayrıca İslam v e Davet Okulu'nda görev­
l i olarak çalışıyoru m .

Eski b i r Hıristiyan Misyonersiniz. Bir dönem Hıristi­


yanlık üzerine eğitim aldınız, daha sonra da İslam'ı
öğrenmek için ciddi bir eğitim sürecinden geçtiniz. Bu
iki dini bilen birisi olarak İslam ile Hıristiyanlık ara­
sındaki en belirgin farklan anlatır mısınız?
- İslam , insanın hayatında hiçbir boşluk bırakmayan tamam­
lan mış bir dindir. Bugünkü H ı ristiyanlık ise tamamlanmamış ,
insanın hayatını tam a n lamıyla dolduramayan eksik b i r d i n .
Ayrıca , teslis i n a n c ı b ü t ü n Hı ristiyanların kafasını karıştırıyor
v e kilisedeki din adamları teslis inancı ile ilgili soru lara in­
sanları tatmin edici cevaplar verem iyor. Hıristiyanlık insanla­
rı ü ç i laha birden tap maya çağırırke n , İslam insanları tek o l a n
A llah'a k u l l u k e tmeye davet ediyor. İ s l a m a k i d e y ö n ü y l e de Hı­
ristiyanlığa g ö r e daha m a n t ı k l ı ve gü çlü .

81
C EN N ET E OTOSTOP

Sizin eğitim gördüğünüz İslam ve Davet Okulu'nda


okuyanlar daha sonra davetçi oluyor. Sizin davet çalış­
malannız neticesinde de İslam'a giren kişiler oldu mu?
- Eve t . Kız kardeşlerimin üçü farklı zamanlarda Kelime-i Şeha­
det ge tirerek Müslüman oldu . Anne ve babamın da Müslüman
olmalarını çok istiyorum ve onlar için dua ediyorum . Müslü­
manlar olarak insanlara islam'ı anlatmalıyız ve farklı dinlere
mensup kişilerin Kur'an'ı tanımalarını sağlamalıyız . Ben dini­
mi çok seviyorum. Özellikle de Ramazan'ı ve oruç tutmayı . . .
Bu Ramazan, Müslüman olarak geçirdiğim onuncu Ramazan
ve on senedir oruç tu tmaya devam ediyoru m . Ramazan ayı , di­
ğer aylarda kontrolden çıkan nefislerin dizginlenmesi için iyi
bir fırsat . Ayrıca başörtüsü takmayı da çok seviyoru m . Başör­
tüsü bana güven hissi veriyor ve başörtüsü takarak kötülükler­
den ve kötü bakışlardan korunduğumu hissediyoru m .

Eylül 2009

82
"Hıristiyan olduğum dönemlerde Incil 'in
sadece papazlar tarafından anlaşılabilece­
ğini düşünüyordum. Çünkü papazlar bize
böyle diyorlardı. Aynı şekilde bazı Müs lü­
manlar da Kur 'an 'ın ya lnız din adamları
tarafından anlaşılabileceğini söyleyerek
Kur 'an'dan uzak duruyorlar. Ben bu anla­
yışın Müs lümanlara Hıristiyanlardan geç­
tiğini düşünüyorum. "
Dünyada İsla m'a o l a n i l g i n i n boyutl a rı ve yen i Müslüman o l a n ­
l a rl a i l g i l i a raştırma yaparken Lati n Amerika Kıtası'nda yaşanan­
lar d i k kati m i çekti. Daha son ra İslam'ı n son y ı l l a rda en fazl a yayıl­
d ı ğ ı kıta n ı n Lati n Am erika olduğunu fa rk ettim. Dün, kısa zaman­
da Asya ve Uzakdoğ u'da g e n i ş b i r yayı lma alanı b u l a n İslam, ar­
tık B rezilya'da, Meksika'd a , Arjanti n'de, Şili ve Kol o m biya'da bü­
yük bir g ü ç h a l i n e g e l iyor. Lat i n Amerika l ı l a r ı n İ s l a m'a bu kadar
büyük bir ilgi g östermeleri fa rkl ı nedenlere bağlan ıyor. B u ne­
d e n l e rden i lki, Latin Amerika l ı l a r İsla m'ı yeryüzünde şu a n hakim
o l a n a d a l etsiz d ünya düze n i n e karşı b i r isyan o l a ra k görüyor. Di­
ğer bir neden ise, b i rçok Latin Ameri kal ı yaptı k l a rı a raştırm a l a r
son ucu kökleri n i n Ara p l a ra, E n d ü l ü s Emev i Devleti'ne daya n d ı ğ ı ­
n ı fa rk ederek kökleri n e d ö n m e k için İ s l am'a g i riyor. İslam'ı n Lat i n
Amerika'd a bu kadar h ı z l ı b i r şeki lde yayı l m a s ı n ı n sebepleri a ra­
sında y i n e kıtada 1 990'd a n sonra a rta n teb l i ğ ça l ı ş m a l a rı, çıkarı­
l a n derg i l e r, internet vasıtasıyla ya p ı l a n ça l ışma l a r ve kurulan İs­
lam merkezl eri gösteril iyo r. Şa m'da s o n radan M ü s l ü m a n olan bir­
çok Latin Amerika l ı i l e tan ışma i mka n ı b u l d u m . İsla m'ı a n la m a k
v e iyi b i r davetçi o l a b i l m e k için A rapça öğre n m e n i n gerekl i l i ğ i n e
i n a n a n Latin Amerika l ı M ü s l ü ma n la r, Şa m'da b i r süre eğitim gör­
d ü kten so n ra ü l kelerine d ö n ü p davet ça l ışması yapıyorl a r. Şa m'da
tan ıştığ ı m Latin Amerika l ı Müsl ü m a n l a rd a n b i ri de B rezilya l ı Ab­
d u l l a h Za hid'd i . M ü s l ü m a n ol madan ö nce Ara Cristiona Leticia is­
m i n i k u l l a n a n Abdu l l a h Zahid, Sao Pa u l o şehrinde hukuk eğitimi
görmüş. Şehirdeki modern hayattan sıkılı nca, Amazo n orma n l a­
rındaki yerl ilerle b i r l i kte yaşamaya başlayan Za hid'in orma nda
yerl i l e r arasında ya ptığı göz l e m leri i l g iyle okuyaca ğ ı n ızı ta h m i n
ediyoru m . 1 1 Eyl ü l sal d ı r ı l a rıyla b i r l i kte İ s l a m ' l a i lg i l e n meye baş­
layan Za h i d 'i n b u i l g isi, za m a n l a M ü s l ü m a n o lmasıyla sonuçlan­
mış. Tıpkı d iğer Latin Ameri k a l ı Müsl ü m a n l a r gibi bel l i bir dönem
Şam'da eğitim göre n Zah id, şu a n eşiyle b i r l i kte Brezil ya'da insan­
lara İsla m'ı a n l atıyor.
1 1 Eylül'le Gelen Hidayet

Çok ilginç bir yaşam hikayeniz olduğunu duydum. İs­


terseniz en baştan başlayalım. Nasıl bir ailede dünya­
ya geldiniz?
- Anne ve babam birçok Brez ilyalı gibi Hıristiyan'dı . İsa M esih'e
karşı büyük bir sevgi besliyor, ellerinden geldiği kadar Hıris­
tiyanlığı yaşamaya çalışıyorlardı . Ben de onlarla birlikte hafta
sonu ayinlerine katılmak için kiliseye gidiyordu m . Çocukluk
yı llarımda annemden İsa M esih'le ilgili birçok hikaye d inledi­
ğimi hatırlıyoru m . Ayrıca çok okuyan bir çocukt u m . Bu ne­
denle lise yıllarım hep kitapla rla geçti. Daha so nra hukuk fa­
kü ltesini kazandım ve ail e mden ayrılarak Sao Paulo'ya geldim.
Hayatımdaki büyük değişiklikler üniversite yıllarımda başladı.

Ne gibi değişiklikler?
- Sao Paulo'ya gelmeden ö n c e , ailemle birlikte bir köyde yaşı­
yordu k . Bu nedenle kent yaşamının nasıl bir şey o lduğunu bil­
miyordu m . Fakat Sao Paulo bana kent yaşamının ne kadar ber­
bat bir yaşam o lduğunu öğretti . Sao Pau lo'da yaşayan insanlar
para ve teknoloj i tarafından birer köle haline getirilmişlerd i .
İ l işkiler tamamen ç ı k a r ü z e r i n e kurulmuş , insanlar birbirle­
rind en ve doğadan uzaklaşmışlardı . Kentliler yaşa mlarının ço-

85
C EN N ET E OTOSTOP

ğunu İnternet başında v e televizyon karşısında geçiriyorlardı .


Teknoloj i , insanların yaşamlarını gasp ediyordu ; fakat kimse
bunun farkında değildi . Ü niversitedeki arkadaşlarımın birço­
ğu ise sadece seks ve içki için yaşıyordu . B rezilyalı gençlerin
hayatlarının hiçbir anlamı yo ktu . Modern ve kapitalist ha­
yat tarzı Brezilyalı gençlerin yaşamlarına anlam katacak olan
du ygu ların birçoğunu öldürmüştü . Bu nedenl e , kapitalizme
ve modernizme karşı içimde büyü k bir öfke oluştu . Alışveriş
merkezlerini , diskotekleri , parayı sevmiyordu m. Mode rnizınin
insan lığı bitirdiğini gözlem liyordu m . Ben de eğer bir önlem
almazsam, bu insanlar gibi modern yaşam tarafından esir alı­
nacak tım . N e olu rsa olsun modern yaşam tarzına karşı diren­
meliydim. Ayrıca ağaçlar, nehirler, hayvanlar bana daha çekici
geliyordu . 1995 yılında üniversiteyi bitirdim ve Sao Paulo'yu
terk edip , Amazon orman larında yaşayan yerlilerin bulunduğu
bö lgeye gittim. Bu bölgenin ismi Matugraso olarak bilinir.

Nasıl bir hayat vardı ormanda? Orada geçirdiğiniz


günleri anlatır mısınız?
- Bu bölgede yaşayan yerliler modern hayatla hiçbir şekilde ta­
nışmamışlardı . Paranın , teknoloj inin ne demek o lduğunu bil­
miyorlard ı . Yiyeceklerini o rmanda avlanarak, nehirlerde ba­
lık tutarak, balcılık yaparak elde ediyorlardı . Birbirlerine karşı
çok saygı duyuyorlar ve aralarındaki ilişkiler kesinlikle çıka­
ra dayanmıyordu . Zamanlarının çoğunu kendi aralarında soh­
bet ederek ve oyun oynayara k geçiriyorlardı . Onlarla birlikte
geçirdiğim günler gerçekten güzeldi . O rmanda hayatın z evki­
ne varıyordum ve elimden geldiği kadar yerliler gibi yaşama­
ya çalışıyordum . Yaşamımı onlar gibi avlanarak ve bal yetişti­
rerek sürdürüyordum. Ayrıca , ormandaki çocu klara Kapuvera
dersleri veriyordu m . Kapuvera , Brezilyalıların geleneksel dö­
vüş sporudur. Kapuvera size hem kavga etmeyi , hem de dans
e tmeyi öğretir. Kapuvera ormanda yaşayan insanlara çok eğ-

86
1 1 E Y L Ül.:LE G E L E N H İ D AYET


fi.. '' \ �. >
. ..
/ -'

lenceli geliyordu . Bu nedenle benden çocuklarına bu sporu öğ­


retm emi istedi ler. Ben de kabu l ettim.

Ormanda yaşayan insanlar neye inanıyordu?


- Güneşe ve nehirlere tapıyorlard ı . Onların da kendi araların­
da din adamları vard ı . Yerliler arasında aynca büyücülük de
bir hayli gelişmişti .

Modem hayatı merak ediyorlar mıydı? Mesela kent­


lerde yaşayan insanlarla ilgili size sorular soruyorlar
mıydı?
- Merak ediyorlardı tabi . . . Ben de o nlara kenti ve teknoloj iyi
anla tıyordum . Fakat hiçbiri ormanı terk etmek istemiyord u .
Çünkü yerliler kentlerde yaşayan insanlardan çok d a h a mut­
luydular. Modern hayatın bizden aldığı her türlü insani değer
ormanda dipdiri yaşıyordu . Yerliler arasındaki kardeşlik ve
dayanışma duygulan kentlilerden çok daha ileri derecedeyd i .

Sizin gibi modem hayatı terk edip yerliler arasında ya­


.şayan başka .şehirliler de var mıydı?
- Eve t B i r fi z i k profesörü vardı. S a o Paulolu olan bu profesör çok
akıllı bir insandı. O da kent yaşamından ve modernizmden nef-

87
C E N N ET E O T O S T O P

ret ediyo rdu. Sürekli olarak, kentlerde yaşayan insanların tekno­


loj i tarafın dan esir alındıklarını , insanl ığın tekrar huzur bulabil­
mesi için modernizmi terk etmesi gerektiğini söylüyordu .

Yerlilerle ne kadar zaman bir arada ycqadınız?


- İ k i sene onlarlar birlikte o rmanda kaldım. Daha sonra da ora­
dan ayrıldım.

Niçin?
- Ormanda huzurluyd u m ; fakat zihnimde özellikle inanç ko­
nusunda cevaplanması gereken birçok soru vardı. Hıristiyan­
lıktan şüp h e duymaya başlamıştı m . İsa Mesih'in hem yaratı cı ,
hem de peygamber olmasını anlayam ıyo rdu m . Yerlilerin dini
anlay ışları da bana ç o k mantıklı gelmiyordu . Bu nedenle araş­
tırma yapmam; hakika t i , gerçek dini b u l mam gerekiyordu . Or­
manda okumak için kitap yoktu ve gü nlerim daha ç o k düşün­
meyle geçiyord u . Hakikatin kitaplarda saklı olabileceğini d ü ­
şünerek, daha fazla o ku mak i ç i n ormandan ayrılıp S a o Thome
Das Letras bölgesine geçtim . Bu bö lgeye en yakın kasaba at ile
altı saat sürüyordu . Sao T h o me Das Letras'ta h e m kahve ekip
çiftçilik yapıyord u m , hem de kasabaya gidip k i tap satın alıyo r­
d u m . Gerçeği arıyordum ve sürekli Allah'a bana gerçeği gös­
termesi için dua ed iyo rdu m . İncil' i , Tevrat'ı birkaç kez üst üste
o kudum. Fakat bu kitaplarda aradığını hakikati bulamadım .
Kalbimde büyü k bir huzursuzluk vardı. Bazı geceler uyuyam ı­
yordum ve İsa M esih'den bana gerçeği bulmam için yardımcı
olmasını istiyordum. İsa M esih'in Allah tarafından gön derilen
bir peygamber olduğuna inanıyord u m ; fakat İncil'e olan bütün
inancımı kaybe tmiştim. Çünkü İ ncil'in içinde b i rçok tezat var­
d ı . Hatta bir ara Kabala'ya bile merak saldım . Kabala üzerine
aylarca araştırma yaptım; fakat İslam'ı bulana kadar hiçbir din
kalbime huzur ve süku net vermedi .

88
1 1 E Y L U L'.L E G ELEN H i DAY E T

İslam'la nasıl tanıştınız? Müslüman olmaya nasıl ka­


rar verdiniz?
- Yine bir gü n , yeni kitaplar almak için a t ı m a binerek kasa­
baya inmiştim. Kasabada büyük bir hareketlilik vard ı . İnsan­
lar so kaklara çıkm ışlar ve sevinçle dans ediyorlard ı . Şoförler
de sürekli olarak arabal arındaki kornalara basarak sevinçle­
rini ifade ediyorlard ı . Önce Brezi lya Milli Takımı'nın büyük
bir başarı elde e ttiğini düşündü m . Çünkü Brezilyalılar takım­
ları dünya kupasını aldığı zaman bu tür kutlamalar yaparlar­
d ı . Her hafta düzenli o larak uğradığım kitapçıya insanların ni­
çin bu kadar sevinçli olduklarını sordu m . Bana hemen bir yere
gidip televizyona bakmam ı , Amerika'daki ikiz ku lelerin Müs­
lüman lar tarafından vurulduğunu söyledi. Bu haber beni çok
heyecanlandırdı . Çünkü ben de Brezilyalılar gibi Amerika'dan
nefret ediyordum ve
Ameri ka'ya veri l e n
her türlü zarar beni
mutlu ed iyord u . He­
men kasabadaki bir
lo kantaya girip ikiz
kulelerin vurulma gö­
rüntülerini seyretme­
ye başlad ım. Aman
Allah' ı m ! N e görün-
tülerdi . Tıpkı diğer kasaba lılar gibi kendimi sokağa a tarak eğ­
lenmeye başladım. Amerika sonunda öldürdüğü atalarımızın ,
sömürdüğü , fakir bıraktığı dünya halklarının hesabını veri­
yord u . Tekrar kitapçıya geri döndüm. Ona, ikiz kulelere yapı­
lan saldırıların kimler tarafından gerçekl eştirildiğini sordu m.
Kitapçı bana, " İ kiz kulelere saldıra nlar, Müslüman bir gerilla
grubuymuş. Laden isminde b i r Arap , bu gerillalara liderlik ya­
pıyormuş . " dedi.

89
C E N N ET E OTOSTOP

Bu olaydan önce İslam'ı ve Müslümanlan hiç duym�


muydunuz?
- Duymuştu m ; fakat İslam'la ilgili duyduklarım hiç iyi şeyler
değildi . Ayrıca Sao Paulo'da okurken birkaç Müslüman'la ta­
nışmıştım . Onların da diğer Brez ilyalı lardan pek farkı yoktu
ve sadece dünyevi zevkler için yaşıyorlardı. Kitapçıya , Müslü­
manların kitabı o l an Ku r'an'ı nerede bulabileceğimi sordum .
Kitap ç ı , kasabada Kur'an bulunmadığını , Kur'an'ı ancak Belo
Horizonte şehrindeki kitapçılarda bulabileceğimi söyledi.
Hi ç vakit kaybetmeden atıma atlayıp Belo Horizon te'ye doğ­
ru yola çıktım . 1 1 -12 saatlik bir yolcu luğun ardından Belo
Horizonte'ye ulaştım. Belo Horizonte altı m ilyon nüfuslu bü­
yük bir şehirdir. Tam ü ç gün boyunca bu şehirde Kur'an ara­
dım. Ü ç günün sonunda bir kitapçıda nihaye t Portekizceye
çevrilmiş bir Kur'an tercümesi buldum. Bir ay boyunca sürekli
bu Kur'an tercümesini okudu m . Beni içine çeken , bana huzur
veren bu kitabı bir an olsun elimden bırakmak istemiyordu m .
Kur'an'la birlikte geçen bu bir ayın sonunda Müslüman olma­
ya karar verdim ve Rioda Jenerio'daki M üslümanlara ait bir
mescide gidip Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu m .

Kur'an'ın sizi etkileyen yönü neydi?


- Kur'an bana her şeyden önce kim olduğumu ve niçin ya­
şayacağımı öğretti. G e rçek ih tiyaçlarımın neler old uğunu ve

kendimi modern yaşamdan nas ı l koruyacağımı da Kur'an'dan


öğrendi m .

İslam'a girdikten sonra Müslümanlara dair hiç hayal


kınklıklannız oldu mu?
- Evet, hem de çok. Önceleri , Müslümanların hepsinin kapita­
lizmin sunduğu hayat tarzına karşı çıktıklarını düşünüyordum .
Fakat Müslüman olduktan so nra tanıştığım Müslümanların ba­
zılarının yaşamları beni şaşırttı . Bir M üslüman hem İslanı'a ina-

90
1 1 EYLÜI.:LE G E L E N H İ DAY ET

n ı p h e m de nasıl bu kadar ı·
1
lüks yaşayabilir? Bunu ak­
l ım bir türlü almıyo r. Çün­
kü I-Iz. Mu hammed ( s . a .v)
hayatı boyunca hiç lüks ya­
1
i

şamadı. İsa Mesih de aynı


şekilde lüks yaşayanların
sonla rının iyi olm ayacağı­
n ı söylüyo r. İkinci haya l kı­
rıkl ığım ise M üslümanla­
rı n Kur'an'ı çok az o kumala­
rı o ldu . Bu da beni oldukça
şaşırt ıyor. Çü nkü Allah bize
sürekli olarak Kur'an o k u -
mamızı, ancak Kur'an okuyarak doğru yola ulaşabileceğimi­
zi haber veriyor. Hıristiyan o lduğum dönemlerde İncil'in sade­
ce papazlar tarafından anlaşılabileceğini düşü nüyordum . Çün­
kü papazlar bize böyle diyorlardı . Aynı şekilde bazı M üslüman­
lar da Kur'an'ın yalnız din adamları tarafından anlaşılabileceğini
söyleyerek Kur'an'dan uzak du ruyorlar. Ben bu anlayışın Müs­
lüman lara Hıristiyanlardan geçtiğini düşünüyoru m .

İslam'a girmeniz çevrenizde nasıl karşılandı?


- Annem , "Sen galiba delirdin . Seni doktora götüreli m . " dedi .
Babam da i l k başlarda Müslüman olduğum için bana kız d ı .
F a k a t anne v e babamın İslam'a ve Müslüman lara karşı olan
önyargıları zamanla yıkıldı . Ayrıc a , son derece bilgili bir ba­
yan olan eşim de benim gibi Kelime-i Şehadet getirerek Müs­
lüman oldu . Hatta Müslüman olduktan sonra İslam'la ilgili iki
ki tap yazdı . Eşim kitapların birinde Brezilyalılara İslam hak­
kında genel bilgiler veriyor, diğer kitapta ise İslam dünyasının
niçin geri kaldığını sorguluyor.

91
C E N N ET E OTOSTOP

Latin Amerika ülkelerinde İslam'a karşı son yıllarda


büyük bir ilgi olduğunu duyuyoruz. Bu ilginin sebebi
sizce nedir?
- Latin Amerikalıların birçoğu tıpkı benim gibi 1 1 Eylülle bir­
likte İslam'ı ve Kur'an'ı araştırma i htiyacı hissetti. 1 l Eylül' den
sonra sadece Brezilya'da ü ç bin kişi İslam'a gird i . Ayrıca La­
tin Amerikalılar; Amerika , İngiltere ve İsrail'den nefret ediyor.
Özellikle Amerika ve İsrail'e yönelik saldırılar Brezilyalı ların
İslam'a olan ilgisini daha fazla arttırıyor. Bu nedenle Laden ve
N asrullah Latin Amerika'da çok seviliyor.

Müslüman olmadan önce çok sevip, Müslüman olduk­


tan sonra terk etmekte zorlandığınız her hangi bir alış­
kanlığınız var mıydı?
- Müslüman olmadan önce en büyük hobilerimden biri çiftçi­
likti. İslam zaten çiftçilik yapmayı yasaklam ıyo r. Bu nedenle
hiçbir problem yaşamıyorum .

İslam'ın en çok neyini seviyorsunuz?


- Sen Türksün , ben Brezilyalıyı m . Fakat İslam bizi kardeş kı­
l ıyor ve aramızda büyük bir dayanışma ruhu oluşturuyor. İşte
bu duyguyu - Müslümanlarla kardeş olmayı- çok seviyoru m .

Mayıs 2008

92
. ·-�

"Islam 'a ilk girdiğim gün ler sadece nanıaz


v akitlerinde örtünüyordum. Diğer vakit­
ler ise başım açıktı. Önce A l lah 'ın kadın­
lardan niçin örtünmelerini is tediğini araş­
tırdım. S onunda şöyle bir sonuca u laştım:
'A llah bize değer veriyordu ve bizi koru-
mak istiyordu. Bu neden le de örtünmemizi
emrediyordu . ' Rabbimin bu isteğine uymam
gerektiğini an layınca örtündüm. "
B ir za m a n l a r A l ma nya'da ü n l ü b i r m üzisyen o l a ra k ta n ı n a n J u l i a
Jawa iriya h, kendisine hed iye edilen b i r kita p son rası yaşa d ı ğ ı
enteresan olayların a rd ı n d a n M ü s l ü m a n ol maya kara r veri r.
İsla m'a g i rmeden önce M ü s l ü m a n l a rdan n efret ettiğ i n i ifade
eden Julia Jawa i riya h ş u n l arı söylüyor: " H idayete ermeden önce
M ü s l ü m a n l a r benim gözü mde ca h i l , yaşa mdan zevk a l maya n ,
özgürl üklerini kaybetmiş i n sa n l a rd ı . O n l a r ı n son derece zayıf o l ­
d u kl a rı n ı ve bu nedenle bir ya ratıcıya i htiyaç duyduklarını savu­
n uyord u m . İsla m'ı n tıpkı H ı ristiya n l ı k ve Ya h u d i l i k gibi insanların
özg ü r l ü klerini e l l erinden a l a n bir d i n olduğunu düşünüyord u m :'
M ü s l ü m a n l a rdan bu kadar çok nefret etmesine rağmen h idaye­
te e rd i kten son ra Peygamber Efe n d i m iz1n eşleri nden Cuveyriye
H a n ı m'ı n ismini a l a n A lm a n m üzisyen, rö portaj esnasında sık sı k
ağlad ı . B i r ta rafta n yaşa d ı klarını a n l atıyord u diğer ta rafta n da
gözyaşı döküyord u . Fil isti n l i bir gençle evli olan ve S u riye'de bir
m ü lteci kampında yaşaya n A l m a n m üzisye n i n yaşa d ı kları ibret­
lerle d o lu .
Ruhunun Gıdasını Bulan
Müzisyen

Geçmişinizle başlayalım isterseniz. İslam'la tanışıp


Müslüman olana kadar hangi süreçlerden geçtiniz?
- Alman bir ailede büyüdü m . Babam Katolik , annem de
Protestan'dır. Babam Katolik olmakla beraber dindar birisi de­
ğildi . Annem ise geceleri dua eder ve her pazar erkek karde­
şimle birlikte beni de kiliseye götü rürdü . Kiliseye gittiğim­
de seviniyordum. Özellikle İsa Mesih ve diğer peygamberler­
le ilgili hikayel eri dinlemek beni mutlu ediyordu . Kilisede ve
oku lda İsa Mesih'in Allah'ın Oğlu o lduğunu öğrenmiştik. Fa­
kat ben bir türlü İsa M esih'i Al lah'ın Oğlu olarak düşünemi­
yordum. Küçük yaşlardan itibaren İsa Mesih'in Allah'ın Oğlu
o lmadığına , tıpkı Süleyman ve Davut Peygamber gibi Allah'ın
nebilerinden biri olduğuna inandı m .

Niçin böyle inanıyordunuz?


- Bilmiyorum. Fakat zihnim ve kalbim İsa Mesih'i Allah'ın
Oğlu olarak kabul etmedi. O n dört yaşımdan sonra kiliseye
gitmeyi bıraktım; fakat geceleri Allah'a dua etmeye devam et­
tim . Lise yıllarımda Hippi felsefesi ve müziğiyle tanı ştı m . Va-

95
C E N N ET E O T O S T O P

kitleri m i n büyük bir kısm ını Hippiliğe inanan arkadaşlarımla


birlikte geçiriyordum . Hippi olduktan sonra Hıristiyanl ığı ve
Tanrı'ya dua e tmeyi tamamen terk e ttim . Çünkü dinlerin ve
duanın faydasız şeyler olduğunu d ü şünmeye başlamıştı m .

Nasıl bir felsefeleri ve yaşamlan vardır Hippilerin?


- H ippi felsefesine göre arzu larınıza sınır koymazsınız , siya­
setle ilgilenmezsiniz ; doğaya , gezmeye , müziğe ve barış için­
de yaşamaya önem verirsiniz. Hippi fe lsefesi , özgürlüğün insa­
nın içinde olduğunu ve insanın içinde ki özgürlüğü keşfetme­
si gerektiğini savunur. Hippiler, insanların arasında hiçbir far­
kın olmadığına ve bütün insanların eşit olduğuna inanır. Or­
tak, komün bir hayat sürdürü rler; fakat Komü nizm'e karşıdır­
lar. Çünkü Komünizmi tıpkı dinler gibi insanın yaşamına sınır
koyan bir düşünce biçimi olarak görürler. Hippiler, şarkı söy­
leyere k hayattan z evk almaya çalışır v e paraya hiç önem ver­
mezler. Bizim arkadaş grubumuzun da birkaç evi vardı. Bu ev­
lerde sık sık bir araya gelip partiler düzenlerdik ve bu partiler­
de ben şarkı söylerdim . Daha sonra Alman gençler arasında da
meşhur o lmaya , farklı şehirlerde konserler vermeye başladım .

Müzik tarzınız kimlerin veya hangi gruplann müzikle­


rine benziyordu?
- Kendime Bob Oylan , Pink Floyd, Led Zeppelin ve The Beatles' i
örnek alıyordum . Müziğim bir felsefeye dayanıyordu ve daha
çok hayatın sırrı , özgürlü k , doğa , eşitlik ve insanın zihnindeki
karışıklıklar üzerine besteler yapıyordum . Müziğe karşı yetene­
ğim vard ı . Bu nedenle kendimi geliştirmeye karar verdim . Yir­
mi iki yaşımda, özel bir akademide müzik dersleri almak için
Londra'ya gittim . İslam'ı da ilk defa Londra'da tanıdım.

İslam'la tanışmadan önce Müslümanlar hakkında ne­


ler düşünüyordunuz?

96
R U f l U J\ı C l DA S I N I B U LA N M U Z i � Y E N

- Hidayete e r m e d e n önce M ü slümanlar benim gözümde cahil,


yaşamdan zevk a lmayan , özgü rlü klerini kaybetmiş insa n lardı .
O nların son derece zayıf olduklarını ve bu nedenle bir yaratı­
cıya ihtiyaç duyduklarını savunuyordu m . lslam'ın tıpkı Hıris­
tiyanlık ve Ya hudilik gibi insanların özgürlü klerini ellerinden
alan bir din olduğu n u düşünüyordu m .

Müslümanlardan bu kadar nefret ederken İslam'a gir­


meye nasıl karar verdiniz?
- Londra'ya gittikten sonra Stop N evengten isimli bir bölge­
de yaşamaya başladı m . O turduğu m bölgede kilise , sinagog
ve mescid vardı. Burada tanış tığım Yahudiler ve Müslüman­
lar çok mutlu insanlardı . Cumartesi günü Ya hudileri n , cuma
günü de Müslüman ların mutlulu kları daha fazla artıyordu . Ya­
hudi l e r cu martesi gün leri özel yemekler hazırlıyorlar, Müslü ­
manlar da cuma günü en güzel e lbiselerini giyip mescide gi­
diyor lardı . Londra'da dinler üzerine düşünmeye ve H i ppiliği
sorgu lamaya başlad ım. Biz Hipp iler o larak mutlu olmayı , ha­
yattan zevk almayı savunuyordu k; fa kat Londra'da gördüğüm
Ya hudi ve Müs lümanlar bizden daha mut luydular. inançları

97
C E N N E T E OTOSTOP

onların mutlu olmalarını sağlıyordu . Bir süre Yahudilik üze­


rine araştırmalar yap tım . Onların dini kitaplarını oku d u m .
Bu araştırmalarım sonuc u , Yahud iliğin ırkçı bir din olduğunu
fark ettim. Milliye tçilikten nefret ettiğim için Ya hudilik bana
cazip gelmedi. İslam'a ve Müslümanlara karşı olan olu msuz
ön yargılarım nedeniyle de İslam'ı araştırmadım. Çünkü Müs­
lümanlar gibi asla yaşayamayacağımı düşünüyordum .

Müslümanların yaşamından size zor gelen neydi?


- Beş vakit namaz kılıyorlardı ve M üslüman kadınların birço­
ğu örtülüydü . O dönemler başö rtüsü kullanmak bana mantık­
lı gelmiyordu .

Daha sonra fikirleriniz nasıl değişti?


- Bir gün Londra'da yürürken caddenin birinde gösteri yapan
insanlarla karşılaş tım. Bu insanlar Kürt'tü ve bir şeyleri pro­
testo ediyorlardı. Kürtçe konuşmalar yap ıp, sloganlar attıkla­
rı için ne dediklerini anlamıyordu m . Bu arada caddede kitap
satan bir adam gördüm ve ona bu insanla rın neyi protesto et­
tiklerini sordu m . "Tü rkiye'yi , Tü rk devletini protesto ediyor­
lar. " dedi. Pakistanlı olan kitapçıyla tanışıklığımız bu şekilde
başladı. Ki tap çı benimle konuşmak istiyordu ve bana ilk ola­
rak İslam hakkında ne düşündüğümü sordu . Kitapçıya , " İs­
lam kadınları ezen, insanlara terör fikrini aşılayan bir dindir. "
diye cevap verdim. Bu sefer, " İslam sizin düşündüğünüz gibi
bir din değil, İslam'ın nasıl bir din o lduğunu gerçekten öğren­
mek ister misiniz ? " dedi ve benim c evabımı beklemeden an­
la tmaya başladı .

Sizin cevabınız ne olacaktı?


- " Hayır" olacaktı . İslam'a karşı olan ön yargılarım oldukça
sertti ve bu adamı dinlemek istemiyordu m . Benden ü ç dakika
süre istedi ve İslam hakkında konuşmaya devam etti.

98
RUHUN G l DASI N I BULAN MUZISYEN

Pakistanlı adam İslam'la ilgili size neler anlattı ?


- İslam'ın İsa M esih'i n , Davut ve Süleyman peygamberlerin
gerçek dini olduğu n u ve kadınları İslam'ın ezmediğin i , eski
zamanlardan kalma bazı geleneklerin ezdiği ni söyledi . Ayrı ca,
İslam'ı araştırırsam ç o k farklı bir dünyayı keşfedeceği m i , yaşa­
m ı n sırrına u laşacağımı ifa-
de etti. Pakistanlı kitap sa-
tıcısını daha fazla dinlemek
istemiyordu m . Bu n eden­ ..

le kendi sine ayrılacağımı


söyledi m . Bunun üzerine
bana bir kitap hediye ede­
re k , " Eğer bir gün aramayı
düşünürsen beni bu numa­
radan bulabilirsin . " dedi ve
bana bir telefon numarası
uzattı. Ve rdiği ki tabı ve nu­
marayı çan tama koyd u m . Eve dönünce de Pakistanlıdan al­
dığım kitabı odamdaki kitap dolabıma yerl eştirdim . Bu kita­
bı o kumayı asla düşünmüyordum; fakat kitap evime girdi kten
so nra evimde ilginç o laylar ol maya başladı .

Ne gibi ilginç olaylar?


- Kitabın etrafında zaman zaman beyaz bir nur halkası beliri­
yordu . İlk başlarda çok şaşırdım, hayal gördüğü mü zannetti m .
Fakat gördü kleri m hayal değil gerçekti . Beyaz b i r n u r halkası
iki veya üç dakika Pakistanlının bana verdiği kitabın etrafın­
da geziniyor, daha sonra da kayboluyordu . Bu olay iki veya üç
günde bir tekrarlanıyordu .

Anlattıklannız inanılır gibi değil!


- Müslüman o l u ş hikayemi anlattığım insanları n birçoğu , si­
zin gibi şaşırıyor ve inanmak istemiyor. Fakat ben bu anla ttık­
larımı aynen yaşad ım. On gün geçtikten sonra kitabın etrafı-

99
CE N N ET E OTOSTO P

nı saran nur tam amen ortadan kayboldu . Çok inatçı biriyim­


d ir. Şahit olduğum ilginç o layla ra rağmen, İslam'dan nefre t et­
t iğim için Pakistanlı adamın hediye ett iği kitabı okumak iste­
miyord u m . Hatta bir ara kitabın etrafında do laşan nur halkası­
nın bir büyü , kitabı al dığım Pakistanlının da bir büyücü olabi­
leceğini düşündüm. İçimde büyük bir merak oluşsa da iki bu­
çuk ay boyunca kendim le mü cadele ettim ve kitabı okumadı m .
İki b u ç u k ayı n sonunda artık dayanamadım v e kitabı oku maya
başladım . Kitap gerçekten harikaydı, okudukça mutlu o luyo r­
dum ve İslam'ın hakikat o lduğunu anlıyord u m . Özellikle ima­
nın şartları beni çok etkiled i . İslam bize bütün meleklere , bü­
tün kitaplara , bütün peygamberlere inanmamız gerektiğini söy­
lüyordu . Okuduğum kitap, İslam'ı n bir deniz olduğu nu ve bü­
tün dinlerin bir nehir gibi bu denize aktığını belirtiyordu . Kita­
bı bitirdikten sonra içimi büyük bir huzur kapladı. Artık gerçe­
ği bulduğumu , Allah'ın gerçeği bulmam için bana aylardır yar­
dımcı olduğunu anladım. İslam'la ilgili zihnimde bazı sorular
vardı. Bu soru lara cevap bulmak ve İslam hakkında daha fazla
bilgi edinmek için Pakistanlı kitap satıcısının bana verdiği nu­
marayı aradım. Daha sonra adresini alıp evine gittim. Kitapçı
yaşadıklarımı duyunca şaşırdı. O da Allah'ın Müslüman o lmam
için bana yardımcı olduğunu söyledi. Kendisi ve eşiyle bir ay
boyunca İslam hakkında konuştu k . Onlara sorular sordu m ve
bu bir ayın sonunda Müslüman olmaya karar verdim.

Sizi etkileyen kitabın ismi neydi ve kim tarafından ya­


zılmıştı?
- Mirza Tahir isimli Pakistanlı bir davetçi tarafından yazılmış tı.
Kitabın ismi de "İs lam'a Giriş Bi lgi leri ydi
" .

Bir ay gibi kısa bir sürede Müslüman olmaya karar ver­


diniz öyle değil mi?
- Evet.

1 00
R U H U N G I DAS! N l BULAN M ÜZİSYEN

Nasıl oluyor da bu kadar kısa bir sürede eski hayatı­


nızı terk edip, kendinize yepyeni bir hayat kurabiliyor­
sunıız?
- Benim i ç i n ç o k zor olmadı . Zaten Hippi fe lse fesi z i h n i mde­
ki soru lara cevap veremiyord u . Fakat İslam'ı a raştırdıkça zih­
nimdeki sorulara ikna edici cevaplar buldu m . Aynca İslam'la
ilgilendikçe Allah'ın kalbimi aç tığını ve sürekli beni gözlemle­
diğini hisse tti m . Bu daha önce hiç yaşamadığım bir duyguydu.

Müslüman olduktan ne kadar süre sonra örtünmeye


karar verdiniz?
- İslam'a ilk girdiğim günler sadece namaz vakitleri n d e örtü­
nüyordu m . Diğer vakitler ise başım açıktı . Önce Allah'ın ka­
dınlardan niçin örtünmelerini istediğini araştı rdı m . Sonunda
şöyle bir sonuca ulaştım: "Allah bize değer veriyordu ve bizi
korumak istiyord u . Bu nedenle de örtünmemizi e mred iyor­
d u . " Rabbimin bu isteğine uymam gerektiğini anlayın ca ö r­
tündü m .

İslam hayatınızda neleri değiştirdi ?


- H e r şeyi . Hippiler hayatı kuralsız yaşa rlar ve Hippilerin bağlı
o l d u kları ahlak k u ralları yoktur. Ben de hayatı böyle yaşıyor·­
du m . Hatta zaman zaman uyuşturucu da kullanıyordu m . M ü s­
lüman olduktan sonra yeni b i r
hayata başlayara k kötü alışkan-
lı klarımı terk ettim .

.Şu an müzik çalışmalannızı


sürdürüyor musunuz?
- Hayır, müziği tamamen terk
ettim.

101
C E N N ETE OTOSTOP

Niçin? İslam'ın müziği yasakladığını mı düşünüyorsu­


nuz?

- Müslüman olmadan önce müziği ruhum için bir i htiyaç ola­


rak görüyordum. İ çimdeki mu tsuzluktan , karışıklıklardan
müzik sayesinde kurtulmaya çalışıyordum. Fakat şu an çok
huzurlu ve mutluyu m . Müziğe artık ih tiyacım yok. Ru huma
en çok huzur veren şey ise Kur'an okumak ve dinlemek .

Ekim 2008

1 02
'

\�
.- '
..
'
• ' · ;

"İs lam bize temiz o lmamızı, kul hakkı ye­


mememizi, komşu larımızla iyi geçinme­
mizi, yalan söylemekten kaçınmamızı, na­
maz kılmamızı, oru ç tutmamızı, insan la­
ra karşı kırıcı davranmamamızı emredi­
yor. J? in o larak Is lam 'ı kabul eden her in­
san, Is lam 'ın bu emirlerini yerine getirmek
z orunda. "
İki sene önce M ü s l ü m a n o la ra k M u h a m med i s m i n i alan Kar­
tık M u rugasan, Müs l üm a n olmadan önce H i n d u izm'e inan ıyor­
muş. Ü ç gün üst üste görd ü ğ ü i l g i n ç rüya l a r ve ardından yaşa­
d ı kları M u h a m med'i İsla m'a yöneltmiş. Köken olara k H i n d is­
ta n l ı olan M u ha m med şu a n M a lezya'da yaşıyor ve M a l ezya'n ı n
Klantan bölgesindeki İslam v e Davet Okul u'nda eğitim görüyor.
İslam'a g i re l i iki yıl o l masına ra ğmen M ü s l ü m a n o l d u ğ u n u a i l e ­
sinden sakla maya devam eden M u h a m med, bu d u r u m u n u şu
cü m l e l erle açıkl ıyo r: " M ü s l ü m a n o l d u ğ u m u anne ve babamdan
sakl ıyoru m . H i n d u l a r genelde fa nati k i n sa n l a rd ı r ve önceden H i n ­
du olan kişi n i n başka bir d i n e geçmesi H i n d u l a r ta rafından hiç de
iyi karşı lan maz. Öze l l i k l e annem H i n d u izm'i terk ettiğ i m i öğren i r­
se bana çok kızaca k. Fa kat bu sene içinde o n l a rla ko nuşmayı; ai­
leme, akra balarıma ve çevreme M ü s l ü m a n o l d u ğ u m u haber ver­
meyi düşünüyoru m . M ü s l ü m a n o l d u ğ u m u aileme ve a kra baları­
ma söyl ediğimde b i rçok zorl ukla karşılaşaca ğ ı m ı bil iyoru m . İma­
nım güçlenirse bu zorl u kl a ra karşı koya b i l irim. O n u n için i m a n ı ­
m ı n daha da kuvvetl enmesini bekl iyoru m . Uyg u n bir va kitte a i l e ­
m e Müslüman o ld u ğ um u h a b e r vereceğ i m v e o n l a rı İsla m'a d a ­
vet etmeye başlayaca ğ ı m :' İsla m'a g i rmeden önce putla ra, in ek­
lere ta pan M u h a m med'le hem İsla m'a g i riş öyküsü n ü hem de
H i n d u izm'i konuştuk.
Rüy alarla Gelen Mesaj

Röportaja Hiiıdııizm hakkında konuşarak bıqlayabili­


riz. Müslüman olmadan önce inandığınız din olan Hin­
duizm nasıl bir dindi ? İlah olarak neye tapıyordunuz?
- Evimizde annem, babam ve çocuklar için olmak üzere üç
adet put vard ı . Baba m , yaşlı olan erkek p u ta tapıyordu . Annem
kadın putuna, biz de çocu klar olarak küçük puta tapıyordu k .
Babamın arabasının ö nünde d e tavus kuşuna benzeyen küçük
bir put vard ı . Arabaya binmeden önce bu putu selamlamamız
gere kiyordu . Akşamları pu tların önüne toplanı p dualar oku­
yorduk ve onları ku tsu yordu k . Özellikle annem çok dindar bir
kad ın dır. Bazı akşa mlar üç saatten fazla pu tlara ibadet ediyor
ve dua okuyordu . Ayrıca inekl erden de korkuyordu k . H a tta bir
inekle karşılaşın ca ona saygılı davranıyorduk. Süt verdikleri
için ineklerin gerçek anneleri m i z o lduklarına inanıyordu k . Vi­
nayka i sminde büyük bir put vardı v e bütün ineklerin Vinayka
tarafı n d a n doğurulduğuna iman ediyorduk .

Müslüman olmadan önce İslam'la ilgili neler biliyor­


dunuz?
- İslam'la ilgili p e k fazla bilgim yoktu. Bazı zamanlar televiz­
yo nda İslam'la i lgi li p rogramlara ras tlıyordu m . Fakat bu p rog-

1 05
CEN N ETE OTOSTOP

ramlara ilgi göstermiyordu m . Tanıdığım bazı Müslüman arka­


daşlarım vardı; ama Müslü man olmadan önce onlarla İslam'la
ilgili konuştuğumu hatırlamıyorum.

Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz?


- İki sene önce üst üste gördü ğüm ilginç rüyaların sonucunda
Müslüman olmaya karar verdim. İslam'a girmem tamamen Al­
lah tarafından bana bahşedilen bir lütuftur.

İslam'a girmenize vesile olan rüyalannızdan bahseder


misiniz?
- O zamanlar yirmi bir yaşındaydım. Bir gece rüyamda , arka­
sı bana dönük beyaz elbiseli bir adam gördüm. Önce tekbir
alan , daha sonra da iki elini birbirine bağlayan adam namaz
kıl maya başladı . O zamanlar H indu olduğum için adamın ne
yaptığını anlayamamıştım. Bu rüyayı gördü kten bir gün son­
ra , rüyamda yine aynı adamla karşılaştı m . Beyaz elbiseli adam
aynı hareketleri tekrarlıyor, yani namaz kılıyordu . Uykudan
korkuyla uyandım ve sabaha kadar uyuyamadım. Bunun se­
bebi ise , iki gün üst üste gördüğüm aynı rüya nedeniyle içimi
büyük bir korkunun kaplamasıydı. Üçü ncü gün uyuduğumda
tekrar aynı rüyayı gördü m . Arkası bana dönük olan beyaz el­
biseli adam yine namaz kılıyordu . Uyandığımda rüyamı anne­
me anlattım. Annem bana kızarak rüyama giren kişinin şeytan
olabileceğini söyledi.

Daha sonra ne oldu?


- O gün gezmek için evden dışarı ç ıktığımda , s okakta Faris
adındaki Müslüman bir arkadaşımla karşılaştım. Faris'e ü ç
g ü n üst ü s t e gördüğüm rüyalardan ve rüyama giren beyaz e l ­
biseli adamın yaptığı hareketlerden bahsettim. Faris b a n a a k ­
ş a m a doğru tekrar buluşmayı teklif etti ve birlikte önemli b i r
yere gideceğimizi söyledi. Faris'le buluşup M üslümanların

1 06
RÜYA LARLA G ELEN M ESAJ

Kur'an ezberledikleri ve ibadet ettikleri bir mescide gittik. Na­


maz vakti gelince insanlar namaz kılmaya başladı. Üç gün üst
üste rüyamda gördüğüm adam da aynen Müslü manların na­
maz esnasında yaptıkları hareketleri yapmıştı. O an rüyama gi­
ren kişinin aslında namaz kıldığını fark ettim .

Bunun üzerine neler düşündünüz?


- Çok şaşırdım . Mescidde namaz kılan Müslümanlardan biri­
nin elbisesi de rüyama giren adamın elbisesi gibiydi. Ayrıca ba­
şında da tıpkı rüyama giren adamın sarığı gibi bir sarık vardı.
Mesciddeki Müslümanlar namazlarını bitirince, Faris'le birlik­
te rüyama giren adam gibi giyinen kişinin yanına gittik. Gör­
düğüm rüyaları bu adama da anla t tım. Arkadaşım Faris. " Bu
Allah'tan gelen bir hidayettir. Allah senin Müslüman o lmanı
istiyor." dedi. Hidayetin ne olduğunu bilmediğim için Faris'in
n e demek istediğini tam olarak anlayamadım.

Müslüman olmaya o zaman mı karar verdiniz?


- Hayır. Hayatımda ani gelişmeler oluyordu ve bu ani gelişme-

107
C E N N E T E OTOST O P

ler beni h e m şaşırtıyo r h e m de korkut uyordu . Ayrıca İslam'la


ilgili herhangi bir şey bilmiyord u m . Fakat üst üste gördüğü m
rüya lar vasıtasıyla ilahi bir gü cün bana mesaj gönderdiğini his­
setmeye başlamış t ı m . Daha sonraki gün Faris beni Tebliğ Ce­
maati ismi verilen bir grubun mescidine götürdü . Mescidin
imamı o lduğu nu öğrendiğim kişi mesciddeki insanlara İslam'ı
anla tıyordu . i mamın anlattıklarını dinledikçe kalbim İslam'a
ısındı ve içimde Müslüman olmak için büyük bir istek oluştu .
Bir taraftan imamı dinliyor, diğer taraftan da ineklere ve put-
lara tapmanın ne kadar
saçma olduğu nu düşü­
nüyordu m . Allah ben i m
doğru y o l u bulmamı is­
temişti ve bana Müs­
lüman olmam için çok
açık mesaj lar gönder­
mişti . İmamın sohbe ti.
devam ederken arkada-
şım Faris'e Hinduizm'i
terk edip Müslü man
olmak istediği m i. söy­
ledi m . Faris bu habe­
re çok sevind i . Sohbet
bitince i mamın yanına
gittik ve mesciddeki i n­
sanların huzurunda Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman o l ­
d u m . Mesciddeki insanlar da tıpkı Faris gibi Müslüman o l m a ­
ma çok sevindiler v e mesciddeki herkes b e n i tebrik e t t i .

İslam hakkında daha önce hiç bir şey bilmediğinizi


söylemiştiniz. Eski inandığınız dininizi kısa bir zaman
içinde terk edip yeni bir dine girmek sizin için zor ol­
madı mı?

1 08
R U YALARLA G E L E N M ESAJ

- Ailemdeki insanlar ge n e l o l a r a k d i n d a r i ns a n l a rd ı . Fakat be n


bazı z a m a n l a r H i n d u i z m ' i n akla uymayan , saçma bir d i n o l ­
d u ğu n u d ü ş ü n ü y o rdu m . A i l e m d e n ve ç e v re m d e k i i n sa n l ard a n
ç e k i nd i ğ i m i ç i n bu d ü ş ü n c e m i k i m s e y l e paylaşa mıyordu m . ls­

laın h a k k ı n d a p e k fa z l a b i r ş e y b i l m e s e m d e , g ör d ü ğü m r üy a l a ­
rın etkisi ve Teb l i ğ C e m a a t i ' n i n mes c i d i n d e k i i ma m ın a n l a t t ı k­
ları Islam'ın tek doğru d i n olduğu g e r ç e ğ i n e i n a n m a m ı sa ğ la­
d ı i nsanlar baz e n bir şeye iman e tmek i ç i n
. o şe y hakkında çok
fazla b ilgiye sahip olmak zorunda değillerdir. Kalbim i n çağrı­
sına kulak verdim ve bir hafta içinde yaşadıklarımın ardında n
kalbim b e n d e n M ü s l ü m a n o l mamı isted i .

Aileniz ve çevrenizdeki insanlar Müslüman olduğunu­


zu öğrendiklerinde nasıl bir tepki verdiler?

- Müslüman olalı yaklaşık iki sene o ldu . Fakat bu iki sene için­
de Müslü man olduğumu anne ve babamdan sakladım . Şu an
bile benim Müslüman o lduğumu bilmiyorlar. Hindular genel­
de fanatik insanlardır ve önceden Hindu olan kişinin başka
bir dine geçmesi Hi ndular tarafından iyi karşılanmaz . Özellik­
l e annem H induizm'i terk e ttiğimi öğrenirse bana çok kızacak .

Müslüman olmanız hayatınızda neleri değiştirdi ?


- Kelime-i Şehadet getirip M üslüman oldu ktan sonra mescid­
den eve döndü m . Daha sonra Müslümanların namaz kıldık­
larını ve benim de namaz kıl mam gerektiğini düşündü m . Bir
sonraki gün tekrar mescide gitti m . Mesciddeki insanları tak­
lit ederek ilk namazı onlar gibi kıldım. Fakat namaz kılmadan
önce abdest almam gerektiğini bilmiyordu m . Bu nedenle ilk
namazımı abdestsiz kılmışım. Daha sonra mesciddeki insanla­
rın namaz kılmada n önce abdest al dıklarını fark ettim ve arka­
daşım Faris'ten abdest a lmayı öğrendim. Faris ayrıca bana bir
dua öğretti ve namaz kılarken bu duayı okuyabileceğimi söyle­
di. Mescide gidip geldikçe İslam hakkında daha fazla b i lgi öğ-

1 09
CENN E T E O T O S T O P

rendim . Ayrıca Müslümanların arasında kendim i , hepsi birbi­


rini çok seven bir ailenin fe rdi olarak hissediyordum.

İslam ve Davet Okulu'nda eğitim görmeye nasıl başla­


dınız?
- Müslüman oldu ktan sonra İslam'ı daha iyi öğrenmem gerek­
tiğini anladım. Özellikle çevremdeki Hindu gençleri İslam'a
davet e tmek istiyordum . Bunun için eğitim almam gerekiyor­
du . Pula ng Pinang'daki İslam M e c l isi'ne gittim ve oradaki gö­
revlilerden İslam'ı daha iyi öğrenmem için bana yardımcı o l ­
malarını istedim. Onlar da b e n i Klan tan'daki İslam ve Davet
O ku lu'na gönderdiler.

Aileniz bu okula gitme­


nize karşı çıkmadı mı?
- İslam ve Davet Okulu'na
gitmeden önce Pulang
P inang'da bir fu tbol kulü­
bünde top oynuyordum.
Liseyi de okulun fu tbol bö-
lümünde o kumuştu m . Ai­
leme Kuala Lumpur'daki
Hindu fu tbol takımlarından o lan FUSA'ya transfer olduğumu
söyl edim ve bu şekilde on lardan izin aldım. Ailem şu an Kua-
la Lu mpur'da top oynadığımı zannediyor.

Müslüman olduğunuzu ailenize ne zaman haber ver­


meyi d�ünüyorsunuz?
- Bu sene içinde o nlarla konuşmayı ; aile m e , akrabalarıma ve
çevrem e M üslüman o lduğumu haber vermeyi düşünüyoru m .
Müslüman olduğumu aileme ve akrabalarıma söylediğimde
birçok zorlukla karşılaşacağımı biliyoru m . İmanım güçlenirse
bu zorlu klara karşı koyabilirim. Onun için imamının daha da

1 10
RÜYA LA RLA G E LEN M ESAJ

kuvvetlenmesini bekliyoru m . Uygun bir vakitte aileme Müslü­


man o lduğumu haber vereceğim ve on ları İslam'a davet e tme­
ye b a şlayacağım.

İslam'ın en çok hangi yönünü seviyorsunuz?


- İslam'ı öğrendikçe , İslam'a olan sevgi ve ilgim daha fazla ar­
tıyor. İslam ve Davet Okulu'nda bir Müslüman'ın bilmesi ge­
reken temel fıkhi bilgileri öğrendim. N amaz kılarken o kumam
gereken duaların hepsini de ezberledim. Artık Kur'an'ı Arapça
olarak okuyabiliyorum ve bu beni mutlu ediyor. İslam çok gü­
zel bir din ve İslam'a hizmet edebilmek için mu tlaka onu daha
iyi öğrenmemiz gerekiyor. İslam bize temiz olmamızı, kul hak­
kı yemememizi, komşularımızla iyi geçinmemizi, yalan söyle­
mekten kaçınmamızı , namaz kılmamız ı , oruç tutmamızı , in­
sanlara karşı kırıcı davranmamamızı emrediyor. Din o larak
İslam'ı kabul eden her insa n , İslam'ın bu emirlerini yerine ge­
tirmek zorunda .
Kasım 2009

111
"Müs lüman o lduk tan sonra beni en çok
heyecanlandıran manzara, hac v azifemi
yerine getirirken Kab e 'de bir arada gördü­
ğüm bin lerce baş örtülü mümine kadındı.
Kendimi bir anda büyük bir melek ordusu­
nun içindeymiş gibi hissettim. Gerçek ten
h arika bir görün tüydü. Kendi kendime,
.
'Iş te bun lar ben im iman kardeş lerim. Müs­
lüman o lduğum için milyonlarca kardeşe
sahibim . ' dedim. "
İ n g i l iz gazeteci Yvon n e R i d l ey, Afg a n istan'a kaçak yol l arla g i r­
mek isterken 28 Eyl ü l 2001 'd e Ta l i b a n tarafı n d a n ya ka l a n m ış­
tı. Bu o lay, R i d l ey'i n b i r anda d ü nya n ı n g ü n d e m i n e oturması­
na neden oldu. Batı bas ı n ı , o n bir gün boyu nca Ta l i ba n'ı n e l i n ­
d e esir ka l a n Rid ley'i n işke n ce g ö rd ü ğ ü n ü, tecavüze u ğ ra d ı ğ ı n ı
iddia etti. Fa kat Ridley, serbest b ı rakı l d ı kta n sonra ya ptığ ı açık­
l a m a l a rl a b i rçok i n s a n ı şaşkına çevird i . Ç ü n kü o, d ü nyaya a n l a ­
tılandan t a m a m e n fa rkl ı b i r Ta l i ba n i maj ı çiziyord u . Ta l i ban'a
bağ l ı bir kom uta n ı n tavsiyesiyle İsla m'ı a raştı rmaya başlaya n
R i d l ey'i n Afg a n ista n yol c u l u ğ u, İsla m'ı seçmesiyle sonuçlandı.
İ n g i l iz gazeteci R i d l ey ş i m d i namaz k ı l a n , başörtüsü ta kan, oruç
tuta n, I ra k ve Fil isti n'deki işgallerin sona ermesi için m ücadele
eden b i r M ü s l ü m a n .
İngiliz Gazeteci Niçin
Müslüman Oldu?

Taliban'ın elinde o n bir gü n esir kaldınız. Taliban hak­


kındaki izlenimlerinizi anlatır mısınız?
- Kesinlikle iyi insanlardı . Taliban'ın elinde esir o larak geçirdi­
ğim on bir gün boyunca , dü nyaya zalim ve acımasız olarak ta­
nıtılan bu insanların hiç de öyle o lmadıklarını gördü m .

Size nasıl davrandılar?


- Son derece insani davrandılar. G uantanamo ve Ebu Garip
cezaevlerini düşündüğünüzde benimkisi harika bir tu tsak­
lıktı. Bush, Tal iban yönetimini dünyanın en zorba yönetimi
ilan etmişti. Amerika'nın eline değil de Tal iban'ın eline düş­
tüğüm için Allah'a şü krediyorum . Taliban'ın e linde bulundu­
ğum on bir günü bir misafir gibi geçirdim. Onlara teşe kkür
ediyoru m ; çünkü Taliban sayesinde imanı buldum . O n bir gü­
nün sonunda , Taliban hakkında dünyanın kandırıldığını an­
ladım v e bu insanların dinlerini araştırmaya karar verd i m .
Zaten serbest bırakılmadan ö n c e onlara İslam'ı araş tıracağı­
ma dair söz vermiştim. Batılılar Taliban'ı terörist olarak görü­
yorlar; fakat onlar bana göre ülkelerini savunan direnişçiler.

1 15
C E N N E T F OTOSTOP

"
.

---- -•­

Müslüman olmaya nasıl harar verdiniz?


- A fganistan'dan döndükten sonra yaklaşık otuz ay boyunca
İslam'ı araş tırdım. Özelli kle Kur'an beni çok etkiledi . Bu sü­
re çte Hz. Muhammed'in ( s . a .v) sözleri olan hadislerden çok
faydalandım . İslam'ı tanıdıkça yepyeni bir dünyayı keşfettiği­
mi anladım. Heyecandan ye rimde duramıyo r, kalbime yavaş
yavaş imanın verildiğini hissediyordum. Sanki Allah bütün ru­
huma İslam'ı yerleştiriyordu . Ruhumu kaplayan huzur kesin­
likle İlahi bir huzurdu . Bu o tuz ayın sonunda artık iman etme
zamanının geldiğini düşündüm ve Kelime-i Şehadet getirerek
Müslüman oldum.

Müslüman olduktan sonra isminizi değiştirdiniz mi?


- Eve t , değiş tirdim .

Yeni isminizi öğrenebilir miyiz?


- Yen i ismimi açıklamak istemiyoru m .

1 16
İ N G l Lİ Z G A Z ET E C İ N İ Ç İ N M U S U) M A N O L D L 7

Niçin?
- Ç ü n k ü y e n i ismime ş i m d i l i k l a y ı k o l madığımı d ü ş ü n ü yo r u m .
N e zaman l a yı k o lduğumu hissederse m , o zaman y e ni ism i ­

m i a ç ı klayacağı m . Ş u kad a rı n ı s ö y l e y eb i l i r i m k i , b ü tün M üs l ü ­

m a n ların ç o k sevd i k l eri b i r M ü s l ü man kadının i s m i n i a l d ı m .

Müslüman olmanız çevrenizde nasıl karşılandı?


- Başta annem o l m a k üzere herkes şok o l d u . Ç ü n k ü Batı insanı
İ sl am ' a karşı z i h n i n e büyü k bir peçe takmış d u ru mda . Bu peçe
İ s l a m ' a karşı o lan önyargı n ı n örtüsüdür. M ü s l ü m a n l a r olarak
b u önyargı pe ç e s i ni kaldırmak i ç i n ça b a gösterm e l i y i z . B a t ı l ı ­
ların ö n y arg ı l a r ı n ı o rtadan k a ldı r a b i l i rs ek b irç o k i n s a n Müslü­
man o l u r. I s l a m'a , onun r u h lara bahşet tiği huzura bugün en
ç o k Batılı l a r m u h t a ç . Ç ü n kü B a tı'da şu an b üyü k bir manevi
çöküntü var.

Müslüman olduktan kısa bir süre sonra da örtündünüz.


- Evet. A l l a h M ü s l ü m a n kadınlara örtünmelerini emrediyor.
Ancak A l lah ' ın is te k l er ini y e ri n e getirerek ebedi alemde mutlu
o labil i riz. Ay rıc a , b aşör tü­
sü M ü s l ü man kad ı n ı n e n
gü z e l nişan e s idi r . Ö r tü m e
ö yl e alıştım ki sanırım a r­
tı k h i ç b i r gü ç beni ondan
ayıramaz . M üslüman ol­
duktan s o nra beni en çok
h e y e can l an d ır a n manzara ,
hac vazife m i y e rin e ge t i ­
rirken Kabe'de bir arada
gördüğüm bi nlerce ba­
şörtülü mümine kadınd ı .
K e n d i mi b i r a n d a bü yük
bir melek ordu s u nun için-

1 17
C E N N ETE OTOSTOP

deymiş gibi hisse tti m . Gerçekten harika bir görüntüyd ü . Ken­


di kendime , "İşte bunlar benim iman kardeşlerim. Müslü man
olduğum için milyonlarca kardeşe sahibim . " dedim .

Türkiye'de üniversite ve liselerde uygulanan başörtüsü


yasağından haberiniz var mı?

- Evet.

Bu yasak hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Dünyanın en saçma uygulaması d iyebilirim. Özellikle ismi­


ni hep İslam'la birlikte duyduğum Türkiye' de böyle bir yasağın
olması beni şaşırtıyor.

Başörtülü bir bayan olarak siz böyle bir yasağa maruz


kalsaydınız ne yapardınız?

- Hakkımı almak için sonuna kadar mücadele ederdim.


Türkiye'deki başö rtülü kızların haklı mücadelesini de bütün
kalbimle destekliyoru m . Bu kız kardeşlerime diyorum ki : " Bu
haklı mücadelenizi sonuna kadar sürdü rün . Bu mücadeleyi ve­
rirken sadece Allah'a güvenin ve sadece O'ndan yardım iste-

1 18
I N G İ L İ Z GAZETECİ N İ Ç İN MÜSLÜMAN O L D U 7

yin . O , müminlerin yaşadıkları acıları gören ve onları koru­


yandır. Zafere olan umut ve güveninizi asla yitirmeyin. Çünkü
Allah mücadele edenlere zafe r verir. "

İslam'ın kadına bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bildiğiniz gibi Batılılar İslam'ın kadınlan ezen bir din
olduğunu savunuyorlar.
- islam'ın beni en ç o k e t kileyen yönlerinden biri de kadınla­
ra verdiği d eğer. Bizim Peyga mberimiz , " cennetin annelerin
ayakları al tında olduğunu " söylüyor. Erkeklere de, " Sizlerin
e n hayırlıları, kadınlarına en iyi davrananlarınızdır. " diyor. İs­
lam , çocuk doğurdukları için kadınları yüceltiyor. Ailedeki en
önemli kişinin de anne olduğunu söylüyor.

Batı medyası dönem dönem İslam Peygamberi'ne ha­


karetler içeren karikatürler yayınlıyor. Peygamber
Efendimiz'e yönelik saldınlann son yıllarda artmasını
neye bağlıyorsunuz?
- Peygamberimiz'e yönelik saldırı lar, her M üslüman'ı olduğu
gibi beni de son derece üzdü ve ö fkelendird i . Bu hakaretle­
re kesinlikle göz yumamayız . Peygamber E fendimiz'in bizler
için ne kadar büyük bir değer taşıdığını Batılılar anlayamıyor.
islam'a ve İslam P eygamberine olan ilginin son yıllarda iyice
artmas ı , Batı medyasının p a tro nlarını sinirlendiriyor. Fakat
Müslü manların Peygamberimiz'e yönelik saldırı lara tepki gös­
termeleri beni çok mutlu etti. Bu tepkiler Batı m e dyasına iyi
bir mesaj oldu .

Bütün dünyanın tanıdığı bir gazeteci ve aktivistsiniz.


Hayatınız, özellikle de İslam'a giriş öykünüz son dere­
ce ilginç. Yvonne Ridley İslam dünyasını ve Müslüman­
lann durumunu nasıl görüyor? Aynca Müslümanlara
mesajınız nedir?

1 19
C EN N ET E OTOSTOP

- M üslümanları öncelikle Islam kardeşliği duygularıyla se­


lamlıyoru m . Müslümanlar olarak yapacak çok işimiz var. Her
şeyden önce İsl am' ın yüce mesaj ı n ı bütün insanlara ulaştırma­
lıyız . Müslüman ülkelerde yaşanan acıların son bulması için
de bir şeyler yapmalıyız . Susmak ve o tu rmak dışında mu tlaka
elimizden gelecek şeyler var. Kalkıp yürüye l i m , barış organi­
zasyonlarına ve boyko tlara katıla lım , dua edeli m , bize dayatı­
lanları redd ederek "Allahuekber" diye bağıralı m .

$ubat 2006

1 20
uİs lam bana s o nsuz bir güven duygusu
verdi. Kötü ve iyi o lan her o lay A l lah 'ın
kontro lünde ve başımıza ge len her şeyi
Allah 'ın dilemesiyle yaşıyoruz. Bundan
do layı ilerde yaşayabileceğim � lumsuzluk­
lar beni korkutmuyor. Ayrıca Is lam 'la bir­
likte hayatım anlam kazandı. Geçici o ldu­
ğun a inandığım bu dünyaya artık A l lah 'ın
sonsuz cennetini k a zanmak için bir vasıta
o lara k b a kıyorum. "
Tobias Schmeider'in hayatı, Fra n kfu rt' u n kuzeyi nde yaşaya n
a i l es i ni ziya ret etmek için yol ken arında çekti ğ i b i r otostopun ar­
d ı n d a n değişmeye başlamış. Davut i s m i n deki A l m a nya'da yaşa­
ya n bir Tü rk'ü n a rabasına b i n e n Tob ias, Davut'la kurd u ğ u a rka­
daşl ık vesi lesiyle İ s l a m'la ta n ışmış. Kur'a n'ı n Al manca tercüme­
s i n i okud u kta n sonra Müslüman o l m aya karar veri p, i s m i n i M u ­
hammed Abdurra h m a n o l a ra k değ işti ren Tobias, Ku r'an'la i l g i l i
şu çarpıcı tespitlerd e b u l u n uyor: " B i r kita bı b i rka ç kez okud u k­
ta n sonra o kita pta n b ı ka rs ı n ız. Fa kat Kur'a n öyl e d eğ i l . Ku r'a n'ı
okuduğun uzda tekra r o k u m a k istiyors u n uz . Ayrıca Ku r'a n'ı her
okuduğun uzda bu kita pta yen i şeyler keşfed iyors u n uz. Ku r'a n
size yeni bir d ü nya n ı n ka p ı l a r ı n ı açıyor ve bu d ü nya vasıtasıyla
yaratıcı nızın yüce l i ğ i n i h i ssediyors u n uz. Ku r'a n'ı okuduğ u n uzda
dün ve b u g ü n a rasında h içbir fa rkın o l madığ ı n ı a n l ıyors u n uz:'

� ����
��2��?R
� d--- � �
Bir Otostop Çekti Hay atı Değişti

Hıristiyanlıktan kop� sürecinizi kon�arak başlaya­


lım. Hıristiyanlığın hangi yönü sizi bu dinden uzak­
laştırdı?
- Önce Hıristiyanlıktaki teslis inancı kafamı karıştırmaya baş­
ladı. Yaratıcının birden fazla o lmasını bir türlü aklım almıyor­
du . Bir de vaftiz edilmeden ölen çocu kların cehenneme girme­
leri bana çok ürkütücü geliyordu . Bu kuralı Tanrı'nın haksız
bir uygulaması olarak görüyordu m . Zamanla kiliseyi terk et­
tim ve kendime yeni bir din aramaya başladı m .

O dönemler İslam ve Müslümanlar hakkında neler bi­


liyordunuz?
- Müslümanları ilk defa lisede okurken hafta sonları gittiğim
kilisenin papazından duymuştu m . Papaz sürekli İslam'ı ve
Müslümanları kötü lüyor, Müslü manların dünya için büyük bir
tehlike olduğunu söylüyordu . Papazın söylediklerinin etkisiyle
Müslümanlardan nefret ediyordum . Okuduğum lisede birkaç
Müslüman vardı; fakat onlarla ilişki kurmaktan kaçınıyordum.

Müslüman olmadan önce nasıl bir yaşantınız vardı?


- Zina yapmanın ve uyuşturucu kullanmanın kö tü davranış-

1 23
Tobias Sch meider'i n hayatı, Fra n kfu rt'u n kuzeyinde yaşaya n
a i l es i n i ziya ret etmek için yol kenarında çektiğ i bir otostopun a r­
d ı n d a n değişmeye başlam ış. Davut i s m i n deki Alma nya'da yaşa­
ya n bir Tü rk' ü n a ra ba s ı n a binen To bias, Davut'la kurd u ğ u a rka­
d a ş l ı k vesi lesiyle İ s l a m'la ta nışmış. Ku r'a n'ı n Alma nca tercüme­
s i n i okudukta n sonra Müslüman o l maya kara r veri p, ism i n i M u ­
hammed Abdurra h m a n o l a ra k değ iştiren Tobias, Kur'an'la i l g i l i
şu ça rpıcı tespitlerd e b u l u n uyo r: "Bir kita bı bi rkaç kez o k u d u k­
tan sonra o kitaptan b ı ka rs ı n ız. Fakat Ku r'a n öyl e d e ğ i l . Ku r'a n'ı
okuduğun uzda tekra r okumak istiyors u n uz. Ayrıca Ku r'a n'ı her
okuduğun uzda b u kita pta yen i şeyler keşfediyors u n uz. Ku r'a n
size yen i b i r d ü nya n ı n ka p ı l a r ı n ı açıyor ve bu d ü nya vasıtasıyla
ya ratıcı n ız ı n yüce l i ğ i n i h issed iyors u n uz . Ku r'a n'ı o k u d u ğ u n uzda
dün ve b u g ü n a rasında h içbir fa rkın o l m a d ı ğ ı n ı a n l ıyors u n uz ."
Bir Otostop Çekti Hay atı Değişti

Hıristiyaulıktan kop� sürecinizi kon�arak başlaya­


lım. Hıristiyanlığın hangi yönü sizi bu dinden uzak­
laştırdı?
- Önce Hıristiyanlıktaki teslis inancı kafamı karıştı rmaya baş­
ladı. Yaratı cının birden fazla olmasını bir türlü aklım almıyor­
d u . Bir de vaftiz edilmeden ölen çocu kların cehenneme girme­
leri bana çok ürkütücü geliyord u . Bu kuralı Tanrı'nın haksız
bir uygu laması olarak görüyordum. Zamanla kiliseyi terk et­
tim ve kendime yeni bir din aramaya başladım .

O dönemler İslam ve Müslümanlar hakkında neler bi­


liyordunuz?
- Müslüma nları ilk defa lisede okurken hafta sonları gittiğim
kilisenin papazından duymuştu m. Papaz sürekli İslam'ı ve
Müslümanları kötü lüyor, Müslümanların dünya için büyük bir
tehlike olduğunu söylüyordu. Papazın söylediklerinin etkisiyle
Müslümanlardan nefret ediyordum. Okuduğum lisede birkaç
Müslüman vardı ; fakat onlarla i lişki kurmaktan kaçınıyordu m.

Müslüman olmadan önce nasıl bir yaşantınız vardı?


- Zina yapmanın ve uyuşturucu kullanmanın kötü davranış-

1 23
C E N N E T E OTOSTOP

-- --------- · ·-------ı
1
1
1
'"' _ i
1
' �- 1

lar o lduğunu bildiğim için , bu tür kötü alışkanlıklardan uzak


duruyordum . Yaşantım aslında çok da kötü sayı lmazdı . Çev­
rem tarafından iyi bir insan o larak biliniyordum . Fakat zih­
nim çok karışıktı. Kiliseyi terk ettikten so nra benim için haya­
tın pek fazla anlamı kalmamıştı. Kendi kendim e , " N için yaşa ­
dığımı ? " soruyordum .

İslam'a girmenize hangi olaylar vesile oldu?


- Anne ve babam Frankfurt'un kuzeyindeki bir köyde yaşıyor­
lar. Bir hafta sonu ailemi ziyare t e tmek için kaldığım evd en çı­
karak o tobüs durağına gittim . Köyümüze giden o tobüse yeti­
şememiştim ve diğer o tobüsü beklemeye de hiç niye tim yok­
tu . Bu nedenle o tostop yapmaya karar verdim. O tostop yaptı­
ğımı fark eden bir sürücü önü mde durdu ve beni arabasına da­
vet etti. Sürücü bir Türk'tü ve ismi de Davu t'tu . Ailemin yaşa­
dığı köye çok yakın bir yerde evi varmış ve bazı tatil gün lerini
bu evde geçiriyormu ş . Davut'la aramızda güzel bir sohbet baş­
ladı ve bir saate yakın sohbet ettik. Farklı bir insanla tanıştı­
ğımı hissediyordu m . Cümlelerini seçerek kuruyor, son derece
etkili ifadeler kullanıyordu . Arabasıyla beni ailemin evine ka-

1 24
B i R OTOSTO P Ç E K T i H AYAT I D E G IŞTI

dar götürdü ve bana telefon numarasıyla birli kte kaldığı evin


adresini de v e rdi . Bir gün sonra te krar buluşmak için sözleşip
birbirim izden ayrı ldık . O an Davu t'un Müslüman o labileceği­
ni hiç düşü nmemişti m . Çünkü Davut zihnimd eki Müslüman
tipine hiç uymuyord u .

Daha sonra n e oldu?


- Ertesi gün Davut'un bana verdiği adresteki evine gitti m . Soh­
bet etmeye başladık. Sohbetimizin bir yerinde Davu t , Müslü­
man olduğunu belirterek benden izin istedi v e namaz kılma­
ya başladı. Davu t'un Müslüman olduğunu öğrenince çok şaşır­
dım . Çünkü o , kilisedeki p apazdan haklarında çok şey dinle­
diğim Müslümanlara hiç benzemiyord u . Davut'un namaz kılı­
şını seyrettim. ibadet esnasında yüzü çok huzurlu ve sakin gö­
r ü nüyord u . Davut'a, Müslüman olduğunu öğrenince çok şaşır­
dığımı ve M üslümanlar hakkında bildiklerimin hiç de iyi şey­
ler o lmadığını söyledim. Bana , " İs tersen seni başka Müslüman­
larla tanıştırayım ve Müslü manların nasıl insanlar olduğunu
kendin gözlemle . " dedi . Bu teklifini kab u l ettim ve ertesi gün
Müslümanların toplandıkları bir mescide gitmek için kendi
aramızda sözleştik. Davut bir gün sonra bizim evimize geldi ve
birlikte Frankfu rt'taki bir mescide gittik. Mescidde Türk , Arap ,
Afrikalı, Asyalı ve Alman Müslümanlar vard ı . Farklı farklı mil­
letlerden olan bu insanların,
toplanıp bir yaratıcıya iba­
det e tmeleri beni etkiledi . Al­
manlar genel olarak yabancı­
ları aşağılarlar v e onlarla bir
arada bulu nmaktan hoşlan­
mazlar. Fakat bu mescidde­
ki Müslüman Almanlar, diğer
mille tlerden olan Müslüman-
1
lan son derece seviyor ve on-
_J
1 25
CEN N E T E OTOSTOP

larla arkadaşlık yapıyorlardı. Beni etkileyen bir başka şey de


ezan sesiyd i . O dönemler hastaydım ve başımda aşırı bir ağrı
vardı. Fakat mescidin içinde ezan oku nduğunda başımdaki
ağrı gidiyordu . Bu ndan dolayı mescidde bulunduğum zaman
ezan vaktini sabırsızlıkla bekl iyord u m . Davu t'la birlikte mes­
cide yaptığım ziyare tler esnasında , Müslümanların bize papaz­
lar tarafından anla tıldığı gibi o lmadıklarını gördüm. Mescid­
de tanıştığım Müslümanlar birbirlerine iyilik yapmaktan zevk
alıyorlardı v e çok huzurlu bir halleri vardı. Her ziyaret sonrası
Müslü manlara karşı olan sevgim daha da arttı ve düzenli ola­
rak Davu t'un bana verdiği kitapları oku maya başladım. En so­
nunda Davu t beni Kur'an'la tanıştırdı . Kur'an okurken tarifsiz
bir duygu hissetmeye başladı m .

Nasıl bir duygu?


- Okuduğum her ayet bende büyük etkiler oluşturuyor ve beni
bu mukaddes ki taba hayran bırakıyord u . İki hafta sonu nda
Kur'an'ın Almanca tercümesini bitirdim ve Müslüman olmaya

1 26
B i R OTOSTOP Ç E K T İ HAYAT I D E G İ$Tİ

karar verdim. Davut'la birlikte tekrar mescide gittik ve mescid­


dekilere artık Müslüman olmak istediğimi söyledim. Kelime-i
Şehadet getirerek Müslüman oldum. Sanırım bu duruma en
çok Davut sevindi . Çünkü Peygamber Efendimiz bize bir in­
sanın Müslüman olmasına vesile olan kişinin cennete girece­
ğini müj deliyor.

Sonradan Müslüman olanlarla yaptığım röportajlarda


genel olarak Kur'an'dan yoğun şekilde etkilendiklerini
ve İslam'a girmelerinde Kur'an'ın büyük bir etkisi ol­
duğunu görüyorum. Kur'an'ın sizin hayatınızda ne gibi
etkileri oldu?
Bir kitabı birkaç kez okuduktan sonra o kitaptan bıkarsınız.
Fakat Kur'an öyle deği l . Kur'an'ı okuduğunuzda bu kitabı tek­
rar okumak is tiyorsu nuz. Ayrıca Kur'an'ı her okuduğunuzda
yeni şeyler keşfediyorsunuz. Kur'an size yeni bir dünyanın ka­
pılarını açıyor ve bu dü nya vasıtasıyla yara tıcınızın yüceliğini
hissediyorsunuz. Kur'an'ı o kuduğunuzda dün ve bugün ara­
sında hiçbir farkın o lmadığını da anlıyorsunuz.

Müslüman olmak hayatınızda ne gibi değişikliklere ne­


den oldu? İslam size neler kattı?
- İslam bana sonsuz bir güven duygusu verdi. Kötü ve iyi
o lan her o lay Allah'ın kontrolünde ve başımıza gelen her şeyi
Allah'ın dilemesiyle yaşıyoruz . Bundan do layı ilerde yaşayabi­
leceğim olumsuzluklar beni korku tmuyor. Ayrıca İslam'la bir­
likte hayatım anlam kazandı . Geçici o lduğuna inandığım bu
dünyaya artık Allah'ın so nsuz cennetini kazanmak için bir va­
sıta olarak bakıyoru m. Bu da hayatıma büyük bir anlam katı­
yor. İ nsanların ç oğu kendilerine dünyevi hedefler belirliyor.
Zannediyorlar ki bu dünyevi hedeflere u laştıklarında gerçek
mu tluluğu da elde edecekler. Hedefledikleri amaca ulaştıkla­
rında kısa bir zaman mu tlu o luyorlar. Daha sonra bu mutlu-

1 27
C E N N ET E OTOST O P

! u ğ u n geçici olduğunu fa rk edip , tekrar başka b i r amaca u laş­


mak için uğraş vermeye başlıyo rlar. Böylece hayat sürüp gidi­
yor ve kısa zaman sonra haya tın sonu geliyor. Bizim gerçek hu­
zur mekanımız geçici olan bu dünya deği l : ebedi olan ahirettir.

Sonradan İslam'a giren birisi olarak Müslümanlann


durumunu nasıl görüyorsunuz?
- Bugün İslam ile M üslümanların arasında büyük farklılı klar
oluşmuş durumda . İslam'ın ilk zamanları nda Islam ile Müs­
lümanlar arasında hiçbir fark olmadığı için Müslüman tüccar­
lar ticaret için gittikleri ü l kelerde ki i nsanların İslam'a girme­
sine vesile oluyo rlardı . İnsanlara satacakları malların olumlu
yönlerini anlattıkları gibi olumsuz yönlerini de anlatıyorlar­
dı. İnsanlar da Müslümanların bu dürüst hallerinde n etkilene­
re k toplu halde İslam'a giriyordu . O dönemler İsla m ile Müs­
lümanlar arasında fark olmadığı için İslam Afrika'ya ve Asya'ya
kadar yayıldı . Fakat bugün durum hiç de geçmişteki gibi de­
ğil. İslam'ın tekrar dünyaya yayılmasını is tiyorsa k , her şeyden
önce İslam'la aramızda olan farklılıkları kaldırmalıyız.

Haziran 2008

l JR
"Müs lüman bir ailede doğanlar İs lam 'ı iyi
biliyorlar; ama yaşamıyorlar. Sonradan
İslam 'a girenler ise İslam 'ı pek fazla bilmi­
yorlar; fakat İslam 'ı yaşamak için büyük
çaba sarf ediyorlar. Müs lümanlar o larak
ilim ve takvayı bir araya getirebilirsek sa­
nırım ha limiz şu anki durumumuzdan çok
daha iyi o lacak. "
M ü s l ü m a n o lm a d a n önceki i s m i Geregory Va rtessian o l a n Ca bir,
Fra nsa'da doğan b i r Ermeni genci. Ca bi r'i n hayatı , Fas'd a Müs­
l ü m a n larla b i r li kte geçird i ğ i b i r Ramazan'ın a rd ı n d a n değişme­
ye başlamış. Birl i kte yaşa d ı ğ ı insanların i n a n çlarına sayg ı duy­
mak için oruç tuta cak ka d a r i n ce b i r ka l b e sa h i p o l a n Ca bir, b i r
yıl s ü re n a raştırma l a rı n ı n a rd ı n d a n M ü s l ü m a n o l m aya kara r ver­
miş. Oruç ve namazın insana büyük bir m a n evi g ü ç verd i ğ i n i ifa­
d e eden Ca b i r, " N a maz k ı l a rken A l l a h'ı n karşısında e ğ i l iyorum
ve ona i n a n d ı ğ ı m duygusunu d a h a fazla h i ssed iyoru m . Oruç sa­
yes i n d e d e A l l a h'a ya kı n o l uyo ru m ve sürekli ibadet h a l i n d e ol­
mak bana büyük b i r hu z u r veriyo r:' d iyor. Hidayet öyküs ü n ü ve
Ramazan'la ilgili g özlemlerini a n lata n Ca b i r1 d i n lemek b e n i m
için son derece zevkl iyd i .
Müslüman Olan Ermeni Genç

Müslüman olmadan önce dindar bir Hıristiyan mıydınız?


- Anne ve babam gibi ben de H ıristiyan'dı m . Haftada bir gün
annem, babam v e kardeşlerimle birlikte kiliseye gidip ayinl ere
katılıyordu k. On ü ç yaşımda kendi isteğimle Paris'teki bir kili­
senin okuluna kayıt oldum ve iki sene boyu nca bu oku lda eği­
tim gördüm .

Daha çocuk yaşta olmanıza rağmen özellikle kiliseye


bağlı bir okulda eğitim görmek istemenizin sebebi ney­
di?
- Spora karş ı , özell ikle de fu tbola karşı büyük bir ilgim vardı .
Paris'teki kilise okullarında genel o larak spor yapma imkanı
çok iyid ir. Bu nedenle babamdan beni bir kilise okuluna kay­
dettirmesini istedim .

İki senenin sonunda kiliseye bağlı olan bu okuldan ni­


çin ayrıldınız?
- Belli bir zaman sonra okul bana sıkıcı gelmeye başladı . Daha
fazla özgür olmak istiyordum . O n beş yaşımda kilise okulun­
dan ayrıl ıp, elektronik eğitimi v eren başka bir okula kaydol-

13 1
CEN N ET E OTOSTOP

dum . Bu o kuldaki arkadaş çevrem hiç iyi değildi ve arkadaş­


larımın birçoğu eroin kullanıyordu . Ben de kısa zaman içinde
eroin kullanmaya başladım . Eroin hayatımı çok kötü bir hale
soktu . Niçin yaşadığımı bilmiyordum ve bir an önce ölmek
istiyordum . Hatta birkaç kez intihar teşebbüsünde de bulun­
dum ; fakat başarılı olamadım . Yirmi bir yaşıma kadar ç o k kötü
günler yaşadım. Eroinden kurtulmak istiyordum . Bunun için
de arkadaş çevremi değiştirmem gerekiyordu . Fransa'dan ayrı­
lıp İ ngiltere'ye yerleşti m . Önce bir pizzacıda iş buldu m , daha
sonra da düzenli olarak tekrar kiliseye gitmeye ve ayinlere ka­
tılmaya başladı m . Kilise sayesinde kısa zamanda kötü alışkan­
lıklarımı terk ettim.

Bu sırada Müslümanlardan hiç arkadtqlannız var


mıydı? İslam'la ilgili neler biliyordunuz?
- İslam'la ilgili pek fazla bilgim yoktu ; fakat Faslı ve Cezayirli
iki Müslüman arkadaşım vardı. Cezayirli arkadaşım dindar bir
kimse değildi; ama M uhammed ismindeki Faslı arkadaşım son
derece dindar bir Müslüman'dı .

132
M Ü SLÜMAN O LAN E RM E N İ G E N Ç

Nasıl Müslüman oldunuz? İslam'a giriş hikayenizi din­


leyebilir miyim?
- O d ö n e m İspanyol bir k ı z arkadaşım vardı . Gezmek i ç i n bir­
likte İspanya'ya gittik ve üç hafta kadar İspanya'da kaldık. B u
arada Faslı M u hammed b e n i telefo nla aradı ve Fas'a d a v e t etti .
Kız arkadaşım İ spanya'da ailesinin yanında kaldı. Ben de Fas'a
gittim . İngiltere'den arkadaşım olan M u hammed, Fas'da bir
köyde yaşıyord u . Köydeki herkes Müslü man'dı . Bundan do­
layı M u hammed'in köyü bana bir hayli ilginç gelmişti. Fas'a
ulaştığımda Ramazan'a birkaç gün kalmıştı. Ramazan girince
köylülerin hepsi oruç tu tmaya başladı. Köyde gündüzleri kim­
se bir şey yemiyordu . Ben de bu i nsanların inançlarına saygı
göstermek için oruç tuttu m .

Müslüman olmadığınız halde oruç m u tuttunuz?


- Evet. Müslümanları çok sevmiştim ve onların ibadetlerine
saygı duymam gerektiğini düşü ndüm. Ramazan girince köy­
lüler oruç tu tmaya başladılar v e köyün havası birden değişti.
Köylüler çok mu tluydular; oruç tutmak, iftar yapmak arkada­
şım M u hammed'e v e köylülere huzur veriyordu . Bu huzuru
o nlarla birlikte yaşamak istiyordu m . Bundan do layı Ramazan
başladıktan bir hafta sonra ben de tıpkı köylü ler gibi oruç
tuttu m . Mu hammed'le birlikte camiye gidiyordu k . M u ham­
med namaz kılıyor,
ben ise caminin içinde
düşüncelere dalıyor­
dum. Camide de tıpkı
kilisede olduğu gibi
huzur buluyordu m .
İslam'a inanmasam da
oruç tu tmanın beni
değiştirdiğini his­
sediyor v e oru ç tut-
ı·�
. .

·'

133
CENN E T E O T O S T O P

mak bana büyük bir zevk veriyordu . Oruç gün geçtikçe beni
İslam'a daha da ısındırdı ve İslam'ı daha yakından öğrenmek
için Muhammed'in bana verdiği kitapları okumaya başladı m .
Ramazan'ın girmesiyle birlikte köydeki havanın değişmesi, i n ­
sanların yaptıkları ibadetten bu kadar yoğun bir şekilde zevk
almaları bana oldukça ilginç gelmişti. Özellikle iftar vakitleri
köy şenlik yerine dönüyordu . Evlerde toplu halde yapılan if­
tarlar çok eğlenceli geçiyor ve ev sahipleri misafirlerini en iyi
şekilde ağırlıyo rlardı. Ramazan bittikten sonra çalışmak için
İ ngiltere'ye tekrar geri döndü m . Köylülerle geç irdiğim Rama­
zan hiç aklımdan çıkmıyordu . Bu arada İslam'la ilgili araştır-

'
'

l·�
..ıib· .· .

•·wn ..

_ -�--

malarımı daha da yoğu nlaştırdım. Ayrıca kiliseye gitmeye de


devam ediyordum . İ nternetten " İslam nedir? " başlıklı uzun bir
makale okudu m . Bu makalede İslam'ın İsa Mesih'in getirdiği
gerçek Hıristiyanlığın devamı o lduğu ifade ediliyor v e Müslü­
manların İslam'dan önce gelen bütün dinleri hak o larak kabul
e ttikleri belirtiliyordu . Bu durum beni e tkiledi. İslam'ın ma­
nevi o larak Hıristiyanlıktan çok daha güçlü bir din olduğunu
anladım v e Kur'an oku maya başladım .

1 34
M U S L U M A N OLAN E R M E N i G E N Ç

Müslüman olmanızda Kur'an'ın nasıl bir etkisi oldu?


- Daha önce İncil de okumuştu m ; fakat Kur'an İncil'den daha
gerçekçi bir kitap . Ayrıca Kur'an insanı çok iyi tanıyor ve in­
sanın zaaflarını iyi biliyor. İ ncil'de birçok kıssa var; fakat İncil
insanın hayatına kurallar koymuyor. Kur'an ise insanın haya­
tını düzenleyen kurallar sunuyo r. Kur'an'ın Müslüman olmam
da büyük bir e tkisi oldu . Fakat din değiştirmek bana oldu kça
zor geldi . Sürekli olarak gittiğim bir kilise vardı. Kilisenin pa­
pazı bir vaazında konuyu islam'dan ve Müslümanlardan açtı.
Papaz , İslam ve Müslümanlar hakkında çok kötü sözler sarf
e tti ve Batı'da İslam'ın gün geçtikçe yayılmasına bir anlam ve­
remediğin i söyledi . Papazın Müslümanlar hakkında sarf ettiği
sözler beni sinirlendirdi ve ayağa kalkıp Müslümanları çok iyi
tanıdığım ı , Müslümanların papazın anlattığı gibi insanlar ol­
madığını ifade e ttim . Papazla bir süre Müslümanlar hakkında
tartıştık ve o gün kiliseyi terk ettim. Bu olaydan iki gün sonra
M uhammed beni aradı. Beş gün önce Ramazan'ın girdiğini ve
Müslümanların beş gü ndür oruç tuttu klarını söyledi . Ben de
Müslümanlar gibi oruç tu tmak istiyordum ve artık islam'a gir­
meye karar vermiştim .

Ne zaman Müslüman oldunuz?


- 2006 yılında Müslüman oldum . M uhammed'le birlikte cami­
ye gittik ve Kelime-i Şehadet ge tirerek İslam'a girdim.

Başta oruç olmak üzere İslam'ın yapılmasını emrettiği


ibadetler sizin için hangi anlama geliyor?
- Müslüman olduğunuzda günde beş vakit namaz kılıyorsu­
n u z . Namaz sizin sürekli Allah'la birlikte olmanızı sağlıyor.
Oruç ve namaz insana büyük bir manevi güç v eriyor. Namaz
kılarken Allah'ın karşısında eğiliyorum ve ona inandığım duy­
gusunu daha fazla hissediyorum. Oruç sayesinde de Allah'a
yakın olduğumu fark e diyorum v e sürekli ibadet halinde ol­
mak bana büyük b ir huzur v eriyor.

135
C E N N E T E OTOSTOP

Müslüman olmanız çevreniz tarafından nasıl karşılandı?


- İlk zamanlar Müslüman olduğumu insanlarla paylaşmadım.
İslam'a girdikten bir ay sonra kardeşime, daha sonra da baba­
ma Müslüman olduğumu haber verdim. Önce şaşırdılar, daha
sonra bende meydana gelen değişiklikleri gözlemlemeye baş­
ladılar. Allah'a şükürler olsun benden dört yaş küçük olan kar­
deşim de Kelime-i Şehadet ge tirerek Müslüman oldu . Babam
da iki hafta önce telefonla yaptığımız görüşmede artık Müslü­
man o lmayı düşündüğünü söyledi. İnşallah önü müzdeki gün­
lerde o da Müslüman olur.

Geçmişte Hıristiyan bir toplumun içinde bulundunuz.


.Şu an ise .Şam'da Müslümanlann arasında yaşıyorsu­
nuz. Hıristiyan ve Müslümanlar arasında ne gibi fark­
lar var? Gözlemlerinizi anlatır mısınız?
- Müslümanlar ikram sahibiler ve insani değerlere Hıristiyan­
lardan çok daha fazla önem veriyorlar. Batı kültürü insana
bencil olmayı , hep kendi m enfaatini düşü nmeyi öğretiyor. Ben
şu an senin evinde misafirim . Sen bana ikramda b ulunuyorsun
ve bana ilgi gösteriyors u n . Fakat Batı'da insanlar birbirlerine
ancak belli menfaatler karşılığında ilgi gösterip iyilik yaparlar.

136
M Ü S LÜMAN OLAN E R M E N İ G E N Ç

Müslümanlann halini genel olarak nasıl görüyorsu­


nuz?
- Müslüman bir ailede doğanlar İslam'ı iyi biliyorlar; ama ya­
şamıyorlar. Sonradan İslam'a girenler ise İslam'ı pek fazla bil­
miyorlar; fa kat İslam'ı yaşamak için büyük çaba sarf ediyorlar.
Müslümanlar olarak ilim ve takvayı bir araya getirebilirsek
sanırım halimiz şu anki durumumuzdan çok daha iyi olacak.
Fransızların birçoğu İslam'dan korkuyor. Bunun sebebi ise
Fransız medyası. M edya sürekli o larak İslam'ın aleyhine ya­
yınlar yapıyor. M edyanın bu tavrına rağmen İslam F ransa'da
şu an en çok ilgi gören dindir.

Ağustos 2008

137
" Japonya 'da İs lam 'a o lan ilgi A llah 'a şükürler
o lsun ki çok iyi. İs lam merkezinden aldığım bil­
gilere göre her gün en az beş Japon Kelime-i Şe­
hadet getirerek Müs lüman o luyor. Önümüzdeki
yıllar bu sayının daha faz la artacağını düşünü­
yorum. İki Japon arkadaşım da benim davetim­
le İs lam 'a girdiler. Bir arkadaşım Ayet, diğer ar­
kadaşım da Zeki ismini a ldı. Japonların İs lam 'ı
iyi bilen davetçilere ihtiyacı var. Ben de Arapça­
yı öğrendikten sonra Japonya 'ya geri dönüp in-
sanlara İs lam 'ı anlatacağım. "
İslam'a olan ilginin her geçen gün daha da arttığı ülkelerden
biri de Japonya. Zeki ve çalışkan insanların ülkesi olarak bili­
nen Japonya'ya her gün yeni camiler, mescidler ve İslam Mer­
kezleri inşa ediliyor. Son yıllarda İslam'a büyük ilgi gösteren Ja­
pon gençliği de tıpkı Leyko Hanım gibi huzuru İslam'da bulu­
yor. Daha önceleri Budizm'e inanan Leyko Hanım Ürdün, Suriye
ve Türkiye'ye yaptığı ziyaretler sonucu Müslüman olmaya karar
vermiş ve ismini Leyla olarak değiştirmiş. Kelime-i Şehadet geti­
rip Müslüman olduktan hemen sonra örtünen Leyla Hanım, ba­
şörtüsüne büyük önem verdiğini ifade ederek, "Örtüm başımda
olduğu zaman Allah'ın bana olan şefkat ve sevgisinin daha fazla
arttığını hissediyorum:' diyor.
Mevla'sını Bulan Leyla

Nasıl bir ortamda büyüdünüz? Ailenizden ve çevreniz­


den bahseder misiz?
- H iroşima'da büyüdüm . Ailem ve çevrem Budis t'ti . Evimizde
küçük bir Buda heykeli vardı ve Buda'nın önünde eğilerek ona
ibadet ediyordu k. Bazı özel gü nlerde de evimizdeki Buda hey­
keli için törenler düzenleyip ona çeşit çeşit tatlılar, meyveler
ve yemekler s unardık. Buda'nın yaşayan ruhunun ikram ettiği­
miz yiyecekleri yediğine inanırdık. Özellikle liseye başladığım
yıllar Buda için düzenlenen törenlere katılmamaya , Buda'ya
ibadet e tmemeye başladım .

Buda'nın neyi sizi rahatsız ediyordu?


- Kalbim artık Buda'yı istemiyordu . Buda'ya secde ettiğim an­
dan itibaren içimde büyük bir acı hissediyordum ve kalbim
yanıyord u . Sanırım fıtra tım Buda'ya ibadet etmemi kab u l et­
miyordu . Ha tta annem bu durumumu fark edince benim
Buda'nın ruhunun gazabına uğradığımı düşündü .

Lise yıllannızda İslam ve Müslümanlar hakkında ne­


ler biliyordunuz?
- İslam hakkında çok fazla şey bilmiyordu m . Fakat okul kitap-

141
C E N N ET E OTOSTOP

larımızda , diğer dinler hakkında o lduğu gibi İslam'la ilgili de


kısa bilgiler vardı. Ayrıca televizyonda İslam ülkelerinden bah­
seden birkaç belgesel seyre tmiş tim . İslam hakkında zihnimde
net bilgiler yoktu . Buda'ya inandığım zamanlar, her Budist J a­
pon gibi ben de Müslümanların sapkın kafirler oldu klarını dü­
şünüyordum .

Daha sonra ne oldu? Müslüman olma serüveninizi din­


leyebilir miyim?
- Liseyi bitirdikten sonra Tokyo'ya gittim ve Tokyo'da bir elbi­
se şirketinde çalışmaya başladım. Tokyo'da bulunduğum yıl­
lar zihnim sorularla dold u . Sabahlara kadar düşünüyordum ve
kendi kendime b u sorulara cevap arıyordum .

Ne tür sorulardı bunlar?


- Ben doğmadan önce, üç kardeşim aralıklarla annemin kar­
nında ölmüşler. Kendi kendime, " N için kardeşlerim dünyaya
gelmeden öldüler de ben dünyaya geldim ? " diye soruyordum .
Ayrıca bu dünyada niçin yaşadığımı , ölünce nereye gideceği-

142
N1 E V LA S 1 N l U L L\ N LEYLA

m i ve haya tın anlamını merak ed iyordu m . Budizm'den iyice


uzaklaşmış t ı m . Budizm'in felsefesi ve Buda için yap ı l an ibadet­
ler bana saçma geliyo rdu . Bu arada J apon toplumunun yaşamı­
nı ela sorgulamaya başlaclını insanlar süre k l i çalışıyorlardı ve
makinelerden pek fa zla farkları yoktu . Bu insanlar du nyaya sa­
dece çalışmak için mi gclmi;;lerdi7 Birçok soru soruyordum;
fakat bu sorulara cevap bulamıyord u m . i yice bunalıma girmiş­
tim . Hem kendimi toparlamak, hem de dinlenmek için çalıştı­
ğım ş irketten bir süreliğine ayrıldı m . Bu arada bir yerlere git­
meye karar verdim. Seyahat etmenin benim durumumdaki bir
kişiye iyi geleceğini düşünüyordu m . Ş i rketteki arkadaşlarımın
birçoğu tatillerini geçirmek için Amerika veya fransa gibi Batı
ülkelerine gitme kararı almışlardı. Bu tercih bana çok cazip
gelmedi. l n ternette araştırma yaparken Suriye ve Ürdün dik­
katimi çekti. Arap ü lkeleri j aponya'da pek fa zla bilinmiyordu
ve Arapların yaşamları n ı , kültürlerini merak ediyordu m. Bu
nedenle bir tur şirketiyle Urdün ve Su riye'yi ziyaret etme ka­
rarı aldım . Ürdün.de ü ç gün kaldıktan sonra Suriye'ye geçtik.
Suriye'yi gezmeye ilk ola-
rak Emevi Camii'nden baş­ ------ - ---- --
'

ladık. Emevi Camii'ne gir­


dikten birkaç dakika sonra
ezan sesini duydum ve oku ­
nan ezanı dinledikçe kalbi­
min ferahladığını hissettim.
Caminin avlusunda bir kö­
şeye o turup bitene kadar
ezanı dinledim. Daha son­
ra da camiyi gezdim. Ç o ­
cu kluğumdan beri sanatla
uğraşan biriyim. Hatta ken­
dime ait bazı sanatsal çalış­
malarım d a var. Camiyi ge-

1 43
C E N N E T E OTOSTOP

zerken Arapça yazılmış hat yazıları dikkatimi çekti . Hayatım­


da bu kadar güzel bir sanat eseri görmemiştim . Yazıları anla­
mıy ord u m ; fakat yazılardaki sanatsal yön beni aşırı derecede
etkiledi. Emevi Camii'nde şimdiye kadar hi çbir mekanda his­
setmediğim bir huzur vardı ve hatları incelerken ruhumdaki
bu huzur daha da artıyordu . Arapça yazılara hayran kalmıştım .
J aponya'ya döner dönmez Arapçayı ve Arapça yazmayı öğren­
mek için bir kursa kayıt oldu m . Arapça İslam'la ilgili yeni bil­
giler öğrenmemi de sağl ıyo rdu ve İslam'a o lan ilgim her ge­
çen gün daha da artıyo rdu . Bir sene böyle geçti ve daha sonra­
ki yaz tatilimde de Tü rkiye'ye giderek İstanbul , Bursa , Kayseri
ve Konya'yı gezdim . Bu gezim esnasında sürekli o larak camile­
ri ziyaret etmek istiyordu m. Camileri her ziyare t edişimde ru­
hum huzura eriyordu . Özellikle Konya ve Kayseri'de insanlar
bize ç ok iyi davrandı. Tü rk kadınları bizi evlerine davet edip
bize ye mek ikram ettiler. Bu durum bana çok garip geld i . Çün­
kü Ja ponya' da insanlar tanımadıkları yabancıları evlerine asla
dave t etmezler. Tü rklerin bu sıcak tavırları İslam'a olan ilgimi
daha da arttırdı. Sonra japonya'ya geri döndü m .

)aponya'ya döndükten sonra neler yaptınız?


- J ap o nya'ya döndükten birkaç gün sonra Kur'an'ın tercümesini
oku maya başladım. Kur'an zihnimdeki bütün sorulara cevap
veriy ordu . Bana haya tın manasını öğretiyor ve dü nyada nasıl
yaşamam gerektiğini anlatıyordu . Özellikle dünyanın yaratıl­
ması ve kainatın işleyişiyle ilgili ayetlerden çok e tkilendim .
Kur'an okudukça Allah'ın büyüklüğünü daha iyi kavrıyordum
ve yaratıcı karşısındaki konumumu fark ediyordum . İki hafta
içinde Kur'an'ın japonca tercü mesini baştan sona bitirdim .

Müslüman olmaya ne zaman harar verdiniz?


- İs la m'ın hakikat o lduğunu anlamama rağmen Müslüman ol­
may a hemen karar vermedim.

1 44
Niçin?
r�- -­
M EVLA:SI N I BULAN LEYLA

- K endimi İslam'a girmek için


hazır hissetmiyordum. Çünkü
M üslüman olmaya karar v e r­
ı
!
diğimde yeni bir hayata adım
atacaktım ve yıll ardır sürdür­
düğüm alışkanlıklarımın bir­
çoğunu terk etmem gerekecek­
ti. Kur'an'ı okudu ktan son­
ra islam'la ilgili araştırmala­
rımı art tırdı m . Öze llikle ha­
dis kitapları beni İslam'a ha­
zırladı . Hadisler sayesinde eski
alışkanlıklarımın yerini alacak
yeni alışkanlıklar edindi m . Altı ay kadar süren bu araştırma
sürecinin ardından Tokyo 'daki bir İslam merkezine giderek
Kelime-i Şehadet getirdim ve M üslüman oldu m .

Müslüman olduktan n e kadar zaman sonra örtünmeye


karar verdiniz?
- Kelime-i Şehadet getirdikten hemen sonra örtündüm ve ör­
tümü bir daha çıkarmadım . Hatta Müslüman olduktan bir gün
sonra çalıştığım şirkete başım örtülü şekilde gittim . Şirketin
müdürü başörtülü şekilde çalışamayacağımı söyleyince ben de
şirketten ayrıldım.

İşsiz kalınca üzülmediniz mi?


- Hayır. Çünkü kalbimde Allah'a karşı büyük bir iman oluşmuş­
tu . Ona tevekkül ediyor ve Allah'ın beni yalnız bırakmayacağına
inanıyordum. Allah'a iman e tmiştim ve ne olursa olsun Allah'ın
bana emrettiği gibi yaşamaya karar vermiştim. Sonra da başörtü­
lü olarak çalışabileceğim başka bir şirkette işe başladım.

1 45
CEN N ET E OTOSTOP

Başörtüsü sizin için ne anlama geliyor?


- Başörtüsü benim her şeyim. Ö rtüm başımda olduğu zaman
Allah'ın bana olan şefkat ve sevgisinin daha da arttığını hisse­
diyoru m . Müslüman genç kızların başörtüsü kullanmamaları ,
İslam'ın emirlerini yerine getirmemeleri beni çok ü zü yor. Hat­
ta Müslümanların İslam'ın emirlerine yeterince dikkat e tme­
meleri nedeniyle zaman zaman ağlıyorum .

]aponya'da İslam'a olan ilgi ş u an n e durumda?


- Benim ü lkemde İslam'a olan ilgi Allah'a şükürler olsun ki çok
iyi . İslam merkezinden aldığım bilgilere göre her gün en az beş
J apon Kelime-i Şehadet ge tirerek Müslüman oluyor. Önümüz­
deki yıllar bu sayının daha fazla artacağını düşünüyoru m . İki
J apon arkadaşım da benim davetimle İslam'a girdiler. Bir ar­
kadaşım Ayet , diğer arkadaşım da Zeki ismini aldı. J aponların
İslam'ı iyi bilen davetçilere i h tiyacı var. Ben de Arapçayı öğ­
rendikten sonra J aponya'ya geri dönüp insanlara İ slam'ı anla­
tacağı m .

Ağustos 2008

1 46
"11 Ey lül sa ldırı ları gerçek leş tiğinde Batı ba­
sını bütün Müs lüman ları terörist, İs lam 'ı da
bir terör dini o larak gös terdi. Fakat insanlar
gerçeğin öyle o lmadığını fark etti. 11 Eylül
sa ldırı larına kadar insan lar İs lam 'ı bilmi­
yordu . Bu sa ldırı lar gerçek leşince Latin Ame­
rika ve Batı 'da birçok insan İs lam 'ı duyarak
araş tırma gereği hissetti. Bu araştırma süreci
de insan ları Kur 'an 'la tanıştırdı . İnsan lar
Kur 'an o kudukça gerçeği görüp Müs lüman o l­
maya karar verdiler. "
Eski b i r papaz o l a n M u sa'n ı n h i dayet öyküsünü d i n l erken, k i m i
yerl e rd e şaşkı n l ı k geçird i m . Öyle ta h m i n ediyorum ki, b u hida­
yet öyküs ü n ü okuya n l a r a rası n d a n da ben i m g i b i şaşıra n l a r ola­
caktır. Pa paz o l d u ğ u d ö n e m l erde, Lü b na n l ı M u h a m m e d i s m i n ­
deki b i r M ü s l ü m a n'ı H ı ristiya n yapmaya k a r a r veren M u sa, b a ­
basıyla b i rl i kte M u h a m med'i ziya rete g i der. İ s l a m hakkında M u­
h am med i l e b i r s ü re tartışan eski pa paz, M u h a m m ed'in Fetih
S u resi'ni oku maya başlamasıyla e nteresan duyg u l a r yaşa maya
başlar. Musa o a n ı şöyle a n l atıyor: " M u h a m med Ku r'a n okuma­
ya baş l a d ı kta n b i rkaç d a k i ka s o n ra beni şiddet l i b i r titre m e sa r­
d ı . Göreme d i ğ i m b i r g ü ç vücu d u m u s ı m s ı k ı kavrıyord u ve Fetih
Suresi'ni d i n l e d i kçe ka l b i m i n huzur d o l d u ğ u n u h i ssed iyord u m :'
Köken olara k Brezi l ya l ı o l a n M usa, d a h a önceleri M oises De O li­
veria i s m i n i k u l l a n ıyorm uş. M usa ayrıca M ü s l ü m a n o l m a d an
ö n ce dokuz seneye ya k ı n b i r p a p a z o k u l u n d a e ğ i t i m görmüş.
Fetih Suresi'yle Gelen Hidayet

Papaz olmaya nasıl karar verdiniz?


- Anne ve babam iyi bir Katolik'ti . On bir yaşıma ulaştığımda
beni Cuiaba şehrindeki Sangusal Kolej i'ne kayı t e ttirdiler. Ai­
lemin isteği üzerine papaz olmaya karar verdim.

Sangusal Koleji'nde nasıl bir eğitim görüyordunuz?


- Şehirdeki dindar aileler çocuklarını bu kolej e kayıt ettiri­
yor ve dokuz sene süren eğitimin ardından, okuldan mezun
olan öğrenciler kilisede göreve başlıyordu . Sangusal Kolej i
Brezilya'nın en i tibarlı papaz oku llarından biridir. Oku lda ila­
hiyat eği timi başta olmak üzere tarih , fizik, kimya , matematik,
edebiya t , pedagoj i ve dil eğitimi alıyorduk. Ben de dokuz sene
b u oku lda eğitim gördükten sonra papaz olarak Cu iaba'daki
bir kilisede göreve başladı m .

Eğitim gördüğünü.z bu papaz okulunda İslam hakkında


neler öğreniyordunuz?
- Okuldaki öğretmenlerimiz bize islam'ın Araplar tarafından
benimsenen bir din olduğunu , Ku r'an'da bulunan bölüm­
lerin büyük bir kısmının İncil ve Tevra t'tan çalındığını, Hz.
M uhammed'in (s.a .v) kadınlara düşkün biri olduğunu anla-

1 49
C E N N E T E OTOSTOP

tıyorlardı. Ben de okulda öğrendiklerim nede niyle İslam hak­


kında hiç iyi şeyler düşünmüyordu m .

Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz?


- Babam bir gün bana , Lübnanlı M u hammed adında Müslü­
man bir arkadaşı olduğundan bahsetti. "Bu adamı ikna edip
İslam'dan uzaklaştırmalı , daha sonra da ona Hıristiyanlığı ka­
bul e ttirmeliyim . " diye düşündüm . Babamla birlikte Lübnan­
lı M uhammed'i ziyarete gittik. M u hammed, elli yaşlarında hoş
bir adamdı ve okulda bize anlatılan Müslümanlara hiç benze­
miyordu . Ama ben onu İslam'dan u zaklaştırıp Hıristiyan yap­
ma konusunda kararlıydım. M uhammed'e cevaplamakta zor­
lanacağını düşündüğüm sorular sormaya başladım.

Mesela ne sordunuz?
- İslam dünyasının niçin Hıris tiyan dünyasından geri oldu­
ğunu ve İ slam Peygamberi'nin niçin birden fazla evlilik yap­
tığını sordum . Lübnanlı M uhammed b u iki soruma da beni
ikna edici cevaplar verdi . Muhammed'e birkaç soru daha sor­
duktan sonra , bu sefer de o bana Hıristiyanlıkla ilgili soru­
lar sordu . Lübnanlı M uhammed gerçekten bilgili bir insan­
dı ve Hıristiyanlığı da çok iyi biliyordu . M uhammed'in b ü tü n

1 50
FETİH SU RESİ'YLE GELEN H İ DAY ET

soru larına cevap verdim; fakat teslisle ilgili sorusuna gelinc e ,


M u hammed'e ikna edici bir c e v a p veremedim. Çünkü teslis
konusunda benim de kafam karışıktı. O gün M u hammed'le
aramızda olan sohbet altı saate yakın sürdü ve so hbetin so­
nunda M uhammed bana Kur'an'dan bazı bölümler okumak is­
tediğini söyledi. M uhammed Kur'an okumaya başladıktan bir­
kaç dakika sonra, beni şiddetli bir titreme sardı . Göremedi­
ğim bir güç vücudumu sımsıkı kavrıyordu ve Kur'an dinledik­
çe kalbimin huzur dolduğunu hissediyordum. Kendimi yavaş
yavaş kaybetmeye başladım. Lübnanlı M uhammed'e beni yata­
ğa yatırmasını söyledim ve birkaç dakika sonra da bayılmışım.
Kendime geldiğimde M u hammed'e Kur'an'dan nereyi okudu­
ğunu sordum . F e tih S u resi'ni okuduğunu söyleyince aynı yeri
tekrar okumasını istedim . M u hammed yaşadıklarım nedeniy­
le korkmuştu . B u yü zden Fetih Suresi'ni tekrar okumak iste­
medi. Ayrıca babam da bir hayli telaşlanmış, o da tekrar Kur'an
okunmasına karşı çıkıyordu . Fakat ben ısrarla F e tih Suresi'nin
okunmasını istedim . Yoğun ısrarım üzerine M u hammed, F e tih
Su resi'ni tekrar okumaya başladı . F e tih Suresi'ni dinledikçe
kalbimin yıkandığını hissediyordu m . İ çim huzur doluyordu ve
ilahi bir güç beni kavrıyordu . Te krar titremeye başladım ve ba­
yıldım. Kendime geldiğimde bir hastanedeydim . Bayılınca ba­
bam ve M u hammed
beni hastaneye kal­
dırmışlar. D oktorun
isteği üzerine iki gün
hastanede yatmak zo­
runda kaldım. İçimde
büyük bir huzur vardı
ve sürekli o larak Fe­
tih S u resi'ni dinlemek
istiyordu m . Fakat ba­
bam buna izin vermi-

151
C E N N E T E OTOSTOP

yordu . Hastaneden çıkar çıkmaz , tercüme edilmiş bir Ku r'an


aldım ve bu Kur'an'ı okudu m . Okuduğum her bölüm beni et­
kiledi ve Kur'an'ın Allah tarafından gönderildiğine inanmaya
başladım. Birkaç gün sonra kiliseye geri döndüm v e başpapaza
İslam hakkında n e düşündüğünü sordum . Başpapaz, İslam'ın
fanatiklerin dini olduğu n u , insanları terö re teşvik ettiğini söy­
ledi. Daha so nraki günler de İslam hakkındaki tartışmalarımız
sürdü . Bir taraftan papaz arkadaşlarımla İslam hakkında tartı­
şıyor, diğer taraftan da Kur'an okuyarak Müslüman olmaya ha­
zırlanıyordum. Lübnanlı M uhammed'den Fe tih Suresi'ni din­
ledikten yaklaşık bir ay sonra Cuiaba'daki bir mescide gidip ,
Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu m .

Müslüman olmanız kilisedeki papazlar ve kiliseye devam


eden Hıristiyan cemaat tarafından nasıl karşılandı?
- Kilisedeki papazlar bendeki değişimi ve İslam'a olan ilgimi
fark ettikleri için her an Müslüman o lmamı bekliyorlardı. Bu
nedenle çevreye benim Lübnanlı M u hammed tarafından b ü ­
yülendiğim yalanını yaydılar. H a t t a babama delirdiğimi söyle­
yerek, tedavi olmam için hastaneye yatırılmamı istediler. Fa­
kat babam onların b u isteklerini kab u l etmedi; çünkü benim
yaşadıklarım babamı da çok etkilemişti. Papazlar, sonraki gün­
ler de bana karşı daha düşmanca davrandılar v e beni kafir ol­
makla suçladılar.

Din değiştirmek bir insan için gerçekten zordur. Aynca


siz papazdınız. Bir ay gibi kısa bir sürede eski dininizi
terk edip yeni bir dine girmek zor olmadı mı?
- Dediğiniz kesinlikle doğru . Din değiştirmek bir insan için ol­
dukça zor. Çünkü , yıllardır inandığınız bazı inançlar var v e
d i n değiştirdiğinizde bu inançları t e r k e d i p kendinize y e n i bir
dünya seçiyorsunuz. Ayrıca birlikte yaşadığınız bir çevre de
var. Bu çevre din değiştirdiğiniz zaman sizi kafir ve sapkın ol-

152
FETİH SU RESİ'YLE G E LEN H İ DAYET

makla su çluyor. Fakat Allah bana öyle bir iman verdi ki, karşı­
laştığım sorunların hiçbiri Müslüman olmamı engelleyemedi.
İ slam'ın Allah katındaki tek gerçek din olduğuna en u fak bir
şüpheye düşmeden iman ettim. Çü nkü Allah bana kendi ka­
tından hidayet gönderdi ve imanı bahşetti. Bu nedenle Allah'a
sürekli olarak şü krediyo ru m .

Hıristiyanlığı çok iyi bilen eski bir papazsınız. İslam ile


Hıristiyanlık arasında sizce en barizfarklar nelerdir?
- İ slam , insan fı tratına en uygun dindir. Müslüman olup İslam
hakkındaki araştırmalarımı derinleştirdikten sonra bu gerçe­
ği daha iyi kavradım. M esela , Hıristiyanlık papazların ve ra­
hibelerin evlenmesini yasaklıyor. Fakat Allah insanı karşı cin­
se meyilli olarak yaratmış. İnsanın fıtratında olan bu isteği en­
gellemeye çalışırsanız , insanlar ahlaki o lmayan yollara başvu­
rur. Bugün papazlar tarafından işlenen cinsel taciz suçları ar­
tık u tanç verici seviyelere ulaştı. Papa bile , papazlar tarafın­
dan gerçekleştirilen cinsel tacizlerden rahatsız ve bu duruma
bir çare bulu nmasını istiyor. Kilise içinde yaşanan cinsel ta­
ciz olaylarının ancak çok az bir kısmı basına sızıyor. Fakat İs-

153
C E N NETE OTOSTOP

lam , Hıristiyanlık gibi değil. İslam'da bir denge var. lslam , in­
san ların bütün ihtiyaçlarını son derece dengeli bir şekilde kar­
şıl ıyor ve insanın hayatında boşluk bırakmıyor. Zihninizde­
ki her soruya Kur'an'dan ve Peygamber Efendim iz'in sözlerin­
den cevaplar b u labiliyorsunuz. Hıristiyan din adamları ise tes­
lis inancını açıklayamıyo rlar. İslam bize Al lah'ın bir olduğu­
nu haber veriyor; fakat Hıristiyanlıktaki teslis inancına göre
üç Tanrı vardır. Hz. Adem'den itibaren gelen dinlerin tümü
Allah'ı birlemek için gönderilmişken , Hıristiyan din adamla­
rı nasıl olur da insanları teslise ina nmaya davet edebilirler? Bu
gerçekten büyük bir çelişki . Hıristiyanlar genel o larak dinleri­
ni sadece bir inanç o larak algılıyo rlar; fa kat Müslümanlar öyle
değiller. Müslümanlara göre İslam hayatın her alanına kural­
lar koyan bir dindir.

Dinler arası diyalog çalışmaları hakkında ne düşünü­


yorsunuz? Böyle bir durum mümkün mü?
- Hayır, mümkün değil . Çü nkü İslam hak diğer dinler ise batıl­
dır ve hak ile batıl hiçbir zaman bir araya gelemez. Müslüman­
lar İslam ile Hıristiyanlığı birbirine yakınlaş tırmak yerine , in­
sanlara İslam'ı u laştırmalılar.

Vatikan son yıllarda dinler arası diyalog çalışmalarını


arttırdı. Sürekli olarak Müslüman kanaat önderleriyle
dinler arası diyalog toplantıları yapıyor. Sizce Vatikan
bu toplantılarla neyi hedefliyor?
- Va tikan bu çalışmalar aracılığıyla İslam'ın yayılmasını engel­
lemek istiyor. Çünkü insanlar İslam'ın diğer dinlerden fark­
lı olduğunu anlıyor ve bu nedenle Müslüman oluyorlar. İslam
bu hızla yayılmaya devam eders e , yüz elli yıl sonra Avru pa'daki
en büyük din haline gelecek.

1 54
F E T İ H S U R ESİ'YLE G E LEN H İ D AYET

Bir paradoksla ilgili dü­


şüncenizi öğrenmek isti­
yorum. l 1 Eylül saldın­
lan gerçekleştikten son­
ra birçok Müslüman,
İslam'ın dünyadaki ya­
yılma hızının yavaşla­
yacağını düşündü. Fa­
kat bugün çıkan gerçek­
ler tam tersi bir durumu
ortaya koyuyor. İngilte­
re İçişleri Bakanı }ac­
koi Smith BBC'ye yap­
tığı açıklamada, l l Ey-
lül saldınlannın ardından sadece İngiltere'de 400 bin
İngiliz'in Müslüman olduğunu ve İslam'ın l l Eylül sal­
dınlannın ardından bütün Avrupa'da hızlı bir şekil­
de yayıldığını söyledi. Latin Amerika ülkelerinde ise,
l l Eylül saldınlanndan sonra İslam'a giriş yüzde yüz

arttı. Bu saldınlar İslam'la terörün bir arada anılma-


sı için güçlü bir zemin sağlamasına rağmen, insanlar
niçin İslam'dan ve Müslümanlardan korkmak yerine,
İslam'a girmeyi tercih ediyorlar?
- Allah Kur'an'da , "Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildik­
lerinizde hayır o labilir. " diyor. 11 Eylül saldırıları gerçekleş­
tiğinde Batı basını bü tün Müslümanları terörist , İslam'ı da bir
terör dini olarak gösterdi . Fakat insanlar gerçeğin öyle olmadı­
ğını fark etti. 11 Eylül saldırılarına kadar insanlar İslam'ı bil­
miyordu . Bu saldırılar gerçekleşince Latin Amerika ve Batı'da
birçok insan İslam'ı duyarak araştırma gereği hissetti. Bu araş­
tırma süreci de insanları Kur'an' i a tanıştırdı . İ nsanlar Kur'an
okudukça gerçeği görüp Müslüman o lmaya karar verdiler.

155
C E N N E T E OTOSTOP

Müslüman olduktan kısa bir süre sonra Brezilya'dan


ayrılıp .Şam'a gelmişsiniz. Özellikle .Şam'ı niçin tercih
ettiniz?
- Peygamber Efendimiz'in Şam'ı öven birçok hadisini duymuş­
tum v e okuduğum bazı kitaplarda Şam'dan övgüyle bahsedi­
liyordu . Ayrıca başta Ebu H ureyre , Hz. Bilal, Halid bin Velid
gibi sahabeler olmak üzere yüzlerce sahabe Şam'a gelmiş . Bu
nedenlerden dolayı Şam'ın mübarek bir yer olduğunu düşü­
nüyorum . Brezilya'da yaşadığım şehir olan Cuiaba'da sürekli
gittiğim bir mescid v ardı . Bu merkezdeki imam İslam'ı daha
iyi anlamamız için Arapçayı öğrenmemiz gerektiğini söylüyor­
d u . Ben de İslam'ı daha iyi anlayıp Brezilyalılara anlatmak için
Şam'a gelip Arapça öğrenmeye başladım.

Ağustos 2008

1 56
"İs lam ilk baş larda dünyaya davetçiler va­
sıtasıyla çok kısa bir zamanda yayı lmıştı.
Endonezya ve Ma lezya 'daki insanlar hep
davetçiler vasıtasıyla İs lam 'a girdiler. Fakat
daha sonraki devirlerde Müs lüman lar davet
ça lışma larını terk etti. Tayland'ın bazı böl-
gelerinde hayatları boyunca Müs lümanlarla
hiç karşı laşmamış insanlar var. Bu insan la­
ra mutlaka İs lam 'ın mesajını taşımalıyız ve
on lara Peygamber Efendimiz Hz. Muham­
med Mustafa 'yı (s.a.v) anlatma lıyız. "
O, çocu k l u ğ u n u ve g e nçl i ğ i n i n bel l i bir b ö l ü m ü n ü m a n astırlarda
geçiren eski bir Budist ra h i p. Genç Budist ra h i p, M ü s l ü m a n ol­
madan önce Sa nyo Srivarom i s m i n i k u l l a n ıyorm uş. M ü s l ü m a n
o l d uktan sonra ise M u h a mmed Faysa l i s m i n i a l m ış. Evindeki
radyo nu n freka n s la r ın ı karıştırı rken Ku r'a n'dan surelerle ta nışan
Faysa l , s urelerin izi n i sü rmeye başl a m ış. Kur'an'la o l a n i l işki­
si arttı kça İsla m'a daha fazla ilgi d uyan Faysal, bu yolcu l u ğ u n
s o n u n d a M ü s l ü m a n o l m uş. Şu a n a i l esiyle birl i kte Tayland'ı n
kuzeyindeki Nakonpanon bölgesinde yaşaya n Faysa l, b i r ta raf­
ta n İsla m'ı öğren iyor, d i ğ e r taraftan da Tayla n d l ı Budist gençle­
re Ku r'a n'ı a n latıyor. Eski Budist ra h i p Faysal, İsla m'a g i rd i kten
sonra ken d i n d e m eydana g e l e n değiş i k l i k h a k k ı n da; " M ü s l ü m a n
o l d u kta n sonra d ü nyaya y e n i d e n g e l d i m v e i s l a m' l a yeniden
doğ d u m" d iyor.
İslam'la Yeniden Doğdum

Müslüman olmadan önce uzun bir süre manastırda ya­


şamışsınız. Manastırdaki yaşamınızdan bahseder mi­
siniz? Manastırda bir gününüZ nasıl geçiyordu?
- Nakonpanom'daki manastırda , yaşları yedi ile elli arasında
değişen kırktan fazla öğrenci vardı. Ben de on iki yaşımdan
itibaren rahip olabilmek için manastırda eğitim almaya baş­
ladı m . Sabahleyin büyük zil çaldığında hep birlikte Buda'nın
ö nünde toplanıyor ve ona ibadet ediyorduk. Budist inancına
göre Buda'nın önünde okunması gereken bazı sabah zikirleri
vardır. Manastırdaki öğrencilerin her biri b u zikirleri okuyup
B uda'ya ibadet ediyordu . Her günümüz oruçlu geçiyordu ; fa­
kat bizim tuttuğumuz o ru ç , Müslümanların orucundan fark­
lıydı . B udistlerin tu ttukları oruç esnasında su içmek ve bazı
meyveleri yemek serbesttir. Oruç tu tarken pilav veya içinde pi­
rinç olan yemekleri yememiz ise kesinlikle yasaktı .

Rahip olabilmek için ne tür bir eğitim sürecinden ge­


çiyordunuz?
- Öncelikle davetçi olmak için eğitim görüyorduk. Davetçi
o lanlara N eyn adı veriliyordu ve N eynler beş seneye yakın eği­
tim alıyordu . N eyn olduktan so nra beş sene daha eğitim gö-

1 59
C E N N ETE OTOST O P


'\l':'.'."W
"'".

\ -:

rüp Pra seviyesine yükseliyorsunu z . Pralar Budizm inancına


göre manevi mertebeleri yüksek olan din adamlarından olu­
şur. Ben de Müslüman olmadan önce P ra makamına u laşmış
bir din adamıydım.

Budistlerin inançlarından bahseder misiniz?


- Budistler, başkasını doğurmayan ve başkaları tarafından doğ­
rulmayan bir güce inanıyor. Budizm'e göre bu gücün yeryü­
zünde özel bir mekanı yoktur ve bu dinin başlangıcı N epal'dir.
Budistlere göre N epal Meliki Sututana'nın, Sittata isminde bir
oğlu vardı. Melik Sutu tana oğluna mutlu o lması için en güzel
dünyevi zevkleri sundu . Fakat Oğul Sittata'nın kalbi dünyevi
zevklerden do layı tatmin o lmadı ve Sittata sarayı terk ederek
ormandaki bir mağarada tek başına yaşamaya başladı . Melik'in
oğlu Sittata , diğer bir ismiyle Buda dünyevi zevklerden uzak­
laşıp meditasyon yapınca gökyüzünden bir melek Buda'nın
yanına gelerek onun ruhunu aldı ve ruhu gökyüzüne yüksel­
di. Buda gökyüzünün ilk basamağında zinakarlarla karşılaş-

1 60
i S LA M ' LA Y E N İ D E N DOG D U M

tı. D ü nyada zina yapanlar bu basamakta işledikleri günahın


cezasını ödüyorlard ı . İ kinci basamakta içki içenlerle karşılaş­
tı. Onlar da acı çekiyordu . Buda daha sonraki basamakta baş­
kaları hakkında dedikodu yapanları gördü . Sonraki katta ise
hırsızlar vardı . Buda'nın ruhu bu şekilde gökyüzündeki yedi
katı gezdi ve Buda yaratılışın gayesini anladı. Budizm insana,
" Dü nyevi zevklerden kendini koruyup nefsini yenebilirs e , bü­
yük bir güce ulaşabileceği ve gerçek mu tluluğu hissedebilece­
ği . " mesaj ını verir.

Müslümanlarla ilk defa nerede tanıştınız?


- Manastır'da Pra seviyesine u laştıktan sonra , 2000 yılında
Tayland'ı ve Malezya'yı baştan aşağı gezmeye karar verdim .
Malezya'ya geçtiğimde Müslümanlar Ramazan'a yeni girmiş­
lerdi . Klantan'ı gezerken m escidden Kur'an sesi geldiğini duy­
dum. İ nsanların toplu halde mescide gitmeleri de dikkatimi
çekti. Mescide girip insanların neler yaptıklarını , Müslüman­
ların Allah'a nasıl ibadet ettiklerini görmek istedim ve Müslü­
manlarla ilgili ilk gözlemleri-
mi bu mescidde yap tım .

İslam'a girmeye nasıl ka­


rar verdiniz?
- Bir gün radyoda frekansla­
rı karıştırırken islam'ı anlatan
bir adama rastladım . Adam
b esmelenin manasın ı açıklı­
yordu . İ lgimi çekti ve dinle­
meye başladım . Besmelenin
anlamından çok e tkilendi m .
Besmeleden sonra aynı kişi
b u sefer de F a tiha Suresi'nin

161
C E !'\ N E T E O T O S T O P

tefsiri n i yaptı. Fatiha Suresi'ni d i n ledikçe i ç i m d e ağlama duy­


gusu o l u ş t u . Radyonun baş ı n da bir taraftan d i k katl i c e Fatiha
S u resi'ni din liyor, diğer taraftan da ağlıyordu m .

Hangi radyoyu dinliyordunuz?


- Tay l a n d'ı n başke n t i Banko ng'ta yayın yapan Ada l e tin Sesi
isi m l i bir radyoyu dinliyord u m .
Bu radyo Müslümanlara ait bir radyo muydu?
- Hayır, Müslümanlara a i t deği ldi. Sahibi Taylandlı bir işada­
mıydı; fa kat Müslüman bir cemaat Ramazan ayı n e de n iy l e bu
radyoyu bir ay boyunca ki rala m ı ş . Müslüman d avetçiler her
gün radyodan Tay landlılara İslam'ı anla tıyo rdu . Ben de sürek­
li olarak bu radyoyu dinliyordum . Özellikle d e surelerin tef­
sirinden ç o k etkileniyord u m . Yo lda yü rü r ken radyodan din­
lediği m surelerin tefsirlerini düşünüyordu m . Ayrıca bir cami
ile karşılaş tığımda uzun uzun camiyi seyrediyordum. Müslü­
man o lmadığım halde içimde cam ilere girip Allah'a ibadet et­
mek ve O'na yalvarma is teği o luştu . Radyo dan dinlediğim su­
relerin tefsirleri sayesinde gerçeğin Kur'an'da olduğunu anla-

1 62
İSLAM'LA Y E N İ D E N D O G D U M

dım . Kur'an'da anlatılanların bir i n s a n s ö z ü olamayacağını, b u


sözlerin ancak ilahi bir g ü ç tarafından gönderilebileceğini d ü ­
şünmeye başladım . Ayrıca , İslam'la ilgili normal vakitlerde ak­
lıma gelen sorulara , bir gün sonra radyodaki tefsir sohbetinde
cevap buluyordu m . Bu durum beni çok şaşırt tı. inanın bu du­
rumu birçok kez yaşadım.
Bunu biraz daha açar mısınız?
- Mesela gece yatmadan önce İslam'la ilgili aklıma içinden
çıkamadığım , cevabını bu lamadığım sorular geliyordu . Daha
so nraki gün radyoyu açıp Kur'an'dan herhangi bir surenin
tefsirini dinlediğimd e , bir gün önce aklıma gelen soru ların
cevaplarını Kur'an'dan buluyordum . Daha sonraları Allah'ın
açıkça Müslüman olmam için bana yardım ettiğini fark ettim.
Rabbim benim için hidayet yolunu açıyordu . Hayatım da yavaş
yavaş değişiyordu ve artık Buda'nın heykellerinin bulu nduğu
mekanlara gitmek istemiyordum . Yapmak istediğim tek şey
radyodan surelerin tefsirini dinlemekti. Ağlayarak Allah'a dua
ettim ve şimdiye kadar kendisinin dışında başka ilahlara taptı­
ğım için O'ndan af diledim. Bir hafta boyunca evden dışarı çık­
madım ve kimseyle konuşmadım. Sadece Rabbimle baş başa
kaldım. Bu bir hafta içinde ayrıca radyoda dinlediğim Kur'an
ayetlerini ve surelerini tekrar düşündüm ve kesin o larak Müs­
lüman o lmaya karar verdim. Tayland'dan ayrılarak Malezya'ya
gittim . Malezya'da sokakta tanıştığım Müslümanlardan birine
İslam'a girmek istediğimi ve bana yardımcı o lmasını söyledim .
Bu kişiyle birlikte Malezya'nın Klantan bölgesindeki İslam
Meclisi'ne gittik ve insanların huzurunda Kelime-i Şehadet ge­
tirerek Müslüman oldu m . O andan itibaren dü nyaya yeniden
geldiğimi, İslam'la yeniden doğduğumu hissettim.

Aileniz Müslüman olmanızı nasıl karşıladı?


- İslam'a girdikten sonra , dört ay daha Malezya'da Müslüman­
larla birlikte kaldım . Bu dört ay içinde İslam'la ilgili temel

1 63
C E N N ET E OTOSTOP

bilgileri öğrenip ailemin yanına Tayland'a geri döndü m . Eve


dönünce Müslüman olduğumu ilk olarak anneme haber ver­
dim . Annem delirdiğimi söyleyerek bana tepki gösterdi . Fakat
ailem zamanla Müslüman olmama alıştı ve beni bir Müslüman
olarak kabul e tti . Tayland'a döner dönmez çevremdeki arka­
daşlarımı İ slam'a davet etmeye başladım ve davet çalışmalarım
şu anda da devam ediyor.
Sizin yaptığınız davet çalışmalanyla şimdiye kadar
İslam'a girenler oldu mu?
- Şu ana kadar olmadı . İnşallah ilerde olur. Müslüman oldu­
ğum için daha önceleri bana deli gözüyle bakan Budist arka­
daşlarımın birçoğu , bugün benden kendilerine İ slam'ı anlat­
mamı istiyor. Ben de sabırla o nlara İslam'ı anla tmaya devam
ediyorum . İslam'ı iyi bilen, insanlara yaşantısı ve ahlakıyla ör­
nek olacak İslam davetçilerine ihtiyacımız var. İslam ilk başlar­
da dü nyaya davetçiler vasıtasıyla çok kısa bir zamanda yayıl­
mıştı . Endonezya ve Ma lezya'daki insanlar hep davetçiler va­
sıtasıyla İ slam'a girdiler. Fakat daha sonraki devirlerde Müs­
lümanlar dave t çalışmalarını terk etti. Tayland'ın bazı bölgele­
rinde hayatları boyunca Müslümanlarla hiç karşılaşmamış in­
sanlar var. Bu insanlara mutlaka İslam'ın mesaj ını taşımalıyız
ve o nlara Peygamber E fendimiz Hz . Muhammed Mustafa'yı
( s . a . v) anla tmalıyız .
Aralık 2009

1 64
"A llah Kur 'an ' da bütün Müs lüman ların
kardeş o lduğunu s öy lüyor ve İs lam 'a giren
her yeni kişi Is lam a i lesine dahil o luyor.
Bu kadar büyük bir aileye mensup o lmak
beni son derece mutlu etti. Müs lüman o l-
duktan s onra Rabbimin süre k li benim le
birlikte o lduğunu hissetmeye baş ladım. Bu
his, ruhumu her zaman can lı tutuyor. "
Eğ itim için g itti ğ i M a l ezya'da b i r s ü re M ü s l ü m a n bir a i l e n i n
evi nde m isafi r olara k ka l a n A l manya l ı Jana Petersan, b u sayede
M ü s l ü m a n ları daha ya k ı n d a n ta n ı m a fı rsatı b u l u r. M ü s l ü m a n ları
ta n ı d ı kça İsla m'a olan i l g isi a rta n Petersan, Asya l ı M ü s l ü m a n ­
larla i l g i l i yaptığı gözl e m l e r i n i şu şek i l d e a n l atıyor: "Ya n larında
ka l d ı ğ ı m a i le, evleri n d e yemek pişird i klerinde yemeğ i n bir kıs­
m ı n ı komş u la rıyla paylaşıyord u . Bu ben i m ilk defa ka rşı laştı ğ ı m
bir d u r u m d u . Ç ü n k ü A l ma n ya'd a k i m s e yemeğ i n i ko mşusuyla
paylaşmaz. Ta n ıştığ ı m M ü s l ü m a n ların insani yön l erinden et­
kilen iyord u m ve M ü s l ü m a n ların ke n d i a ra l a rı n d a b i r a i l e g i b i
o l d u kl a r ı n ı h i ssediyord u m :' Jana Petersa n'ı n Mal ezya'ya eğitim
için ya pt ı ğ ı yol c u l u k , zamanla b i r h idayet yo l cu l uğ u n a d ö n ü ş ü r.
2006 y ı l ı n d a Kel i me-i Şehadet g eti rip M ü s l ü m a n o l a n Jana Pe­
tersa n artık N u r ism i n i k u l l a n ıyor.
Nur'un Hidayet Yolculuğu

Nur Hanım, öncelikle kendinizden bahseder misiniz?


Nasıl bir ortamda yetiştiniz?
- Almanya'n ı n Ha mburg ken tinde doğd u m . Altı yaşımda an-­
nem ve babam boşandı. Ben de annemle birlikte yaşamaya baş­
ladım . Babam b i ze yakın bir bölgede ot urduğu için sık sık ba­
bamı da görebiliyo rdu m .

Anne ve babanız Hıristiyan mıydı?


- Evet. Faka t dindar değillerdi . Sadece bazı özel gün lerde kili­
seye gidiyorlardı . Annem daha sonraki yıllar, bütün giderleri
kilise tarafından karşılanan Das Raue Haus isimli bir dernek­
te çalıştı. Bu dernek fakirlere , ye timlere , özürlü çocuklara ve

o nların a ilelerine maddi yardımda bulunuyord u . Annemin bu


tür yardım organizasyonlarının içinde yer alınası bana da ör­
nek oldu . Küçük yaşlardan itibaren y e ti m l e r ve özürlü çocuk­
larla arkadaş oldum v e onlara elimden geldiğince yardı mcı ol­
maya çalıştım . Lise ikiyi bi tirdi kten sonra M a lezya'ya gi ttim .
Malezya, yeni bir dünyayı keşfetmemi sağladı.

Malezyaya niçin gittiniz?


- Al manya'da öğrenciler eğer isterlerse lise son sınıftan önce

167
C E N N E T E OTOSTOP

başka bir ülkeye gidip , bir süreliğine o ü lkede eğitim görebi­


liyorlar. Ülkeler arası öğrenci değişimi o luyor ve böylece kü­
çük yaşlardan itibaren farklı kültürleri tanıma imkanı bulu­
yorsunuz .

Niçin özellikle Malezyayı tercih ettiniz?


- Avrupa insanını ve Avrupa kültürünü iyi tanıyordu m . Afrika
ve Asya kültürleriyle ilgili ise bilgim yoktu . Tercihlerim ara­
sında Asya ve Afrika'dan başka ülkeler de vardı; fakat bana
Malezya çıktı.

Male.zyaya gitmeden önce İslam ve Müslümanlarla il­


gili neler biliyordunuz?
- İslam ve Müslü manlarla ilgili pek fazla bilgim yoktu .
Malezya'ya gitmem kesinleşince , yanlarında kalacağım M alez­
yalı aile bana bir mektupla birlikte resimlerini de gönderdiler.
Resimdeki kadınların başları örtü lüydü ve bu bana ilginç gel­
di. Yolculuk öncesi bazı araştırmalar yaptım ve namaz kılan bir
Müslüman'ın önünden geçersem onu kızdıracağımı öğrendim.
Ayrıca evli olmayan sevgililerin el ele tutuşmalarının İslam
tarafından yasaklandığını ve Müslü manların iki sevgilinin so­
kakta el ele tutuşmaları na iyi bakmadıklarını da duymuştu m .
Hazırlıklarımı yapıp ailem v e arkadaşlarımla vedala,ş tıktan
sonra Malezya'ya doğru yola çıktı m . Böylece Malezya günle­
rim de başlamış o ldu .

Male.zyaya ulaştıktan sonra edindiğiniz ilk izlenimle­


rinizi anlatır mısınız? Mesela size farklı gelen şeyler
oldu mu?
- İnsanların boyları benden çok kısaydı ve bu durum bana
ilginç geldi. Malezya'da insanların % 60'ı Müslüman , % 40'ı
ise farklı dinlere mensu p . Bu nedenle farklı din ve kü ltürleri

1 68
N U R' U N H i D AYET YOLCULUGU

inceleme imkanı bulabiliyordum . Hinduizm , Budizm , Hıris­


tiyanlık ve İ s lam'a inanan insanlarla arkadaşlıklar kuruyor­
dum. Böylece farklı din ve kü ltü rleri bizzat yerinde inceleme
imkanına sahip oluyordu m . Malezyalıların birçoğu İngilizce
biliyor. Bu da benim için iyi bir fırsattı. Hiçbir zorluk çek­
meden insanlarla anlaşabiliyo rdum . Beni asıl e tkileyen , altı
ay boyunca evlerinde misafir olarak kaldığım Malezyalı aile
oldu . Bu aile dört kişilik bir aileydi. Evde dede , nine ve evli
bir çift vardı. Evli çiftin ço cuğu olmuyordu ve her sene farklı
ülkelerden öğrencileri .e vlerinde misafir ediyorlardı . Son dere­
ce dindardılar. Hiç aksatmadan namazlarını kılıyor ve fakirle­
re yardımcı oluyorlardı . Ayrıca , perşembe geceleri de Burhani
tarikatı tarafından düzenlenen zikirlere katılıyorlardı . O za­
manlar Müslüman değildim; fakat Malezyalı aile ile birlikte
bazı geceler ben de zikretmeye gidiyordu m . Zikir kalbime sa­
kinlik, mutluluk ve huzur veriyordu . Onlara sürekli olarak
İslam'la ilgili sorular soruyordu m . N a mazı niçin kıldıklarını,
zikre niçin gittiklerini, niçin İncil'e değil de Kur'an'a inandık­
larını öğrenmeye çalışıyordu m .

1 69
C E N N ETE OTOSTOP

Önce Hıristiyan bir toplumun içinde yaşadınız. Daha


sonra da belli bir süre Müslümanlarla bir arada olma
imkanı buldunuz. Bu iki toplum arasında ne gibi fark­
lılıklar var?
- M ü slümanlar h e r şeyden önce insana sıcak davranıyor ve

m isa firlerine büyü k değer v e riyorl ar. Ya n larında kald ığını Ma­
l ezyalı a i l e , evlerinde yemek pişirdikleri nde bu yemeğin bir
kısmını komşularıyla paylaşıyordu . Bu benim ilk defa karşı­
laştığım bir durumd u . Almanya'da hiç kimse yem eğini kom­
şusuyla paylaşmaz . Ta nıştığım kişilerin insani yönleri de beni
çok e tkiliyordu ve Müslüm anların kendi aralarında bir aile
gibi olduklarını hissediyordum. Birisinin sıkı ntısı olduğunda,
diğer Müslümanlar bir araya gelip sıkın tısı olan kardeşlerini
mu tlu edebil m e k için büyük çaba göste riyorlard ı . O dönem­
ler kendi kend i m e , " Keşke Hıris tiyanlar da kendi aralarında
Mü slümanlar gibi olsalar. " diyordum. Almanya'da arkadaşla­
rın ızla birlikte bir cafrye veya lokan taya gittiğinizde herkes
hesabı kendisi öder. Asla hiçbir Alman bir başkasının hesabını
ödemeyi kabul e tmez . Fakat Müslümanlar öyle deği l . Müslü­
manlar, insanlara ikramda bulundukça ve i nsanlarla bir şeyleri
paylaştıkça mu tlu o l uyorlar. İçinde büyüdüğü m kültüre tama­
men zıt olan bu durum beni çok etkiledi . İslam'ı öğrendikçe,
Hıris tiyanlığa karşı içimde şüpheler oluştu. İslam , Allah'ın tek
olduğunu söylüyord u ; fakat Hıris tiyanlar A l lah'ın üç olduğuna
inanıyorlardı. İslam'ın Allah inancı bana daha mantıklı geldi.
Fakat her şeye rağmen o dönemler din değiştirmeyi , M üslü­
man ol mayı hiç düşünmemiştim .

Müslüman olmaya nasıl karar verdiniz?


- D o kuz ay Malezya'da kaldım ve sonra Almanya'ya geri dön­
düm . Almanya'ya dönünce çevremdeki insanlarla İslam ve

Müslüma nlar hakkında tartışmaya başladım . Arkadaşlarım,


öğre tmenim ve komşularımız bana M alezya'yı ve Müslüman-

1 70
N U R'UN H İ D AYET YOLClJ LlJGU

lan soruyord u . Benden İslam'ı ve Müslü manları kötülememi


bekliyorlardı ; fakat ben onlara Müslümanlarla ve İslam'la ilgili
iyi şeyler anlatıyord u m . Bunun üzerine aramızda tartışma çı­
kıyordu . Okulda öğretmenlerimden b iri İslam hakkında kötü
sözler söylediği zaman, ben de ona karşı İslam'ı savu nuyor­
dum. Daha sonra Alman toplumunun medya tarafından İslam
ve Müslümanlar hakkın da kandırıldığını fark ettim . Çünkü
çevremdeki insanların İslam hakkındaki fikirleri tamamen
yanlıştı. Lise sonda sınıfımıza Bosnalı Müslüman bir öğrenci
geldi . Öğretmenlerimizden biri Müslümanları hiç sevmiyordu
ve Bosnalı öğrenciyle İslam hakkında sürekli olarak tartışıyor­
du . Ben de bu tartışmalara katılıyor ve Bosnalı arkadaşımızın
haklı olduğunu , İslam'ın iyi bir din olduğunu söylüyordu m .
So nra kendi kendime , " Müslüman olmadığın halde İslam'ı
niçin bu kadar çok savunuyorsun ve Müslü manları niçin bu
kadar çok seviyorsu n ? " diye sormaya başladım. Ayrıca Hıristi­
yanlıkla ilgili şüphelerim artıyordu . İ ncil'de birbiriyle çelişen
bölü mleri fark ettim . İki seneye yakın Almanya'da kaldıktan
sonra tekrar Malezya'ya dönmeye ve Müslümanlarla bir süre
daha birlikte yaşamaya karar verdim. Böylece İslam'ı daha iyi
araştıracak tım .

Daha sonra ne oldu?


- Malezya'ya yap tığım ikinci yolculuktan bir ay sonra Rama­
zan ayı geldi ve insanlar oruç tu tmaya başlad ı . Yanlarında kal­
dığım Malezyalı aileye niçin oru ç tuttuklarını sordu m . Onlar
da orucu Allah'ın emri olduğu için tuttuklarını, oruç sayesin­
d e fakirlerin açlık nedeniyle çektikleri sıkıntıları hissettikleri­
ni ve bu insanlara karşı olan yardım duygularının daha da art­
tığını söylediler. Fakir insanların çektikleri açlığı hissedebil­
mek için, ben d e Malezyalı aile ile birlikte oruç tu tmaya başla­
dım . Müslü man o lmadığım halde Malezyalı Aile ile birlikte sa­
hura kalk ıyordum ve onlarla birlikte iftarda orucumu açıyor-

171
CEN N ET E OTOSTOP

du m . Oruç beni İslam'a daha da yaklaştırdı ve İslam'ın mane­


vi dünyasını hissetmemi sağladı. O dönem İslam'la ilgili bir­
çok ki tap okudu m ; fakat Müslüman olmaya bir türlü karar ve­
remedim . Çünkü İslam'ı daha iyi tanı mam gerektiğini düşünü­
yordu m . Ramazan'ın son haftası Almanya'ya geri döndüm ve
orada da oruç tu tmaya devam ettim. Ailem bu duruma çok şa­
şırdı ve benim Müslüman olduğumu düşünmeye başladı . Aile­
m e Müslüman olmadığımı; fa kat oruç tu tmayı sevdiğimi söy­
ledi m . Ramazan'ın son günü , sonradan Müslüman olan bir
Alman'ı ziyaret ettim . İsmi Selma o lan bu Alman , on beş yaşın­
da M üslüman olmuştu .

Selma Hanım size nasıl Müsl,üman olduğunu anlattı


mı?
- Evet. Hıristiyanlıktaki çelişkilerin farkına varmış ve bütün
dinleri araştırmaya başlamış . İnternette dinler üzerine yaptığı
araştırmalar sonu c u , akla en uygun dinin İslam o lduğunu fark
ederek on beş yaşında Müslüman olmuş . Selma , haya tımda
tanıdığım en zeki ve kültürlü insanlardan biriydi . Namaz kıl­
maya başlarsam İslam'ı daha iyi anlayacağımı söyledi ve bana
namazın nasıl kılınacağını öğretti. ilk namazımı Selma ile bir­
likte kıldım . Namazdan büyük zevk alıyordum ve Müslüman
olmasam da namazlarımı aksatmamaya ça lışıyordu m . N a maz
her geçen gün beni Allah'a daha da yaklaştırdı ve İslam'ı daha
iyi anlamamı sağladı. N amaz sayesinde artık kendimi Müslü­
man olmaya hazır hisse tmeye başladı m . Ayrıca Meryem adın­
da Müslüman bir arkadaş edindim. M erye m bir gün bana,
" N amaz kılıyorsun, oruç tu tuyorsu n , artık Kelime-i Şehadet
ge tirerek İslam'a girme vaktin geldi . " dedi . Ben de bunu çok is­
tediğimi söyledim ve 2006 yılında Müslü man o larak dü nyada
bir insana bahşedilebilecek en büyük nimete u laştım.
N U RUN H İ DAY E T YOLCULU G U

Müslüman olduktan sonra neler hissettiniz? O anki


duygulannızı öğrenebilir miyim?
- Kendimi temizlenmiş hissettim ve bir anda milyonlarca kar­
deşe sahip olmanın mutluluğunu yaşadım. Allah Kur'an' da bü­
tün Müslümanların kardeş olduğunu söylüyor ve İslam'a giren
her yeni kişi İslam ailesine dahil o luyor. Bu kadar büyük bir
aileye mensup olmak beni son derece mutlu etti. Müslüman
olduktan sonra Rabbimin sürekli benimle birlikte o lduğunu
hissetmeye başladım . Bu his , ru humu her zaman canlı tutu­
yor. Daha sonraları Muhammed Benga isimli Endonezyalı bir
davetçinin mescidine gittim. Bu mescitte, benim gibi so nradan
Müslüman olan birçok Almanla tanıştım ve bu kardeşlerden
İslam'la ilgili yeni birçok bilgi öğrendim .

Son olarak neler söylemek istersiniz?


- Avrupa'da yaşayan insanlar İslam'ı bilmiyor. Yahudiler, med­
yayı kullanarak Avrupalılara İslam'ı yanlış anlatıyor. Müslü­
manlar o larak İslam'ı en iyi şekilde öğrenmeliyiz ve davet ça­
lışmalarına önem verip , İslam'ın gerçek mesaj ını insanlara
ulaştırmalıyız.

Mayıs 2009

1 73
"Hıristiyan lar tes lise inanıyor ve teslis
inancına göre dünya üç ilah tarafından yö·
netiliyor. Fakat Müs lümanların ilahı tek.
o ilah ye r}, göğü, bütün alemleri yaratan
Allah 'tır. Incil kendi içinde tevhide uyma­
yan, tevhide muhalefet eden birçok virüs
barındırıyor. İncil ile Kur 'an 'ı okuyup bir­
birleriyle kıyas ladığınızda, bu virüs lerin
farkına varıyorsunuz. "
Muham med Ferhan, M a l ezya'n ı n i l eri gelen d avetçi lerinden biri.
Müslüman o l d u ktan sonra, ö n ce Ku r'a n'ı ezberleyen daha sonra
da Mısır'daki Ezh er Ü n iversitesi'nde eğitim gören Ferha n'ı n yap­
tığı davet ça lışmalarıyla, şu a n a kadar iki b i n d e n fazla H ı ristiya n
İslam'a g i rm iş. Hayat ı n ı n bel l i kısm ı n ı H ı ristiya n bir m i syoner
olara k geçiren M u h a m med, M ü s l ü m a n olmadan önce Pastor
Yu hanıs ism i n i ku l l a n ıyormuş. Ayrıca, M u h a m m ed'i n babası
Mal ezya'n ı n önemli papazla rında n m ış. Babası, M u h a m med'i n
Müslüman o l d u ğ u n u öğre n i n ce ç o k s i n i r l e n m i ş v e M u h a m med'i
evden kovmuş. Fakat M u h a m m e d y ı l m a m ı ş ve yed i sene boyun­
ca, a n n e ve babasına mektu plar yaza ra k o n l a rı İsla m'a davet et­
miş. Bu yed i sen e n i n sonunda M u h a m m ed'in a n nesi, babası ve
a kra ba l a rı n ı n ta m a m ı n a ya k ı n ı M ü s l ü m a n o l m uş. Bir za m a n l a r
papaz o la n M u h a m med'i n babası, şu a n h e m i m a m l ı k yapıyor
hem d e M u h a m med'le birl i kte Ku r'a n Kursu'nda eğitim g ö ren
öğrencilerle i l g i l e n iyor. Son d e rece g üzel Arapça konuşan M u ­
ham med Ferhan, i ma nı n büyü k b i r n i m et o l d u ğ u n u v e M ü s l ü­
manların b u n i m et i n kıymeti n i b i l mel eri gerektiğ i n i söylüyor.
En Büyük Nimet İmandır

Hıristiyan bir papazken Müslüman olmaya karar ver­


mişsiniz. Hıristiyanlıktan İslam'a uzanan serüvenini­
zi anlatır mısınız?
- Babam , Malezya'daki Hıristiyan Katolikler arasında i tibar ve
saygı gören bir papazdı. Benim de çocukluğumun büyük bir
kısmı kilisede geçti ve babam beni küçüklüğümden itibaren iyi
bir Hıristiyan olarak yetiştirdi. Yedi sene boyu nca babamdan
Hıristiyanlıkla ilgili özel dersler aldım. Bu özel dersler, sonraki
yıllarda başka öğretmenlerin gözetiminde sürdü . Daha sonra
insanları Hıris tiyanlığa davet etmek için misyonerlik faaliyet­
lerine katıldım .

Misyonerlik faaliyetlerine nerede katıldınız?


- Endonezya'nın Badun bölgesine giderek, önce iyi bir misyo­
ner olmak için kilisede eğitim aldım. Sonra da burada misyo­
nerlere katıldım . E ndonezya'daki eğitimimi ve davet çalışma­
larımı tamamlayıp M alezya'ya geri döndü m . Seba bö lgesinde
bir lisede öğretmenlik yapmaya başladım . Okulda hem Müslü­
man , hem Hıris tiyan, hem de Hindu dinine mensup öğrenci­
ler vardı. Bir gü n , o ku ldaki Müslüman öğrencilerin d erslerine
giren öğretmenle aramızda İslam hakkında bir tartışma geçti

177
\P>��'I
· ı .:


. -, �
I
1,:.
t,

'Jl
'
· · ._ ,_J
ve
. "

�·
bu tartışmanın ardından kendi kendime Kur'an oku maya
karar verdim. Kur'an'ı okumaktaki amacım , Kur'an'ın açıkl a­
rını ve çelişkilerini bulu p , tartışmalarda okuldaki Müslüman
öğretmenlere karşı galip gelmekti. Fakat Kur'an'ı okuduktan
sonra İslam'a ilgi duymaya başladım .

Kur'an okumak düşünce dünyanızda ne gibi değişiklik­


lere neden oldu?
- Kur'an'daki Merye m , Yusuf v e Saf Surelerinden çok etkilen­
dim . Kur'an üzerine yaptığım araştırmalar arttıkça , okuldaki
M üslüman öğrencilere ders veren öğre tmenle İslam hakkın­
da yaptığımız sohbetler daha da gelişti. Bazı zamanlar tartı­
şıyorduk , bazı zamanlar da bu öğre tmenden okuduğum bazı
ayetleri bana açıklamasını istiyordum. Daha önce Hıristiyan
bir din adamıyken, Müslüman olup insanları İ slam'a davet
eden Ahmet Deedat'ın kitaplarının tamamına yakınını da oku­
dum. İslam'ı daha iyi anlamam noktasında Ahmet Deedat'ın
kitaplarının ve video konuşmalarının bana çok faydası oldu .
Ayrıca Müslüman din adamlarıyla Hıristiyan din adamları ara­
sında gerçekleşen tartışmalara katıldım . 1 989 yılında Barnabas

1 78
EN BÜYÜ K N İ MET i M A N D I R

İncili'ni okudu m . Barnabas İncili'nde a ç ı k bir şekilde Ahmed


adında bir peygamberin geleceğinden bahsedi liyordu .

Müslüman olmadan önce İslam üZerine kaç sene araş­


tırma yaptınız?
- Tam on sene boyunca İslam üzerine araştırmalar yap tım. Bu
on senenin sonunda, İslam'ın Allah tarafından gönderilen son
din olduğuna inandım. İslam ile Hıris tiyanlık, Kur'an ile İn­
cil arasındaki farkı anladım ve 1 990 yılında Müslüman oldu m .

İncil ile Kur'an arasında size göre ne gibi farklar var?


- En önemli fark inanç alanında . Hıristiyanlar teslise inanıyor
ve teslis inancına göre dünya ü ç ilah tarafından yönetiliyor. Fa­
kat Müslü manların ilahı tek. O ilah yeri, göğü , bütün alemleri
yaratan Allah'tır. İncil kendi içinde tevhide uymayan , tevhi­
de muhalefe t eden birçok virüs barındırıyor. İncil ile Kur'an'ı
okuyup birbirleriyle kıyasladığınızda , bu virüslerin farkına va­
rıyorsunuz. Ayrıca Müslüman olmamda gördüğüm bir rüyanın
da e tkisi oldu .

Nasıl bir rüya?


- Bu rüyayı Müslüman olmadan kısa bir süre önce görmüştüm.
Rüyamda bir çukurun önünde durdu m . Çukurun i ç i vahşi
ve yırtıcı hayvanlarla doluydu . Birden bir nur halkası yanıma
yaklaşarak, çukura girmek istemiyorsam Fatiha Suresi'ni oku­
mamı söyledi . Ben de nur halkasına Fatiha Suresi'ni oku mayı
bilmediğimi ifade ettim . Bunun üzerine nur halkası Fa tiha'yı
o ku maya başladı. Nur halkası Fatiha'yı okurken uyandım . Bu
rüya beni çok e tkiledi ve kalbimin İslam'a daha da ısınması­
nı sağladı.

Müslüman olduktan sonra hayatınızda ne gibi değişik­


likler oldu?

1 79
CENNETE OTOSTOP

- Hayatım tamamen değişti. Öncelikle İslam'ı öğrenmek için


ders almaya başladım. Kur'an'ın hepsini ezberledim. Sonra da
İslam ve Davet Okulu'ndan mezun oldum . Hafızlık eğitimimin
ardından, Kahire'deki Ezher Ü niversitesi'ne giderek bu okulda
üç sene eğitim gördüm . Mısır'dan dönünce Seba bölgesine iki
Kur'an Kursu açtım. Kur'an Kurslarında okuyan öğrencilerim
şu an hafızlık yapıyorlar. Bu kurslarda eğitim gören elli öğren­
ci, Seba bölgesinde yaptığımız davet çalışmaları sonucu İslam'a
girdi ve Kur'an'ı ezberlemeye başladı . Müslüman olduktan son­
ra ailemle, özellikle de babamla çok ciddi sorunlar yaşadım.

Ne tür sorunlar ycqadınız? Müslüman olduktan sonra


bcqınıza neler geldi?
- İslam'a girdikten sonra evde namaz kılmaya başladım. An­
nem namaz kıldığımı görünce, bana niçin Müslümanlar gibi
namaz kıldığımı sordu . Anneme Müslüman o lduğumu söy­
ledim ve annem bunu babama haber verdi . Babam son dere­
ce sinirli bir şekilde yanıma gelerek, bana annemden duyduk­
larının doğru olup olmadığını sordu . Babama da Hıristiyanlı­
ğı terk ettiğimi ve İslam'a girdiğimi söyledim. Babam öyle si­
nirlendi ki, duvardaki tüfeği alarak bana doğrulttu ve beni öl-

;. ., •- ·· ,.

­

1 80
EN BÜYÜ K N İ M E T İ M A N D I R

dürmek istedi . Hatta tüfeği bana doğrulttuğu sırada tüfek a teş


aldı; fakat annem son anda babamın elindeki tüfeği iterek, tü­
fe kten çıkan kurşunun bana isabe t etmesini engelledi . Bu o lay­
dan sonra evden kaçtım. Babam tanınan bir papaz o lduğu için,
İslam'a girmem onu çok üzüyordu ve bana karşı çok kızgın­
dı. Yedi yıl boyunca anne ve babama Müslüman olmaları için
mektuplar yazdım. Ayrıca geceleri namaz kılıp anne ve baba­
mın islam'a girmeleri için Allah'a dua ettim. Bu yedi senenin
sonunda bir zamanlar papaz o lan babam, annem ve akrabala­
rımın tamamına yakını Müslüman o ldu . Babam şu an imam­
lık yapıyor ve benimle birlikte kursta hafızlık yapan öğrenci­
lerle ilgileniyor.

Siz aynca Malezya'da, tanınan bir davetçi ve hatipsi­


niz. Yaptığınız davet çalışmalan sonucu şu ana kadar
toplam kaç kişi Müslüman oldu?
- Allah iki binden fazla kişinin islam'a girmesine bizi vesile kıl­
dı. On beş köyde yaptığımız davet çalışmaları sonucu , köylü ­
lerin tamamına yakını Kelime-i Şehadet ge tirerek Müslüman
oldu .

Hıristiyan olduğunuz dönemlerde misyonerlik faaliyet­


lerinin içinde bulunduğunuzu ifade etmiştiniz. Müslü­
manlan Hıristiyanlaştırmak için neler yapıyordunuz?
- Hepimizin çalış tığı farklı alanlar vardı . Ö rneğin ben, Müslü­
manlarla yürü tülecek diyalog çalışmalarından sorumluydum .
Diyalog çalışmaları vasıtasıyla Müslü manlara Hıris tiyanlığı an­
latma ve sevdirme imkanı buluyo rduk .

Son olarak ne söylemek istersiniz?


- İman biz Müslümanlar için en büyük nimettir. Müslü manlar
o larak bu nime tin değerini bilmeliyi z .
Aralık 2009

181
Bir dağ köyü o lan Fansa 'da yaklaşık beş yüz
kişi yaşıyo r. İslam davetçilerinin çalışmala­
rı vasıtasıyla köyde 250'den fazla kişi Müslü­
man o lmuş. Bu durumdan son derece rah atsız
o lan eski köy muhtarı ve büyücüler, Tayland hü-
kümetine şikayette bulunmuş lar. Bunun üzerine
Taylandlı askerler köydeki Müslümanlar üze­
rinde baskı o luşturmaya başlamış. Hatta asıl­
sız suçlamalarla yeni Müslüman köylülerden
gözaltına alınan lar o lmuş. Bu baskı lara daya­
namayan iki yüz kadar Müslüman, köyü terk
ederek başka bölgelere yerleşmiş.
Kita b ı m ı n sonunda size, to p l u o l a ra k İ s l a m'a g i ren köy l ü l e­
rin öyküsünü v e bu köye yapt ı ğ ı m yo l c u l u ğ u a n latmak istiyo­
ru m. 2005 y ı l ı n d a n itiba re n her e l i m e fı rsat g eçtiği nde, yol l a­
ra düşüp d ü nyayı g ezmeye ça l ışıyoru m . Gezd i ğ i m yerlerden
bana en i l g i n ç g e l e n l erd e n b i ri de, Tayland'ı n C h i a n g m a i böl­
gesi. Dağ l ı k bir yer olan C h i a n g m a i 'da i n s a n l a r putlara, ru h l a ­
ra ve c i n lere ta pıyor. İ s l a m'ı n m esaj ı n ı n yen i yen i ulaşmaya baş­
ladığı Chiangmai'da, son y ı l l a rda İ s l a m'a g i re n l e ri n sayısı her ge­
çen gün artıyor. İs la m'ı n bölgede h ı z l ı bir şeki lde yayı l m a s ı n ı n
en b ü y ü k n e d e n i , M ü s l ü m a n d avetçi lerin C h i a n g m a i 'da yaptığı
davet ça l ışmaları. Bölgedeki davetçiler dağ köyleri n i gezip i n­
sa n l a ra İsla m'ı a n l atıyor ve daha önce putlara, c i n l ere, r u h la ra
ta pan insanlar Kel i me-i Şehadet getirerek M ü s l ü m a n o l uyorla r.
Chiangmai'ı n Fa nsa köyü nde yaşaya n köy l ü l e r de, A bd u n nasır
Davut ve İ b ra h i m H üseyin isi m l i iki davetçi n i n yaptı ğ ı ça lışma­
larla İslam'la ta nışm ışlar. Za m a n l a İ s l a m'a ilgi d uyan köyl ülerin
250'den fazlası eski d i n leri n i terk e d i p Müslüman o l muş. Daha
sonra da başlarına g e l m eyen ka l m a m ış. İ şte h i dayete eren kö­
yün h i kayesi . . .
Hidayete Eren Köy

Tayland'ın başkenti Bankong'ta bir otel odasında yol arkada­


şım Abdurrahman ve Patanili dostum Osman'la birlikte sohbet
ediyoruz. Osman bir ara Chiangmai'daki iki davetçiden bahse­
diyor. Dağ köylerini gezerek bölge halkına İslam'ı anlatan bu
davetçiler, onlarca insanın Müslüman olmasına vesile olmuş .
Osman'dan dinlediklerim ilgimi çekiyor ve programımızı de­
ğiştirerek davetçi gençleri ziyaret etme kararı a lıyoru z . Osman
bize , " Öyleyse yarın sabah saat l O'da hazır olun . " diyerek ge­
rekli bağlantıları sağlamak için o telden ayrılıyor.

İlahlan Cinler ve Ruhlar


Sabah sözleş tiğimiz vakitte bu luşuyoru z . Osman , davetçi
gençlerin telefo nlarını bu larak onlarla görüşmüş . Hatta bize
l l . 3 0'daki Chiangmai u çağından yer bile ayırtmış. Uçağa ye­

tişmek için hemen yola çıkıyoruz ve Patanili dostum Osman


ile Chiangmai ve Chiangmailılar hakkında havaalanı yolu nda
başladığımız sohbet gökyüzünde de devam ediyor. Osman'ın
anla ttıklarına göre Tayland'ın güneyinde bulunan Chiang­
mai , tıpkı Patani gibi Tayland'a bağlı bir bölge. N ü fusları bir
milyonu geçen Chiangmailıların büyük bir kısmı din ola­
rak Budizm'e inanırken , dağ köylerinde yaşayan Ch iangma-

185
lt�ıır.•ıt ı
C E l'< J\i ET F OTOSTO P

, , M!I
' '. ;;;.:;.= l
_ _

.. -"":==..!"'"

ı .

.}-
�·

ilılar ruhlara ve cinlere tapıyo r. Büyücü ve kahinler, özellik­


le dağ köylerindeki halk üze rinde büyük bir nüfuza sahipler.
Chiangmai'ın bir başka özell iği de , A rakanlı Müslü manların
yaşadıkları Myan mar'a sını r olm ası .

Chiangmai'da Bir Ezherli


Yaklaşık bir saat süren uçak yolculuğumuzun ardından
Chiangmai'd ayız. Havaalanında bizi , ziyare t etm eyi düşünd ü ­
ğümüz dav etçi gençlerden biri o l a n Abdu nnası r D a v u t karşıl ı ­
yor. Selamlaşıp kucaklaştıktan sonra , Abdunnasır öğle nama­
zını kılıp yola çıkmayı teklif ediyor. 1ekl ifini kabul ederek ha­
vaalanının m escidine gidip namazlarımızı kılıyoru z . Nama­
zın ardından eski model bir Skoda'ya binerek Abdunnasır'ın
yaşadığı köy olan Fansa'ya doğru yola çıkıyoruz . Kahire'deki
Ezber Üniversitesi'nde altı yıl eğitim gören Abdunnasır, asıl
olarak Patani'nin Narativa Bölgesi'ndenmiş. Bir arkadaşından
Chiangmailıların İslam'dan bihaber olduklarını öğrenen Ab­
dunnasır, Chiangmai'a gelerek davet çalışmaları na başla mış .
İslam'ın mesaj ının bölge insanına yeni yeni ulaştığını ifade
eden Abdunnasır, sohbe timiz esnasında sürekli o larak davet
çalışmalarının önemine vurgu yapıyor.

1 86
H İ DAY ETE EREN KÖY

Helal Lokantası ve Amin


Yo lculuk yaptığımız Skoda az sonra bir lokantanın önünde du­
ruyor ve Abdunnasır bize yemek ısmarlamak istediğini söylü­
yor. Dört masadan oluşan bu şirin lokantanın ismi Helal Lo­
kantası . Lokantanın sahibi de ismi Amin olan Pakistanlı bir
Müslü man. Amin, Tü rkiye'den geldiğimizi öğrenince çok mut­
lu o luyor. Tü rk halkının zor durumda olan Müslü manlara sü­
rekli olarak yardımcı olduğunu ifade eden Amin , Pakistan'da
yaşanan depremden sonra Tü rklerin yap tığı yardımları Pakis­
tanlıların hiçbir zaman unu tmayacaklarını söylüyor. Amin ,
bize önce nefis Özbek Pilavı'ndan ikram ediyor, daha sonra
da Karadeniz'de yapılan cızlamalara benzeyen Rotin'den yi­
yoru z . Amin'le uzun uzun Pakistanlı Müslümanlar hakkında
konuşuyoruz ve bu güzel sohbetin ardından Abdunnnasır'ın
Skoda'sına binip tekrar yola çıkıyoruz.

En Büyük Engel Büyücüler


Abdunnasır'la aramızdaki sohbet kaldığı yerden devam ediyor.
Müslüman davetçilerin çalışmalarıyla İslam'ın Chiangma'da
hızla yayıldığını belirten Abdunnasır, sözlerini şöyle sürdürü­
yor: " G eçen yaz iki arkadaş dağları gezerek köylülere İslam'ı
anlattık. Üç ay içinde tam elli ü ç kişi Kelime-i Şehadet getire­
rek Müslüman oldu . Kahin ve büyücüler bize çeşitli iftiralar
a tarak davet çalışmalarımızı engellemeye çalışıyorlar. Chiang­
mailılar eski dinlerini
terk edip İslam'a gir­
diklerinde, kahin ve
büyücülerin yalancı
o lduklarını anlıyorlar.

..
Bu durum da kahin . li

.
ve büyücüleri rahatsız . b-� .. , İt /

-· � .
ediyor. Chiangmai'da
büyücüler insanları
" " •• J ....

1 87
C E N N E T E OTOSTOP

öyle etkiliyor ki , bazı zamanlar islam'ı anlatmak için ziyaret


ettiğimiz evlerden kovulup, hakaretlere bile u ğruyoru z . Davet
çalışmalarımız esnasında bizi taşlayan köylüler de oldu. Fakat
bunlar hiç önemli değil. Bizim için önemli olan Chiangmai'da
İslam'ın yayılması . "

Köyün Yansı Müslüman Olmuş


Bir buçuk saat süren araba yolculuğunun ardından Fansa kö­
yüne u laşıyoruz. Bir dağ köyü olan Fansa'da yaklaşık beş yüz
kişi yaşıyor. İslam dave tçilerinin çalışmaları vasıtasıyla köyde
250'den fazla kişi Müslüman olmuş. Bu durumdan son dere-

ce rahatsız olan eski köy muhtarı ve büyücüler, Tayland hükü­


metine şikayette bulunmuşlar. Bunun üzerine Taylandlı asker­
ler köydeki Müslümanlar üzerinde baskı oluşturmaya başlamış .
Hatta asılsız suçlamalarla yeni Müslüman köylülerden gözaltına
alınanlar olmuş . Bu baskılara dayanamayan iki yüz kadar Müs­
lüman, köyü terk ederek başka bölgelere yerleşmiş . Şu an Fansa
köyünde otuz kadar yetişkin Müslüman yaşıyor. Köydeki Müs-

1 88
H İ DAYETE EREN KÖY

lümanlara yönelik baskılar eskiye göre daha da azalmış durum­


da. Bundaki en büyük etken, köyün yeni muhtarının eski muh­
tara göre Müslümanlara karşı daha müsamahakar olması.

Davet Nasıl Yapılır?


Fansa köyüne u laşınca, köydeki diğer davetçi İbrahim
Hüseyin'le buluşuyoruz. O da tıpkı Abdunnasır gibi Ezher
Üniversitesi'nde eğitim görmüş. Hatta Tü rk o lduğumuzu öğ­
renince bize gazeteci Sefer Tu ran'ı soruyor. İbrahim Hüseyin
ile Sefer Tu ran Ezher'de okudukları yıllardan tanışıyorlarmış .
İbrahim Hüseyin'e insanları İslam'a nasıl davet e ttiklerini so­
ruyoru m . İbrahim de soruma şu şekilde cevap veriyor : " D ağ
köylerindeki insanların evlerini teker teker ziyare t ediyoruz
ve o nlara bütün kainatı tek o lan Allah'ın yarattığın ı , Allah'ın
insanlara p eygamberler göndererek doğru yolu bulmalarına
yardımcı o lduğunu söylüyoruz. Köylü lere Hz. Adem'den Hz.
Muhammed'e kadar Allah tarafın-
dan gönderilen bütün p eygamber­
lerin insanlara hakikatleri anlat­
tıklarını ve peygamberlerin yolla­
rının tevhid yolu o lduğunu anla­
tıyoru z . Biz aslında yaptığımız da­
vetle insanlara fıtratlarında olanı
hatırla tıyoru z . Onlar da Allah'ın
hidayet vermesiyle Müslüman
o luyo rlar. "

�t
,,,. - ·-·
. /
Amerikalı, Koreli, İtalyan Mis­
yonerler
.
.

"'\l·
İbrahim Hüseyin ile sohbetimiz . .
, ...
sürerken, İbrahim bu sefer de
·� ' t;···�
Chiangmai'daki Hıristiyan mis­
.
r.1·
. .. '! : \
'
,�>
<'
:�
·� ·
yonerlerden bahsediyor. Bölgede- •, .
.!';
. .·
\.
1 �
1 89
C E N N ET E OTOSTOP

.. . . .
�·

ki en büyük rakiplerinin Hıristiyan m isyonerler olduğunu ifa­


de eden İbrahi m , sözlerini şöyle sürdürüyor : " Kore , Amerika ,
Singapur ve İ talya'dan gelen Hıristiyan misyonerler, bölgede
dinlerini yaymak için yoğun şekilde çalışıyorlar. Yaz aylarında
birçok üniversi teli misyoner Chiangmai'a gelip üç ay boyunca
burada kalıyor ve tatillerini köylülere Hıristiyanlığı anlatarak
geçiriyor. Hatta Hıristiyan ol maları için insanlara para bile da­
ğıtıyorlar. M isyonerler dağ köylerinde yaşayan yüzlerce köy­
lü çocuğunu da Hıristiyan yapmak için Batı ülkelerine götür­
dü. Fansa'da üç aile Hıristiyan o ldu ve Koreliler bu üç aile için
köye kilise yaptırdı. Onların maddi imkanları bizden çok daha
iyi ; fakat ne yaparlarsa yapsınlar İslam'ın Chiangmai'ın her ta­
rafına yayılmasını engelleyemeyecekler. "

Geleceğin Küçük Davetçileri


On beş sene önce Fansa köyünde M üslüman olan bir tek k işi
bile yokmuş . Fakat İbrahim ve Abdu nnasır'ın davet çalışma­
ları sonu c u , zamanla köyde o nlarca insan İslam'a girmiş. Ay ­
rıca şu an Fansa köyünde İbrahim ve Abdunnasır'ın çabala­
rıyla inşa edilmiş bir cami ile Kur'an Kursu da var. Kur'an
Kursu'nda eğitim gören öğrencileri n ailelerinin tamamı yeni

1 90
H I D ,\'iE T F L R E N K O Y

M üslüman olan köylülerd e n o l uşuyor. İbrahim v e Abdunnası r,


yeni Müslüman olan ailelerin ç o c u k larına büyük önem ver­
di klerini , davet çalışmaları n ı n dışındaki vakitlerini bu öğre n­
c i l e rl e ilgile n e r e k geç i rd i klerini söylediler. İbrah i m , köydeki
K ur ' a n Kursu'nda geleceğin dave t ç i l eri n i yet iştirdiklerini ve

İ s l a m ' ı n C hiangma i'da bu öğrenciler eliyle yayı lacağım ifade


ediyor. İbra h i m ve Abdunnasır' J a o gü n a kşama kadar bölge­
de k i davet çalışma ları üzerine sohbet e d i yo r u z ve daha sonra
d a Banko ng'a gitmek için tek ra r yola çıkıyoruz . Yo lda giderke n
b i r tara ftan C h iangmai'ın dağ köy lerini se y re d i y oru m , diğer
taraftan da uzun uzun düşü n c e l ere dal ıyorum. Chiangmai'dan
ayrılırken kendi m e ; " İ slam'ın mesaj ın ı b ö lged e k i insan lara
ulaştırmak gi b i bir hede fleri olan bu iki davetçiyi ve Fansa k ö ­
y ü n ü n hikayesi n i sanırım hayatının s o n u n a kadar u nu tamaya­
caksın . " diyoru m .

Ekim 2009

191

You might also like