You are on page 1of 147

ANKARA N VERS TES ILAIH YAT FAKLTESI YAYINLARI CVIII

GENEL FELSEFE DERSLERI

Ord. Prof. Hilmi Ziya LKEN

GENEL FELSEFE DERSLERI

ANKARA UN VERS TESI L'All/YAT FAKLTES/ YAYINLARI


CVIII

GENEL FELSEFE DERSLERI

Ord. Prof. Hilmi Ziya LKEN

ANKARA NIVERSITESI BASIMEV -ANKARA 1972

NS Z
Genel Felsefe Dersleri, bu konuda 1928 den beri yazm olduklarnn zeti saylmaldr. Daha nce "Metafizik" (1928), "Felsefeye Giri " I (1957), "Felsefeye Giri " II (1958), "Bilgi ve De er" (1965), "Varlk ve Olu " (1968) adl kitaplarda felsefe problemleri zerindeki dncelerimi anlatm , kendi grlerini aklamt m. Fikirlerimin bu eitli kitaplarda dalm ve her birinde uzun a klamalara giriilmi olmas yznden, onlar bir kk kitapta toplamak ihtiyac m duydum. Klasik felsefenin blmlerine uyarak problemler ve doktrinleri bu s raya gre zetledikten sonra, as l maksadm daha nce de yapm olduum gibi doktrinlerin ele tirilmesine girmek; yeni ontoloji a sndan bir felsefi tavrlar tipolojisinin kurulabilece ini iaret etmekti. Byle bir tipoloji, ontolojik felsefeyi lzumsuz b rakmayacak, tamamlayacakt r. Nitekim, "Insani Vatanperverlik" (1933) den "Varl k ve Olu" (1968)a ve "ilim Felsefesi" (1970) ne kadar uzun bir srede yaz lm kitaplarmda, felsefenin fenomenolojik tasvire dayanan, varl klarn zne ait bir ilim temeli oldu unu; hakikat' n gerek varlk la ideal varlk arasndaki sentezde aranmas gerektiini sylemitim. Burada ayn konular tekrar etmemek iin, lzum grlrse o kitaplara baklmasn rica ederim. 22 Haziran 1972 Hilmi Ziya LKEN

MANTIK A. Platon'dan nceki Diyalektik denemeleri (428-347 M. .): nsan dncesi toplum iinde fikirler ve duygulann kelimelerle naklinden ve deitirilmesinden domutur. Konumayan tek bana insann (eer varsa) dnd phelidir. Dncenin bal olduu kurallar nce dilin kurallandr. Syntax ve gramerle tesbit edilir. Anlamlann kurallar semantikle incelenir. Bunlar kltr evrelerine gre de iirler. Sami dillerin Syntax ile UralAltay dillerininki, Hindu-Avrupa dillerininki birbirlerine uymaz. D nce bu kurallara bal olarak iledii iin onun ilk dayan,* kltr evrelerinin (Dil evrelerinin) bnyeleri (Structure) dir. Bundan dolay dncemiz kltr bnyemize gre ekilleir. Dilde, rf ve adetlerde, sanattaki bu ara trmay yapanlar, structuraliste'lerdir. Fakat kltr ve dil evrelerinin farklar stnde, onlan birle tiren baz dnce kurallan da tesbit edilmi tir. Bunlar, Syntax, gramer farklann aan ve zaman d (extra-temporel) kavramlar, kategorileri kavram s nflar arasndaki balantlar kullanarak dnceyi hazrlayan soyut zihin kurallar dr. Bu kurallar sanki her kltr evresinde, her a da geerlii varm gibi hazrlanmtr. Bunlarn toplamma Mant k (Organon) denir. Arapa ntk ( ) kitap vezninde, kemer ve ku ak, mantk da kemerlemek, d ncenin kurallanmas demektir. lk kurallar Hammurabi ve Babil kanunlar dr. Hukuk kurallar Yunanda kanun kurallar olarak balamken Sofistlerin tart mada kullandklar dnce usulleri halini alm , Aristo bunlar Organon'da sabit

kurallar halinde toplamtr. Organon yani alet demesinin sebebi bu kurallar


bamsz bir ilim deil, btn ilimler iin d nce aleti saymas ndan ileri geliyordu. Araplar, Manta (ilm l-le), yani Alet ilmi diyorlard. Sokrattan (M . 470-399) nce ba lca iki dnce birbirinin kar t olarak yerle miti. Elea okulu denen birincisine gre (Zenon, Parmanide) varl k

vardr, yokluk yoktur. Hareket ve de ime grn ten ibarettir. As l varhkta

Mutlak sldin vardr. Buna tam kar t olan Heraklit'e gre her ey deime halindedir. Alem z t kuvvetlerin arp masndan doan devaml bir hareket ve deimedin. Ate o devaml deimeyi ifade eder. Alemin kanunu sava tr. Ve her ey akp giden bir nehir gibidir. Sbitlik ve sldin grn ten ibarettir. Parmanide'e gre skiin esas, de ime grn tr; Heraklit'e gre ise (576-480 M .0 .) dei me esas sldn grndr. Sokrat'tan nceki felsefede birbirine en ayk r grler bunlard r. Parmenide'e gre yokluk yoktur. Heraklite gre ise varl n kart yokluk vard r. Bunun iin her ey kararszlktan, bir teviye de imeden baka bir ey deildir. Her ey akp gidiyor, hi bir ey kalmyor. nsan asla ayn nehirde iki defa ykanamaz. nk her seferinde nehir ak p gitmi ve deimitir. "Ayn nehre giriyoruz, girmiyoruz; var z ve yokuz; yoku a kmak, yokutan inmek ayni eydir" diyor. Zenon, Parmanide'in (M .0 . 540-450) hareketsiz lem fikrini isbat iin fikir tarihinde Paradoxe diye tan nan kantlar ileri srd, bunlar Achileus'in oku, Achileus ve kaplumba ann yar mas gibi paradoxlardr. Eer mekan ayr ve blnebilir paralardan mrekkebse bu mekn.dan geen hareketli nce onun yar sn, daha sonra bu yarnn yarsn v.s. kat edecektir. Has h mekm kateden daima paralarda kalacak btn mekn katedemiyecektir. Bunu yle gsterebiliriz: 1 1 1 1 1 1 2 -= 1 -+ 2 4 8 16 32 Zenon'un paradoxlarmdaki dnce kamtlarnda hedef bir eyi savunmadan ziyade kar tarafn yani Eleallarn grn ykmakt. Buna menfi diyalektik diyebiliriz. Birlikle okluk, hareketle skiin, de ime ile sebat, grn le asl varlk arasnda atma halindeki felsefeler nnde sofistler pheci bir diyalektik kullandlar. Onlarn hedefi btn bu felsefelerin ayni kan tlar kullanarak, birbirinin ztt neticeleri isbat etmelerinden hareket ederek ortak bir hakikatm olmadn, hakikatm isbat edilemiyece ini gstermekti. Sofistlerden. Protagoras'a (485-411 M . .) gre hi bir ey isbat edilemez. Ideolojik bak mdan sofistler Eleahlara ba lanabilir: nk d ncenin formel ilkesini aryorlard. Heraklit ise airdi ve bu ak p giden alemi iirle anlatmt. Sofistler ise formel dncenin habercileri idi. Onlar formel d nceyi sonularna (consquence) kadar gtrmekle samaya ula tn gstermek istiyorlard . Onlar muhtevasz formel dncenin gere e ait hi bir eyi isbat edemediini sylerken 24 yzyl nceden B. Russell'in habercileri idi. Nitekim Russell kendi felsefe tarihinde Platonla onlar karlatnrken alayc ifadesi ile onlar Platon'a tercih ediyordu. Zenon hareketi inkr iin formel d nceyi kulland gibi sofistler daha ileri giderek felsefede hi bir eyin isbat edilemiyece ini gstermek iin 2

formel dnceyi kulland lar. Bilgeliin (Sophia) ii ise isbat etmek de il, ikna etmek (persuader) dir. Bu da mant kla deil, hitabetle (Rh&orique) olur. B. Platon'da Diyalektik'in ba lamas Her eyin ls insand r. nsanlar kadar ayr grler ve "hakikat"lar vardr. Sofistler inkarc grleri ile sonrakilerde iddetli tepki uyand rm iseler de, i in dorusu bilginin grelii (Relativite)fikrini getirdiler, ve formel dncenin babalar oldular; fakat grecilikleri insanlar a sndan leme baktklar iin subjektif bir grecilik idi. Sokratla beraber sofistlere hcum ba lad. Dikkati, d dnyadan i dnyaya, ahlaki uurun niversel kavramlar na ekti: "kendini bil" de "btn bildi im, hi bir ey bilmediimdir" sznn cevab, sofistlerin ykc felsefesine kar dikkati ahlak alemine eviren yap c felsefenin cevab vard. Fakat asil diyalektik Platon'la geli meye ba lad. Sokrat' n ahlak kavramlarmda kulland metodu genileten Platon, idealist bir metafizi e ulat. Dia-lecta iki kiinin konumas , Dia-Logos bu konumann btn idi.
,

Platon, diyalektiki kullanarak btn eserlerini diyaloglar halinde yazd . nce Platon Sokrat'm tart ma sanat olan diyalektii kullanyordu. Bunun hedefi karsmdakine sordu u sorularla Konkre olgulardan ba lamak ve genel tan mlara (tariflere) ykselmekti. Platon'un genlik diyaloglarmda henz kar sndakini konuturan ve onlara hakikati do urtan Sokrat't . (Sokrat'm annesi ebe, babas heykeltrat. Bu fikir do urtma iinde verasetin yeri vard ). Buna da alayc soruturmalarla genel tarifi do urtmadan ibaret Maieutique deniyordu. Fakat Platon, daha sonraki diyaloglarmda bu ufku a t. Fertlerden nevilere, nevilerden (tr) cinslere ykselmekle yetinmedi; cinsler aras nda mertebeler kurmaa ve en stn cinslere ula maa alt. Ahlak kavramlar sahasn a arak btn de erleri kuatan bir metafizik kurdu. Bu ikinci metafizik diyalektik, art k kendisine aittir. Hegelin tesiri ile bazan diyalekti in babas Heraklit'tir deniliyorsa da yukarda grld gibi bu do ru deildir. Heraklit hi bir diyalektik kanta dayanmam t Eleahlarla Heraklit aras ndaki tartmann boluuna ilk defa diyalektik metodu kullanarak gsteren Platon oldu. Ona gre diyalektik, en ykse i Iyilik dee'si olan ezdi deleri tema aya do ru klacak zahmetli ykseli tir. Devlet diyalo u bu tarifi btn buutlariyle iine alr. Platon ykselici, msbet, akli, ezdi delerin tema asna gtren bir diyalektik kullanyordu. O, aldat c duyumlar ve istikrars z sanlardan (Opinion = Doxa) aklla kavranan deimez varhklara gtren bir metoddur. Ona gre filozoflarn genleri yeti tirmek iin kulland klar drt ilim vardr: Aritmetik, geometri, astronomi, fizik. Maarada zincire ba l esirlerin grebildi i bu Blgelerden kurtulduka ak lla kavranan deler alemine khr Fakat bu drt ilim henz deler lemini gstermiyorlar. Onlar yaln z soyutlamalarda (abst3

raction) kal yorlar. Konkre Ma'kule, yani deler alemine gtremiyorlar. Oraya ula mak iin renciler kendilerini be yl mddetle ezeli ideleri kavramay temin eden Diyalektike vermelidirler. Diyalektik btnle paralar ayn zamanda kavramay reten bir metoddur ki bu suretle insan pratik ve eylem zerine ykselerek deleri tema a etmek gcn kazan r. Filozof bu metodu byk abalar sarfederek pek g ykselinen bir merdivene benzetiyor. yle bir merdiven ki en st basama nda insan Bir ile ok'un ayni ey iinde kavrand deler lemini grecektir. Diyalektik soyutu (abstrait) a mak, duyumlara ait da nk alglar a mak iin yap lan abadr. Bu merdivenin zirvesinde ezeli deleri tema adan ibaret tam skn hali vard r. Prati e, i e, eyleme gelince, Eflatun'a gre onlar klelere aittir. deleri tema a edebilmek iin skna, bo zamana (loisir) ihtiya vard r. Bu ise, yalnz hr sitelilerin, asillerin yapabilecekleri eydir. Filozofun diyalektikle ula t hakikat, Yunan sitesinin asiller ve kleler ayr ln ifade ediyordu. As l gerek ona gre yaln z delerdedir. de'ler tecrbe verilerinin soyutla masnidan do mu deildir. Gzellik fikrini bana veren gzel bir iek veya insan n gzellii deildir. Gzellik de'si veya gzellik, ruhum taraf ndan stn Meme ykseli te tema a edilmi ezdi varlktr. Ruhum onu bedenle birle meden nce grm t. Sonradan duyumlar aleminin vehimleri ve gndelik zntleri onu unutturmu tu. Fakat bu ilk sezgiden bir tortu kalm t. Onu hatrlamak suretiyle canlard rdm. Eflatun'a gre hat rlama bu ilk tema anm, altn ann yeniden ya anmas demektir. Maaradaki esirlerin zincirlerinden kurtulup gne na kmalar stn hakikatlar grmeleri demektir. Konkre varl k olan deler bu dnyadaki deiip, kaybolan her eyin ilk rnekleri (arch&ype) dirler. Bu dnyada akp giden eyler ise glgeden ibarettir. Eflatun diyalekti i zihinde makul aileme niversel dee'lere ykselmek iin kulland usullerin btn diye de ifade edilebilir. ideelerin kavranmas yalnz sitenin ba kanlar iin lazmdr. nk onlarn rol yalnz maddi te kilat kurmak de il, ayn zamanda btn sosyal tabakalar n, hr sitelilerin manevi idaresini kurmakt r. Toplumda adaleti yerle tirmek iin, insanlar iyilikle doruya sevketmek iin adalet ve iyilik DEE'lerini mkemmel kavram olmaldrlar. Devlet diyalo unda kendi tasavvur etti i devletin idare s nfn te kil iin Eflatun devaml olarak diyalektii kullanmaktadr. Eflatun zikretti imiz drt ilmi be senede reterek genleri delerin tema asna do ru ykseltece ini sylyor. Fakat btn bu ilimler tecrbe ve duyumlar dnyas na ait soyutlamalar oldu u halde bunu nasl temin ediyor? Platon bu noktada bulan ktr Duyulardan hayallere oradan soyutlara kmas anlalyor, ama somutlardan (con eret) ezeli delere ykseli bir mahiyet de imesi ile olacakt r. Ve bu eitim yolundan oraya nas l geildii anlalamyor. Burada kulland usul yalnzca bir istiareye ba vuran benzetmeden ibarettir. Soyut kavramlardan konkre ve niversel deye gei bir 4

mahiyet deimesidir. Ayn metodlarla bu uurum. a lamaz. Bunu fark eden Platon niversel dee dnyas na nufuzu ancak sanat bir gzle anlatabiliyor. Ayni sk nt y 23 yzyl sonra Bergson da duymu ve zekan n pratik soyut kavramlarndan hayat hamlesinin konkre ak na geerken ileri srd sezgi metoduna ramen, yine s k sk istiarelere (alUgorie) ba vurmaa mecbur olmu tur. Platon'un yahlk diyalog'larnda Diyalektik Platon yahlk diyaloglarnda diyalektik metodunu ve bunun tatbik alan olan duyular ve dee'ler alemi aras ndaki mnasebet gr n deitirdi. Kanunlar (Nomoi) adl diyalou filozofun en mhim eserlerinden biridir. Eflatun orada objelerin sm flanmas , blnmesi ve saylmasmdan ibaret bir metod kullanyor. Kanun kurucunun kullanaca metod nevilere bl metodudur. Burada "entegral (btn) erdem"den hareket ediyor ki drt erdemin, toplamdr. Ve bylece her birini tahlile giriyor. Filozofun metodu eski diyalekti in aksine olarak bu btnden a a doru inen diyalektikdir. Philebos diyalounda da toplama ve blme metodunu kullan yor. " eyler bize Birlik halinde grnr: sonludurlar." teden ferdi objelerin oklu u olarak grnr: O zaman her ey snrsz'da (.1ilimi.M) dr. Bu iki prensip ayn noktada gere in kurucusudur ve iki manzaras n (aspect) temsil ederler. Yoksa onlar iki ayr dzen, iki ayr Mem deildirler. Diyalogda tart ma konusu udur: Karma hayat (mixte) hem iyidir, hem arzu edilen eydir; hem zihne hem duyulara aittir. Diyalogda Sokrat'n azndan Eflatun yle diyor: snr ve snrsz birbirine kararak nc bir cinsi, karmay (mixte) meydana getirir. Ancak buna karmn (maange) sebepten ibaret bir drdnc cinsi daha katlabilir Burada nevilere blmek ve nevileri saymaktan ibaret eski diyaloglarda kulland tahlil metodundan alayc bir dille bahseder. Snrsz (illimia) varlk, olu ve dou olaylarnda ifadesini bulur: So uktan s ca a, scaktan soua gei gibi. Bunlar hem iddet hem mddet bak mndan srekli de imelerdir. Yahut daha az-daha ok eklinde ifade etti imiz srelerdir ki onlar da belirli bir nitelik olmaz. "ok ve azdan ktn grdmz her ey s nrsz cins iinde yer al r." Bu snrs z karmalara Efltun'un szl derslerinde Dyade ad n verdiini Aristo metafiziinin birinci kitab nn Platon'a ayr lm ilk ksmnda anlatyor. Ve hocasnn Dyade teorisini tenkid ederek onlarda grlen mphem ift kutublulu un (kendi tabiriyle Aporialarm) mant kta zlece ini iddia ediyor. Acaba Aristo hakl midir? Aporialar veya sonradan Kant'm kulland tabirle Antinomie, Renouvier'nin bu asir ba nda Dilemma dedii eye umumiyetle Dichotomie diyeceiz. Kart kutuplar daima dilin yanl kullanmasmdan domu , atmalar de ildir. Bunlardan bir ksm byle olsa da byk bir k sm gerek mahiyete aittir. Srekli-Sreksiz, az-ok, a r-hafif, v.s. gibi. 5

te Platon'un Dyade dedi i ey bunlardr. Snrsz, belirsiz Dyade'lar ancak B R'in tatbiki suretiyle zlebilirler. Bu da onlar n belirsiz de imeler iinde sabit ve de imez olmas n salar. Eflatun "Sofist" ve "Siyaset adam " adl diyaloglarnda bu mphem ift kutuplu varlk fikrini gelitiren diyalekti ine devam ediyor. Burada Platon varln karsna yokluu koyan sofistlere hcum ederek, hem Parmenide'i hem Heraklit'i veya sofistleri tenkit eder. Kendi gr n anlatr "Yokluk yoktur demede Parmenides haks zdr. Evet bir nevi yokluk vard r, ama bu sofistlerin dedii gibi mutlak yoktur de ildir. Bu ancak bir eyin bulunmay halinden, mahrum olmadan (privation) ibaret olan izafi yokluktur". O zaman bulunan-bulunmayan aras nda var-yok aram] dakinden ok farkl bir dikotomi kurulur. nk var ile yok asla birle emezler ve byle bir mutlak yokluk dnlemez. Fakat bir eyin bulunuu ile bulunmay iki olu tarz olarak birbirine ba lanabilirler. Onlarn dourduu karma tpk Kanunlar da bahsetti i az-ok karmas gibidir. Platon burada bir ok dikotomileri s rahyor. Bu hususta ondan nce ilk kart kavramlar gsteren, zel bir manada diyalekti i hazrlayan Pythagore'dur. Fakat Pythagore'un diyalekti i mistik olduu halde Platon'un diyalektii rasyonel (akl ') dir. Platon'un dikotomileri unlardr: Benzeyenler Benzemeyenler Bir ok Ayn Gayr Toplama Blme Soyutlama Genelle tirme. Blme ile toplama metodu, soyutlama ve genelle tirme srelerine yani logos (akl) metoduna dayand gibi, dikotominin de temeli birlikte ele al nan iki metotdur. Adeta denilebilir ki her blme onun aksi bir i lemi gerektirir. Yahut her toplama onun aksi i lemi gerektirir. Sofistlerin metoduna gre bliinemez bir s nfa rastlayncaya kadar iki paral ble devam etmelidir. "Siyaset Adam "nn sanat geni bir cin,sin, yani "ilimler" cinsinin iinde bulunan bir insand r. Fakat bu cinste iki s nf ayrdabilir: Teorik ilimler-Pratik ilimler. Dikotomi hayvanlar s nfnda da yaplyor. Gen Sokrat insanlar bir cins gibi koyarak, teki cinse btn hayvanlar koyarak bl yap yor. Fakat bu bl (Division) Elea'lya gre doru deildir, ve baz kurallara dikkat etmelidir: 1 E it olmayan eyleri blmeden kanmaldr; biri tekinden byk olursa dikotomi kaybolur. 2 Bu bl gerek neviler veya s nflara uygun olmaldr. 3 Dikotomi kurman n bir yolu da paralar n fiilen nevilerle ayni olmas dr. Yani bir birinin ayn olarak blp6

melidirler. Bunun iin idee'r yani cinsler ve nevilerirt dayand vasflar ve tabiatlar iyi kavramaldr. 4 Yanlmadan korunmak iin isme ait (nomi nal) bir cinsi veya bir Bey'i, gerek bir cins veya nevi gibi almamal dr. Burada Efltun diyalekti inin nominalizmden ne derecede kamd , sofistlerden ne kadar uzak oldu u, realizm'e ne kadar ba l kalmaa alt grlr. Efltun ya hlk diyaloglarnda, orta ya llkta yazd klasik eserlerinden (Devlet, Symposion, Phaidros v.s.) ok ayrlan bir gr e girmekte ve yeni bir diyalektik kullanmaktad r Klasik diyebilece imiz diyaloglarnda Eidos form veya ekil fikrini savunuyordu. Onca iki trl bilinen objet vard r: 1 Duyularla bildiimiz eyler; 2 Formlar (Eidos) veya zler (Ousia) kinciler ezdi' olarak kendisinin ayn kalrlar, olu a tabi de ildirler. De iiklie uramazlar. Her form veya zn kar l olan duyular aleminde bir objeler oklu u vardr. Bu suretle Bir ile ok'un mnasebeti duyular alemi ile ak l aleminin mnasebetine baldr. Duyular alemindeki oklar ayni kelime ile ifade edilen farkl eyleri, adalar (homonyme) iine alr: Mesel a a deyince yzlerce e it anlalabilir. Form ile ferdi ada hklar aras ndaki mnasebet "ortakl k" (participation) milmsebetidir. Mesel gzellik formunda btn gzel eyler fiilen mevcutturlar, yahut byk eyler varlklarn bu byklkden alrlar." Bu ortaklk nasl meydana geliyor? Form eylerde haz r midir? Yahut teki eyler aras nda bir ortaklk (communion) m vardr? Sokrat buna cevap vermiyor. Eidos (ekil) teorisinden do an ve klasik Efltun diyaloglarm durduran glk buradadr. Filozof onlar yazdktan sonra kendi fikrindeki buhran hissetmi olacak ki Parmenide diyolo unda kendi kendisi ile mcadele ediyor. Diyalektiin trl tatbik tarzlar n inceliyor. Bir neticeye varmamak zere bir ok tartmalara giriyor. Formun ba ka bir vasf da onun ferdi, konkre olu udur. Formlar mahiyetleri icab Monade'lard r. Ve onlarn blnebilir olmalar dnlemez. Menon diyalo unda gsterdi i gibi Eidos ( ekil) ancak "blnmez birlik" olarak kavranabilir. O, k smlar olmayan bir btndr. Ada bir oklukta "Ayn" gibi grld iin bu oklua para-btn mnasebeti balanamaz. Parmenide diyalo un da form (Eidos) teorisini s k bir tenkitten geirdikten sonra filozof uzun bir sre, galiba yirmi sene yazmad . Bu srada siyasi hayata girdi, bir ok kar k ilerden geti; tekrar Academia'ya dnd zaman olduka de imi olarak felsefesine verdi i son ekli yahlk diyaloglar dediimiz eserlerde ifade etti. Bunlarda Efltun art k eski makl varlk grnden ayrld. Bu esaslarda ada eylerin okluuna esrarh bir i tirkle bal olan "Ma'kl" (intelligible) yerine yani Eidos yerine ba ka trl bir "Ma'kfr, dee'y koyuyor. Bu ma'klluk oklu a daha ziyade ba ldr. Ancak burada duyulara ait eyler ihmal edilmi veya mnasebet d na atlmtr. Form gr nde kavram n objesile ada snrsz eylerin oklu u arasnda bir mnasebet vard r. Halbuki dee (cins) gr nde filozof cins birli i 7

ile neviler oklu u arasndaki mnasebeti esas olarak ahyor. Platon, ilk defa Philebos'ta form (Eidos) teorisini b rakt . Parmenide'de iinden klmaz Apo, rileri anlatndan uzun bir fas la getikten sonra art k yeni Platon ba lyordu. Yeni diyaloglarnda ferdi eyler art k yalnz ikinci derecede rol oynamaktad rlar: Idee'n n tarifine girmezler. Burada isimlerle eyler aras nda uyarlk olamaz. Dili a arak as l gerekli e ykseliriz. Bu da gsterir ki ikinci Platon. Platon'u tamamlamyor. kincisi birincisinin genilemesinden do mu de ildir. Hatta onlar bir birinin z ttdrlar. Yeni gr te belirsiz ve s nrsz Dyade'in, kuma ancak snr yahut Bir sayesinde makl hale gelir. Bu Birler veya Saylarla belirsiz ferdi objelerde filan veya falan say y bulabiliriz. Bylece bir cinse giren dee'ler bir "oklukta birlik" olarak grnr. Demekki Bir ve ok mnasebeti form doktrininde oldu u gibi iki farkl ontolojik leme (Duyulur ve akledilir alemlerine) tatbik edilmez Her ikisi akledilir ( ntelligible) leme ait realiteleri birbirine ba lar. Belirsiz Dyade fikri Belirsiz Dyade gr nde art k birinci grteki Monade fikri tamamen terk edilmitir Diyalektik, monadlar olan Eidos ile olu alemi aras nda deil, belirsiz Dyade'lar belirli bir hale koyan l, s nr ve say zerinde i ler. Belirsiz Dyade' n balca tipi ok-az iftidir ki daha ba kalarn da sayyor: pekck -pekaz, tiz-pest, h zl-yava , uzak-yakn, ince-kaln v.s. Onlar tamamlanmam halde uzayp giderler. kinci prensip yani Bir veya say nn. rol Dyade'i belirli hale koymak, ona dzen ve kanun vermektir. Mesel tiz ve pest sesler sahas nda musiki ahenginin, kurulu unu veya hzh-yava hareketlerde Rythme ve lnn kurulu unu ele alalm. [Philebos, ksmen Symposion'da]. Dyade' n iki zt ucu sonsuz sayda deimekte oldu u halde bu ifratla tefrit (pek oklapek az) aras ndaki terim Tek'tir. Bu Aristo'nun. Ahlk ve Politik kitaplar nn temeli olan tam orta (J ste milieu) teorisinin kkdr. Aristo hocas nn bu

ikinci diyalektiine Metafizik adl kitabnda iddetle hucum etti i halde onun
tesiri altnda kalmadan, kendini alamam tr. Belirsiz Dyade ve Bir'e ait teori ayni zamanda mekafizik entitelerin do uunu aklamaktadr. Bu metotla geometrinin btn objeleri do ar. Uzun-ksa Dyade' ndan hatlar, geni -dar Dyade'ndan yzeyler, yksek-alak, yukar -aa Dyade'ndan hacimler doar. Bu teorinin dik a ya tatbiki ok enteresand r. Kapal alar-ak alar (dar-geni) belirsizce uzayan bir Dyade te kil ederler. Fakat bunlar aras nda yalnz dik a tektir. De imez. Dik ada birlik, deimezlik ve teklik vard r. O Husserl'in yirminci yzylda No etique diyeee i z (mahiyeti) meydana getirir. Kapak i rilerde sonsuz sayda bir Dyade'd r. Fakat yalnz daire bu irilere Bir'in tatbikinden do ar. O da kendi cinsinde Tek bir de imezdir. genler iin de ayni eyi syleyebiliriz. 8

Platon. Diyalekti inin bu ekli kendinden sonra btn. tenkitlerine ra men Aristo'ya, fakat bilhassa Proclus'e, Heron'a, Theon'a, Euklides'e tesir etmitir. Ortaa da mzie ait gerilme-geni leme Dyade'l fikri Remissiointentio halinde felsefeye girdi. Fakat buradan karlan netice daima ift kutpun, belirsizli ine sayy, Bir'i tatbik suretiyle Platon'un kulland metoddur. Bu metod Dyade'm diyalektik bnyesini zmeden uzak kald . nk ulalan daima tam orta veya de imez z oldu u iin statik idi. Ancak Schelling zamannda bu mphem ift kutpun sentezle a lmas dnlebildi. Bu suretle Platon diyalekti indeki mphemden aydma gei temin edildii gibi, Dyade'm iki zt ucu ayr ayr ve hareketli olarak gerekle tirildi. Bu konuya modern diyalektik ve ba lca ilim diyalektii mnasebetiyle dnece iz. C. Aristo Mant Mant k Aristo'nun (M .. 384-322) Organon'u ile ba lad. Demokrit'in duyular ve ba lantlara ait ilk mant k hareketinden sonra Sofistler Diyalekti i sabit ve ortak bir hakikaten olmad n gstermek iin menfi anlamda kullandlar. Sokrat hakikati do urtma usulnde (Maieutique) konu ma ve soru turma ile kavramlar tarif ediyordu. Cz'i kavramlardan tmel (universel) kavramlara do ru ykseldi. Platon grd mz gibi diyalektie msbet bir' ekil verdi. Fakat Aristo mant Platon'un dee'leri yerine ferdi cevherden hareket ederek, oradan nevilere, cinslere ykselerek tmel kavramlar elde etti. Aristo Organonda d ncenin kurallarn, ispat tekni ini kurdu. Bu teknikle fizik ve metafizik hakikatlar karmaa alt. Bu suretle Aristo'da mant k, fizik ve metafizik birbirine ba lanyordu. Bu da mantn kurucusunda mhim bir buhran dourdu- mant k onca bir alet ilmidir (Organon). Kendisi bir ilim olmaktan ziyade ilimleri ispata yarar. Bu da sonraki yzy llarda onun formel vasfn meydana karacakt r. Fakat bu formel bilginin tmel kavramlar ayne zamanda fizik ve metafizik varl n da temelidir. yleyse mantk, fizik, metafizik ayni prensipe balanmaktadr. Demek ki Aristo'da hem mantk formeldir, ekle aittir ve bundan dolay muhteval bir ilim deil, bir alet (instrument)dir; hem de mant k ispatlariyle fizik ve metafizik hakikatlar elde edilir. Bundan dolay da Aristo'da bilgi aras nda sk balant vardr. Her metafizik mesele mantkla zlebilir. Demek ki Aristo felsefesi bu bak mdan tam dogmatizmdir. Aristo mant mda do an ikinci buhran gerekle ilim aras ndaki uyumazlktr. Filozofa gre yalnz tmelin (niversel) ilmi olabilir. Fakat gerek (reel) olan yalnz ferttir. yle ise ilim tmellerle u rar. Ne derecede klliye (tmele) ykselirse gerekten o kadar uzakla r. Halbuki ilim gere e aittir. Burada bir elime meydana kyor. Btn Ortaa felsefesi bu eli me etrafnda tartmalar yapm tr.

I E er yalnz ferdi cevher (filan a a, filan insan) gerek ise ve gerekten uzaklatka tmelleri elde ediyorsak yle ise tmellere dayanan bir ilim yalnzca isimlere dayan yor demektir: a a, insan kavramlar tmeldir. Ama gerek de ildir. nk a a neyine giren yzlerce gerek a a nev'i vard r. Bundan dolay "aa" veya "insan" kavramlar zihnin kolaylk iin bulduu isimlerden ibarettir. A a ve insan birer isimdir. Hakiki s nflar veya neviler deildir. Aristo'yu byle yorumlayanlara simciler (nominaliste) de denir. 2 Eer ferdi cevherleri ifade eden insan ve a a snflar yalnz zihnin soyutlamalar ndan (tecrid'den) ibaret olmay p gerekte var olan klliler ise, yani klliler hakikaten var iseler o zaman z'le ferdi cevher aras ndaki ayrlk ortadan kalkar. Bu gr Aristonun Platon'cu yorumlanmas dr: Mesela insan nevi gen veya say gibi klli olarak vardr. Kayl aac, mee aac, am a ac trl gerek dallar dr demek gerekir. Byle d nenler gerekiler

(realiste) dr.
3 Bu iki gr yzyllarca mant kda ve felsefede at mtr. Ortaa da Abelard "Evet ve hay r" adl kitabiyle bu grleri birle tirdi. O'na gre klli kavramlar ne Platon'un dedi i gibi ferdi cevherlerden ba msz gerek varlklardr; ne de bsbtn gereklerden mahrum isimlerden. ibarettirler. Klli (tmel) kavramlar zihinde gerek olarak vard rlar ve ilimle ferdi cevher arasndaki ayrlk bylece, zihindeki klli kavramlarla kaybolur. Aristo, hocas nn (Platon'un) diyalektik metoduna hcum eder. O'na gre diyalektik (cedel) yaln zca bir tart ma sanatdr. Onunla hakikat ispat edilmez Ispat iin cz'i-klli kavramlar aras nda balantilar kurarak bunlarla eyleri snflara ayrmal ve tarif etmelidir. Bundan dolay da filozof gerek mantkda, gerek felsefede eyleri tarif ve tasnifle i e balad : Varlklar canlcansz olarak ayrlr. Canl varlklar dnr-dn,mez (latk-gayri nat k) diye ayrlrlar. D nenler fikir ve muhakeme sahibidirler ki buradan ak l yrtme (k yas; tas m, syllogisme) doar. Her d nce bir nevi kyastr. Kyas ya vas ta-gaye mnasebetine, ya da sebep -eser mnasebetine gre kurulur. Bu iki mnasebete ait ak lyrtmeyi yle birer misalle grebiliriz: Vas tagaye mnasebeti: iftiler tohumu bu day yetitirmek iin ekerler. Ba aklar taneleri toplamak iin kesilir. Taneler un yapmak iin iitlr. Un ,su ve tuzla kartrlarak hamur yapmak iin yo urulur. Hamur ekmek yapmak iin piirilir. Ekmek iftilere g da olmak iin yenir. Btn insanlar gda tedariki iin ekmek sat n alrlar v.b. Sebeb-eser mnasebeti: Tohumu yere ekmek bu dayn sebebidir. Buday baaklar tanelerin sebebleridir. Tanelerin tlmesi un yapmann sebebidir. Un, tuz ve su hamurun sebebidir. Pi irmek ekme in sebebidir. Ekme i yemek gdalanmann sebebidir. Gdalanmak ya amann sebebi v.b..

10

Aristo aklyrtmede hem gayeli hem sebepli d nceye yer verir. Bunun iin de sebepleri inceler. Bu incelemede bir heykelt ra ve heykel misalini ele alr. Bu ide ta-heykeltra-eki-heykelin d nlmesi diye drt i lem vardr. Aristo bunlardan her birini bir sebep sayar. 1 Ta veya lleci hamuru heykelin maddi sebebidir. 2 Heykeltran ekile ilemesi yaplan eserin fiili sebebidir. 3 Sanatnn zihninde heykelin nceden tasarlanmas onun gaye sebebidir. 4 Belirli ekli alarak tamamlanma heykelin formel sebebidir. Aristo felsefe ve mant kda maddi ve formel sebeple fiili ve gaye sebepleri ay rr. Sonra gelenler bunlardan birincisine veya ikincisine ehemmiyet verdiklerine gre Aristo felsefesi slam aleminde filozoflar ve kelmc lar tarafmdan trl ekillerde yorumlanmtr. Aristo'da ruhi yetiler ve mant k grevleri Aristo insanda d nce ile ii ayrr ve stn meleke olarak d nceyi grr. in klelere vergi oldu unu kabul eder. D nce teorik ve pratik hedeflere evrildi ine gre nazari hikmet ile amen hikmet adlarm alr. Nazan hikmeti Aristo tabiat ilmi, matematik ilmi, metafizik (ilahi ilim) diye ay rr. Amen hikmeti ahlak (Ethique), tedbiri menzil (Economique) tedbiri medine (Politique) ilimlerine ayrr. Sonradan buna mant k (Organon) da "Alet ilmi" olarak katlmtr. Insanda iki gc vard r. 1 akl gc (kuvve-i aile) 2 Fil gc (kuvve-i file). Mant k birinci gce dayanarak i ler. Ferdi cevherden ve tecrbeden i e balayan filozof bilginin kaynaklar ni grme, iitme tad alma, koku alma, dokunma adl be d duyu olarak grr. Bunlara Aristo bir de i duyuyu (hasse-i bt na) katyor. Bu gclere dayanarak i leyen akl-yrtmenin tam ekli kyasdr. Her tas m bir dnce neticesidir ki bunlar en az ndan olmak zre sonsuz halkalardan kurulabilir Aristo d nce zincirini kuran bu halkalardan her birine bir nerme (proposition= kaziye) diyor. nermeler dildeki cmlelere kar lktr. Bunun iin Aristo mant a dilin incelenmesiyle (Hermeneia) ba lyor. Dil: Fikrin ve balca szn. ifadesidir. Kelimeler szde ziline ait de iikliklerin hayalidir. Yaz : Sz!), ifade etti i kelimelerin hayalidir. Isim: Zaman bildirmeyen ve hi bir paras nn ayr anlam olmayan szn dellet etti i eydir. Calipos cali+pos diye aynlamaz. ocuk ve hayvan n sesleri isim de ildir.

11

Fiil: Zamandaki bir deimeyi gsteren ve paralar nn ayrca anlam olmayan kelimelerdir. Sa lk; isim, salktadr; fiil. Cmle: hibari (anla mah) anlam olan ve ayrca her paras bir eye delalet eden bildiri (beyan)dir. Olumluluk ve olumsuzlu u (icabi ve selbi) yoktur. Mesela insan bir ey dir gibi. Her cmle beyani (&tonciatif) deildir. Yalnz kendisinde doruluk ve yanllk olan cmle beyanidir. nerme (beyani cmle) do ruluu veya yanll gerektirir: ya olumlu ya olumsuz olur. nermeler btn eyleri iine alrsa tmel (klli) ,bir veya baz eyleri iine alrsa tikel (cz'i) d r. Olumluluk (icap): Bir eyi baka bir eye ykleyen beyand r. Olumsuzluk (selb): Bir eyi baka bir eyden ayran beyandr. eli me (tenakuz): Bir biriyle kar t olan olumluluk ve olumsuzluk ayni zamanda doru olamazlar. Biri do ru ise teki zaruri olarak yanl tr. Tmel nerme (klli kaziye): Bir ok eylere yklenebilen nermedir. Tikel nerme (cz'i kaziye): Bir ok eylere yklenemeyen nermedir. Basit olumlu ve olumsuz nerme tek eyi tek eyle beyan eder: Her adam beyazd r gibi. imdi tek kelime, tek fikir te kil etmeyen iki eyi ifadeye yar yorsa bu basit olumludur, basit olumsuz de ildir. Gelecee ait ihtimali (olas = probable) nermeler: Olmu veya olmakta olan eyler zaruri olarak do ru veya yanltr. Tmel olarak ifade edilen tmel eylerdir. Biri daima doru ise teki yanltr Tikel eyler iin de byledir. Fakat ferdi eyler ve gelece e ait vakalar iin byle de ildir. Gelece e ait iki nermeden ikisinin de do ru veya yanl olmas zaruri de ildir. Aristo gelecee ait vakalann, ne do ru ne yanl olup yanhzca muhtemel olduklar n sylyor. Fakat Aristo mant kesin hkmlere yani do ru-yanl hkmlerine dayand iin muhtemel hkmlerine byk yer vermiyor. Bunlar zerinde hi israr etmiyor, hatta zihindeki mmkn (possible) ile e yadaki mmkn ayracak ayr kelimeleri yoktur. Bunlar sonradan islam kelmc lan tarafndan aynlmaa balam ve ikincisini birinciden ay rmak iin mmkin-i has (contingent) denmitir. Biz bunlara zarurinin z dd olmak zere zorunsuz diyoruz. Bunlar tabiata ve metafizi e aittirler. Halbuki zihinde yaln zca mmkn (possible) mmkn deil (impossible) vardr ve bunlarn tabiatla ve metafizikle ilgisi yoktur. Birinci Analitikler ve Kamtlama Aristo Birinci Analitikler kitab nda tas m anlatma a balar. 1 ()Ilerme: Bir eyi baka bir eyle tasdik veya red eden beyand r. nerme tmel, tikel belirsiz olur.
,

12

Tmel nerme: Yklem btn eyde veya hibir eyde olduu zaman olumlu tmel veya olumsuz tmel olur. Tikel nerme: Yklem bir eyin bir ksmiyle tasdik veya red edildii zaman olumlu tikel veya olumsuz tikel olur. Belirsiz nerme: Yklem konu tarafndan tasdik veya red edildi i zaman tmellik veya tikellik olmazsa bu belirsiz nermedir. Kantlayc (burhani) nerme: eli menin iki ksmndan birisini koyar. nk ispat iin bir problem de il bir ilke (principe) konulmutur. Diyalektik (cedeli) nerme: meseleyi eli meleri ile birlikte koyar, fakat ikisinde de tas m kurulur. Terim (had): nermenin bir unsuruna, yani yldem (mahmul = attribut) veya onu yklediimiz konuya terim denir. Tasm (kyas): inde baz nermeler kurunca bunlardan farkl baz nermelerin sonuland beyandr. Tam Tasm: nceden kabul edilmi verilerden ba kasna ihtiya olmayan tasmdr. Eksik Tas m: nceden verilmi terimlere gre zaruri olan fakat, nermelerde aka gsterilmemi birok verilere muhta olan tas mdr. 1 Mutlak nermelerin. (yani: ne zaruri ne ihtimali) aksedilmesi olumlu tmel (icabi-klli)-olumsuz tmel (selbi-klli) dir. 2 Modal nermelerin (mveccih kaziye) aksedilmesi (Zaruri ve ihtimali): a-Orta terim: iki ucdan birinin konusu, tekinin yklemidir. b-Orta terim iki ucun yklemidir. c-Orta Terim: iki ucun konusudur. 3 Bir kyas en azndan nermeden kurulursa bunlara: tmel nerme, tikel nerme, cncye de netice denir. Anlam en geni olan terime byk terim, en dar olana kk terim denir. K yas ,bir fikri isbat ederken iki nermeden netice karr. Bu d nce ileminde nermeleri birbirine ba layan terime orta terim denir. Klasik misal udur: Sokrat: kk terim; lml: byk terim; insan: orta terimdir. K yas u tarzda kurarz. Btn insanlar lmldr. (byk nerme, kbr = Majeure) Sokrat insand r. (Kk nerme, su ra = Mineure). yle ise sokrat da lmldr. (Sonu: netice = Conclusion). Modal tasmlar: (kyasat- Mveccihe = syllogismes modaux). Aristo mantnn en gevek tarafdr. Theophraste tarafndan "sonu en zayf ncliine alr" ilkesi ile basitle tirilmi ve dzeltilmitir

13

Aristo mode (darb) terimini bilmiyordu ve onu tarif etmemi ti. Yalnz iki darb (modaliM) gryordu: Zaruri-ihtimali. 1 ncllerden biri zaruri (apodictique) teki beyani (assertorique) olan tasmlar birinci ekildir. a) Zaruri ncl, kk nerme (su ra) olunca, sonu beyani (assertorique)dir. b- sonucun zaruri olmas iin ncllerde zarurinin, tmel olumsuz olmas gerekir. c- Sonucun zaruri olmas iin, zaruri ncln, tmel olmas ve nciillerden biri olumsuz olduu halde, zorunsuz ncln yaln z tmel deil ayni zamanda olumsuz olmas gerekir. 2 ki ncln ihtimali oldu u tasmda: Sonu daima ihtimalidir. Byk nermenin tmel olmas lazm ve kafidir. nk ihtimali olumsuz bir nerme ihtimali olumlu bir nermeye evrilebilir. 3 ncllerden birinin ihtimali, tekinin beyani (assertorique) olduu tasm ekli: Sonu daima ihtimalidir. 4 ncllerden biri ihtimali teki zaruri olan tas m: Sonu daima ihtimali deildir; kk nerme ihtimali oldu u zaman tas m eksiktir ve sonu ihtimalidir. Byk nerme ihtimali olduu zaman tas m ihtimalidir. 1 Say karutsama (Msadere al'el matlub = Paition de principe): Yanhn cinsini gstermek iin kant olarak zaten ispat isteneni kullanmadan ibarettir. Savi kantsama u hallerde kullanlr: a- Tasmn btnnden muntazam bir sonu karlamad zaman. b- Daha az bilinen veya ayni derecede bilinmeyen terimlerle sonuland zaman. c- ncl, sonula sonuland zaman. 2 Dorulanmam ve ireti olarak kabul edilmi ncller (faraziye: 3 Yanl aklyrtme: Sonucun yanli li daima ncllerdeki ilk yanl la aittir. 4 Catasyllogisme: Bahse girenlerden biri kendili inden tartmay terkederse yahut sonucu kendine kar olan bir beyan ileri srlrse, burada catasyllogisme olur. 5 Yanl (yanlma: erreur). a Orta terimler byk nermede dahil, veya kk nerme ona dahil deilse.

14

b Kk nermenin bilinmemesi halinde. c ncllerden ikisi de olumsuz olursa. Aklyrtmenin btn ekillerinin tasma (kyas) imal: Terimlerin karlamas. a Sonucun, aksedilmesi ile nermelerin kar lkl aksi. b Byk nermenin aksi sureti ile sonucun aksi. c Kk nermenin aksi sureti ile sonucun aksi.
Aristo'da ve sonrakilerde Tmevar e metod

1 Tmevar (istikra- induction) Aristo mantnda "stikrat kyas" asl ispata yarayan ve tmelden tikeli karmadan ibaret olan k yasm yannda ok kk bir yer alr. nk yarm kyas ekli ilk nermede baz vasflar saymak ve ikinci nermede onlar n ayni zmrenin fertleri oldu unu sylemek zere bir P hassas nn da bu zmreden olduunu karmadan ibaret "sayma" esas na dayanan bir kyastr. Mesela: A, B, C ayni hassaya sahiptirler. A, B, C bir zmrenin fertleridir. P yle ise zmrenin bir hassas dr. a Kk nerme: Kollektiftir. b Byk nerme: Zmre fertlerinin say lmasdr. c Sonu: Bu saymanm tam oldu unu beyan eder. d Bu aklyrtmeler bir kyas deildir. Fakat Aristo'n.un tmevar da pek kmsenemez lim bunu ok defa kullanr: Btn gezegenlerin gne etrafnda dndn gstermek iin bunu onlardan her biri hakknda dorulamak lizmdr. Btn madenlerin s ve elektrii nakledici olduunu gstermek iin onlardan her biri hakk nda bunu dorulamak gerekir. Aristo tmevar mn hedefi bir ara trma sonucunu zet ve uygun bir formlle ifadeden ibarettir. 2. Fr. Bacon (1561-1626) tmevar mn hedefi olgularn incelenmesi suretiyle onlarda hakim olan tabiat kanununu meydana karmaktr. Bu kanunlar olgular aras ndaki sabit bir mnasebetten ibarettir. Kanunun kabul gzlemlenen olgular sonsuzca aar. nk olgular (fenomenler) sonsuz say da deildir. Sabit mnasebet ise sonsuz say da olgulara amil olmaktadr. u halde: a- Hangi artlarda ve nas l?

15

bsordu olgulardaki gzlemlerin, sonsuz olguya yay ldn bilmelidir. Bu iki sorudan birincisi tmevar n (induction) usullerini, ikincisi onun dayand determinizm ilkesini verir. A- Bir kanun zaruri olarak bir sebeplik mnasebeti de ildir. "Bir gazn basncnda has l olan hacim ayn sda ve ayn kitledeki gazlar iin sabittir" ifadesinde bir sebeplik yoktur. "Rakkas n kk titre imleri e it zamanlidr", yahut "Gezegenlerin yrngeleri elipstir", "Btn memeli hayvanlar ci erleri ile nefes alrlar" kanunlar nda da sebeplilik mnasebeti yoktur. B- Sebeplilik fikri mphemdir ve bir ok ekillerde yorumlanmaya elverilidir. Ilim adamlar bununla az ilgilenmi lerdir. Felsefenin sebeplilik tart malarndan ilim hemen hi mteessir olmam tr. Felsefe sebep-eser mnasebetiyle gaye-vas ta mnasebetini Aristo'dan beri karlatrmakta ve yan yana kullanmaktad r. Bu konuda felsefenin bir yanlmas da tekrara tmevar c metodun mili gibi bakmas dr. Sabit bir nisbet (relation) tekrar edilen bir ift olay de ildir. Tekrar, tmevar iin bazen lzumsuzdur. Tecrb d nce trl olgular karlatrmadan ibarettir. C- Tmevarc metodun balca, usullerini nce Bacon tesbit etti. 1- Bulunu levhas (Table de pr&ence) 2- Bulunmay levhas (Table d'absence) 3- Dereceler veya kar datrmalar levhas (Table de degr& ou de comparaison). Stuart Mill (1806-1873), bu usulleri geni letti ve tecrbi filmlerde kullanlan balca drt usul tesbit etti: 1- Uyma metodu (Mfthode de concordance) 2- Fark metodu (Mfthode de difference) 3- Birlikte de imeler metodu (M&hode des variations concomitantes) 4- Tortu metodu (Mfthode des r&idus). Faraziye (hypothse) Tmevarm yardmc silhdr. Bilinmeyene doru bir hamledir. Yeni tecrbeler yapmak iin bir haz rlktr. Kefedilecek kanunun hazrlk ilemidir.
-

Faraziye: Kyas- mukassim dilemma gibi konursa buna havari tecrbe (Exp&ience cruciale) denir. Bu ya yanlla yahut isbata ula r. E- Suni deney (Expftimentation artificielle): Bunu biyolojide Claude Bernard (1813-1878), kullanm tr. F- Benzetme (analogie): Matematikde, fizikde, sosyolojide, psikolojide kullanlmaktadr.

16

Kategoriler Aristo dille, dnce ekillerini = d ncenin kesin isbatna gtren mantki kurallarn (yani kyas, nerme ve unsurlarm ) inceledikten sonra d ncenin temeli olan tmel kavramlara, geiyor. Bunlara kategoriler diyor. Ka-

tigorin Titinos "Bir kimseyi bir eye isnad etmek" demektir. Kelimeyi ilkin
Efltun kullanmtr. zel olarak bir eye yklenen sfat demektir. Arap mtercimleri nce katigoriya eklinde kullanmlar sonra makle kelimesini icad etmiler. Biz arapcadaki kelimenin asl n kullanarak kategori diyoruz. Kategoriler bizce tasavvur edilebilen en byk, en geni sfatlar gsteren kelimelerdir. Mesela: Erik a ac, ceviz aac, nar aac vb. Hep birden a a kategorisini te kil eder. Fakat mant kda kategori deyince en geni kavramlar anlald iin gndelik dildeki insan veya a a gibi kavramlara kategori denemez. Alman filozofu Trendelenburg kategorilere dair bir felsefe tarihi yazm tr: eyler aras nda benzerlikler bularak, fertleri bir kavram iine alarak s nflar vucuda gelir. S nflar birbirine irca ederek yksek cinslere ula hr. te kategori bunlard r. Kategoriler varla m, dnceye mi aittir? Bu hususta Aristo'nun mphemlii Ortaa filozoflarun tart malara gtrm tr. Bazen kategoriler dilin genel ekilleridir. Bazen de gerek varl klardr deniyor. [yukarda grdnz isimcilik-realizm tart mas buradan kmtr]. Bazen de kategoriler varl n en umumi grn leridir, deniyor. Kategoriler dedi imiz klli kavramlar d alemde karl olan eyler diye d nmek zorunday z. yleyse onlar yanlz kavramlar ve fikirler gibi kabul edemeyiz. Aristo tecrbeci filozof oldu u iin Platon'un aksine ferdi cevherden hareket ediyordu. Ancak ona gre kategori olarak al nnca cevher ayni zamanda bir cinstir. Ilk cevher fert, ikinci cevher cins olmak art ile! 1 Cevher = "Substantia": Aristo buna ousia'da diyor. Substantia alt'da duran ey, olaylarn durduu yer demektir. Mesela: Hokkada effaflk, mrekkebi alclk, krlr olmak, v.b.. kaldrld zaman yine hokkalk kalr. Btn bu sayd klanmz "hokkahk" denen cevherin arazland r. Cevher sabit kalr, arazlar de iir. Bu tarife gre kategoriler cevherle dokuz arazdan ibarettir. o Cevher kendi ba na vardr. b Daima gerek bir eye dellet eder. c Cevherin aksi yoktur. d Cevherin azl okluu olamaz. 2 Nicelik "kemmiyet" = quantiM: arapa "Kem"? = Ne kadar? sorusuna verilen cevaptu. Nicelik de onu ifade eder. - trl nicelik vardr: 1Bitiik nicelik: Zaman, hareket. 2Aynk (fas lal) nicelik: saylar. 3 Deer-

17

lendirici nicelik: mekn. Bu ikinci niceli in birinciye tatbikinden. do ar. Niceligin hassalar : a) aksi yoktur- Az o un aksi deildir. b- E it ve eit deil olabilme gc vard r. 3Grelik (izafet = relation): kendinden baka eyler dolaysiyle var olan veya kendinden ba ka bir eye gre olan eyin haline grelik denir. Daha byk, iki misli, yatknlk, yararllk, bilgi v.s. gibi. Bilgi bir eyin bilgisidir, duyum bir eyin duyumudur. Greliin balca hassalar : a) Greli aksi olan eydir. Erdem (fazilet) ile dklk (rezilet), bilgili-bilgisizlik gibi: b) Azl k ve oklu a elverilidir. c) Daima karlkl terimlere tatbik edilebilir: Baba o lun babas dr; o ul babann oludur. d) Grelikler zamanda olarak vard r. Mesela: ift, tekin oldu u yerde vardr. 4 Nitelik (Keyfiyet = qualiM) Nasl (keyfe) sorusuna verilen cevapt r. eylerin filan ve falan tarzda olmas n temin eden haldir. e itleri: a) Yararl k, kabiliyet: scaklk, salk ve hastalk gibi. slam felsefesinde bunlara "melekt-rasiha" derler. Bilgi, erdem, d klk, tasvir gibi. b Tabii gler: akl, hafza, irade, be duyu. c) Duyulur nitelikler: Tathl k, aclk, soukluk, scaklk, renkler, kokular, vb. d) ekil: Bir eyin irilii, doruluu gibi. Niteliin hassalar : 1 Nitelik akisleri alr: Adalet-zulm, kara-ak. fakat orta niteliklerin akisleri yoktur: turuncu, solgun, lk gibi. 2 Az ve ou alabilir Yalnz ekil bu hassay almaz. 3 zel hassas : Benzer ve ayk r olabilme gcdr. 5 Mahal, yer: nerede (eyne ?) sorusuna verilen cevapt r. Hoca nerede ? Kalem yazhane zerinde mi? gibi. 6Zaman meta (ne zaman ?) sorusuna verilen cevapt r. Aristo hangi yz ylda ya amtr? Yarn gelirim gibi. 7Durum (vazi = situation) ayakta durmak, oturmu , olmak gibi. 8 Bir eyi olmak (mlk = possession) Benim kitabm var. Puann ifti ubu u var gibi. 9 Etki, fil (action): kesme, krma gibi. 10 Edilgi, infial (passion): kesilme, lurlma gibi. Stoah filozoflar bata Zenon olarak mant k tabirini "alet" (Organon) yerine kulland lar. Bunlara gre kategoriler be tir: Cevher, nitelik, sahib olmak (mlk), durum, grelik. Yeni Efltuncular (ba mda Plotinus olmak zere) kategorileri duyuya ve akla ait diye ikiye ay rdlar. 18

Kategoriler arasmda mnasebetler Aristo kategoriler aras nda be trl mnasebet gryor: 1 Z thk, 2 Alds, 3 ncelik, 4 Zamanda hk, 5 Hareket. I Ztlk (opposition) drt trl olabilir. a) Greli (relatif)lerin z tl : ift-yarn gibi; b) Akislerin ztl : yilik-ktlk gibi; c) Mahrumluk ve sahib olmann ztl : Krlk-grmek gibi. d) Olumluluk-olumsuzluk z tl : Oturmu -oturmam gibi. II Aids (contrariffi) ztlkla karr; fakat her z t (kart) olan ey akis deildir. yilik ktln aksidir, hastalk saln aksidir, adalet zulmn, cesaret korkakln aksidir. Fakat iyilik ktln aksi olduu gibi, bazen ktlk de ktl n aksi olabilir. Sefihlikle-sefillik gibi. Aksin balca hassalar unlardr: a- yilik ktln aksidir. Yahut iki ktlk birbirinin aksidir, iyilik tam orta olabilir. b- Akisler aras nda varlk karlkl (tekabl) yoktur. c- Akisler (contraire) ayr cinsten, ayr neviden eylere uygulanmazlar. III ncelik (priorit): Bir ey ba ka bir eyden be trl nce gelebilir: a Zamana gre ncelik: Bir eyin baka bir eyden daha eski olduu veya daha sonra oldu u sylenebilir. b Ard-ardala gre ncelik: Bir ikiden nce gelir. c Bilgilerin dzeninde ncelik: Geometrinin ispatlar ndan nce axiomlar gelir. d ncelik stnlkten ileri gelir. En iyi, en erefli v.b. gibi. e Sebeb-eser nceli i: Mimar ile yap ,yazar ile eser aras ndaki ncelik gibi. IV- Zamandalk (simultanat): ki eyin ayni zamanda var olmas haline zamandalk denir. Bu iki ey birbirinin sebebi deildir. Mesela: ift-yarm gibi. Fakat cins (genre) ile nevi (esp&e) (tr) aras nda zamanda lk yoktur. ki trl zamanda lk vardr: a- Zaman iinde de ildir, yce ve mutlakt r. b- Tabiat zamanda l : Biri tekinin sebebi olmayan eyler aras ndadr. V- Hareket: Iki er, ikier birbirinin kar t (zt) olan alt trl hareket vardr. 1Doma (generation, kevn) Bozulma (Fesat, corruption) 2Artma (croissance, tezayt) Eksilme (Tenakus-diminution) 3Bakalama (Tegayyr-alteration) de ime (Tebeddl-changement)

19

Aristo'ya gre bir eyin (cevherin) hakikat nn ayn yahut genel cz' olan vasflar zatidir (essentiel); bir hakikata mahsus yahut trl hakikatlara yayg n olan vasflar arazi (accidentel)dir. Zati olan vas flar nevi, cins, fasil, arzi olan vasflar hassa ve arazd r.

Be Tmel Kavram: Tan m ve Snflama


Aristocular bunlara 5 klli (Klliyat- Hams) = Les cinq universaux) diyorlar. Ve btn bilgilere ait tan mlamalar (ta'rifler) ve s nflamalar (tasnif) buradan karyorlar. Islam Mantklar bu 5 klliye "kulliyat-i hams" diyorlar. Bu konunun derinle tirmesinden Porphyre a ac diye tannan bir cetvel kmtr ki bu cetveli Esiruddin Ebheri inceledi. Zatilerin nevileri. 1 Nevi (Tr = espke): A- Gerek nevi: nevi ile hassalardan ibaret ahslar (nev'l hakiki) alt nda bulunan tmel bir snuft r. B Greli (izafi) nevi: Cevhere gre cisim; cisme gre canl cisim; canl cisme gre hayvan: Hayvana gre insan greli (izafi) nevidirler. Bunlardan yaln z insan hakiki (gerek) nevi'dir. 11 Cins (genre): Greli nevi gerek nevi'den daha umumidir.: Cins, nevileri ku atan daha genel sm ftr: A Yakn cins (cins-i karib): insana gre hayvan B Uzak cins (cins-i baid) insana gre canl cisim gibi Cinslerin dereceleri: a- Aa cins b Orta cins e Yksek cins. III- Ayrm (fasl): (difference) A Yakn ayrm: z bakmndan yakn cinsdeki misillerinin hepsinden ayrd eden ayrm (fasl- karib) dir. B Uzak ayrm: uzak cinsdeki misillerinden ay rd ederse uzak ay rm (fash-baid)

Arazilerin blmleri:
IV- Araz: (accident-ilinek): Aristo kategorilerde arazlar anlatmt. Cev. here gre bunlarn dokuz olduunu grdk. Burada tekrar etmeyelim. Aristo cevherle arazlar'a on kategori (Maklt- a ere) diyor ki, bunlar ayni zamanda yksek cinsler (ecnas- liye) dir. 20

V- Hassa: Be tmel eyleri tanmlamamza yararlar, Mkemmellik derecesine gre ba lca drt trl tan m (ta'rif) vard r. 1 Eksik tanm (hadd-i-nk s): Yalnz yakn ayrm ile tanmlamadr. Insan konuandr ( nsan ratkdr) gibi. 2 Tam tanm (hadd-i-tam) Bir seyin yak n cinsi ile yakn fasl ndan ibaret tan mdr.: nsan dnen konu ucu hayvandr gibi. 3 Tam resim (resm-i-tam) Bir eyin yakn cinsi ile hassas ndan meydana gelir: nsan glc hayvandr gibi. 4 Eksik resim (resm-i-nk s) Bir eyin zat ve arazlar veya yalnz arazlarndan ibarettir: nsan glc cisimdir. Yahut: Nefes alan glcdr. nsan iki ayakl tysz yryendir ki (Platon'un bu tarifine -Diogene hcum etmi tir.) 5 Blm (taksim) ve benzetme (temsil analogie) yoluyla tanm eksik resim dir. Bununla hakiki tanm yap lamaz. Modern a da Aristo tan mlamas yle ayrlmaktadr. a ismi tanm (definition nominale) bir isimden anlalan d varhktan ayrarak aklamaktr. Matematik baz larna gre ismi tarif yapar. b Gerek tan m (definition reelle) tabiat ilimlerinde kullan lan gerek varlklara ait tarifdir. c z tanm, zati tarif (definition essentielle): Felsefe ve mant kdaki tarifler gibi. Tariflerin hassalar : Ortaa mantkilar tarnmda ba lca iki hassa grrler A- n'ikas: bu hassa tan mdar, ba ka olanlar (a yarn) dta b rakmasdr. Yani tanmlanan n fertlerinden ba ka bir eyin tarmda bulurmamasdr. B-Itt rad: Tanmn, iindeki fertleri toplamas dr. Yani tanmlanan fertlerden birinin tan m dnda kalmamas demektir. Bu iki hassaya gre tan m "btn fertlerini toplaman ba kalarn dta brakmal"dr. (Efrad n cami ayaruu mni olmandr.) Ltinler buna: "Omni et soli definitum" diyorlar. Aristo mantnda filmlerin, temeli btn gerek veya ideal varl klar "tam tanma" gre yani (yak n cins ve yakn ayrm ile) tammlamaktr. Tanmlanan eyler 5 tmele dayanarak s nflanrlar. Yani tan mlar smflama ile tamamlanr. Her s nflama (gerek veya ideal) varl klarn cins, nevi ve s nflara gre ayrlmas demektir ki; btn lk a ilmi bu esaslara dayan r.

D. Diyalektik'in geli mesi


Aristo Organon'un son kitabmda (sophistici elenchi) dialekti i Kamtlayc dnceye yani manta gre a a bir tartma metodu olarak gryor. Orta ada Filozoflar Aristo'nun Kan tlamas m (Brhan) kulland klar halde ke-

21

lmclardan bir o u (Filozof olmayanlar) yaln z diyalektik'i (cedel) kullanm fakat bu metod geri kalm tr. GaliMe ile balayan modern matematik ve tecrbe d ncesini Descartes geli tirdi. Descartes (1596-1650) Diyalektii tamamen b rakt. Fakat Aristo'nun k yas (syllogisme) metodunu da ok yetmez buldu. Onlar n yerine matematik d nceye dayanan tahlil ve terkip metodlarn kulland. Ondan sonra da filozoflar bu d nce tarzna uydular. (Spinoza, Leibniz, Hobbes, yeni bir felsefe iinde olmakla beraber Kant) Ancak Kant'm rn devam ettiren Romantik Felsefe diye tan nan cereyan (Fichte, Schelling, Hegel) Diyalekti i canlandrdlar. Ve felsefelerinde Aristo mant nn temel ilkeleri yerine bu metodu kulland lar.

Aristo Mant nn temel ilkesi:


a Aynilk (identiM) b elimezlik (non contradiction) c nc terimin bulunmay (tiers exclu)d r. Ksaca yle anlatalm. 1 Bir ey kendi kendinin ayn dr: A = A 2 Bir ey ayn artlar alt nda ayn zamanda hem kendisi hem ken.disinden baka bir ey olamaz. 3 eliik olan iki terim aras nda nc bir terim olamaz. Bir yandan diyalektik bir yandan yeni mant k te ebbsleri Aristo'nun bu ilkesi zerinde tart ma yapmaktadrlar. Bunlardan bir k sm ilkeyi kabul ederek yeni mantk ve diyalekti i kuruyorlar. Bir ksm onlardan yaln z birine elimezlik ilkesine hcum ederek "nc terimin bulunmay" ilkesine dokunmuyorlar. Bir ksm da her ilkenin diyalektik d ncede gemez oldu unu iddia ediyorlar. nce yeni diyalekti in gelimesi zerinde dural m. Sabit kategorilere, statik manta kar diyalektii savunma fikri, bir yandan ak lclk dman (irrationaliste) yeni moda felsefelere kar felsefeyi Anayata na sokmak, bir yandan da Teori ile Pratik aras nda balant kurmak ihtiyacn iddetle duyan 19. yzyln hareketli ve de imeler iindeki toplumundan ileri geliyordu. Aristo mant sabit snflar mant olmakla beraber Aristo felsefesi tabiatn hareket ve de ime halinde olduunun farknda idi. Ve bunu gc ve fiil = (kuvve ve puissance et acte) teorisi ile aklyordu. Platon gibi Bir ve ok'u diyalektikle birletirecek yerde iki trl varhk ay rarak hareketi ve deimeyi aklamak istedi: Fiil halinde varlk, Gc halinde varhk. Kant 18. yzy lda henz mantktan ve kategorilerden vazgemi deilse de diyalektik kavramn canlandrd. Ancak ona bilginin metodu olacak geni anlamn vermedi: ve bu kavram henz saf akl n ~Morallerini'', yani eli ik-zt hkmlerin ailamaz olduunu gsteren Menfi Diyalektik idi. 22

Fichte ve Schelling'de Diyalektik Kant'dan (1724-1804) sonra diyalektik msbet rol alma a balad. Fichte (1762-1814) Sbjektif idealimm diye tan nan felsefesini ilim teorisi (Wissenchaftslehre) "insann kaderi" (Bestemmung des Menschen) adli eserlerinde ifade etmi tir. Ona gre Mutlak ruh ne obje ne de sjedir. Onlar n birliidir. "Kendi uuru" ile "lem uuru"nun ayrlmam bize faaliyet veya ruhun abas verir. Bundan dolay uur (Kant'dan farkl olarak) Pratik uurdur. abadaki her darba hem duyan Ben uuru, hem duyulan obje olarak Ben-deil uurudur. abanm eseri olarak i ve d lemler ayn zamanda do ar. Diyalektik,

Ben ile Bende il'i ayni zamanda do urdu u iin Kant'dan farkl olarak msbet ve yarat cdr. Fakat Schelling (1775-1854) Sbjektif dealizmde kapali kalan bu diyalektii eksik buldu. Onun Tabiat felsefesi veya objektif idealizmine gre siibjektif ile objektif zde e ittirler. Onlar bir saf Mutlak iindedirler. Mutlak (Absolu) kendine baknca saf sbjektifliktir, zne bir ekil verdii zaman objektifliktir. Asl nda her ey bu ayrlmadan nceki karma varhktad r. Schelling Felsefesi bu noktada hrriyet zaruret diyalekti i eklini alr. nce hrriyet ve zaruret tek eydir. Yani manevi alemin zn te kil eder. Ayn zamanda tabiatn da zdr. Ruh ve beden bir btndr: Hrriyet zaruretle, zaruret de hrriyetle kaimdir. Schelling'e gre ak l hem kr ve uursuz hem hr ve uurludur. Felsefe ba langta uurlu faaliyetle uursuzluun ayrlmam olduu yerde ztl kaldrmtr. Felsefe dhide grnen hem uurlu hem uursuz faaliyetin aynili ina ait aras z (imm&liat) kant verir. Tabiat bir ilk belirsiz btnlkten (Platon'un dyade'inden) sonsuzca a larak z t kutuplar meydana getirir. Buna Schelling Tabiatn evrimi diyor. Burada kar t kutuplara ait aral (mediat) bilgi balar: bu theologie'nin bilgisi, hukukun, mant km bilgisidir. Bunlardan hi birisi Asli birlik'i kavrayamaz; z tlarda ve ayrlklarda kalr Ancak son safhada insan zihni tabiat-ruh ikiliini sanat sezgi ile aar. Ve asil birlie, mutlak aynili a dner. Hegerde Diyalektik: Trl ifade tarzlar Hegel (1770-1831), bu diyalekti i eletirerek onu a maya alt. Ona gre iki akl vardr: 'a- Soyut ak l ki matematikinin akhd r. Ve nicelie ait soyut kavramlar zerinde i ler. b- Bir de Konkre (somut) ak l vardr ki fizikinin ve tarihinin akhdr. Asl gerek zerinde i leyen budur. Matematik akhn manivelas aynilik ilkesidir. Menfi ekilde elimezlik ilkesi halini alr. Yani: iki eli ik veya zt nermeden biri do ru ise teki yanltr. Halbuki konkre dncede tecrbe 23

gsteriyor ki ruhumuz te ebbslerinde mant k kurallarna uymaz. Dnce ayn (Meme)den ayn'e geecek yerde arr 'den Ba kaya geer. Fikrin yrmesi iin burada eli meye (contradiction) ihtiya vard r. Ayni ile ba ka'y birletirirken ayr ve eliik olanlarn sentezine gider. Hegel kar tlarn, eliikkrin, sentezine diyalektik diyor. Hegel, metodunu: a"Mant k ilmi","ruh fenomeno, lojisi", "felsefi ilimler ansiklopedisi", "Tarih felsefesi" gibi eserlerinde birbirinden az ok farkl ekillerde kulland. Mantk ilminde diyalektie ilk eklini verdi: Varl k vardr. Bu olumlama veya titse'dir. Fakat s nrsz ve sonsuz varlk soyut ve belirlenmemi tir. Bu haliyle o yokluk la e ittir. Soyut varl k yani these soyut yokluk antithese'i dourur. Hegel buna Heraklit gibi yle diyor: Varl k yoktur. Varlkla yokluun sentezi olan olu (Das perden) vardr diyor. Oluun her lhzas grnmekte ve kaybolmaktad r, devaml olarak bir halden ba ka hale gemektedir. Orada sabit hi bir ey, hi bir kavram yoktur. Her ey hareket halindedir. Olu a ait olan gerek art k sabit madde, canl, toplum ekilleri olamaz. Aristo Mant mn uygulama alann tekil eden bu ferdi sabit eyler "cevherler" Hegere gre zihnin soyutlamalar ndan ibarettir, ve gerek de ildirler. Asl gerek niversel-Konkre olan mutlak ruhdur. "Mant k ilmi"ne metodunu veren Hegel "Mutlak Ruh"un olu unu ruh fenomenolojisi"nde anlat yor. A- Her tez-antitez at mas sentezle sona erece i ve her sentez yeniden bir tez halinde kendi antitezini do uraca iin Diyalektik sonsuzca devam eder. Bu ileyi yalnz zihne ait de ildir. Eer byle olsayd gerek stnde yeni bir dinamik mantk kurulmu olurdu. Halbuki elienlerin at mas elienlerin sentezle a lmas gerekde, e yada cereyan etmektedir. Hatta d ncedeki diyalektik gerekteki at malar ve olu larn zihinde kavranmas ndan, ibarettir. Dnce gerek diyalekti i aksettiren bir aynad r. Hegel "Ruh fenomenolojisi"nde kendi a nda bir ok gr leri kuatan ve a an bir felsefi senteze giri iyor. B lk admda Sbjektif uuru gryor fakat hem ba llk hem bamszhktan ibaret olan bu tez kendini a arak akln kesinliine, objektif ruha evrilir: Bu da antitezdir. C Tez ve antitezden senteze ula lnca akl Geist; (Ruh) olur ,Ruhun oluu mutlak gere in deimeler iinde meydana kmas dr. Hegel niversel konkre olan Ruh'un btn olu undan Ahlak felsefesini, Kltr felsefesini, Din felsefesini, Estetik'i, mutlak bilgiyi karyor. Hegel fikirlerini hukuk felsefesi ve tarih felsefesinde tamaml yor. Bunlara gre tarih ve ak l birleiyorlar. Tarih tesadafi (rastgele) vakalar ak 24

de ildir. Mutlak Ruh'un cereyan sahas olan tarihte diyalektik ak l hakimdir. alar bu dinamik mant n tez ve antitezlerden do an sentezlerden ibarettir. Geist'deki gizli bir gayelilikle her a kendi felsefeleri ifade etmektedir. Ve hepsi Hegel'in felsefesini haz rlyorlar. Art k felsefe tarihi Hegel felsefesiyle zirvesine ula yor. Hegel'e gre Mutlak Ruh veya Olu 'da diyalektiin gereklemesi elime ilkesine dayan yor. elimezlik ilkesini reddeden Hegel ile lka diyalektii birbirine bu kadar ayk r mdr? Vaka eski diyalektikde tez antitez ve sentez ile kurulmakta idi. Fakat o bir tart ma sanat olarak domu tu. Hegel onu ontolojik bir metod haline getirdi. Sabit s nflar, kategoriler olmad, her eyin srekli bir olu iinde deitii nclne dayanarak bunu Ruh'a tatbik ediyor. Hegel, ne denirse densin eli mezlik ilkesini kabul ediyor. eli me onun zihnine arp yor. Onu anca rahata kavu muyor. eli menin kalkmasn dncenin as lacak yeni bir lahzas (instant) olarak gryor. Tarih ve tabiat devaml elimeler ve onlar a mak (eli nezlie ula mak) iin yeni abalarla doludur. Heraklit gibi O da z tlarm sava n gryor. Zt nermeler ayni zamanda do ru olmasalarda, ayn zamanda yanl olabilirler. yleyse onlardan her birindeki hakikat derecesinde bir sentez mmkndr. Hegel, "Mantk ilmi"nde soyutlar karlatrarak konkre (somut) "Olu "u elde etmitir. Fakat baka kitaplarnda konkre olan sbjektif uur ve objektif Ruhu (Messeseleri) kar latryor. Ruh Fenomenolojisi'nin nsznde felsefenin do rudan doruya varl tetkikle ba ladn bir takm ilkelere dayanarak eylerin e itliliine gtrdn sylyor. "Felsefe bir ilimdir, aleti de kavramd r. Kavram her trl zelliklerle ayr lm eylerin zn ifade eder." diyor. Hegel burada felsefeyi hisse, sanata dayand ran gr e yani Schelling'e at yor. Bunun iin kk deki ve son'daki aynilik fikrinin samal kanaatine var yor. Ilim olarak felsefenin konusu varl k deil oludur diyor. "Felsefi Ilimler ansiklopedisi"nde felsefeyi dee ilmi diye tarif ediyor. Burada Diyalektikin geirdi i safhalar anlatrken, onu mant k yerine dinamik varh a uygun bir dnce aleti haline koymak istiyor. Bu aleti ayr ayr btn ilimlere tatbik ediyor. Burada Marx iktisat ara trmalarndan ve sermaye birikmesine ait uzun gzlem ve tetkiklerden sonra ula t smf mcadelesi olayna Hegel'in diyalektik metodunu tatbik ediyor. Onun idealist felsefede icat eyledi i metodu maddeci bir felsefe hesab na kullanmak istiyor. Gerek Hegel gerek Marx diyalektiklerinin savunulamaz taraf , "eliiklerin sentezi" fikridir. Bu fikir mant n temel kural olan eli mezlik ilkesinden vazgemeyi gerektiriyor.

25

Sezgici Mantk ve htimaliyet Mant Halbuki ne 19. yzyln diyalektik denemelerinde, ne XX. yzylda mant k ve matematiin geirdii buhranh geli melerde, bu ilkeden vazgeilebilir. Formalist (ba ka deyile mant kc) matematik ile sezgici (intuitioniste) olan ve matemati i mantk kurallar yerine ihtiyaca gre in a edilen bir sistem gibi grmekten ibaret olan "in ac" (constructiviste) matematik r sonsuz kavram n aklamak iin karlalan glklerden domulardr. In aclar ve sezgiciler Transfini kavrammm do urdu u paradoxe dan kurtulmak iin nc terimin bulunmay ilkesinden vazgeen bir d nce yolu aradlar: Transfini, sonsuz unsurlardan, ibaret olan bir cmle (ensemble)dir. Bu, bir say serisinin sonu gelmeyen sonsuzu de ildir. Mesela stanbul ehri 3 milyon kiiden ibaret bir cmle gibi alnabilir. Bunun gibi sonsuz say da unsurdan ibaret bir cmle de olabilir. Bir tebe irde sonsuz sayda paracklar bulunsun, Metamatik byle cmleleri daima kullanma zorundad r: Bir elektrik dalgas byle sonsuz sayda elektrondan ibaret bir cmle gibidir Ilmi a klamalarda byle cmlelerden vazgeemeyiz. Fakat bu cmleler mant k" paradoxe'lar dourur: Diyelim ki Transfini cmlemiz sonsuz say da kunduralardan ibaret olsun. Burada tek kunduralardan ibaret bir transfini cmle ile ift kun-; duralardan ibaret byle bir cmle (say lar sonsuz oldu u iin) birbirine e ittir. Bunu transfinide tek=ift diye yazar z. Bu ise samad r. yle ise transfini cmleleri ihtiyacmza gre ina etmek zorunda oldu umuz iin bu alanda mantkmzn nc terimin bulunmay ilkesinden vazgeme zorunda kalaca-

z. O zaman doru-yanl diye ayrdmz ift de erli mantk yerine dorusama-yanl yahut doru-ne do ru ne yanl -yanl , doru-muhtemel -yanl
diye nc terimden vazgeemedi imiz mantk kuracaz. Bunlara Aristo zamanndanberi mutlak geerli i olan iki de erli mantkl' sars lmas ve onun yerine ok deerli mantklarn domas gzyle bakaca z. ki deerli doru-

yanl mant elimezlik ilkesine dayand halde (nk bir ey ayni zamanda hem doru, hem yanl olamaz diyorduk), bu mant klardan ne do ru ne yanl olan ara terimler bu ilkeden vazgeeceklerdir. Yeni mant klarn bir ekli de doru-yanl ' eya hakknda sathi ve takribi hkm gibi gren ve derin mikyasta bir ihtimaller ska/ast'nn olduunu kabul eden ihtimaliyat mant lddr. Skalann bir ucuna (0) yani yanl!, teki ucuna (1) yani doruyu koyacak olursak, bu iki kart terim, ihtimaller skalas na gre en az muhtemel (takribi olarak yanl) ve en ok muhtemel(takribi olarak do ru) olacaklardr. yle ise klasik mantk, bu grte, ihtimaller mant k 'mll kaba mikyastaki sathi hkmlerinden ibarettir. Bu gr te Aristo'nun iki de erli mantk ihtimaliyet

nantldran zel ve takribi bir hali olarak de erini muhafaza eder. Bylece
26

yeni matematik ve mant kta zikretti imiz grler, Aristo mant mn yerini almak ve onun elimezlik ve nc terimin yoklu u ilkelerini kaldrmak iddiasmdadrlar. Fakat matematikilerin doru-yanl arasna sama'y koymalar hi bir zm getirmiyor. Sama, mantka yanh'in ayndr: Sokrat dik ah bir gendir eklinde verdikleri misalde bu nerme her eyden nce yanltr. Sokrat lmszdr veya Sokrat yaamamtr nermeleri muhtevaca yanl olduklar halde, Sokrat bir gendir nermesi ekilce yanltr. Nitekim Sokrat'n ba bir nevi gendir diyecek olursak temsil yolu ile muhtevaca ve ekilce doru olur. Do ru-Yanl arasnda ne doru ne yanl terimi olamaz. Bazan doru bazan yanh'a gelince bu da zaten Aristo mant kndaki "belirli artlarda ve zamanda" kayd gz nne alnnca elimezlik ilkesini bozmaz. Muhtemel (probable)e gelince, o tecrbeye aittir ve gelecekteki vak'adan beklediimiz bir eyi ifade eder. Formel hi bir anlam yoktur. Tecrbeden karlan ve tecrbi beklemeye ait olan bir davran mantka tatbik edemeyiz; edersek o tecrbi bir mantk olur. Ayrca bunu tesbit iin kurdu umuz ihtimaliyet kadrosu'nu yine iki de erli mantka dayanarak kurmaktay z. Byle bir kadroda, kurulu artlarna gre bir vak'anm kabilme ans deiir. Bu ansta rol oynayan hareket halindeki kimsedir. Ona gre, gemi vak'alar muhtemel olmaktan kmtr. Artk gerek ve zaruridir. Gelecek vak'alar (beklenenler) az veya ok muhtemeldirler. Burada vakanm muhtemellik nisbeti, beklenen'e uymas veya uymamas na gre az veya ok muhtemel adn alr, Mantkc Reichenbach burada matematikci Von Mises den faydalanarak yo unluk (frquence) fikrine, yani vak'alarm o almas diyebileceimiz "objektif ihtimaliyet"e ba vuruyor. Reichenbach'e gre bu ihtimali beklemek ve onun sbjektif grn olan kaca na inanmak (mesela bir at yarnda) frekans'm neticesidir, sebebi deildir. Byle de olsa, bir ihtimaller kadrosunun kurulmas iin nceden (akca veya z mni olarak) iki deerli mant a dayanyoruz: Yani ihtimaliyet mantkmzn doru olduunu iddia ediyoruz. Bu ise do ru-yanl mantkm kabul etmek demektir. Reichenbach "ihtimaliyet'in de muhtemel oldu unu" sylyor. Bu ise sonsuzca giderek tautologie'ye ula r. Bu tart ma bizce neticesizdir. Von Mises, sonsuza uzanan ihtimallerin ihtimalinin d nce iin imkansz olmasndan dolay samaya, yani yanli a ulaacan sylyor. Asl mhim nokta u: Srekli muhtemeller skalasmda her nokta bir nceki ve bir sonrakine nisbetle ya az muhtemel ya ok muhtemeldir. Bir ey ayn zamanda hem az muhtemel, hem ok muhtemel olamaz (nc terimin yoklu u ilkesi tekrar meydana kyor). Her ihtimaliyet kadrosu belirli artlara gre kurulur. Bu kadronun d ndaki vakalar muhtemel-de il (non-probable) veya ihtimalsiz (improbab/e)dirler. Kadromuz hkm srdke, beklenmedik (inattendu) bir yaka btn hesaplar mz bozarak bizi yeni bir ihtimaller kadrosu kurmaa zorlamadka, kadro d nda beklemediimiz ve kontrol edeme-

27

diimiz vak'alar yaln zca ihtimalsizdirler. yle ise kadro iindeki btn ihtimal dereceleri ayn zamanda hem muhtemel, hem muhtemel de il olamaz. (Burada tekrar nc terimin yoklu u ilkesi meydana kyor.) Beklenmedilder sahas nda bir vak'an n birdenbire tecrbe alan na girdiini farzedelim: Bu mevcut hkmlerimizi sarsan fizik veya biyolojik yeni bir olay olsun. 0 zaman beklenmedik oldu u iin muhtemel de il olan ve bundan dolay hem muhtemel, hem muhtemel deil olamyan (yani nc terimin yoklu unu devam ettiren) olay bizi yeni bir ihtimaller kadrosu kurma a mecbur eder. Bu da ihtimaller skalas na girer ama, art k eski kadroya de il yeni kadroya girdii iin buna ihtimaliyet mant k deil, eski mantka dayanan ihtimaliyet kadrolar demek zorundayz. Demek ki iki de erli mant k zel hal olarak gren bir "ihtimaliyet mant k"ndan de il, iki deerli mantkn zel bir halinden ibaret olan ihtimaller kadrosundan bahsedebiliriz. Buna bir de mant kn (balca XIX. yzy ldan beri) temamen formel, yani tecrbe ile ilgisiz soyut bir kaideler ilmi oldu unu, "ihtimaliyet martk"nn ise tecrbeden karldn katacak olursak, byle bir mant n savunulmas imknszl grlr. Kulland klar "Frekans", "yaka", "muhtemel" kelimelerinin gsterdii gibi, bu ara trclar yeni mant k tasarsn dorudan do ruya tecrbeden karyorlar; sonra yine tecrbeye tatbik ediyorlar. Yeni Diyalektik'in tenkidi Burada ihtimaliyet iin syledi imizi diyalektik iin de syliyebiliriz.. Gerek Hegel, gerek Marx'da diyalektik, Varl k-Dnce e itliine dayanmaktadr. Yani formel bir zihin hakikati (nclle sonu aras nda tutarhk) olarak kalmaz, varl a ait bir hakikat (yani d nce ile varln uyarl) olur. Zihinde hkmlerimiz aras nda eli mezlikten bahsedilir; ama bu vak'alar arasnda elimezlii gerektirmez. Vakalarm do ru olduunu sylemek zihnimize uygun oldu unu sylemek demektir. Vakalar aras nda eli mezlik deil, ancak karttlk, att ma veya farklltk olabilir. Akla kara kar ttr. Kediyle kpek, atma halindedir. Mavi ile ye il farkldr. Bunlardan hi birinde elime sz konusu de ildir. eli me vakalara de il, hkmlerimize aittir. Hegerde "eli enlerin sentezi" fikri parlak bir paradoxe (sama) olarak kal yor. Var ve yok'un soyut olduklar n sylemek hi bir ey ifade etmez. Konkre olan eyler de var veya yok olabilirler. Yaln z kar t, atkan, farkl olan eyler var-yok olamazlar.. Orada ancak iki terimden biri imdi mevcut de ilse, ona bulunmayan (absent), imdi mevcutsa bulunan (pr&ent) deriz. Kar tlar ve farkhlarm hali eli me deil, bulunmak-bulunmamak halidir. Ancak varolan eylerin s nr dndakilere art k bulunmayan deil, izafi olarak yok deriz. Canllar btn sa lk derecelerindeki de imelere ramen 28

kart veya farkl daima vardrlar. Fakat hayat n bulunmad hale izafi olarak hayat n yokluu deriz. Bu mnda canl ile cansz arasnda izafi bir varl kyokluk mnasebeti vard r ve buna bir nevi eli me deriz ama bunu mutlak elimeden ayrmak artiyle. Mant ki kural tatbik edince: Bir ey ayni zamanda hem canl hem cansz olamaz. Cans zdan canlya gei milyonlarca yln evrimi eseri olsa bile burada imdi, yaayan bir ey ayni zamanda hem canl hem cans z olabilir diyemeyiz. Bunlar n sentezinden ne canl ne cansz olan bir olu karmak samad r. Bu bir hokkabaz n antasnda hem horoz olduunu, hem olmadn sylemesi gibi bir oyundur. Olu ancak varolan bir eye ait bir tavr (modalite) dir. nsan veya aa varolduklar iin u veya bu ekli alabilirler; yani olu halindedirler. Fakat a a kuruduu ve insan ld zaman orada art k olu'tan bahsedilemez. As l soyut olan varolanlar de il, onlara ait vas flarn ayrlmamas ndan dolay, varlklann eitli deimelerine verilmi genel bir "isim" olan; Hegel'in metafizik bir kavram haline koydu u varolanlarn deimesi veya olu udur. Bu kmazdan Platon, mutlak yok yerine bulunmay (absence), mahrum olma (privation) kavramlar n koyarak kurtuluyor. Ona gre u veya bu halde bulunan eydeki izaff, yokluk, itebu "bulunmay" halidir. Bir halden ba ka hale gei , onun dei me ve olu halinde olmas demektir. Hegel' ve sonra Marx' bu mantk paradoksuna srkleyen. nedir? Bu yalnzca Heraklit'in "ezdi de i me" ve sava fikrinin hatrlanmas deildir. nk Parmenide'e ve genel olarak Yunan felsefesine kar Heraklit'in davran matematik, mantki, tabii her trl temel fikre isyandan geliyordu. Nitekim bu isyan sofistlerde " urada bir a a vard r ve yoktur. Yryorum ve yrmiyorum!" eklinde paradoxelar halini alm tr. Eer srekli ile sreksiz (meknla say ) arasnda almaz duvar varsa, bunu paradoksla de il, Descartes'in gsterdii gibi, srekliyi sreksiz veya sreksizi srekli (i riyi denklem) diline evirerek temin edebiliriz. Hegel'i bu te ebbse srkleyen iki mil vard : Biri Kant'la ba layan antinomi'de tezle antitez'i a an sentez arama ihtiyac . Bu temamen nazari olan bir ihtiyat, kincisi daha Hegel zaman nda tabiat ilimlerinde Cuvier teorisine, yani "nevilerin sabitli i" fikrine kar iddetli tepkinin, evolution fikrinin domas ve XVIII. yzyl sonundanberi ilerleme (progres) tarih grnn felsefeyi sarsmas idi. Fakat bu de ime, ilerleme ve evolution fikirleri, Hegel'in klsik mant kaldrarak onun yerine eli me mantkm veya diyalektii koymasn icap ettirmezdi. nk o zamandanberi ilmin getirdii yeni fikirler hi bir felsefede bu paradoksal de iiklii yapmad.

29

Modalite ve ihtimaliyet (olaslk) Klasik mant n nermeleri tmel-tikel, olumlu-olumsuz diye ayr lyor Fakat Aristo mant k nermeleri bir de cihetlerine (modalite'ye) gre ay rmaktadr: 1 Basit bir tesbit: Bugn hava gzel; 2 imkan gsteren tesbit: Ihtimal yar n ya mur yaacak, 3 Zarureti ifade eden tesbit: Hava mutlaka dzelecek. Yahut 2 x 2 = 4. Bunlara

beyani (assertorique).

arti (probUmatique), Zarri (apodictique)

nermeler denir. Bu modalite taksimi eskiden de eli mezlik ve nc terimin yoklu u prensiplerinin sars lmasm.a sebep oluyordu. Zira bir nerme ya do rudur-ya yanltr Muhtemel yani hem do ru hem yanl olabilen nermelerin bulunmas nc terimin yokluu prensibini tehlikeye d rr. Zamanmzda bu mesele derinle tirildi: Do ru ile yanh aras nda daha birok deerlerin bulunabilece i dnld. Bu fikir nce Heyting ve Brouwer taraflarndan do ru-yanl aras nda sama diye nc bir terim eklinde ileri srld. Polonya mantk Ekol (Post, Tarski, Lukaziewicz, v.b..) birka deerli mantk (Logique plurivalente) ileri srdler. Do ru ile yanl arasnda birok de erler koydular. Daha sonra Reichenbach ve Carnap ok de erli mantk bir "ihtimaliyet mant k" haline getirdiler. Onlara gre do ru ile yanh arasnda srekli bir de erler skalas vardr. Buradaki de erler birbirine gre az veya ok muhtemel olmak zere s ralanrlar. Bu skalann bir ucunda do ru (+) en ok muhtemelin kaba bir takribi, yanl () en az muhtemelin kaba mikyasta bir takribidir. O halde as l mantk eli mezlik ve nc terimin yokluu ilkelerinin bulunmad bir ihtimaliyet mant kdr. Do ru-yanl diye ift de er zerinde i leyen klasik mant ka gelince, o ihtimaliyet mant knn bizim mikyasmzda takribi hkmnden ibarettir. Bu gr e gre klasik mantn dayand akl hakikatleri denen prensip ancak muayyen bir seviyede yani kaba mikyasta gemektedir. Ve bu mikyas da, ihtimaliyet mantnn ince mikyasna dayanmaktadr. Bu iddia do ru ise mant k sahasndaki eski gr leri tamamen sarsacaktr. Mantk ile tabiat aras nda balant baka bir bakmdan yeniden kurulacaktr. nk ihtimaliyet mant k ayni zamanda tmevar (induction) ve sebeplik iin aranan objektif prensipi verecektir. Eskiden Hume'un ruhi al kanlikta, Kant' n zihnin apriori'lerinde arad temeli yeni gr objektif ihtimaliyet mant knda aramaktad r. Ancak yeni mantn muhtemel-az muhtemel-ok muhtemel kelimeleri temamen tecrbeden karlm tabirlerdir. Bir hadisenin muhtemel olup olmadn ancak o hadisenin meydana kmasn 30

beklediimiz zaman syleyebiliriz. Bekledi imiz hadise zuhr etmezse ona pek az muhtemel veya beklenmiyecek kadar uzaksa gayr-i muhtemel, bir mddet sonra karsa filan dereceden muhtemel deriz. O halde ihtimal derecelerinin tayinini balk avcsnn elinde oltas olduu halde avn beklemesine benzetebiliriz. Bu misal bizzat Reichenbach'a aittir. Onun gibi, tecrbe kar snda uurun ald bir tavr ifade eder. S rf tecrbi olan bir tavr formel bir prensip haline koymak ve ondan yine tecrbe iin temel olacak, tecrbe ile ilgisiz bir axiomatik ve mant k karmak mmkn de ildir. Byle olsayd tecrbe kar sndaki btn tavrlarmzla formel prensipler kurmam z lazm gelirdi ki, fikir tarihinde dnce hakikati ile olgu hakikati nin ayrlmas bunun imkanszlndan, ileri gelmi tir. Ayrca e er ihtimaliyet mant k' doru ise onun gayri bir iddian n yanl olmas u halde ihtimaliyet mant knn zmnen kabul edilen bir do ru-yanl mantna dayanmas lazmdr. Nitekim yine ihtimaliyet mant nn doruluunu isbata altmz zaman bu z mni (implicite) ift de erli manta dayanarak akl-yrtmekteyiz. Reichenbach bu iddiaya yle cevap veriyor: Biz ihtimaliyet mant= doru olduunu sylemiyoruz; ancak onun yksek bir ihtimal derecesi ile muhtemel oldu unu syliyoruz. Ayni fikri temellen.dirmek iin onu da ba ka bir ihtimaliyet zerine koyuyoruz. Bu sonsuzca byle gider. Fakat bu ak lyrtme kandurc deildir. nk e er ihtimaliyet mantknn doru deil, yalnzca muhtemel olduunu syliyorsak, her eyden nce onun formel olmas na imkan brakmyoruz. Bu ise onun mant k olmas na manidir. Ayrca bunu kabul etmi olsak bile, byle sonsuza giden bir devir ve teselsl (tautologie) d nmemize manidir. Bu devir ve teselsln bir yerde durmas lazmdr ki, o da do ru-yanl mantk' olacaktr. Dtimaliyet mant ile Diyalektik arasmda mnasebet grenler Bu yeni mantk hareketinden nce do an Hegel'in, diyalekti i ile ihtimaliyet mantk arasnda mnasebet grenler vard r. O da her ikisinin eli mezlik prensipinden yaz gemesinden ileri geliyor. Hegel ak l hakikati olan mantk ile srekli geli me halindeki realite aras nda uyarhk oldu u fikrinden hareket etti. Bundan dolay klasik felsefeden ayrld. Universel-Concret Olu un aklla kavranmas na elverili yeni bir mantk kurulabilece ini iddia etti. nk Hegel'in mutlak idealizm felsefesine gre varlk ile dnce aynidir. Klasik mantk bunu temin edemiyorsa, bu onun varl ifadeden aciz, hareketsiz, statik bir mantk olmasndandr. Buradan, Hegel gere e uygun dinamik bir mantn, kurulmas imkann karyor. Bu mantk bizzat varln oluunu ifadeye yarayacak olan diyalektik mantktr. Hegel'e gre klasik mant k bir eyin ayni 31

zamanda hem var, hem yok olmayaca n syliyor. Bu hkm ancak hareketsiz bir lem iin dorudur. Halbuki as l varlk hareket ve olu halindedir. Byle bir alemde her ey her an varhktan yoklu a, yokluktan varl a gemektedir. u halde, ona gre, byle bir alemde eli mezlik prensipi hkmszdr. Onun yerine bu alemi a klayacak alet zihnin kurdu u mcerred (soyut) gereklikten uzak iki haddin varlk ile yokluun terkibi olan olu olacaktr. Hegel bu mantkta her lahzan n, these, ona z t lhzann antithese oldu unu ve bunlarn synthese iinde birle tiini, ztlar aras nda birle me ile geli en mantki hareketin, olu un seyrine uygun olarak devam etti ini syliyor. Hegel tabiat, tarih, devlet, hukuk felsefelerini bu tarzda a klamaya alt. Hegel'in mantk teebbs ok cr'etli bir hareketti. Bu yeni mant k teebbs hi bir ilmin gelimesiyle teyid edilmemitir. Hi bir ke if, hi bir icat ,hatta hi bir isbat diyalektik mant a gre cereyan etmiyor. Tabiatta, insanda geli meler srasnda bir ok sapmalar (inhiraflar), duraklamalar, s ramalar, geri gidi ler vard r. Ara trma yollarmz (gzlem, tecrbe, deney) ve tmevar diyalektik mant kla temamen ilgisiz olarak i lemektedir. Bu yeni diyalektik te ebbs ancak Hegel'in kendi metafizik'ini merulatrmak iin kulland zel bir dnce aleti olarak kalmaktad r. Ayrca dncemiz yine klasik mantk kaidelerine gre i lemekte devam ediyor. Ba ka trl matematik ilimlerin geli mesine imkan yoktur. htimaliyet man.t k bsbtn ba ka bir istikamette klasik mant kn yerine kaim olmak istedii iin, Hegel mantk' ile ihtimaliyet mant k' aras nda mnasebet aryanlar da oldu. Mesela Ph. Frank "Sebeplik prensibinin hududlar" adl eserinde bu mnasebeti aramaktadr. Fakat asil diyalektikiler gznde z tlann atmasuidan doan sentez fikri mhim olduu iin, ztlar aras n sonsuz sayda bir ihtimaller skalas ile doldurmaya katiyen yana mamaktad rlar. Her ikisi de ayr gayelerle klasik mantka hcum eden iki kutup birbiriyle, prensip bak mndan, uzla amayacaklar gibi, klasik man.lik =ni olarak kullandklar iin baarsz kalmaktadrlar. Deerler skalas ve eitli mantklarn tatbik alanlar Bununla beraber klasik mant n yannda deerler saklas n' veya ihtimal derecelerini gsteren birok kadrolar (veya izafi manda mantklan) kullanyoruz. nk bunlar pratik ihtiyac mza cevap veriyorlar. I) Tabiatta, hayatta iki k (alternative) kar snda kaldmz haller vardr. ki deerli olan mantk bu hallerden zaruri olarak do mutur. Daha dorusu ilk defa bu mant k pratik bir d nce aleti olarak kullan lmtr. Fakat bu pratik kadro, rasyonel d ncenin prensipleriri veren mant k deil onun pratik hayata tatbikinden do an iki deerli pratik d nce kadrosudur. Bu 32

kadro beklenen bir vakan n gerekle mesi veya gerekle memesini, bir objenin varolu veya olmayn ifadeye yeter. Bir obje btn hassalar ndan s yrlsa, yine irca edilemeyen varolmak, varolmamak gibi iki hassas kalr. Gonseth bundan dolay iki deerli pratik manta "herhangi bir objenin fiziki" diyor. Bu mantk ayni zamanda beklenen bir vakan n, meydana kmas veya kmamasn da sembolize eder. II) haddin bulunduu birtakm haller de vard r. nc had bir arzadan doabilir: ifa bulmak, lmek, hasta kalmak gibi. Euklides'ci olm yan geometriler bir genin i a lan hakk nda byle l bir alternative gsteriyor: 1) Alar toplam iki dikaya e ittir. 2) Alan toplam iki dikadan byktr. 3) Alan toplam iki dikadan kktr. Bu l hadler, ikili hadlerden az de ildir. yle ise deerli veya ok deerli dnce kadrolarn da kullanmaya ihtiya vard r. Vaka 3 hadli dnce 2 hadliye yle irca edilebilir: yilemek-iyile memek veya lmek-lmemek. Fakat 3 haddin 2 hadde tercmesi ok kar klklara sebep olabilir Bazan hkmler doru-yanl olduu gibi, hazan do ru-bazan yanl olur. Daima doru-daima yanl'n yannda bazan doru-bazan yanl 'n da pratikte yeri vardr. "Herhangi obje" nin iki de erli mant k, mphem objelere tatbik edilemez: ki obje ayni zamanda, ayni yerde bulunamaz. Ayni obje farkl yerlerde birden tesir edemez deriz. Fakat mikrofizikte dalgalar tetkik ederken, onlar te kil eden cisimcikler iin bu hkmler gemez. O zaman bir dalgam ]. (veya onu te kil eden cisimciklerin) ihtimaliyetinden bahsetme e mecburuz. ki deerli mantk kazanma-kaybetme-kit olma (yani berabere kalma) anslar olan tesadf oyunlarna da tatbik edilemez. artl bahse girimelere, alyan halinde artlar serisine ba l vakalara tatbik edilemez. Byk say lar kanununa ba l (yani statistik determinizmin kullan ld) yerlere de tatbik edilemez. Olacak olan eylerin kesinsizlii iinde N saydaki btn ihtimallere ve bunlar aras nda beklenen veya phe edilen yakaya da tatbik edilemez. Ya vakarun muhtemelli inin bir baka vakadan daha byk veya daha kk olduunu sylemekte yetiniriz.; yahut bir vak'an n btn mmkn hallere gre muhtemellik derecesini nicelikle (miktarla) de erlendiririz. Her iki halde bir ihtimaliyet kadrosu kurmu oluruz. III) Birtakm haller ve artlar serisine ba l olarak gerekle en ve bir baka hal ve artlar serisini meydana getiren durumlarda bir vak'ay tetkik ederken kompleks modaliteler mant k do a". Gndelik hayatta da kendili inden bu modal martklar kullanyoruz. 1975 ylnda bir sava olup olmyaca ihtima-

33

linden bahsederken baz lar onun mukadder, baz lar imkans z olduunu iddia ederler. Yaln zca mmkn oldu u da sylenebilir. Ancak filan hal ve artlar gerekle irse bunun meydana gelece ini sylediimiz zaman "mmkn" diyebiliriz. Yeni mant klar ihtimaliyeti bu mmkn modalitelere tatbik etmektedirler. Klasik mantn ilk genelle tirilmesi do ru-yanl diye iki deeri alma artndan kurtulmadan ibaret..., drt, be sonlu sayda veya sonsuz de erleri olan mantki kadrolar kurulabilir. N de erli bir mantk daima nc terimin yokluu prensipine sad k olacakt r. Fakat bu prensip n + 1 d ta b raklm de erler prensipi eklinde ifade edilecektir. Bu mant k kadrolarna ok deerli mant klar denir. Lukaziewicz ve rencileri, ba lca de erli mantk ve sonlu sayda mantkx tetkik ettiler. Post'a gre ise n 1 de erli bir mantkta iki deerli n nermelerinin azl veya oklu u ile hakikat seviyeleri (veya ihtin aliyet seviyeleri) aras ndaki mnasebetin ifadesi gibi yorumlanabilir. Hans Reichenbach' n, ihtimaliyet mant k' klasik mantn genelle tirilmesinden doan sonsuz sayda bir de erler skalas mantkdr. Onerme mefhumu yerine nermeler serisi mefhumunu, hakikat mefhumu yerine ihtimaliyet skalas mefhumunu koymakla bu mant k elde edilir. htimaliyet beyanlar adi mant ktaki hakikat beyanlar ile ayni rol oynarlar. Onlar hakiki nermeler eklinde de il, belirli bir arl (poids) olan bahse giriler (para) eklinde grnrler.

Tmevar, Olaslk ve modal Mantklar


Bir at yarndaki beyaz benekli at n kazanaca zerine bahse giri mek, bir rulet oyununda filan rakkam n, kazanaca iin bahse girimek, v.b.. gndelik hayattan al nm misa]lerdir. Fakat bu mantk induction 'un kullan ld tabiat olaylarna tatbik edilince ilmi bir metod halini al r. Gelecekte filan fizik olaynn olacan muayyen, dereceden yksek bir ihtimaliyetle sylemek ona induction'u tatbik etmek demektir. htimaliyetin en gev ek olduu tabiat olaylaq meteoroloji olaylardr. nmzdeki gnlerde havan n ak veya kapal olaca hakkndaki hkmmz, bu vak'alara ait induction'la yap lmaktadr. Bunun iin de rasathnelerin yapt statistiklerden faydalan rz. kabilme ansnn azl veya oklu unu tayin eden statistiklerin bize gsterdi i

frekans'dr. Rasathan elerin s k sk aldanmas statistiklerin ok zayf olmasndan ve gelecek gnlerdeki havay nceden sylemek iin btn hal ve artlar tetkik edememi olmamzdandr. Termo-dinamik ( s) olaylarnda scaktan soua gei nisbetini statistik olarak ifade ederiz. Fakat kompleks hal ve artlar'agre de imiyerek umamiyetle tek arta gre tek sebebin rol oynad
fizik, kimya, v.b. olaylarnda ihtimaliyet kadrosunu ok daha kuvvetle kurar z. Hatta baz larnda basit bir sebeplilik mnasebeti byle bir kadro kurmam za 34

lzum b rakmaz. Mekanik olaylar , astronomik olarak tam kesinlikle ifade edildikleri iin onlarda ihtimaliyet kadrosundan bahsedilmez Ancak ihtimaliyet mantk' kurucular bunlarda da yksek nisbette bir ihtimaliyet oldu unu, mesela bir husuf, veya ksi f olaynda kesinlik yerine pek yksek dereceden bir ihtimaliyetin bulundu unu sylerler. kinci bir mant k grupunu modal mantklar te kil eder. Bunlar baz be deerli mantklarn mmkn yorumlamalar dr. Modal mantklar iki trl metodla elde edilebilir: 1) Ya do rudan do ruya ele alnan e itli modaliteler kullanlr; 2) Yahut klasik iki de erli mant ktan hareket edilir ve yeni pos tulalar katmak suretiyle tamamlan r. Bu halde mesela "p do rudur" nermesi Ap, Ep modal i lemcisi ile yle okunur: "P nin doru olmas zarridir."; "P nin doru olmas mmkndr." Bu ilemciler modalite grevlerini meydana getirebilirler. Modal mantklarm en me huru Aristo'nun "Kitab'l ibistre" (De Interpretatione) de tetkik ettii alt modaliteyi ele alan mant ktr, bu da: doru-yanits, zartiri, zorunsuz, mmkn, imkans z hkmleri teorisidir. Bu alt tavrh man-

tk (imkan ile zorunsuzluk ayni say lrsa) be tavra indirilir. Her nermenin zarari, imkans z, mmkn, zorunsuz oldu u gz nne alnrsa drt tavra indirilir. Drt de erli modal mantk, tekrar mmkn ile zorunsuzun ayni sayldna gre, tavra indirilir.
Klasik mantk kurallar= zayflamasndan doan yeni mantk tecrbeleri

nc mant k grupu, klasik mant k kurallar = kompleksle mesi ve genellemesi suretiyle de il, bu kurallarn zayflamas suretiyle (yani bu kurallardan baz larndan vaz geilerek) elde edilir. Klasik mant n btn esas kurallarn kabul edip yalnz nc terimin bulunmay kuralndan yaz geerek sezgici mant k denen Heyting mant elde edilir. Bu kuraldan yaz gemenin, mantk ilemlerinin kaidelerinde mhim de iikliklere sebep oldu u dorudur. Yalnz olumsuzluk kural ile iktifa edilirse, eli me ilkesi (veya kural ) mahfuz kalr. Fakat olumluluk, ift olumsuzluk demek de ildir. (Hegel mant yanl olarak iki olumsuzlu un bir olumluluk olduu hkmn ortak duyudan kararak d ncenin temellerinden biri yaymak istemi ti. Buna "olumsuzlu un olumsuzluu olumluluktur" diyordu. Olumluluk ift olumsuzlu u ierir, fakat aksi doru deildir. Buna karlk olumsuzluk olumsuzlu a e deerdir. st ste konmu iki olumsuzluk ift olumsuzlu a e deerdir; yoksa bir olumlulua deil.) 35

Johnson, Heyting mant n tetkik ederken, kendisi de "en kk (minimal) hesap dedii yeni bir mant k vcuda getirdi. Heyting mant ndan u prensipi karyor: "Yanl doruyu ierir." Mme. Paulette Fevrier- Destouches "bir nermenin olumlulu u bir tecrbe alan nn neticeleri ile uyu mu ise, o t er renin bu tecrbe alan na uygun olabileceini" gsterdi. Bir nermenin uygunlu u hesap yard m ile baka nermelere geer: Ona bylece ner'nelerin uygunlu u hesab denir. Lukaziewicz 3 de erli ilk mantn kurarken, kendi eserini Lobatchewsky'nin geometride vcuda getirdi i esere benzetiyor. Lobatchewsky'nin, geometrilerin oklu u (Euklides, Minkowsky, Gauss, Riemann, v.b.) hususunda yapm olduu gibi, o da mant klarn oklu unu isbat ederken, E.T. Bell'in mantk iin " nsan st mutlaklarm en inatc s" dedii kanaat" y kmtr. Nitekim Kant da, Aristo'danberi mant n hi bir terakki gstermedi ini, onun tam, mkemmel, bunun iin de imez olduunu sylerken daha XVIII. yzy lda Bell'in kanaat n ifade etmi ti. yle hal ve vaziyetler vard r ki, bir te ebbs'', neye varaca n nceden tahmin edemeyiz. O zaman deriz ki: Bu te ebbs ba ar kazanr veya kazanamaz. Nitekim yle haller de vard r ki, bir hastaln neye varaca n bilemeyiz. Hastalk ifa bulur veya ldrr diyebiliriz. Bu iki tarafl imkn (ki Aristo tarafndan gelecek vak'alar n zorunsuzlu u = Contingence iin ileri srlmt) u demektir: bir te ebbsn varaca noktaya (e) diyecek olursak "hem e nin, hem e- de il'in olmas mmkndr" hkmleri ayni zamanda dorudur. Bunlar p ve ti p ile sembolize edersek: p ve ti p ayni zamanda dorudurlar demek eli mezlik prensibini terk etmek demektir. Buradan hareket ederek Lukaziewicz, 1920 de, daha sonra rencisi ve halefi Tarski ile birlikte 1930 da doru, yanl , mmkn de erlerine kar lk olan ve 1, 0, 1 /2 ifreleriyle gsterdi i deerli mantk kurdu. de erli mantk iki C ve N matrislerine dayan r. C 1 1/2 0 1 1 1 1 1 /2 1 /2 1 1 0 0 1/2 1 N 0 1/2 1

ti p "p deil" i veya "p yanltr" temsil eder. Bu, iki de erli mantktaki ti p (p de il) in aynidir. P c q sistemin ierme mnasebetidir, fakat mans iki de erli mantktaki p q nn ayni de ildir. Bu iki matristen hareket ederek nermelerin ay rm (disjonction) ve birle imi (conjonction), edeerlii u tarzda tarif edilir. 36

Ta'rif: poq=pc q. c q: (p veya q) Ta'rif: p A q = p. O. N q): (P ve Q)

Ta'rif: P E q =-- P c Q Qc P: (Q P ye e deerdir) ki deerli mantn birok kanunlarnn deerli mantkta e de erleri vardr. Ancak burada nc terimin bulunmay geer olmad iin, baz kaideler deiir. Heyting de formelle tirilmi bir sezgici mant k kurdu (1930). Bu mant k bir axiom sistemine dayanmaktad r. Bunun en basiti do ru, yanl , belirsiz (gayr-i muayyen) denen (D .Y .B) de erli mantk mutlak hesab dir. Olumsuzluk burada u matrisle ifade edilmi tir

P. D. Y. B.

.P Y. D. Y.

nc terimin bulunmay prensipi (yani P V N P) do ru olmaktan kyor. nk her nerme iin mmkn de er vard r. Fakat ba ka yerde bu prensipin yanl olmas yanltr. (P V P)

Yeni mantn yeni ilimde uygulama alanlar

htimaliyet manttklart: Lukaziewics 1927 de sonsuz say da deeri olan bir mantk kurmaya alt. Bu deerleri O ile 1 aras ndaki grevlerle gsteriyordu. Bu mant kta bir nermenin olumsuzlu u (negation) da bir formlle
ifade edilir: Ayni suretle ihtimaliyet hesab ndan aksi olgurun ihtimaliyeti de ta'rif ediliyordu P - Q = 1 oldu u zaman ierme de eri P Q al P + Q forml ile ta'rif edilir. Bu mantk ihtimaliyet hesab nn mantki bir modelidir. ve deerli mantk ile iki deerli eski mant zel haller olarak ihtiva eder (ierir): T pk Euklides'ci olmyan geometrilerin Euklides geometrisini zel bir hal olarak ihtiva ettikleri gibi.. Sonsuz sayda deer mant fikri (ki ihtimaliyet hesab n iine almaktadr) ondan sonra Reichenbach taraf ndan ele alnmtr. Yaz -tura oyununda yaz kma ihtimalini gz nne alal m. Yaz ihtimalleri X I , X2., X3... ile gs37

terildii gibi tura ihtimalleri de Y , Y,, Y3, ... ile gsterilebilir. Burada ikinci snf birinci s nfa gre bir P ili kisi ile baldr. O zaman, bir ihtimaliyet hkm bu iki snf yakaya ait iki ift nerme serisi aras nda ihtimaliyet ierimi eklinde belirir. ift de erli mantk kat cisimleri kullanan gndelik maddi hayatta i e yaryorsa; bir kimsenin haks z veya hakl olduunu gerektirmede, bir tann doruluu veya yanllm anlamada, bir vakan n gerekle tii veya gerekle mediini grmede geerli (muteber) ise; srekli ihtimal de erleri mant tesadfn hkm srd hadiselerde, talih oyunlarnda, sava oyunlarnda, avclkta, ticaret ve sigorta i lerinde muteberdir. Fakat ayr ca atom fizii veya yeni ad ile mikrofizik alannda yeni tipte ok de erli mant klar kurmak lzumu kendini hissettirmektedir. Bunlara Quanta mantklar diyeceiz. Mikrofizik alan nda cisimcik -dalga denen iki manzarann her ikisinden vaz geilemedi i ve tam bir aklamada bu manzaralarm birbirini tamamladklar esasndan hareket eden fizikiler yeni mant klar tatbik ettiler ve buna tamamlaycthk mant dediler. Quanta fizi i Heisenberg'in kesinsizlik prensipine dayanmaktad r. Buna gre gzlemdeki sars nt alim'in tecrbesindeki yetmezlikten de il, tam tersine tabiata, objeye ait bir fizik kesinsizli i ifade eder. Gzlem aletlerimiz ne kadar mkemmelle irse bu sarsnt o kadar artyor. Gzlem aletinden kan foton, hareket eden elektronu grece i yerde gremiyor. nk sars yor. Mekanik kanunlanna gre kafi bilgi iin bir cismin durum'u ve h z 'nn kesin olarak bilinmesi laz mdr. Burada sars nt bunu imkansz hale koyuyor: Durum kat'i bilinince h z (sr'at) belirsiz kal yor; hz kat'i bilinince durum belirsiz kalyor. Bu kesinsizlik karsnda fizikiler dalga ve cisimcik'i ,yani mikrofizik olaylarn iki manzaras n nbetle e tetkik etmek gerekti i neticesini kardlar. Zamanda olmayan gzlem kavram n ie kartrrsak bu takdirde Heisenberg prensibi nermeler hesab nn bir kaidesini ortadan kald nyor demektir. Bu da: "iki do ru nermenin mant kitoplam yine doru bir nermedir." kaidesi idi. Mikrofizikteki bu iki l biriminden (durum ve sr'at'ten) biri, mesela sr'at belirli olunca durum belirsiz; yahut durum belirli olunca sr'at belirsiz kalyorsa, u halde onlarn mantki toplam doru bir nerme olmuyor demektir. Paulette Fevrier -Destouches, 1957'deki bir yazsnda bu sahada mhim bir ad m att. Quanta teorisi beyanlarn', balca Heisenberg kesinsizlik ilkesine ait olan beyanlar formel bir tarzda ifade edebildi. Esas fikir udur: Doru olan bir ift nermeler serisi vardr ki, bunlardan birisi terkip edilebildi i halde, teki terkip edilemiyor. Yani onlar iin mant ki toplam yalnz birinci halde mmkndr; ikinci halde mmkn de ildir. O, bu suretle nce do ru, yanl , sama (D .Y .S .) diye deerli bir mantk kurdu. Burada do ru-yanh gerekle ir' sama gerekle emez.

38

Terkip edilen nermeler D Y S


(1)

Terkip edilemiyen nermeler D Y S

DS nn Ya, onun da D.ya stn oluu

yor: - E er gzlemle kavranan bir fizik sistem determinizme tabi ise o zaman onun karakterini veren btn fiziki cesametler zam anda olarak llebilirler. Hkmen (en droit) btn tekilerin tabi oldu u hi deilse bir l birimi (cesamet) vard r. Bu cesametin de erlerine ba ka deerlerin btn cesametleri tekabl eder. Ve sistemin belirli bir anndaki bu cesamet hakknda bilgi btn baka anlarn ta'yin etmeye (gerektirmeye) yeter. O zaman isbat edilir ki bir fizik teoride byle belirli bir cesamet varsa, bu teoriye uyan ve onu do rulamaya yarayan mant k bildiimiz klasik iki de erli mantktr. E er, tersine, belirli bir cesamet yoksa, yani yaln z zamanda olmayarak llebilir cesametler varsa, teori esas bak mndan indeterministe olacakt r. Baz nerme iftleri klasik mant k kaidelerine gre ve diye ba lanacaklar iin o zaman bir tamamlayellk (complementarite) mant kurmak gerekecektir ki, bunlar n en bilineni P.F. Destoucl es'un yukarda sylediimiz tamamlayclk mana'dr. Reichenbach'm Quanta mant Reichenbach'in Quanta mant : Hans Reichenbach, Quanta mekani ini yorumlamak iin doru, yanl, belirsiz deerden ibaret bir ba ka mantk ileri srd. Bu yeni mant k ayni zat n yukarda sylediimiz srekli ihtimaliyet skalas mant ile kartrlmamandr. Srekli ihtimaliyet mant , Quanta fiziinden (yani atom fizi inden) ziyade bildiimiz klasik fizie aittir. Her bahse girmede veya kur'a ekmede belirli bir ihtimaliyet derecesi vard r ve muayyensizliin yeri yoktur. Bu anlamda, ihtimaliyet mant iki deerli eski mantn ihtimaliyet skalas derecelerine gre yay lmas ve genelle tirilmesi demektir. O suretle ki, bu skalada iki uctan biri doru teki u yanl olduuna gre aradaki dereceler az veya ok do ru olmak zere ihtimal dereceleridir. Quanta mekani i doru-yanl kategorilerine tatbik edildi i nisbette bu mant kullanr. Fakat orada mahiyette farkl yeni bir deer, "belirsiz" (indetermine) deeri ie karmaktadr. L, (Q. mant ) ilemlerinin says iki deerli mantk39

IA
>-1

A.1 cp

C,f)

CI)C1)

Cl)

c)

Bu neticeleri genelle tirmek suretiyle Fevrier-Destouches unu isbat edi-

cr)

Cf)

S. nin mutlak olan stnl

taki (L.) i lemlerin saysndan ok byktr. Su cetvelde oldu u gibi D,Y.B. doru yanl , belirsizi ifade etmek zere bu ili kiler yle gsterilebilir * ( de erli Lr mant nda, klasik mant ktaki tautologique beyan ile
synthkique beyan aras nda, asla do ru olmayan, fakat eli ik de olma-

yan bir beyanlar s nf i e karr. Mantn iki manzaras Her mantn iki manzaras vardr. 0 bir yandan formel bir sistemdir. Bu, her trl tatbikattan ba msz, s rf formel olarak d nlmtr. Bir yandan da o, bir matematik teorisine, bir fizik teorisine, bir iktisat teorisine veya bir felsefe sistemine tatbik edilir. Bundan dolay bu hale mantn. iki cephelilii (dualite) diyorlar. Birinci manzarasiyle mant k tecrbeden temamen bamszdr. Dilimizin kuruluuna baldr. Srf devir ve teselslden. (tautologie) ibarettir. O zaman mant klardan herhangi birini serbeste seebiliriz. kinci manzarasiyle mant k byle grlemez. Bir fizik veya sosyal sistemin axiomatik'i ile birle en mantk kaideleri, yalnz onu ifade zorundad r. O zaman formelle mi bir deduction (sonulay ) sistemi kar sndayz. Bu ikinci manzarasiyle, mant k'n seilmesi itibari ve keyfi olamaz. Bu seme i i matematikte, fizikte, tabiat n trl derecelerinde kar latmz konu nevilerine gre de iir. Birinci manzarada yeni mant klar, yeni matematikler gibi hr bir zihin oyunu gibi grnrler. Zihin onlardan, biroklarm in a edebilir. kinci manzarada tetkik etti imiz gere in byk lde (Macro) veya kk lde (Micro) olmas na gre iki deerli, deerli veya ok de erli mantklardan birini kullanmak mecburiyeti vard r. Bu da gsterir ki tabiat n ok renklilii, gereklerin e itlilii, tabiat katlarnn tetkiki iin kullanlacak mikyaslarn okluu, ne Aristo'nun iki de erli mant ile, ne de bu mant a ait prensipleri ortadan kaldrmak suretiyle elde edilen yeni mant klarla tetkik edilir. ok manzarah, e itli tabiat tetkik iin her tabiat derecesinde ayr mikyaslara ihtiya vardr. Bugnki Dnde Diyalektik ve Tenkidi Bugomil Jasinowski'den naklen Delevsky, Hegel - Marx diyalekti ini a an bir ilim diyalekti inden bahs ediyor. Ona gre z tlar uzla abilirler, birbirleri iinde hallolabilirler. Fakat eli iklikler birbirine irca edilemez ve hallolamazlar. eliikler iin hi bir zm ve sentez mmkn de ildir. Antitezier stn bir sentezde birle emezler. Bu, olsa olsa, eli iklerin sentezi de il, ztlarn sentezi ise mmkndr. Ilim sahas nda eliiklerin birlemesinden sz
*) Bu cetveli 37. Sahifede verdik.

40

edilemez. Byle

bir iddia yalnz mistik cereyanlar tarafndan ileri srlebilir. Delevsky, L'Evolution de la Science, Revue Philosophique, 1938. No. 11-12.

Halbuki tarihi maddecilie gre, eli me, eylerin iinde ve zndedir. Engels'e gre hareket eli medir. Bunun kant da Zenon'un pek iyi bilinen ok apori'si ile verilmektedir. Bu gr e gre hareket eli medir, nk her an hareket halinde bulunan bir obje el4ik olarak iki ayr yerde bulunacakt r. Aksi halde, her hangi tek bir noktada skn halinde olmas gerekirdi. Sofism mekn ve zaman n "sonsuzca blnebilirlii" nin yanl anlalmasndan ileri geliyor. Bir an, sresiz bir zaman noktas m, yoksa srenin ok k sa bir uzamt mdr? Eer an'n srekli bir uzam varsa, bu uzama meknda srekli bir yer deitirmesinin kar lk olmas gerekir. Ve bu an zarfnda hareket halindeki cisim meknn trl noktalar nda bulunacaktr. Eer an deyince, uzam olmayan bir zaman noktas , sresiz bir lahza (bir zaman s fr) anlahyorsa, hareket halindeki cisim bu anda mekn n bir noktas nda "bulunacak" t r. Fakat orada bir zaman s fr zarfnda kalacak ve yaln z onu kat'edecektir. Onun skn hali yoktur, zamanda srp gitmiyor, asla mevcut de ildir. Halbuki hareket, nevi kendine vergi bir ilk haldir ve sktinun unsurlarma ayr lamaz. Hareketin varl na kar ileri srlen ikinci kan t yine Zenon tarafndan Achileus paradoksu eklinde ifade edilmitir. Achileus, kendisinden bir az ilerde yar a kan bir kaplumba aya asla ula amyacaktr. nk, kaplumbaadan. onu ayran mekn kat'etti i srada, hayvan da bir miktar ilerleyecektir ve Achileus'in her ilerleyi inde ayn glk srecektir. Bu suretle bu fark da sonsuzca kalacakt r. Sofism, Achileus'in kaplumba ay takibi eklinde konunca, Achileus'e kendisini hayvandan ay ran mesafeyi kat'edebilecek kadar bir zaman vermekten ibarettir. Achileus'in kamlumba adan 2 metre mesafede oldu u ve saniyede 2 metre h zla hareket etti i kamlumba ann ise saniyede 1 metre hareket etti i farz edilecek olsa, ko unun artlar yle olacaktr: A. nce, 1 saniyede 2 metre hamle yapar. Ondan sonra kaplumba aya mesafesi 1 metreye iner; A. ondan sonra 1 /2 saniyede 1 metrelik ikinci bir hamle yapar, o zaman da kaplumba aya mesafesi 1 /2 metreye iner. Sonra A. 1 /4 saniyede 1 /2 metre hamle yapar ve kaplumba aya mesafesi 1 /4 metreye iner. Bu artlarda kaplumbaay yakalamak iin A. e verilen zaman sresi nedir? Ona 1+1 /2+1 /4+1 /8+1 Av.. saniye veriliyor. Bu, toplam daima kendi limit'i olan 2 saniyeden kk geometrik bir silsile (progression) dir. Halbuki, iki saniyeden a a bir zamanda A. kaplumba ay asla yakalyamyacaktr. Fakat onun iin zaruri olan 2 saniye verilsin, 2 saniyede 4 metrelik mesafeyi 2 hamlede kat'edecektir. Achileus taraf ndan kat'edilen 2+2=4 metreden ibaret ilk mesafe ile o bylece kaplumba ay yakalayacakt r. Burada paradoks "zamann sonsuzca blnebilirli i" prensipinin yanl konmas ndan domaktadr.

41

Grlyor ki, modern materyalist diyalektik eski hareket paradoksunu kendi hesab na kullanma bakmndan orijinal de de ildir, talihli de de ildir. Delevsky'ye gre, i aret etmelidir ki, sreklili i ve sonsuzca blnrl inkr etmek suretiyle, hareketin gerekli ine kar bir ok hcum te ebbsleri e itli dnrler tarafndan ileri srlm tr. Bunlar quanta teorisi do madan nceye aittir. Yahut Renouvier gibi, zel hareket teorileri icat etme te ebbsleri de olmutur. Byk matematiki Hamilton ve tan nm filozof Victor Brochard'm Zenon'a ait iki kan t itiraz edilmez gibi grmeleri alacak eydir. Onlar gl sonsuz fikrinde buluyorlard . Bolzano'nun gsterdi i gibi, matematik paradokslardan o u dorudan do ruya veya dolay siyle sonsuz fikrine dayanmaktad r. Fakat hareketi reddeden paradoks, faydal ve gerek hi bir neticeye ula amayan kt bir usul olarak kalmaktad r. Delevsky'ye gre, Hegel'de ve diyalektikcilerde, umumiyetle eli ikler, yani uzla amazlar ile bir sentez veya birlik iinde eriyebilecek olan z tlar birbirine kartrlmaktadr. Bir misal: fizikiler aras nda elektronun, mahiyeti hakknda cisimcik mi, dalga m dr diye bir tart ma kmtr. Frans z fizikisi Paul Langevin'e gre bu soruda Fizik, dalga kavram ile cisimcik kavram n terkip etmelidir ilmin tarihi diyalektiktir. (O burada Hegel'in ifadesini kullanyor). Burada uzla trlamaz eylerin sentezi mi? Sama (absurde) halinde sentez mi, z tlarm birbirini tamamlamas m vardr? elime diyalektii zihin ilkelerine kar olduu gibi, eylerin zne ve gere e de aykrdr. nk yanl anlay ve karklk dourmaktan, ba ka bir ie yaramaz. Dalga ve cisimcik ift kavramlar hakknda Heisenberg yle yazyor: "Madde ve n, dikkate de er mahiyette bir ikilik gsteriyor. Zira onlar bazen dalga olarak, bazen cisimcik olarak rol oynuyorlar. Halbuki maddenin ayn zamanda hem dalga, hem cisimcik olamyaca meydandadr. Bu iki gr birbirinden ok farkl dr. Ancak bu glk, ayr zamanlarda iki tasavvur, iki temsil gibi ahnacak olursa, hallolur." Heisenberg, Physique et Philosophie, trad par j.

Hadamard 1961.
Tartlabilen madde ve tart lamayan esir (e'ther) antitezinden hareket edince Jasinowski, "bu sentezin z t deil eliik bir ztlk manzaras aldm" sylyor. "Bunun iin o antitetik iftlerden farkl olmaldr. Bizim durumumuzda, eliik antitezlerin silinmesi, ancak ekim (gravitation) ve esir'in (^her) ayn zamanda silinmesi ile gerekle ebilir. Gerekte olan da budur. zafiyet teorisinde ekim, fizikteki ba ka faktrlere irca edilemez. O bir fenomen olarak mevcut olmaktan kmtr. ekim kavram, nk, sinematik bir kavramd r. Ayn zamanda bizim antitezimizin, ikinci unsuru olan tart lamaz esir de var olmaktan kmtr. Gerekte bu problemde diyalektik hi bir z thk yoktur. Cisimcilderle birleen dalgalar (dalga mekani i grnde) henz muammal olarak durmaktad r. ekim muammas konusunda da, uzaktan etkiyi kald r42

mak zere, onu izaha al an, bugn on onbe kadar hipotez vard r. (Bunu gerek ar cisimler aras ndaki etki ile, gerekse orta bir evrenin etkisi ile, mesela Descartes'c larn tourbillon faraziyesi ile uygulamaya alyorlar). Genellemi izafiyetin ekim teorisi, problemi tamamen zmyor. Zaten "mekan kvrmlar" (ve zaman kvrm) Einstein grnde, madde kar snda hala bir "ekim kuvveti" gibi grlebilir. Yoksa sadece sinematik mahiyette bir kavram gibi grlemez. Sinematik, hareketleri matematik bak mdan tetkikeder, onlarn sebepleri ile u ramaz. Halbuki burada bir sebep kabul edilmitir; bu da maddenin biti iindeki mekann kvrlma.s (courbure) dr. O, ifadesini izafiyeti teorilerde bulur. Nitekim Newton'un ekim kanunu da kendi ifadesini Gk Mekaniinin diferansiyel denklemlerinde bulmakta idi. Fakat Jasinowski, eli iklerin sentezi ilim sahas nda mmkn deildir derken tamamen hakl idi.

limde Diyalektiin Baarisizht


lmin gelimesi daima diyalektik bir yrngeden gemi olsayd, bu gelime ok basit olurdu Ilim tarihi tez antitez ve sentez yolu ile gerekle irke srekli bir ilerleme gstermi olurdu. Helezon eklinde muntazam genileyen bir ykseli mant ifade ederdi. Halbuki btn tarih (gerek tabiat, gerek insan tarihi) mant ki tutarlk, zorunluluk, zorunsuzluk (contingence), i sebeplik, bamsz serilerin kar lkl etkisinin birbirine kartm gstermektedir. Tabiat sahasndan s rf insana ait olan tarih sahas na geilince zerkli seriler o alyor ve mantn emsal (coefficient) nisbeti azalyor. Fakat orada da mantn, i sebepliin, zorunsuzlu un arl insanla sosyal zmrelerin faaliyetinin artt sahalarda de imektedir. Onlarn tesiri dnce, inanlar, menfaatler i e karnca ayn tarzda ve ayn frekansla meydana kmyor. Fakat tarih hi bir yerde, hi bir iten (immanente) diyalektik mant k tanmyor. Nitekim hi bir iten terakki veya gerileme kanunu da tan myor. (Delevsky, Antagonismes Sociaux, 1924). Tarihte terakki nerede meydana karsa, orada insan nesilleri aras nda maddi ve manevi servet birikmesi, yeni tecrbelerin kazan lmas, bilgi ve teknik artma vard r. Nerede gerileme varsa, orada bu maddi, fikri ve manevi deer birikmesinin zaruri bir fenomen olmaktan kt grlr. Zira topluma kar ve ykc kuvvetler (hastalklar, tabii afetler, v.b.), hrriyeti ldren mcadeleler, her iki taraf ykc atmalar, vah i ve kr fanatismler, alaltc sosyal hastal klar, hayvanlamalar o u kere kavimlerin ve insanl n yapc eseri ile atmakta ve onlar tahrip etmektedir. Tabii ve tarihi her sre (process) bir deimeler serisi halinde meydana kyor. Bir deime nedir? Bu, ba ka bir hale gei tir. Bir anlama gre, bu imdiki halin inkardr. Bundan dolay Diyalektikci daima tarihi veya tabii

43

olan bu srete imdiki halin inkar diye tasvir edilebilecek bir hal, nceki "tez"e nisbetle bir "antitez" bulur. "Sentez"e ula mak iin, birinciyle ilgili bir hale gtren sreci beklemek laz m gelecektir. Halbuki tabii sreler bazen az ok devreli (cyclique), bazen devresiz (acyclique) bir yoldan geerler. Eer sreler (astronomik devreler gibi) yar tam tekrarl devreler te kil ediyorlarsa nceki hale dnmek mmkn olacakt r: biyolojik devreler de bu cinstendir. Fakat bu halde ileri do ru giden, aksedilmez (irre'versible) hi bir hareket olm yacaktr. Bunun iin, stn bir dereceye ykselme de imkans z olacaktr. Su, gaz karbonik, v.b.nin ekil deitirmeleri byledir. E er sre devresiz ise, yahut tekrar edilen devreler tam ve kapal de ilse, burada bir ynde ilerleyen aksedilmez bir hareket vard r: radio-activite'de enerjinin azalmasnda, madeni cevherlerin ekil deitirmesinde, gezegenlerin sars ntl hareketlerinde, v.b. oldu u gibi. Fakat bu trl fenomenlerde stn derecelere doru diyalektik bir ykseli bulmak iin hayalgcn fazla zorlamak laz mdr. Entropie'nin art nda, lme do ru enerjinin azalan hareketinde, radyoaktif cevherlerin yok olu unda bu daha iyi grlr. te yandan, kainat n tarihi btn olarak ne devrelidir, ne tek ynldr. Tabii sreler ne tamamen kapal devreler halinde cereyan ederler, ne de tek ynl bir harekete ba ldrlar. Diyalektik forml, olumlama, olumsuzlama, olumsuzlu un olumsuzluu suretiyle tekrarlar ritmi forml, devaml ykseli , helezonlu devreler mistik ve gayeci bir laf ebelii (verbalisme) ile beslenmektedir. Diyalekti in ilimler tarihine tatbiki de ayni mahiyettedir. Ilimler tarihi tekci (moniste) ve basit bir formle s drlamyacak kadar karmak yrngeler takip etmi tir. (Delevsky, La logique dans l'evolution des sciences, 1937). Georges Sarton'a gre "msbet bilgilerin kazan lmas ve sistemle tirilmesi hakikaten ilerleyici ve birikici olan biricik be eri faaliyettir. O, bu bakmdan sanat ve edebiyata stndr." Fakat byle bir potansiyellik tarihi realitede ancak iimlerin geli mesi ilmi dncenin i mantna tabi oldu u zaman kendini tamamen gsterebilir. Aksi halde ise bazen ba ka tesirlere stn olabilen, bazen ba ka tarihi faktrlerin etkisiyle ezilen, maskelenen bir eilim olarak kalir. Insanlk tarihinin ak zerine tesir eden ve bazen kazanlm manevi de erlerin ilerlemesine kar koyan karma k faktrler, ilimlerin geli me seyrini olduka karma k ve inhirafh bir hale koyar. Tek bir yrnge yerine bir ok yrngeler grlr. Tek hatl bir gelime yoktur. lmin gelimesi, milletler aras ndaki karlkl etkiler ve mnasebetlere ra men, tek hatl olmaktan uzakt r. limlerin tarihinde bazen srekli hareket, bazen sreksizlikler, bazen a r ve tedrici bir geli me, bazen patlamalar veya kntler vard r. Orada i sebeplik mant ile birlikte zorunsuzluk ve ihtimallilik de rol oynar. Ykseli ve terakki ile beraber duraklama ve hareketsizlik, hatta geri dn de grlr. 44

Zira ilimlerin tarihi medeniyet tarihine s kdan skya baldr. ilimler tarihinde bir ok sreklilik kesintileri vard r. Bu kesintiler diyalektik forml ile ifade edilemez, kucaklanamaz. Eudoxe ve ba lca Archimede lkada sonsuz kk analizinin prensiplerini koymu lard. Ondan sonra bir kesinti oldu. Sonsuz kk hesab nn btn genilii ile kurulmas iin 19 yzyl beklemek lazm geldi. Ancak 17 inci yzylda lkan yarm brakt ilme Cebir ,Analitik geometri ve Dinamik lkada Pappus devrinde kurulabilirdi. Gnein merkez oldu u fikri lkada Fisagorcularda mphem olarak do mutu. En mkemmel ifadesini Samos'lu Aristarque'da buldu. Ondan sonra bu srekli gelimede bir knt oldu. Ancak 1500 yl sonra heliocertrisme teorisi Copernic'le beraber tekrar meydana kabildi. lmi gelimede sreksizlik bir gerileme, bir kme manzaras ald. Gerileme zel olabilir ve yalnz baz teorilere yarlabilir Genel de olabilir ve btn ilimlere yay hr. Bu son durumda filmin knts bir medeniyetin, knts ile paraleldir. Ilim, olgular ve teoriler btnnden ibarettir Halbuki tarih, kazandm olgularn unutulduu veya eklinin bozulduu misallerle doludur. Bazen daha doru teoriler yerine yanh lar km, evrim patolojik bir manzara gstermitir. Bu duraldarnalar, kmeler veya gerilemelerde bir tez ve antitez aramaya imkan var mi? Diyalektik formle gre bunlar n sentezi nerededir? Ptolemaios'un geocen,trique teorisi Aristarque'm heliocentrisme'inde , sonra bin yldan fazla hkm srd. Bu iki teori aras nda bir sentez aramak mmkn mdr? Astroloji, Ptolemaios'un astronomisine tak ld, onunla birlikte gitti. Halbuki ondan nce Yunan astronomisi ark astrolojilerinden mteessir olmu deildi, ve daha safd . Modern astronomi astrolojik gr lerden, kurtulmutur. Burada diyalektik leme nerededir? Astronomi ile astroloji aras nda "stn bir sentez" var m dr? Bununla birlikte, ilim tarihinde eski tezlere, eski usullere dn e dair baz miSaller vardr. Bu tarzda dn misalleri diyalektikileri cezb ediyor. Orada "umumi bir kanun" ar yorlar. Bu, minima'lar zerine kurulmu bir tmevar (induction) dr. Dnce tarihi baz tekrarla; baz ritmler, baz devri hareketler tan yor. Fakat bunlar ne mkemmel, ne de muntazam olan devreler (cycle)dir. Insanlk tarihinde eski artlara baz dnler vardr. Bu dnler daima "yksek bir sentez" halinde meydana gelmezler. Onlar ok defa basit gerilemeleri gsterirler. Tarihte klelikten toprak kleli ine, feodalisme, despotisme dn ler kaydedilmi tir. Bu dnlerde, diyalektik gr e gre "stn bir sentez" ke f edilecek midir? Fizik tarihinde cisimcik teorisiyle dalga teorisinin at malar ve modern fizikte onlar uzlatrma teebbsleri biliniyor. Fizik ve Astronominin bildi i bir baka misal de sonlu bir ktii atla sonsuz bir kainat tezlerinin at masdr ki, bunlarn uzlatrlmas Riemann ve Helmoltz gr lerine uygun olarak Einstein taraf ndan kapali ve sonlu, 45

fakat snrsz (i/imite) bir mekan fikrinde aranmaktad r. Bu tarzda bir uzla trma tatmin edici de ildir. Kozmogoni, maddenin ve enerjinin ekil deitirmeleri ile enerjinin zlmesi (cMgradation), entropie'nin o almas ve lm arasnda baka trl bir at ma tanmaktadr. Burada da ciddi itirazlar uyandrm olan bir ok uzla trma denemeleri ileri srlm tr. Kimya tarihinde eski, maddeden maddeye evrilme fikri tez ise, atom teorisi ve kimyevi unsurlar n sabitlii antitez, elektron teorisi ve atomlarm zlmesi sentez olmal dr. Jeolojide, katastrof fikri tez, a r evrim antitez, modern jeolojik teoriler sentez olmal dr. Btn bu benzetmeler ve yak trmalar olgular zorlamakta, filmin geli mesini zenginlii ve eitlilii ile grmeye engel olmaktad r. Has l, diyalektik daima olgular zorluyor ve yapma emalar iine s ktryor. Yukarda, Delevsky'nin verdi i btn misaller bunun yapmahn aka gstermektedir.

Mantk'n bibliyografyas
Aristote: Organon (trk. ev. Hamdi Atademir). Delevsky: Evolution de la sicence et la dialectique (Revue Philosophique, 1935). Delevsky: Le Hasard dans la science de l'Histoire (Revue Philosophique, 1934). Delevsky: Cosmogonie et philosophie de l'histoire (Revue Philosophique, 1933). Foulquier, Paul: La Dialectique, 1949, P. U. F. Goldschmidt, V.: Les Paradigmes dans la dialectique platonicienne, 1947, P. U. F. Goldschmidt, V.: Les Dialogues de Platon, 1947, P. U. F. Gurvitcb, Georges: Dialectique et Sociologie, 1962, Flammarion. Fichte, J. G.: La Destination de l'Homme., trad. de Molitor, 1942, Aubier. Fichte, J. G.: La Th .V'orie de la Science expose en 1804, trad. de J. Julia, 1967, Aubier Hegel, G. W. F.: Science de la Logique, trad. de S. Jankelevitch, 1947, Aubier. Hegel, G. W. F.: Encyclop&lie des Sciences philosophiques. Kucharski, Paul: Les Chemins du Savoir dans les derniers dialogues de Platon, 1949, P. U. F. Lefebvre, H.: Le Mat&ialisme dialectique, P. U.F. Schelling: Essais, trad. de S. Jankaftitch, 1946, Aubier. Rougier, Louis: Traite de la Connaissance, 1951, Gauthier. Villars. Rougier, L.: Paralogismes du rationalisme, 1920, Felix Alcan Schuhl, Pierre. Marie: Le Dominateur et les Possibles, P. U. F. Schuhl, P. M.: Etudes platoniciennes, P. U. F. Zvedei Barbu: Le D gweloppement de la Pons& dialectique, 1947, A. Coste. lken, H. Z.: iltimaliyet Mant (yaynlanmam). lken, H. Z.: Mantk Tarihi, Ed. Fak. 1944 H.Z. Varlk ve Olu , 1968, ilh. Fak.

46

II

BILGI TEORISI Bilgi fiilinde iki uur anlay


Mantk, ilimleri kurmamza ve do ru dn.memize yarayan sabit kurallar n ilmidir. Bundan dolay mantkta kesinlik, apa klk (bedihilik) ve de imezlik vardr. Aristo tarafndan kurallar tesbit edilmezden nce de biz ayni mant k prensiplerine gre dnyorduk. Btn ilimler zaman iinde yeni ke ifler ve icadlarla deiiklie urad halde, mant k bu kesinlii ve bedihilii yznden mkemmel olarak meydana gelmi ve deimeden kalmtr. Ancak zaman mzda mant kla matematik aras ndaki mnasebetler, matematik ilimlerde sonsuz kavram dolaysiyle meydana kan paradoxe'lar mant k kurallarn da gelitirmeye sebeb oldu. Bilgi zerinde dndmz zaman ayni kesinlik ve de imezlik bulamayz. nk bilmek hem ok e itlidir; hem de bilmeyi a klamaya kalktmz zaman kar mza birok problemler kar. Bunlar zme gayretinden de doktrinler doar. Bir eyi "biliyorum" dediimiz zaman iki terim aras nda mnasebet kurmaktayz: Bilen sje Bilinen obje. Mant kta veya dilde her hkm nitekim bir konu yklem mnasebeti idi. Fakat biz orada bu mnasebetin de imez kurallar ile meguldk: Olumluluk-olumsuzluk, tikellik (zilik) tmellik (kllilik) gibi. Bu mnasebetler ise olaylar hesaba katmadan yalnz onlarn mnasebetlerine ait ekillerden ibaretti. Halbuki, bilgi deyince, sje-obje mnasebetinde olaylardan ba msz bir kural, bir ekil tesbit etmiyoruz. "Bilme" dedi imiz fiilin douunu, sebebini, gere e uygunluunu, geerli ini (muteberliini) anlamaya alyoruz. Bundan dolay bilgi bir ekil ilminin deil, insanla lem aras ndaki mnasebetlerin a klanmas ilminin konusunu meydana getiriyor. Demek ki her bilgi fiili bir sje-obje mnasebetidir. Fakat bu mnasebeti iki trl tasavvur edebiliriz.

47

a
b

A eklinde grd mz gibi bilgi a, b, c uyarmlarmn bizde brakt a'b'c' izleri (hayalleri) ile meydana gelir. Byle ise bilgi bize d mzdan gelen uya=larn meydana getirdi i bir eserdir. B eklinde ise bilgi bizim iinde bulunduumuz kainat hakknda edindiimiz eydir. Bu iki ekil aras ndaki fark anlamak iin bilgi fiilinin ayrlmaz surette bal olduu bir kavram , uur'u nceden gz nne almal yz. Her iki ekilde A, B daireleri uuru temsil eder. Fakat A da bilgiyi meydana getiren uyar mlar henz uurun dmdadrlar. Onlarn izleri olan hayaller uurda bilginin balangcn tekil ederler. B de ise bilgi ile uur ayni eydir. yani biliyorum demek uur sahibiyim demektir. Kainat kavradmz andan ba lyarak her ey (biz ve e ya) uurun unsurlardr ve uura dahildir. Byle bir gr te uurun ii- uurun d diye bir ayrmaya imkn yoktur. Birinci gr (A) bilgi fiilini yard mc birtakm ilimlerin olaylar ile aklamak istiyenlerin gr dr kincisi (B) uur dnda bilgi fiili grmeyen ve sje-obje mnasebetinin uurun iinde cereyan etti ini kabul eden gr tr. Bu iki gr !' sonradan empirizm ve idealizm olaca n akhyacaz. Bilme = (Episteme) insan baka varlklardan ayran esash vas ftr. Bundan dolay bilmenin ve bundan do an problemlerin aklanmas iin yaplan fikri almalara bilgi teorisi (Theorie de la connaissance) yahut "apiste'mologie" denir. Bilgi teorisi a da felsefe ile ba lar. lk-a felsefesi iin esas varlk teorisi (The'orie de l'&re) idi. Onlara gre bilgimizin prensiplerini kontrol etmek sz konusu bile de ildi. Bunun iin felsefenin bu ilk ekline safdil realizm (r&tlisme naif) diyebiliriz. Yunan filozoflar na gre: 1) Bilgi e yam'', aslna uygundur. (ad re); 2) Bilgimiz balmumu ile mhr aras ndaki mnasebete benzetilebilir.

48

Yani eylerin beynimizdeki (zihnimizdeki) izleri aynen eyler gibidir. 3) Bilgi dorudan do ruyadr; bildiimiz eyler do rudan do ruya eylerin kendisidir. 4) eylerde birtakm geici grn,lere karlk, birtakm sabit ve deimez cihetler vardr. lmin gayesi grn ten ibaret olu stndeki de imez as l varlk' bulmaktr. Ortaa da Efltun ve Aristo'nun bu gr lerine bir ey katmad. Btn tartma u nokta zerinde toplan yordu: Sabit ve klli olan eyler zihindemidir ? Gerekte yani eylerdemidir? Bu tart madan iki gr dodu: A) Realiste lere gre: sabit ve klli olan kategoriler gerekte vard rlar. B) Nominalistelere gre kategoriler veya cins, nevi gibi klliler yaln z isimlerden ibarettir: A a bir isimdir, nk her a acn tekilerden farkl vasflar vardr. C) Conceptualiste'ler: Abelard' n at bir rdr ki bu bitmez tkenmez tart maya bir son vermek iin klliler ne isimlerden ibarettir; ne de gerektirler; onlar zihnimizde vard rlar dediler. Fakat Ortaa tartmas ve onun bulduu zm ekli lka felsefesini fazla a amad. nk onlarda bir uur problemi yoktu. Bilginin unsurlar olan hayaller, kavramlar, fikirler ve genel fikirlerin nas l doduu, kklerinin ne olduu, gere e neden dolay uygun olduu, bu fikirlerin gerekli inin (yani hakikat'in) ne oldu u dnlmemiti. ada felsefede uur problemi Descartes tarafndan kondu. Ondan nce de bu problemi Campanella dnmeye balam, fakat felsefenin temel ta haline getirmemiti. Bundan dolay biz bilgi teorisine a da felsefenin mal gzyle bakmalyz.

Ka trl bilgi vardr


Ka trl bilgi vard r? Bu soru bize uratmz problemin geniliini ve neleri iine alaca n gstermeye yarar. a) nce gndelik hayatta: ilmi d nce dnda herkesin "biliyorum!" dedii zaman anlad eyi gryoruz. Buna gndelik bilgi veya sistemsiz olarak kamunun bilgisi (La Connaissance vulgaire) deniyor. Gelenek ve grene in rettii her ey bu bilgiye girer. b) lmi bilgi (La Connaissance scientifique): Belirli bir konuya ait prensiplere dayanan, belirli metodlarla elde edilen ve olaylar aras nda aklamalar yaparak onlar kanunlar halinde ifade eden bilgidir. Ka trl olay veya sabit mnasebet tarz varsa o kadar trl ilmi bilgi vard r. Aralarndaki pren49

sip ve metod fark na ramen hepsinde ortak taraf onlar n sistemli bir d nceye dayanmalar ve genel tiplere veya kanunlara ula malardr. c) Felsefi bilgi (La Connaissance philosophique): lmi bilgilere dayanmakla beraber, onlardan birinin veya hepsinin prensipleri ve metodlar n incelemek zere ilimlerde ortak prensipler arayan bilgidir. Bu prensipler ilimlerin alanlarn a arak tabiat st konulara evrilebilir: Metafizik bilgi ad n alr. d) Fakat bu e idi a an baka bilgi eitleri de vard r: varlmz, kendi manevi varlmzn uuruna ait bilgi; bunlardan biridir. Fakat buna deerlerden her birine ait bilgileri de katabiliriz: De erler sosyal veya ferdi hayatta ya admz, duyduumuz, inand= eylerdir. Ancak bu suretle onlar bilmi olmay z. Diyelim ki; ahlak ve din, insan n kendisini a an bir varla (insanla, Allaha) evrilmesi ve onu ya amasmdan do ar. Fakat ahlaki ve dini ya ay hakkndaki bilgi, art k bu deerlerden ibaret de ildir; onlarn zerindeki d ncedir. Mesela ahlak bilgisi (Ethique) veya din bilgisi (Th&logie) artk ahlak ve dinin ya anm deerleri olmayp, bunlar zerindeki dncedir. e) Bu saydklarmza bir e idi daha katabiliriz: O da sayd klarmzdan hi biri ile elde edilmiyen, ilmi tecrbe ve ak l alanlarn aarak o u tekrar mmkn olmayan zel bir tecrbe, bir i grme (Vision) ile elde edilen bilgidir ki, bunun kontrol g oldu u iin ncekiler gibi genelle memekte, fakat red de edilememektedir. Buna "gaybi bilgi" (Connaissance occulte) denebilir. Bilgi teorisi bu eitlerden hi birini darda brakmaz. Bilgi nedir? Nas l douyor? Ne derecede geerli i vardr? gibi sorular sorduumuz zaman bu eitlerin hepsini kaplar. Verilen cevaplara gre bunlardan baz lar d arda kalabilir; yahut en geni daireye kadar yay larak tekileri zel haller diye iine alabilir. Bu cevaplar n deeri zerinde durmadan imdi genel bilgi probleminin iindeki problemlerin tahliline A. Bilgi problemini ilimlerle aklama teebbsleri ada felsefede bilgi problemlerinin derinle tirilmesini sa layan balca timil insanla ilgili ilimlerin ilerlemesidir. Bunlar bir yandan insan n Teknik bilgi de, makinede kulland fizik ve matematik, bir yandan da as l insan beynini, uurunu ve uurlararas mnasebetleri inceleyen fiziyoloji, psikoloji ve sosyolojidir. Biriciler bilgi probleminin a klanmasnda tekni i meydana getiren mekanik ilminden faydalanmaya al mlar, bilgide mekani e irca edilemeyen uur bir yana b raklrsa, btn muhtevay mekanik ilminin hareket ve mekan kavramlar ile aklamak istemi lerdir. phesiz bu a klama kesinlik ve apaklk bak mndan byk bir kazan olmu ; bundan gayr sbjektif 50

nitelikleri ara trma dnda brakmakla gerek bilgiyi, riiyadan ve illusion dan ayrmlardr. Fakat bu suretle fikirlerin ve genel fikirlerin nas l ve nereden doduu konusu akta kalmtr kinciler, balca 17. yzyldanberi fiziyoloji ve daha sonra psikolojinin ilerlemesiyle bilginin do usundaki artlar meydana karmlardr. Bu ara trmalar, grmenin bir d hayalin gzdeki a s tabaka zerinde b rakt ters hayal ve onun beyin sinirleri ile beyin merkezlerinde ruhi hayal halini almas n meydana karm ; ancak Fiziyoloji beyin merkezindeki izlenim ile ruhi hayal aras nda uurumu dolduramam tr. Psikoloji uurdan hareket ederek d uyarmlarn beyinde de il, uurda brakt izleri, yani ruhi hayalleri ve fikirleri inceliyerek i e balad iin daha emin bir yol amtr. Fakat uur nedir? Buna ne fiziyoloji, ne psikoloji cevap vermektedir. uur, bizim kendimizi ve iinde bulundu umuz alemi kavramam zdan ibaret olan ve ilim verilerine indirilmesi imkans z gc'tr. Bunun iin Descartes felsefenin hareket noktas olarak uuru alm ve "dnyorum, yleyse varm!" nermesini bilgi teorisinin temeli yapm tr. Psikoloji uuru deil, ancak uur olaylarn inceler. Hatta Alt uur veya D uur olaylarn ku atacak kadar genilemi olsa bile yine hareket noktas uurdur. Sosyoloji, bilginin aklanmasnda uurlararas mnasebetleri gstermektedir. Bilginin her e idinde biz uurlararas mnasebetlere dayan yoruz. nk bilgiyi dille, dilin unsurlar olan kelimeler ve anlamlarla ifade ediyoruz. Bunlar da sosyolojinin konusunu tekil ederler. u kadar var ki, nas l psikoloji, psikolojik olaylarla bilginin kendisini deil, ancak artlarn meydana koyuyorsa, sosyoloji de sosyal olaylarla bilginin sjeler aras mnasebetlerdeki artlarn meydana koymaktad r. Hatrlamak, dnmek, hayal kurmak, dikkat etmek, v.b.. bilginin kendisi deil, psikolojik artlardr. Nitekim kelimeleri"), anlamlar ve bunlar hazrlayan sosyal ekiller (bnyeler) ,sosyal kadrolar da bilginin kendisi de il, onun sosyal artlardr.

Fizyoloji ve Psikolojinin bu bak mdan rolleri


yle ise fizyoloji ve sosyoloji gibi insan ilimlerinin ilerlemesi bilgi problemyalnz u bakmdan yaramtr: Onlar bilgide fikirlerin do uu, gelimesi, genel fikirlerin ilimlere temel olacak surette kurulmasndaki artlar meydana karmlardr. Fakat bilginin vazgeilmez temeli

lerinin

olan "uur"u aklam deillerdir. yle ise bu ilimlerin ilerlemesine paralel olarak bilgi problemlerinin derinle tiini syliyebiliriz. Fakat bu ilimlerin bilgi problemlerini zmek suretiyle kendi alanlar na irca' ettiklerini syleyemeyiz. Byle olmakla beraber insan ilimleri kendi ara trmalar ile uur arasndaki baraj ama iddiasndan vazgemi deillerdir. Laboratuvar fiziyolojisi

51

ve psikolojisi teknik sosyoloji bu iddiada devan ederek uuru ortadan kald ran veya lzumsuz bir faraziye haline getiren bir psikoloji veya sosyoloji olma a almaktadrlar. Bunlardan en tarmmlar Rusya'da Pavlov'un Reflexologie dedii r ile, Amerika da Watson'un Behaviorism rdr. Birincisine gre hayvanlarda (mesela kpekte) artl refleks tecrbeleri, refleksin artlarndan biri tekrar edildi i zaman ayni cevab n uyandn gsterdi. Kpee et gsterildii zaman ayn zamanda ngrak alnr ve elektrik a lrsa bu artlardan birinin tekrar gerekte ayni tkrk ifraz refleksini do uruyor. Pavlov artl 'ini, reflex ile ruhi reflexi, yani hat rlama veya a rm olaylarn aklyabilece bylece fiziyolojik olaylarla uur olaylar arasnda baraj n kalmadn iddia etti. Halbuki fiziyolojik artl reflex ile hat rlama ve ruhi ha y al arasnda mahiyet fark olduu gibi duruyor. Bir Amerikan psikolou olan W. B. Cannon, The Wisdom of Body (Bedenin bilgeli i) adl eserinde artl reflex'in belirli bir ksmi cevap de il, btn bedenin (ruhi faaliyete temel olmak zere) toptan cevab olduunu, bunun da Pavlov artl reflex'i ile a klanamyacanu gsterdi. Watson'a gelince, ruhi olaylar uyarmlara verilen cevaplar n karlanmasndan ibaret grmektedir. nce en basit ruhi olay olan duyum, reflex veya haz olaylar yksek dereceden karma k davranlar ve cevaplard r. Fakat cevap veren kimdir? Beyin ise, bu cevabtan (mesela makinede a veya sese kar cevap gibi) uurun cevab na nas l geiliyor? Cybernetique denen yeni bir ara trma alan insan ok karma k bir makine gibi gryor ve insan n yapt btn ilemleri ve grevleri bu tarzda haz rlanm makine-adamlara grdrmek istiyor. imdiye kadar olduka karma k hesap ilemlerini insan beyninden daha abuk zen byle robotlar yap lmtr Fakat unutmamal ki bu robotlar' yapan insanlardr, onlar ynelten de insanlard r. Bozulduu zaman onlar tamir eden insanlardr. Ayrca bu makineler yaln z miktarlara ait i lemleri gryorlar; fakat haz ve elemlerden sempati ve kinlere kadar duygusal hayatla, iradeyle hi bir ili kileri yoktur. Onlarn bir ksm ruhi olaylar grmeleri tpk bakann, kazmanm, insana ait bir k sm grevleri grmeleri gibidir. Fakat ne onlarn, ne bu en mkemmel eklinde dahi robotlarin uurla ilikileri yoktur. Ksaca: uur, ilimlerst, insana ve insanla lemin mnasebetine ait ilk temel olarak duruyor. Ilimler ve genellikle btn bilgiler ona dayanarak kuruluyor. Bilgi teorisi de bu temel zerindeki al malardan domaktadr. Bilgi teorisinde gerek ilim, gerek de er bilgilerine ait btn e itlerin prensiplerini, genel kavramlann nereden ald klar, bunlarn ne derecede geerlii olduu sorusuna cevap vermek bu ilimlerden hi birine d mez. nk byle olmu olsa bu ilimlerden temel prensipleri zme iddias nda olan, bunun iin birtakm prensiplere ve genel fikirlere dayanacakt r. 0 zaman bu prensiplerin ne ile zlece ini o ilme sorabiliriz. Buna mant k dili ile savi kanitsama 52

(msadere ale'l mathp) = P&ition de principe derler ki zaten isbat gereken bir eyi isbata temel diye kullanmadan ibaret bir k sr dng (cercle vicieux)ye varr: Eer bilgi problemlerini zen fizik ise, fizi in dayand prensipleri zen nedir? Yine fiziktir denemez. nk fizi in temeli olan kanunluluk, determinizn, faraziye kurmak ve tmevar (induction) gibi temel kavramlardan hi birini fizik aklamyor; tersine, fizik onlarla a klanyor. Ayni eyi psikoloji ve sosyoloji iin de syleyebiliriz. Bir bilgi sosyolojisi yapmak, bilginin sosyal kadrolarla, sosyal bnyelerle mnasebetini gstermek, bilginin gelimesinde sosyal geli menin, endstri hayat nn roln gstermek demektir. Fakat bunlardan hi biri bilgi teorisi de ildir. nk bilgi sosyolojisi ve genellikle sosyoloji eer bilgi teorisinin konusu olan genel fikirlerin do uunu, gere e uyarln, geerliini akhyorsa, yani bir kelime ile bilgi teorisine lzum yoksa; sosyoloji dedi imiz bu ilim dal sosyal olaylarn snflanmas nda, onlar aras ndaki sebeplik mnasebetlerinden sosyal kanunlara ykselmede kulland genel kavramlar nereden alyor? Baka deyile kendi me ruluunu nereden karyor? te bilgi teorisindeki derinle meye yarayan artlar asl teori ile kartran ve bilgiyi fizik ve psikolojik, v.b. artlara irca etmeden ibaret olan bu hatal yollara onu kullanan ilimlerin ad yla physicalisme, psychologisme veya sociologisme denir. a da felsefede insan filmleri ile fizik filmlerinin ilerlemesi bilgi teorisini derinle tirme bakmndan ne derecede faydal olursa olsun, "isme" ile ifade edilen bu cereyanlardan da o derece ka nmak laz m gelir. Son yzylda bu nevi cereyanlara kar iddetli tenkitler yap lm ve ada felsefe uur fenomenlerini z olarak inceleyen yeni bir metoda nomenologie'ye dayanarak bu kmazdan korunma arelerini bulmaya ba lamtr. Problemler ve Doktrinler Problemler ve doktrinler : Bilgi teorisine bir ilim deil, fakat ilim gibibakmak do ru olur. Btn felsefe tarihinde sje obje mnasebeti ift kutuplu bir bilgi flini ifade ettii iin, yorumlamalar sjeye gre, objeye gre veya ikisi arasnda ahenge gre birinin tekine irca' na gre trl ekillerde yap lmtr. Bu yerumlama oklu u bilgi fiilinin tam ilim gibi kesin olarak konuk masnu imkansz klm ; fakat onun kendine mahsus birtak m kurallara ba l olduu iin ilim gibi kurulmas na sebep olmutur: A. uurda genel fikirler tecrbeden do maktadr. B. genel fikirler tecrbeden nce uurda doutan vardr. Bu tarzda birok alternative'li cevaplar olan konulara problem diyoruz. Problem koyan ve onlar zmezden nce konulu larm deerlendiren aratrmaya Problematik denir. Bilgi teorisi tarih boyunca Problematik olarak balam ve gelimitir. Bu tarzda konmu olan problemin birok alternative'53

inden birine gre soruyu zerek bilgi teorisini o ynde geli tiren aratrmalara da Doktrin denir. Bilgi teorisinde ilk Problematik sbjektif-objektif alternative'ini koyan Duns Scot (1266-1308) ile ba lamtr. (XIV. yzyl ba) Ondan sonra ba ka problemler ortaya kt ve her birinden birok doktrinler dodu. Problemler tarih boyunca devaml olarak konmu ve pek az de imitir. Ancak a lar iinde bilgi teorisinde grd mz gibi yeni Problematik dodu. Halbuki doktrinler daha abuk do makta ve kaybolmaktad r. nk ayni probleme bir yzylda verilen cevap ba ka bir yzylda ilimlerin geli mesi ve yeni gr lerin do masiy le de iebilir. Bundan dolay felsefede birincisi daha temellidir ve zamana mukavemet etmektedir. Doktrin'ler ise filozoflarn kiilikleri, devir lerin mana' ve ruhu ile ilgili olduklar iin deimeye elverilidirler. Doktrinler o u bir alternative'in ad n alrlar: empirisme gibi. Bazan de bir filozofun ad n alr: Bergsonisme gibi. Her iki durumda da probleme bal taraflar ile devaml, fakat devre ve ahsiyetlere ba l taraflar ile iretidir. Bunun iin de bilgi teorisinde ve genellikle felsefede "isme" ile biten cereyanlara kar ihtiyatl olmak dorudur. Hele bu doktrinler ideolojiler gibi sbjektif yorumlamalarla kar larsa! Bugnn felsefesi bir ilim dal na bal olmaktan ziyade ilim gibi kesin olma meylini gsteriyor: Descartes felsefeyi byk bir a aca ve ilimleri onun dallar na benzetiyordu. Bylece birbiriyle mnasebet kurmadan, ayr metodlarla ve ok defa birbirine ayk r ynlerde kurulmu olan eski ilimler yerine aralar nda metod ball olan ve ayni felsefi zihniyetten ilham alan bir ilimler btnnn kurulmas n istiyordu. Felsefeyi ilim gibi kesin olarak kurman n ilk teebbs onda grlyor. Ondan sonra yine doktrinler birbirleri ile eli ik ynlerde geli meye, hatta birbirlerini inkara ba ladlar. XVIII. yzyl sonunda Kant felsefeyi ilim gibi kurma fikrinin ikinci byk hamlesi olmu tur. O, ilimleri ayni a acn dallar gibi grecek yerde, ilmi kuran saf akl n tecrbeden nceki (a priori) temellerini ara tryor; bu suretle ilmin, ahlak n, sanatn, bu insani yarad n temellerini her an kurulup bozulan tecrbelerde, birbirleriyle at an doktrinlerde de il, onlar aan ve byk insani eserin temeli olan uurun transandantal (yani tecrbeden nceki) ekillerinde buluyordu: E er ilimlerde sabit bir ey varsa, bu tecrbelerden veya tabiattan gelmez, onlara kendi eklini kabul ettiren, insan uurunun deimezliinden gelir. Kant' n bilgi teorisini ilim gibi kurma te ebbs, bu teorinin btn problemlerine, fakat ba lca bilginin gere e uygunlu u ve geerlii (validiU) problemine ok iyi tatbik edildi. Ancak doktrinlerin Aylandoz yapraklar gibi azmas na mani olmak iin yap lm bu esash felsefi budama hamlesi de sonsuz ba ar salamad. nsan kafas daima problemlere cevap vermeden kendini alam yordu: Hele s nrlandrlm felsefesini antinomi dedii kart tez ve antitez'lerle bitiren bu filozoftan, ister istemez tez veya antitez ynnde yeni doktrinler do acakt. Bir yandan felsefede dokt-

54

rinlerin at malarndan ibaret kriz ilerlerken, bir yandan da filozofun as l demek istedi ine sadk kalan yorumlay clar, bu krizlerden tekrar Kant'a dnmek suretiyle, yani yeni-Kantc lk ile kurtulmaya altlar.

Felsefeyi ilim gibi kurmak isteyenler: Bergson ve Husserl


Bu yzyl bandanberi ise, felsefeyi ilim gibi kurmak isteyen iki filozof gryoruz: Biri Bergson (1859-1941), teki Husserl (1859-1938). Bergson da selefleri gibi felsefenin doktrin kavgalar ndan kurtulmasm istiyordu. Ona, kendine mahsus bir alan "uur sresi"ni ve yine kendine mahsus bir metodu "sezgi" yi (intuition) buluyordu. Fakat filozofun felsefeye buldu u bu bamsz alan bir yandan da ilimlere dirsek evirmi ti. nk ilimler paralay c, faydac , pratik olduklar halde, felsefe btnc, fayda gtmez ve gere in kendisini kavrama evkindedir. yle ise felsefe ne Descartes, ne Kant gibi ilimleri aan, fakat onlar ortak bir temelde birle tiren bir stn d nce ekli deil, ilimlerin yapamad n, tamamen ba ka yoldan yapmak iddias nda olan ayr bir alan ve ayr bir dnce ekli idi. Nitekim kendisi de bu kesin metodla incelenen ilimlerden ayr alann yapt ie "metafizik" diyordu: Bu, phesiz klasik anlam ile metafiziklerden ok farkl olmak zere! Halbuki Husserl, felsefeyi kesin bir ilim gibi grmeye kalkt zaman (als strenge Wissenschaft) bir metafizik yapm yor; btn ilimlerde ortak olan ve onlar n kurulabilmeleri iin temel grevini grecek bir alan ar yor. Aray o kadar Descartes 'inkine benziyor ki, filozof Sorbonne da verdi i derslerinin Frans zca metnine Meditations Cart&iennes (Descartes'c Dnceler) ba ln' koymu tu. Husserl'e gre felsefenin son yzy llardaki krizi Descartes'in buldu u mihverden kmas olmutur. Fakat bu mihveri art k onun gibi btn ilimlerin birer dal halinde bal olduu gvde gibi grmemeli; bunu ilimlerden her birinin kendine temel bulaca bir uur tasviri olarak grmelidir. uur ,bilgi fiillerinin cereyan dr. Her bilgi fiili bir hedefe ynelen kasdl bir fiil (acte intentionnel) dir. Descartes'in dedii gibi uur maddeden ayr bir cevher de ildir; alem iinde ve leme dnk fller huzmesidir. "D nyorum, yle ise varm!" dememelidir. nk "dnyorum" diye lemden ayr hi bir ey yoktur. "D nyorum" dediim zaman mutlaka bir ey dnyorum: Masay , oday, dnyay, gemi zaman, genin varln dnyorum. Hi bir hedefi tesbit etmez grndm zaman dahi "d ndliiim dnyorum!" (cogito cogitatum) demee mecburuz. Husserl bu bilgi fiillerine uur fenomenleri diyor ve onlara empirik muhtevalar ndan ayrca (parantez iine al nm olarak) zler (Desen = essence) gibi bakyor. Bu zler ya bir eyin halini (sachverhalt) gsteren muhteval zlerdir, yahut bo ekillerdeki muhtevas z zlerdir. Birineiler tabiat ve insan ilimlerinin, ikinciler mant k ve matematik ilimlerinin teme-

55

lini te kil ederler. yle grnyor ki Husserl felsefenin yeni bir doktrin krizine girdi i bu devirde, onu a mak iin en byk hamleyi yapm tr. Yirminci yzylda doktrin kavgalarna devam etmekten haz duyan szde felsefeler d nda ilimlere temel olacak zemini bulmu ondan geni te ebbs grnmyor. Bununla birlikte, ideolojilerin ihtirasl ve krle tirici dalgas gnmz filozoflarndan bir o unu, bu metodun birle tirici kuvvetine ra men yine paralamaktad r. Sartre fikirlerinin Phenomenologie metoduna dayand n sylemesine ra men, biraz ileri biraz geri, ideolojiye kar madan kurtulamyor. XX. yzyln yeni felsefe buhran nn, problemlerin do urduu doktrin kavgalarndan deil ideolojilerle hastalanan yar felsefi doktrinlerden ileri geldiini i aret ettikten sonra, derslerimizde felsefe tarihinin rehberle ini bir yana b rakmamak iin tarihe kar m veya ya ayan doktrinleri iine almak zere yzy llara dayanan temel problemlerden hareket edece iz. Bu en doru yol olduu iin de il, Descartes, Kant, Husserl gibi byk drt yol a zlarn anlayabilmek iin klsik problem ve doktrinlerden haberli olman n zarfiri olmasndand r. Bu esasa dayanarak derslerimizde bilgi teorisini: 1) nce ilim ve de erlere ait bilgideki genel fikirlerin, kategorilerin nas l doduunu, kklerinin ne olduunu, en s nrl alternative'leri ile: bunlar n d lemden mi geldii, uurda do utan veya a priori olarak m bulundu unu ara umm.

2) Bilgi eylerin mahiyetine uygun mudur, gere in mahiyeti ve tabiat n kanunlar hakknda kesin eyler sylememiz mmknmdr? Yoksa btn bilgi gere in mahiyetine uygun ve kesin eyler sylemekten acizmidir, de ilmidir? Sorular na verilen cevaplarda ikinci alternativeleri meydana getirir. 3) Bildiimiz gerek bir d lem varmdr? Yoksa btn bildiimiz uurdan m ibarettir? Alternative'i de nc olarak do ar. 4) Buna bir de zaman mz felsefesinde meydana kan ve rol byyen teori ile pratik aras ndan hangisinin nce geldi i; yani teorinin prati i mi, pratiin teoriyi mi gerektirdi i eklinde ortaya konan alternative'i katmal .

B.

Genel fikirlerin do uu problemi: Yunan da Empirizm ve Rasyonalizm

Bu problemde ilk a danberi filozoflarn iki alternative'den birini setiklerini gryoruz. Birincisine empiriste'ler, ikincisine rationaliste'ler denir. kincisine baka deyile doutanclar (innistes) de denmektedir. Yunan filozoflarndan, Leukipos, Demokrit, daha sonra Epikr birinci rda idiler. Demokrit'e gre lem atomlardan ibarettir. D lem gibi uurda, birincilerde olduundan daha seyyal birtak m atomlardan meydana gelir. Bilgi bu 56

filozofa gre d leme ait atomlarn uur atomlar zerinde brakt izlerden do ar. Epikr ayni fikri daha ileri grrerek atomlar aras ndaki zarret mnasebetinden ba ka, iki zaruri serinin birbirini kesti i yerde tesadf olaylarnn doduunu ve alemde oldu u gibi uurdaki hrln de bu determinasyon zincirlerinin birle tii yerde meydana geldi ini syler. Bu iptidai empirisme'in kar snda Yunan rasyonalizminin tam ifadesi Eflatun'dad r."Devlet" diyalogunda bu fikri yle anlatyor: (Yedinci kitap: Maara benzetmesi): Bir ma ara iinde zincire ba l insanlarn bulunduunu farzedelim Yzleri kap dan gelen n tersine do ru evrilmi olsun. nlerinde yanan me aleler ma arann duvarnda birtakm glgeler meydana getirmektedir. Esirlerimiz zincirlerine ba l kaldka bu glgelere gerek gzyle bakacaklard r. Fakat bir gn bu esirlerden birinin zincirinden kurtularak katn dnelim. O zaman d arda gne in onun gzlerini kamatracak ve nce hi bir ey grmez olacakt r. Sonra bu a altkca gk yzn ve hepsinin stnde btn e yay aydnlatan gne i grecektir. Esirimiz tekrar maaraya dnerek arkada larna, grdklerinin hayllerden ibaret oldu unu syledii zaman ona akl n kaybetmi gzyle bakacaklard r. Halbuki, maarada esirlerin grdkleri bu dnyadaki her an de imekte olan geici eyler ve hayallerdir. Platon bunlara ait bilgiye doxa (sall ) diyor. Gkyznde grd gne e ve onun sat a ait bilgiye Sophia (bilgelik) diyor. Bu benzetmeye uygun olarak ailem de onca iki tabakad r: Birincisi her an de ien bu grnen eylerden ibaret duyular alemi (Alem-i mahss) dur kincisi bu lemin stnde, de ien ve bozulan eylerin ilk rnekleri (arelt e'type) olup . asla deimiyen ve aklla kavranan deeler alemi (alem-i ma'k ll)dr. Platon'a gre asil bilgi deimez varlklar olan dee'lerin bilgisidir. nsanlar, aslnda o stn leme mensup iken sonradan bu de imeler ve grn ler alemine dmlerdir. Fakat ma aradan kurtulan kimse gibi onlar da bu kklerini, yani eski ya adklar "altn a"n hatrlarlar. Duyular n aldatc bilgisinden bu "hatrlama" ile kurtulur ve idee'lerin gerek bilgisini elde ederler. dee'lere ait bilgi iin gzleme, tecrbeye ihtiya yoktur. O bizde do utan vard r. Yalnz grn aleminin bulank bilgisinden syrlarak bu do utan gerek bilgiyi hatrladka as l ilmi elde ederiz. Grlyor ki Platon felsefesi Demokrit ve Epikr tecrbecili inin tam karsndadr. kincisine ernpirisme dedi imiz halde buna rationalisme diyoruz. Aristo genel fikirlerin do uu probleminde bu ik z t gr bir dereceye kadar, uzla trmaktadr. Ona gre ilim bir yandan tecrbeden gelir, nk duyumlarla elde edilir; fakat bir yandan da, zihinde gc halinde vard r. Filozof bu fikrini a klamak iin madde- ekil, yahut gc-fiil dedii bir teori ileri
1 Puissance acte

57

sryor. alemde varolan ey ya madde yahut ekil halindedir. Madde kendisinde birok imkanlar bulunan ve bunlar henz meydana karmam olan gc (puissance) demektir. ekil ise bu gclerden birinin fiil (acte) halini almas, yani meydana kmas dr. Ormandaki a a bir madde veya gc'tr. Ondan kereste yap lmas bu gcn imkanlarndan birinin meydana kmasdr. Keresteden tahta, tahtadan mobilyan n yap lmasnda ayni suretle maddeden ekle, gc'den fiile do ru dereceli gei leri grrz. Varlk derecelerinde bitki ve hayvandan insana do ru ykseldike gc'den fiile gei in de daha stn manzaralar ile kar larz. Hayvandaki hayani nefs (anima animalis = nefs'i hayvani) insan ruhunda henz hi a lmam olan bir gctr. Buradan insann stn ruh derecesindeki ak l meydana kar. Fakat ak l da nce hi almam bir gc halindedir. Ancak tecrbe ile temasa gelen insanda bu gc fiile gemeye balar. Aristo buna pasif ak ldan aktif akla gei diyor. Fakat insanda almam bir yeti halindeki ak l nasl oluyor da a larak kazanlm bilgi haline geliyor? Bunu temin eden yaln z tecrbenin onu uyand rmas de ildir. Byle olsayd Aristo'nun bilgi anlay daha ok empirisme gr ne balanacakt . Fakat Platon'un stn dee fikrinin te'sirini kaybetmemi olan Aristo'ya gre passif ak ldan aktif akla gei iin stn bir mdahale gerekir. Bu da insandaki ak l dereceleri ile a klanamayan ve metafizik bir ilke olan faal akl ( ntelligentia agens) dir. O, lahi bir mdahale ile "istidatda" varolan eyi fiile karr, onu tecrbeleri alacak hale getirir. Bylece kazan lm akl yani bilgi meydana gelir. Aristo'nun bilgi teorisi lka felsefesinin imkanlar iinde empirisme ile rationalisme aras nda ikisini uzlatran ilk eclectisme denemesi olarak grnyor.

Ortaa genel fikirler problemi ada felsefede genel fikirlerin (mekan, zaman, sebeplik, gayelilik, v.b. gibi) nas l doduu ve kklerinin ne olduu problemi canland . Bu problemin yeniden konulu u lkadakinden ba lca u noktada ayr lyor: Yunan felsefesinde arlk merkezi varl k problemi (yani metafizik) idi. Bilgi zerindeki dnce ancak ona tabi olarak yer alabiliyordu. a da felsefede ise bilgi problemi n plana geldi. Filozoflar herhangi bir metafizik d nceden nce bilgi muhtevas nn tahlili ile i e ba ladlar. Bu da filmin kendi temellerine tenkitci bir gzle bakmas , bu temel fikirleri kontrol etmesinden, ilimleri bylece kurmaa kalkmasndan ileri geliyordu. Hele metafizik konular do rudan doruya byle tenkitci bir gr e dayanyor ve bilginin temelleri olan fikirlerin kontrolnden sonra bir metafizi in mmkn olup olmad dnl-

58

yordu. Bu tenkitci gr Galilee ile ba lad Descartes ve sonrakilerde devam etti. Fakat ba hca Kant'da tenkitci felsefe (criticisme) adn ald. te a da felsefeyi lkan safdil realizminden ayran balca bu noktadr. Yeni felsefenin hazrl Ortaa skolastik stadlar na Albert le Grand (1193-1280), Saint Thomas'ya (1225-1274) kar tecrbeci gr uyandran Roger Bacon ve Guillaume d'Occam ile ba lar. Onlar skolasti in phe gtrmez metafizik ilkelerine kar tecrbenin stnln savundular. Din felsefesini bu tecrbeci gr ten kardlar. Ancak bu ilk empiriste'lerde tecrbe kavram iine ilmi ve gndelik tecrbe yan nda gaybi (occulte) tecrbe ve sihri dnce de yer al yordu. Occam (1300-1349), skolasti in, dayand metafizik kavramlar tenkit ederken "Occam usturasi" diye tan nan bir metod ileri srd. Ona gre, sanki bir ustura ile kaz r gibi zihni btn kontrol edilemez bilgilerden taramak lz mdr. Bylece Aristo'nun "cevher" fikrinin saltanat na kar esash darbe indirilmi oluyor. Onun yerine mistik tecrbeye geni lde yer veriliyordu. Bu a n empirisme'i skolastik metafizie kar kazand baary kontrolsz tecrbe alan nda kaybetti i iin tehlikeli bir yol zerinde idi. Ancak ilk defa Galilee ilmi dncenin temelini ziline ait esasl bir tenkitte buldu. Ona gre ilmi bilgi llebilmelidir: her eyi lmeli, llemiyen eyleri de llenler yard m ile aklamaldr. Salam bilgi yalnz bu lden karlacaktr. nsan zihninde bilgiyi kurmak iin nce orada duyu verilerinin tenkidini yapmal dr: Duyu verileri sbjektiftir, aldat cdr. Onlara dayanarak bilgi kurulamaz. lka bilgisinin yanlmas duyu verilerinin sbjektif niteliklerine gerek gzyle bakmas ndan ileri geliyor. Descartes'da rasyonalizm Bir adm ileride Descartes'in "Metod zerinde konu ma"s bu yolu tamamlad Descartes'e gre trl fikrimiz vard r: 1) Arzi fikirler (1VUes adventices), 2) Yapma fikirler ( dc'es factices), 3) Do utan fikirler ( d&s nn&s) Arzi fikirler gzlem ve tecrbe ile elde etti imiz az veya ok dorulayarak pratik dsturlara ba ladmz fikirlerdir. Bu trl fikirler matematik bir lye tabi olduklar zaman hakikat kazan rlar. Bunlar hazan ilmimizin muhtevasn tekil ederler. Yapma fikirler ferdi ve zel izlenimleri terkip suretiyle hayalgcmzn serbestce in a ettii fikirlerdir: Altnda, Billur K k, Anka Kuu, v.b. gibi. Ilkel dncede balayan ve sonra sanat'nn hayalini besleyen fikirler bunlard r. Doarken bizimle beraber gelen ve hi bir tecrbeye ve kontrole lzum kalmadan sahip oldu umuz fikirler ise, doutan fikirlerdir.

59

Bunlar, zihnimizi apak (&ident) ve aydn (clair) olarak hi bir isbata ve kanita hacet kalmadan do rudan doruya kendisinde kavrad hakikatlerdir: Allah fikri, matematik axiom'lar gibi. Descartes'e gre do utan fikirlerin iki ekli vardr: Bir ksm Allah'a ait olan fikirler, teki matematik sezgi (intuition) dur. Bunun d ndaki btn bilgimiz duyularla kavranm niteliklerden ibarettir. Duyular bize yaln z ba na apa k ve aydn ilmi veremezler. nk eylerden aldmz duyulur nitelikler renk, koku, ses, katdk, yumu aklk, v.b. hasl eylerin grn leridir. Bu nitelikleri kald rrsak d lem ortadan kalkar. nk duyulur nitelikler uyan klk halinde olduu gibi uyku halinde de vardr. Onlarla kavrad mz eylerin rya hayallerinden fark yoktur ve gerekliklerini iddia edemeyiz. Duyulur niteliklere ait tahlil Descartes'i arzi fikirlerle ilmi kuram yaca sonucuna, yahut byle bir bilginin pheli olduuna gtryor. Bu tahlilde ileri giderek duyulardan yap lm bir gerek

bilgisinin doruluundan phe etmeliyim. Bylece alemin varl n isbat


edecek hi bir temele sahip de ilim. Fakat Descartes, "madem ki her eyden phe ediyorum. yle ise dnyorum; madem ki d nyorum. yle ise varm." diyor. (Cogito ergo sum). Bilginin temelsizliini grdkten sonra, dncenin, yani uurun kesin bilgiye temel olaca n gstermek suretiyle bilgiyi sa lam bir esasa dayand rma imkann buluyor. Varln esas olan dnce, hi bir ara kullanmadan do rudan do ruya kavrad m bilgidir. Onun varlndan phe edemem. Fikirlerimizin kk kendimizde ilk sezgi ile kavrad mz dnce olunca, o doutan vardr. Dncesiz hi bir zaman mzn olmamas gerekir. Bundan dolay insan srekli dnceden ibarettir. Uyku fasilalar nda da d nce devam ediyor. Btn baka bilgilerimi kendisine dayand racam bu ilk apak, aydn ve basit bilgiye, de imezliinden dolay ezdi hakikatlar (verites eternelles) diyor. Bu filozofa gre ruh, ba ka bir eyin varl na muhta olmadan varolduu iin bir cevher dir. Fakat d nce arac ile ben, duyu nitelikleri ile kavradm bularak d alemden farkl ; yine bir cevher olan d alemi kavram. Ruh cevherinin iki s fat, d nce ve irade olduu gibi, madde cevherinin iki sfat da uzam (tahayyz= etendue) ve hareket (mouvement)dir. Duyu niteliklerinden syrlm ve tamamen objektif olarak, d alemi bu iki sfata (attribut) gre kurarm. Descartes'i maddeci bir filozof, Gassendi tenkit etti: Maddeyi d nce arac ile kurmaa kalkm olmakla itham etti. E er dn,yorsam, bu benim varolduumdan dolaydr. Olmayan bir ey dnemez. yle ise varl k dnceden nce gelir!" D nen Ben de bir varl k ve bir maddeyim" dedi. Gassendi (1592-1655), Descartes'in aksine olarak "Var m, yle ise dnyorum!" sonucunu kard. Bunun sebebi iki filozofun varl k ve cevher anlaylar aras ndaki farkt r. Gassendi varl k veya cevher deyince mutlaka maddi

60

bir ey aryor. Halbuki Descartes'a gre maddi olmayan bir cevher vard r: Ruh! Filozof maddi olan cevherle maddi olmayan cevher (yani ruh) aras ndaki mnasebette ikincisine ncelik veriyor. nk do rudan doruya, aydn, apak ve yamlmaz olarak bildi im yalnz O dur. Ondan ba lyarak ve ona dayanarak duyularn aldatclndan kurtulabilirim, ve d alemi onun gibi duyu nitelii olmayan salam bir temele dayand rabilirim. Modern felsefenin kurucusu bylece aklclk (rationalisme) iin Ilka filozoflarndan daha sa lam bir temel buluyor. Bu temele dayanarak matematik hakikatlerle as l gerek ilimleri olan mekanik, astronomi ve ondan sonraki ilimleri kuruyor.

Locke'da empirizm
Ayni yzylda Descartes'in kar snda, onun kantlarn tenkit ederek ba layan modern empirisme'in kurucusu John Locke'u (1632-1704) gryoruz. "nsan Zihni Hakk nda Denemeler" adl byk kitab nda Locke, btn fikirlerimizin d lemden geldiini iddia etmektedir. Ona gre zihin bo bir levha (Tabula rasa)dr. Orada do utan getirdiim hi bir fikir, hi bir kavram yoktur. limleri kurmaya yarayan genel fikirler ve ilkeler oldu u gibi, btn fikirler ve hayaller de dtan gelmi tir ve tecrbeden karlmtr. Bo levha olan zihnin iki gc vardr: 1) Duyum (sensation) 2) Yanstma (Keflexion) Duyumlarla dtan aldm izleri, hayalleri yans tma (teemml) ile birle tirerek ilmi vcuda getiririm. Yans tma, duyularla kavranm nitelikler aras nda zden ve d alemde varolan mnasebetleri meydana karr. Bylece yans tma 2 (teemml) gc, zihnin kark olarak ald eyler iinden, onlarn tabi. atta bal bulunduu d mnasebetleri ke fetmekten ibarettir. nsan zihninde tabiatm kanunlar n", tabiattaki zaruri mnasebetleri ke fedecek apa k ve aydn sezgiler yoktur. Duyumlar' terkip ederek bu mnasebetleri yans ma ile bulur karr. Bizde d leme ait bilgimizi veren iki trl nitelik vard r: 1) Birinci nitelikler (Qualit& Premik.es). Bunlar eyanm esasma ait olan objektif niteliklerdir. 2) kinci nitelikler (Qualias Secondaires): Bunlar be duyu ile kavradm ve Descartes'in dedii gibi sbjektif niteliklerdir. D lem hakkndaki bilgiyi ikincilere de il, birincilere dayanarak kurar m. Fakat sbjektif olan ikinci nitelikleri do rudan do ruya elde etti im halde, objektif olan birinci
2 Fizikte nlarm bir yzeyde yans mas gibi, uur da hayalleri yans tr.

61

nitelikleri onlar arac ile elde ederim. kinci nitelikler katd k, yumu akhk, scaklk, renk, v.b. gibidir. Birinci nitelikler mekan, hareket, diren, nfuz edilemezlik. v.b. gibidir ki bunlar bize d alemin deimez esaslarn verirler. kinci nitelilderden birinci nitelikleri sonulama ile karrm. Onlar dorudan doruya elde edilemezler ise de bilgimin objektif temelini te kil ederler. Locke'e gre d nce, duyumlar ve hayaller aras ndaki yansmalar devam ettike vardr. Uyku s ras nda dnce kesintiye u rar. nk o, d nceyi Descartes gibi cevher saymaz. Bo bir levha zerindeki akisler ve onlar n terkipleri olarak grr. Fakat Locke de ak lc filozof gibi, s rf birinci niteliklere ait sonulama yolundan d lemin varl gibi Allah'n varln kabul eder. Bu iki kart felsefe a da dnceyi uzlamaz iki yola ayrmt. Ancak Leibniz, onlarn tart malarnda (Aristo'nun ilk a da yaptndan az ok farkl olarak) yle bir uzlatrclk (eclectisme) ile kmaktadr. Her iki felsefe arasnda ortak vas flar vard r: 1) Onlar d alemde biz olmasak da zaten olacak olan zarari mnasebetler kabul etmektedir. 2) Her iki felsefe doktrini de ilmin bu objektif ve Zaruri mnasebetleri bilmekten ibaret oldu unu, bilgimizle lem aras nda uyarhk (concordance) olduunu sylemektedirler. Fakat iki doktrin aras nda baz esash farklar da gryor: a) Doutan fikirler veya ak lclk doktrinine gre eylerin zaruretleri karsnda bir de akhmn zaruretleri vard r. Bu iki zaruretin ahenginden ilim domaktadr. Baka deyile akl, olaylarn eitlilik ve okluk halindeki grn arkasndaki matematik ve zaruri varl , zihinde do rudan doruya kavrad matematik sezgi ile aras z ve apa k olarak kavrama gcndedir. Empirisme veya bo levha doktrinine gre ise tek bir zaruret vard r: O da tabiatn, eylerin zaruretidir. Zihinde buna benzer hi bir do utan fikir ve matematik sezgi yoktur. eyleri nce kark olarak alan zihin, sonra yans ma ve sonulama ile onun gerek mnasebetlerini ve zaruretlerini meydana karr. b) Descartes' n ak lclna gre ruh devaml dnce halinde uyan ktr. Uyku halinde de dnce kesintiye u ramaz. Locke'a gre ise, madem ki n humuz sbjektif olan duyu niteliklerinden, bunlar zerindeki yans ma (rqlexion)da ibarettir. yle ise, bunlar n kesintiye u rad uyku halinde ruh ve dnce de kesintiye u rar. Leibniz'de uzla trc gr Alman filozofu Leibniz (1646-1716), uzla maz grnen bu iki doktrini Aristo felsefesinden faydalanmak zere uzla trmaa alt ve lkadan beri 62

srp giden genel fikirlerin nereden geldi i problemini ilk defa zebildi. Leibniz " nsan zihni hakknda yeni denemeler" adl kitabmda bu iki r temsil eden iki kiiye tartma yaptryor ve bu diyalog sonunda terkibi bir kanaata varyor. Ona gre insanlar do arken ilmimizin temeli olacak birtak m fikirlerle geliyorlar. Fakat bu fikirler tecrbenin uyand rd duyumlarla dorulanmadka kullanlmas imkansz olarak duurda (inconscient) kahyorlar. Vahide, ocukta, delide ve budalalarda da d uur halinde do utan fikirler vard r. Bunlar ancak tecrbe tarafndan uyandrlr ve uura karlabilirse ilmin temeli olan genel fikirler halini alrlar. Leibniz'i byle d nmeye gtren Aristo felsefesindeki gc ve fili teorisi idi. Grm tk ki, Aristo'ya gre her ey bir madde ve ekilden veya bir gc ve fiil den ibarettir. Bu cans z eylerden insana kadar btn varl klar maddeden ekle, giicten, fiile gei halindedir. Leibniz, Aristo'nun bu eski metafizik gr n bilgi teorisine ait bir gr haline getirdi: Do utan fikirler nce g halinde iken sonra fiil haline geerler. Fakat bu gei kendiliinden olmaz. Bunun iin onlar fiile geiren bir mdahaleye, tecrbeye ihtiya vard r. O, gc halindeki do utan fikirlere nconscient diyor ve tecrbe ile bunlar n Conscient olduklar n sylyor. Bu suretle ilk defa felsefe tart malar yoluyla - sonradan psikolojide byk rol oynayacak olan- nconscient kavramn getiriyor. Bu tahlil gsteriyor ki, Leibniz'e gre ak lclk (rationalisme) gibi tecrbecilik (empirisme) de do rudur. Yalnz bilginin do uunda onlarn karlkl rollerini ve birbirlerini tamamlad klarn grmek lazmdr. Zihin, nconscient olarak devaml dnce halindedir. Byle anla lnca dncenin kesintisi yoktur. Fakat tecrbenin mdahalesi olmad ka doutan fikirler uura kamaz. yle ise bilginin douunu aklamada empirisme'in de hakl ciheti vardr. Descartes d nceyi kesintisiz grmekle uykuda, delide, ocukta, iptidai insanda d ncenin ilmi d nceden farks z olduunu sylemek istiyordu ki, bunun savunulmasma imkan yoktur. Fakat nconscient kavram na ba vurunca btn bu hallerde henz fiile kmam , potansiyel bir doutan fikrin varl kabul edilebilir. Byle olmasayd matematik sezgilerin ve ezdi hakikatlerin varl nasl aklanrd Leibniz'e gre inconscient'da conscient'a gei ince alg (aperception) iledir. Mesela uzaktan bir orman grrz. Bizde bu orman n algs vardr. Fakat onu te kil eden yapraklardan, her birini ayr ayr gremeyiz. Bir dalgann sesini iidiriz. Fakat su damlalarmdan her birini alg layamayz. Leibniz doutan fikirleri iki prensipe irca ediyor: eli mezlik (non-contradiction) ve yeter sebep (raison suffisante) prensipleri. Birincisi s rf mantki ilikilere aittir kincisi bir akl ilkesi olmakla beraber olaylar aras ndaki sebeplik mnasebetini ve determinizmi a klar. Bu suretle Leibniz ak lchktan tecrbecilie gemek zere kurdu u prensiplerde de iki doktrini uzla trmaktadr.

63

Akla ait olan prensipler d nda btn fikirlerimiz onlar yard myla meydana gelen empirique kavramlard r. Leibniz de Locke gibi bir bilgi tahliliyle eylerde irca edilemez hassalar (propriWs) buluyor ve bunlar tek bir duyu ile elde edilenlerle birka duyu ile elde edilenler diye ikiye ay ryor. Tek bir duyunun, mesela dokunma duyusunun uyand rd izlenimler iinde irca' edilemez bir hassa vard r ki bu da kattlk'tr. Grmeyle aldmz hassa sre (duree) dir. Btn duyular n, ortak olarak elde ettikleri dayanma, Yer kaplama (ftendue), Nfuz edilemezlik hassalardr. Descartes'in ikiye indirdi i cisimlerin hassalar n Leibniz be e karm oluyor. Bunlarn da incelenmesinden zaman, mekn, cevher, kavramlar n elde ediyor. Zaman kavram sreden, mekan kavram yer kaplamadan, cevher kavram da dier nden kmaktadr. Durkheim'da uzla tme gr Uzlatrma felsefesi (eclectisme) terimini en ok benimseyen Frans z filozofu Victor Cousin (1792-1862) olmu tur. O, "Do ruya, Gzele ve Iyiye dair" adl eserinde ngiliz tecrbe felsefesi (Empirisme) ile Alman romantik filozoflarnn aklchn (rationalisme) uzlatrmaktadr. Fakat XX. yzy lda Fransz sosyolo u Emile Durkheim (1858-1917), sosyoloji ara trmalarna dayanarak tecrbecilikle ak lclk'', yeni bir adan, uzlatrmaktad r. O "Dini Hayatn Balang ekilleri" adl kitab nn giri ksmn buna ayrmtr. Ona gre, ilim, olaylar ve eyleri baz kategorilere irca' etmek zere kurulur. Bu kategorileri biz do uumuzdan nce haz r buluruz. Ferdi hayat mzda onlar kurmaya almaya. Ancak kategoriler bize uzviyetimizden de il, eitim yoluyla eski nesillerden geer. Yani bu kategoriler tecrbe yapmam zdan nce vardr ve bir anlama "do uta"dr. nk biz domadan nce onlar haz rdr ve tecrbemize onlar sayesinde ilmi bir ekil verebiliriz. Fakat kategoriler kollektif tasavvurlar n ifadesidirler. nk toplum zaten kollektif tasavvufla; inanlar ve eylemler demektir. Kollektif tasavvur demek, falan ve filan ferdler tarafndan dnlm , icad edilmi olmayp, kollektif heyet, yani toplum iinde ortak olarak ya anan heyecanlarm, duyulan hislerin ifadesi demektir. Ayn zamanda ve ayn suretle duyulan ortak heyecanlar ayn sembollerle ifade eden insanlar bunun sonucu olarak kollektif tasavvurlar n sembol olan, de erlere sahip olmu lardr. Bu de erlerin ba nda co kunluk halindeki bir toplumun btn fertlerinde elektrik ak m gibi yaygn ve yaylc olan, onun gibi iddetli ve arp c gc bulunan bir hal gelir ki, ba lang toplumlar bunu Mana, Wakan, Wakanda kelimeleri ile i aret etmi lerdir. Bu, toplumlarda ilk ruh ve kutsallk tasavvurudur.

64

Toplumlar gelitike ok hcreli ve tabakal ekiller alm ve bu karma k

(complexe) toplumlarda kutsal eyler ve olaylar da kk topluma gre bir tak m


snflara ayrlmtr. Dini hayat n insanlarda do urduu ilk snflama fikri eyleri kutsal ve kutsal d (sacr&profane) diye ayrmaktr. Ondan sonra bir kabilenin ayrld fratri ve her fratri'nin ayr ld klan'lara gre kutsal eylerin ayrlmas snflama fikrini zenginle tirir. Diyelim ki -A kabilesi iki (a b) fratrilerine, onlar da ayrca iki (a b) klanlarna ayrlyor. Ayni kkten gelen bu klanlar birbirlerinin kutsal e yasna sayg gsterdii iin kabilede kutsal eya ve olaylar tam bir s nflama halini ahr. Burada a b Klanlarm n kutsal saydklar hayvanlar veya bitkilerden birka misal verelim.

b
Gney

a
Kuzey

Kurt Karga Ylan Kpek Kedi

Tavan Atmaca Timsah Karga

Byle bir kabile-fratri-klan sisteminde kutsal e yann bu tarzda s nflanmas o toplumda, e yay ve olaylar snflama kabiliyetini do urur. Halbuki btn insan ilmi olaylar ve eyleri snflamakla i e balar. Demek ki toplum hayat filmin douu iin esash bir kategoriyi haz rlar.-Kutsal eyler ve olaylar bu balang toplumlarndan tabiata geli i gzel serpilmi deildir. Kabile -Fratri-Klan sisteminin yerle me tarzna gre kutsal eyler de belirli yerlere yerleir. 4 veya 8 cihete gre s raland gibi, tabakalam bir toplumda yukar-a a dncesinin neticesi olarak kutsal e yada ge ait olanlar ve yer altna ait olanlar diye de ayr lr. Bu tarzda karma k bir toplumda kutsal eylerin yerleme nizam yer yz cihetleri -gk-yeralt cihetleri olmak zere geometrik bir ekil alr. Buradan ilkel toplumlarda mekan d ncesi doar. Nitekim yine onlarda cihetlere gre klanlarm ayr li kutsal say fikrini dourur. En sonra sebep fikri de bu ba lang toplumlarn dini inanlarndan domaktad r. Ilkellerdeki Mana kutsal kuvvet, ayni zamanda yapt m gc ve sebepdir. Mana olaylara tesir eder; arp c kuvvettir. By onun vas tasiyle

65

olaylara tesir etmeden ibarettir. K saca- likelin gznde o mistik bir sebeplik fikrinin balangcdr ki, ilim sonradan bu fikri tabiat olaylar nn aklanmasmda kullanmtr
Totemik zmrelerde kozmolojik sistem ok barizdir. Fison'a gre "her kabile dn fratrisi kiinatn bir ksm m temsil eder. Mont-Gambier kabilesinin kinat s mflamas yledir: Iki Fratri Kroki (klanlar) Kumite (klanlar)

4,
ay a ac I rdek

1
ylan

4,

4,
pelikan

beyaz kakateos bir a a kk I yaz gne riizgr

zehirsiz karga I yldz ay

4, atmaca I duman

I kanguru

I I yamur kpek imek ate bulut buz

Mathews ve Howitt'in gzlemleri bu =flama gr n kuvvetlendirdi. Durkheim ve MaussAnnee sociologique (cilt 6) de Avustralya yerlilerin ait tam ~flama verdiler.Durkheim'in teorisine gre ilkelllerin kinat s nflamas onlarn dini tasavvurlarm n neticesi ve ifadesidir. Vakaa, son zamanlarda Claude Levi-Strauss bu snuflamalar n ilkellerdeki dnya gr nn, kendi tecrbelerinden do mu bir kinat structure' oldu unu iddia etmekte ise de, bilgi teorisi bakmndan esasta aym gr e balanmaktadrlar. (Claude Levi-Strauss, La Pense Sauvage, 1962, Plon).

Durkheim bylece cins, nevi, mekn, zaman, sebeplik, say gibi iiniversel

kavramlarm ne suretle sosyal hayattan do duunu aklamaya ah yor.


Btn bu kategorilerin kk e er toplumsa, ferdin d nda demektir. Toplum ferdi ku atan iki evreden biridir; ferde gre d lemdir. Bundan dolay eer btn kategoriler toplumdan geliyorsa d lemden geliyor demektir. Bylece: sosyolojik izahta tecrbecilik ve ak lclk veya do u danclk (innasme) grleri uzlatrlm oluyor. niversel fikirlerimizin kk toplumdur. Bundan dolay onlar bizim dmzdan ve tecrbeden geliyorlar demektir. Fakat bir defa te ekkl ettikten sonra e itim yoluyla yeni nesillere geti i iin, her nesil o fikirleri haz rlanm olarak bulur. Bu bak mdan da onlar do utandrlar ve akla ait (rationnel) dirler.

lAvy-Brhrde bilgi teorisi Bununla beraber Fransz sosyolojisi bu grte birle mi deildir, L.
Levy-Bruhl (1857-1939)'e gre ilkel insan n zihniyeti, mantktan nceki (pr logique) bir zihniyettir. lkelin dncesinde bizim mantkmzn temeli olan elimezlik ve aynilik prensipleri de il, Sofistlerin paradoks olarak ileri sr-

66

dkleri gibi mantk d bir "kat lma" (Participation) kanunu hkm srer. Vahiye gre bir ey ayni zamanda hem kendisi, hem kendisinden ba kas olabilir. Bir vah i kabilesinde kutsall k cevherindeki "kat lma" (itirak) sayesinde bir insan ayn zamanda hem papagan, hem bu day, hem kendisidir. Onu byle dnmeye sevkeden Mana'n n btn Klan'a, onun kutsal e yas na, tabiata yayg n olduu hakkndaki inanc ndan dolay, bu eyler aras nda cevher birlii (Consubstantialit) olduunu kabul etmesidir. Byle olunca ayn cevherden olanlar ayn eydirler: Ayr isimler ve ekilleri olduu halde ayn zamanda ayn eyi ifade ederler. Grlyor ki birinci sosyolog ilkellerde bizim mant mzn kklerinin haz.r oldu unu syledi i halde, ikincisi ilkelle' rin dncesinin mantka kar kapal, mantktan nceki bir "d nce" olduu kanaatndadr. Fakat her iki ekilde de alsak, sosyolojik a klama bilgi teorisini ayd nlatamaz. nk arad mz ey, filmin kollektif bir faaliyet eseri mi oldu u, bilginin douunda sosyal (dini, hukuki, iktisadi) artlarn ne derecede rol oynad deildir. Ancak bilgiyi zaruri ve niversel bir prensipe dayand rabilmek iin, onun tatminle, fayda ile ilgisiz ve sjeler-st ekillere sahip olmas gerekir. Goblot, sosyal ekillerin gittike objektifle tiini, zihnile tiini gstermeye al masna ramen diyebiliriz ki onlar daima ilmimizin pratik ve faydac ekilleri olarak kahrlar. Bundan dolay sosyolojik bilgi gr tam bir bilgi teorisi olmaktan uzak r, onun rol bilginin kurulu undaki sosyal artlar gstermeden ibarettir. 3 C. Genel Fikirlerin Gere e Uygunluu Problemi 2 Bilgi teorisinin ikinci problemi genel fikirlerin gere e uygun olup olmad sorusundan domaktadr. Genel fikirler do utan mevcut ols in veya tecrbeden gelsin, acaba onlarla kurdu umuz ilim d alemi olduu gibi ifade gcnde midir? Yoksa bu fikirlerle kurdu umuz kavramlar dnyas gerekten farkh midir? Ba ka deyile bilgimiz gere e uygun (acUquat) ve kesin (exact) bir bilgi midir? Yoksa bildiklerimiz gere i ifade gcnde de ilmidir ? Gerei olduu gibi bilmemiz imkanszmdr ? Problemin bu iki kk, ilk adanberi, felsefecileri me gul etmitir. Birincisine gre cevap verenlerin doktrinine dogmatizm (dogmatisme), ikincisine gre cevap verenlerin doktrinine phecilik (scepticisme) denir. lkada dogmatikler lk ada klasik felsefe, yani Eflatun ve Aristo'nun felsefeleri ile onu takip edenlerin gr dogmatizmdir. Eflatun duyulara ait bilgi (doxa) ile akla ait
3 Durkheim' da zaten Sociologie et Pragmatisme adl I itabnda bunu belirtiyor.

67

bilgi (Sophia) y ayrr. inde ya admz olu halindeki lem'den duyulara ait bilgiyi elde ederiz. De imeyen varl klar', yani idee'leri ise akla ait bilgi ile elde ederiz. Eski deyi le birincisine "mahss lem", ikincisine "Ma'kl Alem" diyor. "Ma'ktil Mem" deki dee'ler, iinde ya admz lemin ilk rnekleri (arche'typ3)dir. Bu suretle biz ak lla kavran.an alemi grmekle duyulara ait lemdeki eylerin evrensel vas flarn grm oluruz. u halde Eflatun'a gre duyularmla deien eyaya, aklla kavrad m alemde de o e yann ilk rneklerine, tiplerine ait upuygun bir bilgi sahibiyim.Aristo da ayn suretle bilgimizin eylere uygunlu undan bahseder: (adequatio rei). nk Aristo'ya gre duyulardan ayr bir akl alemi yoktur. Madem ki btn evrensel bilgilerim eylerden alnmtr. Zaten eylerde mevcut olan evrensellerin ifadesidir. O halde ben eyleri "olduklar gibi" bilebilirim. Yalnz bu uygunluk teorisi Eflatun'da oldu u gibi srf aklc bir "uygunluk" grn de il, sonradan Locke'in kabul edece i gibi, empirist bir uygunlu u gerektirir. Fakat her iki felsefe de esasta, yani dogmatizm grnde birleirler. Ortaa da, daha nce grd mz realist, nominalist ve conceptualist (kavramc) cereyan byle bir "uygunluk" meselesinden do mutur: Birincilere gre fikirlerle gerek aras nda tam bir uygunluk vard r. kincilere gre asla uygunluk yoktur. nclere gre ancak tasavvurumuzda uygunluk vard r. lkada Sokrat'la ba layan klasik devirden nce do mu birok felsefe rlar da, aralarndaki esasl farklara ra men bir noktada birle irler: Bu da hepsinin realist olmas dr. Bunu, zaman mzdaki realizmden ayrmak iin safdil realizm demi tik. nk onlar bir bilgi tenkidinden geirmeden, gerek hakkndaki metafizik gr lerini kesin olarak savunmaktad rlar. lk defa bu safdil realizme (veya bu ilk do matizme) kar tepki Sophisme denen felsefecilerde uyand . Sophiste'ler, birbiriyle eli en bu gr lerden u neticeyi karyorlar: yle ise hakikat isbat edilemez. Ayn kantlarla bir eyin varl da, yokluu da ileri srlebilir. yle ise bir hakikat de il, insanlar kadar ok ayr grler vardr. Hi bir ey isbat edilemeyince, yap lacak ey insanlar belagat (Rhe-torique) ile ikna etmektir. Bylece sophistler eli ik grlerin kmaznda gzel szler ve dilin tahlili ile isbat yerine ikna' (persuasion) yolunu ayorlar. Dogmatizmin metafizi ine kar bir dil felsefesi yap yorlar. Sophist'lerin ykc saylan gr Sokrat' n ahlak felsefesi ile durdurulmu tur.

lkada pheciler
Ancak lkan as l phecileri Pyrrhon (M .. 360-270)'la ba layan ve sonradan Sextus Empiricus'un ve OEtidemus'un geli tirdikleri Seeptique'lerdir. Bunlar mantka kar bir nevi diyalektik kullanarak isbat n imkanszln ileri srecek yerde bilginin ilk kayna olan duyumlarn tenkidi ile ie balar-

68

lar: Duyularmz aldatcdr. nk bir ey bize yakndan byk, uzaktan kk grnr. Bir cisim su iinde k rlm gibi grnr. Grme duyusunda olduu gibi, i itme, dokunma, koku alma duyular nda bu yanllmalar daha da artar. E er duyularmz yanlmalarla dolu ise, onlarla kavrad mz eylerin dorusunu yanlmdan ayrmaa imkan kalmaz. Halbuki fikirlere ve kavramlara ait bilgiler duyulara dayanmaktad r. yle ise onlar da yan lmaya elveri lidir. Ksaca genel fikirlere ktmz zaman ilimlerin temeli olan bilginin ayn yandmalar iinde oldu unu sylemek gerekir. phecilik dogmatizme kar en iddetli tepki olmu tur. Roma da Carneade (M .. 215-129) bu gr ihtimalcilik (Probabilisme) ekline soktu. Biz olaylar sebeplik ba ile tetkik ederek aralar nda genel mnasebetler buluyoruz. Fakat hi bir olay zinciri kesin de ildir. nk birok olay zincirleri birbirleriyle kar laarak "tesadf" (hasard) leri meydana getirir. Tesadfi olaylar hakk ndaki bilgimiz ise kesin deil sadece ihtimali dir. yle ise hi bir ey hakknda kesin bilgimiz yoktur. Orta a da slam filozoflanndan bn-i Heysem grme fizi ine ait tecrbeleri sonunda phecilie ulat. Hristiyan filozoflarndan Guillaume d'Occam ve Roger Bacon tecrbecili i phecilie kadar gtrdler. Fakat onlar akln kesin bilgisi (yani dogmatik metafizik) yerine, ilmi bilgi yerine byy
(magie) ve gaybi bilgileri koyan bir kmaza girdiler ve felsefeyi de, ilmi de

ksrlatrdlar. Uygulluk problemi modern felsefede (XVII yzyldanberi) daha canl bir ekil ald . nk gerek dogmatizm, gerek phecilik ilmi bilgiyi kmaza gtrecek yerde onun geli mesi iin byk hamleler yapt lar. Descartes ve dogmatizm Descartes'a gre uygunluk, akl n eylerden tamamen ba msz sezgisi
(intuition) ile, sonradan eylerden alnm bilgi arasndaki uymad an ibarettir.

Bu da sezgi ile do rudan do ruya kavrad m matematik hakikatin tabiat' ve eyleri tam uygun ifade etmesi demektir. Buna d nce (Pens&) ile varlk (6re) in uygunlu u diyebiliriz. Bu da, nceki blmde grd mz gibi, Saint Anselme'in varlk kantndan (preuve ontologique) domutur. u kadar ki Allah'n doru szll (veracite) kriterine dayanarak a klanmakta idi. Allah dnce ile varlk aras nda devaml olarak bir ahenk kurmaktad . Fakat bunun iin de Allahn bu uygunluu dzenlemek iin e yaya her an mdahele etmesi, yani devaml bir yarad n varolmas (erMtion continu&) gerekir. lahi kriter bilginin yanlmazhn ve do ruluunu salyorsa, yan lmalar ve yanh alglar nasl aklanacakt r ? Descartes bunun iin ruhun d nceden baka ikinci s fat olan iradeye ba vuruyor. D nce yaln z akl yrtme zinciri yapabildii halde karar vermekten acizdir. Ancak iradem karar verebilir.

69

Halbuki hkm demek, fikir zincirini durdurarak karar vermek demektir. Her hkmde iradi fiilin yeri vard r. Yanlmalarm dnceden deil, iradeden ileri gelir. nk karar fikirlerin do ru akn bozabilir. Descartes iradeyi i e kartrmakla, felsefesinin temelindeki uygunluktan uzakla m oluyor. Schopenhauer'e gre, tam tersine. gere i asil kavrayan gc iradedir. Descartes'in Meditations objections et reponses (D nceler, itirazlar ve cevaplar) adl kitab d lemden pheye, yarnlmalara ait kan tlarla ba lyor. Yanlmalarmz tetkik ederken nce duyulara ait yan lmalar gryor. Fakat aklyrtmelerimiz de bizi yan ltabilir. Ancak Allah n varl btn hakikatlerin garantisidir. Allah ilmi ve pratik hakikatleri korur. Btn kararlar mz bu hakikatle me rular. Fakat en faydal teminat d lemin bilgisine ait olandr. Bizi hkmlerimizde bir eytan (malin gMie) aldatabilirse de sonsuz ve yetkin (parfait) varlk olan Allah bizi bu tehlikeden korur. nk Allah

bizi yanltamaz ve sordu, yamlabilir varl = Allahn sonsuzluk ve yanlmazlk


kriterinde sars lmaz hakikati bulur. Bizde-irademiz dolay siyle - sonsuz bir arzu vard r. Fakat bizde sonsuz akl ve sonsuzca bilme gc yoktur. irademizin sonsuzlu unda dolay arzumuz kolayca yanilmalara do ru gidebilir. Bu durumda irademiz iyiye kar olabilir. apakln (hidence) yolunu brakabilir. Ancak, Descartes'a gre Allah n rahmeti ve magfireti hudutsuzdur. O da irademizin yanl admlarmdan dncemizi kurtarabilir. Cartesien'lerin trl yorumlamalar Descartes sistemindeki bu tutars zlk, ancak onun nn devam ettiren cartesienler tarafndan dzeltilmi ve tamamlanmtr. Descartes'in ilk byk tilmizi olan Malebranche (1638-1715) irade sorusunda insan n iradesini mystique'ler gibi glge olarak anlam ve iradenin insan ruhundaki roln en aza indirmi tir. Bu te ebbs Descartes sisteminin ruhuyla at ma halindeki bu pragmatizm (eylem felsefesi) izinin kaybolmas n temin etmi tir. Fakat bu alanda en nemli ad m atarak d nce ile varln tam uygunlu unu gsteren filozof Spinoza'd r. (1632-1677) Spinoza'ya gre d nce ile varlk arasnda tpatp uygunluk vard r. nk " eylerin dzeni ve ba lants fikirlerin dzen ve ba lantsnn aynidir." 4 Filozof bu hkme Descartes felsefesinin esasnda bir deiiklik yaparak varyor: Modern felsefenin kurucusun.a gre ruh ve beden yahut dnce ve varlk iki ayr cevherdir. Spinoza'ya gre ise onlar tek ve sonsuz cevher olan Allahm iki s fatdr. Cevherin bir sfatmda deiiklik olduu zaman ayni cevherin teki s fatmda da bir de iiklik olur. Bu deiikliklerden birincisi, ikincisinin veya ikincisi birincisinin sebebi de4 L'ordre et la connexion des choses sont identiques a l'ordre et la connexion des id4s.

70

ildir. nk onlar ayni cevherin s fatlar olduu iin, birindeki de ime tekindeki deimeye paraleldir. Bildiklerimizin gere e tam uygunlu u bundan ileri gelir. Fakat bu aklamann savunulabilmesi iin Allahla tabiatm ayni olduunu, baka deyile yaratc olmas bakmndan Allah, yarat lm olmas bakmndan tabiat dedi imiz sonsuz varhn kabul edilmesi gerekir. Halbuki biz alemde okluk ve de iiklik grdmz gibi, alemde Allah aras nda da mahiyet fark gryoruz. Hem bilginin gere e uygunlu unu, yani sars lmaz bir temele dayanmas n temin etmek, hem de lemlerin oklu u ve Allahla alenin ayrln gz nne almak iin bu a klama yetmeyecektir. te burada, yine Descartes felsefesinin temel fikirlerinden ayr lmakszn bilgi ile varlk arasnda uygunlu u Leibniz yeni bir tarzda a klad. Ona gre lemin esas ruhi (spirituel) olan sonsuz say da Monadelardr. Madde, bitki, hayvan ve insan gibi varlk dereceleri aras ndaki farklar Monade lar n terkip edili tarzndan ileri gelmektedir. Fakat uur sahibi olan insandaki bilgi ile uursuz olan btn varl klar aras nda uygunluk her ne kadar yine Descartes' n dedii gibi onlar aras nda paralellik olmas ndan ise de, Leibniz bunun iin ne bu filozofun her an tabiat olaylar na mdahele eden "devaml yarat " faraziyesine, ne de Spinoza'nm tek cevher fikrine ba vurur. nk tabiat n deimez nzam bir devaml mdahele ile aklanamyaca gibi, Allahla tabiatm ayn grlmesi de ahlakn temeli olan gnah ve sorumlulu u, tabiatta mevcut olan eksiklii ve ztrab aklamay imkans z klar. Leibniz e gre bilgi ile varln, uygunlu u ruhla lem aras nda Allah tarafndan ezeliyette kurulmu bir ahenk olmas ndandr. O, bu paralellii yle iki alar saate benzetiyor ki, onlar ezeliyette yarat c tarafndan kurulmu olsunlar. Bylece ne zaman biri alarsa, tekinin sebebi veya eseri olmaks zn, teki de als n. Ezdi ahenk (Harmonie preetablie) fikri hem ruhla beden, d nce ile varlk arasndaki paralellii aklyor; hem de ncekilerin felsefelerinde grlen buhrandan kurtuluyor. Allah bir yandan ezeliyette ahengi kurdu u iin artk tabiat nzammdan, bilginin e yaya tam uygunlu undan phe etmeye yer kalmaz; bir yandan da tabiatm eksikli i, insann yanlmas, ztrab , ahlaki hata gibi varla ait kusurlar grmeyen Spinoza felsefesinin ideal mkemmellik buhran na dlm olmaz. K saca btn ekilleriyle Cartesien felsefe ilmin kesinliine temel olacak bir dogmatik ak lclk ile uygunluk problemin cevap vermektedir. ada felsefede phecilik: D. Hume Genel fikirler eklindeki bilginin gere e uygun olup olmad problemine verilen ikinci cevap, birincinin tam z tt olan phecilik (scepticisme) dokt71

rininin cevab dr. Modern felsefede phecilik, lka "Ipheciliinden ok farkl ve tamamen bilginin tahlil ve tenkidine ve ilme temel arama hedefine evrilmi olan bir grtr. Bu gr n tannm temsilcisi de ngiliz filozofu David Hume'd r. (1711-1776) XVIII. inci yzy lda iki zt felsefe hkm sryordu: Biri Leibniz'in dogmatizmi, teki Hume'in iiphecilii. Birincisi ilmM temeli olan fikirleri, sebeplik ve determinizmi mutlak ve sars lmaz prensipler olarak kabul ediyor; ikincisi bu fikirlerin nas l doduunu ararken bunlar n kkn tabiatta veya sars lmaz akl prensiplerinde de il, ruhun alkanlklarmda buluyor. Bundan dolay onlarn sarslmazlndan phe ediyordu. Hume uur verilerinde iki eyi ayrarak ie ba lyor: 1) Soyut ilikiler (Relations); 2) Olgu konular (matter of facts) Birincisi geometri'nin ekilleri gibi yaln z soyut ili kilerden ibarettir: Tabiatla iliii yoktur. Hume bunlar bilgimizin ilerlemesinde rol oynamad klar iin bir yana b rakyor. kincisi ise onca as l felsefenin konusunu te kil eder. Biz "olgu konular " aras nda sebeplik balants kurarak onlar kanunlar eklinde ifade ederiz. Tabiatta determinizm oldu u hakkndaki kanaatmz, bu sebeplik balants nn deimezliine inanmamz'dan ileri gelir. Birinciler gerekle ili ii olmaks zn srf soyut olarak kesin olduklar halde, ikinciler gere e aitdirler. Bu gere i ifade ederler. Fakat kesi alikten. mahrumdurlar. Onlarn hakikati ne kadar apa k olursa olsun bu apa klk (&idence) birincilerle ayn mahiyette de ildir. "Gne yarn domyacaktr." eklindeki bir nerme, "gne do acaktr." eklindeki hkmden daha az ma'k(11 de ildir ve eli meyi gerektirmez. Biz onun yanl ln' bo yere isbata al rz. Eer o kan tlama (burhan) yoluyla yanl olmu olsayd, eli meyi gerektirirdi; zihin de onu ayrca tasavvur edemezdi. Hafzamz dolduran hayal-hat ralar ve duyulan/1, getirdikleri bir yana b rakhrsa, gerek bir varl k ve bir olgu konusu kesinliini veren bu bedihili in ne olduunu aramak lazm gelecektir. Hume'a gre felsefenin bu k sm hem eskiler, hem yeniler tarafndan pek az incelenmitir. Bir olgu konusuna ait btn ak lyiirtmelerin sebeple eser ili kisine dayandn gryoruz. Yalnz bu iliki, hafzamzn ve duyularmzn tankln a ar. Bir insana grmedi i bir olgunun gerekliine niin "inan"' katt n sorunuz. Arkada nn niin tarada, mesela Tokat'ta oldu una inanyor. O, size bir sebep gsterecek, bu sebep de yine ba ka bir olgu olacakt r: nk ondan bir mektup almtr, yahut onun daha nce verdi i szleri veya kararlar biliyor. Szgelii, bo bir adada bir saat veya ba ka bir alet bulan kimse, bu adada eskiden veya az nce insanlar n bulundu u sonucunu karacaktr. 72

Olgulara ait olan btn akl-yrtmelerimiz ayn mahiyettedir. imdiki olgu ile, onunla iliki kurduumuz olgu aras nda bir balant olduunu kabul ediyoruz. E er birini tekine ba layan hi bir ey yoksa, bu ili ki tamamen geici olacaktr. Karanlkta heceli sesler ve anlamh kelimeler i itiyoruz. Bu demektir ki orada bir kimsenin bulunduunu kesin olarak biliyoruz. Niin? nk bu grltler, fsltlar hi de ilse insan tabiatmn ve organizminin eseridir. Ayni tabiattaki btn aklyrtmeleri tahlil edersek, onlar n sebeplik ili kisi zerine dayand n ve bu ilikinin yakn veya uzak, do rudan do ruya veya aral olduunu grrz. Bylece kendi olgulara ait kesinlik hkmmzn kayna olan bir apa kln mahiyetini anlamak iin, her eyden nce sebep-eser ili kisine ait bilgiyi nasl kazandmz' aramalyz. Hume, istisnas z olarak, olgular hakkndaki bilginin hi bir durumda tecrbeden nce, s rf zihinde yap lm aklyrtmelerle kazanlmadn sylyor. O yalnzca tecrbeden gelir. Devaml bir ba lant iinde bize zel konular gsterir. Bir kimseye bir konu gsteriniz: Bunun tabii sebebi ve ondaki hassalar ne olursa olsun, e er bu konu onun iin tamamen yeni ise, duyu niteliklerini incelemek suretiyle hi bir sebebini, hi bir eserini ke fedemiyecektir.

Hume'da Tmevar ve Aklanmas


Sebep-eser ili kisi iki trl dnlebilir: 1) Biri geici ve tesadfi: Burada A, B nin sebebidir dedi imiz zaman bu iliki bir daha tekerrr etmeyecek tek bir olay olarak grlm tr. Bizi imdi yksek sesle biri arm olsa onun kim oldu unu anlamak iin karz. Fakat bu a rmak ve kmak olaylar arasnda hi bir devamllk yoktur. 2) kincisi devaml ve zaruri olan sebep-eser ili kisidir. Bunu her ne zaman A olursa mutlaka ondan B eseri kar eklinde ifade ederiz. Tabiat olaylarnda zaruretten ve determinizmden bahsetti imiz zaman bizi me gul eden

ikinci ilikidir.
Fakat ireti veya devaml, tesadfi veya zaruri dedi imiz bu ilikileri nasl tesbit ediyoruz ? Her eyden nce burada sebep ile eser aras nda bir ncelik-sonralk ilikisi grlyor. A - B diyoruz; fakat B -> A demiyoruz. Demek ki her sebep-eser ili kisi bir ardardalk (succession)a indirilebilir. Olaylar aras nda ard ayda gelenlerden "daima birbiri arkasndan" gelenlere sebep-eser diyoruz. Hume'a gre btn sebep ili kileri ruhi a rm (Association) lara irca' edilebilir. Newton, genel ekim kanunu ile tabiat n btn ilikilerini ifade ettii gibi Hume bu a rm kanunlar ile de ruhun btn ilikilerini gstereceini iddia ediyor. Onca olaylar aras nda: 1) Zamanda lk, 2) Benzemek, 3) Z tlk, 4) Sebeplik olmak zere drt trl a rm iliii vardr. ki eyi ayn zamanda veya yanyana oldu u iin, birbirine benzedi i iin , birbirinin z tt olduu iin, en sonra biri tekinin sebebi oldu u iin hatrlarz. Tabiat kanun73

larnu ifade etmemize, tabiat olaylar aras nda zaruret (necessite) oldu unu iddia etmemize imkan veren bu sonuncu hat rlamadr. Hume'a gre tecrbe ile tesbit etti imiz tabiat olaylar aras nda zaruri iliki olduunu syleme hakkn, biz ancak birbiri ard ndan gelen olgular aras nda tekerrr (rep &ition) varsa kendimizde bulabiliriz. A olay daima B olayndan sonra geliyor diyebilmek iin l bu tekrar tecrbeyle kontrol etmektir. Fakat asl nda bu tekrar ruhumuzun bir allkanlndan ibarettir. Biz A dan sonra daima B yi grme e "altmz" iin, birinciyi ikincinin sebebi diye kabul ediyoruz. Fakat bunun tamamen aksi de d nlebilir. Alkanlklar= ruhumuza aittir ve bizde meydana gelir ve ba ka bir zamanda kaybolabilirler. O zaman sebep diye kabul ettiimiz eye art k sebep gzyle bakamay z. Gne daima do udan doar ve batdan batar hkmnn akli bir kesinli i deil, yalnzca tecrbi apa kl vardr. Gnn birinde bunun aksi de olabilece i dnlebilir. imdiye kadarki tecrbelerimizden ah kanhklarmz bize bu hkm verdirdi i iin onu a maz surette do ru diye kabul ediyoruz. Halbuki bir zaman iin do ru kabul ettiimiz bir sebeplik ilikisi, alkanlklarmzn deimesiyle yerini ba ka bir ilikiye brakabilir. Hume bu suretle tabiat kanunlar nn indi olduklarn sylemek istemiyor. Ancak onlar tesbit iin ba vurdu umuz tmevar (induction) metodunun tekrardan, al kanlktan ve bu tekerrr eden olgular n "daima byle olaca na" inancmzdan do duunu gstermek istiyor. Aksi halde yapt mz tecrbelerin says snrl olduu gibi insanln mr de sonsuz say da tecrbe yapmaa elverili deildir. Halbuki her induction s nrh sayda tecrbeden sonsuzda geerlii olan, yani "her zaman byle olaca " hakknda hkm karyor. Bu hkm, dogmatikleri iddia etti i gibi akln de imez prensipleri ile varlk aras nda tam bir uygunluk oldu u kanaatinden karamayz. Grlyor ki Hume felsefenin en az i lenmi bir konusuna, induction a ait tahlilleri ile dogmatizme en byk darbeyi indirmi oldu. Kant: Dogmatizm ve septisizm kmaza= zlmesi XVIII inci yzylda dogmatizm ve septisizm iki kar t kutup halini almt. Dnceyi bu iki alternativ'in kmazndan kurtaran Kant oldu (17241804). Bilginin varla uygunluu, yani hakikat probleminde her ikisini a an yeni bir gr getirdi ki bu da criticisme veya ba ka bir adla relativisme dir. Kant meslek hayat nn ilk devresinde tamamen dogmatizme ba l kald. O zaman stad , Leibniz felsefesini Almanya da devam ettiren Wolff idi. Ancak 45 yanda Kant' n kafasnda byk bir deime oldu. Kendi ifadesi ile "Hume beni dogmatizmin uykusundan uyand rd" diyor. Fakat bu uyan onu iiphecilie srkleyecek yerde dogmatizm ve septisizm eli mesini aan yenibir 74

felsefe meydana getirmesine sebep oldu ki, u suretle zetlenebilir: Kant' n, "Saf Akln Tenkidi" adl kitabna gre bilginin zaruri art uurda duyular derecesindeki alma gcdr. Onun uyar m' ile uurda mekn ve zaman s ralarna gre sralanan, karmakar k kalmayan duyumlar dzeni kurulur. Kant' n buraya kadar fikri henz Hume'dan kesin olarak ayr lmaz. Fakat o daha ileri gider ve duyumlar n uurda yalnz duyarla ait alma gcnn ekilleri (forme) ile yani mekan ve zamanla de il; zihnin birletirici, terkip edici faaliyetleri ile dzenlendi ini gsterir. Bylece zihnin terkip edici gc ile duyumlulukta mekan ve zaman a priori ekillerinin kavrad klar zihin kategorilerine ykselir. Bu eyler zihin faaliyetinin kanunlar ile dzenli bir silsile halinde "sebeplik balants", ve dzenli bir zamanda lk iinde" karlkl etki balants" olmak zere toplan rlar. uurun (veya sjenin) tan ma gc duyumlarn ham maddelerinden bir " eyler sistemi", bir "tabiat sistemi" kurar. Btn bu faaliyetin, ancak insan n idrakinde, tecrbede var oldu u kabul edilir. Fakat insan ruhu (veya insani tecrbe) d ndaki "asil varlk" (chose en

mi) Kant'a gre bilinemez olarak kal r. Oras uurdaki bilinen fenomen'lerin dnda kalan bilinemez (nounine) lemidir.
Kant, uurun iindekilerde (contenu) iki taraf buluyor: 1) Tecrbeyle d lemden gelen; a posteriori olan yani tecrbeden sonra elde edilen tecrbe verileri. 2) Tecrbeyle elde edilmi olmayp uurda tecrbeden nce varolan ve tecrbenin yap lmasn mmkn klan, a priori olan tecrbenin uura ait artlar . uurun a posteriori unsurlar bilginin "madde"sini te kil eder. uurun

a priori unsurlar bu maddeye bir " ekil" verir. E er uur bu a priori ekillere
sahip olmasayd duyumlar anlams z birer karklk olarak kalacak ve bundan dolay tabiat ilminin esas n meydana getiren tecrbe'yi tekil edemiyeceklerdi. Bunun iin denebilir ki a priori ekiller, tecrbe taraf ndan yaradlmam olan, (ki Hume'a gre bunlar yaln zca duyumlarla tecrbeden gelirler) tam tersine tecrbeden nce uurda var olan ve tecrbenin ideal artn meydana getiren temellerdir. Bu a priori ekiller duyarlk derecesinde mekan ve zamand r Mekan ve zaman tecrbeyi kavrayan sezgi (Anschauung)lerdir; duyarl n ekilleridir. Zihnin terkipleri ise art k duyarlktan ykselmi ve duyu ile iliii kesilmi olan kavramlar olarak grnrler: Seheplik ba , cevher ve arazlar arasndaki ba, v.b.. gibi. Onlar dncenin a priori ekilleridir. Kant onlara "zihnin kategorileri" diyor ve mant ktaki on iki hkm ekline karlk olmak zere on iki kategori gsteriyor. Vak a mantk, hkmleri nitelik, nitelik, grelik ve tavr daki farklar bakmndan snflar. Niceliklerine gre hkmler: Mfret, tikel ve tmeldir. Niteliklerine gre: Olumlu, olumsuz, belirsizdir. Grelikleri bakmndan: Kategorik, farazi (hipotetik), ay rc (disjonctif)dir. 75

Tavrlarna gre: artl, beyan (assertorique) ve kat'i (apodictique)dir. Bu hkm ekillerinden her biri ancak, zihnin onlara kar lk olan kategorileri sayesinde mmkndr. Bundan dolay kategoriler yle bir sraya gre s ralanabilir: 1) Nitelik: Birlik, okluk, btnlk (totaliM); 2) Nitelik: Gereklik, olumsuzluk, s nrlama; 3) Grelik: Ait olma (cevher veya araz), sebeplik, ortakl k s (karlkl etki); 4) Tavr: inkan-imkarszhk, varolmak-varolmamak; zorunluluk 6 (n& cessiM)-zorunsuzluk (contingence). Her hkmn nitelik, nitelik, grelik ve tavr'a ait ekilleri vardr. Bundan dolay her hkmn iinde (muhtevas nda) drt kategori gerekle mektedir. Bylece mesela "kar beyazd r" hkmnn kurulu unda u drt kategori'nin yeri vardr: Btnlk, gereklik, ait olma (beyazl k kara aittir), varolmak. Kategoriler, d lemden alnm tecrbelere de il, onlar mmkn klan uura, yani ideal varlk alanna aittir. Onlar bir hkmn ve bundan dolay ilmi bilgi sisteminin varl iin zarfri olduklarndan, Kant onlar hkmn ideal ve transandantal (yani tecrbeyi a an) unsurlar sayar. Kant'dan nce gelenler ve genellikle formel mant k ideal ekiller aras na yalnz "tahlili" (analytique) ekilleri ve ba lca aynlk ve eli mezlik ilkelerini koyduklar halde, Kant'a gre bu kategoriler "terkibi" (synth&ique) ekilleri meydana getirirler. Yani zihin onlar yard m ile yeni bir ey bulmakta, kendi form'una tecrbenin d alemden getirdi i madde'yi katarak bilgiyi meydana getirmektedir. Bunun iin Kant yeni bir mant k blmnn, "transandantal mant k" denen blmn kurucusu saylabilir. Bu mant k bilginin terkibi mant ld formlar ilmidir. Kant'da analitik hkmler, sentetik hkmler Bu esasa gre Kant hkmleri ikiye ay ryor: 1) Analitik hkmler ki, bilgimize tecrbeden yeni bir ey katmazlar. Bunlar geometri nin axiomiarndan teorem'lerin karlmas veya cebrin denklemleri gibi zihinde soyut olarak i lerler ve onlara tecrbeden hi bir ey getirmezler. 2) Sentetik hkmler ki, tecrbeden ald klarmzla bilgimizi ilerletirler. Kant felsefesi, Hume'da oldu u gibi yalnz bunlara dayan r. Fakat sentetik hkmler de: a posteriori sentetik hkm ile a priori sentetik hkm olarak ikiye ayrlmaktadr. Birinciler yalnz tecrbe verileri olarak kahrlar. (Fakat
5 Ortaklk = katlma: participation. 6 Zorunluluk = Zaruret.

76

duyarlk derecesinde dahi olsa a priori - formlar olarak mekan ve zaman sez gilerinden gemedike bilgi kurulamad iin Kant sistemine gre tam a

posteriori sentetik hkm mmkn de ildir). Kant bunlar ancak duyarlk


(sensibilite) derecesinde yani ilmi do uracak surette zihin kategorilerine ykselmemi "sentetik hkmler" say yor. kinciler yani a priori sentetik hkmler as l ilmimizin esasn te kilederler. Bunlar tecrbe ile a priori zihin kategorilerinin birle mesinden do arlar: Ya mur yayor veya burada bardak var hkm ilk dereceden sentetik hkm olduu halde; btn cisimler bo lukta ayni hzla derler veya cisimler kitleleri ile dz, mesafenin karesiyle tersine orant l olarak birbirlerini ekerler hkmleri a priori sentetik hkmlerdir. Ilim bunlara dayan r. Kant'a gre matematik hkmlerimizin byk bir k sm da ayn zmreye girer, mesela', 5 7 = 12 hkm Kant'a gre analitik de il, sentetik a priori bir hkmdr. nk burada 5 ve 7 say larn birletirerek yeni bir sonuca var yoruz. Kant' n bilgi teorisi ideal form'lara dayanan bir terciibe teorisidir. Ba ka deyile Kant'a gre tecrbe asla saf tecrbe, yani ideal artlar olmadan yap lan tecrbe olamaz. S rf a posteriori verilerin toplam ndan ibaret kalamaz. O daima duyarlk, zihin ve akl derecelerinde uurun in a ettii bina olacaktr. nsan ruhu tabiat tanmaa elveri lidir; nk onu kendisi ina ediyor. Tabiat ruhumuzun yap s ve terkibidir. Fakat bundan dolay Kant'n grn tabiat ve tecrbeyi en aza indiren bir ideal in a gr saymak da do ru deildir. nsan ruhu tecrbeden duyumlar alr, onlar kendi faaliyeti ile dzene koyar. Kendi a priori eklini onlara katmak suretiyle bilgiyi meydana getirir. Tabiat bir asil ey (chose en soi) deildir, sadece fenomendir. Bilginin muhtevas olan tabiatta nsan ruhu bilginin yarat cs deil, sadece mimardr. Kant, felsefesine daima u sorularla ba lar: Bir saf ilim mmknmdr? Bir metafizik mmknmdr?, v.b. Yapt aratrma ancak ideal form'lara gre ilmin mmkn oldu unu, metafizik sorular ise bilginin imkan artlar dnda "bilinemez" olan asl ey e ait oldu u iin mmkn olmad n gsterir. Bundan dolay Kant'n felsefesine, bilginin a priori uur formlarna "gre" doru olduunu syledii iin grecilik (relativisme); ilimde saf akln, ahlkta pratik akln tenkidini yapt iin ele tiricilik (criticisme) denir. Kant dogmatizmin gerei tamamen bilme gcnde olan kesin ve sars lmaz akl kriteri yerine ideal ve tecrbeden nce varolan (transandantal) a priori uur kriterini koyuyor. E er bilgimizde deimezlik varsa, bu gere i deimez olarak bilen ve gere e tam uygun (acUquate) akldan gelmez; nk akl snrhdr ve yalnz kendi form'larnn bile bildiini bilir. Eyann asln bilemez. Bununla beraber bilgi yine de de imelere tabi ve temelsiz de ildir. nk insanlk durduka insan uurununun a priori ekilleri de sabit kalacak ve bilginin bu suretle

izafi (relatif) olmakla beraber sabit bir temeli olacakt r.


77

Kant felsefesinin yorumlan ekilleri Kant felsefesi, kendisinden sonra iki trl yorumland : 1) Sbjektif grecilik eklinde Bu yorumlama Kant' psikolojik ak lamalara ve ferdcili e kadar gtrd. 2) Mantki transandantal yorumlama. Bu ikinci ekilde anla lan Kant felsefesi ilim teorisinin geli mesine hizmet etti. Eflatun idealizmini yenile tirdi. Bir yandan da varl k ve dnce ayn lii hakkndaki yorumlamalarla Kant' n bir kenara b rakt Noumkte'i tekrar felsefe al nana sokan Alman romantikleri bu felsefede yeni bir r at lar. Fichte, Schelling ve Hegel felsefeleri halini aldlar. Sbjektif grecilik fikri Iskoya Okulu denen felsefede ak l ile imann sahalarn tamamen ayrarak akl (Kant gibi) s nrlayc gc diye anlad. Buna karlk sonsuzu ve s nrsz iman sahasna koydu. Fakat daha ileri giden bir ksm Kant'c lar akln snrlayc gcnden dolay, bilgiyi faraziyelerden; zihnin mevhumelerinden (fiction) ibaret sayma a kadar vard lar. Bunlar gerek hakkndaki dncelerimizin "sanki varm gibi" kabul edilen faraziyelere dayandn iddia ettiler. Bu gr n balca temsilcisi Vaihinger dir. Kant felsefesini bu ynde yorumlayanlar a r fertci ve sbjektivist gr e kap ldlar. Mantki transandantal yorumlama ba lca Marbourg Ekol denen yeni Kantc lar tarafndan savunuldu. Bunlara gre Noumene bilginin ula mak istedii ve asla tam ula amad idealdir. Bundan dolay onu tecrbe alan dnda kalan esrarl bir kuvvet gibi grmemelidir Ilim devaml bir ilerleme halindedir ve akl n rol bu ilerlemede tecrbeye rehber olmakt r. Grecilik fikri Auguste Comte'da (1798-1857) positivisme eklini ald : Biz olaylar aras nda yalnz zamanda lk, ardardal k mnasebetleri grebiliriz ve onlar bu mnasebetlere gre inceleyerek ilimleri meydana getiririz Bilgimiz objektif olarak s nrl oldu u iin msbet (positif) dir. Snrsz ve sonsuz ise belirsiz, menfi kavramlard r; onlarla tabiat bilmeye imkan yoktur. Ilimler aras ndaki farklar olaylar nn basitlik ve mrekkeplik fark ndan ibarettir. Bylece Auguste Comte'un positivisme'i felsefenin roln bir ilimler s nflamas" yapmaa irca ediyor. Bilgi teorisi asl nda bir ilim teorisidir. Onun d nda ayr bir ahlak teorisi ve metafizik olamaz. Herbert Spencer (1820-1903) grecili i agnosticisme haline getirdi: "As l ey" bilinemez olunca, onunla me gul olmamn manas yoktur. Felsefe btn metafizik d ncelerden yaz gemelidir. Kant ilim alan nda metafizi in imkanszln gsterdii halde, vicdan n "mutlak emir"inde Noumene'in arts zIlgim grd iin, bir "ahlk metafizi i", hatta sanat alan nda bir tabiat 78

metafizi i dnmt. Spencer'in "bilinemez" teorisi (agnosticisme) btn bu dnceleri bo sayarak felsefe d nda brakt. Bundan dolay O da bir nevi relativisme say llrnaldr. Kant'm dogmatizm- phecilik atmasna kar getirdii zm ekli ne kadar byk olursa olsun, felsefesi ksa zamanda birok dallara ayr ld ve eski doktrin buhranlar n ortadan kald rrken eskisinden daha ok ve at kan doktrinlerin domasna sebep oldu u iin, yeni bir buhran devri at . Bu fikir anarisi balca 1880-1900 yllar aras nda kendini gstermi tir. Kant-Hegel sistemciliine kar trl tepkiler do du. Kant'a kar tepkiler 1) Kant felsefesini'', romantizm ynnde zirvesi say lan Hegel'e kar doan tepkiler ki bunlar sbjektif varl n "inan "ndan doan Kierkegaard'n dini tepkisidir. II) Kant' n relativisme'ine ve Hegel'in a r akklna kar irade felsefesini savunan Schopenhauer'in ve onu takip eden Nietzsche'nin tepkisidir. III) Kant'n sistemciliini son haddine kadar gtren ve alemi rasyonel bir sistem iinde aklayan Hegel felsefesine kar , kapal sisteme hcumu, Pratik'in, pratik faydan n teori'ye stnl , teori'yi meydana getirdi i temel fikrinden hareket eden Pragmatisme'in tepkisidir. Birincisi din felsefesi iken, sonradan yay larak trl ekillerde existentialisme halini ald kincisi Nietzsche'den ba layarak existence felsefesiyle birle ti. ncs tecrbe felsefesi olarak ba lca Amerika'da yayld. Son yzyl bu zt ve at kan grlerin mcadelesiyle doludur. Yeni buhrann kayna, Kant' n, dogmatizm-septisizm at mas ortadan kald rmak iin analitik hkmleri konu dnda brakmas veya ok nemsiz saymas idi. Bu kmsemenin daha Hume'da ba lam olduunu grmtk. Halbuki Kant hem analitik sayd Geometri hkmlerinin bilgimize tecrbeden bir ey katmadn sylyor, hem de aritmeti e ait verdi i misalle bir ksm matematik nermeleri sentetik say yordu. Kant' bu konuda bu derece kesin harekete sevk eden nndeki iki rehber: Euklides geometris inin teerbeden ba msz olarak analitik sabitli i, ve Newton fizikinin tecrbi kat'ilik ve kesinlik rne i olmas idi. Halbuki son yz ylda bu iki rehber hakk ndaki grler hayli sars ld : A) Sembolik mantkclar 1900 tarihlerinden beri matematik ilimlerle mantk] birletirme e kalktlar. Bu alanda eskiden Leibniz in ba lad te ebbs ilerlettiler. Bylece muhtevas z kesinlii olan lojiko-matematik hakikata' tabiat hakkndaki aratrmalarmza elveri li bir zarf oldu unu gsterdiler.

79

B) Euklides geometrisinin biricik geometri olmad , baka trl postla'lara dayanan tamamen ba ka geometri'lerin kurulabilece i grld. Bu suretle Kant' n Euklides geometrisine gre tasarlad tecansl, sonsuz ve buutlu mekan tasavvurunun imkans zl anlald. 4 buutlu mekan, iriler mekn, topologique mekan, v.b. bunlardan.d . Kant felsefesini sarsan balca ilim deimelerinden biri bu idi. (Buna sosyal ilimler alan nda insan zihninin deitii hakkndaki grleri katabiliriz). C) En sonra Einstein fizi i Newton fiziinin verdi i mekan ve zaman n sabitlii hakkndaki gr sarst. Mekan ve zaman iki ayr sezgi olacak yerde, bu yeni gr te "mekan-zaman sreklisi" tek bir sezgi olarak al nyordu. Ayrca Einstein kendi mekan-zaman sreklisi halindeki kainat n Minkowski'nin 4 buutlu geometrisi ile birle tirdii iin yeni geometriler itibari ve soyut olmaktan kyor; onlardan her biri bir gerek derecesini ifade ediyordu. Ba ka deyile Einstein teorisinde mekan-zaman Kant'da oldu u gibi zihnin bo bir form'u, e yay almaa yarayan bir kahp de il; gerek varhkt r; yani kainat mekan-zaman sreklisidir. Euklides geometrisinin oldu u gibi Minkowski ve Riemann geometrilerinin de fizik gereklikleri vard r. Kant'a kar yeni ilim felsefesi Yeni ilim alanndaki bu deimeler kar snda Kant felsefesinin, oldu u gibi ayakta kalmas na imkan yoktu. Kant' n ahlak metafizii, sanat felsefesi alanlarndaki grlerini bir yana b rakacak olursak "ilim teorisi"ndeki gr bu deimelere mukavemet edemedi. Onun yerini iki gr ald : Biri Bertrand Russell ile ba layan ve bir oklar tarafndan geli tirilen "ilmi felsefe" ve "sem bolik mantk" grdr kincisi Edmund Husserl'in yine bu yzy l banda ortaya att ve trl ynlerde yorumlanmaya u ram olan phen.omenologie grdr. 1 Ilmi felsefe Kant ve Hegel gr lerinin aksine olarak analitik hkmlere dayanan felsefedir ve temelini lojiko-matematik ilimler te kil eder. Bu, aklc dogmatizmi bir yana b rakmak artiyle, Leibniz felsefesine dn demektir. Leibniz akli hakikatlerle (yani ayn lk, eli mezlik, yeter sebep ilkeleriyle) tecrbi hakikatin, tabii zaruretlere ait bilginin, zlebilece ini iddia ediyordu. Halbuki yeni ilmi felsefe bu iki hakikati kesin olarak ay rmaktadr. Ona gre lojiko-matematik hakikat tabiatla ili ii olmayan, muhtevas z srf soyut semboller aras ndaki tutarlk (colte'rence) hakikatidir. Tabiat hakkndaki bilgimiz ise gere e ait tesbitlerden. 7 ibarettir. Birincisi muhtevas z
7 Buna Viyana okulu filozoflar enonces protocolaires (tesbit beyanlar ) diyorlar. u beyaz, burada bir elektrik ak m var gibi.

80

fakat kesin, ikincisi muhtevah fakat kesinlikten mahrumdur. Bu felsefe ba lca Viyana Ekol tarafndan gelitirildi ve "lojistik empirizm" ad n ald (Schlick, Carnap, Frank, Reichenbach. v.b.) Ancak bir yanda bo ekilleri"' kesin hakikati, bir yanda muhtevan n bulank hakikati bilgiyi ilerletmee elveri li olmad iin yeni mantk almalar imdada yeti ti. Birinci blmde grdmz ok de erli mantklar, ihtimaliyet mant k' bu iki ayr dnyay birletirme e alt. Uygunluk probleminin bugnk zm yollar ndan biri budur. D. D klemin Varl Problemi 3 . Bilgi teorisinin nc esasl problemi d lemin varl meselesidir. Filozoflar, hele modern felsefecileri derinden u ratran bu soru ortak duyu iin dilnlmeye de meyen bir sorudur. Halktan birine "D lem gerek olarak varm dr?" diye sorsanz aka etmediinizden emin olmak iin yznze bakar. Sonra srar ettiinizi ve onu artmak iin sormad nz anlay nca: -Buna phe mi var? te masay gryorum. Kalemi elimle tutuyorum. Kendimi bildiim gibi onlarn da var olduklarn biliyorum"der. Fakat felsefe iin soru bu kadar basit de ildir; ve bu sorunun konulmas birok nemli neticeler dourmaktadr. lka filozoflar byle bir soruyu ak llarndan geirmemilerdi. nk onlarn psikolojik bilgisi ok zayft. Grme algsn, gzden kan bir nn grlen ey zerine gitmesi ile a klyorlard. Ayrca onlarda bilgi teorisi problemleri btn olarak do mu deildi: Yani felsefi bir ara trmaya girmek iin nce bilginin muhtevas m tahlil ve tenkitten geirmek gerekti ini diinmiyorlard. Bundan dolay lka felsefelerine auto-kritikten gememi olduklar iin realisme naif denebilir. Ancak phecilerde alglarm aldatc olabilecei hakkndaki dnce bilgi tahliline doru bir adm say labilir. Nitekim Ortaada bn-i Heysem grme alg smn fizik ve psikolojik tahlilini yapmak suretiyle phecilie ulamt.' Ancak orada hi biri iin yine "d lem" problemi konmu de ildir. Gazali "El-Munkiz min-ed-dall" adl eserinde rya ile uyanklk arasndaki fark inceler ve dnya alg larmn ebedi hayata gre bir nevi rya olabilece ini sylerken "d lem" sorusuna do ru bir adm atm saylabilir. Dini d ncede ve ba lca Sufinerin grnde (farktan cem'e, kesretten vandete gidildi i zaman) lemin, bir nevi rya gibi grlmesi de buna katlmandr. Ancak Sufiler cem'den tekrar farka dnnce (El cem'i ma'alfark = birlikle beraber farkllk) lem art k aldatc glge, "yalan dnya" olmaktan kar ve birliin grnlerinden, (tecelliyat) biri olur. Has l Ortaa dncesinde Plotin felsefesine benziyen ve teorik olarak ondan millhem" glge lem" fikri d lem problemi'nin ba langc saylamaz.
8 bn-i-Heysem de bu pheei tavrn aarak yeni bir tarzda Farabi dogmatizmine dnd.

81

Byle bir problemin ba layabilmesi iin -dediimiz gibi- k fizii'nin, grme fiziyolojisinin, psikolojinin hayli ilerlemi olmas ; ayrca bilgi teorisinin istedii bilgi tahlili ve eletirmesinin felsefede esasl rol oynamas gerekir. Bu da ancak Galilee'nin modern ilmi temellendirirken "e yann grn" hakkndaki tenkitleri ile ve basit ortak duyu verilerine dayanarak ilmin kurulauyacan gstermesi ile ba lamt. Campenella ve Descartes'in "kesin olarak bildiimiz yalnz dorudan doruya bilinen kendi uurumuz hakkndaki bilgidir; btn ba ka bilgiler duyu aralar ile ve dolaysiyle elde edildii iin onlar hakknda kendimiz gibi kesin bilgiye sahip de iliz" demeleri d lem problemine kap at. Artk modern felsefede u soru kanlmaz olarak meydana kmaktad r: D lem gerek olarak varm dr, yokmudur ? Probleme birinci ekilde cevap verenler - phesiz bilgi ele tirmesinden gemek zererealisme doktrinini, ikinci ekilde cevap verenler idealisme doktrinini meydana getirmilerdir. Baz felsefelerde realist cevap ile idealist cevap d ncenin iki merhalesi oldu u iin onlar kesin olarak bu doktrinlerden, birine mal etmek kabil deildir. Ancak metod ve kolayl k bakmndan nce d alemin varln kabul edenleri, sonra inkar edenleri gzden geirelim.

Realizm
ada felsefede ne lka, ne Ortaa anlamnda realis felsefe bulmak hemen kabil de ildir. Ortaa hlar realizm deyince tmellerin gerekten var olduklar n anhyorlard. Nitekim bn-i Rd, Auguste Comte'dan. ok nce fert olarak insanlar n ruhlarru deil, tmel olan insanl (ve insanlk ruhunu) gerek sayyordu. Eflatun'a gre idee'ler duyular st gerek varhklard r. Bundan dolay Idee teorisini kurmu olmasna ramen onun felsefesine, modern anlam ile, idealizm de il realizm demek gerekir. XVII. yzylda Spinoza realizmin ba lca temsilcisi olarak gsterilebilir. nk Mutlak sonsuz cevher olan Allah bildi imiz dnce ve varlk sfatlariyle gerek varl ktr. "Onun sonsuz sfatlar varsa da biz onlardan yaln z ikisini biliyoruz" demek, bilmedi iniz s fatlarm da dedktif ak lyrtme ile var olduklarn kabul etmek demektir. Spinoza, kainat ve insan hakk ndaki btn bilgileri bu ilk ve kesin hakikatten geometrik isbat yoluyla (more geometrico) tanmlardan axiom'lara, onlardan teorem'lere ve kan tlara gemek zere karmaktad r. Her ne kadar tecrbenin hi bir yeri olmad n sylemiyorsa da, byle bir kantlamadan tecrbeye lzum kalmadan ilk sonsuz cevherin varlndan btn tabiat ve insan olaylar kantlanmaktad r. Ona tam zt yolu tutmu olan John Locke bo bir levha diye grd uurda duyumlar yoluyla derece derece genel fikirlere kadar bilginin nas l kurulduunu anlatrken, tecrbeden kmayan fikirleri, mesela cevher fikrini 82

anlamsz bir isimden ibaret say yor. Vaktiyle Occam usturasi denen metodla Ortaa phecilerinin yapt klar gibi, karlnda bir gerek olmayan "isim"leri taryor. Fakat metafizi e kar bu iddetli hcum Locke felsefesinin realist olmasma mani olmuyor. nk, bir yans ma (r glexion = teemml) yoluyla ikinci niteliklerden birinci nitelikleri karyor. Halbuki birinci nitelikler (yani mekan, hareket, diren v b ) ikinci nitelikler gibi sbjektif deildirler; eylerin hassalar dr. yle ise gerek bir lem vard r, Ayni d ncede ykselerek, Locke Allah n varln isbat ediyor. Grlyor ki, Spinoza'run tam aksi ynde bir d nce r amasna ramen bu filozof da realisttir. ngiliz filozoflar ndan Hobbes da (1588-1679), Spinoza gibi dedktif dnceyi kullanmakla beraber, onun ilahi cevheri yerine, yaln z madde ve hareketten ibaret maddi prensibe dayanmakta ve ayni d nce yolu ile ilk maddeden canhlarn, ruhlu varlklarn insann aklamas na gemektedir. Bu bakmdan onu da realist felsefeler aras nda saymamz gerekir. Hobbes her ne kadar sonradan k smen Locke'un yapt gibi-cevher, araz, gayelilik, v.b. gibi Ortaa felsefesinden kalma metafizik fikirleri taramakta ve bundan dolay nominalist saylmakta ise de; bu onun maddeden ibaret bir lemin gerekliini nceden kabul etmesine, yani tam anlam ile realist olmas na engel olmamaktad r. (Byle dnen bir filozofa sorulabilir: Biz maddi olaylar gryor ve tesbit ediyoruz. Fakat madde, onlar n ktn kabul ettiimiz bir "cevher"dir. Bu bakmdan ba ka metafizik fikirlere kar yapt tenkidi ayni suretle maddi cevhere de uygulamal deil mi idi?) Descartes felsefesinin etkisi ile do mu olan XVII. yzy ln mekanik materyalizmi ile (d'Hobbach, La Mettrie, v.b.). XIX. yzy ln biyoloji ve paleontoloji filmlerinin geli mesine dayanarak do mu olan evrimci materyalizmi( Karl Vogt, L. Bchner, E. Haeckel, v.b.) de ayni suretle realist sayilmalidr. Yalnz bu sonuncular Kant' n tenkitci felsefesinden getikten sonra bu sonuca vard klar iin, onlar dier realistlerle ayni kadroya koyamay z.

skoya ekol (Fid6sme) XVIII. yzylda en bariz realist felsefe Iskoya Ekol diye de tan nan
ortak duyu (common sense) filozoflarm n grdr (Dugald Stewart, Hamilton, Thomas Reid, v.b.). 9 Bunlara gre alglarmzla kavrad mz Mem gerek lemdir. Bu bak mdan ortak duyu bizi aldatmaz. Alg bozukluklar

(illusion) ve birsamlar (hallucination) bir kenara b rakldktan sonra-ki iyi


bir gzlemci bunlardan kurtulabilir- herkesin varl n kabul etti i gerek 'alemle karilarz. Bu lem hakk nda edindiimiz bilgi birtakm hkmlere (nermelere) dayan r. Her hkm s nrldr ve sm rlaycdr. yle ise biz ak9 Bu felsefe

fiLUisme (imanehk) diye tanumaktadr.

83

lmzla yalnz snrl olan eyleri bikbiliriz. S nrsz ve sonsuzu bilemeyiz ve dnemeyiz. Ancak bizim akl dnda baka bir yetimiz vard r ki onunla snrsz ve sonsuzu kabul etmekteyiz: Bu da iman'd r. Iskoya filozoflar gerek akl, gerek iman yolundan d lemin ve sonsuz varln gerekliini kabul etmektedirler. ( u noktay iaret edelim ki Iskoya felsefesinin realizmi, daha nce domu olan ar idealisme felsefelerine kar tepki olarak do mutur. Fakat biz metod bak mndan nce realist felsefeleri grd mz iin bu tepkiyi douran fikir rlarn ikinci ksma brakyoruz.) ngiliz yeni realizmi Ayni suretle idealizme kar tepki halinde do an en yeni cereyan da XX. yzyl banda Ingiliz yeni realizmi diye adland rlan felsefedir. Yeni realizm ilkin M G Moore tarafndan ifade edildi. O, her eyden nce idealizme reddiye yazarak i e balad. Ona gre ada idealistler nermelerin hem analitik, hem sentetik oldu unu sylyorlar. Bundan dolay da bariz bir eli me iindedirler. Bir prensip ayni zamanda hem analitik, hem sentetik olamaz. Fakat Moore yalnz diyalektik tartma ile yetinmiyor. Bilginin tahliline de giriyor; psikoloji yardm ile duyumu tahlil ediyor. Orada biri btn duyumlarda ortak olan "uur", teki de onlar ayran "obje" olarak iki unsur ayryor. Mesela mavi ve ye il farkldrlar; fakat uur ikisin,de ayndr. Obje uurda bir an hazr olabilir, baka bir an hazr olmayabilir. uurla mavi ve ye ili, yahut herhangi bir objeyi ayni saymak imlnszdr. Idealizmin yapt gibi bunlar birletirmek bir olgu hatas, ayni zamanda bir eli medir. Eer mavi uuru varsa, var olan uur mudur, mavimidir ? Yahut ayni zamanda her ikisi midir? Bu alternativler kar trlamaz ve "mavi vard r" hkmnn "mavi ve uur vardrlar" hkm ile ayn olduu sylenemez. Moore'un idealizme yapt iddetli hcum birok Ingiliz yeni realisti tarafndan tamamland. Bunlarn banda "ilmi felsefe"nin kurucusu Bertrand Russell (1872-1970) gelir. O, hem sembolik mant k tetkikleriyle hem psikolojik tahlillerle realizmi savundu. Yeni ngiliz felsefesinin tan nm metafizikeileri olan Alexander ile Whitehead da yeni realisttirler. Alexander'e gre felsefe ilimlerin tatbik etti i metodu derinle tirmekten baka bir ey yapmaz. Onlardan ancak daha umumi olan objesiyle ayr lr. Felsefe btn ilimleri ku atan realitenin en geni manzaralarm gz nne alr. Ilimler gerekle u ratklar ve ister istemez realist olduklar iin felsefe de realisttir. Felsefe'nin hareket noktas insan uuru veya ruhu deildir. Btn genilii ile ele alnan alemdir. Insana ve ruha ait tetkikler ancak buradan ba layarak yaplabilir. Alexander, felsefesinin modelini zaman n hakim fizik gr olan Einstein teorisinden al yor. Onun mekan-zaman sreklisini realist bir meta84

fizik haline getiriyor. nk Eirstein'a (1879-1955) gre mekan ve zaman birbirlerine gre var olan tek bir mihver te kil eder. Yahut ba ka deyile zaman mekann drdnc bu'dudur. Bu manda hareketli ve de ime halinde olan kainat yaln z bir "mekan-zaman sreklisi" = Continuum de l'espacetemps suretinde tasavvur edilebilir. Bu yeni fizi e dayanan Alexander'in kainat bir "lahza-nokta"d r. Yani lemin her noktas ayni zamanda kainat n deien bir anidir. idealizm: Descartes ve Leibniz de B. D lemin var olup olmad sorusunun ikinci alternativ'i idealizm doktrinidir. a da felsefeyi bilgi teorisi (epistOnologie) bakmndan ayrd eden en nemli doktrinler de bu ikinci cevaptan do mutur. Bunun sebebi yeni felsefenin ilk ve orta a ilminin sakat taraflar ndan kurtulmak, filmin geli mesine salam bir temel bulmak iin yap lan gayrettir. Renaissance daha XVI. yzylda astronomi, optik (k ilmi), mekanik ve anatomi ile eski a lar ok am bulunuyordu. Yeni ilimlerdeki byk ilerleme yaln z gzlem aletlerinin. mkemmelle mesinden (teleskop, spektroskop, v.b.) de il, ayni zamanda, hatta daha ziyade ara trman n dayand ilkelerin sk bir eletirmeden geirilmi olmasndan ileri geliyordu. Bu da bir yandan cins-nevi denen sabit ekillerin birbirini iermesinden ibaret syllogisme'in kan tlamas , yani statik mant k yerine tabiat olaylar arasnda grev (fonction) ve deiken mnasebeti arayan ve bu suretle tabiat kanunlar n bulmaa alan dinamik bir mantn konmas ile; te yandan gzlemcinin sbjektif artlarn inceliyerek bunlarn salam bir bilgi aratrmasna elveri li olup olmadn kontrol ile mmkn idi. XVI. ve XVII. yzyllarda ilmi ara trmalar sr'atle ilerlerken ilim adamlar filozof gibi bu kontrol ve ele tirme i leriyle u ra mlar; filozoflar da bu bakmdan ilim adamlarna yardmc olmulardr. Kepler, Copernic, GaliMe (1564-1642), Leonardo (1452-1519) ara trc olduklar kadar filozof gibi de altlar. Nicolas de Cusa, (1401-1464) Ciordano Bruno, (1548-1600) Campanella onlara meslekten filozoflar olarak yard m ettiler. Btn bu almalar bilgi muhtevasnn talihli, doru algy bozan sap nlarn ortadan kaldrlmas, kt bir e itimin ve alkanhklarm ykledii yanlma sebeplerinin meydana karlmas , gzlemci veya ak lyrtcye hareket noktas olacak en salam ve red edilemez ilk temelin, ilk olgu (arche)nin ke fedilerek btn ilmi almalarn bu ilk olguya dayandrlmas zerinde toplanyordu. Daha Renaissance de henz "bilgi teorisi" ad konmam olduu bir zamanda da haz rlklar balam bulunuyordu. Byle olmasa ba ka trl lka ilmini lszce a an yeni dnya sistemi kurulamazd Ksaca: filozoflar ve ilim adamlar karlkl birbirini tamamlayarak yeni ilmi meydana getir85

diler. Bu etin tahlil ve ele tirmelere matematik d nceyi kurabilmek iin eski filmin btn ypranm taraflarn! aykladlar. lka, tmel kavramlar arasnda bir kaplam-ilem mnasebetini miras b rakmt Bu kavramlarn daima en doru olduklar belli deildir. Onlar sadece ortak duyudan "do ru" diye alnmlar ve aralarndaki kaplam-ilem mnasebeti ile genelle tirmeler yaplmas imkan= vermilerdi. Btn sbatlar da "ortak duyu"ya (veya ba ka deyile "halk sans"na) dayanyordu. Cevher, gaye, s nf, v.b. gibi Aristo otoritesinin yerle tirmi ve XVI. yzyla kadar tartmasz hkm srm olan soyut kavramlar bunlardand . Bilgi mu,htevasnn tahlili, uurun "dorudan doruya veri" olarak ele ahnmas o zamana kadar filozoflarm d nmedikleri yeni bir gr , idealizmi dourdu. Bu felsefi idealizmi Eflatun.'un tam anlam ile realist olan Idee teorisinden, sosyal hayatta stn bir amaca ynelmekten, ibaret olan lkclk (sosyal idealizm) den tamamen ay rmandr. Felsef idealizmin ilk eklini Descartes da gryoruz. Duyu niteliklerinin gerek bilgiyi temin bakmndan yetersiz oldu unu gstermek iin filozof onlarla edinilen bilgide ryay uyanklk halinden ayrmaya imkan olmadn syliyor. Buradan btn bildiklerimizden pheye varyor. Fakat oradan varlndan phe edemiyeceim ve kesin olarak bildiim bir eyin, uurlu], varlna ulayor: "Mademki phe ediyorum. demek ki dnyorum, madem ki dnyorum, yle ise var m" diyor. Descartes'in ula t bu ilk, dorudan doruya elde edilen ve phe gtrmez hakikat, uurun hakikati felsefesinin temeli oluyor. Buraya kadar henz d Memili, varlna ait hi bir sonulama yapm deildir. Yani Descartes, kendi felsefesinin birinci safhasnda idealisttir. E er Allah kriteri ile uurun phe gtrmez hakikati ve d Mem arasnda balant kurmam olsayd bu felsefe idealist olarak kalrd. Allahn kemal sfat ile isbat (yani ontolojik kant) z bakmndan filozofun idealizmini kuvvetlendirir. nk bu kant "ben mkemmel bir varlk tasavvur ediyorum; yoklu un tasavvuru imkans zdr; yle ise o mkemmel varlk vardr" eklinde ifade edilirken tamamen uura ait kalmaktad r. Mkemmel varl k tasavvuru, geree deil, uura aittir. Yoklu un dnlmesinin imkansz olmas da bir yandan mantka, bir yandan uura aittir. yle ise kant d Meme deil, uura ait olduu iin Descartes idealizmini desteklemektedir. Ancak filozof bu idealizmden, uur dnda "madde" diye ba ka bir cevherin, olduu ve bu cevherin, yer kaplama (etendue = uzam) ve hareketten ibaret iki sfatnm bulunduunu postla olarak koymak suretiyle kmaktad r. yle ise filozofun, temelinde idealist olan felsefesi farazi (hypotlatique) olarak realist M felsefe halini almtr. Descartes'dan sonra Leibniz'de ayni idealizmin geli mi bir eklini gryoruz. O Descartes' n postla olarak koydu u d Mem grne dmeden, daha tutarl (cohftent) ve ilkelerine sadk bir idealizme ula maktadr. Leibniz'e

86

gre kinat sonsuz say da monade'lardan ibarettir. Onlardan her biri kendi uurumuz gibi iine kapal manevi birer lemdir. Madem ki do rudan do ruya ve apak olarak yalnz uurumuzu biliyoruz. yle ise benzetme yoluyla (ana-

logie) var olan her eyi de ancak uurumuz gibi dnebiliriz. Demokrit'in kmazna dmemek iin uurumuzu bilmediimiz maddi atomlar gibi farzederek iki katl hataya d ecek yerde, kinat biricik kesin olarak bildi imiz uura benzetme yoluyla d nmek elbette daha do rudur. Leibniz, Monadologie adl eserinde, monade'larm "d leme pencereleri olmad n, kendi balarna birer lem olduklarn, kendi kendilerini algladklarm, itihalar olduunu ve baka bir leme ihtiyalar olmadn" sylerken Descartes' n insan uuruna ait idealizmini btn kinata yaymaktad r. O, bu suretle monadelar aras ndaki "ezeli ahenk" faraziyesiyle, onlarla tabii olaylar aklamaya ve felsefesini tabiat filmlerine temel yapma a almaktadr. Filozofu olduka hayali grnen byle bir faraziye kurma a sevkeden, Descartes felsefesinin ba langcnda ilk ve bedihi bilgi olarak uurdan hareket etmekten vazgememesi, bunu felsefenin en sa lam temeli saymas , fakat oradan d leme, yani kinata geerken maddeyi postla olarak koyman n sakncalarm grmesidir. K saca Leibniz idealizmi sonularna kadar gtrlm olan bir Descartes idealizmidir. Berkeley idealizmi ada felsefede idealizme ba ka bir yoldan, bilgi muhtevasm n tahlili yolundan ula an ngiliz filozofu Berkeley'dir. (1685-1753) Bir yandan Locke emprizminin metoduna uygun olarak bilgi muhtevasnm tahlilini yapan, bir yandan da Descartes'in madde cevherine ait postlas na hcum eden Berkeley, buradan d lemin inkr ve sbjektif idealizm denen teorisini karmtr. Berkeley'e gre eylerin niteliklerinden her biri kendi ba na ayr bir gerekte varolmayp bir oklar ayn konuda birle mektedir. Fakat uurda her nitelii tekilerinden ayran inceleme gc vard r. Bylece soyut fikirler kurulur. Grme duyusu ile renkli, yer kaplayan, hareketli bir konu kavrand zaman, uur bu kark fikri basit unsurlarna tahlil ederek onlardan uzam (yer kaplama), renk ve hareket dedi imiz soyut fikirleri te kil eder. Fakat bu demek deildir ki renk ve hareket uzams z olarak mmkndr. Yalnz uur, kendi soyutlama gcyle renk fikrini hareketsiz, hareket fikrini uzams z te kil edebilir demektir. uur bu soyutlamalarla en soyut olan mekn fikrine kadar ular Bu ne yzey, ne kat , ne ekil, ne de cesamettir. Bunlar n hepsinden syrlm olan bir fikirdir. Renk iin de ayn eyi syliyebiliriz: O ne k rmz, ne mavi, ne beyaz, ne herhangi bir renktir. 0 hepsinden s yrlm soyut olarak "renk"tir. Halbuki gerekte bu soyut eyler mevcut de ildir. 87

Bunu insanlk soyut fikrine tatbik edelim: 0 ne beyaz, ne siyah, ne uzun, ne ksadr. Sadece bu vas flardan s yrlm olan soyut" insan" d r. Fakat gerekte byle bir soyut insan yoktur. Berkeley bu tenkitleri yaparak genel fikirlerin gerek varlklar' olmad , srf "isim"lerden ibaret olduklar sonucunu karyor. Eer uurda gerek olan yaln z somut (concret) duyumlar ve hayaller ise lem hakkndaki bilgimiz de onlara dayan yor demektir. Locke'un ikinci niteliklere ait tahliline dayanan filozof bunlar n sbjektif olduklarn syliyor. Fakat acaba Locke'un veya Descartes' n d alemi kurmak iin temel diye aldklar mekn ve hareket fikirleri objektifmi, yani uurdan ba mszmdr ? Berkeley'e gre biz mekan alg sm iki duyumu birletirmek suretiyle elde ediyoruz: Bunlar da dokunma ve grme duyular na ait olan duyumlard r. Elimizi cismin etrafndan dolatrarak onun bir yer kaplad sonucunu karyoruz. Bu iki duyumu birle tirmek zere filan cisim bir yer kapl yor, yani bir "mekan"' var diyoruz. Halbuki gerek grme, gerek dokunma duyusuyla elde edilen bilgi Locke'un gsterdii gibi bize ikinci nitelikleri verirler. Yani bunlarla elde ettiimiz bilgi sbjektiftir. Sbjektif bilgilerin terkibi suretiyle elde edilen mekn bilgisi de yle ise sbjektiftir. Bylece Berkeley, yukar da grdklerimizden farkl bir yoldan, empirisme'in bilgi tahlili yolundan sbjektif idealizme ulamaktadr. Berkeley'e gre "varolmak, idrk edilmi olmaktr" (Esse est percipi). Alglarmz dnda varlk yoktur. Her ey uurdan ibarettir. Fakat rahip Berkeley, kah:kat n mutlak uur olan Allahn idrakinden ibaret oldu unu syliyerek buradan metafizi e gemekte ise de, sbjektif idealizm asl nda bilgiyi ferdi uurlara hapsetmektedir.

Kant idealizmi dealizme daha metin bir ekil veren Kant't r. nk cartesien felsefede idealizm, alemin gerekli ine ulamak iin hareket noktas olduu gibi, Berkeley'de idealizm, bilgiyi sbjektif uura hapsettii iin kmaza girmitir. Kant bilginin a priori ekillerinin insanlk uuruna ait oldu unu syledii iin transandantal idealizmi kurdu. Bilgi idealdir; nk sjeye de il, transandantal uura aittir demekle ilmin niverselli ini de sa lam oluyordu. Fakat, Kant
idealizmi bilginin uura ait a priori ekillerle tecrbenin verdi i maddenin birlemesinden do duunu syledii iin, idealist, bir yandan da tecrbeci ve realist idi. Bylece, kendinden nceki idealizm gr lerini aan; bir manda idealizm ile realizm aras nda uzlama sa layan bir felsefe kurmu oldu. Fakat Kant, "as l ey"i bilinemez sayd ve insan zihninin Noun ne'e ula amayacan syledii iin onun realizmi ancak menfi bir rol oynad : Bildiimiz d lem uurun yourarak kendine maletti i fenomenler (ba ka deyile "gr88

nler") 10 lemidir. Asl gerek uur iin kavranamadan kalacakt r. Byle olunca, Kart'n idealizmle realizmi uzla trmas sz konusu olamaz. Hatta onda "asl varhk" menfi mefhum olarak temamen bilgi ve d nce dnda kalmaktadr. Kant'dan sonra gelenler bu gere i farkettiler, Romantik felsefenin idealizmi Fichte, felsefesin de Noumene kavram n ortadan kaldrd . Berkeley ekil verdi: Onca ruh faaliyettir. Bu faaliyet birden do urur: Ben uuru ve Ben-de il uuru. Birincisi i, ikincisi d alemi; birincisi tasavvurlar , ikincisi bizim tabiat dedi imiz eyi meydana getirir. Mutlak ruhun faaliyeti d nda, ayrca ulalmaz varl k olan Noumene yoktur. Fichte, Kant felsefesini basitle tirdi. Fakat aktif ruh gr yle mhim bir yenilik getirdiyse de, Berkeley'in sbjektif idealizmine dnd. Schelling ruh ile tabiat aras ndarbe ile iki uuru daki ayn lk (identite) dan hareket etti. Ona gre asl nda ruh ve tabiat iki ayr *ailem deildir. Onlar mphem bir btnlk iindedirler. Fakat bu mutlak varln geli mesiyle ruh tabiattan ayr lma a balam ; insan zihni tabiat ve toplum hakknda (mant k, metafizik, ahlak, v.b. de oldu u gibi) aral (n & diat) bilgiler kurmu tur. nk mitolojinin bize hat rlatt asl birlii unutmu ; tabiat ile aras ndaki ayrlk bydke anlamak iin soyut kavramlar n araclua bavurmu ve mutlak varln zn kavramak gcn kaybetmi ti. nsan zihni ancak estetik bir sezgi ile tekrar ruh ve tabiat btnl n kavrayabilir. Bu estetik kavray mutlak varln asil birliine dn demektir. Schelling'in idealizmi Kant' daha geni yorumlad ve Fichte'nin yar m brakt yolu tamamlad. Fakat Hegel bu yolu yetmez buldu. Schelling'in "estetik sezgi" gr n bulanklk ile itham etti. Mutlak ruhun olu unu veya geli mesini anlamak iin bu oluu anlamaya yarayacak zel bir mant k lazm geldiini iddia etti. Onca bu mantk Diyalektik'dir ve mutlak ruhun olu u Aristo'nun statik mant k' ile deil, ancak bu yeni dinamik mant kla anlalabilir. Mutlak Ruh iin ne vardr demek do rudur, ne de yoktur demek. nk varhk ve yokluk iki soyut kavramd rlar; gerek de ildirler. Diyalektik, varl kla yokluun sentezi olan olu u kavrayan zihin aletidir. Ve bu alet Mutlak Ruhun Olu unu ifadeye en elveri lidir. nk bu da onun gibi hareketlidir ve geli me halindedir. Hegel e gre Mutlak Ruh somut ve evrenseldir. 0 bylece matemati in soyut ve genel kavramlarndan veya tabiat n yalnzca somut (concret) olan eylerinden ayrlr. Onlar gerekliklerini somut-niversel olan mutlak Ruhdan al rlar. Bu temel d nceden hareket eden Hegel, tabiat ve toplumu da iine alan bir
10 Erscheinungen.

idealizmine aktif bir

89

Ruh (Ceist) felsefesi ile idealizmi tamaml yor. Bunun iin Fichte'nin gr ne sbjektif idealizm, Schelling'inkine objektif idealizm denildi i gibi, Hegerin grne de "Mutlak idealizm" denmektedir. Btn ekilleriyle bu d nce rlar Romantik felsefe ad m alyor. nk dnce onlarda kavramlar dnyas na dalm ; gerekle, tecrbeyle ili ikleri gev emitir. Bu ar cereyana kar tepki halinde Kant idealizmini psikolojik adan yorumlayanlar kt. Bunlar tekrar duyumlar n tahliline giri tiler ve ilmin temeli olan genel fikirlerin hipotez'lerden, "sanki varm gibi"
(Als ob) kabul edilmi postlalardan ibaret oldu unu iddia ettiler. Bylece idealizm Romantizme tepki halinde do an bu ikinci eklinde fictionisme halini

ald. Bu tarzda anla lan idealizm a r bir sbjektivizm ve fertcili e ulaarak kmaza girdi. E. Realizmi ve idealizmi uzlatrma denemeleri: Schopenhauer, Nietzsche C . Realizm ile idealizmin at an iki doktrin halinde sava lar XVII. yzyldanberi srp gitmektedir. Fakat insan zihni bu sava tan kurtulmak iin are aramadan geri kalmam tr. Bu are ya onlardan birini semek ve tekini red etmektir ki, bu da sava devam ettirmeden ba ka bir ey de ildir. Yahut realizm ve idealizmin ayn derecede rol olan bir nc gr bulmaktr ki, buna aklclk ile tecrbecilik aras nda yapld gibi basit bir uzla ma ile ulalamaz. nk, d lem gerek olarak varsa, d lemin fikirlerimizden ibaret olduunu syleyen idealizm yanl olacak; d lem gerek olarak yoksa gere in fikirlerimize irca' edilemiyece ini syleyen realizm yanl olacaktr. Kant' n bu iki kart gr "ph&totnne" ve "noumkte" alanlarn ayrmak suretiyle uzla trmas da ii halletmi deildir. nk "Noumene" alan bilinemez olarak kald ka varl ile yokluu eittir. Ba ka deyile, o gerek lem de ildir; gerek olan lem yaln z a priori uur form'lar ile kavradmz, yani ideal olan "fenomenler" alan dr Burada a da felsefe her iki doktrini a an yeni bir problem ortaya koydu: Bu da teori ile pratik'in birbirlerine gre rolleri problemidir. Bunu yle ifade edebiliriz: Teorimi pratik'i gerektiriyor; yoksa tersine, pratik mi teoriyi ge rektiriyor ? Eski felsefe iin byle bir problem sz konusu de ildi. nk, kuruluundanberi felsefe "ak rn (logos) stnl postlasna dayanyordu. Yunan felsefesi Sokrat'dan nce de, sonra da, bu stnl e dayanmakta idi. Aleme dzen veren "Varl n akl" (Nous) olduu gibi, insan bilgisine de dzen veren "insan akh"d r Orta-a bu bakmdan Yunanhlara sad k kald. Yenian yapt devrim ne kadar byk olursa olsun d ncenin stnl bakmndan gelenekti gr ten ayrlmad. Yeni felsefede gelenekten. bstbtn 90

[ayrlan bu gr teorinin pratik'i de il; pratik'in teoriyi gerektirdi i eklinde ifade edilen pragmatisme'in gr oldu. Fakat bu gr piramidi tersine oturtmak gibi bir fantezi ve kelime oyunu olarak de il; felsefenin alan n genileterek ona imdiye kadar bilgi teorisi alannda konmu olan problemleri iine alacak daha geni bir ufuk bularak meydana gelmi tir. Bu da: Akl'dan daha giicl olan rade'nin, bilgiyi de iine almak zere ondan ok geni olan Deerlerin sz konusu olmas yla balamtr Filozof soyut olarak bilgi ile de il, insann btn yarat c gcnn meydana getirdii De erle u ramaldr Felsefenin konusu bilgiyi ve inanc iine alan kltr yarad olmaldr. Felsefede bu de i me Schopenhauer'in (17881860) rade felsefesiyle ba lad. Fakat as l Nietzsche'nin. kltr felsefesi ve deer teorisi ile tam eklini ald. Schopenhauer gsterdi ki, insan lemi-Kant' n dedii gibi - nce "tasavvur" halinde kavr yor. Byle anla lan lem, fikirlerimizden baka bir ey de ildir. Fakat bizde tasavvurlar mz a an bir gc var: rade! Onunla leme tesir ediyorum. Kolumu kald rmay drmemle, kolumu "kaldrmam" arasnda pek byk fark var. Ikincide tasavvuru a yorum. Hi bir dnce i lemiyle elde edilemiyecek bir alana giriyorum, yani "bir ey yap yorum". Bu yapma gc bende oldu u gibi btn gerek derecelerinde, hayvanlarda, bitkilerde, maddi eylerde, tabiatn kendisinde de var. yle ise yapma gc akl ve akln tasavvurlar n a an bir gctr ve asil gerek odur. Fakat "Tasavvur halinde lem" ile " rade halinde lem" ayr ayr kahyorlar. Schopenhauer, idealizm ile realizmi bir terkip iinde de il, alanlarn ayrmak suretiyle uzla tryor. Halbuki Nietzsche'nin (1844-1900) kltr yarad felsefesinde idealizm ve realizm daha s k balarla baldr, i ie gemitir: Kltr yani de erler yarad cs olan st-insan,u srden ibaret olan insanlara 12 kendi yaratt yeni deerler levhas n kabul ettirir. Eski de erler levhasn tersine evirir. Onun do ru, gzel, iyi diye ileri srd deerler srnn deerleri olur. yle ise btn de erler st-insan n kabul ettirdi i fiction'lardan ibarettir. Byle anla hnca yaratlm kltr (btn de erleri ile beraber) yaln z fikir ve tasavvur olarak vard r. Fakat te yandan de er yaratma gc, "Kudret Iradesi" hayat n eseri oldu u iin gerek ve varlk olarak vard r. Ayn felsefe, bundan dolay, bir bakmdan idealist, bir bakmdan realisttir. Pragmatizm dealizm ile realizm aras nda bundan daha a k bir kaynama William James'in pragmatizm'inde grlr. James'e gre gerek ne sonsuz, ne de sonludur. Ancak belirsiz (indqini) olarak a lan bir kuma gibidir ve pek ok
11 ber-Mensch, Surhomme. 12 Nietzsche bunlara philistin (baya kafah adam) diyor.

91

manzaralar ve e itleri vard r. Belirsiz gere i tek bir prensiple a klamak kabil deildir. nk onun enerji, madde, bitki, hayvan, insan olarak grnen ve bu sayl gere in e itlerine s drlamyan daha bir ok manzaralar vardr. Biz bu belirsiz ve ok e itli gere i rasyonel bir sisteme s ktramayz. Ondan yalnz snrsz tecrbelerimizle haber al rz. yle ise James'e gre felsefenin hareket noktas bir "kkten tecrbecilik" (empirisme radical) dir. Onun hi anla amad felsefeler kapal sistem kuranlarnki, balca Hegel felsefesidir. Bir baka bakmdan gere in eitliliinden dolay ona okculuk (pluralisme) denebilir. Fakat tecrbecilik ve okculuk James felsefesinin yaln z realist cephesini aklar Bundan ibaret kalsayd onun daha nceki veya kendi andaki bir ok realistlerden fark kalmazd . James'i onlardan ay ran karakter, asl bundan sonra belirsiz gerek kuma nasl kullandmz konusuna verdi i cevapta meydana kar. Bir top kuma atmz zaman, e er o her a lnda ba ka renklerle grnyorsa, anlamam za imkn kalmaz. O zaman ne soyut deduction kurallar i e yarar; ne de tecrbemize giren olaylardan henz daha girmemi olanlara ait inductif bir hkm karabiliriz. Burada kald ka filozofun hkm belirsizlikten ibarettir. Halbuki, insan ilmi kurulal beri her iki metodu kullanyor: matematik llerle gere i hesaplyoruz. Tmevar (induction) metoduyla tabiat kanunlar hakknda bilgi ediniyoruz. Bunun sebebi James'e gre, belirsiz gereklere ait tecrbemizi pratik faydayla s nrlamamzdr. Geree bakmz bulankhktan kurtaran, onu "kanunlar" halinde ifade eden bu snrlamadr. James buna teorinin, pratik taraf ndan meydana getirilmesi diyor. Tabiat kanunlar dorudur; nk pratik faydam za cevap veriyorlar. htiyalarmz tatmin ediyorlar. Matematik kurallar do rudurlar; nk pratik ihtiyalarmzdan domulardr. Bizim ilmi bilgiyle oldu u gibi, btn deerlerle iliiimiz de "inanma" iliiiir. Nietzsche gibi O da bilgi teorisini iine alan bir de erler teorisi kuruyor. Btn de erlere inanla bah olduumuz, onlar inanmak iradesi ile meydana getirdi imiz gibi, ilmi bilgiye de yle balyz ve onu yle meydana getiririz. Fakat bu inan eski felsefedeki hareketsiz bir ruh hali olan inanma de ildir. O, "inanma iradesi"dir. 13 nk herhangi bir eye inancmz, ona inanmak istememizden, onun bizim belirsiz btn gereklerle olan ilgimizi, bu ilginin grn olan ihtiyalar mz tatmin etmesindendir. Bu geni anlay a gre ilmi inancmzla dini inancmz aras nda ancak eit fark vardr, mahiyet (z) fark yoktur. Hepsinde hkim olan bir gerek manzarasiyle aram zdaki pratik fayda mnasebeti, onun ihtiyalar mz tatmin etmelidir. "Dini tecrbenin e itleri" 14 bizi gerein yakalanamaz trl karanlk manzaralariyle temasa getirir; bu bak mdan bize en geni manevi
13 Volonte de Croire, James'in bir eserinin de addr. 14 Varie't4 de l'exp&ience religieuse de James'in ba ka bir eserinin ad dr.

92

tatmini verir, bundan dolay inamrz. Grlyor ki W. James'in felsefesi realizm ile idealizmi iie gemi baka bir eklidir. Bununla beraber pragmatizm, klasik felsefenin dikkatle riayet etti i bir esas bozarak bu sonulara varm tr: O da felsefeyi (bilgi veya de erler teorisini) ilimlere temel olacak gcte bir teori haline getirecek yerde; biyolojiye, psikolojiye ve baka tabiat ilimlerinin verilerine dayanarak felsefi a klama yapmasdr. Byle bir te ebbsn savi kan tsamaya (p&ition de principe) vard iin dnceyi kmaza soktu unu daha nce grm tk. Pragmatizm "i" in, praxis'in btn teorik gr lere yalnz stn olmakla kalmayp, onlar meydana getirdiini sylemekle, ilmi ve genel olarak de erleri teknikten, alet'den (instrument) karmaa kalkyor. Bundan dolay bu felsefenin baz tarafhlar instrumentalisme tabirini dahi kullan yorlar. Bilgiyi ve deerleri pratik faydadan karmak iin zoolojik kantlara ba vuruyorlar: Hayvanlarn kendi evrelerini meydana getirdiklerini, tabiattan setikleri unsurlarla "yuva"larn, yani kendi "kainat"lann ina ettiklerini, insanlar n da ayni suretle gerekten al nm unsurlarla pratik faydaya gre kendi "kainat" yaratt n iddia ediyorlar. Felsefeyi bu ekle sokunca, onun ilimlere temel olma grevi ortadan kalkar; tabiat ilimlerinin verileri ile aym sonuca var labilir. Fakat ilimlerin gerek metod, gerek prensip bakmndan temellendirilmesi sz konusu olunca tekrar felsefe kurma zarureti kar snda kalm. Fenomenolojide Realizm ve dealizm Bu yzyl balarndanberi realizm-idealizm krizinden felsefeyi kurtarmak isteyen; ba ka deyile, douundanberi bu krizi ortadan kald rmak iini kolaylatran yeni bir felsefe r vardr. Bu da Franz Brentano ile Edmund Husserl tarafndan temelleri at lm olan Pl &o~ologie r dr. Bu artk ncekiler gibi bir doktrin de il, doktrin at malarn aarak felsefeyi ilim gibi kurmak isteyen " Descartes ve Kant' n XVII. ve XVIII nci yzylda yapm olduklar teebbslere benzer bir harekettir. Husserre gre btn glk uurun tabiat kar snda ayr bir cevher gibi ele alnmasndan geliyor. Descartes felsefesinin hareket noktas olan uur "dnce" deil "dnyorum" (cogito) idi. Dnyorum demek, bir eyi dnyorum demektir. Kendi bana "dnce" yoktur; mutlaka "bir eyin d ncesi" vardr. Her uur fiili dnlen, alg lanan, hat rlanan, v.b. "bir ey"e aittir. Hi bir konu olmadn farz etsek dahi d ndmz dnyoruz. (cogito cogitatum). yle ise biz lem -iinde- var z. Memden. ayr "ondan bamsz uur diye bir varlk deiliz." uurumuz lem iinde varolmam zdandr. Burada filozof her uur fiiline kendi tabiriyle bir kasth fiil (acte intentionnel) diyor. Her kasth fiil
15 Edmund Husserl, Philosophie comme la science exacte.

93

de mutlaka kavrayan bir sje ile kavranan objeyi ayn zamanda gerektirir. yle ise fikir ve gerek ayr lamazlar. Alemde varolmann iki manzaras drlar. ^ Fenomenoloji ilimlere temel olmak iddias ndadr. nk ne genetik ve tabii aklamalara, ne tarihi anlamalara ba vurur. Onun metodu yaln zca kasth 6 n "tasvir"i (description) dir. Bundan dolayfilerdnbatokgulr ilim gibi kesin olarak anlalan ve btn ilmi a klamalardan nce gelen bir felsefeye ideo-realisme demek do ru olur. 17

Bilgi teorisinin bibliyografyas


Berkeley: A New Theory of Vision, etc. 1938. Descartes, R.: Discours de la M&hode (Trk. ev. M. Karasan). Descartes, R.: MMitations, objections et rqonses. Descartes, R.: Traite sur les Passions (Trk. ev. M. Karasan, bas lmam). Eucken, Rudolph: Les Grands Courants de la Pens& contemporaine, 1911, Felix Alcan. Hilmi Ziya: Metafizik, 1928, Fevzi Lutfi Basmevi (Eski harflerle). Hobbes: Lftiathan, trad, par Anthony, 1921 M. Giard. Hffdin, Harald: Histoire de la Philosophie Modern, 2 vols. Huri:Le, David: TraiM de la Nature humaine, 1962, trad. de A. Leroy, Aubier. Hume, David: Essais sur l'entendement humain, trad. de Maxime David, 1912, Felix Alcan. Kant, E.: Critique de la Raison pure, trad. de Barni edil Flammarion Locke, J.: Essai sur l'Entendement humain, trad. de Coste, chez Bosenge. Leibniz: Nouveaux Essais sur l'Entendement Humain. Rivaud, Albert: Histoire de la Philosophie, vol 2 eme et 3 eme, P. U. F.
,

Spinoza: Ethique (Trk. ev. H. Z. elken). Schopenhauer, Arthur: Le Monde comme Volon0 et comme Repr&entation, trad. de Burdeau, 1913. F. Akan. Nietzsche, Frederic: Volonte de Puissance, trad. de H. Albert, 1918. Ainsi parlait Zarathoustra, trad. de G. Bianquis 1954. Aubier. Ulken, H.Z., Bilgi ve De er

William James: Pragmatisme, trad. de Le Brun, 1911, Flammarion.


. Philosophie de l'Experience, 1912, Flammarion. . VariWs de l'Experience religieuse. . Volong de Croire, Flommarion.
16 Kasd (intention) kelimesine uygun olarak "kasdl " yazlacaksa da, trk e iml szlne uyularak "kastl" yazyoruz-nologie 17 Vaka Ilusserl bu tariften ka mr; hele son eseri olan introduction it la Pho'nomc de "Egologie" tabirini kullanarak idealizm kmazna girmise de, bu metodu kullananlardan birou icWo-ralist kalmaktad r.

94

III VARLIK TEORISI Eski adyla "metafizik", bugn daha ok kullan lan adyla "Ontologie", genel felsefenin nc blmn te kil eder. Her ne kadar klasik genel felsefe iinde ahlak ve estetik de yer almakta ise de, bugn her ikisi bilgi teorisini a an de erler teorisinin birer dal halinde incelenmektedir. Aristo'nun felsefe s mflamasnda bilmeye karlk olarak mantk (organon), fizik ve metafizik; eyleme (agir) karlk olarak ahlak, ev iktisadi ve siyaset: yapmaya (yaratmaya) karlk olarak Poetik ve Rhetorik (yani yaz sanat ve dil sanat) srayla yer al yordu. Bu s nflama, baz deimeler ve ksaltmalarla, klasik felsefede devam etti. Frans z liselerinin felsefe kitaplarmda bugne kadar mantk, metafizik, ahlak okutulmakta idi. (Psikolojiyi bir bak mdan ilim, bir bakmdan felsefe dal saymak zere). Yeni felsefe bu klasik kadrodan hayli ayrlmtr. Varlk teorisi (ontologie) deyince "metafizik"ten ok farkl bir felsefe disiplini anla lmaktadr. lk Aristocular bu kelimeyi, sonrakilerin kulland gibi deil, Fizik konusundaki 8 kitab ndan sonra yaz lm anlamnda kullanmlar ve filozofun "lk Felsefe" dedi i yazlarn, kitaplarnn tertibinde Fizik kitaplar ndan sonraya koyduklar iin Maphysique demilerdi. Fakat sonradan bu kelime fizik tesi konularla u ra an bilgi anlamna geldi. Bunun iin de Islam filozoflan Aristo'nun yaz larn A dan Z ye kadar harflere gre blmlere ay rd iin "Kitab-al-huruf" diye evirdiler. Yahut bu bilgiye sonra ald anlam ile "Ma ba'd-ed-tabi'a" dediler. Aristo'dan hemen bu yzyl bana kadar metafizik, ilimlerin, ilkelerini iine alan geni anlam ile varln ilkelerinin ilmi sayld. Aristo'nun tarifine uyularak "varlk olmas bakmndan varln ilmi" denildi. Byle olunca da varla ait en genel niversel kavramlar onun konusunu meydana getirdi. Aristo'ya gre bunlar cevher ve arazlar (yani dokuz kategori) olmak zere on tmel kategoridir. Yine varl a ait olmas bakmndan sebep, gaye, ba lang, madde- ekil, gc-fiil, v.b. kavramlar dr ki, bu kavramlar eski metafizik anlaynda, soyut ve genel olarak btn varl klan kuatr, aklar. Ksa-

95

ca: eski felsefede Metafizik btn somut varl klar' iine alan en soyut (abstrait) ve en tmel varla ait ilkeler say lrd. Bunlara, metafizi in anlad "madde" veya "giic" (Puissance) kavramlarm aan ve yine soyut ve genel olan "nefs" (tne) ve "ruh" (esprit) kavramlarm ; metafizik konusu tabiat st olduu iin ilahiyat (the'ologie) kavramlarn da katmandr. Baka deyile klasik felsefedeki metafizik gr , ister istemez theologie problemlerine cevap vermekte ve onlar kendi ilkelerine gre zme e almakta idi. Islam dnyasnda bu yolu tutanlara filozof kelmc lar deniyor: Fahreddin Razi, Seyfeddin Amidi, v.b.. gibi. Fakat Aristo metafizi i ilkeleri ile din konularnn zlemiyeceini iddia eden ve metafizik ile kelm aras nda snr izen kelmc lar da vard : Gazali gibi. Biz burada a da felsefedeki varl k teorisi zerinde duracamz ve onunla klasik felsefedeki metafizik anlay nn farklarm belirteceimiz iin bu bahse girmiyece iz. Klasik metafizik ba lca u soyut problemlerle u ra mtr: 1) Cevher ve araz problemi; 2) Geyelilik ve mekanizm problemi; 3) Ruh ve madde problemi; 4) Aknik ve ikinlik problemi; 5) Sonsuzluk ve sonluluk problemi; 6) Birlik ve okluk problemi.

lim verilerini ve ilmi a klamalar a arak varln zne ait say lan bu problemleri zme abas insan kafasn felsefeden nce ve felsefi d nce iinde binlerce yl uratrmtr. Biz burada onlardan yaln z ilk zerinde duraca z.

A. Cevher ve Araz Problemi


1 Cevher ve Araz Problemi: Aristo "cevher"i metafizi in temel kavram sayyor ve ona, her eyin kendisine dayand temel, altta duran ey (hiypokaimenon) veya " z" (ousia) diyor. Arazlar da cevhere kat lan ve eylerdeki deiiklikleri meydana getiren vas flar say yor. Fakat metafizik'in kurucusundaki bu kesin tarife ra men cevher-araz kar t kavramlar fikir tarihinde bahbama bir problem meydana getirmi tir: eylerin de i ik vasflardan, grnlerden ibaret arazlara indirilemiyen bir "cevher"i varm dr? Yoksa btn eyler ve olaylar (yani alem) arazlardan m ibarettir? Problemin konuluundaki bu iki alternativ, burada hi de ilse iki doktrini domasna sebep olmutur: Bir yanda cevhercilik (substantialisme), te yanda olaye hk nomMalisme).

96

lkada Cevhercilik
Eflatun dee'den, ideal cevheri kasdediyordu. dee'ler yetkinlik halinde varlklar, cevherlerdir. Madde cevher olmad gibi, menfi bir varlk hatta

(nonVre) dir.' dee'ler de iiklie uramazlar. ekilden ekile gemezler. Sabit ve tekdirler. eylerde okluk, de iiklik ve olu o sabit ve bir olan dee'den kmtr, yine ona dner. Dnyadaki btn eylerin ve eylemlerin ilk rnekleri (prototype) bu dee'lerdir. Gzellik dee'si, doruluk dee'si gibi, Fakat ayrca somut eylerin de ilk-rnek olan Ideeleri vard r. Hatta Eflatun her ferdin, her somut varln deimez rne i olan bir dee'si olduunu kabule kadar var r. Ancak bu dee'leri tmel dee'lere tabi k lar. Bundan dolay dee'ler aras nda ortaklk (participation) vardr. nk Eflatun'a gre iyilik hem dee'dir, hem Bir'dir, hem Varhkt r. Su halde o Bir ile Varl k' dee'ler leminin zirvesine koyuyor. Ona gre btn lem, iyilik gayesinde yetkinlik (perfection) kazanyor. Eflatun'dan nce iki fikir r vard : Biri physiologue'lar veya Ionia'hlar; teki Parmenide'ciler veya Elea'hlar. Ionidhlara gre btn eylerin ortak bir ash vardr: Madde, ruh ve hayat bu ortak as ldan gelmi tir ve deiiklik halindedir. De itike trl eyler ve lemler buradan meydana kar. Bu filozoflardan bir ksm lemin esas olarak "ate "i, bir ksm "hava"y, bir ksm "su" yu kabul ederler. Fakat onlar n ate veya hava deyince avlad klar bizim duyularla kavrad mz basit maddi cisim de il, canllk ve ruhluluk vas flar da kendisinde gc halinde bulunan bu "cevher"dir. Hepsinde ortak fikir bu tek cevherin ekil deitirmeleriyle eylerdeki e itliliin meydana geldiidir. Bundan dolay onlarn cevherciliine hylozoisme, yani canl ve ruldu olan madde teorisi denmektedir. Eleal lar ise varlk deyince, her trl de ime, hareket ve olu stnde bir de imezlik ve sabitlik anlamaktad rlar. Birincilere gre deimelerle ekilden ekile giren bir cevher oldu u halde, ikincilere gre de ime grn ten ibarettir ve cevher btn de imeler stndeki sabit esast r. Eflatun, bu iki gr birletirdi: Ona gre aklla kavranan

dee'ler leminde deimez ezdi cevherler vard r. Duyularla kavranan (sensible) olu leminde ise de imeye ve bozulmaya elveri li eyler vard r. Cevher,
asil hakikat olduu halde duyulan eyler grnlerden ibarettir.

Yeni ada eevhereilik Orta-ada cevheri Realisteler kabul, nominaliste'ler inkar ediyorlard.
ada felsefede Descartes nce "metodlu phe"yi (doute mfthodique) kullana1 Franszcada "yokluk" (Mont) ile var-olmamak" (Non - Etre) ayrld gibi arapada da birincisi "adem" ikincisi "l-vucud" kelimeleriyle ayr lr.

97

rak ortak duyunun "madde"sini inkrla i e balad ; sonra ilmi sa lam bir temel zerine yeniden kurabilmek iin eskilerin gr ndeki "cevher" kavram yerine iki maddi hassay (propriW) koydu ki, bunlar yer kaplama veya uzam
(ftendue), hareket (mouvement) dir.2 D leme temel olan madde fikri eskilerin kaba cevheri yerine llebilen iki d vasfa dayanmaktad r. Descartes, geo-

metri ve mekanikle llemeyen her eyi inkar ettii halde, Leibniz kuvvet prensipine dayanarak cevheri yeniden kurma a alt. Bu i de matematiin gelimesi ve sonsuz kk hesab da kendisine yard m etti. Memde sonsuz kk birtakm blnmez kuvvetler halinde cevherlerin bulundu unu iddia etti ve bu cevherlere monade adn verdi. Bundan dolay kendi cevher teorisine
monadologie dedi. Monade'lar bir yandan Demokrit'in atomlarma benziyordu; bir yandan btn cevherlik vas flar olduu iin Aristo'nun cevherine ben-

ziyordu. Fakat ikisinden de ayrlan bir cihetleri vard . O da her monade'in, eskilerin "kk Mem" (microcosmos) grnde olduu gibi, kendi balarna btn alemi tasavvur ve temsil etmeleri idi. Bundan ba ka monade'lar ne Aristo'nun cevheri gibi btn eylerde ayr ayr grnler alan bir esas, ne de atom gibi donmu bir madde idi. Monade'lar maddede, ruhta, hayatta, her eyde bulunan dinamik prensipler idi. Bylece lkam sabit, deimez ve sakin cevheri yerine modern felsefede etkin, dinamik bir cevherin, ba ka anlamda gereklik (r&tlit) fikrinin doduunu gryoruz. Fakat a da feslefede cevher fikrine en yayg n anlamn veren Spinoza olmu tur. O, ksmen eski felsefeye dnd. Descartes'in di leme ait llebilen vas flar yerine Tek ve sonsuz varlk olmak zere cevher fikrini koydu. Berkeley'in tam aksine, d ve i ale rderi cevherin birer grn olarak kabul etti. Cevher, asil ey (chose en soi) dir; var olmak iin ba ka hi bir eyin varlna muhta olmayan eydir. Sfat (attribut), varl ba ka bir eyin varl ile kaim olan ve kendi ba na varolmayan eydir. Spinoza bunlara "tav r" (mode) katt. Madde ve ruh cevherin sfatlardr. Madde ve ruh s fatlarndaki de imeler de onun "tav r"lardr.

lk ve Orta alarda arazclk


Eski ve yeni a lardaki cevhercilik doktrininin tam kar snda fenomencilik veya arazc lk (accidentalisme) doktrini yer almaktad r. lkada cevhercilik karsna ancak sofistler ve pheciler kabilmitir. nk btn felsefeler, trl tarzlarda cevherden hareket etmekte idiler. Her eyin devaml deimeden ibaret oldu unu syleyen Heraklit dahi ate i prensip olarak koydu u iin ona bir nevi cevherlik vasf vermektedir. Fakat Orta-a da islam kelmcilal arasnda cevhere kar arazi prensip olarak koyanlar grlyor. bn-i
2 Descartes bunlardan ba ka bir de bliinrlk

(divisibibilit0 den sz ediyor.

98

Klah, Neccar, Hi am atomu arazlar toplam sayarlar ve Arapada atom karl "cevher-i ferd" denilmesine ra men ,onun cevherli ini inkar ederler. Cevheri inkar edenlere gre zamanda her an (instant) bir arazn yaradh demektir. Byle d n,enler iin nitelik (azl k, okluk, hacim, say ) cevher olmad gibi araz da de ildir. Bu matematik kavramlar n yalnz zihinde tasavyuri hakikatleri vard r. D alemde gereklikleri yoktur. Zaman da mevhumdur; psikolojik zaman yoktur. Ancak "cevher-i ferd" gibi "zaman- ferd" vardr ki, bu, blnemeyen an demektir ve arazdan ibarettir. Demokrit atomculuunun aksine olarak islam atomcular "cevher-i ferd"lerin meydana gelmi ve mahvolacak eyler olduunu, yani ba langlar ve sonlar bulunduunu kabul ederler. Onlara gre atom bir yer kaplad iin meydana gelmitir ve mahvolacaktr. nk yer kaplayan ey hareket ve sk-n halinde olmaya elverilidir. Hareket ve skn ise bir halden ba ka hale gemek demektir. Bu da onun meydana gelmi olduunu, yani araz oldu unu isbat eder. Byle dnen kelamclar cevherlerin meydana gelmi (hadis) oldu unu, arazlarm meydana gelmi olmasiyle isbat ederler. Araz demek de ime demektir; her deien ey ise "hadis"dir. Arazlar cevherin artdrlar. Cevherin devam ancak arazlarm devamna baldr. Her ne kadar cevher, z (essence) ise de, btn arazlar kaldrrsak cevher kalmaz. yle ise meydana gelen ve kaybolacak arazlara ba l olarak cevherin de meydana gelmesi ve kaybolmas gerekir. Bu kelmelara gre cevherin devam , ancak ona her an etki yapan bir etkileyene baldr ki, bu devam ettirme haline "tefviz" (feyiz verme) diyorlar. Arazlar toplam olan cevherin devam n salayan bir dtan etki (mdahele) alemin devaml bir yarad halinde olduunu gsterir. Kelamc larm bu gr ada felsefede ruh ve madde cevherlerinin devam n salamak iin Descartes'm ileri srece i cre'ation contintae grnn kayna deilmidir ? 3

ada Felsefede: cevher fikrine kar


Cevhercilie kar asl hcumlar a da felsefede ba lamtr. Guillaume d'Occam, felsefeyi temelsiz sayd soyut metafizik kavramlardan kurtarmak iin "Occam usturasi" diye tan nan bir metodla belirli bir gere e karlk olmayan btn soyut ve bo kavramlar zihinden tanyor. Bu tarama i i eski metafizi in birok kavramlar gibi, balca cevher kavram na evrilmitir. Ayni metodu kullanan Locke "cevher"i bo bir kelime sayyor ve ona dayanan metafizik felsefelere kar yalnz bilgi yerlerinin tahlilini yapan epistemologie yi koyuyor. Berkeley bu ele tirmede devam ediyor. Eski metafizi in dayana olan d lemin varlk= reddederken, ona kar yalnz fikirlerden ibaret olan .
3 Bu konuyu daha nceki blmde grdk.

99

uurun varln ileri sryor. Fakat orada da, ncekilerin yapt gibi genel fikirlerin soyut kavramlardan ve "kelime"lerden ba ka bir ey olmadn syledii iin d alemde oldu u gibi i alemde de tam cevherci say lamaz. (nk onun idealizmini spiritualisme ile kar trmamal dr). David Hume bu hcumda daha ileri gidiyor: i lemin, yani uurun da birbirine trl a rmlarla ba lanan hayallerden ibaret oldu unu syleyerek Berkeley'in d leme yapt hcumu i leme de yay yor. Mutlak olarak her trl cevheri reddediyor. klemde ruhi izlenimlerden, fenomenlerden, ba ka bir ey olmadn syledii iin tam fenomenalizme var yor. Menfi Kavram olan Cevher Fikri Kant, cevher fikrini menfi bir ekilde ele almaktadr. Ona gre cevher, duyarlmzn ekillerine ve zihnimizin kategorilerine girmeyen, yani fenomenler dnda kalan "asil ey" demektir. yle ise insan zihninin kurulu u bakmndan asl ey (veya Noumene) kavranamaz, bilinemez Zihnimiz yaln z fenomenleri, yani grn leri (Erscheinungen) bilebilir. Bu d nce tarz ndan. ilerleyen Hamilton "mutlak"' tamamen inkr etti i gibi Auguste Comte da, mahiyeti gere ince mutlak' menfi kavram sayd . Bu suretle eski metafizi in "as l ey" ve "Mutlak" dedi i ey yeni felsefede terk edildi. Ancak, yine Kant' n felsefesini ba ka bir ynde devam ettiren romantik felsefe, yeniden mutlak aratrmas na kalkt Schelling zihin ve aklyrtme yolu ile Ruh=Tabiat ayraln anlamann kabil olmadn ileri srd zaman, sz konusu olan Ruh=Tabiat art k tabiat bilginlerinin bahsettikleri fen.omenler ve grn lerden ibaret olan tabiat ve ruh olaylar deildir. Btn derinli i ve mutlakl ile ruh ve tabiat birliinin asil zdr. Bu filozofa gre byle bir kavray bilginin tecrbeleri ve alg s ile de il, sanatnn dorudan do ruya mutlak kavrayan estetik sezgisiyle (Anschauung) mmkn olabilir. Sanat (air, ressam, kompozitr) ruh ve tabiat btnl n unsurlarna ayrmaz, paralamaz, onu iinden ya yarak sezer ve bu sezgi varl a nfuz etmeyi salar. Ksaca: Cevhercilik doktrini eski metafizi in balca dayanaklarmdan biriydi. Cevher fikrine kar ada felsefenin iddetli hcumlar bu dayan* temelinde"' sarsm , klasik metafiziin en salam direklerinden biri y klmt Bugn yine "cevher" fikrini savunanlar varsa da bunlar ancak eski felsefeyi yeni Tomaclk (nk-thomisme) eklinde devam ettiren orta-a r baz filozoflardr. 4

4 Fransa'da ba lca Etienne Gilson, Ch. Maurras, Belikada de Vries gibi.

100

B.

Gayelilik ve Mekanizm Problemi

inde bulundu umuz lem ileride gerekle ecek bir gayeyi gerekletirmek zere meydana gelen olaylardan m ibarettir ?; yoksa yaln zca birbirine kr bir surette ncekinin sonrakini gerektirmesi eklinde mekanik bir sebeplikle mi baldr? Probleme verilecek hi de ilse iki cevaptan birincisi gayecilik (finalisme), ikincisi mkanisme veya kr zorunluluk (n&essit) doktrinini do urur. lkadanberi her iki doktrin de ate li tarafhlar bulmu ve atmlardr. Gayeci gr savunanlar tabiat organik bir btn gibi grmektedirler. Mekanizmi savunanlar ise byle bir btnl red etmektedirler.

Aristo'da ve Stoahlarda Gayelilik


Gaye fikrini akca Aristo ileri srd ve bunu "organik" kavram ile birlikte kulland . Kelimenin kk anlam Yunanca da alete ait (instrumental) demektir. (nk organon yani alet kelimesinden gelir). Bir gayeye gre dzenlenmi olan insan bedeninin btnnden bahsedildi i zaman kullanlr. Tabiat da byle bir btn gibi anla lnca, ona "organik" gzyle baklabilir ve orada da gaye sz konusu olur. Aristo kendi sebepler teorisini kurabilmek iin tabiat yaratlm bir sanat eseri gibi d nyor. Sanat bir heykel yaparken ka trl etken i e karr? 1) nce heykelin i lendii madde: mermer veya al . Bu heykelin yap lmasnda "madde-sebep"dir. 2) Sanatnn taa verdii ekil: " ekil-sebep" tir. 3) Sanatnn heykeli yaparken grd sanat i lemi: bu, "Hareket-

sebep" dir. 4) Bir de sanatnn kafasnda yapmak istedi i heykelin fikri nceden hazrdr. Heykel, bu fikrin gerekle mesidir. Bu da "Gaye-sebep" dir.
Aristo sanat eseri gibi tabiatta da bu drt sebebin rol oynad kansndadr. Bunlardan madde ve ekil sebepleri tabiat n iinde, hareket ve gaye sebepleri ona katlmtr. Allah ham maddeden bir eser meydana getiren sanat gibi "yapc" (Demiurgos) sayan Aristo, tabiattaki olaylar n yalnz madde ve ekil sebepleri ile de il, ayni zamanda ona d ndan katlan ve yapcnn eseri olmas n salayan hareket ve gaye sebepleri ile gerekle tiini syler. Aristo'nurt anlad gayelilik, artk bir organizmin paralar ile btn arasndaki iliki gibi deildir. nk onun savundu u gaye, olaylarn dndadr, nceden konmu tur ve olaylar bu gayeyi gerekle tiren ara (vas ta) grevini

grrler. Byle anlalan gayelilie "d gayelilik" (finalite externe) denir ki, asil metafiziin konusu olan budur. Bir sebep-eser zincirinde sebepler eserler-

101

den nce geldii halde, bir gaye-ara zincirinde gayeler aralardan nce gelirler. Halbuki bu ncelik yalnz tasavvurdad r. nk fiilde, nce olan gayeye sonradan var lacaktr. Bir de organizmin paralar ile btn arasndaki ilikide grlen gayelilik vard r. Bu, sz geli i, kan dola m veya sindirim grevlerinin ara, Ya amann (yani organik btnn devaml -un) gaye olmasmdan ibaret olan gayeliliktir. Buna, birinciden farkl olarak "i gayelilik" (finalit interne) denir. lkada evren'i organik bir btn gibi gren Stoa felsefesinin anlad gayelilik budur. Bu ikinci aniamdaki gayelilik Aristoda'da vard r; ve yaln z evrende de il, ahlk, aile ve devlet i lerinde de sz konusu oluyor.

Yeniada Gayelilik
Gayeci evren gr (al .e*ologie) Orta-a felsefesinde devam etti. Farabi (870-951). bn Sina (980-1037) gaye-sebebi kabul ettikleri gibi Saint Thomas (1225-1274) da da bu kavram esasl rol oynar. Evren'in kurulu unda bir gayesi vardr dncesi, canl ve uurlu varhklardan her birinin kurulu unda bir gayenin bulundu u eklinde yayg nlamtr. Buffon (1707-1780), "Tabiat Tarihi" dedii canhlara ait bilgilerde her canl nn belirli bir gayeye gre yaratlm olduunu iddia edecek kadar ileri vard . Evren'in gayesi dnld gibi, ahlki hayatn gayesi de "mutluluk" veya "erdem" eklinde dnlm ; devletin gayesi yneltti i insanlar mutlu ve erdemli kilmak olduu kabul edilmitir. Gayeli dncenin uygulanmas ndaki bu an ekiller gerek toplumu veya gerek devlet ekillerini inceliyecek yerde ideal bir gayeyi gerekletirme grevini alm olan toplum veya devleti inceledi i iin, daha Farabrnin "Erdemli Sitenin Halk zerinde d nceler" adl eserinden ba lyarak Thomas Morus ve Campanella'ya var ncaya kadar birok ideal gayelere gre tasarlanm "hayali devlet" ekillerinin dnlmesine sebep oldu.

lkada Mekanizm
Gayecilie kar tepki yine lkada Demokrit (M .0 . 5. yzyl) atomculuu ile balad. Bu filozofa gre evren sonsuz say da atomlardan ibarettir. Btn tabiat olaylar atomlarn birbirini itemsinden meydana gelen gerekli ve belirli sebepler zincirine ba ldr. Hi bir ey rastgele (tesadilfi) de ildir. Her ey daha nceki bir olay taraf ndan meydana getirilmitir. Demokrit'in determinist evren gr ayni zamanda mekanik dir. nk atomlar sonsuz kk maddi unsurlard r ve onlarn birbirini itmesinden meydana gelen olaylar zinciri de maddi hareketlerden ibarettir. Mekanik, zaten makinalarm icad ile ilgili bir kavramdr. Aristo, nitekim bu mekanik kelimesini "makina" anlammda kullanr. Fakat Aristo felsefesinde organik ve gayelilik kavramlarnn stnl "mekanik" kavramn, sonularna kadar gtarmesini engel-

102

lemitir. Ayr ca Demokrit'de de "hareket" kendi ba na ele alnmam , maddi unsurlarn birbirine arpmalar ile aklanmtr Onun rn devam ettiren Epikr (M .O. 341-270) sebep zincirlerinin birbirlerini kestikleri yerde "rastgele" olaylarn meydana geldiini kabul ettii iin Demokrit'in kesin determinizmi olaslk (probabilit) fikriyle gev emi bulunuyordu.

Descartes'da Mekanizm
Ancak, ada felsefede Descartes, Mecanisme kavram n btn genilii ile ele ald . Biz maddeyi yaln z uzam ve hareket s fatlar ile tandm z iin, maddi lem hakkndaki bilgimiz de uzam ilmi olan geometri s ile hareket ilmi olan mekanik'e dayanacakt r. Descartes'a gre ruh cevherinden ba ka her eyin bu iki maddi s fata indirilmesi gerekir. yle ise tabiatta btn olaylar mecanique ile a klanabilir ve aklanacaktr. Bu yeni teoriyi kimyaker filozof Robert Boyle (1627-1691), mmkn olan btn alanlara uygulamak zere tabiat n mkanisme universel ile aklanacan iddia etti. Sonraki devirler bu terimi bazan daha geni , bazan daha dar anlamlarda kulland lar. Mesel Descartes felsefesinden mlhem olan XVII. yzy l materyalistleri, onu insanla ilgili olaylara da yayarak geni lettiler. La Mettrie (1709-1751) insan , bir "makina-adam" (L'homme-machine) olarak grd. XIX. yzy lda bile baz psikologlar (mesel Kostyleff) ruhi olaylar mekanizm ile aklamada srar etti. Jacques Loeb "hayatn mekanik gr" (La conception nacanique de la Vie) adli kitab nda biyolojiyi bu adan temellendirmek istedi.

Gayecilii Eletirme
Mekanizm doktrini yalnz tabiat ve insan olaylar n mekanik-gr le aklamakla kalmyor. iddetli ele tirmelerle gayeci gr e de hcum ediyordu. Descartes'a gre tabiatta gaye-sebep d nlemez. nk tabiat anlamak

iin uzam ve hareketten ba ka hi bir dayana mz yoktur. Canl varlklar


mekanik sebeplere ba hdrlar. Fakat gayecili e kar daha iddetli ele tirmeyi Spinoza yapmtr. Ona gre tek ve sonsuz cevher olan Allah da gaye-sebep'den bahsetmek samad r. nk byle bir d nce en yetkin varl k olan Allah' eksik grmek demektir. Bir gayeye gre hareket etmek, bir e ilime bah olmaktr. Halbuki eilim yalnz eksik olan, kendini tamamlamak isteyen varhldarda, insanlarda sz konusu olabilir. Allah'ta gaye sebep olmay nca, onun "yara5 Descartes eski geometri yerine koordinatlar icat ederek geometri ile cebir'i birle tirdi. Yani bu metodla bir denklemin kar l olan iri veya bir i ri'nin karl olan denklemi gs tererek Analitik Geometriyi kurdu. Oradan trev (d6.ive) lerin tamamisini bulmakla Gk ()isimlerinin hareketlerini lt.

103

tlm tabiat" (Natura naturata) manzaras nda da gaye-sebep olamaz. Spinoza mutlak determinizmin sonucu olarak gayecili i red ettii halde, Kant gaye sebebin dnlemez olmas ndan hareket ederek onu red etmektedir. nk insan zihni fenomenleri yalnz mekan ve zaman formlar na gre kavrama gcndedir. Yani onlar aras nda yanyanalk veya ardardalk ilikileri kurabilir. Bundan dolay da olaylar "sebeplik" kategorisi iinde d nr: sebep nce-eser sonra gelir. Yani onlar, bir zaman s rasna gre dnlrler. Halbuki biz sonra olacak olan eyi (gaye) nce olan n (ara) gerekle tiricisi sayyoruz. Bu ise zihnimizin kurulu una aykrdr. Bununla beraber Kant, "Saf Akln Kritii" adl kitabnda 6 d gayeliliin dnlemez olduunu syledii halde "Hkm Gcnn Kriti i" 7 adl kitabnda tabiat' organik bir btn olarak grd mz zaman orada bir i gayelili in dnlebilece ini kabul ediyor. Nitekim ayn kitapta sanat nn eserinde de byle bir i gayelili in sz konusu olduu kansma varyor. Ksaca: Kant ilmi kural akl alannda gayeliliin dnlemez olduunu sylerken, sanat gr nde ve onun gibi anlalan organik tabiat gr nde bir i gayelilikte, bahsediyor. Kant'dan sonraki baz filozoflara "mekanizm niversel" gr nn kuvvetli ele tirmelerine ra men - tekrar sinirli bir anlamda gayecili e dnmek cesaretini veren de bu olmu tur.

Leibniz Gayecilii
te yandan XVII. yzylda Spinoza mekanizmi kuvvetle savunurken, yine Descartes felsefesine ba li olan Leibniz gayecilii baka bir tarzda savunmaktadr. Spinoza'ya gre yarat lm olmas bakmndan tabiat mutlak cevherin bir grn oldu u iin tam bir yetkinlie sahip bulundu u halde, Leibniz'e gre tabiat kusurlar ve eksikliklerle doludur. Bu yzden orada fizik olarak eksiklik, irkinlik, ahlak olarak kusur ve hata, metafizik bak m ndan yanlmalar vardr. Byle anlalan tabiatta mutlak determinizm de il, zorunsuzluk(contingence) hkimdir. Fakat Monade'lar n Monade' ve biricik tam ve yetkin varl k olan Allah btn bu eksik ve kusurlu varl klarn son hedefi, tamla mak ve yetkinle mek iin gayesidir. Leibniz'e gre gayelilik sonsuz varlk olan Allah iin de il, bu ideale ykselecek sonlu ve kusurlu varl klar iin dnlmelidir. Filozof, Titodic&'sinde ilahi leme ykselmeden ibaret olan bu gayeli dnce (tWologie) ile Spinoza'nn sonsuz cevher olan Allah da gayelilii lzumsuz brakan Ethique'ine cevap veriyor. Fakat hemen i aret edelim ki, a da felsefeye bilgi talihli yolundan girenler cevher fikrine oldu u gibi gayelilik fikrine de hcum etmi ler; bunu
6 Kritik der reinen Vernuft
7 Kritik der Urteilskraft.

104

da eski metafiziin anlams z kelimelerinden biri olarak grm lerdir. Bu tenkitler art k gayecilik ve mekanizm doktrinlerinin, her ikisi de metafizik karakterdeki kar lkl tartmalarndan farkldr. Bunlara bilgi teorisinin ncleri olan ngiliz filozoflar balam , Kant daha geni lde devam etmi olup yeni Kantclar'ca ayn konu zerinde al lmaktadr. Klasik doktrinlerin iddetli eletirmesini yapan Bergson, her ikisini "hayat hamlesi" (acn vital) gryle a makta ise de, "hayat" cevher, gaye, ruh veya madde gibi genel ve soyut prensipler eklinde koyduu iin, -ele tirmelerindeki btn kuvvete ramen- metafizik kadrosunu a mamtr. Zaten kendisi de "bir ilim gibi dnlen metafizik" gr n benimsemektedir.

C.

Ruh ve Madde Problemi

Fizik ve psikoloji verilerini a an evrensel bir a klama tarz olmas bakmndan, evren'in esas ruhmudur, maddemidir? diye bir problem de klasik felsefenin metafizik sorular arasnda yer almaktad r. Ilka da bu soruya iki alternativ'den birine gre cevap vermeden nce ruh ve madde, hatta canl varlk birbirinden ayrlmam olarak dnlmekte idi. Thales'in suyu, Anaximeres'in havay, Heraklit'in ate i ilk olgu (arclt) diye grmeleri bizim bu cisimlere verdiimiz anlamdan bsbtn farkl idi. Yukarda sz geti i gibi bu ilk olguyu ayn zamanda hem maddi, hem canl , hem ruhlu diye kabul ettikleri iin onlara hylozoiste deniyordu. (hyU = madde, zoon = canl). Fakat sonraki yzy llarda evren'in ilk prensipi olan Nous (akl)dan, sz etmelerine ra men tabiat a klamalarnda maddeyi, canl y, ruhlu varl ayrmaa baladlar. Bir yanda maddeyi insana benzer vas flardan gittike s yrarak s rf madde halinde gren bir doktrin, te yanda insan felsefenin hareket noktas diye aldktan sonra ruhi varl k zerinde israr eden bir doktrin do du. Fakat Ilka n kaba maddecileri s rf ruhcularrdan daha nce meydana kmlardr. Bunun sebebi: 1) Tabiata ait ara trmalarm insana ait ara trmalardan nce ba lamas, 2) Auguste Comte'un (1798-1857) iddias nn aksine olarak soyut metafizik konulara kar ilginin, ortak duyuya dayanan felsefi ilgiden daha ge ve daha g uyanmas dr. 3) Buna bir de Orpheus misteri gibi Yunan misterlerinin felsefi ilgiyi uyandrmada rol oynadn katmaldr: Olduka erken ba hyan Pythagore'in matematik felsefesi, ayn zamanda Orpheus misterinden ilham alan bir ruh felsefesi idi.

105

ilkada Materyalizm lkada materyalizm Demokrit'in atomculu u ile balar. Ona gre duyularla kavrad mz alglanabilen cisimde ula lan bir son nokta vard r. Bu nokta artk paralara aynlamaz. Kklk bak mndan en son hadde ulamtr. Btn cisimlerin terkibine giren ve onlar meydana getiren bu ilk unsura atom denir. O asla yaln z bana ayrca varolmam tr ve olamaz. nk ilk birim olmas bak mndan ba ka bir unsurun tamamlay c bir paras dr. Sonra ba ka atomlar da onlar tamamlamak zere yanyana, dereceler halinde ardarda birbirlerine kat hrlar. Btn bu atomlar kendi ba larna varolamyacaklar iin, bakalariyle birle mek zere cisimleri meydana getirirler. lk cisimlerin irca edilemez basitlikleri vard r. Ve bu irca edilmez parac klarn bir cinsten ve s kca birbirine uyan btnl n tekil ederler. Bundan dolay eer kklk bakmndan s nr yoksa, en kk cisimlerin bile sonsuz say da paracklardan kurulmu olmas gerekir. nk her yar mn bir yars olacak, onun da bir yars olacak ve bu sonsuzca byle gidecektir. O zaman en kk unsur ile eylerin hepsini iine alan btn aras nda ne fark kalacakt r? Bunu belirlemek mmkn de ildir. nk evrenin btnl nn ne kadar byk bir sonlu uzam (&endue) olsa, en kk cisimlerin dahi yine sonlu paralardan kurulmu olmas gerekecektir. Sa duyu bunu olumlamad ve d ncenin buna inanmas n kabul etmedii iin, artk paralara blnebilir olmayan ve kkln limitine ula an birtakm kat cisimler vard r demek zorundayz. Madem ki onlar vard r; yle ise onlar kuran unsurlarn da ayn suretle kat ve deimez olduunu olumlamak gerekecektir. E er btn eylerin yarat csnda, her eyi sonsuz kk unsurlara blmek al kanl varsa, bu yarat c tabiat onu bir daha terkip edemiyecektir. nk bu sonsuz kklerin art k daha kk paralar olmad iin, onlarn maddelere ait nitelikleri olm yacaktr. Onlarn nitelikleri ancak unsurlar n birle mesini salayan trl biti meler, yo unluklar, darbeler, kar lamalar ve hareketlerdir. Lueree'de Atomculuk Demokrit'in eserleri mahvoldu u iin onun doktrinini Roma'da savunmu olan Lucrece, (M .. 98-55) "Tabiat n iiz" (De Recum Natura) adl eserinde doktrininin esas fikirlerini anlat yor. Burada Heraklitin ate hakknda doktrinini red eden filozof atomlar iin yle dnyor: Onlar, kokusuz, renksiz en kk unsurlardr. Cisimlerin nitelikleri atomlar n trl nisbetlerde birlemelerinden meydana gelir. Ancak onlar n kendilerine vergi ekilleri vardr: Baz lar yuvarlak, baz lar yass, bir ksm sivri ve dikenli, bir ksm yumuaktrlar. Cisimlerin dokunma duyumuzda farkl etkiler yapmas onlar kuran atomlarn bu farklar ndan ileri gelir. Atomlar aras nda boluklar vard r. 106

boluklar atomlarn hareket etmesini, yer de itirmesini ve birbirini itmesini sa lar. Evrende trl yo unlukta gereklikler atomlar n terkip nisbetleri aras ndaki farklardan ileri gelir. nsan atomlardan meydana geldi i gibi, insan ruhu da tekilerinden daha ince ve ak c atomlardan kurulmu tur. Bu doktrine gre bilgi, maddi atomlarm ruh atomlar zerinde brakt izlerden. doar. Alemde sonsuz say da atomlar vard r. Onlarn balangc ve sonu yoktur, deimezler. Yalnz yer de itirirler, hareket ederler ve cisimlerin yo unluk farklarn, onlarn doma ve dalmalarn meydana getirirler. Atomlar n birbirleriyle ilikisi zorunlu ve gerekli bir ili kidir. Atomculuun Ionia filozoflarna stn ciheti maddenin ok ince bir tahlilden geirilmi olmas ve maddi realitenin ilk defa soyut olarak ele almmasdr. Ayrca cisimlerdeki niteliklerin atomlara ait terkip farklanndan ileri geldiini sylemeleri de byk bir ad m saylmaldr. Fakat atomculuk, bu sonsuz kk unsurlar srf diyalektik yoldan cisimlerin sonsuzca blnemiyecei hakkndaki dnce ile elde etmi tir. Onlar XIX. yzyl fizik ve kimyasnn ulat tecrbi ara trma ile temamen ilgisiz bulunuyorlard . Bundan dolay da onlar atomlarnu olduka safdil bir gr le tasvir etmektedirler. Bilgiyi aklamak iin maddi atomlarla ruh atomlar nn ilikisinden bahsettikleri zaman ayn safdillik grlyor. (Ancak bu noktada XX. yzy ln Ernest Mach (1838-1916) ve B. Russell (1872-1970) gibi filozoflanrun da buna benzer ipotezler ileri srdklerini unutmamal .) Orta-ada Islam materyalistleri Dehriyisn diye tannan cereyand r. Gerek bunlar, gerek birok bak mlardan onlara benzeyen bat rfieri tam materyalist saymak do ru deildir. nk batmilere gre madde, mekan, zaman, ruh diye ezeli ilkeler kabul edilmesi, yani madde yarat lmam gibi tasavvur edilmi olmakla beraber madde d nda da ilkelerin ileri srlmesi bu rdan olanlara tam anlam ile materyalist denemiyece ini gsterir. Hele bazlarnn yaptklar gibi slam "Vcdiyil"u (panteistler) ile materyalistleri birbirine kartrmalar ok ar felsefi bir yandmad r. Byle dnmek Spinoza'ya materyalist demek kadar gln olur.

Bu

17 ve 18. Yzylda Materyalizm


Materyalizm Bat felsefesinde ancak XVII. yzy lda Gassendi (1592-1655) ile meydana kmtr. Ona gre madde btn ba ka realitelerin kayna dr ve irca edilmez ilk realitedir. Fakat o madde deyince atomcular n duyularla kavranmas mmkn olmayan soyut ilk maddi unsurlarmi de il, btn nitelikleri ile maddeyi ve cisimleri anlar. Gassendi hayat ve ruhu madde ile a klar. Fakat bu ilk gerek dnda Allah'n varln kabul eder, onu sonraki materyalistlerden ay ran balca vasf budur.

107

Yine o yzylda Descartes'in mecarisme teorisinin etkisi ile do an daha geni bir materyalizm r vardr ki Cabanis (1757-1808), d'Holbach, (17231789) Helvetius (1715-1771), La Mettrie ba hcalandr. Bu filozoflar Descartes'n madde hakkndaki grn tamamen benimserler, ortak duyunun kaba maddesi yerine uzam ve hareket s fatlar ile tannan geometri ve mecanique ilimleri ile incelenen maddeyi kabul ederler. Fakat Descartes felsefesinin ruh cevherine ve Allah'a ait k smlarn almazlar. Onun canl varlklar' mekanizm ile aklama teebbsnden faydalanarak btn canl lar ve insan, hatta insann ruhi hayatn ayni ilkeye dayanarak a klamaya alrlar. a da felsefe kurucusunun sisteminde yapt klar bir organ kesme i lemi ile onu sakat hale getirirler. Fakat kendi ilkelerine gre Descartes felsefesinin ruh-beden paralellii ipotezine ve Allah' n doru szll ne (v raciM) bavurmaya mecbur olmas yznden d t elimelerden kurtulduklar ve bu felsefeyi sonularna kadar gtrdkleri d ncesindedirler. Materyalizmin bu ekli mecanisme'in felsefedeki ba ars ve dayanma gc nisbetinde ya amtr 19. Yzylda Materyalizm ve Enerjetizm Ancak XIX. yzyl ikinci yarsnda materyalizm tabiat ilimlerindeki yeni aratrmalardan, ba lca biyoloji, embryologie ve paleontologie'nin geli mesinden, evrim teorilerinin yay lmasndan faydalanarak yeni bir ekilde meydana kmtr Bu yeni materyalizmin temsilcileri Karl Vogt (1817-1895), Ludwig Bchner (1824-1899), Moleschott (1822-1893), Ernest Haeckel (18941919) gibi Alman filozoflardr. Bchner'e gre madde ve kuvvet ayr lmaz bir btndr ve kuvvet maddenin evrimini meydana getirir. Filozofu byle drmeye gtren fizikte enerji ara trmalar/un geli mesidir. Fakat ondan daha ak olarak Ostwald (1853-1932) maddenin enerji kaybetmesi olaymdan faydalanarak enerji birikmesiyle de maddenin meydana geldi i ipotezini karyor. Baka deyile maddenin kknde enerjiyi buluyor. Energetisme denen bu gr esas bakmndan materyalizmden ay rmak doru deildir. E. Haeckel ise, "Evrenin Bilmeceleri" adl eserinde biyolojinin yeni dallar ndaki verilere dayanmak zere maddenin evrimini inceliyor. Ona gre maddeden canl varha doru evrim iki yoldan tetkik edilmelidir: Biri hayvan veya insann hayat boyunca olan kk evrim ki, buna ontogenese diyor kincisi maddeden canl nevilerine gei i ve bu nevilerin yeryznde geirdi i milyonlarca yllk evrimi ki, buna da phylogenese diyor. Haeckel'e gre iki evrim arasnda paralellik vard r. Birinin verileri tekini destekler. Bylece geologie'den Paleontologie' Fiziko-Kimya'dan biyoloji ve ba lca embryologie'ye do ru ykseldike maddenin geirdi i ekil deitirmeleri ve yeni gereklere do ru nasl ykseldii grlr.

108

Diyalektik Materyalizm
Materyalizmin bu ak mla az ok ada ve XIX. yzyl ortalarnda doari ikinci bir ekli teorik olmaktan ziyade pratik, toplumla ilgili bir gr olarak doan tarihi materyalizm veya ba ka adyla diyalektik materyalizmdir. Bu r aan Karl Marx (1818-1883) ve Engels (1820-1895), XIX. yzy l ngiliz endstrisini incelemek suretiyle sermayenin birikmesi zerine ara trmalara ba ladlar Birincisi daha ok iktisadc , ikincisi daha ok filozof olan bu iki dnr sosyal bir devre zerindeki derinle melerinden kan hkmleri btn devirlere ve uygarhklara yayabilmek iin kendilerine bir metod aradlar ve bunu Hegel'in diyalektik felsefesinde bulduklar na inandlar. Ancak, kendi deyi leri ile, Hegel'in idealist olan felsefesini tersine evirerek (onlar buna "doru oturtarak" diyorlar.) maddeci diyalektik haline koydular. Bu metoda gre tarihi a klamaya kalkarken, zamanlar ndaki diyalektiki olmayan baz materyalist filozoflara da iddetle hcum ettiler ki bunlar Dhring (1833-1921) ve Feuerbach (1804-1872) dir. Diyalektik metodunun do uundan, tarih boyunca geirdi i deiikliklerden ve modern mant k iindeki yerinin ne derecede tutarl olduundan bu derslerin birinci blmnde bahsettiim iin burada o konuya dnmyorum. Yaln z bir noktay iaret edeyim: Diyalektik materyalizm eli kilerin sentezi ile tarih devirlerindeki evrim ve devrimlerin aklanabileceini iddia etmektedir. nce bu noktada diyalektik materyalistler aras nda hemen hi bir uzla ma olmamtr Daha geen yzylda bu rm iki kurucusu arasmda baz farklar oldu u gibi sonradan Bernstein, Kautsky (1854-1938), Jaures (1859-1914) v.b. yorumlay ellarla Rosa Luxembourg (1870-1919) ve 1917 den sonra Lenine'in (1870-1924) Trotzky'nin yorumlamalar arasnda birbiriyle eli ecek derecede farklar vard r. Bu rda yeti enlerin ortak vasf kendinden ncekilerin "diyalektik"i anlamadn, bundan dolay da fikri kmaza gtrd n iddia etmeleridir. Bugn de J. P. Sartre (1905) gibi bir existence filozofu da bir yandan bu ra yanamakta, fakat bir yandan da "Diyalektik Akl n Tenkidi" adl eserinde Engels'i eletirirken yapt gibi bu gr bir organ ameliyatmdan geirerek bir tarafn tamamen red etmektedir. Bu r doal]. 130-140 yl olmu tur. Bu d nrler eliiklerin senteziyle tarih devirlerini a klamak isterken, baz devirlerin genel aklamalarna gre bir sap halinde oldu unu, atmalarn daima sentezi do urmad n , iki taraf yprattn, hatta yokettiini, baz duraklamalarn ve ksrlamalarn bu tarzda anla lamadn grmiyorlar.

Pythagore'da Ruheuluk
Bu doktrinin kar snda spiritualisme'in ilk a danberi doduunu, gelitiini, her devirde yeni verilere dayanarak yeni ekillerde meydana ktn

109

gryoruz. Ruh fikri yar misterlere ba l olan Pythagore'da ba lyor. Saylann, olaylarn ili kisini anlama bakmndan byk grevini meydana karan ve alemi say lar dzenine gre a klayan bu filozofun ayni zamanda Orphee misterinden mlhem bir ruh gr vard. Ruhlar ona gre lmden sonra baka bedenlere girmek zere devam ederler. Bu d nce ruhlann lmezlii fikrinin balangc olup Do u uygarlklarma mahsus olan "kalp deitirme" (m&empsychose = Tensuh) inancma ba hdr. Ancak Hint dinlerinde grdmz ruhlann bu dnyada ac ekmek iin ba ka yarat klann bedenlerine girmesi, bedenden bedene g etmesi (transmigration) inancndan olduka farkl dr. Matematik dncenin ba langc olduu gibi, gnei gezegenlerin merkezi sayan astronomik gr n (heliocentrisme) de balangc olan Pythagore'da ruhlar n bedenden bedene gemesi inanc ilkel dncenin kalnt s gibi griilemez. Bu daha ziyade ruhlar aras nda ortaklk (participation) olduu ve bunun da evrensel ruhun trl ekillerde meydana kt inancndan do mu grnmektedir.

Platou'da Ruhculuk
Ilkin Eflatun ruhu maddeden bsbtn ayr cevher olarak anlad . Ona gre ruh "ten kafesinde mahbus can ku u" gibi anla lmaldr. Onun ash stn alemde, Idee'lerdedir. nsan ilk kk ile ili iini ancak, bu dnyaya d meden ve bedenle birle meden nceki halini hatrhyarak meydana koyar. Eflatun "Devlet" diyalounun yedinci kitab nda maara benzetmesi dedi i bir benzetme ile ruhun stn lemden ayr ldktan sonra beden zincirleri iindeki durumunu, bu zincirlerden kurtulu unu ve hat rlama ile adi halini nas l yeniden ya adn anlatyor. Timaios adl diyalounda da lemin do usundan ve ruhun bu dnyaya d mesinden bahsederken hat rlamalarla meydana karlan bu ilk hale insanln "Altn a" (:ige d'or) diyor. Ayni fikri a da felsefede Schelling "Mitoloji Felsefesi" adli kitab nda canlandracak, ancak Efltun'dan olduka farkl bir anlamda ruh ile tabiat' n aynlnda grd Mutlak felsefesi haline koyacakt r. Eflatun-belki de Pythagore den mlhem olarak ruhlarn bedenden bedene gemesi inancma da ba lanyor ve zaman ezdi dn (Eternel retour) halinde kendi kendisini tekrar eden bir ark oldu u iin ruhlarm da bu tekrarda yeniden yer yzne dnecekleri sonucunu karyordu. Eflatun:a gre ruh, asl nda "lemin ruhu" (nefs-l-a em = l'arne du monde) idi. Byle anlalan ruh, ancak sonradan bn Rd ve Hegel de grlece i gibi "evrensel ruh" dur. O, gksel dinlerde (h ristiyanlk, islamlk) olduu gibi bir kiinin ruhu olarak yarat ldktan sonra yer yzne d ecek yerde (Zelle-i-2; dem veya Hubut-i-Adem), bu evrensel ruhun her madde iinde mahbus kalmak zere dnyaya (yani duyular alemine) d mesi ve daima

110

oradan kurtulma ve ashna dnmesi " evk"i iindedir. te metafizik felsefenin anlad gibi maddeden ayr ve ondan kurtulma abas iindeki ruh fikrinin kk budur.

Aristo'da Ruhculuk
Aristo'tun ruh anlay olduka farkldr. Metafizi inde "ferdi cevher" fikrini temel olarak koyan bu filozof ruh sorusunda da ferdi ruh gr n savunmaktadr. Ruh ile maddenin ili ii ekil ile maddenin aiii gibidir. Bu iki varlk birlerek cevheri meydana getirir. Ruh maddenin ekli veya gcn (kuvvenin) fiili dir, beden bir nevi madde oldu una gre, ruh bedenin ekli (forme) demektir. Bu ekil yalnz figure anlamna gelmez; beden unsurlar arasndaki uyu ma ve ahenk anlam na gelir. Fakat byle anla lnca ruhun maddeyle beraber dalp gitmesi gerekir. Halbuki Aristo'ya gre henz hi bir ekli almam olan ilk madde olduu gibi, hi bir maddeye muhta olmayan srf ekil de (forme pure) vardr. Bu srf ekiller veya s rf fiiller maddeye muhta olmayan ruhlard r. Aristo da burada stn lemin ruhlann ve Allah' aklamakla beraber bu dnyaya ait ruhlar da Efltun'cu gr ten ayrlyor. Diyalektik yerine gzleme ve kan tlamaya dayanan filzof ruh gr n metafizik bir psikoloji ile tamamhyor. Ona gre madde d nda evrensel bir Ruh (Esprit) deil, ancak gzlemlerle tesbit etti imiz Nefsler (les mes) sz konusudur. Nefs, iinde bulundu u maddeyi hareket ettirici prensiptir Yaln z canl maddeden ba hyarak meydana kar. Bitkide, bitkinin, nefs'i, hayvanda hayvann nefsi, insanda ak ll nesf olur. Her derecede ncekinden daha stn yeni melekeler kazan r. Mesela bitkide yaln z beslenme gc ile o alma gc olduu halde, hayvanda bunlara hareket ve alg gcleri katlr. Insanda btn bu gclerle birlikte bilici gc ile i leyici gc onu nceki varhklardan ay nr. nsann bilici gc de pasif ve aktif iki bilme gcne ayr lr. Birincisinde yaln z izlenimleri alr; ikincisinde onlar terkip eder ve stn leme evrilir. Dnyaya ait eylemlerden kurtularak s rf ekillerden ibaret stn alemi, yani evrenselleri seyretme gc haline gelir. Aristo ve Efltun ruh anlaylarnn ilk ifadesinde ok ayrldklan halde, sonularda yine de birle mektedirler. Efltun gibi Aristo'ya gre de s rf ekil olan ve btn varolanlann srf olan Allah klli ruhtur. Her ikisinde de dee veya s rf ekil bizim zerimizde (yani dnya i lerinde) etkili de ildir. Allah maddeyi bilir, onu btn olarak seyreder ve bilir. Bunun iin Allah' n her eyi bilme gc (omniscience) buradan gelir. Efltun'da da Aristo'da da insan nefs'inin stn gc eylem (action) deil, tema a (contemplation) dr. nsan ne kadar dnyaya ait eylemlerden ayr lr; ne kadar tema a gcn kullanrsa bilgisi o kadar tamd r. Kleler i le uratklan iin onlarda yaln z

111

eylem nefsi geli mitir. Bunun iin as l ilim ve felsefe ile u ra mak hr sitelilere vergidir.

Plotin'de Ruhculuk
Ancak lka sonunda Plotinus'un. (205-270) ruh gr Aristo ve Eflatun'dan mlhem olmakla beraber bir bak mdan onlardan ayrld. Her iki Yunan filozofunda a kn lem ile dnya ayr kaldklar halde Plotin'de onlar birleir. Bu birle me, Aristo'yu Efltunla tamamlamak iin iskenderiye'li filozofun yapt fikri abadan do sa gerektir. Bu noktada Plotin, Eflatun diyaloglar aras ndaki tutars zl da ortadan kald rmaya alr. Bir yanda akkdilir lemle, duyulur alemi ayran genlik ve orta ya diyaloglar ; tede bu iki alemi birle tirmeye meyleden ya llk diyaloglar ! Bu eli meyi ok iyi farkeden Plotin Efltun'u kendi eserleri iinde sistemle tirmek ve onu Aristo'nun, Fiil-Gc teorisi ile uzla trmak iin byk gayret gsterir. Vak a Aristo dahi btn tabakal alem gr ne ramen ilk madde ile son fiil aras nda Allah n e yaya hareketi vermesi bak mndan ballk grmyor mu? Burada aslacak bir adm kalyor. O da Allahla *Mem, ruhla madde aras ndaki ayrl ortadan kald rmak, Plotin bunu da Efltun'un "Memili. Ruhu" fikrini anlatt Timaios diyalounda, filozofun kozmogonisinde buluyor. Bylece lem, Allah'tan ayr olacak yerde ondan kyor. Her ey bir olan varlktan kmaktadr. Ruha gelince, O da gnostik lerin sand klar gibi maddenin d man ve onunla sava an bir g de il, maddenin iinde yle bir konuktur ki, oturduu konaa gzellik verir, onu onar r ve ayrlmas da d manhkla deil, km olduu ilk kke tek ve mutlak varl n ruhuna dnmek iindir. Ortaa da Aristo'nun Nefs teorisi Me ai 8 diye tannan islam filozoflar tarafndan-ksmen Plotin'in fikirleriyle uzla trlmak zere-benimsendi. Platon'un fikri birincisi kadar iyi ta mmad. Fakat O da Avesta doktrini ile az ok karm olarak i raki filozoftar nda ve bu r kuran ehabeddin Shreverdi maktul (1153-1191) n eserlerinde ya ad. Sufiler ve balca Vctidrler denen ibn. Arabi (1164-1240) izinden gidenler Plotin fikrine dayanarak onu slam inanc iinde geli tirdiler. Yunan filozoflarmda ruh maddeden ayr olarak dnlm ise de, bahca zihin melekesi zerinde israr edilmi tir. nk O yapc deil, bilici, bir gc gibi anla ilmt. Halbuki yeni Eflatunculuk da denen Plotin felsefesinde ruh bedenden ayrlmakla beraber, s rf zihinden ibaret de ildir. Onun aslma dn vecd ve cezbe (extase) gibi duygusal hayata, "zhd" ve "yahuzla ma" (itikaf) gibi fiili hayata aittir. lk Birlie dnmek isteyen insan, ruhunu zel
8 Aristoculara peripateticien denir ki "yryenler" anlam nda Me aikr'in karl ise de islm Me sai'leri Aristo' ile Platon 'u uzla trrlar.

112

bir eitimden geirecektir ki, bu da dnyadan vazgeme eksersizinden ibaret olup Zhd ile kazanlr. Ancak ruhun ilk Birlikten tekrar dnyaya dnmesi (yani Birlikten oklu a gemesi) bu e itimin alacak ikinci kona dr. Burada Sufi artk yalnzlkta kazand birlikle bulu ma halinden tekrar oklu a, dnyaya ve topluma dnmektedir. Orta-a dncesine Efltun ve Aristo'dan ziyade Plotinci d nce hkim oldu. Eski Yunan n tema ac (contemplatif) "akd" yerine hristiyanlk ve Islmln cezbeli Ruhunu (Esprit) getirdi.

Descartes'da dalist Ruhculuk


ada felsefe her iki ad m da at . Ruh fikri Descartes'dan ba hyarak, ruhla beden mnasebeti eklinde bir psikoloji problemi halini ald . Metafizik temelini kaybetmemek zere sonraki psikoloji ara trmalarna balang oldu. Filozof "Tutkular Kitab "nda (Traite sur les Passions)* ruhla beden ili kisini inceledi. Madde uzam ve hareket, ruh da d nce ve irade s fatlar ile grnen birer cevherdir. Cevher olmalar bakmndan dtan bir etki almazlar. Ne ruhun beden, ne bedenin ruh zerinde etkisi vard r. Byle olmakla beraber ruh ve beden olaylar aras nda yine de ili ki grlyor. nk-nce de syledi imiz gibi - Descartes ruhla beden aras nda Allah'n kurduu bir paralellik olduunu kabul eder. Bu iki cevher o tarzda dzenlenmi tir ki ne zaman ruhta bir deiiklik olsa ona paralel olarak bedende de bir de iiklik olur. Fakat Descartes'in izinden giden filozoflarca trl ekillerde yorumlanm olan bu paralellik hipotezi. ruh ve madde ili kisini tam aydnlatamad gibi, onlarn bsbtn ayr iki cevher gibi dnlmesi de felsefe ve ilim alan nda problemi zlmez glkler iinde b rakyordu.

lk ada Ruh-Beden ili kisi


Bunun iin, lkadan beri Ruh-Beden ili kisine ve Ruhun zne dair ileri srlen metafizik fikirleri grelim: I. Aristo'ya gre Ruh ekil (forme) nevindendir. Baka deyile, bedenin eklidir. Ancak, bu biim (figure), d grn anlammdaki ekil deildir. Varln en yksek derecesinde maddesiz ekil (Suret) lere ulald iin, stn Ruhlar da maddeden ayr ekiller (mfarakt) d r. Cevher daima madde ile ekilden meydana geldi i iin, bu gr te Ruh'a tam cevher denemez. Ancak maddesinden ayr lm ekiller ve akllarm. (ukul i mfaraka) cevherliinden sz edilebilir.
* Buna pasif haller (edilgiler) demek daha do rudur.

113

bn Sina'da Ruh-Beden ilikisi II. Ortaa da bn Sina Ruh'un cevherli i fikrinde, onu Form sayan Aristo'yu a maktadr. bn Sina'ya gre Ruh, manevi bir cevherdir ve bedenden ayrdr. Bu problemi zmek iin ergin ya ta yarat lm olduumuzu, d dnyay grmediimizi, bolukta bulundu umuzu farz edelim. Organlar= birbirine de memi , yani hi bir duyum almam olsunlar. Byle bir kimse, yine de var oldu unu kabul edecek, fakat organlar nn, duyusal ruhunun varln kabul etmiyecektir. Onun bu s rada ellerinden birini tasavvur etmesi de mmkndr. Ancak bunun kendisine ait oldu unu dnmiyecektir. Bunun iin, bu kimse organlar olduunu bilmeksizin kendi kendisini bilebilecektir. 9 ca, cannm (nefsinin) bedeninden farkl oldu unu da grecektir. bnAyr Sina'un bu "uucu insan" (insan tir) benzetmesi, eserlerinin latince evirileri ile hiristiyan Ortaa nda da biliniyordu. - Ruh bir cevher midir? diye soruyor. Buna iki trl cevap verilebilir- 1) Ruh bir cevherdir, 2) Ruh bir araz (ilinek)dr. Ruhun cevher oldu unu sylemek iin, onun araz olmad n kantlamak, bunun iin de insann karma k varluda Ruhun bir ve ayn olduunu gstermek gerekir. bn Sina'ya gre soru, Ruhun daha nce ba ka ekilde var olan bir bedenle mi birle tii, yoksa ekil verdii bir maddeyle mi birletii sorusudur. Asil glk uradadr: Ruh bir bedenin ruhu mudur? Beden bir ruhun bedeni midir? Yani Ruh cevher midir, arazm dr ? Cevab yledir: Ruh bedene varl k veriyor, bunun iin onun arazi (iline i) deildir. Onun yetkinlii (Entelechia) olduu iin, var klan eydir. yle ise, ruhu almadan nce bedenin beden olarak var oldu unu farz etmek eli iktir. O bir bedene girecek yerde onu meydana getirir, bundan dolay cevherdir. Ruh bedeni braknca, beden ceset olur. Ruh bedenden ayr lnca canllar nevinden kar. Ruhla onun can verdi i unsurlar aras nda baka orta ekiller vardr. Bylece Ruh, insanda a a nefs "(me) lerin ba l olduu asil cevherdir. Fakat ne biim bir cevherdir? ekil katt maddeden ayrlmayan maddi bir Form' mudur? Vakaa maddeye kaz l ve ondan ayrlmayan Form'lar vardr. nsan Ruhunun bir beden ekli olmadnn kant, onun maddi nefs'i deil aklla kavranan (ma'kul) ekilleri alma yetisinde olmas dr. Aklla kavranan ekiller ise bir bedende devam edemez. Ak lla kavrananm blnr bir cisimde olduunu farz etmek, "ma'kul" lerin de blnebilir olmas ve uzam (yer kaplama) gibi zellikleri bulunmas demektir, ki yaln z geometri figrleri ve say larm byle ekilleri olabilir ve blnebilirler, "Ma'kl" n ise byle ekli olamaz ve blnemez. bn Sina bunu kantlamak iin psikolojik tecrbeden kantlar veriyor: I. Nefs kendini alg lad halde, bedenini bir aletle alglar: a) nefs kendini bir arala bilseydi, kendini onun yard m ile bilecekti, halbuki
9 Canpanella ve Descartes' n uur grlerinin ncs olarak grnyor.

114

kendini dorudan do ruya biliyor ve bu bilgiyi biliyor?) yle ise kendi hakk nda bilgisi her trl beden organ ndan bamszdr. b) Akldan baka btn yetiler kendilerini bilemezler: duyum kendini duymaz. Yaln z akl kendi kendisini dnr. c) Bir alet kullanan btn yetiler al malar uzadka yprarur ve yorulurlar. Ruh ise en yksek bilgilere ula dka almas kolaylar. Yoruluyorsa, bu kulland aletlerin yorulmas ndandr. Beden ya lannca organlar zay flar .Halbuki "ma'krleri kavrama yetisi as l yalandktan sonra artar. II. - Ruh bir ekil deilse ve bir beden aleti kullanmazsa, bedene ihtiyac nedendir ? bn Sina burada Ruh'la beden ili kisini, ruhun bedene ihtiyac olduu, nk ancak bedenle ferdi ruh halini ald n syleyerek cevaplandryor ki, bu kant Felsefe tarihinde "Fertlik ilkesi" (Mebde'-t ta ahhus) diye tanmmaktadr. - bn Sina'daki ruhun cevherli i fikri Descartes'a, btn cartesienlere kadar gelmi ve Dnce tarihinde derin iz b rakmtr. Fakat onun ruhla beden ilikisine ait kantlar doyurucu de ildir. Ferdi ruh bir bedene muhta ise, bedenden ayr lnca ferdi ruh olmaktan kar mi? Bedensiz ruhun z nas l devam eder? Filozof bunlara bazen ruhun bedensiz devam ettii, bazen Kelmclara uygun olarak tekrar bedenle birle ecei tarznda cevap verdii iin bu noktada d ncesi bulamkt r." Descartes'da Ruh Beden ili kisi III. Descartes, metodlu phe yolundan dorudan doruya ve kesin olarak bildiimiz ilk bilginin ben uuru olduunu syleyerek Ruh'un cevherlii fikrine varyor. Ruhu ve bedeni iki ayr cevher sayyor. bn Sina'dan farkl olarak, z t vasflar olan bu iki cevher aras nda "canllk" diye ba ka bir ara-varlk grmyor. insanda her ey ya Ruh'tur, ya bedendir yani maddedir. Btn canllar gibi insan da ya ama grevlerini "hayvani makineler" 12 dedii damarlardan geen bir maddi ak mla yapar. "Le Monde" adli kitabnda hayyani makinelerin insanlar nasl hareket ettirdi ini syle anlatyor: "Btn insanlar bir ruh ve bedenden olu mulardr. Bunun iin ruhu ayr bedeni ayr tasvir etmeliyim, ve bize benzeyen bu insanlar meydana getirmek zere bu iki tabiatm nasl uzlat ve birletiini gstermeliyim. Sindirim, damarlar n ilemesi, beslenme, organlarn geliip bymesi, solunum, uyku ve uyan , k, koku, tad, s ve baka iiteliklerin d duyu organlariyle al nmalar, genel duyumda iz b rakmalar, bu izlerin beyne gitmesi, itah, tutkularm i hareketleri, bunca i lemleri yapan btn organlar n d hareketleri gibi grevleri bu hayvani makinelerin yapt m dnn. Bu grevlerin t pk bir saat veya
10 Spnoza bu kant kullanacal tr. 11 Yazarn Isln Felsefesi Tarihi, e. I Ed. F. Y. 1957'ye bak n 12 Descartes buna "esprits animaux" diyor ve bu maddi ak m kasdediyor. Yanl s anlalmamas iin burada "hayvani makine" ve "ak m" kelimelerini kulland k

115

otomatn hareketleri gibi yaln z organlarn ileyiine bal olduunu da gznne aln. Bundan dolay ne baka duyusal ve bitkisel "nefs"i, ne de ba ka bir hayat ilkesini d nmeye lzum var." Descartes, yine TraiM sur les Passions adl kitabnda da bu hayvani makinelerin beden hareketlerini nas l yaptn yle anlatyor: "Bu hayvani esprit'ler beynin girintilerine sokuldukca, oradan organlara geerler. Onlarda kaslarn biimini deitirme ve bylece btn organlar kmldatma gc vardr. Krallar mzn bahelerindeki e melerde kaynaktan kan suyun kuvveti bir ok makineleri kmldatmaya, hatta baz aletleri oynatmaya, borulardan geen suyun onlara baz szler bile syletme e yetti ini grmsnzdr. Gerekten hayvani esprit'ler bu aletleri k mldatma bakmndan suya benzetilebilir." Filozof bu benzetmede ok ileri giderek her eyin ya ruh ya madde olmasndan, canhla ait btn i lemleri maddi cevhere ba layarak iki cevherci (dualiste) bir gre ulas yor. bn Sina'nn ruh-beden ili kisine ait aklamas nda ba vurduu "hayvani nefs"i ortadan kald ryor. Ancak ona gre ruhla beden aras nda hi bir etki olmaks zn yine de paralellik (mes. iradeyle davran , heyecanla ifade aras nda balant) vardr. Aralarnda karlkl etki olmayan iki cevherin parelelli i, Allahn her an onlar yeniden dzenledii dnlmeden nas l aklanabilir ? Ilim alannda paralellik ipotezi, ancak bedene ait de imelerin ruhdaki de i meleri do urduu eklinde psiko-fizyolojik, yahut her iki yanlp karlkl etki yapt eklinde psiko-somatik t p yorumlamalar na gtrebilir. Herhalde beden de imeleri ile ruh deimeleri aras nda balant o kadar kendini gsteriyor ki, metafizik ipotezi b rakarak, bu ilikiyi ruh-beden btnl halinde grmemek gtr. Biricik savunulabilir paralellik gc halinde (virtuel) olandr. Dnce ile beyin merkezleri arasndaki iliki bunun ak bir rne idir." Bir ok tecrbeler konu ma, yazma, anlama, v.b. d nce fiilleri ile beyin merkezleri aras nda iliki olduunu gstermitir. Bu iliki yalnz bu merkezler zedelendi i zaman ruh yetilerinin bozulmas nda meydana kyor. Fakat bu gc halinde paralellik de baz limitler iinde kabul edilebilir: sava larda beyni zedelenen baz hastalarn bu merkezlere kar lk olan ruhi grevleri kaybettikten sonra, yeni al kanlklarla bu yetileri kazand klar grlmtr. Demek ki, beyin merkezleri ile dnme ve konu ma grevleri aras ndaki iliki, ikincilerin birincilere gre glge-olay (epiphO'nomne) olmadn, ruhi grevler i ledikce onlara karlk olan organlar da tamir etti ini gsteriyor.

Objektif Spiritalizm
IV . Descartes' n dualisme'i veya sbjektif ruhculu unun ilim alannda yorumlanmasndan do an baka bir Ruh gr objektif spiritualisme'13 Ruyer, La Conseience et le Corps, PUF, 1937

116

dir. Leibniz, lemin monade'lardan ibaret oldu unu sylerken ayn zamanda alemi sonsuz say da ruhi varlklarn meydana getirdi ini, bylece objektif olarak lemin esas nn ruhi (spirituel) olduunu sylemi oluyordu. Filozof bu teori ile ruh - beden paralelli i ipotezinin gl nden kurtulmak, atomculuun kmazna dmemek istiyordu. Alem mekanik kanunlar na tbi ise de (ki a da ilimde nemli rol olan Leibniz bunu inkr edemezdi) bu mekanik kanunlar dinamik ilkelere dayanmaktad r. nk maddenin temel vasflar yalnz uzam ve hareket de il, nufuzedilemezlik ve direntir. Diren ise ancak direnen bir kuvvete ba ldr. yle ise maddenin irca edilmez bir vasf kuvvettir. Leibniz ayn yzylda Boskowicz ile birlikte maddenin temelini kuvvet saymak zere mekanizmi dinamizm temeline oturtmakta idi. Fakat Leibniz, cartesien felsefenin en zay f tarafn, ruh-madde ili kisini zebilmek iin felsefesini bu ikilikten kurtarma a aht : lemin esasm n ruhi cevherler olan sonsuz sayda monade'lar oldu unu iddia etti. Ona gre: "Monade'lar bir ande ba lar ve bir ande biterler. Yarad la balar, yokolu la sona ererler. Halbuki olu um eseri olan btn eyler unsurlarn birlemesiyle balar, dalmasiyle sona erer. Monade'lar n d arya pencereleri yoktur, kendi balarna birer lemdirler. Monade'lar n deimeleri i ilkelerinden gelir, hi bir d sebep onlar etkileyemez. " 14 Leibniz'in objektif ve okcu (pluraliste) ruh culuk gr cartesien'lerin aklayamadklar noktalar aklamak, bu felsefeyi kendi ilkelerine tam uygun hale getirmek ihtiyac n dan domutur. Fakat kendisi de yeni kmazlarn domasn nleyememitir: 1) Alemin temeli olan monade'lara hi bir yoldan girilemedi i iin, onlar ancak insan ruhuna benzeterek (analogie ile) anlayabiliriz. 2) Fakat lemin birbirine kapal monade'lardan ibaret olmas pek gevek bir ipotezle kabul edilebilir. 3) Monade'lar hem kapal lemlerdir, hem de aralar nda Allahn Ezelde kurmu olduu bir ahenk vard r demek paralellik ipotezini ba ka bir tarzda canlandrmaktr Her halde atomlardan kaan filozof onlardan daha g anlalr bir fanteziye kap lm grnyor. Mach ve Russell'e gre spiritalizm V . Ernest Mach "Bilgi ve Yan lma" adli eserinde " maddeyi olu turan ilk unsurlarla, uuru olu turan ilk unsurlar n, ayn kkten, duyumlar n sentezinden ktn, sylerken maddecilik ve ruhculuktan kurtulacak yerde "duyumlar kompleksi" fikriyle yeni bir sbjektif idealizme girdi i gibi, Bert14 Leibniz, Monadologie 15 Ernest Mach, Connaissance et Ereur (Bu eserin frans zca evirisinin ilk ksm S. E. Siyavgil tarafndan trkeye evrilmi tir.)

117

rand Russell de Analyse de l'Esprit adl eserinde 16 maddecilik ve ruhculu un yaygn ekillerine hcum ettikten sonra yle bir sonuca var yor: "Tecrbe dnyamz meydana getiren cevher bence ne ruhtan, ne maddeden kurulmutur, her ikisinden daha ilkel bir eyden meydana gelmi tir. Ruh ve madde oluumlardr (composition). Onlar yapan cevher ise her ikisinin aras nda ve stnde aranmal dr." Russell burada ruhi olaylarn bir objeye yn.elmeden ibaret olduklar n sylerken Fenomenoloji gr ne yakla yorsa da, sonra onu ele tiriyor. D ncesiz obje olamazsa da objesiz d nce olabilir diyor. " Fikirlerin objelere ba lanmas "inan"a dayanan bir olgudur diyor. Hayalgc ile kafan zda inanca ba l olmadan bir ok fikri uyand rabilirsiniz. Bu fikirlerin objesi olmayacakt r. Ancak mphem bir imajla ona ait bir objeye inanrsanz burada fikirle obje aras nda ba kurabilirsiniz." Russell'in objektif algy inanca dayand rmas bilgi ile de erleri kartrmasndan ileri geliyor. "Ruhi olaylar baz davranlar anlamak iin kullandmz itibari fiction'lardr. "Hakikat ne materyalizmde ne spiritalizmdedir. Amerikan realistlerinin "tarafs z" dedikleri (neutre) ilk unsurlardad r ki, ruh da madde de onlarn oluumundan meydana gelir" diyen Russell tehlikeden korunmak iin hi bir kanunun i lemedii bir alanda dola maktadr. Ne Mach'n. "Duyumlar kompleksi", ne Russell' n madde ve ruh olmayan bu "tarafs z alan" gr doyurucu grnyor. Bu ilim filozoflar Madde ve Ruh metafizikinden kaarken, iki dnyan n arasnda savunulmas bsbtn g bansever bir silahs zlanma metafizikine kap lmlardr.

Romantik Felsefede Spiritalizm


VI. Romantik felsefe ruhculu a bsbtn ba ka ynden ulat. Schelling'de Tabiat la Ruh'un ba lang ayruh fikri (kendisinden hem Ruh hem Tabiat'm kacaklar) Mutlak Varln kknde bir "Mitoloji Felsefesi" olarak gelitii iin Hegel'in hcumuna u rad. Hegel'e gre ne Ruh ne Tabiat olan ve ikisini belirsiz olarak ku atan ilk varl brakarak, felsefenin temeli olan kavramlarm incelenmesinden i e girmelidir. Bu da onu yeni bir mantk kurma a gtrd. Diyalektik her an de imekte olan lemin tezantitez- sentez halindeki "an"lerini incelemeyi sa lar. Byle bir inceleme soyut kavram olan Varlk ile, yine soyut kavram olan Yokluk yerine, onlarn sentezinde niversel somut kavram olan Olu 'u koymaya gtrr. Her ey Olu halindedir ve Olu halindeki lem niversel Ruh'tur. Hegel objektif Ruh olarak grnen Olu u sosyal kurumlarda, Mutlak Ruh'u da Devlet de gryor. Fakat Ilegel'in Devlet teorisi, Bismark Almanyasm n demok rasi dnyas na kar ald menfi tavrn sonucu olarak Prusya monar isinin
16 B. Russell, Analyse de l'Esprit, trad. par Lefebvre, 1926, Payot

118

devletini aklamaktadr. Hegel'in sanat felsefesi de, sistemin gerektirdi i srekli yeni sentez fikirine ra men, lka klasisizmi, modern Romantizm ve onlarn sentezi olan Sembolizm ile kapan.maktad r. Hegel'in mutlak ruhculu u siyasi alanda anti-demokratik oldu u gibi, sosyal kurumlar alannda da insan ilimlerini snurlamaktad r. Nitekim 19. nc yzylda Schopenhauer, Nietzsche felsefeleri, Kierkegaard, B. Russell, W. James alemi bir diyalektik mant k cenderesine s drmak isteyen bu kapal sisteme (bu panlogisme'e) ayr alardan hcum etmi lerdir. Mutlak Spiritalizm VII . Mutlak ruhculuk (spiritualisme absolu) fikri yaadklar srada pek tannmam olan Maine de Biran (1766-1824) ile onun psikolojik al malarn bir Ruh metafiziki haline koyan Ravaisson. (1813-1900) taraf ndan ileri srlmtr. Birincisi Bergerac da do mu , orada Belediye ba kanl ve uzun bir sre Milletvekilli i yapm , Leipzig niversitesinin at "Ruhun esas nedir ?" sorusuna verdi i cevapta birincilik dl kazand halde bas n hayatna girmemi ve yaynlanamam pek ok eser b rakmtr Filozofun eserleri ancak 1918 den beri Frans z Akademisinin karar ile Tisserand tarafndan yaynlanmaa balad ki, imdiye kadar kanlar otuz cildi bulmu tur. Maine de Biran, Hume'un. ve Condillac' n (1715-1780) grlerine tam zt bir psikolojinin temellerini kurma a alt. Ona gre uurun ilk olgusu i duyu (sens intime) dir ve oradan balayarak btn uur olaylar aba (effort) dar meydana gelir. Filozof Hume'un aksine olarak ruhi atomlar olan duyumlar ve hayallerden de il, abadan yani ruhun dinamizminden i e balar. Ve yine onun aksine olarak al mann (habitutde) mekanik tekrarlariyle armlar, stn ruhi yetileri a klamaya alacak yerde, ruhi dinamizmin alalmas, maddeye yakla masndan ahkanlklarn doduunu iddia eder. Bu yeni "alma" gr Ravaisson'da Mutlak Ruh metafiziki halini ald . mr boyunca Mze muhafz ve Ktphaneci olan bu filozof da bas n dnyasna az eser b rakt. Fikrini Habitude adl kk bir kitapta zetledi. Ona gre alkanhklar insan ruhunun maddeye en yak n, en a a derecesi olduklar gibi, tabiatn almalar' da onun mekanizmlerini, kanunlar n' meydana getirmektedir. Alem btn olarak Ruh'tan ibarettir ki, tabiat kanunlar dediimiz tekrarlar onun almalardr. Filozof Aristo felsefesini de ayr bir inceleme ile bu a dan ele ald. Emile Boutroux (1845-1921) Ravaisson'un mutlak ruhculuunu ilim kltr ile zenginle tirdi. "Tabiat kanunlarnn zorunsuzluu" 17 adh en tannm eserinde matematik ilkelerde'', ruhi realiteye
17 E. Boutroux, Contingence des lois de la nature (Bu kitab n yazar trkeye evirmitir.)

119

kadar derece derece zorunlulu un (n&essiU) azald n sylerken, tabiat olaylarn kendi atklar yataklarda akan ak mlarn de iebilir zorunluluu gibi anlad ve bu grle Ravaisson gelene ini devam ettirdi. Bergson'da Spiritalizm ve Vitalizm VIII . Eskilerinden farkl yeni bir ruh gr (Frans z spiritalist felsefesi gelene ine bal olmak zere) bu yzy l banda Henri Bergson tarafndan ileri srld. 19. nc yzyhn kesin determinizmine kar Ruh alannda indeterministe ve a r zihinciliine kar anti-intellectualiste bir felsefenin savunucusu olan Bergson bu yzy l ilk yarsnn en tan nm filozofudur. uuru bir hayaller ebekesi gibi gren psikoloji yerine William James'den daha ileri giderek, dinamik bir uur gr n koydu. Bergson "Yaratc Evrim" 18 adl eserinde canl nevilerinin iten bir itili le, "Hayat hamlesi" ile gelitikleri temel fikrine dayanarak canl larn mekanik hi bir evrime ba l olmadklarn, biri eklemliler (bcekler) de teki omurgal larda (ba lca insanda) stn eklini alan, birincisi igd ikincisi zeka denen gcleri meydana getirerek yaama kuvveti kazanan ba lca iki dala ayrldn gsterdi. gd hedefine amaz olarak gider, fakat kr bir gcdr. Zeka deneme ve yanlmalarla gittikce dzelerek geli ir. Zeka= esasl rol evresini kendi faydas na kullanabilmek iin paralara blmek, nicele tirmektir. Zeka, maddenin nicelik vas flarna uyarak ondan faydalanmas n bilir, yani pragmatik bir yetidir. Hayat gibi uurun kendisi ise, nitelikten, de imeler iindeki olutan ibarettir ve bu vasfiyle maddenin tam z ttdr. Btn anleri birbirine bal olan, paralanamiyan bu de imeler iindeki devama Bergson kendine vergi bir terimle "sre" (Dur&) diyor. Zek balca maddeden faydalanmaya, hatta madde olmayan (hayat ve ruhu) madde gibi paralara ayrarak, bozarak a klamaya alt iin hayat ve ruhu zek ile anlamak kabil deildir. Hume ve Taine'den beri filozof psikologlar n yanilmalar onu maddeyi inceler gibi unsurlara ay rmalarndan, nicele tirmelerinden gelmektedir. Buna kar Bergson, insanda kkleri igdnn yanilmaz gcnden gelen ve zihnin ince bir yetisi olan sezgi (intuition) bulunduunu ve ruhun kalitatif sresini yaln z sezgi ile kavramak mmkn olduunu sylyor. Bu, Schelling'in sanat sezgisine benzeyen, hayat ve ruh gere ini olu halinde kavrayan bir gctr. Fakat art k burada filozof determinist gr brakarak hayat bamlesini, ruh olu unu bir sanatc sezgisi ile hr olarak kavrayan bir gr , zihincilie ve determinizme kar bir gr savunmakt ad r.
18 H. Bergson, Evolution Crjatrice (Mustafa ekip Tun trkeye evirmi tir.)

120

Bergson "Madde ve Hafza'"9 adl eserinde yeni ruh gr n daha iyi aklad. Bunun iin, dinamik ruhun en belirli grn olan hafza ile maddenin mnasebetini inceledi. Eskiden beri paralelizm ipotezine ba l olan psiko-fizyoloji hafza ile beyin aras nda sk bir iliki grr; hatta birincisini ikincisinin grevi sayard. Psikologlara bu cesareti veren hafza ve konuma hastalklarnda beyin merkezleri denen yerlerin zedelenmi olmas idi. lk defa Pierre - Marie byle bir paralellikten phe etti. Fakat Bergson kendi dinamik hafza grne dayanarak byle bir ili ki grnn ok zayf temellere dayand n gsterdi. Onca hafza bir hayaller ebekesi olmad gibi beynin bir grevi de de ildir. Beyin, hafzann (genellikle Ruhun) yalnzca aleti (instrument) dir. kisi arasndaki nisbet yaln z bir ereve ile levha ilikisinden baka bir ey deildir. Hafza gemi ten imdiye, ya anan gere e doru gergin dinamik bir gctr. Onun uyan kl yaay ynnden ileri gelir. Hayaller hafzanm ak zerinde gerekle temas noktalar dr, hafzann btnnden ayr varlklar deildir. Mutlak unutma yoktur, ya ay yn ile ilgisi olmayan hayaller alt uurda, yeni bir gerilme an nda meydana kmak zere beklemektedir. Bergson'a gre ruhla beden aras nda paralellik olmak yle dursun, ruh bedeni a ar, onunla llemez. Beden yalnz ona alet grevini grr. a rmc, unsurcu, mekanik hafza grlerine hcumlarmda, beyin merkezleri ile konu ma bozuklu u arasnda daima ba arl olmayan ilikilere evrilmi tenkitlerinde Bergson byk bir yenilik getirmi tir. u kadar ki "Madde ve Hafza" da verdi i benzetiler de gsteriyor ki, bu gr ruhun kendi aleti olan beyinle ili iini ortadan kald racak kadar ileri gitmektedir. Yeni gr n dourdu u buhran, ruh ve beden z tln nitelik ve nitelik z tlna irca etmesinden, sonradan hayat realitesini btn varla yayd halde kklerinde frans z felsefe gelene i gibi ikici kalmasndan gelmektedir. Ruh-Beden Btnl IX . Ancak Gestalt psikolojisi ve yeni ara trmalar Bergson'un tenkitlerindeki do ru taraflarla birlikte, ruhla beden aras nda iki ayr cevherin iliiini deil, bir btnn iki manzarasm grmee do ru ilerlemektedir. Bu alandaki al malar Hering, Rignano, Bleuler, Jung, Klages, v.b. larna, ayrca Wertheimer, Koffka, Levine, Khler ve daha baka Gestalt psikologlarma aittir. Gestalt psikologlar' ruhu mozaik gibi paralarn yanyana gelmesi eklinde anlayan eski a rmc gre kar en kuvvetli ele tirmeyi yapmlardr. Fakat Khler'in yan lmas mekanik dzel-de dinamik dzen aras nda ztlk kurmas ve yalnz dinamik gre
19 H. Bergson, Mati&e et 1Wnoire (Filozofun bu eseri trkeye evrilmemi tir.).

121

balanmasndadr.2 Beyinde belirli ruhi grevlere kar lk merkezler de ilse de blgeler vard r. Ancak herhangi bir sars nt (diyelim sava zedelenmeleri) ile bozulan bu blgeler yeni ah kanlklarla ba tan kurulabiliyor. Organizm kendini tamir edebiliyor, ruhi grevler de eskisi gibi i lemeye bahyor, Birinci Dnya Sava sonunda askeri hastanelerde yap lan bir ok tecrbeler yeni alkanlklarla merkezler veya blgelerin tamir edildi ini ve eski ruhi grevlerin yeniden i lediini gsterdi. Btn gzlemler Bergson'un a rmc ve unsurcu psikoloji gr ne yapt hcumlar ne kadar kuvvetli olursa olsun, ruh-beden btnl n ortadan kald ran yeni bir metafizik ruh gr hesab na kullan lamaz.

20 Ruyer. La Conscience et le Corps

122

IV ONTOLOJ Zamanmzda Metafizik'in yerini almakta olan Ontoloji (Ontologie) varlk ilmi demektir. Vakaa Aristo da Metafizik'i "Varl k olmas bakmndan Varlk ilmi" diye tannlamt Fakat orada anla lan "varlk" (On) soyut ve genel bir kavramd . Nitekim Metafizik kelimesi etimolojik anlam ile deil, felsefe tarihindeki kullan n ekli ile "Fizik tesi" veya "Tabiat tesi", yani tabiat ilimlerinin a klayamad ilkeler ve konularn ilmi demekti. Bu yzden Metafizik daima ilimleri a an konularla u ramtr. Bu da onun ilimlerin ilmi, lk Felsefe, Ezdi Felsefe (Philosophia Perennis), Tabiatst Bilgisi (Maba'd-et tabia) gibi anlalmasma sebep olmu tur. Metafizik'in byle anla lmas hem onun stnlk iddias , hem de ilmi metodlar zerine kurulma giicszlii yznden, ona kar gvenin azalmas sonucunu dourmutur. Metafizik'e ilk hcumlar I. Metafizike hcumlar daha Ortaa da balar. Islmda Kelmc lardan, Batda theologienierden byk bir blm metafizik d nceyi dini inanlara ayk r grmlerdir. Gazali, din bilgilerini tehlikeye d renler arasnda metafizikcileri (ilhiyun) de sayyor. Bunun ba lca sebebi Yunan felsefesinde maddenin ezdi oldu u (fternisme) fikri ile islmiyette alemin yarat lm olduu inancmm (erMtionisme) uyumazh idi. Ayrca pheciler, tabiat filozoflar (tabiiyun), bn Haldun gibi tarih filozoflar da metafizike kardrlar. Ayn uyumazhk hiristiyan Ortaa nda Saint Thomas ve Albert le Grand' n aristoculu una kar empirismi ve phecilii savunan Roger Bacon, v.b. da grlr. "Occam usturas " diye tannan eletirici grp, metafizik kavramlar zihinden kazmak iin ilk adm nasl atm olduklarn daha nceki blmlerde grm tk. ada Felsefede Metafizik'e hcumlar II. ada felsefede metafizik kavramlar n bilgi analizi iinde inceleyen epistemoloji dir. Francis Bacon, Idola'lar teorisinde ilmin kurulmas n 123

engelleyen ve eski ilim le felsefenin kahr ts olan kavram'lardan kurtulmak iin byk aba gsterdi. Idola theatri dedi i "put" lar eski felsefelerin kalnts olarak zihni bulandran ve sa lam temellere dayanm ilmin kurulmasna engel olanlard r. Hobbes'a gre insanda alg lamak ve hesaplamak diye iki esasl ilem vardr. Zihnin yetileri yaln z bunlardr. Aklyrtmek hesaplamak, kavramlar katmak ve karmakt r. Bu iki yeti insan ve hayvanda ortaktr; yalnz dil, insann bu ilemleri daha etkin kullanmas n salar, Gelenekti felsefenin genel kavramlar ii bo kelimelerden ba ka eyler de ildirler. Onlarn gerekte hi bir kar lklar yoktur. Skolastikin genel kavramlarndan syrlmada Galilee ve Descartes'i okumas bu tarama i inde Hobbes'a yardmclik etmi tir. Locke bu bakmdan onu at : ona gre do u tan fikir yoktur. Btn genel fikirler zihnin yans ma gc ile meydana gelmitir. Duyumlarmz ve yans malarmz bizi metafizike gtremez. Biz ancak kar latrmalarla kollektif cevher fikrini kurar z. Kitab nn 3 nc cildini "Kelimeler"e ay rm olan Locke, orada metafizikin konusu varlk, varolu , cevher gibi kelimelerin hi bir gerek kar l olmadn sylyor. nsan kelimelere byk nem veriyor. Halbuki kelimeler elveri sizdir, yalancdr. Kelime kalabah (verbalisme) filozoflarn yanlmalar ve samahklarm n balca kayna dr. Locke'un metafizik kavramlara kar ele tirmelerine Berkeley ve Hume devam ettiler. Fakat ona en kesin eklini Kritik felsefesiyle Kant vermi tir. III . Bununla birlikte skolastikten gelen gayecilik, hayvan"' nefs, v.b. gibi kavramlara ait ele tirmeleri de ada felsefede cartesier'ler yapt lar. Descartes' n kendisi bulank "hayat" fikrini kald rd gibi, Spinoza gaye ve gayecilik (finalisme) fikirlerine hcum etti. Ancak bu eletirmeler henz belirli eklini alm deildi. Yeni Mantikellarm Metafizik'e hiieumu IV . Metafizike ve ba lca rationalisme'e yap lan bir ksm hcumlar da pozitivistlerden ve yeni mant kclardan gelmektedir. Mach'a gre "sebeplik (causaliM) fikri ilkellerin "mana" inanc n"), kahntsdr 'Binde bu kavrama ihtiyacmz yoktur. Onun yerine tabiat kanunlar n.' grev-de iken ilikileri ile gsteriyoruz. Viyana evresi (Wiener Kreis) filozoflar denen pozltivistler ve mantkclar (ki empirisme logistique adn benimsiyorlar) eski felsefenin bir ok kavramlar n yanl deil anlamdan bo (vide de sens) sayyorlar. Yani onlara gre byle kavramlar n karl olan hi bir anlam veya gerek yoktur. Evrenin gayesi, evrende dzen ve ahenk, sebeplik, v.b. gibi kavramlar onlara gre "anlamdan bo " durlar. 2' Ortaa dan Hegel'e kadar
21 Moritz Schlick Sur le fondement de la Connaissance, 1935

124

kullanlm olup bir ok sistemlerin dayan* olan ontolojik kan t (preuve

ontologique) bize gere e ait hi bir ey gstermez. nk bu kan t dncede konulmu olan bir nclden dncedeki bir sonucu, yani "kemal" s fatmdan varl karmaktad r. Filozoflar bu kan tla bo yere varlk iin hkmler vermee kalkmlardr.22
Ontoloji'nin Metafizi i eletirmesi (Lavelle) V . Metafizike kar son hcumlar do rudan do ruya Ontoloji'den gelenlerdir. Bu noktaya girmeden nce, ontolojiyi gelenekci felsefeden karanlar zerinde durahm. Burada dikkate de er dnr yeni Frans z filozoflarndan Louis Lavelle'dir. 23 Ona gre ontoloji temel kavramlar n eski felsefeden alr, ancak onlar yeniden inceler. Lavelle'e gre ontolojinin temel kavram vardr: Varlk, Varolu , Gereklik. bu kavramlar birbirlerine ba ldr ve birini d nmeden tekileri anlayamay z. Varhk (&re)idenlik ve btnlktr. O her trl sje-obje ikili inden nce haz rdr. Btn gder (imkanlar) oradan kar. Varolu (existence) varln acte (fil) halini almas , meydana kmas , insann evren kar snda varl a kmas dr. Gereklik, gerekle mi olan eyler, veriler (donn&s) dir. Bu kavram birbirine ba ldr, ayn eyin ephesidir. Lavelle bylece yeni felsefede ontologiste'ler, existentialiste% ler ve realisteler denen gr iie koyuyor. Ayr ca bunlar klasik felsefenin varlk kavramna balyor. Matki bir analizle varlk kavramnm olumlama (affirmation) dan ktn, ancak ne konu ne yklemde bunu bulamadmz iin ikisini balayan ko ata (copule) olacan sylyor. nk nermede varl gsteren copule, yani "d r" fiilidir. Burada ka t beyazdr gibi nermeler yerine ya mur yayor gibi nermelerin oldu u eklindeki itiraza da, bunlarn yine kapal olarak "dr" yani varl gsterdiini iaret ediyor. Lavelle her ne kadar varl n konkrelii (concrSitc') zerinde israr ediyorsa da, bu hkm ok zay f kalyor. Hatta Aristonun varl k mertebelerinde a klad bitki, hayvan, insan varliklarnia gre de konkrelikten ok uzaktr. Ondaki yenilik insandan sonra de er ve ideal varlk kavramlarn gznne almas dr.

Ontoloji'ye Fenomenolojik Giri VI. Vakaa varlk, varolu ve gereklik aras ndaki ilikiyi dnmek haksz deildir. Fakat onlarn birbirine dayanak olmalarndan ok, farklarm belirtmek gerekir. Bunun iin de yeni felsefede varl k kavramn:1n domasn hazrlayan z (Wesen) kavramm ve bunun fenomenolojik tasvirini her ey22 Louis Rougier, Paralogismes du rationalisme, 1920, Faix Alcan 23 Louis Lavelle, Introduction l'Ontologie, P. U. F. 1947

125

den nce ele almal dr. Varlk bir dogm veya ipotez olmad na gre onu nasl kavryoruz ? Ilimler bize varl klar' de il gerelderin verilerini vermektedir. Metodlar da bu verilerin "daha basite irca" yolu ile a klanmasdr. Fenomenolojik metod ise bizi irca edilmez zlerle kar latryor. Burada her trl aldamadan nce k rmz, gen, v.b. dediimiz bu zleri tasvir ediyoruz. Bunlar "k rmz" da olduu gibi dolu zler, "gen" de oldu u gibi bo zlerdir. Birinciler gerek varl klar, ikinciler ideal varl klardr. Byle anla lan maddi varlk, bitki gerek, muhteval varhklardr. Halbuki metafizikcilerin madde'si belirli nitelikleri olan, u gereklemelere elveri li maddeler de il, genel ve soyut olarak "madde"dir. Genel kavramlar zerindeki d nce ise bize ne gerek ne ideal varl k iin hi bir bilgi vermemektedir. Bergson'un hayat metafiziki de, biyolojik verilere dayanarak kurulmas na ramen, genel bir kavram zerinde d nmekten kurtulamam tr. nk onun "Hayat" dedii konkre vas flariyle tasvir edilmi olan canl varlklar de il, btn canhlara yayg n olan genel bir kavramd r. Bu noktada Lavelle'in. concretite (somutluk) dedii vas f varlk iin esas ise de kendisi bu somutlu un neler olduunu gstermi deildir. Halbuki ontolojinin konusu genel kavramlar deil varlklardr. Kelimelere ve genel kavramlara dayanan metafizikler kolayca btn varlk derecelerine yay lmaya, genelle tirilmeye, inhisarc doktrinler halini alma a elverilidirler. Madde metafiziki genel "madde" kavramn btn varlk alanlarna yayma yznden her eyi madde ile a klamaya kalkar. Hayat metafiziki de canl varlklara (bitkiye, hayvana) ait somut vas flar yerine "hayat" diye yayg n, muhtevas belirsiz, s nrlar izilmemi genel kavram haksz yere btn varl klara yaymak zere Kozmos'u bu belirsiz ilke ile a klayan bir doktrin olmaktad r. Ayn eyi ruh metafizikleri iin de sylemeliyiz. "Ruh" da hayat ve madde gibi soyut, muhtevas belirsiz bir kavramd r. Ne belirli bir varlk alann gsterir, ne de aydn olarak tanmlanabilir. Bu alanda ileri srlen d nceler soyut speklasyondan, yahut fanteziden ibaret kal r Bu ele tirmelerden sonra ontotoloji'nin konusunu belirleyebiliriz. (Eski metafizik ara trmalarn bugn de ie yarayan taraflar olmas, onlardan her birinin btn olarak do ru diye saklanmas n gerektirmez).
Ontoloji asndan varlk dereceleri

1) Fenomenolojik z tasvirleriyle elde etti imiz gerek varlk alanlarn insana varncaya kadar yle sralaya biliriz: 1) Maddi varl k: Bu e itli maddeler ve enerjileri, onlar n ortak niteliklerini iine alr. Temel vasflar srederum (in&tie) ve mekanizmdir. 2) Bitki: canl varln bu ilk derecesi topra a dalm ve ge doru ykselmi canl trleridir Yak n evreye tam ba llk ve oalma onun ilk

126

vasflardr. Canlnn bir ok grevleri uyu uk halde onda vard r. Bitkide canhln kendine zg derecesi onun topra a kk salmasmda ve kuvvet le yerle mesinde grlr ki, bu vasfn pek zayfn baka canllar (hayvan ve insan) glkle kazan r. 3) Hayvan derecesinde canl varlk fertli in hzl art ve sinir sisteminin dokusu ile ayrlr. Hareket ve alg ona stnlk verir. Ancak o da yak n evre (Umwelt) iinde ve ona ba ldr. Bitki ile hayvan aras nda algue'ler ve deniz pelteleri gibi canllar vard r. Bunlar her iki varl k arasnda ortak vasflar gsterirler. Hayvanda hareket ve alg ile birlikte direnme ve sava ma gcleri ve igd dedi imiz nevilemi tepkiler yapabilmeden ibaret biyolojik gder domutur. 4) nsan, yeni embryologie ara trmalarna gre eksik do mu (foetal) ve kendini doduktan sonraki abalariyle tamamlayan bir trdr. Nevinde teklii bakmndan hayvan trlerinden ayr lr. Hayvan gibi yakn evre iinde kendini b rakacana, ona kar direnir ve kendi "dnya"sm yaratr. Bundan dolay ona fert de il kii (personne) demelidir. Max Scheler'in deyii ile onda evreyi ve kendini objele tirme gc vardr. Bunun iin de ona "manevi. varlk" (&re spirituel) diyor. 24 nsann "dnya"s , kendi yaratt bir deerler dnyas veya k-ltrdr. 5) nsann "dnya"s olmakla beraber, de erler onu a an varhklardr. Burada derece derece gerek varhklardan ykselerek "Ideal varl klar" atanma giriyoruz. Aralarnda z fark omakla birlikte sanat, ahlak, din ideal varlklar oldu u gibi matematik ve mant k da ideal varlklardr. u farkla ki, birinciler insan akn varlk (&re transcendant) ile temasa getirdikleri halde, ikinciler Fikir de erinin gerekd (irr&l) zlerini tekil ederler ve yalnz deerlerin deil, btn varlklann anlalmasn saklarlar. Bundan dolay da matematik ve mant k dediimiz gerekd varl uygulamadan, btn varhklar aklamadan, nce, akldan-nce bir z vard r. Bu z onlar manta dayanarak a klamaya alan eski metafizikierin, imkans zlnu gsterir. u kadar var ki, onlar gerekd varlk olan matematik ve mantkla aklandkca filmlerin, konulan halini al rlar. Meme ve varhklara bakan insana gelince, o stn bir varl k derecesinin fiil halini almas , dta varolmas (ek-sistence) dr. Existentialisteler varl n yalnz bu manzarasma bakmaktad rlar Fakat unu da katahm ki, kendi gemi inde veya dnyada gerekle en bu varolu ayn zamanda sje-obje ili kisini meydana getirir, verileri kavrar. Byle anla lan bir bilgi, art k felsefenin hareket noktas deil, ontolojinin bir ksmdr. Baka deyile o bir bilgi ontolojisidir. Nitekim mantk ve matematik de felsefenin ba langc deil, ontolojinin bir ksmdr.
24 M. Scheler, insan ve Kiiinanaki yeri (ev. T. Mengiio lu) 1949

127

Bu kitabn hacmi bu konularn incelenmesine elveri li olmad iin onlarn yalnz zetini veriyoruz. Felsefe hangi temele dayanmal dr Genel felsefe blmlerinden hangisi btn felsefeye temel olmak gcndedir ? Bu kitapta ineledi imiz blmden her birinin felsefi d nceye ve bundan dolay ilimlere temel olmak iddiasnda bulunduunu, bugn de bir dereceye kadar srp gitti ini gryoruz. yle ise onlar n bu bakmdan ne gibi kantlara dayand n, bu konuda ne derecede hakl olduunu veya olmadn gzden geirmeliyiz. Felsefenin temel bilgisi olarak ilkin mantk ortaya kmtr". Mantk kurallar, dncenin de imez kurallar olduu Dayal Felsefe iin, bu iddia pek yersiz grnmyor. E er felsefi d nceye sabit ve kesin bir temel aryorsak, bunu mant ktan baka nerede bulabiliriz ? Byle dnen klasik felsefe Aristo'dan beri felsefe problemlerini mant a MANTIA dayandrmakta idi. Ayn dnce ile ilimler metodlarm mantktan alacaklardr. Fakat dogmatik ak lcln bu gr phecilerin hcumuna u rad kadar, empiristler de mant k kurallarnn btn genel fikirler gibi de imez olmadn gsterdiler. David Hume, olgulara ait bilginin hayaller aras ndaki arm ve alkanlkdan geldiini gsterirken, soyut ili kileri (geometri ve cebir ili kilerini) bunun dnda brakt. Bunlar kesin iseler de bilgimize yeni bir ey katmamaktad rlar. Kant'a gre btn ilimler tarih boyunca geli tii halde, mant k ilk kurulduu snrlarn iinde deimez kalmtr Fakat bu onun meziyeti de ildir, bilgimize yeni bir ey katmay srf analitik olu undan ileri gelmektedir. Mantk eer dogmatik aklcln dnd gibi felsefeye ve ilimlere temel olamyorsa, bundan dolay onun hi bir ey olduunu sylemek sama olur. Olgulara ait hakikatla zihne ait hakikat ayrmak zere Leibniz'den beri Sembolik Mantk hareketi bu yanl gr nlemitir denebilir. Mantn bu ikinci anlal, ayn derecede zihne ait olan matematik filmlerle onun birle mesine, lojiko - matematik ilimler diye tabiat ilimleri stnde formel bir bilgi alannn dnlmesine sebep oldu. Bu gr te olanlarca, mant k ve matematik ilimler yalnz semboller aras nda tutarlk (coUrence), elimezlik (non - contradiction) ve sonululuk (comOquence) aradklar halde, tabiat ve insan ilimleri olgularla semboller aras nda (veya hkmler aras nda) uyarlk (correspondance) ve olgular arasndaki bir empirik sonululuk aramaktad rlar. Fakat iki ayr dnce tarz nn, iki hakikatn olmas insan bilgisini Kant' n bulduu sentezden yoksun brakmaya, bir nevi boanmaya gtrmez mi? Byle d 25 Safdil metafizik daha eski ise de mitolojik d nce ile kark olduu iin, ondan balamyoruz.

128

nenler buna Hayr! diye cevap verirler. nk onlara gre birinci hakikat kesin fakat muhtevas z, ikinci hakikat kesinlikten mahrum fakat muhteval dr. Birincisi bilginin "form" unu, ikincisi "muhteva" mu vermektedir. Bu dnce tarz na mantki empirizm (empirisme logistique) deniyor. Viyana evresi ( Wiener Kreis) diye tannan felsefe hareketi bunlar n banda gelir. Ancak onlar da bu form ve muhteva ayr lnm buhrann duymam deillerdir. Sembolik mantk aratrmalar temel ilkeden birisinden vaz gemek zere yeni mantklarn kurulabilece ini gsterdii zamandan beri (1925), Aristo ve Kant'. r deimez saydklar tabiat bilgisinin geli mesi gibi deil, sembolik sistemler olarak nasl trl ekiller ald anlald. Bu yeni mantk gr iki deerli, ok de erli mantklar, olaslk (ihtimaliyet) mant gibi ekillerinden her birinde tabiatn belirli bir derecesini ifade gc gsterdi i kabul edildi. yle ise, mantk yeniden fakat eskisinden ok farkl bir tarzda felsefi d ncenin ve ilimlerin temeli gibi grlebilecekti. Bu gr nederecede ba anldr ? Yeni mantklar, gere e uyup uymad dnlmeksizin, bizim icat etti imiz sembolik sistemler olduklar iin onlara iman veya zayf, uzun veya ksa insanlara uygun olabilen haz r elbiseler gibi bakabiliriz. A sisteminin a olgu dnyas na, B sisteminin b olgu dnyasna uygun olmas sonradan grlen bir sonutur. nk bunlar arasmda, kar lnda hi bir olgu dnyas olmayan sembolik bir sistem de olabilir. yle ise nasl olur da lojiko - matematik sembolizmin olgu hakikat na temel olacan syleyebiliriz? Bu tpk bir dama oyuncusunun kurdu u trl stratejilerin gerein temeli olduunu sylemek kadar uzakt r. Olaslk iki deerli (doru - yanl) mantn genelletirilmesinden do abilecei gibi, iki deerli mantk kurallarmdai birinden (nc terimin yokluu, veya eli mezlikten) vaz geilerek de elde edilebilir. Birinci halde onu klasik mant k temeline oturtuyoruz kinci durumda ise, belirsizlik hallerini iine alan bir sembolizm kuruyoruz. Birincide klasik mantk snrndan kmadmz iin ya do ru - ya yanl alternativi arasnda olaslk dereceleri "belirsizlik" i, "akld" ni kavrayamyacaktr. Ikincide, "belirsizlik" in nc terim diye al nmas halini, akld'na (irrationnel) gre kurulmu bir mantk saymak imkns z olacaktr. nk, do ruyanl dnda, veya ihtimaller skalas dnda bir "belirsizlik" mant demek, mantk kavramn tamamen belirsiz bir hale koymak demek de il midir? Mantk kurallar nn dayand soyut kavramlarn kkleri tecrbede oldu u ve tecrbenin somut (concret) hayalleri muhtevaca fakirle dike bo kelimelerden ibaret kavramlarm meydana geldii bilgi teorisinin analizleri ile gsterildi i zamandan beri, Epistemoloji felsefenin temeli olmak iddias n,dadr. Artk ilimlerin temeli mantkta deil, bilgi teorisiride aranmaktad r. lk olgu (fait primitif) sje obje ilikisi ve sjenin objeyi gerektirme gc olunca, felsefede a rlk merkezi

Epistemoloji'ye Dayah Felsefe

129

uur problemi olmu tur. Bu, Descartes' n metod olarak kulland ndan ok geni, filmin sabitlii ve tmelliini salayan bir uur grdr. Kant'dan balayan bu gr felsefede trl ekillerde yorumland : fakat o ferdi sje, transandantal uur, v.b. olarak daima uurdur. Kant' n at yeni ufuk o kadar e itli ynlerde geli ti ki, kurucusunun felsefeye de imez temel gibi bakmasna ramen, birbiriyle uzlamaz yeni doktrinler at masna kap at. (Fichte) Sbjektif idealizm (Schelling) Objektif idealizm (Cornelius) Grecilik (Aug. Comte) Pozitivizm (Leibniz) Optimizm (Hegel) Mutlakcilk (Spencer) Agnostisizm (Schopenhauer) Pessimizm

(Stirner) Sbjektif fertcilik Kollektif Ruhculuk (Volksgeist gr), v.b. 18 nci yzyl ortalarndan beri Bat felsefesi, epistemolojinin do urduu bu yeni doktrin, kavgalar iine girmi bulunuyor. Her doktrin biricik kar yolun kendisinde oldu unu iddia ederken, kar sndaki doktrini yok farz ediyor. Epistemolojik grn getirdii en byk kazan, felsefeyi soyut kavramlarm ve bo kelimelerin tahakkmnden kurtarmas olmutur. Bu kazanlardan biri de soyut mantki dncenin gere i daima ifade edemiyece ini gstermesidir. Nitekim epistemolojik felsefe iinde sze ba layan her filozof bir bilgi tahlili ile zihni bo ve anlams z kelimelerden taramak, uurun, ilk unsurlarna kadar inerek bilgiyi bu temizlenmi temele oturtmak istiyor. Mant ki dncenin temelini metafizikte veya psikolojik tahlilde de il, bilgi formunun apriori zorunlulu unda aryor. Yalnz bu noktada epistemolojik tahlil sonuna kadar gidince birbirinden ok farkl sonulara elahyor: A) Metafizik veya formel mant k yerine transandantal bir mant k kurmaya kalkyor; B) Ya da mant n btn formalizmini uur grevlerine indirerek (fonctionnalisme) buradan psikolojik, sosyolojik bilgi tahlili snrna dayanyor. Her iki durumda da epistemolojik gr "Mantk" m ilk olgu ve temel olamyacan onu transandantal uura balayarak, ya da onu uurun ilk grevlerine irca ederek felsefenin konusunu duyum komplekslerinde (Ernest Mach) veya tarafs z bir alanda ne sje ne obje olan ilk olgular n kompleksinde (Bertrand Russell) grecek kadar daralt yor. Eer epistemolojik felsefe anlay yalnz mantk ve metafizik dogmatizmlerinin soyut kavramlar na ait bir tarama i lemi olarak kalabilseydi, fikir tarihinde nemli bir ilerleme meydana getirmi olurdu. Fakat bu gr n orada kalamadn, bir yandan ferdi sbjektivizm (fictionisme teorisi), bir yandan mantk ve matematik kavramlar nn sonuna kadar taranmas nda olduu zere

130

(Wittgenstein) matematik say , cmle, sonsuz, v.b. kavramlar n dahi anlamdan bo sayacak kadar ileri giderek Russell gibi felsefe tarihine dudak bkenleri bile hayrete d recek bir uur bo luunda kalanlar gstermektedir. 20 nci yzyln ilk drtde biri epistemolojik felsefe gr nn dourduu kriz ve buradan kan saysz doktrinlerin atmas ile dolu gemitir. Bu durumda felsefeyi ve ilmi bu temel zerine kurmadan sz edilemiyece i meydandad r. Metafizik temel, felsefenin arad ilk olguyu vermeye nMetafizie Felsefe cekilerden daha elveri li midir? Buna birden bire ne Evet, Dayal ne hayr diye cevap verilebilir. nk, metafizik bir felsefe aray Aristo zamannidan beri vard r; btn hcumlara ve ele tirmelere ramen bugn de devam etmektedir. Onun her a da meydana k farkl ekillerde olmu tur. lkada Aristo'nun dogmatik felsefesi mant kla metafizii ayni zamanda temel olarak almakta idi. Kategoriler zihnin oldu u kadar varl n da ilkeleridir. Drt sebep teorisi hem Fizik hem Metafizik'te anlat lmaktad r. Zihin kurallar varla uygulanr; zihinle varlk arasmda tam bir uyarl k vardr. yle ise mantk lk Felsefenin temeli oldu u kadar, lk Felsefe (yani Metafizik) de btn felsefenin, yani ilimler sisteminin temelidir'. Varl k olmas bakmmdan Varlk ilmi diye tanmlanan bu metafizik anlay felsefeyi en genel, en soyut kavramlara dayand rmaktadr. Ortaada da bu gr hkm srd. Fakat bir bakma bu gr Skolastikin tohumlarn tamaktadr. nk ne mant n. sillojizm (syllogisme) metodu, ne metafiziin, en genel ve soyut olan Varlk fikri bize gerek varl klardan bir eyi ispat eder. E er Aristo zaman nda somut varlklara ait ilimler kurulmaya ba lam sa, bu, onun metodundan bams z olarak meydana gelmi ve skolastik metafizik ve mant k bu ilimlerde hi bir ilerleme salamamtr27. Felsefe yalnz soyut kavramlar leminde do'amay salad gibi, bu kavramlar indi olarak kon,ulduka, hatta metafizik birbirinden eli ik ekiller almtr. Sillojizm, yanl ncllerden do ru bir aklyrtme ile sonular karabilir. Bu yanl ncller srf ortak duyu tarafndan ileri srlm olabilir ve hi bir salam temele dayanmayabilir: lemin, sonsuzluu, alemde bir gayenin bulunduu, ruhun maddeden yahut nefsin bedenden ayr bir cevher oldu u, hatta genel olarak cevher fikri, sebeplik fikri, v.b. bu soyut kavramlardand r. Meailer, i rakiler, hiristiyan Aristocular , Saint Thomas, v.b. gibi filozoflar soyut kavramlar birbirinden ok farkl ekillerde koydular: Farabi bir kitab nda (Medinet l-faz la) ruhun bedenden ayr
26 Aristo'da ilimler ansiklopedik olarak anlat hm, olup vakaa bir "sistem" yoktur. Bu ancak bu yzylda Hamelin'in Hegelci felsefe a sndan Aristoyu yorumlamasiyle do mutur: (Hamelin, Le systkne d'Aristote) 27 Ne Euklides geometrisi, ne Galenos tbbi, hatta ne Heron ve Archimedes fizi i Aristo'nun sillojizm (eski terimle kyas, yeni terimle tas m) ine dayarak kurulmu deillerdir.

131

olarak devam ettiini kabl eder. Ba ka bir kitab nda (Siyaset l-medeniyye) ruhlarm ancak evrensel ruha kar arak devam edece ini syler. bn Rd bu evrensel ruhun insanlk ruhu oldu unu sarihle tirir. Shreverdi, ruhun Nur olarak devam etti ini ve Nurlarn Nuru Allaha ula acan syler. Bu at an grler Felsefe tarihini bo una u ratrm olan soyut kavramlar temel diye almaktan ileri geliyor. Epistemolojik felsefe anlams z kelimeler olarak grd soyut kavramlar taramak zere, skolastik metafizi in, zararlarn,dan korunmay salamtr. Bununla birlikte, metafizik d nce felsefe alan ndan hemen ekilmi deildir. Kant, bir saf metafizik mmkn mdr? sorusuna bilginin a priori uur formlarma ba l, yani greli (relatif) olduunu sylerken saf akl alannda metafiziin imknszln gsteriyor. Transandantal akl n daima atkan hkmlere (antinomilere) ula t iin, bu alternativlerden hi birine do ru veya yanl diyemeyeceimiz sonucuna varyor: Alem sonludur - lem sonsuzdur; cisimler sonsuzca blnemez - cisimler sonsuzca blnebilir; lemin bir gayesi vard r - lemin bir gayesi yoktur, v.b. antinomilerinde hi bir kesin hkme varamayz. Byle olunca, saf akl alannda metafizik mmkn de ildir. Fakat Pratik Saf Ak l alannda mmkndr. nk orada artl hkmler deil, Vicdann mutlak kategorik emirleriyle kar larz. Vicdan'da fenomenler alann a arak dorudan do ruya Numen alan na giriyoruz. yle ise bir Ahlk Metafizii mmkndr. Kant ayrca sanatcnn organik lem gr nde de "gayesi kendi iinde" (autotaique) bir faaliyet buluyor ki, bu da sanatn Metafizii olacaktr. Kant'n akl, his, arzu yetilerine kar lk Ilim, Ahlk, Sanat alanlarn ayran bu blmeli felsefesi, bir yanda metafizi i reddederken ba ka bir yanda onu yeniden kurmakta idi. Kant'dan sonrakiler onun metafizikte a, vaz geme fikri zerinde durdular: pozitivizm (Comte), evrim felsefesi (Spencer), yeni-kantclk (Cassirer, v.b.) byledir. Hatta Georg Simmel gibi rlativist filozoflar Kant' n. Ahlk Metafizi i grn Saf Akln kritii asndan incelediler ve Vicdann mutlak Emri olan Vazifeyi sosyal tabakalara, zmrelere gre de ien trl vazifeler (devler) de grdler. Ancak Kant' n, Saf Akl tenkidindeki grn a ma gc gsteren Schopenhauer, metafizi e yeni bir alan buldu: rade. E er zihin alannda metafizik mmkn de ilse, rade alannda mmkndr. Bu yeni metafizik gr canl varlklarm evrimine bal ve daha kolay tutunabilir grnyordu. Buna benzer bir ba ka metafizik te ebbs de Bergson'a aittir. O, zekann maddeyi paralara ayine gc yerine sezginin hayat hamlesini, sreyi (dur&) btnl ile kavrayc gcnde metafizi in, temelini buluyor. Onca metafizik artk soyut kavramlar yznden d len doktrinlerin sava meydan 132

olmaktan kyor; hayat n orijinal ve yarat c hareketini kavrayan bir nevi ilim oluyor". u kadar var ki, btn bu yeni metafizik te ebbsleri de genel ve soyut kavramlara dayanma sakn casndan kurtulmu deildir. Ne Schopenhauer'in rade'si, ne Nietzsche'nin Kudret Iste i, ne Fouillee'nin Kuvvet - Fikir'i, ne Bergson'un Hayat hamlesi somut bir varl k alann gsteriyorlar. Onlarn dinamik olma meziyetleri, soyut ve genel olma sak ncalarn ortadan kald rmyor. Irade btn leme yayg n belirsiz bir kavramd r. tekiler iin de ayn eyi syleyebiliriz. Eskiden oldu u gibi yine doktrinler bazen bir filozof ad na, bazen bir meslee bal "isme" leri devam ettirmektedir. Vitalisme, volontarisme, bergsonisme, energetisme, materialisme, v.b. gibi. Epistemolojik felsefenin do urduu doktrin kavgalarndan daha derin, daha buhranh yeni doktrin kavgalar eski metafiziklerde oldu u gibi yeni metafiziklerde de hakim grnyor. te bunun iin felsefeyi somut, s nrl varlklar, onlarn birbirine irca edilemez hiyerarisini inceleyen ontoloji diye tarif ediyoruz.

Felsefi Tavrlar lan somut varlklarn bilgisi, yani ontoloji ise, o halde T POLOnSi ayr

Eer felsefe, birbirinden ak ld (irrationnel) uurumlarla

Felsefe tarihini dolduran ve mant k, epistemoloji, metafizik grlerinden birinin basksndan domu olan Doktrinler ne ifade ediyorlar? ster anlaml ister anlamsz diyelim, doktrinler 2500 y l iinde her ada domular, hkm srmler, sonusuz olarak arp mlar 29, yerlerine yenileri kmak zere bir sre sonra kaybolmu lardr. Nitekim bugn de yeni doktrinler do masn nleyemiyorlar. Bunlar ya ola anst byl ifadeleriyle, ya da pratik ihtiyalara cevap vermeleriyle ideolojiler gibi, mezhepler gibi domular ve d mlerdir. Felsefe ve ilimde doktrin kavgalar nn sonusuzlu unu grdkten sonra onlarn devamn nasl aklayabiliriz ? Doktrinler, aslnda, sosyal - ruhi tavrlarmzn. ifadesidirler. Trl durumlarda (situation) vak'alara kar trl tavrlar (attitude) ahrz. Bugn filan durumda ald mz tavr yarn baka bir durumda almayabiliriz. Hatta yle durumlar olur ki birinci tavr tamamen b rakarak ba ka bir tav r almamz gerektirir. Szgeli i vakalar bizi ba arya gtrd ve gelecekten emin old umuz zaman tavr mz iyimserdir. O zaman iyimserlik tavr n benimsemiizdir. Ba ka trl vakalar bizi mitsizlie gtrd vakit de tavr mz ktmserdir, yani ktmserlik tavrn benimsemi oluruz. yle ise optimizm ve pesimizm iki sabit doktrin
28 M. ekip Tun, Bergson'un "ilim olarak metafizik" makalesini evirdi ve Ed. Fak. Der. sinde yaynlad. 29 Doktrinlerin arp mas phesiz daima sonusuz olmamtr. Felsefi d ncenin ilerlemesi, baz yanl yollardan kurtulma bu at malarla mmkn olmu tur. Aslnda yeni bir ey getirmeyen doktrin yoktur. Ancak, arp malarn devam onlarn tek cepheliliklerindendir.

133

deil, iki tavrdr30 . Ara trmamzda bize daima tecrbeler rehberlik etti i ve bu yoldan yeni ke iflere ula tmz zaman tecrbeci tavr alrz. Fakat tecrbenin k srla masna ramen dedktif ak l yrtlmelerle ak lc tavr alr z. Demek empirizm ve radionalizm iki doktrin olmazdan nce iki tavrdr. Hatta onlar uzla tran eklektizm de bir tav rdr. Birikm bilgimizde akln yandmazlna gvendi imiz zaman dogmatzm, yeni br,lu lar eski ilkelerimizin kesinli inden bizi pheye gtrd zaman septitizm birer tav r olur. Ya ama gclerinin ve zaruri ihtiyalar n bizi iddetle itti i vakit materyalist, stn de erlere ykselme gcn kendimizde buldu umuz vakit spiritualist oluruz. Ba ka insanlara ba lanmann gclerimizi s nrlayacana inandmz, stmzde zmre, toplum, cemaat gibi bir snrlaycy grmek istemediimiz vakit liberalist, birbirimize iddetli dayanma balariyle ba lanmay, birlik olmay istediimiz vakit toplumcu oluruz. Genel kavramlarn kutsallna, hayat mzda nemli bir rol oynadna inand = zaman Ortaa anlayiyle Realiste, bugnk toplum anlay ile gelenekci; onlarn kelimelerden ibaret oldu unu grecek kadar eski kavramlara gvenimiz kayboldu u zaman ise Ortaa felsefesi terimiyle Nominalist, yahut bugnk toplum anlay yle ilerici (radicaliste) oluruz. Grlyor ki, doktrinler sabit, de imez fikir sistemleri de il, gr alardr; ve bizim sosyal - ruhi tavr mza gre deiirler. Bundan dolay William James' felsefenin konusunu pratik faydaya ve tatmin ihtiyac na balamak zere pragmatizm sayarken, doktrinleri pratik ihtiyaca gre seme iradesine sahip olduumuz tavrlar gibi grmekte idi. Fakat James byle grmede hakl deildi. nk onun bu dikotomik tav rlar yerine koydu u da yine bir doktrin, yani pragmatizm idi. Nitekim onun kar sna hemen z tt olan antipragmatizm veya faydagtmezlik konabilir. James gibi doktrinleri alternativler haline koyduktan sonra pratik ihtiyac mza gre bizde onlardan birine "filanma iradesi" oldu unu syleyecek yerde - nk bu seme doktrinlerden her hangi bir tavra balanma demektir - felsefenin asil konusunun somut ve hiyerarili varlklar olduunu, doktrinlerin ise durumlar kar sndaki tavrlardan baka bir ey olmadklarn sylemek daha do rudur. Byle d nmek doktrinlerin de erini drmek deil, onlarn insan bilgisindeki yerini belirtmek demektir. Onlar sonu gelmez sava sahnesi olmaktan kararak insanl k hayatnda oynam olduklar ve oynayabilecekleri rol belirtmek demektir. Byle anla lnca doktrinlerin bir tipolojisini yapmak gere30 lkada Heraklit pesimizmi Demokrit optimizmi, yeni a da ise Leibniz optimizmi, Schopenhauer pesimizmi temsil etmektedir. Voltaire Candide adl eserinde Leibniz'in bu gr ile alay etmektedir Tan nm bir ressamn tablosu biri glen biri alayan iki adamn resminde Heraklit ve Demokrit'i tasvir etmi tir.

134

kir. Bu bir doktrinler psikolojisi, sosyolojisi, bir karakteroloji olmayacakt r. nk byle yap lsa idi, doktrinlerin insan ruhunun u veya bu yetisine ve yararlna gre almas gereken sabit ekli tasvir etmi olurduk. Halbuki durumlar karsnda aldmz tavrlarda az ok hrriyetimiz vard r. Bu bizim ihtiyaca gre sememiz olmad gibi, katlam karakterlerimize gre mutlaka tutma zorunda oldu umuz yol da de ildir. Szgelii, introverti oldu umuz iin filan doktrini, kyl ve ehirli olduumuz iin filan doktrini seti imiz anlamna gelmez. Melankoliklerin daha ktmser, euphorie halindekilerin iyimser tavr olmasn doktrin tavrlarndan ayrmaldr. nk bunlar biyolojik ve sosyal kaderlerine ba l olduklar iin byledirler. Halbuki a larda, devirlerde, hatta bir devrin dneminde yeni durumlar meydana karak tecrbeci iken aklc, dogmatik iken pheci, veya her ikisini uzla trc bir tavr almamz gerektirebilir. Bu durumlarda her ne kadar alternativsiz, belirli bir gereklili e balanyorsak da onun kar snda belirli bir dereceden karar verme hrl insana aittir. Bunlara Jaspers'in deyi iyle limit - durum (situation - limite) diyebiliriz. Byk bir sosyal de ime, lm korkusu, panik, byk co ma, iddetli ac ve iddetli sevin, byk ba ar midi gibi. Bu durumlar bir a deimesinde, yeni bir teknik ve de er sistemine giri te daha ok kendini gsterir. Euphorie halinden yeis haline gei , tam kendine gvenmeden phe durumuna gei , takn inantan inans zla gei gibi. Bu durumlar yeni bir tavr almay gerektirir ki, sistemli kafalarda doktrin eklinde kristalle ir. Duygusal hayat stn ruhlarda sanat bir dnya gr (Weltanschauung) olur. Devir deimelerinde filozof ve ilim adamlar nn doktrinleri Sanat larn yeni dnya grn sezgi ile ifade etmeleri buradan do ar. Bir doktrinler Tipolojisi mmkndr. Fakat bu kas kat bir kalp deil, deimelere gre yeni ekiller ve yeni kristalle meler alabilen, belirli bir devrin statik artlar stnde devirler aras dinamik artlar hesaba katan dinamik bir tipoloji olacakt r.

Ontologie'nin bibliyografyas:
Aristote, Mftaphysique, trad. par Tricot Bergson, H., Evolution Cr&ttrice (trk. ev. ekip Tun) Cornelius, Erkenntnisslehre Gonseth et Reymond, La nature des probMmes en Logique Gkberk, M., Felsefe Tarihi Hahn, H., Logique-matUmatique et connaissance de la re'clit Hameli, O., Ele'ments principaux de la repr&entation Hamelin, O., Le systme d'Aristote Hartmann, N., Zur grundlegung der Ontologie

135

Hartman, N., Teleologisches Denken bn Rd, Kitab Ma ba'd t - tabia bn Sina, Kitab l - arat ve't - Tenbihat Jaspers, K., Kant (Les grands philosophes) trad. par Jeanne Hersch Kant, E., Critique de la Raison Pure, trad. par Tremesaygues et Pacaud Kant, E., Critique de la Raison Pratique, trad, par Gibelin Kant, E., Critique de Jugement, trad. par Gibelin Lavelle, L., Traita des valeurs Le Senne, Caractarologie Le Senne /et Tatarkiewicz, Le probMme en axiologie Mach, E., La Connaissance et l' Erreur, trad. par Marcel Dufour Pacotte,

J., La logique et l'empirisme intagral

Polin, Evolution des valeurs

Polin, Comprahension des valeurs


Plotin, Ennaades, trad. par E. Brehier Russell, B., Analyse de l'Esprit, trad. par M. Lefevbre Schlick, M., Sur le fondement de la connaissance Schopenhauer, A., Le Monde comme Volonta et comme Reprasentation, trad. par Burdeau lken, H. Z., islam Felsefesi Tarihi, 1957, C. 1. lken, H. Z., Varlk ve Olu , 1968 Weber, Felsefe Tarihi, trk. ev. Vehbi Eralp William James, Volonta de Croire, Flammarion William James, Le Pragmatisme Zeller, Histoire de la philosophie Grecque, trad. en franais

136

Descartes ve Hobbes'tan Paralar


Descartes, Metod zerine Konu ma (ev. Mehmet Karasan, 1947) Hi bir bedenim olmadn, ne bulundu um bir dnya, ne de bir yer olduunu farz edebildiim halde, bundan dolay kendimin varolmadm farz edemiyece imi; tersine, ba ka eylerin do ruluundan phe etmemden kendimin varoldu um sonucunun ak ve seik olarak ktn dnmekten kesilseydim tasarlad m btn eyler do ru olsa bile, varoldu una inanmak iin elde bir sebep yoktur. Buradan da anlad m ki, ben btn tabiat dnmekten ibaret (cogitare) ve varolmak iin hi bir yere mhta olmayan, maddi hi bir eye ba l olmayan bir zm. yle ise bu Ben, yani ruh tamamiyle farkldr, hatta bilinmesi bedeni bilmekten daha kolayd r. Descartes, Metafizik D nceler (ev. Mehmet Karasan, 2. bask , 1962) Epey zaman var ki, pek ok yanl kanaatleri do ru diye kabul etti imin, hi de salam olmayan prensipler zerine kurdu um eylerin pek pheli ve kesinsiz olabileceklerinin fark na varm bulunuyorum. E er ilimlere salam bir temel kurmak isteniyorsa, bu zamana kadar edindi im kan aatlerden ayrlarak, hereye yeni ba tan balamaa te ebbs etmek gerekiyordu. imdiye kadar en phe gtrmez eyleri duyular yolu ile rendim. Halbuki duyularn bazen aldatc olduunu kendim tecrbe ettim. (Meditations, 1). Bununla beraber her eye gc yeten bir Tanrnn var oldu una ve onun tarafndan yarat ldma kanaatim vard r. Sonsuz ve yetkin bir varl k aldanmaz ve aldatmaz. Fakat kt bir Cinin aldatmak iin btn marifetini kullanabilece ini dnebilirim. Descartes, Meditations, Objections et l'Uponses, (3 me Med. edit. Garnier, 1924). Tanr adiyle sonsuz, ezeli ve ebedi, de imez, bamsz, tam bilgiye sahip, tam gce sahip olan, beni ve varolan her eyi yaratm bulunan Varl anlyorum. Bu sylediklerimden u sonu kar ki, Allah vard r; zira ben bir cevher olmam bakmndan bende sonsuz bir cevher fikri vard r. Halbuki, Bana ha-

137

kikaten sonsuz bir cevher taraf ndan konulmu olmasayd, sonlu varlk olmam bakmndan sonsuz bir cevher fikrine sahip olamazd m. Ayrca ben, sonsuzu hakiki bir fikir gibi tasavvur edecek yerde, yaln zca sonlunun olumsuzluu (gation) gibi tasavvur etmemeliyim: sknu hareketin, karanl n olumsuzluu eklinde tasavvur etmiyece im gibi: nk tam tersine, sonsuz cevIlerde sonlu cevherden daha ok gereklik gryorum. Ve buradan ba layarak, nce sonludan stn sonsuz kavram vardr; yani "ben" kavram ndan stn Allah kavram gelir. nk e er bende, benden daha yetkin bir varl k fikri olmasayd , kendi kusurlar n sonsuzla kar latrmakszn, phe etmesi ve arzu etmesi nas l mmkn olurdu? (p. 101). Allahn, beni aldatmas mmkn deildir. nk aldatma ve hile eksiklikten gelir. Aldatma zaaf ve ktl e aittir, bu ise Allah'da var olamaz. Sonra tecrbemle biliyorum ki bende bir hkmverme, do ruyu ve yanls ayrma gc vard r ki ben bunu Allandan ald m. O beni aldatmayaca iin (v racit divine), bu gc gere i gibi kullanaca m tarzda bana vermi tir. . Ancak bende iki gc vard r: zihin ve irade. Ne Allandan ald m irade gc yandmalarmm sebebidir, nk o geni tir ve yetkindir; ne de zihin (anlama) gc yandmalarmn sebebidir, nk Allahn verdi i bu gcle dnyorum. yle ise yanlmalarm nereden geliyor? - Irade, zihinden daha geni olduu iin, ben onu ayn hudutlar iinde kullanm yorum; anlamadm eyleri istiyorum ve yap yorum. Bu eylere kar ilgisiz (indiffirent) olduum halde, irade kolaylkla beni artyor. Doru yerine yanls, iyi yerine kty seiyor. Yanlmam ve gnah i lemem buradan ileri geliyor (Me'ditations, 5). H obb es, Leviathan, trad. fra. par R. Anthony, yol. 1, De PHomme, Marcel Giard, 1921 Alemde isimlerden ba ka hi bir ey evrensel de ildir. nk isimlendirilen eylerin hepsi ferdi ve tikel (singulier) dir. Bir ok eylere birden, evrensel tek bir isim verildii grlyor. Bunun sebebi bir nitelikte veya ba ka bir arazda benzeyi tir. Bir has isim zihinde tek bir ey uyandrd halde, evrensel isimler bir ok eylerden herhangi bir eyi hatrlatrlar. Evrensel isimler az veya ok geni olabilirler. nsan ve akll isimleri ayn geniliktedir. (sh. 35-36). Aritmetik yanlmaz bir sanat oldu u gibi, akl daima do ru akl deildir. Ne tek bir ki inin akl, ne de ok sayda kimselerin akllar kesinlik gsterir (sh. 51). Akln hedefi isimlerle kurulan ilk tan mlardan ve anlamlardan (signification) karlabilen uzak sonular ke fetmek deildir. Fakat bu ilk tan mlardan ba layarak bir sonutan ba ka bir sonucu karmakt r. Genel anlaml

138

kelimelerle aklyrtld, yanl ve genel sonuca ula ld zaman buna balca yanlma (erreur) denir. Fakat yan lmalar eger gerekle ili ii olmayan srf genel kavramlar zerinde dola yorsa bu "sama" (absurde) olur. Biri bana yuvarlak bir drtgenden, maddi olmayan cevherden, hr bir sjeden, hr iradeden bahsetti i zaman, ben onun yan ldn deil, szlerinin hi bir anlam olmadn, yani sama oldu unu sylerim. (sh. 52-54) Dinin tabii sebebi, gelecek zaman iin duyulan huzursuzluktur. Btn insanlar, hatta en basiretlileri bile Promethee'ye benzer bir durumdad rlar. Promethee'ye tam manasiyle basiretli insan n temsilcisi gibi baklabilir. nsanlar grnmeyen eylerin kudretinden korkarlar. Bu devaml korku insanda sebeplerin bilinmemesi ile birlikte meydana gelir. Byle anla lnca tek, ezeli, sonsuz ve gcne son olmayan bir Tanr kabul etmek, insanlar n tabii cisimlerin sebeplerini bilme arzusundan ileri gelir. Aklyrtme ile yakn sebebe, oradan daha uzak sebeplere ykselen kimse bylece (payen filozoflarm da dndkleri gibi) Birinci, lk kmldatc (Premier moteur) yani Allahn, hereyin ilk ve ezdi sebebi oldu unu dnr (sh. 170-171). (Bundan anla lr ki, Hobbes, Descartes' n aksine olarak sonsuzdan sonluyu karacak yerde, sonludan sonsuz kavram n karmaktad r.)

139

NDEK LER
Sahi& I MANTIK A. Platon'dan nceki Diyalektik denemeleri B. Platon'da Diyalekti in balamas 1) Platon'un ya hlk diyaloglarnda Diyalektik 2) Belirsiz Dyade fikri C. Aristo Mant 1) Aristo'da Ruhi yetiler ve mant k grevleri 2) Birinci Analitikler ve Kan tlama 3) Aristo'da ve sonrakilerde Tmevar c Metod 4) Kategoriler 5) Kategoriler aras nda mnasebetler 6) Be Tmel Kavram. Tamm ve S mflama D. Diyalektik'in gelimesi 1) Fichte ve Schelling'de Diyalektik 2) Ilegerde Diyalektik: Trl ifade tarzlar 3) Sezgici Mantk ve htimaliyet Mant 4) Yeni Diyalektik'in tenkidi 5) Modalite ve htimaliyet (olas lk) E. htimaliyet mant ve diyalektik 1) htimaliyet mant ile Diyalektik arasnda mnasebet grenler 2) Deerler skalas ve e itli mantklarm tatbik alanlar 3) Tmevar, Olaslk ve Modal mantklar 4) Klasik mantk kurallarmn zayflamasndan do an yeni mantk tecrbeleri 5) Yeni mantn yeni ilimde uygulama alanlar 6) Reichenbach'n Quanta Mant 7) Mantn iki manzaras 8) Bugnk limde Diyalektik ve Tenkidi 9) limde Diyalektiin baarszh II BILGI TEORISI Bilgi flinde iki uur anlay Ka trl bilgi vardr A. Bilgi problemini ilimlerle aklama te ebbsleri 1) Fizyoloji ve Psikolojinin bu bakmdan rolleri 2) Problemler ve Doktrinler 3) Felsefeyi ilim gibi kurmak isteyenler: Bergson ve Husserl 1 1 3 5 8 9 11 12 15 17 19 20 21 23 23 26 28 30 31 31 32 34 35 7 39 40 40 43 47 47 49 50 51 53 55

141

B.

Genel fikirlerin do uu problemi. Yunan'd&Emprizm ve Rasyonalizm 1) Ortaa genel fikirler problemi 2) Descartes'da rasyonalizm 3) Locke'da Empirizm 4) Leibniz'de uzla tnc gr 5) Durkheim'da uzla tnc gr 6) Uvy-Brhrde bilgi teorisi

56 58 59 61 62 64 66 67 67 68 69 70 71 71 73 74 76 78 79 80 81 82 83 84 85 87 88 89 90 91 93 95 96 97 97 98 99 100 101 101 102 102 103 103 104

C.

Genel Fikirlerin Gere e Uygunlu u Problemi 1) lkada Dogmatikler 2) lkada pheciler 3) Descartes ve Dogmatizm 4) Cart6ien'lerin trl yorumlamalan 5) ada felsefede phecilik: D. Hume 5) ada felefede phecilik: D. Hume 6) Hume'da tmevan ve aklanmas 7) Kant: Dogmatizm ve septisizm kmaznn zlmsi 8) Kant'da analitik hkmler, Sentetik hkmler 9) Kant felsefesinin yorumlan ekilleri 10) Kant'a kar tepkiler 11) Kant'a kar yeni ilim felsefesi

D.

D Alemin Varl Problemi 1) Realizm 2) Iskoya ekol (FicMisme) 3) ngiliz yeni realizmi 4) dealizm: Descartes ve Leibniz'de 5) Berkeley dealizmi 6) Kant dealizmi 7) Romantik felsefenin idealinin

E.

Realizmi ve dealizmi uzlatrma denemeleri. Schopenhauer Nietzche 1) Pragmatizm 2) Fenomenolojide Realizm ve dealizm

III. VARLIK TEORISI A. Cevher ve Araz problemi 1) lkada cevhercilik 2) Yenia da cevhercilik 3) lk ve Ortaalarda arazchk 4) ada Felsefede Cevher Fikrine Kar 5) Menfi Kavram olan Cevher Fikri B. Gayelilik ve Mekanizm Problemi 1) Aristo'da ve Stoal larda Gayelilik 2) Yeniada Gayelilik 3) lkada Mekanizm 4) Descartes'da Mekanizm 5) Gayecilii Ele tirme 6) Leibniz Gayecilii

142

C. Ruh ve Madde Problemi 1) lkada Materyalizm 2) Lucrece'de Atomculuk 3) 17 ve 18 nci Yzylda Materyalizm 4) 19 ncu Yzylda Materyalizm ve Enerjetizm 5) Diyalektik Materyalizm 6) Pythagore da Ruhculuk 8) Platon'da Ruhculuk 9) Aristo'da Ruhculuk 10) Plotin'de Ruhculuk 11) Descartes'da Dalist Ruhculuk 12) lkada Ruh-Beden ili kisi 13) tbn Sina da Ruh-Beden ilikisi 14) Descartes'da Ruh-Beden ili kisi 15) Objektif Spiritalizm 16) E. Mach ve B. Russell'e gre Spiritalizm 17) Romantik Felsefede Spritalizm 18) Mutlak Spiritalizm 19) Bergson'da Spiritalizm ve Vitalizm 20) Ruh ve Beden btnl

105 106 106 107 108 109 109 110 111 112 113 113 114 115 116 117 118 119 120 121 123 123 123 124 125 125 126 128 128 129 131 133

IV. ONTOLOJ
A. Metafizik'e ilk hcumlar 1) ada Felsefede Metafizik'e lcumlar 3) Yeni Mantklann Metafizik'e hcumu 4) Ontolojinin Metafizik'i ele tirmesi (Lavelle) 5) Ontolojiye Fenomenolojik giri 6) Ontoloji Asndan Varlk Dereceleri 7) Felsefe Hangi Temele dayanmal dr 8) Manta Dayal Felsefe 9) Epistemoloji'ye Dayal Felsefe 10) Metafizie Dayal Felsefe 11) Felsefi Tavrlar Tipolojisi

143

Fiyat: 18. TL.

You might also like