Professional Documents
Culture Documents
Anahtar Kavramlar
- Key Concepts -
1. FatmaAliye, 2. Felsefe-Tarih, 3. ıslim Düşüncesi
(FatmaAliye, Philosophy-Histoıy, Islamic Thought)
çıZGİ KİTABEVİ
Mimar Muzaffer Cad. 62/D MeramlKonya
Tel: 0332 353 62 65 66
-
8
-';"
.M�;,;:.·
:\';,;':<;-;. '.j.:'
� ::.. . .
Yazarı
Falma Aliye
14
TERACİM-İ AHVA.L-İ FELA.Sİ FE i Çevriyazı
15
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
16
TERAcİM-İ AHVA.L-İ FELA.S İFE / çevriyazı
17
TEKA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
18
TERA.CİM-İ AHVA L-İ FELASİ FE / Çevriyazı
19
TERA CİM-İ AHVA.L- İ FELA.Sİ FE / çevriyaz!
20
TERı\CİM-İ AHVA. L-İ FELA.SİFE! çevriyazı
21
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE i çevriyazı
22
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyaz!
23
TERACİM-İ AHVAL-İ FELASİFE i çevriyazı
24
TERAcİM-İ AHVAL-I FELASİFE i çevriyazı
25
TEMCİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
26
TERA.CİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE i çevriyazı
27
TERACİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
***
28
TERA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE i çevriyazı
29
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
30
TERAcİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE / çevriyazı
31
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
32
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE i çevriyazı
33
TERA cİM-İ AHVA L-İ FELA sİFE / çevriyazı
34
TEAACİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE / çevriyazı
35
TERAc İM-İ AHVA L-İ FELAsİFE / Çevriyazı
Mütekellimin
36
TERA. Cİ M-İ AHVA L-İ FELAsİ FE / çevriyazı
37
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
38
TERA. CİM-İ AHVA L-İ FELAsİ FE / Çevriyazı
39
TERA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
40
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
41
TERAc İM-İ AHVA L-İ FELA sİ FE / çevriyazı
42
TERACİM-İ AHVAL-İ FELAsiFE / çevriyazı
43
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
44
TERA. CİM-İ AHV.AL-İ FEL.ASİ FE / çevriyazı
45
TERA. CİM-İ AHVA L-İ FELA sİ FE / çevriyazı
46
TERAcİM-İ AHVA L-İ FELAsİ FE / çevriyazı
47
TERA cİM-İ AHVA L-İ FELA sİFE / çevriyazı
48
TERA.CİM-İ AHVA.L-İ FELA.Sİ FE / çevriyazı
49
TERAc İM-İ AHVA L-İ FELA sİFE / çevriyazı
50
TER.ACİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE / Çevriyazı
Hatta kadınlar [115] içinde dahi alime ve fazılalar yetişir idi. -Jl
zaman açılan derslerde erkekler ile beraber füzela ve L' lema-yı
nisvan mevcud bulunduğu gibi, efadil-i nisvandan ders açanla
rın verdikleri derslerde dahi füzela ve ulema hazır olur idi. Ve
ulema-yı nisvandan icazet alan zükurdan birçok efazil ulema
gelmiştir. Ez-cümle meşahir-i muhaddisinden Kerime Hatun ki,
463 senesinde Mekke-i Mükerreme'de vefat eylemiştir. Sahih-i
Buharl'yi rivayet eylerdi. Ve Sahih-i B uharl'nin uluvv-i isnadı
onda nihayet bulmuştu.
Yine ol asırda muhaddisinden bintü'l-İkra' diye ma'rM o
lan Fatıma bint-i Ali nam hatun var idi ki, hüsn-i hatta dahi
yekta idi.
Alparslan'ın vezir-i a'zamı olan Nizamülmülk ak il ve mü
debbir bir zat olup [116] Devlet-i Selçukiyye'nin tevessü'üne ve
tezayüd-i fer ve idaline hüsn-i hizmet eylernekte olduğu halde,
kendisi füzeladan olarak ulum ve fünunun terakkisine pek zi
yade ihtimam ve ulema ve füzelaya pek çok ihtiram eylerdi.
OL asrın a'lem-i uleması olan Ebu'l-Me'ali ki, ibtida pe deri
meşhur Cüveyni'den ve ba'dehu diger ulema ve füzela-yı
asrdan tahsil-i ulum ile tezyin-i zat ve istikmal-i sıfat eyledikten
sonra canib-i Hicaz'a gidip dört sene kah Mekke, kah Medi
ne'de tedris ve ifta' ile meşgUl olduğundan, kendisine İmamu'l
Haremeyn denilmişti. Alparslan'ın eva'il-i saltanatında makarr
ı saltanat olan Nişabur'a avdetinde Nizamülmülk onun için
Medrese-i Nizamiyye'yi bina etti. İmamu'l-Haremeyn usul ve
füru'da ve edebiyatta mahir bir zat-ı celilü'l-mü'essir idi. Her
fende te'lifat-ı fa'ika ve nefisesi vardır. İbtidaları içtihad-ı [117]
mutlak da'vasında bulunarak mezahib-i erba'adan birine taklid
eylemezdi. Sonra içtihad-ı mutlak zamanı geçmiş olduğunu
tefattun ederek İmam-ı Şafi'i Hazretleri'ne taklid eylemiştir.
Alparslan'ın oğlu ve hayru'l-halefi olan Melikşah'ın zaman-ı
saltanatı, Devlet-i Selçukiyye'nin en parlak devri idi. Taht-ı sal
tanata cülusunda, pederinin vezir-i a'zamı olan salifu'z-zikr
Nizamülmü1k'ü müsnedinde ika etti. Ve lsfahan'ı makarr-ı sal
tanat ittihaz etti. Nizamülmü1k dahi ona idare-i devletçe pek
güzel hizmet eylediği sırada terakkiyat-ı ilmiyyeye dahi ihti
mam ederek, Bağdad'da meşhur medrese-i Nizamiyye'yi bina
ve müderrisliğine fukaha-yı Şafi'iyye'nin serfirazı olan Ebu
51
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
52
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİ�E / Çevriyazı
53
TERAcİM-İ AHVA.L-İ FELA.sİFE / çevriyazı
54
TERA CİM-İ AHVA L-İ FELAsİFE / çevriyazı
55
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
56
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELASİFE / Çevriyazı
ki, ömürlerini mu' aHim talebi uğrunda zayi' etmişler iken onu
bulamamışlar ve ondan bir şey öğrenernemişler."
Gazzal1 bu ilimIerden fariğ olduktan sonra sııfiyye tarıkine
sülıık etmek istemiş. Ve ibtida Ebıı Talib Mekki'nin Ki1tü'[
KuZUb nam kitabı ve Haris el-Muhasibi'nin kitabIarı ve Cüneyd
ve Şibli ile Bayezid-i Bistami'den ve sa'ir meşayih-i sııfiyyeden
me'sıır olan müteferrikat gibi asarı mütala'a ve ta'allüm ve
istirna' ile husıılu mümkün olan ma'lıımatı tahsil etmiş. Artık
ilerisine vasıl olabilmek [133] ta'allüm ile mümkün olmayıp, an
cak zevk ve hal ve tebeddül-i sıfat ile olabileceği zahir ve
sııfiyyenin erbab-ı ahval olup ashab-ı akval olmadıkları kendi
since yakinen ma'lıım olunca artık tarık-i sııfiyyeye sülıık ile
terk-i dünya merakına düşmüş ise de kendisi ulemanın en mür
tefi' mertebesinde bulunup herkesten fevka'l-ade ihtiram gör
mekte olduğundan ve terk-i cah ve i'tibar nefse pek güç geldi
ğinden bir azim hayret ve tereddüte dııçar olduğu esnada Dev
let-i Selçukiyye herc ü merc olmakta idi.
İşte şu kargaşalık arasında Gazzali terk-i dünya ile Şam'da
uzlet-nişin olmağa karar vermiş ancak burasını mektıım tutup
488 senesi Zi'l-ka'de'sinde Medrese-i Nizamiyye'deki dersini
biraderine ihale ve evlad [134] Ü iyalini Bağdad'da terk ile
Hacc'a gidiyor yollu, Bağdad'dan çıkmış ve Şam'a vusıılunda
abalar giyip ve sııfiyye mesleğine sülıık edip cami-i Dimeşk'te
i'tikM ile kıışe-i uzlet ve inzivaya çekilmiş ve ibadet ve ta'at ile
meşgt1l olmuştur.
488 senesinde, Nişabıır'da, Müşebbihe'den Kiramiyye ile
Hanefi ve Şafi'iler arasında bazı mertebe ihtilaf zuhıır eyledi.
Ve Hanemer ile Şafi'iler müttefik olduklarından Kiramiyye'ye
galebe ettiler.
Gazzali ise, halvet ve inziva lezzetiyle mütelezziz olarak
dünya ga'ilesinden vareste ve asııde yaşamakta idi. Fakat
Dimeşk-i Şam' da iken İhya-ı UZum nam kitab-ı meşhııru te'lif
ederek, Cami-i Dimeşk'te onu tedris ile meşgııl olduğu
mervldir.
İmam Gazzali, iki sene kadar Dimeşk-i Şam' da [135] ber
vech-i bala uzlet-nişin ve halvet-güzin olduktan sonra Kudüs-i
Şerif'e gidip meşahid-i mübarekeyi ziyaret eylemişti. Ve bir ara
lık canib-i Mısır'a aZlrnetle bir müddet dahi İskenderiyye'de i-
57
TERA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
kametten sonra avdet eyledi@ mervidir. Ve sonra canib-i Hi
caz'a gidip farıza-ı Hacc'ı eda ve Ravza-i Mutahhara'yı ziyaret
etmiştir.
Gazzali her nereye gitse halvethanesinde nefsle cihad-ı
ekber etmekte idi. Ve heva ve hevese galebe ile nefsine malik
olmak aksa-yı emeli olduğu cihetle halinden hoşnııd idi. Ve 1-
rak'ta bırakmış olduğu çocuklarının da'vet-i bi-kesaneleri ken
disini rahatsız etmekte ise de, buna da sabır ve tahammül et
mekte idi. Nihayetü'l-emr ol asırda tekessür eden akayid-i
batılarun ıslahına sa'y etmek üzere, 499 senesi [136] Zi'l
ka'de'sinde kıışe-i uzletten çıkıp Nişabıır'a gitmiş ve oradaki
Medrese-i Nizamiyye'de neşr-i ulııma ibtidar etmiştir.
İmam Gazzali kaddesallahu sırrehu'l-ali bu vakı'ayı beyan
ettikten sonra der ki, "Ben her ne kadar hal-i sabıka rüCll' ettim
ise de, hakikaten rücıı' ettim. Zira ben mukaddemen bir ilmi
neşr ederdim ki, onunla kesb-i cah olunur. Ve ben de kavl ü
amelim ile ona da'vet eylerdim. Kasd ü niyetim de bu idi. Ama
şimdi bir ilme da'vet eyliyorum ki, onunla terk-i cah olunur. Ve
rütbe-i cahın sukııtu bilinir. Şimdi kasd ü niyetim de budur.
Meramım nefsimi ve gayrılarım ıslahtır. Na'il-i meram olup
olmayacağımı bilmem." "La havle ve la kuvvete illa billah."
İmam Gazzali bu kere dahi güzel kitablar [137] te'lif etmiş
tir. Mukaddem ve mu'ahher te'lif etti@ kitablar çoktur ve cüm
lesi müfid ve mühimdir. Doğrusu asrın en büyük adamı idi. 505
senesinde azim-i dar-ı beka oldu. "Kuddise sırrehu"
Ondan sonra imam-ı ilm-i belagat olan Ebıı'l-Kasım Mu
hammed Zemahşeri şöhret buldu. Sayt ü şöhreti ak tar-ı aleme
münteşir oldu. Pek çok te'lifatı vardır. Ez-cümle Keşşaf nam tef
sir onun cümle-i mü'ellifatındandır. Ondan evvel öyle bir tefsir
yapılmamıştır. Fakat Mu'teziliyyü'l-mezheb idi. Ve Mu'tezili
unvanından hazzederdi. Maskat-i reisi Zemahşer'dir ki Harezm
karyelerinden bir büyük karyedir. Mekke-i Mükerreme'ye gi
dip bir müddet orada mücavir kalmış olduğundan kendisine
Carullah denilmiştir. Ve bir ayağı kesilmiş olmakla ağaçtan a
yak ile gezmekte [138] olduğu cihetle kendisine Mahmııd-ı A'rec
dahi denilir. Cürcaniyye şehrinde, 538 senesinde vefat eylemiş
tir. "ufiyallahu anhu"
58
TERA cİM-İ AHVA L-İ FELAsİ FE / Çevriyazı
59
TERA. CİM-İ AHVA L-İ FELA SİFE / Çevriyazı
60
TERAcİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE i Çevriyazı
61
TERAcİM-İ AHVA. L-İ FELA. SİFE / Çevriyazı
62
TEAACİM-İ AHVA L-İ FELAsİFE / Çevriyazı
63
TERA cİM-İ AHVA L-İ FELAsİ FE / çevriyazı
64
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
65
TERA.CİM-İ AH \!A. L-İ FELA. SİFE i çevriyazı
66
TERAcİM-İ AHV AL-İ FELAsİFE / çevriyazı
67
TERA cİM-İ AHVA L-İ FELAsİ FE / çevriyazı
"Nazm"
Elkahu fi'l-yemmi mektfifen ve kalehu
İyyake iyyake en tebtelle bi'l-ma'i
68
TERA. CİM-İ AHVA L-İ FELA SİFE i Çevriyazı
69
TERAcİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE / Çevriyazı
70
TERA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE i çevriyazı
71
TERA.CİM-İ AHV A L-İ FELA SİFE / çevriyazı
72
TERA. CİM-İ AHVA L-İ FELAsİ FE i Çevriyazı
Hakk irade etmez ise, kudret-i abdin asla te'siri yoktur. Amma
Mu'tezile'ye göre kul münferid ve müstakildir. Allah Te'ala di
lese de kulun kudreti, iradesi vefkince bizzat mü'essir olur. Bu
i'tikadı "Maşaallahu kane ve malem . . .. " Hadis-i Şerif'ine muha
lefet eden e'imme-i Mu'tezile'den Kadi Abdüleabbar, mezheb-i
İ'tizale ma'il olan vezir-i meşhur Sahib bin İbad'ın meclisine
lede'd-dühul Üstad Ebu İshak İsferayini'yi orada görünce,
"Sübhane men tenezzehe ani'l-fahşa'i" dedikte üstad derhaL,
"Sübhane men la yecri fi mülkihi illa ma yeşa' " [1791 demiş ol
dugu mervidir. Ve Mu'tezile'den Ömer bin Abid hikaye edip
demiş ki, beni benimle bir sefinede bulunan bir Mecusi kadar
kimse ilzam etmedi. Mecusi'ye, "Niçin Müslüman
olmuyorsun?" dedi�imde, "Allah Te'ala benim İslamımı irade
etmemiş, irade etse Müslüman olurdum" demekle, "Allah
Te'ala senin İslamını emr ve irade etmiştir, lakin şeytanlar seni
bırakmıyor" dedim. Mecusi dahi "ÖYle ise şerik-i ga1ib ile bera
ber olurum" dedi.
Elhasıl gerek Mu'tezile, gerek felasife ile İmamu'l
Haremeyn indlerinde kudret-i abdin asl-ı fi'lde te'siri var ise de,
Mu'tezile ile İmamu'l-Haremeyn beyninde ber-vech-i meşruh
fark oldugu gibi felasife ile İmamu'l-Haremeyn beyninde dahi
fark vardır. Zira İmamu'l-Haremeyn efahim-i mütekellimin
dendir. Ve inde'l-mütekellimin [180] Bari Te'ala fa'ü-i muhtardır.
Amma kudema-yı felasife indinde vacibü'l-vücud fa'il-i
mucibdir. Ve "El-vahidü la yesduru anhu ille'l-vahid"
ka'idesince vacibü'l-vücuddan akl-ı evvel ve ondan akl-ı sani ve
müteselsilen akl-ı tasi'den akl-ı aşir sadır olur. O dahi alem-i
kevn ve fesadda olan şeyleri icad eyler. Bu suretle havadis hep
vesa'ite ve fi'l-i ihtiyari dahi kudret-i abde nisbet olunur. Lakin
bu dahi felasifenin zahir-i kelamlarından anlaşılan mezheb-i
meşhurlarıdır. Amma İbn Sina 'nın tasrihahna ve Celaleddin
Devvani'nin tahkikatına göre mezheb-i felasifenin tahkiki bu
vechiledir ki, havadisin kaffesi mebde'-i feyyaza mensub ol
makla, aradaki vasıtalar kudret-i kadirne ve irade-i kadimenin
ta'allukunu mucib olan isti'dadı itmam ederler. Bu cihetle
vesa'it hep [181] ilel-i mu'adde kabilindendir. Eflatun'dan "El
alemu küretun ve'l-ardu nuktatuhu ve'l-insanu hedefun ve'l
eflaku fe-şey'un ve'l-havadisu ve sihamun vallahu hüve'r-rami
73
TERA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
74
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
75
TERA.CİM-İ AHVA.L-İ FELA.SİFE / Çevriyazı
76
TERA cİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / Çevriyazı
77
TEMCİM-İ AHV A L-İ FELA sİ FE / çevriyazı
78
TERAcİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
79
TERA.CİM-İ AHVAL-İ FELAsİFE / çevriyazı
Tetimme
80
TERAcİM-İ AHV A.L-İ FELA.SİFE / çevriyazı
Fezleke
Tashih
81
Filozofların Biyografileri
Yazan
Fatma Aliye
86
FİLOZOFLARIN BİYOCRAFİLERİ / Sadeleştinne
87
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
88
FİLOZOFLARlN BİYOCRAFİLERİ / Sadeleştirme
89
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
90
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
91
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
cuğun birinin [26) avucu ile su içtiğini görünce, "Ben çocuk ka
dar da mı olamıyorum" diyerek çanağı atmıştır. Bir gün, öğle
vakti elinde bir fener olduğu halde sokaklarda gezip, soranlara,
"İnsan arıyorum" demiştir. Platon'un insanı iki ayaklı ve tüy
süz bir hayvan olmak üzere tarif eylediğini işittikte, hemen tüy
leri yolunmuş bir horozu onun dershanesine atıp, "İşte Pla
ton'un insanı" demiştir. Bu bilinçli olan fakirlik ve sefaleti için
de, kendisinde pek ziyade övünç ve gurur var imiş. Büyük İs
kender, Korint'e geldiğinde ' Diogenes'i görmeyi merak etmiş.
Ve onun yanına gidip, kendisine ne iyilik edebileceğini sormuş.
Diogenes, "Gölge etmemeklik" demiş. Diyojen için bu türlü da
ha pek çok hikayeler (27) naklederler. Diogenes'in diye varsayı
lan bazı mektuplar kalmıştır.
92
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
93
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
94
FİLOZOFLARIN BİYOCRAFİLERİ / Sadeleştirme
95
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
96
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / S<ı dl'leş t i rme
97
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
98
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
***
99
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
100
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
101
FİLOZOFLARIN BİYOCRAFİLERİ / Sadeleştirme
Basil, [56) Musa bin Halid, Yahya bin Adi gibi telif ve tercümeye
muktedir birçok kimselerin tercüme ettikleri müsveddeleri adı
geçen hemen tashih edip düzelterek nice nefis kitaplar vücuda
getirmiştir. Hicri 260 yılında ölmüştür.
İshak bin Huneyn, babası gibi Yunanca kitapları Arapça'ya
tercüme eylerdi. Tercüme ettiği kitaplar içinde, tıp kitapların
dan ziyade, Aristoteles ve diğer hakimlerin felsefeye dair olan
kitaplarının tercümesi daha çoktur. Tıp ilminde de, babası gibi
yazdığı faydalı kitaplar vardır. Vefat tarihi, 298 ve bir rivayete
göre 299 yılıdır.
Sabit bin Kurra bin Mervan bin Karaya bin İbrahim İbn
Marinus bin Selamanus ebu'I-Hasan el-Harrani es-Sabi de ça
ğında meşhur filozoflardan idi. [57) Mu'tazad kendisine pek te
veccüh edip daima yanında bulundurur ve onunla uzun uzadı
ya sohbet eder ve konuşur imiş. Hicri 288 yılında vefat etmiştir.
Onun oğlu Sinan da meşhur hakimlerden olmuş. Muktedir za
manında baştabip atanmıştır.
Daha sonra Battam diye tanınan meşhur yıldız atlası sahibi
Muhammed bin Cabir bin Sinan ebu Abdullah el-Harrani gel
miş. Hicri 260 yılından 306'ya kadar rasatla meşgul olmuştur.
Muhammed bin Zekeriyya Ebu Bekr er-Razi en büyük İs
lam tabiplerinden ve bilginlerinden bir zat olup, geometride ve
diğer felsefe ilimlerinde de meşhurlardan biridir. Çeşitli hikemi
ilimIere dair yazdığı kitaplar ve risaleler yüzden fazla olup, ço
ğunlukla tıp ilmine dairdir. İlkin ud çalmak ile uğraşıyorken,
[58) sazı terk ile hikemi ilimIerde ustalaşıp yetkinleşerek, pek
çok eserler yazmıştır. Ve sonra Bağdat hastahanelerini düzen
lemiş ve idare etmiştir. Bir an boş durmayıp, ya müsvedde
yazmakla veya temize çekmekle meşgul olurdu. Vefatı 320 tari
hidir.
Ebu Nasr Muhammed bin Turhan Farabi adlı filozofun ve
fat tarihi, hicri 339 yılıdır. Kendisi Türk idi. Farab beldesinde
doğmuştur. Farabi memleketinden sefer ederek Bağdat'a geldi
ğinde, Türkçe'yi ve çeşitli dilleri bilir idi. Bağdat'a gelince Arap
diline başlayarak, onu öğrenip saglamlaştırdı. Daha sonra
hikemi ilimler ile meşgul oldu. Mantıkta meşhur olan Ebu Bişr
Matta İbn Yunus'un derslerine devam eyledi. Daha sonra Har
ran şehrine gitti ve orada Muktedir zamanında vefat eden
102
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ i Sadeleştirme
103
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
1 04
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ i Sadeleştirme
105
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
106
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
107
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
Mütekellimın
l OS
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
109
FİLOZOFLARIN BİYOCRAFİLERİ / Sadeleştirme
110
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
111
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
112
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadl'IL>şl i rml'
113
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
1 14
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
1 15
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
116
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadell'ştirml'
117
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
118
F İLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
119
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
120
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
ise de, hak mezhebe yardım için bazı hikemi fenlerin öğrenil
mesine gereklilik görünmüş ve sonraları mantık ilminin öğre
nilmesi işin zorunluluklarından kabul edilmiştir. Ve mütekel
limin kendi aralarında nakli ve akli deliller ile tartıştıkları sıra
da, bir taraftan da hakimler ile tartışmaya koyuldular. Bu yüz
den müteahhir mütekelliminin kitapları hikemi meseleler ile
dolu olmuştur.
403 yılında, Bağdat'ta, re'is-i Eş'ari olan Ebü Bekir el
Bakıllani ve bir yıl sonra Kadı Ebu'l-Hasan bin Ali el-Mu'tezili
ve 406 yılında [ıl1] Bağdat nakıbi olan meşhur şair Şerif Razi,
Bağdad'da ve daha önce zikredilen İbn Furek de Horasan tara
fında vefat eylediler. Aleyhimü'r-rahmetu ve'l-gufranu."
1/
121
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
122
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
123
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ i Sadeleştirme
124
FİLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
125
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
126
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
127
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
128
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
129
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
130
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
131
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
132
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
133
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirrne
134
FİLOZOFLARIN BİYOCRAFİLERİ / Sadeleştirme
135
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
136
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ i Sadeleştirme
137
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
138
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ i Sadeleştirme
139
FİLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
"Nazm"
Onu eli kolu baglı bir halde denize atıp,
Sakın ha sakın suda ıslanma dedi.
140
FiLOZOFLARlN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
141
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
142
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
143
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştinne
144
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
İ'tizal mezhebine eğilimli olan meşhur vezir Sahib bin İbad 'ın
meclisine girdiği sırada Üstad Ebu İshak İsferayini'yi orada gö
rünce, "Çirkin şeylerden münezzeh olan Allah'ı tesbih ederim"
dediğinde üstadın derhal, "Hükümranlığında dilediğinden
başka hiçbir şey meydana gelmeyen yüce zatı tesbih ederim"
[179] demiş olduğu rivayet edilir. Ve Mu'tezile'den Ömer bin
Abid hikaye edip demiş ki, "Beni benimle bir gemide bulunan
bir Mecusi kadar kimse ilzam etmedi." Mecusi'ye, "Niçin Müs
lüman olmuyorsun?" dediğimde, "Allah Te'ala b enim İslamımı
irade etmemiş. İrade etse Müslüman olurdum" demekle, "Allah
Te'ala senin İslamını emir ve irade etmiştir, ancak şeytanlar seni
bırakmıyor" dedim. Mecusı de, "ÖYle ise galip ortak ile beraber
olurum" dedi.
Kısacası gerek Mu'tezile'ye, gerek filozoflar ile İmamu'l
Haremeyn'e göre kulun kudretinin fiilin aslınd a etkisi var ise
de, Mu'tezile ile İmamu'l-Haremeyn arasında yukarıda açık
landığı üzere fark olduğu gibi, filozoflar ile İmamu'l-Haremeyn
arasında da fark vardır. Zira İmamu'l-Haremeyn büyük müte
kellimlerdendir. Ve mütekeHimlere göre [180] Barl Te'ala fail-i
muhtardır. Ama kadim filozoflara göre zorunlu varlık, zorunlu
kılan faildir. Ve "Tek olandan ancak tek şey sudur eder." kura
lınca, varlığı zorunlu olandan ilk akıl ve ondan ikinci akıl, zin
cirleme olarak dokuzuncu akıldan onuncu akıl sadır olur. O da
oluş ve bozuluş alemi olan şeyleri icat eyler. Bu suretle yaratıl
mışlar hep vasıtalara ve ihtiyari fiil de kulun kudretine nispet
olunur. Ancak bu da filozofların sözlerinin zahirinden anlaşılan
meşhur mezhepleridir. Ama İbn Sina'nın açıklamalarına ve
Celaleddin Devvam'nin tahkiklerine göre filozofların mezhebi
nin tahkiki bu vechiledir ki, yaratılmışların tümü feyz kaynağı
AHah'a mensup olmakla, aradaki vasıtalar kadim kudret ve ka
dim iradenin ilişkisini zorunlu kılan istidadı tamamlarlar. Bu
bakımdan vasıtalar hep [181] hazırlanmış nedenler kabilinden
dir. Platon'dan "Alem bir küre, yeryüzü onun noktası, insan
bir hedef, felekler bir şey, hadiseler oklar hükmündedir, Allah
ise oku atandır, bu durumdan nereye kaçılabilir." diye rivayet
�lunan söz de, buna işaret eder.
Mesalikü'l-Kelam yazarı diyor ki, "Mu'tezile nazardan sonra
ilmin ortaya çıkması ancak tevlid iledir. Tevlidin anlamı da, fai-
145
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFiLERİ i Sadeleştirrne
lin bir fiilinin di�er fiili gerektirmesidir. Elin hareketi ile anah
tarın hareketi gibi ve nazar kulun mübaşeretiyle gerçekleşen bir
fiilidir ki, ondan, başka fiil tevellüd eyler dediler."
Ben dedim ki, Eşa'ire'den İmamu'l-Haremeyn'in kabul et
ti�i re'y budur. Hakimlerin ihtiyari fiillerde mezhebi de budur,
diye imarnın sözüne nispet olunur. Bu ise, hakikate aykırı gö
rülmüş�ür. Zira (182) tevlid ile imamdan rivayet edilmiş olan zo
runluluk ve aykırılığın imkansızlı�ı ö�etisi arasında büyük
fark vardır. Gerçek durumu izah için, aşağıda olduğıı şekilde
bazı ayrıntılı açıklamalara girişilir.
Şöyle ki: Mu'tezile fiilleri, mübaşeret ve tevIid diye ikiye
ayırdılar. Öme�in bir adamın elini hareket ettirmesi onun mü
başeretle fiilidir. Ve elindeki anahtarın hareketi tevliddir ki, eli
nin hareketi ona neden olur ve sahih bakışın ilmi nitelik ifade
sinde üç meşhur mezhep vardır. Birincisi, İmam Eş'ari'nin
mezhebidir ki, sonucun öncülleri gerektirmesinin adi bir gerek
tirme olmasıdır. Çünkü ona göre, bütün mümkün1er ilk olarak
Allah Te'ala'ya dayanmaktadır. Ve art arda gelen hadiseler ara
sında ilişki olmayıp, ancak ateşe temas olundu�unda arkasın
dan yanmanın meydana gelmesi gibi hadiselerin bazısını bazısı
arkasından yaratmak (183) üzere Allah'ın adeti yürürlük ka
zanmıştır. İkincisi, Mu'tezile mezhebidir ki, tevliddir. Ve nazar,
yani öncüllerin düzenlenmesi kulun mübaşeretle fiili olup, on
dan sonuç tevellüd eyler. Üçüncüsü, hakimlerin mezhebidir ki,
geliştirme yoludur. Şöyle ki, feyz kayna�ı Allah'ın feyzi genel
olup, feyzinin meydana gelmesi istenen özel istidada ba�lıdır.
Feyzde ihtilaf da kabiliyetlerin istidatlarının ihtilafı dolayısıyla
dır. Şimdi fikir ve nazar, zihni mükemmel bir biçimde geliştirir.
Sonuca ilim dahi feyz kayna�ı Allah'tan zorunlu olarak feyezan
eder.
Bu konuda söz konusu üç mezhepten başka bir mezhep de
vardır ki, ona göre nazarın arkasından sonuca ilmin meydana
gelmesi aklen zorunludur. Ancak Mu'tezile'nin dedi�i gibi on
dan mütevellid de�ldir. Bu mezhep, Kadı Ebu Bekr ile
İmamu'l-Haremeyn' den (184) nakledilmiştir ki, nazar onlara gö
re illet ve müvellid olmamak üzere zorunluluk yoluyla ilmi ge
rektirir. İmam Gazzali de, çoğıı ashabımızın mezhebi budur di
ye bildirmiştir. İmam Fahreddin Razi de bu mezhebi seçerek
146
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
147
FiLOZOFLARıN BİYOGRAFİLERİ i Sadeleştirme
148
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
149
FİLOZOFLARIN BİYCX:;RAFİLERİ / Sadeleştirme
çok kitaplar yazmış. Ona tabi olan Eş'ari imamları da o yola
gitmiş idiler.
Ama İmam Ebu Mansur Maturidi sapık fırkalardan uzak
bulund u�ndan kelami tartışmalar ile o kadar meşgul olmaya
ihtiyacı olmadı�ı için ve selefin eserleriyle yetinerek, Hanefi
mezhebi yazarı olan İmam Muhammed'den beri zincirleme ve
devamlı olarak kendisine ulaşan selefin mezhebini anlatmak ile
yetinip, kelam ilmine İmam Eş'ari kadar dalmamıştı. Bu yüz
den Maturidiyye kitaplarında bazı kelami meselelerin delilsiz
oldu� görülür. Ancak sonraları bid'atler ziyade yayıldı�dan
müteahhir Maturidi imamları kelami tartışmalara dalıp her me
seleyi akli ve nakli: [194] deliller ile ispata giriştiler ve kelam il
minden birçok kitaplar yazılmasına özen gösterdiler. Ancak
Maturidi mezhebine göre cüz'i iradenin tefsir ve tarifinde ihti
laf eylediler.
Maturidiyye imamlarından bazıları cüz'i iradenin dışarda
mevcut oldu� kanısına vararak meseleyi bu şekilde tasvir et
miştir ki, Bari Te'ala kulda kudret ve irade yaratır. Ve bunları
fiilde müdahale ve etkileri olacak özellikte kılar. Ancak bizzat
müdahaleleri ve etkileri olmak yoluyla de�il, aksine müdahale
ve etkilerinin varlı�, ancak Bari Te'ala'nın onları bu şekilde ya
ratmasıyla olur. İşte fiil bunun üzerine kulun kudret ve iradesi
ile gerçekleşir. Çünkü bütün yaratılmışlar, Allah Te'ala'nın on
lardan bazısını vasıtayla ve bazısını vasıtasız yaratmasıyla
mevcut [195] olur. Ancak vasıtalar ve nedenler bizzat neden o
lunanların varlı�ında müdahaleleri olmasını gerektirrnek yo
luyla de�il, aksine Bari Te'ala'nın onları müdahaleleri olmak
özelli�inde yaratmasıyla olur. Şu hale göre kullara mensup o
lan ihtiyari fiiller, Cenab-ı Hakk'ın yaratması olur ve Cenab-ı
Hakk'ın fiilde dahli olmak üzere yarattı�ı kudret ile kulun da
takdir olunmuş fiili olur. Kısacası bazılarının re'yine göre cüz'i
irade dışsal varlıklardan olup, Maturidi mezhebi bu yolda yo
rumlanıp yazıldı�ı takdirce yukarıda açıklanan İmamu'l
Haremeyn'in mezhebiyle uyumlu bulunan tahkik erbabı mez
hebine indirgenmiş olur.
Bazıları da cüz'i iradenin ma'dum oldu� kanısına vardı
lar. Ve cüz'i iradeye itibari işlerden olup dışarıda mevcut de�il
ise de, [196] aslında mevcuttur dediler, oysa Maturidi mezhebine
150
FiLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
göre mevcut olan ihtiyari fiil cüz'i iradeye ba�lıdır. Ma'dum ise
mevcudun dayana� olamaz diye itiraz edilmiş ve mevcudun
engellerin kaldınlmasına ba�lı olmasıyla ma' dumun mevcuda
dayanak olarnamasını men ile cevap verilmiştir.
Ancak Eş'ari mezhebinin yazılması hakkında hüküm sahi
bi olan Sadrüşşeri'anın sözüdür. Sadrüşşeri'a'ya göre cüz'i ira
de ne mevcuttur, ne ma'dumdur. Aksine mevcut ile ma'dı1.m
arasında bir haldir. Çünkü irade .bir şeye kesin kararlı olarak
yönelmek ve kasteylemektir.
Mastarlık anlamları ise dışsal olarak mevcut de�ildir. As
lında fiili gerçekleştirme anında, öme� yürüme ve hareket a
nında organların hareketi gibi faile arız [197] olan vasıflar dışsal
varlıklardandır ki, mastarla meydana gelen demek olup, dili
mizde "gidiş" ve "yürüyüş" gibi kelime sonuna "ş" ilavesiyle
ifade olunur. Ama fiili gerçekleştirmek demek olan mastarlık
anlamları dışarda mevcut olmayıp sırf aklın itibar etti�i zihinsel
işlerdendir. A:lı.cak mevcut ile kaim oldu�dan sırf itibari iş
lerden olmadı�ı için, sırf ma'dum da olmayıp, aksine ne mev
cut ve ne de ma'dum olmayan hallerdendir.
Kısacası irade, mevcut ile ma'dum arasında bir hal olup
mevcut olmadı� için onu gerçekleştirenin yaratıcı olması lazım
gelmez. Ve sırf ma'dum olmadı�ı için, ma'dumun da etkisi 0-
lamaz diye itiraz da geçerli olmaz.
İhtiyari fiiller ise mümkün olan şeylerdendir. Zira bir şeyin
zatı varlığını gerektirirse zatı itibariyle zorunlu [198] ve yoklu
�u gerektirirse zatı itibariyle imkansız denilir. Ve e�er varlık
ve yoklu�nu gerektirmezse mümkün denilir ki, varlık ve yok
lu�na sahip demektir. İhtiyari füller de bu türdendir. Ve her
mümkünün tam nedeni olması gereklidir ki, tam nedeni mev
cut olmaz ise mümkün de mevcut olmaz. Ve aksi halde tercih
edilen olmaksızın tercih nedeni lazım gelir. Bu ise batııdır. Ve
tam nedeni mevcut olunca mümkünün de mevcut olması lazım
gelir ve tam neden mümkünün varlı�ın dayana�ı olan işlerin
bütünüdür. Ve şartlar da bu bütünün parçalarındandır. Bu bü
tünün parçalarından biri mevcut olmasa, eksik neden olmakla
mümkün onunla varlı�a gelemez.
Hal türünden olup da mevcut-olmayan ve ma' dum
olmayan olan ihtiyar ve irade gibi işlerin de [199] tam nedende,
151
FİLOZOFLARIN BİYOGRAFİLERİ / Sadeleştirme
Tamamlama
152
FiLOZOFLARıN BiYOGRAFİ LERi / Sadeleştirme
Özet
Tashih
153
J�l o'( �-� �JUal j.1�
�Jı; �,. 4:.... J" ;;ı't' '" J
/,)�:I� �''''1 �� ' .'
�<
�� ı
�i�C;;':::
j . •
126 sf.
13,5 x 2 1 , 5 cm
ISBN: 975-8867-68-7
246 sf.
13,5 x 2 1,5 cm
ISBN : 975-8867-68-9
359 sf.
13,5 x 2 1 , 5 cm
ISBN : 975-8867-66-0
160 sf.
13,5 x 2 1 , 5 cm
ISBN : 975-8867-75-X