You are on page 1of 296

ANKARA NIVERSITESI ILHIYAT FAKLTESI

YAYINLARI
LXXXVI

HADS LERLE KELAMCILAR


ARASINDAK MNAKAALAR

Do. Dr. TaMt KOY T


ANKARA NIVERSITESI /LIII YAT FAKLTESI
YAYINLARI

LXXXVI

HADSLERLE KELAMCILAR
ARASINDAK MNAKAALAR

Do. Dr. Talt KOYT


NSZ

slm'n ilk drt halifesini takip eden devirlerde, hadisilerle kelmc -


lar aras nda ortaya kan mnaka alar, taraflar n, ak'ide taalluk eden me-
seleler zerindeki gr ayrlklarnn tabii bir neticesi olarak tezahr eder.
slami cepheden mtalaa edildi i takdirde, bu e it gr ayrlklarnn, Kur-
'n. ve Sunnet'le, inan ve itikad ynnden te kili hedef tutulan mttehd bir
toplum gr n zedeledi i, hatt tamamen ortadan kald rd kolayca
anla lr. Filhakika Kur'n, ak'id konusunda, mslmanlar n birlik halinde
inanmalar gereken hususlar' bildirmi , Hz. Peygamber de ilk mfessir ola-
rak, ihtiya duyulan konularda yapt aklamalarla, ilerde mslmanlar
mkil durumlara d rebilecek karanl k bir nokta kalmamas n salam-
tr. Onun hayatnda ve onu takip eden ilk drt halife devrinde, mslman-
lar aras nda, itikadi konulara taalluk eden her hangi bir mesele zerinde en
kk bir ihtilfn zuhur etmemi olmas da, ak'idde birlik gayesinin ta-
hakkuk ettiini gsteren en briz delildir. Esasen, Kur'n n tam olarak nuz-
l, Hz. Peygamberin nzil olan yetleri hi noksansz teblii ve nihayet son
nzil olan yetle, dinin ikmal olunduunun da a ka belirtilmesi, msl-
manlar iin ak'id konusunda, Kur'n ve Sunnetten ba ka her hangi bir
kaynaa ihtiya braklmadn aka gsterir.
Hal byle iken, Hicri ikinci asrm ba larnda ak'idle ilgili e itli mese-
lelerde, mslmanlarn inan birliini bozan ve birbirlerini tekfire gtren
iddetli mcadelelerin ba ladn gryoruz. Hadisilerle cehmiyye ve mu-
tezile kelmc lar arasnda ortaya kan bu mnaka alar, zaman zaman dev-
let otoritesinin de i tirakiyle, tarihte "fitne" tabir edilen dhili ayaklanma-
lara da sebep olacak kadar iddetini artrmtr.

Takdim ettiimiz bu eserde, hadisilerle kelmc lar aras nda, akidin


eitli konularna taalluk eden meseleler zerinde kan mnaka alar, taraf-
larn mdafaa etme e altklar grleri, ileri srdkleri delilleri inceleme-
e altk. Konumuz, esas itibariyle bu mnaka alar, onlarn mene', inki-
af ve neticeleri olmakla beraber, itikadi ihtilaflara tekaddm eden devir-
lerde, yani Hz. Peygamberin hayat nda ve onu takip eden ilk halifeler dev-

3
rinde, Kitp ve Sunnete dayanan slam ak'idi zerinde durmay zaruri
grdk. Bu konu ile, Hz. Peygamberin sohbetinde bulunmu , hi olmazsa
onun "din" anlayn yakndan takip edip anlamak imkan na ship olmu
ilk mslmanlarn, slam ak'idi karsndaki durumlar ayd nlanm ve
bilhara zuhur eden itikadi ihtilflarda, birinci planda yer alan mnaka a-
clarn durumlaryle bir mukayese yapmak mmkn olacakt r.
tikadi ihtilaflarn zuhuru, hadisilerle kelamc lar arasnda iddetli ci-
dal ve mnaka alara yol am tr. Fakat, burada zerinde durulmas gere-
ken bir mesele daha ortaya kmaktadr ve mnaka alarn mahiyetini in-
celemee girimeden nce bu meselenin bilinmesinde zaruret vard r; bu da
ihtilflara yol aan a nillerdir. Halife 'Osman' n katli, kaatillerinden inti-
kam ahnmas arzusu, bu arzunun iddetlenmesi halinde patlak veren harp-
ler, hilafet kavgalar , i`a ve tavric frkalarnn zuhuru gibi iin siyasi cep-
hesiyle, slam.iyyetin Arap olmayan kavimler aras nda yaylmas zerine,
deiik gr ve inanca ship cemiyetlerin mslman topluluk zerindeki
tesirleri, itikadi ihtilaflara yol aan belli ba l miller aras nda incelenmi -
tir.
Hadisi kelamc mnaka alar, bu ihtilaflarn tabii bir neticesidir. Fa-
kat, mnaka alardan nce, onlarn daha ba ka neticeler tevlid etti ini de
gznnde bulundurmak gerekmektedir; zira, hadisilerin ak'id konusun-
da ilk defa kar larna dikildikleri kimseler, kelmcdar ve kelamc larn men-
sup olduklar itikadi mezhepler olmu tur ki, her iki nefliim da "kelm"
ad altndaki sistemleriyle birlikte bu ihtilflarla ortaya kmtr Bu husus
gznnde bulundurularak, baz mezhepler ele alnm , bilhassa "kel:am"
ilrainin, dousunda ba lca rol oynayan mutezile mezhebi zerinde daha ge-
ni bir ekilde durulmu tur. Kelm ilminin do uu, gayesi ve tarifi de bu
konu ierisinde gzden geirilen meselelerdendir.

Mslmanlar arasnda ihtilaflar n artmas , e itli mezheplerin zuhuru


ve her mezhebin, kendi gr n yayabilmek iin Kur'an ve Hadis metin-
lerinden faydalanmak arzusu, ok defa onlar , grlerine aykr bulduklar
ayetleri te'vile, hadisleri de redde sevketmi tir. Her ne kadar Kur'n ayet-
leri zerinde te'vilden ba ka bir ilem yapmak cesaretini gsterememi lerse
de, Hz. Peygamberin hadisleri zerinde diledikleri tahrifat yapmlar, onun
azndan hi kmam szleri hadis olarak yaymakta her hangi bir mahzur
grmemilerdir. Bu suretle uydurma hadisler, ksa bir zaman iinde gerek
hadis yekiinunu a m ve slam dininin bu ikinci mhim kayna byk bir
tehlike ile kar karya gelmitir. Bu durumu farkeden hadis imamlar , ha-
disi korumak maksadyle rivayet ve tahamml metodlar n gelitirmiler,
cerh ve ta'dil i ini sertle tirmiler ve bu suretle sahih hadisi sakiminden

4
ayrdetmek imkmm sa lamlardr. Bu bakmdan, hadis ilminin gelimesi
de mslmanlar aras ndaki ihtilaflar n bir neticesi olarak ayn blm ieri-
sinde incelenmi, ayn zamanda, hadisilerle kelamc lar aras nda balayan
cidal ve mnaka alarda, hadisfierin Islam ak'idi ynnden ship olduk-
lar grlere k tutan bir konu olarak ele al nmtr.
Bundan sonra gzden geirilen meseleler, konumuzla do rudan doru-
ya ilgili olan ve hadisi - kelamc mnaka alarna mesned te kil eden ak'id
meseleleridir. Allah' n sfatlar meselesi, insan n ef - kafa ve kader mese-
lesi, ru'yetu'llah ve halku'l-Kur'an meseleleri, bu blmde ele alman belli
bal konulardr. Bu konularn incelenmesinde takip etti imiz yol, Kur'an
ve hadisten baz deliller zikrettikten sonra, kelamc larn ve hadisilerin konu
ile ilgili grlerini mnaka al bir ekilde kar latrmak olmutur. Bu su-
retle, blmn dier ksmlarnda, her iki taifenin birbirlerine kar ileri sr-
dkleri ittihamlarn daha ak bir ekilde zetlemek ve dolaysyle, her biri-
nin Kur'an ve Hadis kar sndaki mevkilerini belirtmek kolayla mtr.
Konu ile ilgili kaynaklara gelince, burada esefle kaydetmek gerekir ki,
mutezile kelnclarmn ald'idle ilgili gr lerini, ehli sunnet melliflerinin
onlardan yaptklar nakllerden renmek zorunda kal yoruz. Hadisilerin
mcadeleye giri tikleri ilk kelam ehline ait, bir ka kitap mstesna, hi bir
telifin bize intikal etmemi olmas, ehli sunnet mellefat m, karmza, ke-
lamclar hakknda ilk kaynak olarak karm bulunmaktadr. Aslnda, ehli
sunnetle mutezile, birbiri kar snda yer alm , baz konularda birbirini tek-
fir eden iki dman tife olarak grlr. Byle bir durumda, ehli sunnet m-
elliflerinin mutezileden yapt klar nakllerde ne derece bitaraf hareket et-
tikleri ilk akla gelen suallerdendir. Bununla beraber, bu melliflerin, mu-
tezilenin belirli baz gr ve inanlar zerinde mterek kanaatlara ship
olmalar, bu kanaatlar nda istinad ettikleri delillerin, baz mutezile imam-
larnn szlerinde grlmesi, ehli sunnet mellefat nn bu konuda hemen
atlabilecek kaynaklar olmad klarn ortaya koymaktad r.

Bizde bu kanaati kuvvetlendiren di er bir husus, mutezile hakknda


ok iddetli bir dil kullanan el-Fark beyne'l-firalc mellifi `Abdul-Kahir
el-Badadrnin mehur mutezile imamlar ndan el-Cal z'a atfetti i baz haber-
leri mezlfr kitabnda zikretmesidir. Buna benzer haberleri yine el-Cak ?-
dan naklederek mutezileye iddetle atan rafzi Ibnu'r-Ravendrye reddiye
olarak yazd el-Intirr adl kitabnda el-ljayyt'n, el-Cahl?'a atfedilen bu
szleri yalanlamak yerine, onun yani el-Cblz'm hataya d tn, yahut
ondan baka hi bir mutezile imam nn bu szleri zikretmediini sylemesi
de, mutezile imamlar ndan yaplan bu nakllerde byk bir hakikat pay-
nn bulunduunu ortaya koymaktad r.

5
Netice olarak diyebiliriz ki, mutezile hakk nda zaman zaman ileri sr-
dmz hkmlerimizde, hissi olmaktan ziyade elde mevcut kaynaklar n
bize naklettikleri haberlere dayand k ve bu haberlerin altnda geree
uygun neticelere varma a altk. E er bu neticeler, mutezile kelmc -
larmn aleyhine tezahr etmi se, bu, kaynaklar n ittifak ettikleri bir netice
olarak kabul edilmek gerekir. Her eyden nce u hususu da belirtmek isteriz
ki, biz, bu eserimizde kelme larn felsefi gr lerini ve bu gr lerin slam
dncesine getirdikleri yenilikleri hi bir zaman inceleme konusu yapmad k;
bu, bir baka eserin konusu olabilir. O zaman, gerek mutezile ve gerekse di er
kelm ehli, fikir hayatndaki ba arlar dolaysyle medhe lyk olabilirler.
Fakat bizim bu eserde ele ald mz konular, itikadi konulardr, ve esasen
hadisilerle kelmc lar arasnda zuhur eden mnaka alar da bu konular -
zerinde cereyan etmi tir. O halde bizim, kelme lar hakkndaki hkmmz
sadece bu konular cihetinden olacakt r: Bunlar, akaide taalluk eden meseleler-
de ileri srdkleri gr lerle hataya d mler ve islm'n izdii hudut dna
kmlar mdr; yoksa hadisilerle ayn hudutlar ierisinde mi mcadele
etmilerdir? te halline altmz mesele budur; yoksa, kelmc larm, fel-
sefi grlerin mmessilleri olarak fikir hayat n harekete geirmekle hata-
ya dp d medikleri meselesi de il.
Bu itibarla diyebiliriz ki, e er bir gn, kelmedarm akaid konusunda
gerek grlerini ortaya koyan ve hadisilerin onlar hakk ndaki ithamla-
rnn hi bir asl ve esasa dayanmad gznne seren zyi olmu mute-
zili kitaplar ortaya karsa, bundan ilim ve din adna sadece memnuniyet
duyulur.

Talat Koyiit

6
IINDEKILER

I. BLM
ISLAM DN VE AKA.'/D/
A. Ihtilaflardan nce Islam AktVidi

1. Hazreti Peygamber Devri 11


2. Halifeler Devri 17

B. Itikdi Ihtilflar ve Sebepleri


I. Siyasi ihtilitflar

1. Halife 'Osman bn `Affn' n Katli 21


2. Cemel ve Sff-m Muharebeleri 28
3. Siyasi Frkalarm Zuhuru 31
a. Si`a Frkas 31

b. Havaric 35

II. Harici Tesirler


1. Islamn Arap olmayan Kavimler Aras nda Yaylmas 40
2. Felsefi Dncenin Balamas 42
a. Islamn Bidayetinde Arap Yarmadasndaki Dier Dinler 42
b. Islam Dini ve Felsell D nce 46
c. Kader 53
d. Murtekibu'l-Kebire 55

II. BOL/S

ITIKADI IHTILAFLARIN NETCELER

A. Itikadi Mezheplerin Do uu
1. Murci'e 56
2. Cebriyye 57
3. Kaderiyye 61
4. Mutezile 63
a. Mutezilenin Zuhuru 63
b. Mutezilenin Zuhurunu Haz rlayan Amiller 66
1. Mutezilenin Zuhuruna Tekaddtim Eden Senelerde Siyasi Durum 67
2. Yabanc Din ve tikadlar 71
3. Eski Yunan Felsefesi 75

7
c. Mutezilenin Ak'idi 76
1. Tevhid 77
2. 'Adi 79
3. Va`d ve Vand 81
4. Menzile Beyne Menzileteyn 82
5. Emru bi'l-Mdrf ve Nehy `ani'l-Munker 82
d. Tarihi Seyr Ierisinde Mutezile 83

B. Kelm lminin Dokusu


1. Kelm hninin Tarifi 87
2. Kelm lininin Tarihi 90
3. Kelm Ehli (Mutekellimiin) 92

C. Hadis lminin Gelimesi


1. ihtilflara Tekaddm Eden Devirlerde Hadis Meselelerine Genel Bir Bak 94
2. ihtilflarm Zuhurundan Sonra Hadis 101
a. i`a ve Hadis Yaz'''. 103
b. Havric ve Hadis Vaz` 105
c. Hadis Vaz` Karsnda Hadiiler 106

III. BOUM

HAD SLERLE KELAMCILAR ARASINDAK MUNAKAALAR


I. Kur'n ve Hadis Karsnda Kelm lmi

A. Allah'n Sfatlar Meselesi


1. Kur'an ve Sfatlar 112
2. Hadis ve Sfatlar 116
a. Allah Tdlgnn Hayat Sfat 116
b. ilim Sfat 117
c. Kudret ve Izzet S fatlar 118
d. Cell, Kibriy ve Azamet S fatlar 119
e. Meiyyet ve irade Sfatlar 119
f. Sem' (iitme) ve Baar (grme) Madan 122
k. Kelm Sfat 123
1. Allah Ta`lya zafe Edilen "Vech", "'Ap ", "Yed" "Abi", "Kadem, Ricl" ile
ilgili Haberler 125
m. 'Ar ve Istiv ile hgili Haberler 128
3. Kelm lmi ve Sfatlar 132
4. Hadisilerin Sfatlar Hakkndaki Grleri 137

B. nsanlarn Efli veya "Kader" Meselesi


1. Kur'n ve Kader 145
2 Hadis ve Kader 149
3. Kelm ilmi ve Kader 157
4. Hadisiler ve Kader Meselesi 162

C. Ru'yetu'llah Meselesi
1. Kur'n ve Ru'yetu'llah 172
2. Hadis ve Ru'yetu'llah 175

8
3. Kelm lmi ve Ru'yetu'llah 176
4. Hadisilere Gre Ru'yetu'llah 180

D. ljallzu'l-Kur'an Meselesi
1. Kur'an ve klalk'l-Kur'n 184
2. Hadis ve Hallp'l-Kur'n 187
3. Kelm lmi ve ljallsu'l-Kur'n 190
4. Kelmclarn, ljally.d1-Kur'n Meselesinde Hadisileri imtihana ekmeleri 192
a. el-Me'mn Devri 192
1. el-Me'mn'un mtihanla lgili lk Mektubu 194
2. el-Me'mn'un kinci Mektubu 197
3. el-Me'mn'un nc Mektubu 199
4. el-Me'mn'un Drdnc Mektubu 203
b. el-Mdtam Devri 206
e. el-Vaik Devri 209
d. el-Mutevekkil Devri 213
5. mtihanla lgili Olaylara Genel Bak 214
6. Hadisilere Gre ljallsu'l-Kur'an Meselesi 220

II. Kelmalarm Kur'n ve Hadis Gr leri


A. Kelmclarn Kur'n Telakkleri
1. Genel Manda Kur'an 223
2. Kur'an ketlerinin Te'vili 230

B. Kelmclarn Hadis ve Hadisiler


Hakkndaki Gr leri
1. Genel Manda Hadis 234
2. Mutezilenin Sahabe ve Di er Hadis Ravileri Hakkndaki Gr leri 237
3. Mutezile Kelmclar ve Hadis 243
a. Mtevatir Hadisler 243
b. Haberi Ainid 244

III. Hadisilerin Kelm lmi ve Kelmclar


Hakkndaki Gr leri

A. Hadisiler ve Kelm lmi


1. Genel Manda Kelm 251
2. Kelm lminin Hadisfier Tarafndan Ktlenmesi (Zemmu 253

B. Hadisiler ve Kelamelar
1. Hadisilerin Kelmclar Hakkndaki Gr leri 258
2. Bit:Yat Ehlinden Hadis Nakli 262

NETICE 272
BBLYOGRAFYA 275
INDEKS 281

9
I BLM

SLAS DN VE AK.' D

A, IHTILAFLARDAN NCE ISLAM AKA' D

1. Hazreti Peygamber Devri


lk Islam Devleti Medine'de kurulmu ve Kur'a n ameli hkmlere
taalluk eden byk bir k sm bu ehirde Hazreti Peygambere gnderilmi
olmakla beraber, ak'idle ilgili ahkam n o u, Medine'ye hicretten nce ta-
mamlanm bulunuyordu. Bu itibarla mslmanlar, daha Islam n bidaye-
tinde nelere iman etmeleri gerekti ini biliyorlard. Bu ak'id ierisinde is-
lmiyetin mslmanlara getirdi i ilk haberler, hak dinin bir oldu unu ak-
lyordu. Bu 'hak din, islm'dan ba ka bir ey de ildi. Allah'n. Hazreti Mu-
hammed'ten nce gelen btn peygamberlere gnderdi i din de yine islam
dini idi. Bu din, hi bir peygamberin, zerinde ihtilaf etmedi i bir takm
asllar da iine alyordu ve bu as llar, dier ameli erratlerde eari olan nesh
olayna da tbi bu bak mdan btn ile birlikte ebediyyete ka-
dar de imeyecek hidayet edici bir vasfa sahip bulunuyordu.
Islam, zikretmi olduumuz bu as llarm banda "tevbid" akidesini
getirmitir: Allah birdir ve yaln z O'na ibadet edilir. Hazreti Muhammed,
insanlara bu gere i tebli ederken, kendisinden nce gelen peygamberlerin
yaptklarndan farkl bir ey yapm deildi. Netekim, Kur'nda varid olan
ayetlerden de anla ld gibi, bir taraftan o: L.,,,J1 4311 Lui

J'- Ti:o_5- 43 (.54 "O, Allah bir tektir; her eyden


mstani, fakat her ey O'na muhtat r; do mamtr, do urulmamtr;
hi bir e i ve dengi yoktur" i gere ini mslmanlarla tebli etmekle
emrolunmu , dier taraftan, ayn gerein kendisinden nceki peygamber-
lere de bildirildiini aklamtr: (.5,..); 4.5,4 5,4
L;1 *)/1 4JN 4;1 4,11 "Senden nce hi bir peygamber gndermedik

1 11114 sresi 112, y. - 1-4.

11
ki ona: Benden ba ka lh yoktur; yaln z bana ibadet edin, diye
vahyetmi olmyalm" 2 Filhakika, Kur'nda, gemi peygamberlerden
yaplan hikyelerde bu husus a ka grlr. Bunlar, bir taraftan bir tek
olan Allah'a ibadet ve itaata davet olunduklar gibi, insanlar da ayn
gere e davet etmekle grevlendirilmi lerdir. Ancak Kur'n, mcerred
bir Allah fikri ortaya koymakla iktifa etmemi , fakat bir ok yetlerin,de,
mcmel ve gayri mufassal olarak, O'nun "'ilim", "kudret", "hayt",
"irde", "sem', "basar", "kelm", "ikrm"... gibi s fatlarn zikretmi ,
bazen O'nun "el" inclen (yedu'llah), bazen "yz" nden (vechu'llah) bah-
setmi ; fakat bunlar n mahiyeti hakknda mslmanlarn zihinlerinde
belirebilecek mcerred ist tl arzusunu tatmin edici bir a klamada bulun-
mamtr. Bununla beraber, ilk mslmanlar, Allah'a, Kur'ncla kendisini
ve Hazreti Peygamber hadislerinde O'nu nas l vasfetmise o ekilde inan-
mlar, ne tahrif ve tatile, ne de tekyif ve temsile yeltenmi lerdir. 3 Aslnda
Kur'n, Allah Ta'ln n hi bir e i ve benzeri bulunmad n, her eyi
iitir ve grr oldu unu kesinlikle aklad iin,' mslmanlar, O'nu vas-
feden sfatlar nefyetmemi ler, sfatlardan bahseden yetleri te'vil ve tahri-
fe ah mamlar veya bu s fatlar yarat klarm sfatlarna benzeterek onlarla
kyas etmemi lerdir.

Allah Ta'l, kendisini bir tak m sfatlarla tavsif ettikten, e i ve ben-


zeri bulunmadn aklad ktan sonra ( ),5 baz dmanlarnn
O'nu tavsif ettikleri noksan s fatlardan da kendisini tenzih etmi tir:
( L-5 ) d)..) ) e Keza Hazreti Peygamber de Allah
)
Ta`ily bir takm sfatlarla tavsif etmi , O'nun e i ve benzeri olmadn
akhyarak, noksan sfatlardan O'nu tenzih etmi tir. O halde, mslman-
larn, iman ve ibadet ettikleri Allah' hangi esaslar dahilinde bilebilecekleri,
gerek Kur'n ve gerekse hadis yolu ile gsterilmi tir Bu bakmdan O'na
iman, mcerred bir inamtan ibaret olmayp bilgiye, tefekkre ve dolay-
syle tenzih ve tesbihe dayanan bir imand r. Bu iman, ayn zamanda
"tevhid"in de esas n te kil etmektedir.

slm, Allah'n gzle grnmeyen, ltif kullar olan ve kendisiyle pey-


gamberleri aras nda elilik grevinden ba ka e itli iler yapan meleklere
iman esasn getirmitir.

2 Enbiy' sresi 21, y. 25.


3 Ibn Teymiye, Me cmii'atu'r -r e s - ku b r, I. 387 (e1-`Alsidetu' 1-viisrtlyye).
4 Bkz. rEt sresi 42, y. 11.
5 Aym yer.
6 Bkz. fft sresi 37, y. 180.

12
Peygamberlerle ilgili olarak gelen ve ak'ide taalluk eden haberler ise,
Islam'n "tevbid" ten sonra en mhim as llarndan birini tekil etmitir. Pey-
gamberler, insanlar aras ndan seilmi , onlarn sevaplarn mjdelemi , kab-
lanyle onlar korkutmu Allah elileridir. Bunlar Allah' n her trl noksan
sfatlardan mnezzeh oldu unu, kullar zerindeki kahir hakimiyyetini;
ameli eri'ate taalluk eden ve kullar n ruhlarn terbiye ile hkim-i mutlak
nnde ubudiyyet duygusunun muhafazas n salyan hkmleri yine Al-
lah'n vahyi ile kavimlerine tebli , tebyin ve tafsil etmi lerdir. Yarat lla-
rndaki ulviyyet, akllarndaki shhatlilik, szlerindeki do ruluk, Allah ta-
rafndan kendilerine ne vahyedilmi se bunlarn harfiyyen insanlara tebli i
hususunda gvenilir olmak, onlar be eri cinslerinden ay rt eden baz vasf-
larndandr. "Bununla beraber, onlar da di er insanlar gibi, yerler ve ier-
ler, uyurlar ve gezerler, tebli vazifeleriyle ilgili olmayan baz dnyevi me-
selelerde unutkanhklar olur; herricinslerinden zulm grrler ve bazen de
ld rliirler" 7
.

Bu peygamberlerden baz larna, Allah tarafndan bykl kkl ki-


taplar gnderilmi olmakla beraber, Kur'n mstesna, di erlerinden ya hi
bir eser kalmam , yahutta kalanlar olmu sa, sahipleri tarafndan tamamen
tahrif edilmi lerdir. Kur'n bu kitaplardan baz larnn isimlerini zikreder.
Allah tarafndan vahiy yolu ile peygamberlere gnderilmi olan bu kitaplara
inanmak, Islam ak'idinin as llarndan
Mslmanlar, Kur'nn, bakasnn deil, Allah Ta'aMmn gerek szle-
ri (kelm) olduuna ve onu, Hazreti Mubamm.ede indirdi ine inanmlar-
dr. Bu bakmdan onun, Allah' n szlerinin bir hikyesi oldu unu ileri srmek
doru olmad gibi, her hangi bir kimsenin bunlar okumas veya mushafla-
ra yazmas yle, bu szlerin Allah Ta' larr szleri olmaktan kacan sy-
lemek de gere e aykrdr; nk bir sz, ilk defa onu syleyene izafe edilir;
fakat, onu ilk defa syleyenden nakleden kimselerin sz de ildir R.
Mslmanlarn iman ettikleri as llardan bir di eri "ahret" veya "he-
sap" gndr. Bu gn, dnya hayat nn son bulmasyle balar; o zamana
kadar gelip gemi btn insanlar kabirlerinden kalkarlar; dnyada i lemi
olduklar ameller, sevap ve kab ynnden llr. Zerre miktar hayr i -
leyen ile zerre miktar err i leyen birbirinden ayrlr; sevaplar ar gelen-
ler felah bulur; hafif gelenler ise husrana u rar.
Sirk mstesna, byk gnah shibi olanlar iin Hazreti Peygamberin
efaati, bizzat onun hadisleriyle sbit olmu tur 9 Bununla beraber, Allah
.

Taala, gnah sahiplerini, dilerse affeder, dilerse cezaland rr.


7 Muhammed `Abduh, RisM.et l' t-tevhid, (Msr 1960). s. 85.
8 bn Teymiye, Meemf (el-`akidetu' 1-vils4yye), 1.396.
9 Ebu'l-Hasan el-E 'ari, el-MalsMt, I. 280

13
Kyamet gn, Cennet ehlinin, Rab'lar n dolup ay grdkleri gibi
yan beyan grmeleri, onlar iin takdir olunan nimetlerin en by dr.
Cehennem ehli ise, bu nimetten mahrm ve mal cilbturlar.

Mslmanlar, Allah Ta'alan n kaza ve kaderine, bunlarla tezahr eden


hayr ve errin Allah'tan geldi ine inanmlardr. nk O, ezelden beri mev-
st' oldu u ilmi ile, kullarnn itaat, syan, rzk ve ecel ynnden btn hal-
lerini bilir. Lvli , mal,f4da bunlarn hepsi yazld r.

Yerde ve gkte hi bir ey yoktur ki, onu, Allah Ta'ala yaratmam


olsun. Bu bakmdan insan, fiillerinin gerek fili olmakla beraber, bu fiil-
lerin yarat cs Allah'tan ba kas de ildir. nsan, fiilleri iin kudret ve irade-
ye shiptir; ancak bu kudret ve iradeyi yaratan yine Allah Ta'alad rw. ma-
amafih insan, ship olduu kudretle, fiillerinin gerek fili oldu u iin bu
fiillerden mes'ld,r ve hesap gn, her fiillinden sorguya ekilmesi nukad-
derd ir.

Hazreti Peygamber, yukar da ksaca zikretti imiz islam aka'dinin e-


saslarn, Allah'n kendisine vahyetti i ekilde mslmanlara tebli etmi ,
gerekli grd baz noktalar daha geni olarak a klam , aklamad
baz noktalarda ise, sadece bilinen hususlarla iktifa olunmas n istemitir.
phesiz bu e it konulardaki yeterlik, dinde yegane otorite olan Peygam-
berin, Rabbndan ald vahiylerle do rudan doruya ilgilidir. Bu vahiyler
bata Peygamber olmak zere, btn insanlar n, Rablarma kar grevle-
rini ak bir ekilde ortaya koymu , bilinmesi gereken hususlar' en mkem-
mel bir ekilde aklamtr. Bu bakmdan insann hududu olmayan hayal
hanesinde imal etti i bir takm fikirlere kyasla dinde baz hususlarn nok-
san b rakldn dnmek, phesiz ki hakikate, veya bir ba ka tabirle
hikmete uygun de ildir. Zaten byle bir d nce, veda hacc nda Hazreti
Peygambere nazil olan Kur'an yetiyle de uygun grnmemektedir. "Bu
gn dininizi ikmal ettim ve zerinize nimetimi tamamlad m. Sizin iin.din
olarak da islam'a raz oldum"" maalindeki bu ayet nazil oldu u zaman,
Islam dini, btn hkmleri, emir ve nehiyleriyle tamamlanm bulunu-
yordu. Allah Ta'ala, bu yetle elisine ve btn m'minlere iman esaslar n
tamamladn ve her hangi bir ziyadeye ihtiya b rakmadn haber veri-
yordu. Mslmanlarn bilmeleri ve inanmalar gerekli olan her ey Kur'n-
da zikredilmi ti; ancak, ameli eri'ate taalluk eden baz meselelerin as lla-
rna iaret olunmakla beraber, bu as llarn tafsili, ictihadi nazara terkedil-
mi bulunuyordu.

10 bn Teymiye, ad geen eser, I. 400.


11 M'ide snresi 5, y. 4.

14
Hazreti Peygamber, Kur'an yetleri nazil olduka, bunlar mslman
lara hemen tebli ediyordu. Her yeni ayet, kasa bir zaman ierisinde yay l-
yor, bir ok kimseler tarafndan da ezberleniyordu. Mslmanlar aras nda
yaayan ve bu yetleri takip eden baz kimseler daha vard ki bunlar, yeni
dinin byk bir sr'atle inki afndan endi e duyan dier dinlere mensup
araplar idi. slam ak'idini te vi etmek ve onu zay flatarak dinin inki afn
nlemek gayesini gden bu araplar, her nazil olan ayette, cidallerine destek
olabilecek bir delil ar yorlard. Ancak byle bir delil bulduklar n zannedip
Hazreti Peygamberin kar sna dikildikleri zaman ilahi hitapla kar layor,
bozguna uramcasna peri an bir halde geri dnyorlard . Kur'n, slam
ak'idine phe ve tereddtler sokmak isteyen bu yabanc din erbab ile
zaman zaman mcadeleye giri iyor, fakat bu mcadelesinde sz uzatm -
yor ve ok defa : k, ,331 t.C.1 cyjii
ZA UJI .., "e er, seninle mcadeleye giri ecek olur-
larsa de ki: Allah, sizin ne yapt nz ok daha iyi bilir; k yamet gn
aranzda ihtilaf etti iniz eylerde O hkm verecek"' gibi ayetlerle onlar
reddedip cidale son veriyordu. Kur'a= ak'id etraf nda yabanc din erba-
byle byle bir mcadeleye i tiraki ok defa ona byk ihtiya hissedildi i
anlarda vukubuluyordu ve bunu, mslmanlar bu yola te vik etmeksizin
ifa ediyordu. Bazen de onlar n bu nevi cidalden uzak kalmalarn temin
edecek ayetler geliyordu. j , e41. 11,,, 4.5 jt:2;

, ;,Lx,J A).
e ;,i, "Biz nasraniyiz, diyenlerden misak ald k;onlar ise
kendilerine bildirilenin bir ksmn unuttular; biz de bu yzden aralar na,
kyamete kadar devam edecek kin ve d manlk soktuk. Allah, onlarn
yaptklarn elbette yzlerine arpacakt r'

Kur'nn bu uslb, ilk mslmanlar zerinde, aldi faaliyetin ynel-


tilmesi bakmndan ok byk tesirler husule getirmi ve bu sebeple, ic-
tihada dayanan fkhi ahkam mstesna, di er dini meselelerde cidali ho kar-
lamamlardr. Netekim, daha sonralar zuhur eden ve ak'id meselelerini
cidal mevzuu yapan kimseler hakk nda bn Kuteybe (. 276/878) yle de-
mektedir: "Mnaka a konular, fkhlarda grdmz gibi, fer'i mesele-
lere ve Sunen'e ait olsa idi, bu, bir zr say lmazd ; fakat onlar, tevhidde,

12 Hacc sresi 22, y. 68-69.


13 M'ide sresi 5, y. 15. Bir ok mfessirler, bu ayette geen "fe a rayn baynahum
el-'advete ve'l-bagZa" ibaresini dinde cidal yznden kan husumetler, olarak a klamslar-
dr. Bkz. bn Cmi' beyni'l-`11m, II. 93.

15
Allahn sfatlarnda, kudretinde, Cennet ehlinin nimetlerinde, Cehennem
ve kabir azab nda, lavh mahfzda ve bunun gibi, ancak Peygamberin va-
hiy yolu ile bilebilece i daha bir ok meselerde ihtilafa d tler"". Halbu-
ki, vahiy zamann yaam , Hz. Peygamberin sohbetinde bulunmu ve bu
sohbetin nuru ile phe ve vehim zulmetinden kurtulmu olan ilk msl-
manlar, ancak vahiyle sbit olan aka'iclin ikrar olunabilece ine in.anmlar
ve akln, hangi vesile ile olursa olsun, bu meselelerde mdahelesine ve do-
laysyle zuhuru mmkn olan cidale a k kap brakmarru lard r. "Allah,
kendilerine bir peygamber gnderdi i zaman, bu peygamber, onlara Rab-
larn, Rabbn ona vahiy yolu ile indirmi olduu Kitapta kendisini vasfet-
tii sfatlarla vasfetmi tir. Ona, salt, zekt, s yam, hacc gibi, Allahn emir
ve nehiylerini ierisinde toplayan bir ok meseleler hakk nda sual soruldu u
halde, hi kimse ak'idle ilgili meselelerden sormam tr. Eer ilahi sfatlar
hakknda byle bir sual vaki olsa idi, hadis kitaplar nn, musred ve mec-
mualarn tazammun ettikleri hala' ve haram n hkmleri, ter ib ve terhib,
kyamet ahvali, melahm ve fiten gibi bir ok meselelerde nas l e itli hadis-
ler rivayet edilmi idiyse, ilahi sfatlar hakknda da ayn ekilde az veya ok
hadis rivayet edilirdi. Hadis mdevvenat ve ilk mslmanlara ait eserler
gzden geirilecek olursa, grlr ki, Hazreti Peygambere, Allah' n Kur'-
nda kendisini vasfettii sfatlarn manalar hakknda, tabakalar nn eitli-
ligine ve adetlerinin oklu una ramen, her hangi bir sahabenin sual sor-
duuna dair, sahih olsun, sakim olsun hi bir haber nakledilmemi tir. Bu-
nunla beraber, hepsi de Kur'nda varid olan s fatlarla ilgili ayetlerin mana-
larm anlamlar ve bu mevzuda sktu tercih etmi lerdir. Evet, hi birisi,
Allah Taclnn sfatlar arasnda "zatiyye" ve "fi'liyye" eklinde bir ay-
rm yapmam, bununla beraber hepsi de ilim, kudret, hayat, irade, sem,
basar, kelm, celal, ikram...gibi s fatlar, ezeli sfatlar olarak izhar ve ikrar
etmilerdir. Keza Allah Ta'alamn kendisine tlak etti i "vech" (yz) ve
"yed" (el) gibi tabirleri aynen ve fakat mahli kata benzetmeksizin ikrar ve
isbat etmilerdir. Btn bu s fatlar n isbatnda her hangi bir te'vile ynel-
memiler, ancak Kur'nda varid oldu u ekilde kabul etmi lerdir. Allah'n
vandaniyyetini ve Muhammed (A. S.) in nbvvetini isbat iin Kur'andan
baka her hangi bir yard mcya dayanmad klar gibi, aralarnda tek bir kim-
se dahi, kelmi usl ve felsefi meseleleri bilip rrenmi

Netice olarak denilebilir ki, Hazreti Peygamber zaman nda mslman-


lar arasnda her hangi bir ihtilaf zuhur etmemi ve sahabe, Islam ak'idi
etrafnda tam bir birlik vcuda getirmi lerdir.

14 Te'vilu s. 17.
15 el-Makrizi, el-Ij tat, IV. 180-181.

16
2. Halifeler Devrinde Dini Aka'id

Hulafa-i Ra idirt devrinde Islam ak'idi, Hz. Peygamberin hayat nda


olduundan farkl deildir. Onu grm , onun sohbetinde bulunmu , ilahi
valiye hid olmu sahabenin o u, bu devirde henz hayattad r. Gen ms-
lmanlar, her hangi bir m kille karlatklar zaman, tecrbeli sahabenin
irad ve tavsiyeleriyle bu m killerini halletmek imkann bulabilmektedir-
ler. Bununla beraber, bu devirde baz ictihadi meselelerde ihtilaflar zuhur
etmi , ancak bu ihtilaflar n bazlar, ilk halifelerin dirayetli ve ileri gr l
idareleri sayesinde bertaraf edilmi , baz ihtilflar ise, mslmanlar aras n-
da uzun mddet devam etmesi sebebiyle, neticesi ak'ide kadar varan ve
bir ok frka ve mezheplerin zuhuruna mil olan byk tehlikeler arzetmi -
tir.

Mslmanlar aras nda, halifeler devrinin ilk ihtilaf', Hazreti Peygam-


berin vefat zerine ortaya kmtr. Her trl m kilin hallinde ba vur-
duklar yegane otorite olan Peygamberin kayb , onlar, daha byk ve hal-
li daha g bir mkille kar karya getirmiti. O zamana kadar byle bir
olayla karlaabileceklerini hi dnmemilerdi; belki de Peygamberin,
bir gn dier insanlar gibi vefat edebilece ini akllarna bile getirmemi ler,
kendilerini zulmetten nara karan bu byk kurtar cnn daima balarnda
bulunmas arzusu ile ya adklar iin, onun lebilece ine inanmak istememi -
lerdi. Fakat Hazreti Peygamber vefat etmi ti ve bu hadisenin ilk byk
aknh, onun en yakn dostlarndan biri olan `mer bnul-I-Ja ttab zerin-
de grld. Vefat haberi zerine, halka hitap ederek "Peygamberin lme-
diini 'Isa gibi, Allah tarafndan semaya al ndn, birgn dnp ldn
iddia edenlerin el ve ayaklar n kesece ini" ileri srd". `mer bnu'l-Hat-
tab'n ve dier baz mslmanlarn bu ilk aknlklar ve Hz. Peygamberin
lm zerindeki pheleri, Eba Bekr'in yerinde mdahelesiyle giderildi.
Eba Bekr, halk mescide topl yarak onlara yle hitap etti: Her kim Mu-
hammed'e ibadet ediyorsa bilsin ki Muhammed lm tr; her kim Allah'a
ibadet ediyorsa 0 "hayy" (diri) d r ve lmez". Eba Bekr bu szlerden sonra
"Muhammed, ancak bir peygamberdir, ba ka deil; ondan nce de bir ok
peygamberler gelip geti"" ayetini okumu ve halk, bu ayet sanki yenice
nazil olmu gibi, onu azlarnda tekrarhyarak da lmtr".

16 el-Buhri, IV. 194; Ahmed bn Hanbel, el-Musned, III. 196; e - ehristni. el-Mi-
lel ve'n-nihal, I. 23; el-Ba ddi, el-Fark beyne'l-firak, s. 14; bn Keir, el-Bidye,
V. 247; ibnu'l-`Arabi, el-`Av im, s. 39.
17 Ali `Imrn sresi 3, y. 144.
18 el-Buhrui, IV. 194; e - ehristni, el-Milel, I. 23; el-Ba ddl, el-Fark, s. 14-15;
bn Kesir, el-Bidye, V. 242; ibnu'l-`Arabi, el-Av l n, s. 42.

17
En byk mkil bundan sonra ba lamtr. Hazreti Peygamberden
sonra halife kim olacakt r? Eer mslmanlar, o hayatta iken, onun bir gn
lece ini dnebilselerdi, ileride kar la acaklar byle bir mkilin hani
iin baz areler bulmak imkan hasl olabilirdi. Halbuki imdi, her eyi ken-
di aralarnda halletmek gerekiyordu. Ellerinde, Hazreti Peygamberin has-
ta olduu sralarda, Eb Bekr'in mslmanlara iman olarak namaz kldr-
masn emretmesinden ba ka, hilafet makam iin ak bir delil yoktu. Baz
mslmanlar, buna dayanarak Eb Bekr'in halife olmas n istiyorlard. Bun-
lara gre Hazreti Peygamber, dinleri iin Eb Bekr'i semi ti; dnya ileri
iin ise o, bi tarikfl-evla tercih edilirdi. Fakat bu gr zayft. Dnya ileri
din ilerinden ok daha farkl idi ve Hazreti Peygamberin Eb Bekr'i imam
olarak semesinde hilafet iin bulundu u ileri srlen iaret vaz h deildi.
Ensar, hilafet meselesini aralar nda grmek maksadyle Sa`d bn
`13-bde ba kanhnda Ilazrec'ten Ben Sa` de'nin evinde topland klar za-
man, muhacirlerden Eb Bekr, `Omer ibnu'l-ljattb ve Eb `Ubeyde de
onlara kat lmlard. Hazreti Peygamberin vefat ndan sonra mslmanlar
arasnda zuhur eden ilk byk ihtilaf bu tolant da kt. Ensar, halifenin
kendi aralarndan birinin olmasn istiyordu; nk onlar, islamn hmisi,
Rasln yardmclar idiler. Bu makama geecek bir ensari, ona di erlerin-
den daha ok layk idi. Buna karlk, balarnda Eb Bekr ve `Omer'in bu-
lunduu muhacirler ise, hilafetin kendilerine ait oldu unu ileri srdler.
slam onlarla ba lamt ; halife de onlardan yani Kurey 'ten olmal idi. Di-
er bir gurup ise, hilafetin Ben Ha in'e ait olduunu iddia ettiler; bunlar,
Peygamberin ailesi efrad idiler. Aralarnda bulunan 'Ali bn EM Talib, is-
ln'a ilk girenlerdendi; ecaat ve dirayetiyle tanmm t ; bu itibarla herkes-
ten nce hilafete o lay kt.
Ben S' denin evinde, hilafet yznden mslmanlar aras nda zuhur
eden bu ihtilaf uzun srmedi. Eb Bekr, isabetli konu masyle onlar ikna
etmiti". O diyordu ki: "Biz emir, siz ise vezirsiniz. Allah' n elisi, imamla-
rn Kurey'ten olaca m syle nitir 2 . Allah bizi "e - dkn", sizi de "el-
nuflilifn" olarak isimlendirdi 21 ve "ey iman edenler, Allah'tan sak nnz ve
e -adkfn ile beraber olunuz" 22 ayetiyle, size, bizimle birlik olmanz em-
retti" 23.
Eb Bekr'in szlerinin tasvib grmesi zerine `Omer ibnul-ljattab'm
ona biy`at etmesi ve di er mslmanlarn da `Omer'i takip etmeleri, hilafet
19 Ibnu'l-`Arabl, el-`Av m, s. 43.
20 Hadis iin Bkz. el-Buhri, VIII. 105 (kitabu'l-a1,1km)
21 Bar sresi 59, y. 8-9.
22 Tvbe sresi 9, ay. 119.
23 Bkz. ibnu'l-`Arabi, el- Av a m, s, 44 vd.

18
meselesinin kat' bir neticeye ula masna vesile oldu. Bununla beraber, ensar n
reisi Sa`d bn Tbcle'nin kendi grnde srar etti i grlyordu. Ancak
bu gr slam tarihinde her hangi bir ihtilaf konusu olmamakla beraber,
hilafetin, Hazreti Peygamberin ailesine ve hassaten 'Ali bn Ebi TWibe ait
olduu yolunda ortaya atlan gr , nc Halife 'Osman devrinin son
zamanlarnda yeniden zuhur etti ve mslmanlar n, gerek siyasi ve gerekse
itikadi ynden e itli frka ve mezheplere ayr lmalarna sebep oldu.
Ebn Bekr'in hilafeti zaman nda, baz mslman kabilelerin zeka -t ver-
mekten imtina etmeleriyle 24, Hz. Peygamberin kz Fatuna'nn babasnn
mirasn istemesi25 gibi, fazla mhim olmayan baz olaylar istisna edilirse bu
devirde mslmanlar aras nda byk bir ihtilaf zuhur etmi deildir.
24 Zekt meselesi Usme ordusunun ark rdn'e do ru hareket etti i bir zamanda
Esed, Gatafn ve Tayy kabilelerine mensub bir heyetin Medine'ye gelerek kendilerinin zekat
vermekten muaf tutulmasn istemeleriyle ortaya kmtr. Eb Bekr, tabiatyle onlarn bu
arzusunu reddetmi , baz sahabilerin araya girip, onlar slama ahtrncaya ve kalplerindeki
iman kuvvetleninceye kadar kendi hallerine b raklmalar yolundaki milracaatlar da hi bir
fayda sa lamamt . Eb Bekr'e gre en do ru hareket, zekt vermeyenlerle dv mek ve kl-
hla onlar yola getirmekti. `Omer bnu'l-tlattb'n, "bana, d manla ehadet kelimesini sy-
letinceye kadar dv mek emredildi. Bunu syledikleri zaman canlar n ve mallarn korumu
olurlar" mealinde Hazreti Peygamberin bir hadisini naklederek "bunu syledikleri halde ze-
kt yznden onlarla dv mek misin?" demesine de "Allaha yemin ederim ki, O'nun elisine
verdikleri "` kl"i (yani zekt olarak al nan hububat balamak iin kulland klar ipi) dahi
vermekten imtina etseler, onlarla yine dv rm" cevab n vermitir. Eb Bekr, bu husus-
taki kararn tatbik etmek zere harekete geti i zaman, btn sahabe onu takip etmi ve ok
gemeden kararmdaki byk isabeti grm tr.
Bu konudaki haberler iin Bkz. Ahmed bn Hanbel, el-Musne d, I. 11, 19, 36, 35; el-
Ba ddi, el-Fark, s. 15; bn Ke ir, el-Bidye, VI. 311; bnu'l-`Arabi, el-'Avrm, s. 46;
e -Sehristni, el-Milel, I. 25.
25 Hazreti Peygamberin k z ve 'Ali bn Ebi Tlib'in zevcesi Ftma, Eb Bekr'e haber
gndererek Medine, Fedek ve Ijayber'de Hz. Peygamberden kalan baz araziden hissesine d-
en ksmnn kendisine verilmesini istemi ti. Ebn Bekr ise, Hz. Peygamberin "biz mi-
ras brakmayz. Bizden kalanlarn hepsi de sadakadr. Muhammed ailesi bu maldan yerler;
fakat daha fazlas na haklar yoktur" mealindeki hadisini hatrlatarak "Allah'a yemin ederim
ki, ben Peygamberin kendi zaman nda tatbik etti i sadaka ahlrmndan hi bir ey de itir-
mem" demi ve Ftma'nm miras talebini reddetmi tir. Bu konu ile ilgili haberler iin Bkz.
el-Buhri, III. 197; IV. 209-210.
bn Teymiye Hz. Peygamberin mirasla ilgili hadisini bahis konusu ederek der ki: Bu ha-
dizi, Eb Bekr, `Omer ibnu'l-Hattb, `Osman ki `Affan, bn Ebi Tlib, Talha ez-Zubeyr,
,

Sa'd,'Abdurrahmn bn `Avf, `Abbas bn `Abdil-Muttalib, Hazreti Peygamberin zevceleri


ve Eb Hurayra gibi me hur sahabiler, Hz. Peygamberden rivayet etmi lerdir. Bu bakmdan
haber, sahih ve musned eserlerle sbittir" (Bkz. Minhcu's-Sunna, II. 158).
"Allah Ta`l, peygamberi dnya mal n miras brakmaktan muhafaza etmi ve bu su-
suretle 'onlar, dnya mal toplamak ve vereselerine bu mali miras b rakmak iin ortaya k-
mlar" diyerek onlar n nbvvetlerinde phe yaratmak istiyenlere frsat vermemi tir. Son-
ra, Hz. Peygamberin rniras nda hakk olan yalnz Ftma deildi. Hz. Peygamberin btn zev-
celeri ayn hakka sahip idiler ve bunlar aras nda Eb Bekr'in kz `die de bulunuyordu. Fa-
kat bu hadis sebebiyle kendi k zn da bu mirastan mahrum b rakmtr. Eer o, ftri meyline
tabi olsa idi, her halde kendi k zm dierlerinden evvel d nrd" (ayn eser, II. 157).

19
Eba Bekr'den sonra hilafet makam na geen Omer ibnu'l-tlattab dev-
rinde, yukarda i aret etti imiz benzeri olaylar da zil olmu tur. Bunda 'O-
mer bnu'l-tlattab' n sert ve o derece adil hareketi rol oynad gibi, ms-
lmanlarn Allah yolunda cihadla me guliyetleri, yeni lkeler fethedilmesi
ve bunlarla ilgili sevin verici haberlerin birbirini takip etmesi mslman-
lar aras nda her hangi bir anla mazlk zuhuruna da mani oluyordu. Bu du-
rum, ancak, 'Osman bn `Affan'n hilfetine kadar devam etti. On iki sene
kadar hilafet makam nda kalan 'Osman, bu mdd.etin ilk yarsnda fetihleri
daha da art rnu , slam topraklarna pek ok yeni lkeler kazand rmt.
Bu arada, Kur'n yetlerinin yeniden toplan p ter tiplenmesinde ve bugn-
k tam ve mkemmel eklinin yazlmasnda muvaffakyyete ula mt . Fa-
kat, hilafetinin alt nc senesine kadar refah, saadet ve emniyyet ierisinde
ya ayan mslmanlar, bu seneden sonra nereden geldi ini pek anlayama-
dklar bir esintinin tesiriyle yava yava kmldamaya baladlar. Bu luml-
dama, esintinin iddetlenmesiyle artm , iri dalgalar halinde Halifenin ka-
psn dvmeye ba lamt . Baz mslmanlar, onun hilfetinin ilk yar sn
refah ve saadet ierisinde geirenler kendileri de illermi gibi, bir takm i-
dari ilerdeki siyasetini be enmeme e ve onu ayplamaa ba lamlard.
Mslmanlarn, Halifelerine kar takndklar bu tavr, sadece kendi ara-
larnda kalsa idi, belki de byk hadiselerin zuhuruna meydan vermeden
gei tirilebilirdi. Fakat i , mslman toplulu un kontrolnden km , ms-
lman olmayanlarn eline dmt, Kastlar, mslmanlara ve daha zi-
yade onlarn dinine idi. Bu sebeple mslmanlar aras nda, Halifelerine kar
balayan ufak aptaki hareketleri f rsat bilmiler ve bir fitne karabilmek
iin onlar krkleme e ba lamlard. Netekim ok gemeden Halifenin evi
nnde, onu ldrmek isteyen kalabalk bir gurubun toplanmasn temin
ettikleri zaman, bu arzular nda kat'i bir muvaffak yyete erimi bulunu-
yorlard ; nk bir mddet sonra Halife ldrlm t. Bu andan itibaren
slam binas atrdam , bir taraftan Ali'ye brat edilirken di er taraftan
'Osman'n lmnden mes'ill olduu ileri srlerek yine "Ali'den onun "dem"
i taleb edilmeye ba lannutr. Bu ise, birbirine dman iki guruba ayr lm
olan mslmanlarn, nce Basra civar nda, sonra da ffin'de, byk sayda
l brakan arp malarna yol amtr. Bundan sonraki hadiseler sratle
inki af etmi , harplerin perinledi i siyasi dmanlklar, slam ak'idini
kknden sarsmtr. Mslmanlar, nce i`a ve havaric olmak zere iki gu-
ruba ayrlmlar, her gurub, siyasi emellerini gerekle tirebilmek iin ok
defa dini na lardan istifade etme arelerine ba vurmutur. Bu faaliyet, dai-
ma belirli hkmler vazeden na lara, gruplar aras ndaki gr ayrlklarna
paralel olarak birbirinden farkl , bazen de birbirine z t anlamlar kazand r-
mtr. Bu farkl anlamlar, slam aka'idindeki ihtilaflar n ilk tezahrleri ol-

20
mu , daha sonralar, bu ihtilflara bir hal aresi bulmak maksad yle ortaya
kan baz mezhepler ise, slam d gr ve inanlara fazlas yle bel bala-
dklar iin, bu ihtilaflar n daha ok bymesine sebep olmu lardr. Bununla
beraber, mslmanlar aras ndaki bu karklklarn slam ak'idinde meydana
getirdii byk sarsntlar farkeden, ba ta hadisiler olmak zere, bir ok
samimi mslmanlar, dinin ba lca iki kayna olan Kur'n ve Hadise da-
yanarak, bu mezheplere kar iddetli bir mcadeleye giri miler ve bu ald-
idi korumak iin byk gayret sarfetn ilerdir.
Biz, hadisilerle bu mezhep taraftarlar arasnda cereyan eden bu m-
cadeleleri, nce, ak'id zerinde ortaya kan ihtilaflarn belli bal sebep
ve neticelerini de gznnde bulundurarak ayr blmler altnda incele-
mee al acaz.

B. T KAD IHT LAFLAR VE SEBEPLER

S YAS HT LA.FLAR

1. Halife 'Osman bn 4.A.Mn'n Katil

Mslmanlar aras ndaki ilk itikadi ihtilaflar n meneini inceleyenler,


bunlarn, siyasi ihtilaflarla do rudan doruya ilgili olduunu ve her siyasi
ak'id zerinde belli veya belirsiz zorlamalar yapt n ak bir
ekilde grrler. Bunun ba lca sebebini, slam dininin tabiatnda aramak,
muhakkak ki hatal saylmaz. nk islaniyet, bir btn olarak
mtalaa edildii zaman, onun, yeni bir dnya gr getirdi i ve fertlerin,
dini olduu kadar siyasi, ictimai ve iktisadi hayatlar n da belirli bir niza-
ma sokmaya byk lde de er verdi i grlr. Dnya nizam ile ilgili ola-
rak getirdii hkmler, insann, toplum ierisindeki gnlk davran larn
daima kontrol eder bir durumda oldu u iin, mslmanlar, hayatlar n bu
hkmlere gre ayarlamak zorundad rlar. Bu kaide, memleketin idaresini
elinde tutan devlet reisinden, da da srsn otlatan obana kadar her fert
iin cridir. Bu bakmdan insan, ister devlet reisi olsun, ister oban olsun,
omzuna ald vazifelerde, slami nizama uydu u nisbette "m'min" ve
"mslim" isimlerine lay k olur. Aksi halde, di er mslmanlarn ithamlarna
urar ve yerini ba kalarna terketmek zorunda kal r. O halde, bir devlet re-
isinin muvaffakyyeti, onun devlet i lerindeki dirayet ve liyakati ile ilgili
olduu kadar, Islami kaidelere uyan davran laryle de yakndan ilgilidir.
Siyasi ihtilflardaki durum, yine ayn adan mtalaa edilir. Bu ihti-
Ulla; mslman topluluklar aras nda cereyan etti i iin, muhtelif gurup-
lar, birbirlerini itham ederken, hatalar , daima dini kaidelere gre de erlen-

21
dirirler; fakat kar lkl ileri srlen ithamlarda, ok defa, birbirini bast r-
mak ve onlar ileri srenleri stn duruma getirmek gayesi grld iin,
ithamlara mesned te kil eden dini kaideler, taraflar aras nda deiik, bazen
de birbirine z t manlar kazanr. Ileride, zerinde ayr ca duraca mz (b-
yk gnah shibi) mrtekibu'l-kebire nin, baz guruplar tarafndan "kafir",
dier baz lar tarafndan da "munafr, "fasir veya kfrle iman aras nda
bir baka isimle itham olunmas, bunun tipik rne ini tekil eder. Bu suret-
le e itli meselelerde beliren gr ayrlklar', Islam' n getirdii asllara da
aykr olarak yeni bir inanlar sistemi te kil etmi olur.
Bu ksa giriten sonra diyebiliriz ki, islam'da ilk itikcli ihtilaflar n men-
ei, tamamiyle siyasi olarak tezahr eden ve nc Halife 'Osman bn "Af-
fan'm ldrlmesine kadar varan hadislerden ba ka bir ey de ildir. Daha
sonra zikredece imiz sebepler ise, bu ihtilflara yn veren ve onlar belirli
sistemler ierisinde de erlendiren ikinci derecedeki millerdir.

Halife 'Osman bn 'Affan' n katli olay, Hz. Peygamberin vefat ndan


aa yukar 24 sene sonra vukua gelen ilk dahili kar kln bir neticesi ol-
mutur. Kaynaklar, bu olay n eitli sebeplerini zikrederler. Bizce en mhim
sebep, her halde, 'Osman bn 'Affan'n, selefleri EM"' Bekr ve `mer bnu
1-IJattab'm yerine gre mslmanlar zerinde takip ettikleri sert ve iddet -

li politikay takip etmemi olmasdr. Onun yumu ak politikas, bilhassa


`muhaciran" ve "en ar"n ileri gelenlerinin Medine dna kmalarna gz
yummasyle balamtr. Halbuki 'Omer attab'm siyaseti gzden
geirilecek olursa, onun, bu sahabilerin Medine'den ayr lmalarn menetti i
veya kmalar gerektii zaman muayyen bir vakte kadar onlara izin ver-
dii grlr. nk bunlar, islam'a ilk girmi olan kimselerdi. Hz. Peygam-
berin nazarmda da mmtaz bir mevkie ship bulunuyorlar, bir ok mesele-
lerde onun maviri oluyorlard . Daha o zamandan geni bir tenkid hrri-
yetine almlard. Bu bakmdan, 'Omer ibnu'l-tlattab, Peygamberin ve
yine onun yolundan giden Eba Bekr'in siyasetini takip ediyor ve bu saha-
bilerin Medine'den ayrlmalarna msaade etmiyordu. Her trl devlet i -
lerindeki tasarruflar ndan onlara hesap veriyor, iyi veya kt neticelenebi-
lecek her trl i te onlara danyordu. Onlarn tenkidleri, 'Omer'in devlet
idaresindeki siyasetine gerek bir yn veriyordu. Bu suretle bir taraftan
onlardan istifade ediyor, di er taraftan, onlar n Medine haricinde kalmalar
halinde, devam edeceklerinden phe etmedii tenkid hareketlerinin halk
arasnda yaratabilece i karklklar' nlemi oluyordu.

`mer ibnu'l-I-Jattab'tan sonra devletin idaresini eline alan 'Osman


bn 'Affan, seleflerinin yolunda gitmedi. idari i lerde byk rolleri bulunan
sahabiler yava yava Medine'den ayrlmaa ve baka ehirlerde yerle me-

22
e ba ladlar. Gittikleri yerlerde, Hz. Peygamber devrinden beri al ageldik-
leri tenkid hrriyyetini de elden b rakmyorlard. Ya bulunduklar yerin
vlisini, yahutta do rudan doruya Halifeyi, dini veya idari davran larn-
dan dolay tenkid ediyorlard . Muhtelif kaynaklarn, `Osmn bn `Affn
aleyhine kaydettikleri hdiselerden biri olan Eb Zerr'in am'a, am'dan
da er-Rebeze'ye nefyi meselesi, bu nevi tenkidlerin. bir neticesi idi. Eb Zerr,
Kinne'ye mensup bir G fri idi. Mslman olmadan nce, halkla temas
olmayan, onlardan daima uzak duran bir hayat srerdi. Bir gn Mekke'ye
gelmi, orada Hz. Peygamberi grm , onun konumasm dinlemi ve he-
men mslman olmutu. Bu bakmdan ilk mslmanlardan addediliyordu.
Hazreti Peygamberle birlikte Medine'ye hicret etmi , Eb Bekr ve `Omer
devirlerini orada geirmi , `Osnn'n hilfete geti i ilk gnlerde ondan
izin alarak am'a gitmi ti. Hcc mevsimlerinde Medine'ye gelir, yine `Os-
mn'n izniyle Hz. Peygamberin kabrine yak n olarak bir mddet orada
kalrd te bu seferlerden birinde `Osmn bn `Affn' n, karde i el-Hris
bnu'l-Hakem'e yz bin, Zeyd bn Sbit'e yz bin dirhem ve Mervn ib-
nu'l-13akem'e de pek ok mal verdi ini grnce, bunlar gznde bytm
ve "altn ve gm toplayp da onlar Allah yolunda sarfetmeyenlere elim
azab haber ver" 26 yetini okuyarak itiraz etmi ti. Onun nazarnda, bir kim-
senin ihtiyacndan fazla para veya mal muhafaza etmesi, ilhi emre ayk r
dyordu; nk bu fazlal k, yette zikredilen "kenz" den ba ka bir ey
deildi. errate uygun olarak yap lmas gereken i, "fazla" n n fakirlere
sadaka olarak da tlmas idi27. Netekim, `Abdurralmn bn `Avf vefat et-
tii zaman geride b rakt klliyath miktardaki para ve mal da Eb Zerr,
yette belirtilen ve Cehennem ate i ile cezay mstelzim. olan "kenz" den
addetmi ve Halife `Osmn ile iddetli bir mnaka aya girimi tir. Bu m-
nakaa esnasnda yanlarma gelen ve 'Osmn' n grn mdafaa eden
Ka`b el-Atbr' da dverek susturmak

Eb Zerr'in fazla mal hususundaki bu gr , phesiz kendisine raci


idi ve dier sahabiler, yette zikredilen "kenz"i, zekt verilmemi mal ma-
nsnda alyorlard. Bir kimse ne kadar ok mala ship olursa olsun,
zektm verdikten sonra, onu diledii ekilde kullanabilirdi. Hazreti Pey-
gamber devrinde de bir ok zenginler vard ve o, bu zenginlerden hi birisine
kar para ve mal biriktirmekten dolay itirazda bulunmamt29 .

26 Tvbe sresi 9, y. 34.


27 eg,-Zehebi, el-Muntek, s. 396.
28 Ayn eser, s. 397.
28 Ayn eser. s. 397.
29 Ayn yer.

23
Eb Zerr, bu mevzudaki gr n halk arasnda yaymakta ve Halife-
yi yanl bildii davranndan dolay tenkid etmekte srarl davranyor,
Halife ise ses karmyordu. Fakat ayn mevzuda Ebn Zerr ile, o s ralarda
am valisi olan Mu'aviye aras nda da yeni bir mnaka ann kmas ve bu-
nun mslmanlar aras nda bir fitneye sebep olma korkusu, Mu'aviye'yi,
Eb Zerr hakknda 'Osman'a ikayette bulunma a mecbur b rakm ve 'Os-
man da onu Medine'ye davet etmi ti. Kaynaklar, bundan sonraki hadiseler-
de farkl grler ileri srerler. Baz larna gre, EM]." Zerr, halk aras nda her
hangi bir fitne karmasndan korkuldu u iin `Osman tarafndan er-Rebe-
ze'ye srlm tr 30 ; dier bazlar da, onun, oraya kendi arzusu ile yerle -
tiini kaydederler ". Fakat gerek ne olursa olsun, zikredilen haberler, Eb
Zerr ile `Osman bn 'Affan aras nda belirli bir ho nutsuzluun bulunduuna
ve Eb Zerr'in, dini ve idari gr lerinden dolay 'Osman'a kar kalbinde
bir krgnlk olduu halde Medine'den ayrldna dellet etti i gibi, sonradan
`Osman aleyhine giriilen hareketlerde, onu suland rmak iin ileri srlen
sebeplerden bazs olmak vasfna da shiptir.
Muarzlar tarafndan 'Osman. bn 'Affan aleyhine kaydedilen notlar-
d.an biri de onun, baz vilyetlerde yapt azil ve tayin i leridir. Akrabala-
rna fazlaca d kn olmas ve devlet i lerinde onlar istihdam etmesi, ileri
srlen balca tenkitlerden olmu tur. Bunlar aras nda bilhassa emeviler,
idareyi ellerine geirmek istiyorlar ve bu sebeple ona, ne trl tenkit yap -
lrsa yap lsn, ne trl levmedilirse edilsin, bunlara kymet vermem esini
tavsiye ediyorlard ; zaman zaman ykselen itiraz seslerinin men e'ine inip
sebebini ara trmak yerine, bu seslerin duyulmamas m temine alyorlard.
Yine bunlarn tesiriyle, baz vilyetlerde bulunan valiler azlediliyor, yerleri-
ne kendi yaknlar getiriliyordu. Bu vilyetlerden bilhassa Kfe, Basra. am
ve Msr, slam devletinin mhim merkezlerini te kil ediyor ve devletin id a-
mesi bakmndan bu merkezlerin her ynden muhafaza edilmesi gerekiyor-
du. `Oner ttab vefat etti i sralarda Kfe'de el-Mu ire bn ube,
Basra'da ise MA. Msa el-E `ari vali olarak bulunuyorlard . `Osman, ha-
lifeliinin ilk senesinde her ikisini de bulunduklar yerlerde muhafaza etmi ti.
Fakat birinci sene dolunca Kiife'den el-Mu ire azledilmi , yerine nce Sa`cl
bn Ebi Vala , sonra da Velid bn `/T15.ba getirilmiti. Ancak halk, Velid-
ten holanmamt ; hakknda e itli sylentiler dola yordu 32 Bu sebeple .

30 e- ehristani, el-Milel, 1. 26.


31 bnu'l-'Arabl, el-'Ava m, s. 73; ez-Zehebi, el-Munteka, s. 396.
32 Velid, 'Osman'n ana bir karde i idi. Ktife emiri bulundu u srada bir sabah namaz m
sarho olarak drt rik'at klmt. Rivayet sahih olmamakla beraber, hakk nda Kur'an ayeti na-
zil olmu ve onu fsik olarak ilan etmi ti. Bu husustaki haberler iin bak: bnu'l-'Arabi, el-`A-
ya m, s. 85, 90; bn Kuteybe, el- im ame ve's-siyase, s. 32; ez-Zehebi, el-Munteka, s.
381, 399.

24
o da Kafe valili inde uzun mddet kalmam ve yerine Said bnu'l-`it is-
minde gen bir emevi getirilmi ti. Basra valisi Ebu Masa'nm azlinden sonra
yerine getirilen 'Abdullah bn `A mir ise, Halifenin 25 ya larndaki days
oludur.
Dier iki byk vilayet am ve Msr'a gelince, am'da Mu'aviye, M-
r'da ise 'Am" ibnu'l-'71. bulunuyordu ve her ikisi de 'Omer bnu'l-Hattab
tarafndan tayin olunmu lard . Ancak, 'Amr 'Osman'm hil-
fetinin ikinci senesinde azledilmi ve yerine Halifenin st karde i olan 'Ab-
dullah bn Sa'd bn Ebi Serh tayin edilmi ti. 'Abdullah, hakknda e itli
sylentiler dola an ve halk tarafndan sevilmeyen bir kimse idi. Mekke dev-
rinde demi heder edilenlerden, olmakla beraber, 'Osman bn 'Affan'n e-
faatiyle Hz. Peygamber tarafndan affedilmi ti Bu sebeple Mr halk, daha
tayin edildii zaman ondan ho nut olmamt. Bu ho nutsuzluk, 'Abdullah-
n sert, krc ve skc idaresiyle hergn biraz daha artm t. Halkn onu Ha-
lifeye ikayeti de her hangi bir fayda sa lamyordu. Zira 'Osman' n, haber-
ciler vastasyle gnderdii tehditkar mektuplara kymet vermiyor, haber-
cileri dvyor ve hatt ldryordu 33 . Son are olarak M r halk, 700 kii-
lik bir heyet te kil ederek, vali hakk nda te ebbslerde bulunmak maksa-
dyle bu heyeti Medine'ye gndermi ti. Baz sahabilerin de araya girmesiyle
durum Halifeye aksettirilmi ve nihayet "Abdullah' n azli ve Muhammed
bn Ebi Bekr'in onun yerine tayini hakk nda yazl bir karar alnabilmiti.
Fakat rivayete gre yeni vali beraberindeki heyetle birlikte M r'a giderken
yolda yine Ms r'a gitmekle olan Halifenin bir ba ka habercisiyle kar la-
mlard. Haberciden phelener heyet, zerini arad klar zaman 'Osman
tarafndan yazlm gizli bir mektup bulmulard. Bu mektupta Halife, 'Ab-
dullah bn Ebi Seri:1'a unlar yazyordu: "Muhammed bn Ebi Bekr, fulan
ve fuln kimseler sana geldikleri zaman onlar ldr; ellerindeki yaz y ibtal
et. Yeni emrim sana ula ncaya kadar yerinde kal'''. Bu yaz , Mr heyeti-
ni byk bir deh et iinde brakm ve hemen Medine'ye geri dnm lerdi.
Bu srada Kafe'd.en ve Ba ra'dan gelen kalabalk guruplar da Halifeden
ikayeti olarak evini muhasara etmi bulunuyorlard .
Burada, mslmanlar aras nda fitneyi krkleyen ve 'Osman'n ld-
rlmesinde byk rol oynayan bir hususa daha i aret etmek gerekmektedir.
33 bn 1, teybe, el- mme ve's-siyse, s. 36.
34 Ayn eser, s. 37. Byle bir haberin s hhatini tayin etmek hakikaten g olmakla be-
raber, biz, 'O mn bn 'Affn'n bu ekilde bir mektup yazm olamyacan syliyerek onu
mdafaa etmek lzumunu hissetmiyoruz. 'O mn bu iddia karsnda kendisini mdafaa et-
mi ve "bu mektubu benim yazd m iddia edenlerin iki hidle iddialarn isbat etmeleri, be-
nim de yazmadma dair yemin etmem gerekir. Ben yazmad ma yemin ediyorum" demi -
tir. Bu haber hakkmda ve onun ilmi tahkiki iin bak: bnu'l-'Arabl, el- A v m, s. 109-110,
et-Zehebi, el-Muntek5., s. 376-377.

25
Bu, belki de sebepleri'', en by dr. Mslmanlar siyasi ynden para-
lad gibi inan ve itikadm sarsan, bir ok ki ileri pe inden srkleyen bu
mil, mslmanlar arasnda slmiyetten intikam almak, e itli hile ve de-
siselerle "tevhid" kelimesini unutturmak gayesini gden bir tifenin mev-
cudiyeti idi Bunlar zhiren slama girmiler ve onun glgesine smmlard,
fakat kfrlerini ilerinde gizliyorlard . Eb Bekr ve `mer ibnu'l-ljattb
devrinde, onlarn ak vermiyen kuvvetli idareleri alt nda hemen hemen
hi kmldyamarrulard. `Osmn bn "Affn halife olunca arad klar havay
bulmulard . nk sahabe, yukarda da kaydetti imiz gibi, Medine'den
km ve muhtelif slam lkelerine da larak 'Os nn' n devlet idaresini
bu lkelerden tenkit etme e ba lamlard. Sahabenin "Osmn' tenkidi, bu
tifenin tenkit mevzuunu mubal al bir ekilde mslmanlar aras nda yay-
malarna ve mslmanlar idare aleyhinde pheye te vik etmelerine yol
ayordu. Bu tifenin ba nda 'Adullah bn Sebe' isrninde bir yahudi bulu-
nuyordu. bn Sebe', bn Cerir et-Taberi'nin kaydetti ine gre, an'' ehlin.-
den olup anas siyahi bir kle idi. `Osman zamamnda mslman olmu , ms-
lmanlar arasna girerek onlar sapklatrmaa almtr ie, nce I-Jicaz-
dan balayan bn Sebe', oradan Ba ra'ya, sonra da am'a gelerek faaliye-
tine devam etmi tir. Ancak buralarda, emellerini tam mans yle gerekle -
tiremeyip Mu'viye tarafndan am'dan karlnca Msr'a gelmi tir. Burada,
snn birgn yeryzne tekrar dnece inin iddia edildii, halbuki Muham-
med'in son Peygamber oldu u ve `is'ya nisbetle onun yeryzne dnme e
daha ok hakk bulunduu; her peygamberin bir vasIsi oldu u, Muhammed-
in vasisinin de 'Ali' den bakasnn olamyaca gibi fikirleri yayma a bala-
mtr".

bn Sebe', slam itikadn ykmak iin ona tamamiyle z t fikirler yay-


maa alrken, siyasi havay da bulandrmay ihmal etmemi ve esasen
byle bir hava ierisinde kendi fikirlerinin daha kolay yay labilece ine b-
yk bir imanla ba lanmtr. Ona gre, madem ki 'Ali Peygamberin vasisi-
dir; o halde Peygamberden sonra imamet, hilfet veya devlet reisli i her-
kesten ziyade 'Ali'nin hakk dr; `Osman, bu hakk ondan gasbetmi tir; bi-
nanaleyh, mslmanlar n hemen harekete geip bu hakk sahibine iade
etmeleri gerekir. Byle bir hareket, "el-emru bil-ma`rf ve'n-nehyu `ani'l-
munker" hkmne de tamamiyle muvaf ktr36.

bn Sebe', fikirlerini yayabilmek iin siyasi havadan byk bir maha-


retle istifade ediyordu. Baz mehur sahabilerin K lfe, Basra ve Msr gibi
vilyetlerden azledilerek onlar n yerine Halifenin yaknlarn n getirilmesi,

35 e-Tabari, Tarih, III. 378.


36 Ayn yer.

26
bn Sebe' iin ka rlmaz bir frsatt . Zaten insan, tabiat itibariyle bu e it
azil ve tayinleri ho karlamaz; ierisini nereden geldi ini pek arlyamad
bir ho nutsuzluun kaplad n hissederdi. nsanlk tarihi, bu tarz idarenin
yaratt eitli hadislerle doludur. `Osman bn "Affan.'m yaknlarnn iba -
na getirilmesi, mslmanlar aras nda byle bir ho nutsuzluk yaratm ola-
bilirdi. Fakat bu ho nutsuzluun, Halifenin ldrlmesine varacak, ms-
lmanlarn, sarsnts asrlar boyu devam ederek byk hadiselerle tefrikaya
dmelerine sebep olacak dereceye gelebilece ini kabul etmek cidden g-
tr. Netekim, 'Osman bn 'Affan, muar zlarnn bu mevzudaki iddialar n
reddetmek iin "ben, Rasillu'llah (A. S.) in, kendi kabilesinden ve kendi
cinsinden vazifelendirdi i kimselerden ba kasna vazife vermedim" diyor-
du." Eb Bekr ve 'Omer ibnul-Ijattab da ayn yolu tutmulard . Ebii Bekr,
am'n fethinde Yezid bn, Ebi Sufyan' oraya vali olarak tayin etmi , 'O-
mer ise, onu yine ayn yerinde bir mddet tutmu , sonra onun karde i Mu-
`aviye bn Ebi Sufyan' gndermiti. Bu tayinler, Emevi sllesinin devlet
ilerinde vazife almalar nn her hangi bir mahzuru olmadn gsteriyordu.
Akrabalarn tayin edilmesi iine gelince, bunda da her hangi bir garabet
yoktu. Eer 'Osman' n ldrlmesindeki sebep bu olsa idi, ondan sonra hi-
lafet makamna geen 'Ali bn Ebi Talib'in ayn siyaseti takip etmemesi,
yani kendi akrabalarna devlet i lerinde vazife vermemesi gerekirdi. Fakat
gryoruz ki, 'Ali de baba ve ana taraf ndan olan akrabalar n idari ilerde
kullanm , hatt bu mevzuda 'Osman'dan da ileri gitmi ti. Mesela amcas
ocuklar 'Abdullah ibn. 'Abbas ile "Ubeydullah bn 'Abbas'', Kusem bn
`Abbas ve Sumame bn 'Abbas'', kzkarde i Umm Haiti'nin o lu Ca`de'yi
muhtelif vazifelere tayin etmi ve daha garibi - l'ilerin ileri srdklerine
gre - imamet ve hilafet messesesini, o ullar Hasan ve Huseyn'e miras
olarak brakmt "
Burada, ibn, Sebe'in ifsad faaliyeti ile ilgili bir noktaya daha temas e-
derek bahsimize son vermek istiyoruz. Yukar da, muhtelif beldelere da -
lan sahabilerin, Hazreti Peygamber ve ondan sonraki iki halife devrinde
alageldikleri tenkit faaliyetine devam ettiklerini kaydetmi ve bu yzden
Eb Zerr'in 'Osman tarafndan er-Rebeze'de ikamete icbar edildi ine veya
am'dan Medine'ye a rlmakla beraber, kendi arzusu zerine mnzevi bir
hayat srmek iin er-Rebeze'ye yerle tiine i aret etmi tik. Et-Tabari'de
gelen bir haberden rendiimize gre, bn Sebe' am'a geldikten sonra Eb
Zerr'le karlam ve ona Mu'aviye'nin "mal Allah'n maldr; zaten her ey
O'nun de il mi?" szn naklederek mslmanlar n hakkn rtmee ve bu
suretle Eb Zerr'i Mu'aviye aleyhinde te vik etmee almtr. Netekim,
37 ez-Zehebi, el-Muntek, s. 383.
38 Ayn eser, s. 382.

27
sonradan Eb Zerr, bu yzden Mu'viye ile mnaka aya giri mi ve neti-
cede hdise byyerek Eb Zerr'in am'dan Medine'ye a rlmasna sebep
olmutur.39 Biz bu hdisede Eb Zerr'in, do rudan do ruya bn Sebe'in te-
siri altnda kald n ve onun telknleriyle Mu'viye'ye att n zannetmi-
yoruz. Netekim, Medine'ye dndkten sonra, ayn mesele yznden `Os-
mn bn. `Affn ile aralar nda kan mnaka aya itirak ederek `Os n ta-
rafn tutan Ka`bu'l-Ahbr'a iddetli bir dil kullanm , "ey yahudi o lu,
dinimizi bize sen mi reteceksin" diye ba rmt.4 Ka`b, bn Sebe'e nis-
betle ok daha evvel mslman olmu , sahabe aras nda ya am , mslman-
lndan phe edilmeyen bir kimse idi. Eb Zerr'in ona bu ekilde davra-
nndan, onun, bn Sebe'in tesiri alt nda kalmyacak kadar mdebbir bir
kimse oldu u kolayca anla lr. Bununla beraber, bn Sebe'in, ayn telkin-
leri dier mslmanlar aras nda da yaptm, et-Tabari'nin verdi i haber-
lerden reniyoruz." Onun telkinleriyle am halknn, mal mevzuunda Mu-
`viye'nin szlerini mnaka a etmee ba lamalar ve Eb Zerr'in, mevzuun
bu derece ehemmiyet kesbetmesi zerine Mu'viye'ye ba vurmu olmas
akla daha yakndr. Fakat her ne ekilde olursa olsun, slmiyetin ok ksa
bir zamanda bu kadar sratle geni lemesi, aralarnda bn Sebe'in de bulun-
duu baz dman unsurlar harekete geirmi , bunlardan baz lar zhiren
mslman da olmular ve Halifenin yumu ak idaresinden istifade ederek
mslmanlar birbirlerine d rmeyi ba armlard r. Bu karklk ierisin-
de Halife `Os n5n bn `Affn ehit edilmi ve bu suretle, mslmanlar n
nnde daha geni bir fitne kaps almtr. Bu fitnenin glgesi altnda ra
frkas yeerip byd gibi, `Alrinin imameti zamannda da raya kar
havric zuhur etmi ve mslmanlar, bu iki frkann bayra altnda mca-
delelerine devam etmi lerdir.

2. Cemel ve ffin Muharebeleri

`Os~ bn `Afnfn ldrlmesinden be gn sonra Medine halk 'A-


li bn Ebi biat etmi bulunuyorlard42 . Bununla beraber, `Osmn'n
katli olay, baz sahabe aras ndaki ehemmiyetini henz kaybetmemi ti. Bun-
lar her eyden nce, kaatillerin bulunarak cezaland rlmalarn istiyorlard.
Fakat bu, zannedildi i kadar kolay bir i deildi. Yukar da da kaydetti i-
39 et-Tabari, T rlh, III. 335.
40 Ayn eser, III. 336.
41 bn Sebe' Eb Zerr'den sonra Ebii'd-Derd'ya gitmi ve ayn eyleri ona da sylemi -
tir; fakat Ebu'd-Derd, "sen kim oluyorsun, zannediyorum ki sen bir yahudisin" diyerek onu
kovalamtr. Daha sonra `Ubde bnu' - mit'a gitmi ve fakat `Ubcle onu Mu`viye'ye
gstererek "i te, Eb Zerr'i senin zerine kkrtan adam" demi tir. Muhtemelen bundan son-
ra bn Sebe' am'dan karlmtr. Bu konudaki haberler iin bak: et-Tabarl, III. 335.
42 Ayn eser, III. 454.

28
miz gibi, Halifenin evini saran asiler, M r'dan, Kfe'den ve Ba radan ge-
len iki binin stnde kalabal k bir cemaat te kil ediyorlard ve hepsi de Ha-
lifeden ikayeti idiler. Bu bakmdan aralar nda belirli bir sulu yoktu; bel-
ki hepsi de sulu idiler. Halifenin katli esnas nda Medine halknn hi bir
harekette bulunmamas ve syan hareketini deta tasvib eder bir durum
taknmas da sulularn cezalandrlmas iini gletirecek meselelerden
biri idi. Yeni Halife 'Ali bn Ebi Talib, bu glkleri gryor ve hareketi
mmkn olduu kadar geciktirme e alyordu. Bununla beraber, ba larn-
da Ummul-Mdminin 71.i e ile Talha ve Zubeyr'in de bulundu u sahabiler-
den bir gurup, sulular n hemen cezaland rlmas iin acele gsteriyorlard .
Bu sralarda Mekke'de bulunan 'A ie, 'Osman'n mazIn olarak ldrl-
dn sylyor, halk intikam almaa davet ediyordu'.
Davann gerekle tirilmesi iin Mekke'de bir toplant yaplmt. Bu
toplantya Medine'den gelen Talha ve Zubeyr, Ba ra'dan gelen 'Abdullah
bn 'Amir, Yemen'den Yana bn Umeyye ve Sa`id el-Velid bn
`Ukba ile sair Umeyye o ullar katlmlard44 . Uzun mnaka alardan sonra,
Bara'ya gidilerek i e oradan ba lanmasna karar verildi. Ummu'l-Mu'mi-
nin 'Aie yle diyordu: i Baral karde lerinizle hallediniz; e er onlar bu-
nu reddederlerse am halk size yeter'''.
`Ai e ve dier baz sahabilerin Ba ra'ya hareket ettikleri ve `A.ie'nin
'Osman hakkndaki szleri 'Ali'ye ula nca, o da harekete gemi ve er-Re-
beze'ye kadar gelmi ti". Maksad brlerini durdurmak ve her hangi bir
hadisenin kmasn nlemekti. Di erleri ise, Bara'ya varm lar ve ora emi-
ri 'Osman bn Huneyf ile aralar nda geen bir atmadan sonra, emin ber-
taraf ederek Ba ra'ya girme e muvaffak olmu lard'".
Bundan sonraki hadiseler sratle cereyan etmi tir. 'Ali, Kfe'den te-
min ettii yardanclarla birlikte Ba ra'ya gelerek `,;^kie
- tarafyle mzakere-
ye girimi , msbet bir netice alma a muvaffak olmusa da ksa bir mddet
sonra patlak veren tarihin me hur Cemel harbini nliyememi tir.

Harbin zahiri sebepleri, a a yukar, yukarda zikretmi olduumuz


hususlardr. Bununla beraber, burada zerinde durulmas gereken mhim
bir husus daha vard r ki, biz bunun, slam dini ve aka'idi ile ok yakndan
ilgili olduu kanaatndayz. Bu da, harbin zahiri sebepleri yan nda baz giz-

43 bn Kuteybe, el-I nme ve's-siyse, I. 52-53; et-Tabari, Trih, III. 469.


44 et-Tabari, Trr I , III. 469.
45 Aym yer.
46 Ayn eser, III. 473. 'Ali'nin niyeti, kendisine biat etmiyen am valisi Mu'viye zeri-
ne yrmekti ve bunun iin haz rlanyordu.
47 Bak: et-Tabari, Trih, III. 485.

29
li sebepleri"). bulunmu olmasdr. Ancak kaynaklar, bu meseleyi kat'i suret-
te ortaya koymaktan uzakt r. Bize yle geliyor ki, ne Ummu'l-mu'minin
`.71.ie ve taraftarlar , ne de 'Ali ve adamlar , Ba ra'ya ktklar zaman, bir-
birleriyle at mak gayesi gdyorlard . `.7kie'nin gayesi, e IrVta hazrlk-
larn tamamhyarak Medine'yi istil etmi olan silere kafi bir darbe indir-
mek ve bu sretle, `Osmn' n kaatillerini cezaland rmakt phesiz byle
bir hareket, herkesten nce `Ali'den beklenirdi. Fakat Medinede Yenice dev-
let idaresinin ba na gemi olmas sebebiyle, elinde s lere kar hemen ha-
rekete geirebilece i bir kuvvet yoktu. Bi' at, Medine ierisinde tamamlan-
m olmakla beraber, di er beldelerden henz msbet bir cevap gelmemi ti.
`Ali, `kie'ii". pe inden Ba ra'ya yrd zaman gayesi, onunla harbe
girmek ve taraftarlar yle birlikte hepsini susturmak de ildi; fakat bir anla -
ma zemini temin ederek meseleyi beraberce halletmekti. Ancak hdiseler,
her iki tarafn da gayesi dnda inki af etti ve ba ka miller, onlarn birbir-
leriyle arpmalarna yol at . Biz bu millerin ba nda, daha nce `Osmn-
n katli olaynda byk rol oynayan bn Sebe' ve adamlar n gryoruz.
Eer bn Sebe', daha M r'da iken 'Ali adna vasyyet fikrini ortaya atma-
m , `Osinn' n 'Ali'nin hakk olan imamlk ve halifelik makamm gasbet-
tiini ileri srmemi olsa idi, Cemel harbinin zuhurunda ba ka sebepler ara-
mak lzumunu hissetmiyecek, hi olmazsa, biraz nce i aret etti imiz gibi,
harbin zuhurunun slam dini ve ak'idi ile ilgisi bulunabilece ini dnmi-
yecektik.
bn Sebe' ve adamlar , `Tkie'nin kendilerine kar harekete geti ini
biliyorlard. Hatt, bizzat bn Sebe'in de dedi i gibi, 2500 veya 2600 kiilik
bir apulu alay ile `A.ie'nin karsnda duramyacaklarm da ok iyi anl-
yorlard". Hele ` ki e'nin 'Ali ile anla mas ve iin sulh yolu ile halledilmesi
halinde as lerin kbeti belli olmu demekti. bn Sebe', bunu da biliyor ve
arkada larna yle diyordu: "Sizin hayatnz, halkn birbirine dmesine
ve Allah'n `Ali'yi, Talha, Zubeyr ve onlar n grnde olan kimseleri ba ka
eylerle me gul etmesine ba ldr"49 Halkn birbirine dmesi ve s lerin bir
kenarda unutulmas ...Yani 'Ali ile `Aie arasnda ok yakla m olan harbi,
her ne bahas na olursa olsun krklemek ve bundan zami derecede istifade
etmek. Filhakika bn Sebe', bu d ncesini tatbik mevkiine koymu ve tam
bir muvaffakyet salamtr. 36 Hicri senesinin bir CumMi'l-lpra gecesi
`Gie ile aras nda hi bir at ma olmadan sevinli bir anla ma olmu ,
taraflar rahat bir gece geirmek iin kararghlarma ekilmi ken sulbtan
korkan bn Sebe' ve adamlar ", gizlice harekete gemi ler ve sabaha kar
48 et-Tabari, T5.rit , III. 507.
49 Ayn eser, III. 508.
50 et-Tabari, T'nrib, III. 523.

30
herkes uykuda iken 'Ai enin karargah na saldrarak tarihin "Cemel" ismini
verdii, mslmanlar arasndaki ilk kanl hdiseleri yaratmlardr". Ya-
rs 'Ali tarafndan, yars da `gie tarafndan olmak zere on bin l b ra-
klan bu harpte, `21..ie hezimete u ramtr.52 Talim ve Zubeyr, lenler ara-
sndadr.
Cemel harbinden sonra Ba ra'dan Kfe'ye dnen o zamana kadar
kendisine biat etmemi olan am valisi Mu'aviye'ye bir eli gndererek brat
etmesini istemitir." Fakat Mu'aviye, am'da bulunan baz sahabe ve kuman-
danlarm toplyarak 'Ali'nin talebini gzden geirmi ve neticede ona u
cevab gndermitir: 'Oman' n kaatillerini cezaland rmadka, veya onlar
bize teslim etmeike 'Ali'ye bi`at etmiyece iz.
Mdaviye'nin bu cevab zerine, 'Ali, kuvvetlerini topl yarak am yo-
luna km , Mu'aviye de 'Ali'nin harekete geti ini haber alarak `Irak'ta
ffin mevkiine do ru yrme e ba lamtr. ki taraf kuvvetleri, 36 Hicri
senesi Zi'l-klcce aynda, bu mevkide karlam ve tarihin ffin harbi ad-
n verdii, Cemelden sonra ikinci byk muharebe cereyan etmi tir. Harp,
tamamiyle 'Ali'nin lehine dnmek ve am ordusu bozguna uramak zere
iken, Mu'aviye, takkim fikrini ileri srmek suretiyle bozgundan kurtula-
bilmi ve daha sonra da hadistin seyrini kendi lehine evirme i baarm -
tr. Mu`aviye'nin bu husustaki ilk hareketi, da lmak zere olan askerlerine
ellerinde bulunan mushaflar havaya kaldrtarak, ihtilf, Kur'na gre hal-
letmeyi izhar etmesidir. 'Ali, harbin devam n ve yakla m olan neticenin
kat'i olarak alnmasn istiyordu. Ancak askerlerinden bir k smnn, Kur-
nla hkmedilmesi hususunda Mdaviye ordusunun teklifini kabul etmesi
ve bunda srar, 'Ali'nin de ayn fikri kabul etmesine sebep olmu tur. 'Ali
ile Mu'aviye aras nda cereyan eden harp bu srede son bulmu olmakla be-
raber, 'Ali'nin askerleri aras nda yeni bir hareket ba gstermi ve garip bir
tecelli olarak, tahkim fikrinde srar edenler, anla mann tahakkukundan
sonra, talkimi kabul ettii iin 'Ali'yi sulama a ba lamlard r. Bu suret-
le ortaya kan anla mazlk mslmanlar arasnda yeni ve daha iddetli bir
ihtilaf kap snn almasna sebep olmutur.

3. Siyasi Frkalarm Zuhuru

a. Ca Frkas

Hazreti Peygamberin vefat ndan sonra, hilfetin. Ibr Ebi


gemesi gerekti ini savunan bir tifenin te kil ettii mezhebe bu isim veril-
51 Ayn eser, III. 518.
52 Ayn eser, III. 543.
53 Ayn eser, III. 560.

31
mitir. Mezhebin hilafet meselesinden zuhur etmesi, onun siyasi bir hviyet
ta dn akca gsterir. Bununla beraber, yukar da da belirtti imiz gibi,
slam siyasetinin din ile yak ndan ilgili olmas dolaysyle din, bu siyasetin
meneini te kil eder ve siyasi mezhebler, esas kidelerini Binden al rlar. An-
cak bu kaidelerin, bazen dini esaslardan uzakla mas , mezhep ierisinde,
itikad ve iman meselelerinde kendine has bir gr n zuhuruna sebep olur.
te bu bakmdan, i`a mezhebi de, di er mezhepler gibi, siyasi bir mezhep
olarak ortaya km , zamanla, mmessillerinin itikadi meselelerdeki de i-
ik gr leri sebebiyle itikadi bir mezhep hviyetine brnm tr.

Si`a, nc Halife 'Osman bn 'Affan devrinin sonlar na doru tc ek-


kl etmi , 'Ali bn Ebi Talib zaman nda daha ok byyp geni lemi bir mez-
heptir. Emeviler devrinde, 'Ali o ullarna yap lan zulmler sebebiyle mez-
hebin taraftarlar daha da artm ve onlara kar duyulan sevgiyi de kuvvet-
lendirmitir. Mu'aviye taraf ndan ihdas edilen 'Ali ve taraftarlar na svme
adetim, ayn ekilde, 'Ali sevgisinin artmas na yol amtr.
Hazreti Peygamberin vefat zerine, 'Ali'nin, onun yerine imam ve ha-
life seilmesi iin ileri srlen teklifin, l'ann zuhurunda ne dereceye kadar
rol oynadn tesbit etmek gtr. Bununla beraber, 'Osman' n hilafeti za-
mannda, Msr'da 'Ali adna da'ilik yapan ve hilfetin, 'Ali'nin hakk oldu-
u halde, 'Osman' n, bunu ondan gasbetti ini ileri sren bn Sebe'in", Haz-
reti Peygamberin vefat zerine ortaya kan imamet meselesindeki bu ilk
ihtilftan ustalkla faydaland anla lmaktad r. Halbuki Hz. Peygamber,
vefat etmeden nce ileride yerini i gal edecek bir kimse b rakmam t . E er
byle bir durum olsa idi, mslmanlar onun tavsiyesini bir emir telakk e-
derler, hi bir mnaka aya meydan vermeden onu yerine getirirlerdi. Bunun-
la beraber, hastal esnasnda, Ebil Bekr'i, mslmanlara namaz k ldrma-
s iin bir ka defa vazifelendirmi olmasn, sahabe, imamet ve hilafet iin
bir iaret kabul etmi ler ve onu semi lerdir. Ebl Bekr, hayatnn sonlarn-
da, ayn vazife iin Mslmanlara `Omer'i tavsiye etmi ; nc Halife "Os-
mn ise, `Omer'in bir ba ka sahabiyi arzu etmesine ra men, alt kiilik bir
Ara aras ndan seilmitir Grlyor ki ilk halife devrinde imametin
verasetle hi bir ilgisi yoktur. Di er taraftan, byle bir idare tarz , hrriyet-
le idare edilme e alm olan 'Arab tabiatna da uygundur. Halbuki Msr-
da zuhur etmekle beraber 'Irak'ta geli en ve kuvvet bulan i`a mezhebi,
verasetle intikal eden hkmdarl k idaresine alk, seim yolunu bilmeyen
Frslerin tesiri ile, imameti, Peygamberden sonra do rudan do ruya 'Ali'ye
54 Mu`5viye'nin, Kiif'ye vali tayin etti i Muire bn u`be'ye, 'Ali ve ashab na etmet-
meyi terketmemesi hususundaki tavsiyesi iin bak: et-Tabari, IV. 188; bnu'l-Eir, el-K5-
mil, III. 234.
55 et-Tabari, T5r113, III. 378.

32
hamletmi , ona tekaddm eden halifeyi, hakk sahibinclen zorla alan g-
splar olarak ilan etmi tir. Bu mezhebe gre, madem ki Hz. Peygamber, ye-
rini alacak bir evlat b rakmamtr, o halde bu makam n en yakn vrisi,
onun amcas olu "Alrclen ba kas olamaz. Ayn ekilde Frsler, hkmclar-
larma takdis nazar yle bakmaya almlardr; ble bir nazarn ra mezhe-
binde 'Ali ve evlatlarma tevcih edilmesi de garip kar lanmamak gerekir.
Onlara gre imama itaat, her eyden nce vacibtir; nk ona itaat, Allah'a
itaattr.56 Maamafih, 'Ali ve o ullarna isnd edilen bu kudsiyyetin, yahudi
meneli olduunu kabul etmek de akla yak n gelmektedir. nk le a mez-
hebinin Mr'da ilk banisi olan ve 'Ali'nin takdisini ilk defa izhar eden bn
Sebe', bir yahudiden ba kas deildi." bn Hazm'in aklamasna gre, ya-
hudiler, lyas ve Fenhas ibnu'l- kzar'n bu gne kadar hayatta olduklar n
ileri sryorlard . Bugn, Hz r ve ilyas' n halen ya ad inanc da bunun
kalntlarndan ba ka bir ey de ildir."

bn Sebe'in 'Alryi, Hazreti Peygamberin vasisi olarak tavsifi, Muham-


med (A. S.) in birgn yeryzne geri dnece i fikrini yaymaa almas,
`Ali'nin ldrlmesi zerine de, onun lmedi ini, Hz. 'Isa gibi semaya ekil-
diini, nasl ki halk, aslnda 'Isa yerine bir ba ka ahsi maslab grd hal-
de 'Isa'nn ldn ileri srdlerse, havaricin de, 'Ali'nin yerine ldrlen
bir berzerini grdkleri halde 'Ali'nin ldrld n ileri srdkleri...gibi
eitli fikirler de yine bu eski itikad kalntlarndandr." Fakat men e ne
olursa olsun, riler, bu tesirler alt nda 'Ali'nin ve ondan sonra gelen imam-
larn lmediklerine, semaya ykseltildiklerine ve bir gn yeryzne dnp
dm.adarndan intikam alacaklarna inanmlardr.6

ra aras nda, 'Ali sevgisinden ziyade, ba ka maksatlara ma-t -af olarak


yaylp gelien bu akidelerin en korkuncu, phesiz, 'Ali'nin ulahiyyetini
iddia eden bir grtr. Mutedil ra imamlarndan bn Ebil-Hadid'in de
kaydettii gibi, bu akidenin de mucidi yine 'Abdullah bn Sebe' olmu tur:
Birgn, 'Ali'ye "sen, sensin" kelimelerini tekrarhyarak sokulan bn Sebe'e
"ben kimim" diye sormas zerine, "sen Allah'sm" cevab n vermitir. 'Ali,

56 Ahmed Emin, Fecru'l- slam, s. 271.


57 et-Tabari, Tril , III. 378.
58 tim Ilazm, el-Fa l fi'l-Milel ve'n-nihal, Bu gibi ak'idin Si`a mezhebi taraf n-
dan vazolunmayp yahudi mesihi meneli olduu Goldziher tarafndan da ileri srlmtr
(Bak: el-`Akide ve' -Seri`a fi'l-Islm, s. 192). Keza Ahmed Ernidin Wellhausen'den
naklettiine gre, ra akidesinin men ei yahudiliktir; nk kurucusu bn Sebe' bir yahudi-
dir (bak: Fecru'l- slam, s. 277). Bununla beraber Dozy'ye gre yukar da akladmz se-
bepler dolaysyle, bu akid frisidir (bak: Ahmed Emin, ad geen eser, s. 277).
59 el-Bagddl, el-Fark beyne'l-firak, s. 143; et-Tabari, Tarih, III. 378.
60 el-Bagdfdi, el-Fark beyne'l-firak, s. 143; et-Tabarl, Tarih, III. 378.

33
orada bulunanlara bn Sebe'in yakalanmas n emretmise de, onu kendi
grne sahip olan kimseler al p gtrm lerdir.'
Sra frkas, bidayette, bn Sebe'in telkinleriyle te ekkl etmi olsa bile,
ileri srdkleri gr lerin hepsi, btn riler tarafndan kabul edilmi deil-
dir. Kalplerinde gerekten 'Ali ve evlad sevgisini tayan baz mslman-
lar, 'Ali hakknda ifrad dereceye vard rlm olan inanlar n asl gayesini
anlamakta glk ekmemi lerdir. Bununla beraber, sramn milel kitap-
larnda grlen e itli kollar, 'Ali ve evlad hakknda beslenen bu sevginin,
muhtelif derecelerde bn Sebe'in tesiri alt nda kalm birbirinden farkl te-
zahrnden ba ka bir ey deildir.
Hulefa-i Ra idin devrinin sonlarna doru te ekkl etmi ra mezhebi-
nin ak'idini, burada hulsa etmek gerekirse, bunlar balca drt gurupta
zikretmek mmkndr; bu ak'id, Islam n ok erken denilebilecek bir devrin-
de, mslmanlar, birbirleriyle kanl bir ekilde mcadeleye srkleyecek
derecede paralam bulunuyordu:
1. Ric`a: Bu akideye sahip olan bir tak m nler, lmediine,
hayatta ve gizli olduuna, birgn geri dnp arz "'adi" ve "cevr" ile dol-
duracana inanyorlard. Bunlardan bazlar, ayn inanlar Muhammed
Ibnu'l-Hanefiyye hakk nda beslerler (Keysaniyye). 62
2. Nbvvet: Baz iea frkalar, Muhammed (A. S.) den sonra nbv-
vetin 'Ali'ye intikal etti ini, bazlar da Cebra'ilin, risaleti yanl lkla Mu-
hammed (A. S.) e getirdi ini, halbuki bu hakkn, ashnda 'Ali'ye ait oldu-
unu iddia ederler (Gurabiyye). 63
3. Ulhiyyet: Baz nler de, 'Ali'nin uliihiyyetine inanm lardr (Se-
be'iyye). 64

4. Takyye: dare ba nda olan halifeye veya valilerine itaatlar n izhar


etmekle beraber, kendi imandan hakkndaki grlerini gizlerler ve gizli o-
larak bunlar yaymaa alrlar. Vasat, ne redilen bu gr lerle msait bir
duruma gelince, hakim olan idareyi silah kuvvetiyle devirmeyi kendileri iin
farz addederler. Bunlara gre tak yye, dinin bir cz'dr. Bu iddialar n,
baz Kur'an yetlerini te'vil etmek suretiyle isbat etme e alrlar.
Netice: islami fetihlerin geni lemesinden sonra, mslman topluluk,
muhtelif din ve mezheplerde birok kavimlerle kar damtr; bu kavim-
lerden biro u ve belki de hepsi slama girmi olmakla beraber, daha evvel-
61 Iln erhu Nehei'l-belE a, I. 425.
62 Bak: el-Ba dAcli, el-Fark beyne'l-firals s. 26.
63 Ayn eser, s. 152.
64 Ayni eser, s. 18.

34
ki dini duygu ve dncelerinden syrlamam, bunlar Islam ak'idi ile
mezcederek yeni ve tabiat yle Islam d alcideler vcuda getirmi lerdir. Bu
durum, slama kasdeden tifenin faaliyetini fazlas yle kolaylatrm , bir
taraftan ihtilal ate i krklenirken, di er taraftan eski din ve mezhep ak %
deleri yeniden canland rlarak, bunlara slami bir renk verilme e allm-
tr. Eski itikadlar nn tesirinden henz kurtulamyan baz mslmanlar ise,
daha evvelki akidelerinin. Islami bir renge brnm olarak karlarna k-
mas halinde, onlar kabullenmekte tereddt gstermemi lerclir. ra, byle
bir gelimenin en gzel rne ini te kil eder. Bunlar, asl nda mslman bir
topluluk olmakla beraber, tarihiler, akidelerinin esas n bazen yahudilikte,
bazen de eski Frs dinlerinde ararlar.

b. ljavc7ric

rann teekkl ile havaricin zuhuru aras nda uzun bir zaman fark
yoktur. Her ne kadar `Ali taraftarl , daha nce de i aret etti imiz gibi,
Hazreti Peygamberin vefat ile balam ve baz sahabiler, onun hilfete ge-
tirilmesi fikrini ileri srm lerse de, bu fikir, 'Osman' n son gnlerinde ba -
layan ve 'Ali'nin hilafeti ile daha ok iddetlenen `Ali taraftarh ndan ta-
mamiyle farkl idi. Bu bakmdan ramn, 'Ali zamannda bir frka olarak
teekkl ettii kabul edilirse, havaric de ayn zamanda ve 'Ali taraftarlar
arasndan zuhur etmi tir.

Yukarda Cemel ve ffin sava larnn neticesi olarak, 'Ali'nin, yine


kendi taraftarlarnun srar zerine tahkim fikrini kabul etti ini ve Mdavi-
ye ile bir anla maya vardn, fakat, garib bir tecelli olarak, tahkim fikrin-
de srar edenlerin, sonradan, tahkimi kabul etti i iin 'Ali'ye iddetle cephe
aldklarn kaydetmitik. `Ali ordusundan, ona kar cephe alan 12 bin ki-
ilik gurup, Kafe civar nda Harara' denilen bir mevkie yerle mi ve orada
`Ali'ye syanlarn ve huruclarnu ilan etmi lerdir'. Onlar n bu e it tasar-
ruflarnda dayand klar balca nokta, inand klar bir fikrin mdafaas iin
Mdaviye ordusuna kar harbe giritikleri zaman, hak zere olduklar na
kuvvetle inanmalar ve hi bir iiphenin, onlarn bu inanlar zerine bask
yapmadn bilmeleri idi; halbuki 'Ali'nin, hezimetle kar karya gelmi
olan Mdaviye ve ordusu tarafndan ba vurulan hileye boyun e mesi, u-
runda harp ettikleri ve lm gze ald klar inanca phe kartrm , onu
zayflatm ve hatt yoketmi ti66 . I-Javric, bu esas zerine k sa bir zaman ie-
risinde vcut bulup geli mitir. Maamafih `Alryi tahkim fikrine zorhyan-
larn, yine onlar olduu gznnde bulundurulursa, 'Ali'ye kar ayaklan-

65 es- ehristffill, el-Milel ve'n-nihai, I. 115.


66 Bak: Ahmed Emin, s. 256.

35
malarnda, baka sebeplerin de olabilece i akla gelir; fakat imdiki halde,
kaynaklarn da ittifakyle tahkim hdisesi, havricin zuhurunu haz rlayan
balca mil olarak grlmektedir. 67
avaricin, imamlar ve halifeler hakk nda ileri srdkleri birtak m
grler, bu gr lere istinaden yap lacak halife seimlerinde kendilerinin
de hak shibi olduklarna inanmalar, 68 daha do rusu, hilafet meselesinden
`Ali'den yz evirip istiklllerini ilan etmeleri, bu mezhebin de i`a mezhebi
gibi siyasi bir te ekkl olduunu gstermektedir; fakat daha nce de i aret
ettiimiz gibi, bu as rda siyasi mesail, dini mesail ile bir ve ayn eydir. Di-
ni talim, devlet siyasetinin zerine kal n olduu esaslardan ba ka bir ey
deildir; bir ba ka ifade ile siyaset, dini esaslar zerine kurulmu tur. Bu
itibarla, siyasi her hangi bir mesele hakk nda verilecek hkmn men eini,
o meseleye terettp eden dini mesail te kil eder. Ilavarie, nce tah-
kim fikrini kabul etti i iin hatal saymtr; bunu, nc Halife 'Osman
bn `Affan.'m baz davranlarndan dolay sulandrlmas takip etmi , son-
ra da Cemel ve ffin sava larnn mes'ulleri hakknda ileri srlen su ve
hatalar gelmi tir. 69 Havaricin, halifelerle di er harp mes'ullerine isnad et-
tikleri hatalar n, ilk bakta siyasi gr ve davramlarla ilgili oldu u an-
lalmaktad r; ancak bu hatalar, havarie taraf ndan dini ynden de erlen-
dirilmi ve bunlarn iman ve kfr ynnden dereceleri ara trdmtr. Bi-
lindii gibi Kur'an, insanlar n dnyevi gidiatlarna uygun olarak baz mer-
tebeler zikretmi tir. Mesela, iman, kfr, fsk ve nifak bu mertebelerden
olup, davranlar bunlara uyan kimseler de m'min, kafir, fasik ve mna-
fk isimlerini almlardr. Buna gre havaricin nazar nda hata ilemi bir
kimse, byk gnah shibi ( ahibu'l-kebire veya murtekibu'l-kabire) dir;
fakat byk gnah sahibi, yukar da zikretmi olduumuz iman-kfr mer-
tebesinden hangisine dahildir? te, havarici di er frka ve mezheplerden
67 Burada 'Abdullah bn Sebe'in, havricin zuhurunda da byk rol oynad dnle-
bilir. Her nekadar o, 'Ali'ye kar ok iddetli sevgi hisleriyle me b olduunu izhar ediyor ve
`Omn'n hilMeti zamannda 'Ali nmna ortaya atlan dilerin ba nda geliyor ise de aslnda
halk arasnda yaymaa alt akaid, slm dinine tamamen yabanc idi. 'Ali'nin, Hz. Muham-
med'in vasisi oldu unu iddia ederek yasaya akidesini mslmanlar aras nda ilk defa yayan
o idi (Tabari, III. 378). nce Hz. Muhammedin, sonra da 'Ali'nin isimlerini zikrederek bir gn
yeryzne dneceklerini sylemek suretiyle rica akidesinin yarat cs yine o idi (el-Ba ddi,
el-Fark, s. 143). Halifelere kar syan bayra n ilk defa aan keza bn. Sebe' idi. Bilhassa bu
bakmdan, onun dnceleriyle havricin syam ve halifeleri tekfiri aras nda byk bir benzer-
lik grlr. Di er taraftan, 'Ali'nin talikin.1 fikrini kabul etmek suretiyle Mu'viye'nin fikrine
katlmas da, bn Sebe'in bu kitleye a lad inanc tamamen ykmtr. Bu bakmdan `Ali,
vazifesinde sadakat gstermemi tir.
68 Bak: e -Sehristni, e 1-Milel ve'n-nihal, I. 116. Havrice gre imam I.urey 'ten
olabilece i gibi sair kabilelerden de olabilir; bunun iin her hangi bir art ko ulmamtr.
69 Bak: Ayn eser, 1. 117.

36
ayran ba lca esas, bu konuda verdikleri hkm olmu tur; onlara gre, sa-
hibu'l-kebire, kafirdir. nsan kebire ile islamdan kar ve Cehennemde sir
kffr ile birlikte daimi kal r."
13 avaric, bu hkm ile, slam itikadiyatnda yeni bir devir amtr.
O zamana kadar, dini esasa da istinad etse, asl nda siyasi olan ihtilaflar, bir
yenisini daha kazanm ve bu sefer mslmanlar, birbirlerini tekfir etme e
balamlardr. Daha ak sylemek gerekirse, siyasi ihtilflar yan nda bir
de itikadi ihtilaflar zuhur etmi , Kur'an ve Sunnetin getirdi i aka'id, ms-
lmanlar aras nda mnaka a konusu olmu , Kur'an ve Sunnette hi zikre-
dilmeyen bir tak m yabanc meseleler ise slam itikadiyat iinde mtalaa
edilmitir.
ljavarice gre, serbest seime istinad eden Elia. Bekr ve `Omer'in hil-
fetleri sahibtir 'Osman bn `Affan' n hilafeti de sahib olmakla beraber, hi-
lafetinin ilk alt senesinden sonraki devrede, vilyetleri kendi akrabalar na
tahsis ettii, kendinden nceki iki halifenin yolundan uzakla t ve layk
olmayan davranlarda bulundu u iin, byk gnah i lemi ve bu gnah
zerine lm tr. 'Ali, kendisiyle Mdaviye aras nda cereyan eden SIMI].
muharebesinde, Mu'aviye'nin ileri srd tahkim fikrini kabul edinceye
kadar hilafeti sahibtir; fakat talkim fikrini kabul etmekle kafir olmu ve
kfrnden tvbe etmemi tir. Mu'aviye ise, istibdad ve hilafeti hak shi-
binden gasb dolaysyle kfr ilemitir." Buna gre, 'Osman ve ondan uzak
durmayanlar, 'Ali ve ras, Mu'aviye ve adamlar, hepsi de havaricin
nazarnda kafirdirler, kanlar helaldir72 .
Grlyor ki, havarice gre mslmanlar n ekseriyyeti, kendi gr ve
inanlarma sahip olmadklar iin, kafirdirler. Bir taraftan cretini deme-
dike bir hristiyandan hurma kabul etmezken, di er taraftan 'Abdullah
bn ljabbab gibi bir sahablyi, 'Osman ve `Alryi hay rla yacletti i iin l-
drmeleri, bir taraftan taassup derecesine vard rdklar takva ve ihlasa
smsk sarhrken dier taraftan, en basit slami kaidelerden inhiraflar ve
biroklaruu reddetmeleri, anla lmas g bir haleti riihyyeye sahip olduk-
larn gstermektedir. Maamafih, byk ekseriyetini bdiye Araplar mn te -
kil etmesi, aralar nda, ehirde yaam olanlarnn yok denecek kadar az
bulunmas, onlarn nasl mtenakz fikirlerde birle tiklerine k tutmak-
tadr.
Bdiye Araplar islamiyetten nce byk bir fakirlik iinde ya yor-
lard. adrlarndan, belki de srf yamachk iin kyorlar, ticaret kervan-
70 Bak: el-Badkil., el-Fark, s. 50; e - ehristnt, el-Milel, I. 122.
71 e- ehristkli, el-Milel, I. 118.
72 el-Ba dfdi, el-Fark, s. 50-51; e - ehristki, el-Milel, I. 120-121.

37
larndan ele geirebildikleri mallarla gein nee alyorlard. Islmiyet,
kendi aralarnda, birbirlerine kar takip ettikleri muamelelerinde, az veya
ok messir olmu olsa bile, maddi ya aylarn deitirmemi , daha do -
rusu kantlarn doyurmamt. Yine bdiyede ya yorlar, yine ln sert
ve iddetli hayat artlarna gs germiye alyorlard. Islmiyete inan-
mlard ; fakat yeni din hakknda bilgileri yoktu; aralar nda Kitap ve Sun-
nete vukufu olan tek bir kimse hemen hemen yok gibi idi. Btn emellerini,
bu kasvetli hayat ierisinde, islmiyetin telkin etti i hiret hayatnda top-
lamlard. te, bir taraftan islmiyetin ok az n izale edebildii cahili fikir-
leri, dier taraftan yine islmiyetin, verdi i baz itikadi gr ler, dar bir d-
nce erevesinde badiye Araplar mn fikir hayatn te kil ediyordu ve `AIT
ile Mu'aviye arasnda cereyan eden harbe i tirak ettikleri zaman, byle bir
taassub iinde yayorlard . Talkimi kabul etmilerdi; fakat Mu'aviye lehine
neticelenmesini, kasvetli hayatlar nn devamna bir i aret saydlar. Bir ta-
raftan Mu'aviye'yi gas p olarak ilan ederken, `AlVyi, tahkimi kabulnden
dolay tekfir ettiler; bir taraftan da hilfetin Kurey iler elinde kalmas nda
her hangi bir kurtulu aresi grmedikleri iin halifenin, halk aras ndan
,

serbest bir seimle i bana getirilmesi fikrini savundular. Islmiyet hak-


kndaki dar bilgileri ve taassuplar , en kk hatalara dahi iddetle kar
koymalarna yol at. Kendi inanlarna ayk r telkki ettikleri bir takm
davranlar da kfrle vas flandrdlar.
Aralarnda, onlara Kitap ve Sunneti do ru olarak retecek bir kim-
senin bulunmamas , okuduklar Kur'an ayetlerini veya kendilerine ula an
nebevi hadisleri, sadece anl yabildikleri kadar izah ve tefsir etmiye sevke-
diyordu: Ayetin kimler hakk nda ve ne maksatla n.azil oldu unu, hadisin
kimler hakknda ve ne maksatla sylendi ini aratrmyorlard ; belki de
ayetin nuzalnde, veya hadisin vuradunda her hangi bir sebebin mevcudi-
yetini ve bu sebebin bilinmesi gerekti ini de bilmiyorlard. Cehaletleri, on-
lar, ou kafirler ve m rikler hakknda nazil olan ayetlerin zahiri mana-
larna gre hkm vermiye sevkediyordu. Onlara gre hacc terkeden 14-
firdi; nk bu hususta nazil olan ayette

j.d cysj 11),a;;,,, (bu) eve haccetme e yol


bulabilenlerin (onu haccetmeleri) Allah'a kar bortur; kim bunu inkar
ederek kafir olursa (vars n inkr etsin), Allah, btn ale rderden mste -
nidir"73 deniliyordu ve bu yete dayanarak haccetmiyen kimsenin kfrle
vasfedildiine inanyorlard. Yine onlara gre hacc terketmek byk g-
naht ; o halde byk gnah sahibi, kafirden ba ka bir ey deildi 74.
73 Ali 'Imrn sresi 3, y. 97.
74 Ibn erhu Nehei'l-Bel a, II. 307.

38
j "Allah'n indirdikleriyle
hkmetmiyenler, i te onlar kafirdirler " 75 ayeti, iddialar na mesned
olarak en fazla ba vurduklar yetlerdendi. Kur'an]. terkedip kendi
hevesine gre hkmedenler, en byk gnah' i lemi olanlardr. Bunlara
kafirden ba ka bir ey denilmez.76 Ijavaricin bu gr , tabiatyle ameli
imamn bir cz' olarak kabul etmelerine yol am tr. Bir insan, diliyle ik-
rar eder ve sonra da salt, zekt, hacc ve savm gibi Islam' n en mhim farz-
larn' yerine getirmezse, iman n bir cz'n ifa etmemi saylr ve dil ile ikrar,
ona efaatc olmaz; dolayslyle kafirler zmresine iltihak etmi olur.
Havaricin, amelleri imann bir cz' saymas ve dolayslyle byk g-
nah sahiplerini kfir olarak ilan etmesi, o zamana kadar mslmanlar a-
rasnda hakim olan inan ve itikada ayk r idi. Gerek Kur'nda ve gerekse
Hz. Peygamberin Sunnetinde bu hkme varacak hi bir nass olmad gibi,
hi bir sahabi de havaricin huccet olarak ileri srd ayet ve hadisleri, on-
larn tevil ettikleri ekilde tevil etmiyor ve onlarn anladklar manda an-
lamyordu. Netekim 'Ali, onlara hitap etti i zaman, bu mevzuya da temas
ederek yle demiti: "Benim hata i lediini ve kfretti imi iddia ediyor-
sunuz; fakat Muhammedin ummetinden olan di er mslmanlara niin da-
llet isnad ediyor ve onlar da benim hatamla suland ryor, benim gna-
lunda tekfir ediyorsunuz ? Siz gnah i leyenle ilemeyeni birbirine kar t-
ryorsunuz. Biliyorsunuz ki Hazreti Peygamber, evli oldu u halde zina ya-
pan bir erke i recmetmi , sonra da onun cenaze namaz m kilmtr; ailesini
de onun veresesinden addetmi tir. Keza kaatili lmle cezaland rm , mi-
rasn ehline brakmtr. Hrsz elini kesmi , mul an olmayan erkee celd
(sopa) cezas tatbik etmi sonra da onlara haractan mal vermi , mslman
kadnlarla evlendirmitir. Peygamber, onlar byk gnahlarmdan dolay
muahaze, ve Allah' n bu gibiler hakknda emretti i cezalar tatbik etmekle
beraber, isimlerini Islam dili aras ndan silmemi , haklarn demekten de
imtina etmemi tir". 77

Grlyor ki bavaricin zuhuruna kadar, mslmanlar aras nda gnah


sahibinin kafir olduuna dair her hangi bir inan mevcut de ildir. Sahabe,
Hazreti Peygamberin sz ve fiillerinden, byk gnah sahibinin islam Seri-
atndaki mevkiini anlyor, onu gnahndan dolay muahaze etmekle beraber,
gnah]. kfr derecesine karmyordu. Daha sonralar "ehli sunnet" in de
ittifak ettii gibi, gnah sahibinin, eriatn emrettii ceza ile tecziye edil-
75 Mt'ide sresi 5, y. 44.
76 bn erhu Nehei'l-bel a, II. 307.
77 Muhammed Eb Zehra tarafndan zikredilmitir; bak: Trihu'l-mehibi'l-is-
lmiyye, I. 77.

39
mesine ra men, iman ve kfr ynnden durumunu Allah' n takdirine b -
rakyor, o gnahtan dolay isterse onu cezaland raca na, isterse affedece-
ine inanyordu. Tabiidir ki sahabenin bu inanc , yukarda da iaret etti i-
miz gibi, Kur'n ve Sunnete dayanan gerek Islam itikad ndan baka bir
ey deildi.
Ilavricin, `Osman ve Mu'viye ile onlara tabi olan di er btn
mslmanlar, gnah sahiplerini ve hatta muhaliflerini 78 tekfir etmekle or-
taya k, slam lemini byk bir sars nt ile harekete geirdi. Murtekibu
1-kebire meselesi, gnn konusu olarak mslmanlar aras nda mnaka a
edilmee ba lad : Murtekibu'l-kebire, kfir midir, de il midir? Ayn mevzu
bir gn, el-Hasanu'l-Ba ri (. 110 /728) nin meclisinde talebelerinden birisi tara-
fndan ortaya atld ve el-Hasanull-Barrnin bu konudaki fikri soruldu.
Fakat yine talebelerinden olan V l bn kocas nn cevabn bekleme-
den murtekibu'l-kebirenin el-menzile beyne'l-menzileteyn yani iman ile kfr
arasndaki bir mertebede oldu u fikrini ileri srd. Bu suretle Vs l, hoca-
sna muhalif olarak onun meclisinden i`tiz/ etti veya hocas tarafndan mec-
listen tardedildi. 79 Vl'n, el-Hasanu'l-Ba fi meclisinden ayrlmas ve et-
rafna toplad talebelerle yeni bir ilim meclisi kurarak ders verme e ba -
lamas, slam itikad tarihinde yeni bir devir at . Zira V il ve talebeleriyle,
mdtezile mezhebi zuhur ve dersleriyle de "Kelm ilmi" ne 'et etmi bulunu-
yordu. Ancak biz, ilerde bu konulara tekrar dnmek zere, burada, Islam
ak'idinde vcut bulan e itli ihtilflarm di er sebeplerini ve Kelra lminin
douunu hazrlayan ve dolaysyle hadisilerin iddet nazarlarnn, m-
messilleri zerine ynelmesine nayak olan di er faktrleri ara trmaa de-
vam edece iz.

II. HARICI TES RLER

1. slam'm Arap Olmayan Kavimler Arasnda Yaylmas

Bilindii gibi, ilk islmi davet, 'Arap yar madasnda ba lad ve Pey-
gamberin hayat mddetince bu yar madaya mnasr kald. Mslmanlar,
d leme ynelmeden nce btn kuvvetlerini, bu daveti ve esaslar n yar-
mada hudutlar ierisinde yaymaa ve sbitle tirme e hasrettiler. Her yeni
nizamda olduu gibi, Islami nizamda da onu vcuda getiren esaslar n belir-
li bir arazi paras zerinde ve belirli ki iler aras nda benimsenmesi ve kuv-
78 Bak: el-Bagddi, el-Fark, s. 50. ljricilerin kollar ndan olan Azrikaya gre, ken-
dilerine muhalif olan btn mslmanlar m riktir; drlan, dn kfrdr. Kadu larun ve o-
cuklanm ldrmek mubahtr. ocuklar, ebedi olarak Cehennemde yanacaklard r.
79 el-Bagddi, el-Fark, s. 71; e - ehristfni, el-Milel, I. 48.

40
vetlenmesi gerekiyordu; o nizama inananlar n ve onu her e it tehlikeye kar
mdafaa edenlerin o almasndan sonra, dar hudutlar ap kuvvet ve m-
fazunu daha geni sahalarda yaymak elbette daha kolayd .
Islami davet, bu basit kide ile ba lad . Arabistan lnde, yaln z Mek-
ke'ye miinhas r kalan dar bir muht iinde islamn ilk klar grlme e
balad zaman, etrafnda henz iki veya ki i vard ; fakat ok gemeden
vcut bulan Islam devleti nnde, en byk ve en zengin, en kuvvetli ve
en azametli devletler boyun e diler.
Mslmanlarn, bu gnn insanlarm bile artacak derecede bu kadar
ksa bir zaman ierisinde kuvvet ve azamet shibi devletlere galebe almas ,
her halde, onlarn mal ve mlk edinmek veya mcerred toprak ve arazi ge-
niletmek iin harbe girmelerinin bir neticesi de ildi; fakat gayeleri, yeni
dini, nusrete kavu turmak, Allah ismini kavimler arasnda yaymak ve y-
celtmekti. Islamn getirdii nizam, kalplere ferahl k veriyordu; ona inan -
yorlar ve her hangi bir zora gelmeden kendiliklerinden ko uyorlard . Bu ise,
fetihleri daha da kolayla tryordu.
Peygamber devri, Arap Yar madas nda bulunan kabileleri yeni akide
etrafnda toplamak naksadyle giriilen fetih hareketlerinden ibaret kalm
olmakla beraber, Peygamberin, kom u milletleri de slama devat etti ine
burada i aret etmek gerekir. Baz devlet resislerine gnderdi i eliler ve ri-
saleler, ve hatt bu maksatla Bam diyar na kard bir ordu ve yine ve-
fatndan nce ikinci bir Rum seferi iin Usarne kumandas nda hazrlad
bir baka ordu, bu cmleden olarak zikredilebilir." Bu faaliyetler gsteri-
yor ki Hz. Peygamber, kendisinden sonra, halifelerinin takip edecekleri yo-
lu tesbit etmi ve bu suretle Eba Bekr ile ba lyan fetihleri kolayla trm-
tr.
Eba Bekr devri, biraz nce de i aret etti imiz gibi, ftahatla ba lam -
tr. Ridde harplerinin neticesinde Yemme fethedilmi , bunu am civarn-
da Ecnadeyn fethi takip etmi ve daha sonraki halifeler devrinde ise islam
Devleti, 'Irak, am, Msr, Ermenistan, Afrika ve Hindistan da iine alarak
geni lemitir.
Bu beldelerin fethinde as l gaye, slama davet olmakla beraber, fethe-
dilen yerlerde ya yan halk, mslman olmak iin zorlarrram tr; ancak
mslman olanlara, dier mslman araplarn hkm tatbik edilmi , 'Arap
ve 'Acem arasnda hi bir fark gzetilmemi tir. slama girmiyenler ise, yine
80 Hz. Peygamber 8 H./630 senesi yaz ortalar nda Bizans hududuna kadar (Tebk) bir
sefere kmtr. 10 H./632 senesinde ikinci bir sefer iin ordunun kumandas mUsme'ye vere-
rek hazrlklara balam bulunuyordu. Fakat bu sefer, ikmal edilmeden vefat etti. Bak: et-
Tabarl, Tarih, II.

41
kendi dinlerinin hkmlerini tatbik etmekte serbest b raklm , fakat slam
Devletine cizye demek ve rrtemleketlerinin idaresini mslmanlara terket-
mek gibi baz artlara tabi tutulmu lardr.

Islam ftuhat, btn lkelerde bu kaide zerinde geni lemi ve muh-


telif renk ve rka mensilb milletler, yeni dinin esaslarna byk bir imanla
balanarak slama girmi lerdir. Bunlarn, dini ve ilmi islam fikir hayat nn
gelimesinde tesirleri ok byk olmu tur. Dier taraftan, e itli milletlere
mensup pek ok kimse de ya cizyeden kurtulmak, veya glipler saf na geip
onlarla birlikte izaz ve ikram grmek iin mslman olmu , yahutta Islam
ak'idine fesat katabilmek gayesiyle islam kisvesine brnm tr. Fakat
her ne hal iin olursa olsun, Islam dininin Arap Yar madas haricinde ve ya-
banc milletler aras nda intiar, mslmanlarm, de iik din ve kltrde,
deiik taklid ve rflere ship milletlerle s k bir ekilde temasn salam-
tr. Bu temas ise, mslmanlar aras nda felsefi d ncenin yerleip ksa bir
zaman ierisinde islami bir hviyetle geli erek semere vermesini intac etmi -
tir. Itikadi mezheplerin zuhurunda ba lca mil olan bu fikri de imenin
safhalarn gzden geirmek, mevzumuzla yakndan ilgili olmas dolaysyle
lzumlu grlm tr, Zira, ileriki bahislerimizden de anla laca vechile,
kelmcdarla hadisiler aras nda zuhur eden byk ihtilaflar n bahca men-
e'i, kelanclarm, slam ak'idini, bu felsefi tefkirin konular ierisinde m-
talaa etmeleri olmu tur.

2. Felsefi Dncenin Balamas

a. Islam'n Bidayetinde Arap Yar madasndaki Dier Dinler

Hazreti Muhammed, islmiyetin ilk esaslarm tebli etmee balad


zaman, Arabistan, e itli din ve mezheplerin, inan ve itikadlarn birbirle-
riyle mcadele ettikleri bir belde idi. Bir taraftan yahudilik ve hristiyanl k,
dier tarafintan abi'i, meesi: ve e itli snflaryle mrik dinleri, Arap Ya-
rmadasnda en fazla yaygn olan dinlerden idi. En eski ve en gvenilir kaynak
olan Kur'm Kerim, zaman zaman bu dinlerin isimlerini zikretti i gibi,mdafaa
etmee altklar baz inan ve itikatlarn da aklamtr. mesela, el-Hacc
sresinin 17 nci yetinde, bu dinlerin isimlerini toplu olarak grebiliriz:
j 5..1,4 (.5.) LaJli j .lb (:), 2
"man edenler,
j.c. 4511
yahudiler, sabi'iler, nasraniler, mecasiler ve m rikler (yok mu), ite
kyamet gn Allah, onlar hakknda hkm verecektir; O, her eye kadir-
dir". Bunlardan sabi'ller, uliihiyyeti ikrar ediyor ve Allah ile, O'nun bir

42
"mutavass t" a tebli ettii emir ve nehiyleri hakk nda bir takm bilgilere
sahip olmak gerektiine inanyorlard. Fakat bu mutavass t n rhani olup
cismani olamyacan iddia etmek suretiyle yollar n deitirdiler ve
heyCtkilu-ervC lz' a iltica ettiler. Ruhlar temsil eden yldzlar, bu iddiamn
neticesi kudsiyyet kazand ve onlara ibadet etme e baladlar 81 .

Mecsiler ise; lem iin iki as l icad ederek birisine nfr, dierine de zul-
met dediler. Onlara gre nr, hayr , zulmet de err i yaratmtr; ancak
her iki ashn da kadim olmas caiz de ildir; belki kadim olan yalnz niir dur;
ulnet ise muhdestir. Fakat muhdes olan bu z ulmet in yaratcs kimdir'?
N- r mudur, yoksa ba ka bir ey midir? Nr un err i yaratmas nasl mm-
kn olur? Mecsiler, bu meselelerde ihtilafa d mler ve her birinin kendine
has grleri olan e itli kollara ayrlmlardr.. 82
Mrildere gelince, Kur'an= zaman zaman onlar hakk nda verdii ha-
berlerden de anla ld gibi, bunlarn da muhtelif kollar vardr. Bir ksm
ba ve i'etcle (ldkten sonra dirilme) yi inkr ederek '51 1 Leo vl
1.j.01 "bu dnya hayat mzdan baka hayat yok, tekrar
dirilecek de de iliz" 83 demilerdir. Bunlar ayn zamanda tialik' da inkr
etmilerdir: ifb,..01 j Uji uft. L. "Dediler
ki: Hayat, bu dnyada ya admz hayattan ibarettir; ya am, lrz; bizi
ancak zaman helk eder" 4. Bir ksm Halik' ikrar etmi , lemin hudsuna
inanm , fakat ldkten sonra clirilmeyi inkar etmi lerdir. Kur'nda bunlar
hakknda u haber gelmi tir: A j Lie (Azl L.5.4 (il; "dedi ki:
Bu rm kemikleri kim tekrardan diriltecek ki?"." Bir ksm, Ijalik '1,
"i`ade" nin bir e idini ikrar etmi , lemin hudiisuna ve yarat l a inanm ,
fakat Peygamberleri inkar ederek putlara tapm lar ve bu putlarm, kyamet
gn, Allah'n huzurunda kendileri iin efaati olacaklar inancyle onlar
haccetmi, onlara kurban kesmi lerdir. Yine Kur'n bu gibiler hakk nda
u haberi vermi tir: 31.. ,,'jj1 j

J-- . 1 J:1; 4" 3 ,,21 4t 1


5k,:-)1 J,se <51 "Dediler ki: Bu Peygambere
ne oluyor? Yemek yiyor, ar larda dola yor. Neden ona bir melek gnde-
81 briler hakknda daha geni bilgi iin bak: e -ehristrnl, el-Milel ve'n-nihal,
II. 5-54.
82 Bak: Ayn eser, I. 233 vd.
83 En'm sresi 6, y. 29.
84 Casiye sresi 45, y. 24.
85 Yasin sresi 36, y. 78.

43
rilmedi ki Meme ihtarda bulunsun. Yahut niin ona bir hazine indirilmedi.
Yahut niin ona (meyvelerinden) yiyece i bir bahe verilmedi ? Ve zalimler
dediler ki: Siz ancak bylenmi bir adamn peinden gidiyorsunuz". 86
Dier bir ksm da, melaike ve cinlerin, Allah' n kzlar olduklarn iddia
ederek onlara ibadet etmi ler ve bunlarn, kyamet gn efaati olacak-
larna inanmlardr. Kur'n bunlar hakk nda der ki:

C)),63:..,:, 1 , <4.J
, "Allah'n kzlar olduunu ileri srerler; (ha a),
Allah, onlarn iddialarndan mnezzehtir. Kendileri de dilediklerine nil
olmak isterler". " I j4r, l . 1;1;1. A v jj .1<i5W

"Rahman olan Allah' n kullar melikeyi


dii klarlar. Onlarn yarat hna ahit mi oldular? Onlarn bu ahadetleri
yazlacak ve kendileri de sorguya ekilecekler,,. 88

Arabistan Yar madasnda yaylm olan din ve mezhepler aras nda


mnakaa hi bir zaman eksilmiyordu. Mecsilerin dini, putlara tapanlar n
dininden ok daha farkl olduu gibi, ehli kitaptan olan yahudi ve nasrani-
lerin dinlerine de aykr idi. Yahudi ve nasraniler aras ndaki ihtilaf da pek
kmsenemezdi." Kur'm Kerimin de a klad gibi, yahudiler, nasrani-
lerin her hangi bir esasa istinad etmediklerini ileri sryorlar, nasraniler
ise, yahudiler hakknda yine ayn eyleri sylyorlard : j

LL.4 cjP ; , jp 4.5 j1.,;11


t 44;
4i 1;15- "Yahudiler de nasraniler de ayn kitab okuduklar halde,
yahudiler, nasranilerin hi bir ey zere olmadklarn, nasraniler de yah-
dilerin hi bir ey zere olmad klarn syledikler. Bilmiyenler de bunlar n
szlerine benzer szler sylediler. Allah, k yamet gn, aralar nda ihtilaf
ettikleri noktada hkm verecektir". 9 Filhakika her iki taraf da, dinlerinin
esasndan olmyan itikadlara saplanmakla dinden kmlar ve kendilerinden
nceki kavimler gibi kfre gitmi lerdir: j 41 cj1 j
J,; dA e43 ); c.7) 4s ,t,,J1
86 Furkn sresi 25, y. 7-8.
87 Nahl sresi 16, y. 57.
88 Zuhruf sresi 43, y. 19. M rik dinleri hakknda daha geni bilgi iin bak: e- eh-
ristri, el-Milel ve'n-nil al, II. 235.
89 e - ll'i Muhammed bn Idris, Kitbu'l-Umm, IV. 96.
90 Bakara sresi 2, y 113.

44
v. "Yahudiler e Uzeyr'e Allah' n oludur, dediler. Nasraniler de
Mesih Allah'n oludur, dediler. Bu onlar n kendilerinden nce kfir
olanlarn szn takliden a zlarnda dola an szlericlir". "

Kur'an, Arap m riklerinin inan ve itikatlar m zikrettikten sonra on-


larn, slama kar giritikleri mcadelelerinde ileri srdkleri iddialar ke-
sin bir ekilde reddetmi tir. "Ijalik" 1, "ba's ve yi inkr eden m rik-
ler hakknda yle diyordu: ,t," La.' L4

"(Arkada larnn) aklndahi bir


j dA
bozukluk bulunmacl nu ve onun apa k bir korkuducu oldu unu dnmyor
lar mi?-Gklerle yer saltanat na bakmyorlar m ?". 92 jilk..> (Lit

"Allah'n yaratt eylere bakmyorlar m" 93

;,>_,J4 j4_,;_,`jt1 "Arz iki gnde yaradan


Allah' siz mi tanmyorsunuz ve O'na e ve ortaklar ko uyorsunuz?
Memlerin Rabb ite O'dur". 94 c..5 2 F; )

"Ey insanlar, sizi yaradan Rabb nza ibadet ediniz" 95

ikrar, "ba's ve i`ade" yi inkar eden ve "iirm olan bu


kemikleri kim diriltecek" diyen m. rikler hakknda tit,h.,;1 J
'4; J, J 31 "(o rm olan kemiklere) ilk defa varl k veren (Allah), onu
diriltecektir" 96 J ' "Biz, ilk
3'51
defa yaratmada aciz mi gsterdik ki f (yeniden yaratmada aciz olal m);
fakat onlar, bu yeni yaratmadan phe iindedirler" 97 diyor, "bu nasl
Peygamber, yemek yiyor ve sokaklarda geziniyor" iddias yle Peygamberi
inkr edenlere ise u cevab veriyordu: A ,34
i W. )1 t j
Ij r b,611 ),5,15.1.) "Senden nce hi bir peygamber gn-

dermedik ki, yemek yemesin ve sokaklarda dola masn". 98

91 Tvbe sresi 9, y. 30.


92 .A`raf sresi 7, ay. 184-185.
93 Nabi sresi 16, y. 48.
94 Secde (Ha mim) sresi 41, y 9.
95 Bakara sresi 2, y. 21.
96 Yasin sresi 36, ay. 79.
97 Raf sresi 50, ay. 15.
98 Furkan sresi 25, y. 20.

45
Dinler arasnda veya e itli din salikleri arasnda devam edegelen bu
mcadeleler, zaruri olarak, ulahiyet, risalet, ba's (ldkten sonra dirilme),
ahret, mela'ike, cin, rak vb. gibi e itli mevzular zerinde cereyan ediyor ve
her gn getike daha ok iddetleniyordu. Bununla beraber, baz Araplar, za-
man zaman ta'zim ettikleri putlarm n etrafnda toplamyorlar, bu duymaz,
grmez, zarar veya faydas dokunmaz bir ta veya toprak paras na ibadet
etmenin abesli ini, aralarnda mzakere ve gerek yolu, ecdadlar Ibrahim-
in yolunu bulmak gerekti ini birbirlerine tavsiye ediyorlard . 99 Netekim bu
mzakerelerinin neticesinde Varaka bn Nevfel nasrani dinini seerek ona
intisab etmi , bu dine ait bir ok kitap okuyarak geni malmat edinmi -
tir." Tbeydullah bn Cah , slmiyet gelinceye kadar fikri iltibas ierisinde
yaam ve sonra mslman olmu tur.'" 'Osman ibnu'l-ljuveyris de Ram
Meliki Rayar'a giderek onun yamnda kalm ve hristiyan olmu tur'". Zeyd
bn `Anr bn Nufeyl ise, ne yahudi ve ne de hristiyan dinlerine girmi , fa-
kat kavminin dinini, putlar ve hepsini terkederek brahim'in Rabbna iba-
det etti ini ilan etmitir.'"
Btn bunlar gsteriyor ki, Islam' n zuhuruna tekaddm eden gnler-
de veya zuhur etti i sralarda 'Araplar, ulikhiyet, lemin k demi veya hud-
su, rnblar, melekler, cipler ve ba's gibi tabiat tesi meselelerle ilgisi dolay -
syle az ok felsefenin konusunu te kil eden bahislerde bir nevi akli ara tr-
malara giri miler, mzakere ve mnazaralarda bulunmu lardr.

b. slam Dini ve Felsefi D nce

islmiyet, btn insanlara, hak dinin bir ve Allah' n vahyinden ibaret


olduunu beyan ederek geldi. Vazetti i bir takm asl ve kideler hi bir nesh
olay ile deitirilmedii ve Peygamberin de de itirmesine msaade edil-
medii gibi, mslmanlarn, asl ve kideleri olduu gibi tasdik ve kabul
etmeleri farz lulnd. Ancak, yine bu dinin asllarndan olan ve ameli errata
taalluk eden bir takm hkmlere i aret edilmekle beraber, bunlar n aklan-
mas, erh ve izah', Peygamberin ve mslmanlar n ictihadna brakld.
Kur'au Kerimde as llar gsterilen ve ameli eriattan olan bu hkmleri
bir ka gurupta toplamak mmkndr: 1. Namaz, oru, hacc ve zekt gibi
ifasm mslmanlara farz, buna kar lk hrszhk, zina, sarho edici ikiler,
l eti, kan ve domuz eti gibi i lenmesini veya yenilip iilmesini haram k-
lan hkmler; 2. Na lar Kur'nda zikredilmekle beraber, zaman , rik'at
99 bn Him, Sira, (Dinu'l-`Arab) I. 242.
100 Ayn yer.
101 Ayn yer.
102 Ayn yer.
103 Ayn yer.

46
adedi, miktar ve cinsi (namaz ve zekt iin) nin a klanmas, erit ve tefsiri
Peygambere b raklan hkmler: 3. Kur'nda sarih bir na bulunmad
halde, yine Peygamber tarafndan vazolunan. hkmler; 104 4. Kur'n ve Sun-
net'te na bulunmamakla beraber, mslmanlar n itihadna taalluk eden
hkmler.'"
Buna gre, slam dinini tekil eden hkmler, akide ve ameli errate
taalluk etmeleri bak mndan iki guruba ayr lmtr Biraz nce de zikretti-
imiz gibi, akaidle ilgili hkmler, vahyedildi i ekilde Peygamber taraf n-
dan mslmanlara tebli edilmi ve itikad farz klnmtr. ,.....,'15-"I II
..9..:
.,.,
"Bu gn dininizi ikmal ettim""6 yetincle geen "din" lafzmn
bn 'Abbas tarafndan "iman" lafz ile tefsir edildi i gznnde bulundu-
rulacak olursa, akaidle ilgili konularda hi bir eyin noksan braklmad ,
Peygamberin, bu hususlarda kendisine indirilen her eyi noksans z olarak
mslmanlara tebli ettii anla lr. Esasen, Peygamberin akaid konusun-
daki yegne vazifesi, kendisine indirileni oldu u gibi nakletmektir; onun,
bunlardan her hangi bir ey karmaa veya bunlara her hangi bir ey ilave
etmee hakk ve selhiyeti yoktur. Buna kar lk, yine yukarda zikretti imiz
gibi, ameli eriate taalluk eden meselelerde, Kur'nda as llar bulunsun veya
bulunmasn, baz ahkan, onun tarafndan vazedildii gibi, bazs da ms-
lmanlarn ictihad na terkedilmi tir.
Akaidle ilgili ahkamm, ziyade ve noksandan ari olarak, mslmanlar
tarafndan tasdik ve ikrar, bir bakma bunlarm cidal konusu yaplamaya-
cana dellet eder. Filhakika, Kur'nda vrid olan bir ok ayet, mslman-
lara, bu cidaller sebebiyle tefrikaya d memelerini ihtar ve sair din mensup-
larna da bir kelime etrafnda toplanma a davet etmitir: LW j,,..c. I.,,,,2:zpI ...9
n ipine smsk sardp ve blnmeyin". 1071*?:"Topluca,Ah'

J.,/c3 j i i 1,J ,..>..z. c.}11,


ji.; ,ct, A).

bt. I ,. I "Ey kitap ehli, Allah'tan ba kasna ibadet etmiyece-

104 e-fi'i, er - Ris le, s. 22. Kur'n, Peygambere itaat farz klmtr Onun emir ve
nehiylerine uymak, Allah'n emir ve nehiylerine uymak demektir. Bu itibarla kim, Peygamber-
den gelen emre ve nehye mtealhk hkmleri kabul etmi se, Allah'n onu farz klmas sebebiy-
le kabul etmitir.
105 e- fi`i, er -Ris le, s. 22.-Allah ictihad mslmanlar zerine farz k ld gibi, bu
ictihadm eseri olan hkmlere de uymay farz klmtr.
106 11/Wide sresi 5, y. 3; mezkr yetin tefsiri hakk nda bak: ot-Tabari, Tefsir,
107 Ali lfnrn sresi 3, y 103.

47
imize, O'na hi bir eyi erik ko myaca mza, Allah'tan ba ka iimizden
hanlarn tanr ittihaz etmiyece imize dair aramzda bir olan (birle ece-
imiz) kelimeye geliniz E er onlar yz evirirlerse, ahit olun, biz msl-
A
manz deyiniz""s Lc) ;.9" f

C.) >bul! l i AS-1C "Dinlerini darmada mk ederek


paralararlar yok mu, sen hi bir suretle onlardan de ilsin. Onlarn ii
Allah'a aittir. O da onlara yapt klarn haber verecektir" 109 ,

: .y. t c11 ;111 j...: o j j .t)


"Allah'a ve Rasillne itaat edin; birbirinizle nizaa d meyin ki muvaffa-
kyetsizlie uramyasnz ve kuvvetiniz kaybolmas n; sabrediniz, muhakkak
ki Allah, sabrederlerle beraberdir"".

Kur'an' Kerimin, di er din saliklerinin Islam akaidi etrafnda uyan-


drdklar phe ve tereddkleri reddetmek maksad yle kulland uslb,
mslmanlar bu nevi cidallere giri mekten menedici mahiyettedir:

c.1 M1 1 ry. : Jn
" ayet seninle cidale giri irlerse de ki: Allah ne yapt nz daha iyi bilir.
Allah Kyamet gn aran zda ihtilaf etti iniz eylerde hkm verecek"m
_J 4. j Ul 1,31; ,...7 .111

"Biz nasraniyiz, diyenlerden de misak ald k. Onlar da kendilerine tebli


olunann bir ksmn unuttular. Onun iin biz de onlar aras nda kyamete
kadar srecek d manlk ve nefret soktuk. Allah, ne yapt klarn yzlerine
arpacaktr" " 2. Bu son ayette zikredilen
ibaresi bir ok mfessirler tarafndan "dinde cidal sebebiyle ortaya kan
husumetler" eklinde tefsir edilmi "' ve bu suretle, mslmanlar n bu nevi
cidallere giri memeleri istenmi tir.

Dier taraftan, Hazreti Peygamber de zaman zaman mslmanlar din


zerinde mnaka a ve mcadeleye giri mekten saknmalarn ihtar etmi , daha
nceki kavimleri misal gstererek, bunlar n, cidaller sebebiyle birbirlerine

108 Ayn sre, y. 64.


109 En`m sresi 6, y. 159.
110 Enfl sresi 8, y. 46.
111 Ilace sresi 22, y. 68-69.
112 M8'ide sresi 5, y. 14.
113 Bak: bn `Abdi'l-Barr, Cmi' beyni'li l n, II. 93.

48
hasm olduklarn belirtmi tir. Eb Umme'clen muhtelif isndlarla nakle-
dilen bir haberden rendiimize gre, Hazreti Peygamber "bir kavmin hi-
dayetten, ancak, (dinde) cidale giri mesi sebebiyle uzakla acaun ve dala-
lete d eceini" sylemi ve L. j.a. P I j,.>*- 1;44
' Il

j.; j, "dediler ki: Bizim ilahi= m daha hay rh, yoksa O mu?
sana yalnz cidal olsun diye ileri srerler. Onlar kavgac , d man insanlar-
dr" 114 ayetini okumutur." 5 Bir ba ka rivayette ise, Ebu'd-Derda', Ebn
Umme, Vsile ibnu'l-Eska' ve Enes bn Malik, din e taalluk eden bir
mevzu hakknda mnaka a ederlerken zerlerine Hazreti Peygamber gelmi
ve onlarn mnaka a konusunu renince, o ana kadar kendisinde hi
grlmeyen bir luzgnlkla yle demitir. "Nefislerinizi, ate harareti derece-
sinde heyecana sokmaymiz; bununla m erarolundunuz? (Bu nevi cidalden)
nehyolunduunuzu, sizden evvelki (kavim) lerin de bu yzden helk olduk-
larn bilmiyor musunuz ? Hayr ve faidesi olmayan eidal ve niza' terkediniz;
zira bu, karde ler arasna dmanhk sokar; fitneye sebep olur; (kalplerde)
phe uyandrr, amelleri ifsad eder. Mu'min cidale giri mez... 9,116
Kur'an Kerim, mslmanlar itikadi mnakaa ve mcadelelerden
menetmekle beraber, Araplar aras nda eskiden beri marf olan Itikmeti
vm ve onunla ilgili hayata onlar te vik etmitir. e -Safflye gre
+4 ,sk, "onlara Kitab ve Hikmeti retir"" 7 yetinde
F
zikri geen Hikmet kelimesi, Sunnet karl kullandmtr" 8. j

1 ),,:- jI ,:k..>JI "Kime Hikmet verilmi se, pek ok hayra nil


olmu olur"" 9 yetindeki "Hikmet" kelimesi ise, bn 'Abbas tarafndan
"lall ve haramla ilgili ahkam bilmek" manasnda tefsir edilmitir120. Buna
gre "Hikmet", eriat ilmi veya fur' ilmi de denilen F kh ilminin tam
karldr.
Gerek Kur'an ve Sunnette ifade edilen manadan ve gerekse mfessir-
lerin beyanndan anlaldna gre "Hikmet", amelle do rudan do ruya
ilgili olan bir ilme dellet etmektedir. islamiyetin ne 'etinden itibaren ms-
lmanlar arasnda tesbit edilmi olan bu dini mana, akli ara trmalarn tev-
cihinde yegane 'an n olmutur. Bu suretle, dinde veya Allah' n sfat ve isim-
114 Zuhruf sresi 43, y. 58.
115 Eb Bekr erieurri, e - eri' `a, s. 54.
116 Eb Bekr el-qeurri, e -Seri`a, s. 55.
117 .11i `Imrn sresi 3, y. 164.
118 Bak: er-Risle, s. 32.
119 Bakara sresi 2, y. 269.
120 es-Serahsi, el-Mebst,

49
leri gibi itikada taalluk eden meselelerde, cidal ve mnaka a nehyeclilirken,
Kur'n ve Sunnetin de te vik ettii gibi, amelle ilgili fkhi meselelerde bu
mnakaalar zaruri grlm tr. nk Fkh ilminde fer'i meselelerin asil
meselelerle irtibat m salamak zorunlulu u vardr' 21 ; bu ise, cidal ve mna-
ka a kapsn aan akla ve akln faaliyetine muhtat r. Halbuki itikadi me-
seleler byle de ildir. Allah, kendisini, Kur'nda nas l vasfetmise, biz, an-
cak bu s fatlarla O'nu vasfedebiliriz. Bir ayette de a kland gibi, "hi bir
ey O'nun misli gibi de ildir". Bu ak beyan kar snda O'nu, kyasla veya
aldi aratrmalarla idrak etmenin imkans z olduunu, hi bir cidal ve m-
naka amn insan gere e ulatrmyacam kabul etmek gerekir 122.

er'i ve ameli meselelerde akli ara trma, slam ile birlikte dini teyid
etmek maksad yle ne 'et etmi Kitap ve Sunnetin, am.eli ahkma dellet
eden "Hikmet" i her vesile ile vmesi de bu faaliyetin geli ip bymesine
yardmc olmutur. lmi d nce diyebilece imiz akln bu faaliyetlerine,
er'i na larn ihata etmesine imkan olm yan yeni vak'alar kar snda h-
km istinbatda daima ihtiya duyulmu ve Hazreti Peygamber devrinden
bu yana, Fkh ulemas, btn hkmlerinde akla veya bir ba ka tabirle "k-
yas"a ba vurmutur 123 .

Hazreti Peygamber, uzak beldelere gnderdi i valilerine, Kitap ve Sun-


nette na bulunmyan meselelerde kendi re'yleriyle ictihad etmelerini ve-
ya hkm vermelerini enuetmi tir. Mehur sahabi Mu'az bn Ceberden ri-
vayet edilen bir hadis bunun en gzel rne ini tekil eder. Bu rivayete gre
Hazreti Peygamber, Mu'az Yemen'e gnderirken ona Kitap ve Sunnette
asl bulunmyart her hangi bir mesele ile kar lat zaman nas l hareket
edeceini sormu , o da "re'yimle ictihad edece im" cevabn vermitir. Bu
cevap, Peygamberi ho nud etmi ve Mdazn gsne vurarak "Allah' n
elisinin elisini, Allah'n elisini raz edecek ekilde muvaffak k lan Allah'a
hamdolsun" d emi tir.124. Bir ba ka rivayete gre Alzb gn, Hazreti Pey-
gamber, ashab na "hi kimse Beni Kurayza'ya varmadan ikindi namaz n
klmasn" demiti; fakat onlar henz yolda iken namaz vakti girmi , baz s
Peygamberin emrini hat rlatarak namaz n ancak Beni Kurayza'ya vard k-
tan sonra klnmas n , bazs da Peygamberin ba ka maksatla bunu syle-
mi olduunu ve yolda khrmasnda bir mahzur bulunmad m ileri srm-
tr. Sonradan bu ihtilaf Hz. Peygambere arzedilmi ve onun, her iki guru-

121 bn Haldun, el-Mukaddime (`IImu'l-F lsh ve Usflu'l-Flsh) s. 372, 378; bn `Ab-


di'l-Barr, Cami` beyni'li lm, II. 92.
122 bn `Abdi'l-Barr, ad geen eser, II. 92.
123 bn `Adi'l-Barr, bey5.ni'l-`11m, II. 66.
124 Ayn eser, II. 56.

50
hun fikrine de itirak ettii grlmtr. te bu olay, btn fukah'da g-
rlen. bir ictihad eklidir. 125

Netice olarak diyebiliriz ki, erei ahkmda re'y ile ictihad, slamda ilk
defa ba hyan ve akln faaliyetine dayanan ilmi d ncenin bir nevidir. Kur-
an ve Su,netin himayesinde zamanla inki af etmi ve Islam te rrnin asl-
larmdan biri olmutur. Muhtelif beldelerde rivayet edilen hadislerin azli na
veya okluuna gre, re'y ile ictihad, azalm veya o almtr. Bu sebeple
mesela, Hicz, mervi hadislerin oklu u dolaysyle, re'ye daha az ba vur-
duu halde, e IA.k, hadislerin azl dolaysyle re'y ile ictihadm, merkezi ol-
mu ve ehline "ehlu'r-re'y" denilmi tir; buna kar lk Hicz ehli, "ehlu'l-
hadis" ismini almtr. Her iki belde aras nda gerek rivayetlerin azl veya
oklu u ve gerekse bu rivayetlerdeki ihtilaflar dolay syle fkhi mezhepler
teekkl etmi ve `Irak'ta Ebu Hanife (. 150 /767) re'y ehlinin, klicz'da ise
Malik bn Enes (. 179 /795) hadis ehlinin mmessilleri olmu lardr. Re'y ehli
ile hadis ehli aras nda bir yer alan ve ilk defa "Us -Elli Fkl" ta erei istinbat
usilln vazeden e - fiei (. 204 /819) ve mezhebi, hadis ehline ve mezhebine
daha yakn kabul edilir. Mervi na lara re'yden daha fazla itibar eden ve
zaruret olmad ka re'y ile ictihada hi ba vurmyan Ahmed bn Hanbel
(. 241 /855) ile re'y ve k yas tamamiyle rededen. ve "ziihiri" ismini alan
Dvd bn el-Ifahni (. 270 /883), daha sonra ortaya kan ve isim-
lerine izafe edilen mezheplerin imamlar dr.' 26

Ileride, Kelm ilmiyle ilgili baz tarifleri zikrederken de grece imiz


gibi, Fkh ile Keln ilimleri aras nda byk bir fark mevcut de ildir ve
Islam ulemas, ekseriyetle, Kelm itikadi konulara, Fkh ise, ameli erei
ahkma tahsis etmi lerdir. Bu bakmdan, islmiyetten. nce Arap Yar ma-
dasnda cari olan felsefi dini d nceye itikadi konulara taalluk etmesi do-
laysyle kelmi bahislerin bir nev'i demek mmkn olursa - ki byle bir
tahsise bizce hi bir mani yoktur -, slmiyetin, bu bahisler zerinde cidali
menetmesi sebebiyle, ilmi d ncenin yalnz amen errata taalluk eden ba-
hislere mnhasr kald n ve yalnz Fkh lmiyle bu ilmin kayna n tekil
eden Kitap ve Sunnet (Kur'n tefsiri ve hadis rivayeti) ilimlerinin inki af
ettiini kolayca anlyabiliriz. Gerek Hazreti Peygamber devrinde ve gerek-
se onu takip eden drt halife devrinde mslmanlarm inayeti, yaln z bu
ilme mnhasr kalm , ilmi dnce, yalnz bu ilimler iin hizmet etmi tir.
Ancak, devlet idaresinin. Emevi sullesine gemesinden sonra, durumda
belirli de iiklikler ba lam , yukarda da belirtti imiz gibi, siyasi ihtilaflarn
ve bu ihtilaflarn neticesinde zuhur eden siyasi frkalarm, de iiklikler -
125 Ayn eser, II. 65.
126 Bak. bn Haldun , el-Mukaddime, I. 372.

51
zerinde tesiri pek byk olmu tur. Bilhassa slam ftflhatunn yabanc l-
kelerde geni lemesi ve mslmanlar n Frs, Rilm gibi e itli milletlerle te-
mas, ilmi dnceye yeniden ba ka bir yn vermi tir. Bu temaslar netice-
sindedir ki, Frsler ve bilhassa Rumlar aras nda geni apta gze arpan
felsefi fikirler, Araplar aras nda yaylmaa ve felsefi konular, mnaka a
konusu olma a ba lamtr.

Frsler ve Rumlar aras nda felsefeye mteallk ilimler, byk bir de-
ere shipti. bn Haldun, bu hususu teyid ederek der ki: "Bize gelen haber-
lerden rendiimize gre, slmiyetten nce akli ilimlerle u raan iki byk
devlet vard : Fris ve Rm...Bilhassa Frslerin nazar nda bu ilimlerin kadri
pek bykt; mslmanlar, lkelerini fethettikleri zaman bu mevzularda
yazlm bir ok kitap buldular. Sa`d bn Ebi Vakk , bu kitaplar ve onlar n
mslmanlara retilmesi hakknda `mer bnu'l-tlattb'a yazd zaman,
Halife, bunlarn hidayet edici bir vasf varsa, Allah' n mslmanlara onlar-
dan hayrlsn verdiini belirterek kitaplarn suya atlmasn emretti; on-
lar da kitaplar suya att lar veya yakt lar; bu suretle Frs ilmi bize ula a-
madan gitmi oldu". 127 Maamafih bu habere istinaden Frs meellefat ndan
hi bir kitabn mslmanlara intikal etmediini iddia etmek gtr. Du-
rum ne olursa olsun, bu ilimlerin Arap d ncesinde byk tesiri oldu u-
nu kabul etmek gerekir; u kadar ki bu tesir, Rm (Yunan) tesirine nisbeten
daha zayf olmutur. Bu bakmdan Araplar aras nda yaylmaa ba hyan
felsefenin kayna n, eski Yunan te kil eder. 128 Araplarn, iki kelimeden
mrekkeb Yunanca "felsefe" tabirini kullanmalar da bunun en ak delili-
dir. 129

Felsefi ilimlerin, mslmanlar aras na szma a ba lamasndan sonra,


bilhasa slm akaidi ierisinde mevzuuna uygun bahisler bulmas , ksa bir
zamanda geli ip taraftar toplamas n sa lamtr. Bu ilimlerle u ra anlar-
dan bazlar, Allah'n Kur'nda zikri geen s fatlarn ele alarak, bunlar n
mevsfun zat olup olmadn, "Kelm" s fatnn, Allah'n sfatiarndan
addedilip edilemiyece ini, bunun neticesi, Kur'n n mahlk olup olmadn
mnakaa etme e ba lamlard r. Bazlar kader meselesini ele al p, insan
iradesi zerinde durmu lar, onun, hareketlerinde tam bir hrriyyete ship
ve her eye kaadir olduunu iddia ederken, dier bazlar , insan hava cer-
yanna kaplm bir tye benzetmi ve onun, hareketlerini ayarl yacak, is-
tedi i zaman istedi ini yapmasn sa lyacak her hangi bir kudret ve kuv-
vete ship olmad n ileri srmlerdir. Bu suretle ba lyan fikri mcadele

127 bn ljaldfm, el-Mukaddime, I. 400.


128 es- ehristard, el-Milel ve'n-nikal, II. 60.
129 Ayn eser, II. 58 ve bn IIaldnn, el-Mukaddime, I. 453.

52
ve mnaka alar, mslmanlar n muhtelif gr ler etrafnda gurupla ma-
larma yol am , bu guruplamalar ise, itikadi mezhepleri do urmutur.

c. Kader

Kader meselesi, islmiyetten nce, Araplar aras nda mnakaa konu-


su olduu gibi, dier din mensuplarnn, filezof ve mtefekkirlerin de zihin-
lerini megul etmi , zaman zaman insan iradesinin hr oldu unu iddia eden
fikirler yannda, bu hrriyeti tamamen selbeden ve insan , btn kareket-
lerinde ku tyne benzeten sesler de ykselmi tir. Kur'n Kerim, bu Man-
ca saplanm ve irklerinin mes'liyetini kader adna zerlerinden atma a
alan Arap mriklerine iaretle der ki: ,:k.1

jA L.

;*1vi
, "Mrik olanlar diyecekler ki: Allah dileseydi
biz de, babalar mz da Allah'a irk komaz, O'nun haricinde, kendimize
hi bir eyi haram k lmazdk. Onlardan evvelkiler de byle yalan
sylemilerdir de azab mz tatmlardr. De ki: Sizin, meydana kararak
bize gsterece iniz bir bilginiz varsa getirin, Siz, zandan ba ka bir eye uy-
muyorsunuz ve kupkuru yalanlar at yorsunuz". 3 Mrikler, yetin ba
tarafnda yer alan szleriyle, irtikb ettikleri ktlklerden itizara ya-
namyorlar, aksine, yaptklarnn iyi ve hayrl olduunu iddia ediyor-
lard. Onlara gre tahrim, Allah'tan geliyordu; keza irtikb ettikleri fiiller
de Allah'n meiyyet ve iradesine uygundu: Allah dilese idi, ne kendileri ve
ne de ecdadlar O'na irk komazlard.
Kur'n Kerimin, bu ve buna benzer yetlerle Arap m rikleri hakkn-
da verdii haberler, kader meselesinin onlar aras nda byk reva bulmu
olduunu, slmiyetin gelmesinden sonra da kendilerini imana davet eden
Peygambere, ayn meselede deliller getirme e altklarn gsterir.

Kader meselesi, slmiyetten sonra da ehemmiyetini kaybetmemi ,


mnakaalarn mhim bir ksm bu konu zerinde cereyan etmi tir. Maama-
fih onlar bu mnakaalarnda bir dereceye kadar hakl grmek de gereki-
yor; nk ilk mslmanlar, chiliye devri inanlar nn, zerlerinde b rakt
tesir bir yana, Hazereti Peygambere nzil olan yetlerden baz larnn, in-
san, her trl hareketlerinde hr ve bu hareketleri vcda getiren mstakil
iradeye ship bir varlk olarak tavsif etti ini gryor ve bu ye ilerden, sevab
veya kabn, bu hareketlere gre kazan ld mansm anhyorlard. Fakat, bu
130 En'm sresi 6, y. 148.

53
ayetler yannda, dier baz ayetler de vard ki, bunlar, insann her trl ha-
reketlerinde mecbr oldu unu, hi bir irade ve ihtiyara ship bulunmad -
n ak bir ekilde ortaya koyuyordu.
Bazs kader ve cebre, baz s da irade ve ihtiyara dellet eden ve netice
itibariyle zahiri manalar nda bir tearuzun bulundu u aka grlen bu a-
yetler, mslmanlar aras nda mnaka a ve cidale sebep olmu , daha sonra-
lar, bazlar cebre dellet eden yetleri alarak kaderi isbat etme e alr-
ken, dier bazlar da irade ve ihtiyar cihetine ynelip kaderi nefyetme e
gitmilerdir. Maamafih, daha nce de zikretmi olduumuz gibi, tefrikadan,
blnp paralanmaktan korkan sahabe, Kuran n ve Hazreti Peygamberin
akaide taalluk eden meselelerde mslmanlar cidalden menetmeleri sebebiy-
le, kadere inanm , fakat s rrna eri ebilmek iin bununla ilgili yetleri te-
vil ve ta yire almam , mmkn olduu kadar mnaka alardan uzak
kalmtr. Ancak, siyasi havann bulank olduu, insanlarn birbirlerini it-
ham ettii ve hatt ldrd devirler, dahili harpler veya "fitne", memn
olan eylerin kolayca ortaya kt devirlerdir. Bu sebeble 'Osman bn `Af-
fan'n katlinden sonra ve bilhassa devrinde, kaderle ilgili mnaka a-
larm, ilk devirlere nisbetle daha yayg n bir ekil aldna phe yoktur. Di-
ni sultann daha fazla zayflad Emevi devrinde ise, kader meselesinin da-
ha yaygn bir ekilde mnakaa edildii ve mslmanlarn cebr ve ihtiyar
konular etrafnda gurupla maa baladklar grlr. Fakat bu gurupla -
mann gerek amili nedir? Kur'n, insan n btn fiillerinde mutlak mecbur
olduunu tasrih etti i halde ihtiyar ve iradeden hi bahsetmemi olsa idi,
phesiz, mes'illiyetin manas kaybolur, e itli amellere gre derecelendiril-
mi olan sevap ve kab, asl olmyan vdd ve vdidden ibaret kalrd. Bunun
aksine, insann mutlak ihtiyar ve irade shibi oldu u belirtilip, cebre yer
verilmesiydi, insann, fiillerinin mutlak hliki oldu u dnlrd; bu ise,
Allah'n yaratma kudretine ortak olmaktan ba ka bir manya gelmezdi.
Fakat Kur'an' Kerim, ihtiyara dellet eden yetleriyle insandan mes'liyeti
skat eden mutlak cebri selbetmi , cebre dellet eden yetleriyle de Allah' n
yaratma kudretine insan ortak ko an mutlak irade ve ihtiyar nefyetmi tir.
Bir ba ka ifade ile, insana bir dereceye kadar ihtiyar hrriyeti tan rken, bir
dereceye kadar da onun mecbur oldu unu ortaya koymu tur. Ancak bu
ihtiyar ile cebrin hudutlar nedir, insan ne dereceye kadar fllerinde hr,
ne dereceye kadar mecburdur ? Kur'an bu hususta kesin bir hkm verme-
dii halde, Emevi devrinde cebr ve ihtiyar meselesi etraf nda te ekkl et-
miye bahyan guruplar, Kur'n n izdii bu yoldan inhiraf etmi , bir ksm
cebre dellet eden yetleri terkederek insan n mutlak muhtar, bir ksm da
ihtiyara dellet eden yetleri hi nazar dikkata almakszn, mutlak mecbur
olduunu iddia etmi lerdir. Bu suretle te ekkl eden iki mezbepten birin-

54
cisine kaderiyye, dierine de cebriyye denilmitir. Yukarda da belirtti imiz
gibi, slam dini, ne mutlak ihtiyar ve ne de mutlak cebri getirmedi ine gre,
bu mfrit taraftarl n aslm yine slam dnda aramak gerekmektedir. An-
cak mevzumuzla do rudan doruya ilgisi olmyan bu bahisleri, mezhepleri
incelerken ksaca gzden geirece iz.

d. Murtekibu'l-Kebire (Byk Gnah Sahibi)

IJavaricin zuhurundan bahsederken, 'Ali bn Ebi ffin har-


binde, Mu'aviye tarafndan teklif edilen "talkim." fikrini kabul etmesi ze-
rine ordusundan byk bir k sm'', 'Ali'ye kar ayaklandklarm ve hurac
ettiklerini kaydetmi tik. Ancak bu hurac hareketi, siyasi hudutlar ierisin-
de kalmam , 'Ali ve taraftarlar , Mu'aviye, 'Osman ve bunlarla beraber
hatal olduklar iddia edilen bir ok mslman, hatalarndan dolay tekfir
edilmilerdir. Bu suretle, kader meselesi yan nda yeni bir cedel mevzuu daha
ortaya km bulunmaktadr Bu, murtekibu'l-kebire meselesidir. 'Ali dev-
rinde bahyan ve Emevi devrinde iddetlenen bu cidal ve mnaka alarda
murtekibu'l-kebire, meselenin zn te kil etmitir: Mur'tekibu'l-kebire, k-
fir midir, yoksa mu'min midir? Cehennemde daimi midir, yoksa ak beti Al-
lah'a m irca edilmelidir? Zira, O'nun rahmeti her eyin stndedir: Dile-
diini affeder, diledi ini cezalandrr.
Bu meseleler zerinde ba lyan mnaka alar, ulem aras nda byk
ihtilafa yol am , muhtelif fikirler etrafnda toplanan guruplar, yeni mez-
heplerin zuhuruna a nil olmulardr. Bu suretle, kader meselesinin ortaya
kard cebriyye ve kaderiyye mezhepleri yan nda murtekibu'l-kebire'nin
alubetini Allah'a irca eden murci'e ile, onun, el-menzile beyne'l-menzileteyn-
de olduunu ileri sren mutezile mezhepleri te ekkl etmi tir. Ancak, ileride
de zerinde duraca mz gibi, murtekibu'l-kebire meselesi, mutezilenin zu-
hurunda bahca mil olmakla beraber, felsefi tefkirle mezheplerinin geli -
mesinden sonra, bu mesele hakk ndaki hkmleri, mezhep as llarndan sa-
dece bir as l olarak kalm tr.

55
II. BLM

IMAM IHTILULARIN NETICELERI

A. IKTIKADi MEZHEPLERIN DO U U

1. Murci'e

Yukarda da iaret etti imiz gibi, murci'e mezhebi, murtekibu'l-kebire


nin mu'min mi yoksa kfir mi olduu yolunda ortaya kan mnaka alarn,
mslmanlar aras nda uyubulduu bir srada zuhur etmi tir. Maamafih
irca kelimesi, murtekib in kibetini Allah'a havale ve hakk nda mu'min olup
olmad yolunda her hangi bir hkm vermekten imtina etmek mansmda
alnrsa", bu mezhebin men e'ini, sahabe devrine kadar gtrmek mm-
kndr. Zira, "Osmn bn 'Affn zaman nda ba gsteren ve onun katlini
intac eden, 'Ali devrinde ise, iddetini daha ok artran karklklar esnasn-
da, baz sahabenin susmay tercih ettikleri, bu fitnelere i tirakten ekindik-
leri grlr. Sahabenin bu hususta istinad etti i delil, Eb Hurayra, Eb
Bekra ve dier baz me hur sahabiler tarafndan rivayet edilen bir hadistir.
El-BulCtri, Muslim ve Sunen'lerde yer alan bu hadise gre, Hazreti Peygam-
ber, gelecekte bir tak m fitnelerin zuhur edece ini haber vererek yle de-
mitir: "Fitne zuhur etti i zaman, oturan yryenden, yryen ko andan
hayrldr. Dikkat ediniz, e er byle bir ey olursa, devesi olan devesine, ko-
yunu olan koyununa, arazisi olan arazisine s ns n; hi birisi yoksa s -
nacak bir yer bulsun"" 2. Grlyor ki Hazreti Peygamber bu hadis ile
mslmanlar fitneden saknmaa, kt zaman da kar mamaa davet
etmitir. Filhakika, bu davete uyan sahabe, 'Os nn bn "Affn' n katli -
zerine, ne onun mazlum olarak ldrld n syliyenlere, ne de "Ali ve
ashabnn hakl olduklarn ileri srenlere muvafakat etmi ler, bunlar hak-
kndaki hkm, onun asl shibi olan Allah'a b rakmlardr.
`Osmn bn "Affn' n katlinden sonra, birbirini takip eden hdiseler
karsnda, sahabenin yolunu tutarak gr lerini aklam yan ve bu hdise-
131 el-Milel ve'n-nihal, I. 139.
132 Bak:. el-Buhri (K. el-Fiten), VIII. 92; Muslim (K. el-Fiten 52), hadis No. 10-13.

56
lere adlar kar an kimseler hakkndaki hkm Allah'a irca etmek suretiyle
murci'e ismini alan bir gurup yannda ortaya kan bir baka gurup, "imanla
birlikte gnahn zarars z olduu "iddiasnda bulunmu , "im.ann tasdik, itikad
ve ma'rifetten ibaret olup amelden ayr ldn ve dolaysyle ma'syetin, ima-
na zarar vermiyece ini" sylemilerdir. 33 Ehli Sunnet aras nda ho kar-
lannayan ve ismi geti i zaman lanetlenen murci'enin bunlar olmas gere-
kir. Bu arada mam Eh -ii Hanife ile ashab na da murci'e tabirinin tlak olun-
duu grlr. Bunun, mutezilenin, kader meselesinde kendilerine muhale-
fet eden herkese murci'e demelerinden ileri geldi ine phe yoktur." 4 Keza
Eb Hanife'nir, iman "kalbile tasdik" eklinde tarif etmesi ve onda eksil-
me veya artmann bahis konusu olamyacan sylemesi de, onu murci-
eden addetmek iin kafi bir sebep te kil etmez; nk amel iin gnah i le-
mekten korkan bir kimse, onun terkedilebilece i hakknda fetva vermez." 5

Murci'e mezhebi aralar nda byk gr fark bulunmyan e itli kol-


lara ayrlmtr. Mmessillerinin, dier kelmi mezheplerdeki yerlerine gre
`murci' avric", "murci' etu'l-kaderiyye", "murci' etu'l-cebriyye", ve
`murci'etu'l-lalia" gibi isimler almas da mezhebin, mstekl ve kendine
has bir mezhep olmad n gsterir."'

2. Cebriyye

Yukarda da iaret etti imiz gibi, kader meselesi, islamdan nce muh-
telif din saliklerini ve m rik Araplar megul etmi , islmiyetten sonra ise,
Kur'an]. Kerimin ve Hazreti Peygamberin akaid meselelerinde cidal ve m-
nakaay menetmelerine ra men, zaman zaman mslmanlar aras nda da
cidal konusu olmu tur. Bilhassa Emevi devrinde zuhur eden bir gurup, ka-
deri isbat etme bab nda insann ship olduu cz'i iradeyi selbederek, onun,
fiillerinin yarat cs olamyacan, onun tarafndan yap lan her hangi bir
hareketin kendisine nisbet edilemiyece ini iddia etmi tir. Bu suretle te ek-
kl eden mezhebin esas "kuldan fiili nefy ve onu Rabba izafe etmek" olmu -
tur."' Bunlara gre, "insan hi bir eyi yapma a kaadir de ildir; istitaatla
tavsif olunamaz. O, fiillerinde mecburdur; nk hi bir kudreti, iradesi ve
ihtiyar yoktur. Allah, sir cemadattaki harekat yaratt gibi insann ef-
lini de yarat r. Ancak bu fiillerin insana nisbeti mecazidir. Cemadatt oldu-
u gibi, nasl aa meyve verdi, su akt , gne dodu ve batt, hava bulut-

133 e- ehrisUni, el-Milel ve'n-nil al, I. 139; el-BadMi, el-Fark, s. 202.


134 Bak:. es- ehriaUmi, el-Milel ve'n-nihai, I. 141.
135 Ayn yer,
136 Ayn eser, I. 139.
137 Ayn eser, I. 85.

57
land ve yad , yer sarsld veya ye erdi, denirse, insann filleri de byledir.
Btn fiiller cebri oldu u gibi, sevab ve kb da cebridir." 8
Sahabe devrinde yay lmaa ba lyan bu nevi fikirler, yukar da da zik-
rettiimiz bir Kur'n yetinden anla ld gibi, mrikler aras nda fazlas y-
le yaygn bulunuyordu. Bu fikirlerin, mslmanlara intikalinde bir yahudi
isminden bahsedilmesi, 39 ilk tahmin bir yahudiden gelmesi, yahudilerin de
mrikler kadar bu meselelerle me gul olduklarn gsterir.
Kaynaklarn akladna gre, bu fikirleri ilk defa yayma a alan
mslman, Ca'd bn Dirhem isminde bir kle olmutur." Bu ahs, Beni
1-jakim'in mevalisinden olup am'da ikamet ediyordu." 1 am, risalet muhi-
tinden uzak, ekseriyetle nasranilerin ikamet etti i bir belde idi. Bu da, ke-
lmi bahislerin, bura halk arasnda fazlas yle cidal konusu yaplmasnda
rol oynyan mhim millerden biri idi. slmiyet, bir mddet iin bu nevi
cidalleri durdurmu olmakla beraber, bu fetret devresi uzun srmemi , E-
mevi idaresinde yeniden iddetlenmi tir. te bu sralarda, Emevi emirlerin-
den birisinin terbiyesiyle vazifelendirilmi olan Ca'd bn Dirhem,"2 kel-
mi grlerini am mslmanlar arasnda yayma a balamtr. Ancak bu
faaliyet uzun srmemi , fikirlerinin ifsad edici mahiyette oldu unu gren
Umeyye o ullar, onu am'dan karmtr."'

Ca'd bn Dirhem, cebr akidesini mslmanlar aras nda yayan ilk ahs
olmutur. Fakat onun kelmi bahislerle me guliyeti, yalnz cebr akidesine
mnhasr kalmam , bu akide yannda daha iki akidenin d'ili ini yapm-
tr. Bunlardan biri ta`til, dieri de hallcu'l-KurYn meselesidir."' Tdti/in
esas, Allah'n sfatlarn nefyetmektir. Buna gre Allah, insan n mevsf
olduu sfatlarla tavsif edilemez. Mesel "kelm" (konu ma) sfat, be ere
mahss bir sfattr ve bunun zdd olan "bukem" (konu mama) da, keza
nzi veya ftri olarak insanda bulunabilecek bir s fattr. Nas l ki Allah'a
"ebkem" denilemezse "mutekellim" demek de ciz de ildir. ijallcu'l-lur-

138 el-Bagddi, el-Fark beyne'l-firak, s. 128; e -ehristni, el-Milel


I. 87.
139 Bak: bn Teymiye, el-`Akidetu'l-ljamaviyye (Meem'atu'r-res'il), I.
425
140 Ayn mellif, Risletu'l-Furkn (ayn meemu'a), I. 137 ve el-Hamaviyye,
I. 425.
141 el-Iasmi, Trihu'l-eehmiyye ve'l-mu'tezile, s. 27.
142 Sonradan Halife olan bu emir Mervn bn Muhammed'tir. Ca'd bn Dirhem'in ter-
biye ve telkinleriyle yeti en bu halifeye sonradan Mervn denilmi tir; bak. el-RAsml,
Tarlbu'l-eehmiyye, s. 27.
143 el-Ismi, ad geen eser, s. 27.
144 bn Teymiye, Risletu'l-Furkn, I. 137.

58
n meselesine gelince, bunun da s fatlar nefyetmenin bir neticesi oldu una
phe yoktur; zira, Allah'a "mutekellim" demek ciz olmay nca, Kur'n
hakknda da "Kelmu'llah" demek do ru olmaz; ancak di er e ya gibi, Al-
lah onu da yaratmtr; bunun iin, "Kur'n mahlatur" demek gerekir.145

Ca'd bn Dirhem tarafndan mslmanlar aras nda yaylan bu e it


fikirlerin kayna , phesiz Kur'n veya Sunnet de ildir; nk Kur'n,
Allah'n sfatlarn nefyetmek bir tarafa, aksine, Ca'd taraf ndan nefyedilen
btn sfatlar Allah hakknda isbat etmi tir. Keza Hazreti Peygamberden de
nefiy hakknda her hangi bir haber gelmemi tir. O halde Ca'd bn Dirhem
bu grleri nereden almtr, asl kayna kimdir ? Baz kaynaklar, bize bu
hususta k tutmaktad rlar. bn Teymiye'nin verdi i bir habere gre, Ca'd
bn Dirhem, bu gr lerini Ebn bn Sem`nd an almtr; Eirn, Lebid bn
A` am'n kz karde inin olu Tlt'tan T lt da yahudi Lebid bn A` am'dan
almtr; bu ahs, yani Lebid ise, Hazreti Peygambere sihir yapan bir by-
cdr146. ibnu'l-Esir de buna benzer bir haber verir: "Ijalku'l-Kur'n aki-
desini mslmanlar aras nda ilk defa ne reden yahdi Lebid bn A` am'dr.
Bu ahs, daha nce Tevrt' n mahliik olduunu sylyordu. Ayn akideyi
Lebid'ten kz karde inin olu Tlt alm ve Kur'n n mahla oldu una
dair bir de kitap tasnif etmi tir. islm'da bu i i ilk yapan ahstr". 147 Bir
baka rivayette "halku'l-Kur'n" meselesini mslmanlar aras nda ilk defa
yayan ahsn el-Muire bn Said (. 119 /737) oldu u zikredilir. Ayn haberin
belirttiine gre el-Mu ire yahudi 'Abdullah bn Sebe'in etba'ndandr. 148
bn Dirhem veya el-Mu ire bn Sdicl'ten hangisinin bu i e ilk defaCa'd
baladn tayin etmek gtr; fakat bizim iin mhim olan mesele, Kur-
n hakknda ileri srlen bu gr p yahudi aslh olmasdr.

"1-jalku'l-Kur'n" meselesinin, Allah' n sfatlarn nefyetmenin bir ne-


ticesi olarak zuhur etti i gznnde bulundurulursa, "td -til" meselesinin
de yahudilerden gelmi olduu dnlebilir; fakat kaynaklar, s fatlarn
nefyini, daha ziyade Hristiyan diyauetine ba larlar; bu mevzuda en mhim
rol oynyan ahs, mesihi Yaky ed-D mki (81-137 /700-754) olmu tur.
Babas Sercus bn Man r er-Rmi, Mu'viye'nin en yak n mavirlerden-
di 149. Yezid devrinde de bu mevkiini muhafaza etmi , vefatndan sonra ise,
yerini olu Yahy ed-D mki almtr. 112 H. /730 senesine kadar Emevi sa-
raylarnda kalm olan Yaly, ark ve Garp kiliselerince tan nm bir kddis,

145 Mustaf. s. 25.


146 Bak. el-Akide el-ljamaviyye, I. 425.
147 Bak. el-Kmil
148 IbrA lutaybe, `ITyrinu'l-abbrxr, II. 148-49.
149 et-Tabari,

59
mehur bir din alimiydi". Ortodoks iman na ait telif etti i bir eser, onun
Kelm ilmindeki mevkiini, dini akaidi mdafaa etmek iin akli delillerden
nasl istifade etti ini gsterdii gibi, o asrda, arkta hristiyan tefekkrnn
ulat yksek dereceyi de gznne serer."' te ad geen bu mesihi Yah-
ya'nn mdafaa etti i kelmi bahisler aras nda Allah'n isim ve sfatlarnn
nefyi meselesi de yer al yordu. Ona gre "insan, Allah Ta'alay tandid veya
onun tabiatn idrak etme e kaadir de ildir; zira tabiat n, tabiat st olan
eyi anlamas imkanszdr. O'nun cevherini bilmek ve idrak etmek iin, bize
gereken kudret verilmemi tir. Allah', kdem, hayat, sem`, ba ar gibi baz
sfatlarla tavsif edenler ok yan lyorlar; nk bu s fatlar, "terkib"i iktiza
eder ve Allah Ta'ala, muhtelif unsurlardan mrekkeb bir varhk olur; bu
ise, O'nun hakknda caiz de ildir; zira Allah Ta'ala, mrekkeb olmayan tek
bir unsurdur. Bir an iin Allah Ta'ala'y bu sfatlarla tavsif etsek, unu tam
manasyle bilmemiz gerekir ki, bu s fatlar O'nun cevher (nature) ine dela-
let etmez... 5,.152

am'da Emevi saraynda yayan ve mhim mevkileri i gal eden byle


bir hristiyamn, mslmanlarn dini tefekkrnde geni tesirler husule ge-
tirebilece ini kabul etmek kadar tabii bir ey olamaz. Bu tesir bir yana, Yal -
ya'mn bu e it grleri, hi olmazsa hristiyanlar n o devirde kelmi bahis-
lerdeki mevkilerini gsterme e kfi gelir.

Son Emevi Halifesi Mervan bn Muhammed (127-132 /744-749) in mrebbii


olduunu kaydettiimiz Ca`d bn Dirhem'in, Emevi saraynda mhim mev-
k olan bu mesihi Yalya ile ittisal derecesini bilmiyoruz; fakat her ne hal
ise, Ca`d, s fatlarn nefyi akidesini ondan veya am'da bulunan dier hris-
tiyanlardan alm olabilir; her iki ihtimalde de, byle bir gr n, hristiyan
meneli olduunun anlalmas , bizim i aret etmek istedi imiz noktadr.

Ca`d bn Dirhem, kelmi gr lerini Halife Hi am bn


(105-125 /723-742) zaman nda yaymaa balamtr; ancak bu faaliyeti
uzun srmemi, grlerinin mslmanlar ifsad edici mahiyette oldu u
anlalnca am'dan tardedilmi tir. Kfe'ye gelen Ca`d, burada Cehm bn
afvan (. 128 /745) ile kar la m ve grlerini ona da a lamtr. Ca`cln
Kife'deki faaliyetleri de fazla devam etmemi , Hiam'rt emri ile 'Irak Va-
lisi plia bn `Abdillah el-Ka ri (vilayeti 105-120) tarafndan, bir Kurban
bayram sabah, hutbeyi mteakb minber nnde ldrlmtr.'"

150 Zuhdi Hasan Caru'llah, s. 23.


151 Ayn eser.
152 Zuhdi Hasan, el-Mu'rezile, s. 27-28.
153 Ibnu'l-Esir,

60
Ca'd bn Dirhem ldrlm olmakla beraber, onun talebesi ve ceb-
riyyenin balca mmessili Cehm bn afvn, Ca`dtan ald fikirleri nce
Tirmiz'de yayma a balamtr [54. Ancak o, Ca`dtan ald klarna yeni baz
fikirler daha ilave ederek, ismine izafe edilen cehmiyye mezhebinin ilk ima-
m olmutur. Tirmiz'den sonra Belb'te ikamet etmiye ba lam ve burada
mehur mfessirlerden Mukatil bn Suleyman ile s fat meselesi zerinde ci-
dal ve mnaka aya giri mitir. Bu mnaka alarda her iki taraf da fikirleri-
ni o derece ifrata gtrm lerdir ki Cehm, s fatlar nefyederken "Allah Ta-
'Ma hi bir ey de ildir" demi , Mukatil ise, sfatlarn isbatnda, Allah Ta-
halkettii varlklarla ayn olan bir ekilde tavsif etmi tir'''.
Cehm bn. afvan, mezhebini, Kur'an yetlerini te'vil etmek esas ze-
rine kurmu tur. Bu ie nce, Kur'nda mevcut olan Allah' n sfatlaryle
ayetlerden ba lam , bunlarn te'vili neticesinde O'nun zat ndan gayri
btn sfatlar n nefy, ahrette gzle grlmesini red ve nihayet O'nun ha-
kikatte "mutekellim" olmad n beyanla, Kur'm Kerimin rn.ahlik olduu
neticesine varm tr 156
.

Cehm bn afvan tarafndan yaylan bu fikirlere bir ok kimseler tbi


olmulardr. Bu sralada zuhur etmi olan mutezile, Cehm'in cebr akidesi
mstesna dier grlerini kendisine malederek, onlar daha sistemli bir ekilde
mdafaa etme e balamtr. Bu suretle cebr, cehmiyyeye mnhas r kalm
ve cebriyye ad yle hret kazanm tr.
Cehm bn afvan, Emevi Devletinin sonlar na doru, Iforasan'da k-
tipliini yapt el-Hari bn Surayc ile birlikte hurac etti i iin Salim bn
Ahvaz tarafndan ldrlm tr (128 H. /745). 57

3. Kaderiyye

Hulefi Ra idin devrinin sonlar nda ve Emevi devrinde, baz mslman-


lar, kaza ve kader meselesi zerinde cidal ve mnaka alara giri miler, bun-
lardan bir ksm, kaderin mdafas nda ifrat dereceye vararak insan n her
trl fiil ve hareketlerinde, cz'i de olsa, rol oyn yan iradeyi nefyedip cebri
isbata almlardr. Bunlar, biraz nce mmessilleriyle beraber, zerinde
durduumuz cebriyye frkasnn mensuplardr. Mslmanlardan di er bir
gurup ise, iddialar nda yine ifrata vararak Allah' n iradesi dnda, insan
iin mstekl bir iradenin varln isbata al mlar ve kaderi tamamen
reddetmi lerdir; bunlara da kaderiyye denilmi tir. ileride ayr ca zerinde

154 es- ehris-Uuti, el-Milel ve'n-niI al, I. 86.


155 el-Isimi, Taril u'l-cehmiyye ve'l-mu`tezile, s. 8.
156 el-Ritsmi, Taribu'l-cehmiyye, s. 13. 157 et-Tabari, Tarih, VI. 4.
157) et-Tabari, Tarih IV. 4.

61
duraca mz gibi, mutezile kaderiyyeden addedilir; fakat bu frka, dier
kelmi bahislerle de me gul olduu ve aslnda itizal, ztyle kim bir mez-
heb addedildi i iin, kaderiyye isminden ziyade mutezile ismiyle hret
kazanm ve kader meselesi, di er kelmi meseleler aras nda sadece bir bahis
olarak kalmtr.
Tarihiler, cebriyyede oldu u gibi, kaderiyye mezhebinde de kaderi
nefyederek insan iradesini hldm k lan bu grn, nereden geldi ini, nere-
lerde yerle ip ne vu nem bulduunu ve ilk defa kimlerin bu fikrin dilii-
ni yaptn tesbit etme e almlardr. Ancak halk aras nda uyilbulan
bu e it grlerin mebde'ine eri mek ve onu tam bir kat' yetle tesbit et-
mek g ve hatt imkns z olduu iin, ileri srlen haberler, tahmini ol-
maktan ileri gememi , bununla beraber gere e yakn addedilmilerdir.
Kaynaklarn akladna gre mslmanlar, kaderi nefiyle insan iradesini
isbat etme e alan bu gr hristiyanlardan almlardr; onun mslman-
lara gei inde en mhim rol oyn yanlar da sadece iki ki idir: Biri Ma`bed
el-Cuheni (. 80 H. /699), di eri de Gayln ed-D mki (. Hi m bn `Abdi'l-
Melik zaman) dr. Bu hususta el-Makrizi bize u haberi verir: " slm'da
kader meselesinde ilk defa konu an ahs, Ma`bed bn Hlid el-Cuhenrdir.
el-Hasan el-Ba ri'nin meclisine devam edenlerdendi. Basra'da bu gr
yaymaa ba lad zaman, `Anar bn `Ubeyd de ona intisap etmi , bunu
gren Basra halk da onun pe inden gitmitir. Ma`bed el-Cuheni, kader g-
rn, Eb Yunus Sinseveyh isminde bir suvariden al ntr". 58 Ani mel-
lifinin verdii bir baka haber, bu gr n mene'ine i aret etmek bak mn-
dan byk bir de er tar: "A' bn Bekr, kader meselesini, Hire hristiyan-
larndan almtr Bu ahs, onlara hamr ( arap) almak iin gelir giderdi; bu
geli ve gidilerinde, ona kader hakk ndaki gr leri a ladlar"'".
Bu haber gsteriyor ki, kaderi nefyederek insan iradesini isbat eden
grlerin asl, insan iradesini nefyeden ve kaderi isbat ederek insan n mec-
bur olduunu iddia eden cebriyye gibi, Kitap ve Sunnet de il, hristiyan di-
yanetidir.
Ma`bed el-Cuheni'nin kader gr n yayabilmek iin giritii faali-
yetler ve aralar nda me hur mutezile imamlar ndan. `Anar bn `Ubeyd'in de
bulunduu Basra halkndan byk bir kitlenin ona tbi olmas yle msl-
manlar aras nda ba lyan cidal ve mnaka alar, Emevileri yine harekete
158 Bak. el-g t at, IV. 181. Zikretmi olduumuz bu ve buna benzer haberler kaderiy-
yeciliin, mslmanlar arasnda bir meslek veya bir mezhep olarak ba langcna dellet eder-
ler. Yoksa yukar da da belirtti imiz gibi, kaderi reddeden gr ler, islmdan nceki devir-
lerde de Araplar aras nda vard. Hz. Peygamberden kaderiyyeyi zemmeden e itli hadislerin
rivayeti de buna aka delalet etmektedir.
159 el-A ni

62
geirmi ve Ma'bed, Halife 'Abdul-Melik 'bn Mervan' n emriyle Haccac
tarafndan aslarak ldrlm tr (80 H. /699). 160
Ma`bed el-Cuheni'nin lmnden sonra, onun kaderle, ilgili gr leri-
nin, kpti."' Gaylan ed-D mski tarafndan am'da ne rine devam edildiini
gryoruz. Gaylan bu faaliyetinde o derece ileri gitmi tir ki Halife `mer
bn `Abdi'l-"Aziz (hilafeti 99-101 H. /717-719) in elinden yakas n ancak
kader gr nden rca etti ini aklamak suretiyle kurtarabilmi tir."2 Ma-
amafih, Gaylan' n tvbesi ancak iki sene kadar devam etmi ve Halifenin
lmnden sonra yeniden faaliyete gemi tir. Fakat kaderiyyeye kar ok
iddetli hareket eden Hi am bn `Abdil-Melik (105-125 H4723-742), Gay-
lan', mam el-Evza`inin huzuriyle imtihana tbi tutmu ve bu imtihan ne-
ticesinde nce el ve ayaklar n keserek bir ple atm , burada Gaylan' n,
etrafna toplanan halka kaderle ilgili baz eyler sylemesi zerinde de dili-
nin kesilmesini, sonra ba nn gvdesinden ay rlmasm emretmitir; 163 bir
baka rivayette, Gayln ldrldkten sonra D mak kapsnda aslmtir."4
Gaylan'n lmnden sonra, halk aras nda yaym olduu fikirleri de-
vam etmitir. Her ne kadar "kaderiyye" ismi alt nda, yalnz kaderi nefye
den mstekil bir mezhep te ekkl etmemi se de, bu sralarda ortaya km
olan mutezile mezhebinin istinad etti i asllarndan biri "kaderiyyecilik"
olmu ve daha as rlarca bu fikrin mdafaas yap lmtr

4. Mutezile

a. Mutezilenin Zuhuru
slam fikir hayatnda mhim rol oynyan bu medresenin ne 'eti, tarihi
seyri ierisinde geli ip bymesi, tarihilerin, dini frka ve mezheplerle ilgili

160 el-Makrizi, el-Hrtat, IV. 181.


161 bn luteybe, Kitbu'l-Ma'rif, s. 212.
162 Bak. el-Endelsi, el-`11Fdu'l-ferid, II. 379.
163 el-Endelusi, el-`1kdu'l-ferid, II. 380.
164 bn Irteybe, s. 212. el-`1kdu'l-ferld mellifi, Halife Hi-
m bn `Abdifl-Melik'in, Gayln'n kaderle ilgili faaliyetlerini byk bir iddetle takip et-
tiini kaydettikten sonra, ona yle dediini nakleder: `Omer bn `Abdi'l-`Aziz'in, sana Allah-
n meiyyetini delil olarak getirip de senin buna ehemmiyet vermedi ini grnce hakknda
bulunduu beddua bana gelmedike sen bu faaliyetlerinden vazgemiyeceksin. Halife `O-
mer demiti ki Allah'm, e er bu adam yalanc ise, elini aya n, dilini kes ve boynunu vur.
Bundan sonra Hi m Gaylm imtihan etmesini istemi , sonra da `Omer'in dua-
snda grld ekilde onu ldrm tr. Bu haber iin bak. ad geen eser. II. 379.
Mutezili ibnu'l-Murtaza ise, Gayln'm ldrlmesini, dini de il siyasi sebeplere ba lar.
Ona gre `Omer bn `Abdi'l-`Aziz, hazine mallar nn satlmas iini Gayln'a havale etmi , o
da bu mallar halkarasnda "hainlerin mallar na gelin, zlimlerin mallarna gelin; Peygambere,
onun Sunnetine ve siretine ittiba etmeksizin halef olanlar n mallarn gelin" diyerek sat-
maa balamtr. Him, Gaylr'm Beni Umeyyeye bu kfrn i itmi ve onu ldrmee ah-
detmitir. Bak. Tabakiitu'l-Mu`tezile, s. 2

63
biyografi yazarlar n n byk inayetine mazhar olmakla beraber, bugn ayni
mevzuda ara trmaya giri enler, mutezilenin zuhuruna ahit olan seneyi,
bu zuhuru haz rlayan milleri kafi olarak belirtmek hususunda ciz kal r-
lar. Elde mevcut btn bilgi, el-Hasanu'l-Ba ri meclisinde murtekibu'l-ke-
bire meselesi zerinde cereyan eden bir mnaka a neticesinde talebelerinden
Vasl bn 'Ata'nn, meclisten itizal etmesi ve ayr bir ilim halkas nn merkezi
olmasyle ilgilidir. Hatt zay f bile olsa, Vas l bn 'Ata yerine, el-Hasanu'l-
Basri meclisini terkeden talebenin bn Tbeyd oldu unu kaydeden ri-
vayetler bile vardr. 165 Mamafih mutezile tarihinde mhim rol oynam yan
bu gibi rivayetler bir tarafa b raklrsa, kaynaklar n, Val bn 'Ata' ismi
ile, onun, m.ezkr mesele yznden el-Hasanu'l-Basri meclisini terketmesi-
ni, mutezilenin zuhuruna bir ba lang te kil etmesi ynnden birle tikleri
grlr. Vasl bn 'Ata, Hicri 80 senelerinde do nutur. Aralarnda ya
fark olmayan 'Am" bn Tbeyd, onun en yak n arkada dr ve her ikisi de
Basra'da ya amlar, el-Hasanu'l-Basrrden ders alm lardr. el-Hasanu'l-
BasrVnin vefat tarihi 110 H. dir. Muhtelif haberlerden rendiimize gre,
itizal hareketi, I. Hicri asr n sonlarna do ru, havric ve mrci'e mezhep-
lerine kar , yahutta ilk yz seneden sonra ba lamtr; yani gerek Vas nn
ve gerekse 'Amr'in faaliyetleri, Hi am bn hilafetiyle da-
ha sonraki baz Emevi halifeleri devrine rastlar ki, bu seneler, 105 H ile 131
H. aras nda i aret edilebilir.' Bu haberler, itizal hareketinin ne et etti i
seneleri azok belirtmek imkan n vermekte ve bir ok kayna n zerinde
ittifak ettikleri gr dorulamaktadr. Mamafih bu hususta di er baz
grler daha vard r ki, bunlara da i aret etmek yerinde olacakt r. Bu g-
rlerden biri, mutezilenin ne e'etini, el-Hasanu'l-Basri'den ok daha evvelki
bir devre, 'Al ile Mu'aviye aras ndaki anla mazlklarn had safhaya geldi i
ve mslmanlar aras nda bir gurupun zuhur ederek bu anla mazlklar kar-
snda tarafs z bir mevki ald klar, yahutta M sr amili Kays bn Sa`clin,
`Ali'ye gnderdii bir mektupta da ifade edildi i gibi, bu kimselerin "itizal
ettikleri ve kendi hallerine b raklmay istedikleri" bir devre kadar gt-
rr. 167 Bu gre gre, Vas l bn 'Ata ile ba hyan itizal, aslnda, 'Al devrin-
de ortaya karak hadiseler kar snda bitaraf kalan ve ne 'Ali, ne de Mu`a.
viye tarafn tutan bir gurupun devam ndan ba ka bir ey deildir.

kinci gre gelince, bunun sahibi, mutezili ibnu'l-Murtaia'd r; ona


gre itizalin ash Hazreti Peygambere kadar uzan r."8

165 bn Klteybe, KitMtu'l-Ma`a. rif, s. 212.


166 el-Makrizi, el-IL -tat, IV. 164; Encyclopaedia of Islam (shorter), s. 422.
167 Ahmed Emin, Fecru'l- slam, s. 290'; Encyclopaedia of Islam, s. 421-422.
168 Bak: Tabaktu'l-m'uteizle, s.7.

64
Bu iki gr ten birincisinin, Yani Ahmed Emin'in ileri srd ve Ya-
rl", itizali ile 'Ali ve Mdaviye devrinde siyasi m killer karsnda taraf-
sz kaldklarn ilan eden bir gurupun itizali aras nda bir ilgi bulundu unu
ortaya koyan gr n, ne kadar zayf bir temele dayand ilk bakta an-
lalmaktadr. Zira Ya ' ile balyan ve "itizal" ismiyle vasflandrlan fik-
ri hareketin, `Ali devrinde zuhur eden siyasi bir davran la isim benzerliin-
den baka ilgisi olduunu kestirebilmek ok gtr.
Mutezili ibnu'l-Murta z a tarafndan ileri srlen ikinci gr e gelince,
birincisine nisbetle daha fazla garabettedir ve mutezileye, ship oldu undan
daha fazla bir de er kazandrmak gayesinden ba ka her hangi bir hususi-
yeti yoktur; zira mutezile, asl nda bir takm felsefi gr leri olan fikri bir
medrese olarak te ekkl etmi tir ve ok defa mslmanlar n, dini inan ve
akidelerine aykr bir fikir sistemine ship olmu tur. "vdd ve vdid",
"menzile beyne menzileteyn", "emru bi'l-mdraf ve nehy`anil-munker",
mutezilenin temel ta larn tekil eder ve bunlardan birisine muhalefet, mu-
tezili vasfmn mahvna kafi gelir; 1 " ayrca, e er bu asllarm mahrecinin Pey-
gamber oldu u kabul edilirse, bir bak ma, ayn muhalefetin Peygambere de
mteveccih olmas gerekir. Halbuki biz, gayet iyi biliyoruz ki, bu be asil-
dan biri, yani "menzile beyne menzileteyn", "murtekibu'l-kebire" nin mu-
tezile nazarmdaki hkmdr ve mslmanlar aras nda bu konuda zuhur
eden byk ihtilaflarn bir neticesidir. Oysa ki Peygamber, dinin kaicielerini,
usal ve fra'nu, hi bir noksanl k brakmadan mslmanlara tebli etmi,
sonra da aklamtr; Peygambere dayanan ve onun taraf ndan aklanan
meselelerde, bilhassa akaid konular nda, mslmanlarn ihtilafa dmeme-
leri gerekir. Bu bak mdan, iblu'l-Murtaza tarafndan ileri srlen bu gr
de dieri gibi her hangi bir esasa istinad etmemektedir.
Bu konuda e - ehristani tarafndan kaydedilen baz sylentiler daha
vardr. Bunlardan biri, Va l'n, itizali Eba Ha im 'Abdullah % l Muham-
med ibnil-Hanefiyye'den di eri ise el-Hasanu'l-Ba ri'den aldm gsterir ' 7
ki, birincisi, muhtemelen, ibnu'l-Murtaza tarafndan zikredilen ve Hz. Peygam-
bere kadar uzanan isnad zincirinin ayn dr; fakat e - ehristani, bu isnadtan
yalnz Ebu zikretmi , Eba Haim ile Hazreti Peygamber aras nda-
ki dier halkalar kaydetmemi tir.'n
e-ehristanrnin dier rivayetine, yani Va l'n, itizali el-Hasanu'l-
Barrden ald n akhyan gre gelince, bunun tamamiyle hoca-talebe

165 Bak. Ebu'l-Hasan el-Hayyt, s. 126.


170 es-ehristni, el-Milel ve'n-nil al, I. 49.
171 lnu'l-Murtai'ya gre Ebfi. Hsim, itizali babas Muhammed
den, ibnu'l-ljanefiyye, bn Ebi Tlib'ten, 'Ali de Hazreti Peygamberden alm tr. Bak.
Tabakatu'l-mu`tezile s. 7.

65
mnasebetlerine istinad eden bir gr olduu akardr; zira ok defa ta-
lebe hocasuun tesiri alt ndadr. Hoca ile talebe aras nda her hangi bir me-
sele hakknda zuhur eden ihtilaf, di er meselelerde de byle bir ihtilaf n mev-
cudiyetine adalet etmez. Bu noktadan hareketle, Va l'n, itizali hocas el-
Hasanu'l-Bari'den ald neticesine ula mak mantkidir. Ancak unu gz-
nnde bulundurmak gerekir ki, mutezile, yukardarda da a kladmz gi-
bi "murtekibu'l-kebire" meselesinde, mslmanlar aras nda zuhur eden ih-
tilaflardan ve hassaten Va l'n, hocas el-Hasanu'l-Ba ri'nin bu meseledeki
grne muhalefet etmesinden sonra mezhep olarak zuhur etmi tir. Binaan-
aleyh Val'n, m.ezhebini tesis ettikten sonra, hocas na muhalif olarak ileri
srd "menzile beyne menzileteyn" prensibini, mezhebin en mhim kai-
desi olarak tesbit etmesi gayet tabiidir. O halde onun, itizali el-Hasanu'l-
Bari'den alm olmas mmkn grlmemektedir. Di er taraftan mutezile,
be esas zerine kurulmu tur. Me hur mutezili Ebu'l-Hasan el-Hayyat' n
da kaydetti i gibi bir kimse bu be esas kabul etmedike itizal ismine ms-
tehak olamaz. 172EI-Hasanu'l-Ba ri, bu esaslardan bir kamda mutezile ile
ittifak etmi olsa bile, onu, itizalin messisi olarak kabul etmek yine gtr.
Mutezilenin zuhuru ile ilgili olarak ileri srlen muhtelif rivayetlerin
shhat dereceleri, basit baz mlahazalarla anla ldktan sonra Va il bn
`Ata'y itizal mezhebinin asil messisi kabul etmemiz, do ruya en yakn
olan haberi tercih etmek kabilinden olacakt r. Esasen mutezile, fikri bir med-
rese olarak slam fikir hayatnn tevcihinde byk rol oynam ve bu yzden
byk ve geni bir hret kazanmtr. Eer Va d bn 'Ata', byle bir mes-
sesenin zuhurunda gerek rol oyn yacak bir kaabiliyete ship bulunmasa
idi, onun hocas ile ihtilaf', sonra onun derslerini terkedip gitmesi, byle bir
neticeyi do urmazd. Fakat onun felsefi ve dini meselelerdeki geni bilgisi-
dir ki, el-Hasanu'l-Ba ri meclisini terkettikten sonra etraf na yeni bir ilim
halkasmn evrilmesini sa lam ve bu halka, mutezilenin nvesi olmu tur.

b. Mutezilenin Zuhurunu Haz rlayan .;iniller

Her ne kadar itikadi mezhepleri inceleme e girimeden nce, bu mez-


heplerin zuhurunda rol oymyan belli ba l milleri zikretmi isek de bun-
larn, muhtelif mezhepler aras nda mterek olduklar ve umumi bir mahi-
yet arzettikleri a ikardr. Bu bakmdan, mesela "murtekibu'l-kebire" ze-
rinde mslmanlarn ihtilaf', siyasi oldu u kadar itikadi bir hviyete de
ship olan havaricin zuhurunda, mrci'e ve mutezile mezheplerinin belir-
mesinde balca rol oymyan bir mil olarak zikredilebilirse de, mutezilenin
zuhurunda ve geli mesinde ayn derecede tesiri olan felsefi cereyanlar n di-
172 Bak. el-Ijayy4., el-IntisAr, s. 126.

66
er mezheplerin zuhur ve geli mesinde de ayn tesiri icra etti ini ileri srmek
gtr. Bu itibarla biz, mutezileyi ve hassatan onun zuhurunu haz rlayan
milleri incelerken bu hususu da gznnde bulundurmam z ve onlar, baz-
lar daha nce zikredilmi olsa bile - toplu olarak belirtmemiz gerekmekte-
dir.

1. Mutezilenin Zuhuruna Tekaddm Eden senelerde Siyasi Durum

Daha nce muhtelif vesilelerle bu konu zerinde durdu umuz iin, bu-
rada tafsilta giri meden, bir ka kelime ile siysi durumu zetliyecek ve
daha ziyade, bu durumun mslmanlar aras nda yaratt fikri ihtilat ze-
rinde durmaa al acaz.
Gerek Hazreti Peygamber devrinde ve gerekse onun vefat n takibeden
ilk seneler ierisinde slam Devletinin hudutlar, henz m.uayyen bir arazi
parasna mnhasr bulunurken, mslmanlarn maruz kaldklar mkilt
da mandut idi ve bu m kiltn halinde fazla bir s knt ile veya altndan
kalklamyacak bir glkle kar lamyorlard. Halal ve haram, farz ve sun-
net onlarca malmdu. Cehaletleri, iman n erkan veya kiifrn esas olarak
kendilerine retilen eyleri anlamalarna mani olmuyordu. Her hangi bir
mkille karlasalar bile, Hazreti Peygamberin hayatta bulundu u sene-
lerde, ona bavuruyorlar, vefat ndan sonra ise, dinin esas na vakf bilgin
sahabiler, onlarn imdadna yeti iyorlard. slmiyetin ilk mslmanlar -
zerinde brakt en byk tesir, halal ve haram meselesiyle ilgili hususlarda
olmutu. Bu sebeble gnlk hayatlar n, Kur'an ve Sunnetin getirdii hala'
ve haramla ilgili ayet ve hadislere gre ayarlama a alyorlar ve bu hu-
susta byk gayret sarfediyorlard . Bu yet ve hadislerle yap lmas em-
rolunan veya yap lmasnda mahzur grlmiyen fil ve hareketler, onlar n
gnlk ya aylarnn balca hed.efini te kil ediyor, buna mukabil, nehyo-
lunduklar fil ve hareketlerden de brlerine yakla tklar nisbette uzakla -
yorlard . Islmiyetin ilk mslmanlar zerinde icra eyledi i bu tesir,
tabiatyle onlar, karlatklar, fakat zm eklini Kitap ve Sunnette bula-
madklar bir takm mkiller zerinde durma a sevketti: Bu fil, halal ve
haram ikilisinden hangisine daha yaknd ? Bu fiili ileyen, hala1 olan bir
fil mi ilemiti, yoksa haram m irtikab etmiti? Eer haram irtikb etmi -
se, gnalunn derecesi ne idi?
Peygamber devrinden uzakla ldka, buna benzer m killer oalm ,
bu mkillerin hallinde ok defa kendilerine ba vurulan bilgin sahabi adedi
de azalmtr. Hilafet ve imamet meselesinde zuhur eden cidal ve mnaka-
alar, baz mslmanlar, gnah addedilen baz fillerin kucana atm, ni-
hayet halife `Osman katledilmi , bunu dier katil olaylar ve dahili harpler

67
takip etmi tir. O halde kar kla, fitne veya dahili harplere ve dolay syle
bir ok mslman kan nn dklmesine sebep olanlar, bir nevi a r gnah
ilemilerdir; ancak bu msebbibler kimlerdir? Bir tarafta Halife 'Osman
ve taraftarlar , dier tarafta onun kaatilleri ve katil olay na itirak etmese-
ler bile, onun katlinden ho nud olanlar; bir tarafta 'Ali ve taraftarlar , di-
er tarafta 'Ai e, Talha Zubeyr ve onlarla birlik olanlar; bir tarafta yine
,

`Ali ve taraftarlar , dier tarafta Mu'aviye ve adamlar ...Grlyor ki ms-


lmanlar, bu suretle farka ve hiziplere ayr lmlar, her farka veya hizip, kar-
sndaki guruba fitnenin mes'aliyetini ykleme e alm ve onu ar g-
nah ilemekle itham etmi tir. Ancak bu ittiham, sadece bu kadarla da kal-
mam , belki de daha ileri giderek gnahkarlara kfr isnad edilmi tir
Ar gnah sahipleri kafirdirler; onlara m'min denilemez.

Kur'n Kerimde ve Sunnette gelen ayet ve hadislerin phe gtrmez


bir ekilde akladklar ve mslmanlarn da zerinde ittifak ettikleri en
byk gnah (kebire), Allah'a irk komaktr; mrik kfirdir ve Cehennem-
de ebedidir.
"Allah kendisine irk ko ma asla balamaz; bunun haricindeki gnahlar
iin dilediini balar" 173 . ) 1;i1 kUl.!
"Mrik olarak len kimse Cehenneme girer". 174 Ayette zikri geen
irkin danunda olan di er keba'ir ise, Hazreti Peygamber taraf ndan
akland vechile, haks z olarak insan ldrmek, zina, anaya babaya isyan
(`ukaku'l-valideyn), yalan ehadet (ehadetu'z-zar), sihr, yetim mal yemek,
riba' (faiz) yemek ve muh an (iffet shibi) kad na phe ile iftirada bulun-
maktr. 175 Grlyor ki "keba'ir" olarak isimlendirilen sular, ba lca iki
gurupta toplanm tr: Birincisi, hangi ekilde olursa olsun Allah'a irk ko -
maktr ve ayette de a ka belirtildii gibi, irk koan kimse, hi bir sarette
Allah tarafndan affa mazhar olam yacaktr. kincisi ise, yukarda srala-
nu olduumuz gnahlard r ve bunlardan birisini irtikb eden kimsenin af-
f , Allah'n meiyyetine ba ldr: O, dilerse affeder, dilerse azabeder.

Mslmanlar, Allah'a irk koan kimseye kfir vasfnn tlaknda ve


onun, daimi olarak Cehennemde kalaca nda ittifak etmi lerdir; fakat di er
gnahlar irtikab eden kimsenin durumu nedir? Ona kafir vasf m tlak et-
mek ve onun Cehennemde, m rik gibi, daimi olarak kalaca m ileri srmek
gere e uygun mudur? Yoksa aslnda, bu gnah (kebire) n mrtekibi m-
mindir de sadece gnah nisbetinde mi azab grecektir?
173 Nis' sresi 4, y. 51.
174 Bak. Muslim, a } l b I. 94, hadis No. 92.
,

175 Bak. Ayn eser, I. 91-92 (bab beyni'l-keb'ir).

68
Sunnet ehlinden olanlar nazar nda "murtekibul-kebire" m'mindir;
ilemi olduu kebTre, irk olmadka onu imandan karmaz; iman n asl
olan tasdikin vcdu dolay syle, kfre sokmaz; ancak gn.ah ndan dolay
cezai andrhr.'"
kjavaric, bu hkmde sunnet ehline muhalefet ederek, onun gr ne
zt bir gr ileri srm ve gnah shibi, i lemi olduu gnah byk olsun
kk olsun, kfirdir ve Cehennemde daimidir; zira amel olmad ka imann
tam olduuna hkmedilemez, iddias nda bulunmutur.'"
Mrci'e ise, havaricin bu gr ne itiraz ederek iman amelden ayrt
etmi ve ma'syetin, m'minin imanna zarar vermiyece ini ileri srmtr.
Nasl ki t'at kafirin kfrn izale etmezse, gnah da m'minin imannu
yoketmez. Bu bak mdan, "murtekibu'l-kebire" m'mindir, ancak kebire-
den dolay zerine terettp edecek kab, Kyamet Gn Allah tayin eder.
imdiden bu hususta herhangi bir hkm vermek kabil
"Murtekibu'l-kebire" meselesi, mslmanlar aras nda bu suretle m-
nakaa ve cidal konusu olmu , mescid ve camilerde ilim halkalar teekkl
ederek meseleye bir zm ekli bulabilmek maksadiyle mnazaralar tertip
edilmitir. Bu halkalarm en me huru, Ba ra Cmiinde te ekkl eden el-1-4-
sanu'l-Barl'lin ilim halkasdr. el-liasanul-Ba rrye gre, "murtekibu'l-
kebire" tam m'min olamyaca gibi kafir de de ildir. Ona ancak mnafk
denebilir. 179 Onun "murtekibu'l-kebire" hakk nda ileri srd bu gr, o
devirde di er baz kimselerin grne uygun olmakla beraber, el-Ba da-
drnin kaydetti i gibi "mnafk", kfrn izhar eden kfirden daha teh-
likelidir.'"

"Murtekibu'l-kebire" hakknda ileri srlen bu gr ler, birbirinden


ok farkldr ve meseleye kafi bir zm ekli bulmaktan uzaktr. Ehli sn-
netin grnde, iin, bir nevi kolay tarafna ynelme vard r. tlavaricin
gr ok sert ve iddetlidir. Mrci'e ise, bu konuda kafi bir hkm izhar
etmekten ka nmtr. O halde bu meselede yeni gr ler getirmek iin kap
henz ak demektir. te bu hava ierisinde, el-Ha anu'l-Ba rrnin Ba ra
Cmiind.eki derslerine devam eden talebelerinden biri, Va l bn 'Ata', yeni
bir formlle ortaya km ve "murtekibu'l-kebire"nin ne m'min ne de ka-
fir olduunu, ona ancak "fasik" denebilece ini ileri srerek "menzile beyne
menzileteyn" hkmn ortaya atm tr. Geri bu as rda tabi`fndan olan

176 Sa`du'd-Din et-Teffiz1, erVal6' metni'liakVid li'n-Nesefi. s. 141 vd.


177 erh `a1 li'n-Nesefl, s. 141.
178 e- ehrisUni, el-Milel ve'nihal, I, 139.
179 el-tlayynt, s. 164; efi). `alr metni'l-`akFid, s. 142.
180 Bak. el-Ba dIldi, el-Fark beyne'l-firak, s. 70.

69
ulem ile mslmanlar n ekseriyeti, murtekibu'l-kebirenin rasik oldu unu
sylyorlard . Ama Val'n tarifindeki fasik ile onlar n kulland fasik ta-
birlerinin mal:alan aras nda byk fark vard : Birincilere gre, "murtekibu'l-
kebire", fasik olmakla beraber m'mindir de; f sk, onun iman ve slam
vasfm nefyetmemektedir. Halbuki, Va l'm ortaya koydu u fasik ise, m'-
min deildir, kfir de de ildir; ancak, bu iki mertebe aras nda bir yerdedir
ki Val bunu "el-menzile beyne'l-menzileteyn" tabiriyle formle etmi tir."'

Val bn 'Ata' bu fikrini ileri srdkten sonra, ister el-Ba dadrnin


kaydettii gibi, el-Hasaru'l-Ba ri tarafndan meclisten tardedilmi olsun," 2
lm olsun, gerek olan taraf udur ki, onun ayrlma-isterbzakndy
syle Bara Cmiinde, siyasi hdiselere bir ba ka zviyeden k tutmaa
al an yeni bir ilim meclisi te ekkl etmi ve Vaad bn 'Ata', bu meclisin
ilk mmessili olmutur.

Val'n "murtekibu'l-kebire" hakk nda ileri srd forml, mcer-


red bir gr veya hocas na alalade bir muhalefet olarak kalmam , tatbik
sahasnda da dier grlerle beraber sadas duyulmutur. Havaric,
Zubeyr, "Ai e ve Cemel vak'asnda bunlarla birlikte 'Ali'ye kar harekete
geenleri ve daha sonra, 'Ali'nin tahkim fikrini kabul etmesi zerine 'Ali
ve taraftarlar yle onlara kar harbeden Mu'aviye ve adamlarn tekfir eder-
ken; ehli Sunnet, eAlryi doru yolda grp karsndakilerin hatal olduk-
larn , ancak bu hatan n "kfr" addedilemiyece ini ileri srerken, Va l
'bn 'Ata' meclisinden u ses ykselmitir: Kar lkl harbeden iki frkadan
biri hatandr ve hatal olan taraf fasikt r; ancak bu hatan'n hangi tarafta
olduunu kestirmek gtr. Onun, her iki taraftan birisinde olmas dolay-
syle, heriki tarafn da ahadetleriyle amel edilmez 1 " Ba ra Cmiinde ilk
defa ortaya at lan bu gr , mutezile ismiyle te ekkl eden frkann ilk g-
rlerinden olmu ve bu grn sahibi Va l bn 'Ata' da mutezilenin mes-
sisi ve ilk reisi kabul edilmi tir.

Mutezilenin te ekklnde mhim rol oyn yan siyasi miller gznnde


bulundurulursa, u husus aka anla lr ki, bu as rda mslmanlar, bir
takm hayati mkillerle me gul bulunuyorlard ; mutezile, herkesi mem-
MM edebilecek yeni hkmlerle bu m killeri halletmek gayesiyle ortaya
kmtr. Ancak takip etti i yol ve tatbik ettii usuller, mezhebin mrn
ksaltm , bir iki asr ierisinde, mslman toplulu undan her hangi bir te-
vecche mazhar olmaks zn tarihe intikal etmi tir.

181 Bak. el-Badrdi, el-Fark beyne'l-firak, s. 70.


182 Ayn eser, s. 71.
183 Ayn eser, s. 72.

70
2. Yabanc Din ve hikadlar

Val bn `Ata'nn Basra Cmiinde hocas el-Hasanu'l-Ba rrye veya


tabi`iindan olan dier Islam ulemas na ve hatt o zamana kadar te ekkl
etmi bulunan havaric ve mrci'e gibi frkalara muhalif olarak, "mrteki-
bu'l-kebire" hakknda ortaya koydu u yeni grle mutezile mezhebinin
temelini attn kaydettik. Burada una i aret etmek gerekir ki, bu yeni
gr , her ne kadar mutezile tarihinde byk ehemmiyete ship olmu ise
de, mezhebin geli ip bymesinde, slam fikir hayatnda geni tesirler hu-
sule getirecek bir medrese olarak te ekklnde her hangi bir rol oynamam,
belki de basit bir fkhi mesele olmaktan ileri gememi tir. Bu itibarla diye-
biliriz ki, e er mutezile, Vl'dan itibaren veya daha sonra ba lamak zere
bir takm akli-felsefi, dini-ahlaki esaslara sar lp, onlar mezheplerinin pren-
sipleri olarak muhafaza etmeselerdi, onlar yolunda mcadeleye giri mese-
lerdi ve sadece fkk bir meseleden ibaret oldu una iaret etti imiz "murte-
kibu'l-kebire" hakkndaki grleriyle iktifa etselerdi, ksa bir zaman iinde
eritikleri bu hrete ship olamazlar, belki de byle bir mezhep te ekkl
etmezdi. Bir ba ka ifade ile, Vl tarafndan konulan temel ta , bu medre-
senin binasna kfi gelmezdi. O halde burada, mutezilenin geli ip byme-
sinde olduu kadar zuhurunde da rol oymyan ba ka miller de vard r ki,
biz bunlardan birinin slam d yabanc din ve itikadlar olduunu syledik.

Bilindii gibi Hazreti Muhammed'e ilk vahiy Mekke'de nazil oldu; bu-
nu, hicretten sonra Medine'de nazil olan vahiyler takip etti ve burada ilk
slam Devletinin temelleri atld . Ancak bu devletin hudutlar , Medine'ye
mnhasr kalmayp ok ksa bir zaman ierisinde Arap Yar madasnda ge-
nilemee balad. Halifeler devrinde ise, Yar mada dndaki bir ok lke-
ler, slam Devletinin hudutlar iine girdiler. Mslmanlar, fethettikleri bu
yeni lkelerde, muhtelif dinlere mensup kavimlerle kar latlar. Mesela,
Suriye ve- Mr'da hristiyan ve yahudiler, 'Irak ve Iran'da aneviyye, zer-
dutiyye, mneviyye, dey niyye ve mezdekiyye gibi e itli frka ve mezhep-
leri bulunan mec lsiler yayordu. Fetihlerd,en sonra mslmanlarm, yaban-
c din mensuplar arasnda ve onlarla birlikte hayat srmeleri gerekiyordu.
Bu devaml ittisal, tabiatyle bu kavimlere ait gr ve fikirlerin ve dini
akidelerin mslmanlar aras nda yaylmasna vesile oldu. Bu yaylmada,
bilhassa kendi dinlerini terkedip slama girenlerin rol ok daha byk olu-
yordu. Bunlar slam akaidini kabul etmekle beraber, eski akidelerinden
tamamiyle tecerrd edemiyorlard ; zira dini akidelerin insan zerindeki
tesir ve nfuzu ok byktr ve bunlar kolayca unutmak imkan yoktur.
Bu sebeple, slami kabul eden kimseler, her hangi bir kas dlar olmakszn
eski alcidelerini de yeni girdikleri dine naklediyorlard . Bunlar haricinde

71
dier bir takm kimseler - bilhassa Iran dilinden olanlar - islm'a girmekle
beraber ilerinde daha ba ka gayeler besliyorlar, ya elde edecekleri rutbe-
leri veya sahip olacaklar bol serveti d nyorlar, yahutta kendi dinlerine
son veren Islamiyeti ve mslmanlar iten vurma areleri ar yorlard. Bu
gaye ile d manhklarm ilerinde gizliyerek ve mslman grnerek, ms-
lmanlara tesir etme e, hile ve desiselerle Islam akaidini ykmaa altlar.
Bunlar tarafndan getirilen bir tak m gr ve fikirler, zamanla mslman-
lar arasnda yaylmaa balad.
Nihayet bir ba ka gurup da slama girmeksizin kendi dirderini muha-
faza ederek mslmanlar aras nda ya aylarna devam ettiler. Islam, onla-
rn din deitirmelerini ve mslman olmalarnu. zorlam yordu. Islam Dev-
leti hudutlar ierisinde cizye demek suretiyle mslmanlarla ayn haklara
sahip olarak ya amak, yabanc din mensuplar iin mmknd. Islam Dev-
letinin bymesi ve devlet i lerinin genilemesi neticesinde bu kimseler, i-
dari ilerde mhim vazifeler almak imkan da bulmulard .
Mslmanlarla yabanc din mensuplar arasnda, fetih hareketlerinin
hzlanmasndan sonra ba hyan bu ittisal a k bir ekilde grlnce, dier
dinlerin, itizalin zuhurunda ve geli ip bymesinde ne derece byk rol oy-
nad kolayca anlalr. Netekim biz, yukar larda, gerek Kur'a= mahlik -
yeti meselesinde ve gerekse cebr ve ihtiyar meselelerinde bunlarla ilgili id-
dialarn nasl yahudi ve mesihi meneli olduklarna iaret etmi tik. Ayn
meselelerin, mutezile akaidi ierisinde de yer almas , bu yabanc tesiri sade-
ce teyid eder.
Mslmanlarn yabanc din mensuplaryle ittisali, Islam akaidi iin b-
yk bir tehlike arzediyordu. nk bu kimseler, o zamana kadar hi bir
mslmann hatrmdan geirmedi i bir takm lahuti meselelerden bahsedi-
yorlar, bunlar n mnakaasn yapyorlard. Her ne kadar sahabe ve tabi-
Lindan olan Kitap ve Sunnete vak f bilgili kimseler, mslmanlar n, dier
din salilderi arasnda grlen bu nevi mnaka a ve cidallere kap lmamalar
iin byk gayret sarfetmi lerse de kafi bir netice elde edememi ler, daha
dorusu, mslmanlar aras ndan baz kimseleri, bu gibi kimselerin tesiri
altnda kalmaktan kurtaramam lard. K sa bir zaman ierisinde, lahuti
meseleler, baz mslmanlar aras nda mnaka a edilen mevzulardan olmu -
tur.
Yabanc akidelerin ne ri bakmndan yahudi ve mesihi gibi kitap eh-
linden olan kimselerin rol ve islam akaidi iin yaratt klar tehlike, frslere
nisbetle daha az olmu tur. Netekim Kur' n Kerim de mslmanlara, elli
kitaba iyi muamelede bulunmalar m emretmi , onlara kar giriilecek her
hangi bir cidal ve mnakaada yine iyi muamele hudutlar dna kmama-

72
larnu bildirmitir: 1),I; ')P `1 Lr> cjbI
4 , JI J51. t~JI Jyt cssob LAT 1,1,s,
"Ehli Kitapla, ilerinden zulmedenler mstesna, en iyi bir ekilde
mcadele ediniz ve deyiniz ki: Biz, bize vahyolunana da size vahyolunana da
inandk. Bizim lahi= da sizin kanm da birdir; biz O'na mnkad z 59.184
Her ne kadar, ayette zikri geen "ehli kitap" tabiri, yahudi ve mesthilere
delalet etmekte ise de, bununla daha ziyade mesikilerin kasdedildi i anla-
lmaktadr. Zira bir baka ayette, yahudilerden ba ka bir ifade ile bahse-
dilmekte ve onlarn, mesihilere nisbetle daha tehlikeli bir d man olduklar
aklanmaktad r: 4.!;,

Ul 1.31 ,:j:01 Iyw c)...0 jA t...)11 1,0"A


"nsanlar iinde, iman edenlere en iddetli dmanlk gsterenlerin yahudi-
lerle m rikler olduklarn, mslmanlara dostluk itibariyle en yak n olan-
larn da, biz nasraniyiz, diyenler olduklar n grrsn".i" Fihakika, slami-
yetin ilk gnlerinden itibaren onlar n, Hazreti Peygambere ve mslman-
lara kar taknd klar tavr ve Halife `Osman' n katlinde oynadklar rol
gznnde bulundurulursa, ayetin ifade etti i man daha kolay anla lr.
Frse gelince, islamiyetten nce an ve hreti, kuvvet ve nfilzu olan
bir devlete ship bulunuyorlar ve kendilerini Araplardan daha stn adde-
diyorlard ; hakikatte de, Yemen ve 'Irak Araplar , bunlarn idaresi altnda
yayorlard. Islamn gelmesinden ok ksa bir zaman sonra, bu byk dev-
let mslman kuvvetler nnde hi bir mukavemet gstermeden y kld ve
Frsler, kendilerinden a a addettikleri Araplar n hkm altna girdiler.
Bu bakmdan, mslmanlara ve slama kar byk bir kin besliyorlar, on-
larn kuvvet ve nfilzunu k rmak, dinlerini ifsad etmek iin e itli yollara
bavuruyorlard. Bunlarn byk bir ksm, gayelerine eri ebilmek iin, Haz-
reti Peygamberin ehli beytine kar byk bir sevgi izhar ederek mslman
olmular ve 'Ali'nin i`as ierisine girmi lerdir. Bu suretle bid'at ve dala-
letlerini daha kolay yayabiliyorlard . Mslmanlar aras nda islmiyetini
izhar eden, fakat ilerinde mecUsili ini gizleyen bu kimseler, z ndk ismiyle
hret kazanm lardr.
Mutezile, zuhurundan itibaren z ndklarla byk bir mcadeleye giri -
miti. Telif ettikleri kitaplar n byk bir ksmn, bunlara ve medisilerin
eitli frkalarna reddiye olarak tahsis etmi lerdi. Yine bu maksatla m-
nazaralar tertip ediyorlar, akidelerine mesned olarak ileri srdkleri delilleri,
184 `Ankebt sresi 29, y. 46.
185 M8'ide sresi 5, ay, 82.

73
birer birer rterek onlar tehlikesiz bir hale sokuyorlard. Bu ie ilk ba -
hyan yine Va l 'bn 'kW olmutu. Karsndan rivayet edilen bir habere
gre Val, gece namaza ba lad zaman, nnde daima bir kalem ve ka t
bulundurur, namazda okudu u ayetler aras nda muhaliflerine delil olarak
ileri srebilece i bir ayet gelirse hemen onu kaydederdi. 186 El-Maneviyeye
reddiye olarak yazd bir kitap, bin meseleyi ihtiva ediyordu."' 'Al= bn
Tbeyd'in beyanna gre gulat ra, havaric, zandaka, dehriyye ve mrci-
enin kelamm Val bn `Ata' gibi iyi bilen bir kimse yoktu." 8 Bu meseleler-
de 'Am" bn `Ubeyd de Vardan geri kalmyordu. Bunlardan her hangi
birisiyle karlat zaman mnazaraya giri meden onu brakmazd.
Val'dan sonra gelen dier mutezile imamlar da ayn yolu tutmular,
gerek telifleriyle ve gerekse tertip ettikleri mnazaralarla z ndklarm byk
bir mcadelesine giri milerdir. Ancak u hususa i aret etmek yerinde ola-
caktr ki, mutezile ile ilgili bu nevi haberleri, biz, ancak mutezili kitaplar-
dan renebiliyoruz. Bu haberlerin s hhatini tahkik etmek bugn iin im-
kansz grlmektedir. Zira ehli sunnetin nazar nda mutezile slami yoldan
uzakla m sair gult frkalardan farks zdr. Bu sebeple, sunni kitaplarda
mutezilenin medhini tazammun eden haberler grmek mmkn de ildir."9
Maamafih, mutezile tarafndan, kendilerinin kadrini ykseltmek mak-
sadyle pek ok haber uydurulmu olsa bile, slam ak'idini zmlklara ve
sair dmanlara kar sistemli olarak mdafaa babl ada ilk adm atanlarn
yine mutezile oldu unu kabul etmek gerekmektedir: O halde burada u sual
akla gelmektedir: Mutezileye, muhtelif din mensuplar yle giritikleri mna-

186 tbnu'l-Murtaia, Tabakatu'l-mu`tezile, s. 32.


187 Ayn eser, s. 35.
188 Ayn eser, s. 29-30.
189 Bu konuda yine tbnu'l-Murtai, ihtiyatla kar lanmas gereken dikkate de er bir
haber nakleder. Bu haber yledir: Halife Hariin er-Re id, din zerinde cidal ve mnaka ay
ho grmedii iin btn mtekellimini hapsetmi tir. Bu sralarda Sind Kral , ona bir mektup
yazarak baz ithamlarda bulunur ve "e er dinine guvenin varsa bana bir adam gnder onunla
mnazara edelim; sen muvaffak olursan ben sana tbi olurum; ben muvaffak olursam sen bana
tabi olursun" der. Halife, bu mektup zerine din adamlar ndan bir "kai" gnderir; fakat bu
kad, krahn huzurunda, bir semeni limiyle giri tii mnazarada ma lup olur. Kral, Halifeye
ikinci bir mektup yazar; "Mektuba ilk defa ben ba ladm. Sizin hakkmzda anlatlanlardan
phe iinde idim; fakat kad nn gelmesiyle phem kat'yyet kesbetti". Bundan sonra mek-
tupta mnazaradan bahsedilir ve kad nn nasl malup olduu anlatlr. Bu hdise Halifeyi
ok zmtur. Yanmdakilere "bu dini mdafaa edecek hi kimse yok mudur" diyerek endi e-
sini izhar etti i zaman "evet, var; din zerinde mnaka adan menetti iniz kimseler; halen
bunlarm bir ksm hapistedir" derler. Halife, onlar n getirilmesini emreder. Aralar ndan kelam-
c mutezili Mu`ammer bn `Abbad es-Sulerni seilir ve Sind'e gnderilir. Fakat kailyi delille-
riyle malup eden semeni, Mu'ammeri tamd iin, onunla mnazaraya giri mee cesared e-
demez. ibnu'l-MurtaiWun bu haberi iin bak. Tabakatu'l-mu'tezile, s. 54-55.

74
zaralarda stn gelme ansm veren bir mil vard r ve bu mil, ayni zaman-
da onlarn bir medrese olarak te ekklnde en mhim rol oynamtr; bu
mil nedir? Biz, bunun, kadim Yunan felsefesinin tetebbuu neticesinde mu-
tezile kelmclarnda beliren felsefi d nceden ba ka bir ey olmadn sy-
liyebiliriz.

3. Eski Yunan Felsefesi


slam akiclinin mdafaas na ba lad ilk devirlerden itibaren mute-
zile, mnazaraya giri tikleri e itli din mensuplarnn, cidal ve mnaka a
ynnden kendilerinden ok daha kuvvetli olduklar n, ok daha tesirli bir
silaha ship bulunduklar n farketmi lerdi. Bu kuvvetin men e'i, geni bir
kltrle felsefe ve di er aldi ilimlerden ba ka bir ey deildi. Gerek Sriye
ve Msr, gerek `Irk ve Irn sakinleri, byle bir kltrle felsefi tefkirin te-
siri altnda idiler. nk Sriye ve Msr, Islmiyetten nce dnyaya hakim
olan Bizans Devletine tbi iki belde idi ve bu Devlet, arki Roma Impara-
torluunun vrisi olarak kar k Rumen ve Yunan medeniyetlerine ship
bulunuyordu. Bu iki belde halk, tabii olarak byle bir medeniyetin tesiri
altnda ondan bir ok eyler iktibas etmi , muhtelif medreseler kurarak,
buralarda felsefe ve e itli ilimlerle lahti meseleler zerinde geni ara tr-
malara girimilerdir. Bilhassa Yunan felsefesini lahti meselelerin mza-
kere edildii skenderiyye medresesi ile mesihi dininin Nastriyye ve Yar-
kfbiyye mezheplerinin tekvininde ba lca rol oynyan Antakya medrese-
sinden alarak arkta te ekkl etmi olan Reha (Urfa), Nusaybin, Harrn
ve Cundisbiir medreselerinde ne rini salyan sryanilerin faaliyeti gz-
nnde bulunclurulursa," bu blgelerde hakim olan kltr seviyesi hakk n-
da bir fikir edinmek mmkn olur.
Ruh (Urfa) medresesinin kapat lmasndan sonra ikinci defa a lan
Nusaybln medresesi ve Anu irvan tarafndan tesis edilen Cunclisbrr med-
resesi, lahuti ve felsefi ara trmalarn belli ba l merkezleri olmu, Nas-tl-Iri
ulemasnn celbedildii Cundishr'da bilhassa terceme faaliyeti son derece
ileri gitmi ve yunancadan farsaya pekok kitap terceme edilmi tir '" Di-
er taraftan yak n olmas sebebiyle Hind medeniyetinin de s zmas g ol-
mamtr. Bu suretle Frsler, Hindistan ile Arabistan aras nda, bu medeni-
yetin Garba intikalinde mutavass t rol oynamlardr. 92
Grlyor ki islarniyete tekaddm eden senelerde, gerek Sriye ve M -
sr, gerekse `Irk, yksek bir kltrle, muhtelif medeniyetleri bnyesinde
190 De Boer, '1'.11 u'l-felsefe (Ebu Ricle'nin arapa tercemesi, 1thire
1957), s. 19.
191 Ayn eser, s. 21-24.
192 Ayn eser, s. 16.

75
cemeden birer ilim merkezi halinde bulunuyorlard . Bu itibarla, buralar
halk, dini akidelerini felsefi usullere gre tertip etmekte glk ekmiyor-
lar, bu mevzularda her hangi bir mnazara ve mnaka aya giri tikleri za-
man, mantki delillerinin kuvveti muhalifleri iin kat' bir hezimete vesile
tekil ediyordu.
Mutezile ilk gnlerinden itibaren bunu anlam , dini bilgilerini felsefe
ile tertip ve takviye etmedike, muhalifler nazar nda kat'i bir huccet olm -
yan nakli deliller yan nda akln faaliyetine frsat b rakmad ka onlara gale-
be alamyacaklarma inanm lard. Bu inan, onlarn felsefeye ynelmelerine
ve hasmlarmn avladklar dille ve alkn olduklar uslabla, daha do rusu,
onlarn kullandklar ayn silahla mcadeleye girimelerine yol am tr.
Mutezilenin, felsefe reniminde istinad ettikleri ba lca kaynak, Yu-
nancadan terceme edilmi kitaplardr. Her ne kadar bize kadar vas l olan
terceme kitaplar n tarihi, Halife el-Me'mn devrinden daha teye gemez-
se de Sryanuerin nce yunancadan kendi dillerin, sonra da arapaya pek
ok kitap terceme ettikleri bilinen hususlardand r. 93 Ancak bu kitaplar,
bize kadar intikal etmemi tir. 194
Mutezilenin zuhurunda ve geli ip byk bir mezhep olarak te ekkln-
de Yunan felsefesinin oynad mhim rol incelerken u husus zerinde
bilhassa durmak gerekir: Bidayette sadece slam akaidini mdafa etmek
gayesiyle felsefi ilimlere ynelmi olan bu mezhep imamlar , sonralar Yu-
nan kltrnn tesiriyle yeni bir devre girmi ler ve bu gayeleriden tama-
men uzakla mlardr. Daha do rusu, felsefe, hayatlar nda byk bir ink-
lab yaratm, onu, Islam akaidinin mdafaasmda kullanmak iin de il, fa-
kat, lizatihi renmee ve onda derinle mee ba lamlardr. Bunun neti-
cesi, bir taraftan Islam akaidini ve onun mdafaas n bir tarafa iterken, di-
er taraftan, Yunan feylesoflarm , nbvvete yakn bir kudsiyetle byt-
mler, szlerinin do ruluuna kat' yetle inanmlardr; nihayet felsefi bir
mezhep olarak zerine e ildikleri konular, hareket-sldn, cevher-araz, mev-
cad-ma'dam gibi yaln z felsefeyi ilgilendiren meselelere mnhas r kalmtr.

c. Mutezilenin Ak'idi

Mutezile mezhebi, be temel prensip zerine kurulmu tur; bu prensip-


lerin hepsine de inanan ve onlar tasdik eden kimse, mutezile ismine lay k
193 Sryniler eliyle M. IV. as rda balyan tereceme faaliyeti, VIII. asra kadar devam
etmi ve bu mddet ierisinde Yunan felsefesiyle ilgili bir ok eser terceme edilmi tir (De Bo-
er, s. 25). Yunanca eserlerin arapaya nakli ise VIII. as rla X. as rlar aras nda yine Srynfier
eliyle eski sryanca tercemelerden veya tashih ettikleri nshalardan, yahutta do rudan do-
ruya yunancadan olmu tur (De Boer, s. 35).
194 De Boer, s. 36.

76
olur; bunlardan bir veya birka na inanmyan veya bu be asla yeni ilave-
ler getiren kimse ise, mutezili vasfn kaybetmi olur."' Be asla taalluk eden
fer'i meselelerde ihtilaf, muhalif iin zararl deildir; mhim olan be asln
muhafazas dr. Bu be ana prensip, ehemmiyet derecesine gre unlardr:
1. Tevhid 2. 'Adl 3. Va`d ve va`id 4. el-Menzile beynel-menzileteyn 5. Eur
bil-mdrlf ve nehyu `ani'l-munker. Burada, fazla teferruata girmeden bu
be asl ayr ayr zikredece iz.

1. Tevhid

Mezhebin, zerine kuruldu u en kuvvetli asl tevhidtir. Bu bakmdan


mutezile, kendilerini Islam toplulu u ierisinde Allah' n vandaniyetine en
ok iman eden, onu mdafaa ile her trl ek ve pheden uzak tutan ye-
gane tife olarak grrler." 6 Mutezile imamlarmdan en-Nazzam'm lm
deindeki du'asnda, onlarn tevhide ne derece ehemmiyet verdikleri a k-
a grlr. en-Nazzam der ki: "Ya Rabbi, sen herkesten daha iyi bilirsin
ki, ben, tevhidinin nusretinde kusur etmedim. E er latif bir mezhebe (fel-
sefeeilerin mezhebine) itikad etmi sem, srf tevhidine sarlmak iin itikad
ettim. Tevhide muhalif ne varsa ben ondan beriyim; onun iin, gnahla-
rm affet, lm sekerat m kolaylatr". 1 "

Filhakika mutezile, te ekklnden itibaren birden fazla dalm vc-


duna inanan meclsiyye ve dehriyye gibi din mensuplar na kar iddetli bir
mcadeleye giri miler, bir taraftan telif ettikleri kitaplarla, di er taraftan
tertip ettikleri mnazaralarla bu dinlerin mezhep ve akidelerini y kmaa,
tevhid akidesini a lamaa almlardr. Bu akideye olan inanlar o derece
iddetli olmutur ki, Allah'n vandaniyeti ve ezdi olmas ile atabilecek
her eyi reddetmi ler ve bunun neticesi, Allah' n zatndan gayri s fatlar
olabilece ini inkar etmilerdir."' Onlara gre, onun zat ndan ayr kadim bir
sfatn vddu, zatndan ayr kadim ezdi bir eyin vdclun.a dellet eder
ki bu, ilahm teadddn gerektirir. Binaanaleyh, zat ndan ayr kadim bir
sfatn vdicluna inanmak, tevhid akidesine ayk rdr.

Mutezile bu esastan hareketle, Kur'm Kerimin mahlk oldu unu id-


dia etmitir; nk Allah' n kelm, onlara gre, muldestir, mahlaktur;
harf ve szlerden ibarettir." 9 Yine bu asldan hareketle, Allah' n ahret gn
gzle grlebilece ini reddetmi lerdir; nk ru'yet, kul ile Rab aras nda
195 e1-Ijayy8t, s. 126.
196 Ayn eser, s. 13-14.
197 Ayn eser, s. 41-42.
198 e-ehristffii, el-Milel ve'n-nik al, I. 44-45.
199 e-ehristani, el-Milel ve'n-nibal, I. 45.

77
ittisali iktiza eder. ttisal, cihet, mekan ve cisim olmad ka mmkn deil-
dir; bu ise, tecsim ve te bihi gerektirir ki, bunlar da Allah iin muhal olan
eylerdir. 2

phesiz tevhid akidesi, asl nda slam dininin as llarndan biridir. Her
mslman, te ehhd kelimesiyle Allah'n vandaniyetini kalbiyle tasdik ve
dili ile ikrar eder. Bu akideye inanm yan bir insann mslim ve m'min olabi-
lece i hi bir zaman ileri srlemez. Hal byle iken, mutezilenin, yaln z ken-
dilerini tevhid ehlinden addetmelerinde ve di er mslmanlardan ayr lma-
larmda, tevhidle ilgili grlen bir tak m meseleler mhim rol oynuyorsa ki
buna phe yoktur bu meselelerin islam dini ile ilgi dereceleri nedir? E er
bunlar, slami asldan gelme meseleler ise, di er mslmanlarn bu mesele-
lere iltifat etmemeleri, islmiyetle ne dereceye kadar kaabili teliftir ? E er
asllar ecnebi ise, mutezilenin di er mslmanlar ittiham etmeleri ne dere-
ceye kadar hakl grlebilir? Bu sualler, mevzu ile ilgilenenlerin, ister iste-
mez akllarna gelen ilk suallerdir. yle zannediyoruz ki, bu suallerin cevap-
lar da, bilhassa mutezilenin eski Yunan felsefesiyle yak ndan ilgilendii ve
ondan pek ok iktibaslar yapt bilindikten sonra, g olmyacaktr. Netekim
e- ehristanrnin u ifadesi, bu konuyu ayd nlatacak derecede a ktr: " lim,
kudret, irade ve hayat gibi, Allah Tdalamn s fatlarn nefyeden kavl, bida-
yette (yani mutezilenin ilk devirlerinde) henz tekemml etmemi ti. Val
bn `Ata', bu meselede iki kadim ezdi ilahm vddunun imkansz olduu-
nu sylyordu. Ona gre, Allah iin kadim bir s fat isbat eden, iki kah isbat
etmi olurdu. Varclan sonra gelen ashab , felsefe kitaplar n mtalaa et-
menin neticesi, Allah' n btn sfatlar n reddettiler" 2 01 Biz, biraz yukar da,
en-Naz zam'n tevhidin zaferi iin felsefecilerin mezhebine nas l inandn,
lm deindeki szleri aras nda grm tk.

Netice olarak diyebiliriz ki, Allah' n vandaniyeti, zat ve sfatlar ile


ilgili olarak mutezile tarafndan ileri srlen gr ler, hakikatte, daha nce
Yunan filezoflarnn tekrar ettikleri gr lerden ba ka bir ey de ildir.
Mutezile, bu gr leri Yunan felsefesinden alm ve dini akidelerini mdafaa
etmek maksadyle muhaliflerine kar silah olarak kullanmlardr.

200 Ayn yer.


201 Ayn eser, s. 46. e - ehristni, Ebu'l-HugeyPden bahsederken der ki: "-Ebu'l-Hugeyre
gre- Allah Ta`al, ilmile limdir, ilmi zt dr; kudretle kaadirdir. kudreti zt dr; hayatla hayy-
dr, hayat ztdr Ebu'l-Hugey1 bu gr , Allah n "bir zt olduuna, hangi vechile olursa
olsun, bunda kesretin bulunmad ma, O nun ztiyle kim fakat zattan ayr sfatlar olmad-
na, ancak bu s fatlarm zatn kendisi olduuna inanan ve bu suretle s fatlar selbeden feylesof-
lardan almtr (Bak. el-Milel ve n-nihal, I. 49).

78
2. 'Adl

Mutezile akidesinin be aslndan ikincisi ve tevbidden sonra en mhim-


mi, 'adi" akidesidir. Mezhebin dini dncesinde byk rol oynam olan
bu akide, mnaka a ve cidallerine konu te kil eden bir takm fer'i meselele-
rin asldr. Bu meseleler: a. Kaderin nefyi, insan fiillerindeki mutlak muh-
tariyet, b. alh ve aslab e. husn ve lsubb. meseleleridir.
Allah'n adaletine itikad ve zulm O'ndan nefyetmek, islm, errat -
nn asllarndandr. Hi bir mslman, adli ilhiden phe etmez ve Allah-
n zulmeclebileee ini aklndan geirmez. Ancak mutezile, bu meselede de
felsefeden geni apta istifade ederek mevzuu derinle tirilmiler ve yukar-
da zikrettiimiz teferruatla geni letmi lerdir. Mutezilenin "'adi" akidesini
anlamak iin bu meselelere de k saca temas etmek gerekmektedir.

a. Kaderin nefyi ve insan hrriyyetinin isbatt

Kaderle ve kaderiyye mezhebiyle ilgili bahislerimizde de kaydetti imiz


gibi, bu mesele, slmiyetten nceki devirlerde oldu u kadar, slmiyetten
sonra da, felsefeci olsun din adam olsun, btn mtefekkirlerin zihinlerini
megul etmitir. Mslmanlar n cidal ve mnaka alar da ok defa bu mev-
zu zerinde ortaya kmtr; nk bunlar, nzil olan yetler aras nda, insann
btn fiillerinde hr oldu unu, bu filleri yaratan mstekil bir iradeye ship
bulundu unu, sevap ve 'kab n da insan tarafndan ilenen bu fiillere gre tes-
bit edildiini belirten hkmler grdkleri gibi, bu hkmlerin tamamiyle
aksine, insann, fillerinde mecbilr oldu unu, bu fiillerin vcdunda onun hi
bir irade ve ihtiyara ship bulunmad n ortaya koyan yetler bulmu lar-
dr.
Ayetlerin zhiri manlar nda grlen bu tearuz, kaderin nefyi ve isbat
gibi cidal ve mnaka alarn zuhuruna sebep olmu tur. slmiyetin ilk devir-
lerinde mslmanlar, muhtemelen "kadere, hayr na ve errine iman etme-
dike bir m'min tam mmin olamaz' ,202 gibi Hz. Peygamberden rivayet
,

edilen baz hadisler dolaysyle kaderin isbat na ynelmilerdir. Bununla


beraber onu nefyeden baz kimseler de yok de ildi. Mutezile zuhur ettii
zaman da bu inanca yneldi ve kulun sevab ve kab olarak fllerinden elde
ettii kazan zerinde Allah Ta'aln n hi bir rol olmadn ileri srd.
Yani insan, fiillerinin hlikdr; nk onlar ileyip ilememekte hrdr,
irade shibidir. Mutezileyi bu inanca sevkeden mil, Allah' n adaletine ve
kullarna zulmetmiyece ine olan inanlar dr. Aksi halde, yaplmamasn
emretti i bir fiile tevcih veya te vik etmek, o fiili yaparken ona yard mc

202 Ahmed Ibn Hanbel, Musned, II. 181; Muslim, ahiti, K. el-link', hadis No. 1.

79
olmak, sonra da fiilinden dolay onu gnahkr olarak cezaland rmak, Allah-
in adaletinden olamaz; bu bir zulmdr. Halbuki "adl", Allah' n sfatlarn-
dandr ve 0, zlim de ildir.
Netice olarak diyebiliriz ki, kaderin nefyi ve insan irade ve hrriyeti-
nin isbat, mutezile nazar nda adli ilahi iktizasndandr ve Allah' n adaletini
te'kid etme e matftur. Ancak, bu meselede de biz, ecnebi gr nn mu-
tezile zerindeki tesirini bariz bir ekilde grrz. De Boer, bu hususta yle
der: " lk slam kelmcdarmn mezhebi ile mesihi akaidi aras nda kuvvetli
bir benzerlik vard r. Bu bakmdan, her ikisi arasnda do rudan do ruya bir
ittisalin vdidunu hi kimse inkar edemez. slam ulemas arasnda, ilk defa
zuhur eden cidal, ihtiyar meselesi zerinde olmu tur. Mesihilerin hemen
hepsi de ihtiyara inamyorlarcl ,,n3 .
Biz, Gaylan ed-D mVnn, kaderle ilgili grlerinden bahsederken,
ona tekaddm eden Mal ed el-CuhenVnin, bu gr leri yine mesihilerden
aldn kaydetmi tik. Mslman tarihilerle, mste rklarm ayn nokta
zerinde ittifaklar , bu fikri sadece teyid eder.

b. Sa/ah ve alal, meselesi


Yunan felsefesinin mutezile zerinde b rakt tesir, o derece byk
olmutur ki, bilhassa kader meselesinde insan n, kendi fiillerinin halik ol-
duunu da kabul ettikten sonra, Allah Ta`lan n, mutlak tasarruf sahibi
olamyacam, ancak tesis etti i nizam zerine hareketle, bu nizama mu-
halif hareket edemiyece ini ileri srmlerdir. Bu inan, onlar, Allah'n
tasarrufat nda gerek bir tandide sevketmi ve neticede O'nun, ancak hayr
olan filleri yapaca n, err olan filleri yapmas nn muhal olduunu iddia
etmilerdir204. Yine bu manda, Allah' n btn filleri, "salah" ve "hayr"
ile muttas ftr. Yani O, kullar iin ne yapmsa, onlarm " a14_"1 iin yap-
mtr. "Salah" lar hilafna olabilecek her hangi bir eyi yapmaa kaadir
deildir 205 . Sonra kullarn "Salah"' iin yapt ey, "alah" olan eydir; e-
er, "salah" n "alah" tan derece itibariyle noksan oldu u dnlrse,
Allah'n noksan olan fiili ilemesi caiz de ildir; eer kullar iin yapt ey-
de "Salah" larma olmak bak mndan bir noksanlk varsa, bu zulmdr 206.
Halbuki "'adi" fili, "zulm" kudretiyle tavsif edilemez 207. Bunlar. Allah
Ta'alann dnya ilerine taalluk eden kudretidir. Ah rette ise 0, Cehennem-
203 Tribu 1-felsefe fi 1- slam, s. 94. De Boer burada mesih! akaidinin Yunan fel-
sefesiyle mtereken messir oldu una da i aret etmi tir.
204 e- ehristni, el-Milel, I. 54; el-Ba ddi, el-Fark, s. 80.
206 e - ehristni, el-Milel, I. 54.
206 el-Ba dadi, s. 80.
207 e- ehristni, el-Milel, I. 54.

80
deki bir insann azabn ziyadele tiremiyece i gibi, azaltma a da kaadir ola-
maz; Cennet ehlinin nimetlerinden de noksanla tranuyaca gibi, her hangi
birini Cennetten karamaz. Allah Tdl yapaca eye kendini mecbur
klmtr208 .

Mutezile akaidine ilk defa en-Nazzm taraf ndan dercedilmi olan bu


grlerin asl , yine e - ehristni'nin beyanna gre, kadim Yunan felsefe-
sidir2".

c. husn ve lcultt meselesi

Mutezile Allah' n adaletine bu suretle inand ktan ve zulmu O'ndan nef-


yederek btn fiillerini kullarm n salh iin yaptna hkmettikten sonra,
kullarn fiillerine ynelmi ler ve onlar "husn" ve "lubl." ynnden bir a-
ra trmaa tbi klmlardr. Bu fiiller, asl nda iyi ve gzel "hasen" olan
eyler midir, yoksa kt ve irkin "kabih" olan eyler midir; yahutta eriat
m bunlarn iyiliin veya irkinliini tayin ve tesbit etmi tir? phesiz, di-
er meselelerde oldu u gibi, bu meselede de mutezile, akl ilk ve esas merci
ittihaz ederek onun hkmne tbi olmu lardr. Buna gre mutezile nazar n-
da "husn" ve "kubh", e yalarn zti sfatlarndandr." Akl, erratn ta-
yin ve tesbitinden evvel iyi olan eyleri, kt olan eylerden ayrt etmee
kaadirdir. eriat, bunu sadece haber verir, yoksa tesbit ve tayin etmez.

Mutezilenin, akl bu derece kudsile tirmesi ve ona bu derece gvenme-


si, slam fikir hayatnda yeni bir a r amtr; esasen mezhebe k sa bir zaman
ierisinde byk hret kazandran gerek mil de akl n mutezile nazarn-
daki mevkii olmutur.

3. Va`d ve Va'id
Mutezile mezhebinin be ashndan ncs, vdd ve vdid meselesidir
ve bu mesele, ikinci asl olan 'adl ile yakndan ilgilidir. nk Allah' n ada-
letine inandktan sonra, vd l ve vdidin takakkuk edece ine ve Cennet ehlia-
clen olanlar n Cennette, Cehennem ehlinden olanlar n Cehennemde amelle-
rinin karln bulacaklar na inanmak gerekir ve bu, tabii olarak adaletin
iktizas ndanchr. 'Adli ilahi, insan n her ameline gre tecziye edilmesini gerekti-
rir. Yani hayr ehli hayrile, err ehli errile cezaland rdr. T'atle emrolunmakta
bir gaye oldu u gibi, ilenmesi gnah addedilen fiillerden nehyolunmakta
da bir gaye vard r ve her iki halde de bu gayenin tahakkuku zaruridir. Em-

208 Ayn yer.


209 Ayn yer.
210 el-Gazali, el-Musta 8, I. 55-56.

81
rolundu u ekilde itaat eden sevaba mstehak olur; bu va'dt r; nehyolun-
duu fiile ynelen ve onu i leyen kimse ise kaba mstehak olur, bu da vdidtir.
Mutezile, va`d ve va`f,din mutlak surette tahakkuk edece ine inandk-
tan sonra, af ve efaati reddetmi ler, bunlarla ilgili ayetlerin te'vili yoluna
gitmiler, hadisleri ise kabul etme nilerdir.

4. Menzile Beyne Menzileteyn

Mutezilenin zuhurunu haz rlayan millerden biri olmas itibariyle mez-


hebin ilk asl addedilebilirse de ehemmiyet bak mndan dier be asl arasn-
da drdnc dereceyi alm tr Biz daha evvelki bahislerimizde murtekibu'l-
kebire zerinde cereyan eden mnaka alar, lavaric ve mrci'e f rkalarn n
grlerini ve nihayet Va l bn 'Ata'nn meseleye bir hal aresi bulmak
maksadyle nasl menzile beyne'l-menzileteyn grn ortaya atarak el-lja-
sanu'l-Ba rl mecilisinden ayrldn ve bu ayr lla nasl filen mutezile mez-
hebinin te ekkl ettiini anlatmt k. Burada, meseleye ilave edecek her han-
gi bir ey grmyoruz.

5. Emr ve Nehy `anil-Munker


Mutezile akaidinin be inci ve son asl emr ve nehy `anil-mun-
ker, yani islamn getirdikleriyle amel etmeyi ve nehyetti i eylerden sak n-
may emretmektir. Mutezile, bu as l ile dier mslmanlardan ayr lmaz;
her mslman, durum gerektirdi i zaman ma`rfu emr ve munkerden neh-
yeder. Ancak burada, baz sunni mezhepler aras nda oldu u gibi, mutezileyi
dier mezheplerden ayran bir gr vardr ve asl n vcilbu tatbik ekliyle
ilgilidir. Kur'an' Kerimde emr bi'l-mdriif ve nehy`ani'l-munker"in tatbik
edilmesini emreden ayetler vard r: ..),.;.,11 L11 :j

eb '.).".331 3 .) :JAvy jr?.


. L:9 j i.14 (:) ,3 741,..) "Iinizde yle bir
cemaat bulunsun ki (herkesi) iyili e a rsn, iyi i ilemei emretsin; kt-
lkten nehyetsin.' ;,;1.1 u4;1 j L:9 j^it, jAl . L5.;
.
"Olum, namaz doruca kl, iyilii emret, ktl nehyet"." Kur'nda
varid olan bu emrin tatbiki, her mslman zerine vacib midir? E er
vcibse emrin tatbiki yaln z dil veya szle mi olmaldr, yoksa silah ve
kuvvet kullanarak m olmaldr? Umumiyetle fkhi mezhepler, emrin
tatbikinin vcburd,a ittifak etmilerse de tatbik ekli zerinde birbirlerin-
den ayrlmlardr. Mutezile ise bu konuda daha iddetli davranarak her
m'minin kudreti nisbetinde k l ile emrin tatbikine gayret gstermesi
211 Ali `lmran sresi 3, ay. 104.
212 Lokman snresi 31, y. 17.

82
gerektiine inanmlarchr. Onlara gre, larpte cihad ile, kfir ve fsik
olanlara kar silahla mcadele etmek aras nda hi bir fark yoktur 213
Mutezileyi iddete sevked en mil, muhtemelen, dini z dklara, fsik
ve kafirlere kar korumak gayesine matuftur. Her ne kadar sonralar bu gaye
zayflanu ve mezhep felsefi konulara k tutma a ahan bir medrese hali-
ne gelmi ise de, yukardan beri zikredmi olduumuz bu be asln hi biri-
sinden feragat etmemi , durum gerektirdi i zamanlarda, onlar korumak
iin byk gayret sarfetmi lerdir.
d. Tarihi Seyr Ierisinde ~zile
`Abbasi halifesi el-Mtevekkif Ala'llah(232-247 H. /846-861) idareyi ele al n-
caya kadar mutezilenin zaman zaman y ldznn parlad, zaman zaman bu
parlakln zayflad, fakat her yeni parlay ta, evvelkine nisbetle daha
fazla bir kuvvet kazand ve nihayet el-Me'mf n (198-218 H. /813-833) ve kar-
dei el-Mu`tam. (218-227 H. /833-841) devirlerinde hretin zirvesine eri tii
grlr. Kendilerine tekaddm eden kaderiyye ve cebriyye gibi frkalarla ilk
mslmanlarn sk bir ekilde balandklar katksz slam ak'idinden in-
hiraf etmi dini veya siyasi te ekkllerin durumu, mutezile ile mukayese
edilemiyecek kadar kt idi. Bunlar, Emevi halifeleri tarafndan daima ta-
kip ediliyor ve sert bir ekilde cezaland rlyorlard. Benfi Umeyye devir-
lerinin nbvvet devrine yaknl, slam akaidinin asl kaynaklar olan Ki-
tap ve Sunnete ba llklar ve nihayet slami fethin ve bu fetihler neticesi
yabanc milletlerle temas n henz yaygnlamam olmas dolaysyle
basilere nisbetle yabanc frkalara kar daha iddetli davranyorlard . Hat-
t Emevilerle `Abbasiler aras nda grlen bu fark, bizzat Emevi halifeleri
arasnda bile grlebilir. Mesela Hi am bn `Abdi'l-Melik (105-125 H. /723-742),
Kitap ve Sunnete ba ll dolaysyle ijalku'l-Kur'an fikrini izhar eden ve bu-
nu mslmanlar aras nda yayma a al an Ca'd bn Dirhem'i 'Irak Valisi
Wlid el-K a ri'ye ldrtrken, son Emevi Halifesi Mervan bn Muhammed
(127-132 H. /744,749) Ca'd bn Dirhem'in mezhebim slfku dolaysyle kaderi
olarak hret kazanm ve ayrca ona Ca`di lakab verilmitir.
Mutezile zuhur etti i zaman, durum ne olursa olsun, Emevilerin kendi-
lerine kar nasl bir tav r taknacaklarun biliyorlard . Kendilerinden n-
cekilerin durumlar onlar iin canl bir misal te kil ediyordu. Eer kendileri-
ni bu badireden kurtaracak kuvvetli bir destek bulamazlarsa ak betleri di-
erlerinden farkl olmyacakt ; bu kuvvetli destek de halifeden ba kas ola-
mazd. Onun glgesinde, sadece ya amak de il, grlerini de serbeste ve
korkusuzca yaymak mmkn olabilirdi. Bu gaye ile mutezileyi ilk defa Ye-
zid Ibru'l-Velid (. 126 H./743) in etrafnda toplanm gryoruz; Yezid bir
213 el-E`ari, el-MakFtMt, I. 266.

83
kaderi idi' ve mutezilenin be usln itiraf ediyordu.' Bu sebeple mute-
zile, daha halife olmadan onu destekleme e ve hilafet makamnda Velid
bn Yezid'e kar harekete gemesini sa lamaa al mlar ve bunda mu-
vaffak olmulardr.'
127 Hicri senesinde, son Emevi halifesi Mervan bn Muhammed idareyi
ele ald zaman, mutezile yeni bir deste e daha kavu mu oluyordu; zira
Mervn, Ca`d bn Dirhem tarafndan terbiye edilmi , kaderin nefyi ve Kur-
ann mahlklyeti gibi meseleleri ondan renmiti; bu yzden, halk aras n-
da Mervan lakab yle hret kazanmt .'"
Emevi. Devleti yklp yerine 'Abbasi Devleti kuruldu u zaman, mu-
tezile, kendilerine biraz daha nefes ald ran, biraz daha kuvvet kazanmalar -
n salyan ikinci `Abbsi halifesi Eb Cdfer el-Mansr (136-158 H. /753-774)a
sarlmlardr. Man r, mutezile imamlar ndan `Aur bn Tbeyd'in yakn
dostu idi; ona, zhd ve takvas ndan dolay byk hrmet besler, onun va`z
ve nasihatlarndan faydalanma a alrd.218
Ebi1 Cafer el-Mansr'un vefat ve yerine o lu el-Mehdi (158-169 H.
774-785) nin gemesi, mutezilenin biraz sinmesine sebep oldu; nk
el Mehdi, zndklara kar ok iddetli davranyor, onlar adamlar vastasyle
-

takip ettiriyor ve ldrtyordu. 219 Ancak bu durum, Hariin er-Re id (170-


193 H. /785-808) in hilafet makam na gemesiyle son bulmu ve mutezile,
bu halife ile derin bir nefes alm tr. Onun hilafeti zaman nda baz kade-
riyyenin mhim mevkilerde vazife ald klar da grlr. 22
Harun er-Re id'in olu el-Emin zaman nda (193-198 H. /808-813) mu-
tezile, yine sinmek zorunda kalm tr; zira el-Emin, dini meselelerde, z n-
dklara ve bilhassa cehmiyyeye kar babasna nisbetle ok daha iddetli
davranyordu. Bu hal, el-Emin'in katline kadar devam etmi , yerine karde i
el-Me'miin geti i zaman (198-218 H. /813-833), mutezilenin yald z bir
daha parlam ve bu yldz, slam tarihinde onlarn en parlak yldz ol-
mutur. Bu devirde hkm tamamen mutezilenin eline gemi ve Halife
el-Me'mn, onlar n sultas altnda hkmn icra etmi tir.
Mrebbilerinin tesiri alt nda mutezili fikirlerle me b' olarak yetien
halifenin ilim ve felsefeye kar byk bir sevgisi vard. Cidal ve mnaka a-
214 et-Tabari, V. 596.
215 el-Mes'fdi, Murncu z- e heb, II. 190.
216 Ayn eser, II. 193.
217 bnu 1-Eir, el-Kamil, IV. 332.
218 bn `Abd Rabbih, el-`1kdu 1-Ferid,
219 Ahmed bn Cafer Trill, III. 133.
220 Mesela Yaby bn Hamza el- Hazrami (O. 183) bunlardan biridir ve Dmak kad-
lna tayin edilmi tir. Bak. ez-Zehebi, Miznu 1-i`tidal, III. 285.

84
dan holanr, ileri gelen ilim ve din adamlarm sarayna davet eder, izaz ve
ikramdan sonra, onlar n mnaka a ve mnazaralar n takibederdi22t . el-
Me'mar'un ilim ve felsefe sevgisi, Sumame ve Ebu'1-Huzey1 gibi bir ok
mutezile imamlaryle ittisaline ve onlar n tesiri altnda kalmasna vesile
0 1,111. 222

Halife el-Me' niidurt mutezile mezhebini resmen itiraf etmesi ve halk ,


mezhep umdelerine iman ve onlar ikrar etme e daveti, mutezilenin devlet
idaresinde ne dereceye kadar hkm ve sulta sahibi olduklar n gstermee
kafi gelir. Bu idare, el-Me'mandan sonra yerine geen karde i el-Mdtam
(218-227 H. /833-841) ve el-Mdta m'n olu el-Vik (227-232 H. /841 846) -

devirlerinde de devam etmi , halkn ileri gelenleri, Hadis ve Fkh imam-


lar, el-Me'mar devrinde olduu gibi, yine imtihana tbi tutularak Kur'a=
mahlkyetini ikrar etme e zorlannular, ikrar etmiyenler, en a r iken-
celere marilz b raklmlar veya ld.rlm lerdir. Islam tarihinde milpa
tabir edilen bu olaylar zerinde ayr ca durulacaktr.
232 H. /846 senesinde el-Mutevekkil el-Vasik'tan sonra hilafet
makamna geince, durum birden bire de imi ve mutezilenin yldz ya-
va yava snmee ba lamtr; bu sn , mutezile iin, dn olmyan
bir sn olmutur.
el-Mutevekkil, halife olduu ilk sene ierisinde mutezileye kar aka
harb ilan etmi olmamakla beraber, nce Kur'an zerindeki cidal ve mna-
kaalar kat' olarak menetmi ve bununla ilgili emirlerini btn valilerine
yazmtr.223 Bunu, el-Vasik tarafndan muhtelif beldelerde hapsedilen ms-
lmanlarn, serbest b raklmas takip etmi , daha sonra Sunnete ve ehli Sunnet
akid,esine kar meylini izhar eden Halife, 234 H. /848 senesinde, fukah ve
muhaddisini hediyelerle taltif ve mescidlerde ilim halkalar kurup hadis ri-
vayet etmelerini emretmi tir. 224 Nihayet 237 H. /851 senesinde bizzat mutezi-
leye kar harekete geerek mhim vazifelerde bulunan mutezilileri azledip
hanlarn' hapsetmi tir.225
Mutezilenin hilafet makam ndan yedii bu iddetli darbe yan nda, on-
lar zayf dren ve bilhassa ehli Sunnetin galebesinden sonra ba lyan h-
cumlar karsnda, kendilerini zafere gtrecek mdafaada aciz b rakan di-
221 el-Mes'ildi, Murcu z-zeheb,
222 Bilhassa Ahmed bn EM. Du'd, balkul-Kur'n neselesinde Halifeye en ok tesir
edenlerden biri idi. Ilerde zerinde aynca duraca mz gibi halkn bu meselede imtihana tbi
tutularak, Kur'ann mahlk olduuna inanmak iin zorlanmas bu ahsn telkinleriyle vuku-
bulmutur.
223 Ibnu'l-E ir, el-Kmil, V. 291; el-Ya`kbi, III. 209.
224 Ebu'l-Feree Menak b mam Ahmed bn Hanbel s. 357-58.
,

225 et-Taban', VII. 367-8; Trilau'l-Ya`kbl, III. 213.

85
er mhim bir mesele de, aralarmda birbirlerini tekfir etme e kadar varan
ihtilflardr. Geri akldan baka hi bir l tanmyan bir mezhep iin ih-
tilf veya gr ayrl tabii bir neticedir; nk akl n faaliyeti, fikir hr-
riyetiyle kimdir; bu hrriyet ise, e itli ve bazen de birbirine tamamen
zt grlerin belirmesine sebep olur. Bu bak mdan mutezile aras nda bir
ok gr ayrl zuhur etmi ve her biri tevbid 'adi v. s. gibi meselelerde
kendine has yeni gr ler ileri srerek, bunlar , derecesi asi meselelerden
aa olmyan bir hamasetle mdafaa etmi tir. Bu suretle mezhep ierisinde,
be asl zerinde mttefik olsalar bile, bu as llara mteallk fer'i meselelerde
ayr ayr grlere ship olan ve adedi 22 ye varan frkalar ortaya km-
tr.226 Bu frkalarm kendi aralar nda birbirlerinin gr lerini rtmek mak-
sadyle giritikleri mcadeleler, bu gr lerden dolay birbirlerini tekfir et-
meleri, hasmlarmn mezhep zerine hcumlar n kolaylatrm, onlar ise,
aralarndaki iddetli ihtilf sebebiyle, bu hcumlara kar mezheplerini bir
btn olarak koruyabilecek kuvvetli bir birlik temin edememi lerdir. Ni-
hayet, mdafalar nn mnferid, fakat, mezhebi yeniden canland racak kuv-
vetten uzak baz gayretlere mnhas r kald bir srada kendi aralar nda,
el-Cubb'inin dizi dibinde yeti mi ve zamannn bir mutezile imam olarak
hret kazanm 227 Ebu'l-Hasan el-E 'ari (260-330 H. /873-941) nin mutezi-
leden ayrlarak ehli Sunnete intisab , mutezilenin zevali iin kat'l bir darbe
te kil etmitir. nk el-E 'arI, mutezileden ayr ldktan sonra, onlar n
uslleriyle mezhep zerine iddetli hcumlara giri mi, ehli Sunnet de bu
hcumlarda ona yardmc olmutur.

E'ariyyenin zuhurundan sonra mutezile, lm kal m sava na girimi


olmakla beraber, o s ralarda zuhur eden Buveyhi (334-437 H. /945-1045) lerin
hizmetine girmek suretiyle, iilerin bulunduklar yerlerde hayat na bir mddet
daha devam edebilmi tir. Mamafih, Buveyhi Devletinin suktundan sonra
Turul Bey kumandas nda Badd'a kadar uzanan Seluklu futilhat nda,
mutezilenin Turul Beye galebe almas yle durumlar biraz daha dzelmi tir.
Turul Beyin veziri Eb Na r Muhammed ibn, Man r (416-456 /1025-1063),
itizal mezhebinin iddetli mdafilerinden olunca, baz mutezilenin mhim
devlet ilerinde vazife almalar gayet tabiidir.228 Ancak, i bununla kalmam,
e'arilerin ahsnda ehli Sunnete kfr ve etm son haddini bulmu , ehli sun-
net mensuplar vdz ve derslerden menolunmu , eza ve cefa tahamml edil-
mez bir hal almtr 229 Bu suretle mutezile ve e 'ariyye aras nda 1-jor5sn'da

226 el-Ba radl, el-Fark beyne'l-firak, s. 67.


227 el-Makrizi, el-H ta -, IV. 186.
228 fleu'd-Din es-Subki, Tabaktu's- fi'lyye, II. 270.
229 Ayn yer.

86
balyan fitne (sene 445 H. /1053), btn islm lkelerine yay lmtr. 230 te bu
sralarda Horsk imamlarmdan el-Ku ayri tarafndan yazlan e'ariyye
ile ehli sunnetin maruz kald klar zulm ve i kenceleri anlatan bir risale, 23
`Irk'ta fri ve Hanefi imamlarn ve ilim adamlarn harekete geirmi ,
bu mevzuda fetvalar karlm , ehli sunnet ve bilhassa e 'ariyyenin mdafaas
yaplm ;232 ne var ki I-Jorsn.'cla patlak veren bu fitne, Tu rul Beyin lmne
kadar devam etmi tir. Onun yerine geen Alparslan (455-465 H/1024-1034),
eski veziri de deitirip yerine Nizmlmlk (408-485 H/1017-1092) geti-
rince durum skema kavu mu ve bunu takip eden gnlerde, ehli sunnet
kuvvetlenme e, mutezile ise kaybolma a balamtr. Nizmlmlk, e'arr
afi`i idi; Ba dad ve Nisblir'da tesis etti i Nizmiyye medreselerinde ehli
sunnet uslne gre tedrisat yap llyordu.233
Netice olarak diyebiliriz ki, mutezili imam olarak bu devirlerde yeti en
bir ka ahs istisn edilirse, mutezilenin islm fikir hayat ndaki rol tamam-
lanm ve haberleri tarih sahifelerine intikal etmi tir. Her ne kadar `Irk i-
`am ile irn, Hind, m ve Yemen'deki Zeydiyye i`as, mutezile mezhebi
zerine bu gne kadar devam etmi lerse de asl nda mezhebin safiyyeti kal-
mamtr.234

B. KELAM LM NN DO U U

1. Kelm lminin Tarifi


Birinci Hicri asrm sonlarna doru, mutezile ve kaderiyye gibi baz mez-
heplerin zuhuru ve itikad konularda ortaya kan cidal ve mnaka alar,
Kelm ilminin do uunu hazrlad gibi, bu filmin, slam ilimleri tarihinde
byk bir yer almas n da salamtr. Aslnda kelm, en basit mans yle,
akaid zerindeki cidal ve mnaka alara dellet etti i iin, biz, bu ilmin do-
uunu, itikadi ihtilflarm tabii bir neticesi olarak mtalaa etmeyi uygun
bulduk. Filhakika aada zikredece imiz baz kelm tariflerinden de an-
lalaca gibi, bu ilim, islm akaidinin mdafaas gayretlerinden do mu -
tur; phesiz bu mdafaa, akaide yneltilen ve onu y kmak gayesini gden
delile mstenid tecavzlere kar yaplmakta ve bunda, mtecavizlerin ayn
silhma, yani tecavz zarars z hale getirebilecek daha kuvvetli ba ka de-
lillere dayanlmaktadr. Bu itibarla, delile dayanan bu tecavz ve mdafaa,
aslmda metodlu bir mnaka adan ibaret olup, kelmn zn te kil eder.
230 Ayn yer.
231 Ad geen bu risalenin tam metni iin bak. Tabakr tu's- r fi` yye, II. 276-288.
232 Ayn eser, II. 272-75.
233 Ayn eser, III. 90.
234 el-Ismi, T.ribu'l-eehmiyye ve'l-mu`tezile, s. 42.

87
Binaanaleyh, byle bir mn.aka arun, fikri ihtilflann at mas olarak iza-
h, itikadi ihtilflarm tabii bir neticesi oldu u hkmn dorular.
slm ulemasmn, kelm hakknda, daha ziyade gr ynnden dei-
en e itli tarifleri vard r. Bu tarifler aras nda, bize kadar ula an ve hemen
hemen onlarn ilki diyebilece imiz en eski tarif, el-Frbl (. 339 H. /950) nin
tarifidir. el-Frbl bu tarifinde, Kelm ilmi ile F kh ilmini mukayese ede-
rek, her ikisinin de birbirine yakn, fakat birbirinden farkl tariflerini verir.
Ona gre "kelm san'at, eriat koyucusunun, tasrih etti i bir takm mah-
dut amel ve itikadlarn mdafasnda ve onlara muhalif e itli sylentilerin
temizlenip at lmasnda, insann ship olduu kudrettir. Bu, amel ve itikad-
lara gre ikiye ayr lr. Ancak, Kelm san'at , "Fkh" tan ayr dr; zira Fkh,
eriat I oyucusunun a ka ortaya koydu u amel ve akideleri al r; onlar
asil kabul eder ve sonra bu as llardan, gerekli di er amel ve itikadlar "istin-
bt" eder; buna gre, mutekellim (kelmc ), "fakih"in istinabattan nce
asil olarak kulland delillerin mdafiidir. E er, bir insanda her iki kudret
birleirse, o insana "fakih mtekellim" denir ki, "mtekellim" olmas cihe-
tiyle asllar mdafaa eder, "fakih" olmas cihetiyle de onlardan istinbatta
bulunur'.
el-Frbrnin bu tarifinden anla ldna gre, "Kelm" ile F luh" ara-
snda byk bir fark mevcut de ildir; ancak, birincisi, eriat koyucusunun
tasrih ettii akaid ve amellerin ba arsna mtealhk olduu halde ikincisi,
eriat koyucusunun tasrih etmedi i akaid ve amellerin, di er tasrih olunan-
lardan istinbatm hedef tutar. Di er slam ulemas arasnda, Kelm ile Fk-
h byle bir ayrma tbi tutan kimse bulunmad iin, el-Frbi, bu tarifiy-
le dierlerinde ayrlr. Maamafih, F kha 'ilmu'n-nefs tabirinin tlak olun-
duu ve btn dini ilimleri de iine ald gznnde bulundurulursa, F kh
bu geni mansyle zikreden el-Frbrnin tarifi gere e uygun addedilir 236 .
u kadar ki, dier slam ulemas, Kelm ilmini, yalnzca itikadi meselelere,
Fkh ilmini ise, yalnzca ameli ahkma tahsis etmi lerdir.
505 H. /1111 senesinde vefat eden el-Gazli'ye gre Kelm ilminin gayesi,
"ehli sunnet akidesini, ehli bid'at n te viinden muhafaza etmektir. Allah,
kullanm, Rasillnn dilinde din ve dnyalannn selmeti bakmndan hak
olan bir akide vermitir. Sonra da eytan, mbtedi`ann kalbine, sunnete
muhalif eyler ilka etmitir. Onlar, eytann bu tellunleriyle hak olan akide-
yi tevi etmek zere iken, Allah "mtekellimiln" tifesini vcuda getirip,
davalarn Sunnetin zaferi iin, ehli telbisat m karp atacak m-

235 Bak. s.107-108.


236 Eb Hanife de, F khm ship oldu u bu geni mana dolaysyle kelma "el-F khu
1-Ekber" ismini vermi tir. Kez bak. erl u'l-Maka d, I. 5.

88
retteb bir kelm ile harekete geirmi tir. Bunun neticesinde de Kelm ilmi
ve ehli ne 'et etmi tir" 237 .
756 H. /1355 senesinde vefat eden Aiudu'd-Din el-Ternin tarifinde Kelm
ilmi, delil irad ve phenin izalesiyle diniyye nin isbatdr. Akaid-
den murad, amel hari s rf itikaddr. "Diniyye" ile de Muhammed (A.S.) n
dini kasdolunur. Hasm ne kadar bizim nazar mzda hatal da olsa, onu yine
kelm ulemasndan added,eriz 238 .
el-Tel'nin bu tarifi, son ibaresi istisna edilirse, el-Gazali'nin tarifiyle
uyuur. O da el-Gazali gibi, akaidin errattan alnmas gerektiini belirtir;
kelmn faidesi, bu akaidin isbat ve phenin izalesidir; ancak son ibaresiy-
le el-Gazlrden ayrlr. e]-Gazali, Kelm ilmini, selef akidesine ve Sun-
netin mdafaas na tahsis etti i halde, her e it akidenin mdafaas m,
Kelm ilminin erevesi iin sokar. Ona gre, mbtedi`an n akt delillerle
kendi akidesini mdafaa etmesi kelmdanrl r.
792 H. /1389 senesinde vefat eden Sa`du'd-Din et-Teftazard'ye gre kelm,
diniyye yi yakinen has l olan delillerle bilmektir. Mevzuu, bu akai-
din isbatdr" 239 .
Grlyor ki, et-Taftazanrnin tarifi, kelm , hasmn kelmna da te -
mil eden el-Tci'nin tarifine bu ynden muhaliftir Bununla beraber, akidin
akli delillerle isbat ve ayn yolla mdafaas cihetinden aykr olsa bile, dier
cihetlerden el-Gazali'nin tarifiyle tamamen uyu ur.
962 H. /1554 senesinde vefat eden Ta kpr Zkle Ahmed efendi, Miftt-
ttu'sse`iide24 sinde, Kelm ilminin tarifini verdikten ve konusunu beyan ettik-
ten sonra, yukar dan beri baz larn zikrettiimiz tariflerde grlen ve ak-
ln Kelm ilmindeki mevkii ile, mbtedi'mun kelmnn da Kelm ilminden
addedilip edilemiyece i eklinde ba lca iki kta tezahr eden ihtilflara
temas ederek der ki: "Kelm ilmi, delil irad ve phelerin izalesiyle dini akaidin
isbatn mmkn klan bir ilimdir. Konusu, mtekaddimine gre, Allah' n
zat ve sfatlardr... Ancak bu ilim, gaye itibariyle Vcadu Mutlak n ahva-
lini aratran el; den ayrdr... Mteahhrine gre kelmn. konu-
su, Muhammed (A.S.) in dinine mtealhk akaidin isbat dr. Bu da akideye
konu te kil eden meselenin, teslimiyetle kabul edilip, sonra akla istinad eden
brhan ile takviyesidir. Netice olarak denilebilir ki, kelmda er`m akl ile teyidi
ve akidenin Kitap ve Sunnette vrid olan meselelerden olmas art ko ul-
237 Bak. el-Munk z s. 132 vd.
238 erhu'l-Meviik f, I. 14-15.
239 erlu'l-Mak d, I. 4.
240 Mellifin olu tarafndan Trkeye tercume edilen bu eser, "Meviii`tu'l-`U-
lm" adyle hret kazanm ve ilk defa 1313 senesinde baslmtr.

89
mutur. Bu iki arttan birisinin bulunmamas halinde kelm, asla kelm
olmaz. Bununla beraber, baz lar , Kitap ve Sunnete muvafk olmyan mu-
tezile kelmm kelmdan addetmi lerdir. Bu aklama gsteriyor ki, Kelm
ilmi, Kitap ve Surmete muvafk bulunduka, er`i ilimlerden

Yukardan beri zikretti imiz tariflerden anla ildna gre, konusunu


sadece dini akaidin te kil ettii kelm, mtekellimanun ittifak yle, akli g-
re istinad eden bir ilimdir. Ancak onun, bu akaidi akli delillerle isbat edip
edemiyece i konusu mtekelliman aras nda ihtilaf konusu olmu tur. Baz-
lar, kelm, akaidi diniyyeyi bid'at ehlinin her trl te viinden muhafaza
ettii gibi, akli delillerle onu isbata alr, demilerdir. Di er baz larna gre
ise, kelm, sadece Kitap ve Sunnet ile sbit olan akaidden her trl pheyi
defetme e alr. Bu ihtilafn men e'i de akln, eri'at ile sbit olan akaidi,
yine errat yard nyle bilip anlamas, sonra da nazari delillere ba vurmas-
din Yahutta dini akaid, bizatihi akl ile sbittir; yani dini nasslar, bu akaidi,
akli delilleriyle birlikte beyan etmi tir; Bunun haricinde, onu isbat iin ba -
ka akli delillere ihtiya yoktur.

2. Kelm lminin Trihi


Takpr Zadenin Miftellffit' s- sa` Cdesinde aklad gibi kelm, Hicri
100 senesi civarmda mutezile ve kaderiyye eliyle uyubulmutur; nk
itazilin zuhuru, Va l bn 'Ata'run ne 'etiyle ilgilidir. 80 H. /699 senesinde dn-
yaya gelen bu ahsm 131 H./748 de vefat etti i gznnde bulundurulursa, Hic-
ri 100 senesini, onun ilmi sahadaki olgunluk a olarak kabul etmek yerin-
de olur. 242 Bu ifadeye gre, yukar da da iaret etti imiz gibi, Kelm ilminin
zuhuru, itikadi mezheplerin zuhuru ile yak nen ilgilidir. Filhakika, bu mez-
heplerin zuhurun,dan sonra, aralar nda e itli niza ve ihtilflar o alm, her
muhalif, kendi iddiasn kuvvetlendirebilmek iin, akli ve nakli delillerden
istifade etmi tir. nceleri, olduka siyasi meselelere mnhas r kalan mna-
kaalar, zamanla itikadi meselelere intikal etmi ve bunun neticesinde Ke-
lm ilmi domutur.
Mutezilenin messisi Va l bn `Ata'n n. el- Menzile beyne'l-menzileteyn,
Kitc-tbu'l-futyd, "Kiffibu't-tevItid 24' ve buna benzer kitaplar yle Kelm
ilminde tedvin balam , bunu, el-Me'mn, devrinde vefat eden i'a kelm-
clarndan Hi am imamet meselesinde mutezileye redden
er-Red ala'l-mu` tezile 2" isimli eseri ile avaric ve dier frkalara mensup ke-
241 Ad geen eser, I. 594.
242 Miftu's-se' I. 613.
243 bnu'n-Nedim, el-Fihrist, s. 251.
244 Ayn eser, s. 264.

90
lamelarm. telifleri takip etmi tir. Ayn devirde, elli Sunnet akaidiyle ilgili
kitaplar da telif edilmi tir mam A' zam Eba Hanife (.150 H./767) nin el- Fls-
hu'l-ekber ve ve '1-mutgallim isimli iki kitab,245 ekser bahisleri
Kelm ilmini ihtiva eden mellefattand r.
Gerek elli Sunnet cephesinden, gerekse mutezile ve sair f rka ve mez-
hepler cephesinden islam akaidinin mdafaas na tahsis edilen kitaplar n
o almas ve mezhepler aras nda, cidal ve mnaka alarm iddetlenmesi, Ke-
lam ilminin inkiafnda ba lca rol oynyan millerden olmu tur. Bilhassa
itizal mezhebinin, naklden ziyade akla ve akl' behislere yer vermesi, m-
naka alarnda mantk ve cedel uslne istinad etmeleri, Ta kpr Zadenin
de belirttii gibi, onun ilk kelmi mezhep olarak gelimesini salam, II.
H. asrn bandan IV. H. asrn balarna, yani el-E 'ari (. 324 H./935) nin
zuhuruna kadar, kelami bahislerde siyadeti elinde tutmu tur.
Elli Sunnet tarikatnn ihyas , Hicri 300 senesi civar nda Ebu'l-Ha-
sani'l-E 'ari eliyle olmu tur'''. El-E 'ari, mutezile imamlarndan el-Cub-
ba'i (. 321 H. /933) nin dizi dibinde yeti mi , 40 sene kadar mutezile imaml
yapm , bilahara bu mezhepten ayr larak elli smnete intisab etmitir. Mu-
haliflerine ve hassatan mutezileye kar nakli ve akli delillere istinaden m-
cadeleye giri en el-E 'ari, elli sunnet akaidinin ilk ve en iddetli mdafii
olmutur. Mutezileye red mahiyetinde telif etti i kitaplarnda, selef akaidini
mdafaa ederken bizzat mutezilenin silah /l kullanmas, yani nakli deliller
yannda aldi delillere de ba vurmas, mutezile mezhebinin kuvvetini sar-
san, onu siyaset sultan nn kard siyadet ar ndan indiren en byk dar-
be olmutur.

Ayn devirde ne 'et eden Eb Manar el-Maturidi (. 333 /944) de el-E 'ari
gibi ehli sunnet akaidinin ihyas iin muhalifleriyle mcadeleye giri mitir247
'ari devrine kadar elli sunnet, itikadi meselelerde nalulden ba kael-E
her hangi bir esasa itimad etmiyordu. Halbuki bu devirde, felsefe, elli firak
akla yneltme e ba lam bulunuyordu. el-E 'ari, Sunneti muhafaza etmek
iin sair frka mensuplarna kar aklile mcadeleye ba laynca, kendisinden
sonrakiler de ayn gaye ile akidelerinin aklile tesbiti yoluna gitmi ler, delil-
'erinin dayana olarak, mesela cevher ve hala/un isbat , arazn rz ile kim
olmyaca gibi bir takm akl ilkeleri vazederek bunlar akaide tabi klm-
lerdr. Onlara gre, hakikat n isbatmda, delilin butlan, medlln butlann
intac eder. Ba larnda Ela Bekr (O. 403 H. /1012) ve daha sonralar
mam el-Harameyn (O. 478 H. /1085) nin bulunduu bu gurupa
245 Ayni eser, s. 299.
246 Takpr nde, I. 613.
247 Bak. el-Makrizi, el-I-J tat, IV. 185-86.

91
mtelcaddimrn denilmitir. Bu devirde mant k, felsefi filmlerin bir kolu itibar
edildii ve felsefenin hkm, onun zerinde cri olmakla felsefeden kam l-
d gibi, ondan da kamruld iin, halk aras nda mnte ir deildi. Fakat
sonralar, el-E 'ari mezhebi taraftarlar mant renmiler, onu felsefeden
ayrt ederek mnazaralannda ve istidlllerinde kidelerinclen istifade etmi -
lerdir. Mtekaddim Mun aksine demin butlam halinde, bir ba ka delille is-
bat mmkn olan medltln butlanna hkmedilemiyece i prensibini orta-
ya koymu lardu; bunlara da mte' ahh riin denilmitir. Bu us-Cle gre,
kelm mevzuunda ilk mellif el-GazIll olmu , bunu Fahru'd-Din
takip etmitir. Ancak daha sonralar , mtekellimlnun, felsefe kitaplar yle
itigali neticesinde her iki ilme ait meseleler, biri di erinden ayrt edilemi-
yecek ekilde karm , kelm ve felsefe kar m bir ilim vdt bulmutur248 .

3. Kelm Ehli (Mtekellimfm)

Kelm ilminin muhtelif devirlerde, muhtelif kimselere ait tarifini ve-


rirken, onun, Islam akaidinin ve mdafaas ile her trl phenin ondan
defedilmesi gayesine matuf olarak ortaya ktna iaret etmi tik. Bu tarife
istinaden diyebiliriz ki, kelmc veya mtekellim (cem'i: mtekellimfm)
Islm akaidini deliller serdiyle isbat ve mdafaa eden ve bu gaye ile cidal
ve mnaka alara girien kimsedir. Ancak, burada una hemen i aret etmek
gerekir ki yukarda zikretti imiz triflerde grlen ve "kelm" tabirinin,
mahza Kitap ve Sunnete dayanan akaidle, men eini bu iki ashn dndan
alan akaidin mdafaas na tlak olunmas halinde ortaya kan hilf, kelm-
c veya mtekellim tabiri zerinde de gznnde bulundurulmak gerekir.
yle ki: Takpr Zde'nin hulsa etti i gibi, el-Fk-bl'aert itibaren gerek
el-GazMi olsun ve gerekse ve et-TaMM olsun, "kelm" tabirinin,
asllar yalnz Kitap ve Sunnete muvafk olan akaidin mdafaas na tlak
olunabilece i zerinde ittifak etmi lerdir. Bununla beraber, el- crnin. "hasm
her ne kadar, bizim nazar mmda hatal da olsa, onu, yine kelm ulemas n-
dan addederiz" demesi' ve Ta kpr Zcle'rtin "Kitap ve Sunnete muvaf k
olmyan mutezile kelmm da kelmclan addetmi lerdir" diyerek2"
nin szn teyid etmesi gznnde bulundurulursa, birbirinden farkl bu
iki gre uygun "kelmm" veya "mtekellim" vasfnda da bir ayrm yap-
mak gerekmektedir. Filhakika el-Gazli, el-Mur lm'inde Kelm ilminin,
gayesinden bahsederken "ehli sunnet akidesini muhafaza etmek ve ehli bid-
atn te viinden korumaktr" dedikten251 ve Allah Ta`ln n, kullanm
248 Daha geni bilgi iin bak: Ibn Haldun , Mukaddime, I. 388 vd.
249 erhu'l-mevkif, I. 14-15.
250 Mift'Ou's-se`'ade, I. 594.
251 s. 132.

92
Rasl vas tasyle hak olan akideyi gnderdi ine i aret ettikten sonra " ey-
tana, m.btedi`ann vesveselerine, Sunnete muhalif bir tak m eyler telkin
ederek, hak olan bu akideyi te vi etmek zere iken, Allah Tdalan n, mte-
kellim tifesini yaratt n ve Sunnetin zaferi iin onlar harekete geirdi ini"
sylemitir. 252 Kelm ilmi ile kelm ehlinin de bundan sonra ne 'et etti ini
belirten el-Gaz rill'nin253 bu szlerinden anla lyor ki, burada zikrolunan "ke-
lm", Kitap ve Sunnete muvafk kelm olup, Sunnetin zaferi iin, mbtedi-
`aya kar harekete geen "kelmc " ise, ehli sunnet kelmc sdr.

el-Gazlrye yakn olarak ya ayan Ebu'l-Ferec bnu'l-Cevzi ((5. 597


11./1200) Kelm ilminin,muhtelif imamlar nazar ndaki merdad mevkiinden bah-
sederken yle demektedir. "Kelm nas l zemmolurtmas n ki, mutezile ona
dayanarak Allah Tdala un, eyann cmlesini bildiini, fakat bunlar n taf-
sillerini bilmediini iddia etmi lerdir. Mesela Cehm ihn. afvan, Allah' n il-
mi, kudreti, hayat , muhdestir, demi tir; Allah Ta'ala bir " ey" deildir,
demitir. Eb Eb Ha im ve Ba ral taraftarlar , ma`cliimun
bir ey, zt, nefs, cevher, beyaz, sar ve krmz olduunu, Allah Ta'alann
zat zt, arazi araz, cevheri cevher yapm ya kaadir olmad m, ancak zat,
ademden vcda karmaa kaadir oldu unu iddia etmi lerdir. el-`Allaf,
Cennet ehlinin nimeti ve Cehennem ehlinin azab iin yle bir husus vard r
ki, Allah Ta'ala, onun def'i bab nda kudretle tavsif olunamaz. Bu bak m-
dan, o vakit (yani alurette) O'na ra bet etmek veya O'ndan kamak bir ey
ifade etmez; nk O, o s rada hi bir hayra ve erre, hi bir fayda ve zarara
kaadir deildir, demitir. Yine el-`Allaf'a gre, Cennet ekili, Cennette camia
ve sakt olarak kahrlar. Onlardan hi bir kelime, hi bir hareket sadir olmaz.
Ne onlar ve ne de Rablar , bunlardan hi birisine kaadir de ildir; nk ha-
dis olan her eyin, kendisinde nihayet buldu u bir sonu bulunmak gerekir. 254

mutezile imamlarndan nakletti i bu szler ve onlar


kelm olarak tavsifi, sonra da bu szlere istinaden kelm zemmetmesi gs-
teriyor ki, ehli sunnet ak'idine, daha do rusu Kitap ve Sunnetten hi biri-
sine muvafk olmyan bil gr ler de "kelm" dan addedilmi tir Buna gre,
mutezile akaidine uygun olan bu kelma, Kitap ve Sunnete yak nlk veya
uzaklk derecesi ne olursa olsun "mutezile keln t" denilebilece i gibi, taraf-
tarlarna da "mutezile kelenetlart" demek gerekir. Ayn husus, akaid ynn-
den ekili sunnetten ayr lan sir frka ve mezhepler iin de caridir: ra kel&
m ve kelmclar, harici kelm ve kelnclar gibi. Esasen bu gr , Kelm
ilminin mutezile eliyle zuhur etti ine ve gelitiine dair yukarda geen bah-

252 s. 134.
253 Ayn yer.
254 Telbisu blis , s. 83.

93
simize de uygundur. Bu bakmdan, ehli sunnet kelmnn el-E 'ari ile ba lad
da gznnde bulundurulursa ki bu devirde hadis ve hadisle ilgili meseler
kat'yet kesbetmi , tedvin ve tasnifiyle bir ilim olarak ortaya km bulun-
maktadr, el-E 'ari'ye tekaddm eden devirlerde hadisilerin kar koy-
duklar, kendileriyle iddetli bir mcadeleye giritikleri kelm ehlinin, mute-
zile kelnclanyle, kelm tarihinde bunlar kadar mhim yer i gal etmiyen
sir itikadi mezhep kelmcdar olduu kolayca anla lr.

C. HADIS LMN N GELI MESI

1. ihtilaflara tekaddm eden devirlerde hadis meselelerine genel bir


bak

Mslmanlar arasnda, nce siyasi olarak tezahr eden, sonra da ak-


id meselelerine dnen ihtilaflar, slam topluluu zerinde yapt tesir-
leri ve tevlid etti i neticeleri gzden geirirken, hadisle ilgili meseleleri de
ele almak ve baz mhim noktalar aydnla kavu turmak gerekmektedir.
nk, hadis, konumuzla do rudan do ruya ilgili olup, ilerideki bahisleri-
mizin sklet merkezini te kil edecektir. Bu sebeble biz, slam dininin, Kur-
andan sonra ilk ana kayna olarak hadisin ehemmiyetini belirtme e alr-
ken, islami bir ilim olarak da zuhurunu, geli mesini ve bunda rol oynyan
milleri ele alaca z.

Her eyden nce una hemen iaret edelim ki, hadis meselelerinin bir
ilim dal halinde ortaya kp geli mesinde en byk amil, mslmanlar ara-
snda ba lyan ve asrlar boyu devam eden cidal ve mnaka alar olmu tur.
Bu sebepledir ki biz, Hadis ilminin geli mesini, tpk Kelm ilminin do uu
gibi, mslmanlar aras nda zuhur eden ihtilaflar n bir neticesi olarak ele al-
dk. Ileriki bahislerimizde de a klanaca gibi, bu grmz dorulayan
eitli sebepler vard r ve bunlar, Hicri 110 senesinde vefat eden tan nm
hadisilerden, bn Sirin'in u szleriyle hulsa edebiliriz:

"lk devirlerde (hadis al rken veya rivayet ederken) isnad sormu-


yorlard ; ne zaman ki f i t ne zuhur etti, bize, kendilerinden rivayet gitti i-
niz kimselerin isimlerini syleyiniz, deme e baladlar Bundan sonra hadis
rivayet edenlere bak yorlar, e er rvi sunnet ehlinden ise hadislerini al yor-
lard ; bid'at ehlinden olanlar n hadislerini de terkediyorlard ".2 "

255 Muslim, en-Nevevi serlii, 1. 44; bn EM' Ijatim, ve't-ta`dil, I.


28; Ahmed bn Hanbel. KitUbu'l-`IIel ve ma'rifeti'r-rieM, v. 114 b; el-Ba
s. 122.

94
bn Sirin'in bu szlerinde yer alan isnd tabirinin, hadis rivayetin-
deki ehemmiyeti gznnde bulundurulur ve onun, Hadis ilminin yegane
temeli olduu kabul edilirse,256 bu filmin, hadis rivayetinde isnad kulla-
nlmasyle balad ve buna da mslmanlar aras nda zuhur eden f i t n e
nin sebep olduu kolayca anla lr. Ilerde, bu bahisler zerinde daha geni
ekilde duraca mz iin, biz, burada mslmanlar aras nda ihtilaflar n zu-
hurundan nceki devirlerde hadisin durumunu ele alacak, sonra da- bu ihti-
laflarn, hadis meselelerinde ne gibi neticeler do urduunu inceleme e a-
l acaz.
Hazreti Peygamber zaman nda, Islam te ri`min balca iki kayna
vard : Kitap ve Sunnet. Kitaptan bir ayet nazil oldu u vakit, Hz Peygam-
ber, bunu btn mslmanlara tebli ediyor ve onun maksad ve gayesini
aklyordu. yet bir hkm ifade ederse, o hkm tatbik etmek suretiyle,
mslmanlara, Kur'an yetlerinden ne ekilde faydalanacaklar n gster-
mi oluyordu. Bu bakmdan Rasl (A.S.), siyasi, iktisadi ve sosyal meseleler-
de yegane mercii te kil ediyordu.
Hazreti Peygamber vefat edince, mslmanlar n nnde Kur'an ve
Sunnetten ba ka bir ey kalmamt ; fakat bu iki kaynak, onlara gerek
hayat salyacak, dnyevi meselelerde her trl m killerini halledecek bir
kuvvete sahip bulunuyordu. Bu sebeple mslmanlar, her ikisine de uyma-
a ve onlarn gsterdi i yolda gitme e davet olunmu lardr.257 Mslman-
larn, bugnn tarihilerini bile hayrete d recek derecede k sa bir zaman
ierisinde kuvvet kazanmas ve byk bir imparatorluk kurmas , onlarn
Kitap ve Sunnete uymak hususunda kendilerine tevcih olunan bu davete
nasl byk bir a kla icabet ettiklerini gsterme e kafidir. Bu hususu, hadis
kitaplarnn, sabifeleri aras ndan seece imiz bir ka haberle a klamak da
mmkndr:
lk islam halifesi Eb Bekr, Hazreti Peygamberin vefat zerine, onun
mirasn isteme e gelen kz Ftma'ya bir hadis naklederek onun iste ini
reddetmitir; Ft ma, Eb Bekr'in cevab n gayet sakin kar lam ve "sen,
madem ki Peygamberden i ittin, daha iyi bilirsin" demitir. 258 `Osman bn

256 Hadis imamlar isnd hakknda e itli szler sylenai lerdir. Mesel, Sufyn e -Seyri
"isnd, m'minin silhldr" 'Abdullah lnu'l-Mubrek de "isnd dindendir; o olmasa idi her-
kes istediini sylerdi" demilerdir. Yine bn Sirin "bu ilim dindir; dinini kimden ald na dik-
kat et" derken isndm ehemmiyetine i aret etmi tir. Bu haberler hakk nda bak: Muslim, en-
Nevevi erhi, I. 44, 52; el-Ksni, Kay` dn't-tal di , s. 186.
257 Kur'nda "Allah'a ve Rasle itaat edin", "Rasnliin getirdiklerini al n, nehyettik-
lerinden ekinin", "kim Rasle itaat ederse Allah'a itaat etmi olur" mealinde pek ok e itli
ayet gelmitir. Bu ayetler, mslmanlar n takip edecekleri yolu aka gstermi tir.
258 Ahmed bn Hanbel, Musned, I. 160, hadis No. 14.

95
`Affn, bir gn mescide giderek bir yerde oturmu , orada pi mi yemek yemi ,
namaz klm ve sonra da yle demitir: Rasillullahn yerinde oturdum,
onun taammdan yedim ve onun namaz ndan kldm".259 Ayakta su iti ini
syliyen bir kimseye de 'Ali bn Ebi Tlib u cevab vermitir: "E er ayakta
su iiyorsam, Raslullah (A.S.) ayakta ierken grm mdr. Oturarak
iersem, onu oturarak ierken grm mdr".26 Yine 'Ali bn Ebi Tlib-
ten nakledilen bir haber yledir: "Ben ayak stlerinclen, ziyade ayak alt-
larnm meshe daha layk olduunu gryordum: fakat Rasidullah (A.S.)
grdm ki o, ayaklar nn altn deil stn meshediyordu". 261 Sahabe ara-
snda, Hazreti Peygamberin sunnetine ba hllyle hret kazanm olan
`Abdullah bn `Omer, bir seferde, muayyen bir yerden geerken oradan uzak-
lam, sonra yine yoluna devam etmi tir. Kendisine niin byle hareket
ettii sorulduu zaman u cevab vermitir: "Rasillullah (A.S.) byle ya-
parken grdm". 262
Sahabe Hazreti Peygamberden gelen sunnetin terkine veya her hangi
bir grle ona muhalif hareket edilmesine iddetle kar koyduu gibi, bu
sunnetin nakli veya rivayetinde, ufak da olsa, bir hata yap lmasna ve bu
suretle onun yalan veya tahrife maruz b raklmasma hi bir zaman r za gs-
termiyordu. Bu e it rivayetlerin o almasyle hatamn da o alaca d-
ncesiyle, her frsatta, hadis rivayetinin azalt lmasn emrediyorlard . Sa-
habe iersinde bilhassa `Omer Ibriu'l-tlattb, fazla hadis rivayet edenlerin,
veya rivayet ettikleri hadislerin do ruluunu baka hitlerle isbat edemi-
yenlerin karsna byk bir iddetle dikiliyor, onlara, hadis rivayetini azalt-
malarn emrediyordu. Bu suretle, halk n, bu sahada fazla yay lmasna ve
rivayetleri aras na fcir ve mnafk olan kimselerin yalan ve iftiralaruun da
kartrlmasma mani olmak istiyordu. Sahabenin o u ve bilhassa ulular
ve Peygamberin ehli beytinden olanlar, mmkn oldu u kadar az hadis ri-
vayet ediyorlar ve hatt Cenn,etle teb ir olunanlardan Sa`d. bn Zeyd bn
'Amr gibi baz sahabiler de hi hadis rivayet et rtiyorlard.263
Hazreti Peygamber vefat etti i sralarda ordusu am' fetetmek iin
hazrlklarn tamamlam bulunuyordu. Onun vefat], ordunun sefere k-
masna mani olmad. Kendisinden sonra devletin ba na geen Eb Bekr,
sefer hazrlklarn yeniden gzden geirerek 1,1 lid bn Velid kumandasmda
m' fetetti. Bunu di er sefer ve fetihler takip etti. Suriye, Lbnn, rdn
ve `Irk, Hicretin 17 nci senesinde tamamen fetedildi. 20 nci senede Mr'n
259 Ayn eser, I. 378, hadis No. 505.
260 Aym eser, II. 179, hadis No. 916.
261 Ahmed bn Ijanbel, Musned, II. 103, 104, hadis No. 737.
262 Ayn eser, V. 54, hadis No. 470.
263 bn Kuteybe, Te'vilu s. 48-49.

96
fethi tamamland . Bundan sonra mslmanlar Maveraunnehr'e kadar u-
zand lar. Bunu bir taraftan imali Afrikann ve Endelus'un fethi, di er ta-
raftan da Semerkand' n fethi takip etti. Fetih iin sefere kan mslman
ordusunda Hazreti Peygamberin ashab ndan bir ok kimse bulunuyordu.
Bunlarn bir ksm kumandan, byk bir k sm da asker olarak hizmet g-
ryorlard. Mslmanlar fetederek girdikleri beldelerde, ilk i olarak mes-
cidler ina ediyorlar,264 bu mescidlerde o belde halkna ve bilhassa ocuklara
Kur'an. ve Sunnet rettikleri gibi, islam dininin esaslar talim ediyorlar-
d. Hazreti Peygamber zaman nda adet haline gelen ve s k sk grlen ha-
diselerden olan bir beldeye hoca gnderme i i, baheler devrinde daha ok
artrlm ve bu sistemli talim faaliyeti alt nda, eitli beldelerde Kur'an ve
Sunnete vakf, islam Fk.hn bilen kimselerin says her geen gn artm-
tr. Neticede, bir ok slam ehir ve kasabalarnda byk ilim merkezleri
teekkl etmitir. Bu ilim merkezlerinin ba nda, phesiz, Medine gelir.
Hazreti Peygamber, ashabiyle birlikte bu ehre hicret etti i zaman, ilk s-
lam Devletinin temellerini burada atm tr. Kur'an ayetlerinin byk bir
ksm burada nazil olmu , slam te rf burada geli mitir. Ashab, hayat
boyunca Peygamberin etrafnda daha sk ve daha geni ilim halkasn bu
ehir mescidin.de te kil etmi ve onun hadis ve Sunnetini, burada onun a -
zindan dinlemitir; bu bakmdan Medine'ye Daru's-Sunne denilmi tir.
Mekke'nin fethinden sonra Hazreti Peygamber, Medine'yi terketmedi-
i gibi, onun vefatmdan som.a da halifeleri ve sahabenin o u bu ehirde
kalm ve Medine, slam Devletinin en mhim ilim merkezi haline gelmi tir.
MedhLe'den sonra ilim merkezleri olarak hret kazanan ehirler, Mek-
ke, 'Irak'ta Kle ve Ba ra, am ve Msr beldeleridir. eOmer ttab
zamannda 'Irak fetedildi i zaman, bu beldenin iki byk ehri olan Kil&
ve Bara, Horasan, Iran ve Hind gibi di er beldelerin fethinde askeri birer
s olarak byk de er kazanmlardr. Bu bakmdan gerek Kfe'ye ve ge-
rekse Bara'ya byk sayda sahabe yerle mi ve buralarda kurduklar ilim
merkezlerinde binlerce talebe yeti tirmilerdir. Burada te ekkl eden med-
resenin banda 'Abdullah bn Mes'ld gibi mehur ve alim bir sahabi bulu-
nuyordu. Kfe'nin ilmi sahada byk hret kazanmasmda, bu sebebinin
rol ok byk olmu tur.
Bara medresesinin ba nda ise Enes ibn. Malik vard . 'Ali tarafndan
Vali olarak tayin edilen 'Abdullah bn 'Abbas, Ebii 'Utbe
bn Gazva, 'Abdurrahman bn Semura gibi bir ok sahabi de burada hadis
ve Sunnetin retilmesinde byk gayret sarfetmi lerdir. 265 Bara mekte-
264 el-Malglz4 el-H ta, II. 247.
265 el-Hakim Eb `Abdillah, Ma`rifet s. 192.

97
binde yetien talebeler el-Hasan el-Ba ri, Muhammed bn Slrin, Eyyill es-
Sehtiyani, Ynus bn Tbeyd, Cabir bn Zeyd, Hi am ibn. Hassa'', Katade
br, Du'ame, 'As m el-Ahval gibi hadisiler, byk hret kazanm olan-
lardan bazlardr.2"
`Amr ibnu'l-' :Eh kumandasndaki mslmanlar, Msr' fetettikleri za-
man, kalabalk bir sahabe gurubu, buraya gelip yerle nilerdir. Bunlar ara-
snda 'Ijkl a bn el-Cuheni, 'Abdullah bn 'Amr Harice
bn Huzafe, 'Abdullah bn Sa'd bn Ebi Serh, 'Abdullah bnu'l-Haris, Eba
Basra el-Gfarl hret kazanm sahabilerdendir. 262
am'a gelince, bu belde, gerek buraya gelen sahabilerle ve gerekse fethi
takiben bura halknn byk bir ksmnn slam dinine girmeleriyle msl-
man nfusu bakmndan kalabalk bir belde haline gelmitir. Bu bakmdan,
halifeler, am'a ayr bir ihtimam gstermiler, bilhassa ilmi sahalarda yk-
sek bir mevki kazanmas nda byk rol oynamlardr. Halifelerin, Kur'n,
hadis, halal ve haramla ilgili meseleleri retmek maksad yle am'a gnder-
dikleri sahabiler aras nda, Hz. Peygamberin Yemende amili olarak vazife
gren Mu'az bn Cebel bulunuyordu. Tbade ibnu' - amit, Ebn Tbeyde
bnu'l-Cerrah, Sa'd bn Tbade, el-Fail bn. 'Abbas bn
Ebii Malik el-E 'ar1, el-Haris bn Hi am, Mu'aviye bn Ebi Sufyan, Vasile
bnu'l-Eska` gibi pek ok me hur sahabi de Kur'n ve hadisin bu beldede
yaylmasnda ve renilmesinde byk rol oynam lard r268 .
Fetihlere mvazi olarak slmiyetin intiariyle muhtelif beldelerde
te ekkl eden ilim merkezleri, phesiz bu zikrettiklerimizden ibaret de il-
dir. Yukarda da iaret ettiimiz gibi, Msr'n fethini takiben, imali Afrika,
Endelus slam hakimiyetine girdi i gibi, arkta da Horasan, Buhara. , Se-
markand ve dier bir ok beldeler fethedilmi tir Bu beldelerde de di erlerin-
de olduu gibi, Peygamberin ashabndan bir o u yerle mi ve halka slam
aka'idi yannda Kur'an ve Sunneti, halal ve haram ve dier dini meseleleri
reten ilim merkezleri kurmu lardr.
Sahabenin, genileyen Islam lkelerinde bu ekilde dalp yaylmalar
bize unu da gstermi tir ki, onlarn Hazreti Peygamberden i itip hfzettik-
leri hadisler, ilk anda, yerle mi olduklar yerlere inhisar etmi , ok defa
bir beldede inti ar eden hadislere, di er belde halk yabanc kalmtr p-
hesiz bu durum, muhtelif beldelerde yerle mi olan sahabenin, Hz. Peygam-
berden e itli sayda ve birbirinden farkl hadisleri iitmi olmalarnn tabii
bir neticesidir. Baz sahabe, Hz. Peygamberden ancak 5-10 hadis i ittii
266 Ayn eser, s. 247-248.
267 Macrifet s. 193.
268 Ayn yer.

98
halde, dier bazs yzlerce hadis i itmi olabilir. Bazen de yzlerce hadis
iiten bir sahabi, uzak bir beldede ya ayan ve Hazreti Peygamberden sade-
ce 5-10 hadis iitmi olan sahabinin bu hadislerini iitmemi olabilir ve eer
bu 5-10 hadis, halal ve haramla ilgili hadislerclen ise dini ynden bir kat
daha kymetlenmi olur. Bu durum, o hadisleri renmek istiyen mslman-
lar harekete geirir, ve hadis almak iin uzun ve me akkatli seyahatlar ba -
lar.
Baz mste klar nazarnda bo ve lzumsuz bir gayretten ibaret olan 269
mutur. Kur'ndabuseyhatlr,gkveabirhtyndo
sarih olarak beyan edilmemi bir ok hkmler, Hazreti Peygamberin ha-
dis ve sunnetiyle vazolunmutu. Beyan edilmi baz ahkam da mslman-
larn anlayamyacaklar derecede muciz olup ancak Peygamber taraf ndan
mslmanlara erh ve izah edilmiti. Aslnda Kur'nn tefsirinden ibaret
olan bu hadisler, Hz. Peygamberin vefat ndan sonra genileyen Islam lke-
lerinde, onlar bilen sahabenin da lmasyle dalmsa, onlara muhtac olan
mslmanlar, baka hangi yollarla bu hadisleri toplayabilirlerdi? Sahabenin
hepsi, hadis hfz nda ayn derecede olmad klar gibi, her hangi bir hadisi
hepsi de bilmiyordu ve bilmelerine de imkan yoktu. Hazreti Peygamber,
sahabeden bir guruba irad etti i hadisi, bir baka guruba tekrar etmiyordu.
Bir gurubun nnde vaki olan bir hadise, bir ba ka gurubun nnde aynen
vukubulmuyordu. Bu bakmdan sahabe, i itmedikleri ve bilmedikleri hadis-
leri renmek zorunda kal yorlard. Hazreti Peygamber hayatta iken Me-
dine'ye gelip, ondan dinleriyle ilgili meseleleri sorup renme, sonra da tek-
rar memleketlerin dnme adetini, Hazreti Peyganiberin vefat ndan sonra
da devam ettirdiler. Bilmiyen sahabi, renmek iin bilen sahabiyi arayp
buldu; reneceini renip memleketine dnd. Tabiat yle bu adet, son-
raki nesillerde daha ok artt . Tabakat kitaplar nda bu seyahatlarla ilgili
bir ok habere tesadf etmek mmkndr 27 ve bu seyahatlarm neticesidir
ki, tek bir sahabi tarafndan iitilmi olsa bile, Hazreti Peygamberin her
sz bir ok sahabi tarafndan renilmi ve mteakb nesillere nakledil-
mitir.
Sahabe, Hazreti Peygamberden i itmi olduklar hadisleri yazmyordu.
Esasen Islmiyetin bidayetinde, mslmanlar aras nda yaz bilenlerin say-
s, yok denecek kadar azd .2" Her ne kadar, Hazreti Peygamberin takip etti-
269 Mesel bak: Alfred Guillaume, The traditions of Islam, s. 12.
270 Mesel Eb Eyyb el-En ari, Hz.'Peygamberle sohbetinin eskili ine ve bir ok hadis
iitmi olmasna ramen tek bir hadis iin gnlerce sren me akkatli bir seyahata kmt.
Keza Cbir Ibn 'Abdillah bir hayvan sat n alarak Msr'a gelmi , orada bulunan `Ukba Ibn
`A"nir'e bir hadis sormu ve tekrar Medine'ye dnm t. Bak: Marifet
s. 8.
271 el-Belzori, Fut b ul d n, s. 457.

99
i eitim politikas sayesinde bir ok kimse yaz renmi olsa bile,272 Kur-
ann baka szlerle kar trlmas tehlikesine kar, baz sahabiler hadiskrin
yazlmasn ho karlanuyorlard ?" Hazreti Peygamber de balangta,
hadis yazma menetmiti.274 Bununla bereber bu yasak, bir mddet sonra
ruhsata inkalab etmi 275 ve muhtemelen bu ruhsattan sonra ba ta 'Abdul-
lah bn ibni'l-`ik olmak zere baz sahabe, Hazreti Peygamberden
iitmi olduklar hadisleri " alife" ler halinde yazma a balanulardr.276
unun hadis yazmad gznnde bulundurulursa, Mamfih,sbeno
ok say da hadisin yazlmakszm hafzadan rivayet edildi i anlalr. Bu
husus, hadislere kar itimad zayflatc kuvvetli bir sebep olarak mtalaa
edilebilirse de, sahabenin, Hazreti Peygamberin sunnetine kar hissetti i
ballk ve onu muhafaza etmek hususunda gsterdi i titizlik, byle bir d-
ncenin gere e uymadm ortaya koymaktad r. Dier taraftan sahabe,
Hazreti Peygamberden i itmi olduklar hadisleri yazmam olsalar bile,
ftratan ship olduklar hafza kudretiyle, aralar nda daima mzakere et-
tikleri bu hadisleri muhafaza etmekte glk ekmemi lerdir. Kendilerin-
den hadis alan tabi'an aras nda ise, artk hadis kitabeti bir mesele olmaktan
km ve bu neslin hemen btn hadisileri, sahabeden i ittikleri hadisleri
kaydetmi lerdir. Devrin Peygamber devrine ittisali ve islmiyetin kalpler-
de yaratt iman ve ihlas, ilk senelerde, hadislerin s hhatli bir ekilde mu-
hafaza edilmesinde yegane ama olmu tur. Fakat bu devir, maalesef uzun
srmemi , daha nceki bahislerimizde de inceledi imiz gibi, nereden geldii
pek belli olmayan tehlikeli cereyanlar, mslmanlar n vandetini nce sars-
m, sonra da paralamtr. Gen Islam topluluunun mukaddes kabul et-
tii her ey zerinde tesirini gsteren bu sars nt, en byk tahribatm ha-
dis zerinde yapmtr. nk hadis, Islam dininin, Kur'ndan sonra, isti-
nad etti i yegane temel olmakla beraber, Kur'an gibi, sa lam bir temel ze-

272 Bak: Dr. M. Hamidullah, The earliest extant work on the Hadith, s. 6. vd
273 Bak: el-tiatib el-Ba ddi, Takyidu'l-` lm, s. 36 vd.
274 Hz. Peygamberin "benden Kur'andan ba ka bir ey yazmaymz. Her kim benden
Kur'ndan ba ka bir ey yazd ise, onu imha etsin" hadisi, bu konuda rivayet edilen en me -
hhr hadistir. Bak: Takyidu'li lm, s. 29 vd.
275 Bak: el-tlatib el-Ba ddi, Takyidu'l-`11m, s. 64 vd.
276 'Abdulah bn `Anr Ibni'l-q'm, bin kadar hadisi ihtiva eden sahifesi "e - ahife
e -Sd ka" adyle hret kazanmtr Sonradan bu sahife, 'Abdullah'm torunlar ndan 'Al=
Ibn Su'ayb tarafmdan rivayet edilmi tir. Dier sahabilerden 'Ali 'bn Ebi Tlib Crbir Ibn
,

`Abdillah, Semura bn Cundub, `Amr bn lazm, `Abdullah 'bn `Abblis ve Sa`d bn `Ubrde-
nin hadis yazdklarm belirten haberler vard r. Bu haberler hakknda bak: Prof. M. Hamidul-
lah, Sahifetu Hemmm Ibn Munebbih, s. 22 vd.

100
rine oturtulmu deildi. Daha dorusu, resmi elden toplan p kayda geiril-
nemiti.277

2. htilaflarn Zuhurundan Sonra Hadis

Ihtilaflarn, ve hassaten frkalarn zuhurundan sonra, slam Terfinin


ikinci kayna n te kil eden hadislerin byk bir tehlikeye maruz kald
grlmektedir. Yukar da da zikretti imiz gibi, sahabe devrinde Hazreti
Peygamberin btn had,isleri bir kitap ierisinde toplanm deildi. Baz
sahabiler, ufak apta bir takyid te ebbsne girimi olsalar bile, kayde-
dilenler, hafzalarda yerle mi olanlarn yannda hi denecek kadar azd .
Bidayette, hadislerin yaz lmasna kar olan sahabiler, sonralar msama-
hakr bir tav r taklm olmakla beraber, bu, hi bir ey de itirmemiti;
zira yaz bilenlerin says ok azd ve bilenler de byle bir te ebbse girimi-
yorlard.

Hadislerin muntazam bir ekilde kaydedilmemi olmas, siyasi ihtilaf-


larn zuhurundan sonra beliren tehlikeye kar korunmalarm gle tirdi.
Gerekten Hazreti Peygambere ait olan hadisler, ayn tehlike illetiyle at-
lrken, Hazreti Peygamberin hi a zndan kmam olanlar ise azdan
aza dola maa balad. Bu tehlike, ihtilaflardan sonra Peygambere nisbet
edilen hadis saysnn birden bire kabarmasyd.

Siyasi ihtilaflarn zuhurundan bahsederken, her muhalefetin, yeni bir


takm iddlialarla ortaya ktna, bilhassa her frkann, aslnda siyasi olmak-
la beraber, bir takm dini kaidelere istinad etti ine ve bu bakmdan dini bir
hviyet kazandna iaret etmi tik. Bu frkalar iddialarn kuvvetlendire-
bilmek iin Kur'an ve Sunnete ba vurmak zorunda kal yorlard. phesiz
bu iddialar, Islami her hangi bir hviyete ship olmad iin, iddia sahipleri
kudretleri nisbetinde, baz Kur'an ayetlerini veya baz hadis metinlerini
te'vil ve tefsir etme e alyorlar ve tabii olarak bu gayret, ok defa, emel-
lerinin tahakkuku iin kafi gelmiyor, yahutta Kur'an yetlerini tahrif ede-
bilmek hususunda hi bir kar yol bulamyorlard. Te'vil ve tefsir yolunun,
kendilerine bir fayda sa lamadn avladklar zaman, hadislerden istifade
cihetine gittiler. Ya, bir hadisi al yorlar, metinden i lerine yaramyacak k-
smlar karp, kendi iddialarn takviye edecek szler ilave ediyorlar ve
bunu halk arasnda yayyorlard ; yahutta Hazreti Peygamberin hi syle-

277 Halife Eb Bekr ve `Omer Ibnu'l-Hatt b'in, Hz. Peygamberden rivayet edilen ha-
disleri toplamaa teebbs ettikleri, fakat sonradan bu te ebbsten vazgetikleri, zikredilen
haberler arasmdad r. Bu konuda bak: T akyldu'l-`11m, s. 50; ez-Zehebi, Tezkiratu'l-huf-
fz, I. 5.

101
medii szleri ona nisbet edip ortaya karyorlard.278 Bu suretle, ksa bir
zaman ierisinde uydurma i i byk apta geni lemi ve hadis says birden
bire kabarmt. Sahih hadislerle uydurulmu hadisleri birbirinden ayrt
etmek adeta gle miti.
Mevzu hadisler aras nda, ilk drt halife ile, frka reis ve ileri gelenlerinin
faziletlerini ve muhtelif mezheplerin dini ve siyasi gr lerini aksettiren, ve
onlar takviye eden hadisler en fazla yeknu tutuyordu. Bununla beraber
hadis uydurucular, sadece bu mevzulara ba l kalmamlar, hususi ve umu-
mi hayatn her safhasnda, ehir ve kasabalar n, gn ve aylarn, yenilecek
ve iilecek maddelerin menak b ve faziletlerinde, namaz, oruc, zekt ve hacc
gibi e itli ibadetler ve e itli muamelelerle ilgili meselelerde bir ok hadis
uydurmulardr.

Burada u hususu hemen belirtmek gerekir ki yak' (uydurma) hareketi,


birinci Hicri asma ortalar nda ne 'et etmi olmakla beraber, sahih hadisleri
hfzetmi olan ve onlar ok iyi bilen sahabilerin ekseriyyetinin henz ha-
yatta bulundu u bu devirlerde, uydurma i i, daha sonraki devirlere nisbet-
le byk bir kuvvet kazanamamt ; sahabiler, bu hareketin nnde byk
bir engel te kil ediyorlard. Ibn, Teymiye'nin de belirtti i gibi, onlar, "sair-
lerine nisbetle aralar nda en az fitne olan kimselerdi. Nbvvetten itibaren
geen her as rda, bir evvelkine nisbetle daha fazla ihtilaf ve tefrika zuhur
ediyordu. Bu sebeple, 'Osman' n hilfetinde zhir bir bideat vukubulmam -
t. Fakat onun katledilmesi zerine, birbirine kar iki bideat zuhur etti. Biri
eAli'yi tekfir eden havaric, di eri de onun imametini, smetini, yahut nbv-
vetii veya uliihiyyetini iddia eden raf*a (gulat ra) bideat idi. Sahabe
asma'n sonlar na doru, Ibnu'z-Zubeyr ve `Abdul-Melikin imaretleri s rasn-
da "mrci'e" ve "haderiyye" bideatlar vukubuldu. Tabieiin asrmn bala-
rnda, Emevi hilafetinin sonlar na doru "cehmiyye" ve "m ebbihe m-
messile" bide atlar zuhur etti. Sahabe devrinde bunlar n hi biri olmamt.
Silaha istinad eden fitneler de byle idi. Halk, Mueaviye devrinde, birlik
halinde dmana kar harp ediyordu; fakat Mueaviye'nin lm zerine
Huseyn katledildi. Mekke'de bnu'z-Zubeyr muhasaraya u rad ; Medine-
de "Harra" fitnesi zuhur etti. Yezld'in lm zerine am'da Mervan. ile
2ahhak aras nda ayr bir fitne kt. Ziyad.'m Muhtar tarafndan ldrl-
mesi, Mueab bnu'z-Zubeyr'in Muhtar'', `Abdul-Melik'in de Mu eab' kat-
li; klaccac' n, Ibnu'z-Zubeyr'i bir mddet muhasara ettikten sonra ldr-
mesi ve 'Irak'a tayin edilmesinden sonra Muhammed Ibnu'l-E easn byk
bir kuvvetle Haccac zerine yrmesi... hepsi de ayr ayr fitnelerin kma-
sna sebep olmu tu ve bu fitneler, Mueaviyenin lmnden hemen sonra

278 es-Suy;I, fl'I-abildi i,1-mevill'a, II. 468.

102
balamt. Yine bu arada llorasan'da bnu'l-Muhelleb fitnesi km, Kfife-
de Zeyd bn 'Ali ve bir ok kimse ldrlm , yine Horsan'da Eb l Mus-
lim ve dier baz kimselerin ortaya at lmasyle zikri uzayp gidecek harpler
ve fitneler vukua gelmi tir". 279
Sahabenin en fazla bulundu u senelerde zuhur eden fitneler gznn-
de bulundurulacak olursa, bu fitnelere sahabeden hemen hemen hi kim-
enin itirak etmedi i grlr. Mesela Cemel harbin i tirak eden sahabik-
rin says hakknda gelen bir rivayette e -Sa`bi "Cemere, Peygamberin as-
habndan 'Ali, `Ammar, Talha ve ez-Zubeyr'den ba ka hi kimse itirak
etmemitir. Eer beincisini bulurlarsa ben yalanc ym" demektedir. 2" Ah-
med bn Hanbel ise, "ehli Bedr" den ffin harbin itirak edenlerin yetmi
kii olduuna dair ileri srlen bir haberi, Su`benin nas l yalanladm ve
Iluzeyme bn Sbit'ten baka hi kimsenin bu harbe kat lmadn nasl kat'i
bir ifade ile belirtti ini zikreder. 28
Bu haberler, bize unu aka gsteriyor ki sahabiler, kendi muhitlerin-
de vuku'a gelen e itli fitnelerden uzak kald klar gibi, bu fitnelerin sebep
olduu hadis vaz` ndan da uzak kalm lar, aralarnda bir tek kii dahi bu
ie te ebbs etmemi tir. Esasen akl da byle bir ihtimali kesin olarak red-
detmekte, canlar n ve mallarn fi sebilillah Peygamberi mdafaa etmek
iin cmerte harcayan, din iin vatanlar ndan hicret eden, m riklerin e-
itli ikencelerine g s geren islamn bu ilk mcahidlerinin, Peygamberin
"bana yalan isnd eden kimse Cehennemdeki yerine haz rlansm" szn
iite iite hadis uyduracaklarm kabul etmemektedir.
Hadis vaz`mn balca sebebi, mslmanlar n siyasi frkalara ayrlma-
lar ve her frkann kendi iddiasn takviye etmek maksad yle dini nasslar-
dan istifade etmeleri oldu una gre, bu frkalarm hadis kar sndaki durum-
larn aratrmak, uydurma faaliyeti ile gerek hadislerin durumu hakk nda
bize kat' bir bilgi verecektir.

a. i`a ve Hadis Vaz`L

nc Halife `Osmn bn `Affan' n katli ile neticelemn ve tarihte


"el-fitnetul-kubr" ad yle hret kazanan dahili kar klklardan sonra i-
`amn fiilen te ekkl ettiini yukarlarda kaydetmi tik. Buna gre, hadis vaz-
`mu da raun te ekkl ile fiilen ba ladn zikretmemiz, bizi yanl bir
neticeye ula trmaz. nk fa, islmiyette ilk te ekkl etmi bir siyasi
279 ez-Zehebi, el-MuntekEL min Minhei's-Sunne, s. 386-87.
280 eg-Zehebi, el-Muntelat min minhr ci's-sunne, s. 389.
281 Ahmed bn lIanbel, Kitbu'l-'Ilel, I. 77; Ahmed bn ljanberden rivayet edilen
aym haber iin bak: el-Muntekr, s. 389.

103
frka olmas dolaysyle, yalnz 'Ali taraftarlar n deil, bilhassa 'Osmn
zamannda genileyen islrr hkimiyetinden dahete den yabanc unsur-
lar da bnyesinde toplanu bulunuyordu. Bunlar slam aleyhine teksif et-
tikleri emellerini, zulme u ram olan "'Ali ve evld" iin, daha do rusu
"ehli beyt iin" parolas altnda tahakkuk ettirmek yolunu tutmu lard.
"Teeyyd", onlarn bu emellerini gizleyen bir perde olmu tu. i'a ise ehli
beyt adna ortaya at lan bu sahte ncahidleri - aslnda ehli beytin onlarla
sk bir mcadeleye giri mesine ramen - byk bir memnunlukla ba rma
bast.

rann merkezi olduu gibi, meviV (uydurma) hadislerin de kay-


na olmutu. Bu sebeple "Medine'liler, 'Irkhlar n rivayet ettikleri hadis-
lerden tevakki ediyorlard "2 ". Medine mam Mlik bn Enes'e gre, "Irlik
ehlinin hadisleri ehli kitab n hadisleri nertebesine inmiti. Bu bakmdan
`Irkllarm hadisleri hakknda "onlar tasdik de etmeyiniz, tekzib de" di-
yordum. Yine Mlik bn Enes'e gre 'Irk bir "dru'i-iarb" idi; burada
para basar gibi, hadis imal ediliyordu ve Medinenin me hur imam,
lar hakknda "gece basarlar, gndz harcarlar" diyordum. phesiz 'Irk-
ta gvenilir hadis imamlar da vard ; fakat durum, ihtilflar takip eden
devirlerde Mlik bn En.es'in tavsif etti i ekilden de farkl deildi. Bu ise,
114 halknn ekseriyetini te kil eden f a cephesinden vcut buluyordu.
Biz, bu hususu teyid edecek fazla bir delil aramak lzumunu hissetmiyoruz.
Zira f ann. mutemed, kaynaklarndan olan Nehcu'l-Belaa erhinde bn
aynen u ibareleri kullanmaktadr: "Bil ki, feia'il ile ilgili ya-
lan hadislerin asl ra cihetinden gelmitir. Onlar, bidayette imamlar (me-
tinde shib olarak gemektedir) hakk nda muhtelif hadisler vazetmi lerdir.
Onlar hadis vazma sevkeden mil, has mlarmn dmanl idi.. Ne zaman
ki Bekriyye ranu bu faaliyetini grd, onlar da kendi imam (shib) lar
hakknda, iemun hadislerine mukabil ba ka hadisler vazettiler" 2".

Frkalar arasnda byle bir yar ma, azlarda dolaan hadis saysn
ksa bir zaman ierisinde tahminleri a an bir rakama ykseltti i gibi, hadis-
iler nazarnda 'IrW n mevkiini de drd; yukarda da zikrettiimiz gi-
bi, Medine ehli, "Irk ehlinin hadislerinden tevakki etme e ba lad. Mlik
hn. Enes, rflia (gult i`a) ve hadisleri hakk nda soruldu u zaman "on-
larla konuma, onlardan hadis rivayet etme; nk onlar yalan sylerler" 286

282 ez-Zehebi, el-Muntekr, s. 88.


283 Ayn yer.
284 Ayn yer.
285 Bak: III. 26-27.
286 e1-1_14lb el-Bacradi, el-Kifye fi s. 126; el-Muntekii, s. 21.

104
e-afri "rafiia kadar yalanc hidlii yapan kimse grmedim" 287, Yezid
bn Harn "bicl'atma davet etmedi i mddete her mbtedi em hadisi yaz-
hr, fakat rafiadan yazlmaz; nk onlar yalan sylerler" 2" diyerek, ra-
nn hadislerinden saknmak gerektiini kesin bir dille belirtiyorlard .
ra tarafndan vazedilen hadislerin byk bir k sm, 'Ali'nin menalc-
b ile ilgili olduu gibi, bazlar da Mu'aviye ve Emevi sllesini, 'Aliye te-
kaddm eden dier halifeyi ve baz sahabileri zemmetmek gayesini g-
dyordu. Fakat bunlar aras nda, dierlerine nisbetle daha mhim addedile-
bilecek bir takm mevz hadisler de vard ki ra bu hadislerle, Hz. Peygam-
berin, kendisinden sonra hilafeti Ali bn Ebi Talib'e vasiyyet ettiini isbat
etmee alyordu. Bunlarn en me huru "her nebiyyin bir vas si ve varisi
vardr; benim vasim ve varisim de `AliB n Ebi Talib'tir" mevzu hadisidir 2"
Mevki-1'U kitaplar gzden geirilecek olursa, e itli konularda uydu-
rulmu olan haclislerin, kimlerin medh veya zemmine yneltildi ini gz-
nnde bulundurmak suretiyle, kimler tarafndan uydurulduu kolayca
anla lr. Fakat biz burada, bn Teymiye'nin "raf ann yalan darb
mesel olmutur" 2" szne iaretle, rann hadis vaz`ndaki mevkiini bir
defa daha belirterek, di er bir firkann durumunu ele alaca r.

b. HavCirie ve Hadis Vaz`


ffin harbinden sonra murtekibu'l-kebire yi tekfir ederek ortaya kan
ve inanlarndaki taassup dolaysyle islami frkalarn en iddetlisi addedi-
len tjavkicin, hadis vaz` karsndaki durumu ara trlmaa deer bir ko-
nudur. Eer onlarn, Hazreti Peygamberden rivayet edilen "men kezebe aley-
ye mute`ammiden" hadisinclen haberdar olduklar kabul edilirse ki bu hu-
susta phe bahis konusu olamaz - havarie iin Peygambere yalan isnad
etmenin kebireden addedilmemesinde hi bir sebep yoktur. Maamafih ya-
lanclik umumi manda alnnu olsa bile, havaricin yalanc y murtekibu'l-
kebire den addederek onu kfir ilan etmesi gayet tabdir. Bu bak mdan on-
larn, ra gibi hadis vazettiklerini gsteren a k bir delil mevcut de ildir.
Buna kar lk, 4avaricin lehine diyebilece imiz muhtelif haberlere ship
bulunmaktayz. Mesela bn Teymiye bu konuya temas ederek, ra ile hava-
ricin hadis vaz` karsndaki mevkilerini karlatrr ve der ki: "Cerh ve
kitaplarm gzden geirenler, en fazla yalan uyclurardarm ra oldu-
unu grrler, Ilavarie ise, Binden uzakla m olmalarna ramen, halk ara-
287 Aym yer.
288 el-Muntekk s. 22.
289 es-Suyati, el-La'fli'l-masnr `a fi'l-ahr cli i'l-meviii`a, I. 359. Buna benzer
baka bir haber iin bak: el-Muntekk s. 307.
290 el-Muntekk s. 480.

105
smda en sdk kimselerdir ve hatt hadislerinin, en sahil hadisler oldu u
bile sylenir".292 Yine bn Teymiye, bir ra.fiiye kar ileri srd itiraz-
larmda yle der: "Biz biliyoruz ki, lavric sizden daha erdir; bununla be-
raber, onlara yalanc hk isnd etme e dilimiz varmaz. Onlar tecrbe ettik
ve doruyu arayan kimseler olduklarn grdk".292
Netice olarak denebilir ki, slmiyette, Hazreti Peygamberin hadisini
ilk defa ifsad edenler ve mslmanlar aras nda ilk defa fesad tohumunu sa-
anlar ra olmutur. Peygamberden sonra hilfetin 'Ali'nin hakk olduunu
isbat edebilmek iin, gerek Peygambere ve gerekse 'Ali'ye, be eri akla gele-
bilecek her trl yala u isnd etmekten ekinmemi tir. Mslmanlar aras n-
da bilinen ve sahil olan 'Ali'nin faziletleri saylamyacak kadar oktur; an-
cak ra, bununla iktifa etmemi , onun iin e itli faziletler vazetmi ler 293
ve bu suretle slamda ilk yaz' kapsn amlardr. Mamafih bu ifade, hadis
vaz`mn yalnz raya mnhas r kald manasnda alnmamak icab eder.
Hadisle ilgili usill kitaplar, bu konuda daha byk tehlikenin, slam aki-
dini ykmak gayesiyle ortaya kan zndklardan geldiine iaret ederler.
Biz burada, daha ziyade, hadis vaz'm n, mslmanlar arasnda zuhur eden
ihtilaflardan sonra ba ladn ve gerek mslmanlar n bu ile ilgili olma-
dklarm belirtmee altk.

c. Hadis Vaz` Karsnda Hadisiler


Sra, ile balayan hadis vaz` , slmiyet iin ciddi bir tehlike arzetme e
balad zaman, hadisilerin bu tehlikeye kar btn gleriyle harekete
getikleri, sahil hadisleri uydurma hadislerden ay rtedebilmek maksadyle
hadis zerine byk bir titizlikle e ildikleri grlr. Bu faaliyet neticesinde,
had,isler, sadece Hazreti Peygamberden i itilip azdan aza ba kalarna
nakledilen szler olarak kalmam , fakat onunla ilgili olarak isnad, rvile-
rinin gvenilir olup olmadnn aratrlmas, shhat bakmndan merte-
besi, yalanc ravilerin srarla takip edilmesi, uydurma olanlar tesbit edebil-
mek iin vazolunan kideleriyle ba l bana bir ilim olarak inkiaf etmitir.
Burada Kur'nclan sonra dinin ba hca kayna n tekil eden Sunnetin, her
trl abesten selmetini temin etmek, bir ba ka ifade ile yukarda zikret-
tiimiz tehlikeye kar onu korumak maksadyle hadisciler tarafndan giri-
ilen faaliyetleri ksaca zikredece iz.

Hadis rivayetinde isnchn, yalan haclislerin slam dinini tehdid etme-


e balad zaman tatbik sahasna girdii fikrchr. Daha nce de muhte-
291 Ayn eser, s. 22.
292 Ayn eser, s. 480.
293 el-MuntelFr, s. 480.

106
lif vesilelerle zikretti imiz gibi, islmiyetin bidayetinde, yahut sahabe dev-
rinde mslmanlar, birbirlerine yalan isnd etmekten ok uzak idiler. s-
lm dinini'', onlar zerinde b rakt tesir, sonraki nesillere nisbetle ok daha
kuvvetli idi. Fakat Peygamber devrinden uzakla tka ve slm Devletinin
hududlar drt bir cihetten geni ledike, mslmanlar n harektm daimi
bir kontrol altnda bulunduran iman, e itli i ve d unsurlarn tesiriyle za-
yflamaa ba lam, yukarda izah ettiimiz vechile ihtilflar artm , arala-
rnda frka ve hizipler zuhur etmi ti. Bu ihtilflar ise, hadis vaz`nn btn
iddetiyle sratlendirmi ti. Bununla beraber, hadislerin ve dolay syle s-
lm dininin byk bir tehlike ile kar karya geldiini gren ya l sahabi-
ler ve gen tbi'ller, hadis rivayetini iddetlendirmiler ve hadis rvilerinclen
rivayet ettikleri hadisleri kimlerden ald klarn sormaa balamlardr. Biz
bu hususlar, 110 H. /728 senesinde vefat eden me hur imam Muhammed bn
Sitrin'in u szlerinde aka grrz: " lk zamanlar, isnd sormuyorlard ;
ne zaman ki fitne vki oldu, bize kendilerinden rivayet etti iniz kimselerin
isimlerini syleyin, demee baladlar. Bu suretle, ehli sunnetten olanlara
bakyorlar ve hadislerini alyorlar, ehli bid'attan olanlar n hadislerini ise
terkediyorlard".294
Muhammed ibn. STrin'in "fitne" olarak zikretti i hdiselerin hangi ta-
rihlerde vukubuldu u, veya hangi hdiseleri kasdetti i ak bir ekilde bi-
linmemektedir. Zira nc Halife `Osm 'm katli ile ba layan hdiseler,
Mu'viyenin, lm ile balayan ve `Abdul-Melik bn Mervn, zamannda
idcletini artran `Abdullah ibnu'z-Zubeyr hdisesi, Velid bn Yezid'in l-
drlmesi gibi bir ok dahili kar klklar "fitne" olarak vasflanclrlm
ve bu hdiseler, slm tarihinde ok ksa faslalarla tekerrr etmi tir. Bu-
nunla beraber biz, Muhammed bn Sralfin isnd tatbikine sebep olarak zik-
rettii "fitne" nin, onun orta ya larnda vukubulan ve ilk Emevi Halifesi
Mu'viyenin lm ile ba layan 'Abdullah bnu'-Zubeyr hareketinden iba-
ret olduuna kuvvetle inanyouz.
"The Origins of Muhammadan Jurisprudence" adli eserin mellifi Prof.
Joseph Schacht, bn Sirin'in yukarda zikredilen haberinde bahis mevzuu
olan "fitne" nin Emevi idaresinin sonlarna doru Halife Velid bn Yezidin
ldrlmesiyle (126 H. /743) zuhur eden kar klklar olduunu ileri srer, ve
Muhammed bn, Sirin'n H. 110 da lmesi sebebiyle, bu hdiselerden ihbar-
da bulunamyaca ve dolaysyle zikri geen haberin, ona isnd edilmesi-
nin yanl olduu iddiasnda bulunur."' Mellifin, slm tarihinde sk sk
294 Muslim, ahih (en-Nevevi serhi), I. 44; bn EM IsMtim, Kitr bu'l-Cerh ve't-
ta`d11, I. 28; Ahmed bn lanbel, Kitr bu'l-`Ilet ve ma`rifeti'r-rie81, 114 b; el-114lb
el-Bagd8d1, el-Kifr ye, s. 122.
295 Ad geen eser, s. 36-37.

107
zuhur eden ve hepsi de "fitne" olarak vas flandrilan bir ok hadiseler ara-
snda, bn vefat ndan 16 sene sonra vukubulan bir hadiseyi seip al-
mas, ilk bakta, insanm kar sna anlalmas g bir mesele gibi karsa
da, bu iddialarn takip eden ibareler, meseleyi btn a klyle ortaya koy-
maktadr. Zira Prof. Schacht, hadis rivayetinde ilk isnad tatbikinin ba lan-
g tarihini, inanlmas gereken bu ve bunun gibi haberlere de il, fakat
kendi arzusuna gre semek temaylndedir. Netekim bu hususta munta-
zam bir isnd tatbikinin, ikinci asrn balangcndan daha eski olabilece ini
kabul etmedi ini aka sylemi tin"' Prof. Schacht'm bu gr hilfina
Muhammed bn. Sirin'in szlerini teyid eden ve isnacim, onun iddia etti i
devirden daha nce bilindiini ve kullanldn gsteren ba ka haberler de
vardr. Mesela bn Sihab ez-Zuhrrnin isn.acIs z hadis rivayet eden bn EbT
Ferve'yi azarhyarak ona "hadisini niin isnada ba lamyorsun da bize ipi
halkas olmyan hadisleri rivayet ediyorsun" 297 dedii zikrolunur ki, bu me -
hur hadis imammn 124 Hicri senede vefat etti i gznnde bulun,durulur-
sa, Prof. Schacht'm isnad tatbikine sebep olarak ileri srdk "fitne"
den nce hadisilerin, rvilere kaynaklar n sormaa ba ladklar kolayca
anla lr. Bununla beraber, baz mehur tbilerin, hadislerini irsal ettikleri,
yani kendileriyle Peygamber aras nda, hadis aldklar sahabinin ismini zik-
retmedikleri ve ancak soruldu u zaman syledikleri gere ini de itiraf et-
mek gerekir. Fakat bu durum, Muhammed bn Sirrn'in haberinde grd-
mz "fitnenin zuhurundan sonra hadisilerin haber kaynaklar n aratr-
maga ba ladiklan" fikrine aykr deildir. Zira, birbirlerinin marufu olan
baz mehur hadisilerin, bu devirde, sahabenin ismini zikretmeden "Pey-
gamber (A.S.) yle dedi" demesi, her hangi bir yalan ihtimalinclen ok uzak-
tr. Bununla beraber, bu hadisi ayn ekilde, hadisiler aras nda tannmam
bir kimse rivayet etmi se, o rviye hadisi kimden i ittiini, nasl ve ne za-
man iittiini, kim olduunu sormular ve ancak ona inand ktan sonra ha-
disini almlardr. Netekim, daha sonraki devirlerde, tabi'fnun sahabe is-
mini athyarak do rudan doruya Hz. Peygamberden rivayet ettikleri "mur-
sel" hadisleri dahi tasnife tbi tutulmu ve mesela "fulanu murselleri, fula-
nn mursellerinden daha sahihtir" veya "fili:an n murselleri, dinde huccet
olarak kullanlmaz, zayftr" gibi ibarelerle tavsif olunmu tur.

Hadislerde isnad tatbiki, sahih hadisle zay f ve yalan hadisleri birbirin-


den ayrtedebilmek iin rvilerin her ynden hallerinin bilinmesini gerektir-
mitir; zira bir hadisin s hhati, onu rivayet eden ravinin gvenilir olmas na
baldr. Bu sebeple hadisiler, ravilerin hayatlar n incelemiler ve onlarn

296 Ayn eser, s. 37.


297 el-1.1Zikim Ebr 'Abdillah, Marifet s. 6.

108
hal ve durumlar na uygun tarihler vcuda getirmi lerdir. 248 Bu tarihlerde
onlarn hallerini aka beyan etmi ler, onlar ciddi bir cerh ve ta'idil szge-
cinden geirmi lerdir. Bu i i yaparken, daima Allah iin yapt klarna inan-
mlar, bir ravinin cerhinde, kalplerinde Allah korkusundan ba ka her han-
gi bir his tamamlar, keza bir raviyi ta'dil ederken ona kar , hadis riva-
yetindeki adaletinden ve gvenilir olmas ndan ba ka her hangi bir yak nlk
veya atfet tesirinden tamamen uzak kalm lardr; bir ba ka ifade ile, ravi-
nin baba veya karde olmas, onu tenkid kskacndan kurtarmam tr.
Hadis ravilerinin hal ve durumlarnn aratrlmas, hafza ve adalet
ynnden zafiyetlerinin ortaya konulmas , hadis vazedenlerin yalanc lk-
larmn ilan edilmesi, imamlar zerine dini her hangi bir klfet yklemiyor-
du. Belki tenkidclen ho lanmyan baz kimseler, hadisilerin bu faaliyetini
gybet olarak vas flandrmak istiyorlar 299 Kur'an ve hadisten bununla ilgili
ayet ve hadisleri s rahyarak onlar n bu faaliyetini durdurma a alyor-
lard ; fakat hadis imamlarm n dini ve "din" olarak vas flandrdldar ha-
disi korumaktan ba ka her hangi bir gayeleri yoktu. Bu sebeple hadis riva-
yetinde kendilerine itimad edilmeyen ahslarn bilinnesini tabii ve din ba-
kmndan zaruri gryorlard .3 " Netekim, me hur hadisilerden u`be ib-
nu'l-klaccac, "bugn hadis gn de il, gelin yalanc lar gybet edelim" 3" der-
ken, hadisleri korumaktan ba ka her hangi bir gayeye ship deildi. Bu ga-
yeye ula mak iin hadisiler, raviler hakk ndaki hkmlerinde azami titiz-
ligi gsteriyorlar, her hangi bir ahsn haksz yere itham edilmesine raz ol-
muyorlard ?"
Hadis ravisinin zhd ve takvas da tenkidcileri ilgilendirmiyordu. Bun-
larn bir o u, dini ynden salih kimseler olsa bile, hadis ehlinden olmama-
lar sebebiyle yine kendilerini cerhten kurtaram yorlard. Hadisiler iin,
yalanclara ve hadisi geinenlere ta'n etmeleri sebebiyle Allah' n huzuruna
onlarn hasm olarak kmak, Peygamberin "bu hadisin yalan oldu unu bile
bile nasl benden rivayet ettin" diyerek kendilerine has m kmasndan evla
idi.33
298 Sufygn e-Sevrrnin "rvilerin yalan' kullanmalar zerine biz de onlar iin tarihi
kullandk" sz de uydurma hadislerin zuhuru ile isnad tatbikinin ba ladna ve hadis rvi-
lerinin ciddi bir ara trma konusu olduuna dellet eder. Bu hususta bak: el-Hatib, el-Kifr ye
s. 110.
299 Bu konuda gelen haberler iin bak: el-Hatib, el-Kif y e, s. 42-43.
300 Yahya Ibn Sa` d bu konuda yle der: ube, Sufyn (e - evri), Mlikibn Enes ve
Sufyn Ibn `Uyeyne'ye hadiste itham olunan, yahut hadis h fzetmiyen kimse hakknda sor-
dum; bana, onun durumunu halka akla, dediler. Bu haber hakknda bak: el-Kiftye, s. 43.
301 Ayn eser, s. 45.
302 ez-Zehebi, tegkiratu'l-huffrs, I. 77.
303 el-ljatib, el-Kif ye, s. 44.

109
te yukarda zikretti imiz bu eit faaliyetler neticesinde esas n saha-
be ve tabi`tinun vazetti i "cerh ve ta`dil" ilmi do du. Hadis rvilerinin cer-
hini gerekli klan haller ayr ayr tesbit edilerek bir hkme ba land. Bu
hallerden bir veya birka na ship olan ryiler ".`afa" kitaplar na alnarak
zayf taraflar aka beyan edildi. Rivayet ettikleri hadisler, ayr bir tas-
nife tbi tutuldu, illetleri a kland. Bu suretle, sahih hadisin sallm hadis-
ten ayrt edilmesi, bu mevzu ile u raanlar iin kolayla trildr.
Birinci Hicri asr n ortalarnda mslmanlar aras nda nce siyasi olarak
ortaya kan, sonra da ak'id meselelerine dn en ihtilaflar ve bu ihtilaf-
lar n neticelerini burada bir ka kelime ile tekrar etmek gerekirse, bunlar,
Islam fikir hayatnda byk rol oyn yan mutezile ba ta olmak zere baz
itikadi mezheplerle bu mezheplerin fikri muhassalas Kelm ilminin do uu
ve daha ziyade siyasi bir vechey e sahip olan baz firkalarn, teekklnden
sonra hadis vaz' nn artmas zerine, Islam dininin bu ikinci kayna n mu-
hafaza etmek gayretlerinden do an Hadis ilminin geli mesidir.
Kelm ilminin zuhurundan ve hadis al veriinin geliip kendine has
metodlaryle bir ilim hviyeti kazanmas ndan sonra, bu birbirinden farkl
iki ilmin mensuplar arasnda balayan mnakaalar ise, itikadi ihtilaflar n
ayr bir vechesini te kil etmektedir. Buna gre diyebiliriz ki, hadisiler, bir
taraftan siyasi frkalarn sebep olduu hadis vaz`ma kar silahlamp yalan-
clarla mcadeleye giri irken, dier taraftan, ellerinde bulundurduklar sa-
hib hadislerle, islam akaidinde derin yaralar aan itikadi mezheplerin de
karsna kmlar ve Kur'n ve Sunnete ba l islam akidini korumaa
almlardr.
Birincilerle, yani yalanc larla mcadelelerinde, tamamiyle hadis ilmi-
nin kendine has metodlarmdan istifade eden hadisiler, kelm ehli ile yap-
tklar mcadelelerde bizzat Kur'n ve hadis metinlerine ba l kalmlar ve
akaidin, Allah tarafndan elisi vastasyle vazolundu u cihetle mnaka a
konusu edilemiyece ini kelamclara anlatma a almlardr.
Kelamcdar, ilerde de zerinde duraca mz gibi, hadise ve hadisin delil
olarak kullanlabileceine inanmamlardr; ok defa kendi akidelerine ay-
kr grdkleri hadisleri red ve hadisileri de yalanc lkla itham etmi lerdir.
Kelamclarm hadise inanmamalar gznnde bulundurulursa, onlar n ha-
dis vaz`mdan m.steni olduklar ilk akla gelen husustur ve filhakika, hadis-
iler tarafndan da byle bir ittihama maruz kalmam lardr. Bununla bera-
ber, onlar, hadisi reddetmekle, islam dininin, iki kayn.a ndan birini ibtal
etmiler ve akaidde de islami yoldan uzakla mlardr. Hadisileri yalanc -
Ula itham etmeleri ise, hi bir esasa, hi bir kaideye uymamaktad r; ya-
lanclarla mcadele edenler, bizzat hadisilerin kendileridir.

110
Ite hadisilerle kelmcdar aras nda bu esaslara istinaden, ba hyan m-
nakaalar, tabiatyle kelm ehlinin, ortaya att konular zerinde cereyan
etmitir ki, bu konular n banda, mutezilenin be aslndan ilki olan "tevVid"
le ilgili "Allah'n sfatlar" meselesi yer alm tr. Biz, bu mnaka alarda,
ehemmiyet kazanm konular ele alarak ayr ayr inceleme e alacaz.

111
III. BLM

HADSLERLE KELAMCILAR ARASINDAK


MUNAKAALAR

I. KUR'AN VE HADIS KAR ISINDA KELAM LM

A. ALLAH'IN SIFATLARI MESELES

1. Kur'an ve Sfatlar
Hadisikrin, Hazreti Peygamberden rivayet edilen hadisleri her trl
te viten koruma arzular yle, ona isnad edilen uydurma szleri, onun ger-
ek szlerinden ayklama gayretleri, aslnda, onlarn, errat ve akaidiyle
slam dinini korumak arzu ve gayretlerinden ba ka bir ey deildi. nk
onlar biliyor ve inanyorlard ki, Allah Tdala, Hazreti Muhammed'i,'insan-
lar karanlktan nara, dalletten hidayete karmak ve slam dinini, dier
btn dinlere galip k lmak iin bir eli olarak gndermi tir. Ayrca onunla
birlikte, insanlarn ihtilaf ettikleri meselelerde aralar m bulmak ve adaletle
hkmetmek iin bir Kitap indirmi ve insanlara da, dini ve dilnyevi anla -
mazliklarnda bu Kitapla Peygamberin Sunnetine ba vurmalarn , bu iki
ashn altnda mkillerini halletmelerini emretmi tir

Allah Tdala Kitabnda, Peygamberi vas tasyle gnderdii dini ikmal


ettiini ve insanlar zerindeki nimetini tamamladuu sarahatla a klam-
tr3". Bu bakmdan Hazreti Peygamberin Sunnetine sar lan ve onu "din"
telakki ederek muhafazas ndan ve doru bir ekilde daha sonraki nesillere
naklinden baka hi bir endiesi olmyan hadisiler, btn "esma-i husna"
syle ve bunlarn dellet ettikleri s fatlarla Allah'a, tevhidine, `adaletin,
vdd ve vdidine, btn mucizeleriyle Peygamberlerin, kitaplanna, melek-
lerin ve akaidle ilgili dier meselelere iman hususunda hi bir eyin terke-
dilmemi olduuna, hi bir eyde anlalmas g, karanlk nokta braklma-
dma inanmlardr. Daha do rusu, Kur'nda ne zikredilmi ve Hazreti
304 Bak: Wide sresi 5, y. 4.

112
Peygamber, bu zikredlilenlerden neyi a klanusa, bunun, insanlarn hay-
rna ve salahma oldu unu kabul etmi lerdir.

Islam dininin, insanlar davet etti i ilk mhim akide, Allah'n tevhidi
akidesidir. "Senden evvel hi bir Peygamber gndermedik ki, ona: Benden
baka Hah yoktur, yalnz bana ibadet ediniz, diye vahyetmi olmayahm"3"
Ayetinde de grld gibi, bu aldde, islmiyetin ilk rkn olmu tur. Aye-
tin bize ifade etti i dier bir husus da, ibadetin, tevk ldle yakndan ilgili ol-
masdr. Bunu ba ka ayetlerde de grmek mmkndr: "Senden evvel
gnderdiimiz peygamberlerden sor; Rahman (olan Allah) dan ba ka
ibadet ettikleri ilahlar yaratt k m ?"6 ; "biz, her millete, Allah'a ibadet et-
meleri ve ta at (eytan) dan ekinmeleri iin bir peygamber gnderdik"m 7.
Bu bakmdan denilebilir ki, slam dininde ibadetler, tevhid akidesinin ameli
tezahrleridir. Hazreti Peygamber, Mu'az bn Cebel'i Yemen'e gnderdi i
zaman ona u talimat vermitir: "Sen, ehli kitaptan olan bir kavmin yan -
na gidiyorsun; onlar davet etti in ilk husus, Allah Tdalann, tevhidi olsun.
Bunu kabul ettikleri takdirde onlara, Allah' n gece ve gndz be vakit
namaz farz lulcluu haber ver. E er namaz klarlarsa, Allah' n, zenginler-
den alnp fakirlerine verilmek zere zekat farz kldnu bildir. Eer kabul
ederlerse, (bunu) onlardan ar 3".

Kur'n, ba ta 11,114 sresi olmak zere muhtelif yetleriyle Allah' n


tevhidini beyan etmi tir:
309
Tii ,11 ..k>1

411 Fi.
At 't AJI cf. 3"
312
Ai

411 Ffil 313

305 Enbiy' sresi 21, y. 25.


306 Zuhruf sresi 43, y. 45.
307 Nahl sresi 16, y. 36.
308 el-Buhrl, VIII. 164 (K. Tevh1c1).
309 thls sresinin tevhid ynnden Kur'mn te birine muadil oldu una dair Hz.
Peygamberin bir hadisi iin bak: el-Bulffiri, VIII. 164.
310 Bakara sresi 2, y 163; Nahl sresi 16, y. 22; Ham sresi 22, y. 34.
311 M'ide sresi 5, y. 76.
312 Ed m sresi 6, y. 19; brahim sresi 14, y. 52; Nahl sresi 16, y. 51.
313 Kehf sresi 18, y. III; Enbiy' sresi 21, y. 108; Secde sresi 41, y 6.

113
31 4

lrl^J I (:)I 3 " ve bunun gibi yetler.

Hazreti Peygamber de zaman zaman tevhid meselesi zerinde durmu


ve mslmanlara onun ehemmiyetini anlatma a almtr. Bir taraftan,
"kelimei tevhid"i bilen ve onu tekrarl yan kimsenin Cennete girece ini ve
Cehennem ate inin ona haram klndn mjdelerken,'" dier taraftan,
Allah'a irk ko an kimsenin Cehenneme girece ini haber vermi tir. 317 Yine
bu cmleden olarak "Allah' n istedii ve senin istedi in" gibi Allah ile ortak-
la dellet eden szlerin sarfedilmesini, 318 Allah'tan ba ka kimse adna ye-
min edilmesini,'" kabirlerin m.escid ittihaz edilerek llerden manevi yard m
dilenilmesini" tevhid akidesini zayflatan hareketlerden oldu u iin me-
netmitir.
Kur'n, Allah' n varln ve vandaniyetini kat' yet ifade eden deliller-
le isbat ederken, O'nu, "Allah" veya "ilh" isimlerine inhisar eden mp-
hem ve mcerred bir metinim olarak b rakmam , fakat Kaadiri Mutlak bir
Zt olarak bir ok s fatlarla tavsif etmi tir. Bu sfatlara tekabl eden isim-
ler (es ni husn) in 99 tane oldu u, Hazreti Peygamber tarafndan a k-
lanm olmakla beraber,'" bunlar n hepsi de Kur'nda zikredilmemi tir.
Zikredilenler, muhtelif sre ve yetlerde mteaddit defalar yer alm tr Bu
isim ve sfatlardan baz larm, kendi ierisinde toplad iin, u yet byk
bir ehemmiyeti haizdir: f ' 11'
. ^
I llc. jft,yl a11 ")1 L5:01 43,J1 9A,

5.431,1
. Q".121I 41I L31 9 j11
j9 .,41.1 :;11;.1 I 4".o d141 j%.,".1A

1.4 Allah, "`Alim.u'l-gayb

ve'-ahde" 322 dir. Rahmn ve Rahim'dir. Melik'tir. Kuddiis'tur. Selm'd r.

314 'Ankebiit sresi 29, y. 46.


315 Safft sresi 37, y. 4.
316 Muslim, Sahili, Hadis No. 43, 47.
317 Aym eser, Hadis No. 150 vd.
318 el-Buhri, VII. 223 (K. Eymn); Ebii Drvd, K. Edeb 76; bn Hanbel, Musned
I. 214, 224; bn Mce, Keffrgt 13.
319 el-Buhri, 221; bn Hanbel, Musned, VI. 7.
320 el-Bub a- ri, I. 110 (K. Salt); Muslim, Hadis No. 19 vd. El f Dvd. K. CenWiz, 72,
78; et-Tirmizi, 121; en-Nes'i, Meseid, 13.
321 Eb Hurayra tarafindan rivayet edilen "Allah' n 99 ismi vardr. Bunlar sayan Cen-
nete girer" mealindeki hadis iin bak: el-Bul:AH, VIII. 169 (K. Tevhid).
322 Bu ibare 13 muhtelif yette yer alm tr.

114
Mu'mindir. Muheymin'dir. Cebbr, Mutekeb bir, ljalik, Bari,
Muavvir'dir. 323 .(.9;;; % i1 .3
O' Evvel'dir, Ahr'dir. Btn'd,r. 'Alim'dir."4 L54-Iyi 411

I Hayy (diri) dir. Kayym (bizatihi kaim) dur."' (*. l

Semie dir. Ba ir'dir. 326 41.)1:" L;


ft;i11., (31 j illyt, J331 vl Latirtir Razzak't r, Kaviy'dir. Metin'dir. 327

et:Ji 'irj
" 4,0 Mutekellim'dir.328

Kur'ndan hanlar n,' naldetmi olduumuz bu isimler haricinde, Allah'a


izafe edilen, daha do rusu, Allah Ta'alann, kendine izafe etmi olduu
dier baz isimler daha vard r: "Yed" (el), "vech" (yz), 'Ar zerinde "is-
tiva" gibi. U, 4.,; "Ey iblis, (bizzat)

iki elimle yarattm (Adem) a secde etmene mani olan ey nedir ?"329

j'!/ (3) .11J 1 *. 4.1J 1 4.)ykl1. , e LC. 1 01;y1..> ta JJi 4;,) I "Gerekten sana biy'at er.
edenler, hakikatte Allah'a biy'at etmi olurlar. Allah'n eli, onlarn ellerinin
zerindedir". 330 ev. 41 1 JAY 411 "O'ndan baka ilah

yoktur. O'nun yznden ba ka her ey helk olucudur" 3" !b.

j5"% 1 .3 Lbk.e,11j "Celal ve ikram sahibi olan Rabb nn yz baki kala-

caktr"3" (.5 (.5,...)1 "Rahman (olan Allah) `Ar zerine

istiva etti". 333 (: r t.,T 5.2


"Rabbnz O Allah'tr ki, semavat ve arz alt gnde yaratt,

sonra da 'Ar zerine istiva etti". 334

323 I;lasr sresi 59, y. 22.


324 kladid sresi, 57, y. 3.
325 Balsara sresi 2, 255.
326 Glfir sresi 40, y. 20.
327 iir sresi 42, y. 19 ve Zriyt sresi 51, y. 58.
328 Nis' sresi 4, y. 164 ve Ali 'Imrn sresi 3, y. 77.
329 d sresi 38, y. 75.
330 Feti.' Sresi 48, y. 10.
331 1.asas sresi 28, y. 88.
332 Ral3mn. sresi 55, y. 27.
333 Taha sresi 20 y, 5.
334 A`raf sresi 7, y. 54.

115
Zikretmi olduumuz bu ayetlerde grld gibi, Allah Ta'ala, kendi-
sini eitli sfatlarla tavsif ederken bu s fatlar aras nda her hangi bir tefrik
yapmam , bunlardan bazilarm n zatna, dier bazlarnn da fiillerie taal-
luk ettiine dair her hangi bir beyanda bulunmam tr. Keza Hazreti Pey-
gamber de kendisine vahyolunan bu yetleri tebli ederken her hangi bir
aklama yapmam , bununla beraber, s fatlar hakknda gelen ilahi haber-
lere inanm , mslmanlar da bu inanca davet etmi tir.

2. Hadis ve S fatlar

Hazreti Peygamberin, Allah'm s fatlarm isbat eden en gzel hadisi, p-


hesiz O'nun 99 ismi (esmai husna) bulundu unu aklayan szleridir:
L_,-1 j.. L,-1 1L-
"Allah'n 99- yzden bir eksik - ismi vard r. Bu isimleri sayan Cennete gi-
rer". 335 Eb Hurayra tarafndan rivayet edilen ve el-Buhar! ile Muslim'in
al>11.'lerinde de yer alan bu hadis, Kur'n n mteaddit srelerinde geen
"esmai busna" ile ilgili ayetlerin erh ve izalu mahiyetindedir. 336 Gerek Kur-
an yetleriyle ve gerekse Hazreti Peygamberin hadisleriyle Allah' n en g-
zel isimlere sahip oldu unun aklanmas, O'nun, ayn zamanda bu isimlerin
dellet ettikleri s fatlarla mevsaf oldu unu bize gstermektedir. nk Al-
lah, Ta'alamn mevcut olu u ve mesela "Hayy" (=Diri) ismiyle isindendiril-
mesi. 337 O'nun "hayat" s fatma dellet eder. Keza O'nun "'Alim" ismi, "i-
lin", "Kadir" ismi, "kudret" s fatlaryle mevsf oldu unu gsterir.
Hazreti Peygamberden, Allah' n isim ve sfatlarn isbat eden pekok
hadis rivayet edilmi tir Biz bu hadislerden baz rnekler verece iz.

a. Allah Tdcildn n "1-Jaycit" Sfat

L-" k'1 4 j".0 C) Js Al11 (*j) 5P


L IJ. 9 c-4/1 j (*.A
y L5.3,11 u4-1 Cji c.:944i;fi fi yi 4I1 %)!

Ly .; 41 1 j
335 Bak: el-Bul:dul, VIII. 169 (K. TevIdd); Muslim, s. 2062, Hadis No. 2677.
336 Bak: A'raf sresi 7, y.179 I .Lc.1
Isr sresi, y. 110. (.5,,,
ddi jp..13 L. t?.1
Ilar sresi 59, y. 22. ,),;_51 1j IDI 3 L. . 1-4-"'S 1 aJ
337 Bak: Bakara sresi 2, y. 255.

116
`Abdullah ibn. `Abbs'tan rivayet edilen bu hadiste, Hazreti Peygam-
ber yle derdi: Allah m, sana teslim oldum, sana inand m, sana gven-
dim, sana yneldim, senin iin dv tm, senin izzetine sndm. Beni
doru yoldan saptrmayacak senden ba ka lh yoktur. Sen lmey en
dirisin: cinler ve insanlar hep lrler. 33 8

Lh.; 41..4i Lb I jy0 ;:tA j jA J3k,.


44c
. .1.1)1 j,o I c.4,4 A;1
. 43 cs.,11,,,,,Y1 411 'SJ .111
Bill bn Yesr bn Zeyd, babas vastasyle dedesinden Hazreti Pey-
gamberin u hadisini rivayet eder: Her kim Hayy ve K ayyfi m o-
lan O Allah'tan ba ka ilh olmayan Allah'tan ma firet dilerim derse,
mafiret olunur. 339

b. Allah Ta' alnn Dim Stfat


p 4:131 l.P .43, 1 J.1> vy
jj -J1 T.A1
0.i :s4 L.)`^"J
24 fi 4t..t

....;`11 3
Cbir bn `Abdillah, Hazreti Peygamberden u hadisi rivayet ederken
der ki: Allah' n elisi, her hangi bir i iin bize istihare (Allahtan, ken-
disi iin hayrl olann isteme) yi, Kur'ndan bir sre retir gibi -
retirdi ve derdi ki: inizden biri, bir ie niyet ettii zaman, farzlardan
ayr olarak iki rik`at namaz Uslu ve sonra u duy okusur : "Ey Al-
lahm, senin ' lminl e, kudretinle senden ve senin byk fadl ndan
hayrl olan istiyorum. nk sen kaadirsin, ben de ilim; sen bilirsin,
ben bilmem; sen bilinmeyenleri bilicisin...".'

43.l cjp
ci 1.4 j ' 11 Lull
338 Elya Bekr el-Beyhaki, el-Esma' ve's-s fat, s. 111-2. Hadis, muhtelif ynlerden
el-Buhari (K. Teheccud 1, K. Tevhid 8, 35, 54), Muslim (K. Salati'l-musafirin 199, 201) ve di-
er Sunen sahipleri tarafndan rivayet edilmi tir
339 el-Beyhaki, el-Esma' ve' -S fat, s. 112.
340 el-Buhari, VIII. 168 (K. Tevhid).

117
,11 ?.,er L.4 .1., zwv ,k .cu
. .1.1/1 rj z ;4

`Abdullah bn `mer, Hazreti Peygamberden u hadisi rivayet etmi -


tir: Gaybm anahtarlar betir. Bunlar Allah'tan ba kas bilmez: Do a-
cak eyi yalnz Allah bilir. Yarn ne olaca n yalnz Allah bilir. Ya-
murun ne zaman gelece ini Allah'tan baka kimse bilmez. nsann nere-
de lece ini yalnz Allah bilir. K yamet gnn yalnz Allah bilir. 34

c. Allah Taf Clinn Kudret ve 'Izzet &tatlar


Allah'n bu sfatna dellet etmek zere, Hazreti Peygamberden riva-
yet edilen hadisler aras nda, yukarda zikretmi olduumuz "istibre" ha-
disi rnek olarak gsterilebilir. Netekim el-Bubri de allib'inin. "tevhid"
bbncla "kul huvel-kadir" 342 ayetini isim olarak verdii bir bb ierisinde
Cbir bn, "Abdillah'n "istibre " hadisini zikretmi tir. Hazreti Peygam-
ber bu hadisinde, Allah'n ilim sfatyle birlikte kudret s fatn da isbat
etmitir.' 43

401P )1j..00
4.1 j0.4) t...!:# 4 cjitfi 1),01*.1 (4.,' P cfr

4.Ip 4ud..0 .Cu Ji,i 4 1 3. t-,3


4xii .5,t C.J 1 16(s.:111jp
4.5,4

`Osman bn Ebil-`A , mslman olduu gnden beri vcudunda be-


liren bir ardan Hazreti Peygambere ikayette bulunmu tu. Hazreti
Peygamber ona yle dedi "Elini vddunun aryan, yeri zerine ko-
yarak defa "bismi'llah" ve yedi defa da buldu um eyin errinden
Allah'a ve kudretine s nrm, de". 344
Ayn hadisin bir ba ka varyant yledir: `Os n.n, bn Ebil-`.A. der ki:
Beni helk edecek derecede iddetli bir arm vard, Allah'n elisi ba-
na yle dedi: "Sa elinle yedi defa meshet sonra de ki: Buldu um eyin
errinden Allah'n `Izzet ve Kudretine s nrm". 3 45
O'nun "Izzet" s fat ile tavsif olundu una dellet eden bir ba ka hadisi
de, yukarda "Hayt" sfat ile ilgili olarak zikretmi tik. Hazreti Peygam-
341 el-BulAri, VIII. 165-6 (K. Tevlid)
342 Bak: Eu'm sresi 6, 3y 65.
343 el-Butik-I, VIII. 168 (K. Teykid).
344 Muslim Kitiibu's-selam, Hadis No. 67.
345 el-Beyhaki, el-Esma' ye' s-siff t, s. 131.

118
ber bu hadisinde "`zzetine snrm" demek suretiyle bu s fat da isbat et-
mi bulunmaktadr.

d. Celcil, Kibriy r ve hamet &tatlar

Hazreti Peygamberin bu s fatlar isbat eden szleri, el-Bulsari ve Mus-


lim tarafndan da rivayet edilen " efa`at" hadisi ierisinde yer alm tr. Haz-
reti Peygamber bu hadisinde, Allah Ta'alaclan "la ilahe illallah va'llahu
ekber" diyen kimseler hakknda efaat taleb etti i zaman, Allah'n yle di-
yeceini haber vermi tir: jt; .5,4

d:Inh ally "`Izzetim, Celalim ve A?arr etim zerine yemin ederim ki


lilhe illa'llah diyen kimseyi Cehennemden mutlaka karacam". 346

(.51.J 1.4.111 1,4 5Lai;

Hz. `.gie der ki: Allah' n elisi, namazdan sonra u dday okuyacak
kadar otururdu: Allah' m, Selam sensin, selam sendendir. Sen kutlu
oldun ey Celal ve ikram. sahibi (olan Allah). 3"

Lk?)
L.; j* 4b1

Eb Hurayra ve Eb Said, Hazreti Peygamberin, Allah Ta'aladan


u hadisi kudsiyi naklatti ini haber verirler: Allah (`Azze ve Cell) der
ki: 'Izzet gmle imdir. Kibriya' da elbisem. Her kim beni bunlar-
dan soyarsa ona azab ederim" 3"

e. Me iyyet ve rlide &tatlar


Her ikisi de ayn manaya gelen kelimelerdir. Yine Allah Ta'alamn ira-
de sfatyle dorudan do ruya ilgili olan dier baz sfat isimleri daha vardr
ki, bunlar da Kur'an ayetleriyle sabit oldu u gibi, Hazreti Peygamberin
hadislerinde de yer alm lardr. Bu isimler: Rahman'd r ve dnya ehlinin
346 el-Butniri, VIII. 200-202 (K. Tevhid); Muslim, K. el-iman, Hadis No. 326.
347 Muslim, KitAbu'l-MesAcid, Hadis No. 135-136.
348 el-Beyhaki, el-Esma' ve's- f At, s. 138. Ayn hadis iin bak: Muslim, KitAbu-
I-Birr, Hadis No. 136.

119
rzkn iradesinde tutan Allah Ta'alan n ismidir. "Rahim" dir; ayn mana-
da olmakla beraber, Cennet ehlinin nimetleriyle ilgilidir. "Gaffar" d r; ka-
zandm olan ukbetlerin izalesini irade etmesi dolaysyle Allah Ta'alann
bu sfatyle ilgili bir ismidir. "Vedat" tur; vilayet ehline ihsan etmek bak -
mndan Allah'n iradesine taalluk eden bir isimdir. "`Afv" d r; marifet eh-
linin ilerini kolaylatrmay irade etmesi ynnden O'na izafe edilen bir isim-
dir. Ra'ff" dur; kullarm n cezalarn hafifletmeyi iracleden bir isimdir.
"abr" dur; ukbetlerin tehirini irade etmek ynnden Allah Ta e alann
bir ismidir. "Halim" dir; a r gnhlarda ukbetleri iskat etmesi iradeden
bir isimdir. "Kerim" dir; muhta olanlara hayrat oaltmay irade etmesi
ynnden O'nun ismidir. "Birr" dir; vilayet ehline izaz iradeclen isimdir. 349

Allah'n meiyyet ve irade sfatlarn isbat eden bir ok hadis rivayet


edilmi ve bunlar sahih hadis kitaplarmda yer alm bulunmaktadr:

p : J ; csju
S.L. 1t:11 j.; z43 ; : ; I,.
(.:9)I j5":51. L7J) 1,5,.4.! j

.142.`:

Huzeyfe, Hazreti Peygamberden u hadisi rivayet etmi tir: "(Ana kar-


nnda) ceninin te ekkl iin 42 gece getikten sonra, Allah ona bir me-
lek gnderir; cenini ekillendirir; kulan, gzn, cildini, et ve kemik-
lerini yaratr; sonra melek sorar; Ya Rab, erkek mi k z m ? Rabbn.
hkmeder, Melek de yazar. Sonra ecelini sorar; Rabb n, dile-
diine hkmeder. Melek, onu da yazd ktan sonra rzkm sorar; Rabb n,
dilediine hkmeder; melek bunu da yazar ve sonra elinde bir sahife
kar. Bu sahifeye, ne bir eyi ilave etmi tir, ne de ondan bir eyi nok-
sanlatrmtr".35

ttl (},a. JI;


(1, '(s.t L l .>1)1 JS,j,.1. . JUI

345 Bak: el-Beyhaki, ve's-s fr t, s. 139.


350 Muslim Kitiibu'l-kader; Hadis No. 2.

120
rivayet eder: Hazreti Peygambere "`az1" hakkmda
sorulmutu; yle cevap verdi: Her su (meni) den ocuk olmaz; fakat,
Allah Ta`l bir ey yaratmay irade ettii zaman, hi bir ey ona mani
olmaz. 3 "

41 C.)1 Jt.; Jti aal :)P 131 c 7 41 cf


( 1

J (;?. 4.JT
`Abdullah bn EM. Ratkle, babas ndan. Hazreti Peygamberin u hadi-
sini rivayet etmitir: Allah diledii zaman ruhlarm z kabz, diledii za-
man da reddetmi tir. Bundan sonra hacetlerini grm ler, gne aa-
rncaya kadar abdest alm lar, sonra da Hazreti Peygamber kalk p na-
maz klmtr." 2

jbe..; 4:kl j J1; : Jl; j.4


}..1
4 ,}2,y
Ebr. Hurayra, Hazreti Peygamberden Allah Ta`ln r u kudsi
rivayet etmi tir: :Adem o lu, mitsizlikten dolay (gece ve gndz-
den ibaret olan) "dehr" (zaman) i ktlemesin; zira "dehr" benim; ge-
ce ve giinclzli (birbiri arkas na) gnderen benim. Diledi im zaman da
onlar ben kabzederim. 353

45A J s^^ 65,) 1 C.)P


o
.?LOT 4-i4
44LF'l
`Abdullah 'bn. `mer, Hazreti Peygamberden rivayet etmi tir.: Allah,
bir kavme azab etmek diledi i zaman, aralar ndan birine isabet eder
(onu dierlerine musallat eder); h rette de amellerir e gre onlar diril-
tir (ve hesaba eker). 354
351 Muslim, Kitbu' l-nikah, Hadis No. 133.
352 el-Bulri, VIII. 192 Ezan babnda daha mufassal olarak zikredilen bu hadisin erhi
iin bak: bn Hacer, F etlu'l-b ri, II. 44. XIII. 348.
353 Araplar lm, tufan, zelzele gibi e itli felliketlerle kar latklar zaman, bu ekilde
uzayp giden gnleri ktlerler ve onlara sverlerdi. Sonra da gece ve gndzden ibaret
olan bu zamann, kendilerini helk ettiini sylerlerdi. Sanki kendilerini helk eden bu musi-
betlerin gece ve gndz tarafndan yapldna inanrlard . Halbuki btn bu i lerin faili
yalnz Allah Ta`l idi. Hadis iin bak: el-Buhrl, VII. 115; Muslim, Kithu'l-elfaz, Hadis
No. 3; bn Hacer, F etlu'l-b ri, VIII. 406, X. 429-30.
354 Muslim, K. el-Cene, Hadis No. 84; el-Buljii, VIII. 98 (K. Fiten).

121
Jt ZA J4,0 L9.:3I : JI;
4.)1' ciP jiP4g

C.74 L-L.;1. C.rai 4j L'441 &9 L

al o S. U. d L-0 o J.,..;
`Ubde bnu' - mit'ten rivayet edilmi tir: Allah'n elisinin yannda
bulunuyorduk; bize yle dedi: Allah'a her hangi bir eyle sirk ko ma-
mak, zina etmemek ve h rszlk yapmamak zere bana bif at ediniz.
Her kim biy`atna vefa gsterirse Allah onun ecrini verecektir. Her kim
bunlardan bir ey yapar ve cezaland rlrsa (dnyada), bu ceza ona keffa-
ret olur. Eer yapt halde (cezas z kalr) Allah onun gnahn rterse,
(cezas hret gn) Allah'a kalr, dilerse azabeder dilerse affeder. 3"

j;..Y L11 Jli J+ ..)10


4:JLA L;?-.) 1

. 43
Ebii Hurayra, Hazreti Peygamberden u hadisi rivayet etmi tir: i-
nizden hi kimse meselenin ehemmiyetini art rmak maksad yle "Alla-
hm, dilersen bana mafiret et" veya "dilersen bana rahmet et", yahut-
ta "dilersen benim r zkm ver" demesin. Allah diledi ini yapar. O'nun
iin icbar yoktur.'

f. Sem' (i itme) ve Ba ar (grme) stfatlart

Allah Tae lmn ak olsun, gizli olsun her eyi iittii, gece olsun gn-
dz olsun, byk kk, her hareket eden veya etmeyen eyi grd Kur-
n yetleriyle sbit oldu u gibi, Hazreti Peygamberin hadisleriyle de ifade
edilmitir. Bu sebeple Allah Ta`l kendisini Kur'nda "Semi"' ve "Ba ir"
sfatlaryle tavsif etmi , Hazreti Peygamber de bu tavsife uyarak Allah Ta-
`l hakknda zaman zaman ayn sfatlar kullanmtr

%/_, c3-.1 jc, li".! J1;73

tsj ) Tj 4j. tf'


355 el-Buljri, I. 10 (K. im a n); VIII. 15 (K. Ijudfid).
356 el-Bu1Arr, VII. 153 (K. Da`vnt; VIII. 190 (K. Tevhid); Muslim, Kitiibu'z-zikr,
Hadis No, 7-9.

122
Hazreti Peygamber dedi ki: Kendinize hakim olunuz. Siz sa r ve gib
olan bir kimseye de il, i iten, gren ve ok yak nda olan (Allah) a
du' ediyorsunuz."'

C1,,.A1 AA& t4i (Sj 44J-4 l:.p Z2lp JP


z:>.; ArP ulj..0 zul zb
j Ji; ) J5i J j;;
Hz. eA.ieden u haber rivayet edilmi tir: itmesi btn sesleri kapsa-
yan Allah'a hamdolsun. Peygambere "el-Mucrdile" gelmi , (kocas hak-
knda) ikayette bulunuyordu; ben ise evin bir ksesinde idim ve onun
ne sylediini iitmiyordum. O sralarda Allah Ta`l u yeti indirdi:
"Allah, kocas hakknda seninle mcadele eden (o kad nn) szn iit-
tr ,.358

9:J1 fra.z 43,11 4.3,4; .) L412;J I :7:


41.'W J.No L.

ola 4!JjtS" (.."1 : tA 44.4 : Lit;


A;li ol; ),,_<;Y
`mer bru'l-tlattb, imn hadisinde, Hz. Peygamberin "ibsn" n
mans ile ilgili u hadisini rivayet etmi tir: " lsn", Allah'a, her ne
kadar O'nu grmesen bile, gryormu gibi ibadet etmendir; zira O
seni grr. 359

k. Kelm S fat

Allah Ta`Wnn "Kelm", "Teldim", "Tekellm" ve "Kavl" gibi ayn


manya gelen s fatlar, Kur'nda oldu u gibi hadiste de isbat edilmi ve
Hazreti Peygamber lzum grdke, bu s fatlardan bahsetmi tir:

c.J1' dJl J 11. 4L".3 4:1` 4341 J'*:'v c J. J' 3.T


C.)1 4115"
j .4
1 .7 cs.:111 aseri.

Ebz Hurayra, Hazreti Peygamberden u hadisi rivayet etmi tir: Allah


Ta`lr, evinden ancak O'nun yolunda dv mek ve O'nun "kelime"
357 el-Bubiiri; VIII. 168; Muslim, KiUbu'g-zikr, Hadis No. 44-46.
358 Bak: el-BulAri, VIII. 167.
359 Muslim, KiUbu'l-iingn, Hadis No. 1.

123
'erini tasdik etmek iin kan kimseleri Cennetine sokmay, yahut k-
m olduu evine nil oldu u ecr veya ganimetlerle dndrmeyi tekef-
fl etmitir". 36

.Culj0 L.5:,31 Ljt : J ;


j j;La 1.!
: Lif...) (..1l;

Eb Ms'dan rivayet edilmi tir: Bir ahs Hazreti Peygambere gele-


rek "ec'at, hamiyet ve riy' ile dv en kimselerden hangisinin Al-
lah iin dvm olduunu" sorar. Hazreti Peygamber ona u cevab
verir: Allah' n Kelimesini ykseltmek iin dv en kimse Allah yo-
luncladr". 361

j a lc 4u1 J.o 41,1 Ji2;


4.s ,cu J;St ..;,. :). J j'k
435,4 a4sJ,. _A (1

Havle, Hazreti Peygamberden i itmi olduu u hadisi rivayet etmi -


tir: Her kim bir evde "Allah' n yaratt eylerin errinden yine O'nun
her noksandan mnezzeh kelimelerine s nrm" derse, o evden kn-
caya kadar hi bir eyden zarar grmez. 362

}..J. J.
4. 1j.,4 1(..1.,,,.) 435- Jl;
jj ; g.I11 : J1;

bn `Abbs'tan, rivayet edilmi tir: Hazreti Peygamber gece namazma


kalkt zaman yle du` ederdi: Ey Allah m, hamd sana mahsustur;
sen yer ve gklerin nurusun; Hamd sana mahsustur; sen gklerin, yerin
ve iindekilerin kayyimisin. Sen Hak'sul; va`din hak' kavlin hakt r

360 el-BubAri, VIII. 188 (K. Tevhid); Muslim, K. el-Imra, Hadis No. 104.
361 el-BuljAri, VIII. 189 (K. Tevbid); Muslim, K. el-imiira, Hadis No. 149-51.
362 Muslim, KiUlm'z-gikr, Hadis No. 54.
363 el-BulAri, VIII. 167, 184 198; Muslim, K. aliiti'l-musffirin, Hadis No. 199.

124
1. Allah Ta'kiya izafe edilen "vech" (yz), "`ayn" (gz), "yed" (el) "`c -
bi" (parmaklar), leadem, ricl" (ayak) la ilgili haberler
Hazreti Peygamberden rivayet edilen hadisler aras nda, Kur'na uy-
gun olarak, Allah Ta`lnn "yz" (vech); "gz" (`ayn), "el" (yed), "par-
mak" (sl d) ve "ayak" (kadem, ricl) mi ishat eden, bununla beraber
bu isimlerin hakiki veya mecazi manlarcla kullan ldna dair en kk bir
iareti tazammun etmiyen haberler, olduka byk bir yekn tutmaktad r.
Biz, bu haberlerden de baz renekler verece iz.

Llj4 L. l (ili' J1;



.W 4>i 4? j:Z, ? A/iN1 4fi y fi cyt;

eAtbn bn Mlik, Hazreti Peygamberin u hadisini rivayet etmi tir:


Allah, la ilhe illa'llah diyen ve bununla Allah' n "vechi" ini taleb eden
kimseyi, Cehennem ate inden masn. klmtr.3"

4:51 j.c, J; 3.4 :

J; pj;v. ;L:1P

Cbir bn `Abdillah'tan rivayet edilmi tir. "De ki: O, tepenizden size


azab gnderme e kaadirdir" yeti nzil oldu u zaman, Hazreti Pey-
gamber yle demitir: "Vech" ine s mrn...'.
5p
j.,0 L5J1 : 4.

_ L .11
ji pt .

`Abdullah 'bn `Om.er'den rivayet edilmi tir. Hazreti Peygamberin ya-


nnda "deccl" zikredildi i zaman, Allah'n elisi yle demitir: Siz bilir-
siniz ki Allah "afver" (gz a) deildir; fakat mesih decclin sa g-
z achr3"

: J L9J1 c.) J;
1;AS. j.
y lyY Cjfi r r :
364 el-Butniri, I. 109-110 (K. alat); Fetbu'l-bari, I. 352.
365 el-BulAri, VIII. 171 (K. Tevbid).
366 el-Bub'ri, VIII. 172; Enes ibn Mrtlik'ten gelen bir ba ka rivayet iin bak: el-Bubrtri,
ayn yer; Muslim, Kitabu'l-Fiten, Hadis No. 100.

125
Enes, Hazreti Peygamberin u hadisini rivayet etmi tir: K yamet g-
n m'minler toplanrlar. Bulunduklar yerde rahat etmeleri iin "Rab-
bmzdan efaat dileyelim" diyerek Adem'e gelirler ve ona "ey Adem,
sen insanlarn babassn; Allah seni eliyle yaratt ..." derler'.

JL; 4;1 el., j 4:,,Ip 4: l j,o :JP


U 4. ,;.) z...;i
`Abdullah bn "Omer, Hz. Peygamberden rivayet etmi tir: Allah Ta-
`l. Kyamet gn arz tutar; gkler sa elindedir ve der ki: Melik be-
nim36s .

: 4:u1 4,.1P 411 Zfl Jt; : J ;


j t .lt u ib-J r ;1-

Ebii Hurayra, Hz. Peygamberden, Allah Ta`Mnm u kudsi hadisini


rivayet etmi tir: "Dehr" ben oldu um halde, Adem o lunun "dehr"e
svmesi, bana eza veriyor. (Her) i benim elimdedir; gece ve gndz
ben de itiririm. 369

: Jt; dl L$ J cf.," <:.7: .f

c.51 J; C,
.1i1 j rirel
e-
`Abdullah bn `Amr, Hz. Peygamberden rivayet etmi tir: Hkmle-
rinde, ehillerinde ve zerlerine ald klar ilerde dil olanlar, K yamet
gn Allah'n yannda, Rahmk'm "yemin" inde rurdan bir minber
zerindedirler; O'nun her iki eli "yemin" idir...3"

Lu J.,4 J ;
p r,v2 : Jt
ft : J;2.! 3,5k.;.11 j jp .5 j,11
367 el-Buhri, VIII. 172; 'bn Hacer, Feth.u'l-b'arrde "yed" kelimesi ile ilgili baz g-
rleri zikretmi (XIII. 305), XI. 344-352 de ise hadisin geni bir erhini vermitir. Keza bak:
Muslim, Kitabu'l-iman, Hadis No. 322
368 el-Buhri, VIII. 173.
369 Muslim, Kitfbu'l-elfz, Hadis No. 1-6.
370 Muslim,

126
t.4 e" O - 9 :,11

. o 5,-

`Abdullah'tan rivayet edilmi tir: Ehli kitaptan bir ahs, Hazreti Pey-
gambere gelerek yle demitir: Ey Ebu'l-1s m, (sana ulat m ? Mus-
lim rivayetinde) Allah gkleri bir parma nda, yerleri bir parma nda,
aa ve topra bir parma nda, mahliikat bir parma nda tar ve
"Melik benim, Melik benim" der. (Wavinin sz) Hazreti Peygamberin,
yan dilerinin gze arpacak derecede gld n ve sonra da "Allah-
in kadrini hakkyle takdir etmediler" 371 ilyetini okuduunu grdm.'

371 Zumer sresi 39, y. 67.


372 el-Bubari, VIII. 174, 187, 202; Muslim, Kitabu fatil-munrfkki, Hadis No. 19-21.
Hadisin baz varyantlarmda Hz. Peygambere gelen ahsm bir yahudi olduu zikredilmekte
ve sonunda da Hz. Peygamberin bu yahudinin szlerini tasdik ve teacciil manasmda gld-
ne iaret edilmektedir. Ravilerin mtalaalarmdan ba ka bir ey olmayan bu husus, yani
Hz. Peygamberin, yahudinin szlerini tasdik etmesi, gere e uygunsa, bununla Hz. Peygam-
ber, Allah Ta'alamn kudretinin ykseltilmesini kasdetmi ve okumu olduu ayetle de insan-
larn, bu ycelii hakkyle takdir etmediklerini belirtmek istemi tir Yine Hz. Peygamberin,
yahudinin szlerini tasdik etti i doru ise bu szlerde geen ve Allah'a izafe edilen " bac" (par-
mak lafularnun, O'nun bil keyf s fatlarmdan oldu unu kabul etmek gerekir. Bununla bera-
ber, bir yahudi tarafndan Allah'a izafe edilen bu s fatlarn Kur'nda gememi olmas, bu hu-
susta daha ihtiyatl olmay gerektirmektedir. Bu takdirde, hadisin baz varyantlarmda gr-
len ve Hz. Peygamberin, yahudinin szlerini tasdik mahiyetinde gld n belirten ibarenin,
onu hadise ilave eden ravilerin bir hatas olduu neticesine vardr. Filhakika bu gr mda-
faa eden el-Hanabi, "parmak" lafz nn Kur'nda ve hadiste gemedi ine iaretle der ki: "Yed"
tabirinin bir uzva delalet etmedi i ve bizzat Allah tarafndan kendisine izafe edilmi tekyif ve
tebilten uzak sfat olduu bir gerektir. Bunun isbat, hi bir zaman, ona ba h parmaklarm
da olabileceini gerektirmez. O halde bu, yahudinin gr nden baka bir ey deildir. nk
yahudiler, mebbiheden olup, Tevratla yaymak istedikleri bir ok gr ler vardr ki bunlar
tebihe delalet eder ve islami mezheplerin gr lerine uymaz.
Hz. Peygamberin glmesine gelince, tasdike delalet etti i kadar, inkara da delalet eder ve
ravinin, bunu tasdike hamletmesi, onun zamundan ba ka bir ey deildir. Netekim ayn hadisin
baka rivayetlerinde bu ibare yer almam tr" ( bn Hacer, Fe tbu'l-b ari, XIII. 310). Ancak,
el-IjaWli'nin "parmak" tabirinin hadiste de gemedi ini sylemesi, baz itirazlara yol am-
tr. Netekim daha sonra bu konuda zikretmi olduumuz bir baka hadis, gerek Muslim ve ge-
rekse di er baz Sunen sahipleri tarafndan nakledilmitir
el-Kurtbi'ye gre hadis yahudinin bir szdr; yahudiler tecsime inamrlar ve m ebbi-
he gibi, Allah'n, eitli uzuvlarn sahibi bir ahs olduunu kabul ederler. Hazreti Pey-
gamberin glmesi ise, yahudinin cehaletine hayretten ileri gelmektedir. Netekim onun bu sz-
leri zerine "Allah' n kadrini hakkyle takdir etmediler" (yani O'nu gere i gibi bilmediler ve
yiiceltmediler) mealindeki ayeti okumu tur. Rivayetin do ru oldu una phe yoktur; fakat
Hz. Peygamberin yahudiyi tasdik mahiyetinde gld n belirten ifade, ravinin ilvesidir
ve btldr. Zira onun imkans z olan bir eyi tasdik etmesi dnlemez. Imkansz olan ey
ise, Allah'n bu ekilde tavsifi ve O'na insan uzuvlar gibi uzuvlar izafe edilmesidir. Bu bak m-
dan, yahudinin szleri yaland r ve Allah, mezkr yeti bu sebepten indirmi tir. Ama "insan

127
J 5y : J; J; )' t-
.12; J s 4.51. JAJI LJ .)
Enes ibn, Mlik Hazreti Peygamberden rivayet etmi tir: "Rabbu'l-
`zze", "kadem" (ayak) ini zerine koyuncaya kadar Cehennem, "da-
ha baka atlacak yok mu?" diye sorar; Allah, "kadem" ini zerine
koyunca "yeter, yeter" der.'"

m. `Ar ve Istvii ile Ilgili Haberler

Kur'nda, "`Ar ", "Krsi" ve Allah Ta`lnn bunlar zerinde "isti-


v" ettiine dair zikri geen yetlere uygun olarak, Hazreti Peygamberden
de muhtelif hadisler rivayet edilmi tir. Mfessirlerin, `Ar ', Allah tarafn-
dan yaratlm ve meleklere de bir taraftan ta mmas, dier taraftan ta-
zimle tavaf edilmesi emredilmi bir serir olarak tarif ve tefsir etmeleri, Kur-
anda ve hadiste vricl olan haberlerin teyidi ile gere e uygun grlmekte-
dir. Biz, yine bu konuda gelen haberlerden baz rnekler verece iz:

(:)15- 4531 4.1,1 (.9;

41)11 AJN . ,ae.1'2,J1 LY"J L.J ,..u1'111 4.1N 4-1N

bn. `Abbs'tan rivayet edilmi tir: Hazreti Peygamber s knt annda


yle du' ederdi: ""Alim" ve "Halim" olan Allah'tan ba ka ilh yok-
tur; "`Ar" n "'Azim" olan Rabb Allah'tan ba ka ilh yoktur; gk-
lerin, yerin ve "`Ar " n "Kerim" olan Rabb Allah'tan ba ka ilh yok-
tur. 374

olunun kalbi Allah'm parmaklar arasmdadr" gibi sahili hadislerle kar latmz zaman
bunlar da tevil ederiz yahutta bu hususta her hangi bir fikir ileri srmeyiz. E er yalan sy-
lemesi muhtemel olan kimselerden bu eit haberler gelirse, onlar tekzib ederiz (F etl u'l-
bari, XIII. 310).
el-Kurtubi, Hz. Peygamberin glmesini, yahudinin szlerini inkar manas nda alm ol-
makla beraber, bn Iluzeyme, bu gre sahip olanlara iddetle itiraz etmi ve eer inkar ma-
nasnda olsa idi, Hz. Peygamber, yahudiye glmek yerine, huzurunda Allah Ta'alay layk
olmad sfatlarla tavsif etti i iin kzar ve onu azarlard. nk Allah'm sfatlarmdan olm -
yan eylerle O'nu tavsif etmenin ne byk bir su oldu unu o, herkesten daha iyi bilirdi. Bu
bakmdan yahudi, te bih ve tecsme itikad etse bile, Allah' tavsif ettii sfat, Hz. Peygamber-
den rivayet olunan di er baz hadislerdeki sfatlardan farkl deildir (F etbu'l-b ari, XIII.
310).
373 el-Bubari, VI. 47, VIII. 167, 186-7; Muslim, Kitabu'l-Cenne, Hadis No. 35-38.
374 el-Bubari, VIII. 177, VII. 154; Muslim, Kitabu'z-zikr, Hadis No. 83.

128
c:r.T J3,1 Jl Ji,) J; J;
Z..47 1 ;.,W*

&' 511 .?, L3) 3

Tamamn burada nakletmediimiz, Eb Hurayra'dan rivayet edilmi


uzunca bir hadistir. Hazreti Peygamber bu hadisinde, Allah'a ve peygam-
berlerine iman eden, namaz k lan, oruc tutan ve Allah yolunda mcahede
(veya muhaceret) eden kimselerin, Cennete girece ini haber verir. Hadis' i
dinleyenlerin, bunu halka mjdeleyelim mi, diye sormalar zerine, Haz-
reti Peygamber, Cenneti tasvir eder ve Cennet nehirlerinin f krd "`Ar"
in, bu Cennetin stnde oldu unu syler. 375

jt ci_p; 4.:1G d:W Jli J :5 (JY c fr


jziAJI-4.-. 1:4 .)kA : (it; I (sA:
Eb Zerr'in "gne istikrar bulaca bir yere do ru seyretmektedir" 376
hakknda sorduu bir suale, Hazreti Peygamber, bu yetinmas
hadisinde gne in istikrar bulaca yerin, "'Ar" n altnda olduunu
aklamtr. 377

J (31 (:> :
Z*). ) .1;jiz. 4:7.p
Lal jj ;4;

ciA ;>:1 Jl;


: J11 j.4 L9:J 1

375 el-Buljri, VIII. 176.


376 Yasin sresi 36, y. 38.
377 el-Butgri, VIII. 178-9; Muslim, Kitbu'l-iman, Hadis No. 251. Bu haber, `"Ar "in,
gne sistemi dahil btn semavat kaphyan bir mevkide oldu u duncesini dorulamak-
tadr; bu ise, arz zerinde ya ayan bir varlk iin gkyz veya sema dorultusunu verir. E-
er hi bir tevile gitmeden Kur'anda gelen "Rahman, 'Ar zerine istiva etti" (Taha sresi
20, y. 5) gibi, "istiva" ile ilgili ayetler gznnde bulundurulursa, Hz. Peygamberin, Allah
Ta`lgy sem (gkyz) do rultusunda olarak tavsif etti i sylenebilir. Bu gr, Kur'nda
gelen "semda olan (Allah Ta`l) mn size unlar yapmyacamdan emin misiniz'?" (Mlk
sresi 67, y. 16-17) yetine oldu u kadar, bu konuda rneklerini verdi imiz dier hadislere
de uygundur.

129
Eb. Sa`ld'ten rivayet edilmi tir: 'Ali bn Ebi plib, Hazreti Peyga r-
bere Yemen'den i lemeli bir deri ierisinde ora topra nda kmayan
kk bir altn paras gndermiti. Hz. Peygamber bunu isimleri me-
tinde geen drt ki i arasnda taksim etti. Fakat ashabu dan
"biz bu (hediyye) na di erlerinden daha ly ktk" demesi zerine, Haz-
reti Peygamber unlar syledi: "Ben, semda olan (Allah) dan emin oldu-
um halde, siz benden emin deil misiniz ? Semann haberi sabah ak-
am bana geliyor". 378

Lu : cJ .; ?.Cu y : ( 434 csLo,Cu Jj, j ) t4J Jui:4


:J . 4:u1 U
Muslim tarafndan rivayet edilen uzunca bir hadiste, Hz. Peygambe-
rin bir cariyeye suali:
Allah nerede?
Semada.
Ben kimim ?
Sen Allah'n Raslsn.
(Bu kadn) m'minedir; onu zd et."'

L411 ,43. : J i
3.).1,,14.-1 .1,_,J
zs-j j,z j
LIA 4.4...M.i..!+ (.54 om '
Bir hastalk dolaysyle ifa arayan ahsa Ebu'd-Derd', Hazreti Pey-
gamberin u du'sn nakletmitir: "Semada olan Rabb mz, ismini tak-
dis ederim. Hkmn sem ve arzdad r; nasl ki rahmetlin de semadadr.
Rahmetini arz zerinde de (cri) k l ve gnahlarmz, hatalarmn ma-
firet et; sen iyilerin. Rabbim]. Bu a r iin rahmetinden bir rahmet,
ifandan bir ifa ver". n aallah bundan sonra iyi olur?"
Allah Ta'lnn semada ve 'Ar zerinde oldu una clellet eden bu ha-
berler yannda, (Hz. 'Is hakk nda) "seni ldren ve nezdim.e ykselten
benim 3 81 (yine Hz. " s hakknda) "lkin Allah onu nezdine ykseltti' 382 ve
378 Muslim Kitbu'z-zekt, Hadis No. 144.
379 Muslim, Kitbu'l-mes'acid, Hadis No. 33.
380 Eb Dvd, II. 338 (Kitbu't-t b, bb, 19).
381 71.1i `Inrn sresi 3, y. 55.
382 Nis' sresi 4, y. 158.

130
"Melekler ve rah, O'na mikdar 50 bin sene olan bir gnde ykselirler""i
gibi yetler de ayn hususu teyid eder. Hazreti Peygamberden Eb Huray-
ra, `13135.cle bnu '-Smit, bn Ebi Tlib, 'Abdullah bn Mes`fd, Cbir bn
`Abdullah ve Umm Seleme gibi me hur baz sahabiler tarafndan rivayet
edilen bir hadis de yine bu manda en kuvvetli delillerd,en biridir:

.) 1:; 1, j"0 <-) j.`") 4.->1

c. 'd LhaP .111 PLC'

J FI Cia jt...
Bu hadisinde Hazreti Peygamber yle demitir: Allah Ta`l, her ge-
cenin son te biri vakitlerinde dnya semas na iner ve yle der: Kim
bana du' ederse, onun du'sma icabet ederim; kim benden isterse ona
veririm; kim benden ma firet dilerse ona ma firet ederim" 4.
Allah Ta`.lnnn. sfatlaryle O'na izafe edilen baz isimleri, gerek Kur-
n yetlerinden ve gerekse Hazreti Peygamberin hadislerinden baz rnek-
ler vermek suretiyle zikretmi bulunuyoruz. Bu rneklerle, dinin tebli ine
memur edilen Hazreti Peygamberin, Kur'nda zikri geen s fatlar kar sn-
daki mevkiini tesbit etme e altk. Bu haberler, bize u hususu aka gs
termitir ki, Hazreti Peygamber, Allah Tdln n eitli sfatlaruu ve bil-
hassa, Kitab nda kendisine izafe etmi olduu "yed", "yedi," "ayn" ve bu-
nun gibi dier isimleri tam bir serbesti iinde kullannu tr. Ashab da onun
muhtelif vesilelerle mslmanlara tevcih etti i bu isim ve sfatlar muh-
tevi szlerini, ayn ekilde muhafaza ederek daha sonraki nesillere naklet-
milerdir. Bu suretle ba ta sahabe olmak zere, sahabeden sonra gelen ve
onlarn ilmini tevars eden hadisiler, bir taraftan Allah' n vandaniyetine
ve Hazreti Muhammed'in risalet ve nbvvetine tam bir imanla ehadet
ederken, ayn zamanda, iman ve Ibadet ettikleri Rablar n, Kur'nda va-
hy yolu ile gelen ve Peygamberden gvenilir kimseler taraf ndan rivayet
383 Mdric sresi 70, y. 4.
384 el-Butri, I. 47 (K. Teheccd); Muslim, Kitrbu alti'l-musrfirin, Hadis No. 168
70. Mezkusr hadisin erhinde bn Hacer der ki: "Nzl" kelimesinin manas zerinde eitli
grler ileri srlm tr. Bazlar kelimenin zldri ve hakiki manas n kabul etmilerdir; bun-
lar mebbihedir. Bazlar , bu mevzuda varid olan hadislerin s hhatini inkr etmi lerdir; bun-
lar hav aric ve muteziledir. in garib taraf, buna benzer Kur'an yetlerini de tevil etmi -
lerdir. Fakat bu, gere i bildikleri halde srf inathktan ba ka bir ey deildir. Yahutta cehalet-
leri yznden bu hadisleri inkar etmilerdir. Baz lar da Allah Ta`lp, keyfiyet ve te bihten
tenzih ederek, hadisin manasnu icmal suretiyle kabul etmi lerdir Bunlar da sahabe ve trbi-
`ndan olan eksen" seleftir. el-Beyhakrnin nakletti ine gre 4 mam, Mlik, e -Sfri, Ahmed
bn Hanbel, Ebii Hanife ile Sufyn bn `Uyeyne ve e -Sevri, Hammd bn Zeyd ve bn Sele-
me, el-Evzn, el-Ley ve dier bir ok imam, bu gr e sahiptir (bak: F etb'l-b ri, III. 20).

131
edilen doru haberlerin teyid etti i sfatlarla tan yp renmilerdir. Allah,
kendi Kitabnda ve elisinin dilinde, kendisi hakknda her ne s fat isbat
etmise, onlar da aynsn isbat etmi ler, isbat ederken, bu s fatlardan hi
birisini, O'nun yaratt varlklardan hibirisinin s fatma benzetmemi ler-
dir. Kur'nda "ey iblis, ellerimle bizzat yaratt m Aclem'e secde etmene
mani olan ey nedir?" yetine istinaden, Allah Ta'alan n, A. demi elleriyle
yarattn sylemiler, fakat hi bir zaman, ba kalarnn yapt gibi, ayet-
te zikri geen "yed" kelimesini, "nimet" veya "kuvvet" manalar zerine
hamlederek onu tahrif etmek cihetine gitmemi ler, keyfiyyetini ara trma-
a ahmamlardr; yahutta bu "yed" i, el manas nda mahlakatn ellerine
benzetme e kalkmamlardr. Tevlyid ve ten.zih iin, talil ve te bihi terke-
derek bir taraftan Kur'nda ve hadiste vrid olan s fatlarla ilgili aklama-
lar olduu gibi almlar, dier taraftan, bu s fatlarm, yine Kur'nda gelen
leyse ke mi slihi ey'un ayetin.e istinaden mahlakatm s fatlarndan ayr,
Allah'n an ve azametine layk sfatlar oldu unu sylemilerdir. K sacas,
hadis ehlinin, Allah Ta'alann sfatlar meselesinde takip ettikleri yol, Kur'-
ana ve Hazreti Peygamberden rivayet ettikleri hadislere uygun olarak, bu
sfatlarm isbat yle birlikte Allah' tecsim ve te bihten tenzih etmek olmu -
tur3 ".

3. Kelm lmi ve Sfatlar

Kelm ilminin tarifini, gayesini ve tarihi seyrini incelerken dedik ki:


Kur'an ve Hadise dayanan, yahut kayna Kur'n ve hadis olan slam ak-
idini, her trl te viten korumak, yabanc itikadlara kar yine Kur'n
ve hadise muvafk olan aldi ve nakli delillerle mdafaa etmek, "Kelm" is-
miyle vcad bulan filmin ba lca gayesidir. Bu aklamaya gre, Kelm il-
minin, veya bu filmin mmessilleri olan kelmcdarm, kayna Kur'n ve
Hadis olan sfatlar meselesi kar sndaki mevk, az ok belirmi olmak-
tadr. Yani Allah Ta'alan n, Kur'n ve hadiste zikredilen s fatlarmn, dier
itikadi meselelerde oldu u gibi, yine bu iki kayna n ruhuna uygun olarak
Kelm ilmi tarafndan muhafaza ve mdafaa edilmesi gerekmektedir.

Biz yukarda, Kur'n ve hadise gre s fatlar gzden geirirken, her iki
kaynan da selbi olmaktan ziyade icabi bir yol takip ettiklerini grdk 3 ".
Buna gre diyebiliriz ki, Kelm ilminin de s fatlar meselesinde ayn yolu
385 Bak: el-E 'ari, el-Makalt, I. 201, 207.
386 Huva'l-Evvelu ve'l-Ahnu ve'z-Zaluru ve'l-Ratin - Yedu'llahi fevka eydihim - er-
Rabmanu `ala'1-`Ari's-tev - Allahu nru's-semvti ve'l-arta gibi Allah Ta'alanm s fatlarm
isbat eden ayetler icabi yola delalet ederler. Bununla beraber, di erlerine nisbeten Kur'n ve
hadiste daha az yer alan selbi evsfa misal olarak da leyse kemislihi ey'un - lem yelid ve lem
yled ve lem yekun leh kufuven ahad yetleri gsterilebilir.

132
tutmas gerekmektedir. Bu yolun haricinde takip edilecek her hangi bir yol,
Kur'an ve hadise aykr olaca gibi, yukarda tekrarladmz Kelm ilmi-
nin tarif ve gayesine de ayk rdr.
Bu ksa aklamadan sonra, kelm n ilk mmessilleri olan mutezilenin
ve sfatlar meselesinde takip ettikleri yol ile onlara tekaddm eden cehmiy-
yenin, bu mevzudaki gr lerine temas edece iz; nk bu gr ler, hadis-
iler tarafndan ilk defa reddedilen gr lerden olmu tur.
tikacli mezheplerin zuhuru ile ilgili bahsimizde, cebriyyeyi incelerken
de zikretti imiz gibi, Allah Tdalnn sfatlarm ilk defa mnaka a konusu
yaparak, bu mevzuda ileri srd yeni grlerle ismine izafe edilen bir
mezhebin te ekklne nayak olan ahs, Cehm bn afvan'dr. Cehm'in
gr, Kur'nda ve hadiste varid olan s fatlarm, Allah Tdaladan nefyi
esasna dayanr. ona gre, her kim Allah' n, kendisini Kitab nda ve Hazreti
Peygamberin, O'nu hadisinde vasfetti i sfatlarla Allah' tavsif ederse ka-
fir olur ve m ebbiheden addedilir. Allah Tdalan n, kendisini vasfetti i
ayetlerin zhiri, te bihi ifade eder; Yani ayetlerde zikri geen bu s fatlardan
mahlakatn sfatlar anlalr; bu sebeple s fat ayetlerinin te'vili gerekir 3 8 7 .
Cehm'e gre le yse k emislihi ey'un ayeti, "e yadan hi bir ey O'nun
misli ve benzeri gibi de ildir" manasmdadr. Binaanaleyh O, "Ar " zerin-
de olduu gibi, yedi kat yerin de alt ndadr. Hi bir mekan onsuz de ildir.
O, konumaz; dnya ve ah rette hi kimse O'nu grmez; O, vasfolunamaz;
her hangi bir s fat veya fiille O bilinmez; gaye ve mntehas yoktur; akl ile
idrak olunmaz; O, kmilen "vech" tir; kamilen "` lm" dir; kmilen "sem'
dr; kmilen "Ba ar" dr; "nfirdur", "kudret" tir. ki ey deildir; iki z t
vasfile vasfolunamaz. O'nun iin ala ve esfel, taraf ve yan, sa ve sol yoktur.
Hafif de ildir, ar deildir. Rengi ve cismi yoktur. Mdmill ve ma`kill de-
ildir. Ksacas, hatrna her ne gelirse O, onun hilafnadr. 388
Grlyor ki Cehm bn afvn'n sfatlar meselesinde takip etti i yol,
Kur'an ve hadisin hilfina tam manas yle selbdir. Cehm, bu neticeye, Kur-
an ayetlerini te'vil ederek, Hazreti Peygamberden rivayet edilen hadisleri
de yalanlyarak ve reddederek ula mtr. Bu sebeple gr , slami deil-
dir; Kur'n ve hadiste, s fatlarla ilgili olarak her ne gelmi se, onlar, hi bir
te'vile giri meden, Allah' n an ve azametine lay k olduu ekilde kabul
eden hadisilerin iddetli itirazlarna maruz kalaca tabiidir.
Cehm bn afvan tarafndan ilk defa ortaya at lan bu gr , mutezile
kelmelar tarafndan da benimsenmitir. Mezhebin ilk mmessillerinden
387 el-Rsuni, Tribu'l-Cehmiyye ve'l-mu'tezile, s. 14.
388 Ahmed bn Hanbel er-Reddu `ala'l-eeh niyye (eski il ihiyat Fakltesi mec-
,

muasnda neredilmitir, say 5-6, s. 282.

133
olan Val bn 'Ata' da, kudret, irade, hayat ve bunun gibi s fatlar nefyet-
mi, bunlarn isbat halinde, kadimin teaddt edece ini, halbuki Allah'tan
baka hi bir eyin kadim olamyacan iddia etmitir. Ne var ki Vasfi, ken-
dinden nceki Cehm gibi, meseleyi daha basit zaviyeden mtelaa etmi , iin
felsefi cephesine inememi tir. Netekim e -ehristani de bu hususa iaret
ederek yle demitir: "Bu gr , bidayette ak deildi. Val mezhebini,
iki ezeli kadim ilahn mevcudiyetinin imkans zl zerine tesis etmi ti ve
yle diyordu: Her kim kadim bir sfat ihdas ederse, iki Wall ihdas etmi olur.
Valdan sonra gelen ashab , felsefe kitaplar n mtalaa ettikten sonra, bu
meseleye daha ba ka zaviyed.en bakmlardr'. 389

Yardan sonra gelen Ebu'l-Huzeyl, e -ehristannm iaret etti i gibi,


sfatlar hakkndaki grn felsefi ynden a klayan ve bu aklamasnda
kadim Yunan felsefesinin tesirleri a kca grlen ilk kelmc olmutur.

Bu kelme, nce Allah'n sfatlarn zt ve fil s fatlar olmak zere iki


ksma ayrarak ie balam, birincisini, yni zt s fatlarm, Allah Tae alann,
zdlanyle tavsif edilmesi caiz olmayan, fiil s fatlarm ise zdlaryle tavsifi caiz
olan sfatlar olarak tarif etmi tir. Mesela 'ilim", kudret, hayta gibi s fatlar, zt
sfatlardr; nk Allah Ta'ala, bu s fatlarn zdd olan cehalet, eacz ve lm
sfatlaryle tavsif olunamaz. rCde, hub, rda, emr, illyC gibi sfatlar da fil
sfatlardr; nk Allah Ta'ala, bu sfatlarn zdlanyle tavsif olunabilir:
Kerhet (iradenin zdd), bui (hub, sevginin z dd), sulu (niann zdd), ne-
hiy (emrin zdd) ve imCte (ikyann zdd) gibi.
Ebu'l-Huzeyl, Allah' n sfatlarm bu ekilde iki ksma ayrdktan sonra,
bunlar hakkndaki gr n aklam ve kudret, hayat, sem', baar,
gma, a?amet, celal, kibr, siyadet, mlk, rubbiyet, kahr, `ulav ve k dem
gibi zt sfatlarmm, 39 Allah'n zatndan baka bir ey olmadn, zt zeri-
ne zit bir hkm ifade etmedi ini ileri srm tr. Bu gre gre, "Allah
`Ali.mclir" denildi i zaman, O'nun ilmi isbat ve cehl O'ndan nefyedilmi o-
lur; fakat bu ilim, asl nda Allah'n zatndan baka bir ey deildir. Dier
zt sfatlar hakknda da ayn hkm caridir."'
Ebu'l-Huzeyl'in fiil s fatlar hakkndaki grne gelince, bunlar, ka-
dim deildir; Allah, hacet nnda bir fiilde bulundu u zaman bu fiile uygun
olarak sfat da vcut bulur.
Aralarnda baz ihtilaflarn bulunmasna ramen umumiyetle mutezile
kelmclarmm sfatlar meselesinde takip ettikleri yolun esas n te kil eden

389 Bak: el-Milel ve'n-nil al, I. 46.


390 el-Ea`arl, el-MaktiUt, I. 157-169.
391 Ayn eser, I. 158.

134
bu grler, aslnda Cehm bn afvan'n grleriyle ayn neticeye kmak-
tadr. u var ki mutezile kelmc lar, "ilk muharrik" (Allah) nazariyesiyle
Allah'a has s fatlarm, O'nun eserlerinden ne 'et etti ini syliyen Efltun'un
tesiri altnda grlerini sslemiler ve onlara felsefi bir veche vermi lerdir 392
uras muhakkaktr ki, gerek Ebul-Huzeyfin ve gerekse onu takip eden ke-
lamclarn, sfatlar meselesindeki grlerinin mene'i, Kur'an ve hadis de-
ildir. Eer byle olsa idi, kelm ulemas arasnda ayn mevzuda beliren
ihtilallar hi olmaz, hepsi de ayn gr mdafaa ederlerdi. Halbuki aki-
delerini yalnz Kur'an ve hadise dayayan ve bu iki kaynak d na kmakta
byk tehlike gren hadisiler, bu e it ihtilaflarn haricinde kalmlar, Kur-
an ve hadiste zikredilen muayyen say daki sfatlar zerinde durarak, bun-
larn "tevkifi" oldu una, bunlara ilave edilebilecek veya bunlardan kar-
tlabilecek hi bir eyin bulunmadna inanmlardr. O halde, netice olarak
diyebiliriz ki, kelmcdar , Kur'an ve hadiste bulunmad halde, Allah'n
sfatlarm zt ve fiil sfatlar olmak zere iki ksma ayrmaa, sonra da bun-
lar Allah Ta'aladan nefyetme e sevkeden en byk mil d tesisler olmu ve
bu bakmdan, takip ettikleri yol Islami olmaktan kmtr.
Kelamclarm, Kur'nda ve hadiste Allah'a izafe edilen "yed", "vech",
"ar", "kadem, ricl", "`Ar zerinde istiva", "yer semas na ini (nzfil)"
gibi isimler kar sndaki tutumlar, kel:arada te bih ve tecsim meselesinin
zuhuruna ve bu mesele zerinde, kendi aralar nda olduu kadar, hadisiler-
le de iddetli mnaka alarn balamasna sebep olmu tur. Kelmclar, her
eyden nce Kur'an ve hadiste varid olan ve Allah Tdalan n semada "`Ar "
zerinde oldu una dellet eden ayet ve hadisleri hi nazar itibara almya-
rak O'nun mekan] meselesini mnaka a konusu yapmlar ve aralarnda
ihtilafa d mlerdir. Mesela bunlardan `Abbad bn Suleyman ve el-Fu-
vati gibi baz kelamclar, Allah'n "la fi mekan" (her hangi bir meknda de-
il, ~kandan mnezzeh) oldu unu iddia etmiler,'" el-Iskan, `Abdu'l-Veh-
hab el-Cubba'i ve Ebu'l-Huzey1 gibi di er baz kelamclar da Allah'n "fi
kulli mekan" (her mekanda) oldu u grn ileri srmlerdir. 394
Kelnclar arasndaki bu ihtilaf, onlar n, Kur'n veya hadiste bu mese-
le ile ilgili olarak varid olan haberler zerinde ittifak edememelerinin tabii
bir neticesidir. Maamafih, Allah Ta e alann "mekan"' zerinde, aralar nda
ortaya kan bu e it ihtilflara ra men gaye zerinde ittifak ettiklerini bu-
rada kaydetmek yerinde olur. Bu gaye, tecsim ve te bih meselesinde cihet
ve cis niyyetin Allah Ta`alad.an nefyidir ve derler ki: E er Allah'm, her han-
392 Eflatun ve Aristo'nun ilahi gr leri hakknda bak: el-Milel ve'n-nihal, II. 88
94, 120-21.
393 Malsitlatu'l-E 'ari, I. 150.
394 Ayn eser, I. 149.

135
gi bir cihette bulundu u kabul edilirse, O'nun iin mekan ve cismiyyet isbat
edilmi olur. Bu noktada Cehm bn afvan'n, zahiri manalar tecsim ve
tebihe dellet eden ayetlerin tevili gerekir gr ne uyarak, Allah' n 'Ar
zerinde istiva etti ini reddederler ve ayette zikri geen "istiva" kelimesi-
nin, hakiki deil mecazi manda kullanlm olduunu ve bununla "istila"
manasmn kasdedildiini ileri srerler. 395 Halbuki hadisiler, bu konuda Al-
lah Ta'alamn eAr zerinde istiva etti ini, fakat bu istivann "bilakeyr ol-
duunu sylemiler ve kelimenin tevili cihetine gitmemi lerdir. 396

Kelmedarn, "vech", 'ayr", "yed" gibi, Allah' n kendisine izafe et-


mi olduu isimler hakkndaki grleri de yine ayn te'vil esas zerine da-
yanr; fakat bu tevillerinde dahi ok defa ihtilafa d meleri, insan ister is-
temez gr lerinin shhatinden phe etme e sevkeder. Mesela, mutezile
kelmedarndan Ebu'l-Huzeyre gre ;$:,A karl 4:Wyt, tr. Yani
"vech", Allah'n zatdr. Halbuki dier kelamclara gre "vech"in bu manas
Ayetinde kullandmaz; buradaki "vech" zittir 4.)
demek gerekir 397 .
Kelamcdarm tevilinde "yed" kelimesi "kudret" ve "ni`met", ""ayn"
ise "'ilim" manasndadr398 .

Grlyor ki kelmcdar, Allah Tdalay mahlakatndan her hangi biri-


sine benzetmi olmamak iin, te bih ve tecsime dellet eden her eyi reddet-
milerdir. Kur'nda, bu manda her ne gelmi se onu kendi arzularma gre
tevil etme cihetine ynelmi ler, ileride ayrca zerinde duraca mz gibi, Hz.
Peygamberden rivayet edilen hadislere ise hi iltifat etmiyerek, daha do ru-
395 Makltu'l-E `ari, I. 150, 201.
396 Ayn eser, I. 201, 277.
397 Ayn eser, I. 208.
398 Ayn yer. el-Buhrl, Kitbu't-tevhidde "li m halaktu bi yedi" yetini ba lk olarak
koyduu bb ierisinde "yed" ile ilgili drt hadis zikret nitir. Bu bbm erhinde bn Hacer,
bn Battl'a atfen u aklamay yapmtr: Allah'n iki elinden bahseden bu ayet, O'nun iki
zt sfatna dellet eder. Yoksa m ebbihenin dedi i gibi, bunlar, iki uzuv olmad gibi muat-
tladan cehmiyyenin iddialar n ve kelimeyi "kudret" mansmda tevil edenlerin gr lerini
de reddetme e kfidir. Zira Allah' n tek bir kudreti oldu unu ileri sren msbiteye kar ceh-
niyye, O'nun ztmdan kaadir oldu unu syliyerek kudretini nefyetmi lerdir. Fakat ayet, "yed"
in "kudret" mansnda olmadna delalet etmek manas nda olmad na dellet etmektedir
nk bu hitapla Adem'in blise stnl gsterilmi ve bu sebeple Adem hakknda "onu
bizzat kendi elinle yaratt m" denilmitir. Eer "yed" "kudret" mans nda olsa idi, Ademle
iblisin ayn kudretle yaratlnu olmalar bakmndan aralarnda hi bir stnlk fark olma-
mak gerekirdi. Keza iblis, kendisine niin secde etmedi i sorulduu zaman "aramzda ne fark
var ki; onu topraktan, beni ate ten yarattm" dedi i gibi "beni kudretinle yarattm, onu da kud-
retinle yarattm" derdi (Fe ri, XIII. 305).

136
su, hadisileri ktleyip, rivayetlerine uydurulmu nazaryle bakarak, Pey-
gamberin ve onun izinden gidenlerin yolundan ayr bir yol takip etmi lerdir.

4. Hadisilerin S fatiar hakkndaki Grleri


Sfatlar hakknda selli bir yol tutarak onlar reddeden ve Allah' bun-
larla tavsif edenleri de kfre nisbet etmek cihetine giden cehmiyyenin zu-
hurundan sonra, s fatlarla ilgili ayet ve hadisler zerinde e itli grler
ileri srlm , inanlar de imi , ayr ayr inan ve grleri mdafaa eden
ayr ayr frka ve hizipler te ekkl etmitir. Bu ihtilaflar n ve guruplama-
larm sebep ve neticelerini inceleyen baz elli sunnet taraftarlar , bunun mes-
liyetini, kendilerini, Allah' n me gul olunmasna izin vermedii bir ilme nisbet
edenlerde ararlar. Bunlar n bir ksm, tenzihte ifrata d erek, Kur'an ve
hadiste, gne kadar a k ve seik olan s fatlar tatil etmi ler, bu hare-
ketlerinin gere e ve Allah'n iste ine daha uygun oldu unu sanarak, haki-
katte, as l doru olan yoldan uzakla mlardr. Dier bir ksm, ileride de
zerinde duraca mz gibi, kudretin isbat meselesinde yine ifrata giderek,
bunun haricinde hi bir messirin olmad n ileri srm ve neticede, cebr
grne ba l, peygamber gnderilmesinde ve Kitap indirilmesinde byk
bir fayda olmad kanaat= kkim k lan bir sistem vcda getirmi tir. Ta-
biatyle bu gr n karsnda ortaya kan dier mfrit gr de-, kudretin
nefyi ve insann, fiillerinin yegane hliki olarak tavsifi olmu tur. Fakat her
gurup, grlerini teyid etmek maksad yle, Kur'an yetlerini tevil ve a k
delillerini tahvil ederek asil gayeden uzakla m , mnakaa ettikleri konu-
larda, insanlar, birbirini tekfir eden bir ortam yaratm lardr. Eer daha
sonralar ortaya kan ve yukar da zikretti imiz e itli guruplar aras nda
mmkn olduu kadar orta yoldan ayr lmamaya gayret sarfeden ve fakat
ayn mnaka alara itirak eden bir ba ka gurup da gznnde bulunduru-
lursa, orta yolda yrd bilinen bu gurupa nazaran ifrat ve tefrite
Kur'an ve hadise dayanan Islam akaidi kar sndaki mevkileri ko-
layca anla lm olur. Oysa ki, orta yolda gitti ine iaret etti imiz nc
gurup ki biz bununla E 'arVyi kasdediyoruz dahi selef dedi imiz sahabe ve
mte ekkil ilk mslmanlar ve onlarn akaid meselesinde takip
ettikleri yolu gerek m.anas yle temsil etmiyorlard. Selefin veya onlar ha-
kikaten temsil etme abas iinde bulunan ve onlar n yolunu Peygamberin
iradnda, gerek Islam yolu olarak kabul eden hadisilerin gr leri, ifrat
ve tefrite gittiini veya orta yolu takip etti ini sylediimiz dier gurup-
larm grlerinden farkl idi. Onlara gre, dinin gsterdii yolda olan her ey
hayrl, bunun haricinde bid'at ve muhdes olan eyler ise hayrszd, yani
erdi. Bu kaideden hareketle Hz. Peygamberden rivayet ettikleri "insan-
larn en hayrls benim adalarm, (yani ashab), sonra da onlar takip e-

137
denlerdir" mealindeki hadise uyarak, hakk n ve do ru yolun, sahabe ile on-
lar takip eden tbi'tin tarafnda oldu una inanyorlard . Bu sebeple, sfat-
lar meselesinde, Kur'nda gelmi olan yetleri, zhiri manlanyle kabul
etmiler, bilmedikleri, daha do rusu, bilinmesi ve knhne eri ilmesi insan
kudreti dnda kalan eyleri ara trma yoluna gitmemi ler, tevil ve talrif-
ten uzak kalmlardr. Bu husus, a ada naldedece imiz baz szlerinden
de anla laca gibi, inkr kabul etmez bir aklktadr. Eer aralar nda,
Hazreti Peygamber devrinden beri btn mslmanlarca bilinen gereklere
aykr hareket eden veya ayk r grler ileri sren biri kmsa, cmi veya
mescidlerde veya umumi toplant yerlerinde, onun gaye ve maksad m halka
aklamlar, yolunun dallet yolu olduunu, Peygamber ve ashabmm yolu-
na aykr bulunduunu bildirmiler, ve halktan, bu gibi kimselerden uzak
durmalarm istemilerdir.

Onlar, sfatlar meselesinde yetlerin zhiri manlaruu kabul etmekle


beraber, tevil ve tahrifin yol at cebir, te bih ve ta'tilden de uzak bulu-
nuyorlard. Bir kimse sfatlarla ilgili bir mesele hakknda sorduu zaman,
delil olarak yet ve hadisi okuyorlar, bunun haricinde kal ve Mb veya kendi
grlerini terkederek "i te bu yet ve hadisten ba ka bir ey bilmiyoruz;
bilmediiniz ey hakknda hi bir ey syleyemeyiz ve syleme e de Allah
tarafndan me'zin deiliz" diyorlard. E er bu suali soran, yet ve hadisin
haricinde, ufak da olsa bir sz koparabilmek iin srara yeltense, onu, ken-
disini hi ilgilendirmeyen mevzulara dalmaktan, elde edilmesi hi bir zaman
imkn dahilinde olmyan eyleri istemekten hemen menediyorlard .

Yukarda zikrettiimiz frka ve hiziplerin zuhuruna kadar durum by-


le idi. Yani sahabe ve tbi'l'indan olan ilk mslmanlarn sfatlar hakknda-
ki szleri bir, yollar tek idi. Me guliyetlerini, dini meselelerde Allah'a iman
etmek, namaz k lmak, zekt vermek, oru tutmak, hacca gitmek gibi fera-
izin ifas ile cihad, malm hay rl iler iin sadaka olarak verilmesi, hayrl
ve faydal bilgi tahsili, halkn hayrl ilere yneltilmesi ve bunun gibi, Al-
lah Ta`il ifasm emretti i iler te kil ediyordu. bunlar arasnda "'ilim"
tahsili, islmiyetin zerinde durdu u en mhim meselelerden biri idi. Kur-
n ve hadiste, mslmanlar "ilim"e te vik eden, her mslman erkek ve
kadna 'ilim" tahsil etmenin farz oldu unu belirten hkmler bulunuyor-
du. Ilim, dini ve ilhi olduu gibi dnyevi de olabilirdi. Dini ve ilhi
ilimlerin yegne kayna , hi phe yoktur ki Peygamberdir. Allah, onu,
bu dini tebli etmekle vazifelenclirmi , tebli iinin bitiminde de dinin ik-
mal olunduuna son defa vahyetti i yetle ehadette bulunmu tur. Bu ba-
kmdan Hazreti Peygamber, ba kalarna nazaran, dini meseleleri en iyi bi-
len, en iyi tarif ve tavsif eden kimsedir. Onun dini meseleleri a klamas, ya

138
mcerred haber vermek yolu iledir; yahutta bu haberleri, aldi delillerle te-
yid eder ki, her iki hususu da, gerek Kur'nda ve gerekse hadiste bol misal-
leriyle grmek mmkndr. Fakat hi bir phe ve tereddde mahal bu-
lunmamas gereken u hususa da iaret etmek yerinde olur: Hz. Peygamber,
dini ve ilahi meselelerde, her neyi beyan etmi se, onu, Rabbimn kendisine
vahyi ile beyan etmitir. Kur'an da bu hususa "Peygamber kendi nefsin-
den konumaz; onun konutuu ey, sadece kendisine vahyolunan bir vahiy-
dir."399 yetiyle ehadet etmitir. Buna gre diyebiliriz ki, Hz. Peygamberin
beyanma muhalefet eden bir kimse, hakikatte dine muhalefet etmi olur. Mu-
vafakati ise, yine dine muvafakat demektir. Ahmed bn Hanbel, dini mesele-
lerde birbiriyle mnaka a eden e itli frka ve mezheplere i aretle, onlarn
"Kur'an hakknda e itli grlere ship olduklar m, fakat hakikatte, Ki-
taba muhalefet ettiklerini ve bu muhalefette mttefik bulunduklar n" sy-
ler ve szlerine yle devam eder: "Onlar, szn mte abih olanlar yle ihti-
cac ederler ve sonra da bununla halk doru yoldan ayrrlar".40 Bu akla-
madan u neticeyi karmak mmkn olur: Dini meselelerde ba vurulacak
yegane merci, Kur'n ve onun mfessiri olan Hz. Peygamberdir. E er Pey-
gamber, mte abih olarak gelen yetleri te'vil etmi se -ki bunu Allah'n
kendisine verdii ilme dayanarak te'vil etmi tir- bu takdirde, ancak onun
te'villerinin do ru ve Allah' n murad etti i manaya uygun olmas gerekir.
Fakat u da var ki, Hz. Peygamberin mte abih bir ayeti te'vili, ba kalar-
na, o ayeti de iik manlarda tevil etmeleri hakk n tanmaz. nk onun
tevili, dinde bir hkm koymak manasnda olaca iin, bakasnm bu hk-
me muhalif de iik teville baka hkm ileri srmesi dnlemez. E er Hz.
Peygamber, mte abih ayetlerden hi birisini tevil etmemi , veya akla-
mamsa, bunda yine Allah Ta'alan n vahyine istinaden a klamamtr.
Daha do rusu kendisine bu hususta hi bir bilgi verilmemi tir. Maamafih
burada ikinci bir k da dnlebilir; bu da Hazreti Peygamberin, mte-
abih ayetlerin tevillerini bildii halde, her hangi bir hikmete mebni a kla-
mam olmasdr. Fakat hangi ekilde olursa olsun, bu hususta mslman-
lar iin takip edilecek yol, yine de Hazreti Peygamber taraf ndan gsteril-
mi demektir; bu yol, mte abih ayetlerin tevil edilmemesidir.
te hadisileri, akaid meselelerinde ve bilhassa s fatlar meselesinde
mteabih ayetleri kendi arzular na gre tevil ve tahrif etmeme e ve bu
mesele ile ilgili olarak Kur'an ve hadiste her ne gelmi se, onu, Hz. Peygam-
berden iittikleri ekilde kabul ve muhafaza ederek, hi bir ilave ve eksilt-
me yapmadan nakletme e sevkeden yegane mil, yukar da belirtme e a-
ltmz grler olmutur. Hadisilerin bu konuda en me hur mmessili
399 Necm sresi 53, y. 3.
400 bn Teymiye, Risr letu'l-Furkn (MeemWatu'r-resit'il), s. 110.

139
olarak grdmz Ahmed ibn. Hanbel'in, u szleri, yukar daki grleri
aksettirmesi bakmndan byk ehemmiyeti hizdir:
"Allah Ta'ala, bizzat kendisinin, Kur'nda kendisini ve elisinin O'nu
vasfettii sfatlardan ba ka sfatlarla tavsif olunmaz. Bu hususta Kur'an
ve hadisin dna klmaz. Biz unu biliriz ki, Allah Ta'alann, bu sfatlarla
tavsifi haktr; bunda gere e aykr hi bir husus yoktur ve manas , Allah
Ta'alann, szleriyle murad etti i mana olarak bilinir. Bununla beraber,
O'nun esma ve s fatlar yle birlikte zikredilen mukaddes nefsi ve filleri ba-
kmndan hi bir benzeri yoktur. Biz inamr z ki, O'nun hakikaten bir zat ,
hakikaten fiilleri vardr; keza hakikaten s fatlar vardr; fakat ne zat nda,
ne sfatlarnda ve ne de fiillerinde hi bir ey O'nun benzeri, misli de ildir.
O, noksanlk ve hudasu gerektiren her eyden mnezzehtir; kemale ms-
tehaktr"."'

Grlyor ki Ahmed bn Hanbel, Allah Ta'alannn zatim, mahlukattan


birinin zat na benzetmedii gibi, O'nun kendisini ve Peygamberin O'nu tavsif
ettii sfatlar da mablakatn sfatlarna benzetmemekte, fakat bunlar , Al-
lah Ta'aladan nefyetmek cihetine de gitmemektedir. Halbuki cehmiyye
olsun, mutezile olsun, Allah' n esma ve s fatlarm nefyedenlerin, bu esma'
ve sfatlara ancak mahlkata bir tak m isim ve sfatlar manas verdikleri
ve bunlar, Allah'n an ve azametine lay k isim ve sfatlar olarak kabul e-
demedikleri anla lmaktadr. Netekim, onlara nce bu mal :ay verdikten
sonra, verdikleri bu mann n mahlkata layk olduunu grp, ya teville,
yahut tahrif ve tahville Allah Ta'alan n, bizzat kendisini Kitabnda tavsif
ettii sfatlarla tavsif edilemiyece ini ileri srmeleri ve s fatlar e itli yol-
larla O'ndan nefyetme e almalar bunun ak delik saylmak gerekir. Bu
hususu biraz daha a klamak icab ederse, mesela, Allah Ta'alan n 'Ar ze-
rinde istiva etti ini bildiren Kur'an ay-etini iittii zaman, bir cehminin ve-
ya sfatlar nefyeden bir ahsn zihnl faaliyeti u yolda olmaktadr: `Arn
sema ve Allah' n da 'Ar zerinde istivr ettii dnlrse, sema zerinde
yer alan `Arn, ya sema byklnde ya da ondan byk veya kk ol-
mas gerekir; bu k dnda baka bir durum d nlemez. Keza 'Ar
zerinde istiva etmi olan Allah Ta'ala iin de durum ayn dr: O, 'Ar ze-
rinde istiva etti ine gre, bu yer bir serir veya bir minder olsa gerek ve Allah
Ta'ala, bu seririn zerinde oturmu istirahat veya i lerini tedvir etmekte-
dir. `Arn sema zerindeki durumu gibi, Allah' n 'Ars zerindeki durumu
da ktan hali de ildir: Allah, zerinde istiva etmi olduu `Artan ya
byktr, ya kktr, ya da ayn byklktedir; fakat btn bunlar Al-
lah Ta'ala ii do ru de ildir. nk Kur'n n da belirtti i gibi "hi bir ey,
401 bn Teymiye, Risletu'l-Ilamaviyye (MeemWatu'r-resnl), I. 428.

140
O'nun misli ve benzeri de ildir". O halde, Allah Ta e lnn `Ar zerinde is-
tiv ettii eklinde gelen ayetin zahiri manas yle kabul do ru olmaz. Bi-
naanaleyh, ayette zikri geen "istiv" kelimesini, hakiki manas yle
fakat onu tevil ederek, te bihe yol amyacak baka bir mana ile kabul et-
mek gerekir.
Grlyor ki bir cehmi veya muteziliyi, Allah' , mahlkatndan hi
birine benzetmemek iin, zahiri man.as te bihe dellet eden ayetleri tevile
ynelten mil, mezkiir s fatlar kar snda, mahlikatn sfatlarndan ba kas-
n dnememesi ve bunlar , insanlarn sfatlaryle karlatrp mukayese
etmesidir. `Ar zerinde istivy, ancak insann minder zerindeki oturu u
keyfiyetiyle anlayabilmektedir; "yedu'llah" veya "vechu'llah", ona, kendi
tad "el" ve "yz" den ba ka bir ey ifade etmemektedir. Kez
"Semi" "Ba ir", "Kadir" gibi sfatlar da ona, insanlar n e itli hususiyet-
leriyle birlikte ar zi olarak ship olduklar 'ilim, iitme, grme ve kaadir
olma sfatlar ndan ba ka bir ey hatrlatmamaktad r. O halde kendisinde
bu e it zihni faaliyetlere yol aan ayetlerin hakiki manalanyle kabul, te -
bih ve tecsime de mncer oldu u iin, yanltr, hatt kfrdr.
Halbuki hadisilerin, bu e it sfat yetleri kar sndaki tutumlar ga-
yet basit olmu tur. Ahmed bn klanbel'in, yukar da nakletti imiz bir szn-
den de anla ld gibi, Allah Ta`l, Kur'nda kendisini nas l vasfetmi se,
O yledir. O kendisine "yed", "vech", 'ayr" gibi baz isimler izafe
etmitir. kendisinin `Ar zerinde istiva etti ini bildirmitir; sonra da
`Lgt. 4.1,5- 47.,x3 demek suretiyle, hi bir eyin kendisine benzer olmad n
haber vermi tir. O halde kendisi iin isbat etti i "yed", "vech, "`ayn" ve
"istiva", elbetteki insanlar n el, yz ve gzleriyle bir minder zerindeki
oturu larmn ayn olmyacaktr. O kendisi iin bu sfatlar isbat etmise,
elbette ki bunlar kendisine, kendi an ve azametine lay k olacaktr.
Allah Ta`l, bu s fatlar isbat ederken onlar n keyfiyetlerini bize bil-
dirmemitir; Hazreti Peygamber de bu hususta hi bir a klama yapmam-
tr. O halde insan bunlar n keyfiyetini idrak edemez. Kendisine verilen ak l
snrl olduu iin ara trmakla bu keyfiyeti bilm.e e, yani Allah Ta`almn
zat ve sfatlar hakk nda Kur'an ve hadiste bildirilenden fazlas n ren-
mee kaadir de ildir. Binaanaleyh, "yedu'llah", bilakeyf "yedu'llah" t r;
"vechu'llah", bilkeyf "vechu'llah"t r.
Hadisilerin, genel olarak, s fatlar hakkndaki grlerini inceledikten
sonra, burada, baz hadis imamlarndan bu konuda rivayet edilen szlerini
nakledece iz. Bu szler, yukardaki aklamamzn delilleri olacaktr.
Rabia bn Ebi 'Abdi'r-Rahman, (. 136 H./753)

141
Zamannn mehur fakihlerinden biri idi. Fkhta re'y taraftar olduu
icin Rabratu'r-Re'y ismiyle hret kazanmtr. Enes bn Mlik, es-Sib
bn Yezid Hanzala bn Kays ve Saeid bnu'l-Museyyib gibi sahabi ve t-
,

bnlerden hadis rivayet etmi mehur bir tbridir. "Zamannda 'Artr bn


`Ubeyd ve Vl bn `At' zuhur ederek Ba ra'da halk itizal ve kadere, Hor-
sn.'da Cehm b. afvn. Allah Ta`lnn ta'tiline ve Kur'n n mahla oldu-
u grne davet etme e ba lamlar, yine Ijorsn'da da Cehm'e kar
kan mfessir Muktil bn. Suleymn, sfatlarn isbatnda, tecsim ve te bih-
te ifrat derecede gr ler ileri srm tr. Bunlara kar / tbrn ulemas
ve selef imamlar harekete geerek halk bu gibi kimselerin bid'atlar ndan
sakmmaya davet etmi lerdir. Bu maksatla hadis kitaplar nn tedvini ba-
lam, tasnif gn getike o almtr. Daha nceki devirlerde sahabe ve
tbrnun ilmi g slerde mahfz bulunuyordu'''.
ez-Zehebrnin ksaca tasvir etti i byle bir devirde ya am olan Rabi-
a, "istivrmn keyfiyetini soran bir kimseye u cevap vermitir: " stivr
mechul, "keyf" makul de ildir. Risalet Allah'tandr; Rasle bunun tebli i,
bize de tasdik ve iman vcibtir"".
el-Evz'i e Abdu'r-Rahmn bn `Amr (. 157 H. /773)
eAtit' bn Ebi Rabh, eddd bn `Ammr, Rabia bn Yezid, ez-Zuhri ve
daha bir ok kimselerden hadis rivayet etmi mehur bir imamdr. Hazreti
Peygamberin hadislerine ba ll ile hret kazanm tr. Bu hususta yle
derdi: Hazreti Peygamberden sana bir hadis ula t zaman, bundan ba ka
bir sze dayanarak hkm vermekten sak n; zira Peygamber, ancak Allah-
in bildirdiini tebli eder".
Sfatlar hakk nda ise, el-Evz'iden u haber rivayet edilmi tir: "Biz
ve btn tbriler, Allah Tdlmn 'Ar zerinde oldu unu syler ve s fat-
lar hakknda Hazreti Peygamberden gelen haberlere inan rdk"". el-Ve-
lid bn Muslim de bize u haberi vermektedir. "el-Evz`i, Mlik, Sufyn
es-Sevri ve el-Ley bn Sa`d, zhiri manlar tebihe dellet eden yet ve
hadisler hakk nda sorulduklar zaman u cevab veriyorlard : Onlar geldik-
leri ekilde, bil keyfiye kabul ediniz'''.
Mlik bn Enes (. 179 H. /795)
Fkh bblarna gre tasnif edilmi Muvatf' isimli me hur hadis kita-
bnn shibi ve kendi ismi zerine teesss etmi olan Mlild mezhebinin ima-
402 ez-Zehebi, Tegkiretu'l-l uff4, I. 159-60.
403 el-Beyhalf..i, el-Esma ve's-s fAt, s. 408-9; ez-Zehebi, Tekira, I. 158.
404 Tegkira, I. 180.
405 el-EsmA' ve's-s fAt, s. 408; Tezkira, I. 179-80.
406 el-Es nA' ve's-s fAt, s. 453.

142
mdr. Yukarda el=Evza t'i ile ilgili olarak el-Yelia bn Muslim'in haberine
ilaveten. 'Abdullah bn Vehb ve Yahya bn Yahya'nn ayn manda gelen
u haberlerini zikredebiliriz: "Malik bn Enes'e bir adam gelerek er-Rat-
mCnu `ala'1-` Ari's-tev5. yetini okumu ve "istiva"n n keyfiyetini sormu -
tur. Malik, ba m bir mddet nne e erek dnm , sonra da u cevab
vermitir: " stiva" mehul, "keyf" makal de ildir; buna inanmak vacib,
sual sormak ise bid'att r. Sen bir m.btedi'clen ba ka bir ey deilsin. Malik
bn Enes, bu szleri syledikten sonra, orada bulunanlara adam n dar
karlmasn emsetmitir"407 . Malik bn Enes'e gre Allah Ta:S.1a semada
ve ilmi her mekandad r"s.
urayk ibn. 'Abdillah (. 177 H./793)
Cami' bn eddad, Cami.' bn Ebi Raid, Seleme bn Kuheyl, Eba s-
hak ve Ziyad bn 'Alaka gibi bir ok kimselerden hadis rivayet etmi me-
hur bir imam ve fakihdi.
"Abbad ilmu'l-"Avvam'dan rivayet edildi ine gre, bir gn bu hadisi,
urayk'a, mutezileye mensab baz kimselerin sfatlarla ilgili hadisleri red-
dettiklerini syledii zaman, urayk, ona bu konuda on kadar hadis rivayet
ederek yle demitir: "Biz, bu dinimizi tabi`andan ald k; tabi`n ise Haz-
reti Peygamberin ashab ndan almtr; peki bunlar kimden aldlar ?"."9 u-
rayk, bu szyle, sfatlarla ilgili hadislerin de di er dini meseleler gibi, tabi-
`an ve sahabe tarafndan Hz. Peygamberden nakledildi ini ve bunlara da
inanmann gerekli olduunu belirtmek istemi tir.
`Abdullah ibnal-Mubarek (. 181 H./797)
Baba tarafndan Trk olduunu kaydeden ez-Zehebnain ifadesine g-
re 'Abdullah ibnu'l-Mubarek, mam, Hafz, Allme, eyhu'l-islam, mca-
hidlerin mefhari, zahidlerin kudvesi olan bir kimse idi. 41 Kendisine "Rab-
bmz nasl biliriz ?" denildi i zaman, Allah Ta'alan n, yedinci semada eAr
zerinde olduunu sylemitin. Ona bu suali soran kimsenin, cehmiyyenin
ayn fikirde olmadklarn ve bunun baka mana ifade etti ini ileri srdk-
lerini sylemesi zerine de u cevab vermitir: Biz cehmiyyenin syledik-
lerini deil, Kur'an ve Sunnette her ne gelmi se onu sylyoruz. Ayn habe-
rin bir baka rivayetinde ibnul-Mubarek, eliyle yeri i aret ederek "biz, Al-
lah Ta'alann burada olduunu sylemeyiz" demitir.411
407 el-Esma' ve' - f.t, s. 408; Tezkira, I. 209; ez-Zehebi; 'uluv
(Menar meemlasmda neredilmitir) bak: XVII. 661-62).
408 Tezkira, I. 209.
409 el-Esma' ve' - ft, s. 451.
410 Tezkira, I. 274.
411 el-Esm a ' ve' - fat, s. 427.

143
Allah'n .zalu, yani yer semas na inii ile ilgili olarak, Hazreti Pey-
gamberden rivayet edilen hadise istinaden "nas l iner?" diyen ve nz-
lr keyfiyetini soran bir kimseye nce "szlerin kendi eral ve harekat n-
la ilgili olsun; Allah'n fllerini kontrol etmekle mkellef de ilsin" man.as-
na gelen farsa bir ibare ile cevap vermi sonra da, "Allah nas l dilerse yle
iner" demi tir.412 `Abdullah ibnu'l-Mubarek, bu ifadesiyle, Allah Ta'aln n
sfatlaryla ilgili olarak gelen haberlerin, mahlakat n fili ve hareketlerine
kyasla deerlendirilmemesi gerekti ini aklamtr. Mezkr hadiste ifade
edilen Allah'n arz semasma nzl, phesiz cisimler iin bahis konusu olan
yksekten a a ini veya alttan yukar intikal gibi marialar tamaz. Al-
lah'n nzl, kendi kudretine, an ve azametine layk olan bir niiziildr.
Hi kimse bunun keyfiyetini ara trmakla mkellef de ildir. Aksine "Allah
Ta'ara, bu e it haberlerin zhirine inanmay , btmn.a inmemeyi emretmi-
tir; zira bunlar mte abih cmlesindendir. Bu hususta Kur'ncla u ayet
vrid olmutur: "O Allah't r ki sana Kitab inzal etti. Bu Kitabta, onun ash
olan muhkem ayetler vard r; dierleri ise, mte abih ayetlerdir". 4 " Muh-
kem ayetler, ilm-i hakikiyi ve ameli intac eder; mte abih yetlerle de iman
ve zhiri ile amel vaki olur; bt m ise, Allah'a tevkil olunur. Bu hususu
"(mteabih ayetin) tevilini yalnz Allah bilir" ibaresi ifade eder." " limde
rusah bulanlar da, biz ona inand k, hepsi de Rabbmadandr demekten
haz duyarlar". 4 "
Sufyan bn `Uyeyne (. 198 H./813)
'Artr bn Dinar, ez-Zuhri, Ziyd bn el-Esved bn Kays, Zeyd
bn Eslem gibi bir ok me hur imamlardan hadis dinlemi , e -Safn, Ahmed
bn Hanbel, Yahya bn Ma`in ve shak bn Rahaye gibi eyhlerin de ima-
m olmu mehur bir hadisi idi. S fatlar hakknda kendisinden u haber
rivayet edilmitir Allah Ta'alann, Kitabnda kendisini tavsif etti i sfat-
larmn tefsiri, sfat yetlerinin tilavetidir. Allah ve Peygamberinden ba ka
hi kimse, bu yetleri tefsir etmek hak ve salhiyetine sahip de ildir.'

mam e-Safi`i (. 204 H./819)


mam e -Safnden bu konuda nakledilen haber, hadisilerin gr lerini
formle etmesi bak mndan byk bir de er tamaktadr. e -Safi`i der ki:
Benim zerinde bulundu um, Sufyan, Malik ve di er hadisilerin de zerin-
de bulunduklarn grdm Sunnet hakkndaki sz, Allah'tan ba ka hah
412 Ayn eser, s. 453.
413 Ali 'Imran. sresi 3, y. 7.
414 Bak: Ayn ayetler.
415 Ayn ayetler. el-ljattabl, Ma'alimu's-Sunen, IV. 331.
416 el-Esma' ve's-s fat, s. 409-429.

144
olmadna, Muhammed'in O'nun elisi olduuna, Allah'n semada 'Ars'
zerinde bulundu una, mahlkat na diledii ekilde yakla acana ve iste-
dii ekilde dnya semas na ineceine ehadetle ikrardan ibarettir 4".
Ahmed bn Hanbel (. 241 H/855)
Hazreti Peygamberin Sunnetine iddetli ball ile hret kazanm
olan bu byk ima= sfatlar hakkndaki gr, dier hadisilerin gr-
lerinden farkl deildir. Cehmiyyeye kar giritii savala da mehur olan
Ahmed ibn. Hanbel'in bu konudaki grn, yukarda bn Teymiyeden
nalden zikretmi tik. Buna ilveten, `Ars hakk nda kendisine sorulan bir
suale verdii cevab da burada misal olarak gsterilebilir. Bu cevapta Ah-
med bn Hanbel, Allah Ta`lnn yedinci semada "Ars zerinde bulundu u-
nu, hangi cihetten olursa olsun mahhikat na benzemediini, hi bir eyin,
O'nun ilmi haricinde kalmadn belirtmitir418
Sfatlar hakknda, hadisilerd,en rivayet edilen haberler, phesiz bun-
lardan ibaret de ildir. Biz, burada bunlardan baz rnekler vermekle iktifa
ettik.

B. NSANLARIN EF"..A- L VEYA "KADER" MESELESI

1. Kur'n ve Kader

Kader ve cebr meselesi, daha nceki bahislerimizde de i aret etti imiz


gibi, slmiyetten nce e itli dinlere mensup kavimlerin zihinlerini fazla-
syle megul eden meselelerden biri idi. Bilhassa hristiyanlar, kaderi redde-
derek insann mutlak irade shibi ve fllerinde hr oldu una inamyorlard.
islmn zuhurundan ve hassaten mslmanlar n yabanc din mensuplaryle
ihtilt arttktan sonra, bu mesele, mslmanlar aras nda da mzakere ve
mnakaa edilen konulardan biri oldu.
Hazreti Peygamber, ashab n, hi bir zaman neticesi almam yacak olan
bu eit meselelere dalmaktan, bunlar zerinde cidal ve mnaka alar yara-
tarak halkn arasnda fitne ve fesada mncer olabilecek akide bozuklukla-
rndan saknmalarm emrediyordu. Sahabeyi iine alan ilk drt halife dev-
rinde slm akaidi safiyetini muhafaza etmi ti. Mslmanlar, Kur'nn -
altnda Hazreti Peygamberin gsterdi i yolda dini dnce ve kannatla-
rm tanzim ediyorlar, akidelerine z t grdkleri yabanc cereyanlara iddet-
le kar koyuyorlard. Fakat ilk drt halife devrinden sonra, slam akaidini
zorlayan d cereyanlar, mslmanlar aras nda taraftar bulma a ba lam ,
417 ez-Zehebi, (el-Menar) XVII. 661-2.
418 Ayn eser, XVII. 783.

145
bilhassa Emevi Devletinin sonlar na doru ve eAbbasiler devrinde slami
renge brnm olarak dini frka ve mezheplerin prensipleri aras nda yer
almtr. itikacti mezheplerin zuhurunu incelerken, Cehm bn afvan ile
Ma`bed el-Cuheni. ve Gaylan ed-Dmki'nn nderliklerinde tarihi seyrine
temas etti imiz cebriyyecilik, bu cereyanlar n banda gelir.
Cehm bn afvan'n diliini yapt cebr akidesine kar gelien kade-
riyyecilik, mutezile kelmedar tarafndan da benimsendi i ve bu gr n
yaylmasna alld iin, bu akide, di erlerine nisbetle daha ok
taraftar toplam ve daha uzun mrl olmu tur. Ayn zamanda, bu aki-
denin mdafaasn zerine alm olan mutezile kelmc lar, felsefe ile ssle-
dikleri grlerini, baz Kur'an ayetleriyle de takviye etmek imkan n bul-
mulardr. nk bu ayetler, hakikaten kaderiyyenin kabul etti i "insann
fllerinde hr ve muhtar, bir ba ka ifade ile, fllerinin halik olduu gr-
ne ak bir ekilde d,ellet etmekte idiler. Misal olarak, bu yetlerden bir
kan burada zikredebililiriz

j.S.- "Her nefis, kendi kazanc yle tutulur" 4 ' 9 ,


1J-1-:3 J.4c-c.r. "Her kim iyi amel i lerse kendine
ilemi olur; her kim ktlk ederse yine kendinedir 42 J.;
I 4:y4 1.:.; j "Ve de ki: Hak (olan ) Rabbmz
gstermitir; isteyen iman etsin isteyen kfretsin" 42I _L; tt.:(

(s...:zo cji
"De ki: Ey insanlar, Rabbm zdan hak gelmi tir; her kim (ona) uyarsa
kendi nefsi iin uymu olur. Her kim (ondan ayr lr) dallete d erse yine
kendisine olur" 422

Misal olarak bir kan aldmz ve bahsi uzatmamak iin bir o un-
dan sarfnazar etti imiz bu ayetler gsteriyor ki, insan, fiil ve hareketlerinde
hrdr, mutlak irade sahibidir. Bu Irade d nda onu, fiillerini ileme e sevk
ve icbar eden hi bir kuvvet yoktur. Bu sebepledir ki o, fil ve hareketleri-
nin mes'illdr; iyi ve do ruyu ilerse sevab kazan r; kty i lerse cezaya
mstehak olur. Fakat, e er Kur'nd,a yalnz bu gre dellet eden ayetler
bulunmu olsa idi, elbette ki mesele kalmaz ve mlmanlar n akaidde veya
yalnz bu akidede takip edecekleri yol, ihtilaftan, uzak, daha basit ve sade
419 Muddeir sresi 74, y. 39.
420 Fulet sresi 41, y. 46.
421 Kehf sresi 18, y. 29.
422 Ynus sresi 10, y. 108.

146
bir manzara arzederdi. Halbuki biz, bu yetler yan nda dier baz yetier
daha grrz ki, insan akh, her iki gurupta yer alan bu ayetlerin birbirleriy-
le telifinde bu gne kadar ciz kalm , bunlardan yalnz bir gurubun kabl,
dierlerinin de reddi halinde, Islmn zdii e nberin dna kmtr.
Bu yetler, di erlerinin aksine, cebre dellet etmekte, insan n fiil ve ha-
reketlerinde muhtar olmadn gstermektedir. imdi, bu yetlerden de
baz rnekler zikredebiliriz:

<5.31..'z,31.3 .3 "Allah dilemeyince siz (bunu) dileyemezsiniz" 423 .

L. ...111 "Allah dilese idi onu yapmazlard '"24

alJl .-12.! (...)11 1 Ii; "Allah dilemedike iman edecekleri yoktu" 425

Lt, Lite Q.,.:2; j "Eer biz dilese ilik herkesi hidayete


erdirirdik" 426
1/4 .

1/45. 1/4,,A ILU) "Eer Rabbn dilese idi yery-

znde bulunan herkes topyekin iman ederdi. 427 Lul


(},).
"Allah dilese idi hepinizi tek bir mmet yapard ; fakat O, diledi i kimseyi
sapklkta brakr, dilediini hidayete erdirir. Yapt nz ve yapacanz
ilerden mutlaka sorguya ekileceksiniz" 428 u9,l g.U.' <..)1

t ly "(Allah) dilerse mnafklara azab eder, yahutta tevbelerini kabul

eder"429 . Ls-rs. 4s..: Ls..1;1 "Sen, sevdiin


kimseleri hidayete erdiremezsin; fakat Allah diledi i kimseyi hidayete
erdirir" 430 . 4511 <51 "Allah dilediini yapar"". `cs,.t.1

.5,11 "Hi bir ey hakknda, ben bunu yarn


mutlaka yapaca m deme; ancak Allah' n meiyyetine ba larsan (diyebi-
lirsin)" ZU1 <51/1 <51 U ) "Ona dnmemiz bizim
423 Insan sresi, 76, ay. 30.
424 En'am sresi 6, ay. 137.
425 En`fam sresi, 6, y. 111.
426 Secde sresi 32, ay. 13.
427 Ynus sresi, 10, y. 99.
428 Nahl sresi 16, y. 93.
429 Ahzb sresi 33, y. 24.
430 Kasas sresi 28, y. 56.
431 klacc sresi 22, ay. 14.
432 Kehf sresi 18, y. 23.

147
iin olacak ey deil; meer ki Rabbmz dilemi olsun'.

4, ,4; "Allah'n hidayete erdirdi i


kimse, ite o, do ru yoldadr. Kimi sapldkta brakrsa, o kimse iin
doru yolu gsteren bir dost bulamazsm." 434 .

Zikretmi olduumuz bu yetlerle, zikrinden sarf nazar etti imiz bu


konudaki dier bir ok yet, bize yukar da ilk gurupta bulunanlara na-
zaran daha de iik bir mana vermektedir. Mesel birincisinde de ki "Rabb -
riz hak olan, doru olan gstermitir; isteyen iman etsin, isteyen kfret-
sin" denilmek suretiyle, iman etmenin de kfre dalmann da insann mutlak
iradesi dahilinde oldu una iaret edilmi , fakat ikinci gurupta ise "Allah
dilemedike iman edecekleri yoktu" denilerek, iman etmenin Allah' n me iy-
yet ve iradesine ba l olduu kaydedilmi tir, Keza "de ki: Ey insanlar, Rab-
blluzdan hak olan size gelmi tir; her kim ona uyarsa kendisi iin uymu o-
lur..." yetiyle "sen istedi ini hidayete erdiremezsin; fakat Allah diledi ini
hidayete erdirir" yeti aras nda ayn mana gze arpmaktad r. Biz bu ma-
ny ceza ve kab meselesinde de grebiliriz: "Her kim zerre miktar hayr
ilerse onu grecek; her kim zerre miktar er ilerse onu grecek". "Gk-
lerde ve yerde ne varsa hepsi Allah' n; O, diledi ine mafiret eder, dilediine
azab".

Aralarnda her hangi bir tenakuz bahis konusu olmamakla


beraber, zahiri manlar buna d.ellet eden yukar da mezktir yetler, ister
istemez insan n nne u sualleri karmaktadr: man ve kfr, insann hr
ve mutlak iradesiyle mi kazaruhr, yoksa insan zerinde Allah' n takdiri
mi cridir? Hidayet, insann hi bir kuvvetin tesiri alt nda kalmadan kendi
arzusu ile mi eri ebilece i gayedir, yoksa, onun hidayete eri mesi, Allah Ta-
lmn meiyyet ve iradesine mi ba ldr? Allah dilerse, sulunun
suundan geer mi, yoksa su, zerre miktar da olsa, sulu onun kar ln
grr m, yahut suluya, dilerse, suunun kar l olandan fazla ceza verir
mi? Bu suallerin hepsini ksaca ifade etmek istersek, insan, dnya yzn-
de, kelimenin tam mans yle hr mdr, yoksa bir takm kayt ve ereve-
ler dahilinde mi hareket etme e mecburdur? islm akaidi ierisinde bu sua-
lin deeri nedir ve hkm neye gre verilmelidir? Daha do rusu bu konu-
daki akide ne olmaldr? Grld gibi Kur'an, insann mutlak mecbur
olduunu ak bir nass ile ortaya koymamaktad r; onun iradesini nefyeden
kat'i ve a k bir hkm yoktur. Her ne kadar ona, irade sahibi ve kaadir
olarak hitab eder ve tekliflerle bulunursa da, insan n mahlk olmas, fiil-
433 A'rf sresi 7, y. 89.
434 Kehf sresi 18, y. 17.

148
lerinin e itli bir ok messirler kar snda kalmas ve ok defa irade etti i
eyi yapmamas itibariyle, onun mecbr oldu unu syleyen bir kimse de
grnde hatal saylmaz. Kur'nda, insana bu vechesiyle hitap eden ayet-
ler de bulunmaktad r.
Karmza "kader" meselesini karan bu gibi istifhamlarm hallinde ve
bir akide olarak mslmanlar n zerinde birle ebilecekleri bir gr p or-
taya konulmasnda ilk ve son otoritenin, di er dini meselelerde oldu u gibi,
yine Hazreti Peygamber olmas gerekir. Biz bu konuda, Hazreti Peygam-
berden rivayet edilen ve sahih hadis kitablar nda yer alan e itli hadisler-
den rnekler vererek, kelmcdarm, sonra da hadisilerin ayn konudaki g-
rlerini incelemee alaca z.

2. Hadis ve Kader

Hazreti Peygamberden kaderle ilgili olarak rivayet edilen hadisler ara-


snda, bilhassa Muslim ilnu'l-klaccac' n, alfb'inin, banda naklettii 1
No. lu hadis, islam akaidini formle etmesi bak mndan byk bir de er
ta maktadr. `Omer ibnu'l-Ijattab tarafndan rivayet edilen bu uzun ha-
disin yalnz kaderle ilgili olan ksmna burada evvela i aret ederek di er ha-
dislere geece iz.
`mer ibnul-f_lattab mezkar hadisin ba tarafnda, Hazreti Peygam-
berin yannda bulunduklar bir srada yanlarna bir adamn geldiini ve Haz-
reti Peygambere Islam n man:as ll sorduunu, ald cevab da tasdik ettik-
ten sonra ikinci bir suale geti ini anlatr ve szlerine yle devam eder:

,u_ yt. 9 Zu, cy3; :J1 : J; j -t;) : J i


:J . oy.tj

"(Adam sordu ve yle) dedi: Bana imandan haber ver. Hazreti Peygam-
ber de ona u cevab verdi: man, Allah'a, meleklerine, kitablar na,
peygamberlerine ve ahret gnne, kadere, hayr na ve errine inanmak-
tr. Hazreti Peygamber, bu yabar cnun dier suallerine de cevap verdik-
ten sonra, yanudakilere onun Cebra'll oldu unu aklam ve dininizi
size retmek iin geldi, demi tir"4"

Said bnu'l-Museyyib'in, babasndan rivayet ettii bir habere gre,


Ebfi Talib lm d einde iken Hazreti Peygamber onu ziyarete gitmi tir.
Bu srada yannda Ebfi. Cehil ile 'Abdullah bn Ebi Umeyye bulunuyordu.
Hazreti Peygamber, amcas na kelime-i tevhidi okumasnu, Allah' n huzurun-

435 Muslim, KiUbu'l-iman, Hadis No. 1.

149
da, bununla ona efaati olaca m syleyince, orada bulunan Eb Cehil ve
`Abdullah buna itiraz etmi ler ve "`Abdull-Muttalib'in yolundan m uzak-
laacaksm" diyerek, Eb Talib'in, kelimeyi okumamas n istemilerdir. Ne-
tekim EVI Talib, onlarn szne uyarak okumam, Hazreti Peygamber de
"Allah'a kasem ederim ki sen bunu sylesen de sylemesen de ben senin iin
mafiret dileyece im" demitin Bunun zerine Allah Tdala, Hazreti Pey-
gambere u yeti indirmitir: "Cehennem dilinden olduklar anlalclktan
sonra, yakn akraba da olsalar, m rikler iin ma firet dilemek, ne peygam-
bere ve ne de m'minlere do ru olmaz". 436 Eb 'rabb hakknda nazil olan
ayette de yle denilmektedir: "Sen, sevdi in kimseyi hidayete erdiremez-
sin; fakat Allah dilediini hidayete erdirir". 4"

:J et..., 4.ip acil j.40 45, 4J Lu


k....1.;25-- Al l415"
4111 : tJ.,0^u Jy Jt;
L.:9J-40

`Abdullah bn 'Arar, Hazreti Peygamberden u hadisi iitmitir: Adem


oullarnn kalpleri, Allah Tdalan n parmaklar ndan ikisinin arasn-
da bir tek kalp gibidir; onlar diledii gibi tasarruf eder. Hazreti Pey-
gamber sonra da u du'ay okumutur: Ey kalpleri tasarrufunda bu-
lunduran Allahm, kalplerimizi taatma ynelt. 438

t; ib ZlLk,o .1.b1 : .Ct l


5" /5.4
,t..i
jlapti 1);
<!: ..f J

L.) ; ),:t
: Jt y : 1)Lai ? ' L44 5.4 JJ4 u2.-4 iri 5

436 Teybe sresi 9, y. 113.


437 lasas sresi 28, y. 56. Hadis iin bak: el-Bubari, VI. 18, II. 98; Muslim, Kitbu
1-imn, Hadis No. 17.
438 Muslim, Kitbu'l-kader, Hadis No. 17.

150
`Abdullah 'bn `mer, Hazreti Peygamberin, minber zerinde halka
yle hitap etti ini haber vermitir: Sizin bakmz, gemi milletlere
nazaran, ikindi namaz ile gne in bats arasndaki zaman nisbetinde-
dir. Tevrat, Tevrat ehline verilmi ve onunla ancak le vaktin kadar
amel etmiler, sonra ciz kalm lardr. Bu sebeple onlara birer (l
sevap) verilmi tir Incil, ncil ehline verilmi ve onunla ancak ikindi vak-
tin kadar amel etmi ler, sonra eiz kalmlardr. Bu sebepten onlara
birer (l sevap) verilmi tir Sonra size Kur'an verildi. Onunla gne-
in batsna kadar amel ettiniz. Bu sebepten size iki er (l sevap) ve-
rildi. Bunun zerine Tevrat ve Incil ehli dediler ki: Rabb mz, bunlar
daha az amel ettikleri halde daha ok sevaba nil oldular. Allah Ta`l
onlara yle hitap etti: Sevabm zdan tr size zulm m ettim? "Ha-
yr" dediler. Allah Ta`l yle dedi: Bu benim fadl ve keremimdir. onu
dilediime veririm 439

:).431A (.312,4 : 4.1.C. 1)1 j..,4 .$11 Ji..4) LA; : LA;


: lt:71 e1I
C.0
Eb Hurayra, Hazreti Peygamberden rivayet etmi tir: Mu'minin mi-
sali, rzgrla sa a sola eilip kalkan, rzgrn kesilmesiyle de hareket-
siz kalan bir ot gibidir. Mu' nin de byledir: Bel kar snda bocalar. 4"

411 L' I J , ,"e' : jlitA

L512A.L, (J c 4
:7

Mu`iviye 'bn Ebi Sufyn, Hazreti Peygamberden i ittii u hadisi ri-


vayet etmi tir Allah bir kimse iin hayr murad ederse, onu dinde fa-
kih klar. Ben sadece taksim ediciyim; veren ise Allaht r.4"

41 LA; Jl;
: ;+:4,1 j : JI:JI
j Jp LA.a;
: J UJ j 4

439 el-Bubrari, I. 139. VIII. 191, 211.


440 el-BulAri, VII. 2, VIII. 191; Muslim, Kitrbu'l-munffilfin, Hadis No. 58-60.
441 el-ButA.ri, VIII. 149; Muslim, KitFibu'l-im'ara, Hadis No. 175.

151
Eb Hurayra rivayet etmi tir: Cennet ve Cehennem birbirleriyle mna-
kaaya girerler; Cehennem der ki: Bana byklenenler (cebbr) girer.
Cennet de yle der: Bana miskin ve zay f olanlar girer. Allah l'a`l
Cennete hitap eder ve der ki: Sen benim rahmetimsin; seninle diledi-
im kimseye rahmet ederim. Cehenneme de yle der: Sen benim aza-
bmsn; seninle dilediim kimseye azab ederim. Her ikiniz de dolacak-
snuz. 442

J:Q! cl.k) I J.). j jei (it;

4;1. 4..) (s..;;, , .rw


.

Ebl Hurayra Hazreti Peygamberden rivayet etmi tir: Hi biriniz, i i-


nin ehemmiyetini artrmak ve olmas n salamak iin "Allahm, diler-
sen bana ma firet et", yahut "dilersen bana rahmet et, dilersen bana
rzk ver" demesin; O, diledi ini yapar; O'nun iin zorlama yoktur. 443

: Jl; 411
c: C )2J.

J-) 1 4:>1. 411) 41?-1 9 L'a


J.> 1.
:Lj:A ,j/rT ;1:J:1 JAI J J4"i

JU1
`Abdullah, Hazreti Peygamberden rivayet etmi tir: Bir kimse anas nn
karnnda 40 gn kaldktan sonra kan p hts haline gelir, sonra et ve
kemik teekkl eder. Bundan sonra Allah bir melek gnderir. Bu me-
lee u drt emir verilmi tir: Do acak olan insann rzk, eceli, si veya
muti olaca. Buna gre, Allah'a kasem ederim ki, iinizden biri veya
bir kimse, Cehennem ehlinin iini iler, yle ki Cehenneme girmesine
bir kulal k mesafe kalr; fakat kitap (burada al n yazs veya kader
anlalabilir) ne geer, Cennet ehline yara r bir i iler ve Cennete gi-
rer. Bir ba kas, Cennet ehlinin i ini iler; Cennete girmesine bir iki ku-

442 el-Bu135r1, VI. 48; Muslim, Kit8bu'l-Cenne, Hadis No. 34-36.


443 el-B48ri, VII. 153, VIII. 190; Muslim, Kitribu z-gikr, Hadis No. 7-9

152
lalk bir mesafe kal r; fakat kitap ne geer ve bu kimse, Cehennem
ehline yara r bir i ileyerek Cehenneme girer. 4 "

JUi (szl- 4.:p L5:31 L)p Ljp


9 ,,A

41 Juz..; ?z:J7 1 2.L.;z; su


jidl c .11

: J ;
Ebn Hurayra rivayet etmi tir: I\ dem (A.S.), Masa (A.S.) ile yapt
mnaka ada galip gelmitir. Masa ona demiti ki: Sen, Allah'n kendi
eliyle yaratt, kendinden sana ruh verdi i ve melekleri de sana secde
ettirdi i halde bizi ve kendini Cennetten niin karttri ? =clem Ona u
cevab verdi: Allah' n konutuu ve Tevrat yazd Masa de il misin?
Bu kitapta ben yarat lmadan ka sene nce A dem'in, Rabbna Isyan
ettii hususunda bir yaz bulursun ? M:Isa'nn 40 sene demesiyle iiclem-
in delili, Masa'ya galebe ald .445

Ji.).;11 j siLer J ; ,4;.p (iP


( :).4 F.,4 la j1:4i 5../41.4 AOCA 439>. C.74: j 414"..

JUI j1 l jA t;t.
1,,; ) 3 (9;31
V;z2z,11 J a jv C.)15- J.N1
jipl cx . Lphi
y:
L ut i

`Ali bn Ebi Tdlib'ten rivayet edilmi tir: Baki` mezarlnda bir cenazede
idik. Oraya Hazreti Peygamber de geldi ve bir yere oturdu. Biz de et-
444 el-Bubri, VII. 210; Muslim, Kitbul-kader, Milis No. 1-5. Enes bn Mlik riva-
vayetinde u ifadeler yer almtr Ana rahmine gnderilen melek sorar: Ya Rab, bu kan p h-
ts, et ve kemik olarak (tesekkl edecek midir?). Allah Ta`lit kaza etmek dilerse onu halke-
der. Melek sorar: Ya Rab, erkek mi, k z m ? Asi mi uti mi? Rzk ve eceli nedir? Buna gre
anasnn karnnda iken yazar.
445 el-Butri, VIII. 203; Muslim, Kitbu 1-kader, Hadis No. 13-15.

153
rafinda bulunuyorduk. Hazreti Peygamber, elindeki bir sopay yere
vurarak ba m kaldrd ve yle dedi: Iinizde hi bir nefis yoktur ki
Cennet veya Cehennemdeki yeri, si veya muti oldu u yazlm olma-
sn. Topluluktan bir zat yle dedi: Ey Allah'n elisi, bu yaz mz ze-
rinde durmayalm mi? Ameli terkedelim mi ? Nasl olsa bizim saadet
ehlind.en olanlarmz saadete, ekavet ehlinden olanlarmuz ekavete
ynelerek? Hazreti Peygamber ona u cevab verdi: Amel ediniz. Her-
kes (ameline gre) myesserdir. ekavet ehli ekavete myesserdir (ya-
ni ekavet kendileri iin kolayla trlmtr); saadet ehli de saadete m-
yesserdir. Hazreti Peygamber bunlar syledikten sonra u ayeti oku-
mutur: "Kim verir ve sak nrsa ve en gzeli de tasdik ederse biz de ona
en kolay hazrlarz. Fakat kim cimrilik eder ve kendisini mste ni g-
rr ve en gzeli de yalanlarsa biz de onun iin en g olan kolaylat-
rrz". 446

J 51 : JL; .1 j".0 Z,2tp ..) p

J.,..*; S. jfrj

j3h i.j
jAj
L J.; 4;1

Yukarda zikretti imiz hadisin ayn mancla bir baka eklini, Hz. 'Iki-
e, Hazreti Peygamberden rivayet etmi tir: Bir kimse, kitab nda (ka-
derinde) Cehennem dilinden oldu u yaz ld halde Cennet ehlinden
olanlarn amelini i ler; fakat lmnden nce de iir ve Cehennem eh-
linden olanlarn amelini iler, lr ve Cehenneme girer. Bir ba ka kim-
se, Cehennem amelini i ler, fakat kitab nda Cennet ehlinden
olduu yazldr; lmnden nce de iir; Cennet ehlinden olanlar n
amelini iler; lr ve Cennete girer. 447

4II Jy, : *i> je

: j .1.;111
.
446 Leyl soresi 92, y. 5-10; hadis iin bak: Muslim, Kitbu'l-kader, Hadis No. 6-7;
el-Bubri, II. 99, VI. 85.
447 Bak: el-Es'ari, Kitbu'l-Ibne, s. 72.

154
Ebl Hurayra'dan rivayet edilen bu hadise gre Kurey mrikleri Hz.
Peygambere gelerek kader meselesinde onunla mnaka aya girimi -
lerdir. Bu hdise zerine u ayet nazil olmu tur: "O gn yzst Ce-
hennemde srklenecekler. (Onlara) ate in temasn (yakmasna) tadn,
denilecek. Biz her eyi bir "kader"e gre yaratt k". 8

c.5_,..41! L5.4 j.0 : 4.1.11 ;1.11 j; jj* (3

u, L}Z;5 c*JI 44

. c jo4 ,,L!.* j..l; D : j;

Eb Hurayra rivayet etmi tir: Kuvvetli m'min, zay f m'minden


daha hayrl ve Allah iin daha sevgilidir. Hepsinde de hay r vardr. Sa-
na faydas olan eyin pe ine d , Allah'a gven, acizlik gsterme. E er
bir musibet gelirse "yle yapsaydm u olurdu" deme; lakin "Allah' n
kaderi, O dilediini yapar" de.449
Kaderle ilgili olarak rivayet edilen hadisler aras ndan gelii gzel ay-
rp hi bir tasnife tabi tutmaks mn yukarda sraladmz haberlerin, bizi
bu konuda yeteri kadar ayd nlataca kanaatndayz. Hadisler tetkik edi-
lecek olursa, her eyden nce u husus insann dikkatin]. eker: Hazreti Pey-
gamber, kat' ve a k ifadelerle kaderi isbat etmi ve mslmanlarm ona
inanmalan gerekti ini ortaya koymu tur. zerinde durulmas gereken di-
er mhim bir nokta da, hadislerin, yaln z kaderi isbat eden konularda gel-
mesi, fakat insann fil ve hareketlerinde hr, kendi fiillerinin halik olduu
grne hemen hemen hi temas etmemesidir.
Bugn elde mevcut byk kk, s hhat bakmndan gvenilir olan
veya orta derecede bulunan btn hadis koleksiyonlar , hallar arasna ka-
derle ilgili ve kaderi isbat eden hadisleri de alm lar, bununla beraber, yine
kaderin isbatmda ifrat edereceye varan, ayn zamanda Allah' n sfatlarm
da nefyeden cehmiyyenin reddini ihmal etmemi lerdir. Bize yle geliyor ki.
Hz. Peygamberi, kader meselesi zerinde fazlaca durma a, onu isbata ve
mslmanlarn ona inanmalan gerekti ini zaman zaman hat rlatmaa sev-
keden mil, islam ncesi devirlerden itibaren Araplar aras nda devam ede-
gelen kaderle ilgili mnaka alar olmutur. Bu mnaka alarn mihverini, ka-
derin reddi gr te kil ediyordu. V-akla Araplar kadere inan yorlard ve
hatt Kur'nn Arap mrikleri hakknda "M fik olanlar diyecekler ki: Al-
448 Kamer sresi 54, y. 48-49. Hadis iin bak: Muslim, Kitbu'l-kader, Hadis No. 19.
449 Muslim, Kitbu'l-kader, Hadis No. 34.

155
lah dilese idi biz de babalar mz gibi irk komaz ve hi bir eyi haram lul-
mazdiv,: so yetiyle de ehadet
etti i gibi, kadere ifrat dereceye varan inan-
lar sebebiyle, kendilerini, irklerinin mes'illiyetinden kurtarmaa altkla-
r bile grlyordu. O halde Kur'n n iddetle takbih etti i bu gr
Hz. Peygamberin tebli ve talim etti i Islm akaidine tam bir teslimiyetle
balanan mslmanlar iin byk bir tehlike te kil edemezdi. Kur'n, bu
konuda vzht ; hi kimse gl:tahmin mes'fliyetini bir bakasna, hele, Allah-
in kaza ve kaderine ykleyemezdi; herkes kendisinden mes'uld. K yamet
gn, iyilik veya ktliinn hesab n Allah'a verecekti; fakat burada -
zerinde durulmas gereken mhim bir mesele zuhur ediyordu: Acaba Allah
gnahlarnun mes'liyetini "Allah dilese idi irk ko mazdk" demek
suretiyle Allah'a yklemek isteyenleri takbih etmekle, veya herkesin, kendi
amellerinin karln greceini bildirmekle kaza ve kaderi nefyetmi olu-
yor mu idi? te mslmanlar bekleyen byk tehlike, bu sual kar snda
taknacaklar tavra gre tezahr edecekti. Ancak byle bir suale verecek-
leri "hayr" veya "evet" cevab , hangi esasa istinad etmeliydi? Bu bir akide
meselesiydi ve ahsi dnce ve kanaatlarmn, yeni bir aldde vaz' nda rol
olmamas gerekirdi; nk bu i , din kurucusu olan Allah'a ve O'nun yer-
yzndeki elisine aitti.

Bu ksa mutalaa, bizi u neticeye ula trm bulunmaktadr: Hazreti


Peygamber, mslmanlar n, kaderi reddeden hristiyan topluluklarla m-
nasabetlerinin artmas neticesinde, aralar nda ba layan mnakaalar da
gznnde bulundurarak, Allah Ta`ln n, gnahlarmn mes'illiyetini kade-
re dayanarak zerlerinden atma a alan mrikleri takbih etmesinin, ka-
deri nefyetmek manasma gelmedi ini aklam , yukarda zikrettiimiz ha-
dislerinde de grld gibi, mslmanlar kadere inanmaya davet etmi -
tir. Bir baka ifade ile, Hazreti Peygamber, bu meselede mslmanlar iin
en byk tehlikenin, kadere dayanarak mes'fliyeti ibtal eden gr ten zi-
yade, kaderi reddeden bir gr n yaylmas halinde ortaya kabileceini
anlam ve mslmanlar byle bir tehlikeye kar hazrlarn aa ahmtr.
Vka kaderin isbatmda ifrata varan ve mes'illiyeti kadere yldeme e he-
vesleren baz kimseler kmam deildir; netekim bunlarn "cebriyye" ad
altnda bir mezhep tesis ettiklerini de biliyoruz. Fakat unu da biliyoruz ki,
bu mezhep, ayn devirde ortaya kan ve kaderi tamamen reddetti i iin
"kaderiyye" ismini alan di er mezhep kadar yayg n olmam, Islam akaidi
zerine icra etti i tesir, berikinin icra etti i tesir derecesine hi ula mam -
tr. Bu sebeple biz, hadis koleksiyonlar ncla kaderiyyeciliin reddini istihdf
eden bblar gryorsak bu, Hazreti Peygamberin, aldde btnl n mu-

450 En`n sresi 6, y. 148.

156
hafaza etmek maksad yle zaman zaman mslmanlar uyarmasnn tabii
bir neticesinden ba ka bir ey de ildir; bu uyarma ise, kaderi reddeden g-
rn yaylma istidad gstermesiyle yak ndan ilgilidir. Netekim, bir akide
meselesi olarak, mslmanlar n kader mevzuunda inanmalar gereken hu-
suslar aklam, insan aldnun idraki d nda kalmas, ayni zamanda yanl
ve tehlikeli akidelere yol amas sebebiyle meselenin mnaka a edilmesini
de kat'i surette menetmi olmasna ramen', lmnden daha bir as r bile
gemeden bu mevzudaki mnaka alar iddetlenmi , nihayet yukardaki
bahislerimizde de kaydetti imiz gibi, kaderi tamamiyle reddeden veya ak-
sini isbat eden ve fakat, isbat nda ifrata giden mezhepler ortaya kmtr.
Daha sonra zuhur eden mutezile mezhebi kelmedar ise, kaderi reddeden
gr zerinde ittifak etmi ler ve meseleyi bir kelm mevzuu yaparak, iddia-
larn felsefi yollardan isbatlama a almlardr. Bu gr leri sebebiyle
kaderiyye ismini de alan mutezile kelmedarnun, akidin bu blm zerin-
deki tesirleri de pek iddetli olmutur.

3. Keln lmi ve Kader

Daha evvelki bahislerimizde, kaderiyyecili in nasl te ekkl


Maled el-Cuheni ile Gayln ed-D mki'mn, mezhebin yaylmasmda ne gi-
bi rol oynadklarm, bilhara teesss eden mutezile mezhebinin kaderiyye-
ciliin benimsemek suretiyle bu mezhebi de kendine nas l malet-
tiini tarihi seyri ierisinde k saca izah etmi tik. Burada, kelmc larm ka-
der hakkndaki grlerini, bu grlerin ne gibi yeni meseleler tevlid
teferrata girmeden a klamaa, daha do rusu, bunlarn Kur'n ve Sun-
netle uygunluk derecesini belirtme e alacaz.

Daha nce, e -Sehristnrnin bir gr ne istinaden' kaydetti imiz


gibi, Kelm ilmi, mslmanlar aras nda felsefi kitaplar n okuyucu bulma-
smdan sonra geli mee balam ve bilhassa Islam akaidi, eski Yunan felse-
fesi prensiplerinin altnda izah edilme e allmtr. Her ne kadar V l
bn `At' ve 'Arar bn `Ubeyd, bu mezhebin kurucular olarak kabul edilir-
lerse de, felsefe hareketlerinin asil mmessili, bu iki kelmc y takip eden
Ebul-Huzey1 olmutur. Ebu'l-Huzeyl, dier akaid meselelerinde oldu u
gibi, kader meselesinde de mslmanlar n o zamana kadar bilmedikleri bir
ok meselelerin mnaka asm yapm ve bunlara, Kur'n ve hadisten deliller
bulmaa al mtr. Tabiatyle Ebu'l-Huzeyrin mnaka a mevzuu yapt
meselelerin asil kayna , yabanc inan ve gr lerdir. Kur'n ve hadisle
ilgi dereceleri, onlarn bu iki asla mutabakat ettikleri nisbettedir.
451 Mesela bak: bn M(lee, es-Sunen, I. 44.
452 Bak: el-Milel ve'n-nihai, I. 46.

157
Ebui-Huzeyl'i ve dolay syle mutezile kelmc larn kaderin redidne ve
insann fiil ve hareketlerinde mutlak hr ve muhtar oldu u grn isbata
sevkeden ba lca mil, Allah Tdlnn ykledii amellerden insann mes'l
oluudur. Eer insan, fiil ve hareketlerinde muhtar olmasa idi, onlardan
elbette ki mes'iil olamazd . Bir baka ifade ile, insan, fiilen iin hakikaten
mecbur olsa idi, Allah Ta`lnn ona teklifte bulunmas , sonra da onu fil ve
hareketinden dolay sorguya ekmesi abes olurdu. Halbuki abes, Allah iin
muhaldir. O halde insan, fiillerinde muhtard r. Istediini yapar, istediini
terkeder. Allah Ta`l ona bu kudreti vermi tir.
Mutezile kelmc larmn ihtiyar meselesindeki bu gr leri, "kfirin,
ancak iinde bulunduu kfre kaadir olup, terketti i imana kaadir olmad-
n iddia eden cebriyyeye itirazlar nda daha iyi anla lmaktadr. Bu cebri
gre kar Ebul-Huzey1 der ki: "Size gre kfir, iinde bulundu u kfr-
den kmaa kaadir de ilse, o hakikaten muhtar de ildir, fiili de yoktur;
onu yapmaa muztardr; ona cebrolunmu tur. (Yani cebriyyenin dedi i gibi,
kfr i lemee dahi kaadir deildir). nk bu fiili ilemee kaadir olan kim-
se onun terkine de kaadir demektir". 4"
Ebu'l-Huzeyri bu grnden, anla lan u ki, insan bir filin terkine
kaadir de ilse, onu ilemek hususunda muhtard r denilemez; yani kfir,
filinin z dd olan imana kaadir de ilse, kfrnde muhtar de il demektir.
M'min iin de durum ayndr: E er kfre kaadir de ilse imannda muhtar
saylmaz. Halbuki muhtar olan insan, diledii zaman bir fiili i leme e, di-
ledii zaman da onu terkedip z ddn ileme e kaadir olan insand r.
Insann fllerindeki muhtariyeti, yaln z bu dnya iin bahis mevzuu-
dur; nk dnya teklifler dnyas dr. Allah Ta`l, insanlara baz flleri
emir, baz fiillerden de onu nehyetmitir. Binaanaleyh, insan dnyada bu
nehiylere muhatap t r ve bunlara itaat etti i mddete muti aksi
halde si olur. Bu dahi onun, itaat ve isyan nda muhtar oldu una dellet
eder; yani insan dnyada muhtard r, fakat hlrette muhtar de il mecbr-
dur; nk ffiret, teklifler ffireti de ildir. Burada onun uyma a mkellef
olduu emir ve nehiyler yoktur. Ancak dnyada kazand sevab ve 'kab n
cezasna nil olur. Netice olarak insan dnyada fa`ldir, fiillerinde muhtar-
dr; hlrette ise Cennet ve Cehennemin nimetlerine kavu mu olarak Allah
Ta`lnn muztar klaca fiil ve hareketlerin d na kamaz.454
Allah Ta`l insanlar bir hikmete mebni olarak yaratm tr. Onlar
yaratmas nda O'nun her hangi bir menfaati olamyaca gibi, onlarn muti
veya si olmalarnn da Allah Ta`l iin fayda ve zarar yoktur. Fakat bu
453 el-Hayy4, Kitbu'l-inti ( r, s. 17.
454 Bak: el-Ba dkli, el-Fark beyne'l-firak, s. 74.

158
fayda veya zarar insanlar iin bahis konusudur. Allah insanlara iyi yolu tav-
siye etti ine ve bu tavsiyeye uyanlarm hiret sevab ndan faydalanabilecek-
lerini bildirdiine gre, insanlar yaratmak suretiyle, onlar n menfaatlarn
murad etmi tir. Bu bakmdan Allah Ta'ala, insanlara "ihsan." da bulunmu -
tur. "ihsan" Allah'n sfatlar ndandr; ancak Allah Ta'ala, bu s fatm zdd
olan ve "ktlk" manasna gelen "is'e" s fatyle tavsif olunamaz. Yani
Allah, kullar iin hi bir zaman ktl murad etmez; sadece "a lal." o-
lan yapar.
Allah Ta'alann "muhsin" ve "cevad" olu u, kullar iin yalnz "bayr"
olan yapmas, O'nun zulm ve cevrden mnezzeh oldu una dellet eder.
Kullarn, menfaatlar iin yaratm olmasna ramen, bunlar bazen hay r
ilerler ve bu hayr, onlarn saadetlerine sebep olur. Bazen de err ilerler ve
bu err, onlarn felaketlerirli haz rlar. Allah Ta'ala, kullar iin yalnz hayr
murad etti ine gre, insan, err olan ameli i leme e sevk eden milin, Al-
lah Ta'aladan gayri bir ey olmas icab eder; kelmclar, bunun " e)qan."
olduuna kaanidirler ve insanda hay r illeti Allah oldu u halde, err illeti
"eytan"dr derler.455
insann, amellerinde muhtar ve Allah huzurunda bunlardan mes'id
oluu, yaratl itibariyle onun ne hay rl, ne de erir olduuna dellet eder;
yani insan do uunda beyaz bir sahife gibidir; sonradan kendisi amelleriyle
ona hayra ve erre dellet eden ekiller verir. Bir ba ka ifade ile, Allah Ta-
kfiri kfir olarak yaratmam tr; o sonradan kfretmi tir. M'min
de byle(111456 Kelemclarm o u, kfirin kfrnde srar etmesinin Allah
Ta`alann ona hidayet etmedii manasnda olmad gr zerinde ittifak
etmilerdir. Onlara gre Allah, kfire hidayet etmi tir; fakat o, isymundan
vazgememitir. Allah onu taat zere kuvvetlendir nek suretiyle menfaat-
landrmtr; fakat o bundan faydalanmam tr. Allah onu slah etmitir;
fakat o salah bulmam tr4". Anlalyor ki, mutezile kelme larma gre Al-
lah Ta'ala, m'mine hidayet etti i kadar, Wire de hidayet eder; ancak m'-
min, kendi arzusu ile Allah'n hidayetine uyar ve m'min olur; kfir ise, bn
hidayete uymaz ve yine kendi arzusu ile kfrnde devam eder.
Madem ki Allah Ta'ala m'mine de Wire de hidayet etmektedir, o
halde, O'nun her hangi bir kimseyi "izlari, yani sap klkta brakmas bahis
konusu olamaz. Bu sebeple mutezile kelmc larmn ou Kur'ncla geen
"onlar daltlette b rakt" ve "dilediini dallette b rakr" gibi ayetlerde
geen "iilar fillinin, dallette bulunanlar iin "zall" isim manas nda kul-

455 el-Es`rri, el-Mal~, I. 414.


456 Ayni eser, I. 217.
457 Ayn eser, I. 249.

159
landm olabilecei, yahutta Allah' n emrinde yani dininde dallete d tler
man,as na gelebilece ini ileri srm lerdir458 . Burada u husus, bir daha kar-
mza km bulunmaktadr: Kelmc lar kaderi nefyederken, gr lerine
aykr den Kur'an ayetlerini, ancak tevil etmek suretiyle delil olarak kul-
lanabilniler, bu mevzuda yalnz kaderi isbat iin gelen had,islere ise hi
iltifat gstermemi ler, onlarn uydurulmu olduunu ileri srerek ravilerini
yalancl kla itham etmilerdir.
Mutezile imamlarmdan el-tlayyat' n aslna uygun, vaz h ve ma'kfil
olarak tavsif etti i459 bu tevillerden bazsm misal olmak zere burada zik-
redebiliriz Bu suretle keln clar tarafndan tevil edilen bu ayetlerin, ashn-
da kaderi isbat eden hadisilerin delilleri olabilecek bir man ta dklar
grlecektir.
AYET o 41,J,. c.re "Allah Ta'ala, bir
kimseyi sapklkta brakmak isterse g sn darla trr, kasvetletirir" 4".
TE V L : Allah Ta'ala, kfiri sap klkta brakmak ister; bu, onu sap k
olarak isimlendirmesi ve iinde bulunduu sapklktan dolay onun hakkn-
daki hkmdr46 i. Yoksa, gsn daraltarak iman etmesine engel olmu
deildir.

AYET 4,7,,9 JP aul "Allah kalplerini mhrlemi tir"462 ve

er, 43)1 <j,. "fakat Allah, onlar n kalpleri zerini kfrleriyle

damgalad"463
TEV L: Kalplerinin mhrlenmi veya damgalanm olmas, onlar
Allahn emretmi olduu eyleri yapmaktan ahkoymaz. Fakat bu, onlar
hakkndaki isme, hkme ve ahadete dellet eder. Netekim ayette "bi kufri-
him"diyor; yani iinde bulunduklar kfr ile onlarn kalplerini mhrle-
m itir464.

AYET 1.4:1.1to '51 "Dilese idik her nefsi (herkesi)


hidayete erdirirdik" 465 . TEV L: Bu ayet Allah Ta'alan n kudretini haber
vermektedir. Allah'a isyan ve kfredenler, O'na galip gelemezler. E er O
dilese idi kudretiyle zorla, cebirle hepsini de imana sokabilirdi." 6.
458 el-Es'ari, el-Makaist, L 250.
459 Bak: el-ljayyat, s. 90.
460 En'am sresi 6, ay. 125.
461 el-intisar, s. 89.
462 Bakara sresi 2, ay. 7.
463 Nisa' sresi 4, y. 155.
464 el-intisar, s. 89.
465 Seede sresi 32, y. 13.
466 el-intisar, s. 89.

160
AYET 0,L,t) LJ ,: s,),,t; "Sen sevdiini
hidayete erdiremezsin; Fakat Allah diledi ini hidayete erdirir" 467. T E VIL:
Ayet, Hz. Peygambere, bir kimseye kabul ettirmek istedi ini, onun kabul
etmiyece ini, fakat Allah Ta e alann diledi ini zorla ve cebide imana sok-
maa kaadir oldu unu haber veriyor468 . Ayn ayetin bir ba ka tevili de y-
ledir: Sen sevdi in kimse hakknda hidayetle hkmedemezsin; nk sen
mahMkatn iyzn bilemezsin; lakin Allah To`ala, diledi i kimse hak-
knda hkmde bulunabilir :t".

Kader meselesinde kelmc llarm Kur'an yetlerini tevillerinden zikret-


ni olduumuz bu bir ka rnek, bize u hususu aklam bulunmaktadr:
Onlar, itikad meselesinde, Kur'an ve hadisi kaynak olarak almam lardr;
fakat, ba ka kaynaklardan edindikleri gr lerle, bu gr lere dayanan ve
Kur'an ile hadise nazaran pe in olan hkmlerine, bu iki Islami kaynakta
deliller bulma a almlardr. Eer byle olmasa idi, manas gayet a k
olan yetleri, aslna uymayan manalar vermek suretiyle gr ve inanlar-
na uygun drme e veya gvenilir isnadlarla rivayet edilmi olan ve sh-
hatnden phe etmek iin hi bir sebep bulunmayan hadisleri reddetme e
hacet kalmazd .

Burada u hususa da iaret etmek yerinde olur: Kelmc larm, kaderi


reddetmeleri, gr lerini do rulamak maksadyle yalnz Kur'an yetlerini
tevile veya hadisleri hkmsz k lmaa sebep olmam , ayn zamanda, Al-
lah Ta'alann kudret sfatnda da baz tanditler yapmalarna yol amtr.
Mesela en-Nazzam, " er" ve "kabil" olan fiilleri, Allah Ta'aln n yapmaa
kaadir olduunu fakat yapmyacam syliye. Ebu'l-Huzey1 ve dier baz
ashabna aykr olarak, O'nun, bu gibi fiillere kaadir olmadm, byle bir
kudretle tavsif olunamyacan ileri srm tr47. Yine ona gre, Allah Ta-
%la, kullanm salahna olan bir eyin hilfm yapmaa, Cennet ehlinin ni-
metlerinden zerre miktar noksanlatrmaa ve Cehennem ehlinin azabm
zerre miktar ziyadeletirmee, yahut ondan eksiltme e, Cehennem dilinden
olmad halde bir kimseyi Cennetten karp Cehenneme sokma a kaadir
deildir471 . Grmek grevin, zenginlik zenginin salaluna ise, grd m, zen-
gini fakir yapma a kaadir de ildir472. Bir canl, bir akrep veya bir cisim, ba -
ka bir eyin yaratlmasndan daha hayrl deilse, Allah Ta`l brlerini

467 Raa 28, y. 56.


468 e1-ljayy4, el-Intisr, s. 90.
469 Ayn yer.
470 e- ehristni, el-Milel ve'n-nihal, I. 54.
471 el-Badrdi, el-Fark beyne'l-firak. s. 80; el-Milel ve'n-nibal, I. 54.
472 el-Fark beyne'l-firals, s. 81.

161
yaratmaa kaadir de illdir473 . Mutezili el-Murdar, Allah Ta'alan n zulm
yapma a, yalan syleme e kaadir oldu unu, fakat bunlar yapt takdirde
zlim ve yalanc olaca n474 , el-IskUi, O'nun ocuklara ve delilere zulmet-
mee kaadir olduu halde, akl sahiplerine zulmedemiyece ini iddia etmi -
lerdir475 .

Kelnclarn kaderi reddederek ihtiyar fikrini savunmalar nda, istinad


ettikleri adlar, yukar da da kaydetti imiz gibi, Kur'an ve hadis olmam -
tr. Eski Yunan felsefesinin, di er meselelerde oldu u kadar ihtiyar fikrinde
de bu kelmclara kaynak te kil ettii bilinen gereklerdendir. Eflatun, Sok-
rat ve Aristo, insanda ihtiyar fikrini ileri sren feylesoflardand r. Keza in-
sann doutan beyaz bir sahife gibi oldu u fikri, yine bu felsefe ierisinde
mnaka a edilmi ; Allah'n yalnzca "lpyr" illeti olduu fikri ise, Eflatun
tarafndan ileri srlm tr. Kelmcdarm eski felsefeden aktard klar bu
gibi grlerin, Kur'an ve hadisle uyu mamas, tabii kar lanr; fakat bu
uyumazl bertaraf etmek iin iki Islami esastan birini sadece Peygamber
kelm olduu iin reddetmek, di eri de Allah kelm olduu iin reddetmek
cesaretini gstermeseler bile, onu tevil ve tahrife giri mek, kendilerine "tev-
hid" veya "'adi" ehli isimini lay k gren kelmedar hakk nda insan, ister
istemez phe ve tereddtlere d mektedir.

4. Hadisiler ve Kader Meselesi

Hadisilerin, kader ve ihtiyar meselesinde, birbirine girift, tevil ve tah-


rife dayanan uzun ve e itli gr leri bulunmad veya bulunmamas ge-
rektii, ilk akla gelen hususlardandr. Sfatlar meselesini incelerken de ze-
rinde durduumuz gibi, hadisiler, Kur'ncla varid olan mte abih ayetle-
rin tevilini, Allah'tan ba ka hi kimsenin bilemiyece i hkmne inanm -
lar, Hazreti Peygamberden bu hususta her hangi bir a klama gelmemi se,
takatlarnn dnda kalan tevilta giri memilerdir.
Kur'nda kaderle ilgili olarak gelen ayetler, bazen ihtiyara, bazen de
cebre adalet etti i iin, mte abih olduklar anlalmaktadr; fakat insan n,
fiil ve hareketlerinden mes'al oldu u, iyi veya kt amellerine gre ceza-
landrlaca ek ve pheden uzak olarak belirtilmektedir. O halde, mes'illi-
yet meselesinde insan tereddde sevkedecek bir nokta yoktur. yi hareket-
lerinin karln, Cennet nimetlerind,en faydalanmak suretiyle, kt hare-
ketlerinin kar ln da Cehennem azabiyle deyerek, tayin edilmi olan
neticeye ula acaktr. Ksacas insan, amellerinden mes'aldr. Ancak bu a-
473 Ayn yer.
474 Ayn eser, s. 100.
475 Ayn eser, s. 102; el-Milel ve'n-nil al, I. 58.

162
meller, nceden takdir olunmu bir lye gre mi insandan sadr olmak-
tadr? Yoksa bizzat insan, kendisi mi, kelamc larn ifadesine gre, filleri-
nin halik, yani yaratcsdr ? Bir ba ka ifade ile kader var midir? Bu su-
aller, bir bakma, mte abih Kur'an ayetlerinin insan zihninde yaratt
bir istifhamn ifadesinden ba ka bir ey deildir. Ancak bu e itli istifham-
larn hallinde bavurulacak ilk otoritenin, di er dini meselelerde olduu gibi,
yine Hazreti Peygamber olmas gerekir. Hazreti Peygamber ise, kader me-
selesinde mslmanlar n inanmalar gereken hususlar e itli vesilelerle a-
klam , fakat mahiyetinin insan idraki d nda kalmas sebebiyle mesele
zerinde mnaka a edilmesini, mte abih ayetlerin birbiriyle kar latrla-
rak hkmler karlmasn menetmitir. Hazreti Peygamber, ashab n bu
eit mnakaalardan menederken. "sizden evvelki kavimler de bu yzden
helak olmulard "476 demek suretiyle meselenin ehemmiyetini ve mnaka-
amn insanlara faydal neticeler de il bilkis felaketler getirece ini akla-
,

m oluyordu. Mnaka alar, ancak gr ayrlklarnn bulunduu meseleler-


de cereyan edebilirdi; halbuki burada mnaka a edilmemesi istenen konu,
bir akicle konusu idi ve byle bir konuda gr ayrl bulunmamak gerekir-
di.
Bu ksa aklamadan sonra, hadisilerin kader meselesinde takip et-
tikleri yol, inandklar ve akide olarak kabul ettikleri hususlar az ok anla-
lm demektir. Her eyden nce unu da hatrdan karmamak gerekir ki,
Hazreti Peygamberden, dini veya gayri dini meselelerde varid olan ve Is-
lam teriinde Kur'nn mfessiri olarak ilk mhim kayna tekil eden e-
itli konulardaki hadisleri rivayet etmi olan ve gvenilir olduklar, tann-
m hadis tenkidileri tarafndan tevsik edilen hadisaer, ayn zamanda,
kaderle ilgili hadislerin de rvileridir. E er biz bu konudaki hadisleri red-
detmek cihetine ynelirsek, sadece ravilerinin yalan sylemi veya yalan nak-
letmi olmalar ihtimaline istinaden reddetmemiz gerekir; bu takdirde, sadece
akaid meselesinde de il, ibadet ve muamelat da dahil, btn dini konularda
varid olan hadislerin de s hhatinden phe etmek icab eder ki bu, dini teh-
dit eden en byk tehlikeyi te kil eder.
Hadisikr kadere inanm lardr; fakat onlar n bu inanlarnda, kelam-
mlarm ileri srdkleri gibi, "kaza ve kader sebkat edince amellerde fayda
yoktur; nk nas l olsa Allah' n kazas ve kaderi vukubulacakt r; ameller
bu kaderi deitiremiyecektir" anlay yer bulmamtr. Netekim kadere
dayanarak amelin terkedilmemesi gerekti ini belirten Hazreti Peygambe-
rin bir mezarlkta syledii szlerini, 'Ali bn Ebi Talib'ten, naklen yukarda
zikretmitik. Yine buna benzer bir hadis Cabir bn 'Abclillah tarafndan
476 bn 11ce, Sunen, I. 44.

163
rivayet edilmitir. Her ey kadere gre cereyan etti ine gre "amel niin?"
diyen Surka bn Malik'e Hazreti Peygamber "al nz, her amel kolay-
latrhr" demitir477 . Bu ve buna benzer haberler gsteriyor ki, kader-i sa-
bk, amele mani olmamakta, aksine daha ciddi bir ekilde almay gerek-
tirmektedir. Netekim Hazreti Peygamberin kaderle ilgili bu szn i iten
baz sahabiler, gemi e nisbetle imdi daha ok altklarn ifade etmi ler-
dir478 ki bu, onlarn kader hakkndaki anlaylarn ve bilgilerindeki do ru-
luu ve samimiyeti gsteren delillerden biridir. Filhakika Hazreti Peygam-
ber, onlara kader-i sab k ve onun mahlakat zerinde e itli sebeblere daya-
nan cereyan tarz n gstermitir. nsan kendisi iin takdir olunan eye, yine
kendisi iin haz rlanan bir sebeble nil olabilir. nsana, ite bu sebebe s kca
tutunabilmesi ve ona hkmedebilmesi iin muhtac oldu u kudret verilmi -
tir. Bu sebebe tutundu u zaman, kendisi iin yaz lm olan kader-i sab k
tahakkuk edecektir. Bunu bir misalle a klamak gerekirse, bir kimse hakk n-
da eer ocuk sahibi olmak takdir edilmi se onun, kendine bir e aramas ve
onunla evlenmesi icabeder ki bunlar ocuk sahibi olman n sebebleridir. n-
san, bu sebeblere yap mak suretiyle kaderi sab ka ulam olur. Keza karn
doyurmak veya susuzluk gidermek gibi mukadder olaylarda dahi durum
ayndr. nsan yemek ve imek gibi sebeblere tevessl etmek suretiyle kade-
rin tahakkuku iin ynelmi olur. Bununla beraber hi kimse, kar n tokluu
veya susuzluk gidermek benim iin nas l olsa takdir olunmu tur, diyerek,
yani kadere dayanarak yemek ve imek 'Metini kald rmaz; aslnda byle bir
hareket, onun iin, yiyecek ve iecek temin etmek kadar kolay de ildir.

nsann uhrevi ileri de byledir. Allah Ta'ala, insan iin Cennet ve Ce-
hennem hayat vadetmi , onun Cennet ve Cehennemdeki yerini takdir et-
mi , sonra da kulunu bu iki yere ula tracak sebepleri nne sermi tir. M'-
min, kendisini Cennetin nimetlerine ula tracak olan sebeplere byk bir
hrsla yap r ve bundan byk bir ferahhk duyar. Allah, onun iin bu yolu
kolaylatrmtr. Kfir ise, kendisini azaba gtrecek olan esbaba yap m
olup, gnlnde hissetti i ferahhk, aslnda, onun kfre kar hrsn artrmak-
tan ba ka bir eye yaramaz.

te Hazreti Peygamber, hadisleriyle mslmanlara bunlar aklama-


a alm ve bu suretle kader meselesinde, saadetin ba lca iki unsuru olan
u hususlara onlar irad etmitir: Birincisi tevhidin esas olan kadere iman,
ikincisi ise, insan hayrna ulatracak ve errinden uzakla tracak olan es-
baba sarlmak; bu da " slam dini" ad altnda toplanm olan emir ve
nehiylerden ibarettir.
477 Muslim, Kitbu'l-kader, Hadis No. 7.
478 ibnu'l-layyim el-Cevziye, alll, s. 25.

164
Hadisiler, Hazreti Peygamberin ir adyle kadere inanman n tevIrid
esaslarndan, biri olduunu kabul etmi lerdir; nk tevhicl, Allah Ta`lffiun
meiyyet ve iradesinin her eyin stnde tutulmas suretiyle tahakkuk eder.
Birin.cisinden sonuncusuna kadar btn peygamberler, bu esas zerinde
ittifak etmi lerdir. Kur'nda gemi peygamberlerden naklen zikredi]en
meiyyet ve irade ile ilgili btn haberler "Allah' n diledii olmu, dilemedii
olnamtr"
..r h, rI 1,, formlne uygun olarak gelmi tir.

L) .1J1 j "E er Rabbn dilese idi btn insanlar


tek bir mmet yapard ".4" .4"4...4 LA "Eer Allah dil-
(
L t.
ese idi hepsini de hidayet zerinde toplard ". 4" ta$1.k.:b '51

"E er dilese idik herkese hidayet eclerdik". 4 "

"Dilediine mafiret eder, diledi ine azab". 482 C).312..,1*


"Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz." 4" tdP s-U
"Allah dilerse mnafklara azab eder, yahutta tevbelerini kabul eder". 484
15,; 9.Lt; L:137 ef,l11 j3e;

J Lo. jc- olt.5 J.:1,7 i "De ki: Allah' m,


mlkn asl shibi sensin. Onu diledi ine verir, diledi inden alrsn.
Dilediini aziz klar, dilediine zelil edersin, Hayr, yaln z senin elindedir.
Muhakkak ki sen her eye kaadirsin"." 5
Zikretmi olduumuz bu ve bunun gibi yetler, Allah' n meiyyetine
uygun olarak hadisilerin kader hakk ndaki inanlarn dorulamaktadr.
Allah Ta`l bu yetlerle, kinatta cereyan eden veya vukubulan her eyin,
ancak kendi me iyyetiyle olduunu haber verdi i gibi, meiyyeti olmadka
hi bir eyin olmyaca n ; keza diledi i zaman, diledii eyin, vlc'n, ya-
hut kader-i sblkn hilfna vukubulaca n ; dilese idi sinin, Isyan etmiye-
ceini, dilese idi btn kullann hidayet zere topl yacam; dilese idi btn
insanlar tek bir mmet yapaca n aklamtr Btn bunlar, vukubulan
eylerin, O'nun me iyyetiyle vukubulduuna, vukubulmayan eylerin ise,
hakknda meiyyetinin olmadna ve dolaysyle O'nun gerek rububiye-

479 Hd sresi 11, y. 118.


480 En'm sresi 6, y. 35.
481 Secde sresi 32, y. 13.
482 Ali 'Imrn sresi 3, y. 129.
483 nsan sresi 76, y. 30.
484 Abzb sresi 33, y. 24.
485 Ali `Inrn sresi 3, y. 26.

165
tine ve her eyin mutlak sahibi ve kald :ni olduuna dellet eder. Buna gre,
Allah'n izni ve me iyyeti olmadka ne hayat vard r ne lm; ne d.allet
vardr ne hidayet; ne akavet vardr ne saadet. O'ndan ba ka Malik, O'ndan
baka Mdebbir, O'ndan ba ka Rab yoktur."'
Hadisilerin Malik ve Hakim olarak Allah Ta'alan n meiyyet ve ira-
desini her eyin stnde tutan bu gr leri, tevhid akidesine uygun oldu u
kadar, kendilerini "tevhid ehli" olarak isimlendiren baz kelamclarn, bu
meiyyet ve iradeyi veya Allah' n kudretini tandid, hatt insanlar n fiil ve
hareketleri meselesinde ve di er bir ok meselelerde nefyeden gr lerine
aykr olduu ve onlar hkmsz brakt aka grlmektedir. Mesela
en-Nazzam, yukar da da zikretti imiz gibi, kullarnn salahma olan eylerin
hilafn yaratma a Allah Ta'alann kaadir olmad n ileri srerken, keza
diledii zaman gnahkar' affedemiyece ini veya gnahsza azab edemiyece-
ini iddia ederken, Allah Ta'alamn me iyyet ve iradesini nefyetmi ve do-
laysyle "dilediine mafiret eder, diledi ine azab" ve "diledi inde mna-
fklara azab eder, yahutta tevbelerini kabul eder" ayetlerinin sarahatle or-
taya koydu u manya muhalefet etmi tir. Ayn ekilde kelamcdar n ou,
kafirin kfrnde srar etmesinin, Allah Ta'alamn ona hidayet etmedi i ma-
n:asma gelemiyeee i grnde birle miler, Allah'n Wire de hidayet et-
tiini ve fakat onun syandan vazgemedi ini, onu taat zere kuvvetlendir-
mek suretiyle menfatlendirdi ini, fakat onun bundan faydalanmad m,
onu "dal ettiini, fakat onun salah bulmad n" iddia etmilerdir487 . El-E 'arl
tarafndan mutezile kelamcdar ndan nakledilen bu ifadeler, insana ister is-
temez, bir mrebbi ile, onun terbiye etme e alt ve fakat muvaffak ola-
mad syankar bir ocuk aras ndaki mcadeleleri hatrlatmaktad r. Fakat
ocuk ne kadar terbiye kabul etmez olursa olsun, bu mcadelede miirebblin
kudretinden phe etmek iin bir ok sebeblerin bulundu u dnlebilir.
Halbuki acz, Allah Ta'ala iin bahis konusu olamaz. E er O, bir Wire hida-
yet dilerse, kfir art k kfrnde srar edemez. Onu taat zere kuvvetlendir-
mek suretiyle menfaatland rmay dilerse, kfir, bu faydadan nefsini hali
klamaz. Onu slak etmeyi dilerse, salah, bulur ve bu dile e kar duramaz.
Kaderiyye, insan n fiil ve hareketlerinde hr bir iradeye sahip oldu unu
isbat edebilmek iin bu gr kabul etmemi , insan kudretini, amellerinde
hakim klmak pahasna Allah Ta'alan n me iyyet ve iradesini tandid etmek
suretiyle tevhid akidesini zedelemi tir.
Cebriyye, do ru olduuna phe bulunmayan grnde, yani Allah
Ta'alann meiyyet ve iradesini isbat sadedinde, insan n kudretini selbet-
486 Bak: Ibnu'l-Rayyim eI-Cevziye, alil, s. 44.
487 el-Es`ari, el-Makrilrt, I. 249.

166
mi ve onun mutlak mecbur oldu unu ileri srerek hataya d mtr. Hem
kaderiyye ve hem de Cebriyyenin delilleri vard r. Kaderiyye, insanm kaadir
ve mrid olduunu iddia ederken ileri srd delillerinde hakldr. Filha-
kika insan kaadirdir; ondan sad r olan fiiller onundur; onun kudretiyle, me-
iyyetiyle ve iradesiyle vukubulmu tur; muhtard r, mecbar de ildir. Fakat,
Allah Ta'alnn, onun fiilleri zerindeki kudretini, bu fiilleri Allah' n yarat-
tn, ksacas O'nun me iyyet ve iradesinin, insan n meiyyet ve iradesi
stnde ona hkim bir durumda oldu unu nefyeden delillerd,en mahrum-
dur; byle deliller ileri surmekten cizdir. Cebriyye, Allah Tdaln n meiy-
yet ve iradesiyle yegane hakimi mutlak oldu unu ileri srerken iddias nda
haklchr. Gerekten O'ndan ba ka hlik, O'ndan baka mlik, O'ndan ba ka
mdebbir yoktur. O'nun olmas n diledii ey olur; olmasuu dilemedii ey
olmaz; O, her eye kaadirdir. Cebriyye bu gr nde hakhdr; bununla be-
raber, insann kaadir ve mrid oldu unu, ondan sadr olan fiillerin kendisi-
ne ait bulunduunu, bunlarn, onun meiyyet ve iradesiyle vukubuldu unu,
muhtar olduunu, mechar olmad m nefyeden delillerden mahrumdur; bu
eit deliller ileri srmekten, acizdir. 4"
Kur'n, insana emir ve nehiyler getirmek, tekliflerde bulunmak, sonra
da amellerinden mes'al oldu unu, bu amellere gre sevab ve kab ynnden
cezalandrlacan beyan etmek suretiyle, onun kaadir, mrid ve muhtar
olduunu, mecbr olmadn ortaya koymutur. Bunlar n yannda unu da
ortaya koymutur ki: Allah Ta'almn me iyyet ve iradesi her eyin stn-
dedin O dilemedike hi bir ey olmaz; olan her ey, O'nun izni ve iradesiyle
olur. Keza Hazreti Peygamber de Allah Ta`almn, insan ya m'min ya da
kafir olarak yaratt n aklam , bir sahabinin sorduu sual zerine de "a-
lnz, her ey insan iin kolayla trhr" demek suretiyle, insann alarak
baz eyler kazanabilece ini, bu ynden onun da kaadir ve mrid oldu unu
ifade etmi tir. 0 halde Kur'an ve hadis, insan n hem muhtar hem de mec-
bur olduu gr zerinde birle milerdir ve onlar n birle mi olduklar
bu gr , kaderiyye ile cebriyyenin ayr ayr nefyettilderi hususlar da ie-
risine alm bulunmaktadr. Bir ba ka ifade ile, Kur'an ve hadis, ne kaderiy-
ye ile, ne de cebriyye ile ittifak halindedir; fakat kaderiyyenin hakl olduu
grte kaderiyye ile, cebriyyenin hakl olduu grte de cebriyye ile mt-
tefiktirler. Kur'n n tefsiri oldu unda phe bulunmayan hadisleri rivayet
eden ve bu hadislerle amel etmeyi dinin ka nlmaz artlarndan addeden
hadisiler de ayn gr zerinde birle miler, gerek kaderiyyenin ve gerek-
se cebriyyenin yanl yolda olduklar n kabul etmilerdir.
Hadisilerin kader meselesinde sahip olduklar inancn Kur'n ve ha-
dise uygunluunu, "selefi ahl" ismiyle anlan alabe ve tabi`iinun ayn
488 Bak: ihnu'l-Ruyyim el-Cevziye, if u '1- ahl, s. 51.

167
mevzudaki gr ve inanlaryle de isbatlamak mmkndr. nk saha-
benin gerek akaid ynnden ve gerekse ibadet ve muamelt ynnden di-
nin btn. meselelerini, Hazreti Peygamberin kendilerine talim etti i ekil-
de renip bildiklerine phe yoktur. Bu husus gznnde bulundurularak
sahabenin kader meselesindeki gr leri incelenecek olursa, bunlarn, yu-
kardan beri a klamaa altm z Kur'an ve hadisin ruhuna uygun ol-
duklar grlecektir. Filhakika Hazreti Peygamberin en yak n arkada ve
ilk slam Halifesi Eba Bekr e - ddik'tan "Allah Ta'alan n, mahlakat iki
ksm olarak yaratt n, bir ksmna, siz Cennete, di er bir ksmna da, siz
de Cehenneme, dedi i" haberi rivayet edilir ki"' bu haber, yukar da Hazre-
ti Peygamberin hadisleri aras nda zikretti imiz "iinizden hi bir kimse yok-
tur ki Cennet ve Cehennemdeki yeri, asi ve muti oldu u yazlmam olsun"
haberine tamamen uymaktad r. Bir ba ka rivayette, Cabir bn 'Abdullah,
Hazreti Peygamberin Eba Bekr'e yle dediini haber verir: "Ey Eb l. Bekr,
eer Allah Ta'ala, syan olunmay dilemese idi iblis (eytan)i yaratmazd ".49
Ayn manay ifade eden bir ba ka haber 'Omer ibn.u'l-tlattab'tan rivayet
edilmitir; haberin ravisi 'Abdullah Ibnu'l-Haris bn Nevfel der ki: "Cabi-
ye'de "Omer ibnu'l- jattab bize hitabede bulundu. Rum emirlerinden "el-
Caselik" da nnde onu dinleyenler aras nda idi. "Omer ibuul-ljattab hut-
be arasnda "Allah' n hidayete erdirdi i kimseyi dallete sevkedecek, veya
O'nun dallette b rakt kimseyi hidayete erdirecek hi kimse yoktur" de-
yince, emir oturduu yerden lafa kar arak "Allah kimseyi idlal etmez"
mukabelesinde bulunmu tur. Rumun dilini anlamayan "Omer, yan ndaki
mtercime "ne diyor" demi , fakat mtercim "bir ey deil" demek suretiy-
le hadiseyi gei tirmek istemi ; ne var ki "Omer attb' n, ayn iba-
reyi tekrarlamas ve Rumun da ayn mukabelede bulunmas zerine, ona
syledii sz terceme etmek zorunda kalm tr. 'Omer bnu'l-tlattab me-
seleyi anlaynca yle hitap etmi tir: "Yalan syledin ey Allah' n dman ;
eer elinde anla ma olmasa idi boynunu uururdum. Fakat unu bil ki, seni
yaratan Allah't r; seni clallette b rakan Allah't r; sonra diledi i zaman seni
ldrp Cehenneme sokacak olan da O'dur. Allah Ta'ala Adem (A.S.)i ya-
ratt zaman zrriyyetini nesretmi , Cennet ehlinden olanlar ve amellerini,
Cehennem ehlinden olanlar ve amellerini yazm tr; Cennet ehlinden. olan-
lar Cennet iin, Cehennem ehlinden olanlar da Cehennem. iindir". 4"
`Omer ,Hattab'm yukar da zikretti imiz kader anlay ne ka-
dar Kur'an ve Sunnetin ruhuna uygun bir anlay tr ki, Cennet ve Cehen-
nem ehlinin daha yaratlmadan nce amelleriyle birlikte takdir olunup "Um-
489 el-qeurri, e - eria, s. 200.
490 Ayn yer.
491 Ayn yer.

168
mul-Kitab" ta yaz ldn, kadere inanmayan bir nasraninin yzne hay-
kran `Omer, hrszlk yapan, huzuruna getirilince de h rszln Allah'n
kaza ve kaderine hamleclerek mes'isliyeti zerinden atma a kalkan bir
arabinin, nce, hrszlk yapt iin elini kesmi , sonra da hrszln kadere
balyarak Allah'a yalan isnd etti i iin zerine had tatbik etmi , yani so-
pa ile dvdrmtr. 492
bn Ebi Talib'ir kader hakkndaki gr, seleflerinin gr lerin-
den farkl deildi. Zaman zaman "halka, kaderin isbat m ve Allah Ta'ala-
nn, insanlar akiy ve sa'id olarak yaratt n retiyordu". 493 Kendi me iy-
yetiyle oturup kalktm, tutup braktm syliyen bir kaderiyle yapt
mnaka ada ona yle demiti: "Sana sual soraca m; eer bu suallerden
birine "hayr" dersen kfrettin, "evet" dersen sen sensin, imdi bana cevap
ver: Allah, seni diledi i gibi mi yaratt, yoksa senin dilediin gibi mi? Allah
seni kendisi diledii iin mi yaratt, yoksa sen diledi in iin mi? Kyamet
gn O'na diledi in eyle mi varacaks n, yoksa O'nun diledii eyle mi?
Kaderi, her suale, Allah' n me iyyetini ikrar eden bir tarzda cevap vermi ,
Ali bn Ebi Talib de ona "o halde senin hi bir me iyyetin yok" diyerek ka-
deriyi susturmu tur.494
Hazreti Peygamberin Sunnetini korumak maksad yle valilerine emir-
ler kararak, ahrete getme e yztutmu ve bu sebeble saylar bir hayli
azalm olan hadis alirlerinin, ellerinde bulunan hadislerin toplan p yazl-
masn, sonra da kendisine gnderilmesini isteyen nl Emevi halifesi 'O-
mer bn `Abdi'l-`Aziz (99-101 H.), "bu tarafta baz kimseler zuhur etti; bun-
lar kader yoktur, diyorlar. Bize bunlar hakk ndaki gr n ve hkmn
yaz" diyen 'Adiy bn Ertat'a u mektubu gndermitir:

"Rahman ve Rahim olan Allah' n adyle. Kendisinden ba ka lah ol-


mayan Allah'a hamd ederim. Sana da, Allah'a kar mtteki olmam, kul-
luunda ll hareket etmeni, Peygamberinin (Salt ve Selam onun ze-
rine olsun) Sunnetine uyman, Sunnetin cereyan etti i meselelerde bil:Yat-
ilarm ihdas ettikleri eyleri terketmeni tavsiye ederim. nk Sunnet, hi-
lafnda hata ve sktun, ak lszlik ve kntnn bulundu unu bilenlerin
takip ettikleri yoldur. Onlar n rza gsterdikleri eye sen de raz ol. Onlar,
bir ilimden el ekmi ler ve derinli ine dalmamlardr Bununla beraber,
meselelerin ke finde, hele ecr ve mkafat olan meselelerde ok daha kuv-
vetli idiler. E er bu mesele, onlardan sonra zuhur etmi tir, dersen, bunu ih-
das edenler, dierlerinin snnetine uymayan, nefsini onlardan uzak tutan
492 Muhammed Eb Zehre, ritrihu'l-mezhibi'l- sUmiyye, I. 117.
493 el-qeurri, e - eri`a, s. 201.
494 bn `Abd Rabbih, II. 378-9; es- eri`a, s. 202.

169
kimselerdir. Onlar, bunlar iin nce gelenlerdir. Bu meselede kfi geleni sy-
lemiler, ifa olan vasfetmi lerdir. Onlarn aasmda kalanlar ciz, i i b-
ytenler anlayszdr. Sunnete uyamad klar iin dallete d mlerdir.
Bu iki yol arasmdakiler ise, do ru yolda olanlardr".
"Bana kader hakknda sormu tum, Allah'n izniyle isabet ettin. Msl-
manlar, kader meselesinden daha a k ve daha kat'i bir meselede bu kadar
bid'at ihdas etmemi lerdir. Chiliye devrinde chiller onu zikrediyorlar,
szlerinde ve iirlerinde tekrarlyorlar, kendilerine her hangi bir musibet
geldii zaman onunla teselli buluyorlard. islmiyet, buna iddet ve kuv-
vetten baka bir ey ilave etmedi. Hazreti Peygamber, bir de il, iki de il
fakat bir ok hadislerinde kaderi zikretti; mslmanlar onu i ittiler; gerek
Hazreti Peygamberin hayat nda ve gerekse vefat ndan sonra, Rablar
ilminin ihata, Kitab nn zikr ve kaderinin nffz etmedi i hi bir eyin ol-
madn ; kendileri iin ise bu meselelerdeki zay fl bilerek tasdik ve tes-
lim ederek bu mevzuda konu tular, E er Allah Ta`ala Kitabnda, unlar
unlar syledi, u ayeti niin indirdi. derseniz, onlar da sizin okumu oldu-
unuz bu yetleri okumu lar ve sizin bilmediiniz manay anlamlar, son-
ra da "hepsi kitap ve kader; akaveti ve olacak eyi yazd ; olmasn diledii
ey oldu, dilemedii ey olmad ; biz nefislerimiz iin ne faydal ve ne de za-
rarl olmaa mlik deiliz" demiler, bunun tesine gemeyip ondan ka p.-
mlardr. Selam zerine olsun".
"Bana kaderiyye hakkndaki hkm sordun; e er onlardan birisi geti-
rilirse dv, hapset; bu kt gr nde teybe ederse ne ala; aksi halde boy-
nunu vur".4"
Halife `Omer bn `Abdi'l-`Aziz tarafndan yaz lan bu mektup, Haz-
reti Peygamberin sohbetinde bulunmu ilk mslmanlarn kader hakknda-
ki gr ve anlaylarm ak bir ekilde ortaya koydu u gibi, kaderi redde-
den kimselere tatbik edilecek cezay da gstermektedir. Bu bak mdan biz,
"kt grnden teybe ederse ne ala; aksi halde boynunu vur" diyer 'O-
mer bn `Abdi'l-`Aziz ile, "e er aramzda ahid olmasa idi boynunu uurur-
dum" diyen islamn ikinci Halifesi `Omer ibuu'l-Hattab'm gr leri ara-
snda kesin bir birlik grrz. Ayni ekilde `Omer bn `Abdi'VAziz'den bir
halife sonra gelen Hiam bn 'Abc:lig-Melik (105-125 H./723-742) de kade-
riyyeciliin ilk mmessili Gaylan ed- D mskryi ayn sebepten ldrm tr4".
495 erAeurri, e - eri a, s. 233-4.
496 Kaynaklar, Gayln ed-Dun ski;nin, `Omer bn `Abdi'l-`Aziz tarafndan kader me-
selesinde imtihana tabi tutuldu unu, imtihan neticesinde ma lubiyeti kabul ederek bu kt
grnden dndn ve teybe ettiini kaydederler. Fakat `Omer bn `Abdi'l-`Aziz'in ve-
fatmdan sonra yine kaderiyyecili i yaymaa devam etmesi, onun bu tevbesinde samimi olma-
dn gstermektedir. =

170
`Abbas oullarndan el-Me'man hilafet makam na geinceye (198-218 H.
813-833 daha do rusu mutezile kelmcdar siyasi iktidarda hakimiyet tesis
edinceye kadar, arada bir ka mstesna btn halifeler, kaderi reddedenlere
kar iddetli bir mcadeleye girimiler ve bu mcadelede hadisikrin geni

Hiam /bn `Abdi'l-Melik zamannda mezhebin btn slam lkelerinde yaylma istidad
gstermesi ve devletin byk bir tehlike ile kar karya kalmas halifeyi harekete geirmi
ve kaderiyyeeilere kar iddetli bir sava almasna nayak olmu tur. Hiam, her eyden n-
ce mezhebin eleba larmn imha edilmesi gerekti ine inanyordu. Bu maksatla Gaylm huzu-
runa getirmi ve muhtemelen onu ldrtmek iin elinde bir delil bulunsun diye nce imtihana
tabi tutmu tur. mtiham veya kaderle ilgili mnakaay, huzurunda, am Will:derinden mam
el-Evz -di yapmtr. Gaylan'n arzusu zerine, el-Evzti`i ona u suali sormu tur: 1- Allah
Ta'alnn nehyetti i ey zerine kazas olmu mudur 2- Emretti i eyin yerine getirilmesini
nlemi midir'? 3- Haram etti i ey iin yardmda bulunmu mudur? Her bir suali dierinden
daha g bulan ve bunlara cevap veremeyen Gaylan, Halifenin emriyle ldrlm tr (el-
du'l-f e ri d, II. 380). Ayn suallerin cevaplarm Halife, el-Evzg`iden sormu , o da bunlar
yle izah etmitir: 1- Allah Ta'ara, nehyetti i ey zerine kaza etmi tir. Yani Adem (A. S.) i
memn aacn meyvesini yemekten nehiy, sonra da yemesi zerine kaza etmi tir. 2- Emret-
tii eyin ifa edilmesini nlemi tir. Yani Allah Ta`l, blise, Adem'e secde etmesini emretmi ,
sonra da secde ile onun arasna girerek secde etmesine mani olmu tur. 3- Haram kld ey
zerine yardmda bulunmutur. Yani l etini, kan, domuz etini haram k lm% sonra iddetli
hacet 'annda bunlarn yenmesine cevaz vermi tir (ayn yer).
Ayn haberi nakleden Muhammed Eb Zehre bu hususta der ki: E er bu mnazara do -
ru ise (bizce kabulne her hangi bir mani yoktur) iki taraf aras nda eit olmayan bir mnaza-
radr. Birisi sual sormak hususunda hr ve rahat, di eri hi bir tefsir talebinde bulunmadan
cevap vermek zorunda. Ya cevap ya k l. Szn geliinden anla ldma gre idam hkm n-
ceden verilmi. Mnazara halkn nnde idam hakl gstermek iindir, sebep de ildir. Bu,
hakknda hkm verilen sonra da bu hkm tenfiz edebilmek iin ahidleri dinlenilen bir kim-
senin rne idir. Dier taraftan sualler tek bir gayeye yneltilmi , mphen, bilmece mhiye-
tindedir. Hatt Halife Hiam bile bunlar anlamam ve ne kaydetti ini el-Evzil`iden sormu-
tur. Eer hakk murad etmi olsa idi, onu ldrmeden nce suallerin a klanmasn isterdi"
(Tarihu'l-mezahibi'l- slmiyye, I. 136-7).
Eb Zehre, imtihan usl hakkndaki mtalaasmda phesiz ki hakhdr Aslnda byle
bir mnazara, her iki tarafn da normal ve e it artlara sahip olduklar bir hava ieri-
sinde yaplmas gerekir. Ancak u hususu da gznnde bulundurmak lazmdr ki,
bu eit mnazaralar n gayesi, mnaka as yaplan zt grlerin gere e en uygununu bu-
lup karmaktr. Halbuki kader meselesinde, onun reddi ile isbat gibi iki zt gr zerinde
yaplacak byle bir mnazarada, bu e it bir gayenin gdlmesi bahis konusu olamaz. Halife,
Peygamberin halifesidir ve emiru'l-mu'minin olarak slam akaid ve eriatini korumakla m-
kelleftir. Farzedilebilir ki el-Evzr`i. ile Gaylan arasndaki bu mnazara e it artlar ierisinde
cereyan etmi ve Gaylan fevkalade zeka ve dirayetiyle bat l grn hak olan slami g-
re, sadece bu gr mdafaa eden zat n aczi dolaysyle, stn duruma getirme e muvaf-
fak olmutur. Byle bir durumda dahi Halifenin Gayln' serbest brakp kaderiyyecilik gr -
lerini yaymasma msade edece ini veya etmek zorunda kalaca n dnmek abes olur. Bu
bakmdan, EM'. Zehre'nin de iaret ettii gibi, hkm nceden verilmi tir ve hatt zararl fa-
aliyetlerinden dolay , onu hi bir mnazaraya tabi tutmaks zm da ldrebilirdi. Fakat byle
bir mnazaraya lzum grm ise bu, bizzat kendi kula ile onun grlerini dinlemek iste-
mi olmasmdandr.

171
apta yardmlarn grmlerdir. Bu bakmdan hadisikr, Hazreti Peygam-
berden rivayet ettikleri hadislerle Islam akaidinin saf haliyle muhafazas n
deruhte eden en kuvvetli fikir askerleri olmu lardr.

C. RU'YETU'LLAH (ALLAH'IN GRLMESI)


MESELESI

1. Kur'n ve Ru'yetu'llah

Allah Ta`lnin ahrette gzle grlmesi meselesi, yine kelamcdar ta-


rafndan mnakaa konusu yaplm , ru'yat'a dellet eden ayetler maruf
olan usullerle tevil, Hazreti Peygamberden rivayet edilen hadisler ise ayn
gaye ile reddedilerek ru'yat n imkanszl ileri srlm , buna inanan ms-
lmanlar kfr ile tavsif olunmu lardr497 . Hi olmazsa Hazreti Peygamber-
den bu konuda her hangi bir haber gelmemi , Kur'nda da ru'yat n vuku-
una-kat'i ve a k surette olmasa dahi-dellet eden ayetler bulunmam olsa
idi, phesiz ru'yetin isbat btn mslmanlar tarafndan bidat telakki
edilir, onu, hi bir delile istinad etmeksizin isbata kalk anlar mbtedi`
veya kfir olarak vas flandrdrlarch. Halbuki durum bunun aksine olmu ,
Kur'nda ru'yetin vukubulaca ma dellet eden ayetler gelmi , Hazreti Pey-
gamberden de Kur'an ayetlerini tefsir ve teyid eden bir ok hadis yine bir
ok salabi tarafndan nakledilmi , nihayet sahabe ve tabi'il bata olmak
zere btn mslmanlar, bu a k hkmlere istinaden ru'yetin vukubula-
ca inanc zerinde ittifak etmi lerdir. Bununla beraber, konuya girerken
de iaret etti imiz gibi, kelmeilar, ru'yetle ilgili hkmleri hi nazar dik-
kata almadan sadece Allah Ta'ala lan cismiyyeti, O'nun her hangi bir cihet-
te veya mekanda olabilece i grn nefyetmenin neticesi, nce ru'yeti
reddetmiler, sonra da Kur'nda bulduklar ru'yetle ilgili yetleri, inkar-
larma uygun manalara gelecek ekilde tevil etmi ler, reddi Kur'ana nisbetle
daha kolay olan hadisleri de hi hesaba katmam lardr. Ilerde, kelmcilar n
bu konudaki gr lerini tekrar ele almak zere, burada, Kur'n ve hadiste
gelen ru'yetle ilgili baz haberleri zikredece iz.
Kur'nda, ru'yetin vukubulaca nia en ak surette adalet eden a-
yet, el-K yame (75) sresinin 22 ve 23 nc yetleridir:

"Yzler (vard r) o gn (yani kyamet gn) ter tazedir;


Rablarn grecektir". Hi bir tevil ve tahrife giri meden, bunu vahyeden
Allah Ta'alaya hi bir yalan isnad etmeden ayetin ortaya koydu u ak ma-
n.a zerinde durulacak olursa, m'minler k yamet gn Rablarn yan be-
497 Bak: el-Ba dadi, el-Fark beyne'l-firak, s. 100.

172
yan grecekkrdir. Hadis ehline mensup btn mfessirler, ayeti bu mana-
da anladklar gibi, sahabe de Hazreti Peygamberden ayn manya gelen
tefsiri rivayet etmi lerdir498 .

"Hayr, phesiz ki onlar, o gn (kyamet


gn) Rablarnu da grmekten mahrundurlar"499. Ayetin bulundu u "el-
Mutaffifiin" sresi, ba ta, l ve tartdarda hile yapanlar olmak zere, k -
yamet gn yeniden dirilmeyi ve amel defterlerini inkar edenleri, kafirleri
ve akbetlerini tavsif ederken, onlar n, Rablaruu da grmekten mahrum
kalacaklar n aklamtr. Ahret gn Rabb grmekten mahrum olmann,
bu ayetle yaln z kafirlere tahsis edilmesinden de anla lyor ki, m'minler
bundan mahrum kalmyacaklar, evvelki ayette a kland gibi, bu byk
nimetin ve dier nimetlerin yzlere verdi i tazelik, parlaklk ve sevin iin-
de Rablarm grecelderdir.

mam e-Safi`i, kafirler hakk nda nazil olan bu ayetin., m'minlerin


kyamet gn Rablarm greceklerine kat'i surette delalet etti ini syle-
mitir".

J
t.:i ,J19 4
* .1 "yi i , gzel amellerde bulunanlara iyilik ve

bir de ziyade vardr. Onlarn yzlerine ne bir toz ve ne de bir zillet bula r.
Onlar Cennet ehlinden olup orada daimidirler'" 1 .

Zikretmi olduumuz bu ayetin, ru'yete adalet edip etmedi i ilk bak-


ta anla lmamakla beraber, Muslim'in altitt'de nakletmi olduu bir hadis,
bu mkili gn na karmakta ve ayette zikri geen "ziyade kelimesinin
"Allah Ta'alay grmek" manasma geldiini, bizzat Hazreti Peygamberin
azyle aklamaktadr. Muslim'in nakletmi olduu bu hadis yledir: "Hz.
Peygamber dedi ki: Cennet ehli Cennete girdi i zaman, Allah Ta'ala onlara
yle hitap eder: Ba ka bir ey istiyor musunuz? Size ziyade edeyim. Onlar
da derler ki: Yzmz a artmadn m, bizi Cehennemden kurtar p Cennete
sokmadn m ? Bunun zerine perde kalkar ve Rablar m grrler -ki o za-
mana kadar onlara bundan daha tatl bir ey verilmemitir. Sonra Hazreti
Peygamber yukarda zikretti imiz ayeti okumutur: yi i , gzel amellerde
bulunanlara iyilik ve bir de ziyade vard r 9 502
498 Ebu'l-Ferec Ibnu'l-Cevzi, H di'l-ervh. II. 71.
499 Mutaffifn sresi 83, y. 15.
500 Ibnu'l-Cevzi, Hdi'l-ervb, II. 63.
501 Yilnus sresi 10, y. 26.
502 Muslim, Kitbu'l-iman, Hadis No. 297.

173
Jl; 4.; _> j

"Masa, tayin ettiimiz vakitte geldi i ve Rabb onunla

konutuu zaman dedi ki: Rabbim, bana gster, seni greyim. (Allah)
ona yle dedi: Beni gremezsin; lakin u daa bak; e er o yerinde du-
rabilirse sen de beni grrsn. Rabb o daa tecelli edince onu param para
ediverdi" 5 ".

Bu ayette, Masa (A.S.) n n grme arzusuna kar Allah Ta`al. "beni


kat'yyen gremezsin" demi se de hakikatte bu olay, e itli ynlerden ru-
yetin vukubulacana dellet etmektedir: 1-E er ru'yet imkans z bir ey
olsa idi, Hz. Masa byle bir talebte bulunmazd . nk Peygamberler iin
Allah zerine caiz olmayan eyleri istemek mmkn de ildir. 2-Hz. Masa,
Allah Tdalay grmeyi veya O'ndan kendisini gstermesini istemi , fakat
Allah, onun bu iste ini red ve inkr etmemi tir. Eer ru'yet muhal olsa idi,
Allah bunu iddetle reddederdi. Kur'nda bunun e itli rneklerini grmek
mmkndr: Hz. brahim, Allah Tdaladan ly nas l dirilttiini gster-
mesini istemi , bu istei reddedilmemi tir. Hz. 'Isa, semadan ma'ide (sofra)
indirmesini istemi , istei reddedilmemi tir. Fakat Hz. Nal, Isyan eden o -
lunun kurtulu u iin "o lum, o benim kendi ilemdendir" diyerek du' ve
niyazda bulundu u zaman, Allah Tdala onun bu iste ini kabul etmemi ve
ona "cakillerden olmaman iin sana t veriyorum" kitab nda bulunmu-
tur. Bunun zerine Nah teybe ederek "bilmedi im eyi sana sormaktan sana
snrm. Eer sen bana rahmet ve ma firet etmezsen muhakkak ki husra-
na denlerden olurum" demi tirs". 3- Allah Tdala, Hz. Masa'nm grme
isteine kar daimilik ifade etmeyen manda "len teranr (beni gremezsin)
demi , fakat kat' yyet ve devamllk ifade eden manada "la terini" (beni
-hi bir zaman- gremezsin) veya "lestu bi-mer'iyyin" (ben grnc de i-
lim), yahutta "la tecazu ru'yetr (grnmem caiz de ildir- imkanszdr)
dememitir5 ". Her iki mana aras nda ak farklar vard r ve bu da Allah Ta-
`alann grlece ine dellet eder. Ancak, Hz. Masa, Allah' grmek arzu ve
hevesiyle, bu geici dnyada ship oldu u grme kudretinin bundan ciz ka-
lacan hesaba katamam tr. Netekim kuvvet ve salabetine ra men da
bile, bu tecelliye mukavemet edememi tir. Fakat burada mhim olan nok-
ta, Allah'n, ru'yetin vuku'unu da n istikrarna atfile grlebilecek bir e-
kilde tecelli etmi olmasdr. Eer, ru'yet imkans z olsa idi, dan istikrar
503 A`raf sresi 7, y. 143.
504 Bak: Hd sresi 11, y. 46-47.
505 Ibru-Cevzi, Hdi'l-ervab, II. 55.

174
artna bal byle bir tecelli vukubulmazd . Oysa ki burada zerinde duru-
lan ru'yet insanlar n yeniden dirilece i hret gn ile ilgilidir ve Allah Ta-
`ffifi o gn, m'minlere tecelli etti i zaman, O'nu yan beyan grecek gz kud-
retini de insanda yaratma a hi phe yoktur ki kaadirdir.

2. Hadis ve Ru'yetu'llah
Hazreti Peygamberden Allah Ta'ln n hrette grlmesi ile ilgili o-
larak rivayet edilen hadislerin say s pek az olmad gibi bu hadisleri riva-
yet eden sahabi adedi de ru'yet haberini mtevatir derecesine ykseltecek
kadar oktur. ibnu'l-Cevz1, ru'yet hadisini rivayet eden sahabilerin bir lis-
tesini verir; bu listede u sahabiler yer almtr.
Ebf Bekr es-S d", Ebii Hurayra, Eb l Said Cerir bn 'Ab-
dillah el-Beceli, Suheyl bn Sinan er-Rami, 'Abdullah bn Mes'fd, 'Alt bn
Ebi Tlib, Ebl 'Adiy bn Htim Enes bn Malik
el-EnrT, Burayda bn ljaslba Ebf Razin el-Ukayli, Cbir bn
`Abdillah Ebii Umme Zeyd bn Sabit, 'Amnr bn
Ysir, `A'ie (Ummu'l-m'minin), 'Abdullah bn "Oner, "Umra ibn Ru-
vaybe, Selman I-Juzayfe ibru'l-Yemn, 'Abdullah bn "Abl s,
`Abdullah bn 'Anr Ubeyy bn Kal), Ka`b bn 'Aceze, Fu-
zle bn `Ubeyd ve ismi zikredilmeyen bir sababi 5 ".
phe yoktur ki, ismi zikredilen bu sahabilerin hepsi de, bir tek hadis
metnini rivayet etmi deillerdir. Bazan bunlarn bir ka bir tek hadisi ri-
vayet ettikleri halde, bazan da her biri ayr ayr hadisleri Hazreti Peygam-
berden rivayet etmi lerdir. Bu bakmdan, aralarnda belirli bir hadis metni
zerinde ittifak has l olmasa bile, rivayet ettikleri de iik hadislerin, ru'ye-
tin isbat ile ilgili olmas , bu husustaki slam inancn bir kat daha kuvvet-
lendirmi ve ona belirli bir yn vermi tir.
Ru'yetle ilgili olarak rivayet edilen hadislerin en me huru, el-Bulfrl
ve Muslim'in all'lerine aldklar Elif" Hurayra hadisidir:

Jy-4.) Lita ry L5: jft. it i L; v


J:1 : J .; ;t4I J .4>J0.11 Zil
: it .; Jus
4;

Baz kimseler Hazreti Peygambere dediler ki: Ey Allah' n Rasid,


kyamet gn Rabb mz grecek miyiz? Hazreti Peygamber yle
506 Bak: 115.di'1-erv51 , II. 71-72.

175
sordu: Bedir gecesi ay grmek iin aran zda izdiham olur mu? Hayr,
dediler. Hazreti Peygamber tekrar sordu: Bulutun rtmedi i gne i
grmek iin izdiham olur mu? Birbirinizle iti ip kakr msnz 2
Yine hayr, dediler. Bunun zerine Hazreti Peygamber yle demitir:
te Rabbmz ay ve gne i grdnz gibi greceksiniz" 7.

45)1 c i3O L9 :,11 : JUi


Lue v, Ttl:P
, Jt21 s.ap j..;111

Cerir bn `Abdillah'tan rivayet edilmi tir Aym ondrdnc gecesi


Hz. Peygamberle oturuyorduk; aya bakt ve yle dedi: Rabb nz, u
ay izdihamsz grdnz gibi greceksiniz" 8 .
Cerir bn 'Abdullah hadisi, bir evvelki hadisin varyant olarak grl-
mektedir. Ancak Cerir, bu hadisi, Ebii Hurayra'n n hikaye ettii byle bir
toplatda m iitmitir, yoksa Hazreti Peygamber her ikisini de ayr ayr
zamanlarda m sylemitir, bu husus kafi olarak tesbit edilememektedir.
Mamafih, biz her iki hadisin de yaln z konumuzla ilgili olan ba taraflarn
aldk. Hadislerin son ksndarnun ayr konularla ilgili olu u, onlarn ayr
ayr zamanlarda sylenmi olduuna dellet edebilir.
Ru'yetle ilgili dier bir hadis, uheyb tarafndan rivayet edilmi tir
Biz bu hadisi yukarda "iyi i, gzel amellerde bulunanlara iyilik ve bir de
ziyade vardr" mealindeki yetle birlikte zikretti imiz iin burada tekrar
etmiyoruz. Allah Ta'alan n ahret gn gzle grlece ine clellet eden bu
haclisler, Kur'nda bu konuda gelen yetleri daha ok vuzuha kavu turmak-
tadr. Ru'yet meselesinde, ayet ve hadislere istinad eden slam inanc , bu
suretle tahakkuk etmi , sahabe ve tabi`n ba ta olmak zere btn ms-
lmanlar bu inan zerinde birle mi iken, Cebm bn afvan km ve Al-
lah Ta'alann ahrette gzle grlemiyece ini iddia etmitir. 509 Bundan son-
ra gelen mutezile kelamc lar da Cehm'e uyarak ayn iddiada bulunmular-
cbr. 519 Burada, ru'yeti inkar eden kelmc larn iddialarna mesned te kil e-
den grleri aklamaa al acaz..

3. Kelm lmi ve R'uyetu'llah


Gerek sfatlar meselesini ve gerekse kader meselesini incelerken u hu-
sus aka anla lmtr ki, ak'id problemlerini halletmek iin byk faali-
507 el-BulArl, VIII. 179; Muslim, Kitbu'l-imfm, Hadis No. 299.
508 el-BulAri, VIII. 179.
509 el-Malati, et-Tenbih ve'r-red, s. 89.
510 Bak: el-E 'ari, el-Mak"UlEtt, I. 150, 256.

176
yetlere girien kelamcdarm hareket noktalar , bu akaidin kaynan tekil
eden Kur'an ve hadis olmam , fakat akaid meseleleriyle ilgilenmeye ba -
lamadan nce geni apta mtalaas na giritikleri eski Yunan felsefesi, bu
faaliyetlerinde ba lca messir rol oynamtr Bir taraftan felsefe, di er
taraftan ona paralel olarak geli en ve ayn derecede tesir icra eden hristiyan
akaidi, kelmc lar zerinde hem tatil, hem de ihtiyar akidelerinin te ek-
kln salam ; bunun neticesi Allah Ta'ly tecsim ve te bihten tenzih
eden (fakat Kur'an ve hadisin tenzihine uygun de il), O'nun ilim ve kud-
retini hudutlandran (fakat Kur'an ve hadise tamamen ayk r olarak) yeni
bir gr ortaya kmtr O halde, madem ki kelmcdar Allah Tdaly
tecsim ve te bihten tenzih etmi lerdir, yani O, bildiimiz ve bilmediimiz
hi bir cisme benzemez, daha do rusu, bir cisim deildir; cssesi, glgesi,
sareti, eti, kan , ahsi, cevheri, araz , rengi, tad, kokusu, scakl , souk-
luu, yal, kuruluu, uzunluu, genilii, derinlii, birlii, ayrl, hare-
keti, skanu, cz', baz , uzvu, azas , yn, sa, solu, n, arkas, st alt,
mekan, zaman ... velhasl hatra her ne gelirse o'su yoktur; O, bunlar n hi
birisi deildir,"' binaanaleyh Allah Tdal, dnyada da olsa, ah rette de ol-
sa gzle grlebilecek bir mahiyette de ildir.
Hareket noktalar harici olan, yani Kur'an ve hadisin d nda bulunan
kelmclar, ru'yetu'llah hakk ndaki gr ve inanlarn bu netice ile ba -
ladktan sonra, Kur'an ve hadiste gr lerini takviye edecek, yalnz takvi-
ye edecek de il, ayn zamanda bunlar tamamiyle aksi gr lere ship olan
mslman bir topluluk iinde yayabilinelerini sa liyacak deliller arama a
koyulmulardr. Ancak bulmu olduklar deliller onlar tatmin etmemi ,
hatt tatminden de te gr lerini tekzib de etmi tir. Bununla beraber, Al-
lahn ahrette gzle grlemiyece ine inannulardr. Bu inan onlar yine
Kur'an ayetlerini tevile ve hadisleri de inkara sevketmi tir.

Ru'yeti isbat eden ilk mhim ayet udur: tr JI ;_).


)
j;t; "Yzler (vardr ki) o gn (kyamette) ter tazedir; Rablar n gre-

cektir". Kelamclara gre, ayette geen v1 (ila) harfi veya harfi cerri, hakikatte

harf deil bir isimdir. Aslj _ _ ` ve o ulu 0 'Tr olup "nimet"

manasma gelir. Bu kelimeden sonra gelen Ir J (Rabbih) ise yine bir isim
ve bir zamirden ibarettir. Buna gre I r) vI ibaresi, iddia edildii ekilde
cerr ve mecrard.an ibaret bir isim de il, fakat iki isimden te ekkl
etmi bir izafettir ve manas "Rabb nn nimeti" dir. Tabiat yle ikinci isme

511 Bak: el-E 'arl, el-Makr lt, I. 148.

177
muttasl olan o (h) zamiri, daha nce geen o "yzler" kelimesine rcidir.

'iyetin sonunda gelen kelime '0'.71;t; dr ki ismi fail olarak "bakc",
"grc" manas na gelmektedir. Fakat kelmeilara gre bu man da yan-
ltr. Dorusu jtj.1 (beklemek) dan gelen ,f (bekleyici) manas olma-
ldr. Bu tevil ve tahriflerden sonra yet, u man ile karmza km oluyor:
"Yzler (o gn) Rablar nr nimetini beklerler"." 2 Gayet tabiidir ki yete
byle bir mana verdikten sonra, onun, ah rette Allah Ta`ln n gzle gr-
leceine delil tekil ettiini ileri srmek ok g olacakt r.
Kelamclarn, bu yetin tevilinde e itli grlere sahip olduklar an-
lalmaktad r. Netekim el-E 'arVnin "e er bir kimse '3');1; tr,..> vl ibaresin-

den maksat ;),;,1; j yani "Rabbnn sevabm muntaz rcbr",


bundan baka bir manya gelmez, derse, ona yle denilir" ibaresi altnda
mutezile kelmesma cevap verdii grlmektedir ki bundan, baz kelmc-
larm ayetin ru'yete delalet etme vasfnu kald rabilmek iin vjharfine, Ir)
ismine muzaf olabilecek ba ka bir mecrur isim takdir ettikleri anla hr. 5 "
Zoraki bir tevilden te gemiyen bu gr e kar el-E'ari u itirazda bulu-
nmutur: 514 E er siz jr, ) vj ibaresindeki apak manay tahrif ederek

t harfine ba ka bir ismi mecrr kllar ve ona Ir manas

verirseniz, ru'yetin nefyinde delil olarak kulland nz i t :v1


"gzler O'nu idrak etmezler" yetinde de ayn deiiklii yapmanz gerekir.
Yani burada da "gzler O'nu idrak etmezler" yerine mesela "gzler
O'nun sevab ru, yahut nimetlerini idrak etmezler" diyebilirsiniz. Tabiat yle
byle bir tevil, "gzler O'nu grmez" manas nda kendinize delil olarak
kullandnz bu ayeti elinizden karacakt r. Mamafih, her iki ayetin tevil
ve tahriften uzak olarak manalar gayet a ktr. Ne ikincisinde "gzler
O'nun sevabun idrak etmezler" denilebilir; ne de ilkinde "Rablarnun seva-
bn muntazrdr" denilebilir. Fakat biri "gzler O'nu idrak etmez", di eri
de "Rablarn grcdr (grr)" marasndadr ve "idrak" ile "grmek"
arasndaki fark ise zahirdir.

Kelnclarm tevilinde gze arpar], mhim noktalardan biri de vj

harfi ile birlikte kullanlan <'kik kelimesine intizardan "muntaz ra" (bek-

512 Bak: bn 11azm, KitM u'l-Fasl, III. 3.


513 el-Es'ar1, el- bane, s. 11.
514 Ayn yer.

178
leyici) mans vermeleridir. Ayetin cmle terkibi, Kur'n n uslb e hususiyet-
lerinden biridir. 5.);t; 6' .),;A; denilmi
f , ikinci ksmda

cerr ve mecrr ;;; ..));1; keliesine takdim edilmi tir. Burada L J, 5 .),:+1;
demek de mmkndr ve mana de imez. Buna gre ' .)1;1; nn ash olan

"nazar", J, J harfi ile Rabba tevcih edilmi tir. Dier taraftan, yine "nazar"
kelimesinin, ayetin ba nda yer alan 0 "yzler" kelimesi ile de ilgili
9
olmas, "nazar" n yzlerde bulunan gzlerle ve grmekle alakasn a dellet
eder. Ancak kelmc lar )j "eye bakt" manasma gelen ibareye
"eyi bekledi" mans vererek Arap dilinde hi kullan lmayan bir tabir
ortaya koymu oluyorlar. Halbuki nazar, "beklemek" manas nda kullanld
zaman J ,
harfi hi bir zaman o kelime ile gelmemi tir. Kur'nda bunun
pek ok rne ini grmek mmkndr. Mesela:

bi "Bir tek sayhadan ba kasn beklemezler". 5 "

;$;'5111.1 C.)1')I1 C.) (}% "Ille (azab edecek) meleklerin gelme-


sini mi bekliyorlar"" 6.

4:,,J9'51 1 jfi "Daha ncekilerin kanunundan ba kasn m


bekliyorlar" 5 ".

"Hediyeler gnderen Belks'n sznden"


elilerin ne ile dneceklerini bekliyorum" 5 ".

Kur'ndan buna benzer misalleri o altmak mmkndr. Hepsinde de


grlyor ki "nazar" kelimesi "beklemek" manas nda kullanld zaman
harfi zikredilmedi i halde, aadaki misallerden anla laca gibi, bu
kelime "bakmak" ve "grmek" manas nda kullanldnda JI harfi daima
zikredilmitir:

"Onlar sana bakar grrsn,


4-) s . .,Ji.a."?. 4/61
halbuki onlar gi'mezler"" 9.

515 Ysin. sresi 36, y. 49.


516 Edm sresi 6, y. 158.
517 Ftr sresi 35, y. 43.
518 Neml sresi 27, y. 35.
519 A.`rf sresi 7, y. 198.

179
L.. 1 19 "stlerindeki semaya hi bakmaddar m ?" 520 .

"Kyamet gn Allah onlarla


konumaz, onlara bakmaz" 52 '.
Btn bu misaller gsteriyor ki, kelmc larm ileri srdkleri iddialar,
tevil ve tahrifler, hi bir esasa mstenid olmay p, srf, Allah Ta'alann ahl-
rette grlece i inanc zerinde birle mi olan slami gr inkar edebil-
mek gayesine matuftur. Yine bu gaye ile, Kur'nda bulduklar bir baka
ayeti en kuvvetli delil olarak ileri srm lerdir. Bu ayet udur:
j k,z. . L3 ,A5":) ,k; `1 "Gzler O'nu idrak etmezler; O, gz-
leri idrak eder" 522.
Ayette geen "idrak" (yudriku' mn masdardr) kelimesini, kelmc lar
basit olarak "nazar" ve "ru'yet" manasmda alm lar ve yete "gzler O'nu
grmez; fakat O gzleri grr" manas vermi lerdir. Halbuki "idrak" keli-
mesini; manas nda "nazar" ve "ru'yet" le birlikte "ibata" ve "knhne va-
kf olma" manalar da yer alm bulunmaktadr523. Bu bakmdan gzler,
Allah' ahrette grecektir; fakat yukar daki ayetin de a ka belirtti i gibi,
- O'nu grse bile, idraktan, knhne vak f olmaktan aciz kalacakt r.

4. Hadisilere Gre Ru'yetu'llah

Kelmi meselelerden uzak olan ve zihinlerini bu gibi meselelerle me -


gul etmiyen hadisilerin, Kur'nda okuduklar ayetlerin ve Hazreti Pey-
gamberden rivayet ettikleri had,islerin zhir manalarma gre amel ettikleri,
bu manlar dnda, heveslerine uygun de iik ynler aramaa kalkma-
dklar, tevil ve tahrife giri medilderi, daha evvelki bahislerimizde de tebel-
lr etmi bulunuyordu. Bu itibarla biz, kelmc larda grd mz fikir de-
imelerini hadisilerde grmeyiz. Esasen baz dini meselelerde, bilhassa
inan ve itikad meselelerinde, ba ka trl d rlmesi de makul addedile-
mez.

Kur'an ve Hazreti Peygamber, yukar da zikretmi olduumuz ayet ve


hadisleriyle, Allah Ta'alan n ahrette gzle grlece ini ak bir ekilde or-
taya koymu tur. Buna ra men mesela Mutezili el-Murdar, Allah' n gzle
grlece ini syliyenlerin kafir olduklarn iddia etmi 524, Ebul-Huzey1 ise,

520 Kaf sresi 50, y. 6.


521 ili 'Inrn sresi 3, ay. 77.
522 En'am sresi 6, y. 103.
523 Ibn 11azm, Kitbu'l-Fasl, III. 2-3.
524 el-Ba ddi, el-Fark beyne'l-firak, s. 100.

180
O'nun kalple grlece ini ileri srm 525 , ancak eAbl d ve el-Fuvati'nin
iddetli itirazlar na maruz kalm tr ki bu son ikisi de mutezilenin ileri ge-
lenlerindendir. Muhtemelen Ebul-Huzey-1, bu itirazlardan sonra olacakt r,
kalple grmenin O'nu bilmek manas nda oldu unu da ilk grne ilave
etmitir.
Kelamelarda pek ok grlen bu e it fikir ayrhklar, bir bakma,
onlarn iinde bulunduklar dnce hrriyetine dellet edebilirse de, bu
hrriyet, dini ve bilhassa itikadi meselelere taalluk ederse, bunun ayn za-
manda, dinde ve akidedeki zay fha da dellet edebilece ini gznnde bu-
lundurmak gerekir. Ilerde daha geni bir ekilde zerinde duraca mz gibi,
hadisiler, kelamc lar bu zaviyeden grmler ve ok defa inanlar ndan
dolay onlar itham etmilerdir.

Hadisiler, Kur'an ve hadisin a k beyanlarna dayanarak ru'yete inan-


mlar, dier meselelerde oldu u gibi, bu meselede de muhalefet edenlere
kar iddetli itirazlarda bulunmu lardr. Mesela Ahmed bn klanbel, Allah-
in ahrette grlmeyece ini syliyen bir ahsa, kzgn bir ekilde "bunu sy-
leyen kimse kafirdir; Allah' n lneti ve gadab onun zerinedir. Allah Ta-
`l "yzler vard r ki, o gn terli taze Rablar n grecek" demedi mi? Ka-
firlerin o gn bu byk nimetten mahrum kalacaklar n bildirmedi mi? Bun-
lar, mminlerin O'nu greceklerine delil te kil eder" diyerek onu susturmu -
tur 526. Bir baka haberde yine Ahmed bn Hanbel yle demektedir: "Ceh-
miyye, Allah Ta`lnn ahrette grlmeyece ini syler Halbuki Kur'an
ve hadis, O'nun grlece ine dellet etmektedir"; "O'nun grlmeyece ini
syleyen kafirdir" 527 'Abdullah ibnu'l-Mubarek, yine ru'yet meselesinde "biz,
yahudi ve nasranilerin szlerini anlat rz, fakat cehmiyyenin asla" diyerek
yabanc din mensuplarnn gr ve inanlar nn mslmanlar ilzam etmi-
yeceini, fakat slam topluluu ierisinde tremi , mslman ad altnda,
yabanc grler getiren cehmiyyenin din iin byk tehlike te kil ettiini
anlatmaya al mtr.528 Hazreti Peygamberden rivayet edilen ru'yetle
hadisler hakknda sorulan Ebii Tbeyd el-Kas m bn Sallam, bu hadis-
lerin hak oldu unu, halkn, Hazreti Peygamberden itibaren onlar byk
bir dikkatle naldettiklerini syliyerek bu hadislere inanmak gerekti ini be-
lirtmitir. 529 mam Malik bn Enes ise, E,..)1;t; tr
ay-etini .r.)
eklinde tevil ettiklerini syleyen bir ahsa "yalan sylyorlar; k yamet

525 el-E'arl, el- MakM.lit, I. 206.


526 el-qeurrl, es- eri.`a, s. 254.
527 el-qeurri, e - eria, s. 255.
528 Ayn yer.
529 Ayn yer.

181
gn, kafirlerin O'nu grmekten mahrum kalacaklar n bildiren ayet ne
derler" diye mukabelede bulunmu tur.'"
Hadisiler, bu haberlerin de dellet etti i gibi, ahrette Allah Tdalann
grleceine inanmlar, fakat grme olay nn nasl cereyan edece ini, Al-
lah'n nasl tecelli edip onlara yan beyan zhir olaca n dnmemilerdir.
Hazreti Peygamber, O'nun ay n on drdnc gecede grl gibi grle-
ceini sylemi, fakat bu hususta fazla tafsilat vermemi tir. E er byle bir
tasilatn verilmesi, dinin icablar ndan olsa idi, her halde Peygamber bunu
terketmez, mslmanlara gerekli olan eyleri aklard. Bununla beraber,
kelmelarm ortaya att klar grler, Hazreti Peygamberin a klanmasn
gerekli grmedi i bu gibi konularda, mslmanlar n yine de ihtilafa d me-
lerine yol am , hatt bu ihtilaf, ru'yeti isbat edenler aras nda bile grl-
mtr.'n Mamafih, ru'yetin isbat ndan sonra, onun man ve mahiyeti ze-
rinde, mslmanlar aras nda ortaya kan bu ihtilflarm hadisilerle hi
bir ilgisi olmadma burada kesinlikle i aret edebiliriz. Bunlar daha sonraki
devirlerde, muhtelif mezheplere mensup ehli sunnet kelmcllarma aittir.
nk Kur'an ve hadis, ru'yetin vukubulaca n haber vermi olmakla be-
raber, onun mana ve mahiyetini bildirmemi tir. Bunu ara trmay, kelam
ehli zerlerine almtr; hadisiler ise kelamc deildir.
Allah Ta'alannn kyamet gn m'minler tarafndan grlece i ayet
ve hadislerle pheden uzak bir ekilde tebeyyn ettikten ve bu hususta
kelmclarla hadisiler aras nda ortaya kan birbirine z t grler anlal-
dktan sonra burada, yine ru'yetle ilgili olan ve hakk nda kesin bir hkme
varlamyan bir meseleye daha temas etmek istiyoruz. Bu mesele, Hazreti
Peygamberin mirac gecesi Rabb n grp grmedii hususunda sahabe, ve
daha sonra, hadisiler aras nda beliren tereddtlerdir.

Kufanda bu mevzu ile ilgili olarak u ayet gelmi tir: nj j: oT)

u ,rU "O'nu en son sidrenin yannda bir daha grcl"" 2.

Ayette "O'nu grd" manas m veren j.) fiilinin merl o "h" zamirinin neye
veya kime rci oldu u kafi olarak anla lamamaktadr. Bu hususta iki gr
vardr. Bazlar, zamirin Allah Ta'alaya, baz lar da Cebra'ile rci oldu unu
sylemilerdir. Keza Beyiavi, mezkar ayeti:o. tefsirinde "Cebra'll veya Al-
lah Ta'alay grd" demek suretiyle her iki gr e de iaret etmi tir.'" Za-
miri Allah Tafalaya atfederek Hazreti Peygamberin O'nu grd fikrini
530 bn Hacer, Fetbu'l-bari, XIII. 328.
531 Bak: Fetb.u'l-bri XIII. 328.
532 Necm sresi 53, y. 13-14.
533 Beyivl tefsiri, zikri geen ayet, s. 698.

182
savunanlar, bn Abbas'tan gelen rivayetlere dayan rlar. en-Nesa'inin sahih
isndla ve Ikrime tariluyle nakletti i bir habere gre !bn `Abbas "dostlu-
un brahim (A.S.), konu mann Masa (A.S.) ve ru'yetin. de Muhammed
(A.S.) iin olduuna hayret mi ediyorsunuz" demi , 534 et-Tirmiii ise u ha-
beri nakletmitir: bn 'Abbas, Muhammed (A.S.) in Rabb n grdn
syledii zaman 'Iklime, Allah Ta'ala. "O'nu gzler idrak etmez" demiyor
mu? diye sormu , bn 'Abbas ise u cevab vermi tir: Sana yaz klar olsun;
O, nuru ile tecelli etmi ve o da Rabbim iki defa grm tr. Bu ayet ise, gr-
me annda O'nu ihata etmenin mmkn olmayaca na delalet eder, yoksa
ru'yetin de i1. 535
Hazreti Peygamberin Allah Ta`May grmediini ileri srenler ise, Hz.
7iie'nin haberine istinad ederler. Bu haberi naldeden Mesrah der ki: A.i e-
nin yannda bir yere yaslanm duruyordum; bana dedi ki: Ey Eba
ey vardr ki, bunlardan birini syleyen kimse, Allah zerine en byk
yalan sylemi olur. Bunlar nedir, dedim O da "bir kimse Muhammed (A.
S.) in, Rabbn grdn iddia ederse, o, en byk yalan sylemi olur"
dedi. Bunun zerine yerimde do ruldum ve ona yle dedim: Ey m'min-
lerin anas, bak, acele etme; Allah Ta'ala. "O'nu apa k ufukta grd" 536 ve
"O'nu en son sidrede bir daha grd" 537 demedi mi? 7,..ie u cevab verdi:
Ben bu mesele hakknda Rasalu'llah (A.S.) a sora darn. ilkiyim. O, grd-
eyin Cibril olduunu ve onu, yarat lm olduu suretle bu iki defadan
baka grmediini syledi. itmiyor musun ki "Allah, be er ile ancak vahiy
yolu ile, yahutta perde arkas ndan konuur, yahut eli gnderir ve izniyle
dilediini vahyeder" 538 diyor. Her kim Allah' n elisinin, O'nun Kitabuidan
bir ey gizlediini iddia ederse, Allah'a en byk yalan isnad etmi olur.
Allah Ta'ala diyor ki: Ey Rasal, sana Rabb ndan gnderileni tebli et; e er
yapmazsan O'nun risaletini tebli etmemi olursun" 539. ncs de, her
kim, yarn ne olacan haber verdiini iddia ederse, Allah'a en byk ya-
lan' sylemi olur. Allah bu hususta da diyor ki: "Yer ve gklerde Allahtan
baka hi kimse gayb bilmez, de" 54.
bn 'Abbas ve `.Aie'clen gelen ve birbirine z t olan bu haberler, mese-
lenin kat'yetle tesbit edilememi olduunu gstermektedir. Di er sahabi-
lerden gelen haberler de a a yukar bu iki gr zerinde birle ir. Mesela,
534 bn Hacer, F ethu'l-b ri, XIII. 430.
535 Ayn eser.
536 Tekvir sresi 81, y. 23.
537 Necm sresi 53, y. 13.
538 rg sresi 42, y. 51.
539 M'ide sresi 5, y. 67.
540 Neml sresi 27. y. 65. Mezkur hadis iin bak: Muslim, Kitbu'l-iman, hadis No.
287.

183
Enes bn Mlik, bn `Abbs'n gr ne uyarak Hazreti Peygamberin Rab-
bim grdn sylerken Ebii Hurayra ve bn Mesfd gibi dier baz saha-
biler de, Hazreti Peygamberin Cibrili grd n syliyerek Hz. `ki e'lin
grne tbi olmu lardr'''. Mamafih, burada u hususa da iaret etmek
yerinde olur: bn Abbs'tar gelen baz rivayetler, Hazreti Peygamberin,
Rabbim "fu'd " yani kalbi ile grdn tasrih etmektedir. E er bu husus
dikkata alnacak olursa, bn Hacer'in de i aret etti i gibi, bn 'Abbs'n
isbat ile Hz. `.71ie'nin nefyi aras nda bir telif yapmak imkn hasl olabilir.
yle ki: Hz. `:-Aie, Hazreti Peygamberin, Rabbim gzle grd n nefyet-
mi, fakat kalple grm olup olamyaca hususunda hi bir fikir beyan
etmemitir. bn `Abbs ise, O'nu kalple grd n sylemitir. Bu bakm-
dan haberler aras nda bir tenakuzun bulunmad sylenebilir'''. Fakat ne
olursa olsun, deliller, bu mevzuda kesin bir hkm verecek kadar vnh ol-
mad gibi, meselenin mnaka asnda, ru'yetin nefyi veya isbat hususun-
da nsbet bir neticeye ula tracak evsafa da ship de ildir.

D. HALKU'L-KUR'A.N (KUR'.ANIN MAHLUK OLUP


OLMADI I) MESELESI

1. Kur'n ve Ijalku'l-Kur' n

Biz, byle bir meseleyi inceleme e giriirken, kullanm olduumuz bu


bal biraz garipsedi imizi itiraf etmek zorunday z. Bu husus, ileride ko-
yacamz hadlsle ilgili ba lk iin de aymyle vkdir. nk ne Kur'n ie-
risinde ve ne de Hazreti Peygamberden rivayet edilen hadisler aras nda,
Kur'nn mahlk veya gayri mahlk oldu unu, yani Allah Ta`l tarafn-
dan yarat ldn, yahutta O'nun zt yle birlikte ezelden beri mevcut bulun-
duunu kat'i surette ortaya koyacak vz h bir hkm yoktur. Bununla be-
raber, kat' yetle sabit olmu tur ki, Kur'n, di er baz peygamberlere gn-
derilmi olan byk kk bir ok mukaddes kitap gibi Allah Ta`ln n ke-
lmdr. Kur'nda bu hususu a k surette ortaya koyan pek ok Ayet vard r.
Mesel bunlardan baz lar unlardr:

.,ti (:)1 ) "Mriklerden biri


sana aman dilerse ona aman ver; ta ki Allah' n Kelmn (Kur'n) dinle-
sin"sas 111 (.515- 4:,) vi* ., "Allah'n Kelnum (Kur'n veya Kur'n

541 bn Hacer, Fetb.u'l-b ri, VIII. 430.


542 Ayn yer.
543 Teybe soresi 9, y. 6.

184
dan bir ayeti) de itirmek istiyorlar". 5" e t:a 4:9 3 "

(:) j,.104J ..A oi,LcipI. .lae .5,4 s- "Onlardan (yahudilerden)


,1331 r5
bir zmre vard r ki Allah' n Kelamm (Tev- rat ) dinlerler de ak llar aldk-
tan sonra bunu bile bile tahrif ederlerdi" 5"

Zikretmi olduumuz bu ayetlerde vahyolunan kitaplara "Kelmul-


lah" ismi tlak olunduu gibi, bu ismi daha geni bir mana ile ifade eden
"kelime" tabiri de, Kur'ncla s k sk yer alan hususlardan biridir:

41.tc "De ki: Rabb mn kelime (sz) leri iin deniz mrekkeb olsa da
ona bir misli daha ilave etsek, Rabb mn kelime (sz) leri tkenmeclen
nce denizler tkenirdi". 546 (.5k;
, cJA4
ul \,15-,::J..1;z; J. ,ST R o.W v . o ..l.c "Yeryzndeki btn a alardan
kalem, deniz de, arkas ndan yedi deniz daha ilave edilerek mrekkeb olsa
idi, Allah'n kelime (sz) leri yine de tkenmezdi"." 7 Bir ayette de Kitap
(Kur'an) ve "kelime" birarada kullan lm ve "kelime" ile Kur'an yetleri
kasdedilmitir as,
cJJ4:; 1 tA J.;
Lk,%: .1A 4 "Rabbmn Kitabndan sana ne vahyolunmusa oku, Onun
kelimelerini dei tirebilecek yoktur ve sen ondan ba ka bir melce bula-
mazsn.".5 "

Kur'an dnya ve ah ret hayat iin insanlara mjdeler getirmi tir. Bu


mjdelerin tahakkuk edece inden hi kimsenin phe etmemesi gerekir;
zira Allah va'detmi tir ve O va'dinden dnmez. Kur'an bu mjdeleri ve va'd-
leri birbiri arkas na zikretmitir. Bu hususta gelen ayetlerden biri yledir:
0,-*St
. 45_74 efi
"Dnya ve hiret hayat nda onlar iin mjdeler vard r. Allah'n kelimele-
rinde asla de ime olmaz. Bu en byk saadettir". 549 Bir ok ayetlerde Al-
lah, "kelam" ve "kelime" ile ayn manya gelen "kav]." kelimesini de zikret-
mi tir: 4,U ( L. "Benim yan mda sz de iti-
.5
544 Feth sresi 48, y. 15.
545 Bakara sresi 2. y. 75.
546 Kehf sresi 18, y. 109.
547 Lokman sresi 31, y. 27.
548 Kehf sresi 18, y. 27.
549 Ynus sresi 10, y. 64.

185
rilmez. Ben kullar iin zlim de de ilim vA 43,), 0 1. .411..kp

bk.,; "Allah'n dosdo ru bir va'di; Allah'tan daha do ru szl kim


olabilir ?". 551
Zikretmi olduumuz bu ayetler, Allah Tdalan n "Kelam" olduunu
ve Kur'a= da O'nun kelm ndan ba ka bir ey olmadn ak bir surette
ortaya koymaktad r.
Yukarda bu bahse girerken, ne Kur'an yetlerinde ve ne de hadisler-
de, Kur'nn mahlisk veya gayri mahlk oldu una dair her hangi bir hkme
rastlamad mza iaret etmi tik. Bununla beraber, Kur'n n Allah'n Ke-
lm olduu ve bu kelmn O'nun zat ile kim bulundu u hesaba katlrsa,
Kurann mahlak oldu unu ileri srmek olduka gle mi olacaktr. Bu
hususa adalet eden ba ka ayetler de vard r:

ni I4 "ti (Hitap Hazreti Peygamberedir:) "Seni


-UI .1 9 ""
(emir ve nehiyleriyle vdd ve vdidiyle slam dininin esasn tekil eden) bir
errate memur k ldk; ona tabi ol, bilmeyenlerin heveslerine uyma"." 2
Grlyokiaetzgn/j1(l-mr)keis,AahTdlunkem
veya bu kelarad,an olan ve erratm kayna n te kil eden Kur'na adalet
etmektedir. Bu ayetin hemen nnde yer alan bir ba ka ayette de yle
denilmektedir: . L 0,1;.,:,.T
A'jll v "Onlara "emr" (din) den a k deliller
4 e
"--> ...

de vermitik" 5" Bir baka ayet: I t...) L9t, J,5-" ./ ...17 "O, Rabb run emriyle
her eyi helak eder". 5 " Allah Tdala bir eyi yaratmak iin nas l c (ol) diye
emreder ve o da hemen olursa, olan bir eyi de ayn ekilde bir emirle helk
eder ve bu emir, O'nun kelmndan ba ka bir ey deildir. Netekim bu
husus, Kur'nd,a a k olarak belirtilmi tir: jI 0 L.,5 ji

"Bir eyin olmas n dilediimiz zaman, szmz, ancak


43 J
ona "ol" dememizden ibarettir; o da hemen olur"" 5
Misal olarak bir kan zikretti imiz bu yetlerden anla lyor ki, "emr"
kelimesi, hazan emir ve nehiylerle e itli meseleleri iine alan "din" mana-
snda kullanld gibi, Allah Tdalann kel:am veya kavli manalar nda da
550 R.af sresi 50, y. 29.
551 Nisa' sresi 4, y. 122.
552 Csiye sresi 45, y. 18.
553 Csiye sresi 45, y. 17.
554 AlAf sresi 46, y. 25.
555 Nall sresi 16, y. 40.

186
kullandmtr." 6 Eer bu manda Allah Ta`ln n bir eyi yaratmak veya
helk etmek diledi i zaman, "kelm" yahut "kavl"i ile tezahr eden "emr"i-
ni gznnde bulundurursak, "emr"in yaratmaktan ayr bir ey olduu ve
vccl bulmann, bu "emr" ile kim bulundu u hemen anlalr. Netekim
bir yette yle denilmektedir:- 14.1 "Haberin olsun ki yarat-
.., J Le
mak ve emretmek O'na mahsustur"." 7 Bir baka yet de yledir:
"Eninde de sonunda da emir Allah' ndr"." 8
Cf4 .Y4..A1
Yani mahllcat yaratmadan nce de sonra da emir O'nundur." 9 Bu
aklamalardan sonra unu istidll etmemiz kolayla m olacaktr: Emir
Allah'a mahsustur; onunla diledi i zaman diledii eyi halkeder; yahutta
helk eder. Onun, Allah Ta'lln n ztyle kim olmas tabiidir. E er biz
bu emre emrinde olduu gibi O'nun kelm dersek, ayn hkmn bu
kelm iin de cri olmas gerekir. Buna gre emir veya kelma mahlktur
demek hatal olur ve emirlerinin teselsln gerektirir. 56
Netice olarak, Kur'n n mahlk veya gayri mahlk oldu una dair yu-
karda iaret etti imiz ak ve kat'i bir nass n bulunmamas keyfiyetini bu-
rada tekrar etmekle beraber, baz yetlere dayanarak yapt mz aklama-
lardan da, Allah' n Kelmndan ibaret olan Kur'n n mahlk olmadn
istidll etmek akla daha yak n gelmektedir.

2. Hadis ve Halkn'l-Kur'n

Hicri birinci asrn sonlarna doru ortaya kan Ivalku'l-Rur'n mese-


lesi hakknda, Hazreti Peygamberden rivayet edilen hadisler aras nda her
hangi bir hkme rastlanmamas n garib kar lamamak gerekir. Bununla
beraber, Kur'n n Allah kelm olarak mslmanlar zerinde b rakt te-
sir, hi bir eyle llemiyecek kadar byk olmu tur. phesiz bunda, Haz-
reti Peygamberin zaman zaman Kur'n hakk ndaki beyanlar da byk
rol oynamtr. nk o, bir peygamber olarak kavmi aras ndan seilip is-
lm dini esaslar m tebli etmekle grevlendirildii zaman, etrafnda top- .

lanan ilk mslmanlar, ona byk bir gvenle ba lanmlard. Vahiy ok


defa onlarn gzleri nnde cereyan ediyordu. Her hangi bir m kille kar-
556 Kur'nda pek ok geen bu kelimenin 13 e itli manya delalet etti i misalleriyle
el-Beyhaki tarafndan zikredilmitir. Bu hususta bak: el-Esm' ve' - fat, s. 227-8.
557 A`rf sresi 7, y 54.
558 Rm sresi 30, y. 4.
559 el-E'ari, el- bne, s. 19-20.
560 Yani Allah'n "kun" emri e er mahlk olursa, nce bu emri yaratmak gerekecek
ve bunun iin mukaddem bir "kun" emrine ihtiyac has l olacaktr. Bu suretle emirler birbirini
takip edip gidecektir.

187
latklar zaman, Hazreti Peygambere ko arak ondan yard m talebinde
bulunuyorlar ve bir ok hallerde de m killerin hani iin yeni vahiylerin
gelmesini bekliyorlard . Kur'an yetlerinin onlar zerinde b rakt tesir,
beer kelm nd,an olan her hangi bir nesir veya naz m halindeki yaznn b-
rakt tesirle kyas kabul etmiyecek kadar sonsuzdu. Hazreti Muhammed'i
ocukluundanberi ok iyi tan yorlard. O, ne bir air ve ne de kabilesi ara-
snda byk hret yapm bir hatipti. Fakat do ru ve gvenilir bir kimse
olduundan da hi kimse phe etmiyordu. Bu sebeble ona "emin" lakab n
takmlard. te imdi byle bir kimse, Allah'tan ald vahiyleri tebli edi-
yordu ve bu vahiyler, ne kuvvetli bir airin ve ne de hretli bir hatibin sy-
liyebilecei szlerdi. Daha do rusu bunlar, bir be er kelam deildi. Mrik-
ler de bunu byle anl yorlar ve Hazreti Peygamberden asil korkular bu se-
bepten ileri geliyordu. Yoksa onun, kavmini slama davet ederken okudu u
ayetler, en az ndan cahiliye devrinde hret yapm air ve hatiplerin sz-
leri ayarmda olsa idi, belki hi kimse, zerinde durmayacak, onun ilahi cez-
besine kaplmayacakt. Halbuki bu szler, dinleyenleri teshir ediyor ve Haz-
reti Peygamberin, bunlar n alemlerin Rabb ve yaratcs olan Allah'n sz-
leri olduu hakkndaki beyanlarma halk inandryordu. Mslmanlarn
saylarnn gn getike artmas , irklerinden dnmek istemeyen Kurey -
lileri ileden karyor ve Hazreti Peygamberin, kendisine vahyolunan a-
yetleri halka tebli etmesine mani olma a alyorlard. Fakat btn gay-
retleri bo a kyordu. Nazil olan ayetler, k sa bir zaman ierisinde nce ms-
lmanlar aras nda yaylyor, sonra da mriklere intikal ediyordu.
Mslmanlar iin, m rikler ynnden gelebilecek tehlikenin artt
ve Hazreti Peygamberin, ne olursa olsun bertaraf edilmesi gerekti ine ina-
nld sralarda, bir hacc mevsiminde Hazreti Peygamber, mslmanlara
yle hitap etmiti: 81 :,)1 jI

.316- "Beni kavmine gtrecek bir kimse yok mu? Zira Kurey , Rabb-
mn tebli etmeme mni oluyor" 561. Aradan ok gemeden hicret
vukubulmu , Hz. Peygamber mslmanlarla beraber Medine'ye getmi
ve orada ilk slam Devletini kurarak tebli lerini tamamlamtr.
Kur'mn insanlar zerindeki tesiri, slmiyetin ksa bir zaman ierisin-
de yaylp kklemesini salamtr. Hazreti Peygamberin, zaman zaman
bu konudaki konumalar da bu tesiri daha kuvvetlendirmi tir. Mesela bu
hususta yle diyordu: s,,je 4.541 j ,C)1 c....> 4:)U

;t15k,, Zy* "Szlerin en gzeli Allah'n

561 Eb IMvi,ocl, II. 536. ed-Wrimi, II. 440.

188
Kitab , hidayetin en hayrls Muhammed'in hidayeti, i lerin en kts
ise muhdesat (sonradan ihdas olunanlar ) d r. Her bidat dalalettir" 562 .
1.4515- ..U1
- j tA9 4,,,k5" LI
A,531 (.51/45" ci A t,4
I i
"Allah katnda hi bir kelm kendi kelm kadar yce de ildir.
Kul, Allah'a, O'nun kelmndan daha gzel bir kelm ile hitap etmemi -
tir"" 3 CW AZ>.
' (.9 L "Allah'n kelammn
mahliikat zerindeki fazileti, Allah' n mahlakat zerindeki fazileti gibidir" 5".
or 31.,*-L. l4.15" J ;
" "Bir eve inen kimse, Allah' n halketti i
4.9
eylerin errinden, noksandan ari tam kelimelerine s mrm derse, o evden
ayrlncaya kadar hi bir ey ona zarar vermez" 565 .
te ilk mslmanlarn Kur'an hakkndaki telakkleri, onu okuduldar
veya dinledikleri zaman, ilerinde duyduklar ilahi hitabn azameti ile Haz-
reti Peygamberin, zaman zaman bu Kitab hakk nda yapt beyanlarm,
zerlerinde brakt tesirin inan ve iman dolu bir muhassalas idi. Bu se-
beple Kur'a= "Kelamu'llah" oldu unu sylyorlar fakat bu kelm n, mah-
lk veya gayri mahlk olabilece i onlar iin bir mesele te kil etmiyordu.
Ne bizzat Kur'an ve ne de Hazreti Peygamber, byle bir mesele ortaya koy-
mamlard. O halde bu, bir inan ve iman meselesi de ildi.
Birinci asrm sonlarna kadar mslmanlar aras nda hkim olan bu kanaat
Emevi Halifelerinden Mervan II. (127-132 H. /744-749) nin mrebbii ve anas -
nn karde i olarak tannan Ca'd ibn Dirhem'in zuhur edip Kur'n n mahlk
olduu grn yaymaa ba lamasyle sarslm ve mslmanlarn ittiha-
d bozulmutur. Her ne kadar Ca`cl, 'Irak emiri taraf ndan, bu grnden
dolay ldrlm ise de, o sralarda ortaya kan mutezile kelamcdar, ayn
gr benimseyerek, onu sistemli bir ekilde mdafa etme e ba lamlar-
dr. Ilerde, kelamc lar elinde geli en halku'l-Kur'an inanc rur, mslman-
larn ve bilhassa hadisilerin ba larna ne gileler at n ayrca inceleye-
ceiz.
562 el-Buhri, VII. 96, VIII. 139; Muslim, Kitbu'l-Cuma, Hadis No. 43-45.
563 ed-Warimi, II. 440.
564 Ayn eser, II. 441.
565 Muslim, Kitbu z-zikr, Hadis No. 54. Hazreti Peygamber bu hadisinde Allah' n ke-
limeleriyle, O'nun kelmm veya Kur'm kasdetmi tir. el-Hattbrnin a kladna gre, Ah-
med ibn Hanbel, "Allah'n tam kelimeleri" ibaresiyle Kur'n n gayri mahlk oldu unu istid-
l1 ederdi. Zira byle olmasa idi Hz. Peygamber, mahlk ve noksan olan bir kelma s mmaz-
d. Kelimelerin tam olarak tavsif olunmas , onlarn mahlk olmadklarna dellet eder; bak:
Ma`limu's-Sunen, IV. 332-3.

189
3. Kelm lmi ve ljalku'l-Kur'an

Yukarda s fatlar meselesini gzden geirirken keln clarn Allah'n


sfatlarn nefyederek ortaya bir ta'til akidesi getirdiklerini ve bu arada suht,
riM, irade, kelam, kerahet, 'adi, halk, r zk, ihya' ve imate gibi baz fil sfat-
larnn, Allah Ta`alann kadim s fatlarmdan olmay p, bunlarn hacet ann-
da muhtelif fllerine uygun olarak vcut buldu u, yani Allah tarafndan
yarat ld grn ileri srdklerini kaydetmi tik. Kelamcdar, bu suretle
sfatlarn mahlilk ve muhdes oldu unu iddia ederken, o s ralarda Ca'd bn
Dirhem tarafndan yaylm olan jalku'l-Kur'an akiclesi de, onlarn bu sa-
hadaki faaliyetlerini kolayla trm bulunuyordu. nk halku'l-Kur'an
inanc, hakikatte tatil akidesinin bir neticesi idi. Her ne kadar Ca`d, bn
Dirhem'in felsefesini btn teferrat yle tesbit edemiyorsak da, onun s fat-
larn nefyi meselesinde de baz eyler bildiini ve gerek bu meselede ve ge-
rekse halku' -Kur'an meselesinde temasa geti i Cehm bn afvana telkn-
lerde bulundu u grlmektedir. Ne varki bu bilgi, ba langta ok basit idi
ve henz tekemml safhas na girmemi bulunuyordu. Daha nce de zerin-
de durdu umuz gibi, mutezile kelncs Ebu'1-Huzey1 zaman nda, felsefe
kitaplarnn altnda bu e it fikirlerin sistemli olarak mdafaas na ba-
lanm ve ilk mdafiler, onlarn ilk mucitleri yerine kim olmu lardr.
Kelamclarni iddialarna gre, sz veya kelm, seslerden ve harflerden
mteekkildir; cri oldu u mahal de dildir. Bu sebeple onun, ilim ve kudret
gibi, Allah'n zat olan sfatlardan olmas na imkan yoktur; ya cisimdir, ya
arazdr. Ancak bu konuda, aralar nda tam bir ittifak has l olmam , el-E`a-
rinin akladma gre, birbirinden farkl alt gr ortaya kmtr566: 1-
Allah Ta'alann kelm bir "ey" dir; bu ey mahlOktur, araz ve cisim de-
ildir. 2- Mahlaatn kelm arazd r ve hareketten ibarettir. nk bu g-
r savunanlarn nazarnda hareket olmayan araz yoktur. Allah ta'alan n
kelm ise cisimdir. Bu cisim, kesik, birleik ve iitilen seslerden ibarettir.
Bu, Allah'n fili ve halkdr nsann okuyuu, onun fiilidir; bu okuma da
harekettir ve Kur'ndan ayr dr. Bu grn sahibi en-Nazzam'dr. Ona
gre, Allah'n kelammn iki ayr mekanda ayn anda bulunmas imkansz-
dr; fakat bu kelm Allah Ta'alan n yaratt mekandadr. 3- Allah Ta'ala-
nn kelm, O'nun mahlOkudur, cisim de ildir. Ayn anda bir ok mekan-
larda bulunmas mmkndr. Bir kimse onu okudu u veya yazd zaman
bu kelm, onun okuyu u veya yaz ile birlikte bulunur. Bu grn sahibi
ise Eb'l-Huzey1 ve arkada lardr. 4- Kelmullah arazd r; mahlktur. Ayn
anda muhtelif yerlerde bulunmaz. Allah' n onu yaratt yerden ba ka bir
yere intikali inkanszclu. Bu gr Cafer bn Harb ileri srmtr. 5- Kur-

566 Bak: el-E 'ari, el-MakMt, I. 181 vd.

190
an arazd r. Araz, iki ksmda mtalaa edilir: Birincisi, diri olanlar n. filleri-
dir. kincisi, llerin flleri olup bunlarn yaptklar eyleri dinlerin yapmas
imkanszdr. Kur'n yap lm olan bir eydir ve arazdr. Hakikatte onu, Al-
lah'n yapm olmas imkan yoktur; nk araz, Allah Ta` alan n fllerin-
den de ildir. 0 halde Kur'n iitildii yerin fiilidir; e er aatan iitilmi se
aacn fiilidir567. Bu grn mmessili Mdammerdir. 6- Kelamu'llah arazd r,
mahlktur; ayn anda bir ok yerlerde bulunmas mmkndr.
Mutezile kelmc lar, Kelamu'llahn harf olup olmad meselesi ze-
rinde de ihtilaf etmi ler, baz lar bu kelmn harflerden ibaret bulundu u-
nu, dier bazlar ise harf olmad n iddia etmilerdir.'"
Yukarda nakletti imiz bu eitli grlerden anla lyor ki, kelmc-
lar Allah Tdalann kelmn tamamiyle felsefi a dan inceleyerek, nce o-
nun araz veya cisim oldu unu ileri srmler, buradan mahlk ve muhdes
olduu neticesine ula mlardr. Ancak bazlarna gre, Allah Tdal, arazi
yaratmaa kaadir olamad iin O'na kelammn yarat cs demekten imti-
na etmilerdir. Bunlara gre arazi cisimler yarat r; bu da ya cisimlerin tabi-
atndandr; ate in yakmas, gnein stmas gibi; yahutta ihtiyaridir; hay-
vann hareket ve sknu
Allah Tdalamn kelm mahlk ve muhdes olunca, Kur'n n da mah-
Ilk ve muhdes olmas gerekir; nk Kur'an, O'nun kelm dr. Fakat Al-
lah'n, kelmn yaratt mahal, zat olamaz; yani bu keln . O'nun damdan
scliir etmez. Aksi halde Zatu'llah, mahlk ve muhdes olan kelma mahal
olurdu.'" Netekim Allah Tdala, Masa (A.S.) ya hitap etti i zaman kelm-
n bir aa zerinde yaratm ve Masa (A.S.) a atan gelen bu sesi i itmi-
tir. 57'

Kelmclarn Kur'n hakknda ileri srdkleri bu gr lerin mene'i-


nin, ne Kur'n ve ne de Hazreti Peygamberin hadisleri oldu unu iddia et-
mek gtr. Bu hususta iddialar na delil olabilecek her hangi bir ayet veya
hadis bulabildikleri zannedilemez. Bununla beraber, tevil ve tahrif faaliyeti
hatrlanacak olursa, kelmc larn bu konuda da glk ekmedikleri grlr.
ilerde daha geni bir ekilde zerinde duraca mz talkul-Kur'anla ilgili
imtihanlarm birinci derecedeki mes'al Halife el-Me'man'un, kelme larm
mmessili olarak Kur'nn mahlak ve mandes oldu unu bir yete dayana-

567 Mutezile kelmelar, Allah'n Hz. Miis ile dorudan do ruya konumadn, fakat
kelm bir aa zerinde yaratt n iddia etmilerdir.
568 el-E'arl, el-Maklt, I. 184.
569 Bak: el-Ba drdi, el-Fark beynel-firak, s. 92.
570 el-Gazali, el- ktisd s. 115.
571 bn klazm, Kitbu'l-fasl, III. 5.

191
rak isbata konumas bunun ak delilini te kil eder. Haliferin ileri srd
ayet udur: L j.c. "Biz, onu Arapa Kur'an k ldk". 572 Bu yete
dayanan Halife, sonra da der ki: "Allah' n kld her ey O'nun mahlisku-
dur". phe yoktur ki kelmc lar, Kur'nda pek ok geen j Ay. "cal." ke-
limesinin daima yaratmak manas na gelmediini ok iyi bilirler. Fakat yu-
karda zikretti imiz ayeti iddialarnn en kuvvetli delili olarak kullanabil-
mek iin bu ayette geen "cal" kelimesine "yaratmak" manas vermek zo-
runluluunu kendilerinde hissetmi lerdir. Biz bu meseleye ilerde tekrar dn-
mek zere, kelamc lar taraf ndan Ortaya at lan, halku'l-Kur'an gr nn,
mslmanlar aras nda ne gibi karklklara sebep oldu unu ve islam akai-
dinde nasl byk sarsntlar yaratt n gzden geirece iz. Tarihte "mil-
ne" tabir edilen bu devir, kelm ehlinin siyasi iktidar ele geirmesiyle ba -
lam ve iktidarda kald klar mddete, tamamiyle felsefeye dayanan aki-
delerini, Kur'an ve hadise dayanan islam akaidine hakim k lmak gayesini
gtmlerdir. Bu gayeyi tahakkuk ettirebilmek iin, Islam akaidinin
mdafas m zerlerine alm olan hadisilere kar , iddetli bir mcadele kam-
panyas amlar, hapis, krba ve lm tehditleriyle en a r ikenceleri on-
lara reva grm lerdir. Biz bu olaylar , tarihi seyri ierisinde fazla teferrua-
ta girmeden inceleme e alacaz.

4. Kelamedarm, ljalkul-Kur' n Meselesinde


Hadisileri imtihana ekmeleri (el-Mihna)

a. el-Me' nCn Devri (198-218 H.)


Daha nceki bahislerimizde de kaydetti imiz gibi, Hicri ikinci asr n
balarnda Emevi halifesi Mervan II. (127-132 H. /734-749) nin mrebbii ve
anasnn karde i Ca'd bn Dirhem, Kur'a= mahlk olduu grn ilk defa
mslmanlar aras nda yayma a balamt. Bu ahs, Irak Valisi ljalid bn
`Abdillah el-Kari tarafndan bir bayram sabah ldrlm olmakla bera-
ber, 573 yaym olduu fikirler, ksa bir zaman ierisinde kk salmt . Baz
`Abbas): halifelerinin bu e it fikirlere kar iddetli davranmalar sebebiyle,
dier Kur'ni meseleler gibi, Kur'a= mahla oldu u fikri de a ktan aa
yaylamam , daha do rusu, bu fikrin taraftarlar , her eyden nce kendi
balarn korumak endi esi iinde bulunmu lardr. Bu halifelerden bilhassa
Hariin er-Re id, byle fikirlere kar hi msamaha gstermiyordu. bn Ke-
skin isnad vermeksizin nakletti i bir habere gre, Halifeni odasna giren
baz kimseler, onu, nnde boynu vurulmu bir cesedin kafas nda klcnn

572 Zubruf sresi 43, y. 3.


573 bn Keir, el-Bidye ve'n-nibye, X. 19.

192
kanlarm temizlerken grm lerdi. Halife er-Re id diyordu ki: "Onu, Xur-
ann mahlk olduunu syledii iin ldrdm ve bu suretle Allah'a daha ya-
kn olmak istedim" 574. Mutezile eyhlerinden murci'i Bi r bn Gyas el-Me-
risi (O. 217-18 H. /832-33), Hanefi imamlar ndan Eb Ylisurtan Fkh ren-
mi, Hammad bn Seleme, Sufyan bn Tyeyne ve daha baz hadisilerden ha-
dis dinlemi, sonra da Kelam ilmi ile megul olmaa ve e-Safi'inin kelm
terketmesi hususundaki tavsiyelerini de reddederek Kur'n n mahlk oldu-
u fikrini yaymaa balamtr575. Halife er-Re id, Bir el-Merisrnin Kur'an
hakkndaki bu faaliyetlerini haber ald zaman yle demiti: "Bi r'in, Kur-
ann mahlk olduunu iddia eden szleri kula ma geldi. Allah'a kasem ede-
rim ki, eer onu ele geirmek bana myesser olursa, imdiye kadar hi kim-
seyi ldrmediim bir ekilde onu ldrece im" 576 . Bir, Halifenin kendisi
hakkndaki bu grn haber ald zaman ortadan kaybolmu ve muhte-
melen onun lmne kadar 20 sene mddede saklanmak zorunda kalm -
tr577 .

Halife er-Re id'in lmnden sonra yerine geen o lu el-Emin'in ksa


devam eden hilafeti zaman nda durum deimemitir. Fakat di er o lu el-
Me'mn'un hilafeti, daha ncekilerden ok farkl bir devir getirmi , bu de-
vir, kelmcdarm hadisiler zerindeki bask ve tahakknderini siyasi yol-
lardan zafere ula trmtr.

Halife el-Me'mn, e itli ilimlere kar byk sevgisi olan bir kimse
idi. Babas er-Re id, Haim bn Bir, Eb Mu'aviye ei-2arir, `Abbad ibnu-
l-e Avvam, sma`il bn `Uleyye, Haccac bn Muhammed el-A`ver gibi kim-
selerden hadis rivayet ediyordu. Sylendi ine gre, mteaddit halifeler ara-
snda 'Osman bn "Affan'clan sonra Kur'an' h fzetmi olan ikinci Halife idi"'
Felsefi ilimlere kar da byk meyli vard . Bu hevesle tesis etti i "Daru'l-
Hikme" de "Rm" diyarndan getirttii kadim Yunan felsefesine ait kitap-
lar tercume ettirip bunlar mutezile ve cehmiyyenin istifadelerine sunuyor-
du 579 . Sk sk tertip etti i mnazaralarda, mutezile imandan byk mevki
igal ediyorlard. Bu imamlardan Sumame bnu'l-E ras, Ebu'l-Huzey1 el-
`Allaf ve Bir bn Gyas el-Merisi'nin Halife zerindeki tesirleri pek byk-
tm. te bu hava ierisinde el-Me'mn, ilk defa 201 H. /816 senesinde 'Ali
oullarndan 'Ali er-Razryi veliand olarak ilan etmi , 'Abbasi almederinden
574 Ayn eser, X. 215.
575 Ibn Hallikn Vafeytu'l-A`yn, I. 251; Ibn Kesir, el-BidAye, X. 281.
,

576 W. M. Patton, Ahmed bn ljanbel The Mihna, s. 92.


577 Ayn yer ve Ibnu'l-Cevzi, Men 4 - b Ibn klanbel, s. 308.
578 Ibn Kegr, el-Bidr ye, X. 275.
579 el-Mahrizi, el-tl tat, IV. 183.
580 el-BaWdi, el-Fark. s. 104; Ibn Ke ir, el-Bidi ye, X. 275, 279, 281.

193
olan siyah renkli elbise yerine ye il renkli elbise giymek ve sonra da 'Ali bn
Ebi Talib'i, Eb Bekr, `mer ve 'Osman'a takdim ve tafdil ederek te eyyd
gstermitir"i.
Halifenin, bir taraftan i`a mezhebine meyli, di er taraftan mutezile eyh-
lerinin halife zerindeki tesirleri, onun, 218 H. /833 senesinde Kur'n n mal-
lk olduunu resmen ilan edip muhtelif vilayetlerdeki millerine hadisile-
rin ve fkhlarn Kur'an zerinde imtihana ekilmeleri, daha do rusu, Kur-
ann mahlk olduunu ikrar etmelerinin temini emrini vermesine vesile oldu.
1. el-Me'man'un. mtihanla Ilgili lk Mektubu
O sralarda (218 /833) Tarsus'a do ru Rum seferine km olan ve er-
Rakka'da bulunan Halife el-Me'mn, ilk mektubunu Ba dad'taki nibi
shak ibn, Ibrahim'e yazd . Bu mektupta yle deniliyordu:
"Mslman imamlaryle halifelerinin, Allah' n kendilerinden muha-
faza etmelerini istedi i dinin tatbikinde ve kendilerine terkedilmi olan n-
bvvetin miraslar nda ictihadda bulunmalar , zerlerine ald klar ilmi nakl,
teb'alar na hak ile muamele ve Allah' n taati iin nclk etmeleri, bu imam
ve halifeler zerindeki Allah' n haklarndandr. Allah Halifeyi do ru yolda-
ki azmind,e ve teb'as yle ilgili hususlardaki adaletinde rahmet ve minnetiy-
le muvaffak klmak ister. Emiru'l-mu'minin unu gayet iyi bilir ki, teb'an n
haiyesinden olan ekseriyet ve a a tabaka, Allah'n dellet ve hidayet ma-
nalarnda istidlali, fikri, gr olmayan, ilim nurundan k almyan bir
tabakadr; bu tabaka, Allah' n cahili olan, O'nu gz grmeyen, dininin
gereklerinden, tevhidinden, imar mdan uzaklam , adalet etti i aklk-
lardan, O'nun yolunda gitmenin gereklili inden yz evirmi , O'nu hakky-
le takdir etmekten, knhne vak f olmaktan, kendisiyle mahlkat arasn
ayrmaktan, grlerinin zayfl , akllarnn azl , tefekkr ve tezekkr-
den uzaklklar dolaysyle aciz olan bir tabakad r".
"Bunlar, Allah ile O'nun Kur'ndan indirmi olduu hususlar msavi
klmlar, hepsi birden, onun (Kur'n n) kadim olduu, Allah'n onu halk,
ihdas ve icad etmedii fikri zerinde ittifak etmi lerdir. Allah Ta'ala g s-
lere ifa, m'minlere rahmet ve hidayet k ld kitabnda demitir ki: "Biz
onu Arapa Kur'an. kldk"; 582 Allah'n kld her ey O'nun mahlkudur.
Yine demitir ki: "Semavat ve arz , karanlk ve ntiru yaratan Allah'ad r hamd"'
"Elif, lam, ra. yle bir Kitap ki yetleri muhkemle tirilmi , sonra be-
yan edilmi ve Hakim ve Habir olan (Allah) taraf ndan gnderilmitir"" 4
581 bn Kesir, el-Bidye, X. 247, 275.
582 Zubruf sresi 43, y. 3.
583 En`m sresi 6, y. 1.
584 Hild sresi 11, y. 1.

194
her muhkem mufassaldr ve onun bir muhkimi ve mufass l vardr; Allah,
Kitab nn muhkim ve mufass ldr, yani halik ve maciclidir. Sonra; bat l
yolunda mcadeleye giri en bu kimseler.. (herkesi) kendi inanlar na ar-
maya ba ladlar ve kendilerini Sunnete nisbet ettiler. Kitabu'llah n her fas-
hnda onlarn szlerini ibtal eden, davalar n rten, mezheblerini redde-
den kssalar vard r. Bununla beraber onlar, kendilerini, hak, din ve cemaat
ehli olarak izhar etmi ler, ba kalarnn, batl, kfr ve frka ehlinden olduk-
larn ileri srmlerdir. Bu suretle halka ynelmi ler ve bununla cahilleri
kandrmlar, neticede yalan yolda giden, Allah'tan ba kasna hua duyan
ve dinden ba kasna sarlan kimseler, onlarn nazar nda iyi grnerek, ada-
let ve riyaset trsne brnerek onlara uyma a, kt grlerini benim-
semee meyletmi ler, hakk btdlar iin terketmi lerdir; dalletleri iin
Allahtan ba kasn sr dostlar edinmiler ve bu suretle onlar n tezkiyeleriy-
le ahadetleri kabul olunmu , Kitap alkam, dinlerinin, vcutlarnn, niyet
ve gerek gr lerinin fesad zerine tatbik olunmu tur. Bu, onlarn ynel-
dikleri ve ynelmelerini istedikleri gaye idi. Mevlalar zerine bir yaland ;
halbuki Allah zerine yalan sylememeleri iin onlardan misak al nmt
ve onlar, Kitab n iindekileri biliyorlard . Bunlar, Allah'n kulaklarn sar,
gzlerini kr etti i killselerdir. Kur'an' iyice anlamazlar m ? Yoksa kalp-
leri zerinde kat kat kilitleri mi var?". 585
"Emiru'l-mu'minin unu grmtr ki, bu kimseler, halkn erleri,
dalletin reisleri, tevhidden en az hazz , imandan en az nasibi olan cehalet
hammallar, yalancln nderleri, evliyalar hakknda konuan iblisin li-
sam, Allah' n dini ehlinden olan d manna kar iddetli doruluunda it-
ham, ahadetinde skat olunma a layk, szne ve i ine gvenilmeyen kim-
selerdir. Amel, her eyden nce ancak yak n hasl olduktan, yakn de ancak
Islam gere inin tekemmlnden ve tevhide huliis ile ba landktan sonra
mmkn olur. Doru yoldan, Allah'a ve tevkidine inanma hazz ndan mah-
rum olan kimse, amel ve ahadetinde, niyet gibi sir meselelerde de dala-
let ve karanlk iinde olur. Emiru'l-mu'minin, unu kasemle bildirir ki, s-
znde tabiat icab yalana en ok ba lanan ve ahadetinde bt la en ok
sarlan kimse, Allah'a, vahyinde en ok yalan syliyen ve Allah' gerek bil-
gi ile bilmeyen kimsedir. Allah' n hkmnde ve dininde ahadeti reddolun-
maa en ok layk olan kimse, Allah' n, Kitab zerine gelen ahadetini
red ve bat l gr ile Allah'n hakkna bhtan eden kimsedir".
"Yanndaki kadlar' topla ve onlara, Emiru'l-m'mininin sana yaz-
d bu mektubu oku; Allah' n, Kur'an' halk ve ihdas meselesinde gr ve
inanlarn anlamak maksad yle imtihanlarma ba la. Onlara unu bildir ki,

585 Bak: Muhammed sresi 47, y. 23-24.

195
Emiru'l-mu'minin, i inde yardmcya muhtac de ildir; Allah' n kendisine
teslim ettii ve muhafazas n istedii teb'as nn ilerinde, dinine, tevhidinde-
ki samimiyetine ve do ruluuna gvenilmiyen kimselere gvenmemektedir.
E er bunu (Kur'a= mahlak oldu unu) ikrar ederler ve bu i te Emiru'l-
mu'minine tbi olurlar ve hidayet ve necat yolunda bulunurlarsa, kendile-
rine halk aras ndan huzurlarna gelen ahicileri, Kur'n n mahlak olup ol-
mad meselesi hakknda imtihana ekmelerini ve Kur'nin mahlak ve muh-
des oldu unu ikrar etmiyenlerin, bu gr e sahip olmayan ve ikrar ndan
imtina edenlerin ahadetlerinin terkedilece ini, emret. evrendeki kuzat n,
bu mesele ile ilgili faaliyetleri hakk nda Emiru'l-m'minine yaz. Onlar iin
durum byledir. Onlar n ileriyle me gul ol, faaliyetlerini kontrol et; zira
Allah'n ahkam, ancak dinde basiret ehlinin ahadeti ve tevh ddeki sami-
miyyeti ile tatbik olunur. Bu hususta cereyan eden olaylar Emiru'l-mu'mi-
nine yaz"." 6
Hicri 218 senesinin Rabi` el-evvel aynda, yani Halifenin lmnden
aa yukar drt ay kadar nce yaz lm olan bu mektup, slam Devletinin
ba nda bulunan bir Halifenin din ve mezhep meselelerindeki gr n ak-
settirmesi bakmndan ok dikkata ayandr. Babas Halife er-Re idin, Kur-
ann mahlak olduunu syleyen bir kimseyi nas l ldifird gznnde bu-
lundurulursa, el-Me'miinun mektubunda aksettirmi olduu grler, daha
fazla bir hususiyet arzeder. Mamafih Halifenin Kur'an hakk ndaki gr
ne olursa olsun, mektubun as l dikkati eken taraf, dini meselelerdeki bil-
gisi belirli bir seviyenin stne kmayan ve bir bakma da tabii kar lan-
mas gereken halk n, inanc dolaysyle cehalet ve dallete nisbet edilmesidir.
Bu bakmdan, el-Me'manun mektubunda grd mz bu fikirler "hadis
ashabnn, avam tabakas ndan ve tahsil ve tetebbudan uzak taklid dilin-
den" olduunu syliyen el-Calnz' n fikirleriyle tpatp uyumaktadr. Mek-
tubun, dikkati eken di er bir hususiyeti de, Halifenin muhalif fikirlere kar-
gsterdii iddet ve ta d koyu taassubu a k bir ekilde ortaya koy-
masdr. Bu, hr fikrin mmessilleri olarak zuhur eden ve devlet sultasm
ele geirinceye kadar geli mesine ve kuvvetlenmesine devam eden mutezile
iin, zerinde durulmas gereken mhim bir noktad r. E er i , sadece bu
mektupla kalm ve Badad'taki naibi, Halifenin emirlerini yerine getirmek-
le iktifa etmi olsa idi, gerek Halife ve gerekse mensup oldu u mezhep hak-
knda, nihayet yukar da bir ka kelime ile ifade etti imiz baz grler ileri
srlr belki de zerinde hi durulmayan bir mesele olarak kal rd. Fakat
i , basit bir imtihanla kalmam , bu imtihan daha byk imtihanlar takip
etmi , imtihana ekilenler e itli ikencelere maruz b raklmlardr. Bu de-
vir, el-Memanun Ba dacrtaki nibi shak bn Ibrahim'e yazd ikinci ve
586 et-Tabari, Tarih, VII. 195-197.

196
nc mektuplarla ba lam, el-Me'mndan sonra el-Mdta m ve el-Vik-
n hilfetlerinde tarihin mhim sahifelerini i gal etmitir.

2. el-Me'mn'un mtihanla ilgili kinci Mektubu

Birinci mektubun yaz lmasndan ok ksa bir zaman sonra el-Me'mn,


metni kaynaklar tarafndan aklanmyan ikinci mektubunu yazm ve Ba-
dd'taki nibine gndermi tir. Bu mektupta, hadisilerden yedi ki inin se-
ilerek kendisine gnderilmesi emredilmekte ve imtihan bizzat kendisinin
yapaca bildirilmektedir.'" Bu harekette, el-Me'miinun Ba dd, imtihan-
lar balamadan nce imtihana ekilecek olanlara gzda vermek ve mane-
vi bir bask yapmak gayesinin gdld ak bir ekilde anlalmaktadr.
nk imtihan yapacak olan Halifenin bizzat kendisidir; imtihan n yap-
laca yer, sefere km bir ordunun karargh merkezidir; evrenin havas ,
imtihana ekilecekler zerinde ok daha ba ka tesir b rakacak ve Ba dAd'a
nisbetle daha iyi neticeler al nacaktr. Bu bakmdan, Kur'nn mahlk ol-
duunu ikrardan imtina edecek bir hadisirtin, Halifenin huzurunda lm
korkusunun verece i geveklikle ona tabi olaca na ve istemiyerek de olsa,
onun grn kabullenece ine muhakkak nazar yle baklabilirdi. Netekim,
et-Tabani tarafndan zikrolunmamakla beraber, es-Subki'nin beyan na gre,
yedi hadisenin" Halife tarafndan istenmesinin sebebi, Badd'ta Kur'nn
mahlk olduunu kable yana mamalardr; halbuki bunlar, Halifenin
huzurunda zahiren bile olsa, korkunun tesiriyle kabul etmi lerdir."'

Bizzat el-Me'miin tarafndan imtihan edilen bu yedi hadisi unlardr:

Yahy bn Ma`in Eb Zekeriyya' el-Ba ddi (. 233 H /847).


Hadis klliyatna vakf, cerh ve ta`clil uslnde e ine ender rastlanan
mehur imamlardan biriydi. Bizzat kendi eliyle 600 bin hadis yazm t. Ah-
med bn Hanbel ondan sena ile bahseder ve "Yahya bn Ma`inin bilmedii
hadis hadis de ildir" derdi. Yine bn klanbel'e gre, Yaby bn Ma`in, ha-
dis rivayetinde "yalanc larm yalanm ortaya karan, Allah' n bu saha iin
yaratt" bir imamd. 589 Ne var ki Halife el-Me'miinun ljalku'l-Kur'an me-
selesinde hadisilere kar giritii mcadelede ilk defa ne srlp imtihan
edilenlerden biri olmak talihsizli ine uram ve ldrlmek korkusuyle,
Kur'nn mahlk olduunu Halifenin nnde ikrar etmek zorunda kalm -
tr.'"

587 e-Tabari, Tarih, VII. 197; es-Subki, Tabakiitu' - 5.fi'lyye, I. 207.


588 Bak: T abaktu' - fi'lyye, I. 207.
589 Bak: el-ljatib, Trihu Ba cl'cl, XIV. 180; bn Hallikn Vafeyt, V. 190 vd. bn
,

Ebi Ijatim KiUbu'l-Cerlfr ve't-ta`d11, IV. 2, 192.


,

590 Tabak"atu' - fi'lyye, I. 207.

197
Yalya bn Mdinin halku'l-Kur'an ikrar, mam Ahmed bn Hanbel
zerinde ok byk tesir icra etmi ti. Ilerde de zikredece imiz gibi, bn Han-
bel, mutezile mezalimine kar direnen yegane kimse idi. Ona gre, ilerinde
Yahya bn Mdir ve Zuheyr bn Harb gibi me hur hadis imamlarnn bulun-
duu bu ilk gurup, eer Halifeye kar direnseler, Kur'arun mahla olmad -
m savunsalard , durum bu derece inki af etmez ve Halife, daha ba kalar-
n da imtihan etmek cesaretini gsteremezdi. 5 " Fakat onlar ikrar ettiler ve
imtihan hadisesinin daha geni bir ekilde yaylmasna nayak oldular; Ah-
med bn. Hanbel, bu sebepten Yahya bn Mdine darlmt O derecede ki,
bnu'l-Cevzinin rivayeti do ru ise, bir hadis imam olarak daima medhet-
tii Yalya bn Halifenin arzusuna uydu u ve Kur'mn mahMk
olduunu syledii iin, hadislerinin yazdamayaca m, ondan hadis rivayet
edilemiyece ini sylemitir. 592 Yine bnu'l-Cevzi'nin rivayetine gre, Ah-
med bn Hanbel hastaland zaman, kendisini ziyarete gelen Yahya bn
Mdine, ayn sebepten, yatt yerde arkas n dnm , onun yzne hi bak-
mam ve onunla hi konu mamtr. Bu ekilde evi terketmek zorunda ka-
lan Yahya kp giderken, "bu kadar uzun sohbetten sonra konu mamak..."
demek suretiyle teessrn izhar etmi tir."'
Muhammed bn Sa'd (. 230 H. /814)
Maazi sahibi me hur el-Vakdi (. 207 H. /822) nin katibi olarak da h-
ret kazanm tr. Sabahe, tabi`iin ve zaman na kadar gelip gemi olan hali-
felerin tercemelerini iinde toplad Tabalcet kitab , bugn en nemli kay-
naklardan addedilir. bn Sdd Hadis ve Fkh sahasnda pek ok kitablar
olan bir alimdi. 594
Ahmed bn brahim ed-Devraki (168-24,6 H. /784 - 860)
isma`il tim `Uleyye, Yezid bn Zuray`, Hu eym, `Abdurrahman bn
Mehdi, Behz bn Esed, ve Eba Davad et-Tayalisi gibi bir ok hadisilerden
hadis alm rivayetine gvenilir bir kimse idi.'"

Zuheyr bn Harb Eba Hay .eme


Hueym, bn `Uleyye, Cerir, Yahya bn Sdid el-Kattan gibi
kimselerden hadis rivayet etmi gvenilir bir hadisidir. 596
EM Muslim

591 W. M. Patton, Ahmed bn Hanbel, The Mihna, s. 109.


592 Menak bu'l- mam Ahmed bn Hanbel, s. 388.
593 Ayni eser, s. 389.
594 Bak: bn Ijallik3n, III. 473.
595 el-Ija41b, T 1.1.13u Ba dad, IV. 8; bn Ebi Hatam Kit3biu'1-Cerh, I. 1, 39.
,

596 bn Ebi 1:13tim, KiMbu'l-Cerl ve't-ta'clil, I. 2, 591.

198
Yezid bn Haran'un hadis rivayetinde yard mcs idi.
smail bn Davad
Ismail bn Ebi Mes`fcl
Haklarnda ak bir malumat temin edemedi imiz son isimle birlikte
bu yedi hadisi, Halifenin askeri karargah nda, Kur'a= mahlk oldu unu
ikrar ettikten sonra Ba dad'a geri gnderilmi lerdir. Yine el-Me'mnun
emri ile Naib shak bn brahim'in evinde toplanan bu gurup, di er Fkh
ve Hadis ulemasmn da bulunduu bir toplulu un huzurunda Kur'nn mah-
lk olduunu tekrar itiraf etmi lerdir- 597
3. el-Me'miln'un nc Mektubu
Aradan henz ksa bir mddet gemiti ki, Ba clad naibi shak bn b-
rahim, Halifenin nc mektubunu ald . et-Tabari tarafndan metni tam
olarak verilen bu mektubunda el-Me'mn, ilk mektupta oldu u gibi, Allah-
n halifeler ve imamlar zerindeki haklarmdan bahsederek, Kur'a= nah-
lk oldu unu isbat edebilmek iin yine baz ayetler zikretmi , muhaliflerini
cehalet ve dallete nisbetle, haklar nda yaplmas gereken ilemi nibine u
ibarelerle emretmi tir:
"... Emiru'l-mu'mininin sana yazm olduu bu mektubu, Cdfer bn
`Isa ve Kazi 'Abdurrahman 'bn ishak'a oku ve onlar n Kur'n hakkn-
daki grlerini tesbit et. Onlara unu bildir ki, Emiru'l-mu'minin, ms-
lmanlarn iinde, ihlas ve tevhidine gvenilen kimselerden ba ka hi
bir eyden yardm beklemez; Kur'a= mahlk oldu unu ikrar etmiyen
kimselerde tevhid yoktur. E er bu mevzuda Emiru'l-mu'mininin gr-
ne uyarlarsa, onlar n huzurunda ehadetlerine mracaat olunanlar n
imtihamna ve Kur'n hakkndaki grlerinin tesbitine ge. Bunlar
arasnda Kur'nn mahlk olduunu sylemiyen kimse olursa, (yuka-
rda ismi geen iki zt), onun ehadetini ibtal ederler ve szyle hkm
vermezler. Bunu muhitindeki btn kuiat hakk nda tatbik et ve bu
ile sk bir ekilde me gul ol. Allah, bununla basiret sahibinin basire-
tini artrsn". 598
shak bn brahim, Halifenin mektubunu al r almaz, emirlerini tatbike
koyulmu , hadis ve fkh ulemasndan kalabalk bir cemaati toplayarak, n-
ce Halifenin mektubunu iyice anlamalar iin iki defa okumu , sonra da, te-
ker teker sorguya ekip Kur'n hakk ndaki fikirlerini tesbit etme e ba -
lamtr. et-Tabari'nin verdi i isim listesine gre, shak bn Ibrahim'in
imtihan iin toplad hadisiler unlardr:
597 et-Tabari, Tarih, VII. 197.
598 Mektubun tam metni iin bak: et-Tabari, VII. 197-200.

199
Ebn Hassn Bir el-Kindi, 'Ali Ibn Ebi Muktil,
el-Fazl 'bn Ganim, ez-Zeyyl ibnu'l-Hey em, Seccde (el-Hasan bn Ham-
md), el-Kavirirl, Ahmed !bn. IIanbel, Kuteybe bn Said, Sddilya el-V-
s ti, bnu 1-Cdd, shak bn Ebi sr'll, bnu'l-Hir, bn `Uleyye el-
Ekber, Yahya Ibn `Abdirrahmn. `mer ibnu'l-Hattb'm torun-
larndan bir baka eyh (er-Rakka kad s idi), Ebi Nar et-Tammr, Ebn
Mdmer el-Kati`i, Muhammed bn Ilatim bn Meymn, Muhammed bn
Nft ihnu'l-Ferhan, en-Nazr bn umeyl, bn bn
Ebu'l:Avvm el-Bezzz, bn uc`, 'Abdurrahmn bn. shak ve listede
bulunmad halde sorgu esnasnda ismi geenlerden `Uheydullah bn Mu-
hammed bni'l-Hasan, ibnu'l-Bekk', `Abdu'l-Mud m bn Idris, el-Mu-
zaffer bn Muracc'."9

Bu gurub arasnda sorgusu ilk yaplan ahs Bir ibnu'l-Velid el-Kin-


di oldu; bunu dierleri takip etti. Burada, sorgular n ne ekilde yapldn
gstermek iin bir ka misal vermek faydal olacaktr.
Nib Iskk 'bn brahim Halifenin mektubunu iki defa okuduktan son-
ra Bir bnu'l-Velide dnerek sorma a balad :
Nib - Kur'n hakknda ne dersin?
Bir - Bu husustaki gr m Emiru'l-minine mteaddit defalar sy-
ledim.
Nib - Emiru'l-mu'mininin mektubuna binaen bunu yeniden a kla-
man gerekiyor.
Bir - Derim ki Kur'n Kelmu'llaht r.
Nib - Bunu sormuyorum; o mahlk mudur?
Bir - Allah her eyin hlikdr.
Nib - Kur'n "ey" deil midir?
Bir - " ey" dir.
Nib - O halde mahlktur.
Bir - Hlik de ildir.
Nib - Bunu sormuyorum; o mahlfk mudur?
Bir - Sana sylediimden baka bir ey bilmiyorum. Emiru'l-mu'-
mininden bu hususta ba ka bir ey sylemek zere ahid aldm.
Sana sylediklerimin haricinde bir ey yoktur bende.
Bunun zerine, shak bn brahim, nnde bulunan bir ka d eline
alm ve Bir'e okuyarak yle demitir:

599 isim listesi hakk nda bak: e-Tabari, VII. 200-201.

200
Nib Allah'tan baka ilh olmadna, bir ve tek oldu una, O'ndan
nce ve sonra hi bir eyin bulunmad na, mahlhkatndan hi
bir eyin hi bir mana ve ynden ona benzemedi ine ehadet
ederim.
Bir Evet, ben de halka buna benzer misaller verirdim.
Bu konumalardan sonra shak bn Ibrahim, ktibine dnerek Bi r
den ald cevaplar yazdrm , bn Mukatire sormaa balamtr.
Nib Sen ne dersin ya 'Ali?
Grm Emiru'l-mu'minine mteaddit defalar duyurclum.
Bunun haricinde bende ba ka bir ey yok.
Nib, yazl kat zerinde de imtihan ettikten ve msbet cevap ald k-
tan sonra tekrar sormu tur:
Nib Kur'n mahlk mudur?
`Ali Kur'n Kelamu'llaht r.
Nib Onu sormuyorum.
`Ali Kelamu'llahtr. Eer Emiru'lmu'minin bize bir ey emrederse
dinleriz ve itaat ederiz.
bn Ebi MukatiPin cevaplar da katip tarafndan kaydedildikten
sonra, nib ayn sualleri ez-Zeyyare sormu ve ayn cevaplar almtr. Bun-
dan sonra sorgu s ras Ebh Ijassan ez-Ziyadrye gelmi tir
Nib Sen ne dersin?
istediin eyi sor. Nib elinde bulunan ve "Allah'tan ba ka h
yoktur" ibarelerini havi yaz l kad okumu ve Ebii. 11assan' n bu husus-
taki fikrini sormu tur.
E.H. Bunu kabul etmiyen kafirdir.
Nib Kur'n mahlk mudur?
Kur'an Kelmu'llaht r. Allah her eyin halikdr. Allah'tan ba -
ka her ey mahlhktur. imam mzdr; onun
sayesinde btn filmleri i ittik; o bizim i itmediimiz eyleri
iitmi, bilmediimiz eyleri renmi tir. Allah, onu bizim i -
lerimiz iin grevlendirmitir; hacc mz, namazmz o ikame
eder oldu; mal mzn zekatm ona deriz; cihada onunla karz;
onu her eyde imam grrz. Bize emretmi se emrine, nehyet-
mise nehyine, davet etmi se davetine icabet etmi izdir.

Nib Kur'n mahlk mudur?

201
(Ebl Has4n bu husustaki gr n tekrarlamtr).
Nib Bu (halku'l-Kur'An gr ), Emiru'l-mu'mininin gr dr.
Onun gr olabilir; (fakat) bunu halka emretmez; halk ona
davet etmez. E er sylemekli imi Emiru'l-mu'minin sana em-
rettiini bildirirse, bana emretti in eyi sana sylerim. Sen onun
bana tebli edilmesini istedii eylerde gvenilir bir kimsesin.
Ondan bana bir ey tebli etmi sen onu yerine getirdim
Nib Sana tebli etmek zere bana hi bir ey emretmi deildir.
Bu s rada sorgusu biraz nce bitmi olan 'Ali bn Ebi Muktil sze ka-
rm ve yle demitir:
Ali Onun sz, Peygamber (A.S.) in ashab nn fera'iz ve miras me-
selelerindeki ihtilf gibidir. Onlar, bu meselelerde halk zorla-
mamlardr.
Benim iin dinlemek ve itaat etmekten ba ka bir ey yoktur.
Bana emret, ona ittiba edeyim.
Nib Bana, sana emretmemi de il, seni imtihan etmemi emretti.
Nib, bundan sonra, Ahmed bn Hanbel'in sorgusuna balamtr.
Nib Kur'rt hakk nda ne dersin?
A.H. Kur'n Kelmullaht r.
Nib Mahlfk mudur?
Kelmullahtr. buna ilve edecek ba ka bir eyim yoktur.
Nib bundan sonra k t zerindeki ibarelere geerek onlardan imti-
han etmee balamtr. /2 .: U 41 "Hi bir ey
"
O'nun misli gibi olmad ; O, "Semi' (i itici) ve "Ba ir" (grc) dir" ye-
tine gelince, orada bulunanlardan ibnu'l-BekkW sze kar m ve yle
demitir:

.B. Allah seni do rulasn, o der ki: Kulak ile iitici, gz ile grc-
dr.
Nib "Semi' ve "Ba ir" in mans nedir?
A.H. Allah kendisini vasfettii gibidir.
Nib Mans nedir?
Bilmiyorum. O, kendisini vasfetti i gibidir.
Ahmed bn Hanberden sonra orada bulunan di er kimselerin sorgusu-
na geilmi , dokuz kii mstesn hepsi de Ahmed bn Hanbel'e uyarak Kur-

202
ann Kelamu'llah oldu unu sylemiler, bunun haricinde ba ka bir sz ila-
ve etmemi lerdir. Dier dokuz kii ise, Kuteybe bn Sa`id, Tbeydu'llah bn
Muhammed, bn `Uleyye, bnu'l-Bekka' `Abdu'l-Mud m bn dris, el-Mu-
zaffer bn Muracca; Fkh ehlinden olmayan kr bir ahs, `Omer ibnu'l-
tlattab' n torunlarndan er-RaMa kad s olan bir ahs ve ibnu'l-Ahmer,
Halifenin grne yakn cevaplar vermek suretiyle Kur'n n mahlk ol-
duunu ikrar etmi lerdir. Bunlardan mesela ibnu'l-Bekka' 1;1")
"biz, Kur'an' Arapa k ldk" yetine dayanarak, onun "mec`fl" olduunu
ileri srmtr. Bu konuda Nib shak bn brahim ile aralar nda u ko-
numa gemitir.
Nib Mec`fl, Mahlk demektir.
.B. Evet.
Nib O halde Kur'an mahlktur.
.B. Mahlktur demem; fakat o mec`fildr.
Orada bulunanlar n sorgular bu ekilde tamam olunca, shak bn b-
rahim sorgusu yap lanlarla vermi olduklar cevaplar hvi listeyi Halifeye
gndermitir. Aradan henz dokuz gn gemi ti ki, el-Me'mn, naibine dr-
dnc mektubunu yazm ve bu mektubta yeniden yap lmas gereken iler
hakknda emirlerini bildirmi tir.

4. el-Me'mn'un Drdnc Mektubu

kble ehli gsteriileriyle, ehil olmadklar ey-


lerde riyaset d knlerinin Kur'n hakk ndaki gr lerini anlamak maksa-
dyle sana yazd mektubun cevab n ald" ibareleriyle ba hyan bu mektup-
ta Halife, shak bn brahim'in imtihanla ilgili olarak yapm olduu ileri
teker teker zikrederek hepsini anlad n belirtmi ve mektubun ikinci ks-
mna, imtihana alnanlarn ne gibi bir muameleye tbi tutulacaklar hak-
knda yeni emirlerini s ralamtr. Mektubun bu ksmnda yle denilmek-
tedir.

"Emiru'l - mu'minin, Kur'n hakknda sorguya ekip isimlerini yazd n,


grlerini akladn kimselerle, herbirinin sana ba vurduu mese-
leler hakknda dnd. Marur Bir te bihi nefyi ve
fakat Kur'nm mahlk oldu unu sylemekten imtina' ve bu hususta
konu may terkettiine dair iddias ve Emiru'l-mu'mininden ahid al-
m olmasna gelince, o, bu meselede yalan sylemi ve kfretmi tir.
Sz zr ve mnkerdir Emiru'l-mu'minin ile onun aras nda veya bir
bakas arasnda ihlas kelimesine ve halku'l-Kur'an szne itikad n
bildirmesinden ba ka hi bir ahid cereyan etmemi tir. Onu ar ve

203
Emiru'lm'mininin sana bildirdi ini tebli, Kur'n hakk ndaki gr.
n tekrar tesbit ve onu tevbeye davet et. Emiru'l-minin, kendi gr-
n savunanlar' tevbeye davet etmeni zaruri grr; nk bu gr
Emiru'l-mu'minin nazarnda akca kfr ve mahza irktir. E er teybe
ederse durumunu orada a kla ve elini ondan ek; e er kfrnde srar
ve Kur'nn mahla olduunu kfr ve ilhad sebebiyle reddederse boy-
nunu vur ve ba n Eriru'l-mu'minine gnder.
knyesiyle maruf Ahmed bn Yezid ise Kur'an hak-
knda gzel cevap vermiyor; ona ya itibariyle deil akl itibariylr "a-
biy" (ocuk) oldu unu, cahil oldu unu syle. Kur'n hakkndaki ce-
vabn dzeltmezse te'dip onu yola getirir; o da olmazsa bunun arkas n-
dan kl gelir.
Ahmed bn Hanbere ve onun hakk nda yazdklarna gelince, ona unu
bildir ki, Emiru'l-mu'minin bu grn marsm ve onun takip etti i
yolu anlam , cehaletine ve bu i teki fesadna hkmetmi tir;".
Halife, imtihana ekilen ve a a yukar aym cevaplar veren hadisi-
lerin her biri hakknda yaplmas gereken i lemleri ve hkmn yukarda
bir ka misalini verdi imiz ekilde, ayr ayr bildirdikten sonra, mektubunu
u ibarelerle bitirmi tir:

"... Mektubunda Emiru'l-mu'minine isimlerini zikretti in ve Emiru'l-


mu'mininin de sana zikretti i veya zikrinden sarf nazar etti i kimse-
lerden, eer irkinden rc etmiyen ve Kur'nm mahlk oldu unu sy-
lemiyen kimse olursa (Bi r bnu'l-Velid ve brahim bnu'l-Mehdi'den
baka), Emiru'l-mu'mininin onlar sorguya ekmesi ve yine irklerin-
den rc etmezler ve tevbeye yana mazlarsa, hepsini de k ltan geir-
mesi iin onlar bal olarak emin bir ahsa teslim edilmek zere muha-
faza altnda karargha gnder". 6

el-Me'man'un bu mektubu bize u hususu aka gsteriyor ki, ba lan-


gta hadisilerin Kur'n hakk ndaki grlerini anlamak maksad yle giri-
ilen hareketler, bu mektubun a klanmasndan sonra yn de itirmi , mu-
tezile akaidi, k l tehdidi ve zor kullanmak suretiyle devletin en yksek ma-
kamndan halka kabul ettirilmek istenmi tir. Geri mesele, henz halka ak-
settirilmi deildir ve esasen buna da lzum yoktur; nk halk, dini mese-
lelerde, bilhassa akaid meselesinde ictihad sahibi de ildir; ancak bu mese-
leleri kendilerine tebli ve telkin eden imamlara tabidir. Zaten halife el-Me'-
mn da bunu ilk mektubunda az ok belirtmi , her ne kadar onlar n inan
ve itikadlarn cehalet ve dallet olarak tavsif etmi se de, her eydan nce,
600 Mektubun metni iin bak: et-Tabari. VII. 202-205.

204
onlarn byk bir gvenle ba landklar hadis ve fkh ulemasma mutezile
akaidini kabul ettirmek gerekti ine inanm ve ie bu yoldan ba lamtr.
Ulem bu gr kabul ettikten sonra, halk n da onlara tbi olaca gayet
tabiidir. te bu gaye ile ba lyan imtihan, Halifenin son mektubunda gr-
dmz gibi, hadisilere Kur'n n mahlk olduunu kabul ettirebilmek
iin boyun vurup, ba n Halifeye gnderilmesi gibi a r tehdit ve tedhi ha-
vasna brnm ve beklenen neticeyi vermi tir. Mektup, yukarda isim-
lerini zikretti imiz toplulua okundu u zaman, drt ki i mstesna dierleri
Kur'nn mahlk olduunu ikrar etmek zorunda kalm lardr. Eski gr-
lerinde srar eden Ahmed b n Hanbel, Seccade, el-Kavarki ve Muhammed
bn Nah ise, shak bn brahim'in emri ile zincire vurulmulardr.sol Bir gn
sonra naib, bu drt ki iyi bal olarak huzuruna alm ve Kur'n hakk ndaki
sorusunu tekrarla rltr. Bu sorguda Seccade, Halifenin gr ne uygun
cevap vermi ve zincirleri zlerek serbest b raklmtr. Ertesi gn tek-
rarlanan sorguda da el-Kavariri icabet etmi , dier ikisi, Ahmed bn Han-
bel ve Muhammed bn Nfl szlerinde srar ettikleri iin zincire ba l olarak
Tarsas'a mteveccihen yola karlmlardr. Ancak yola karlanlar bu iki
kiiden ibaret kalmam , bunlarn arkas ndan Kur'nn mahlk oldu unu
ikrar edenler de Halife taraf ndan yeniden imtihan edilmek zere Tars ls'a
sevkedilmilerdir. et-Tabari'nin ifadesinden anla ldna gre, Kur'n hak-
knda Halifenin gr ne cevap verenler, cevaplar n kerhen, tazyik ve teh-
dit altnda verdiklerini aklamlar, hatt bunlardan Bi r bnu'l-Velid, ce-
vap verenlerin durumunu, m riklerin azab na maruz kalan ve hakk nda
bir de ayet nazil olan `Ammar bn Yasir'in durumuna benzeterek, mez-
kr ayeti de bu suretle tevil ederek, as l imanlarnun ilerinde sakl olduunu
beyan etmi tir. 602 shak 'bn brahim tarafndan Halifeye duyurulan bu key-
fiyet, onu tekrar harekete geirmi ve hadisilerin durumu ile `Ammar'm
durumunun ayn olmadm, nk `Ammar' n kalbi iman dolu oldu u hal-
de zor karsnda dili ile kfr izhar etti ini, halbuki hadisilerin kaibleri
kfr ve sirk dolu iken gerek iman ikrar ettiklerini ileri srerek, yeniden

601 Ayn yer.


602 Kurey mrikleri, sahabeden Ysir ve kar s Sumeyye'yi dinden karmak iin e-
itli eziyetler etmi ler, fakat muvaffak olamaynca her ikisini de ldrm lerdir. Ayn iken-
ceye o ullar `Ammr da maruz kalm, fakat imarunda srar edince onu da ldrmek kasd yle
bir kuyuya atmlard . `Amnrr suda boulmak zere iken cann kurtarmak iin m riklere
kar zhiri bir uysalhk gstermi , kuyudan kurtulduktan sonra da a hyarak Hz. Peygarnbere
gelmi ve olay ona anlatmtr. Hz. Peygamber onu teselli etmi ve yine byle bir zor kar sn-
da kalrsa dili ile uysal davranmasn sylemitir. Ite bu hdise ile ilgili olarak u ayet nzil
olmutur: "Kalbi iman ile mutmain oldu u halde zora getirilenler mstesn, kim iman ndan
sonra Allah'a kfreder, g sn kfre aarsa Allah' n gazab bu kimsenin zerindedir. (Nabi,
16,106).

205
imtihan edilmek zere karargaha sevkedilmeleri i emretmitir. Ne var ki
bu gurup er-Rakka'ya geldi i zaman, Halife el-Me'm.anun lm haberi or-
talkta yaylm ve hadisilere kar giriilen mcadelenin ilk devresi bu su-
retle sona ermi tir.
b. el-Mdtam Devri (218-227 H. /833-841)
Halife el-Me'nranun 218 H. senesi Recep (833 Tummuz) ay nn 15 nci gn
vefat etmesi zerine, karde i Ebl shak el-Mdtam Muhammed bn Harran er-
Rekl, hilafet makam ndaki yerini almtr.603 Bu suretle balayan yeni devir,
geni apta olmasa bile mam ve Muhaddis Ahmed bn Hanbel iin me'ilm
gnler getirmitir. Halife de imi olmakla beraber, eski Halifenin kendisin-
den sonrakine b rakt vasiyyet dolaysyle halkn Kur'a= mahlak oldu u
inancna davet edilmesi ve bu maksatla imtihana ekilmesi son bulmam -
tr.
Halife el-Me'manun vefat zerine Tarsas'tan iade edilen Ahmed bn
1.1anbel, yolda arkada Muhammed bn Nail'un da lm ile yalnz ola-
rak Badad'a gelmi ve shak bn brahim tarafndan hapsedilmi tir. 604
Hicr219senRamz(834Eyl)in17cgekadr4ym-
detle umurni hapishanede kalm , sonra da shak bn brahimin evine nakle-
dilmitir. 605 Ayandan bal olarak gn kald bu evde, her gece, shak ta-
rafndan gnderilen iki ahsla mnazara ve mnaka aya girimi, bir defasnda
Allah'n ilminin niahlak olduunu syliyenlerden birisine "ey kfir, kfr i -
ledin" diyerek mukabele etmi tir. Her mnazaradan sonra aya na bir zin-
cir daha baland iin, nc gecenin sonunda zincirler drd bulmu -
tur. 606 Drdnc gece, Halife el-Mdta m'n elisi gelerek Ahmed bn Han-
bel'in saraya gnderilmesi emrini shak'a tebli etmitir. shak Halifenin
adamlarna bn Hanbel'i teslim etmeden nce son bir nasihat veya tehdit
etmek lzumunu duymu ve ona unlar sylemitir:
"Ey Ahmed, hayat n byk bir tehlike iinde; Halife yemin etti, seni
klla ldrmiyecek; fakat dayak stne dayak atacak, sonra da hi
k yz grmiyen bir zindana sokacak. Allah Tdala Kur'nda buyur-
mad m ki t:,.". t; I "biz onu arapa Kur'an klinik". "Mec-
,
`al", "mablak" tan ba ka bir ey midir? Ahmed bn Hanbel, shak'm
bu sualine ksa ve kesin bir cevap vererek yle demitir: Allah Ta-
`ala, Kur'nda 475- 1 Q, "onlar yapraklar yenmi bit-

603 et-Tabani, VII. 223.


604 es-Subki, Tabak5tu' - 5fi'lyye, I. 210.
605 es-Subki, I. 210 ve El:of' Nu'aym, el-Ij lye, IX. 197.
606 es-Subki, I. 210; Ebil N `aym, H lye, IX. 197.

206
kiye evirdi" 67 der. Buradaki "ca'ale" kelimesi "halaka" manasma
midir ?608 Bu sz karsnda syliyecek bir ey bulamyan shak tbn
brahim, "onu gtrn" demekle iktifa etmi tir.
Ertesi gn saraya getirilen Ahmed bn Hanbel, Halife el-Mdta m'n
huzuruna karlm , Rail 'Abdurrahman bn shak, Ahmed bn Ebi Duvad
ve ba kalarnn bulunduu mecliste yeniden imtihana ekilmi tir. Huzura
giriinde sz iin izin talebinde bulunmu ve bu izin verilince Halifeye u
suali sormu tur: "Allah' n Resl (insanlar ) neye davet etti?" el-Mdta m
u cevab vermitir: "Allah'tan ba ka hah olmadna ehadete". Ahmed
bn Hanbel, kendisinin de buna ehadet etti ini keza Hazreti Muhammed'in
,

Allah'n Rasl olduuna, be vakit namaza, zekta, Ramazan orucuna ve


hacca da ehadet etti ini belirtmi , bu suretle, meselesinde
tutulan yolun, din ve itikadla ilgisi olmad n Halifeye anlatmak istemi -
tir. Filhakika Halife, Ahmed bn Hanbel'in ileri srd bu sual ve cevap-
taki manay sezmi ve ona daha nceki Halifenin bu i i omuzlarna ykle-
diini syliyerek kendisini tebriye etme e alm , sonra da orada bulunan
`Abdurrahman bn shk'a mnazaraya ba lamas n emretmitir. Aralkl
olarak gn devam eden bu mnazara ve mnaka alarm ilki, 'Abdurrah-
man bn ishk'm yine "Kur'an hakknda ne dersin" suali ile ba lam
ve bunu iddialar n isbat edebilmek iin ileri srd muhtelif Kur'an ayet-
leriyle baz hadisler hakkndaki sualleri takip etmitir. Ahmed bn Hanbel
bu suallere cevap bulmakta glk ekmemi tir. Mesela 'Abdurrahman bn
islk'm "Kur'an hakk nda ne dersin" sualine mba ereten cevap vermemi
sadece "Allah' n ilmi hakknda sen ne dersin?" suali ile mukabele etmi tir"'
`Abdurrahman da bu suale cevap vermemi tir; fakat her ikisinin de sualleri
cevaps z braknda belirli bir fark vard r. nk Ahmed bn Hanbel'in
Kur'n hakkndaki gr malumdur ve bunu 'Abdurrahman da ok iyi
bilmektedir. bn Hanbel, daha nceki mnazaralar nda mteaddit defalar
Kur'n hakkndaki gr n aklyarak onun "Kelamu'llah" oldu unu
sylemi ve bu szne bir kelime daha ilave etmemi tir. bn Hanbel'in "Al-
lah'n ilmi" hakknda muarzna tevcih etti i sualde ise, Kur'nn mahlk
olduunu iddia eden bir kimse iin kolayca cevap veremiyece i bir glk
vardr; nk Kur'an, bn, Hanbel'e gre, Allah'tan gelen bir ilimdir. 'Ab-
durrahman bn shak iin, ya bu ilmin mahlak oldu unu sylemek vard r
ki bu, mutezile gr ne de aykrdr; nk onlar, daha nce de zerinde
durduumuz gibi, s fatlar nefyetmek suretiyle Allah' n ilminin Allah'tan
baka bir ey olmadn iddia etmiler ve "lmu'llah huve Allah" demiler-
607 Fil sresi 105, y. 5.
608 es-Subki, Tabaktu' - fi'lyye, I. 210; Eb Nu'ay r, Fidye, IX. 197.
609 es-Subki, abakEttu' - 'fi` yye, I. 211.

207
dir - yahutta Allah' n ilminin mahlk olmadn sylemesi gerekmektedir;
bu takdirde Allah' n filminden olan Kur'nn da mahluk olmad n sylemi
olacaktr; bu da takip etti i yola aykrdr. Bu sebeple 'Abdurrahman sus-
may tercih etmi tir.

Mnazara esnas nda delil olarak ileri srdkleri yetlerden birisi udur:
J et..3t "Rablarmdan kendilerine yeni (muhdes)
k
bir ihtar (zikr) gelince..." 6 " kyeti zikreden ahs demitir ki: "Muhdes ol-
duu halde mahlk olmayan ey olur mu ?" Fakat Ahmed bn Hanbel bir
baka yeti delil olarak okumu ve onlarn dayand delilin, iddialarm is-
bat iin kullandam yacam gstermitir: .1$1 4_5:5 (:)rii:11 Q,0" ad. anl
ve erefli olan Kur'na yemin ederim".'" Bu yette harfi tarifle birlikte ya-
zlan "zikr" kelimesi, Kur'na dellet eder; fakat onlar n ileri srdkleri
yette harfi triften ri yani nekre olarak gelen "zikr" den maksat Kur'n
de ildir 2

Orada bulunanlardan biri, 'Imrn bn Hain'd en rivayet edilen


j.:01 "Allah zikri halketti" hadisini ileri srm , Ahmed bn
Hanbel ise, hadisin yanl olduunu ve dorusunun .75:2 C.)1
"Allah zikri yazd" eklinde olaca n sylemitir ki bu da Kur'n cevherinin
ve elfaznn mahlk olmadna dellet eder. 613

Bir ba ka delilleri, 'Abdullah bn Mes`d'tan rivayet edilen hadistir:

"Allah Ta`l hi bir Cennet, Cehennem, sema ve arz yaratmam tr ki 4e-


tu'l-Kursiden byk olsun". Hadisi zikredenler, Allah' n "halk" flini, Cen-
net, Cehennem, sem ve arz ile birlikte Kursi yetine de te mil etmilerdir.
Halbuki bn Hanbel, "halk" flinin yete te mil edilmiyece ini sylemi-
tir. 614

Bu ekilde gn devam eden mnazaralarda Ahmed bn' Hanbel, ken-


disini ikna etmek iin ileri srlen delillerin hepsini de rt n , bata Ha-
life olmak zere Ahmed bn Ebu Duvd, 'Abdurrahman bn shk ve orada
hazr bulunanlar mkil durumlara drmtr. Onlarn sabrlarm en ok
taran, kzgnlklarm en ok art ran ey Ahmed bn Hanbel'in Kitap ve

610 Enbiy' sresi 21, y. 2.


611 ad sresi 38, y. 1.
612 es-Subki, Tabakatu' -Sfi` yye, I. 211.
613 Ayn yer ve Ibnu'l-Cevzi, Menk bu'l-Imm Ahmed, s. 322.
614 es-Subki, Tabalstu's- ifi` yye, I. 211; Ibnu'l-Eevzi, el-Menk b, s. 322.

208
Sunnet dnda, mesela kelm ile ilgili olarak sorulan suallere "bilmiyorum",
bana Allahn, Kitabndan yahut Peygamberin Sunnetinden bir ey veriniz,
onu syliyeyim" demesi oluyordu. 6" Byle anlarda ibn. EM. Duvad ona so-
kuluyor ve "sen Allah' n Kitab nda, yahut Peygamberin Sunnetinde olan
eylerden ba ka bir ey sylemez misin" diyordu." Bu sabrszlk ierisinde
gerek Halife ve gerekse adamlar bazan Ahmed bn Hanbel'in
ikrar etmesi iin tehdit ediyorlar, bazan da yumu ak szlerle onun gn-
ln alma a alyorlard ; fakat hi bir ey onu Halifenin gr n ikrara
yneltmiyordu. Nihayet imtihanlarm nc gn Halife, her e it tehdit
ve temennilerin yine faydas z kaldn grnce, adamlar na Ahmed ibn.
Hanbel'in krbalanmas emrini vermi tir. Krbalanma olay, bn Hanbel-
in tercumesi ile ilgili kaynaklarda mufassal olarak aldat lmtr Biz u ka-
clarna iaret edelim ki, bu olay, Halife ve adamlar nn gz nnde cereyan
etmi , her iki krba vuruluunda, vurucu de itii gibi, Halife de bu aradan
istifade ederek Kur'an hakknda bilinen suali sormu , fakat Ahmet'ten ar-
zu ettii cevab alamamtr. Bunun zerine adamlar na iaretle yeniden
krbaca ba lamalarm emretmitir. Bu olay, Ahmed bn, Hanbel baylncaya
kadar devam etmi , vcudunda a lan yaralar n tedavisinden sonra tekrar
shak bn brahim'in evine gnderilmi , oradan da evine iade edilmi tir.
kencenin iddetli olmas na ramen ksa srmesi ve Ahmed bn Han-
belin serbest braklmas, Halife el-Mdta m'a 'am olan bir korkunun neti-
cesinden ba ka bir ey deildi. Yoksa hangi meselede olursa olsun, kendisi-
ne muhalefet eden bir kimseyi ldrmek Halife iin g de ildi ve el-Mid-
tam onu da ldrr ve ba n Ba dad sokaklarnda halka te hir edebi-
lirdi; ancak halka gvenebilse idi; halk n, halk.u'l-Kur'an meselesinde kendi
peinden gelece ine inanabilse idi. Halbuki onlar n, Ahmed bn Han-
bel'in hayat dolaysyle byk bir endie iinde bulunduklarn biliyor ve
saray etrafnda vcuda getirdikleri byk kalabal grdke, nne geil-
mez bir fitnenin do acam tahmin edebiliyordu. te ierisine den bu
korku, onun, bir an nce Ahmed bn Hanbel'i saraydan karmasna vesi-
le oldu. nce Ahmed bn Hanbel'in amcas m a rdi; sonra saray nnde
toplanm olan halka Ahmed bn Hanbel'i gstererek onu tan yp tanma-
dklarm, bedence sa ve s hhatte olup olmad n sordu; msbet cevap al n-
ca ii ferahlam olarak onu saraydan kard. Eer Halife bunu yapmam
olsa idi, nn alamyaca hadiselere nayak olacakt ."'
c. el-Viisilc Deri (227-232 H.)
615 Ibnu'l-Cevzi, s. 322.
616 Ayn yer.
617 ez-Zehebi, 'I'rit u'l-IslE m'dan (bak: el-Musned, I. 102-103, Ahmed M. akir
neri).

209
Hicri 219 senesinde Ahmed bn IJanbel'in krbalanp serbest b rakl-
masndan sonra el-Mdta m, halkn Kur'an hakknda imtihana ekilmesi
iini gevetmi , hatt valilerini bu i ten menetmi ti. 6 " Bu sebeple, onun ve-
fatma ve kendisinden sonra yerine geen o lu el-Vasik'm hilafetinin nc
veya drdnc senesine kadar (231 H. /845) geen 11-12 senelik mddet ieri-
sinde, halkn, Kur'mn m.ahlik olduu gr ne hamli olduka gerilemi -
tir. Fakat 231 /845 senesinde Ahmed bn Ebi Duvadm devaml telkinleri neti-
cesinde, Halife el-Vasik, hadisilerin yeniden imtihana ekilmeleri hususun-
daki emirlerini karmtr. Ancak, onun, kimleri imtihana ekti i hakkn-
da elimizde a k bir kayt yoktur. Bununla beraber, zerinde durulan iki
ismin, halku'l-Kur'an red ve Halifenin gr ne muhalefet etmeleri se-
bebiyle hret kazandklarna, zor kar snda sessiz sedas z ikrar edenlerin
de unutulup gitti ine phe yoktur. Burada u hususa da iaret etmek ge-
rekir ki, Ahmed bn Hanbel, el-Vasik tarafndan imtihan edilenler aras nda
mevcut de ildir. Halife, ya onun zor kar sndaki sabr m bildii, yahutta
el-Mdtamdan sonra ikinci defa onun i kenceye maruz b raklmas halinde,
halkn buna rza gstermiyece ini dnd iin onu imtihana ekmemi
olacaktr. Bununla beraber ona haber gndermi ve "kendisinin bulunduu
arzda oturmamas n" emretmi tir. 619 Bu sebebledir ki Ahmed, el-Vasik' n
hayatta kald mddete gizlenmi ve ancak lmnden sonra evine dn-
mtr.

el-Vasik tarafndan imtihan edilen, halku'l-Kur'an ikrar etmedii iin


de cezalandrlan hadisilerden isimleri zerinde durulanlar, Ndaym bn
liammad, Eb Ya`kfb el-Buvayti ve Ahmed bn Na r

Ndaym bn Hammad (. 229 H. /835)

brahim bn To,hman Eb Hamza es-Sekeri, 'Isa bn `Ubeyd


`Abdullah ibru'l-Mubarek, Hueym ve daha bir ok kimselerden hadis din-
lemitir. Hadisleri aras nda baz zayf hadisler bulunmakla beraber, Ahmed
bn 11anbel ve Eb Hatim, onun gvenilir bir kimse oldu unu sylemi ler,
en-Nesn ise "kdif" demi tir. Hadis toplamak iin 'Irak ve 1,licaz'a seya-
hat etmi , sonra da Msr'a yerle mitir. Ndaymin, Musned denilen hadis
koleksiyonlarnn ilk mellifi olduu sylenir. 62

Ndaym bn I-Jammacl, hilfete geti i sralarda Eb Yar-


kah el-Buvayti ile beraber M r'dan Ba clarl'a getirilmi , imtihanda hal-

618 bn Tanr Berdi, en-Nuefl nu'z-z5.hire, II. 259.


619 ibnu'l-Cevz , Men5.k bu'1- m5m Ahmed, s. 348.
620 eg-Zehebi, Tezkiratu'l-b.uffz, I. 418.

210
ku'l-Kurm ikrar etmedii iin Samarr'da hapsedilmi tir. 621 228 /842 veya 229
/843 senelerinde hapiste iken vefat eden Nu'aym, cehmiyyeye iddetle muarzd
ve "ben bir cehmi idim ve kelmlar m ok iyi biliyordum. Fakat hadis top-
lamaa baladktan sonra onlar n tatile gittiklerini grdm" diyordu. 622
Ebfi Ya`kfib el-Buvayti (. 231 H. /845)
mam e-li`i ve 'Abdullah bn Vehb el-Mlikrden hadis dinlemi tir.
talebesi, vefatndan sonra da talebelerinin hocas idi. Ilim ve ,
fazilet ynnden Msr'da byk bir hreti vard. Rivayet olundu una g-
re, Mr kads bn Ebi'l-Ley , el-Buvaytrye ok hased ederdi. el-Vii ik'm
imtihanla ilgili mektubu Msr'a gelince Kad , e- fi'inin ashab ndan yal-
nz el-Buvayti'yi Mr'dan karmtr. Badd'ta imtihan edilen el-Buvay-
ti, balku'l-Kur'n ikrar etmemi , buna karlk onun Kelmu'llah ve gayri
mahlk olduunu sylemitir. 623 e- fnnin ashab ndan olan er-Rabr bn
Suleymn, el-Buvaytryi bir hayvan zerinde boyundan ve ayak bile inden
bir ucunda 40 r tl (bir rtl 12 okkadr) arlnda tba bulunan bir zincire
vurulmu olarak grd n ve onun yle konu tuunu anlatmaktad r:
"Allah mahlkt "kun" (ol) sz ile yaratm tr. Eer "kun" mahlk olur-
sa, mahlku bir mahlk yaratm demektir. Allah'a kasem ederim ki ben bu
demirlerin altnda leceim; ta ki benden sonra gelenler, bu u urda demir-
ler altnda lenlerin de bulundu unu rensinler". 624 Filhakika el-Buvayti,
halku'l-Kur'm ikrar etmedi i iin hapsedilmi ve 231 H. /845 senesinde
vefat edinceye kadar hapis kalm tr.625
Ahmed bn Nar bn Mlik el-Huzl
Mlik bn Enes, Hammd bn Zeyd, Hueym ve daha bir ok kimseler-
den hadis dinlemi , dili sunnet akidesine iddetli ball ile hret kazan-
mtr. te bu ba llk, onu, icldetini artran imtihan olaylarma ve mseb-
biblerine kar bir takm hal areleri arama a sevketmitir. Her eyin Ha-
life el-Vsik ile yardmcs Ahmed bn Ebi Duvdn balar altndan kt-
n biliyordu. Idarenin onlarn elinden alinmasyle durumun dzelece i
dnlebilirdi. Bu d nce ile ve dardan temin ettii baz kimselerin
621 Aym yer. 227 Hicri senesinde el-Va ils'n imtihanla ilgili emri Msr'a geldii zaman,
Msr valisi, muhaddis, fakih, mezzin ve muallim olmak zere halk aras nda ne kadar gze
arpan insan varsa hepsini de imtihana ekmi tir. Halkn ou kam, hapishaneler, imtihana
rza gstermiyenlerle dolmu tur (el-Kindi, Kitabu'l-vulat, s. 451). Ayn zamanda Msr
valisi Muhammed bn Ebi'l-Ley "Mahlk Kur'ma Rabb olan Allah'tan baka Will yoktur"
ibaresinin mescidlere yaz lmas emrini de vermitir (bak: Kitabu'l-vulat, s. 451).
622 ez-Zehebi, Tezkiratu'l-huffaz, I. 419.
623 bn Hallikn Vafeyatu'l-a`yan, VI. 60--62.
,

624 tbnu'l-Cevzi, Menals bu'l-imam Ahmed, s. 398.


625 bn Hallikn el-Vafeya t, VI. 62.
,

211
yardm ile bir takm hazrlklara giri ti. Fakat dncelerini tatbik sahas -
na karmak zere iken el-Vsik tarafndan haber alnd ve yakaland. An-
cak Halife, onun hilfete kar giritii bu hareketi, her nedense bir tarafa
brakarak onu hallsul-Kur'n meselesinde imtihana ekti. Ahmed bn Nar,
Kur'nn Kelnu'llah olduunu syledi; ru'yetu'llah meselesinde tevcih
edilen suale de "rivayetlerin bu ekilde geldii" cevabm verdi. Bu cevap,
Halifeyi daha ok sinirlendirmi ve "sana yaz klar olsun, Allah' mandud
ve mcessem bir ekilde mi greceksin" diye ba rmtr. Gelen haberlerden
rendi imize gre, Halife, bundan sonra bir k lla bir de ip istemi , ban
balam ve ipi ekmelerini emretmi , sonra da elinde bulunan klla ba-
n gvdesinden ayrmtr. Bu ba , nce ark Baa dd'ta, sonra Garbi Ba -
d,d'ta baz gnler halka te hir edilmitir. Te hir esnasnda, ban bir kula-
na as lm olan ve el-V ik tarafndan yaz lan bir ktta u ibareler bu-
lunuyordu:
Bu ba , Allah'm, el-Vsik eliyle katletti i kfir, m-
rik, dll Ahmed bn Nar'n badr. Kur'n n mahliklyeti ve te bihin
nefyi hakknda deliller getirilerek teybe etmesi ve hakka dnmesi is-
tenmi, fakat inad yznden buna yana mamtr. Onun Cehenneme
girmesini ve elim kbetine kavu masn kolayla tran Allah'a hamdol-
sun, Emiru'l-mu'minin, bu mesele hakk nda ona sordu u halde, o, te -
Mhi ikrar etmi ve kfr ile konu mutur. Bu sebeple onun kan n ve
lnetlenmesini Emiru'l-mu'minin hall k lmtr 626

el-Vsik'n, Ahmed bn Na r' n ban vurduktan sonra nedamet duy-


duu, hatt kendisini bu i i yapmaa te vik eden bn Ebi Du'd ve el-Ba-
dd gre bu ite parma olan Summe bnu'l-E ras' azarlad
zikredilir'. 627 Hayatnn son gnlerinde, halkul-Kur'n meselesinde takip
ettii yolun hatal olduunu anlamas ve bu iten rd etmesi ile ilgili haber-
ler gznnde bulundurulursa, Ahmed, ibn. Na r'n ldrlmesi olayndan
nedamet duymu olmas akla yakndr.

halku'l-Kur'n meselesinde seleflerinin yolundan ayr lma-


smda rol oynayan ba lca mil, huzuruna zincire vurulmu olarak getirilen
salar aarm yal bir ahsn bn EM Du'd ile yapt mnazara olmu -
tur. smi kaynaklar tarafndan zikredilmeyen eyh, bn Ebi Du'cln,
meselesindeki gr nn, m'minlerin ikrar etmesi gereken
iman asllarmdan bir asl olduuna binen, ona baz sualler sorarak mna-
626 et-Tabari, VII. 326-330; Ibnu'l-Esir, el-Kmil, VII. 15; el-Ya`kfbi, II. 589; es-
Tabaktu' -Sfi` yye, I. 215.
627 Bak: el-Fark s. 104. el-Ba ddnin umme ile ilgili bu haberinin yanl olduu
anlalmaktadr. Zira Summe 213 H. senesinde lm tr.

212
zaraya ba lamtr. eyhin ilk su'ali, risaleti tebli etmekle grevlendirilen
Hazreti Peygamberin, kendisine gnderilen vahiyden her hangi ey gizleyip
gizlemedii hakknda olmu ve bn Ebi Du'ad, bu suale, vahiyden hi bir
eyin gizlenmemi olduu cevabn vermitir. Bu cevab asl olarak ele alan
eyh, Kur'nla ilgili olarak u mhim sualini sormu tur: Madem ki Peygam-
ber, tebli ine konu olan vahiyden hi bir ey gizlememitir, o halde tebli
ettii eyler aras nda halku'l-Kur'an da var m dr ve Hazreti Peygamber,
mlmanlar, bu inanc ikrara davet etmi midir? !bn Ebi Du'ad,, bu suali
cevapsz brakm ve eyh de Halifenin bu duruma dikkatini ekmi tir ey-
hin ikinci suali, delil olarak zikretti i bir Kur'an yetine dayan r: "Bugn
dininizi kemale erdirdim, zerinizcleki nimetimi tamamlad m ve sizin iin
slam dinini (seip) ondan raz oldum" 628 . eyh, bn Du'ad.a u suali sormu -
tur: "Bu yet nazil olduktan sonra, Allah Ta`ala m dinini ikmal ettii hak-
kndaki beyannda saclktr, yoksa dinde noksanl k bulunduu inanc ile
Kur'nn mahlk olduu grn ikrara zorlayan sen mi ?" bn Ebi Du'ad
bu suale de cevap vermekten ciz kalm ve eyh ikinci defa Halifenin dik-
katini ekmitir.
eyhin nc suali, Hazreti Peygamberin jalku'l-Kur'an meselesini
bilip bilmediiyle ilgilidir ve bn Ebi Du'ad, bu suale "evet biliyordu" di-
yerek cevap vermi se de, bunu takip eden "o halde halk buna davet etmi
midir ?" sualini cevaps z brakmak zorunda kalm ve eyh yine Halifenin
dikkatini ekerek iddias n kuvvetlendirmek maksadyle unlar sylemitir:
"Eer Hazreti Peygamber ve ondan sonra gelen halifeler, bu meseleyi
biliyor idiyseler ve halk buna davetten imtina ettiyseler, onlarm kalk -
mad bu ie kalkmak gerekli midir" ?
Halife el-Vasik'm huzurunda ve bir eyh ile bn Ebi Du'ad aras nda
cereyan eden bu mnazara, Halifenin o lu el-Muhtedi Billah tarafndan
nakledilmi tir. el-Muhtedi, bu mnazaraya ahid olduktan sonra halku'l-
Kur'an fikrinden rucil etti ini sylemi ve (zannna gre) el-Vasik'm da bun-
dan sonra bu gr terketti ini szlerine ilave etmi tir629.
d. el- Mutevekkil Devri (232-247 H. /846-861)
Halife el-Vasik'tan sonra yerine geen el-Mutevekkil, hilafetinin ikinci
senesinde (234 H /848), Kur'an hakk ndaki mnazara ve mnaka alar menet-
tii gibi, Kur'nn mahlak olduu grnn izharn da yasaklamtr 630 .
628 M'ide sresi 5, y. 3.
629 zet olarak verdi imiz bu mnazarann tam metni iin bak: el-qcurri e - err a,
s. 92-94; bnu'l-Cevzi, Menktbu'l- mam Ahmed, s. 350-356; es-Subki, Tabaktu's-
fi`ryye, I. 216.
630 es-Subki, Tabaktu' -sfi` yye, I. 215.

213
Bu suretle, Halife el-Me'mnun 218 /833 senesinde yazd ilk mektupla bala-
yan "mihne", 16 sene devam ettikten sonra el-Mtevekkil'in hilafetiyle son
bulmutur. "Milne" nin ilga edildii ayn sene ierisinde, Halife, aralar nda
Mu'ab ez-Zubeyri, shak bn Ebi isra'fi, brahim bn `Abd.illah el-HerevY,
`Abdullah bn Ebi eybe ve karde i 'Osman'n da bulunduu baz hadisi-
leri ve fakihleri topl yarak, onlara hediyeler da tm, ayrca cami ve mes-
cidlere devam ederek halka hadis rivayet etmeleri emrini vermi tir631 . Bu
bakmdan, Halife el-Mutevekkil devri, ehli sunnetin zafere ula t, dini
inanlarm felsefi grlerin mezcederek tesis ettikleri mezheplerini devlet
sultas ile salamlatrmak isteyen ve muar zlar nazarnda ehli bid'at ola-
rak yer alan mutezile kelmc larmn da kat'i hezimete u rad bir devir
olmutur.

5. mtihanla ilgili Olaylara Genel Bak

Halife el-Me'mn ile ba lyan ve el-Vasik'm lmne kadar devam e-


den "mitne" veya hadisilerin zor kullan larak halku'l-Kur'am ikrara da-
vet edilmeleri olayna umumi cepheden bir nazar atfedilecek olursa, sulta
sahiplerinin, halku'l-Kur'an ilan etmekten ziyade Kitap ve Sunnete daya-
nan gerek ve saf Islam akaidini ifsad etmek gayesine ynelmi olduklar
hemen anlalacaktr. Filhakika, gerek Kur'nda ve gerekse Sunnette Kur-
ann mahlak olduuna dellet eden a k bir nass mevcut de ildir. Zaten by-
le bir nass bulunsa idi, Kitap ve Sunnete sair f rka ve hiziplerden daha ok
bal kalan ehli sunnetin, bu nassn gere ini yerine getirece i gayet tabii idi.
Hatt bunun aksi bile d nlse, yani kitap ve sunnete ba llklar bilinen
sunnet ehlinin, halku'l-Kur'an hakk nda bulunduu bir an iin farzedilen
nalara temessk etmekte zaaf gsterdikleri de kabul edilse, hi olmazsa
Emiru'l-mu'minin s fatyle onlara yol gsterecek olan Halifenin elinde, k -
lcndan daha keskin deliller bulunmu olurdu. Fakat biz grdk ki, Rm
seferine ktktan sonra, Ba dad'taki nibine ve di er valilerine yazd mek-
tuplaryle ani olarak imtihan kampanyas n am olan Halife el-Me'mn,
bir n.ass delil olarak ileri srmekten ciz kalm tr Mamafih iddias n isbat
edebilmek iin yine de baz ayetler zikretmemi deildir. Halku'l-Kur'an
grn savunanlar iin en kuvvetli delil olabilecek bu ayetlerin ba nda
j ti-j; ol i...e.1.1 "biz Kur'an" arapa k ldk" 632 n.ass gelmektedir.
Mhim olan mesele, ayette zikri geen kelimesini)" 431_4- (yaratmak)

631 Ibnu'l-Cevzi, Men'ah bu'l-Im( m Ahmed, s. 357. Burada bilhassa mutezile ile
cehmiyyeye red mahiyetinde olan hadislerle "ru'yet" hakk nda varid olan hadislerin rivaye-
yetinin bahis konusu edilmesi, zerinde dikkatle durulacak bir noktad r.

214
mansnda olduunu tesbit edebilmektir; nk bu kelime, Kur'nda muh-
telif manlarda kullanlmtr. Mesela baz yerlerde insanlarm fiillerine ve
bir eyi isimlendirmelerine, baz yerlerde de Allah Ta`ran n fiillerine ve bu
arada (yaratma) fiiline dellet eden manMara sahiptir.633 u J pJ (;) .1",
,T,TLi "Parmaklar n kulaklar na ttkarlar"6" y etin& insanlarn fiillerine
dellet eden bir mans vardr; "t kamak" yerine "yaratmak" n ans kul-
lanlsa idi, yetin mans iin "parmaklar n kulaldarnda yarat rlar" demek
gerekirdi. LUI (2, :).,3,11 :5,5.3)LIA "Allah'n halis kullar
olan mel'ikeyi di i tesmiye ettiler" 635 yeti de insanlarn melekler hakknda
dii dediklerini beyan eder; yoksa "melekleri yaratt lar" mansnda de ildir.
2412 "Semavt ve arz ,

zulmet ve nuru yaratan Allah iindir hamd". 636 Burada ise kelime, Allah
Taeamn yaratma fiiline dellet eder. t,t,1 (.)Lij (.. 1 "Ben seni

insanlara imam yapaca m." 6" "Y Rab, bu beldeyi


cJ
emin kl". 6" *e; 5L,..11 "Y Rab, beni namaza devam eden-

lerden eyle". 639 Bu yetlerde de kelimesi, Allah'n yaratmak fiili hari-


cindeki dier fiillerine dellet eder. Zira ilk yette ibrhlin (A.S.) e hitaben
"seni insanlara imam (nder) yapaca m" denilirken "seni imam yarataca n"
manas kasdedilmemi tir; keza beldenin emin, namazmda devaml kilmmas
fiillerinde de "yaratmak" manas dnlemez.

Kur'nda zikri geen kelimesinin bu kadar e itli menya geldi -


ni grdkten sonra, Halife el-Me'mfinun, ilk mektubunda Kur'n n mahla
olduunu isbat edebilmek iin ileri srd yette geen mezkiir kelimenin,
bu manlardan hangisine dellet etti ini kestirebilmek iin elimizde hi bir
l yoktur. O halde diyebiliriz ki bu yet, mte abih yetlerdendir, muh-
kem ve mufassal de ildir. Buna gre Halifenin bu kelimeye "yaratmak".
mans vermesi, basit bir tevildir ve bu tevil zerine, hadisilerin. imtihana

632 Zul,ruf sresi 43, y. 2.


633 Ahmed bn Banbel, er-Reddu `ala'l-eehmiyye (Daru'l-Funf n Ilahiyat fakl-
tesi meema'as , say 5-6, s. 284-5).
634 Bakara sresi 2, y. 19.
635 Zubruf sresi 43, y. 20.
636 En'am sresi 6, y. 1.
637 Balsara sresi 2, y. 124.
638 Aym sre, y. 126.
639 Ibrhim sresi 14, ay. 40.

215
ekilmeleri, dvlmeleri ve ldrlmeleri ve hatt msliimanlarm, Halife-
ye kar ayaklanarak byk bir fitnenin zuhuruna ramak kalacak derecede
saray nnde toplanmalar , Kur'nda, mte bih ayetlerin tevili ile ilgili
olarak gelen bir yetin i aret etti i duruma tpa tp uymaktad r:
"Sana Kitab indiren O'dur. Bu Kitabn yetlerinden bir ksm muhkem
olup, bunlar Kitabn temelidir, dierleri ise mte abihtir. Kalplerinde
phe ve e rilik bulunan kimseler, fi tn e kar m ak ve (kendi) tevil-
lerini vermek iin mte abih olan yetlere tbi olurlar. (Halbuki) m-
teabihin tevilini Allah'tan ba ka kimse bilmez. limde rusah bulan
kimseler de derler ki: Biz ona inand k, hepsi de Rabb mzdandr; bunu
ancak akl sahipleri dnr ve anlarlar". 640
Hadisilerin meselesinde imtihana ekilmeleri ve bu
inanca zorlanmalar , bir ka Halife ile ilgili tarihi olaylar erevesi iinde
incelenecek olursa, meselenin, bu halifelerin ahsi gr ve inanlarnm bir
neticesi olduu zannma vardr. Hatta Halife el-Mdta m'n, ilim ynnden
hi bir nasibi bulunmad ve sadece el-Me'mnun vasiyyeti ile imtihan g-
revini yklendii"' ve el-Vasik' n, da, ne kadar iddetli davranrsa davran-
sn, sonradan bu gr ten rca etti i gznnde bulundurulursa, olaylar n
btn nes'aliyeti el-Me'mana yklenir. Fakat bu olaylara, bu kadar dar
bir ereveden bakmak biraz insaf llerini'', d nda kalr Bu bakmdan,
hi tereddt etmeden diyebiliriz ki, mesele sadece bir el-Me'man meselesi
deildir; aslnda, onun arkas nda, btn olaylar ustalkla idare eden kuv-
vetli bir kadro vard r; bu da muteziledir.
el-Me'miinun ilmi hviyeti, onu bize bir mutezili olarak tan tr. Fel-
sefe ve kelm ilimlerine sevgisi ve derin vukufiyeti ile hret kazanm , bu
sebeple, imparatorlu un muhtelif memleketlerinden celbetti i felsife ve
mtefekkirlerle saray n doldurmu tur. phesiz bunlar aras nda zamann
felsefecilerini temsil eden mutezile birinci planda yer alm tr. Bu bakmdan,
el-Me'manun, balkul-Kur'a n ilan ederken mutezilenin geni apta te vik
ve sonra da tasvibine nil oldu una, hatta had.isilere kar giritii hare-
ketin bir mutezile hareketinden ibaret bulundu una phe yoktur.
Burada zerinde durulmas gereken mhim bir nokta daha vard r. Her
ne kadar bunun tesbit ve tahkiki bugn iin imkans z gibi grnmekte ise
de zikrinde fayda millahaza edilebilir: Ilalku'l-Kur'au meselesinin Kitab ve
Sunnette istinad, edece i ne bir ayet ve ne de bir hadis mevcut de ilken,
keza iman esaslar arasnda hi bir hkm bulunmazken, mutezile kelm-
clarmn, hadisileri, halku'l-Kur'n ikrara davet etmelerinin gerek sebebi
640 tlli 'Imrn siiresi 3, y. 7.
641 es-Subki, abaktu's- fi'lyye, I. 219.

216
nedir? Eer halku'l-Kur'n. meselesi, Allah' n sfatlarnn ve bu arada Ke-
lam sfatn nefyetmenin bir neticesi ise, mutezilenin h,alkul-Kur"andan
evvel sfatlar meselesinde hadisileri imtihana ekmeleri gerekirdi; fakat bu
yolu tutmamlardr, niin? Mutezile akidini ehli sunnet ak'idinden ay ran
bir ok hususlar vardr; daha do rusu mutezilenin kendine has e itli aki-
desi vardr ve bunlar, halku'l-Kur'an akidesinden daha az nemli de ildir.
O halde mutezile niin halku'l-Kur'an akidesini di erlerinin nne alm
ve halk nce bu akideye davet etmi tir ? Bu bir tesadf mdr, yoksa her
hangi bir kasda ma mebnidir ? imtihan olay veya hadisilerin
'an akidesini ikrara zorlanmalar , el-Me' niinun son gnlerinde balam ,
el-Mdtas m ve el-Vasik devirlerini de iine almak suretiyle 16 sene devam
etmi ve kafi bir muvaffakyetsizlikle son bulmu tur. Eer bu hareket mu-
vaffak olsa idi, bunu ne gibi olaylar takip eder ve mutezile, slam dnya-
sna ne gibi yeni fikirler getirmek f rsatn bulmu olurdu ?
Bize yle geliyor ki, muhtelif istifhamlar arkas nda yer alan bu m kil-
lerin birle tii bir tek cephe vard r; bu da mutezilenin, Kur'n n her ey
demek olmadna inanmalar ve mslmanlar da bu inanca zorlamalar dr.
Biz bunun ba ka bir delilini, Halife el-Mu`ta m nnde Ahmed bn Han-
beli sorguya eken mutezile imam bn Eb Du'adm, zaman zaman tekrar
ettii u szlerinde buluruz: "Sen yaln z Allah'n Kitab ve Peygamberin
Sunnetinde olan eyleri sylyorsun". bn Ebi Du'ad, kendi zviyesinden
bu ikayetinde hakl idi; nk imtihan esnas nda Ahmed bn Hanbel, yet
ve hadislerle ilgili ne sorulmu sa ona cevap vermi , fakat sual bu iki aslm
dndan, mesela kelm veya felsefe ile ilgili bir meseleden gelmi se ona da
"bilmiyorum" demekle iktifa etmi tir. Keza krbalanma esnas nda Halife
ona Kur'an hakknda ne diyece in sorduu zaman, Ahmed bn Hanbel
"bana Allah' n Kitabndan veya Peygamberin Sunnetinden bir ey verin,
onu syliyeyim" demi tir. Mutezilenin bu hususta Kitab ve Sunnete daya-
nan delilleri ok zayft ; fakat ba vurduklar manta uygun kelime oyun-
lar, karlarndakini ikna edemiyordu. Btn bunlara ra men tazyiklerini
artryorlard. te biz, yukar dan beri aklamaa altmz bu ve buna
benzer durumlar gznnde bulundurarak kuvvetli bir ihtimalle mutezi-
lenin, Kur'ana lzamunclan fazla de er vermee taraftar olmad klarn sy-
lemek istiyoruz. phesiz onlar bunu a klamamlar veya a klamaa cesa-
ret edememi lerdir; fakat takip ettikleri yol, onlar muvaffakiyete ula trsa
idi, daha do rusu, halkn kendilerini desteklemesini sa layabilselerdi, dn-
celerinin gerekle mesinde en byk engeli bertaraf etmi olurlarch. 642
642 Mehur mutezile imamlarndan en-Nazzam'n Kur'n hakkndaki "Kur'nn nizam
ve kelimelerindeki telifin gzelli i, Hz. Peygamberin mucizelerinden de ildir ve bunlar, onun
nbvvet davas nda doruluuna dellet etmezler. Dellet yn sadece gaybten verdi i ha-
berlerindeki do ruluudur. Kur'a= nizam ve ayetlerindeki tertibin gzelli ine gelince, her-
kes bunun gibisini ve daha gzelini yapma a kaadirdir" (el-Fark b e yne'l-fir ak, s. 87) gibi
grleri, mutezilenin Kur'an hakk nda zayf itikadlarunn delillerinden sadece biridir.

217
Mutezilenin halku'l-Kur'an meselesinde takip ettikleri yol ile ilgili ola-
rak, Ahmed Emin tarafndan ileri srlen baz grlere de burada ksaca
temas etmek istiyoruz.
Ahmed Emin, "21111aq-islam" adl kitabnn nc cildinde (s. 161
186) halku'l-Kur'nla ilgili meselelerin umumi bir muhasebesini yapm ve
bizce do ru olmayan baz neticeler karma a almt r. Onun bu mevzu-
daki ilk sz mutezilenin lalku'l-Kur'an meselesindeki niyetlerinin sami-
mi olduunu belirtmek olmu ve bu grn dorulamak maksad yle u
izahat vermitir:
"Vl bn `Ata' ve `Amr bn `Ubeyd devrinden sonra, halk n akaidi bo-
zulmutu ve bunu dzeltmek icab ediyordu. Mutezileye gre byle bir dzeltme
ii, ancak Allah'n tevhidi ve adli zerinde cari olabilirdi. Bu gr onlar
btn manas yle tevhid zerinde durma a sevketti. Onlar n nazarnda Kur-
ann kulemi, kadimin teaddd demekti. Netekim bu sebepten s fatlar in-
kr ettikleri gibi, tecsim sebebiyle de ru'yetu'llah inkr etmi lerdi. Netice-
de te bih ve teaddtten ri felsefi bir tenzih ve tevhide halk davet etmi -
lerdir; bunun iin, muhtelif beldelere adamlar salm lar, her hangi bir sulta
veya kuvvete sahib olmak frsatn elde ettikleri zaman, onu kullanarak,
halkm akidesini bozan, Binden inhiraf etmi , ilhada ynelmi kimselere kar
harp veya onlar tehdit etmi ler, ldrmek frsatn ele geirdikleri zaman
da ldrmlerdir (s. 187)".
Ahmed Emin, mutezilenin niyetlerinde bu derece samimi olduklar n
belirttikten sonra el-Me'miin devrinde haWu'l-Kur'an meselesinde takip
edilen yolun muhasebesine girimekte ve yle demektedir:
"`Abl si Devletinin ba na el-Me'mn geti i zaman, e itli mezhep-
ler zerinde ciclal ve mnaka alarda bulunan, bunlar n dorusunu erisin-
den ayrdetmek iin tenkidlerde bulunan ilmi bir kurul te ekkl etmitir.
Bu kurulda mnaka alar hr ve serbest bir hava iinde cereyan ediyordu.
Her hangi bir mesele zerinde ittifak has l olduu zaman, halk n o mesele
ile amel etmesi isteniyordu. te o devirde Halku'l-Kur'an meselesi bu ekil-
de ortaya km bir mesele idi. Daha nceki devirlerde de zerinde durul-
mutu ve tevhidle ilgili dini bir as ld. Bununla beraber, Allah' n grlmesi
ve efalin halk gibi sair mhim meseleler de ele al nabilircli, fakat 1,1411'1-
Kur'an meselesi daha vaz ht ve onu inkar edecek kimsenin zr daha zay f-
t. Halbuki Allah'n grlmesi meselesinde, buna inanan kimse, "biz ah ret-
te daha de iik bir mahlik olaca z; o zaman ship olaca mz gz, elbette
ki dnya gzmz gibi de ildir" demek suretiyle kendisini kurtarabilirdi.
Ef' alin yarat lmas meselesi ise vaz h deildi ve Kur'nda her iki gr e de
dellet eden ayetler bulunmakta idi..."

218
Mutezilenin tialkul-Kur'an meselesinde samimiyetine inanan ve do-
laysyle onlar mdafa etme e alan Ahmed Emin'in yukar da nakletti-
imiz grlerindeki isabetsizlik ve hatt eli mezlik, ilk satrlarmdart itiba-
ren hemen gze arpmaktad r. Her eyden evvel una i aret etmek laz mdr
ki mellif, Islam dinini mdafaa etmek maksad yle mutezilenin sumeni,
mecasi mlhdler ve sair din mensuplar yle giritikleri mcadeleyi, balhu'l-
Kur'an meselesinde hadisilere kar atklar muharebe ile kar trm , ha-
dis ehline, dinden inhiraf etmi ve ilhada ynelmi kimseler olarak tam bir
mutezili gz ile bakm tr. Mutezilenin niyetinde samimi oldu unu syler-
ken, halk akidesinin bilhassa tevbid meselesinde bozuldu unu ileri srm ,
Kur'nn kdemi, Allah'n ahrette gzle grlmesi ve s fatlarm isbat gibi
inanlar n kklemi olmasn da, tevhirldeki bu akide bozuklu unun delil-
leri olarak mutezile ynnden belirtme e almtr. Halbuki biz, gerek el-
Me'in.in ve gerekse el-Mdtas m devirlerinde balkul-Kur'an hakknda im-
tihana ekilen hadisilerin, Kur'n n mahlak oldu unu ikrar etmemekle
beraber, "Keln u'llah"tr dediklerini ve bunun haricinde ba ka bir gr
ileri srmediklerini yukar da zikretmitik. Netekim Ahmed Emin de, ba -
larnda Ahmed bn Hanbel oldu u halde, hadisilerin, Kur'an hakk nda ne
mahlak ne de gayri mahlak dediklerini, daha do rusu bu konuda her hangi
bir fikir ileri srmediklerini ve byle bir fikir ileri srmenin de do ru olma-
d grne sahip bulunduklar n zikretmitir (s. 189). Bundan anla lyor
ki mutezilenin halhu'l-Kur'an meselesinde, ba ta Ahmed bn Hanbel olmak
zere hadisilere reva grdkleri i kencelerde, onlar hakl gsterecek veya
Kur'nn, Allah'n Kelm olduunu sylemelerinde hadisilerin dinden ve
akaidden inhiraf edip ilhada yneldiklerine adalet edebilecek en ufak bir
nokta mevcut de ildir. Mamafih Ahmed Emin, mutezilenin felsefeye da-
yanan grlerinde tamamen hakl olduklarn sylemekle beraber, iki nok-
tada hataya d tklerini de aklamaktan kendini alamamtr. Hatalardan
birincisi, halk da bu meselelere i tirak ettimek istemeleridir; zira halk n
akl, ok ince bir ilim olan kelm anlamaktar cizdir. Bu ilim sadece fel-
sife ve benzerleri iindir, halk iin de ildir. kinci hatalar da hkameti, k-
lc, krbac ve askerleriyle bu i e sevketmeleridir (s. 91). kinci hata hakkn-
da sylenecek bir ey yoktur. Fakat ilkinde balku'l-Kur'an meselesini, sade-
ce felsefecilerin ve benzerlerinin anlayabilece i bir akide konusu yapmas n,
insan ister istemez hayretle kar lar; nk bu mesele, yukar da da naklet-
tiimiz gibi, Ahmed Emin'in nazar nda mutezileye gre, dinin as llarmdan
olan bir akaid meselesi idi; hem de dzeltilmesi gerekli olan fesada u ram
bir akide.
Her ne olursa olsun, biz bu mesele zerinde daha fazla durmak yerine,
sadece mhim grd mz u hususa iaret ederek bahsimize son vermek

219
istiyoruz: tialku'l-Kur'an meselesi, ya sadece felsefecilerin anlayabilece i
bir felsefe veya kelm (ilk devirlerde felsefe ve kelm ayn eydi ve tabi-
atiyle, burada mutezile kelamm kasdediyoruz) konusudur; daha sonraki-
kilerin ifadelerine gre bir bid`att r; bu takdirde, halk n byle bir gr
ikrar etmeleri iin zorlanmas , Ahmed Emin.'in de syledii gibi byk bir
hatadr, hatt zulmdr; yahutta bu mesele, dinin as llarndan olan bir aki-
cleclir ve Va l bn 'Ata' devrinden sonra bozulmu olabilir; bu takdirde u
husus dnlebilir: Hazreti Peygamberin hi bir ey terketmeden zama-
nnn mslmanlarna tebli ettii sair akid ierisinde bu akicl,enin de esas
ve mekan tesbit edilerek, daha sonralar meydana gelen bozukluk gideri-
lebilir. Bir ba ka ifade ile, halka gerek olan retilirdi. nk ne e it ald-
de olursa olsun, mslmanlar n feylesofu, kelmc s, limi veya cahili, o aki-
deye temessk etmekle mkelleftir. Yoksa baz akidin felasife ve akl sahip-
lerine, bazsnn da cahil halk tabakalarma mahsus oldu unu ileri srmek,
din ile badatrlabilecek bir gr deildir.
Netice olarak diyebiliriz ki, mutezile, birinci kta zikretti imiz husus-
lara uygun olan felsefi gr lerini, dinin as llarndan bir akide addederek,
bunu halka veya halkn ileri gelenlerinden olan hadis imamlar na talim
etmee kalkmlardr. Ne varki, Hazreti Peygamberin tebli ve tayin etti-
i sair akaid aras nda bu grlerinin bir asln bulamadklar iin zor kul-
lanmak, tehdit ve i kence etmek yolunu tutmu lar, fakat bu yol, onlar mu-
vaffakyete gtrmemi tir.

6. Hadisilere Gre I-Jalku'l-Kur'an Meselesi

tlalkul-Kur'nla ilgili bahisimize ba larken, gerek Kur'nda ve gerek-


se Peygamberden rivayet edilen hadisler aras nda Kur'mn mahlk veya
gayri mahlk oldu una delalet eden her hangi bir hkmn bulunmad n
ve islamn ilk asr boyunca mslmanlarn byle bir mesele ile me gul ol-
madklarn kaydetmitik. Filhakika sahabeden Kur'nla ilgili olarak gelen
haberler aras nda bu hususa dellet edebilecek en kk bir i aret yoktur.
Bununla beraber mesela, ilk Halife Eb Bekr e - ddik'n Mekke mrik-
lerine, Rmlarm Frslere galip geleceklerini syliyerek bunu haber veren
Kur'an yetini okumas ve mriklerin de "bu okudu un senin szn m
yoksa dostunun sz m?" demeleri zerine, "ne benim ne de dostumun
sz, fakat Allah' n sz" diye cevap vermesi," 3 Ummul-m'minTn `kie-
ye yap lan iftira olayndan sonra bir ayet nazil olmas ve onun bu yetle teb-
riye edilmesi zerine "Allah'a yemin ederim ki, ben kendimin, iftira edilen
eylerden beri oldu umu biliyorum, Allah da beni tebriye ediyor; fakat hak-

643 el-Beyhaki, el-EsnW ve's-s ft, s. 239.

220
kmda, okunur bir vahiy gelece ini zannetmezdim. Allah Taeala benim hak-
kmda konuaca yerde Hz. Peygamber uykuda iken bir ru'ya grse idi
benim iin daha sevindirici olurdu" demesi, 6" `Omer ibnu'l-ljattab'tan, "Kur-
ann Kelamu'llah oldu unun",645 keza bn Mesefd'tan "Kur'nn Kelmul-
lah olduu ve bu sebeple onu tekzib eden kimsenin Allah' tekzib etmi o-
lacann" 646 rivayet edilmesi ve buna benzer bir ok haberler, sahabe ara-
snda Kur'nn sadece Kelmu'llah olarak bilindi ini ve aralar nda geen
mzakerlerin yalnz bu konuya mnhas r kaldn gstermektedir. O halde
biz, hi tereddt etmeden diyebiliriz ki, Kur'n n mahlk veya gayri mah-
lk olduu grn getiren veya bu iki gr ten birini mdafa eden bir ha-
ber, e er sahabe ad yle rivayet edilmise o haberin do ruluundan phe
etmek gerekir. nk Kur'n n mahlk olup olmad meselesi, sahabe za-
mannda bilinen bir mesele de ildi. Netekim hafz Ebii Ahmed bn eAdiy,
mehur sahabi Enes bn Mlik'ten kendisine ula an "Kur'an Kelamu'llah-
tr. fakat mahlk olan bir kelm de il" szn, isnadyle birlikte rivayet
ettikten sonra yle demi tir: "Bu hadis, her ne kadar mevkf olarak Enes-
ten nallediliyorsa da mnker oldu una phe yoktur; nk sahabenin,
Kur'an ile ilgili meselelere bu' derece dald bilinmemektedir".'
Sahabenin Kur'n hakkndaki grleri bu suretle anla ldktan sonra,
hadisilerin bu konuda takip ettikleri yol daha iyi ayd nlanm olacakt r.
Netekim Halife el-Me'mnun emriyle imtihana ekilenler de inanm ve
gvenmi olduklar bu yolun dna kmamlar, bazlar lm tehdidi kar-
snda sulta sahiplerinin tekliflerini kabul eder grn,m lerse de gerek i-
nanlarn ilerinde saklam lar, dier bazlar ise tehditlere ald r etmedik-
leri iin ya ldrlm ler ya da krbalanmlardr.

Caed ki Dirhem eliyle yay lan ve daha sonra da mutezile kelamcdar


tarafndan sistemli bir ekilde mdafa edilen halkul-Kur'an inanc , ilk zu-
hur ettii gnlerden itibaren hadisilerin iddetli muhalefetiyle kar lam -
tr. Mslman halka, bu gibi cereyanlara kar uyank bulundurmak mak-
sadyle cami ve mescidlerde telk nler yaplm , inancn bir slam inanc ol-
mad, Kur'n hakk nda alacak her mnaka ann bideat oldu u, bu ko-
nuda sual sorars n da cevap verenin de bu bid,eata i tirak etmi olaca, ya-

644 Muslim, Kitbu't-tevbe, Hadis No. 56.


645 el-Esma' ve' - ft, s. 242-43.
646 Ayn eser. s. 241.
647 Ayn eser, s. 243-44. Bu konuda el-Beyhakl de u aklamay yapmtr: lk devir-
lerde Kur'nn mahlk olduunu iddia eden bir kimse kmamtr ki bunun reddine ihtiya
hasl olsun. Bu bakmdan Enes bn Mlik'ten byle bir gr n nakli sahih olmaz. Bununla
beraber, muhtelif sahabilerden rivayet edilen Kur'n n Allah'a izafesiyle ilgili haberler sbit-
tir ve sahihtir.

221
ratc olarak Allah'tan ba ka hi kimsenin neyi yarat p neyi yaratmacln
bilemiyece i, O'ndan baka her eyin mahlk, Kur'n n ise O'nun kelm
olduu ak ak anlatlm , bu konuda Hazreti Peygamberden ve ashab n-
dan gelen hadisler rivayet edilerek kelamc larn iddialar rtlme e all-
mtr. Burada byk bir memnuniyetle u noktaya da i aret edelim ki, ha-
disiler, halku'l-Kur'n inanc n reddetmek maksad yle, Hazreti Peygamber-
den Kur'nn Allah'n kelm olduunu belirten hadisler rivayet ederken,
bu hadisler aras na, grlerini daha ok kuvvetlendirecek hadisler sokma-
ya, daha do rusu Kur'nn kadim olduunu, yahut mahlk olmadn orta-
ya koyan hadisler uydurma a te ebbs etmemilerdir. Aksine, "Kur'an mah-
lk deil kadimdir" manasnda hadis olarak dola an her hangi bir szle kar-
latklar zaman, onun mevzii yani uydurma oldu unu ve yalanclar tara-
fndan Hazreti Peygambere isnd edildi ini byk bir itmi'nn ile a kla-
mlardr.

inancnn zuhuruna kadar, Kur'n n Allah'n kelm


olduunu syleyen hadisiler, bu inanc n zuhurunclan sonra szlerine iki
kelimelik bir ibare daha eklemi ler ve bununla kelmc larn grlerini red-
detmek gayesini gtm lerdir. ki kelimelik bu ibare udur: 43_91;.,,L.

ildir". Mesela Malik bn Enes yle derai tir: (.315" "Mahlkde ,31- 211

c.) ,J "Kur'an Allah' n kelmdr; mahlk de ildir". 648 Veki`

Cerrah: ,k;i V9 Is 4.1 ec. v. jtoe; ,..)1).11


,AA, "Kur'an Allah Ta`alanin kelm dr; mahlk de ildir. Her kim
mahlk olduunu iddia ederse Allah'a kfretmi olur". 649 e- afri:
r 5ks- vT)1 "Kur'an Allah' n kelamdr; mahlk de ildir". 6"
el-Buhara: jl -I 4 t- L r bS."
Lphi j zk, j,%i j
"Kur'an Allah Ta'alamn kelm dr; mahlk de ildir. Mekke
ve Medine ehlinden Hicaz ulemas n, Kiife, Basra, am, Msr ve Horasan
alimlerini bu inna zerinde bulduk". 6" 'Affan bn Muslim:

41 ( 5a : c):
648 el-Beyhaki, ve's-s f( t, s. 248.
649 Ayn eser, s. 249.
650 Ayn eser, s. 251.
651 Ayn eser, s. 253.

222
" u'be, HammM 'bn. Seleme ve el-Hasan (el-Ba ri) n ashab devrine
yeti tim, hepsi de Kur'n Kelamu'llaht r, mahlk de ildir, diyorlard". 652
mam Ahmed ibn. Hanbel'in bu konudaki gr lerini burada Byk
tekrarlama a lzum grmyoruz. Imtihan olaylar yle ilgili bahsimizde
gerek onun ve gerekse onunla birlikte imtihana alman di er hadisi-
lerin grleri btn ald ile ortaya km bulunmaktadr. Burada Hal-
bahsine son vermeden nce mhim grd mz bir noktaya
daha temas etmek istiyoruz. Bu, kelamc larm "Kur'an mahlktur" szne
kar hadisiler tarafndan ileri srlen "Kur'an mahlk de ildir" sznde,
Kur'n zerinde mnaka a aacak bir mana= bulunmay dr. Kelanc-
lar, Kur'nn mahlk olduu gr n ileri srerken o zamana kadar ms-
lmanlar arasnda hi bilinmeyen ve Hazreti Peygamber taraf ndan da bir
akide meselesi olarak a klanmam olan yeni bir inan ihdas etmi ler ve
baz Kur'an yetlerini tevil ve tahrif ederek bunu mdafaya al mlardr.
Bu bakmdan, onlar n faaliyetinde, slam akaidine yneltilmi bir mda-
hale vardr; bu mdahale, Kur'nla ve Hazreti Peygamberin a klamasyle
kesinle mi olan akaidi ifsad. edici mahiyettedir.
Hadisilerin, kelamc lara ynelttilderi itirazlarda ve bu itirazlar n ifade
edildii "Kur'an mahlk de ildir" sznde ise, bir hkm koymaktan ziya-
de, kelnclarn "mahlktur" szne kar basit bir red manas vardr. Ne-
tekim bu szn. "Kur'an Kelam.u'llaht r" ibaresiyle birlikte tekrarlanmas
da bunu aka gstermektedir. Yani yukar da rne ini verdiimiz bir ka
haberin de dellet etti i gibi, hadisi, kelamc ya unu aklamak istemi tir:
Siz Kur'nn mahlk olduunu iddia ediyorsunuz; halbuki bu hususta hi
bir hkm yoktur. Kur'an mahlk de ildir, fakat sadece Allah Ta'alan n
kelmdr. Gerek Ahmed bn Hanbel'in ve gerekse di er baz hadisilerin
imtihan esnas nda Halifeye verdikleri cevaplar bu mahiyettedir. Keza ha-
disilerin, Kur'n n mahlk olmadn isbat hususunda bu manay teyid
edebilecek yetleri ok defa isti had etmemeleri de Kur'n zerinde bu e it
mnakaalarn almamas gayesine matuftur.

II. KELMCILARIN KUR'AN VE HADIS GR LERI

A. KELAMCILARIN KUR'AN TEL AKK LER

1. Genel Manada Kur'n


slam dininde Kur'nn yeri, en ufak bir phe dahi gtrmiyecek ka-
dar ak ve kat'idir. Gerek akaid ynnden ve gerekse ibadet ynnden ba -
vurulacak ilk merci Kur'nd: r. Bu bakmdan Kur'an "din" dir veya "din"
652 eg-Zehebi, Kitbu'l-'uluv, (el-Menr mecmuas ) XVII. 611.

223
Kur'ncbr, denilirse yanl bir sz sylenmi olmaz. Hazreti Peygamberin
Sunneti, Kur'n n tefsiri oldu u iin, her hangi bir gr ayrlnda, bu iki
asl d nda ba ka bir kayna a ba vurulmaz. Bu hususta Kur'n n getirdi i
Allah Ta`alnn emri gayet a ktr:
Ey iman edenler, Allah'a itaat eden; Peygambere ve sizden olan emir
sahiplerine de itaat edin; E er bir eyde gr ayrlna der ve eki-
irseniz, onu Allah'a ve Peygambere dndrn (yani Kur'na ve Sun-
nete ba vurun), e er Allah'a ve ah ret gnne inamyorsan z 653
Bu emirle Allah Ta'ala, dini meselelerde Kur'an ve Sunnetin terkedi-
lerek ba ka bir kayna a veya ba ka bir otoriteye ba vurulmasm iddetle
menetmi ve haram k lmtr. Bu tahrim, zikretmi olduumuz ayette emir-
den sonra gelen art cmlesiyle byk bir iddet kazanmtr. Bu art cm-
lesinde deniliyor ki: "E er Allah'a ve hiret gnne inamyorsan z" O halde
Allah'a ve Peygambere itaat her hangi bir ihtilaf vukuunda Allah' n Kita-
bna ve Peygamberin Sunneti e mracaat, ancak Allah'a ve ah ret gnne
iman ile kaabili tatbik olacakt r. Aksi halde, yani mezkar yetle sbit olan
emrin tatbik edilmemesi halinde, tatbik etmiyenin m'min olarak tavsifi im-
kansz olduu gibi Allah'a ve ahret gnne inanm yan bir kimseden de by-
le bir tatbikat beklenemez.
Kur'an ve hadisin, dini meselelerde ba vurulacak iki otorite olarak be-
lirtilmesi ve bunlarn haricinde ba ka bir merciin aranmas nn kat'i surette
menedilmesi, zuhuru muhtemel dini ihtilaflarn ve zihinlerde beliren e itli
istifhamlarm hallinde bu iki kayna n yeterli oldu una dellet eder. Esasen
baka trl olmas da dnlemez; nk din, yalnz bu iki kaynaktan gel-
mitir. Hazreti Peygamber, risaleti ald andan itibaren, bu risaletin teb-
lii ile grevlendirilmi ve grevi, Allah'n son vahyini tebli edinceye kadar
devam etmi tir. Grevin bitimi ise yine Allah Ta`ffia taraf ndan "bugn,
sizin iin dininizi kemle erdirdim, size nimetimi tamamlad m ve din olarak
islam'dan raz oldum" 6 " ayetiyle a klanmtr Bu ifadeye gre insan n
Rabbna kar kulluunu ne ekilde yapabilece i, O'nu bir Rab ve bir yara-
tc olarak nas l bilebilece i, ksacas bir din ierisinde mevkiinin ne olabile-
cei, Allah'n bilinnesini zaruri k ld btn hkmleri ile ortaya konul-
mutur. Ortaya konulan her eyde insan iin sonsuz fayda vard r. Zikrinden
sarf nazar edilmi bir ey varsa insana faydas olmad iin zikredilmemi-
tir. Bu bakmdan din, Allah Ta' alann takdir ve tayin etti i ekilde tamam-
lanm , onu insanlara tebli etmekle grevlendirilen Hazreti Peygamber
ise, grevini Allah' n emretti i ekilde yapmtr. Tebliinde en ufak bir ha-
653 Nisa' sresi 4, y. 59.
654 Ma'ide sresi 5, y. 4.

224
tadan, en ufak bir noksanl ktan sz edilemez. Aksi halde "O'nun risaletini
tebli etmemi olurdu".6"
Hazreti Peygamber, islam dinini tebli etmekle grevlendirildi i za-
man yegane gayesi, insanlar bu din zerinde vandete, birle meye, tefrikaya
dmertee davet etmekti. Kur'n Kerim, bu hususu hat rlatarak yle
diyordu: "Dinleri (bir k smna inanp bir ksmna inanmamak suretiyle)
paralayanlar; ayr ayr frkalara ayrlanlar. ( te) sen hi bir vechile onlar-
dan de ilsin, Onlarn ii (akbeti) Allah'a aittir". 656
Dinde frka ve hiziplere ayrlmak, onun getirdi i ahkm zerinde bir-
birinden farkl , deiik grlere sahip olarak bu gr ler hakknda cidal
ve mnaka alara giri mek suretiyle te ekkl eder. Yukarda zikretmi oldu-
umuz ayet meali bu hususu ortaya koymakta, bir ba ka yerde de, bu gibi
frka ve hiziplere sebep olan cidal ve mnaka alar yasaklamaktadr; "Eer
seninle (dini meselelerde) mcadeleye giri ecek olurlarsa onlara de ki: Allah
sizin ne yaptnz' ok daha iyi bilir. Ihtilaf edegeldi iniz eyler hakkmdaki
hkmn Allah kyamet gn aran zda verecektir". 65
Hazreti Peygamber de Kur'nin gayesine uygun olarak din zerinde
cidal ve mnaka alar sebebiyle e itli felaketlere u rayan kavimleri hatr-
latarak onlarn durumuna dmemeleri iin mslmanlar, bu eit mca-
delelere girimekten menetmi tir. Ebu'd-Derda', Eb Umme, Vasile bnu
1-Eska' ve Enes ibn Mlik'ten rivayet edilen bir hadiste yle denilmekte-
dir: Din zerinde mnaka a yapyorduk ki zerimize Hazreti Peygamber
geldi. Bizi mnaka a eder halde grnce, imdiye kadar hi grlmemi de-
recede kzd ve yle dedi: Ey Muhammed'in mmeti, nefislerinizi bu dere-
ce ate lendirmeyiniz. Bununla m emrolundunuz ? Bundan nehyedilmediniz
mi ? Sizden ncekiler de sadece bu sebebten yok olmad lar m ? Hayri az ol-
duu iin mcadeleyi terkediniz. Mnaka ay terkediniz, zira mnaka a
karde ler aras na dmanlk sokar. Mnaka ay terkediniz, zira fitnesinden
emin olunmaz. Mnakaay terkediniz, zira o, (zihinlerde) phe yaratr,
amelleri yokeder. Mnaka ay terkediniz, zira m'min (dinde) mnaka a
yapmaz. Mnaka ay terkediniz, zira mnaka a yapann hasert tamam
olmutur. Mnaka ay terkediniz, zira mnaka ada devam gnah iin kafi-
dir. Mnakaay terkediniz, zira o, Rabb mn putlara tapmak ve arap i-
mekten sonra beni nehyetti i ilk eydir. Mnaka ay terkediniz, zira eytan
ibadetten me'ys, fakat aran za fitne ve fesat sokmaktan memnun olur; i te bu,
dinde mnakaadr. Mnaka ay terkediniz, zira srail oullar (bu yzden)

655 Wide sresi 5, y. 67.


656 En'm sresi 6, y. 159.
657 Hacc sresi 22, y. 68-69.

225
71 frkaya, nasraniler 72 frkaya ayrldlar; mmetim ise 73 frkaya ayrda-
caktr. Bunlar n bir ksm mstesn hepsi de dallet zerindedir. Hazreti
Peygamber, (bu bir k smn) kimler olduu soruldu u zaman u cevab ver-
di: "Benim yolum zerinde olanlar, ashab m, Allah'n dini zerinde cidal
ve mnazaraya giri meyenler ve her hangi bir gnah sebebiyle tevhid ehlin-
den birini tekfir etmiyenler". 658 Bir ba ka haber de, Hz. Peygamberin yle
dediini belirtmektedir: "Ummetim ad na en ok korktu um ey, Kitab ve st
hakkndadr. Ste kar olan sevgileri dolay syle onun pe inden giderler;
(hayvan shibi olmak, onu k rlarda otlatmak ve zamanla onlar retmek
hrs) onlara cemaati terkettirir, Kitab (Kur'm) ise, ona inananlarla m-
cadele etmek iin aarlar". 659 Ayn haberin bir ba ka varyant na gre Hz.
Peygamber yle demitir: "Kur'n renirler ve onu Allah Ta'alann ver-
dii mana dnda de iik bir man ile tevil ederler". 660

bn `Abdi'l-Barr' n ifadesine gre, "bu konuda Hazreti Peygamber-


den rivayet edilen haberlerin hepsi de, Kur'n zerinde miii' ve cidali neh-
yeder. Said bnu'l-Museyyib ve Elif' Seleme'nin Ebf Hurayra vas tasyle
rivayet ettikleri bir hadiste Hazreti Peygamber, "Kur'an zerinde mir' k-
frdr" demi tir. Hangi vechile olursa olsun, bunun d nda Hazreti Pey-
gamberden rivayet edilen bir haber do ru de ildir. "Mira"n manas, iki
kiiden birinin daima bir yeti inkr etmesi, brnn de kar koymas ve
bu suretle ayet hakk nda bir phe yarat lmasdr. te kfrolan mir', cidal
ve mnaka a budur. Yoksa Hazreti Peygamberin ashab aras nda ok defa
grld gibi, Kur'nn baz (fkh) hkmleri zerindeki niza ve ihtilaf-
lar bundan ayrdr. Netekim Allah Ta'ala mir' Kur'nda yle zikretmi -
tir :

"Kfredenler, ondan (yani Kur'ndan.) daimi bir phe iinde kalrlar""


Selef (Allah onlara rahmet etsin), Allah zerinde, O'nun s fatlar ve isimleri
zerinde cidal ve miinaka ay menetmilerdir Fkh hakknda ise, cidal ve
mnazara zerinde birle milerdir. nk bu ilimde, fer'i meselelerin asil
meselelere reddine ihtiya vard r. Fakat akaid meselesi byle de ildir; n-
k Allah Ta'al, hadisilere gre, kendisini veya Hazreti Peygamberin O'nu
vasfetti i sfattan ba ka bir eyle tavsif olunmaz. O'nun hi bir misli ve ben-
zeri yoktur ki k yasla veya ara trma ile idrak edilsin. Bu sebeple biz, Allah

658 el-7Icurri, e - eria, s. 55. Haberde s k sk kullanlan "mnakaa" kelimesini biz,


metinde phe zerine kan cidal ve mnaka a manasndaki "mir" kelimesinin kar l ola-
rak aldk.
659 bn `Abdi'l-Barr, Cmi' beyni'li lm, II. 193.
660 Ayn yer.
661 Ilacc sresi 22, y. 55.

226
hakknda tefekkrden nehiy, fakat O'na dellet eden her mahlkat
zerinde tefekkrle emrolunduk". 662
Byk mam Mlik bn Enes de bu konuda yle demitir: "Dinde ke-
lm kt gryorum. Beldemiz halk da bunu kt grmekte, cehmiyye,
kaderiyye ve buna benzer gr lerden nehyetmektedir. Sevdi im kelm,
altnda amel olan kelmd r. Fakat Allah'n dini veya Allah hakkndaki ke-
lma gelince, bunlarda skt etmek evld r; nk gryorum ki beldemiz
halk da altnda amel olmadka din hakknda kelm ncyyetmektedir". 663
bn Kuteybe ed-Dheverrnin kelmc lar hakkndaki grleri ise y-
ledir: "E er ihtilflar fer'i meselelerde ve Sunnette olsa idi, hi bir mahzur
grmezdik; nk fkh ehli de bunu zarri bulmu ve onlara rnek olmu -
tur. Fakat onlar n ihtilf teviddde, Allah' n sfatlarnda, kudretinde, Cen-
net ehlinin nimetlerinde, Cehennem ehlinin azab nda, lavh mahfzcla ve
bunun gibi Hazreti Peygamberin ancak vahiy yolu ile bilebilece i mesele-
lerde ortaya kmtr".664

Kur'nn slam dinindeki yerini bu suretle tayin ve tesbit ettikten ve


szmz bn Kuteybe'den nakletti imiz bu son haberle kelme lara in-
tikal ettirdikten sonra, onlar n bu konudaki gr lerini, bundan evvelki ba-
hislerimizde inceledi imiz sfatlar, insanlarm fiilleri, ru'yet ve talu'l-Kur
n meselelerinin altnda ksaca zetlememiz kolayla m olacaktr. An-
cak bu zet, kelmc larm genel olarak Kur'n kar sndaki davranlaryle
ilgili baz haberlere inhisar edecek, bundan sonraki bahsimizde bu konuyu
biraz daha a klamaya al aca z.

Kur'nn din zerinde cidal ve mnaka ay menetmesine 665 ve bu eit


mnakaalar, zihirderde phe yaratmas dolaysyle "kfr" olarak vas f-
landrmasna ra men, kelmcdar n bilhassa itikadi konularda mnaka a
kaps am olmalar, zerinde ehemmiyetle durulmas gereken bir konudur.
Bununla beraber, burada hemen esefle kaydedelim ki, onlar n kelm ilmi
ile ilgili cidal ve mnaka alar dnda, itikad, ibadet, zhd ve takvalar ve
bu meselelerdeki samimiyet dereceleri hakk nda bizi aydnlatacak do ru ve
kesin bilgilerden mahrum bulunuyoruz. Bildi imiz ve phe etmediimiz
bir husus varsa, o da kelamc larm o zamana kadar mslmanlar aras nda
ortaya kp gelimi ve ilim hviyetini kazanm olan Fkh, Tefsir ve Ha-

662 Bak: Cami` beyni'l-'11m, II. 92.


663 Ayn eser, II. 95.
664 Te'vilu s. 17.
665 bn 'Abdi l-Barr'n yukanda nakletti imiz ifadesinden de anlald gibi, "din"
tabiriyle sadece itikadi meseleler kasdedilmi tir. Fkhi meselelerin bir ksmnda ise bilikis m-
zakere ve mnaka aya ak kap braklmtr.

227
ds meseleleriyle yak n bir mnasebet tesis etmi olnamalardr. Bu bakm-
dan bir kelmc (hangisi olursa olsun), ne bir fakihtir ve ne de bir mfessir
veya rnuhaddistir. Di er taraftan, ya adklar asr, dahili karklklarn az
ok skn buldu u, imparatorluun cihanumill bir mahiyet kazand, mal
ve mlkn bolard servet ve enginli in artt , btn bunlara parelel ola-
rak bir taraftan mcfn ve lehviyyat n, dier taraftan e itli fikir cereyanla-
num salgn haline geldi i bir asrdr. Kadn ve arap, bu devirde gerek an-
lamyle Arap iirinde yer almtr. Zndkl sebebiyle halk tarafndan sopa
ile ldrlen cebriyyeci ve mecusi air Be r ibn. Burd, kad n ve glman
sevgisini terennm eden rlerin mmessili olmu ; 666 Halife el-Me' nfin'dan
nce hilfet makam n igal eden karde i el-Emin'in iki meclislerinde yan n-
dan ayrmad ir Eb Nuvs ise, arapla ilgili tasvirleriyle Arap edebi-
yatnda yeni bir r amtr. Isimlerini zikretti imiz bu iki irden birin-
cisinin, yani Ba r bn Burd'un, mutezile kelm.c larmn ileri gelen alt
simas ile dp kalkt ve ancak e itli mezhepler aras nda bocalayp dur-
duu iin kelmclardan ayrld, Umiliyye frkasna intisabla V a- l bn
'At'y hicve ba lad kaycledilmektedir. 667 Be r da dhil bu alt kelmc
aras nda ne gibi fikri ittifaklar oldu u bizce malfun de ildir. Fakat arap ve
kadndan baka hi bir dncesi olmayan Be r'n baz kelnclarla m-
nasebet kurmu olmas, hatrmza ister istemez me hr mutezile imam'
Sunme ibnu'l-E ras'n Halife el-Me' niin ile olan bir hikyesini getirmek-
tedir. Bizzat mutezili el-Ch z tarafndan nakledilen bu hikyeye gre, bir
gn Halife hayvan s rtnda giderken Sum'me'yi sarho olarak amur ieri-
sinde yklm vaziyette grnce "ne bu hal?" diye sormu , Summe ise "ey
va'llah" cevab nda bulunmutur. Halifenin "utanm yor musun?" sualine
de "1 - . va'llah" (vallahi hay r) demesi zerine el-Me'mfn "Allah'n lneti
zerine olsun" diyerek onu azarlam tr. 668 Yine mutezile imam el-Clp?' n
bildirdiine gre "namaz vaktini"' gemek zere oldu unu syliyerek kalkp
namaz klmasn, sonra tekrar istirahat etmesini isteyen klesine, Sumffine
"beni brakrsan daha iyi istirahat edece im" demitir. 669

666 Aslan F'risi olan Be r, Basra da yeti mi, sonra da Ba dd a gelerek oraya yer-
le mitir. iirlerinde bir taraftan cebriyyecili i mdafa ederken di er taraftan mecusili iyle
de vnmtr: :31 _LA,. t__Lb aSI_p y 4;4 ,. !. 1,11 JI
41.t.`,5 ,s.: i L.
"Tabib, tbb ve devasyle kaderi bozma a muktedir olamaz ve daha nce tedavi
ettii ayn hastalktan kendisi lr
r ;1_, o

"Iblis babanz kdem'den hay rldr; nk onun asl ate tir; A.dem'in ise toprak".
667 Bak: Islm Ansiklopedisi, Be r md. II. 575; el-Ba ddi, el-Fark beyne'l-
firak, s. 35.
668 el-Ba ddi, el-Fark beyne'l-firak, s. 104.
669 Ayn yer.

228
Tarib'inde Ebu'l-Huzeyl'le ilgili u haberi nakletmitir: "Mu-
tezin. Ebu'l-Huzey1 'Osman bn `Abdi'l-Vahhab' n bir olunun
yanna gelir ve orada ierdi. Bir gn halda bu o landan talebte bulundu;
fakat o lan, orada eline geirdi i bir tas Ebu'l-Huzeyl'in ba na indirdi.
Darbenin iddetiyle tamn alt kt ve st halka eklinde Ebu'l-Huzeyl'in
boynuna geti. Bu halkay , ancak bir demirciye krdrmak suretiyle kara-
bildiler"." Haberin do ruluu hakknda kesin bir bilgiye ship de iliz. Fakat
yukarda da i aret etti imiz gibi, o devirde fazlas yle bozulmu olan ictimai
durum ve el-Ba dadi'den naklettiimiz bu olayn bir ok rnekleri gznnde
bulundurulursa, bizce haberin s hhatinden phe etmek iin hi bir sebep
yok demektir. Buna ilaveten, kelmc Ebu'l-Huzeyl'in mtedeyyin ve mu-
tekd bir kimse oldu unu ileri srerek haberi reddetmek de gtr. Yoksa
onun zekas, eski Yunan felsefesine derin vukufu, has mlarna kar giriti-
i cidal ve mnazaralarda sa lad stn ba ar da, onun din ve akaid me-
selelerinde gvenilir bir kimse olmas n gerekirmez.

Bu haberler, gerek Ebu'l-Huzeyl'in ve gerekse Halife el-Me'nra'na iti-


zal fikrini alad ve hadisilerin talku'l-Kur'an meselesinde imtihana e-
kilmelerinde onu te vik ettii bilinen Sumame'nin din vechesini ak surette
ortaya koymaktad r. Her ne kadar, btn kelmc lar hakknda bu e it ha-
berlere rastlamyorsak da onlar n Kur'an ve hadis ile sabit olan ve zerinde
mnakaa edilmemesi kat' yetle emredilen akaid meselelerinde, bilhassa
Kur'an yetlerini tevil ve tahrif ederek yeni gr ler ortaya koymalar, is-
ter istemez, Kitab ve Sunnete ba l kalanlar, onlarn akidelerinden pheye
davet etmektedir. Mesela Vasil bn `Ata'nn yakn arkada `Amr bn `1.T-
beyd Kur'ncla .1;_, J*24 ^^ J j L jr) yto "hakikatte o erefli bir

Kur'ndr ki Lavh mahlzdadr"671 ayetine gre ,3 L31 w


"Eb. Leheb'in elleri kurusun" 672 ayeti de bu Lavh mahfzda var mdr?"
diyen bir kimseye, bu 'ayetin Lavh mahfzda yle olmad n, fakat "Ebu
Leheb gibi i yapanlarn elleri kurusun" eklinde oldu unu sylemi , suali
soran ahsn "yle ise namazda byle mi okuyal m" demesi zerine de k zm
ve onu terketmi tir. 673 `Anr bn Tbeyd'in ayeti bu derece tahrifi, kaderi
reddetmek gayretinden ba ka bir ey de ildir. Bu sebepledir ki `An r "Tebbet
ayeti Lavh mahfzda varsa, Allah n Adem oullarna kar delili yok
demektir" iddias nda bulunmak cesaretini gstermi tir. 674
670 Tribu Ba dd, 111. 369.
671 Bure sresi 85, y. 21-22.
672 Leheb sresi 111, y. 1.
673 el-Ratib el-Baddi, Trihu Ba dd, XII. 171.
674 el-Ijatibul-Ba ddi, Trihu Ba dd, XII. 171, 183.

229
Buna benzer bir ba ka yet tahrifi, hatt ayetin dellet etti i ak ma-
nay reddederek ona tamamiyle aksi bir man vermek gayreti, yine mute-
zile imamlar ndan Hiam bn `Anr el-Fuvati (. 226 H.) de grlr. Bu
kelmc, F.:31 T ,: l "size iman sevdirdi ve
kalplerinizde onu ssledi 675 yetine kar "Allah, m'minlere iman sevdirmez,
kalplerde de onu sslemez" iddias nda bulunmu ", ayn iddiay

Cr<5 ., L. "onlarn gnllerini sen birle tire-


mezsin; fakat Allah aralar n birle tirdi" 677 yeti hakknda "Allah, onlarn
gnllerini birle tirmedi; lakin onlar kendi ihtiyarlar yle birletirdiler"
diyerek ileri srm tr. 678 Keza ayn kelmc, mutezili el-Ijayyat'm da
teyid ettii gibi. 679 1,511 41,1 yetinde Allah Tdalan n isimle-
Q-
rinden olan "el-Vekil" kelimesini okumaktan imtina eder ve onun yerine
"el-mtevekkil" kelimesini kor, halka da byle okumalar n sylerdi. 6" Niha-
yet iki mehur kelmc en-Na?zam ve el-Murdar, Kur'n n

u<JS, kt.c J
jtc.
lb ' J "de ki: nsanlar ve cinler bu Kur'an gibisini getirmek zere
birleseler, birbirlerine yard mc da olsalar yine onun gibisini getiremezler" 6"
ayetine kar , insanlarn, belgat, fesahat ve naz m bakmndan Kur'an s-
resi gibi sreler getirebileceklerini ileri srm lerdir. 682

2. Kur'n Ayetlerinin Tevil


Kelmclarm, Kur'an hakk nda her hangi bir kayda tabi olmayan ser-
best gr leri, e itli mevzulara taaluk eden ve zamanlar na gelinceye ka-
dar mslmanlar arasnda her hangi bir m kil yaratmam olan yetleri
byk bir rahatl kla tevil ve tahrif etmelerini sa lamtr. Bu teviller, dai-
ma o zamana kadar mslmanlar aras nda Hazreti Peygamberin tlimine
uygun olarak biline gelen yet manalarma aykr bir ekilde tezahr etmi ,
ve Islamn vazettii akide btnln bozucu bir mahiyet kazanm tr.
`Ali bn Ebi 'rabb, kendisine Hazreti Peygamber tarafndan din ile il-
gili olarak her hangi bir s r tevdi edilip edilmedi i sorulduu zaman, kasem e-
675 Bueurt sresi, y. 7.
676 es-ehristni, el-Milel ve'n-nibal, I. 72.
677 Enfl sresi, y. 63.
678 el-Milel ve'n-nihal, I. 72.
679 Bak: el-Intisr, s. 48.
680 el-Baddi, el-Fark, s. 96.
681 lir-' sresi y, 88.
682 el-Baddi, el-Fark, s. 87; es- ehristni, el-Milel, I. 57, 69.

230
derek Allah' n Kur'nda kullar na bahsettii bir anlayla bu anlay per-
inleyen baz hadislerden baka bir ey brakmadn bildirmitir."' Bu
anlay , phesiz, fertlere bah edildii nisbette olup birbirinden farkl dr;
fakat bu farkllk, dinde e itli gr ve inanlar n ortaya kmasn gerek-
tirmez. Hazreti Peygamberin, bir Peygamber olarak en ba ta gelen grevi,
bu farkl anlaylar belirli bir yne tevcih etmektir; bu ynn, Kur'a=
iaret etti i yne aykr olabilecei dnlemez. Bu itibarla, Hazreti Pey-
gamber, Kur'an yetlerini mslmanlara a klam , onlarn ne ekilde an-
lalmas gerekti ini bildirmi , sonra da mslmanlara "kendisinden bir ayet
dahi olsa nakledilmesini, i itenler aras nda onu daha iyi anlay p muhafaza
edenlerin bulunabilece ini" 684 sylemitin.
Sahabe bu anlay ierisinde Kur'n tefsir etmi , fakat tefsirleri, Haz-
reti Peygamberin anlay larn tevcih etti i ynn haricine kmamtr.
`Abdullah bn Mes'fd ve 'Abdullah bn 'Abbas gibi Kur'n tefsirine hak-
kyle vakf olan sahabilerden gelen haberlerden rendiinize gre, bunlar,
Hazreti Peygamberden onar ayet renirler, bu ayetlerin mlne giren
ilim ve ameli de renmedike di er on ayete gemezlerdi. 685
Sahabeyi takip eden nesil de bu yoldan ayr lmad. Hazreti Peygambe-
rin tevcih etti i ynde, sahabenin ir adyle Kur'an erh ve izah ettiler; ak-
id meselelerinde aralar nda hi bir ihtilaf zuhur etmedi. Ihtilaf n olmay
da zaten bu tek yne mteveccih olduklar n gstermeye kafidir. Ancak:
Mslmanlar aras ndaki bu vandet ve Kur'n anlay ndaki tek istika-
met, baz kimselerin zuhuru ile bozuldu. Allah Ta'alan n sfatlar hakknda,
kudreti, kelm hakknda Kur'nda gelen ve Hazreti Peygamber taraf ndan
erh ve izah edilen, sahabe ve tabi`iin taraf ndan tam bir tasdikle kabul g-
ren ayetler, bu kimselerin te'vil ve tahrifine u rad . Kaynaklarn ittifakla
belirtikleri gibi, bu r aan ilk ahs Ca'd bn Dirhem olmu , onu Cehm
bn Safvan takip etmi tir. Ancak bn Teymiye'nin, mam Ahmed bn 1-1an-
bel'den nakletti i bir habere gre, Cehm'in kayna yalnz Ca'd bn Dirhem
deildir. Cehm ayn zamanda sumeniyyeden olan baz Hind feylosoflarndan
da bir takm grler iktibas etmi tir. Buna gre Cehm'in mezhebi, Ca'd
bn Dirhem vas tas yla gelen yahudi, abi'l ve mrik grleriyle, sumeni
Hint feylesoflar mn grlerinin bir karundr 686 Hicri 100 seneleri civar n-
da yunancadan yap lan tercemelerle Cehm'den gelen bu gr lere yeni baz
grler daha kar mak suretiyle, ikinci Hicri asr n sonlarna doru, hadisile-
683 1bn Teymiyye, s. 30 (Mecm'atu'r'res'il, cz 2).
684 eitli varyantlar olan bu hadis iin bak: Ahmed bn Hanbel, Musned hadis No.
4157.
685 T e fsiru' - T ab e ri, I. 80 (A. Muhammed akir ne ri).
686 Bak: el-`Akide el-ljamaviyye, s. 425 (Meemil'atu'

231
rin "el-cehmiyye" dedikleri ve Bi r bn Gyas el-Merisi (. 218-9 H. /833-4) 687
ini yapt, Kur'n yetlerinin tevili esas zerine kurulu bir niderl
sistem te ekkl etmi tir. Mutezile kelmeilarmn da geni apta faydalan-
dklar bu sistem, halk aras nda dola an tevillerin kayna olduu gibi, Eb
Bekr bn Frek'in "Kitclbu't te'vElcit" nda, er RazVnin "Est su't talcclis"
- - -

inde, Eb l Hamid el-Gazali'nin kitablar ncla ve sair kitablarda bu teviller


bol bol zikredilmitir. 688
Allah Ta'ala "sana Kitab indiren O'dur. Onda bir k sm ayetler muh-
kemdir ki bunlar Kitab n temelidir; dier bir ksm da mte abihtir" yetiy-
le Kur'n ierisinde muhkem ve mte abih olmak zere iki gurup ayet bu-
lunduunu haber vermi , sonra da kalplerinde e rilik bulunanlarm, s rf fit-
ne yaratmak ve kendi heveslerine gre teviller yapmak iin sadece Kur'n n
mteabih yetlerine tabi olduklar n beyan etmitir." 9

Kur' ann bu aklamas gznnde bulundurularak Ca'd bn Dirhem


ile balayan ve mutezile kelamc lanyle gelien tevil hareketleri incelenecek
olursa, onlar n bilhassa mte abih yetlere tabi olduklar ve bu yetlerden
kendi felsefelerine uygun hkmler kardklar aka grlecektir. Filha-
kika biz, gerek Allah Ta'alanu sfatlar, kudreti, insann fiilen meselelerin-
de ve gerekse Kur'mn mahlk oldu u grn mdafalarmda, daima bu
eit yetlere sar ldklarm, bu ayetlerin zahiri manalar kendi grlerini
desteklemese bile, tevil yolu ile onlara gr lerine uygun manlar verdik-
lerini grdk.

Kur'n, yukar da zikretmi olduumuz yetle, kalplerinde irilik bulu-


nanlarn fitne yaratmak iin mte ebih yetlere tabi olduklar n bildirdikten
sonra, bu e it ayetlerin tevilini Allah Ta'aladan ba ka hi kimsenin bile-
miyece ini, filmde rusl bulan, yani en yksek mertebeye eri en kimselerin
ise, "biz ona inand k, hepsi de Allah' n nezdinden gelmi tir" diyeceklerini
haber vermi tir. Bu ifadeden anla lyor ki, tevil, her hangi bir mesele hak-
knda insan kafi hkm shibi yapabilecek bir metod de ildir. Dier taraf-
tan, yalnz bu metoda dayanarak yeni akideler te kiline almak, Kur'nn
da haber verdi i gibi, taraftarlar nn, heveslerine uygun manalarla, msl-
manlar aras nda fitne karmak gayesine matuf olmaktan ileri gemez. Bu
noktada, insan ister istemez kelmcdarm da ayn gaye ile mte abih ayet-
lere tabi olduklar ve tevile saplanarak mezheplerini tesis ettikleri kanaati-
na varyor. Ne var ki onlar yine tahrif metodu ile mte abih ayetlerin. tevil
687 Hayat ve gr leri hakknda daha geni bilgi iin bak: el-Hatib, Tri bu B a d d,
VII. 56-67.
688 bn Teymiye, el-`Akide el-ljamaviyye, s. 426.
689 Ali `Imrn sresi 3, y. 7.

232
edilebilece ini ileri srdkleri gibi, Kur'n n, bu e it yetlere tbi olarak
fitne karmak isteyenler hakk ndaki ithamnclan da kendilerini kurtarma-
a almlardr. Bu mevzuda kelmc larm tahrifine u rayan ayet, yuka-
rda zikretmi olduumuz ayn yettir. Burada denilmektedir ki: "(Mte a-
bihin) tevilini ancak Allah bilir. limde rush bulanlar ise, biz ona inand k,
hepsi de Rabbmzn nezdindendir". Kelmc lar bu many tahrif ederek
"(mte abihin) tevilini Allah'tan ve ilimde rush bulanlardan ba ka kimse
bilemez. Onlar derler ki: Biz ona inand k, hepsi de Allah'tand r" 69 demi-
lerdir. Bu suretle, bir taraftan kendilerini mte abih yetlerin tevilini en iyi
bilen kimseler olarak arzederken, di er taraftan mezkir yette yer alan ve
fitne yaratmak gayesi gden e ri kalpli kimselerden olmad klarn da isbat
etme e almlardr. Fakat olaylar, bize bunun tamamiyle aksini gster-
mitir. En briz misali de Kur'n n mahlk veya gayri mahla oldu una
dair ne bizzat Kur'nda ve ne de hadiste her hangi bir, na mevcut olmad
halde, kelnclarm mte abih yetlerin teviEne giderek Kur'n n mahla
olduu inancn zorla mslmanlara kabul ettirme e ahmlard r ki bu
olaylar, yukarda da incelediimiz gibi, mezkisr yette i aret olunan bir fit-
nenin zuhuruna nayak olmak durumuna gelmi tir.

Burada bir hususa daha i aret etmek yerinde olur: Her ne kadar Kur'an,
mteabih yetlerin tevillerini menetmi se de onlar n tefsirini, manlarmn

690 Bak: ez-Zemab ari Tefsir, I. 294; es-Suyti, el- tkan' nda (II. 3) muhkem ve m-
tebih yetlere ay rd bir faslda hulseten yle demektedir: Mte abihin bilinip bi'inmi-
yece i hususunda ortaya kan ihtilafn mene'i (1.-11 ibaresidir. Bu ibare matuf
mudur, yoksa mbteda md r? Matuf veya mbteda olu una gre ibareyi takip eden (:) .jii-. 4
fiili ya haldir, ya da mbtedan n haberidir; bu takdirde (:).>-:-... 1 .711 , nin., harfi isti'naf iin-
dir. Ibarenin matuf olmas halinde mana "tevilini Allah ve ilimde rush bulanlardan ba kas
bilmez" eklindedir ki bu gr e ok az mfessir katlmtr Bunlardan biri Mchid olup bn
`Abbas'tan bu ayet hakk nda u haberi nakletmi tir: "Ben, mte abihin tevilini bilenlerden-
im". Bir baka mfessir es-2ahlk'tan gelen rivayette de yle denilmitir: " limde rush bu-
lanlar mte abihin tevilini bilirler; e er bilmemi olsalard , nsihini ve menstihunu, halahm
ve haramn, muhkemini ve mte abihini de bilmezlerdi". en-Nevevi de Mslim erhinde bu
gre gitmitir. Bununla beraber sahabe, tabi`fn ve etbalannn ekseriyeti ve hususan sunnet
ehli, ikinci yani yukarda zikredilen ibarenin mbteda oldu unu dorulayan gr e katlm-
lardr. Buna gre mana "mte abihin tevilini Allah'tan ba ka kimse bilmez. limde rush
bulanlar, biz ona inandk derler" eklindedir. bn `Abbas'tan gelen rivayetlerin do rusu da
budur. `AbdurrazzVm tefsirinde, el-ljakim'in Mus t e dr ek'inde kardklar habere gre,
bn Abbs, yeti kiI 3 vy.wl , ll J ZuI yl A4. it; k. L. eklinde okurdu.
Bu da gsteriyor ki J harfi, isti'nf iindir. Di er taraftan ayetin umumi manas da bu
hususun doruluunu ortaya koymaktad r. yle ki: Allah Ta'ala, mte abih yetlere tbi
olanlar zemmetmekte ve onlar fitne karmak iin kalplerinde e rilik bulunmakla vasflan-
drmaktad r. Buna karlk medh ise, te'vili bilenler iin de il, bilakis mteabihe inandklarn
syliyerek onun bilgisini, ilmini Allah'a terkedenler iindir.

233
bilinmesini veya bu maksatla yap lacak at malar ktlememi , bilkis
bunlar emretmitir. Netekim bu hususta "bu (Kur'an), yetlerini iyice d-
nsnler ve ak l sahipleri ibret als nlar diye sana indirdi imiz mbarek bir
Kitabtr" denilmi tir ki, burada btn Kur'n yetleri kasdedilmi olup,
mtebih ayetler istisn edilmemi tir. u halde btn yetleri d nmek
ve onlardan ibret almak, mal:alarm bilmek suretiyle mmkn olur. Tefsir
veya mannn bilinmesi iin sarfedilen gayret, tabiat yle Allah'n ilmini,
kelmn veya e itli sfatlarn nefyetmek, yahut hi bir nass yok iken bir
takm zorlamalarla Kur'a= mahlk oldu unu isbata al mak manas nda
deildir. Keza mte abih ayetlerin tefsiri dahi, mfessirlerin kendi hevesle-
rine deil Kur'nn ruhuna ve Hazreti Peygamberin Sunnetine uygun ol-
mas gerekir. Sahabe ve tabi'n, s fat, irade, me iyyet ve ru'yet de dahil
olmak zere Kur'm l btn yetleri hakk nda grlerini a klamlar ve
onlar tefsir etmi lerdir. Onlarn bu tefsirleri, Kur'ana uygun oldu u gibi,
Hazreti Peygamberden bu mevzularda rivayet ettikleri hadislere de uygun
bulunuyordu. Hatt bu hadisler tefsir faaliyetlerinde ba lca kayna te kil
ediyordu. Bu sebepledir ki biz, ne sahabeden ve ne de tabi'i ndan gelen tef-
sirlerde, sfatlarn nefyi, irade ve me iyyetin tandidi, Kelmullahm mah-
liik oluu ve ru'yetin inkar gibi kelamc lar taraft ndan ileri srlen gr le-
re rastlamayz. nk sahabe ve tabi' l da, Hazreti Peygamberden rivayet
edilen hadisler aras nda bu meselelerle ilgili bir tek hadise rastlamam lar-
dr. Ancak kelamc larm, hadisle uzaktan veya yak ndan her hangi bir ilgileri
bulunmamas dolaysyle, bu e it meselelerin hadisler aras nda yer alp al-
mam olmas da, onlar iin byk bir de er ifade etmemi tir.

B. KEIAMCILARIN HADIS VE HAD S LER


HAKKINDAK GR LERI

1. Genel Manda Hadis

Daha nce hadisle ilgili meseleler zerinde dururken de belirtti imiz


gibi, Sunnet, Islam te irinde Kur'nclan sonra ba vurulan ilk mhim kay-
na tekil eder. Sahabi olsun tabi`i olsun, selef ismini alan ilk mslman-
lar, hkm istinbat iin Kur'ncla her hangi bir na bulamadklar zaman
daima Sunnete ba vurmulardr. Ancak siyasi ihtilaflar n zuhurundan ve
bu sebeple uydurma hadislerin o alp Sunnetin gerek de erine glge d-
rmesi tehlikesinin belirmesinden sonra bir tak m koruyucu tedbirler al n-
m , her eyden nce hadis rivayeti s k bir kontrole tbi tutularak sahih
olan hadisler, sakim olanlar ndan ayrt edilmi , hadis rvileri hakknda ba-
z mhim kaideler konularak, gvenilir olanlarla zay f veya yalanc olanlar

234
ayr ayr tasnif olunmu lardr. Hadisi korumak maksad yle alman btn bu
tedbirlere ra men, hkm istinbatma giri en kimseler, sahih olan Sunnetin
tahkik ve tesbitinde yine de baz glklerle kar karya kalmlardr. Bu
durum, Sunnet zerinde ba lca iki noktada toplanabilen baz ihtilaf kap -
larnn almasna sebep olmu tur: 1. Sunnet, Islam te ri'inde Kur'n ta-
mamlayan as llardan birisi midir? 2. E er asl olduu kabul edilirse hangi
yollardan ona gvenmek mmkn olur ? 6".
Birinci noktada akla ilk gelen husus, mslmanlar n, Sunneti Islam
teri'inin asllarndan biri olarak kabul ettikleri merkezindedir ve bu nok-
tada her hangi bir ihtilafn bulunmamas iktiza eder. nk Sunnetin s-
lam dininin esaslarmdan biri, hem de Kur'ndan sonra en mhimmi oldu-
una Kur'n da ehadet etmektedir: -- r* .j L. j
4;..c. "Peygamber size ne verdi ise al n, size ne yasak etti ise ondan da

saknn"692 zo J;
,J,;
"De ki: Allah' eer seviyorsan z bana tbi olunuz ki Allah da sizi sevsin
ve gnahlarmz mafiret etsin; nk Allah Gafil'. ve Rahimdir. De ki:
Allah'a ve Peygambere itaat edin. E er yz evirirseniz, phesiz ki Allah
kfirleri sevmez". 693
Peygamberi sevmek, onun emir ve nehiylerine tabi olmak, k saca ona
her bakmdan itaat etmek, yukar da zikrettiimiz ayetlerin de belirtti i
gibi, islamn nde gelen artlarndan biridir. Onun emir ve nehiylerinin topu-
na birden Sunnet denildi ine gre, art ko ulan itaat Sunnet iindir; yani
Sunnete itaat, Kur'a= getirdi i bir emirdir ve bundan hi kimsenin p-
hesi olmamak gerekir. Hal byle iken, mam e - afi`i, bize "haberleri (yani
Hazreti Peygamberin Sunnetinin, szle ifade edilmi eklinden baka bir ey
olmayan hadisleri) reddeden bir tifenin szleri" ba l altnda Sunneti
asl olarak kabul etmiyen bir guruba mensup ismini zikretmedi i bir ahsla
yapt mnakaay nakleder. 694 Bu mnaka ada, kim olduu bilin-
meyen ahs e- afi`iye yle demektedir:

"Sen bir Arabs n ve Kur'an, senin mensub oldu un kavmin dili ile gn-
derilmitir. Ierisinde Allah' n indirdii baz farzlar vard r ki, bir kimse Kur-
n anlamayp bu farzlardan birisi hakk nda iipheye dse onu hemen tev-

691 el-tbri'ari, TrIbu't-te rI` el-Islmi, s. 183.


692 Har sresi 59, y. 7.
693 Ali 'Imrn sresi 3, y. 31-32.
694 Bak: e- Edn, Kitbu'l-Umm, VII. 250 vd.

235
beye devet edersin; teybe ederse ne al, etmezse ldrlmesine cevaz ve-
rirsin. Allah Kur'ndaKJ Lx; buyurdu u halde, 695 senin veya bir ba -
CS"
kasnn Allah' n farz kld bir ey hakknda bazen "bundaki farz amd r",
bazen "hast r", bazen "bundaki emir farzd r", bazen de "dellettir" de-
meniz nasl ciz olur? Bu e it ayrmalar , ok defa senedi Peygambere ka-
dar ulaan iki hadiste de yap yorsun. Gryorum ki, sen ve senin yolunda
gidenler, kar latnz ve do ruluk ve hfza ynnden dierlerine takdim
ettiiniz, hatt benim de bildi im bir kimseyi, rivayet etti i hadislerinde,
yine de galattan, unutkanl ktan ve hatadan beriy addetmiyorsunuz; bir
bakas hakknda da "u hadiste hata etti", "bu da, beriki hadiste hata et-
ti" dedi inizi gryorum. Keza bir kimse, kendisiyle hall ve ilmi haassadan
haram kldnz bir hadis hakknda "Peygamber bunu sylemedi. ancak siz
hataya d tnz ve yalan sylediniz, yahutta onu size rivayet eden hataya
dt ve yalan syledi" dese, o kimseyi tevbeye davet etmedi iniz gibi "sy-
lediin ne kt" demekten ba ka bir ey de yapm yorsunuz. Byle kimse-
lerin haberlerini Allah' n Kitabnn yerine koyup, onlarla veriyor, onlarla
menediyorsunuz... Onlar n haberlerini kabul etti inizde ve bu kabulde zik-
rettiiniz husus da gznnde bulundurulursa onlar reddeden kimseye kar-
ne gibi delil ileri srebilirsiniz 9 Bu kimselerde (hadis rvilerinde) vehim
mmkn olunca ben haberlerinden hi bir ey kabul etmem".
e - Affluin, haberleri klliyyen reddeden bu tife mensubu ile yapt
mnakaadan anla ldna gre, has m, haberleri rvilerinin hata ve nis-
yandan slim olmamalar dolaysyle reddetmi tir; fakat bu has m kimdir?
ve mensup olduu tiferiin hviyyeti nedir? e -Mi`i, gerek haberleri top-
tan reddeden bu tifeyi ve gerekse mnaka a ettii ahsi kitabnda akla-
lamamtr. Bununla beraber, Trtilu't teri` el sltmi mellifi
- -

bize bu hususta k tutar; mezkr kitab nda (s. 183), e - M.i.`inin, yukarda
bir ksmn nakletti imiz ibarelerini aynen al r ve der ki:
"e - fi`i, bu gre (yani haberlerin reddi gr ne) ship olan kim-
senin ahsiyyetini bize a klamamtr. Bununla beraber, mteakip bahiste
(haberi haassay reddedenlere mensup bir ahsla yapt mnaka ay nak-
lederken), haberleri klliyyen reddedenlerin mezhebim ba l olan ahsn
Bara'ya mensup oldu unu tasrih etmi tir. Bu sralarda Basra, ilmi ve ke-
lmi hareketlerin merkezi idi. Mutezile mezhebi burada vcud, bulmu , b-
yk inamlar ve yazarlar burada ne 'et etmi ti. Bunlar, hadis ehline husu-
metleriyle de hret kazanm lard. Bu itibarla, e - a. fi`i ile mnakaa eden
ve haberleri klliyyen reddeden bu ahsn mensup olduu bu tifenin mut e zi-
695 Nahl sresi 16, y. 89. Ayetin tamam : "Biz sana Kitab , m'minler iin her eyi
aklayc, doru yolu gsterici ve rahmet edici olarak gnderdik".

236
le olmas kuvvetle muhtemeldir. Bu ihtimal, bende, Eb Muhammed 'Ab-
dullah bn Muslim bn Ruteybe (. 276 H. /889) nin Te'vilu multelifi'l-ba-
dis adl kitabn grdkten sonra daha da kuvvetlenmi tir bn K.uteybe,
bu kitabn banda "Allah seni taatlyle mes'd, muhafaza, rahmetiyle hak
iin muvaffak etsin ve seni kendi ehlinden Uslu, Bana kelam ehlinin hadis
ehline kfretmeleri, onlar imtihana ekmeleri, onlar n zemmi iin kitablarm-
da sz uzatmalar , onlar yalanclk ve m.tenakz hadis rivayetiyle itham
etmeleri ve bunun gibi meseleleri yaz p bildirdin" diyerek birbirine muhalif
frkalarn ayr ayr hadislere ba landldarm, daha sonra da en-Na??am ve
el-Canz gibi hrete eri mi byk kelamclarn hadis ehline nas l hcm
ettiklerini zikretmi tir".

e- afi'inin, ismini ve mezhebini zikretmedi i bir ahsla mnazaras


ve el-ljuiarnin ayn mevzudaki a klamas, bize gstermi tir ki, mutezile-
nin hadise kar tutumlar, Kur'na kar olan tutumlar gibi menfidir. u
kadar ki, Kur'an Allah' n kelm olmas dolaysyle, Sunnet gibi a ka red-
dedilmemitir; yahut mutezile, mslman topluluk ierisinde Sunnet gibi,
onu da reddetmek cesaretini gsterememi tir. Mamafih biz, mutezilenin ha-
disler hakkndaki tutumlaryle ilgili hkmmz, yalnzca e- afi'inin is-
mini ve mezhebini zikretmedi i bir ahsla yapt bir mnakaaya ve el-
ljularrnin belki de bir tahminden ileri gemeyen a klamasna istinad et-
tirmi olmamak iin mevzuu ba ka ynlerden de inceleme e devam edece iz.
Bilhassa mutezilenin, hadisin ilk kayna n te kil eden sahabe ile, onlar
takip eden sair hadis ravileri ve "mtevt r" ve "ahad" olmak zere ba hca
iki ksma ayrlm olan hadisler hakkmdaki gr leri, bizi bu hususta kafi
bir neticeye ula tracaktr.

2. Mutezilenin Sahabe ve Di er Hadis


Ravileri Hakkndaki Grleri
slam te ri'inin Kur'ndan sonra ilk mhim kayna n tekil eden Sun-
netin veya onun szle ifade edilmi ekli olan hadisin ilk rvileri olarak sa-
habenin slam dini tarihindeki rol pek byktr. Sahabe, ilk vahiyden
itibaren, islamn yaylmas ve kuvvetlenmesi iin her trl eza ve cefaya
katlanm , maln mlkn, ocuunu, ailesini brakarak hicret etmi , harp-
lere girmi, mslman olmayan baba veya karde ini ldrm ; ve btn
bunlar yaparken hi bir menfaat gzetmemi , yalnzca islamn zaferi gaye-
sini gtmlerdir. Bu bakmdan, btn slam ulemas, sahabenin adaleti
zerinde hi bir ihtilafa d memi , bunlardan hi biri, onlar n adaletinden
phe ile sual sormamtr. Esasen Kur'n da sahabenin adaletine ehadet
etmek suretiyle, be erden her hangi bir kimsenin onlar tadiline hacet b rak-

237
iram, mteaddit yetleriyle sahabeyi medhederek k ymetlerini yksek-
mitir. Hazreti Peygamber de onlar mmetinin en hayrl nesli olarak mj-
delemitir. Bu itibarla sahabe, aralar nda her hangi bir ihtilf vukubulmu sa
veya bir takm siyasi meseleler yznden ve bilhassa slma kasdetmi kim-
selerin ortal bulandrmalar sebebiyle slam trihinde fitne tabir edilen
kanl olaylar meydana gelmi se, onlar bu bdireye seveden yegane milin,
her muhalif gurupun, mslmanlar n hayr ve salhua olduuna inand
bir gr veya ictihada sahip bulunmas dr. slam, hi bir mctehidi ictiha-
dndaki isabetsizlikten veya hatadan dolayh tekfir etmemi tir. Selefi slih
denilen ilk mslmanlar n yolu bu oldu u gibi elli sunnetin yolu da bu ol-
mutur.

lk bahislerimizde mslmanlar aras ndaki siyasi ihtilflar incelerken,


Halife 'Osman bn 'Affin' n ldrlmesi neticesinde "Ali bn Ebi Tlib ile
Hazreti Peygamberin zevcesi `gi e aras nda slmiyetin ilk byk kanl h-
diselerinin vukubuldu unu ve bunu yine 'M ile Mu'viye aras nda cereyan
eden ffin muharebesinin takip etti ini kaydetmi tik. Bu hdiselerde baz
sahabileri kar lkl olarak mcadeleye, hatta muharebeye sevkeden tek
mil, yukarda da i aret etti imiz gibi, kendi gr ve ictihadlar olmutur.
Bu ictihadlarnda her iki tarafta slmiyetin selameti ve mslmanlar n
hayrna olan bir hedefe yneldiklerine inanm lardr. Bu inan elbette ki
onlarn adaletinden hi bir ey noksanla trmam ve Hazreti Peygamber-
den rivayet ettikleri hadislerin s hhatinden phe etmek iin gerek sebep
olmamtr. Bu sebebledir ki btn hadis tenkidcileri, sahabeyi icmal ve
tafsil ynnden ta'clil etmi ler, yani onlar n dil olduklar na hkmetmi ler,
onlardan hi birisine yalan isnd etmemi ler, hi birinin ehadetini bat l
saymamlardr. te durum byle iken, siyasi ihtilflar neticesinde te ekkl
eden siyasi ve itikadi frka ve mezhepler, daha nce de zerinde durdu u-
muz gibi, yeni bir takm grler getirmiler ve bu grleriyle sahabeyi
ar bir thmet alt nda brakmlar, hatt onlar tekfir etmi lerdir. Ortaya
attklar murtekibu'l-kebire meselesi, sahabeyi ithamlar nda ilk byk ve-
sile olmu , lavric "All'yi ve taraftarlar n tekfir ettikleri gibi, muhalif cep-
heyi te kil eden Mu'viye ve taraftarlar n itham etmiler, buna mukabil
i'a da lavric ve Mu'viyeye'ye ayn itham yneltmilerdir. Bu sralarda
Vl bn "At' ve "Anr bn Tbeycl'le birlikte tarih sahnesine km olan
mutezile, daha nce de zerinde durdu umuz gibi, menzile beyne menzileteyn
forml ile bu mcadeledeki yerlerini alm lardr.

Mutezile imamlarnn sahabe kar sndaki mevkileri slam tarihisini


tereddde sevketmiyecek kadar a ktr. Vl bn `Ata' ortaya kt zaman
lavric, `ki e, Talla ve ez-Zubeyr'i Cemel harbinde 'Ali'ye kar ayaklan-

238
dklar iin; 'Alryi de, kendisi hak shibi oldu u halde ffin'de tahkimi ka-
bul ettii iin tekfir ediyor, ehli sunnet ise, her iki f rkann da hak zere ol-
duklarn, hataya dm olsalar bile, hatalar nn kfr, veya ehadetlerini
hkmsz klan bir fsk olamyacam ileri sryorlard . Val bn 'Ata' bu
iki gre aykr bir gr getirmi ve iki frkadan birisinin fsik oldu unu
iddia etmitir. Yani ona gre ya Hasan, Huseyn, bn 'Abbas, "Ammar
bn Yasir, Eba Eyyilb el-En ari ve di er taraftarlar fasiktr; yahutta
Talha ve ez-Zubeyr fasikt r; ancak fskn her iki guruptan hangisinde oldu-
unu kestirmek gtr. Bu itibarla iki guruptan 'Ali ve Talha veya ve
ez-Zubeyr ehadet etseler, ikisinden birisinin fsik olmas dolaysyle eha-
detleri kabul olunmaz 696 Grlyor ki mutezilenin ilk imam Val bn 'Ata'
mezhebinin temel ta larndan birini bu esas zerine dikmi , Kur'an ve Sun-
netin teb irine mazhar olan sahabileri fsk ile itham etmitir. Val'm ar-
kada 'Amr bn Tbeyd ise, Va l'dan ileri giderek Cemel harbine i tirak
eden her iki guruptaki btn sahabilerin fsik olduklar na hkmetmi ve
hi birisinin ehadetini makbul saymamtr. 697 Val ve "Amr'dan sonra mu-
tezile kelamolar bu mesele zerinde ihtilafa d mler, en-Naam, Muam-
mer ve el-Catnz, Va l'n grn kabul etmi ler, Hav eb ve Ha im el-
Ayka ise "kumandanlar n necat bulduunu, etba' n da helal olduunu"
sylemilerdir. 698 mamet meselesinde ise, yine en-Nazzam, ehli sunnetin
grne muhalefet ederek, Hazreti Peygamberden imamet iin 'Ali ad na
bir na n bulunduunu, fakat "Omer ibnu'l-Hattab' n bu na gizlediini
ve Sekife gn Ebl Bekr'e biy`at etmek suretiyle 'Ali'nin hakk n gasbet-
tiini ileri srm tr. 699 el-Calpz'm el-Mgetrif isimli kitabnda a kladna
gre yine en-Naz zam, `mer ibnu'l-Hattab'm Hudeybiye'de Hazreti Pey-
gambere sordu u suallerle pheye dtn iddia etmi ; Ebil Hurayra-
dan rivayet eden btn hadisileri ay plam , Ebn Hurayra'y da yalanc -
Ula itham ederek onun hakk nda "insanlarn en yalanc s" tabirini kullan-
mtr. 70 Yine ona gre 4,41 J," j hadisi ile inikakul-kamer
4.74
.
hadislerinin rvisi 'Abdullah bn Mes'ad yalanc dan baka bir kimse deil-
dir.'" Nihayet fetvalar nda re'yile hkm veren btn sahabileri cehalet ve
nifak kayna olarak ilan eden en-Nazzam, bu gr ile onlarn ilelebed
Cehennemde kalacaklar n ileri srm tr; nk ona gre din ahkamm
bilmeyen, kafir; inatla bir eyin aksini iddia eden mnafk, kfir, veya fa-
696 el-Baelkli, el-Fark beyne'l-firak, s. 71-72.
697 Ayn yer.
698 Ayn yer.
699 es- ehrisfani, el-Milel ve'n-nibal, I. 57.
700 e- ehristni, el-Milel ve'n-nihal, I. 57; el-Ba dadi, el-Fark, s. 89.
701 bn Kuteybe, Te'vilu s. 25, 30.

239
cirdir ve her ikisi de Cehennemde daimidir." 2 Bunlara ilaveten, Halife el-
Me'man devrinde talku'l-Kur'an meselesine nclk eden Sumame bnu-
l-Eras hakknda gelen bir haberi de burada zikretmek yerinde olur. bn
Kuteybe'nin kayd na gre, bir Cuma gn namaz vaktini geirmemek iin
halkn camiye ko utuunu gren bu mutezile kelmc s, yanndaki bir ar-
kadana "bak u kzlere, bak u eeklere" demi ve sonra da Hazreti Pey-
gamberi kasdederek "bu arab, halk ne hale soktu" szlerini ilave etmi tir.'o 3
hur imamlarndan addedilen Sumame'nin Hazreti Peygam- Mutezilnm
ber hakkndaki bu szleri gznnde bulundurulursa, onun ve onun yolun-
da olanlar n sahabe hakknda yukar da baz misallerini verdi imiz gr -
lerini garib kar lamamak gerekir.
Mutezilenin, sahabeden sonra gelen sair hadis rvileri hakk ndaki g-
rleri de yukar dakilerden farkl deildir. Mesela el-Caluz, muhtemelen
Fatiletu'l-mu` tezile adl kitabnn bakyyelerinden olan bir risalesinde',
hadis ashab nn avam tabakas ndan olduunu, tahsil ve tetebbudan uzak,
taklidcilikten ileri gemedi ini, halbuki taklidin aklen merci -ii olup Kur'an
ile nehyedilcliini sylemi, hadisilerin "bidler ve zahidler bizdendir, bizim
aramzdan kmtr" szlerine kar "havaricin says onlarn saysndan
daha az oldu u halde, bid ve zahidleri, onlar n abid ve zhicllerinden daha
oktur. Ijavarie, niyetleri daha samimi, kazanlar daha tath ve me ri, g-
nahtan ve her trl gsteri ten uzak, inand klarma ba l, zhd ve cehdleri
apak olan kimselerdir" iddias nda bulunmu tur.
bn Kuteybe'nin Te'vilu muhtelifi'l-t adi, adl eserinde, mutezilenin
hadisiler hakkndaki grlerinden, el-Caluz'm yukar da zikretti imiz g-
rlerine benzer ba ka rnekler bulmak mmkndr. Mutezile der ki:
"Onlarn (hadisilerin) garib olan hallerinden biri de her hangi bir ey-
hin Yahya bn Ma:nin, ibnu'l-Medini ve bunun gibilerin cerhine uyarak
yalanc olduunu kabul edip ondan muhaddislerin de muvafakat ettikleri
hadisleri yazmamalar d r; fakat yine bunlar, hi bir sahabenin muvafakat
etmedii, `Omer, 'Osman ve `Iii e'nin yalanc olarak ilan ettikleri Elia Hu-
rayra'nn hadislerini rivayet ederler ve delil olarak kullan rlar. Keza `mer
ve `A-ienin yalanc olarak zikrettikleri ve hakk nda "biz Rabbunzn Kita-
bn ve Peygamberimizin Sunnetini bir kad nn sz iin terketmeyiz" de-
702 el-Ba dadi, el-Fark, s. 90.
703 !bn I.uteybe, s. 60.
704 el-Clt z'a ait baz risaleler "el-Fu lul-mul tiira" ad altnda ne redilmitir.
Ancak bu risaleler mecmuas n grmek maalesef mmkn olmam tr. el-CMt z'a atfen burada
yaptmz ve ileride yapaca mz baz nakller W. M. Patton'un "Ahmed Ibr Hanbel, the
Mihna (Leiden 1897) adl eserinde el-Ch z'n mezkr risalelerinden ald pasajlardan yap l-
mtr.

240
dikleri Ftma Bint Kays' n sz ile hkmederler. Gayln, 'A= bn `Ubdey,
Ma`bed el-Cuheni. ve 'Alm bn F'id gibi baz kimseleri kadere nisbet eder-
ler ve onlardan hadis almazlar; fakat yine kaderiyyeden olan Katde, bn
Ebi bn Ebi Necil, Muhammed ibnu'l-Munkedir ve bn Ebi Zi'b
gibilerden hadis rivayet ederler. 'Ali ile `Osmn' (fazilet ynnden) musavi
addeden, yahut `Alryi `Osmn'dan stn gren bir eyhi cerhederler; fakat
el-Muhtr' n sanca m ta yan Ebu't-Tufayl Amir bn Vsile'den ve Cbir
el-Cdfi'clen hadis al rlar. Halbuki her ikisi de rica akidesine inanan kim-
selerdendir. Bununla beraber bunlar (hadisiler), rivayet ettikleri eylerde
halkn en chilleri, taleb ettikleri eylerden de en az haz alanlar dr".

"Hadisiler, ilmin ekli, hadisin ismiyle kanaat etmi lerdir. Fulan kim-
se rivayet yollar n iyi bilir, hadis rvisidir, deme e raz olmular, yazdn
iyi bilir veya bildii ile mildir, denilmesini terketmi lerdir. Bunlardan (ha-
disilerden) elli sene devammca hayvan s rtnda kendisine gelinip hadis al -
nan birine halkn nnde, bir kuyuya d en fareden sual sorulunca kuyunun
temiz olduunu syler. Bir ba kasna Allah Ta`ln "" p I. sz
n J
sorulunca, iddetli souk manasna gelen " rr" kelimesini geceleri daima
sesi duyulan bir ha ereye atfeder. Bir ba kas "seb`atin ve seb`ineden riva-
yet eder, fakat bunlar n ube ve Sufyn oldu unu anlamaz". (Me hur ha-
dis imamlarndan ube ve Sufyin' n isimleri noktas z olarak yaz ld za-
man bunlarn "seb`a ve seb`in" eklinde okunmas ihtimali de vard r).
"Muhaddis ok defa ahmak, onlara gre "enfak" olur. Harflerle ve
kelimelerde hatas oald zaman gveni artar. Yarat l kt olduu za-
man iddeti hiddeti artar; ondan hadis almak gle ir; etrafnda izdiham
balar"."5

bn Kuteybe'nin a klamasna gre, mutezilenin hadisiler hakk nda


sahip olduklar grlerden baz lar bunlardr. Ancak una hemen i aret et-
mek gerekir ki, mutezile kelmc lar tarafndan hadisilere yneltilen bu
ithamlar, bizzat hadis imamlarm n, hadisin sahihini sakiminden veya ger-
ek hadisi ile hadisi geim ve hret vs tas sayanlar birbirinden ayrt et-
mek iin lzumlu grdkleri cerh ve ta'dil metodu ierisinde s k sk kar-
latmz szlerden farkl deildir. Hadis usl ile ilgili kitablar gzden
geirenler, rivayetleri terkolunan rvilerin, tasnife tbi tutulup ayr ayr
bblar altnda sralandklarm grrler. Mesel bu bblarclan baz lar un-
lardr: Ekseriya ya hlk sebebiyle hafzalarna rz olan ihtilt ve te ayyr-
den dolay hadisleri terkolunanlar. Rivayetinde hata ve vehmin o almas
halinde hdisleri terkolunanlar. Telkin alt nda kalmalar sebebiyle hadisleri
705 Ad geen eser, s. 10-12.

241
terkolunanlar. Hadis sema' nda tesahl ile bilinmeleri sebebiyle hadisleri
terkolunanlar. Salah ve ibadet ynnden kuvvetli olsalar bile, zabt
ve dirayet ehlinden olmamalar sebebiyle hadisleri terkolunanlar. Bid'at
ehlinden olup da bid'atinn diliini yapmalar sebebiyle hadisleri terkolu-
nanlar."6
Usid kitablarnda grlen bu e it bahisler, kelmedar n ithamlar n
celbeden ve hadisi geinen kimselerin gerek hadisiler taraf ndan da ne
derece bilindiklerini ve nas l sk bir kontrol alt na alndklarn bize aka
gstermektedir. Ebu'l-Ferec (. 597 H. /1200), mrlerini hadis
dinlemee, bunun iin uzun sren seyahatlara kmaa,e itli isnadlarn,
garib olanlarn toplama a hasreden kimseleri iki k sma ayrarak der ki:
Bunlarn bir ksm, eri'atm muhafazas , sahih olan hadisin bilinmesi ve
sekiminclen ayrt edilmesi gayesini gtm lerdir. Onlar bu gayelerinden
dolay kre layktrlar. Dier bir ksm ise, hadis sema` n o altan kimse-
lerdir ve gayeleri toplad klar eitli isrladlanyle sahih olan hadisi di erlerin-
den ayrp karmak deil, sadece 'ili ve garib olanlar elde etmektir. Bun-
lar "fulan kimseye mlaki oldum; bende hi kimsede olmayan hadisler var"
diyebilmek iin beldeler dola rlar; Ba dad'a baz hadis talebeleri gelir ve
eyhi Dicle kenarnda er-Rakka denilen bir bahede oturtur ve ondan hadis
dinlerler; sonra defterlerine "fulan eyh bize er-Rakka'da rivayet etti" diye
yazarlard. Bunlar dinleyen halk da onlar n hadis dinlemek maksachyle
am civarndaki er-Rakka'ya kadar me akkatli seyahatlar yapt klarn zan-
nederdi. eyh, nehriyle Frat nehri aras nda oturur ve hadis rivayet
eder; ondan iiten ise "bana fulan eyh ma vera'en-nehr de rivayet etti" di-
yerek hadis talebi iin Horasan'a kadar r hlet etti i zniuni uyandrrd.
Bunlarn hepsi de ihlastan uzakt r ve bu gibilerin gayesi riyaset ve gsteri -
tir. 707 Grlyor ki mutezile tarafndan hadisilere yneltilen ithamlar, as-
lnda hadisiler iin de mehul de ildir ve onlar da kelmedar kadar hadisi
geinen bu kimselerin kusurlar n grm ler ve aklamlardr. Ne var ki,
hadisiler kendi meslekta larn cerhederken slam te riinin ikinci ana kay-
na olan sunneti her trl te viten muhafaza etmek, sahih olan hadisi sa-

706 Mutezilenin bu bbta hadis ehlini itham etmek maksad yle ileri srdkleri iddialar,
yukarda bn Kuteybe'nin onlara atfen nakletti i u szleridir: "Gayln, 'Artr bn `Ubeyd
gibi baz kimseleri kadere nisbet ederler ve onlardan hadis almazlar; fakat kaderiyyeden olan
Iatde, ibn. Ebi `Arfiba vb. den hadis rivayet ederler". Halbuki hadis imamlarmdan 'Abdullah
ibnu'l-Mubrek'e, `Amr bn `Ubeyd'in hadisini terketti i halde niin 'Anar gibi kaderi olan
Hi m ed-Dustuva'i ve Sa`id bn Ebi `Arba'dan hadis ald soruldu u zaman, 'Amr'in, ka-
deriyyenin d'ili ini yapt n ve bu sebepten ondan hadis rivayet etmedi ini sylemitir (el-
Hapb, el-Kif ye, s. 127). Bu misal hadisilerin slam akaidinin safiyetini muhafaza edebil-
mek iin ne kadar titiz davrand klarn gsterme e kafidir.
707 bnu'l-Cevzi, Telbisu Iblis, s. 114-117.

242
kiminden ayrmak gayesini glitm ler, kelmclar ise, ithama layk olanlar
bulunsa bile, itham ettikleri kimselerin ahslarmda, sahabe de dahil olmak
zere btn hadis rvilerine bu ithamlar m temil etmiler; dolaysyle Sun-
neti ve onunla ilgili haberleri hkmsz klmann yegane yolunu bulmu-
lardr.

3. Mutezile Kelmellart ve Hadis

Mutezilenin bir ks m sahabiyi rivayet ettikleri hadislerden dolay , di-


er bir ksmn da Cemel vak'as na itirak ettikleri iin fsik ilan edip eha-
detlerini hkmsz klmalar sebebiyle, klliyatl miktarda hadisin makbul
olmaktan kaca pek tabiidir. Hele sahabeden ve daha sonraki as rlarda
birbirlerinden rivayet eden hadisilerin de yukar da nakletti imiz ekilde
itham edilmeleri, mutezile elinde gvenebilecekleri bir tek hadisin kalmad -
n kesin bir ekilde ortaya kor. nk hadisin s hhati, ravilerinin gveni-
lir olmasyle llr. E er mutezile nazar nda, baz sahabe dahil hayat n
hadis rivayetine hasretmi ravilerin, hepsi olmasa bile byk bir k sm g-
venilir kimseler de ilse, elbette ki bu kimselerin hadisleri de kabule ayan
olmyacakt r. Mamafih biz, hadisin daha umumi bir ifadesi olan "haber"i,
"mtevatir" ve "had" olmak zere ba lca iki ksmda inceleyen uslelere
uyarak, mutezile kelmc larmn, iki ksm haber kar sndaki mevkilerini
burada ayrca gzden geirece iz.

a. Mtevatir Hadisler

Bilindi i gibi mtevatir, sahabeden itibaren btn devrelerde yalan


zerine ittifak etmeleri tasavvur olunmayacak ekilde says bilinmeyen
bir kalabalk tarafndan rivayet edilen haberlerdir. Hazreti Muhammed'in
Peygamber olarak gnderilmesi, Kur'n n ona indirilmesi, namazlar n say-
s, her namaz n rik'atinin adedi, baz zekat ve hacc hakk ndaki hkmler
ve buna benzer Kur'ncla a klanmyan bir ok meseleler tevatr yolu ile
renilmi tir. Btn deliler, bu yolun s hhatini ve zaruri olarak kabuln
gerektirir. Bizzat grlp m ahede edilmeyen memleketler, gelip gemi
peygamberler, ilim adamlar , feylesoflar, hkmdarlar ve nihayet tarihi
vak'alar bu yolla bilinmi tir. Bunu inkar eden, havass hamseden ilkinin
idrak roln inkar eden kimse mertebesindedir ve aralar nda hi bir fark
yoktur.'"

Tevatrn tarifinde "yalan zerinde ittifak etmeleri imkan dahilinde


olmayan kalabal k bir cemaat tarafndan rivayet"... denilmekle beraber,
usleiller aras nda bu kalabal n asgari haddinin tesbiti hakknda baz uyu-
708 Ibn ljazm, el-IIIkF m, I. 104.

243
mazlklar grlr. Bunlardan bir k sm, kalabal "ehli me rik ve ma rib"
olarak tavsif etmi ve arktakilerle Garptekilerin ittifak halindeki rivayet-
lerinin tevatr derecesinde oldu unu sylemilerdir. Bir ksm "bizim saya-
myacamz adetteki bir kalabal n rivayeti" olarak tarif etmi tir. Bun-
dan sonraki gr ler ise, baz mandut rakamlara dayanmaktad r. Bunlara
gre tevatr, ancak 310 ki inin rivayetiyle sbit olur ki bu rakam, Bedir
harbine itirak edenlerin saysn gsterir 709 ". leri srlen di er rakamlar
ise, 70, 50, 40, 20, 12, 5, 4, 3, 2 dir; fakat bunlarn hi birisi de kat'i bir esa-
sa istinad etmemektedir 7 ".
Mtevatir haberin zaruri olarak ilim ifade etti i ve ameli gerektirdi i, ha-
disiler ve fkhlar olmak zere btn islam ulemas tarafndan kabul edilmi -
tir. nk her devirde birbirini grmemi , birbiriyle ittisali olmam kiilerin
te kil ettii kalabalk bir cemaat tarafndan rivayet edilen byle bir haberin
yalan olmas ihtimali dnlmiyece i gibi, o haberi nakledenlerin de belirli
bir yalan zerinde ittifak etmeleri ihtimali yoktur. Ancak en-Nazzam ms-
tesna, sir mutezile imamlar nn, mtevatir haberler hakk ndaki gr leri
kesinlikle belirtilmemitir. Mamafih muhaddisler aras nda, saylar bir ka
gemeyen bu e it haberlerin zikri ok az geti i iin,711 , bu mevzuda mute-
zilenin de gr n tesbit etmek olduka gtr. Bununla beraber, el-Ba -
dadi, en-Nazzm' n mtevatir olarak rivayet edilen haber ravilerinin de
yalan zerinde ittifak edebilecekleri gr ne istinaden mtevatir haber-
lerin huccet olarak kullan lmasn reddetti ini kaydeder712 . Bu gr, saha-
be de dahil oldu u halde btn hadisilere phe ile bakan mutezilenin meto-
duna uygundur.
b. Haberi

Bir veya iki kiinin yine bir veya iki ki iden rivayet ettikleri haberlere
"11 a- d" denilmi tir; ancak bu haberlerin bir veya iki kii tarafndan rivayet
edilmi olmas art ko ulmamtr. Bu bakmdan ahadn tarifinde rvi say -
s ka olursa olsun, mtevatir mertebesine eri memi haberlerdir demek
daha do rudur.
slam ulemas, rvileri Mil ve isndi Hazreti Peygambere kadar mutta-
sl olarak rivayet edilmi olan her haberi ahad n ilim ifade etti ini ve ameli
gerektirdiini kabul etmi lerdir. Her ne kadar baz larna gre bu e it haber-
ler ilim yerine zan ifade etmi olsalar bile, yine de ahadn huccet olarak kul-
lanlabilece i ve onunla amelin gereklili i zerinde ittifak etmi lerdir.
709 Ayn yer.
710 Ayn eser, I. 105.
711 es Suyti, Tedribu'r-r8.vi, s. 371.
-

712 Bak: el-Fark beynel-firak, s. 87.

244
Hazreti Peygamberin, yak n olsun uzak olsun yabanc memleket h-
kmdarlar na slami tebli etmek maksadyle eliler gndermesi, haberi
ahad ile amel etmenin gerekli oldu unu gsteren en gzel delillerdendir.
Keza sahabeden Mu'az bn Cebel'in Yemen cihetine, Eb Msa'mn bir ba -
ka cihete, Elin Tbeyde'nin Necran'a, 'Ali'nin kad olarak Yemen'e gn-
derilmeleri ve herbirinin, gittikleri yerlerde slam eri'atnn asllarm, Ki-
tp ve Sunneti ora halk na retmeleri ve yine bu mevzuda ileri srlebile-
cek delillerclendir Halk n kendilerine gnderilen bu muallimleri dinleme-
leri, slam dini ile ilgili olarak getirdikleri ahkam tereddtszce kabul et-
meleri kendilerine emredilmi ve hi kimse, bu muallimlerden hi birisini
ahadclar addederek slam dini ile ilgili haberlerini reddetmek cihetine git-
memitir. Esasen bir kavme Kur'an hocas olarak gnderilen bir kimse ile
Peygamberin sunnetini reten kimse aras nda hi bir fark n olmamas gerekir;
kavim, ilk defa Kur'n hocasunn a zmdan iittii kelmn, Allah kelm
olduunu nasl teredddtszce kabul etmi ve hocann al:addan oldu unu
ileri srp ek ve pheye d memise, Peygamberin sunnetini rivayet et-
tii hadislerle reten kimseyi de ayn sebepten reddetmemi veya kula na
gelen hadislerin, Peygamberin hadisleri olup olmad hususunda tereddt
gstermemitir. Hazreti Peygamber hayatta iken ve vefat ettikten sonra
durum byle idi. Fakat ne zaman ki H. 100 senelerinden sonra mutezile zu-
hur etti, o zamana kadar mslmanlar n inm' ile dinin tesbitinde byk
rol oynyan haberi hd, bu mezhep imamlar tarafndan kabule sayan ad-
dedilmedi; bir ba ka ifade ile mutezile, bu hususta gelen icna'a muhalefet
etti. 7 3
Mutezilenin haberi ahad reddi hususunda kaynaklar bize kfi malu-
mat vermi lerdir. el-` imidrnin kaydna gre "haberi valud ile amel etmek,
ekseriyyetin mezhebidir; fakat el-Cubba'i ile mtekellimndan bir cemaat n
gr, bu mezhebe muhaliftir". 7 " el-Badadi ise, "mutezilenin fezyih "
bal altnda, mutezile kelmalarm n sir gr leri aras nda haberi ahad
hakkndaki grlerini de zikreder ve mesela Ebu'l-Huzeyrin alt nc fa-
zihati olarak u bilgiyi verir:
"Dorudan doruya gzle grlmesi veya kulakla i itilmesi artk mm-
kin olmayan gemi peygamberlere ait meseleleri'', haber yolu ile bilinmesi,
aralarnda Cennet ehlinden bir veya daha fazla kimselerin de bulunduu en
az yirmi kiinin rivayet etmesi halinde mmkn olur. Aralar nda Cennet
ehlinden bir kimse bulunmazsa, kafir ve fsik olanlar n haberleri, saylar
yalan zerinde birle melerini mmkin klmayacak mtevatir derecesine
bali olsa bile huccet olarak kullan lamaz. Saylar drt kiinin altnda olan-
713 bn Hazm, el-Ibk n, I. 114.
714 el-Amidi, el-Ible'nm, II. 68.

245
larm haberleri hi bir hkm ifade etmez; drtle yirmi aras nda olurlarsa,
haberlerinin ilim ifade etmesi muhtemeldir, fakat kafi de ildir. Yirmi kii
olduklar ve aralarmda Cennet ehlinden de bir ki i bulunduu zaman habe-
rin ilim ifade edece ine phe yoktur". 715
el-Badadrye gre Ebu'l-Huzeyl'in bu gr , er`i ahkamda varid o-
lan haberlerin faydalar n ibtal etmek gayesini gder; nk onun yirmi ki i
arasnda bulunmasn art ko tuu Cennet ehlinden biri, aslnda itizal ve
kader fikrine ship olan kimsedir; bu fikre ship olmayan kimse, Ebu'l-Hu-
zeyl'e gre, m'min olamyaca gibi Cennet ehlinden de de ildir.716 Ve ni-
hayet, mutezilenin me hur imamlarndan olan ve ibnu'r-Ravendi isimli bir
rafdiye reddiye olarak yazd el- ntidr adl kitabyle de hret kazanan
el-ljayyat, bu kitab nda Allah Ta'aln n gzle grlmesi meselesini inceler-
ken, "biz, adil bir kiinin haberi (haberul-vah di'l-`adil) nin huccet olarak
kullamlabilabikceini kabul etmiyoruz" demek suretiyle mutezilenin bu
husustaki gr n kesin bir ekilde ortaya koymu tur. 717
Haberi ahadn huccet olarak kullanlmasn reddedenlerin belli ba l
dayanaklar, baz Kur'n ayetleriyle sahabenin baz hususi hallerde haberi
valudi teyid etmek maksad yle rvisinden ahit taleb etmeleridir. Kur'an-
dan delil olarak ileri srdkleri iki ayet udur: ,l. 4, ,!,,11 cjak
v.
"Bilmediin eyin pe ine dme"718 ve WI "zan,
4..r4 ';,
haktan hi bir ey ifade etmez". 719 Onlara gre haberi hd, rvilerinin dim
unutkanla maruz bulunmalar ihtimali dolaysyle kat'yyet ifade etmez; yolu
zannidir; zan ise Kur'an yetinde de belirtildi i gibi hakikatten hi bir eye
delalet etmez; hakikat olmayan eyin pe ine dmek de, Kur'an ayetiyle varid
olan emre muhalefet etmekten ba ka bir ey deildir. Halbuki haberi ahadn
dinde delil olarak kullanlmas, sahabe devrinden beri iema yolu ile sabit
olmu ve kat'yyet kazanmtr. Bu bakmdan onun kullanlmas veya onun-
la amel olunmas zanni bir delil de il, icma ile kat' yyet kesbetmi , ilim ifade
eden kat'i bir delildir. 72
Haberleri reddedenlerin di er bir delilleri, Hazreti Peygamberin bir
yats namazrn iki rik'at olarak klmas zerine orada bulunanlardan Zul-
yedeyn isimli bir sahabinin "namaz ksalttn m yoksa unuttun mu?" diye-
rek Peygambere durumu bildirmesi ve fakat onun, Zulyedeyn'in haberini
715 Bak: el-Fark beyne'l-firak, s. 77.
716 Ayn yer
717 Ad geen eser, s. 55.
718 isr' sresi 17, y. 36.
719 Necm sresi 53, y. 28.
720 el-Aanidi, el-Il kr m, II. 71-72; bn klazm, el-Ibkm, I. 114.

246
kabul etmiyerek Eb Bekr, `Omer ve ayn safta bulunan di er sahabilerden
haberi tahkik etmesi, do ruluunu rendikten sonra da namaz tamam-
layp sehiv secdesi yapmasdr. E er haberi vah d huccet olsa idi, Peygam-
ber, Zulyedeyn'in haberini sorgusuz kabul eder ve namaz n tamamlard.
Haberleri reddedenler iin bu delilin de zay f olduu grlmektedir. Zira
Hazreti Peygamberin haber kar snda duraklamas ve orada bulunanlara
sormas, Zulyedeyn'in namazda hataya vehmeclebilece inclenclir; nk
orada, ondan ba ka kimseler de vardr ve o, Peygambere noksan namaz k l-
dm dierlerinden nce haber vermi tir. Haberi vhdd.e bir vehim almeti
grld zaman, o haber hemen kabul edilmiyece i gibi, red de edilmez
Netekim Hazreti Peygamber, durumu Eb Bekr'e ve `Omer'e sormak su-
retiyle tahkik etmi ve Zulyedeyn'in sznde do ru olduunu anlaynca
namaz n tamamlam tr. Dier mhim bir mesele de Eb Bekr, `Omer ve
orada bulunanlar n ehadetiyle Zulyedeyn'in haberi yine de mtevatir mer-
tebesine ula m deildir; yani haberi hd olmaktan kmamtr. Bunun-
la beraber Hz. Peygamber bu haberle amel etmi ve namaz n tamamlam-
tr.72 '

Dier bir delilleri, baz sahabilerin bu e it haberlerle amel etmemeleri-


dir. Bunun iin ileri srdkleri misaller, Eb Bekr'in cedde (nine) nin mi-
rasnda, ancak Muhammed bn Mesleme'nin de ehadet etmesiyle el-Mu i-
re'nin, `Omer ibnu'l-tlattb' n ise, ancak Eb Sdidin ehad.etiyle Eb M-
s'nn izin hakkndaki haberiyle amel etmeleridir. Keza `Ali bn Ebi Tlib,
Eb Bekr'den ba ka hi kimsenin haberini yemin etmedike kabul etmiyor-
du. ` .kie
. ise, bn `Omer'in "hane halknn alamasyle lnn azab iinde
kaldna" dair rivayet etti i hadisi reddediyordu. 722

Halbuki sahabenin haberi vhidle amel ettikleri, tevatr derecesine


bali olan haberlerle sbit olmu tur. Her ne kadar onlar n da baz haberler
zerinde durduklar , kabul veya reddetmedikleri olmu sa da, bu, haberi
vhdi klliy. yen, reddettiklerine veya onunla amel etmediklerine dellet
etmez; belki daha ziyade kendilerinde beliren bir phe dolaysyle o ha-
beri teyid etme arzular ndandr. Mesela Eb Bekr, ceddenin miras hakkn-
da el-Muire tarafndan rivayet edilen haberi, asl nda haberi ahad kabul
etmedii iin reddetmi deil, fakat ceddeye 1 /6 (sds) miras hakk tanyan
ve Kur'nda na bulunmayan bir haberi teyid etmek ve dolay syle mt-
me'm olmak iin ona hid aram , Muhammed !bn Mesleme de haberin
doruluunu teyid edince miras meselesinde maruf olan hkm koymu tur.

721 eljimic11, II. 94.


722 Mezkfr haberler iin bak: el-.Amidi, II. 94-95.

247
`Omer Ibnu'l-ljattab' n, Ebu Msa'nm Hazreti Peygamberden rivayet
ettii izin hadisi zerindeki tavakkufu ve Eb l. Mlsa'd,an, ba ka hid olup
olmadn sormas da, onun haberi hd ile amel etmedi ine clellet etmez.
Bununla beraber Ebii. Eb Ms'nn haberini teyid etmesinden son-
ra `Omer'in Ebn M :Isa'ya "maksad m seni itham etmek de ildir, fakat Haz-
reti Peygamberden hadis rivayet etmek gtr" demesinde, gerek sahabe
ve gerekse sahabeden sonraki nesiller iin Peygamberin hadislerine kar
nasl ihtiyatl davranmak gerekti ini gsteren byk bir ders vard r. Ebil
Sa`idin, Ebil Miisa'nn haberinin do ruluuna ehadet etmesi, o haberi, ha-
beri ahad olmaktan karmamtr; fakat unu aka gstermi tir ki, saha-
be, daha sonraki nesillerde oldu u gibi, haberi vahdle amel etmi , ancak, o
haberin do ruluunu aratrm, bunu birbirlerine sormu , her hangi bir
hata vukuunda birbirlerinin hatalarm dzeltmi ve haberin do ruluundan
mtme'n olarak onu kendilerinden sonrakilere nakletmi lerdir.
Gerek sahabe devrinde ve gerekse daha sonraki devirlerde haberi aha-
dm nas l huccet olarak kullanld, e -Safi'l tarafndan er-Risle sinde ve
el-Buljari tarafndan el-C.mi`u -,Sahib inde bol misalleriyle gsterilmi tir.723
tatmin etmemi , Hazreti Peygamberden g- Ancakbudelirm
rlerine aykr olarak rivayet edilen her haberi e itli sebepler ileri srerek
reddetmilerdir. Bize yle geliyor ki, onlar n her hangi bir hadisi kabul et-
memelerinde rol oynayan en mhim mil, o hadisin haberi vah dd,en olmas
deildir; bu sadece zahiri bir sebep olabilir; fakat as l sebep, bu bahsin ba -
taraflarnda e -Safi'Iden nakletti imiz bir haberin de teyid etti i gibi, ke-
lamclarn, sahil olsun sakin' olsun, mervi haberlere itimad etmemeleridir
ve dorudan do ruya onlarn tadklar akide ile ilgilidir. Bunun en
ak misalini kelmc `Anr bn Tbeyd'in, 'Abdullah bn Mes' ld tarafndan
rivayet edilen "bir kimse anas nn karnnda 40 gn kald ktan sonra kan p h-
ts haline gelir" hadisi hakknda sarfetti i szlerdir; 'Anar der ki: "E er bu
hadisi el-A`me sylerken i itse idim onu tekzib ederdim. Zeyd bn Vehb
sylerken i itse idim ona cevap vermezdim. 'Abdullah bn Mes'ild sylerken
iitse idim kabul etmezdim. Peygamber bunu sylerken, i itse idim reddeder-
dim. Allah byle sylerken i itse idim O'na da derdim ki: Sen bu esas zeri-
ne bizden misak almadm". 724 Grlyor ki kelmc iin haberin al:ad veya
mtevatir olmas mhim de ildir. Hatt Peygamber ve Allah kelnu olmas
da onlar iin bir k ymet ifade etmez; fakat prensiplerine uygunsa delil olma-
a elverili saylr; uygun de ilse, ayetin, tevil ve tahrifi, hadisin reddi gere-
kir. Netekim bundan evvelki bahislerimizde, prensiplerine uymayan Kur'an
yetlerini nas l tevil ve tahrif ettiklerini, yine 'A= ibn. `Ubeyd'in "Ebii
723 Bak: er-RisAle, s. 401; el-CAmi`us- abil), VIII. 132 (BAbu nA cA'e fi icAzeti
laberrl-vAIM).
724 el-I-Ja-tib, TArit u Ba clAd, XII. 172.

248
Leheb'in elleri kurusun" yeti hakk ndaki szlerini misal gstererek zikret-
mitik. Ayni misali nakleden Faliru'r-RzI de, bunun, 'Am'. ibn `Ubeyd'in
Kur'nn shhati zerindeki phesine dellet etti ini sylemekten kendini
alamamtr725 . Kelmelar, Kur'n hakk ndaki phelerini bu derece izhar
ettikten sonra, Hazreti Peygamberin hadislerini reddetmeleri, onlar iin,
byk bir mesele olmamtr. Ancak yukarda da iaret etti imiz gibi, ha-
disleri dorudan doruya de il, fakat baz sebeblere istinaden hkmsz
klmaya almlardr ki bu, cidal ve mnaka a esas zerine kurulmu olan
mezheplerinin metod ve prensiplerine tamamen uygundur. Misal olarak
burada bir hadisi ele alabiliriz.

Ebn Hurayra tarafndan rivayet edilen ve gvenilir hadis kitablarmda


yer alan Adem (A.S.) ile Ms (A.S.) arasmda kaderle ilgili bir muhavereyi
aksettiren Hazreti Peygamberin bir hadisi 726, kelmelar tarafndan muh-
telif ynlerden tenkidi yap larak reddedilmi tir. Kelmclar demi lerdir ki:

1. Bu haber, bir gnahtan dolay 14i.- dem'in Miis tarafndan zemmedilmi


olmasn ve Ms hakknda cehli iktiza eder; bu ciz de ildir.
2. Bir o ul babasna kar byle galiz bir dille nas l hitap eder?
3. Miis, bu habere gre diyor ki: nsanlar syan ettiren ve onlar Cen-
netten karan sensin. Halbuki Mls, insanlarn isyan= ve Cennetten -
karlmalarnn 'Adem ynnden gelmedi ini, bilkis onlar oradan karann
Allah oldu unu biliyordu.

4 Adem huccet olmayan bir delil getiriyor. Yoksa onun delili bir huc-
cet olsa idi, Firavun. da, Hmn ve btn kfirler de ayn delili huccet ola-
rak getirirlerdi. Bu bat l olunca, huccetin de fsid oldu u anlalm olur.

5. Hazreti Peygamber A - dem'i tasvib etmitir; bununla beraber, biz


bunun doru olmadn akladk. O halde burada ihtimal vard r ve ha-
disin bu ihtimaller gznnde bulundurulmak suretiyle mtallaa edilmesi
gerekir. Birinci ihtimal: Hazreti Peygamber, bu hikyeyi Allah Ta`ldan
veya kendi nefsinden de il de yahudilerden nakletmi tir. Fakat haberin
rvisi, yahudilerle ilgili olan ba tarafnu duymam , yalnz bir ksmn duy-
mutur ve bunu Hazreti Peygamberin kendi nefsinden hikye etti ini zan-
netmitir. kinci ihtimal: Hazreti Peygamber "fe hacce Ademu" ibaresinde
"Adem" ismini man.sb sylemi ve mnaka ada Miis'nn

glip geldiini belirtmitir. Zira 'idem'in getirdii delil bir huccet ve zr

725 Bak: Tefsir, I. 269.


726 Bu hadis "Hadis ve Kader" ba lkl bahsimizde metin ve tercemesiyle zikredilmi -
tir.

249
deildir. 'nc ihtimal ki bu daha do ru olabilir: Mnazaradan maksat,
bir gnah zerine zemmetmek veya Allah' n ilmine dayanarak bunun iin
zr beyan etmek de ildir. Fakat Masann, onu Cennetten karan bu gna-
h ilemesindeki as l sebebi sormas dr. Adem onun bu sualine u cevab ver-
mitir: Benim Cennetten kmama bu gnah sebep olmu deildir. Asl sebep,
Allah Tdalann, benim Cennetten kp yeryznde halife olmam yazm
olmasdr. Bu mana Tevrat'ta da yaz ldr. Bu bakmdan Adem'in delili da-
ha kuvvetli olmu ve Masa malab durumuna girmi tir727.

Grlyor ki, kelmelar kaderle ilgili olan bu hadisi do rudan do ruya


reddetmemi ler, fakat e itli ihtimaller ileri srerek, onun, kaderi isbat eden
bir delil olma vasfn nefyetme e al mlardr. Bununla beraber, Eba
el-Cubba'i gibi, hadisin yalan oldu unu iddia eden kelmc lar da yok deil-
dir728 . Esasen e itli ihtimal ve tevillerle, hadisten kaderi isbat eden ba lca
vasf nefyetmekle, hadisi yalanlamak aras nda hi bir fark yoktur. Kelam-
clar iin mhim olan mesele, akidelerine aykr olarak gelen bir nass , mua-
rzlar nazarnda rtmek ve onun delil olarak kullan lmasn nlemektir.
Bu ise, ya tevil ve tahrifle, ya da tekzib ile mmkn olur.

Er-Razi tarafndan zikredilen ve be maddede toplanm olan itirazla-


ra gelince, hi bir mahlak, Allah' n izni olmadan, baka bir mahlaku i lemi
olduu gnahtan dolay ktlemee, ona levmetme e hak shibi de ildir.
Bu hak yalnz Allah'a mahsustur; nk emir ve nehiy O'nundur; bunlara
tbi olmayanlar yalnz O ktler. Adem'in gnah olan fiili, kendi kesbi ile
kaderinin neticesidir. Teybe, Allah kabul etti i takdirde, kesbin eserini yok-
eder. Adem gnah ndan dolay Allah'a teybe etmi ve o da tevbesini kabul-
etmitir. Bu suretle kesbin eseri izale edilince geriye kader kalm tr ki bu da
Allah Taealann fiilidir ve bu fiilden dolay insan ktlenemez. Allah Ta`ala
ise yaptndan sual olunmaz. 729 Burada bir hususa daha i aret edebiliriz:
Adem ile Masa aras ndaki bu mnazara, Adem'in tevbesinden sonra cere-
yan etmi ve bu sebeple Adem, Masa'nu ktlemesini kaderi ileri srerek
reddetmitir. Bu demek de ildir ki, yer yznde, Allah' n emirlerine yz
eviren bir kimse, gnah olan fiillerinden dolay levmedilmez ve levmedil-
dii zaman da o, kaderine dayanarak kendisini mazur gsterebilir. Fakat
aksine yeryznde her gnahkar levmedilir, fiillerinden dolay cezalandr-
lr; ki teybe ile nefsini islh etsin, sonra da kadere r za gstersin. Allah
tevbesini kabul eder ve onu do ru yola evirirse art k onu levmetmek iin
bir sebep de kalmyacaktr. Bu bakmdan kelamclarn hadis hakknda ileri

727 er-lUzi, Tefsir, I. 270


728 1bn Teynnye, el-11 tie s. 9.
729 Ibn Hacer Fetbu'l-bari, XI. 411.
,

250
srdkleri mtalalar gere e uygun de ildir ve yukarda da iaret etti i-
imiz gibi, hadis, kaderi isbat eden bir nass oldu u iin, gayeleri, onun delil
olma vasfn ibtal etmektir.
Haclisin cebriyye tarafndan hucret olarak kullan lmasna gelince, her
ne kadar dem, Miis'ya cevab nda kaderi ne srerek onu susturmu ise
de, bu cevap, Cennette iken i lemi olduu gnahtan dolay kendisini Allah'a
kar kaderle tebriye etmek mansm tazammun etmemektedir. E er Hz.
Rabbma kar gelip de arp kaldm ( r ;1-
sonra da Rabbnclan ceza olarak "birbirimize d man oldu unuz halde oradan
(Cennetten) inip. Art k ne zaman benden size hidayet gelir de kim benim hida-
yetime uyarsa, o, sapmaz ve bedbaht olmaz", 731 szlerine muhatap olduu
zaman, kadere dayanarak "bu, Allah' n kaderi, O'na kar geleceimizi ezel-
de yazmt" dese ve kendisini bu gnahtan tebriye etme e alsa idi, bu,
belki de cebriyye iin bir delil te kil eclebilirdi. Fakat buna dellet eden en
kk bir iaret mevcut de ildir. Aksine, Hz. Adem Kur'n yetinin de e-
hadet etti i gibi, gnahndan dolay Rabbna teybe etmi , O'ndan af ve ma-
firet dilemi, Rabb da onun tevbesini kabul etmi tir: "dem Rabb ndan
kelimeler belleyip ald (ve O'na yalvard ), O da tevbesini kabul etti. nk
tevbeyi en ok kabul eden, as l esirgeyen. O'dur". 732 "Sonra Rabb, yine onu
seti ve tevbesini kabul etti; ona do ru yolu gsterdi". 733

III. HAD S LER N KELM LM VE KELMCILAR


HAKKINDAK GR LERI

A. HAD S LER VE KELM LM

1. Genel Manda Kelm

Daha nceki bahislerimizde, Kelm ilminin do uunu ve gelimesini


incelerken, bu ilmin muhtelif devirlerde yap lan baz tariflerini zikretmi -
tik. En eskisi el-Frbi (. 339 H. /950) ye ait olan bu tariflerde m terek olan
husus, Kelm ilminin. Kitap ve Sunnete dayanan islam akaidini deliller ser-
diyle mdafa etmek ve her trl ek ve pheden onu temizlemek gayesini
gtm olmasdr. Ancak drdnc as rla daha sonraki devirlere ait olan bu
tariflerin, Kitab ve Sunnete dayanan slam akaidinin mdafasuu esas alm
olmalar dolaysyle, ayn asrn ba larnda el-E 'arl (. 324 H./935) tarafn-
730 Taha sresi 20, y. 121.
731 Ayn sre, y. 123.
732 Bakara sresi 2, y. 37.
733 Taha sresi 20, y. 122.

251
dan ihya edilen "Ehli Sunnet" kelam n bize tamtmaya al tklar kolayca
anlalr. Filhakika biz, yine bu bahisleri incelerken, Kelm ilminin daha
nceki devirlerde mutezile ile ba ladn ve temelinin onlar tarafndan at-
lp bina edildiini grmtk. Fakat mutezilmin hadisilerle olan mnaka-
alar ve bu mnaka alarda takip ettikleri metodlar bize gstermi tir ki,
mutezile kelm, esas Kitab ve Sunnet olm yan bir takm grlerin mda-
fasn gaye edinmi ve bu sebeble drdnc Hicri as rdan itibaren verilmeye
balayan kelm tariflerinin millne girmemitir. Bununla beraber Adudud-
Din el-Tcl (. 756 H. /1355) nin de kaydetti i gibi, mdafa edilen bu gr ler,
Kitab ve Sunnete uymasa bile, mdafilerinin kelm ulemas ndan addedile-
cei sylenmitir. 734 Demek oluyor ki, Kelm ilminin asl kurucular mutezi-
le olmakla beraber, mdafa ettikleri gr ler, ehli sunnet kelm nn ihyasn-
dan sonra ayn ilme intisap eden ehli sunnet kelmc larmn grlerinden
ok daha farkldr ve bu fark, mdafas n zerlerine ald klar akidelerin
Kitab ve Sunnete uygunluk derecesi zerinde tezahr etmektedir.
el-E 'ari ile ortaya kan ehli sunnet kelm nn konumuzla ilgisi bulun-
mad cihetle, el-E 'arlye tekaddm eden devirlerde hadisilerin "kelm"
ad altnda tandklar filmin, ve Kitab ve Sunnete ayk r grleri dolaysy-
le mcadeleye giritikleri bu ilim mntesiplerinin, mutezile ile di er baz
mezhep kelm ve taraftarlar olduunu burada tekrar izah etme e lzum
yoktur. Fakat u kadarn sylemek yerinde olur ki, islm dininin btn
usl ve fr'unun rivayet metoduna dayanarak Hazreti Peygamber ve asha-
bndan alp nesilden nesile naklini bu suretle dinin ba ta akaid olmak zere
btn meselelerinin muhafazas n gaye edinen hadisiler, ilk defa yeni bir
ilimle karlayorlar ve bu ilim, bir takm metodlarla onlar n muhafazasna
altklar islm akaidini kartryor, ifsad ediyor. Bu kar trma ve ifsad,
ok defa Kur'n yetlerinin tevil ve tahrif edilerek, a k manalarnn uyma-
yan manalarla deitirilmesi, bu yetlere uygun olarak gelen ve s hhatinden
phe edilmemesi gereken hadislerin de reddedilmesi suretiyle yap lyor.
Yukarki bahislerimizde grd mz gibi, bu filmin mensuplar , Kur'nda,
Allah Ta`Pnn kendisini vasfetti i sfatlar O'ndan nefyediyorlar; kudreti
zerinde mnaka aya girierek O'nun nelere kaadir olup nelere kaadir ola-
myaca n sayp sralyorlar lmini ele alp, onunla neleri bilip neleri bile-
miyeceini gryorlar. O, kendisinin Ms (A.S.) ile konu tuunu Kita-
bnda aka bildirdii halde, onlar "O, mtekellim de ildir; Ms ile ko-
numad" diyorlar; O'nun kelm nn mahlk olduunu iddia ediyorlar; Kur-
nda bu hususta hi bir yet bulunmad halde, baz yetleri tevil ve tah-
rif ettikten sonra, bunlar , iddialarna deli olarak ileri sryorlar. Kur'n
hi bir varln, Allah'n kaza ve kaderi d na kamyaca n, bununla be-
734 Bak: erk u'1-Mev4 f, I. 14-15.

252
raber herkesin ffillerinin mes'l oldu unu ak ak bildirdii halde, onlar,
kaderi red ve inkr ediyorlar. Btn bu meselelerde Kur'm teyid eden ve
onunla ayn mana zerinde birle en hadisleri yalanlyorlar, ravilerini de
yalanclkla itham ediyorlar.

te, Kelm ilmi adna, bu filmin mens ibu kelmclardan sadr olan bu
eit gr ve hareketler, hadisileri memnun etmemi , kelm ve kelme -
larla mcadeleye girinek ve mslmanlar , onlarn, dini ifsad eden telkn-
lerine kar ikaz etmek gerekti ine inanmlardr.

2. Kelm lmiin Hadisiler Taraf ndan


Ktlenmesi (Zemmu 4flmil-Kelm)

Hadisilerin kelmedara kar giritikleri mcadeleler, hi bir zaman


mnaka a ve mnazara eklinde olmam veya Kitab ve Sunnetten deliller
serdederek, onlar n Kitaba ve Sunnete uymayan gr lerini mnaka a yo-
lu ile rtmek yoluna gidilmemi tir. nk byle bir mnaka a, her ne
ekilde olursa olsun, Allah Ta'alann kat' yetle menetti i Kur'an yetleri
zerinde eki meyi zaruri klar Dier taraftan, cidal ve mnaka a, kelam-
elarn san'at dr; mezheplerini bu esas zerine tesis etmi lerdir. Bir mezhep
ierisinde her kelm imam nn kendine has bir frkas olmas da bunun ak
delillerindendir. Bu sebeble bir hadisinin mant a uydurulmu tevil ve tah-
riflerin usta mdafii olan bir kelme ya, onunla giriece i mnazaralarda
galebe almas ok defa beklenen hususlardan de ildir. Hasmn galebesi ise,
mdafa etti i batl inancn hak olmas n gerektirmez. Aksi halde, mam
Malik bn Enes'in de dedii gibi, hadisi, her gn birbirinden daha mcade-
lesi kelmclarla kar lat zaman, gnde, bir din deitirmek zorunda ka-
lrd ."5 Bu sebebledir ki, ba ta, Kur'an yetleri zerinde phe yaratmak-
tan ve sonra da bat ln hak olarak tezahrne yol amaktan ba ka hi bir
faydas olmayan bu e it mnaka alardan hadisiler uzak kalm lar, ms-
lmanlara da bunu tavsiye etmi lerdir.

110 H. senesinde vefat eden el-Hasanu'l-Ba ri-ki kaderiyye, cehmiyye


gibi mezheplerin ve Val bn 'Ata' ve `Anr bn `Ubeyd ile mutezilenin zu-
huru onun devrine rastlar- bu hususta "ehlu'l-ehva' (heva ve heveslerine
uyanlar) ile bir araya gelmeyiniz; onlarla mnaka a etmeyiniz ve onlar din-
lemeyiniz" 736 demi , el-Hasanu'l-Ba ri'den tam bir as r sonra vefat eden ve
el-Butarrnin eyhlerinden olan me hur hadisi `Abdurrazzak bn Hemmam
(. 210 H.) da, kendisiyle biraz konu mak isteyen mutezili brahim bn
735 bn `Abdi'l-Barr, C( mi.` bey i'l-`11m, II. 95.
736 Ayn eser, II. 96.

253
Ebi Yalya'mn bu teklifini "hay r kalp zayftr; din ise galebe alan kimse
iin de ildir" diyerek reddetmi tir. 7" nsan, yukarda zikrettiimiz
tavsiyesini okuduu ve yanna gelen bir m.utezilinin kou -
masuu dinlememek iin kulaklar n tkayan, sonra da o luna kulaklar n tka-
masn syliyen bn Tavasun haberini de grd zaman738, bu tavsiyenin
ne kadar yerine getirilmi olduunu hayretle m ahede eder.
Hadisiler, kelm bid'at (asl dinde olmad halde bir eyi dine sok-
mak ve ona dindenmi gibi itibar etmek), heva (kalbin arzu etti i eye y'li-
nelmek) ve batl (hak ve do runun zdd) gibi e itli isimler altnda zikretmi -
ler ve bu isimlerle onu zemmetmek gayesini gtm ler, mensuplar hakkn-
da da bunlardan treme "mbtedi"' veya "ehlu'l-bida"', "ehlu'l-ehva'" ve
"ehlu'l-bat l" gibi tabirler kullanmlardr; "btn beldelerdeki hadis ve
fkh ehli, kelm ehlinin bid'at ehli oldu unda ittifak etmi lerdir". 739
Kaynaklar, hadisilerin kelm zemmetmeleriyle ilgili pek ok haber
muhafaza etmi lerdir. Bu cmleden olarak Malik bn Enes (. 179 H.), din-
de gayesine kelm yolu ile ula mak isteyen kimselerin z ndklaacaklarn
saylerken 740, mslmanlara da bid'attan sak nmalarn tavsiye etmi , bid-
'atn ne demek oldu unu soranlara da, bunun, Allah' n isimleri, sfatlar,
kelm, ilmi ve kudreti hakk nda konu mak, sahabe ve tabi`fnun skat
ettikleri meselelerde skat etmemek" oldu unu aklamtr.'
Malik bn Enes, cehmiyye, kaderiyye ve buna benzer mezheplerin gr -
lerinden ibaret olan kelm ilmini kerih gryor, beldesi halk nn da onu kerih
grdne i aretle "Allah' n dini ve Allah'n zat hakknda kelm sevmi-
miyorum; daha do rusu tahtnda amel olmayan dindeki kelmdan ho lan-
myorum" diyordu. 742
Malik'in nazarnda kelm bir ilim de ildi. Sadece 'Anl- bn `Ubeyd
tarafndan ihdas edilmi bir bid'atti. Bu gr n, Kur'an hakknda sual
soran bir ahsa yle aklamtr: "Bu e it suallerinden anla ldna gre
sen, her halde `Anr bn Tbeyd'in ashab ndan olacaks n, Allah `Amr'e la-
net etsin. nk kelmdan bu bideat ihdas eden odur. E er kelm bir ilim
olsa idi, sahabe ve tabi'n, ahkam ve eri'atle ilgili meselelerde konu tuu
gibi, bu meselelerde de konu urdu. Fakat kelm ilim de il, btla dellet
eden bir bt ldr". 743
737 el-Herevi, Zemmu'l-kelm, II. 158 a.
738 Ayn yer ve Ebfi. Nu'aym, H lye, IX. 218.
739 bn `Abdi'l-Barr, C0ni` beyhni'l-`11m, II. 95.
740 el-Herevi, Zemmu'l-kelm, II. 172 b.
741 el-Herevi, Zem nu'l-kelm, II. 172 b.
742 bn `Abdi'l-Barr, beyni'1-`11m, II. 95.
743 el-Herevi, Zemmu'l-kelm, II 173 a.

254
Tevhidi renmek hususunda kelm n lzumuna inananlara da itiraz
eden Malik, bu konuda yle diyordu: "Hazreti Peygamberin mslman-
lara istinc' (hacet grdkten sonra temizlenmeyi) retip de tevhidi -
retmediini zannetmek imkans zdr. Onun "ben insanlarla I ihihe illa'llah
deyinceye kadar dv mekle emrolundum; bunu syledikleri zaman kanlar
ve mallar muhafaza alt ndadr" sz tevhidden ba ka ne olabilir". 7"

mam kelma kar taknd tavr ok daha iddetli olup


kelma dalmak hususunda mezhebini tesis etti i asl da kerahiyetti. 745 Bu
sebeble halk byle meselelerle u ramaktan ve kelma dalmaktan mene-
derdi. 746 "Kelm.a brnen hi kimsenin felh bulmad n",747 "kelamm,
kelm ehlini lnetledi ini",748 "ilimde, asln, hatal olana hata yapt n demek
olduunu, halbuki kelm meselelerinde hasm na muhalif olan kimseye, has-
mn, kfir oldun, dediini" sylerdi. 749

kelm meselelerine ok iyi vakf olduunu ve diledii tak-


dirde muhaliflerine kar byk hacimde bir kitab reddiye olarak yazabi-
leceini yine kendi sznden anlyoruz; fakat kelma kar kerahiyeti, by-
le bir kitab tasnifine engel oluyor. Bu hususta diyor ki: "Kelm benim i im
deildir; ondan bana bir ey nisbet edilmesi ho uma gitniyor"."

e-afi`i, halk kelmdan menetti i gibi, kendisi de kelmla ilgili me-


selelerde hi bir mnakaa ve mn.azaraya giri miyordu. Bir defas nda, ca-
mide bir ahsla baka meselelerde giri tii bir mnazara uzay p da ahs
sz kelma intikal ettirince onu hemen susturn u ve "brak bunu, bu, ke-
lmla ilgili bir mesele" demi ti."' Yine bir defas nda nutezili Hafs el-Ferd
ile bir mnazaraya girmi , fakat sonradan pi man olmutur. Bu sebeple di-
yordu ki: "Allah Ta'alarun bir insana irk mstesna btn gnahlar n ka-
kapsn amas , ona kelmdan bir ey vermesinden daha hayrldr. Haf-
tan kelmla ilgili yle szler i ittim ki bunu anlatmama imkn yok". 752 Ayn
haberin bir ba ka rivayetinde Haf yerine "kelm ashab " tabirini kullan-
makta ve yle demektedir: "Kelm ashab ndan yle bir eye muttali oldum
744 Ayn eser, II. 209 b.
745 bn Ebi Hatim, Ad'abu's- afi`i ve men a- k buh, s. 188; el-Herevi, II. 211 a.
746 bn Ebi Htim , Adbu' - fi`i ve menr k buh, s. 189; Eb Nu'aym,
IX. 113; el-Herevi, Zemmu'l-kelm, II. 213 b-214 a.
747 Zemmu'l-kel m, II. 210 a; H lye , IX. 112.
748 Zemmu'l-kelm, II. 213 a.
749 !bn Ebi s. 185.
750 el-Herevi, Zemmu'l-kelm, II. 215 a.
751 bn Ebi s. 185; Zemmu'l-kelm, II. 215 b.
752 A..clr bu' - fi'l, s. 182; ibn. `Abdi'l-Barr, Ciimi` beyil i'l-`11m, II. 95; Zem-
mu'l-keUm, II. 211 a. H lye , IX. 111; el-Gazali, byW, I. 93.

255
ki, bir mslmann bunu syliyece ini zannetmezdim' 753 . Bir haberde de
e-Safi`i, yalnz bir defa bir ahsla mnazara yapt n ve bundan dolay
Allah'a istifar etti ini syler 754 ki, bu ahsn, yukarda ismi geen Haf ol-
duu anla lmaktadr. Mnazara halku'l-Rur'an meselesi zerinde cereyan
etmi , e-Safi'l, Kur'n n Allah' n kelm olduunu syliyerek, onun mah-
lk olduunu syliyen Haf' tekfir etmi tir."'
Halife el-Me'mn eliyle hadisilerin halku'l-Kur'an meselesinde im-
tihana ekilmelerini gerekle tiren ve bu suretle Kur'an hakk nda Kitab
ve Sunnete uymayan bir inanc onlara zorla kabul ettirmek gayesini gden
kelamclara kar Alymed bn Hanbel'in gsterdi i iddetli mukavemet ma-
lmdur. Bu husus, iratihanla ilgili bahislerimizde de grd mz gibi, imam
Ahmed'in, Kitab ve Sunnet'e kar iinde besledii derin sevgi ve ball;n
tabii bir neticesi olup, dini meselelerde bu iki asl n dnda her trl kelm
merdd ve mezmam grmesidir. Netekim kendisi de bu hususta yle de-
mektedir: "Kitab ve Sunnetten olan veya sahabe ve tabi'andan gelen bir
ey olmadka konuacak de ilim. Bunlarn haricindeki her trl kelam
ho deildir"." 6 "Kelma dalan kimse felh bulmaz; tecehl m (cehmiyyeye
intisab) etmekten de kurtulamaz". 757 "zerinize Sunnet ve hadis vacibtir;
fakat kelma dalmaktan, cidal ve miradan sak nnz; nk kelm seven
kimse felah bulmamtr". 7" "Kelmc larla toplant yapma; onlardan hi
birisiyle konuma Bizim imdiye kadar kendilerine yeti tiimiz herkes bunu
byle biliyor ve onlardan ka yorlard". 759 "Kelam pe inde ko an ve ona
kar itihas olan kimsenin felah buldu unu hi bir zaman grmedim; nk
bu kelam, insann bana ok byk i ler aar. O zaman yle kelam ettiler
ve yle deliller getirdiler ki, bunu anlatma a kalbimin kuvveti yetmez, di-
lim dnmez". 76

Ahmed bn Hanbel, kelma dalmay ve kelmclarla cidal ve mnaza-


raya girimeyi ho karlamad gibi, onlarn grlerini rtmek maksa-
dyle kitab telifine de r za gstermiyordu. Kelmc lara kar byle bir red-
diye yazan 'Abbas el-Hemednrye yle demi ti: "Allah'tan sak n, kendini
bu ie vererek kelam ile hret kazanman ve kitablar telif etmen ho deil.

753 Zemmu'l-kelm, II. 211 a; s. 182.


754 Zemmu'l-kelm, II. 212 b.
755 Ij lyetu'l-evliya'', IX. 112-3.
756 eg-Zehebi, T'aribu'l-IsUm. Tamam ne redilmemi olan bu eserin Ahmed ihn
Hanbel'in tercemesiyle ilgili ksm iin bak: el-Musned, I. 81. (M sr 1949).
757 Ayn eser, I. 81.
758 eg-Zehebi, Tribu'l-Isl a - m, Bak: el-Musned, I. 82.
759 Ayn yer.
760 Ayn yer.

256
Eer bu hayrl bir ey olsa idi, sahabe bize tekaddm ederdi. Bu kitablarda
hi bir fayda grmyorum. Bunlar n hepsi de bid'att r". 'Abbas, Ahmed bn
Hanbere u cevab vermitir: "Szlerin makbuldr. Bundan dolay Allah'a
teybe ve istifat ediyorum. Ancak ben onlar (kelmclar), ne istediim ve
ne de kap larn aldm iin kitablar haz rlyorum. Fakat iitiyorum ki,
onlar, bir tak m szler (kelm) ediyorlar ve hi kimse de onlar reddetmiyor.
Bu beni kederlendiriyor, sabredemiyorum ve reddediyorum". Bir bak ma
hakl olan bu sze Ahmed bn Hanbel "e er sana, ir ad olunmak isteyen bir
kimse gelirse onu irad et" demekle iktifa etmi ve bu szn bir ka defa
tekrarlam tr."'I Yine bir habere gre "burada baz kimseler var ki, cehmiy-
ye ile mnazaraya giri ir ve hatalar m ortaya karrlar; bunlar hakknda
ne dersin" diyen bir kimseye de u cevab vermitir: "Bu gibi hevalarm hi
birinde kelm doru bulmuyorum. Hi kimsenin onlarla munazaraya giri -
mesini caiz grmyorum. Mu'aviye bn Kurra, husumetler amelleri yokeder
demiyor mu ? Kelm ktdr insan hayra gtrmez. Cidal ve kelm ehlin-
den saknnz. Sunnete ve sizden nceki ilim ehlinin zerinde bulundu u
eye sarlnz. Bunlar, kelm ve bidat ehli ile birlikte ona dalmay kt g-
ryorlard . Selamet bunun terkedilmesindedir. Cidal ve husumet ile emro-
lunmadmz. Kelm seven bir kimse grd nz vakit ondan uzakla ruz"762
Kelamn zemmi hakknda dier hadisilerden rivayet edilen haberler
de yukarda ismi geen imamlarn grlerini bize aynen aksettirmektedir.
Bunlardan mesela, Sufyn e -Seyri (. 161 H. /777) "heva ehline kar iddetli
buz beslerdi. Mslmanlar onlarla temas etmekten nehyeder ve Hazreti
Peygamberin Sunnetine sar lmalarn, Allah'n zat hakknda "kelm" da
bulunmaktan sak nmalarm isterdi". 763 Bir gn kendisine kelm hakkinda
sual soran bir ahsa "brak bat l , hakka ynel, Sunnete tbi ol" demi ti'''.

`Abdurrahman bn Mehdi'ye "fulan kimse, fulan kimseye reddiye ola-


rak bir kitab tasnif etti" denildi i zaman, reddiyenin Kitab ve Sunnetle
mi yapldn sormu , "kelm" ile yap ldn renince de "'Abim bt lla
reddi" diyerek ho nudsuzluunu ve kelm hakkndaki grn izhar et-
mitir. 7"

bnu'l-`7kliye, etrafna drt ki iden fazla topland zaman, Kur'n


renmelerini, rendikten sonra da ondan uzakla mamalar n , "ehyr dan
saknmalarm, nk bunlarn insanlar aras nda buz ve adavet yaratt -

761 Ayn yer.


762 Ayn yer.
763 Zemmu'l-kelm, II. 185 a.
764 Ayn eser, II. 179 a.
765 Il lyetu'1-evliy3', IX. 10-11.

257
n,766 Eb Htim ve Ebli Zur`a ise "kelm" yolu ile "din" renmek isteyen-
lerin clallete d eceklerini sylerlerdi. 767
Netice olarak, hadisilerin kelm hakk ndaki grlerini hulsa etmek
gerekirse, el-Gazali'nin bu mevzudaki u szlerini zikredebiliriz:
"Seleften hadis ehli, kelm n zemmi zerinde ittifak etmi lerdir. Bu
mevzuda onlardan naklolunan ve iddete dellet eden haberlerin haddi
hesab yoktur. Onlara gre sahabe, ba kalarna nisbetle gereklere da-
ha vluf, lafzlarn tertibi bakmndan daha fasil olmalarna ramen
kelamdan tevelld edecek erri ok iyi bildikleri iin bu mevzuda s-
kt etmilerdir. Netekim Hazreti Peygamber, bu meselenin derinli ine
inenlerin helk olduklar n sylemitir. Dier taraftan, e er kelm din-
den olsa idi, Hazreti Peygamberin emretti i, yolunu ve usln ycelt-
tii mensuplaryle birlikte vd en mhim meselelerden biri olurdu.
Halbuki o, "istinc' (tahareti) retmi , far'iz ilmini renmeyi
tevik etmi , onlar vm, fakat kader hakk nda kelmdan
nehyetmi tir. Sahabe bu yol zerinde yrm , hocalarnn rettii
meselelere yap lacak her hangi bir fazlal n, zlm ve isyan olduuna
inanmlardr. Tbrn da kendi hocalar olan sahabenin yolunda yr-
mee devam etmi ve her meselede onlara tbi olmu lardr". 768

B. HAD S LER VE KEL.A.MCILAR

1. Hadisilerin Kerdmelar Hakkndaki Grleri

Kelm ilminin, e itli haberlere dayanarak hadisiler taraf ndan nasl


zemmedildiini belirtmi bulunuyoruz. Zemmedilen bir filmin, mensuplar -
nn da ayn muameleye maruz kalacaklar ve kelmdan bid'at ve bat l ola-
rak bahsedildii zaman, kelamc lar hakknda da bid'at ve bt l ehli denile-
cei gayet tabiidir. Esasen kelm zemmeden haberlerde ok defa grld-
gibi, kelmcmn da zemmi hedef tutulmu , veya bunun aksine, kelmc
zemmedilirken, gr , inanc, usl ve metodu da zemmedilmi tir. Bu bakm-
dan, kelm ilminin zemmi ile kelmcm n zemmini hedef tutan haberleri
birbirinden ayrmak olduka gtr; hatt byle bir ay rm yersiz ve l-
zumsuz gibidir. Ancak biz, bundan sonraki bahsimizde, hadisilerin, kel-
m ve kelmc lar zemmetmekle beraber, bunlar n, mdafa ettikleri bir ta-
km gr ve inanlara ship olan baz kimseler hakknda gsterdikleri m-
samahay da sz konusu edece imiz ve bu suretle hadisilerin, kelmc lar
766 Zemmu'l-kelm, II. 162 b.
767 Ayn eser, II. 231 b.
768 `uliimi'd-din, I. 93-94.

258
zemminde her hangi bir derecede taassub bulunmad n belirtme e ala-
camz iin byle bir ayrm faydal grdk.
Kelm tabiri, e itli gr ve inanlar n eitli yollarla mdafas n ze-
rine alan ve bu bakmdan olduka geni bir manya dellet eden bir usu
ve sisteme tlak olunduu iin, onun mensubu olan kelme , ok defa kel-
mm umlne giren bu e itli gr ve inanlardan dolay zemmedilmitir.
Bu bakmdan biz, zemmile ilgili olarak gelen haberlerde kelme run bazen
cehmiyye mutezile gibi Allah' n sfatlar n nefyettii iin, bazen -Allah'n
kelamm reddetti i ve Kur'nn mahla olduunu ileri srd iin, bazen
kaderiyye-mutezile gibi kaderi reddetti i iin, bazen de cebriyye gibi insan
fiil ve iradesini selbederek, onun kader kar snda cereyana kap lm bir ty
misali mes'liyetini kabul etmedi i iin zemmedildiini grrz. Daha nce
de iaret etti imiz gibi, bu ve buna benzer inanlara sahip olanlar n hepsi,
bid'at ve heva ehlidir. Hadisller "heva ehlinin kelm ehli oldu unda ittifak
etmiler ve her mtekellim heva ehlindendir, demi lerdir". 769 Yine hactisi
lere gre, hev ve bid'at ehli taraf ndan yazlm btn kitablar, mutezile
ve dierleri gibi kelm ashab ndan olanlarn kitablaruhr.77 Buna gre gerek
el-Hasan el-Ba ri ve gerekse Muhammed ibn "hev ehli ile bir ara-
da ictima etmeyiniz, onlar dinlemeyiniz ve onlarla mnaka aya girimeyi-
niz"771 dedikleri zaman, "hev ehli" tabiriyle Kur'an yetleri zerinde cidal
ve mnakaaya girerek kalplerde phe yaratan sonra da Peygamber
ve ashabmn ve onlara tabi olanlar n Kur'na dayanan inanlar n reddeden
kelm ehlini kasdettiklerini anlamak gerekir. Keza bid'at ehli, Malik !bn
Enes'in de syledi i gibi, Allah'n esma ve sfatlar, kelm, ilmi ve kudreti
hakknda konu anlar772, cidal ve mnakaa aanlardr. Dinde veya Kur'an
yetleri zerinde cidal ise, mam el-Evza`inin belirtti i gibi, Allah Ta`ala-
nn bir kavme erri murad etti i zaman, o kavmin ba na musallat kld
bir beladr773 . nk kelmclar, ihdas ettikleri bid'at ve bu bid'at zerinde-
ki cidalleri yznden takvalar selbedilmi ve amelden menolunmu kimse-
lerdir774. Takva ve amelini yitirmi kimse ise, Malik nazarmda zmd ktan
baka bir ey deildir ve bu, kelm ile din renmek istiyen kimsenin tkibeti-
dirrs .

mam el-Evznye gre takvas selbedilmi ve amelden menolunmu ,


mam Malik'e gre z ndklam olan kelme , e-afi'inin nazarmda dinini
769 Ibn `Abdi'l-Barr, C'a ni` beyg ni'l-`11m, II. 96.
770 Ayn yer.
771 Zen mu'l-kelt m, II. 157 b.
772 Zemmu'l-keUn, II. 172.
773 Ayn eser, II. 181 b.
774 Ayn yer ve II. 182 a.
775 Ayn eser, II. 172 b-173 a.

259
ve gvenini kaybetmi "' bir kimsedir. Ahmed bn Hanbel ise, onun hakk n-
da "kelm sahibi hi bir zaman felah bulmaz; kalbinde daima bir phe ve
fesad vardr"777. Bu bakmdan onlarla ayn mecliste bulunmak caiz de ildir;
hatt bir yahudi veya bir nasrani yan nda yemek yemek, byle bir bid'at
sahibi yannda yemekten evlad r778. Aksi halde, kendi sapklklar iine sok-
malarndan korkulur 779.
Hadisiler nazar nda, sair akaid neselelerinde oldu u gibi, Kur'n ze-
rinde mnaka a eden ve onun mahlik olduunu ileri sren her kelamc ceh-
midir; nk bu meseleyi mslmanlar aras nda ilk defa yayma a balayan-
lar cehmiyye olup, bu iddialar yle "kelm s fatn Allah Ta'aladan nefiy,
Kur'a= Kelamu'llah oldu unu ve Allah'n Hazreti Masa ile konu tuunu
inkr etmilerdir" 7 ". Bu sebeble cehmiyye, bid'at ehli aras nda hadisiler
tarafndan tekfire mstehak grlm olan kimselerdir. Ne-
tekim 'Abdurrahman bn Mehdi'ye a kibu'l-ehvg arkasnda namaz klmp
khnmyaca sorulduu zaman, u cevab vermitir: "Ba kalarn bid'atna
davet etmedii ve bunun iin cidal ve mnakaaya girimedi i mddetce
arkasnda namaz' klnur; ancak cehmiyye ve rafila, mstesna; nk ceh-
miyye Allah' n Kitabn inkr etmi , raffla ise, Hazreti Peygamberin asha-
ayplamtr"7". Bir baka rivayette `Abdurrahman, Kur'n n mahlk
olduunu syliyen kimsenin arkas nda namaz klnamyacan, yolda onun-
la birlikte yrnemiyece ini, kz alp vermek suretiyle akrabal k kurulam-
can sylemitir782 . Ayn manda baka haberler Elia Bekr bn Ayyr ve
Hafs bn Gyas'tan da rivayet ed.ilmi tir 783 . Vekr 'huni-Cerrah ise, "Kur'a=
mahlfk olduunu syleyen kimse kafirdir" demi tir784. Dinle mcadele eden
kfir hakknda Islamn getirdii hkm marfftur. 'Abdurrahman bn Meh-
di'nin, bu hkmn tatbikinde ne kadar titiz ve msamahas z olduu u sz-
lerinde grlr: "E er iktidar benim elimde olsa idi, bu kprnn ba nda
dikilir ve her geene Kur'a= mahlfik olup olmad n sorardm. Mahlfk-
tur dedii zaman, boynunu vurur, ba n suya atardm." 785 . ke-
kelamclar hakkndaki gr ise, balarnn sopa ile paralan p memleket
dna atlmalan786, veya dvldkten sonra bir deveye yklenip kabile ve
776 Aclbu's- fi`i, s. 184; bnu'l-Cevzi, Telbisu iblis, s. 82.
777 bn `Abdi'l-Barr, Cami` beyni'1-`11m, II. 95.
778 Fuzayl bn `Iyi'm bu sz iin bak: Zem nu'l-kel n, II. 198 b.
779 Ayn eser, II. 167 a.
780 B lyetu'l-evliya', IX. 7.
781 Ayn yer.
782 Ayn eser, IX. 6.
783 el-Beyhaki, el-Esma' ve's-s ft, s. 250.
784 Ayn yer.
785 Ij lyetu'l-evliy', IX. 7.
786 Zemmul-kelE m, II. 211 b.

260
airetler aras nda dolatrlmalar ve halka da "i te Kitab ve Sunneti terk-
edip kelma ynelenlerin ak beti budur" diyerek te hir eclilmeleridir 787 .
mahlk olduu grne ship olan ve bu yolda cidal ve m-
nakaalara girien kelmclar hakknda ileri srlen bu hkmler, tabiatiy-
le cehmiyyeye ve ayn zamanda onlar n fikir ortaklar olan mutezileye y-
neltilmitir. Esasen daha nce de zerinde durdu umuz gibi, cehmiyye ve
mutezilenin zuhuru, ayn asr ierisinde olmu , ancak cehmiyye ok az bir
zaman farkyle mutezileye tekaddm etmi tir. Bu bak mdan cehmiyye ta-
rafndan yaylan grlerin bir o u mutezile tarafndan benimsenmi tir.
Her ne kadar baz fer'i meselelerde, aralar nda bir takm gr ayrlklar'
varsa da, s fatlarm ve ru'yetin nefyi, kelm n mahlk oluu gibi asli mese-
leler ve bu meselelerin isbat ndaki Kur'n yetlerinin te'vil ve tahrifi, hadis-
lerir de reddi gibi takip edilen usill ve metodlar, asl nda cehmiyye tarafn-
dan ortaya at lm ve mutezile tarafndan alnp mdafas yaplm gr-
lerdir. ki mezhep aras nda asil meselelerdeki bu ittifak, onlar tek bir mez-
hep haline getirmi ve bu sebeble hadisiler, ok defa, cehmiyye lafz ile mu-
tezileyi kasdetmi lerdir788. Ahmed bn Hanbel'in, el-Buharrnin ve ed-Da-
rimi. ile dierlerinin cehmiyyeye reddiye olarak telif ettikleri kitablar, haki-
katte mutezileye yneltilmi tir. Bununla beraber, cehmiyye lafz nn kul-
lanlmas , ba langta asl gr sahiplerinin onlar olmas sebebiyledir789.
Netekim bn Teymiye, mutezilenin Halife el-Me'miin eliyle ortaya kardk-
lar halku'l-lur'nla ilgili imtihan olaylar ndan bahsederken "nc Hicri
asrn balarnda el-Me'mn, karde i el-Mdtam, sonra da el-Vsik devir-
lerinde, sfatlar nefyeden cehmiyyenin mihnet olaylar zuhur ettii ve halk
tecehhme davet edildi i zaman..., sunnet ehli onlara tbi olmad lar" demek-
tedir ki, onun bu ibarelerinde mutezileden cehmiyye ve davet ettikleri yol-
dan da "tecehhm" olarak bahsedildi i akca grlm.ektedir 790. Buna gre
hadisilerden nakledilen ve kelmc larm zem ve ithamn hedef tutan e itli
haberlerde ok defa mutezile ismine rastlanmamasm n ve yalnz cehmiyye-
den bahsedilmesinin gerek sebebi anla lm olmaktadr.
Burada mhim grd mz bir noktaya daha temas etmek istiyoruz.
Bu nokta, mutezilenin, cehmiyye ismiyle an ld gibi, yine kendisine ok
az bir zaman fark yle tekaddm etmi olan kaderiyyenin gr lerini benim-
semesi sebebiyle kaderiyye lakab m da alm olmasdr. O halde mutezile,
cehmi grlerinden dolay cehmiyye, kaderi gr lerinden dolay da kaderiy-
yedendir. Ancak hadisilerclen gelen rivayetler aras nda kaderiyyenin sade-
787 Ayn eser, II. 212 a ve ihy'a'u '11h-1/n1'd-din, I. 93.
788 Bak: el-Ias mi, s. 44.
789 Ayn yer.
790 Bak: Minhcu s-Sunne, I. 256.

261
ce kaderi reddetti i iin tekfir edildiklerine dair her hangi bir habere rasla-
myoruz. Bununla beraber, kaderiyyetlen mutezile kasdedilmi ve ayn za-
manda tekfir edilmi se, ancak cehmi grlerinden dolay tekir edilmi , ka-
deri reddederler hakk nda ise, bid'at veya hev ehli denilmi tir. Yukarda
`Abdurrahman. bn Mehdi'den naklen vermi olduumuz bir haberden de
anlalaca zere, cehmiyye ve rafda mstesna, bid'at ehlinin arkas nda
namaz klnr. bn Mehdrnin burada cehmiyye ile kasdetti i kimseler, sfat-
lar, ru'yeti ve kelm red ve inkar eden cehmiyye-mutezile oldu u halde,
bid'at ehli, cehmi-mutezili olmayan ve tekfir de edilmemi olan sair kelm
ehlidir. Bu noktaya da i aret ettikten sonra, hadisilerin, zemmetmi olduk-
lar bid'at ehlinden hadis rivayet edip etmediklerini incelemek mmkn ola-
caktr.

2. Bid`at Ellinden Hadis Nakli

Bu meselenin tetkikine giri meden nce, Cemalu'd-Din el-Kas ml. (18-


66-1914) nin, "el-Butari. ve Muslim'in Salti,4'lerinde hadislerini rivayet et-
tikleri cehmiyye ve mutezile (kaderiyye) ricali" ba l altnda ileri srd
baz grlere iaret etmek istiyoruz. Burada el-K as mi demektedir ki:

"Usalen mukarrer oldu una gre, hadis imamlar, bid'at ehlinden ri-
vayet hususunda menfi davranmamlar, bilakis, a, mrci'e, kade-
riyye, kavaric ve dierlerinden hadis almlardr. Bu imamlardan iki
eyh, yani el-Butiari ve Muslim, hadis ravilerini s hhat ve adalet y-
nnden ara trmalarnda ok byk bir titizlik gstermi olmalarna
ramen, bid'atla itham edilenlerin en me hurlarndan bile hadis rivayetine
mani bir husus grmemilerdir. Fetbu'l-bari mukaddimesinde bn 1-.1a-
cer, el-Buljarrnin, Tedribu'r-Rtvi'de ise es-Suyti, el-Buliari ve Mus-
lim'in hadis aldklar bid'at dilinden olan ravilerin isimlerini zikretmi -
lerdir. Dier hadis imamlar tarafndan hadisleri al nan sir bidatd-
lar ise, rical kitablar nda ayr ayr gsterilmi tir. Bu kitablarm en me -
huru ez-Zeheld-nin Nalcdu'r-ricl idir".

"Bahsimiz Cehmiyye ve mutezile oldu una gre, " aiiltan" (el-Bu-


kari ve Muslim) de ismi geen "cehmi ve mutezili" hadis ravilerini zik-
retmeyi, bu bahsin tamamlanmas bakmndan lzumlu grdm. Bu
suretle hadisilerin, gvenilir olmas artyle, bid'atla itham olunan kim-
selerden hadis rivayet etmek ve Sunnet'in tesbitinde taassubu atarak
fazilet sahiplerinin kadru k ymetini itiraf hususunda ne kadar msa-
mahakar davrand klarm gsterme e altm'?.79
791 Bak: lirihu I-cehmiyye ve 1-mu`tezile, s. 56.

262
el-Ksmrnin yukarda nakletmi olduumuz ifadesinden anla ldna
gre, el-Buh,rTI ve Muslim, i` a, kaderiyye ve havriten oldu u kadar ceh-
miyye ve mutezileden de hadis rivayet etmi lerdir. Fakat biz, daha nce,
gerek cehmiyyenin ve gerekse mutezilenin, s fatlar ve ru'yeti nefyettikleri,
kelmn ve dolaysyle Kur'nn da mahlk oldu unu ileri srdkleri iin,
hadisiler tarafndan ok iddetli olarak ktlendiklerini ve hatta tekfir e-
dildiklerini baz haber rnekleriyle birlikte grmtk. Buna gre acaba ha-
disiler ve bilhassa hadis ricali hakk nda ok daha titiz davranm olan el-
Buhri ve Muslim, e itli gr lerinden dolay tekfir edilen cehmiyye ve
mutezileden hadis almlar mdr? Halbuki el-Buhrrnin, "Salirin sonu-
na ald "tevhid" bb , cehmiyye (mutezile) ye kar tertipledi i bir red-
diyeden baka bir ey deildir. Bu hususlar gznnde bulundurulursa, ha-
disilerin, hassaten el-Buhri ve Muslim'in, cehmiyye (mutezile) ricalinden
hadis rivayet etmedikleri, aksini ileri sren el-Ks mirnin ise, bu grnde
yanld kanaatna varhr.
el-Rrsml, el-Buhri ve Muslim'in, cehmiyye (mutezile) den hadis al-
dklarn teyid etmek maksad yle, es-Suyti'den naklen 32 hadis ricalinin
isimlerini verir. Her ne kadar es-Suyti, bu ricalin itham edildiklerini sy-
lemise de,792 mutezileden olduklar na dair her hangi bir kay t koymamtr.
yle anla lyor ki, el-Rsmi, es-Suy l'lin kullanm olduu "kaderle it-
ham" tbirini cehmi (mutezili) mansmda tefsir etmek suretiyle yukar da
iaret ettiimiz hataya d mtr. Geri daha nce de belirtti imiz gibi,
mutezile, kaderi reddettikleri iin "kaderiyye" ismiyle de hret kazanm-
lardr. Bu bakmdan her mutezilinin kaderi oldu u sylenebilir; fakat bu,
her kaderinin mutlaka mutezili olmas n gerektirmez. Me hur mutezile i-
mamlarndan el-I-Jayygut'n dedii gibi,793 mezhebin be umdesinden yalnz
birine inanmamak dahi, mutezile saflar dnda kalmak iin kfi bir sebeb-
tir. Bu bakmdan bir kimsenin kaderi de olsa mutezileden say lmas iin
daha ok artlarn tahakkuk etmesi gerekir.
es-Suyti tarafndan kaderi olarak zikredilen bu 32 hadis ricalinin, el-
Rsmirnin iddia etti i ekilde cehmiyye (mutezile) den olmad klar, rical
kitablarnda, onlar hakknda verilen bilgilerden de anlalmaktadr. Bura-
da, konumuzla ilgili bu haberleri, bn Hacer'den naklen ksaca zikretmeyi
faydal grdk. 794
1. Bir bnu's-Sirri (. 195 H. /810): Ahmed bn Hanbel'e gre hadiste son
derece gvenilir bir kimse idi. Hayat nn sonlarna doru, ru'yet hakknda
792 Tedribu s. 219.
793 Bak: el-Intislir, s. 126.
794 el-Bulki tarafndan hadisleri rivayet edilen bu rical hakknda bak: Fethu
mukaddimesi, II. 112-176.

263
kelma dalm, el-Humeyd1 tarafndan itham edilmi , hadisleri de makbul
saylmamtr. Yalya bn Maein ise, onun Mekke'de kbleye dnerek ken-
disini cehmi grle itham edenler aleyhine du' ederken grd n sy-
lemitir. Bununla beraber, el-Buhari ondan bir tek hadis rivayet etmi tir.
el-Kasmi ise, ez-Zehebrden naklen onun tecehhmden rca etti ini kaydet-
mise de buna inanmad anlalmaktadr.
2. Sevr bn Zeyd el-Medeni eyhlerinden olup bn Ma-
Eb Zur`a, en-Nesa'i ve di erleri, onun gvenilir bir kimse oldu unu
sylemilerdir. bn `Abdi'l-Barr'a gre " aclar tur ve hi kimse tarafndan
itham edilmemitir. Ancak havaric ve kader gr ne nisbet ediliyordu.
ez-Zehebi ise, onun kaderle itham olundu unu ve muhtemelen Sevr ibn. Ye-
zid ile kartrldn sylemise de bn ljaccer, buna itirazla ne itham edil-
diini ve ne de ba ka syle kartrldn, ancak Malik bn Enes'e bu ve bu-
nun gibi baz kader gr ne ship olan kimselerden nas l hadis rivayet et-
tiini sorduklar zaman, Malik'in "semadan arz zerine yzst d meleri,
onlar iin yalan sylemekten daha kolay geldi i iin..." eklinde verdi i ce-
vaba dayanarak onun gvenilir bir kimse oldu unu belirtmitir.
3. Sevr bn Yezid (. 153/769): Kader gr ne sahip olmakla beraber
doruluu zerinde ittifak etmi lerdir. Sufyan es-SevrT "ondan hadis al nz,
fakat boynuzlarna dikkat ediniz size vurmas n" diyerek kader gr nden
saknmalarn tavsiye ederdi. Medine'ye geldi i zaman Malik, halk onunla
oturmaktan nehyetmi ti. Sevr, ayn zamanda "nab"795 ile de itham olunu-
yordu. Bununla beraber 'Ali'ye svmezdi.
4. Hassan bn `Atyye: Said bn `Abdr1-`Aziz tarafndan kader gr-
ile itham olunmu sa da el-Evzn bunu reddetmi tir.
5. el-Hasan ibn. Zekvan: el-`Acurri, Eb Davd'tan naklen onun kaderi
olduunu sylemitir. Hadiste tedlisi sebebiyle zay f rvilerden addedilmi -
tir. Bununla beraber el-Buhari, ondan yaln z bir hadis rivayet etmi tir. Bu
tek hadis Hazreti Peygamberin efaatiyle, baz kimselerin Cehennemden
kacaklarn beyan etmektedir. Bu rivayet dahi, kaderiyyecililde itham
edilen bu rvinin mutezileden olmad n isbat etmee kfi gelir. nk mu-
tezile, efaati reddederler ve bu mevzuda gelen hadisleri yalan sayarlar.

6. Davad 1javaric gr ile itham olunmutur. Burada


kaderiyyeden olduuna dair her hangi bir kayt bulunmamakta beraber,
Sevr bn Yezid'in tercemesinde Malik bn Enes'e tevcih edilen sualden ka-
deri olduu anla lmaktadr. el-Butik-1, bu rviden de yaln z bir hadis alm -
tr.
795 'Ali bn Ebi Tlib e dman olup dierlerini ondan stn grmek

264
7. Zekeriyya' bn shak: Hadis imamlar tarafndan gvenilir bir ravi
olarak zikredilmi , Yahya bn Ma'in, kaderi oldu unu sylemitir. el-Bu-
hari, ondan yaln z bir hadisle dier baz basit haberler rivayet etmi tir.
8 Salim bn `Atlan el-Eftas: mamlar taraf ndan gvenilir bir ravi ola-
rak tan nmtr. Itham olundu u husus ise, mrcie'den olmas d r. Bununla
beraber el-Bubari ondan yaln z bir hadis rivayet etmi tir.
9. Sellam bn mamlar gvenilir oldu unu sylemilerdir. Ebn
Davad'a gre kaderidir. el-Buhar! taraf ndan yaln z iki hadisi rivayet edil-
mitir.
10. Seyf bn Suleyman Gvenilir bir 'iyi olup kaderle itham olunmu -
tur.
11. ibl bn "Abbad: Kaderle itham olunmu tur. Gvenilir bir ravidir.
12. ureyk bn Ebi Nemr: Kaderle itham olunmu tur. mamlar umu-
miyetle gvenilir bir ravi oldu unu sylemilerdir.
13. 'Abdullah bn bn Ebil-klaccac: Kaderi olmakla beraber bu
konuda konu mazd . mamlar tarafndan gvenilir bir kimse oldu u sy-
lenmitir.
14. `Abdullah bn Ebi Lebid: Kaderle itham olunmu tur. el-Buharide
yalnz bir hadisi vardr.
15. 'Abdullah bn Ebi Necih: Gvenilir bir raviclir. Eba. Hatim, Ah-
med bn Hanbel ve onun kaderiyyeden oldu unu sylemilerdir.

16. 'Abdul-AS bn mamlar gvenilir bir ravi oldu un-


da ittifak etmi lerdir. Ahmed bn Hanbel, kaderle itham edildi ini, bn klb-
ban ise, onun hi kimseyi kadere davet etmedi ini sylemilerdir.

17. `Abdu'l-Vari . bn Sdid: Bara eyhleri aras nda en gvenilir bir


kimse olarak zikredilmi , fakat kaderle ilgili gr nden dolay baz hadis-
iler tarafndan ktlenmi tir. el-Buharrnin 'Abdul-Varis'in o lu 'Abdu' -
amed'ten nakletti ine gre bu ahs babas ndan kaderle ilgili hi bir ey
iitmemitir. Bir baka rivayette 'Abdul-Varis, hi bir zaman itizal fikrine
sahip olmadn belirtmitir. Bu haberi veren es-Saci, onun kaderden ba ka
bir gr bulunmadn sylemitir. bn klacer'e gre de `Abdul-Varis, bu
grnden rct etmi , yahutta cAnr bn `Ubeyd'i vd iin bu grle
itham olun.mutur; nk "Amr bn "Ubeyd, hadisller tarafndan iddetle
ktlenen bir mutezile eyhi idi.

18. 'Ata' ibn. Ebi Meymane: Kader gr ne sahip bulunuyordu. el-


Buhari tarafndan yalnz bir hadisi rivayet edilmi tir.

265
19. `Omer bn EM Za'ide: Kader gr ne sahiptir. el-Buharrde yal-
nz bir hadisi vard r.
20. `Inran bn Muslim el-Ka ir: Yahya el-Kattan taraf ndan kader
grne ship olduu sylenmitir. el-Buliari yaln z iki hadisini naldetmi -
tir.
21. `Avf el-A`rabi: Ahmed bn Hanbel, Yahya bn Maein ve en-Nesa'i
tarafndan tevsik edilmekle beraber kaderiyyeden oldu u sylenmitir.
22. `Umeyr bn Hani: Kaderiyyeden oldu unu Ebil David Zikretmi -
tir. el-Buhari yaln z bir hadisini rivayet etmi tir.
23. Kemhes bnul-Minhal: el-Buliari tarafndan yalnz bir hadisi rivayet
edilen bu ahsn kaderi olduu sylenmitir.
24. Muhammed bn Sevva' : Mfrid bir kaderi oldu u sylenir. el-Bu-
bari tarafndan hadisi rivayet edilmi tir.

25. Harun bn Msa el-A`ver: Kaderi oldu u Suleyman bn Harb tara-


fmdan sylenmi tir. el-Buhari yalnz iki hadisini rivayet etmi tir.

26. Hiam ed-Dustuva'i: Btn imamlar gvenilir oldu unda ittifak


etmilerdir. bn Saed da hadiste gvenilir oldu unu, ancak kader gr ne
sahip bulundu unu, bununla beraber da'ili ini yapmadn sylemitir.

27. Vehb bn Munebbih: el-Filas mstesna umumiyetle gvenilir oldu-


unda ittifak etmi lerdir. el-Filas' n phesi ise, onun, kaderle itham olun-
masmdan ileri gelmektedir. Vehb, bu mevzuda bir de kitab tasnif etmi tir.
Bununla beraber, bu gr nden rc etti i dorudur. Kendisinden naklo-
lunan bir habere gre Vehb yle demitir: "Peygamberlere ait yetmi e ya-
kn kitab okuyuncaya kadar kader gr ne sahip idim. Kendisine me iy-
yetten bir ey veren kimsenin kfretmi olacan anladm zaman bu g-
rmden rcii ettim". el-Buhar -I, Vehb bn Munebbih'ten yaln z bir hadis
rivayet etmitir.

28. Yalya bn Hamza: Ahmed bn Hanbel, Yahya !bn Ma`in ve Eb


Davud, onun gvenilir bir ravi oldu unu sylemiler, bununla beraber ka-
deri olduunu da belirtmi lerdir. Ancak Yahya, bu gr n chriliini yap-
myordu.

el-Kasmrnin, es-Suyiitrden naklen verdi i hadis ricalinden 28 ini, el-


Buhari bn Hacer'in el- Feti). mukaddimesinden kardm= ksa bil-
gilerle zikretmi bulunuyoruz. Bu rviler hakknda gelen haberler, bize gs-
termitir ki, cebin gr lerinden dolay itham edilen ilk ravi Bir
mstesna, dierlerinin kader gr ne sahip olduklar sylenmitir.

266
Esasen es-Suyati de bu isimleri Bi r ibnu's-Sirri'den ayr olarak sralam
ve hepsine birden "bunlar kaderle itham olunan, yani errin de insan tara-
fndan yarat ld iddiasnda bulunan kimselerdir" demi tir. Ayrca zikret-
tii Bir hakknda ise, "cehmi grle itham olunmu tur. Bu da sfatlarm
nefyi ve Kur'n n mahlk oldu u grdr" a klamasn yapmtr796. Bu
ifadelerden anla lyor ki, kaderle itham olunanlar n, sfatlar nefyeden ve
Kur'nn mahlk olduunu iddia eden cehmiyye veya mutezile ile her hangi
bir ilgileri yoktur. E er byle bir ilgi olsa idi, es-Suyati, Cehmi gr lerinden
dolay itham olunan Bir'i dierlerinden ay rmaz, hepsinin de cehmi ve ka-
deri grleriyle itham olunduklar n kaydederdi.
Netice olarak diyebiliriz ki, el-Buhari, el-Kas mi'nin iddias hilafina
cehmiyye-mutezile ricalinin hi birisinden hadis rivayet etmemi tir. Cehmi
grle itham olunan Bir'den rivayeti ise, muhtemelen onun bu gr ten
rc etti ine dair gelen haberlere gvenmesinin bir neticesidir. Bununla
beraber, el-Buharrnin ondan rivayet etti i hadis says, yukarda da kay-
dettiimiz gibi, sadece biridir.

Hadisilerin, cehmiyye-mutezileden rivayet etmemeleri, hadis usln-


de vazettikleri kaicleye uygundur. Netekim en-Nevevi, Talcrib'inde "bid'at-
la tekfir olunan kimsenin rivayetinin delil olarak kullan lamyaca zerinde
ittifak edildiini" zikretmi , es-Suyilti ise, mezkr ibarenin erhinde, e -
Haf el-Ferd hakkndaki hkmne de i aretle, Kur'n n mahlk
olduunu syleyen kimsenin, bu kaidenin mlne girece im dair bir g-
r kaydetmitir. 797

Tekfir olunmayan bid'at ehline gelince, hadislerinin kabul olunup o-


lunmyaca hususunda hadisiler aras nda e itli grler ileri srlm-
tr. Balarnda Malik bn Enes olmak zere baz hadisiler, bid`at ehlinin
rivayetiyle mutlak surette ihticac olunm yaca n sylemilerdir. nk
onlara gre byle kimseler, bid`atlar sebebiyle fasiktrlar. Fsik olan bir
kimseden rivayet, bid'at nn yaylmasna ve isminin ycelmesine yard m
eder."' Bu gr e ship olan hadisilerin haberlerinden rendiimize gre,
hadis ilmi dindir; her mslman nn dinini kimden aldna dikkat etmesi,
onun selmeti bakmndan gerekli grlm tr. 799 Netekim ilk devirlerde
mslmanlar, birbirlerinden hadis rivayet ederken, bu hadisi kimden, nas l
ve nerede aldklarn, ald ahsla ne zaman kar la tklarn, ksacas onun
isnadm birbirlerine soruyorlard . nk o zamanlar inanlar birdi, gaye-

796 Bak: Tedribu s. 219-20.


797 Ayn eser, s. 216.
798 es-Suyi1g, Tedribu s. 216.
799 el-tlafib, s. 122.

267
leri tekdi. Hazreti Peygamberden rendikleri dinin zaferi iin elbirli iyle
alyorlard. Fakat ok gemeden aralar nda fitneler patlak verme e ve
guruplara ayr lan halk birbirlerini tekfir etme e balaynca, gerek msl-
manlar, dinin selameti iin rivayet edilen hadislerin isnadlarm sormay,
rvilerini ara trmay zaruri grdler. Bu suretle, Sunnete ba l olanlarn
hadislerini, akidelerini kar tran ve dinlerini buland ran bid'at ehlinin ha-
dislerinden ayrmay mmkn kldlar.'"
Hadisiler, e itli fitnelerin zuhurunda bid'at ehlinin oynad mhim
rol biliyorlard . Bunlar, mdafas n yaptklar grleri halk aras nda yaya-
bilmek iin bu gr lere uygun hadisler uyduruyorlar ve onlar Hazreti Pey-
gamberin azndan km gibi rivayet ediyorlard . Hatta bunlardan baz -
lar, bidatlarndan dnp do ru yola girdikleri zaman, hadisilere, hadis-
lerini aldklar ahslara dikkat etmelerini sylemi ler, kendilerinin de bid'at
yolunda iken ho larna giden baz gr leri nas l hadis ekline evirdiklerini
samimiyetle itiraf etmi lerdir.'" Gerek bu e it itiraflar ve gerekse her gn
gzler nnde cereyan eden hadis imalat , hadisilerin, i`a, kaderiyye, mr-
ci'e ve havaric gibi e itli frka ve mezheblere mensup kimselerle alakalar m
kesmelerine ve aralar nda hadis rivayet eden kimseler varsa onlar n hadis-
'erini almamaa sevketmi tir. Mesela Sufyan bn `Uyeyne, Sa`id bn Ebi
`Araba'dan hadis rivayet ediyordu; fakat sonradan bu rivayeti azaltt g-
rlnce sebebi sorulmu ve Sufyan u cevab vermi tir: "Ondan nas l riva-
yeti azaltmyaym ki kader hakk nda, bu benim gr m olduu gibi el-Ha-
san ve Katade'nin de gr dr, dediini iittim". 802 Malik bn Enes ise,
hem "hadisleri kimlerden ald nza dikkat ediniz" diyor, hem de "kaderiy-
yenin arkasnda namaz klnmaz, hadisleri de alnmaz" hkmn a klyor-
du". 83
Baz hadisilerin, bid'at ehlinden hadis rivayet edilmemesi hususunda
gsterdikleri iddete ramen, byk bir ekseriyet, daha musamahal dav-
ranm , bilhassa sahabenin, havaricin ehadetlerini kabul etmelerini ve bun-
lardan sonra gelen baz tabii imamlar nn da ayn yolda gittiklerini rnek
gstererek bid'at ehlinden de hadis al nabilece ini ileri srmlerdir. Filha-
kika bid'at ehli aras nda, e itli inan ve akidelerine ra men, gerei arayan,
yalan ve yalanc lar iddetle ktleyen, mezmilm fiillerden kendilerini ko-
ruyan, phe iinde bocalayan, kt tarikat ehlini inkar eden kimseler yok
Hadisiler bunlar akideleri ynnden zemmetmekle beraber, do -
800 Ayn yer.
801 Ayn eser, s. 123.
802 Ayn eser, s. 124-5.
803 el-ljaib, s. 125.
804 Ayn yer.

268
ruluklar ve gvenilir olmalar sebebiyle rivayetlerini alm lar ve kitablarm-
da nakletmi lerdir. el-Bularl ve Muslim tarafndan hadisleri al-
nan hayaric, ra, kaderiyye ve mrci'e ricalinin isimlerini bir liste halinde
vermitir."'
Bid'at ehlinden olup da do ruluundan phe edilmeyen kimselerden
hadis alnmasnda her hangi bir mahzur grmeyen hadisilerin. ba nda -
mam e -Safi`i gelir. bn Ebi Leyla, Sufyn e -Seyri ve Kaii Ebl. Yfsfrun
da ayn gre ship olduklar sylenir.'" Ancak e - afi`i, rafzann
tbiyye kolunu bu gr nden mstesna k lmtr; nk Hattabiyye, ona
gre, kendi taraftarlar iin yalan ehadeti tecviz ederler. 807 Ebii Yiisuf ise,
e-Sfi'inin mstesna birli i el-Uattabiyyeye, Allah Ta'alan n bir ey v-
cud bulmad ka onu bilemiyece ini iddia eden kaderiyyeyi de ilave ederek,
bu iki tife haricinde bid'at ehlinden szne gvenilir olanlar n ehadetleri-
nin kabul edilece ini sylemitir. 88
Baz hadisiler, rivayetlerini kabul ettikleri bid'at ehlinde do ruluu
ve gvenilir olmay art ko tuklar gibi, bid'atlarmn diliini yapmamak
hususunu da birinci planda ele alm lardr. nk da'ilik, ok defa mezhe-
bin halk arasnda yaylmas ve kuvvet kazanmas iin onun prensiplerini
teyid etmek maksad yle uydurulmu hadislerin rivayetini mubah grr.
Da'ilik yapan bir ravi, ne kadar gvenilir bir kimse olursa olsun, mezhep
ball, bazen onun kalbini, zay f hatt uydurulmu hadislerin rivayetine
meylettirebilir. Bu mahzuru nlemek iin hadisiler, bid'at ehlinden olan
kimselerin da'ilik yap p yapmadn da tesbit etme e almlardr. Bu
hususta Abdurrahman bn Mehdi, "bir kimse, her hangi bir gr e ship
olduu halde, ba kalarn bu gre davet etmezse ondan hadis al nr; aksi
halde terkolunur" demi ,'" "Hi am ed-Dustuv'a'i ve Salid bn Ebu `Araba
gibi baz kaderiyyeden hadis rivayet etti i halde ayn gre sahip olan 'An"
bn `Ubeyd'ten rivayet etmemesinin sebebini soranlara da, 'Amr'in, gr leri-
nin da'iliini yaptn sylemitir 810 . Keza Ahmed bn Hanbel, kaderi Ebii
Kutn'dan hadis dinledi ini, nk onun, bu iin da'iliini yapmadn sy-
lemi , "eer byle bir ey olsa idi ondan hadis almazd m" demitir. 8 "
Hadisiler, ekseriyetle szne gvenilir olan ve da'ilik yapmayan bid-
'at ehlinin hadislerini ald klar gibi, daha ok iddet gsteren ve onlardan
805 es-Suyiiti, Tedribu r-v1, s. 219-20.
806 el-Kifye, s. 120.
807 Ayn yer. Keza bak: el-Ba dgdi, el-Fark beyne 1-firak, s. 151.
808 el-Kifa'ye, s. 126.
809 el-Kiff ye, s. 126.
810 Ayn eser, s. 127.
811 Ayn eser, s. 128.

269
ne olursa olsun, hadis alnmamas gerekti ini savunan dier baz hadisilere
de itiraz etmi ler ve hareketlerinin do ru olmadn belirtmilerdir. Mese-
l Yaby bn Said el-Kattan, "ben bid'atta reis olan kimselerin hadisini
terkederim" diyen `Abdurrahman bn Mehdi hakknda "peki, Katcle'yi
ne yapacaksn, `Omer bn Zerr'i ne yapacaks n? Eer 'Abdurrahman, bun-
lar gibi bid'at ehlini terketmi se bir ok hadisi terketmi demektir" 812 diye-
rek, `Abdurrahmn' n grne katlmadn belirtmi tir. Byle bir gr-
'', bilhassa bidatlar n kuvvetli oldu u beldelerde, ora halk arasnda yay-
gn bulunan hadislerin kaybolmas na yolaaca tabiidir. nk slmiyetin
daha ilk gnlerinden itibaren buralara gelerek yerle mi pek ok sahabi var-
dr ve bu sahabilerin Hazreti Peygamberden rivayet ettikleri hadisler yaln z
buralarda bilinmektedir. Bu hususu gznnde bulunduran 'Ali bnu'l-Me-
dini, bidat ehlinden hadis rivayetini tecviz etmiyen hadisiler hakk nda
yle demitir: "Kader sebebiyle Ba ra, te eyyd ( i`a grn benimsemek)
sebebiyle Kfe halk n terkedecek olursan hadis elden gider". 8 i 3

Hazreti Peygamberin hadislerini muhafaza edebilmek iin hadisiler


tarafndan bicl'at ehli hakk nda gsterilen bu msamaha, hadis ve hadisi-
ler hakknda kelme larm gsterdikleri taassuba nisbetle cidden takdire a-
yandr. Her eyde `Alryi gren ve her eyin onunla kim oldu unu zanne-
den mutaass b bir i`a imam, eer elinde do ru olduu bilinen bir ka hadis
varsa, had.isi, onun inan ve itikadma k ymet vermeksizin hadisleri ondan
dinlemee alr. Kasm bn Zekeriyya' anlat r: "Kilfe'ye geldi im zaman,
`Abbd bn Ya`kilbtan baka btn eyhlerinden hadis yazd m. Sra 'Ah-
bd'a gelmi ti. Bu eyh, kendisinden hadis alma a gelenleri imtihana tbi
tutmadan rivayet etmezdi. Yan na girdiim zaman, bana denizi kimin kaz-
dn sordu. Allah' n halk etti ini syledim. Oras yle, dedi; fakat kim kaz-
d ? Bunu eyh sylesin, dedim. Bunun zerine onu 'Ali bn Ebi Tlib'in
kazdm syledi ve ikinci suali sordu: Sular n aktan kimdir? Nehirleri a-
ktan ve pnarlar' kaynatan Allah Ta`lcl r, dedim. eyh yine, oras yle;
fakat denizleri ak tan kimdir, diyerek sualini tekrarlad . Bunu da eyh zik-
retsin, dedim. Bunun cevabn da o verdi ve denizleri el-Huseyn bn 'Ali'nin
akttn syledi. eyhin gzleri grmyordu. Evinin duvar nda asl bir
kl ve kalkan gzme ili ti; bunlarn kime ait olduunu sordum. Kendisine
ait olduunu ve Mehdi ile birlikte arp mak maksadyle onlar muhafaza
ettiini syledi. eyhten dinlemek istedi im hadisleri dinledim; ehirden
ayrlacam zaman tekrar yan na uradm. Bana yine denizin kimin tara-
fndan kazldn, sularnn kimin tarafndan aktldn sordu. Ben de ona,

812 Ayn yer.


813 Ayn eser, s. 129.

270
denizi Mu'aviye'nin kazdn sularn da "Anr Ibnu'l-`/X 'n akttn sy-
liyerek nnden katm. eyh ise, arkamdan, fasik , Allah'n dman=
yakalayn; onu ldrn, diye ba ryordu. 8 "
el-liatib tarafndan nakledilen bu hikaye, hadisilerin hadis toplamak
maksad yle bid'at ehli hakknda ne kadar msamahakr davrand klarm,
inan ve akidelerinden dolay bazen byle kimseleri ktleseler bile, riva-
yet ettikleri hadislerin sahih oldu una inandklar zaman bu kimselerle te-
mas etmekten ekinmediklerini a k bir ekilde ortaya koymaktad r. Bu
geni faaliyet neticesindedir ki, bu gn elimizde, s hhatinden phe edilme-
yen byk bir hadis koleksiyonu te ekkl etmi bulunmaktadr.

814 el-Kifr ye, s. 131.

271
NETICE

Islam Trihinde hadisi kelmc mnaka alar, gerek hadis ephesinden


ve gerekse kelm cephesinden, itikadi ihtilflarm, belirli konular zerinde
younla m tipik rneklerinden birini te kil eder. Siyasi iktidarlar n da
zaman zaman i tirak ettikleri, ve ship olduklar silh gcyle kanl mca-
dele haline getirdikleri bu mnaka alar, bir bakma, dini din olarak muha-
faza etmek isteyenlerle, yeni yeni renme e ve zevkine varmaya ba ladk-
lar felsefeyi din makamna ikame etmek isteyenlerin mcadelesi olarak te-
zahr eder. Birincilerin muhafazasma al tklar akid, Kitab ve
Sunnet yolu ile vazetti i inanlar n mecmu'udur. nsan iin, bunlara taalluk
eden her hangi bir meselede de iiklik yapmak, veya bu de iiklie yol aa-
bilecek keyfi tevil ve tefsirlere giri mek mesmh de ildir. nk ri', onu
en mkemmel bir ekilde vaz' ve insanlara da ona uymalar n kesinlikle em-
retmitir.
Kalble tasdik ve dil ile ikrar etmekten ibaret olan iman, Hazreti Pey-
gamberin bir hadisinde "Allah'a, meleklerine, Peygamberlerine, bunlara
indirilen Kitablara, hlret gnne, kadere ve onun hayr ve errinin Allah-
tan oldu una inanmak" eklinde tarif edilmi , Kur'nn muhtelif srelerinde,
ayn iman esaslar n ortaya koyan yetler yer alm tr. Hadiste de grld-
gibi Allah, btn varlk ve fllerin yaradan olduu iin, iman esaslar-
nn banda, iman her eyden nce O'na tahsis edilmi , bunula beraber, O'-
nun z ve hakikati, ne Kur'n yetiyle ve ne de Peygamberi diliyle insan-
lara bildirilmemitir. nk insan idraki, O'nun z ve hakikat n anlamaktan
cizdir; O, idrakin ok stndedir.
Allah Ta`l kendi z ve hakikat n bildirmi olmamakla beraber, ken-
disine baz isim ve sfatlar izafe etmi , nce bir ve tek oldu unu, fiillerinde
hi bir orta bulunmadn, ilim, kudret ve irade shibi oldu unu bildir-
mi , sonra da btn noksanlardan tenzih edilmesini emretmi tir.
O'nun, bir taraftan kendisine mahlkt n ship olduu ilim, kudret,
irade, grme, i itme, konu ma, el, yz, gz vb. gibi baz isim ve sfatlar izafe
etmesi, dier taraftan her trl noksanl klardan tenzihini emretmesi, bu

272
konularda gelen yetlerin mslmanlar aras nda e itli ynlerden anla l-
masma yol am ve gurupla malar, isbat ve tenzihin ifrat dereceye varan
ular zerinde te ekkl ederken, bu iki z t kutup arasnda da Kitb ve Sun-
nete dayanan akidin korunmas n zerine alan guruplar orta yolu muha-
faza etmi lerdir.
Zt kutuplarda te ekkl eden bu guruplardan cehmiyye-mutezile, ten-
zihte ifrata giderek, Allah Ta`'ly mahlilkattan her hangi bir eye benzet-
mek endiesiyle btn sfatlar O'ndan nefyetmi ler, bu konuda gelen yet-
lere te'vil yolu ile de iik manlar vermi ler, hadisleri ise reddetmi lerdir.
Bunlarn karsnda yer alan m ebbihe-mcessime gibi di er guruplar ise,
el, yz, gz ve buna benzer isim ve s fatlardan bahseden yetlere dayana-
rak Allah Ta`ly , eli, yz, gz ve e itli sfatlar olan mahlkta ben-
zetmiler ve isbatta ifrata gitmi lerdir. Bu suretle guruplar aras nda ba -
layan mcadele, "kelm" ad altnda gn be gn iddetini artrm , ms-
lmanlarn vandetini bozmu , ak'idinde derin yaralar am tr.
Allah Ta`lnn z ve hakikat na taalluk eden meselelerle ilgili olarak
kan bu ihtilflarda orta yolu benimseyen hadisiler, Kitab ve Sunnetin
bildirdii iman esaslar dnda her hangi bir inanca ynelmemi ler, insan
iin lzumlu her eyin bu iki kaynakta beyan edildi ine, beyn edilmeyen
her hangi bir husus varsa, bunun ak l yolu ile idrak edilemiyece ine ve ileri
srlecek her gr n Allah Ta`l hakk nda zan ve tahminden ileri gemi-
yeceine inanmlardr. Onlarn mezhepleri, insan idrakinin kuvvet ve kud-
retinin mandut oldu unu kabul ile, Allah Ta`lnn emirleriyle amel etmek
ve kendi saadetine sebep olan inan ve akidini korumak esas zerine kurul-
mutur. Onlar bu gr leriyle ald ve onun idrak kudretini kltm deil-
lerdir. Netekim fkh bblarma taalluk eden meselelerde Hazreti Peygam-
ber, Yemen'e gnderdi i miline, Kitab ve Sunnette bulamad meseleler-
de re'yi ile amel etmesini syledi i zaman, akln doru bir l olduunu,
hkmlerinin yakin ifade etti ini, onda yalan ve yanllk olmadn belirt-
mi oluyordu. Hadisiler bu meselelerde akl byk bir gvenle kullanm-
lar, ihtilfa d mekten, birbirleriyle cidal ve mnaka aya girimekten kork-
mamlardr. Fakat Allah Ta`ln n birlii, hret, peygamberlik, ilhi s -
fatlar, ksacas Allah'n z ve hakkatna taalluk eden meseleleri ak lla l-
mek tamahna kaplmamlardr. Sarrafn altn lmek iin kulland aletle
dalar lmee kalkmad gibi, onlar da akl, Allah Ta`lnm zn l-
mek iin kullanmam lar, onun da bir hududu oldu unu ve bu hududun
tesine geilemiyece ini kabul etmi lerdir. Akln, kullanlmas gereken mese-
leler dnda kullanlmasnn yanl neticeler tevlid edece i bir gerektir.
Netekim kelmc lar, Allah Ta`lnn z ve hakikat ile ilgili nakli terkede-

273
rek akla itimad etmi ler ve hatal neticelere varmlardr. Sonradan zerin-
de durduklar meselelerle ilgili nakli tevil ve tahrif etmeleri, onlar , ulam
olduklar neticelere uydurmak arzu ve gayretlerinden ba ka bir ey de ildir.
Bu sebebledir ki, akl n yanl istikamette bir l olarak kullan lmas neti-
cesinde "kelm" ad altnda te ekkl eden ilim, hadisiler nazar nda zem-
me lyk bir bid'at olmu , taraftarlar da, itigal ettikleri bu ilim kadar mez-
mm ve merdd say lm tr
Kelm ilminin zuhurunda en mhim rol oynayan mutezile ile ak'id
konusunda takip ettikleri yol, hadisiler taraf ndan zemmedilmi olmakla
beraber, mteakip as rlarda, bilhassa mutezilenin sukiitundan sonra, ger-
ek slam akaidinin mdafas n yapacak ehli sunnet kelmcdar run zhuru,
mutezile lehine kaydedilebilecek en mhim noktalardan birini te kil eder.
nk slam dnrleri aras na felsefi tefkirin girmesini sa layanlar, bu
ilk kelmcdar olmu tur. Drdnc asr n ba lar nda zuhur eden ve Kitab ve
Sunnete dayanan slam akaidinin yine bu kelmc lara kar ilk defa mda-
fasn yapan Ebu'l-ljasani'l-E 'ari, bidayette bir mutezile imam idi ve ehli
sunnet akaidinin mdafas na giritii zaman, mutezile metodundan istifade
etmiti. Ebul-ljasanil-E 'ariden sonra gelen Eb Bekr el-Bk llni de ayn
metoda ship olarak telif etti i eserlerle, mslmanlar n akaid meselelerinde
rehberi oldu. Onun devrine kadar, sunni kelmc lar aras nda felsefe ilim-
lerinden saylan ve pek fazla iltifat grmeyen mant k ilmi de el-Bk llni-
den sonra mslmanlar aras nda yaylmaya ve felsefede oldu u kadar, di-
er ilimlerde de bir l olaca dncesiyle ve fakat felsefeden ayr olarak
itibar grmee ba lad .
el-Bkllni'den sonra gelen kelmc lar, eski filezoflar n akaide aykr
grlerini de ayn metodlarla reddetmek gayretine girince, felsefe ile kelm
ilminin konusu birbirinden ay rt edilemiyecek derecede kar t.
Son sz olarak u noktay bir daha tekrar edelim: islm n bidayetinde
siyasi olarak zuhur eden,bilhare akaid zerine ynelen ihtilflar slam
dininin bnyesinde iddetli sarsntlar yaratm olmakla beraber, slam fi-
fir hayatnn gelimesinde de en mhim mil olmu , bilhassa hadisi kelm-
c mnaka alar, taraflar n mdafa ettikleri konularda, bir taraftan hadis
ilminin gelimesini, di er taraftan mslmanlar aras nda kelm-felsefe ilim-
lerinin zuhurunu sa lamtr.

274
BIBL YOGRAFYA

`Abdu'l-Hakim Bulbd, Edebu-lMu`tezile, (Kahire ?)


eurri Eb Bekr Muhammed ibnu'l-ljuseyn (. 360, e-Serra,
(Mr 1369)
Ahmed Emin, Fecru'l-slam, (Kahire 1374/1955)
Ahmed Emin, Zuhal- slam, (Kahire 1357/1938)
Ahmed bn Hanbel, Kitabu'l-`tlel ve mdrifeti'r-rical, (Neredenler: Ta-
lt Koyi it ve smail Cerraholu, Ankara 1963)
Ahmed bn Hanbel, el-Musned, (Nereden: A. Muhammed Skir, Mr
1375/1956)
Ahmed bn ljanbel, el-Musned, (Mr 1313)
Ahmed bn kIanbel, er-Reddu alct'l-Cehmiyye (Drul Funn lhiyat
Fakltesi Mecmuas , say 5-6)

Amidi Seyfu'd-Din Ebu'l-Hasan 'Ali ibn. Muhammed, el-lhkam


fi u ali'l-ahlcam (Mr 1332 /1914)

Ba ddi Ebu Man ur 'Abdu'l-Khir bn Tahir, el-Fark beyne'l-


fira4 (Mr 1367)

Bubri Eb `Abdillh Muhammed bn sm`11,


(st. 1315)

a atay Ne 'et ve ubuku Ibrahim slam mezhepleri tarihi, (An-


kara 1965)

Drimi Eb Muhammed 'Abdullah bn `Abdi'r-Rahman bni'


I-Fail bn Behram bn `Abdi' -Samed et-Temimi, es-Sunen
(Dmak 1349)

De Boer, TCtrihu'l-felsefe fi'l-islam, (Kahire 1377/1957)

E `ari Ebu'1-11asan, (st. )

275
E 'ari Ebu'l-Hasan, (Ijaydarn,d 1367/1948)
Fr."131, ila'u'/-`u/m. (Mi ir 1949)
Gazali Eb Hamid Muhammed bn Muhammed, ihya"ul iimi'd-
Dgn (1317)
Gazali Eb Hamid Muhammed bn Muhammed, el-licticid fi'l-i'
tikd (Ne redenler: brahim ubuku ve Hseyin Atay, Ankara 1962)
Gazali Ebn Hamid Muhammed bn Muhammed, Fayalu't-tefrika
beyne'l- skim ve'z-zandalca (1381 /1961)
Gazali Eb H a mid Muhammed bn Muhammed, el-Mar-Ila; mine'
(Miir 1962)
Goldziher Ignaz, el-` Als1de ve' - erra (Kahire 1946)
Gurbi. 'Ali Mu taf, Ebu'l-Hqeyl (Miir 1369/1949)
Gurbi 'Al! Mu taf, (Miir 1378/1959)
Hakim Eb `Abdillah en-Neysbri, Marifet (Ka-
hire 1937)
Hamde Gurbe, (?)
Hatib Ba ddi, Tedeyidu'l-`11m, (Duna k 1949)
Hatib Ba ddl, fr lmi'r-rivye, (IJaydarbM 1357)
Hatib Bagddi, Tdril u Badc-td, (Miir 1949/1931)
Hattbi Eb Suleyn~ Hamd bn Muhammed, Ma` (dimu's-Su-
nen, (Haleb 1352/1933)
Herevi Ebn smail 'Abdullah bn Muhammed, Zemmu'l-kelnt
ve ehlih, (Yazma, Ilahiyat Fakltesi Ktp.)
1-juriari e - eyh, Muhammed, Tdril u't-teri` (Kahire 1358/
1939)
`Irki Eb Muhammed `Osman bn `Abdillah, el- Ftralcu'l-muf-
terilut beyne ehli'z-zey ve'z-zendalsa
`Irki el-Hanefi Eb Muhammed `Osman bn `Abdillah, el- Fi-
ralcu'l-mufterilca beyne ehli'z-zandalsa, (Ne reden: Ya ar Kutluay, An-
kara 1961)
Ibn'Abdi'l-Barr en-Nemeri Eb `Osman Ysuf, Gimi` beydni'l-
dm, (Miir ?)
bn `Abd Rabbih Eb `Omer Ahmed bn Muhammed, el-`11cdu'l-
ferid, (Kahire 1367/1948)

276
bnu'VArabi Eb Bekr, el-` Al r-4m mine'l-kava rm, (Kahire 1375)

ibn.u'l-Cevzi Ebu'l-Farec `Abdu'r-Rahman, Menls bu'l-mam


Ahmed bn Hanbel, (Msr ?)
Ebu'l-Ferec, Telbisu Iblis, (Msr 1360 /1950)
br u'l-Esir Ebu'l-Hasan, el-Kamil fi't-tarih, (Msr 1353)
bn Hacer Ebu'l-Fail Sihhu'd-Din Ahmed, Fet-
lyr'l-bari bi erhi el-Buly/irf, (Msr 1319)
bn Hacer Hedyu's-sari, mukaddimet Fethi'l-bari, (M-
sr 1347)
bn Hacer el-Hey emi Sil bu'd-Din Ahmed, e - ava`i4d1-mutrri-
lca fi'r-reddi mala ehli'l-bida` ve'z-zandalca, (Msr 1307)
bn Haldun `Abdu'r-Rah nn bn Muhammed, VIulcaddime ( ? )
bn Hallikan Ebu'l-`Abbas Semsu'd-Din Ahmed ibn. Muham-
med, Vafeyatu'l-gyn ve enb' ebna'i'z-zaman (Kahire 1367 /1948)
bn Ebi Eb Muhammed `Abdurrahm a n, Kita-
bu'l-Cer4 ve't-ta` (Haydar'ab'ad 1371 /1952)
bn EM' IH.tim Eb Muhammed, 'ildribu'-,afi`i ve mena-
labuh (Msr 1372)
bn Hazm Eb Muhammed 'Ali el-Endelusi e "hiri, el- Fal
fi'l-milel ve'l-ehva' (Msr 1317)
bn Hazm Eb Muhammed 'Ali el-Endelusi, el-Hrkam fi,
altkam (Msr 1345)

bn His.m Eb Muhammed `Abdu'l-Melik, Siratu'n-Nebiy (A.S.)


(Kahire ?)

Ibnu'l-Kayyin el-Cevziyye Ebn `Abb iflah Muhammed, Hadi'


1-ervlt ila biladi'l-ervlt (Msr ?)

ibnu'l-Kayyim el-Cevziyye, ifa' u'l-` ani fi mesa ' ili'l-Isata' ve'l-kader


ve't-ta`lil (Msr 1323)

bn Ke ir `I du'd-Din Ebu'l-Fid el-Bidaye ve'n-nihye fi't-ta-


rily (Msr ?)

- bn Kuteyde ed-Dineveri Eb Muhammed 'Abdullah bn Mus-


lim, el-Maarif (Msr 1353 /1934)

bn Kuteybe ed-Dineveri, el- mame ve's-siyse (Msr 1356/1957)

277
bn Kuteybe ed-Dineveri, Te' vilu Multelifi'l- hadi .5 (Msr 1326)

bn 1115ce Muhammed bn Yezid Ebu 'Abd illh el-Kazvini, es-


Sunen (Msr 1349)

ibnu'l-Murt az 5 Ahmed bn YahyS , Tabahc- tu'l-Mu` tezile (Beyrut


1380/1961)
ibnu'n-Nedim, el- Fihrist (K5hire ?)
bnu's- Subki T5eu'd-Din Ebu Na r Tak yyu'dDin, Tabaktu'-c -
fi`tyye el' Kubr 1 (Msr 1324)
ibn, Teymiyye Ebu'l-`Abbas Tak yyu'd-Din Ahmed bn 'Abdi'
1- ali m, el- I htiecic bi'l-Kader (K5hire 1382 /1962)
bn Teymiyye, Minhcicu' s-Sunneti' n- Nebeviyye fi nakit kel 'dmi' - a
ve'l-Kaderiyye (Bul5k 1321)
bn Teymiyye, Ris 5lletu'l- FurhcIn
bn Teymiyye, el- Vatyyetu'l-kubril
bn Teymiyye, el-` Ahide el- VcIs ttyye
bn Teymiyye, el: Ahide el- ljamaviyye (Meeml'atu'r-res5'ili'l-kubr5,
Msr 1323)
Tel `Abdurrahman bn Ahmed, el- MavChf ve erhuh ( st. 1292)
K 5s mi Cem 51u'd- Din, TCtrihu'l-Cehmiyye ve'l-mu` tezile (Msr 1331)
Kindi Ebu `Omer Muhammed bn Yusuf, el-Vuhit ve kitrbu'l-kuidt
(Beyrut 1908)
Makrizi Tak yyu'd-Din Ahmed bn 'Ali, el-H, qat (Msr 1324)
Mala ti Ebil'1-1.1useyn Muhammed bn Ahmed, et- Tenbih ve' r-red
'ula ve'l-bida` ( st. 1936)

Mes e ldi Ebu'l-Hasan 'Ali ibnu'l-1.1useyn, Murueu' z-zeheb ve ma-


` dinu'l-cevher fi't-tarih (Msr 1346)
Muhammed el- Ilatib, es- Sunne hable't-tedvin (Msr 1383/1963)
Muslim bnu'l-liace 5e el-Kuseyri, u- ahih (Msr 1373/
1955)
Mu staf5 `Abdu'r- Ra zz Temhid Isleimiyye (K5-
hire 1379)
Nes5'I Ebu `Abdirrahm5n. Ahmed 'bn Su'ayb, es-Sunen (Msr
1348/1930)

278
Nesefi Necmu'd-Din Ebu Haf `mer bn Muhammed, el; Ald-
'id ma`a serh't-Teftzcini Sa`clu'd-Din ( st. 1326)
Nevevi, Serlu Sahib, Muslim (Msr )
Nicholson R. A., A Literary History of the Arabs (Cambridge-London 1956)
Oki M. Tayyib, Baz hadis meseleleri zerinde tetkikler (Ankara 1959)
Patton Walter Melville, Ahmet bn 1.1anbel ve'l-Mihne (Khire 1377/
1958)
Rzi Fahru'd-Din, Muhassal efkri'l-mutelcaddimin ve'l-mute'ahl rin
ve'l-hukem' ve'l-mutekellimin (Msr 1323)
SM3uni Eb l `O mn Alcidetu's-selef ve ashbi'l-hadis (Mec-
ml'atu'r-res'ili'l-Muniriyye, M sr 1343)
S b`i Mu taf, es-Sunne ve meknetuh fi't-tesrr l- slimi (Khire 1380/
1961)
Suyti Cellu'd.-Din, el- tIcein fi (Khire 1368)
Suyti el-Le'Cli'l-masn`a fi'l-alCdisi'l-mevWa (1371)
Suynti Cellu'd-Din, Tedribu'r-rivi, fi serhi Talcribi'nNevevi (Msr 13-
79 /195 )
fi`i Ebu `Abdillah Muhammed bn dris, er-Risle (Msr 1358/
1940)
fi`i. Muhammed bn. Idris, el-Umm (Bulk 1321)
Taberi Ebu Cafer Muhammed bn Cerir, Trihu'l-umem ve'l-mu-
lk (Khire 1358)
Ta-Ha Huseyn, el-Fitnetu'l-kubr: `Osmn, `Ali ve benh (Msr 1962)
Tanr Berdi el-Atabe i, en-Nuc imu'z-Zcihire fi muliiki M sra ve'l-M-
hire (Khire 1348/1929)
Ta kprzade Ahmed Efendi, Miftiihu's-sdcide tercemesi MevZii`citu'
(st.)
Tirmizi Ebfi 'Is Muhammed bn 'Isa, es-Sunen (Khire ? A. M. a-
kir ne ri)
Zehebi emsu'd-Din Ebf `Abdillah,. (Msr 1325)
Zehebi emsu'd-Din Ebu `Abdillah, Tegciratu'l-huffz (Haydar&
bd 1375/1955)
Zehebi emsu'd-Din Ebu `Abdillah, el-Muntelc i min Minhci's-
Sunne (Khire 1374)
Zemab ari Ebu'l-Ks m Cru'llah, el-Kess lf 'an halca'ikt't-Tenzil
ve e uyuni'l-akciv l f vuchi't-te'vil (Bulk 1318)
Zuhdi Hasan Cru'llah, el-Mdtezile (Khire 1947)

279
INDEKSLER

ndeksi

186 45 Jy1
45
230 L; 4:.?.j 180
230 J.,S , 187 YT
215 ,:;1 ., ,5:11 115 .L.4,
160 ,..._,1; 115 rj:.',111 YI 411
215 113 411 ,..(4.1
215 U ,_. 181 '...,1;1.;
115 J.,,,11 215 206 203 L.,...1.31)
241 ,, 246 5.
12 42 l i..31
53 48
208 ;:u (.4 vJnll, , 115 ,Cul
48 j ; I ,1I 115
206 Jis t. 115 11_0, ,11
179 68 4 .1 !.3^ t j ;U) (3 1
179 Je,-; 147
43 r l1,;,J1 J.; :J

116 I jp.1 161,147


165 ,!.111.1,.11U ,4111 113 4.11 r_ 4.11Lc. 1
235 186 .U.5j 1 L.1.j; Lel
230 113
185 1,1.1. "JI 43 1,;-kJI lrl> yl L50,
113 I iyi ea i 215 Z.L.1
146 1 J.; 45 ji_(4.
45 .;.. J,i lmiiJl c.5311 45 I
173 ( _r. 160 t
146 Z..) 3 j5" 229 ,:fj;
73 ;_,Lx,. 229 ,,ft (31 1.1
173 L;.J.I 236 j..Q t;

281

182 '41"; .ut , 187 ,i-s;


116 116 o ry 4J
38 ,4b11 185 1,.;.01 I, I J L J l (41
174 1:J1:41. 115 44--J yi ,LJb, JS, yi A
185 ,j 180 ,178 453 -C 'J
147 .,`y i vwy ,L4.) 246 4.! L.
165 202, 141, 12 4,5:4. 4,LT
147 ;4,..-1 3 &1 230 f..r. _31; J ,:.-4.;LA L.
165 (s.44.11 113 411 y I 411 L.
147 L. 45,1 43 J. L.
165, 160, 147 bl-Ub 0-213 j5- 14.;-SJLz jJ 208
235 o i:L;.; J j,,,J1 p-; T L. 3 185 ,_54J J J2J1 1.
45 .31.4_,1.1 L. 3 179 ;.L4-1 3 .)_,1:;.:4!. 1.
11 J 1:1... 3 1 L., 68 3 .. .
165 *J1 _, 148 .41.1 j4.;1
147 4:,JI j ;15- 14_, 179 :.(jkLI rr..;1;
233 ,5,1 yl 44 3t; L. 3 l Z l a>t 4:1_3
147 1:., 3 4: l.Lt.. 114_3>Y1 411 y (.5:01
48, 15 c_5 3 1.,.; U I 1_311; 115111,3 _,,A .W1_,-"- J 1 J
39 45,1 J .;:,1 Lc. 18-6
160 L0..,..4; ,1)1 48 l ip_31;.; 'J_, 41 j, 3 j w i 1_34141 3
49 I .3%.;5" I J 3 1 -U; I . 47L.?-
73 113 ri).11 3 14
147 411.L!.. ? yil yi .)914tj y J 184 j
147 48, 15 kI i l J. 7z9 gjJz1,
180 0.4.JI jlk.a y, 179 ,!..t,n
136,115 (.1_,S-Sl i 4,73 215, 44 LtUl J.":l I '45.;.9,111 ..1.,... j
44 179.177.172 7.)A;
165, 147 186 U,- 4:d
49 251 4.!

115 185 Lp. .3; ,: 1S"..k;_,


47 '4...J.SJI 1_31143 yLSJ I j0.1 1, 44 411,. . 3. 1_3. _;.,
45 I 1, 44
82 49 jr. l...411 bil;
215 ,..ft:1:r 43 r U.11 ,15t.
184 4- l 146 3.4-1
165 .1.4. 115 1,1_'; ,54 .3.. 411
47 82 .j.,;.J1

282
2Hadis ndeksi

188 .3,1 :J 1:2; 3


189 4:41-4- 124 cL ili;
130 : Q...4;11 L.1 J1.2; 153 j r.51.
: Lu JL; 151 J I_J1 j
T : J jC LP-; 121 rj:., 151
149 <51.(... V1 : J1; 120 n1J J 1 j vl ;j:J.:.114 J. 1.5 1
123 JL; 122
125 j5t.; ,j.c. 43,1 150 (11 v. tel. le; rjUb. Le1 YI
124 41,1 JiL 119 (.51...il (.5L-11 (,.+111
117 ; VI 41,1 116 j r4131
176,4SIJI j1 152 1.y .51
153Q...) jli <j LS 121 L.1145 Zul .51
125 4.:L,. J U 208 Zul
208 j...- j Zul J.L- L. 126
120 L. 154 .;u4- 1
189 411 i (.51S" 150 cjL4..ol 4.15" r:r
151 1,..;11 116 1,-41
117 j, VI 4.11 V ,;.*J1 wl ,..;.;4L1 175 b..!) ,s.y. J_)44 ) L! 1)11;
129 r u 4J,w , 4.111 128 ( ) Ls.,; vl
189, 124 ..11; r Y r. J ..1- Q..0) 3. 1
151 iki- 4.1 011 .k 129 :Lm.:1,.
117 I cSli.. 123 j ZuI
155 ;3)1 JI ,s.).1;i1 (.5.31.1 126 ..,., 1::.Q1jhl ( <IL" )
188 4....); 154 ( il.,) .3,1 J .), )
119 j:fr j 125 Q44)
128 .J e:4.- J1.; V 130 ,s411
152 r4.11I J; t't (,L')
122 .11., V .51 LS 129 I .J.;i:J.cs, L.rj-11 .s"
125 :;...L,:;11 239 4..1
,$) 1 j ,fr J .):4
119 L:3 1 .5.) 123
131 .1,1 .t;T
118 ,

283
3-Um t ni indeks

A `Abdu'l-Vehhb el-CubWi 135


`AblAd 181 `Abdurrahman bn `Avf 19, 23
`Abbk1 bnu'l-`Ay~ 143, 193 `Abdurrahman ( bn shak) 199, 200, 207,
`AbbEid bn Suleym5n 135 208
`Abbad bn Ydkiib 270 `Abdurrahman bn Mehdi 198, 257, 260,
`Abbs 171, 257 262, 269, 270
`Abbs el-Hemeclni 256, 257 `Abdurrahman bn Semura 97
`AblAs bn `Abdi'l-Muttalib 19 `Adurrazzrils. ( bn Hemnitm) 233, 253
`AblAsi 83, 84, 146, 192, 193, 218 el-Acurri 168, 169, 170, 181, 213, 264
`Abdullah 127, 150, 152 AclEibu's-Safi`i ve menMFIbuh 255, 259
`Abdullah bn `Abli's 27, 97, 100, 117, 175, Adem (A.S.) 115, 126, 132, 136, 150, 153,
231 168, 171, 228, 229, 249, 250, 251
`Abdullah bn `Arar ( bni'l-`A ) 25, 29, 98, `Adiy bn Er(5.t 169
100, 126, 150, 175 `Adiy bn Htim et-T5'i 175
`Abdullah bn `Amr bn Ebil-ljacate 265 'Adi 34, 65, 77, 79, 80, 81, 86, 162, 190
`Abdullah bn Ebi 1.atEde 121 `Adli l5hi 81
`Abdullah bn Ebi Lebid 265 `Affin bn Muslim 222
`Abdullah bn Ebi Necih 265 Afrika 41
`Abdullah bn Ebi Umeyye 149 `Afy 120
`Abdullah bn DablAb 37 el-A0ni 62
`Abdullah ibnu'l-1-ri 98, 168 Alirld 237, 243, 244, 245, 246, 247, 248
`Abdullah bn Mes`fid 97, 131, 175, 208, Ahr 115
231, 239, 248 Alikff 186
`Abdullah ilmu'l-MulArek 95, 143, 144, Ahmed Emin 33, 35, 64, 65, 218, 219, 220
181, 210, 242 Ahmed bn Cdfer el-Ydkilbi 84, 85
`Abdullah bn `mer 96, 118, 121, 125, 126, Ahmed bn Ebi Du'kl. 85, 207, 208, 210,
151, 175 211
`Abdullah bn Sdd bn Ebi Serli 25, 98 Ahmed bn Hanbel 17, 19, 51, 79, 94, 95,
`Abdullah bn Sebe' 26, 33, 36, 59 96, 103, 107, 131, 133, 139, 140, 141,
`Abdullah bn Vehb (el-MWiki) 143, 211 144, 145, 181, 189, 198, 200, 202, 204,
`Abdullah bnu'z-Zubeyr 107 205, 206, 207, 208, 209, 210, 215, 217,
`Abdu'l-Melik bn Mervn 63, 102, 107 219, 223, 231, 256, 260, 261, 263, 265,
`Abdu'l-Mudim bn dris 200, 203 266, 269
`Abdu'l-Muf(alib 150 Ahmed bn Hanbel, The Mihna 193,
`Abdu's- amed 265 198, 240
`Abdu'l-Vk-i bn Sdid 265 Ahmed bn brMilm ed-Devraki 198

285
Ahmed bn Nar el-ljuz 'i 210, 211, 212 `Ar 115, 128, 129, 130, 133, 135, 136, 140,
Ahmed bn Yezid 204 141, 142, 143, 145
Ahmed Muhammed akir 209, 231 Abi` 125
Ahz b 50 Albu'l-ehva' 260
Mizah (suresi) 147, 165 '11.~ el-Ahval 98
Afe 19, 29, 30, 31, 68, 70, 119, 123, 154, Alah 159
175, 183, 184, 220, 238, 239, 240, 247 A' bn Bekr 62
`Aka'idi diniyye 89 "A(.' bn Ebi Meymn 265
el-"Akidetu'l-Hamaviyye 58, 59, 231, bn Ebi Rabh 142
232 "Atln bn Malik 125
el-"Akide ve' - eria fi'l- slam 33 el-"Ava m (mine'l-kav m) 17 18,
el-`Akidetu'l-Vas tlyye 12, 13 19, 24, 25
Alfred Guillaune 99 A'ver 125
Ali Imrn 17, 38, 47, 49, 82, 115, 130, 144, `Avf el-Krabi 266
165, 180, 216, 232, 235 Ayetu'l-Kursi 208
`Ali ibnu'l-Ca'd 200 `Ayn 125, 131, 135, 136, 141
Ali bn Ebi Mulstil 200, 201, 202 "Azamet 119, 134
`Ali bn Ebi Tlib 18, 19, 20, 26, 27, 28, 29, Azarika 40
30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, `Azim 128
40, 54, 55, 56, 64, 65, 68, 70, 73, 96, `Aziz 115
97, 100, 102, 103, 104, 105, 106, 130, "Az1 121
131, 153, 163, 169, 175, 193, 194, 230, el-Tei 89, 92, 252
238, 239, 241, 245, 247, 264, 270
B
`Ali bnu'l-Medini 240, 270
`Ali er-Raii 193 Bad d 86, 194, 196, 197, 199, 206, 209,
`Alim 115, 116, 128, 134, 141 210, 211, 212, 228, 242
ve'l-mute'allim 91 el-Badadi ('Abdu'l-K hir) 5, 17, 19, 33,
Alemu'l-gayb ve' - ehade 114 34, 36, 37, 40, 57, 58, 69, 70, 80, 86,
el;Allaf (Ebu'l-Huzey1) 93 158, 161, 172, 180, 191, 193, 212, 214,
Allahu Naru's-semaN ti ve'l-ari 132 228, 229, 230, 239, 240, 245, 246, 269
el-Amidi 245, 246, 247 Bakara 44, 45, 49, 113, 115, 116, 160, 185,
"Amnr 103 215, 251
"Ammar bn Ysir 175, 205, 239 Baki 153
`Anr Ibnu'l-`A 25, 98, 271 Bari 115
"Amr bn Dinar 144 Bd 46
"Arnr bn F 'id. 241 Bd ve iade 43, 45
Amr bn Hazm 100 Ba ar 122, 133, 134
Amr bn dayb 100 Ba ir 122, 141, 202
`Arnr bn `Ubeyd 62, 64, 74, 84, 142, 157, Ba ra 20, 24, 25, 26, 29, 30, 31, 62, 64, 69,
218, 229, 238, 239, 241, 242, 248, 249, 70, 71, 97, 142, 222, 236, 265, 270
253, 254, 265, 269 Batn 115
`Ankebat 73, 114 Bedir 244
Antakya 75 Behz bn Esed 198
Anuirvan 75 Bekriyye 104
Arabistan 41, 42, 44, 75 el-Befazori 99
A.`r5f 45, 115, 116, 148, 174, 179, 187 Belh 61
Arap Yarmadas 41, 42, 51, 71 Belks 179
Aristo 135, 162 Bena Hakim 58

286
Ben Ilim 18 el C i'u' a1 ily. 248
- -

Ben Iurayza 50 el-Cselik 168


Ben SWde 18 Ciye 43, 186
Be r bn Burd 228 Cebbr 115, 152
el-Beyhaki 117, 118, 119, 120, 131, 142, 187, Cebr 54, 55, 58, 61, 145, 146,
220, 221, 222, 260 Cebr'il 149, 182
el-Beyiiivi 182 Cebriyye 55, 57, 61, 62, 133, 156, 158, 166,
el-Bidye ve'n-nihye 17, 19, 192, 193, 167
194 Cehennem 114, 119, 125, 128, 150, 152, 154,
Bi-kufrihim 160 155, 158, 161, 162, 164, 168, 173, 208,
Bil keyf 136 212, 227, 239, 240, 264
Bill bn Yesr bn Zeyd 117 Cehm ( bn afvn) 60, 61, 93, 133, 134, 135,
Bir 120 136, 142, 146, 176, 190, 231
Bir bn Glyk el-Merisi 193, 232 Cehmiyye 3, 102, 133, 143, 145, 155, 181,
Bir bnu's-Sirri 263, 266, 267 193, 253, 254, 256, 259, 260, 261, 262,
Bi r bnu'l-Velid el-Kindi 200, 203, 204, 263, 267
205 Cell 115, 119, 134
Bizans 41 Cemlu'd-Din el-Kas mi 262
Bu i 134 Cemel 28, 29, 30, 31, 35, 36, 103, 238, 239,
Buhr 98 243
el-Bubri 17, 18, 19, 56, 113, 114, 116, 117, Cennet 114, 116, 120, 124, 129, 152, 153,
118, 119, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 154, 158, 161, 162, 164, 168, 173, 208,
127, 128, 129, 131, 136, 150, 151, 152, 227, 245, 246, 249, 250, 251
175, 176, 189, 253, 261, 262, 263, 264, Cerir 198
265, 266, 267, 269 Cerit. bn 'Abdillah (el-Beeell) 175, 176
Bukem 58 Cevd 159
Burayd bn ga ibe el-Eslemi 175 Cevr 34
Burc 229 Cibril 183, 184
Buveyhi 86 Cin 46
el-Cubb'I (Eb 'Ali) 91, 93, 245
C
Cunclistbr 75
Cdale 207
D
Cbir el-Cdfi 241
Cbir bn 'Abdullah 99, 100, 117, 125, 131, ed-Drimi 188, 189, 261
163, 168, 175 Darulfunn ilhiyat Fakltesi Mecmuas
Cbir bn Zeyd 98 215
Cbiye 168 Dru'l-1;lkme 193
Cdde 27 Drds-Sunne 97
Cdd bn Dirhem 58, 59, 60, 61, 83, 84, 189, Dru'i-iarb 104
190, 192, 221, 231, 232 Dviid bn 'Ali el-Isfahni 51
Cdfer bn Harb 190 Dvd lnu'l-kla in 264
Cdfer bn " s 199 De Boer 75, 76, 80
el-eluz 5, 196, 228, 237, 239, 240 Decel 125
Cdl 192 Dehr 121, 126
Cmi` beynn-' lm 15, 48, 50, 226, 227, Dehriyye 74
253, 254, 255, 259, 260 Deysniyye 71
Cmi` bn Ebi Ritid 143 D mak 63, 84
C ld bn eddd 143 Dozy 33

287
E Eb Mdmer el-Rhti'l 200
EbAn bn Sem'An 59 Eb Mansf r el-MAturidi 91
Ebkem 58 Eb MdAviye ei-Zarir 193
Eb Ahmed bn `Adiy 221 Eb Muhammed 'Abdullah bn Muslim
Eb `A- ise 183 bn 1teybe 237
Eb 'Ali el-Cubl A'i 250 Eb MfsA 124, 245, 247, 248
Ebu'l:AvvAm (el-Bezznz) 200, 204 Eb Miisa'l-Es'ari 24, 25, 97, 175
Eb Basra el-G fAri 98 Eb Muslim 103, 198
Eb Bekra 56 Eb Nasr Muhammed bn Mansfr 86
Eb Bekr el-eurri 49 Eb Nasr et-TemmAr 200
Eb Bekr el-BAk llAni 91, 274 Ebn Ndaym 206, 207, 254, 255
Eb Bekr el-Beyhaki 117 Ebn NuvAs 228
Eb Bekr bn `Ayyns 260 Eb Hazin erUkayli 175
EMIL' Bekr bn Ffrek 232 Eb Ride 75
Eb Bekr (es- ddlk) 17, 18, 19, 20, 22, 23, Ebn Sdid 119, 130, 247, 248
26, 27, 32, 37, 41, 95, 96, 101, 168, 175 Eb Said el-Budri 121, 175
194, 220, 239, 247 Eb Seleme 226
EM) Cdfer el-Mansfr 84 Eb Tnlib 149, 150
Eb Cehil 149, 150 Ebii't-Tufayl `2,141ir bn VAsile 241
Eb DAvfd 114, 130, 188, 264, 265, 266 Eb `Ubeyd 245
Eb DAvhd et-TayAlisi 198 Ebn `Ubeyde 18
Ebu'd-Derda' 28, 49, 130, 225 Eb `Ubeyde ibnu'l-Cerrah 98
Ebn Eyynb el-Ensnri 99, 239 Eb `Ubeyd el-KAs m bn Sallfm 181
Ebu'l-Ferec ilmu'l-Cevzi 85, 93, 173, 174, Eb UmAme 49, 225
175, 242 Eb UmAme el-BAhili 175
Eb Hamid el-Gazali 232 Eb Ydisfb el-Buvayti 210, 211
Eb Hamza es-Sekeri 210 Eb Yfnus Sinseveyh 62
Eb Hanife 51, 57, 88, 91, 131 Eb Yfsuf 193, 269
Ebu'l-Hasan el-Es`ari 13, 86, 274 Eb Zerr 23, 24, 27, 28, 129
Ebu'l-Hasan el-HayyAt 65, 66 Eb Zur'a 258, 264
Eb HassAn ez-ZiyAdi 200, 201, 202 Ecnadeyn 41
Eb Haim 93 Eflatun 135, 162
Eb Ha im `Abdullah bn Muhammed b- Ehli Bedr 103
ni'l-Hanefiyye 65 Ehli Beyt 104
Eb HAtim 210, 258, 265 Ehlu 1-bidd 254
Eb Hurayra 19, 56, 114, 116, 119, 121, 122, Ehlu'l-ehvn' 253, 254
123, 126, 129, 131, 151, 152, 153, 155, Ehlu'l-hadis_ 51
175, 176, 184, 226, 239, 240, 249 Ehlu'r-re'y 51
Ebu'l-Huzeyl 78, 85, 134, 135, 136, 157, Emevi (Emeviler) 27, 32, 51, 54, 55, 57, 58,
158, 161, 180, 181, 190, 193, 229, 245, 59, 60, 61, 62, 83, 84, 102, 105, 107,
246 146, 169, 189, 192
Eb shak 143 el-Emin 84, 193, 228
Eb shak el-Mdtas m Muhammed bn Emr 134, 186, 187
HArfn er-Resid 206 Emr bi'l-mdrff nehy 'ani'l-munker 26, 65,
Ebu'l-Ins m. 127 77, 82
Eb Kutn 269 En`Am 43, 48, 53, 113, 118, 147, 156, 160,
Eb Leheb 248-9 165, 179, 180, 194, 215, 225
Eb Malik el-Es`ari 98 EnbiyA' 12, 113, 208

288
Enes bn Millik 49, 97, 125, 126, 128, 142, Fil 207
153, 175, 184, 221, 225 el-Fils 266
Encyclopaedia of Islam (Shorter) Firavun 249
64 Fitne 94, 95, 107, 108, 216
Endels 97, 98 el-Fitnetu'l-kubrr 103
el-EndelsI 63 Furkrn 44, 45
Enfl 48, 230 Fulet 146
Ermenistan 41 el-Fuslu'l-muhtra 240
Essu't-takclis 232 Futbu'l-buldn 99
Esed 19 el-Fuvati 135, 181
ve's-s ft 117,118,119,120,142, Fuile bn `1.1beyd 175
143, 144, 187, 220, 221, 222, 260 Fuiayl bn `Iyri 260
Esmri Ilusnr 112, 114, 116 Frs (Frsler) 32, 33, 35, 52, 72, 73, 75, 220
el-Esved bn I ys 144
G
el-Es'ari 83, 91, 92, 94, 132, 134, 135, 136,
137, 154, 159, 160, 166, 176, 177, 178, Gaffr 120
181, 187, 190, 191, 251, 252 Gfir 115
Evvel 115 Gafil'. 235
el-Evzri (Abdurrahman bn 'Anar) 63, Gatafrn 19
131, 142, 143, 171, 259, 264 Gayln ed-D maslsi 62, 63, 80, 146, 157, 170,
Eyyrl es-Sehtiyrni 98 171, 241, 242
el-Gazli 81, 88, 89, 92, 93, 191, 255, 258
F
Gfri 23
Fahru'd-Din er-Rrzi 92, 249 Gn 134
el-FrrbI 88, 92, 251 Goldziher 33
Fris 52 Gulrat sra 74, 102, 104
el-Fark beyne']-firak 5, 17, 19, 33, 34, Gurbiyye 34
36, 37, 40, 57, 58, 69, 70, 80, 86, 158,
H
161, 172, 180, 191, 193, 212, 217, 228,
230, 239, 240, 244, 246, 269 ljabaru'l-vrludr1-`adl 246
Fsik 22, 36, 69, 70, 239, 245, 267 Ijacc 15, 42, 48, 113, 147, 225, 226
el-Fasl fi'l-Milel ve'n-Nihal 33 Ilaccc 102
Ftma 19, 95 Ilaccrc bn Muhammed el-A`vex 193
Frtma Bint R.ays 241 Hadid 115
Frtr 179 Hdi'l-ervr b. 173, 174, 175
Failletu'l-mu`tezile 240 Haf el-Ferd 255, 256, 267
el-Fail bn `Abbas bn `Abdi']-Muttalib 98 Ijafs bn Glyris 260
el-Fail bn Ganim 200 Hak 124
Fecru'l- slm 33, 35, 64 Urkim 166
Fedek 19 Eb. `Abdillah 97, 108
Fenhas Ibnu'l-Azar 33 Halaka 207
Feth 115, 185 Hrlid bn 'Abdullah el-Iasri 60, 83, 192
Fethu'l-Br ri 121, 126, 127, 128, 131, 136, Ijlid bn Velid 96
182, 183, 184, 250, 262, 263, 266 Walik 115
el-F khu'l-ekber 88, 91 Halim 120, 128
Frat 244 Halk 190, 208
el-Fihrist 90 ljalku'l-lur'n 58, 59, 83, 85, 184, 187, 189,
mekn 135 190, 192, 197, 202, 203, 207. 209, 210-

289
1, 212, 213, 214, 216, 217, 218, 219, Hire 62
220, 221, 222, 223, 227, 229, 240, 256, el-klitat 16, 62, 63, 86, 91, 97, 193
261 Ilifir 33
lihman 249 Hind 75, 87, 97, 231
ljammhd bn Seleme 131, 193, 223 Hindistan 41, 75
Hammild bn Zeyd 131, 211 Hishm ed-Dustuvh'i 242, 266, 269
Hanzala bn Kais 142 Hishm 'bn `Abdi'l-Melik 60, 62, 63, 64, 83,
Wrice bn kluzhfe 98 170, 171
bnu'l-Hakem 23 Hishm bn el-Fuvati 230
bn Hishm 98 Hishm ibnu'l-Hakem 90
el-Hhris bn Suraye 61 Hishm bn Hassiin 98
Harrh 102 Horhshn 61, 86, 87, 97, 98, 103, 142, 222,
Harrhn 75 242
Ilkn bn Msh el-A`ver 266 Hub 134
Hhrn (er-Resid) 74, 84, 192, 193, 196 Hueurht 230
Harkh' 35 Hd 165, 174, 194
Hasan (ibn. 'Ali bn Ebi Thlib) 27, 239 Hudeybiye 239
el-Hasan 268 Hulafh-i Rhsidin 17, 34, 61
el-Hasan el-Basri 40, 62, 64, 65, 66, 69, 70, el-Humeydi 264
71, 82, 98, 223, 253, 254, 259 Huseyn ( bn `Ali bn EM Trlib) 27, 239, 270
Hasshn bn `Apyye 264 Hnm ve kubh 79, 81
el-Hasan bn Zekvhn 264 Hueym 198, 210, 211
Hasen 81 el-Huhari 235, 236, 237
lihsim el-Evhas 239 liuzeyfe 120
Ilhsim bn Bir 193 Huzeyfe Ibnu'l-Yemhn 175
Har 18, 115, 116, 235 Huzeyme bn bit 103
el-Hatib (el-Ba dhdi) 94, 100, 107, 197, 198,
229, 232, 242, 248, 267, 268, 271
el-Hatthbi 127, 144, 189
el:Ihdu'l-Ferld 63, 84, 169, 171
el-ljahbiyye 269
`Ihrime 183
Havkie 4, 20, 35, 36, 37, 39, 40, 64, 69, 70,
`Ilm (ilim) 116, 117, 133, 134, 136, 138, 141
74, 105, 106, 109, 131, 238, 240, 262,
89
263, 264, 268, 269
huve Allah 207
Havle 124
`Ilmu'n-nefs 88
Havseb 239
`Imrhn bn Hasin 208
Hayht 116, 118, 134
`Imrhn bn Muslim el-Kasri 266
Hayber 19
`Irhh 30, 31, 32, 41, 51, 60, 71, 73, 75, 83,
Hayr 43, 80, 81, 159, 162
87, 96, 97, 102, 104, 189, 192, 210
Hayy 115, 116, 117
` sh. (A.S.) 17, 26, 130, 174, 242
el-Hayyht 66, 69, 77, 158, 160 161, 230, 246,
` sh bn `Ubeyd el-Kindi 210
263
`Izzet 118, 119
Hazree 18
el-Herevi 254, 255
Heyhkilu'l-ervhb 43
lick 26, 51, 210, 222 el- bhne 178, 187
Hikmet 49, 50 iblis 115, 132, 136, 168, 171, 228
filye (tu'l-evliyh') 206, 207, 255, 256, 257, bn `Ablhs 47, 49, 124, 128, 183, 184, 233,
260 239

290
bn `Abdi'l-Barr 15, 48, 50, 226, 227, 252, bn ucA' 200
254, 255, 258, 260, 264 bn Tand Berdl 210
bn 'Abdi Rabbih 84, 169 bn Trvrs 254
bn bn 'Asm 200 bn Teymiye 12, 13, 14, 58, 59, 102, 105,
blu'VAliye 257 106, 139, 140, 145, 231, 232, 250,
bnu'l-`Arabi 17, 18, 24, 25 261
bn Battl 136 bn `Uleyye el-Ekber 200, 203
bnu'l-Bekkr' 200, 202, 203 bm'z-Zubeyr 102
bn Cerir et-Tabafi 26 brhIm (A.S.) 46, 174, 183, 215
bnu'l-Cevzi 193, 198, 208, 209, 210, 211, ibrldm (suresi) 113, 215
213, 214, 242, 259 ibrhlm bn Ebi Yalyr 253-4
bn Ebi `Araba 241 IbrhIm bnu'l-Mehdi 204
bn Ebi Du'rd 209, 212, 213, 217 brhlm bn Tohmn 210
bn Ebi Ferve 108 drk 178, 180
'bn Ebi'l-lJadId 33, 34, 38, 39, 104 hata 180
'bn Ebi ltim 94, 107, 197, 198, 255 el- l kr m 243, 245, 246
bn Ebi Leyl 269 111314 11, 113
bn Ebi'l-Leys 211 lsrm 123, 159
bn Ebi Necil 241 hs'u'l-'ulm 88
bn Ebi Zi'b 241 el- hticc bi'l-kader 250
ibnu'l-Esir 32, 59, 84, 85, 212 ly 134, 190
bnu'l-Ferhn 200 ihy' (Ulmi'd-Din) 255, 258, 261
bn Hacer 121, 126, 127, 131, 136, 182, 183, krm 115, 119
184, 250, 263, 264, 265, 266 el- ktisd fi'l-i`tikd 191
'bn Haldun 50, 51, 52, 92 ilhiyat Fakltesi Mecmuas 133
bn kjallikn 193, 197, 198, 211 lys 33
bn Irnbel 197 imrm el-Harameyn ebu'l-MdlI 91
bn 1.1azm 33, 178, 180, 191, 243, 245, 246 el- mr me ve's-siyse 24, 25, 29
bn 1.1bbn 265 imrte 134, 190
ibnu'l-Hirs 200 Incil 151
bn Hism 46 nsrn 147, 165
bn Ijugeyme 128 el- ntisr 5, 65, 69, 77, 230, 246, 263
bnu'l-Kayyim el-Cevziye 164, 166, 167 ran 71, 72, 75, 87, 97
bn Kesir 17, 19, 192, 193, 194 irc' 56, 57
bn Kuteybe (ed-DineverI) 15, 24, 25, 29, s'e 159
59, 63, 96, 227, 237, 239, 240, 241, 242 sbd 127
bn Mrce 157, 163 shak bn Ebi srr'll 200
bn Mdin 264 shak bn ibrhlm 194, 196, 199, 200, 201,
bn Mes`d 184 203, 205, 206, 207, 209
bnu'l-Muhelleb 103 tabak bn Rhrye 144
bnu'l-Murtair 63, 64, 65, 74 el- skrfl 135, 162
ibm'n-Nedim 90 slm Ansiklopedisi 228
bn `mer 247 sna-dIl bn Drvild 199
Ibnu'r-Rrvendi 5, 246 smr`Il bn Mes'ad 199
bn Sa'd 266 IsmraR bn `Uleyye 193, 198
bn Sebe' 26, 27, 28, 30, 32, 33, 34, 36 sr' 116, 230, 246
bn SIrIn. 94, 95, 98, 107, 108 srail o ullar 225
bn ihrb ez-Zuhri 108 stihrre 118

291
stila 136 Kergthet 134, 190
istiv8 115, 128, 129, 135, 136, 140, 141, 142, Kerim 120, 128
143 Keyf 142, 143
el- tkr n 233 Kdem 134
Kibr 134
J Kibriy' 119
Joseph Schacht 107, 108 el-Kifye (fi ' lmi'r-rivye) 94, 104,
107 109, 242, 267, 268, 269, 271
K
Kitbu'l-Cerl ve't-ta'dil 94, 107,
Kdbu'l-Abbr 23, 28 197, 198
Kdb bn `Aceze 175 Kitbu'l-Fa 1 178, 180, 191
Kabil 81, 161 Kitbu'l-Futy 90
Kadem 125, 128, 135 Kitbu'l-` lel ve ma`rifeti'r-ric1
Kader 53, 54, 79, 80, 84, 145, 149, 155, 156, 94, 103, 107
157, 158, 160, 161, 162, 163, 164, 165. Kitbu'l-il ne 154
169, 170, 171, 246 Kitiibu'l- ntisr 158, 160, 161
Kader-i sgbk 164, 165 Kitbu'l-Ma'rif 63
Kaderiyye 55, 61, 62, 63, 90, 102, 156, 157, Kit'abu't-Tevbid 90
167, 170, 242, 253, 254, 259, 261, 262, Kitbu't-Te'vilt 232
263, 264, 266, 268, 269 Kitbu'l-`111uv 143, 145, 223
Kadir 116, 141 Kitbu'l-Umm44,235
Kat* 45, 180, 186 Kitbu'l-Vult 211
Kfir 22, 36, 68, 69, 70 Kudds 114
Kalr 134 Kudret 116, 118, 133, 134, 136, 137
Kamer 155 Kffe 24, 25, 26,29,31,35,60,97,103, 222, 270
el-Kmil 32, 59, 84, 85, 212 Kurey 18, 36, 155, 188, 205
Ka a 115, 147, 150, 161 Kurs! 128, 208
el-Ksmi 58, 61, 87, 95, 133, 261, 262, 263, el-Kurtubi 127, 128
264, 266 Kusem bn `Abls 27
Kism bn Zekeriyy 270 el-Ku ayri 87
Katkle 98, 241, 242, 268, 270 Kuteybe bn Said 200, 203
Kav8' du't-tandis 95 L
el-KavrIri 200, 205 el-La'li'l-masnf `a fi'l-al f di i'l-m-
Kaviy 115 eyif `a 102, 105
Kavl 123, 185, 187 L fi mekn 135
Kayar 46 L tecrzu ru'yeti 174
Kays bn Sdcl 64 L tertni 174
Kayyfm 115, 117 Latif 115
Keb'ir 68 Lavh- Mahfz 14
Kehf 113, 146, 147, 148, 185 Lebid bn A' am 59
Kehmes ibnu'l-Minhl 266 Leheb 229
Keln ehli (Mutekellimn) 92, 93 Leiden 240
Kelmu'llah 59, 185, 189, 191, 200, 201, Lem yelid ve lem yfled 132
202, 203, 207, 211, 212, 219, 221, 223, Len terni 174
234, 260 Lestu bi-mer'iyyin 174
Kelime 123, 185 Leyl 154
Kelime-i tevbid 114, 149 el-Ley (bn Sa:d) 131, 142
Kenz 23 Leyse ey'un 132, 133

292
balaktu bi-yedi 136 el-Medgdi 84, 85
Lokmgn 82, 185 Metin 115
Lubnn 96 Mevigtu'l-`ulf m 89
Mezdekiyye 71
M
Mr 24, 25, 26, 29, 30, 32, 33, 41, 64, 71,
MdM.imu's-Sunen 144, 189 75, 96, 97, 98, 99, 210, 211, 222
Marie 131 Mif-W u's-sade 89, 90, 92
el-Mdrif 239 Mihne 192, 214
Mdbed el-Cuheni 62, 63, 80, 146, 157, 241 el-Milel ve'n-nib al 17, 19, 24, 35, 36,
Ma zi 198 37, 40, 43, 44, 52, 56, 57, 58, 61, 65,
MWide 14, 15, 39, 47, 48, 73, 112, 113, 183, 77, 78, 80, 134, 135, 157, 161, 162, 230,
213, 224, 225 239
el-MaWg t 13, 83, 132, 134, 135, 136, 159, Minh5.eu's-sunne 19, 261
160, 166, 176, 177, 181, 190, 191 Mizg nu'l-i`tidg l 84
el-Makrizi 16, 62, 63, 86, 91, 97, 193 Mdammer bn `Abb l es-Sulemi 74
el-Malati 176 Mdammer 191, 239
Mglik (bn Enes) 51, 104, 109, 131, 142, 143, M`viye ( bn Ebi Sufy5) 24, 25, 26, 27,
144, 166, 181, 211, 222, 227, 253, 254, 28, 29, 31, 32, 35, 36, 37, 38, 40, 55,
255, 259, 264, 267, 268 59, 64, 65, 68, 70, 98, 102, 105, 107,
3lineviyye 71, 74 151, 238, 271
Mdrifet `ulf mi'l-hadi 97, 98, 99, 108 M viye bn Kurra 257
A,Uvera'unnehr 97 Mdz bn Cebel 50, 98, 113, 245
el-Mebst 49 el-Muedil 123
(el-kubr) 12, 13, Mue5bld 233
239 Muddessir 146
Mee`gl 203, 206 Mudebbir 166
Meclisi 42, 43, 44, 71, 73 el-Muire ( bn ube) 24, 32, 56, 247
Medine 11, 19, 22, 23, 24, 25, 26,27,28,29, Muhammed (A.S.) 11, 13, 16, 17, 19, 26,
30, 71, 97, 99, 102, 104, 188, 222, 264 34, 36, 39, 42, 71, 89, 112, 131, 145,
el-Mehdi 84 183, 188, 189, 207, 225, 243
Mehdi 270 Muhammed (suresi) 195
Mekke 23, 25, 29, 41, 71, 97, 220, 264 Muhammed `Abduh 13
Melik 114, 126, 127 Muhammed Eb Zehre 39, 169, 171
el-Me'mn 76, 83, 84, 85, 90, 171, 191, 192, Muhammed liamidullah 100
193, 194, 196, 197, 199, 203, 204, 206, Muhammed hnu'l-Banefiyye 65
214, 215, 216, 217, 218, 219, 221, 228, Muhammed bn Htim bn Meymn 200
229, 240, 256, 261 Muhammed bn Ebi Bekr 25
Mene bu'l- mO m Ahmed 85, 193, 208, Muhammed bn Ebi'l-Ley 211
210, 211, 213, 214 Muhammed Ibnu'l-E'a 102
el-Menr 143, 145, 223 Muhammed bn Mesleme 247
Menzile beyne menzileteyn 40, 55, 65, 66, Muhammed bnu'l-Munkedir 241
69, 70, 77, 82, 90, 238 Muhammed bn Nh el-Mairb 200, 205,
Merv 102, 189 206
Merv el-Cddi 58 Muhammed bn Sdd 198
Mer~ ibnu'l-Hakem 23 Muhammed bn SevvA` 266
Merv bn Muhammed 58, 60, 83, 84 Muhammed bn Sirin 107, 108, 259
Mesih 45, 125 Mulde 208
Mesrk 183 Muheymin 115

293
Mulsan 68 Mdtezile 3, 60, 63, 65, 66, 67, 70, 71, 72,
Muhsin 159 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82,
Multr 102 83, 84, 85, 86, 91, 93, 131, 133, 135,
el-Muhtedi billah 213 136, 140, 157, 158, 171, 191, 193, 217,
el-Mukaddime 50, 51, 52, 92 218, 219, 228, 232, 236, 237, 238, 239,
Muktil bn Suleyman 61, 142 240, 242, 243, 245, 246, 252, 253, 259,
Mulk 129 261, 262, 263, 267
Mumessile 102 Mdtezile kelme lar 93
Mu'min 36, 115 Mdtezile kelm 93
Muntifk 22, 36, 69 Muvattr ' 142
el-Munk z mine'i-iall 89, 92 el-Muzaffer bn Muracc' 200, 203
Muntazra 178 Mlk 134
el-Munteka (min Minhci's-Sunne) Mfik 43, 45, 53, 68, 184, 188, 205, 220,
23, 24, 25, 27, 103, 104, 105, 106 231
Murci'e 55, 56, 57, 64, 69, 74, 102, 262, 268, N
269,
Murci'etu'l-Cebriyye 57 Nakil 44, 45, 113, 147, 186, 205, 236
Murcretu'l-hlisa 57 Nasb 264
Murci'etu'l-havric 57 Nastriyye 75
Murci'etu'l-kaderiyye 57 Nazar 179, 180
el-Murdar 162, 180, 230 en-Nair bn umeyl 200
en-Nazzm 77, 78, 81, 161, 166, 190, 217,
Murtekibu'l-keblre 22, 36, 40, 55, 56, 64,
230, 237, 239, 244
65, 66, 69, 70, 71, 82, 105, 238
Necm 139, 182, 183, 246
Muriicu'z-zeheb 84, 85
Necrn 245
Milsr (A.S.) 153, 174, 183, 191, 249, 250,
Neheu'l-bel a 104
251, 252, 260
Nehiy 134
Mu'ab bnu'z-Zubeyr 102
Neml 179, 183
Musavvir 115
en.-Nesr'I 114, 183, 210, 264, 266
Muslim (ibnu'l-Uaccc) 56, 68, 79, 94, 95, en-NevevI 94, 95, 107, 233, 267
107, 114, 116, 117, 118, 119, 120, 121, Ni`met 136
122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, Nis' 68, 115, 130, 160, 186, 224
130, 131, 149, 150, 151, 152, 153, 154, Nizmiyye Medresesi 87
155, 164, 173, 175, 176, 183, 189, 221, Nizrmulmulk 87
233, 262, 263, 269 Ndaym bn ljammad 210, 211
Musned 17, 19, 79, 95, 96 209, 210, 256 en-Nucmu'z-zl ire 210
el-Mustasfr 81 Nl 174
Mustafa el-GurrbI 59 Nr 43, 133
Mustedrek 233 Nusaybin 75
Mutaffifn 173 Nuzl 135, 144
el-Mdtasm 83, 85, 197, 206, 207, 209, 210,
216, 217, 219, 261
0
Mute'ahluriin 92 `Omer bn `Abdi'l-`Aziz 63, 169, 170
Mutekaddimn 92 `mer bn Ebi Z'ide 266
Mutekebbir 115 `mer (bnu'l-ljattrb) 17, 18, 19, 20, 22,
Mutekellim 58, 59, 61, 115 23, 24, 25, 26, 27, 32, 37, 52, 96, 97,
Mutevrtir 237, 243, 244, 245 101, 123, 149, 168, 169, 170, 194, 200,
el-Mutevekkil (`Ala'llah) 83, 85, 213, 214 203, 221, 239, 240, 247, 248

294
`mer bn Zerr 270 S
`Osman bn `Abdi'l-Yahlrb 229 Stibi'l 42, 43, 231
`0.9~ bn `Affrn 4, 19, 20, 21, 22, 23, 24, Sal& 120
25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 35, 36, es-S'ad 265
37, 40, 54, 55, 56, 67, 68, 73, 95, 96, S'a'cl 115, 208
102, 103, 104, 107, 193, 194, 238, 240, Sdd 19
241 Sdcl bn Ebi Vakks 24, 52
`Os~ bn Ebi'l-'A 118 Sa`d bn 'UlAde 18, 19, 98, 100
`Osn n bn Uuneyf 29 Sdel bn Zeyd bn 'Arar 96
`Osnrn ibnu'l-Huveyris 46 Sa`clu'd-Din et-Teftrzkl 69, 89, 92
Sa`dflye el-Vtisrti 200
R
Safft 12, 114
Rabbu'l:Izze 128 Subu'1-kebire 36, 37
er-Rabr bn Suley~ 211 Sahi& 100
Rabia bn Ebi 'Abdirrahn n 141 Sahifetu Hemmtim bn Munebbih 100
Rabia bn Yezid 142 es-Sabife es-d ka 100
Rabratu'r-Re'y 142 Sahil?. 68, 79, 107, 114, 116, 118, 149, 173,
Rahim 114, 120, 235 175, 262, 263
Rahmn 114, 115, 126, 129 Sdid bn `Abdi'l-`Aziz 264
Rah~ (suresi) 115 Sdid bn Ebi `Araba 242, 268, 269
er-Rahmrnu `a1a'I-`Ar i's-tevi 132, 143 Sdid bnu'l--qs 25, 29
RrfZa 102, 104, 105, 106, 260, 269 Sdid bnu'1-Museyyib 142, 149, 226
er-Rakka 194, 200, 203, 206, 242, es-Sr'ib bn Yezid 142
Ra'ff 120 Salih ve aslab 79, 80
er-RAzi 232, 250 Srlim bn 'Aclrn 265
Razz4 115 Salim bn ahvaz 61
er-Rebeze 23, 24, 27, 29 Samarra 211
er-Reddu 'aldl-Cehmiyye 133, 215 SanT
er-Reddu 'ala'l-Mdtezile, 90 neviyye 71
Ri". 134, 190 Sebe'iyye 34
Rzk 190 Seccrde (el-Hasan bn Hammcl) 200, 205
Rib'a'' 68 Secde 45, 113, 147, 160, 165
Rica 34 Sekife 239
Ricl 125, 135 Selim 114
er-RisMe 47, 248 Seluklu Futuhat 86
Risffiet 46 Seleme bn Kuheyl 143
Ris a- letu'l-Furkr n 58, 139 Sellim bn Miskin 265
Risilletu'l-Uamaviyye 140 Selmrm el-Frisi 175
231 Sem` 122, 133, 134
Risletu't-Tevhid 13 Semerkand 97, 98
R_bubiyet 134 Semi' 122, 141, 202
Ruhi (Urfa) 75 Semura bn Cundub 100
Rfm 41, 46, 52, 168, 193, 194, 220 es-Seralpi 49
Rfun (suresi) 187 Sercus bn Mansfr er-Rami 59
Rumen 75 evr bn Yezid 264
Ru'yet 172, 174, 175, 176, 177, 178, 180, Sevr tim Zeyd el-Medeni ed-Dili 264
181, 182, 184, 214, 227, 234, 263 Seyf bn Suleymn 265
Ru'yetu'llah 172, 176, 212 Sffin 20, 35, 36, 37, 55, 103, 105, 238, 239

295
Sind 74 ra 4, 20, 28, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 73,
Sira 46 90, 103, 104, 105, 106, 262, 263, 268,
Siydet 134 269, 270
Sokrat 162 ibl bn 'Abbd 265
es-Subki 197, 206, 207, 208, 212, 213, 216 if 'u'l-`alil 164, 166, 167
Sufyn 144, 241 imali Afrika 97, 98
Sufyn bn "Uyeyne 109, 131, 144, 193, 268 ube bnu'l-lJacek 103, 109, 223, 241
Sufyn e -Seyri 95, 109, 131, 142, 257, 264, Sr 12, 115, 183
269 ureyk bn 'Abdullah 143
uheyb 176 ureyk bn Nemr 265
Suheyl bn Sinan er-Rmi 175
Suht 134, 190 T
Suleymn bn Harb 266 Tabaht 198
Summe bn `Abbas 27 Tabahtu'l-Mdtezile 63, 64, 65, 74
Sumkne bnu'l-Eras 85, 193, 212, 228, TabalF tu' - frlyye 86, 87, 197, 206,
229, 240 207, 208, 212, 213, 216
Sumeyye 205 et-Tabari 26, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 36, 41,
Sunen 56, 117, 127, 157, 163 47, 59, 61, 84, 85, 196, 197, 199, 200,
Surka bn Malik 164 204, 205, 206, 212
Sriye 71, 75, 96 Tcu'd-Din es-Subki 86
Surynl (ler) 76 Taha 115, 129, 251
es-Suyti 102, 105, 233, 244, 262, 263, 266, Talikim 31, 35, 36, 38, 55, 70, 239
267, 269 Talpyye 34
Takrib 267
Tahyidu'1-`11m 100, 101
e - afbl 103 Talim 19, 29, 30, 31, 68, 70, 103, 238, 239
e - tifi'l 44, 47, 49, 51, 105, 144, 173, 193, Tlt 59
211, 222, 235, 236, 237, 248, 255, 256, Trlhu Ba cld 197, 198, 229, 232, 248
259, 260, 267, 269 Tarih (et-Tabari) 26, 28, 29, 30, 32, 33,
m 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 31, 41, 58, 41, 59, 61, 196, 197, 199
60, 63, 87, 96, 97, 98, 102, 171, 222, Tribu'l-Cehmiyye ye'l-Mdtezile 58
242 61, 87, 133, 261, 262
arki Roma imparatorlu u 75 Trihu'l-felsefe fi'l- slam 75, 80
arki rdn 19 Tribu'l-firahi'l- sle miyye 59
eddd bn 'Ammr 142 TrIbu'l- slam 209, 256
efdat 119 Tribu'l-mezhibil-islmiyye 39, 169,
ehdetu'z-zr 68 171
e- ehristnI 17, 19, 24, 35, 36, 37, 40, 43, T rIliu't-te rr el- slami 235, 236
44, 52, 57, 58, 61, 65, 69, 77, 78, 80, Tarss 194, 205, 206
81, 134, 157, 161, 230, 239 Takprzade Ahmed 89, 90, 91, 92
erb metni'l=ah'id li'n-Ne- Taftil 58, 59, 190
sefI 69 Tayy 19
erhu'l-Mah id 88, 89 Tebk 41
erhu'l-Mavhlf 89, 92, 252 TedrIbu'r-r$ 244, 262, 263, 264, 267, 269
erhu Nehci'l-Bel a 34, 38, 39 Tefsir (er-Rzi) 250
e - eria 49, 168, 169, 170, 181, 213 Tefsir (et-Tabanl ) 251
err 43, 80, 81, 159, 161 Tefsir (ez-zemah ari) 233
eytan 159, 168 Tekellum 123

296
Teklim 123 el-Valpdi 198
Tekvir 183 Varaka bn Nevfel 46
Telbisu iblis 93, 242, 260 Vasl bn 'Ata' 40, 64, 65, 66, 69, 70, 71,
et-Tenbih ve'l-i raf 176 74, 78, 82, 90, 134, 142, 157, 218, 220,
Teeyyu` 104, 270 228, 229, 238, 239, 253
Teybe 18, 23, 45, 150, 184 el-Va ik 85, 179, 209, 210, 211, 212, 213,
Tevhid 77, 78, 86, 111, 112, 113, 114, 118, 216, 217, 261
132, 162, 164, 165, 166, 195, 199, 219, VIsile bnu'l-Eskd 49, 98, 225
226, 255, 263 Vech 115, 125, 131, 133, 135, 136, 141
Te'vilu mul telifil-badi 16, 96, 227, Vechu'llah 141
237, 239, 240 Vedt 120
Tevkifi 135 Vehb bn Munebbih 266
Tevrat 127, 151, 153, 185, 250 Veki` bnu'l-Cerrah 260
Tegkiratu'l-buffaz 101, 109, 142, 143, el-Velid bn Muslim 142, 143
210 211 el-Velid bn `Ukba 24, 29
The earliest extant work on the Ha- Velid bn Yezid 84, 107
dith 100 w
The Origins of Muhammadan Juris- Wellhausen 33
prudence 107 W. M. Patton 193, 198, 240
The traditions of Islam 99
Y
et-Tim-Uz' 61, 114, 183
Turul Bey 86, 87 Yahya ed-Duna ki 59, 60
Yahya bn 'Abdirrabman eb`Umari 200
U
Yalya bn Hamza (el-Hazrami) 84, 266
`Ubade ibnu' -Samit 28, 98, 122, 131 Yahya bn Mdin 144, 197, 198, 240, 264,
`Ubeydullah bn 'Abbas 27 265, 266
`Ubeydullah bn Cab 46 Yahya bn Sdid 109
`Ubeydullah bn Muhammed bni'l-Hasan Yahya bn Sdid el-Kattan 198, 266, 270
200, 203 Yalya bn Yahya 143
Ubeyy bn Kdb 175 Yahdi 42, 44, 45, 46, 71, 72, 127, 181, 185
`Ukba bn 7unir (el-Cuheni) 98, 99 el-Ydkbi 212
`Ukkul-valideyn 68 Ya`kbiyye 75
Uluhiyyet 34, 46 Ydla bn Umeyye 29
"Uluv 134 Yasin 43, 45, 129, 179
`Umara bn Ruvaybe 175 Yasir 205
`Umeyr bn Hani 266 Yed 115, 125, 126, 127, 131, 132, 135, 136,
Umm Hani 27 141
Umm Seleme 131 Yedu'llah 141
Ummu'l-Kitab 168-9 Yemame 41
Usame 19, 41 Yemen 29, 50, 73, 87, 98, 113, 130, 245
`Utbe bn Gazvan 97 Yemin 126
`Uyfumg-abbar 59 Yezid 59, 102
`Uzeyr 45 Yezid ibn. Ebi Sufyan 27
rdn 96 Yezid bn Hariln 105, 199
Yezid bnu'l-Velid 83
V
Yezid bn Zuray` 198
Vdd ve Vdid 54, 65, 77, 81, 82, 112 Yunan 52, 75, 76, 78, 80, 81, 157, 162, 177,
Vafeyatu'l-dyan 193, 197, 211 193, 229

297
Yunus 146, 147, 173, 185 Zeyd bn Siibit 23, 175
Yfinus bn `Ubeyd 98 Zeyd bn Vehb 248
Zeydiyye 87
Z
ez-Zeyy'Ul ibnu'l-Heyem 200, 201
(ez-) ZahlA'k 102, 233 Zikr 208
?fthir 115 Ziykl 102
2k1 159 Ziykle 173
Zandaka 74 Ziykl bn 'Aliika 143, 144
nriy'dt 115 2daM' 110
ez-Zehebi 23, 24, 25, 27, 84, 101, 103, 104, ez-Zubeyr 19, 29, 30, 31, 68, 70, 103, 238,
109, 142, 143, 145, 209, 210, 211, 223, 239
256, 262, 264 Zul,a'l- slU'm 218
Zekeriyy'n bn ish4 265 Zuhdi Hasan Ckullah 60
ez-Zemah ari 233 Zuheyr bn Harb 198
Zemmul-kelgm 254, 255, 256, 257, 259, 260 ez-Zuhri 142, 144
Zerdu tiyye 71 Zuhruf 44, 49, 113, 192, 194, 215
Zeyd bn 'AH 103 Zulm 80
Zeyd bn `Amr bn Nufeyl 46 Zulmet 43
Zeyd bn Eslem 144 Zulyedeyn 246, 247

298

You might also like