You are on page 1of 298

Elazığ, 2004

KÖMÜR
JEOLOJİSİ
JSE4163
Yrd.Doç. Dr. Muharrem Akgül
Kömür Nedir ?
KÖMÜR JEOLOJİSİ
• Enerji Kaynakları ve Kömürün Önemi
• Yakıtlara Genel Bakış
• Kömürler Hakkında Genel Bilgiler
– Kömürlerin fiziksel özellikleri
– Kömürlerin kimyasal özellikleri
• Kömürlerin Sınıflaması
• Turba Oluşumu
• Kömürleşme
• Kömürlerin Yataklanması
• Kömür Petrografisi
• Asfaltit ve Bitümlü Şeyller
• Kömürlerin Aranması ve İşletilmesi
• Kömür İşletmelerinin Çevre Üzerindeki Etkileri
• Dünya ve Türkiye Taşkömürü Yatakları
• Dünya ve Türkiye Linyit Yatakları
Yararlanılacak Bazı Kaynaklar

•  -Gökmen ve diğ., 1993. Türkiye Linyit


Envanteri. MTA Yayını, 356s.
• -Köksoy, M., 1985. Yakıtlar Jeolojisi. H.Ü.
Yayınları,A54, Ankara, 208s.
• -Kural, O. (Editor), 1998. Kömür Özellikleri,
Teknolojisi ve Çevre İlişkileri. İTÜ, Maden Fak.,
Maden Müh. Bölümü, Maslak-İstanbul, 779s.
• -Taylor et al., 1998. Organic Petrology.
Gebrüder Borntraeger, Berlin, 704p.
• -Thomas, L., 1992. Handbook of Practical Coal
Geology. John Wiley & Sons, New York, 338p.
• -Ward, C.R., 1983. Coal Geology and Coal
Technology. Blackwell Scientific Publications,
Oxford, 345p.
Yararlanılacak Bazı Kaynaklar

•  -MTA, 2002, Türkiye Tersiyer kömürlerinin


kimyasal ve teknolojik özellikleri. 402s
• -Ünalan, G., 2010, Kömür Jeolojisi. MTA,
Eğitim Serisi 41, 556s.
• -MTA, 2010, Türkiye Linyit Envanteri.
Envanter Serisi 202, 371s.
ENERJİ KULLANIMININ TARİHÇESİ
İlk çağlarda kişi başına
tüketilen enerji yalnızca
beslenme için gerekli olan
enerjidir ve günde 1250 kJ
(Kilo Jul) (3000 kalori)
dolayındadır.
Ateşin bulunması ve yiyecek
türlerinin artmasıyla bu
değer 32.500 kJ çıktığı kabul
edilmektedir.
(Yıllık tüketim Yaklaşık 4 milyon
ton taşkömürü eşdeğeri)
– Yaklaşık 2000 yıl önce enerji tüketiminin 150
milyon ton kömüre eşdeğer olduğu
düşünülmektedir.

– Ortaçağda enerji tüketimi 500 milyon ton


kömüre eşdeğerdir.

– 18. ve 19. yüzyılda sanayi devriminin başlaması


ile enerji kullanımı hızla artmış, günümüzde bu
değer ilk insanların kullandığı enerjinin yaklaşık
100 katına çıkmıştır.
• 1850’ ler de dünya enerji tüketiminin %
90’ı odunla karşılanırken, odunun yerini
giderek kömür almış 20. yüzyılın başında
kömür oranı % 80’e çıkmıştır. Kömür
yerini giderek petrole bırakmıştır.

• Bugün kömür ve petrolün yanı sıra;


hidrolik enerji, nükleer enerji, jeotermal
enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi
değişik kaynaklar kullanılmaktadır.
KÖMÜRÜN DÜNYADAKİ ÖNEMİ
• Kömür 18. yüzyılda Avrupa da Sanayi
Devriminin doğmasına neden olan enerji
kaynağıdır. Önemini 250 yıldır korumuş ve
önümüzdeki uzun yıllar boyunca da koruması
beklenmektedir.
• Çünkü kömür, halen dünyada bulunan en bol
fosil enerji kaynağıdır. Enerji içeriği de
dikkate alındığında, bilinen kömür rezervleri
petrol ve doğalgaz rezervlerinin toplamından
çok daha fazladır.
KÖMÜRÜN DÜNYADAKİ ÖNEMİ
• Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin
gelecek 50-60 yıl sonunda tükenmesi
beklenmektedir. Bunun ardından geriye tek
fosil enerji kaynağı (bitümlü şişt ve asfaltlı
kumlar hariç) olarak kalacak olan
kömürürün o tarihten sonra en az 70 yıl
yeterli olacağı beklenmektedir.
• Rezervleri bakımından sahip olduğu bu
özelliğin yanı sıra, kömürün yeryüzündeki
dağılımı oldukça düzenlidir.
KÖMÜRÜN DÜNYADAKİ ÖNEMİ
• Dünyada üretilen kömürün% 83 ü üretildiği
ülkede tüketilmektedir. Kuzey Amerika,
Asya, Avrupa, Afrika ve Avustralya gibi beş
kıtada önemli yataklar bulunmaktadır.
• Dünya petrol rezervlerinin % 60 gibi çok
önemli bir bölümüne sahip olan Orta Doğu
ülkelerinin dünya kömür rezervleri içindeki
payı % 0,17 dolayındadır.
KÖMÜRÜN TARİHÇESİ
• Çin de günümüzden 3000 yıl önce ısınma
amaçlı olarak ve bakır madeninin
ergitilmesinde kömürün kullanıldığı
bilinmektedir.
• Romalılar 4. yy da İngiltere’de kömürü
kullanmışlardır.
• Fransa’da 13.yy da, yüzeydeki kömür
mostralarından basit işletme yöntemleri ile
kömür üretimi yapılmıştır.
• Türkiye de ise taşkömürü 1829 yılında
Zonguldak’ta keşfedilmiş ve üretimine 1848
yılında başlanmıştır.
KÖMÜRÜN TARİHÇESİ
• Ancak 18.yy a kadar olan dönemde dünyada
kömür kullanımı oldukça sınırlıdır.
• 1709 yılında İngiltere de taş kömüründen elde
edilen ve yüksek ısı değerine sahip kok kömürü
elde edilmiş ve demir cevherinin ergitilmesinde
odun kömürüne göre oldukça yüksek bir verim
elde edilmiştir.
• 1763 de İskoçya da kömürle çalışan döner
hareketli ve kondansörlü ilk buharlı makine icat
edilmiştir.
• Kömür kullanan buharlı makine İngiltere de
Sanayi Devriminin başlangıcı ve itici gücü
olarak kabul edilmektedir.
KÖMÜRÜN TARİHÇESİ
• Sanayi Devrimi İngiltere den sonra başta
Almanya ve Fransa olmak üzere diğer
Avrupa ülkelerine ve Kuzey Amerika ya
hızla yayılmıştır.
• 1792 de İskoçya da taşkömürünün
ısıtılması ile elde edilen metan gazı ev ve
sokakların aydınlatılmasında kullanılmıştır.
• 1804 de demir madeni ve kömürü taşımak
üzere demir ray üzerinde hareket eden
saatte 8 km hız yapabilen ilk buharlı
lokomotif kullanılmıştır.
KÖMÜRÜN TARİHÇESİ
• Bunu izleyen yıllarda demir yollarının
gelişmesi ile kömür ve madenlerin
taşınmasının yanı sıra, insanların da
taşınmaya başlaması ile iletişim ve ticaret
gelişmiş ve buna paralel olarak Avrupa’nın
çehresi değişmiştir.
• Edison 1879 da ampulü keşfetmiş, 1882 de
ise ABD’nin kömürle çalışan 125 beygir
gücündeki ilk elektrik santralini kurmuştur.
• 19. yy sonunda İngiltere ve Almanya en fazla
kömür üreten ve de en fazla sanayileşmiş
iki ülke olmuştur.
KÖMÜRÜN TARİHÇESİ
• 1850 yılına kadar olan dönemde, kömür en
önemli enerji kaynağı konumunda iken, 1950’li
yıllardan sonra petrol ve doğalgaz
kullanımının yaygınlaşması ve nükleer
enerjinin devreye girmesi ile, kömürün üretimi
ve tüketimi artmaya devam etmesine rağmen,
dünyada toplam birincil enerji kaynakları
tüketimi içindeki payı giderek azalmıştır.
• 1970 yıllarda yaşanan petrol krizi ve nükleer
enerjinin öngörüldüğü kadar gelişmemesi
özellikle kömür rezervleri olan ülkelerin
kömüre daha fazla yönelmelerine neden
olmuştur
Energy Mix in the U.S. 1850–1997
Enerji Kaynakları

Yeraltı Kaynakları

Petrol, doğal gaz, kömür, uranyum

Yenilenebilir Enerji Kaynakları

H.E.S, rüzgar,güneş dalga vs.


Enerji kaynakları
 Enerji kaynakları, herhangi bir yolla enerji
üretilmesini sağlayan kaynaklardır. Dünya
üzerindeki enerji kaynakları, klasik (Fosil Yakıtlar)
ve alternatif kaynaklar (Yenilenebilir Kaynaklar)
olmak üzere ikiye ayrılabilir. Klasik kaynaklar,
karbon bazlı olarak adlandırabilecek kaynaklardır.
Petrol, kömür ve doğalgaz en temel enerji
kaynaklarıdır. Bunlar, meydana gelişleri itibarıyla
yenilenmeleri çok uzun bir süre aldığından,
yenilenmeyen kaynaklar olarak da adlandırılırlar.

 Güneş enerjisi, hidrolik enerji, rüzgar enerjisi vb. ise


yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.
Kömür
Kömür
 Kolayca yanabilen siyah veya kahverengimsi
siyah sedimanter kaya parçasıdır. Ana bileşeni
karbon olmakla birlikte kükürt gibi diğer
elementleri de içerebilir. Elektrik üretiminde
bütün dünyada kullanılan en büyük kaynak olup
demir cevherinin redüksiyonunda çok büyük
önemi vardır. Bir çok çeşidi vardır (Turba, linyit,
taşkömürü, antrasit). Taş kömürü, fabrikalarda
kullanılır. Isı dercesi yüksektir. Antrasit, ısı
değeri en yüksek olan kömürdür, ülkemizde az
bulunur. Ayrıca ülkemizde en çok bulunan kömür
linyittir.
 Petrol
Petrol ve Doğalgaz
 Yüzmilyonlarca yıldan bu yana denizlerde
yaşayan canlıların (planktonlar) anaeorabik
bir ortamda, uygun şartlar altında (sıcaklık,
basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle)
oluşur. Değeri çok yüksektir, çünkü az
bulunan bir yakıttır.

 Doğalgaz da petrol gibi karbon bazlı bir fosil


yakıttır. Oluşumu petrol ile aynıdır. Büyük
oranda metan (CH4), daha az oranlarda etan
(C2H6), propan (C2H8), bütan (C4H10), azot
(N2), karbondioksit (CO2), hidrojensülfür
(H2S), helyum (He) içeren, renksiz, kokusuz,
yüksek kalorili bir gaz yakıttır.
Petrol Kapan Tipleri

Fig. 22.5
Antiklinal Kapanı
Petrol Pompası

Geçirimsiz seyl

Suya doygun
geçirimli rezervuar
kaya
Fay Kapanı

Geçirimsiz seyl

Suya doygun
geçirimli rezervuar
kaya
Gaz Stratigrafik Kapan
kuyusu

Geçirimsiz seyl

Suya doygun
geçirimli rezervuar
kaya
Tuz Domu Kapanı

Gaz
Geçirimsiz seyl

Gaz
Suya doygun
geçirimli rezervuar
Petrol kaya
stimated Worldwide Oil Reserves by Regio
At the End of 2000
 Hidrolik Enerji

Karakaya Barajı
Hidrolik Enerji
 Nehirler ve akarsular üzerine kurulan baraj
göllerinde biriken suyun mekanik gücüyle
dönen su türbinlerinden ve jeneratörlerden elde
edilen elektrik enerjisidir. 20. yüzyıl boyunca
dünyanın büyük nehirlerinin hemen hepsinde
dev hidroelektrik santrallar kurulmuştur. Son
yıllarda, daha küçük ölçekte santrallar
kurulmaktadır. 20 MW'ın altındaki santrallar
"küçük ölçekli" hidroelektrik enerji santrali
olarak adlandırılmaktadır. Hidroelektrik enerji,
aynı zamanda yenilenebilir bir enerji kaynağıdır.
Jeotermal Enerji
Jeotermal Enerji
 Jeotermal enerji, yeryüzünün kabuğunda
bulunan ısıdır. Bu enerjiden, yer yüzeyine
çıkan sıcak sular aracılığıyla yararlanılır. En
eski çağlardan bu yana kullanılan kaplıcalar
jeotermal enerjinin ilk kullanım alanlarıdır.
Jeotermal enerjiden, kaynağın sıcaklığına
bağlı olarak ısıtma uygulamalarında
kullanılabilir ya da elektrik üretiminde
yararlanılır. Elektrik enerjisi üretimi amaçlı
santrallar 20. yüzyılın başlarından itibaren
kurulmaya başlanmıştır.
Hidrotermal
kaynak

Soğuk Jeotermal rezerv

su

Isı Kaynağı Sıcak Kaya


 Güneş Enerjisi
Güneş Enerjisi
 Güneş enerjisi yenilenebilir kaynaklardan
bir tanesidir. Güneş enerjisini toplayıp ısı ve
elektriğe dönüştürebilen güneş kolektörleri
güneş enerjisinin kullanımındaki aracı
elemandır. Genelde, evlerin çatılarına
yerleştirilen bu kolektörlerin yanında bir de
su deposu bulunur. Depoda bulunan su
ısıtılarak, ya evin sıcak su ihtiyacı karşılanır
ya da sıcak su, evin ısıtma tesisatına
verilerek ısınma ihtiyacı giderilmiş olur.
Rüzgar Enerjisi
Rüzgar Enerjisi
 Temiz, bol, yenilenebilir olmasının yanısıra
hemen hemen tüm dünya genelinde
faydalanma imkanı olan bir kaynaktır.
Rüzgar türbini adı verilen çok büyük
pervaneli, yüksek kuleler aracılığıyla
rüzgar enerjisi elektriğe dönüştürülür. Az
sayıda, büyük enerji üretim merkezleri
kurmak yerine, ülke geneline küçük
üniteler halinde yayılmış rüzgar türbinleri
kurmak çok daha avantajlıdır.
Nükleer Enerji

Nükleer Enerji
Total World Reserves

Fig. 22.7
Fosil dışı
kaynaklar
Kömür

Gaz

Asfaltit ve

Petrol Bitümlü şist

Yeni gaz ve
petrol rezervi
Diğerleri
Hidrolik
% 1.6 Gaz
% 17.1
% 17.4

Nükleer
% 16.9

Kömür Petrol
% 39.1 % 7.9
Elektrik Enerjisi İçin
Dünya fosil yakıtları
kullanımı

Petrol % 15

Doğal gaz % 27

Kömür % 58
YAKITLARIN GENEL SINIFLAMASI
• Yeterli miktarda yanıcı organik bileşikler içeren,
doğal olarak veya bazı değişikliklerden sonra
yakacak olarak kullanılabilen kayaçlara “mineral
yakıtlar” denir.

• Bütün yanabilen mineraller (kükürt vb.) yakıtlar


sınıfına dahil edilmezler.

• Mineral yakıtların ortak özellikleri organik kökenli


olmaları ve belli oranlarda C, H, O, ve N içermelidir.
DOGADA KARBON DÖNGÜSÜ

Yerküresinde C elementi çok az miktarda bulunur.


Dünyanın % 0,04’ü (400 ppm) kadarı karbondur.
Karbon elementi doğada döngü yapar ve karbonlu
kayaçlarda çoğalır.
Doğada karbon döngüsü
Doğada karbon döngüsü
Yakıtların Geleneksel
Sınıflaması

• Kömürler
• Bitümlü Şeyller
• Petroller
Kömür

• Havanın oksijeni ile doğrudan yanabilen,


%55-95 arasında serbest veya bileşim
halinde C içeren; katı, organik kökenli
kayaçlardır.

• Genel olarak bitkisel kökenlidirler. Sert,


yumuşak, mat ve parlak olabilirler.
Renkleri kahveden siyaha kadar
değişebilir. Kömürleşme derecelerine göre
bitki kalıntıları içerebilirler.
Bitümlü Şeyller
• Kömüre göre karbon miktarı az fakat
içerdikleri inorganik madde miktarı daha
fazladır.

• Bitümlü şeyller genellikle killi bir ana


kayaca emprenye olmuş organik
maddelerden oluşur.

• Genellikle kahverengidir. Makroskopik


olarak nadiren bitki kalıntıları görülür.
Petroller

• Sıvı, katı ve gaz halinde; genellikle


bir hazne kayaç içerisinde birikmiş
olarak bulunurlar.
• Sıvı hidrokarbürler ekonomik
yönden en önemlileridir.
Potaniye Sınıflama
• Organik kökenli kayaç anlamına gelir. İki
büyük gruba ayrılır.
1. Yanıcı Biyolitler
- Sapropelitler
- Hümik kömürler
- Liptobiyolitler
2. Yanıcı Olmayan Biyolitler
-Organik kireçtaşları, silisler, fosfatlar vb.
1. Sapropelitler

• Sularda planktonlar halinde yaşayan ve


yapılarında önemli ölçüde yağlı maddeler
ve protein bulunduran ilkel
organizmaların deniz tabanında
meydana getirdikleri ve “sapropel” adı
verilen yanıcı maddelerden oluşmuştur.
Petroller ve bitümler bu grup altında
toplanmaktadır.
2.Hümik Kömürler

Turbadan antrasite 3.Liptobiyolitler


kadar bütün
kömürleri bir
araya toplayan Gelişmiş karasal
gelişmiş bitkilere ait
bitkilerden oluşan reçinelerin ve
yakıtlardır balmumlarının
meydana getirdiği
oluşumlardır.
• Kömür, bitümlü şeyl ve petrol arasında
birçok geçiş tipleri vardır. Kömür
genellikle karasal bitkilerden oluşmasına
rağmen, petrol daha çok denizde yaşayan
bitkisel ve hayvansal organizmaların
ölümü sonucunda deniz tabanında biriken
organik maddelerin petrole dönüşmesi
sonucu oluşmuştur.

• Bitüm ise petrol ve kömür arasında bir yer


işgal etmektedir.
Klastik sedimanlar

Karasal
Deniz/göl

Organikler
Karbonlu Sedimanların Sınıflaması
Yakıtlar Arsındaki Kökensel İlişki
• Organik maddenin üretiminde “özümleme”
(fotosentez) ilk ve temel bir olgudur.

• Petrol, doğalgaz, bitümlü şeylller ve


asfaltitlerin ortak hammaddesi “Biyomas”
olarak adlandırılan organik hammadde
yığışımıdır.

• Organik maddeler ve bunlardan türeyen


yakıtlar içinde biriken enerji güneş
enerjisidir.
FOTOSENTEZ
Organik maddeler ve
bunlardan türeyen yakıtlar
içinde toplanmış olan
enerji güneş enerjisidir.

6 CO2 + 12 H2O
C 6H12O6 + 6 O2 + 6 H2O

Bu enerjinin toplanması
yeşil bitkilerdeki klorofil
maddesi sayesinde
gerçekleşir.
BİTKİ MATERYALİ

% KARBON

KÖMÜR

% KARBON
BİTÜM

% KARBON
TURBA
LİNYİT
TAŞKÖMÜRÜ
KÖMÜRLERİN SINIFLAMASI

- Stratigrafik sınıflama
- Çökelme ortamına göre sınıflama
- Organik madde tipine göre sınıflama
- Genel sınıflama
- Kimyasal sınıflama
- ASTM sınıflaması
- DIN sınıflaması
KÖMÜRLERİN SINIFLAMASI
Stratigrafik Sınıflama
Kömürler jeolojik yaşlarına göre sınıflandırılırlar.
-Turbalar, Kuvaterner
-Linyit ve alt bitümlü kömürler Mesozoyik ve
Tersiyer
-Taşkömürü ve antrasitler; Karbonifer, Permiyen
Genel olarak jeolojik yaş büyüdükçe kömürleşme
derecesi de buna bağlı olarak artmaktadır. Ancak
bu kural, jeolojik anlamda gömülme ve zamanla
ilgili olup istisnaları mevcuttur.
KÖMÜRLERİN SINIFLAMASI
Çökelme Ortamına Göre Sınıflama
Bu sınıflama kömürün çökeldiği ortamın denize göre
olan konumuna dayanır.
-Paralik Kömürler: Bu kömürler deniz kenarlarında,
örneğin alt delta düzlükleri, kıyı ovaları veya lagün
kenarı bataklıklarında depolanır. Yani zaman zaman
deniz suyunun etkisi altında kalmış, deniz bakınına
uğramış ortamlarda oluşurlar. Bu kömürler; genelde
ince, fakat yanal olarak süreklilik sunan seviyeler
şeklinde bulunurlar.
-Limnik Kömürler: Kara içinde tatlı su barındıran
göl kenarı bataklıklarında yada akarsu taşkın
ovasındaki bataklıklarda depolanmış kömürlerdir.
Bu kömürler kalın seviyeler oluşturabilirler.
KÖMÜRLERİN SINIFLAMASI
Organik Madde Tipine Göre Sınıflama
Bu sınıflama kömürün çökeldiği ortamın denize göre
olan konumuna dayanır.
-Hümüik Kömürler: Büyük boy bitkilerin (odunsu
bitkiler) ölümleri sonrasında, yaşadıkları ortamlarda
veya bir miktar taşındıktan sonra gömülmesi sonucu
oluşan kömürlerdir.
-Sapropelitik Kömürler: Deniz göl veya lagünlerde,
belli bir derinliğe sahip su içinde bulunan
fitoplanktonların, alglerin ve de dışarıdan su veya
rüzgar ile taşınarak gelen büyük bitkilere ait
mikroskobik kırıntıların, spor-pollenlerin oksijensiz
ortamda sapropel (organik çamur)çökelmesi ve
kömrleşmesi sonucu oluşur.
Kömürlerin Genel
Sınıflaması
TURBA
LİNYİT
I. Yumuşak Linyit
1. Toprağımsı linyit
2. Şisti linyit
II. Sert Linyit
1. Mat linyit
2. Parlak linyit
TAŞKÖMÜRÜ
ANTRASİT
Kömürlerin Genel Sınıflaması

Turba Linyit Taşkömürü Antrasit


Kısmen 1-Yumuşak Linyit Siyah kömür; daha Kömürün son
kömürleşmiş bitki; a-Toprağımsı linyit az su içeriği, ancak aşaması; Neredeyse
yüksek su içeriği ve yine de çok uçucu saf karbondan oluşur
b-Şisti Linyit
uçucu maddeye olabilir
sahiptir. 2-Sert Linyit
a-Mat Linyit
b-Parlak linyit
K Ö M Ü L E Ş M E D E R E C S İ

< 25% Karbon 25 – 35% Karbon 45 – 86% Karbon 86 – 98% Karbon


Kömürlerin ASTM Sınıflaması
Alman (DIN) ve
Amerikan(ASTM)
Kömür
Sınıflamalarının
Karşılaştırılması
KÖMÜRLERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

• Gözeneklilik (Porozite)
• Gaz Emme (Adsorpsiyon)
• Özgül Ağırlık
• Mikro Sertlik
• Yansıtma (Refleksiyon)
ÖZENEKLİLİK
eolojik dönemlerde oluşan kömürler; tamamen masi
mayıp, boyutları birkaç mikron ile birkaç mm arasınd
ğişen boşluklar içerirler. Bu boşluklar değişik şekille
bilir.
Kömürün gözenekliliğinin fazla olması atmosferik
ijenle temas yüzeyini artıracağından depolandığınd
itlenmelere yol açar. Bu nedenle gözenekliliğin tayi
onomi ve emniyet açısından önemlidir. Ayrıca gaz em
pasitesi, buharda-sıvılarda şişme özelliği ve yoğunlu
enekliliğin bir fonksiyonudur.
Gaz Emme
Oda sıcaklığında bir kömür; su, alkol,
benzen ve hegzan gibi sıvıların buharlarını
emerler. Emme olayı, kömürün
gözenekliliği, uçucu madde ve karbon
miktarı ile deney sırasındaki basınç ve
buharın cinsiyle yakından ilgiliidir.
Kömürleşme derecesi arttıkça emilen
gaz miktarı artmaktadır.
Özgül Ağırlık

Bir kömürün yoğunluğu kömürleşme


derecesinin (karbon ve uçucu madde),
nemliliğin ve kül miktarının bir
fonksiyonudur. Genellikle karbon miktarı
artarken özgür ağırlıkta 1.2’ den 1.7’ ye
yükselir. Turbaların özgül ağırlığı 1.0
olarak kabul edilir. Linyitlerin özgül
ağırlığı 1-1.3 arasındadır. Kül miktarı
arttıkça özgül ağırlık da artar.
Mikro Sertlik
Mikro sertlik, kömürlerin kömürleşme
derecelerini belirlemek için temel kabul
edilen faktörlerden biridir. Kömürlerin
sertliği, Mohs ölçeğinden daha çok belli
bir yük altında iz bırakacının kömür
üzerinde meydana getirdiği izin alanının
ölçülmesi ile hesaplanmaktadır.
Yansıtma (Refleksiyon)

Kömürlerin ışığı yansıtma özellikleri


doğrudan doğruya kömürleşme derecesine
bağlıdır. Yansıtma indeksi kömürleşme
derecesi ile doğru orantılıdır. Bu özellik
kömürleşme derecesini belirlemek için en
çok kullanılan parametredir. Yansıtma
değeri havzalardaki jeolojik problemlerin
çözümünde, kömür damarlarının
karşılaştırılmasında sık olarak
kullanılmaktadır.
KÖMÜRLERİN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

• Oksidasyon
• Çözücülerde Erime
• Hidrojenasyon
• Koklaşma
Oksidasyon

Kömürler; havanın oksijeni ile oldukça yavaş


gelişen bir oksitlenmeye uğrarlar.
Gözenekliliği fazla olan ve büyük oranlarda
kükürt içeren kömürler kolayca oksitlenirler.
Kömürleşme derecesi arttıkça, kömürlerin
oksitlenmeye karşı dirençleri de artar.
Büyük kömür yığınlarının uzun süre
depolanması gerektiğinde oksitlenmeden
doğabilecek yangın tehlikesine karşı
tedbirlerin alınması gerekir.
Çözücülerde Erime

Kömürler; bazı organik çözücülerde eriyerek


değişik kimyasal özellikler gösteren bileşiklere
ayrılırlar. Bu özelliklerden kömürleri oluşturan
maddelerin incelenmesinde çok faydalıdır.

Çözücü olarak en çok piridin kullanılır. İşemler


sonucunda katı parafinler (C 21H44, C27H56) ve
doymuş hidrokarbonlar (CnH2n-2) elde
edilmektedir.
Hidrojenasyon
• Hidrojenasyon çeşitli işlemler sonucu kömürü sıvı
hale getirmektir. Bu yolla kömürün sıvılaştırılması
petrol sıkıntısı çekilen zamanlarda bir alternatif
olarak düşünülebilir.
• Araştırmacılar, % 86,5 karbon içeren kömürlerin
üzerinde 325 oC sıcaklıkta ve 400 atmosfer basınç
altında katalizörler kullanarak aşağıdaki sonuçları
almışlardır.
• A- 100 gr kömürün hidrojenasyonu ile; 40 gr hegzan,
18 gr etan ve 45 gr kalıntı
• B- Kalıntının tekrar hidrojenasyonu ile; 14 gr hekzan,
5.5 gr eter, 11 gr benzen ve 18 gram kalıntı elde
etmişlerdir.
Koklaşma

• Kömürleşmesi belli bir düzeye erişmiş olan


kömürler ısıtılınca önce yumuşarlar, sonra
şişerek gaz çıkarırlar ve daha sonra tekrar
sertleşirler. Bu işlem sonucunda oluşan
oldukça hafif ve gri renkli kütleye KOK
kömürü; kömürün kok haline geçmesine de
KOKLAŞMA denir.Her kömür koklaşma için
uygun değildir. Kömürün genellikle
taşkömürü seviyesinde kömürleşmiş olması ve
H/O oranının 0.59 veya büyük olması gerekir.
KOKLAŞMA
A- 200 dereceye kadar higroskopik su ve emilmiş
CO2, O2, N2 ve CH4 gibi fazlar elimine olur.
B- 200 derecenin üzerinde kömürün bünye suyu
uçar.
C- 300 derece civarında yumuşama başlar.
D- 350 oC’ de yumuşama son safhaya varır.
E- 425-450 derece arasında kömür tekrar katı
hale dönüşür.
Bu koklaşma işleminde, 1 ton taşkömüründen
Yaklaşık 400 m3 gaz, 350 kg kok, 45 kg katran,
2.5 kg amonyak ve 10 kg benzol elde
edilmektedir.
Kömürleşme Derecesi H:C Methane
H2O
oranı evolved
Turba

Linyit

Yarı-bitumlu kömür

Bitumlu kömür

Antrasit

Grafit
Kömürlerdeki Karbon, Uçucu Madde ve
Su Miktarları
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
ANALİZ İÇİN ÖRNEK ALIMI

•Her analiz de olduğu gibi, kömür analizlerinde


de örnek alımı büyük önem taşımaktadır.
•Yanlış örnekleme, ya da yetersiz saydaki analiz
yanıltıcı sonuçlara neden olabilmekte ve çok
büyük maddi kayıplara neden olabilmektedir.
•Kömürden doğru örnek alımında, yani alındığı
noktayı ya da kesiti temsil edebilecek
örneklemede jeoloji mühendisinin bilgi ve
deneyiminin büyük rolü bulunmaktadır.
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ

ANALİZ İÇİN ÖRNEK ALIMI


1-Mostradan örnek alma
- Nokta örnek alma
- Oluk örnek alma
2- Sondajdan örnek alma
- Karotlu sondajdan örnek alma
- Kırıntılı sondajdan örnek alma
3-Stoktan örnek alma
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
• Kömürü oluşturan organik ve mineral bileşenlerinin
her birinin kömür içindeki miktarı bir sahadan
diğerine, bir saha içerisinde alttan üste veya yanal
olarak değişiklikler gösterebilmektedir.
• Organik ve mineral bileşenler de kendi içlerinde
çeşitlilik sunmaktadır.
• Kömürü oluşturan organik madde ağaç, saz alg
veya çeşitli bitkilerden kaynaklanabilmektedir. Bu
bitkilerde gövde, yaprak, spor-polen, reçine gibi
farklı biyolojik yapıya sahip kesimlerden
oluşmaktadır.
• Dolayısı ile değişik bitkilerin değişik kesimlerinin
kömürleşmesi sonucu oluşan kömürler arasında
kimyasal farklılıkların olması doğaldır.
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
• Kömürü oluşturan organik ve mineral
bileşenlerinin her birinin kömür içindeki miktarı
bir sahadan diğerine, bir saha içerisinde alttan
üste veya yanal olarak değişiklikler
gösterebilmektedir.
• Organik ve mineral bileşenler de kendi içlerinde
çeşitlilik sunmaktadır.
• Kömürü oluşturan organik madde ağaç, saz alg
veya çeşitli bitkilerden kaynaklanabilmektedir. Bu
bitkilerde gövde, yaprak, spor-polen, reçine gibi
farklı biyolojik yapıya sahip kesimlerden
oluşmaktadır.
• Dolayısı ile değişik bitkilerin değişik kesimlerinin
kömürleşmesi sonucu oluşan kömürler arasında
kimyasal farklılıkların olması doğaldır.
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
• Mineral bileşenleri için de benzer bir durum söz
konusudur. Bunlar da turbanın çökeldiği havzanın
tipine, bu havzaya kırıntı sağlayan kaynak alanın
petrografik özelliğine, havzadaki suyun tatlı veya
tuzlu olmasına, çökelme sırasında volkanik etkinliğin
olup olmadığına bağlı olarak değişiklik gösterir.
• Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, bütün
kömürler siyah renkli olsalar da organik ve mineral
bileşenler yönüyle bir kömür diğerinden farklıdır.
• Herhangi bir kömürün kalitesinin, hangi amaçla
nerede kullanılabileceğinin ve yakılmasıyla çevreye
(toprağa, yeraltı suyu ve havaya) olabilecek etkilerinin
önceden bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak
bunun belirlenebilmesi viçin laboratuvarda çok sayıda
ve hassas analizlerin yapılması gerekir.
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
• Kömür analizleri iki grupta toplanmaktadır.
1- Kısa Analiz
Su, uçucu madde, kül, sabit karbon
Bu bileşenlerin yüzdelerinin toplamı 100’e eşittir.
2- Element analiz
Bu analizler organik maddeyi oluşturan C, H, O, N, S
elementlerinin yüzdelerinin hesaplanmasına yöneliktir.
Bu analizlerde kömür adı geçen elementlerin kömür,
(organik madde + mineral madde) içindeki yada yalnızca
organik madde içindeki yüzdeleri belirlenmektedir.
Yukarıdaki iki grup analiz dışında, kömürün kalorifik
gücü, yoğunluğu, S ve CO2 miktarı, Cl ve P yüzdeleri,
külün kimyasal bileşimi ve iz elementlerin belirlenmesine
yönelik analizlerde yapılmaktadır.
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
• Kömür analizlerinin ne tür örnekler üzerinde yapıldığı
belirtilmelidir.
- Laboratuvara geldiği hali ile analizi yapılan örnek
(yüzey suyu ve gözenek suyu olan örnek)
- Havada kurutulmuş örnek
(yüzey suyu yok olmuş ancak gözenek suyu olan kömür)
- Kuru örnek
(yüzey suyu ve gözenek suyu olmayan kömür)
- Kuru ve külsüz örnek
(yüzey suyu ve gözenek suyu olmayan külsüz kömür)
-Kuru ve mineral maddesiz örnek
- Nemli ve külsüz örnek
(yüzey suyu ve külü olmayan fakat gözenek suyu olan kömür))
Kömür Analizleri
C 65-95%
H 2-7%
Elemet Analizi

• Homojen olmayan organik


yakıtlar olup esas olarak bitkilerin
O <25%
ayrışmasıyla oluşmuşlardır.
S <10%
• Farklı kömür sınıflamaları vardır.
N 1-2% Turba
Char 20-70% Linyit
Bitümlü kömür
Kısa Analiz

Ash 5-15% (Taşkömürü)


H2O 2-20% Antrasit Zaman, sıcaklık
basınç
Grafit (Kömürleşme)
VM 20-45%
KÖMÜRLERİN KİMYASAL OLARAK
İNCELENMESİ
• Nem miktarının tayini
• Uçucu madde tayini
• Sabit karbon tayini
• Kül miktarının tayini
• Kükürt miktarının tayini
• Karbon ve hidrojen miktarının tayini
• Oksijen miktarının tayini
• Azot miktarının tayini
• Kalori değerinin tayini
Nem Miktarının Tayini
Analizlerde yüzde olarak ifade edilen nem miktar, higroskopik su oranı
olup, kömürün molekül suyunu içermemektedir. Nem miktarı kalori değeri
ile ters orantılı olarak değişir.
Kaba Nem Higroskopik nem
Kömürün havada sabit bir ağırlığa Havada kurutulmuş kömürün belirli bir
ulaşıncaya kadar kurutulmasıyla, sıcaklığa kadar ısıtıldığında distilasyonla
buharlaşarak uçan su miktarıdır. kaybettiği su miktarıdır. Havada ısıtılarak
kaba nemi alınmış örnek, etüvde 106 + 2
0
C ısıtılmasıyla tayin edilir.
(a – b) x 100 b x 100
Kn= Hn=
a a
Kn: Kaba nem
Hn: Higroskopik nem
a: Orijinal kömürün ağırlığı
a: Havada kurutulan kömürün ağırlığı
b: Havada kurutulmuş kömürün
ağırlığı b: Geriye kalan su miktarı
Uçucu Madde Miktarı
• Bir kömürden ısıtma yolu ile elde edilen gazların tümü uçucu
maddeleri oluşturur.
• Radmacher yöntemiyle; 1 gramlık kömür 875 0C de 6 dakika süreyle
distilasyona tabi tutulur.

• a: Deneye sokulan kömürün ağırlığı


• b: deneyden çıkan kömürün ağırlığı
• g: Kömürden çıkan gaz miktarı

(a - b) x 100
g (%) =
a
Bu gaz (g) havada kuru kömürdeki su (Kn) ile uçucu madde
toplamına (KUM) eşittir.
g= Kn + KUM KUM= g – Kn olur.
Kok ve Karbon Miktarı
Kok (k) mikarı, havada kuru kömürdeki kül (K kül) ile havada
kuru kömürdeki sabit karbon miktarına eşittir.
k = K kül + sabit C
Buradan,
sabit C = k – K kül
Kuru kömürdeki sabit karbon (kkC), kül (kk kül) ve uçucu
madde (kkUM) numunenin tümünü oluşturduğundan kuru
kömürde sabit karbon miktarı
kkC = 100 – (kk kül + kkUM)
olmaktadır.
Kül Miktarı

Kül miktarı tayininde, kömür


numunesi elektrik veya gazla
b x 100
ısıtılan bir fırında, oksitleyici
atmosferde yakılarak gazı Kül miktarı (%) = a
uçurulur. Elde edilen külün
(b), deneye sokulan örneğin
ağırlığına oranı (a), kül
miktarını verir.
Kükürt Miktarı
• Kömürlerde endüstriyel yönden büyük öneme sahip olan
kükürt oranı iki şekilde tayin edilmektedir.

• 1. Yanar Kükürt: Organik S bileşikleri halindedir. Yanarak enerji verir.


Kalorimetre bombasında H2SO4 haline geçer.
• 2. Yamayan Kükürt: Sülfatların ve piritin bileşiminde olan
yanmayarak külde kalan kükürttür.

• Toplam kükürt yanar kükürt + yanmayan kükürt miktarına


eşittir. Kömürlerde kükürt oranının yüksek olması
istenmeyen bir özelliktir.
Karbon ve Hidrojen Miktarı

KARBON HİDROJEN
Kömür, bir elektrik fırınında, Hidrojen miktarı bulunan sudan
dakikada 250 -300 ml debili bir havada kuru maddedeki su
oksijen akımında 10 dakika miktarı çıkarıldıktan sonra
yakılır. Yakma maddesi olarak aşağıdaki formülle bulunur.
magnezyum perklorat ve sodik
asbest kullanılır.
Absorbsiyona uğrayan CO2 in 11.11 x H2O
miktarından hareket edilerek H (%) =
Deneye giren madde
aşağıdaki formülle bulunur.

27.27 x CO2
C (%) =
Deneye giren madde
Oksijen Miktarı

OKSİJEN
Kömürlerde oksijen tayini yöntemleri şuesaslara dayanmaktadır.
1. Oksidasyon yoluyla
- Katı oksitleyiciler
- Sıvı oksitleyiciler
- Bilinen bir hacimdeki oksijende
yakma
2. Redüksiyon yoluyla
- Hidrojenin redükleyici olarak
kullanılması
- Karbonun redükleyici olarak kullanılması
Kalori Değeri

• Kömürde kalori değeri iki şekilde ifade edilmektedir.

• 1.Yanma ısısı: Kömürün kalorimetrede yakılması ile elde


edilen ısı miktarıdır.
• 2.Kalorifik güç: İdeal şartlarda, CO2, SO2 ve H2O’ nun
gaz veya buhar halinde kaybı önlenerek 1 kg yakıtın
verdiği ısı değeridir. Kalorifik güç, gaz kayıplarının tam
olarak önlenememesi nedeni ile teorik bir değerdir.

• Isı değeri; kalorimetrede 25-30 atmosfer basınç altında,


kömürün, oksijenli bir ortamda elektrikle yakılması ve
meydana gelen ısının belli bir miktarda olan suyun
derecesini yükseltmesiyle ölçülür.
Kalori Değeri

• Bir kömürün yukarı kalorisi, belirtilen deneyle elde edilen


gaz ve su buharı kaybı olmaksızın verdiği kalorifik
değerdir.

• Pratikte geçerli olan kalori, kömürün normal şartlarda


(atmosferik basınç altında) bünyesindeki gazları
serbestçe kaybederek yanmasıyla ortaya çıkan ısı
miktarıdır.
Calorimeters
Calorimeters (contd.)
Formation of Coal
KÖMÜRLEŞME DERECESİ
Gözeneklilik
Gaz Emme
Yoğunluk
Sertlik
Yansıtma
Oksidasyon
Kalori Değeri
Uçucu Miktarı
% Karban
Nem Miktarı
TURBA OLUŞUMU
• Kömür damarları
genellikle bataklıklarda TURBA
biriken turbalardan
oluşur. Bir turba
bataklığının
oluşumunda aşağıdaki
faktörler çok önemlidir.
• Flora
• İkim
• Paleocoğrafya ve

Tektonik Konum
Flora
• Kömür damarlarının oluşabilmesi için öncelikle
yoğun bitki örtüsü gerekir.
• Jeolojik zaman boyunca değişik bitki türleri
kömür oluşumuna neden olmuşlardır.
• Bilinen en yaşlı kömür, Michigan yöresindeki
antrasitlerdir ve alg ve mantarlardan oluşmuştur.
• Üst Karbanifer taşkömürü oluşumunda önemli bir
periyottur ve gelişmiş karasal bitkiler vardır.
• Mesozoyik ve Tersiyerde bitki örtüsü Karbonifer
ile karşılaştırıldığında daha çeşitli ve daha
belirgindir.
İklim

• Nemli ve sıcak iklimlerde flora çok bol ve orman


bataklıkları saz ve yosun bataklıklarına göre daha
fazladır. Bir tropikal bataklık 7-9 yılda kendisini
yenileyebilir ve ağaçlar 30 metreye ulaşabilir.
Aynı zamanda ılıman iklimde ağaçlar 5-6 metreye
ulaşabilir.
• Önemli turba oluşumları nemli ve sıcak iklimlerde
gelişmişlerdir.
Paleocoğrafya ve Tektonik Konum

• Kalın turba yatakları ve bunlardan KÖMÜR


oluşabilmesi için öncelikle:
a) Oluşan turbanın korunabilmesi için su tablasının
yavaş ve devamlı yükselmesi (sübsidans)
b) Turba bataklıklarının deniz ve nehirlerin taşıyıcı
etkisinden korunması gerekir.
Kömür damarlarının bazı özelliklerinin
gelişmesinde rol oynayan faktörler
• Oluşum türü
• Turba oluşturan bitki toplulukları
• Çevre Koşulları
• Beslenme girdisi
• pH değeri, bakteri aktivitesi ve kükürt
• Turba sıcaklığı
• Redoks potansiyeli
Oluşum Türü (Otokton – Allokton)
• Otokton kömürler, bitkilerin oldukları yerde;
allokton kömürler orijinal yerlerinden başka
yerlere taşınmış bitki kalıntılarının oluşturduğu
turbalarda meydana gelir.
• İşletilebilir kömür damarlarının büyük çoğu
otoktondur. Bitki kök izleri görülebilir ve kömür
damarına diktir.
• Allokton kömürler genellikle mineral maddelerce
zengindirler.
Turba oluşturan bitki toplulukları
Bitki topluluğuna göre 4 tip bataklık ayrılabilir.

a) Su bitkileri içeren açık su alanları
Göl

b) Açık saz bataklıkları


c) Orman bataklıkları
Kara

d) Yosun bataklıkları
Hümid iklimlerde turbalaşma göllerde olmaktadır. Saz
bataklıkları, orman bataklıklarına göre daha fazla su ve
protein, daha az linyin içerir. Gölün tabanında oluşan gitya
(organik çamur), su içinde yüzen bitkilerin ve hayvanların
kalıntılarından oluşur. Gityalardan oluşan kömürlerde
genellikle vitrinit azdır.
Çevre Koşulları
• Turba oluşumu bir dış etki olmadan meydana
gelmişse kömür fasiyesi telmatik veya karasaldır.
• Limnik veya sualtı kömür fasiyesinde çökeller bataklık
göllerinde veya gölcüklerde toplanır.
• Acı-deniz ortamında oluşan kömürler genellikle kül,
kükürt (sülfat iyonları ve aneorobik bakteri), azotça
zengindir ve denizel fosil içerirler. Kömürdeki
vitrinitler yüksek pH ve bakteri aktivitesi nedeni ile
ayrışmışlardır.
• Kalsiyumca zengin bataklıklarda oluşan kömürlerde
pH değeri ve bakteri aktivitesi yüksektir. Bu yüzden
bitkiler erken bozuşur, hüminitleşme ve jelleşme
başlar.Bunlar hemen hemen daima limnik özellik
gösterirler.
Beslenme girdisi
• Bir turba bataklığı beslenmesine göre ötrofik ve
oligotrofik bataklıklara ayrılırlar.
• Bir turba bataklığı nemliliğini yer altı suyundan
karşılıyorsa ötrofik,
• Nemliliğini atmosferik yağışlardan karşılıyorsa
oligotrofiktir.
• Turba bataklığı nemliliğini hem yer altı suyu hem
de atmosferik yağışlardan karşılıyorsa bu geçiş
tipine mezotrofik denilmektedir.
ph değeri, Bakteri aktivitesi ve kükürt
• Bir turbanın asidikliğ, bakteriyel yaşamı ve bitki
kalıntılarının yapısal ve kimyasal bozunmalarını
etkiler. Bir turbanın asitlik derecesi; su getirimine
temel kayacın türüne, bitki topluluğuna, O’ ce
beslenmesine ve hümik asit konsantrasyonuna
bağlıdır.
• Çoğu bakteriler, notr-bazik ortamlarda (pH 7-7.5)
yaşarlar. Daha fazla asidik ortamlarda
yaşamazlar. Ancak bazı mantarlar pH değerinin
4’ün altında olduğu ortamlarda da yaşayabilirler.
ph değeri, Bakteri aktivitesi ve kükürt (devam)

• Bir turba kesitinde çoğu bakteriler derinlikle


azalırlar. Turbanın üst kısımlarında mantarlar ve
aerobik bakteriler atmosferden oksijeni alarak
bitkileri bozundururlar.
• Derinde yaşayan aneorabik bakteriler ise organik
maddelerin oksijenini kullanarak hidrojence
zengin bir ortam oluştururlar.
• Turba bataklıklarında ve çamurlarda kükürt
bakterileri, sülfat iyonlarını kükürte indirgeyerek
pirit ve markasitin oluşmasını sağlarlar. S sülfat
iyonlarının indirgenmesinden, Fe ise sudaki iyonlar
veya ferrosilikatlardan kaynaklanmak-tadır.
Turba sıcaklığı

• Turba yüzeyinin sıcaklığı birincil bozunmada çok


önemlidir. Hümid iklimlerde bakteri yaşamı,ılıman
zonlardan daha fazladır. Bu nedenle kimyasal
süreçler hümid iklimlerde daha hızlıdır. Selülozun
turba bakterilerince bozunabilmesi için en uygun
sıcaklık 35-40 oC arasıdır.
Redoks potansiyeli (Aeorobik-Anerobik)

• Redoks potansiyeli, hem turba oluşumunda hem de


bakteri aktivitesinde birincil öneme sahiptir.
• Bir turba bataklığında; turba yüzeyinde sınırsız
oksijen varken, derinlere doğru azalır.
• Oksijence beslenmenin fazla olduğu yüzeye yakın
bölgelerde aerobik bakteriler, mantarlar ve
mikrofaunalar yaşarlar. Bu bakteriler, atmosferdeki
ve taze sudaki oksijeni alarak organik maddeleri
parçalarlar.
• Derindeki aneorobik bakteriler,organik maddelerin
oksijenini alarak hidrojence zengin ürünlerin
oluşmasını sağlarlar.
Coal swamps can be inland or on
continental edges flooded with
seawater. Both require stagnant
conditions (reducing)
Turba Bataklığı
Orman Turbası
TURBA
Phase 1: Aerobic decay reduces the volume by as
much as 50%. Because water is stagnant and the
peat is almost impermeable, the bacteria soon use
up all the available oxygen and die, ending the first
stage of decay.
Delta Ortamları
Delta Ortamları
Turba Oluşumu
Bitkilerin kimyasal Selüloz: Bitkilerin en önemli
bileşimi maddesidir. Genel formülü (C6H10O5)n
-Proteinler şeklindedir. Lifler hücre duvarını
oluşturur. Bir odunun % 50-60’nı
-Şeker, nişasta vb selüloz oluşturur. Oldukça dayanıklı
-Yağlar olup kömür oluşumuna büyük katkısı
vardır.
-Selüloz
Linyin: Odun hücre çeperlerindeki
-Linyin liflere sertlik ve sağlamlık kazandırır.
Lifler şeklinde hücre duvarını
-Koruyucu Madde
oluşturur. Kahverengi ve amorf
(Balmumu, kütin, özelliğe sahiptir. Odunsu bitkilerin %
süberin, tarpen, reçine)
25-30’ nu oluşturur. Çürümeye karşı
dayanıklılığı çok fazladır.
Turba oluşumu
• Turba oluşumu için öncelikle yeraltı su seviyesinin
belirli bir düzeyde olması gerekir; yoksa
atmosferdeki oksijenin etkisi ile bitkisel atıklar
kısa zamanda oksitlenerek yok olurlar. Turba
oluşumu turba yüzeyinden yaklaşık 0.5 m
derinlikteki turba oluşturan tabaka ile başlar.
• Yavaş gömülme, daha genç turba tabakalarının
oluşması veya turba yüzeyinin inorganik
sedimanlarla örtülmesi redüklenme koşulları
yaratır.
• Turba oluşumu sırasında en önemli kimyasal işlev
hümik asitlerin oluşumudur. Hümik asitlerin
ortalama bileşimi:
%56 C, %5.5 H, %36.0 O, ve %0.2 N
Örnek bir turba kesiti
Turbaların Bölümleri
Üst Turbalık
Devamlı olarak su yüzeyinde olup otsu bitkilerle kaplı, zayıf bir
Bitki örtüsüne sahip zondan oluşur

Orta Turbalık
Suların ancak geçici olarak kaplayabildiği kozalaklı ağaçlarla
örtülü flora bakımından zengin bölgedir. Üst turbalıktan otsu
bitkiler ve çalılıklar içeren eğimi fazla bir bölümle ayrılır.

Alt Turbalık
Devamlı olarak su altında kalan, bitki örtüsünce fakir, kızıl
ağaçlar ve otsu bitkilerle kaplı kısımlardır. Sazlıkların
kapladığı
bir bölümle göle ulaşmaktadır.
KÖMÜRLEŞME

Turbanın, kahverengi kömür (linyit,


bitümlü kömür), taşkömürü ve
antrasit basamaklarından geçerek
mete-antrasite dönüşmesine
“kömürleşme” denir.
Odun
• Odunun en önemli kimyasal bileşenleri selüloz ve
linyindir. Odun, % 25-50 arasında su içerebilir.
Havada kurumuş odun % 10-19 arası su içerir.
Odunun kül içeriği genellikle % 0.6’ dan azdır.
Uçucu madde miktarı 60-75 arasındadır. Havada
kurumuş kömürün kalori değeri 4000-4500
kcal/kg dır. Kuru külsüz baza göre odun, %49-51
karbon, % 5.9-6.2 hidrojen ve % 43-45 oksijen
içerir.
Turba

• Turba; kahverengi ve amorf olup organik


maddelerden (hümik maddeler) ve bitkisel
kalıntılardan oluşur. Dünya turba rezervi
1200x108 ton civarında olup rezervin büyük bir
bölümü Rusya’ dadır.
• Turbanın nem içeriği % 90 civarındadır. Havada
kurumuş turbanın nem içeriği % 12, kül içeriği
%3 civarındadır. Havada kurumuş turbanın kalori
değeri 3000-4000 kcal/kg civarındadır. Kuru
külsüz baza göre, H % 6, N % 2, S % 1, O, % 31
civarındadır. Karbon içeriği ise % 60’ dan
küçüktür.
Turba-kahverengi kömür ayrımında
kullanılan parametreler

Parametreler Turba Kahverengi Kömür


% Nem > % 75 < % 75
% Karbon çoğunlukla < % 60 çoğunlukla % > 60
Serbest selüloz var yok
Kesilebilme özelliği var Yok
Kahverengi Kömür

• Yumuşak kahverengi kömür


• Mat Kahverengi kömür
• Parlak kahverengi kömür
Yumuşak kahverengi kömür

• Ocaktan çıkarılmış kömür % 35-75 nem, % 60-70


karbon içerir. Kalori değeri 4000 kcal/kg’ den
düşüktür. Bu kömürlerin vitrinit yansıtmaları çok
düşüktür. Optik yansıtmaları genellikle < 0.35
Rm(oil) dir.
• Bu kömür; açık kahve-koyu kahve renkte, mat ve
toprağımsıdır. Turbaya benzer ancak ondan daha
katı ve yoğundur. Mikroskopta odun ve yaprak
kalıntıları, iyi korunmuş bitki dokuları görülebilir.
Mat kahverengi kömür

• Yumuşak kahverengi kömür turbaya, mat


kahverengi kömür daha çok taşkömürüne benzer.
Yumuşak kahverengi kömüre göre daha katı,
daha koyu ve oldukça iyi tabakalıdır. Mikroskopta
nadiren bitki kalıntıları görülebilir.
• Ocaktan çıkarılmış mat kahverengi kömür; %25-
30 nem, % 71 karbon ve % 49-53 uçucu madde
içerir. Kalori değeri 4000-5000 kcal/kg arsındadır.
Vitrinit yansıtmaları % 0.35-0.45 arasında
değişir.
Parlak kahverengi kömür
• Parlak kahverengi kömürlerin taşkömürlerinden
ayrılması oldukça güçtür. Bu kömürler siyah
renkli ve parlaktır.
• Ocaktan çıkarılmış kömür; % 8-25 nem, % 71-77
karbon, % 42-49 uçucu madde içerirler. Kalori
değeri 5500-7000 kcal/kg arasında değişir.
• Parlak kahverengi kömürler. Mikroskopik
özellikleri yönünden düşük kümürleşme
derecesine sahip taşkömürlerine benzerler.
Vitrinit yansıtmaları % 0.45-0.60 arsındadır.
Kahverengi Kömür – Taşkömürü
Ayrımında Kullanılan Parametreler

Parametreler Kahverengi Kömür Taşkömürü


Çizgi rengi Kahve nadiren siyah Siyah, nadiren kahve

Alkalilerdeki (KOH) Kahverengi çözelti Renksiz

davranışı
Sulu HNO3ile Kırmızı çözelti Renksiz
kaynatıldığında
Taşkömürü
• Genellikle az veya çok bantlı yapıya
sahiptir. Bu kömürlerin parlaklıkları farklı
bantlara göre değişir. Bu bantlar (füsen)
ele alındığında eli boyar. Taşkömürleri
ocaktan çıkarıldıklarında % 8-10 dan az
nem içerirler. Kalori değeri 7000’ den
fazladır. Karbon içeriği genellikle % 77’
den fazla, uçucu maddeleri ise genellikle
% 42’ den azdır.
Antrasit
• Bu kömürler mat veya demir siyahı
renginden metalik cilaya kadar değişen
özellikleri ile karakteristiktir. Çoğunlukla
antrasitin kalori değeri taşkömüründen
azdır. En sert kömür türü olup sertliği 2.5-
3 arasındadır. Bazı bölgelerden elde edilen
antrasit türleri parlatılarak süs eşyası
yapımında kullanılırlar. Bu kömürlerin nem
miktarları yok denecek kadar azdır.
KÖMÜRLEŞME
Kömürleşmede Basınç, Sıcaklık ve
Zamanın Etkisi
Kömürleşmede basıncın etkisi

• Litosfer içinde, yüzeyden itibaren belli bir


kalınlığa sahip kaya topluluğunun, daha
altta yer alan diğer kayalar üzerine,
ağırlığından dolayı uyguladığı basınca
‘litostatik basınç’ denir.
• Örneğin 2000 m derinde bulunan bir kömür
damarı üzerinde 600 kg/cm2 litostatik
basınç var demektir.
• Yer kabuğundaki sıkışmadan kaynaklanan
ve kıvrımlanmalara neden olan basınç
‘tektonik basınç’ olarak adlandırılır.
Kömürleşmede basıncın etkisi

• Basınç kömürleşme derecesinin artmasına neden


olmaktadır. Aşağıdaki gözlemler bu durumu
doğrulamaktadır
• Gömülme derinliği yani yük basınının/litostatik
basıncın arması ile kömürleşme artar (Hilt kuralı)
• Kıvrımlanmış bölgedeki kömürlerin kömürleşme
dereceleri kıvrımlanmamış bölgelerdeki
kömürlerden daha yüksektir.
• Basıncın kömürün fiziksel yapısı üzerinde önemli
etkisi vardır. Basınç kömürün gözenekliliğini ve
nem içeriğini azaltır. Litostatik basıncın en önemli
etkisi turba aşamasında görülür.
Kömürleşmede sıcaklığın etkisi

• Sıcaklık kömürleşme sırasında kimyasal


reaksiyonları artırmaktadır. Deneysel çalışmaların
yanı sıra magmatik intüzyonların dokanaklarında-
ki kömürler bunu açıkça ortaya koymaktadır.
• Küçük magmatik daykların etkileri büyük
intrüzyonlara göre daha azdır. Bu nedenle aynı
havzada inteüzyonların yakınlarında bulunan
kömürlerin kömürleşme dereceleri daha fazladır.
Kömürleşmede zamanın etkisi

• Çoğu araştırmacıya göre zaman, kömürleşmede


önemli rol oynamamaktadır. Örneğin Moskova
havzasında Karbonifer yaşlı kömürler hala
kahverengi kömür aşamasındadır. Çünkü bu
kömürler, 20-25 0C’ dan fazla bir sıcaklığın
etkisinde kalmamıştır.
• Kömürleşmede zaman, sıcaklık ve basınç gibi
bütün faktörleri bir arada düşünmek
gerekmektedir.
Kömürleşme sırasında oluşan gaz
ürünleri
• Linyitin kömürleşmesi sırasında su ve CO2
kömürden ayrılmaktadır. Taşkömürü safhasında
çoğunlukla CO2, az oranda da CO ve N ortamdan
ayrılırken kömürleşmenin sonunda önemli oranda
metan gazı ortaya çıkar. Kömürleşme sırasında
açığa çıkan gazın miktarı önemlidir.
Taşkömüründen (yaklaşık % 40 um) bir ton
antrasit (% 5 um) oluşana kadar 100m3 CO2 ve
yaklaşık 200 m3 metan meydana gelmektedir.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
Yer altında bir kömür seviyesi içinde çeşitli gazlar
bulunabilmektedir. Bu gazlar kökenlerine göre:
- Biyojenik veya biyokimyasal gazlar
- Termojenik gazlar
Biyojenik gazlar, diyajenez aşamasında organik
maddeden aeorobik, çoğunluklada aneoronik bakteriler
tarafından üretilir. Esas olarak metan(CH4) ve daha az
miktarda karbondioksitten (CO2) oluşur. Bu maddenin
oluşumu organik bir maddenin sedimanter bir havzada
depolanmasıyla birlikte bakteri etkinliğine bağlı olarak
yüzeyde başlar; yer altında bakterilerin yaşadığı birkaç
yüz metre derinliğe kadar devam eder. Bakteri etkinliği
50 oC’den itibaren azalmaya başlar ve kısa bir süre
sonra yok olur. Daha sonra yerini termojenik gazlara
bırakır.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
Termojenik gazlar; katajenez ve metajenez evrelerinde
yani yerin derinliklerinde ve yer sıcaklığının etkisiyle,
organik maddeden (kömür) türeyen CH4, CO2, H2O,
C2H6, C3H8, H2S, SO2, N2 ve eser miktarda olmak üzere
H2, He, Ar gibi gazlardır.
Bu gazların bir kısmı kömürün mikrogözenek ve
çatlakları içinde korunur. Fazlası ise kömür dışına
atılarak kömür seviyesinin üstünde yar alan gözenekli
kayalar içine geçer veya kırıklar aracılığı ile atmosfere
çıkabilir.
Termojenik gazlar arasında metan ve CO2 en çok
rastlana gazdır.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
GRİZU VE GRİZU PATLAMASI
Grizunun sözlük anlamı, kömür ocaklarında karşılaşılan
ve kömür tarafından üretilmiş olup işletme sırasında
kömürden çıkarak galerinin içine yayılan metan gazıdır.
Grizu en çok taşkömürü ve antrasitlerde bulunur.
Metan, renksiz kokusuz, havadan hafif ve son derece
yanıcı bir gazdır. Hava içindeki oranı % 5-15 olması
halinde yanıcı olduğu kadar patlayıcıdır. Bu patlamaya
grizu patlaması veya metan patlaması denir.
Galeride metan oranını %1-2 den az olmasına dikkat
edilmelidir. Yeraltı kömür işletmelerinde üretim
yapıldıkça kömür içinde bulunan metan ve∕veya CO2
kömürden çıkarak galeri içine yayılmakta buradan da
havalandırma sistemi ile galeri dışına atılmaktadır.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
GRİZU VE GRİZU PATLAMASI
Metanın dışarı çıkışı, basınca bağlı olarak ya sızma
şeklinde ya da yüksek basınç söz konusu ise üfleme
şeklinde olmaktadır. Eğer kömür içerisinde metanın
basıncı anormal derecede yüksekse bu gazın kömür
dışına çıkışı patlama şeklinde olmaktadır ki buna kömür
patlaması denir.
Patlama sırasında metanla birlikte kömür, yan kayaç
ve bol miktarda kömür tozu galeri içerisine şiddetli bir
şekilde fırlatılmaktadır.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
GRİZU VE GRİZU PATLAMASI
Metan havadan hafif olduğu için galeri içinde tavana
yakın yerlerde birikir. Bu nedenle galerilerdeki
havalandırmanın tavandan başlayacak şekilde yapılması
gerekmektedir. Havalandırmanın iyi yapılmaması
durumunda bir kıvılcım veya alev metanın tutuşmasına
ve patlamasına neden olabilir.
Kömür içerisinde sık rastlanılan pirit üretim sırasında
kıvılcım oluşmasına ve patlamalara neden olabilir.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
1815 den önce metan birikimlerini anlamak için
kuşlardan yararlanılırdı. Bu yöntemde galeriye salınan
kuşların hastalanması veya ölmesi metanın varlığına
işaret etmektedir. 1815 yılında Davy lambası olarak
adlandırılan bir lamba kullanılmaya başlanmıştır.
Güvenlik veya Devy lambası olarak adlandırılan bu
lambada yakıt olarak yağ kullanılmaktadır. Lambada
alevin renginin ve büyüklüğünün değişmesi grizuya
işaret etmektedir.
Günümüzde ise metanın varlığını belirlemek için
lambaların yerine grizumetre veya metanometre adı
verilen modern detektörler kullanılmaktadır. Bu
cihazlarda havadaki metanın oranı dijital olarak
ölçülebilmektedir.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
İşletme esnasında kömürden çıkan metanın galeri
içerisine yayılmasının en etkili yöntemi drenajdır. Bu
yöntemle, kömür üretime alınmadan önce, yüzeyden
kömür seviyesine kadar sondajlar aracılığı ile ya da
galeri içinde kömüre doğru yapılan sondajlarla, kömür
içinde birikmiş olan metanın atmosfere çıkması
sağlanmaktadır.
Metanın drenajı için yapılması gereken sondaj miktarı
kömür sahasının jeolojik yapısına göre belirlenir. Metan
drajenizi ile grizu patlaması en aza indirilebilir.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
Kömür patlaması; yer altı işletmelerinde ve üretim
sırasında, kömür içerisindeki basınçlı metan gazının
aniden serbest kalmasıyla, gazla birlikte kömür ve diğer
kaya parçalarının ve kömür tozlarının galeri içerisine
şiddetli bir şekilde fırlatılması olayıdır. Bu sırada galeri
içerisinde oluşacak bir kıvılcım kömürün yanmasına
neden olur.
Bu güne kadar meydana gelen en büyük kömür
patlaması, 1969 yılında Ukrayna-Donetsk havzasındaki
Gagarin ocağında yaşanmıştır. Bu patlama ile galeri
içine 600 000 m3 metan boşalmış, 14 500 ton kömür
fırlatılmıştır. Kömür patlamalarının hemen hemen
tamamı önemli ölçüde faylanmış ve kıvrımlanmış,
yüksek kömürleşme derecesine ulaşmış kömürlerin
bulunduğu ocaklarda görülmüştür.
KÖMÜR GAZLARI VE GRİZU
DÜNYADA VE TÜRKİYEDE ÖNEMLİ GRİZU PATLAMALARI
Dünyada bu güne kadar 30 00’den fazla grizu∕kömür
patlaması meydana gelmiş binlerce madenci hayatını
kaybetmiştir.
Son yıllarda gelişmiş ülkelerde alınan önlemlerle bu
patlamalarda ölen insan sayısı önemli oranda azalmıştır.
Ancak zengin kömür rezervlerine sahip gelişmekte olan
ülkelerde patlamalar can almaya devam etmektedir.
Kömürleşme ve kayaçların diyajenezi

• Bitkisel maddelerin kömürleşmesi,kayaçların


diyajenezine benzerlik gösterir. Yumuşak
kahverengi kömürler, az konsolide olmuş kiltaşı
ve kumtaşıyla; sert kahverengi kömürler, daha
çok sertleşmiş kayaçlarla birlikte bulunurlar.
• Alt bitümlü kömür safhasında montmorillonit,
karışık tabakalı kil minerallerine dönüşür.
• Kömürler sıcaklık artışına karşı minerallerden
daha çok duyarlıdırlar. Bu nedenle kömürler
minerallerden daha önce reaksiyon gösterirler.
Kömür Oluşum Prosesleri

Turba Linyit Taş Antrasit


Kömürü
KÖMÜRLERİN
YATAKLANMASI
Kömür damarları
Kömür genellikle düzgün tabakalar
şeklinde yataklanır. Damarların kalınlığı
cm’ den 100 m’ ye kadar değişir.Geniş
alanlar kaplayan, sabit kalınlığa sahip
damarlara sık sık rastlanmakla birlikte,
kısa mesafede şekil ve kalınlığı çok
değişen merceklere de rastlanır. Kömür
damarları yatay ve düşey yönde steril
birimlere geçebilirler.
Kömür Damarları

• Deltalarda
• Lagünlerde
• Göllerde oluşabilirler
• Kömür Damarlarına komşu kayaçlar
• Kömür damarının hemen altında görülen steril
tabakaya taban üstünde görülene ise tavan denir.
• Taban tabakaları, fosilleşmiş bitki artıkları ve
bazen de tatlı su hayvan kabukları içerir. Tavan
tabakaları, koyu renkli ince tabakalı kiltaşı ve
kumtaşlarından oluşur. Bu kayaç türleri oluşum
sırasındaki havza koşularına göre değişir.
• Kömür damarları genellikle gri-beyaz renkli
formasyonlar arsında görülür. Gri renk humus
oluşumundan, hümik asitli ortamın sedimanlara
kırmızı rengini veren demir bileşiklerini çözerek
ortamdan uzaklaştırmasndan kaynaklanır.
• Kömür Damarlarına komşu kayaçlar
• Hümik asidin,alkali ve demir minerallerini
eriterek taşınmasına neden olması, ateşe
dayanıklı killerin oluşmasına neden olur. Bu
nedenle kömür damarlarının tabanında ateşe
dayanıklı killerin bulunması olağandır.
• Aynı şekilde kuvars kumlarındaki demirin
taşınması sonucu yüksek değere sahip cam
kumları meydana gelebilir.
• Kömür yataklarının çökelmesi sırasında komşu
kayaçlarda bulunan feldspatların alterasyonu
sonucu kaolen yatakları oluşabilir.
Delta Ortamları
Delta Ortamları
Yataklanma Karakterlerine göre
Kömür havzaları

Paralik (Denizel) Kömür Limnik (Gölsel) Kömür


Havzaları Havzaları
-Kömür damarları ince ve çok -Kömür tabakaları kalın ve sayıları
sayıda azdır.
-Tabakalar daha az tektonik -Sedimanter tabakalar şiddetli
hareketlerin etkisinde kalmış tektonizma izlerini taşırlar.
-Tabakalar geniş yatay yaılımlara -Damarların yayılımı nispeten daha
sahip azdır.
-Denizel fosil içeren transgrasif -Denizel kökenli trangrasif seviyeleri
seviyeler içerirler yoktur.

-
Sübsidans
• Sübsidans olayı, yerkabuğunun belli bir kısmının
çeşitli etkiler karşısında çökmesidir.
• Organik maddelerin çökelmesinden sonra çökme
hızını değişmesi (artması) ile havza detritik
malzemelerin istilasına uğramaktadır. Deniz
kenarına yakın bölgelerde, çökme nedeniyle deniz
ilerlemeleri olmaktadır. Oluşan transgrasyon
sonucu bitkisel çökelme durmakta ve denizel
sedimantasyon başlamaktadır.
• Çökmenin hızı ve şiddeti litolojiyi tayin etmekte
ve kömür havzasında yukarıda bahsedilen olaylar
yüzlerce defa tekrarlanmaktadır.
Kömürün depolanma şekilleri

Kömür damarının daha


küçük damarlara ayrılması

Bir kömür havzasının kademeli olarak çökmesi nedeniyle


büyük ve tek bir damar, havzanın herhangi bir noktasında
kendinden daha ince birçok damara ayrılabilmektedir. Bir turba
havzasının herhangi bir sebeple ani olarak çökmesi, havza
çevresinde erozyonu artırmakta ve çöken kısım detritik
malzemelerle dolmaktadır. Daha sonra bataklık ortamı çöken
kısma ilerlemekte ve yeni bir tabaka oluşmaktadır.
Kömürün depolanma şekilleri

Yatay
değişiklikler

Kömür damarları yanal olarak kayaçlara geçiş gösterebilirler.


Bu geçiş gayet düzensiz, bazen kademeli, bazen ise aniden
olmaktadır.
Kömürün depolanma şekilleri
Erozyon
a) Wash-out
b) Stone-dayk
a)
Kömür damarının erozyona uğraması ile şu şekiller oluşabilir.
a) Wash-out: Kömür damarı yerel olarak suyun etkisi ile
erozyona uğrayıp aşınabilirler.Aşınan kömürün taşınması
ile meydana gelen boşluk; kum, kil vb. detritik kökenli
sedimanlarla doldurulursa wash-out oluşur.
b) Stone-dayk: Erozyonun bütün kömürlü tabakayı ve tavanı
kesmesi halinde oluşurlar. Bu boşluklar detritik çökellerle
doldurulmuştur.
KÖMÜR PETROGRAFİSİ
Maseral Nedir?
Kömür, homojen bir madde değildir ve değişik bileşenlerden
oluşur. Kayaçlar nasıl ki minerallerden oluşmuşsa kömürler
de maserallerden meydana gelmişlerdir.
Mineraller ve maseraller arasında belirgin farklılıklar vardır.
-Mineraller kristal yapıda olup kimyasal bileşimleri bellidir.
- Maserallerin kimyasal yapıları ve fiziksel özellikleri büyük
değişiklikler gösterir.
- Maseraller bir kristal yapıya sahip değildir.
Maseral Grupları
• Benzer özellik gösteren maseraller, maseral grupları adı
altında toplanırlar.
- Vitrinit Grubu
- Liptinit / Eksinit Grubu
- İnertinit Grubu
Aynı kömüre ait üç maseral grubunda; vitrinitte oksijen,
liptininte hidrojen, inertinintte karbon fazladır. Ayrıca,

liptinit vitrinit inertinit

% uçucu madde miktarı


TAŞKÖMÜRLERİNİN MASERAL GRUPLARI VE
MASERALLERİ
Maseral Grubu Maseraller
Tellinit
Vitrinit Kollinit
Vitrodetrinit
Sporinit
Kütinit
Eksinit / Liptinit Resinit
Alginit
Liptodetrinit
Füsinit
Semifüsinit
Mikrinit
İnertinit
Makrinit
Sklerotinit
İnertodetrinit
Vitrinit Grubu:
Taşkömürlerinde yaygın olarak bulunur. Kömürleşme derecesi arttıkça
düzenli fiziksel ve kimyasal değişiklikler oluşur. Kömürleşme derecesi ile
vitrinitin yansıtma özelliği artar. Bu özellik kömürleşme derecesinin
tanımlanmasında yaygın olarak kullanılır. Bu grubun en önemli optik
özelliği; renklerini gri olmasıdır.
Yoğunluğu kömürleşme derecesine bağlı olarak 1.3-1.8 gr/cm 3 arasında
değişir. Bu grup % 77-96 karbon, % 1-6 hidrojen ve % 1-16 oksijen içerir.
Uçucu madde miktarı ise % 2-45 arasındadır.

Liptinit / Eksinit Grubu


Bu grubun maseralleri; sporin, kütin, reçine, mum, hayvansal ve bitkisel
yağlardan oluşur. Vitrinite göre daha yüksek oranda hidrojen içerir.Düşük
kömürleşme derecesinde ültraviyole veya mavi ışınlara karşı otolüminisent
olmalarıdır. Oluşan flüoresansın şiddeti kömürleşme derecesi arttıkça
azalır.
Yansıyan ışıkta liptinit grubu siyah renkte görülür. Turba ve kahverengi
kömürlerde siyah rengi nedeni ile karıştırılabilirler. Böyle durumlarda
flüoresans özelliği ile ayırt edilirler.
İnertinit Grubu
Bu gruba ait maserallerin başlangıç maddeleri hücre
duvarlarındaki linyin ve selülozdur. İnertinitler füsinitleşme
olarak adlandırılan bir süreç geçirirler. Bu süreç
sonrasında maserallerin karbon içerikleri yükselir,
hidrojen içerikleri azalır.
Bu gruba ait maseraller, yansıyan ışıkta sarımsı beyaz ve
beyaz renklerde görülürler.
Bu maserallerin çoğu kömürleşme sırasında çok az
değişikliğe uğrarlar.
Mikrolitotipler

• Kömürlerde genellikle aynı veya iki farklı maseral grubu


toplanmış olarak bulunur. Mikroskopta gözlenen böyle
bantlara “mikrolitotip” adı verilir. Bütün mikrolitotipler
adlandırılırken sonuna –it eki alır (vitrit, klarit, dürit).
Mikroskopta gözlenen bir bantın mikrolitotip olarak
adlandırılması için bant genişliğinin 50 mikrondan daha
fazla olması gerekir.
Mikrolitotip çeşitleri

• Litotip terimi kömür damarlarının farklı makroskopik


tanınabilir bantlarını açıklamak için kullanılır.
Tanımlamada litotipler sonlarına –en eki alır. Litotipler:
- Vitren
- Klaren
- Düren
- Füsen
Vitren: Kömürlerin en parlak bantıdır.Tabakalanma yönüne dik çok
sayıda çatlaklar vardır ve bu nedenle küp şeklinde kırılırlar. Bantların
kalınlığı 3 mm veya 10 mm’ den büyüktür.
Klaren: Parlaklığı vitren ile klaren arasında olan ipeksi görünüşlü
banttır. Kalınlıkları 3 mm veya 10 mm’ yi geçmez. Klaren bantları hümik
kömürlerin en yaygın üyesidir. Klaren içinde genellikle tabakalanmaya
dik çok sayıda fakat devamsız ince çatlaklar vardır.
Düren: Bu terim mat görünüşlü olan bantlar için kullanılır. Bantların
yüzeyi pürüzlü olup genellikle gri veya kahverengimsi siyah renkte ve
yağlı görünüşe sahiptir. Kalınlıkları 3 mm veya 10 mm’ den büyüktür.
Füsen: Siyah, ipeğimsi ve lifsi dokulu, kolayca ufalanabilen bantlardır.
Değdiği cisimleri boyayan tek kömür bandıdır. Füsen içerisinde yüksek
miktarda mineraller bulunabilir. Füsenler kömür damarlarında genellikle
mercekler şeklinde bulunurlar. Bu merceklerin kalınlığı birkaç mm,
uzunluğu ise birkaç cm’ dir.
Mineraller ve eser elementler

• Kömürler değişik miktarlarda inorganik maddeler de içerirler.


Kökenlerine göre üç grupta sınıflandırılırlar.
a) Orijinal bitkide bulunanlar
b) Turba oluşumu sırasında meydana gelenler
c) Kömürün oluşmasından sonra meydana gelenler
Kömürlerde bulunan inorganik maddelerin % 90’ nını kil,
karbonat, sülfür ve silis mineralleri oluşturur.
Bitkiler; sağlıklı olarak büyümeleri için C,H,O,N gibi ana
elementler dışında Al, Na, K, Mn, Ti, S, Cl, P gibi eser
elementlere de ihtiyaç duyarlar. Bazı kömür türleri uranyum
ve germanyum gibi eser elementler de içerirler.
Epijenetik
Senjenetik
(kırık ve
(Kömürün bünyesinde)
Mineraller çatlaklarda)
Su ve hava akımları Oluşumu kömürle
ile taşınanlar aynı anda olanlar
İllit, serisit, kaolinit,
Killer montmorillonit
Spatik siderit , dolomit, kalsit, ankerit
ankerit
karbonlar
pirit, kalkopirit, pirit, markasit,
Sülfürler sfalerit sfalerit,
kalkopirit, galen
limonit, hematit götit
Oksitler
Kuvars kuvars taneleri kalseduan ve kuvars kalseduan ve kuvars

Klorür ve Kaya tuzu, tenardit,


jips
sülfatlar
Asfaltlı Kumlar
• Asfaltlı kumlar; gelişigüzel bir yöntemle kendisinden
ayrılamayan hidrokarbonca (Bitüm) zengin kayaçlardır.
Bitüm, kumları birbirine kenetlemiş ve çimentolamıştır.
Bu kayaçlar aynı zamanda asfaltit olarak da
adlandırılırlar.
• Asfaltitler petrolden türemişlerdir. Oluşum mekanizması
tartışmalıdır.
1- Petrolün göçü sırasında veya sonraki tektonik hareketler
sırasında hafif bileşenlerini kaybederek ağır bileşenlerce
zenginleşirler.
2- Delta ve taze su içerisinde oluşan petrolün burada
yaşayan bakteriler tarafından polimerize edilerek ağır
hidrokarbona dönüştürülmesidir.
Bitümlü Şeyl
• Bitümlü şeyl (bitümlü şist); kendisinden önemli miktarda
organik yağ elde edilen, genel petrol çözücülerinde
çözülmeyen, otokton ve bitüm veya kerojen gibi organik
maddeler içeren bir sedimenter kayaçtır.
• Bitümlü şistler organik ve inorganik bileşenlerden oluşur.
Bu maddeler beraber çökelir ve taşlaşırlar. Organik
bileşenlerde; alg kalıntıları, çiçek tohumları, pollenler
yaygın olarak, büyük bitki kalıntıları, Molluscalar ve
Artropodalar ender olarak görülür.
Bitümlü Şeyl

• Bitümlü şeyllerin rengi; yeşil, kahverengi veya kırmızımsı


olabilir. Özgül ağırlıkları 1.75-2.25 gr/cm3 dir. İçerdikleri
uçucu madde miktarı arttıkça ağırlaşırlar. Mineral
bileşenleri yataktan yatağa değişir. Bitümlü şeyllerden
distilasyonla elde edilen sıvı hidrokarbonların ağırlıkça
oranı % 4-50 veya ton başına 10-150 galon arasında
değişir. Bitümlü şeyller uzun ve isli bir alevle yanarlar.
Bitümlü Şeyl
• Bitümlü şeyller yaygın olarak üç ortamda çökelirler.
1. Geniş göl basenleri: Dağ oluşumu ve blok faylanma ile
oluşan bu havzalarda geniş yayılımlı ve kalın (600 m’ ye
kadar) bitümlü şeyl yatakları oluşur.
2. Kıta platformlarında ve şelflerdeki sığ denizler: Bu
ortamlarda geniş alanlar kaplayan fakat kalınlığı az (1-10
m) bitümlü şeyller oluşur.
3. Kömür oluşturan bataklıklar ile ilgili küçük göller ve
lagünler: Kömürlerle bulunan iyi kaliteli fakat küçük
yataklar böyle ortamlarda oluşur.
Bitümlü Şeyl
• Bitümlü şeyller inorganik bileşenlerine göre üç grupta
toplanırlar.
1. Karbonatça zengin Bitümlü şeyller: (Kalsit, dolomit)
2. Silisli bitümlü şeyller: (Kuvars, feldspat, kil, çört, opal)
3. Cannel Bitümlü şeyller: (Organik madde miktarı çok
fazladır.
KÖMÜRÜN TAŞINMASI
KÖMÜR ARAMA SİSTEMATİĞİ
• Her madenin aramasında olduğu gibi, kömür
aramaları da hazırlanan bir Arama Projesi kapsamında
yürütülür.
• Proje raporunda, yapılacak arama çalışmalarının yeri,
kapsamı, hedefi, süresi, görev alacak personelin
niceliği ve niteliği yanında projenin maliyeti gibi ana
başlıklara yer verilir.
• Genel anlamda maden aramalarında uygulanan ana
yöntemler sırasıyla jeoloji, jeofizik ve sondaj şeklinde
yürütülür.
• Uygulamada sahanın jeolojik yapısına ve aranacak
madenin çeşidine, sahada önceden yapılmış olan
çalışmaların düzeyine bağlı olarak yukarıda sıralanan
ana yöntemlerin ayrıntısında farklılıklar olabilir.
KÖMÜR ARAMA SİSTEMATİĞİ
Madenciliğin dinamik yapısından kaynaklanan ayrıntılar
dikkate alınmaksızın herhangi bir sedimanter havzada
yapılacak kömür aramalarında izlenecek yol aşağıdaki
gibidir.
1.Arama yapılacak alanın ruhsat durumunun
yürürlükteki maden yasasına göre kontrol edilmesi.
2.Sahada daha önce yapılmış çalışma ve yayınların
incelenmesi (jeoloji, jeofizik, sondaj vb.)
3.Sahanın hava ve uydu fotoğraflarının incelenmesi ve
jeolojik haritaya aktarılması.
4.Arama projesi raporunun hazırlanması ve uygulanması
için ilgili makamlardan izin alınması.
5.Mevcut jeoloji haritaları yeterli değilse arazide ölçeğe
uygun yenilerinin yapılması veya revize edilmesi.
KÖMÜR ARAMA SİSTEMATİĞİ
6. Varsa, kömür mostralarının harita üzerine işlenmesi.
Gerekiyorsa kömür mostraları üzerinde yarmalar
açılarak kalınlıkların ölçülmesi, kömür örnekleri (nokta,
oluk, sütün) alınarak analizlerin yapılması.
7. Sahada yüzeyleyen formasyonların stratigrafik
kesitlerinin ölçülerek tanımlamasının yapılması.
8. Elde edilen stratigrafi, yapısal jeoloji ve sedimantoloji
verilerinden ve varsa önceki yıllarda yapılmış
sondajlardan faydalanarak olası kömür alanlarının ve
havza modellerinin belirlenmesi
9. Gerek görülmesi halinde belirlenene hatlar boyunca
jeofizik yöntemlerin uygulanması.
10. Yapılan jeoloji ve jeofizik etütlerden faydalanarak
sondaj yerlerinin ve derinliklerinin belirlenmesi.
KÖMÜR ARAMA SİSTEMATİĞİ
11. Belirlenen her sondaj lokasyonu için ayrı ayrı olası
kuyu logunun hazırlanması. Bu loglar üzerinde her türlü
jeolojik bilgi yanında, sondör için gerekli olan aşağıdaki
ek bilgilerinde yer alması önemlidir.
- Sondajda kesilecek formasyonların sertlik derecesi
(matkap seçimi için)
- Yıkıntı yapabilecek yumuşak seviyeler (Bu seviyelerde
borulama yapmak gerekebilir)
- Çatlaklı, kırıklı ve boşluklu seviyeler (çamur kaçağının
önlenmesi için gerekir)
12. Sondaj sırasında günlük kuyu logu hazırlanması,
kırıntılı ilerleme söz konusu ise belli aralıklarla kırıntı
örnekleri alınarak, kuyu başında veya laboratuvarda
petrografik paleontolojik vb. inceleme yapılması. Karotlu
ilerleme söz konusu ise alınan karotların incelenmesi.
KÖMÜR ARAMA SİSTEMATİĞİ
13. Sondajda alınacak jeofizik (SP, rezistivite, gamma-
ray vb.) kuyu loglarının belirlenmesi. Alınan log
çıktılarının incelenerek jeolojik yorumlarının yapılması,
birden fazla kuyu varsa kuyuların deneştirilmesi.
14.Sondajlar sırasında kömür kesilmesi halinde ilave
sondajlarla kömür seviyesinin ve kömürlü zonun
geometrisinin (kalınlık, yayılım) belirlenmesi.
15. Sondajlar tamamlandıktan sonra kömürün görünür,
muhtemel ve mümkün rezervlerinin hesaplanması.
16. Kömürlü sahanın fizibilite etüdünün yapılması veya
yaptırılması.
17. Yapılan tüm çalışmalarla (jeoloji, jeofizik, sondaj,
fizibilite) ilgili teknik raporların veya sonuç raporlarının
hazırlanması.
KÖMÜR ARAMA VE KÖMÜRLÜ
SAHALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

• Kömür yüzeylemesi, kömür tabakalarının


topografik yüzeyle kesişme noktasıdır. Kömürün
varlığından şüphe edilen bir sahada bir yada daha
fazla mostra bulunabilir.

• Yüzeyleme sayısı arttıkça sahanın prospeksiyonu


ve kömür bakımından ümitli olup olmadığının
belirlenmesi kalaylaşacaktır.
Kömür Yüzeylemelerinin Araştırılması
• Çalışmaya başlamadan önce inceleme yapılacak
bölgenin yerinin harita üzerinde belirlenmesi gerekir.

• Bu amaçla 1/100.000 ölçekli topografik haritalardan


faydalanılabilir. Daha büyük (1/25.000) haritaların
prospeksiyon amaçlı kullanılması önerilmez. Çünkü:

-Birbirinden uzak birçok yüzeylemenin varlığında,


bunların ayrı ayrı paftalara işaretlenmesi zorunluluğu
ortaya çıkacaktır.
-Prospeksiyonu yapılan alanın menfi çıkması
durumunda maliyeti daha yüksek olan çalışma boşa
çıkacaktır.
• Kömür damarının eğim ve doğrultusunun ölçülmesi
yapılacak ikinci önemli işlemdir.
• Kömürün komşu kayaçları (taban ve tavan) detaylı
olarak incelenmelidir. Çünkü:
- Aynı havzada yüzeyleme vermeyen kömürlerin
aranmasını kolaylaştırır.
- İşletme türünün belirlenmesinde (açık, kapalı)
tavan ve taban kayaçlarının litolojisi, kalınlığı ve
sertlikleri önemlidir.
• Topografik yüzeyde görülen kömür damarları
genellikle alterasyona uğramıştır. Bu nedenle
kalınlığının, bileşiminin ve litolojisinin doğru
olarak saptanması imkansızdır.
• Kömür damarının incelenmesinde şu hususlara
dikkat etmek gerekir.
• Yüzeyde havanın oksijeni ve dış etkenlerle
oksitlenen damar hacminin büyük bir kısmını
kaybeder.Bu hacim eksilmesi genellikle % 50’den
fazladır. Oksidasyon ve yıkanma nedeni ile
linyitler organik maddelerini kaybederler. Geriye
yalnız mineral maddeler kaldığından renkleri
genellikle açıktır.
• Yıkıntılar yamaç molozları ve toprak örtüsü
yüzeylemenin büyük bir kısmını örtmüş olabilir.

• Herhangi bir yanlış anlaşılmaya yer bırakmamak için,


mostranın tam manasıyla açılması, kömür damarının
atmosferik etmenlerden tesir görmeyecek kısmına
ulaşılması gerekir.
• Topografik ve litolojik bazı özel durumlar hariç, en az
1.5 m derinliğinde bir yarma yapılması taze
kayaçlara erişilmesi gerekir.
Stamp Çıkarma

• Kömür damarları genellikle istifler


oluştururlar. Kömürlü istifin litolojik ve
petrografik özelliklerini kalınlıklar
belirterek hazırlanan krokiye “damar
stampı” adı verilir.
• Bir kömür mostrasının genişliği;
yüzeylemeyi oluşturan damarın kalınlığına,
eğimine ve topografik eğime bağlıdır.
en1 < en2
l1 < l2

Topografik yüzeyin eğimi ve damarın eğimi sabit


kaldığında kalın olan damarın yüzeylemesi geniş
olur.
l1 > l 2

Topografik yüzeyin eğimi ve damar kalınlığı sabit


kaldığında, damarın eğimi topografik yüzeyin eğimine
ne kadar yakın olursa, yüzeylemenin genişliği o kadar
fazla olur.
l1 > l 2

Damarın eğimi ve kalınlığı sabit ise topografik


yüzeyin eğimi damarın eğimine yaklaştıkça
yüzeylemenin genişliği bütük olur.
KÖMÜR İSTİFİ İNCELENİRKEN DİKKAT
EDİLECEK HUSUSLAR
• Kömür horizonunun kalınlığı tespit edildikten
sonra ayrıntılı olarak incelenmesi gerekmektedir.

1. Litolojik birimlerin sınırlarının, dolayısıyla


kalınlıklarının tam olarak tespiti gerekir.Ocaklarda
karanlık ortamlarda önemli hatalar yapılabilir.
Fazla miktarda organik madde içeren tabakalar şu
özellikleri ile ayırt edilebilir.
- Linyitten daima ağırdırlar
- Çizgi renkleri linyitinkinden daha açıktır
- Plastik özellikleri vardır
- Faza oranda kalker içerenler asitde köpürürler
- Kuruduklarında renkleri açılır
- İnce tabakalar halindeki linyitler gibi yanmazlar
2.Bir linyit damarının kalitesi düşey olarak damarın
içinde de değişmektedir. Bir linyit damarında
dereceli olarak linyitli kile geçilmesi mümkündür.
Bu durumun stampa işlenmesi gerekir.
- Saf linyit
- Yumuşak linyit
- Kumlu linyit
- Killi linyit
- Fosil içeren linyit
- Odun kalıntıları içeren linyit
3.Bir kömür istifinin stampı çıkarılırken, bunun
bilimsel olduğu kadar ekonomik amaçlarla da
kullanılacağını unutmamak gerekir. Önemli bir
kalınlık gösteren (1-2 m) bir damarın orta
kısmında görülen oldukça ince (1-5 cm) marn
veya kilin stampa işlenmesi gereksiz olabilir.
Aynı şekilde 1-2 cm’ lik linyit damarının işlenmesi
de gereksiz olabilir.
Stamplarda ölçülerin daima metre cinsinden
olması tercih edilir. Damarların çok kalın olması
veya pek çok düşey değişimler göstermesi
durumu hariç, bütün stamplarda 1/20 ölçeğinin
kullanılması uygun olur
4. Kömür damarı ve komşu kayaçların dokularının
dikkatle incelenmesi gerekir. Bu özellikler
kömürün ekonomik değerinin belirlenmesinde
büyük önem taşır.
a. Kömürün dokusu; kazma, ve yatağın hidrojeolojik
tayininde rol oynar.
b. Tavan litolojisi ve dokusu kalınlık (dekapaj) faktörü
yanısıra şu etkilere sahiptir.
- Tavan çok sert ve kompakt kayaçlardan meydana
gelmişse, açık işletme yöntemlerini uygulamak güç ve
masraflıdır.
- Tavan kum veya gevşek malzemeleren meydana gelmişse,
kapalı işletmede sık sık göçüklere neden olabilir.Bu
durumda açık işletme yoluna gidilmelidir.
5. İnceleme yapılırken kömürün ve komşu çökellerin
fosilli içerip içermediklerine bakılmalıdır.Fosiller
oluşumun yaşı hakkında fikir verecektir.

6. Mostrada, yarmada veya ocakta kömür damarının


tam olarak görülüp görülmediği tespit edilmelidir.
Oldukça kalın bir steril (kömürsüz) bir arakatkının
damarın tavanı veya tabanı olarak tanımlanması
mümkündür. Yanılgılara dikkat edilmesi gerekir.
REZERV HESAPLAMALARI
• Rezerv hesaplamalarının nasıl yapıldığına
geçmeden önce konu ile ilgili kavramları
hatırlamak faydalı olacaktır.

• KAYNAK: Yer kabuğunda doğal halde bulunan


ve ekonomik işletilebilirliği günün koşullarında
veya gelecekte olanaklı görülen katı, sıvı ve
gaz birikimleridir.
• POTANSİYEL: varlığı belirlenmiş olmakla
birlikte, işletilmesi teknik veya ekonomik
olarak günün şartlarında olanaksız olan
kaynaklardır.
REZERV HESAPLAMALARI
• REZERV: Varlığı arama çalışmaları ile
belirlenmiş. Günümüz teknik ve ekonomik
koşullarında işletilebilirliği saptanmış olan
kaynaktır. Bu kaynağın büyüklüğünü ifade
eder.
Pratikte en çok kullanılan rezerv çeşitleri;
- görünür rezerv
- muhtemel rezerv
- mümkün rezerv
- işletilebilir rezerv veya üretilebilir rezerv
REZERV HESAPLAMALARI
• GÖRÜNÜR REZERV: Prospeksiyon, jeoloji, jeofizik
etütlerinden sonra yarma, galeri ve sondajlarla üç
boyutu ile belirlenmiş olan ve bu boyutlar içinde
devamlılığı konusunda en az risk taşıyan cevher
kütlesidir. Dolayısıyla işletme hesaplarına ve planlama
çalışmalarına temel oluşturan bir rezerv sistemidir.
• Görünür rezervde hata payı % 20 olarak kabul
edilmektedir.
REZERV HESAPLAMALARI
• MUHTEMEL REZERV: İki boyutu ile belirlenmiş
olan ve devamlılığı konusunda görünür
rezerve göre daha büyük risk taşıyan cevher
kütlesidir.
• Prospeksiyon, jeoloji ve jeofizik etütleri
tamamlanmış olup, yarma galeri ve
sondajların çok geniş aralıklarla yapılmış
olması nedeni ile sınırları ve devamlılığı
görünür rezervde olduğu kadar kesin olmayan
cevher kütlesidir.
• Hata payı % 40 olarak kabul edilir.
REZERV HESAPLAMALARI
• MÜMKÜN REZERV: Bir boyutu ile bilinen ve
diğer boyutları jeoloji, jeofizik etütlerle veya
birkaç yarma ve sondaj verileri ile tahmin
edilen cevher kütleleridir.
• Hata payı genellikle % 60 olarak kabul edilir.
• İŞLETİLEBİLİR REZERV
• Görünür rezervin, teknik ve ekonomik etkenlere
bağlı olarak işletme sırasında ortaya çıkacak
çıkacak kayıpların da dikkate alınmasıyla
hazırlanan işletme projesine göre çıkartılarak
yararlanabilecek bölümüdür.
• Açık işletmelerde, görünür rezervin % 90 ı,
kapalı işletmelerde ise % 60 ı üretilebilir.
REZERV HESAPLAMALARI
• REZERV HESAPLAMA YÖNTEMLERİ
• Bir sahada yapılan arama sondajlarında kömür
kesilmiş ise jeoloji mühendisine düşen
görevlerden birisi de rezervin
hesaplanmasıdır. Bu işlem sırasında dikkat
edilmesi gereken, yalnızca sondaj verileri ile
yetinmeyip, o güne kadar saha ile ilgili olarak
elde edilmiş tüm jeoloji varsa jeofizik
bilgilerini göz önünde bulundurmasıdır.
REZERV HESAPLAMALARI
• REZERV HESAPLAMA YÖNTEMLERİ
• Rezerv hesaplamada uygulanan geleneksel
yöntemler:
- Poligon
- Üçgen
- Kesit
- İzopak
Bu yöntemlerin hepsinde amaç, yeraltındaki
kömürün (veya başka bir madenin) öncelikle
hacminin bulunmasıdır. Bulunan hacim ile
yoğunluğun çarpılması kömürün rezervini
verir.
REZERV HESAPLAMALARI
• Poligon Yöntemi: Bu yöntemin
uygulanmasında izlenen yol şöyledir.
• Yapılan sondajların lokasyonları, seçilen bir
ölçeğe olan haritaya yerleştirilir.
• Daha sonra birbirine yakın lokasyonlar
birleştirilerek dar açılı üçgenler oluşturulur.
• Bu üçgenlerin kenar ortay dikmeleri çizilerek
poligonlar elde edilir.
• Her poligonun alanı, bu poligon içerisinde
kalan sondajın etki alanı kabul edilir.
• Bulunan alan sondajla kesilen kömürün
kalınlığı ile çarpılarak kömürün hacmi bulunur.
REZERV HESAPLAMALARI
• Poligona ait kömürün hacmi ile yoğunluğu
çarpılarak kömürün rezervi hesaplanır.
V=S.k R=V.d
S: alan
k: kalınlık
V: hacim
R: rezerv
d: yoğunluk
*Poligon yöntemi genellikle katmanları yatay veya yataya yakın olan
sedimanter maden yataklarında uygulanmaktadır. Bu yöntemde
sondaj aralıklarının az çok eşit olması ve sondaj yerlerinin düzenli
dağılımda olması gerekir. Poligon alanı büyüdükçe o alan için
hesaplanan rezervdeki hata payı da artmaktadır.
REZERV HESAPLAMALARI
• Üçgen Yöntemi:
• Bu yöntemde, önce harita üzerindeki sondaj
lokasyonları birleştirilerek dar açılı üçgenler
oluşturulur.
• Oluşturulan üçgenin alanı hesaplanır.
• Üçgen için ortalama kömür kalınlığı, üçgenin
köşelerindeki kömür kalınlıklarının aritmetik
ortalaması alınarak hesaplanır.
• Alan ile ortalama kalınlığın çarpılması sonucu
hacim, hacim ile yoğunluğun çarpılması
sonucu rezerv hesaplanır.
kort= k1+k2+k3 V=s.kort R=V.d
REZERV HESAPLAMALARI
• Kesit Yöntemi: Bu yöntemde rezerv, ayrıntılı jeolojik
kesitler oluşturularak yardımıyla hesaplanır. Jeolojik
kesitlerin olanaklar ölçüsünde sondajlardan geçecek
şekilde alınması gerekmektedir.
• A ve B kesitleri arasında kalan kömür rezervinin
hesaplanabilmesi için önce her bir kesitteki kömür
seviyesinin düşey düzleme yansıyan alanını bulmak
gerekir ( a ve b alanları). İki kesit arasındaki kömürün
hacmi aşağıdaki formül ile bulunur.
V= a+b ∕ 2.L
a: A kesitindeki kömür seviyesinin düşey düzleme yansıyan alanı
b: B kesitindeki kömür seviyesinin düşey düzleme yansıyan alanı
L:A ve B kesitleri arasındaki mesafe

R=V.d
REZERV HESAPLAMALARI
• İzopak (eş kalınlık) Yöntemi:
• İzopak haritası herhangi bir formasyonun veya
seviyenin kalınlığındaki yanal değişiklikleri
gösteren haritadır.
• Kömür izopak haritası, sondajlarda kesilen
kömür kalınlıklarının (gerçek kalınlık) harita
üzerine yerleştirilerek konturlanması ile
oluşturulur.
• Kömür seviyesinin hacminin hesaplanmasında
A-A’ kesitinde 1 m kalınlığa sahip kömür
dilimlerinin, yani kesik konilerin her birinin ayrı
ayrı hacimlerinin bulunması ve bulunan
hacimlerin toplanması gerekmektedir.
REZERV HESAPLAMALARI
REZERV HESAPLAMALARI
Rezerv; dilim hacimlerinin toplanması ile
bulunan toplam kömür hacminin yoğunlukla
çarpılması sonucu hesaplanır.
Vtop:V1+V2+…Vn
R=Vtop.d
İzopak yöntemi, fazla miktarda ve düzenli
dağılımlı sondajların bulunduğu sedimanter
havzalarda başarı ile uygulanabilen bir
yöntemdir.
Günümüzde rezerv hesaplamaları, bilgisayar
ortamında yazılımlar kullanılarak çok kısa
sürede yapılabilmektedir.
KÖMÜR MADENCİLİĞİNİN
ÇEVRESEL ETKİLERİ

• Arama safhası
• Açık ocak kömür işletmeciliği
• Yeraltı kömür işletmeciliği
• Kömür yıkama üniteleri
• Kömürün yakılması
Karbon monoksid , CO

C + ½O2 CO

CO is minimized by control of the


combustion process (air/fuel ratio,
residence time, temperature or
turbulence).
Arama safhası
• Kömür madenciliğinin her aşaması çevre ile
doğrudan ilişkilidir. Aramalar ile başlayan ilişki,
kömürün yıkanması ile son bulur.

• Kömür arama faaliyetlerinin çevreye verdiği


zararlar çok sınırlıdır. Buna rağmen özel önlem
gerektiren alanlarda, etkilerin ve doğabilecek
zararların giderilebilmesi için düzenlemeler
mevcut kanun ve yönetmelikler çerçevesinde
yapılmalıdır.
Açık ocak kömür işletmeciliği
• Ülkemizde kömür madenciliği; orman arazisi, hazine
arazisi ve şahıs arazilerinde gerçekleştirilmektedir.
Madenci bu arazinin yeniden ağaçlandırılması için
gerekli tüm masrafların bedelini faaliyete
başlamadan önce orman idaresine ödemektedir. Bu
nedenle orman sahalarının yeniden ağaçlandırılması,
orman idaresinin yükümlülüğündedir. Ancak bugüne
kadar önemli bir çalışma yapılmamıştır.
• TKİ bugüne kadar Ege bölgesinde 732 ha (1.221.130
ağaç), Afşin-Elbistan sahasında 300 ha’ lık bir alanı
ağaçlandırmıştır.
Açık ocak kömür işletmeciliği
• Açık ocak işletme şeklinde üretim sırasında
topografya bozulmakta, bir yanda çukurlar diğer
yanda dekapaj malzemesinin yığıldığı yerlerde yeni
tepeler oluşmaktadır. Topografyadaki
değişikliklerden:
- Tarım arazileri
- Yeraltı ve yerüstü suları
- Bitki örtüsü değişik şekilde etkilenmektedir
Yer altı kömür işletmeciliği
• Yeraltı kömür işletmeciliğinde kömüre komşu
kayaçlar, katı atık olarak çıkarılmaktadır. Bunlar
genellikle çevredeki alanlara boşaltılmaktadır. Bu
atıklar verimli toprakların örtülmesine ve görüntü
kirliliğine neden olmaktadır.

• Bu atıkların; dolgu malzemesi olarak kullanılması,


üzerlerinin verimli topraklarla örtülerek
ağaçlandırılması veya tarım arazisi olarak
kullanılması önerilebilir.
Yer altı kömür işletmeciliği
• Yeraltı kömür işletmeciliğinde üdetimden
kaynaklanan boşluklar (galeriler) üzerindeki kaya
topluluğu bazı koşullarda çökebilir. Bu olay;
işletilen kömürün kalınlığına, derinliğine,
yeraltındaki oda ve topukların boyutuna örtü
kayanın dayanıklılığına bağlıdır.
• Yeraltındaki çökmeler, yeryüzünde kırıklara ve
toprak kaymalarına neden olmaktadır. Bu
olayların yerleşim alanlarında (Ör:Zongukdak)
üstteki binalarda hasarlara neden olabilmektedir.
Kömür yıkama üniteleri
• Kömür yıkama ünitelerinden ağırlıklı olarak katı
ve sıvı bazda atıklar çıkmaktadır.
• Tesis atık suları, doğrudan alıcı ortama (akarsu,
göl, deniz) verilmelidir.
• Atık sular dinlendirilerek katı maddeler
arındırılmalıdır. Bu sular ya tekrar işletmede
kullanılmalı veya katı atık ve partiküllerden
arındırılarak alıcı ortama bırakılmalıdır.
• Katı atıklar ise açık alanda depolanıp, üzerlerinin
ekilebilir toprakla örtülüp ağaçlandırma veya
tarım alanlarında kullanılmalıdır.
Kömürlerin yakılması

• Her ne kadar kömürün üretilmesiyle doğrudan


ilişkili olmasa da, kömürün kullanılması sırasında
ortaya çıkan olumsuzluklar çevre sorunları
açısından önemlidir. Bunlar:

-Hava kirliliği
-Kömür ve küldeki eser elementlerin toprak ve
YAS (yer altı suları) üzerindeki olumsuz etkileri
Kömürlerin yakılması
• Kömürün yakılması sırasında oluşan ve atmosfere
yayılan CO2, CO, SOX, NOX gibi gazlardan CO2 sera
gazıdır. Bu atmosferde sera etkisini artırarak
küresel ısınmaya neden olmaktadır. SO X ve NOX
sera gazı olmasa da atmosferi kirleterek asit
yağmurlarına neden olmaktadır.
• Özellikle Pliyosen yaşlı genç linyitler içinde
bulunan bazı hidrolarbonlar insanlarda birçok
hastalığa neden olmaktadır.
• Yine kömür içerisinde bulunabilen F, As, Se, Hg,
Tl, Cd gibi bazı iz elementler belli bir
konsantrasyondan sonra çeşitli hastalıklara yol
açabilmektedir.
SERA ETKİSİ VE KÜRESEL
ISINMA
• Sera etkisi, yeryüzünün ve bu yüzü ile dokanakta
olan troposferin ısınmasına neden olan bir
olaydır.
• Atmosferden yeryüzüne ulaşan güneş enerjisinin
% 10’u morötesi (UV) ışınlardan; % 40’ı
görülebilir ışınlardan, % 50’si kızılötesi (IR)
ışınlardan oluşmaktadır.
• Bu ışınlar yerküresinin dıştan ısınmasını
sağladıkları için, bu gün yeryüzeyinin ortalama
sıcaklığı + 15 0C dir.
SERA ETKİSİ VE KÜRESEL
ISINMA
• Isınan yeryüzü, sıcaklığından dolayı bir radyatör
gibi davranarak, uzaya doğru yalnızca uzun dalga
boylu IR ışınları yayar. Bu ışınlar, atmosferde
bulunan atmosferde bulunan sera gazları
tarafından emilir. Buna bağlı olarak atmosfer
ısınır. Sera gazları da yine bir radyatör gibi her
tarafa IR ışınları yayar. Bu ışınların çok büyük bir
kısmı tekrar yeryüzüne döner, bu yüzey
tarafından emilir ve bu şekilde yeryüzü ikinci kez
ısınır. Bu olay atmosferde doğal ve sürekli olarak
tekrarlanır.
SERA ETKİSİ VE KÜRESEL
ISINMA
• Sera gazının yeryüzünün ısınmasına olan etkisins
‘sera etkisi’ denilmektedir.
• Sera etkisi tarımda geniş uygulama alanı olan
seradaki gibidir.
• Seralarda kullanılan com veya naylon örtü,
güneşten gelen ışınları geçirerek, alttaki toprağın
ısınmasını sağlamakta, ısınan topraktan yayılan
IR ışınları sera camını geçemedikleri için, sera
içinde hapsedilmekte ve seranın ikinci kez
ısınmasına neden olmaktadır.
SERA ETKİSİ VE KÜRESEL
ISINMA
• Sera etkisi milyonlarca yıllardan beri ve insan
faktörüne bağlı olmayan bir olay olup doğal sera etkisi
olarak adlandırılır.
• Ancak sanayi devriminin başlamasından (1750) bu
yana sanayileşme ve dünya nüfusunun artışına paralel
olarak kömür, petrol ve doğalgaz üretimi ve tüketimi
hızla artmış, orman alanları ise küçülmüştür. Bunun
doğal bir sonucu olarak atmosferde CO 2, CH4, N2O gibi
sera gazının miktarı artmıştır. Ayrıca 1930 yılından
sonra sera etkisi çok yüksek olan ve ozon tabakasının
delinmesine neden olan kloroflorokarbon (CFC)
üretilmeye başlanmıştır. İnsan etkisine bağlı olarak
sera gazında artışlar yeryüzünde ısınmalara neden
olmuştur. Bu olaya küresel ısınma denir.
SERA ETKİSİ VE KÜRESEL
ISINMA
SERA GAZLARI
- Su buharı (H2O)
- Karbondioksit (CO2)
- Metan (CH4)
-Azotperoksit (N2O)
- CFC, HFC, PFC, SF8
- Troposfere ait ozon (O3)
İz Elementler
• Kömürde 60’ dan fazla iz element bulunabilmektedir.
Bu elementlerin kosantrasyonları bir ülkeden
diğerine, bir sahadan ötekine, hatta bir damar içinde
alttan üste değişebilmektedir.
• Kömür içinde bulunan ve belli bir değerden sonra
çevreye ve dolayısıyla insan sağlığına olumsuz
etkileri olan 25 iz element aşağıda belirtilmiştir.

• Sb, As, Ba, Be, B, Cd, Cl, Cr, Co, Cu, F, Pb, Hg,
Mn, Mo, Ni, P, Se, Ag, Ta, Th, Sn, V, U, Zn
Hava kirliliği kömürün yanması ile oluşan en büyük problemdir.
Kömür kullanımının çevre
üzerindeki etkisi
Kömürün Yanması ve Hava
Kirliliği
• CO2
• CO
• NOx
• SOx
• Partiküler maddeler
• Eser metaller
• Organik bileşikler
Partiküler Maddeler
Yerdeki kül Havadaki kül

PM bileşim ve emisyon seviyeleri


kompleks bir işlemdir:
1. Kömürün özellikleri,
2. Kazan ateşleme sistemleri,
3. Kazan operasyonları,
4. Kirlilik kontrol ekipmanalr.
Eser metaller
BULUNUŞU
Kömürdeki metallerin konsantrasyonu, metallerin
fiziksel ve kimyasal özellikleri, yanma şartları.

Sınıf 1 Sınıf 2 Sınıf 3


Elementler genellikle Elementler havadaki Elementer gaz fazında
yerdeki ve havadaki külde daha az olarak da dışarı çıkarlar (esas
küllerde yoğunlaşırlar yerdeki külde olarak Hg).
(Mn, Be, Co, Cr). zenginleşirler (Ar, Cd,
Pb, Zn).
KONTROL

Toplam partüküler İnce (kücük)


Sorbents ???
madde emisyonlarının partiküllerin tutulması
kontrolü
• Sülfür Oksidler, SOx
Kömürdeki sülfür (S) (<10%)
• Organik sülfür (40%)
• Chemically bonded to the hydrocarbon matrix in
the forms of thiophene, thiopyrone, sulfides and
thiol.

• İnorganik sülfür (60%)


• Imbedded in the coal, as loose pyrite - FeS2 or
marcasite, and calcium/iron/barium sulfates.

• Kömürdeki sülfürün kaynağı: Seawater sulfates,


Limestone
SOx Oluşumu

SO4-
radikaller O2, M

Kömür-S )CS, S2, S, SH( SO SO2 SO3

char SO2 molekülleri

COS, CS2 H2S


Azot (Nitrojen) Oksidler, NOx
Kömürdeki Nitrojen (1-2%)
İsim Yapı ~ Relativ Duraylılık
miktar

Pyridine1 15-40% Çok duraylı


N

Pyrrole1 60% Az duraylı


··
N
H

Aromatic ··NH 6-10% Duraylı


amines 2

1
Including structures made up of 2-5 fused aromatic rings.
• Fosil Yakıt Kaynakları
Dünya Kömür Rezervleri
Dünya Kömür Rezervleri
• Kömür dünyanın en çok bulunana fosil yakıtıdır.
• Tahmin edilen ekonomik (işletilebilen) kömür
rezervleri 1X1012 tondur.

You might also like