Professional Documents
Culture Documents
HAZIRLAYANLAR:
Hidrolik güç ya da su gücü düşen veya hızlı akan suyun enerjisinden elde
edilen, faydalı bir amaç için kullanılabilecek güçtür. Antik çağlardan beri
hidrolik güç bir yenilenebilir enerji kaynağı olarak birçok türde su
değirmeninde, sulamada ve farklı türde mekanik cihazları; buğday
değirmenleri, hızarları, dokuma fabrikalarını, liman vinçlerini, cevher
ufalayıcılarını, büyük güçlü çekiçleri, asansörleri, endüstriyel merdaneleri ve
tamburları çalıştırmak için kullanılmıştır. Basınçlı hava üretmek için düşen
suyla çalışan pompalar, kimi zaman başka mekanizmalara belli mesafeden
güç vermek için kullanılmıştır.
19. yüz yılın sonlarına doğru, hidrolik güç elektrik üretmek için bir kaynak
haline gelmeye başladı.
20. yüz yılın başlarıyla, hidrolik güç terimi hemen hemen sadece
hidroelektrik gücünün modern gelişimiyle birlikte kullanılıyordu.
Hidroelektrik Santral Çeşitleri
Üzerine kuruldukları suyun özelliğine, suyun düşü yüksekliğine, baraj yapım malzemesine,
santral kapasitesine, santral yapım yerine ve üretilen enerjinin karakter ve değerine göre
çeşitlere ayırabiliriz. Hidroelektrik santrallerin üzerine kuruldukları suyun özelliğine göre
çeşitleri;
Akarsu Tipi (Barajsız) Hidroelektrik Santraller
Elektrik üretmek için baraj yapılmaz. Akarsu, bir kanal veya tünele alınarak belli bir meyil
kazandırılır. Türbin ise bir köprü gibi kanalın üzerine kurulur. Barajsız hidroelektrik santrallerin
kurulacağı akarsuyun türbin milini çevirebilecek potansiyele ve yıllık debisinin asgari elektrik
üretimine yetecek kadar olması gerekir. Ülkemizde Dicle nehri Botan kolu üzerinde bu tarz bir
sistem bulunmaktadır.
Depo tipi hidroelektrik santral (BARAJLI)
Akarsu üzerine barajlar yapılarak, önce büyükçe bir yapay göl meydana getirilir
ve burada su biriktirilir. Bu suyun belli bir potansiyel enerjisi vardır. Dolayısıyla,
kurak geçen yıllarda bile bu tip hidroelektrik santrallerde elektrik üretilebilir.
Dünyada en yaygın kullanılan hidroelektrik santral çeşididir. Türkiye'de bugüne
kadar uluslararası ölçütlere göre baraj niteliğinde olan 504 adet depolama
tesisinin yapımı gerçekleştirilmiştir. Atatürk, Keban, Altınkaya, Karakaya
hidroelektrik santralleri ülkemizin önemli depo tipi (barajlı) santrallerindendir.
Med-Cezir (Gel-Git) tipi Hidroelektrik Santraller
OKYANUSLARDA MEYDANA GELEN GEL-GİT OLAYINDAN FAYDALANARAK ELEKTRİK ÜRETEN
SANTRALLERDİR.
Med esnasında su yükselir ve türbinden geçerek baraja dolar. Cezir esnasında ise
barajdaki su tekrar türbinden geçerek denize geri döner. Bu olaylar süresince türbin
çalıştığı için elektrik üretilmiş olur.
Med-cezir enerjsinden faydalanılabilecek yer sayısı Dünya üzerinde çok azdır. Ancak
yeni teknolojik gelişmeler sayesinde verimlilik arttırılmaya çalışılmaktadır. Elektrik
üretiminin sürekli olmaması Med-Cezir enerjisi santrallerinin dezavantajıdır.
2. Su alma yapısı
İletim hattına suyun giriş yaptığı yapıdır. Izgaralar, kapak ve kapak açma-kapama
mekanizmalarından oluşur. Rezervuarlı santrallarda su girişi, yüzen cisimlerin borulara
girmemesi için baraj gövdesinin orta kotlarında yapılırlar.
3. İletim kanalı
Hidroelektrik tesisin işletmede öngörülen debideki suyu iletmesinde kullanılır. Trapez,
duvarlı, kapalı duvarlı, tünel, veya doğrudan cebri borularla iletilebillir. Kanal sonu yükleme
odasına bağlanır.
4. Cebri (basınçlı) borular
İletim hattı ile santral arasında , ölçüleri debi ve düşü ye göre hesaplanan kalın etli
büyük çaplı çelik ya da CTP (Cam elyaf Takviyeli Plastik) borulardır. Santralın jeolojik
yapısına göre gömülü oldukları gibi, görünür olanlarıda vardır. Türbin çarkını çeviren
suyun geçişine olanak sağlar.
5. Salyangoz
Cebri boru sonuna monte edilen, salyangoz biçimindeki basınçlı su haznesi, suyun
çarka çevresel olarak ve her bir noktadan eşit debide girmesini sağlar. Çevresel
olarak sabit kanatçıkları suya yön verir, açılıp-kapanabilir kanatçıkları ise çarka
verilen suyun debisini ayarlar.
6. Transformatörler
Gerilimi yükseltme ya da alçaltma işlevini üstlenmişlerdir. Tek fazlı, üç fazlı
olabilirler. Her üniteye bir transformatör olabileceği gibi birden fazla üniteye bir
transformatör de olabilir. Ana gövde, soğutma sistemi, yangın sistemi, koruma sistemi
bölümlerinden oluşur.
7. Şalt alanı
Transformatörlerden çıkan yüksek gerilim enerjinin iletim hatlarına bağlantı
noktasıdır.
TÜRBİNLER
Su yüksek bir yerden akıtılarak bir kanal veya cebri boru vasıtası ile
türbinlere gönderilir. Suyun akış enerjisiyle türbinlerden mekanik enerji elde
edilir, daha sonra türbin milinin dönmesiyle jeneratörler tahrik edilerek elektrik
enerjisi elde edilmiş olur. Bu enerjinin elde edilmesi için suyun mutlaka belirli
bir düşü (yükseklik) ve debiye (hıza) sahip olması gerekmektedir.
Debi: Su iletici bir borudan veya nehirlerin belirli bir yerinden saniyede akan
su miktarıdır. m3/sn olarak ifade edilir.
Düşü: Baraj gölünde birikmiş olan suyun üst seviyesi ile türbin çıkışındaki yükseklik
arasındaki farka geometrik düşü denir.
Baraj gölündeki su alma ağzı ile türbinden çıkan su arasındaki yükseklik farkına faydalı
düşü denir.
Hidroelektrik santrallerinde baraj gölündeki su yüzeyi ile su alma ağzı arasındaki yüksekliğe
net düşü denir.
Türbinler suyun akış doğrultusu, suyun etki şekli, düşü ve türbin milinin durumuna göre
sınıflandırılır. Bu ölçütler temel alınarak genel olarak 2 ana kola ayrılır.
Reaksiyon tipi türbinler, basıncın ve hareketli suyun etkisiyle kombine olarak elde
edilen güçle çalışırlar. Akışkan (su) türbinlerde bulunan bıçakların(kanatların) her birine
çarparak hareket enerjisini artırır. Aynı düşü ve debi değerlerinde bu tip türbinler
aksiyon tipi türbinlere göre daha hızlı dönerler. Ayrıca reaksiyon tipi türbinlerin yapısı
oldukça komplekstir ve imalatı zordur. Reaksiyon tipi türbinlere örnek vermek
gerekirse: Francis, Kaplan, Uskur oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Net düşü ve
özgül bakımından oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olan reaksiyon türbinleri
suyun hem kinetik hem de potansiyel enerjisinden faydalanmaktadır.
Günümüzde hidroelektrik santrallerde yaygın olarak kullanılan üç çeşit türbin vardır:
1913 yılında Prof. Viktor Kaplan tarafından patenti alınan bu türbin tipi eksenel olarak
dönmekte etki türbinleri sınıfına girmektedir. Yani suyun girişi ile çıkışı arasında basınç
farkı vardır. Bu çarkların özgül hızları büyük olup, yüksek debilerde ve buna karşılık düşük
düşülerde çalışırlar. Bu tip türbinlerin verimli olabildiği ortalama düşü değerleri 80 m’nin
altındadır. Kaplan türbinleri ya salyangoz gövdeli veya boru tipi olarak imal edilirler.
Bugüne kadar imal edilen en büyük kaplan türbininde elde edilen güç 100 MW olup dönel
çark çapı 10 metre’nin üstündedir. Kaplan tipi türbinler klasik nehir türbinleri olarak ta
ifade edilirler.
Francis türbini
Bu türbin tipini ilk kez 19. yüzyılda Amerikalı Howd ile Francis geliştirdiklerinden
Francis adı verilmiştir. Francis türbinine su, yöneltici çarktan dönel çarka dıştan girip,
çark kanatları boyunca aşağıya doğru giderek çarkı terk eder. Türbin tipi karşı
basınçlıdır.
Francis tipi türbinler 600 metre düşüye kadar çalışabilirler ve 500 MW’a kadar güç
üretebilirler. Ülkemizde Devlet Su İşlerinin (DSİ) denetiminde bulunan su türbini
tesislerinin büyük çoğunluğunda Francis tipi türbinler kullanılmaktadır.
Küçük güçlerde örnek olarak 200 kW’a kadar olan güçlerde ve 5 m düşüden daha az
yerlerde kamara tipi denilen ve düşey eksenli Francis türbini kullanılır.
Pelton Türbini
Pelton türbinleri hız çarklarından çıkan suyun çark kepçelerine çarparak
yaptığı etki ile çarkın dönmesinin sağlandığı türbinlerdir. Pelton türbinleri
genellikle büyük güçlerde düşey, küçük güçlerde yatay eksenli olarak
tertiplenmektedir. Dakikada 32 devire kadar dönebilir.
150m düşünün üzerindeki hidroelektrik santrallerde kullanılması
uygundur. Bu tip türbinler düşey ve yatay olarak konumlandırılabilir.
Güç artıkça bu tip türbinlerin çarkının çapı büyür ve türbin yavaş döner.
Eğer çarkın çapı ve düşük hızı bir problem olarak kabul edilmezse Pelton
türbini rahatlıkla alçak düşülerde kullanılabilir.
Türkiye ve Dünyada Hidroelektrik
Santralleri Ve Enerji Üretimindeki Payı
Elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların oranı her
geçen gün artmaktadır. Bu kaynakların AB bölgesinde
kullanımına baktığımızda önemli artışlar dikkat çekmektedir.
Eurelectric tarafından yayınlanan verilere göre 2015 yılında
AB’de elektriğin %29’u yenilenebilir enerji kaynaklarından
%56’sı ise düşük karbon kaynaklarından üretildi.
Dünyada 24 ülkede toplam ulusal elektrik üretiminin
%90’ının ve 63 ülkede %50 sinin hidroelektrik santrallerden
elde ediliyor olması bu yapıların enerji sağlamada önemini
göstermektedir.
Elektrik üretimine ilişkin bazı ülkelerin verileri;
Ülkemiz arazisinin %64’ünün eğimi %12’nin üzerindedir. Ortalama
yüksekliği bir kilometrenin üstünde olan ülkemizde akarsu eğimleri
de fazladır. Bu topoğrafik yapı ve hidrolojik koşullar ülkemizi
hidroelektrik enerji üretimi açısından avantajlı kılmaktadır.
Türkiye’nin teknik olarak değerlendirilebilir hidroelektrik potansiyeli
dünya teorik potansiyelinin %1.5’u, Avrupa potansiyelinin ise
%17.6’sıdır. Ülkemiz bu potansiyeli ile Avrupa ülkeleri içerisinde
Norveç’ten sonra en büyük potansiyele sahip ikinci ülke konumunda
olmasına rağmen bu potansiyelinin gelişim oranı açısından iyi bir
durumda değildir.
Ülkemizde Hidroelektrik enerji potansiyeli ülkemizde topoğrafik ve
hidrolojik özellikler açısından tüm yurda eşit olarak dağılmamıştır. Bu
dağılımda Dicle ve Fırat havzası ve dolayısıyla GAP bölgesi barajları
ağırlıklı bir yer tutmaktadır.
Türkiye de 2018 Haziran ayı sonu itibarıyla, işletmede bulunan
27.912 MW'lık kurulu güce sahip 636 adet hidroelektrik santral vardır.
Türkiye’nin HES ve Baraj Haritası
Türkiye’deki
Önemli
Hidroelektrik
Santralleri
Atatürk Barajı Hidroelektrik Santrali