You are on page 1of 28

TÜRK MÜZİĞİ VE HALK OYUNLARI

Türk Müziği’nde Arapça kökenli nazariyat, günümüzde ise teori


şeklinde adlandırılan alan, geçmişten günümüze doğru gelen tarihsel
okumalarda kendini göstermiştir.
Yüzyıllara dayanan nazarî sistemler, birbirinden zaman zaman kopuk
ve çoğu kez de birbirini etkileyerek günümüze kadar gelmiştir.
İcra ile sisteme dayalı bilgilerin arasındaki paralel duruşun tartışmalı
olduğu Türk Müziği nazariyatı, ‘’yüzyıllar arasında kültürün aktarımını
sağlayan müzik bilimcileri’’ tarafından bugüne getirilmiştir.
Türk Müziği’ni oluşturan teorik içerik, sisteme dayalı bakışın dışında,
aynı zamanda bir kültür nüvesi olarak kendini göstermiştir. Dolayısıyla,
çeşitli Türk Müziği kuramları, ses sistemleri, makam ve usul oluşumlarını
açıklayan teorik yapı, gelenek zincirinin içerisinden, çeşitli kaynaklar
vasıtasıyla günümüze ulaşmış ve ulaşırken, zamanla değişime uğramıştır.
Türk Müziği’nin esasını teşkil eden makam anlayışı, gökyüzündeki
yıldız, gezegen ve burçların hareketlerine göre saptanmıştır.
Türk müziği İslamiyet öncesi ve sonrası değişimlerini o şartlara göre
yaşamıştır.
(Türk Müziği Nazariyatına Genel Bir Bakış* Deniz Aydar)
«Türk müziği»ifadesi ilk Osmanlı döneminde kullanılmış,ancak
«Türk» ifadesi belki sayasi sebeplerden dolayı kullanılmamaya özen
gösterilmiş hatta batı «doğu müziği» ifadesini kullanmıştır.

Türk müziği, Arkeolojik, Paleografik, Sistemciler (ve Yeni


sistemciler), Klasik Türk Müziği, Sanatta Popülerleşme Dönemleriyle
anlatılabilir.
Arkeolojik Müzik Dönemi: MÖ-MS 732 Orhun anıtlarının dikilişi ile
son bulur. Öncelik sırasıyla Orta Asya (siyasi tarih olarak Altaylardan
başlayıp Hunlar ve Göktürklerden söz edilmelidir).
Müzik örnekleri olarak gırtlak havaları, askeri müzik ve şaman
müziğinden söz edilebilir;
Paleografik Müzik Dönemi: 8. yy-13. yy arası; dönem Göktürk-Orhun
anıtlarıyla başlar (Orhun kitabelerinde askeri müzik, toy ve sagular),
İslamiyet ve eski Türk pagan dönemi karışımı anlatımlar içerir, İslamiyet
sonrası müzik, Peygamber Dönemi, Sadrulüslam, Hulefa-yı Raşidin,
Emevi, Abbasi, Kindi, Farabi Şam ve onun takipçisi İbn Sina, Karahanlılar
ve Gazneliler. Emevi döneminde Horasan bölgesinden saraya getirilen
müzisyenler, geleneksel Arap müziğini zenginleştirmişlerdir.
Sistemciler Dönemi: 13. yy - 16. yy sonu;
müzikte “yeni sanat anlatımı, matematikle perdeleri hesaplama ve
devirleri anlatım” anlayışının gelişimi, müzik seslerindeki aralıkların
belirlenmesi.Klasik müzik ilk belirtilerini Fatih Sultan Mehmed
zamanında başlayıp 17. yüzyıl başlarına kadar kendini hissettirir. Müzik
örnekleri çok azdır.
Klasik Türk Müziği Dönemi: 17. yy-19. yy, Koca Osman, Çömlekçizade Recep, Hafız post,
Itri ile başlar, 1750’den itibaren Türk müziğinde Batılılaşma hareketleri, Kemanın girişi,
Venediklilerin İstanbul’da Avrupa müzik icraları; Tanzimat fermanına kadar olan dönemdir.
Sanatta Popülerleşme Dönemi: 1850’lerden itibaren devam etmektedir. Tanzimat
fermanından kısa bir süre sonra Hacı Arif Bey ile başlayıp günümüze kadar gelen ve çeşitlenen
Klasik Türk Müziği, Türk Sanat müziği, Çift sesli Ahenkli sesler müziği, Çoksesli Türk müziği,
Arabesk, Aranjman, Pop müzik, Halk müzikleri. Cumhuriyet sonrası için aynı topraklarda
yaşayan farklı kültürlerin müziklerini de içeren “Çok kültürlü Müzik Dönemi” terimi, “Çoksesli
Müzik”ten daha geniş anlamdadır, kullanılabilir. 1850’lerden itibaren, Tanzimat’ın ilanıyla
(1826), Mehterhane’nin kapatılmasıyla (1831) müzik politikasında değişim ve bu değişim
etkisininsonucu Dede’nin (ö. 1846) “Yine bir Gülnihal” bestesinde görülen popülerleşme Batı
onikiton müziğinin ülkeye girmesi sanatta popülerleştirmeyi zorunlu hale getirmiş.
Cumhuriyet sonrası için aynı topraklarda yaşayan farklı kültürlerin
müziklerini de içeren “Çok kültürlü Müzik Dönemi” terimi, “Çoksesli
Müzik”ten daha geniş anlamdadır, kullanılabilir. 1850’lerden itibaren,
Tanzimat’ın ilanıyla (1826), Mehterhane’nin kapatılmasıyla (1831) müzik
politikasında değişim ve bu değişim etkisininsonucu Dede’nin (ö. 1846)
“Yine bir Gülnihal” bestesinde görülen popülerleşme Batı onikiton
müziğinin ülkeye girmesi sanatta popülerleştirmeyi zorunlu hale getirmiş.
Türk Müziği Tarihinde Yeni Bir Dönemlendirme Önerisi
A New Periodization Suggestion In History of Turkish Music
Yrd.Doç.Dr.Recep Uslu
“Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi,
kavrayabilmesidir…” Mustafa Kemal ATATÜRK
Tarih boyunca duygu ve düşüncelerin anlatım biçimi olan müzik;
büyüsel, dinsel, askeri ve eğlence amaçlı olduğu kadar tedavi amacıyla
da kullanıldı.
Razî, Farabî, İbn Sina, Hasan Şuurî ve Gevrekzade Hasan Efendi gibi
bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar ve elde ettikleri sonuçları
anlatan kitaplarını kullanan Türklerin, ilk ciddi müzikle tedavi
çalışmalarını Selçuklu ve Osmanlılar döneminde uyguladıkları görülür.
Akıl hastalıklarının tedavisi için yaptırılan hastaneler darüşşifalarda
müzikle tedavi amacıyla, belirli gün ve saatlerde mehterhan takımı
çalınırdı.
Bundan başka ayrıca musiki takımları da vardı. Kullanılan müzik
aletleri; zurna, davul, trampet, nakkare, zil, kös vb idi.
Atatürk'ün müzik kültürü devrimi hakkındaki direktiflerinden sonra
harekete geçilmiş ve bir müzik kurultayı toplanmıştır. Zamanın Millî
Eğitim Bakanının daveti üzerine toplanan kurultayda şu kararlar
alınmıştır:
1- Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü kurulması,
2- Devlet Musiki ve Tiyatro Akademisi'nin kurulması,
3- Musiki Muallim Mektebi’nde musiki pedagojisi şubesinin açılması.
1935 Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) kuruldu.
1936 Musiki Muallim Mektebi, devlet konservatuarına dönüştürüldü.
1939'da müzik öğretmeni yetiştirme işini Gazi Eğitim Enstitüsü yüklendi.
1949'da Devlet Opera ve Balesi kuruldu. Daha sonraki yıllarda ve
günümüze değin müzik eğitimcisi ve sanatçı yetiştiren yüksek öğretim
kurumlan artmıştır.
(ATATÜRK, CUM HURİYET VE TÜ RK MÜZİĞi, YAVUZ ŞEN)
HALK OYUNLARI

Topluma ait kültür kalıpları içerisinde, görsel ve işitsel kültür


ürünlerinden olan halk oyunları ait olduğu toplumun sosyal
hayatını,kültürel zenginliğini ve bilgi birikimini yansıtmakta en önemli
araçlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Halk biliminin alt disiplinlerinden birisiolarak görülmektedir.
Halkoyunları, bütün aşamalarında ifade bütünlüğü yansıtan ve
vurgulamak istediği kültürel formu, sanatsal olarak sunan, pek çok
unsur gibi, iletişimin sağlanmasında kullanılan bir kültür unsurudur.
Halk oyunu göze ve kulağa hoş gelecek şekilde düzenlenmiş,
ölçülü ve dengeli hareket yoluyla estetik bir etki ve heyecan yaratan,
halk müziğiyle desteklenmiş, hareket ve müzik bütünleşmesidir.
Halkoyunlarını tanımlarken, ait olduğu toplumun kültür değerlerini
yansıtan bir olayı, bir sevinci, bir üzüntüyü ifade eden müzikli olarak
tek kişi ya da topluluk halinde icra edilen ölçülü ve düzenli hareketlerdir
deriz.
Ulusal türkü ve oyunlarımız, kültürel birliğimizi ve sosyal
paylaşımlarımızı devam ettiren en önemli unsurlardır ve ulusal refleks
gücümüzdür.
Hemen her yörede farklı giysi ve müzikle ifade edilen bir oyun
kültürüdür.
insanların kendilerini ifade etme biçimlerinin estetik ile birleşmesinin
doğal sonucudur halk oyunları.
Türk halk oyunlarının ortak tanımı, tarihî bir kültür birikiminin yöre
yöre, nesillerden nesillere taşınarak, örf, âdet ve geleneklerin müzik
eşliğinde figür ve hareketlerle anlatılmasıdır denir.
Anadolu insanı coğrafi şartlardan etkilenmiş ve oyunlarında
yağmur-kar-dolu olaylarını, deniz veya göl ile ilgili yaşantılarını,
mücadelelerini, sevdiği yaylalarını, dağlarını, ovalarını konu eder.
Gökkuşağının yedi renginden olan ana renkler kırmızı, yeşil ve mavi,
halk oyunlarımızda da kullanılmaktadır.
Halk oyunlarının en başta gelen özelliği mahallîlik, yerelliktir.
İklimin ve coğrafyanın da halk oyunları üzerindeki etkisi vardır. Çok
sıcak yerlerde danslar akıcıdır, kaslar fazla zorlanmaz.
Yaz ile kış arasında büyük ısı ayırımı bulunan yerlerde, uzun cümleler,
danslar da belden iki yana sallamalar görülür,baş ve ayak dansa yön
verir,kolların,ayakların hareketi karışıktır.
Gece ile gündüz arasında eşitlik bölgelerde; Hareketlerde,
vuruşlarda eşitlik ve dengelilik bulunur.
Halk oyunlarımızın bir başka önemli özelliği de, yapılarındaki
malzemeyi etkileyen olaylar bakımından tarih belgeleri gibi değer
taşımalarıdır.
Örneğin; bar oyunları, halay, zeybek, seymen oyunları, musikileriyle
de bir savaş ve kahramanlık olayını ya da kıtlık, bereket, bir âfet, bir
facia, büyük bir aşkı anlatan ve canlandıran adeta tarih belgeleridir.
Kısaca halkoyunları,, geleneğin devamı, ait olduğu toplumun kültürel
göstergesi ve bir kimliği ifade ediş tarzıdır.
Halk oyunlarımızın en önemli özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamak
mümkündür:
a)Halk oyunlarımız doğal ve içtengeldiği gibi oynanır;
b) Oyunlarımızın bazılarında görülen sertlik aslında kıvraklık, hızlılık ve
dinamikliktir.
c)Oyunlarımızda hareket, ritim ve ezgi bir bütün halindedir.
.d) Oyuncu, duyarlığını oyuna olduğu gibi katar.
e)Toplu oyunların müzikleri genellikle vokal yada enstrümantaldir. Bazı
oyunlar sadece türkülü oynanır ki bu oyunların çoğu kadın oyunlarıdır .
Bugün ana tür ve ara tür diye tabir edilen yapılar, halay, horon, bar,
zeybek, kaşık, karşılama, teke, köçekçe, çiftetelli, bengi, güvende, kasap,
mengi, seymen şeklinde sıralanabilir.
Halay:Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde genellikle davul ve zurna
eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunudur.
Türkiye’nin Orta, Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinin tamamı
ile Karadeniz, Akdeniz ve Ege bölgelerinin belirli kısımlarında oynanır.
Halayın ayrı bir oyun türü olarak değil de sıra oyunlarının bir çeşidi
olarak değerlendirildiği söylenir.
Halay da oyun grubunun başında halaybaşı bulunur. Bu kişilerin
ellerinde mendil taşımakta ve hem bu mendil, hem de çeşitli
seslenmeler (naralar vs.) ve diğer hareketler aracılığıyla katılımcıların
komutlara uyumu denetlenerek yöneticiye dönüt sağlanmaktadır.
Bu oyunlar , davul ve zurna eşliğinde icra edilmektedir.
Zeybek:Zeybek sözcüğü Türkçe Sözlük’te “batı anadolu efesi; ege
yöresine özgü bir müzik veya oyun türü, zeybek havası” olarak
tanımlanmaktadır.
Zeybek oyunlarının tempo açısından iki farklı biçimde oynandığı
görülmektedir.
1 - Ağır zeybek oyunları,
2 - Kıvrak zeybek oyunları
kadınlar sadece kıvrak zeybeği oynar erkekler ise hem ağır hem kıvrak
zeybek oynar.
Zeybek dansının, giyimi, müziği ve kültürüyle ilgili özelliklerden bazıları
aşağıdaki gibidir:
1. Danslar mutlaka zeybek giysileri ile icra edilir.
2. Danslar efelik, kızan alma, evlenme, düğün, muhabbet gibi zeybeklik
geleneğinin gereği olan törenlerde ve bu törenlerin yapıldığımekânlarda
icra edilir
5.Efeler, kendilerine ait, danslarını, zeybek danslarının genel tavrı içinde,
kendi stilleriyle icra ederler.
6. Zeybek danslarında, parmak şıklatılır.
7. Dansa başlamadan evvel, dansa konsantrasyonu sağlayan serbest
gezilme yapılır. Bu sırada ezgi ve ritim de tam olarak algılanır.
8. Dans icrasında doğaçlama geleneği vardır ve solo danslarda
doğaçlama yapılır.
Horon: Karadeniz bölgemize özgü bir halk oyunudur.
Yapılan araştırmalar kelime anlamı olarak horon’u “Tepmek” ya da
“tepinmek” anlamını taşıdığını ortaya
Horon; seri, hızlı ve ani hareket etmek demektir.
Ayrıca yörenin dağlık oluşu, insanların her an denizle iç içe ve uğraşı
içinde olması, hareketlerinin de keskin ve ani olmasını gerektirmektedir.
Horonlar tüm Doğu Karadeniz Bölgesi’nin halk oyunlarını
oluşturmakla birlikte, Horonlar’ın en bozulmamış şekli ve karakteristik
özellikleri Trabzon’da görülmektedir.
Türkiye’nin birçok bölgesinde oynanan halk oyunlarında olduğu gibi,
Karadeniz Bölgesi’nde de Horonlar neşeli zamanlarda, düğünlerde,
bayramlarda ve arkadaşlar arasında düzenlenen eğlenceler sırasında
oynanır.
Kısaca Horonlar’da sahil halkının heyecanlarını, denizin sakin ve
sonra da dalgaların coşkun tezahürünü, dik ve sarp yeşil yamaçların tatlı
sert teşhirini, rüzgar ve fırtınaların sinirli karakterini görebiliriz.
Çiftetelli: Çiftetelli, Anadolu’nun her bölgesinde icra edilen bir dans
türüdür. Her bölgede müzikal ve figürsel farklılıklar görülmektedir.
Gerdan kırma, omuz titretme, kalça sallama gibi birçok figürü
bulunmaktadır.
Yalnızca kadınların icrası için bir dans olduğu sanılsa da erkeklerin de
icra ettiği bir dans türüdür
Türkiyemizin her bölgesinde oynana ortak halk oyunları olduğu
gibi( yukarda anlattıklarımız ) bölgesel özellik taşıyan oyunlarda vardı.
Muğla yöresinde zeybek havasının ayrı bir yeri vardır.hareketli
oyunlar da bulunur.

(Aslı Bali. "Halk Oyunları Üzerine Halkbilimsel Bir Araştırma: Mersin


İli Silifke İlçesi Örneği". Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi 33:78-91.)

You might also like