You are on page 1of 11

Empresyonizm ve

Ekspresyonizm
• 19. yüzyılda gelişmiş bir sanat akımı olan Empresyonizm, daha çok
edebiyatta ve resimde kendini göstermiştir.
• Türkeçe «İzlenimcilik» olarak da adlandırılmaktadır.
• Claude Monet, Camille Pissaro, Sisley, Guillaumin, Degas, Cezanne,
Berthe, Morizot ve Bazille gibi ressamlar 1860’ta Paris’te buluşup bu
akımın temellerini atmışlardır.
• Edebiyata geçişi, resimden sonradır.
• Edebiyatta Empresyonizmin Sembolizmle birtakım benzerlikleri vardır.
• Empresyonistler, sanatçının özgürlüğüne hayal gücüne büyük önem verirler. Sanatçının
psikolojik dünyası, duyguları ve hayalleri ön plandadır.
• Onlara göre dış dünyayı olduğu gibi yansıtmaya çalışmanın sanatsal bir değeri yoktur.
• Bireyin iç dünyası, sanatın içeriğini ve dilini oluşturmada başat rol oynar. O yüzden
sanatçının iç dünyasına yönelmesi ve yapıtını buradan kurması gerekir.
• Renk ve ışık kaynaklı görsel izlenimlere fazlasıyla yoğunlaşırlar.
• Empresyonistler için dış dünyanın kendisi değil, sanatçı üzerinde bıraktığı izlenim
önemlidir. Bu izlenimler, sanatçının duygu dünyasıyla kaynaşarak estetik anlatım
zeminine taşınır.
• Doğadan ve dış gerçeklikten edinilen anlık izlenimler üzerinden yaşadıkları duygu
yoğunluğunu kapalı bir dille ifade ederler.
Ekspresyonizmin başlıca özellik ve ilkelerini şöyle sıralayabiliriz:
• Görece ve bireysel gerçeklik
• İzlenimlere yoğunlaşma
• Yoruma açık olma
• Duyguları, izlenimlerle hissedildiği gibi anlatma
• Etki-duygu birlikteliği
• Soyut betimlemeler
Empresyonizm Akımının Başlıca Temsilcileri:
• Rainer Maria Rilke
• Paul Verlaine
• Arthur Rimbaud
• Concourd Kardeşler
• James Joyce
Örnek Metin:

OFELYA / ARTHUR RIMBAUD

Yıldızların uyuduğu, sessiz, kara


Dalgalarda Ofelya iri bir zambak,
Yüzüyor tül gibi, uzanmış sulara…
Avcı borularının ezgisinde bak.

Bin yıl geçti Ofelya yine üzgün


Uzun sularda kefen gibi akıyor
Bin yıldır, gündüz, gece deli gönlünün
Hüznünü meltem yellerine döküyor

Yöresinde üzgün nilüferler bazen


Dağıtıyor kızcağızın uykusunu
Bir kanat vuruşuyla dallar yuvadan
Salıyor yıldızların altın şarkısını
(Çev. Erdoğan Alkan)
Ekspresyonizm
• 20. yüzyılda ortaya çıkmış bir akımdır.
• Türkçede «Dışavurumculuk» olarak da adlandırılır.
• Sözcük olarak kullanımı 1800’lerin ortalarına kadar dayanır.
• Kavramın ilk olarak Paul Cassier tarafından 1910’da mı Wilhelm Worringer tarafından 1911’de mi
kullanıldığı konusu tartışmalıdır.
• Akımın kendini duyurması ve etkisini sürdürmesi daha çok 1910-1925 yılları arasında olmuştur.
• I. Dünya Savaşı öncesinde doğan akım, savaş sürecinde gelişmiş ve çeşitli edebiyatlarda etkisini
göstermiştir.
• Ekspresyonizmde ön planda olan, sanatçının iç dünyasının anlatılmasıdır. Dış dünyaya ruh ve anlam
veren de budur. Sanatçı duygularının bilincine varmalı, bu duyguları sadece adlandırmakla
yetinmeyip bizzat anlatışta var kılmalıdır. Duygunun kendi başına varlığı değil, bir anlatıma kavuşması,
sanatçıda bir dile dönüşmesi önemlidir. Anlatılanların dış gerçekliğe uygun olup olmaması
belirleyicilik taşımaz; önemli olan, sanatçının kendi gerçeği olarak onu yaşamış ve hissetmiş olmasıdır.
Ekspresyonizmin genel özellik ve ilkelerini şöyle sıralayabiliriz:
• İç gerçeklik
• İç gözlem
• Öznellik
• Yaratıcılık
• Soyutlama
• Anlatımda çeşitlilik, zenginlik
Ekspresyonizm Akımının Başlıca Temsilcileri:
• Heinrich Mann
• James Joyce
• Alfred Döblin
• Franz Kafka
• Eugene O’Neil
• Ernst Weiss
• Hugo Ball
• Arp Hans
• T. S. Eliot
Örnek Metin:

İŞSİZ / T. S. ELIOT

Kimse iş vermedi bize


Elleri cebinde
Asık bir suratla
Açıkta yaşıyoruz
Titriyoruz ısıtılmamış odalarda
Yalnız kuru bir yel var şimdi
Sapanların atılı durduğu
Sürülmemiş boş tarlalarda
Bu ülkede iki erkeğe bir cigara;
İki kadına yarım bardak bira düşecek
Kimse iş vermedi bu ülkede bize
Yaşamamız hoş karşılanmıyor
Ölümümüz anılmıyor Times gazetesinde. (Çev. Osman Türkay)

You might also like