You are on page 1of 29

BİOENERJİ

GİRİŞ
Bioenerji evrensel bir şifa uygulamasıdır. Şifayı uygulayan kişi şifa vermez,
şifa onun bedeninden gitmez. Şifa uygulaması yapan kişi sadece bir
kanaldır, evrenle danışan arasındaki bağlantıyı sağlayarak enerjinin
kişinin bedenine akmasına kanallık yapar. Enerji şifacının bedenine akar
oradan da elleri ve ruhundan danışanın bedenine akar. Ama kanallıkta
çok önemlidir, kanal olan kişinin (şifacının) kanallığı ne kadar güçlü ise
enerjinin akışı da o denli güçlü olur. Şifacının kanallığının güçlü olması,
onun içsel arınmalarına ve frekansının yüksekliğine bağlıdır. Şifacı
danışanının beden enerjisini dengeler, çakraları aktive eder, bedenlerdeki
akımları dengeleyerek normale çevirerek bedenin kendi kendini
onarmasına ortam hazırlar. Bedenin her yerine frekans ve enerji akarak
beden kendini akort eder. Şifa seanslarında danışanın kabulde olması
şifaya ve iyileşeceğine inanması çok önemlidir. Şifanın süresini ve seans
sayısını düşürür, şifa daha güçlü akar. Şifacı da enerji çalışması sırasında
asla tereddüt yaşamamalıdır. Şifa her şekilde akar.
DİPNOT :
Bizi mutsuz eden tüm duygu, düşünce, davranışlar ve söylemler
negatif enerjidir. Bizi mutsuz eder, frekansımızı düşürür, enerji
alanımızı auramızı daraltır, beden enerjimizde akışta
dengesizlikler meydana getirir. Çakralarımızı bloke ederek
bedenimizde bulunan enerji akımını kısıtlayarak
hastalanmamıza neden oluşturur, mutsuz bir hayat sürmemize
sebep olur.
Pozitif enerji ise bizi mutlu eden duygu, düşünce, davranış ve
söylemlerdir. Enerji alanımızın (aura) genişlemesine,
frekansımızın yükselmesine, çakralarımızın dengede olmasına
olanak sağlar. Enerji alanı güçlü, çakraları ve bedeni dengede
olan insanlar mutlu, huzurlu, dengeli, enerjik ve sağlıklı bir
hayat sürerler.
BİOENERJİNİN TARİHÇESİ: Bioenerjinin 18.000
yıllık geçmişi vardır. İlk ortaya çıktığı yer 18.000 yıl
önce Orta Asya coğrafyasında Tibet bölgesinde
Şaman Türk’lerinin başlattıkları bir şifa
uygulamasıdır. Tibetliler ruhun doğası enerji ve
madde konusunda derin bilgiye sahiplerdi.
Bedenlerini ve ruhlarını iyileştirmek için bioenerjiyi
kullanarak bedenlerini ve ruhlarını uyum haline
getiriyorlardı.
Bioenerji orta Asya’dan Tibet bölgesinden daha
sonra doğu Asya’ya, Çin’e, Hindistan’a, Japonya’ya,
Rusya’ya daha sonraki yıllarda Mısır, Yunanistan ve
Roma’ya ulaşmıştır. Oradan çok yıllar sonrada
geçtiğimiz yüzyıllarda Avrupa ve Amerika’da da
uygulanmaya başlanmıştır.
• BİOENERJİ NEDİR: Bioenerjinin kelime anlamı hayat
akımı, yaşam enerjisi demektir. Bioenerji kâinatta,
evrende, dünyada var olan her şeyde mevcuttur.
Bioenerji uygulaması bütünsel bir uygulamadır.
Kişiyi (danışanı) bütünsel (ruhsal, fiziksel, zihinsel)
olarak şifalandırır. Bioenerji vücudun bağışıklık
sistemini güçlendirir bedendeki dengesiz olarak
akan enerjiyi seanslarla dengeler, bedenlerimizi
akort etmek ve hastalıkların tedavi için kullanılan
bir alternatif tıp uygulamasıdır.
HASTALIK NEDİR: Hastalık negatif (olumsuz) düşünlerimizle ve
söylemlerimizle hayatımıza ve bedenlerimize çektiğimiz olumsuz
enerjilerin bedenlerimizi, enerji merkezlerimizi bloke ederek
bedenimize akan enerjinin yer yer tıkanıklıklara, dengesizliklere
maruz kalarak hücre bazında ölümlere sebep olarak o bölgelerde
meydana çıkan fiziksel rahatsızlıklardır
 
 
HASTALIKLAR NASIL TEDAVİ EDİLİR: Bioenerji uygulamasında
kişinin (danışanın) enerji alanları ve çakraları dengelenerek aktive
edilir. Aktive olan ana çakralardan tali çakralara oradan enerji
noktalarına, oradan da sinir ağlarına ve kan dolaşımı vasıtası ile
bütün hücrelere yayılarak bedende meydana gelen hücre
ölümlerinin yerine yeni hücreler meydana getirerek bedenin
kendi kendini onarması sağlanmış olur.
AURA
İnsanların vücudunu çevreleyen elektromanyetik alan aura’nın birçok önemli
fonksiyonu vardır. Evrensel enerjiyi vücudumuza alarak yaşamımızı idame
ettirmemizi sağlayan çakralar aura da bulunurlar. Aynı zamanda vücudun
çevresini sarmış bir kalkan görevi yapar. Eğer sağlam ve güçlü bir auramız
varsa bize dışarıdan bir hastalığın yada negatif etkinin gelmesi çok daha güç
olacaktır. Ancak auramız zayıflamış veya yırtılmışsa negatif enerjilere ve
hastalıklara çok daha açık hale geliriz.

O halde auramızın güçlü ve sağlıklı olması fiziksel sağlığımız açısından çok


önemlidir. Bunun yanı sıra ruhsal zihinsel ve duygusal sağlığımız açısından da
auramızın sağlıklı ve güçlü olması gerekmektedir. Aura birden çok
katmandan oluşmuştur. Bu konuda araştırmacılar arasında çeşitli görüş
ayrılıkları olsa da 7 katmanlı aura da, 4 ana katman konusunda genelde fikir
birliği vardır.
Bu katmanlar eterik beden, duygusal beden, zihinsel beden ve astral
bedendir. Bu katmanların her birinin kendine özgü özellikleri ve işlevleri
vardır.
ETERİK BEDEN;
Şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer. Adeta
fiziksel bedenin üzerine giyilmiş ve ona bire bir uyan
bir elbise gibidir. Çakralar bu alanda bulunurlar ve
auranın üst katmanlarından gelen enerjileri bedene
alma işlevi yaparlar. Organizmanın enerji ihtiyacı
tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi
çakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir.
Eterik bedenin temel işlevi fiziksel bedenin sağlıklı
kalmasını sağlamak ve onu evrensel enerji alanı ile
bağlantıda tutmaktır. Sağlıklı bir insanda genişliği 5-
15 cm kadardır. Hastalık, yorgunluk ve stres gibi
durumlarda eterik bedenin genişliği azalır.
DUYGU BEDENİ;
Eterik bedenin üstünde bulunan ve siyahımsı yapıya
sahip olan bir katmandır. Gökkuşağının tüm renklerini
barındıran duygusal bedenin o anki rengi kişinin
duygusal durumuna göre değişir. Zihinsel bedenden
gelen üst düzey enerjiler duygusal bedene ulaşır ve
burada bir değişimden geçerek zihinsel bedene iletilir.
Kişinin duygusal yapısı bu katmanla ilgilidir. Üst
katmanlardan gelen enerjiler burada duygusal anlamlar
kazanır ve kişiye özel duygusal süzgeçten geçtikten
sonra anlam kazanarak eterik bedene aktarılır.
ZİHİN BEDENİ;
Duygu bedeninin bitiminde başlar ve astral
bedene kadar uzanır. Genelde rengi sarıdır.
Fikirlerimizin yapısını barındırır ve düşünce
formları bu bedende görülebilir.
Hastalıklarımızın büyük bir çoğunluğu zihinsel
bedenimizden kaynaklanmaktadır. Tüm
hastalıkların zihinsel nedenlerinin olduğu artık bir
çok araştırmacı ve modern tıp tarafından da
ortaya konmuştur.
ASTRAL BEDEN;
Astral bedenimizin titreşimi diğer bedenlere göre çok daha
yüksektir ve algılanması da diğer bedenlere göre daha zordur.
Evrensel enerjiler astral bedenimizden auramıza girerler ve
burada bir değişime tabi tutularak zihinsel bedene aktarılırlar.
Astral bedende ortaya çıkan bir sorun er geç daha alt bedenlere
ve oradan da fiziksel bedene yansıyacaktır.
Astral beden kişinin bütün ile bağlantısını simgeler. Bütünle
bağlantısı güçlü olan bir insanın ruhsal bedeni sağlıklı olacak ve
evrensel enerjiyi en iyi şekilde alarak diğer katmanlara
ulaştıracaktır. Bu evrensel enerji zihinsel katmanda bir değişimden
geçecek, duygusal katmanda daha farklı bir yapıya bürünecek ve
en son eterik bedenden çakralar vasıtasıyla fiziksel bedene
geçerek kişinin yaşam enerjisi haline gelecektir. Ancak bunun için
öncelikle astral bedenin sağlıklı olması gerekmektedir.
ÇAKRALAR
KIRMIZI KÖK ÇAKRA
Omuriliğin en altında yer alır. Bütün yaradılışın bilgisini taşıyan ilk
sekiz hücre burada yer alır ve sadece bu hücreler bütün
yaşamımız boyunca değişmeden kalırlar. Bizim fiziki dünyada kök
salmamızı sağlar.
İLGİLİ OLDUĞU ORGANLAR : Bu Çakra kuyruk sokumunda,
omurganın alt ucunda yer alır. Dolaşım ve üreme sistemlerine
bağlıdır. Böbreküstü bezleri ile ilgilidir. Böbreküstü bezleri,
bedenin sıvılarının kimyasını kontrol ederler. Bedendeki ilgili
olduğu bölgeler..; omurga, kemikler, dişler, tırnaklar, makat, düz ve
kalın bağırsaklar, prostat bezi, kan ve hücre yapımıdır. Ayrıca,
böbreküstü bezleri aracılığı ile bedenin ısı dengesinde de rol
oynar. Dünyasal maddi varlığı ve fiziksel yaşam fonksiyonlarını
belirler. Temel “Hayat Gücü” nün merkezidir.
TURUNCU (ALT KARIN ÇAKRASI)
Göbeğin hemen altında yer alır ve bizim cinsel ve üreme
kapasitemizle ilgilidir. Bu çakranın blokajı duygusal sorunlar ve
cinsel suçluluk olarak açığa çıkar.
 
İLGİLİ OLDUĞU ORGANLAR : Dalak çakrasının rengi turuncudur.
Sakral çakra olarak da anılır. Yeri, cinsel organların civarı, göbek
deliğinin üç parmak kadar altıdır. Fonksiyonel açıdan bağlantılı
olduğu yerler, böbreküstü bezleridir. Dalak, safra kesesi, pankreas
ve böbreklerle birlikte üreme ve kas sistemi bu enerji merkezinin
etkisi altındadır. Cinsel ve yaratıcı enerjiyi kontrol eder. Bedendeki
ilgili olduğu bölgeler, leğen kuşağı kemikleri, üreme organları,
böbrekler, mesane, kan, lenf, mide suyu ve sperm’dir. Dalak
çakrası, vücuttaki zehirli maddelerin atılmasında ve sistemin
arındırılmasındaki temel görevi üstlenmiştir.
SARI SOLAR PLEXUS(MİDE ÇAKRASI)
Solar plexus Duyguların yerleştiği yer. Bize dünya da kişisel bir güç
verir. Bloke olduğunda kızgınlık veya kendini kurban gibi hissetmek
duygusu verir.
Güneş sinir ağı çakrası, göbek bölgesi ile göğüs kafesi arasında yer
alır. İlgili olduğu unsur “ATEŞ” tir. Fiziksel ve eterik dünyayla bağları
oluşturur. Duygusal enerjinin dışa akıtıldığı bir kapıdır. Rengi “sarı”
dır. Göbek bölgesindeki sinir ağı sistemi ile bağlantılı olan bu
enerji merkezi, mide, karaciğer, safra kesesi, böbrek üstü bezleri
ve sindirim sistemi ile ilgilidir. Vücuda giren besinin
hazmedilmesinde de rol oynar. Yağ ve Protein metabolizmasında
önemli rol oynar. Kan şekeri düzeyinde ve karbonhidratların
metabolizmasında da etkindir. Beynin sol tarafı ile bağlantılıdır.
Felç çeşitleri, ülser, bağırsak sorunları ve psiko-somatik sorunlara
bu Çakra aracılığı ile müdahale edilebilir. Fizik bedeni
canlandırarak aktive eden güneş ışınımları bu çakra tarafından
alınır. Güç merkezidir.
YEŞİL KALP ÇAKRASI
Kalp çakrası, bloke olduğu takdirde bağışıklık sistemi veya kalp
sorunları veyahut da şefkat eksikliği ortaya çıkar.
Kalp çakrası diğer çakralara aracılık eden ve dengeleyici olan bir
niteliğe sahiptir. Kalp merkezi çakradır. Yeşil, pembe ve parlak altın
renklerindedir. Hayat suyunun aktığı “Nehirler Vadisi” dir. Yaradan’ın
İlahi Sevgisi buradan, insan gönlünden geçerek dış dünyaya akar. Üç
düşük fizik ve duygu merkezi ile üç yüksek zihinsel ve ruhsal
merkezleri birleştirir. Birleşme ve bütünlüğü oluşturur. Bu çakranın
unsuru “HAVA” dır. Duyusu ise “Dokunma” dır. çakranın amacı,
“SEVGİ” yoluyla tam “BİR” liğe ulaştırmadır. Bu çakranın herhangi bir
sebeple dengesini yitirmesi, diğer tüm çakralar üzerinde de aynı
etkiyi gösterir.
MAVİ BOĞAZ ÇAKRASI
Boğaz çakrası yaratıcılık ve iletişimle ilgilidir. Duygularınızı uygun bir şekilde ifade
edemediğiniz zaman baskı hisseder.
Gırtlak çakrası olarak da bilinir. Boynun arka tarafında, omurilik soğanının hemen
altından başlayıp aşağıya doğru devam ederek önde gırtlak çıkıntısının altına
kadar devam eder. Tiroit bezi ile ilgilidir. Rengi mavi ile ifade edilir. Fiziksel
dışavurumu ve metabolizma hızını kontrol ederek beden dengesini korur. Soluk
borusunun her iki tarafında yer alır. Boğazdan dışa doğru açılan bu Çakra merkezi
beşinci çakra olmak ile birlikte bağlantılı olduğu boyunu arka kısmındaki küçük
merkez sekizinci çakra olarak ta ele alınabilir. Bu çakra düşük çakralarla Tac çakra
arasında önemli bağlantılar kurar. Düşünceler-Duygular, Dürtüler-Tepkiler
arasında köprü vazifesi görür. İlgili olduğu unsur “ESİR” dir. Toprak-Su-Ateş ve
Hava’yı oluşturan temel yapıdır. Tüm oluş düzeylerindeki bilginin ileticisi ve
aracısıdır, yani “KELAM” dır. Burada tüm oluş düzeylerindeki mükemmelliğin
bireysel ifadesi vardır. Zamanın başlangıcından bu yana var olan kayıt burayla da
bağlantılıdır. Bu merkez, zihinsel katlardan kişiye doğru yayınlanan telepatik
mesajları alır.
LACİVERT ALIN ÇAKRASI
Üçüncü Göz çakrası: Pineal bezi (epifiz)Yukarıya bakma yeteneği
olan fiziki bir gözdür.
Alın çakrası veya Üçüncü göz olarak da tanınır. İki kaşın arasında
hafifçe yukarıdadır. Koyu mavi-lacivert arası bir rengi vardır. Hipofiz
bezi ile bağlantılıdır. Bu bez, büyümeyi ve metabolizmayı
düzenleyen salgılar üretir. Yüksek zihinsel güçlerin, hafızanın ve
iradenin merkezidir. Fizik yapıda ise merkezi sinir sistemini yöneten
merkezdir. Fizik gerçekliğin ötesindeki tüm yaratılış düzeylerine bu
merkezden ulaşmak mümkündür. Duyma, hissetme ve bazen de
görüntü olarak algılama yapar. Varoluşun bilinçli algılanışı buradan
yapılır.
Bedenle ilgili olduğu bölgeler, yüz, gözler, kulaklar, burun, sinüsler,
beyincik ve merkezi sinir sistemidir. İlgili olduğu Hipofiz bezi, diğer
bezlerin uyumlu etkileşimlerini sağlar.
MOR TAÇ ÇAKRA
Daha üst boyutlardan gelen mesajlarla birleştirir ve başın
üzerinde bir baskı şeklinde hissedilebilir.
Tepe veya TAC çakra. Titreşimsel düzeyi faal haldeyken
diğer tüm çakralardan daha yüksektir. Beyaz ve Menekşe
rengi ile birlikte bünyesinde birçok rengi taşır. Epifiz salgı
bezi ile bağlantılıdır. Kozmik alemdeki yüksek enerjilere
kanallık vazifesi görür. Ruhsal enerjilerin alıcısıdır ve
fiziksel rahatsızlıklarda dönüştürücü ve tedavi edici
enerjileri toplar. Bedenle ilgili olduğu bölge asıl beyindir.
Epifiz bezi tüm organizmayı etkiler
VÜCUDUMUZDAKİ SALGI BEZLERİ

1.Epifiz
2.Hipofiz
3.Tiroid
4.Timus
5.Böbreküstü bezleri
6.Pankreas
7.Üreme Organları
(Erkekte Testis,
kadında
Yumurtalıklar)
SAĞ BEYİN SOL BEYİN ÖZELLİKLERİ

-SAĞ BEYİN ÖZELLİKLERİ- -SOL BEYİN ÖZELLİKLERİ-


Beynimizin yaratıcı kısmı sağ lobudur. Beynimizin mantıksal kısmı sol lobudur.
Sağ beyin, görsel ve işitsel konularla ilgilenir. Matematiksel işlemlerde başarılıdır.
İnsan, sezgilerinde beyninin sağ tarafını kullanır. Sebep-sonuç ilişkisini iyi kurar ve
Aynı zamanda sağ beyin lobu, vücudun sol tarafını analitik düşünme becerisine sahiptir.
(organlarını) yönetir. Kelime, sayı ve sembollerle ilgilenir.
Görme ve duyma yoluyla öğrenir. Sol beyin lobu, vücudun sağ tarafını
Gerçek üstü hayaller kurar, mecaz anlamlarla (organlarını) yönetir.
ilgilenir.

You might also like