You are on page 1of 5

İmmun Kökenli

Nöropatiler
Yeşim GÜLŞEN PARMAN, A. Emre ÖGE
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, İstanbul

Bu yazıda immun-kökenli nöropatilerden olan Guillain- tulumla başlayanlarla birlikte, ağırlıklı olarak veya tek
Barré Sendromu (GBS) ve Kronik İnflamatuvar Polinöro- başına ataksik, motor veya duysal belirtilerle seyredenler
patinin fizyopatoloji ve etyopatogenezi (KİDP) irdelene- sayılabilir.1
cektir. İmmun kökenli nöropatilerin tedavisinde başlıca
AİDP’de nöropati demiyelinizan özelliktedir ve genel-
steroidler, plazmaferez, intravenöz immunglobulinler
likle iyi prognozludur. Bu formda immun atak özellikle
ve diğer immun-supresif ajanlar kullanılır. Söz konusu
kökler düzeyinde Schwann hücresine karşıdır. Aşırı inf-
tedavi yaklaşımları bu hastalıkların genel gidişatını de-
lamasyon ve miyelin harabiyeti o bölgedeki aksonun da
ğiştirmekle birlikte, bazı durumlarda yetersiz kalmakta,
beklenilen etkiyi gösterememektedir. İmmun kökenli harabiyetine neden olabilir. Miyelin harabiyetiyle akson
nöropatilerin daha etkin tedavisi için bu hastalıkların hasarının ayrımını yapmak genellikle zor olmakla birlik-
fizyopatolojisinin daha iyi anlaşılabilmesi gereklidir. te klinik açıdan önem taşımaktadır, zira sadece demiyeli-
nizasyonla giden hafif olgular remiyelinizasyonla birlikte
haftalar içinde düzelebilir. Buna karşılık akson harabiyeti
Guillain-Barre Sendromu olanlar ise daha uzun sürede düzelmekte hatta zaaf kalıcı
Genel bilgiler olabilmektedir.
Guillain-Barre Sendromu (GBS) bilindiği gibi polio dışın- Aksonal tutulumla giden AMSAN da görülen klinik tablo
da en sık akut ve subakut jeneralize felce yol açan hasta- çok ağırdır, hastaların erken dönemde kuadripleji, kran-
lıktır. Bir yıl içindeki görülme sıklığı 100.000’de 1.7’dir. yal sinir tutulumuyla birlikte sıklıkla solunum yetmezliği
Ayrıca yoğun bakım ünitelerine (YBÜ) yönlendirilen tablosunda yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) izlenmeleri
nörolojik hastalıklar içinde en sık rastlanılan nedenler gerekebilir. Prognoz kötüdür, düzelme aylar içinde olsa
arasında yer almaktadır. Periferik sinirlerdeki immun bile ağır sekel bırakabilir. AMAN’da ise duysal yakınma
kökenli yaygın hasar motor ve duysal zaafa yol açarak ve tutulum yoktur, genellikle Campylobacter jejuni’nin yol
polinöropati tablosuna neden olur. Merkezi sinir sistemi açtığı diyare tablosunu izler. İlk kez Çin’de söz konusu
çok nadir olarak tutulabilir. Klinik tablonun progres- ajana bağlı oluşan epidemiden sonra bildirilmiştir. Prog-
yonu günler ya da en fazla 4 hafta içinde tamamlanır. noz genellikle iyidir. Hem AMSAN da hem de AMAN da
Polinöropati tablosu genellikle akut bir enfeksiyonu iz- immun atak aksona karşıdır.
ler; herhangi bir enfeksiyon bu tabloya neden olmakla
GBS’de beyin-omurilik sıvısında (BOS) artmış protein
birlikte bazı mikro organizmaların varlığı daha ön plana
düzeyi ve az sayıda bulunan beyaz seri hücrelerinin
çıkmaktadır (örneğin Campylobacter jejuni, Epstein-Barr
virüsü, Cytomegalovirus, Mycoplasma pneumoniae). Gün- varlığı hastalığın klasikleşmiş yardımcı tanı kriteridir.
ler içinde ilerleyici, uçlarda başlayan paresteziler, zaaf, BOS daki protein artışı ancak hastalığın başlangıcından
arefleksi ve kranyal sinir felçleri ile kendini gösteren bu 5-10 gün sonra ortaya çıkar. Hastaların çoğu hayatta ka-
hastalığa kolaylıkla tanı konur. Başlıca elektrofizyolojik lır ve zaman içinde düzelme gösterir. Bununla birlikte
verilere ve immünolojik mekanizmalara göre alt gruplara nörolojik yoğun bakıma gereksinim duyulan, düzelme
ayrılmıştır: en sık rastlanan formuna akut inflamatuvar sürecinin uzadığı, solunum, otonomik, kardiyovasküler
demiyelinizan polinöropati (AİDP) denir. Ayrıca; akut ve enfeksiyöz problemlerin ortaya çıktığı durumlar da
motor-duysal (AMSAN) veya akut motor aksonal nö- vardır. Modern yoğun bakım üniteleri çağında büyük
ropati (AMAN) de alt gruplarındandır. GBS’nin birkaç GBS serilerine ait yayınlanan derlemelerde mortalite %5
varyantı olduğu da bilinmektedir. Bunlardan en çarpıcı olarak bildirilmiş, düzelmenin büyük ölçüde YBÜ’deki
olanı Fisher’in tarif ettiği, oftalmopleji ve ağır ataksiyle bakıma bağlı olduğu vurgulanmıştır.2
seyreden formdur. Sık rastlanmayan diğer formlar ara-
sında “desandan” bir yol izleyen, miyastenia gravis veya Etyopatogenez ve fizyopatoloji
botulizmi telkin edebilecek özellikler taşıyan, öncelikle Hastalığın oluşumunda hem hücresel hem de hümoral
oküler (oftalmopleji veya ptoz), fasyal ve farengeal tu- mekanizmaların rol oynadığı bilinmektedir. En çok araş-

Klinik Gelişim 31
tırma AIDP ile ilgili olarak yapılmıştır. GBS’nin AIDP for- ları başlattığı, diğer yandan kompleman aktivasyonunu
munda histopatolojik başlıca bulgular endoneuriumda izleyerek Ranvier nodlarına makrofajların çekilmesi,
mononükleer inflamatuvar infiltrasyon ve sinir liflerinde periaksonal mesafenin açılması, buraya makrofajların
segmental demiyelinizasyondur. Sinir köklerinden distal migrasyonu ve sonuçta akson dejenerasyonu ile giden
intramüsküler sinir dallarına kadar periferik sinirlerin bir sürece yol açtığı düşünülmektedir. AMAN’lı olgula-
her tarafında bu lezyonlar görülmekle birlikte, daha çok rın bir kısmında gelişen aksonal hasarla uyumlu şekilde
motor kökler ve proksimal pleksus segmentleri tutulur. ağır kas zaafı, yavaş ve yetersiz iyileşme ile belirlenen bir
AMAN ve AMSAN formlarında ise iltihabi infiltrasyonun klinik seyir görülmektedir. Bir kısım olgularda ise, iyi se-
görülmediği bir akson hasarı söz konusudur. yirli AIDP olgularında görülenden farksız hızlı ve tam bir
klinik düzelme dikkati çekmektedir. Aksonal dejeneras-
GBS’ye yol açan patolojik süreçlerde rol oynayan faktör- yonu izleyen rejenerasyon için gereken uzun zaman göz
lerden geçirilmiş enfeksiyonla birlikte, T hücreleri, aktive önüne alındığında bu durum şaşırtıcı görünmektedir.
olmuş makrofajlar, sitokinler, anti-gangliosid antikorlar ve Bu olgularda aksonal membrana bağlanan antikorların
moleküler taklit mekanizması sayılabilir.1 GBS’li hastaların iyon akımlarını etkileyerek iletim bloklarına yol açtığı ya
kanlarında periferik sinirlerin yapısında yer alan antijenlere da aksonal hasarın başlıca intramüsküler terminal sinir
karşı oluşan oldukça yüksek oranda (yaklaşık %60) anti- liflerinde olduğu; sonuçtaki hızlı iyileşmenin ise iletim
gangliosid antikorlar gösterilmiştir. Gangliosidler periferik bloklarının düzelmesi ya da en distal lezyon yerlerinden
sinir membranlarında “lipid salları” denen katmanlarda rejenerasyonla sağlandığı düşünülmektedir. Hafif kas
bulunur ve membran bütünlüğünün korunmasında görev kuvvetsizliği ve hızlı iyileşme ile seyreden AMAN olgu-
alırlar. IgG anti GM1, GM1b, GD1a ve GalNAc-GD1a an- larında şaşırtıcı bir diğer bulgu olarak tendon refleksleri-
tikorlar motor ağırlıklı olgular ya da AMAN ve AMSAN’lı nin korunmuş olduğu da görülebilir.
hasta gruplarında daha yüksek oranda görülürler. GD3,
GT1a, and GQ1b’ye karşı antikorlar ise oftalmopleji ve GBS’ye yol açan otoantikorların ortaya çıkış mekaniz-
MFS ile ilişkili görünmektedir. Antigangliosid antikorlar maları ile ilgili bilimsel veriler, bunların bir enfeksiyon
içerisinde belirli bir GBS alt grubu ile en anlamlı ilişkiyi ajanına karşı oluşturulduğunu ve periferik sinirlere yö-
gösteren IgG anti-GQ1b antikorudur. Bu antikor Miller neldiğini düşündürmektedir. GBS ile ve özellikle onun
Fisher Sendromu (MFS) olgularının yaklaşık %90’ında aksonal formları ile ilişkisi en sık gösterilen bakteriyel
akut fazda yüksek titrelerde saptanır ve klinik düzelmey- organizma olan C. jejuni, dünya çapında yaygın bir bak-
le birlikte kaybolur (Tablo 1). Bazı antikorlar ise tek tek teriyel enterit nedenidir. Çeşitli olgu serilerinde, yakın-
gangliosidlere değil, farklı gangliosid komplekslerinin da geçirilmiş bir C. jejuni infeksiyonu ile başlıca motor
oluşturduğu yeni konformasyonel epitoplara bağlanırlar. bulgular ve akson hasarı ile seyreden GBS ve yüksek
Yakın zamanda GD1a/GD1b ve GD1b/GT1b kompleksle- anti GM1, anti GD1a veya anti GQ1b antikor titreleri
rine karşı antikorların daha ağır seyirli GBS formlarından arasında ilişki olduğu görülmüştür. MFS’li olgulardan
sorumlu olduğu gösterilmiştir. izole edilen  C. jejuni örneklerinde GQ1b benzeri epitop-
lar da bulunmuştur. Bu bulgular, yüzeyindeki antijenik
AIDP formunda Schwann hücresi yüzeyindeki epitop- yapıları gangliozidler gibi sinir dokusu yapı maddelerini
lara bağlanan antikorların kompleman aktivasyonuna taklit eden mikroorganizmalara karşı konağın oluştur-
yol açtığı, bunun da miyelinin vakuolizasyonu, yıkımı duğu antikorların sinir dokusuna yönelerek hastalık
ve makrofajlarla fagositozuna varan bir süreci başlattığı sürecini başlatabileceğini düşündürmektedir (moleküler
öne sürülmüştür (Resim 1). AMAN ve AMSAN’da ise taklit mekanizması). GBS’li olgulardan izole edilen C. je-
otoimmün olayların ilk hedefinin Ranvier nodlarında juni suşlarının gangliosidlerin karbonhidrat epitoplarını
aksonal membranda yer alan gangliosid yapısındaki anti- taklid eden lipo-oligosakkaridler (LOS) oluşturdukları
jenler olduğu, buralara bağlanan  antikorların bir yandan gösterilmiş, LOS tiplerinin oluşumundan sorumlu olan
muhtemelen iyon kanalı disfonksiyonuna yol açan olay- bakteri gen kümeleri belirlenmiştir. Bu kümelerdeki be-

Tablo 1: GBS’unda antigangliosid antikorlar, gangliosid lokalizasyonları ve birlikte olan klinik tablolar8
Hedef antijen Sınıf Antijenin bulunduğu yer Klinik özellikler
MFS
III, IV, VI. Kranyal sinrlerin paranodal miyelini,
GQ1b IgG Oftalmoplejili GBS
Bazı arka kök ganglion nöronları
Bickerstaff beyin sapı ansefali
GD1 Paranodal myelin AIDP
IgG
monospesifik Arka kök ganglionu büyük nöronları Ataksik GBS
AMAN
GalNAc-GD1a IgG Periaksonal membrane
Saf motor GBS
LM1 IgG Miyelin AIDP
AMAN
GM1 IgG Belirlenmemiş
Saf motor GBS
GD1a IgG Belirlenmemiş AMAN

32 Klinik Gelişim
lirli gen varyantları gangliosid benzeri LOS’ların ekspres- kolaylığı nedeniyle tercih edilen bir tedavidir. IVIg ile
yonundan sorumlu görünmektedir. Bu şekilde belirli bir plaseboyu karşılaştırmalı çalışma yoktur, buna karşılık
gangliosidin moleküler yapısının LOS tarafından taklid IVIg’i destekleyici tedaviyle karşılaştıran 3 çalışmada
edilmesi antigangliosid antikorların özgüllüğünü ve IVIg alanların kas gücündeki düzelme almayanlara
buna bağlı olarak -söz konusu gangliosidlerin sinir siste- oranla anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. IVIg ve
minde baskın olduğu bölgelere göre-ortaya çıkacak GBS plazmaferezin etkinlik açısından birbirine üstün olma-
varyantlarını belirler görünmektedir. Saf motor/aksonal dığı anlaşılmıştır. Her 2 tedavinin birlikte uygulanması
nöropatisi olan hastalardan elde edilen C. jejuni suşları (IVIg+plazmaferez) ile IVIg veya plazmaferezin tek başı-
yüzeylerinde GM1 ve GD1a benzeri LOS’lar sunarken, na uygulanmasının farklı sonuçlar vermediği, dolayısıyla
oftalmopleji ile birlikte olan GBS olguları ve MFS’li olgu- bu tedavi yöntemlerinden birinin seçilmesinin uygun
lardan elde edilenler GD3, GT1a, GD1c benzeri LOS’lar olduğu da anlaşılmıştır.2,3 Bu nedenle GBS tedavisinde
sunmaktadırlar. Diğer yandan, C. jejuni infeksiyonu plazma değişimi kadar etkin, hatta uygulama kolaylığı
geçiren kişilerin 1/1000’inden azında GBS gelişmesi, nedeniyle de daha çok tercih edilen tedavi intravenöz
gangliosidleri taklid eden C. jejuni varyantları ile infekte immunglobulin (IVIg)’dir. Klasikleşmiş uyugulama 5
olan ailelerde bile salgınlar görülmemesi gibi özellikler, gün süreyle, 0.4g/kg dır.
GBS’nin ortaya çıkışında konağa ait faktörlerin de çok
önemli olduğunu göstermektedir.3,4 Kortikosteroidler
Akut hastalığın seyrini değiştirdiği yönünde kanıt olmasa
Tedavi bile yüksek doz steroidler de kullanılmıştır. Buna rağ-
men bu tedavi rutin kullanım için önerilmez. Kontrollü
Özgün tedavi: Plazmaferez ve immünglobulin
4 çalışmada oral steroid kullanımının sınırlı bir iyileş-
Bir çok araştırıcı plasmaferezin GBS’de yararlı olduğunu meye yol açtığına ait kanıtlar bulunmuştur. Son yıllarda
göstermiştir. Randomize çalışmalar bu tedavinin etkinli- yapılan bir çalışmada IVIg’e ek olarak 5 gün süreyle
ğini kanıtlamıştır. Hastalığın başlangıcından itibaren ilk intravenöz metil-prednizolon (500 mg/gün) uygulanan
2 haftada uygulandığında, hastanın bağımsız yürümeye grupla, sadece IVIg alanlar karşılaştırıldığında steroid
başlama süresini bir ay kısalttığı kanıtlanmıştır (The alan gruptakilerin, anlamlı bulunmasa da, 4. haftada di-
Guillain-Barré Syndrome Study Group, 1985; The French sabilite skalasında bir derece ilerlediği gözlenmiştir.
Cooperative Group on Plasma Exchange in Guillain-Barré
Syndrome, 1987). Plazmaferez sonucunda motor düzel- Destekleyici tedavi
me daha çabuk olduğu gibi mekanik ventilasyona gerek-
Günlük bakımın küçük ayrıntıları bu immün nöropati-
sinim süresi de kısalmakta ayrıca birinci yılın sonunda
nin spesifik tedavileri kadar önemlidir. Tuzak nöropa-
kas gücünün tama ulaşma oranı yükselmektedir. Ağır
tilerini önlemek için hastaya özenle pozisyon verilmesi
tablolarda 4 kür hafif olgularda ise 2 kür plazmaferez
gereklidir. Düşük molekül ağırlıklı heparin derin ven
uygulanması olumlu sonuç vermektedir. Yine de has-
trombozunu, dolayısıyle yatan hastalarda görülen pul-
taların dörtte birinden daha azında beklenilen iyileşme
moner emboliyi engellemekte etkili olmaktadır. Nazo-
ortaya çıkmamakta, bu hastaların handikap ve motor
gastrik veya gastrik tüp erken dönemde gündeme gelebi-
zaafları istenilen oranda düzelmemektedir. Bu hastalar
lir. Sürekli yatan hastalarda enfeksiyonların haftalık veya
6 ayın sonunda hala yürüyememektedir. Ciddi otono-
daha sık balgam ve idrar kültürleriyle izlenmesi yararlı
mik tutulumu ve elektrolit bozukluğu olan hastalara
olabilir. Yine de bunların klinik tabloya göre yapılması
plazmaferez uygulaması önerilmemektedir. Plazmaferez
daha uygundur.
gibi IVIg’in de yürüyemeyen ya da yardımla yürüyen
hastalara ilk 2 haftada uygulandığında oldukça etkin Ağrı yeteri kadar önem verilmeyen bir problemdir.
olduğu kanıtlanmıştır. IVIg güvenirliği ve uygulamadaki Özellikle geceleri arttığından, uykuyu bozar, fiziksel ve

Resim 1A: Makrofaj aracılı demiyelinizasyonun başlangıcı. Miyelin katmanlarının ayrışması


Resim 1B: Makrofaj aracılı demiyelinizasyon
Resim 1C: Makrofaj aracılı demiyelinizasyonu izleyen ikincil akson kaybı ve miyelin kalıntısı
Elektron mikroskopisi (Nöromüsküler Hastalıkları İnceleme Laboratuvarı-İstanbul Tıp Fakültesi-Nöroloji A.D)

Klinik Gelişim 33
solunumu etkileyen yorgunluğa yol açar. Gabapentin, bilinmektedir. Bazı hastalarda bir miyelin proteini oldu-
pregabalin veya carbamazepine gibi ajanlar rahatsızlığın ğu bilinen P0’a karşı antikorlarla birlikte anti-GM1 IgM
ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Çok ağır olgularda antikorlarına da rastlanmıştır. Duysal ataksik formunda
en etkili yöntem epidural analjezi olmuştur. Narkotikler ise disialosil epitopuna karşı IgM tipinde GD1b, GD3,
etkilidir, fakat sedasyon yapmaları ve barsak hareketlerini GT1b, ve GQ1b gangliozidleri gösterilmiştir.
azaltmaları sorun olmaktadır. Yine ağır olgularda, yüksek
KİDP’de immun atak başlıca miyeline karşıdır, bununla
dozda, tek uygulamalık kortikosteroidler yararlı olabil-
birlikte ikincil akson kaybı tabloya eşlik eder. Histopato-
mektedir. Fizik tedavi ve egzersiz programı hastalığın
lojik olarak, Schwann hücre proliferasyonu sonucu geli-
etkin immüno-modülatuar tedavisi yanında, uzun vadede
şen “soğan zarı” görünümü ile birlikte, perivasküler hücre
düzelmenin sürmesi ve sekel bırakmadan iyileşmesi açısın-
infiltrasyonu ve segmenter demiyelinizasyon görülebilir.
dan önem taşımaktadır. Mümkün olan en erken dönemde
Soğan zarı görünümü tekrarlayan demiyelinizasyon ve
hastanın genel durumuna göre düzenlenmesi gereklidir.
remiyelinizasyon sonucu gelişir. Hastalık ilerledikçe de
Ağır GBS’de psikolojik destek de çok önemlidir.5
akson kaybı eklenir (Resim 2).2,7,8,9

Kronik �nflamatuvar Demiyelinizan Tedavi


Polinöropati
Kortikosteroidler
Genel bilgiler Klasik KİDP nöropatiler içinde tedaviye en iyi yanıt ve-
Kronik inflamatuvar demiyelinizan nöropati (KİDP) si- ren hastalıklardandır ve steroidler tedavide ilk sırayı alır-
metrik duysal-motor, EMG de demiyelinizan özellikler lar. Birkaç control grubu olmayan çalışmanın ardından,
taşıyan ve en az 8 haftaya yayılan progresyon gösteren bir ilk kez 1982 de 35 hastalık bir seride yapılan plasebo
nöropatidir. Motor zaaf genellikle hem proksimal hem kontrollü çalışmada etkinliği gösterilmiştir. Kortikos-
de distal dağılım gösterir. Nöropati progressif olabilece- teroid tedavisinin yeniden kötüleşmeleri önlemek için
ği gibi hecmelerle seyredebilir. BOS da yüksek protein yıllarca sürdürülmesi ya da başka immunsupresif tedavi
düzeyi tanıyı destekler. KİDP en sık 40-60 yaş grubunda seçeneklerinin birlikte kullanılması gerekebilir. Uzun
görülür. Sözü edilen tipik simetrik, duysal-motor KİDP süreli tedavi ilacın yan etki risklerini artırmakta, ayrıca
dışında ayrıca, saf duysal tutulumla giden ataksik form, bazı hastalar uzun süreli tedavide tedaviye dirençli hale
asimetrik tutulum gösteren İngilizce adının kısa olarak gelebilmektedir. Önerilen doz 6-8 hafta 1 mg/kg olup,
yazılışıyla anılan MADSAM (Multifocal Acquired Dem- ardından alınan yanıta göre azaltılması ve idame dozun-
yelinating Sensory And Motor Neuropathy) veya distal da devam edilmesi gerekir. Ciddi yan etkileri yanında
simetrik form DADS (Distal Acquired Demyelinating steroidler ucuz ve kolay erişebilir olmaları nedeniyle
Symmetric Neuropathy) ve saf motor KİDP sayılabilir.6 KİDP tedavisinde ilk tercih edilen ajanlardır.

Etyopatogenenez ve fizyopatoloji Intravenöz immunoglobulin


KIDP, GBS gibi hastalığa yol açan mekanizmalar kesin Küçük hasta gruplarını içeren kontrolsüz çalışmalar
olarak aydınlatılamamış olsa bile, hem hücresel hem de IVIg’in KİDP’deki yararını kanıtladıktan sonra yapılan
hümoral bağışıklık sisteminin etkili olduğu otoimmun plasebo kontrollü çalışmalar da bu yararı vurgulamışdır.
bir hastalıktır. T hücrelerinin etkin olduğunu gösteren Ayrıca IVIg ile plazmaferezi ya da steroid tedavisini kar-
IL-2, TNF-α’nın varlığı ile ilgili ipuçları vardır. Antijen şılaştıran çalışmalar da bu üç tedavi yaklaşımının birbi-
sunumunda ve demiyelinizasyonun fagositoz aşamasında rinden farklı olmadığını göstermiştir. IVIg ile tedavinin
direkt olarak yer alan makrofajların varlığı kanıtlanmıştır. etkisi kısa sürmektedir, ayrıca maliyeti de yüksek oldu-
GBS’ye kıyasla otoantikorların daha az etkili olduğu da ğundan hangi koşullarda ve hangi hastalara uygulanaca-

Resim 2A: KİDP. Perivasküler iltihabi hücre infiltrasyonu. Parafin kesit, boya: Modifiye Gomori Trikrom
Resim 2B: KİDP. Çapına göre ince miyelin kılıfı olan aksonlar (remiyelinizasyon) ve miyelinli akson kaybı. Plastik kesit,
boya: Thionin
Resim 2C: KİDP. İleri derecede miyelinli akson kaybı ve Schwann hücre proliferasyonu (soğan zarı görünümü). Plastik
kesit, boya: Thionin.
(Nöromüsküler Hastalıkları İnceleme Laboratuvarı- İstanbul Tıp Fakültesi-Nöroloji A.D)

34 Klinik Gelişim
ğı konusunda olgu özelinde karar verilmelidir. Önerilen 2. Hughes RAC, Raphaël JC, Swan AV, van Doorn PA. Intravenous
doz GBS’deki gibidir.10 immunoglobulin for Guillain-Barré syndrome (Cochrane Review).
In: The Cochrane Library, Issue 1, UK: John Wiley and Sons Ltd.
2006.
Plazmaferez
3. Czaplinski A, Steck AJ. Immune mediated neuropathies. J Neurol
Plazmaferezle tedavi edilen hastaların hıza düzeldiği 2004;251:127-137.
gözlenmiştir. Kontrollü çalışmalar ayrıca plazmaferezin 4. Öge AE, Gülşen-Parman Y. Polinöropatiler. AE Öge; editör. Nöro-
kısa dönemde yararlı olduğu, sonrasında bazı olgularda loji Ders Kitabı. 1. baskı. İstanbul; Nobel Kitabevi. 2004.
kötüleşme ortaya çıktığını da göstermiştir. Uygulamada- 5. Hughes RAC, Swan AV, van Koningsveld R, van Doorn PA. Corti-
ki zorluklar ve girişimin invazifliği, maliyeti, plazmaferez costeroids for Guillain-Barré syndrome (Cochrane Review). In: The
yapan merkezlerin az olması KİDP’de plazmaferezi ön Cochrane Library, Issue 2, UK: John Wiley and Sons Ltd. 2006.
plana çıkarmamakta, ancak diğer tedavi seçeneklerine 6. Dyck PJ, O’Brien PC, Oviatt KF, Dinapoli RP, Daube JR, Bartleson
JD, Mokri B, Swift T, Low PA, Windebank AJ. Prednisone improves
yanıt vermeyen hastalarda, tek başına vaya diğer tedavi chronic inflammatory demyelinating polyradiculoneuropathy more
seçenekleriyle kombine edilmesi önerilmektedir.11 than no treatment. Ann Neurol 1982;11:136-141
7. Toyka K, Gold R. The pathogenesis of CIDP. Neurology 2003;60:
Diğer tedavi seçenekleri S2-S7.
KİDP’de sözü edilen tedavi seçenekleri dışında genellik- 8. Kusunoki S. Immuno-pathogenesis of Chronic Inflammatory
le kombine tedavide kullanılan diğer immunosupressif Demyelinating Polyneuropathy (CIDP). Neurological Therapeutics
2004;21:675-678.
ajanlar önerilmektedir (örneğin azathioprine, cyclophos-
phamide, mycophenolate mofetil). Bu çalışmaların çoğu 9. Said G. Chronic inflammatory demyelinating polyneuropathy.
Neuromuscular Disorders 2006;16:293-303.
küçük hasta gruplarını ilgilendiren kontrolsüz çalışma-
10. van Schaik IN, Winer JB, de Haan R, Vermeulen M. Intravenous
lardır. Sadece Azathioprine’le kontrollü bir çalışma yapıl-
immunoglobulin for chronic inflammatory demyelinating polyra-
mış olup, bu ajanın steroidle birlikte kullanıldığı grupla diculoneuropathy (Cochrane Review). In: The Cochrane Library,
tek başına steroid alan hasta grubu ile karşılaştırıldığında Issue 2, UK: John Wiley and Sons Ltd. 2002.
kombine tedavinin daha üstün olmadığı gösterilmiştir. 11. Mehndiratta MM, Hughes RAC, Agarwal P. Plasma exchange for
Söz konusu ajanlar genellikle steroidle tedaviye iyi yanıt chronic inflammatory demyelinating polyradiculoneuropathy
vermeyen durumlarda, ya da plazmafereze ve IVIg’ne (Cochrane Review). In: The Cochrane Library, Issue 3, UK: John
Wiley and Sons Ltd. 2004.
gereksinimi azaltmak amacıyla steroidlerle birlikte kul-
lanılmaktadır.12,13 12. Hughes RAC, Swan AV, van Doorn PA. Cytotoxic drugs and
interferons for chronic inflammatory demyelinating polyradiculo-
neuropathy (Cochrane Review). In: The Cochrane Library, Issue 4,
Kaynaklar UK: John Wiley and Sons Ltd. 2004.
1. The French Cooperative Group on Plasma Exchange in Guillain-Barré 13. Piepers S, Van den Berg-Vos R, Van der Pol WL. Mycophenolate
Syndrome, Efficiency of plasma exchange in Guillain-Barré Sydrome: mofetil as adjunctive therapy for MMN patients: a randomized,
role of replacement fluids. Ann Neurol 1987;22:753-761. controlled trial. Brain 2007;130:2004-2010.

Klinik Gelişim 35

You might also like