You are on page 1of 77

"Güneydoðudan Öyküler", Türkiye'nin en büyük sorununun bir yönünü bizzat yaþamýþ yüzbinlerc

e anýlarýndan sadece yirmidokuzunu içermektedir. Büyük çoðunluðu hala devlet memuru statüsü
dan fazla güvenlik görevlisi ile yapýlan söyleþilerde, aný sahiplerinin isteði üzerine, ola
a geçen kiþilerin kimlikleri ve olaylarýn geçtiði yerler belirtilmemiþtir. Anýlar, sýkýntýl
dýðý söyleþilerin ardýndan, aný sahiplerinin onayý ile, bir yýla yakýn süren bir çalýþma so
Olaylarýn asýllarýna sadýk kalýnmýþtýr.
Kitabýn basým aþamasýnda büyük desteðini gördüðüm Gazeteci Recep Deðer'e, Serdar'a ve Hikm
rim.
Umutlarýmý ve yaþama heyecanýmý yitirmemem için yýllarca uðraþan Anneme ve Babama; her zam
gibi bu kitap yaratýlýrken de yaptýðým yanlýþlarýmý düzelten kardeþime ve "Güneydoðudan Öy
likte dinleyen, yaþayan ve paylaþan eþime minnettarým...
ÝÇÝNDEKÝLER
GÜNEYDOЀl
ÇÝFTÇORAP€€_ 27
YAMUR€€€€€:€€€€31
TIRMANMA€€€35
ANIT 39
GÖREV41
AYAKLAR€€€€47
MAYIN53
ÇATIÞMA€€€€59
GARÝP71
TERÖRÝST€€€81
ASKER€€€€€ 89
HAVA DELÝÐÝ95
KADER99
BABA€101
KÝހ€107
ÇOCUK113
SALÇALI TAVUK KONSERVE€117
PUSU€129
SÝVRÝSÝNEK ÝLACI€135
TELEFON€€€€141
MEKTUP€€€€€149
HELÝKOPTER€153
RISK 159
TELSÝZ€€€€€165
IÐNE DELÝÐÝ173
BASKIN€€€€177
PEMBE PANTER€€€€€185
ÝZÝN€193
TÖREN€€€€€€199
€
GÜNEYDOÐU*
PKK ile mücadele için uzun bir süre Güneydoðu'da bulundunuz. Hangi çapta birliklere komuta
ttiniz?
Taktik birliklere. Bu askeri bir tabirdir. Emir alan birliklere kýsacasý. Yani planl
amacý olmadým. Evet, belki küçük operasyonlarý planlayýp uyguladýk. Ama büyük operasyonlara
irliðin bir parçasý olarak katýldým.
Operasyonlara da çýkýyor muydunuz?
€Tabii ki çýkýyordum. Komutan birliðinin baþýnda olmak zorundadýr. Özetle, tim komutanlýðý
omutanlýðýna kadar birçok birliðe komuta ettim.
Hiç çatýþmaya girdiniz mi?
Hep bu soruyu sorarlar. Siz de sordunuz. Evet girdim.
Çatýþma nasýl bir þey, bize anlatabilir misiniz?
Iþte bu imkansýz. Belki anlatabilirim ama tahayyül edemezsiniz. Bunda sizin ya da ben
im suçum yok. Yaþamayan bilmez.
Biraz çalýþsanýz.
€*Bu röportaj uzun yýllar Güneydoðu'da görev yapmýþ üst düzey rütbede bir subay ile gerçek
ndisi anlattýklarýnýn öyküleþtirilmeden kullanýlmasýný istemiþtir.
€€€Ýyi de, çatýþma sahneleri olan filmler bile o anlarý tam olarak anlatamýyor ki. Ben þim
avan mermisinin ya da RPG-7'nin sesini nasýl tarif ederim? Ama hakkýný yememek lazým; bi
r-iki film var. Bunlar çok gerçekçiydi. Mesela "Müfreze", birkaç kez seyrettim. Eðer sinema
ses düzeni de iyiyse o aný yaþýyorsunuz. Ama ilginçtir. Ben Müfreze'yi seyrederken, sinema
aki diðer insanlarýn bazý sahnelerde kahkahalar atarak gülmesini anlayamadým. Hayýr yani, k
mik sahneler de deðildi ki bunlar.€Mesela kriz geçiren bir asker, bir Vietkonglu'nun k
afasýný dipçikle parçalýyordu. Ýnsanlar bu sahnede niye güler anlamam. Neyse sanýrým konumu
l. Bana kalýrsa, çatýþma bir adamýn baþýnýn üstünden mermi geçmesi demektir. Bu çok farklý
rminin sesini duyduðunuz zaman, hala yaþadýðýnýzý fark ediyorsunuz. Bir de tabii ki, ölüme
amanlar çok tedirgin oluyorsunuz. Belki de korkuyorsunuz. Ama insan alýþýyor bu seslere.
Ýlk çatýþmayý kazasýz belasýz atlatýrsanýz, diðerleri sorun olmuyor artýk. Ben mesela ilk
enmiþtim. Öylece donakal mistim. Yanýmdakiler uyandýrmýþtý beni. Sonralarý alýþtým. Mermini
hlikenin bana olan mesafesini bile çýkaracak duruma geldim.
€Herkesin aklýnda ya da hayalinde þöyle bir þey var: askerler bir tarafta, bu adamlar, ya
ni teröristler diðer tarafta. Birbirlerine mermi sýkýyorlar. Bu ancak askeri deyimle mev
zi harplerinde olur. Aklýnýza o eski klasik savaþlarda olduðu gibi uzanýp giden mevziler,
sýðýnaklar gelmesin. Kardeþim, ortada ne mevzi var, ne de bir savunma hattý. Her taraftan,
her an bir ateþ yiyebilir, bir terörist grubuyla karþýlaþabilirsiniz: Mesala Kýbrýs ya da
tuluþ Savaþý'ndaki gibi deðil. Hayýr, bu böyle deðil iþte. Peki doðrusu ne? Doðrusu þu; ask
arafta, teröristler ise herhangi bir yerde. Tabii genelleme yapmamak lazým, teröristi
tesbit ettikten sonra, çatýþma bir mevzi harbine dönüþüyor, ama bu bildiðimiz savunma ya da
ruz hattý deðil ki. Zaten adamý tesbit ettiðiniz anda, tüm çatýþma orada sürüyor. Adamý ind
.
Bir çatýþma genelde nasýl baþlar? Siz mi onlarý görürsünüz, onlar mý sizi görür önce?
€Her iki þekilde de olabilir. Ya da tesadüfen karþýlaþýlabilirsiniz. Yerini, sayýsýný bild
grubu basmaya giderken, önce onlar sizi fark edebilir. Ya da siz pusuya yatmýþken veya
istirahat ederken, aniden önünüzden geçebilirler. Ama çoðunlukla onlar bizi fark ediyor. Ç
olan biziz. Biz onlarý görebilmek için kafamýzý kaldýrýyoruz. Çünkü, kaçan insan, istediði
ahiptir. Kovalayan ise ancak kaçanlarý takip etmek, yani onlarýn yönünde devam etmek zorun
dadýr. PKK'lýlarýn baþlarýný eðme, saklanma, dinlenme, durup geriye bakma serbestileri vard
ma güvenlik kuvvetlerinin bu özgürlükleri yoktur. Biz, görebilmek için sürekli açýkta olmak
ayýz. Genelde dinlenmeye zamanýmýz da yoktur. PKK'lýlar durup, arkalarýndan gelenlere ateþ
bilirler. Bu, takip edenleri daha da sýkýntýya sokar. Çünkü, asýl grup koþa koþa uzaklaþýrk
n biri bir tepenin üstüne oturup, tek tek ateþe baþlar. Bizler de, bu mermilerden koruna
rak, onlarý nasýl yakalayabileceðimizi düþünüp dururuz.
€Kýsacasý teröristlerle çatýþma baþlayana kadar tüm inisiyatif onlardadýr. Tepeci dedikler
emas saðlandýðýnda uygun bir yere çýkýp, ilerleyen askerleri ateþ altýna alýyor. Diðerleri
or. Oyalýyor bizi. Saatlerce o adamý orada susturmak için uðraþýp duruyoruz. Diyelim ki ada
etkisiz hale getirdiniz, bu sefer içlerinden bir baþkasý bir diðer tepeye çýkmýþ sizi; bekl
Altýný çizerek söylüyorum, bunlar bir ya da iki kiþi. Arkalarýndan gelen beþyüz kiþiyi, ik
yere€mýhlayabiliyor. Sakýn aklýnýza þu gelmesin: "Kardeþim olur mu yahu? Nasýl olur da, ik
beþyüz kiþiyi durdurur?" demeyin. Dünyanýn tüm ordularýnda, tüm yerlerinde böyledir bu. Ben
ist olsam, ben de onlarýn yerinde olsam, ben de durdururum. Yani bu normal. Önemli o
lan o tepecileri aþmak. Belki de sadece bir-iki kiþi bunlar, arkalarýnda büyük grup falan
da yok. Bilemiyorsunuz ki. Ýlk zamanlar þöyle deniyordu: "Kardeþim iki kiþi için Kobra mý i
nir?" Þimdilerde, Allah'a þükür öyle deðil. Eðer Kobra müsaitse, hemen çaðýrýlýr. Bu öyle b
alar gelir. Bombalarlar. Bir bakarsýnýz en fazla birkaç kiþi
çýkar. Ya da komutan, "Yok kardeþim kendiniz halledin" der. Bu sefer karþýnýzda iki yüz ki
grubu bulursunuz.
€Herkes bana soruyor: "Bu teröristler nasýl kaçýyorlar?" diye. Bunu oraya gidince anlarsýn
Bir birliði bir tepeden diðerine göndermenin ne kadar zor olduðunu, o birliðin içinde bir
epeden diðerine giderken anlarsýnýz. Haritalarda yükseklikleri gösteren çizgiler vardýr. Bi
nlara eþ yükseklik eðrileri ya da eski tabirle münhanî deriz. Bu çizgiler, haritanýn bir ye
de eðer birbirine yakýnsa ve sizin göreviniz buradan geçmekse eðer, ayvayý yediniz demektir
Çünkü, iþte oralarý uçurum demektir. Bu da saatlerce yürümek anlamýna gelir. Bunu da sadec
en ya da inerken öðrenirsiniz. Kuþ uçuþu bir kilometrelik mesafenin altý saatte aþýlabildið
r dere gibi gözüken suyun üç saatte geçilebildiðini, ancak bunlarý yapýnca fark edersiniz.
€Bu arada, bir de çember meselesi var. Çembere alýyoruz ya! Ne çemberi? Sizin çember dedið
z matematiksel ifade, orada yamuða, kareye, dikdörtgene dönüþüyor. Ve hepsinin de bir ortak
elliði var; aslâ ve asla kapanamýyor. Kapatýlamýyor. Bunu nasýl biliyorum? Nasýl bu kadar e
olabiliyorum? Günlerce ve gecelerce o çemberin bir köþesinde pusuda beklerken öðrendim, ah
am keserek deðil.
Hiç yaralandýnýz mý?
€Evet. Ufak bir sýyrýk. Sýrtýmda bir roket parçasý var hala. Nedendir bilmem, çýkarmadýlar
alsýn" dedi doktorlar. Öyle duruyor.
Nasýl yaralandýnýz?
€Ne gerek var þimdi? Roketin biri geldi yanýmýzda patladý, o kadar.
€Bu kadar mý? Neler hissettiniz, nasýl anladýnýz yaralandýðýnýzý? Nasýl tedavi oldunuz ?
€Bu kadar detaya gerek var mý bilmiyorum. Mesela, bizim arkadaþlar dalga geçer benimle.
"Kaçarken sýrtýndan vuruldu bu adam" derler. Güleriz. Nasýl anladým yaralandýðýmý? Ýlk and
amadým. Sýrtýmda bir sýzý hissettim. Bir de sýcaklýk. Baktýk ki çizilmiþiz. Biz öyle deriz.
eriz. Bizi de çizdiler iþte. Bu þahsi bir olay. Böyle yüzlerce, binlerce olay var. Benimki
devede kulak. Yukarýya bildirmedim bile. Yani kayýtlarda bile yok yaralandýðým. Üzerinde f
zla durulacak bir olay deðil.
Peki, bize biraz daðlarý, ya da araziyi anlatabilir misiniz?
€Bakýn, dað denince insanýn aklýna Elmadað ve tepe denince de Ýstanbul'un yedi tepesi geli
. Yazýktýr. Bilmiyorsanýz bari., bilenlere sorun ya da dinleyin. Bölgeyi hiç görmemiþ, daðl
rlarýný, nehirlerini bilmeyen, savaþýn ne olduðunu hiç anlamayan insanlarýn fikir yürütmesi
am kesmesini anlamak mümkün deðil. Gerçi oralarý görüp hala kafasý almayanlar da var ya.
€Bir kere þunu bilmek lazým. Güneydoðu çok geniþ bir arazi parçasý. Her tarafý ayný deðil.
var, kayalýk yeri var, sarp arazisi var. Her türden araziyi görebilirsiniz orada. Alla
h'a þükür biz de, sanýrým hemen hemen her yerini tanýma imkanýný bulduk. Ýki bin metre yüks
ondum, dere sularýnýn içinde pusuya yattým, ormanýn içinde kayboldum.
€Velhasýlý þunu söylemek isterim ki; dýþýnda iken daðlar ürkütücü. Ýçindeyken güven verici
coðrafi varlýklar, üstündeyken insaný tanrýlaþtýrýyor. Diplerinde iken aþaðýlýk duygusu yaþ
de büyüklük kompleksi. Bu iki duygunun arasýnda gidip gelen insan da bir garip oluyor. D
aðlar gibi sessizleþiyor. Þehirde arabalarýn gürültüsü, fabrikalar, insanlar... Daðlarda is
ir sessizlik. Bu daðlar, yaðan yaðmura, kara, sýcaða karþý kendi zaman diliminde yanýt veri
r. Onlara sahip olan, mücadeleyi de kazanýyor. Her tarafýna hakim olmanýza gerek yok. Bi
rkaç noktayý tuttunuz mu kontrol de elinize geçti demektir.
€Bu yüzden, önce zirveyi tutmak zorundasýnýz. Zirvenin askeri adý "hakim"dir. Sürekli kafa
bir soru var komutan olarak: "Hakimde miyiz, yoksa mahkumda mý kaldýk?" Sorunun çözümü bur
dan baþlýyor iþte. Hakimi yakaladýysak, çatýþmadan galip çýkma yüzdemiz de çok yüksek olur,
dýysak durum kritik demektir. Bulunduðumuz tepeye, daha hakim bir tepe de olabilir.
O zaman, orasý da tutulmalýdýr. Civardaki tüm hakim noktalarý kontrol altýna almadan, sonuc
ulaþmak imkansýzdýr. Çýkarsýnýz zirveye, bu sefer adamlar dere yataklarýndan geçerler. Der
usu atarsýnýz. Adamlar geçecek diye, baþlarsýnýz beklemeye.
€Bakýn size örnek olsun diye bir araziyi tarif etmeyip
çalýþayým. Yeri önemli deðil. Zaten bölgenin her tarafý böyle. Ýki
bin metrelik bir daða, iki gün boyunca týrmanarak çýkarsýnýz.
Zirveye ulaþýnca bir bakarsýnýz , yemyeþil bir yayla çýkar karþýnýza.
Yaylayý geçersiniz, bu sefer meþe aðaçlarýndan oluþan bir ormanýn
içinde kalýrsýnýz. Biraz daha yürüyünce kayalýklar baþlar. Etrafta
tek bir ot yoktur. Ve çevrenizde binlerce çukur vardýr. Biz onlara
"kokurdan" deriz, ine çýka bu kokurdanlarý geçersiniz, Bu sefer
kilometrelerce uzanan bir ovanýn dibine gelir, uçurumdan bu doða
harikasýný seyredersiniz. Ayýlar, geyikler, tarla fareleri,, kartallarla
birlikte yaþamaya baþlarsýnýz.€€€€
Operasyonlar esnasýnda, yani arazide nerelerde kalýyorsunuz? Dinlenme anlarýnýzý kastediy
orum.
€Nerelerde mi kalýyoruz? Heryerde kalýyoruz. Bir kere önemli olan rahatlýk deðil, emniyet.
Eðer bir, yerde konaklanacaksa, hemen çepeçevre emniyet saðlanýr. Bir daire haline gelinir
. Herkesin, her askerin bir sorumluluk sahasý olur. Erler ikiþerli, üçerli mevzilerde ot
ururlar. Sýrayla dinlenmeye geçerler. Önemli olan bu yerin olabildiði kadar yüksekte olmasý
yakýn bir yerden ateþ yemeyecek özelliklere sahip olmasýdýr. Mesela, çýktýnýz bir tepeye,
a, hemen iki yüz metre kadar üstünüzde bir tepe daha var, sizden yüksekte. Orada kalamazsýn
iþte. Yoksa, hiç beklemediðin bir anda baskýna uðraman iþten bile deðildir. Ne yapacaksýn b
umda? O ilerdeki
tepenin üzerinde konaklayacaksýn. Eðer bir baþka tepe daha çýkarsa önüne, bu sefer öbür te
nde kalacaksýn. Kural þu: Teröristlerin silahlarýnýn etkili menzilinde bulunan yerde uyuma
yacaksýn. Uyku diyorum, ama ne uykusu? Arazideyken hiç "Ohh, ne güzel, kesintisiz uyud
um" diyerek kalkamadým. Ne seviyede olursa olsun, eðer emrinizde insanlar varsa ve b
u insanlarýn hayat sorumluluðunu taþýyorsanýz uyumak imkansýzdýr. Onlarýn sorumluluðu insan
rýný kaçýrýyor. "Acaba uyanýk olmasý gerekenler de uyumuþ mudur?" diye diye sabahý ediyorsu
€Ayný teröristler gibi yaþamak zorundasýnýz daðlarda. Lüksü ararsanýz avlanýrsýnýz. Zaten
e, birlikler PKK'lý gibi hareket etmeye baþladýklarýndan bu yana, büyük mesafeler alýndý. M
ilk zamanlar geceleri operasyona çýkmazdý birlikler. Tabii teröristler de at oynatýrdý. Ký
sürede gecenin ne olduðunu öðrendik. Sonra ateþ yakmayý, soðuktan donmamayý, sýcaktan ölmem
izim Mehmet. Biraz zor oldu ama öðrendi. Aslýna bakarsanýz, müthiþ tecrübe oldu bu bizim iç
rýs'tan bu yana savaþmamýþ bir ordu, eðitimini yeniledi. Zamana ayak uydurdu. Eksiklikler
ortaya çýktý.
€Aslýnda siz ne yaptýðýnýzýn farkýnda mýsýnýz? Daha biz Kýbrýs Harekatý'ný yazmadýk, siz G
Yani askeri açýdan diyorum. Ne yazýk ki, bizim bu tür alýþkanlýklarýmýz yok. Bir türlü yaz
m, "Körfez birliklerine komuta etti. Emekli oldu, aradan bir-iki yýl geçti, oturdu yaz
dý. Schwarzkopf'u kastediyorum. Hem de ne yazdý? Zehir zemberek bir kitap. Herkesin
gözünde büyüttüðü Amerikan ordusunun rezaletlerini anlattý. Ýnanmazsýnýz ama, aynýsý bizde
nsuru iþte. Kültürü, eðitimi farklý ama, temelde insan var ya, o yüzden adamýn anlattýðý bi
ebilirim. Sanki benim anýlarýmý yazmýþ gibi. Coni'leri Mehmet yap, yer adlarýný deðiþtir, a
amý atarým.
€Bizim insanýmýz ise yazmak yerine, abarta abarta konuþmayý pek sever. O yüzden anýlar, bi
ler hep kulaktan kulaða abartýlarak yayýlýyor. Ama ümidim var benim. Çünkü en az birkaç kiþ
biliyorum; gün gün, dakika dakika not tutanlar var. Tabii bunlar nasýl ortaya çýkar, onu
bilemem. Bir kere þu korkuyu içimizden atmamýz lazým. Yazýlan, ya da anlatýlan bir þey, hem
tüm orduya mal ediliyor. Bu yanlýþ iþte. Doðrusu ile yanlýþý ile bu ordu, bu milletin. Tabi
lý yazýlanlar da var. Ama zaten insanlar bunun ayrýmýný yapabiliyor. Yazmanýn, yaþamak kada
mli bir görev olduðunu, yazmanýn yaþananlarýn bir tecrübe aktarmasý olduðunu kabullenmemiz
Hatta yaþarken gerçekleþtirilen görevlerin devamýdýr yazmak. Benim bir komutaným vardý.. Al
ahmet eylesin, þehit oldu. Hep, "Oradayken göreviniz savaþmak, buradayken ise anlatmak
" derdi. Ben yazdým mý? Çok detaylý olmasa bile, kendi kendimize birkaç satýr karaladýk. Bi
e iþte size anlatýyoruz, iþe yarar mý bilmiyorum. Nereden geldik biz buraya? Siz ne sorm
uþtunuz?
Arazi þartlarýný sormuþtum Ama baþka soruya geçebiliriz
€Bununla ilgili birkaç þey daha söylemek istiyorum. Çünkü oradaki araziyi kafanýzda canlan
lazým. Bunu nasýl yaparým bilemiyorum. Mesela Vietnam'la karþýlaþtýrýyorlar. Evet, Vietnam'
çok zor bir arazi. Ama sadece cangýl oralarý. Burada arazi þartlarý çok daha aðýr. Çünkü,
, çöl de var, kayalýk da var. Karadeniz'e gittiniz mi siz hiç? Yaylalarýna, çýktýnýz mý? Me
arazisi de sarptýr. Ama yeþildir, iþte Güneydoðu'nun büyük kýsmýnýn tek farký, Karadeniz g
kat aðaçsýz olmasý.
€Belki size iddialý gelecek ama, bu þartlarda bu þehit ve gazi sayýsý az bile. Tabii sadec
arazi faktörünü hesaba katarak söylemiyorum bunu. Çok iyi hatýrlarým, bir seferinde konser
i ýsýtacak odun parçasý bulamamýþtým. Yani öyle bir yerdi ki, etrafta yakacak ot parçasý bi
Yine bir seferinde mevzi yapacak taþ bulamadýðýmý biliyorum.
'Yine de güzeldir daðlar. Yaþadýðýmý hissetmiþimdir hep. Bir de müzik. Müzik bana daima es
bir duygu gibi geldi bu daðlarda. Bazen "kahrolasý" dediðim medeniyetin habercisi, ama
insaný kendi benliðine döndüren ezgiler bunlar. Çok kanallý bir
radyo-teybim vardý. Küçük bir þey. Yanýmda sürekli taþýrdým. O müthiþ manzaralarý hep bu k
yse geçelim bunlarý.
Bir saniye, þunu merak ettim Genelde ne dinlerdiniz böyle zamanlarda?
€Radyo'da ne varsa dinlerdim. Haberleri kaçýrmam bir kere. Kelime hazinesinde postal,
çatýþma, G-3 ve roketatardan baþka bir þey kalmayan biri için, o haberler çok deðerlidir.
kanallardan sadece TRT'yi çekerdi. Gece de kapanýrdý. Kasetleri soruyorsanýz, ne bileyi
m? O zamanýn yenilerini dinlerdim. Daha doðrusu dinlerdik, izine gidip gelenler geti
rirdi.
Örnek verebilir misiniz9
€Halk müziði, sanat müziði... Ne olursa? Pop müziði de dinlerdik. Mesela, Sezen Aksu'nun,
ahan'ýn þarkýlarýný. Onlarý da bana bizim genç subay-astsubay alýþtýrdý. Orada arabesk bile
ldu. Zaten bizim askerler hep arabesk dinler. Sonra klasik müzik kasetlerimiz vardý.
Kimi zaman onlar da çok iyi giderdi.
€Neyse iþte. Hoþumuza giderdi bunlar. Hayatým boyunca savunmuþumdur: Müziðin insan üzerind
bir etkisi var Belki þimdi garipseyeceksiniz ama, bizim birlikte bir alýþkanlýðýmýz vardý.
syondan dönen birlikler, muhakkak Mehter Marþý ile karþýlanýrdý. Þimdi sakýn ola bunu, bugü
ekeline almaya çalýþtýðý aþýrý milliyetçi hislerle karýþtýrmayýn.
€Bakýn, bizim asker genelde Anadolu çocuðudur. Dedesinden, anasýndan bu marþlarý dinleyere
inanýn, bu marþlar onlarýn üzerinde müthiþ bir tesir býrakýr. Moralleri yerine gelir. Yorg
larýný unuturlar. Sadece onlar deðil ki. ben de. Bazýlarý bu marþlarý siyasi görüþü için sa
ye dinlemeyecek miyim? Hayýr efendim dinleyeceðim. Dinledim de, dinlettim de. Orada
böyle þeylere ihtiyaç var. Moralinizi yüksek
tutmak zorundasýnýz. Put deðiliz ki. Adamý ölüme götürüyorsunuz. Yanýndaki arkadaþý küt di
meniz lazým. Ama bu saf duygularý siyasi malzeme yaparsanýz, önüne geçemezsiniz.
€Çok gördük biz öylelerini. Býyýklarý çenesine kadar sarkmýþ, elleriyle kurt kafasý yapýp,
tirenleri çok gördük. Ama bu kurt kafalýlardan, "Erkeksen sen git o tepeye!" diyenleri d
e, dizlerine kadar sarkmýþ göbeði ile daðda yorgunluktan bayýlanlarý da gördük. Mesela Poli
mleri.. Ýyi niyetle kuruldu, baþlangýçta iyi de çalýþtýlar, ama bu teþkilat bana göre kontr
larla birlikte çok operasyona çýktýk. Çok acý tecrübeler yaþadýk, inanýlmaz bir þey, bir as
sýl býrakýr? O ortamda insanýn terk etmeyeceði tek þey silahýdýr. Ama adam aðýr geldiði içi
le birlikte silahý býrakýp, yürümeye öyle devam ediyor. Kaç defa benim askerim taþýdý onlar
Operasyondan sonra teslim ederdik. Þimdi bu polisle, benim askerin arasýnda fark va
r mý? Yok. Ayný köyden gelen iki çocuk nasýl oluyor da soruna farklý yaklaþýyor? Demek ki o
baþka yanlýþlar var. Bu teþkilat Yeniçeri Teþkilatýna dönmeden tedbir alýnmalý.
€PKK, bir ülke sorunudur. Topyekûn mücadeleyi gerektirir. O partinin, bu teþkilatýn, þu ku
un sorunu deðildir. Herkese düþen görevler vardýr. Yoksa sadece politik yaklaþýmlarla çözem
iþi. Ülke içinde zaten bir kaos yaþanýyor. Hala birçok insan PKK'ya karþý verilen mücadele
mamýþ. Gazeteler abuk sabuk haberler yazýyor, yorumlara yer veriyor. Birisi meclis kürsüsün
en, neredeyse PKK'ya övgüler yaðdýrýyor. Siz bu askere neyi, nasýl anlatacaksýnýz? Bakýn be
benim hayatýmý altüst eden bir örnek vereyim: Benim annem bile bir gün ne dedi biliyor mus
unuz? "Ya, oðlum," dedi. "Siz orada suçsuz insanlarý bile öldürüyormuþsunuz. Köyleri basýp,
uk çocuk kesiyormuþsunuz, aman oðlum yapmayýn, etmeyin!.." dedi. Býrakýn annemi, bazen bölg
görev yapmamýþ kendi devre arkadaþlarýma bile mücadeleyi anlatamýyorum.
Konusu açýlmýþken, sorularýmýn arasýnda bu da vardý zaten Yýllardýr Türk askerine komuta e
Biraz askerden bahsedebilir misiniz?
€Sadece erleri mi soruyorsunuz? Subay, astsubay da var çünkü.
Siz bilirsiniz
€€€€Önce komuta kademesi, yani subay astsubaydan baþlayalým o zaman; pýrlanta. Evet tek sö
leceðim þey bu. Biz eskiler, biraz alaylý takýmýz. Ama yeni yetiþenler mükemmel. Olaðanüstü
e Türkiye'nin çok önündeler, bunu kabul etmek lazým. Aldýklarý eðitim uluslararasý kalite a
sýralarda. Sýkýntýlar var. Bunu kabul ediyorum ama genelde bakýldýðýnda söyleyecek bir söz
. Bu yüzden çok zorlandýðýmý söylemeliyim. Yani sizin emrinize, sizden çok daha iyi yetiþmi
geliyor. Bazen ne yapacaðýnýzý þaþýrýyorsunuz. Biraz uyum sorunu yaþanýyor, o kadar. Onlar
z onlara alýþamýyoruz ilk zamanlar. Ama dünya kanunu bu. Biz, yenilere, ayak uyduramadýk mý
bittik demektir, ilk zamanlar çok direndim. Sert çýktýk ama iþe yaramadý. Sonra baktýk ki
enmenin anlamý yok, bari öðrenelim dedik. Mesela yeni mezun bir astsubay geliyor. Ya d
a subay önemli deðil. Emir veriyorsun. Çocuk suratýna bakýyor. Sanýyorsun ki anlamýyor. Hay
endim, gayet iyi anlýyor. Peki ne bekliyor? Verdiðin emrin nedenini, niçinini merak ed
iyor. Kýsacasý, emri neden yapmasý gerektiðini anlatacaksýn. Eskiden böyle miydi? Biz kýtay
lk çýktýðýmýzda, "Yap" derlerdi, yapardýk, kim öyle ardýndan soru soracak?.. Ama þimdi öyle
man müsaitse, durum çok acil deðilse, karþýna alýp, anlatýyorsun, iyice ikna ediyorsun. Bir
zaman alýyor ama üþenmeyeceksin. Çünkü o adam, sen olmadýðýn zaman da o emri benimsiyor ve
aþýna gereðini yerine getiriyor. Zaten sorun da burada deðil mi? Eðer yeterli zaman yoksa,
emri alan biliyor ki komutaný doðruyu görüyor ve gözü kapalý gidiyor. Tabii ben bunlarý ka
na kadar çok zorlandým. Ama sonuçta anlaþabildik.
€Bakýn bir de, ne öðrendim bu yeni nesilden biliyor musunuz? Þunu öðrendim. Bize eskiden,
vaþta öl denildi mi, öleceksin!" diye öðretildi. Ama bu yeni nesil, bir anlayýþý da beraber
getirdi: "Savaþta, hayatta kalmak esastýr." Burada, ölmemek için savaþmaktan, bu nedenle d
e iyi savaþmaktan bahsediyorum. Korkaklýktan ya da kaçmaktan bahsetmiyorum. Bu tarzda
inandýrýlmýþ, sözü-lafý dinlenen insan çok daha yaratýcý oluyor. Ne örnekler var? Hemen akl
tanesini anlatayým: Asker yaralanmýþ, çok kan kaybediyor. O zamanlar geceleri helikopte
r de kalkmýyor. Karargahtaki telsizin baþýna doktoru getirmiþler. Doktor durumu anlayýnca,
"Allahtan ümit kesilmez." deyip gitmiþ. Oradaki subay da çocuðun kan grubunu öðrenmiþ. Ark
arý arasýnda kan grubu ayný olanlardan, sabaha kadar kan nakli yapýp, çocuðu hayatta tutmuþ
abah helikopterle göndermiþler.
€Sonra bir kurtarma olayý var. film gibi þeyler bunlar: Konvoyun biri kuru dere yataðýný g
rken, aniden sel geliyor. Tüm personel de araçlarýn üstüne çýkýyor. Birinden diðerine atlýy
rk ettikleri araç sularda kaybolup gidiyor. Böyle böyle kýyýya kadar geliyorlar. Bu arada,
birkaç tane sýfýr, yepyeni ünimog araç da hasar görüyor. Ýlk anda askerlerden ikisi sulara
r. Biri derenin bir köþesinde bir kayaya tutunuyor, diðeri kayýp. Hava rezalet; sis. yaðmu
r falan. Uçuþa elveriþli deðil. Ama bir helikopter kalkýyor, doðru bölgeye gidiyor, vadiye
iyor. Ama adama bir türlü ulaþamýyor. Dikkatinizi çekerim, dere yataðýnýn geniþliði helikop
vaneleri kadar. Bir kayaya ya da dal parçasýna bir deðse. hepsi havaya uçacak. Ama helik
opterin içindeki birkaç cengaver, çocuða ipi uzatabilmek için, tam dört saat uðraþýyorlar.
terden dýþarý sarkan biri ipi atýyor, ama ip suya deðince, girdaba yakalanýp uzaklaþýyor. Ý
yakýt ikmali yapýp dönüyorlar. Herkes ümidi kesmiþken, çocuk ipi tutuyor. Suya batýp çýkýyo
u", "Tutamadý" derken, helikopter, ipi -her nasýlsa- belinden baðlamýþ çocukla birlikte hav
lanýyor. Bu aný görenlerden dinlemeniz lazým. Ama sonra ne oluyor? Acýdýr bu, o pilotu küst
ar. Evet o olaydan sonra emekli oldu o pilot! Bir de ilginçtir, o yeni araçlar vardý y
a, hani askerleri sudan çýkarmak için uðraþý i irken hasar gören ünimoglar. Cemse derlerdi
en.
Yerden yüksektir bunlar. Çocuklar buna güvenerek suya sokmuþlar. Konvoydaki araçlardan, b
unlarýn üzerine atlayýp kurtulmuþ askerler. Ama bu arada bir tane ünimogu sele kaptýrmýþlar
arlana yuvarlana gitmiþ. Kalan ünimoglarý da, o olaydan sonra, "yepyeni aletlere sahip
çýkamadýlar" diye. birlikten geri almýþlar. Ýþte böyle. Ýki küçük örnek. Bunun gibi yüzler
var.
Peki askerler hakkýnda neler söyleyebilirsiniz?
€Evet. Bizim asker... Ýnsan bir kere. Ýnsan gibi bir insan. Öncelikle þunu söylemem lazým.
zim askerin komutanýna itaati inanýlmaz düzeydedir. Öleceðini biliyor, ama umursamýyor bile
Yaralý arkadaþýný kurtarmak için çabalarken þehit olanlarý gördük. Mermisi bitince teröris
tlayanlarý gördük. "Allah Allah" diye koþan askeri gördü bu gözler. Aslýnda, o anlarý yaþam
nlamasý biraz zor.
€Ben bunu kendi çapýmda tahlil ettim. Herhalde dünyanýn hiçbir ordusunda, askere giden ada
düðüne gider gibi davul-zurna ile uðurlamazlar. Bakýn, bize gelen çocuklarýn çoðunun eller
Bunun sebebi þudur: Anadolu'da kýna üç þeye yakýlýr; Allah'a kurban olsun diye koyuna. koca
kurban olsun diye geline ve vatana kurban olsun diye askere giden gençlere...
€Sonra, bizim yirmi yaþýna gelen gence, etrafýndaki herkes öðüt vermeye baþlar. En çok da,
komutanýnýn sözünden dýþarý çýkma!" diye tembih ederler. Ýþte bizim asker bu düþünceyle gel
izi eksiksiz uygular. Bu bir komutan için müthiþ rahatlýk. Ama bu yüzden topluma garip.bir
düþünce yayýldý. Neymiþ efendim, nizamiyeden içeri girerken beynin' kapýda býrakacakmýþsýn
yüzden itaat ile kafa çalýþtýrmayý birbirine karýþtýrdý insanlar. Yine de bizim çocuklar ço
geldim, hiç aklýma dahi gelmeyen bazý þeyleri, çatýþmada onlardan öðrendim.
€Bizim Alpaslan'ý anlatmalýyým size. Diðerleri gibi. normal bir asker, sessiz sedasýz bir
uktu. Biraz da geç anlýyordu
söylediklerimi. Yani ben öyle sanýyordum. Bu yüzden timin en arkasýna vermiþtim. Bir görev
teröristle karþý karþýya geldi. Öyle felaket bir hava vardý ki, yaðmur, sis-, çamur... Biz
e bazý sesler duyup çökmüþtük. Bu, arka tarafta teröristle sohbet ediyormuþ. Kadýn terörist
en kimsin?" diye sormuþ. Bunda çýt yok. Elinde silah, silahýnýn emniyeti açýk, tetiðe dokun
dýný indirecek, ama heyecandan yapamamýþ. Kilitlenip kalmýþ. Kadýn biraz daha yanaþýp, soru
ormuþ "Kimsin?" diye. Yine çýt yok. Kadýn bizim Alpaslan'ýn asker olduðunu anlayýnca, karan
hýzla uzaklaþmýþ. Bunu sakýn garipsemeyin, olur böyle þeyler, normaldir. O gün Alpaslan'a
enmiþtim. "Adamlarý senin yüzünden kaçýrdýk" diye baðýrýp çaðýrdým. Ama ne oldu biliyor mus
kadar sonra bir baþka görevde, bizden biri mayýna bastý. O panikte herkesi sakinleþtiren,
kontrolü eline alan, yaralýlara pansuman yapmak için oradan oraya koþturan Alpaslan oldu
.
€Alpaslan gibi, sürekli olaðanüstü olaylarla karþýlaþan askerlerin heyecanlarýný ve duygul
n olarak kontrol altýna almak zorundasýnýz. Yoksa, bu askerler, hem daha sonra size so
run olurlar, hem de sivildeki normal hayatlarýnda çevrelerine sorun olurlar.
O konuya geleceðiz Askerlerin eðitimleri hakkýnda ne düþünüyorsunuz?
€Evet, eðitim çok gerekli. Ama tek baþýna bir þey ifade etmez. Öyle çocuklar vardý ki, rüt
onele dahi deðiþmem. Terörle mücadelenin anahtarý eðitimden çok, yürek ve beyindir. Bir de
ler eðitimsiz deniyor. Bunu söyleyenlere tek bir cevabým var; en iyi eðitim, hakiki merm
ilerin altýnda yaþanan çatýþmalardýr. Bunun gerisi hikayedir. Sabahtan akþama kadar, adamý
kaldýr, süründür, dað tepe yürüt. Baþýnýn üstünden mermi geçmedi mi, o adam eðitimsizdir. K
i bir tarafa ve ilk girdiðim çatýþmayý diðer tarafa býrakýyorum, iþte ne öðrendiysem o ilk,
kika süren çatýþmada öðrenmiþim diyorum.
Bugüne kadar, daha birliðe yeni katýlmýþ bir askeri, hemen operasyona gönderen birisini hiç
edim, duymadým, insaf€ derler adama. Kimse emrindeki birini kaybetmeyi istemez. Öyle s
aflar ki. Tertemiz. Pürüzsüz. Ne çocuklar gördüm? Mutlaka kahramanlýk hikayeleri anlatmama
ek yok ki. iki saat boyunca karda, kýþta nöbet tutan bir askerin halini gördünüz mü siz hiç
dönüþü elleri mosmor olur. Yüzü gözü soðuktan þiþer. Yine de gýkýný çýkarmaz garibim. Bira
O da soðuða. Hani Kurtuluþ Savaþý'nda bebeklerini deðil de mermilerin üstünü örten kadýnla
Ayný buna benzer manzaralarý gördüm ben. Bir seferinde aniden yaðmur bastýrmýþtý. Yaðmurluk
yoktu. Parkasýný makineli tüfeðinin üzerine saran askeri gördüm ben. Bunlarý nasýl anlatay
ar çok örnek var ki. Bunun karþýsýnda, diðer örneklerden yok mu? O da var. Ama her tarafta
r böyle þeyler. Mesela, askerlik yapmamak için kendine zarar verenler çýkýyor. Ama bunlar h
p adli olaylar. Sivilde de psikolojik sorunlarý olan biri, üniformayý giydiðinde ayaðýna me
mi sýkýp, hukuki tabirle kendini askerliðe elveriþsiz hale getirebiliyor. Þimdi bunun suçu
rdunun mu? Ama harp sendromu da var tabii ki.
Evet þu harp sendromu konusu Nedir bu size göre?
€Bildiðim kadarý ile, Vietnam savaþýndan sonra üzerine düþüldü bu konunun. Dolayýsýyla Vie
da diyorlar. Aslý, savaþ sonrasý sendromudur. Bizle ilgili olarak yazýlýyor arada sýrada,
kuyoruz. Doðru taraflarý da var yazýlanlarýn, yanlýþ taraflarý da. Bir kere þu farký göz Ön
mak lazým. Amerikan Coni'leri Vietnam'daydý, kendi topraklarýnda deðil. Dolayýsýyla bir ama
, hedefsizlik vardý. Bu yüzden bir asker öldüðü zaman, ülkelerinde ortalýk ayaða kalkýyordu
de durum biraz farklý. Bizim asker geldiði zaman, biliyor ki, PKK, yani adý her neyse,
birileri bu ülkeden toprak istiyor. Böyle olunca mücadeleye kendini adýyor. Öldüðü zaman d
esi ortalýðý ayaða kaldýrmýyor. "Vataný uðruna þehit oldu" diyorlar, yüreklerine taþ basýyo
bizim kültürümüz bu gibi sendromlarý içinde eritiyor. Sendromun yerini gurur alýyor. Ülkes
savaþmýþ olmak, yaralanmýþ olmak, kolunu, bacaðýný, gözünü kaybetmek bir
15
gurur sembolü oluyor. Köyüne döndüðü zaman hayranlýk görüyor, saygý görüyor. Ama biliyorsu
, Vietnam'dan dönenleri taþladýlar. Bu demek deðil ki, bizde de bir hastalýk yok. Hastalýk
iyorum, çünkü, psikolojik olarak insanlarýn yýpranmasý sonucu ciddi tedavi gerekiyor. Bu ha
talýktan þimdilik üzeri örtülü de olsa var. Bizim toplum, böyle þeyleri içinde erittiði içi
ek olaylar dýþýnda pek göze çarpmýyor.
€Ama bana sorarsanýz, bizi bu konuda pek güzel günler de beklemiyor. Çünkü bu mücadelenin
dar uzun sürmesi, insanlarý býktýrdý. Ýnsanlar artýk, çocuklarýnýn gerçekten neden þehit ol
a cevap alamamaya baþladýlar. Doðru dürüst anlatan yok ki. Burada iki sorumlu var bana göre
yetkililer ve basýn. Þu kurum, bu kurum diye belirtmek istemiyorum. Bölgeden doðru bilg
i akýþýnýn nasýl yapýlacaðýný, neyi açýklayýp, neyi açýklamayacaðýný bilemediler. Bazý gere
lar. Sonradan ortaya çýkýnca da sýkýþtýlar. Propaganda yapmaya çalýþtýlar, ama bana kalýrsa
ine bulaþtýrdýlar. Öyle olmasaydý, bugün bu durumda olur muyduk? Kim biliyor Güneydoðu'da y
arý? Oradaki devlet görevlilerinin çektiklerini. Bakýn, asker ya da polis demiyorum. Bun
un içinde öðretmeni var, savcýsý var, hemþiresi, doktoru var. Ve bunlarýn hepsinin birer hi
esi var. Kim dinliyor onlarý? Sýkýntýlarýný kimse bilmiyor ve eðilmiyor ki. Bu insanlar ora
kendilerini yalnýz hissediyorlar ve gerçekten de yalnýz býrakýlýyorlar.
€Þimdi gelelim basýna. Bence basýnýn durumu daha vahim. Açýkça söylüyorum: isteyerek ya da
rek PKK'nýn lehine haber yapan o kadar çok gazeteci var ki. Kimsenin bilgisizliðini ayýp
lamýyorum. Ama bir laf vardýr, "Bilmemek ayýp deðil, öðrenmemek ayýp!" diye. Maalesef bizim
sýn biraz cahil. Havan topuna roketatar der, mayýna bomba der. Ne olmuþ ki diyeceksini
z? Ha havan, hâ top, pek önemi de yok. Buna da zaten güler geçeriz. Ama, peki bana açýklar
lütfen, 1992'deki Kuzey Irak Harekatý'nda Mehmet Ali Birand'ýn, inine kadar gidip Apo
ile röportaj yapmasý gazetecilik midir? Dikkatinizi çekerim, PKK'nýn daðýlma aþamasýydý o
buna gülüp geçemem.
16
Bunda kasýt ararým. Çünkü bu, bilinçsizce yapýlan bir hata deðil ki... Peki ya Þýrnak'ta o
oturup. Cizre olaylarýný görmüþ gibi haber yazmak gazetecilik midir? Aðdalý, hamasi progra
r yapmak gazetecilik midir? Aklýsýra propaganda maksatlý, her tarafýndan výcýk výcýk yað ak
vizyon programlarý nedir?
€Burada þunun özellikle bilinmesi lazým: Vietnam'da halkýn bu kadar karþý koymasý sonucund
rika, bir þeyleri eksik yaptýðýný fark etti ve Körfez Savaþý'na giderken tedbirini aldý. Ok
Schwarzkopf'u. Adam yazmýþ, en son ana kadar, hep "kamuoyu desteði" diyor. Bunun için d
e toplumunu sürekli bilgilendirmiþ. Askeri sýrlar dýþýnda her þeyi açýk yapmýþ. Bizde ise s
zlik var. Yetkililer susuyor, halk susuyor, basýn susuyor. Hep birlikte susuyoruz.
Konuþanlarýmýz da boþ konuþuyor. Çünkü orada neler oluyor, bilinmiyor. Hep kulaktan dolma
Sonra da, dedim ya, yüreðimize taþ basýp oturuyoruz.
€PKK'nýn ateþkes ilan ettiði zamaný hatýrlarsýnýz. 1992'deki Kuzey Irak Harekatý'ndan heme
ydý. Birçok birlik, operasyonlara devam etmek yerine, gün boyu futbol oynayýp karakollar
da oturdu. Sonra da, ateþkesin bittiði 33 askerin þehit edilmesiyle öðrenildi. O günlerde e
üst düzeyde verilen emirlerin artýk herkesçe bilinmesi gerekiyor.
Sanýrým baþýndan da bayaðý þikayetçiydim:
€Nasýl olmam? Bir elleri yaðda bir elleri balda, oturduklarý yerden yazýyorlar. Sanki ada
mlar baþka bir dünyada yaþýyorlar. Ruanda, Bosna, Türkiye sýnýrlarý içindeymiþ gibi, önceli
r oralarla ilgili. Bosna için paralar toplanýyor, yürüyüþler yapýlýyor, programlar yapýlýyo
nlamýyorum. Neymiþ efendim, sýnýrlar kalkmýþmýþ. artýk dünya halklarý varmýþ. Milletçilik ö
en hýzlý Kürt milliyetçileri. Bir de o eskitüfek solcular. Bunu savunan aklýevveller hiç s
uyorlar, sýnýrlar kalktý diyen adamlar sýnýrlarýný niye açmýyor da kura ile vatandaþlýk ver
e. Sýnýrlar kalktý mý kalkmadý mý, gelsinler ben onlara göstereyim Suriye sýnýrýný, Irak sý
bir þey söyleyeyim
17
mi? Oradaki en büyük zevklerimden biri de gazete okumaktý. Sadece benim deðil, bizim bi
rlikte öyleydi. O çok bilmiþ bazý köþe yazarlarýnýn, kime hizmet ettiðini asla anlamadýðým
mize okurduk. Hele çatýþmadan sonra. Bol bol küfür ediyorsun, boþalýyorsun. Deþarj oluyorsu
a ne yapacaksýn, adam zýr cahil, ama iþte bir yolunu bulmuþ, bir köþeye oturmuþ.
Sendromda kalmýþtýk.
€Ben doktor falan deðilim. Bu sendrom denilen þey hakkýnda öyle fazla bilgim yok, ama bazý
anormalliklerin olduðunu biliyorum, görüyorum, yaþýyorum. Kendimden biliyorum en azýndan. Y
ardýr, bir gece bile "Oh, rahat bir uyku çektim" diyemedim ben. Iþte bazen rüyalar görüyoru
.
€Zor olduðunu tahmin edebiliyorum. Örnek verebilir misiniz?
€Þöyle ifade etmeye çalýþayým. Hoþ olmayan bazý olaylar yaþamýþsýnýz. Bunlar da bir türlü
n gitmiyor. Düþünün, þimdi pusu mevzisindesiniz. Karanlýðýn içinden size doðru, ellerinde s
ileri yaklaþýyor. Çok net görüyorsunuz. Silahýnýzýn emniyetini açýyorsunuz. Ve beklemeye ba
Ne zamana kadar? Adamlarý en kritik anda yakalayana kadar. Ýþte bu an var ya, bu an. Y
ani o herifleri gördüðünüz andan, ateþ baþlayana kadar ki süre. Ýþte bu süre insanýn beynin
lerce soru geçiyor aklýnýzdan, Ne zaman ateþe baþlarým? Ya birisi erken ateþ ederse? Aþaðýd
rýda mý? Acaba bizi görüyorlar mý? Acaba arkalarýndan gelen baþka grup var mý? Çatýþma sonu
eririm? Yardýma gelebilirler mi? Yaralýlarý nasýl sevkederim? Ýþte bu sorular hayatýnýzýn s
luyor.
€Sendrom böyle baþlýyor. Sanýyorum öyle. Bu rahatsýzlýðýnýzý da türlü türlü þekilde dýþarý
erde sinirli olup, olmadýk yerde gülüyorsunuz. Aslýnda ben çok kötü durumda deðilim. Herhal
ndim aþtým. Zaten böyle bir rahatsýzlýðýmýn varlýðýný kontrol edecek vaktim de olmadý ki. N
18
yani, doktora mý gidecektim? O kadar birliðe komuta etmiþ bir insan. Hem kimseye pek
zararým da yok ki. Arada sýrada caným sýkýlýyor o kadar. Belki üzerine düþmem lazýmdý. Neys
i bende bir þey yok. Daha kötü durumda olanlar var.
Ne gibi?
€Mesela bizim bir astsubay arkadaþ vardý. Çocuk elenecek. Kýz istemeye gitmiþler. Oturulmu
Allah'ýn emri Peygamber'in kavli derken birden elektrikler kesilmiþ. Bizimki de atmýþ ke
ndini pencerenin dibine. Baskýn sanmýþ. Iþýklar gelince, herkes ne olduðuna þaþýrmýþ. Herha
bunun gibi bir þey. Kýzý vermemiþler tabi. Gülüyorum ama hoþ þeyler deðil bunlar. Sonra Gü
görev yapýp terhis olan askerlerden bazýlarýnýn, evine gidince bir süre açýkta, balkonda ya
biliyorum. Ýki yýla yakýn bir süre gökyüzünün altýnda yatan adamýn, baþka ne yapmasýný bekl
rada bir ayrým da yapmam lazým. Bölgeye giden herkes çatýþmaya girmiþ, gece görevlerine çýk
görevler var. Ama ilginçtir, Diyarbakýr'a ayaðýný basan baþlýyor sallamaya; yok bilmem kaç
rörist halletmiþ de, tek baþýna geceleri arazide dolaþýrmýþ da. Ýlk zamanlar böyle sözlere
ela benim birliðimde bir askerin mektubunu getirmiþti çocuklar. Adam babasýna yazmýþ; her þ
iyiymiþ, güzelmiþ, biraz sýkýntý çekiyorlarmýþ, en zoru da, bir helikopterden diðerine atla
hýna mermi doldurmak zor oluyormuþ. Bunu duyunca ne dersiniz? Gülüp geçersiniz. Þimdi, o me
tubu yazan askerin, birliðin aþçýsý olduðunu, bir kere bile operasyona gitmediðini de söyle
azým. Komik ama artýk gülmüyorum. Asýl bunlar, gerçek hastalarýn durumunu güçleþtiriyor. Bi
, belki bu gibi abartmalar da birer sendrom belirtisidir.
Sizin böyle sýkýntýlarýnýz oldu mu hiç?
€Evet, bir seferinde batýdaki bir birlikte nöbetteydim. Gece; mevzileri, nöbet yerlerin
i dolaþtýktan sonra odama çekildim. Yarým saat kadar uyumuþum herhalde. Baðýrarak uyandýðým
Don-gömlek binadan dýþarý fýrladým. Etrafa emirler
19
yaðdýrmaya baþladým. Ýþin ilginç tarafý, uyandýktan sonra bile roket, mermi, bomba sesleri
aya devam ediyordum. Birkaç dakika sonra, kendime geldiðimde, etrafýmda nöbetçi askerlerin
bana anlamsýz gözlerle baktýðýný fark ettim. Nöbetçi çavuþ yanýma yaklaþýp, sessizce, "Kom
siz istirahat edin" dedi ve kolumdan tutup odama götürdü. Böyle olaylar iþte.
Peki Güneydoðu'da iken eðlendiðiniz ya da deþarj olduðunuz zamanlar olmuyor mu hiç?
€Olmaz olur mu? Kendi çapýmýzda geceler düzenliyoruz. Çalan, söyleyen çocuklar var. Ýnsaný
ile birlikte olduðu gibi olmuyor, ama yine de iyi eðleniyoruz. Sürekli bir gerginlik v
ar, ama bunu hafifletiyoruz. Mesela bayramlarda, özel günlerde muhakkak bir þeyler yap
arýz. Bir defasýnda, bize yeni katýlan bölük komutaný üsteðmenlerden birine sürpriz doðum g
ile yapmýþtýk. Çocuk, sabah operasyondan dönmüþtü. Ertesi gün izine gidecekti. Öðle üzeri y
yanýma çaðýrttým. Hemen, 15 günlük yeni bir operasyona daha çýkacaðýný, harita çantasýný al
esini söyledim. Garibim hiç sesini çýkarmadan çadýrýna gitti, haritalarýný alýp toplantý sa
dan içeri girdiðinde, tüm subay astsubay "sürpriz!" diye baðýrmýþtý. Balonlar, süsler, kola
a herþey hazýrdý... Ýyi gülmüþtük o gün. Ýnsan en kötü zamanlarýnda bile gülümsenecek bir þ
uluyorduk. Sonra bayramlarý çok güzel olur. Arife gününden hazýrlýklar yapýlýr. Görevler he
gibi devam eder, ama muhakkak bayrama özgü bir þeyler yapýlýr. Bir bayramý hatýrlýyorum, g
n çok güzeldi. Evimizden uzaktýk ama çok mutlu olmuþtum. Bayram sabahý, yanlarý açýk büyük
dý. Sonra, tertemiz çarþaflarla örtülü masalarýn etrafýnda bayramlaþtýk. Masalara þekerler,
opladýðýmýz dað çiçeklerini koymuþtuk. Müzik yayýný da yapýyorduk. Ýlk bayramlaþmadan sonra
i. Herkes birbirinin çadýrýna ziyarete gitmiþti.
Yýlbaþý geceleri?
'20
€Tabii. Yýlbaþýnda da eðleniyoruz, karýnca kararýnca. Diðer günlerden pek farký yok. Aramý
playýp, tavuk piþiriyoruz. Hindiyi nerden bulacaksýn? Televizyon seyrediyoruz. Bazen i
skambil ya da okey oynuyoruz. Öyle geçiyor iþte.
Aileniz?
€Ýþte kritik bir konu; aile. Ben þimdi size, belki inanamayacaðýnýz bir þey söyleyeceðim.
yken, aile kavramý biraz geri planda kalýyor. Çünkü, karýnýz, çocuklarýnýz kadar deðerli in
rlikte yaþýyorsunuz: askerleriniz, arkadaþlarýnýz. Ailenizi düþünmüyor musunuz? Özlemiyor m
abii ki! Pusuda, operasyonda, intikalde aklýnýza geliyorlar. Ama sanýrým bu gurbetlikten
daha farklý. Elinizden bir þey gelmediði için, yanlarýnda olamadýðýnýz için üstü örtülü bi
r özlem. Çünkü daha kuvvetli duygular, olaylar yaþýyorsunuz, iki tane çocuðum var. ikisi de
siteye gidiyor. Ben oradayken, onlar da, karým da, sanýrým benim onlarý düþündüðümden daha
i düþünüyorlardý Belki haksýzlýk bu, ama böyleydi iþte. iki farklý hayat yaþanýyor. Onlarýn
i. Büyük sorun oluyor bu sonralarý. Mesela izinlerde. Garip bir duygu gel-giti yaþýyorsunu
z. Aileniz sizi anlamýyor. Ancak, tamamen döndüðünüzde gerçek aile iliþkisi kurulabiliyor.
bu sadece benim için geçerli. Kendi adýma konuþuyorum ama, etrafýmda görebildiðim kadarýyl
böyle.
€Uzun bir sure görev yaptýnýz Güneydoðu'da Peki yöre halký hakkýndaki görüþlerinizi alabil
€Ýnsan her yerde insandýr. Onlar da kendilerine göre kültürleri, yaþam tarzlarý olan insan
Her yerde olduðu gibi cesur, mert insanlarla da tanýþtým, tam tersi insanlarý da tanýdým. A
bir-iki þeyi hatýrlatmak lazým sanýyorum. Benim köylerimde insanlar kendi evlerini, camile
rini, yollarýný, çeþmelerini yaparlar Yýllarca "Doðu'ya yatýrým yapýlmýyor" dediler. Nerele
ik götürüldüðünü ben gördüm. Bölge halký biraz yanlýþ yapýyor bana göre. Her þeyi devletten
m köyümde
21
öðretmenin saygýnlýðý vardýr. Doktorun bir aðýrlýðý vardýr. Korurlar bu insanlarý. Orada b
€Þimdi dillerde "Köyler boþaltýlýyor!" lafý var. Boþaltýlacak tabii!.. Bana, "Peki bu insa
reye yerleþecek, nasýl yaþayacak?" derseniz, ben de size "O benim iþim deðil" derim. Benim
iþim ne peki? Güvenliði saðlamak. Bundan sonrasý kimin iþi ise o ilgilensin. Onlar ilgilen
iyorsa, suç köyün boþaltýlmasýnda mý? Gidin Bayýndýrlýk Bakanlýðý'na sorun. "Niye boþaltýla
açýkta býrakýyorsunuz?" deyin. Saðlýk Bakaný'na sorun, "Niye doktor yok?" deyin. Eðitimden
orumluysa ona çýkýþýn, "Nerde bu öðretmenler?" diye hesap sorun. Ýnsan haklarý çýðýrtkanlýð
ylarýnda sokak çatýþmasýnýn ortasýna sürülen on yaþýndaki çocuklarýn haklarýný neden hiç dü
ki; asker her gittiði yerde okullarý boþaltýp, içine yerleþiyormuþ. Bu haberleri gazetelerd
okuduðum zamanlar, kendilerini bilgili sanan, yetkili aðýzlardan duyduðum zamanlar, "Yazýk
lar olsun" dedim. Evet, benim birliðim birçok kez okul binasýnda kaldý. Devletin inþa ettið
, köyün tek taþ binasýnda. Ama neden? Öðretmenler gelmediði için eðitim durmuþtu. Boþtu bin
bir sýnýfý temizleyip, bizim çavuþlardan biri çocuklara ders verirdi. Þimdi bu öðretmenler
ndiþelerini anlýyorum. Hak veriyorum. Can korkusu bu. Ama, oraya giden askerin caný ca
n deðil mi? O yirmi yaþýndaki vatan evlatlarýnýn, "Ben gitmiyorum" deme hakký var mý? Gitme
ekler de çýkar tabi: Torpilliler. Hoþ, onlar zaten þimdi de gelmiyorlar ya!
€€€Ne diyordum, köylerden bahsediyordum. Bölgede öyle yerler var ki!.. Üç kiþi þu mezrada,
ede, on kiþi bir diðerinde yaþýyor. Teröristler gelip basýyor, çoluk çocuk, ortalýk kan göl
a "Niye" güvenliði saðlamýyorsunuz?" deniyor. Bir de, karakol basýlýyor, bir bakýyorsunuz,
mlar gece daðýn tepesindeki mezrada kalmýþlar. Zorla kalmýþlar ya da misafir edilmiþler. He
kiþinin baþýna bir görevli dikip, onu koruyamazsýnýz ki!.. Dünyanýn neresinde var böyle þey
erinde sabaha karþý operasyondan dönüyorduk. Tepeyi aþýnca önümde ýþýl ýþýl bir manzara ile
22
kilometrelik bir alanda yüzlerce, binlerce ýþýk vardý, inanýr mýsýnýz, oturup yanlýþ yolda
ritadan kontrol ettik. Çünkü kendimizi bir þehrin giriþinde sandýk. Ama hava aydýnlanýnca f
ttik ki, onlar mezralarmýþ. Aklým almadý. Mezralarýn içinden geçtik o sabah. Hepsine telefo
ilmiþ, elektrik getirilmiþ, yol getirilmiþ. Benim köyümde yok bu kadarý.
€Bakýn size bir baþka örnek vereyim. Neresi olduðu önemli deðil. Bulunduðumuz karakolun ön
geçiyor. Yoldan sonra da bir çay var. Ana yola ve yakýn köylere giden stabilize yollara
asfalt dökülüyor. Tam bizim karakolun karþýsýnda, suyun öbür tarafýnda bir mezra vardý. Yo
z bin metre yukarda, zirvede. Köy halký, "Biz oraya kadar asfalt isteriz" diye tuttu
rdu. Zavallý mühendis yalvardý, yakardý, "Oraya kadar yol çýkartmayýn, inin suyun kenarýna.
k yüksek, hem de çayý geçmem için köprü yapmam lazým. Tüm evlerinizi, caminizi, okulunuzu t
alým. Yazýktýr bu devletin parasýna" dedi. Dinletemedi. Köylüler ne dediler biliyor musunuz
"Yerleþme özgürlüðümüz kýsýtlanamaz." dediler. O tepeye kadar yol çýktý, çayýn üzerinden g
apýldý.
€Ama, birçok yerde, tezekten yapýlma tek göz bir evin önünde, son model bir araba görürsün
urum nasýl bilmiyorum. Bundan birkaç yýl öncesine kadar bir söz vardý: "Bir kilo toz, bir t
ros, bir otobos" diye. Neyse bu konulara girmek istemiyorum. O yukarýdakilerin sor
unu. Bunlarýn ardýndan "Güneydoðu sorunu nasýl çözülür?" gibi tartýþmalar geliyor. Bu ise ç
nu.
Sonuç olarak ekleyeceðiniz bir þey var mý?
€Evet, ortalýkta bir laf dolaþýyor, iyi maaþ veriliyor diye herkes Güneydoðu'ya gitmek ist
rmuþ. Böyleleri olabilir. Rahat çalýþma þartlarýnýn bulunduðu yerler olabilir. Ama buralarý
le azýnlýkta. Genelleme yapmak çok yanlýþ. Bu is kesinlikle para için yapýlmaz insanlarýn i
uh olduðu için, insanlarýn içinde vatan sevgisi olduðu için oradalar. Ne zengin çocuklarý v
amýzda. Hem rütbeli hem de askerler arasýnda. Ama dikkatinizi
23
çekerim, bu da zamanla kaybolmaya baþladý. Çünkü, bu sorunu bazýlarýnýn üzerine yýktýlar.
r, birkaç senede bir oralarý dolaþýp duruyorlar.
€Yýllarca dað, tepe demeden yürürsünüz. Defalarca ölümden dönersiniz. Ýzinde evinize gelir
bakarsýnýz tüm duvarlarda kendi fotoðraflarýnýz. Neden? Çünkü karýnýz, çocuklarýnýz sizi un
er tarafýna boy boy fotoðrafýnýzý asmýþtýr. Sonralarý bir gün gelir, bir lisenin Milli Güve
de öðrencinin biri; "Ne o öyle, harp gazisi ayaklarý?" diye sorar. Bunu, ben bir çocuðun uk
lalýðý olarak anlamýyorum.' Toplumun ilgisizliðinin bir göstergesi bu. Çocuk, annesinden, b
sýndan ne duyarsa, televizyonlarda ne görürse onu ifade ediyor.
€Bunca yýl þehit olanlardan hangisinin ismi kamuoyuna mal oldu? Hangisi en az Cengiz
Topel kadar biliniyor? Hangisinin þehit olurken yarattýðý kahramanlýklar biliniyor? Hepsin
in adlarý bilinirken, bir adsýz kahramanlar kavramý yaratmadýk mý? Kimden korkulduðu için b
nsanlar mücadeleleri sýrasýnda yalnýz býrakýldý? Niye, sadece ordunun bazý lojmanlarýna ver
du bu isimler? "Askeri çözümle olmaz" diyenler, bu konuda orduyu yalnýz býrakmadý mý? Hem n
r bu sivil çözüm? Niye herkes aðzýnda lafý geveleyip duruyor? Niye kimse açýkça, "Sivil çöz
or?
€Bakýn, benim bir yedeksubayým vardý. Üniversiteyi bitirmiþ, yani bir yerde aydýn sayýlýr.
abzý diye oturup, konuþurum ben. Erat, subay, astsubay fark etmez. Bir þeyler öðreniyorsun
uz sonunda. Ne dedi bana biliyor musunuz? "Komutaným" dedi. "Eðer bu adamlara bir þeyl
er verin, yani özerklik, toprak falan. Ýþte ben de Laz'ým." dedi. "Buraya yazýyorum. Benim
dedem hala Lazca konuþur. Vallahi biz de hakkýmýzý ararýz. En az bu adamlar kadar, biz de
sýkýntý çektik" dedi. "Hatta daha kötüsü" dedi. "Siz hiç bizim oralarý gördünüz mü, ne hal
rdu. Ne dersiniz bu adama þimdi ?
€Þunu demek istiyorum; bu mücadelede doktoru, savcýsý, avukatý, hemþiresi, memuru ve bunla
n çok daha önemlisi,
24
ülkenin zenginleri, ellerini niye ateþin altýna sokmadýlar? Hani bu ülke hepimizindi? "Te
rör var" diye götürmedikleri sermayeyi bankaya yatýrýp büyütürken, bu terörün Angola'da yaþ
duðunu mu düþündüler? Bu ülke onlarýn da, bu terör onlarýn terörü deðil mi? Teröristlerin,
trol altýna almasýnda, büyük sermaye' sahiplerinin meydaný onlara býrakmasýnýn hiç mi payý
€Bir de benim anlamadýðým bir konu var. Bu adam senelerdir Suriye'de. Apo'yu kastediyor
um. Daha yeni yeni insanlar Suriye'nin lafýný aðzýna almaya baþladýlar, o da ürkek ürkek. U
rarasý dengeler ini sebep? Baþlarým bu dengelere. Bu kadar insanýn hayatýndan daha mý deðer
bu dengeler? Benim bildiðim tek bir þey var, o da Apo'nun bu kadar yýl sonra hâlâ Suriye'd
e olmasý ve hala yaþýyor olmasý. Bazýlarý, "Apo bir sembol, o gider yerine biri gelir. Hem
erif hasta ruhlu. Daha akýllý biri gelirse ne olacak?" diyor, iþte ben burada, güçlü devlet
arýyorum. Güçlü devlet, yeni gelen Apo'yu da götürür. Eðer baþka biri gelirse, o da gider.
lirse, yine gider. Sonuna kadar, sadece çýbanýn baþý deðil, kendisi de tamamen ezilene kada
.
€Son olarak, çok özet bir þey söyleyeceðim, eðer bir yanlýþlýk varsa ortada, bu herkesin.
umluluðu herkesin. Kimin, ne oranda suçu var, bunu tamamen bilemem. Bu konumda da deði
lim. Ama emin olduðum bir þey var, çünkü bunu gayet iyi biliyorum. Eðer baþarý; þehit sayýs
st sayýsýna oraný ile ölçülürse ve bu hesaplar makam ve rütbe için yapýlýrsa, daha bu sorun
"Son bir operasyon için komutana söz verdim" diye, en olumsuz þartlarda, istihbaratsýz,
hazýrlýksýz operasyona mý çýkýlýr?
€Asýl benim endiþem ne biliyor musunuz? Bu, hakký olmayýp da ahkam kesenler var ya. Þimdi
u adamlar, bu sözlerimin arasýndan kendilerine uyanlarý alýp, evirip çevirip, yarým akýllar
alzeme yapacaklar. Aman, ne yaparlarsa yapsýnlar. Millet kimin ne olduðunu gayet iyi
biliyor.
25
€Alýn ben size bir ölüm ilam vereyim. Ýþte her þey burada, birkaç cümle içinde anlatýlmýþ.
atýndan sonra arkadaþlarýnýn verdiði ilan. Hangi tarihte çýktýðýný bilmiyorum. Kesip saklam
yun. Benim söyleyeceklerim bu kadar.
-Vefat
Ey Türk Gençliði!
€"...Bütün bu ahval ve þeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde
iktidara sahip olanlar, gaflet, delalet ve hatta hýyanet içinde bulunabilirler. Hat
ta bu iktidar sahipleri þahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid
edebilirler. Ýþte bu ahval ve þerait içinde dahi birinci vazifen, Türkiye Cumhuriyetini m
uhafaza ve müdafaa etmektir..."
K. Atatürk
€P. Ütðm. Erdal Kurtoðlu 16 Haziran 1994 günü birinci vazifesi uðruna þehid oldu. O da, bu
uriyetin sadece kendisine deðil tüm Türk Gençliði'ne emanet edildiðine inanýyordu. Baþýmýz
Arkadaþlarý"
26
ÇÝFTÇORAP
€Adýný kim koydu bilmiyorum. Aslýnda kimin aklýna gelir bir köpeðe Çiftçorap adý takmak, o
miyorum. Ama dört ayaðýnýn da patileri beyazdý. Sanýrým, bu yüzden adýný Çiftçorap koydu bi
Kuyruksuz ya da Kösekuyruk diyebilirlerdi. Ama bu adýn, ona daha önce takýldýðýný sonralar
Zavallý, bir çatýþmada kuyruðundan vurulmuþ, doktor da kurt kapmasýn diye kuyruðunu kesive
€Çiftçorap, aslýnda diðer bir mezrada yerleþmiþ bir taburun köpeðiydi. Öyle, resmi kayýtla
iðin demirbaþý da deðildi. O taburun askerlerine alýþýp, operasyonlara onlarla birlikte çýk
amýþtý. Çiftçorap'ýn ünü, daha o taburdayken bize kadar gelmiþti. Bize misafir oluþu, birka
rtak katýldýðý operasyonda taburlarý karýþtýrmasýyla gerçekleþti. O operasyon sonunda bizim
ldý, yine bir ortak operasyonda ayný þekilde çekti gitti. Ama bizi terk edene kadar da a
rdýnda çok aný býraktý.
€Mesela, diðer köpeklerin operasyonlara gelmesine izin verilmezken, Çiftçorap, bölüðün tam
la koyulmayý beklerdi. Yürüyüþ baþladýðýnda, üs bölgesinde kalan ve askerlerle gitmelerine
ediði için avaz avaz baðýran köpeklere döner, "Geri dönün ve sesinizi çýkarmayýn" dercesine
avlar, sonra gururlu bir edayla yola koyulurdu. Zayýftý, hatta çelimsizdi. Karakolun i
ri cüsseli köpekleri arasýndaki kavgalara bulaþmaz, onlarý uzaktan seyrederdi.
€Köpekler her þeydi orada. Bazen tüm eðlencemiz. Pusu dönüþü, saatlerce Çiftçorap'ýn o gün
'nýn neden hala doðurmadýðý, Titrek'in eðitim atýþýnda nasýl binanýn içine
27
saklandýðý ya da Ayýcýk'ýn nasýl göreve çýkarmýþ gibi yapýp da geri döndüðü konuþulurdu. Z
lup da galip çýktýðý, dolayýsýyla liderliðini ilan ettiði, Diablo'nun ikazlara aldýrmayýp,
tarlasýnda can verdiði, karakolda geçirilen uzun gecelerde baþlýca konular olurdu. Tabur
komutanýnýn yýllarca yanýndan ayrýlmayan kapkara gözlü, kapkara tüylü ve artýk yaþlýlýktan
nin, eskiden nasýl mayýn bulduðu, nasýl helikoptere bindiði, birer destan gibi kulaktan ku
laða anlatýlýrdý.
€Yaklaþýk ikibuçuk metreyi bulan kar nedeniyle hareket edilemediði için, sýkýntýdan herkes
odaðý haline gelen bu hayvanlar, üzerlerine düþen görevleri de çok iyi bilirlerdi. Kendi k
ilerine yarattýklarý bu görevleri, kimse öðretmemiþti onlara. Aslýnda, eðitmenler tarafýnda
geçme, kolluklu askerlere saldýrma, koku alma gibi bayýcý eðitimlere de tabi tutulmamýþlar
epsi baþýna buyruktu. Özgürdüler. Ama hepsinin arasýndaki hiyerarþi belliydi. Ýntikalde ve
a görev yerleri de belliydi.
€Ýlk zamanlar tesadüf dediðimiz düzenlerini hep korudu bu köpekler. Bir ya da birkaçý saða
a yancý olarak çýkarlar, ilerleyen timler yamaç altýnda kaldýklarý zaman, o yamaçlarýn üstü
n göremedikleri yerleri gözlerler, dinlerler ve koklarlardý. Artçýlar geriden gelirler, ar
kada kalan askerleri yalnýz býrakmazlardý. En önde giden öncüler de vardý. Ýntikal esnasýnd
avlamak, hýrlamazlardý bile. Tehlike anýnda en yakýn askerin yanýna gelirler, ince ince se
sler çýkarýp etrafý uyarmaya çalýþýrlardý.
€Timler pusu bölgelerine yerleþtikleri andan itibaren de, mevzilere daðýlarak beklemeye b
aþlarlardý. Uzun süren operasyonlarda, uyumazlar, kumanyalardan artanlarý önüne koymazsan y
mezler, aç aç kilometrelerce yolu yürürlerdi. Ýnanýlmasý güç ama günlerce susuz kaldýklarýn
. Su bulmak için bile olsa, askerin yanýndan ayrýldýklarý görülmezdi.
€Bahar aylarýndan birinde, sularý kabarmýþ bir dereden geçmek zorunda kalmýþtý birliðim. S
a durmuþ ve operasyonun henüz ilk gününde tamamen ýslanmamak için sýð bir
28
yer arýyorduk. Etrafý þöyle bir kolaçan ettikten sonra, daha önceden yaptýðýmýz gibi Çiftç
beklemeye baþladýk. Onun sýð bir yer bulacaðýndan emindik. Bazý tim komutanlarý "Hadi oðlu
ikçe Çiftçorap uzaklaþýyor, suratýmýza anlamsýz anlamsýz bakýyordu. Beþ-on dakika bekledikt
nmadan geçebileceðimiz bir yer bulamadýðýný, bu yüzden öylece durduðunu düþündük. Postallar
adýk. Yarý belimize kadar suya girip karþýya geçmeye baþladýk. Bazýlarý, kayganlaþan taþlar
varlandý. Güneþin de batmýþ olmasýyla buz kesen su hepimizi titretiyordu.
€Tüm birlik karþýya geçtikten sonra, tim komutanlarýndan biri, daha suya girmemiþ olan bir
kere Çiftçorap'ý da kucaðýna alýp getirmesini söyledi. Asker bunun için uzandýðýnda kesik k
ylan bakýþlý köpeðimiz kaçýverdi. Red Kit'in Rin Tin Tin'i gibi zýplaya zýplaya dereyi taki
k yüz metre kadar yukarý çýktý. Ve hepimizi kahreden o müthiþ gösterisini yaptý: Ancak pati
uçlarýnýn ýslandýðý bir yerden koþa koþa suyu geçerek yanýmýza geldi. Hepimiz donmuþ kalmý
renkli kuru ayaklarýna, bir de sýrýlsýklam olmuþ kendi halimize bakýyorduk. Zavallý hayvan
gün ýslaklýklarýna aldýrmadan peþinden koþanlara bir anlam verememiþti.
€ilk gördüðümde çelimsiz, düþtü düþecek dediðim ve en ufak bir eðitim almamýþ Çiftçorap'ýn
ise bilmiyorum nedendir bir türlü unutamadým. Gecenin, uykusuzluða en zor dayanýldýðý saatl
e, delirmiþ gibi, mevziler arasýnda bîr oraya, bir buraya koþturmaya baþlamýþtý. Önce tabur
ný ve ben pek dikkate almamýþtýk. Ama inatla bu çýrpýnýþlarýný sürdürdü. Paçalarýmýzdan sür
n önüne kadar götürdü Çiftçorap. Uzun uzun dinledik. Gösterdiði yerde, bir takým sesler var
em vermedik. "Oðlum, mýzýldanýp durma. Bir þey yok iþte." dedim.
€Hayýr vardý. Ona göre bir þey vardý. Ya domuz dedik, ya da kirpi. Belki biz de inanmadýk
a o an, ama attýðýmýz el bombalarý ile sesler kesiliverdi. Biraz daha bekledik ve mevziler
imize geri döndük. Çiftçorap sabaha kadar deli gibi dolaþtý
29
durdu. Sesin geldiði yere indi. Yukarý çýktý. Yanýmýza geldi. Askerleri sürekli uyanýk tut
€O gün oradaki, her ne idiyse Çiftçorap sayesinde kaçýp gitmiþti. Bir domuz mu, kirpi miyd
emedik. Ama, örgütün yeni katýlanlara uyguladýðý cesaret testinden geçmek zorunda býrakýlan
ilah bile verilmeyip mevzilere kadar sessizce süründürülüp, varsa tuzaklarý ortaya çýkarmas
n, mevzilere ulaþmayý baþaranlara el bombalarý attýrýlan, ilk bomba ile baþlayan iki ateþ a
n sað dönenlere de "Artýk eylem koydun, TC gözünde suçlusun, kaçamazsýn" denilen 13-14 yaþl
r çocuk da olabilirdi. Bildiðim bir þey var ki, o da, "kirpidir", "domuzdur" diyerek b
u tür sesleri umursamayan nice vatan evladýnýn, bu çocuklarýn el bombalarý ile þehit olduðu
30
YAÐMUR
€Bir haftadýr kesintisiz yaðýyor. Gündüzleri bazen çiseliyor,
ama geceleri kesinlikle saðanaða dönüþüyor. Gök yarýlýyor,
þimþekler çakýyor, ortalýk havanlarýn aydýnlatma mermilerinin
aydýnlattýðý gibi birkaç saniye ýþýl ýþýl oluyor. Karakoldakiler biraz
rahat. Nöbette ýslanan asker, sobanýn baþýnda hemen kuruma
imkanýna sahip. Sonra aramýzda para toplayýp aldýðýmýz kalýn
naylonlarýmýz, çadýrlara su girmesini de önlüyor. Dolayýsýyla
yaðmur pek fazla etkilemiyor.
€Bazen kuvvetli rüzgarda bu naylonlar yýrtýlýyor, ama tekrar alýyoruz. Bu yüzden birliðin
de her tarafý naylonlarla dolu. Çadýrlarýn, araçlarýn, nöbet kulübelerinin üstleri hep nay
aplý. Bir de makineli tüfekçilerin naylonlarý var. Tüfeklerin üstüne örtüyorlar bu naylonla
yýrtýlmasýn diye, terzi askere, naylonlarýn kenarlarýna bez parçalarý diktirttik. Nöbettey
e operasyonlara çýkarken bunlarý yanlarýna alýyorlar. Ama arazide, intikalde, pusuda, çatýþ
yaðmura yakalanmak biraz can sýkýcý.
€Hissetmiyorum artýk. Yürüdüðümü de hissetmemeye baþladým. Islanmadýk tek bir yerim kalmad
silahlar, mermiler hepsi sýrýlsýklam oldu. Önümü göremiyorum. Bu yüzden herkes bir önündek
luðunu tutmuþ, kaybolmamaya çalýþýyor. Yaðmur damlalarý düþtükçe, karayoluna paralel tepele
en, arada sýrada karþýmýza çýkan, küçük, tek göz evciklerin içindeki o mutlu hayatlarý deli
, imreniyorum. Yaðmur damlalarý kulaklarýmýn içine kadar giriyor. Damlalarýn yere, yaðmurlu
ara her çarptýðýnda çýkarttýklarý farklý sesler bir senfoni yaratýyor. Saçlarým, diplerine
ndime hayret ediyorum. Bölük komutanýma hayret ediyorum. Askerlerime hayret ediyorum.
31
Kimse benden daha iyi ya da daha kötü durumda deðil. Postallarým, çoraplarým, iç çamaþýrla
ama her þey sünger gibi olmuþ. Hareket ettikçe su alýp, su veriyor. "Çok kaliteli" malzeme
en üretilen bu "son teknoloji" ürünü malzemeler üzerinde, kimin hatasý varsa ona küfrediyor
Islanmasýn diye kendimizden çok, silahlarýmýzýn üzerine örttüðümüz bu yaðmurluklar kesinli
. Hele sýrt çantam. Kuru halde yirmi kiloyu bulan sýrt çantam tam bir eþek ölüsüne dönmüþ.
içindekiler daha da ýslanýyor. O "ultra hafif battaniyeyi atabilmek için nelerimi verme
m. Açým, ama hissetmiyorum. Sadece kurumak ve kuru kuru uyumak istiyorum. Biliyorum,
ýslak üniformam yine üzerimde kuruyacak. Ama razýyým. Yeter ki kurusunlar. Þu an kuruyabil
ek için günlerce aç kalmaya razýyým.
Çatýþma çýkma ihtimali yüksek olmasýna raðmen Önemsemiyorum. Umurumda bile deðil. Ölmeye ra
kurudur" diye düþünüyorum. Kupkuru bir ölüme çoktan razýyým. Kanýmýn bile sulandýðýna inaný
ca pýhtýlaþamayacaðýna, böylece hemen öleceðime inanýyorum.
€Sigarai ise hiç aklýma getirmemeliyim. Þimdi nerden çýktý bu sigara? Ýçemem ki. Ateþi gör
Görünmese de yakamam ki. Çakmak çalýþmaz. Çakmak çalýþsa da sigaralarý önce kurutmak gerek
r tanesini çakmakla kurutup içsem mi? Yürürken imkansýz. Belki molada. Molaya daha 35 daki
ka var. Fosforlu saatin öyle söylüyor. Ah þu anda o fosforlu saatimi aldýðým yerde olsam.
€Nerede olduðunu bile bilmeden yürüyen, öylece yürüyen bu sudan adamlarýn, çamur haline ge
ere basarken çýkardýklarý tek ses:
- Þaaaap!.. Þaaap!
€Arada sýrada ayaðý kayan biri, olduðu gibi tüm heybetiyle "paaaf diye yere düþüyor. Kosko
yere yapýþýyor.
32
Önündeki ve arkasýndakiler bulabildikleri bir verinden; kolundan, saçlarýndan, kulaðýndan
tuðu gibi kaldýrýlýyor ve yürümeye devam ediliyor. Yine "þaaap þaaap"...
€Küçükken toprakla oynadýðýmýzda çatlaklarla dolan ellerimi, annem saatlerce sýcak suda be
di. Parmak uçlarým o günlerdeki gibi büzüþ büzüþ olmuþ, hissettiriyor. Ah annem görseydi þi
... Kim bilir ne üzülürdü, Ne temiz kadýn þu annem... Toz-toprak içinde gelince oyundan, bi
doðru banyoya yollardý. Saatlerce temizlenirdik kardeþimle. Herhalde þu halimi görse eve s
okmazdý. Ayaklarýn çamur içinde. Ellerim de öyle. Yüzüm de... Temiz ve kuru çamaþýrým kalma
sýl olur da, annemin "Hep temiz çamaþýr giy! Ölümün ne zaman geleceði belli olmaz." sözünü
Temiz çamaþýrým kalmamýþ.
€Dizlerim artýk tutmuyor. Arada sýrada gözlerimi kapýyorum. Ýki ya da üç adým, böyle yarý
e yürüyorum. Yaðmurun her damlasýnda beynimin içine gönderdiði, "Sen tükendin artýk." mesaj
ikçe sýklaþýyor. Yaðmurla birlikte gürleyen göðün sesleri bana cümleler, kelimeler halinde
na karþý direnme. Ruhunu bana teslim et." Cevap veriyorum: "Yalvarýrým biraz izin ver. B
eþ dakika dini ver!" Bu seslere yerdeki çamur da karýþýyor: "Boþuna uðraþma; ben ki koskoca
aðým, ben bile yenik düþtüm. Sen de kimsin?..."
€Ve birden vücudumun tüm azalarý konuþmaya baþlýyor. Kollarým taþýdýðý silahýn artýk kesin
n fazla olduðundan þikayet ederken, þiþen ayaklarým, sýzlayan tabanlarým, titreyen dudaklar
ilen týrnaklarým, görmeyen gözlerim, sýrt çantasýnýn izlerinin çýktýðý omuzlarým bedenimi t
lerini söylüyor. Hepsini anlayýþla dinliyorum.
€Bu arada telsizin hýþýrtýlý sesleri kulaðýma geliyor. Telsizden, "Þartlarýn farkýndayýz.
hedefe doðru ilerlemeyi sürdürün" kelimelerini yakalayabiliyorum. Ve bir anda tamamýyla tük
ndiðimi hissediyorum. Bu tükenmiþlikle, üç saat
33
kýrkbeþ dakika daha yürüyorum ayný tanýdýk yaðmurun altýnda. Vücudumla, yaðmurla, otlarla,
onuþarak yürüyorum.
€Zamanýn deli hýzý hiçbirimizi takmýyor, iplemiyor, etrafýna bakmýyor. Beklemiyor. Yaðmur,
ler, rastgele hýzlanan yaðmur damlalarý. Onlar benden daha duygu yüklü. Onlar benden daha
fazla amaç yüklü: Gökten yere ulaþmak, ana varlýða dönüþ. Ya ben?
34
TIRMANMA
€Dizlerimin liflerini tek tek hissedebiliyorum. Ýnsanýn bu bölgesinde de kaslarý olduðunu
lk kez o gün öðreniyorum. "Allahým bu sýrt çantasý ne kadar da aðýrlaþtý böyle?" diye düþün
miðim, her an yine ikiye ayrýlacakmýþ gibi. Bu kemiðin üstündeki o ince kas nasýl da sertle
ngemi ön tarafa verdiðim için boynum da tutuldu. Yola çýkalý dört saate yaklaþtýðýna göre,
saatten fazla var tepeye ulaþmamýza. Telsizle aranan ben miyim? Evet benim. Ama þimdi
bu çaðrýya yanýt vererek harcayacaðým enerjiyi düþünüyorum. Durmak bile ölüm. Çünkü, yenide
için ayrýca bir kuvvet sarf etmek lazým. Sað adýmýmýn ardýndan sol ayaðýmý nasýl atacaðýmý
rabilirim? Hayýr duramam, bir hamle ile telsizi elime alýyorum:
- Din... le... me... de!..
- Arka taraf çok geride kaldý. Kaldýrýn kýçýnýzý biraz.
- 99?
€Ne, ne, ne? Kýçýmý mý kaldýrayým? Ýnsanoðlunun en fazla yaptýðý iþlerden biri olan yürüme
m. Vücudumda su kalmamýþ. Aðustos sýcaðý, tenimle atletimi birleþtirmiþ, yukarý çýktýkça ku
rtýyor. Mideme acý bir ekþime musallat olmuþ, suyu bile kabul etmiyor. Susadým, çok susadým
ma içtiðim sudan bir þey anlamýyorum. Dilim kupkuru. Sürekli dýþarda. Sadece dudaklarýmý ýs
Zaten içemem ki. Daha uzun süre tepede kalacaðým. Su ikmali de dört günden önce yapýlmayaca
ne o kurbaðalý su birikintisine
35
kalacaðýz; kar suyu artýðý. Ýðrenç ama yapacak bir þey yok ki. Kurbaða yavrularýný temizle
aðýz, içine tuz tabletini atýp içeceðiz. Yaklaþýk üç saattir týrmanýyorum. Ve bana "kýçýný
imimin iki kiþisi hariç, tüm personelin taþýdýðý dört buçuk kiloluk G-3 tüfeði var. Þu anda
uþ. Önce, denge noktasý olmayan bu aptal aletin þarjörünün hemen üstünden tutarak taþýyorum
dakika kadar gidiyorum. Sonra ayný þekilde sol elime ahumun vücudumun bu parçasýný. Bir sür
onra parmaklarýmýn arasýndan kayacak hale gelince parmaklarýmý þarjöre geçirip, silahýn nam
aþaðý doðru eðiyorum. Her iki kolda, bir yarým saat daha gidiyorum. Sonra bir yerlerinden ç
rdiðim kayýþýndan taþýyorum. Bir ara sað, sonra sol omzuma asýyorum. Nerede taþýyacaðýmý þa
n geri zekalýya okkalý bir küfür sallýyorum. M-16'larýn bunun gibi deðil ki. Üstünden taþým
merikalý. Alman da yapmýþ ama becerememiþ. Ya biz. Hayýr burasý beni ilgilendirmiyor. Onlar
doðrusunu bilir. Hem asker düþünmez. Düþünemez. Düþünmemeli! "Düþünme oðlum" diye söyleniyo
arýna, bacaklarýna kuvvet. Hem sana okulda ne demiþlerdi? "Evet, bizim talimnamelerini
z Amerika'dan ithal ama onlarýn Vietnam tecrübesi var." Ne kadar da doðruydu. Ama ilim
tercüme ile deðil, tetkik ile olmaz mýydý? Düþünmeyi býrak...
€Düþünme oðlum iþte. Yürü... Sadece yürü... Ama arada sýrada nereden ateþ gelebilir, onu d
an iyi olur. Biz bu patikada yürüdükçe her yerden ateþ gelir. Nereye saklanacaksýn? Hele þu
penin eteðindeki iki yüz metrelik uçuruma sahip patikanýn karþýsýna biri otursa, birer merm
le biz ne olduðunu bile anlamadan mevta. Ama þimdilik böyle bir þey hissetmiyorum. Hisle
r önemli, çünkü bazen her þeyi sadece hislerine býrakýyorsun.
€Katýr bile iflas etti iþte sonunda. Durdu hayvan öylece. Korucu bir taraftan tekmeliyo
r. Askerler bir taraftan çekiþtiriyor. Mümkünü yok. Güzel gözlerini kocaman kocaman açýp öy
yor. Katýrýn bir adým daha atmaya niyeti yok Hemen, o çok lazýmmýþ gibi ukala sorular baþlý
sizden: "Ne oldu?... Niye durdunuz'? .. Devam edin..."
36
€€Elinin körü oldu. Katýrýn ünlü inadý tuttu. Bir de gaz çýkarmaya baþladý. Evet evet... H
k týrmanýþta biriktirdiði gazý bir seferde boþaltmaya baþladý. Þimdi bunu nasýl anlatayým t
"Katýrýn gaz çýkarma ihtiyacý nedenivle mola verdik komutaným. Bitince geleceðiz."
€€Herhalde teröristleri bile güldürürüz kendimize. iyi de burada biri ateþ ederse ne yapar
i ulan yürü be. Gaz zehirlenmesinden ölmeyelim þimdi burada. Yürrrrrüüüü... Katýrý tekmeliy
iyor bile. Dayak yemeyi, yürümeye tercih ediyor.
€€Bir bu eksikti. Allah kahretsin! Þimdi de mazot bidonu taþýyan eþeðin biri uçurumdan aþa
dý. Korucu baðýrýyor: "Komutan!.. Komutan!.. Katýr gitti, komutaným'!.."
€€Biz de görüyoruz be kardeþim. Gitmesine gitti. Yuvarlana yuvarlana. Gürültüler çýkara çý
idonlarýný parçalaya parçalaya gitti, iyi de þimdi onu oradan nasýl çýkaracaðýz? Acaba hayv
Öldüyse yandýk. Bidonlarý biz çýkaracaðýz demek bu. Ya bidonlar delindiyse? Mümkündür. Yak
yüz metre yuvarlandý hayvancaðýz. Ya þimdi bir ateþ baþlarsa?
€- Hadi çocuklar þu hayvana bakýn bakalým. Biriniz þu sýrtýn emniyetini alsýn. Makineli tü
saðdaki tepenin üstüne doðru Yol lan.
€€Korucu söylene söylene inmiþ aþaðýya bile. Baðýrýp duruyor. Anlamak mümkün deðil, belli
ukarýdaki telsiz istasyonunun jeneratörü bu mazotlarý bekliyor. Korucu ile birkaç askeri,
katýrý ve yükünü çýkarmalarý için orada býrakýyorum. Sallana sallana yürümeye devam ediyoru
ucundaki demirler birbirine deðdikçe, "þýk þýk" diye ses çýkarýyor. Bu sesi bir yerden tan
Komutani katýrý çýkarýyoruz." diye baðýrýyor korucu.
- Tamam. Mazot boþalmýþ mý?
37
-€€€€Dört bidondan biri dökülmüþ. Biz bunlarý çýkarýyoruz."
€Kesinlikle bu þýkýrtýyý bir yerden tanýyorum. Hala bu þýkýrtýlarý düþünüyorum.
€-€€€Çýkarýn. O bidonlar lazým. Dikkatli olun, onlarý da telef
etmeyin. Yoksa bir daha inip çýkmak zorunda kalýrýz.
€Þýkýrtýlarý hatýrlýyorum sonunda. Evet bu sesler, beni 14-15 yaþlarýma götürüyor. Önce as
daha sonra da harbiye üniformasýndaki metallerin sesleri ile ayný. Caddede yürürken nasýl
a sallanýrdýk yan yan. Sýrf bu þýkýrtýlarý duyabilmek için bilerek omuzlarýmýzý abartýlý ab
senelik bir eðitimin ardýndan duyduðum bu þýkýrtýlar hiç yabancý gelmiyor bana... Ama bunca
mden aklýmda kalanlarý düþündüðümde ise büyük bir yabancýlýk çekiyorum.
38
ANÝT
€Yeni geldiðimiz karakolun taze bir þehidi var. Bir ay kadar önce pusu mevziine çýkarken ç
az ateþle yýðýlývermiþ bir taþýn üstüne. Belli ki, morali bozuk karakola biraz renk geldi b
týlarý bir nebze olsun azaldý gibi. Ama kinlerini gözlerinden okuyabiliyorum. Bize karþý da
biraz hayranlýk, biraz da ümitle bakýyorlar. Belki öçlerini alýrýz diye. Ancak bilmiyorlar
uygusu insanýn o umut dolu gözlerini karartýverir. Duymaz, hissetmez olunur. Hayatýn tüm d
eðer yargýlarý alt üst olur.
€Karakolun bu durumunu düzeltmek gerekiyor. Bir þey yapmalý. Þehit için bir anýt yapmayý t
ediyorum bölük komutanýna. Kabul ediyor. Bölük astsubayý ile birlikte iþe koyuluyoruz. Pla
rýný çiziyoruz. Þehidin üzerine düþüp son nefesini verdiði taþý bulup bir güzel yýkýyoruz,
tamamým beyaza boyayýp, üzerine kan rengi kýrmýzý boyayý, kan akar gibi yukarýdan aþaðýya d
Yine beyaz boyayla kanýn üstüne ay ve yýldýzý yerleþtiriyoruz. Öyle güzel oluyor ki, bu en
eniyete saatlerce uzak dað baþýndaki küçücük karakolda, bir sanat eseri doðduðunu düþünüyor
€Anýtýn yerini tesbit ediyoruz. Karakolun hemen dýþýna, tepenin yamacýna doðru temel hazýr
Taþtan iki metrelik bir kaidenin üzerine de bu taþý dikmeye karar veriyoruz. Sivil hayatýn
da taþ ustalýðý yapmýþ askerlerimi topluyorum. Toplanan tüm taþlarý, tek tek düzeltiyorlar.
r temel atma töreni yapýyoruz. Mustafa da anýtý yapanlar arasýnda. Elinde malasý, bu kutsal
taþ yýðýnýna þekil vermeye çalýþýyor. Hiç konuþmuyor. Bu daha da ilgimi çekiyor. Zorluyorum
boðulmamalarý için konuþturmaya çalýþýyorum. Ama diðerleri Mustafa'nýn Dadaþ olduðunu söyl
yorum. Sessiz sessiz taþlarý üst üste
39
koymaya devam ediyoruz. Sonunda güzelim ay yýldýzlý kayayý büyük bir özenle yerleþtiriyoru
erini yapýyoruz. Bölük astsubayý ile bana, "Komutaným býrak, biz yaparýz" diyor askerler, a
býrakmýyoruz. Harç fýþkýrmýþ yerleri, küçücük çakýlarýmýzla saatlerce uðraþarak temizliyoru
boyayla incecik çiziyoruz.
€Sonunda bitiriyoruz. Kimsenin görmesini istemiyoruz. Bayrakla üzerini örtüyoruz. Açýlýþa
imse görmemeli. Çalýþan çocuklarýn ellerini sýkýyorum tek tek. Yanaklarýndan öpüyorum. Yapt
lama geldiðini bilip bilmediklerini soruyorum. Hepsi bildiklerini söylüyorlar. Dadaþ Mus
tafa yine susuyor. Mýrýldanýyor...
€Açýlýþ günü yine küçük bir tören düzenliyor, bayraðý indiriyoruz. Sanki ilk kez görüyormu
m. Tüylerim diken diken oluyor. Þehit askerin komutaný gelip, teþekkür ediyor. Birliðimle g
rur duyuyorum, gittiðimiz her yere bir canlýlýk, bir heyecan getirdiðimizi düþünüyorum.
€Ama bir daha anýt yapmýyorum. Yapalým diyemiyorum. Ne zaman bir þehitlik görsem, iþte o z
n aklýma Mustafa geliyor. Dadaþ Mustafa geliyor. Çünkü, anýtýn açýlýþýndan birkaç gün sonra
m. Dadaþým için anýt yapacak gücüm kalmýyor. Ýþte O'nu kaybettiðim gün canlýlýk ve heyecaný
sediyorum. Ne yazýktýr ki, bu anýt da herhalde, bunun gibi küçük birkaç anýttan biri olarak
r.
40
GÖREV
€Hava karardý kararacak. Teçhizatýmýz hazýr. Sýrt çantamý da hazýrladým. Yedek çoraplarým,
f makinem. Hepsi çantadaki o her zamanki yerlerini aldýlar. Habercim Ahmet'in, yürüyüþ esna
da zarar görmemesi için, müthiþ bir tanksavar silahý olan Law süngerlerinden birinin içini
rak yaptýðý muhafazasý ile birlikte küçük teybim ve hoparlörlerim de hazýr. Pilleri yenilen
ek piller alýndý. Ahmet, TRT FM'i nasýl dinlediðimi, haberleri ve özellikle "Gecenin içinde
"! kaçýrmadýðýmý bildiði için bunlarý unutmamaya özen gösteriyor. Geceleri fazla ses çýkmas
ar hoparlörlerimden sadece birini baðlýyorum teybime. Kulaðýmýn yanýna yanaþtýrýp, sesini i
m.
€El bombalarýmý alýp almadýðýný sorduðumda, "tamam" diyor. Telsizlerin yedek pillerinin ne
emli olduðunu, kendisinden önceki habercim yüzünden, zor anlar yaþadýðýmý anlatýyorum. O da
manyalardan bana düþen salçalý patlýcaný time daðýtmasýný söylüyorum. "Biliyorum. Mideni es
r. "Eskitmek deðil aslaným, ekþitmek" diye düzeltince, '"Neyse iþte" diye cevap veriyor. S
aatime bakýyorum. Daha yarým saatimiz var yola koyulmaya. Zifiri karanlýk olmasýný bekliyo
ruz. Yoksa yürüdüðümüz yol boyunca, mezralarda yakýlan ateþlerle, gidiþ istikametimizi habe
orlar. Bu gece çok kritik. Çok dikkatli olmalýyýz. Bunlarý düþünürken hafifçe içim ürperiyo
idiyorum.
€Döndüðümde habercimi, sýrt telsizinin yedek antenini çantama yerleþtirirken görüyorum. An
m olup olmadýðýný kontrol etmesini söylüyorum. Biliyorum ki, el telsizleri ile görüþemediði
mesafelerle irtibatýmýzý saðlayan sýrt telsizi
41
bile bazen yetersiz kalýyor. O zaman da çubuk anteni takýyoruz. Bir buçuk metre uzunluðun
daki anteni, uzaktan görülmesin diye aðaçlarýn€dallarý arasýna saklýyoruz. Þimþekleri çekti
valarda kullanmýyoruz çubuk anteni. Gerçi böyle havalarda diðer telsiz antenlerinin de par
atoner görevi gördüklerini, geçen operasyonda bir tim komutanýnýn kar baþlýðýnýn tüyleri di
nmiþtik. Ama baþka çare yok, çünkü telsizlerimiz bu antenler olmadan çalýþmýyor.
€Hücum yeleðinin göðüs cebinde taþýnan el telsizlerinin antenleri ise tam bir hedef oluþtu
PKK, bu telsizlerin antenleri sayesinde, uzaklardan bile olsa rütbeli personeli ko
layca ayýrt edebiliyor. Çünkü herkeste telsiz yok. Sadece rütbelilerde var. Bir sýra halind
yürüyen timin içinde, insanýn baþýnýn yanýndan göðe doðru yükselen antenlerin fark edilmem
bi. Çabuk elden çýkýyorlar ama, biz çözümü, antenleri ikiye, hatta üçe katlamakta buluyoruz
atýndan deðerli olmadýklarýný düþünüyorum.
€Tim çavuþuna kimsenin sallanan bir malzemesi olmamasýný emrediyorum. Ayrýca, kimse yanýna
imlik, fotoðraf, aný defteri falan almayacak. Sadece muskalar kalabilir. Onlar çok öneml
i. Boyunlarýna astýklarý muskalara çok önem veriyorlar. Neredeyse her asker mektubunda geçi
or muskalar. "Aman oðlum, sakýn muskaný çýkarma" diyor analarý. O yüzden ayný künye gibi, m
da hemen hemen hepsinin boynunda asýlý. Zincirleri adi olduðu için künyelerini de muskanýn
ipine takýyorlar. Çeþit çeþit muskalarý var; muhafazalarý dantel örgü olanlar var, deriden
lar var. Üçgen, kare, dikdörtgen muskalar sürekli boyunlarda.
€Çok sessiz olmalýyýz. Mataralarý demirden olanlarýn, operasyona katýlmayan timdeki erlerl
eðiþtirmesini söylüyorum. "Süleyman!" diyorum. "Lütfen beni bugün üzmeyin. Bu gece çok dikk
un. Tam mevcutla dönelim." Baþýný sallýyor. "Kader komutaným" diyor. Damarlarýmdan tüm vücu
yýlan adrenalin etkisini gösteriyor. Aðzým kuruyor. Birden sinirleniyorum: "Ne kaderi be
! iþimizi kadere býraksaydýk.
42
Baþlarým kaderine. Sen timine de böyle mi söylüyorsun? Kadermiþ. Bana bak, seni tim çavuþl
alýrým!" diye haykýrýyorum. Arkasýna bile bakmadan, selamýný verip adeta kaçýyor yanýmdan.
, gerekçesiz bu küçük sinir krizimi çok iyi anlýyor Süleyman. Ne zaman kaçacaðýný iyi biliy
nýyor. Utanýyorum baðýrdýðým için. Hem de görev öncesi. Ya þimdi Süleyman'a bir þey olursa?
ediðim son sözler olursa. Yine tuvalete gidiyorum.
€Hücum yeleðimi alýp çadýrýmdan dýþarý çýkýyorum. Artýk iyice kararmýþ olan havadaki taze
lduruyorum. Karakolda " uyurken bile çýkarmadýðým, artýk bedenimin bir parçasý haline gelen
yeleðimi, çekiþtire çekiþtire üzerime oturtmaya çalýþýyorum. Yeleðin ceplerindeki þarjörler
um, dolu olup olmadýklarýný kontrol ediyorum. Ýlk mermilerin havada iz býrakan cinsinden o
lduklarýndan emin oluyorum. Telsiz cebine, telsizimi ters koyuyorum. Aksi halde ko
nuþma esnasýnda yanan ýþýk, dýþarýdan görünüyor. Dönüþte buna da bir formül bulmam gerektið
Sonra yeleðin fermuarýný, düðmelerini, çýt-çýtlarýný yokluyorum, sallanan var mý diye. Vars
iktireceðim, eðer hücum yeleði vücuda tam olarak uymazsa yürürken büyük rahatsýzlýk yaratýy
allanýp- duruyor. Omuzuma denk gelen yerlerini düzeltiyorum. En çok da buralarý acýtýyor. T
rzi, elinden geldiði kadar tüm bölüðün hücum yeleklerinin omuz kýsýmlarýný yumuþatmaya çalý
rli olmuyor. Vücudum, Amerikan askeri dergilerinde gördüðümüz yeleklerden istiyor.
€Bir-iki mýrýldanýp, "Allah'tan hayýrlýsý" diyorum. Silahýmý veriyor habercim. Her zaman a
ine getirdiðim gibi, þarjörü çýkarýp ilk mermiyi elime alýyorum. Sessizce o sarý metal parç
um. Buz gibi... Kurma kolunu geriye çekip bu mermiyi namluya sürüyorum. Kim bilir?
€Gidiþ yönümüze doðru dönüyorum. Silueti kaybolmak üzere olan sýrtlar hattýný bir süre inc
kaslarýmdaki sinirler geriliyor. Dizlerimde hafif bir titreme oluyor. Sýzlayýnca, diz
43
kapaklarýmýn varlýðýný hissediyorum. Belimde baþlayan serinlik hissi omuzlarýma kadar yayý
ynuma geliyor. Ürperiyorum. Telsizin sesiyle uyanýyorum. "Haydi oðlum" diyorum kendi k
endime. Kendini unutmanýn ve sorumluluðunu taþýdýðýn adamlarý düþünmenin zamaný yine geldi.
umluluk ki insaný soðuk soðuk terleten, çocuk sahibi olmadan bu duyguyu tattýran,-insanýn o
uzlarýna binlerce ton yük bindiren, kimi zaman bir azap haline gelen bir duygu. Ýþte yin
e senin aðzýnýn içine bakýyorlar. Ne dersen, onu yapacaklar. Yüreklerini, beyinlerini sana
eslim etmiþler, sadece yürümekten taþlaþmýþ kaslarýyla, sýrtýna vurulan yükü taþýyýp, gerek
dokunduracaklar. "Þuraya git" dediðin anda tereddütsüz gidecek bu gençler. Belki öleceðini
le bile gidecek. Ama gidecek. Gözlerinin ferleri sönene dek sana bakacaklar. Seni du
yacaklar. Emirlerini ilahi kabul edecekler. Sorgusuz sualsiz.
€Yaklaþýk bir hattadýr hazýrlanýyoruz bu operasyona. Ýlk kez bu kadar gizlilik içinde hare
diyoruz. Bizlere, yani bölük komutanlarýna dahi, sadece "Hazýrlanýn" emri verildi. Uzun süý
ve kesin istihbarat üzerine bir operasyona gideceðimizi biliyoruz, ama nereye gidec
eðimizi, ne zaman yola çýkacaðýmýzý bilmiyoruz. Haritalarýmýzý bile üst karargahta, yüksek
r hazýrlýyorlar. Söylenenlere göre, baskýn yapacakmýþýz ve her þey operasyona çýkýþ saatind
açýklanacakmýþ. Son olarak bir kere daha tuvalete gidiyorum. "Hazýr mýyýz?" Sessizce "Hazýr
taným" yanýtýný alýyorum. Haydi Bismillah, ilk adýmý atýyorum. Kendime güveniyorum. Birliði
rum. Çünkü yýllar süren eðitimin üzerine, burada da kendimi ve askerlerimi sürekli eðittim.
r askerime, benim tüm askeri eðitim hayatým boyunca yaptýðým atýþlarýn toplamýndan fazla at
yaptýðýmýzý biliyoruz. Elimizdeki malzemeleri ve en önemlisi silahlarýmýzý kullanmasýný bil
yine de, "Bu kez kimler geri dönemeyecek?" diye düþünmeden edemiyorum.
€Bir hafta sonra geri dönüyoruz. Yorgunuz, açýz, kirliyiz. Karakola girerken, yollara diz
ilmiþ diðer bölüklerin askerleri birer birer sýrt çantalarýmýzý kapýyorlar. Bir yandan alký
yandan ellerindeki ayran dolu bardaklarý, çikolatalarý uzatýyorlar.
44
€
Ama disiplinliyiz. Gururluyuz. Yorgun olmadýðýmýzý, bitmediðimizi göstermek istercesine, h
n saldýrmýyoruz verilenlere. Kimse silahýndaki mermileri boþaltýp tekmil vermeden ve "Sað o
!" diye haykýrmadan, ne suya, ne de çikolatalara dokunuyor.
€Operasyona gelmeyenler ayný süt çocuklarý gibiler. Sakallarýmýzý gösterip, týraþlý yüzler
dalga geçiyoruz. Dinç ve karýnlarý tok olduðu her hallerinden belli. Yemek... Evet, yemek
... Sýcak, normal yemek. Bir bölük komutaný, sivilde pidecilik yapmýþ bir askerine lahmacun
yaptýrmýþ. Hepimizi doyuruyor. O operasyona gittiðinde, ben de birkaç þey yaptýracaðým. Gel
sinler.
€Eksiksiz döndüðümüz için Allah'a þükrediyorum. Ama bunca hazýrlýðýn, bunca sýkýntýnýn boþ
um. Halbuki ne kadar hazýrlanmýþtým, heyecanlanmýþtým. O kadar yürüyoruz, kamplarýna kadar
, söndüremeden býraktýklarý ateþleri buluyoruz. Ama koskoca kampta, tek bir kiþiyi bile gör
n geri dönüyoruz. Bu kadar gizliliðin sonunda, nasýl haber alýp kaçtýklarýna, bölgeyi nasýl
çabuk boþalttýklarýna aklým ermiyor.
€Sohbet arasýnda bir laf geçiyor. Biz operasyona çýktýðýmýz gece. Cumhurbaþkaný Turgut Öza
ndan "inlerinde vuracaðýz!" dediðini söylüyorlar. Lahmacunumu yerken, lokmalar boðazýma düð
. Kimse farkýna varmýyor. Gözlerim doluyor.
45
€
AYAKLAR
€Bir türlü uyuyamýyorum. Bayýlacak derecede yorgun olmama raðmen gözüme uyku girmiyor. Yar
serdiðim battaniye o kadar ince geliyor ki, akýmdaki toprakta bulunan en küçük taþ parçacýk
le hissediyorum. Ýlk zamanlar çok garip gelmiþti. Toprakta yatmaktan dolayý sýrtýmýn ve bel
n aðrýyacaðýný sanýyordum. Buralarým aðrýyor. Ama yan yattýðým için kalça kemiðimin sýzýsý,
or. Bir de açýkta kalan ayaklarým, sonralarý çok aðrý yapýyor.
€Ayaklarým... Aslýnda, her þeyim onlar. Silahým. Beynim. Dayanma gücümün sýnýrýný belirley
uzuv. En çok ayaðýmdan yaralanmaktan çekmiyorum. Ufacýk bir kurþun eðer ayak parmaklarýmýn
erini daðýtýrsa? Ya da topuk kemiðime saplanan bir metal parçasý yürümemi engellerse? Bural
yaptýðým, tek belki de en büyük iþ olan, saatlerce, kilometrelerce yürüme iþi sekteye uðrar
e yaparým? Bunu düþünemiyorum bile. Ayaklarýmý o kadar seviyorum ki! Kaslarýmý... Bacaklarý
dolaþan damarlarýmý... Liflerimi. Parmaklarým arasýnda oluþan kirleri bile. Uzayan týrnakla
rken ayrý, çýkarken ayrý Izdýrap veren diz kapaklarýmý... Ve saatlerce yürümek sayesinde öð
a önce varlýklarýndan dahi haberdar olmadýðým kaslarýmý, sinirlerimi...
€Ýþte bu yüzden postallarýmýn da benim için müthiþ önemi var. En-az silah kadar deðerli po
m ancak bir çatýþma olduðunda iþe yarýyor. Ama postallarým öyle mi? Beni çatýþmaya götüren
onlar. Yani bir açýdan tüfeðim de postalýma muhtaç. Ýki tip postal var. Biri Yeþil Kundura,
Adela. Nedendir bilmiyorum, genelde Yeþil Kundura'nýn postallarýnýn daha iyi olduðuna dai
r bir inanýþ var askerlerin arasýnda. Eðer
47
€
€mümkünse, ayaða uyan numaradan varsa, Yeþil tercih ediliyor. Ýkisi de ayný belki, ama "Yo
ok Yeþil ver bana" diyor herkes. Duyuyoruz. Dünyada Yeþil ve Adela'dan da baþka postalla
r olduðunu dergilerden öðreniyoruz. Su geçirmeyenler, çok çok hafif olanlar, teri dýþarý ve
Bunlarýn doðru olduðunu bir tim komutaný, Amerika'dan bir postal getirttiðinde öðreniyorum
deðerli bir mücevher gibi inceliyoruz. Altýna bakýyoruz, içine elimizi sokup, ne kadar ra
hat olduðunu kontrol ediyoruz. "Gerçekten su geçirmiyor mu?" diye soruyoruz. Deniyoruz
hatta. "Özel bir boyasý oluyormuþ. Sonradan bunlara benzer postallardan ve boyalardan
Ordu da satýn alýyor. Bizim birliðe de geliyor. Ama " Yeþil ile Adela'lar bir haftada e
lden çýkarken, bunlar bir ay dayanýnca, yine "Batý bu iþi çözmüþ" deyip, diðerlerinden alma
AL tazminatýmýzla.
€Postallarýn en can alýcý yerleri burun kýsýmlarý. Bu yüzden çok iyi seçmek gerekiyor. Eðe
direk temas ederse yandýk. O zaman iþ, týrnaðýn çekilmesine kadar gidiyor. Temizliðin maale
uðrayamadýðý çadýrlarda, çekili týrnaðýn yerine yenisinin çýkmasýný beklemek durumundayým.
aya koþtuðu mevzilerin arasýnda ayakta terlik, "þapada þupada". Alt tarafý bir týrnak yüzün
alýkta dolaþýp duruyorum. Göreve de çýkamýyorum. Herkesin baþýna gelebiliyor. Ama timler ak
perasyona çýkmak için kapýnýn önünde dizildiklerinde, bunu kendime yediremiyorum.
€Sonra postalýn baðlanýþý da çok önemli. Saatlerce sürecek bir intikal esnasýnda insaný ra
cek þekilde baðlamak gerekiyor. Hele bir de sýk sýk çözülüp durursa; durmak bir dert, eðilm
bir dert. Sýrt çantaný çýkarýp baðlasan daha saðlam olacak ama, o çantayý, o yorgunluðun üs
za almak baþlý baþýna bir dert. Bir de sen ayakkabý baðlayacaksýn diye yürüyüþ aksamýþsa, d
elere anlatamazsýn. Postal baðýnýn çatýþma esnasýnda çözülmesi ise dikkate bile alýnmayacak
nada baðcýklarýnýn çözülmüþ olmasý ya da olmamasý kimseyi ilgilendirmiyor. O sýrada yapýlac
r; o da hedefi görüp, ateþ etmek. Bunun dýþýndaki tüm iþler senin teröriste, yani çatýþmaya
Yemek yemek, su
48
€
içmek, tuvaletini yapmak, radyo dinlemek. "Kardeþim ateþ etsene, bir saniye postalýmýn bað
arý' çözülmüþ, karným acýktý da, çok susadým, bir saniye". Bunlarýn çatýþmada yeri yok.
€Bunlarýn dýþýnda tek kabul edilebilir þey ise þarjör deðiþtirmek. Silahýna mermi doldurma
rahatça þarjör deðiþtirebilmem için postallarýma hep özenle bakmaya çalýþtým, imkan buldukç
a sýkýþan taþlarý ellerimle çýkardým. Badem yaðlarý sürdüm. Ama hep o kaçýnýlmaz sonla karþ
da postal ayaðýma uyduðunda, eskidiler. Ýplikleri attý. Altý delindi. Burnu parçalandý. Top
iflah olmaz bir þekilde gövdeden ayrýldý. Bileðimi saran kýsmý yýrtýldý. Ýplikleri tutan m
rçalandý ve boydan boya yýrtýldý. Ve artýk yeni bir postal almak durumunda kaldým.
€Hiç moda olsun diye giyemedim postallarý. Oysa 68 gençliðinin sembolüymüþ. Þimdilerde de
ençlerin ayaklarýnda. Hep, "Ne de güzel sembol bulmuþlar" diye düþündüm. Baðcýklarý dýþarýd
k eskitilmiþ postallarla, ben de caddelerde yürümek istedim. Ama hiç deneyemedim. Ben ca
ddelerde normal yürüyebilmek telaþýna kapýldým. Onar günlük izinlerde, nasýl da asfalt þoku
erce postalýmý hiç çýkarmadan yaþadýðým araziden sonra, ayaklarým dümdüz asfalta bir türlü
e baþlayan deve yavrularý gibi düþerdim. Düz yolda yürüyememe iþte böyle oluyordu. Ýzinlerd
düþerken, daðda-bayýrda, özellikle karanlýkta düþmeden yürüme yeteneði kazandýðýmý fark ed
uz yollar. Hele o altý düz, sadece bileðe kadar olan normal iskarpinlere aklým ererdi de
, ayaklarým bir türlü alýþamazdý. Bazen ayakkabýlarýmý çýkarmadan evde öylece otururdum. Ha
tal ise, eðer bir de çamura denk gelinmiþse, en azýndan bir-iki kilo çekmeye baþlýyordu. Bi
eresinde ben de teröristler gibi hafif bir ayakkabý giymeyi denedim. Onlar mekap giy
iyorlardý. Olmadý. Ayak bileðimi sarmayýnca çýplak yürüdüðümü sandým.
€Baðcýksýz giyilebilen ayakkabýlar ne büyük bir buluþtu. Mokasenler. Hele o spor ayakkabýl
cýk tabanlar,
49
€
fosforlu baðcýklar, pahalý markalar. Tenis için ayrý. Basketbol için ayrý. Yürüyüþ için ap
savaþ bir spor olmadýðý için savaþ ayakkabýsý yoktu. Bunun için, Yeþil ve Adela postallarý
asker postalý ürettiðini sandýðým Yeþil'in, sonralarý diðer ayakkabýlarýný da gördüm. Kýsk
m. Ne güzeldi onlar öyle? Ama her zaman olduðu gibi, devletimizin birlik ve beraberliðe
en fazla ihtiyacý olduðu bu günlerde, paramýzýn ancak ordu için üretilen bu postallara yett
düþündüm...
€Bir izinde, ayak parmaklarýmýn arasýnda oluþan mantar, pislikten yaraya dönüþmüþtü. Beyni
uþa dönmüþtüm. Hastahanedeki hemþireler, nöbetleþe devraldýklarý irin çýkarma seanslarýnda
di. Ýki elleriyle baldýrlarýmdan baþlayarak, sývazlaya sývazlaya irini parmaklarýmýn arasýn
atmaya çalýþmýþlardý. Saatlerce uðraþýdan sonra yorulan hemþirelerden biri dayanamamýþ ve "
lýsýnýz." demiþti. Sadece gülmüþtüm.
€Tüm vücudun eziyetini çeken, iþte o ayaklardý. Kollarý, gövdeyi, baþý taþýyan ayaklardý.
onu harekete geçirecek bir þey yoktu, ama ayaklar bitip tükense bile beynin gönderdiði emi
rle yeniden dirilebiliyorlardý. Günlerce postal denen o ayak muhafazasý ile bütünleþen -aya
lar, açýk havayý gördüklerinde bir tuhaf oluyorlardý. Oksijenle doðrudan temas eden ayaklar
önce tatlý bir uyuþma oluþuyor ve tüm vücut bir uyuþturucu baðýmlýsý gibi kendini salýveri
ndiðim an; postallarýmý çýkarýp ayaklarýmý taze oksijene teslim ettiðim bu andý. Ya bir çat
süreli açlýk sonrasýnda mükemmel bir sofradan bile deðerli olan bu esnada, bir mermi, tüm h
llerin yýkýlmasý demekti. Sanýrým buna dayanýlmazdý. Sayýsýz baðcýklarýný yavaþça çözdüðüm
larýmý tek tek incelerdim. Sadece içmek için kullanmam gereken suyu, kendimden bile gizl
eyerek bir avuç alýp, üzerlerine serperdim. Tabanýmý ýslak ellerimle ovalardým. Ayaklarýmýn
damarlarýmý incelerdim. Ayaklarýmý kandýrýrdým. Suyun devamýnýn geleceðini sanýrdý ayaklarý
karþý tek tek çýkarýp giymem gereken
50€€€
postallarýmýn içindeki kumlarý, taþlarý temizlerdim. Sonra yine bir tören edasýyla teker t
postallarýmýn içine yerleþtirir, özenle baðcýklarýný baðlardým. Ýþte bu törenler esnasýnda,
lik gelirdi. Bir þerefsizlik. Bir adilik. Bir pislik. Savaþýn en pis tarafý. Bir namertl
ik: Mayýn...
€Mayýnla ilk kez, baskýna uðrayan bir karakola desteðe gittiðimizde tanýþtým. Helikopterde
e, tam bir harp meydaný manzarasýyla karþýlaþmýþtým. Ortalýkta yoðun bir barut kokusu. Her
n havan mermilerinin ambalaj kutularý, barut parçalarý, makineli tüfeklerin cephane kutu
larý ve yine makineli tüfek mermilerini birarada tutan metal mayonlarla dolu. Yerde
bir tüfek. Dipçiðinde Türk bayraðý var. Tam ortasýna mermi isabet etmiþ. Silah ikiye bölünm
a kan bulaþmýþ. Biraz ilerde, kanlý bir þapka. Yanan karakoldan dumanlar çýkýyor. Þehit düþ
in cansýz bedenleri, birer birer bizi getiren helikopterlere alýnýyor. Ölü teröristler yan
ana diziliyor. Aralarýnda küçük bir kýz çocuðu fark ediyorum. Taþ çatlasa 15 yaþýnda. Ýç or
vardaki tepelerde hala sürüyordu.
€Görevimiz ise kaçan teröristleri takip etmekti. Hýzlý adýmlarla silah seslerinin geldiði
a týrmanmaya baþlamýþtýk. Hafif bir yaz yaðmuru çiseliyordu. Yeþil rengin tonlarýný taþýyan
yürüdüðümüz patikayý çevrelemiþ, kulaklarýmda Vangelis'in Ateþ Arabalarý ezgisi, sessizce y
m çok bozulmuþtu. Arada sýrada baþýmý kaldýrýyor ve gökyüzüne bakýyordum. Yüzüme ince yaðmu
lerimi ýslatýyordu. Silah seslerine gittikçe yaklaþýyorduk. Güpegündüz çatýþmaya girebilme
serpiyordu.
€Bir tepeciðin üzerine çýktýk. Vücudumu sürekli yukarý doðru taþýmak zorunda kalan diz kap
le karþýlaþtýðý için hafif sýzladý. Dizlerimi ovuþturdum. Þöyle bir durdum ve bir adým attý
erine basmýþým. Sert bir cismin, bir metalle sürtündüðünde çýkardýðý iç gýcýklayýcý bir ses
adým geri attým. Üzerine bastýðým taþý yavaþça elime aldým. Gövde kýsmý topraða gömülü, üç
el mayýný gördüm.
51
€
Ayaklarýma baktým. Ýkisi de yerindeydi. Üzerine basarak çubuklardan birini eðdiðimi, ama m
patlamadýðýný anladým. Taþý fýrlattým attým. Mayýný yanýmdakilere gösterdim. Ýstihkamcýlar
yýnlardandý. PKK'lýlar sýnýrdan söküp getirmiþler. Kaçarlarken de alelacele gömmüþler ama ö
iþ, o yüzden çalýþmamýþ.
€Üç çubuklu bu mayýný tanýyordum, ama çay tabaðý büyüklüðünde, sarý renkli Ýtalyan mayýnýn
52
€
MAYIN
€Müthiþ bir patlama. Ortalýk toz duman. Sadece bir postalý önüme düþerken görmüþtüm. Herke
e roket sesi sandým, ama ikinci patlama gelmeyince anladým ki, mayýndý. Kýsa bir sessizliði
ardýndan da her zamanki gibi haykýrýþlar baþladý. "Ayaðým!.. Bacaðým!.. Ahhh!" Ýlk anda du
birkaç saniye önce o mayýnýn üzerinden geçtiðimi fark ettim. Kafama yýðýlan kumlarý, taþ pa
tmaya çalýþtým. Askerin yanýna gitmeye niyetlendim. Ama diðerleri gibi duraksadým. Her tara
ayýnlý olabilirdi. Önce herkesi baðýrarak uyardým:
€-€€€Kimse€kýpýrdamasýn.€€Oturduðunuz€yere€dikkat€edin.
Sýhhiye!.. Sýhhiye!.. Nerdesin oooðððluuum?
-€€€€Komutaným buradayým.
€Sýhhiye çok uzakta kalmýþtý. Asker, acýsýyla birlikte hem baðýrýyor, arada da bir þeyler
Ahhh! Komutaným gelmeyin mayýnlý buralarý. Gözlerim! Gözlerim..."
€Hafifçe doðruldum. Yerleri yoklaya yoklaya, dizlerimin üstünde askerin yanýna gittim. Yan
et kokusu bir anda burnumun direðini sýzlattý: "Tamam aslaným. Hiç bir þey yok. Sadece bir
rýk." dedim. "Komutaným çok acýyor. Bilekten mi, topuktan mý komutaným?" diye sordu. Ayakla
kan içinde kaldýðý için anlayamamýþtým, aslýnda anlasam da söyleyemezdim. Ben sessiz kalýnc
m etti. "Gittiiim, hayatým mahvoldu. Komutaným yoksa dizden mi?" diye bir çýðlýk attý. "Saç
a oðlum. Yok iþte bir þeyin." dedim. Bir yandan da ilerideki tim komutanýndan helikopter
çaðýrmasýný istedim. Mayýna basan askerse baðýrmayý sürdürüyordu: "Komutaným. Kanýyor
53
€
komutaným. Ayak parmaklarým acýyor komutaným" diye yýrtýnýyordu. Her mayýn patlamasý sonra
uðu gibi, kaybedilen organ acýyordu. Ayak parmaklarýnýn, artýk olmadýðýný bilmiyordu. Üzeri
duðumuz tepe, çýðlýklarýyla inliyordu. "Baþýný düz tut bakayým." dedim. Bir de sert çýkmayý
e biçim askersin be! Karý gibi baðýrýp durma, çakarým aðzýna þimdi bir tane." diye baðýrdým
iyorum." dedi.
"Göremezsin tabii aslaným. Toz toprak kaçmýþ. Ellerini çek þöyle yana." diye iki elini tut
ama kasýlmýþtý. Ellerini yüzüne sýkýca yapýþtýrmýþtý. Biraz zorlayarak ellerini aþaðýya ind
i. Alnýndan damlayan. kanlar da gözlerini " kapatýyordu. Bir anda askerin gözlerinin yer
inde olmadýðýný düþündüm. Ýki elimin baþ parmaðýyla gözlerine bastýrdým. Aniden elleriyle b
dý. "Ahh! Komutaným, bastýrmayýn ya, acýyor." diye azarladý beni. Rahatlamýþtým. Yine de re
emem gerekiyordu. Bu gibi durumlarda askeri o þoktan kurtarmak 'zorundasýn. Eðer sen d
e onunla birlikte aðlanýp, sýzlanmaya baþlarsan, kontrolü kaybedersin. Ben de öyle davrandý
"Baþlayacam þimdi acýna hâ!" dedim. "Ya helikopter gelmezse? Ya buraya inemezse? Komutaným
. Ne olur beni burada býrakmayýn. Burasý Irak topraðý, gavur topraðý" diyordu. Þoka giriyor
anik olmuþtu. Diðer tim komutanlarý da yavaþ yavaþ dedektörcülerle birlikte, bize doðru yan
baþlamýþlardý. Askerin suratýna sol elimle bir þamar attým.
- Oðlum ne ölmesi? Gidip istirahat edeceksin iþte. Hafif bir
sýyrýk. Gözlerine de toz dolmuþ. O kadar.
- Komutaným. Postalým uçtu, gördüm. Ayaðým onun içinde
kaldý komutaným. Komutaným bana bir sigara verin.
Yanýmýza kadar gelen biri hemen bir sigara yaktý. Uzatýp aðzýna tutturdum. Bir nefes çekti
ir tane daha. Bir tane daha. Biraz sakinleþmiþti. Aðzýndan sigarayý aldým. Ayaðýna bakmak i
rdu ama buna izin vermemeye çalýþýyordum. Zaten göremiyordu.
54
€
Helikopter çaðrýlmýþ ve yola çýkmýþtý. Daha operasyonun ilk günüydü. Asker baðýrdýkça, hep
du. Bir an önce tahliye etmemiz gerekiyordu. Bu arada sýhhiye eri de gelmiþ, kopan ayaðýn
hemen üstünden baðlamaya baþlamýþtý. Birkaç dakika içinde kan akmasý durmuþtu. Mayýn patlay
sonra uçlarýný yaktýðý için damarlarý büzüyor ve kanama uzun sürmüyordu. O yüzden içim raha
adýðý için de, helikopter gelebilecekti ve çocuk ölmeyecekti. Ama acele etmemiz gerekiyordu
Patlamada yâ da yaralarý sarýlýrken mikrop kapmýþ olabilirdi. "Þimdilik sadece parmaklarý
bu çocuk için, her dakikanýn bir anlamý vardý. Eðer kangren baþlamýþsa, her dakika önce ay
bacak, belki de can demekti. Hemen kopan yeri ve gözlerini sardýk. Elim, yüzüm, her tar
afým kan Ýçinde kalmýþtý. Arkadaþlarý postalý saklamýþlar, bazýlarý moral vermek için uzakt
adi bakalým evdekilere selâm söyle" diye moral vermeye çalýþýyorlardý. Bunlardan etkilenmiþ
i, az önceki baðýrýp çaðýran asker gitmiþ yerine bir baþkasý konuþmaya baþlamýþtý:
- Tamam ya!.. Olduysa oldu. N'apalým? Bir ayak gitmiþ çok mu? Tamam komutaným, siz etra
fýnýza dikkat edin benden sonra. Bakýn buralarý hep mayýnlýymýþ. Bir de siz basmayýn olur m
Böyle aniden deðiþmelerine alýþmýþtým. Helikopterin sesi uzaktan gelmeye baþlayýnca, bir p
nmasý gerektiði aklýma geldi. Helikopter nasýl alacaktý askeri? Her taraf mayýnlý olabilird
Dedektörcüyü önüme aldým. Yumurtaya benzeyen tepenin Irak tarafýndan görünmeyen kýsmýna doð
birlikte. Ancak, burasý da meyilli olduðu için iniþe uygun olmadýðýný fark ettim. Irak tara
ktým. Tam helikoptere bindirirken ateþ yemek istemiyordum. Zaten hiç de iyi baþlamamýþtýk.
yakýn ateþ gelebilecek yer en az bir kilometreydi. Uzaklarda hareket göremedim. Fazla
zaman da yoktu. Helikopter beþ dakika içinde burada olacaktý. Kararýmý verdim ve ateþ tehli
esine raðmen tepenin üstünü dedektörle aramaya baþladým. Ama dedektörün o sinir bozuðu "Dii
iit... Diiit" sesi susmak bilmiyordu. Biraz eðilince, her yerin çiviler, kumanya artýk
larý, metal parçacýklarla
55
€
dolu olduðunu gördüm. Dedektörcü askerle yüzyüze geldik. "Buranýn temizlenmesi saatler alý
aným" dedi. "Devam et, devam et" dedim, ama helikopterin yolda olduðunu biliyordum.
Birkaç dakika içinde de tepemizde bitiverdi.
€Telsizle pilota inmemesini, havada asýlý iken yaralýyý vereceðimizi söyledim. Pilot tehli
in farkýna varmýþtý. Ateþe çok müsait bir yerde bulunduðumuzu ve acele etmemizi söyledi. Ar
a Irak tarafýna göz atýyor, ama bu mesafeden de bir þey göremeyeceðimi biliyordum. Kapýdan
rkan teknisyen astsubay, el kol hareketleriyle yaralýyý getirmemizi iþaret ediyordu. B
aþka çare yoktu, sanki baþka mayýn yokmuþ gibi karga tulumba getirdik askeri. Helikopter a
lçaldýkça önce þapkalar uçtu, sonra aðýzlara, burunlara, kulaklara kumlar doldu. Gözler kap
açmak zorundaydýk. Gözlerime kumlar dola dola, iþaretlerimle pilotu kendime doðru yanaþtýr
Helikopter bizimle Irak tarafý arasýna doðru alçalmýþtý. Irak tarafýný göremiyordum artýk.
ndalýna basmýþ baðýrýyordum: "Daha alçal... Daha..."
- Daha fazla olmaz! Yaralýyý atýn. Rüzgar çok kötü. Baþýnýzý
eðin.
- Buradan atamayýz. Biraz daha alçal.
€- Biriniz mayýna bassanýz, kuþla birlikte hepimiz havaya
uçarýz. Buradan atýn çabuk.
€Pervanenin sesinden zorla duyabildiðim bu sözlerin ardýndan, yanýmdakilere yaralýyý altý
yapar gibi helikopterin içine atmayý .iþâret ettim. Kollarýndan iki, ayaklarýndan iki kiþi
muþtuk. Bulunduðumuz yerden daha yükseðe atmak için beklemeye baþladýk. Yüksek sesle "Þimdi
haykýrýnca askeri yukarýya doðru fýrlattýk. Ama helikopter teknisyeni yakalayamamýþtý. Çocu
ný þekilde elimize düþtü. Bu sýrada alelacele yapýlan sargýlar çözülüverdi. Yara, tekrar ka
likopterin gürültüsüne raðmen, askerin haykýrýþlarýný duyuyorduk. Bu seslerin arasýnda pilo
bazý iþaretler yapýyor, Irak tarafýný gösteriyordu. Hepimiz çocuðu göndermek
56
€
için bunun son þans olduðunu anlamýþtýk. Bir kere daha deneyecektik. Bu kez yana doðru bir
ez salladýk. Kopan bacaktan tutan astsubayýn yüzü gözü kan içinde kalmýþ, bizim de ellerimi
malarýmýz kanlanmýþtý. Son denemede baþarýlý olduk. Bu kez teknisyen, askerin palaskasýndan
mýþ ve içeri çekebilmiþti. Helikopterin havalanmasýyla, bizim dýþýmýzda herkesin tam siper
fark ettim. "Yatýn!" diye baðýrýyorlardý. Uzaklaþan helikopterin gürültüsü, yerini silah s
býraktý. Bize ve özellikle de helikoptere ateþ ediyorlardý. Birkaç mermi výzýltýsýnýn ardýn
yakta kalan son dört kiþi, yani biz de kendimizi yere attýk. Bir ayakla ucuz kurtarmýþtýk.
€Sürüne sürüne bir kayanýn arkasýna gittim. Yanýma gelen tim komutaný ile yüz yüze geldim.
her tarafý kan içindeydi. Ýkimizin de suratý bembeyazdý. Karþýdan atýlan o kadar mermiden h
isabet etmemiþti. Ateþ edilen yerin aslýnda çok uzak olduðunu, dürbünle baktýðýmda fark ett
kof deðil, uzun menzilli keskin niþancý tüfeði, canas kullanýyorlardý. Teröristlerin bir ký
hatça ayakta dolaþýyor, bizimkilerin açtýklarý ateþe aldýrmýyorlardý. "Abi ben göremedim. B
di?" diye sordu tim komutaný. "Yok be." dedim. "Amma cayýrtý kopardý hâ! Parmaklarý gitti s
dece. Tarak kemiði parçalanmýþ o kadar. Gözler de saðlam galiba."
€Yine bir Ýtalyan yapýmý mayýndý. Bir ayaða mal olan bu sarý renkli küçücük mayýnýn taa, Ý
a geldiðini düþünüyordum. Acaba hangi ülkeleri dolaþarak buraya kadar gelmiþ ve bir 'ayaðý
etmiþti? Bu mayýný satarak para kazanan insanlarý düþündüm. O insanlarýn, bu kazandýklarý p
iklerini düþündüm. Kuzey Irak'ta tanesi 20 bin liradan satýlan bu iðrenç silahtan, acaba bu
arda daha kaç tane vardý? Belki de Ýtalyanlar, üstün zeka ürünü olduðu için öðünerek dünya
rý bu mayýndan, bugüne kadar PKK'ya milyonlarca satmýþlardý. Ama niye bir kiþi çýkýp da bu
, "Kardeþim bunlarý PKK'ya niye veriyorsunuz?" demiyordu.
€Bu kadar ucuza sadece mayýný deðil, hemen her silahý bulmak kolaydý. Mesela tahta dipçikl
eleþler, metal olanlara
57
€
nazaran daha pahalýydý ama kalitesine göre l .5 milyon lira parayý bastýran, en kalitelis
ini rahatlýkla alabiliyordu. Hem bir korucubaþý bize, "Parasýný verin, tank getireyim." de
memiþ miydi? 8-9 milyona ise bir BKC makineli tüfek almak mümkündü. Her an, "Acaba tutuklu
k yapar mý?" diye bekleyip durmaktansa subay-astsubay 500'er bin lira katsa, erler
den de katýlan olursa birkaç tane alýnabilirdi. Zaten kazandýðýmýz parayý harcayacak yer yo
i. Þimdilik, her time birer tane alýnsa yeterdi aslýnda. Daha sonra da birkaç tane kanas
almak þarttý. 10 milyon da kanas için. Teröristler ayakta dolaþýyor, el sallýyorlar, bunla
r zor dürbünle görebiliyor, fakat vuramýyorduk. Para artarsa dürbün de almalýydýk. Bu dürbü
iþe yaramýyordu. Çoðunun içine su kaçmýþ, ya da camlarý kýrýlmýþtý. Bu yüzden subaylardan
anýn önünde cesaretini toplayýp, o hepimizi güldüren teklifini yapmýþtý: "Komutaným, yürüdü
e dürbünlerimizi býrakalým. Teröristler onlarý alsýn. Onlarý kullansýnlar. Baksýnlar ve kör
Biz de onlarý kolayca vururuz..." O kadar da deðildi. Devletimizin imkanlarý ancak bun
a yetiyordu.
€Eðer devletin imkanlarý bu idiyse, kendimizin ve askerlerimizin hayatlarýný korumak için,
biz de kendi imkanlarýmýzý kullanmaya karar verdik o gün. Ve verdiðimiz kararý uyguladýk da
em canas aldýk, hem BKC. Birkaç tane de Rus malý gece görüþ cihazý getirttik. Dürbüne param
ama beðenmediðimiz silahý kullanmadýk, bir yolunu bulup yerine daha kullanýþlýlarýný getir
ma o gün mayýna basan askeri tekrar hayata döndüremedik. Ýnanýlmaz bir þey olmuþ ve hafif b
rayla kurtulan askerin damarlarý büzüþmeden önce içeriye hava girmiþti. Vücudunda dolaþmaya
hava kalbine ulaþýnca da, çocuk helikopterde son nefesini verip, þehit olmuþtu.
€
ÇATIÞMA
€Þarjörümü deðiþtirdim. Ýlk merminin, hedefi diðerlerine göstermesi için kullandýðýmýz izl
olmadýðýný kontrol edecek zamaným yoktu. Artýk heyecandan ellerim de titremiyordu. Alýþmýþt
a. Bir mermi daha hemen üzerimdeki aðacýn yapraklarýndan birine isabet etti: Çaaat. Kafamý
ukarý kaldýrdýðýmda, koskoca aðaçta 20-30 kadar yaprak kaldýðýný fark ettim. Buradakiler, s
saatlerinden bu yana, kesintisiz birbirlerine çelik metalleri yollayýp duruyor olmalýy
dý. Biz tepeye çýkalý daha beþ dakika bile olmamýþtý, ama durumun çok vahim olduðunu anlaya
m. Arada bir sessizlik oluyor, bu sinir bozucu ortamý kýsa süre içinde yine yoðun silah se
sleri bozuyordu. Kaleþnikofla G-3 sesi çok kolay ayýrt edilebiliyordu. Keleþ, G-3'ün tok s
esine göre daha ince bir sesle výzýldayýp, hedefine yöneliyordu. Askerlerin attýðý Law'larý
, teröristlerin RPG-7 roketatarlarýnýn çýkardýðý ses ise daha ürkütücüydü. RPG-7 üç ses çýk
kete ilk hýzý veren barutun yanmasýyla oluþan bir patlama sesi, ardýndan roketin havayý yýr
sesi -ki bu, civardaki hemen herkesin duyabileceði yükseklikteydi- sonuncusu da düþtüðü ye
ki patlama sesi. Bu roketatarýn, birçok çeþit roketi vardý. Ýnsana karþý kullanýlaný, belir
safeden sonra kendi kendine havada patlýyordu. O zaman da, havada bir toz ve duman
bulutu oluþuyordu. Hemen herkes bütün sesleri birbirinden ayýrt eder hale gelmiþti.
€- Hah! Þimdi havan attýlar... Bu roket... BKC çalýþýyor çocuklar... Beyler uçaksavara dik
€Normalde üç askerin tutacaðý bir bölgeye, altmýþ asker yýðýlmýþtýk. Pekçok birlik, daracý
nda
59
€
kalmýþtý. Karmaþadan, kimse nereye ateþ ettiðinin farkýnda deðildi. Yeni geldiðimiz için,
rada geçirmiþ subaylardan birinin yanýna sürüne sürüne yanaþtým, "Kolay gelsin komutaným. N
diye sordum. Baþýný bana doðru çevirdi. Yine ateþ ettiði yöne dönüp, "Ooo! Hoþgeldin. Bir
niz. Bak þimdi izli mermi atýyorum. Ýþte bak þuradalar." dedi. Biraz doðrulunca adamlarý gö
€-€€€El bombasý atsak daha iyi deðil mi komutaným? Herifler
burnumuzun dibinde.
€"Saðol be. Ýyi ki hatýrlattýn." diye dalga geçmeye baþladý. "Bak bunu hiç düþünmemiþtik.
eri atýlanlarla þu tepenin rakýmýnýn 50 metre inmiþ olmasý lazým aslaným. Birisi ölüyor yer
i geliyor. Birini indiriyorum. Onu almak için üç kiþi geliyor. Onlarý indiriyorum. Beþ kiþi
ha geliyor. Bazýlarý sarhoþ gibi ayakta dolaþýyor. Herhalde böyle bayaðý adam gitti. Hap al
€Bana bakmadan konuþuyordu. Garip bir ruh hali vardý. Yüzündeki ifadeleri çözemiyordum. Mu
mu, kýzgýn mý, üzgün mü, býkkýn mý bir türlü anlayamýyordum. Bir süre durakladýktan sonra
€-€€€Neyse ben sana bir fýkra anlatayým?. Bak þimdi, adamýn
biri fýrýna gitmiþ...
€Kýsa fakat aðýz dolusu bir kahkaha attýktan sonra, arkasýna geçtiði kütüðün yanýna çýktý
-€€€€Fýrýncýya demiþ ki:
€Kafamý iyice eðmiþ, onu seyrediyordum. Birkaç mermi daha ve ardýndan bir kahkaha:
-€€€€Gülsene lan! Bana 99 tane ekmek verir misin?
Bir mermi daha:
60
€
-€€€€Fýrýncý, 99 ekmeði saymýþ.
€Bir kahkaha ve tetiðe bastý. Ama silah ateþ almadý. Þarjöründeki mermileri bitirdiðini an
i döndü, yeni þarjör çýkarýrken, fýkraya devam etti:
€-€€€Sonra€demiþ€€ki€€fýrýncý...€€Anlatmayacaðým€€lan!€€Hiç
gülmüyorsun!
€Ne diyeceðimi þaþýrmýþtým. Biliyordum. Sabahtan beri buradaydýlar. Moralleri çok bozuktu.
mýný kaybetmiþti. Ama tepkisini hala çözemiyordum. "Tamam komutaným gülüyorum iþte." dedim.
þunu artýk." Birkaç mermi daha attýktan sonra devam etti:
-€€€€"Niye 100 deðil de 99 hemþerim?" demiþ fýrýncý.
€Bu kez ben de yanýna kadar sürünüp, ona katýldým. Birkaç mermi de ben attým. Ve gülmeye b
n güldüðümü bilmiyordum ama gülüyordum. 'Adam ne demiþ peki?" diye sordum.
€-€€€Demiþ ki adam: Ben ne yapacaðým yüz tane ekmeði? Kim
yiyecek yüz ekmeði?
€Aðýz dolusu kahkaha atmaya baþlamýþtýk. Arkamýzdaki erler de bize katýldý. Hep birlikte g
ranýn þimdiye kadar duyduðum en komik fýkra olduðunu düþünüyordum. Kahkahadan gözlerim yaþa
bir an donup kaldým. Gözlerimi, tepemdeki aðacýn yapraklarýndan birine diktim. Neden güldü
. Bulamadým.
€Tam bu sýrada, üzerinde bulunduðumuz tepenin arka tarafýnda bir patlama oldu. Havan merm
isi düþmüþtü. Kimin tarafýndan atýldýðýný anlamaya çalýþýrken, bir ikincisi daha geldi, ayn
býrakmýþtýk. Fýkrayý anlatan tim komutaný, eline aldýðý telsizden küfretmeye baþladý:
61
€
€-€€€Lan Allah kahretsin. Bizi nallayacaksýnýz. Yüz metre
arkamýza düþtü. Kesin þu atýþý!
€Birkaç dakika içinde düþen üçüncü mermi, bize daha da yaklaþmýþtý:
€-€€€Ya kardeþim kim atýyor bu havaný? Elli metre kaldý.valla.
Amacýnýz ne sizin?
Ve telsizden ikimize soðuk duþ aldýran bir yanýt duyuldu:
€-€€€Bana bak bu konuþan kimse eðer, ona söylüyorum. Az
sonra Kobralar geleceði için biz atýþý zaten kestik. Havanlar bizden
deðil.€Sen böyle yüz metre-elli metre tarifi yapmaya devam
edersen, atýlan merminin kime ait olduðunu üzerindeki yazýlardan
öðrenirsin az sonra...
€Bu sözleri duyar duymaz bilinçsizce yerimizden fýrladýk. Baþýmýzý eðip,, deli gibi koþmay
ermi de az önce fýkrayý dinlediðim yere düþmüþ, ortalýk toz duman olmuþtu. Birbirimizin yüz
Gülüyordu. Bu þekilde geçirdiðimiz birkaç dakikadan sonra, Kobralarýn görünmesiyle de hava
. Eski mevzilerimize dönmek zorundaydýk. O küçücük tepeyi boþ býrakamazdýk. Sürüne sürüne t
gittik. Kulaðým havan mermisinin havada çýkardýðý ýslýk sesindeydi O kadar ses vardý ki; ma
kler, roketatarlar, helikopterler. Bunlarýn arasýndan havan sesini ayýt edebileceðimden
emin deðildim. Ama sürünüyorduk. Yine yerimizi aldýk. Teröristlerin mevzilerine göz atmak i
afamý kaldýrdýðýmda, bize doðru koþmaya çalýþan birisini gördüm. Ve baðýrdým: "Biri ayaða k
€Silahýmýn emniyetini açmam ile elini namluya koymasý bir oldu. Ona göre, bu da teslim ola
ak zavallýlardandý. Sabahtan bu yana, en az on kiþi "teslim" diye baðýra baðýra tepeyi geçm
ma arkasýndan vurulmuþtu. Teslim olaný öldürmesinler diye, hemen ikimiz de ayný anda teröri
erin mevzisine ateþ
62
€
etmeye baþladýk. Bir yandan ateþ ediyor, bir yandan da kaçmaya çalýþan PKK'lýya baðýrýyord
gelene ateþ etmesin. Buraya gel. Sana ateþ etmeyeceðiz. Eðil, sürünerek gel. Eðilsene yavru
eðil!"
€Tam bir dehþet sahnesiydi. Gelen bir çocuktu. Vurulmamak için, bir o yana bir bu yana
koþuyordu. Bir PKK.'linin hayatýný kurtarmaya çabalýyorduk. Elimi tüm kuvvetimle tetiðe bas
yný bir makineli tüfek gibi, seri atýþ yapýyordum. "Allah kahretsin." dedi. "El bombasý att
r. Yat ulan, yat çabuk!"
€Gümmm... Sonuç yine ayný oldu. Bu kez kafalarýný çýkarýp ateþ edemedikleri için teslim ol
el bombasý atmýþlardý. Birkaç dakika baðýrdý çocuk. Patlamalarýn, silah seslerinin arasýnda
bir süre inlemelerle sürdü ve durdu.
€Neye uðradýðýmý þaþýrmýþtým. Ýlk kez bir insan, gözlerimin önünde can vermiþti. Ve bir þe
mevzi yapacaðýmý söyleyip, yanýndan ayrýldým, imkansýz olduðunu söyledi, ama baþka çarem y
ben ve bir-iki kiþi daha ateþ edebiliyor, birliðin kalaný da geride öylece oturuyordu. Mev
zisiz kimse de kafasýný kaldýramýyordu. Sadece açýlan ateþten korunmaya çalýþýlýyordu. Ve b
aya baþladýk. Geriden sürükleye sürükleye getirdiðimiz taþlarý, yerde sürünerek baþýmýzýn ö
da hemen o anda taþa birkaç mermi isabet ediyordu. Bazen getirilen taþlar, mermiler yüzün
den parçalanýyor, yenilerine ihtiyaç duyuluyordu. Hemen hemen 60'a yakýn kiþi, sürünerek ta
dizmeye çalýþan iki askere taþ topluyordu. Bunlarý yerde sürümek ise oldukça zaman alýyordu
lde yarým saat içinde bitirilebilecek bir yeri, askerler, deðiþe deðiþe saatler sonra bitir
bildiler. Ýki mevziye timler sýrayla adam yerleþtirecek, kalanlarý da, geride ateþ almayan
yerde oturacak ve mühimmat ikmali yapacaktý.
€Geldiðimiz andan itibaren Kobralar, toplar, havanlar ve uçaklar hemen üzerimizden geçiyo
rlardý. Özellikle uçaklarýn attýklarý bombalardan herkes etkileniyordu. Teröristlerle mesaf
63
€
çok yakýn,olduðu için, altýmýzdaki topraðýn yer deðiþtirdiðini hissedebiliyorduk. Atýlan b
uz bir etkisi de oluyordu. Bomba patlar patlamaz, yarattýðý toz ve duman bulutuyla bir
mantar oluþuyor, bu da hemen çökmüyordu. Bu yüzden, teröristler arasýnda sað kalan varsa,
lutun içinde rahatlýkla hareket edebiliyordu. Yarým saatten önce de bu toz bulutu kalkmýyo
rdu.
€Biz mevzi iþi ile uðraþýrken, telsizle bir emir aldým. Tüm birlikler, terörist mevzilerin
anda yoðun bir ateþ açacaklar, bu da uçaklarla desteklenecekti. Verilen saat gelmeden önce
hazýrlýklar yapýldý. Law'lar kuruldu, geri tepmesiz toplar yerleþtirildi. Makineli tüfekçi
kerlerimi yan yana mevzilendirdim. Her þey hazýrdý ve tam zamanýnda cayýrtý koptu. Her zama
ki gibi önce toplar baþladý. Elimizde ne varsa atmaya baþlamýþtýk. Roketatarlar, makineli t
er, tüfekler, el bombalarý, tüfek bombalarý, geri tepmesiz toplar, hepsi çalýþýyordu. Hayat
nca böyle bir manzara görmemiþtim. Askerlerim, bir yandan sürekli tetiðe basýp þarjörlerind
ermileri bitirirken, diðer yandan bayram çocuklarý gibi çýðlýk atýyordu. Ortalýk tam bir ce
dönmüþtü. Kimse kendi ateþini bile duymuyordu.
€Bir ara, daracýk yerde sýkýþmak zorunda kalan bölük için, terörist ateþinden baþka bir te
belirdi. Topçu atýþýnýn ardýndan Kobralarýn bölgeye gelmesiyle birlikte, bu helikopterlerde
n otomatik bomba atarlarýn boþ kovanlarý patýr patýr etrafýmýza düþmeye baþlamýþtý. Bu karm
eri uyarmam imkansýzdý. Bir ara yanaðýmda bir sýcaklýk hissettim. Elimi götürdüm, kan yoktu
lýyordu. Ayný acýyý bir daha hissedince, yanýbaþýmda ateþ eden bir askerin boþ kovanýnýn su
ettim. Sýcak halde silahtan fýrlayan metal parçasý, havada taklalar atarak yüzüme doðru uçu
. Seslendim ama duyuramadým. Sonunda bir tekme savurmak zorunda kaldým. Zavallý asker,
mahcup bir halde baþýný eðdi, gülümsedi ve atýþýna devam etti.
€Ve tam bu anda kendimi boþlukta hissettim. Bütün o yoðun ateþ gürültülerini bastýracak bi
irlikte, havalanýp birkaç
64
€
metre geriye düþtüm. Bir töz bulutu. Sýrt çantam, silahým, dürbünüm saða sola savrulmuþtu.
larýmýn uðultusu yavaþ yavaþ geçmeye baþlayýnca, etrafýma göz gezdirdim. Toz bulutunun aras
çalýþýyordum. Bölüðüm az önceki yerinde deðildi. Herkes bir tarafa daðýlmýþ, üstünü baþýný
yan silahýna ulaþmaya çalýþýyordu. Tüm vücudum bir dehþet duygusuna kapýldý. Düþen bir hava
. Bir roket kesinlikle deðildi. Görebildiðim kadarý ile yaralý da yoktu. Neydi bu atýlan? N
reye düþmüþtü? Çok yakýn olmalýydý ama tam anlamýyla çözemiyordum. Sersemlemiþtim. Bir süre
ldým. Bu kadar adamý havaya kaldýrýp atacak kadar kuvvetli patlamanýn sebebi ne olabilirdi
? Yaralý olup olmadýðýný sordum. "Yok komutaným!" dediler. Ucuz sýyýrmýþtýk. Ama bu ikincis
eceði demek deðildi. Gökyüzüne baktým. Hemen üzerimden bir F-16 geçtiðini gördüm.
€Her gördüðümde içimi gurur ve biraz da kýskançlýk duygusu kaplatan o teknolojik harikayý
mde, her þeyi anlamýþtým. "Çabuk yatýn! Çabuuuk!" diye avazým çýktýðý kadar baðýrdým. Ýçind
F-16, bu kez 2000 librelik bombalarýný doðru yere býrakmýþtý. Demek ki sýra yine uçaklara g
Rahatlamýþtým. Ama elli metre öteye, aðaçlýk bölgeye gönderdiðim timim aklýma geldi. Ya bom
ine düþmüþse? Kimsenin kurtulmasý mümkün deðildi. Tüm tepe etrafýmda dönmeye baþlamýþtý. Ne
triyordum. Nasýl toplayacaktým þimdi onlardan kalanlarý? Hem de bu kargaþada. Yaralýlarý na
eriye gönderecektim? Tahliye helikopterini indirecek yer yoktu ki. Elimde bir tek
doktor vardý. Eðer bomba oraya düþmüþse, en az on kiþiye ayný anda müdahale etmek gerekecek
u nasýl yapacaktým? Bu kadar serumum yoktu. Bu kadar sargý bezini nasýl toplayacaktým aske
rlerden? Ya tepeden geri çekil emri verilirse bu sýrada? Telsizimi çýkardým. Kendini topla
maya çalýþarak time çaðrý yapmaya baþladým: "Deniizz... Deniizz... Orada mýsýnýz? Cevap ver
" Çaðrý yapýyordum, ama timin telsiz kodunu unutmuþ, tim komutanýnýn adýný söylüyordum. Üst
de ters tutuyordum. Bilinçsizce "Deniizz" diye baðýrýp duruyordum.
65
€
€Hiç ses yoktu. Yanýmdaki askerler de, gözleri kocaman açýlmýþ beni izliyorlardý. Meraktan
eydim. Hemen, askerlerden ikisini timin yanýna göndermeye karar verdim. Ateþ altýnda sürüne
sürüne time doðru yola çýktýlar. Olduðum yere çöküverdim. Uçaðýn bombasýnýn etkisiyle yumuþ
r avuç aldým. Ayný plaj kumlarýna benziyordu. Beþ dakika kadar daha telsizden bir cevap al
madým. Yoðun ateþ tüm hýzýyla sürüyor, uçaklarýn biri geliyor, biri ayrýlýyordu. Oturduðum
kerlerimin parçalarýný nasýl toplayacaðýmý düþünmeye baþladým. Nelerin içine koyacaktým? Að
uk ve battaniyeler daha sonra helikopterle gönderilecekti. Üzerimizde sadece üniforma
ve atletlerimiz vardý. Bir çaresini bulacaktýk, ama nasýl? Oradaki timin çavuþu aklýma geld
Daha birkaç hafta önce çavuþ rütbesini ellerimle takmýþtým. Sonra tim komutaný teðmenle bir
allerimiz vardý. "Artýk korkuyla beklemekten býktým" diyen niþanlýsý, bir baþkasý ile birli
Gidip kýzý ikna etmeye çalýþacaktýk. Timdeki astsubaylardan birinin arabasýna çarpmýþlardý
Bir türlü kaskodan parasýný alamýyordu. Timin artçý erini, ilk konvoyla telefona gönderece
Çocuklarýndan biri hastaydý. Ve telsizden bir cýlýz ses duydum:
€- Aras l konuþuyor. Vukuat yok. Hepimiz saðlamýz. Bomba tepenin yamacýna düþtü. Göreve de
yoruz. Komutaným, bir zahmet Ýleri Hava Kontrolörü'ne haber verin, ayýp oluyor. Pilot arka
daþýmýza sitem ediyorum burada.
€Ses bir gidiyor, bir geliyordu. Muhtemelen bataryasý bitiyordu. Ama o kadar gürültünün ar
sýnda öyle kilitlenmiþtim ki telsize, hemen hemen tüm söylediklerini anlamýþtým. Gevþeyip g
ten laçkalaþmýþ sinirlerimin yeniden canlandýðýmý hissediyordum. Telsizden duyduklarýmý dið
e baðýrarak anlattým, hepsi saðdý. "Haydi aslanlarým. Aman merminizi gereksiz yere harcamay
Üçerli atýn. Daha bu baþlangýç." dedim.
€Koskoca uçaðýn bombasý dibimize düþmüþtü ve bir tek yaralým bile yoktu. Adeta uçuyordum.
i tüfek niþancýsýnýn yanýna gittim. Kayalarýn arasýndan ateþ gelen yere
66
doðru bakarken, yandaki birlikten görevlendirilen bir unsurun, sürüne sürüne tepeye doðru
rlediklerini gördüm. Biz uçak bombasý ile uðraþýrken demek ki taarruza karar verilmiþ ve bi
ur sýzmaya baþlamýþtý bile. Yavaþ yavaþ, dura dura ilerliyorlardý. Üstlerinden uçaklar geçi
arýný hemen önlerindeki tepeye býrakýyorlardý. Teröristlerin ateþi ile askerlerin ateþleri
kalmýþlardý. Tek tek atýlan mermiler kafalarýnýn, ellerinin yanlarýna düþüyordu. Ama bu atý
skin niþancý silahlý teröristi bir türlü buradan göremiyordum. "Þimdi vurulacaklar" diye dü
çýðlýk geldi.
€Her þey bölüðün gözünün önünde olmuþtu. Bir türlü göremiyordum ataný. Kývranýyordum. Gözl
ruyorlardý. Biz ise saða sola, adamlarýn muhtemel mevzilerine ateþ ediyorduk. Yine ayný ku
yunun içine düþmüþtüm; çaresizlik. Sýrtýndan vurulan askerin haykýrýþlarý, tüm ateþ sesini
a öyle geliyordu. Hemen birkaç metre arkasýnda sürünen arkadaþý hareketlerini hýzlandýrýp y
aþmak istedik Ama baþaramadý. Ayný þekilde bir canas mermisi de ona isabet etti. Omuzundan
yara aldýðý, sol omzunu tuttuðundan anlaþýlýyordu. Ýkisi de hala açýktaydý. Bunu fark eden
rýný daha sýklaþtýrmýþ, yerde yatan iki yaralýya elinde ne varsa gönderiyordu. Hemen telsiz
urumu tabur komutanýma ilettim. Ve ateþ yoðunluðu, hemen askerleri vuran teröristin bulund
uðu yere kaydýrýldý. Ben göremiyordum, ama onlar adamý tesbit etmiþlerdi.
€Mahþeri bir atýþ baþlamýþtý. Ayný zamanda da yaralýlarý geriye çekmek için, birkaç kiþi d
a gidenler, yaralýlara ulaþtýklarýnda bir askere daha mermi isabet etti. Terörist, sadece
sýrtlarýný görebildiði askerlerin açýkta kalan yerlerini hiç kaçýrmýyor, ilk gördüðü anda k
tetiðine dokunuyordu. Ayný noktada üç yaralý olmuþtu. Saðlam olan askerlerden biri, yaralýl
birini, en yakýn biz olduðumuz için bölüðümün bulunduðu yere doðru çekmeye baþladý. Emniye
anda, doktor asteðmen de hazýrladýðý serumunu takmaya baþlamýþtý. Ve desteðe gidenlerden bi
aralýyý çekerken vuruldu. O anda bir mucize oldu. Bir F-
67
€
4 uçaðýnýn bombasý, þimdiye kadar dört kiþiyi yaralayan mevzinin tam göbeðine düþtü. Ve bu
ateþ kesildi. Ateþ gelen mevziyi toz bulutu içinde gören askerlerim, emir beklemeden ya
ralýlarýn olduðu yere doðru koþmaya baþladýlar. En azýndan, toz bulutu kalkana kadar yaralý
e yetecek zamanýmýz vardý. Diðer terörist mevzilerden gelen bir ateþle, bir askerin daha ye
e düþtüðünü gördüm. Yaralýlar hýzlý hýzlý geriye çekilirken, doktorun çýðlýklarýný duyuyord
sargý bezi getirsin birileri! Serumum bitti. Komutaným helikopter isteyin."
€Ýkinci ve üçüncü yaralýyý ayný anda getirdiler doktorun önüne. Bir o yana bir bu yana koþ
önce hangisine bakacaðýný þaþýrmýþtý. Bölük komutanlarýndan biri ise, doktorla dalga geçiy
€-€€€Doktor! Pratisyen geldin cerrah oldun çýktýn be doktor,
Hipokrat bu konuda ne düþünüyor doktooor?
€Yaralýlardan birinin üzerine eðilmiþ doktor, kafasýný bile kaldýrmadan, "Hipokratýn anasý
diyordu. "Yahu baðýrmayýn, baðýrmayýn. Ýkinize de geleceðim."
€Doktorumuz, kýsa sürede efendiliði, kibarlýðý ile tüm birliðin saygýsýný kazanmýþtý. Saki
patlasa umursamaz bir yapýya sahipti. Ama þimdi bambaþka bir insaný görüyordum. Bir yandan
vazý çýktýðý kadar küfrediyor, bir yandan elleri titreye titreye kaný durdurmaya çalýþýyord
€-€€€Þuraya bastýrýn çabuk. Kuvvetlice bastýr yavrum, karý gibi
deðil... Damarýn nerde lan senin? Damarýný bulamýyorum... Allah
belaný versin Apo... Seni de, seni besleyeni de... Eþþoðlueþþek...
Kansýz... O. çocuðu...
€Telsizden takip ediyordum. Yaralýlarý tahliye etmek için helikopter gelmiþti. Ancak emni
yetli bir yer bulunamýyordu. Yerdeki kiþi, "Hayy; oraya inme. Orasý ateþ alýyor." dedikçe,
ilot da "Bu son þansýnýz, hava kararacak. Yaralýlar burada kalýr. Biraz acele edin" diyord
u. Ve pilot, tüm askerlerin gözleri önünde,
68
€
teröristlerin ateþine çok uygun bir yere yavaþ yavaþ indi. Helikopterin içindeki teknisyen
astsubay, helikoptere monteli makineli tüfekle PKK'lýlarýn mevzilerine doðru ateþ ediyordu
. Yerdeki, "Oraya inemezsin, tepenin üstü kayalýk. Kuþ oradan kayar. Oraya inme." dedi.
Pilotun yanýtý ise bu kez daha sertti:
€-€€€Bana iþimi öðretme. Ýnerim diyorsam inerim. Sen çabuk
yaralýlarý getir.
€Ve doktorla birlikte yaralýlar, hýzlý hýzlý pilotun gösterdiði tepeye doðru taþýnmaya baþ
lumba taþýnan yaralýlardan biri yere düþtü. Silah, top, havan ve uçak seslerinin arasýnda b
i feryat duyuldu Ama bu sesler de, tehlikeyi göze alýp inen pilot sayesinde kýsa sürede
kayboldu.
€Helikopterin uzaklaþmasýný seyrederken, asteðmenlerimden birinin sürünerek yanýma geldiði
etmemiþtim. Gözleri faltaþý gibi açýlmýþ, yumruk yaptýðý elini gösteriyordu:
- Komutaným burada ne var biliyor musun?
- Aslaným þimdi sýrasý mý?
€"Ama komutaným! Bakýn!.." dedi ve parmaklarýný açtý. Avucunun içinde bir kaleþnikof mermi
yordu. "Yahu git iþine." dedim. Ama, bana dikilmiþ gözlerin içindeki ateþi görünce irkildim
akince, "Ne oldu asteðmenim? Bir þey mi oldu?" diye sordum. "Komutaným bu mermi..." de
di. Bir süre bekledi ve merminin dibini gösterdi. "Komutaným bakýn" dedi. Sanki baþka biri
konuþuyordu. Çýldýrmýþ gibiydi. Buz gibi bir ses tonuyla konuþuyordu:
- Silahýn iðnesi vurmuþ ama patlamamýþ.
€- Ne var bunda? Etrafta bunlardan binlerce var aslaným.
Herifin silahý tutukluk yapmýþ.
69
€
€-€€€O silah bana doðrulmuþtu. Eðer tutukluk yapmasaydý, o
deðil ben ölmüþtüm.
€Þoka girmek üzereydi. En kýsa sürede onu kurtarmak zorundaydým. "Ver o mermiyi bana" dedi
. "Dönünce benden iste. Hadi timinin baþýna." diye çýkýþtým. Asteðmen de geldiði gibi sürün
m merminin dibine gitti. Gerçekten de teröristin silahýnýn iðnesi mermiye vurmuþ, kovanda i
býrakmýþ ama nedense kurþunu hedefine göndermemiþti. Mermiyi sol göðsümün üzerindeki cebe
Ve baðýrdým: "Sakýn görmeden ateþ etmeyin. Boþa mermi harcamayýn. Buradan biz deðil onlar
."
€Gittiler de, biz de bir süre sonra karakolumuza döndük. Asteðmenin mermisini verdim. Bir
ipin ucuna taktý, boynuna astý. Bir daha da çýkarmayacaðýný söyledi:
-€€€€Uzatmalarý oynuyorum komutaným, dedi.
70
€
GARÝP
€Geceleri pusuya çýkýlýr. Büyük operasyonlar dýþýnda, bölükler sýrayla pusuya çýkar. Karak
rde asýl birliðin emniyeti alýnýr. Karakol basýlacak olursa, erkenden müdahale etmek için.
akola ateþ gelebilecek en uygun tepe tutulur. Binadan pek fazla uzak olmaz buralarý.
Çünkü, o zaman da teröristler, bu timlere baskýn düzenler. Böyle gecelerden biriydi. Yanlý
mýyorsam Fenerbahçe-Galatasaray maçý vardý. Sýra bizim bölükte olduðu için bayaðý caným sýk
ca yarým saatlik bir yürüyüþle pusu bölgesine gittik. Mayýnlama tehlikesine karþý mevzileri
lerle didik didik aradýk. Gündüzleri çobanlar dolaþýyordu çünkü. Geçen ay böyle bir tecrübe
yvanlarýný otlatan biri mayýn döþemiþ, bizimkilerden biri ayaðýný kaybetmiþti. Herkes yerin
eklemeye baþladýk. Sabaha kadar daha çok zamanýmýz vardý. Tüm bir gece bizimdi. Pýrýl pýrýl
aþ yavaþ yükselen ay ve sinirleri yýpratýcý bir sessizlik... Aðustos böcekleri bile ötmüyor
oldan sadece, jeneratörün dalga dalga yayýlan gürültüsü bize kadar ulaþýyordu.
€Jeneratör... Bu çok önemli iþte. Honda markaydý bizimki. Fazla kuvvetli deðildi ama yeniy
Kendi imkanlarýmýzla satýn almýþtýk. Geldiði günden bu yana da arýza yapmamýþtý. Holgar ma
ma Japon malý bu aletin daha iyi olduðu söylenince, Honda'da karar kýlýnýþlardý. Aslýnda bö
geldiðimde jeneratörlerin bu kadar önemli olduklarýný bilmiyordum. Jeneratör sigorta demek
i. PKK, baskýn öncesi muhakkak elektrikleri kesiyordu-. Genelde zaten kesik oluyordu
ya. Bir baskýn esnasýnda iç aydýnlatma, yani binalarýn ve çadýrlarýn içindeki ýþýklar, kap
ydý. Ama dýþ aydýnlatma, yani
71
€
projektörler tam anlamýyla körletici bir etki yarattýðý için, sürekli çalýþmalýydý.
€Müthiþ bir aydýnlatma sistemi kurmuþtuk karakolda. Elektrikler þebekeden gelirken, jenera
çalýþmýyor, kesildiði anda devreye giriyor, baskýn esnasýnda da iç aydýnlatma kapatýlýp, p
tam güç veriliyordu. Ordu malý eski jeneratör varken bazý geceler sabaha kadar, arýzayý gid
ek için uðraþýrdý bizim teknisyen astsubaylar. Birkaç kez benim de el attýðým oldu. Tam bir
o jeneratörler. Bir kere çok büyük, bizim ordu malý jeneratör. Tabii ki sesi de çok fazla.
açýrýr, motoru yanar, mazotu boþa akar, biz de aletin altýndan girer, üstünden çýkardýk. Gü
lmadýðý için, elektriðin kesik olduðu geceler sadece projektörlere cereyan verilir, o da mu
olurdu. Yeni jeneratör geldikten sonra ise, karakolun etrafý Ýzmir'in Kordon'u gibi ýþýl ýþ
.
€Yaz olmasýna raðmen, hava serinlediði için pançolarýmýzý üstümüze örtmüþtük. Tüfeðimi kuc
garamý yaðmurluðumun altýna eðilerek içiyordum. Her çekiþte, ateþin görülmemesi için iki el
ice kapýyordum. Sigarayý böyle içerdik. Aslýnda pusuda iken sigara içmek riskli. Askerlere
rmezdim. Ama dayanamayýnca ben içerdim iþte. Bir yandan lacivert geceye silueti vuran
karþýmýzdaki tepeleri izliyor, bir yandan alçak sesle, izine gittiðimizde ortak alacaðýmýz
nýn hayalini kuruyorduk. Teðmen arkadaþýmla birlikte, eski model bir mercedes almaya kar
ar vermiþtik. Siyah olacaktý. Deðilse bile boyatacaktýk. Ýlle de siyah olacaktý ama. Çok be
n yerdi, ama buna razýydýk.
€O, lastiklerine þerit halde beyaz boya çekmeyi istiyor, ben de arabamýza neler takacaðýz
nu sayýyordum. Öncelikle dikiz aynasýnýn saðýna benim vesikalýk resmim, soluna onunkini yap
týk. Ortasýnda kanarya sallanan, sarý lacivert el iþi maþallahýmýz olacaktý. "Kabul." dedi.
aman bir de vites koluna, siyah taþlý teþbih asarýz. Bir de dingil demirine arkadan görülec
k þekilde, sýra sýra fosforlu bantlar yapýþtýralým."
72
€
€Bir yandan gülüyor bir yandan arabamýzý yaratýyorduk. Vites, kartal kafasýndan olacaktý.
nýn üstüne, kamyonlardaki gibi Michelin marka lastik insanýný oturtacaktýk. Mercedesin için
or kadife kaplatmaya karar verdik. Her tarafýna da kýrmýzý, yeþil, mavi neon lambalarý koya
aktýk. Koþan þiþman kadýn yapýþkaný ile, akrep yapýþkanlarýný da simetrik olacak þekilde ya
ruyorduk ama kesin kararlýydýk. Yeminler, vallahlar, billahlar arasýnda, "dönenin kaþýðý ký
e birbirimize söz verdik. Sakin bir pusu gecesinin sýradan sohbetlerinden biriydi. A
ma bu güzel sohbetimizi telsizden gelen kýsýk, ancak telaþlý bir konuþma bozdu:
-€€€€Çakmak, Çakmak 13!.. Çakmak, Çakmak 13!
€"Kahretsin" dedim içimden. "'Bir gece de, rahat oturalým þurada. Zaten maçý da kaçýrdýk.
n tadýný çýkaralým." Arayan, diðer mevzideki askerlerimden biriydi:
- Dinliyorum yavrum devam et.
- Buraya gelir misiniz? Bazý sesler duyuyorum.
€Oflaya puflaya kalktým, "Geliyorum aslaným, dikkatli olun. El bombalarýnýzý hazýr tutun."
ye uyarýp, yanýmdaki teðmene de diðer mevzileri tek tek kontrol etmesini söyledim. Yavaþ ya
aþ telsiz çaðrýsýnýn geldiði yere doðru eðilerek yürümeye baþladým. Mevzinin arkasýna doðru
seslendim. Mevzideki üç askerden 'biri bana dönüp, parmaðýyla bir yeri iþaret etti. "Komuta
Birileri sürünüyor sanki. Bakýn bakýn þurda." dedi.
€Projektörlerin aydýnlattýðý yerleri incelemeye baþladým. Iþýðýn son bulduðu noktaya doðru
i, mevziye ulaþan tüm dere yataklarýný aydýnlatacak þekilde yerleþtirmiþtik. Yani ölü bölge
, karanlýkta kalan, görünmeyen yer demek. Silahlar için de ölü bölge deyimi kullanýlýr. O d
mayan yer demek. Askerden gece görüþ dürbününü istedim. Gözlerime göre ayarladýktan sonra,
ettikleri mesafeye göre ayarýný yaptým. Ama bir þey göremedim. Askerlerin yanýna oturdum.
73
€
"Kimse kýpýrdamasýn" dedim. Çýt çýkmýyordu. Sessiz bekleyiþ üç dakika kadar sürdü. Bir ses
lki de teröristlerin ayak seslerini duymuþlar, onlar da fark edildiklerini anlayýnca d
onup kalmýþlardý.
- Oðlum bir þey yok.
€- Komutaným. Þu projektörün ýþýðý var ya. Onun bittiði yere
doðru, bir çalýlýk var sýrtýn üstünde.€Ýþte sesler oradan geldi.
Adamýn biri sürünüyor gibi.
€Bir süre daha baktým. Dönmeyi düþündüm. Ama ya gerçekten biri vardýysa? Ve ben görememiþs
sizimi alýp, tabur karargahýna, doðu bölgesine doðru aydýnlatma havam atacaðýmý söyledim. B
en, havanlarýn bulunduðu mevziye doðru yürümeye baþladým. Havan mevzisinde bekleyen askerle
aydýnlatýlacak yeri tarif ettim. "Hadi bakalým. Gösterdiðim yere düþürebilecek misin? Ýsted
atamazsan yarýn sabahtan akþama kadar havan eðitimi yaparsýn ona göre." diye de uyardým.
€Bir-iki dakika içinde, önce tok bir patlama sesi, ardýndan gecenin sessizliðini yýrtan bi
ýslýk duyuldu. Sesin geldiði söylenen yerin üstünde, küçük fakat gittikçe büyüyen bir aydý
gündüz gibi olmuþtu. Herkes gözlerini koca koca açmýþtý. Tepeyi incelerken çalý seslerini b
dum. Birileri ya da bir þey çalýlara sürünerek ilerliyordu. Telsizle hemen karargahý aradým
esleri duymuþ ancak görüntü almamýþtýk. Bu nedenle, eðer terörist ise ortaya çýksýn diye ke
ar verdiðimi karargaha bildirdim. Bölük telsizi ile de durumu kýsaca adamlarýma anlattým. K
mse ateþ etmeyecekti.
€Keþif atýþýný sadece ben yapacaktým. "Karþýdan ancak sizin mevziinize ateþ gelirse, siz a
iniz." dedim. Ateþ ettiðim yer belli olmasýn diye birkaç metre ileriye çýktým. Silahýmýn em
i seri atýþ durumuna getirdim. Birkaç ikili-üçlü atýþ yaptým. Tüm vadiye yayýlmýþ olan sess
Mermilerden bazýlarý kayalara çarpýp výnladý. Bir karþýlýk gelmedi,
74
€
ama sesler bir türlü kesilmiyordu. "Birliðe bu kadar sokulmuþ olamazlar" diye düþünüyordum
n süredir baskýn duyumu da almýyorduk. Ama ya gelmiþlerse? Telsizden komutanýn sesini duyd
um. Neler olup bittiðini merak etmiþti. Kýsaca anlattým. Yanýma birkaç asker alýp, sesleri
duðum tepeye gitmemi söyledi. Zaten ben de bunu düþünüyordum. Hemen askerleri seçtim ve gid
miz yoldaki projektörlerin söndürülmesi için karargaha haber verdim.
€Iþýklar sönünce, kýsa bir körlük yaþanýr. Ama bir süre sonra alýþýr insan. Biz de gözleri
aþladýk. Çok yava9 hareket ediyor, her an ateþ açýlacakmýþ gibi temkinli ilerliyorduk. Sila
ekli atýþ konumuna ayarlamýþtýk. Bir çatýþýna çýkma durumunda makineli tüfekler destek olac
klaþtýðýmýzda durduk. Bundan sonra eðilerek gidecek, bir süre sonra da sürünmeye baþlayacak
Telsizin sesini biraz daha kýstým. Gece görüþ cihazýný alýp bir süre daha tepeyi gözetledi
ir þey göremedim. Her an bir RPG-7'nin ilk sesini duyacakmýþ gibi, gerildiðimi hissediyord
um. Göðsümdeki el bombasýný yokladým. Yerindeydi. Askerlerden birinin durduðunu fark ettim.
iyle çökün iþareti yapýyordu. Bir anda birbirimizin ikazýyla, altý kiþi birden olduðumuz ye
z kapaklarým üzerinde yürüyerek askerin yanýna yanaþtým. Ýkimiz birden yere boylu boyunca u
hýþýrtýlarýný dinliyor, yavaþ yavaþ da silahlarýmýzý doðrultuyorduk.
€"Ne var?" diye sordum. "Komutaným bakýn." diyerek çalýlarýn arasýndan eliyle bir yeri iþa
tti. Ve o an bir çift gözle karþý karþýya geldim. Büyük bir keyifle geviþ getiren bir koyun
boylu boyunca uzanmýþ iki insanoðluna anlamsýz gözlerle bakýyordu. Bir koyundu... Yaklaþýk
saat 15 dakikadýr tüm birliði tedirgin eden, onca mermi sýkýlýp, görevdekilere soðuk terler
, zavallý, her þeyden habersiz bir koyundu. Gözlerimi, koyunun melül malûl bakan gözlerine
iktim. Sinirlenmiþtim. Hýrslanmýþtým. Düþtüðümüz durumu düþünüyordum. Yanýmdaki asker kýs k
askere bakýyordum. Asker kýzacaðým korkusu ile aðzýný eliyle kapatýyor, ama kahkahaya
75
€
dönüþen seslerin vadiye yayýlmasýna engel olamýyordu. Tepeye yayýlmýþ askerler, havada uçu
esleri beklerken, kahkaha seslerine önce bir anlam verememiþ, ancak kýsa bir süre sonra
onlar da bu koroya katýlmýþtý. Hep birlikte gülüyorduk. Sinirle koyuna elimi uzattým: "Gel
rum. Gel bakayým buraya. Gel caným." Biraz baþýný okþadýktan sonra, boynundan tuttum ve bað
baþladým: "Tüm gecemizi mahvettin lan! Ben de seni mahvedeceðim. Görürsün sen."
€Tabii asker de bundan nasibi aldý. "Býrak yavrum gülmeyi, yeter artýk." dedikçe, çocuk ka
du. Koyunu mevzilere götürmesini söyledim. "Ortalýkta dolaþýp, bizi yanýltmasýn." Aslýnda h
diyordum. Orada bir sürü tuzaklanmýþ el bombasý vardý. Onlara nasýl dokunmadý bu hayvan, an
dim. Asker koyunu çekiþtire çekiþtire götürürken, misafirin nereden gelmiþ olabileceðine il
minini söyledi: "Komutaným. Bu koyun önceki gün geçen kamyondan kaldý herhalde. Kendi ayaðý
eldi. Bizim sayýlýr artýk. Kurbanda keser yeriz." dedi. Bana kalýrsa hemen orada kesmeyi
düþünüyordum, ama köylülerin olabilirdi. Bu arada karargah da durumun açýklanmasýný istiyo
e diyeceðimi þaþýrdým. Sonra telsizi elime alýp anlatmaya çalýþtým:
€- Hedef bölgesine giren ve milliyeti belirlenemeyen bir adet koyun, yapýlan seri ope
rasyon sayesinde etkisiz hale getirilmiþtir. Asayiþ berkemal. Arz ederim.
€Eminim bu sözlerimi telsiz baþýndaki asker anlamamýþtý ama, o standart sözleriyle "Anlaþý
demiþti. Yanýmýzda koyun, sallana sallana mevzilere dönerken tim çavuþu yanýma yanaþtý. O
nun bölükte kalmasýný istedi. "Belki" dedim. Önce civar mezralara soracaktýk. Aslýnda asker
klýydý. Koyun, büyük ihtimalle o kamyondan kalmýþtý. Bu zavallý da, Ýran ve Afganistan üzer
getirilen hayvanlardan biriydi. Yüzlerce koyun yüklü pek çok kamyon, günlerce yol katedip
ülkenin batýsýna ulaþmaya çalýþýyor, bu arada birçok karakolda aranýyordu. Ýki gün önce de
, karakolun arama noktasýnda durdurulmuþ, koyunlarýn kaçak olduðu anlaþýlmýþtý. Geldiði gib
ceðini anlayan kamyoncu, yalvarmasý para
76
€
etmeyince kamyonun kasasýna çýkmýþ, zavallý hayvanlarý aþaðýya atmaya baþlamýþtý. Bir yand
ine geleni itiyor, bir yandan baðýrýyordu:
€- Gumutanim. Esger yesin gumtanim. Bak bunlar besilidir gumtanim. Esgere yidir g
umutaniiiim.
€Birkaç dakika içinde ortalýk saða sola koþuþturan koyunlarla doluþmuþ, sýkýcý yolculuktan
r" da meleyerek etrafa daðýlmaya baþlamýþlardý. Þaþýran askerler verilen emirle, aþaðý atýl
ona yüklemeye çalýþmýþlardý. Kamyoncu ise dur durak dinlemiyordu. O bir yandan hayvanlarý a
atýlan hayvanlarý da askerler kamyona geri yüklüyorlardý: Sonunda yükü ile ilgili elinde hi
belgesi olmayan adam ikna edildi. Koyunlarýn hepsi yüklendi ve geri gönderildi. Ýþte bu ga
rip de o arbedede gözden kaçmýþtý.
€Ertesi gün, çevredeki mezralara sorduk. Koyunu eksik olan yoktu. Ve böylece "Garip" bölüð
atýldý. Bakýcýlýðý da, mevziden sesleri ilk duyup bildiren askere verildi. Kurban bayramýnd
ecektik. O yüzden iyi bakýlýp, beslenecekti. Ama pek öyle olmadý. Gerçekte bir koyun olan G
rip, kýsa süre içinde, evrim deðiþtirdi ve mezralardaki hemcinslerinden çok, birliðin köpek
ile anlaþmaya baþladý. Onlarla oynayýp duruyor, kýzdýrýldýðý zamanlar tosluyor, özellikle y
e sataþmayý da pek seviyordu. Bazý kýsa mesafeli görevlere çýkýyor, burada asker kumanyasý
yebiliyordu. Hatta makarna, tavuk eti konserve, dana eti yediðini bile gören vardý. Ar
týk birlikte, Garip'in yedikleri konuþuluyordu.
€Hele sabahlarý birliðin topluca yoklamasý alýnýrken sýraya geçmesi, ilk günler bayaðý eðl
lmuþtu. Herkesin sinirlerinin üstünde olduðu sabahlarý, bakýcýlýðýna verilen erin yanýbaþýn
lemelere, "Kýþþþt'lara raðmen gitmemesi havayý yumuþatýyordu. Birliðin tüm köpekleri, yaram
da azar iþitirken, Garip'e kimse dokunmuyordu. Ortalýðý daðýtmasýna, "Yazýk, garip iþte" di
herkes gülüp geçiyordu. Ancak askerlerin, mevzilerde nöbet tutan,
77
€
göreve çýkan ve hemen hemen tüm yoklamalarda hazýr bulunan Garip'in sabah sporuna katýlmas
ek istemediklerinden emindim.
€Garip, yine bir sabah sporu için toplanan timin arasýnda yerini almýþtý. Yoklama alýndýkt
nra, her zamanki gibi, atletler çýkarýldý, yarý çýplak bir halde ýsýnma hareketlerine geçil
aya gelmiþti. Mayýnlama ve ani ateþ tehlikesine karþý binadan fazla uzaklaþýlamadýðý için,
rý içinde kýsa mesafeli koþular yapmak "zorundaydýk. Isýnma hareketlerinde terleyen askerle
i koþturmanýn tam zamaný olduðunu düþünen Garip'in tim komutaný, her sabah olduðu gibi tepe
yraðý gösterip baðýrdý:
-€€€€Ýstikamet bayrak direði... Marþ marþ...
€Bir anda çil yavrusu gibi daðýlan askerlerin arasýnda ne olduðunu þaþýran Garip, ilk þaþk
lerin peþinden koþmaya baþladý. Ardýndan tim komutaný ekledi:
€-€€€Garip'in arkasýnda kalan sürünerek iner!.. Hadi bakalým,
geçin þu koyunu.
€Çýkýþta geride kalmasýna raðmen, kýsa sürede tüm timin önüne geçmeyi baþaran Garip, bir a
vallý koyunu geçemeyeceðini anlayan bazý askerler, bir anda Garip'e yöneldi. Kimi yünlerine
asýlýp tutmaya çalýþýrken kimi de ayaklarýný tutmaya uðraþýyor, ancak Garip de bir yolunu b
nden kurtulmayý baþarýyordu. Tutamayacaðýný anlayan bir tanesi de hayvancaðýza çelme takmay
a Garip üstünden atlýyordu. Sonunda Garip, herkesten önce bayrak direðine ulaþtý. Timin bu
ayaklý elemaný, az sonra baþýna geleceklerden habersiz, kah gülmekten kah nefes nefese kal
maktan koþmak yerine artýk sürünen askerlere yine melûl melûl bakýyordu. Timin tamamý bayra
eðinin yanýnda sýraya dizildiler. Biz bu manzarayý karýnlarýmýzý tuta tuta gülerek izlerken
duðumuz yerden Garip'i göremiyorduk. Bizim çocuklar, o çok sevdikleri ve gözleri gibi baktý
larý koyunu aralarýna almýþlar, bir yandan gülüyor, bir yandan da azarlayýp duruyorlardý.
78
€
€Bu olaydan sonra, hemen her sabah sporuna Garip de katýldý. Her seferinde de timin sürün
erek geri dönmesine neden oldu. Acý olaylarýn bol, Garip sayesinde neþe ile baþlanan sabah
larýn ise az olduðu günler hýzla geçti. Kurban Bayramý geldi.
€Garip ile birlikte sabahlarý spor yapan askerlerin çoðu terhis oldu, bir kýsmý da memleke
lerine bayraða sarýlý döndüler. Ancak askerlerden hiçbiri o bayram Garip'in kesilmesine raz
lmadý. Kesmeyi teklif eden de çýkmadý zaten. Çünkü, anlatýlsa bile kimsenin inanamayacaðý b
tanýðýydý Garip.
79
€
TERÖRÝST
€Bir terim karmaþasýna girmek istemiyorum. Gerillaymýþ, yurtsevermiþ. Bütün dünyada bunun
dir. O da terörist. Elinde silah, çoluk, çocuk demeden öldürene baþka ne denir ki. Onun da
dý teröristtir. Bu teröristler de insan tabii ama ben buna da girmek istemiyorum. Çünkü baz
n bundan bile þüphe ettiðim zamanlar oldu. Aslýnda bölgede göreve baþladýktan sonraki ilk y
nca, hiç terörist görmedim. Yani hep þunu zannederdim: Onlar tepenin öbür tarafýnda, biz bu
rafýnda olacaðýz ve birbirimize ateþ edip duracaðýz. Bu sýrada da birbirimizi görebileceðiz
böyle olmadý. Neye benzerler, bizim gibi burunlarý, kulaklarý var mýdýr? Bunlarý bile düþün
arý hiç görmediðim için askerlerime de anlatamýyordum. Sadece duyduklarýmý, okuduklarýmý sö
nunda ilk canlý teröristi bir yýl kadar sonra gördüm.
€Gece boyunca süren çatýþmadan sonra, bir de arazi aramasýna çýkmýþ, yorgun argýn mevziler
lahlarýmýzý temizliyor, çay yapýyor, dinleniyorduk. Yaklaþýk 24 saattir aðzýma bir þey koym
arazi aramasýnda, örgütün bir kampýnýn yakýnýnda bulduðumuz cesetler, iyice canýmýzý sýkmý
bunlar çok farklýydý. Bir çukura doldurulmuþ, on kadar kadýn ve erkek cesedi. "Gazeteciler
göstereceðiz, getirin" dediler. Pek kolay olmadý. Zaten iþi yarýda býrakmak zorunda kaldýk
skerlerimden biri bir mekap ayakkabýyý çekince, içinden kemikler boþalývermiþti. Bir kýsmý
leri arkadan baðlý, gözleri baðlý, belki bir haftalýk cesetlerdi. Bu yeni cesetlerin hepsin
n kafalarýna kurþun sýkýlmýþtý. Bu yüzden tanýnmayacak durumdaydýlar. Ceplerinden çýkan mal
mliklerini tesbit edebildiklerimizi yukarýya
81
€
bildirmiþtik. PKK'ya karþý nefretimin bir kat arttýðýný biliyorum o gün.
€Bu yüzden midem bulanýyordu. Bir þeyler yemeye çalýþýrken, askerlerimden biri, "Buraya ge
orlar" dedi. "Buralarda da gösterecekleri yerler varmýþ". Onu az önce, helikopter pisti
olarak kullanýlan tepeye göndermiþtim. Orada diðer askerlerden öðrenmiþ. "Dün geceki çatýþm
a varmýþ" dedi ve ekledi. "Komutaným, teröristlerden biri aslýnda çocuk. Yanlýþ yakalamýþ o
O an içimin eridiðini hissettim. Sanki çok biliyormuþ gibi biraz da ukalalýk etmiþtim:
€- Ne sandýn oðlum? Gözünüzde o kadar büyüttüðünüz herifleri göreceksiniz iþte sonunda.
€Askerim biraz sýkýlarak beni düzeltti: "Komutaným, herif deðil. 13-14 yaþlarýnda var-yok.
kyalý þivesiyle devam etti: "Te be yazýktýr komutaným. Uncacýk kýzan. Bizi saatlerce uyalad
lýnda buraya gelmeseler iyi olurdu. Belki de bu itlerden biriydi komutaným o..." Ben
de bunu düþünüyordum, ama dayanamadým. "Tamam oðlum kes artýk." deyince susuverdi:
€Sustu ve geriye döndü ve parmaðýyla iþaret etti. "Ýþte. komutaným" dedi. Sýrttan bulunduð
oðru, üniformalý bir grup yürüyordu. Her zamanki gibi, ikisine de asker kýyafeti giydirmiþl
i. Yoksa, teslim olmuþ ya da yakalanmýþ bir PKK'lý her zaman için öncelikli hedeflerdendi.
anlarýnda bölük komutanlarý, ele geçiren taburun komutaný, bir-iki muhafýz asker, yavaþ yav
anýyorlardý. Kalabalýktan iki kiþinin el ele tutuþtuðunu görüyordum.
€Sabaha karþý ele geçen iki PKK'lýdan biri gerçekten de çocuktu. Verilen asker elbisesi bü
diði için, kollarý ve paçalarý kývrýlmýþtý. Palaska neredeyse belinden düþecekti. Muhtemele
al bulamadýklarý için, hala teröristlerin sembolü haline gelmiþ olan mekap marka spor ayakk
bý giyiyordu. Baþýna taktýklarý þapkanýn altýnda o kadar komik olmuþtu ki. Aralarýndan biri
bize baðýrdý:
€
€€€€€€€€€82
- Bölük komutaný! Çayýn var mý?
- Var komutaným buyrun. Oðlum hemen çay getirin.
- Bak sana misafirler getirdim.
€Ne aptalca bir espri diye düþündüðümü hatýrlýyorum. Misafirmiþ. Ne misafiri? Oflaya pufla
muz büyük kayaya çýktýlar. "Musa sen de þuraya otur." dedi tabur komutaný. Diðer teröriste
n karþýsýný göstermiþti. Birinin adýnýn Musa olduðunu böylece öðrenmiþtim. Diðerininki de H
utanýnýn elinden tuttuðu çocuk. Musa'dan çok Halit dikkatimi çekmiþti. Küçücük ellerinin uc
bi uzayan ince parmaklarý dün gece tetiklere basmýþtý. Býyýklarý bile terlememiþti. Çakýr g
arýndaki kývrým kývrým kirpikleri hemen göze çarpýyordu. Kim bilir annesi babasý nerelerdey
t'in? Korkmuþtu. Çok korkmuþtu. Halit'in ne kadar korktuðu, belki de o yaþta bir çocuðu ola
e eline sýkýca yapýþtýðý tabur komutanýnýn arkasýna saklanmasýndan belli oluyordu. Baþý öne
akmamaya çalýþýyordu. Annesinden izinsiz, bisikletle caddeye çýkmýþ bir çocuðun suçluluk du
ordu hali. Ben bunlarý düþünürken gelenlerden biri Musa'ya dönerek:
€"Eee göster bakalým Musa, hani nerde senin havaalaný?" dedi. Musa, biraz da alaycý bir gü
seme ile ve iyi sayýlabilecek bir Türkçe ile yanýtladý:
€-€€€Vallah€€komutaným.€€Þu€€vadi€€havaalaný.€€Þu€€maðara
hastahane. Þurasý karargah. Þu ilerdeki tepenin altýndaki maðara da
disko.
€Gayet güzel sohbet ediyorlardý. Ben de merakla onlarý dinliyordum. Tabur komutaný, "Baþka
" diye sorunca, Musa iki elini yana açýp, "Daha ne isterim ki komutaným? Hava güzel, kýzla
r güzel. Yan gel yat. Ben da hava kuvvetleri komutaný." dedi. "Oðlum hiç mi aklýn kesmedi?
" diye sordu içlerinden biri. Tam ben de bunu düþünüyordum, ama konuþmam uygun kaçmazdý.
83
€
"Komutaným, ben kaç defa denedim biliyor musun kaçmayý? O yüzden aþçý yaptýlar beni. Elime
bile vermiyorlardý." dedi.
€Bir anda acýdým ona. Kim bilir ne eziyet etmiþlerdi? Baksana, silah bile vermemiþler eli
ne zavallýnýn. Ýki terörist yakalamýþlar, biri aþçý biri çocuk- Ben bunlarý düþünürken, o s
mutanýnýn sesinin sertleþtiðini fark ettim:
€-€€€Boþver€þimdi€€sen€palavrayý.€€Hep€öyle€derler.€€Yok
aþçýydým, yok malzemeciydim. Yok, zaten silah vermiyorlardý.
€Bu sözleri duyan Musa, nefes bile almadan konuþmaya baþladý:
€-€€€Vallah billâh doðru söylüyorum komutaným. Ben kaçmaya
çalýþtýktan sonra bana uygulama bile yaptýlar. Vallah ben suçsu/um
komutaným. Ben bir þey yapmadým. Ben suçsuzum.
€Kafam ,allak bullak olmuþtu. Teröristleri getiren gruptan biri sordu:
- Sana ne yaptýlar Musa?
- Demirle dövdüler.
€
- Yaran nerde Musa?
Musa tekledi. Bir-iki "þey" dedikten sonra ekledi:
- Geçti izleri.
€-€€€Bana bak. Karþýnda çocuk yok, ben senin gibi yüzlerce
salak€€dinledim.€€€Doðru€€dürüst€€depolarý€€€gösterecek€€misin,
göstermeyecek misin?
€Bu herif gerçekten terörist miydi, yoksa deðil miydi? Ne düþüneceðimi, neye inanacaðýmý þ
rimin yavaþ yavaþ gerildiðini hissediyordum. Terörist ayaða kalkýp, "E
84
€
komutaným, niye geldik buraya. Tabii göstereceðim. Hadi gidelim hemen." dedi. Tabur k
omutaný da, "Hayýr otur þuraya çayýný iç önce." diye gürledi.
€Musa bu söz üzerine tekrar yerine oturdu. Baþýný önüne eðdi. Dudaklarýndan belli belirsiz
Herhalde yakalandýðý için lanet okuyordu. Askerin getirdiði çay bardaðýný eline aldý. Ýçme
yordu. Sessizliði telsiz anonsu bozdu. Tabur komutanýný arýyorlardý. Karþý tarafta konuþan
usa hakkýnda bilgi ve tarif istiyordu. Tabur komutaný da sakin sakin Musa'yý tarif ett
i. Ondan öðrenebildiklerini sýraladý. Memleketi, yaþý, tahsili, kod adý vs. Bir süre geçtik
ra, karþýdaki ses þifreli sözcüklerle Musa hakkýnda ellerindeki bilgileri aktarmaya baþladý
ur komutaný ile yanýndakiler gülümsüyorlardý. Ben ise dehþete düþmüþtüm.
€"Tamam bu kadarý yeter. Kalanýný dönüþte alýrým." dedi tabur komutaný ve teröriste dönere
"Demek ahçýydýn hâ Musa? Ya, sen bana þunu anlatsana, senin gibi koskoca bölük komutanýný
u da sattýlar lan?"
€Telsiz konuþmasýný da merakla dinleyen Musa, bu sözler Özerine tekrar baþýný önüne eðdi v
dum daha aldý. Kalbim hýzla atmaya baþlamýþtý. Ayný çatýþma anýnda olduðu gibi. Günlerce, a
uðum adamlarýn ikisi, iþte karþýmdaydý. Heyecanýmý gizlemeye çalýþarak sordum: "Komutaným,
ta var mýydý bunlar?" Beklediðim cevabý alamadým. "Dur bakalým konuþacaðýz." dedi. Musa'ya
€-€€€Anlat bakalým. Dün gece buraya nasýl geldiniz? Ama
konuþtuðumuz gibi tamam mý yavrum?"
€Bir yandan da eliyle arkasýndaki habercisine sigarasýný iþaret etti. Gözlerimi dikmiþ, Mu
ya bakýyordum.
-€€€€Saat 12 gibiydi.
85
€
-€€€€Demek vardýnýz hâ? Hayvan herif!
€Kimse benden böyle bir söz beklemiyordu. Tabur komutaný ve yanýndakilerin çok þaþýrdýðýna
en terbiyesizlik ediyordum. Bir ast, üstünün yanýnda nasýl olur da böyle konuþur? O an aðzý
. Üstüne üstlük, baþka þeyler de söylemiþim, sonralarý habercim anlattý. Ben tam olarak hat
ama þöyle bir þey çýkmýþ aðzýmdan:
€-€€€Benim karþýma iki tane eþþoðlueþþeði getiriyorsunuz, sonra
da misafir diyorsunuz.
€Hatta, "Söyle lan. Dün gece burada mýydýn?" diye baðýrmaya bile baþlamýþým. Sonunda en yü
olan tabur komutaný doðal olarak açtý aðzýný: "Bana bak, terbiyeni takýn. Kendine gel, yok
n getirmesini bilirim."
€Hatýrlýyorum, teröristlerle birlikte gelen subaylardan biri kolumu tutmuþ çekiþtiriyor, b
yandan da fýsýldýyordu: "Sus ulan sus, bu herifleri ürkütme, yer gösterecekler. Sýðýnaklar
ada". Bundan sonra yerimden fýrlayýp Musa'nýn üzerine atlamýþým. Ýki yakasýndan tutup, sall
aþlamýþým. Tabur komutanýnýn yanýndaki yüzbaþýya dönüp: "Þu geri zekalýyý da sakinleþtirin"
cuðun elinden sýký sýký tuttuðunu görüyordum. Bu kargaþaya bir de Halit'in aðlamasý karýþmý
ir yandan tabur komutanýnýn eline iki eliyle sarýlýyordu.
€Musa'nýn korkudan büyümüþ gözlerine bir-iki tane yumruk indirmeye çalýþýyor, ama kollarým
buna fýrsat bulamýyordum. Halit ise hýçkýra hýçkýra aðlýyordu. Sonunda tabur komutaný da ço
tý ve diðerleri ile birlikte benim üzerime çullandý. Bir yandan da, "Býraksana kardeþim! Çe
urdan!" diye baðýrýyorlardý. Sonunda Musa'yý elimden aldýlar. Ýtiþ kakýþta yere düþmüþtüm.
Gözüm kararmýþtý. Hayatým boyunca hiç böyle yapmamýþtým.
86
€
€- Adi herifler, kalleþler. Hadi yaraladýnýz, niye iþkence ettiniz? Niye ölü adamýn kafasý
urþun sýktýnýz? O... çocuklarý. Býrakýn lan beni. Geberteceðim bu iti. Misafirmiþ. Git evin
i. Ne yer göstermesi? Binlerce ton malzeme ele geçirseniz, benim askerimi geri getir
ebilir misiniz? Gel lan buraya!..
87
€
ASKER
€Ýnsanýn gerçek yüzü, mermi kafasýnýn üzerinde uçtuðunda anlaþýlýyor. Atýp tutan çok insan
ur, en kahraman odur. Madalya alacaktýr ama hakký yenmiþtir. Ama bir bakarsýn, acayip ko
rkak çýkar. Ya da karakolda iken çok pýsýrýk gözükür, çatýþmada cengaver kesilir. Anlayamaz
en þöyle yaptým, ben böyle yaptým" diye övünüp duranlara pek inanýlmaz. Zaten cesur adam ya
ki! Ne askerler, ne subay astsubaylarla karþýlaþtýk yýllarca. "Allah Allah" diye koþanýný
, korkudan havaya mermi sýkanýný da. Velhasýlý her þey, ö kafanýn üstünde uçan merminin say
ununla ilgili çok aný var ama, beni en çok Ýzmir'li bir çocuk etkilemiþti.
€Benim birliðimin asýl yeri batýda. Ama biz de geçici olarak Güneydoðu'ya gidip geliyoruz.
yýl kaldýktan sonra, dinlendirilmek için beni kýþla komutaný olarak býraktýlar. Ýkinci yýlý
ekrar bölgeye gitme emrim geldi. Bu sýrada da yeni tertip askerler gelmeye baþladý birliðe
. Daha önceki tecrübelerimden, Ýnce eleyip sýk dokuyarak asker seçiyorum. Hastalarý, proble
lileri kýþlada býrakacaðým. Zor iþ. Belki seçtiðim asker mayýna basacak, belki þehit olacak
€Bir de askerlik süresini kýsalttýlar. Bu yüzden tam bir kriz yaþýyoruz. Güneydoðu'daki bi
operasyonlara yarý mevcutla çýkýyorlar. Ya da operasyona çýktýklarý zaman, karakolda çok a
kmak zorunda kalýyorlar. Bu nedenle büyük sýkýntý yaþanýyor. Biz de bu kararý kim almýþsa o
duygularýmýzý sunuyoruz. Sabah saatleri. Yeni askerlerle odamda tek tek konuþuyorum. "Sýr
adaki gelsin." diye baðýrdým. Kapý açýldý. Hemen ardýndan masmavi gözlü, sapsarý saçlý bir
.
89
€
Çocuk gülüp duruyordu. Ama bunun .gülme olmadýðýný, aslýnda yüz ifadesinin öyle olduðunu b
ikten sonra fark ettim. Sýradan sorulara baþladým:
€- Evet. Otur bakalým. Nerelisin? Ne iþ yapardýn? Anlat bakalým.
€Üzerindeki üniforma iðreti duran asker, çekinerek gösterdiðim koltuða oturduktan sonra an
ya baþladý. Ýzmirliydi. Adý Murat'tý. Sivilde elektrikçiydi. Bunlarý söyledi ve sustu. Baþý
r þey söylemek istiyordu. Ben, bazýlarýnýn yaptýðý gibi, "Ben hastayým, göreve çýkamam" gib
ken, gücünü topladý ve ýkýna sýkýla konuþmaya baþladý
- Komutaným. Sizi bugün biri arayacak.
- Eee Güneydoðudan Öyküler? Ne olmuþ arayacaksa?
€- Komutaným. Benim için arayacaklar. Benim Güneydoðu'ya
gitmemem için size rica edecekler.
- Sen istiyor musun?
€"Bir torpil koyma vakasý daha" dedim içimden. Sakin sakin konuþan Murat birden deðiþiverd
:
€-€€€Komutaným, hiçbir hastalýðým yok. Tüm vücudum saðlam.
Kendi isteðimle komando oldum. Her þeye dayanýrým. Bu durumda
beni göndermezseniz görevinizi yapmamýþ olursunuz. Hatta beni
burada býrakýr, benim yerime baþkasýný gönderirseniz ve onun da
baþýna bir þey gelirse, bunun vebalinden kurtulamazsýnýz.
€Hiç nefes almadan aðzýndan dökülen bu sözler karþýsýnda ne diyeceðimi önce þaþýrdým. Sonr
r bakalým asker! Sen benimle nasýl konuþuyorsun?" diye çýkýþtým. Bir þey söylemeye çalýþtý
için, ona hemen dýþarý çýkmasýný söyledim. Çocuk yavaþça ayaða kalktý. Baþý
90
€
önünde yavaþ adýmlarla dýþarý çýktý. Kim bilir, bu aný ne kadar beklemiþti? O'nu Güneydoðu
iþiyle konuþmasýný, kim bilir kaç kere ezberlemiþti? Eminim, böyle bir tepkiyle karþýlaþaca
tmemiþti. Ben ise masamda öylece oturmuþ, düþünmeye çalýþýyordum. Daha önce baþkalarýnýn að
ymuþtum. Ama benim baþýma ilk kez geliyordu. Ýçimden "Aslaným benim" deyip alnýndan öpmek g
rdu, ama bunu yapamadým o an. Bir süre sonra Murat'ýn tekrar içeri gelmesini söyledim habe
rcime. Asker tekrar içeri girdiðinde, baþý hala öne eðikti. Bu kez otur dememe raðmen oturm
Gözlerini bir noktaya dikmiþ, çatýk kaþlarýný oynatýp duruyordu. Ben de daha fazla üzerine
k için, "otur" diye ýsrar etmedim. Neredeyse aðlayacaktý.
-€€€€Kim arayacak beni aslaným?
€-€€€Bir havacý komutan arayacak komutaným... Komutaným
onlara söylemeye çalýþtým, beni dinlemediler.
-€€€€Ne söyledin? Kime söyledin.
Ben sordukça rahatlamaya baþladý. Sesi titriyordu:
€-€€€Güneydoðu'ya gitmek istiyorum. Babam beni duymadý
bile. Gitmiþ bizim aile dostu havacý komutaný aramýþ. O da sabah
benimle konuþtu. Ona da anlatamadým. Beni dinlemiyorlar. Siz de
dinlemiyorsunuz.
€Resmen beni suçluyordu. Evet hatalýydým. Ama bizde, hele yeni katýlmýþ biri, deðil bir su
ir çavuþu bile eleþtiremez, karþý çýkamaz. Ama bunu ona anlatmanýn zamaný deðildi. Önce çoc
tanýmak istiyordum:
€-€€€Bana bak. Böyle konuþursan kimse seni dinlemez. Ama bu
kez ben seni dinliyorum. Anlat bakalým...
€Biraz yumuþayýnca o da iyice rahatladý. "Komutaným. Biz mahallede üç arkadaþtýk" dedi. "S
Kemal Güneydoðu'da þehit
91
€
oldular. O yüzden benim de gitmem lazým. Ya öcümü alacaðým, ya da ben de onlarýn yanýna gi
Etkilenmediðimi belli etmek için, önümdeki kaðýtlara imzalar atýp duruyordum:
€-€€€Ýyi€€de€€oðlum,€€belki€€hi瀀çatýþmaya€€bile€€girmeden
döneceksin oradan. Bu kader meselesi.
€-€€€Olsun komutaným. En azýmdan elimden geleni yapacaðým.
Devlet kuracaklarmýþ... Kim kimin topraðýnda devlet kuruyor?
Fýrsat bulursam, onun da hesabýný soracaðým.
€Çocuk kararlýydý, tüm cesaretini toplamýþ, nasýl olsa bu son þansým deyip konuþuyordu. Bu
ymuþtum, ama bu kez daha bir hoþuma gitmiþti. Yine de belli etmemeliydim. Bölgeye gidece
klerin sayýsý sýnýrlýydý. Hem bu çocuk hastaysa, orada bize yük olmaktan baþka bir iþe yara
saðlýk raporuna bile bakmamýþtým.
€"Tamam oðlum. Listeleri akþam açýklayacaðým. Hakkýnda hayýrlýsý olsun." dedim. "Komutaným
telemeye baþladý. Ama bir süre yalnýz kalmak istiyordum. "Murat konuþma ve dýþarý çýk." diy
yükseltince kapýnýn eþiðinde durup, "Komutaným beni burada býrakýrsanýz olay çýkarýrým, hab
deyip kaçtý gitti.
€Bölgede iki yýl boyunca birçok çatýþmaya girmiþ, yüzlerce kez pusuya yatmýþtým. Böyle deð
personelle çalýþmýþtým. Ýnsan baþtan bilemiyor kimin ne olduðunu, saðlam adamla çalýþmak zo
ran, sorunlu ya da hasta personel iþi yokuþa sürüyor.
€Murat, o akþam açýklanan listede vardý. Güneydoðu'da, benimle birlikte oradan oraya dolaþ
k kez çatýþmaya girdi ve Allah'a þükür sað salim döndü. En gözüpek askerlerimden biri oldu.
'a yapýlan operasyonlardan birinde, göðsünde taþýdýðý bayraðý, büyük bir dal parçasýndan ya
endi. Sadece ve sadece bir heyecanýn sonucu olarak bayraklar dikildi. Ama Irak bil
e topraklarýnýn iþgal edildiðini
92
€
düþünmezken, birkaç saat sonra bir telsiz emri alýndý. Günlerdir süren operasyonda saçý sa
ine karýþmýþ, üniformalarý parçalanmýþ askerlerin arasýna, Cumhuriyet balosuna gelir gibi s
ti ile gelen Genelkurmay Baþkaný Doðan Güreþ tarafýndan, ele geçirilen tepeler boyunca asýl
bayraklarýn indirilmesi talimatý verildi. O da bayraðýný aðlaya aðlaya topladý. Sonra da il
n beri haberciliðini yaptýðý, her an üzerine titrediði, kendisini azarlayan komutana, yani
ana dönüp:
- Doðan Paþa, bunun vebalinden kurtulamaz komutaným.
€dedi. O gün yine azarladým onu. Ama þimdi düþünüyorum da Murat artýk asker deðil, bir siv
atandaþ. Yani ben onun emrindeyim. "Vebal'in ne olduðunu, sanýyorum þu anda o benden dah
a iyi biliyor. Bir de ben bölgeden ayrýldýktan sonra, bir gazetenin manþetinde görmüþtüm. D
yine bayraklardan bahsediyordu. Ama ilginçtir, o haberde Doðan Güreþ'in, "Cudi'ye Bayra
k Diktik" dediði yazýlýydý. Haber doðru mu bilemem, ama Cudi'nin Türkiye sýnýrlarý içinde o
rinin o paþaya hatýrlatmasý lazýmdý.
93
HAVA DELÝÐÝ
€Kýþ yaklaþýyordu. Yine durmak bilmeyen sinir bozucu yaðmurlar ve insanýn kemiklerini sýzl
soðuklar baþlayacaktý. Bir grup teröristin, bizim sorumluluk sahamýzdan geçeceði duyumunu a
Zaman zaman böyle haberler gelir, biz de tedbirlerimizi "artýrýrdýk. O gün de hemen bir ti
m hazýrladýk. Muhtemel geçiþ bölgesine pusuya çýkmaya karar verilmiþti. Hava kararmak üzere
n kontrolleri yaptýk, talimatlarý verdik ve yola çýktýk. Her zamanki gibi. biribirimizin p
eþi sýra. kol düzeninde dikkatli bir þekilde pusu bölgesine kadar yürüdük. Öncüler, kontrol
sonra, süratle mevzilere girdik ve sessizce beklemeye baþladýk. Gece, yoðun bulutlarýn da
etkisiyle zifiri karanlýða dönüþmüþtü. Geçeceklerini tahmin ettiðim patikaya gözümü dikmiþ
if hafif çiseleyen yaðmur tanelerinin, parkalarýmýza dokunuþlarýnýn dýþýnda, tam bir ölüm s
i gün önce doðum günümdü. Bu yýl da burada, yalnýz baþýma geçirmiþtim. Alýþmýþtým. Ve bir k
günümde, öyle parti, pasta, hediyeler falan istemiyordum. Yavan geliyordu artýk.
€Aradan on dakika geçmiþti ki mevzide bir þeyler oldu. Bir anlýk kýzýllýk oluþtu gözlerimi
olduðunu anlayamamýþtým. Oturduðum yerden, yere yuvarlanmýþtým. Kulaklarým Uðulduyordu. Bir
uyordum ama anlayamýyordum. Kýzýllýk bir türlü kaybolmuyordu. Kendimi zorluyor ama doðrulam
um. Bizden sekiz kilometre uzaktaki timler bile iþitmesine raðmen, ben bu patlama se
sini kesinlikle duymamýþtým. Yavaþ yavaþ kendime gelmeye baþladým. Göremiyordum ama en ufak
acý da hissetmiyordum. Külçelerce aðýrlýktaki kollarým ve bacaklarým sanki benden uzaklaþmý
daki sesleri ayýrt etmeye baþladýðýmda, önce bir seri
95
patlama sesi duydum. Hücum -yeleðimdeki mühimmatlar patlýyordu. Ne yapacaðýmý þaþýrmýþtým.
llerime çok uzaktaydý. Bilinçsizce topraða abandým. Bunu niçin yaptýðýmý bilmiyordum. Ama b
sanki patlamalar duracaktý.
€Bir süre sonra kendiliðinden sesler kesildi. Mevzide benden baþka iki asker daha vardý.
Birinden hiç ses alamýyordum. Diðeri ise beni kucaðýna çekerek üzerime kapandý. "Dayanýn ko
meyin!" diye aðlýyordu. Ýþte öleceðimi o an anlamýþtým. Kelime-i Þehadet getirmeye baþladým
oluyor" diyordum. Yaðmur çiselemeye baþlamýþtý. "Böyle lanet bir havada, böyle lanet bir ye
i öleceðim?" diye içimden geçiriyordum. Karanlýk bir tünelin ucunda hayal meyal bir ýþýk gö
ir elin bana doðru uzandýðýný görüyordum. Kucaðýna uzandýðým askerimin hýçkýrýklarý arasýnd
Kulaðýmýn kenarýndan boynuma doðru bir sýcaklýðýn yayýldýðýný hissediyordum. Sað elimle baþ
anmýþtým. Saçlarým kavrulmuþ, toz toprak içindeydi. Kulaðýmdan ve baþýmdan kan geliyordu. B
sý geçirdiðimi ve en fazla yarým saat daha yaþayabileceðimi düþünüyordum. Birden sol ayaðým
fark ettim. Askere, ayaðýmýn kopup kopmadýðýný sordum. "Hayýr" dedi, "Yerinde duruyor." "Ba
lan söyleme" diye üsteledim: "Koptuysa koptu." Eðer sadece bacaðým koptuysa, basit bir baðl
ma ile kan durdurulur ve hayatta kalabilirdim. Askere inanmadým ve sað ayaðýmla sol ayaðýma
birkaç kere vurdum. Sað ayaðýmýn vurma hissinden sol ayaðýmýn yerinde olduðunu anladým. An
sonra, o ayaðýmda dýþarý çýkmýþ bir kemik olduðunu öðrenecektim. Bu arada, her nefes alýþ v
liyordum. Bu çýldýrtýcý süre uzadýkça uzuyordu. "Beni mevziden çýkarýn!" diye baðýrmaya baþ
izlerden durumun ne olduðunu soranlarýn sesi, "Acilen helikopter gönderin" diye baðýranlarý
seslerine karýþýyordu. Fakat bu kötü havada ve gece vakti hiç bir helikopterin kalkamayaca
liyordum. "Beni mevziden çýkartýn!" diye tekrar baðýrdým. Kendimi mezarda gibi hissediyordu
. Sanki çýkýnca, hiç bir þey olmamýþ gibi yaþamaya devam edecektim. Sonunda askerlerden bir
a atladý ve beni
96
sürükleye sürükleye dýþarý çýkardý. Hiç bir þey deðiþmemiþti. Hala göremiyordum. Acý yoktu
m bir türlü.
€Ne kadar süre geçtiðini hatýrlamýyorum, bir araçla beni karakola götürdüler. Yolda sürekl
alp hastasý olduðunu ve kesinlikle haber verilmemesini söylüyordum. Bir masaya yatýrdýlar.
oktor bir yandan saða sola talimatlar veriyor, diðer yandan da küfürler savuruyor, lanet
okuyordu. O da aðlýyordu. Daha yarým saat geçmiþti belki ama bana bakan herkesin aðlamaya
aþlamasýndan býkmýþtým. "Lanet olsun, daha bir saat önce espri yapýp gülüyorduk. Sizi böyle
m?" diye aðlýyordu.
€Hemen askerlerden birine, tim çavuþlarýný ve iki gün gün önce tartýþtýðým astsubay arkada
söyledim. Hepsinin haklarýný helal etmesini istiyordum. Doktor buna izin vermedi. Gözle
rimi bantladý, vücudumdaki yaralarý temizleyip tampon yaptýktan sonra karakoldan hareket
ettik. Hala ölmemiþtim. Ve daha da beteri o lanet dayanýlmaz acýlar baþlamýþtý. Birisi, tü
nlarýmý acýmasýzca daðlýyordu. Yolda zaman zaman bayýlýyordum. Sürekli beni ayýk tutmaya ça
Caným hiç bu kadar su istememiþti. Fakat karnýmdan da yaralandýðým için su vermiyorlardý.
rdum, küfrediyordum, her yolu deniyordum. Doktora yaptýðým tüm iyilikleri yüzüne vuruyordum
a iþe yaramýyordu. Sadece nemli pamukla dudaklarýmý ýslatýyordu.
€Hastahaneye giderken, yol üzerindeki hemen her kontrol noktasýnda durdurulduk. "Aaa!
Ne olmuþ? Nasýl olmuþ? Þehit var mý? Tüh tüh, geçmiþ olsun!"lar arasýnda hastahaneye ulaþt
i bekliyordum ama bir türlü ölmüyordum. Bu kez de beyin tomografisi çekecek adamý bulamýyor
dý. Ve herþey bir anda bitti. Iþýk zaten yoktu. Sesler de kesildi. Karanlýðýn içinde kaybol
€Uyandýðýmda iki gün geçmiþti. Anneme kesinlikle aðlamamasý söylenmiþ. Yanýbaþýma geldiðin
"Oðlum burnundaki ikisi yetmiyor muydu da, bu kadar daha hava deliði açtýrdýn vücudunda!"
edi. Güldük. Babam yüzümdeki
sargýlardan öpecek yer bulamadý. Yüzümü çevirdi. Sað yanaðýmda, dudaklarý kadar bir boþluk
€Ölmemiþtim. Bu kez de ölmeyeceðimi, binbir rüþvet teklifi, binbir yalvarma, binbir tehdit
hemþirelerden birini kandýrarak içtiðim ve hayatým boyunca tadý damaðýmdan gitmeyecek o li
ayý mideme indirirken anladým.
98
KADER
€Helikopterin biri iniyor, biri kalkýyor. Pist hemen hemen onlarca taburun ortasýnda
oluþturulmuþ. UH-1 denilen küçükleri için yeterli ama Skorskyler için biraz dar geliyor. He
her pilot bundan þikayet ediyor. Pervanelerini büyük meþe aðaçlarýna deðdirmeden teðet geç
ilotlarýn en korktuklarý ise, pistin açýkta olmasý. Helikopter yere indiðinde bile karþý te
den görülebiliyor. Mesafe yakýn deðil, ama uzun menzilli silahlarla ateþ edildiði takdirde
ehlikeli sayýlabilir. Daha önce atýlan bir-iki canas mermisi kimseye isabet etmedi, an
cak ortalýkta bir söylenti dolaþýyor. "Ellerinde Rus tipi, dev mermili uçaksavar silahý var
diyorlar. Doçka'ymýþ adý. Ama kimse emin deðil.
€Pist baþýnda oturup sohbet ediyoruz. Ne zaman ileri harekata geçilebileceði konusunda fi
kir yürütüyoruz. Geçen geceki çatýþmada baþtan geçenler anlatýlýyor. Sýrayla da kumanya get
erleri karþýlýyoruz. Helikopter karþýlamak tam bir dert. Pist dediðimiz þey toprak olduðu i
arýn diplerine kadar toprak doluyor. Bunu önlemek için þapkayý baþta tutmak da imkansýz. Gö
açýk tutmak çok zor, ama helikopteri görebilmek için baþka çaremiz yok. Sonra saatlerce, s
gözleri, atletlerin, pantolonlarýn içini temizliyoruz.
€Helikopter yanaþýrken, kollarýmýzý paralel olarak yukarý kaldýrýyoruz. Dirseklerden büktü
ir ileri bir geri iþaret ediyoruz pilota. Ýneceði yerin tam üstüne geldiði zaman da, kollar
udun yanýna doðru açýp, aþaðý yukarý indiriyoruz. Helikopterin bir tarafý yana yatmýþsa, o
olumuzu indirip kaldýrýyor ve yere paralel olmasýný saðlamaya çalýþýyoruz. Binlerce saat uç
lotlar için kimi zaman bu iþlem hiç de gerekli olmuyor, hatta bazý pilotlar, yerde helik
opteri
99
indireceðim diye kendini yýrtan bizlere gülüp geçtiklerini bile söylüyor. Ama bu pist onla
n deðil. Hem bundan deðiþik bir zevk alýyoruz.
€Ve iþte bir tane daha yanaþýyor. Tam yerimden doðrulacak gibi oluyorum, yanýmda oturan bi
astsubay engel oluyor:
-€€€€Komutaným siz oturun. Bu sefer de ben karþýlayayým.
€Astsubay bunu söyledikten sonra yerinden kalkýyor ve yavaþ yavaþ pist dediðimiz düzlüðe d
. Pilotun görebilmesi için sarý renkli bir sis bombasý yakýyor. Kollarýný paralel hale geti
or, helikoptere doðru kaldýrýyor. Dirseklerinden büküp kendisine doðru yanaþmasýný iþaret e
likopterin pervanesinin yarattýðý basýnç artýnca, önce þapkasý uçuyor. Sonra... Sonra bir þ
Astsubay yere düþüyor. Ayaða kalkýyorum. Olan biteni anlamaya çalýþýyorum. Pervaneye bakýyo
lamaz, çünkü helikopter hala yüksekte. Yanýna doðru koþmaya karar veriyorum. Ama karþý tara
n bir ateþin baþladýðýný anlýyorum. Bizden daha yakýn olan bir-iki kiþi, yerde kanlar içind
stsubayýn yanýna sürünerek gidiyor. Birisi ise telsizden haykýrýyor:
-€€€€Helikopter! Git çabuk. Uzaklaþ. Ateþ yedin.
€Sanki tüm pilotlarýn sesi ayný gibi. Yine metalik, serinkanlý bir ses yanýtlýyor:
-€€€€Olumsuz. Yaralýyý alacaðým. Ýniyorum. Kenara çekilin.
€Dana birkaç dakika önce sohbet ettiðimiz astsubay ise, karþýladýðý helikopterde son nefes
iyor. Ne olduðumuzu bile anlayamadan baþýmýz öne eðik, askerlerimizin yanýna gidiyoruz. Ve
'lýlarýn elinde Doçka marka Rus malý uçaksavar silahý olduðunu öðreniyoruz.
100
BABA
€Birbirimizin her þeyini bilirdik; heyecanlarýmýzý, zaaflarýmýzý, sevinçlerimizi. Belki ga
i gelecek ama birbirimizin kokusunu bile tanýrdýk. Acýlarýn yanýnda, çok güzel anýlarým old
tým boyunca unutamayacaðým anlar yaþadým. Gerçek dostluðu ve sevgiyi de o anlarda öðrendim.
iptik. Her þeyimizi paylaþýrdýk. Baþka yapacak þey yoktu ki zaten, sadece paylaþmak.
€Taþlarý üst üste koyup yaptýðýmýz derme çatma mevzide oturuyorduk. Mevzinin bir köþesinde
du. 29 Ekim'di. Beþ altý kiþi vardýk. Hep tim komutanlarý; küçük rütbeli subaylar, asteðmen
tsubaylar, laflýyorduk. Hava kararmak üzereydi. Hareketli gecenin ardýndan, tam bir se
ssizlik hüküm sürüyordu. Havayý yumuþatmak için espriler yapýyor, hiçbirimiz bir gece önces
setmemeye çalýþýyorduk. Biri çoraplarýnýn söküklerini dikiyor, diðeri gözlerini kapatmýþ, d
adderat!" diyordu. Diðer ikisi ise ellerindeki komando býçaklarýný bilerken, birbirlerine
biley taþýnýn nasýl tutulup, býçaða nasýl sürtülmesi gerektiðini anlatýyordu. Ben ise yerde
ikiye bölüyor, sonra bir daha katlýyor, bir daha ve ateþe atýp seyrediyordum. Laf birkaç ke
dönüp dolaþýp izin konusuna gelince, herkes sözleþmiþ gibi konuyu deðiþtiriyor ve yaþanýla
liniyordu. Bir ara içimizden biri, "Susun birisine çaðrý yapýyorlar." dedi. Tam olarak duy
amamýþtýk. Bataryalarýmýz bitmesin diye sadece benim telsizim açýktý. Nasýl olsa hep birlik
Hücum yeleðimin cebinden telsizi aldým. Beklemeye baþladýk. Çaðrý yinelendi:
-Çakmak5, Yaban2!
101
€"Çakmak5, bu sana." diyerek, arkadaþýma uzattým telsizi. Yalnýz arayan bizim birlikten de
di. Telsiz kodunun kime ait olduðunu bilmiyorduk. "Bu Yaban2 kim ya?" diye sordukt
an sonra telsizin mandalýna bastý ve çaðrýya cevap verdi:
- Yaban2 Çakmak5, dinliyorum.
- Nasýlsýn Çakmak5?
- Ýyiyim...
€Bize döndü. "Kim bu ya?" diye sordu. Sonra da telsizden konuþmasýný sürdürdü:
- Tanýyamadým?
€- Çakmak5. Boþver þimdi beni tanýmayý. Müjdemi vereceðin
zaman anlarsýn.
€Hepimiz susmuþ, sesin sahibini çýkarmaya çalýþýrken, müjde lafýný duyunca daha bir dikkat
-€€€€Müjde mi? Anladým anladým.
€Hepimiz anlamýþtýk. Bir haftadýr beklediðimiz haber sonunda ulaþmýþtý. Telsizdeki ses, ko
-€€€€Evet Çakmak5. Tahmin ettiðin gibi baba oldun! Kutlarým.
€Bir anda ortalýk bayram yerine dönmüþtü. Erler arkasýna dönüp, birbirlerine fýsýldaþýyorl
iler de ayaða fýrlamýþlar, "Yaþasýn" diye baðýrýyorlardý. Diðer mevzilerdekiler, ne olduðun
ardý. Taze babanýn baðýrmasý ile kendimize geldik:
- Bir dakika ya, duyamýyorum. Yaban2 kýz ýný erkek mi?
€- Çakmak5! Erkek adamýn erkek oðlu olur!
102
€Sakin görünmeye çalýþan arkadaþým, bunu duyunca bir çýðlýk attý ve tekrar telsize döndü:
- Durumlarý nasýlmýþ Yaban2? Sen nerden öðrendin?
€- Bu haber, sana beþ telsizden ulaþarak geldi Çakmak5. Her
þey normalmiþ, yengenin de selamý var.
€Hemen olduðu yere çöktü. Bir sigara çýkardým. "Al bakalým baba, yak þimdi bir tane." dedi
rip bakýyordu. "Ulan ne þanslý çocukmuþ be, 29 Ekim'de dünyaya geldi. Ne düþünüyorsun oðlum
dum. Sormaz olaydým. Karþýmýzda uzanan daðlara bakýp, "Ne düþüneceðim ulan?" diye cevap ver
konuyu deðiþtirdim. Yaklaþýk bir aydýr bebeðin adý üzerine, önerilerde bulunuyorduk ama hi
abul etmiyordu. "Sað salim doðmadan olmaz" diyordu. "Hadi bakalým doðdu iþte. Adýný ne koya
sýn? Kuzey Irak koy bari." dedim. Kahkahanýn ardýndan diðer isimler sýralanmaya baþladý:
- Yok yok. Kuzey Irak olur mu? Kuzey ya da Irak olsun.
- Hayýr Komutaným! Cumhuriyet koyun.
- Ben daha güzel bir isim buldum.
- Neymiþ o?
- Keleþ ya da BKC olsun.
€"Yahu kesin dalga geçmeyi. Babamýn adýný koyacaðým. Oðlum oldu be, oðlum." diyerek hepimi
urdu. Hepimiz tebrik etmeye baþladýk yeni babayý. Birisi "Bunu kutlamamýz lazým" deyince d
e, þöyle bir etrafýma baktým. Ne yapýlabilirdi ki? Biri, bir þarjör mermiyi havaya boþaltma
if ederken diðeri uyardý:
€-€€€Sakýn hâ! Geçen sefer baþýmýza gelenleri biliyorsunuz.
Baskýn var diye millet ayaða kalkmýþtý.
103
En neþelilerimizden biri sonunda buldu:
€-€€€Tamam, biz de bir pet þiþe su açarýz. Getirin lan bir þiþe su.
Helal olsun sana. Bana bak bu son þiþem. Deðerini bil.
€Habercilerden biri bir pet þiþe getirdi. Hemen babanýn eline tutuþturduk. Teðmenlerden bi
i kapaðýný çevirdikçe alkýþlar yükseldi. Açtýðý anda da bir baðýrýþ koptu. Bir diðeri, yaný
line tutuþturdu.
€-€€€Komutaným artýk baba oldunuz. Þöyle babalar gibi bir
teþbih çekin bakayým.
-€€€€Fotoðraf oðlum. Makineyi getirin.
€Hepimiz yan yana dizildik. Baba, bir elinde teþbih, diðerinde su þiþesi, mevzidekiler ba
banýn yanýnda, bu aný ölümsüzleþtirdik. Bu arada telsizle müjdeyi vereni unutmuþtuk. Askerl
iri ikaz edince babamýz telsizi eline aldý:
- Dinliyorum Yaban2, ben Çakmak5
- Kaptan 5! Yenge ne zaman geleceksin diye soruyormuþ?
€Bunu duyduðumuz anda ortalýkta bir sessizlik oldu. Herkes bir kere daha birbirinin yüzün
e baktý. "Oðlum biz konuþuruz tabur komutanýyla, en kýsa zamanda göndeririz seni" dedim, am
bunun imkansýzlýðýný da biliyordum. Bir diðeri, "Tabii komutaným. Senin time ben bakarým."
, ama herkes biliyordu ki, yeni babanýn hemen gitmesi pek de mümkün deðildi. Elinde teþbih
, telsizin mandalýna tekrar bastý ve yavaþ yavaþ konuþtu:
€-€€€Yaban2,€selam söyleyin.€Þimdilik pek umutlanmasýn.
Hayýrlýsý.
-€€€€Anlaþýldý Çakmak5. Tekrar tebrikler.
104
- Saðolun, müjdenizi vereceðim.
€- Yahu takma kafana. En azýndan ikisi de saðlýklý. Buna
þükret.
€Evet þükrediyorduk. Astsubaylardan biri. "Komutaným, yat kalk haline dua et. Bir sürü ada
karýsý düþük yapýyor stresten. Eþiniz dayanýklýymýþ." dedi. Doðumunda eþinin yanýnda olama
i de bir süre daha göremedi. O tepeden o tepeye dolaþtý durdu timiyle. Milyonlarca adým at
tý, defalarca kumanya yedi, sayýsýz mermi attý. Birçok gece gökyüzündeki binlerce yýldýzý s
kü operasyon, bir hafta kadar sonra bitti. Karakola döndüðümüz gece de, Çakmak5'in timlerin
birine baskýn yapan teröristler 9 askerini þehit ettiler. Çakmak5 de. yeni doðan oðlunu gö
k için izine gitti. Bindiði helikopter, baskýnda þehit olan askerlerin cenazelerini taþýyan
helikopterdi.
105
KÝÞ
€Sekiz aydýr bu çadýrda yaþýyorum. Tüm dikiþ yerlerini ezberledim. Ýpleri atmýþ kýsýmlarýn
klarýný gözüm kapalý söyleyebilirim artýk. Aylar önce portatif bina gelecekti. Ama gelmedi.
de beklemekten vazgeçtik. Kendimizi çadýra, çadýrý da kendimize uydurduk. Burada telefon ol
uktan sonra saray da, çadýr da bir. Evet, çadýrýmda telefon var. Benim adýma kayýtlý. "Zýrr
nin ardýndan, "Alo?" diyorum. Direk beni arýyorlar. Tüm gece eþimle, çocuklarýmla konuþabil
rum. " inanýlmaz bir þey bu. Maaþýmýn yarýsý telefon parasýna gidiyor, ama ne önemi var.
€Soðuk, tipi, yaðmur hepsi geçici. Ama telefon öyle deðil. Onsuz geçen altý aydan sonra, t
nlu bir çadýrda kalmýþým, umurumda€€bile€€deðil.€€Özel€€bir€€kutu€€yaptýrdým.€€Tepedeki del
diye. Islanmasýn diye de, kablosunu naylonlarla kapladým.
Soðuk€€oluyor€ama€alýþtýk.€€Bir€€arkadaþýmla€€kalýyoruz.
Askerlerden daha rahatýz. Onlarýn çadýrý otuz kiþilik.€Rütbeli
olduðumuz için, bizimki iki kiþilik. Biraz sýkýþtýrýlsa bir kiþi daha
alýr ama, iki kiþi kalýyoruz. Lüks bile sayýlýr. Çok da saðlam
kurduk. Artýk, çadýr kurmakta tecrübeliyim. Bir kere kuracaksýn,
uzun uzun üþenmeden çalýþacaksýn, sonra rahat edeceksin. Aksi
takdirde her rüzgarda, "Ne zaman devrilecek acaba?" endiþesi
yaþanýyor. Saçaklarýna kum torbalarý yerleþtirdik. Ýplerini sýký sýký
gerdik. Dýþarýda iki metreye yakýn kar olduðu için, rüzgarý kesiyor.
€Bu kar iþe yarýyor ama, her sabah çadýrýn tepesinde birikenleri,
€kapýnýn önüne yýðýlanlarý temizlemek zorunda kalýyorsun. Elde
€kürek, dýþarý çýkmaya çalýþýyorsun. Yoksa çökme ihtimali beliriyor
€ya da dýþarý çýkýlamýyor.
€Baca deliðini tamir edip, peynir tenekesinden bir parça kesip, çýkýþ deliðine monte ettik
n sobamýz da gayet güzel yanýyor. Bizim köyde vardý odun sobalarý. Çocukluðumun anýlarýnda
. Þimdi yirmi dört saat yaþýyorum. Çýtýr çýtýr yanan bir odun sobasýnýn tadý bir baþkaymýþ.
epesindeki küçük delikten, çadýrýn duvarýna vuran alevlerin dans ediþini seyrediyoruz. Yana
tüne bir tencere içinde su koyuyoruz, buharý ile daha çabuk ýsýnýyoruz. Doktor, "Sinüzit ol
uz" dedi ama umursamadýk. Kestane bile yaptýk sobamýzda. Bir kere de mýsýr patlattýk. Bazen
görevden gelince, biraz abartýp fazla odun atýyoruz. Hemen uyarýyorlar: "Alevler bacadan
dýþarý çýkýyor". Yanan bir-iki parçayý karda söndürüyoruz. Hem karanlýkta çadýrýn yeri bel
ayýr cayýr yanmak iþten bile deðil. Üstelik her taraf cephane dolu: roketatarlar, el bomba
larý, mermiler. Bir defasýnda çadýrýn üstüne gerdiðimiz naylon, rüzgardan kayýp borulara de
ya baþlamýþtý. Nöbetçiler fark edince ucuz kurtulmuþtuk.
€Çadýrdayým, ama ranzada kalýyorum. Bir de yataðým var. Durumum eratýnkinden çok iyi. Onla
t dediðimiz, tel ve brandadan yapýlmýþ portatif bir yatakta kalýyorlar. Onlarda da çok yatt
Tam bir ýzdýraptýr. Uyuyamazsýn. Uyuyabilsen bile dinlenemezsin. Gece bir saða döneyim der
in, altýndaki demir fýrlayýverir. Kalkýp düzeltmeye üþenirsin, saatlerce vücudun topraða ya
yur kalýrsýn. Sabah kalktýðýnda her tarafýn tutulur. Baþka çare yok ki. "Oðlum" diyoruz. "N
bir yýl yatýp gideceksiniz, dayanýn. Ya biz?" Yýllarca bunda yatan birinin kesinlikle b
eli kayar. Bu yüzden onlardan avantajlýyýz.
€Bir diðer lüksümüz de televizyon. Televizyon bile çektik çadýra. Anteni de demir direðe b
kli Saddam'ý seyretmekten kusacak hale geldik, ama yine de o aptal kutuya bakmak b
ir ayrýcalýk. Hem bazen karlý da olsa bizim kanallar çýkýyor.
€Kýþlarý görevler biraz daha rahat. Soðuk ama rahat. Maðaralarýna girip, karlarýn erimesin
yorlar çünkü. Pek
108
dýþarýda dolaþamýyorlar. Karda izleri belli oluyor. Bizim için de ayný þey geçerli. Ama ha
adýðý zamanlar, operasyona çýkabiliyoruz. Kýþýn görev hazýrlýðý daha uzun sürüyor. Dýþarýda
, herkes sýký giyiniyor. Sýký giyinmek, çok giyinmek deðil. Sýký giyinmek, giysinin vücuda
rak oturmasý. Yarým saat kar üstünde beklediðin zaman önce postal, ardýndan çoraplar sýrýls
r. Bu nedenle bolca yedek çorap ve çamaþýr alýyoruz. Bu da aðýrlýk demek. Aðýrlýk da ter an
r. Terleyince çamaþýrýný deðiþtiriyorsun. Bir nevi kýsýr döngü bu.
Postallar sadece suyu deðil soðuðu da çektiði€için. kýsa
, sürede kaskatý hale gelen çoraplarý deðiþtirmek gerekiyor. Bu iþlem
esnasýnda€ayaklarý€ovalýyorsun.€€Kan€€dolaþýmýný€€hýzlandýrmaya
çalýþýyorsun. Soðuktan büzüþen ayak derisi mosmor oluyor. Tam
. olarak uyan bir tane bulamadýðým için. postalýmla ayaðým arasýnda
sürekli boþluk oluyor. Bu da soðuk havanýn içeri girmesine neden
oluyor. Birkaç çift çorap giyiyorum. Bu kez terleme baþlýyor, sonra
da mantar. Ama baþka çarem yok. Her defasýnda, "Ýlk fýrsatta
Gore-tex postallardan alacaðým" diyorum. Ama çok pahalý olduðu
için vazgeçiyorum. Bu postallar, teri dýþarý atýp. içeri su almýyor.
€Bir de kar baþlýklarýmýz var. Yünden yapýlmýþ bu baþlýklar. kulaklarý, aðzý, burnu soðukt
ar elbiselerimiz de var, gözlüklerimiz var. Kar elbiselerini kullanmak zorundayýz. Uza
ktan fark edilmemek için bu zorunlu, ama kar gözlükleri için aynýsýný söylemek mümkün deðil
da tipide iþe yarýyor. Ama adi malzemeden üretildiði için, yaðan kar hemen gözlüðün camlarý
k çabuk buðulanýyor. Bunlar bir kar gözlüðü için normal deðil, çünkü normallerini biliyorum
yaparlarken kullanýyorlar.
Ankara'da€€kendime€€özel€€parka€€diktirttim.€€Düðmelerini
çýkarttým,€€yerine€€fermuar€€taktýrdým.€€Böylece€€düðme€€kopma
endiþesi bitti. Düðmelerin arasýndan soðuk da girmiyor artýk. Bir
de içindeki yün miflonu parkaya diktirttim. oynayýp durmuyor.
Önceden bir saða,€bir sola kayýp çok rahatsýz ediyordu.€Yün
eldivenler ise hiç iþe yaramýyor. Bu eldivene raðmen silahýn metal
aksamýna temas eden yerler, anýnda buz kesiyor. Bunu anlattýðýmda, kardeþim bana sürpriz y
giltere'den bir çift kaliteli eldiven getirtmiþ. Ama pek giyemedim. Fakir çocuklarýn ara
sýnda dondurma yemek gibi bir þey.
€Kýþlarý görev daha rahat ama kendine göre sýkýntýlarý var. Ýntikal sýrasýnda rahat hareke
Terliyorsun. Parkalarý iyice sýktýðým için, yürüyen sosise benzetiyorum kendimi. Yürüyüþ so
e bir baþka dert. Her yer kar olduðu için, oturulamýyor. Yatýlamýyor. Yoruluyorsun, ama anc
k çökebiliyorsun. Oturduðun zaman pantolonun, parkan ýslanýyor. Bu sefer de dizlerine kan
oturuyor. Bir saat, iki saat çökerek beklenmiyor. Ayaða kalkýyorsun. Biraz yürüyorsun. Donm
mak için zýplýyorsun.
€Tehlikeli aslýnda, karþýdan görünebilirsin, ama insan her þeyi göze alýyor. Tepenin üstün
an bir grup adam, rahatça fark edilebiliyor. Kar baþlýklarýna raðmen kulaklar, burun ve du
daklar donuyor. Önce kar baþlýklarý donduðu için, buz gibi tüyler yüzüne her deðdiðinde ili
ar titriyorsun. Kulaklarý ovuþturuyorsun, kýkýrdaklarýndan sesler geliyor. Kýrýlýp düþecek
leniyorsun. Kýpkýrmýzý hale gelen burun, sürekli akýyor.. Ama donmuþ olduðu için silemiyors
un delikleri de týkandýðý için, nefes alýnamýyor. Moraran dudaklar konuþmayý engelliyor. Gö
an yaþarýyor.
€Hafif hafif esen rüzgar ise, hepsinin üzerine tuz biber ekiyor. Yerden kaldýrdýðý kar toz
suratýmýza yapýþtýrýyor, gözler açýlamýyor. Pusu atýlan yer, her tarafa hakim, yüksek bir t
e, rüzgar soðuðun etkisini arttýrýyor.
€Yollar kapalý olduðu için taze yiyecek de sýklýkla gelemiyor. Araçlar ya bozuluyor, ya da
zlanan yolda kaymaya baþladýklarý için geri dönüyorlar. Yiyecek ikmalini, izine gidiþ geliþ
hlerine denk getiriyoruz. Ýzin denince akan sular durduðu için her tehlike göze alýnýyor. S
kli bozulan 40 yýllýk ünimoglarýn altýndan girip, üstünden çýkýyoruz. Ýki araçla yola çýkýl
hakkak biri, diðerini çekiyor. Bir kanyonun ortasýnda bozulan
110
araç, öylece hareketsiz durduðu için yola yapýþýyor. Çekme halatlarý kopuyor, bu kez artýk
i kullanýlmayan elektrik tellerini baðlýyoruz. Büyük kýsmý bakýr olan teller birkaç metrede
or. Düðümleye düðümleye karakolumuza ulaþmaya çalýþýyoruz. Bunlarýn hepsi, her an bir çatýþ
e dondurucu soðuklarda oluyor.
€Tüm bunlarý yaþýyoruz. Kan ter içinde çadýrýma ulaþýyorum. Televizyonu açýyorum. Görüntü
lý bir sunucunun sunduðu haberlere kulak kesiliyorum. Bir yandan da ayak derime yapýþan ço
raplarýmý çýkarýyorum. Türkiye'nin ve hatta dünyanýn merkezini Ýstanbul sanan bir zihniyeti
dýðý bir haberin sonunda, þöyle diyor sunucu:
€"Ýstanbul'da bunlar olurken, þimdi de yurdun diðer köþelerinden haberlere geçiyoruz, sayý
irciler"
€Böyle anlarda, bu yurdu kuranlarýn bir zamanlar Ýstanbul'a karþý nasýl mücadele verdiðini
mücadelenin hala sürdüðünü fark ediyorum.
ÇOCUK
€Süzülmüþ iyice. Gözleri kaymýþ. Bir yaþýnda var yok. Annesi öyle sarmýþ sarmalamýþ ki, ne
Elimi dudaklarýna götürdüm. Ilýk bir esinti ile rahatladým. Elini kundaðýnýn arasýndan çýk
erime inanamadým. Bir deri ve bir kemiðin içinde can çekiþen bir varlýkla karþýlaþmýþtým.
€"Söyleyin kadýna. Aracýmýz yok. Saat üç buçukta bir minibüs gidecek kasabaya, ona binsinl
ocaðýna gitsinler hemen." dedim. Yanýndaki adam Kürtçe bir þey söylerken gözlerimi çocuktan
dum.
€-€€€Ýlaç vermiþ mi? Ne vermiþ, ne yedirmiþ? Bu hale gelene
kadar neredeymiþ?
€Kadýn bu sözlerimin sonunu beklemeden konuþmaya baþlamýþtý. Ýshali artýnca suyu kesmiþ. Ç
bisküvi vermiþ bol bol. Keçi yoðurdu yedirmiþ bir de. Evde aspirin de varmýþ, onu vermiþ.
klarýma inanamýyordum. Hemen askeri çaðýrýp þekerli, tuzlu su hazýrlattým. Daha minibüs saa
eþ dakika vardý. Kadýn konuþuyor, yanýndaki adam çeviriyordu. Ýshalinin kanlý olduðunu anla
uk zorlukla, kýsýk kýsýk nefes alýp veriyordu. Ellerinin derisi pörsümüþtü. Kapalý gözlerin
i gibi dizilmiþ kirpikleri, incecik kaþlarý, küçücük burnu ve mosmor yüzüyle öyle kutsal bi
Bilinçsizce konuþuyordum:
€-€€€Nasýl kýyarsýnýz bu yavruya? Bu ne cahilliktir? Bu ne
aymazlýktýr? Bu ne biçim insanlýktýr? Bugüne kadar neredeydin be
113
kadýn? Karakolun dibindeki mezrada oturursun, þimdiye kadar niye gelmedin be kadýn?
€Yanýndaki adam, "Kumtanim. Þimdi doktur eri yoktur sizde?" diye sordu.
€-€€€Kardeþim, ne doktor eri be! Burada bir tane sýhhiye askeri
var. O da bir bok bilmez.€Bu çocuk ölmek üzere.€Mutlaka
hastaneye gidecek.
-€€€€Ulmaz kumtanim. Hastahaneye gidemeyiz.
Söylediklerini ciddiye almamýþtým. Hemen emrimi verdim:
€-€€€Haberci! Yoldaki askerlere haber ver. Minibüs geçerken
durdursunlar, iki kiþilik yer açsýnlar. Araba doluysa bile iki kiþiyi
indirsinler.
€Ben bunlarý söyledikten sonra adam ýsrar ediyordu. "Kumtanim. Bu kadýn gidemez kasabaya.
" Dinlemiyordum bile. Tuzlu, þekerli su gelince, kadýna iþaret ettim. Söylenip geri çekild
i. "Bana bak, bunu içirmezse bu çocuk ölür. Çabuk þu kadýna bir þey söyle." diye çýkýþtým a
r gibi gelen tartýþmalardan sonra kadýn razý oldu, çay kaþýðý ile yudum yudum bebeðin aðzýn
rkaç yudum, bebeðin midesindeki safra ile birlikte dýþarý çýkmýþtý. "Devam et, devam et" di
m. "Haydi bakalým doðru kasabaya. Söyle kadýna, bu suyun hepsini içirsin." diye de tembihl
edim.
-€€€€Kumtanim bu kadýn gidemez.
€Çýldýrmak üzereydim. Ben telaþlandýkça, kadýnla adamýn rahatlýðý sinirlerimi alt üst ediy
€-€€€Yahu ne diyorsun sen be? Çocuk ölecek. Þu haline bak
yavrunun. Kaç aylýk bu?
114
€- Kumtanim, bebe bir yaþýnda falandýr. Ama bunlar gidemez
bugün.
- Niye gidemezmiþ?
€Bölgeye yeni gelmiþtim. Ýnsanlarýný tanýmýyordum. Bu yüzden sakin olmam gerekiyordu. Ama
vrek gevrek sýrýtýyordu. Bu beni daha çok çileden çýkarýyordu. Kadýný arkasýna alýp, sanki
verir gibi anlatmaya baþladý:
- Kumtanim. Bunun sahýbýsý þehirdedir. O yokken gidemez.
Dayanamadým. Yine baðýrmaya baþladým:
- Bana bak, baþlarým sahýbýsýna þimdi.
€Yanýmdaki astsubaylardan biri, "Sen nesi oluyorsun bu kadýnýn?" diye sorunca, adam, "S
ahýbýsýnýn emce oðluyam." dedi. Hemen atladým. "Sen götürsene o zaman." dedim. "Kumtanim. M
ktur." diye yine sýrýtarak cevap verdi. Dinlemeyecektim onlarý, zorla gönderecektim. "Ba
k sana mümkünatý nasýl var gösteririm. Þimdi beraber minibüse binip saðlýk ocaðýna gideceks
mý?" dedim. Ama adam ayný piþkinlikle devam etti:
€-€€€Kumtanim, ben desem de o gitmez. Hele sor bak, kendine
sor.
€Hemen Kürtçe bilen askerlerden birini yanýma çaðýrýp, kadýna durumu anlattýrdým. Saðlýk o
kýsa süre içinde öleceðini, günaha gireceðini, acele etmesi gerektiðini anlattýrdým. Kadýn
dinliyordu. Vereceði cevabý anlayacakmýþ gibi, aðzýnýn içine bakýyordum. Baþýný kaldýrmadan
er bana döndü ve "Komutaným. Kocasý olmadan gidemezmiþ, onu söylüyor." dedi.
€Kadýnýn anladýðýndan þüpheliydim. Askere tekrar ettirdim. Askerin sözlerini duyan kadýn b
yine
anlamadýðým þeyler söylüyordu. Bu kez askerle kadýn tartýþmaya baþlamýþlardý. O da dayanam
uruyordu.
€Bu arada telsizden, minibüsün geldiðini ve içindeki iki kiþinin indirildiðini, hareket iç
yolcularýn beklendiðini söylediler. Burnumdan soluyordum. Aracý fazla bekletemezdim. As
kerin söylediðine göre kadýn. "Allah bilir" diyormuþ. Asker "Ne demek bu?" deyince de. "Ka
der!" demiþ.
€Tekrar kadýna döndüm. Ben konuþurken, asker de kelime kelime tercüme ediyordu:
- Bak, bu iþin kaderle alakasý yok. Çocuðun sabaha çýkmaz.
- Allah bu kadar ömür biçmiþ.
€Yanýndaki adam da haklý çýkmanýn verdiði hazla gülüyordu. Adam kolumdan tutup konuþmaya b
ediydim kumtanim size... Kumtaným hele sakin olasanýz. Bunda bunun gibi çok bebe var.
Allah birini alýr. birini verir."
€Bu sözler üzerine beynimden vurulmuþa döndüm. Tüm gücümün tükendiðini hissettim. O gün ka
deremedim. Mezralarýna geri döndüler. Arkalarýndan bakakalmýþtým. Sonra ne oldu öðrenmek bi
medim. Çocuðun öldüðünü ya da yaþadýðý duymak bile istemiyordum. Yürüdüðüm kilometrelerce p
ygularýn eðitimle kazanýlýp kazanýlamayacaðý üzerine uzun uzun düþündüm. Medeniyetin anlamý
SALÇALI TAVUK KONSERVE
€"Çaký al muhakkak, ama konserve açacaklý olsun" demiþlerdi, ilk giderken. Ben de iþportad
almýþtým. Çaký üçüncüde daðýlýverince, ünlü Ýsviçre çakýsýndan bir tane aldým. Küçücük ama,
onserve açacaðýna gerek de yok. Benim askerler öyle bir sistem geliþtirmiþ ki*. Diþiyle aça
istisna olmak üzere, çakýnýn düz tarafýný konservenin bir tarafýna saplýyorlar, sonra da sa
serve açacaðý kullanýrmýþ gibi kanýrttýra kanýrttýra üstteki kapaðý kaldýrýyorlar. Bunu yap
emeleri de büyük basarý. Özellikle bol yaðlý barbunya pilakiyi bu teknikle açýyorlar.
€Yaðlarý donmuþ olduðu için, dana eti konservesinin dökülme tehlikesi pek yok. Nispeten da
tu içindeki dana eti en gözde konserve. Hele bir de hafif ateþte ýsýtma imkaný varsa, en gü
yemeklerden biri oluyor. Hafif olmasý da cazibesini arttýrýyor tabii. Gerçi bazýlarý için
servenin hafif ya da aðýr olmasýnýn pek anlamý yok. Onlar, "Eþek gibi taþýrým, kral gibi ye
lsefesine gönülden baðlýlar. Bu yüzden üs bölgesinden kavun, karpuz, sucuk, salam, sosis gi
her þeyi sýrt çantasýna yükleyip getiriyorlar. Tabii ki yalnýz baþlarýna yemeleri pek mümk
r.
€Arazideki en beðenilen yemeklerden biri, Spesiyal Do Bocuk Osman. Bir seferde 16 k
utu barbunya pilakiyi yiyebilen Osman'a göre, midesinde "bocuk" varmýþ. O yüzden adý Bocuk
Osman kaldý. Pilaki konusunda uzman kesilen Bocuk Osman'ýn spesiyali þöyle hazýrlanýyor: Ö
aþ kabýna dana eti kavurma konserveden iki tane boþaltýyoruz, iyice karýþtýrýp yaðlarýný e
Kavurma ateþte iyice eriyip kararmaya baþlayýnca, biraz
su ekliyoruz. Suyla birlikte kaynadýðý zaman, iki kutu barbunya pilaki konserveyi boþal
týyoruz. Ýyice karýþtýrýyoruz. Biraz tuz koyup yiyoruz.
€Her þeyi anlamak mümkün. Ama pamuklarýn arasýna özenle yumurta yerleþtirip, yemek molasýn
içinde sahanda yumurta yapanlar takdirle karþýlanýyor. O yumurtalar nasýl oldu da hiç kýrý
nlamýyorum. Ama, sýcaktan bozulmuþ olsalar da hayal bile edemediðim bir anda, sahanda yu
murtanýn tadýna baktým. Hem de, etraftan bulduðumuz bir tenekeyi temizleyip üzerinde kýzart
sonra da yað sürdüðümüz kýzarmýþ ekmekle.
€Eðer arazide sürekli bir yerde kalmýyorsa, en keyif verici anlardan biri sabah kahvaltýl
arý. Ekmekleri bayat yemektense kýzartmayý tercih ediyoruz. Artýk ateþte iyice dezenfekte
olan tenekemizin üzerinde kýzarttýðýmýz ekmeklere yað sürüp, üzerine bal döküyoruz. Reçel v
rle birlikte, uykusuz ve gergin geçen gecenin yükünü yavaþ yavaþ atýyoruz. Çay ise hiç, ama
aman eksik olmayan bir varlýk. Sigara ile birlikte belki de tek eðlence. Hemen hemen
her timin bir demliði var. Timce para toplanýp alýnan çay, þeker ve demlik sürekli birisin
e duruyor. Bunlar kritik malzemeler. Ýlk uzun süreli molada hemen tim personelinden
alýnan birer bardak su, demliðe konuluyor ve ateþ yakýlýyor.
€Ateþ yakmak da çok önemli. Duman çýkmamasý gerekiyor. Önce küçük bir çukur kazýlýyor. Taþ
n ortasýna küçük, kabuksuz ve kuru dal parçalarý yerleþtiriliyor. Kabuklu dal parçalarý dum
r. Duman da yerimizi belli ediyor. Ateþ kuvvetlenince demlikteki sudan bir gramýný bil
e dökmemeye dikkat ederek, taþlarýn üzerine koyuyoruz. Taþlar da saðlam olmalý, çünkü katma
de hava oluyor ve ýsýnýnca bu taþlar patlýyor. O zaman da çay ve özellikle de su gidiyor. Ý
endi suyu bulunan askerler, ne yazýk ki o çayý içemiyor. Hemen diðerlerinden su alýnýp, çay
am ediliyor. Bardaklarýmýzla içiyoruz çayý. Cam bardaklara güven olmadýðý için onun da kola
miz kola kutularýnýn üstünü
118
kesiyoruz. Aðzý yaralamasýn diye de kestiðimiz yeri içeri kývýrýyoruz. Ýlk anda eller bira
, ama insan buna da alýþýyor. Üfleye üfleye sýcacýk çayý mideye indiriyoruz. Kahvaltýlar, k
öðle ve akþam yemeklerinden daha çok keyif veriyor. Çünkü kahvaltýnýn ardýndan sýrayla uyu
€Hepsi ayný boyut ve hacimde, nasýl yapýlabildiðine aslâ akýl erdiremediðim yaprak sarma v
lýcan kýzartma konserveleri tehlikeliler sýnýfýna giriyor. Çünkü ikisi de bol sulu ve bol y
Açarken bir dert, yerken baþka bir dert ve yedikten sonra bir baþka dert. Hangi teknik
le olursa olsun açarken muhakkak dökülüyorlar. Açacaðý en uygun düþündüðünüz yerden sapladý
an köpürmüþ olan konserveden tüm yað ve su fýþkýrmaya baþlýyor. Eðer kucakta açýlmýþsa tüm
z harcayýp yaðý emdirmek büyük israf. Bu görevi toprak görüyor. Neredeyse içindekileri etra
an açmak bir baþarý sayýlýyor. Dökülenlere yanmak bir yana, içmeye su bulunmayan yerde, yað
temizlemek için su harcamak hiç yapýlmayan bir þey. Arada sýrada birliðe kumanya olarak so
lu alabalýk ve ton balýðý konserveleri geliyor. Kimileri için bir ziyafet. Aðzýna balýk koy
lar sayesinde ise, balýklardan iki-üç kutu götürmek mümkün.
€Konservelerin eðik, vuruk olmamasý gerektiði söylenir hep. Sýrt çantasýnýn en dibinde taþ
veler, kilometrelerce süren yürüyüþlerde ve yorgunluktan vücudun "pat" diye atýldýðý molala
up eðiliyor. Ama "Bize.bir þey olmaz" sözleri arasýnda geçen ilk günlerin ardýndan, gerçekt
hiçbir þey olmuyor. Olan sadece konserve yenmeden önce, yaðýn boþaltýlmamasý durumunda olu
o zaman yakalanýlabilecek en tehlikeli, en belalý, en sorunlu hastalýklardan biri ile
tanýþma tehlikesi baþ gösteriyor: Ýshal.
€Yüzlerce kiþinin bir ip gibi dizilip yürüdüðü tüm yürüyüþ kolunun, bu yüzden durmasý mümk
aklarýn rahatlatýlmasý, çatýþma sýrasýnda olanaksýz. Böyle durumlarda tek yapýlacak þey, bo
býz yapýcý ilaçlardan bir-iki tane almak. Geçici bir çözüm, ama arazide çok iþe yarýyor.
Ýshal gelecekse karakolda iken gelmeli. Hiç olmazsa temizlenme ihtimali var çünkü karakol
da. Yer deðiþtirdiði için bölgeden giden Çekiç Güç'ün býraktýðý tuvaletle birlikte, kendi t
arakolda. Önce topraðý bir metre kadar kazýyoruz. Sonra, her taþýnmada dezenfekte ettiðimiz
tasý delik tahtamýzý üzerine yerleþtiriyoruz. Üzerine de brandalardan ve demirlerden oluþan
Yanýna da musluklu su bidonu ve sabun.
€Banyo yapmak, duþ almak ise sadece karakola özgü bir eylem. Eðer karakol binasýnda banyo
dasý yoksa, hemen kendimiz inþa ediyoruz. Sivil hayatýnda inþaatta çalýþmýþ, taþ ustacýlýðý
layýp tek göz bir oda yapmaya baþlýyoruz. Üs bölgemizin eðimli bir yerini seçiyoruz banyo i
raftan topladýðýmýz kayalarý yýðýyoruz. Harcýný hazýrlýyoruz. Dýþarýdan hava almayacak þeki
kapatýyoruz. Tabanýna çimento döküp, suyun akmasý için de bir oluk açýyoruz. Odanýn üstüne
, iki tane benzin bidonunu da bu ocaða yerleþtiriyoruz.
€Banyo zamaný odun ve kömürle ýsýtýlan su, hortumlarla altta kalan odaya akýyor. Yerçekimi
rarlandýðýmýz bu düzenekte, soðuk su ile sýcak suyun istenen miktarda karýþmasýný saðlamak
nalar koyuyoruz. Bir tek sýkýntýmýz var, zamanýn sýnýrlý olmasýndan dolayý, dýþarýda soyunu
Yazlarý böyle kapalý odalara zaten gerek olmadýðý için bir sorun olmuyor, ama kýþýn soðukt
iyinmek insaný donduruyor. Yaz aylarýnýn sorunu ise suyun azlýðý. Bu yüzden dikkatli kullan
zorundayýz. Herkese beþ dakikalýk zaman veriyoruz. Mümkün olduðu kadar temiz olmak zorunda
. Yoksa bu þartlar, her türlü hastalýða o kadar uygun ki. Hele görevlerde.
€Operasyonda banyo zaten yok, ama tuvalet tam anlamýyla bir iþkence. Yanýmýza aldýðýmýz en
malzemelerden biri tuvalet kaðýdý. Fazla yer iþgal etmesin diye silindir þeklindeki kaðýdý
öyle koyuyoruz çantaya. O kadar konserve yememize raðmen, büyük tuvalete pek çýkýlmýyor. P
ik belki de. Ýnsan rahatý arýyor. Sorunsuz, silah sesi olmayan bir ortamý. Ve de güvenli.
Fazla da uzaklaþamýyoruz mevzilerden. Mevzilerin
120
ortasýnda bir yer olmalý. Ya kendi mayýnlarýmýz var, ya da bir çatýþma ihtimali tedirgin e
. Dolayýsýyla bir aðaç arkasý, çalýlarýn arasý tuvalet olabiliyor. Belki de iki bin metre y
eki bir tepenin, tüm ovayý gören bir yamacý. Ama arazide muhakkak, küçük de olsa bir çukur
uz. Sonra da küçük bir taþý, örttüðümüz topraðýn üzerine dikiyoruz. Bir baþkasý gelip,, ayn
sýn diye. Orada ne kadar kalýnacaðý belli deðil. Sivrisineklerle baþlayan bir pislik ve has
alýk dalgasý, tüm personele yayýlabilir. O zaman da, kumanya dýþýnda yediðimiz güzel yemekl
oluyor.
€Ýyi bir aþçý varsa ve ikmal sorun deðilse, her þeyi yemek mümkün. Kuru fasulye, mevsimine
ze yemekleri, bazen et yemekleri. Ve özel günlerde pide, lahmacun, yanýnda da ayran. B
azen de muz.
€Evet muz!.. Kuzey Irak'ta ikmal çuvallarýnýn içinden çýkan muzlara, baklavalara, sucuk, s
s ve salamlara, þeftalilere, üzümlere bakakalmýþtýk. PKK denilen þeyin inine kadar girmiþti
nun hazzý ile, o gönderilenleri hep birlikte büyük bir keyif ile yemiþtik. Daha birkaç gün
yaþadýðýmýz o anlarý tamamen unuttuðumuzu düþünüp sevinirken, gazetecilerin geleceði bildir
mösteriþ belki ama muzlar çok güzel" diye diye, moralimi bozmadan, hýrsla bitirdim muzlarý
Çünkü o gün, muzlarýn gelmesinden birkaç saat önce büyük bir düþ kýrýklýðý yaþadýðýmý hatý
O gün, onca gürültü patýrtýnýn ardýndan tam bir ölüm
sessizliði yaþýyoruz. Alýþmakta zorlanýyoruz önceleri bu dinginliðe.
"Eee þimdi ne olacak?" diyorum kendi kendime. Tepelerdeki
dumanlar yere kavuþmuþ, sesler kesilmiþ, telsizler susmuþ, arasýra
öylesine€konuþuyor€bazýlarý.€€Askerler,€€mevzilerinin€ateþ€ve
gözetleme€€€€bölgelerini€€€€birbirlerine€€€€gösteriyor.€€€€Silahlarýný
yerleþtiriyor. Mevzi duvarlarýndan düþen taþlar yerlerine konuyor.
Arasýra bir-iki kahkaha duyuluyor. Erler arasýnda küfür dolu
espriler bana kadar geliyor. Keyifli bir an yaþanýyor aslýnda. Birkaç
€asker helikopter pisti€olarak seçilen düzlükte mayýn aramasý
€yapýyor. Diðer birkaçý da, patlamayan bir uçak bombasýnýn etrafýný
taþla çeviriyor. Biraz sonra bomba imha uzmanlarý gelip imha edecekler.
€En büyük zevk de, tek öðün kalan kumanyalarýmýzý rahatlýkla bitirebileceðiz. Kalmayacak k
yarý aç yarý tok kalkmayacaðýz yemekten. Hatta ýsýtabileceðiz bile. Çünkü birkaç saat içind
ikmal yapmaya baþlayacaklar. Bende bir kutu salçalý tavuk var, diðer tim komutanýnda dana
eti kavurma var. Birer kutu bizi en az iki saat idare eder. Biraz da peksimetim
iz var. Erlerde de birkaç kutu kaldýðýný biliyorum. Eðer gece bunlarý yiyecek vakit olsaydý
inlikle açlýktan nefesimiz kokmaya baþlamýþtý. Sýrt çantamdan kumanyamý çýkarýyorum. Çakýmý
enle açmaya baþlýyorum. Arkadaþým kendi konservesini açmýþ bile. Kutularý ateþi yakana kada
e, güneþe koyuyoruz. Konserveler piþirilmediði zamanlar tam bir iþkence oluyor. Bozulmamasý
için bol yaðlý yapýlan kutulardan, bu yaðlarýn dökülmesi gerekiyor. Hele dana eti konserven
nmuþ yaðlarýný eritmeden yemek, insanýn aðzýndan saatlerce gitmeyen bir tat býrakýyor. "Þu
resmen kebap gibi gözüküyor gözüme" diyor arkadaþým. Biliyorum ki buna serap diyorlar.
€Ateþin köz olmasýný beklemek zorundayýz. Yoksa, odunlardan çýkan bütün kül parçacýklarý u
ne doluþuyor. Zaten tek bir konserve varken onu da rezil etmek istemiyorum. Bu saa
te kadar beklediðimize göre, biraz daha sabredebiliriz. Ve büyük bir keyifle sohbet ediy
oruz:
- Meyve suyun kaldý mý?
€- Hayýr. Biraz su var matarada o kadar. Onu da yemeðin
içine katacaðým.
- Bende bir baþ soðan olacaktý.
- Ciddi misin? Bak þu çantanýn diplerine.-
- Bulursak közleriz.
122
- Kabul. Senin timde çay kaldý mý?
- Haberci! Çay kaldý mý oðlum?
- Komutaným bir piþirimlik var.
- Ýyi. Demliði getirin... Bendeki suyla yaparýz onu da.
- Bana bak ikmal gelmezse yandýk.
- Abi he olursa olsun, en azýndan bu yemeði doðru dürüst
€yiyeceðim. Ýki gün aç da kalsak bunlarý yiyeceðim.
€Açlýktan€baþka bir þey düþünemiyoruz.€Asker demliði
getiriyor. Üç bardaklýk su alan, isten kapkara olmuþ demliðin içine
örenle suyumuzu koyuyoruz. Yavaþ yavaþ közleþen ateþin içine iki
taþ yerleþtirip, demliði oturtuyoruz. Arkadaþým uyarýyor:
€€- Aman hâ dikkat, devirme! Baþka su da yok. Yalatýrým bak
közleri.
€€€Aklýma bile getirmek istemiyorum bu ihtimali. Aþ kabýmý çýkarýyorum. Bir önceki yemekte
bulamadýðýmýz için temizleyememiþtim. Ýçindeki reçel kutusu patlayýnca da karýncalar doluþm
r. Temizleyecek su da olmadýðý için bir aþ kabýna bakýyorum bir arkadaþýma. Arkamdan manzar
den habercim ise kýs kýs gülüyor. Bir-iki üflüyorum. Bir kýsmý uçuyor karýncalarýn. Demliði
þöyle bir göz alýyorum. Ama niyetimi anlayan arkadaþým. "Sakýn aklýndan bile geçirme. Son
temizliðe harcatmam." diye çýkýþýyor. Ben de konservemi kutuda piþirmeye karar veriyorum.
þekerimizin kalmadýðýný hatýrlýyoruz. Son þekerimizi de iki gün önce tüketmiþiz. Demokrasi
ez diyerek, her þekersiz kaldýðýmýzda uyguladýðýmýz çareye baþvuruyoruz. Kahvaltýlýk balýn
e karar veriyorum. Ama ne yazýk ki bal da kalmamýþ.
€Reçelin içinde oynaþýp duran karýncalarý tek tek temizlemeye çalýþýyorum. Bir-iki tanesi
aþmaktan býkýp, çilek reçelini olduðu gibi demliðin içine döküyorum. "Lan bari bardaklara k
iyor arkadaþým. Aslýnda þekerimiz bittiði zaman ben de bardaðýma koyarak içiyorum, ama bu k
rýnca parçalarýný görmek istemiyorum.
€Konserve kutusunu iyice kýzaran taþýn üstüne, demliðin yanýna býrakýyorum. Arkadaþým da a
etini önce özenle karýþtýrýyor. Sonra o da taþýn üstüne özenle yerleþtiriyor.
€Ve yeri göðü inleten bir gümbürtü ile olduðumuz yerde sarsýlýyoruz. Ýkimiz de anýnda ateþ
e atýyoruz kendimizi. Ayný anda aramýzda kalan ateþe bakýyoruz. Demlik gözümüzün önünde ate
ndeki su lýkýr lýkýr ateþin üstüne dökülüyor. Ayný filmlerdeki yavaþ çekim sahneleri gibi,
n dökülüþünü seyrediyor, bir yandan ateþin cýsýr cýsýr sesler çýkararak sönüþünü dinliyoruz
itene müdahale edemiyoruz bir türlü. Bir roket sesinden daha korkunç patlamanýn devamýný be
yoruz. Ýkimiz de bir türlü uzanýp demliði kaldýramýyoruz. Öylece boþalýyor son suyumuz. Kar
atlandýrýcýlý, bir piþirimlik çayýmýz da öylece topraða karýþýyor. O kadar kilitlenmiþiz ki
imha ekiplerinin gelip dev uçak bombasýný imha ettiðini duymuyoruz. Telsizdeki konuþmalarý
dinlememize raðmen, "Ateþle" komutunu duymuyoruz.
€Birbirimizin yüzüne bakýyoruz. Kim önce tepki verecek onu bekliyoruz. Tam küfretmeye hazý
nýyorum. Bir gülüþme baþlýyor. Habercim katýla katýla gülüyor. Ýkimizin bakýþlarýna daha fa
men koþa koþa uzaklaþýyor aramýzdan. Onun bu gidiþinin ardýndan biz baþlýyoruz gülmeye. Gül
aðrýlar giriyor. Yerimde doðrulup oturuyorum. Demliði ateþten alýyorum. Baþýmýn üstünden g
latýyorum. Ýçinde kalan birkaç damla su da, demlik havada uçuþurken etrafa saçýlýyor. Kahka
rasýnda, "Allahtan yemeklere bir þey olmadý. Hem ateþ de sönmedi." diye teselli buluyorum.
"Oðlum
124
ben böyle kaderin içine ederim. Sen duymadýn mý?" diye haksýz yere beni suçluyor.
Suyun söndürdüðü kýsýmdaki ýslak közleri dýþarý atýp, tekrar
odun parçalarý yerleþtiriyoruz. Bir-iki üfleyince kuru odun parçalarý
yine hemen tutuþuyor. Þimdi de onlarýn közleþmesini beklemek
€zorundayýz. Bir yandan patlamanýn etkisi ile konservelerin içine
€düþen kül parçalarýný tek tek çýkarýyor, bir yandan da gülüyoruz.
Daha önce€baþýmýza gelen buna benzer olaylarý€anlatýyoruz
€birbirimize. Diðer taburdaki bir askerin tam hacetini giderirken
€yanýna€düþen€mermileri,€€geçen€operasyonda€yemek€yemeye
€çalýþýrken, sinek saldýrýsýna uðrayýp hiçbir þeye dokunamadýðýmýzý
€anlatýyoruz birbirimize.
€Yaðlarýný dahi dýþarýya dökmemeye çalýþýp, salçalý tavuk konservemi çatalýmla karýþtýrýyo
mla biraz tuz atýyorum. Peksimetleri güzelce yan yana diziyorum. Dayanamayýp bir . tan
esini yemeðimin suyuna banýyorum, ama aðzýma götüremiyorum. "Çat!" Bir çat daha. Bu sefer d
sek sesli ve çok yakýndan. Ýkimiz de ayaða fýrlýyoruz. Bir daha, bir daha. "Çat!.. Çat çat
rafýmýza bakarken, havaya uçuþan küller ve odun parçalarýndan, seslerin ateþin içinden geld
k ediyoruz. Arkadaþým dehþet içinde haykýrýyor:
€€€- Ne attýn lan ateþe?€€€€€€€€€- Ben bir þey atmadým. Yemekleri kurtar çabuk.
€€€"Çat!"
€- Erkeksen sen alsana!
€- Yahu yemekler gidiyor. Benimki döküldü. Allah kahretsin!
125
- Benimki de gidiyor. Kutu havaya fýrladý. Birisi mermi mi
attý bu ateþe? Haberci!! Haberciiii!
- Emredin komutaným.
- Yat aslaným yat. Oðlum mermi mi var ateþte?
- Ne bileyim komutaným. Ateþi siz yaktýnýz.
€Çatýrtýlar artýnca daha da uzaklaþýyor ve köz parçalarýnýn, konserve kutularýnýn uçuþmasý
tleri, tavuk etleri, yaðlar bir o tarafa bir bu tarafa savruluyor. Bir tavuk parçasý g
elip palaskama yapýþýyor. Mevzilerdeki askerler ayaða kalkmýþ bizi seyrediyor. Biz de yakýn
i bir taþýn arkasýna geçmiþ, ateþten yükselen .sesleri, dumanlarý seyrediyoruz. Çatýrtýlar
kalýyor ve sonunda bitiyor. Temkinli temkinli ateþe yaklaþýyorum. Elimi gözlerimin önüne s
r yapýp, eðiliyorum. Diðer elime aldýðým bir dal parçasý ile ateþi karýþtýrýyorum. "Çatt!"
ip taþýn arkasýna oturuyorum. Bir sigara yakýyorum. Ýkimiz de çaresiz gözlerle ateþe bakýyo
irimize sataþmaya baþlýyoruz:
- Hah þimdi yedik mi boku?
- Yedik yedik.
- Ne vardý lan ateþte?
€-€€€Ne€€bileyim€€ben€€be.€€Belki€€de€€herifler€€mermilerini
gömmüþlerdi.
, - Tam ateþ yakacak yeri buldun sen de.
- Ben bulmadým. Oraya sen yýðdýn odunlarý.
- Tamam ben yýðdým da, sana oraya mý yak dedik?
- Ne bileyim lan ben orada mühimmat olduðunu!
126
€Ýkimiz de mermilerden yara almadan kurtulduðumuza þükretmek yerine, son konservelerimizi
düþünüyoruz. Tabii ki hemen telsizden durum soruluyor. "Vukuat yok!" diyoruz. Yanlýþlýkla
mi gömülü bir yerin üstünde ateþ yakýldýðýný, kimsede yara berenin olmadýðýný anlatýyoruz.
e, yine ayný pozisyonu alarak ateþe yaklaþýyorum. Közleri yavaþça yana çekiyorum. Elimdeki
la kazmaya baþlýyorum. Biraz, biraz daha derken yemeðimizi katleden gerçekle karþýlaþýyorum
yýðýlmýþ ve kor haline gelmiþ uçaksavar mermileri kuzu gibi, tam ateþi yaktýðýmýz yerin al
rlar. Ben de onlara.
€Etrafa saçýlan kutularýndan kendisine ait olaný bulan arkadaþým, elinde çatalý, konserves
bini sýyýrýyor. Ben de ateþin içinde kalan bir-iki et parçasýný temizleyip, inat uðruna aðz
Peksimetleri paylaþýp mideye indiriyoruz, o kadar. Yiyecek ikmali ise ancak akþama doðr
u yapýlýyor. Ýþte o muzlar .geliyor. Ama o muzlar, salçalý tavuk konservemin yerini tutmuyo
.
127
PUSU
€Telsizin sesini iyice kýstým. Sivrisinek výzýltýlarý dýþýnda tek bir ses yok. Arada sýrad
syonunu deðiþtiren erlerimin çýkardýðý hýþýrtýlar, gök gürlemesi gibi ulaþýyor kulaklarýma.
köpeðinki kadar hassas olduðuna inanýyorum. Silahým elimde. El bombalarýmý yanýbaþýma dizd
atar kurulu bir halde, sýrt çantamýn üzerinde kuzu gibi yatýyor. Boþluða bakýyorum. Karanl
hemen önümdeki belirsizliðin içinden bir þeyler seçmeye çabalýyorum. Gözlerimi olabildiðin
lerimize yeni yerleþtiðimiz için uyku daha bastýrmamýþ. Hafif hafif esen rüzgarla eðilip du
tlar dýþýnda bir hareket de yok. Gece görüþ gözlüðümü takýyorum. Gözlüðün içinden bu kez tü
klýk ayarýný yapýyorum. Saðdan sola doðru etrafýmýza þöyle bir bakýyorum. Çýplak gözle daha
rk edip çýkarýyorum. Pillerinin hemen bitmesini de istemiyorum. "Keþke surda düþse bir-iki
erörist." diyor habercim fýsýltýyla.
€Iþaret parmaðýmý dudaklarýma götürüp kaþlarýmý çatýyorum. Baþýný önüne eðiyor. Sonra beli
arafýmdaki kayalar gittikçe þekil deðiþtiriyorlar. Önce eðilmiþ bir maymun, sonra masa oluy
iðeri yamru yumru bir valiz. Iþte iþte, kulpu þurasý. Hemen arkasýnda ayaða kalkmýþ bir ort
amý diðer tarafa çeviriyorum. Bu kez aðaçlar canlanýyor. Ellerini iki yana açmýþ bir sakall
ir kolu diðerinden kýsa bir kadýn. Hatta bir de palyaço var. Düþünmemeye çalýþýyorum. Düþün
toplamam lazým. Telsizle mevzilerden tekmil alýyorum. Hepsinden durumun normal olduðun
u öðreniyorum. Tekrar karanlýða dönüyorum. Ufuk hattýnca bir saða, bir sola bakýp duruyorum
ra gözüme bir yýldýz iliþiyor. Görebildiðim binlercesinin arasýnda gözlerim ona
129
takýlýyor. Yanýndakilerle birleþtirip þekillendirmeye çalýþýyorum. Þu üçüyle birlikte, sur
se bir at oluyor. Diðer yandaki beþinin ortasýnda olduðu zaman tek gözlü bir dev. Caným sig
içmek istiyor. Ama imkansýz. En ufak bir ýþýk hayatýmýza mal olabilir. Battaniyenin altýnd
m. Olmaz. Gece görüþle bakan biri fark edebilir. Bunu düþünmemeliyim. Bunu da düþünmüyorum.
e mevzileri dolaþacaðýmý söylüyorum. Yavaþça yerimden kalkýyorum. Eðilerek saðdaki ilk mevz
. Hemen arkalarýna gelince yavaþça sesleniyorum:
- Benim, benim. Ne var ne yok?
- Sakin komutaným.
- Uyumuyorsunuz deðil mi?
- Hayýr komutaným.
- Birkaç saat sonra göreceðiz.
€Yine eðilerek bir sonraki mevziye yürüyorum. Çöküyorum. Ayný þekilde bir yanlýþlýk yapmal
tanýtýyorum:
- Senin ateþ istikametin neresi makineli tüfekçi?
- Þu aðaçtan, þu taþa kadar komutaným.
- Herhangi bir ses falan var mý?
- Hayýr komutaným.
€- Biliyorsunuz deðil mi? Burasý onlarýn patikasý. Burasý çok
kritik.
- Biliyoruz komutaným.
- Hadi bakalým uyumayýn hâ!
€Diðer mevzide havancýlar var. Bir-iki teknik soru soruyorum. Hemen hemen hepsini bil
iyorlar. Anlýyorum ki kimsenin daha uykusu gelmemiþ. Ama sabaha, en az yedi saat var
. Önemli olan da, tümüyle bu süre boyunca dikkati daðýtmadan bekleyebilmek. Hepsine sessiz
lmalarý uyarýsýnda bulunuyorum.
€Mevzime gidip yine yerime oturuyorum. Bu kez elime bombaatarýmý alýyorum. Mekanizmasýný a
içindeki bombaya bakýyorum. Dýþarýdan herhangi bir arýzasý olmadýðýna hükmedip tekrar namlu
aatime bakýyorum: 22:50. Sýrt çantamdan radyomu çýkarýyorum. Küçük hoparlörlerini aðacýn ko
iriyorum. Sesin nereye kadar yayýldýðýný anlamak için defalarca mevzimden çýkýp, yavaþ yava
i dönüyorum. Sonra biraz daha kýsýyorum sesini. Biraz daha. Etraftan duyulmayacaðýný anladý
ruyorum. Tam 23:00'de "Gecenin Ýçinden", cýr cýr böceði sesleri ile baþlýyor. Radyodan gele
böceklerinin sesleri, hemen altýnda oturduðum aðaçtakilerin seslerine karýþýyor. En çok bil
a bayýlýyorum. Birçok soruyu biliyorum. Ama yarýþmaya katýlabilmek için telefon edemiyorum.
saat sonra bitiyor program. Programla birlikte radyo da yayýnýna son veriyor. Ben ke
ndi cýrcýr böceklerimin seslerini dinleyerek, sorulan sorularý kendi kendime tekrar edip
duruyorum.
€Tekrar yýldýzlarý birleþtirip þekiller yaratýyorum. Aðaçlardan ve taþlardan canlanan yara
orum. Mevzileri dolaþýyorum. Telsizle askerlerimden tekmil alýyorum. Bizimkiler kapalý o
lduðu için Arapça radyo kanallarýný dinliyorum. Gece görüþle patikaya bakýyorum. Yýldýzlara
ir ara habercim bölük komutanýnýn aradýðýný söylüyor:
€- Aslaným. Bu gece hareketli olacak. Az önce bir mesaj aldýk. Kuzeyinden sana doðru 40 k
iþilik bir grup geliyor. Biz buradan seni kollarýz. Hadi bakalým göster kendini.
€Saatime bakýyorum. Geçiþ için daha çok erken olduðunu düþünmekle beraber, hemen telsizle
haber veriyorum. Silahlarýnýn emniyetlerini açýp, sürekli atýþ konumuna getirmelerini
131
söylüyorum. "Sonunda" diyorum, "Sonunda pusuda yakalamak nasýl olacakmýþ görecekler". Kara
ol basmak neymiþ görecekler. Bu arada kalp atýþlarýmýn hýzlandýðýný hissediyorum. Patikanýn
son noktasýna gözümü dikmiþ bekliyorum. Gözümü hiç kaçýrmadan o noktaya, sadece o noktaya b
bir kafa göreceðim. Sonra gittikçe büyüyen bir vücut silueti. Tam bir ölüm sessizliðinin ha
uðu mevzilerimizde, toprak, aðaçlar ve taþlarla bütünleþmiþ olarak, teröristlerin görünmesi
uz. Duyulacak diye nefes bile almamaya çalýþýyorum. Önce ben ateþ edeceðim. Bundan dolayý e
etikten hiç ayrýlmýyor. Ýþaret parmaðým, tetiðin soðuk çeliðine yapýþmýþ durumda. Ayný eðit
okunuyorum tetiðe. Bir kuþu tutar gibi. Öldürmeyecek kadar sýký, uçurmayacak kadar gevþek.
i yüksek olmasý için mümkün olduðu kadar yakýna gelmelerini bekleyecek ve ardýndan bombatat
eyeceðim. Ardýndan o bölgeye bakan tüm silahlar, ayný anda partiye katýlacaklar. Neye uðrad
caklar. Gözlerim sulanýnca gece görüþü alýyorum. Bir süre de onunla bakýyorum. Tekrar çýpla
um.
€Bu þekilde ne kadar süre geçiyor bilmiyorum. Sabaha karþý, uyku tüm aðýrlýðý ile gözkapak
yor. Gözkapaklarýmýn gözlerime temas ettiði her noktaya bir iðne saplanýyor. Gözlerimi açtý
a, kapattýðým an bir baþka türlü acýyor. Kendime çimdikler atýyorum. Oturuþumu deðiþtiriyor
uya karþý galip gelemiyorum. Yarý uyur vaziyette öylece otururken, nedensiz zýplýyorum.
- Haberci! Haberci! Gelen var mý?
- Haberci uyuyor musun lan yoksa?
€Onun da içi geçmiþ. Biz bu halde isek kim bilir mevziler ne durumda diye düþünüp telsize
um. Her an gelebilirler düþüncesi ile mevzileri dolaþamýyorum. Telsizle yaptýðým kontroller
imsenin uyumadýðýný biliyorum, ama yine de emin
132
deðilim. Tüm gece boyunca sinirlerimiz gerili bir halde bekliyoruz. Ortalýk yavaþ yavaþ a
ydýnlanýyor. Henüz güneþ yok, ama etrafýmý seçebiliyorum. Üzerimize çið yaðýyor. Hafif bir
Gece hayvanlara, eþyalara benzettiðim aðaçlarý, taþlarý tek tek inceliyorum. Teröristlerin
sini beklediðimiz patikayý en ince ayrýntýsýna kadar tarýyor, adeta beynime iþliyorum.
€Yüzde yüz temas ihtimalli yüzlerce pusu gecesinden biri daha, güneþin ilk ýþýklarý ile bi
kiþilik grup bu gece de geçmiyor. Ama bir gece muhakkak geçmeye yelleniyorlar. O zama
n da sinirlerine hakim olan, uykusuzluða dayanabilen, masaya benzeyen taþlarla, paly
açoya benzeyen aðaçlara dalmayan bir time rastlýyorlar. Gecelerin ve daðlarýn hakimi olduðu
ama barýþ için ateþkes ilan ettiðini açýklayan teröristler ile bunlara inanýp karakolundan
k binalarýnda baskýný bekleyen birlikler için ise, sonuç hep ayný oluyor: Ölüm.
133
SÝVRÝSÝNEK ÝLACI
€Yaklaþýk iki aydýr PKK'nýn geçiþ bölgesi üzerinde olan bu tepedeydik. Ýlk günlerde bir uz
a basarak ayaðýnýn birini kaybetmesi dýþýnda, kayda deðer bir olay da olmamýþtý. Artýk bu k
fak noktasýný dahi ezbere bilir hale gelmiþtik. Uzun bir süre kalýnacaðý için, normal pusu
rinden daha fazla tedbir almýþtýk. Mevzilerimizi insan boyunda kazmýþ, her tarafa aydýnlatm
mayýnlarý, el bombalarý tuzaklamýþ, mevzilerin önündeki otlarý temizlemiþ, küçük mutfaklar
kullanarak daha kullanýþlý tuvaletler inþa etmiþtik. Ancak tüm tedbirlere raðmen, gölgede 3
dereceye varan sýcaklýk kýsa süre içinde etkisini göstermiþ ve hastalýklar baþlamýþtý.
€Sürekli halsizlik, konservelerin neden olduðu vitaminsizlik ve özellikle su kaybý, teped
eki herkesi etkilemiþ ve sonunda birliðimizin yüzde sekseni hareket edemez hale gelmiþti
. Karakoldaki timlerin de durumu tepedekilerden iyi olmadýðý için tek çare, herkesi bulund
uðu yerde iyileþtirmekti. Hemen helikopterlerle serumlar taþýndý. Ýlaçlar getirildi. Su ikm
iki katýna çýkarýldý. Durumu ciddi boyutlara varanlar, doktor kontrolünde hastahaneye sevk
edildiler. Kalanlar ise aðaç dallarýna asýlan serum þiþeleri ile eski hallerine döndürülmey
angi bir çatýþma ihtimalinde ise ne olacaðýný, kimse kestirmek dahi istemiyordu.
€Asýl sorun sivrisineklerdi. Kýþýn bu açýdan rahattýk, ama yazlarý gerçekten büyük sorundu
n sivrisinekler ise tam bir baþ belasýydý. Bu sinekler, þehirden helikopterlerle getirti
len ilaçlarý tanýmýyordu. Sessiz, tek bir dalýn bile kýpýrdamadýðý uzun gecelerin tek hakim
ný çýldýrtýcý výzýltýlarý ile sivrisinekler
135
olmuþtu. Önce kulaklara "Výzzz...", sonra burun deliklerine "Výzz, výzz", daha sonra da vü
udun herhangi bir yerine "Výzz, výzz, výzz". Hiç bir þey engel olamýyordu onlara. Sýcak olm
raðmen, kimileri sadece gözlerini açýkta býrakacak þekilde örtünüyor ve sivriler o deliði
buluyorlardý. Oðul oðul saldýran sivrisinek grubu varsa eðer, anlaþýlýyordu ki gündüz biris
amýþ ve yakýnlara bir yere iþemiþti. Hemen suçlu aramaya baþlýyor ve tanýklar, þahitler ara
ayet soruþturmasý gibi o kiþiyi tesbit ediyor ve uyarýyorduk.
€Ýçimizden birinin þehit olmasý dýþýnda, her zaman olduðu gibi bunun da eðlenceli yanýný b
. Gündüzleri üç kategoride yarýþmalar düzenlemeye baþladýk. "Günün en çok ýþýnlan adamý", "
adamý" ve "Günün en fazla sivri öldüren adamý" yarýþmalarý, kýsa sürede tüm birliðin eðlen
ar kondu, ödüller belirlendi: En fazla ýsýrýlan adam ödülü, vücudun herhangi bir bölgesinde
da en fazla sayýda ýsýrýða sahip olana veriliyordu. En fazla kan emilen ödülünü ise, sivrin
arak en büyük izi býraktýðý kiþi alýyordu. En fazla sivri öldüren ödülü ise, gece pusuda di
sürede kaldýrýldý. Herkes saðýna soluna bakmayý býrakýp, sivri peþine düþüyordu. Ödüller t
rin en tercih edilenlerinden biri, bir pet þiþe su ve arada sýrada gelen taze meyveler
in artanlarýndan oluþuyordu.
€Ama tüm bunlar, sivrisineklerin PKK'lýlardan devralýp estirdikleri terörü bir türlü durdu
rdu. "Sinekler de PKK'lý", "Ýlaçlama uçaklarý gelsin", "Amerika'dan yardým isteyelim" gibi
rilerden sonra bir çözüm bulunduðu iddiasý ortaya atýldý. Birliðimin büyük çoðunluðu gibi b
nin bayýltýcý damlalarýný seyrederek kendime gelmeye çalýþýyordum. Arkadaþlarýmla sohbet ed
teðmenlerimden biri önceki gece denediðini söylediði müthiþ buluþunu, bana doðru uzattý. On
kocakarýlar yaparmýþ. Küçük þurup þiþesini elime alýp inceledim. Ne kadar ciddi olduðunu a
e bakýyordum.
€-€€€Asteðmen! Eðer dalga geçiyorsan yaktým çýraný. Emin o!
serum-merum dinlemem. Hepsini çýkarýr peþinden gelirim.
€-€€€Estaðfurullah€€komutaným.€€Siz€€bu€€haldeyken...€€Ben
Adanalýyým. Sivri bizim oralarda da çok olur. Bunlarýn arasýnda
anofelleri vardýr. Sýtma yaparlar adamý.
Bir diðeri de onu destekledi:
€-€€€Adam kimyager. Tüm malzemelerini þehirden ýsmarlattý
getirtti. Hem bizim doktor da kullandý.
€Yanýmda oturan doktora döndüm. Soru sormama bile fýrsat kalmadan, bilimin kocakarýlarla i
olmadýðýný söyledi. Þiþenin aðzýný açtým. Rezalet kokuyordu. Yoðun bir koku alýyordum, ama
miyordum. Küf kokusu da vardý içinde. Sivrisineklerin bu kokuya gelemeyeceðini tahmin ed
iyordum. Az sonra hava kararacak ve sivrisinek savaþlarýnýn yeni bir gecesi baþlayacaktý.
"Tamam kardeþim verin bakalým. Sürelim þunu." deyince etrafýmdakiler, "Siz zahmet etmeyin.
Serumun iðnesi fazla oynamasýn." diyerek ellerindeki þiþeden boþalttýklarý sývýyý, kollarý
sürmeye baþladýlar. Þiryandan yapýþkan sývýyý ovalaya ovalaya derime emdiriyorlar bir yand
kna çabalarýný sürdürüyorlardý:
- Komutaným, bu gece yanýnýza sivrinin s'si yanaþamaz.
- Ýyi de ne var bunun içinde? Ne rezalet kokuyor bu böyle?
€-€€€Tabii kötü kokacak komutaným. Bu yüzden gelmiyor
sivriler.
- Yahu þey kokusuna benziyor bu.
- Ne kokusuna komutaným?
- Ne bileyim. Küf gibi...
€-€€€Ne€€alakasý€€var?€€Bu€€özel€€bir€€koku€€komutaným,
bulamazsýnýz. Boþuna uðraþmayýn.
-€€€€Bacaklarýma da mý süreceksiniz?
€-€€€Komutaným€€anofeller€€çorabýn€€üzerinden,€€elbisenin
üzerinden ýsýrýr.
€Vücudumun açýkta kalan yerleri, bir kimyager asteðmenin ürettiði sivrisinek kovucu özelli
p ilaçla iyice sývandýktan sonra, bu gece rahat olacaðýmý düþünüyordum. Bu iþ bitince her z
havadan sudan konuþmaya baþladýk. Zaten arazide konuþabilecek tek konunuz bu. Hava açacak
mý, kapanacak mý, ne zaman kararacak? Suyumuz ne kadar idare eder?
€Bir de izinler konuþulur. Ama arada sýrada yaratýcýlýðýmýzýn sýnýrlarýný zorladýðýmýz da
sonra, caným sigara içmek istedi. Önce çantamýn içinden tutun torbamý, ardýndan da sigara k
. Hastayým diye karþý çýkmalarýna raðmen sigara içmemi engelleyemediler. Sigaramýz bittiði
tlerden ele geçirdiðimiz tütünü defter kaðýtlarýna sararak içiyorduk.
€"Aslýnda þimdi bir laz Marlborosu çok iyi giderdi." dedi biri. LM'nin adý buydu. Ama yin
e de tütün fena deðildi. Hatta bazýlarý, tayin olunca bile tütün sarmaya devam edecekti. Ya
defter kaðýdý olmayacaktý tabii. Sohbet döndü dolaþtý bulunan sivrisinek ilacýnýn pazarlanm
mýna geldi. Asteðmen terhis olunca hemen patent alacakmýþ. Dünyayý yerinden oynatacakmýþ. Ö
alýrmýþ bununla. Reklamýný da nasýl yapacaðýný anlattýktan sonra, bir diðeri reklamcýlýðý ü
. "Bir-iki projem bile var" diye, sigara reklamý örneðinden baþladý. Biz de katkýda bulundu
.
€Kafasý atan, caný sýkýlan hep bir tavuk çiftliði kurup zengin olmayý hayal ederken, biz o
k reklam sektörüne el attýk. Marlboro için bir reklam metni yazdýk: Önce kamera, hýzla alça
pan bir helikopterin kapýsýndan aþaðýdaki tepeleri
138
gösterecek,€€fonda da yaklaþan€€bir€helikopterin€€pervane€sesi
€olacaktý. Bir askerin postallarýna zum yapacak, yavaþ çekimde
yürüyen asker ateþin baþýna gelecek,€içinden bir dal€parçasý
alacaktý. Bu sýrada askerin yüzü gözükmeyecekti. Dal parçasýný sigarasýna doðru götürürken
oðunlaþacak, havan,€keleþ, roket ve helikopter sesleri birbirine karýþacaktý. Sigara
yakýlýrken,€kamera yavaþ yavaþ askerin diðer elindeki€silaha
dönecekti.€€Asker€silahý€€doðrultup€ateþ€etmeye€baþlarken€de
€Cebinden bir kýsmý dýþarýda kalan Marlboro paketine zum€yapýlacak, alt yazý ile de "Macer
kelimeleri geçecekti.
Bu çok klasik bulunduðu ve Camel reklamlarýný andýrdýðý
için, fazla beðeni toplamamýþtý. Hemen kola reklamýna geçildi.
€Kamera önce€uzaktan, yan€yana dizili€fakat€markalarý€€belli
Olmayan€€kola€€kutularýný,€€bir€€G-3'ün€€namlusundan€€tek€€tek
gösterecekti. Sonra geriye doðru çekilip, niþan alan askerin hemen
€baþýnýn arkasýnda duracaktý. Askerin ateþe baþlamasý ile, her atýþta
€bir kutu havaya uçacak ama tüm bunlar yavaþ çekimde olacaktý.
€Peki müzik? Müzik olmayacak, yalnýz silah sesleri yankýlanacaktý.
Sonra hedefte bir tek kutu kalacaktý. Asker silahýný eline alýp,
€kutularý dizdiði yere doðru yürüyecek ve vurmadýðý kutuyu eline
€alacaktý.€€Yavaþ€çekimde€kapaðýný€açýp,€"fýsss"€diye€ bir ses
duyulacak.€€Ve€€sonra€€kalýn€€bir€€ses€€görüntünün€€arkasýndan
konuþacaktý: "Onu vurmaya kýyamazsýnýz!"
Deterjan reklam projemiz de çok basit geldiði için pek ilgi
görmedi. Bir kadýn elindeki kirli üniformayý misafirine gösterecekti. Kocasýnýn her gün gö
çýktýðý, yaðmur, çamur demeden arazide dolaþtýðý için de askeri kýyafetlerinin çok çabuk k
tý. Hele çatýþma esnasýnda çimenlik bir yerde tam siper yapmýþsa, yeþil ot lekesinin bir tü
ak, misafiri de bilmem ne deterjanýný önerecekti.
€€€Hava kararmaya yakýn tim komutanlarýný mevzilerine gönderdim. Kendi aralarýnda konuþa k
klaþtýlar. Eminim, çoðu sabaha kadar, diðer reklamlarý, bu dað baþýna uyarlayýp durdular.
€Ben ise serumu yedikçe kendime geldim, ama sivrisinek ilacý yüzünden rahat edemedim. Bütü
ir gece boyunca sivrisineklerin o güne kadarki en yoðun saldýrýsýna uðradým. Vücuduma sürül
a ilaç deðil; sarmýsak, etraftan topladýklarý otlar, kola ve meyve suyu karýþýmýndan oluþan
asý öðrendiðimde ise, daha günün ýþýmasýna dört saat vardý.
140
TELEFON
€"Sayýn abonemiz. Bu bir bant kaydýdýr. Aradýðýnýz yöndeki tüm hatlarýmýz doludur. Lütfen
ar arayýnýz." Bu anonsu kaç kere duydum, konuþan kadýnýn ses tonundaki ayrýmlarý kaç kere i
m, tam olarak bilmiyorum. Acaba kaç yaþlarýnda bu kadýn? Evli mi? Çocuklarý var mý? PTT'nin
ngi bölümünde çalýþýyor? Yoksa bu iþ, sesinin güzelliði ve diksiyonu nedeniyle dýþarýdan bi
iye sesi bu kadar duygusuz ve ifadesiz? Hatlarýn doluluðu ne demek? Benim buradaki b
irkaç dakikalýk görüþmemin, kýsa bir süre içinde tüm akraba ve tanýdýklarýma iletileceðinin
bu kadýn?
€Arýyorum, daha sonra da arýyorum. Yine o. Arýyorum. On defa, elli defa, yüz defa.. Yine
o. Onun bir suçu yok biliyorum. Ama bir suçlu muhakkak olmalý. Þu anda beni rahatlatacak
tek þey konuþabilmek. Nasýllar, neler yapýyorlar? Benim bunlarý öðrenmemden çok, "Ýyiyim,
tmeyin" diyebilmek önemli. Onlarýn, bir fare gibi içlerini kemiren merak duygularýný biraz
olsun bastýrabilmek. Bir daha çeviriyorum. Bir daha, bir daha. Yine o. Býrakýyorum. Tel
efon sýrasýnda baþkalarý var. Herkesin anne-babasý var, karýsý, sevgilisi var. Onlarýn da m
edenleri var. Sonra tekrar sýra geliyor. Tekrar çeviriyorum. Benden önceki görüþtü, benim n
ra yine düþmüyor. Bir kere daha, belki bu kez. Belki bu kez. Son numaraya daha uzun ba
sýyorum. Sýfýrý çevirdikten sonra bekliyorum. Tuþlara hýzlý hýzlý basýyorum, ya da yavaþ ya
. Her türlü çevirme þeklini deniyorum. Yalvara yalvara. N'olur. Þimdi. Bir daha, bu fýrsatý
m bilir ne zaman bulurum? Onbeþ dakika sonra helikopter kalkacak. Tekrar tekrar de
niyorum, yine o ses. Bu kez benimle birlikte telefona gelemeyen arkadaþýmýn verdiði numa
rayý arýyorum. Telefon açýldýðýnda çok hýzlý konuþmak zorundayým. Kullanacaðým
kelimelere de çok dikkat etmeliyim. Ne þans, ilk çevirdiðimde "Alo" sesini alýyorum:
€-€€€Ýyi günler efendim. Ben Mehmet'in arkadaþýyým. Kendisi
çok iyi. Telefona bugün ben gelebildiðim için arýyorum. Merak
edecek bir þey yok. Çok selamý var. Sizin de hatýrýnýzý soruyor.
€Makine gibi durmadan konuþuyorum. Ama karþýdaki soruyor:
€-€€€Burada Mehmet diye birisi yok. Beyfendi siz nereyi
aradýnýz?
-€€€€Afedersiniz, yanlýþ numarayý çevirmiþim.
€Telefonu hýzla kapatýyorum. Yanlýþ bir numarayý aramak, doðru numaraya: "Orasý Mehmet'ler
i mi?" diye sormaktan daha iyi. Çünkü kim olursa olsun, Mehmet'in ailesi, Mehmet'in dýþýnda
birisi tarafýndan telefonla arandýðýnda, biliniyor ki, bazý þeyler iyi gitmiyor. Tekrar çev
yorum. Yine ayný ses çýkýnca anlýyorum ki, telsizden Mehmet'lerin evinin numarasýný yanlýþ
or, hem seviniyorum. Ailesi ve Mehmet adýna üzülüyorum, ama bu zor iþi elimde olmayan bir
nedenle yapamamýþ olmaktan dolayý da seviniyorum.
€Ve son bir kere diyerek çeviriyorum kendi numaramý. Düþüyor. Ýnanýlmaz bir þey, son çevir
Bekliyorum. Karþýdaki telefonun çalmasýný bekliyorum. Allah kahretsin. Meþgul çalýyor. Evet
er meþgul. Yani birisi ile görüþüyorlar. Kim bilir ne konuþuyorlar? Acaba yanlýþ numarayý m
Hemen kapatýp tekrar deniyorum. Yine düþüyor. Yine meþgul. Hayýr numara doðru ama meþgul,
lur? Tekrar tekrar çeviriyorum. Saatlerdir duyduðum o kadýn sesinin yerini bu kez, bel
li aralýklarla duyulan o ses alýyor: "Dut, dut, dut. .." Son bir kez. Evet bu sefer
uzun bir "Dýýýýýýt" birkaç saniye sonra bir "Dýýýýýýt" daha ve telefon açýlýyor.
- Aloo!
€Ve genelde hep birbirinin ayný olan bir konuþma geçiyor aramýzda:
€- Anne benim. Ýyiyim. Merak etme. Telefon kesilebilir. Her
þey yolunda, fýrsat bulduðumda tekrar ararým.
- Oðlum yavrum, sen misin?
- Anne aðlama, bak telefon her an kesilebilir. Babam nasýl?
€- Anne býrak aðlamayý.€Ben çok iyiyim. Babam nasýl,
kardeþim nasýl?
€- Hepimiz iyiyiz yavrum. Sen nasýlsýn? 'Ne yiyorsun, ne
içiyorsun? Oðlum, aman saðlýðýna dikkat et. Yemeklerine dikkat et
yavrum. Oðlum, havalar söðüdü. Kendini üþütme, e mi?
€- Anne merak etme. Saðlýðým yerinde. Yemeklerimiz çok
güzel. Havalar soðuk olduðu için hep içerdeyiz. Sen merak etme.
- Oðlum sakýn kapatma, baban da konuþacak.
- Yavrum nasýlsýn?1
€- Baba çok iyiyim. Anca fýrsatýný buldum. Burada telefon
imkaný pek yok. Helikopterle geliyoruz. Arayamadýðým zamanlar
merak etmeyin.
€- Oðlum Allahým seversen kendine iyi bak. Gençsin, akýllý
davran oðlum. Büyüklerinin sözlerini dinle oðlum.
- Tamam baba.
- Oðlum paran var mý? Yoksa nasýl göndereyim?
€- Baba param var. Zaten harcayacak yer de yok ki. Ýzine
gelince beraber yeriz baba.
€- Oðlum sen helalinle yersin. Allah sizi korusun yavrum.
Oradaki€tüm€arkadaþlarýna da selam€söyle€yavrum.€€Hepiniz
kendinize dikkat edin. Annen istiyor, ona veriyorum.
- Anne kardeþim nasýl?
€- O da çok iyi, keþke burada olsaydý. Ah yavrum. Gözümüz
kulaðýmýz hep haberlerde. Ne tadýmýz, ne tuzumuz kaldý. Ne
zaman geliyorsun yavrum?
€- Anne belli deðil, zaten telefonda söyleyemem. Ýzin için
þehre geldiðim zaman sizi ararým.
€-€€€Yavrum,€önceden€€haber€ver€ki,€sevdiðin€yemekleri
yapayým.
€- Anne, merak etme, ben haber veririm. Sen biraz içini rahat
tut.
€- Nasýl rahat olayým oðlum? Hergün olay oluyormuþ sizin
oralarda. Ya sana bir þey olursa?
€- Anne bak yine aðlama lütfen. Sen dualarýný eksik etme
yeter.
€-€€€Baþka€yaptýðým€€iþ€€yok€ki,€€elimde€€teþbih€€ortalýkta
dolaþýyorum.
€- Tamam anne. Bak sýrada baþkalarý var, kapatayým onlar da
konuþsun .
- Tamam yavrum. Allah sizin yanýnýzda olsun.
€- Herkese selam söyleyin anne. Kimse merak etmesin, ben
iyiyim.
€Gergin bir telin boþalývermesi gibi bir duygu. Hafif bir uçuþ, telefon için ayrýlan yerde
a kadar sürüyor, sonra yine gerçekle yüzleþme. En azýndan sesimi duydular, birkaç gün bu on
are eder.
€Kilometrelerce uzayan tellerin gönderdiði ses titreþimleri, birkaç insaný dünyanýn en mut
leri yapýyor. Günler hatta aylar süren bekleyiþ sona eriyor. Bir "Alo!", bir "Nasýlsýn?", d
anýn en güzel sözcükleri olabiliyor. Duygularýn bu kadar kýsa kelimelerle birbirine iletile
ilmesi baþka hangi araçla mümkün? Telefon denilen bu meretin saðladýðý bu imkaný, içinde ya
hangi araç saðlayabilir? Bu düþüncelerle tekrar helikoptere biniliyor. Tepeler, daðlar aþý
Telefonsuz hayata yeniden dönülüyor. Bu bir bakýma insaný rahatlatýyor. Aslýnda burada kesi
kle azalmamasý gereken dikkat, her gün alýnan haberlerle daðýlýyor. Ama yine de bir telefon
bir "Alo!" isteniyor. Çok isteniyor.
€Bir diðer karakolda ise telefonumuz yok. Sadece yakýnlardaki bir karakolun telefonu
var. Hemen o karakoldan bize uzanan bir telsiz-telefon sistemi kuruluyor. Hiç yokt
an iyidir. Normal bir telsizden dinlenebildiði için özel konular olmayacak, iki kiþi ayný
anda konuþamayacak, ama olsun. Amaç zaten sadece "Ýyiyim, merak etmeyin" diyerek onlarý
rahatlatmak. Ýçimizden biri sevgilisi ile görüþüyor:
- Merhaba. Nasýlsýn? Tamam!
- Ýyiyim, sen nasýlsýn? Tamam!
- Ben de çok iyiyim. Tamam!
- Çok merak ediyoruz burada biz. Tamam!
- Merak edecek bir þey yok. Tamam!
- Seni çok özledim. Ne zaman geliyorsun? Tamam!
-€€€€Bunu telsizden söyleyemem. Tamam!
€- Söyle€€söyle€€asker,€€söyle€€de,€€seni€€de€€cehenneme
yollayayým.
€- Allah€€kahretsin.€€Çýk€€aradan.€€Ýki€€dakika€€izin€€ver
eþþoðlueþek.
- Alo alo? Kiminle konuþuyorsun? Tamam!
- Caným, þimdi kapatalým, ben sonra yine ararým. Tamam!
- Kapatma asker. Kapatma;
- Kim konuþuyor? Tamam!
- Hayatým sen telefonu kapat. Tamam!
€- Kendine iyi bak. Beni yine ara. Çok merak ediyorum.
Tamam!
€- TC askeri! Býrak telefonda ilaný aþk etmeyi, ayýp olmuyor mu?
- Lan adi herifler! Bunun hesabýný soracaðým sizden.
€Telefonun, her iki tarafý deli eden, böyle yarým yamalak varlýðýndan daha beteri de var.
aletin yokluðu kadar, varlýðýnýn da sorun olduðunu çok sonralarý öðrenebiliyorum. Kaldýðýmý
de, kadranýndaki 8'i silinmiþ telefon için, "Keþke hiç olmasaydý" diyeceðimi tahmin etmemiþ
Televizyonlardan, gazetelerden yarým yamalak verilen haberlerin devamý, aileler tara
fýndan bizden isteniyor: "Dün Þýrnak'ýn daðlýk kesiminde meydana gelen çatýþmalarda 12 terö
ele geçirildi. Üç güvenlik görevlisi de þehit oldu" Ya da, "Olaðanüstü Hal Bölge Valiliði'
açýklamaya göre; Siirt, Hakkari, Van ve Diyarbakýr illeri kýrsal alanýnda meydana gelen çat
da, 5
terörist ölü olarak ele geçirildi. Dört güvenlik görevlisi de þehit oldu." Asker mi, subay
tsubay mý, polis mi, korucu mu, er mi, uzman erbaþ mý, hiçbiri belli deðil. Adlarý ne? Yerl
ri belli deðil. Hangi birlikten olduðu belli deðil. Haber eðer biraz daha uzunsa þöyle deva
ediyor: "Kýsa sürede çembere alýnan teröristler, karanlýðýn da yardýmý ile sarp arazi koþu
arlanarak kaçtýlar. Kaçan teröristlerin aranmasý için baþlatýlan operasyonlar geniþletilere
"
€Gözleri tüm televizyonlarýn haberlerinde, kulaklarý radyolarda olan ve bu haberleri bir þ
kilde öðrenen, oðlu, kocasý ya da kardeþi bu illerde görev yapan veya mektuplarý buradan ul
bir insanýn içine düþtüðü durum, kimsenin umurunda deðil ki. Hemen telefonlar yaðmaya baþl
€-€€€Oðlum,€€ben€€falanýn€€annesiyim.€€Orada€olay€€olmuþ.
Televizyon þehit var dediydi. Oðlum yaþýyor mu?
- Bana çabuk filaný verin. Hemen oðlumu istiyorum.
€- Ben falanýn karýþýyým. Son çatýþmaya siz de gittiniz mi?
Kocam orada mý?
€Ne denilebilir bu durumda? Bir anne, oðlunun sað olduðuna ve þu anda nöbette olduðuna nas
na edilir? Ya oðlunun sýradan bir dýþ göreve çýktýðý, bir babaya nasýl anlatýlýr? Ya da koc
a olduðu, hangi kelimelerle ifade edilebilir üç aylýk karýsýna? "Sað salim" de deseniz, o a
mi yok. Tek istenen, konuþabilmek. Konuþmadan kapatmayacaktýr. Ýnanmýyordur. Yalan söyleniy
rdur kendisine. Saklýyorlardýr. Sonunda yapýlacak bir tek þey kalýr: Eðer karakolda ise, ar
naný bulup getirmek. Asker gelir. Görüþmesi bittikten sonra kibarca uyarýlýr:
€-€€€Bir daha söyle, her panik olduklarýnda aramasýnlar. Senin
de moralini bozar böyle þeyler. Söyle onlara, onlar seni aramasýn.
Sen ara buradan olur mu?
147
€Bundan daha da kötüsü olabilir ve tam çatýþma anýnda telefon çalabilir; Telsiz odasýnda ç
takýp ederken açtýðým telefonda, karþýma babamýn çýkmasý gibi:
- Oðlum hayýrdýr, silah sesleri geliyor.
- Yok bir þey baba, eðitim atýþý yapýyoruz.
- Eee oðlum nasýl geçiyor günlerin?
€- Baba benim þu anda çok iþim var. Ben sizi sonra arasam?
Atýþta askerlerin baþýnda olmam lazým.
- Oðlum o telsiz sesleri ne öyle?
- Baba þimdi tüm olan biteni mi anlatayým?
€O gün telefon kablolarýna gelen kör bir kurþun, hattý tam bu anda kesivermiþti Ertesi gün
kadar evdekilerin çektiklerini ise, ancak izine gittiðimde öðrenebildim. Ve anlattýklarýnd
n, o gün onlarýn yerinde olmaktansa çatýþmada olduðuma daha çok sevindim.
148
MEKTUP
€Yine ayný sahneyi yaþýyorum. Helikopterin içinden piste bir torba fýrlatýlýyor. Kenarda d
askerler, helikopter kalkar kalkmaz torbaya doðru koþuyorlar. Telefon çýkalý beri pabucu d
ama atýlan mektuplarýmýz var içinde. Bizim için burada mektuplarýn pabucu dama atýlmadý. Ba
uruyorlar.
€Bana da bir mektubun gelip gelmediðini öðrenebilmem için en az iki saat geçecek. Çünkü to
önce karargaha getirilecek. Burada açýlacak. Bölüklere ayrýlacak. Sonra bölük komutanlarýn
m edilecek. Biliyoruz ki öncelik bu iþin olacak, ama yine de iki saatten önce, mektubu
m-varsa eðer, elime alýp okumam mümkün deðil. Buna da þükrediyorum, çünkü daha önce kaldýðý
rýmýzýn katýrlarla, kumanya çuvallarýnýn içinde geldiðini biliyorum. Kimse etrafýna belli e
mektup torbasýnýn içini herkesin merak ettiðini de çok iyi biliyorum, iki saat kadar sonr
a bir zarf uzatacaklar elime:
€"Müjdemi isterim hâ!" diyecekler. Çikolata, gofret derken anlaþma saðlanacak ve ben zarfý
arak açacaðým. Ama daha önce sol üst köþesine bakacaðým. Sonra her zamanki gibi, "Ya içinde
rdýysa?" diye zarfý yýrttýðýma piþman olacaðým. Okumaya baþlayacaðým: "Caným Yavrum" ya da
baþlayan satýrlarý içeceðim hýzlýca, iyi dilekler, temenniler, dikkat etmem gereken þeyler
ir sürü selam bulacaðým. Bazen beni iç dünyama götüren sorgulamalarla karþýlaþacaðým. Beni
men oturup cevap yazacaðým. Kalemi alýp duraksamadan yazmaya baþlayacaðým: "Ýnsanlarý seviy
Sevmeyi seviyorum. Ýnsanlarýn içini merak ediyorum. Hep de ettim. Ama iç organlarýný deðil
lerini merak ettim. Ama beyinlerini deðil. Konuþan insanlarý, diliyle, gözüyle, kalbiyle
konuþan, seven, küfredenleri seviyorum. Sonsuza kadar susmuþlarý deðil. Ama burada karþýma
lenler, eðer insanlarýn düþüncelerinden çok beyinlerini merak ediyorlarsa, onlarýn bu istek
ini yerine getirmek de benim görevim" diye yazacaðým. Sonra bir daha okuyacaðým mektubumu.
Bir daha. Bir daha.
€Hep "Ýyiyim" yazacaðým beyaz kaðýtlara. Merak etmesinler. Biliyorum ki, yoruma açýk her k
, her harf, okuyanda binlerce soru iþareti býrakacak. Uykusuz geceler, göz yaþlarý, belki
gereksiz endiþeler. Bazen bir defter kaðýdýna yazýyorum. Görevdeyken sigara kaðýdýnýn arkas
de kantinde satýlan, sol üst köþesinde elinde tüfek bulunan askerli kaðýda yazýyorum. Asker
mektuplarýna göz atýyorum bazen de. Sevmiyorum asker mektubu okumayý, ama arada sýrada ba
kmak gerekiyor. Karýsý baþka birine kaçan bir askerle göreve çýkamam. Çocuðu hastaneye, yat
ineli tüfekçi ile pusuya girmem imkansýz. Ya da tüm sýkýntýlarýný babasýna, annesine anlata
tubun PKK'nýn eline geçmesi ihtimalini göz önüne almak durumundayým. Hem ne gerek var, bir
ana eti býkkýnlýðý anýnda, "Baba, biz burada hep dana eti konserve yiyoruz. Devletimizin pa
asý bu kadarýna yetiyor, ama vatan sað olsun" demeye. Biliyorum ki, annesi gecelerce,
"Benim oðlum aç kaldý." diye aðlayýp duracak, babasý da Genelkurmay Baþkanlýðýna, "Niye oðl
a eti konserve veriyorsunuz?" diye bir baþka mektup yazacak. Ya da, "Geçen gün bir çatýþmay
girdik. Benim arkadaþým mayýna bastý. Bana biraz toz geldi ama bir þey olmadý." diye yazac
k. Ýstediði kadar, "Sadece toz geldi" desin, o satýrlar okunurken, her þey gittikçe büyüyec
abartýlacak. Artýk, asker için çok sýradan bir varlýk olan mayýn, iki satýr çizgisi arasýn
latýlabilir?
€Bir de son zamanlarda çýkan þiirlerle mücadele ediyorum. "Olur ya, bir çatýþmada ölürsem!
or hepsi. "Arkamdan yas tutmayýn" diye devam ediyor. "Býrakýn topraðýmda rahat içinde yatay
Bedenimden komandomu çýkarmayýn/ Onlar benim gururumdur/ Ölünce kefenim olacak/ Baþýmdan m
beremi çýkarmayýn/ O .benim þaným þerefim olacak/ Ayaðýmdan botlarýmý çýkarmayýn/ Onlar ni
Þehit olursam sýrat
150
köprüsünden geçecek/ Elimden tüfeðimi almayýn/ O benim mezarýma sembol olacak/ Yaramýn kan
n/ Ahirette hesabý sorulacak/ Göðsümden kör kurþunu çýkarmayýn/ O benim madalyam olacak"
€Hemen hemen her askerin göðüs cebinde, bu þiirlerin kendi el yazýlarý ile yazýlmýþ olduðu
nuyor. Ýlk okuduðumda tüylerimi diken diken eden bu mýsralarý, "Bir insan nasýl ailesine gö
rir?" diye soruyorum. "Sen ananý-babaný üzmekten zevk mi alýyorsun oðlum?" Ama biliyorum n
eden yaptýklarýný, yýllarca büyük bir baský altýnda yetiþtirilen bu çocuklar, gizli bir öç
nden. Çok acýmasýz bir öç. Þehit olduklarýnda ise, ailesini de kendisi ile birlikte götürüy
yaþayan ölü haline getiriyor onlarý. Bu þiirleri yasaklýyorum. "Bulursam yakarým çýranýzý!
m her seferinde. "Þu anda meraktan çatlýyorlar zaten. Eðer þehit olursanýz, onlar da ölmekt
beter olacak. Niye defalarca öldürüyorsunuz?" diye soruyorum. Hepsi yüzüme anlamsýz anlamsý
akýyor. Biliyorum pek anlamýyorlar, ama ben yine de yasaklýyorum.
HELÝKOPTER
€Onlar, bana göre, toprakla doðayla bütünleþerek yaþanan anlarýn içinden çýkýp geliveren b
harikasýdýr. Uçan bir demir yýðýný düþünün. Yer çekimine isyan eden bir metaller bütünü. De
n bir yaratýk. Korkunç silah. Yaralýnýn yaþama umudu. Mektup. Çatýþmada sýkýþanlarý kurtara
emek. Þehitlerin son yolculuðu. Büyük operasyon. Gürültü. Kulaklarý aðrýtan "Pat pat pat'la
yken insanýn uykusunu getiren bir uðultu. Günlerce yürünerek aþýlan tepelerin, daðlarýn, gö
en güzel manzaralarý. Cephane. Ýzin. Ve yürüyenler için bir türlü anlaþýlamayan, kavranama
€Önce sesi gelir. Ýlk anda, nereden geldiðini kestirmek mümkün deðildir. Daðlar yanký yapa
en hiç tahmin edilmeyen bir yerden, hemen tepenin€ardýndan beliriverir tüm heybetiyle. "
Pat pat pat" Ýneceði yerin üzerinde bir tur atar önce. Bu turu atarken, her defasýnda "Vaz
mý geçti acaba? Ýnmeyecek mi?" duygusuna kapýlýrým. Sonra hazýrladýðýmýz piste doðru yavaþ
martý gibi. Pistte, sarý renkli sis bombasý yakmýþ halde bekleyen askerin tam karþýsýnda,
oðru alçalýr. Birkaç metre yukarda, havada asýlý kaldýktan sonra yavaþ yavaþ alçalýr. Þimdi
topraða dokunuverir. Kapý açýlýr, içinden teknisyen astsubay atlar. Saðýna soluna altýna ba
baþ parmaðýný yukarý kaldýrýp pilotlara iþaret verir: Tamam. Bu sýrada helikopterin içinden
fýrlatýlýr dýþarýya. Kumanyalar ve mektuplar. Bu sahneyi gören çoðunun içinin kýpýrdadýðýn
ana var mý?"
€Sýrt çantalarýmýzý elimize alýrýz. Ýçeride otururken kucaðýmýza alacaðýz onlarý. Helikopt
la asker
153
alsýn da, bir sefer daha yapmasýn diye. "Bu Amerikan malý Skinoski'lerin bir saatlik uçuþu
çok pahalýymýþ" diyor askerlerimiz. Erlere bir türlü Skinoskinin Skorsky olduðunu anlatama
Dili dönmüyor çocuklarýn. Dýþarýdan bakýldýðýnda onca insaný nasýl alýyor, hayret ederim. A
þapkalarýmýzý tutup, içine atlarýz. Sürgülü kapýlar kapatýlýr. Pervanesi hýzlanýr. Anlamad
r sürü gösterge. Önce dikey bir þekilde havalanýrýz. Hafif bir sarsýntý. "Eðer bu alet olma
e düþünür, araziyi, mesafeyi hesaplar, "En az bir buçuk günde varýrdýk oraya." diye, kendi
me tahminlerde bulunurum. Gökyüzünde nasýl saklanýr bu koskoca demir yýðýný? Silahýn menzil
sa vurmak iþten bile deðil. Belki yerdekilerden daha fazla risk altýndalar. Bir askeri
n þehit olmasý, haberlerin arasýna sýkýþtýrýlabiliyor, kanýksandýðý için dikkati çekmiyor b
kopterin herhangi bir nedenle düþmesi, PKK için büyük moral oluyor. Bu sorumluluðu da omuzl
rýnda taþýyorlar. Bu yüzden, birçok kez yerde olduðuma þükretmiþimdir.
€Helikopterler yaþamýmýzýn bir parçasý. Hele böceðe benzeyen görüntüsü ve hem PKK'nýn hem
e yarattýðý etkisi ile Kobra'lar. Çaðýrýldýðý tüm çatýþmalarda birçok askerin hayatýný kurt
akkýný veren Kobralar, tam anlamýyla bir efsane gibi: "Abi, Kobra gelince iþleri bitti."
"Adamýn nerden attýðýný bile anlamadým." "Herifin mevzisinin içine düþürdü ya. Arkamý bir
r" Bu tür konuþmalar hemen her çatýþmadan sonra yapýlýr.
€Kobra için en önemli þey, hedefin ve askerlerin yerinin en kýsa sürede tarif edilebilmesi
ir. Bu nedenle çatýþma bölgesine gelen Kobralarla hemen irtibat kurulur. Ýþte en sýkýntýlý
safhada baþlar. Ateþ altýndaki timin bir an önce yerini anlatmasý gerekir. Pek öyle kolay d
ldir bu. Sen aþaðýdasýn, daðlarý, tepeleri yandan görüyorsun, o ise yukarýdan. Ben bir kez
u. Bir tepeye týrmanýrken, timimle birlikte ateþ altýnda kaldým. Destek geldi ama onlar da
arazi uygun olmadýðý için yanaþamýyorlar. Sonunda Kobralarýn geldiðini bana, yapýlan telsi
undan anladým:
154
-€€€€Evet Oktay5. Kobra2 konuþuyor tarif et bakalým yerini.
€Seslerini uzaktan duyuyordum. Göremediðimi söyleyince, "Sisi yakabilir misin?" diye so
rdu. Ama benim yanýmda sis yoktu.
- Sakin olun. Teröristlerle aranýzdaki mesafe nedir?
- Ýki yüz metre kadar.
€- Anlaþýldý. Beni gördüðünüzde hemen haber verin. Atýþ
paternine€€girdiðimizde€€de€€sýðýnacak€€bir€yer€€arayýn.€€Çünkü
mesafeniz çok yakýn.
€Pilotlarýn kendi aralarýnda kullandýklarý bir terim vardýr. Biz bir mesajýn anlaþýldýðýný
Anlaþýldý" ya da "Tamam" derken, onlar "Mutabýk" derler. Ben de onlarýn diliyle konuþtum:
€- Mutabýk Kobra... Evet þimdi gördüm sizi. Hedefi tarif
ediyorum. Öndeki Kobranýn istikametinde en az bin metre. Biraz
daha yanaþmanýz gerekecek.
€- Hayýr Oktay5. Yanaþmama gerek yok. Onlarý buradan da
halledebilirim. Siz bana yerinizi tam olarak tarif edin.
- Þu anda solunuzdayým. 9 istikametinde 500 metredeyim.
€-€€€Tamam onu biliyorum. Tepe, aðaç, maðara... Bunlarý
anlatýn bana.
€Anlatacaðým ama ne mümkün. Kafamý kaldýramýyordum. Yüzükoyun yere uzanmýþ, etrafýmda yuka
elirgin bir arazi parçasý arýyordum. Yanýmdaki çocuklardan biri bacaðýndan vurulmuþtu. Yara
di ama kan kaybediyordu. Doðru dürüst baðlayamamýþtýk bacaðýný. "Kobra2. Çok sýkýþtýk. Bir
edim. Ve her zaman olduðu gibi araya teröristler girmeye baþladý.
-€€€€TC askeri, seni Kobralar da kurtaramaz. Teslim ol.
€Konuþan nefes nefeseydi ve muhtemelen koþuyordu. Benim yerime pilot, "Sýra sana da gel
ecek. Seninle de ilgileneceðim." diyerek cevap verdi ve yerimi tarif etmem için tekr
ar uyardý. Ýkimiz de sýkýþmýþtýk. O havada dönüp duruyor, ben de bir an önce roketlerin PKK
ine düþmesini bekliyordum. "Kobra. Biraz çabuk." diye baðýrýnca pilot da bana çýkýþtý:
€-€€€Kardeþim heyecanlanma be. Bana yerini tarif etmezsen bir
þey yapamam ki. Yahu þu hedefi tarif edecek kimse yok mu
aþaðýda?
€Sonunda tarif edecek biri çýktý. Bizim birliðin gerilerinde kalan arkadaþlardan biri, yer
mi görmüþ olacak ki telsiz çaðrýsýna cevap verdi:
€-€€€Ben tarif etmeye çalýþacaðým. Konuþan Oktay4. Hedef ve
Oktay5, istikametinizde birbiri peþi sýra uzanan dört tepenin en
sonuncusunda. Sýrt doðu-batý yönünde uzanýyor. Doðu kýsmýnda
Oktay5, batý kýsmýnda teröristler var.
€Rahatlamýþtým ama hala ateþ yiyorduk. Ben, "Kobra çabuk olun." diye feryat edince, pilotu
konuþma tarzý birden deðiþti. Tam anlamýyla bir baba þefkatiyle konuþuyordu. Onun o anki s
tonunu asla unutamam:
€-€€€Yavrum sabret. Seni gördüm. Þimdi çýkacaksýn oradan.
Panik olursan kaybedersin aslaným. Þimdi geldim caným benim.
Hiç merak etme. Bak þimdi, ne diyorsam onu yapacaksýn. Mesafen
yakýn. O yüzden roketler düþtüðü zaman sakin olacaksýn tamam mý?
€Ýnanýlmaz bir güven duygusu kaplamýþtý içimi. Neredeyse ayaða kalkýp taarruz edecektim. "
. Bekliyorum." dedim. "Lütfen hepsini boþaltýn. En az kýrk kiþi var orada." diye de ekledi
m. Heyecanlandýðýmý da anlamýþtý:
156
€-€€€Sakin ol aslaným. Birkaç dakika içinde paterne girmiþ
olacaðým. Yaralýnýzýn durumu nasýl?
€Ýyi olduðumuzu, ama tek isteðimin adamlarýn kaçmamasý olduðunu söyledim. Yine ayný babaca
dürdü konuþmasýný:
€-€€€Yaralýnýza geçmiþ olsun. Evet paterne giriyorum. Þimdi
aslaným, ilk deneme için bir roket atýyorum. Takip et ve düzeltme ver bana, olur mu?
€Bunu söyler söylemez bir gümbürtü koptu. Ýlk roket mermisi tam bize ateþ edilen yere düþm
biraz uzaða. Yaklaþýk yarým saattir, sýkýþýp kaldýðým yerden bir an önce çýkýp ateþ etmek i
mek için telsize sarýldým:
-€€€€Roketleri gördüm Kobra. Ýlki hedefte. Tam orayý çizin.
€"Çiziyorum aslaným." dedi pilot. O gün oradan sað çýktým, ama bence önemli olan bu deðild
e en deðerli þey, orada pilotun benimle yaptýðý telsiz görüþmesiydi. Çünkü, tüm ümidiniz bi
adan sað çýkamam" diye düþündüðünüz anda biri yetiþiyor, sizi o bulunduðunuz berbat ortamda
çeker gibi çekip çýkarýyor. Müthiþ bir þey bu. Yerdekilerin de havadaki pilotun da heyecan
rinden anlaþýlabiliyor. Bombalar ve roketler tam istenen yere yaðýyor. Hedefler vuruldukça
hem pilot, hem telsizde konuþanýn heyecaný, tüm bu konuþmalarý takip edenlere yayýlýyor. K
ar geleli beri çatýþmalar hep benzer konuþmalarla sonuçlanýyor:
-€€€€Kobra! Saðolun;
€-€€€Aslaným benim sen saðol. Kendinize dikkat edin. Ýyi görevler.
€Bölgede dolaþan baþka helikopterler de var. Üzerindeki iþaretleri de farklý. Bizimkilerin
yruðunda bulunan Türk bayraðý yok bunlarda. Arka tarafýndaki iç içe geçmiþ kýrmýzý ve beyaz
daireler de yok. Bunlarda koskoca Amerikan bayraðý var. Normalde hava taþýtlarýnýn standar
büyüklükte iþaretleri olmasý gerekirken, bu helikopterlerde dev gibi bayrak ve iþaretler b
lunuyor. Biliyoruz ki Amerikalýlar, PKK ya da bölgedeki diðer gruplar tarafýndan vurulma
mak için yapýyorlar bunu. Zaten adamlar senelerdir buralarda uçup duruyorlar. Ama, PKK
'nýn bir Amerikan helikopterini vurduðunu duymadýk þimdiye kadar. Bizimkiler ise sýk sýk de
iniyorlar.
€Körfez Savaþý'ndan sonra gelen bu helikopterleri, hemen her dakika görmek mümkün. Gece ya
gündüz. Bir seferinde tam yedi helikopteri, termal kameradan seyretmiþtik, Saat gece
yarýsýný henüz geçmiþti. Bizim sýnýrlarýn içindeydiler. Bu kadar çok helikopteri ayný anda
diðimiz için, hemen yukarý bildirdik. Zaten, o zaman bizimkilerin gece uçuþ kabiliyetleri
de yoktu. Bir yandan da gözden kaçýrmamaya çalýþýyorduk. Helikopterler bir süre sonra "bir
atmaya baþladýlar. On dakika boyunca takip ettik. Sýrayla belirli bir noktaya gelen h
elikopterlerden aþaðýya, ne olduðunu anlamadýðýmýz "þeyler" atýlýyordu. Bir süre sonra emir
dediler. Görüyorduk, ama atýþ menzilimizin dýþýndaydýlar. Çok komik bir emirdi bu. Çok gül
minlerimize göre, Amerikalýlar zaten tüm birliklerimizin yerlerini,: telsiz konuþmalarýmýz
ayesinde tesbit ediyorlardý. Ellerinde bunu yapabilecek teknolojileri vardý. Dolayýsýyla
, o civara yakýn birlik yoksa harekete geçiyorlardý.
€O günden sonra, bu ve bunun gibi yardým malzemesi atma olaylarý bir anda büyüdü. Resmi að
n açýklamalar yapýldý. "Amerikan helikopterlerinin PKK'ya yardým malzemeleri attýðý iddiala
dýþýdýr" denildi. Bunlara da güldük. En basitinden benim birliðimin, Kuzey Irak topraklarý
bulduðu, dev boyutlardaki helikopter pisti gerçekti. Týpký, termal kameradan yedi helik
opteri sýnýrlarýmýz içinde bir yere "bir þeyler" atarken gören bu gözler gibi...
158
RISK
€Sýnýrý yeni geçmiþtik. Birliðin bir kýsmý tepeye týrmanmayý sürdürdüðü için, biz çökmüþ,
anýyorum bin-binbeþyüz metre yükseklikteydik. Biraz dinlendikten sonra ayaða kalktým, sýrt
mý ve silahýmý býraktým. Birkaç metre ilerde dizlerimin hizasýna kadar gelen taþýn önünde d
nun en önünde olduðum için, gideceðimiz istikamete göz gezdirmeye baþladým. Hemen karþýmýzd
k tepeye çýkacaktýk. Bu tepenin sað tarafýnda derin bir dere yataðý vardý. Dereden sonra yü
kayalýklarýn tehlikeli olduðu belliydi. Bu pek hoþuma gitmemiþti. Tüm birlik bu kayalýklarý
dan geçecekti. Karþý tepede mevzilenmiþ biri rahatlýkla tek tek ateþ edebilirdi. Kaçacak ye
e yoktu. Kayalýklarý daha iyi görebilmek için, askerlerimden bir dürbün istedim.
€Yürüyüþe baþlamak için henüz zaman vardý. Askerin getirdiði dürbünü gözlerime götürdüm. Ö
n üzerine çöktüm. O sýrada, kayalýklarýn bulunduðu tepenin arasýndaki derede birkaç el sila
nkýlandý. Dürbünle silah seslerinin geldiði yeri anlamaya çalýþýrken, hemen arkamdan gelen
edenini anlamak için geri döndüm. Ve kimseyi göremedim. Daha birkaç saniye önce býraktýðým
skerler bir anda kaybolmuþlardý. "Komutaným size atýyorlar, yatýn!" cümlesinin anlamýný çöz
i taþtan bir-iki parçanýn koptuðunu da fark ettim. Hemen olduðum yere yattým. Dürbünü getir
rle birlikte küçücük taþýn arkasýnda kalmýþtýk. Ýkimiz de iki büklüm olmuþtuk. Taþ ikimizi
büyük deðildi. Askerin ayaklarý dýþarýda kalmýþtý. Uzaktan ateþ ettikleri belliydi. Yani Ca
rlardý. Asker de, ben de silahlarýmýzý geride, sýrt çantalarýmýzýn yanýnda býrakmýþtýk. Kar
tesbit etmiþ, taþa saydýrýp duruyordu.
159
Taþa ve yakýnýna her mermi vuruþunda birbirimize daha fazla yanaþýyorduk. Ýlk þaþkýnlýðýmý
bizimkilerin niye ateþ etmediklerini düþünmeye baþlamýþtým. Bir anda aklýma, geridekilerden
nin vurulmuþ olabileceði geldi.
€Hemen telsize sarýlýp durumu öðrenmeye çalýþtým. "Yok komutaným. MG-3 tutukluk yaptý." di
rdiler. Geridekilerle aramýzda 20-30 metre mesafe vardý ama, kayanýn arkasýndan çýkamýyordu
Birkaç dakika içinde çalýþmaya baþlayan makineli tüfeðin mermileri, baþýmýzýn üzerinden geç
rlikte yanýmýza düþen mermiler de durdu. Önce asker fýrladý taþýn arkasýndan. Ýkimiz de sür
eri kalanýnýn yanýna ulaþtýðýmýzda, atýþ hala devam ediyordu. Kendimi emin bir yere attýkta
amlarýn yerini tesbit edip edemediklerini sordum: Yukardakiler uðraþýyorlar komutaným." de
di askerlerden biri. Eliyle az önce üzerinden geçip geldiðimiz sýrtý gösteriyordu. Yine biz
birliðin iki delisiydi. "Bir gün vurulacak bunlar yahu!" dedi, tim komutanlarýndan bir
i.
€Astsubaylardan ikisi yine her zamanki numaralarýna baþlamýþlardý. Biri tetikte beklerken,
diðeri ellerini kollarýný havaya kaldýrmýþ baðýrýp duruyordu:
-€€€€Heyooo! Buradayým lan!.. Buraya, buraya ateþ edeceniz!..
€Biri birkaç saniye gözüküp teröristler için hedef oluþtururken, diðeri ateþ edilen yeri a
du. Bu arada birbirlerine de çatýp duruyorlardý:
- Lan göremedin mi hala?
- Ne lan korkuyor musun? Hemen yatmasana!
€- Sýra sana da gelecek. Bak ben gördüm. Surda þu aðacýn
dibinde biri.
- Tamam gördüm, bir kez daha sýçra, haydi.
- Bu son oðlum. Þimdi sýra sende.
€Sýrayla havaya zýplayýp, yerlerini anlamaya çalýþtýklarý teröristleri o þekilde vurabildi
iyorum, ancak onlarýn bu davranýþýnýn herkes tarafýndan "riskli" kabul edildiði bir gerçekt
röristlerle dalga geçiyorlardý. Hayatlarýyla dalga geçiyorlardý. Daðlarla, derelerle, aðaçl
uþlarla oyun oynuyorlardý. Onlar için zaman böyle geçiyordu. Biri beþ, diðeri dört yýldýr b
dolaþýp duruyordu. Tecrübeli olduklarý ve araziyi de bildikleri için sürekli öndeydiler. Sý
rtýk. Ýkisini de yakýndan tanýyordum. Çok tehlikeli bir vurdumduymazlýk içindeydiler.
€Mermilerine, silahlarýna, el bombalarýna "çocuk" diyen bu ikilinin, daha önceki operasyo
nlardaki hikayeleri de aðýzdan aðýza anlatýlýp duruyordu. Birinin, buz gibi derenin içinde
tlerce /pusuya yatýp, sekiz kiþiyi birden ortadan kaldýrmasýnýn sayesinde aldýðý madalya; d
n her seferinde "Önden ben gideyim komutaným." sözleri, tüm birliðin içinde, herkese bir ce
aret dalgasý yayýyordu. Kimse havaya zýplayýp durmuyordu. Ama mesela, yürüyüþte birliðinin
n ilerlemesi konusunda defalarca yapýlan uyarýlara raðmen, tim komutanlarý, yine en önde yü
orlardý. Bu, duruma her zaman hakim olmasý gereken tim komutanýna kolaylýk saðlarken, komu
tansýz kalma ihtimali yükselen timin hayatýný da tehlikeye atýyordu.
€Bilmiyorum, bazý tehlikeleri göze alabilmek için iplerin biraz kopmasý gerekiyor herhald
e. Gerçi bu sürekli olmuyor. Bazen çok tedbirli davranýyor, bazen de umursamýyorsun. Örneði
mayýn dedektörünün her tesbit ettiði metalin, mayýn olarak kabul edilmesi gerekir. Ama artý
u "dit dit'lerden býkmýþ biri: "Bu da mayýn deðil, alýn bak bu da deðil" diye, cihazýn öttü
ki ayaðý ile basabiliyor. Ýþte burada risk ile bilinçsizliðin ve mantýk diþiliðin kesiþtiði
aþýlýyor. Bir çeþit zar atýlýyor aslýnda.
€€€€Riskin ne olduðunu orada çok iyi öðrendiðimi sanýyorum. Herkes mutlaka bir þekilde bun
Tam olarak tanýmýný yapamam ama, riskin ne olup olmadýðýný gördüklerime dayanarak çýkarabil
yerdeki askerler terörist ateþinden baþlarýný
kaldýramazken, koskoca cüssesi ile bir helikopterin bir anda tepelerinde bitebilmes
i. Sonra, çok kötü bir yerde sýkýþýp kalan bir yaralýnýn, vurulacaðýný bile bile arkadaþý t
a çalýþýlmasý da riski göze almak olarak kabul edilebilir. Pusuda yarým saat kestirmek de b
sk. Bazen bir þey, hem riskli hem de risksiz olabiliyor. Askeri alýþtýrmak için hakiki mer
milerin altýndan sürünme eðitimi yaptýrmak da, tehlikeli olduðu gerekçesi ile bu eðitimlerd
iki mermi kullanmamak da risk. Ýlkinde, yanlýþlýkta eðitim anýnda biri vurulabilir, diðerin
eðitimsiz askerlerle çatýþmaya girebilirsin. "Birine bir þey olur da, üstlerime nasýl anlat
orkusu ile el bombasý ve roketatar atýþ eðitimini yaptýrmamanýn ise, riskle uzaktan yakýnda
ir ilgisi yok. Bu bana göre sadece hainlik. Bunu da gördük. Kazayla birbirini vurmasýnla
r diye, el bombalarýný kutularýn içinde taþýttýranlarý da gördük.
€Kýsacasý her þey risk. Saðýna bakmamak. Soluna da bakmamak. Aðaca bakmamak, geriye bakmam
önüne bakmamak, hepsi risk. Ayaðýn bastýðý yere bakmamak, silahýnýn emniyetini açmamak, el
de taþýmamak, telsizi dinlememek, araçla yavaþ gitmek, yada hýzlý gitmek.
€Bunlar risk, ama hiç bilmeden riski göze almanýn ne olduðunu ise ilk kez bir telsizden öð
diðimi hatýrlýyorum. "Nerede olduðunu biliyor musun sen? diye sormuþtu tabur komutaným. Ben
"Hayýr" diye cevap verince de, "Zaten bilseydin dudaklarýn uçuklardý." demiþti.
€Dudaklarým uçuklamýþtý birden. Bir irtibat hatasýndan dolayý onyedi kiþi ile, hiç bilinme
razide dokuz saat yürümek bir riskti. Ýsteyerek göze alýnmayan bir riskti. Kaybolmuþtuk. Sa
tlerce derelerden, tepelerden, ormanlardan geçmiþtik, gerçekte nerede olduðumuzu bilmiyo
rduk. Saatler sonra telsizle bizi bulan, daha önceleri yüzlerce risk almýþ tabur komutaným
riskin boyutlarýný anlattýktan sonra da devam etmiþti:
- Bana bak. Bulunduðun yeri tarif et bakayým.
162
€- Güneyimde doðu-batý istikametinde uzanan daðlar var.
Daðlarýn üzerinde üç adet sivri tepecik. Batýmda bir dere akýyor.
€- Tamam yeter bu kadarý. Þimdi kuzeydoðuya dön. Beþ
buçuk saat sonra yanýmda olacaksýn. Nereleri yürüdüðünü buraya
gelince sana haritada göstereceðim aslaným. O zaman sadece
dudaklarýn deðil her tarafýn uçuklayacak.
€Bizden kilometrelerce uzakta, gökyüzünü seyrederken tarif etmiþti bunlarý. Tam beþ buçuk
nra bizi karþýlayan bir astsubay ise, riskin bilgi ile deðil tecrübe ile göze alýnacaðýný i
leri ile, "Komutaným ne yaptýnýz siz?" demiþ, benim anlamsýz bakýþlarým üzerine de, "Komuta
operasyon nerede yapýlacak biliyor musunuz?" diye sormuþtu. Bilmiyordum. Zaten bu yüzd
en, yani operasyon planlarýný almak için yola çýkmýþtým.
-Ne oldu ki?
€- Sizin bütün gün dolaþtýðýnýz yer var ya. Bugün onbeþ kiþiyle dolaþtýðýnýz araziye, yarý
iliyor musunuz?..
€Bir de tatlý bir heyecaný var riski göze almanýn. Hele kayýpsýz sonuçlanmýþsa. Görev dönü
belirsiz bir þekilde hava atmak büyük haz veriyor insana. Zifiri karanlýkta yanlýþlýkla bi
eröriste yanaþýp, "Kardeþim ne baðýrýyorsun ya?" demek, ya da bir teröristin askerlerden bi
arkasýndan, "Kia? Kia?." diye parola sormasý günlerce, yýllarca akýllardan çýkmayacak olay
.
€Riskin sýnýrlarý kesinlikle belirsiz. Neyin risk, neyin cesaret, neyin ise tedbirli da
vranýþ olduðu ancak bir olaydan saatler, hatta günler geçtikten sonra anlaþýlabiliyor.
TELSIZ
€Ýki tip telsizimiz var. Biriyle tim içinde görüþüyoruz, diðerini baþka birliklerle konuþm
lanýyoruz. Telsiz mi daha önemli silah mý? Bu soruyu defalarca sordum kendi kendime. Ýki
sinin yeri ve iþlevi farklý aslýnda. Elma ile armut gibi, ama yine de hangisi daha aðýr ba
sýyor hep merak etmiþimdir? Silahý nadiren kullanma imkaný bulurken, telsiz elin altýncý pa
maðý, üçüncü kulak, üçüncü göz, yedinci his gibi bir þey. Mesela, silah unutulabilir, tutuk
, mermim bitebilir. O zaman el bombasý kullanýrým. Çakým var. Taþ bile atarým mümkün olursa
olur ya, ellerim bile iþe yarayabilir. Ama ya telsiz? Bazen hiç umulmadýk þekilde iþe yarý
or, o cýzýrtýlý sesler. Bir bölük komutaný, telsizin baþýndaki doktorun tarifleriyle, astsu
an parmaðýný arazide yerine dikebiliyor. Çok var böyle olaylar.
€Telsiz her þey benim için. Belirli bir anda, içinde bulunulan durumun daha detaylý anlaþý
ilmesini saðlama özelliðine sahip. Ýnsaný göðe çýkartýp, ateþin nereden geldiðini anlama im
. Örneðin, diðer birliðin askerlerinin yanlýþlýkla bize ateþ ettiklerini, ancak telsizle fa
ebilirim. Yine teröristin ses tonundan, kendi konumumuzu bile çýkartabilirim. Bunu saðla
yan onlarýn gönderdikleri mermilerden çok, telsizden bana ulaþan cümleleri, konuþmalarý.
€Özellikle teröristlerin konuþmalarýný takip edebilmek için, daha önceki bir operasyonda o
an ele geçirilen bir telsizi sürekli yanýmýzda taþýyoruz. Gerçi pek iþe yaramýyor. Þifreli
z bu. Böylesin! ilk kez görüyoruz. Japon malý bu son teknoloji ürünü telsiz, nasýl oluyor d
'nýn elinde oluyor? Çok düþündüm bunu. Telsiz elden ele, uzmandan uzmana dolaþýyor. . Þifre
r. Sonra bir mektup yazdým telsizin arkasýndaki
adrese. Ýzne gidince Ankara'dan postaladým. Katalog istedim. "Adreste böyle bir kurul
uþ yoktur" diye yanýt geldi. Sonra peþini býraktým. Ve, ancak onlar istediði zaman konuþabi
þartlarýna geri döndük.
€Telsiz dendiði zaman, akla gelenlerden biri de yedek bataryalar. Göreve giderken yed
ek batarya almazsan yandýn. Çatýþmanýn ortasýnda telsizin bataryasýnýn bitmesi kadar iðrenç
amaz. Yedek antenler de unutulmamalý. Telsizimin ýslanmamasý için naylon kýlýflar yaptýrmýþ
izime çok önem verdim. Zaten vermesem bile, o peþimi býrakmýyor ki. Uyku denilen, o sadece
gözlerin kapalý olduðu pozisyonda, saatlerce telsizden binleri konuþuyor. Birileri heli
kopteri indiriyor. Diðeri üst birliðine ihtiyaç listesini yazdýrýyor. Ýki ,kiþi sohbet ediy
elki uzaklardaki bir çatýþmanýn sesleri bile karýþýyor. Ara sýra teröristler girip küfürler
ku halinde olmasý gereken beyin, bunlarýn hepsini algýlýyor aslýnda. Ve bilinçsizce süzüyor
deðerlendiriyor. Askerlerin ve teröristlerin seslerinin tonlarýný, bir ses ayýrt etme cih
azý gibi irdeliyor. Tüm konuþmalarý kayda alýyor. Dolaylý ya da dolaysýz, beni ve birliðimi
lendiren konuþmalarda ise hemen uyarýyor. Uykudan, ancak kendi telsiz kodum söylendiðind
e, ya da bizi ilgilendirecek bir konuþma geçtiðinde uyandým çoðu kez. Defalarca oldu bu. Sa
ece bana da deðil.
€Telsizle ilgili çok olay var, ama ben birini hiç unutmadým. Biz askeri okulda iken, an
latýrlardý. Kore muharebelerinde topçu üsteðmen Mehmet Gönenç düþman ortasýnda kalýnca, tel
i üzerine atýþ istemiþ. O zamanlar bu olayý anlatýrlarken telsizin ne olduðunu anlamazdým.
dim. Biraz Izdýrap vericiydi ama öðrendim iþte.
€Öyle bir tepeye ilk kez týrmanýyordum. Ýþte gerçek týrmanma bu diyordum. Kedinin aðaca tý
rerek çýkýþý gibi... Tüm görevliler yerlerini almýþlar: Yaðmur, çamur, sýrt çantasýnýn külç
Bir eksik var: Çatýþma. Yalnýz bunun yerine bir fazlamýz vardý. Yükümüz vardý. Yaralýmýz v
dý. Seksen derece eðimli tepenin üzerine, en kýsa sürede ulaþmamýz gerekiyordu. Yaralýnýn
aðýr deðildi, ama timim sýrayla onlarý taþýyordu. Tepeden aþaðýya akan yaðmur sularýnýn olu
n çýkýyorduk. Sularýn yarattýðý basamaklarýn her birinin yüksekliði ve uzunluðu en az bir m
r metre yürüyüp, sýrt çantamý basamaðýn üstüne býrakýyordum. Sonra göðsümü basamaða yapýþtý
a soldan sürünerek yukarý atýyor, yukarý çýktýktan sonra da sýrt çantamý tekrar elime alýyo
bir basmaðýn üstüne býrakýyordum. Silahýmý daha az hissetmek için, çapraz bir þekilde omzu
eþ yeme ihtimalini hesaba katmýyordum bile. Bunu düþünecek ne zamanýmýz, ne de durumumuz va
Uzaklardan bir-iki el silah sesi ya da bir top mermisinin výnlamasý, ardýndan da gümbürtüsü
kamýzdaki vadide yayýlýyordu. Bir ara telsizden bir çýðlýk duydum. Ses pek de yabancý gelme
€- Helikopter gönderin. Çabuk olun! Ihtiraklý atýn ki mermi üstlerinde patlasýn...
€Yorgunluktan uðuldayan beynimin içinde, bu sesin kime ait olduðu yolunda, bir seri eþleþt
rme iþlemi geçti. Önce bulamadým. "Kaptan5! Koordinat bildir, Kaptan3!" diye bir diðeri gi
rdi araya. Bu bizim birliðin desteðine verilen topçu batarya komutanýnýn sesiydi.
-€€Ne€€koordinatý?€€Hi瀀bir€€þey€€bildiremem€€þu€€anda.
Haritanýzdan bakýn. Siz bir tane atýn, ben bir sonraki mermiyi bana doðru kaydýrýrým.
€Kodunu öðrenmiþtim. Sesi de tanýdým. Bir baþka birliðin sorumluluðuna verildiði için bizd
ir tim komutaný arkadaþýmdý. Yanýmdaki astsubaya dönüp, "Kaptan3'ü týrtýklýyorlar" dedim. T
larý sürdükçe dehþetim artýyordu. Bayaðý kötü durumdalardý. Yoðun silah seslerine, tok patl
, þu RPG-7, þu el bombasý diye sayýyordum. Birkaç yüz gram aðýrlýðýndaki elektronik metal p
onlarýn içine sürüklüyordu. O hiç göremediðim radyo dalgalarý,€onlarýn durumunu beynime iþl
manýyoruz,
konuþmalar sürüyor, arkadaþýmýn sesi nefes nefese. Arada sýrada titrek: "Atsanýza ya! Bir
atýn, ben mermiyi kaydýracaðým!".
€- Kaptan5, sýkýntýný anlýyorum ama merminin üstüne düþme tehlikesi var. Atamam.
€-€€€Sen ne tehlikesinden bahsediyorsun? Zaten mevzileri
kaybetmek€€üzereyim.€€Biraz€€daha€€beklersen€€buna€€da€€gerek kalmayacak.
€Bu sözler üzerine durumun vehametini anlamýþtým. Kendimi onun yerine koymaya çalýþýyordum
mümkün? Ben sadece bir þehit ve bir yaralý ile týrmanýyordum, o ise çatýþýyordu.
-€€€€Peki Kaptan3. Gönderiyorum. Takip et.
€Bunlarý duyunca tüylerimin ürperdiðini hissetmiþtim. "Ya oraya düþerse?" diye düþünüyordu
biraz çabuk." diye sertleþen sesini duydum arkadaþýmýn. Aslýnda yalvarýyordu biraz da. Patl
lar sürüyor. Ve telsizden üçüncü bir kiþinin sesini iþitiyorum.
-€€€€Aðlama Kaptan3. Aðlama ve teslim ol.
€Teröristti konuþan. Muhtemelen bizimkine saldýran gruptan. Teslim ol çaðrýlarý sürdükçe b
n bir yanýt yok. Belli ki cevap verecek zamanlarý da yok. Ve nihayet ilk patlamayý duy
dum týrmandýðýmýz tepenin üzerinden.
-€€€€Tamam Kaptan3. Attým. Takip et düzeltme ver.
€Bir výnlama ve ikinci patlama sonunda arkadaþým, beklemeden düzeltmesini verdi.
- Görüldü. 500 sola, 300 kýsalt.
€"Hadi aslaným, dayan biraz" diye geçiriyordum içimden. "Keþke yanýnda olabilseydim" diye
ayýflanýyordum. Ben telsiz
168
konuþmalarýna dalmýþ, yavaþ yavaþ týrmanmayý sürdürürken, arkamdan bir asker seslendi. Þeh
niyenin yýrtýldýðýný söylediler. Hemen üzerlerindeki yaðmurluklarý çýkarýp, sarmalarýný emr
mýz yoktu. Bu vesile ile biraz durakladýk. Askerlerden birkaçý yaðmurluklarýný çýkarttý. Üs
p, þehidimizin cansýz vücudunu üzerine býraktýlar. Dört bir tarafýndan sarýp katladýlar. Yi
tarafýndan tutup omuzlarýna aldýlar. Ve týrmanmaya devam ettik. Þehidi taþýyan askerlerin
ntalarýný timin diðer erleri yüklenmiþlerdi. Onlarýn da iþi zordu. Her basamakta iki sýrt ç
rden býrakýp, tekrar omuzlarýna alýyorlardý. Topçunun uyarýsý ile tekrar telsize döndüm:
-€€€€Kaptan3. Ýkinciyi gönderiyorum takip et, düzeltme ver.
€Çok kritik bir karardý bu. Gece vakti, belli olmayan bir hedefe topçu atýþý çok riskli. B
ki göze aldýysa, durum bayaðý kötü demekti. Ama arkadaþým sakin, "Bir saniye bekleyin
€göndermeyin. Yaralým var." diye kestirip attý. Sonsuz bir€beklemedeydim. Telsizlerimiz,
onun askerleri ile konuþmalarýný çekmediði için, orada neler olduðunu da bilemiyordum. Kale
v ve G-3 sesleri kesilmiyordu. Arada sýrada patlayan el bombalarý ve RPG-7'ler makin
eli tüfek seslerini bastýrýyordu. Arada sýrada askerlerden bazýlarý silah seslerinin kime a
t olduðunu soruyordu. Hepsine yalan söyledim. "Tamam þimdi atýn." diye uyardý arkadaþým. Ar
n topçu takip etmesini istedi. Arkama
€dönüp, mermiyi havada görmeye çalýþtým. Uðultusunu duyuyordum ama bir türlü havada ýþýk s
rdum. Aralarýnda geçen telsiz konuþmasýný dinleye dinleye týrmanmaya devam ediyorum.
-€€€€100 sola, 200 kýsalt.
€- Kaptan 3 bundan sonra yavaþ yavaþ yaklaþtýracaðým. Haberin olsun.
€- Hayýr€€hayýr.€€Ne€€biçim€€topçusun€€ya!€€Hemen€€bu
düzeltmelerimi lütfen tam olarak uygulayýn ve atýn.
- Olmaz Kaptan3. Tehlikeli bu.
€- Hayýr. El bombam bitti. Tüfek bombam bitti. Bombaatarým
kalmadý. Makineli tüfeklerimden biri çalýþmýyor. Her þey sana
baðlý. Allahýný seversen. Ýlerde karþýlaþýrsak sana anlatýrým. Þu
anda anlatacak durumda deðilim. Çabuk 200 kýsalt ve 100 sola al. Atýþýný yap.
- Tamam Kaptan 3, Gönderiyorum.
€- Biraz bekleyin yaralým var... Hayýr þehidim var, biraz-acele edin.
€Ve zaten bacaklarýmda kalan son gücün de, bu "þehit" kelimesi ile yitip gittiðini hissett
m. "Acaba kim?" Bunun ne önemi var ki aslýnda? Bir þehit haber aldýðýnýz zaman, garip bir þ
e kim olduðunu öðrenmek istersiniz. "Belki ortak bir aným vardýr" diye herhalde. Ýlk baþlar
ben de çok önem verirdim buna. Ama sonralarý deðiþti bu. "Þehit" sözcüðünün býraktýðý yara,
an daha fazla iz býrakmaya baþladý. Ama o an, þehit olduðunu öðrendiðiniz an, bu soru beyni
kemirmeye baþlýyor. "Acaba kim?" En son ben öðrenmek istedim hep. Ama pek böyle olmadý. Baz
n ilk önce ben öðrenmek zorunda kaldým.
€Onun "Þehidim var!" sözünden sonra, topçu mermiyi gönderdiðini söyledi. Bir dakika kadar
da yanýt geldi. Aralarýndaki konuþma daha seri olmaya baþlamýþtý. Telsizimin sesi kýsýk ol
azý cümleleri kaçýrýyordum:
€- Benimle oyun oynamayýn. Çabuk 50 sola, 50 kýsalt ve tekrar at.
€- Kaptan 3. Bu mermilerin etkili sahasý 50 metre zaten.
Haritaya göre burasý senin koordinatýn.
€- Biliyorum. Yine de siz atýn.-Artýk iþimiz þansa kaldý. Belki
bir mermi ile hepimiz kurtulacaðýz. Mevzilerin içine girmelerine az
kaldý. Lütfen son bir tane, tam istediðim yere.
170
- Tamam Kaptan3, istediðini yapýyorum. Attým takip et.
€- Ýþte bu, Allah senden razý olsun. Oradaki çocuklarý benim için öpün komutaným.
€Sýrt çantamýn bir anda hafiflediðini hissetmiþtim, bunu duyunca. Kurtulmuþlardý.
- Kaptan 3, devam edeyim mi?
€- Lütfen ayný yere devam edin. En az 5 kiþiyi cehenneme
gönderdiniz... Bir dakika yaralým var.
€Benim de yaralýlarým vardý. Ve tam bu sýrada arkadan biri baðýrdý. Yaralýlarýmýzdan birin
aþlamýþtý. Yine durmak zorunda kaldýk. Sýhhiye eri pansumanýný yaparken, biraz olsun dinlen
Saat sabaha karþý üç olmuþtu ama, kimse farkýnda deðildi. Herkes bir an önce zirveye ulaþma
Þehitlerle yaralýlarý bir tahliye etsek, baþka þey istemiyordum. Günün aðarmasýna iki saat
elikopterin gelmesi de en az 15 dakika sürer. Sýhhiye "Tamam" deyince devam ettik. Önümd
e karnýný taþ basamaða dayamýþ habercime seslendim. Ses çýkmadý. Sýrtýna bir yumruk indirdi
bir hareket yok. Bu kez parkasýndan 'tutup kendime doðru çektim. Panik içinde yerinde-sýçr
dý. "Vallahi uyumuyordum komutaným!" dedi. "Yürü hadi" dedim. Biliyordum. Uyumuyordu. Sa
dece kendinden geçmiþti.
€O son konuþmalardan sonra silah sesleri kesilmiþti. Sonralarý o geceye ait her þeyi öðren
. Top atýþlarý sayesinde önce 14 askerin hayatý kurtulmuþtu. Timin bulunduðu yerin ele geçi
durumunda ise, hemen altlarýndaki taburun büyük zayiat verebileceðini söylemiþti arkadaþým
nun davranýþýna hak verdiðini, ancak baþka çaresi olmadýðýný, top mermilerinden de ufak sýy
ulduklarýný anlatmýþtý. O çatýþmada yaralanan iki askerinin kurtulduðunu, ama Mustafa'nýn k
rüyalarýna girdiðini söyleyen arkadaþýmýn o gün kurtulduðuna çok ama çok sevinmiþtim.
€Ancak onun vadesinin, kendi üstüne attýrdýðý toplarýmýzýn þarapnel parçalarý ile deðil, b
birkaç gram aðýrlýðýndaki bir mermi ile son bulacaðýnýn alnýna yazýlmýþ olduðunu ise, henüz
172
IÐNE DELÝÐÝ
€Erlerin bir kýsmý aðaç diplerine, kayalarýn üstüne oturmuþ, bazýlarý çalýlarýn kenarlarýn
eye çalýþýyor, birkaçý þarjöründeki eksik mermileri tamamlýyordu. Kimi boþ gözlerle yere ba
z öylece oturmuþtuk.
€Birçoðumuz gözyaþlarýný gizleyemiyordu. Arasýra hýçkýrýklarla sürüp giden aðlama krizi, a
nlemiyordu. Bölüðün en pýsýrýk bilinen askerinden, en neþeli subayýna kadar herkes ya için
hýçkýrýklarla aðlýyordu.
€€Elimde dikiþ iðnesi, pantolonumun söküklerini dikmeye çalýþýyordum. Tam 10 santim yýrtýl
elimde dikiþ iðnesi, sað elimde iplik var. Ýyi ki dikiþ setimi yanýma almýþým diye düþünüy
k de titriyordu. Öyle her zamanki gibi deðil. Bu kez gerçekten ipliði iðneden geçiremiyorum
Gözyaþlarýný yüzünden iðne de, iplik de olduðundan çok büyük gözüküyorlardý, ama bir türlü
liði bir türlü iðnenin, o kahredici deliðinden geçiremiyordum. Ne kadar da büyüktü aslýnda
. Kocaman. Öyle büyüktü ki, gýrtlaðýma düðümlenmiþ hýçkýrýklarým o kocaman iðne deliðinden
çekiyordu. Önce iðne deliðinden geçiyor, lacivert bir boþluðun içinde Mustafa'ya baðýrýp,
oðlum bu iþ þakaya gelmez" diye. Demek " Kaptan3'ün "Þehidim var." dediði, Mustafa'ydý.
€Yanýbaþýmda oturan rütbelilerden biri, sanki haykýrdý: Tüm vadi dinlercesine yüksek bir s
Komutaným, bir þey söylemek lazým". Dönüp baktým. Aslýnda kulaðýma eðilmiþ fýsýldýyordu. Be
? Ne denirdi? Ölümün ardýndan söylenen
sözlerin kaçý doðruydu ki? Kaçýna inandým ki, hangisini söyleyeyim? "Sanki sen" dedim içim
nki bu Allah'ýn cezasý görevi bana hatýrlatan sen, bir þey söyleyebilir misin ki? Senin nut
un tutulmadý mý? Sen deðil miydin, "Mustafa'yý izne gönderelim. Sýrasý gelmedi ama yine de
relim" diyen. O mavi gözlerinden akanlar ne? Ýki saattir niye dikemedin mataranýn kýlýfýný?
€Lanet okuyordum! "Hepsine lanet olsun" diye baðýrýyordum kendi kendime! Elimdeki iðneye
de, ipliðe de, pantolona da, yerdeki taþlara da, olur olmaz, bu aptal Irak topraklarýn
da çýkmýþ olan þu ot parçasýna da lanet olsun! Akan burnuma da lanet olsun! "Ah Mustafa, se
bir elime geçirsem" diye konuþuyordum kendi kendime. Ama arkadaþýmýn hatýrlattýðý gibi, ken
ime deðil askerlere konuþmak zorundaydým. Gözyaþlarýmý sildim. Burnumu çektim. Ayaða kalktý
€-€€€Beyler... Dün geceki çatýþma seslerini duydunuz. Biz
týrmanýrken Kaptan3'e saldýrdýlar. Mustafa gitti. Þehit oldu. Þimdi
içimizdeki en huzurlu o. Bize buralarý býrakýp gitti. Daha kuvvetli olmamýz lazým.
Askerlerden biri:
-€€€€Komutaným, kinleniyorum.
€-€€€Hayatta kalmak istiyorsan bunu güce çevir aslaným...
Gücünü de kinle harcama.
€Konuþan ben miydim, yoksa bir baþkasý mý bilmiyordum
ama, gözyaþlarýyla ýslak dudaklarýmdan bunlar dökülüyordu. Daha
operasyon yeni baþlamýþ ve ben bu konuþtuðum çocuklardan kaçý
ile geri döneceðimi, kaçýný Mustafa'nýn yanýna uðurlayacaðýmý
düþünüyordum. Bunlarý düþünürken, Mustafa'nýn ayaða kalkýp
teröristlerin üzerine doðru ateþ ederkenki hali gözlerimin önüne
geliyordu. Kahkahalar atarak "Gelin lan, gelin..." diye haykýrýþý
mideme saplanýyor, dizlerimi titretiyor.
€Olduðum yere çöküyordum. Yýðýlýyordum. Yerin, göðün kaç katý varsa oralarda dolaþýyordum.
kafamý bir oraya, bir buraya vuruyordum. Parçalanýncaya kadar. Kafam paramparça hale gel
ince, yine gözlerimin buðusunun arasýndan Mustafa beliriyordu. Mustafa gülüyor, ben aðlýyor
. Mustafa gülüyor, bölüðüm aðlýyordu. Mustafa gülüyor, taþlar, otlar, böcekler aðlýyordu. M
aðlýyordu.
BASKIN
€Askeri terimlerdeki o kadar Arapça, Farsça, Osmanlýca ve Ýngilizce kelimeden sonra, bu "
Duyum"un nasýl olup da yerleþtiðini bilmiyorum. Duyum istihbarat demek. Bu duyum denil
en þey, her yerden gelir. Bazen adeta akar, bazen de býçak gibi kesiliverir. Bu yüzden güv
enilirliði de kaybolur bazýlarýnýn. Hiç önem verilmeyen birinin, birkaç gün içinde ne kadar
duðu anlaþýlabilir; üzerine çok düþülen diðerinin de günlerce tüm birliði meþgul ettiði, be
nlaþýlýr. Artýk býkmýþtýk bu duyumlardan. Ama duyumu duymamazlýktan gelemezsiniz. Mesela ki
diðerine, ''Yok abi, bundan bir þey çýkmaz" diyemez, ya da bu riski göze alamaz. Ya çýkars
€Duyumun zamanýnda gelmesi de çok önemli. Bazen hepimizin tadýný kaçýran tecrübeler de yaþ
aramasý esnasýnda, sakallý, elleri ayaklarý nasýrlý, pislik içinde biri bizim çocuklarýn d
i çekmiþ. Beni çaðýrdýlar. Üzerinden deste deste paralar çýktý. Kaynaðý sorduk, kimliðini a
inden araþtýrdýk. Bakkal olduðunu, parasýyla mâl almaya gittiðini söyleyen adamýn adýný da
rasýnda bulamayýnca, kaydý yapýp yoluna devam etmesine izin verdik. Ama ertesi günü gelen d
yumla da þok olmuþtuk. Aracýnýn plaka numarasýndan, kullandýðý sahte kimliðe, elindeki para
tarýndan, yüzündeki ize kadar detaylý bilgilerle, anlatýlan kiþinin PKK'nýn mali sorumlular
biri olduðu bildiriliyordu. Tabii iþ iþten geçti. Sadece. "Kendisi buradan geçti" diye ha
ber verebildik.
€Asýl anlatmak istediðim bir baskýn gecesi. O anlar, tam olarak nasýl ifade edilir bilemi
yorum. Yine o bitmek tükenmek bilmez. "Baskýn duyumu varlý gecelerden biriydi. Dýþ emniyet
i alacak timler yerlerini almýþ, karakolda kalanlar mevzilerine
yerleþtirilmiþ, aydýnlatma sistemi kurulmuþ ve sessiz bekleyiþ baþlamýþtý. Herkes insan bo
azýlmýþ mevzilerde sabahlayacaðýndan, nöbet sistemi kaldýrýlmýþtý. Hepimiz nöbetçiydik. Her
r uyanýk kalacak, ancak akþam üzeri uyuyanlar sabah günýþýðý ile nöbete baþlarken, birliðin
rahata çekilecekti. Belki bir aydýr, gecelerimizi mevzilerde geçirdiðimiz için, televizyon
u unutmuþtuk. Gelen haberlere göre Apo'nun özel emri vardý. Bizi susturacaklardý. Sessizlið
, arada sýrada terörist varlýðýný ortaya çýkarabilmek için rastgele havan, top ve uçaksavar
an keþif atýþlarý bozuyordu. Aslýnda birliðe yeni katýlanlar, baþlangýçta keþif atýþlarýný
. Ama çok olmuþtur: Teröristler kendilerine ateþ edildiðini sanýp erken ateþe baþladýklarý
skýn erken ortaya çýkar. Belli belirsiz zaman aralýklarýyla yapýlan keþif atýþlarýnýn, sini
dinginliði arada sýrada bozmasý iyidir. Çünkü onlarýn baskýnlarý da böyle, ani bir atýþla
týþlar yapýlmazsa, saatlerce süren bir sessizliðin ardýndan, insan ilk patlamayla þok geçir
týyla konuþurken, yeri göðü inleten 120 milimetrelik bir havan topunun sesi ile insaný yeri
den zýplatýr. Ama keþif atýþlarýyla bu þoka alýþýlýr zamanla.
€Sanýyorum gece yarýsýný henüz geçmiþti, bizim havancýlar yine bir mermi sallamýþlar, biz
düþüþ sesini bekliyorduk. Ben saniyeleri sayýyordum. Hedefin mesafesine göre 30-40 saniye
onra patlamasý gerekiyordu. "Onbeþ, onaltý, onyedi..." derken, ikinci patlama geliverd
i. Yanýmdaki arkadaþým, "Havada patladý" dedi. Ama ne yazýk ki tahmininde yanýlmýþtý. Biz i
atlamayý beklerken, ýþýklar saçarak karakola doðru gelmekte olan bir roketi görmemle, karak
n ortasýndaki meydanda patlamasý bir oldu. "Roket!" baðýrýþlarý birbirine karýþtý. Duyum, d
n çýkýp artýk gerçek oluyordu bu ilk roket mermisiyle. Ardýndan ortalýðý birbirine katan pa
r, gecenin sakinliðini bir anda bozuverdi. Keleþler, roketler, el bombalarý arasýnda, "K
imse ateþ etmesin! Bekleyin! Mevzilerin önüne bakýn!" haykýrýþlarý sürüyordu. Bizden kimse
rdu.
€Bulunduðumuz mevzinin mazgallarýna yapýþmýþ, silahlarýmýzý hemen mevzinin önünde projektö
178
doðrultmuþ, þok ateþinin geçmesini ve bombacýlarý bekliyorduk. Yaklaþýk üç dakika kadar sü
nluðu yavaþ yavaþ azaldý. Bu arada hemen arkamýza bir havan mermisi düþtü. Ardýndan bir rok
tane daha. Diðer mevzilerden ateþe baþlanýnca da el bombacýlarýn sürünmeye baþladýklarýný
lerden bir-iki tanesi de açýlan ateþle sönmüþ, mevzilerin önü kararmýþtý. Telsiz konuþmalar
la birbirine girmiþti. Herkes bir þey söylüyor, bazen konuþmalar birbirine giriyordu. Kimi
yedek mühimmat ihtiyacýný bildiriyor, kimi de uçaksavarýn kendi mevzilerinin önüne ateþ et
i istiyordu.
- Havana dikkat, havana dikkat!
- Telsize kimse cevap vermiyor. Nerde bu herifler yahu?
- Bombacýlar burada, burada.
€Karargahtan, "Sakin olun! Sakin olun!" uyarýlarý geliyordu. Ve hemen her zaman olduðu
gibi, teröristler de konuþmaya baþlamýþlardý. "Hogir, Berivan! Hogir, Berivan!" diye birbir
ni anons eden teröristlerin, ara sýra "Teslim ol" çaðrýlarý da duyuluyordu. Biz hedef görüp
debilmek için uðraþýrken, bu kez telsizden bir baþka çaðrý geldi:
-€€€€Konuþan Kaplan. Yavrum ele geçen terörist var mý?
€Daha çatýþmaya gireli on dakika bile olmamýþtý. Karargahtan hemen cevap yetiþti:
€-€€€Þu anda yok. Bir yanlýþ anlaþýlma var herhalde. Biz
basýlýyoruz komutaným.
€Karþýdaki ses, "Kaç kiþi anlaþýlmadý?" deyince, araya bir baþkasý girip, "Yok, yok." diye
hbete kýsa bir süre sonra teröristler de katýldý:
€-€€€Kaplan, biraz sabret karakoldakilerin hepsini öldüreceðiz.
O zaman sayarsýn.
€Tam bir hengame. Her taraftan üzerimize mermi yaðýyor, bomba, havan, uçaksavarlar ateþlen
yor. Bizden atýlanlarla, onlarýn attýklarý ayýrt edilemiyor. Bu sýrada telsiz konuþmalarý s
an böyle anlarda, sadece bir iþ yapmak istiyor, ya telsizle konuþmak ya da ateþ etmek. A
ma bu mümkün olmuyor. Ýkisini de yapmak durumundayým. Benim içi çatýþmadaki en büyük sorunl
i bu birbirine giren telsiz konuþmalarý oldu. Çok aptalca belki: Bazen telsizimi kapat
týðýmý da hatýrlýyorum. Örnek vermek gerekirse, bir çatýþma anýnda þöyle konuþmalar geçiyor
acaðým gibi hepsi peþi sýra gelmiyor. Bazen öyle oluyor ki, konuþmalar üst üste biniyor:
- Ateþ et. ateþ et.
- Komutamýn, el bombasý attýlar.
- l Nolu tepeye, ateþ edin.
€- Konuþan Kaplan. Ölü ve yaralý terörist sayýsýný bildirin bana.
€- Çýk ulan aradan. Bizi meþgul etme. Þimdi ölü saymakla mý uðraþacaðýz.
- Kim o konuþan? O adamý istiyorum.
- Karakoldakiler, teslim olun.
- Tamam gördüm. Dýþarý düþtü. Sen de atsana be.
Kürtçe konuþmalar...
- Attým komutaným.
- Kimdi o konuþan diyorum? Birlik komutaný bana yanýt ver.
- Bizden deðildi komutaným.
- Yaralýmýz var. Doktor nerede?
€- Hayýr sizdendi. Bu adamý daha sonra istiyorum. Evet bana þimdi sayý bildirin.
- Yahu doktoru buraya gönderin.
- Þu anda.mümkün deðil.
- Herkes yatsýn, bir havan daha geliyor.
€O gece de buna benzer konuþmalar sürerken, terörist ateþinin dýþ emniyetteki timin bulund
epede yoðunlaþtýðýný fark ettik. Timle telsiz irtibatý bir türlü kurulamýyor, bulunduklarý
klerine karakoldan destek atýþlarý yapýlýyordu. Ýlk beþ dakika geçtikten sonra, sýradan bir
ya da baskýn olmadýðýný anlamýþtýk. Karakola ve tepedeki time yönelik ateþ bir türlü azalma
Bu da sürekli takviye aldýklarýný gösteriyordu. Karakolun etrafýndaki tüm tepelerden, özel
yakýndaki iki köyün üstlerindeki sýrtlardan gelen uçaksavar atýþý etkili oluyordu. Zamanla
nanlar olmaya baþlamýþ, bunlar da ateþ altýnda, karakol binasýnýn içine çekilmeye baþlamýþl
€Hemen yardým istendi. Helikopterlerin gece görüþ imkaný olmadýðý için, yakýndaki bir birl
arýn yola çýktýðýný duyuyorduk telsizden. Ama bu kadar hazýrlýklý yapýlan bir baskýnda, kar
ollarýn tutulmamýþ olma ihtimali çok küçüktü. Tanklar kesinlikle pusuya düþeceklerdi. Öyle
lun baþýndan geri dönmek zorunda kaldýlar. Telsizle, tarif edilen tepelere uzaktan atýþ yap
akla yetinmek zorunda kaldý tanklar. Baskýný kendi baþýmýza atlatmak zorundaydýk. Üç saatte
süren çatýþmanýn tansiyonu da bir türlü düþmüyordu. Teröristlerin, "Teslim ol!" çaðrýlarý d
bi, "TC askerleri! Size bir þey yapmayacaðýz. Bize komutanlarýnýzý teslim edin." demeye baþ
rdý.
€Pek dikkate alýnmaz bu çaðrýlar. Hatta bu sözler en fazla askerlerin onuruna dokunur. Ama
PKK'lýlar, ne hikmetse söyleyip dururlar. O gece de, kimsenin bu çaðrýlara yanýt verecek za
aný yoktu zaten. Ama bir þey dikkatimizi çekmiþti. Bu konuþma bir el telsizinden yapýlmýyor
Özellikle erlere yapýlan propaganda içerikli anonslar, kesinlikle sabit bir telsizden
yapýlýyordu. Ses o kadar net ve o kadar kuvvetliydi ki, terörist konuþurken diðer tüm kana
larý bastýrýyor, birlik içi konuþma sekteye uðruyordu. Muhtemelen civardaki köylerden birin
sabit bir telsiz istasyonu kurmuþlardý. Bu da çatýþmanýn sabaha kadar süreceðini gösteriyor
€Öyle de oldu. Teröristler sabaha kadar mermi yaðdýrdýlar, cephaneleri bitince de -çekip g
iler. Bu kadar uzun süren bir çatýþmada, bu kadar mermiyi nereden ve nasýl temin ettikleri
ni de ancak sabah yaptýðýmýz aramalarda anlayabildik. Altý þehit ve otuzun üzerinde yaralý
abah olmuþ, gece ateþ gelen yerlere doðru timler yola çýkmýþtý. Bir saat içinde telsizlerde
mýzdaki tüm sorularý aydýnlatýcý cevaplar gelmeye baþlamýþtý. Daha bir gün önce týklým týkl
bomboþtu. Çoðu evden eþyalar bile götürülmüþtü. Ve hemen her köyün içi, atýlan havan, uçaks
rýn boþ kovanlarý ile doluydu. Bazý evlerin içindeki gizli bölmelerden boþ mermi sandýklarý
n yakýnlarýndaki tarlalarda da cephaneyi daha önce gelip gömdükleri çukurlar vardý. Baskýn
k önceden yapýldýðý, her þeyin en ince detayýna kadar hesaplandýðý anlaþýlýyordu.
€En ilginç haber de, dýþ emniyetteki timin bulunduðu tepenin etrafýnda arama yapan bir tim
en geldi: Karakola sürekli kantin malzemesi getiren köylüyü bulmuþlardý. El bombasý ile ölm
boylu boyuna uzanan mermi þeritleri doluydu. Tabur komutaný, malzemecinin cesedini
bulan tim komutanýna ýsrarla emin olup olmadýðýný soruyor, Durak2 kodlu tim komutaný da, "K
taným tanýmaz mýyým bu adamý? Daha bu sabah gördüm." diye cevap veriyordu. Biz de kendi böl
i ararken, bu ilginç telsiz konuþmasýný dinliyorduk:
- Þimdi üzerini arýyorum.
182
€- Dikkatli olun, tuzaklý olabilir. El bombasý olabilir altýnda.
Silahý var mý?
€- Var komutaným. Ýki tane de el bombasý ile keleþ mermileri var, boynunda asýlý.
€- Sen en iyisi aramayý býrak. Ben araç gönderiyorum. Hemen yükle o herifi.
€€Ben de bir an önce karakola gidip adamý gözlerimle görmek istiyordum. Ýnanasým gelmiyord
n bir çaðrý daha duydum.
€-€€€Komutaným.€Cebinden€bir€sürü€kaðýt€çýktý.€€Bunlara inanamayacaksýnýz.
-€€€€Tamam aslaným. Fazla karýþtýrma. Hemen buraya getir.
€Bunlarý duyunca, ben de karakola dönmeye karar verdim. Karakolun meydanýna geldiðimde ye
rde yatan malzemeciye bakakaldým. Elden ele dolaþan kaðýtlar ise hepimizi þok etmiþti. Bir
mý kanlanmýþ kaðýtlarda, karakolun elle çizili planlarý vardý. Nizamiyenin, mevzilerin yerl
havan ve uçaksavar mevzileri, nöbetçi kulübeleri, mayýn tarlasýnýn tahmini yerleri, cephane
ktarlarý, hepsi kaðýtlardaki krokilere iþlenmiþti. Telsiz frekanslarý, nöbet deðiþim saatle
azý rütbelilerin isimleri ve benim de ismim liste halinde sýralamýþtý. En acýsý da bilgiler
oðruydu. Hayatým boyunca duymadýðým kadar bir hýnç ve öfke duyduðumu hatýrlýyorum. Hala da
PEMBE PANTER
€Bizim birliðin basýldýðýný öðrenmiþtim. Karargah binasýnda, deli gibi oradan oraya koþtur
. Bir ara gazetecinin biri peþime takýldý. Destek için konvoyla karakola gidecektik, o d
a bize katýlmak istiyordu. Tabii ki kabul edemezdim. "Olmaz kardeþim, bir de seninle
uðraþamam" deyince, elinde kamerasý öylece kaldý. Pusuya düþme ihtimali bu kadar yüksek bi
voya, silahsýz, eðitimsiz birisini almak mümkün deðildi. Ama yine de o gün bizimle karakola
kadar gitmek isteyip, birkaç kare fotoðraf almak isteyen o gazetecinin bakýþlarý hala gözle
imin önünde. O bakýþlarda bir gazetecinin görevini yapmak ihtiyacýndan çok, içinde bulunduð
ara ortak olabilme isteði vardý. Ama olmadý. Onu konvoya alamadýk.
€Otuzbeþ gündür arazideydik. Son iki yýlýn en büyük operasyonuna katýlmýþtýk. Param parça
llý ve bitkin halimizle bir meydan savaþýndan çýkmýþ gibiydik. Gazeteciyi orada býrakýp, ko
eri gazinodan dýþarý çýktým. Bir elimde hücum yeleði, diðer elimde silahýný, binanýn önünde
u seyrettim. Ýki gündür kesintisiz yaðan yaðmuru ve taze havasýný derin derin ciðerlerime ç
Elli metre ilerde, çatýþma bölgesine gidecek kariyerler, çalýþýr durumda bizi bekliyordu. Z
sonel taþýyýcýlarýn motor sesleri gök gürültülerine karýþýyordu.
€Öðrenebildiðimiz kadarýyla bizim birlikten bir tim, dýþ emniyet görevindeyken basýlmýþtý.
timi basýlýyordu ve ben orada deðildim. Kahroluyordum. Operasyon sonrasý bizi karakola
götürecek helikopter, yolda fýrtýnaya yakalanmýþ ve þehre gitmek zorunda kalmýþtýk. Þimdi d
ilen tek personel
biz olduðumuz için, kýlavuz olarak konvoyla gidecektik. Hoþ ne yapýp edip, zaten bir þekil
e birliðimin baþýnda olmak istiyordum.
€Mekanize birliðin komutanýnýn yer aldýðý komuta kariyerini askerlere sorup buldum. Arka k
ktan içeri girdim." Kariyerden dýþarý baþýný uzatmýþ olan mekanize bölük komutam, hazýr olu
azýrdýk. Ben ve birliðimden bir binbaþý ile birlikte hazýrdýk.
€Arazideki timden haber alýnamýyordu. Bu olabilecek en kötü þey demekti. Öncelikle tim kom
m ile irtibat kesikliði, onun þehit olduðu ya da en iyi ihtimalle aðýr yaralý olduðuna iþar
Timde birkaç tane daha telsiz olduðu düþünülürse, bu, çok sayýda askerin þehit olduðu anla
u. Böyle bir havada baskýn yapan PKK'lýlarýn, karakola giden yolda pusu kurmamýþ olma ihtim
li de yok denecek kadar azdý. Ama gitmek zorundaydýk. Þehitleri ve özellikle yaralýlarý bir
an önce hastahaneye getirmek zorundaydýk.
€Kariyerler büyük bir palet gürültüsü ile yavaþ yavaþ hareket etti. Nizamiyeyi geçtik ve y
skýn yapýlan timin bölgesine doðru ilerlemeye baþladýk. Konvoyun üçüncü aracýndaydýk. En ön
et edebildiði için tekerlekli bir zýrhlý araç, ardýnda bir kariyer ve biz vardýk. Arkamýzda
kariyer daha vardý.
€Tüm yolu hatýrlamaya çalýþýyordum. Ýzinlere, operasyonlara gidip gelirken, PKK tarafýndan
gesi olarak kullanýlabilecek yerleri düþünüyordum. Tek tek, tüm virajlarý, tüm tepeleri, me
etre neredeyse ezbere bildiðim yolda, nereden ateþ açabileceklerini tahmin etmeye çalýþýyor
. Yanýmdaki subayla nerede pusuya yatmýþ olabileceklerini tartýþýyorduk. Kariyerin içinde,
omutaný üsteðmenin dýþýnda üç asker daha vardý. Bir ara binbaþý, "Oðlum, pusuya düþersek ne
unuz?" diye sordu. Cevabý merak ediyordum. "Ohoo... Komutaným" dedi askerlerden biri
gülerek. "Biz tecrübeliyiz komutaným. Kaç oldu kim bilir?"
€Yarý bezginlik, yarý aþaðýlama dolu bu sözlere þaþýrmadým. En ufak bir heyecan belirtisi
Bu çocuklarýn görevi de buydu; Pusuya düþmek. Pusu ihtimali de olsa çatýþma bölgesine yeti
dek mermileriniz nerede?" diye sordum.
-€€€€Oturaklarýn altýnda.
€- Çýkarsana oðlum þunlarý.
€Hiç ses çýkarmadan aðýr aðýr yedek mermileri getirdiler. Yirmiþerlik desteler halindeki m
arý yýrtýp, hepsini bir cephane kutusunun içine boþalttýlar. Ben kendi þarjörümdeki eksik m
i tamamladým. Dünkü çatýþmada mermim azalmýþ ve ikmal yapýlamamýþtý. "Zaten karakola dönüyo
de durmamýþtým. Aynýsýný binbaþý da yaptý. Kariyerin üst kapaðý açýk olduðu için, içeri ya
göðe baktým. Gözlerime düþen yaðmura raðmen gökyüzüne bakmayý sürdürdüm. Neler oluyordu ac
Bu havada nasýl olup da saldýrmýþlardý? Böyle düþünürken, "Kesin uyumuþlardýr." dedi. "Çekm
naylonlarý uyuyup kalmýþlardýr." Nedenini, niçinini düþünecek durumda deðildim. Sadece, "K
iye düþünüyordum.
- Komutaným daha hiçbir þey bilmiyoruz.
- Yok yok. Kesin uyudular.
€Sinirden yüzü geriliyordu. Ofluyor, pufluyor, daracýk kariyerin içinde bir yere eðiliyor,
bir havaya bakýyor, "Daha gelmedik mi ya?" diye söylenip duruyordu.
€Birden palet gürültülerinin arasýnda bir silah sesi ile irkildim. Baþlýyordu. Ýþte pusuya
a. Binbaþý hemen ayaða kalkýp, kariyer komutanýna uzandý. "Nerden ateþ ediyorlar?" diye sor
Hayýr, bizimkiler muhtemel pusu yerlerine keþif ateþi açýyorlardý. Eðer bir pusu hazýrlýðý
n çýksýn ortaya diye. Keskin virajlar ve üç metreye kadar düþen görüþ nedeniyle, çok yavaþ
unda kalýyorduk. Bazen duruyor, bekliyor, bazen hýzlanýyorduk. Bu da pusuda bekleyenle
r için büyük bir avantajdý. Askerlerden biri yaðmurdan ýslanan mermilerin üzerine parkasýný
hemen ardýndan havanýn yýrtýldýðýnýduydum.
€Ýlk roket gelmiþti sonunda. Askerler, tepelerindeki açýk kapaktan yarý bellerine kadar dý
ayýp ateþe baþladýlar. Ýkisi yamacýn bulunduðu sol tarafa, diðeri derenin bulunduðu sað tar
larýndaki mermileri boþaltýyorlardý. Binbaþý ile birbirimize bakakalmýþtýk. Biz de ateþ etm
verdik. Ýçerideki tüm askerler kapaktan dýþarý sarktýðý için boþ yer kalmamýþtý. Binbaþý b
kendisi fýrladý. Deli gibi ateþ ediyordu. Tetiðe basarken de "Alýn ulan, alýn ulan" diye b
rdu. Ben de aynýsýný yaptým, ama hiçbir þeyi görmek mümkün deðildi. Zaten PKK'lýlar da görd
sese doðru roket atmýþ olmalýlardý. Yerime oturdum. Hemen askerlerden biri kalkýp boþ yeri
durdu. Binbaþý hala ateþ ediyordu. Bir anda vurulabileceði aklýma geldi. "Komutaným, siz ot
run. Býrakýn ateþ etmeyi." diye baðýrdým.
€Beni duymuyordu bile. "Komutaným vurulacaksýnýz þimdi. Oturun!" diye kolundan tutup çekiþ
dim. Yine duymadý. Bu kez avazým çýktýðý kadar baðýrdým:
€-€€€Komutaným, siz binbaþýsýnýz. Sonra, "Binbaþý vurduk"
diyecekler. Allahýnýzý severseniz inin aþaðýya.
€Bunu duyunca oturdu. Oturur oturmaz da, bir roket daha uçtu hemen üzerimizden. Ben n
ereye düþtüðünü anlamaya çalýþýrken, askerlerden biri içeri dönüp gülerek anlatmaya baþladý
- Komutaným. Çelik baþlýðýmýn tam þurasýndan geçti roket.
Ýkimiz de askerin yüzüne anlamsýz anlamsýz bakýyorduk.
- Komutaným, tam þurdan geçti.
€Eliyle, çelik baþlýðýnýn altýndan, sað kulaðýnýn hizasýný gösteriyordu. Ve üçüncü roket,
ere çarptý. Bu kez bir diðer asker, içeri eðildi:
-€€€€Komutaným, palete geldi, palete geldi.
€Ýkiside dalga geçer gibiydi. Sonunda binbaþý dayanamayýp, patladý:
€-€€€Geri€€zekalý€€yavrularým€€benim,€€bize€€ne€€gösterip
duruyorsunuz. Ateþ etsenize!
€Askerler yine umursamaz bir tavýrla ateþ etmeye devam ettiler. Onlar ateþ ediyor, binb
aþý ile ben boþalan þarjörlerine mermi dolduruyorduk. Mermisi biten asker, þarjörü içeri at
miz de daha önce hazýrladýðýmýz dolu þarjörleri çocuklara uzatýyorduk.
€Bu sýrada kariyer aniden durdu. Dýþarýdan gelen kaleþnikof sesleri artmýþtý. Her an roket
ya baþlayabilirdi. Öyle de oldu. Karanlýðýn içinden gelen bir roket, çelik kariyerin üstüne
cak bir metal sürtünmesi sesiyle birlikte, yine karanlýkta kayboldu gitti. Yine askerl
erden biri içeri eðilip heyecanla anlatýyordu:
€-€€€Gördünüz mü komutaným. Gördünüz mü? Çarptý ama sekti gitti ya!
€Gerçekten de atýlan roketin ucu deðmemiþ, ancak yan tarafý kariyere dokunmuþ, bu da onu s
irmiþti. Daha ne olduðunu anlayamadan, bir diðeri yine baþýmýzýn bir metre kadar üstünden,
arak uçtu gitti. "Ne bekliyoruz burada?" diye kendi kendime sorarken, þoförün kariyeri o
lduðu yerde geri döndürdüðünü fark ettim. Geri dönüyorduk.
€Ne düþüneceðimi þaþýrmýþtým. Bir an önce kendi birliðimin baþýnda olmak istiyordum. Mekan
erek, geri döndüðümüzü doðruladý. En öndeki araçta yaralýlar
vardý. Ve geldiðimiz yoldan, daha hýzlý bir þekilde þehrin yolunu tuttuk.
€Kariyere bindiðimiz yere ulaþana kadar, arazideki timde
neler olup bittiðini düþündüm durdum. Araçlardan inince, doðru en
öndeki tekerlekli araca gittim. Yaralýlar aðýr deðildi. Hatta sýyrýk
bile denilebilirdi.
"Aracýn komutaný heyecanla anlatýyordu. Yaðmur ve karanlýktan dolayý araçlarý sýrttan göre
terörist, yolun tam ortasýna omzunda roketatarý olduðu halde yere çökmüþ, bizi beklemiþti.
rlekli aracý gördüðünde de tetiðe basmýþ ve aracýn ön bölümünü bir papatya gibi açan roketi
eden attýðý roketin parçalarýndan araç komutaný ve þoför ile roketi atan terörist de yarala
ir daha roket atamayacaktý, ama sýrtlardan gelen ateþ kesilmek bilmeyince geri dönmek zo
runda kalmýþtýk. Hemen binbaþý ile birlikte karargaha gittik. Karargahýn kapýsýna geldiðimi
zim birlikten bir astsubayýn, duvarýn dibine çökmüþ olduðunu gördüm. Ellerini yüzüne kapamý
arýyorsun burada? Ne zaman geldin?" diye sordu. Binbaþýnýn sorusuna yanýt vermedi astsuba
y. Aðlýyordu. Binbaþý bana dönerek, "Sen þunu kendine getir. Ben telsiz odasýna çýkýyorum."
€€Bir þeyler söylemeye çalýþtým. Nasýl sakinleþtirecektim ki? - "Kendine gel. Çek ellerini
im. "Sen ne zaman geldin buraya?" diye sorunca boynuma sarýldý. Hýçkýrýklarýnýn arasýndan a
n cümleler aðzýndan döküldü:
€- Komutaným, benim sýramdý bugün. Ben çýkacaktým göreve. Allah kahretsin komutaným. Ne ya
€Ne olduðunu anlamamýþtým. Bildiðim kadarýyla, tüm birlik bizim karakoldaydý. Bir tek biz
dýk. Tekrar nasýl geldiðini sordum:
€-€€€Telefon için gelmiþtim. "Yaralýlardan biri için kan lazým"
dediler. Hastanede kan verirken helikopter çekmiþ gitmiþ, sonra da
fýrtýna çýktý, kalkmadý helikopterler. Komutaným beni götürmediler.
€Hýçkýra hýçkýra konuþuyordu. "Durumlarý neymiþ biliyor musun sen?" diye sordum. Duvara ya
e çöktü. Ben de yanýna iliþtim. Anlatmaya baþladý:
€-€€€Þimdilik dokuz kiþi komutaným. Arýyorlarmýþ. Bir sürü
askerden hala haber yokmuþ. Ben çýkacaktým bugün, benim yerime
baþkasý€çýkmýþ€göreve,€tim€komutaný€da€þehit€olmuþ:€Nasýl yaþayacaðým ben þimdi?
€Ayaða kalktým. Koþarak telsiz odasýna gittim. Astsubayýn söyledikleri doðruydu. Tim komut
il,, toplam dokuz kiþi þehit olmuþtu. Birçok yaralý vardý. Biz baþaramayýnca, þehit ve yara
ya, baskýna uðrayan timin diðer tarafýnda kalan bir birlikten araçlar yola çýkarýlmýþtý. Bi
baþýna oturmuþ, kendi kendine konuþuyordu. Kah elini masaya vuruyor, kah yüzünü buruþturuyo
h gülüyordu. Hiç iyi durumda deðildi. Onun yanýna gitmeyi denedim, ama sonra vazgeçtim. Oda
dýþýna çýkýp, kapýnýn yanýnda yere oturdum. Dizlerim titriyordu. Ýçerideki telsiz konuþmal
dum, baþka konuþmalarý da. Biri:
€-€€€Biz söyledik ya, buradan araç mý gider diye. Al iþte, gitti bir zýrhlý araç daha.
Ve devam ediyordu konuþan:
€-€€€Hayatta iflah olmaz o motor. Allah'tan bizimkiler aracý
orada býrakmamýþlar. Þimdi ben ne diyeceðim yukarýya?
Diðeri cevap veriyordu:
€-€€€"Dokuz þehit ve onca yaralýyý almak için gönderdiðimiz
araçlardan biri vuruldu. Araç için üzgünüm" diyeceksin tabii.
Ýlk konuþan yine devam ediyordu:
€-€€€Bu araçlarý biz ne pahasýna alýyoruz ya? Eþek yüküyle para.
€Bu sözleri daha fazla dinleyemeyeceðimi anlayýnca, þehit ve yaralýlarýn getirileceði hast
inasýna gitmeye karar verdim. Yaðmur altýnda ýslana ýslana acil servisin kapýsýndan içeri g
. Hemþireler, ameliyat masalarýný hazýrlýyor, doktorlar da dinlenme odasýnda televizyon sey
ediyorlardý. Ýçeri girince hemþireler bana baktýlar. Bir tanesi yanýma kadar gelip sordu:
-€€€€Ýyi misiniz?
. - Ýyiyim.
- Þuraya oturun.
- Tamam, tamam ben iyiyim. Gelmediler mi?
-€€€€Siz o birlikten misiniz?
-Evet.
€-€€€Yok€€daha€€gelmediler.€€Yarým€€saat€€sonra€€burada
olacaklarmýþ. Siz gazinoya gitseniz iyi olur, burada beklemeyin.
Gelince biz haber veririz.
€Kabul etmedim. "Yok hayýr burada bekleyeceðim." dedim. Hemþirelerden biri daha yanýma ya
naþtý. Ýkisi de kollarýma girip, bir odaya götürdüler. Televizyonu açtýlar. Pembe panter oy
. Pembe panteri izlemeye baþladým. Saatlerce oynadý pembe panter. Oturduðum yerden yaralýl
arýn içeri alýndýklarýný, yan yana dizili ameliyat masalarýna yerleþtirildiklerini, baðýrýþ
ler arasýnda ilk müdahalelerinin yapýldýðýný, pembe panteri seyrede seyrede dinledim. O gün
çok takmýþtým. "Pembe panteri seyredemeden ölürsem, gözüm açýk gidecek" diyordum.
IZIN
€Yaklaþýk üç aydýr bugünü bekliyorum. Etrafa belli etmiyorum ama çok heyecanlýyým. On kada
bir astsubayla birlikte izine gideceðiz. Karakola inecek helikopteri bekliyoruz. A
ramýzda þakalaþýyoruz. Kalan arkadaþlardan sipariþlerini alýyorum. Ailelerinin telefon numa
arýný veriyorlar. Bazýlarý, taksitlerini yatýrmam için banka hesaplarýný yazýyor. Özenle cü
rleþtiriyorum notlarý. Neler almayacaðým ki dönüþte? Arazide yatarken soðuðu geçirmeyen mat
efter, bir-iki yeni þapka, bir-iki ufak silah parçasý ve bolca kaset. Birkaç kiþi birbirin
den habersiz, ayný kasetleri getirmemi istiyor. Sezen'in yeni kasetini unutursam g
elmememi söyleyen bile var.
€Belli ki askerler de benim gibi sabaha kadar uyumamýþlar. Üniformalarýný yýkamýþlar, ütül
ini dikmiþler. Gözlerinin içi parlýyor. Ve sonunda, önce sesi sonra da dev cüssesi ile Skor
ky yaklaþýyor. Önce bir tur atýp piste iniyor. Fazla zamaný olmadýðý için, alelacele vedala
oðru koþuyoruz. Motoru susturmadan açýlan kapýdan sýrayla içeri atlýyoruz. Helikopter haval
rakolun üstünden geçerken, geride býraktýðým arkadaþlarýmýn, askerlerimin çadýrlarýna doðru
yorum. Yükseldikçe hareketleri yavaþlýyor. El sallýyorum. Onlar sallamýyorlar. Ýçim burkulu
Bir anda izne gitmekten vazgeçiyorum. Ama helikopterde olduðumu fark ediyorum. Ýzinde
neler yapacaðýmý belki bininci kez tekrar ediyorum kendi kendime. Halýnýn üzerinde çýplak a
yürüyeceðim. Gözlerim þiþene kadar televizyon seyredeceðim. Her gün en az beþ gazete alýp,
gazete okuyabileceðim. Sinemaya gideceðim. Filmin birinden çýkýp diðerine gideceðim. Hiç h
aya fýrsat bulamadýðým paramý, oraya buraya saçacaðým. Araba
kiralayacaðým. En lüks otellerin lobisinde kahve içeceðim. Barýnda sarhoþ olacaðým. Þehrin
addesinde, gece yarýsý baðýra baðýra dolaþacaðým. Bir sürü yeni kaset çýkmýþ, onlarý alýp d
eniz görmek için sahile bir yerlere gideceðim. Simit yiyeceðim. Ýþportacýlardan deli gibi a
yapacaðým. Bunlarý düþünürken þehre iniyoruz. Orada bizi götürecek konvoyu bekleyeceðiz.
€Karargaha gidip acý haberi öðreniyorum. Bugünkü konvoy iptal edilmiþ. Ýki gün sonra bir k
ar. Onu beklemeliymiþiz. Çýlgýna dönüyorum. Hemen helikoptercilerin yanýna koþuyorum. Bu ik
nde, eðer bir yaralý ya da þehit olmazsa batýya uçuþ olmadýðýný söylüyorlar. Böyle bir uçuþ
i biliyorum Askerler suratýmdan bir þey olduðunu anlýyorlar:
€-€€€Çocuklar, ilk konvoy iki gün sonra. Þimdi sizi bir yerlere
yerleþtirelim. Kaç kiþi benim bölükten?
€Biraz, bozuluyorlar. Belli ki onlar da aylardýr bekliyorlardý bu günü. Ýçlerinden bazýlar
sizce ellerini kaldýrýyor. Onlarý rahatlatmam gerekiyor. Biliyorum ki asýl sorun, burada
kalacaklarý sürenin izinden sayýlýp sayýlmayacaðý.
€-€€€Tamam, sizin bu iki gününüzü izinden saymayacaðým.
Diðerlerinin komutanlarý ile de görüþeceðim. Onlarýn da izni
þimdiden iki gün uzatýlmýþtýr. Bu sayede nöbetlerden yýrttýnýz.
€Ýçlerinden biri "Komutaným, araç tutsak." diye bir teklifte bulunuyor. Ama bu hem yasak,
hem de çok tehlikeli. "Kimse böyle bir þeye kalkýþmasýn." diye söze baþlýyorum. "Eðer bunu
em, askerliðiniz bitmez, haberiniz olsun. Zaten ben de burada olacaðým." Çavuþu yanýma alýp
alarýndan uzaklaþýyorum. Elimi omzuna atýp konuþmaya baþlýyorum:
€-€€€Bana bak, kimse senin emrinden dýþarý€çýkmayacak.
Konvoyu€€bekleyeceksiniz.€€Ýsimlerinizi€€konvoya€€yazdýracaðým
þimdi. Sakýn hâ! Tamam mý aslaným? Bak ben sizin izin iþinizi
halledeceðim. Þimdi konuþacaðým bölük komutanlarýnýzla.
€Bu sözler üzerine biraz rahatlýyor askerler. Teker teker öpüþüyoruz. Vedalaþýyoruz. Çanta
astsubayla birlikte yürümeye baþlýyoruz. "Biz de mi konvoyla gideceðiz?" diye soruyor.
€-€€€Yok oðlum. Ýki günü bizim izinden düþmezler ki. Saat
daha çok erken. Hadi þimdi taksi bulalým.
€Hemen elimizdeki silahlarýn bir dökümünü yapýyoruz. Bende iki tane tabanca var. Birini on
ereceðimi söylüyorum. Onda da bir el bombasý varmýþ. "Bunlar yeter." deyip, hemen bir oda b
luyoruz. Sivil elbiselerimizi giyiyoruz. Uzun süredir alýþýk olmadýðýmýz için kot pantolon
üzerimde iðreti durduðunu hissediyorum. Hýzlý adýmlarla nizamiyeden dýþarý çýkýyoruz. Heme
ulursak tehlikeli bölgeleri gündüz saatlerinde geçmek mümkün. Þehrin taksilerinin bulunduðu
ana doðru yürüyoruz. Üzerimizdeki kýyafetlerle dýþarýdan asker olduðumuzun anlaþýlýp anlaþý
Ama biliyoruz ki yalnýzca saç týraþýmýz deðil, yürüyüþümüz bile bizi ele veriyor. Bu çabad
veriyoruz. Çünkü yanaþtýðýmýz taksici önümüzde eðilip bizi selamlýyor:
- Büyür komtani. Araba lazýmdýr?
-Araba lazým.
- Nereye komtani?
€Renault'nun içine göz attýðýmýzda, her tarafýnýn sarý-kýrmýzý-yeþil bantlar ve yapýþkanla
.
- Hadi atla arabaya. Yolda söyleriz.
- Tamam komutanim. Sen bilirsen.
€Arabanýn arkasýna kuruluyoruz. Ýkimiz de tedirginiz. Ama gideceðiz, kararlýyýz. Þu anda þ
e en önemli þey para.
PKK'dan€çok para.€Bunu€fazlasýyla karþýladýðýmýz€an€sorun kalmayacak.
- Diyarbakýr'a kaça gidiyorsun?
- Bir milyon ver yeter komutanim.
€- Tamam anlaþtýk. Pazarlýk falan da yapmayacaðýz. Ama
eðer daha fazla istersen onu da vereceðiz.
€Çantamdan bir el bombasý çýkarýyorum. Öne doðru eðiliyorum:
€-€€€Eðer Diyarbakýr'a kadar yüz kilometrenin altýna düþersen
ve eðer durmaya kalkýþýrsan bunu arabanýn içinde patlatýrým. Hep
beraber€€gideriz.€€Yok€€eðer€€bizi€€öðleye€€kadar€€Diyarbakýr'a
yetiþtirirsen, iki milyon alýrsýn. Benzini de bizim söylediðimiz
yerden alacaksýn. Anladýn mý?
€-€€€Komtanim.€Buna€gerek vardýr?€€Sen€emrediniz,€ben yapmýþým.
€-€€€Gerek var, gerek var. Hadi þimdi gazla bakalým. Ha, bir de
yolda sakýn ola aðzýný açma.
€Yine o ilginç þivesiyle, "Anlaþýldi komtani." diyor. Patinaj yaparak hareket ediyoruz. A
stsubay da öne doðru eðilip müzik kasetlerini soruyor? Hepsinin Kürtçe olduðunu öðrenince,
kendi kasetlerini çýkarýp öndeki boþ koltuða býrakýyor. Þehrin içinden bir ok gibi fýrlýyo
noktalarýný da kimliklerimizi gösterip, beklemeden geçiyoruz. Bir-iki yerde konvoyu bekl
ememizi tavsiye ediyorlar. Biz kimseyi dinlemiyoruz. Silahlarýmýz ve el bombalarý döþemeni
n üstünde, hiç durmadan köyleri, mezralarý, kasabalarý geçiyoruz. Yol kenarlarýnda yanmýþ a
z. Sertap'ýn "Yalnýzlýðým" þarkýsýný dinliyoruz: "Yalnýzlýðým yollanma pusu kurmuþ beklemek
unca birbirimize bakýp gülümsüyoruz. Astsubay elini döþemede
duran silahýna uzatýyor, sonra baþýný pencereye çevirip tekrar yola dalýyor.
€Benzin için durduðumuz yerden bir sürü bisküvi, içecek, sigara alýyoruz. Ýki kez tekerleð
or. Birlikte deðiþtiriyoruz. Bunlarýn da masraflarýný vereceðimizi söyleyince þoför rahatlý
imiz yolda, kulaðýmýz müzikte, yavaþ yavaþ normal dünyaya yaklaþýyoruz. Þoför bizi istediði
aþtýrýyor. Orduevinin önüne geldiðimizde parasýný veriyoruz. "Say! Eksik olmasýn." diye uya
Eþyalarýmýzý çýkarýp þoförle vedalaþýyoruz. Böyle gidiþ geliþlere alýþmýþ olduðu her halind
hýzla uzaklaþýyor. Astsubay eþyalarýmýzý lobiye götürürken, ben Ankara'ya ilk uçaðýn akþam
Vaktimiz var daha. Yemeðe çýkmaya karar veriyoruz. Yemek salonuna çýkýyoruz. Kapýdaki asker
Komutaným, bu kýyafetle giremezsiniz." diyerek bizi kapýda durduruyor. "Yemek yiyip çýkacað
diyorum.
€- Olmaz komutaným. Komutan görürse beni fýrçalar. Kot pantolonla ve kravatsýz giremezsini
€"Gidip görüþelim" diyorum. "Hiç gitmeyin. Kimseye izin vermiyor. Operasyondan gelenleri
bile eðitim elbisesi ile sokmuyor." diye yanýtlýyor asker. Biraz ukala. Torpillilerden
olduðu her halinden belli. Astsubay da kolumdan tutup tartýþmanýn gereksiz olduðunu söylüy
En yakýn maðazadan birer kumaþ pantolon, birer kravat alýyoruz. Güzelce giyinip, kravatla
rýmýzý takýyor ve yemeðimizi yiyoruz. Aylardýr kravat kelimesini bile aðzýmýza almaya ihtiy
lduðumuzdan, biraz garip geliyor bunlar bize. Ama daha garibi Ankara'ya vardýðýmýzda yaþaný
.
€Ýznimin ikinci gününde eþimle birlikte, o kalabalýðý hiç azalmayan Kýzýlay'a gidiyoruz. Ö
aðazalara bakarak. Meydanýn göbeðinde, tam postahanenin önünde bir patlamayla irkiliyorum.
emen kendimi yere atýyorum. Roketatardan atýlan roketin düþme sesini bekliyorum. Nerede
patlayacak acaba? Baþým ellerimin arasýnda öylece bekliyorum. Makineli tüfek seslerini bek
liyorum. Ýkinci patlama bir türlü
gelmiyor. Makineli tüfek sesleri gelmiyor. Bir-iki korna sesi duyuyorum. Bir yerl
erden müzik sesi geliyor kulaðýma, ama ikinci patlama sesi gelmiyor. Silahýmý arýyorum. El
ombamýn hangi göðüs cebinde olduðunu düþünüyorum. Yedek telsiz bataryam var mýydý acaba? Ýk
an önce en yakýn mevziye sürünmeliyim. Patlama sesi hâlâ gelmiyor. Birisi "Yarýn çekiliyor"
baðýrýyor. Bir de hýçkýrýk sesleri duyuyorum. Birisi ince ince aðlýyor. Belki o kadýndýr d
e silahýný-beynime doðrultup doðrultmadýðýný anlamak için, baþýmý kaldýrýyorum. Kolundan as
eþim de diz çökmüþ halde bana bakýyor. Eþimin gözyaþlarý içinde, "Eksoz patladý caným... H
" sözlerini duyuyorum. Dünya etrafýmda dönerken, o üstümü baþýmý silkeliyor.
- Kimsin sen? Silahým nerde?
Gözyaþlarý içinde tekrarlýyor:
- Hadi, hemen gidelim buradan.
€Hemen uzaklaþýyoruz Kýzýlay meydanýndan. Ankara'da ne kadar çok postal ve kamuflajlý ünif
yen, askeri sýrt çantasý taþýyan insan olduðunu o an fark ediyorum. Hepsi ayný tornadan çýk
yný saç þekline sahip, ayný elbiseleri giyen, ayný kibirli, burunlarý -yukarýda insanlara b
baka uzaklaþýyoruz oradan. Ben hepsinin gözlerinin içine bakarken, onlar bana bakýyorlar
mýydý acaba, bilmiyorum. Eve dönerken bir gece önce gördüðüm rüya aklýma geliyor. Bir kadýn
a doðru yanaþýyor. Silahýný alnýma uzatýyor. Ateþ ediyor. Ancak ölmüyorum bir türlü. O kada
m ki o kadýnýn yüzünü. Sonra askerlerime emir vermeye baþlýyorum. "Makineli tüfekçi ne bekl
, ateþ etsene. Mevzi alýn. Görmeden kimse ateþ etmesin" Kendimi yarý çýplak bir halde, evin
tasýnda baðýrýp çaðýrýrken buluyorum.
€Bu rüyamdan ve Kýzýlay meydanýnda tam siper yatýþýmdan çok daha ilginç ve komiklerini ise
adaþlarýmdan uzun uzun dinliyorum.
TÖREN
€"Emre itaatsizlikte ýsrardan mahkemeye verin komutaným. Rütbelerimi sökün. Beni tek baþým
rasyona gönderin. Ama oraya beni göndermeyin." diye baðýrdým. Ama dinlemedi bile. "Hiç boþu
diretme. Sen gideceksin. Baþkasýný gönderemem." dedi sertçe. Bir þey söyleyecek oldum. "Had
dan. Yarým saat sonra helikopter gelecek. Hazýrlýklarýný yap." dedi. Kararlýydým. Gitmeyece
m. Bir kere daha þansýmý deneyip, "Gitmiyorum komutaným. Baþkasýný bulun." diye sert çýktým
ayaða kalktý ve elini kolunu sallayarak üzerime yürümeye baþladý. Bir yandan da, "Bana bak,
ni döverim. Anladýn mý?" diye baðýrýyordu. Ben, "Dövün. Ne yaparsanýz yapýn. Cenazeye ben g
." dedikçe eli ayaðý titriyordu. Hýzla komuta çadýrýndan dýþarý çýktým. Aslýnda kaçtým. Ark
u:
€- Boþuna direnme. Eðer gitmezsen, seni bundan sonra hiçbir operasyona çýkarmam. Hiç bir g
de vermem. Karakolda boþ boþ oturursun.
€Kendi çadýrýma doðru giderken tabur komutanýnýn habercisi yanýma gelip, "Bunu komutaným g
dönüþte getirecekmiþsiniz" diyerek bir kitap uzattý. Kâðýt konularak iþaretlenmiþ kýsmý ara
krokisi çýktý karþýma. Cam, tahta ve kýrmýzý kadifeden oluþan kutunun krokisine önce bir a
medim. Eni 60 milimetre, boyu 310 milimetre olacaktý kutunun. Krokinin üstünde, "Þehit A
ilelerine Verilecek Kutu Örneði" yazýyordu. Çadýrýma doðru yürürken sayfalarý çevirdim. Þeh
örtülecek bayrak, tören sonrasýnda bu kutunun içinde ailesine veriliyordu. Hayatýmýn en zo
evinin iþte o an baþladýðýný anladým.
€Çok zor bir iþtir. Çok kötü, hatýrlamak dahi istemediðim anlarým oldu. Ama bu, þehidi ail
lim etmek, bambaþka bir þey. Morgdan alýp, topraða verene kadar birliktesin artýk onunla.
Bir süre sonra artýk onu sadece kýrmýzý ve beyaz olarak anýmsamaya baþlarsýn. Yüzünü unutur
herkes, karþýlaþtýðýn herkes tek bir soru sorar: Önce "Baþýnýz sað olsun" derler, ardýndan
?" diye olayý anlatmaný isterler. Helikopter pilotlarý, hemþireler, doktorlar, kargo uçaðýn
knisyen "astsubayý ve daha onlarcasý. En sonunda da ailesi, arkadaþlarý, akrabalarý. Bir sü
e dayanýrsýn. Sabýrla anlatýrsýn. Sonra artýk neredeyse kusmaya baþlarsýn.
€Baþkalarýný bilemem, ben O'nu götürürken bunlarý hissettim. Bir de, bir þeyi hatýrlýyorum
mak istiyordum. Ýlk zamanlar olduðu gibi sinirli ya da hýrçýn deðildim. Sorgulamýyordum art
anlýþlar, eksikler, hatalar. Yorgundum. Uyumak istiyorum. Uykum yoktu aslýnda, ama bil
iyordum ki rüyalarýma dayanabilirim. Rüyalara dayanmak, gerçeðe dayanmaktan daha kolay her
halde, o yüzden. Ama o iki gün boyunca, hiç uyumadým. Gece uyku ilacý, gündüz uyarýcý ilaç
midem, baðýrsaklarým, beynim birbirine girmiþti.
€Aslýnda O'nunla birlikte bulunmaktan çok mutluydum. Eðer O'nun yerinde ben olsaydým, ben
de topraða girene kadar, yanýmda bizimkilerden biri olsun isterdim. Eminim O da ist
erdi. Ben de bunu yerine getiriyordum. Belki de bu düþünceydi beni ayakta tutan.
€Tabutun baþýnda bekliyordum. Gözlerim kurumuþtu. Benim için acý çoktan geçmiþti. Bazen "N
en?" diye sorup duruyordum kendime. En derin yaramý O'nu iple çekerken yaþadýðýmý hatýrlýyo
ep o an gözümün önüne gelip duruyordu. Teröristler altýna el bombasý koymuþ olabilirlerdi.
lak, ipi palaskasýna baðlamýþ, yavaþça çekmiþtik. Allahtan ki tuzak çýkmamýþtý. Yüzüne bakm
nýverecekmiþ gibi duruyordu. Canlanmadý. Etrafýmý yatýþtýrmaktan kendimi teskin etmeye fýrs
mamýþtým. Ben
darbeyi çoktan yemiþtim o gün. Saçlarýmýn biri-ikisi, bini-onbini çoktan beyazlamýþtý. O y
issedemiyordum.
Tabutun baþýnda bunlarý düþünüyordum. Güneþ gözlüklerimin arkasýnda olmama raðmen kimseye
Fýsýltýlar halinde kulaktan dolma hikayeler anlatýyorlardý. Yalan yanlýþ. Fýsýltýyla konuþ
bana kadar geliyor sesleri. Bana açýkça soramýyorlar. Belki benim, "Yok öyle olmadý" diye
erçeði anlatmamý bekledikleri için bana duyuruyorlar seslerini. Ama o yanlýþlarý düzeltecek
vardý, ne de isteðim. Öyle bilsinler diye düþünüyordum. Zaten ne fark eder ki?
Törenin yapýlacaðý ilkokulun bahçesine yavaþ yavaþ doluþtu kasabanýn halký. Az sonra da ai
cekti. Orada öyle beklerken, aklýma ailesine ilk kez nasýl haber verildiði geldi. Ya tel
efonla ya da askerlik þubesi kanalý ile söylemiþlerdir. Herhalde þöyle bir konuþma geçmiþti
- Alo?
- Mehmet'lerin evi mi?
- Evet buyrun.
- Efendim biz þu birlikten arýyoruz. Ben Yüzbaþý Ahmet.
Karþý tarafta bir sessizlik. "Kim o?" diye soruyor birileri arkadan.
- Evet dinliyorum.'Mehmet'ime bir þey mi oldu?
- Efendim, bunu söylemek çok zor. Çok üzgünüm.
- Ne diyorsun kardeþim sen? Ne oldu?
- Efendim. Baþýnýz sað olsun. Mehmet'i þehit verdik.
€Ve iþte film orada kopmuþtur. Artýk, karþýdan ne doðru dürüst bir cümle duymaya, ne de sö
anlayacak birini bulmaya imkan var. Belki de askerlik þubesinden bir subay kapýya ka
dar gelmiþtir:
- Buyurun, kimi aramýþtýnýz?
- Mehmet'in evi deðil mi?
- Evet ben annesiyim.
- Yenge, Mehmet'in babasý yok mu evde?
- Kendisi iþteydi. Yoksa Mehmet'ime bir þey mi oldu?
€Ýþte yine burada film kopmuþtur. Sürekli bu haberi alacaðý aný, binlerce kez kafasýnda sa
olan anne, oracýða yýðýlývermiþtir. Ya da çýðlýklarý tüm sokaða ve tüm mahalleye yayýlmýþtý
ye'ye.
€Yavaþ yavaþ çelenkleri getirip, tabutun arkasýndaki aðaçlara dayýyorlardý. Ben hala nasýl
rildiðini tahmin etmeye çalýþýyor, kafamda canlandýrmaya uðraþýyordum. Bunlarý düþünürken s
et etti. "Siz O'nun birliðindensiniz deðil mi? Babasý nasýl olduðunu merak ediyor da?" diy
e sordu. "Gidelim." dedim.
€Önde akrabasý, ardýnda ben, bir aðaca doðru yürüdük. Ayný ilkokulda tahtaya çýkarken baca
ediyse, öyle titriyordum. Tüm vücudum titriyordu. Kalbim hýzlý hýzlý atýyordu. Bacaðýma kra
iyordu. Gözlüklerimi çýkarmam gerektiðini düþünüyordum. Elimi gözlüðüme götürürken, "Ya day
eçtim. Orada üniforma ile aðlamak istemiyordum.
€Çatýþmalarda bile bu kadar heyecanlanmadým. Ne diyecektim ben þimdi? Aðaca kadar uzanan 1
0 metre, kilometrelerce uzak gelmiþti. Týpký babama benziyordu babasý.
Tüm babalar aynýdýr zaten. En az elli kiþilik bir kalabalýðýn
ortasýndaydým. Herkes bana bakýyordu. Öyle ilgi odaðý olmayý
sevmiyordum. Hele böyle bir ortamda arkalarda kalmak, kendi
dünyaný yaþamak daha güzel. Kendi baþýna aðlamak, kendi acýný
tatmak. Bu yüzden terlemeye baþlamýþtým. Yavaþça elimi uzattým.
Omuzlarý çökmüþ, gözleri kan çanaðýna dönmüþ, iki günlük sakalý
ile bana bakan babasýnýn elinden yakaladým. Elini öptüm. Bir türlü
baþýmý kaldýrýp gözlerine bakamadým. "Baþýmýz sað olsun?" deyiverdim..
€Derin bir nefes çekti. Ve dünyamý karartan, benimle mezara kadar gidecek olan o kelime
ler dudaklarýndan, kulaklarýma doðru akýp geldi:
-€€€€Benim oðluma sahip olamadýnýz mý?
€Bir anda taþ kesildim. Baþým önüme eðik öylece duruyordum. Geriye dönemiyor, öne çýkamýyo
iyordum. Kalbim sýkýþýyor, göðsüm daralýyordu. Kalabalýk sanki gitmiþ, onun babasý ile ben
cümleleri ile kalbimin tam ortasýna soktuðu hançeri, içeride çevirmeye baþladý:
€- Mehmet'im çok telaþlýydý. Çok tez canlýydý. Onu kollardýk
hep. Küçükken her tarafý yara bere içinde kalýrdý. Siz bunun
farkýna varamadýnýz mý?
- Mehmet öyleydi efendim.
- Kim vurdu Mehmet'i? Yakalayabildiniz mi vuraný?
€Nasýl anlatabilirdim o aný orada? O kargaþayý nasýl canlandýrabilirdim onun zihninde? Her
emin altýndan bir þey çýkaracaktý. Baþýmý kaldýrdým. Karþýmda gözlerinin beyazý gidip, kýrm
i titreyen, saçý baþý daðýlmýþ, yüz çizgileri derinleþmiþ, ýslak gözlerle bana bakan, elli
Dudaklarý çatlamýþtý. Ýkide bir yutkunuyordu. "Efendim... Çok üzgünüz." diyebildim sadece.
birisi babasýna yanaþtý, kalabalýðý yararak. Aramýza girdi. Ellerini tuttu:
€-€€€Ahmet aðabey, bunlarý sonra konuþuruz. Bak son anýna
kadar yalnýz býrakmamýþ arkadaþlarý. Gel hadi, ben sana biraz su
içireyim. Biraz yürü açýlýrsýn.
€Kimdi o adam bilmiyorum ama beni kurtarmýþtý. Babasý iki kiþinin kollarýnda yavaþça uzakl
kalabalýðýn ortasýnda kalakaldým. Etrafýmdakiler bana bakýyordu. Beni de rahatsýz etmek, y
cümle kullanmak istemediklerini hissediyordum. Sözlerimin devamýný bekliyorlardý. Ýçlerind
biri:
€-€€€Gece€mi€oldu çatýþma?€diye€sordu.€Kendiliðinden,
dudaklarýmdan€€cümleler€€dökülmeye€€baþladý.€€Kýsa€€cevaplar.
Sorguya çekiliyordum.
- Sabaha karþý.
- Nasýl oldu? Bakýn herkes merak içinde?
- Bir tepeye týrmanýyorduk. Çatýþma çýktý.
- Pusuya mý düþtünüz?
€Bu çok kritik bir soruydu onlar için. Gafil avlanmak ile eþ anlamlý pusuya düþmek. Eðer ö
hemen acýma duygusu baþlýyor. "Yazýk pusuya düþürmüþler" diye baþlýyorlardý.
- Hayýr.
- Hangi tepeye çýkýyordunuz?
-Köytepe.
- Baskýn mý yaptýlar?
- Hayýr, biz basmaya gidiyorduk.
€Þimdi yine yanlýþ anlayacaklar. "Baskýna giderken basýlmýþlar" diyecekler.
-€€€€Çelik yeleði yok muydu?
Güçlü olmam lazýmdý. Onlara tüm olan biteni anlatmam lazýmdý. Zaten gizlenecek bir þey yok
Resmen kahramanca ölmüþtü. Bunu söylemekten niye yekiniyordum. Aslýnda çekinmiyordum. Sadec
orgundum. Anlatmak istemiyordum o kadar. Kahramanlýk, cesaret, fedakarlýk, ölüme koþmak bu
insanlar için hala önemliydi. Kahramanlýk hamasi bir söz deðil onlar için. Ama þimdi, yýll
alan yanlýþ bilgilerle yetinmek zorunda býrakýlan bu insanlara, böyle bir ortamda nasýl her
yi anlatabilirdim ki? Örneðin çelik yeleðin karakol nöbetçileri dýþýnda kullanýlmasýnýn imk
razide iken ne kadar hafif de olsa, çelik yeleðin hiçbir iþe yaramadýðýný nasýl anlatýrdým?
erasyonda, o kadar yolda, bu kadar yýldýr hiç çelik yelek giymediðimi söylesem, onlarý ikna
ebilir miydim? Bana mý inanýrlar, yoksa hep kulaktan dolma, yarým yamalak bilgilere ma
hkum edilmiþ çevrelerine mi? Hem acaba benim görevim miydi bu? Derin bir nefes çektim:
-€€€€Bir tek þunu söyleyebilirim.
Aðzýmdan çýkanlarý iyice duyabilmek için, herkes bana doðru biraz daha yaklaþtý:
-€€€€Kahramanca þehit oldu. Ýki kiþiyi de temizledi ölürken.
Dört tane arkadaþýnýn hayatýný kurtardý.
Kalabalýkta bir dalgalanma oldu. Ve yorumlar baþladý:
- Zaten belliydi caným.
- Deli doluydu zaten eskiden de.
- Bak arkadaþlarý için kendi canýný tehlikeye atmýþ.
€- Pek arkadaþ çatýlýþýydý ya.
€Bunlar konuþulurken, ben kalabalýðý yarýp, yerime, tabutun baþýna döndüm:Baþucunda sarý y
yerleþtirilmiþ bir resmi vardý. Resme daldým. Yüz hatlarýný inceledim. O fotoðrafýn çekild
amýþtým ki, "Ýþte na bunlar gibiydi benim civanýnýn!" diye bir çýðlýk duydum. Aðýtlarýn, hý
sesi duyuyordum. Baþýmý çevirdiðimde annesinin bana doðru yanaþmakta olduðunu gördüm.
€- Ýþte Mehmet'imin de bunun gibi asker elbisesi vardý. Temizlerdim, ütülerdim ben onlarý.
€Kalabalýðý yarýp, yanýma geldi. Sarýldý. Sýktý, sýktý. Ellerimi attým ben de, omuzlarýna.
bi sarýldým annesine. Hýçkýra hýçkýra aðladý. Yanýndaki diðer kadýnlar çekip aldýlar bir sü
eye oturttular. Babasýný da getirttiler. O da hemen yanýndaki sandalyeye oturdu. Elele
le tutuþtular. Ve tören baþladý. Otobüslerden subaylar, -astsubaylar, askerler indi. Aland
a kendilerine ayrýlan yerlerine doðru yürüdüler. Hýçkýrýklarýn hakim olduðu alandaki sessiz
n þýkýrtýlarý bozuyordu. Ve en yüksek rütbeli komutan arabadan indi. Doðru anne-babanýn yan
ve ikisinin de ellerini öptü. "Baþýnýz saðolsun!" dedi. Babasý, güçlükle, "Siz sað olun."
€Ardýndaki subaylardan birkaçý da ellerini öptüler. Hepsi yerlerini aldý ve alanýn ortasýn
an kürsüye komutan çýktý. Bir þey söyledi. Dinliyordum. Anlamaya çalýþýyordum. "PKK, kahpe,
lik mertebesi" gibi sözleri duyuyordum ama baþým dönüyordu. Hafif bir yaðmur çiselemeye baþ
erede olduðumu soruyordum yine kendime. Ben neredeyim? Dizlerimin tutmadýðýný hissediyordu
m. Öðle namazý için ezan okunmaya baþladý. Dayanmalýydým. Kalabalýk yavaþ yavaþ camiye dolu
azýný kýldýk. Dýþarý çýktýðýmýzda onun musalla taþýna yerleþtirilmiþ olduðunu gördüm. Bu ke
namazý bitirdikten sonra eline mikrofonu aldý, o da bir þeyler söyledi. Metalik sesleri
n arasýnda kalan sözcükleri anlamýyordum. Anadilimi unutmuþ gibiydim.
Duyuyordum€€€ama€€€hiçbir€€€þey€€€anlamýyordum.€€€Kulaklarým Uðulduyordu.
-€€€€Onlara ölü demeyiniz!
€Sigara içmek istiyordum. Bir anda delicesine bir sigara krizi kapladý bedenimi. Aske
rler onun baþýna geldiler. Dikkatlice omuzlarýna aldýlar. Tören komutanýnýn emriyle yürümey
r:
€Marþ komutuyla bando cenaze marþýný çalmaya baþladý. Davulun sesi tüm diðer sesleri bastý
aðýn her vuruþunda kalbim sýkýþýyordu. Bir asker onun resmi elinde, çelenklerin hemen arkas
rini almýþtý. Yavaþ yavaþ yürümeye baþladýk. Cami avlusundan, okulun bahçesine geçtik. Sonr
ye çýktýk. Tüm pencereler, dükkanlar gözleri yaþlý insanlarla doluydu. Herkes ona bakýyordu
arkasýndan yürüyordum. Bir anda ailesinin arasýnda kalakaldým. Çýðlýklarýn arasýnda kalaka
nnesinin ve babasýnýn kollarýndan tutmuþ, adeta sürüklüyorlardý. Yavaþladým. Biraz geride k
uluðun iyice arkasýna geçtim. Ama birisi kolumdan tuttuðu gibi öne sürükledi beni:
€-€€€Sen de onun kardeþi sayýlýrsýn. Sen onlarýn da evladýsýn.
Yerin onlarýn yaný.
€Babasýnýn yanýna götürdü. Babasý bana baktý. Elimden sýkýca tuttu. Vücudunun aðýrlýðýný h
im. Mezarlýða kadar birlikte yürüdük. "Kahrolsun PKK" diye baðýrýyordu yürüyenler. "PKK kah
Kadýnlar, çocuklar, yaþlýlar, gençler. Herkes baðýrýyordu. Mezarlýðýn giriþinde durduk. Ýma
rkesin çökmesini istedi. "Þehide Izdýrap vermeyin, onun ruhunu sýkýntýya sokmayýn" diyordu.
a babasýnýn yanýna geldi. Ellerinden tuttu:
€-€€€Acýný anlýyorum. Ama sen bir þehit babasýsýn. Gurur
duymalýsýn. Kapýp, koyverme kendini artýk. Son bir kere görmek ister misin?
- Ýsterim imam efendi isterim.
€Ben ister miydim? Hayýr. Ýstemedim. Ben gördüm çünkü. Ben son bir kere, çok gördüm. Ama b
kýydý. Arkasýndan kolonyalar uzatýldý. Elden ele kolonya þiþesi yanaþtýrýldý. Birileri baba
nu kolonya ile adeta yýkadý. Mezar baþýnda tabut açýldý:
€Annesi durumun farkýna vardý. Kalabalýðý yýrtýp kocasýnýn yanýna gelmek için çýrpýnýyordu
iriyor, "Ben de göreceðim yavrumu. Bana da gösterin nur yüzünü." diye haykýrýyordu.
€"Tamam gelsin" dediler. Uzaktaydým o manzaralarýn. 'Beyaz kefenin parçalarýný görebiliyor
ara sýra. Babasý eðildi. Öptü. Sarýldý. Yavaþça geriye çektiler. Sonra annesi geldi. Baktý
e ardýndan sessizlik oldu. Hemen ellere alýndý. Dizleri yerde sürüne sürüne uzaklaþtýrdýlar
lar, ýslak mendiller, yüzünde, boynunda, saçlarýnda dolaþtýrýldý. Ýmam "tamam artýk" deyinc
€Mezarlýktan çýkarken "tören bitti" dedim kendi kendime. Bir tören daha bitti. Onun yanýna
raz- daha yaklaþtýðýmý hissederek ayrýldým oradan. O'nu ve bir aileyi daha, yediðinden, içt
e aldýðý nefesten dahi tad almayan bir þehît ailesini daha, ardýmda býrakarak ayrýldým.

You might also like