You are on page 1of 10

BAŞARININ OLMAYAN ROTASI

Yazar : Ulaş BIÇAKÇI


Yayınevi : Rota Yayınevi
Baskı : İstanbul / 1996 / 419 shf.
ISBN : 975-7805-52-1
Bilim Grubu : Yönetim
Türü : Telif
Hitap Ettiği Okuyucu Kitlesi: Özel İlgi

Kitabın Artıları:
Kitabın üstün diyebileceğimiz bir yönü, meseleleri ele
alırken sırf teorik bilgilerden kaçınıp, anlatımını tecrübe ettiği
çok sayıda örnekle süslemesi. Böylece kitap problemleri
müşahhaslaştırarak, kitabın yararlanabilirliğini artırmış.

Kitabın Eksileri:
Kitap yazılırken dağınıklık önlenememiş. Bir madde birden
fazla başlık altında geçebiliyor. Maddeler bazı yerlerde kısaca
açıklandıktan sonra, ileride bunlardan bazıları tekrar daha
geniş bir şekilde ele alınırken, konular bir anlatım sırasına
konulamamış, yer yer geri dönmelere sebep olmuş.

Genel Değerlendirme:
Kitap, iş hayatında karşılaşılan problemleri ele almış. İlk
etapta bunların ne olduğu teşhis edilmiş. İş hayatını
etkileyen problem kaynakları 5 gruba ayrılmış. Daha sonra
konulan teşhislere çözümler önerilmiş. Bu yapılırken teorik
ve ideal tavsiyeler yerine, gerçekçi ve pratikte karşılaşılan
sorunlara çözümler getirilmeye çalışılmış. Başarıya
ulaşmanın tek bir reçetesinin olmadığı vurgulanarak, buna
etken olabilecek bir çok şeyin olduğu vurgulanmış.
Yazar meseleleri günlük konuşma tarzına yakın bir üslupla
sunmuş. Kitap akademik bir çalışmadan ziyade, gözlem ve
tecrübeleri aktarma şeklinde yazılmış.
Kitap problemlerin teşhisini ve reçetelerini ihtiva ettiği
için, tek bir konu üzerinde önemli bir fikir beyan edilmemiş.
İş hayatıda karşılaşılabilen problemlere çeştli tavsiyelerde
bulunulmuş..

Başarının Olmayan Rotası


Yönetim danışmanları için Amerika'da 'şirket doktoru'
benzetmesi yapılır. Bir şirket doktorunun iş yaşamına
ilişkin teşhisleri neler olabilir? Yazar iş hayatı ile ilgili
problemleri şu şekilde teşhis ediyor.
* İş yaşamı sorunlu
* Sorunlar yaygın
* Sorunlar şiddetli
* Değişen iş yaşamı koşullarında artık başarının belli bir
rotası yok
* İş yaşamı, yaşam kalitemizi etkiliyor, hem de çok kötü
bir şekilde

Teşhis 1: İş Yaşamı Sorunlu


İş hayatında sorunlar, sıkıntılar, huzursuzluklar,
tatminsizlikler, hayal kırıklıkları, umutsuzluklar var.
Sorunların bu boyutu üzücü olmakla beraber başka bir
boyutu daha var ki o da insanların ve şirketlerin
verimlerinin düşmesi.

Teşhis 2: Sorunlar Yaygın


İş yaşamına, problemleri ortaya çıkarma
perspektiflerden bakıldığı zaman bu sorunların ve
doğurduğu rahatsızlıkların son derece yaygın olduğunu
görülür. Yazar yıllardır dinlediklerinden,
gözlemlediklerinden, incelemelerinden karşılaştığı
problemleri zaman zaman not etmiş. Bunların 16 sayfayı
bulduğu dile getiriliyor. İşte sorunlardan bazıları:
*Sorumluluk çok, yetki yok.
*Kim kime bağlı belli değil.
*İş tanımları yok.
*İyi adamlar kaçıyor.
*İnsana değer verilmiyor.
*Patron adam atlayarak herkesle muhatap oluyor.
*Patron herşeye karışıyor, detaylarla uğraşıyor.
*Çok başlılık var.
* Burada insana gelecek yok.
*Kimse işini kendi işi gibi benimsemiyor.
*Ücret düzeyimiz düşük.
*Kurumsallaşamamışız.
*Burada profesyonellik yok, herkes amatör.
*Bir organizasyon şemamız bile yok.

Teşhis 3: Sorunlar Şiddetli


İleride daha geniş bir şekilde değinileceği için burayı
geçiyorum.

Teşhis 4: Değişen İş Yaşamı Koşullarında Artık


Başarının Belli Bir Rotası Yok.
Değişen teknolojiye bağlı olarak yaşam koşulları
değişiyor. Bugün yaşanan değişiklikler ve yarın yaşanacak
değişiklikler başarının rotasını iyice karmaşıklaştıracak.
Ancak insanların, zihniyeti, kafa yapıları ve iş düzenleri
aynı anda değişemiyor. İşte sorunların asıl kaynağı burada.
Bu değişime ayak uyduramıyoruz.

Teşhis 5: İş Yaşamı, Yaşam Kalitemizi Etkiliyor,


Hem De Çok Kötü Bir Şekilde
Andre Gorz "Çalışanların kaçı kimliğini işinden bağımsız
olarak tanımlayabilir?" demiş. Gerçekten de kimlik
sorunlarına kadar varan bir derinlik var işin içinde. Herkes
iş yaşantısında ki sıkıntılarını alıp eve taşıyor, aile fertlerine
yakınlarına bulaştırıyor. Diğer bir deyişle insanların
hayatlarını kesin çizgilerle iş-hayatı, aile-hayatı, … gibi
birbirinden ayırmak mümkün olmadığı gibi bunların
birbirini etkilemesinin de önüne geçilemez. Kitapta bu dile
getirilirken problemlerden birinin de bu olduğu
vurgulanmış, iş hayatının bizi kötü yönde etkilediği dile
getirilmiş. İleri ki kısımlarda bunun nasıl aşılacağına dair bir
takım tavsiyeler sunulmuş.

İlk 3 Teşhis: İş Yaşamı Sorunlu, Sorunlar Şiddetli


Ve Yaygın
İş yaşamının sorunlu, sorunların yaygın ve şiddetli
olduğu teşhisi oldukça açık ve net. Onun için bu üç teşhis
bir arada incelenerek bazı örnekler verilmiş. Bu örnekleri
fazla tafsile girmeden, umumi problemleri yansıtması
açısından bir kaç madde halinde verelim.
Örnek 1: Bir özel şirketin cirosunu 60 milyon dolardan
160 milyon dolara çıkartan genel müdür, buna karşılık
patronundan gerekli ilgiyi görmediği gibi satıştaki artışların
primlere yansımadığını hatta kendisine bir teşekkür bile
edilmediğini söylüyor.
Örnek 2: Büyük bir grupta mali koordinatör olarak
çalışan bir kişi, genel müdürün isteği üzerine hafta sonu
tatilini iptal ederek bir rapor hazırlayıp, pazartesi sabah
genel müdüre teslim etmek zorunda kalıyor. Pazartesi
günü ise müdür rapora bakmak lüzumunu bile hissetmiyor
ve bir ara bakarız diyor.
Örnek 3: Yine Libya'da iş yapan bir firmanın patronu
Boğaziçi Üniversitesinden mezun bir genci işe alıyor.
Kendisinden firmasının Libya’daki durumu ile ilgili hayati
bir rapor hazırlamasını istiyor. Genç canını dişine takarak
kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Patron ise "Rapor dediğin
böyle kalın olmaz, kim okuyacak onu!" diyerek geri iade
ediyor.
*Kimse kimseye başarıyı öğretemez. Sen, kendin
öğrenirsin ve onu sen kendin gerçekleştirirsin.
Yazar, kendisine gelip, başarıya ulaşma konusunda bir
reçete isteyenlere karşı şunu söylüyor. "İnsanlar doğal
olarak başarıyı öğrenmek istiyorlar. Buraya kadar pek bir
şey yok. Hatalı olan şu, bu öğrenmeyi kısa yoldan
gerçekleştirmek istiyorlar; kısa reçeteler, püf noktalar,
altın kurallar okuyarak! Ama başarı pasif bir öğrenme
süreci değil, aktif bir eylem sürecidir."
* Şirketler küçülerek büyüyor.
Şirketler artık eski "Kendin pişir kendin ye" felsefesini
bırakıyorlar. Şirketler sadece kendi işleriyle ilgilenerek
lojistik destek diyebileceğimiz işlere eleman ayırmaktan
vazgeçiyorlar. Bunları piyasada bu işler için kurulmuş
firmalara yaptırtarak bu tür işler için personel
çalıştırmıyorlar. Mesela; aşçı, bulaşıkçı, kurye hizmetleri,
nakliye hizmetleri, güvenlik hizmetleri, sekreteryal
hizmetler, bakım-onarım hizmetleri…
Bu yeni eğilimi Tom Peters şöyle dile getiriyor: "Şirket
ruhu hariç verebileceğin herşeyi dışarı ver."
Kitabın bundan sonraki kısımlarında yazarın reçete
olarak sunduğu tavsiyeler yer alıyor. Başta reçetelere karşı
olduğunu belirtmişti. Burada kendisininkinin sihirli reçete
olmadığı, insanların her şeye rağmen istediği öz öğütler
listesi olduğunu söylüyor.

Madde 1: İş Yaşamını Algılayış Biçimleri Değişmeli


Teorik olarak, kuramsal olarak, kitabi olarak, ideal
olarak, kağıt üzerinde yazılı-çizili şekliyle doğru, başarılı ve
güzel olan şeyler gerçek yaşamda daha farklı bir şekilde
gerçekleşiyor. İnsanlar bu farkları anlamaya çalışmıyorlar,
olması lazım gelenin etkisinde kalıp hayal kırıklığına
uğruyorlar. İnsanlar -meli -malı sendromunun etkisinde
kalıyorlar. Halbuki olan ile olması lazım gelen arasındaki
farka hazır olmak gerek. Bunun iki yararı olacak. Birincisi
olayların içine girdiğinde onların nereye doğru yöneldiğini
bilecek ve tedbirlerini ona göre alacaksın. İkincisi, daha
baştan hazırlıklı olduğundan bu farklar seni sarsmayacak,
üzmeyecek ve iş yapmanı engellemeyecek.
*Geleneksel görüşler üzerimizde hala etkili,
bunlardan kurtulmak gerek.
Eskiden etkili olmuş ve başarıya ulaşmış görüşlerin
bugün de etkili olacağı düşünülüyor. Halbuki teknolojide,
özellikle enformasyon teknolojisindeki gelişmeler değişimi
zorunlu kılmaktadır. Bunlar artık iş hayatının felsefsini
derinden etkilemiştir. Bu gelişmelere paralel bir değişiklik
gereklidir ve eski felsefelerle de bu olmuyor.
Madde 2: İş Yaşamı Felsefeleri Gözden Geçirilmeli
Ve Gerekli Değişiklikler Yapılmalı
* Bir vizyon edinilmeli: Vizyon (çizgi) değeri olan bir
şeydir. Çizgi para eder. İnsanlar belli bir çizgiyi tutturmuş,
imajını sabitleştirmiş yerlerle iş yapmayı tercih ederler.
Onun için bir vizyon edinmek gereklidir. Ama bu uzun vade
isteyen şey için aceleci olmamak gerek.
* Şarklı ezikliği sendromundan kurtul: Bizde şu
anlayış iyice yerleşmiş. Her şeyin en iyisi batıda, veya
batıdaki her şey bizden daha iyi. Bu yanlış mantaliteyi
aşmak gerekli. Yazar batıda incelediği ve birlikte çalıştığı
yerlerin her zaman dört dörtlük olmadığını belirtiyor.
* Bildiğin ve sevdiğin işi yapmaya özen göster.
Eğer mümkünse sevdiğiniz ve kendinizi verebileceğiniz bir
işe girişiniz. Bu başarı oranınızı yükselttiği gibi
karşılaştığınız stres ve zorluklara karşı tahammül oranınızı
yükseltir.
* Kişisel kalitene tutkun ol: Kişisel kalite; insanın
verimliliği artı etkinliği artı ürettiği ürünün kalitesi artı
ürettiği hizmetin kalitesi artı ilişkilerinin kalitesi demektir.
En iyi ve mükemmeli yakalamaya çalışmalı. İdeale
ulaşmak imkansız gibidir. Yazar şunu tavsiye ediyor. "En
iyiyi yakalayamadığına değil hedefleyemediğine üzül."
* Büyüme hırsı kontrol edilmeli ve kök işe bağlı
kalınmalı, çok dağılmamalı: Vehbi Koç bunu "İşadamları
ve sanayiciler birdenbire zengin olmaya çalışmamalı.
Böyle yapmaya çalışanlar yok olup gittiler." Şeklinde
özetliyor. Ayrıca büyürken daha değişik alanlara yayılarak
büyüme yerine, bir alanda en söz sahibi olmayı ve o
sektörde otorite olmayı tavsiye ediyor.
* Güvenilir, dürüst ve itibarlı ol: Bunu en iyi İhlas
Holdingin sahibi Dr. Enver Ören özetliyor. "İtibar
kaybedeceğime para kaybedeceğim."
* Hayat mücadele değil, mücadele hayattır:
Rekabetin kişiyi veya şirketleri daima ileriye götürdüğü
vurgulanmış ve "Mücadele edersen yaşarsın" şeklinde
özetlenmiş. Bu bir denkleme dökülerek Konfor +
Bahtiyarlık = Sabit denilerek konfor ve bahtiyarlığın ters
orantılı olduğu vurgulanmış.

Madde 3: Belli Bir Kişisel Kalite Tutturulmalı


*Aşırı bilimsellik (Kalın kafalı rasyonellik): İnsanlar
çok uzun süredir yöneticiliği bilimsel yapma çabası içine
girmişlerdir. İstenmiştir ki yönetim ve yöneticilik pozitif
bilimler gibi determinist neden-sonuç ilişkisine dayanan bir
bilim dalı olsun da işletmelerin, organizasyonların
yönetimi, yöneticiler tarafından öğrenilerek belli kurallara
dayalı bir şekilde doğru olarak yapılsın. Bugün iş
yaşamında duruma göre demek olan "Durumsallık
yaklaşımı" gibi akımlar geliştirilmiş olmasına rağmen
yukarıdaki düşünce insanları hala bilimselliğin yukarıdaki
şekline koşullandırmıştır. Burada iş yaşamında bilimsel
metodların kullanılmasına karşı çıkılmamakla beraber
tamamen bilimsel metodlara bel bağlanmaması gerektiği
tavsiye ediliyor. İş hayatında her zaman aynı metodların
aynı sonucu vermeyeceği gerçeği dile getirilmiş ve
esnekliğe de yer verilmesi istenmiş.
* Çalışma metotları ve yanlış şartlanmalar:
İnsanların kişisel kalitelerini, iş yaşamı ve yaşam
kalitelerini ve dolayısı ile başarılarını etkileyen sonuç
olarak ta sorunlar doğmasına neden olan faktörlerden biri
de iş yapış biçimlerine ait yanlış ve aşırı şartlanmalardır.
Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkün.
-Yönetim tarzı: Otokratik mi, demokratik mi olmalı?
Duruma göre değişmeli. Bir çok faktöre; teknolojinin
yapısı, çalışanların bilgi ve vasfı yetenekleri, sayılarına
göre ayarlanmalı.
-Yaşam bir sahnedir, oynayacaksan kendini oyna: Yazar
en kıymetli silahın insanın kendi öz kişiliği olduğunu
söylüyor. Piyasada kişilere çeşitli durumlarda nasıl
davranmaları gerektiğine dair yazılan kitapların insanı rol
yapmaya ittiği ve başarıyı engellediğini söylüyor.
-Başarmak için çok çalışmak lazım: Kitapta çok çalışmak
yerine sıkı çalışmayı öneriyor. Profesyonel kendisine
ayıracağı zaman çok olsun diye daha sıkı çalışır.
-İş-yaşamı, özel-yaşam ayırımı: Yazar bu ayırımın
yapılamayacağını vurgulayarak, "Yaşamımızın tümünü
kapsayan aktiviteleri yeterince sürdürebilme konusundaki
inisiyatifsizliğimizi, sürekli öğrenme ve gelişme
konusundaki ataletimizi gerçeklerin arkasına saklanarak
örtbas etmeye çalışıyoruz… Oysa tek bir hayat yaşarız…
Sınırları kaldırın. Evinizi işinize, işinizi evinize taşıyınız"
diyor.
*İş yaşamında profesyonelizm: Yazar aşağıdaki
anlamlardaki profesyonellik tanımlarını reddediyor.
-Profesyonel saatini kiralayan adamdır.
-Profesyonel yönetici, yöneticiliği meslek edinmiş
adamdır.
-Profesyonel, mesleğini iyi bilen, iyi okumuş ve tecrübeli
adamdır.
-Mesleğini para karşılığı icra eden adamdır.
-Emeğini satan adamdır.
Buna karşılık "Onlar kendilerini çalıştıkları şirkete
herhangi bir ortaklık bağı olmadan, ücret karşılığı emeğini
o şirkete satan adamdır" tanımını getirilmiş.
Yazara göre Profesyonellik Şartnamesi:
-Profesyonel işinin üzerine gider.
-Profesyonel işine sarılır.
- Profesyonel mesai saatlerini aşsa da işlerini neticeye
ulaştırır.
-Profesyonel işlerini yerine getirebilmek için gerekli
yetkiyi ne yapıp yapıp elde eder.
-Profesyonel kısıtları engelleri aşmaya çalışan yapıcıdır.
-Profesyonel üstlerini de yönetmesini becerir.
-Profesyonel kaybetmekten hemen hemen hiç korkmaz.
-Profesyonel bir hata yapınca "Benim hatam oldu" der.
-Profesyonel söz verir, profesyonel olmayan vaat eder.
Madde 4 ve 5: Şirketlerdeki Yaşam Felsefesi Ve
Yapısal Değişim:
Yazara göre gelecekte şirketleri bekleyen değişimler
şunlar:
1-Hiyerarşi darbe alacaktır.
2-Hiyerarşideki piramit modeli yerini daha basık bir
modele bırakacak, orta kademelerdeki yönetici sayısı
azalacak.
3-İnsanları belli görevlere tasnif eden organizasyon
şemaları kalkacak.
4-Astlık üstlük ilişkisi kalkacak.
5-Müdürlük, şeflik vs kalkacak, bunun yerine unvan
olarak insanlar yaptıkları işlerin ismini kullanacak.
6-Üstün astı kontrolü yerini oto kontrole bırakacak.
7- Dikey terfiler yerlerini yatay terfilere bırakacak.
8-Otoritenin kaynağı kurallardan ziyade bilgi olacak.
9-İnsanların kapasitelerini daha fazla artırmak için her
türlü baskı, otorite, disiplin ve sistemler terk edilecek.
10-İnsanı sisteme, bireyi müesseseye yeğleyen mantık
ortadan kalkacak.
11-Şirketlerde dikey karar alma prosesi yerini yatay
karar alma prosesine bırakacak.
12-Tüm yazılı kurallar, talimatnameler yönetmelikler
fevkalade azalacak.
13-Şirket merkezleri ve holdingler küçülecek ve
buralardaki kurmay görevliler azalacak.
14-Kalite bugünkü gibi sadece üretilen ürün ve hizmetin
kalitesini değil, kişisel ve örgütsel, iç ve dış tüm ilişkilerin
kalitesinide kapsayacaktır.
15-Büyük şirketler hızlı hareket edemediklerinden
küçülecekler. Büyüklük anlayışı tamamen değişecek.
Yazar bundan sonra da şirketler için iş felsefesi veriyor.
*Şirketlerin amaçları net olmalı.
*Kök işine sadık ol.
*Şirkette başkalarına yaptırabileceğin işler için personel
istihdam etme.
*Bilmediğin işlere girmektense, bulunduğun sektörde
söz sahibi olmaya çalış.
*Yeni bir işe girmek durumunda kalırsan bu işi iyice
öğren.
*Otonom, küçük birimlerle çalış.
*Merkezi yapılar kurup diğer şirketler üzerinde
egemenlik kurma.
*Erken holdingleşme sevdasına kapılma.
*Normal insanlarla normalin üzerinde iş yapmayı bil.
*Rekabetten korkma.
*Sadece kısa vadeli kar peşinde koşma.
*İtibarına yatırım yap.
*Toplam kalite kültürünü şirkete yay.
*Her şeyi sıkı sıkı birbirine bağlı sistemler haline
getirme.
*Elin işin üzerinde olsun.

You might also like