You are on page 1of 143

GABRIEL GARCA

. MARQUEZ
"

IYI KALPLI
ERENDIRA

1982
Q:
-<
"'
c:

NOBEL
EDEBiYAT
DL

eviri: NCi KUT

GABRIEL GARC A
MARQUEZ

Y KALPL

ERENDIRA

La increible y triste historia de la candidf ErendiraY de su abuela desalmada,

Gabriel Garda Marquez

972, Gabriel Garda Marquez

99, Can Sanat Yaynlar Ltd.ti.

Bu eserin Trke yayn haklar Agencia Literaria Carmen Baleells S.A.


araclyla alnmtr.
Tm haklar sakldrTantm iin yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn yazl
izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
1.

basm: 99

6. basm: Ocak 203


Bu kitabn 6. basks 000 adet yaplmtr.
Kapak tasarm: Aye elem Design
Kapak bask: Azra Matbaas
I bask ve cilt: Ekasan Matbaas
ISBN 978-97S-S 0-346-4

CAN SANAT YAYlNLARI


YAPIM, DAGITIM, TICARET VE SANAYI LTD. TI.
Hayriye Caddesi No: 2, 34430 Galatasaray, Istanbul
Telefon: (022) 2 5 2 56 75 1 252 59 88 1 252 59 89 Faks: (022) 2 5 2 72 33
www.canyayinlari.com
yayinevi@canyayinlari.com

"

GABRIEL GARCIA
MARQUEZ
"

IYIKALPLI
ERENDIRA

YK

1982 NOBEL EDEBiYAT DL

ispanyolca aslndan eviren

nci Kut

Gabriel Garda M;rquez'in Can Yaynlarndaki 'dier kitaplar


Bakan Babamzn Sonbahar, 1982
Bir Kayp Denizci, 1982
Krmz Pazartesi, 1982
er Saati, 1983
Yaprak Frtnas, 1983
Yzyllk Yalnzlk, 1984
Kolera Gnlerinde Ak, 1989
Labirentindeki General, 1990
Albaya Mektup Yok, 1991
Hanm Ana'nn Cenaze Treni, 1992
On iki Gezici yk, 1993
Ak ve br Cinler, 1994
Bir Kartma yks, 1996
ili'de Gizlice, 1996
Anlatmak iin Yaamak, 2005
Benim Hznl Orospularm, 2005
Mavi Kpein Gzleri, 2011

GABRIEL GARCA MARQUEZ, 1928'de, Kolombiya'nn Aracataca


kentinde dodu. Kolombiya Ulusal niversitesi'nde balad hukuk ve
gazetecilik renimini yarm brakt. yk yazmaya 1940'1arn sonla
rnda balad. Yaymlanan ilk nemli eseri, Yaprak Frtnas'yd. 1961 'de
yaymlanan Albaya Mektup Yok adl kitabn Hanm Anann Cenaze Tre
ni (1962) ve er Saati (1962) izledi. Garda Marquez, en tannm roma-

n Yzyllk Yalnzlk' (1967), Meksika'ya ilk gidiinde yazd. yklerini


iyi Kalp/i Erendira (1972) adl kitapta topladktan sonra birbiri ardna
Mavi Kpein Gzleri (1972), Bakan Babamzn Sonbahan (1975), Krm
z Pazartesi (1981), Kolera Gnlerinde Ak (1985). Labirentindeki General

(1989) kitaplarn yaymlad. Vazarn Trkiye'de de yaymlanan teki


yaptlar arasnda Bir Kayp Denizci, Ak ve br Cinler, ili'de Gizlice ve
On iki Gezici yk saylabilir. Garda Marquez, 1982'de Nobel Edebiyat

dl'ne deer grld.

NCi KUT, lise renimini 1960'ta Ankara Koleji'nde tamamladktan


sonra Ankara niversitesi DTCF ngiliz Dili ve Edebiyat ve Varova
niversitesi spanyol Filolojisi blmlerinden mezun oldu. spanyol
dili ve grameri zerine szlkler ve dilbilgisi kitaplar yaym lad. 1990
ylndan balayarak Miguel Delibes, Gabriel Garda Marquez, lsabel
Ailende, Mario Vargas Llosa, Jose Mauro de Vasconcelos ve Jose Sa
ramago gibi spanyol, Portekizli ve Gney Amerikal yazarlarn ro
man ve yklerini Trkeye kazandrd.

indekiler
Kocaman Kanatl htiyar Adam

Yitirilmi Zamaniann Denizi

Dnyann Boulmu En Gzel Adam

43

Akn tesinde Srekli lm

Hayalet Geminin Son Y okuluu

63

Mucizeler Satc s yi Kalp li arlatan

yi Kalpli Erendira ile insafsz Bykannesinin


nanlmaz ve Ackl yks

83

KOCAMAN KANAILI
HTYAR ADAM
Y amunn nc gunu evin iinde o kadar ok
yenge ldrmlerdi ki, Pelayo evin sular altndaki av
lusunu geip onlan denize atmak zorunda kalmt, n
k yeni doan ocuklan geceyi ateler iinde geirmiti
ve bunun nedeninin o berbat koku olduunu dn
yorlard. Saldan beri ortala bir hzn kmt. Gk
yzyle deniz ayn kl rengine brnmler, mart ayn
da kvlcmlar saar gibi l l parlayan plajn kumlan
kokumu deniz kabuklaryla dolu bir amur deryasna
dnmt . le vakti gne ylesine donuktu ki, Pe
layo'nun yengeleri denize attktan sonra eve dnerken,
avlunun bir ucunda kprdanp inleyen eyin ne olduu
nu grmesi olduka zor oldu . Bunun, arnuriann iine
dp yzkoyun kapanm ihtiyar bir adam olduunu
aniayabilmesi iin ona iyice yaklamas gerekmiti; ihti
yar, olanca abasna karn bir trl yerden kalkamyor
du, nk arkasndaki kocaman kanatlar bunu engelli
yordu.
Kabusa benzer bu acayip grnt karsnda dehe
te kaplan Pelayo, hemen kotu, hasta ocuuna kornp
res yapmakta olan kan s Elisenda 'y bularak onu avlu
nun ucuna gtrd. Her ikisi de yerde yatan adama a
knlk iinde sessizce bakakalmlard . htiyann st ba
ll

hrpaniydi. Kel kafasnda rengi atm birka tel sala a


znda bir iki diten baka bir ey kalmamt; snisklam
olmu bu acnacak haliyle, heybetli olmas gereken g
rntsnden eser yoktu . Tylerinin yans dklm kir
iindeki kocaman akbaba kanatlar, amur deryas iinde
bir daha alamayacak gibi amura saplanmt . Pelayo
ile Elisenda ona uzun sre byk bir dikkatle bakakal
mlar, ama az sonra korkularn yenmiler, sonunda da
ona tandk biri gzyle bakar olmulard. O zaman
onunla konumaya cesaret edebildiler, ihtiyar da onlara
anlalmaz bir leheyle, ama gzel bir gemi ci sesiyle kar
lk verdi . Bylelikle, kanatiann sakncasn gz ard
ederek, onun frtnann alabora ettii yabanc bir gemi
den hayatta kalm tek kazazede olduuna akllan bir
gzel yatt . Yine de, onu grmesi iin, yaamla ve lmle
ilgili her eyi ok iyi bilen bir komu kadn ardlar;
komunun yle bir bakvermesi onlar bu yanlgdan
kurtarmaya yetti .
"Bu bir melek, dedi komu kadn. "Herhalde ocu
u almaya geliyordu, ama zavall o kadar yal ki yamur
onu yere devirmi olmal.
Ertesi gn, Pelayo 'nun evinde, etten kemikten ya
plm bir melein tutsak olduunu herkes duymutu. O
gnlerde meleklerin cennette olup biten bir fesattan
kurtulup kaabilenler olduuna inanan bilgi bir komu
nun ileri srd gre aldrmayp, onu sopa darbele
riyle ldrmeye kimsenin yrei elvermemiti . Pelayo,
elinde beki sopasyla btn leden sonra ona gz ku
lak olmu, yatmadan nce de onu srkleyerek arnuria
nn iinden karp tavuklada birlikte tel rgl kmese
kapatmt . Gece yans yamur dindiinde Pelayo ile Eli
senda haHi yenge ldrmeye alyorlard . Aradan ok
gemeden ocuk, atei dm ve karn ackm olarak
uyanmt . Bunun zerine iten gelen soylu bir cmert12

likle, yannda gn yetecek su ve yiyecekle melei bir


sala bindirip ak denizde kaderine terk etmeye karar
verdiler. Ancak gnn ilk klanyla birlikte avluya k
tklannda btn konu komuyu, kmesin nnde top
lanm, en ufak bir sayg gsterisinde bulunmadan me
lekle elenir ve sanki doast bir yaratk deil de bir
sirk hayvanym gibi, tel rgnn aralklanndan ona yi
yecek atarken buldular.
Haberin akl almazl karsnda telaa kaplan Pe
der Gonzaga, saat daha yedi olmadan kagelmiti . Artk
o saatte, gn doarken gelmi olanlardan daha akl ban
da merakllar toplanm, tutsan geleceiyle ilgili her
trl tahmin yrttnt bile. lerinde en saf olanlar
melein dnya bakanlna getirileceini dnyorlar
d . Daha sert yaradll olan bakalar, btn savalan
kazanmas iin onun be yldzl generallie ykseltilece
ini tahmin ediyorlard . Baz hayalperesder ise, evrenin
ynetimini sttenecek bir kanatl bilginler soyunu yer
yznde yetitirmek zere onun bir aygr gibi baklp
beslenmesini umuyorlard . Peder Gonzaga, rahip olma
dan nce gl kuvvetli bir oduncuydu. Tel rgnn
arasndan bakarak bir an iin akimdan bir sr soru ve
yant geirdikten sonra bununla yetinmeyip, akn ta
vuklann arasnda kocaman kart bir tavua benzeyen bu
acnacak durumdaki adam yakndan inceleyebilmek
iin kmesin kapsn amalann istedi . htiyar, kmesin
bir kesinde, sabah erkenden gelenlerin kendisine atm
olduklar meyve kabuklaryla kalvalt artklannn aras
na uzanm, iki yana at kanatlann gnete kurutma
ya alyordu . Daha nce evresindekilerin saygszlkla
nna aldn etmezken, Peder Gonzaga kmese girip de
ona Latince olarak gnaydn deyince, feri kam gzle
rini yle bir kaldnp kendi dilinde bir eyler mnldand.
Rahip, ihtiyann ne Tann 'nn dilinden anladn ne de
13

Tanr' nn elisini selamlamay bildiini fark edince, ilk


kez onun bir sahkekar olabileceinden kukulanmt.
Sonra, yakndan baknca onun fazlasyla insana benzedi
i sonucuna vard: Frtna yznden kanatlannn altna
taklp kalm asalak yosunlar ve kara rzgarlannn ber
bat ettii byk tyleriyle dayanlmaz derecede pis ko
kuyordu; bu sefil grnmnn de meleklerdeki yce
likle hibir ilgisi yoktu . Bunun zerine kmesten karak
ksa bir vaaz verip merakllan saflk etmenin tehlikeleri
ne kar uyard. eytann, gafilleri artmak iin kamaval
hilelerine bavurmak gibi kt bir alkanl olduunu
anrusatt onlara. Kanatlar, bir atmacayla bir uak arasn
daki fark belirlemekte aync e olamyorsa, melekleri
ayrt etmekte bsbtn rol olamaz, diye fikir yrtt .
Yine de kendi piskoposuna bir mektup yazacana sz
verdi, bylece son karann en yksek merciierden gele
bilmesi iin piskopos kendi bapiskoposuna, o da Papa
hazretlerine yazacakt .
Ancak onun bu saknganlna kimse aldn etmedi .
Tutsak melek haberi ylesine abuk yaylmt ki birka
saat iinde avluda bir pazaryeri kargaas yaannaya ba
lam, artk evi ykma mddelerine gelmi olan kalabal
korkutup datmak iin sngl askerleri armak ge
rekmiti. te o zaman, panayr yerinin pn spr
rnekten beli bklen Elisenda'nn akima, avlunun girii
ni kapatp melei grmeye gelenlerden be sent giri pa
ras almak gibi gzel bir fikir geldi .
Ta Martinique 'ten bile merakllar gelmeye bala
mt . Uu numaralar yapan akrobatyla birlikte gezici
bir kurupanya da gelmi, ancak kalabaln zerinden
defalarca gelip geen akrobata hi kimse aldr, etme
miti, nk onunkiler melek kanatlar deil, zerieri
yldzl yarasa kanatlanyd . Karayp 'in en bahtsz hasta
lan are aramaya geliyorlard: ocukluundan beri kalbi14

nin atlarn saymakta olup artk saylarn yetmez oldu


u zavall bir kadn, yldzlarn grltsnden rahatsz
olduu iin uyuyamayan bir Jamaikal, uyankken yapt
eyleri uyurken bozmak iin geceleri kalkan bir uyur
gezer ve daha az vahim durumda olan pek ok bakala
r
Yeri g titreten btn bu talihsizlikler karmaas
. . .

iinde Pelayo ile Elisenda yorgunluktan mutluydular,


nk aradan daha bir hafta bile gemeden yatak odala
n paratarla tka basa dolmutu, yine de ieriye girmek
iin sra bekleyen haclarn oluturduu kuyruk, ufkun
teki ucuna kadar uzanyordu.
Kendi yaratt olaya katlmayan tek kii melein
kendisiydi . Kmesin teline taktklan ya kandilleriyle di
lek mumlarnn cehennem scandan bunalm bir hal
de, geici yuvasna almaya alarak vakit geiriyordu.
Balangta ona, bilgi komu kadnn aklna gre melek
lerin zel gdas olan kafuru kristalleri yedirmeye al
mlar, ama o bunlara istekli grnmemiti, tpk tv
bekarlann getirdikleri adak yemeklerini tadna bile bak
madan geri evirdii gibi; sonunda azna patlcan pre
sinden baka ey koymamasnn nedenini melek olmas
na m, yoksa yallna m yormak gerektii hibir za
man anlalamad. Doast denilebilecek tek erdemi,
gsterdii sabrd sanki . zellikle de ilk zamanlarda, ka
natlannda abucak reyen paraziderin peindeki tavuk
lar onu gagaladklannda, sakatlar kusurlu organianna
srmek iin onun kanatlanndan ty kopardklannda, en
sofulann onun vcudunu btnyle grebilmek iin
ayaa kalksn diye ona ta attklarnda bile. Sadece bir
kez onu etkilerneyi baarabilmilerdi: Saatlerce hareket
siz durup da onu ld sandklanndan, gen boalan
damgalamakta kullandklar demirle kalasn daladk
lannda olmutu bu . O zaman irkiterek uyanm, gzle
rinde yalarla anlalmaz bir dilde svp sayarak, kmes15

teki tavuk pislikleriyle tozu topra ayaa kaldracak bir


ka kanat rpmasyla glmedik bir panik havas yarat
mt. Biroklannn, onun bu tepkisinin fkeden deil
acdan geldiine inanmalanna karn, bu olaydan sonra
onu bir daha rahatsz etmemeye zen gstermilerdi,
nk ondaki bu tepkisizliin, kesine ekilmi bir kah
ramannki deil, uyku halindeki bir belalnn hareketsiz
lii olduunu oradakilerin ou anlamlard.
Peder Gonzaga, tutsan doas hakknda kesin bir
yarg gelene kadar, halkn bu ciddiyetsizliine kendi iin
den gelen formllerle kar durmutu. Ancak Roma'dan
gelecek haber, ivedilik kavramn yitirmi gibiydi . Tm
zamanlan, acaba hkmlnn gbei var m yok mu,
acaba konutuu lehenin Aramcayla bir ilgisi var m,
acaba bir topluinenin ucuna rahat rahat sabitir mi ya
da acaba kanatl bir Norveli mi, deil mi diye renme
ye alnakla geiriyordu. Allah yardm edip de rahibin
skntlanna son verecek bir olay olmasayd, bu mektup
lar daha yzyllar boyu gidip gelebilirdi.
Olan uydu: O gnlerde Karayip 'te dolaan pek ok
gezici kumpanyann elenceleri arasnda, ana babasnn
szn dinlemed iin mcee dnm bir kad
nn ackl gsterisi de kye getirildi. Onu grmek iin
denecek giri creti, meleinkinden daha az olmakla
kalmyor, stelik kadnn bu akl almaz durumoyla ilgili
her trl soru sorulmasna ve hi kimsenin bu korkun
olayn gerekliinden kukuya kaplmayaca biimde
onu evire evire gzden geirmesine de izin veriliyordu .
Bu, ba kederli bir gen kz ba, gvdesi ko bykl
nde bir tarantula olan korkun bir yaratkt . Ama asl
yrekler acs olan yan bu acayip gnm deil, ba
na gelen talihsizliin aynntlann anlatrken gsterdii
itenlikti : Neredeyse ocuk denecek yatayken bir dansa
gitmek zere ana baba evinden kamt, izinsiz olarak
16

btn gece dans ettikten sonra annann iinden geip


eve dnerken, korkun bir grltyle gkyz ortadan
ikiye ayrlm, buradaki yanktan kan kkrtl bir im
ek onu rmcee dntnnt . Yiyebildii tek ey,
hayrsever kimselerin azna verebilecekleri yuvarlak
kfteciklerdi. Bunca insancl bir gerei ve bylesine
korkun bir ibreti gzler nne seren bylesi bir gsteri,
evresindeki lmllere bakmaya bile kadanamayan ki
birli bir meleinkiyle kyas kabul etmeyecek biimde or
tal krp geinniti. Dahas, melee atfedilen be
mucize de, belirli bir akli dengesizlii ortaya koyuyordu;
rnein gnne yeteneine kavumayan, ancak tane
yeni dii kan kr adam, yeniden yryemeyen, ama pi
yango ikramiyesini kazanmak zere olan ktrm ya da
yaralannda ayiekleri aan czaml gibi . Daha ok bir
elencelie benzeyen bu tr avutucu mucizeler, melein
nn zaten glgelemiken, rmcek kadn sonunda
onu saf d brakmt . Bylece Peder Gonzaga ektii
uykusuzluktan kurtulmu, Pelaya 'nun avlusu da yeni
den, st ste gn yamur yap yengelerin yatak
odalarnda dolatklan zamanlardaki gibi bombo kal
mt.
Ev sahiplerinin szlanmalanna gerek yoktu. Kazan
dklan parayla bahe iinde, balkonlu, iki katl byk bir
ev yaptrdlar; eikleri kn yengelerin giremeyecekleri
kadar yksekti, pencerelerine de meleklerin ginnemesi
iin demir pannaklklar taklmt . Pelaya ayrca kyn
ok yaknnda bir tavan iftlii kunnu, zahmetli beki
lik iini tmden brakmt; Elisenda ise kendine, o za
manlar pazar gnleri en hali vakti yerinde hanmlarn
kullandklar trden yksek topuklu saten ayakkablada
yanardner ipekten bir sr giysi satn ald. zen gste
rilmeyen tek yer kmes olmutu . Oray arada bir ilal
sulada ykayp ierideki birikintiyi yakarak yok ettilerse,
17

bunu melee sayglanndan deil, her tarafta bir hayalet


gibi dolap yeni evin havasn bozan o berbat kokuyu
yok etmek iin yapmlard. Balangta, ocuk daha y
rmeyi renirken kmese fazla yaklanamasna dikkat
ediyorlard. Sonralan giderek bu korkularn unutup pis
kokuya almlar, ocuk da stdilerinin deimesine bi
le frsat kalmadan, rm tel rgleri para para d
klen kmesin iine girip oynar olmutu. Melek, ona
kar teki lmllere olduundan daha az sevimsiz de
ildi ama onun en akla gelmedik yaramazlkianna uyu
uk bir kpek uysallyla katlanyordu. Her ikisi de ayn
zamanda suiei karmlard . ocua bakan doktor,
melei de muayene edip gsn dinlemekten kendini
alamam, kalbinde yle rpnmalar, bbreklerinde yle
grltler duymutu ki, yayor olmas mmkn olamaz
gibi gelmiti ona. Ancak onu asl artan ey, kanatlarn
daki mantksallk olmutu. nsan yapsna ok uygun d
en bu iki organ ylesine doal grnyorlard ki, teki
insanlarda da bulunmamasna bir trl akl erdireme
miti.
ocuk okula baladnda, gne ve yamur, kmesi
yerle bir edeli hayli zaman olmutu . Melek, tpk lmek
zere olan kimsesiz bir hasta gibi oradan oraya srkle
nip duruyordu. Onu sprge darbeleriyle yatak odasnn
birinden kovuyorlar, aradan bir dakika gemeden mut
fakta buluyorlard . Ayn anda o kadar ok yerde birden
bulunuyormu gibiydi ki, sonunda blnerek oald
n, evin her yannda kendi kendini ynelediini dn
meye balamlard . fkeden deliye dnen Elisenda, z
vanadan kp, meleklerle dolu bir cehennemde yaama
nn bir talihsizlik olduunu syleyerek avaz avaz ban
yordu . Pek az bir eyler yiyebilen melein feri kam
gzleri ylesine bozolmutu ki, evin payandaianna dur
madan aya taklyordu, kanatlannda da son tylerin
18

yolunmu saplanndan baka bir ey kalmamt . Pelayo,


melein zerine bir battaniye atp suudurmann altnda
uyumasna izin verme hayrseverln gstermi ve an
cak o zaman onun, ihtiyar Norveli artmacalarna
benzer anlalmaz sayklamalarla btn geceyi ateler
iinde yanarak geirdiini fark etmilerdi . Telaa kapl
dklan pek ender gnlerden biri olmutu bu, nk l
mek zere olduunu dnyorlard ve bilgi komu
kadn bile l meleklerin ne yapldn syleyebilmi
deildi.
Yine de hayatnn bu en kt kn atiatmakla kal
mam, gnein ortal stnaya balad ilk gnlerde
eskisinden daha iyi grnr olmutu. Avlunun, hi kim
senin kendisini grmedii en uzak kesinde gnlerce
hareketsiz yatm, aralk aynn balarnda ise kanatlann
da koca koca sert tyler kmaya balamt, ama bunlar,
daha ok, dknln yeni bir oyununa benzeyen ko
caman kart ku tyleriydi . Ancak o kendisi bu deiiklik
lerin nedenini biliyor olmalyd, nk onlan hi kimse
nin fark etmemesi ve baz baz yldziann altnda syle
dii denizci arklarn hi kimsenin duymamas iin b
yk bir zen gsteriyordu . Bir sabah Elisenda, le ye
mei iin halka halka soan dorarken, sanki ak deniz
den eser gibi bir rzgar doldu mutfan iine. Bunun
zerine gidip pencereden bakt ve melei ilk uma de
nemelerinde yakalad . Bu abalan ylesine acemiceydi
ki, bahede ekili sebzeler arasnda tmaklaryla yol a
m, gnein klan altnda kayp havada tutunacak yer
bulamayan beceriksiz kanat rpmalanyla sundurmay
yerle bir etmesine ramak kalmt . Ama yine de havalan
nay baarmt . Elisenda onun kart bir akbaba gibi zor
lukla kanat rpp havada durmaya abalayarak kyn
en son sra evlerinin zerinden uarak getiini grnce,
hem kendi hem de onun hesabna rahat bir nefes ald .
19

Soan daramay bitirinceye kadar onu izledi, artk onu


grmesi mmkn olamayncaya kadar da grd onu,
nk o zaman artk onun yaamnda bir dert olmaktan
km, denizin ufkunda hayall bir nokta olmutu.
1968

20

YiTiRiLMi ZAMANLARN DENiZi


Ocak ay sonlarna doru deniz hrnlamaya yz
tutar, kyn stne youn biimde p boaltmaya
balar, birka hafta iinde de onun bu dayanlmaz ke
yifsizlii her eye bulam olurdu. O andan sonra dn
ya ekilmez olurdu; hi deilse bir dahaki aralk ayna
kadar ve saat sekizden sonra ortalkta kimsecikler kal
mazd . Ama Bay Herbert'in geldii yl denizde hibir
deiiklik olmad; ubat aynda bile. Tersine, gn ge
tike daha stliman, daha ltl bir hal alyordu deniz,
mart aynn ilk gecelerinde de ortala bir gl kokusu
yayld.
Kokuyu Tobias da almt . Yengeler onu ok tatl
buluyor olmalydlar ki, gecenin byk bir blmn
onlar yataktan kovmakla geiriyordu, ta ki esinti kp
da uyku tutuncaya kadar. Uykusuz geirdii uzun gece
ler boyunca her trl hava deiikliini renmiti . Bu
yzden de bumuna bir gl kokusu geldiinde, bunun
denizin kokusu olduunu anlamas iin kapy ap bak
mas gerekmemiti .
Ge vakit yataktan kalkt. Clotilde avluda atei yak
nakla urayordu . Serin bir esinti vard, btn yldzlar
yerli yerindeydi ama denizdeki klar yznden ufka
kadar yaylm yldzlan saymak zordu . Tobas, kahvesi21

ni itikten sonra, gecenin tadnn damanda kaldn


hissetti.
"Dn gece," diye anmsad, ''ok tuhaf bir ey oldu. "
Tabii Clotilde olan bitenden habersizdi. Uykusu y
lesine ard ki grd dleri bile anmsamazd.
"Bu bir gl kokuuydu," dedi Tobas. ''Eminim de
nizden geliyordu. "
"Gllerin nasl koktuunu hi bilmem," dedi Clotilde.
Belki de doruydu . Kasabann, yer yer gherileli,
kaskat, orak bir topra vard, binde bir, birisi baka
yerlerden bir buket iek getirir, lleri artklan yerden
denize frlatrd .
"Guacamayal 'de boulan adamda da ayn koku var
d," dedi Tolias.
" yi ya," diye glmsedi Clotilde . "Eer gzel bir ko
ku idiyse, denizden gelmediinden emin olabilirsin. "
Gerekten d e zalim b i r denizdi b u . Belirli zamanlar
da balklar aiara taklm plerden baka bir ey e
kemezlerken, deniz ekildiinde kyn sokaklan l ba
lklarla dolard. Dinarnit ise eski batk gemilerin kalnt
lann su yzne karmaktan baka bir ie yaramazd .
Clotilde gibi kyde kalm olan az saydaki kadnlar,
ilerinde byk bir hn besliyorlard. Tpk onun gibi,
ihtiyar Jacob'un kans da o sabah allagelenden daha
erken kalkm, ortal topladktan sonra yznde aksi
bir ifadeyle kahvaltya oturmutu.
" Son dileim, beni diri diri gmmeleri," dedi kocasna.
Sanki lm deindeymi gibi sylemiti bunu, oy
sa mart gneinin, btn gcyle kocaman pencerele
rinden girip evin her yanna yayld yemek odasnda,
masann bir ucunda oturmaktayd . Karsnda da, hafif
aln gidermeye alan ihtiyar Jacob vard; kansn
22

yle ok ve o kadar uzun zamandan beri seviyordu ki,


karsndan kaynaklanmayan hibir dert onu artk etkile
miyordu .
"Saygn kiilere yaptklan gibi beni de topran alt
na koyacaklanndan emin olarak lmek istiyorum, diye
devam etti kans . "Ve bunu bilmenin tek yolu da, beni
diri diri gmmelerini rica etmek zere baka bir yere git
mek ."
htiyar Jacob sakince, "Hi kimseden bir ey rica et
mene gerek yok," dedi . "Seni ben kendim gtrrm . "
"yleyse gidelim, dedi kans, "nk ok yaknda
leceim . "
htiyar Jacob onu uzun uzun inceledi . Sadece gzle
ri haHi genti . Eklem yerlerinde kemikleri boum bo
umdu, baslm toprak gibi kupkuruydu, zaten oldum
olas byleydi .
"Her zamankinden daha iyisin," dedi karsna.
"Dn gece," diye iini ekti . "Bumuma bir gl koku
su geldi . "
"Kayglanma," diye onu yattrmaya alt ihtiyar
Jacob . "Bu da, biz yoksullarn bana gelen eylerden bi-

))
r.

"Hi de deil," dedi kans . "Bu denizden uzakta bir


yerde lebilmek iin, ne zaman lecen gerektii ka
dar nceden bileyim diye dua etmiimdir hep . Bir gl
kokusu, hem de bu kyde, bana Tann 'nn uyarsndan
baka bir ey olamaz. "
htiyar Jacob'un aklna, ilerini yoluna koyabilmek
iin ondan biraz daha vakit isternekten baka bir ey gel
medi . i nsaniann gerektii zaman deil, istedikleri zaman
ldkleline dair bir eyler duymutu ve karsnn bu n
sezisi onu ciddi olarak kayglandnyordu. O kadar ki, va
kit geldiinde onu diri diri grnneye cesareti olup olma
yacan bile merak etti .
23

Saat dokuz olunca, eskiden dkkan olarak ilettii


lokali at . Kapnn nne iki iskemleyle kk masay
karp stne dama tahtasn koydu ve btn sabah
karsna kan tek tk hasmla dama oynad . Oturduu
yerden yknt halindeki ky, gneten yer yer dkl
m eski boyalarn izlerini tayan harap evleri ve soka
n sonunda denizin bir parasn grebiliyordu.
le yemeinden nce, her zamanki gibi Don Maxi
mo Gmez'le oynad. htiyar Jacob, iki i savatan klna
zarar gelmeden kurtulup sadece ncsnde bir gz
n kaybetmi bir adamdan daha insancl bir rakip d
nemiyordu. Bile bile bir el yenildkten sonra yeni bir
oyun iin alkoydu onu . Sonra da, '"Baksanza, Don Maxi
mo," diye sordu ona. '"Siz kannz diri diri gmebilir miy
diniz?"
"Elbette," dedi Don Maximo Gmez. "i nann bana
elim bile titremezdi ."
htiyar Jacob aknlkla susup kald . Daha sonra, en
iyi talarn yemesine gz yumarak, iini ekti:
"Grne baklrsa, Petra lecekmi de ."
Don Maximo Gmez hi oral olmad. "yleyse,"
dedi. "Onu diri diri gmmenize gerek kalmayacak. "
Onun iki tan daha yiyip kendi tan kar tarafa geir
di. Sonra rakibinin gzlerinin hznl bir yala nemien
diini grd.
"Neyiniz var?"
"Dn gece," diye aklad ihtiyar Jacob, "bir gl ko
kusu duymu.
" O halde kasabann yans lecek demektir," dedi
Don Ma-ximo Gmez. '"Bu sabah bundan baka ey ko
nuulmuyor."
htiyar Jacob 'un onun kalbini krmadan bir oyun
daha kaybedebilmek iin byk bir aba harcamas ge
rekmiti . Sonra masayla iskemleleri kaldrd, dkkan ka24

patt, gidip kokuyu duymu olabilecek birilerini arama


ya koyuldu. Sonunda sadece Tobias 'n bundan emin ol
duunu anlamt. Bunun zerine ondan, sanki yolu d
m de oradan geiriyormu gibi, evine urayarak her
eyi kansna anlatmasn rica etti .
Tobias onun dedii gibi yapt . Saat drtte, ziyaret
iin giyinip kuanm olarak, kansnn btn len son
rasn Jacob'un dul kyafetini ayarlamakla geirdii gale
riye kageldi .
ieriye ylesine sessizce girmiti ki, kadn irkilerek,
"Hay Allah, ne diyeyim ! " diye bard . "Bamelek Cebrail
geldi sandm.
" e bakn ki o deil, benim," dedi Tobas. "Ve size bir
ey anlatmaya geldim."
Kadn gzln takp yeniden iine koyuldu.
' 'Ne olduunu biliyorum," dedi .
"Bilemezsiniz," dedi Tobas .
"Dn gece bir gl kokusu duydun ."
"Nereden bildiniz?" diye sordu Tob"as, zgn bir ifa
deyle.
"Benim yama gelince," dedi kadn. " nsann d
necek o kadar ok vakti oluyor ki, sonunda kallin olup
kyor."
Kulan dkkfun arkasndaki blme duvara daya
m olan ihtiyar Jacob, utanga bir tavrla doruldu.
"Buna ne dersin, hanm " diye bard tahta blme
nin ardndan. Sonra tahta perdenin arkasndan kp ga
leriye girdi . "Demek ki senin sandn gibi deilmi . "
"Bu, ocuun uydurmalan, dedi kars, ban kal
drmadan . "0, koku falan alm deil."
"Saat on bir sralarndayd," dedi Toblas . "Ben de
yengeleri kovmaya urayordum .
Kadn bir yakay onarmay bitirmiti.
' 'Yalan," diye diretti . "Herkes bilir senin ne palavrac
25

olduunu . " iplii dileriyle koparp gzlnn stn


den Tobias' a bakt . "Anlayamadm ey, sana vazelin
srp ayakkablarn cilalama zahmetine girmi olman,
srf buraya kadar gelip bana saygszlk etmek iin."
O gnden sonra Tobias denizi gzlemeye balad .
Haman avlunun galerisine kuruyor, insanlar uyurken
dnyada neler olup bitliine aarak btn geceyi bekle
mekle geiriyordu . Arka arkaya ka gece, evin payanda
Ianna trmanmaya alan yengelerin umutsuzca trma
lamalanna kulak verdi, ta ki aradan geceler geip de yen
geler srardan yorulana kadar. Clotilde 'nin uyuma tarz
n da renmiti . Ddk sesi gibi horlamalarnn s art
tka nasl giderek tizletiini, sonunda temmuz s cann
rehaveti iinde tek bir mahmur notaya dntn
kefetti .
Balangta Tolias, denizi, onu iyi tanyanlarn yap
tklar gibi, gzn ufukta tek bir noktaya dikerek gz
lyordu . Onun renk deitirdiini grd. Durgunlap
kpkl ve kirli bir hal aldna, byk yamurlar frt
nal hazmszln altst ettike, iindeki sprntleri
dar pskrtne tank oldu . Yava yava onu daha iyi
tanyanlarn yaptklan gibi gzlerneyi de rendi, ona
hi bakmadan, ama onu dlerinde bile unutamadan.
htiyar Jacob 'un kars austosta ld . Onu sabahle
yin yatanda l olarak bulunca herkese yaptklan gibi
ieksiz olarak denize atmalan gerekmiti . Tobias haHi
bekliyordu. O kadar ok beklent ki artk bu onun var
lnn bir paras olmutu . Bir gece, hamanda uyuklar
ken, havada bir eyin deitiini fark etti . Tpk Japon
gemisinin, rm soan ykn limann azna bo
altt zamanki gibi aralklarla gelen ani bir esintiydi bu.
Sonra koku sabitleti ve afak skene kadar da bir daha
yerinden kmldamad. Tobias ancak onu gstermek iin
ellerine alabilecei izlenimine kapld zaman frlad
26

hamandan, koup Clotilde 'nin odasna girdi . Onu de


falarca sarst .
"Al ite, dedi ona.
Clotilde 'nin, yatt yerde dorulabilmek iin koku
yu tpk bir rmcek a gibi kenara itmesi gerekmiti.
Sonra yeniden scack araflarn arasna att kendini.
"Lanet olsun," dedi.
Tobias bir srayta kapya varp sokan ortasna
frlad, haykrmaya balad. Btn gcyle haykrd, de
rin bir soluk alp yeniden bard, sonra bir sessizlik oldu,
daha da derin bir soluk ald, koku hala denizdeydi . Ama
hi kimse ona yant vermedi. Bunun zerine evden eve
dolap kaplar yumruklad, hi kimsenin oturmad
evlere bile gitti, ta ki yaygaras kpeklerinkine karp
herkes uyanana kadar.
Pek oklan kokuyu duymadlar. Ama bazlar, zel
likle de yallar, kokunun zevkine varabiirnek iin deniz
kenarna indiler. Gemiteki kokularn hibirine yer b
rakmayacak kadar youn bir kokuydu bu. Baz kimseler
bu kadar ok koku almaktan bitkin dp evlerine dn
dler. Ama ounluk bu d sonuna kadar grmek
iin deniz kenannda kald . Gn rken koku ylesine
katksz bir hal almt ki insan soluk almaya kyam
yordu .
Tobias neredeyse btn gn uyudu. Clotilde de
le uykusunda ona katld ve btn leden sonray avlu
nun kapsn kapamadan yatakta oynamakla geirdiler.
nce solucanlar gibi yaptlar, sonra tavanlar, en sonun
da da kaplumbaalar gibi, ta ki ortala bir hzn kp
hava yeniden kararana kadar. Havada hala gl kokusu
nun kalntlar vard. Ara sra dalga dalga bir mzik sesi
odaya kadar geliyordu .
" Catarinolardan geliyor," dedi Clotilde. "Biri gelmi
olmal . "
27

erkekle bir kadn gelmilerdi . Catarino daha son


ra bakalannn da gelebileceklerini dnerek gramofo
nu kurmay denemiti. Ama beceremeyince, elinden her
trl i gelen Pancho Aparecido' dan rica etti, nk
onun hibir zaman yapacak ii olmazd, stelik bir ara
gere kutusuyla becerikli elleri vard .
Catarino'nun lokali, biraz sapa bir yerde denize ba
kan ahap bir evdi. skemieler ve sehpalada deli byk
bir salonu, arka tarafta da birok odas vard . e rkekle
bir kadn, Pancho Aparecido 'nun iini seyrederlerken,
barda oturmu sessizce iki iiyorlar ve srayla esniyor
lard .
Birka denemeden sonra gramofon gayet gzel ile
di . Uzaktan, ama net bir ekilde mzii duyanlar konu
malarn yarda kestiler. Birbirlerine baktlar ve bir an ne
diyeceklerini bilemediler, nk en son mzik dinledik
lerinden beri ne kadar yalandklarnn ancak o zaman
farkna varmlard.
Tobias saat dokuzdan sonra herkesi ayakta buldu.
Kaplannn nne oturmular, gne tutulmasn seyre
derkenki ayn ocuka kadercilikle Catarino'nun eski
plaklann dinliyorlard. Her bir plak, lm olan birini,
uzun bir hastalktan sonra yiyeceklerin tadn ya da yllar
nce ertesi gn yapmalar gerekip de unutkanlkla hi
bir zaman yapmam olduklar bir eyi anrusatyordu
onlara.
Mzik saat on bire doru sona erdi. Biroklar ya
mur yaacan dnerek gidip yattlar, nk denizin
stnde kapkara bir bulut vard. Ama bulut alald, bir
an denizin stnde durdu, sonra suya batt . Yukanda sa
dece yldzlar kalmt . Az sonra kyden esen meltem
denizin ortasna kadar gitti ve dnte beraberinde bir
gl kokusu getirdi .
"Size demedim mi, Jacob ! " diye heyecanla bard
28

Don Maximo Gmez. " te yine o koku . Eminim artk


onu her gece duyacaz."
"Allah korusun," dedi ihtiyar Jacob. "Bu koku bana
hayatta ok ge gelen tek ey ."
Bo dkkann iinde plaklara dikkat etmeden dama
oynamlard. Anlan ylesine eskiydi ki, onlan tazeleye
cek kadar eski plak yoktu.
"Ben kendi hesabma btn bunlann hibirine inan
myorum," dedi Don Maximo Gmez. '' nsann, iekle
rini dikecek kck bir avlusu olmasn dileyen onca
kadnla birlikte bu kadar yldan beri topraktan baka yi
yecek ey bulamadktan sonra, byle kokular duymaya,
hatta bunlann gerekliine inanmaya balamasnda bir
gariplik yok ."
"Ama bunu kendi burunlanmzla duyuyoruz," dedi
ihtiyar Jacob .
"Bunun nemi yok," dedi Don Ma'<imo Gmez. "Sa
va srasnda, ihtilal artk baanszla uradndan, bir
generalimiz olmasn o kadar istemitk ki, karmzda
etiyle kemiiyle Marlborough dknn belirdiini gr
dk. Ben onu kendi gzlerimle grdm, Jacob."
Saat on ikiyi gemiti. htiyar Jacob yalnz kaldn
da dkkan kapatp yatak odasna gtrd . Fosforlu
denizin zerine kesilip alm gibi duran pencereden
baktnda lleri denize artklan kayal gryordu.
"Petra," diye seslendi yavaa.
Petra onu duyamazd, nk tam o srada Bengal
Krfezi'nde ! ! bir le vakti neredeyse suyun ze
rinde gider gibi yzmekteydi . Kafasn kaldrm, kl
bir vitrine bakar gibi, suyun tesinde giden kocaman bir
transatlantie bakyordu . Ama o anda dnyann br
ucunda yeniden Catarino 'nun gramofonunu dinlemeye
balayan kocasn gremiyordu.
"u hale bak," dedi ihtiyar Jacob. "Daha alt ay nce29

sine kadar seni deli sanyorlard, imdi ise senin lmne


neden olan kokuyla kendileri bayram ediyorlar."
I sndrp yataa girdi. i htiyarlara zg garip
hknklarla sessizce alad, ama az sonra uyuyakalmt .
"Elimden gelse bu kyden ekip giderdim," diye h
krd uykusunun arasnda. "Hi deilse birikmi yirmi
pesom olsa cehennemin dibine bile giderdim . "
O geceden sonra v e birka hafta boyunca denizdeki
koku devam etti . Evlerin tahtalanna, yiyeceklere, ime
suyuna sinmi, duyulmad hibir yer kalmamt artk .
Biroklan onu kendi byk aptesierinin buusunda bile
duyarak akna dnmlerdi . Catarino'nun lokaline ge
len adamlarla kadn bir cuma gn kalkp gitmiler, cu
martesi gn de grltl bir kalabalkla birlikte geri
dnmlerdi. Pazar gn daha bakalan da geldi . Yiye
cek bir eylerle yatacak yer arayan insanlar her tarafta
karnca gibi kaynyordu, artk yollarda adm atacak yer
kalmamt .
Sonra daha bakalan da geldi. Kyde hayat kalmad
nda ekip gitmi olan kadnlar, Catarino 'nun lokaline
geri dnmlerdi . Daha iman, daha ok boyalydlar,
hi kimseye hibir ey anmsatmayan en son moda plak
lardan getirmilerdi. Kyn eski sakinlerinden de gelen
ler olmutu. Baka yerlerde para iinde yzmeye gitmi
lerdi, imdi dnp gelmiler, servetlerinden sz ediyor
lard, ama srtlannda giderken giydikleri giysiler vard.
Mzik ve tombala oyunu, piyangolar, falclar, atclar, bo
yunlanna ylan dolanm, sonsuz yaam iksiri satan
adamlar da gelmilerdi . Haftalar boyunca gelmeye de
vam ettiler; ilk yamurlar yap deniz bulanklatktan
ve koku kaybolduktan sonra bile geldiler.
Son gelenler arasnda bir de rahip vard. Bir kase
stl kahvenin iine batrd ekmeini yiyerek her ta
rafta dolayordu; kendinden nce gelmi olan her eyi
30

yava yava yasaklamaya balamt : piyango oyunlarn,


yeni moda mzii ve dans, son zamanlarda kan deniz
kysnda uyuma adetini bile. Bir gn leden sonra, Met
ehor'un evinde, denizin kokusu zerine bir vaaz verdi.
"Tanr'ya kredin, evlatlarm, dedi. "nk bu,
Tanr 'nn kokusu."
Oradan biri onun szn kesti:
" yle olduunu nasl bilebilirsiniz, peder, onu daha
duymadnz ki . "
"Kutsal kitaplarda, dedi rahip, "bu koku hakknda
yazlanlar aktr. Bizler bu kyde Tanr 'nn sevgili kulla
ryz."
Bu bayram havas iinde Tabfas oradan oraya uyur
gezer gibi dolayordu . Paray tansn diye Clotilde 'yi
alp sokaa kard. ok byk paralada rulet oynadkla
rn hayal edip, sonra da hesap yaparak kazanm olabile
cekleri parayla kendilerini son derece zengin hissettiler.
Ama bir gece, sadece onlar deil, ky istila etmi olan
btn kalabalk, hayallerine sabilecekten ok daha faz
la paray bir arada grdler.
Bay Herbert'in geldii geceydi bu . ok gemeden
kagelip sokan ortasna bir masa koymu, m asann s
tne de ii azna kadar banknotlada dolu iki koca san
dk oturtmutu. O kadar ok para vard ki balangta
hi kimse farkna varamad, nk bunun gerek olabi
leceine inanamyorlard . Ama Bay Herbert bir ngrak
almaya balaynca herkes grdne inanp onu dinle
mek zere yaklat .
"Ben dnyann en zengin adamym," diyordu . "O
kadar ok param var ki artk onu nereye kayacan bi
lemiyorum. Ve ayrca ok byk olduu iin gsme
smayan bir yreim olduundan, dnyay dolap in
sanlarn sonnarna zm getirmeye karar verdim . "
riyar, sarn bir adamd . Yksek sesle hi durakla31

madan konuuyor, bir yandan da her zaman sudan yeni


kma benzeyen lk ve yumuack ellerini sallyordu.
Bir eyrek saat boyunca konutu, sonra dinlendi . Daha
sonra ngra yeniden sallayp konumaya balad . Sz
lerinin yarsnda, kalabaln arasndan birisi apkasn
saliayarak onun szn kesti :
' 'Baksanza, Baym, fazla konumay brakn da para
y datmaya balayn .
"yle olmaz," diye karlk verdi Bay Herbert. "Para
y sebepsiz yere datmak haksz bir yntem olduu gibi
bunun hibir anlam da olmaz."
Szn kesmi olan gzleriyle arayp bulduktan
sonra yaklamas iin iaret etti . Kalabalk ona yol a
mt .
"Oysa, diye devam etti Bay Herbert. "Bu sabrsz
dostumuz, imdi bizim, zenginlii datmann en adalet
li yntemini aklamamza izin verecek ."
Elini uzatp onun yanna kmasna yardm etti .
"Adn ne senin?"
"Patricio .
"Pekala, Patricio," dedi Bay Herbert. "Herkes gibi se
nin de bir sreden beri zmleyemedin bir sorunun
var"
Patricio apkasn karp ban sallad .
' 'Nedir bu sorun?"
"Vallahi benim sorunum u, dedi Patricio. "Param
yok ."
"Peki ne kadar paraya ihtiyacn var?"
"Krk sekiz pesoya."
Bay Herbert, bir zafer l att . "Krk sekiz peso,
diye tekrarlad . Kalabalk, bir alkla ona katlmt.
"Pekala Patricio," diye devam etti Bay Herbert. "im
di bize unu syle : Sen ne yapmay bilirsin?"
"Pek ok ey "
32

"Birinden birine karar ver," dedi Bay Herbert. "En iyi


yaptn eye . "
"Peki," dedi Patricio . "Ku sesi kannay bilirim."
Yine alklar arasnda Bay Herbert kalabala dnd.
" yleyse, bayanlar baylar, kular fevkalade gzel
taklit edebilen dostumuz Patricio, krk sekiz deiik kuu
taklit edecek ve bylelikle hayatnn en byk sorununu
zmlemi olacak ."
Bunun zerine, kalabaln akn sessizlii iinde
Patricio ku gibi tmeye balad. Kah slk alarak, kah
grtlandan sesler kararak bilinen btn kulann takli
dini yapt ve hi kimsenin tanmay baaramad daha
bakalanyla sayy tamamlad. Sonunda Bay Herbert onu
alklamalann isteyerek kendisine krk sekiz pesoyu tes
lim etti .
"Ve imdi de," dedi birer birer gelmeye balayn. "So
runlan zmek iin yann sabah bu saate kadar burada
olacam. "
htiyar Jacob, heyecanl bir eyler olduunu, evinin
nnden geenlerin konumalanndan renmiti. Her
yeni haberle kalbi biraz daha byyor, bydke by
yordu, ta ki patlayacak hale gelene kadar.
"Bu yabanc hakknda ne dnyorsunuz?" diye
sordu.
Don Ma-ximo Gmez omuzlann kaldrd .
"Bir hayrsever olmal."
"Yapmay bildiim bir ey olsayd," dedi ihtiyar Ja
cob . "Kk soronumu hemen zmleyebilirdim. Be
nimki nemsiz bir para: yirmi peso ."
" Siz ok iyi dama oyuarnay biliyorsunuz, " dedi Don
Maxima Gmez.
htiyar Jacob onun bu szne aldr eder grnm
yordu, ama yalnz kalr kalmaz dama tahtasyla ta kutu33

sunu bir gazete kadna sanp Bay Herbert'e meydan


okumaya gitti . Gece yansna kadar srasn bekledi. En
sonunda Bay Herbert sandklan toplayp ertesi sabah g
rmek zere veda etti.
Ama yatmaya gitmemiti . Sandklan tayan adam
laryla birlikte Catarino 'nun lokaline kagelmi, kalaba
lk da sorunlaryla birlikte oraya kadar onun peini brak
mamt . Onlan teker teker zmledi ve o kadar ok
sorunu zd ki sonunda lokalde sadece kadnlarla so
runlarna are bulunmu birka kii kalmt . Salonun
dibinde de, bir propaganda kartonuyla ar ar yelpaze
lenmekte olan yalnz bir kadn .
' 'Ya sen," diye ona bard Bay Herbert. "Senin soru
nun nedir?"
Kadn yelpazelenmeyi brakt .
"Elencenize beni katmayn, baym," diye bard
salonun br yanndan . "Benim hibir sorunum yok, si
kimin keyfine orospuluk ediyorum ."
Bay Herbert omuz silkti . Baka sorunlan bekleyerek
kapaklar ak sandklarn banda buz gibi birasn ime
ye devam etti . Ter iindeydi . Az sonra, masadaki kadnn
yanndaki gruptan ayrlp gelen baka bir kadn, ok al
ak sesle ona bir eyler syledi . Be yz pesoluk bir soru
nu vard.
"Kaa yapyorsun?" diye sordu Bay Herbert.
"Bee . " "Dnsene," dedi Bay Herbert. "Yz adam demek
tir."
"Zarar yok," dedi kadn . "Bu kadar paray bir araya
getirebilirsem hayatma giren son yz kii olurlar."
Kadn inceledi . Narin yapsyla gencecikti, ama
gzlerinde yaln bir kararllk ifadesi vard .
"Pekala," dedi Bay Herbert. "Sen odaya git, her birini
be pesosuyla birlikte yollann ben sana.
34

Sokak kapsna kp ngran sallad . Sabah saatin


yedisinde Tobias, Catarino 'nun lokalini ak bulmutu .
Bay Herbert, biradan imi ve yar uyur bir halde, adam
lann kzn odasna girmesini denetliyordu .
Tobias da girdi ieri . Kz onu tanyordu, odasnda
grnce armt .
"Sen de mi?"
"Girmemi sylediler," dedi Tobias . "Elime be peso
verip fazla oyalanma dediler."
Kz, snisklam olmu yatak arafn kaldrp To
bias'a bir ucundan tutmasn syledi . araf, keten gibi
arlamt . ki ucundan tutup bkerek, normal arl
n bulana kadar suyunu sktlar. ilteyi ters yz ettiler,
ter izi br yanna kmt. Tobias yapabildii kadaryla
iini tamamlad. Odadan kmadan nce be pesosunu
yatan yannda ykselmekte olan banknot ynna b
rakt .
"Bulabildiin herkesi yolla," diye tembih etti Bay
Herbert. "Bakalm lene kadar bu ii bitirebilecek mi ))
yz.
Kz kapy aralayp buz gibi bir bardak bira istedi .
Danda bekleyen bir sr adam vard.
"Daha ka kii gerekiyor?" diye sordu .
"Altm ," diye yant verdi Bay Herbert.
htiyar Jacob, elinde dama tahtasyla btn gunu
onun peinde komakla geirmiti . Hava kararrken sra
ona gelmiti . Sorununu anlatt, Bay Herbert de kabul et
ti . ki iskemleyle kk masay sokan ortasnda byk
bir masann stne koydular ve ihtiyar Jacob oyuna ba
lad . nceden dnerek oynamay baard son oyun
olmutu bu . Ve kaybetti .
"Krk peso," dedi Bay Herbert ve ona iki ta stn
lk tand .
Yine kazand . Elleri taiara demiyordu sanki . Has35

minin pozisyonunu nceden talunin ederek gz kapal


oynuyor, hep yeniyordu . Kalabalk artk onlan seyret
mekten yorulmutu . htiyar Jacob, pes etmeye karar ver
diinde be bin yedi yz krk iki peso, yirmi sent
borlanmt.
Hi bozuntuya vermedi . Rakam bir kada not edip
cebine koydu. Sonra dama tahtasn katlad, talan kutu
suna koydu ve hepsini birden gazeteye sard .
"Bana ne isterseniz onu yapn," dedi . "Ama bunlan
elimden almayn . Size sz veriyorum, bu paray birikti
rene kadar hayatnn geri kalan ksmn dama oynayarak
geireceim . "
Bay Herbert saatine bakt .
"Buna yrekten zldm," dedi . "Sre yirmi dakika
iinde sona eriyor." Hasmnn bir zm yolu bulamad
ndan emin oluncaya kadar bekledi. '"Baka bir eyiniz
yok mu?"
"erefm var."
"Yani demek istiyorum ki," diye aklad Bay Her
bert. "zerinden boyaya batm bir fra geirilince renk
deitiren bir ey "
"Evim," dedi ihtiyar Jacob, sanki bir kehaneti
zmler gibi. "Hibir deeri yok, ama ne de olsa bir ev "
Bylelikle Bay Herbert, ihtiyar Jacob'un evine kon
mu oldu stelik, borlann deyemeyen daha bakala
nnn da evlerine ve malianna konmutu, ama bir hafta
srecek mzikli, havai fekli, ip cambazl bir elence ya
plmasn emrederek her eyi bizzat kendisini ynetti .
Unutulmayacak bir hafta olmutu. Bay Herbert,
kasabann barikulade yazgsndan sz etmi, teras katla
nnda dans pistleriyle camdan yaplm muazzam binala
on ykselecei kentinin resmini bile izerek kalabala
gstermiti . Herkes aknlkla bakarak Bay Herbert' in
boyam olduu rengarenk yayalann arasnda kendilerini
36

bulmaya alyordu, ama onlar o kadar iyi giyimliydiler


ki kendilerini tanyamyorlard bir trl . Fazlasyla zor
lanmaktan yrekleri szlyordu . Ekim aynda duyduklan
alama isteine glyorlar, umut bulutlannn stnde
yayorlard, ta ki Bay Herbert ngra sallayp elence
nin bittiini duyurana kadar. Ancak o zaman dinlenneye
ekildi .
' 'Yaadnz bu hayat sizi ldrecek,
Jacob.

dedi ihtiyar

' 'O kadar ok param var ki," dedi Bay Herbert. "l
mem iin hibir neden yok.
Kendini yataa att . Tpk bir aslan gibi boriayarak
gnlerce, gnlerce uyudu; aradan o kadar ok gn ge
miti ki insanlar onu beklemekten bktlar. Karnlarn
doyurmak iin yengeleri kumdan karmalan gerekti .
Catarino'nun yeni plaklan ylesine eskimit ki artk hi
kimse onlan gzya dkmeden dinleyemez olmu, o da
lokali kapamak zorunda kalmt .
Bay Herbert'in uykuya yatmasndan uzun zaman
sonra rahip, ihtiyar Jacob 'un kapsn ald. Ev ieriden
kapatlmt. Bu nedenle uyuyan adamn nefesi ierideki
havay giderek tketmiti, eyalar arlklarn kaybeder
olmular, bazlan bolukta yzmeye balamt .
"Onunla konumak istiyorum," dedi peder.
"Beklemek gerek," dedi ihtiyar Jacob .
"Fazla vaktim yok.
"Oturun peder, bekleyin, diye srar etti ihtiyar Ja
cob . ' 'Bu arada da ltfen benimle konuun. Uzun zaman
dr dnyada neler olup bittiini bilmiyorum . "
"insanlar kap gidiyor," dedi peder. "Ksa srede ky
eski halini alacak . Tek yenilik bu . "
"Dnerler," dedi ihtiyar Jacob. "Deniz yine gl kok
mayagrsn ."
"Ama o arada, kalaniann hayallerini besieyecek bir
37

ey gerek," dedi peder. "ibadet yerinin yaproma bir an


nce balanmal."
"Bay Herbert' i grmeye bu yzden geldiniz," dedi
ihtiyar Jacob.
" yle," dedi peder. "Yabanclar ok hayrsever olu
yorlar."
" yleyse bekleyin, peder," dedi ihtiyar Jacob . "Belki
uyanr."
Dama oynamaya koyuldular. Gnler sren uzun ve
zorlu bir ma olmutu ama Bay Herbert uyanmad.
Peder umutsuzluktan ne yapacan armt . Elin
de bakr bir kapla oradan oraya dolap ibadet yeri iin
ba istemeye balad, ama toplayabildii ok az bir ey
di . O kadar ok yalvarmaktan giderek eriyordu, kemikle
ri takrdamaya balamt, sonunda bir pazar gn yer
den iki kan kadar ykselmi, ama bundan kimsenin ha
beri olmamt . Bunun zerine bir bavula eyalann, bir
bavula da toplad paray doldurdu ve bir daha dnme
rnek zere herkesle vedalat .
"Koku artk bir daha duyulmayacak," dedi kendisini
vazgeirmeye alanlara. "Kyn affedilmez bir gnah
iledii gereini kabul etmek gerek."
Bay Herbert uyand zaman ky ayn eskisi gibiydi.
Yanur, kalabaln sokaklarda brakt pleri koku
turmu, toprak da bir kez daha araklap ta gibi sertle
miti.
"ok uyumuum," diye esnedi Bay Herbert.
''Yzyllarca," dedi ihtiyar Jacob .
"Alktan lyorum ."
"Herkes yle," dedi ihtiyar Jacob. "Deniz kenanna
gidip kumdan yenge karmaktan baka areniz yok."
Tobias, onu, az kpkler iinde kumu eelerken
bulmu, kannlan a olunca zenginlerin yoksullara ne ka
dar benzediklerine armt . Bay Herbert yeterince
38

yenge bulamamt. Akam olurken Tobas' denizin di


binde yiyecek bir eyler aramaya ard .
"Bakn," diye onu uyard Tobas . "Sadece ller bilir
ler denizin dibinde ne olduunu . "
"Bilim adamlan d a bilirler," dedi Bay Herbert. "Batk
gemilerin daha aalarnda etleri ok lezzetli kaplumba
alar vardr. Soyunun da girelim . "
Suya girdiler. nce dz b i r izgi zerinde yzdler,
sonra aaya doru, iyice derinlere, gne nn, sonra
da denizin aydnlnn bittii ve her eyin sadece kendi
yla grlebildii yere kadar yzdler. Batk bir k
yn nnden getiler, ata binmi erkeklerle kadnlar
bando yerinin evresinde dnyorlard. Hankulade bir
gnd ve evlerin teraslannda canl renklerde iekler
vard .
"Bir pazar gn, sabah saat on bir sralannda bat
m," dedi Bay Herbert. "Bir afet olmal.
Tobias kye doru ynelmiti, ama Bay Herbert ken
disini suyun dibine kadar izlemesi iin ona iaret etti.
"Orada gller var," dedi Tobias . "Clotilde 'nin onlar
tanmasn istiyorum . "
"Baka b i r gn daha vakitlice gelirsin," dedi Bay Her
bert. "Ben imdi alktan lyorum . "
Uzun v e telasz kulalada bir ahtapot gibi szl
yordu aaya doru. Onu gzden kaybetmemek iin a
ba harcayan Tobias, zenginlerin yzme biimi bu olsa
gerek, diye dnd . Ortak afetler denizini yava yava
geride brakp llerin denizine girdiler.
O kadar ok l vard ki, Tobias dnyada bu kadar
ok insan bir arada grdn hi sanmyordu. Deiik
dzeylerde, hareketsiz olarak srtst yzyorlard ve
hepsinin yznde unutulmu varlklarn ifadesi grl
yordu.
"Bunlar ok eski ller," dedi Bay Herbert. "Bu din39

lenme haline kavuabilmek iin yzyllar gemesi ge


rek. "
Aalara inip daha yeni llerin sulanna girdikle
rinde, Bay Herbert duraklad. Tobias hemen yetiti ona,
tam o srada nlerinden ok gen bir kadn geiyordu.
Gzleri ak olarak yan yatm yzyor, peinden de
akn akn iekler geliyordu .
Bay Herbert, iaretparma aznda, en son iek
geene kadar ylece kalakalmt .
"Hayatmda grdm en gzel kadn, dedi .
"htiyar Jacob 'un kans," dedi Tobas . " Elli ya kadar
daha gen, ama o. Bundan eminim . "
"ok gezmi olmal," dedi Bay Herbert. "Arkasnda
dnyann tm denizlerinin ieklerini srklyor."
Denizin dibine vardlar. Bay Herbert, ilenmi ar
duvaza benzeyen zeminin zerinde birka tur att .
Tobias da onu izliyordu . Ancak derinlerdeki alacaka
ranla alnca kaplumbaalann orada olduunu gr
mt. Binlereesi bir aradayd, dibe yapmlard; o ka
dar hareketsiz duruyarlard ki sanki ta kesilmi gibiy
diler.
"Bunlar canl," dedi Bay Herbert. ''Ama milyonlarca
yldan beri uyuyorlar."
Bir tanesini ters evirdi. Yumuak bir hareketle onu
yukan doru itti, uykudaki hayvan elinden kap srk
lenmeye devam etti . Tobias onun yanndan geip gitme
sine gz yumdu. Sonra suyun yzne doru baknca b
tn denizi tersine dnm olarak grd .
"Tpk d gibi," dedi .
"Kendi iyiliin iin, dedi Bay Herbert. "Bunu hi
kimseye anlatma. nsanlar btn bunlan renseler dn
yada ne kargaa olurdu, dn bir kere."
Kye dndklerinde neredeyse gece yans olmutu.
Suyu stnas iin Clotilde 'yi uyandrdlar. Bay Herbert
40

kaplumbaann boyuunu kopard, ama sonra bir


olup onu paraladklannda yerinden frlayp avluda ora
dan oraya srayan yreinin peinden koarak kaptum
baay bir kez daha ldrmeleri gerekti . Nefes alamaya
cak hale gelinceye kadar yediler. O zaman Bay Herbert,
"Pekala, Tobas," dedi. "Gerei kabullenmek gerek. "
"Elbette ."
"Gerek u ki," diye devam etti Bay Herbert. "O ko
ku artk bir daha hi dnmeyecek
"Dnecek . "
"Dnmeyecek," diye sze kant Clotilde. "Bir kere,
zaten hibir zaman gelmemiti ki . Herkesi ayaa kald
ran sen olmutun.
"Sen kendin de duydun onu," dedi Tobas.
"O gece biraz akndm," dedi Clotilde . "Ama imdi
bu denizle ilgili hibir eyden emin deilim."
"yleyse ben buradan gidiyorum," dedi Bay Her
bert. Sonra her ikisine birden bakarak ekledi : "Sizler de
gitmelisiniz. Bu kyde alk ekmektense dnyada yap
lacak pek ok ey var."
Ve ekip gitti. Tobias avluda kalp ufka kadar yay
lan yldzlan saymaya koyulmu, bir nceki aralk ayn
dan beri tane arttn kefetmiti . C lotilde onu odaya
ard, ama o aldrmad.
"Gelsene buraya, sersem," diye srar etti Clotilde.
"Yzyllar var ki tavancklar gibi yapmyoruz . "
Tobias uzun sre bekledi . Sonunda ieri girdiinde
Clotilde uyuyakalmt . Onu yar uyandrd, ama o kadar
yorgunrlu ki her ikisi de yaplacaklan arp sonunda sa
dece solucanlar gibi yapabildiler.
"Aptal gibisin," dedi Clotilde, aksi aksi. "Baka bir
ey dnmeye al."
"Zaten baka bir ey dnyorum ."
Clotilde ne olduunu bilmek istedi, o da kimseye
41

sylememesi kouluyla aniatmay kabul etti . Clotilde


sz verdi .
"Denizin dibinde," dedi Tobias . "Teraslannda binler
ce iek olan kck beyaz evleriyle bir ky var."
C lotilde ellerini bana gtrd.
"Ay, Tobas ! " diye bard. "Ay, Tobas, Tann akna,
imdi yine byle eyler anlatmaya kalkma.
Tobias bir daha azn amad. Yatan kenarna e
kilip uyumaya alt . Ama afak vakti rzgar dnp
yengeler onu rahat brakana kadar uyku tutmad .
1 96 1

42

DNYANIN BOGULMU
EN GZEL ADAMI
Denizde yaklamakta olan koyu renkli esrarengiz kit
leyi ilk gren ocuklar, bunun bir dman gemisi olduu
hayaline kaplmlard. Daha sonra ne direkleri olduunu
ne de bayrak tadn gnce, bunun bir balina olabile
ceini dndler. Ama kyya vurunca, zerinde tad
yosun kmeleriyle denizanas dokunalann, balk artkla
om ve batk gemi kalntlarn kaldrdlar da ancak o za
man anlayabildiler bunun boulmu bir adam olduunu .
Kah kuma gmerek, kah kumdan kararak btn
leden sonra oynadlar onunla, ta ki birisi rastlant so
nucu onlan grtip ky ayaa kaldrana kadar. Onu en
yakndaki eve gtrmek zere yklenen erkekler, bildik
leri btn llerden daha ar, neredeyse bir at kadar
ar olduunu fark ettiler ve belki de denizde fazlasyla
uzun bir zaman sklenip durduundan sular kemikle
rinin iine dolmutur, dediler kendi kendilerine . Onu ye
re uzattklannda herkesten daha iriyar olduunu grd
ler, evin iine zorlukla sabiliyordu, ama belki de lm
den sonra da bymeye devam etme yetenei baz bo
ulan kimselerin doasnda vardr, diye dndler. st
ba deniz kokuyor, sadece biiminden anlalyordu bir
insan cesedi olduu, nk cildi erp ve amur taba
kasyla rtlyd .
43

Onun yabanc bir l olduunu anlamalan iin y


zn temizlemeleri gerekmemiti. Kyleri, ssz bir bur
nun ucuna serpitirilmi, ieksiz ta avlular olan yirmi
kadar ahap evden oluuyordu. Toprak o kadar azd ki
analar rzgann ocuklann alp gtrecei korkusuyla
yaariard hep, yliann neden olduu birka ly de ya
lyardan aa atmak zorundaydlar. Ama deniz yumuak
balyd, cmertti. Kyn btn erkekleri, sadece yedi
sandala sabiliyorlard . Bu yzden de, boulmu adam
bulduklarnda, ilerinden kimsenin eksik olmadn an
lamalar iin birbirlerine yle bir bakmalar yeterli ol
mutu.
O gece bala kmadlar. Erkekler komu kylerde
eksik biri olup olmadn renmeye alrlarken, ka
dnlar boulmu adama bakmak zere yannda kalm
lard . Halfa otundan yumaklarla zerindeki amuru te
mizleyip saiarna dalanm deniz bitkilerini zdler,
balk pulu ayklamakta kullandklan demir paralanyla
zerindeki kabuu kazdlar. Btn bunlan yaparlarken,
zerindeki bitkilerin uzak okyanuslardan ve derin deniz
lerden geldiini, giysilerinin sanki mercan labirentlerin
de dolamasna lime lime olduunu fark ettiler. Ayn
zamanda lm gururla stlendiini de fark etmilerdi,
nk denizde boulmu teki llerin o yapayalnz g
rnm yoktu onda, ne de rmakta boulmulann sefil
ve zavall grnleri . Ama onu temizlerneyi bitirdikle
rinde ne tr bir adam olduunun farkna varabilmiler,
ite o zaman nefesleri kesilmiti . Sadece o zamana kadar
grdklerinin iinde en uzun boylusu, en gl kuvvet
lisi, en erkek'e ve en iyi giyim kuarnis olmakla kalm
yordu, ayn zamanda onu seyrettikleri srada hayallerine
de smyordu.
Kyde ne onu stne yatrabilecekleri kadar salam
ne de geceyi banda geirebilecekleri kadar byk bir
44

masa bulabilmilerdi. Ne en uzun boylu erkeklerin bay


ramlk pantolonlar uymutu zerine ne en iriyanlarm
pazar gmlekleri ne de ayakkablan . Bunun zerine,
onun bu lsz bykl ve gzellii karsnda b
ylenen kadnlar, lmn vakarla srdrebilmesi iin
ona gzel bir yelken bezinden bir pantolonla kenevir be
zinden bir gmlek dikmeye karar verdiler. Halka olup
oturarak diki diker, inenin hatp klan arasnda l
y seyrederlerken, rzgarn hibir zaman bu kadar sert
esmedii, Karayip' in de hi o geeeki kadar huzursuz ol
mad izlenimine kaplmlar; bu deiikliklerin lyle
bir ilgisi olduunu tahmin etmilerdi . Bu barikulade
adam bu kyde yaam olsayd, evinin kaplan daha ge
ni, dam daha yksek, zemini daha salam olurdu, yata
demir perinli salam kerestelerden yaplm, kan s da
kyn en mutlu kadn olurdu, diye dnyorlard . y
lesine otorite sahibi olurdu ki, sadece adlaryla ar
makla balklan denizden karabilir, iine ylesine drt
elle sarlrd ki en kuru taiann arasndan pnarlar fkr
masn salayabilir, kayalklarn iine iekler dikebilirdi,
diye dnyorlard. Onu gizli gizli kendi erkekleriyle
kyaslayarak onun bir gecede yapabildiini onlarn b
tn bir yaam boyunca yapmaya gleri yetmeyeceini
dnyorlar ve sonunda dnyann en gsz ve biare
varlklan olarak kalplerinin derinliklerinde onlan redde
diyorlard. Bu hayal aleminde dolanp dururlarken, ka
dnlarn iinde en yais ve en yal olduu iin de bo
ulmu adam tutkudan ok acma duygusuyla seyretmi
olan, iini ekerek yle dedi :
' 'Yzne baknca, ad Esteban 'm gibi geliyor."
Doruydu da. Adnn ondan baka bir ey olamaya
can anlamak iin kadniann ounun ona bir kez daha
bakmalar yeterli olmutu. En gen olduklan iin en
inat olanlar, elbiselerini giydirip ayanda rugan ayak45

kablada iekler arasnda yatrdklarnda adnn Lautaro


olabil cei hayalinden vazgeemiyorlard . Ama bu bo
bir hayal olmutu. Yelken bezi yetmemi, kt biilip
berbat dikilmi pantolon ona dar gelmi, kalbinin iinde
gizli kalm gler gmlein dmelerini kopartmt.
Gece yarsndan sonra rzgarn sikiar azalm, deniz
aramba gnk dinginliine kavumutu . Sessizlik son
kukular da alp gtrd: Ad Esteban'd. ly giydi
ren kadnlar, san tarayanlar, tmaklarn kesip sakalm
tra edenler, onu yerde yatar brakmak zorunda kalnca
iierini rperten acma duygusunu bastramamlard.
lmden sonra bile ona yk olan bu dev gibi vcutla
kim bilir ne byk bir mutsuzluk iinde yaam olmas
gerektiini de ancak o zaman anladlar. Yaarken nelere
mahkum olduunu grr gibiydiler: Kaplardan yan yan
getiini, kirilere arptn, ziyaretlerde ev sahibesi en
dayankl iskemleyi bulup korkudan lecek bir halde,
buyrun Esteban, ltfen buraya oturun, diye yalvanrken
onun, denizinei gibi pespembe yumoack ellerini ne
reye koyacam bilemez durumda ayakta kaldn, du
varlara dayanp glmseyerek, kayglanmayn hanme
fendi, ben byle iyiyim, demesini, srf iskemleyi parala
yp utanca dmernek uruna her ziyarette, zlmeyn
hanmefendi, ben byle iyiyim, diye ayn eyleri tekrar
lamaktan ayaklarna karasular inip srtna arlar saplan
dn, stelik ona, gitme kal Esteban, hi deilse ay
demlenene kadar bekle, diyenlerin, sonradan, aman ne
iyi, koca ahmak gitti, yakkl budala gitti, diyenler ol
duunu bile asla renemediini . Cesedin karsnda
oturan kadnlar, afak skmeden az nce bunlar d
nyorlard . Daha sonra, k rahatsz etmesin diye yz
n bir mendille rttkleri zaman, onu yle sonsuza dek
lm, yle savunmasz, ylesine kendi erkeklerine ben
zer grmlerdi ki, yreklerinde ilk gzya yarkiar a46

lvermiti . lerinde en genlerden biri hkrmaya bala


d . tekiler de birbirlerinden cesaret alarak, nceleri i
geiriderken sonradan alamaya balamlar, hkrdka
daha ok alamak gelmiti ilerinden, nk boulmu
adam her defasnda biraz daha Esteban '!ayordu, so
nunda onun iin o kadar aladlar ki dnyann en aciz,
en yumuak bal, en yardmsever adam haline geldi,
zavall Esteban . yle ki erkekler boulmu adarnn kom
u kylerden de olmad haberiyle dndkleri zaman,
gzyalar arasnda iierini bir sevin kaplad kadnlarn.
"Tanriya ok kr," diye fsldatlar, "bizim oldu ! "
Erkekler bu abartl duygusalln kadnlarn uan
lklanndan baka bir ey olmadn sanmlard. Btn
gece yrttkleri dolarnbal soruturmadan yorgun
dm bir halde tek istedikleri ey, o kupkuru ve rzgar
sz gnn arnansz gnei kendini gstermeden nce bu
yabanc yk zerlerinden atmakt . Direk ve seren ar
tklanndan bir sedye yapp, cesedin arlna kayalklara
gidinceye kadar dayanabilmesi iin paralan skaalara
oturtup baladlar. Balkiann gzlerinin grmedii ve
dalglarn hasretten lp gittikleri en derin denizlere
hibir engelle karlamadan inebilmesi ve bylece daha
nce baka llere olduu gibi ters akntlarla yeniden
kyya vurmamas iin ayak bileklerinden bir ticaret ge
misi apasna zincirlernek istiyorlard . Ama onlar acele
ettike, vakit kaybettirecek eyler daha ok geliyordu ka
dnlarn akima. Tahta kutularn iine denizden muskalar
toplamak iin rkm tavuklar gibi kyda eeleniyorlar,
kimileri iyi rzgarlara rastlamas iin boulmu adamn
boynuna muskalar takmak iin bu tarafta, kimileri kolu
na yn bulma bilezii takmak iin o tarafta dolayor,
ekilsene oradan, engel olmayacak bir yerde dursana,
bak neredeyse beni lnn stne dryordun, diye
onca syleomenin sonunda, erkekler artk kukuya kap47

!p, bir yabanc iin mihrap ssne benzer bunca hrda


vata ne gerek vard, zerinde ne kadar anglt tarsa
tasn sonunda kpekbalklanna yem olmayacak m, di
ye sylenmeye baladlar ama kadnlar topladklarn ge
tirip gtrerek, birbirleriyle arparak, bir yandan da
gzyalaryla yaknmadklann i geirmelerle yakmarak
kvr zvn takp taktrmaya devam ediyorlard, o kadar
ki, sonunda erkekler, suda yzen bir l, ne id belir
siz boulmu biri, bok gibi bir et paras iin bylesine
amata nerede grlm, diye verip veritirmeye bala
dlar. Bunca acmaszla kalrolan kadnlardan biri, o za
man cesedin yzndeki mendili kaldnverince e rkekle
rin de soluklan kesiliverdi.
Esteban 'd bu . Onu tanmalan iin bunu tekrar et
meleri gerekmiyordu . Onlara Sir Walter Raleigh olduu
nu sylemi olsalard, belki onlar da onun yabanc ive
sinden, oruzundaki renkli papaandan, yamyamlan l
drmekte kulland arkehznden etkilenirlerdi, ama
dnyada bir tek Esteban olabilirdi, o da ite orada, plak
ayaklar, darack pantolonu, sadece bakla kesilebilecek
kadar taiam tmaklanyla tirsi bal gibi uzanm ya
tyordu. Yzndeki mendili kaldrmalan yetmiti utan
m olduunu, ne bu kadar iriyar ne bu kadar ar ne de
bu kadar gzel olmasnn onun kabahati olmadn an
lamalar iin; bunun byle olacan bilseydi, boulmak
iin daha uygun bir yer bulurdu, gerekten, imdi byle
sizin deyiinizle aramba cenazesi olup herkese zahmet
vermektense ve benimle hi ilgisi olmayan bu boktan et
paras grnmmle herkesi rahatsz etmektense, ka
yalklardan aa atlma iini istemeyen biri gibi ben ken
di ellerimle boynuma bir kalyon apas balayp kendi
mi atardm . Halinde yle bir gerekilik vard ki erkek
lerin en kukulu olanlan, karlarnn onlarn hayalini
kurmaktan bkp boulmu adamlarn hayalini kurmala48

ondan korkarak denizde kl krk yardklan gecelerde ke


yifleri kaanlar ve onlardan da kat olanlar bile, Este
ban ' n bu itenlii karsnda iliklerine kadar rpenni
lerdi.
te bylece, terk edilmi bir boulmu adam iin
yaplabilecek en grkemli cenaze treni yaplm oldu.
Komu kylerden iek bulup getirmeye giden baz ka
dnlar, anlattklarna inanmayan bakalaoyla birlikte geri
dnmler, bunlar da ly grdkleri zaman daha fazla
iek getirmeye gitmiler, daha da fazlasn tamlar, ta
mlar ve sonunda o kadar ok iek ve o kadar ok
insan birikmiti ki, adm atacak yer kalmamt . Son da
kikada onu denize ksz olarak geri vermek yreklerini
szlatnca, en iyilerinin arasndan ona bir anne ile bir ba
ba semiler, bakalan da ona karde, amca, day, yeen
olmular, bylelikle tm ky sakinleri, onun araclyla
birbirleriyle akrabalk kunnulard. Bu at uzaktan du
yan baz balklar ynlerini arm lard; bunlardan bi
rinden rendiklerine gre, eski denizkzlan masaln
anmsayarak kendini teknesinin grandi direine bala
mt. Cenazeyi kayalklarn dimdik yokuundan omuz
lar zerinde kanna ayrcaln tarttklan srada, er
keklerle kadnlar, boulmu adamlannn debdebesi ve
gzelliine karlk kydeki sokaklarnn ne kadar ssz,
avlulannn orak, hayallerininse gdk olduunun ilk
kez farkna vannlard . te o zaman onu, isterse ve ne
zaman isterse geri dnebilmesi iin apaya balamadan
braktlar denize ve cesedin uurumdan aa dmesi
nin srd yzyllar boyunca hepsi de nefeslerini tut
tular. Artk tamam olmadklarn ve bir daha da hibir
zaman olamayacaklann anlamalan iin birbirlerine bak
malan gerekmemiti . Ama o andan sonra artk her eyin
farkl olacan, Esteban ' n ansnn her tarafta dolap
kirilere taklnamas ve gelecekte hi kimsenin artk ko49

ca alunak ld, ne yazk, artk yakkl budala yok, diye


fsldamaya cesaret edememesi iin, evlerinin kapsnn
daha geni, tavanlannn daha yksek, zeminlerinin daha
salam olacan hepsi biliyordu, nk onlar Esteban'n
ansn sonsuza dek srdrmek iin evlerin cephelerini
canl renklerle boyayacaklar, taiann arasn kazp pnar
lar bulacaklar, yalyara iekler dikecekler, bylelikle ge
lecek yllarda afak vakti geecek byk vapurlarn yol
cular ak denizde bahelerden buram buram gelen bir
iek kokusuyla uyanacaklar, geminin kaptan, zerinde
resmi niformas, elinde usturlab, kutup yldz ve bir
dizi sava madalyasyla kaptan kknden inip Kara
yip' in ufkunda grlen ynla gl gstererek on drt
dilde bakn oraya, diyecek, rzgfun yataklann altnda
uyunacak kadar uysal olduu o yere, ayieklerinin ne
yne dneceklerini bilemeyecekleri kadar gnein par
lak olduu oraya bakn; evet, oras Esteban'm kydr.
1968

50

AKIN TESiNDE SREKLi LM


Senatr Onesimo Sanchez, hayatnn kadnn bul
duu zaman, lmesine alt ay on bir gn kalmt . Onu
Rosal del Virrey 'de tanm t, ak denizlerde kaaklk
yapan gemiler iin geceleri gizli bir snak grevi yapan,
buna karlk gne ykseldiinde, kupkuru ve usuz bu
caksz bir denizin karsnda ln en yararsz kntsn
oluturan bombo, kck bir kyd buras ve her yer
den o kadar uzaktayd ki orada herhangi bir kimsenin
yazgsn deitirebilecek birinin yayor olabilecei kim
senin aklna gelmezdi. Kyn ad bile insanla alay eder
gibiydi, nk kyde o gne kadar grlm tek gl,
Senatr Onesimo Sanchez, bizzat kendisi, Laura Farina'
y tand ayn akam alp gtrmt .
Drt ylda bir yaplan seim kampanyasnn kanl
maz durayd buras . Sabahleyin kampanya enliinin
arabalan gelmiti. Daha sonra da, halka ak toplantlar
da kalabal tamamlamak zere ky ky dolatrdklan
kiralk yerlileri tayan kamyonlar. Saat on birden az n
ce ise, mzik sesleriyle maytaplar ve maiyet alaynn ka
ravanlan arasnda, ilek rengi bakanlk otomobili ka-

1 . (isp.) Genel valinin gl bahesi. (.N.)

51

geldi . Senatr Onesimo Sfuchez, klimayla soutulmu


arabann iinde rahat ve telasz oturuyordu, ama kapy
aar amaz bir alev dalgasyla sarslm, doal ipekten
gmlei terden srlsklam kesilmiti, kendisini olduun
dan daha yal ve her zamankinden daha yalnz hisset
miti . Aslnda 42 yan yeni bitirmiti, Gttingen 'de
metalj i mhendisliinden birineilikle mezun olmutu
ve Latin klasiklerinin kt evirilerinin pek ansl olma
sa da srekli okuyucusuydu. en akrak bir Almanla ev
liydi ve ondan be ocuu vard, evin iinde herkes mut
luydu; kendisi hepsinden mutluydu, ta ki bundan ay
nce, gelecek Noel ' de lece kendisine bildirilineeye
kadar.
Halka yaplacak gsterinin hazrlklan tamamlanr
ken, Senatr, dinlenmesi iin kendisine ayrlm olan ev
de bir saat yalnz kalmay baarn t . Yatmadan nce, l
boyunca saklayabildii gerek bir gl ime suyunun
iine koydu, gnn geri kalan blmnde ard arkas ke
silmeden kendisini bekleyecek olan olak kzartmalarn
dan kanmak ve beslenme rej imini bozmamak iin ya
nnda getirdii tahl gevreiyle kahvaltsn yapt ve san
cs daha gelmeden nleyebilmek iin, ngrlen saatten
nce bir sr an kesici ila ald. Sonra vantilatr ha
maa iyice yaklatrd ve uyuklarken lm dnme
mek iin akln baka yere vermeye byk aba harcaya
rak, gln glgesinde on be dakika kadar plak olarak
yatt . Belirli bir sona mahkum olduunu doktorlardan
baka kimse bilmiyordu, nk yaamnda hibir dei
iklik yapmadan smna tek bana katlanmaya karar ver
miti, ama gururundan deil utandndan .
Dinlenip temizlenmi olarak, ayanda keten bir
pantolon, srtnda iekli bir gmlekle ve ruhu an kesi
cilerle oyalanr bir halde leden sonra saat te yeniden
halkn karsna ktnda, keyfinin iyice yerine geldiini
52

hissediyordu. Yine de lmn ypratcl onun tahmi


ninden ok daha acnaszd, nk krsye ktnda
onun elini skna ansna erimek iin birbirleriyle tart
anlara kar garip bir kmseme duygusuna kapln,
kupkuru kk neydann gherileli yakc toprana
zor dayanan sra sra plak ayakl yeriilere eskiden oldu
u gibi acyanant. Alklan, sert bir el hareketiyle, ne
redeyse fkeyle kesti, gzlerini scaktan kaynayan denize
dikerek el kol hareketleri yapmadan konumaya balad .
Ar ar ve derinden gelen sesi durgun su gibiydi, ama
ezbere bildii ve ka kez tekrarlad sylevi, gerekleri
anlatmak iin deil, Marcus Aurelius'un anlannn dr
dnc cildindeki kaderci bir yargya kar kmak iindi .
Aksi yndeki tm inanlarna karn, szlerine,
"Bizler, doay alt etmek iin buradayz," diye bala
d . "Artk bu kt hava ve kuraklk lkesinde, yurdun
terk edilmi evlatlar, Tann 'nn kszleri, kendi toprak
lannzda birer srgn olmayacaz. Baka trl olaca
z, bayanlar baylar, gl ve mutlu olacaz ."
Bunlar, gsterinin basmakalp formlleriydi. Sena
tr konuurken yardmclan havaya avu dolusu kat
tan yaplm kular atyorlar, bu yapma kular canlanp
ahap krsnn zerinde uuarak denize doru gidi
yorlard. Ayn anda teki yardnclan, yapraklan kee
den tiyatro dekoru aalan arabalardan kanp onlan
kalabaln arkasnda gherileli topraa dikiyorlard. En
sonunda da, zerine caml pencereleri olan krmz tu
ladan evler resmedilmi kartondan bir cephe kurup bu
nunla gerek yaamdaki sefil kulbeleri rttler.
Senatr, hazrlanan bu oyuna vakit kazandrmak iin,
Latince iki alnt da yaparak konumasn uzatyordu .
Yanur makineleri, kesim hayvan yetitirilecek portatif
retme iftlikleri, gherileli toprakta sebze yetitirmeyi
salayacak harika formller ve pencerelere bek bek
53

hercaimenekeler vaat ediyordu. Bu hayal dnyasnn


sonuna yaklamakta olduunu grnce, parmayla ia
ret ederek, " te yle olacaz, bayanlar baylar," diye ba
rd. "Bakn, yle olacaz."
Halk dnp bakt. Renkli kattan bir transatantik
evlerin arkasndan geiyordu ve yapma kentin en yksek
evlerinden daha bykt . Srekli olarak kurulup skl
rnek ve bir yerden tekine tanmak zorunluu yzn
den, kartonun zerindeki insaniann da, kt havadan
hrpalanm, neredeyse Rosal del Virrey halk kadar yok
sul, toz toprak iinde ve ackl grndn sadece Se
natr fark edebilmiti .
Bu arada Nelson Farina, on iki yldan bu yana ilk kez
Senatr' selamlamaya gitmemiti. Senatr'n konu
masn, ilk kansn ldrp paralad ayn eczac elle
riyle ina etmi olduu raspasz ahap evinin serin arda
altnda, hamanda, le uykusuna bir dalp bir uyana
rak dinlemiti. Cayena Hapishanesinden kap, masum
guacamaya papaanlanyla dolu bir tekneyle Rosal del
Virrey'e kagelmiti, Paramaribo'da bulduu, sonradan
ondan bir kz da olan, az bozuk bir zenci dilberi de
yanndayd . Kans ksa sre sonra eceliyle lmt; par
alan kendi karnbahar bahesinin altn besleyen nceki
karsnn akbetine uramam, Hallandal adyla, yre
mezarlna btn olarak gmlmt. Kz, rengini ve
boyunu bosunu ondan, dalgn bakl bal rengi gzlerini
babasndan almt, babasnn da, dnyann en gzel ka
dnm yetitirmekte olduuna inanacak hakl nedenleri
vard .
Nelson Farina, Senatr One's imo Sanchez' i ilk se
im kampanyasnda tandndan beri, yakasm adaletin
penesinden kurtaracak sahte bir kimlik belgesi edin
mek iin onun yardmn rica edip durmutu . Nazik,
ama kat bir insan olan Senatr ise, onun bu isteini red54

detmiti . Nelson Farina, yllarca pes etmemi, eline ge


en her frsatta isteini farkl bir neden ne srerek yine
lemiti. Her defasnda da ayn yanda karlamt . Bu
yzden de bu kez, byle bir korsan yatanda rmeye
mahkum bir halde hamanda kalmay yelemiti . Sy
levin sonundaki alkiar duyup da ban uzatp tahta
parmakln zerinden baknca, gsteriyi ters tarafndan
grd: Binalarn destekleri, aalarn iskeleti, arkaya giz
lenip transatlantii iten illzyonistler grnyordu.
'\,/erde, dedi. "C 'est le Blacaman de l e politique. "1
Sylevden sonra Senatr, fu:leti olduu gibi, evresi
ona dertlerini anlatan kyllerle sarlm olarak, mzik
sesleri ve maytaplar arasnda kyn sokaklannda dola
maya kt . Senatr onlara iyi niyetle kulak veriyor, ger
ekletirilmesi zor olmayan ltuflarla hepsini avutmann
bir yolunu her zaman buluyordu. Alt kk ocuuyla
birlikte bir evin darnma trmanm olan bir kadn, btn
o grlt patrtnn ve fek seslerinin arasnda sesini du
yurmay baarmt.
"Ben fazla bir ey istemiyorum, Senatr, " dedi, "sa
dece Ahorcado kuyusundan su tamak iin bir mer
kep . "
Alt tane sska ocuk, Senatr'n dikkatini ekmiti.
"Kocana ne oldu?" diye sordu .
"ansn Aruba Adas 'nda aramaya gitti," diye yant
verdi kadn, glerek. "Bulduu ey ise, dilerine elmaslar
taklan trden bir yabanc kadn oldu . "
Bu yant zerine kalabalktan grltl bir kahkaha
ykseldi.
"Pekala," diye karar verdi Senatr. "Merkebini ala
caksn . "

1 . (Fr.) Allah kahretsin, bu da politika arlatan. (.N.)

55

Az sonra yardmclanndan biri kadnn evine bir yk


merkebi gtrmt, Senatrn armaan olduunun
unutulmamas iin de hayvann kna sabit boyayla bir
seim slogan yazlmt .
Sokaktaki ksa yry srasnda daha ufak apta
baka j estler de yapm, onun geliini grmek iin yata
n kapnn nne karttrm olan bir hastann azna
bir kak yemek bile vermiti. En son kede, avlunun
tahta parmaklklar arasndan, hamakta yatmakta olan
Nelson Farina'y grd, beti benzi solgun ve bitkin gr
nyordu, ama yz vermeden selamlad onu:
"Naslsnz?"
Nelson Farina dnd, arnher renkli hznl bakla
m ona dikti.
"Moi, vous savez, " ' dedi.
Selamiamay duyunca kz da kapnn nne k
mt . zerinde Guajira ii ypranm sradan bir sabah
lk vard, salarn renkli kurdelelerle sslemi, yzn
gnee kar yalamt, ama bu klksz haliyle bile dn
yada ondan daha gzel bir kimse olamayacana inan
mak mmknd. Senatr'n nefesi kesilmiti .
"Aman Yarabbi ! " diye iini ekti aknlk iinde. "Al
lah neler yaratyor! "
Nelson Farina o gece kzna en iyi giysilerini giydirip
onu Senatr'e yollad . Konuk edildii evde scaktan uyuk
Iayp balan den tfekli iki muhafz, giriteki tek is
kemleye oturup beklemesini sylediler ona.
Senatr, bitiik odada Rosal del Virrey 'in ileri gelen
leriyle toplant halindeydi; onlar oraya, sylevlerinde
gizledii gerekleri anlatmak iin armt . ln tm
kylerinde bu tr toplantlara her zaman katlanlara o

I.(Fr.) Ben mi, bildiiniz gibi. (.N.)

56

kadar benziyorlard ki, her gece ayn toplanty yapmak


tan Senatr bkm usanmt. Gmlei terden snisk
lam olmu, odann durgun havas iinde eekans gibi
vzldayan vantilatrn scak esintisi altnda srtnda ku
rutmaya alyordu onu.
"Bizler elbette kattan kulada kammz doyur
muyoruz," dedi. "Siz de, ben de ok iyi biliyoruz ki, bu
kei alnda aalada iekler yetitii, kuyularda kurt
lar yerine tirsi balklar yaad gn ne sizin ne de benim
burada yapacak iimiz kalmayacak . Tamam m?"
Hi kimse yant vermedi . Senatr konuurken bir
yandan da takvimden bir resim koparm, kattan bir
kelebek yapmt. olsun diye onu vantilatrn akmna
braknca kelebek odann iinde yle bir utuktan sonra
aralk duran kapdan dar szld . Senatr, lmle su
ortaklna dayanan otoriter bir havayla konumasn
srdryordu .
"Demek ki," dedi. "Fazlasyla bildiiniz bir eyi sizle
re tekrar etmeme gerek yok: Yeniden seilmem, benden
ok size yarayacaktr, nk kokumu sular ve yerli teri
artk benim burama kadar gelmi, oysa sizler zaten bu
nun iinde yayorsunuz."
Laura Farina, kattan kelebein uarak kapdan k
tn grmt. Bunu ondan baka gren olmamt,
nk giriteki muhafzlar tfeklerine sarlm olarak
oturduklan yerde uyuyakalmlard. zeri resimli koca
man kelebek birka tur attktan sonra kat yerlerinden
alm, duvara arparak oraya takl kalmt. Laura Fari
na, tmaklanyla onu oradan ekip almay denedi. Bitiik
odadan gelen alk sesleriyle uyanan muhafziardan biri
onun bu bouna abasn grmt .
"Oradan sklemez," dedi uykusu arasnda. "Boyay
la duvara yaplm."
Adamlar toplantdan kmaya balaynca Laura Fa57

rina dnp yerine oturdu. Senatr, eli kapnn tokman


da, odann kapsnda durmu ve ancak antre tamamen
boaldktan sonra fark etmiti Laura Farina'nn orada ol
duunu .
" Senin ne iin var burada?"
" C 'est de la part de man pere " " "de.di kz.
Senatr anlamt . nce uyuyan muhafziara bir gz
att, sonra da inanlmaz gzellii anlanndan baskn
kan Laura Farina'ya ve ite o zaman kendisi hakkndaki
yargy lme brakmaya karar verdi .
"Gir," dedi ona.
Laura Farina odann kapsnda aknlkla kalakal
mt : Binlerce banknot, tpk kelebein kanat rpmas
gibi havada uuuyordu . Ama Senatr gidip vantilatr
kapaynca banknotlar rzgarsz kalp odadaki eyalann
zerine kondular.
"Grdn ya," diye glmsedi . "Burada her bok uu
yor."
Laura Farina bir okul taburesinde oturur gibiydi. Te
ni, tpk hampetrol renginde ve ayn ondaki gne yo
unluunda, przsz ve yumuackt ; salan bir tay ye
lesi gibi, kocaman gzleri ktan daha berrakt . Senatr
onun bakt yne baknca gherileden bozulmu gl
grd .
"Bu bir gl," dedi.
"Evet," dedi kz, biraz da aknlkla. "Onlardan Rio
hacha'da grmtm ."
Senatr bir kamp yatana oturarak bir yandan gm
leini kanrken bir yandan da gllerden sz ediyordu .
Gsnn, iinde kalbinin olduunu sand yannda,
korsanlardaki gibi okla delinmi bir kalp dvmesi vard . 1

1 . (Fr.) Babam tarafndan geliyorum. (.N.)

58

Snisklam gmlei yere atp Laura Farina'dan batlarn


karmasna yardm etmesini istedi.
Kz yatan nnde diz kt . Senatr dneeli bir
ifadeyle onu incelemeye devam ediyor, batlannn bala
rn gevetirken bu bulumann ikisinden hangisi iin bir
talihsizlik olacan merak ediyordu .
"Sen daha ocuksun," dedi .
"Grne aldanmayn," dedi kz. ' 'Nisanda on dokuzumu bitireceim .
Senatr ilgilenmiti.
"Ffangi gn?"
"On biri," dedi kz.
Senatr kendini daha iyi hissediyordu . "Ko burcun
danz," dedi . Sonra glmseyerek ekledi : ''Yalnzln bur
cudur. "
Laura Farina onun bu szlerine dikkat etmemiti,
batlar ne yapacan bilemiyordu . Senatr de, Laura Fa
rina'yla ne yapacan bilemiyordu; nk srpriz akla
ra alk deildi; stelik bunun onur knc bir i olduu
nun da bilincindeydi. Srf dnmek iin vakit kazan
mak amacyla Laura Farina'y dizlerinin arasna hapsetti,
beline sanlp yatan zerine srtst uzand . O zaman
onun giysisinin altnda nlplak olduunu anlad, n
k vcudundan belirsiz bir vahi hayvan kokusu yayl
yordu, ama yrei korkuyla atyor, cildi buz gibi bir terle
geriliyordu .
"Hi kimse bizi istemiyor," diye iini ekti Senatr.
Laura Farina bir eyler sylemek istedi, ama iine
ektii hava sadece soluk almasna yetiyordu . Senatr
ona yardmc olmak iin yanma yatrd, sndrd ;
oda gln glgesinde kalmt . Kz kendini kaderinin in
safna brakmt . Senatr onu yavaa okad, neredeyse
dokunmadan yoklad, ama aradn bulmay umduu
yerde demirden bir engelle karlat.
59

''Ne var oranda?"


"B ir asma kilit," dedi kz.
''Ne samalk ! " dedi Senatr fkeyle ve yantm pek
iyi bildii soruyu sordu : "Anahtan nerede ?"
Laura Farina rahat bir nefes ald.
"Babamda," diye karlk verdi. "Onu almaya birini
gndermenizi, durumunu ayarlayacanza sz veren bir
yazy da onunla yollamanz size sylememi istedi .
Senatr'n vcudu kaslmt. "Fransz bozuntusu
pezevenk," diye sylendi ierleyerek . Sonra gevemek iin
gzlerini yumarak karanlkta kendi kendisiyle ba baa
kald . "Unutma, diye geirdi akimdan . "Sen de olsan,
baka biri de olsa, ok ksa bir sre iinde lm olacak
snz, aradan fazla zaman gemeden de geride adnz bile
kalmayacak ." rpertisinin gemesini bekledi . Sonra,
"Baksana," dedi . "Hakkmda neler duydun?"
"Gerekten gerei mi istiyorsunuz?"
"Gerekten gerei . "
"Pekala," diye cesaretini toplad Laura Farina. "Sizin
tekilerden de beter olduunuzu sylyorlar, nk on
lardan farklymsnz."
Senatr oral olmad. Gzleri kapal olarak uzun bir
sre sustu, gzlerini yeniden atnda en gizli igdle
ri depremi gibiydi.
"Allah kahretsin," diyerek karann verdi . "Syle o
pezevenk babana, iini ayarlayacam . "
"i sterseniz ben kendim giderim anahtan almaya,
dedi Laura Farina.
Senatr onu durdurdu .
"Brak anahtan da," dedi. 'Benimle birlikte uyu bi
raz. nsan yalnz kaldnda biriyle olmas iyi oluyor. "
Bunun zerine kz, gzlerini gle dikip omzuna ya
trd onu. Senatr onun beline sanlp yzn o vahi
hayvan kokulu koltukaltna gmerek korkuya yenik d60

t. Alt ay on bir gn sonra, Laura Farina skandal yzn


den aalanp dlanm, onsuz lp gitmenin verdii
fkeden alayarak, ayn pozisyonda lm olacakt .
1 970

61

HAYALET GEMNN
SON YOLCULUGU
imdi grr onlar benim kim olduumu, demiti
kendi kendine, yeni kalnlaan erkek sesiyle, o kocaman
transatlantii yllar sonra ilk grdnde, tpk terk edil
mi byk bir saray gibi bir gece ksz ve sessizce k
yn nnden geip gittiinden beri, kyn tmnden
daha uzun, kilisesinin kulesinden ok daha yksek, ka
ranlklar iinde, krf'ezin br yannda smrgecilik za
man korsaniara kar tahkim edilmi kente doru yolu
na devam etmiti; zenci kle ticareti yaplan eski lima
nyla ve hznl klan her on be saniyede bir, fosforlu
gibi parlayan evleri ve volkanik l sokaklanyla ky bir
ay grnmne eviren dner feneriyle; geri o zaman
lar o, sesi henz kalnlamam bir ocuktu, ama rzgann
gece mziini dinlemek iin ok ge saatiere kadar deniz
kysnda oturmasna annesinden izni vard ve bugn g
rrm gibi anmsyorrlu fenerin yandan vurduun
da transatlantiin gzden kaybolduunu, k gelip ge
tikten sonra yeniden grndn ve bylece aralklarla
bir grnp bir kaybalarak krfezin giriine doru ilerle
yen bir gemi olduunu, limann azndaki amandralan
bir uyurgezer gibi el yordamyla arayarak, ama sonunda
pusula inesinde bir terslik km olmal ki kayalklara
doru yn deitirip arparak paralandn ve s kaya63

lklarla bylesine byk bir arpmann, kentin en arka


sokaklannda balayp dnyann br ucunda biten ta
rihncesi arnanda en derin uykularna dalm olan ej
derhalan korkudan donduracak bir metal gmbrts
ve mekanik patlama yaratacak gte olmasna karn, en
ufak bir grlt bile karmadan battn; yle ki o ken
disi bile bunun bir d olduunu sanmt, zellikle de
ertesi gn, krfezin ! ! akvaryumunu, !imann tepe
lerinde zenci kulbelerinin karmakark renklerini, kur
saklan elmaslarla dolu masum papaanlan ykleyen
Guyanal kaak uskunalann grdnde, yldzlar sa
yarken uyuyakalp o kocaman gemiyi dmde grm
olmalym, diye dnrnt, yle ya; ve buna ylesine
inannt ki, ne baka birine anlatm ne de bu grnt
y bir daha aklna getirmiti, ta ki bir sonraki mart ay
nn o ayn gecesi denizde yunuslarn izini arayp durur
ken bulduu ey o hayalet transatiantik olana kadar, k
sz, aralklarla bir grnp bir yok olarak ilk seferindeki
ayn yanh yne doru seyrederken; ama bu kez uyank
olduundan ylesine emindi ki onu annesine anlatmaya
kotu, o da hafta boyunca olunun hayalperestliin
den dem vurup, kt insanlar gibi gndzleri uyuyup
geceleri srterek bunca zamandr hayat tersine yaa
maktan beynin sulanmtr, diye sylendi durdu ve o
gnlerde, on bir yllk dul yaamnda sahneakl iskemie
sinin yaylan eskimi olduundan, lm kocasn d
nrken stne oturaca rahat bir ey aramak zere ken
te gitmesi gerektiinden, frsattan yararlanp sandalcya
s kayalklardan gemesini syledi, bylelikle olunun
denizin vitrininde grd eyin aslnda ne olduunu,
gzel renkli sngerlerle sarma dola olmu yosunlan,
denizin iindeki lk su kaynaklanna dalp kan pembe
mercanlarla mavi lferleri, hatta smrgelerdeki her
hangi bir deniz kazasnn kurbanlannn oradan oraya s64

rklenen salann grebilsin diye; ama ne batk transat


lantikten bir iz vard ne de baka bir ey, yine de dediin
de ylesine direnmiti ki, annesi, gelecek mart ayndaki
gece bekleyiinde ona arkadalk edeceine sz verdi,
bundan emin olmalyd, ama aslnda bilmiyordu ki artk
geleceinde var olaca kesin olan tek ey, Trklerin bir
akartrmasndan satn ald, Francis Drake' zamann
dan kalma bir koltuktu; hemen ayn gece oturmutu ona
dintenrnek iin, bu kadife klflar ve kral ielerin katafal
kna yarar brokarlar zerinde seni dnmek ne iyi
oluyor bir bilsen, diye iini ekerek ama lm kocasn
andka yreindeki kan bsbtn kaynayp koyuluyor,
sanki oturmuyormu da kouyarmu gibi az burnu toz
toprak iinde, terden snsklam olup rpertiler geiri
yordu, ta ki olu sabaha kar dnp onu koltukta l
olarak bulana kadar, vcudu henz scak, ama tpk ylan
sokanlarda olduu gibi yan rm bir halde, tpk son
radan drt hanmn daha bana geldii gibi ; ve sonunda
bu katil koltuu hi kimseye ktl dokunamayacak
kadar uzak bir yerden frlatp denize atana kadar, nk
yzyllar boyunca o kadar ok kullanlmt ki artk insa
n rahat ettirme yeteneini de kaybetmiti, bylece o da
kszln sefil yaamna almak zorunda kalmt,
uursuz taht satn alp kye gtren dulun olu diye
herkes tarafndan parmakla gsterilip, halkn hayrsever
liinden ok, sandallardan ard balklarla karnn do
yurarak ve bu arada sesi giderek kalnlap brtye
dnrken, eski hayallerini de artk aklna getirmezken,
ta ki mart aynda bir gece naslsa denize doru bakarken,
ok gemeden bir de ne grsn, aman yarabbi, ite ora
da, amyanttan o dev balina, o korkun canavar, gelin g-
1 . Francis Drake (1 540-1 596): Amerika'daki lspanyol smrgelerini talan eden
Ingiliz korsan. (.N.)

65

rn, koun bakn, diye deli gibi barrken, kpek havla


malanna ve kadnlarn vaveylasna benzer seslerle ortal
yle bir ayaa kaldrmt ki, kyn en yallan bile
William Dampier1 geri dnd sanp bykbabalarnn
korkularn amnsayarak yataklarn altna saklanmlard,
ama sokaa frlayanlar, tam o srada yeniden pusulay a
rp her ylki felakete urayarak paralanmakta olan o
inanlmaz tata bakma zahmetine girirnek yerine, o
cuu pataklayp yzn gzn yle bir iirmilerdi ki,
ite o zaman o da kendi kendine, fkeden az kpre
rek, imdi grr onlar benim kim olduumu, demiti,
ama bu kararn kimseyle paylamamaya zen gstere
rek, btn bir yl imdi grr onlar benim kim olduu
mu diye bir saplantyla geirmiti, bir yandan da bu im
di yapacan yapmak iin bir kez daha grntlerin ari
fesi gelsin diye bekleyerek ve ite sonunda, bir sandal
alp krfezi geerek, btn akam, zenci kle ticareti
yaplan !imann tehlikeli sularnda, Karayip'in btn o
insan mozaii arasnda, byk ann gelmesini beklemek
le geirmiti, ama kendi servenine ylesine dalmt ki,
her zamanki gibi durup oyalannarnt Hindu dkkanla-'
rnn nnde, yekpare fildiinden yontulmu inli hey
kellerine bakmak iin, ne bisikletleri zerindeki Hallan
dall zencilerle akalam ne de baka zamanlarda oldu
u gibi, kmr ateinde kzarm Brezilyal kadn eti ye
nilen gizli bir lokanta dedikodusu yznden tutuklanp
dnyay yerinden aynatan kobra derisi satcs Malaylar
dan korkuya kaplmt, nk yldzlarn tm arlyla
karanlk kp ormandan gardenyalann ve rm sa
lamandralann kokusu yaylrken o hibir eyin farknda
deildi ve artk alnt sandaim iinde, sahil muhafazay
1 . VVilliam Dampier ( 1 6 5 2 - 1 7 1 5): Avustralya ve Yeni Cine'ye gitmi, o dne
min en korkulu korsanlarndan biri. (.N.)
66

telaa vermemek iin n sndrm, kfezin girii


ne doru durmadan krek ekiyordu, fenerin yeil
nn her on be saniyede bir yzn yalamasyla hayall
bir grnm alp sonra karanlkta yeniden insanlaarak,
Jimann azn belirleyen amandralara yaklamakta ol
duunu da biliyordu, sadece onlann gz alc ltsn
giderek daha youn gryor olmasndan deil, ayn za
manda suyun solumasnn giderek hznl bir hal alma
sndan ve bu yzden de ylesine dalgn krek ekiyordu
ki, ne az sonra duyduu sanki korkun bir kpekbal
solumasnn nereden geldiini anlayabilmiti ne de sanki
yldzlar birdenbire snvermi gibi gecenin neden ko
yulatn; bir de baknt ki transatiantik btn o akl
almaz byklyle oradayd yine; aman yarabbi, dn
yada herhangi bir byk eyden daha byk, karada ya
da denizde herhangi bir karanlk eyden daha karanlk,
yz bin ton arlnda bir kpekbal kokusuyla san
daim o kadar yaknndan geiriyordu ki, elik bordasn
daki ek yerlerini grebiliyordu, saysz lombozlannda
tek bir k grnmeksizin, makinelerinden t kma
dan, tek bir Allah'n kulu bile grnmeden, kendi evre
sindeki sessizlii, kendi zerindeki bombo gkyzn,
kendi l havasn, durmu zamann, iinde btn bir
boulmu hayvanlar aleminin yzd gezgin denizini
tayarak; ve btn bunlar fenerin nn dnverme
siyle birdenbire yok olmu, bir an iin yine o mart gece
sinin saydam Karayip'i, pelikanlann her gn soluduklan
havasyla geri gelmiti; o kadar ki, amandralann arasn
da tek bana kalm, ne yapacan bilemez bir halde,
aknlk iinde acaba gerekten gzm ak d m gr
dm, diye merak etmiti, sadece bu kez deil daha nce
kilerde de, ama bunu kendi kendine henz sormuken
anlalmaz bir esinti amandralann hepsini en batakin
den en sonuncusuna kadar sndrmt, bylece fene67

rin bir daha getiinde transatiantik yeniden grn


mt, ama artk pusulay arm durumdayd, okya
nusun neresinde olduunu bile bilemeden, grnmez
kanal el yordamyla arayarak, ama aslnda s kayalklara
doru srklenerek, ta ki o kendisi, amandralardaki bu
aksiliin bynn ifresi olduunu zorlukla akl edip
sandaim n yakncaya kadar; !imann nbeti kulele
rinde hi kimsenin telaa kaplmasn gerektirmeyecek
minnack krmz bir kt bu, ama kaptann gznde
doudan ykselen bir gne etkisi yapm olmal ki,
onun sayesinde transatiantik ufkunu dzeltmi, onu ha
yata dndrecek mutlu bir manevrayla kanaln geni a
zndan ieri girmiti, bunun zerine btn klan ayn
anda yanm, kazanlan yeniden soluk almaya balam,
zerindeki gkyznde yldzlar ldam, hayvan leleri
denizin dibini boylamt; mutfaklardan bir tabak anak
grltsyle defueli sala kokusu ykseliyor, ay yla
ykanan gvertelerinden orkestra sesleri, kamaralarnn
karanlndan ak deniz aklarnn kalp atlan duyulu
yordu, ama o hala onca zamandr tad fkenin etki
sinde, byle bir mucize karsnda ne heyecana kaplm
t ne de korkuya, sadece her zamankinden daha kararl
bir ekilde sylenip duruyordu, imdi grr onlar benim
kim olduumu diye, Allah kahretsin, imdi grrler; ve o
dev makine kendisini ezip gemesin diye bir kenara e
kileceine onun n sra krek ekmeye balamt, im
di anlayacaklar benim kim olduumu, diyerek yla
gemiye yol gsterneyi srdrd, sonunda onun kendisi
ni uysallkla izlediinden ylesine emin olmutu ki nht
ma doru olan ynn yeniden evirmeye zorlayarak
onu grnmez kanaldan dar kanp, sanki koyun g
der gibi dosdoru uykudaki kyn klanna doru g
trd, fenerden szlen ve artk on be saniyede bir onu
grnmez klan deil, bembeyaz ortaya karan n de68

mederinden etkilenmez gerek bir gemi olmutu ve ite


orada belirmeye balamt kilisenin halar, evlerin sefa
leti, aldatc bir hayal gibi ; transatiantik ise hala onun
peinden gidiyor, iinde tad her eyle birlikte onu
izliyordu, kalbinin bulunduu tarafn stne yatm
uyuyan kaptanyla, ambarlannn souu iindeki gre
boalaryla, hastanesindeki yalnz hastasyla, depolarn
da unutulmu suyuyla; ve onu kye gtrme sevdasn
daki klavuz, dimdik kayalklan rhtmla kantrm ola
cak ki o anda sirenierin kulaklan sar edici sesi birinci
kez duyulduunda bandan aa inen buharla snisk
lam kesilmi, siren bir kez daha alnca sandaim alabora
olmasna ramak kalmt bir kez daha ama artk ok ge
ti, nk ite oradayd kydaki deniz kabuklar, sakakla
nn talan , inanmayanlann kaplar, kyn her yan deh
et iindeki transatlantiin klanyla aydnlanmt, o ise
bu afetin geip gitmesine yol vermek iin kenara ekil
meye ancak vakit bulabilmiti, btn bu kargaann ara
snda haykrarak, aln ite pezevenkler, diye, o korkun
elik yn karay yanp pruvadan pupaya kadar birbiri
ardna knlan doksan bin be yz tane ampanya kadehi
nin angrtsnn net bir ekilde duyulmasndan tam bir
saniye nce; ve ite o zaman ortalk aydnlanm, artk
mart aynda bir afak vakti deil, bir aramba gn pm!
pm! bir le vakti olmutu ve o, kendisine inanmam
olanlann, kilisenin nnde karaya oturmu, bu dnyann
da tekinin de en byk transatlantiine azlan ak
bakmalarnn zevkine varabilmiti, oradaki her eyden
daha beyaz, kilise kulesinden yirmi kez daha yksek,
kyden doksan yedi kat daha uzun, ad halalcsillag diye
demir harflerle yazl, yanlanndan hala lm denizleri
nin eski sulan usul usul dan akmakta olan o transatlan
tie bakakalmalannn zevkine . . .
1 968
69

MUCiZELER SATICISI
Y KALPL ARLATAN
Onunla daha ilk karlatm pazar, ssl psl bir
katr gibi grnmt bana; srma dikili kadife asklan,
her parmanda renk renk tal yzkleri, ngrakl kur
deleleriyle Santa Marba del Darien Liman 'nda, kendi
hazrlad ve Karayp kylerinde avaz kt kadar ba
rarak satt baharat ve ifal ot ieleri arasnda bir masa
nn zerine kmt, ama o srada oradaki yerli gruhuna
herhangi bir ey satmaya almyor, kendi buluu olan
bir panzehir gsterisini yine kendi zerinde denemek
zere ona gerek bir ylan getirmeleri iin baryordu:
Evet bayanlar baylar, ylan, tarantula, krkayak ve zehirli
her tr memeli hayvann sokmasna kar etkisi srekli
olan tek panzehir. Onun bu kararllndan pek etkilen
mie benzeyen biri, hi kimsenin nereden bulduunu an
layamad ve insann solunum sistemini zehiriernekle ie
balayan en tehlikelilerinden bir zehir! i ylan bir kavanoz
iinde koturup getirmiti; o da kavanozun kapan yle
byk bir hevesle amt ki hepimiz ylan yiyeceini
sanmtk, ama hayvann kendini zgr hisseder hisset
mez kavanozdan dar frlamasyla onu boynundan sok
mas bir olmu, orada konuup gsteri yapacak nefes bile
brakmant onda, panzehri almaya zar zor vakit bula
bilmi, o anda da zerinde durduu tanr klinik, kalaba71

ln stne devrilivermi, sanki o koskoca vcudunun


iinde hibir ey yokmu gibi, yere ylp debelenmeye
balamt, ama bir yandan da azndaki tm altn dileri
gstererek glmeyi elden brakmyordu . Grlt ne de
rece ayyuka km olmal ki, yirmi yldan beri nhtmda
bir nezaket ziyareti iin gelip demirlemi olan Kuzeyli bir
kruvazr, ylan zehrinin gemiye girmesini engellemek iin
karantina ilan etmi, Paskalya' dan bir nceki pazar aynini
kutlamakta olan halk ellerinde kutsanm palmiye yap
raklanyla kiliseden dan uramt, nk artk lyar
mu gibi imeye balayan zehirlenmi adamn gsterisini
kimse karmak istemiyordu; eskisinden iki kat daha i
man bir hal alm, azndan kpkl safra kan rken v
cudundan da terler boanyor, yine de yle canl bir ifa
deyle kahkahalar atyordu ki ngraklan vcudunun her
yannda ngrdyordu . Her yannn imesinden tozlukla
nnn balanyla giysilerinin dikileri patlam, parmaklar
yzk! erin skmas yznden mosmor kesilmi, cildi tuz
lanm geyik eti rengini alm, kndan can ekiircesine
sesler karmt; yle ki daha nce ylan sokmas grm
olaniann hepsi, onun lmeden nce rmekte olduunu
ve sonunda tamamen un ufak olacandan onu bir torbaya
doldurmakiin krekle toplamak zorunda kalacaklann
biliyorlar, ama ayn zamanda bu talaa dnm halinde
bile glmeye devam edeceini dnyorlard . Bu ylesi
ne inanlmaz bir grntyd ki deniz piyadeleri, teleob
jektifli fotoraf makineleriyle onun renkli resimlerini e
kebilmek iin geminin kaptan kprsne trmanmlard,
ama kiliseden kan kadnlar, can ekien adam bir alla
rtp zerine kutsanm palmiye yapraklan koyarak onla
rn bu niyetlerini engeli ediler, bazlar bu adventistlerin ,

1 . lsa'nn yeniden dnyaya geleceine inanan bir Amerikan mezhebi yanllar.


(.N.)

72

fotoraf makineleriyle onun vcuduna saygszlk etme


lerinden holanmadklan iin, bazlan glrnekten lebi
lecek haldeki bu putpereste daha fazla bakmaktan kork
tuklar iin, bazlan da acaba byle yapmakla hi deilse
ruhunun zehirlenmemesini salayabilirler mi diye. Her
kes ona ld gzyle bakarken bir kol hareketiyle pal
niye dallarn kenara itmi, geirdii bu kt deneyim
den hala yan sarho ve kendine gelernemi bir halde,
ancak hi kimsenin yardm olmakszn masay dzelte
rek bir aanoz gibi yeniden stne kmt ve bir kez
daha avaz avaz baryordu, bu panzehrin, hepimizin
kendi gzlerimizle grm olduumuz gibi, kck bir
ienin iinde Tanr 'nn hikmetinden baka bir ey olma
dn syleyerek, geri fiyat sadece iki eyrekti, nk
o bunu para kazanmak iin deil insanln iyilii iin
icat etmiti; ve haydi bakalm kim bir tane istiyor, bayan
lar baylar, yalnz ltfen stme meyin, herkese yete
cek kadar var.
Elbette ki herkes mt, pek de iyi etmilerdi,
nk sonunda herkese yetecek kadar kalmamt. Hatta
kruvazrn amirali bile, anaristlerin zehirli kurunlan
na kar da iyi geleceini dnerek kk bir ie alm
t, gemi mretlebat ise onun, l olarak ekemedikleri
renkli resimlerini masann zerine km olarak ek
mekle yetinmemiler, koluna kramp girip kaslana kadar
imza istemiierdi ondan. Hava neredeyse kararm, li
manda sadece biz en aknlar kalmtk ki, ieleri kal
drmakta kendisine yardm edecek aptal suratl birini
bulmak iin evresine baknm ve tabii ki bende karar
klmt . Bu, sanki talihin bir bakyd, sadece benimki
nin deil,
zerinden
ikimiz de
ruz. Olan

ayn zamanda onunkinin de; nk bu olayn


bir yzyldan fazla zaman getii halde her
sanki daha geen pazar olmu gibi hatrlyo
u ki, btn ilalann, daha ok bir bilginin
73

sandukasn andran eflatun eritlerle ssl sandnn


iine yerletirdirniz srada, bende daha nce grmemi
olduu gizli bir k grm olacak ki keyifsiz bir edayla,
sen kimsin, diye sordu bana; ben de babas henz lme
mi bir ksz ve yetim olduumu syleyince zehirlendi
i zamankinden daha grltl birka kahkaba attktan
sonra, ne i yaparsn, diye sordu, ben de hayatta olmak
tan baka bir i yapmadm, nk gerisinin palavra ol
duunu syledim, o hala glrnekten gzlerinden yalar
gelerek dnyada en ok renmek istediim sanatn ne
olduunu sordu, alay etmeden ona gerei sylediim
ilk ve son kez olmutu bu ve kahin olmak istediimi sy
leyince artk bir daha glmedi, sanki yksek sesle d
nyormu gibi bunun iin fazla beklememe gerek kal
madn syledi, nk renilmesi en kolay olan yan
bende zaten vard, o da aptal suratl oluumdu. Ayn ge
ce babamla konuup bir teklikle iki eyree ve zina tah
minlerinde bulunmaya yarayan bir deste iskarnbil kar
lnda beni sonsuza dek satn ald .
te kt kalpli arlatan byle bir kimseydi, nk
iyi kalplisi benim. Bir gkbilimciyi, ubat aynn gzle
grlmeyen bir fl srsnden baka bir ey olmadna
inandrncak yetenekteydi, ama ans dndnde son
derce kat yrekli olabiliyordu. nnn doruunda ol
duu gnlerde genel valilere tahnitilik etmiti ve anla
tlanlara baklrsa, onlarn yzne yle otoriter bir gr
nm veriyordu ki uzun yllar boyunca, hayatta olduklan
zamandan ok daha iyi bir ekilde ynetmeyi srdr
yorlar, yzlerine l grnmn geri vermedii srece
hi kimse onlan grnneye cesaret edemiyordu, ama bir
rahibi deli edip nl iki kiinin intihanna yol aan hi
bitmez bir satran oyununu icat etmesi saygnln ze
delemi, bylece giderek d yorumculuundan ya g
n ipnotizmaclna, gezgin diilikten panayr arlatan74

lna dmt, yle ki birbirimizi tandmz zaman


larda korsanlar bile artk onu adam yerine koymuyorlar
d. Dalavere tezgahmzia birlikte oradan oraya srkle
niyorduk; kaaklan grnmezletirerek kamalanna
yarayan spozituvarlar, vaftiz edilmi kaniann Hollan
dall kocalannda Allah korkusu uyandrmak iin gizlice
arbalanna koyduklar damlalar ve daha baka bir sr
eyi, evet sayn bayanlar, baylar, sizlerin kendi istenizle
satn almaya kalkacanz her trl eyi satmaya ala
rak, srekli bir kouturma iinde geiyordu hayatmz;
nk bu bir emir deil sadece bir tavsiyedir, zaten mut
luluk da bir zorunluluk deildir. Yine de, bamza gelen
lere ne kadar glersek glelim, gerek u ki kammz zar,
zor doyurabiliyorduk; onun son umudu benim kahinlik
yeteneimde yatyordu. Ne konuda olursa olsun keha
nette bulunmaya alaym diye beni, Japon kyafetinde
ve gemi zincirleriyle balanm olarak mezar gibi bir
sandn iine kapatyor, o srada kendisi de herkesi bu
yeni sanatna inandrmann en iyi yolunu arama uruna
dilbilgisini katlediyordu ; sayn bayanlar baylar, ite kar
nzda Ezekquiel 'in atebceklerinin ezasn eken bir
ocuk ve orada inanmaz gzlerle bakan siz, bakalm ona
ne zaman leceinizi sormaya cesaret edebilecek misi
niz; oysa ben iinde bulunduumuz gn bile tahmin
etmeyi baarabiimi deildim, bu yzden de benim ka
hinliimden umudunu kesmiti, nk sindirim tembel
lii kahinierin guddelerini altst ediyordu ve ans yeri
ne gelsin diye kafama bir yumruk indirdikten sonra pa
rasn geri vermesi iin beni babama gtrmeye karar
verdi . Ancak o gnlerde vcut arlanndaki elektriklen
me iin pratik uygulama biimleri bulma hevesine kapl
m, vcudun aryan tarafna balanacak hava borula
nyla alan bir diki makinesi yapmaya koyulmutu.
Ben btn geceyi, uursuzluu bozmak iin bana att
75

dayaklardan szianarak geirdiimden, buluunu dene


mek iin benim yanmda kalmak zorundayd, bylece
beni brakp geri dnmesi uzadka uzayp keyfi de gi
derek yerine gelmeye yz tutmutu ve sonunda makine
o kadar iyi iledi ki sadece bir raktan daha iyi diki
dikmekle kalmyor, ayn zamanda annn yerine ve id
detine gre ku ve iek desenleri de iliyordu. Kt
ansmza kar zaferimizden emin bir ekilde bu ilerle
urarken, kruvazrn amiralinin panzehir denemesini
Philadelphia'da yinelemeye kalkt ve kurmaylannn
gzleri nnde haat olduu haberi geldi kulamza.
Ondan sonra artk uzun sre bir daha glernedik
Yeriiierin bildikleri da geitlerinden kayorduk ve ken
dimizi ne kadar uzaa atarsak atalm, deniz piyadeleri
nin sanhumma hastalnn kkn kazma bahanesiyle
lkeyi istila ettii ve yollannn stne kan ne kadar
emektar ya da geici anak mleki varsa hepsini kl
tan geirdii sylentileri kulamza btn ayrntlanyla
geliyordu, stelik sadece yerli halk bir nlem olarak de
il, ayn zamanda iniileri elence olsun diye, Zencileri
alkanlktan, Hintlileri de ylan oynartklan iin ldr
dkten sonra, btn hayvanlarla bitki rtsn knp ge
irerek maden zenginliine de ellerinden geleni yapm
lard, nk bizim ilerimizden sorumlu uzmanlan, Ka
rayip halknn Yankeeleri artmak iin ekil deitire
bilme yeteneine sahip olduklann retmilerdi onlara.
Ben, ne onlardaki bu fkenin nereden kaynaklandn
aniayabiliyordum ne de bizim neden bu kadar ok kork
tuumuzu, ta ki gnn birinde kendimizi Guajira'nn
bitmez tkenmez rzgarlan iinde gvenlikte bulana
kadar ve ancak o zaman bana itiraf etme cesaretini gs
terebildi, panzehrinin neftyayla kartnlm raventten
baka bir ey olmadn, kendisine o zehirsiz ylan geti
rip vermesi iin bir yardakya iki eyrek vermi olduu76

nu da. Smrgecilik zamanndan bir misyonerliin y


kntlan arasnda kalyor, gherileli o ssz topraklann
kavurucu gnei altnda dalamay gze alabilecek ve
gvenilecek yegane kimseler olan kaaklarn oradan
gemeleri umuduyla kendimizi avutuyorduk. nceleri
ykntlar arasndaki ieklerde fme edilmi salaman
dralar yiyorduk da halanm bacaklann yemeye alr
ken hala glecek halimiz kalyordu, ama sonunda sam
lardaki rmcek aianna vanncaya kadar her eyi yemi
ve ancak o zaman dnyay ne kadar zlediimizin fark
na varmtk. O zamanlar ben lme kar hibir are
tanmadmdan, onu sadece en az anyan tarafnn s
tne yatarak bekliyordum, bu srada o da, duvariann
iinden geebilecek derecede narn ve yumuak bir kad
nn ansyla sayklyordu, ama bu uydurma an bile lm
le aktan yakmarak alay etmek iin onca hayal gcnn
yaratt bir hileydi. lm olmamz gereken bir anda,
her zamankinden daha sapasalam bir halde yanma
yaklaarak btn gece ektiim aclan seyretmiti, bir
yandan da kafas ylesine iliyordu ki ykntlar arasnda
slk alan eyin rzgarn sesi mi yoksa onun dnceleri
mi olduunu hala anlayabilmi deilim ve afak skme
den nce tpk bir zamaniark sesi ve ayn kararllyla
bana, artk gerei bildiini, bunun da ona uursuzluk
getirenin ben olduumu syleyerek, yani sk dur, nk
ansm bozduun gibi dzelteceksin, dedi .
te ona kar olan azck sevgim de orada yok olup
gitti . zerimdeki en son prtya kadar beni soyup diken
li teliere sarm, yaralarma gherileli talar basn , be
ni kendi salglanmda salarnura etmi ve gnete kurnt
mak iin ayak bileklerimden asmt, hala da bu eziyetin,
peindekilerin fkesini yattrmaya yetmeyeceini sy
leyip duruyordu . En sonunda beni, smrge misyonerle
rinin din sapknlann yola getirmek iin kullandklan ne77

danet zindannda kendi aclanmla ba baa rmeye


brakp, haHi gsterebild vantrilok hainliiyle, yenile
bilir hayvaniann seslerini, olgunlaan pancarlarn trt
sn ve pnarlardan akan suyun rltsn taklit ederek
cennette yokluktan lmekte olduum sannsyla bana i
kence ediyordu . Sonunda kaaklar ona yiyecek iecek
getirdiinde, zindana inip bana lmeyeceim kadar yiye
cek bir eyler veriyor, ama sonra pensle tmaklarm s
kp bileitayla dilerimi trpleyerek bu hayrseverl
n bana detiyordu ; tek avuntum, daha beter eziyetler
le bunca rezillin acsn ondan karnama yetecek za
man ve ans hayatn bana vermesi iin duyduum ar
zuydu . Kendi kokumann pis kokusuna dayanabilme
me ben kendim bile aarken, o haHi kendi yemeinin
artklarn stme boaltyor, zindandaki havann beni
bir an nce zehirlernesi iin ke bucak her tarafa kok
mu kertenkele ve atmaca paralan atyordu . Aradan ne
kadar zaman geti bilmem, bu kez l bir tavan getire
rek onu bana vermektense rmeye braknay yeledi
ini syledi, benim ise sabnm buna bile yetmi, geriye
sadece iimdeki hn kalmt, yle ki tavan kulaklann
dan yakaladm gibi, hayvan deil, onu geberttn
varsayarak duvara frlattm, ite o zaman olanlar oldu ve
tpk bir dte olduu gibi tavan sadece bir korku l
yla canlannakla kalmad, ayn zamanda havada yr
yerek bana geri dnd .
te byk yaantm bylece balam oldu . O gn
bu gndr dnyay dolayorum, iki pesoya stmallann
ateini drerek, drt buuk pesoya krlerin gzlerini
aarak, on sekize vcuduna su toplananlarn suyunu bo
altarak, sakatiann eksiklerini eer doutansa yirmiye,
bir kaza ya da dvtense yirmi ikiye, sava, deprem, pi
yade karmas ya da baka herhangi bir genel afettense
yirmi bee tamamlayarak, olaan hastalklara yakalanm
78

olanlara zel tarifelerle toptan bakarak, delilere konula


ona gre, ocuklara yan fiyatna ve almaklara bedava;
bakalm kim cesaret edebilir benim bir hayrsever olma
dm sylemeye, bayanlar baylar, ve imdi, evet, yir
minci flonun sayn komutan , ocuklanmza syleyin de
aclar iindeki bu insaniann gemeleri iin barikatlan a
snlar, czamllar sol tarafa gesinler, sarallar sa tarafa,
sakatlar kimseye engel olmayacaklan bir tarafa, daha az
acil olanlar da u arka tarafa, yalnz tek istediim ltfen
bama meyin, sonra hastalklarnz birbirine kar
tm, olmayan bir hastalnz iyiletirirsem hi kar
mam, su kaynayncaya kadar mzik devam etsin, cinler
yanp yok oluncaya kadar fiekler atlsn, kt fikirler
yok edilineeye kadar ikiler iilsin, gelsin yosmalarla ip
cambazlan, celeplerle fotoraflar, hepsi de benim he
sabma, bayanlar baylar, ite artk arlatanlann kt n
tarihe kanyor ve evrensel refah dnemi balyor. Byle
ce imdi milletvekili tekniiyle onlan uyutacam, ne
olur ne olmaz, ltmde yanlnn da ilerinden bazla
n eskisinden beter olurlarsa diye. Tek yapmadm ey
lleri diriltmek, nk daha gzlerini aar amaz ra
hatlarn karanlara fkeyle saldnyorlar ve sonunda in
tihar etmeyenler de hayal knklna kaplp yeniden
lyorlar. nceleri, sanatrnn gerekliini aratrmak is
teyen bir bilginler ordusu peimi brakmyordu ve ne ol
duunu anladklan zaman da beni Zelot Simon'un1 ce
hennemine gndermekle tehdit etmiler ve aziz merte
besine eriebilmem iin ileli bir yaam srmemi tle
mi! erdi, ama ben, onlarn yetkilerini hi de kmse
meden, ie zaten oradan balam olduum eklinde
karlk vermitim. Dorusunu isterseniz, ldkten son1 . Zelot Simon: Gnostisizmir kurucularndan biri olan Yahudi tarikat. Aziz
Paulus'un mucizeler yaratma yeteneini satn almak istemiti. (.N.)

79

ra aziz olmakla elim e hibir ey gemez, ben bir sanatka


nm, istediim tek ey bu aptal giinmle hayatta kal
mak; deniz piyadelerinin konsolosundan satn aldm
bu alt silindirli st alr kapanr klstr arabamla,
New Orleans'ta korsan operasnn baritonu olan bu Tri
nidadl ofiimle, saf ipekten gmleklerimle, Dou'dan
gelen losyonlarmla, topaz dilerimle, ftr apkamla ve
iki renkli potinlerimle, alar saatsiz uyuyarak, gzellik
kralieleriyle dans edip onlan szlkten kma gzel ko
numa sanatrula byleyerek, bir byk perhizin ilk
arambas yeteneklerim kuruyacak olursa kuyruu tit
retneden idare edeyim; hem bu bakan hayatn srdre
bilmem iin bu aptal suratm bana yeter de artar bile,
buradan cehennemin bucana kadar uzanan ynla
dkkanmda, bizi amirale ikayet eden ayn turistler,
imdi imzal resimlerim, ak iirlerimi ieren takvimler,
zerinde profilim bulunan madalyanlar ve giysilerimin
paralar iin birbirlerini yiyorlar ve stelik btn bun
lar, vatann kurtanelan gibi gvercin boldan iinde gece
gndz at stnde dikilen mermer bir heykele yontut
mu olmakla dlleome kabusuna uramadan.
Ne yazk ki, uydurma hibir yan olmadn aniaya
bilmeniz iin kt kalpli arlatann bu yky tekrarla
yacak hali yok. Onu bu dnyada grdkleri son kez, eski
grkemli halini elindeki son kapkacaa varana kadar
kaybetmi, keyfi iyice kam, ln sert havas yzn
den kemikleri arplmt, ama yine de o pazar gn
Santa Marba del Darien Liman 'nda, yannda o mezara
benzer sandyla birlikte yeniden boy gstermesine ye
tecek bir ift ngra kalmt, yalnz bu kez panzehir
falan satmaya almyor, heyecandan atlak atlak kan
bir sesle deniz piyadelerine sesleniyordu, kendisini her
kesin gz nnde kuruna dizsinler de, bu olaanst
ocuun ly diriitme yeteneini kendi kanyla canyla
80

gsterebilsin diye; ve bayanlar bay lar, onca zamandr bir


dolandrc ve sahtekar olarak kt becerilerime katlan
m olan sizler bana inanmamakta ok hakl olsanz da,
annemin ls zerine yemin ederim ki bugnk dene
menin br dnyayla hibir ilgisi yoktur, sadece gere
in ta kendisidir; ve eer hala kukunuz varsa, iyice dik
kat ederseniz artk eskisi gibi glmyorum, aksine ala
mamak iin kendimi zor tutuyoruro . Daha inandnc
olmak iin, gzlerinde yalarla gmleinin dmelerini
am, lmn en uygun yerini gstermek iin gsn
yumrukluyordu, ama deniz piyadeleri, o pazar gnnn
kalabal artk eski saygnlklannn kalmadn anlarlar
korkusuyla ate etmeye cesaret edemediler. O srada, bel
ki de bir zamanki arlatanlklann acsn unutamayan bi
risi, nereden bulduunu kimsenin anlayamad ve Kara
yip'in tm sanaz balklann suyun yzne vurdurmaya
yetecek birka kk srkuyruunu bir teneke kutu iin
de gtrp ona verdi, o da sanki gerekten onlan yiye
cekmi gibi kutunun kapan byk bir itahla at ve
gerekten yedi de, bayanlar baylar, yalnz ltfen ne be
nim iin merhamete kapln ne de topra bol olsun diye
dua etmeye balayn, nk bu lm benim iin bir zi
yaretten baka bir ey olmayacak . Bu kez o kadar drst
grnyordu ki dramatik can ekimelerine bavurma
dan, masadan bir aanoz gibi yan yan inerek, ilk kuku
lanmaya balayanlarn arasnda kendisine yatacak en uy
gun yeri arayp buldu, oradan bana sanki annesine bakar
gzlerle bakt, kazklhummaya tutulmu gibi her taraf
kaslm bir halde ve yine de gzyaiarna erkeke kar
koyarak kendi kollan arasnda son nefesini verdi . Tabii ki
sanatrnn baanszla urad ilk ve son gsteri oldu
bu, onu, iine boylu boyunca sabildii, ne ie yarayaca
belli byklkte bir sanda yatrdm ; rahip, srmal
giysiler iinde olduu ve aynca tane piskopos otura81

rak hazr bulunduu iin bana elli altna mal olan bir
akam duas okuttum, denize bakan en gzel yerde bir
tepe stne, iinde sadece ona ayrlm kk bir dua
yeri bulunan imparatorlara yarar bir antmezar yapt
np stne Gotik stilde byk harflerle, burada yersiz bir
ekilde kt kalpli diye tannan, deniz piyadeleriyle alay
edip bilime kurban giden l arlatan yatyor, diye yazl
demir bir plaket koydurdum, btn bu onurlandrma
larla onun iyi ynlerinin hakkn yeterince vermi oldu
um kansna varnca da, bana yapm olduu reziliikie
rin acsn karmaya baladm, ite o zaman zrhl meza
rn iinde diriiterek korkudan debelenir bir halde orada
ylece braktm onu . Bu olay Santa Marba del Darien ' i
kasrga yutmadan ok nce olmutu, ama antmezar o
tepede, Atiantik rzgarlannda uyumaya kan ejderhala
rn glgesinde, olduu gibi duruyor, o yreden her gei
imde ona bir araba dolusu gl gtryorum ve onun iyi
taraflarn dndke yreim szlyor, ama sonra par
alanm sandn dkntleri arasnda aladn duy
mak iin kulan plakete dayyorum ve ola ki yeniden
lmse onu yeniden diriltiyorum, nk verdiim ce
zann en ho yan, ben hayatta olduum srece, yani
sonsuza dek, yaamn srdrecek olmas.
1 968

82

Y KALPL ERENDRA LE
iNSAFSlZ BYKANNESNN
iNANlLMAZ VE ACIKLI YKS
Bahtszlk rzgar esmeye baladnda, Erendira han
yoda bykannesini ykamaktayd . ln sszl iinde
kaybolmua benzeyen koskoca ta konak, rzgarn ilk
saldrsnda temellerine kadar sarslmt . Ama Erendira
ile bykannesi bu vahi doann tehlikelerine ylesine
alktlar ki, art arda sralanan tavuskuu motifleri ve
Roma hamamianna zg ocuksu desenlerle ssl ban
yonun iinde, rzgarn gcn pek fark edemediler.
Bykanne, iriyar plak vcuduyla, mermer kve
tin iinde tpk bembeyaz gzel bir halinaya benziyordu.
Tonnu on drt yan yeni tamamlamt, zayf ve ince
kemikliydi, yana gre fazlasyla uysald. Neredeyse bu
u dolu denebilecek bir zenle bykanneyi ykyor, su
yun iinde kaynatm olduu kan temizleyici otlarla g
zel kokulu yapraklar bykannenin tombul srtna, da
nk gms salanna, denizcilere zg bir dvmeyle
ssl gl omzuna yapp kalyordu.
"Dn gece dmde bir mektup beklediimi gr
dm," dedi bykanne.
Kanlmaz bir nedeni olmadka hi konumayan
Erendira sordu :
"Dte gnlerden neydi?"
"Perembe ."
83

" yleyse kt haberler getiren bir mektuptur," dedi


Erendira. "Ama hi gelmeyecek ."
Bykannenin ykanma ii bitince onu yatak odas
na gtrd. O kadar imand ki ancak torununun om
zuna dayanarak yryebiliyordu ya da piskopos asasna
benzer bir bastonla, ama en zahmetli hareketlerinde bile
eski hametinin gc seziliyordu . Evin her yan gibi an
ve biraz da lgnca bir lde denmi yatak odasnda
Erendira'nm, bykanneyi giydirip hazrlayabilmek iin
iki saat daha harcamas gerekmiti . Sa tellerini bir bir
ayrm, kokular srp taram, ekvator iekleri desenli
bir giysi giydirmi, yzn talk pudrasyla pudralam,
dudaklanna ruj , yanaklanna allk, gzkapaklanna misk,
tmaklanna cila srm, onu insan boyundan daha b
yk bir tabebek gibi ssleyip pslernesi sona erdiinde,
giysisindekilere benzer gz alc ieklerle dolu bakml
bir baheye gtrp, eskiden taht olarak kullanlm bir
koltua oturtarak, borulu bir gramofonda modas gemi
plaklan dinlemeye brakmt .
Bykanne gemiin bataklklannda yol aladursun,
Erendira, lgn mobilyalar, uydurma Sezar heykelleri,
kristal avizeler, aknermerden meleklerle dolu ve iinde
altn yaldzl bir piyanoyla akla gelmedik biim ve l
lerde saysz saatler bulunan lo ve rengarenk evi silip
sprmeye koyuldu . Evin avlusunda, uzak, pnarlardan
yeriiierin srtnda tanp getirilmi suyu yllarca depola
yabilecek bir sarn vard, sarncn bir halkasna da bu
berbat ikiimin eziyetine katlanabitmi biricik kanatl
hayvan olan sska bir tavuskuu balyd . Ev, her eyden
uzak bir yerde, ln dibinde, felaket rzgan bir kere
esmeye balad m umutsuzluktan olaklann bile intihar
ettikleri cayr cayr yakc sefil sokaklan olan bir kyn
yan bandayd .
Bu akl almaz snak, bykannesinin Amadis adn84

da efsanevi bir kaak olan kocas tarafndan ina edil


miti, bykannenin ondan olma yine Amadis adndaki
olu da Erendira'nn babasyd. Bu ailenin kkenini, ge
miini hi kimse bilmiyordu. Yeriiierin aznda dolaan
en yaygn sylentiye gre, baba Amadis gzel karsn,
bir adam baklayarak ldrd Antiller'de bir gene
levden kurtarm, onu cezalandnlma kaygs olmayan
bu lde gizlemiti. Biri melankoli ateinden, br de
hasmlar arasnda bir atmada olmak zere her iki
Amadis de lnce, kadn, cesetlei avluya gmdkten
sonra yalnayakl on drt hizmetiye yol vermi, dou
mundan beri bakp bytt pi torununun zverileri
sayesinde, kaak evinin lo atmosferinde grkemli yaam
dlerini gerekletiroeye koyulmutu .
Sadece saatleri kurup ayartamak Erendira'nn alt
saatini alyordu. Felaketinin balad gn bunu yapmas
gerekmemiti, nk saatler zaten ertesi sabaha kadar
kuruluydu, ama buna karlk bykanneyi ykayp giy
dirmesi, yerleri silmesi, le yemeini hazrlamas ve
kristalleri pariatmas gerekmiti. Saat on bire doru, ta
vuskuunun kabndaki suyu deitirip Amadislerin yan
yana mezarlarndaki l otlarn sularken, artk dayanl
maz bir hal alm olan rzgarn iddetine kar koymak
zorunda kalm, ancak bunun kendisi iin bir felaket
rzgar olduunun kt belirtisini yine de sezinleyeme
miti . Saat on ikide en son ampanya kadehlerini parla
tken bumuna taze pimi orbann kokusu gelmi, yolu
zerinde Venedik camlanndan bir felakete neden ol
makszn koa koa mutfaa kadar yetiebitmek iin bir
mucize yaratmas gerekmiti .
Ocan zerinde tamak zere olan tencereyi ucu
ucuna yetiip kaldrmt . Daha sonra, atein zerine n
ceden hazrlam olduu bir yemei koydu ve mutfakta
ki bir banka oturup dinlenmek iin bunu frsat bildi .
85

Gzlerini yumdu, biraz sonra hibir yorgunluk belirtisi


olmayan bir ifadeyle at gzlerini yine ve orbay servis
kasesine boaltmaya koyuldu . grrken uyuyordu .
Bykanne, gm amdanlar ve on iki kiilik servis
takmyla donatlm bir ziyafet sofrasnn bir ucuna tek
bana kurulmutu . ngra almasyla Erendira'nn
neredeyse annda elinde duman tten orba kasesiyle
koup gelmesi bir oldu . orba servisini yaparken by
kanne onun uyurgezer halinin farkna varmt, sanki g
rnmez bir cam siler gibi elini onun gzlerinin nnden
geirdi. Kz onun elini grmemiti . Bykanne bakla
nyla onu izledi ve Erendira mutfaa gitmek zere ona
srtn dndnde haykrd:
" Erendira! "
Bir anda uyanan kz orba kasesini halnn zerine
drverdi .
"Yok bir ey, kzm," dedi bykanne, yumuak bir
ifadeyle . "Yrrken yine uyuyakaldn da."
"Vcudun alkanl," diye mazeret ileri srd Eten
dira.
Hala uyku sersemlii iinde orba kasesini yerden
kaldrd, haldaki lekeyi temizlerneye alt .
"ylece brak," diye vazgeirdi onu bykanne. "
leden sonra ykarsn .
Bylelikle, leden sonrann allageldik ilerinin
dnda Erendira'nn bir de yemek odasnn halsn yka
mas gerekmi, hazr teknenin bandayken frsat bu fr
sat pazartesinin giysisini de ykarn t. Bu arada rzgar da
evin evresinde drt dnerek ieri girecek delik aryor
du . Yaplacak o kadar ok ii vard ki farkna bile varma
dan akam oluvermi, yemek odasnn halsn yere ser
diinde yatma saati gelmiti bile.
Bykanne btn akam piyanoyu tngrdatp
genliinin arklarn tiz perdeden kendi kendine syle86

mekle geirmi, gzyalanna karm misk paralan


gzkapaklarna yaylmt . Ama muslin geceliiyle yata
na uzandnda gzel anlarn burukluundan syrl
mt artk.
"Yann bir frsatn bulup salonun halsn yka," dedi
Erendira'ya. "Dadaal zamanlardan beri gne yz
grmedi ."
"Peki, bykanne," diye karlk verdi kz.
Eline ku tylerinden yaplm bir yelpaze ald, bir
yandan uykuya datarken bir yandan da gece emirlerini
bir bir sralayan acmasz hatunu yelpazelemeye koyul
du .
"Vicdann rahat uyuyabilmek iin yatmadan nce
btn amar tle."
"Peki, bykanne.
"Giysi dolaplann iyice gzden geir, rzgarl gece
lerde gveler daha itahl oluyorlar."
"Peki, bykanne."
"Artan zamannda iekleri avluya kar da hava alsnlar."
"Peki, bykanne."
'Tavuskuuna da yemini verirsin.
Uyuyakalmt, ama buyruklarn srdryordu, za
ten torunu da uykuda yaamaya devam etme yeteneini
ondan almt. Erendira hi grlt etmeden odadan
kt, gecenin son ilerini tamamlad, her defasnda da
uykudaki bykannenin buyruklarna yant veriyordu .
"Mezarlar sula.
"Peki, bykanne .
''Yatmadan nce her eyin yerli yerinde olmasna
dikkat et, eyalar kendi yerlerinde uyumaya braklmaz
sa sonra ok zarar gryorlar."
"Peki, bykanne ."
"Eer Amadisler geliderse syle onlara ieri girme87

sinleri' dedi bykanne. "Pofrio Galan 'n etesi ldr


mek iin onlar bekliyor."
Erendira artk ona karlk vermedi, nk saykla
masnn arasnda saptnaya baladn anlamt, ama
buyrulanlardan hibirini atlamad . Pencerelerin srgle
rini gzden geirip son klan da sndrdkten sonra,
yemek odasndan bir amdan alp yatak odasna gidene
kadar yolunu aydnlatt, o srada rzgarn duraklamalar
arasnda, uyuyan bykannenin sakin ve uzun nefes alp
vermeleri duyuluyordu .
Kzn odas da, bykanneninki kadar olmasa bile
gsteriliydi, daha yeni geride brakt ocukluundan
kalma bez bebekler ve kurgulu hayvanlarla tka basa do
luydu . Gnn korkun ilerine yenik den Erendira'nn
soyunacak hali kalmamt, amdam gece masasnn s
tne koyup yataa att kendini . Az sonra, felaketinin
rzgar tpk bir kpek srs gibi yatak odasna dolu
up amdan perdelere doru devirdi .

88

afak skerken, sonunda rzgar kesildiinde, iri iri


yamur damlalan tek tek dmeye balayp kalan son kor
lan da sndrm, konan duman tten kllerini sertle
tirmiti. ounluu yerli olan ky halk felaketten artaka
lanlan kurtarmaya abalyordu : tavuskuunun kmrle
mi ls, yaldzl piyanonun asesi, bir heykelin gvdesi.
Bykanne, onulmaz bir perianlk iinde servetinden
arta kalanlan seyrediyordu. Amadislerin mezarlarnn ara
sna oturmu olan Erendira'nn alamas kesilmiti. By
kanne enkaz arasnda hasara uramam pek az ey kal
d kansna varnca, iten bir zntyle torununa bakt .
"Vah zavall yavrum," diye iini ekti. "Bu talihsizlii
bana demeye rnrn yetmeyecek. "
Onu kolundan tutup, bekarete iyi fyat vermesiyle
lde nam salm olan az gelimi sska vcudu ky bak
kalma gtrd ayn gn, Erendira akr akr yaan
yamurun altnda borcunu demeye balamt bile . Dul
bakkal, bykannenin bu pervasz beklentisi karsnda
Erendira'y bilimsel bir titizlikle incelemeye koyuldu :
Kaslarnn gcne, gslerinin byklne, kalalar
nn geniliine bakt. Ona bir deer biineeye kadar tek
szck bile sylemedi. Sonra da, "Daha pek gelimemi,"
dedi. "Memeleri kpek memesi gibi . "
89

Sonra, bu yargsn rakamlarla da kantiayabilmek


iin onu bir tartya kard . Erehclira krk iki kiloydu.
''Yz pesodan fazla etmez, dedi dul bakkal .
Bykanne sinirlenmiti.
"Krpecik bir ocua yz pe so ha! " diye haykrd.
"Pes birader, iffete bu kadar saygszlk da ok fazla."
"Hadi yz eliiye kadar kaym ," dedi dul bakkal .
"Kzn bana bir milyon pesodan fazla zaran oldu,
dedi bykanne. '"Byle giderse bana borcunu demek
iin iki yz yl kadar almas gerekecek . "
"Bereket versin ki," dedi dul bakkal. "Tek iyi yan
ya."
Dandaki frtna evi yerle bir etmek zereydi, dam
ylesine akyordu ki neredeyse ieride de dandaki ka
dar yamur yayar denebilirdi. Bykanne kendisini bir
felaketin ortasnda tek bana kalm hissediyordu.
"Hi deilse yze kadar k," dedi.
" ki yz elli."
Sonunda nakit olarak iki yz yirmi peso ve yiyecek
bir eylerde anlatlar. Bunun zerine bykanne Eren
clira'ya dul bakkalla gitmesini iaret etti, bakkal da sanki
okula gtrrm gibi kz elinden tutup dkkfuun arka
sna gtrd.
"Seni burada bekliyorum," dedi bykanne.
"Peki, bykanne," dedi Erendira.
Dkkfun arka taraf, tulalardan drt stun zerin
de duran bir tr sundurma, rm palmiye yaprakla
nyla rtl bir dam ve kt havada ieriye yamur ve
frtnann girdii bir metre yksekliinde kerpi bir du
vardan oluuyordu . Kerpi duvann kenanna, iinde kak
tsler ve daha baka l bitkileri bulunan sakslar diziliy
di . Stunlardan ikisinin arasna, rzgara kaplm bir ya
tn zlm yelkeni gibi rpnp duran rengi kam bir
hamak aslyd . Frtnann sl ve yamurun akrtsnn
90

tesinde uzaklardan gelen banmalar, hayvan ulumala


n, felakete urayanlarn haykrmalan duyuluyordu .
Erendira ile dul bakkal sundurmaya girdiklerinde,
her ikisini de bir anda sn isklam brakan yamurun id
detinden yere yklnamak iin tutunmak zorunda kald
lar. Frtnann patrts arasnda sesleri duyulmaz, hare
ketleri anlalmaz bir hal almt . Dul bakkaln ilk dene
mesinde Erendira duyulmaz bir lk atp kamaya a
balad . Dul bakkal da ona duyulmaz bir sesle karlk
verip kolunu bilenden bkerek hamaa doru srkle
di . Kz onun yzne bir trmk atarak yine sessiz bir
lk att, o da yle iddetli bir yumrukla karlk verdi ki
kzn ayaklar yerden kesildi, meduza gibi uzun salan
bolukta dalgalanarak bir an havada utu, daha yere d
meden adam onu belinden kavrayp hayvanca bir dar
beyle hamaa ykarak dizleriyle hareketsiz hale getirdi .
Bunun zerine Erendira byk bir dehete kaplarak
kendini kaybetti, frtnann iinde havada uarak geen
bir baln gms saaklanna bylenmi gibi baka
kalmken dul bakkal, sanki ot yolar gibi telasz pene
darbeleriyle giysilerini paralayarak kz soyuyor, renkli
uzun eritler halinde yrtp att giysi paralar serpan
tn gibi havada dalgalanarak rzgarda uup gidiyordu .
Kyde Erendira'mn aknn karln deyebilecek
baka hi kimse kalmaynca, bykanne onu bir yk
kamyonuna atarak kaaklk blgesine doru yola kt .
Bu yolculuu kamyonun st ak kasasnda, pirin u
vallanyla sadeya kutulan ve yangndan artakalan eya
lar arasnda yapmlard: genel valilik zamanndan kalma
bir yatak ba, bir sava melei, kavmimu taht ve ie ya
ramaz daha baka teberi . Kaln frayla zerine iki ha
resmi izilmi bir sandn iinde de Amadislerin kemik
lerini tayorlard .
Bykanne, her taraf sklm bir emsiyeyle bit91

mez tkerunez gneten konnuyor, kan ter iindeki


yolculuun cefasyla nefes nefese kalyordu ama btn
bu ak; iliklere karn azametinden hibir ey kaybetme
miti. Erendira, ya kutulanyla pirin uvallan yn
nn arkasnda kamyonun ykleyicisiyle her biri yirmi
pesoya ak yaparak yolculuun cretini ve eyalarn
nakliye parasn demiti . Kendini savunma yntemi
balangta dul bakkaln saldrsna kar koyduu yn
temle ayn olmutu . Ancak ykleyicinin yntemi fark
lyd, yava ve bilgili davranyordu, sonunda yumuak
lkla onu yola getirmiti . yle ki, ldrc bir gnn
sonunda ilk kye vardklarnda, Erendira ile ykleyici
kamyon yknn speri arkasnda, zevkli bir sevime
sonras dinlenmekteydiler. Kamyon ofr, bykanne
ye bard :
"Buradan sonra artk btn dnya nnzde ."
Bykanne terk etmi olduklanndan biraz daha b
yk ama ayn onun kadar hznl bir kyn sefalet iin
deki ssz sokaklarna gzlerine inanamayarak bakt.
"Hi de belli olmuyor," dedi.
"Buras misyonerierin blgesi," dedi ofr.
"Beni ilgilendiren hayrseverlik deil, kaaklk,"
dedi bykanne .
Yklerin ardnda bu konumay dinleyen Erendira,
parmayla bir pirin uvaln demekteydi. Az sonra eli
ne geen bir ipi ekince gerek incilerden upuzun bir
kolyeyi dar kard . Sanki parmaklarnn arasnda l
bir ylan tutar gibi korkuyla kolyeye bakarken, kamyon
ofr, bykanneye yle yant veriyordu:
"Ayakta d grmeyi brakn, hanm. Kaak falan
yok artk. "
"Nasl yok?" dedi bykanne . "Sen onu klalma
anlat."
"Arayn, grrsnz," diye onu alaya ald ofr ke92

yifle. "Herkes onlarn szn eder, ama hi kimse onlara


rastlamaz ."
Kamyonun ykleyicisi, Erendira'nn kolyeyi uval
dan kardn fark etmi, aletacele elinden alarak yeni
den pirin uvalnn iine tkmt. Kyn yoksulluuna
karn orada kalmaya karar veren bykanne, kamyon
dan inmesine yardm etmesi iin torununa seslendi.
Erendira acele, ama iten gelen bilinli bir pck vere
rek ykleyiciyle vedalat .
Bykanne, eyalar kamyondan indinlineeye kadar
sokan ortasnda tahtna oturup bekledi. En son indiri
len, Amadislerin kalntlarn tayan sandk olmutu.
"Bu da l gibi arm," diye gld ofr.
"Bir deil iki l," dedi b)'kanne . ''Yani onlara ge
reken saygy gstersen iyi edersin."
"Bahse girerim fldii heykeller var iinde," diye gl
d ofr.
Kemik dolu sand, yer yer kavrulmu eyalarn ara
sna atverdi, sonra bykannenin nnde avucunu aa
rak, "Elli peso," dedi.
Bykanne ykleyiciyi iaret etti.
"Senin kle hesab grd bile."
ofr aknlkla dnp baknca yardmcs onu do
rulayan bir iaret yapt . Bunun zerine direksiyon bana
geri dnd, kucanda scaktan alayan bir bebek tayan
yas tutan bir kadn da onlarla birlikte yolculuk ediyordu.
O srada ykleyici, kendinden iyice emin bir tavrla b
ykanneye yle dedi:
"Eer siz baka trlsn emretmezseniz Erendira
benimle geliyor. Niyetim ciddi."
Kz korkuyla sze kart:
"Ben hibir ey sylemi deilim ! "
"Ben sylyorum, bu benim fkrim," dedi ykleyici .
Bykanne onu hafife almadan, sadece cesaretinin
93

gerek boyutunu tahmin etmeye alarak tepeden tr


naa inceledi.
"Benim iin bir sakncas yok," dedi . "Eer onun dik
katsizlii yznden kaybettiklerimi bana dersen. Sekiz
yz altm ve iki bin yz be peso, imdiye kadar de
dii drt yz yirmiyi kanyoruz, yani sekiz yz altm
ve bin sekiz yz doksan be . "
Kamyon hareket etti . Ykleyici itenlikle, " inann
bana eer bu kadar param olsayd size verirdim," dedi.
"Kz buna deer."
Delikanlnn karar bykannenin houna gitmiti .
Canayakn bir ses tonuyla, ''yleyse paran olduunda
dn gel, evladm," diye karlk verdi. "Ama imdi git ar
tk, eer hesap yapmaya kalkarsak bana daha on peso
borlu karsn ."
Ykleyici uzaklamakta olan kamyonun kasasna at
lad . Oradan Eren dira'ya el sallad, ama o hala yle kor
ku iindeydi ki ona karlk veremedi.
Erendira ile bykanne, kamyonun kendilerini b
rakt ayn bo arsa zerine, inko levhalar ve Asya hal
lannn artklaryla iinde hannabilecekleri bir baraka oy
durdular. Yere serdikleri iki has r zerinde eski konaktaki
kadar rahat uyuyabildiler, ta ki gne damda delikler
ap yzlerini yakncaya kadar.
Her zamankinin aksine, o sabah Erendira bykan
neyi deil, bykanne Erendira'y hazrlama iini stlen
miti . Kendi genliinde moda olan l yz gibi soluk
bir makyaj kalemiyle kzn yzn boyad, gzlerine
takma kirpikler, bana da tpk kelebee benzeyen or
ganzeden bir fyonk takarak tuvaletini tamamlad.
"Korkun grnyorsun," diye kendisi de kabul etti .
"Ama bylesi daha iyi : Erkekler kadnlarla ilgili konular
da ok aptald dar."
Her ikisi de, ln kupkuru kabuu zerinde yakla94

an iki katnn ayak seslerini, onlar grmeden ok nce


tanmiard. Bykannenin buyruu zerine Erendi ra,
tpk acemi bir tiyatro oyuncusunun perde almak ze
reyken yapabilecei gibi hasnn zerine uzand . Pisko
pos asasna dayanarak barakarlan kan bykanne, ka
trlarn gemesini beklemek zere tahtna oturdu .
Yaklaan postacyd . Yirmi yanda yoktu bile, ama
bu i onu ypratmt; srtnda haki renkli bir giysi, aya
nda tozluklar, fekliinin kemerinde bir asker tabanca
s vard. Gl bir katra binmi, ondan daha az gl
grnen ve srtna keten bezinden posta uvallan yl
bir baka hayvan da yularndan ekiyordu.
Bykannenin nnden geerken eliyle onu selam
Iayp yoluna devam etti. Ama o, barakann iine bir gz
atmas iin ona bir iaret yapt . Adam durdu, zerinde
mor frfrl giysisi, yznde cenaze makyajyla hasra
uzanm yatan Erendira'y grd.
"Beendin mi?" diye sordu bykanne .
Postac kendisine nerilen eyi ancak o zaman anlayabilmiti.
"Bu yoklukta hi fena deil," diye glmsedi .
"Elli peso," dedi bykanne .
''Yok yahu, kzn eyi altndan olsa gerek ! " dedi. "Bir
aylk yemek param o benim .
"Pintilik etme," dedi bykanne. "Uak postaclan
rahiplerden daha iyi maa alyor."
"Ben ulusal postacym," dedi adam . "Uak postacs
kamyonetle dolar."
''Ne olursa olsun, ak yiyecekten daha nemlidir,"
dedi bykanne.
"Ama kann doyurmaz. "
Bykanne, bakalannn umutlaoyla geinen bir
kimsenin pazarlk etmeye fazlasyla vakti olduunu an
lamt .
95

"Ka paran var?" diye sordu.


Postac katrdan indi, cebinden ezilmi bzlm
birka kat para karp bykanneye gsterdi . Byk
anne pene gibi eliyle, bir top yakalamasna paralarn
hepsini birden kavrayverdi.
"Sana indirim yapyorum," dedi, ''ama bir koulum
var: Haberi her bir yana yayacaksn ''
"Dnyann br ucuna bile yayanm, dedi postac.
" im bu benim.
Gzlerini rahat ap kapayamayan Erendira, bunun
zerine takma kirpiklerini kard ve geici sevgilisine
yer amak zere hasrn zerinde kenara ekildi . Adam
barakaya girer girmez bykanne enej ik bir hareketle
kapnn perdesini ekip girii rtt .
Bu, verimli bir anlama olmutu. Postacnn yayd
habere kaplan pek ok erkek, Erei.dira'nn getirdii ye
nilii tanmak iin ta uzaklardan geliyorlard. Erkeklerin
ardndan piyango masalanyla yiyecek tezgahlar gelmi,
hepsinden sonra da bisikletli bir fotoraf gelerek karn
pm karsna ayakl bir fotoraf makinesiyle, zerinde
hastah k i /\kuularn yzd bir gl manzaras bulunan
bir fon perdesi kurmutu .
Tahtna oturmu yelpazelenen bykanne, kendi
yaratt elence yerine yabanc grnyordu. Onu ilgi
lendiren tek ey sralarn bekleyen mteri kuyruunun
dzenli, Erendira'nn yanma girmek iin pein dedikle
ri parann da tamam olmasyd . Balangta yle kat
davranyordu ki srfbe peso eksik kt diye iyi bir m
teriyi geri evirdii bile olmutu. Ama aylar getike ger
eklerden ald dersleri zmsemi ve sonunda deme
leri aziz madalyonlan, aile hatralan, nikah yzkleri ve
parlamasa bile ayan yksek altn olduunu srarak gs
terebilecekleri herhangi bir eyle tamamlamalarn ka
bul eder olmutu.
96

Bu ilk kyde uzun bir sre kaldktan sonra by


kannenin bir merkep almaya yetecek kadar paras bi
rikmi, alacan tahsil edebilmek iin daha uygun baka
yerler aramak zere ln derinliklerine doru yola k
mt . Merkebin srtna uydurduklan ereti bir semerin
zerinde yolculuk ediyor, Erendira'nn bann zerin
de tuttuu telleri kopuk emsiyeyle tepede hi kprda
madan duran gneten komnuyordu . Arkalanndan da,
zerinde uyuduklan hasrlar, restore edilmi taht, ak
mermerden melek heykeli ile Amadis' lerin kalntlarnn
bulunduu sandktan oluan kamp eyalann yklenmi
drt yerli yryordu. Fotoraf ise bisikletinin zerinde
kervan izliyor, ama sanki baka bir bayram yerine gidi
yormu gibi onlara yetimiyordu .
Bykanne iin grntsn btnyle kavrayabil
diinde, yangnn zerinden alt ay gemiti.
" Eer iler byle giderse," dedi Erendira'ya. "Borcu
nu bana sekiz yl, yedi ay, on bir gnde demi olacaksm. "
inde parasn da saklad rgl kesesinden kar
d tahl tanelerini inerken, gzleri kapal olarak yeni
den hesap yapp daha kesin bir aklamada bulundu :
'Tabii btn bunlar yeriiierin maayla yemeklerini
ve teki ufak tefek masraflan hesaba katmazsak ."
Scaktan ve toz topraktan perian bir halde merke
bin pei sra yrmekte olan Erendira, bykannenin
hesabna hibir itirazda bulunmad, ama alamamak iin
de kendini zor tuttu.
"Kemiklerim szlyor," dedi .
"Uyumaya al."
"Peki, bykanne."
Gzlerini yumdu, derin bir nefesle yakc havay bir
kez iine ekti ve uyuyarak yrmesine devam etti.

97

Kafeslerle ykl bir kamyonet ufkun tozu duman


arasnda olaklan rkterek kagelmi, kulann kopar
d yaygara, San Miguel del Desierto kynn pazar g
n uyuukluu zerinde, fkrtlm buzlu su etkisi yap
mt . Kamyonetin direksiyonunda, ak havada dola
maktan pul pul olmu cildi ve dedelerinin birinden ald
sincap rengi byklanyla iriyan bir Hallandall ifti
vard. Yanndaki koltukta oturan olu Ulises, malzun
bakl masmavi gzleriyle gkten inme melei andran
sapsar bir delikanlyd. Yredeki gamizonun tm asker
lerinin nnde sra bekledikleri bir adr, Hollandalnn
dikkatini ekmiti . Yere oturup elden ele geirdikleri bir
ieden iki ien askerler, sanki bir atma iin pusu kur
mu gibi kafalanna badem dallan takmlard . Hollanda
ll kendi dilinde sordu:
"Orada sattklan halt da neymi acaba?"
'"Bir kadn, diye yant verdi olu, son derece doal
bir ifadeyle. "Ad Er'endira.
"Sen nereden biliyorsun?"
"lde bunu bilmeyen yok," dedi Ulises.
Hollandall, kyn kk oteline indi. Ulises kamyonetle oyalanmt, babasnn koltukta brakt bir evrak
antasm becerikli ellerle ap iinden bir deste banknot
98

kararak ceplerine tktrd ve her eyi yine olduu gibi


brakt . O gece babas uyurken otelin penceresinden kp
Erendira'nn adrnn nnde kuyrua ginneye gitti .
Elence btn hzyla sryordu. Sarho erler, be
dava mzii ziyan etmemek iin tek baianna dans edi
yorlar, fotoraf da magnezyum kadyla gece karan
lnda onlarn resimlerini ekiyordu. Bykanne bir
yandan ii denetim altnda tutarken, bir yandan da ku
candaki banknotlar sayyor, onlan eit destelere ayra
rak bir sepetin iine yerletiriyordu . O srada kuyrukta
ancak on iki asker kalmt, ama leden sonraki kuyruk
sivil mterilerin de katlmasyla uzamt . U li ses en so
nuncuydu .
Sra, melankolik haval bir askere gelmiti . Bykan
ne sadece onun yolunu kesmekle kalmad, parasna el
snnekten de kand .
"Hayr, olum," dedi ona. "Sen Harun'un hazinelerini de getirsen giremezsin. Kem suratlsn."
O yreden olmayan asker annt .
''Ne demek o?"
"Her gittin yere uursuzluk bulatnrsn," dedi b
ykanne . "Suratndan belli . "
Eliyle, ama dokunmadan, onu uzaklatnp bir sonra
ki askere yol verdi.
"Sen gir, apkn, dedi keyifle . ''Fazla da oyalanma,
vatan seni bekliyor."
Asker ieri girdi, ama hemen arkasndan tekrar da
n kt, nk Erendira bykanneyle konumak istiyor
du. Bykanne para sepetini koluna asp adra girdi,
ierisi darackt, ama derli toplu ve temizdi . Dip tarafta
ki arafl bir yatakta yatan Erendira, vcudunun titre
mesini bastramyordu, kt muamele gnn, askerlerin
terinden kir iinde kalmt.
"Bykanne," diye hkrd. '" lyorum ."
99

Bykanne kzn alnna dokundu, atei olmadn


anlaynca onu yattrmaya alt .
"Artk on askerden fazla kalmad," dedi .
Erendira rkm bir hayvan ciyaklamasyla alama
ya balad. O zaman bykanne onun, deletn snrlar
n am olduunu anlad ve kzn ban okayarak onu
yumuatmaya alt .
"Zayf dtn de ondan, dedi . "Hadi, alama artk,
adaayyla bir banyo yap da kann yerine gelsin.
Erendira yatmaya balaynca bykanne adrdan
kt, danda beklemekte olan askere parasn geri verdi .
"B ugnlk bitti," dedi . "Yarn yine gel, sana ilk sray ve
reyim." Sonra kuyruktakilere bard :
"Bitti, ocuklar. Yann sabah dokuzda grrz."
Askerlerle siviller protesto banlanyla kuyruktan
ktlar. Bykanne onlara neeli bir edayla, ama etkile
yici asasn ciddi bir tavrla saliayarak kar koydu .

"Saygszlar! ibneler! " diye bard . "Bu yavrucan


demirden yapldn m sandnz? Sizleri onun duru
munda grmek isterdim . Sapk herifler! Soysuz bak
lar! "
Adamlar ona daha da aza alnmaz hakaretlerle kar
lk veriyorlard ama sonunda bykanne kargaay bas
trd ve kzarm yiyecek tezgahlanyla piyango masalan
sklp gtrlene kadar elinde asasyla nbet tuttu .
Tam adra dnmeye hazrlanyordu ki, adamiann daha
nce kuyruk olduklan bo ve karanlk yerde tek bana
duran Ulises'i grd . Gerekst bir hali vard ve sanki
gzelliinden yansyan bir ltyla alacakaranlkta fark
ediliyordu.
"Ya sen, dedi bykanne, "kanatlann nerede brak
tn?"
"Kanatlar olan bykbabamd, diye yant verdi
Ulises, o doal haliyle. "Ama buna hi kimse inanmaz."
1 00

Bykame bylenmiesine bir dikkatle onu yeni


den incel edi . "Valla ben inannm," dedi . ''Yann onlan tak
da gel ." adra girerek Ulises'i durduu yerde ldar b
rakt .
Erendira banyodan sonra kendini daha iyi hissetmi
ti. Ksa ve ilemeli bir kombinezon giymi, yatmak zere
san kuruluyor, ama hala gzyalarn tutmak iin aba
harcyordu . Bykanne uyumutu.
Ulises son derece yava bir hareketle Erendira'nn
yatann arkasndan ban uzatt . Kz onun hznl
berrak gzlerini grmt, ama bir ey sylemeden n
ce, hayal grmediinden emin olmak iin yzn hav
luyla ovuturdu . Ulises ilk kez olarak gzlerini krpnca
Erendira sesini iyice alaltarak sordu :
"Kimsin sen?"
Ulises omuzlarna kadar gstermiti kendini . "Adm
Ulises," dedi . Ard banknotlar gsterip ekledi :
"Param var."
Erendira ellerini yatan stne dayad, yzn Uli
ses 'inkine yaklatrd, sanki bir ilkokul oyunundaym gi
bi onunla konumay srdrd .
"Kuyrua girmen gerekiyordu," dedi .
"Btn gece bekledim," dedi Ulises .
"yleyse imdi sabaha kadar beklemen gerekecek,"
dedi Erendira. "Sanki belimi teknelemiler gibi hissedi
yorum kendimi . "
Tam o srada bykanne uykusunda konumaya ba
lad :
"Son kez yamur yadndan bu yana neredeyse
yirmi yl geti," dedi . "yle korkun bir frtnayd ki ya
mur deniz suyuyla kank olarak iniverdi, sabah uyand
mzda evin iine balk ve eytanminaresi dolmutu,
bykbaban Amad"s, nur iinde yatsn, havada yzen
ltl bir balk grm."
101

Viises yine yatan arkasna saklanvenniti . Erendi


ra onun bu haline g ld.
"Sakin ol," dedi . "Vyuduu zaman hep byle deli gi
bi sayklar, ama yer yerinden oynasa yine uyanmaz."
Viises yeniden ortaya kt . Erendira apkn, biraz
da sevecen bir glmsemeyle bakt ona, sonra hasnn
zerinde yayl olan kullanlm araf kaldrd.
"Gel," dedi. "araf deitnneme yardm et.
Bunun zerine Viises yatan arkasndan kp ar
af bir ucundan tuttu . Hasrdan ok daha byk bir ar
af olduundan birka kez kadamak gerekiyordu. Her
katlayta Viises Erendira'ya biraz daha yaklam olu
yordu .
"Seni gnnek iin deli oluyordum," dedi az sonra.
"Herkes senin ok gzel olduunu sylyor, doruy
mu."
"Ama lmek zereyim," dedi Erendira.
"Annem diyor ki lde lenler gkyzne deil de
nize giderlenni," dedi Vlises.
Erendira kirli araf bir yana brakt, hasnn stne
temiz ve tlenmi baka bir tane yayd .
"Denizi tanmyorum," dedi .
'Tpk l gibi, ama denizde su var," dedi Vlises.
"yleyse stnde yrnemez . "
"Babam yryebilen birini tanm," dedi Vlises.
''Ama ok uzun zaman nce . "
Erendira ondan ok holanmt, ama uyumak isti
yordu.
"Yann sabah erkenden gelirsen srada birinci olur
sun," dedi .
"Sabahleyin erkenden babamla birlikte gidiyorum,"
dedi Vlises.
"Bir daha buradan gemeyecek misiniz?"
"Kim bilir ne zaman?" dedi Vlises. "imdi de bir
1 02

rastlant olarak geiriyorduk buradan, nk snra gi


derken yolumuzu kaybettik."
Erendira dneeli bir tavrla dnp uyuyan by
kanneye bakt.
"Pekala," diye fikrini deitirdi. "Ver paray bana."
Ulises paray verdi. Erendira yataa uzand, ama o
olduu yerde tir tir titriyordu; en nemli anda cesareti
knlmt . Erendira acele etmesi iin elinden tuttu ve an
cak o zaman fark edebildi skntsn . Bu korkuyu tan
yordu.
" lk kez mi?" diye sordu.
Ulises yant vermedi, ama zgn bir ifadeyle g
lmsedi. Erendira'da bir deiiklik vard.
"Ar ar nefes al," dedi. "Balangta hep byledir,
sonra farkna bile varmazsn."
Onu yanna yatrd, giysilerini karrken bir yandan
da bir anne efkatiyle onu giderek yattnyordu
"Adn neydi?"
"Ulises ."
"Yabanc ad," dedi Er'endira.
"Hayr, denizci ad."
Erendira onun gsn at, ocuksu pckler
kondurdu, koklad onu.
"Altndan yaplm gibisin," dedi. "Ama mis gibi i
ek kokuyorsun."
"Portakal olsa gerek," dedi Ulises .
Daha yatm olarak, onu suuna ortak eder gibi
glmsedi.
"artmak iin bir sr ku tayoruz," diye ekledi .
"Ama snra asl gtrdmz kaak portakal ."
"Portakaln kaa olmaz ki," dedi Erendira.
"Bunlar yle," dedi Ulises . "Her biri elli bin peso de
erinde . "
Erendira ok uzun zamandan beri ilk kez glyordu.
1 03

" Sende en houma giden ey," dedi, "palavra atar


kenki ciddiyetin."
Sanki Viises'in safl sadece keyfini deil karakteri
ni de deitirmi gibi iten gelen bir rahatlkla durmadan
konuuyordu . Kaderin bu kadar yaknnda yatan by
kanne, uykusunda konumasn s\irdrd :
"O sralarda, mart ay balannda bir gn seni eve ge
tirdiler," dedi . "Bezlere sanl kck bir kertenkeleye
benziyordun. ok gen ve yakkl olan baban Amadls,
o akam ylesine keyifliydi ki yirmi araba dolusu iek
smarlam, avaz avaz barp onlan saarak sokaklarda
dolat durdu, btn ky sapsar bir iek denizine dn
mt.
Bitmek bilmez bir heyecanla bara ara saatlerce
saykiad durdu . Ama Ulises onu duymuyordu bile, n
k Erendira onu o kadar ok ve ylesine gerekten sev
mit ki, bykanne sayklarken onunla yar fiyatna ye
niden sevimi, sonra da afak sknceye kadar parasz
olarak sevineye devam etmiti .

1 04

Ellerindeki halar havaya kaldmu bir grup misyo


ner, ln .ortasnda omuz omuza verip durmulard . Fe
laket gnndeki gibi iddetli bir rzgar, uval bezinden
giysileriyle kaba sakallarn uuruyor, onlar neredeyse
ayakta duramaz hale getiriyordu. Arkalarnda, kupkuru
kire badanal duvarlarn zerinde ykselen minicik an
kulesiyle smrgecilik zamanndan kalma byk bir ya
p olan misyonerler evi grnyordu.
Grubun banda bulunan en gen misyoner, cam gi
bi parlayan killi topran zerindeki doal bir atia ia
retparmayla gsterdi.
"Bu izgiyi gemeyin ! " diye bard.
Bykanneyi ahap bir tahtrevan zerinde ta
makta olan drt yerli, misyonerin barmasn duyunca
durdular. Bykanne tahtrevanda rahatsz oturuyordu,
ln tozundan toprandan kan ter iinde kalmt, ama
azametinden bir ey kaybetment . Erendi ra yayan ge
liyordu . Tahtrevann arkasnda eya tayan sekiz yerli
tek sra halinde yryor, en arkadan da bisikleti zerinde
fotoraf geliyordu .
"l hi kimsenin deildir," dedi bykanne.
"Tanr 'mndr," dedi misyoner. '"Kirli iinizle onun
kutsal yasalarn iniyorsunuz. "
1 05

O zaman misyonerin yannadaya zg konuma bi


imi ve diksiyonunu fark eden bykanne, onun inat
lna taslamamak iin saldnya gememeye alp yine
kendi normal haline dnd .
"Senin esrarengiz szlerinden bir ey anlamyorum,
olum.
Misyoner, Erendira'y iaret etti .
"Bu ocuk henz ergenlik yana gelmi deil . "
"Ama o benim torunum ."
"Daha kt ya, diye karlk verdi misyoner. "Kendi
elinle onu bizim gzetimimize ver, yoksa baka yollara
bavurmak zorunda kalacaz ."
Bykanne iin buraya varacan ummamt .
"Pekala, hazret," diye boyun edi korkuyla. "Ama er
ge bu izginin tesine geeceim, greceksin.
Misyonerlerle karlamalanndan gn sonra, b
ykanne il Erendira, manastnn yaknlanndaki bir ky
de uyurlarken, esrarengiz ve sessiz birtakm kimseler,
baskn yapar gibi srnerek gelip adnn iine szl
verdiler. Ay nda fosforlu gibi parlayan ham ketenden
giysileri iinde gen ve gl kuvvetli rabibe aday alt
yerli gen kzd bunlar. En ufak bir grlt karmadan
Erendira'nn zerine bir cibinlik rterek onu uyandr
madan kaldrdlar, sanki gms bir balkana yakalan
m kocaman narin bir bal tar gibi cibinlie sanl ola
rak alp gtrdler.
Torununu misyonerierin vesayetinden kurtarmak
iin bykannenin denemedii yol kalmad . Ancak en
dzgnnden en arpna kadar her birinde baanszl
a uraynca, bir asker olan mlki amire bavurdu . Onu
evinin avlusunda, belden yukans plak olarak, elindeki
bir asker tfeiyle cayr cayr yanan gkyznde tek ba
na duran kara bir buluta ate eder buldu . Yamur ya
mas iin onu delmeye alarak, gz dnm bir halde
106

bo yere ate edip duruyordu, ama bykanneye kulak


vermek iin gerektiinde ara veriyordu. Onu dinlemesi
sona erdiinde, "Benim yapabileceim hibir ey yok,"
diye aklad. "Konkordatoya gre rahipler, kz ergenlik
yana gelinceye kadar onu yanlarnda alkoyma hakkna
sahipler. Ya da evienineeye kadar."
"yleyse sizi ne diye bakan yapmlar ki?" diye sor
du bykanne.
''Yanur yadraym diye," dedi bakan.
Sonra, bulutun ate menzilinin dna ktn g
rnce, resmi grevlerini yarda kesip tmyle bykan
neyle ilgilendi.
"Sizin adnza yant verebilecek ve arl olan biri
gerek size," dedi. "Verecei imzal bir mektupla davran
nzn ahlakl ve drst olduunu garanti edebilecek bi
ri. Senatr Ones imo Sanchez'i tanmyor musunuz?"
Gnein alnnda, kalalarna gre fazlasyla dar bir
taburenin stnde oturmakta olan bykanne, arbal
ln bozmadan fkeyle karlk verdi :
"Ben usuz bucaksz lde tek bana kalm zavall
bir kadnm ."
Sa gz scaktan kaym olan bakan, acyarak bak
t ona.
"yleyse daha fazla vakit harcamayn, hanmefen
di," dedi. "Giden gitmi artk. "
Tabii k i giden gitmemiti. adrn manastrn n
ne kurdu, surlar iindeki bir kenti kuatmaya alan yalnz
bir sava gibi oturup dnmeye balad. Onu iyi tan
yan gezgin fotoraf, pilisini prtsn bisikletin sepetine
ykleyip tek bana yola koyulmaya hazrlanrken, onu
gnein altnda gzlerini manastra dikmi otururken
grd .
"Bakalm nce kim yorulacak," dedi bykanne.
"Onlar m, ben mi?"
1 07

"Onlar 300 yldan beri oradalar, haHi da dayanyor


lar," dedi fotoraf . "Ben gidiyorum.
Bykanne bisikletin ykl olduunu ancak o za
man fark edebilmiti.
''Nereye gidiyorsun?"
"Rzgar beni nereye gtrrse," dedi fotoraf ve
yola kt . ''Dnya byk . "
Bykanne iini ekti .
"Senin sandn kadar deil, serseri . "
Ama gzn manastrdan ayrmamak iin, hncna
ramen ban evirip bakmad . Yakc scan altnda
gnlerce, deli rzgariann estii geceler boyunca, manas
trdan hi kimsenin dar kmad meditasyon sresin
ce gzlerini oradan ayrmad . Yerliler adrn yanna bir
glgelik kurup hamaklarn oraya asmlard, ama by
kanne ok ge saatiere kadar kah ba derek, kah kese
sinden kard i tahl tanelerini, uzanp gevi getiren
bir kzn baa klmaz tembellii iinde ineyerek
tahtnda uykusuz oturuyordu .
Bir gece, stleri rtl bir dizi kamyon onun ok
yaknndan ar ar geiriyordu, kamyonlardaki tek k,
onlara karanlkta hareket eden hayalet birer sunak ta
grnm veren renkli spotlard. Bykanne onlar he
men tanmt, nk tpk Amadislerin kamyonlarna
benziyorlard. Konvoyun' en arkasndaki kamyon biraz
geride kalp durmutu, yk kasasnda bir eyi dzeltmek
zere iinden bir adam indi . Hafif devrik duran kenarl
apkas, uzun izmeleri, gsnde apraz asl ift fek
lii, bir asker tfei ve iki tabancasyla sanki Amadislerin
bir kopyasyd . Kar konulamaz bir istekle bykanne
adama seslendi :
"Benim kim olduumu biliyor musun?" diye sordu .
Adam pilli bir fenerle onu iyice aydnlatt . Uyku
suzluktan km yzne, yorgunluktan feri kam gz1 08

!erine, onun yandaki bir kadn iin, bulunduu kt


durumda ve yzne vuran o i k altnda bile vaktiyle
dnyann en gzel sa olduu sylenebilecek krlam
saianna bir an bakt . Onu hi grmediinden emin ol
masna yetecek kadar inceledikten sonra feneri sndrd .
"yice emin olduum tek ey, dedi. "Sizin Hazreti
Meryem olmadnz ."
"Aksine," dedi bykanne tatl bir sesle . "Ben Hanmefendiyim."
Adam srf igdyle elini tabancasna gtrd .
"Hangi hanmefendi?"
"Byk Amadis'inki . "
"yleyse b u dnyadan olamazsnz," dedi adam,
gergin bir sesle. ''Ne istiyorsunuz?"
"Torunumu kurtarnama yardm etmenizi, byk
Amadis'in torunu, olumuz Amads'in kz, u manastr
da tutsak . "
Adamn korkusu gemiti .
"Yanl kap aldnz," dedi. "Eer bizi Tann 'nn ile
rine kanabilecek gte sanyorsanz, olduunuzu syle
diiniz kii olamazsnz, Amadisleri tanmamsnzdr
bile, kaakln ne olduu hakknda da hibir bok bil
miyorsunuz demektir."
O gece bykanne ncekilerden de az uyuyabildi .
Ynden bir battaniyeye san l olarak gevi getirmekle ge
irdii gecenin havas belleini yanltyor, iinde hastr
d hezeyanlar uyank bile olsa dan vurmaya yelteni
yordu ; bir zamanlar mutlu olduu, deniz kenannda renk
renk iri ieklerle dolu bir evin ansyla, soluunun ke
silmemesi iin eliyle kalbine bastnyordu . Manastnn
an alp pencerelerinde ilk klar yanncaya ve sabah
duas vakti kan scack ekmein kokusu btn l
kaplayncaya kadar ylece oturdu . Erendira'nn kalkt
ve ona geri dnmek iin kamann bir yolunu arad
1 09

hayaline kaplarak ancak o zaman kendini yorgunlua


brakt.
Oysa Erendira, kendisini manastra gtrdklerio
den beri bir tek geceyi bile uykusuz geirmemiti. Sala
rn, kafas bir fraya benzeyecek ekilde bir ba maka
syla krpmlar, srtna manastra kapananiann giydikleri
trden keten bezinden kaba bir cppe giydirmiler, eline
bir kova kireli suyla bir de sprge vererek oradan her
geenin ardndan merdiven basamaklarn kirelemesini
sylemilerdi . Eek gibi almas gerekiyordu, nk e
ya getirip gtren rahibe adaylaryla misyonerler amur
lu ayaklanyla hi durmadan inip kyorlard, ama yatak
ta ektii ldrc cefadan sonra Erendira'ya bir pazar
elencesi gibi gelmiti bu i, stelik, akam olurken bit
kin den bir tek kendisi deildi, nk manastr eytana
kar deil le kar bir savam vermeye adamt ken
dini . Erendira, rahibe aday yerli kziann ahrlardaki
inekleri saabilmek iin hayvanlarn boyunlarna vurarak
yattrdklann, peynirierin suyunu szmek iin btn
gn tahtalar zerinde tepindiklerini, zor doum yapan
keilere yardm ettiklerini grmt . Samtan su ek
mek iin ar ie alk yk harnallan gibi ter dktkleri
ni, kaskat l topranda sebze yetitirebilmek iin te
ki mezlerin apalam olduklan iflah olmaz bir bosta
n kol gcyle suladklarn grmt. Ekmek fnnlanyla
t odalannn nasl bir yeryz cehennem olduklarn
grmt . Rabibelerden birinin bir domuzu avluda ko
valadn, kulaklanndan yakalamken azgn damuzun
stne doru ayann kaymasyla onu elinden brakma
dan bir amur deryasnn iine dtn, sonunda deri
nlkl iki mezin onu dize getirmesine yardm ederek
bir tanesinin kasap bayla hayvan boazladn ve
hepsinin batan aa kan ve amura bulandklarn gr
mt. Hastanenin ayn bir kouundaki veremli rahibe110

ler, stlerinde son gecelikleriyle teraslarda oturup eyiz


araflan ileyerek Tann 'nn son buyruunu beklerler
ken, erkek misyonerierin lde vaaz vermeye ktklarn
grmt . Erendira bu yar karanlk evrede, yatan da
rack dnyasnda asla hayal edemedii baka trl gzel
likleri ve korkunluklar kefederek yayordu, ama ister
en kabasabalar, ister en tatl dilliler olsun, rabibe adayla
rnn hibiri onu manastra gtrdklerinden beri azn
dan tek szck almay baaramamlard . Bir sabah, ko
vadaki kireci sulandrrken, telli bir algdan kan yle
bir mzik sesi duydu ki ln aydnl iinde daha da
berrak bir a benziyordu sanki. Bu mucizenin bys
ne kaplarak, gz kamatrc haziran nn bir anda
ieri doluverip orada kalakald koca koca pencereleri
olan plak duvarl, geni, bombo bir salondan ieri bak
tnda, salonun ortasnda daha nce hi grmedii g
zel bir rabibenin klavsenle bir Paskalya oratoryosu ald
n grd . Erendira, yrei aznda, gzn bile krp
madan dinledi mzii, ta ki yemek an alana kadar.
yle yemeinden sonra, sprgeotundan frasyla mer
diveni kirelerken, btn mezlerin inip kmalarnn
sona ermesini bekledi, kendisini hi kimsenin duyarna
yaca bir yerde tek bana kald ve ite o zaman manas
tra girdiinden beri ilk kez olarak konutu .
"Mutluyum," dedi .
Bylelikle bykannenin, Erendira'nm kendisine
geri dnmek iin kaaca umudu sona ermi oluyordu,
ama o, hibir karar almadan, kuatmay sa yortusuna ka
dar inatla srdrd . Yln bu zaman misyonerler, nikah
sz yaayan gebe kadnlar evlendirrnek iin pelerine
dp l tararlard . Yaniarna askeri birlikten iyice
silahlanm drt kii ve bir sandk dolusu teberi alp k
lstr bir kamyonetle en uzak iftliklere kadar giderler
di . Bu yerli avnn en zor yan, erkeklerin, hamaklarnda
lll

yan gelip yatarlarken, yasal karlarndan, nikahszlardan


beklediklerinden daha ar i beklerneye kendilerinde
hak grdkleri biiminde geerli bir neden ileri srerek
ilahi adalete kar kendilerini savunan kadnlar, bu ev
lenmeye ikna etmekti . Onlan kandrarak yola getirmek,
Tanr 'nn buyruunun kulaklanna daha yumuak gelme
si iin kendi dillerinin urubunda eritip sunmak gereki
yordu, ama sonunda en kaytanclar bile altn taklidi bir
ift kpeye ft oluyordu . Buna karlk, kadniann nzas
bir kez alndktan sonra, erkekleri, kaba kuvvetle evlen
dirmek zere hamaklarndan sille tokat indirip elleri
kollan bal olarak kamyonetin kasasna gtrmek gere
kiyordu .
Bykanne, yerli gebe kadnlarla dolu kamyonetin
gnlerce manastra doru geip gittiini grm, ancak
nndeki frsat kavrayamamt . Tam sa yortusu olan
pazar gn, havai feklerle an seslerini duyup sefil hal
kn nee iinde enlie gittiini grnce frsat anlayabil
di; kalabaln arasnda grd gelin tac ve duva tak
m gebe kadnlar, tesadfi kocalarn kollanndan tut
mu, toplu nikahla onlar yasal koca haline sokmaya g
tryorlard .
nnden geenlerin en sonunculan arasnda, sala
n dibinden kesilmi, st ba lime lime, elinde ipek f
yonklu kocaman bir Paskalya mumu tayan temiz yzl
bir ocuk da vard. Bykanne ona seslendi .
"Baksana, yavrum," diye sordu, en yumuak sesiyle.
"Bu amata arasnda sen ne yapmaya gidiyorsun?"
ocuun, elindeki mumdan rkm gibi bir hali
vard, at diini andran kocaman dileri yznden azn
kapamakta da glk ekiyordu .
"Rahipler beni ilk Kudas ayninden geirecekler de,
dedi .
"Sana ne kadar verdiler?"
1 12

"Be peso ."


Bykanne kesesinden bir tomar kat para kard,
ocuk akn bakakalmt.
"Ben sana yirmi veriyorum, dedi bykanne. "Ama
ilk Kudas ayninden gemen iin deil, evlenmen iin."
"Peki kiminle?
"Torunumla. "
Bylece Erendira, zerinde manastr cppesi, ban
da mezlerin armaan dantel bir rtyle, bykanne
sinin ona satn ald kocann hi deilse adn bile bil
meden, manastrn avlusunda evlendi . Gherileli zemi
ne dayal dizlerinin acsna, gebe iki yz gelinin kulland
olak postlannn pis kokusuna, deimez scan altn
da Latince okunarak beynini dven Aziz Paulus mektu
buna belirsiz bir umutla katlanmt, nk misyonerler
bu beklenmedik nikah tuzana kar koyabilmenin yo
lunu bulamamlar, ama onu manastrda tutabiirnek iin
son bir giriimde bulunmaya sz vermilerdi. Yine de, t
ren sona erdiinde, Papalk temsilcisinin, bulutlara ate
aan askeri amirin, yeni evlendii kocasnn ve futursuz
bykannesinin nnde Erendira, kendini, doduundan
beri kaderine hkmetmi olan bynn etkisi altnda
hissetti yeniden. zgr, gerek ve kesin iradesinin ne ol
duu kendisine sorulduunda, bir an bile duraksamad.
"Gitmek istiyorum," dedi . Ve tabii, kocasn iaret
ederek ekledi: "Ama onunla deil, bykannemle gide
ceim.

1 13

Ulises btn leden sonray, babasnn bahesin


den bir portakal armaya bouna abalayarak geirmiti,
nk hastalkl aalar budarlarken babas gzn on
dan ayrmam, annesi de evden onu gz hapsine almt .
Bylece hi deilse o gn iin bu niyetinden vazgeip, en
son portakal aalarn hudarnay da tamamlayncaya
kadar istemeyerek babasna yardm etmeye koyuldu .
ok geni olan portakal bahesi sessiz ve gzden
rakt, ats pirin levhalarla kapl ahap evin pencerele
rine bakr teller geirilmiti, stunlar zerinde ykselen
ve youn iekli sade bitkilerle dolu geni bir teras var
d . VIises'in annesi terasta, ba arsn hafifletmek iin
akaklarna hastrd ttsl yapraklada Viyana ii bir
sahneakl iskemieye uzanm, yerli rkna zg baklan
olunun hareketlerini portakal bahesinin en uzak ke
lerine kadar gzle grlmez bir k huzmesi gibi izliyor
du. Kocasndan ok daha gen ve ok daha gzel bir ka
dnd, sadece kabilesinin kyafetlerini giymeyi srdr
mekle kalmyor, rknn en eski srlarn da biliyordu .
Ulises, elinde aa budama aletleriyle eve dnd
nde, annesi saat drtte alaca ilac istedi ondan, ya
kndaki bir sehpann zerinde duruyordu. Ulises doku
nur dokunmaz bardak da, ila iesi de renk deitirmi1 14

ti. Sonra srf oyun olsun diye, masann zerinde baka


bardaklada birlikte duran kristal bir sralye dokundu,
onun da rengi maviye dnd. Annesi ilacn alrken onu
izliyordu, bu grd eyin ansnn yanltmasndan
kaynaklanmadndan emin olunca yerli dilinde sordu:
''Ne zamanda beri oluyor bu?"
"lden dndmzden beri," dedi Ulises, yine
yerli diliyle. "Sadece camdan eyalara dokunduurnda
byle oluyor."
Ona gstermek iin masann zerindeki bardakiara
birbiri ardndan dokunnaya balad, hepsi baka baka
renkler almlard.
"Byle eyler sadece ak yznden olur," dedi anne
si. "Kim bu?"
Ulises yant vermedi. Yerli dilini bilmeyen babas, o
srada elinde bir hevenk portakalla terastan geiriyordu.
''Neden sz ediyorsunuz?" diye Hollandaca sordu
Ulises'e.
"nemli bir ey deil," diye karlk verdi Ulises.
Ulises'in annesi Hollandaca bilmiyordu. Kocas eve
girince, oluna yerli dilinde sordu:
''Ne dedi sana?"
"nemli bir ey deil," dedi Ulises.
Babas eve girdiinde onu gzden kaybetmiti, ama
sonra ofisinin penceresinden grd onu. Annesi Ulises'le
ba baa kalncaya kadar bekledi, sonra srar etti :
"Kim olduunu syle bana."
"Hi kimse deil," dedi Ulises.
Dikkatini vermeden yantarnt onu, nk baba
snn ofisteki hareketlerini kolluyordu. ifreyi evirebil
mek iin portakallan para kasasnn stne braktn
grmt. Ama o babasn gzlerken, annesi de onu gz
lyordu.
"Uzun zamandan beri ekmek yemiyorsun," dedi.
1 15

"Holanmyorum."
Annenin yz bir anda allmadk bir canllk ka
zanmt. "Yalan," dedi. "Ak znts ekiyorsun da on
dan, byle olanlar ekmek yiyemezler." Gzlerinde oldu
u gibi, sesinde de yalvartan tehdide doru bir gei
olmutu.
"Bana kim olduunu sylesen iyi olur," dedi. "Yoksa
sana zorla arndrma banyosu yaptnnm . "
Hollandal, ofsindeki para kasasn am, portakal
lan iine koyarak kasann kapsn yeniden kaparnt . O
zaman Ulises pencereden ayrlp sabr taarak annesine
karlk verdi .
"Dedim ya hi kimse diye," dedi . "Bana inanmyor
san babama sor."
Hollandal, sayfalan kopuk Ineiri koltuunun altn
da, gemici piposunu yakarak ofsin kapsnda grnd .
Kars i spanyolca konuarak sordu ona:
"lde kimi tandnz?"
"Hi kimseyi," diye yant verdi kocas, biraz da dal
gm bir tavrla. "Bana inanmyorsan Ulises 'e sor."
Koridorun dibinde oturup ttn bitineeye kadar
piposunu tttrd . Sonra Incil 'i rasgele at, akc ve ku
laa ho gelen bir Hollandacayla hemen hemen iki saat
boyunca oradan buradan seilmi paralar okudu.
Gece yars olduunda Ulises'in kafas ylesine me
guld ki bir trl uyuyamyordu. Anlarn acsn bastr
maya alarak bir saat daha hamanda dnd durdu, ta
ki acnn kendisi, bir karara varabitmesi iin gerek duy
duu gc ona verene kadar. O zaman kot pantolonunu,
ekose gmleini ve binici izmelerini giydi, pencereden
atlayarak kularla ykl kamyonetle evden kat . Porta
kal bahesinden geerken, o leden sonra aramad
tane olgun portakal kopard.
Gecenin geri kalan blmn lde yol alarak ge1 16

irdikten sonra afak skerken rastlad kylerde ve


iftliklerde Erendira "nn ne yne gittiini sordu, ama
hi kimse ona bilgi veremiyordu. Sonunda onun Sena
tr One"simo Sanchez' in seim kafilesinin peinden git
tiini ve Senatr'n o gn Nueva eastilla'da olmas ge
rektiini haber verdiler. Senatr' orada deil de, bir
sonraki kyde buldu ama Erendira artk onunla birlikte
gitmiyordu, nk bykanne Senatr'n elinden ahla
ki durumuna kefil olan bir mektup almay baarm ve
bununla ldeki en kapal kaplan bile aarak yoluna
devam etmiti. Ulises nc gn ulusal postadaki
adamla karlam, o da arad yn ona gstermiti.
"Denize doru gidiyorlar," dedi . ''Hem acele etmeye
bak, ihtiyar orospunun niyeti Aruba Adas 'na gemek."
O yne giden Ulises, yarm saat sonra, bykanne
nin iflas etmi bir sirkten satn ald kir iinde koskoca
bir adn uzaktan seebildi . Gezgin fotoraf da, dn
yann gerekten de dnd kadar byk olmad
'
kansna vanp ona geri dnm, kr manzaralan resme
dilmi fon perdelerini adnn yaknna kurmutu. Nefes
li alglar alan bir grup da, romantik bir valsle Erendi
ra'nn mterilerini oraya ekiyordu.
Ulises ieri girmek iin srasn bekledi, dikkatini e
ken ilk ey adnn iindeki dzen ve temizlik olmutu.
Bykannenin yata, genel valilik zamanndaki grkemi
ne kavumutu, melek heykeli Amadislerin cenaze sand
nn yannda yerini bulmutu, ayrca aslan penesinden
ayaklan olan kalayl kurundan bir de banyo kveti vard.
Tavanlkl yeni yatana nlplak uzanm olan Etendira
sakindi, adnn lo altnda vcudu ocuksu bir lt
sayordu. Gzleri ak uyuyordu. Ulises elinde portakal
lada onun yannda durduunda kendisini grmeden bak
tn fark etti . Bunun zerine elini kzn gzlerinin nn
den geirerek, onu dnrken kulland adla seslendi:
1 17

"Arbdnere."
Erendira uyand. Kendini Viises'in nnde plak his
setmiti, hafif bir lk atarak araf bana kadar ekip
rtnd. "Bakma bana," dedi. "Korkun grnyorum. "
"Her yann portakal renginde," dedi Ulises. Kyasla
yabilmesi iin meyveleri gz hizasna kadar kaldrd.
"Bak."
Erendira gzlerini at ve portakaliann gerekten de
kendi renginde olduunu grd .
''imdi senin burada kalnan istemiyorum, dedi .
"Sadece sana bunu gstermek iin girmitim," dedi
Ulises. "yi bak.
Tmaklaryla bir portakaln kabuunu soydu, iki
eliyle portakal bld ve Erendira'ya iini gsterdi : mey
venin gbeine saplanm duran gerek bir elmas vard .
"Snra gtrdmz portakallar bunlar," dedi.
"Ama bunlar gerek portakal ! " di ye aknln be
lirtti Erendira.
"Elbette," diye glmsedi Ulises. ''Onlan babam ye
titiriyor."
Erendira gzlerine inanamyordu. Yzn at, el
mas parmaklan arasna alp aknlkla inceledi.
"Byle tanesiyle dnyann evresini dneriz," de
di Ulises.
Erendira keyfi kam bir tavrla elmas ona geri
uzatt . Ulises srar etti .
"Aynca bir de kamyonetim var," dedi . "Ve aynca . . .
Bak ! "
Gmleinin altndan eski bir tabanca kard .
"On yldan nce bir yere gidemem," dedi Erehdira.
"Gidersin," dedi Ulises. "Bu gece beyaz balina uykuya dalnca ben orada darda bayku gibi terim."
Baykuun tn yle mkemmel taklit etti ki,
Erendira'nn ilk kez olarak gzlerinin ii gld.
1 18

"Bykannem," dedi.
"Bayku mu?"
"Balina."
Bu yanlgya her ikisi de gldler, ama Etendira sz
brakt yerden ald :
"Bykannesinin izni olmadan hi kimse hibir yere
gidemez."
"Ona bir ey sylemeye gerek yok ."
"O yine de bilir," dedi Erendira. "Olanlan dnde
grr."
"D grmeye balaynca gidersin, snrn br yan
na gemi oluruz. Kaaklar gibi geeriz . . . " dedi Ulises.
Bir film kahramannn kendinden emin haliyle ta
bancay kavrayp cesaretiyle Erendira'y etkilemek iin
ate eder gibi sesler kard. O ise ne evet ne de hayr
demiti, ama gzlerinde bir zlem okunuyordu, bir p
ckle Ulises'i uurlad. Ulises heyecanla mnldand :
"Y ann gemilerin gemesini seyrediyor olacaz.
O akam saat yediyi biraz gee, Erendira bykan
nenin salann tararken felaketinin rzgan yeniden es
meye balamt . adra snrn olan yk tayc yerli
lerle algclann efi cretlerinin denmesini bekliyor
lard . Bykanne elinin altndaki bir sandkta bulunan
kat paralan saynay tamamlad, hesap defterine de bir
gz attktan sonra yeriiierin en yalsna paray dedi .
"Al ite," dedi . " Elaftalk yirmi peso, bundan sekiz
peso yemek iin, peso su iin, bu seferlik elli sent ye
ni gmlekler iin kanrsak sekiz buuk kalr. yi say "
Yal yerli paray sayd, sonra hepsi birden saygyla
eilerek ekildiler.
"Teekkrler, beyaz kadn.
Sra algclann efine gelmiti . Bykanne hesap
defterine bakt, fotoraf makinesinin krn yama
maya alan fotorafya dnd.
l l9

''Neye karar verdik?" dedi . "Mziin drtte birini


dyor musun, demiyor musun?"
Fotoraf yant vermek iin ban bile kaldrmad.
"Mzik resimlerde kmyor ki . "
"Ama insanlarda resim ektirme istei uyandnyor,"
diye karlk verdi bykanne .
"Aksine," dedi fotoraf. ''Onlara lmlerini anm
satyor, sonra da resimlerde gzleri kapal kyorlar."
algclann efi sze kant :
"Gzlerini kapamalanna neden olan ey mzik de
il," dedi . "Gece resim ekrnek iin kullandnz fla ."
"Hayr mzik," diye direndi fotoraf .
Bykanne tartmaya son verdi. '"Pintilik etme," de
di fotorafya. "Bak Senatr Onesimo Sanchez' in ileri
ne iyi gidiyor, o da yannda tad algclar sayesinde . "
Sonra sert b i r tavrla son sz syledi :
''Yani ya stne deni dersin ya da kendi yoluna
gidersin. Bu zavall yavnnun masraftann btn ykn
stlenmesi hakszlk."
"yleyse ben de kendi yoluma giderim," dedi foto
raf . ''Ne de olsa ben bir sanatym ."
Bykanne omuzlann silkti ve algcya dnd.
Ona defterde yazl rakama gre bir deste para uzatt .
"ki yz elli drt para almsn, dedi . 'Tanesi elli
sentten, art pazarlar ve bayram gnleri de otuz iki par
a, tanesi altm sentten, yz elli alt peso yirmi sent
eder."
algc paray almad .
''Yz seksen iki peso krk sent etmesi gerek," dedi .
"Val si er daha pahal . "
''N edenmi o?"
"Daha hznl de ondan," dedi algc.
B ykanne paray almaya zorlad onu .
"yleyse bu hafta, sana borcum olan her vals iin
1 20

bize iki neeli para alarsn, hesap tamam olur."


algc, bykannenin mantna akl erdirememi
ti, ama bilmeceyi zmeye alrken hesab kabul etti .
Tam o srada, amansz esen rzgarn adr yerinden sk
mesine ramak kalmt, gelip getikten sonra arkasnda
brakt sessizliin iinde dardan hznl bir bayku
tmesi net bir ekilde duyuldu .
Erendira telan belli etmemek iin ne yapacan
armt . Para sandn kapatp yatan altna saklad,
ama anahtar teslim ederken bykanne onun elinden
korkusunu anlamt . "Korkma," dedi . "Rzgarl geceler
de hep bayku ter." Ama fotorafy omzunda makine
siyle karken grdnde ayn inanc gsteremedi .
" stersen yarna kadar kal," dedi . "Bu gece lm kol
geziyor."
Baykuun tn fotoraf da duymutu ama fik
rini deitirmedi .
"Kal sana, olum, diye srar etti bykanne . "Srf sa
na olan sevgim iin bile olsa kal ."
"Ama mziin parasn vermem," dedi fotoraf .
"Ya, vermezsin deil mi?" dedi bykanne. "Ona ya
namazsn."
"Gryorsunuz ya?" dedi fotoraf . "Siz hi kimseyi sevmezsiniz."
Bykanne fkeden bembeyaz kesilmiti .
"yleyse defol ! " dedi . "Soysuz herif1 "
Kendisini ylesine hakarete uram hissediyordu
ki, Erendira yatmasna yardm ederken o hala veritiri
yordu. "Orospu ocuu ! " diye homurdand . "Kahpenin
dl pi kuru su, o ne bilir ki ! " Erendira dikkatini ona ve
remiyordu, nk rzgarn duraklad anlarda bayku
srarl bir acelecilikle kendisini aryor, o ise kararszlk
iinde rpnyordu . Bykanne eski konakta titizlikle
uygulanan ayn seremoniyle yataa girmi, torunu onu
121

yel pazelerken fotoraf ya olan hncn yenerek ayn ge


reksiz emirleri yadrmaya balamt.
''Yann sabah erkenden kalkmalsn," dedi. "Ki insan
lar gelmeden nce banyomun ifal suyunu demleyebile.
sm. "
"Peki, bykanne ."
"Artan zamannda yeriiierin deitirdii aman y
ka, bylece gelecek hafta paralanndan kesecek bir eyi
miz daha olur."
'"Peki, bykanne," dedi Erendira.
"Yorulmamak iin de yava uyu, yarn gnlerden
perembe, haftann en uzun gn . "
"Peki, bykanne .
"Tavuskuuna da yemini verirsin . "
"Peki, bykanne," dedi Erendira.
Yelpazeyi yatan baucuna brakp llerinin yatt
sandn nne iki tane mihrap mumu yakt . Artk
uyuyakalm olan bykanne ayn buyruu gecikmeli
olarak verdi:
"Amadislerin mumlann yaknay unutma."
"Peki, bykanne."
O zaman Erendira artk uyanmayacan anlad,
nk sayklamaya balamt . adnn evresinde rzga
rn ulumalarn duyuyordu, ama bahtszlnn esintisini
bu kez de tanyabilmi deildi . Bayku yeniden tene ka
dar, adrdan dar ban uzatp gecenin karanlna
bakt ve sonunda zgrlk igds bykannenin b
ysne galip geldi .
adrdan dar daha be adm atmarnt ki, eyalan
n bisikletin sepetine balamakta olan fotorafyla kar
lat. Suuna ortak olur gibi glmsernesi onu yattrd .
"Ben hibir ey bilmiyorum, dedi fotoraf. ''Ne
bir ey grdm ne de mziin parasn derim."
Fotoraf hayr dua ederek vedalap gitti . O za1 22

man Erendira kararn sonsuza dek vermi olarak le


doru kotu ve baykuun tmekte olduu rzgarl ka
ranlklar iinde kayboldu.
Bu kez bykanne derhal mlki amire gitti . Yerel
karakolun komutan, Senatr'n mektubunu gznn
nne dayanm grnce sabahn altsnda hamandan
frlad . Ulises 'in babas kapda bekliyordu .
"Bunu okuman nasl beklersiniz yahu ! ' ' diye bar
d komutan. "Okumam yaznam yok ki benim . "
"Senatr Onesimo Sinebez'den bir tavsiye mektu
bu bu," dedi bykanne.
Komutan daha fazla soru sormadan, haman yan
bamda asl duran tfei yerinden indirdi ve adamlarna
bararak emirler yadrmaya balad. Be dakika sonra
hepsi birden bir askeri kamyonete dolumular, kaakla
nn izlerini silen ters bir rzgarla birlikte snra doru
uarak yol alyorlard. n koltukta, ofrn yannda ko
mutan, arkada da bykanneyle birlikte Hallandal otu
ruyor, kamyonetin her basamanda da silahl bir asker
gidiyordu.
Kyn ok yaknnda, zerieri su geirmez yelken
beziyle rtl kamyonlardan oluan bir kafleyi durdur
dular. Kamyonlarn ykl kasalarnda gizlenmi olan bir
sr adam yelken bezini kaldrp ellerindeki mitralyz
ve tfekleri kamyonete evirmilerdi. Komutan, en ba
taki kamyonun ofrne, kularla ykl bir iftlik kam
yonetine ne uzaklkta rastlam olduklann sordu .
ofr yant vermeden nce motoru iletti.
"Bizler muhbir deiliz," dedi fkeyle . "Kaakyz."
Komutan mitralyzterin kararm namlulannn burnunun ucundan gemelerine bakt, kollarn havaya kal
drp glmseyerek,
"Hi deilse," diye bard . '"Gpegndz ortalkta
dalamamaya zen gsterin . "
123

En sondaki kamyonun arkasnda bir yaz okunuyor


du:

"Seni dnyorum, Erendira.

K zeye doru ilerledike zgar giderek daha kuru


esiyor, gne de zgarla birlikte daha yakc bir hal al
yordu, kapal kamyonetin iinde scaktan ve toz toprak
tan nefes almak zorlayordu .
Fotorafy ilk gren bykanne oldu: Gne arp
masna kar bana balad bir mendilden baka koru
yucu bir eyi olmakszn, onlarn gittikleri yne doru
pedal eviriyordu.
" te orada, diye gsterdi; suorta oydu. "Soysuz
herif. "
Komutan, basamaktaki askerlerden birine fotoraf
yla ilgilenmesini emretti .
"Onu yakala ve burada bekle," dedi. "Biz birazdan
dneriz."
Asker, basamaktan atlad, fotorafya iki kez dur
diye bard. Fotoraf ters ynden esen zgar yzn
den onu duymuyordu . Kamyonet onun nne geince
bykanne ona anlalmaz bir iaret yapt, ama o selam
veriyor sand, glmseyerek el sallad . Ate edildiini
duymad bile . Havada bir takla att, kafas nereden geldi
ini asla anlayamad bir tfek kurunuyla darmadan,
bisikletin zerine dt kald .
Daha len olmadan ku tylerine rastlamaya bala
mlard. Yeni ald kularn rzgarla birlikte geip gi
den tyleriydi bunlar. Hollandal, zgann tylerini yol
cluu kendi kular olduunu anlamt . ofr ynn
dzeltip pedal kkledi, yann saat gemeden ufukta
kamyoneti grmlerdi .
Ulises dikiz aynasnda bir askeri aracn belirdiini
gnce aray amaya abalad, ama motor daha fazlasna
olanak vermiyordu . Hi uyumadan yol almlard, yor
gunluk ve susuzluktan bitkin bir haldeydiler. Ulises ' in
1 24

omzunda uyuklayan Erendira korkuyla uyand . Onlara


yetirnek zere olan kamyoneti grnce saf bir kararl
lkla torpido gzndeki tabaneay ald.
" e yaramyor," dedi Ulises. "Francis D rake ' den kalma.'
Birka kez tetii ektikten sonra pencereden frlatp
att . Askeri devriye, rzgardan tylei yolunmu kulada
ykl klstr kamyonete yetiip geti, sert bir dnle
nn kesti .

1 25

Ben onlar, o sralarda, en grkemli zamanlannda ta


ndm, ama yaamlannn ayrntlarn ancak aradan uzun
yllar getikten sonra aratracaktm; Rafael Escalana bu
dramn korkun sonundan bir arksnda sz etmiti, bu
da anlatmak iin iyi bir konu gibi gelmiti bana. Ben o
gnlerde Riohacha eyaletinde ansiklopediler ve tp ki
taplar satarak dolayordum . Bira soutma makineleri
satmak iin ayn yrelerde dolamakta olan Alvaro Ce
peda Samudio, bilmem hangi konu hakknda konumak
zere bir gn beni kamyonetiyle l kylerinde oradan
oraya dolatrrken, yle bo eylerden sz edip yle ok
bira imitk ki, nasl ve nereden olduunu anlayamadan
btn l geip snra geldik. Gezgin ak adr, bez
zerine yazlp aslm dvizlerin altnda ite oradayd:
"Erendim

en

iyisidir.

Git ve

dn.

Erendim

sizi

bekliyor

Bu

Deiik rk ve koullardan
gelme erkeklerin oluturduu kvnla kvnla uzayp gi
den sonu gelmez bir kuyruk, omurgas, rengarenk tez
gahlarn ve grltl pazaryerlerinin arasnda meydan
lar ve arsalar boyunca uyuklayan insanlardan oluan bir
ylan andryor, kaaklann urak yeri olan bu kulaklar
sar edici kentin sokaklanndan geip gidiyordu. Her so
kak genel bir kumarhane, her ev bir meyhane, her kap
hayat Erendira's::.

ekilme::.. "

1 26

kanun kaaklarna bir snakt . Ne dedii anlalmaz sa


ysz ark ve satclarn avaz avaz barmalar, bayltc
scan altnda dehet verici tek bir yaygara halini alyor
du. Yersiz yurtsuzlann ve asalaklann oluturduu bu ka
labaln arasnda iyi kalpli arlatan da vard, bir masann
zerine km, kendi buluu olan bir panzehri kendi
zerinde denemek iin gerek bir ylan getirmelerini is
tiyordu. Anne ve babasnn szn dinlemed iin
rmcee dnen kadn da oradayd, bir aldatmaca ol
madn grmeleri iin elli sente kendisine dokunmaia
nna izin veriyor, bana gelen talihsizlik hakknda sor
mak istedikleri sorular yantlyordu . Yine oradaki bir
lmsz yaam temsilcisi, korkun uzay yarasasnn
dnyaya gelmek zere olduunu haber veriyor, kkrtl
yakc nefesinin doann dzenini altst edeceini ve de
nizin gizemlerini su yzne karacan sylyordu.
Btn kasabann tek sakin yeri, srp giden amata
nn sesinin uzaktan belli belirsiz duyulduu hogr ma
hallesiydi. Pusulann gsterdii drt bir ynden gelmi
kadnlar, terk edilmi dans salonlannda skntdan esne
yip duruyorlard . Sevimek iin hi kimse kendilerini
uyandrmadan oturduklan yerde le uykusu ekmiler,
dmdz tavana vidalanm apraz vantilatrlerin altnda
uzay yarasasnn gelmesini beklemeyi srdryorlard .
Az sonra ilerinden biri yerinden kalkt, sokaa bakan ve
begonviller sarl balkoniardan birine kt . Erendira'nn
taliplerinden oluan kuyruk oradan da geiriyordu.
"Syleyin bakalm," diye bard kadn. "Bizde olma
yan ne var ki onda?"
" Senatr'den bir mektup," diye bard birisi.
Barma ve kahkahalard meraka kaplan br
kadnlar da kniard balkona.
"Gnler var ki bu kuyruk byle," dedi ilerinden bi
ri . "Dnsene, her biri elli pesodan . . .
1 27

Danya ilk km olan kararn venniti .


"Bu geri zekalnn ne resi altndan, gidip greceim."
"Ben de yle," dedi bir bakas. "Burada oturup iskemleyi bedavaya stmaktan iyidir."
Yolda onlara bakalar da katlm, Erendira'nn a
drna vardklannda amatal bir kalabalk olumutu.
Haber venneden ieriye dalp, dedii parann karl
n elinden geldiince kannaya alr durumda bulduk
lan adam yastk darbeleriyle kararak Erehdira'nn ya
tan yklendikleri gibi sokaa kardlar.
"Bu bir rezalet," diye baryordu bykanne. "Hain
ler kafilesi ! Haydutlar! " Sonra da sradaki adamlara: "Ya
sizler, dlek herifler, savunmasz zavall bir yavruya kar
giriilen bu saldr karsnda erkekliiniz nerede kald?
bneler! "
Avaz kt kadar bararak kolunun eriebildii
herkese asasn indiriyor, ama fkesi kalabaln barma
ve alaylan arasnda duyulmaz oluyordu .
Ej endira bu alayl satamadan kaamamt, nk
frara kalktndan beri bykannenin onu yatan de
mirlerinden birine balad kpek zinciri buna engel
oluyordu. Ama ona hibir zarar vennediler. Tavanlkl
suna iinde onu en amatal sokaklarda dolatrp tpk
zincire vurulmu bir tvbekann alegorik gsterisi gibi
halka gstenniler ve sonunda yakc gnein altnda ka
saba meydannn ortasna brakmlard . Erendira, yz
n saklayarak ama alamadan, dertop olmu, kt yazg
snn kendisine reva grd kpek zincirini utan ve
fkeden dileyerek meydandaki korkun gnein altnda
ylece kalakalmt, ta ki hayrsever biri kp bir grn
lekle stn rtene kadar.
Onlar ilk ve son grmd bu, ama bykannenin
para sandklan tka basa dolana kadar gvenlik gleri
nin korumas altnda bu snr kasabasnda kaldklarn,
1 28

ondan sonra da denize doru yol almak zere l terk


ettiklerini renmitim . Bu yoksullar diyarnda bylesi
ne lks, grlm ey deildi. Birbiri ardndan geen ve
kzlerin ektii arabalara, konaktaki yangn felaketinde
yok olan teberiden bazlannn kopyalanyla, sadece im
parator bsderi ve acayip saatler deil, elden dme bir
piyano ile nostalj ik plaklar alan kollu bir gramofon da
yklenmiti. Bir grup yerli yklerle ilgileniyor, bir algc
grubu da onlarn kylere zafer giriini duyuruyordu.
Bykanne kesesindeki tahl taneleriyle gevi geti
rerek, kattan elenklerle ssl bir tahtrevann stn
de, bir kilise sayvannn glgesinde yolculuk ediyordu.
Vcudunun antsal lleri daha da artmt, nk blu
zunun altna, tpk feklie yerletirilen kurunlar gibi
iine altn kleleri koyduu yelken bezinden bir yelek
de giyiyordu. Erendira, zerinde gsterili giysiler, takp
taktrd ssl taklarla, ama kpek zinciri hala ayak
bileinde bal olarak onun yannda gidiyordu.
"ikayet edecek halin yok," demiti bykanne snr
kasabasndan ayrlrlarken. "Kralie giysilerin, lks bir
yatan, zel bir algc grubun ve emrinde on drt yerli
hizmetkarn var. Sence de harika deil mi?"
" Evet, bykanne ."
"Benim yokluumda," diye devam etti bykanne,
"erkeklerin insafna kalmayacaksn, nk nemli bir
kentte kendi evin olacak. zgr ve mutlu yaayacaksn. "
Gelecekle ilgili yeni v e beklenmedik bir grntyd
bu . Buna karlk, ayrntlar giderek dolambal bir hal
alan ve ile ilgili hesaplar kantka taksitleri de o oranda
artan balangtaki borcundan bir daha sz etmez ol
mutu. Erendira yine de dncesini belli edecek ekilde
i. geirmekten kand . Bykanne sanki iskarnbil faln
da okur gibi gelecein hayalinden dem vururken o, g
herileiramur birikintilerinde, bataklkl kylerin uyu129

uk havasnda, talk madenierinin ay andran kraterlerin


de yatak eziyetine sessizce boyun eiyordu . Bir akam,
yorucu bir yryn sonunda, yal defue aalanndan
gelen bir esintiyi duymular, Jamaika ivesiyle konuma
lardan tek tk szckler kulaklanna gelmiti, ilerinde
bir yaam arzusu, kalplerinde bir sz belirmiti, nk
artk denize ulamlard.
" te rada," dedi bykanne; yar mrn yersiz
yurtsuz geirdikten sonra Karayip 'in cam gibi berrak
n iine ekerek . ''Houna gitmedi mi?"
"Evet, bykanne . "
adr hemen oraya kurdular. Bykanne btn ge
ceyi uyumadan konuarak geirmiti ve zlemlerini ara
da srada gelecein sezgileriyle kartrd da oluyordu.
Alk olduundan daha ge saate kadar uyumutu, sonra
denizin nnitsyla huzur iinde uyand . Yine de, Erendi ra ona banyosunu yaptnrken gelecek hakknda kehanet
lerde bulunmaya yeniden balamt ve bu ylesine heye
can dolu bir sezgiydi ki gz ak sayklar gibiydi .
"Bir hanmefendi olacaksn," dedi ona. "Hami! eri ta
rafndan sayg gsterilen, en yksek mevkidekilerce g
znn iine baklp nuriandrlan soylu bir hanm ola
caksn. Gemi kaptanlar sana dnyann btn limanla
nndan kartpostallar gnderecekler."
Erendira onu dinlemiyordu . Banyodaki kekik koku
lu lk su, kvetin iine dandan beslenen bir kanaldan
akyordu. Erendira nefes bile almadan suyu deliksiz bir
sukabamn iine topluyor, bir eliyle bykannenin s
tne dkerken br eliyle de onu sabunluyordu .
"Evinin saygnl, Antiller'deki takmadalardan
Hollanda topraklanna kadar kulaktan kulaa anlatla
cak," diyordu bykanne. ''Ve bakanlk sarayndan daha
nemli olacak, nk iinde hkmet ileri tartlacak,
lkenin kaderi izilecek."
1 30

Az sonra kanaldaki su kesilmiti . Erendira ne olup


bittiini anlamak zere dar ktnda, kanala su dk
mekle grevli yeriiyi mutfakta odun keserken buldu.
"Su bitti," dedi yerli. "Daha su soutmak gerekiyor."
Erendira, iinde kokulu yapraklada su kaynayan b
yk bir kazann daha bulunduu ocan bana gitti. El
lerini bir beze sarp kazan yerlinin yardm olmakszn
kaldnp kaldramayacana bakt .
"Sen git," dedi. "Suyu ben dkerim.
Yerli mutfaktan kncaya kadar bekledi. Sonra kay
nayan kazan ateten alp byk bir zahmetle kanaln
hizasna kadar kaldrd, ldrc suyu tam dkmek ze
reyken bykanne adnn iinden bard :
"Erendi ra! "
Sanki onu grm gibiydi. Onun barmasndan
korkan torunu son anda piman olmutu.
"Geliyorum, bykanne, dedi. "Suyu soutuyorum . "
O gece bykanne altn dolu yeleinin iinde sayk
larken, Erendira ok ge saatiere kadar dnd durdu .
Alacakaranlkta kedi gzne benzer gzlerini dikmi, ya
tandan bykanneyi seyrediyordu . Sonra, tpk boul
mu bir insan gibi kollar gsnn zerinde ve gzleri
ak olarak yatp iinden btn gcyle seslendi:
"Ulises ."
Ulises, portakal bahesindeki evde aniden uyanm
t . Erendira' nm sesini o kadar net bir ekilde duymutu
ki, odann glgeleri arasnda onu arad . Bir an dndk
ten sonra giysileriyle ayakkablarn sanp yatak odasn
dan kt . Tam teras gemiti ki babasnn sesiyle yerin
den srad .
"Nereye gidiyorsun?"
Ulises, mehtapta onu mavimsi bir kla aydnlanm
gryordu .
131

"Dnyaya," diye yant verdi.


"Bu kez seni engellemeyeceim," dedi Hollandal .
"Ama seni bir konuda uyaryorum : Nereye gidersen git
babann laneti peini brakmayacaktr."
"yle olsun," dedi Ulises.
Olunun kararllna aran, hatta bundan biraz da
gurur duyan Hollandal, ay yla aydnlanan portakal
bahesi iinde onu, yava yava glmserneye balayan
bir bakla izledi. Kendine zg yerli gzeli haliyle kans
arkasnda duruyordu . Hollandal, ancak Ulises bahe ka
psn kapadnda konutu .
"Dnecektir," dedi. "Kaderin sillesini yeyince dn
dnden de erken dnecektir."
"ok aptalsn," diye iini ekti kars . "Asla dnme
yecek ."
Bu kez Ulises' in, Erendira'nn ne yne gittiini hi
kimseye sormasna gerek yoktu . Yoldan geen kamyon
larda gizlenerek, yiyecek ve yatacak yer iin alarak ve
ok kere de srf tehlikenin zevki iin hrszlk ederek
l geti, ta ki deniz kenarnda baka bir kyde onun a
drn bulana kadar, oradan bakldnda klar iindeki
bir kentin camdan binalan grnyor, Aruba Adas'na
gitmek zere demir alan gemilerin geceleyin limana ve
da iin aldklar ddk sesleri duyuluyordu. Erendira
yatan demirine zincirlenmi olarak ve ona seslendii
zamanki ayn yzen l pozisyonunda uyuyordu. Ulises
uyandrmadan durup uzun uzun seyretti onu, ama ona
yle delici baktarla bakyordu ki Erendira uyand . O
zaman karanlkta ptler, hi acele etmeden birbirle
rini okadlar, yorgun dene kadar birbirlerini soydular,
yle sessiz bir yumuaklkla ve yle derin bir mutlulukla
hareket ediyorlard ki her zamankinden daha gzel bir
ak tablosu iziyorlard .
adrn br yannda uyuyan bykanne yatanda
1 32

antsal bir dn yaparak sayklarnaya balad:


"Yunan gemisinin geldii zamanlarda olmutu bu,"
dedi . "Kadnlar mutlu eden lgn bir mretlebat vard
ve onlara para deil snger veriyorlard, sonradan evin
iinde yryen canl sngerierdi bunlar, hastanedeki
hastalar gibi inliyor, gzyalarn iebilmek iin ocuklar
aiatyorlard."
Sanki yerin altndan kar gibi dorulup yatan
iinde oturdu .
" te o zaman o kageldi, aman yarabbi," diye bar
d . "Amads'ten daha gl, daha iriyar ve ok daha er
kekti ."
O zamana kadar bykannenin sayklamasna ald
r etmeyen Vlises, onun yatan iinde oturduunu g
rnce saklanmaya yeltendi . Erehclira onu yattrd .
"Sakin ol," dedi . "Bu blme geldiinde hep yatakta
kalkp oturur, ama uyanmaz."
Viises onun omzuna uzand .
"O gece ben denizcilerle birlikte ark sylyordum,
bir yer sarsnts oldu sandm," diye devarn etti bykan
ne . "Herkes ayn eyi dnm olmal ki lklar atp
glrnekten knlarak katlar ve iekli sundunnann al
tnda bir tek o kald . Dn gibi hatrlyorum, o zamanlar
herkesin aznda olan bir arky sylyordum ben. Av
lulardaki papaanlar bile biliyorlard o arky."
Durup dururken ve sanki sadece ryada ark syle
yebilirmi gibi, iindeki acy anlatan o arky sylemeye
balad:
"Tanrm, Tanrm, eski safln geri ver bana
Aknn zevkine batan varabileyim diye ."
Ancak o zaman ilgi duymutu Viises bykannenin
zlemine.
1 33

"Orada duruyordu, diye anlatyordu bykanne .


"Omzunda renkli bir papaan, bir de yamyamlan ldr
mek iin bir flinta, tpk Guatarral ' in Guyana'ya geldii
zamanki gibi, gelip benim nme dikildiinde ldrc
soluunu duydum ve bana yle dedi : ' Dnyann evre
sini bin kez dolatm, dnyann btn lkelerinin btn
kadnlann grdm, onun iin sana unu rahatlkla sy
leyebilirim ki, yeryznn en azametli, en yardmsever
ve en gzel kadn sensin . " '
Yeniden uzanp yastn zerinde hkrmaya bala
d . Ulises ile Erendira, uyuyan yal kadnn derin soluk
laoyla karanlkta sallanarak uzun bir sre sessiz kaldlar.
Erendira, sesinde en ufak bir titreme olmakszn birden
bire sordu :
"Onu ldrmeye cesaret edebilir miydin?"
Bu beklenmedik soru karsnda aran Ulises ne
yant vereceini bilemedi.
"Kim bilir?" dedi . "Ya sen cesaret edebilir misin?"
"Ben yapamam," dedi Ereidira. "nk o benim
bykannem ."
Bunun zerine Ulises, sanki ondaki yaam gcn
lmek ister gibi, uyuyan o koskoca vcudu yeniden in
celedi ve karann verdi:
"Senin uruna her eyi yapabilirim.

1 34

Ulises yarm kilo fare zehri satn ald, onu kaymak


ve ahududu marmeladyla kartrd ve bu lmcl kre
may, iini boaltl bir pastann arasna doldurdu. Son
ra stne daha koyu bir krema srerek, bu korkun tu
zaktan hibir iz kalmayacak biimde kakla iyice d
zeltti ve yetmi iki tane kk pembe mumla bu aldat
macay tamamlad.
Bykanne, elinde doum gn pastasyla onun a
drdan ieri girdiini grnce, asasn yldnc bir biim
de saliayarak tahtnda topariand .
''Yzsz herif," diye bard. ''Bu eve adm atmaya
nasl cret edersin ! "
Ulises, melek yznn ardna snmt.
" Sizden zr dilemeye geldim," dedi. ''Hem de do
um gnnzde. "
Onun b u inandnc yalan karsnda yumuayan
bykanne bir dn ziyafeti varm gibi sofray kurdur
du. Erendira servis yaparken Ulises'i sana oturttu, or
tal kasp kavuran bir flemeyle mumlar sndrdk
ten sonra pastay eit paraya bld . Birini VIises'in
tabana koydu .
"Kendini affettirmeyi bilen kimse cennetin yansn
kazanm demektir," dedi . ''Mutluluk paras olan ilk
1 35

paray sana brakyorum."


"Ben tatl sevmem," dedi Ulises. ''Afyet olsun ."
Bykanne bir dilim pasta da Erehdira'ya ikram et
ti. O da alp mutfaa gtrd ve p tenekesine att.
Pastann btn geri kalann bykanne tek bana
yedi. Paralan btn btn azna tkyor, zevkten inle
yip mest olmu bir ekilde Ulises 'e bakarken ineme
den yutuyordu. Tabanda hibir ey kalmaynca Uli
ses' in istemedii paray da yedi. Son lokmay inerken,
bir yandan da rtnn zerindeki knntlan parmakla
nyla toplayp azna atyordu .
Bir kuak fareyi yok etmeye yetecek miktarda arse
nik yemiti . Ama buna ramen gece yansna kadar piya
no alp ark syledi, sonra byk bir mutlulukla yatp
normal bir uykuya dald . Farkl olan tek belirti, soluk
alrken kard sert bir hnltyd .
Erendira ile Ulises teki yataktan onu gzlyorlar
ve sadece son nefesini vermesini bekliyorlard . Ama sa
yklamaya baladnda sesi her zamanki kadar canlyd:
"Beni deli ediyordu,Tannm, beni deli ediyordu ! " di
ye bard. "eri girmemesi iin yatak odasnn kapsn
iki kere kilitliyordum, tuvaJet masasyla byk masay
kapnn nne koyuyordum, iskemleleri de masann s
tne, onun gelip yle bir fske vurmas yetiyordu bari
katn yerle bir olmas iin, iskemieler kendi kendilerine
iniyariard masadan, masayla tuvaJet masas kendi ken
dilerine ekiliyorlard, kilitler kendiliinden kyordu
yerinden . "
Sayklamas daha derin v e dramatik bir hal alp sesi
daha mahrem bir tonda ktka, Erehclira ile Ulises gi
derek artan bir aknlkla onu seyrediyorlard.
"Ben korkudan ter iinde kalm bir halde leceimi
hissediyordum, iimden yalvanyordum kap hem alsn
hem almasn diye, ieri hem girsin hem girmesin, hi
1 36

gitmesin, ama bir daha asla geri dnmesin diye, onu l


drmek zorunda kalmamak iin .
Hayatnn dramn, en nemsiz ayrntianna varn
caya kadar, sanki onu dnde yeniden yaam gibi saat
ler boyu anlatmaya devam etti . afak skmeden az nce
yatan iinde oradan oraya dnd ve sesi yaklaan h
knklarla atlaklat.
" Ben onu uyarmtm, ama o bana gld! " diye ba
ryordu. "Yeniden uyardm, o da yeniden gld, ta ki
gzlerini korkuyla ap, ' Ay kralien i Ay kraliem ! ' diye
ne kadar ve sesi azndan deil grtlandaki bak yara
sndan kyordu ."
Bykannenin bu korkun aklamasndan dehete
kaplan Ulises, Erendira'nn elini yakalad.
"Vay katil kocakan ! " diye bard .
Erendira onunla ilgilenmedi, nk o srada gn
maya balamt. Saatler bei vurdu.
"Git! " dedi Erendira. "Artk uyanr."
"Bir filden daha canl," dedi Ulises aknlkla. "Ola
cak ey deil ! "
Erendira ldrc bir bakla delip geti onu.
" Olan u ki," dedi. "Sen hi kimseyi ldrmeye bile
yaramazsn."
Ulises bu azardaki sert ifadeden ylesine etkilenmi
ti ki adrdan kp gitti . Erendira hsrana uramann f
kesi ve iindeki gizli nefretle, uyuyan bykanneyi sey
retmeye devam ediyor, gn giderek aardka kularn
cvltlan duyulmaya balyordu. O zaman bykanne
gzlerini at ve huzurlu bir glmsemeyle bakt ona.
"Allah senden raz olsun, kzm .
Dikkati eken tek deiiklik gnlk kurallarda bir
dzensizliin balam olmasyd. Gnlerden aram
bayd, ama bykanne bir pazar giysisi giyrnek istemi,
Erendira'nn saat on birden nce hibir mteriyi kabul
1 37

etmemesine karar vermi ve ondan tmaklarn narie


ine boyayp piskoposvari bir sa tuvaleti yapmasn is
temiti.
"Hibir zaman canm bu kadar resim ektirmeyi is
tememiti," dedi heyecanla.
Erendira onun san tararnaya koyuldu, ama sa
amak iin tara geirdiinde bir tutarn sa taran di
leri arasnda kalmt. Korkuyla bykanneye gsterdi.
Bykanne tara inceledi, parmaklaryla baka bir buk
leyi amay denedi, bir baka tutarn sa elinde kald.
Onu yere atp yeniden denedi, bu kez daha byk bir
tutarn yolundu. Bunun zerine glrnekten katla katla
iki eliyle salann yolmaya ve anlalmaz bir nee iinde
tutarn tutarn salar havaya savurmaya balad, ta ki ka
fas soyulmu bir hindistancevizine dnene kadar.
Erendira adrn dndan kulana bir bayku t
geldii iki hafta sonrasna kadar Viises 'ten bir daha ha
ber almamt . O srada bykanne piyano alyordu ve
nostalj ik anlanna ylesine dalmt ki gerein farknda
bile deildi. Kafasnda pnl pnl tylerden yaplma bir
peruka tayordu.
Erendira bayku sesine doru yneldi ve piyanonun
iinden kp allann arasndan uzayarak karanlkta kay
bolan bir patlayc fitilini ancak o zaman fark edebildi.
Viises' in bulunduu yne doru kotu ve onunla birlikte
allklann arasna sakland, her ikisi de kk mavi bir
alevin patlaycnn fitilinden ilerleyerek aradaki karanlk
boluu ap adnn iine girdiini yrekleri azlannda
seyrettiler.
"Kulaklann tka," dedi Vlises.
Her ikisi de yle yaptlar, ama buna gerek yoktu,
nk patlama olmamt. adr ltl bir parlamayla
ieriden aydnland, sessiz bir patlamadan sonra slak ba
rutun kard bir duman stunu iinde kayboldu. Eren1 38

dira bykannenin ldne inanarak ieri ginneye ce


saret edebildiinde onu perukas kavrulmu, gmlei li
me lime olmu, ama bir hattaniyeyle atei sndnneye
alrken, eskisinden de canl bir halde buldu.
Ulises, bykannenin elikili emirleri yznden a
np ne yapacaklann bilemeyen yeriiierin yaygaras sa
yesinde ortadan yok olmutu . Sonunda alevleri bastnp
duman datnay baardklannda, kendilerini bir fela
ket manzaras iinde bulmulard .
"Bunda bir kast var," dedi bykanne . "Piyanolar
durup dururken patlamaz . "
B u yeni felaketin nedenlerini saptayabilmek iin her
tr tahminde bulunmu, ancak Erendira'nn geitirc
yantlanyla pervasz davranlan, sonunda onu yanlt
mt . Torununun davrannda en kk bir bozukluk
bulamam, Viises'in varl ise aklna bile gelmemiti .
Gece ge vakitlere kadar uyank kalp tahminler yrte
rek kayplann hesabn yapt . Az ve kt uyumutu. Er
tesi sabah Erendira altn klelerinin durduu yelei b
ykannenin srtndan kard zaman, omuzlanyla g
snde alevlerden su toplayp clk yara olmu kabartlara
rastlad . Erendira yankianna yumurta ak srerken, "Te
vekkeli deil uykumda dnp durdum, dedi bykan
ne. " stelik de garip bir d grdm . " Grnty gz
nn nne getinnek zere ve onu belleinde dndeki
kadar net bir ekilde grneeye kadar kafasn topada
maya alt .
"Beyaz bir haman iinde bir tavuskuu vard," dedi .
Erendira annt, ama yine hemen nonnal ifadesi
ni taknd .
"Bu, hayra alamet," diye uydurdu . "Dte tavuskuu
uzun mr demektir."
"Tann seni iitsin," dedi bykanne . "nk yine ba
langtaki halimize dndk . Yeni batan balamak gerek ."
1 39

Erendira hi bozuntuya vennedi. Elinde pansurnan


kabyla adrdan kp bykanneyi vcudunun st ks
mna yumurta aklar srlm, plak kafas da hardala
bulanm bir halde brakt. Mutfak olarak kullanlan pal
niye yapraklaryla rtl ardan altnda, pansurnan
kabna daha yumurta knnakla urarken, tpk yata
nn arkasnda ilk kez grd gnk gibi, ocan arkasn
dan Viises'in gzlerinin grndn fark etti . Hi a
nnamt, bkkn bir sesle ona yle dedi :
"Becerdiin tek ey borcumu artnnak oldu . "
Viises ' i n gzleri kaygyla bulanmt . Hi kmlda
madan durup sessizce Erendira'ya bakarak, sanki kendisi
orada deilmi gibi yznde tam bir kmseme belir
ten sabit bir ifadeyle kabn iine yumurtalan knnasn
seyretti . Ksa bir sre sonra Viises' in gzleri kmldad,
mutfaktaki eyalar, asl duran tencereleri, ipe dizili
meyve ekirdeklerini, tabaklar ve et ban gzden ge
irdi . Viises yine hibir ey sylemeden doruldu, arda
n altna girdi ve asl duran ba yerinden indirdi .
Erendira ona dnp baknad bile, ama Viises arda
n altndan kt srada ok alak bir sesle yle dedi:
"Dikkatli ol, bir lm uyan s ald bile. Dnde, be
yaz bir haman iinde bir tavuskuu gnn ."
Bykanne, Viises'in elinde bakla ieri girdiini
gnnt, olaanst bir aba harcayarak asasnn yard
m olmakszn topariand ve kollarn havaya kaldrd .
"Delikanl ! " diye bard. " ldrdn m sen?"
Viises onun stne atlp plak gsne isabetli bir
bak darbesi indirdi . Bykannenin azndan bir inilt
kt, kendini onun stne atarak ay gibi gl kollany
la bomaya alt.
"Orospu ocuu ! " diye hnldad. "Yznn hain
melek yz olduunun ok ge farkna vanyorum ."
Daha fazla bir ey syleyemedi, nk Viises ba
1 40

tuttuu elini kurtannay baarm ve brne ikinci bir


bak darbesi indirmiti . Bykanne derin bir inilt
kard ve saldrgana daha da byk bir gle sarld. Uli
ses acmaszca nc bir darbe daha indirdi ve yksek
basnla fkran kan yzne srad: yal, parlak, yeil
renkte bir kand bu, tpk nane bal gibi.
Erendira elinde pansurnan kabyla kapda belirmi,
canice bir pervaszlkla bu mcadeleyi izliyordu.
Acdan ve fkeden hrldayan bykanne, yekpare
tatan bir ant gibi koskoca gvdesiyle U li ses ' e sarlmt .
Kollar, bacaklan, hatta plak kafas kandan yemyeil ol
mutu. lk can ekime hrltlanna karan, kocaman bir
krk gibi solumas her yan kaplyordu . Ulises bir kez
daha silahl elini kurtannay baard, bykannenin kar
nnda bir yank amasyla fkran kan onu batan aa
yemyeil slatmt . Bykanne yaamak iin gereksinimi
olan havaya erimeye abalayarak yzkoyun yere ykl
d . Ulises kendini gc tkenmi kollardan syrd ve bir
anlk mtarekeye bile yanamadan yerde yatan koskoca
vcuda son bak darbesini indirdi.
O zaman Erendira elindeki kab bir masann zerine
brakt, bykannenin stne eilip ona elini srmeden
inceledi ve lm olduu kansna varnca yz, bahtsz
yirmi yann ona verememi olduu yetikin bir insan
olgunluuna eriti birdenbire. abuk ve kesin hareketler
le altn yeleini kapt gibi adrdan dar frlad.
Ulises mcadeleden bitkin dm bir halde cese
din yannda oturmaya devam ediyor, yzn ne kadar
temizlerneye alrsa, parmaklanndan akyorsa benze
yen bu yeil ve canl maddeye o kadar bulayordu. Eren
clira'nn elinde altn dolu yelekle dar ktn grnce
iinde bulunduu durumun farkna varabilmiti ancak.
Bararak ona seslendi, ama hibir yant alamad.
adrn kapsna kadar kendini srkledi ve Erendira'nn
141

kentin ters ynne doru deniz kysndan komaya ba


ladn grd. O zaman onun peinden gitmek iin son
bir aba harcayarak canhra feryatlarla onu ard, bun
lar artk bir an deil bir ocuun feryatlanyd, ama
bir kadn hi kimsenin yardm olmakszn ldrmenin
verdii korkun bitkinlik onu alt etmiti . Bykannenin
yerlileri, kumsalda yzkoyun yatm, yalnzlk ve kor
kudan alar buldular onu.
Erendira onu duymamt bile . Rzgara kar, bir
ceylandan daha sratli kouyordu ve dnyada hibir ses
onu durduramazd. Gherile birikintilerinden ykselen
buhara, talk kraterlerine, su birikintileri zerindeki reha
vetli barakalara dnp bakmadan kotu, ta ki denizin
doal oluumlan bitip l balayana kadar, ama elinde
altn dolu yeleiyle kupkuru rzgariann ve bitmek bil
mez akamiann tesinde hala komaya devam ediyordu
ve bir daha ondan ne en ufak bir haber alnabildi ne de
bahtszlnn en kk bir izine rastlanabildi .
1972

1 42

Yzyllk Yalnzlk ' /

bin yln

en nemli kitaplarndan
biri saylan Gabriel Garda
Mdrquez, byl gerekilik
akmnn en nemli yazardr.

Erendira, yal bykannesiyle birlikte yaamaktadr.

Bir gece

mumlar sndrmeyi unutunca, evleri yanp kl olur. Bykanne,


"Vah zavall yavrum," der Erehdira'ya, "bu talihsizlii bana deme
ye mrn yetmeyecek." O gnden sonra acmasz bykanne, to
rununu fahie olarak altrmaya balar. "Bahtszlnn rzgar"
Erendira'y oradan oraya savurur. zgrlk dleri amansz ger
ekiere zincirlidir. Ta ki Ulises adnda altn sal bir delikanl orta
ya kncaya kadar...
Gabriel Garda Marqu ez'in bayapt Yzyllk Yalnzlk' okumu
olanlar, iyi Kalp/i Erendira'da ayn fantastik, byleyici ortam bulur
lar. Bu trajik olduu kadar komik uzun ykye, Garda Marquez'in
Yzyllk Yalnzlk'taki bir blmden esinlenerek yazd daha baka

ykler elik ediyor.

i49

'i.'
fu

5 1 0480
AEA

Kapak

resmi:

ISBN

H EN RI ROUSSEAU (G MRK)

111 1 11111 1 1111 1 11 11

l l TL
KDV DAHiL

978-975-5 10-346-4

8 9 7 5 5

103464

You might also like