Professional Documents
Culture Documents
Estetik Ve Sanat Felsefesi PDF
Estetik Ve Sanat Felsefesi PDF
Yazarlar
Doç.Dr. Demet TAfiDELEN (Ünite 1-3)
Doç.Dr. Asl› YAZICI (Ünite 4-6)
Editör
Prof.Dr. Ahmet ‹NAM
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
www.evrenselpdf.com
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Genel Koordinatör
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Doç.Dr. T. Volkan Yüzer
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
ISBN
978-975-06-1243-5
1. Bask›
www.evrenselpdf.com
‹çindekiler iii
‹çindekiler
Önsöz ............................................................................................................ v
www.evrenselpdf.com
iv ‹çindekiler
www.evrenselpdf.com
Önsöz v
Önsöz
Elinizdeki bu kitap estetik ve sanat felsefesinin temel sorular›n› ele al›p irde-
lemektedir: “Güzellik nedir?”, “Do¤ada güzel ile sanatta güzel farkl› m›d›r?”, “Gü-
zellik öznel mi yoksa nesnel midir?”, “Be¤eni yarg›lar› ne tür yarg›lard›r?”, “Sanat-
sal bilgiden söz edilebilir mi?”, “Sanat ile etik aras›nda nas›l bir iliflki vard›r?”, “Sa-
nat yap›tlar› ne tür varl›klard›r?” Kitapta bu ve benzeri birçok sorunun yan›t›n›
bulacaks›n›z.
Bu kitab›n önemli bir özelli¤i, benzerlerinden farkl› olarak konular› hem prob-
lematik hem de tarihsel aç›dan inceliyor olmas›d›r. Buna göre ilk üç ünite estetik
ve sanat felsefesinin en temel kavram ve problemlerini ele almakta, son üç ünite
ise bu kavram ve problemler etraf›nda Antikça¤’dan yak›n döneme kadar çeflitli
düflünürlerin görüfl ve yaklafl›mlar›na yer vermektedir.
Sevgili ö¤renciler;
Elinizdeki kitap Anadolu Üniversitesi Aç›kö¤retim Fakültesi Felsefe Lisans
program›nda okutulmak üzere Uzaktan Ö¤retim tekni¤ine uygun olarak haz›rlan-
m›flt›r. Bu kitab› Lisans program›n›zdaki di¤er kitaplardan ba¤›ms›z olarak okuya-
bilece¤iniz gibi, özellikle Felsefe adl› kitab›n›z ve felsefe tarihi ile ilgili kitaplar›n›-
z› okuduktan sonra çal›fl›rsan›z daha iyi anlayaca¤›n›z› düflünüyorum. Ayr›ca, ye-
ri geldikçe sanat tarihi ile ilgili kitap ve ansiklopedilerden yararlanmak oldukça
faydal› olacakt›r. Sanatla yak›ndan ilgili olanlar›n›z›n Estetik ve Sanat Felsefesi ki-
tab›n› çok daha zevkle okuyaca¤›n›z› tahmin ediyorum. Sanatla yeni ilgilenmeye
bafllayanlar›n›za ise bu kitab›n sanat› ve esteti¤i sevdirece¤ini umuyorum.
Kitab› ODTÜ Felsefe Bölümü’nde ö¤rencilerim olmufl olan Doç.Dr. Demet
Tafldelen ve Doç.Dr. Asl› Yaz›c› kaleme alm›flt›r. Kendilerine bu verimli çal›flma-
dan ötürü teflekkür ediyorum. Estetik ve Sanat Felsefesi kitab›n›n felsefe e¤itimini-
ze katk› sa¤lamas› dile¤iyle hepinize baflar›lar dilerim.
Editör
Prof.Dr. Ahmet ‹NAM
www.evrenselpdf.com
1
ESTET‹K VE SANAT FELSEFES‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Sanat felsefesini de kapsayan bir felsefi esteti¤in nas›l olanakl› oldu¤unu
N
aç›klayabilecek,
Güzellik, estetik özellikler, estetik deneyim, estetik tutum ve estetik yarg› gi-
bi belli bafll› estetik problemleri tart›flabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Güzellik • Seyre Dalma
• Estetik Özellikler • ‹lgisizlik
• Estetik Deneyim • Mesafe
• Estetik Tutum • Biçimcilik
• Estetik Yarg› • Ba¤lamc›l›k
• ‹çsel Duyu
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• ESTET‹K M‹ SANAT FELSEFES‹ M‹?
Estetik ve Sanat Estetik ve Sanat
Felsefesinde Temel SANAT FELSEFES‹N‹ DE KAPSAYAN
Felsefesi Konular B‹R FELSEF‹ ESTET‹⁄‹N OLANA⁄I
• ESTET‹⁄‹N PROBLEMLER‹
www.evrenselpdf.com
Estetik ve Sanat
Felsefesinde Temel Konular
G‹R‹fi
Günlük hayat›m›z›n da içinde olan “estetik” kelimesi felsefede özel bir araflt›rma
alan›n›n ad›d›r. Kelimenin kökensel (etimolojik) anlam›na bakt›¤›m›zda bu alan›n
temelde neleri araflt›rma konusu yapt›¤› hakk›nda fikir sahibi olmaktay›z. “Estetik”
kelimesi Yunanca “duyular yoluyla alg›lama” anlam›na gelen aisthanomai kelime-
sinden gelmektedir. Aisthesis de alg›, duyum anlam›nda kullan›lm›flt›r. Yunanl› dü-
flünürler bu kelimeleri epistemolojik bir ba¤lamda kullanm›fllard›r. Bu ba¤lamda
ak›l yoluyla ulafl›lan bilgi ile duyusal dünyadan yola ç›k›larak üretilen bilgi aras›n-
daki karfl›tl›k ortaya konmufltur. Buna göre “estetik” kelimesi özünde duyular›m›-
z›n, alg›lar›m›z›n ortaya koydu¤u bilgi anlam›nda kullan›lm›fl bir epistemolojik ke-
limedir. Ak›l yoluyla ulafl›lan bilgiden farkl› olarak de¤iflen dünyaya dair bildikle-
rimizi ortaya koyar. Etraf›m›zda gördü¤ümüz her fley sürekli bir de¤iflim içerisinde
oldu¤undan, yaln›zca duyular yoluyla elde etti¤imiz bilginin içeri¤inin de de¤iflken
ve hatta göreceli olmas› kaç›n›lmazd›r. Nitekim Platon’un duyusal bilgi için verdi-
¤i meflhur örneklerden biri bir insan›n iflaret parma¤›n›n bafl parma¤›na göre uzun
ancak orta parma¤›na göre k›sa olmas› bilgisidir. Bu durumda orta parmak hem
uzun hem k›sa olmaktad›r. Platon bunun nas›l olanakl› oldu¤unu sormufl ve böy-
le bir durumun ancak duyular›m›z›n yöneldi¤i dünya içerisinde olanakl› olabilece-
¤ini söylemifltir.
“Estetik” kelimesini epistemolojik ba¤lam›ndan koparmadan “duyusal bilgi” an-
lam›nda kullanan ama ayn› zamanda esteti¤i özel bir araflt›rma alan› yapan ve hat-
ta yay›nlad›¤› Aesthetica adl› yap›t›yla esteti¤i bir bilim gibi ele alan ilk felsefeci on
sekizinci yüzy›lda yaflam›fl olan Alexander G. Baumgarten (1714-1762) dir. Baum-
garten rasyonalistlerin kulland›¤› “ak›l yoluyla aç›k ve seçik olarak bilinen” ve “du-
yular yoluyla aç›k ve seçik olarak bilinemeyen” kavramlar ayr›m›n› temel alarak es-
teti¤i aç›k ve seçik olmayan bir bilginin yani duyusal bilginin bilimi olarak tan›m-
lam›flt›r. Aç›kl›k ve seçiklik rasyonel bilginin ölçüsüyken aç›k ve seçik olmamak
(bulan›k olmak) duyusal bilginin (estetik bilginin) ölçüsüdür. ‹flte duyusal bilginin
mant›¤›n› araflt›ran alan›n ad› da estetiktir.
Bununla birlikte Baumgarten estetik alan›ndaki aç›k ve seçik olarak bilineme-
yen kavramlar›n da kendi içerisinde bir aç›kl›klar›n›n olabilece¤i görüflündedir.
Aç›kl›k ve seçikli¤in içerikle ilgili oldu¤unu düflünen Baumgarten örne¤in, herhan-
gi bir nesnenin tüm aç›lardan görülebilmesiyle yaln›zca tek bir aç›dan görülebil-
mesinin o nesnenin aç›kl›¤›na etki etti¤ini iddia etmifltir. Benzer flekilde edebi eser-
www.evrenselpdf.com
4 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 5
genel olarak olumsuz bir konumda bulundu¤unu, sanat›n sanat olarak de¤erinin
araflt›r›lmad›¤›n› söyleyebiliriz.
Aristoteles’in sanat hakk›nda yazd›klar›na bakt›¤›m›zda taklit etmenin, sanat›n,
sanatç›n›n, kimi sanatlar›n izleyici üzerindeki ar›nd›r›c› etkisinin son derece önem-
li oldu¤unu anlar›z. Aristoteles’te “güzel üzerine düflünme”den daha ziyade “sanat
üzerine düflünme” ile karfl›lafl›r›z. Bu yaz›lar, sanat kategorilerinin, türlerinin arafl-
t›r›ld›¤› nitelikli yaz›lard›r. Bu anlamda Aristoteles’de sanat›n Platon’a k›yasla sis-
temli bir ele al›n›fl örne¤ini buldu¤umuzu ve bizzat sanatlar›n kendilerine, özellik-
le de tragedyalara, yönelmifl bir araflt›rmayla karfl›laflt›¤›m›z› söyleyebiliriz. Bu ba¤-
lamda Aristoteles bir tür sanat felsefesi yapmaktad›r. Bununla birlikte bu yaz›larda
sanat›n sanat olarak birebir felsefeyle olan ilgisi ortaya konularak yap›lm›fl bir çö-
zümlemeyle karfl›lafl›lmaz. Sanattaki güzele dair belirlenimler ise oldukça azd›r.
Aristoteles, Tunal›’n›n da (2004) belirtti¤i gibi, bir yandan son derece modern bir
estetikçi gibi modern düflünceler ortaya koymufl bir yandan ise sanatsal belirlenim-
lerinin ço¤unu estetik alan›n›n d›fl›nda örne¤in sanatlar›n yöneldi¤i erek bak›m›n-
dan ya da sanat›n psikolojik etkilerini ortaya koyarak yapm›flt›r. Aristoteles’den ya-
paca¤›m›z flu al›nt› örne¤in günümüzde de kabul gören modern bir düflüncedir:
“Realitede hofllanmayarak bakt›¤›m›z bir obje, özellikle tamamlanm›fl bir resim ha-
line gelince, ona bu sefer hofllanarak bakar›z, örne¤in tiksinti uyand›ran hayvanla-
r›n ve cesetlerin resimlerinde oldu¤u gibi” (Poetika). Bu modern denilebilecek dü-
flünce, “tabiattaki güzelin sanata girdi¤i zaman çirkin olabilmesi gibi, tabiattaki çir-
kinin de sanata girdi¤inde güzel olabilece¤i” düflüncesidir (Tunal› 2004: 110). Es-
tetik alan›n d›fl›nda yap›lm›fl bir belirlemeye örnek olarak ise flunu verebiliriz: Aris-
toteles oldukça önem verdi¤i ve üzerinde durdu¤u tragedya sanat›n› neli¤i bak›-
m›ndan araflt›rmak yerine, etkilerini göstermekle yetinmekte ve tragedyan›n tan›-
m›n› bile etkilerinden yola ç›karak yapmaktad›r (Tunal› 2004: 117).
Saptamaya çal›flt›¤›m›z durumu özetleyecek olursak -gerek Platon’dan gerekse
Aristoteles’ten verdi¤imiz bu örneklerden yola ç›karak- Antik Yunan’daki metinler-
de karfl›laflt›¤›m›z güzelin ve sanat›n üzerine ayr› ayr› düflünme çal›flmalar›n›n ve
güzelin güzel olarak sanat›n sanat olarak neli¤ini ortaya koyan çözümlemelerden
yoksun araflt›rmalar›n esteti¤in ve sanat felsefesinin birbirinden ayr› alanlarm›fl gi-
bi düflünülmelerine yol açm›fl oldu¤unu iddia edebiliriz. Tabi bu ayn› saptama es-
teti¤in özerk bir alan olarak kurulmas›n› da geciktirmifltir.
Antik Yunan’a dayanan bu estetik-sanat felsefesi ayr›kl›¤›n›n günümüzde de bir
k›s›m düflünürlerce benimsendi¤ini söyleyelim. Bu düflünürlere göre örne¤in este-
tik, do¤ada ve sanatta güzeli araflt›r›rken sanat felsefesi sanat› araflt›rmaktad›r. Yi-
ne estetik, duyusal yetkinlik olarak Baumgarten’in de göstermeye çal›flt›¤› gibi, gü-
zeli araflt›r›rken, sanat felsefesi tek tek sanat dallar›n› felsefi boyutta inceleyebildi-
¤i gibi sanat›n nas›l tan›mlanaca¤› ya da bir ere¤inin olup olmad›¤› gibi konular›
da ele al›r.
Esteti¤in güzellik fenomenini inceledi¤ini düflünen kimi filozoflara göre tam da
bu nedenle “estetik” sözcü¤ü bu araflt›rma alan› için uygun düflmemektedir. Ma-
demki söz konusu olan güzelin araflt›r›lmas›d›r, o hâlde bu disiplinin ad›n›n da bu
duruma uygun olarak “güzellik bilimi” ya da “güzellik teorisi” gibi bir fley olmas›
gerekir. Nitekim, on sekizinci yüzy›lda yaflam›fl olan Alman filozoflardan Herder
bu bilime Yunanca güzel anlam›na gelen “kallos” sözcü¤ünden türetilen “kalligo-
ne” ad›n›; on dokuzuncu yüzy›l Alman filozoflar›ndan olan Hegel de güzel sanat
felsefesi.“kalliologie” ad›n› vermifltir (Tunal› 1989: 15).
www.evrenselpdf.com
6 Estetik ve Sanat Felsefesi
ESTET‹⁄‹N PROBLEMLER‹
Esteti¤in kimi problemleri felsefenin di¤er alanlar›yla iliflkilidir. Örnek verecek
olursak; “Sanat bilgi üretir mi?”, “Özel bir tür estetik alg›dan söz edilebilir mi?”, “Sa-
nat›n ahlaki de¤erlerle bir ilgisi var m›d›r?” Bu soru ve problemlerin bir k›sm›n› biz
de kitab›n belirli bölümlerinde ele alaca¤›z. Bu bölümde ise do¤rudan do¤ruya es-
teti¤in konusu içerisine giren, özelde sanatlara genel olarak ise esteti¤e elefltirel bir
biçimde yaklaflt›¤›m›zda ortaya ç›kan kimi kavramsal problemleri iflleyece¤iz. Bu
problemleri araflt›rmaya “güzel” kavram›ndan bafllayaca¤›z. Felsefe tarihi içerisin-
de güzelin nas›l ele al›nd›¤›n›, güzelin çeflitli tan›mlar›n› ve güzelin ilkelerinin be-
lirlenip belirlenemeyece¤ini araflt›raca¤›z.
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 7
Güzellik
“Güzel” kavram› esteti¤in en temel kavram› olmufl, daha önce de anlatt›¤›m›z üze-
re kimi filozoflara göre bu alan›n ad›n› bile belirleyecek kadar önem kazanm›flt›r.
“Güzel” kavram›n›n insanl›k tarihi içerisindeki yeri de oldukça eskidir. Güzellik
pek çok mitosa, masallara, destanlara konu olmufltur. Fiziksel görünümde, beden-
lerde, ruhta, do¤ada ve tabi ki sanat alan›nda karfl›m›za ç›kt›¤› için insano¤lunun
en yak›ndan deneyimledi¤i bir fleydir.
Platon’da güzel olan yaln›zca “Güzel ‹deas›”d›r. Güzel ‹deas› d›fl›nda güzel olan
her fley hep belirli bir aç›dan, belirli bir zamanda güzeldir ya da bir baflka fleyle
karfl›laflt›r›ld›¤›nda güzeldir (Robinson 2005: 74). Platon’un felsefesinde aflama afla-
ma bir güzel bedenin kavran›fl›ndan öz güzelli¤inin, güzelin özünün yani Güzel
‹deas›’n›n kavranmas›na kadarki süreçten söz etmifltik. Güzelin ele al›n›fl› asl›nda
Platon’dan daha öncesine dayan›r. Örne¤in M.Ö. 6. Yüzy›lda yaflam›fl olan Yunan-
l› filozof Pythagoras Platon’un yapt›¤›na benzer bir flekilde güzel olan› kendi evren
anlay›fl›n›n bütünü içerisine yerlefltirmifltir. Ona göre en güzel fley uyumdur. Pytha-
goras, evrenin adeta bir müzi¤inin, melodisinin oldu¤una inanm›fl, gökyüzündeki
y›ld›zlar›n, ay›n, güneflin dans ederek dönerlerken uyumlu bir ses ç›kard›klar›n› id-
dia etmifltir. ‹flte bu da ona göre güzel oland›r.
Aristoteles’te güzel üzerine detayl› bir araflt›rman›n olmad›¤›n› belirtmifltik. Yi-
ne de güzellikle ilgili ondan ö¤rendi¤imiz fley güzelin belli bir büyüklükle ilgili ol-
du¤udur. Buna göre, “çok büyük” ve “çok küçük” olan, yani kavrama gücümüzü
aflan bir fley güzel olamaz (Tunal› 1989: 65). Bu görüflü önemsedi¤imizde, güzelin
orant›yla ilgili oldu¤unu, matematiksel olarak belirlendi¤ini kabul etmemiz gere-
kir. Asl›nda bu görüfl Aristoteles’e hocas› Platon’dan geçmifltir. Nitekim Platon da
son dönemlerinde Pythagorasç›lardan etkilenerek güzeli matematiksel bir kavram
gibi ele alm›flt›r. Buna göre güzellik ölçülebilir bir fley olmufltur. Örne¤in, bir çem-
ber kendi bafl›na güzeldir. fiimdi Aristoteles de güzellik konusunda Platon’dan et-
kilendi¤ine göre Antik Yunan’daki güzellikle ilgili yayg›n anlay›fl›n kökeninin
Pythagorasç›lara dayand›¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz ki ölçülebilen güzellik görü-
flü çeflitlenmekle birlikte günümüzde de hâlen korunmaktad›r.
Yine günümüzde, teknolojik yaflant›lar›n etkilerinden bunalan pek çok insan›n
do¤ayla yeniden uyum içerisinde yaflamak için çabalad›¤›n›, bu anlamda evrende
varoldu¤una inand›klar› uyuma kat›lmaya çal›flt›klar›n› söyleyebiliriz. Baflka bir de-
yiflle, Antik Yunan’daki -ve özellikle de Pythagoras’taki- genel anlay›fl günümüze
kadar tafl›nm›fl ve belki de o dönemde yafland›¤›ndan çok daha ciddi bir boyutta
yaflanmaya bafllanm›flt›r. Bu ba¤lam içerisinde her türlü çirkinlik bu uyumun d›fla-
r›s›nda kabul edilecektir. Yani güzel olan, evrenle, do¤ayla iç içe yaflanan saf uyu-
mun kendisidir.
Antik Yunan’da rastlad›¤›m›z bir yayg›n görüfl de “güzel” kavram› ile “iyi” kav-
ram›n›n bir tutulmas›d›r. Bunun için kulland›klar› tek bir sözcük bile vard›r: kalo-
kagathia (kalos: güzel, agathos: iyi). Bu bize Antik Yunan’da etik ve estetik de¤er-
lerin birbirinden ayr›lmad›¤›n› göstermektedir. Platon’da do¤ru bilginin güzelli¤ini
fark etmenin ne kadar önemli oldu¤unu, mutlak güzelli¤i anlamadaki son aflama
oldu¤unu söylemifltik. ‹nsan›n do¤ru bilginin güzelli¤ini fark etmesi ayn› zamanda
onun yaflam› “iyi” yaflamas›n›, “güzel” bir yaflam sürmesini de sa¤lamaktad›r. Mut-
lu bir yaflam, erdemli-iyi-ahlakl› bir yaflam, güzel bir yaflam Antik Yunan’da hep bir
arada düflünülür. Stoac›lar, örne¤in, yaflamay› ö¤renmemiz gerekti¤ini ve felsefe-
nin de yaflaman›n sanat› oldu¤unu söylemifllerdir. Yani felsefi bilgi bize daha iyi ve
www.evrenselpdf.com
8 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 9
alg›layan kiflide zorunlu olarak zevk verici bir tepki uyand›rmas› anlam›na gelir. Ayn› estetik unsurlar›n çok
farkl› hatta z›t deneyimler
Buradaki problem fludur: Örne¤in, bir kimse bir nesnenin güzelli¤inde deneyimle- yaflatmas› güzelin ilkelerinin
di¤i zevkin ortaya ç›kmas›nda en önemli unsur olarak “düzen” i görürken baflka bulunup bulunamayaca¤›
problemini do¤urmufltur.
bir nesnede “düzen” unsurunu zevk verici de¤il s›k›c› bulabilir. “Karmafl›kl›k” bir
nesnede güzel olabilirken bir di¤erinde zevk vermeyen bir flekilde karman çorman
görünebilir. Dolay›s›yla güzel deneyimini ortaya ç›karacak temel özellikler bilefli-
mi pek de öngörülebilir de¤ildir. Peki bu durumda güzelin ilkelerini bulam›yorsak
güzel kavray›fl›m›z sadece kiflisel bir tepki meselesi olarak m› kabul edilecektir?
(McMahon 2005: 309).
Güzelin ilkelerini bulmaktaki önemli bir problem güzelli¤in nesnelere yükledi-
¤imiz bir özellik olup olmamas›yla ilgilidir. fiayet güzellik bir özellik ise kuflkusuz
bildi¤imiz türden bir özellik de¤ildir. Biz bir nesnede genel olarak iki özelli¤in bu-
lundu¤unu düflünürüz. Bunlardan birincisi her nesnenin bir renginin ve a¤›rl›¤›n›n
oldu¤u gerçe¤idir. Bu duruma fizik ve kimya aç›kl›k getirir. Buna göre bir nesne-
nin onu gözleyen kifliye nas›l görünece¤ini, kiflinin onu nas›l gördü¤ünü anlayabi-
liriz. Nesnelerde bulundu¤unu düflündü¤ümüz ikinci bir özellik de bir nesnenin
rengi ve a¤›rl›¤› konusunda hemen herkesin ayn› görüflü paylaflmas›d›r. Bir anlafl-
mazl›k durumunda alg›layan kiflinin durumu ile ilgili (örne¤in, renk körü olabilir)
ya da alg›layan kiflinin alg›lama koflullar› ile ilgili (örne¤in ortam çok karanl›k ya
da ayd›nl›k olabilir) bir sorun oldu¤u düflünülür ve bu aç›kl›¤a kavufltu¤u zaman
da sorun ortadan kalkar (Townsend 2002: 21, 22).
fiimdi güzellik için ayn› fleyleri söyleyemeyiz. Baflka bir deyiflle bir nesneyi ne-
yin güzel k›ld›¤›n› fizik ve kimyaya baflvurarak belirleyemeyiz ya da belirlemeye
kalk›flsak bile bu konuda mutlaka anlaflmazl›k ç›kar. Ayr›ca bir nesnenin ne zaman
güzel oldu¤u konusunda herkesin anlaflmaya varmas› pek de olanakl› de¤ildir. Yi-
ne de baz› nesnelerin güzel, baz›lar›n›n güzel olmad›¤›n› söyler, neye güzel dedi-
¤imizi biliyormufluz gibi davran›r›z. “Günbat›m› bazen güzeldir. Bazen de s›radan.
Baz› fliirler güzel, di¤erleri tam anlam›yla felakettir. Bir trafik kazas›nda parçalan-
m›fl bedenlere, kanl› görüntülere güzel demeyiz. Baflka birço¤u da kiflisel seçim
sorunu olur” (Townsend 2002: 22). Bu durumda güzel hakk›nda ak›l yürütüp bir
sonuca varmak zorlaflmaktad›r. Ancak yine de “güzellik nedir?” sorusu sorulur. Fel-
sefi düflüncenin yöneldi¤i zor ama araflt›r›lmaya de¤er pek çok soru içerisinde bu
soru da yerini alm›flt›r.
Bir çözüm soruyu göz ard› etmekte ya da de¤ifltirmekte bulunabilir gibi gözü-
kebilir. Denebilir ki asl›nda bir fleyi neyin güzel k›ld›¤›n› sormak yerine bu fleyden
neden hoflland›¤›m›z› sormak daha do¤ru olabilir çünkü güzellik üzerine konufl-
mak asl›nda kendimiz hakk›nda konuflmakt›r. Yani söz konusu nesneden neden
hoflland›¤›m›zdan söz etmektir. Bir fleyden hofllan›p hofllanmamam›z›n nedenleri
nesneden çok kendimizle ilgili olabilir. Bir kifli örne¤in bir manzaradan hofllan›r-
ken baflka bir kifli ayn› manzaradan hofllanmayabilir. Bu iki durum birbiriyle çelifl-
mez. Çeliflmesi için her iki durumun da ayn› kifli taraf›ndan yaflan›p dile dökülme-
si gerekir. Örnek vermek gerekirse “Gün bat›m›ndan hofllan›yorum” ve “Gün bat›-
m›ndan hofllanm›yorum” önermeleri farkl› kifliler taraf›ndan söylendi¤inde çelifl-
mez. Yaln›zca ayn› kifli taraf›ndan söylendi¤inde çeliflir. Ne var ki “güzellik nedir?”
sorusuna bu flekilde verilen yan›t pek de tatmin edici bir yan›t de¤ildir. fiöyle de
düflünebiliriz: Bir fleyden hofllanmakla bir fleyi güzel bulmak asl›nda farkl› fleyler-
dir. “Hofllanm›yorum ama güzel” cümlesi anlaml› bir cümledir. Örne¤in, “fiu resim-
den hofllanm›yorum ama san›r›m güzel bir resim” cümlesi ço¤umuza anlaml› gel-
mektedir (Townsend 2002: 23, 24). Kiflisel olanla olmayan› ay›rmak isteriz. Nitekim
www.evrenselpdf.com
10 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 11
Bu demektir ki belirli bir nesneden hiç daha önce zevk almam›fl olan bir kifli bu
türden herhangi bir nesnenin güzel olup olmad›¤› yarg›s›na varmada yetkin de¤il-
dir (McMahon 2005: 311). fiöyle bir tan›m verebiliriz:
Tan›m: Bir nesne, yüksek derecede niteliksel derece özelli¤i içerdi¤inde ve söz
konusu özellik ilgili deneyime sahip olan kifliye zevk verdi¤inde güzeldir.
fiimdi bu tan›mdan yola ç›karsak örne¤in, tuhaf örnekler de bulunabilir. Sircel-
lo, limonun ekflili¤i, tuvalet kokusu, sümüklüböce¤in yap›flkanl›¤› gibi örnekleri
niteliksel derece özellikleri olarak kabul etmek durumundad›r (Sircello 1975: 65).
Ancak bu özelliklerin güzel olup olmad›¤› tart›flma konusudur. Örne¤in, limonlar›
tatmada oldukça deneyimli birini düflünelim. Bu kifli belirli bir limondaki ekflili¤in
yüksek derecede bulundu¤u yarg›s›na vars›n ve deneyimledi¤i ekflilikten de zevk
als›n. Bu durumda Sircello hakl›ysa limonun ekflili¤i güzel olarak kabul edilecek-
tir (McMahon 2005: 311).
Sircello’nun kuram›na iki itiraz yap›labilir (Ookerjee 1978: 464-465): 1) Yüksek
derecede bulunmayan kimi özellikler yine de çok güzel olabilir. Örne¤in Beetho-
ven’›n 5. konçertosunun sonuna do¤ru, orkestran›n yaratt›¤› karmafla içerisinde
fagotun beklenmedik on dingin notas› güzeldir. Buradaki büyüleyici etki aniden
ortaya ç›kan “karmafla-dinginlik” z›tl›¤›ndad›r. 2) Kimi durumlarda ise yüksek de-
recede bulunan bir niteliksel derece özelli¤i nesnesinin güzelli¤ini bozabilir. Ör-
ne¤in çok yüksek bir ses tüm melodinin etkisini altüst edecek kadar kulak t›rma-
lay›c› olabilir.
fiu soru biçiminde itirazlar da san›r›m üzerinde tart›fl›lmaya de¤er itirazlard›r:
Bir kimse zevk almad›¤› bir fleyi güzel bulamaz m›?
Bir kimsenin zevk ald›¤› bir fleyin güzel olmama ihtimali yok mudur?
Bir kimse söz konusu özellikle ilgili hiç deneyime sahip olmadan bir nesneyi
bu özelli¤inden ötürü güzel bulamaz m›?
Sircello’nun ayr›nt›l› bir flekilde ele ald›¤›m›z bu kuram›ndan sonra, son olarak
yine günümüz düflünürlerinden Alexander Nehamas’›n (1946-...) tam bir tan›m ni-
teli¤inde olmasa da güzele dair yorumuna k›saca bakarak bu bölümü tamamlaya-
l›m. Ona göre güzel, bir “mutluluk vaadidir”. Bu ifadeyi Baudelaire’den alm›fl olan
Nehamas’a göre “mutluluk vaadi” flu anlama gelmektedir: Biz bir nesneyi bizi ken-
disiyle ve ilgili nesne a¤›yla süre giden bir u¤rafl›n içine çekti¤inde güzel buluruz.
Bu a¤lar kifliseldir ve evrensel geçerlilik beklentisini karfl›lamazlar. Ancak Neha-
mas’a göre mutluluk vaadi yine de sanat deneyimi için vazgeçilmezdir (Guyer
2005: 67). Bu ba¤lamda güzel, haz›r verili bir özellik de¤ildir ve bir deneyim sonu-
cu oluflmaktad›r. Bu deneyim de söz konusu nesne ve bu nesneyle ilgisi olan her
türlü baflka nesneyle uzun bir u¤rafl›n devam›nda ortaya ç›kar. Dahas› güzelin or-
taya ç›kmas› mutlulukla eflde¤er tutulmufltur.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
www.evrenselpdf.com
K ‹ T A P K ‹ T A P
12 Estetik ve Sanat Felsefesi
köflegen olmas›ndan söz edebilmemize benzer bir flekilde kimi “estetik” özellikler
bulabilir miyiz? Bu anlamda “estetik özellikler” tart›flmas›n› ça¤›m›zda bafllatan dü-
flünür Frank Sibley (1923-1996) olmufltur. Sibley’in “Aesthetic Concepts” (Estetik
Kavramlar) adl› 1959’da yay›mlanan makalesi yirminci yüzy›l analitik (çözümleyi-
ci) felsefe içerisinde bir dönüm noktas› olarak kabul edilmifltir.
Frank Sibley estetik özelliklerle ilgili bir tan›m vermek yerine ‘estetik’ teriminin
kapsam›n› belirleyen bir liste verir. Bu listede dengeli, sakin, güçlü, narin ve zarif
gibi terimler bulunmaktad›r. Sibley’e göre flayet bu listedeki terimlerin ne tür terim-
ler oldu¤unu kavrayabilirsek “estetik özellik” kavram›n› da genel olarak kavram›fl
olaca¤›m›z için bu listeyi geniflletmemiz mümkün olacakt›r. ‘Dengeli’ terimi örne-
¤in, biçimsel bir terimdir. Biz bu terimin biçimsel bir terim oldu¤unu kavrayabilir-
sek flayet, örne¤in ‘gevflekçe örülmüfl’ teriminin de benzer flekilde biçimsel oldu-
¤unu kavrar›z. Listedeki terimlerden devam edersek, ‘sakin’ terimi Sibley’e göre
duygularla ilgili bir terimdir. ‹flte benzer flekilde ‘k›zg›n’ terimi de duygularla ilgili-
dir. ‘Güçlü’ terimi bir tak›m ça¤r›fl›mlar yaratan bir terimdir. ‘Keskin’ terimi de ben-
zer bir flekilde kimi ça¤r›fl›mlar yapar. Sibley’in listesindeki ‘zarif’ terimi de¤er bi-
çen bir terimdir. Listede olmayan ancak ekleyebilece¤imiz ‘ince’ terimi de öyledir.
‘Narin’ terimi de ikinci düzey alg›sal bir özelliktir. ‘Coflkun’ terimi de bu anlamda
aynen ‘narin’ terimi gibidir. Sibley’e göre e¤er listeyi bu flekilde geniflletebilirsek ve
sanat eserlerinin, “a¤›rl›kl› olarak k›rm›z›” ya da “dikdörtgen biçiminde” gibi, bafl-
ka özelliklerini d›flar›da b›rak›rsak, estetik özellikleri estetik olmayan özelliklerden
ay›rt edebiliriz (Goldman 2005: 256). E¤er Sibley hakl›ysa, biz bir resmin ‘dengeli’
oldu¤unu, bir bestenin ‘zarif’ oldu¤unu söyledi¤imizde yapt›¤›m›z bu yorumlar öz-
nel de¤il nesnel tasvirlerdir. Nas›l ki herhangi bir nesneyi yeflil ya da sar› olarak
nesnel bir flekilde tasvir edebiliyorsam estetik özellikleri de benzer flekilde tasvir
edebilirim. E¤er ben bir resim için ‘dengeli’ özelli¤ini kullanabiliyorsam ve bu
özelli¤i kullanmak için yeterince nedenim yani bulgum varsa, bu durumda Sibley
yapt›¤›m bu tasvirin nesnel bir tasvir oldu¤unu söyleyecektir. Nesnel bir tasvirin
nas›l olanakl› oldu¤una bu ünitenin son k›sm›nda, estetik yarg›lar›n öznelli¤i-nes-
nelli¤i sorununu ele al›rken de¤inece¤iz. fiimdilik Sibley’in estetik özelliklerle/kav-
ramlarla estetik olmayan özellikler/kavramlar aras›nda kurdu¤u ba¤lant›y› anlama-
ya çal›flal›m.
Sibley’e göre bir eseri estetik olmayan özelliklerden yola ç›karak tasvir etmek
estetik özelliklerle ilgili bir tasvire yol açmaz. Ancak eserin estetik özelliklere sahip
oldu¤u iddias›n› desteklemek için estetik olmayan özellikler kullan›labilir. Örne-
¤in, bir resmin soluk renklere ve yuvarlak çizgilere sahip olmas› onu zarif yapmaz.
Di¤er taraftan, bir kimse resmin zarif oldu¤u iddias›n› desteklemek üzere resmin
solgun renklere ve yuvarlak çizgilere sahip olmas› özelliklerine iflaret edebilir. Sib-
ley’e göre bu gerektirmenin mümkün olamay›fl›n›n nedeni estetik özelliklerin, k›r-
m›z›l›k ve dikdörtgensellik gibi özelliklerin aksine, öznenin be¤enisini gerektirme-
sidir. Görme yetisinde problem olmayan herhangi bir kimse bir resmin zarif ya da
narin oldu¤unu anlamayabilir. Oysa ayn› resmin aç›k yeflil renkte oldu¤unu ya da
yuvarlak çizgilere sahip oldu¤unu anlar. Sibley’e göre bu tür insanlar›n resmin es-
tetik özelliklerini anlayamama sebepleri be¤eniye sahip olmamalar›d›r (Goldman
2005: 256; Sibley 1959: 423-427).
Benzer flekilde flu düflünceyi ele alal›m: “Bu resmi dengeli yapan fley sol alt kö-
fledeki k›rm›z› kütledir.” Bu düflünceyle pek çok fley ortaya ç›kar›labilir:
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 13
www.evrenselpdf.com
14 Estetik ve Sanat Felsefesi
sak, yani hiç klasik müzik dinlememifl hiç Haydn dinlememiflsek, kuartetteki bir
bölümün zarafetini duyamay›z.
Estetik Deneyim
‹nsan yaflant›s› içerisinde pek çok deneyime sahip olur. Sözgelimi ifl deneyimi, ilifl-
ki deneyimi, dini deneyim, bilimsel deneyim, çocuk yetifltirme deneyimi gibi. “De-
neyim” sözcü¤ünü ço¤unlukla tamamlanacak ya da tamamlanm›fl olan bir süreci
belirtmek için kullan›r›z. Deneyim sahibi olarak yaflam hakk›nda bir fleyler ö¤ren-
mifl oldu¤umuzu düflünürüz. Yaflam›n bu çeflitli kesitlerinin her birinin bize katt›-
¤› flüphesiz çok de¤erlidir. Bu deneyimler “deneyim olma” bak›m›ndan ayn› olsa-
lar da birbirlerinden ay›rt edilebilir özelliklere sahiptirler. Kimi di¤erlerine göre da-
ha kuramsald›r, kimi mistiktir, kimi gündelik, kimi de daha uygulamaya dönüktür.
Estetik deneyim ad›n› verebilece¤imiz deneyim türü de bu çeflitli deneyim türleri
aras›nda yerini al›r.
Yukar›da estetik özelliklerden söz ettik. fiimdi ise bu özellikleri fark edecek ya
Estetik özne; estetik bir da ortaya ç›karacak olanlar›n yani estetik öznelerin ne yaflad›klar›n› anlamaya ça-
tutumla estetik deneyim l›flaca¤›z. Soraca¤›m›z sorular flunlar olacak: “Gerçekten estetik deneyim ad›n› ve-
yaflayan, estetik nesneleri
de¤erlendiren, yorumlayan, rebilece¤imiz bir deneyim türü var m›d›r?”, “Estetik deneyim yaln›zca duyulara da-
elefltiren kiflidir. yal› bir deneyim midir yoksa düflünsel bir taraf› da var m›d›r?”, “Estetik deneyimi
herkes yaflar m› yoksa bu deneyim yaln›zca belirli bir be¤eniye sahip, kendini ye-
tifltirmifl kifliler taraf›ndan m› yaflanabilir?”, “Estetik deneyimin nesnesi nedir?”
Estetik deneyim konusunda iki yayg›n görüfl bulunmaktad›r. Bu görüfllerden
biri biçimcilik di¤eri ise ba¤lamc›l›kt›r. Biçimcilik, estetik deneyimin nesnesini bi-
çimsel özellikler olarak kabul eder. Renk, flekil, çizgiler, ses, yap›, kal›p gibi özel-
likler biçimseldir. Buna göre bir kiflinin estetik deneyim yaflamas› dikkatinin ilgili
nesnenin biçimsel özelliklerine yönelmesini gerektirir. Bu bir resimse örne¤in, tu-
valdeki renklere, bu renklerin tonlar›na, aralar›ndaki uyuma, resmedilen flekillere
dikkat etti¤inde ya da dikkat etti¤i için estetik bir deneyim yaflam›fl olacakt›r. Bir
müzikse, bestedeki notalar›n birbiriyle uyumuna, ç›kan seslerdeki vurgulara, mü-
zikteki genel yap›ya dikkat edecektir. Biçimcilerin anlad›¤› türden bir estetik dene-
yim ayn› zamanda kiflinin söz konusu nesneyle kendisi aras›na mesafe koymas› an-
lam›na gelmektedir. Baflka bir deyiflle, deneyimi yaflayacak olan kiflinin her türlü
görüflünü, düflüncesini, inançlar›n›, istek ve hedeflerini bir kenara koymas› bekle-
nir. Böylelikle biçimcili¤e göre estetik deneyim nesnelerin alg›lanabilir olan özel-
likleri üzerinden de¤erlendirme yapmaktad›r. Bir dans gösterisine ya da oyun izle-
meye gittiniz diyelim. Kendinizi izledi¤iniz fleye “kendisi için”, “kendisi u¤runa”
vermek yerine ç›k›flta eve nas›l gidece¤inizi, karn›n›z›n çok ac›kt›¤›n› düflünüyor-
san›z, sahnedeki karakterler sizin inanç ve düflüncelerinizi yans›tmad›¤› için oyu-
nu izlemekte zorlan›yorsan›z biçimcilere göre yaflad›¤›n›z fley estetik bir deneyim
de¤ildir.
Ba¤lamc›l›k görüflü ise biçimcili¤in tam tersidir. Estetik deneyim için biçimsel
özellikler tek bafl›na yeterli olmaz, içerik son derece önemlidir. Hatta ba¤lamc›la-
ra göre kimi durumlarda içerik biçimden çok daha önemli olabilir. ‹çeri¤e dikkat
etmek, ilgili nesneyle araya mesafe koymamakt›r. Kifli kendi ahlaki, bilimsel, dini
görüfllerini, inand›klar›n› bir kenara koymadan zihinsel olarak meflgul olmal›d›r ki
tam anlam›yla bir estetik deneyim yaflayabilsin. Kimi durumlarda “bilgili” de olmak
durumundad›r. Gördü¤ü bir mimarinin hangi tarzda yap›lm›fl oldu¤unu ö¤renmifl-
se ve bu tarz hakk›nda bilgiye sahipse bilgi sahibi olmayana k›yasla estetik dene-
yim yaflamas› daha olanakl›d›r. Özellikle avangard tarzda yap›lm›fl eserlerle ilgili
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 15
estetik deneyim yaflamak, e¤er bilgi sahibi de¤ilsek, mümkün de¤ildir. Bir eserin
hangi tarz içerisinde hangi amaçla yarat›ld›¤›, neye hizmet etti¤i, varsa arkas›nda
yatan düflünce yaflan›lan deneyimin tam olmas›n›n, dolu dolu olmas›n›n önünü
açacakt›r. Bu durum “deneyim” sözcü¤ünün de hakk›n› verecek, tam bir “yaflam-
dan ö¤renme süreci” yaflan›lm›fl olacakt›r.
Kant biçimci görüflün temsilcilerindendir. Ona göre nesneler yaln›zca biçimle-
rinin alg›lanmalar›yla zevk uyand›rd›klar›nda estetik deneyimler de keyifli olurlar
(Eaton 2005: 33). Kant her ne kadar esas olarak estetik deneyim üzerinde de¤il de
estetik yarg›lar üzerinde durmufl olsa da yine de bu türden yarg›lar› de¤erlendirir-
ken bir nesnenin karfl›s›ndayken yaflanan deneyimin, zevk deneyiminin ve öznel
uyumun estetik yarg›n›n merkezinde yer ald›¤› görüflünde olmufltur. Kant’a göre
hiçbir ilke ya da ak›l yürütme biz bir nesneyi ilk elden alg›lamadan onun güzel ol-
du¤u konusunda bizi ikna edemez. Bu görüflüyle Kant, estetik de¤erlendirmeler-
de deneyimin önemini ortaya koymufltur. fiu de¤erlendirme yerindedir: Güzel ve
di¤er estetik özellikler nesnelerin sadece içsel özellikleri de¤il ayn› zamanda alg›-
layan, kavrayan ve hisseden öznelerin verdi¤i tepkileri de içeren özelliklerdir.
(Goldman, s. 259-260).
John Dewey 1958 de yay›mlanan Art as Experience (Deneyim olarak Sanat) ad-
l› yap›t›nda estetik deneyime iki temel karakter yükler. Bunlardan ilki “birlik” ve
“tamamlanm›fll›k”t›r. Bu iki nitelik olmadan deneyim oluflamaz. Dewey’e göre es-
tetik deneyimin ikinci karakteri daha ziyade anlama yetilerimizle ilgilidir. Buna gö-
re estetik deneyim için el ve göz yaln›zca araçt›rlar. Estetik deneyim denilen dene-
yim el ve gözün ötesinde gerçekleflir. Biçimci görüflü savunan Monroe Beardsley
(1981)’e göre de estetik deneyimde öznenin dikkati fenomenal (görüngüsel) nes-
nededir. Beardsley estetik deneyimi Dewey gibi “birlefltirilmifl”, “tam” (“beklentile-
rin sonraki geliflmeler sayesinde çözülmesi” anlam›nda) ve “yo¤un” olarak tasvir
eder. (Goldman, s. 260)
George Dickie (1965) estetik deneyimin hem Dewey hem de Beardsley taraf›n-
dan yap›lan tasvirlerine karfl› ç›kar. Dickie’ye göre tamamlanm›fl ya da biçimsel an-
lamda birli¤e sahip olan bir sanat yap›t› olabilir ancak ayn› fleyi bir deneyim için
söylemek mümkün de¤ildir. Deneyimler için genellikle bu ifadeler kullan›lmaz.
Bunlar› kullanmak, Dickie’ye göre, alg› ile alg›n›n nesnesini kar›flt›rmakt›r. Ona gö-
re, tamamlanm›fl bir eseri görmek ya da duymak tamamlanm›fl bir görme ya da
duymaya sahip olmam›za yol açmaz. Eddy Zemach (1997) da bu elefltirilere ek
olarak deneyimin tam olmas›ndan söz etti¤imizi varsaysak bile iyi sanat eserlerini
bu yoldan tasvir etmedi¤imizi dile getirir. ‹yi sanat eserlerini de¤erlendirmek ben-
zer eserlerle daha önce yaflad›¤›m›z karfl›laflmalar›, sonra karfl›laflacaklar›m›z› ve
baflka nesnelere baflvurmam›z› gerektirir. Ayr›ca Zemach’a göre Dewey ve Beard-
sley estetik deneyimi yaln›zca olumlu terimlerle nitelendirmifllerdir. Oysa estetik
deneyimde olumsuz estetik özellikleri de deneyimleriz: Çirkinlik, kasvetlilik, s›k›-
c›l›k gibi özellikleri (Goldman, s. 261).
fiimdi yukar›da sordu¤umuz “Estetik deneyimi herkes yaflar m› yoksa bu dene-
yim yaln›zca belirli bir be¤eniye sahip, kendini yetifltirmifl kifliler taraf›ndan m› ya-
flanabilir?” sorusu üzerinde biraz düflünelim. Bu soru ortada bir deneyim oldu¤u-
nu kabul etmekte ancak bu deneyimin herkes taraf›ndan de¤il de belirli bir kesim
taraf›ndan yaflanabilme olas›l›¤›n› da düflünmemize yol açmaktad›r. Nitekim David
Hume (1759) ve sonras›nda Frank Sibley (1959) ayn› nesne karfl›s›nda baz›lar›n›n
estetik deneyim yaflad›klar›n› baz›lar›n›n ise yaflamad›klar›n› savunmufllard›r. On-
lara göre yaln›zca be¤enisi olan ya da özel bir tür duyarl›l›¤› olan kifliler bu dene-
www.evrenselpdf.com
16 Estetik ve Sanat Felsefesi
yimi yaflayabilmektedirler. Hume, tüm insanlar›n ayn› flekilde yetenekli birer uz-
man olmad›klar›n› ve sadece duyarl›, dikkatli, aç›k fikirli, zihni aç›k, e¤itimli, de-
neyimli insanlar›n örne¤in iyi bir fliiri kötü bir fliirden ay›rabilece¤ini iddia etmifltir.
Anlafl›ld›¤› üzere izleyici burada hiçbir flekilde edilgen bir konumda de¤ildir. Tam
tersine oldukça etkin ve özel bir konumdad›r (Eaton 2005: 33). Bu s›ralad›¤›m›z
özelliklere yüksek derecede sahip olan kifliler “ideal elefltirmenler”dir ve geri ka-
lan bizler güzellik konusunda onlara uymal›y›zd›r (Robinson 2005: 74). Demek ki
bu ideal elefltirmenler yaln›zca estetik deneyim yaflayabilmekle kalm›yorlar bir de
genelden farkl› olarak vard›klar› estetik yarg›lar kabul edilebilir yarg›lar oluyor.
fiimdi son olarak “gerçekten estetik deneyim ad›n› verdi¤imiz bir deneyim türü
olup olmad›¤›” konusuna geri dönelim. Yukar›da, yaflamda pek çok farkl› deneyim
yaflayabildi¤imizi ve her birinin özel oldu¤unu, bu deneyimlerin farkl› alanlarda
yaflamlar›m›za pek çok fley katt›klar›n› belirtmifltik. Tabi Hume ve Sibley hakl›ysa
pek ço¤umuz estetik deneyim yaflayamad›¤›m›z için hayat›m›z›n bu alan› bofl ka-
l›yor demektir. Estetik deneyim gibi kimi deneyimlerin ancak belirli bir alt yap›ya
sahip insanlarca yaflan›l›r oldu¤u iddias› elbette yaflam içerisinde farkl› deneyim
türleri oldu¤u iddias›n› çürütmez. Yaln›zca kimilerinin bu özel deneyim türünü ya-
flamad›¤›n› ortaya koyar. Bununla birlikte flu görüflü de belirtmeden geçmeyelim:
Kimi düflünürlere göre estetik deneyim ad›nda bir deneyim türünü di¤er deneyim
türlerinden ay›rt etmek ne olanakl›d›r ne de gereklidir. Bu kavram o kadar belirsiz
ve soyut bir kavramd›r ki herhangi bir bilgisel içeri¤i bulunmamaktad›r. Örne¤in
“Bu sabah bir Porschede muhteflem bir sürüfl keyfi yaflad›m” gibi bir deneyimden
söz etmek kiflinin yaflad›¤› deneyimi çok daha iyi tasvir etmektedir (Eaton 2005:
34). Bu tez herkesin estetik deneyim yaflamad›¤› tezinden daha afl›r› bir tezdir çün-
kü yaflan›lacak özel bir tür deneyimi daha bafltan yads›maktad›r. Ayr›ca “estetik de-
neyim” ad›n› verebilece¤imiz bir deneyimin nas›l bir deneyim oldu¤u araflt›rmas›-
n› gereksiz bir araflt›rma olarak görmektedir. Oysaki pek ço¤umuza göre böyle bir
deneyimden söz etmek anlaml›d›r ve bu deneyimden söz etmeyi isteriz de. Yafla-
d›¤›m›z›n özel bir deneyim oldu¤una inanarak bu deneyimi karfl›m›zdakine aktar-
mak, konuyla ilgili onun düflüncelerini almak isteriz. Bu anlamda estetik deneyi-
min ne oldu¤unun araflt›r›lmas› çok daha heyecan vericidir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
tutumum kiflisel ve kullan›fll›l›¤› aç›s›ndan yaklafl›yorsam da pratik olarak kabul
edilebilir. Bu tutumlardan farkl› olarak estetik tutumun “ere¤ini kendinde tafl›d›¤›”,
AMAÇLARIMIZ
bir baflka fleye hizmet etmedi¤i, yöneldi¤i nesne ya da olaydan yaln›zca zevk al-
AMAÇLARIMIZ
mak ad›na zevk almak için yöneldi¤i iddia edilmifltir. Bir do¤a manzaras›na, bir
heykele ya da mimari bir yap›ya yaln›zca seyretmek için bak›yorsam ve herhangi
K ‹ T A P d›flsal bir amaç
K ‹ Tgütmüyorsam,
A P seyrine dald›¤›m nesneden o nesne olarak zevk al›-
yorsam, tutumumun estetik oldu¤u söylenir. Burada sözünü edebilece¤imiz önem-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
www.evrenselpdf.com
‹NTERNET ‹NTERNET
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 17
li bir kavram ilgisizlik kavram›d›r. Bu kavram estetik nesnenin hem pratik kullan›- ‹lgisizli¤in estetik d›fl›ndaki
anlam›, yarg›lamada ya da
m›na karfl› ilgi eksikli¤i (ilgisiz kalmak) anlam›nda hem de söz konusu nesnenin tart›flmada yans›z kalmak,
varolufluyla ilgilenmemek anlam›nda kullan›l›r. Nesneye yaln›zca bir seyir nesnesi taraf tutmamakt›r.
olarak yaklafl›l›r, özelliklerine yaln›zca alg›lamak ad›na bak›l›r. Estetikteki kullan›m› ise
nesnenin varoluflu ve pratik
Kant’a göre tak›nd›¤›m›z estetik tutum sonucu estetik bir yarg›da bulunurken kullan›m›yla ilgilenmemektir.
nesnenin varolufluyla ilgilenmeyiz yaln›zca görünüflüyle ilgileniriz. Nesnenin kul-
lan›m›yla ilgili de herhangi bir ilgi beslemeyiz. Nesneyle yaln›zca seyrine dalmak
anlam›nda ilgileniriz. Bu anlamda seyre dalma kavram›n›n özne aç›s›ndan bir tür
edilgenlik içerdi¤i söylenebilir. Oysaki Goldman’›n da belirtti¤i gibi estetik de¤er-
lendirmelerde alg› son derece etkendir: Görsel sanatlarda biçimsel özellikleri, ede-
biyatta anlat›msal yap›y› ve müzikteki geliflmeleri deneyimlerken beklentilerden ve
yeniden kurgulamalardan söz edebiliriz (2005: 263). Kant’›n biçimci görüflün tem-
silcilerinden oldu¤unu söylemifltik. Nitekim “seyre dalma” ve “ilgisizlik” kavramla-
r› özellikle biçimci görüflü destekleyen kavramlard›r. Estetik öznenin yöneldi¤i
nesneyle aras›na mesafe koymas›, nesnenin seyrine dalmas› ve nesneye “ilgisiz”
kalmas›n› sa¤layan en önemli etkenlerdir.
Edward Bullough (1912) “ilgisizlik” kavram›na “duygusal ayr›lma”y› eklemifltir.
Ona göre örne¤in trajik bir oyunu do¤ru bir flekilde de¤erlendirebilmemiz için
sahnede olup bitenlere müdahale etmekten kendimizi al›koyacak kadar oyundan
ayr›lmal›y›z. Bullough’nun bu de¤erlendirmesine Goldman flu flekilde karfl› ç›k›la-
bilece¤ini söylemifltir: Bir trajedide a¤larken, bir korku filminde korkudan yerimiz-
den z›plarken ya da bir roman›n olaylar dizisine kendimizi kapt›rm›flken eserden
ayr›lm›fl, kopmufl oldu¤umuzu söylemek zordur. Oysaki tam da bu s›rada bu eser-
lerin estetik niteliklerini dolu dolu de¤erlendiriyor olabiliriz (2005: 264). Kuflkusuz
burada sorgulanan estetik öznenin nesneyle aras›na koydu¤u mesafedir. Bir sanat
yap›t›ndan kopmak zor oldu¤u gibi sanki durum tam tersiymifl gibi de düflünüle-
bilir. Bir film esnas›nda a¤layabilmek nesneyle araya mesafe konmad›¤› için ola-
nakl›d›r. Sa¤l›kl› bir de¤erlendirme için duygusal ayr›lma gerekli gibi gözükebilir.
Di¤er taraftan estetik tutum ve estetik deneyim özneye ait kavramlard›r. Bu neden-
le bu iki kavram ile öznenin özneli¤inden neredeyse bütünüyle soyutlanm›fl bir fle-
kilde nesneye yönelmesinin ters düfltü¤ünü de söylemek olanakl›d›r.
Nitekim örne¤in Eddy Zemach (1997), ilgisizlik kavram›na flüpheyle yaklaflm›fl-
t›r. Ona göre yaln›zca estetik alandaki ilgiye ilgisiz demek yan›lt›c›d›r. Kant’›n be-
lirlemelerinin aksine, estetik olarak alg›lad›¤›m›z nesnenin gerçek varolufluna kar-
fl› ilgiliyizdir. Örne¤in e¤er flark›c›lar›n yaln›zca dudaklar›n› oynatt›klar›n› bilseydik
ya da onlar sadece üç boyutlu birer görüntü olsalard› opera izlemekten ayn› flekil-
de keyif almazd›k. Benzer bir flekilde, bir resmin yeniden yap›lm›fl hali orijinal ha-
linden görüngüsel anlamda ay›rt edilemez olsa da yine de bizi orijinali kadar etki-
lemez. (Goldman, s. 264) Bu örnekler izledi¤imiz sanat yap›tlar›na karfl› asl›nda hiç
de ilgisiz olmad›¤›m›z›n, olamad›¤›m›z›n karfl› örnekleridir.
Kendall Walton (1970) ve Arthur Danto (1981)’ya göre de bir sanat yap›t›n›n
nas›l s›n›fland›r›ld›¤› kiflinin alg›lad›¤› estetik özellikleri etkiler. (Danto’nun görüflü
ikinci ünitede detayl› olarak ifllenecektir.) Bir stilde cüretkâr ya da zarif olan bafl-
ka bir stilde ayn› flekilde bulunmayabilir. Dolay›s›yla estetik niteliklerin do¤ru bir
flekilde de¤erlendirmesinin yap›labilmesi için bir eserin do¤ru s›n›fland›r›lmas› da
dahil olmak üzere tarihsel ba¤lam› hakk›nda bilgi gerekir. Örne¤in ça¤dafl sanat
büyük ölçüde teknolojik, seri üretimsel temalar› ve teknikleri yans›t›r. E¤er bu fle-
kilde yarat›lan eserler pratik yaflam ba¤lam›ndan soyutlanm›fl bir flekilde ele al›n›r-
sa bu eserlerin bütün anlam›, amac› kaybolur (Goldman 2005: 265). Dikkat edilir-
www.evrenselpdf.com
18 Estetik ve Sanat Felsefesi
N N
SIRA S‹ZDE olufltuklar› SIRA S‹ZDE
için gerçeklikle ilgili yarg›lardan farkl›d›rlar. De¤er yarg›lar› aras›nda en
yayg›n olanlar etik ve estetik de¤er yarg›lar›d›r. Konumuz gere¤i etik de¤er yarg›-
AMAÇLARIMIZ
lar›n› incelemeyi
AMAÇLARIMIZ
bir kenara koyarak estetik de¤er yarg›lar›n› araflt›raca¤›z. Yirmin-
ci yüzy›lda dil çözümlemelerine yönelen felsefi sorunlar analitik (çözümleyici) es-
tetik alan› da etkilemifltir. Cohen’in de saptad›¤› gibi (2005: 35) analitik estetik içe-
K ‹ T A P risinde estetik
K ‹ yarg›larla
T A P ilgili olarak sorulan yayg›n sorulardan biri estetik yarg›la-
r› estetik olmayan yarg›lardan nas›l ay›rt edece¤imiz sorusudur. Di¤er önemli bir
soru da on sekizinci yüzy›ldan beri sorula gelen estetik yarg›lar›n öznel mi nesnel
TELEV‹ZYON mi oldu¤uT Esorusudur.
L E V ‹ Z Y O N Biz bu bölümde öncelikle estetik yarg›lar› nas›l ay›rt edece-
¤imiz sorusunu ele alaca¤›z. Bu soruyu ça¤dafl estetikçilerden Dabney Townsend
(2002)’in çözümlemelerini kullanarak tart›flaca¤›z. Di¤er soruyu ise Kant’›n ve da-
ha yak›n zamandan Sibley’in estetik anlay›fllar› içerisinden tart›flaca¤›z. Kant’›n es-
‹NTERNET tetik görüflü‹ Nbeflinci
T E R N E T ünitede ayr›nt›l› bir flekilde ele al›nd›¤› için burada yaln›zca es-
tetik yarg›lar›n öznellik ve nesnellikleri üzerine genel de¤erlendirmelerde bulun-
makla yetinece¤iz. fiimdi öncelikle ilk sorumuzla bafllayal›m.
Esteti¤in dilini anlayabilmek için betimleyici terimlerden yola ç›kabiliriz. Este-
tik bir betimleme yap›ld›¤›nda “X, Güzeldir” (örne¤in “Mona Lisa tablosu güzeldir”,
“Önümdeki da¤ manzaras› güzeldir”) yarg›s›ndaki “güzel” sözcü¤ü yerine “zarif”,
“iyi bestelenmifl”, “dengeli”, “büyüleyici”, “incelikli” gibi sözcükleri ya da estetik
ba¤lamlarda kullan›lan pek çok s›fat› kullan›r›z. Örne¤in, güzel bir havada seyret-
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 19
ti¤im yemyeflil bir manzaraya bak›p “ne kadar canl› ve taze görünüyor” dedi¤im-
de genel olarak düflündü¤üm fley bu manzaradaki yeflilliklerden hayvanlara iyi
yem ç›kaca¤› de¤ildir. Bu betimlemede “taze ve canl› görünmeyi” estetik bir yük-
lem olarak kullanm›fl›md›r. Benzer flekilde bir kad›n portresine bakarak “zariftir”
yüklemini kullan›rsam büyük ihtimalle resmedilen kad›n›n k›yafetlerine, durufluna
ya da ressam›n klasik güzellik anlay›fl›na gönderme yapar›m. Estetik özne ve este-
tik yüklem(ler)den oluflan estetik yarg›lar “X, A’d›r” biçiminde dile gelirler. Bu ka-
l›ptaki ‘X’ do¤al bir nesne ya da bir sanat yap›t›n›, ‘A’ ise estetik bak›fl› yans›tan
sonsuz say›da s›fat› (estetik yüklemi) dile getirmektedir (Townsend 2002: 45). Bu-
na göre estetik yarg›n›n “X, A’d›r” kal›b›ndaki ‘X’ yerine bir nesne ve ‘A’ yerine de
bir estetik yüklem konarak oluflaca¤›n› söylemek isteyebiliriz. Ancak buradaki so-
run fludur: ‘A’ yerine konabilecek sonsuz say›da s›fat söz konusuyken bu s›fatlar›n
estetik yüklemlere karfl›l›k geldi¤i nas›l anlafl›lacakt›r?
‘Nefleli’, ‘hüzünlü’, ‘c›v›l c›v›l’, ‘korkutucu’, ‘yumuflak’, ‘masum’ gibi terimler
gündelik yaflam›m›zda oldu¤u gibi pek çok farkl› ba¤lamlarda kullan›lan terimler-
dir. E¤er bu terimler ayn› zamanda estetik yüklemler olarak da kullan›labiliyorsa
burada bir sorunla karfl› karfl›yay›z demektir: Yüklemin estetik anlamda kullan›l›p
kullan›lmad›¤› nas›l belirlenecektir? Townsend’in verdi¤i örne¤e bakal›m ve “X,
A’d›r” biçimindeki iki cümleyi inceleyelim:
“David neflelidir.”
“David Hume portresi neflelidir.”
‘David Hume portresi’ estetik bir nesnedir ancak ‘kare biçimindedir’ yüklemi-
nin estetik bir yüklem olmad›¤› ortadad›r. Böylece tek bir karfl› örnekle estetik
nesnelere yüklenen her s›fat›n bir estetik yükleme karfl›l›k geldi¤i iddias› çürütül-
müfl olur (Townsend 2002: 46). Peki sorunu çözmek için baflka bir yoldan gidile-
bilir mi?
Townsend’e göre sorununun çözümü yüklemlerin nas›l kullan›ld›klar›nda yat-
maktad›r. Townsend’in önemli bir saptamas› kimi estetik yüklemlerin e¤retilemeli
(metaforik) olarak kullan›lmalar›d›r. Yukar›daki örne¤imizi hat›rlarsak, “David
Hume portresi neflelidir” cümlesindeki ‘neflelidir’ yüklemi e¤retilemeli olarak kul-
lan›lm›flt›r. Her e¤retileme estetik olmasa da yine de e¤retilemeler estetik yüklem-
ler konusunda önemli ipuçlar› verirler. Townsend’in önemli bir saptamas› da yük-
lemlerin estetik anlamda kullan›ld›klar›n› anlamada de¤erlendirme yapan kiflinin
www.evrenselpdf.com
20 Estetik ve Sanat Felsefesi
bizzat iflin içinde olmas› ve bakt›¤› fleyi do¤rudan anlamas›d›r. “Yüklemlerin es-
tetik anlamda kullan›lmas›, iflin içinde olmay› ve do¤rudan anlamay› zorunlu k›-
lar.” Bir baflkas›n›n David Hume portresini nefleli bulmas› bu resmi anlamam ko-
nusunda benim için bir fley ifade etmeyebilir. Oysa ayn› portrenin kare biçimin-
de oldu¤unu yine bir baflkas›ndan ö¤rensem resmi görmeme gerek kalmadan ne
demek istenildi¤ini anlar›m (Townsend 2002: 46-48). Bu ikinci saptaman›n yine
de iki önemli sorunu gündeme getirdi¤ini de göz ard› etmemek gerekir. Birinci
sorun estetik yüklemlerin belirlenmesinde “ikna”n›n gerekli olmas›d›r. Kifli bakt›-
¤› fleyi do¤ru anlad›¤›na ikna olmal›d›r. Oysaki “ikna” da estetik bir yön bulun-
maz. ‹kinci bir sorun da yap›lan incelemenin “bak ve gör”e dönüflmüfl olmas›d›r.
Estetik olan› gören bir duyumuzun olup olmad›¤› ise son derece flüphelidir (Town-
send 2002: 51-52).
Dabney Townsend’e göre üç Bu sorunlara ra¤men ikna konusu Townsend’i elefltirilerdeki estetik yarg›lar›n
tür estetik yarg› vard›r: Kar- incelenmesine götürmüfltür (54-65). Buna göre üç tür estetik de¤er yarg›s› vard›r:
fl›laflt›rmal› yarg›lar, mutlak
yarg›lar ve estetik deneyim 1) Biçimi “A, B’den daha iyidir” olan karfl›laflt›rmal› yarg›lar. Örnek: “Hamlet
yarg›lar›. Othello’dan daha iyidir” (ayn› yazar›n iki oyunu karfl›laflt›r›l›r); “Shakespeare, Chris-
topher Marlowe’dan daha iyidir” (Elisabeth döneminden iki yazar karfl›laflt›r›l›r);
“Shakespeare gelmifl geçmifl en iyi yazard›r” (Shakespeare di¤er tüm yazarlarla
karfl›laflt›r›l›r).
Bu örneklerin ortak noktas› hepsinin de olgularla ilgili de¤er yarg›lar› olmalar›-
d›r. Hamlet’in ve Othello’nun Shakespeare’e ait eserler oldu¤u bir olgudur ancak
bunlardan birinin di¤erinden “daha iyi” oldu¤unu söylemek söz konusu olguyla il-
gili bir de¤er yarg›s›d›r. Olgular söz konusu oldu¤unda kan›t gösterilebilir ancak
de¤er yarg›lar›yla ilgili olarak gösterilecek bir kan›t yoktur. Olgulara de¤er yarg›s›
yüklemek ancak bir kuramla ya da bir seçimle olanakl›d›r.
2) Biçimi “A, B’dir” olan mutlak yarg›lar. Örnek: “Hamlet müthifl bir oyundur “
(Hamlet’i bir de¤er ölçe¤ine yerlefltiriyorum); “Hamlet müthifltir çünkü ahlaksal
olarak karmafl›kt›r”. (Ahlaksal karmafla özelli¤inin Hamlet’i de¤erli k›lan bir özellik
oldu¤unu söylemifl oluyorum.)
Verdi¤imiz ikinci örnek birincisine göre daha belirli bir yarg›da bulunmaktad›r.
E¤er daha da fazlas›n› dile getirmek istiyorsam da sözünü etti¤im ahlaksal karma-
flay› oluflturan özelliklerden bahsedebilirim. Örne¤in, Hamlet’in babas›n›n hayale-
tiyle konufltuktan sonra öc alma olay›na hemen giriflmemesi, Hamlet’in karars›zl›-
¤›n›n karakterinden mi yoksa nesnel koflullardan m› ileri geldi¤inin tam olarak bel-
li olmamas› gibi.
Her iki örne¤i de mutlak yarg› örne¤i olarak verdik. Belirtmemiz gerekir ki bu-
radaki “mutlakl›k” ba¤lam›ndan ba¤›ms›z bir mutlak gerçeklik, mutlak de¤er anla-
m›nda bir mutlakl›k de¤ildir. “Mutlak yarg›lar, kendilerine karfl› ç›k›lamaz ya da
söylenebilecek son sözler anlam›nda mutlak de¤ildir.” Townsend’in sözünü etti¤i
türden mutlakl›k, dikkatimizi ayr›nt›lara yönelterek yarg›lar›m›z› bir temele dayan-
d›rmam›z anlam›nda bir mutlakl›kt›r. Hem karfl›laflt›rmal› hem de mutlak yarg›lar
elefltirel yarg›lard›r. Buna göre bu tür yarg›lar hem nesnenin çözümlenmesinde
hem de olgular›n de¤erlerle iliflkilendirilmesinde yard›mc› olurlar. Üçüncü tür bir
estetik yarg› ise farkl› de¤erler alan›yla iliflkilidir:
3) Belirli bir biçimde olmayan, kendi içinde de¤er tafl›d›¤›na inan›lan ve “este-
tik duygunun kendine yönelik” olan estetik deneyim yarg›lar›. Örnek: De¤erli olan
Hamlet oyununun kendisi de¤il benim Hamlet oyunuyla ilgili yaflad›¤›m deneyim-
dir. Burada sordu¤umuz soru yarg›da dile getirdi¤imiz fleyin nesnenin kendisiyle
mi yoksa bizim o nesne ile ilgili deneyimimizle mi ilgili oldu¤udur. E¤er ikincisiy-
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 21
se “estetik de¤er” den anlafl›lan fley “duygunun de¤eri”dir. Örne¤in ben söz konu-
su nesneyle ilgili bir deneyime sahip oldu¤um için bu deneyim de¤erlidir (benim
için de¤erlidir). Yaflam›ma anlam katar, bana zevk verir, kendimle ilgili yaflad›¤›m
kar›fl›kl›klara çözüm sunabilir. Bu yönüyle estetik de¤er bazen dinsel deneyime
benzer. “Duygunun de¤eri” anlam›ndaki estetik de¤erlerle ilgili tart›flmak pek ola-
nakl› de¤ildir çünkü bu de¤erler kendimizle ilgilidir. Herhangi bir estetik nesnenin
müthifl olup olmad›¤›yla ilgili tart›flabiliriz ama bu nesneyle ilgili duygular›m›z› tar-
t›flmak pek olanakl› de¤ildir. Örne¤in bir kimse günbat›m›n› izlemeyi önemli gö-
rüyorsa ve bunun kendisi için bir de¤er tafl›d›¤›n› söylüyorsa onunla bu konuyu
tart›flmam olanakl› olmaz. “Olsa olsa yanl›fl nesnelere de¤er yükledi¤ini, daha de-
¤erli olan baflka deneyimlerin bulundu¤unu söyleyebilir ve böylece sorunu karfl›-
laflt›rmal› bir yarg›ya dönüfltürmeye çal›flabilirim.”
Analitik estetik içerisinde estetik yarg›larla ilgili olarak sorulan yayg›n sorular-
dan biri olan “estetik yarg›lar estetik olmayan yarg›lardan nas›l ay›rt edilebilir” so-
rusunun nas›l yan›tlanabilece¤i konusunda bir fikrimiz olufltu. fiimdi son olarak
di¤er önemli bir soru olan “estetik yarg›lar öznel mi yoksa nesnel midir” sorusu
üzerinde biraz dural›m. Kant’›n estetik deneyim konusunda biçimci görüflü savun-
du¤unu söylemifltik. Estetik yarg› konusunda da öznelcili¤in yolunu açm›flt›r. Es-
tetik yarg› ilk olarak detayl› bir flekilde Kant taraf›ndan ele al›nm›flt›r. Kant estetik
yarg›y› be¤eni yarg›s›yla ayn› anlamda kullan›r. Be¤eni ise “güzeli yarg›lama yeti-
sidir.” “Bir nesneye güzel diyebilmek için neyin gerekli oldu¤unu be¤eni yarg›s›-
n›n çözümlemesi ortaya ç›karmal›d›r.” Be¤eni yarg›s› bir bilgi yarg›s› yani mant›k-
sal bir yarg› de¤il estetik bir yarg›d›r ve “onunla belirlenim zemini öznel olmak-
tan baflka türlü olamayan› anlar›z” (Kant 2011: 53). Demek ki be¤eni yarg›lar›
mant›ksal yarg›lardan öznel olmalar›yla ayr›l›rlar. Öznel olmalar›n›n en belirgin
nedeni de zevk duygusuna dayanmalar›d›r. Zevk duygusuna dayanan estetik yar-
g›lar öznel olmalar› nedeniyle de do¤rulanamazlar. Örne¤in Picasso’nun bir tab-
losunun güzel oldu¤u yarg›s›n› bahçemdeki gül a¤ac›n›n çiçek aç›p açmad›¤›n›
do¤rulayabildi¤im gibi do¤rulayamam. Ancak Robinson’un da vurgulad›¤› gibi,
Kant’a göre be¤eni yarg›lar› her ne kadar öznel olan zevk duygusuna dayansalar
da evrensellik iddias›ndad›rlar. Bunun nedeni, söz konusu zevkin tüm rasyonel
insanlarda ortak olan imgelemle anlama yetisinin uyumlu oyunu sonucu ortaya
ç›kan “ç›kars›z” bir zevk olmas›d›r (2005: 74). ‹flte Kant bu nedenle güzel olan›
hofl olandan, yararl› olandan ay›rmak istemifltir. “Kanarya flampanyas› hofltur” de-
mek “Benim için hofltur” demektir. Buna göre hofl aç›s›ndan geçerli olan ilke flu-
dur: “Herkesin kendi (duyu) be¤enisi vard›r. Di¤er taraftan güzel yarg›s›nda du-
rum de¤iflir. Dinledi¤im bir konser ya da gördü¤üm bir mimari yap› için “benim
için güzeldir” yarg›s›nda de¤il “benim için hofltur” yarg›s›nda bulunulur. E¤er bir
kimse, bir fleyin güzel oldu¤unu söylüyorsa “baflkalar›nda da tam olarak ayn› hofl-
lanmay› bekler; yaln›zca kendisi için de¤il, ama herkes için yarg›da bulunur ve
sonra Güzellikten fleylerin bir özelli¤i imifl gibi söz eder.” Baflkalar›ndan da bu
yarg›s›na kat›lmas›n› bekler. E¤er kendisininkinden farkl› bir yarg›ya varan olursa
da onlar› k›nar. Estetik yarg›lar iflte bu anlamda “öznel bir evrensellik” tafl›rlar
(Kant 2011: 63-64). Kant estetik yarg›lar konusunda her ne kadar öznelcili¤i sa-
vunmufl olsa da bu öznelcili¤e evrensellik kazand›rma anlam›nda farkl› bir yol iz-
ledi¤i de bir gerçektir. Daha önce de dedi¤imiz gibi Kant’›n estetik görüflü detay-
l› olarak daha sonra ele al›nacakt›r. fiimdi ise son olarak daha önce estetik özel-
likler konusunda görüfllerine yer verdi¤imiz Frank Sibley’in estetik yarg›n›n nes-
nelli¤i konusundaki düflüncelerine de¤inelim.
www.evrenselpdf.com
22 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 23
6) Tekrar ederek; örne¤in, ayn› çizgilere ve flekillere dikkat çekerek, ayn› keli-
meleri ya da ayn› benzetme ve metaforlar› tekrar ederek. Böylece zaman›n
geçmesi, aflinal›k, daha dikkatli dinlemek, daha sa¤lam bakmak, daha ya-
k›ndan bakmak yard›mc› olabilir.
7) Sözel olarak dile getirilenlerin d›fl›nda davran›fllar›m›z› da kullanarak; örne-
¤in, konuflmam›za uygun ses tonu, ifade, kafa sallama, bak›fl ve jestler efllik
eder. Bir elefltirmen kimi durumlarda konuflmak yerine bir kol hareketiyle
daha çok fley ifade edebilir. Yerinde bir jest bir resimdeki fliddeti görmemi-
zi sa¤layabilir.
Estetik yarg›lar›n hakl›land›r›lmalar› konusunda Sibley’in görüfllerini temel ala-
rak elefltirmenlerin izledi¤i yollar› gördük. Bu yollar ayn› zamanda estetik be¤eni-
ye sahip olan herkes için de uygulanabilir yollar. Son olarak bu bölümden yola ç›-
karak Sibley’e kat›larak estetik yarg›lar›n rasyonel nedenlerle de¤il estetik alg› te-
melinde gerekçelendirilerek bir tür nesnellik kazanabildiklerini söyleyebilir ya da
Kant ile birlikte bu yarg›lar›n öznel olduklar›n› ancak herkes taraf›ndan kabul gör-
mesi beklenecek flekilde oluflturulabilir olmas› anlam›nda da evrensel olduklar›n›
iddia edebiliriz.
www.evrenselpdf.com
24 Estetik ve Sanat Felsefesi
Özet
N
A M A Ç
Sanat felsefesini de kapsayan bir felsefi esteti¤in N
A M A Ç
Güzellik, estetik özellikler, estetik deneyim, estetik
1 nas›l olanakl› oldu¤unu aç›klamak. 2 tutum ve estetik yarg› gibi belli bafll› estetik prob-
Özellikle Platon ve Aristoteles’in metinlerinde lemleri tart›flmak.
karfl›lafl›lan bir “güzel üzerine düflünme” ve “sa- Bu bölümde esteti¤in temel problemleri aras›nda
nat üzerine düflünme” sonraki düflünürlerin “es- say›lan “güzellik”, “estetik özellikler”, “estetik de-
tetik” ile “sanat felsefesi” alanlar›n›n birbirinden neyim”, “estetik tutum” ve “estetik yarg›” konu-
ayr› alanlar oldu¤unu iddia etmelerine neden ol- sunda ortaya ç›kan problemleri ele ald›k. Güzel-
mufltur. Asl›nda on sekizinci yüzy›lda Baumgar- li¤in felsefe tarihinde ele al›n›fl›na bakt›¤›m›zda
ten’in Aesthetica adl› kitab›n›n yay›mlanmas›na ilk olarak Pythagoras’›n belirlenimiyle karfl›lafl›-
kadar “estetik” ya da “sanat felsefesi” ad›yla arafl- r›z. Ona göre güzel olan fley uyumdur. Platon’da
t›rma yap›ld›¤›n› görmüyoruz. Platon’un metinle- yaln›zca Güzel ‹deas› güzeldir. Bu idea d›fl›ndaki
rinde karfl›lafl›lan güzel ve sanat üzerine düflün- fleyler belirli bir aç›dan ve belirli bir zamanda gü-
me onun ontoloji ve epistemolojisiyle iç içedir. zeldirler. Aristoteles’e göre kavrama gücümüzü
Varl›k ve bilgi tasar›m›na göre oluflturulmufl bir aflan bir fley güzel olamaz. On sekizinci yüzy›lda
güzellik ve sanat anlay›fl› vard›r. Aristoteles’te ise düflünürler herkesin sahip oldu¤u bir güzellik
her ne kadar sistemli bir sanat anlay›fl› olmufl ol- yetisinden, bir güzellik iç duyusundan söz etmifl-
sa da düflüncelerinin ço¤unlukla sanatlar›n ere¤i lerdir. Buna göre bir nesnedeki belirli özellikler
bak›m›ndan ele al›nd›¤›n› ya da sanat›n psikolo- güzel duyusu arac›l›¤›yla kifliler taraf›ndan tasar-
jik etkilerini göstermeye çal›flt›¤›n› söyleyebiliriz. lan›r. Yirminci yüzy›lda güzel problemi kavram-
Bu nedenle de Antik Yunan metinlerindeki gü- sal olarak çözümlenmeye çal›fl›lm›flt›r. Güzelin il-
zel ve sanat hakk›nda yap›lan, güzelin ve sanat›n kelerini bulmak olanakl› m›d›r? Güzellik nesne-
ne olduklar›n›n çözümlenmedi¤i, araflt›rmalar›n lere yüklenilen bir özellik midir? Öyle olsa bile
esteti¤in ve sanat felsefesinin birbirinden ayr› bir nesneyi güzel yapan fleyi fizik ve kimyaya
alanlarm›fl gibi düflünülmelerine yol açm›fl oldu- baflvurarak aç›klayamay›z. Bir fleyi neyin güzel
¤unu iddia edebiliriz. Günümüzde de estetik ile yapt›¤›n› araflt›rmak yerine bu fleyden neden hofl-
sanat felsefesini ay›ran düflünürler esteti¤in do- land›¤›m›z› araflt›rmak bir çözüm gibi görünebilir
¤ada ve sanattaki güzeli araflt›rd›¤›n›, sanat felse- ancak bir fleyden hofllanmakla bir fleyi güzel bul-
fesinin ise sanat›, tek tek sanat dallar›n› araflt›rd›- mak farkl› fleylerdir. Bir fleyden hofllanmamakla
¤›n› iddia ederler. Esteti¤in ad›n›n Yunanca “gü- birlikte onu güzel bulabiliriz. Hofl, Kant’a göre
zel” yani “kallos” kelimesinden türetilerek kalli- duyusal bir ö¤edir ve ç›karla ilgilidir. Güzelde
gone ya da kalliologie olmas› gerekti¤ini söyle- ise bir ç›kars›zl›k vard›r. Sircello, güzelin ilkeleri-
yen düflünürler de olmufltur. Estetik asl›nda yal- nin bulunabilece¤ini iddia etmifltir. Ona göre gü-
n›zca güzeli araflt›rmaz. Güzelin yan› s›ra pek zellik dikkat çeken, göze çarpan bir fleydir. Bu
çok farkl› estetik özelliklerden de söz edilebilir. nedenle o a¤›rl›kl› olarak renk güzelli¤ini araflt›r-
Esteti¤in alan›n› güzel ile s›n›rland›rmak bu alan› m›flt›r. Niteliksel derece özelli¤i ad›n› verdi¤i bir
haks›z yere daraltmak demektir. Bununla birlik- kavram kullan›r. E¤er bir nesne yüksek derecede
te estetik özellikleri sanatlarda görebiliriz. Bu niteliksel derece özelli¤i içeriyorsa ve bu özellik
özellikler olmaks›z›n sanat üzerine felsefi araflt›r- ilgili deneyime sahip olan kifliye zevk veriyorsa
ma yapmak olanakl› de¤ildir. Estetik bu neden- güzel olarak de¤erlendirilir. Bu görüfl pek çok
le, sanat felsefesini de içine alan daha genifl bir elefltiriye aç›kt›r. Nehamas’a göre de güzel bir
araflt›rma alan›d›r. Esteti¤in nesnesinin sanat ol- mutluluk vaadi olarak ele al›nm›flt›r. Estetik özel-
du¤unu söyleyen düflünürler de vard›r. Buna gö- liklerin araflt›r›lmas› konusunda akla ilk gelen
re do¤al güzellikler bile sanatlar arac›l›¤›yla nes- ça¤dafl felsefeci Frank Sibley’dir. Sibley estetik
ne edinilirler. Felsefi bir estetik felsefi olmayan teriminin kapsam›n› belirleyen bir liste verir ve
estetiklerden kendisini ay›r›r ve hem estetik özel- bu listeyi geniflletebilmenin yollar›n› arar. Bu lis-
likleri hem de sanat›n ne oldu¤unu araflt›r›r. teyi do¤ru kullanarak nesnel tasvirler yapmak
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 25
olanakl›d›r. Ayr›ca Sibley’e göre estetik terimleri zen herhangi bir tutum benimsememize gerek
do¤ru kullanabilmek için be¤eni flartt›r. Bu gö- kalmadan nesnenin ya da bir manzaran›n estetik
rüfl elefltirilmifl olsa da Sibley’in estetik özellikle- niteliklerine çarp›l›veririz. Bir önemli konu da
ri estetik olmayan özelliklerden ay›rabilmek için estetik yarg›lar›n estetik olmayan yarg›lardan na-
kimi flartlar öne sürmesi önemli bir ad›m olarak s›l ay›rt edilece¤i ve bu yarg›lar›n öznel mi yok-
kabul edilebilir. Estetik deneyim konusunda in- sa nesnel mi olduklar›d›r. Estetik yüklemlerin yal-
celedi¤imiz iki önemli görüfl biçimcilik ve ba¤- n›zca estetik nesnelere yüklendi¤ini dolay›s›yla
lamc›l›kt›r. Biçimcili¤e göre estetik deneyimin da “X, A’d›r” biçimindeki bir estetik yarg›da X’in
nesnesi renk, flekil, çizgiler gibi biçimsel özellik- estetik bir nesne, A’n›n da estetik bir yüklem ol-
lerdir. Baflka bir deyiflle, estetik deneyim yafla- du¤unu söyleyebiliriz. ne var ki bu her zaman
yan kifli, nesnenin bu ilgili özelliklerine yönelir. böyle olmaz. Estetik nesnelerin ald›¤› yüklemler
Bu tür bir deneyimin yaflanabilmesi için kiflinin her zaman için estetik olmak zorunda de¤ildir.
nesneyle aras›nda mesafe koymas› gerekmekte- Bu durumda çözüm estetik yüklemlerin nas›l kul-
dir. Ba¤lamc›l›¤a göre ise estetik deneyimin nes- lan›ld›klar›n› araflt›rmakt›r. Townsend’e göre üç
nesi yaln›zca biçimsel özellikler de¤ildir. Kiflinin tür estetik yarg› belirlenebilir: Karfl›laflt›rmal› yar-
nesneyle aras›na mesafe koymamas›, yani hiçbir g›lar, mutlak yarg›lar ve estetik deneyim yarg›la-
inanc›n› bir kenara koymada nesneyle meflgul r›. Kant’a göre estetik yarg›lar özneldir ve ayn›
olmas› gerekmektedir. Yine ba¤lamc›lara göre zamanda be¤eni yarg›lar›d›r. Bu tür yarg›lar›n
kimi durumlarda estetik deneyim yaflanabilmesi do¤rulanmalar› olanakl› de¤ildir. Yine de be¤eni
için ilgili nesne hakk›nda bilgi sahibi olmak ge- yarg›lar› bir tür evrensellik tafl›r. Öznel olan “hofl-
rekir. Kant biçimci görüflü savunmufltur. Ona gö- tur” yarg›s›d›r. Oysaki “güzeldir” yarg›s›nda bu-
re bir nesnenin güzel oldu¤unu söyleyebilmemiz lunan kifli bu yarg›y› herkes için kullan›r. Sibley
için onu alg›lamam›z gerekir. Biçimcilerden John Kant’tan farkl› olarak be¤eniyi estetik kavramlar›
Dewey’e göre estetik deneyimin iki önemli özel- kullanabilme yetene¤i olarak, güzel terimini de
li¤i “birlik” ve “tamamlanm›fll›k”t›r. Monroe Be- yarg›lanan nesnenin bir özelli¤i olarak anlar. Bu
ardsley de bir biçimci olarak estetik deneyimi özellikleri de yaln›zca be¤eni sahibi olanlar fark
“birlefltirilmifl”, “tam” ve “yo¤un” olarak tasvir edebilir. Sibley ayr›ca estetik yarg›lar›n hakl› k›-
eder. Kimi düflünürlere göre estetik deneyim di- l›nmalar›yla ilgili olarak elefltirmenlerin izledikle-
ye her türlü deneyimden farkl› bir deneyim söz ri farkl› yollar› da araflt›rm›flt›r.
konusu de¤ildir. Estetik nesnelerin alg›lanmas›
konusunda bir önemli kavram da “estetik tu-
tum”dur. Estetik tutum, biliflsel, pratik ve kiflisel
tutumlardan farkl› olarak yönelinen nesne ya da
olaydan zevk almak ad›na zevk almay› gerekti-
ren, ere¤ini kendinde tafl›yan bir tutumdur. Bu
anlamda nesnenin varoluflu ve pratik kullan›m›-
na ilgisiz olmak gerekir. Edward Bullough “duy-
gusal ayr›lma” kavram›n› getirmifltir. Eddy Ze-
mach da estetik tutumunu nesnenin gerçek varo-
luflundan ba¤›ms›z olamayaca¤›n› söyleyerek “il-
gisizlik” kavram›na karfl› ç›km›flt›r. Estetik dene-
yim konusunda ba¤lamc›l›¤› savunan Kendal
Walton ve Arthur Danto’ya göre de nesneye kar-
fl› tak›nd›¤›m›z ilgisiz tutum estetik de¤erlendir-
menin yap›labilmesi konusunda yetersiz kal›r.
Estetik öznelerin sahip oldu¤u bilgiler estetik tu-
tumu mutlaka etkiler. Alan Goldman’a göre de
estetik deneyim yaflanmas› için estetik tutumda
olmak yeterli ve hatta zorunlu olmayabilir. Ba-
www.evrenselpdf.com
26 Estetik ve Sanat Felsefesi
Kendimizi S›nayal›m
1. Baumgarten’in estetik tan›m› afla¤›dakilerden hangi- 5. Güzelle ilgili afla¤›daki iddialardan hangisi do¤rudur?
sidir? a. Platon evrenin bir melodisi oldu¤una inanm›flt›r.
a. Estetik duyusal bilginin bilimidir. b. Hutcheson’a göre güzel kavramsal olarak çö-
b. Estetik aç›k ve seçik bilginin bilimidir. zümlenmelidir.
c. Estetik rasyonel bilginin bilimidir. c. Nehamas esteti¤e “niteliksel derece özelli¤i” kav-
d. Estetik bulan›k olmayan kavramlar›n bilimidir. ram›n› getirmifltir.
e. Estetik ahlaki bilginin bilimidir. d. Antik Yunan metinlerinde güzel ile iyi bir tu-
tulmufltur.
2. Antik Yunan metinlerinde karfl›laflt›¤›m›z duyusal e. Sircello sanat›n temelinde içsel bir duyunun ol-
bilgi anlam›ndaki “güzel üzerine düflünme” ve sanat du¤unu savunmufltur.
dallar›n› örneklerle araflt›ran “sanat üzerine düflünme”
estetik tarihinde hangi görüflün temeli olmufltur? 6. Frank Sibley estetik özelliklerle ilgili olarak afla¤›da-
a. Esteti¤in tüm sanat dallar›n›n üzerinde bir arafl- kilerden hangisini savunmufltur?
t›rma alan› oldu¤u görüflünün a. Estetik terimlerin do¤ru kullan›lmalar›nda be¤e-
b. Sanat felsefesinin güzeli araflt›rmaktan daha ni gereklidir.
önemli bir alan oldu¤u görüflünün b. Bir sanat eserinin estetik özelliklere sahip oldu-
c. Estetik ile sanat felsefesi alanlar›n›n birbirinden ¤u iddias› estetik olmayan özelliklerden yola ç›-
ayr› oldu¤u görüflünün k›larak desteklenemez.
d. Estetik ve sanat felsefesinin çok eski zamanlara c. Estetik özellikler nesnelerin di¤er özelliklerin-
dayand›¤› görüflünün den farkl› ele al›namaz.
e. Sanat felsefesinin esteti¤in konular›n› da kapsa- d. Estetik özellikler özneldir.
yan bir alan oldu¤u görüflünün e. Estetik özellikler etik özelliklerden türetilebilir
özelliklerdir.
3. Afla¤›dakilerden hangisi esteti¤in problemlerinden
biri de¤ildir? 7. Hangisi estetik deneyimle ilgili bir kavram de¤ildir?
a. Bir do¤a manzaras›n›n herhangi bir d›flsal amaç a. Mesafe
gözetmeden seyrine dalmak olanakl› m›d›r? b. Birlik
b. Avangard sanat eserleriyle ilgili estetik deneyim c. Tamamlanm›fll›k
yaflayabilmek için bilgi sahibi olmak gerekli midir? d. Yo¤unluk
c. Estetik deneyimin özellikleri nelerdir? e. Dönüfl
d. Estetik nesnelerin alg›lanmas›nda özel bir tu-
tumdan söz edilebilir mi? 8. Afla¤›daki kavramlardan hangisi biçimci görüflü
e. Alg›lanan nesne, varl›¤›na ilgisiz kal›nan nesne destekler?
midir? a. Kurum
b. Tamamlanm›fll›k
4. Afla¤›dakilerden hangisi esteti¤in problemlerinden c. ‹lgisizlik
biri de¤ildir? d. ‹yi
a. Belirli bir zamanda, belirli bir bak›fl aç›s›yla gü- e. Uyum
zel olan›n d›fl›nda, öz güzelli¤i diye bir fley var
m›d›r?
b. Yüzü güzel insanlar›n bu güzelli¤i genlerle mi
tafl›nmaktad›r?
c. Etik ve estetik de¤erler birbirinden ayr›labilir mi?
d. Güzelin hem fleytani bir oyun hem de ilahi olan›n
yeryüzündeki görünümü olmas› olanakl› m›d›r?
e. Güzel d›fl›nda estetik özelliklerden söz edilebilir
mi?
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 27
Okuma Parças›
9. Afla¤›daki iddialardan hangisi do¤rudur? Be¤eni Yarg›s› Estetiktir
a. Townsend’e göre kimi estetik yarg›lar mutlak Bir fleyin güzel olup olmad›¤›n› ay›rt edebilmek için ta-
yarg›lard›r. sar›m› anlak yoluyla bilgi için nesneye de¤il, ama imge-
b. Kant’a göre güzel ile hofl ayn› kavramlard›r. lem yetisi yoluyla (belki de anlak ile ba¤l› olarak) özne-
c. Kant’a göre be¤eni yarg›lar› nesnel yarg›lard›r. ye ve onun haz ve hazs›zl›k duygusuna ba¤›nt›lar›z. Be-
d. Sibley’e göre be¤eni nesnelerle ilgili yarg›lardan ¤eni yarg›s› öyleyse bir bilgi yarg›s› de¤il, dolay›s›yla
zevk alabilme yetene¤idir. mant›ksal de¤il, estetiktir ki, onunla belirlenim zemini
e. Sibley’e göre estetik yarg›lar içerisinde mutlaka öznel olmaktan baflka türlü olamayan› anlar›z. Ama ta-
estetik bir terim geçmektedir. sar›mlar›n tüm ba¤›nt›s›, giderek duyumlar›nki bile nes-
nel olabilir (ve o zaman görgül bir tasar›mda olgusal
10. Frank Sibley’e göre afla¤›dakilerden hangisi elefltir- olan› imler); ancak haz ve hazs›zl›k duygusu ile ba¤›n-
menlerin nesnelerdeki estetik özellikleri görebilmemizi t› nesnel olamaz; bununla nesnede hiçbirfley belirtil-
sa¤lamak için kulland›klar› yollardan biri de¤ildir? mez, ama onda özne, tasar›m yoluyla etkilendi¤i gibi,
a. Benzetme ve metafor kullanmak kendi kendisini duyumsar.
b. Tekrar etmek Birinin kurall›, ereksel bir yap›y› bilme yetisi ile ayr›m-
c. Estetik olmayan özelliklere iflaret etmek samas› (ister duru isterse kar›fl›k bir tasar›m türünde ol-
d. Tezat kullanmak sun) bu tasar›m›n hofllanma duyumu ile bilincinde ol-
e. Kavramlar› tan›mlamak maktan bütünüyle baflka bir fleydir. Burada tasar›m bü-
tünüyle özne ile ve hiç kuflkusuz haz ya da hazs›zl›k
duygusu ad› alt›nda onun yaflam duygusu ile ba¤›nt›l›-
d›r ki, bütünüyle özel bir ay›rdetme ve yarg›lama yetisi-
ni temellendirir; bu son yeti bilgiye hiçbir katk›da bu-
lunmaz, ama yaln›zca öznedeki verili tasar›m› bütün bir
tasar›mlar yetisi ile karfl›laflt›r›r ki, anl›k kendi durumu-
nun duygusunda bunun bilincindedir. Bir yarg›da veri-
li tasar›mlar görgül (ve öyleyse estetik) olabilirler; ama
onlar yoluyla oluflturulan yarg› mant›ksald›r, yeter ki
yarg›da nesne ile ba¤›nt›l› olsunlar. Ama, evrik olarak,
e¤er verili tasar›mlar ussal iseler, ve gene de bir yarg›-
da yaln›zca özne ile (onun duygusu ile) ba¤›nt›l› iseler,
yarg› o düzeye dek her zaman estetiktir.
www.evrenselpdf.com
28 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
1. Ünite - Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular 29
www.evrenselpdf.com
30 Estetik ve Sanat Felsefesi
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Aristoteles (1996) Metafizik. çeviren: Ahmet Arslan. ‹s- Sibley Frank (1959) “Aesthetic Concepts” Philosophical
tanbul: Sosyal Yay›nlar. Review 68: 421-450.
Beardsley Monroe (1981) Aesthetics: Problems in the Sibley Frank (1965) “Aesthetic and Non-aesthetic” Phi-
Philosophy of Criticism. Indianapolis: Hackett losophical Review 74: 135-159.
Publishing Company. Sircello Guy (1975) A New Theory of Beauty. Prince-
Cohen Ted (1973) “Aesthetic/Non-aesthetic and the ton University Press.
concept of taste: a critique of Sibley’s position” The- Tafldelen Demet (2007) “Felsefi Estetik”. Felsefe içinde.
oria, vol. 39 (1-3), s. 113-152. Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Aç›kö¤retim Yay›n-
Cohen Ted (2005) “Aesthetic Judgment” Encyclopedi- lar›.
a of Philosophy içinde. Donald M. Borchert (edi- Townsend Dabney (2002) Esteti¤e Girifl. çeviren: Sab-
tör). Macmillan Reference USA. ri Büyükdüvenci. Ankara: ‹mge Kitabevi.
Dewey John (1958) Art as Experience. New York: Tunal› ‹smail (1989) Estetik. ‹stanbul: Remzi Kitabevi.
Putnam’s Sons. Tunal› ‹smail (2004) Grek Estetik’i. ‹stanbul: Remzi
Dickie George (1965) “Beardsley’s Phantom Aesthetic Kitabevi.
Experience”. Journal of Philosophy 62: 129-136. Zemach Eddy (1997) Real Beauty. University Park:
Eaton Marcia Muelder (2005) “Aesthetic Experience”. Pennsylvania State University Pres.
Encyclopedia of Philosophy içinde. Donald M.
Borchert (editör). Macmillan Reference USA.
Goldman Alan (2005) “The Aesthetic”. The Routled-
ge Companion to Aesthetics içinde. Berys Gaut
ve Dominic McIver Lopes (editörler). London: Ro-
utledge.
Guyer Paul (2005) “Aesthetics, History of” Encyclope-
dia of Philosophy içinde. Donald M. Borchert (edi-
tör). Macmillan Reference USA.
Hadot Pierre (1995) Philosophy as a Way of Life. Ox-
ford: Blackwell.
Kant Immanuel (2011) [1790] Yarg› Yetisinin Elefltiri-
si. çeviren: Aziz Yard›ml›. ‹stanbul: ‹dea.
Lalo Charles (1927) Notions d’Esthétique. Paris: Lib-
rairie Félix Alcan.
Lyas Colin (2005) “Sibley” The Routledge Compani-
on to Aesthetics içinde. Berys Gaut ve Dominic
McIver Lopes (editörler). London: Routledge.
McMahon Jennifer A. (2005) “Beauty”. The Routled-
ge Companion to Aesthetics içinde. Berys Gaut
ve Dominic McIver Lopes (editörler). London: Ro-
utledge.
Ookerjee S. K. (1978) “A New Theory of Beauty by Guy
Sircello: A Critical Review.” Indian Philosophical
Quarterly vol. 5 no: 3, s. 459-471.
Platon (1972) fiölen. Çev: Azra Erhat, Sabahattin Eyü-
bo¤lu. ‹stanbul: Remzi Kitabevi.
Robinson Jenefer (2005) “Aesthetics, Problems of”
Encyclopedia of Philosophy içinde Donald M.
Borchert (editör). Macmillan Reference USA.
www.evrenselpdf.com
www.evrenselpdf.com
2
ESTET‹K VE SANAT FELSEFES‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Felsefi düflünmede sanat kuramlar›n› aç›klayabilecek,
N
Sanat› tan›mlamadaki sorunlar› aç›klayabilecek,
N
Sanat›n nas›l farkl› flekillerde tan›mlanabilece¤ini tart›flabilecek,
Sanatç› ile sanat yap›t› ve sanat yap›t› ile izleyici aras›ndaki iliflkiyi
aç›klayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Sanatç› • ‹stenççilik
• Sanat Yap›t› • Gerçek Tan›m
• ‹zleyici • Kapal› Kavram/Aç›k Kavram
• Öykünmecilik/Taklitçilik • Sanat Dünyas›
• Duyguculuk • ‹nsan Yap›m›
• Biçimcilik • Yarat›c›l›k
• Sezgicilik • Elefltirmen
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• FELSEF‹ DÜfiÜNMEDE SANAT
KURAMLARI
Estetik ve Sanat Sanata ‹liflkin • SANATI TANIMLAMADAK‹
SORUNLAR
Felsefesi Felsefi Araflt›rma
• SANATI FARKLI fiEK‹LLERDE
TANIMLAMAK
• SANATÇI ‹LE SANAT YAPITI VE
SANAT YAPITI ‹LE ‹ZLEY‹C‹
ARASINDAK‹ ‹L‹fiK‹
www.evrenselpdf.com
Sanata ‹liflkin Felsefi
Araflt›rma
G‹R‹fi
Ço¤u insan ça¤dafl resimlerle dolu bir odaya girdi¤inde, odada bulunan her res-
min ‘sanat yap›t›’ olmay› hak edip etmedi¤ini merak eder. Baz› yap›tlar, sanat›n s›-
n›rlar›n› zorlamaktad›r. Bu yüzden de tüm sanat türleri sorgulan›r. 18. yüzy›lda
bahçe düzenlemesi, bir sanat türü olarak görülürdü. Bu dönemden zaman›m›za
ulaflm›fl olan birçok bahçe, varl›¤›n› hâlâ sürdürmektedir ancak gelifltirilmifl ve ay-
n› zamanda de¤iflime u¤ram›fllard›r. Sanat yap›tlar›, geliflip, de¤iflime u¤rayabilir-
ler mi? Müzelerde sergilenen s›radan nesnelere ne demeli? Yunan döneminden kal-
ma, rengarenk flarap testilerine flarap konuyordu ve asl›nda bu nedenle yap›lm›fl-
lard›. fiimdi bunlar müzelerde sergileniyor ve sanat yap›tlar› olarak görülüyor.
Bunlar› yapanlar, yapt›klar›n›n sanat oldu¤unu düflünmemifllerse (belki de flimdi
kulland›¤›m›z anlam›yla güzel sanat kavram› bile yoktu), bunlara sanat yap›t› de-
memizi nas›l hakl›laflt›raca¤›z? Kiliselerdeki kutsal nesnelere ne demeli? Onlar da
m› sanat? Ya binalar? Mimarl›k bir sanat türü mü? Bildi¤imiz anlam›yla yarat›c›-
s› olmayan filmler? Sanatç›s› olmayan bir sanat olabilir mi? (Townsend 2002: 66).
Bu ünitede sanat dedi¤imiz etkinli¤in ne oldu¤unu anlamaya çal›flaca¤›z. Söy-
leyebilece¤imiz temel fleyler bu etkinli¤in insan›n yarat›c› ürünü oldu¤u, bir süreç
oldu¤u ve sanatç›, sanat yap›t› ve izleyici aras›ndaki iliflkinin bir sonucu oldu¤u-
dur. K›saca söylersek, sanatç› sanat yap›t› ortaya koyar, izleyici de bu yap›tla bulu-
flur. Bu anlamda süreç sanatç›yla bafllar izleyici oldu¤u sürece de devam eder, bit-
mez. Baflka bir deyiflle, sanat yap›t› her ne kadar tamamlanm›fl bir nesne olarak
sonlanm›fl bir sürece karfl›l›k geliyor gibi gözükse de yap›t›n izleyiciyle olan iliflki-
si sanat etkinli¤ini izleyici oldu¤u sürece devam ettirir. Bu anlamda yüzy›llar önce-
sinde yarat›lm›fl sanat yap›tlar› günümüz izleyicileriyle buluflmaya devam etmekte- Küratör, sergi düzenleyicisi
ya da sanat yönetmenli¤i
dir. Bu ba¤lamda sanat etkinli¤i sanatç›n›n yarat›c› edimiyle bafllar, sanat yap›t›n›n olarak ifade edilebilir.
ortaya ç›kmas›yla da sanatç› ile izleyiciyinin bir araya gelmesi sonucu devam eder.
‹zleyiciler; sergilere, müzelere giden sanatseverlerden olufltu¤u gibi sanatla daha iç Sanat dünyas›; bir fleyin
sanat eseri olarak kabul
içe yaflayan sanat elefltirmenleri, küratörler, organizatörler gibi insanlardan da edilmesi için gerekli görülen
oluflmaktad›r. Ayr›ca sanatç›lar›n kendileri de ayn› zamanda izleyici grubundad›r. sanat kuram›, sanat tarihi
bilinci, sanatç›n›n niyeti,
Bir sanatç› içinde bulundu¤u ça¤da yarat›lan yap›tlar›, savunulan görüflleri takip sanat yap›tlar› miras› gibi
etmek zorundad›r. Baflka bir deyiflle sanatç› kendisini her fleyden soyutlayarak ba¤lamlara ve sanat
elefltirmenleri, küratörler,
kendi köflesine çekilerek sanatç› olamaz. Sanatç› ancak bir sanat dünyas› içerisin- organizatörler gibi bir
de sanatç›d›r. Bu anlamda da geçmiflte sanat eseri olarak kabul edilmemifl bir eser çevreye karfl›l›k gelen bir
terimdir.
ça¤›m›zda kabul edilebilir ya da bugün elefltirmenlerce benimsenmifl bir yap›t son-
www.evrenselpdf.com
34 Estetik ve Sanat Felsefesi
Öykünmecilik/Taklitçilik
Ele alabilece¤imiz en eski ve uzun süre etkili olmufl kuram öykünmecilik/taklitçi-
lik ya da Yunancadan kabul edildi¤i biçimiyle mimetik sanat kuram›d›r. Bu kuram
Platon’la birlikte bafllam›fl ve onsekizinci yüzy›la kadar da önemini korumufltur. Bu
kuram sanat› yaflam›n bir yans›mas› olarak sanat›n en önemli ifllevini gerçe¤i yan-
s›tmas› olarak gördü¤ü için yans›tmac› kuram; gerçekteki nesnelerin temsil edil-
meleri anlam›nda da temsilci kuram olarak da an›l›r. “Taklit kuramlar›nda nesne,
iliflkili oldu¤u ve biçimini ald›¤› daha temel nesnenin bir temsili olarak as›l nesne-
den ayr›l›r. Bir resme bakt›¤›m›zda iki fley görürüz; resmi ve resmedilen fleyi. Res-
medilen resme göre öncelik tafl›r ve resim nedensel olarak buna ba¤l› olup buna
göre biçim kazan›r” (Townsend 2002: 107). Örne¤in, heykel kiflilerin taklidi olarak;
tiyatro, Aristoteles’in de iddia etti¤i gibi “insan eylemlerinin bir taklidi”, görülebilir.
“fiiir konuflma biçiminin taklidi olarak düflünülebilir.” Müzik ise “do¤al seslerin ya
da duygu ve coflkular›n taklididir.” Bununla birlikte taklit etmek ya da öykünmek
kopyalamakla ayn› fley de¤ildir. Bir kopya ayn› zamanda bir taklit olsa da her tak-
lit kopya de¤ildir. Örne¤in, aynadan yans›yan görüntü kopya üretir. Di¤er taraftan,
bir manzaran›n foto¤raf› o manzaran›n kopyas› de¤il taklididir. Foto¤rafç› ›fl›¤› ve
merce¤i ayarlayarak kimi durumlarda orijinalinden daha iyi temsiller üretebilir.
Baflka bir deyiflle, “taklit, orijinalde olandan daha fazlas›n› yapabilir.” Kopyada ne-
yin kopyaland›¤› yani hangisinin orijinal hangisinin kopya oldu¤u aç›kt›r. Taklitte
ise neyin taklit edildi¤inin anlafl›lmas› gerekmektedir. Örne¤in müzik taklit olarak
kabul edilse bile taklit edilen acaba yaln›zca do¤al sesler midir yoksa duygular m›
taklit edilmektedir? (Townsend 2002: 107-111). ‹flte bu türden tart›flmalar da kop-
yayla taklidin ay›rt edilmesi gereklili¤ini do¤urur. Yine de genel olarak bakacak
olursak öykünmeci kuram›n sanat›n do¤aya öykündü¤ünü yani do¤ay› taklit etti-
¤ini iddia etti¤ini söyleyebiliriz. Bununla birlikte sanat›n do¤aya de¤il tersine, kimi
zaman do¤an›n sanata öykündü¤ünü de iddia edebiliriz. Bu sav, do¤adaki nesne-
lere t›pk› sanat yap›tlar›ym›fl gibi bakt›¤›m›z sav›d›r. Karl› bir da¤a bakt›¤›m›zda ya
da y›ld›zl› bir gökyüzüne, yaflad›¤›m›z deneyim “sanatç›lar›n yapm›fl oldu¤u taklit-
lerden etkilenir.” Do¤al nesnelere olan bak›fl›m›z dönüflüme u¤ram›flt›r. Bunun en
önemli nedeni de art›k sanatla iç içe olmam›zd›r. Bildi¤imiz pek çok fliir, heykel,
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 35
resim vb. do¤al nesnelere olan bak›fl›m›za yans›yor olabilir. “Tinsel geliflimimizin
bir aflamas›nda, gördüklerimizi yeniden üretme süreci tersine döner ve bu yolla
ö¤rendiklerimizle görmeye bafllar›z...Do¤al nesnelere sanki bunlar sanat yap›t›y-
m›fl gibi tepki veririz” (Townsend 2002: 115-116). Dolay›s›yla sanat›n m› do¤ay›
do¤an›n m› sanat› taklit etti¤i birbirine kar›flabilmektedir.
Onsekizinci yüzy›lla birlikte taklit kuramlar› yavafl yavafl etkisini yitirmeye bafl-
lam›fl, sanatç›n›n nesnelere öykünmek yerine yarat›c›l›¤›n›n önemli oldu¤u, sanat
etkinli¤inin özgün yap›tlar üretmek oldu¤u iddialar› a¤›rl›k kazanm›flt›r. Danto’ya
göre örne¤in, Sokrates’in zaman›nda ve sonras›nda sanatç›lar taklit üretmekle ha-
fl›r neflirken ondokuzuncu yüzy›lda foto¤rafç›l›¤›n icat edilmesiyle birlikte öykün-
meci kuram›n yetersizli¤i de anlafl›lm›flt›r (2005: 27). Onsekizinci yüzy›lda roman-
tik ak›m›n ortaya ç›k›fl› da sanat anlay›fl›n›n de¤iflmeye bafllamas›nda önemli bir rol
oynam›flt›r. Nitekim romantisizm, ayd›nlama ça¤›n›n aristokrat de¤erlerine karfl›
ç›km›fl, sanayi devriminin karfl›s›nda da güç kazanm›flt›r. ‹flte bu türden karfl›t ha-
reketler ve icatlar felsefi düflüncede de farkl› sanat kuramlar›n›n oluflmas›n›n yolu-
nu açm›flt›r.
Biçimcilik
Önceki ünitede estetik deneyim konusunu ifllerken biçimci görüflten söz etmifltik.
Bu görüfl ayn› zamanda sanat› kuramsal olarak tan›mlamaktad›r. Biçimcili¤e göre
bir fleyi sanat yapan o fleyin biçimsel özellikleridir. Bir eserin tarihsel ba¤lam› ya
da eserin yarat›c›s›n›n hangi niyetle eseri yaratt›¤›n›n bir önemi yoktur. Önemli
olan fleyler renk, flekil, çizgiler, ses, yap›, kal›p gibi biçimsel özelliklerdir. Biçimci
görüfl sanat› “anlaml› biçim” olarak tan›mlar. “Anlaml› biçim” de bu s›ralad›¤›m›z
unsurlar gibi belirli unsurlar›n özgün birlikteli¤idir. Sanat› gerçekten sanat yapan
yani sanat›n do¤as›, biçimsel unsurlar aras›ndaki iliflkidir. Clive Bell (1881-1964) gi-
bi biçimcilere göre çizgilerin ve renklerin birleflimi bir nesneyi sanat eseri yapar ve
izleyici de ancak “anlaml› biçim” temelinde bir estetik deneyim yaflayabilir. O hâl-
de biçimci tan›m fludur:
“x bir sanat eseridir ancak ve ancak x anlaml› biçim ise.”
Biçimsel özelliklerin d›fl›ndaki her türden özellik sanat›n d›fl›nda kalmaktad›r.
Duyguculuk
Ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi duyguculuk ya da duygucu görüfl sanatta en önem-
li unsurun duygular oldu¤unu öne sürmektedir. Böylelikle duyguculara göre bi-
çimcili¤in savunucular› yaln›zca biçimi temel ald›klar› için sanattaki en önemli fle-
yi göz ard› etmifllerdir. O hâlde duyguculara göre sanat ya da sanat eseri flöyle ta-
n›mlanacakt›r:
“x bir sanat eseridir ancak ve ancak x duygular›n ifadesi ise.”
Sanat duygular›n tuval gibi, tafl, sesler ya da kelimeler gibi duyusal araçlara ak-
tar›lmas›d›r. Duygucu görüflün en önemli temsilcisi on dokuzuncu yüzy›l Rus ya-
zar ve düflünürlerinden Leo Tolstoy’dur. Tolstoy bafllang›ç noktas› olarak flu soru-
yu sormufltur: “Sanat insanl›¤›n yaflam›nda nas›l bir amaca hizmet etmektedir?”
Bu aç›dan yaklafl›l›nca sanat Tolstoy’a göre insanla insan aras›nda gerçekleflen
iliflki araçlar›ndan biri olarak kabul edilir. Nas›l ki insan kelimeler arac›l›¤›yla dü-
flüncelerini baflkalar›na iletir, iflte sanat arac›l›¤›yla da insan duygular›n› baflkalar›-
na iletmektedir. Sanat Tolstoy’un son derece de¤er verdi¤i bir amaç için araçt›r: ‹n-
sanl›k aras›ndaki birlik. Sanat ruhsal bir birleflme yarat›r. Bu birleflmeyi de duygu-
lar›n iletilmesi sayesinde gerçeklefltirir. Tolstoy sanat› flöyle tan›mlamaktad›r: “Sa-
www.evrenselpdf.com
36 Estetik ve Sanat Felsefesi
nat bir insan›n bilinçli bir flekilde bir tak›m d›flsal iflaretler kullanarak kendi yafla-
d›¤› duygular› baflkalar›na aktard›¤› ve baflkalar›n›n da bu duygulardan etkilendi¤i
bir insan etkinli¤idir” (Tolstoy 2010; Wilkinson 2008: 180-182).
Buna göre bir sanat eseri ancak ve ancak;
a) izleyicisine bir tak›m duygular› deneyimlemesine neden oluyorsa,
b) yarat›c›s› taraf›ndan tam da bunun için amaçland›ysa
c) yarat›c›s› ortaya ç›kan duygular› kendisi de yaflad›ysa sanat eseridir (Wilkin-
son 2008: 182).
Anlafl›laca¤› üzere biçimcili¤in d›fllad›¤› “duygular›n yaflanmas›” ve “sanatç›-
n›n eserini hangi amaçla yaratt›¤›” olgular› duygucu görüflün sanat anlay›fl›n›
oluflturmaktad›r.
Sezgicilik
Sezgici görüfl ise hem biçimi hem de duyguyu reddeder. Sezgici düflünürlerden
Croce’ye göre örne¤in, sanat fiziksel bir nesne ya da kamusal bir nesne de¤ildir.
Sanat daha çok bir edimdir. Yarat›c›, biliflsel ve tinsel bir edim (Weitz 2004: 13).
Dolay›s›yla bu kurama göre sanat etkinli¤inin en önemli unsuru, sanatç›-sanat ya-
p›t›-izleyici üçlüsünü düflünürsek sanatç› ve onun yarat›c›l›¤› olacakt›r. Sanat Cro-
ce’ye göre bilginin ilk aflamas›d›r. Tabii bu bilgi bilimsel bilgi de¤ildir. Sanat bilgi-
si kavramsal olmayan bilgidir. Sanat, sanatç›lar›n kendi imge ve sezgilerini ifadeye
dönüfltürdükleri bir bilgidir. Kavramsal olmad›¤› için içerik olarak bilimsel veya ah-
laki de¤ildir. Sanat bir fark›ndal›kt›r, fleylerin tekli¤inin fark›ndal›¤› (Weitz 2004:
13). Sanat› bilim ve metafizikle karfl›laflt›ran Croce insan› e¤itme özelli¤inden do-
lay› sanat› bilim ve metafizi¤in üstünde görür. Bilim insanlar›n›n ifadelerinde tin-
sellik eksiktir. Oysa sanat yap›tlar›nda içten gelen ifade edilmektedir ki bu tinselli-
¤in kendisidir. Do¤an›n karfl›s›nda yer alan sanat asla do¤aya öykünme olarak gö-
rülemez. Sanat›n gerçek ifllevi d›flavurumdur. Baflka bir deyiflle sanatç›n›n içinde-
kileri ifade etmesi, d›flsallaflt›rmas›d›r. Croce’ye göre ifade ile sezgi de ayn› fleydir.
Sezgi; sanatç›n›n yarat›m sürecinde yaflad›¤› bir defal›k estetik yaflant›d›r, sanatç›-
n›n kendi izlenimlerini nesnellefltirmesidir (Croce 1983).
K›saca sanat Croce’ye göre ifadedir. ‹fade ise amaç, duygu ya da düflünceyi du-
yusal bir araçla ortaya koymakt›r ve bunlar yine kendisini ifade eden ve baflkala-
r›yla iletiflimde olan taraf›ndan deneyimlenir. Bu anlamda lirik bir fliir, epik bir fliir
birer ifadedir; resimler, heykeller, mimari eserler birer ifadedir (Parker 2010).
‹radecilik/‹stenççilik
Bu kuram daha önce anlatt›¤›m›z kuramlardan biraz farkl›d›r. Fark› fludur: Di¤er-
leri gibi sanat› basit bir flekilde tan›mlamaz. ‹stenççili¤i savunan Dewitt Parker’a
göre, “anlaml› biçim”, “ifade”, “sezgi”, “duygular›n iletiflimi” gibi popüler sanat ta-
n›mlar› hatal› tan›mlard›r. Bu tür basit tan›mlar sanat için geçerli olduklar› kadar sa-
nat olmayan fleyler için de geçerlidir. Dolay›s›yla da sanat› sanat olmayandan ay›-
ramazlar. Ayr›ca hepsi de sanat›n önemli yönlerini ihmal eder. Gereken fley basit
bir tan›m de¤il sanat›n karmafl›k özelliklerini ortaya koyan bir tan›md›r. Parker’a
göre sanat üç fleydir: 1) Dilek ve arzular›n cisimleflmesi 2) sanat›n kamusall›¤›n› or-
taya koyan dil 3) hayal gücüyle dili birlefltiren uyum. Parker’a göre bu üç özellik
yaln›zca sanat›n sahip oldu¤u özelliklerdir. (Weitz 2004: 13-14).
S O R U S O R U www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 37
www.evrenselpdf.com
38 Estetik ve Sanat Felsefesi
fliirin, dans›n ve di¤erlerinin paylaflt›¤›, tüm bunlar› “sanat” yapan ortak bir öz yok-
tur. Bulabilece¤imiz fleyler yaln›zca örne¤in müzikle fliir aras›ndaki, fliirle dans ara-
s›ndaki, fliirle heykel aras›ndaki benzerlik a¤›d›r.
‹flte, Weitz’a göre, “sanat›n ne oldu¤unu bilmek, ad›na “sanat” dedi¤imiz fleyle-
ri bu benzerlikler aç›s›ndan tan›yabilmek, tasvir edebilmek ve aç›klayabilmektir.”
Elimizde bir yap›t, örne¤in belirli bir roman, oldu¤unda söz konusu olan zorunlu
ve yeterli koflullarla ilgili olgusal çözümleme yapmak de¤il, bu roman›n önceden
“roman” ad› verilen yap›tlarla belirli yönlerden benzeyip benzemedi¤ine karar ver-
mektir. E¤er bu yeni yap›t›n roman oldu¤una karar verirsek -ki bu karar› genellik-
le profesyonel elefltirmenler verir- “roman” kavram›n›n ve dolay›s›yla da “sanat”
kavram›n›n uzam›n› bu yeni yap›t› da içine alacak flekilde geniflletmifl oluruz. Bu-
na göre yeni yap›t A, B, C gibi tan›nm›fl yap›tlarla belirli yönlerden benzer olacak,
belirli yönlerden ise bu yap›tlara benzemeyecektir. N+1 nci eserin roman olup ola-
mayaca¤› bütünüyle bizim karar›m›za ba¤l› olacakt›r: Roman kavram›n› ve bu kav-
ram› uygulayaca¤›m›z koflullar› geniflletmek isteyip istemedi¤imize. ‹flte bu neden-
le Weitz’a göre bu olgusal bir çözümleme de¤ildir. “Sanat” aç›k bir kavram oldu¤u
için yeni flartlar, yeni sanat biçimleri, yeni sanat hareketleri, ak›mlar hep ç›kacak-
t›r. Yani sanat›n tan›mlay›c› özelliklerini bulmak mant›ksal olarak olanakl› de¤ildir.
Yenilik ve de¤iflikliklere sürekli aç›k olmas›ndan ötürü sanat›n “macerac› bir ka-
rakteri” vard›r. Kavram› kapal› bir hâle getirmeyi elbette seçebiliriz. Ancak bunu
yapmak tuhaf olacakt›r çünkü sanat kavram›n›n s›n›rlar›n› belirleyerek kapatmak
sanattaki yarat›c›l›k flartlar›n› kapatmak demektir. Yine Weitz’a göre, “sanat” kavra-
m› hem betimleyici hem de de¤erlendirmesel anlamda kullan›lmaktad›r. Baflka bir
deyiflle, “Bu bir sanat eseridir” dedi¤imizde bir fleyi ya betimliyoruzdur ya da de-
¤erlendiriyoruzdur. Betimledi¤imiz zaman genellikle bunun insan eli, becerisi, ya-
rat›c›l›¤› ve hayal gücüyle yap›lan bir fley oldu¤unu, tafl, tahta, sesler, kelimeler gi-
bi duyusal ve kamusal ortam›nda kimi farkl› unsur ve iliflkileri bar›nd›rd›¤›n› söy-
lemifl oluruz. Di¤er yandan pek çok insan için “Bu bir sanat eseridir” cümlesi be-
timlemekten daha fazlas›n› yapar, ayn› zamanda de¤er atfeder. Sanat böylece de-
¤erlendirmesel anlam›yla da kullan›lm›fl olur. Bu kullan›m›n tipik bir örne¤ine gö-
re, bir fleyin sanat eseri oldu¤u söylendi¤inde kimi unsurlar›n baflar›l› uyumu kas-
tedilmektedir. Örne¤in sanat› “anlaml› biçim” olarak tan›mlayan biçimci kuram as-
l›nda sanat› de¤erlendirmesel anlam›yla kullanmaktad›r. Pek çok tan›m bu anlam-
da sanat› onurland›rmaktad›r (Weitz 2004: 15-17).
‹fllevselci görüflü savunanlara göre de sanat belirli bir amaca hizmet etmektedir.
Buna göre bir fley ancak bu amac› gerçeklefltirirse sanat eseri say›labilir. Bu ama-
c›n ne oldu¤u konusunda farkl› yaklafl›mlar olsa da genel kan› sanat›n amac›n›n
hofl bir estetik deneyim sa¤lamak oldu¤unda birleflir. Ünlü estetikçi Monroe Be-
ardsley’e göre örne¤in, bir fley ancak estetik deneyim yaflatabilme niyetiyle yap›l-
m›flsa sanat eseridir. Anlafl›ld›¤› üzere ifllevselci görüfl sanat›n de¤erini temel al-
makta, sanat›n do¤as›nda onun de¤erini görmektedir. Bu anlamda da bu tan›m sa-
nat› de¤erlendirmesel anlam›yla kullanm›flt›r. (Davies 2002: 230).
“Sanat” kelimesinin bu kullan›m›ndaki tek s›k›nt› bunu sanat›n gerçek tan›m›
olarak kabul etmektir. Bu bir de¤erlendirmedir. Dolay›s›yla sanat›n zorunlu ve ye-
terli flartlar› bulunmaya çal›fl›lmamaktad›r. Bu de¤erlendirmesel kullan›mlar sana-
t›n onurland›r›c› tan›mlar› olarak kabul edildi¤i sürece bir sorun yoktur (Weitz
2004: 17).
Stephen Davies’e göre Weitz’›n bu görüflünde flöyle bir problem vard›r. Sanat
yap›tlar›n›n birbirleriyle olan benzerlikleri bulunurken asl›nda her fley her fleye
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 39
Davies’in Weitz’› elefltirdi¤i ikinci bir nokta da Weitz’›n sanat kavram›n› aç›k Marcel Duchamp (1887-
1968) Frans›z/Amerikal› bir
kavram olarak ele almas›n›n sorunlu oldu¤udur. Weitz’a göre sanat de¤iflken ve Dada sanatç›s›d›r. Etkisini
öngörülemez bir içeri¤e sahip oldu¤undan kapal› bir kavram olamaz. Ne var ki günümüzün ça¤dafl
sanatç›lar›na kadar
Davies bu görüflün inand›r›c› olmad›¤›n› söyler. Ona göre örne¤in yedi¤imiz ye- sürdürmüfltür. Sanat›n göz
mekler kümesi gün geçtikçe genifller ve kimi zaman içerisine yeni ve s›ra d›fl› ör- yerine zihne hitap etmesi
nekler al›r. Ancak Davies’e göre burada de¤iflen fley sanat›n tan›mlay›c› özellikleri gerekti¤ini savunmufltur. En
çarp›c› üretimi haz›r
de¤il kümenin elemanlar›d›r. Kim bilir, belki de sanat›n de¤iflmeyen bir özü var- nesnelerdir. Bir nesne
d›r. Weitz sanat eserlerinin ortak bir özelli¤inin olmad›¤› konusunda hakl› olabilir sanatç› onu o flekilde
tasarlad›¤› için sanat eseri
ancak bu görüflten yola ç›karak sanat›n tan›mlanamayaca¤› sonucuna de¤il olsa ol- olabilir. Duchamp’›n en ünlü
sa sanat›n tan›mlay›c› özelliklerinin alg›lanamaz, ba¤›nt›sal özellikler oldu¤u so- iki haz›r nesnesi bafl afla¤›
duran bir pisuar olan çeflme
nucuna var›labilir (Davies 2002: 229). ve bir tabure üzerinde ters
Sanat›n zorunlu ve yeterli koflullardan yola ç›karak tan›mlanamaz oldu¤unu sa- duran bir bisiklet
tekerle¤idir.
vunan ve Weitz’›n görüflüne benzer bir görüflü savunan felsefecilerden biri Ameri-
kal› sanatç› ve estetikçi Paul Ziff (1920-2003) dir. Weitz ile Ziff’in ortak görüflü “ye-
ni sanat anlay›fl›” olarak adland›r›labilir. Bu görüfle göre “insan yap›m› olma” (in-
san eliyle yap›lm›fl olma) özelli¤i de dâhil olmak üzere sanat yap›t› s›n›f›na giren
üyelerin hiç bir ortak özelli¤i bulunmamaktad›r (Dickie 2005: 47). 1968 de yay›m-
lanan “Bir Sanat Yap›t›n› Tan›mlama Meselesi” adl› makalesinde Ziff bir nesnenin
sanat eseri oldu¤unu söyledi¤imizde sanat› belirli bir özellikler kümesinin alt kü-
melerini bulma yoluyla tan›mlad›¤›m›z› iddia etmifltir. Ziff bu ba¤lamda tipik ör-
nekler ad›n› verdi¤i bir görüflü savunmufltur. Buna göre daha öncesinden kabul
edilen sanat yap›tlar› yeni yap›tlar için birer tipik örnek oluflturabilir. Kabul edilmifl
bu örneklerin özelliklerini kullanarak yeni nesnelerin tipik örneklerle olan benzer-
li¤ini saptayabilir ve buna göre elimizdeki nesnenin sanat yap›t› olup olmad›¤›na
www.evrenselpdf.com
40 Estetik ve Sanat Felsefesi
karar verebiliriz. Paul Ziff’i tipik örnek görüflüne götüren uslamlama, belirli nesne-
leri ö¤renme biçimimizden yola ç›karak bu ö¤renme biçimini sanat dallar›na uyar-
lamakt›r. Örne¤in, “kitap” kelimesinin kullan›m›n› bilmeyen bir çocu¤a kitab›n ne
oldu¤unu ö¤retmenin en iyi yolu ona bir kitap göstermek olacakt›r. Bu kitap muh-
temelen ne fazla kal›n ne fazla ince olacak, sayfalar› bofl olmayan bir kitap olacak,
bir cep kitab› ya da deftere benzeyen bir kitap olmayacakt›r. Ayn› flekilde “masa”
kelimesinin kullan›m›n› bilmeyen birine masan›n ne oldu¤unu ö¤retmek için kal-
k›p on befl ayakl› bir masa ya da yamuk bir masa ya da son derece büyük bir ma-
sa göstermeyiz. Ona yine fazla büyük olmayan, muhtemelen üç dört ayakl›, “ga-
rip” görünümlü olmayan bir masa gösteririz. Her iki örnek de kendi s›n›f›nda tipik
örneklerdir. Tipik örnekler söz konusu oldu¤unda tart›flma çok daha az olur. Bu
nedenle bu örnekleri temel alarak daha az tipik örnek kategorisine girecek nesne-
ler üzerinde tart›flabiliriz. Yani buradaki amaç az say›da tipik örnek bulmaya çal›fl-
makt›r. Ziff buradan hareketle bir sanat yap›t› için tipik örne¤in ne olabilece¤i tar-
t›flmas›na geçer (Tafldelen 2007: 266).
Sanat eserlerindeki tipik örnek için Ziff, Frans›z ressam Nicolas Poussin’den
seçti¤i Sabinli Kad›nlara Sald›r› adl› resmi flöyle tasvir etmifltir: Bu resim her fley-
den önce bir resimdir; yap›lm›fl bir nesnedir ve hatta bilinçli olarak ve belirli bir
teknik ve özenle yap›lm›flt›r; ressam bu resmi insanlar›n görebilece¤i ve seyrede-
bilece¤i bir yere konmas› amac›yla yapm›flt›r; gerçekten de bu resim insanlar›n gö-
rebilece¤i bir yere, müzeye konmufl ve böylelikle insanlar bu resimdeki renk ve
›fl›k oyununu, renk tonlar›n›n kontrastlar›n›, ahenksizli¤ini, uyumunu seyredebil-
mifl, resmin konusuna, resmedilen sahneye, biçimlerin duygusall›¤›na yönelebil-
mifllerdir; bu resim belirli bir konusu olan temsili bir resimdir; resmin özenerek ha-
z›rlanm›fl ve karmafl›k bir biçimsel yap›s› vard›r ve son olarak da bu resim iyi bir
resimdir yani seyretmeye, üzerinde düflünmeye, gözlemlemeye de¤er bir resimdir.
‹flte Ziff’e göre e¤er bir kimse “sanat yap›t›” n›n farkl› kullan›mlar›n› tasvir etmek
istiyorsa yapaca¤› fley, fliirde, romanda, resimde, heykelde ve di¤er sanatlarda tipik
örnek say›labilecek bir yap›t› seçmek ve her biri için özellikler kümesini belirle-
mektir. Bu kümenin alt kümesini oluflturabilecek herhangi bir nesne bu durumda
sanat yap›t› olacakt›r. Ziff burada sanat›n de¤iflebilir yap›s›ndaki sorunu vurgular.
Bugün sanat olarak kabul edilmeyen bir nesne baflka bir dönemde baflka özellik-
lerinden dolay› sanat olarak kabul edilebilir. Bu nedenle sanat› tan›mlama çabas›
devam edecektir. Yeni ve farkl› yap›tlar yarat›ld›kça, sanat›n toplum içerisindeki
yeri de¤ifltikçe sanat tan›mlamam›z› da gözden geçirmemiz gerekecektir (Ziff 1968;
Tafldelen 2003: 248). Anlafl›ld›¤› gibi Ziff de t›pk› Weitz gibi sanat› aç›k kavram ola-
rak ele almakta ve buradaki s›k›nt›y› anlatmaktad›r. Ancak yine Weitz’la ayn› elefl-
tirilere maruz kalacakt›r: De¤iflen fley gerçekten de sanat›n tan›mlay›c› özellikleri
midir yoksa bu s›n›fa giren elemanlar m›d›r?
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ www.evrenselpdf.com
AMAÇLARIMIZ
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 41
dir. Yani, Weitz’›n iddias›n›n aksine, sanat›n özünden söz etmek olanakl›d›r (La-
marque ve Olsen 2005: 10). Warhol’un bu yap›t› insanlar›n marketlerden sat›n ala-
rak evlerine götürdü¤ü Brillo kutular›ndan çok çok daha pahal›d›r. Marketlerdeki
bu kutular›n fiyat› art›r›lsa ve örne¤in kontrplaktan yap›lsalar bile sanat yap›t› ola-
rak kabul edilemeyecekken, Warhol’un yap›t› olan Brillo Kutular› kartondan ya-
p›lsa dahi sanat yap›t› olma özelli¤ini kaybetmeyecektir. O hâlde bu kutular› sanat
eseri yapan nedir? Ayr›ca Warhol bu fleyleri neden yapmaktad›r? (Danto 2005: 32).
Andy Warhol’un sanat›n kitle kültüründen fiekil 2.3
ayr›lmas›na savafl açt›¤› söylenir. Brillo heykeli,
Andy Warhol’un
ticari paketlemenin evde bulunabilecek türden Brillo Kutular›
dünyevi bir ürünü arzu edilebilir bir mala dö- (1964)
nüfltürmesini yorumlamaktad›r. Bu nesneler ay-
r›ca kiflisel olmayan, ticarilefltirilmifl tüketim top-
lumu içinde yaflad›¤›m›za dikkat çekmektedir.
O hâlde Brillo Kutular›’n› sanat yapan fley
bir sanat kuram› olacakt›r. Warhol’un bu yap›-
t› elli y›l önce sanat olarak say›lamazd›. Dün-
yan›n kimi fleyler için haz›r olmas›n› bekle-
mek gerekiyordu. Sanat dünyas›n› ve sanat›
olanakl› k›lan her zaman için sanat kuramlar›
olmufltur. Demek ki Brillo Kutular›’n› sanat
sayabilmek için dönemi bilmek, örne¤in ça¤-
dafl New York resim tarihinden anlamak ge-
rekmektedir. Elde bir kuram olmadan Brillo Kutular›’n›n sanattan say›lmas› pek
beklenemez. Örne¤in, bir sanat yap›t› hem temsili hem d›flavurumcu olabilir; tem-
sili olup d›flavurumcu olmayabilir; temsili olmay›p d›flavurumcu olabilir ya da ikisi
de olmayabilir. Bunlar sanatla ilgili yüklemlerdir. E¤er bir sanatç› kendi eserleri
için yeni bir yüklem belirlerse, bu yüklem de sanatla ilintili olmaya bafllayacak ve
kimi yap›tlara uygulanabilecek kimilerine de uygulanamayacak ve Danto’ya göre
böylelikle sanat dünyas› zenginleflmifl olacakt›r (2005: 32-34).
www.evrenselpdf.com
42 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 43
ne¤in, bir fliir fiziksel bir nesne de¤ildir ama yine de insan yap›m›d›r. Ayn› flekilde
gösteriler, do¤açlama danslar da “insan taraf›ndan yap›lm›flt›r” ve dolay›s›yla insan
yap›m›d›r. Dickie’ye göre çok tart›flmal› olan Duchamp’›n haz›r nesneleri de insan
yap›m›d›r. Örne¤in, pisuar asl›nda basit bir nesnedir. Ancak bu basit nesne
Duchamp taraf›ndan Çeflme’yi oluflturacak flekilde sanatsal bir araç olarak kullan›l-
m›fl ve böylece karmafl›k nesneye dönüflmüfltür. ‹flte bu karmafl›k nesne de sanat
dünyas› içinde bir insan yap›m›d›r, Duchamp’›n insan yap›m›. Dickie bu ba¤lam-
da Weitz ve Ziff’in görüfllerine de elefltiri getirir. Onlar›n görüflü “benzetme sanat›”
görüflüdür ve bu yüzden benzerlikleri fark eden insan etkinli¤i taraf›ndan ortaya
konmaktad›r. Oysaki Dickie kendi görüflünün “insan yap›msal sanat” görüflü oldu- Guggenheim Müzesi
¤unu ve bu görüflün de temelinde “yapmak” olan insan etkinli¤i oldu¤unu söyler. Amerika New York’ta,
Manhattan’da bulunan ve
Dickie’ye göre bir fleyin sanat yap›t› olabilmesinin iki kural› ya da iki zorunlu flar- ünlü mimar Frank Lloyd
t› vard›r: 1) E¤er bir kimse sanat yap›t› yapmak istiyorsa bunu ancak bir insan ya- Wright taraf›ndan
tasarlanm›fl bir müzedir.
p›m› ürün yaratarak yapabilir. 2) E¤er bir kimse sanat yap›t› yapmak istiyorsa bu- Ça¤dafl sanattan pek çok
nu ancak bir sanat dünyas›na sunulacak türden bir fley yaratarak gerçeklefltirebilir. koleksiyon sergilenen müze
‹flte Dickie’ye göre bu iki kural bir arada sanat yap›tlar› yapmak için yeterlidir. Bu 1959 y›l›nda aç›lm›flt›r.
Müze binas› mimaride
iki kural ayr›ca tüm sanat türleri için geçerli oldu¤undan uzlafl›msal olmayan ku- dönüm noktas› olarak kabul
rallardand›r. Dickie’ye göre uzlafl›msal olan kurallar da söz konusudur çünkü sa- edilen binalar aras›ndad›r.
nat dünyas› tek tek sanat dünyas› sistemlerinden meydana gelmektedir. Bu sistem-
Yerlefltirme (Enstalasyon),
lerin her biri de kendi sanatç›lar›n› ve rollerini içermektedir. Buna göre örne¤in, belli bir mekan›
resim bir sanat dünyas› sistemidir, tiyatro bir sanat dünyas› sistemidir vb. Bu tek kurgulamaya; anlam ve alg›
düzleminde birbirleri ve
tek sistemlerin içerisindeki uzlafl›msal kurallar de¤iflime aç›kt›r. Di¤er yandan, Dic- içinde bulunduklar› mekanla
kie’ye göre yukar›da s›ralad›¤›m›z iki uzlafl›msal olmayan kural her ça¤da her ko- iliflkili nesnelerin bir arada
flulda her sanat türü için geçerli olan kurallar olarak kalacakt›r (2005: 47-53). sergilenmesine dayanan
sanat tarz›. Bu tarz sanat
Bu bölümü Dickie’nin görüflüne destek olabilecek bir örnek vererek bitirelim. eserleri, belli bir yer için
Roy Lichtenstein (1923-1997), Claes Oldenburg (1929- ) ve Andy Warhol (1928- tasarlan›r, orada sergilenir
SIRA S‹ZDE SIRA
ve sergilendikten S‹ZDE
sonra
1987) ünlü Amerikal› Pop sanat› (popüler sanat) sanatç›lar›ndand›r. Bu sanat türü sökülür. Kaynak: N. Keser.
reklamlardan, reklam panolar›ndan, filmlerden, karikatür dergilerinden ve televiz- Sanat Sözlü¤ü.
yondan esinlenen ve geleneksel sanat anlay›fl›na bir darbe olan ça¤dafl sanat türü-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
dür. Elit kültür imgeleri yerine popüler kültürün imgelerini kullan›r. Örne¤in Andy
Warhol, 1968’de Campbells marka domates çorbas› kon- fiekil 2.4
serve kutusunun resmini yapm›flt›r. Marketlerde sat›lan bu S O R U S O R U
Andy Warhol’un
çorban›n de¤eri 6 dolarken, Warhol’un yap›t› 1500 dolara “Campbells” marka
sat›lm›flt›r. Bu resmin bu kadar pahal›ya al›c› bulmas›n›n D‹KKAT konserve kutusunu
D‹KKAT
en önemli nedeni kuflkusuz sanat dünyas›nca “sanat” ola- resmedifli (1968)
rak ve “yeni” bir fley olarak görülmüfl olmas›d›r. Nitekim
N N
Amerikan Pop sanat› 1950’lerin sonunda Guggenheim SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Müzesi küratörlerinden olan elefltirmen Lawrence Allo-
way taraf›ndan destek görünce uçufla geçmifltir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Bir de komik say›labilecek bir örnek verelim. Yak›n za-
manda ölen Amerikal› yerlefltirme (enstalasyon) sanat-
ç›lar›ndan John Chamberlain (1927-2011) 1957’de parça-
K ‹ T A P K ‹ T A P
lanm›fl metalin heykel için malzeme olarak kullan›labilece¤i-
ni keflfetti. Bir pop sanatç›s› oldu¤u gibi soyut d›flavurumculu¤un da temsilcilerin-
dendi. Enkaz hâline gelmifl Cadillac ve eski arabalar›n paslanm›fl parçalar›n› kullan-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
d›. Bu flekilde oluflturdu¤u Yerlefltirmeleri pek çok yerde sergilendi. 1973’te iki hey-
keli ›skartaya ç›km›fl araba san›ld›¤› için yanl›fll›kla toplat›l›p depoya kald›r›ld›.
www.evrenselpdf.com
44 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 45
m›flt›r. Yaklafl›k befl ayl›k bir süreç içerisinde kurflun kalem, mürekkep, suluboya
ve ya¤l›boya aras›nda özgürce hareket ederek çok çeflitli motif ve kompozisyonla-
r› araflt›rm›flt›r. En az on alt› çal›flma denedikten sonra Kandinsky nihayet resmine
görsel biçimi verecek çözümü bulmufltur: Beyaz bordür. Ona göre kulland›¤› bu
beyaz renk “pek çok olana¤a gebe bir...sessizli¤in uyumu”nu ifade etmektedir.
Verilebilecek bir baflka örnek de ça¤›m›z›n ünlü soyut d›flavurumcu ressam- Soyut d›flavurumculuk
lar›ndan Jackson Pollock (1912-1956) un kulland›¤› tekniktir. Pollock, boya kar›fl- (soyut ekspresyonizm)
1940’lar›n ortalar›nda New
t›rma, f›rça kullanma gibi geleneksel teknikleri bir kenara koymufltur. Yere çok bü- York’ta ortaya ç›kan,
yük boyutlarda tuval bezler sererek bu bezlerin üzerinde hareket ederek boya ressamlar›n gerçek
nesnelerin temsiline yer
dökmüfl, damlatm›fl, f›rlatm›flt›r. Bu nedenle de kulland›¤› bu teknikle yapt›¤› re- vermeden kendilerini sadece
simler sonradan hareket resmi ad›n› alm›flt›r. renk ve flekillerle ifade
ettikleri bir tür soyut
Sanatsal yaratman›n son aflamas› olan tamamlama aflamas› ise sanatç›n›n art›k sanatt›r. ‹lk Amerikan sanat
yap›t›n tamamlanmas› için gereken düzenlemeleri yapt›¤› aflamad›r. Burada art›k ak›m› olarak kabul edilip,
izleyici karfl›s›na ç›kmaya haz›r nesne yani sanat yap›t› söz konusudur. Sanatç›- sanat dünyas›n›n merkezinin
Paris’ten New York’a
n›n geçirdi¤i bu aflamalardan sonra yap›t art›k izleyiciyle buluflmaya haz›rd›r. fiim- kaymas›nda etkili olmufltur.
diden sonras› art›k izleyicinin yap›tla kuraca¤› iliflkide flekillenecektir. Peki, izleyi- Kaynak: wikipedia.org
cinin yap›tla bu yeni bafllayan iliflkisi nas›ld›r?
fiekil 2.5
Vasily Kan-
dinsky’nin Beyaz
Bordürlü Resim ad-
l› resmi (1913)
fiekil 2.6
Jackson Pollock’un
soyut d›flavurumcu
resimlerinden
www.evrenselpdf.com
46 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 47
Bir roman yazar›n›n hangi durumda sanatç›, hangi durumda s›radan birS‹ZDE
SIRA izleyici ve hangi SIRA S‹ZDE
durumda bir elefltirmen olarak de¤erlendirilebilece¤ini örneklendiriniz. 3
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
www.evrenselpdf.com ‹ N T E R N E T ‹NTERNET
48 Estetik ve Sanat Felsefesi
Özet
NA M A Ç
Felsefi düflünmede sanat kuramlar›n› aç›klamak. N
A M A Ç Sanat› tan›mlamadaki sorunlar› aç›klamak.
1 Felsefi düflünmede karfl›m›za ç›kan temel sanat 2 Ça¤dafl estetikçiler genel olarak sanat kuramlar›-
kuramlar› aras›nda öykünmecilik, biçimcilik, n›n verdikleri sanat tan›mlar›n› baflar›s›z bulmufl-
duyguculuk, sezgicilik ve istenççili¤i sayabiliriz. lard›r. Bu elefltiriyi getiren düflünürlerden biri
Bu kuramlar›n hepsi de sanat›n tan›m›n› kuram- Morris Weitz’d›r. Weitz, “sanat nedir?” sorusunun
sal olarak verir. Öykünmecilik ya da taklitçilik terk edilerek yerine “ ‘sanat’ kavram› ne tür bir
Platon’la bafllam›fl ve on sekizinci yüzy›la kadar kavramd›r?” sorusunun sorulmas› gerekti¤ini id-
da önemini korumufl bir kuramd›r. Bu kurama dia etmifltir. Buna göre esteti¤in amac› bir sanat
göre sanat yaflam› yans›t›r. Ayn› zamanda nesne- kuram› oluflturmak de¤ildir. Amaç sanat kavra-
lerin temsil edilmeleri anlay›fl›na da dayanmakta- m›n›n dildeki kullan›m›n› araflt›rmak olmal›d›r.
d›r. Öykünmeci kurama göre sanat do¤ay› taklit Weitz, Wittgenstein’dan ald›¤› “aile benzerli¤i”
etmektedir. Ancak kimi durumlarda do¤an›n da kavram›n› kullanarak tüm sanatlar›n paylaflt›¤›
sanat› taklit etti¤i iddia edilebilir. Biçimcilik bir ortak bir özün olmad›¤›n› bunun yerine sanat ya-
fleyi sanat yapan fleyin o fleyin biçimsel özellikle- p›tlar› aras›ndaki benzerliklerin bulunmas› ge-
ri oldu¤unu iddia eder. Buna göre önemli olan rekti¤ini iddia etmifltir. Bir fleyin sanat olup ol-
bir yap›ttaki renk, ses, flekil, çizgiler gibi biçimsel mad›¤›na olgusal çözümlemelerle karar vereme-
özelliklerdir. Bu görüfle göre sanat “anlaml› bi- yiz çünkü sanat aç›k bir kavramd›r. Weitz’›n gö-
çim” olarak tan›mlan›r. Duyguculu¤a göre ise sa- rüflü her fleyin her fleye benzeyebilece¤i nokta-
natta önemli olan duygulard›r. Bu görüflü savu- s›nda ve sanat› aç›k bir kavram olarak ele almas›
nanlar sanat yap›tlar›n› duygular›n ifadesi olarak noktas›nda elefltiriye u¤ram›flt›r. Beardsley gibi
tan›mlarlar. Sanat›n insanl›k için nas›l bir amaca ifllevselci görüflü savunanlar bir fleyin sanat eseri
hizmet etti¤i de bu görüfl için önemlidir. Sezgici- say›labilmesi için sanat›n hofl bir estetik deneyim
lere göre sanat biçim ya da duygu yerine yarat›- sa¤lamak gibi bir amac›n›n olmas› gerekti¤ini sa-
c›, biliflsel ve tinsel bir edim olarak görülür. Bu vunurlar. Bu görüfl sanat›n de¤erini temel al›r.
görüflün temelinde sanatç› ve onun yarat›c›l›¤› Paul Ziff’e göre de sanat yap›tlar›n›n ortak özel-
yatmaktad›r. Sanat ayn› zamanda sanatç›lar›n im- li¤i yoktur. Ziff “tipik örnekler” ad› verilen bir
ge ve sezgilerini ifadeye dönüfltürdükleri türden görüflü savunmufltur. Önceden sanat yap›t› ola-
bir bilgidir. ‹radecilik ya da istenççili¤i di¤er ku- rak kabul edilmifl yap›tlar yeni yap›tlar için tipik
ramlardan ay›ran en önemli yön sanat›n basit bir örnek oluflturabilirler. Buna göre yeni yap›tlar›n
flekilde tan›mlanamayaca¤›n›n savunulmas›d›r. tipik örneklerin sahip oldu¤u özelliklerle olan
Basit sanat tan›mlar› sanat için geçerli olduklar› benzerlikleri ortaya konabilir. Bu tek tek her sa-
gibi sanat olmayan fleyler için de geçerli olabilir- nat dal› için yap›lmal›d›r. Her sanat türünden bir
ler. Bu nedenle önemli olan sanat›n karmafl›k “tipik örnek” seçilerek yap›labilir. Böylelikle “sa-
özelliklerini ortaya koyabilmektir. nat yap›t›” kavram›n›n farkl› kullan›mlar› tasvir
edilebilir.
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 49
N
AM A Ç
Sanat›n nas›l farkl› flekillerde tan›mlanabilece¤i- N
AM A Ç
Sanatç› ile sanat yap›t› ve sanat yap›t› ile izleyici
3 ni tart›flmak. 4 aras›ndaki iliflkiyi aç›klamak.
Yirminci yüzy›l›n sonlar›nda Morris Weitz’›n öz- Sanatç› ile sanat yap›t› aras›ndaki iliflkiye yarat›-
cülük karfl›t› görüflünün de etkisiyle sanat›n içsel c›l›k ad› verilir. Bu daha önce varolmayan bir fle-
özellikleri yerine d›flsal özellikleri araflt›r›lmaya yin ortaya ç›kmas›d›r. Sanatsal yaratma gerçek
bafllanm›flt›r. Örne¤in sanat toplumsal, kurumsal, dünyadaki belirlenimcilikten kurtulufltur. Sanat-
tarihsel olarak tan›mlanabilir. Bu tür tan›mlara ç›lar›n yarat›c› olmalar›n›n en önemli nedeni ya-
ba¤›nt›sal ya da d›flsal tan›m ad› verilir. Arthur flad›klar› deneyimlere özgürce biçim verebilme-
Danto, George Dickie ve Jerrold Levinson yir- leridir. Yarat›c›l›¤›n bafll›ca aflamalar› etkilenme,
minci yüzy›lda sanat›n ba¤›nt›sal tan›m›n› veren- tasarlama ve tamamlama aflamalar›d›r. Tasarlama
lerin bafl›nda gelir. Danto’ya göre bir fleyin sanat aflamas› da iki flekilde olabilir: Zihinde tasarla-
say›labilmesinde yap›t›n alg›lanamaz özellikleri d›ktan sonra oluflturma ya da olufltururken tasar-
önemli olur. Bu alg›lanamaz özellikler “sanat lama. Tamamlama aflamas›yla yap›t izleyici karfl›-
dünyas›” olarak nitelendirilir. Sanat dünyas›n›n s›na ç›kmaya haz›r nesneye dönüflür ve izleyici-
içine sokulmufl olmak bütün sanatlar›n özünü nin sanat yap›t›yla olan iliflkisi bafllar. Yap›t›n or-
oluflturur. Dickie, Danto’nun sanat dünyas› görü- taya ç›kmas› için sanatç›n›n varl›¤› gerekliyken
flünden yola ç›karak kurumsal sanat kuram›n› or- yap›t›n yaflam bulmas›, de¤erlendirilmesi ve yo-
taya atm›flt›r. Buna göre bir fleyin sanat olmas› rumlanmas› için de izleyici gereklidir. Elefltirmen-
için “sanat” ad› verilen kurumla ilintili olmas› ge- ler özel bir tür izleyici kategorisidir. Elefltirmen,
rekir. Dickie’ye göre sanat yap›t› bir sanat dün- bir sanat yap›t› hakk›nda yaz›p çizen ve konuflan
yas›na sunulacak flekilde yarat›lm›fl türden bir in- kifliye denir. Elefltirme, yap›t›n iyi ya da kötü ol-
san yap›m›d›r. Levinson’a göre bir fleyin sanat du¤unun ötesinde bir fleyler söylemeyi gerekti-
yap›t› olabilmesi için bu yap›t›n daha önce yara- rir. Elefltirmenlerin dile getirdikleri yarg›lara elefl-
t›lan yap›tlarla iliflkisinin olmas› gerekir. Bu iliflki tirel önermeler ad› verilir. Bu tür önermelerde
de “sanat dünyas›” yerine “sanat tarihi” ne gön- do¤ruluk ya da yanl›fll›k aranmaz, yap›ta uygun-
derme yapmaktad›r. Buna göre yeni yarat›lan ya- luk aran›r.
p›tlar geçmiflte yarat›lan yap›tlarla olan iliflkiden
dolay› sanat kabul edilir.
www.evrenselpdf.com
50 Estetik ve Sanat Felsefesi
Kendimizi S›nayal›m
1. Sanat etkinli¤ini tan›mlayan afla¤›daki ifadelerden 6. Afla¤›dakilerden hangisi Paul Ziff’in savundu¤u gö-
hangisi yanl›flt›r? rüflü yans›tmaktad›r?
a. ‹nsan›n yarat›c› bir ürünüdür. a. Bir fleyin sanat yap›t› oldu¤unu söylemek sanat›
b. Sanatç›yla izleyici aras›ndaki iliflki sonucu orta- belirli özellikler kümesinin alt kümelerini bulma
ya ç›kar. yoluyla tan›mlamak demektir.
c. Sanatç›yla bafllayan bir süreçtir. b. Sanatta tipik örnekler bulabilmemiz için elimiz-
d. Sanat yap›t›n›n izleyici ile sanatç›y› buluflturdu- deki bir yap›t›n sanat yap›t› olup olmad›¤›n› bil-
¤u bir etkinliktir. memiz gerekir.
e. ‹zleyici oldu¤u sürece devam eden bir etkinliktir. c. Sanat›n ne oldu¤unu bilmeyen bir kifliye sanat›
ö¤retebilmenin en iyi yolu en son yarat›lan sa-
2. “Sanat dünyas›” deyimi afla¤›daki ifadelerden hangi- nat yap›tlar›n› göstermektir.
sini içermez? d. Yaln›zca tipik örnekler sanat yap›t› olarak kabul
edilebilir.
a. Sanat tarihi bilinci
e. Sanat ancak zorunlu ve yeterli özelliklerden yo-
b. Küratörler
la ç›k›larak tan›mlanabilir.
c. Sanat yap›tlar› miras›
d. Sanat kuram› 7. Afla¤›daki efllefltirmelerden hangisi yanl›flt›r?
e. Do¤a severler a. Arthur Danto - “sanat dünyas›” kavram›
b. Jerrold Levinson - tarihsel sanat anlay›fl›
3. Sanat› “duygular›n d›flavurumu” olarak ifade eden c. George Dickie - kurumsal sanat kuram›
bir görüfl ne tür bir sanat tan›m› vermektedir? d. Morris Weits - özcü sanat anlay›fl›
a. Duygular›n tan›m› e. Paul Ziff - “tipik örnek” kavram›
b. ‹çsel tan›m
c. Kuramsal tan›m 8. Afla¤›dakilerden hangisi Jerrold Levinson’un savun-
d. Gerçek tan›m du¤u iddialardan de¤ildir?
e. Biçimsel tan›m a. Yaln›zca sanatç›n›n zihninde sanat olarak say›la-
bilecek özel sanattan söz etmek olanakl› de¤ildir.
4. Felsefi düflünmedeki sanat kuramlar›yla ilgili olarak b. Bir fleyin sanat olmas› için sanatç›n›n eserini sanat
afla¤›dakilerden hangisi do¤rudur? say›labilmesi niyetiyle yaratm›fl olmas› gerekir.
a. Biçimcili¤e göre sanat yaflam›n bir yans›mas›d›r. c. Yeni sanat geçmifl sanatla olan iliflkisinden dola-
b. Sezgicilik sanatta duygular›n rolünü önemseme- y› sanatt›r.
se de biçimin vazgeçilmez oldu¤unu savunur. d. Sanat›n tan›m› ba¤›nt›sal olarak yap›labilir.
c. ‹stenççili¤e göre sanat herkesin anlayabilece¤i e. Sanat kurumlar› sanat›n özünü oluflturamaz.
basit bir flekilde tan›mlanmal›d›r.
d. Duyguculu¤a göre sanatç›lar›n eserlerini yarat›r- 9. Afla¤›dakilerden hangisi sanatsal yaratman›n aflama-
ken neyi amaçlad›¤› önemlidir. lar›ndan biri de¤ildir?
a. Tamamlama aflamas›
e. Öykünmecilik sanat› “ifade” olarak tan›mlar.
b. Etkilenme aflamas›
c. Paylaflt›rma aflamas›
5. Afla¤›dakilerden hangisi Morris Weitz’›n estetikte ku-
d. Zihinde tasarlad›ktan sonra oluflturma aflamas›
ram›n rolüne iliflkin iddialar›ndan biri de¤ildir?
e. Olufltururken tasarlama aflamas›
a. Do¤ru sanat kuram› diye bir fley yoktur.
b. “Sanat” kavram› aç›k bir kavramd›r. 10. Afla¤›daki iddialardan hangisi yanl›flt›r?
c. Sorulmas› gereken as›l soru “sanat›n do¤as› ne- a. Sanatç›, s›radan izleyici ve elefltirmen aras›nda
dir?” sorusu olmal›d›r. örtüflmeler olsa da bunlar farkl› kategorilerdir.
d. Tüm sanatlar›n paylaflt›¤› ortak bir öz de¤il ama b. Elefltirel önermelerde do¤ruluk ya da yanl›fll›k
yap›tlar›n birbirleriyle olan benzerlikleri buluna- aranmaz. Önemli olan bu önermelerin sanat ya-
bilir. p›tlar›na olan uygunluklar›d›r.
e. Sanat kuramlar›n› test etmenin bir yolu yoktur. c. Elefltirmenlerin seçimleri sonucu baz› sanat yap›t-
lar› öne ç›karken baz›lar› ikincil konumda kal›r.
d. Sanatç›lar yaln›zca sanat yap›t› yaratt›klar› için
izleyici konumunda olamazlar.
e. Elefltirmenler ayn› zamanda izleyici grubu içeri-
sinde yer al›rlar.
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 51
Okuma Parças› 1
Özcülük, Antiözcülük ve Estetik Tan›mlamalar lik belirten terimler olmaktan çok, e¤retilemeler gibi ifl-
Tüm tan›mlamalar› ya da temel tan›mlama türlerini göz- lev gördü¤ünü daha önce ele ald›k. Durum böyleyse,
den geçirmenin yeri buras› de¤il. Estetik tarihi, çeflitli estetik tepkilerde temel olan estetik-d›fl› özellikler ara-
tan›mlama giriflimlerini serilmiyor. Bunlar›n ço¤u, özel mak, yanl›fl bir estetik özellik anlay›fl›na dayan›yor. Kla-
estetik kuramlar›n ürünüdür. Ve tümü de yo¤un bir sik yazarlar, belirli oranlar›n normal bir gözlemciye gü-
elefltiri süzgecinden geçmifltir. Aralar›nda ortak olan tek zel göründü¤ünü düflünüyorlard›. Bu oranlar, klasik
fley, tümünün de sanat yap›tlar›nda ve estetik deneyim- güzellik ve uyum görüflleriyle tutarl›l›k içindeydi. Örne-
lerde baz› temel özellikler kümesinin varl›¤›n› varsay- ¤in, ressam ve oymac› William Hogarth (1697-1764),
mas›d›r. Bu yönleriyle özcü kuramlard›r. Bir zamanlar 18. yüzy›lda, kavisli hatlar›, güzelli¤in zorunlu koflulu
felsefede ele al›nan nesnelerin, özsel baz› niteliklere sa- olarak görüyor ve kuram›n› da yapt›¤› oymalarla örnek-
hip olmas› gerekti¤i yayg›n bir düflünceydi. Örne¤in, lendiriyordu. Ancak, t›pk› “iki ayakl› tüysüz hayvan”
bir ahlak felsefesinden söz ediliyorsa, bu durumda tüm fleklindeki insan tan›mlamas› gibi, Hogarth’›n oymalar›
ahlaksal edimleri ve do¤ru eylemin dayand›¤› ortak bir da alay konusu oldu. Uyum ve duyusal zevk, estetik
fley olmal›d›r. Bir bilim felsefesi varsa, bilimsel kuram- yüklemlerin betimledi¤i estetik özelliklerdir. Bunlar›
lar›n, uygun bir biçimde betimlenebilir bir gerçekli¤e özel bir çizgi biçimiyle ya da matematiksel bir oranla
iliflkin olmalar› gerekir. özcü kuramlar, üzerinde konu- iliflkilendirme giriflimi, estetik yüklemleri, yeniden este-
flulan fleyin temel özelliklerini bildi¤imizden söz etmez; tik-d›fl› özellikler bak›m›ndan ele almam›z› gerektirir.
ancak sanat söz konusu oldu¤unda bir özcü, baz› özel- Sonuç olarak özcü tan›mlamalar, estetik özellikleri ya-
liklerin estetik deneyimde gerekli oldu¤una ve bu ortak kalamada baflar›s›z kal›r.
özelliklerin tüm sanatlarda bulundu¤una inan›r. Aksi
halde, ‘sanat’ ve ‘estetik’ terimlerinin anlaml› bir biçim- Kaynak: Dabney Townsend (2002) Esteti¤e Girifl. çe-
de kullan›lamayaca¤› düflünülür. viren: Sabri Büyükdüvenci. Ankara: ‹mge Yay›nevi, s.
Esteti¤in, özcü terimlerle ele al›nmas› gerekti¤i düflün- 76-78.
cesi, sonunda bofl ç›kmaktad›r. Felsefi özcülü¤ü yeni-
den gündeme getirmek, Ludwig Wittgenstein (1889-
1951) ve onun ard›llar›n›n temel katk›lar›ndan biridir. Okuma Parças› 2
Özcü varsay›ma yöneltilen elefltiriler, iki noktada yo- Sanatta dinamizmi kad›nlar yarat›yor: Beral Madra
¤unlafl›r. Birincisi, tan›mlamalar ne denli dikkatle olufl- Türkiye’de, ça¤dafl sanat dünyas›n›n önde gelen isim-
turulursa oluflturulsun, sanat dünyas›nda olup bitenle- lerinden biri Beral Madra. Sergi düzenleyicisi ya da sa-
rin gerisinde kal›r. Tan›mlama süreci bizi gerçekten sa- nat yönetmenli¤i olarak da tan›mlanan küratörlü¤ü,
nat› anlamaya yaklaflt›r›yorsa, o zaman yetkin bir ta- Türkiye’de bilinir hale getiren bir sanat insan›. Ayn›
n›mlamaya ulaflamasak bile, sanat›n ne oldu¤unu ve zamanda sanat elefltirmeni ve ‹stanbul 2010 Avrupa
nereye gitti¤ini görmeye bafllamam›z, tan›mlamalar›m›- Kültür Baflkenti Ajans› Görsel Sanat Yönetmeni.
z›n, yeni sanat türlerini de kapsam›na almas›n› gerekti- Küratörlük, ülkemizde fazla bilinen bir meslek de¤il.
rir. Ancak böyle olunca, yeni sanat türleri, tan›mlama- Uluslararas› sanat ortam›nda da 1980’lerde ortaya ç›k-
larda sürekli de¤ifliklikleri zorunlu k›lar. Art›k resimle- m›fl. Kendisine küratör diyen ilk kifli ‹sviçreli Harald
rin herhangi bir fleyi temsil etmesi, müzi¤in uyum ku- Szeemann. E¤itimi yok; sosyoloji, ekonomi; antropolo-
ji, felsefe, sanat tarihi okuyup da küratör olabilirsiniz.
rallar›na uymas› gerekmiyor. Romanlar›n ve oyunlar›n
Küratör, sanat üretiminin toplum içinde yeniden de¤er-
bafl›, ortas› ve sonu olmas› zorunlu de¤il. Sanat yap›tla-
lendirilmesini ya da sanat üretiminin topluma en iyi fle-
r›nda süreklilik yok. Tan›mlamalar›m›z›n her fleye aç›k-
kilde sunumunu sa¤lar. Sanat komiserli¤i de daha çok
l›k getirememesi, felsefe yöntemimizdeki bir zay›fl›ktan resmi bir s›fat, Venedik Bienali’nde kullan›l›yor. ‘Sanat
baflka bir fley olmayabilir. Sorun, tan›mlamalar›m›z›n yöneticisi’ ya da ‘Sanatç›n›n patronu’ diyen de var. Mü-
sanat dünyas›nda olup bitenlerin yan›na bile yaklafla- zeler ve koleksiyonerler, dan›flman olarak kullanmaya,
mamas›d›r. Sanat yap›tlar›n›n birtak›m özsel nitelikleri- onlar›n sözlerini dinlemeye bafllad›¤›nda küratörler de
nin olup olmad›¤›n› iyice düflünmemiz gerekir. iktidar sahibi oldu. Küratör tan›tt›¤› zaman sanatç›lar
‹kinci olarak, temel özellikler diye ileri sürülen fleylerin müzelere giriyor. Asl›nda gerçek iktidar sanatç›da. Sa-
kendileri bir sorun olur. Estetik yüklemlerin, basit nite- natç› üretmese o küratörün iktidar› ne olabilir ki? Ben
www.evrenselpdf.com
52 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
2. Ünite - Sanata ‹liflkin Felsefi Araflt›rma 53
www.evrenselpdf.com
3
ESTET‹K VE SANAT FELSEFES‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Sanat›n bilgi ile olan iliflkisini tart›flabilecek,
N
Sanat yap›t›n›n ne tür bir varl›k oldu¤u konusunu tart›flabilecek,
Sanat›n etik ile olan iliflkisinde özerkçilik ile ahlakç›l›¤› tart›flabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Biliflsel Uyar›m • Soyut Varl›k
• Deneyimsel Bilgi • Tip-örnek
• Ahlaki Bilgi • Ahlakç›l›k
• Fiziksel Nesne • Özerkçilik
• Hayali Varl›k
‹çindekiler
• G‹R‹fi
Estetik ve Sanat Sanat Epistemolojisi, • SANAT EP‹STEMOLOJ‹S‹
Sanat Ontolojisi ve
Felsefesi Sanat Etik ‹liflkisi • SANAT ONTOLOJ‹S‹
• SANAT ET‹K ‹L‹fiK‹S‹
www.evrenselpdf.com
Sanat Epistemolojisi, Sanat
Ontolojisi ve Sanat Etik
‹liflkisi
G‹R‹fi
Birinci ünitede esteti¤in kimi problemlerinin felsefenin di¤er alanlar›yla iliflkili ol-
du¤unu söylemifltik. ‹flte bu ünitede bu alanlardan üçünü ele alaca¤›z: Epistemo-
loji, Ontoloji ve Etik. S›ras›yla sanat›n bilgi ile olan iliflkisini, sanat›n varl›k ile olan
iliflkisini ve sanat›n etik ile olan iliflkisini araflt›raca¤›z. Bu araflt›rmalar her ne ka-
dar felsefi esteti¤in araflt›rma alan›n› geniflleten çal›flmalar olsalar da ayn› zamanda
özelde epistemoloji, ontoloji ve eti¤e de katk› sa¤layacak çal›flmalard›r. Sanat›n bu
di¤er alanlarla olan iliflkisini a盤a ç›karmak üzere sordu¤umuz özel sorular bu
alanlar›n da yeniden sorgulanmalar›na, kimi yeni görüfllerin ortaya ç›kmas›na ne-
den olur. Bu nedenle iliflkilerin ortaya ç›kar›ld›¤› çal›flmalar›n son derece önemli
çal›flmalar olduklar›n› söyleyebiliriz.
SANAT EP‹STEMOLOJ‹S‹
Bu bölümde sanat›n bilgi ile olan iliflkisini tart›flaca¤›z. Bu iliflkinin irdelendi¤i ala-
na genel olarak sanat epistemolojisi ad› verilir. Baflka bir deyiflle sanat epistemolo-
jisi, sanat›n bilgi ile aras›ndaki iliflkiyi araflt›ran aland›r. Bu ayn› zamanda sanat›n
biliflsel de¤erinin olup olmad›¤›n›n yap›ld›¤› sorgulamad›r. Bu tart›flma alan› içeri-
sinde olmak demek en temelde flu iki soruyu sormak demektir: “Sanat bilginin
kayna¤› olabilir mi?”, “Sanat bize bir fleyler ö¤retebilir mi?”
Sanat›n biliflsel de¤erinin oldu¤unu savunan düflünürler ço¤unlukla; sanat›n bi-
ze bir fleyler ö¤retebilece¤ini, sanat hakk›nda bir fleyler bilebilece¤imizi, sanat›n
dünya hakk›ndaki alg›m›z›, anlay›fl›m›z› de¤ifltirebilece¤ini, sanat›n kendimizle il-
gili kimi fleylerin de¤iflmesine neden olabilece¤ini ve sanat›n bilginin kaynaklar›n-
dan biri olabilece¤ini düflünürler.
Yukar›da sordu¤umuz bu soru ve düflüncelerden anlafl›laca¤› üzere sanat›n Platon’un Theaitetos
diyalo¤unda verilen bilgi
bilgiyle olan iliflkisi farkl› bir flekilde kurulmaktad›r. Ne de olsa sanat bize Dün- tan›mlar›ndan biri ve en
yan›n Güneflin etraf›nda dönüyor oldu¤u bilgisi gibi bir bilgi vermemektedir. eskisi gerekçelendirilmifl
do¤ru inançt›r. Bu tan›m
Burada söz konusu olan farkl› türde bilgilenebilmenin olanakl› olabilece¤idir. yirminci yüzy›lda
E¤er “bilgi” den yaln›zca önermesel bilgi türünü anl›yorsak bu durumda sanat›n epistemoloji literatüründe,
bilgiyle olan iliflkisine pek de s›cak bakmayaca¤›m›z aflikârd›r. Nitekim bilginin özellikle Edmund Gettier’in
“Gerekçelendirilmifl Do¤ru
epistemoloji tarihinde en s›k yap›lan tan›m›na bakacak olursak, gerekçelendi- ‹nanç Bilgi midir?” bafll›kl›
rilmifl do¤ru inanc›n önermesel bilgi için geçerli oldu¤unu oysaki sanat›n bil- makalesiyle çok büyük
tart›flmalara neden
gi üretti¤i kabul edildi¤inde ayn› tan›m›n geçerli olmayaca¤›n› söylememiz ge- olmufltur. Bu tart›flmalar
rekir. Baflka bir deyiflle e¤er bilgi yaln›zca “gerekçelendirilmifl do¤ru inanç” ola- halen devam etmektedir.
www.evrenselpdf.com
56 Estetik ve Sanat Felsefesi
rak tan›mlan›rsa önermesel bilgi türü d›fl›nda baflka tür bir bilgilenme biçimi
olamayacakt›r.
Bu durumda yukar›da sordu¤umuz “Sanat bilginin kayna¤› olabilir mi?” ve “Sa-
nat bize bir fleyler ö¤retebilir mi?” sorular›na genel olarak iki ayr› uçta yan›t veril-
di¤ini söyleyebiliriz. Bir grup düflünür, sanattan bir fleyler ö¤renildi¤ini, sanat›n
dünya hakk›ndaki alg›m›z› de¤ifltirebilece¤ini, sanat›n dünyay› anlamland›rmam›-
za etkisinin olabilece¤ini (Worth 2003), sanat›n bir içgörü ya da fark›ndal›k kayna-
¤› olarak kabul edilebilece¤ini iddia eder. Di¤er bir grup düflünür ise bilginin “ge-
rekçelendirilmifl do¤ru inanç” olarak yap›lan geleneksel tan›m› do¤rultusunda sa-
nat›n ya da sanat deneyiminin bilginin üretiminde gerekli flartlar› yerine getirmedi-
¤ini iddia eder. Bu ikinci gruptaki düflünürler sanat›n do¤ru inanç bildiremeyece-
¤ini ya da bildirse bile bu inançlar› gerekçelendiremeyece¤ini söyler (John 2001:
417). Bu gruptaki kimi düflünürler sanat›n do¤rularla bir ilgisinin olmamas›ndan
ötürü bilgi üretemeyece¤i iddias›ndad›rlar. Nitekim onlara göre sanat, olgu sa¤la-
yamad›¤› ya da argüman ortaya koyamad›¤› için herhangi bir fley de ö¤retemeye-
cektir (Worth 2003).
Demek ki sanat›n bir fleyler ö¤retebildi¤ini iddia edenler, bir bilgi kayna¤› ola-
rak sanata farkl› yaklaflmaktad›rlar. Onlar sanat›n olgu sa¤lamamas›n› bir eksiklik
olarak görmezler çünkü sanat›n bir fleyler ö¤retip ö¤retmedi¤i sorununu olgular
temelinde tart›flmazlar. ‹nsano¤lu çok farkl› flekillerde ö¤renebilir. fiöyle düflüne-
lim: Seyretti¤imiz bir film, okudu¤umuz bir roman, önünde düflüncelere dald›¤›-
m›z bir heykel ya da resim bize dünya hakk›nda hiç mi bir fley söylemez? Örne¤in,
insanlar›n yaflad›klar› ac›lara, sahip olduklar› umutlara dair bir fleyler deneyimle-
mek, suyun H2O oldu¤u bilgisini edinmek gibi olmasa da bir fleyler ö¤renmek de-
mek de¤il midir? Baflka bir deyiflle bilgi neden yaln›zca “gerekçelendirilmifl do¤ru
inanç” olarak kabul edilmek durumundad›r?
Sanat› bilgi kayna¤› olarak ele alan ilk filozoflar Platon ve Aristoteles’tir. Pla-
ton’un görüflü oldukça ilginç bir görüfltür ve epistemolojik-ontolojik ö¤retisi içeri-
sinde yerini al›r. Ona göre sanatsal etkinlikler insanlar›n dengesiz bir ruha ve do-
lay›s›yla kötü bir karaktere sahip olmalar›na yol açmas›ndan ötürü zararl› fleylerdir.
Sanatç›lar, herhangi bir fleyin taklidini o fley hakk›nda herhangi bir bilgiye sahip ol-
madan yapabilen kiflilerdir (Worth 2003). Platon’un Devlet adl› meflhur eserinden
flu bölüm konunun özüne aç›kl›k getirmektedir: “‹stersen bir ayna al eline, dört bir
yana tut. Bir anda yapt›n gitti günefli, y›ld›zlar›, dünyay›, kendini, evin bütün eflya-
s›n›, bitkileri, bütün canl› varl›klar›. -Evet görünürde varl›klar yaratm›fl olurum, ama
hiçbir geçerlili¤i olmaz bunlar›n. -‹yi ya, tam üstüne bast›n, iflte düflüncemin; çün-
kü bu türlü varl›k yaratan ustalar aras›na ressam› da koyabiliriz de¤il mi?” (596e)
Bu al›nt›dan anlafl›laca¤› üzere iki dünya söz konusudur: Aynan›n d›fl›ndaki dünya
(gerçek nesneler dünyas›) ve aynan›n içindeki dünya (gerçek olmayan nesneler
dünyas›). Platon, aynan›n içinde görünen nesnelere eidola ad›n› vermifltir. Eidola
görüntü’dür, gerçek nesnelerin görüntüsü. Bir ressam örne¤in ayakkab› tamircile-
rinin resmini yapabilir. Baflka bir deyiflle gerçek nesneler dünyas›ndaki ayakkab›
tamircileri resmedildiklerinde yani kopyalar›, benzetmeleri (mimesis) yap›ld›kla-
r›nda gerçek olmayan nesneler dünyas›na tafl›nm›fl olurlar. Ressamlar bu kopyala-
r› ayakkab› yap›m› hakk›nda herhangi bir bilgiye sahip olmadan yapabilirler. ‹flte
tart›flman›n can al›c› noktas› da buras›d›r. Bir sanatç› bilgisini edinmeden herhangi
bir fleyi taklit edebilmektedir. Benzer flekilde bir flair de erdemler hakk›nda bilgi
sahibi olmaks›z›n güzellik hakk›nda ya da cesaret hakk›nda yazabilir. Kendisi hiç-
bir flekilde erdemli olmayan bir sanatç› erdemlere övgü ya¤d›ran, ahlakl› olman›n
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 57
www.evrenselpdf.com
58 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 59
www.evrenselpdf.com
60 Estetik ve Sanat Felsefesi
D Ü fi Ü N E L ‹ M SANATD ÜONTOLOJ‹S‹
fi Ü N E L ‹ M
Ontoloji (varl›kbilim) genel olarak varl›klar›, bu varl›klar›n ne tür birer varl›k oldu-
S O R U ¤unu araflt›ran S O alan›n
R U ad›d›r. Ontolojiyle u¤raflan düflünürler gerçekli¤in genifl bir
haritas›n› sunarlar. Bu harita içerisine kimi zaman birbiriyle örtüflen kimi zaman da
birbirinden ba¤›ms›z varl›k türleri ya da kategorileri girer. Varl›k kategorileri içeri-
D‹KKAT D‹KKAT
sinde flunlar bulunur: Fiziksel ve zihinsel varl›klar (fiziksel ve zihinsel ontolojik ka-
tegorileri); somut ve soyut varl›klar (somut ve soyut ontolojik kategorileri) ve tü-
N N
SIRA S‹ZDE mel ve tikelSIRA S‹ZDE (tümel ve tikel ontolojik kategorileri). Özelde sanat ontoloji-
varl›klar
si ile u¤raflanlar da sanat yap›tlar›n›n bu varl›k çeflitlili¤i içerisinde nerede yer al-
d›klar›n› yani bir sanat yap›t›n›n ne tür bir fley/varl›k oldu¤unu araflt›r›rlar (Rohrba-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
ugh 2005: 241). Baflka bir deyiflle sanat yap›tlar›n›n genel olarak varl›klar içerisin-
deki yerinin irdelendi¤i alana sanat ontolojisi ad› verilir. Bu genel varl›k kategori-
leri d›fl›nda sanat yap›tlar›na özgü hatta farkl› sanat türlerine göre sanat yap›tlar›na
K ‹ T A P K ‹ T A P
özgü varl›k kategorileri de bulunabilir. Bu durumun gerçekleflmesi sanat ontoloji-
si özelinde genel olarak ontoloji alan›na da katk› sa¤lamak demektir.
Sanat ontolojisinin en temel sorusu olan “Bir sanat yap›t› ne tür bir varl›kt›r?”
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
sorusu etraf›nda ayr›nt›l› olarak sorulabilecek sorular flunlard›r: “Sanat yap›tlar› fi-
ziksel nesneler midir?”; “Sanat yap›tlar› ideal türler midir?”; “Sanat yap›tlar› hayali
varl›klar m›d›r?”; “Sanat yap›tlar› sanatç›n›n ya da izleyicinin zihinsel hâlleriyle na-
‹NTERNET s›l bir iliflki‹ Niçerisindedir?”;
TERNET “Sanat yap›tlar›n›n fiziksel nesnelerle nas›l bir iliflkisi
vard›r?”; “Sanat yap›tlar›n›n soyut olan görsel, iflitsel yap›larla ya da dilsel yap›larla
nas›l bir iliflkisi vard›r?”; “Yap›tlar hangi flartlar alt›nda varl›¤a gelirler, varl›klar›n›
sürdürürler ve varl›klar›n› sonland›r›rlar?” Bütün bu sorular sanat›n nas›l tan›mlana-
ca¤› sorusundan farkl› nitelikte sorulard›r çünkü bu sorular bir fleyin sanat eseri
olarak kabul edilebilmesi için gereken flartlar› sormak yerine eserin bir varl›k ola-
rak ne tür bir varl›k oldu¤unu sorarlar. Örne¤in, resimler ne türden varl›klard›r?
Müzik yap›tlar›, romanlar ne türden varl›klard›r? Bu sorulara verilen yan›tlar›n hiç-
biri sanat yap›t›n›n tan›m› yerine geçmez çünkü bir sanat yap›t›n›n ontolojik statü-
sü baflka bir tak›m varl›klar›n ontolojik statüsüyle ayn› olabilir. Bu da sanat olan›
sanat olmayandan ay›rt etmemizi sa¤lamaz (Thomasson 2004: 78). ‹kinci üniteden
de hat›rlayaca¤›n›z gibi bir fleyin tan›m›n› vermek tan›mlanan fleyin di¤er tüm fley-
lerden ay›rt edecek flekilde s›n›r›n› çizmeyi gerektirir. Bu ço¤unlukla gerek ve ye-
ter koflullar›n araflt›r›lmas›yla ayn› fleydir. Bir sanat yap›t›n›n ontolojik statüsünün
belirlenmesi ise bu tür koflullar›n aray›fl›na giriflmez. Demek ki “Sanat nedir?” ya da
“Sanat yap›t› nedir?” sorusu ile “Bir sanat yap›t› ne tür bir varl›kt›r?” sorusu baflka
baflka fleyleri sormaktad›r. Üstelik ileride görece¤imiz gibi farkl› sanat türlerine gö-
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 61
www.evrenselpdf.com
62 Estetik ve Sanat Felsefesi
farkl› olarak hayal gücü flartt›r. Üstelik bu flart yeterli bile olabilir. Buna göre bir
besteci bir müzik parças›n› herhangi bir flekilde ka¤›da dökmeden yaln›zca “kafa-
s›n›n içinde” yaratabilir. Baflka bir deyiflle Collingwood’a göre müzik eserleri ve
benzer flekilde di¤er sanat eserleri duyulan nota dizileri ya da ses dalgalar›n›n fi-
ziksel s›ralan›fl› de¤il “bestecinin kafas›ndaki” bir fley olmal›d›r. 2) Bir sanat yap›t›
yaln›zca bir müzi¤in seslerini duyarak ya da bir resmin renklerini görerek alg›lan-
maz. Sanat yap›t›n› görebilmek için kesinlikle hayal gücü gerekir. Bu hayal gücü
örne¤in, duyulan sesleri tamamlayabilir ya da düzeltebilir ve e¤er gürültü varsa bu
gürültüyü duyulan seslerden ay›rabilir. Böylelikle yaln›zca sanatç›n›n de¤il ayn› za-
manda izleyicinin de hayal gücünü kullanmas› gerekir. Sanat yap›tlar› asla boyan-
m›fl tuvaller ya da ses dizileri de¤ildir. Bunlar yaln›zca sanatç›n›n izleyenlerin ya-
p›t›n› yarat›rkenkine benzer flekilde yaflad›¤› hayali deneyimi yeniden kurabilme-
leri için yard›mc› olmak üzere sa¤layabilece¤i araçlard›r. Hayali varl›k görüflüyle il-
gili bir s›k›nt› izleyenlerin hayal gücünün merkezi bir rol oynamas›d›r. Herkes ken-
di hayali deneyimiyle meflgul olacak ve kendi hayali nesnesini deneyimleyecektir.
Bu durumda nas›l olur da ayn› sanat yap›t› pek çok farkl› insan taraf›ndan dene-
yimlenebilir ve tart›fl›labilir? Hayal gücünün bu kadar temel bir rol oynad›¤› bu gö-
rüfle göre hiçbir sanat yap›t› yok edilemeyecektir. Yap›tlar yaln›zca sanatç›lar›n ve
izleyenlerin zihinlerinde varolabilece¤i için belirli bir yap›ta zarar vermeye ya da
onu yok etmeye çal›flmak olanakl› olamaz. Baflka bir deyiflle, örne¤in kopyas› ol-
mayan boyal› bir tuvale zarar verildi¤ini düflünelim. Hayali varl›k görüflünün bu
zarar› önemsememesi gerekir çünkü bu tuval zarar görse de sanatç›s›n›n zihninde
varolmay› sürdürecektir. Elbette hayal gücünde varolan yap›tlar›n al›n›p sat›lmala-
r›ndan da söz etmek olanaks›zd›r. Bu görüflle ilgili bir sorun da ilgili bir zihinsel
duruma ba¤l› olarak yap›tlar›n kesik kesik varolmak durumunda kalmalar›d›r. Sa-
nat yap›t›n›n varoluflunu destekleyecek herhangi bir zihinsel durum olmad›¤›nda
yap›t do¤al olarak varolmaya devam edemeyecek, zihinsel durum oldu¤unda ise
yeniden varolacakt›r. (Thomasson 2004: 80-81).
Fiziksel nesne görüflü ve hayali varl›k görüflünden baflka bir görüfl de bir k›s›m
ya da tüm sanat yap›tlar›n› soyut varl›klar olarak kabul eden, soyut varl›klar görü-
flü olarak adland›r›lan görüfltür. Richard Wollheim örne¤in Sanat ve Nesneleri
(1980) adl› kitab›nda, edebi yap›tlar›n ve müzi¤in fiziksel nesneler ya da bu nes-
nelerin bir s›n›f› olmad›klar›n› söyleyerek bu tür yap›tlar›n tipler oldu¤unu ve kop-
yalar›n›n ya da gösterimlerinin de bu yap›tlar›n örnekleri oldu¤unu öne sürmüfltür
(Thomasson 2004: 82-83).
Tip-örnek kuram› olarak geçen bu görüflü anlayabilmek için alfabemizden bir
örnek verelim: “A” harfinin Türkçenin alfabesinin ilk harfi oldu¤unu söyledi¤imiz-
de sözünü etti¤imiz bir harf tipidir. fiimdi buraya içinde alfabemizin ilk harfinin üç
kez geçti¤i bir sözcük yazal›m: Ankara. Bu sözcükte sözünü etti¤imiz harf tipinin
ise üç örne¤i geçmektedir. fiimdi buradan yola ç›karak edebi yap›tlarda ve müzik
yap›tlar›nda bu kuram› nas›l uyarlayabilece¤imizi görelim. “Çal›kuflu en çok oku-
nan Türk roman›d›r.” dedi¤imizde bir tip olarak edebi bir yap›ttan söz ediyoruz-
dur. Reflat Nuri Güntekin’in 1922 y›l›nda yazm›fl oldu¤u bu roman›n sonras›nda ço-
¤alt›larak kopyalar›n›n sat›lmaya bafllamas›yla kendime de bir kopya alabildi¤imi
düflünelim. fiimdi art›k somut olarak elimde tutarak okumaya bafllad›¤›m roman
Çal›kuflu’nun bir örne¤idir. Çal›kuflu soyut bir varl›k olan bir tip olarak yok edile-
mez. O bir kere kaleme al›nm›fl ve dolay›s›yla yarat›lm›flt›r. Di¤er taraftan kopyala-
r›n›n hepsinin yok edildi¤ini tasarlamak olanakl›d›r. Evimde bulunan ve bana ait
olan Çal›kuflu örne¤i herhangi bir sebepten yok olabilir (örne¤in yanabilir), ancak
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 63
Reflat Nuri Güntekin’in yazm›fl oldu¤u Çal›kuflu hiçbir flekilde tahrip edilemez, yok
edilemez. Müzikten de bir örnek verelim: “Beethoven Dokuzuncu senfoniyi beste-
lemeyi 1824 y›l›nda tamamlam›flt›r.” dedi¤imizde bir tip olarak bir müzik yap›t› söz
konusudur. fiimdi Beethoven’›n Dokuzuncu senfonisinin çal›nd›¤› bir konsere git-
ti¤imizi düflünelim. Dinledi¤imiz Dokuzuncu senfoninin bir örne¤idir. Sonuç ola-
rak, tip-örnek kuram›na göre Dokuzuncu senfoni soyut bir varl›k olan bir tipken,
belirli bir mekânda gerçekleflen ve benim de dinlemek için gitti¤im bu konser ise
senfoninin bir örne¤idir.
Tip-örnek kuram›yla ilgili bir güçlük tiplerin soyut varl›klar olmalar›ndan dola-
y› somut örnekleri gibi nedensel etkileflime girememeleridir. Tipler soyut varl›klar
olduklar› için do¤rudan do¤ruya alg›lanamazlar, yaln›zca düflüncede kavranabilir-
ler. Bir yap›t›n tipi ile örnekleri ayn› yüklemlere sahiptir. “Hamlet befl perdedir.” di-
yebildi¤imiz gibi “Hamlet’in bu gösterimi befl perdedir.” de diyebiliriz. Birinci tüm-
cede Hamlet bir tipken ikinci tümcede Hamlet bir örnektir. Her iki tümcede de
yüklem ayn›d›r. ‹flte tam da bu noktada flu soru sorulabilir: “Nas›l olur da tipler za-
man ve mekân içinde olmamalar›na ra¤men (zaman ve mekân içinde olan) somut
örnekleriyle ayn› özellikleri paylaflabilirler?” ve flu soru da sorulabilir: “Nas›l olur
da soyut bir nesne bir saat sürebilir ya da yumuflak seslidir?” (Rohrbaugh 2005:
249). K›sacas› buradaki sorun soyut varl›klarla somut varl›klar›n ayn› özelliklere sa-
hip olmalar›n›n nas›l olanakl› oldu¤u sorunudur.
N N
“Sanat yap›tlar›n›n etik kusur ya da üstünlükleri ayn› zamanda SIRAonlardaki
S‹ZDE estetik SIRA S‹ZDE
kusur ya da üstünlükler midir?” (Gaut 2005:431-432).
Sanatla etik aras›ndaki iliflkiyi araflt›ran çal›flmalar genel olarak sanat›n etik elefl-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
tirisi ad› alt›nda yap›lmaktad›r. Sanat›n etik elefltirisi, sanat›n yorumlanmas› ve de-
¤erlendirilmesinde etik unsurlar›n dâhil edilmesi (Peek 2005) ya da bir eserin sa-
natsal aç›dan de¤erlendirilirken etik statüsü ya da de¤erinin dikkate K ‹ T Aal›nmas› P elefl- K ‹ T A P
tirisidir (Giovannelli 2007: 117). Sanat›n etik de¤erlendirmesi genel olarak iki kar-
fl›t felsefi duruflu do¤urmufltur: Ahlakç›l›k (moralizm) ve özerkçilik (otonomizm)
(estetikçilik). Ahlakç›l›k, sanat›n estetik de¤erinin ahlaki de¤erinceT E L E V ‹belirlenmesi
ZYON ya TELEV‹ZYON
da ona indirgenmesi gerekti¤ini savunur. Özerkçilik ya da estetikçilik ise ahlaki
kategorilerin sanata uygulanmas›n›n uygunsuz oldu¤u görüflündedir. Bu görüfle
göre sanat eserleri yaln›zca estetik ölçütlere göre de¤erlendirilmelidir. Sanat›n etik
elefltirisiyle ilgili yeni çal›flmalar yeni bir tak›m felsefi durufllar›‹ Nda
T E Rgündeme
NET getir- ‹NTERNET
mifltir. Bu durufllar ahlakç›l›k ile özerkçili¤in daha ›l›ml› biçimleridir ve ›l›ml› ah-
lakç›l›k ile ›l›ml› özerkçilik adlar›n› alm›fllard›r. Konuyla ilgili çal›flmalar art›k sanat
yap›tlar›n›n ahlaki de¤erlendirmelerinin yap›l›p yap›lamayaca¤› üzerine de¤il daha
çok bu tür de¤erlendirmelerin estetik de¤erlendirmeler olarak nitelendirilip nite-
lendirilemeyece¤i üzerine e¤ilmektedir. Güncel tart›flmalar daha çok (roman, hikâ-
www.evrenselpdf.com
64 Estetik ve Sanat Felsefesi
ye, sinema gibi) anlat›sal sanat etraf›nda dönmektedir. Anlat›sal sanat›n kendine
özgü özelliklerinden ötürü etik elefltirinin özellikle bu sanat türüyle ilgili oldu¤u
görüflü yayg›nd›r. Sanat›n izleyici üzerindeki etkisi ve sansür konusu gibi daha az
önemli gözüken konular sanat›n etik elefltirisinin d›fl›nda tutulmaya çal›fl›lm›flt›r.
Bununla birlikte kimi anlat›sal sanat eserlerinin ahlak e¤itiminde önemli bir rol oy-
nad›¤› görüflü halen daha ilgi çekmektedir (Peek 2005). Buna göre “sanat›n etik
elefltirisi” ad› alt›nda yap›lmayan bir tart›flma sanat deneyiminin, özellikle de ede-
biyat›n, ahlak e¤itimindeki de¤eriyle ilgilidir. Bu konuyla ilgili bir görüfl sanat ya-
p›tlar›nda ifade edilen ahlaki do¤rular›n son derece aç›k ve genel olmas›ndan ötü-
rü bu tür do¤rular› ö¤renmek için sanata bakman›n gerekmedi¤i görüflüdür. Dola-
y›s›yla sanat›n ahlak e¤itiminde pek de bir rolü yoktur. Bu konudaki karfl›t görüfl
ise genel ahlak ilkelerini ö¤renmek için sanata bakman›n gereksiz olabilece¤i gö-
rüflünü kabul etse de ahlaksal aç›dan önemli durumlarda eyleyenlerin duygular›
hakk›nda anlat›sal sanattan, özellikle de edebiyat ve sinemadan, pek çok fley ö¤-
renebilece¤imizi öne sürer (Guyer 2005: 67).
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 65
bir görüfl olarak ortaya ç›km›flt›r. Dolay›s›yla bu iki görüflün ortaya ç›k›fl nedenle-
rine bak›ld›¤›nda farkl› görüfller oldu¤u aç›kl›¤a kavuflmaktad›r.
Afl›r› özerkçili¤e göre sanata yaln›zca saf estetik özellikler aç›s›ndan yaklafl›lma-
l›d›r. Bu saf özellikler sanat yap›t›n›n kendisinde bulundu¤una inan›lan özellikler-
dir. Buna göre sanata ahlaki ya da toplumsal kimi de¤erler aç›s›ndan yaklaflmak
sanat yap›tlar›n› yanl›fl de¤erlendirmektir. Afl›r› özerkçili¤in slogan› “sanat sanat
içindir” sözüdür. Anlafl›laca¤› üzere bu sözün gerçekleflmesi ancak sanat›n toplum-
sal k›l›f›ndan ç›kart›lmas›yla olanakl›d›r. Afl›r› özerkçili¤in en tipik temsilcilerinden
biri on dokuzuncu yüzy›lda yaflam›fl olan ‹rlandal› yazar ve flair Oscar Wilde’d›r.
Wilde’›n görüflüne göre edebi eserlerde ahlakla ilgili konular ele al›nsa dahi bu ifl-
lenen konular›n sanat›n estetik de¤eriyle bir alakas› bulunmamaktad›r. Ahlaki ko-
nular hiçbir zaman izleyicinin ya da elefltirmenin sanat yap›t›na yaklafl›m›n› etkile-
memelidir (Peek 2005). Dorian Gray’in Portresi (1968) adl› yap›t›n›n önsözünde
Oscar Wilde sanat›n amac›n›n sanatç›y› gizleyerek sanat› ortaya dökmek oldu¤u-
nu; hiçbir sanatç›n›n asl›nda bir fley kan›tlamak istemedi¤ini; hiçbir sanatç›da “ah-
laki e¤ilim” bulunmad›¤›n› ve e¤er bir sanatç› ahlaki e¤ilime sahipse bunun ba¤›fl-
lanmaz bir yapmac›kl›k oldu¤unu söylemektedir.
Ça¤dafl özerkçilerden Richard Posner, “Against Ethical Criticism” (Etik Elefltiri-
ye Karfl›) adl› makalesinde Oscar Wilde’a da gönderme yaparak hiçbir kitab›n “ah-
laka uygun ya da ayk›r›” olamayaca¤›n›, bir kitab›n sadece “iyi ya da kötü yaz›lm›fl”
olabilece¤ini söylemifltir. Posner, roman okuman›n ahlaki ya da politik sonuçlar›-
n›n olabilece¤ini inkâr etmemifltir. Bu konuda pek çok örnek gösterir. Örne¤in,
Turgenyev’in Babalar ve O¤ullar›, George Orwell’in Hayvan Çiftli¤i ve Bin Dokuz
Yüz Seksen Dört’ü, Dostoyevski’nin Ecinniler’i gibi. Posner’e göre hayal ürünü
olan edebi eserler ço¤u zaman çok güçlü bir flekilde fikir ve bilgi yayarlar. Buna
ra¤men Posner, edebi eserlerin yaratt›klar› etkilere, sonuçlara göre de¤erlendiril-
memeleri gerekti¤ini savunarak afl›r› özerkçi kanada destek ç›km›flt›r (1997: 1). Afl›-
r› özerkçiler iddialar›n› destekleyebilmek için genellikle soyut resim ve soyut mü-
zik gibi sanat türlerine iflaret ederler. Bu türe giren sanat yap›tlar›n›n ahlaki aç›dan
de¤erlendirilemeyece¤ini iddia ederler. Ancak unutmamak gerekir ki do¤ru olsa
bile bu görüfl hiçbir sanat yap›t›n›n ahlaki aç›dan de¤erlendirilemeyece¤i iddias›n›
destekleyemez (Gaut 2007: 67).
Afl›r› özerkçili¤e göre nas›l ki say›lar›n ahlaki de¤erlendirmesini yapman›n hiç-
bir anlam› yoksa ayn› flekilde sanat yap›tlar›n›n ahlaki de¤erlendirmesini yapma-
n›n da hiçbir anlam› yoktur. Peki bu durumda soral›m: “Bir kimse neden özerkçi-
li¤i savunmak isteyebilir?” Bir neden, kimi sanat eserlerinin hatal› ya da itici olduk-
lar› durumlarda bile “iyi” hatta “müthifl” sanat eserleri olabilmeleridir. Bu do¤ruysa
“etik boyutun estetik aç›dan ilgili olmayabilece¤i söylenebilir.” Özerkçi olmak için
ikinci bir neden estetik tutum (ya da tav›r) denilen tutuma baflvurularak verilebilir.
Bu tutum, daha önce de gördü¤ümüz gibi, sanat yap›tlar›n› estetik olarak de¤er-
lendirmek istedi¤imizde sahip oldu¤umuz tutumdur. Estetik tutuma sahip olabil-
mek için yayg›n olan görüfl ahlaki düflüncelere zaten duyars›z kalmak gerekti¤idir.
Elbette bu neden yaln›zca “estetik tutum” diye bir tutumun gerçekten olmas› du-
rumunda geçerli olabilir (Gaut 2005: 433-434). Posner ise ahlakç›l›¤› elefltirerek es-
tetikçili¤i savunan üç neden ileri sürmüfltür: 1) “Edebi eserlere tutulmak bizi daha
iyi vatandafl ya da daha iyi insan” yapmaz. 2) “Edebi eserlerde karfl›laflt›¤›m›z ve
hatta yazar›n da kat›ld›¤› ahlaken kötü olan görüfllerden so¤umamal›y›z.” 3) “Ya-
zar›n ahlaki nitelik ya da görüflleri eserlerine de¤er biçmemize etki etmemelidir”
(Posner 1997: 2). Anlafl›ld›¤› üzere afl›r› özerkçilik günümüzde hâlen daha etkisini
www.evrenselpdf.com
66 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 67
www.evrenselpdf.com
68 Estetik ve Sanat Felsefesi
SIRA S‹ZDE Sanat yap›tlar›n›n de¤erlendirilmesinde ahlakç› m› yoksa özerkçi mi olmay› tercih edersi-
SIRA S‹ZDE
3 niz. Tart›fl›n›z.
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 69
Özet
N
A M A Ç Sanat›n bilgi ile olan iliflkisini tart›flmak. Sanat ontolojisindeki görüfllerden biri fiziksel nes-
1 Sanat›n bilgi ile olan iliflkisini araflt›ran alana sa- ne görüflüdür. Buna göre bir sanat yap›t›n›n on-
nat epistemolojisi ad› verilir. Alan›n en temel so- tolojik statüsü sopalar›n, tafllar›n ontolojik statüsü
rular› “Sanat bilginin kayna¤› olabilir mi?” ve “Sa- gibidir. Bir baflka görüfl hayali varl›k görüflüdür.
nat bir fleyler ö¤retir mi?” sorular›d›r. Buna göre Bu görüfle göre hem yap›t›n yarat›lmas›nda hem
sanat›n biliflsel de¤erinin olup olmad›¤› tart›fl›l- de yarat›ld›ktan sonra izlenmesinde hayal gücü
maktad›r. Bu iki soruya düflünürlerin verdi¤i ya- gerekmektedir. Sanat yap›t› o halde zihinsel bir
n›tlar genellikle iki grupta toplanabilir. Birinci nesne olacakt›r. Bir di¤er görüfl sanat yap›tlar›n›
grup düflünürler, sanattan bir fleyler ö¤rendi¤i- soyut varl›klar olarak kabul eder. Bu görüfl ayn›
mizi, sanat›n dünya hakk›ndaki alg›m›z› de¤ifltir- zamanda tip-örnek kuram› olarak da bilinir. Bu-
di¤ini söylerken ikinci gruptakiler bilgiyi “gerek- na göre yap›t›n kendisi bir tip iken, kopya ya da
çelendirilmifl do¤ru inanç” olarak kabul ettikleri gösterimleri bu yap›t›n örnekleri olmaktad›r.
için sanat›n bilgi sa¤layamayaca¤› görüflünü be-
nimsemifllerdir. Sanattan ö¤renmek ile sanattan
NA M A Ç
Sanat›n etik ile olan iliflkisinde özerkçilik ile ah-
etkilenmek ayn› fley de¤ildir. Bu ikisini ay›rt et- 3 lakç›l›¤› tart›flmak.
mek gerekir. Ö¤renmek bilgi ile ilgilidir. Oysa Sanat›n etik ile olan iliflkisi “sanat›n etik elefltiri-
etkilenmek daha çok psikolojik bir durumdur. si” araflt›rmas›d›r. Bu araflt›rma karfl›t iki görüflü
Sanat› bir bilgi kayna¤› olarak ele almada dört içerir. Bu görüfller, ahlakç›l›k ve özerkçiliktir. Ah-
yoldan söz edilebilir: 1) Sanat› biliflsel uyar›m›n lakç›l›¤a göre sanat yap›tlar›n›n estetik de¤eri ah-
kayna¤› olarak görmek 2) Sanat›n deneyimsel laki de¤eri taraf›ndan belirlenmektedir. Özerkçi-
bilgi sa¤lad›¤›n› iddia etmek 3) Sanat›n ahlaki li¤e göre ise hiçbir ahlaki kategori sanat alan›na
bilgi sa¤lad›¤›n› iddia etmek 4) Sanat›n bilgi ka- uygulanmamal›d›r. Bu iki görüfl daha sonra ›l›m-
tegorilerini flekillendirmede rolünün oldu¤unu l› ahlakç›l›k ve ›l›ml› özerkçili¤i do¤urmufltur.
iddia etmek. Etik elefltiri özellikle roman, hikaye ve sinema
N
gibi anlat›sal sanat yap›tlar› hakk›ndad›r. Kimi
Sanat yap›t›n›n ne tür bir varl›k oldu¤u konusu- düflünürler sanat yap›tlar›ndaki ahlaki do¤rular›n
AM A Ç
www.evrenselpdf.com
70 Estetik ve Sanat Felsefesi
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi özelde “sanat epistemoloji- 6. Bir sanat yap›t›n›n ontolojik statüsünün do¤adaki
si” alan›yla ilgilenen bir felsefecinin soraca¤› bir soru herhangi bir varl›ktan farks›z oldu¤unu savunan görüfl-
de¤ildir? afla¤›dakilerden hangisidir?
a. Sanat›n biliflsel de¤eri var m›d›r? a. Tip-örnek kuram›
b. Sanat ile bilgi aras›nda nas›l bir iliflki vard›r? b. Fiziksel nesne görüflü
c. Sanat yap›tlar› bir fley ö¤retir mi? c. Tekil varl›k kuram›
d. Sanat bilginin kaynaklar›ndan biri midir? d. Hayali varl›k görüflü
e. Sanat yap›tlar› ne tür varl›klard›r? e. Soyut varl›klar görüflü
2. Afla¤›dakilerden hangisi sanat›n bir bilgi kayna¤› ola- 7. Afla¤›dakilerden hangisi hayali varl›k görüflüne ait
rak görülmesindeki görüfllerden biri de¤ildir? bir düflüncedir?
a. Sanat›n ahlaki bilgi sa¤lad›¤› görüflü a. Sanat yap›tlar› gerek yarat›m aflamas›nda gerek-
b. Sanat›n metafizik uyar›mlarda bulundu¤u görüflü se yarat›mdan sonra izleyiciler taraf›ndan alg›la-
c. Sanat›n deneyimsel bilgi sa¤lad›¤› görüflü n›rken hayal gücünü gerektirir.
d. Sanat›n biliflsel uyar›m kayna¤› oldu¤u görüflü b. Sanat yap›tlar› yarat›l›rken sanatç›n›n mutlaka
e. Sanat›n genel olarak bilgi kategorilerini flekillen- rüya görmesi gerekmektedir.
dirmede pay›n›n oldu¤u görüflü c. Sanatç›lar›n ve izleyenlerin bilinçalt› süreçleri
yap›tlar›n yarat›m ve alg›lanma aflamalar›nda ön
3. Sanat› bilginin kaynaklar›ndan biri olarak görmeyen plana ç›kmaktad›r.
düflünürler neyi iddia etmektedirler? d. Sanat yap›tlar› elle dokunulamaz türden var-
a. Sanat›n do¤rular›n›n kendine özgü oldu¤unu l›klard›r.
b. Sanat yap›tlar›n›n pek çok argüman içermesinden e. Sanat yap›tlar› sanatç›lar›n zihinlerinde varolma-
ötürü bilgi sa¤lamada karmafl›kl›¤a yol açt›¤›n› ya gerek duymadan ka¤›da, tuvale, mermere vb.
c. Sanat yap›tlar›n›n biliflsel de¤erinin çok yüksek türden malzemelere aktar›lan varl›klard›r.
oldu¤unu
d. Sanat›n do¤ru inanç bildirse bile bu inançlar› 8. Afla¤›dakilerden hangisi ahlakç›l›¤›n genel olarak sa-
gerekçelendiremeyece¤ini vundu¤u bir görüfl de¤ildir?
e. Sanat›n bilimlerin sa¤lad›¤› bilgiden farkl› bir a. Sanat›n estetik de¤eri ahlaki de¤erine indirge-
bilgi sa¤lamad›¤›n› nebilir.
b. Sanat insan yaflam›nda hizmet etti¤i amaca göre
4. Pablo Picasso’nun “Guernica” ya da Salvador Da- tan›mlanmal›d›r.
li’nin “Belle¤in Azmi” adl› resmi genel varl›k kategorile- c. Sanat yap›tlar›n›n estetik boyutu yoktur.
ri içerisinde ne tür bir varl›kt›r? d. Sanata yaln›zca saf estetik özellikler aç›s›ndan
a. Çoklu varl›k yaklafl›lamaz.
b. Tekil varl›k e. Sanat toplum için yap›lmal›d›r.
c. Tümel varl›k
d. Soyut varl›k 9. Il›ml› özerkçilerle ›l›ml› ahlakç›lar›n ortak görüflü nedir?
e. Hayali varl›k a. Sanat toplum için yap›lmal›d›r.
b. Estetik aç›dan övülen sanat yap›tlar› ahlaki aç›-
5. Beethoven’›n “9. Senfonisi” ya da Yakup Kadri Ka- dan da övülmektedir.
raosmano¤lu’nun “Yaban” adl› roman› genel varl›k ka- c. Estetik ilgi yaln›zca çizgi ve renklere yönel-
tegorileri içerisinde ne tür bir varl›kt›r? mektedir.
a. Tekil varl›k d. Ahlaki yarg›lar her zaman estetik alan›n d›fl›nda
b. Zihinsel varl›k kalmaktad›r.
c. Fiziksel varl›k e. Baz› sanat yap›tlar›yla ilgili olarak ahlaki yarg›ya
d. Tümel varl›k var›labilmektedir.
e. Çoklu varl›k
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 71
Okuma Parças›
10. Afla¤›dakilerden hangisi özerkçili¤i savunma ne- Schopenhauer ve Heidegger’in bir bütün olarak felsefi
denlerinden biri de¤ildir? görüfllerine bakt›¤›m›zda, onlar›n sanata iliflkin görüflle-
a. Estetik tutumda olabilmek için ahlaki düflünce- rinde ortak bir nokta görüyoruz, sanat bir tür bilgidir.
lere duyars›z kalmak gerekmektedir. Her iki filozof da, gerek sanata gerekse bilgiye ve özel-
b. Sanat yap›tlar› itici olduklar› zaman “iyi” sanat likle de sanat›n bilgisine önemli bir yer vermektedir.
yap›tlar› olarak de¤erlendirilemezler. Çünkü her iki filozof için de bilgi insan›n varl›k flart›d›r.
c. Edebi yap›tlar›n yazarlar›n›n kiflisel görüfllerinin Bir 19. yüzy›l filozofu olan Schopenhauer, bir bilgi türü
yap›tlar›na de¤er biçmemizde rolünün olmas› olarak sanata ve bu bilginin insan için önemine dikkat
do¤ru olmaz. çeken ilk filozof oldu¤unu görüyoruz. Bu filozoftan ön-
d. Edebi yap›tlar insanlar› daha iyi insan haline ce, Platon ve Aristoteles de sanat›n bir bilgi sa¤lad›¤›n›
getirmezler. belirtmifllerdir. Ancak onlar sözünü ettikleri bu bilginin
e. Edebi yap›tlardaki ahlaken kötü düflüncelerden özelli¤inden çok, ifllevi üzerinde dururlar. Çeflitli estetik
so¤umak yanl›fl olur. teoriler ise, “güzel”e yükledikleri farkl› anlam ve aç›kla-
ma tarzlar›yla, sanat› güzel’i ortaya koyan etkinlik ola-
rak ele al›rlar.
Sanat, kendine özgü bir varl›k alan› olarak görülmeyip,
sadece bir tür etkinli¤in ad› olarak görüldü¤ünde, yani
kendi bütünlü¤ü içinde ve insanla ilgisinde ele al›nma-
d›¤›nda sadece sanat etkinli¤inin ve sanat eseri ortaya
koyman›n ilke ve metodlar› verilmeye çal›fl›l›r (Mengü-
flo¤lu 1983: 219-220). Yeniça¤’dan günümüze kadar ge-
len estetik yaklafl›m içinde birçok görüflü bar›nd›rsa da,
bunlardan hiçbiri, sanat› bir varl›k alan› olarak ele al-
mamaktad›r. Bu estetik görüfllerin hareket noktalar› sa-
nat eseri de¤il, kendi dönemleri içinde geçerlilikte olan
bilgi, varl›k, etik görüflleridir.
Bat› felsefesinde sanat› kendi felsefe sisteminin içinde
ve bilgi görüflünden hareketle inceleyen ilk filozof ola-
rak Immanuel Kant (1724)’› görüyoruz. Kant, üçüncü
büyük kriti¤i olan Yarg› Gücünün Kriti¤i (1793)’nde es-
teti¤i tan›mlamaya çal›fl›r ve onu do¤a ile bilgi yetimiz
aras›ndaki bir yeti olarak ifade eder. Ona göre, do¤ada
var olan ama bizim sadece varoldu¤unu “gördü¤ümüz”
(auschauen) baz› yasalar vard›r. ‹flte bizim bu görümüz
estetik bir görüdür, estetik bir hazd›r. Estetikte yarg› gü-
cümüz subjektif olarak refleksiyonda bulunur, do¤a bi-
limlerinde ise bu yarg› gücü objektiftir (Meredith 1949:
284-285). Bat› felsefesinde bir dönüm noktas› oluflturan
Kant, felsefesinde esteti¤i ve buna ba¤l› olarak da “gü-
zel”i ele al›p, incelemifltir. Bunun nedeni onun felsefe-
sinin hareket noktas›n›n bilgi teorisi olmas›d›r. Bilgi te-
orisi hareket noktas› oldu¤unda insana ve dolay›s›yla
da bilgiye bütünlüklerinde de¤il ancak suje-obje iliflkisi
içinde bak›lmas› mümkün olmaktad›r (...)
Schopenhauer ve Heidegger’in sanat görüfllerine bakt›-
¤›m›zda sanat›n, nesnesi “hakikat” olan bir bilgi türü ol-
du¤u görülmektedir. Sanat eserinin ortaya koydu¤u ya
www.evrenselpdf.com
72 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
3. Ünite - Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi ve Sanat Etik ‹liflkisi 73
www.evrenselpdf.com
4
ESTET‹K VE SANAT FELSEFES‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Antik Ça¤ düflünürlerinin estetik ve sanat felsefesi konusundaki görüfllerini
N
tan›yabilecek,
Orta Ça¤ düflünürlerinin estetik ve sanat felsefesi konusundaki görüfllerini ta-
N
n›yabilecek,
Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da estetik ve sanat felsefesinin genel özelliklerini ifa-
N
de edebilecek,
Güzellik ile yarar, iyilik ve do¤ruluk aras›ndaki iliflkiyi kavrayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Antik Ça¤ Estetik ve Sanat • Plotinus
Felsefesi • Augustinus
• Orta Ça¤ Estetik ve Sanat • Thomas Aquinas
Felsefesi • Farabi
• Metafiziksel Estetik • ‹bn Sina
• Platon • ‹bn Rüfld
• Aristoteles
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• PLATON’DA GÜZEL‹N KAVRAMSAL
VE ÖZSEL OLARAK BEL‹RLENMES‹
• ARISTOTELES’TE M‹MES‹S VE
KATHARS‹S OLARAK SANAT
Estetik ve Sanat Antik Ça¤ ve Orta
Ça¤da Estetik ve • PLOT‹NUS’TA GÜZEL‹N B‹R’DEN
Felsefesi Sanat Felsefesi TAfiMASI
• ORTA ÇA⁄ ESTET‹K VE SANAT
FELSEFES‹N‹N GENEL ÖZELL‹KELR‹
• ST AUGUST‹NUS VE AQU‹NAS’IN
GÜZEL ÜSTÜNE GÖRÜfiLER‹
• ORTA ÇA⁄ ‹SLAM ESTET‹⁄‹
www.evrenselpdf.com
Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da
Estetik ve Sanat Felsefesi
G‹R‹fi
Felsefenin birçok konusunda oldu¤u gibi, esteti¤in baz› temel problemlerinin ilkin
Antik Ça¤da ele al›nd›¤›n› söyleyebiliriz. Bu dönemde sanat ve estetik üzerine in-
celemelerin geliflmesinde Sokrates’le birlikte felsefi çal›flmalar›n içeri¤inde meyda-
na gelen de¤iflmenin etkisini vurgulamak gerekir. Bilindi¤i gibi Sokrates öncesi fel-
sefenin konusu kozmos idi. Thales, Anaksimenes, Anaksimandros, Herakleitos ve
Demokritos gibi düflünürler varl›¤›, varl›¤›n özünü ve do¤ay› araflt›rmaya çal›flm›fl-
lard›r. Sokrates’le birlikte felsefenin konusu kozmostan nomosa dönmüfltür. No-
mosa dönüflle birlikte felsefenin konusu genel olarak insan, onun eylemleri, dav-
ran›fllar›, yap›p ettikleri, duygular›, tutkular›, hazlar›, de¤erleri, içinde yaflad›¤› ve
gelifltirdi¤i sosyal kurumlar olmufltur.
Sokrates’in “güzel nedir?” üzerine yapt›¤› felsefi sorgulamalar belli bir sonuca
ulaflmasa da güzellik için nelerin ölçüt al›nabilece¤i konusunda bize çok fley ö¤-
retmektedir. Modern estetik kuramlardan farkl› olarak Antik Ça¤ ve Orta Ça¤ sanat
ve estetik anlay›fllar› ilgili filozofun veya dönemin egemen metafizik ve ontolojik
anlay›fl› üzerine kuruludur. Birinci ünitese güzel ve güzellik kavram›n› irdelerken
yararl›l›k ve iyili¤in güzel için kabul edilen ölçütler aras›nda yer ald›¤›n› görmüfl-
tük. Gerçekten de güzellik üstüne Sokrates ile sofistler aras›nda gerçekleflen tart›fl-
man›n odak noktalar›ndan biri bu sorun olmufltur. Hem Antik Ça¤’da hem de Or-
ta Ça¤’da güzel ile iyilik ve yetkinlik aras›nda yak›n bir iliflki, kimi kez de özdefllik
kurulmufltur. Platon’un güzellik anlay›fl›nda bir yandan güzele metafiziksel bir te-
mel arama çabas› ön plana ç›karken di¤er yandan devlette sanat›n varl›¤› ve öne-
mi konusuna özel bir ilgi gösterilmifltir. Plotinus’la birlikte güzelin metafiziksel ola-
rak ele al›n›fl› daha belirgin hâle gelmifltir. Bu ünitede, Antik Ça¤ felsefesinin tem-
silcilerinden Platon, Aristotels ve Plotinus’un yan› s›ra Augustinus ve Thomas Aqui-
nas gibi Skolastik felsefesinin önde gelen düflünürleri ile Orta Ça¤ ‹slam filozofla-
r›ndan Farabi, ‹bn Sina, ‹bn Rüfld ve Mevlana’n›n sanat ve estetik konusundaki gö-
rüfllerini tan›tmaya çal›flaca¤›z.
www.evrenselpdf.com
76 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 77
yerek bu kez de güzelin birine göre güzel, ötekine göre güzel olmayan olarak ta-
n›mlanm›fl oldu¤unu söyler.
Diyalogun devam eden bölümlerinde bu kez güzel uygunluk aç›s›ndan tan›m-
lanmaya çal›fl›l›r. Toprak bir çömlekte piflen çorba için incir a¤ac›ndan yap›lm›fl ka-
fl›k, alt›n kafl›ktan daha uygundur; çünkü alt›n kafl›k çömle¤e zarar verebilirken in-
cir kafl›k çömle¤e zarar vermez. Bu yüzden güzellik için ölçüt uygunluk ise o za-
man alt›n kafl›k de¤il de tahta kafl›k güzeldir. Ancak, bu tan›m da sorunludur çün-
kü güzelin kendisi güzel görünüflü sa¤layan uygunluktan daha baflka bir fleydir.
Uygun olan bir nesneyi veya kifliyi gerçekte oldu¤undan daha güzel gösteriyorsa
o zaman uygun olan dedi¤imiz fley, güzellik aç›s›ndan bir çeflit kand›rmacad›r.
Sokrates itiraz›n› flöyle sürdürür:
“Çünkü biz, güzel fleyleri güzel k›lan fleyi ar›yorduk. T›pk› bütün büyük fleyleri, bü-
yük k›lan fleyin, boyca, irilik olmas› gibidir bu da. Gerçekten de, büyük görünseler de
boyca iriliklerinden ötürü, bu fleyler zorunlu olarak büyüktürler. Bunun gibi, güzel
görünseler de görünmeseler de, güzel fleyleri güzel k›lan fleylerin ne oldu¤unu arafl-
t›rmal›y›z. Bu uygunluk olamaz. Çünkü, söyledi¤im gibi, uygunluk, fleyleri, oldu-
¤undan daha güzel gösteriyor; olduklar› gibi görünmelerini engelliyor” (Büyük Hip-
pias, 294b-c).
www.evrenselpdf.com
78 Estetik ve Sanat Felsefesi
Platon’un estetik kuram›nda sevgi yoluyla güzele ulaflma düflüncesi merkezi bir
öneme sahiptir. Bunu aç›klamak için ilkin üretme veya yaratma kavram›yla neyi
ifade etti¤ini belirtmemiz gerekir. Platon’a göre, her insanda bedene ve cana göre
üretme olmak üzere iki tür üretme ya da yaratma gücü vard›r: Bedene göre üret-
me gücüyle kastedilen insan›n üreme iste¤idir: “Erkekle kad›n›n birleflmesi do¤ur-
ma iflidir ve bu da bir tanr› iflidir; çünkü üretme, ço¤alma ölümlü varl›¤›n ölümsüz-
lü¤ünü sa¤lamakt›r” (fiölen, 206c, 50). Platon insan›n çocuk sahibi olma iste¤ini
kendi s›n›rl›l›klar›n› aflma ve ölümsüzlü¤e ulaflma iste¤i olarak görür. Bedensel
üretme gücü ön plana ç›km›fl olan insanlar›n “sevme yolu, çocuk üreterek ölüm-
süzlü¤ü sa¤lamakt›r”(fiölen, 208e, 53). Cana veya ruha göre yaratma gücü düflün-
ce ile üretilir. Ruh yoluyla ölümsüzlü¤e ulaflman›n yolu ise en güzel düflünceleri
üretmek, gençleri e¤iterek ve yetifltirerek onlara erdem kazand›rmakla olur.
Peki, sevgi yoluyla güzele nas›l ulafl›l›r? Her fleyden önce sevgi, niyetsel veya
yönelimseldir. Di¤er bir de¤iflle, sevgi bir fleyin sevgisidir, bir fleye yönelir, bir fley
hakk›ndad›r. Güzel, sevginin nesnesi, onun yöneldi¤i, onun hakk›nda oland›r. Bu-
na karfl›n çirkin ise sevginin kaç›nd›¤›, kaçt›¤›d›r. Platon’a göre, sevginin niyetsel-
li¤i aflamal›d›r. Öncelikle, sevginin yöneldi¤i ilk fley belli bir kiflinin güzel bedeni-
dir. Bu manada sevginin nesnesi olan güzel bedenden bedene de¤iflen bir görece-
li güzel olma durumuna göndermede bulunur. Platon’a göre, belli bir bedende gü-
zeli gören kifli bir süre sonra tüm güzel bedenlere ayn› flekilde yönelecek ve seve-
cektir. Daha sonraki aflamada art›k bedensel güzellik yerine ruhsal güzelli¤in üs-
tün oldu¤unu görür ve tüm güzel ruhlara yönelir. Platon’a göre, varoluflsal olarak
yetkinli¤i ve ölümsüzlü¤ü arzulayan kifli beden güzelli¤i ile yetinmez ruh güzelli-
¤ine yönelir, tüm güzel ruhlar› sever. Bunlar›n yan› s›ra güzel yasalar›, güzel töre-
leri ve güzel fikirleri sever. Ruh güzelli¤ini severek kifli yaflay›flta, davran›flta olan
güzeli görür ve erdem güzelli¤ine ulafl›r. Ruh ve erdem güzelli¤i ile kifli san›lar
dünyas›ndan uzaklafl›r, “taslaklara de¤il, gerçe¤in ta kendisine ba¤lan›r.” Böylece
tüm güzelliklerin en tepe noktas› olan mutlak güzelin, öz güzelin bilgisine ulafl›r
(fiölen, 212a, 56). Diyaloglar›n baflkahraman› Sokrates’e kulak verelim yine:
“Bu güzellik art›k hep var, do¤umsuz, ölümsüz, artmaz, eksilmez bir güzelliktir, bir
bak›ma güzel, bir bak›ma çirkin, bugün güzel, yar›n çirkin, fluna göre güzel, buna
göre çirkin, bir yerde güzel, bir yerde çirkin, kiminin gözünde güzel, kiminin gözün-
de çirkin bir güzellik de¤ildir. Bir güzellik ki, kendini bir yüzle, elle ayakla, bedene
ba¤l› hiçbir fleyle göstermeyecek, ne bir söz alacak, ne bir bilgi, bir canl›da, belli bir
varl›kta bulunmayacak, ne canl›da, ne yerde, ne gökte, hiçbir yerde, kendi var, ken-
dinden var, kendisi ile hep bir örnek. Bütün güzellikler ondan pay al›r; kendisi on-
lar›n parlay›p sönmeleriyle ne artar, ne eksilir ne de de¤iflikli¤e u¤rar” (fiölen 211a-
b, 55).
Platon’a göre sevgi yoluyla Platon’un iki tür üretme veya yaratma gücüyle temellendirmeye çal›flt›¤› görüfl
güzele ulaflma iki aflamada kendi idealar kuram›na uygun olarak tek tek fleylerin güzelli¤i ile güzelin kendisi
gerçekleflir. ‹lkin, belli bir
güzel bedene yönelen kifli aras›ndaki ayr›ma uygun düfler. Onun metafizi¤ini hat›rlayacak olursak Mutlak Gü-
tüm güzel bedenleri sevmeye zel veya Güzel idesi gerçek varl›kt›r. Bedene göre güzel olan, kal›c› de¤ildir; tek
bafllar. Daha sonra, as›l
güzelli¤in beden güzelli¤i
tek bedenlere göre de¤iflir, çeflitlidir, görecelidir, geçicidir. Ancak ruha göre güzel
de¤il, ruh güzelli¤i olan ise daha kal›c›, daha bütüncül bir güzelliktir. Bu yüzden de asl›nda ruh güzel-
oldu¤unun fark›na vararak li¤ini severek kifli gerçek varl›¤›n bilgisine ulafl›r. Ruh güzelli¤ini ve erdem güzel-
ona yönelir ve onu sever.
li¤ini sevme varl›¤› gizlilikten kurtar›r ve hakikati gösterir.
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 79
www.evrenselpdf.com
80 Estetik ve Sanat Felsefesi
le, ‹deal devlette, özellikle ressamlar›, flairleri, trajedi ve komedi yazarlar›n› kapsa-
yan genel olarak da tüm sanatlar› kapsayan bir yasaklama, sansür vard›r. Hatta bu
diyaloglar›n baz› bölümlerinde daha a¤›r yapt›r›mlar önererek gençleri kötü etkile-
yen sanatç›lar›n devletten sürülmesi gerekti¤ini önerir. Tanr›lar› insani özellikler
içinde tasvir ederek onlara olan sayg›y› azaltan fliirler yasaklanmal›d›r. Toplum dü-
zeni için iyi örnek olmas› gereken tanr›lara sayg› azal›rsa ideal devletin düzeni bo-
zulur. ‹nsan› akl›n yolundan, gelenek ve göreneklerden uzaklaflt›ran, sadece duy-
gular›n› coflturup duygusal tepkilerle karar vermesine ve eylemde bulunmas›na
neden olacak hikâyeler de yasaklanmal›d›r.
Ancak, Platon tüm sanatlara ve sanatç›lara karfl› de¤ildir. Hatta, ideal devlet içe-
risinde baz› sanatlara yer vermenin gençlerin e¤itimi aç›s›ndan önemli oldu¤unu
savunur. Gençleri gerçek güzele yöneltecek sanatlar ideal devlet içinde varl›klar›-
n› sürdürebilirler. Örne¤in, ritim ve düzene dayanan uygun bir müzik e¤itimi insa-
n› yüceltti¤i ve özünü güzellefltirdi¤i için devlette yer almal›d›r (Devlet, 401d, 92).
Hüzne, gevflekli¤e, duygusall›¤a ve tembelli¤e iten baz› müzik makamlar› yasakla-
n›rken; savaflta ya da büyük bir zorlukla karfl› karfl›ya kalan, yaralanan, yenilen,
ölümle karfl› karfl›ya gelen ve her türlü mutsuzluk içinde kaderine kafa tutabilen
bir kiflinin yi¤itçe davranmas›na katk› sa¤layan; bar›fl ve huzur içinde yaflamaya yol
açan makamlara izin verilmelidir (Devlet, 399a, 89). Ayr›ca toplumsal düzene uyum
gösteren, onun varl›¤›n› sürdürmesine yard›m edecek olan sanatlar da ideal devlet
içinde varl›klar›n› sürdürebilirler.
Platon’un yafll›l›k döneminde idealar kuram›n›n ontolojik yan›n› yitirerek man-
t›ksal-matematiksel bir yöne dönüflmesi onun güzel anlay›fl›na da yans›m›flt›r. Bu
dönemde Platon özellikle Parmenides’in kurucusu oldu¤u Elea okulunun ve Pita-
gorasç› okulun etkisi alt›ndad›r. Timaios diyalogu, Pisagorcu etkinin en aç›k biçim-
de görüldü¤ü diyalogdur. Burada güzellik do¤ru ve uygun orant› olarak tan›mlan›r:
“‹mdi iyi olan her fley güzeldir, güzel de hiçbir zaman orant›s›z olamaz. O halde esas
olarak flunu düflünmek gerektir; bir canl› güzel olabilmek için tam orant› içinde bu-
lunmal›d›r. Ama biz de orant›lar› ancak küçük fleylerde sezip, onlarda hesaba kat›-
yoruz; en önemli, en büyük fleylerde ise fark›na bile varm›yoruz. Meselâ, s›hhatle
hastal›klar, erdemle kötülük için ruhla vücut aras›ndaki orant› veya orant›s›zl›klar-
dan daha önemlisi yoktur. Böyle oldu¤u halde biz buna dikkat etmeyiz. Düflünme-
yiz ki kuvvetli ve her bak›mdan büyük bir ruh çok zay›f, çok küçük bir tende bulu-
nursa, yahut da durum bunun tamam›yla aksi olursa, canl› bir bütün olarak güzel
olamaz, çünkü orant›s›zd›r, orant› ise her fleyin bafl›nda gelir. Aksine olarak orant›-
l› olursa, bu orant›y› gören, görebilen için gördü¤ü fleylerin en güzeli, en hofl olan›-
d›r” (Timaios, 87 c-e).
Yafll›l›k dönemindeki Platon’a göre güzel olan, salt geometrik formdur. Phile-
bos’daki tart›flmayla birlikte Platon’nun güzelli¤i ölçülebilen bir fley olarak; pergel,
cetvel ve minkale ile çizildi¤i fleklinde düzeyleri ve küpleri anlad›¤›n› görüyoruz.
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
www.evrenselpdf.com
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 81
www.evrenselpdf.com
82 Estetik ve Sanat Felsefesi
Aristoteles, güzellik kuram›nda taklit veya benzetme gerçeklikten ve onun bilgisinden yoksun de¤ildir.
kavram›n› psikolojik
bak›mdan ele alarak ‹kincisi, mimetik etkinlik Platon’da oldu¤u gibi sadece d›fl dünyada olan estetik
katharsis kavram›yla sanat nesneyle ilgili de¤il, ayn› zamanda estetik öznenin iç dünyas›yla ve duyuflsal do-
eserinin izleyicisinde
meydana getirdi¤i etkiyi
¤as›yla da yak›ndan ilgilidir. Aristoteles bu iliflkiyi mimetik bir etkinlik olan traged-
aç›klamaya çal›fl›r. yan›n en karakteristik özelli¤ini aç›klarken verir. Ona göre, “tragedya salt bir öykü
de¤ildir. Tragedyan›n ödevi, uyand›rd›¤› ac›ma ve korku duygular›yla ruhu tutku-
lardan temizlemektir (katharsis)” (Poetika, 1449b). Burada Aristoteles mimesis ku-
ram›n› yeni bir kavramla, katharsis kavram›yla tamaml›yor. Katharsis sanatç› tara-
f›ndan yarat›lan/üretilen sanat eserinin izleyicisinde meydana getirdi¤i duyuflsal et-
kilenmeyi ifade eder.
Aristoteles’e göre, sanatlar›n ve sanat eserlerinin amac› sadece estetik hofllan-
ma veya haz yaratmak de¤il ayn› zamanda ahlaki bir de¤er yaratmak ve seyirci-
sini ahlaki bir süreçten geçirmektir. Bu ahlaki de¤er ve haz ruhumuzun ar›nmas›
ve temizlenmesi yoluyla ortaya ç›kar. Bu nedenle, Aristoteles’in katharsis kura-
m›nda, estetik alanla etik alan birbiriyle yak›n iliflki içindedir. Sanatç›n›n görevi
sanat alan›nda gerçeklefltirdi¤i etkinlikler arac›l›¤›yla etik alanda bir ar›nma, te-
mizlenme meydana getirmektir. Bu iliflki öylesine güçlüdür ki Aristoteles’in kat-
harsis kuram›nda sanat alan›n›n etik alan karfl›s›nda bir ba¤›ms›zl›¤› yoktur. Tu-
nal›’n›n ifadesiyle Aristoteles’in kuram›nda “ahlak, estetik’e tam olarak hâkimdir”
(Tunal›, 1983: 116).
Poetika Aristoteles’in mimesis ve katharsis kuram›n› aç›klamas›n›n yan›nda
onun “güzel” kavram›ndan ne anlad›¤›n› da gösterir. Bu eser, Platon’un idea ola-
rak güzel kavram›ndan farkl› olarak yaflad›¤›m›z, alg›lad›¤›m›z, deneyimledi¤imiz
dünyadaki düzene ve büyüklü¤e dayanan güzel kavram›ndan bahseder.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE inand›¤› için kitab› dokuz ders olarak s›n›fland›rm›fl ve eser
say›s›n›n yetkinli¤ine
bu adla an›lm›flt›r. Çal›flmalar›nda mistik ö¤eler hâkim olan Plotinus, Platon’un en
s›k› takipçilerinden olup Yeni-Platonculu¤un kurucusudur.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Dokuzluklar’›n bir bölümü “Güzel Üstüne” bafll›¤›n› tafl›r. Plotinus’un estetik
konusundaki görüflleri onun metafizi¤iyle do¤rudan iliflkili oldu¤u için bu konu-
K ‹ T A P daki görüfllerini
K ‹ T k›saca
A P hat›rlatmak gerekir. Plotinus’un metafizi¤i ak›lsal alan ve
duyusal alan ikilemiyle bafllar. Ak›lsal alan, de¤iflmeyen, uzams›z gerçeklik alan›y-
ken; duyusal alan uzamsal, de¤iflen ve gerçek olmayan›n alan›d›r. Her iki alan da
TELEV‹ZYON kendi içinde
T E L Ehiyerarflik
V‹ZYON bir varl›k düzenine sahiptir. Bu hiyerarflik ontolojide ak›l-
sal alan›n en üstünde “Bir” olmak üzere s›ras›yla “Ak›l”, ondan sonra da “Ruh” yer
al›r. Duyusal alanda ise cans›z bedenler ve madde bulunur.
Plotinus felsefesinde tüm varl›klar›n en üst kademesinde yer alan Bir, mutlak
‹NTERNET ‹ N T Eve
anlamda yal›n R N Etek
T olan, kendinde var olan ve kendi kendinin sebebidir. O, var-
l›¤a aflk›nd›r; bölünmez, çokluk bar›nd›rmaz, bütündür ve birliktir; yetkindir, ezeli
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 83
ve ebedidir. Bir’e herhangi bir düflünce, irade veya etkinlik atfedilemez; çünkü
bunlar onda bölünme ve ikililik yarat›r. Ak›l ise çokluk içerir. Bir’in birli¤i bozul-
madan çokluk içeren Ak›l’la iliflkisini aç›klamak için Plotinus sudûr (taflma) kura-
m›n› gelifltirir. Bir’den ilkin Ak›l taflar. Bir, günefl gibidir; ak›l da ondan yay›lan ›fl›k.
Ak›l’dan da duyular dünyas›n› düzenleyen Ruh; ondan da duyular dünyas› ve do-
¤a meydana gelir.
Ak›l kendi nedeni Bir’i temafla ederken kendisi baflka bir varl›¤›n, Ruh’un ne-
deni olur. Ak›l’›n temafla etkinli¤inin amac› sadece baflka bir varl›¤a sebep olmak
de¤ildir; ayn› zamanda Bir’e geri dönmektir. Görülüyor ki, Plotinus’un metafizi¤in-
de çift yönlü bir hareket vard›r. Bir yandan Ruh’un Akl› temafla etmesiyle evrensel
ruh ortaya ç›karken öte yandan duyusal dünyay› temafla ederek biçimlendirmesin-
den de bireysel ruhlar›n bedenle bulufltu¤u do¤a ortaya ç›kar.
Plotinus, güzel olan fleylerin güzelliklerini kendilerinden mi, yoksa bir baflka Plotinus’un güzellik kuram›
varl›ktan m› ald›klar› sorusunun yan›t›n› ararken iki çeflit güzel oldu¤unu tespit onun metafizi¤ine dayan›r.
Ona göre, tüm varl›klar›n
eder. Birincisi, tözlerinden dolay› de¤il de ideaya kat›lma nedeniyle araçsal güzel nedeni olan Bir, ezeli ve
olan cisimler; ikincisi kendinde güzel olanlar (Dokuzluklar: 217). Ona göre, varl›k ebedi, bölünmez, yetkin ve
bütünlük sahibidir. Duyusal
alan›nda oldu¤u gibi de¤erler alan›nda da hiyerarflik bir düzen vard›r. Bu hiyerar- dünyan›n güzellikleri
flinin en yüksek derecesi ‘güzel’, en afla¤› derecesi ise ‘çirkin’dir. Güzel, ruhun al- varl›lar›n› sudûr yoluyla
Bir’den al›rlar. Bu güzellikler
g›lam›fl oldu¤u, kendi özüne akraba oland›r; çirkinse, ruha yabanc› olan, onun ka- ayn› zamanda Bir’e ulaflmak
ç›nd›¤› fleydir. Güzelli¤i belirleyen evreni yaratan, ruh ile nesne aras›nda akrabal›k için arac› rol oynarlar.
yaratan temel ilke, salt-biçimdir. Nesneler ya da tek tek fleyler bu salt biçime kat›-
larak, ondan pay alarak güzel olurlar. Çirkin salt biçimden ve tanr›sal ak›ldan pay
almad›¤›, ona kat›lmad›¤› ve formdan yoksun oldu¤u için çirkindir. Ona göre mad-
de en çirkin fley olarak ontolojik s›ralamada en afla¤›da bulunur.
Plotinus’a göre, maddi ve duyusal dünyada birçok güzellik vard›r ve bunlar in-
sana hakiki özü hat›rlatt›klar› için önemlidirler. Ruhun duyusal dünyadan kurtulup
Bir’e dönmesi için bir uyar›c›ya ihtiyac› vard›r ki, bu uyar›c› da duyusal dünyan›n
güzellikleridir. “Güzel, özellikle görmede; iflitmede, sözlerin kombinezonunda ve
her tür müzikte bulunur; çünkü melodiler ve ritimler güzeldirler; duyumlardan ç›-
k›p üstün bir alana do¤ru yükselen güzel eylemler ve varl›k biçimleri vard›r; bilim-
lerin ve erdemlerin güzelli¤i vard›r” (Dokuzluklar: 217). Görüldü¤ü gibi Plotinus
güzelin duyulur alanda var oldu¤uyla bafll›yor ancak bununla s›n›rl› olmad›¤›n› be-
lirtiyor. Ona göre, güzel, sanatlarda, eylem ve pratiklerde, erdemlerde, al›flkanl›k
ve bilgide de bulunabilir. Ancak bütün bunlar güzelliklerini kat›ld›klar› ve pay al-
d›klar› bir üst alandan al›rlar.
Plotinus’a göre, güzelin estetik deneyimi insan› Bir’den uzaklaflt›rmaz, aksine
Bir’in deneyimlenmesine giden kap›lar› açar. Onun metafizi¤inde çift yönlü bir ha-
reket oldu¤unu hat›rlayal›m. Güzelin alg›s› sadece üst varl›k kademesinden gelmez.
Tek tek cisimlerdeki güzelin alg›lanmas›ndan idea olarak güzelin alg›lanmas›na gi-
den “bir merdiven” de vard›r (Dokuzluklar: 218). Duyusal dünyada güzelin estetik
deneyimi “aflk” ile bafllar. Güzeli arayan ruh önce duyusal alanda tek tek güzel fley-
leri deneyimleyecek, sonra diyalektik ad›mlarla duyusal alandan Akl›n ve Bir’in de-
neyimlenmesine do¤ru yol alacakt›r. Bu nedenle, Plotinus’un felsefesinde ‘estetik
deneyim’, ‘estetik görü’ ve ‘estetik duyarl›l›k’ Bir’e ulaflman›n yolunu açt›¤› için bu
kavramlar Platon ve Aristoteles’te oldu¤undan daha merkezi öneme sahiptirler.
Ancak, duyusal üstü dünyadan pay alan güzel, salt duyu yoluyla kavranabilen
bir fley de¤ildir. Güzel, duyular dünyas›ndaki maddeye ait olanlardan ar›narak al-
g›lanabilir. Burada Aristoteles’in katharsis kuram›n›n etkileri aç›kça görülür. Arzu-
lar›ndan, duygular›ndan ar›nm›fl, bedensel olarak neye sahipse hepsinden ar›nm›fl
www.evrenselpdf.com
84 Estetik ve Sanat Felsefesi
ruh güzeli alg›lar. Güzel, ak›ldan gelen iyidir. ‹yiye varmak her ruhun arzusudur.
Ruh, güzeli alg›layarak ‘çoklukta birlik’ olur veya tanr›da özümsenir.
Plotinus çal›flmalar›nda sanat ve sanat eserinin do¤as› hakk›nda fazla bir fley
söylemese de onun Platon gibi kimi sanat çeflitlerine olumsuz bakan bir tavr› yok-
tur. Ona göre, sanatç›lardan ziyade düflünür ve felsefeciler güzeli hedefler. Sanat-
ç›lar duyusal dünyaya bakarak taklit ederken asl›nda mutlak “Güzel”, “‹yi” ve
“Do¤ru” olan›n özünden bir fley yans›tt›klar› için bizi yüceltirler. Bu noktada Ploti-
nus’un Platon gibi mimetik etkinli¤i insan› mutlaktan ve mutla¤›n bilgisinden uzak-
laflt›ran tehlikeli bir fley olarak görmedi¤ini söyleyebiliriz. Aksine, Plotinus’a göre
mimetik etkinlik mutla¤a yaklaflma ve onun bilgisini anlamada bize yard›mc› olan
bir araçt›r.
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 85
Orta Ça¤ düflünürleri için ak›l yoluyla kavranan güzellik deneyimi ahlaki ve
psikolojik bir gerçekliktir ve bunu göz ard› etmek bu dönemin kültürünün yanl›fl
yorumlanmas›na neden olur (Eco 1999: 18). Bu dönemdeki estetik ilgi alan›n›n gü-
nümüz estetik ilgi alan›ndan daha kapsaml› oldu¤u aç›kt›r. Bu dönemde, duyula-
ra dayanan be¤enilerin yan› s›ra ilahi ve ruhsal alana yönelik be¤eni, sevgi ve öz-
lem bu estetik ilgi alan›n›n içerisinde temellendirilmifltir. Bu da estetik ilgi alan›n›
ayn› zamanda dini, metafiziksel, ahlaki ve psikolojik bir alan hâline getirmifltir. Or-
ta Ça¤ döneminde bir caminin veya kilisenin olabildi¤ince görkemli bir yap› ola-
rak infla edilmesi ideali, insanlar için be¤enilen bir eser meydana getirmekten zi-
yade, kutsal olan› en iyi flekilde temsil etmek ve Tanr›’n›n be¤enisini ve lütfünü ka-
zanmak inanc›ndan kaynaklanm›fl olabilir. Dahas›, Umberto Eco’nun da belirtti¤i
gibi, günümüz estetik anlay›fl›nda mevcut etik ideallerle örtüflmeyen fleyler de es-
tetik zevk duygusu yaratabilirken, “böyle bir fley Orta Ça¤l›lar için kesinlikle geçer-
li de¤ildir” (Eco 1999: 134). Antik Ça¤’da sanat, sanatç›, sanat ürünü, güzel ve gü-
zelin bilgisi insan edimleri çerçevesinde düflünülürken Orta Ça¤’da tüm bu unsur-
lar H›ristiyanl›¤›n Tanr› ve do¤a anlay›fl› ve bunlar›n karfl›l›kl› iliflkisi çerçevesinde
aç›klanm›fl ve temellendirilmifltir.
Orta Ça¤ bat› dünyas› sanat ve esteti¤i- Resim 4.1
nin de¤eri üzerine yap›lan tart›flmalar›n he- Müzi¤in
men hemen ayn›s› ‹slam esteti¤i için de söz matematiksel oran
konusudur. Birçok araflt›rmac›ya göre Orta ve orant› olarak
Ça¤ ‹slam, H›ristiyan ve Yahudi dünyas›nda tasvir edildi¤i,
Pisagorcu sanat
ortaya ç›kan sanat ve estetik anlay›fllar›n›n anlay›fl›n›n
belirgin bir ortak özelli¤i vard›r. Bu üç me- etkilerini gösteren
deniyette estetik sorunlar›n birço¤u Klasik Orta Ça¤ sonlar›na
ait bir resim.
Antik Ça¤’dan al›narak kavramsal olarak gü-
zel irdelemesi; güzelin psikolojik, alg›sal ve
deneyimsel yönüne iliflkin temellendirme-
ler yap›lm›fl olsa da tüm bunlar dönemin
metafiziksel, ontolojik ve dini inanç temeli
üzerine savunulmufltur. Orta Ça¤ esteti¤i-
nin bu özelliklerini afla¤›daki sayfalarda ele
alaca¤›m›z Skolastik felsefesinin önde ge-
len düflünürleri Augustinus ve Aquinas ile
Orta Ça¤ ‹slam düflünürleri Farabi, ‹bn Si-
na, ‹bn Rüfld ve Mevlana’n›n görüfllerinde
daha yak›ndan tan›maya çal›flaca¤›z.
“Dostlar›ma flöyle soruyordum: ‘Acaba güzelden baflka bir fley mi seviyoruz? Öyleyse
güzel ne? Peki güzellik ne? Sevdi¤imiz nesnelerde bizi cezbeden ve büyüleyen ne?
Çünkü onlarda güzellik ve cazibe olmasa bizi asla kendilerine çekemezlerdi.’ Bu ko-
www.evrenselpdf.com
86 Estetik ve Sanat Felsefesi
nuyu haddinden fazla düflündüm ve gördüm ki, bu nesnelerin biçimlerinde bir çe-
flit bütünlük var ve bu yüzden güzeller, sonra bir çeflit oranlar› var, yani bir fley bafl-
ka bir fleye gayet güzel uyabiliyor, t›pk› bedenin bir parças›n›n bütünüyle uyumlu ol-
mas› gibi ya da bir ayakkab›n›n aya¤a uymas› gibi ve bu türden benzer fleyler” (‹ti-
raflar: 120-121).
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 87
Di¤er Orta Ça¤ düflünürlerinde oldu¤u gibi, Aquinas’a göre de güzellik ile iyi-
lik aras›nda do¤rudan iliflki, hatta özdefllik vard›r. Güzel, varl›¤›n öz niteli¤idir; an-
cak o birlik, do¤ruluk veya iyilik nitelikleriyle birlikte ortaya ç›kar. Aralar›ndaki
fark, iyili¤in arzulama yetisiyle iliflkili olmas›na karfl›n, güzelli¤in bilme yetisiyle
iliflkili olmas›d›r. Aquinas’a göre, bir nesne iyiyse güzeldir. Güzellik ve iyilik iliflki-
li olduklar› nesne ba¤lam›nda ayn› gerçekliktirler çünkü her ikisi de nesnenin öz-
sel biçimine dayan›r. Güzel fleyler alg›land›klar›nda zevk uyand›ran fleylerdir. Alg›-
laman›n biliflsel oldu¤u düflünülürse güzel onu görenin alg›s›yla, biliflsel yap›s›yla
belirlenir. Ancak bu Aquinas’›n tamamen biliflsel öznelci bir yaklafl›m sergiledi¤i
anlam›na gelmez. Çünkü ona göre, güzeli belirleyen, estetik öznenin alg›s›, bilifli
veya bilgisi olmas›na karfl›n tüm bunlar› ve bunlardan kaynaklanan estetik zevki
belirleyen fley nesnenin nesnel özellikleridir. Bir cisimle ilgili güzel bir deneyimi-
nin olabilmesi için o cisimde belli flartlar›n veya özelliklerin gerçekleflmesi gerekir.
Bunlar; bütünlük veya kusursuzluk, uygun oran ve uyum, aç›kl›k veya görkem
özellikleridir.
Bütünlük gereklidir çünkü eksik fleyler, bu eksiklik özellikleri nedeniyle biçim-
den yoksundur. Bu bütünlük, nesne amac›na ulafl›rsa gerçekleflir. Güzellik, amaç-
l›l›¤›n sonucudur. Cismi meydana getiren parçalar aras›nda da uygun oran ve
uyum gereklidir. Bu estetik orant› salt matematiksel veya flekilsel bir orant› de¤il-
dir; bir varl›¤›n do¤as›na ve amac›na uygun gelendir. Aç›kl›k ise biçimin maddeye
yerlefltirilmesiyle ortaya ç›kar. Aç›kl›k nesnenin içindeki biçimin öz belirimidir.
Aç›kl›k d›fltan gelen bir fley de¤ildir, nesnenin kendindedir. Aç›kl›k nesnenin zihin
taraf›ndan alg›lanmas›n› art›r›r; bu yüzden, nesne ne kadar aç›kl›k bar›nd›r›rsa o
oranda zihin taraf›ndan alg›lan›r ve deneyimlenir. Nesnedeki bu yetkinlik ve aç›k-
l›k bir bilinç taraf›ndan alg›land›¤›nda insanda haz duygusu meydana getirir; yani,
bir estetik tutum gelifltirir. Estetik de¤er ve estetik haz bilinçli bir özne ile nesne
aras›ndaki iliflki sonucu ortaya ç›kar.
Daha önce gördü¤ümüz gibi Plotinus biçimle güzelin iliflkisi üzerinde durmufl
olmas›na karfl›n tek tek duyulur varl›klar›n kendilerine özgü gerçekli¤inin oldu¤u-
nu kabul etmedi¤inden onun güzellik yaklafl›m›nda biçim gerçe¤in sadece bir göl-
ge fenomeni olarak kalm›flt›r. Aquinas ile birlikte biçim cisimleflerek tek tek nesne-
lerin güzelli¤i bu cisimleflen biçimde ait olduklar› öz biçimin kendisini bilince aç-
mas›yla ortaya ç›k›yor. Ancak bu öz biçimi tek tek nesnelerin kendi bireysel biçim-
leri olarak de¤il, ait olduklar› türlerin biçimleri olarak ortaya ç›kar. Plotinus’un
Aristoteles’ten uyarlayarak gelifltirdi¤i bu görüfl Orta Ça¤’›n tümeller ve tikeller tar-
t›flmas›na dayan›r. Bu noktada Duns Scotus, Aquinas’›n görüfllerine tamamen kar-
fl› ç›kar.
Aquinas’a göre bütünü oluflturan parçalar bütünü oluflturduklar›nda kendi öz-
sel biçimlerini yitirip oluflan bütünün özsel biçimini al›rlar. Scotus’a göre ise parça-
lar›n özsel formlar› bütünün ya da birleflimin özsel formu karfl›s›nda edilgen de¤il-
dir, tam tersine parçalar hem birbirini, hem de bütünün özsel biçimini etkiler. Gü-
zellik parçalar›n kendi aralar›ndaki tüm iliflkilerin niteli¤inden kaynaklan›r. Sco-
tus’a göre bir fleyin “bu”lu¤u, yani, bireyli¤i ve bu fley oluflu, özden üstündür; te-
kil olarak belirlendi¤i, kusursuz ve biricik oldu¤u için vard›r. Bu nedenle, güzellik
cisimdeki “bu”lu¤un, bireyselli¤in alg›lanmas›yla ortaya ç›kar (Eco 1999:142). Sco-
tus’un bu yaklafl›m›yla Orta Ça¤ sadece tümel olarak güzelin sezinlenmesi ve alg›-
lanmas›n› temellendirmeye çal›flan bir dönem de¤il, ayn› zamanda tekil anlamda
güzelin sezgisini ve alg›s›n› temellendirmeye çal›flan bir dönem olmufltur.
www.evrenselpdf.com
88 Estetik ve Sanat Felsefesi
S O R U ORTA ÇA⁄
S O R U‹SLAM ESTET‹⁄‹
Orta Ça¤ ‹slam sanat ve estetik anlay›fl›n›n genel özelli¤i t›pk› H›ristiyan Orta Ça-
¤’›nda oldu¤u gibi, ontolojik, metafizik, dinî ve ahlâkî özellikler tafl›mas›d›r. Hem
D‹KKAT D‹KKAT
metafizik hem de psikolojik temellendirme aç›s›ndan Antik Yunan felsefesinin Fa-
rabi (870-950), ‹bn Sina (980-1037) ve ‹bn Rüfld’ün (1126-1198) estetik anlay›fllar›
N N
SIRA S‹ZDE üzerine aç›kSIRA birS‹ZDE
etkisi vard›r (Taflkent, 2009: 38). Bu etki özellikle iyi ve güzel ara-
s›nda kurulan iliflkinin yan› s›ra Tanr›-evren iliflkisine dayanarak Tanr› ile evrende-
AMAÇLARIMIZ
ki güzelliklerin aç›klanmas›nda sudûr kuram›n›n kullan›lmas›nda kendini gösterir.
AMAÇLARIMIZ
‹fade etti¤imiz metafizik ve dini temel çerçevesinde, ‹slam esteti¤inde sanat ya-
p›t›n›n de¤eri hakikate uygun düflmesi, yararl›, iyi ve mükemmel olmas›na ba¤l›d›r
K ‹ T A P (Koç, 2009). K Bu‹ T anlamsal
A P ve içsel ba¤lant› d›flta tutularak ‹slam sanat›n› ve estetik
anlay›fl›n› de¤erlendirmek mümkün de¤ildir. Örne¤in, ‹slam sanat›nda estetik de-
¤erin soyut olana yak›nl›k veya uzakl›¤a göre belirlenmesi hakikate ve mükem-
TELEV‹ZYON melli¤e yak›nT E L E olmas›ndan
V‹ZYON dolay›d›r.
Bu nedenle ‹slam Felsefesinde güzelin metafiziksel ya da duyularla alg›lanama-
‹slam düflünürlerine göre,
alg›lanan dünyadaki yan güzellik olarak ele al›nmas› güzel kavram›n› Tanr› ile iliflkili olarak ele almay›
varl›klar›n güzelliklerinin gerektirmektedir. ‹slam filozoflar› da genel olarak bu yolu izlemifllerdir. El Kindi,
nedeni
‹ N T E Zorunlu
R N E T Varl›k ya da
‹lk Sebep, yani Tanr›’d›r. Farabi, ‹bn‹ NSinaT E R Nve
E T ‹bn Rüfld gibi düflünürlerin metafizik anlay›fllar›nda Zorunlu
Varl›k, Bir, ‹lk Varl›k, ‹lk Sebep ve Tanr› kavramlar› ayn› anlama sahiptir. Bu dü-
flünürler, t›pk› Plotinus’un metafizi¤inde oldu¤u gibi, Zorunlu varl›ktan evrendeki
di¤er varl›klar›n nas›l meydana geldi¤ini aç›klamak için sudûr kuram›na baflvur-
mufllard›r. Zorunlu Varl›k ile evren aras›nda söz konusu olan varl›k veren-varl›k
verilen iliflkisi tek tek güzellerin güzelli¤inin aç›klanmas›nda da ayn› flekilde geçer-
lidir. Bir baflka deyiflle, Kendisi Mutlak Güzel ve ‹yi olan Tanr›’dan meydana gele-
cek her fleyin, O’nun varl›¤›na uygun olarak, güzel, iyi ve yetkin olaca¤› kabul
edilmifltir. Farabi’ye göre “Güzellik, parlakl›k ve ihtiflama sahip her mevcûd, varl›-
¤› en mükemmel durumda oland›r. ‹lk Olan’›n varl›¤› en mükemmel varl›k oldu-
¤una göre, onun güzelli¤i güzel olan her fleyin güzelli¤inin üstündedir” (Farabi,
1993, aktaran Taflkent, 2009:67). Benzer görüfl ‹bn Sina taraf›ndan da dile getirilir.
Ona göre, “Zorunlu Varl›k S›rf Güzellik ve parlakl›k sahibidir. O her fleyin güzelli-
¤inin ve her fleyin hofllu¤unun ilkesidir”(‹bn Sina, 1960, aktaran, Taflkent, 2009: 78)
Ayn› düflünce Mevlana (1206-1274) taraf›ndan da dile getirilmifltir. Ona göre,
nesnelerde görülen güzellikler Tanr›’n›n belli bir zaman için onlara verdi¤i bir ni-
teliktir. Bu güzellik geri al›n›nca, nesnede veya insanda var olan güzellik de kay-
bolur:
“Bir duvar›n üzerine bir nur düfler. O nur duvar›n de¤ildir. Duvar o nuru aksettiren
bir ayna gibidir. Güzellerde görülen güzellik de onlar›n de¤ildir. Muvakkat bir zaman
için onlara lutf edilmifl olan ilahi güzelliktir... Bütün güzellikler, kudretler, güçler, fa-
ziletler ve ma’rifetler hep güzellik güneflinden, yani Haktan’d›r. O güneflten ötelerden,
bu tarafa gelmifl vurmufltur. O güneflin ›fl›¤› y›ld›zlar gibi geri döner. Ve vurdu¤u flu
beden duvar›n› terk eder, çekilir gider. Güneflin ›fl›¤› çekilip günefle geri gidince, her be-
den duvar› karanl›k ve simsiyah kal›r” (Mevlana, 2005, Cilt 3-4:186; cilt 5-6: 86).
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 89
www.evrenselpdf.com
90 Estetik ve Sanat Felsefesi
Özet
N
A M A Ç
Antik Ça¤ düflünürlerinin estetik ve sanat konu- söyleyebiliriz. Sanatla ilgili Devlet’te yer alan ko-
1 sundaki görüfllerini tan›mak. nulardan bir di¤eri sanat›n devletteki yeri, konu-
Antik Ça¤ felsefecileri bütünüyle estetik veya sa- mu ve önemine iliflkindir. Platon, baz› sanatlar›n
nat felsefesine ayr›lm›fl bir eser kaleme almam›fl gençleri yan›ltt›¤›n›, toplumu kötü etkiledi¤ini,
olmakla birlikte, çeflitli eserlerinde konuyla ilgili ak›ldan çok duygunun kontrolüne izin verdi¤ini
ayr›nt›l› temellendirmeler yapm›fllard›r. Bu döne- belirterek sanat›n ideal bir devlette daima kon-
min en önemli filozoflar›ndan Platon’un güzellik trol alt›nda olmas› gerekti¤ini düflünür. ‹deal dev-
ve sanat anlay›fl› Sokrates’in etkisinin görüldü¤ü lette sadece gerçek güzeli ve erdemleri alg›lama-
gençlik dönemi yaz›lar›nda kavramsal, olgunluk ya yard›m edecek sanatlara yer oldu¤unu belirte-
döneminde metafiziksel ve ontolojik, Pisagorcu- rek gerekti¤inde sanat ürünlerinin sansür edil-
lu¤un etkisinin görüldü¤ü yafll›l›k döneminde ise mesi fikrini savunur. Antik Ça¤›n bir di¤er önem-
matematiksel görüflü temsil eder. Büyük Hippias li düflünürü Aristoteles Poetika (fiiir Üstüne) adl›
diyalogundaki kavramsal çözümlemede tek tek eserinde Platon’un sanat›n mimetik bir etkinlik
güzel fleylerin güzelin kendisini tan›mlayamaya- oldu¤u görüflüne kat›lsa bile, onun estetik edi-
ca¤› vurgulanarak güzel ile uygunluk, kullan›fll›- min de¤erini ve özerkli¤ini savundu¤unu görü-
l›k, yarar ve haz aras›ndaki iliflki irdelenmifltir. yoruz. Aristoteles’in sanat anlay›fl›nda sanat in-
Bu diyalogta Sokrates’in yapmaya çal›flt›¤› fludur: san psikolojisi çerçevesinde temellendirilir. Sa-
Güzel kavram›n› öyle tan›mlayal›m ki, bu tan›m- nat›n insan do¤as›ndan kaynaklanan iki temel
da güzel herhangi bir kifliye, durumu, nesneye nedeni vard›r: Taklit içtepisi ve taklit ürünler kar-
veya ölçüte göre de¤iflmesin. Bu kavramsal irde- fl›s›nda duyulan hofllanma. Aristoteles’e göre, sa-
leme esas itibariyle güzelin gerekli ve yeterli ko- nat bilgi veren ve ö¤renmeye katk›da bulunan
flullar›n› belirlemeyi amaçl›yor olsa da, asl›nda bir mimetik etkinliktir; bu yüzden de de¤erlidir.
Platon’un sonraki yaz›lar›nda ortaya ç›kan güze- Sanat›n sa¤lad›¤› bilgi genel ve mümkün olan›n
lin metafiziksel olarak ele al›nmas›na bir temel bilgisidir. Aristoteles, estetik deneyim ve yarg›y›
de oluflturur. Olgunluk dönemini yans›tan fiö- estetik nesneye, estetik özneye ve onlar aras›n-
len’de ise Platon, yine hocas› Sokrates’in a¤z›n- daki iliflkiyi dayanarak aç›klamaya çal›fl›r. Bu
dan güzelin özsel bir irdelemesini sunar. Böyle aç›klamay› Platoncu mimetik sanat kuram›na kat-
bir güzel, do¤umsuz, ölümsüz, artmaz, eksilmez harsis kuram›n› ekleyerek yapar. Katharsis kura-
bir güzelliktir; ebedi ve ezelidir, bütün di¤er gü- m›na göre sanat›n amac› uyand›rd›¤› duygularla
zellikler ondan pay al›rken o kendinde var, ken- insan ruhunu tutku ve arzulardan temizlemektir.
dinin nedeni ve kendisiyle hep bir örnektir. Pla- Buna göre sanat sadece biliflsel boyutu olan bir
ton, yafll›l›k dönemi eserlerinden olan Timaios fley de¤il, ayn› zamanda duyuflsal boyutu da olan
diyalogunda bu tözsel güzellik anlay›fl›ndan fark- bir fleydir. Estetik de¤er, bu duyuflsal boyut in-
l› olarak güzeli daha somut ve ölçülebilir bir fley san ruhunda ar›nma yaratt›¤› sürece artar; tersi
olarak tan›mlar: Do¤ru ve uygun orant› olarak durumunda azal›r. Bu ba¤lamda Aritoteles, este-
güzel salt geometrik formdur. Ayr›ca Platon, Dev- tik ile etik aras›nda iliflki kurarak sanat›n ve sa-
let adl› eserinde sanat›n do¤as›, toplumdaki ve natç›n›n amac›n›n toplumsal normlar ve düzenle
insan hayat›ndaki yeri üzerine çözümlemelerde iliflkili olarak bir ar›nma ortam› yaratmak oldu¤u-
bulunarak kendi metafizik ve ontolojik kuram› nu söyler. Aristoteles’in kuram›nda estetik, etik
çerçevesinde “Sanat nedir?” sorusuna yan›t arar. ile yak›ndan iliflkili hatta onun güdümü alt›nda-
Ona göre, sanat gerçeklikten üç derece uzak d›r. Yeni-Platonculu¤un kurucusu Plotinus ise
olan, kopyan›n kopyas›n› üreten mimetik veya Dokuzluklar adl› eserinde kendi metafizi¤iyle
taklitsel bir insan etkinli¤idir. Sanat gerçekli¤in do¤rudan iliflkili bir güzel kuram› ortaya koyar.
bilgisini vermez çünkü mimetik etkinlik san›lar Ona göre, tüm varl›klar›n nedeni olan Bir ezeli,
alan›yla s›n›rl›d›r. Bu aç›dan, Platon’la birlikte ilk ebedi, bölünmez, yetkinlik ve bütünlük sahibi-
kez sanat epistemolojisinin temellerinin at›ld›¤›n› dir. Duyusal dünyan›n varl›klar› güzelliklerini su-
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 91
www.evrenselpdf.com
92 Estetik ve Sanat Felsefesi
N
AM A Ç
Güzellik ile yarar, iyilik ve do¤ruluk aras›ndaki
4 iliflkiyi kavramak.
Antik Ça¤ ve Orta Ça¤ estetik ve sanat kuramla-
r› göz önüne al›nd›¤›nda güzel kavram› yarar, iyi
ve do¤ru kavramlar›yla iliflkili olarak temellendi-
rilmifltir. Platon’un metafizi¤indeki idealar kura-
m› hat›rlanacak olursa varl›k hiyerarflisinin en te-
pesinde Do¤ru ve ‹yi ideleri bulunur. Platon, gü-
zel idesini bu iki mutlak ide ile ayn› ontolojik ve
epistemik statüye koyarak kendinden sonraki
Antik Ça¤ ve Orta Ça¤ felsefecilerini etkileyecek
güzel-iyi veya güzel-iyi-do¤ru anlay›fl›n› etkile-
mifltir. Böylece bir estetik de¤er olan güzel, ayn›
zamanda etik ve epistemik de¤er haline gelmifl
olur. Estetik de¤er, psikolojik, e¤itimsel ve sos-
yolojik zenginlik getirdi¤i sürece yararl›d›r. Bu
yüzden Platon ve Aristoteles esteti¤inde bir fleyin
estetik de¤eri, örne¤in güzelli¤i, o fleyin insan
hayat›na, topluma, gelenek ve göreneklere kat-
k›s›na, gençler üstündeki etkisine göre belirlenir.
Platon’a göre, sanat›n toplumdaki yeri ve ifllevi
bile getirdi¤i yarar ve iyilik temelinde veya ka-
zand›rd›¤› erdemler çerçevesinde düflünülür. An-
tik Ça¤ ve Orta Ça¤ estetik ve sanat kuramlar›n-
da güzel ile do¤ru aras›nda da bir iliflki vard›r.
Platon ve Aristoteles’in mimetik kuramlar› göz
önüne al›nd›¤›nda epistemik aç›dan bir birine
karfl›t iki görüfl ortaya ç›kar. Platon’a göre mime-
tik bir etkinlik olan sanat do¤runun bilgisini ver-
mez çünkü mimetik edimler gerçeklik alan›nda
de¤il san›lar alan›nda gerçekleflir; halbuki Aristo-
teles’e göre, mimetik etkinli¤e dayanan sanat ge-
nel do¤rulu¤un bilgisini verir. Plotinus ise sanat-
ç›n›n mimetik etkinli¤inde Bir’in, Güzel’in, Do¤-
ru’nun ve ‹yi’nin özünden bir fley yans›tt›¤› için
insan› mutla¤›n bilgisine yaklaflt›rarak yüceltti¤i-
ni söyler. Aquinas’a göre güzel ve iyilik aras›nda
do¤rudan bir iliflki vard›r. Varl›¤›n öz niteli¤i olan
güzel, birlik, iyilik ve do¤ruluk nitelikleriyle or-
taya ç›kar. Orta Ça¤da sanat, topluma, inançlara
ve ilahi düzene hizmet etti¤i sürece yararl›d›r,
iyidir ve güzeldir düflüncesi egemendir. Güzellik
ile iyilik aras›ndaki iliflki Orta Ça¤ ‹slam filozof-
lar› aras›nda da kabul edilen bir görüfltür. Güzel,
iyi oldu¤u için güzeldir.
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 93
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi Platon’un güzellik anlay›fl›- 6. Afla¤›dakilerden hangisi Orta Ça¤ ‹slam esteti¤inin
n›n özelliklerinden biri de¤ildir? özelliklerinden biri de¤ildir?
a. Güzel, do¤ru ve uygun orant›d›r. a. Metafizik, dini ve ahlaki özellikler tafl›r.
b. Güzel, mutlak ve tözsel bir varl›kt›r. b. Sanat yap›t›n›n de¤eri hakikate uygun düflmesi,
c. Güzel sevginin nesnesi, onun yöneldi¤i fleydir. iyi ve mükemmel olmas›na ba¤l›d›r.
d. Güzel tüm güzelliklerin ondan pay ald›¤› bir var- c. Güzel kavram› mant›ksal olarak belirlenebilir.
l›kt›r.
d. Güzelin ayn› zamanda psikolojik ve duyumsal
e. Güzel, tek tek fleylerde güzel oland›r.
boyutu da vard›r.
e. Güzel kavram› duyularla alg›lanamayan yarat›-
2. Platon’un Büyük Hippias eserinde Sokrates’in güze-
c›yla iliflkili bir kavramd›r.
lin kavramsal olarak belirlenmesini ele ald›¤› diyalog-
larda güzel için afla¤›daki ölçütlerin hangilerinin uygun
olup olmad›¤› irdelenmifltir? 7. Afla¤›dakilerden hangisi Orta Ça¤ liberal sanatlar s›-
a. Yararl›l›k, uygunluk, kullan›fll›l›k, görelilik, haz n›fland›rmas›nda yer almaz?
b. Yararl›l›k, uygunluk, mant›ksall›k, nesnellik a. fiiir
c. Mant›ksall›k, nesnellik, kullan›fll›l›k, görelilik b. Mant›k
d. Evrensellik, nesnellik, uygunluk, kullan›fll›l›k c. Retorik
e. Evrensellik, yararl›l›k, ahlakl›l›k, uygunluk d. Gramer
e. Geometri
3. Afla¤›dakilerden hangisi Platon’un güzel kuram› çer-
çevesinde savunulamaz? 8. Afla¤›daki düflünürlerden hangi ikisi güzele yönel-
a. Güzel kavram›n›n kendisi baflka, tek tek fleyle- meyi insan do¤as›nda var olan bir e¤ilim olarak görür?
rin güzel olmas› baflka bir fleydir.
a. Platon-Aristoteles
b. Güzel, zamana ve mekana göre de¤iflmeyen, gö-
b. Plotinus-Aquinas
receli olmayand›r.
c. Aristoteteles-‹bn Sina
c. Güzel, salt duyu yoluyla haz verendir.
d. Plotinus-St. Augustinus
d. Güzel, orant›l› olan ve ölçülebilendir.
e. Güzel ve ‹yi, mutlak ve gerçek varl›kt›r. e. Farabi-Mevlana
4. Afla¤›dakilerden hangisi Aristoteles’in sanat kura- 9. “Bir Orta Ça¤ mimari eserine bakan kifli sadece kili-
m›nda yer alan bir görüfl de¤ildir? se, katedral veya cami binas› görmez. Onun arkas›nda-
a. Sanat›n görevi ac›ma ve korku duygular›yla ru- ki de¤erleri de görür.” diye düflünen bir sanat yorum-
hu tutkulardan ar›nd›rmakt›r. cusu hangi bak›fl aç›s›ndan hareket etmektedir?
b. Sanatsal etkinlik salt estetik de¤erle iliflkili de¤il- a. Dini, metafizik, psikolojik
dir ayn› zamanda ahlaki de¤erle de iliflkilidir. b. Dini, metafizik, biçimsel
c. Sanat toplum içindir ve tüm toplumsal olgular›n c. Psikolojik, biçimsel, ontolojik
irdelenmesini gerektirir. d. Psikolojik, duyumsal, ba¤lamsal
d. Sanatsal de¤er sadece do¤ada olan›n oldu¤u gi- e. Dini, metafizik, ba¤lamsal
bi aktar›lmas›yla ortaya ç›kar.
e. Sanat genel olan üstüne bilgi üretir.
10. Afla¤›daki düflünürlerin hangisi güzeli metafiziksel
bir temel üzerine kurmaz?
5. Afla¤›daki ifadelerden hangisi Augustinus’un güzel-
a. Platon
lik anlay›fl›n› yans›tmaz?
b. Aristoteles
a. Güzel, birlik, oran ve düzene dayan›r.
b. Gerçeklikten uzak yalanlar içeren sanat, insan› c. Plotinus
kand›rmay› hedefler. d. Aquinas
c. Güzel, say›sal olarak temellendirilebilir. e. Mevlana
d. Güzele ilahi ayd›nlanma yoluyla ulafl›l›r.
e. Güzel, onu görenin biliflsel yap›s› taraf›ndan be-
lirlenir.
www.evrenselpdf.com
94 Estetik ve Sanat Felsefesi
Okuma Parças›
DEVLET (601a-602c) - Bir ev eflyas›n›n, bir hayvan›n, bir davran›fl›n özellik-
- Öyleyse diyebiliriz ki flairler, Homeros baflta olmak leri, güzelli¤i, kusursuzlu¤u neyi gözetir? ‹ster insan, is-
üzere, en yüksek de¤erleri anlat›rken olsun, herhangi ter tabiat onu ne iflte kullanmak için yapm›flsa onu gö-
bir fleyi uydururken olsun, birer benzetmecidirler sade- zetmez mi?
ce; gerçe¤in kendisine ulaflamazlar. Demin dedi¤imiz - Baflka fley gözetmez.
gibi, ressam nas›l kundurac›l›¤›n ne oldu¤unu bilme- - Demek bir fleyi kullanman›n onu herkesten daha iyi
den bir kundura resmi yap›yor, bir sanat› onlardan çok bildi¤i, yapana gidip kulland›¤› aletin ifle yaray›p yara-
bilmeyenler de renklere, biçimlere bak›p onu sahici gi- mad›¤›n› söylemeye hakk› oldu¤u su götürmez. Örne-
bi görüyorlarsa, bu da öyle. ¤in, kaval çalan çald›¤› kaval› yapana bilgi verir, kava-
- Do¤ru. l›n nas›l olmas› gerekti¤ini söyler, o da sözünü dinler.
- fiair de her halde ele ald›¤› sanata, kelimeler ve cüm- - Elbette.
lelerle uygun renkler veriyor, asl›n› bilmedi¤i fleyin öy- - Demek ki kaval›n iyi ve kötü taraflar›n›, çalmas›n› bi-
le bir benzerini yap›yor ki, onun gibi yaln›z kelimeler- len söyleyecek, yapan da inanacak ona.
den anlayan kimseler, ölçüye, ritme, düzene kap›larak, - Evet.
flairin kundurac›l›¤› da, savafl sanat›n› da tam oldu¤u gi- - Bir çalg›y› yapan, onun iyili¤i, kötülü¤ü üstünde al-
bi verdi¤ini san›yorlar. Sözlerini öyle süslüyor ki sürük- danmaz; çünkü çalana dan›flm›fl ve dedikleri tutmufltur;
lüyor insanlar›. fiairlerin söyledi¤ini fliirin renklerinden ama as›l bilgi çalg›y› kullanandad›r.
s›y›r›p da yal›n söze çevirdin mi ne hale gelir, bilirsin; - Do¤ru.
denemiflsindir sen de bunu. - Peki ya benzetmeci? Resmini yapt›¤› fleyi kullan›r da
- Evet. m› bilir, iyisini, kötüsünü ay›rt eder? Yoksa gider, bilen-
- Baz› insan yüzleri vard›r hani, tazelikten baflka güzel- lere dan›fl›r, dediklerine uyar da öylemi yapar resimle-
likleri yoktur; gençlik bir çekildi mi üzelerinden, kimse rini?
bakmaz yüzlerine. Onlara benzetebiliriz fliirleri. - Ne onu yapar benzetmeci, ne de bunu.
- Bu benzetme do¤ru. - Demek ki benzetmeci benzetti¤i fleylerin asl›n› ne
- fiimdi flunu düflün bakal›m bir de: Uydurma varl›klar kendi bilir, ne de baflkalar›ndan ö¤renir.
yapan, benzetmeci dedi¤imiz adam gerçekten anlamaz, - Öyle görünüyor.
yaln›zca görünüflü bilir de¤il mi? - Yapt›¤› fleyleri bilmeyen bir usta! Ne hofl de¤il mi?
- Evet. - Pek hofl de¤il do¤rusu.
- Yar›da b›rakmayal›m bu konuyu, sonuna kadar gide- - Yapt›¤› her fleyi benzetecek,ama iyi mi, kötü mü oldu-
lim. ¤unu bilmeyecek. Benzetmeye çal›flt›¤› fley de her hal-
- Git bakal›m. de halka ve bilgisizlere güzel gelen neyse o olacak.
- Ressam, bir dizgin, bir de gem çizdi diyelim. - Baflka bir fley olamaz ki.
- Peki. - ‹flte flimdi iki fley üzerinde anlaflt›k san›r›m. Biri flu:
- Ama bunlar› yapan saraçla demircidir. Benzetmeci benzetti¤i fleylerin ne oldu¤unu pek bil-
- Dizginle gemin nas›l olaca¤›n› bilen ressam m›d›r? mez, yapt›¤› ifl ciddi insanlara yak›flmayan bir oyundur.
Hatta onlar› yapan saraçla demirci midir? Bundan anla- Öteki de flu: Tragedya fliiri düzenler, ister ‹ambos, ister
yan daha çok dizginle gemi kullanmas›n› bilen atlara Epos ölçüsünü kullans›nlar, bal gibi benzetmecidirler.
bakan de¤il midir? - Tamam.
-Çok do¤ru. - Peki, Zeus’un bafl› için, bu gerçekten üç derece uzak
- Bunu her fley için do¤ru sayamaz m›y›z? bir fley de¤il mi? Söyle öyle de¤il mi?
- Nas›l? - Öyle.
- Her fleye ba¤l› üç sanat var: Kullanma sanat›, yapma
sanat›, benzetme sanat›. Kaynak: Platon (1980). Devlet. Çeviren: Sabahattin
- Evet. Eyüpo¤lu ve M. Ali Cimcoz, ‹stanbul: Remzi Kitapevi, s.
287-289.
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 95
www.evrenselpdf.com
96 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
4. Ünite - Antik Ça¤ ve Orta Ça¤da Estetik ve Sanat Felsefesi 97
içerisinde de¤erlendirilen bir fleydir. Modern sanat s›- Platon (1975). “Büyük Hippias”, Büyük Klasikler:
n›fland›rmas›nda önemli olan her sanat alan›n›n fayda Eflatun II. çeviren: Oya Özay, ‹stanbul: Hürriyet
sa¤lama ölçütünün d›fl›nda kendi bafl›na özerk olmas›- Yay›nlar›.
d›r. Orta Ça¤’da bir u¤rafl›n tür olarak sanat alan› olup Platon (1980). Devlet. Çeviren: Sabahattin Eyüpo¤lu ve
olmad›¤›n› belirleyen daha çok biliflsel bak›flt›r. Orta M. Ali Cimcoz, ‹stanbul: Remzi Kitapevi.
Ça¤’da biliselci ve araçsalc› bak›fl aç›s› sanat s›n›fland›r- Platon (2011). fiölen-Dostluk. Hasan Ali Yücel Klasik-
mas›n› belirlerken, ça¤dafl sanatta daha çok estetik ve leri Dizisi. çeviren: Sabahattin Eyüpo¤lu ve Azra Er-
psikolojik bak›fl belirleyici olmaktad›r. hat, ‹stanbul: Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›.
Platon (1980). The Collected Dialogues of Plato. Prin-
ceton, New Jersey: Princeton University Press.
Plotinus (2006). Dokuzluklar I. çeviren: Zeki Özcan,
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek ‹stanbul: Alfa Aktüel.
Kaynaklar Taflkent, Ayfle (2009). Fârâbî, ‹bn Sinâ ve ‹bn Rüfld’de
Augustinus (2009). ‹tiraflar. çeviren: Çi¤dem Dürüfl- Estetik. Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi. Marmara Üni-
ken, ‹stanbul: Kabalc›. versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. ‹stanbul.
Aristoteles (1990). Politika. çeviren: Mete Tunçay, ‹s- Tunal›, ‹smail (1983). Grek Esteti¤i. ‹stanbul: Remzi
tanbul: Remzi Kitapevi. Kitapevi.
Aristoteles (2008). Poetika. çeviren: Samih Rifat, ‹stan- Yetkin, Suut Kemal (1972). Estetik Doktrinler. Anka-
bul: Can Yay›nlar›. ra: Bilgi Yay›nevi.
Beardsley, Monreo C. (1975). Aesthetics from the Yolcu, Enver (2004). Sanat E¤itimi Kuramlar› ve Yön-
Classical Greece to Present: A Short History. temleri. Ankara: Nobel Yay›n Da¤›t›m.
The University of Alabama Press.
Black, Deborah L. (1998) “Aesthetics in ‹slamic Phi-
losophy”. Routledge Encyclopedia of Philo-
sophy. London: Routledge.
Budd, Malcolm (1998). “Aesthetics”. Routledge Ency-
clopedia of Philosophy. London: Routledge.
Craig, Edward (1998) Routledge Encyclopedia of Phi-
losophy. London: Routledge
Davies, Stephen (2009) A Companion to Aesthetics.
Chichester, U.K. ; Malden, MA: Wiley-Blackwell.
Eco, Umberto (1999). Ortaça¤ Esteti¤inde Sanat ve
Güzellik. Çeviren: Kemal Atakay, ‹stanbul: Can Ya-
y›nlar›.
Fârâbî (1993). Kitâbü’s-Siyâseti’l-medeniyye, Fevzî
Mitrî Neccâr ( nflr.), Beyrut: Dâru’l-Maflr›k.
Gaut, H. ve Lopes D. M. (editorler) (2008). The Rout-
ledge Companion to Aesthetics. London: Rout-
ledge.
‹bn Sina (1960) efl-fiifâ/el-‹lâhiyyât I-II. George Ana-
wati, Said Zâyed (nflr.). Kahire.
Kurto¤lu, Zerrin (1992). Plotinus’un Aflk Kuram›. An-
kara: Gündo¤an Yay›nlar›.
Leaman, Oliver (2004). ‹slam Esteti¤ine Girifl. çevi-
ren: Nuh Y›lmaz, ‹stanbul: Küre Yay›nlar›.
Mevlana Celaleddin-i Rumi (2005). Mesnevi: Konula-
r›na Göre Aç›klamal› Mesnevi Tercümesi (1-6
Cilt). çeviren: fiefik Can, ‹stanbul: Ötüken Neflriyat.
www.evrenselpdf.com
5
ESTET‹K VE SANAT FELSEFES‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
‹ngiliz deneyimci düflünürlerden Hutcheson ve Hume’un estetik hazz›n kay-
N
na¤›na iliflkin görüfllerini tan›yabilecek,
N
Kant’›n estetik ve be¤eni yarg›s› konusundaki felsefi yaklafl›m›n› tan›yabilecek,
Alman ‹dealist felsefenin çözümünü estetik alanda arad›¤› sorunu ve ona yö-
N
nelik yaklafl›mlar› tan›yabilecek,
N
Shelling, Schiller ve Hegel’in sanat ve estetik görüfllerini ifade edebilecek,
Schopenhauer ve Nietzsche’nin sanat ve estetik görüfllerini aç›klayabilecek-
siniz.
Anahtar Kavramlar
• ‹ngiliz Deneyimcili¤i • Kant
• Alman ‹dealizmi • Schiller
• Be¤eni Yarg›s› • Hegel
• Be¤eni Ölçütü • Shelling
• Hutcheson • Schopenhauer
• Hume • Nietzsche
• Baumgarten
‹çindekiler
• G‹R‹fi
Estetik ve Sanat 17. ve 18. Yüzy›l • ‹NG‹L‹Z DENEY‹MC‹L‹⁄‹ VE
Sanat ve Estetik ESTET‹K
Felsefesi Anlay›fl› • ALMAN ‹DEAL‹ZM‹, ESTET‹K VE
SANAT ANLAYIfiI
www.evrenselpdf.com
17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve
Estetik Anlay›fl›
G‹R‹fi
18. yüzy›l ‹ngiliz deneyimcili¤i ile Alman idealizminin sanat felsefesi ve estetik ta-
rihi aç›s›ndan ortak özelli¤i bu dönem düflünürlerinin do¤rudan estetik bilgi ve
yarg›n›n kayna¤›, do¤as›, temeli, ölçütü ve niteli¤i; di¤er bilgi türlerinden fark› üze-
rinde odaklanm›fl olmalar›d›r. Bu dönem estetik incelemelerinde estetik bilgi veya
yarg›n›n içsel ve öznel temeline karfl›n nesnel veya genellefltirilebilir bir yönünün
olup olmad›¤› sorunu Hutcheson, Hume, Kant ve Hegel gibi filozoflar›n ele ald›¤›
bafll›ca sorunlardan biri olmufltur. On sekizinci yüzy›l ayn› zamanda “estetik” söz-
cü¤ünün ortaya ç›kt›¤› dönemdir. Baumgarten, estetik sözcü¤ünü ilk kullanan dü-
flünür olarak Estetik adl› çal›flmas›nda bu kavram›n felsefenin bir dal› olarak özerk-
li¤ini, s›n›rlar›n› ve içeri¤ini ortaya koymaya çal›flm›flt›r.
Önceki bölümde aç›klad›¤›m›z gibi, Antikça¤ ve Ortaça¤ düflünürlerinin sanat
ve estetik konusundaki görüflleri ilgili düflünürün metafizik sistemlerinin bir sonu-
cu olarak ortaya ç›km›flt›r. Ayn› durum Kant, Schiller ve Schelling ve Hegel gibi dü-
flünürler için de söz konusudur. Bir farkla ki bu düflünürler estetik konusunu sa-
dece kendi bafl›na özerk bir felsefi sorun olarak de¤il, ayn› zamanda kendi felsefi
sistemleri içinde tam olarak yan›tlayamam›fl olduklar› ciddi bir problemin yan›t›n›
aramak, bir ç›k›fl kap›s› bulmak için estetik alana yönelmifllerdir. Bu problem, ki-
mi düflünürlerce felsefenin farkl› alanlar›nda özgürlük-do¤a, zihin-do¤a, metafizik-
sel ben-deneysel ben, bilinçli-bilinçsiz ve objektif-subjektif varl›k gibi kavramlarla
dile getiriliyor olsa da temelde ayn› tart›flmay› ifade eder. Bu bölümde ele alaca¤›-
m›z Alman düflünürlerinin sanat ve estetik konusundaki çal›flmalar›n›n merkezin-
de bu problem oldu¤unu görece¤iz. Bu düflünürlere göre, estetik alan bu proble-
min çözümü için en uygun aland›r.
www.evrenselpdf.com
100 Estetik ve Sanat Felsefesi
nürlerinden John Locke estetik konusuyla ilgilenmemifl olmakla birlikte, onun ge-
nel bilgi kuram› Hutcheson arac›l›¤›yla bu dönemin estetik yaklafl›m›nda etkili ol-
mufltur. On sekizinci yüzy›l deneyimci estetik kuram›n›n ana özelli¤i sanat ve es-
tetik incelemede nesneden özneye, sanat yap›t›ndan onu alg›layan ve de¤erlendi-
ren özneye do¤ru bir yönelme olmas›d›r. Böyle bir yaklafl›mda, estetik be¤eninin
kayna¤› sanat eseri veya estetik objeden ziyade estetik öznenin iç deneyimlerinde,
iç duyusunda, içsel duygululu¤unda veya hissindedir. Tüm deneyimci düflünürle-
re göre estetik haz belli bir ilgiye veya ç›kara de¤il, insan›n iç duyusuna veya duy-
gusuna dayanmakta olup, do¤rudan ve arac›s›z alg›lama sonucu ortaya ç›kar. Afla-
¤›daki sayfalarda, Hutcheson ve Hume’un görüfllerinde güzellik hazz›n›n kayna¤›
ve be¤eni ölçütünün dayana¤› aç›s›ndan ele al›nacakt›r.
Hutcheson, estetik hazz›n Hutcheson’a göre böyle bir haz do¤ald›r çünkü herhangi bir gelenek, e¤itim ve
insandaki “iç duyu” örnekten ba¤›ms›z olarak ortaya ç›kar. Zorunludur çünkü iradi eylemlerden ba-
arac›l›¤›yla ortaya ç›kt›¤›n›
savunan düflünürlerden ¤›ms›z olarak vard›r. Gözümüz aç›k oldu¤u sürece estetik nesneye bakt›¤›m›zda is-
biridir. Güzellik hazz›, bu iç tesek de istemesek de bu haz kendili¤inden ortaya ç›kar. Bu hazz›n do¤rudan ve-
duyu yard›m›yla bilginin,
akl›n ve deneyimin herhangi ya dolay›ms›z olmas› uzun ak›l yürütmeler sonucunda veya kiflinin kendi ilgisin-
bir katk›s› olmadan; kiflisel den kaynaklanan bir iliflkiden veya yarardan ortaya ç›kmamas›n› ifade eder.
ilgiden ve yarardan uzak;
do¤rudan ve zorunlu olarak Hutcheson, güzellik hazz›n›n kayna¤›n›n ne oldu¤u sorusunu araflt›r›rken bu
elde edilir. hazz›n nesneden kaynaklanan özellikleri üzerinde de durur. Güzellik hazz› iç du-
yudan kaynaklanmakla birlikte nesnelerin nitelik ve özellikleriyle iliflkisiz de¤ildir.
Hutcheson, bu hazz›n nesnelerin hangi niteli¤inden kaynakland›¤›n› incelerken
Locke’›n birincil ve ikincil derece nitelikler ayr›m›ndan hareket eder. Ona göre, gü-
zellik hazz› do¤rudan nesnelerin birincil niteliklerinden de¤il, onlar›n birlik veya
uyumluluk niteliklerinin bir unsuru, ‘çeflitlilik içinde birlik’ niteli¤inden kaynaklan›r:
“Bizde güzellik idealar›n›n coflkusunu yaratan figürler, içinde birlik içinde çeflitlilik
olan fleylerdir. ...Nesnelerde güzellik diye adland›rd›¤›m›z fleyler, matematiksel dilde
konuflmak gerekirse, birlik ve çeflitlili¤in birleflik oran› gibidir. Öyle ki, nesnelerin bir-
li¤i ayn› oldu¤unda güzellik çeflitliliktedir; çeflitlilik ayn› oldu¤unda güzellik birlikte-
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 101
dir. ‹lkin, birli¤i ayn› olanlarda çeflitlilik güzelli¤i art›r›r. Eflkenar üçgenin güzelli¤i
kareden; kareninki beflgenden; beflgeninki alt›genden daha azd›r. ...Ayn› çeflitlili¤e
sahip olanlar aras›nda da daha fazla birlik güzelli¤i art›r›r: Bir eflkenar üçken, hat-
ta ikizkenar, çeflitkenar›n; bir kare ise eflkenar dörtken veya farkl› aç›l› dörtgenin üs-
tünde yer al›r” (Hutcheson, 1973:40-41).
Hutcheson, matematik flekiller üzerinden aç›klamaya çal›flt›¤› ‘çeflitlilik içinde Hutcheson’a göre güzellik
hazz› iç duyudan
birlik’ ilkesinin tüm sanat eserleri için ayn› flekilde geçerli oldu¤unu belirtir. Ona kaynaklanmakla birlikte
göre, sanat eserindeki güzelli¤in temeli parçalar aras›ndaki birli¤in ve her bir par- nesnelerin nitelik ve
çan›n bütüne olan oran›nda yatar. Bu oran ve orant› iliflkisi Çin, ‹ran, Yunan ve Ro- özellikleriyle iliflkisiz
de¤ildir. Bu haz do¤rudan
ma sanatlar›nda farkl›l›k gösterir. Bu farkl›l›k bu medeniyetlerin sanat ve estetik nesnelerin birincil
anlay›fllar›n› birbirinden ay›ran bir özellik olarak ortaya ç›kar. niteliklerinden de¤il, onlar›n
birlik ve uyumluluk
Hutcheson’a göre iç duyu, nesnelerin birlik ve çeflitlilik niteliklerine duyarl› ol- niteliklerinin bir unsuru olan
du¤u için güzellik öznel bir duygu olmas›na karfl›n estetik yarg›lar bireye göre de- ‘çeflitlilik içinde birlik’
niteli¤inden kaynaklan›r.
¤iflen ve göreli yarg›lar de¤illerdir. Çünkü estetik yarg›lar tüm güzel nesnelerde var
olan nesnel niteliklerle iliflkilidir. Afla¤›da görece¤imiz gibi, bu sorun Hume’un ele
ald›¤› konulardan biridir.
Ancak, böyle bir ölçüt ararken karfl›m›za kuflkucu görüfl ç›kar. Bu görüfle gö-
re, insanlar›n duygular›yla yarg›lar› aras›ndaki fark o kadar fazlad›r ki ayn› nesne-
ye yönelik birbirinden farkl› say›s›z yarg› bulmak mümkündür. Bilinçli oldu¤u sü-
rece her duygu gerçek ve do¤rudur çünkü sadece kendi varl›¤›n› ifade eder. Ay-
n› nesneye yönelik olarak bir duygu do¤ru di¤eri yanl›flt›r diyemeyiz çünkü hiç-
bir duygu nesnede var olan› temsil etmez: “Güzellik fleylerin kendilerinde de¤il-
dir; sadece onlar› düflünen zihinde vard›r ve her bir zihin farkl› bir güzellik alg›-
lar” (Hume, 1987: 229). Bu kuflkucu görüfle göre herhangi bir be¤eni ölçütü elde
etmek imkâns›zd›r.
Hume’a göre, genel sa¤duyu yukar›daki kuflkucu iddiay› desteklese de onu
reddeden, en az›ndan de¤ifltiren veya s›n›rland›ran bir baflka sa¤duyu görüflü de
vard›r. Bu ikinci sa¤duyu görüflüne göre, insanl›k deneyimi göstermifltir ki baz› sa-
nat ürünleri zaman, mekân, ülke ve kültür fark› olmaks›z›n ortak olarak güzel ve
de¤erli olarak kabul edilmekte ve be¤enilmektedir. Hume, bu görüflü flöyle ifade
eder:
www.evrenselpdf.com
102 Estetik ve Sanat Felsefesi
“‹ki bin y›l önce Atina ve Roma’da be¤enilen ayn› Homer’e Paris ve Londra’da hala
hayran duyuluyor. Hiçbir iklim, hükümet, din ve dil de¤iflikli¤i bu ünü engelleyeme-
mifltir. Otorite veya önyarg› kötü bir flaire veya hatibe geçici bir itibar sa¤layabilir, fa-
kat bu flöhret hiçbir zaman kal›c› ve genel olmaz.... Öte yandan, gerçek bir dahi,
eserleri var olmaya devam etikçe ünü artar ve ona duyulan hayranl›k daha içten
olur” (Hume, 1987: 233).
Bu anekdotla anlat›lmak istenen görüfl fludur: Belli niteliklere sahip olma veya
olmama durumu haz alma yetisini do¤rudan etkilemekte veya belirlemektedir. Hu-
me’a göre bir zihin flu dört noksanl›k veya eksikli¤e sahip de¤ilse do¤al olarak bir
sanat eserinden haz duyar. Birincisi, duyarl›l›k veya incelik eksikli¤idir. Yukar›da-
ki anekdotta da anlat›ld›¤› üzere, tat ve be¤eni duyarl›l›¤› herkeste ayn› de¤ildir.
Güzellik ve çirkinlik nesnelerdeki bir niteli¤e de¤il tamamen duyguya ait olsa da
yine de nesnelerdeki belli nitelikler bu duyguyu ortaya ç›kar›r. Nesnelerdeki belli
nitelikler, küçük farkl›l›klar veya ince ayr›nt›lar bir insanda etkilenme yaratm›yor-
sa böyle biri estetik duyarl›l›ktan yoksundur. ‹kinci olarak, pratik eksikli¤i estetik
duygu veya duyarl›l›¤›n›n olmay›fl›n›n ana nedenlerinden biridir. Bir insan belli ni-
teliklere sahip bir nesne ile ilk defa karfl›laflt›¤›nda ona iliflkin duygusu bulan›k ve
kar›fl›kt›r. Bu nesnenin birçok güzel ve eksik yanlar›n› göremez. “Ancak” diye de-
vam eder Hume, “bu nesnelerde deneyim kazanmas›na imkân verin, hisleri daha
belirgin ve hofl olacakt›r” (Hume, 1987: 237). Üçüncüsü, belli güzellik türlerini kar-
Hume’a göre estetik hazz›n
kayna¤› insandaki içsel fl›laflt›rma deneyimine sahip olmayan bir kifli gördükleri aras›ndaki fark› söyleye-
duygu olmas›na karfl›n meyecek ve onlar aras›nda bir de¤erlendirme ve derecelendirme yapamayacakt›r.
estetik yarg› kifliden kifliye
de¤iflen öznel bir yarg› Farkl› dönemlerde ve uluslarda be¤enilen çeflitli güzel eserleri incelemeye ve de-
de¤ildir. Ona göre bir insan ¤erlendirmeye al›flm›fl biri ancak bir sanat eserinin de¤erini ve fark›n› anlayabilir.
yeterli duyarl›l›¤a, prati¤e,
karfl›laflt›rma yapma Dördüncü olarak, bir sanat eserini de¤erlendirebilmek için insan zihninin belli ön-
deneyimine sahipse ve yarg›lardan ar›nm›fl olmas› gerekir. Bir hatibi do¤ru biçimde de¤erlendirebilmek
önyarg›lardan ar›nm›flsa
do¤al olarak bir sanat
için hitap etti¤i dönemi, kiflileri, ilgilerini, tutkular›n› bilmek ve kendini onun din-
eserinden haz duyar. leyicileri yerine koymak gerekir ya da halk›n önüne ç›km›fl bir eseri de¤erlendirir-
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 103
Sanat eserinin sahip oldu¤u niteliklerin bizdeki alg›s› ile zihnimizde ortaya ç›-
kan hofllanma duygusu aras›ndaki iliflkiyi kuracak evrensel ilkeler arac›l›¤›yla ide-
al olarak alg›layanlar aras›nda ayn› duyuflsal tepki ortaya ç›kar. Hume’a göre, bu
ortak tepki vermeyi belirleyen unsurlar›n yan› s›ra be¤eni yarg›s›nda farkl›l›klar ya-
ratan durumlar da vard›r. ‹nsanlar aras›ndaki mizah farkl›klar› ile yaflad›¤›m›z ça-
¤›n ve ülkenin tav›r ve görüflleri be¤eni yarg›s›nda farkl›l›k yarat›r. Bu durumda,
sanat eserine yönelik ayn› alg›lara sahip olunsa bile ona yönelik duyuflsal tepkinin
farkl› olmas› do¤ald›r.
Hutsheson ve Hume gibi deneyimci düflünürlerin estetik yaklafl›mlar› ile ilgili
flu genel sonucu ç›karabiliriz: Bu düflünürlere göre, estetik hazz›n ortaya ç›kmas›n-
da nesnenin belli özellikleri etkili olmakla birlikte, as›l kaynak insan zihninin ya-
Hume’a göre, insanlar
p›s›nda var olan belli bir iç duyudur. Bu iç duyu veya duygu olmasayd› bizde es- aras›ndaki mizah farkl›klar›
tetik haz ortaya ç›kmazd›. Afl›k Veysel’in “Güzelli¤in befl para etmez, bendeki bu ile yaflad›¤›m›z ça¤›n ve
ülkenin tav›r ve görüflleri
aflka olmazsa.” m›sras› bu görüflü çok da güzel olarak yans›tm›yor mu? Afl›k Vey- be¤eni yarg›s›nda farkl›l›k
sel, herhangi bir felsefi çözümleme ve irdeleme yapmaks›z›n güzellik duygusunun yaratabilir.
özü itibariyle öznede oldu¤unu en yal›n ifadesiyle ortaya koymaktad›r. Aflk, afl›k
olan›n duygusunu yans›t›r. Ancak bu, sevgilinin veya afl›k olunan›n güzellik duy-
gusu uyand›racak belli bir niteli¤i olmad›¤› anlam›na gelmez. Hutsheson ve Hume,
estetik hazz›n kayna¤›n›n içsel oldu¤unu savunmakla birlikte estetik yarg›n›n kifli-
den kifliye de¤iflen göreli bir yarg› olmad›¤›n› göstermeye çal›flm›fllard›r.
www.evrenselpdf.com
104 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 105
göre, estetik do¤rulu¤un nesnesi “ne kesindir ne de do¤rulu¤u tam anlam›yla kav- Baumgarten’a göre estetik
do¤ruluk hem kesin de¤ildir,
ranabilir” (Baumgarten, 1750/58: §483, aktaran Hammermeister, 2002:10). ‹nsano¤- hem de do¤rulu¤u tam
lu her zaman mant›ksal do¤ruyu yüceltir. Ama, mant›ksal do¤ruluk, kesinlik sa¤la- olarak kavranamaz. Ancak,
estetik do¤rulu¤un
mas› aç›s›ndan önemli ve de¤erli olmas›na karfl›n onun belli bir bedeli de vard›r. mant›ksal do¤ruluktan
Baumgarten’a göre, mant›ksal do¤rulukla kesinlik u¤runa zengin duyumsal içeri¤i önemli bir fark› vard›r.
feda ederiz. Mant›ksal do¤ru, estetik do¤rulu¤un sa¤lad›klar› karfl›s›nda renksiz ve Mant›ksal do¤ruluk zengin
duyumsal içeri¤i feda ederek
cans›zd›r. Baumgarten’›n sordu¤u flu soru bu görüflü aç›kça vurgular: “Peki ama, so- alg›y› renksiz ve cans›z bir
yutlama kay›p de¤ilse nedir?” (Baumgarten, 1750/58: §560, aktaran Hammermeister, duruma sokarken, estetik
do¤ruluk zenginli¤i, kaosu
2002:10). Ona göre bu sorunun cevab› aç›kt›r: Mant›k ve soyutlama alg›y› cans›z ve ve maddeyi ça¤›r›r.
renksiz hâle getirirken estetik do¤ruluk zenginli¤i, kaosu ve maddeyi ça¤›r›r.
Baumgarten’a göre, sanat eseri dünyan›n amaçsal birli¤ini ve güzelli¤ini temsil
eder, çünkü ondan dünyan›n güzel bir biçimde yarat›ld›¤›n› ve bir uyum içinde ol-
du¤unu ö¤reniriz. Baumgarten tek bir güzel nesnede daha genifl bir birli¤in este-
tik sunumunu “güzel bir flekilde düflünme” diye adland›r›r. Estetik duyum, biliflin
duyumsal kipi oldu¤undan insan do¤as›n›n bir parças›d›r ve özellikle insan› hay-
vanlardan ay›ran bir özelliktir. Do¤al estetik pratikle gelifltirilen bir fleydir ve uy-
gun tekrarlamalarla güzel düflünme sanat›na dönüflür (Baumgarten, 1750/58: § 47,
§62, aktaran Hammermeister, 2002:10).
www.evrenselpdf.com
106 Estetik ve Sanat Felsefesi
Kant, felsefi esteti¤in temel aç›s›ndan önemlidir. Kant, esteti¤i, ahlak ve do¤a alan›ndan ay›rarak kendi yasala-
eserlerinden biri olan Yarg›
Gücünün Elefltirisi’nde r› olan özerk bir bilgi alan› olarak belirler. Bu özerk alan içerisinde özellikle Antik-
estetik yarg›da genel geçer ça¤ ve Ortaça¤ felsefesinde estetik de¤erin veya güzelin do¤ru ve iyi kavramlar›y-
ve apriori ilkelerin olup
olmad›¤›n› araflt›r›r.
la tan›mlanmas›na bir son verilecek; estetik de¤er herhangi baflka bir de¤ere indir-
genmeden kendi özerklik alan›nda belirlenen bir de¤er olarak ortaya ç›kacakt›r.
Kant, Yarg› Gücünün Elefltirisi’ne “Güzelin Analiti¤i” bafll›¤›yla bafllar. Ona gö-
re, güzelin ne oldu¤unu anlamak için öncelikle estetik yarg›n›n veya be¤eni yarg›-
s›n›n çözümlemesini yapmal›y›z. Kant, bu çözümlemeyi Salt Akl›n Elefltirisi adl›
eserinde vermifl oldu¤u yarg› tablosundaki dört kategoriye, (nitelik, nicelik, iliflki
ve modalite) dayanarak yapar. Bu çözümlemede Kant’›n güzele iliflkin vard›¤› so-
nucu özetle flöyle ifade edebiliriz. Güzel, nitelik bak›m›ndan hoflagiden, nicelik ba-
k›m›ndan herkesin hofluna giden, iliflki bak›m›ndan her tür ilgi ve kavramdan ayr›
olarak hoflagiden, modalite bak›m›ndan ise zorunlu olarak hoflagiden fleydir. fiim-
di, Kant’›n bu düflüncesini nas›l temellendirdi¤ini biraz daha ayr›nt›s›yla ele alal›m.
Kant’a göre, nitelik bak›m›ndan be¤eni yarg›s› ne bir bilgi, ne de bir mant›ksal
yarg›d›r. Be¤eni yarg›s›, haz ve hazs›zl›k, hofllanma ve hofllanmama duygular›na
dayal› oldu¤undan onu belirleyen neden özneldir (Kant, 2011: 53). Böyle bir yar-
g› herhangi bir fayda veya ç›kara de¤il, sadece haz veya hofllanmaya dayan›r. Fay-
da ve ç›kar her zaman bir nesnenin var olmas›na karfl› duyulan ilgi, arzu ve iste¤i
gösterirken, estetik hofllanma nesnenin var olmas›ndan hiçbir karfl›l›k beklenme-
den, tamamen nesnenin kendisinden kaynaklanan salt hofllanmad›r. Bir fleyi iyi
olarak nitelendirebilmek için onun ne tür bir fley oldu¤unu bilmemiz, yani onun
kavram›na sahip olmam›z gerekir. Oysa ki, bir fleyi güzel olarak nitelendirmemiz
için onun kavram›na sahip olmam›za gerek yoktur. Çiçekler, serbestçe ve amaçs›z-
ca çizilen hatlar veya flekiller hiçbir anlam tafl›masa ve belirli bir kavrama uygun
düflmese de yine de hofla gidebilirler (Kant, 2011: 58). Görüldü¤ü gibi Kant, daha
ilk basamakta nitelik yönünden be¤eni yarg›s›n› çözümlerken ‘güzel’ kavram›n›
‘iyi’ ve ‘do¤ru’ kavramlar›ndan ay›rarak kendi bafl›na özerk bir estetik de¤er olarak
ortaya koyuyor.
Kant, nicelik yönünden be¤eni yarg›s›n› ele al›rken onun temelde öznel bir yar-
g› olmas›na karfl›n genel bir yarg› olmas› gerekti¤ini savunur. Ona göre, haz ve
hofllanma söz konusu oldu¤unda bu duyuya dayanan be¤eniler tart›fl›lmaz:
“Biri için menekfle rengi yumuflak ve sevimli, bir baflkas› için soluk ve ölgündür. Biri
nefesli sazlar›n tonunu sever, baflkas› yayl› sazlar›n. Burada baflkas›n›n bizimkin-
den ayr› olan yarg›s›n› do¤ru olmad›¤› için yerme amac›yla tart›flmak ve bunu san-
ki yarg›lar mant›ksal olarak karfl›tlarm›fl gibi yapmak aptall›k olacakt›r. Öyleyse Hofl
aç›s›ndan flu ilke geçerlidir: Herkesin kendi (duyu) be¤enisi vard›r” (Kant, 2011: 63).
Kant burada, en kaba anlamda halk aras›nda da bir deyim hâline gelmifl olan
“Zevkler ve renkler tart›fl›lmaz!” görüflünü dile getirmektedir. Ancak, Kant’›n bura-
da zevklerin tart›fl›lmazl›¤› ile kastetti¤i fleyi iyi anlamak gerekir. Tart›fl›lmaz olan
Kant’a göre güzel nitelik
bir fleyden hofllanma veya hofllanmama duyumuzla ilgilidir; estetik be¤eni ile ilgi-
bak›m›ndan hofla giden, li duygu ve yarg›larla ilgili de¤il. Kant incelemesini hofllanma duyusundan ileriye
nicelik bak›m›ndan herkesin götürerek estetik yarg›ya tafl›r. Ona göre, birisi bir nesne hakk›nda “güzeldir” yar-
hofluna giden, iliflki
bak›m›ndan her tür ilgi ve g›s›n› verdi¤inde “yaln›zca kendisi için de¤il, ama herkes için bir yarg›da bulunur
kavramdan ayr› olarak hofla ve sonra güzellikten fleylerin bir özelli¤iymifl gibi bahseder” (Kant, 2011: 64). Bir
giden, modalite bak›m›ndan
ise zorunlu olarak hofla nesneye güzel derken di¤erlerinin de bizle ayn› fikirde oldu¤unu düflünerek bir
giden fleydir. yarg› verdi¤imize göre burada bir “evrensel öznellik” söz konusudur. Ona göre es-
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 107
tetik yarg›n›n öznel bir temeli olmas›na karfl›n herkes için geçerlili¤i olan bir ge-
nelli¤i de vard›r. Güzel, herhangi bir kavrama ba¤l› olmadan genel olarak hofla gi-
der. Bir baflka deyiflle, be¤eni yarg›lar› mant›ksal yarg›lar olmad›klar› için kan›tla-
namazlar. Burada çeliflki gibi görünen bir durum ortaya ç›kmaktad›r. Yani, bir yan-
dan be¤eni yarg›s› haz ve hofllanma duyumuna dayan›yor ki, bu duyum tart›fl›la-
maz; öte yandan genel geçerlilik iddias› tafl›yor. Be¤eni yarg›lar› kavramlara ve ku-
rallara dayanmad›¤› için kan›tlanam›yor, ama haz ve hofllanma hissinden dolay›
evrensel olarak iletilebiliyorlar. Kant, çeliflik gibi görünen bu durumu be¤eni yar-
g›s›n›n iliflki veya ba¤lant› yönünden çözümlemesini yaparak giderir.
Be¤eni yarg›s›n›n iliflki yönünden çözümlemesini yapmak için onun amaç ve-
ya ere¤ine bakmak gerekir. Kant’a göre, iki tür amaçsall›k vard›r. Nesnel amaçsal-
l›k bir kavram arac›l›¤›yla bilinirken öznel amaçsall›k kavram arac›l›¤›yla bilinmez.
Ahlaki yarg›larda nesnel amaçsall›k; be¤eni yarg›lar›nda veya estetik yarg›larda ise
öznel amaçsall›k bulunur. Kant öznel amaçsall›¤› “amaçs›z amaçsall›k” olarak ta-
n›mlar. Öznel amaçsall›k anlama ve hayal gücü yetilerinin birbirleriyle oynad›kla-
r› özgür oyun olarak ortaya ç›kt›¤› ve belli bir kavramla ifade edilemedi¤i için
amaçsal de¤ildir. Bu iki yeti aras›ndaki uyumun fark›na haz ve hofllanma hissi ile
var›r›z. Ama burada, bu özgür oyunda bir biçimsel amaçsall›k vard›r. Güzelden al›-
nan haz veya hofllanma kavrama de¤il alg›lanan biçime dayan›r. Bu nedenle ona
amaçs›z amaçsall›k diyor. Kant, güzelli¤i “bir nesnenin amaçsall›¤›n›n biçimi” ola-
rak gördü¤ü için biçimci bir estetikçidir (Kant, 2011: 91).
Be¤eni yarg›s›n›n modalite veya kiplik yönünden çözümlenmesine gelince,
Kant burada bu yarg›n›n apriori karakterini “zorunluluk” kavram›yla aç›klar. Be¤e-
ni yarg›s› daima tekil ve kavrams›zd›r. Bu aç›dan onu soyut ve kavramsal olan zo-
runluluk düflüncesiyle çözümlemek sorunlu olacakt›r. Estetik yarg› söz konusu ol-
du¤unda zorunlulu¤u iki flekilde düflünebiliriz. Birincisi, Kant’a göre, estetik özne-
nin estetik nesneden duydu¤u hazza iliflkin bir belirlenim olarak zorunluluk be¤e-
ni yarg›s›n›n özelli¤idir. Bir nesneyi güzel olarak nitelendirdi¤imizde, nesnenin ta-
sar›m›yla nesneye yönelik hissetti¤imiz haz aras›nda zorunlu bir ba¤lant› vard›r.
Ancak bu ba¤lant›y› apriori olarak belirleyemeyiz, çünkü be¤eni yarg›s›ndaki tikel
durumu nesnel ve tümel bir yasa veya kural alt›nda düflünmek söz konusu de¤il-
dir. ‹kincisi, Kant’a göre, bir nesneden haz ald›¤›m›zda ve onu güzel olarak nite-
lendirdi¤imizde güzel yarg›m›za herkesin kat›lmas›n›n zorunlu oldu¤unu düflünü-
rüz. Düflündü¤ümüz bu zorunluluk kavramsal veya nesnel bir zorunluluk de¤ildir
çünkü sadece duygumuza dayan›r. Ancak, bu zorunlulu¤un dayand›¤› duygu kifli-
sel bir duygu da de¤ildir. Tam tersine bu duygu ortak ve genel kamusal bir duy-
gudur (Kant, 2011: 95). Kant’a göre, bir kifli be¤eni yarg›s› verirken “Herkes benim
yarg›mla anlaflacakt›r demez; onunla anlaflmas› gerekir, der” (Kant, 2011: 95). Öy-
leyse, be¤eni yarg›s› hem öznel hem de herkesten onay bekleyen bir yarg›d›r. Bu
yarg›daki zorunluluk “koflullu” bir zorunluluktur. Bir ortak duyunun varl›¤›n› dü-
flünerek be¤eni yarg›s›n› ortaya koyabiliriz (Kant, 2011: 94). Bu ortak duyu örnek-
lendiricidir, salt ideal bir normdur. Demek ki, be¤eni yarg›s›n›n zorunlulu¤u her-
kesin verdi¤imiz yarg›ya kat›lmas› gerekti¤i düflüncesini ifade eder. Estetik yarg›y›
veren kifli sadece öznel bir yarg› de¤il, ayn› zaman bütün insanlar›n kat›laca¤› öz-
nel ve evrensel yarg› vermektedir.
www.evrenselpdf.com
108 Estetik ve Sanat Felsefesi
Kant sanat güzelli¤iyle do¤a güzelli¤ini birbirinden ay›r›r. Ona göre, yarg›lan-
mas› sadece be¤eniyi gerektiren do¤a güzelli¤idir. Sanat güzelli¤inin olana¤› önce-
likle dehay› gerektirir. Do¤al bir güzelli¤i oldu¤u gibi de¤erlendirirken onun kav-
ram›na veya bilgisine gerek yoktur sadece be¤eni yeter. Ancak sanatsal bir güzel-
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 109
li¤i de¤erlendirirken kavrama ihtiyaç vard›r çünkü bir canland›rma olan sanatsal
güzel “kavram›n sunulufl biçiminden baflka bir fley de¤ildir; söz konusu kavram
böylelikle evrensel ölçekte iletilmifl olur” (Kant, 2005:135). Bu nedenle sanat ile
do¤a aras›nda da kesin bir ayr›m vard›r. Ona göre, do¤adaki di¤er canl›lar›n üreti-
mi sanat eseri olamaz. Örne¤in ar›lar›n üretti¤i bal pete¤i onlar›n do¤as›ndan kay-
naklanan içgüdüsel bir ürün oldu¤undan sanat eseri olarak tan›mlanamaz. Bir fle-
yi “mutlak biçimde sanat yap›t› olarak niteledi¤imizde, onu do¤an›n ortaya koydu-
¤u bir sonuçtan ay›rt etmek için, bu nitelemenin her zaman insan elinden ç›km›fl
bir yap›t› ifade etti¤ini düflünürüz” (Kant, 2005: 95).
Kant’a göre, güzel sanatlar insan özgürlü¤ünün ve artistik dehan›n bir ürünü-
dür (Kant, 2011: 176). Güzel sanatlar›n olanakl›l›¤› deha yoluyla mümkündür. De-
ha, birçok bak›mdan di¤er sanatsal bilgi ve becerilerden ayr›l›r. Her fleyden önce
deha özgündür; onun sahip oldu¤u fley ö¤renilebilen, belli kural ve bilgiye daya-
nan bir beceri de¤ildir. Dehan›n özgün olarak üretti¤i ürünler örnek niteli¤i tafl›r.
Onlar öykünme veya taklit yoluyla do¤maz ancak baflkalar› için bir öykünme, yar-
g›lama ölçütü olarak hizmet eder. Bununla iliflkili olarak deha ayn› zamanda t›pk›
do¤a gibi kural koyucudur. Do¤a, deha arac›l›¤›yla bilime de¤il ama güzel sanata
kural koyar. Kant burada do¤a kavram›yla nedensellik yasas›n›n geçerli oldu¤u fi-
ziksel do¤ay› kastetmiyor. Sanata kural koyan do¤a, dehan›n kendi iç varl›¤›n›n
özgür oyunu sonucu ortaya ç›kan ilkelerdir.
Kant estetik üzerine temellendirme yaparken var olan somut sanat eserlerinden
hemen hemen hiç söz etmez. Somut güzellerden bahsetti¤i birkaç yerde ise ço-
¤unlukla do¤ada var olan güzel fleylerden örnekler verir. Kant’›n do¤aya karfl› bu
ilgi ve hayranl›¤› uzun süre üniversitede fiziki co¤rafya dersi vermesinden kaynak-
lanm›fl olabilir. Kimi yorumcular da onun sanat bilgisinin oldukça zay›f oldu¤un-
dan söz etmektedir. Ancak, flunu yinelemekte yarar var ki Kant’›n as›l amac›n›n sa-
nat eseri üzerine konuflmak de¤il, estetik be¤eni yarg›lar›n› incelemek, insandaki
güzellik ve yücelik duygusunun düflünce bak›mdan yap›s›n› araflt›rmakt›r.
N N
Yarg› Gücünün Elefltirisi’nin etkisi alt›nda kal›narak yaz›lm›flt›r.SIRA S‹ZDE bir yandan
Schiller SIRA S‹ZDE
Kantç› esteti¤i yorumlay›p aç›mlamaya çal›fl›rken öte yandan kendine özgü bir
yöntemle güzel kavram›n› özgürlük kavram›n›n; esteti¤i de politi¤in önüne koya-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
rak zaman›n›n politik ve ahlaki elefltirisini yapar. Schiller’in temel sorusu, do¤a ile
ak›l, duygu ile ak›l aras›ndaki bölünme ve çat›flmayla fakirleflen insan›n birey du-
rumunun nas›l gelifltirilip zenginlefltirilece¤ini araflt›rmakt›r. O,K insan›n
‹ T A P politik evri- K ‹ T A P
mi sorununu bir insan e¤itimi sorunu olarak görür.
Schiller’e göre güzel kavram› sadece estetik bir kavram de¤il, ayn› zamanda on-
tolojik, varoluflsal ve psikolojik bir kavram olarak insan yaflam›nda
TELEV‹ZYON
merkezi bir TELEV‹ZYON
öneme sahiptir. Ona göre güzel, “insan varl›¤›n›n zorunlu kofluludur” (Schiller,
‹NTERNET ‹NTERNET
www.evrenselpdf.com
110 Estetik ve Sanat Felsefesi
1982: 69-71). Bu zorunlu koflulun yerine getirilmesi ancak estetik e¤itimle müm-
kün olur. Schiller’in tasarlad›¤› estetik e¤itiminin temel amac›, modern ça¤›n kifli
bütünlü¤ü bozulmufl insan›n› estetik ve sanat e¤itimiyle kendini tamamlam›fl ve ger-
çeklefltirmifl özgür bireyler k›lmakt›r. Böyle bir e¤itimle insan›n hem biliflsel ve ras-
yonel do¤as›; hem de duyuflsal do¤as›, hisleri, arzular› ve duygular› gelifltirilebilir.
Schiller’e göre, insanl›k ve medeniyet do¤a durumu, estetik durum ve ahlaki
durum olmak üzere s›ras›yla üç temel aflamadan geçer (Schiller, 1982: 171). Do¤a
durumunda insanlar›n eylemleri do¤a yasalar› ve onlar›n kendi fiziksel e¤ilimleri
taraf›ndan belirlenir. Estetik durumda, insanlar kendi eylemlerinden ve salt biçim-
sel niteliklerden haz alarak do¤an›n üstlerine uygulad›¤› zorlamay› azalt›rlar. Ahla-
ki durumda ise insan, do¤an›n zorlamas›n› alt ederek ak›lsal ilkelere göre hareket
eder. Schiller’e göre, bu aflamalar k›salt›labilir veya uzat›labilir ama onlar›n s›ras›
de¤iflmedi¤i gibi hiç birini atlamak da mümkün de¤ildir. Do¤a durumundan ahla-
ki duruma s›çramak ancak estetik aflaman›n tamamlanmas›yla mümkündür.
Do¤a durumundan ahlak durumuna geçiflte estetik unsurun bir geçifl aflamas›
olarak görülmesinin Kant’ta da mevcut oldu¤unu görüyoruz (Tauber, 2006: 29-30).
Kant’a göre de “estetik yarg› duyumlanabilir olandan ahlaki al›flkanl›k ilgisine s›ç-
ramay› çok fliddetli yapmadan bir geçifl imkân› verir” (Kant, 1987: 230). Esteti¤e
yüklenen bu geçifl rolü Schiller’de daha aç›k ve ayr›nt›s›yla savunulmufltur.
Schiller’in güzel anlay›fl› onun psikoloji kuram›n›n çat›s›n› oluflturan “dürtü”
kavram› üzerine kuruludur. Ona göre duyum dürtüsü ve biçim dürtüsü olmak
üzere insanl›k kavram›n›n içini dolduran iki temel dürtü vard›r. Bu iki temel dürtü
do¤alar› gere¤i birbirine tamam›yla karfl›tt›rlar. Bunlardan duyum dürtüsü, duygu-
lar, duyular, yemek-içme, sald›rganl›k ve cinselli¤i de içeren tüm hayvani veya do-
¤al itkilerimizi ifade eder. Duyum dürtüsü, Kantç› anlamda do¤aya ba¤l›d›r ve in-
san›n etraf›ndaki dünyay› deneyimleme dürtüsünü yönetir. Bu dürtü, insan kontro-
lünün d›fl›nda olan zaman ve de¤iflime tabidir. Eyleme neden olabilmek için d›fla-
r›dan bir harekete geçiren gerektirdi¤inden duyum dürtüsü edilgendir sadece al›-
c›d›r; gerçeklefltirici ve yarat›c› de¤ildir.
‹nsan›n mutlak varoluflundan ve rasyonel do¤as›ndan gelen biçim dürtüsü ise,
insan› kendinde var olan de¤iflmeyene do¤ru iter. ‹flte bu dürtüdür ki, insan› za-
man›n ötesine koyar ve ona birey özgürlü¤ünü ve tutarl›l›¤›n› verir (Schiller, 1982:
81). Çünkü bu dürtü zamandan etkilenmedi¤i gibi onun yasalar› da evrensel ve sü-
reklidir. Biçim dürtüsü, duyu dürtüsünden farkl› olarak de¤iflim yerine süreklili¤i
hedefler. Bu aç›dan yasalar› keflfetmemize ve yasa yapmam›za yard›m eden etkin
bir yetidir. D›flar›dan belirlenmekten çok kendisi belirleyen oldu¤u için edilgen de-
¤il, etkin bir yetidir. Schiller, duyum ve biçim dürtülerinin birbirlerine karfl›t olduk-
lar›n› ama bu karfl›tl›¤›n birbirini olumsuzlayan bir karfl›tl›k olmad›¤›n› savunur.
Onlar›n e¤ilimleri birbirine karfl›tt›rlar ama bu karfl›tl›k do¤ada bir karfl›tl›k de¤il,
s›n›rl› bir karfl›tl›k oldu¤u için aralar›nda çat›flma söz konusu de¤ildir.
Schiller, duyum ve biçim dürtelerinin yan› s›ra bir üçüncü dürtüden, oyun dür-
tüsünden söz eder. ‹flte, bu dürtü sayesindedir ki estetikten eti¤e geçifl sa¤lanm›fl
olur. Oyun kavram›n›n bu anlamda kullan›m› Lessing ve Kant’a dayan›r. Bu iki dü-
flünür oyun kavram›n› estetik deneyimi anlatmak için kullan›rken Schiller bu kav-
rama daha genifl bir anlam yükleyerek etik ve antropolojik boyut da katar (Beiser,
2005:142). Oyun dürtüsünün duyum dürtüsü ile biçim dürtüsü aras›ndaki karfl›tl›-
l›¤› giderme gibi bir ifllevi vard›r. Bu nedenle her iki dürtünün baz› özelliklerinden
pay al›r. Güzel “canl› biçim” olarak tan›mlan›rken bu tan›m›n “canl›” k›sm› duyum
dürtüsüne, “biçim” k›sm› da biçim dürtüsüne karfl›l›k gelir. Duyum dürtüsünün
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 111
www.evrenselpdf.com
112 Estetik ve Sanat Felsefesi
makla birlikte nesnenin var olan belli özelliklerine dayan›r (Schiller, 1982: 69).
Schiller güzelli¤in bu kavram›n› “güzelli¤in salt ak›lsal kavram›” olarak adland›r›r.
Bu kavram›n kendisi deneyimden kaynaklanmasa da deneyimlerimiz hakk›nda bi-
zi bilgilendirir.
Schiller’in estetik e¤itime özel bir önem verdi¤ini belirtmifltik. Ona göre, sana-
t›n ve sanat eserlerinin ifllevi insan› özgür k›lacak estetik duruma sokmak ve öz-
gürlü¤ü alg›lamas›na olanak vermektir. Estetik e¤itimi genel olarak medeniyetin,
özel olarak da tek tek bireylerin kendilerini gelifltirmesi aç›s›ndan önemlidir. Bu
nedenle, parçalanm›fl insan karakteri sorununun çözümü estetik e¤itimdedir. Schil-
ler, insanl›¤›n kaderinin politik alan içerisinde belirlenece¤i yayg›n kan›s›n› paylafl-
sa da politik alan›n kendisinin sorunlu oldu¤unu ve onun sorunlar›n›n estetik afla-
mada çözülebilece¤ine inan›r.
Schiller’in estetik ve estetik e¤itim konusundaki görüfllerinin felsefe tarihi aç›-
s›ndan önemli bir özelli¤i söz konusudur. Onun yaklafl›m›nda estetik aflama etik
aflaman›n bir önkoflulu oldu¤una göre etik aflama bir aç›dan uzlaflma ve bütünlefl-
meyi içerir. Bu uzlaflma ve bütünleflme oyun dürtüsü arac›l›¤›yla duyum ve biçim
dürtülerinin karfl›tl›klar›n›n giderilmesiyle sonuçlan›r. Günümüzde kimi Kant yo-
rumcular›n›n veya elefltirmenlerinin gidermeye çal›flt›¤› sorun Schiller’in kendi dö-
neminde çözmeye çal›flt›¤› temel bir soruna iflaret eder. Schiller, estetik ön koflul-
la eti¤e duyuflsal alan› katarak Kantç› eti¤in duyumsall›ktan yoksun ve afl›r› biçim-
cilik sorununu çözmeye çal›fl›yor.
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 113
Mutlak tin ise sanat, din ve felsefeyi kapsar. Bireysel tinin kendine dönerek var-
l›¤›n›n temelinde güzel, Tanr› ve hakikat ideallerini bularak onlar›n gerçekleflme-
sinde Mutlak ruh olur. Subjektif tin sonlu olmas›na karfl›n, mutlak tin sonsuzdur.
Hegel’e göre sanat, din ve felsefe ayn› zemin üzerinde bulunur. Mutlak Tin’in bu
üç alan› “yaln›z nesnelerini bilince tafl›y›fllar›n›n biçimleri bak›m›ndan birbirlerin-
den ayr›l›rlar” (Hegel, 1986:153).
Hegel, bu kuramsal temelde görüfllerini sanat tarihine, sanat türlerine ve onla-
r›n ortaya ç›k›fl›na uygulayarak aç›klamaya çal›fl›r. fiunu aç›kça belirtebiliriz ki He-
gel’le birlikte sanat felsefesi salt soyut temellendirmeler yerine sanat eserleri üze-
rinden konuflarak ve örneklendirerek yap›lmaya bafllanm›flt›r. Hegel’in Hint, ‹ran
ve M›s›r gibi Do¤u sanat›ndan; antik ve modern dünyadan örnekleriyle Bat› sana-
t› üzerine yapt›¤› ayr›nt›l› betimleme ve yorumlar onun sanat felsefesini farkl› k›lan
özelliklerden biridir. Bu nedenle, sanat üzerine yaz›lar› baflta sanat tarihçileri ol-
mak üzere çeflitli kesimlerden sanatç›lar›n ilgisini cezp etmifltir.
‹lk kez Baumgarden taraf›ndan kullan›lan ‘estetik’ sözcü¤ü Hegel’in güzel sanat
üzerine ders verdi¤i y›llarda (1823-1829) yeni yeni yayg›nlaflmaktayd›. Hegel, salt
bir ad olarak güzeli ifade etmesi için estetik sözcü¤ünü kullanman›n bir sak›ncas›
olmad›¤›n› belirttikten sonra, kendi amac›n› ifade eden sözcü¤ün Sanat Felsefesi,
daha aç›k ifadesiyle Güzel Sanat Felsefesi oldu¤unu vurgular. Bu tercih asl›nda salt
bir sözcük tercihi de¤il, Hegel’in esteti¤e bak›fl›ndan kaynaklanan bir tercihtir. Her
fleyden önce Hegel, do¤a güzelli¤ini estetik ya da sanatsal güzelin incelemesi ala-
n›n›n d›fl›nda tutar. Ona göre güzellik do¤rudan tinsel olanla iliflkilidir; yani Tin’in
d›flavurumu, nesnelleflmesi, duyular dünyas›nda görünüfle ç›kmas›d›r. Sanat eseri
kendi bafl›na bir duygu içermez; hatta bir sanat eseri kendi bafl›na d›flsal bir nesne
olarak ele al›nd›¤›nda o ölüdür: “Bir sanat eseri, ancak tinden kaynaklanmakla ve
art›k tinin bölgesine ait olmakla sanat eseri olur; o, tinsel olan taraf›ndan kutsan-
m›fl ve yaln›zca tin ile uyum içersinde meydana getirilmifl fleyi ortaya serer” (He-
gel, 1994: 29).
Böyle olunca, tinle do¤rudan iliflkili olmayan do¤a güzelli¤i de¤il, sanat güzel-
li¤i sanat felsefesinin as›l inceleme alan›na girer. Sanat güzelli¤inin tinden do¤mufl
olmas› ona do¤al güzellik karfl›s›nda daha yüksek derecede güzellik kazand›r›r: Hegel’e göre sanatsal
“Sanat güzelli¤i tinden do¤mufl ve yeniden do¤mufl güzelliktir; tin ve ürünleri, do- güzellik her zaman do¤al
güzellikten üstündür. Çünkü,
¤a fenomenlerinden ne kadar yüksekse, sanat güzelli¤i de do¤a güzelli¤inden o sanatsal güzel tinden
kadar yüksektir.” (Hegel, 1994: 2). Görüldü¤ü gibi, Hegel sanatsal güzele odakla- do¤mufl bir güzelliktir.
narak genifl anlamda sanat felsefesi yapmaktad›r. Ancak, böyle bir sanat felsefesi-
nin sanatç›lara sanat üretimi için reçeteler veya kurallar vermek gibi bir amac› yok-
tur. Onun amac›, sanat›n ne oldu¤unu felsefi olarak bilmek; sanat›n amac›n› tespit
etmek; güzeli tan›mak, onun kendisini gerçeklikte ve sanat eserlerinde nas›l gös-
terdi¤ini belirlemeye çal›flmakt›r.
Peki, Hegel’e göre sanat›n amac› nedir? Her fleyden önce Hegel, sanat›n taklit
olmad›¤›n› aç›kça ifade eder. Zeuxis’in resmetti¤i üzümler, güvercinlerin canl› sa- Hegel’e göre sanat›n do¤ay›
taklit etmek gibi bir amac›
narak gagalayacaklar› kadar gerçekçi olmalar› bir baflar›y› gösterse de sanata do- olamaz.
¤ay› taklit etme gibi bir amaç yüklemek boflunad›r. Çünkü bu anlamda sanat do-
¤ayla yar›flamaz. Ona göre, do¤ay› taklit etmeye çal›flan bir sanat bir filin ard›ndan
sürünmeye çal›flan solucana benzer. Dahas›, taklit biçimsel bir ilkeye dayand›¤›
için sanat›n amac› taklit oldu¤unda “nesnel güzelli¤in kendisi ortadan kalkar” (He-
gel, 1994: 44). Öyleyse, sanat›n amac›, insan zihninde var olan› duyum, duygu ve
esinlenme alan›na ç›karmakt›r.
www.evrenselpdf.com
114 Estetik ve Sanat Felsefesi
Resim 5.2
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 115
www.evrenselpdf.com
116 Estetik ve Sanat Felsefesi
Schelling’e göre, di¤er üretimlerde oldu¤u gibi, sanat üretimi bir çat›flma ile
bafllar (Schelling, 1978: 222). Ancak, sanat üretiminde bu çat›flman›n kendine öz-
gü bir özelli¤i bulunur. Bilgi ve ahlakta ben kendini d›fl dünya ile çat›flma içinde
bulurken, sanatta bu çat›flma içsel olarak deneyimlenir. Schelling’e göre sanat ese-
ri bilinçli ve bilinçsiz üretim veya etkinlikleri bir arada bar›nd›r›r; hatta, kendi ifa-
desiyle, onlar›n “özdeflli¤ine dayan›r” (Schelling, 1989: 30). Bu özdeflli¤i her ikisi-
nin ayn› oldu¤u anlam›nda düflünmemeliyiz; çünkü, Schiller’e göre, bu iki etkinlik
hiçbir zaman birbirini yok etmezler. Bu bilinçli ve bilinçsiz benler birbirlerine kar-
fl› düflman da de¤illerdir; birbirini bozmazlar ama reddederek sonsuz karfl›tl›¤› yan-
s›t›rlar. Bilinçli olanla bilinçsiz olan aras›nda bir uzlaflma olmad›¤› için sanat eseri
hiçbir zaman tek bir yoruma uygun de¤ildir. Aksine, sonsuz say›da yorum söz ko-
nusudur (Fackenheim, 1954:312). Her bir yorum sanat eserinin bir yönünü a盤a
vurur; ama bunu yaparken de di¤er taraflar›n› gizlemifl olur.
Her sanatç› bilinçli bir amaca sahiptir ve bu amac› belli teknikler arac›l›¤›yla ye-
rine getirmek için s›k› bir e¤itim almas› gerekir. Schiller’e göre sanat eseri sanatç›-
n›n bilinçli yönelmiflli¤i olarak bafllar, ama bir sanat eseri niteli¤i kazanmas› için
bundan daha fazla bir fley olmas› gerekir. Do¤an›n kendisi bilinçsiz bir üretimdir.
Sanatç›, bilinçli olarak bir eser üretmeye karar verdi¤inde bilinçsiz bir üretim ala-
n›na dayan›r. Ancak, bir sanat eserinde sanatç›n›n bilinçli olarak tasarlad›¤›ndan
veya planlad›¤›ndan daha fazla bir fley vard›r: “Sanat eserinin temel özelli¤i sonsuz
bilinçsizliktir. Sanatç›n›n bilinçli olarak onda ortaya koydu¤unun yan› s›ra, sanatç›
içtepisi arac›l›¤›yla sanat eserinde öyle bir sonsuzlukla temsil edilmifltir ki, hiçbir
sonlu anlay›fl onu bütünüyle aç›klayamaz” (Schelling, 1978: 225). Dâhi, sanat ese-
ri arac›l›¤›yla dünyan›n bilinçsiz yönüyle bilinçli yönünü birlefltirmifl olur.
Görüldü¤ü gibi, Schelling’in amac› objektif do¤a ile sübjektif zihnin nihai hare-
Schelling’e göre objektif ket ettirici ilkelerinin özdefl oldu¤unu göstererek Kant felsefesinde var olan do¤a
do¤a ile subjektif zihin
aras›ndaki çeliflki ancak ile özgürlük aras›ndaki ayr›m› ortadan kald›rmakt›r. Estetik yaratmada ben kendi-
sanat alan›nda çözülebildi¤i ni bilinçsiz üretiminde tan›r. Bu nedenle, kuramsal ve ahlaki olan›n aksine, estetik
için sanat felsefenin yegâne
arac› veya aletidir.
çat›flma tam bir ahenkle ortaya ç›kar. Sanat, felsefenin arac› veya aletidir çünkü
“baflka bir yerde çözülemeyen, mutlak bir çeliflki dâhide çözülmektedir” (Schel-
ling, 1978: 230). Felsefecinin sadece soyut olarak kavrad›¤› ben’in birli¤i sanat ese-
rinde somut biçimde kendini a盤a vurur. Böylece, güzellik ile do¤ruluk özsel ve-
ya ideal olarak birlik olmufl olur.
Schelling, bilinçli olanla bilinçsiz olan›n özdefl oldu¤u bir etkinlik gösterdi¤i-
mizde transandental felsefenin ancak tamamlanm›fl olaca¤› düflüncesinden hareket
ederek bunun baflar›labilece¤i yegâne alan›n estetik alan oldu¤u sonucuna var›r:
“Böyle bir etkinlik tektir, yani estetik. Her sanat eseri böyle bir etkinli¤in ürünü
olarak görülebilir. Sanat›n ideal dünyas› ile nesnelerin gerçek dünyas› bir ve ayn›
etkinli¤in ürünleridir” (Schelling, 1989: 12).
Schelling’e göre sanat›n kendi d›fl›nda bir de¤eri yoktur. Sanat› bir zevk veya
e¤lence arac› olarak görmek bir çeflit barbarl›kt›r. Ya da onda bir piyasa de¤eri ara-
mak salt ekonomik bak›fl› yans›t›r. Sanattan bilimsel bir bilgi de edinmek mümkün
de¤ildir. Bir sanat eserinin fiziksel veya kimyasal çözümlemesi onun sanat eseri ol-
mas›yla ilgili bir fley söylemez. Bilinçli ve bilinçsiz aras›ndaki etkileflim belli bir ya-
saya veya ilkeye ba¤l› olarak aç›klanamayacak bir fley üretir. Bu nedenle estetik,
bilimin veya felsefenin aç›klayamayaca¤›ndan daha fazla bir fley söyler.
Sanat eseri d›fl dünyadaki bir nesneyi de¤il, onun ideas›n› temsil eder. Hegel’de
oldu¤u gibi, Schelling de Kant’›n güzelin öncelikli olarak do¤ada var oldu¤u görü-
flünü tersine çevirerek güzelin sanat eserinde var oldu¤unu savunur. Mitolojiyi bü-
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 117
tün sanatlar›n zorunlu koflulu ve ilk içeri¤i olarak gören Schelling, yine Hegel’de
oldu¤u gibi, resim, müzik, heykel, mimarl›k, fliir ve trajedi sanatlar› üzerinde uzun
uzad›ya aç›klamalar ve çözümlemeler yapar.
“Sanat›n nesnesi Platon’un anlad›¤› anlamda idead›r, baflka bir fley de de¤ildir. Sa-
natç›n›n amac›, onu canland›rmakt›r. ‹dean›n bilgisi, yap›t›n tohumu, kayna¤› ola-
rak sanatç›n›n yap›t›ndan önce gelmelidir. Sanat›n konusu belli bir fley de¤ildir,
kavram de¤ildir, ussal düflünmenin, bilgin kiflinin nesnesi de¤ildir. ...‹dea, birey ta-
raf›ndan, birey olarak hiçbir zaman bilinemez. Onu bilse bilse, kendini bütün iste-
melerin üzerine, her türlü bireyselli¤in üzerinde bilmenin saf öznesine yükselten ki-
fli bilebilir” (Schophenhauer, 2005:177).
Bu bölümde ele ald›¤›m›z düflünürlerden hangilerinin sanat›n taklitSIRA oldu¤u görüflüne kar-
S‹ZDE SIRA S‹ZDE
fl› ç›kt›¤›n›, bu karfl› ç›k›fl› hangi gerekçeler temelinde savunduklar›n› aç›klay›n›z. 2
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
www.evrenselpdf.com
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 119
“tanr› olarak duyumsar kendini, flimdi kendisi de düflünde tanr›lar›n de¤iflti¤ini gör-
dü¤ü gibi, kendinden geçmifl ve yücelmifl bir biçimde de¤iflmektedir. Art›k bir sanat-
ç› de¤ildir insan, bir sanat yap›t› olmufltur; tüm do¤an›n sanat gücü, ilk [ezeli] Bir’in
en üstün hazsal doyumu için, burada sarhofllu¤un ürperiflleri aras›nda aç›nlamak-
tad›r kendini” (Nietzsche, 2005:30).
“öznel sanatç›y› yaln›zca kötü sanatç› olarak tan›yoruz ve sanat›n her türünde ve
yüksekli¤inde özellikle ve ilk önce öznel olan›n yenilmesini, “Ben”den kurtulmas›n›
ve her türlü bireysel iste¤in ve arzunun susturulmas›n› talep ediyoruz; evet, nesnellik
olmadan, saf, ç›kars›z bak›fl olmadan asla bir nebze bile sahici sanatsal üretime ina-
namay›z” (Nietzsche, 2005:43).
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
Özet
N
A M A Ç
Deneyimci düflünürlerden Hutcheson ve Hu- ¤eni yarg›s›nda farkl›l›k yarat›r. Hume, be¤eni
1 me’un estetik hazz›n kayna¤›na iliflkin görüflle- yarg›s›n›n ölçütlerini irdelerken estetik hazz›n
rini tan›mak. kayna¤›n›n içsel oldu¤unu savunmakla birlikte
Sanat ve güzelin bafll› bafl›na ba¤›ms›z ve özerk estetik yarg›n›n kifliden kifliye de¤iflen göreli bir
bir çal›flma alan› olarak ortaya ç›kmas›nda 18. yarg› olmad›¤›n› göstermeye çal›flm›flt›r.
N
yüzy›l deneyimci düflünürlerinden Hutsheson ve
Hume.’un önemli katk›s› olmufltur. Esteti¤in te- Kant’›n estetik ve be¤eni yarg›s› konusundaki fel-
A M A Ç
mel konular›ndan biri olan “be¤eni” kavram› bu 2 sefi yaklafl›m›n› tan›mak.
dönemde konuyla ilgili eserlerin ana temas› ol- Kant’›n Yarg› Gücünün Elefltirisi adl› eseri bu-
mufltur. Deneyimci estetik kuram›n›n ana özelli- günkü anlamda felsefi esteti¤in temel eseri ola-
¤i sanat ve estetik incelemede nesneden özneye, rak kabul edilir. Kant, bu çal›flmas›nda estetik
sanat yap›t›ndan onu alg›layan ve de¤erlendiren alanda elde edilen yarg›larda genel geçer ve ap-
özneye do¤ru bir yönelme olmas›d›r. Böyle bir riori ilkelerin olup olmad›¤›n› araflt›r›r. Ona göre,
yaklafl›mda, estetik be¤eninin kayna¤› sanat ese- güzelin ne oldu¤unu anlamak için öncelikle es-
ri veya estetik objenin kendisi de¤il, estetik öz- tetik yarg›n›n veya be¤eni yarg›s›n›n çözümle-
nenin iç deneyimi, iç duyusu, içsel duygu veya mesini yapmal›y›z. Kant, bu çözümlemeyi nite-
hissidir. Tüm deneyimci düflünürlere göre estetik lik, nicelik, iliflki ve modalite aç›s›ndan yaparak
haz belli bir ilgiye veya ç›kara de¤il, insan›n iç flu sonuca var›r: Güzel, nitelik bak›m›ndan hofla
duyusuna veya duygusuna dayanmakta olup, giden, nicelik bak›m›ndan herkesin hofluna gi-
do¤rudan ve arac›s›z alg›lama sonucu ortaya ç›- den, iliflki bak›m›ndan her tür ilgi ve kavramdan
kar. Hutcheson’a göre estetik haz ‘iç duyu’ arac›- ayr› olarak hofla giden, modalite bak›m›ndan ise
l›¤›yla elde edilir. Bizde var olan ‘iç duyu’ yard›- zorunlu olarak hofla giden fleydir. Kant’a göre,
m›yla güzellik hazz› bilginin, akl›n ve deneyimin be¤eni yarg›s› bir yan›yla özneldir. Ancak, bir
herhangi bir katk›s› olmadan; kiflisel ilgiden ve nesneden haz ald›¤›m›zda ve onu güzel olarak
yarardan uzak; do¤rudan ya da arac›s›z; zorunlu nitelendirdi¤imizde güzel yarg›m›za herkesin ka-
olarak elde edilir. Hutcheson’a göre güzellik haz- t›lmas› gerekti¤ini düflünürüz. Herkeste bir ortak
z› iç duyudan kaynaklanmakla birlikte nesnele- be¤eni duygusu oldu¤unu düflünerek verdi¤imiz
rin nitelik ve özellikleriyle iliflkisiz de¤ildir. Ona yarg›n›n herkesçe onaylanmas›n› bekleriz. Bu
göre, güzellik hazz› do¤rudan nesnelerin birincil nedenle, estetik yarg›y› veren kifli sadece öznel
niteliklerinden de¤il, onlar›n birlik veya uyumlu- bir yarg› de¤il, ayn› zamanda bütün insanlar›n
luk niteliklerinin bir unsuru, ‘çeflitlilik içinde bir- kat›laca¤› öznel ve evrensel yarg› vermektedir.
lik’ niteli¤inden kaynaklan›r. Sanat eserindeki Kant, be¤eni yarg›s›n›n yan› s›ra yüce ve dahi
güzelli¤in temeli parçalar aras›ndaki birli¤in ve kavramlar›n› da irdeler. Yüce yarg›s› t›pk› be¤e-
her bir parçan›n bütüne olan oran›nda yatar. Hu- ni yarg›s› gibi evrensel olarak geçerli, yarar ve ç›-
me, güzellik hazz›n›n kayna¤›n›n içsel oldu¤u kardan uzak, amaçsal ve zorunludur. Be¤eni yar-
konusunda Hutcheson’la ayn› fikirdedir. Her iki g›s›ndan farkl› olarak yüceye iliflkin yarg›lar bi-
düflünür güzelli¤in nesneye de¤il, insan yap›s›na çimden de¤il, biçimle içerik aras›ndaki orant›s›z-
ba¤l› olarak belli durumda ortaya ç›kan bir haz l›ktan gelir. Bu nedenle, yücenin bizde yaratt›¤›
oldu¤unu savunur. Hutcheson’un ‘iç duyu’ kav- etki güzelin yaratt›¤› etkiden çok daha derin ve
ram›na karfl›l›k Hume ‘içsel duygululuk veya duy- sars›c›d›r. Güzel bizi sakilefltirirken yüce ak›l ile
gu’ kavram›n› kullan›r. Hume’a göre bir zihin ye- hayal gücü aras›nda uyumsuzluk ortaya ç›kara-
terli duyarl›l›¤a, prati¤e, karfl›laflt›rma yapma de- rak bizi sarsar ve kendimizden geçirir. Kant’a gö-
neyimine sahipse ve önyarg›lardan ar›nm›flsa do- re, güzel sanatlar insan özgürlü¤ünün ve artistik
¤al olarak bir sanat eserinden haz duyar. Ona dehan›n bir ürünüdür. Güzel sanatlar›n olanakl›-
göre, insanlar aras›ndaki mizah farkl›klar› ile ya- l›¤› deha yoluyla mümkündür. Deha özgündür;
flad›¤›m›z ça¤›n ve ülkenin tav›r ve görüflleri be- onun sahip oldu¤u fley ö¤renilebilen, belli kural
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 121
ve bilgiye dayanan bir beceri de¤ildir. Dehan›n nat ve kültür ile iliflkisini ve bu iliflkinin insan›n
özgün olarak üretti¤i ürünler örnek niteli¤i tafl›r. estetik e¤itimi üzerine etkisini araflt›r›r. Schiller’e
Onlar öykünme veya taklit yoluyla do¤maz an- göre, insanl›k ve medeniyet do¤a durumu, este-
cak baflkalar› için bir öykünme, yarg›lama ölçütü tik durum ve ahlaki durum olmak üzere s›ras›y-
olurlar. Dehan›n bir baflka özelli¤i do¤a arac›l›- la üç temel aflamadan geçer. Ona göre duyum
¤›yla kural koyucu olmas›d›r. Do¤a, deha arac›l›- dürtüsü ve biçim dürtüsü olmak üzere insanl›k
¤›yla bilime de¤il ama güzel sanata kural koyar. kavram›n›n içini dolduran iki temel dürtü vard›r.
Kant burada do¤a kavram›yla nedensellik yasas›- Duyum dürtüsü, Kantç› anlamda do¤aya ba¤l›d›r
n›n geçerli oldu¤u fiziksel do¤ay› de¤il, dehan›n ve insan›n etraf›ndaki dünyay› deneyimleme dür-
kendi iç varl›¤›n›n özgür oyunu sonucu ortaya tüsünü yönetir. ‹nsan›n mutlak varoluflundan ve
ç›kan ilkeleri; bu ilkeler arac›l›¤›yla kural koyma- rasyonel do¤as›ndan gelen biçim dürtüsü ise, in-
y› kastediyor. san› kendinde var olan de¤iflmeyene do¤ru iter.
Onlar›n e¤ilimleri birbirine karfl›tt›rlar ama bu
N
AM A Ç
Alman ‹dealist felsefenin çözümünü estetik alan- karfl›tl›k do¤ada bir karfl›tl›k de¤il, s›n›rl› bir kar-
3 da arad›¤› sorunu ve ona yönelik yaklafl›mlar› fl›tl›k oldu¤u için aralar›nda çat›flma söz konusu
tan›mak. de¤ildir. Schiller’e göre bu iki dürtünün karfl›tl›-
Kant, Baumgarden, Schiller ve Schelling gibi dü- ¤›n› çözen bir üçüncü dürtü, oyun dürtüsü var-
flünürler estetik alan› idealist felsefenin temel d›r. Bu iki dürtünün karfl›tl›¤›n› gidermek için bi-
problemlerinden birinin çözüm alan› veya ç›k›fl rinin duyumsal niteli¤i di¤erinin ak›lsal niteli¤iy-
kap›s› olarak görmüfllerdir. Bu problem, özgür- le ba¤land›¤›nda sentez sonuçlan›r ve hem fizik-
lük-determinizm, do¤a-ak›l, do¤a-zihin, bilinç- sel hem de ahlaki olarak insan özgür k›l›n›r. De-
siz-bilinçli, deneysel ben-metafiziksel ben iki- mek ki, üçüncü dürtü her iki dürtünün tamamla-
lemlerinde ortaya ç›kan sorundur. Örne¤in, Schil- y›c› etkileflimidir. Oyun dürtüsü sayesinde este-
ler, do¤a durumundan ahlak durumuna geçiflte tikten eti¤e geçifl sa¤lanm›fl olur. Schiller ayr›ca
estetik unsuru bir geçifl aflamas› olarak görür. Bu öznel-duyumsal, öznel-rasyonel ve nesnel-rasyo-
görüflün Kant’ta da mevcut oldu¤unu görüyoruz. nel estetik kuramlara nesnel-duyumsal kavray›fl
Schiller, duyum ve biçim dürtülerinin yan› s›ra ad›n› verdi¤i dördüncü bir yaklafl›m ekler. He-
bir üçüncü dürtüden, oyun dürtüsünden söz gel, güzel üstüne incelemelerinde estetik sözcü-
eder. ‹flte, bu dürtü sayesindedir ki estetikten eti- ¤ünden ziyade Sanat Felsefesi veya Güzel Sanat
¤e geçifl sa¤lanm›fl olur. Schelling ise Fichte’de Felsefesi kavram›n› kullan›r. Ona göre güzellik
çözümsüz olan deneysel ben’in felsefi ben olma- do¤rudan tinsel olanla iliflkilidir; yani Tin’in d›fla-
s› veya felsefenin bilinçd›fl› veya bilinçsiz olana vurumu, nesnelleflmesi, duyular dünyas›nda gö-
ulaflma sorununu estetik alanda çözmeye çal›fl›r. rünüfle ç›kmas›d›r. Ona göre tinle do¤rudan ilifl-
Ona göre, di¤er üretimlerde oldu¤u gibi, sanat kili olmayan do¤a güzelli¤i de¤il, sanat güzelli¤i
üretimi bir çat›flma ile bafllar. Sanat eseri bilinçli sanat felsefesinin as›l inceleme alan›na girer. Sa-
ve bilinçsiz üretim veya etkinlikleri bir arada ba- nat güzelli¤inin tinden do¤mufl olmas› ona do¤al
r›nd›r›r. Bu iki etkinlik hiçbir zaman birbirini yok güzellik karfl›s›nda daha yüksek derecede güzel-
etmezler. Estetik yaratmada ben kendini bilinçsiz lik kazand›r›r. Hegel, sanat›n amac›n›n do¤ay›
üretiminde tan›r. Bu nedenle, kuramsal ve ahla- taklit etmek de¤il, insan zihninde var olan› du-
ki olan›n aksine, estetik çat›flma tam bir ahenkle yum, duygu ve esinlenme alan›na ç›karmak ol-
ortaya ç›kar. Schelling’e göre sanat, felsefenin du¤unu savunur. Hegel’in, Aristoteles’in katarsis
arac› veya aletidir çünkü felsefenin baflka bir ala- kuram›n› benimsedi¤ini görüyoruz. Ona göre,
n›nda çözülemeyen bu mutlak çeliflki dâhide çö- en kaba anlamda sanat›n insan›n içtepilerin açl›-
zülmektedir. ¤›n› doyurma, tutkular›n evcillefltirilmemifl gücü-
nü ve arzular›n azg›nl›¤›n› yat›flt›rma ifllevi var-
N
A M A Ç
Schelling, Schiller ve Hegel’in sanat ve estetik gö- d›r. Bu yolla insan kendini tutkular›n›n tutsa¤›n-
4 rüfllerini ifade etmek. dan kurtararak, ayn› zamanda da bu tutsakl›¤›n
Schiller, ‹nsan›n Estetik E¤itimi Üzerine Mektup- d›fl›na ve üzerine yükselir. Hegel’e göre sanat›n
lar adl› eseri güzelin felsefi çözümlemesini; sa- e¤itim ve ahlaki ›slah ifllevi de bulunmaktad›r.
www.evrenselpdf.com
122 Estetik ve Sanat Felsefesi
Ancak Hegel, sanat›n arzular›n azg›nl›¤›n› azalt- sanat eseri yoluyla aktar›lan idealard›r. Schop-
ma ile e¤itim ve ahlaki ›slah ifllevlerinin sanat›n henhauer sanat›n taklit oldu¤u görüflüne karfl›-
özsel amaçlar› aras›nda yer almad›¤›n› belirtir. d›r. Taklitçi sanat sadece biçime önem verir ve
Hegel’in temel görüfllerinden bir di¤eri de sana- sanat yap›t›n›n de¤erini biçimsel ve kavramsal
t›n tarihsel olarak geliflmesi hakk›ndad›r. Ona gö- olarak gerçekli¤i birebir taklit edip etmeme aç›-
re sanat, tarihsel olarak sembolik, klasik ve ro- s›ndan belirler. Böyle bir sanat, sanat eserine iç
mantik olmak üzere üç farkl› geliflim aflamas›na yaflam veya içerik sa¤lamaz; do¤ada olan› oldu-
sahiptir. Bunlardan sembolik dönem hakikatin ¤u gibi canland›rmay› hedefler. Nietzsche ise in-
güzellik ideas› olarak ‹deal’e ulaflma çabas›n›; san›n as›l metafizik u¤rafl›s›n›n sanat oldu¤unu
klasik dönem ona ulaflmay›; romantik dönem ve dünyan›n varoluflunun yaln›zca estetik feno-
ise onu aflmay› temsil eder. Schelling’e göre, di- men olarak temellendirilebilece¤ini savunarak,
¤er üretimlerde oldu¤u gibi, sanat üretimi bir ça- sanata yaflam›n gözüyle bakmaya çal›fl›r. Nietzs-
t›flma ile bafllar. Ancak, sanat üretiminde bu ça- che, Tragedyan›n Do¤uflu’nda eski Yunan tanr›-
t›flman›n kendine özgü bir özelli¤i bulunur. Bilgi lar›ndan Apollon ve Dionysos’un özelliklerinden
ve ahlakta ben kendini d›fl dünya ile çat›flma için- hareketle, sanat›n gelifliminin birbirini tamamla-
de bulurken, sanatta bu çat›flma içsel olarak de- yan iki temel dürtüye dayand›¤›n› savunur. Apol-
neyimlenir. Sanat eseri bilinçli ve bilinçsiz üretim loncu ve Dionysosçu dürtüler sanatsal güçlerdir.
veya etkinlikleri bir arada bar›nd›r›r. Bu iki etkin- Bu dürtülere bakarak gerçek sanat›n do¤as› an-
lik hiçbir zaman birbirini yok etmezler. Bu bi- lafl›labilir. Bu iki dürtü hayal gücünün (Apollon-
linçli ve bilinçsiz benler birbirlerine karfl› düfl- cu) ve kendinden geçmenin veya sarhofllu¤un
man da de¤illerdir; birbirini bozmazlar ama red- (Dionysosçu) birbirinden ayr›lm›fl sanat dünyala-
dederek sonsuz karfl›tl›¤› yans›t›rlar. Bu nedenle, r›d›r. Nietzsche’ye göre, hayal gücü veya düfl ge-
aralar›nda bir uzlaflma olmad›¤› için sanat eseri nel olarak tüm güzel sanatlar›n, özellikle de flii-
hiçbir zaman tek bir yoruma uygun de¤ildir. Ak- rin ön kofluludur. Hayal gücü Apolloncu dürtü-
sine, sonsuz say›da yorum söz konusudur. Her nün dünyas› olarak bireyin birey olarak, tekil ola-
bir yorum sanat eserinin bir yönünü a盤a vurur; rak var oldu¤u dünyad›r. Düfl dünyas›nda kifli
ama bunu yaparken de di¤er taraflar›n› gizlemifl kendi durumunu, bireyselli¤ini, benzetme türün-
olur. Schelling’e göre, sanat eseri sanatç›n›n bi- den bir düfl imgesinde aç›klar. ‹nsan, Apolloncu
linçli yönelmiflli¤i olarak bafllar, ama bir sanat dürtünün dünyas›ndayken sadece taklitçi veya
eseri niteli¤i kazanmas› için bundan daha fazla benzetmeci bir sanatç›d›r. Dionysosçu dürtünün
bir fley olmas› gerekir. Do¤an›n kendisi bilinçsiz yafland›¤› kendinden geçme veya sarhoflluk dün-
bir üretimdir. Sanatç›, bilinçli olarak bir eser üret- yas› ise bireysellik ilkesinin ortadan kalkt›¤›, bi-
meye karar verdi¤inde bilinçsiz bir üretim alan›- reyin kendini unutup ezeli Bir’e kat›l›p kendini
na dayan›r. Ancak, bir sanat eserinde sanatç›n›n kaybetti¤i dünyad›r. Nietzsche’ye göre, Diony-
bilinçli olarak tasarlad›¤›ndan veya planlad›¤›n- sosçu aflama öznelli¤in terk edilip salt nesnelli¤e
dan daha fazla bir fley vard›r. geçildi¤i bir süreçtir. Bu süreç veya aflama önem-
N
lidir; çünkü sanat ancak nesnel oldu¤u zaman
Schopenhauer ve Nietzsche’nin sanat ve estetik kurtar›c› ve flifac› olabilir. ‹nsan, varoluflun kor-
A M A Ç
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 123
Kendimizi S›nayal›m
1. Hutcheson’a göre güzellik hazz› nesnelerin hangi 6. Afla¤›dakilerden hangisi, Hegel’e göre sanat›n tarih-
niteli¤i ile iliflkilidir? sel geliflim dönemlerinde sanat ve ideal iliflkisini do¤ru
a. Farkl›l›k biçimde ifade eder?
b. Karfl›tl›k a. Sembolik dönem-‹deale ulaflma çabas›, Klasik
c. Bütünlük dönem-‹deale ulaflma
d. Parlakl›k b. Klasik dönem-‹deale ulaflma, Romantik dönem-
e. Çeflitlilik içinde birlik ‹deali Aflma çabas›
c. Sembolik dönem-‹deali aflma çabas›, Klasik
2. Afla¤›dakilerden hangisi Hume’un tan›mlad›¤› be¤e- dönem-‹deale ulaflma
ni ölçütünün unsurlar› aras›nda yer almaz? d. Romantik dönem-‹deali Aflma, Sembolik dönem-
a. Pratik yapma ‹deale ulaflma
b. Duyarl›l›k gösterme e. Klasik dönem-‹deale ulaflma, Romantik dönem-
c. Ç›kar›m yapma ‹deale ulaflma
d. Karfl›laflt›rma yapma
e. Önyarg›s›z olma 7. Schelling’in sanat› felsefenin yegane aleti olarak gör-
mesinin temel nedeni nedir?
3. “Estetik” sözcü¤ünü ilk kullanan düflünür afla¤›daki- a. Duygusal olana yer vermesi
lerden hangisidir? b. Ben’in birli¤ini sa¤lamas›
a. Hutcheson c. Yaflama renk katmas›
b. Hume d. Yeni bir alan olmas›
c. Kant e. Felsefenin temeli olmas›
d. Baumgarten
e. Schiller 8. Schophenhauer, sanat›n taklit oldu¤u görüflüne han-
gi nedenle karfl› ç›kar?
4. Afla¤›dakilerden hangisi Kant’a göre güzelin nicelik a. Taklidin zor ve imkans›z olmas›
yönünden bir özelli¤ini yans›t›r? b. Taklidin her sanat alan›nda mümkün olmamas›
a. Hofla giden bir fley olmas› c. Taklidin kal›c› olmamas›
b. Herkesin hofluna giden bir fley olmas› d. Taklidin biçime önem vermesi ve içerik sa¤la-
c. Kavrams›z olarak hofla giden olmas› mamas›
d. Zorunlu olarak hofla giden olmas› e. Taklidin görsel olmamas›
e. Varolufl olarak hofla giden olmas›
9. Nietzche’nin Dionysosçu sanat› Apolloncu sanata
5. Afla¤›dakilerden hangisi Schiller’in do¤a durumu, ye¤lemesinin ana nedeni nedir?
estetik durum ve ahlaki durum kavramlar› ile duyum a. Biçimsel olmas›
dürtüsü, biçim dürtüsü ve oyun dürtüsü kavramlar›n› b. Öznel olmas›
uygun biçimde iliflkilendirmektedir? c. Sahici olmas›
a. Do¤a- Duyum, Estetik-Oyun, Ahlak-Biçim d. Romantik olmas›
b. Do¤a- Oyun, Estetik- Duyum, Ahlak-Biçim e. Nesnel olmas›
c. Do¤a- Oyun, Estetik- Biçim, Ahlak-Duyum
d. Do¤a- Biçim, Estetik-Oyun, Ahlak- Duyum 10. Kant’a göre yüce duygusunun güzel duygusuna gö-
e. Do¤a- Duyum, Estetik- Biçim, Ahlak- Oyun re çok daha fazla ve derin bir etki yaratmas› yüce duy-
gusunun hangi özelli¤inden kaynaklanmaktad›r?
a. Duygu ile ak›l aras›nda çat›flma
b. Biçimle içerik aras›ndaki orant›s›zl›k
c. Do¤al olanla sanatsal olan aras›ndaki benzerlik
d. Do¤a ile duygu aras›ndaki uyumsuzluk
e. Nesnel olanla öznel olan aras›ndaki çat›flma
www.evrenselpdf.com
124 Estetik ve Sanat Felsefesi
Okuma Parças›
Sanat Tin’in Bir Gereksinimidir reksinimdir ve bu durum insan›, söz konusu olan bu
Sanat›n doyurup giderdi¤i salt ve genel gereksinme, her iki dünyadan kendisini yeniden tan›yaca¤› bir nes-
kayna¤›n› düflünen ve bilince sahip bir varl›k olan in- ne yapmaya iter. Biryandan tinsel özgürlü¤ün gereksi-
san olgusunda bulur; yani sanat kökenini, varolan›, var- nimini içsel bir biçimde var-olan› kendi için varl›k ya-
l›k biçimi nas›l olursa olsun, kendi için bir varl›k yapan parak ama ayn› zamanda bu kendi-için varl›¤› d›flsal
insanda bulur. Do¤adaki nesneler yaln›zca dolays›z ola- olarak da gerçeklefltirerek tatmin eder; bunu da, ken-
rak ve bir tek biçimde varolurlar; insana gelince, ‘Tin dinde olan›, duyusal görünün, di¤er fleylerin ve kendi-
olmas› nedeniyle o, çifte bir varolufla sahiptir; önce in- sinin bilgisinin eriflebilece¤i bir düzeye koyarak, iflte bu
san, bir yandan do¤an›n fleyleriyle ayn› ad alt›nda varo- çift yanl› olmadan kalkarak yapar. ‹nsan›n böyle ussal
lur, ama öte yandan da o kendi için varolur, kendi ken- özgür temelinde yer alan zorunlu kökenini sanat, ken-
disini seyreder, kendisini yine kendisi tan›t›r, kendisini di bularak çekip ç›kar›r; eylem ve bilgi olarak ne varsa
düflünür ve kendi için bir varl›¤›n› kuran bu etkinlik ne- sanat hepsini insan›n bu temelinden al›r.
deniyle d e ‘Tin’den baflka bir fley de¤ildir. ‹flte bu ken-
dinin bilincini insan iki biçimde elde eder: ‹lkin kurma- Kaynak: G. W. F. Hegel (1986). Seçilmifl Parçalar.
sal olarak insan yüre¤inin bütün gizlerinin ve e¤ilimle- çeviren: Nejat Bozkurt, ‹stanbul: Remzi Kitabevi.
rinin, tüm devinimlerinin bilincine varmak için kendi
üzerine e¤ilmesi, katlanmas› gerekir, genel olarak da
kendisini seyretmesi, öz olarak nitelendirilen düflünce-
yi kendisine tan›tmas› ve sonunda d›flar›dan ald›¤› veri-
lerin içinde bulunan›, özünün derinlili¤inden çekip ç›-
kard›¤›n› da (kendisinin) tan›mas› gerekir. ‹kinci olarak
insan, kendisini pratik etkinli¤i arac›l›¤›yla kendisi için
kurar; çünkü o, kendisine d›flar›dan sunulan›n, kendisi-
ne arac›s›z olarak verilenin içine kendisini yeniden ta-
n›mak ve kendisini bulmak için itilmifltir. ‹flte insan,
kendi içselli¤inin damgas›n› vurarak ve d›flsal fleyleri
de¤ifltirerek var›r buraya; onlar›n içinde de kendisiyle
ilgili belirlenimlerden baflkas›n› bulamaz. Özgür olmas›
nedeniyle insan, kendisine kat› bir biçimde ve oldukça
yabanc› olan yap›s›n› ve niteli¤ini d›fl dünyan›n enlin-
den kurtarmak ve kendine özgü gerçekli¤inin d›flsal
formunun içinde buldu¤u fleylerle birleflme için iflte
böyle harekete geçer. D›fl fleylerin bu biçimini de¤ifltir-
me gereksinimi daha çocu¤un ilk e¤ilimlerinde görülür;
su birikintisine tafl› atan küçük çocuk, su yüzünde olu-
flan halkalara hayran kal›r, kendi öz etkinli¤inin görül-
mesini sa¤layan bu bir tür yap›ta hayranl›kla bakar. ‹n-
sandaki bu gereksinme, nesnelerin biçimini de¤ifltirme-
ye yönelik bu itki pek çok bilimlere sar›l›p sarmalan-
m›flt›r ve bu dururum sanat yap›t›nda bulunan d›flsal ya
da maddi fleylerin içinde kendisini gösterinceye kadar
sürüp gider. Fakat d›flsal fleyler insan›n bu biçimde iflle-
di¤i tek fleyler de de¤ildir; onu ayn› biçimde kendi ken-
disi ile, kendi öz bedeni ile kullan›r, onu isteyerek de-
¤ifltirir ve onu buldu¤u durumda b›rakmaz. (...) Sanata
duyulan genel gereksinim demek oluyor ki iç ve d›fl
dünyan›n bilincine varmak için insan› iten ussal bir ge-
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 125
www.evrenselpdf.com
126 Estetik ve Sanat Felsefesi
S›ra Sizde 1 çal›flan sanat› bir filin ard›ndan sürünmeye çal›flan solu-
On sekizinci yüzy›l deneyimci estetik yaklafl›m›nda nes- cana benzetir. Dahas›, taklit biçimsel bir ilkeye dayan-
neden özneye, sanat yap›t›ndan onu alg›layan ve de- d›¤› için sanat›n amac› taklit oldu¤unda nesnel güzellik
¤erlendiren özneye do¤ru bir yönelme oldu¤unu belirt- ortadan kalkm›fl olur. Schophenhauer da sanat›n taklit
mifltik. Bu yaklafl›mda, estetik be¤eninin kayna¤› sanat oldu¤u görüflüne karfl› ç›karken taklitçi sanat›n sadece
eseri veya estetik objeden ziyade estetik öznenin iç de- biçime önem verdi¤ini belirtir. Böyle bir sanat, sanat
neyimleri, iç duyusu, içsel duygululu¤u veya hissi gös- eserine iç yaflam veya içerik sa¤lamaz; sadece do¤ada
terilmifltir. Hutcheson ve Hume bu görüflü savunur. Bu- olan› oldu¤u gibi canland›rmay› hedefler.
na karfl›n, her iki düflünür be¤eni yarg›s›n›n öznel bir
yarg› olmad›¤›n› göstermeye çal›flm›fllard›r. Hutche- S›ra Sizde 3
son’un estetik anlay›fl›nda güzellik hazz›n›n kayna¤› iç Schiller ve Schelling estetik bilginin bu karfl›tl›¤› veya
duyu olmas› güzellik yarg›s›n›n özneden özneye de¤i- çat›flmay› çözen bir bilgi oldu¤unu savunur. Schiller’e
flen bir yarg› oldu¤u anlam›na gelmez. Çünkü, güzellik göre insanda duyum dürtüsü ve biçim dürtüsü olmak
hazz› nesnelerin birlik veya uyumluluk nitelikleriyle üzere iki temel dürtü vard›r. Bu dürtüler do¤alar› gere-
iliflkilidir. Hutcheson’a bu niteli¤e ‘çeflitlilik içinde bir- ¤i birbirine karfl›tt›rlar. Bunlardan duyum dürtüsü, duy-
lik’ niteli¤i diyor. Bir baflka deneyimci düflünür Hume gular, duyular, yemek-içme, sald›rganl›k ve cinselli¤i
da be¤eni yarg›s›n›n kayna¤›n›n içsel oldu¤un savun- de içeren tüm hayvani veya do¤al itkilerimizi ifade eder.
makla birlikte insanlar›n ortak olarak bir fleye güzel de- Duyum dürtüsü do¤aya ba¤l›d›r ve insan›n etraf›ndaki
melerini sa¤layan ölçütlerin oldu¤unu savunur. Hume, dünyay› deneyimleme dürtüsünü yönetir. Bu dürtü, ger-
sanat ve estetik konusunda yeterli duyarl›l›¤a, prati¤e, çeklefltirici ve yarat›c› de¤il; edilgen ve al›c›d›r. ‹nsan›n
karfl›laflt›rma yapma deneyimine sahip olunmas› ve ön- rasyonel do¤as›ndan gelen biçim dürtüsü ise, insan›
yarg›lardan ar›n›lm›fl olmas› durumunda insanlar›n or- kendinde var olan de¤iflmeyene do¤ru iter. Onun yasa-
tak estetik hazza sahip olacaklar›n› savunur. Demek ki, lar› evrensel ve süreklidir. Biçim dürtüsü, d›flar›dan be-
estetik hazz›n ortak olmas›n› belirleyen unsurlar bulun- lirlenmekten çok kendisi belirleyen oldu¤u için edilgen
maktad›r. Kant’›n as›l amac›n›n ise estetik yarg›lar›n ge- de¤il, etkin bir yetidir. Schiller, duyum ve biçim dürtü-
nel ve evrensel oldu¤unu göstermeye çal›flmak oldu¤u- lerinin birbirlerine karfl›t olduklar›n› ama bu karfl›tl›¤›n
nu söyleyebiliriz. Ona göre, hofla gitme bak›m›ndan öz- birbirini olumsuzlayan bir karfl›tl›k olmad›¤›n› savunur.
nelli¤in, bireysel farkl›l›¤›n ve hatta görelili¤in olmas› Onlar›n e¤ilimleri birbirine karfl›tt›rlar ama bu karfl›tl›k
do¤ald›r. Birimizin hofluna giden bir baflkas›n›n gitme- do¤ada bir karfl›tl›k de¤il, s›n›rl› bir karfl›tl›k oldu¤u için
yebilir. Ancak bu, hoflumuza giden bir fley hakk›nda bir aralar›nda çat›flma söz konusu de¤ildir. Schiller, oyun
güzellik yarg›s› verdi¤imizde onun da bireysel veya öz- dürtüsünün bu iki dürtü aras›ndaki karfl›tl›¤› ve çat›fl-
nel oldu¤u anlam›na gelmez. Güzellik yarg›s› genel bir may› gidererek insan› özgür k›ld›¤›n› savunur. Bu dür-
yarg›d›r. Bir fley için “Bu güzeldir’ demek sadece “Ben tü sayesinde estetikten eti¤e geçifl sa¤lan›r. Schelling de
ondan hofllan›yorum” demek de¤ildir. “Bu güzeldir” sanat üretiminin benzer bir karfl›tl›¤› giderdi¤inden söz
demek insanlar›n bu yarg›ma kat›lmalar›n› bekleyerek eder. Ona göre, di¤er üretimlerde oldu¤u gibi, sanat
verdi¤im bir yarg›d›r. ‹nsanlar, ortak duyu arac›l›¤›yla üretimi içsel olarak deneyimlenen bir çat›flma ile bafllar.
genel geçer güzellik yarg›s› verebilirler. Sanat eseri bilinçli ve bilinçsiz üretim veya etkinlikleri
bir arada bar›nd›r›r. Bu iki etkinlik hiçbir zaman birbiri-
S›ra Sizde 2 ni yok etmezler. Bu bilinçli ve bilinçsiz benler birbirle-
Hegel ve Schophenhauer sanat›n taklit olmad›¤› görü- rine karfl› düflman da de¤illerdir; birbirini bozmazlar
flünü aç›kça ifade eder. Hegel bu görüflünü belirtirken ama reddederek sonsuz karfl›tl›¤› yans›t›rlar. Estetik ya-
Zeuxis’in üzüm salk›m› resimlerini dile getirir. Bu re- ratmada ben kendini bilinçsiz üretiminde tan›r. Bu ne-
simler öylesine do¤ald›r ki güvercinlerin onlar› canl› sa- denle, kuramsal ve ahlaki olan›n aksine, estetik çat›flma
narak gagalad›klar›ndan söz edilirdi. Hegel’e göre as- tam bir ahenkle ortaya ç›kar. Schelling’in amac› objek-
l›nda bu sanatsal bir baflar› de¤ildir. Ona göre sanat›n tif do¤a ile sübjektif zihnin nihai hareket ettirici ilkelerinin
amac›, insan zihninde var olan› duyum, duygu ve esin- özdefl oldu¤unu göstererek Kant felsefesinde var olan
lenme alan›na ç›karmakt›r. Sanata do¤ay› taklit etme gi- do¤a ile özgürlük aras›ndaki ayr›m› ortadan kald›rmakt›r.
bi bir amaç yüklemek boflunad›r; çünkü bu anlamda Felsefecinin sadece soyut olarak kavrad›¤› ben’in birli¤i
sanat do¤ayla yar›flamaz. Hegel, do¤ay› taklit etmeye sanat eserinde somut biçimde kendini a盤a vurur.
www.evrenselpdf.com
5. Ünite - 17. ve 18. Yüzy›l Sanat ve Estetik Anlay›fl› 127
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Altu¤, T. (2007). Kant Esteti¤i. ‹stanbul: Payel Yay›nevi. Schelling, F. W. J. (1978). System of Transcendental
Beiser, F. (2005). Frederick. Schiller as Philosopher: Idealism. çeviren: Peter Heath, Virginia: The Virgi-
A Re-Examination. Oxford: Claredon Press. nia University Press.
Baumgarten, A. G. (1983). Aesthetica (1750/1758). Schelling, F. W. J. (1989). Philosophy of Art. çeviren:
Hamburg: Meiner Douglas W. Stott, Minneapolis: University of Minne-
Berys, G. ve Lopes, D. M. (editörler) (2005). The Rout- sota Press.
ledge Companion to Aesthetics. second edition, Schiller, F. (1982). On the Aesthetic Education of
London: Routledge. Man: In a Series of Letters English and German
Burke, E. (2008). Yüce ve Güzel Kavramlar›n›n Kay- Facing. Wilkinson, E.M. ve Willoughby, L.A. (edi-
na¤› Hakk›nda Bir Soruflturma. çeviren: M. Bar›fl törler), New York: Clarendon Press.
Gümüflbafl, Ankara: BilgeSu. Schiller, F. (1999). Estetik Üzerine. Çeviren: Melahat
Cooper, D. (editor) (2005). A Companion to Aesthe- Özgü, ‹stanbul: Kaknüs Yay›nlar›,
tics. MA: Blackwell. Schiller, F. (2002). “Kallias or Concerning Beauty: Let-
Fackenheim, E. L. (1954). “Schelling’s Philosophy of the ters to Gottfried Körner (1793).” Classic and Ro-
Literary Arts”. The Philosophical Quarterly, 4 mantic German Aesthetics. J. M. Berstein ve West
(17): 310-326. Nyack (editörler), NY: Cambridge University Press.
Hammermeister, K. (2002). The German Aesthetic Schopenhauer A. (2010). Güzelin Metafizi¤i: Sanat›n
Tradition. Cambridge: Cambridge University Press. ve Güzelin S›rlar›. çeviren: Ahmet Aydo¤an, ‹stan-
Hegel, G. W. F. (1986). Seçilmifl Parçalar. çeviren: Ne- bul: Say.
jat Bozkurt, ‹stanbul: Remzi Kitapevi. Schopenhauer, A. (2005). ‹steme ve Tasar›m Olarak
Hegel, G. W. F. (1994). Estetik: Güzel Sanat Üzerine Dünya. çeviren: Levent Özyaflar. Bursa: Biblos
Dersler Cilt I. çeviren: Taylan Altu¤ ve Hakk› Hün- Yay›nevi.
ler, ‹stanbul: Payel Yay›nevi. Tauber, Z. (2006). “Aesthetic Education for Morality:
Hume, D. (1987) Essays, Moral, Political, and Lite- Schiller and Kant.” Journal of Aesthetic Educati-
rary. Indianapolis : Liberty Fund. on, 40 (3): 22-47.
Hutcheson, F. (1973). An Inquiry Concerning Bea- Tunal›, ‹. (1983). Estetik Be¤eni. ‹stanbul: Say.
uty, Order, Harmony, Design. Peter Kivy (edi- Yetkin, S. K. (1972). Estetik Doktrinler. Ankara: Bilgi
tör), The Netherlands: Martinus N›jhoff. Yay›nevi.
Kant, I. (1984). Seçilmifl Yaz›lar. çeviren: Nejat Boz-
kurt, ‹stanbul: Remzi Kitapevi.
Kant, I. (1987). Critique of Judgment. çeviren: Wer-
ner S. Pluhar. Indianapolis:Hackett Publishing
Company.
Kant, I. (2005). “Deha ile Be¤eninin ‹liflkisi Hakk›nda”
Sanat Yap›t› içinde. ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›,
s. 129-136.
Kant, I. (2010). Güzellik ve Yücelik Duygular› Üzeri-
ne Gözlemler. çeviren: Ahmet Fethi, ‹stanbul:Hil
Yay›n.
Kant, I. (2011). Yarg› Yetisinin Elefltirisi. çeviren:
Aziz Yard›ml›, ‹stanbul: ‹dea.
Lenoir, B. (2005). Sanat Yap›t›. çeviren: Aykut Der-
man, ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›.
Nietzsche, F. (2005). Tragedyan›n Do¤uflu. çeviren:
Mustafa Tüzel, ‹stanbul:‹thaki Yay›nlar›.
www.evrenselpdf.com
6
ESTET‹K VE SANAT FELSEFES‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Marksist estetikçilerin temel görüfllerini tan›yabilecek,
Tolstoy ve Dewey’in sanat ve sanat eseri konusundaki görüfllerini tan›ya-
N
bilecek,
N
Croce’nin estetik sezgicilik yaklafl›m›n› tan›yabilecek,
N
Heidegger’in ontolojik estetik yaklafl›m›n› ifade edebilecek,
Sartre ve Merleau-Ponty’nin fenomenolojik estetik yaklafl›mlar›n› aç›klayabi-
leceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Marksist Estetik • Croce
• Sanat Ve ‹deoloji • Heidegger
• Sanat Deneyimi • Dewey
• Elefltirel Estetik • Sartre
• Fenomenolojik Estetik • Merleau-Ponty
• Tolstoy
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• MARKS‹ST ESTET‹K
• TOLSTOY: SANAT DUYGU
AKTARIMIDIR
• BENEDETTO CROCE: SANATSAL
Estetik ve Sanat Ça¤dafl Sanat ve B‹LG‹ SEZG‹SEL B‹LG‹D‹R
Felsefesi Estetik Anlay›fl›
• MARTIN HEIDEGGER: SANAT
YAPITININ KÖKEN‹
• JOHN DEWEY: DENEY‹M OLARAK
SANAT
• SARTRE VE MERLEAU-PONTY:
FENOMENOLOJ‹K ESTET‹K
www.evrenselpdf.com
Ça¤dafl Sanat ve Estetik
Anlay›fl›
G‹R‹fi
Önceki bölümde gördü¤ümüz idealist düflünürlerden baz›lar›n›n estetik konusunu
do¤a-zihin ikileminde özgürlük problemi temelinde ele ald›klar›n› görmüfltük. Bu
düflünürler, esteti¤i özgürlük problemi için bir ç›k›fl kap›s› olarak görmüfllerdir.
Onlara göre, sanat ve estetik deneyim insana özgürlü¤ün kap›s›n› açar. Bu bölüm-
de görece¤imiz gibi, on dokuzuncu ve yirminci yüzy›l Marksist sanat ve estetik ku-
ram›n›n geliflimi de bu problem temelinde olmufltur. Bu kez, sanat›n ve estetik de-
neyimin özerkli¤i sorunu alt yap›-üst yap› veya sanat- üretim iliflkileri temelinde
ele al›nm›flt›r. Lukacs gibi kimi gerçekçi Marksist estetikçiler sanat› güçlü bir belir-
lenimcilik ve indirgemecilik anlay›fl› ile ele alm›fllarsa da Adorno ve Marcuse gibi
düflünürler sanat›n bir özerklik alan› oldu¤unu savunurlar.
Yirminci yüzy›l sanat ve estetik alan›ndaki önemli geliflmelerden bir di¤eri Hei-
degger, Sartre ve Merleau-Ponty gibi sanat›n ontolojik, varoluflçu ve fenomonolo-
jik aç›dan incelendi¤i çal›flmalar olmufltur. Croce’nin sezgici sanat anlay›fl›; Tols-
toy’un sanat› duygu aktar›m› olarak ele ald›¤› yaklafl›m ile Dewey’in deneyim ola-
rak sanat kuram› bu dönemin önemli sanat ve estetik çal›flmalar› aras›nda yer al›r.
MARKS‹ST ESTET‹K
Marks’›n sanat ve estetik üzerine yazd›klar›ndan hareketle bir estetik kuram gelifltir-
mifl oldu¤unu söylemek oldukça zor. Ancak, Marksizmin temel tezlerinden hareket-
le Lukacs, Adorno ve Marcuse gibi düflünürler Marksist yaklafl›m ve elefltirel kuram
çerçevesinde bir Marksist estetik kuram gelifltirmeye çal›flm›fllard›r. Bir baflka deyifl-
le, Marks ve Engels’in kendilerine ait bir sanat ve estetik kuram›ndan söz edemiyor
olsak da geliflmifl bir marksist estetik kuram vard›r. Bu Marksist düflünürlerin sanat
ve estetik konusundaki görüfllerine geçmeden önce Marks’›n bölük pörçük de olsa
sanat ve estetik konusunda çeflitli kitaplar›nda dile getirdi¤i görüfllerinden bahsede-
rek Marksist esteti¤in dayand›¤› kuramsal temeli aç›klamaya çal›flal›m.
Marks’›n lise y›llar›nda ald›¤› klasik e¤itim onun sanat ve edebiyata olan ilgisi-
ni büyük ölçüde etkilemifltir. Shakespear ve Goethe’ye büyük bir hayranl›k ve ilgi
duymufltur. Üniversite ö¤rencili¤i y›llar›nda zaman›n›n büyük bir ço¤unlu¤unu Yu-
nan sanat ve mitolojisine ay›rm›flt›r. Hatta yar›da kalan bir roman denemesi ve tas-
lak halinde bitirmifl oldu¤u bir trajedi denemesi oldu¤unu biliyoruz. Sonraki y›llar-
da entelektüel ilgi alan›n›n siyasi ve toplumsal sorunlara yo¤unlaflmas› sonucu sa-
nat ve esteti¤e pek zaman ay›ramam›flt›r.
www.evrenselpdf.com
130 Estetik ve Sanat Felsefesi
“Bu üretim iliflkilerinin tümü, toplumun iktisadi yap›s›n›, belirli toplumsal bilinç bi-
çimleriyle örtüflen bir hukuki ve siyasal üstyap›s›n›n üzerinde yükseldi¤i somut teme-
li oluflturur. Maddi yaflam›n üretim tarz›, genel olarak toplumsal, siyasal ve entelek-
tüel yaflam sürecini koflulland›r›r. ‹nsanlar›n varl›¤›n› belirleyen fley, bilinçleri de¤il-
dir; tam tersine, onlar›n bilincini belirleyen, toplumsal varl›klar›d›r” (Marks ve En-
gels, 2009: 35).
Marks, bu belirlemecili¤i insan›n duyu düzeyine kadar indirger. Ona göre, “befl
duyunun oluflmas›, dünyan›n flimdiye de¤inki tüm tarihinin iflidir” (Marks ve En-
gels, 2009: 116-7). Ne var ki, ekonomik faktöre böylesi bir belirleme veya indirge-
me gücü yüklemek Marksizmin yayg›n olarak elefltirilen görüfllerinden biri olmufl-
tur. Dahas›, birçok yorumcu Marks’›n, Ekonomi Politi¤in Elefltirisine Katk› adl› ese-
rinde yer alan sözlerinin onun yukar›da ifade etti¤imiz kat› belirlenimcilik sav›yla
aç›k biçimde çeliflti¤ine dikkat çekmifltir. Marks bu eserinde belli sanatlar›n gelifl-
mesi ile maddi üretimin geliflmesine bakt›¤›m›zda ikisi aras›nda eflit olmayan bir
iliflki oldu¤unu belirtir: “Sanat konusunda, baz› sanatlar›n aç›l›p geliflme dönemle-
rinin ne toplumun genel geliflmesi ile ne de bunun sonucu olarak, toplumun ör-
gütlenmesin iskeleti olan maddi temelin geliflmesi ile orant›l› olmad›¤› bilinmekte-
dir” (Marks ve Engels, 2009: 78). Marks’›n bu sözleri onun sanat ve estetik görüflü-
nü ele alan çal›flmalarda en yayg›n olarak yorumlanan konulardan biri olmufltur.
Birçok yorumcu Marks’›n sanat konusundaki bu düflüncesi ile tarihsel materyalizm
görüflü aras›nda aç›k bir çeliflki görür. Acaba Marks bu sözlerle neyi kastetmifltir?
Gerçekten onun görüflleri aras›nda aç›k bir çeliflki bulunmakta m›d›r?
Marks, sanat konusunu Marksist estetikçiler Marks’›n düflüncesinde herhangi bir çeliflki olmad›¤›n› sa-
tarihsel materyalizm ve vunurken genel olarak flu iki yolu izlemifllerdir: Bunlardan birincisi, maddeci be-
sanat›n toplumsal geliflimi
iliflkisi aç›s›ndan ele al›r. lirlenimcili¤i kat› ve tekyönlü bir belirlenimcilik olarak almamak gerekti¤i üzerin-
de durur. Asl›nda bu görüfl Engels taraf›ndan aç›kça ifade edilmifltir. Engels, geçek
yaflam üretimi ve yeniden üretiminin, yani ekonomik faktörün son kertede as›l be-
lirleyici oldu¤unu; ne Marks’›n ne de kendisinin bundan fazla bir fley ileri sürme-
di¤ini belirtir (Marks ve Engels, 2009: 52). Bu nedenle, ona göre, söz konusu be-
lirleme tek yönlü bir belirleme de¤il, karfl›l›kl› iliflki içerisinde bir belirleme olup
üst yap›n›n da bir ölçüde alt yap› iliflkilerine etkisi bulunmaktad›r:
“Politik, hukuksal, felsefi, dinsel, yaz›nsal, sanatsal vb. geliflme, ekonomik geliflmeye
dayan›r. Ama bütün bunlar, birbirlerini oldu¤u gibi, ekonomik temeli de etkiler. Bu
demek de¤ildir ki, ekonomik durum nedendir, yaln›zca o etkendir, bundan baflka
her fley ancak edilgen sonuçtur. Tersine, her zaman son kertede a¤›rl›¤›n› koyan eko-
nomik zorunluluk temeli üzerinde bir etkileflim vard›r” (Marks ve Engels, 2009: 53).
Krylov gibi kimi yorumcular da Marks’›n bu görüflünün alt yap›-üst yap› iliflki-
sinin karfl›l›kl› etkileflim temelinde okunmas› gerekti¤ini belirtirler. Bir baflka deyifl-
le, sanatsal geliflme kat› bir biçimde ekonomik alt yap›ya ba¤l› olarak de¤il, kendi
biliflsel arka plan›na göre ortaya ç›kmaktad›r. Krylov bu görüflü flöyle aç›klar:
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 131
“Marks ve Engels için, her toplumsal biçimlenifl, biri ötekini etkileyen ö¤elerin karfl›-
l›kl› etkileflim içerisinde bulunduklar› karmafl›k ve dinamik bir sistemden-ekonomik
etkenin, yaln›zca son tahlilde, belirleyici oldu¤u bir sistemden-oluflur. Onlar hiçbir
zaman sanat›, ekonomik sistemin edilgen bir ürünü olarak görmediler. Tam tersine,
toplumsal bilincin de¤iflik biçimlerinin-kuflkusuz, artistik yarat›c›l›k da buna dahil-
dir- içinden ç›kt›klar› toplumsal gerçekli¤i etken bir biçimde etkiledi¤ini vurgulam›fl-
lard›r” (Krylov, 2009:15).
Yirminci yüzy›lda Marksist estetikçiler Marksist esteti¤i kat› bir ekonomik belir- Engels’e göre, tarihi
maddecilik görüflünü tek
lenim veya s›n›fsal yap› temelinde yorumlaman›n yanl›fl olaca¤›n› savunmufllard›r yönlü bir belirleme olarak ele
(Tunal›, 2003:168). Afla¤›da görece¤imiz gibi, bunlar aras›nda Adorno ve Marcuse almamak gerekir. Politik,
hukuksal, felsefi, dinsel,
da yer al›r. yaz›nsal, sanatsal vb.
‹kinci olarak, baz› Marksist estetikçiler Marks’›n çeliflki gibi görünen yukar›da- geliflme, ekonomik
ki sözlerini yorumlarken flöyle bir yol izlemifllerdir. Evet, Marks ve Engels’in sana- geliflmeye dayan›r. Ama
bütün bunlar, birbirlerini
ta yaklafl›m› genel olarak ba¤lamsalc› yaklafl›md›r (Rockmore, 2005:277). Sanat, or- oldu¤u gibi, ekonomik temeli
taya ç›kt›¤› toplumun yap›s›na, ekonomik iliflkilerine ve tarihsel kültürüne ba¤l›d›r. de etkiler.
Ancak bu, sanat ürünlerinin ait olduklar› toplumsal ve s›n›fsal yap›y› aflarak tüm
zamanlarda kabul gören evrensel ve s›n›f üstü bir estetik be¤eni yaratamayaca¤›
anlam›na gelmez. Marks, sözlerinin devam›nda Antik Yunan sanat›n› de¤erlendi-
rirken böyle bir özellikten bahseder. Yunan mitolojisi Yunan sanat›n›n topra¤› ve
malzemesi olmufltur. Bu kültürel ba¤lam bir daha geri gelmeyecek flekilde kendi
sanat›n› do¤urmufltur. Marks’a göre, buradaki zorluk, “Yunan sanat›n›n ve destan›-
n›n toplumsal geliflmenin belli biçimlerine ba¤l› olduklar›n› anlamakta de¤ildir.
Zorluk, bunlar›n bizim için hala bir estetik doyum sa¤lamalar› ve baz› bak›mlardan
bizim için ulafl›lamayan normlar›n ve modellerin de¤eri olmalar›d›r” (Marks ve En-
gels, 2009:79). Özetle, Yunan sanat› bir yönüyle kendi tarihsel ve toplumsal koflul-
lar›n›n bir ürünü olmakla birlikte kendi dönemini aflan estetik de¤ere sahiptir. Bir
baflka deyiflle, her de¤erli sanat eserinde bir sanatsal ve estetik devaml›l›k vard›r.
Fischer, Marks’›n görüflünü bu yönde yorumlar. Sanat da zamana ve içinde bu-
lundu¤u topluma ba¤l› olsa da insanl›¤›n de¤iflmeyen özelliklerini sürekli olarak
yans›t›r: Ona göre,
“bütün sanat zamanla koflulludur ve ancak tarih içinde belli bir zaman›n düflünce-
lerini, isteklerini, gereksinimlerini, umutlar›n› yans›tt›¤› ölçüde insanl›¤› temsil eder.
Ama sanat bu s›n›rl›l›¤› da aflar ve o tarihsel an içinde insanl›¤›n sürekli geliflme ye-
tene¤i olan bir an›n› da yarat›r. S›n›f çat›flmalar› süresince, arada büyük de¤iflme-
ler, toplumsal ayaklanmalar da olsa, süreklili¤in önemini hiçbir zaman az›msama-
mal›y›z. ‹nsanl›k tarihi de yeryüzü tarihi gibi yaln›z birbiri ile çat›flan bölümlerinin
bir araya gelmesi de¤ildir. Ayn› zamanda sürekli bir zaman ak›fl›d›r. Tarihe kar›fl-
m›fl, çoktan unuttu¤umuzu sand›¤›m›z pek çok fley bilincimizin derinliklerine yerle-
flir, ço¤u zaman biz fark›na varmadan yaflay›fl›m›z üstündeki etkisini sürdü-
rür...”(Fischer, 1990: 10).
Bu yoruma göre, her sanat içinde yetiflti¤i toplumun izlerini tafl›makla birlikte
önceki dönemlerin kaybolmufl toplumsal izlerini yans›t›r, ayn› zamanda da evren-
sel bir de¤er üretir. Marksizmin üst yap›y› edilgen bir alan olarak görmedi¤ini bir-
çok Marksist estetikçinin toplumsal de¤iflmede, bilinçlenmede ve özgürlefltirmede
sanata yüklenen rolden de ç›karmak mümkündür. Bunun ne anlama geldi¤ini afla-
¤›daki sayfalarda daha iyi anlayaca¤›z.
www.evrenselpdf.com
132 Estetik ve Sanat Felsefesi
Lukacs, sosyal gerçekli¤i Lukacs, gerçekçi bir estetik anlay›fl› savunur. Ona göre, baflar›l› bir sanat eseri
savunan Marksist bir
estetikçidir. Ona göre,
ortaya ç›kt›¤› toplumun s›n›fsal, ahlaki, düflünsel, de¤ersel yap›s›n› yans›t›r. Bu an-
baflar›l› bir sanat eseri lamda di¤er Marksist düflünürlerde oldu¤u gibi ba¤lamc› bir sanat anlay›fl›n› be-
ortaya ç›kt›¤› toplumun nimser, ama onun ba¤lamc›l›¤› daha güçlü bir belirlenimcilik ve indirgemeciliktir.
s›n›fsal, ahlaki, düflünsel,
de¤ersel yap›s›n› yans›t›r. Onun sanat ve estetik kuram›n›n en çok elefltirilen yönlerinden biri de bu sosyal
gerçekçilik düflüncesi olmufltur. Afla¤›daki paragrafta yer alan düflünceler onun
sosyal gerçekçilik görüflünü aç›kça yans›tmaktad›r:
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 133
Marksist sanat ve estetik kuram›n bir di¤er öncüsü Frankfurt Okulu’nun önde
gelen düflünürlerinden Alman felsefeci ve müzikolog Theodor Adorno (1903-
1969)’dur. K›rk cilde varan felsefi çal›flmalar›n›n yar›dan fazlas› sanat ve estetik so-
runlar›yla ilgilidir. Adorno’ya göre Ayd›nlanma düflüncesi ikici bir epistemik anla-
y›fla dayan›r; bir yanda bilen özne, di¤er yanda da onun alg›lad›¤› nesne. Bu anla-
y›fla göre bilgi öznenin kendini nesne ile özdefllefltirmesi, tüketmesi ve ona hâkim
olmas› olarak idealize edilir. Özne, nesneyi kavrayacak flekilde kendi kategorileri-
ni düzenler. Kapitalist sistemde bu iliflki öylesine içselleflmifltir ki insanlar sat›n al-
d›klar› nesneyle kendilerini özdefllefltirirler. Bu nedenlerdir ki Adorno sanat›n öz-
gürlefltirici gücüne ve özerkli¤ine dikkat çeker. Yan›tlamaya çal›flt›¤› ana soru di-
¤er Marksist estetikçilerin temel sorusuyla ayn›d›r: Sanat hangi ölçüde topluma
ba¤l›d›r veya toplumun ürünüdür ya da hangi ölçüde toplumdan ba¤›ms›z, kendi
bafl›na özerk bir etkinlik alan›d›r? Adorno, bu genel soruyu yan›tlarken sanat›n top-
luma ba¤›ml›l›¤› ve özerkli¤i konusunda özetle flu iddialar› ileri sürer (Zuidervaart,
1990):
• Burjuva toplumunda sanat di¤er kurumlardan ba¤›ms›z hâle gelmifltir.
• Sanat›n ba¤›ms›zl›¤› ve buna iliflkin iddialar di¤er kurumlar›n, özellikle de
siyasi ve ekonomik kurumlar›n geliflimine dayan›r. Sanat›n özerkli¤i genel
olarak burjuva toplumuna görelidir.
• Sanat›n göreceli ba¤›ms›zl›¤›, temel ifllevleri do¤rudan di¤er kurumlarca
konmufl amaçlar› yerine getirmek olmayan sanat eserlerinin üretimine ve
kabulüne gittikçe ba¤lanmaktad›r.
• Özerk sanat, ait oldu¤u toplumu hem onar, hem de elefltirir.
• D›flsal bask› ve sanat›n kendi içindeki geliflmelerden dolay› sanat›n özerkli-
¤i geliflmifl kapitalist toplumlarda gittikçe sorun olmaktad›r.
• Bununla beraber, özerklik, geliflmifl kapitalist toplum içinde sanat›n katk›s›
için hâlâ son derece önemli olmaya devam etmektedir.
Adorno’ya göre kapitalist toplumlarda sanat özerklik ve toplumsal karakter Adorno’ya göre, sanat yap›t›
hem toplumdan ba¤›ms›zd›r,
yönleriyle bir çat›flma yaflar. Sanat yap›t› hem toplumdan ba¤›ms›zd›r, hem de top- hem de topluma ba¤l›d›r. O,
luma ba¤l›d›r. Böyle bir ikili özelli¤i var. Kendi ifadesiyle sanat, “özerk ve toplum- hem özerktir hem de
sal olarak yap›lm›flt›r.” Sanat, toplumsal arac› olarak sosyal bütünü yans›t›r: “Sanat toplumsal olarak yap›lm›flt›r.
yap›tlar›nda ortaya ç›kan süreç ve onlarda sakl› olan ile onlar›n çevresindeki sos-
yal süreç ayn› olarak al›nmal›d›r.... Sanat yap›t› her ne yaparsa veya ortaya ç›kar›r-
sa bunun sosyal üretimde gizli bir modeli vard›r” (Adorno, 1984:335). Sanat›n sos-
yal olarak üretildi¤ini veya yap›ld›¤›n› söylemek kat› bir sosyal belirlenimcilik ola-
rak al›nmamal›d›r. Sanat yap›tlar›n›n her birinin kendi birli¤i vard›r. Bunun için
Adorno, Leibniz’in monad kavram›n› kullan›r. Sanat yap›tlar› monadd›rlar, “birbiri-
ne kapal› ve kör ancak kendi saklan›fllar›nda d›flar›da olan› temsil ederler” (Ador-
no, 1984:261).
Demek ki, Adorno’ya göre, sanat, belli kültürel ba¤lama dayansa da, sosyal ve
kavramsal özgürlük sunar. Çünkü sanat, do¤rudan sosyal dünyaya gönderme yap-
maks›z›n kendi anlam yap›lar›n› gelifltirir. Bu yönüyle her tür toplumsal yasa ve
www.evrenselpdf.com
134 Estetik ve Sanat Felsefesi
Adorno’ya göre, sanat kuvvetten ba¤›ms›zd›r. Adorno, bu anlamda müzi¤i, do¤rudan dünya ile iliflkili ol-
yap›tlar› birer monadd›rlar.
Birbirine kapal›d›rlar ve mad›¤› için en saf sanat olarak görür.
pencereleri yoktur. Ama her Frankfurt Okulu ve elefltirel kuram›n bir baflka önde gelen düflünürü Herbert
sanat yap›t› d›flar›da olan›
temsil eder.
Marcuse (1898-1978) da sanat›n özerkli¤ini savunur. Estetik Boyut adl› eserinde ba-
¤›ms›z bir fenomen olarak estetik deneyimin bireylere burjuva toplumunun ger-
çekli¤inden kurtulma olana¤› verece¤ini savunur. Birey, estetik deneyim arac›l›¤›y-
la fiili olarak egemen olan burjuva de¤erlerini geçersiz k›lacak güce sahip olur.
Marcuse’un sanat üzerine düflünceleri belli bir tarihsel dönemin ve toplum ya-
p›s›n›n elefltirel çözümlemesini yans›t›r. Savundu¤u elefltirel sanat kuram› diyalek-
tiktir. Bir yandan kapitalist toplumda kültür ve ideolojinin tahakkümünü tan›mla-
yarak olumsuz özellikleri elefltirir, öte yandan da sanat›n özerkli¤i arac›l›¤›yla
olumlu olanlar› ortaya koyar. Amac›, kapitalist toplumun elefltirel çözümlemesin-
den hareketle ayn› zamanda radikal sosyal dönüflümü gerçeklefltirmektir. Marcuse,
bu ba¤lamda Adorno gibi sanat›n özerkli¤ine güvenir. Bu nedenledir ki sanat›
do¤rudan toplumsal alt yap›n›n belirledi¤ini savunan geleneksel ya da Ortodoks
indirgemeci Marksist sanat anlay›fl›n› elefltirir:
Marcuse’a göre sanat›n Marcuse’un elefltirel kuram›n›n temel düflüncelerinden biri sanat›n imgelem for-
siyasal potansiyeli ve mu oldu¤u görüflüne dayan›r. ‹mgelem, bast›r›lm›fl istek ve dürtülerin bilinç d›fl›
elefltirel gücü sanat›n
kendisinde, yani onun ifadesidir. Bu bilinç d›fl› imgeleme yoluyla sanat sosyal dünyaya arac›l›k eder. Mar-
estetik formundad›r. Özerk cuse, Tek Boyutlu ‹nsan adl› eserinde, Sovyetler Birli¤i de dahil, geliflmifl sanayi
sanat kendi kurallar›na
sahiptir ve var olan toplumlar›nda sanat›n yüceltilmifl ve arac›l›k do¤as›n›n bozuldu¤unu savunur. Bu
gerçekli¤in ilkelerine uymaz. toplumlarda sanat, tek boyutlu dile ve davran›fla dönüflmüfltür. Elefltirel düflünme
bu safhada ifle koyulmal›d›r. Di¤er elefltiri biçimlerinin ortadan kayboldu¤u bir du-
rumda sanat tek boyutlu toplumlar›n iki boyutlu elefltirisi için yine de son s›¤›nak-
t›r çünkü özerk sanat kendi kurallar›na sahiptir ve var olan gerçekli¤in ilkelerine
uymaz.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
c› ne güzelliktir ne de sanattan duyulan belli bir hazd›r. Sanat› do¤ru tan›mlama-
n›n ilk koflulu onu bir haz arac› olarak görmekten vazgeçmektir.
Tolstoy’a göre sanat ürünleri bir insan etkinli¤i olarak ortaya ç›ksalar da tüm in-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
san etkinliklerini sanat olarak görmek yanl›flt›r. Sanat› “içimizde olan›n çizgi, renk,
jest, ses, söz ve duygular arac›l›¤›yla ortaya ç›kar›lmas›” olarak görmek de en az›n-
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 135
dan eksiktir (Tolstoy, 2007: 47). Çünkü, insanlar bu yolla kendi duygular›n› ortaya
ç›karabilirler ama bunlar ayn› zamanda baflkalar›n› etkilemiyorsa insanlar›n yapt›k-
lar› fley sanat olmayacakt›r. Sanat› do¤ru olarak tan›mlamak için onun insan yafla-
m›n›n koflullar›ndan biri olarak görmekle bafllar. Bunu yapt›¤›m›zda, Tolstoy’a gö-
re, sanat›n insanlar›n birbirleriyle iliflki kurma araçlar›ndan biri oldu¤unu görmüfl
oluruz.
Bu iliflki kurmada sanat, özünde insanlar›n duygular›n› baflkalar›na bulaflt›rma
yetene¤ine dayan›r: “Sanat, yaflad›¤› bir duyguyu karfl›s›ndakilere geçirmek isteyen
birinin bu duyguyu kendinde yeniden üretmesi ve belirli d›fl iflaretlerle onu ifade
etmesiyle bafllar” (Tolstoy, 2007: 49). Tolstoy, sanat›n duygu geçifli veya duygu bu-
laflt›rmas› oldu¤unu aç›klarken bir kurt gören çocu¤un kurttan nas›l korktu¤unu
anlatmas›n› örnek verir:
Tostoy’a göre sanat duygu aktar›m›d›r: “Bir insan›n yaflad›¤› bir duyguyu, belirli
d›flsal iflaretlerle ve bilinçli olarak baflkalar›na yans›tmas› ve o baflkalar›n›n da ayn›
duyguyu yaflamalar›ndan ibaret insani bir etkinliktir sanat” (Tolstoy, 2007: 50). Do-
lay›s›yla, sanatç›n›n amac› da kendi duygusunun insanlara geçmesini sa¤lamakt›r.
Bir sanat eserinin baflar›s› da bu duyguyu baflkas›na geçirme baflar›s›na ba¤l›d›r:
“Yap›t, sanat yap›t› olarak iyi bir düzey tutturmuflsa, ister ahlaki ister ahlakd›fl› ol-
sun, sanatç›n›n dile getirdi¤i duygu baflka insanlara geçer; ... E¤er yap›ttan baflka in-
sanlara geçifl olmuyor, yap›tla verilmek istenen duygu baflka insanlara ‘bulaflm›yor-
sa’, hiçbir aç›klama, yorum ona bu niteli¤i kazand›rmaz” (Tolstoy, 2007: 131).
Tolstoy seçkinci sanat anlay›fl›na karfl› ç›kar. Sanat tüm toplumun kültürünün
içine yay›lm›fl estetik yaflam biçimlerinin hepsini kapsar ve bu yaflam biçimlerinin
kendisinden beslenir. Sanat›n sadece varl›kl› insanlar›n u¤rafl›s› hâline gelmesi il-
kin bu etkinli¤in bir meslek haline dönüflmesine, sonra bu ifli belli yöntem ve tek-
niklere göre ö¤reten kiflilerin ortaya ç›kmas›na, daha sonra da sanat e¤itimin sanat
okullar›nda verilmesine yol açm›flt›r. Tolstoy, “‹yi, güzel de, sanat sanatç›n›n yafla-
d›¤› özel bir duygunun öbür insanlara aktar›m› oldu¤una göre, bunu okulda nas›l
ö¤reteceksiniz?” diye sorar. Ona göre, okullar sanat için gerekli olan duygu uyan-
d›ramazlar, olsa olsa sanatç›lar›n duygular›n› baflkalar›na nas›l ilettiklerini ö¤retebi-
lirler. Böyle olunca da okullar›n gerçek sanat›n geliflmesine de¤il, ancak taklitçi sa-
natlar›n ortaya ç›kmas›na katk›s› olur (Tolstoy, 2007: 135).
Tostoy’un sanat kuram›na göre, gerçek sanatç› duyguyu hem aktar›r hem de
uyand›r›r; sanat› yoluyla izleyicisine kendi deneyimledi¤i duygular› bulaflt›r›r. Tols-
toy bu kuram› sanat›n genel de¤erlendirmesinde bir ölçüt olarak kullanm›flt›r: Ona
göre, sanat›n niteli¤i izleyiciye afl›lanan veya bulaflt›r›lan duygular›n niteli¤iyle öl-
çülmelidir. Tolstoy’un kuram›n›n bir di¤er özelli¤i sanatç›yla izleyici aras›ndaki ile-
tiflimi merkeze koymas›d›r. Taklit kuram›nda oldu¤u gibi sanat eseri d›flar›daki es-
tetik nesnenin ne kadar taklit edilip edilmedi¤i veya yans›t›l›p yans›t›lmad›¤›na gö-
re, yani eserle nesne aras›ndaki iliflkiye göre de¤il; sanatç›n›n kendi iç dünyas›n-
dakini seyircisine ne oranda anlatt›¤›na göre de¤erlendirilir.
www.evrenselpdf.com
136 Estetik ve Sanat Felsefesi
“Sanatsal bir görüntü, ahlak ba¤lam›nda övülesi ya da yerilesi bir eylemi betimleye-
bilirse de, böylesine sanatsal bir görüntünün kendisi ayn› ba¤lamda övülesi ya da
yerilesi de¤ildir. Bir görüntüyü hapis ya da ölüm cezas›na çarpt›racak yarg›sal bir
yapt›r›m olmad›¤› gibi, akl› bafl›nda bir kimsenin varaca¤› hiçbir ahlaksal yarg› da
kendisini ona onun bir nesnesi olarak sunmaz. Yoksa, Dante’nin Franceska’s›n› ah-
laks›z ya da Shakespear’›n Cordelia’s›n› ahlakl› saymak ...bir kareyi ahlakl›, bir üç-
geni ise ahlaks›z saymakla efl anlaml› olurdu” (Croce, 2004: 42).
Sanat›n ahlaksal olan›n ötesinde olmas› sanatç›n›n ahlak alan›n›n d›fl›nda oldu-
¤u anlam›na gelmez. Aksine, Croce’ye göre, bir insan olarak sanatç› ahlaki bütün-
lü¤ü olan ve ahlaki sorumlulu¤a sahip bir kifli olmak zorundad›r.
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 137
d) Croce son olarak sanat›n, felsefe, tarih, do¤a bilimleri ve matematikle özdefl-
lefltirilemeyece¤ini; çünkü bu alanlar›n sadece olan›n oldu¤u gibi, tümelin, gene-
lin veya gerçe¤in kavramsal bilgisine odakland›¤›n›; halbuki, sezgi olan sanat›n
düflünceden önceki imgelerle ortaya ç›kt›¤› için bu alanlar›n bilgisinden farkl› bir
bilgiye sahip oldu¤unu söyler. Özetlemek gerekirse Croce’ye göre, tikelin, birey-
sellin bilgisiyle ilgi olan sanat fiziksel bir gerçeklik; yarar gözetici bir etkinlik veya
ahlaksal bir etkinlik; felsefe, do¤a bilimi, tarih veya matematik de¤ildir.
Croce’ye göre, “sanat bir görüfl ya da sezifltir” (Croce, 2004: 39). Croce, sezgi ve
ifade kavramlar›n› efl anlaml› kullan›r. “Sanat sezgi, sezgi de ifade oldu¤una göre,
buradan örtülü olarak, sanat-dil özdeflli¤i ortaya ç›kar” (Cömert, 2006: 64) Croce’ye
göre, sanat felsefesi ve dil felsefesi ayn› fleydir. Genel olarak estetik üzerine çal›-
flan kifli asl›nda dil üstüne çal›fl›r.
Sanat›n bir ifade veya anlat›m oldu¤u görüflü sadece Croce’ye ait bir görüfl de-
¤ildir. Örne¤in, Croce’nin ça¤dafl› Robin George Collingwood (1889-1943) Sana-
t›n ‹lkeleri adl› eserinde sanat›n zihinsel durumlar›n ifadesi oldu¤u görüflünü savu-
nur. Croce’un sezgi olarak adland›rd›¤› sanat› ‘imgesel anlat›m’ olarak tan›mlar.
Collingwood’a göre sanat, imgede ve sezgide anlat›m ya da d›fla vurumdur. Sana-
t› sanat yapan›n, sanat›n temelini oluflturan›n sanatç›n›n duygular› de¤il de aksine
sanatç›n›n fikirleri, düflünceleri ve bunlar›n ifadeleridir. Collingwood için sanat ay-
n› zamanda yaflama anlam katan kültürel bir de¤erdir. Hem Croce hem de Colling-
wood için, içinde ifadenin olmad›¤› bir eser sanat eseri de¤ildir.
Sizce Croce’nin estetik yaklafl›m› idealist bir yaklafl›m› m›, yoksa realist bir yaklafl›m› m›
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
temsil eder? Ortaya ç›karmaya çal›fl›n›z. 2
MARTIN HEIDEGGER: SANAT YAPITININD Ü fiKÖKEN‹
ÜNEL‹M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Martin Heidegger (1889-1976) varoluflçu felsefenin önemli düflünürlerinden biridir.
1927 yay›nlam›fl oldu¤u Varl›k ve Zaman adl› eserinde ‘varl›k’ SveO R‘varl›¤›n U Varl›¤›’ S O R U
aras›nda bir ayr›m yaparak bir varl›¤› varl›k yapan›n, onun oldu¤u gibi olmas›n›
sa¤layan›n ‘Varl›k’ oldu¤unu savunur. Sürekli bir ‘olufl’ içeren insan varl›¤›n› ‘Da-
sein’ sözcü¤üyle ifade ederek insan›n varl›¤›n›n ay›r›c› özelli¤ini D ‹ K‘kendi
K A T varoluflsal D‹KKAT
varl›¤›n›n fark›nda olmas›’ olarak belirlemifltir. Ona göre, insan varl›¤›n›n sorgulan-
N N
mas› Varl›k sorgulamas›d›r. Sürekli bir olufl içinde olan insanSIRA ‘dünyaya
S‹ZDE f›rlat›lm›fl- SIRA S‹ZDE
t›r’ yani dünyada vard›r, oradad›r ve geçmifl ve gelece¤e do¤ru belirsizdir. ‹nsan
için tek belirli olan ölümlü oldu¤unu bilmesidir ve bu yüzden de insan ‘kayg›’, ‘iç
s›k›nt›s›’, ‘merak’ ve ‘kuflku’ içindedir. Tüm bu duygular insan›nAMAÇLARIMIZ
kendi varoluflsal AMAÇLARIMIZ
varl›¤›n›n fark›na varmas›nda uyar›c› etkisi görürler.
Heidegger’e göre, insan için f›rlat›lm›fl oldu¤u dünyada sanat bir ‘umut’ veya Heidegger, sanat yap›t›n›n
kökeni sorununu K ‹ontolojik
‘›fl›k’ olarak durur. 1939-40 e¤itim-ö¤retim döneminde sanat Kve‹ teknoloji
T A P üzerine T A P
aç›dan ele al›r. Ona göre,
verdi¤i derslerde ‘olufl’ veya ‘oluverifl’ olarak sanat›n teknoloji taraf›ndan bozulmufl sanat›n kökeni sanat,
ve yabanc›laflm›fl bir dünyada nas›l bir umut ›fl› oldu¤unu vurgular. Bu derslerde- sanatç› ve sanat yap›t›
aras›nda var olan karfl›l›kl›
ki görüfllerini daha sonra Sanat Yap›t›n›n Kökeni adl› eserinde T E Lyay›nlar.
EV‹ZYON TELEV‹ZYON
iliflkiyle aç›klanabilir.
Heidegger’in sanat felsefesine yapt›¤› en önemli katk›lardan biri esteti¤e onto-
lojik bir yaklafl›m katmas›d›r. Yan›tlamaya çal›flt›¤› temel soru ‘Sanat yap›t›n›n kö-
keni nedir?’ sorusudur. Heidegger, ‘Köken’ kavram›n› çözümlerken bu kavram›n
‹NTERNET ‹NTERNET
bir fleyin nereden, ne sayesinde, ne ve nas›l oldu¤u anlam› içerdi¤ini belirtir. Ona
göre, sanat yap›t›n›n kökeni sorunu sanat yap›t›n›n özü sorunuyla bir ve ayn›d›r.
Çünkü bir fleyin kökeni onun özünün ve varl›¤›n›n kayna¤›d›r (Heidegger, 2011:
9). Bu nedenle, köken sorunu bir varl›k sorunu; sanat yap›t›n›n kökeni sorusu da
sanat›n varl›¤› sorunudur.
www.evrenselpdf.com
138 Estetik ve Sanat Felsefesi
Heidegger, köken sorununu sanat, sanatç› ve sanat yap›t› aras›nda var olan kar-
fl›l›kl› iliflkiyle aç›klar. Ona göre, sanatç› yap›t sayesinde, yap›t da sanatç› sayesin-
de; her ikisi de sanat sayesinde ortaya ç›kar. Bunlardan biri olmadan di¤eri olmaz
(Heidegger, 2011: 9). Sanat›n varl›¤› sorununu varl›¤›n üç var olan haliyle, yani
‘nesne’, ‘araç’ ve ‘yap›t’ hâlleriyle aç›klar. Sanat yap›tlar› da t›pk› di¤er nesneler gi-
bi vard›rlar. Resimler de t›pk› bir flapka veya av tüfe¤i gibi duvarda as›l› durur; bir
nesnenin bir yerden baflka bir yere tafl›nd›¤› gibi resimler de bir sergiden baflka bir
sergiye tafl›n›rlar. Bu anlamda sanat eseri d›fl dünyadaki di¤er tüm nesneler gibidir.
Buna karfl›n, “sanat eseri, yap›lm›fl bir nesnedir fakat bu salt nesneden hariç baflka
fleyler de söyler” (Heidegger, 2011: 11). Sanat yap›t›n›n nesnel yönünde gerçek sa-
nat görülebilir. Sanat yap›t› bizi ‘di¤eri’yle yüz yüze getirerek baflka olan› ortaya
koyarak ‘alegori’yi ortaya ç›kar›r. Sanat yap›t›n›n nesnel yönü di¤erini, baflka olan›
ortaya koyan ‘simgedir’ (Heidegger, 2011: 11).
Heidegger sanat yap›t›n›n nesnel yönünün ne oldu¤unu sorgularken felsefe ta-
rihinde nesne kavram›na yönelik yaklafl›mlar› irdeler. Ona göre, nesneyi (1) bir fle-
yin beli özelliklerinin tafl›y›c›s›; (2) duyu alg›lar›n›n çoklu¤unun birli¤i ve (3) mad-
de ve biçimin sentezi olarak gören üç farkl› yaklafl›m oldukça genifl, genel ve so-
yuttur. Bu nedenle, bu tan›mlamalar, insan da dahil olmak üzere tüm var olanlara
uygulanabilir ama onlar›n genellikleri bir fleyin gerçekte ne oldu¤unu ortaya koy-
may› engeller. Heidegger’e göre, tarihsel olarak yerleflmifl bu bask›n “nesne kav-
ramlar› hem nesnenin nesnelli¤ine, hem arac›n araçsall›¤›na, hem de eserin eser
olufluna giden yolu” kapar (Heidegger, 2011: 24). Bu nedenle, tüm bu yaklafl›mla-
r›n bir kenara b›rak›l›p sadece belli bir fleye odaklanarak nesnenin ne oldu¤unu
aç›klayabilece¤imizi savunur. Bunun için de van Gogh’un Köylü Pabuçlar› adl›
tablosundaki bir çift çiftçi ayakkab›s› üzerinden konuflur.
Resim 6.1
Heidegger’e göre, çiftçi ayakkab›s›yla ilgili gerçekli¤e onun ne için oldu¤unu sor-
du¤umuzda yaklafl›r›z. Bir çift çiftçi ayakkab›s›n›n bir amac› vard›r, onlar belli bir hiz-
met sunmak için vard›rlar. Ona göre, nesne araçsall›¤› kaybolmufl araçt›r ve o öylesi-
ne vard›r. Araç ise varl›kt›r ve kullan›m amac›yla üretilmifltir. Buna göre, amac› hizmet
olan nesneler araçt›rlar. ‘Yolda duran tafl’, ‘tarladaki toprak’, ‘çeflme’ ve ‘sonbahar rüz-
gâr›na kap›lm›fl yapraklar’ nesne örnekleridir. ‘Çiftçi ayakkab›lar›’ ise araçt›rlar.
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 139
Bu tür ayakkab›lar›n defalarca resmini yapm›fl olan van Gogh’un ünlü bir resmini
ele alal›m. Resimde fazladan ne var? Ayakkab›n›n ne oldu¤unu herkes bilir. E¤er
bunlar a¤aç ve kenevirden de¤ilse, deri tabanl›d›r ve i¤ne, bez ve sicimle dikilmifltir.
Bu tür araçlar ayaklar› örtmeye yarar. ‹ster tarlada ister dansta, olsun hizmetine gö-
re kullan›lan malzeme ve biçimler farkl›d›r. ...Ayakkab› arac›n›n bofl içinin, karan-
l›k a¤z›ndan ifl basamaklar›n›n güçlükleri adeta s›z›yor. Ayakkab›n›n sert yap›l›
a¤›rl›¤›nda, üzerinde sert rüzgarlar›n esti¤i tarlan›n uzun, birbirini hat›rlatan çiz-
giler yard›m›yla uzun gidiflin uysall›¤› toplan›r. Derinin üzerinde nem ve topra¤›n
çukurlar› var. Tabanlarda, çöken akflamdan dolay› tarla yolunun yaln›zl›¤› kar›fl›r.
Ayakkab›da topra¤›n sessiz 盤l›¤›, olgun baflaklar›n sesiz ödülü ve k›fl› yaflayan tar-
lan›n, nadasa b›rak›lm›fl tenha tarlan›n aç›klanmam›fl baflar›s›zl›¤›n› f›s›ldar. Bu
araç yard›m›yla ekme¤in güveni, s›k›nt›y› atman›n verdi¤i dile getirilmez sevinci,
do¤umun verdi¤i çalkant› ve ölüm tehdidindeki titremenin flikayetsiz korkusunu his-
sederiz. Bu araç topra¤a aittir ve köylü kad›n›n dünyas›nda yurt tutar. Araç bu yurt
tutmufl aitlikten kendi içindeki dinginli¤i yarat›r (Heidegger, 2011:26-27).
Heidegger burada sadece bir sanat nesnesini tan›mlamaya çal›flm›yor; o ayn› za-
manda bu sanat nesnesiyle ifade edilen fleyin do¤as›n› ve verdi¤i hizmeti tan›mla-
maya çal›fl›yor. Ona göre, sanat yap›t› fleylerin gerçek varl›¤›n›, onlar›n hakikatini
bildirir. Van Gogh’un resmi “ayakkab› arac›n›n hakikatte ne oldu¤unu bize ima
eder. ...Var-olan›n hakikati sanat eserinde kendini esere koyar” (Heidegger, 2011:
29). Bu ifadedeki ‘koyma’ kavram› ile kast edilen fley ‘durdurma’ ve ‘dondurma’ an-
lam›d›r. Ona göre, Platon’un iddia etti¤i gibi sanat hakikati kopyalamaz sanat sade-
ce hakikati sanat eserinde gerçeklefltirir veya ortaya koyar (Heidegger, 2011: 31).
Heidegger’e göre, sanat hakikati bildirirken ‘dünya kurar’ ve ‘yeryüzü üretir’
(Heidegger, 2011: 37). Sanat eseri her insan›n kendi dünyas›na sahip olmas› anla-
m›nda ‘dünya kurar’. Sanat yap›t›nda üretilen ‘yeryüzü’ ise eserin kendini koydu¤u
yere, bu kendini koyuflta ortaya ç›kmas›na karfl›l›k gelir (Heidegger, 2011: 41). Bu-
na göre, van Gogh’un eserinin ya¤l› boya tablo üstünde ortaya ç›kmas›, ç›k›fl flekli,
yeryüzü olarak düflünülebilir. Heidegger’e göre, sanat yap›t› ‘dünya’ ile ‘yeryüzü’
aras›ndaki çat›flmadan do¤ar çünkü yeryüzü kapat›p gizlerken; dünya aç›p a盤a ç›-
kar›r ve ayd›nlat›r (Heidegger, 2011: 60). Sanat yap›t›nda hakikat, ayd›nlanma ve
gizlenme olarak dünya ve yeryüzü aras›ndaki kavga sonucunda ortaya ç›kar.
Heidegger güzel anlay›fl›n› da hakikatle sanat yap›t› aras›ndaki iliflkide ortaya
koyar:
www.evrenselpdf.com
140 Estetik ve Sanat Felsefesi
oldu¤unu söyler (Heidegger, 2011:29-30). Sanat yap›t›n›n var olan› açt›¤›n›, var
olan›n hakikatini ortaya koydu¤unu söylerken Heidegger en az›ndan sanat yap›t›
çerçevesinde mant›k ve esteti¤in bütünlü¤ünü savunuyormufl gibi görünüyor.
Çünkü güzel sanat yap›t›nda hakikatin aç›kl›k olarak ortaya ç›kma biçimidir. Hei-
degger bu ortaya ç›kma biçimini ‘gözükmek’ kavram›yla aç›k hale getirmeye çal›-
fl›r: “Gözükmek -hakikatin eserdeki olmas› ve eser olarak- güzelliktir” (Heidegger,
2011:79). Heidegger’e göre, sanat›n bizim daha önceden görmedi¤imiz fleyi bize
gösteren epistemik bir ifllevi vard›r. Sanat ve sanat yap›t› hakikati sadece ontolojik
anlamda de¤il ayn› zamanda epistemik anlamda bize bildirirler. Sanat hakikati,
varl›¤› dilde ortaya ç›kar›r. Dilin olmad›¤› yerde insan, insan›n olmad›¤› yerde de
varl›¤›n a盤a ç›kmas›, felsefe ve sanat olmaz. ‹nsan›n en önemli ay›r›c› özelli¤i ta-
sar›mlayan olmas›d›r. ‹nsan dil yoluyla tasar›mlar. ‹nsan dilde tasar›mlayarak haki-
kati ve varl›¤› a盤a ç›kar›r. Bunun için tüm sanatlar içinde edebiyat›n özel bir ko-
numu vard›r: “Sanat edebiyat olarak gerçekleflir” (Heidegger, 2011:73).
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 141
ç›kard›¤› sonuçlardan bir flekilde soyutlan›r” (Dewey, 1980:1). Oysa estetik dene-
yim, insan yaflam›n›n her boyutunda yer alan ortak deneyime dayan›r. Bu görüflüy-
le iliflkili olarak, ‘sanat ürünü’ ve ‘sanat eseri’ ayr›m› yapar. Sanat ürünü sanatç› ta-
raf›ndan ortaya ç›kar›lan fiziksel ve d›flsal varl›¤› ifade ederken sanat eseri bu ürü-
nün deneyimde veya deneyimle birlikte ne yapt›¤›n› ifade eder: “Sanat ürünü-tap›-
nak, resim, heykel, fliir-sanat yap›t› de¤ildir. Ne zaman ki bir insan sanat eserinin
özgürlefltirici ve düzenli niteliklerinden hoflland›¤› bir deneyim ortaya ç›karan ilifl-
ki içine girer sanat eseri o zaman gerçekleflir” (Dewey, 1980:222). Sanat eserinin
varl›¤› için bir tür yarat›c› ifl birli¤ine gereksinim vard›r. Sanatç› ve gözlemcinin her
biri bu iliflkiye katk› sa¤lar.
Baflta zihin-beden ikicili¤i olmak üzere teori-pratik, birey-toplum, kamusal- Müzeci sanat anlay›fl›na
karfl› ç›kan Dewey, sanat
özel, yöntem-konu, zihin-davran›fl, araç-amaç, kültür-meslek gibi ikici yaklafl›mla- deneyimi yaratmayan bir
ra karfl› ç›kan Dewey bu konular etraf›nda cereyan eden tart›flmalar› yeniden yap›- varl›¤›n sanat ürünü
land›rarak bu karfl›tl›¤› gidermeye çal›fl›r. Estetik aç›dan, bilim ile sanat aras›nda ay- olabilece¤ini, ama sanat
eseri olamayaca¤›n›
r›m yaparak bilimi sanata üstün tutan ikici yaklafl›mda, bilim alan›n› da dahil olmak savunur. Ona göre, sanat
üzere hayat›n her alan›nda estetik yön bulundu¤unu savunarak bu ikicili¤i çözme- eserinin varl›¤› için sanatç›
ile gözlemci aras›nda bir tür
ye çal›fl›r (Shusterman, 2005:125). Benzer yaklafl›mla, sanat/yaflam, biçim/içerik, yarat›c› ifl birli¤ine
güzel sanat/pratik sanat, klasik kültür/popüler kültür, klasik sanat/geçici sanat ve gereksinim vard›r. Sanatç›
sanatç›/seyirci ikilemleri Dewey’in gidermeye çal›flt›¤› ikilemler aras›nda yer al›r. ve gözlemcinin her biri bu
iliflkiye katk› sa¤lar.
www.evrenselpdf.com
142 Estetik ve Sanat Felsefesi
Sartre’›n yönelimsel bilinç olarak imge kavram› onun özgürlük kuram›yla ya-
Sartre’un esteti¤i varoluflçu k›ndan iliflkilidir. fiimdinin imgesel bilinç taraf›ndan olumsuzlanmas›, hiçlefltirilme-
fenomenolojik estetik si özgür bilinç için bir öngerekliliktir. Dünyan›n oldu¤undan farkl› oldu¤unu dü-
kuram›d›r. Ona göre
düflünme; bafllat›c›, flünebilmek için bilinç dünyan›n koflutlamalar›ndan özgür olmal›d›r. ‹mgelem en
do¤urtucu bir rüyad›r. Sanat az›ndan bilinç alan›nda böyle bir özgürlü¤ün mümkünat›n› verir. Bu da estetik
yap›t› özerktir ve seyirci için
dünyay› açar. alanda ve sanat alan›ndaki yarat›c›l›¤›n kayna¤›d›r.
Sartre erken dönem çal›flmalar›nda insan›n seçti¤i her fleyden sorumlu oldu¤u-
nu belirten bir özgürlük anlay›fl›n› savunur. ‹nsan f›rlat›lm›fl oldu¤u bu dünyada
hofllansa da hofllanmasa da seçim yapma sorumlulu¤undan kaçamaz. Kendi deyi-
miyle, “insan özgür olmaya mahkûmdur.” Bu tür özgürlü¤ü reddetmek veya on-
dan kaç›n›labilece¤ini sanmak insan›n kendi kendini kand›rd›¤› kötü inanç veya
samimiyetsizlik durumudur. Bu özgürlük anlay›fl› Sartre’›n sanat ve sanatç› anlay›-
fl›n› da biçimlendirir. Sanat alan› da insan›n ayn› f›rlat›lm›fl oldu¤u dünyadaki gibi
her fleyden sorumlu oldu¤u bir aland›r. Sanatç›, takip etmeyi seçti¤i tüm de¤erler-
den yapt›¤› veya yapmaya niyetlendi¤i tüm edimlerden sorumludur. Yaln›z, sanat
sadece sorumluluk de¤il ayn› zamanda özgürlük alan›d›r. Sartre’a göre herhangi
bir sanat yap›t› özellikle de edebiyat eseri baflkalar›n›n özgürlü¤üne gönderme ya-
pan özgür, imgesel bir yarat›md›r. Sanat yap›t› özerktir ve seyircisinin, okuyucusu-
nun, dinleyicisinin tepkisini art›ran estetik be¤eniyi sunar. Belli bir seyirci için eser
dünyay› açar.
Ayd›nlar›n Savunusu adl› eserinde “Yazar bir ayd›n m›d›r?” sorusunu yan›t-
larken Sartre yazar›, yaz›c›dan ay›r›r. Bunlar›n her ikisi de ‘ortak dili’ kullan›r. An-
cak yaz›c› dilden bilgi aktarmak için yararlan›rken yazar veya sanatç›, Sartre’a gö-
re, ‘hiç’i veya ‘bilgi olmay›fl›’ anlatmak için yararlan›r (Sartre, 1985, 89-90). Sartre
iki tür yazar çeflidinden bahseder. Birincisi toplumsal dünyay› oldu¤u gibi anlat-
mak için yazar›n yaz›s›n›n konusuna kuflbak›fl› bir gözle bakmas›d›r. “Kuflbak›fl›
bilincine” sahip yazar “yarat›c›, konumsuzlaflm›fl ...olarak, dünyan›n üzerinde do-
lanmaktad›r” (Sartre, 1985, 91). Dünyayla aras›na mesafe koymufl ve dünyay› ay-
n› bilimlerin yapt›¤› gibi nesnel bir flekilde tan›mlama çabas› içersindedir. ‹kinci
tür yazar ise yazmak istedi¤i konunun dünyas›yla aras›na mesafe koymayan tam
aksine bir ‘suç orta¤›’ edas›yla bu dünyaya kat›lan yazard›r. Bu tür bir yazar “bi-
ze zorunlu olarak dünyan›n varl›¤›n›, dünyan›n tam da onlar› koflulland›rd›¤› bi-
çimde a盤a vururlar” (Sartre, 1985, 93). Sartre’a göre, edebiyat›n nesnesi “yazar-
ca yafland›¤› biçimiyle dünyada -olufl’tur” (Sartre, 1985, 96). Edebiyat, yazar›n
“dünyada olmak” denilen “insanl›k durumuna” tan›kl›k eder. Bu ba¤lamda ede-
biyattaki veya herhangi baflka bir çeflit sanat yap›t›nda güzellik yarat›c› bir özgür-
lü¤ün ürünü olarak sunulan insanl›k durumunun kendisinden baflka bir fley de-
¤ildir. Sartre’a göre, edebi sanat yap›t› yaflamla de¤il de özgürlükle diyalog ku-
rar. Edebi yap›t “okuru kendi yaflam›n›”, kendi dünyada-oluflunu “yüklenmeye
ça¤›r›r” ve bu ça¤r›y› “onu ahlaklaflt›rarak de¤il” aksine kendi dünyada olufluyla
dünyan›n oldu¤u gibi oluflunun paradoksal birli¤ini yeniden kurman›n “estetik
çabas›n› isteyerek yapar” (Sartre, 1985, 100 ). Gerek sanatç›s›, gerekse okuyucu-
su aç›s›ndan dünyada oluflu ortaya koyan edebi sanat yap›t› dünyan›n bir aç›m-
lamas›d›r (Sartre, 1985, 106). Yazman›n bir tür seçim yapmak oldu¤unu söyledi-
¤i Edebiyat Nedir? adl› eserinde ba¤l›l›k edebiyat›na ça¤r› yapar. Ba¤l›l›k edebi-
yat›yla Sartre’›n hedefledi¤i insanlar› dünyada olufllar›n›n getirdi¤i tüm sorumlu-
lu¤u üstlenmeye ça¤›rmak ve düzyaz›da dünyay› ve dünyada oluflu insanlar›n
birbirlerine bildirmelerini sa¤lamakt›r.
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 143
Sartre tüm sanatlar aras›nda genel olarak edebiyata özel olarak da düzyaz›ya Sartre’a göre edebiyat ve
düzyaz› dünyay› açma
önem verir. Ona göre, fliir ve resim düzyaz› kadar etkili bir flekilde dünyay› bildir- ifllevini di¤er sanat
mez veya açmaz. fiair, ressam gibi, ‘suskun’dur çünkü kelimeleri iletiflim kurmak türlerinden daha baflar›l›
yapar. fiair, ressam gibi
için iflaretler olarak de¤il de düflünmek için nesneler olarak görür. Picasso’nun Gu- suskundur. Ona göre, baz›
ernica tablosuna göndermede bulunarak “Onun ‹spanya davas› üzerine tek bir sanat türleri ve eserleri
kalp kazan›p kazanmad›¤›n› kimse düflünmüfl müdür?” diye sorar. Öyle görünüyor fenomenoloji yapmaya
yeterince imkân vermez.
ki Sartre, genel olarak resim sanat›n›n, özel olarak da Picasso’nun Guernica tablo-
sunun fenomenoloji yapmaya yeterince imkân vermedi¤ini düflünüyor. Sanat›n
dünyay› ve varl›¤› açma ifllevi, hat›rlayaca¤›m›z gibi, Heidegger ile bafllay›p devam
eden varoluflçu fenomenolojinin ortak görüfllerinden biridir. Sartre’a göre düzyaz›
dünyay› açma ifllevini di¤er sanat türlerinden daha baflar›l› yapar.
Resim 6.2
Picasso’nun
Guernica tablosu.
www.evrenselpdf.com
144 Estetik ve Sanat Felsefesi
neyim için merkezi önem tafl›r. Göz ve Tin adl› eserinde beden aç›klamas›n› bir gö-
rüfl ontolojisi gelifltirerek verir. Bu eser onun felsefesiyle resim sanat› üstüne görüfl-
lerinin çak›flt›¤› bir felsefe metnidir. Merleau-Ponty’ye göre, bir sanat yap›t›n›n ken-
disi bir çeflit ifadesel bedendir. Bedene benzer flekilde “bir roman, bir fliir, bir re-
sim, bir müzik parças› bireydirler, bu flu demek, ifadesel arac› onun anlam›ndan
ay›rman›n mümkün olmad›¤›, anlamlar›na do¤rudan girifl olan ve zamansal ve
uzamsal konumlar›n› terk etmeden önemlerini yayan varl›klard›r” (Merleau-Ponty,
1962, 151). Sanat yap›t›n›n bedensel oldu¤u iddias›yla Merleau-Ponty asl›nda Des-
cartes’in ikicili¤ini k›rmaya çal›fl›yor. Bir resim düflünme eylemi ve onun harekete
geçirdi¤i bedensel eylem sonucu ortaya ç›kmaz. Ya da maddi olarak önümüzde
duran sanat yap›s›n›n arkas›nda ötesinde bu maddi yap›dan ayr› düflünsel bir yap›
yoktur.
Merleau-Ponty’nin resim sanat›na verdi¤i önem resim sanat›n›n ifllevinden kay-
naklan›r. Ona göre, “resim gerçek olan›n imgesel dokusunu göze sunar” (Merlea-
u-Ponty, 2005, 181). Resim fleylerin özlerinin görünüflüne götürür bizi. fieylerin öz-
lerini anlamak isteyen bir alg› felsefesi resim sanat›n›n ortaya ç›kard›¤› “alg› dün-
yas›na” yönelmelidir. Çünkü;
“ressam›n dünyas› görünür, gözle görülür dünyad›r, yaln›zca odur; bu bir bak›ma
ç›lg›n bir dünyad›r, çünkü k›smi kalmakla birlikte bütünlü¤e ulaflm›fl bir dünyad›r.
Resim görme ediminden baflka bir fley olmayan bir coflkuyu uyand›r›r, bunu en yük-
sek gücüne ulaflt›r›r, çünkü görmek uzaktan sahip olmakt›r ve resim bu tuhaf sahip-
lenmeyi, Varl›k’›n -içine girebilmek, ona kat›labilmek için kendilerini görünür k›l-
mak zorunda olan- tüm görünümleri yayar” (Merleau-Ponty, 2005, 185).
Resim sanat› alg›lanan dünyay› ortaya koyarak bizim fleyleri olduklar› gibi be-
nimsememizi sa¤lar. Tablo, alg›lanan dünyan›n “insan bedenine uygun benzerini”
sunar. Sanat alg› dünyas›n› insana oldu¤u gibi açan belli bir yaflant› an›ndan, belli
bir yaflan›lan görüfl noktas›ndan bize fleylerin özünü sunan bir aland›r. Felsefeci ve
ressam›n benzerli¤i Varl›k’›n hakikatidir, gören ile görünürün kesiflmesine odak-
lanmalar›d›r. Merleau-Ponty’e göre, resim sanat›n›n ve ressam›n ortaya koydu¤u-
nun ayr› bir ontolojik ifllevi vard›r. Resim taklit de¤ildir, resim bilimin yapt›¤› gibi
fleyleri bilince sunmaz; resim fleyleri dolays›z bedensel olarak alg› dünyas›nda ol-
duklar› haliyle bize sunar. Resim sanat› güzellikle ilgili de¤il hakikatle ilgilidir. Ha-
kikati görüfle sunarak hakikat hakk›nda bilgi verir.
SIRA S‹ZDE Heidegger, Sartre ve Merleau-Ponty’nin sanat kuramlar› aras›nda ne gibi ortak noktalar
SIRA S‹ZDE
3 vard›r? Ortaya ç›karmaya çal›fl›n›z.
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
www.evrenselpdf.com
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 145
Özet
N
A M A Ç Marksist estetikçilerin temel görüfllerini tan›mak. N
A M A Ç Tolstoy ve Dewey’in sanat ve sanat eseri konu-
1 2
Marks’›n geliflmifl bir sanat ve estetik kuram› ol- sundaki görüfllerini tan›mak.
masa da, yirminci yüzy›lda Lukacs, Adorno ve Tolstoy, sanat›n amac›n›n güzellik ya da haz ol-
Marcuse gibi düflünürler Marksist yaklafl›m ve mad›¤›n› belirtir. Ona göre, sanat› do¤ru olarak
elefltirel kuram çerçevesinde bir Marksist estetik tan›mlamak için her fleyden önce onun insan ya-
kuram gelifltirmeye çal›flm›fllard›r. Marks’›n sanat flam›n›n koflullar›ndan biri oldu¤unu görmemiz
ve estetik konusundaki görüflleri onun tarihsel gerekir. Bunu yapt›¤›m›zda sanat›n insanlar›n bir-
materyalizm görüflüyle do¤rudan iliflkilidir. Ço¤u birleriyle iliflki kurma araçlar›ndan biri oldu¤unu
Marksist estetikçi de sanat ve estetik konusunu görürüz. Bu iliflki kurmada sanat, özünde insan-
bu görüfl etraf›nda ele alm›flt›r. Yan›tlamaya ça- lar›n duygular›n› baflkalar›na bulaflt›rma yetene¤i-
l›flt›klar› temel soru sanat hangi ölçüde topluma ne dayan›r: Tostoy’a göre sanat duygu aktar›m›-
ba¤l›d›r veya toplumun ürünüdür, ya da hangi d›r. Onun sanat kuram›na göre, gerçek sanatç›
ölçüde toplumdan ba¤›ms›z, kendi bafl›na özerk duyguyu hem aktar›r hem de uyand›r›r; sanat› yo-
bir etkinlik alan›d›r? Lukacs, gerçekçi bir estetik luyla izleyicisine kendi deneyimledi¤i duygular›
anlay›fl› savunur. Ona göre, baflar›l› bir sanat ese- bulaflt›r›r. Ona göre, sanat›n niteli¤i izleyiciye afl›-
ri ortaya ç›kt›¤› toplumun s›n›fsal, ahlaki, düflün- lanan veya bulaflt›r›lan duygular›n niteli¤iyle öl-
sel, de¤ersel yap›s›n› yans›t›r. Bu anlamda di¤er çülmelidir. Dewey’in estetik görüflünün merke-
Marksist düflünürlerde oldu¤u gibi ba¤lamc› bir zinde yer alan kavram ise deneyimdir. Ona göre,
sanat anlay›fl›n› benimser, ama onun ba¤lamc›l›- esteti¤in amac› sanat›n incelikli deneyimi ile gün-
¤› daha güçlü bir belirlenimcilik ve indirgemeci- lük yaflam deneyimi aras›ndaki devaml›l›¤› sa¤la-
liktir. Lukacs’›n estetik kuram›n›n en özgün yan- mak olmal›d›r. Estetik deneyim, insan yaflam›n›n
lar›ndan biri sanata varl›k kategorileri aç›s›ndan her boyutunda yer alan ortak deneyime dayan›r.
getirdi¤i yaklafl›md›r. Lukacs, genellik, özgünlük Bu ba¤lamda Dewey, ‘sanat ürünü’ ve ‘sanat ese-
ve bireylik olmak üzere üç varl›k kategorisi tes- ri’ ayr›m› yapar. Sanat ürünü sanatç› taraf›ndan
pit eder. Ona göre, felsefe tarihinde birçok düflü-
ortaya ç›kar›lan fiziksel ve d›flsal varl›¤› ifade eder-
nür özgünlük kategorisini dile getirmifl olmakla
ken, sanat eseri bu ürünün deneyimde veya de-
birlikte bu kategorinin sanat için önemini yete-
neyimle birlikte ne yapt›¤›n› ifade eder. E¤er bir
rince kavrayamam›flt›r. Adorna ise kapitalist top-
sanat ürünü izleyicisinde bir deneyim ortaya ç›-
lumlarda sanat özerklik ve toplumsal karakter
karm›yorsa sanat eseri de¤eri kazanmaz. Sanat
yönleriyle bir çat›flma yaflad›¤›n› belirtir. Ona gö-
eserinin varl›¤› için sanatç› ve gözlemci aras›nda
re, sanat yap›t› hem toplumdan ba¤›ms›zd›r, hem
bir tür yarat›c› iflbirli¤ine gereksinim vard›r.
N
de topluma ba¤l›d›r. Böyle bir ikili özelli¤i var.
Sanat, belli kültürel ba¤lama dayansa da, sosyal
AM A Ç Croce’nin estetik sezgicilik yaklafl›m›n› tan›mak.
ve kavramsal özgürlük sunar. Çünkü sanat, do¤- 3
Croce sanat› bir görüfl ya da sezifl olarak görür.
rudan sosyal dünyaya gönderme yapmaks›z›n
Ona göre klasik kuramc›lar›n savundu¤u gibi sa-
kendi anlam yap›lar›n› gelifltirir. Adorno, bir yan-
nat mant›kla de¤il sezgiyle ortaya ç›kar. Hegel
dan kapitalist toplumda kültür ve ideolojinin bas-
felsefesinden ve Vico’nun tarihsel idealizminden
k› ve tahakkümünü tan›mlayarak olumsuz özel-
etkilenerek sanat›n tinsel bir u¤rafl oldu¤unu sa-
likleri elefltirir, öte yandan da sanat›n özerkli¤i
vunur. Croce’ye göre, sanat bir dil biçimidir ve
arac›l›¤›yla olumlu olanlar› ortaya koyar. Amac›,
sanatç› da fikirlerini somut bir biçim içersinde
kapitalist toplumun elefltirel çözümlemesinden
ifade edebilen kiflidir. Ona göre, sezgisel ve man-
hareketle ayn› zamanda radikal sosyal dönüflü-
t›ksal olmak üzere iki tür kuramsal bilgi vard›r.
mü gerçeklefltirmektir. Marcuse da Adorno gibi
Sezgisel bilgi imgeler üreten düfl gücü arac›l›¤›y-
sanat›n özerkli¤ine güvenir. Bu ba¤lamda, sana-
t› do¤rudan toplumsal alt yap›n›n belirledi¤ini la elde edilirken, mant›ksal bilgi kavramlar üre-
savunan geleneksel ya da Ortodoks indirgemeci ten ak›l arac›l›¤›yla elde edilir. Bunlardan sezgi-
Marksist sanat anlay›fl›n› elefltirir. sel bilgi bireyselin, mant›ksal bilgi ise tümelin
www.evrenselpdf.com
146 Estetik ve Sanat Felsefesi
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 147
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›daki düflünürlerin hangileri sanat yap›t›n› izle- 6. Afla¤›dakilerden hangisinde Lukacs’›n esteti¤inde
yicisinde do¤urdu¤u duygu veya deneyim aç›s›ndan bahsetti¤i varl›k kategorileri do¤ru biçimde verilmifltir?
ele al›r? a. Nitelik-öznellik-bireylik
a. Merleau-Ponty, Marcuse b. Genellik-evrensellik-nesnellik
b. Sartre, Dewey c. Genellik- özgünlük-bireylik
c. Tolstoy, Heidegger d. Evrensellik-bireylik-nicelik
d. Tolstoy, Dewey e. Öznellik-özerklik-nitelik
e. Croce- Marcuse
7. Croce “estetik çal›flan birinin asl›nda dil üstüne çal›fl-
2. Afla¤›dakilerden hangisi Marksist sanat ve estetikçi- t›¤›” fikrini hangi temelde savunur?
lerin ele ald›¤› sorunlardan biri de¤ildir? a. Esteti¤in içsel tutkular› aç›mlamas› temelinde.
a. Ekonomik iliflkilerin sanata etkisi b. Esteti¤in dilsel yap›y› açmas› temelinde.
b. Sanat›n özerkli¤i
c. Sanat›n imgesel anlat›m olmas› temelinde.
c. Sanat›n toplumsal belirleyicileri
d. Sanat›n zihinsel dil kullanmas› temelinde.
d. Sanat›n öznelli¤i
e. Sanat-dil özdeflli¤i temelinde.
e. Sanat›n ideolojik gücü
www.evrenselpdf.com
148 Estetik ve Sanat Felsefesi
Okuma Parças›
Yaratma ve Devrim ortam›nda birbirini dengeledi¤i yerdeki isyan›n kayna-
Sanatta baflkald›r›, gerçek yaratma ediminde tamamla- ¤›n› yeniden keflfetmek zorundad›r. Baflkald›r›n›n ken-
n›r ve süreklilik kazan›r; elefltiride ya da yorumda de¤il. disi bir uygarl›k unsuru de¤ilse de tüm uygarl›klar›n
Öte yandan devrim de kendini yaln›zca uygarl›kta ka- bafllang›c›d›r. Yaln›z bafl›na isyan, yaflad›¤›m›z ç›kmaz
n›tlar; terörde, diktada de¤il. Yaratma olanakl› m›? Dev- sokakta Nietzsche’nin düflledi¤i gelecek için umutlu ol-
rim olanakl› m›? Ç›kmaza saplanm›fl bir ça¤›m›z›n sor- mam›za izin verir: ‘Yarg›c›n ve diktatörün yerine, yara-
du¤u bu iki soru, uygarl›¤›n yeniden do¤ufluna iliflkin t›c›’. Bu formül elbet, sanatç›larca denetlenen gülünç
bir tek sorudur asl›nda. bir uygarl›k yan›lsamas›na izin vermez. O, yaln›zca tü-
Yirminci yüzy›l›n sanat› ve devrimi, ayn› yok say›c›l›¤a müyle üretimin gölgesinde kalan iflin art›k yarat›c› ol-
ba¤l›d›rlar, ayn› çeliflkide yaflarlar. Ne ki, bunlar kendi mad›¤›, günümüzün çarp›c› olaylar›n› ayd›nlat›r. Endüs-
eylemlerinde bile, savlar›n› inkâr ettikleri gibi, y›ld›rma triyel toplum, ancak, iflçiye yarat›c›l›k onurunu yeniden
yöntemiyle olanaks›z bir çözüm bulmaya çal›fl›rlar. Ça¤- kazand›rarak, baflka bir deyiflle ona, ilgisini de bilgisini
dafl devrim yeni bir dünya kurdu¤una inanmaktad›r; de ürettiklerine oldu¤u kadar ifline de verdirerek açabi-
oysa eski dünyan›n çeliflkili sonuçlar›ndan baflka bir lir yeni bir uygarl›¤›n yolunu. Kaç›n›lmaz olan uygarl›k
fley de¤ildir. Sonuç olarak, kapitalist toplumda devrim- türü, bireyde oldu¤u kadar s›n›flar aras›nda da, iflçiyi
ci toplum da kendileri ayn› araçlara (endüstriyel üretim yarat›c›dan; sanatsal yaratma olay›n›n biçim ve temel,
araçlar›na ve ayn› söyleme) ba¤l› kald›klar› ölçüde bir- tarih ve ak›l üstüne düflledi¤i ayr›m›ndan daha fazla
dir ve ayn› fleydir. Ancak birisi, yaflama geçirmekte pek ay›ramayacakt›r. Böylece herkese, baflvurunun savun-
de yeterli olamayaca¤› ve kulland›¤› yöntemlerce red- du¤u a¤›rbafll›l›¤› kazand›racakt›r. Shakespeare’in birli-
dedilen biçimsel ilkeler ad›na söz verir. Di¤eri ise ön- ¤ini yönetmesi haks›zl›k, dahas› ütopik olurdu. Öte yan-
görüsünü yaln›zca tan›d›¤› gerçeklik ad›na hakl› ç›kar›r dan kundurac›lar birli¤inin Shakespeare’i göz ard› et-
ve onu gerçekli¤i örseleme pahas›na sonuçland›r›r. Üre- mesi de ayn› ölçüde tuhaf olurdu. Kundurac›lar olmak-
time dayal› bir toplum yaln›zca üreticidir, yarat›c› de¤il. s›z›n Shakespeare, dikta için bir özür bahanesi olurdu.
Hiçleyici oluflundan ötürü, ça¤dafl sanat, ayn› zamanda Shakespeare olmaks›z›n kundurac›, oluflumuna katk›da
biçimcilik ve gerçekçilik aras›nda da bocalamaktad›r. bulunmad›¤› zaman dikta taraf›ndan emilip sindirilir.
Üstelik, gerçekçilik iyi bir örnek oldu¤unda ne denli Her yaratma eylemi, salt var olufluyla, efendi-köle dün-
toplumcu ise, ‘kat›’ oldu¤unda o denli burjuvad›r. Bi- yas›n› reddeder. ‹çinde yaflad›¤›m›z flafl›rt›c› efendi-köle
çimcilik as›ls›z soyutlama biçimine büründü¤ünde geç- toplumu ölümünü de baflkalafl›m›n› da yaln›zca yarat-
miflin toplumuna ne denli ba¤l› ise, propagandaya dö- ma düzeyinde anlar.
nüfltü¤ünde, gelece¤in toplumu olmaya soyunan toplu-
ma da o denli ba¤l›d›r. Usd›fl› olumsuzlama ile y›k›lan Kaynak: Camus, Albert (2004). Sanat›n Felsefesi Fel-
dil, sözel sanr›lama içinde yitip gider; gerekirci düflün- sefenin Sanat› içinde. çeviren: Mehmet Y›lmaz, Anka-
ce dizgesine ba¤l› oldu¤undan, buyruk sözcü¤ü ile özet- ra: Ütopya, s.222-224.
lenir. ‹kisi aras›ndaysa sanat yer al›r. E¤er baflkald›ran,
yok etme 盤l›¤›n› ve totaliter zihniyeti eflzamanl› biçim-
de reddetmek zorundaysa, sanatç›da biçimcilik tutku-
sundan ve gerçekli¤in totaliter esteti¤inden eflzamanl›
olarak kurtulma durumundad›r. Günümüzde dünya bir-
dir gerçekte, fakat bu birlik hiçli¤in birli¤idir. E¤er dün-
ya, biçimsel ilkelerin hiçli¤ini ve ilkesiz hiçli¤i d›fllaya-
rak, yarat›c› bireflime giden yolu yeniden keflfederse,
uygarl›k ancak o zaman olanakl›d›r. Ayn› flekilde, sa-
natta sürekli yorum ve röportaj dönemi ölümün efli¤in-
de olup, yarat›c› sanatç›lar›n geliflini haber vermektedir.
Fakat sanatla toplum, yaratmayla devrim, bu olaya ha-
z›rl›kl› olmak için, reddetme ve benimsemenin; özgün
ve evrensel, bireysel ve tarih içindeki en afl›r› gerilim
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 149
www.evrenselpdf.com
150 Estetik ve Sanat Felsefesi
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
sanat estetik formu sayesinde belli toplumsal iliflkilere Adorno, T. W. (1984). Aesthetic Theory, çeviren: C.
karfl› özerk kalmay› baflar›r. Bu özerkli¤i sayesinde var Lenhardt, London: Routledge & Kegan Paul.
olan iliflkileri hem elefltirir, hem de onlar› aflar. Görül- Camus, A. (2004) “Yaratma ve Devrim” Sanat›n Felse-
dü¤ü gibi, idealist düflünürlerin do¤a-zihin iliflkisinde fesi Felsefenin Sanat› içinde. Ankara : Ütopya , s.
özgürlük sorununun çözümünü estetik alanda arama 222-224
giriflimleri, Marksist düflünürlerde toplum-özerklik tar- Cazeaux, C. (editor) (2008). The Continental Aesthe-
t›flmas› temelinde geliflmifl, bu düflünürler de öncekiler tics Reader. London: Routlege.
gibi sanat›n özerk ve özgür bir yan›n›n oldu¤unu vur- Chaplin, A. D. (2008). “Phenomenology: Merleau-Ponty
gulam›fllard›r. ... and Sartre” The Routledge Companion to Aest-
hetics içinde. London: Routledge, s. 159-171.
S›ra Sizde 2 Cooper, D. (editor) (2005). A Companion to Aesthe-
Croce’nin sanat ve estetik anlay›fl› idealist bir yaklafl›m› tics. MA: Blackwell.
temsil eder. Sanat›n tinsel bir u¤rafl oldu¤unu, mant›kla Cömert B. (2006). Croce’nin Esteti¤i. Ankara: De Ki
de¤il sezgiyle ortaya ç›kt›¤›n› savunur. Bu anlamda He- Bas›m Yay›n Ltd.
gel felsefesinden ve Vico’nun tarihsel idealizminden et- Croce, B. (1995). Guide to Aesrhetics. Indianopolis:
kilenmifltir. Sezgisel bilgi imgeler üreten düfl gücü ara- Hackett Publishing Company, Inc.
c›l›¤›yla elde edilir. Croce, estetik bilginin mant›ksal bil- Croce, B. (2004). “Sanat Nedir?” Sanat›n Felsefesi Fel-
giden ba¤›ms›z ve kendi bafl›na yeterli olmas›na karfl›n sefenin Sanat› içinde. Ankara: Ütopya, s. 37-47.
mant›ksal bilgi için zorunlu oldu¤unu; çünkü sezgiler Dewey, J. (1980). Art As Experience. New York: A Pe-
olmaks›z›n kavramlar›n olamayaca¤›n› savunur. O, sa- rigee Book.
nat› bir görüfl ya da sezifl olarak görür. Bu anlamda sa- Eagleton, T. (2010). Esteti¤in ‹deolojisi. ‹stanbul: Doruk
nat bilgisinin kayna¤› d›fl dünyadaki varl›klar, nesneler Fischer, E. (1990). Sanat›n Gereklili¤i. çeviren: Cevat
veya belli toplumsal iliflkiler veya yap› de¤il, insan›n Çapan, Ankara: V Yay›nlar›.
sezgisi veya iç-görüsüdür. Gaut, B. ve Lopes, D. M. (editörler)(2008). The Routled-
ge Companion to Aesthetics. London: Routledge.
S›ra Sizde 3 Hammermeister, K. (2002). The German Aesthetic
Heidegger, Sartre ve Merleau-Ponty’nin sanata yakla- Tradition. Cambridge: Cambridge University Press.
fl›mlar›n›› ortak bir ad alt›nda s›n›fland›rmam›z gerek- Heidegger, M. (2011). Sanat Eserinin Kökeni. çevi-
seydi her üçünün de fenomonolojik bir yaklafl›m› tem- ren: Fatih Tepebafl›l›, Ankara: De Ki Bas›m Yay›n
sil etti¤ini söyleyebilirdik. Heidegger ve Sartre’›n ortak Ltd.
noktalar›ndan bir di¤eri ayn› zamanda varoluflçu olma- Krylov, B. (2009) “Önsöz” Yaz›n ve Sanat Üzerine
lar›d›r. Merleau-Ponty’nin kuram›nda ise varoluflçu yak- içinde. Ankara: Sol Yay›nlar›, 11-33.
lafl›mdan ziyade fenomonolojik yaklafl›m›n›n izleri da- Lukacs, G. (1992). Estetik II. çeviren: Ahmet Cemal, ‹s-
ha bask›nd›r. O, do¤rudan alg› fenomenolojisi yapar. tanbul: Payel Yay›nevi.
Her üç düflünür sanat eseri veya estetik varl›ktan söz Lukacs, G. (2008). “Specific Particularity as the Central
ederken sanat eserinin kendini a盤a vurmas›, göster- category of Aesthetics”. The Continental Aesthe-
mesi, hakikati göstermesi veya görüfle sunmas›, dünya- tics Reader içinde. London: Routlege, s. 220-233.
y› açmas›, dünya kurmas› ve yeryüzü üretmesi gibi bir- Marcuse, H. (1964). One Dimensional Man: Studies
birine yak›n fenomonolojik kavramlar kullan›rlar. in the Ideology of Advenced Industirial Society.
Boston: Beacon Press.
Marcuse, H. (1977). Aesthetic Dimension: Toward a
Critique of Marxist Aesthetics. çeviren. Marcuse
ve Erica Sherover, Boston: Beacon Press.
Merleau-Ponty, M. (1994). Alg›n›n Fenomenolojisine
Önsöz. çeviren: Medar At›c›, ‹stanbul: Afa Yay›nc›l›k.
www.evrenselpdf.com
6. Ünite - Ça¤dafl Sanat ve Estetik Anlay›fl› 151
www.evrenselpdf.com