You are on page 1of 347

NEW YORK TIMES BEST SELLER

Sedona
Yöntemi
Kalıcı mutluluk. başarı. huzur ve
duygusa� dinginlik anahtarınız

HALE DWOSKIN

Türkçesi: Fevziye Peker


Bu materyalin yayıncısı ve yazarı, materyalin kullanımıyla ilgili
tıbbi bir iddiada bulunmamaktadır.
Bu materyal, harhangi bir hastalık için tedavi etmek, tanı koymak,
öneride bulunmak ya da iyileştirmek amacını gütmez.
Eğer tıbbi bir görüşe gereksinim duyuyorsanız, lütfen bir tıp uzmanına danışın.

Eserin Özgün Adı

The Sedona Method


Your Key to Lastig Happiness, Success, Peace
and Emotional Well-being

Telif Hakkı

© 2003 Hale Dwoskin


© 2006 OVVO Basım Yayın ve Tanıtım Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.

Bu kitabın Türkçe yayın hakları


OVVO Basım Yayın ve Tan. Hiz. Ltd.'ye aittir.
Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında
yayıncının izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Türkçesi: Fevziye Peker

Editör: Sangeet

Yayına Hazırlayan: Neslihan Şemsiyeci

Kapak Tasarım: Çağla Turgul

iç Tasarım: Girişim Dizgi/ (0-2 12) 5 13 28 29


Basım: Kitap Matbaacılık/ (0-212) 501 46 36

ISBN: 975-88 17-22-1

ovvo
Basım Yayın ve Tan. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.
Sarıgül Sokak No: 12/l Caddebostan - lstanbul
Tel : (0-2 16) 385 94 42 • Faks: (0-216) 385 94 42
e-mail: kitap@ganjkitap.com

web: www.ganjkitap.com
Sedona Yöntemi'ne
ÖV�üler

"Sedona Yöntemi, kendini kabul etme ve dönüştürme alanına harika bir


katkı. O, kalplerimizi ve zihinlerimizi kendi oluşturduğumuz sınırlamalardan
ve kendimize anlattığımız öykülerden özgürleştirebilen, Budizm öğretilerine
benziyor."
- Lama Surya Das, Awakening The Buddha With in ve
Letting Go Of The Person You Unsed To Be kitaplarının yazarı

!
"Sedona Yöntemi, 'kurban olma' anlayışından kurtulmak için etkili bir
araç. Hale Dwoskin, gücümüzü başkalarına teslim etmek yerine, içimize bak­
mamız ve kendi yaşam deneyimlerimizin kontrolünü üstlenmemiz için bizi yü­
reklendiriyor. Bu güçlü bir şeydir!"
- Susan Jeffers, Ph.D., Feel The Fear and Do it Anyway ve
Embracing Uncertainty kitaplarının yazarı

" Hale Dwoskin, ustalıkla şifalandıran bir sistemi, onu yaşama sokmanın
değerli ve pratik örnekleriyle birlikte sunmayı başarmış. Sedona Yöntemi, ya­
şantınızı bir sonraki düzeye getirecek birçok aydınlanma cevheri içeriyor. Bu
prensipleri uygulamak sizi yuvaya getirebilir. Bu, aydınlanmak için ender rast­
lanan ve kullanışlı bir kılavuz."
- Alan Cohen, Why Your Life Sucks:
And What You Can Do about it kitabının yazarı

"Kendimizi araştırmak adına giriştiğimiz yolculuktan daha önemli ve kut­


sal olan bir yolculuk yoktur. Sedona Yöntemi, kendimizi keşfetme yolculuğu­
muzun bizi güçlü kişisel açılımlara ve yeni başlangıçlara götürmesini sağlayan
değerli bir araç .. Bilgelik, basitlik ve şefkatle tasarlanmış bu yöntem, size hep
düşlediğiniz hayatı yaşamanın yollarını sunacaktır."
- Barbara De Angelis, Ph.D., Real Moments ve
What Women Want Men To Know kitaplarının yazarı

3
"Bu, kişisel ve iş yaşamlarınızda anında ve kalıcı düzelmelere ve açılımla­
ra ulaşmanın güçlü ve derin bir yolu. İnanılmaz etkili!"
- Brian Tracy, Deals kitabının yazarı

"Sedana Yöntemi, duygusal iyilik ve özgürlük için çok güçlü bir araç."
- Mark Victor Hansen, New York Times # 1 en iyi satan diziler
Chicken Soup for the Soul un yaratıcılarından ve
'

The One-Minute Millionaire'i.n yazarlarından

"Hedeflerinizi ve düşlerinizi gerçekleştirmeyi ve daha zengin, daha an­


lamlı ve çok daha zevkli bir hayat yaşamanızı sağlayan yenilikçi bir kitap. Üs­
telik, bunlar için fazla çabalamanıza da gerek kalmıyor!"
- Robert Kriegel, Ph.D., New York Times'ın en iyi satanlar
listesindeki If it Ain 't Broke-Break iti ve How to Sud:eed
in Business Without Having to Work so Damn Hard
kitaplarının yazarı

"Sedana Yöntemi, tedavilerimde esnekliğe, canlılığa ve uzun süreli sağ­


lığa kavuşulması için önerdiğim en önemli adımlardan biri olan duygusal ger­
ginliğin salıverilmesini mümkün kılan, kullanımı kolay ve pratik bir rehber. Bu
kitap, her sağlık programına değerli bir katkıdır."
- Frank Lipman, M.D., Total Renewal kitabının yazarı

"Sedana Yöntemi bize, korkularımızdansa, güçlü yanlarımızdan iş gör­


meyi öğretti. Biz serbest bırakmayı öğrendikten sonra, iyi satan yazarlar, öğ­
retmenler ve spiritüel danışmanlar haline geldik. Bunlar, Sedana Yöntemi bi­
ze kendi "büyüklüğümüzden" bizi alıkoyan engelleri serbest bırakmayı öğrete­
ne kadar, yalnızca hayalini kurabileceğimiz şeylerdi. Serbest bırakma, spiritü­
el yolumuzda şimdiye kadar hiçbir çalışmanın başaramadığı kadar ilerlememi­
zi sağladı. Biz el yordamıyla ortalarda dolanırken, Sedana Yöntemi spiritüel
çalışmalarımızın kapılarını açtı. Serbest bırakmayı· öğrenirseniz HER ŞEYİN
mümkün olabileceğine tüm kalbimizle inanıyoruz."
- Barbara Mark ve Trudy Griswold, The Angelspeak Trilogy ve
Heaven and Beyond: Coversations with Souls in Transition
kitaplarının yazarları

4
İçindelliler

Teşekkür .......................................................................................................................... 9
Önsöz - Jack Canfield .. .. . ... .
...... . .. ... .
. ............ ............................................................ 11
Giriş: Sedana Yöntemi Nedir? . .......................... . ........ .. .
.. ............................ ............ . 15

BİRİNCİ KISIM
D
SE ONA YÖNTEMİ KURSU

1. Bastırma-İfade Döngüsünün Ötesi .


................ ........................... ...................... . 29
2. Başarı Formülünüz . . . . . . .
........ ... ...... ... .... ... .. ...... ... ..... . . .. . .
.. ...... ............... ........ ...... . 49
3. Duygusal Özgürlük İçin Yol Haritanız ...... ... . . .
... .... ..... .................... ............ . . . 69
4. Direncinizi Yok Etmek ................................................... ............ . . . .. ........... .. . 99
.... ..

5. Huzur Anahtarınız .
...................................... .................................... .. .
....... ....... 1 13
6. Serbest Bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak .
.... ............... .. 123
..

7. Dört Temel İsteğin Bırakılması ..................................................... ... .


...... .... .. . 135
8. Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak . . . .
. ....... .. .. ............ ....... ......... . 161
9 . Bağlılıkların v e Nefretlerin Ötesinde . .. .. .
. ..... . ...... . ... .............................. ...... . 183
10. Güçlü Karar Verme . ........... ................................................... .. ................ . . .. . 1 9 1... ...

1 1. Temizleme İşlemi .. . . . . . ..
.. ..... .. .......... ........... ....... . ........................................... .... . 199
12. Tümünü Birleştirmek .... .. . .. . . .. .
....... .. .. .
... .......... ........ . .. . . ... ... . .. . . . .
.. . .. . .. . .. ........... 211

İKİNCİ KISIM
GERÇEK YAŞAMDAKİ UYGULAMALAR

13. Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı .


.................... ............ ....... ........... ... ... . . . 233
14. Suçluluk ve Utanç Zorbalığının Ötesi .
........ ................ .. . ... ........................... 243

7
15. O Kötü Alışkanlıkları Kırmak . .
..................................................... ... ..... ........ . . 25 1
16. Zenginlik Üreticiniz . .
............. ........................................... ..... ............................ 26 1
17. İlişki Sihri ............................................................................................................ 277
18. Parlak Bir Sağlık Geliştirmek . . ..
......... ................ ... 295
.........................................

1 9. Kurumsal Özgürlük ve Etkili Olmak ............................................................3 15


20. Dünyamızı Desteklemek . ..
.......................... .... . ................................................. 329

Sonraki Adımlar . .
.............................................................. ..... ............ .. ..................... 335
Sedona Yöntemi Destek Grupları İçin Yönergeler ............. .. .
....................... .... 339

8
Teşe��ür

En içten teşekkürlerimi sunmak istediğim kişilerin yardımı ve yüreklendir­


mesi olmasaydı, bu kitap yayınlanamazdı.
Öncelikle ve her şeyden çok, tüm sevgisi ve desteği için karım Amy'e te­
şekkür ederim.
Jack Canfield'e dostlugu ve cömertliği için derin takdir ve teşekkürlerimi
sunarım.
Parlak editörüm Stephanie Gunning'e, dürüstlüğü, yeteneği, zekası ve mi­
zah anlayışı için teşekkür ederim.
Kitap tasarımcıları Shannon Bodie ve LLC, Lightbourne'dan Bob Swingle'ye
yaratıcılıkları, özenli ve profesyonel çalışmaları için teşekkürler.
Adanmışlıkları ve çalışkanlıkları için personelimize teşekkür etmek istiyo-
rum.
Kendi öykülerini içten ve gönüllü paylaşan onca kişiye yürekten teşekkür­
ler. Böylece okuyucular, Sedona Yöntemi'yle nelerin mümkün olabileceğini gö­
receklerdir.
Son olarak, bu mükemmel tekniği kullanmada ve dünyayla paylaşmada
gösterdikleri cesaret için dünyanın her yanında bulunan Sedona Yöntemi me­
zunlarına: Teşekkür ederim!

9
Önsöz
Jac� Canfield

yıldır danışanlardan ve arkadaşlardan Sedana Yöntemi'yle ilgili harika


2 O şeyler duyuyordum. Sonunda geçenlerde kanın ve 12 yaşındaki oğlum­
la birlikte bu kursu aldım. Yontemin basitliği ve yaşantımdaki güçlü etkisi be­
ni şaşırttı. Chicken Soup for !he Soul -Tavuk Suyuna Çorba için yaptığım ça­
lışmalar ve gerçekleştirdiğim Öz-Saygı Seminerleri sayesinde birçok kendini ge­
liştirme teknikleri ve süreçleriyle karşılaştım. Ama bu yöntem, kullanım kolay­
lığı, derin etkisi ve sonuç üretme hızıyla diğer tekniklerin önüne geçti. Sedana
Yöntemi, kızgınlık, sinirlenme, kıskançlık, kaygı, gerginlik ve korku gibi hisleri
neredeyse herkesin öyle ya da böyle mücadele ettiği diğer sorunların çoğunu -
hatta fiziksel ağrıyı- serbest bırakmanın çok hızlandırılmış bir yolu.
Semineri almanın harika katkılarından biri de, Hale Dwoskin ile dostluk
kurmam oldu. O, şimdiye kadar karşılaştığım en sakin, açık, neşe dolu insan­
lardan biri; Sedana Yöntemi'nin harikalar yarattığının yaşayan bir delili. Dost­
luğumuz beni inanılmaz sevindiriyor. Hale'in parlak öğretme tarzına seminer
boyunca hayran oldum. Bir açılımdan ötekine geçmeyi deneyimledim. Sonuç­
ta şimdiden birçok aile üyelerini, dostları ve iş arkadaşlarımı Sedana Yöntemi
seminerlerine yönlendirdim. Chicken Soup for the Soul Şirketi'nin tüm per­
sonelinin de, Hale'in oluşturduğu kaset programlarıyla bu yöntemi öğrenme­
sini sağladım.
Şimdi, Sedana Yöntemi: Kalıcı Mutluluk, Başarı, Huzur ve Dinginlik
Anahtarmzz'ı önerebilmekten ötürü büyük mutluluk duyuyorum. Bu kitabı
okumak, Sedana Yöntemi'nin Temel Kursu ile birkaç Heri Kursu birlikte alma­
ya eşittir. Pratik uygulamalar ve aydınlatıcı gerçek öykülerle dolu bu kitapta
Hale, daha doyurucu ve uyumlu ilişkilere sahip olmak, finansal güvence oluş­
turmak, tatmin edici kariyerler geliştirmek, kötü alışkanlıkları kırmak, kilo

11
vermek ve sağlıklı olmanın keyfini çıkartmak gibi gerçek yaşam durumlarının
her anında ve her gün bu Yöntem'i kullanmayı sürdürerek serbest bırakma iş­
leminde ustalaşmamız için bilmemiz gereken her şeyi açıkça ve cömertçe açık­
lıyor. Bir yandan Sedana Yöntemi'nin güçlü sırrını, yani yaşantınıza istediği­
niz şeyi tezahür ettirmeyi açıklıyor, bir yandan da sahip olduklarınızla nasıl ra­
hat ve huzur içinde olacağınızı gösteriyor. Bu Yöntem aynı zamanda her gün
deneyimlediğiniz şeyleri daha kolay, tadını çıkararak ve dingin bir zihinle ya­
şamanızı sağlıyor.
Bu yüzden, Sedana Yöntemi'ni açık bir zihin ve kalple okumanızı çok
öneririm. Verdiği mesajın basitliği ve bu sürecin gücü, yaşamın sunacağı tüm
mucizelere kendinizi açmanızı sağlayacakbr, lütfen buna izin verin. Bu yön­
tem, bugünün dünyasında söz verdiğinden fazlasını sunan ... çok daha fazlasını
sunan ender şeylerden biridir. Hale'in bu kitapta verdiği mesaja büyük bir dik­
katle odaklanmanızı öneririm. Bunu yaparsanız, yaşantınızın değişmesini sağ-·
layacaktır.

12
Yazarın Notu

Bu kitabın içindeki öyküler gerçektir.


Ancak, Sedona Yöntemi öğrencileri olan ya da yaşamları
benimkine dokunmuş olan belli kişilerin özelini korumak amacıyla
bu kitapta geçen adların ve kişiyi tanımlayıcı ayrıntıların
bazısı değiştirilmiştir.

14
Giriş

Sedona Yöntemi Nedir?

albiniz sıcak ve açık, omurganızda hoş bir karıncalanma var ve bedeniniz


K havada süzülüyormuş gibi hissediyorsunuz. Odada çevrenize bakındığı­
nızda, sanki sizi kuşatan şeyleri ilk kez görüyormuşçasına renkler size daha
parlak ve sesler daha berrak geliyor. Zihniniz çok daha sessiz, yine de yaşamı­
nızı nasıl düzeltebileceğinize ve artık nasıl mutlu yaşayabileceğinize ilişkin bir
dolu yeni ve harika olasılıklar süzülerek farkındalığınıza geliyor. Kendinizi
gevşemiş ve rahat hissediyorsunuz, her şeyin yolunda olduğunu ve olması ge­
rektiği gibi geliştiğini biliyorsunuz.
Gözleriniz biraz yaşlı, çünkü bu denli basit alıştırmaların hislerinizde
böylesine derin ve ani bir fark yarattığına inanmak size zor geliyor. Ne olursa
olsun, yaşam yolunuza ne tür virajlar çıkartırsa çıkartsın, olanı yeni bir içsel
güç, kolaylık ve güven duygusuyla karşılayabileceğinizi bildiğinizden, gelece­
ğiniz sizi heyecanlandırıyor.
İşin en güzel yanı, bunun daha sadece başlangıç olduğunu biliyorsunuz.
Kendinize kolaylıkla bu tür bir deneyim yaşatabilirsiniz, tıpkı, seminerle­
rimizde ve kaset programlarımızda Sedona Eğitimcileri'nin yıllardır öğrettiği
bu basit ancak güçlü teknikleri kullanan ve yaşayan binlerce kişi gibi. Bu tek­
niklere şimdi bu kitapta ulaşabilirsiniz!
Gerçekten mutlu olmaya açık mısınız? Yaşamınızda istediğiniz her şeye
ulaşmaya gönüllü müsünüz? Kalbinizin hep arayıp durduğu şeyi bulmaya ha­
zır mısınız? Eğer bu üç soruyu da "Hayır" ile yanıtladıysanız, o zaman bu ki­
tabı okumak zahmetine katlanmayın. Sorulardan herhangi birine "Evet" de­
diyseniz, Sedana Yöntemi size sınırsız mutluluğun içsel kaynağına erişmenin,

15
� Sedono Yöntemi
en çılgın düşlerinize ve en yüksek olasılıklarınıza ulaşmanın ve arayan olmak
yerine ruhsal bir "Bulan" olmanın kullanışlı yollarını gösterecektir.
B iz hızlı değişimlerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz -ve bu değişimler
her zaman olumlu değildir. Çoğumuz, ne kadar zorlarsak zorlayalım, kendi dı­
şımızda bulamayacağımız bir kesinlik, güvenlik ve sağlamlık peşindeyiz. Ama
bu nitelikler zaten her birimizin içindedir ve açığa çıkartılmayı beklerler. B iz
sanki neşe ve canlılık dolu ama suyu kesilmiş içsel bir d ilek kuyusu ya da çeş­
mesine sahibizdir. Ancak herkes, gizlice, onunla yeniden bağlantı kurabileceği
bir araca da sahiptir.
İlginizi çekti mi? Umarım. Çünkü ben sizinle bu sözü yerine getirebile­
cek basit bir süreci paylaşmak istiyorum: Sedona Yöntemi'ni. Bu teknik şim­
diden binlerce kişinin, rahatsızlık veren ya da istenmeyen duygularının anında
serbest bırakılmasını sağlayan kendi doğal yeteneklerine ulaşmalarında yar­
dımcı oldu. Seçtiğimiz yaşantıyı yaratıp sürdürmemizi engelleyen sınırlayıcı
duygularımızdır. Biz karar verme yeteneğimizi onlara bırakırız. Hatta du ygu­
larımızın bize kim olmamız gerektiğini söyleyebileceğin i düşünürüz. Bu, dili
kullanma biçimimizde ortaya çıkar. H iç, birisine, "Kızgınım" ya da "Üzgünüm"
dediğiniz oldu mu? Böyle konuştuğumuz zaman çevremizdekilere ve kendimi­
ze, hiç fark etmeden, kendi kızgınlığımız olduğumuzu, ya da kederimiz oldu­
ğumuzu söyleriz. Başkalarıyla ve kendimizle sanki hislerimizin kendisiymiş gi­
bi ilişki kurarız. Aslında kimliğimizin bu yanlış algılanışını açıklamak ya da sa­
vunmak için, neden böyle hissettiğimize ilişkin öyküler bile uydururuz.
Arada bir hislerimizin haklı çıktığı da görülür. Ama hisler sadece hislerdir,
bizim kim olduğumuz değil -ve biz onları kolaylıkla serbest bırakabiliriz. Onla­
rı serbest bırakmayı seçmek, aslında olanı sezmede ve buna bağlı bir tutum ser­
gilemede ya da sergilemekten kaçınmada bizi özgür kılar. Bu da bize yaşamla
başa çıkma yeteneği olarak -daha güçlü, daha açık seçimler olarak- geri dö­
ner. Sizin ve benim, hedeflerimizi ve isteklerimizi sabote etmek yerine, onlara
ulaşmak için bizi · destekleyen tutumlar edinmemizi sağlar. Ben, çevremizde ne
olursa olsun, duyguların serbest bırakılma işleminin daha fazla paraya, daha iyi
ilişkilere, daha parlak bir sağlığa ve fiziksel iyiliğe sahip olma yetisine ve mut­
lu, sakin ve odakta olma yetisine dönüştüğünü gördüm.
Kulağa hoş geliyor, değil m i? Ben de 1976'da, Sedona Yöntem i'nin yara­
tılmasında esin kaynağı ve sonra da öğretmenim olan Lester Levenson'la kar­
şılaştığımda böyle düşünmüştüm. O zamanlar hem Doğu'nun, hem de Batı'nın
öğretmenleri tarafından verilen sayısız seminerlere giden, arayış içinde ve ka­
fası karışmış biri olmama karşın çok gayretliydim. Yoga, Tai-Chi ve Shiatsu da-

16
Giriş�
hil olmak üzere bedene yönelik türlü eğitimler almıştım. EST, Aktüalizm, Te­
ta Semineri ve Rebirthing'i de içeren çok sayıda kişisel gelişim kurslarına ka­
tılmıştım. Bu semin � rlerde bir dolu güzel deneyim yaşayıp, birçok kullanışlı
kavramı duymuş ve -en azından zihinsel olarak- anlamıştım. Yine de kendi­
mi eksik hissediyordum. "Yaşam amacım ne?" "Gerçek nedir?" "Ben kimim?"
ve "Yaşantıma ilişkin kendimi nasıl huzurlu ve dingin hissedebilirim?" gibi ba­
zı önemli ama can sıkıcı sorulara, basit ve güçlü bir yanıt arıyordum. Duyduk­
larımın ve deneyimlediklerimin çoğu sadece daha fazla sorgulamama neden
oluyordu. Görünürde kimse tatmin edici yanıtlara sahip değildi ya da kendi
gerçek doğasıyla ilgili gerçekten bir doyuma ulaşmış değildi. Bir de, ruhunu
açarak acı veren, çözümlenmemiş konuların yeniden yaşanmasını talep eden
gelişme sürecinin, zorlu bir iş olduğuna ilişkin güçlü, neredeyse evrensel bir
inanç da vardı. Bu olağanüstü adamla o çok talihli karşılaşmamdan sonta bun­
ların tümü değişti.

Lester Levenson ile Karşılaşma

Lester ile ünlü bir konuşmacının verdiği seminerde karşılaştım. Semine­


re bu konuşmacının konuğu olarak katılmıştı. O gün birkaç kişi birlikte öğle
yemeğine çıktık. Lester'in varlığının benzersizliği beni anında etkilemişti. Çok
dingindi ve bir eşdeğerlik hali içindeydi, kendiyle çok barışıktı. Gösterişsiz ve
konuşması kolay bir insandı ve herkese dostuymuş gibi davranıyordu -ona tü­
müyle yabancı olan bana bile. Benim de aradığım yanıtları keşfedip kendi ara­
yışını bitirdiği açıktı. Daha fazlasını öğrenmem gerektiğini biliyordum.
Ona ne yaptığını sorduğumda, Lester beni bir sonraki hafta sonu yapıla­
cak bir seminere davet etti. Bana söylediği tek şey, "Bir grup insan masanın
çevresinde oturacak ve serbest bırakacak" demek oldu. Ben "Serbest bırakma­
nın" ne anlama geldiğinden pek emin değildim ama beni Lester'in hayata ge­
çirdiği niteliklere yönlendirecekse, onu kesinlikle istediğimi biliyordum. Gü­
vendim ve hemen seminere yazıldım.
O hafta sonu, aslında şu an sizin de içinde bulunduğunuz durumla aynı
durumdaydım. Beni biraz da dehşete düşüren bir yolculuğa çıkmak üzerey­
dim. Tam olarak neye bulaştığımdan emin değildim ve bir dolu seminere katıl­
dığım için, sağlıklı bir kuşkuculuğa da sahiptim. "Hay Allah, bu da yol üstün­
deki o düş kırıklıklarından biri mi olacak?" diye meraklandığımı görüyordum.
Ancak kurs ilerledikçe hem benim, hem de sınıfta bulunan diğer insanların,

17
� Sedona Yöntemi
uzun süredir tutulan inançlardan ve sınırlılıklardan inanılmaz-bir kolaylık ve
hızla sıyrıldığımızı gözlemledim, üstelik kendi yaşam öykülerimizi anlatmak ya
da açıklamak zorunda kalmadan.
Neredeyse bir gece içinde aradığım şeyi bulduğumu anladım. Aslında içi­
min derinliklerinde bu serbest bırakma işlemini gerçekleştirmek ve dünyayla
paylaşmak için doğduğumu biliyordum -ve bugüne kadar da bu konuda bir
kararsızlık yaşamadım. Geçen 26 yıl içinde binlerce insanın zarif ve basit, an­
cak çok güçlü, tek bir teknikle yaşantılarını nasıl kökten ama yumuşak bir bi­
çimde daha iyiye dönüştürdüklerini izledim.

Sedona Yöntemi'nin Köllleri

Lester'le dostluğum geliştikçe, onunla ilgili ilk izlenimlerimi onaylayan da­


ha çok şey keşfettim. O, yaşamın en büyük meydan okumasının hakkında� gel­
miş bir adamdı. 1952 yılında 42 yaşında olan Lester, bir fizikçi ve başarllı bir
işadamıydı, dünya çapındaki başarısının da doruğundaydı, ancak mutsuz, çok
sağlıksız bir adamdı. Pek çok sağlık sorunları vardı, depresyon da dahil olmak
üzere, büyümüş bir karaciğer, böbrek taşları, dalak sorunları, midesini delip ya­
pısal değişiklikler oluşturmuş hiper-asit hali ve ülser. Aslında o kadar sağlıksız­
dı ki kalp damarlarının ikinci kez tıkanmasından sonra doktorlar onu, ölmek
üzere New York kentindeki Central Park'ın güneyinde bulunan çatı katı daire­
sine yolladılar.
Lester, meydan okumaları seven bir insandı. Bu yüzden vazgeçmek yeri­
ne, kendi içindeki laboratuara dönüp bazı yanıtlar bulmaya karar verdi. Karar­
lılığı ve odaklanması sayesinde, bilinçli zihnini yarıp geçerek gereksinim duy­
duğu şeyi buldu. Bulduğu şey, kişisel gelişimin en büyük aracıydı -tüm içsel
sınırlılıkları salmanın bir yolu. Keşfettiği şeyden o kadar heyecanlanmıştı ki
onu üç ay kadar yoğun olarak kullandı. O dönemin sonunda bedeni yeniden
tümüyle sağlıklı hale geldi. Daha ötesi, 18 Ocak 1994'de ölene dek onu terk
etmeyen derin bir dinginlik haline girdi.
Lester'in öncelikle keşfettiği şey, hepimizin sınırsız varlıklar olduğumuz­
du; sadece zihinlerimizde tuttuğumuz sınırlılık kavramıyla kısıtlanıyorduk. Bu
sınırlılık kavramları gerçek değildi; dahası, aslında gerçek olmadıkları için de
kolaylıkla serbest bırakılabilir ya da boşaltılabilirlerdi. Lester edindiği deneyim­
le, bu tekniği sadece kendisi için uygulamakla kalmayıp, başkalarına da nasıl
kullanılacağını öğretebileceğini anladı. Sonuçta, insanlarla çalışmaya başladı,
hem küçük gruplar halinde, hem de bireysel olarak.

18
Giriş�
Lester'in, kişisel gelişimin herhangi bir dışsal kaynağa bağlı olmadığına
dair güçlü bir inancı vardı; buna öğretmenler de dahildi ve hiç kimsenin guru­
su olmak istemiyordu. Fakat, çevresindeki insanlar kendilerini yücelmiş hisset­
tiklerinden, Lester'in tüm karşı çıkmalarına ve bunun olmasını engelleme ça­
balarına karşın, birçok öğrencisi onu bir guru olarak görmekte ısrar etti. Böy­
lece, 1973'de, öğretilerinin bir sistem haline getirilmesi gerektiğini fark etti.
Bu, başka kişilerin de bu yöntemi öğretmesini sağlayacak, onu denklemin dı­
şında tutacaktı. Onun kişisel gelişimi sağlayan güçlü teknikleri, bir kendin-ger­
çekleştir sistemine dönüştürüldü ve buna da şimdi Sedana Yöntemi deniyor:
Bu kitabın konusu.

Serbest Bırab.ma Yaşantımı Nasıl Etb.iledi

Lester'le ilişkim, daha en başından, iyi bir dostla birlikte olmak gibiydi.
Ona ve öğretilerine anında öylesine çekildim ki verdiği üç kursu da hemen al­
dım: Temel Kurs'u Kasım'da, Heri Kurs'u Ocak'ta ve Eğitmenlik Eğitimi'ni de
Şubat'ta. Öğrenebileceğim her şeyi öğrenmek için acele ediyordum. Bir yan­
dan da, öğretilerini dünyayla paylaşmada Lester ile birlikte çalışmaya başla­
dım.
Lester ile çalışmak bana, onunla daha fazla zaman geçirme, onu eylem
içinde gözlemleme ve yaşamın kaçınılmaz meydan okumalarıyla nasıl başa çık­
tığını görme fırsatını sundu. Çok etkilenmiştim. 1Ietişim kurmamızın bir biçi­
mi de, kafelerde oturup uzun uzadıya konuşmaktı. Ölümünden kısa bir süre
öncesine dek, bir fincan kahvenin başında oturmanın ve laflamanın keyfini
hep çıkarttı. Sık sık şöyle derdi, "Ofisim, evrak çan.tam ve iyi bir kahve içebi­
leceğim en yakın yerdir." Toplantılarımız bana hep biraz gülünç gelir ve bazen
Je sinir ederdi çünkü ben gerçeği tartışmanın her zaman önemli olduğunu dü­
şünürdüm; oysa Lester konuşmayı sürekli, olabildiğince sıradan, günlük konu­
lara yönlendirirdi. Yine de, her birlikte oluşumuzda, hakikatle ilgili anlayışım
ve onu doğrudan deneyimlemem derinleşirdi -hakikat hakkında hiç konuşma­
sak bile. O, vaaz vermek yerine, yaşayan bir örnekti. Bu da benim her an ser­
best bırakarak daha fazla özgürlük deneyimleme fırsatını keşfetmeme yaradı.
Bu uygulamayı bugüne kadar sürdürdüm.
Bu işe kendimi o kadar vermiştim ki Upper West Side'daki dairemin otur­
ma odasında, Sedana Yöntemi'ni kullanan insanlar için destek grupları oluş­
turmaya başladım. Ama, Lester'e ve gelişen örgütüne daha yararlı olabilmek

19
� Sedona Yöntemi
için, olgunlaşmam ve kişisel olarak gelişmem gerektiğini fark etmem uzun sür­
medi. Serbest bırakmanın gündelik yaşantımı nasıl etkilediğini farklı yollardan
araştırmayı sürdürürken, Lester'in çalışanı olmak yerine, aktif bir katılımcısı
olmaya ve onu gönüllü olarak desteklemeye karar verdim.
Bunun hemen ardından mücevher satışına başlayarak kendi işimi kur­
dum. Aldığım bu riskte ulaştığım başarı, bana yarım gün çalışmak ve kalan
tüm zamanımı da yaşamı ve serbest bırakmalarımı araştırmak fırsatını sağladı.
198 1 yılına kadar bu riskli işi ve Lester'le de gevşek ilişkimi sürdürdüm. İşim­
de ve kişisel yaşantımda bu yöntemle çalıştıkça, herkese yardımcı olabilecek
bir teknik bulduğuma giderek daha çok ikna oluyordum. 70'lerin sonlarında
Lester Arizona'ya taşındı. Bu dönem boyunca onunla, öğretileri dışında bağ­
lantım azdı ama yöntem beni derinden etkilemeyi sürdürüyordu.
Sonra, 1 98l'de, Phoenix'e uçarak yeniden bir Eğitmenlik Eğitimi'ne ka­
tılmam için davet aldım. Bu seminer, ilişkimizde yeni bir dönemin başlaması­
na neden oldu. Ve bu yöntemi dünyayla paylaşmada Lester ile yakın bir!işbir­
liği içinde çalışma arzumu da yeniden alevlendirdi. Sedona Yöntemi mezunla­
rı için New York kentinde düzenli olarak atölye çalışmaları yapmaya başladım
ve daha fazla eğitim almak ve hafta sonu boyunca, hatta daha fazla süren ve
Yoğun Kurs denilen inziva toplantılarına katılmak üzere yılda birkaç kez Ari­
zona'ya uçtum. Atölye çalışmalarını yapmak ve o eğitimlere ve yoğun kurslara
katılmak, Yöntemi kendi üzerimde uygulamamı çok hızlandırdı. Hem kendim­
de, hem de katılan arkadaşlarımda çok büyük sonuçlar gözlemledim.
Aynı dönemde, iş dünyasına da daha aktif katılmaya ve zamanımı tam
gün buna ayırmaya karar verdim. New York içinde ve çevresinde sanayi emlak­
çılığı yapan babamla kısa bir süre çalıştım ama bu işin bana göre olmadığını
anladım. Sonra Manhattan'da kooperatif daireleri ve lüks daireler satan bir şir­
kete girdim. Satış yeteneğimi desteklemek amacıyla bu Yöntem'i kullanabil­
dim ve şirketin en iyi satış elemanlarından biri oldum. Bir süre bu işi yapma­
nın keyfini çıkarttım ama sonra karşıma bir fırsat çıktı; babamın emlak şirke­
tinin bünyesinde kardeşimle ayrı bir yatırıma girdik. Mutlu bir biçimde, ofis bi­
naları, alış-veriş merkezleri ve başka emlak yatırımlarının satış işine geçtim.
Kardeşim ve ben, yaşantımızda ilk kez dost olduk. Önceki ilişkimizle ilgi­
li taşıyıp durduğum eski yükleri bırakmayı başardım ve biz iş konusunda iyi
bir takım oluşturduk. Ancak tekrarlanan bir sorunla karşı karşıyaydık, yeni
yaptığımız anlaşmalar, tamamlayıp bitirdiğimiz işlerden çok daha fazlaydı. Son­
ra bir gün, nasıl olduğumu sormak için Lester beni damdan düşer gibi aradı.
Olan biteni anlattım. Tek bir cümle söyledi ve bu cümle, işleri bitirme oranı­
nı ve iş kariyerimin geri kalanını tümüyle ters yüz etti. Sadece şunu dedi,

20
Giriş�
" Bankaya hesabı yatır, kafana değil." Daha ben bir şey söylemeden, benim ve
satış işinde bulunan çoğu insanın sahip olduğu bir eğilimi, yani "Kafada sürek­
li hesap yapıp durmayı" öne çıkartmıştı. Her bir anlaşmayı tamamladığım za­
man her şeyin ne kadar harika olacağını düşünmeye o kadar zaman harcıyor­
dum ki işi bitirmeyi savsaklıyordum. Hayal kurmak yerine serbest bırakmaya
başladığım an, çok daha fazla iş bitirmeye başladık.
Serbest bırakmayla ilgili önemli bir dersi de, o zamanlar sanayi çevrele­
rinde Xerox komisyonculuğu olarak bilinen bir komisyoncudan dokuz alışve­
riş merkezini içeren bir liste aldığımda öğrendim. Bir Xerox komisyoncusu,
başka komisyonculardan yazılı emlak kayıtlarını alır, bunları kopyalar ve em­
lak sahibiyle ya da acenteyle bağlantı kurup bilgileri doğrulamak zahmetine
katlanmadan, başka komisyonculara ya da yatırımcılara yollar.
Ben listenin bir kopyasını iyi müşterilerimden birine gönderdim ve o da
bana fiyatın neredeyse tamamını kapsayan bir teklifle anında geri döndü. Ta­
bii heyecanlanıştım, yatırım(fı olduğunu düşündüğüm adamı aramak için he­
men telefona sarıldım ama kayıtların, gerçek emlak sahibiyle hiçbir bağlantı
kurmamış bir Xerox komisyoncusundan geldiğini öğrendim.
Aklım başımdan gitmişti, serbest bırakmaktan başka yapabileceğim hiç­
bir şey yoktu. Ben de serbest bıraktım. Zihnimi temizleyip, anlaşmayı yapma­
mın da, yapmamamın da pekala mümkün olduğu noktaya ulaşıncaya kadar,
duruma ilişkin tüm hislerimi serbest bıraktım. Ofiste çalan bir sonraki telefon,
alışveriş merkezlerinin asıl sermaye sahibinden geliyordu. Emlak aradığımıza
dair Wall Street Journal gazetesinde bir süredir çıkan ilanımız üzerine arıyor­
du. Aynı emlak için bize kayıtları verince, neredeyse düşüp bayılacaktım.
Bu, Lester'den tekrar tekrar duyduğum bir söylemin kesinlikle doğru ol­
duğunu anlamamı sağlayan pek çok olaydan bir tanesidir. Ve Lester'in söyle­
mi şuydu, "Tam bir bırakmışlık hali içinde olduğunda, imkansız olan bile tü­
müyle mümkün hale gelir."
Bu Yöntem'i, anlaşmaları tam tamamlayıp bitirirken de kullanmam ge­
rekti. Bazen insanlar sadece kağıtları imzalayıp çekleri vereceklerine, anlaş­
mamızla ilgisi olmayan yepyeni öyküler uydurup, birkaç milyon dolarlık kont­
ratlar üzerinde yeniden pazarlık edip, beni ya da birbirlerini aldatmaya kalk­
tığında, bu yöntemi kullanmam gerekti. Böyle durumlar gerginlik yaratırdı,
çünkü çok para söz konusuydu. Yine de, serbest bırakmayı gerçekleştirdiğim
için, ne zaman sessiz olmam gerektiğini biliyordum -ve sessiz olmak bir ko­
misyoncuya çok zor gelir. Ve doğru olanı vurgulamak için ne zaman ayağa kal­
kacağımı da biliyordum. Bu tutumun parasal ödülleri, her türlü beklentimin
ötesinde oldu.

21
)'!, Sedona Yöntemi
1987'nin başlarında, yeniden Lester'e katılmak ve harika tekniğini dün­
ya ile paylaşmada onu desteklemek amacıyla Arizona'ya yerleşecek kadar pa­
ra biriktirmiştim. Kardeşimi ve babamı şaşkınlık içinde bırakarak Phoenix'e
yerleştim ve Lester'in kar gayesi gütmeyen kuruluşu, Sedona Enstitüsü'nde
gönüllü olarak tam gün çalışmaya, bu tekniğin yayılması için gerekli her şeyi
yapmaya başladım. Lester'in kalan yılları boyunca, onunla omuz omuza ve kar­
şılığında neredeyse hiç para almadan onun misyonu üzerinde çalıştım. Bedava
çalışmak zoruma gitmiyordu çünkü ne çok iyilik yaptığımı ve kendimin de na­
sıl hep iyiye doğru gittiğimi görebiliyordum.
1989'da, Lester benden Sedona'ya taşınmamı ve para toplamak amacıyla
kuruluşun bazı emlaklarını mezunlara satmak üzere ona yardımcı olmamı is­
tedi. Karım Amy ile orada karşılaştım. Onu bir karate sınıfında gördüm ve be­
nim için anlamını hemen fark ettim, bu yüzden de ertesi gün çıkma teklif et­
tim. Ama o, o günlerde başka bir adamla çıkıyordu, yine de durum değişirse
diye kartımı istedi. Birkaç ay sonra beni aradı ve buluştuk. Bu bir çarşamba
günüydü. Ve Amy o cumartesi, Sedona Yöntemi Kursu'nu almaya başladı.
Bugün, Amy ve ben güzel, sevgi dolu bir ilişkiye sahibiz ama bu hep böy­
le olmadı. Başlarda çok zordu. Doğrusunu isterseniz, karşılaştığımız günlerde
Amy başka adamlarla ilgileniyordu ve sonunda beni seçmesi için çok serbest
bırakmalar gerçekleştirmem gerekti. Evlendiğimizde bile, doğal olan uyuşmaz­
lıklara sahiptik -ki bu hala oluyor. Ama ikimiz de Sedona Yöntemi'ni kullan­
dığımız için, kızgınlığa neden olan bir şey olduğunda serbest bırakıyoruz gidi­
yor. Bana göre ilişkimiz çok olağandışı çünkü git gide daha iyi ve daha seve­
cen bir hal alıyor.
90'ların başında, Lester'le olan ilişkim öylesine karşılıklı bir güven ve say­
gıya dönüştü ki öğretilerinin telif hakkını bana devretmeye karar verdi ve ça­
lışmasını sürdürmemi istedi. Kurduğu kuruluşu ölümünden iki yıl sonrasına
kadar tuttum. Sonra, 1996'da, Yöntem'i daha da geniş bir biçimde dünyaya su­
nabilmek amacıyla Sedona Training Associates adında yeni bir şirket kurma­
nın, Amy ve benim için daha uygun olacağına karar verdim.
Serbest bırakma işlemiyle ilgili beni en çok etkileyen şeylerden biri de,
çevremde olan biten her şeye karşın, bu sürecin, kendi içimde sarsılmaz bir
dinginlik, mutluluk, neşe ve sakinlik duygusuna dönüşmesiydi. İniş çıkışlar ha­
la olmuyor değil ama Lester'in hep dediği gibi, bu gerçekten "İşi-bir-kerede-bi­
tir yöntemi." Doğrudan deneyimlediğim şeylerden biliyorum ki 'Gerçekten mu­
azzam bir şey' ya da 'Deneyimlerin doruk noktası' diye düşündüğüm şeyler,
şimdi olağan oldu ve doruklarını da gittikçe yükseliyor. "Yukarısı"nın ne ka­
dar uzakta olduğuna dair hiçbir fikrim yok ama öğrenmek için can atıyorum.

22
Giriş�
İyi haber şu ki bu Yöntem'i kullanarak deneyimlediğim iyi olma halleri
benzersiz değil. Dünyanın her yanından insanlar, yaşantılarında aynı türden
inanılmaz sonuçlar üretebildiler. Yıllar önce, Mutual of New York adında bir
sigorta şirketiyle Sedona Yöntemi'nin etkisi üzerine bir araştırma yapıldı. Bir
grup satış elemanına Yöntem'in eğitimi verildi ve onların gerçekleştirdiği sa­
tışla, onlara yakın bir kontrol grubunun yaptığı satışlar, altı ay kadar karşılaş­
tırıldı. Araştırma döneminin sonunda, Yöntem'i öğrenmiş olan grubun satışı,
kontrol grubunun satışını %33 geçti. Araştırma aynı zamanda üç aylık iki dö­
neme bölünmüştü ve ikinci üç-aylık dönemin sonuçları, ilk üç-aylık dönemin
sonuçlarından daha iyi idi. Yöntem'in yararı zamanla daha da arttı.

Bu Kitabı Nasıl Kullanacaksınız?

Bu kitapta Sedona Yörltemi'ni, yaşantınızın geri kalanında her gün kul­


lanabileceğiniz bir tekniği öğreneceksiniz. Ne yapmanız gerektiğini ve ne yap­
mak istediğinizi zaten biliyorsunuz. Ama bunları gerçekleştirmenin yoluna çı­
kan duygusal yüklerin tümünü serbest bırakmaya başladığınızda, yaptığınız
her şeyde giderek artan bir başarıya ulaştığınızı göreceksiniz. Bu kitap size "·
meli, -malı"ların yeni bir listesini ya da yaşamınıza sokmak "zorunda" olduğu­
nuz yeni bir tutumlar listesi vermeyecektir. Biz zaten kendimize yeterince ".
meli, -malı"lar koyuyoruz. Onun yerine, kendinizi nasıl içerden dışarıya doğru
değiştirebileceğinizi öğreneceksiniz. Kendinizi içerden dışarıya doğru değiştir­
diğiniz zaman, değişimler kalıcı olur.
Ayrıca, bu basit sistemle yaşamınızda deneyler yaptıkça, onu uygulayabi­
leceğiniz birçok yol daha keşfetmeyi sürdüreceksiniz. Bu kitabı okumakla ve
Yöntem'le çalışmakla başlarda kazanacağınız her türlü içgörü, henüz buz da­
ğının sadece tepesi olacaktır. Sadece bu teknik yaşantınızın her bölümünü et­
kileyebilir, çünkü o, bizim zaten sınırsız varlıklar olduğumuz gerçeği üzerine
kurulmuştur. Dönüp de yaşamınıza bir bakarsanız, hepimiz için doğal olan bu
sınırsız olma anlarını yaşadığınızı büyük bir olasılıkla görürsünüz. Bir akma
hali içinde olduğunuzu hissettiğiniz, her şeyin çabasızca "yerine oturduğu"nu
ve iş gördüğünü hissettiğiniz dönemler ya da anlık algılamalarınız da olmuş­
tur. Sedona Yöntemi'ni kullanmakla, bundan sonra akışı günlük yaşantınızın
bir parçası olarak deneyimlemeniz olasıdır.
Ben sizin ne tür bir okuyucu olduğunuzu bilmiyorum. Okuduğunuz şey­
le tümüyle işbirliği yapan biri olabileceğiniz gibi, sonradan, istediğiniz zaman

23
� Sedana Yöntemi
kullanmak üzere yararlı fikirleri toplayan biri de olabilirsiniz. Ben sizin tümüy­
le işbirliği içinde olmanızı ve kitapta sunulan tüm alıştırmaları yapmanızı öne­
ririm. Deneyimlerime göre, nasıl serbest bırakılacağını etkili bir biçimde öğren­
menin tek yolu, bunu kendinizin gerçekleştirmesidir: Doğrudan deneyim. Bu
kitabı tekrar tekrar okumanın ek yararları olacaktır, çünkü sınırlanmışlıkları
serbest bırakmanın doğal yeteneğine ulaşmayı böyle öğrenecek ve pratik yeti­
yi kendinizle böyle bütünleştireceksiniz.
Bu kitap iki kısma ayrıldı. Biz birinci kısımda, serbest bırakma işleminin
temellerini ve içsel sınırlılığın altında yatan dürtüleri inceleyeceğiz. Direnmey­
le başa çıkma yolları, "mevcut olmak", geçmiş anlaşmazlıklara ilişkin hislerini­
zi çözümlemek, hedeflerinize ulaşmak ve duygusal denklemlerin olumlu ve
olumsuz yanlarını dengelemek gibi; özgürlüğe giden yolda sizi hızlandırabile­
cek türlü teknikler tanıtılacaktır. İkinci kısımda, yaşantınızın belli alanlarını in­
celeyeceğiz. Sedona Yöntemi, bu alanları güçlü ve olumlu bir biçimde etkile­
yebilir. Bunlar, suçluluk, utanç, korku ve kaygıdan özgürleşmeyi; alışkanlıkla­
rın kırılmasını; zenginlik yaratmayı; bir iş yürütmeyi ve uyumlu ve huzurlu bir
dünya yaratmaya katkıda bulunmayı içerir.
Lütfen teknikleri sırayla çalışın. Her bölüm, onu izleyen bölümler için
sağlam bir temel oluşturur. Bölümlerle sırasıyla çalışmadığınız ve öğrendikle­
rinizi günlük yaşantınızda uygulamak için elinizden geleni yapmadığınız süre­
ce, bu kitaptan öğrenebileceğiniz her şeyi öğrenmiş olmazsınız. Her bölüm, ya­
şamınızı zenginleştirebilecek en az birkaç cevher içerir. Bu kitapta iletilenlere
olabildiğince açık olmak için kendinize izin verin ve buna, bilincinizi ve yaşan­
tınızı değiştirebileceğiniz bir fırsat olarak bakın.
Bu kitabı bitirdikten sonra daha da ileriye gitmek isterseniz, Sedona Tra­
ining Associates, size bu kursun kasete dönüştürülmüş bir uyarlamasını suna­
bilir, ayrıca hem Birleşik Devletler'in, hem de dünyanın başlıca şehirlerinde se­
minerler düzenler.

Söylediijim Hiçbir Şeye İnanmayın

Bu kitapta söylenenlere, kendinize kanıtlamadıkça, lütfen inanmayın. Bir


şeyin yazılı olarak söylenmiş olması, onun öyle olduğu anlamına gelmez. Özel­
likle de her türlü otoritenin söylediği ya da inandığı şeyleri öylece kabul etme
eğilimi vardır. Lester, bunu öğretmenlerimize yansıtmaktan kaçınmamız gerek­
tiğine çok inanırdı. Onun yerine, öğretmenimizin verdiği mesaja açık olmak

24
Giriş�
için kendimize izin vermeli, bu mesajları gelişme sürecimizde bir deney olarak
görmeliyiz. Onun öğrettiği şeyi ancak kendimiz doğrudan deneyimleyip doğ­
rulayabildiğimizde kabul etmeliyiz. Lester buna "İncelemek amacıyla almak"
derdi ..
Ben, bu kitapta karşılaştığınız her şeyi, incelemek amacıyla almanızı öne­
ririm. Verilen mesajı kör bir inançla kabul etmeden önce, ona olabildiğinizce
açık olmak için kendinize izin verin. Bu malzeme, onu gerçek yaşam koşulla­
rında araştırıp uyguladığınızda ya da incelediğinizde, sizin için çok daha de­
ğerli olacaktır.
Sedana Yöntemi'ndeki fikirler, başka yöntemlerden ya da modellerden
öğrendiğiniz fikirlerle çelişiyormuş gibi görünebilir. Ama öğrendiğiniz diğer
malzemeleri atmanız gerekmez. Sadece, bu kitabı araştırırken onları olabildi­
ğince bir kenara koyun. Karşılaştırma ve yargılama dürtüsünü, bir an için de
olsa ertelemenizi çok öneririm. Önce kendi sonuçlarınızı çıkartmaya zaman
ayırırsanız, öğrendiğiniz het şeye geri dönüp karşılaştırmayı o zaman yapabi­
lir ve nereye uyduğunu ya da uymadığını görebilirsiniz. İnsanlar genelde ser­
best bırakmanın, zaten kullandıkları teknik ve terapileri çok güzel pekiştirdi­
ğini görüyorlar.
Gelişimin farklı yollarını ve geleneklerini karşılaştırdığınızda, çelişki kaçı­
nılmazdır. Ancak bu, farklı bakış açılarını ille de geçersiz kılmaz. İş kendini
keşfetmeye geldiğinde, eğer birçok olasılığı kucaklayabilirseniz, kazandığınız
içgörüleri daha derin, daha candan ve çok daha kullanışlı düzeylerde anladı­
ğınızı ve uyguladığınızı göreceksiniz. Tek güneşe götüren çok ışın vardır.

Bu Bir YanRılanma Durumudur

Bana göre, dünyadaki her şey kendi titreşimine ya da yankılanmasına sa­


hiptir, buna siz ve karşılaştığınız herkes de dahildir. Bazı insanların sizi yuka­
rı çektiğini ve bazılarının da aşağıya çektiğini ve üzerinizde bu etkiye sahip ol­
mak için de genelde herhangi bir şey söylemelerine ya da yapmalarına gerek
olmadığını hiç fark ettiniz mi? Biz serbest bıraktıkça ve anlayışımız geliştikçe,
yankılanışımız ya da frekansımız da yukarı çıkma eğilimi gösterir. Ama bu sa­
dece "daha yüksek" ya da "daha alçak" konusu değildir. Hepimiz bazı insan­
larla, diğer insanlara göre -bu diğer insanlar bizimle aynı titreşim düzeyinde
olsalar bile- daha iyi ilişki kurarız. Bu, doğal olarak öğretmenler ve fikirler
için de geçerlidir.

25
� Sedono Yöntemi
Sedona Yöntemi'ni okurken, belli bölümlerin sizde yoğun olarak yankı­
landığını, diğerlerinin ise kafanızı biraz karıştırdığını ya da size hiçbir şey söy­
lemediğini görebilirsiniz. Bu kitabın bazı bölümleri, farklı durumlarda size da­
ha değerli gelecektir. Zaman geçtikçe ve siz serbest bırakma üzerinde çalıştık­
ça, başlarda önemli gelmeyen bölümler öne çıkmaya başlayacaktır. Bunun ne­
deni, sizin değişmiş olmanızda ve şeyleri yeni bir bakış açısından görmeye ha­
zır olmanızda yatar. Böyle bir şey olduğunda, değişimi onurlandırıp, odağınızı
ona göre değiştirmeniz için kendinize izin verin.

Yumuşa�. Neşeli Bir Tutum Edinin

Bu kitabın işlemlerine başladığınızda, her şeyden çok, kendinizi besleyin.


Kendinize karşı bir talim çavuşu ya da angaryacı gibi davranacağınıza, kendi­
;
nizin en iyi dostu ve destekçisi olun. Kendinizi, neşe ve sevinç deneyimleye rek
dönüştürün. Çok geçmeden, kendinizi sınırlama biçimlerinize ilişkin bir dolu
ilginç ve ilham veren keşiflerde bulunacaksınız. Sonra, bu sınırlılıklar tek tek
yok oldukça, daha hafif, daha mutlu, daha gevşemiş ve rahat olacaksınız.
Sedona Yöntemi bize, ruhlarımızın zaten sezgisel olarak bildiği şeyleri
anımsatır. Biz özgürlük ve mutluluğa şimdi sahip olabiliriz. Onun bize gelme­
si için, gelecekteki uzak bir günü, çok çalışıp da onu hak edeceğimiz bir gü­
nü, ya da kendimizi hazır hale getirmeyi bir biçimde başardığımız günü bekle­
mek zorunda değiliz.
Neşelenmek ve mutlu olmak için nedenlere sahibiz, şimdi!

26
\1) irinci Kısım, hem canlı seminerlerin, hem de
D kaset uyarlamalarının genelde kapsadığı Se­
dana Yöntemi Temel Kursu içeriğinin çoğunu içer­
mektedir. Aynı zamanda da hem İleri Kurs'un içeri­
ğini, hem de bazı yepyeni içerikleri kapsamaktadır,
böylece tüm bu araçları alıp, yaşamınızı tersine çe­
virebilir ve bu noktadan sonra da yolunda tutabilir­
siniz. Bu teknikler inanılmaz basit oldukları gibi -
ki bunu yakında göreceksiniz- şu an düşleyebile­
ceğinizden çok daha güçlüdürler. Ancak bu teknik­
leri ve prensipleri yaşantınızda uygulamayı sürdür­
dükçe, kolaylıkları ve güçleri sizin için katlanarak
artacaktır.

Bu işlemleri ilk öğrendiğim zamanlardan bu


yana bir çeyrek asır geçmesine karşın, onları hala
her gün, yeniden şaşıp kalan gözlerle görüyorum.
İnsanların kendi yaşamlarında olumlu değişimleri
ne büyük kolaylıkla gerçekleştirebildiklerini gör­
dükçe, bana verilen bu zarif ve güçlü işlemi dünya
ile paylaşma fırsatına hep hayranlık ve şükran du­
yuyorum.

28
Bölüm 1

Bastırma-Jfade Döngüsünün Ötesi

edona Yöntemi'ni kullanmaya başlar başlamaz, Joe'nun yaşamında meyda­


S na gelen hızlı ve olumlu değişiklikler, hepimiz için ideal bir örnek oluştu­
ruyor. Kalıcı zorluklar açıklığa kavuşuyor, heyecan verici yeni olasılıklar orta­
ya çıkıyor ve beklenmedik şeylerin olma olasılığı, olayların akışını yumuşatı­
yor. Joe, Yöntemi öğrendiği zaman, hem kişisel, hem de profesyonel olarak di­
be vurmuştu. Bir buçuk yıl önce geçirdiği bir uçak kazası onu yedi ay boyun­
ca tekerlekli sandalyeye bağlamış, şirketi onu istifaya zorlamıştı ve ondan
uzaklaşan karısıyla, boşanma şartları yüzünden üç yıldır süren hukuksal aç­
mazlarla boğuşuyordu. Birkaç hafta içinde, her şey yüz seksen derece değişti.
Önce, Joe'nun eski karısı uzlaşmayı kabul etti ve böylece dostça anlaşmaya
vardılar. Sonra, hayır amaçlı verilen bir baloda haksız kazanç elde ettikleri ge­
rekçesiyle dava ettiği şirketin başkanıyla karşılaştı. Başkan, Joe'nun şirketle
ilişkisini kestiğini o zamana kadar bilmiyordu ve bir sonraki pazartesi Joe'nun
avukatı arayıp, başta teklif edilenden çok daha iyi ve Joe'nun yararına olan bir
anlaşmaya varıldığı haberini verdi.
Dahası da var; Joe, güzel kısmetini kutlamak amacıyla, uzun bir hafta so­
nu için sıcak, cennet gibi bir adaya gitmeye karar verdi. Nassau'da, kumsalda
oturmuş kitabını okurken, sonradan hayatının aşkına dönüşecek bir kadınla
boş ve hoş bir sohbete koyuldu. Kadınla çıkmak gibi bir beklentisi yoktu çün­
kü birkaç saat sonra eve dönmek üzere uçağa yetişmesi gerekiyordu. Ama Je­
an ona sanki tanıdık geliyordu ve kendisinin de Toronto'da yaşadığını söyledi-

29
ğinde, Joe ona dönüp, "Bak, bunu seni etkilemek için söylemiyorum ama,
falanca yerin köşesinde mi oturuyorsun" diye sordu.
Jean, "Evet, öyle" diye yanıtladı.
"Bu komik işte" dedi Joe. "Ben oraya fizik tedaviye gidiyorum. Seni met­
roda görmüş olmalıyım. Kent merkezinde tiyatroya da gider misin?"
"Evet, haftada bir iki kez" diye yanıtladı Jean.
"Ben Toronto'nun merkezinde çalışıyorum" dedi Joe, "Scotia Plaza'nın
53. katında."
"İşte bu garip ... ben de 30. katta çalışıyorum !"
Aradan bir saat geçti. Joe gitmek üzere kalktı ve birbirlerine karşılıklı te­
lefon numaralarını verdiler ve ondan sonra da kadını bir daha düşünmedi. Ta
ki aradan birkaç hafta geçip de ajandasından bir kağıt parçası düşene ve ona
Jean'i anımsatana kadar. Telefon ettiğinde, inanılmaz iyi bir iletişim kurdular.
Çok geçmeden, birbirlerine aşık oldular ve Joe, Jean'e evlenme teklif etti.
Joe, Sedona Yöntemi'ni kullandıkça, yatırım sektöründeki yöneticilik ka­
riyeri hızla yükselmeye başladı. Geliri katlanarak büyüyordu. Yöntem, varlık
ve para konusunda kesinlikle inanılmaz bir işe yaramıştı. Joe ayrıca bu Yönte­
mi fiziksel sağlığı ile ilgili kaygılarını serbest bırakmada da kullanmayı sürdü­
rüyordu. Uçak kazasında, sol bacağındaki kemikler, sağ diz kapağı, eli ve ka­
fatası da dahil olmak üzere otuz iki kemiği kırılmış, sakat kalmıştı. Doktorları
ona asla bir daha iyi yürüyemeyeceğini söylediler ama o bugün hemen hemen
hiç ağrısız, mükemmel bir biçimde yürüyor. Joe sabah, akşam ve gün boyun­
ca, sizin bu kitapta öğreneceğiniz Sedona Yöntemi'ni kullanıyor. Sonuç ola­
rak, Joe mutlu ve başarılı, yaşam eğlenceli ve o bir olaydan ötekine dingin bir
akış içinde. Onun sözleriyle, "Kendimi kutsanmış hissediyorum. Sedona Yön­
temi, büyük sorunları, küçük sorunlara dönüştürüyor."

Bildiqimiz Haliyle Yaşam

Uyum ve koşulsuz mutluluk, hepimiz ve her birimiz için doğaldır, ancak


çok sayıda insan için tipik bir iş günü şöyledir. Uyanırız, kendimizi zorlayarak
kalkarız ve daha banyoya gitmeden, önümüzde uzanan günde olacaklar için
kaygılanmaya ya da onları planlamaya başlarız. Uykumuzda topladığımız o azı­
cık enerjiyi şimdiden harcamış oluruz -tabi, enerji toplayacak kadar şanslı ol­
muşsak. Sonra birçoğumuz her günkü işimize gideriz; trafik, ya da sokaklar­
daki kalabalık, ya da sadece "kaybedilen" zamanın verdiği sinir bozukluğu, bi-

30
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
zim daha da gerilmemize neden olur. İşe vardığımızda, orada olmak bizi heye­
canlandırmaz ve yapılması gereken işleri isteksizce yapmaya koyuluruz. Bir
yandan günü arkamızda bırakmaya çalışırken, bir yandan da öğle yemeğini ya
da işin bitiş saatini bekler dururuz. Birlikte çalıştığımız insanlarla türlü ileti­
şimimiz olur -bazısı tatmin edicidir, bazısı da değil. Olan bitene ilişkin ya da
olan şeylerle ilgili hissettiklerimize ilişkin yapabileceğimiz fazla bir şey olma­
dığına inandığımız için de, genellikle duygularımızı bastırıp yolumuza devam
ederiz.
Günü bitirdiğimizde, hislerimizi kontrol altına almaktan yorgun düşmü­
şüzdür. Hislerimizin yok olacağını umarak, arkadaşlarla takılmak, birlikte ye­
mek, içmek ve televizyonda haberleri izlemek için -ki bu da kendi stresini be­
raberinde getirir- kendimizi belki mahalledeki bir bara atarız. Sonradan ken­
dimizi biraz daha iyi hissediyor olabiliriz ama aslında hislerimiz sadece örtbas
edilmiştir. Biz şimdi, düdüğü çıkarblmış bir düdüklü tencere gibiyizdir, kapa­
ğı kapalı tutmak için muazz�m bir enerji harcarız. Sonunda eve, kocalarımı­
zın, karılarımızın ve çocuklarımızın yanına vardığımızda ve onlar bizimle, ge­
çirdikleri günü paylaşmak istediklerinde, dinleyecek enerjimiz hiç kalmamıştır.
Mutlu bir yüz takınmaya çalışabiliriz ama en küçük şeyde patlayıveririz. So­
nunda, yatma zamanı gelene dek, aile televizyonun karşısına çöreklenir. Erte­
si sabah kalkar ve aynı senaryoyu baştan oynamaya başlarız.
Oldukça sıkıcı, değil mi? Ama aynı zamanda tanıdık da gelmiyor mu?
Sizin öykünüz biraz farklı olabilir; burada anlatılandan daha parlak oldu­
ğunu umarım. Siz belki küçük çocukları olan ve evde duran bir ana-babasınız.
Belki bağımsız çalışan bir taşeronsunuz ve günlük işlerinizin çoğunu telefon
ve/veya İnternet ile hallediyorsunuz. Belki bir sanatçısınız. Yine de, genel eği­
lim büyük bir olasılıkla oldukça aynıdır. Kendimizi içinde bulduğumuz değiş­
mez alışkanlıklar sanki zamanla gitgide derinleşir ve sonunda hiçbir çıkış yo­
lu yokmuş gibi hissederiz.
Eh, böyle olmak zorunda değil. Bir çıkış yolu var.

Serbest BıraRmaR

Kendi kendimize yarattığımız düş kırıklığı, mutsuzluk ve yanlış anlama­


ların ana nedenlerinden biri de, sınırlayıcı düşüncelere ve hislere tutunmakbr.
"Tutunmak" kendi içinde, uygun olmayan bir şey değildir. Tutunmak, birçok
durumda tümüyle uygundur. Ben size, örneğin, kullandığınız bir arabanın di-

31
� Sedana Yöntemi
reksiyonuna tutunmamanızı ya da tırmandığınız bir merdivene tutunmama­
n ızı önermem. Bu tür seçimlerin talihsiz sonuçlar doğurabileceği açıktır. Ama
size hizmet etmeyen bir bakış açısına hiç tutunduğunuz oldu mu? Ya da bir
duyguya, hiçbir biçimde tatmin edemeyeceğiniz, düzeltemeyeceğiniz bir duy­
guya, ya da değiştiremeyeceğiniz bir durumun neden olduğu duyguya hiç tu­
tunduğunuz oldu mu? Gerginlik ya da kaygıya, huzursuzluğa, onu tetikleyen
olay çoktan geçmiş olsa bile, hala tutunduğunuz hiç oldu mu? Bu kitap boyun­
ca inceleyeceğimiz tutunma biçimi budur işte.
Tutunmanın karşıtı nedir? Eh, tabii ki "Serbest bırakmak." Hem serbest
bırakma, hem de tutunma, yaşamın doğal sürecinin bir parçasıdır. Bu temel
anlayış, Sedona Yöntemi'nin de temelini oluşturur. Kim olursanız olun, bu
sözcükleri okuyorsanız, olduğunu bile fark etmeden -ve bu Yöntemi bile öğ­
renmeden- serbest bırakmayı zaten sık sık deneyimlediğinize eminim. Bırak­
mak, ya da serbest bırakmak, hepimizin doğuştan getirdiği bir yetenektir ama
yetişkinliğe doğru olgunlaşırken, onu kullanmamaya koşullandırılırız. Birço­
,
ğumuz, serbest bırakmanın mı, yoksa tutunmanın mı daha uygun olacağını bil­
mediğimiz noktada sıkışıp kalırız. Ve çoğumuz, tutunmak yanılgısına düşeriz
-ve bu sıklıkla zararımıza sonuçlanır.
Bu noktayı belki de açıklığa ka­
vuşturacak, tutunmak ve serbest bı­
"'13u yörılerru1en bugüne h.ıular saylaılıfJun
rakmakla eşanlamlı birkaç sözcük
en büyük ha.2arıçlardan biri de, belli yıkı
vardır: Örneğin, kapamak ve açmak.
duygulara ili.şkin yerehsiz 'düşirıcelere' Bir topu attığınızda, kol hareketleri­
dalmamayı derıeyimlemek oldu. '13u nizin yardımıyla ellerinizi topun üs­
tünde kapalı tutmanız gerekir. Ama
duyguları serbest bıruhabiliyonım. 7Jaluı ellerinizi açıp da topu uygun zaman­
önceleri kaymlıya, korkuya ve kıslwn- da bırakmazsanız, top istediğiniz ye­
maya luırcanan enerjileri, şimdi i.şim re gitmeyecektir. Hatta yaralanabilir­
gereyi :uden Uılcplwr olan projeler ü;:irı ve siniz de. Eşanlamlı bir başka örnek
de, kasmak ve açmak, genişlemektir.
ailem ü;:irı luıllarıubiliyonun.11 Nefes alabilmek için, kullanılmış ha­
-:Fer 9-leibery, vayı dışarıya atmak amacıyla akciğer­
':Norveç lerimizi kasarız, sonra da onları ha­
vayla doldurmak üzere genişletir,
açarız. Sadece nefes alamayız; solu­
ma işlemini tamamlamak için nefes vermemiz de gerekir. Kasları kasmak ve
gevşetmek de başka bir örnektir. Her ikisini de yapabiliyor olmasaydık, kasla-

32
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
rımız tam anlamıyla doğru çalışamazdı, çünkü kasların çoğu, birbirine ters ça­
lışan çiftler halinde işlev görür.
Tutunmanın ve serbest bırakmanın duygusal unsuru ve bedenimizin his­
lerimizden ne denli etkilendiği de ilginçtir. İnsanların, kızdıkları zaman çoğu
kez nefeslerini tuttuklarını fark ettiniz mi? Çözümlenmemiş duygulara tutun­
maktan ötürü, soluma sırasında hem nefes almak, hem de nefes vermek tutu­
lur. Çoğumuz, kaslarımızda da fazladan gerginlik tutarız ve bu bizim tümüyle
gevşememize hiç izin vermez. Bu tür kasılmaların temelini oluşturan yine çö­
zümlenmemiş ya da bastırılmış duygulardır.
Peki ama, neden sıkışıp kalırız? Ortaya çıktıkları anda hislerimizi tümüy­
le deneyimlemek için kendimize izin vermek yerine duygularımızı bastırdığı­
mızda, onlar öylece orada kalırlar ve bizi rahatsız ederler. Bundan kaçındığı­
mızda, duygularımızın bizden akmasını engelleriz, onları ya başka bir kalıba
sokarız, ya da yok ederiz ve bu da, kendimizi kötü hissetmemize neden olur.

Bastırma ve İfade

Hiç küçük bir çocuğun düştüğünü, sonra da üzülecek bir şey olup olma­
dığını görmek için çevresine bakındığını izlediniz mi? Çocuklar, kimsenin on­
ları izlemediğini düşündükleri zaman anında olayı serbest bırakır, üstlerini
başlarını silkeler ve hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. Benzer bir durumda
aynı çocuk dikkat çekebileceğini anladığı zaman, gözyaşlarına boğulup kendi­
ni ana babasının kollarına atabilir. Ya da, oyun arkadaşı ya da ana babasına si­
nirlenen ve hatta "Senden nefret ediyorum ve seninle bir daha asla konuşma­
yacağım" diyen bir çocuğun, birkaç dakika sonra sanki hiçbir şey olmamış gi­
bi hissettiğini ve davrandığını hiç izlediniz mi?
Duygularımızı serbest bırakmanın bu doğal yeteneğini çoğumuz kaybet­
mişizdir, çünkü çocukken bunu otomatik olarak, bilinçli bir kontrol olmadan
yaparken, büyüme sürecimizde ana babamız, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız
ve toplum, bizi bunu yapmamak üzere eğitmiştir. Aslında, serbest bırakma ye­
teneğimizin bilincinde olmamamız, tutunmamız yönünde eğitilmemizi müm­
kün kılmıştır. Bize her "Hayır" dendiğinde, doğru dürüst davranmamız, uslu
oturmamız ve sessiz olmamız, kıpırdayıp durmamamız söylendiğinde, "Erkek­
ler ağlamaz" ya da "Kızlar kızmaz" dendiğinde ve büyüyüp sorumluluk alma­
mız söylendiğinde, duygularımızı bastırmayı öğrendik. Ötesi, yaşama karşı his­
settiğimiz doğal taşkınlıkları ve başkaları tarafından kabul edilemez olduğuna

33
� Sedona Yöntemi
inandırıldığımız tüm hislerimizi başarılı bir biçimde bastırdığımız noktaya ulaş­
tığımızda ancak, yetişkin olarak kabul gördük. Kendi duygusal iyiliğimizin ge­
reksinimlerini karşılamak yerine, başkalarının bizimle ilgili beklentilerini kar­
şılamaktan sorumlu olduk.
Bu noktayı çok güzel tanımlayan bir söylem var: Bir çocuğun yaşamının
ilk iki yılında, çevredeki herkes onu yürümeye ve konuşmaya teşvik eder ve
sonraki on sekiz yıl boyunca da herkes onu oturtmaya ve susturmaya çalışır.
Bu arada, çocukları bir disipline sokmanın yanlış bir yanı yoktur. Yaşam­
da iş görebilmek için çocukların sınırları öğrenmesi gerekir ve tehlikeli oldu­
ğu açık olan şeylerden korunmaları gerekir. Ancak, yetişkinler istemeden de
olsa, aşırıya kaçabiliyorlar.
Bizim burada "bastırmak" derken anlatmak istediğimiz, duygularımızın
üzerini kapatmak, onları geriye itmek, reddetmek, uzaklaştırmak ve yokmuş
gibi davranmaktır. Farkındalığa gelen ve serbest bırakılmayan her duygu, oto­
matik olarak zihnimizin bilinçaltı denen bölümünde depolanır. Çoğu kez dt!Y·
gularımızı bastırmanın yolu, onlardan kaçmaktır. Dikkatimizi yeterince onlar­
dan uzaklaştırırız ki onları yeniden derine itebilelim. Siz büyük bir olasılıkla,
"Zaman her türlü yarayı iyileştirir" söylemini duymuşsunuzdur. Bu tartışılır.
Çoğumuz için bu aslında şu anlama gelir, "Bana, her şeyi bastırabileceğim ka­
dar zaman tanıyın."
Ancak kabul etmek gerekir ki bastırmanın, ifade etmekten daha iyi bir se­
çim olduğu zamanlar da vardır: Örneğin, iştesiniz ve patronunuz ya da birlik­
te çalıştığınız kişi size bir şey söylüyor ve siz onunla aynı fikirde değilsiniz
ama onlara geri bildirimde bulunmak için zaman uygun değildir. Sağlıksız ve
yapıcı olmayan bastırma, alışkanlık haline gelmiş bastırmadır.
Biz duygularımızdan, televizyon izleyerek, sinemaya giderek, kitap oku­
yarak, içerek, reçeteli ya da reçetesiz ilaçlar kullanarak, egzersiz yaparak ve
türlü başka eylemlerde bulunarak kaçarız. Bunların tümü de, dikkatimizi ye­
terince duygusal acılarımızdan uzaklaştırabileceğimiz ve onları yeniden derin­
lere itebileceğimiz biçimde tasarlanmıştır. Eminim, bu listede sıralanan madde­
lerin kendi başına ve kendi içinde uygunsuz olmadığı konusunda hemfikirsi­
nizdir. Biz sadece bu eylemlerin peşine düşmek ya da bu maddeleri aşırı kul­
lanmak gibi bir eğilime sahibizdir ve kontrolü kaybediveririz. Bunları, duygu­
larımızın içsel çelişkileriyle başa çıkamamanın bedeli olarak kullanırız. Toplu­
mumuzda kaçışı aşırıya vardırmak öylesine yaygındır ki birçok başarılı iş bu
yüzden çöker gider.
Yetişkin olarak etiketlendiğimiz noktaya vardığımızda, bastırmada o den­
li başarılı olmuşuzdur ki bu artık çoğu kez alışkanlık haline gelmiştir. Bastır-

34
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
mada, tıpkı zamanında serbest bırakmada olduğumuz kadar başarılı, hatta da­
ha başarılı hale gelmişizdir. Aslında duygusal enerjimizi o kadar bastırmışızdır
ki hepimiz sanki yürüyen saatli bombalar gibiyizdir. Çoğu kez, gerçek duygu­
sal tepkilerimizi bastırdığımızı bilmeyiz bile ve iş işten geçmiş olur: Bedenimiz
strese bağlı hastalıkların işaretini verir, omuzlarımız göçer, midemiz sancılar
içindedir, ya da patlarız ve sonradan pişman olduğumuz bir şey söyler ya da
yaparız.
Bastırmakla, yani genelde duygularımıza yaptığımız şeyle sarkaç bir yana
salınır. Sarkacın öbür yana salınması da ifadedir. Kızgın olduğumuzda, bağırı­
rız; üzgün olduğumuzda, ağlarız. Duygumuzu eyleme sokarız. İçsel düdüklü
tenceremizin buharını biraz salarız ama ateşi söndürmeyiz. Bu bize, bastır­
maktan daha iyi gelir, özellikle de kendimizi ifade etme yetimizi engelliyorsak.
Sonradan daha iyi hissetsek bile, ifade yine de baskılanmıştır.
İyi bir terapi, genelde duygularımızla bağlantı kurmamızı ve onları ifade
etmemizi temel alır. Ve nasıl � issettiğimizi açıkça ifade etmeden, sağlıklı, kalı­
cı ilişkiler kesinlikle kurulamaz. Peki ama, terapilerin dışında kendimizi uy­
gunsuz ifade ettiğimizde ne olacak? Az önce kendimizi ifade ettiğimiz kişinin
hisleri ne olacak? Uygunsuz ifade, çoğu kez daha büyük anlaşmazlıklara ve çe­
lişkilere ve kontrolden çıkabilecek duyguların içimizden yükselmesine neden
olur.
Ne bastırmak, ne de ifade etmek, kendi başına ve kendi içinde bir sorun
değildir. Onlar, genelde duygularımızla başa çıkmamızda, aynı yelpazenin iki
farklı ucu gibidir. Ve bunlardan hangisinin söz konusu olduğunu kontrol ede­
mediğimizi hissettiğimizde sorun çıkar ve kendimizi çoğu kez, yapmak istedi­
ğimizin tersini yaparken buluruz. Çoğu kez, yelpazenin ya bir ucunda, ya da
diğer ucunda sıkışıp kalırız. İşte bu anlar, serbest bırakmak özgürlüğüne sa­
hip olmamız gereken anlardır.

Üçüncü Alternatif: Serbest Bırakmak

Uygun olmayan bastırmanın ve ifadenin dengeleyici noktası ve doğal al­


ternatifi, salıvermek ya da serbest bırakmaktır -Sedona Yöntemi dediğimiz
şeydir. Bu, ateşi kapatmak ve içsel düdüklü tencerenizi güvenli bir biçimde bo­
şaltmaya başlamakla eşdeğerdir. Bastırılmış olan her his buhar gibi çıkacağı
için, serbest bırakmak, bu hisleri içimizde tutmanın içsel eylemini bir an için
durdurmak ve böylece onların gitmesine izin verebilmektir. Onların kendi bu-

35
� Sedana Yöntemi
barlarıyla kolaylıkla gidebildiğini göreceksiniz. Sedana Yöntemi'ni kullandığı­
nızda, uygun olduğunda hem bastırmak, hem de ifade etmek özgürlüğüne sa­
hip olduğunuzu keşfedeceksiniz ve çoğu kez de denge noktasına, yani üçün­
cü seçim olan bırakma'ya karar verdiğinizi göreceksiniz. Bu, nasıl yapılacağı­
nı zaten bildiğiniz bir şeydir.
Bastırmada ve/veya ifade etmede belki de uzmanlaşmışsınızdır ama yine
de serbest bırakırsınız. Örneğin, gerçek bir kahkaha, anında serbest bırakma
yollarından biridir ve gülmenin yararları, sağlık ve stres atma alanlarında çok
güzel belgelenmiştir. Gerçek kahkahalarla en son ne zaman güldüğünüzü dü­
şünün. Belki televizyonda komik bir program seyrediyor ya da bir arkadaşınız­
la sohbet ediyordunuz ve birden, bir şey size komik geldi. İçinizde bir gıdık­
lanma hissettiniz, derinlerden bir kahkahanın yükseldiğini duydunuz ve tüm
bedeniniz aşağı-yukarı zıplamaya başladı. Bir yandan gülerken, bir yandan da
kendinizi gitgide daha hafif ve mutlu ve daha gevşemiş, neredeyse sıcak ve da­
ha zinde hissettiniz. Bu aynı zamanda, bu kitapta anlatılan işlemi kullandığı-
.
nızda, zaman zaman deneyimleyebileceğiniz halin iyi bir tanımıdır. Serbest bı­
rakırken çoğu zaman yüksek sesle gülmeyeceksiniz ama, sık sık gülümseyecek
ve gerçek gülmenin getirdiği içsel rahatlamanın aynısını hissedeceksiniz.
Hiç anahtarlarınızı ya da gözlüğünüzü
kaybedip de evin altını üstüne getirdiğiniz
" '--7ş yerinulc dalıa enerji dvLı, ve sonra da onları cebinizde bulduğunuz ol­
du mu? En son bunun olduğu bir zamanı
alılif ı:e olumlııyıım. 'l3erı satış
düşünün. Evinizdeki her şeyin içine bakar­
i.şiruleyim ve reddedilmel{, benim ken, hatta belki de iyice karışan bir kafayla
iizerinulc urlJ{, aynı ctl{,iye salıip çöp kutusunu boşaltırken, büyük bir olası­
olmuyor . .;/'lslında ş imdi çol{, daluı lıkla giderek gerildiğinizi hissettiniz. Tekrar
tekrar aklınıza başvurup anahtarları nereye
az reddedildiğimi 9öriiyonım.11
koymuş olabileceğinizi sorup durdunuz. Ve
-'lJavid .Jordluım, sonra birden cebinizi yoklamayı akıl ettiniz
Londru, .:j119illere ve Aahhh ! Ferahladınız; anahtarların ya da
gözlüğün zaten hep orada olduğunu keşfet-
tiğinizde, gerginliğiniz ve kaygılarınız eriyip
yok oldu. Kendinize sövüp saydıktan sonra, zihniniz herhalde sakinleşti, omuz­
larınız gevşedi ve belki de bir rahatlama dalgasının bedeninizi kapladığını his­
settiniz. Bu, şu anda nasıl serbest bıraktığınızın başka bir örneğidir.
Yöntemi kullanma biçiminizi mükemmelleştirdikçe, bu fark etme ve gev­
şeme noktasına anında gidebildiğinizi göreceksiniz; hatta, çözmek için uzun
süredir çabalayıp durduğunuz konularda bile.

36
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
Bazen, bir tartışmanın ortasında anlık bir serbest bırakma olur. Değer
verdiğiniz biriyle ateşli bir tartışmanın içindeyken şöyle bir şeyin olduğunu gö­
zünüzün önüne getirin: Kendinizi gerçekten tartışmaya kaptırmıştınız, doğru
ve haklı olduğunuzdan kesinlikle emindiniz ve ansızın karşınızdaki kişinin
gözlerini yakalamış ve hiçbir çaba göstermeden onun varlığının derinliklerine
bakmıştınız ve onunla, sizin için özel olduğu kadar, o kişiyi de özel kılan bir
düzeyden bağlantı kurmuştunuz. Bir anda, içinizde bir şey gevşemiş ve duru­
munuzu artık haklı çıkarmaktan vazgeçmiştiniz. Hatta belki de anlaşmazlığa
onun bakış açısından bakmıştınız. Belki bir an durmuş ve durumu yeniden
gözden geçirmiş ve sonra da her ikinizin yararına olacak kolay bir çözüm bul­
muştunuz.
Bu kitaptaki fikirlerde ustalaştıkça, sadece kendi bakış açınızı değil, da­
ha fazlasını görmeyi öğreneceksiniz ve bu da sizi her türlü anlaşmazlıktan,
hatta var olduğunu bile unutmuş olabileceğiniz anlaşmazlıklardan özgürleşti­
recektir.

Bırakmanın Deijişmezliiji

Yaşamınızı gözden geçirirseniz, bıraktığınız bir dolu anı da herhalde


anımsarsınız. Biz genelde ya kazara, ya da köşeye sıkışıp da başka bir seçene­
ğimiz kalmadığında bırakırız. Sedona Yöntemi'ni uygulayarak, kendi içinizde­
ki bu doğal yeteneği yeniden uyandırmaya ve güçlendirmeye odaklandığınız
zaman -daha önce anlatılanlara benzer günleriniz olsa bile- serbest bırakma­
yı, kendi bilinçli kontrolünüz altına alabilecek ve onu, günlük yaşamınızın tu­
tarlı bir seçeneği haline getirebileceksiniz.
İster zaten yaptığınız anlık serbest bırakmalar olsun, ister bu kitabı ince­
lerken yapacağınız bilinçli serbest bırakmalar olsun, aşağıdaki çizelge, serbest
bırakma işlemini daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. Bu çizelge aynı zamanda,
bırakmayı, bastırmayı ve ifade etmeyi daha iyi ayırt etmenize yardımcı olacak­
tır. Her sınıflandırma, herkesin her an içinden geçtiği bir değişmezliği temsil
eder.

37
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
Kullanışlı Serbest Bıra�ma

Serbest bırakma işlemine yaklaşmanın üç yolu vardır ve bunların tümü


de aynı sonuca götürür: İstenmeyen her duyguyu anında bırakabilmenizi sağ­
layan doğal yetinizi özgür kılmak ve böylelikle bilinçaltınızda bastırılmış olan
bazı enerjilerin dağılmasına izin vermek. Birinci yol, istenmeyen hissi bırakma­
yı seçmektir. İkinci yol, o hisse kabul verip, o duygunun olmasına izin vermek­
tir. Üçüncü yol ise, duygunun özüne dalmaktır.
Bunu, sizin basit bir alıştırmaya katılmanızı isteyerek açıklayayım. Elini­
ze bir kalem ya da tükenmez, ya da hiç düşünmeden elinizden bırakmaya gö­
nüllü olacağınız küçük bir nesne alın. Şimdi, onu önünüzde tutun ve gerçek­
ten sıkı sıkı tutun. Bunun, sizi sınırlayan hislerden biri olduğunu ve elinizin
de cesaretinizi ya da bilincinizi temsil ettiğini varsayın. Nesneyi yeterince uzun
tuttuğunuz zaman, rahatsız olmaya başlayacaksınız, ancak bu duygu size ta­
nıdık gelecektir.
Şimdi elinizi açın ve nesneyi avucunuzda çevirin. Onu tutanın siz oldu­
ğunu fark edin; o elinize yapışık değildir. Aynı şey, hisleriniz için de geçerlidir.
Bu nesne elinize ne kadar yapışık değilse, hisleriniz de size o kadar yapışık de­
ğildir.
Biz hislerimize tutunur ve onlara tutunduğumuzu da unuturuz. Giriş bö­
lümünde de değindiğim gibi, bu bizim dilimize bile yerleşmiştir. Kızgın ya da
üzgün hissettiğimizde genelde "Kızgın hissediyorum" ya da " Ben üzgün his­
sediyorum" demeyiz. "Ben kızgınım," ya da "Ben üzgünüm" deriz. Hiç fark et­
meden, hissin kendisi olduğumuz 'a ilişkin yanlış bir tanımlama yaparız. Çoğu
kez de, hissin bize tutunduğuna inanırız. Bu gerçek değildir ... kontrol eden her
zaman bizizdir, sadece böyle olduğunu bilmeyiz.
Şimdi, o nesneyi bırakın.
Ne oldu? Nesneyi bıraktınız ve o yere düştü. Bunu yapmak zor muydu?
Tabii ki hayır. İşte "bırakmak" derken bunu kastediyoruz.
Aynı şeyi herhangi bir duyguyla da yapabilirsiniz -onu bırakmayı seçebi­
lirsiniz.
Aynı benzetmeyi kullanmaya devam edersek: Eliniz açık olarak yürüme­
ye kalkarsanız, tuttuğunuz kaleme ya da nesneye tutunmak zor olmaz mı? Ay­
nı şekilde, bir hisse izin ya da kabul verdiğinizde, bilincinizi açarsınız ve bu da
-tıpkı gökyüzünde gelip geçen bulutlar gibi ya da bacadan çıkıp giden duman
gibi- hissin, kendi başına yok olmasını gerçekleştirir. Bu sanki, bir düdüklü
tencerenin kapağını kaldırmak gibidir.

39
� Sedono Yöntemi
Şimdi, aynı nesneyi -bir kalem, tükenmez ya da bilyeyi- alıp da onu ye­
terince büyütürseniz, giderek sanki boş bir alanmış gibi görünmeye başlaya­
caktır. Siz moleküllerin ve atomların arasındaki boşluklara bakar olursunuz.
Bir hissin özüne daldığınız zaman, benzer bir durum gözlersiniz: Orada aslın­
da hiçbir şey yoktur.
Serbest bırakma işleminde ustalaştıkça, en derin hislerinizin bile sadece
yüzeyde olduğunu keşfedeceksiniz. Siz özünüzde boş, sessiz ve dinginsinizdir,
çoğumuzun sandığı gibi acı ve karanlık içinde değil. Gerçekte, en aşırı hisleri­
miz bile bir sabun köpüğü kadar maddeye sahiptir. Ve bir sabun köpüğüne
parmağınızı soktuğunuzda ne olur bilirsiniz -patlar. İşte, bir hissin özüne dal­
dığınız zaman olan da tam olarak budur.
Serbest bırakma işleminden birlikte geçerken, bu üç benzetmeyi lütfen
aklınızda tutun. Serbest bırakmak, istemediğiniz davranış, düşünce ve hisset­
me kalıplarınızdan kendinizi özgürleştirmenize yardımcı olacaktır. Sizden iste­
nen tek şey, işleme olabildiğinizce açık olmanızdır. Serbest bırakmak, daha
berrak düşünmenize yardımcı olacaktır, ancak bu bir düşünme işlemi değildir.
Daha yüksek bir yaratıcılığa ulaşmanıza yardımcı olacaktır, ancak serbest bı­
rakmayı gerçekleştirmede etkili olabilmek için, ille de yaratıcı olmanız da ge­
rekmeyecektir.
Serbest bırakma işleminden en çok, onun iş gördüğünü görmek, duymak
ve hissetmek için kendinize izin verdiğinizde yararlanacaksınız, nasıl ve neden
iş gördüğünü düşünmekle değil. Olabildiğince kalbinizi izleyin, kafanızı değil.
Onu anlamaya çalışıp da biraz takılıp kaldığınızı hissederseniz, aynı işlemi,
"Onu anlamaya çalışmak"ta da kullanabilirsiniz. Bu işlemle çalışırken ve uygu­
lamalarınızı doğrudan deneyimlerken, işlemi daha bütünsel olarak anlamaya
başlayacağınıza garanti veririm.
Peki, başlıyoruz.

Bırakmayı Seçmek

Rahatlayın ve içinize odaklanın. Gözleriniz açık ya da kapalı olabilir.

1 . Adım: Kendinizi daha iyi hissetmek istediğiniz bir konuya odaklanın


ve sonra da, şu an ne hissediyorsanız onu hissetmek için kendinize izin verin.
Bunun güçlü bir his olması gerekmiyor. Aslında, bu kitapla ilgili ne hissettiği­
nize ve ondan ne istediğinize de bakabilirsiniz. Gelen hissi sadece kabul edin
ve olabildiğince o hissin olmasına izin verin.

40
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
Bu yönerge basit gibi görünebilir, ancak verilmesi gerekiyor. Çoğumuz,
şu anda nasıl hissettiğimizin farkında olmak yerine, geçmiş ya da gelecekle il­
gili düşüncelerin, görüntülerin ve öykülerin içinde yaşarız. Nasıl hissettiğimiz­
le (ve aslında işimizle ya da yaşantımızla) ilgili herhangi bir şey yapabileceği­
miz tek zaman, ŞİMDİ'dir. Bir hissi bırakmadan önce, onun güçlenmesini bek­
lemek zorunda değilsiniz. Gerçek şu ki kendinizi uyuşmuş, anlamsız, bağlan­
tısı kesilmiş ya da boş hissediyorsanız, bunlar, daha çok farkında olduğunuz
hislere göre daha kolay bırakılabilecek hislerdir. Sadece, yapabileceğinizin en
iyisini yapın. Bu işlemle ne kadar çok çalışırsanız, ne hissettiğinizi tanımlamak
da size o kadar kolay gelmeye başlayacakbr.

2. Adım: Kendinize aşağıdaki sorulardan birini sorun:

+ Bu hissi bırakabilir miydim?


+ Bu hissin burada olmasına izin verebilir miydim?
+ Bu hissi kabul edebilir miydim?

Bu sorular size sadece bu eylemde bulunmak mümkün müdür diye soru­


yor. "Evet" ya da "Hayır", her ikisi de kabul edilir yanıtlardır. "Hayır" deseniz
bile, çoğu kez bırakacaksınızdır. Seçtiğiniz soruyu, elinizden geldiğince, dü­
şünmeden, tahmin yürütmeden ya da içinizde bu eylemin yararlarını ya da so­
nuçlarını tarbşmaya kalkmadan yanıtlayın.
Bu işlemde kullanılan tüm sorular özellikle basit tutulmuştur. Sorular
kendi içinde önemli değildir ama size bırakma deneyimini, tutunmayı bırakma
deneyimini göstermek üzere tasarlanmışlardır. tik soruyu nasıl yanıtladıysanız
yanıtladınız, şimdi 3. Adım'a geçin.

3. Adım: Hangi soruyla başlamış olursanız olun, kendinize şu basit so­


ruyu yöneltin: Bunu yapar mıydım? Başka bir deyişle: Bırakmaya gönül­
lü müyüm?
Yineliyoruz, olabildiğince düşünmekten kaçının. Şunu da anımsayın, siz
bu işlemi hep kendiniz için gerçekleştiriyorsunuz -kendi özgürlüğünüzü ve
açıklığınızı kazanmak için. O hissin savunulması, haklı çıkartılması ya da doğ­
rulanması önemli değildir.
Eğer yanıtınız "Hayır" ise, ya da pek emin değilseniz, kendinize şunu so­
run: Bu hisse sahip olmayı mı tercih ediyorum, yoksa özgür olmayı mı? Ya­
nıt hala "Hayır" olsa bile 4. Adım'a geçin.

41
)'!, Sedona Yöntemi
4. Adım: Kendinize şu basit soruyu sorun: Ne zaman?
Bu, onu ŞİMDİ bırakıvermeniz için bir davettir. Kolaylıkla bırakabildiği­
nizi görebilirsiniz. Bırakmanın, istediğiniz an yapabileceğiniz bir seçim oldu­
ğunu anımsayın.

5. Adım: O belli histen kendinizi özgür hissedene dek, önceki dört adı­
mı gereksindiğiniz kadar yineleyin.
İşlemin her adımında, biraz daha bıraktığınızı göreceksiniz. Başlarda, so­
nuçlar oldukça gizli olabilir. Ama devam ettiğiniz sürece, sonuçlar hızla daha
fark edilir hale gelecektir. Belli bir konuyla ilgili hislerinizin katman katman
olduğunu görebilirsiniz. Ancak bıraktığınız kadarı, tümüyle gitmiş olacaktır.

Bir Duyguyu Kabul Etmek

Yukarıdaki serbest bırakma işleminin 2.Adımı'nda hislerinize odaklandı­


ğınızda, onları bıraktığınızı fark etmiş olabilirsiniz. Onlar yok oluverdiler. Duy­
gularımızın bizden özgürce akmasına izin vermek yerine, direnmeye ve bastır­
maya çok zaman harcarız. Oysa bir duygunun olmasına kabul ya da izin ver­
mek, çoğu kez onu serbest bırakmak için gerekli olan tek şeydir.
Öğrencim Natalie, kendi hislerine o anda kabul vererek, hiç çaba harca­
madan serbest bırakmayı öğrendi. Her gün işiyle evi arasında gidip gelirken,
sahip olduğu kaygılar yüzünden otoyolda kamyonları sollamada zorlanıyordu.
Aklına türlü düşünceler ve korkunç kaza görüntüleri geliyor ve korkudan pa­
niklemesine neden oluyordu. Sonra, işe gidip gelirken otoyolda kaset program­
larımızdan birini, serbest bırakmak için yol gösteren bir kaseti dinlemeye baş­
ladı. Kendiyle diyalog halinde konuşmaya başladı. "Yani kaygılı mısın?" "Evet,
kaygılıyım." "Ne kadar kaygılı olduğunu hissetmek için kendine izin verebilir
misin?" "Evet." Kısa sürede, onun üstesinden gelebildiğini keşfetti. Panik duy­
gusuna direnmek yerine ona sadece izin vermekle, hızlı soluma ve titreme gi­
bi fiziksel tepkileri yok oluyor ve zihni de sessizleşiyordu.

İçine Dalmak

Sizin kendi ' İçine dalarak bırakıverme' deneyiminiz, yukarda anlatılan iş­
lemden çok daha farklı olabilir. Öncelikle, başka bir şey yaparken hissin içine
dalmanızı önermiyoruz. Bu, kendinizle baş başa kalmak ve içinize odaklanmak

42
Bastırmcrlfade Döngüsünün Ötesi �
için zaman ayırdığınızda çok daha iyi iş görür. Çok güçlü bir hisle bağlantı
kurduğunuzda da çok iyi iş görür.
Şöyle bir şey deneyimleyebilirsiniz: Sizi alt üst eden bir haber alıyorsu­
nuz. Güçlü bir korku ya da keder hissi duymaya başlıyorsunuz ve onu birkaç
dakika içinde salıverecek kadar zamanınız var. Oturuyorsunuz, gözlerinizi ka­
patıyorsunuz ve olabildiğince o hissin içinde gevşiyorsunuz. Sonra kendinize
şu soruları soruyorsunuz:
• Bu hissin özünde ne yatıyor?
• Bu hissin özüne bilinçli olarak inmek için kendime izin verebilir miy-
dim?
• Bu hissin içine dalmak için kendime izin verebilir miydim?

Bu sorularla çalışırken, zamanla, kendi sorularınızı üretmeniz olasıdır.


Hissin merkezine daldığınızı imgeleyebileceğiniz gibi, özünde ne olduğunu sa­
.
dece hissedebilirsiniz de.
Bir kez, daha derinlere inmeye başladınız mı, türlü görüntüler ve duyum­
samalar da deneyimleyebilirsiniz. Duygunun geçici olarak arttığını da fark ede­
bilirsiniz. Onun için, kendinize sürekli şunu sorun: Daha da derine inebilir
miyim? Duyguyla ilgili ne tür imgelere, hislere ya da kendinize anlattığınız öy­
külere sahip olursanız olun, bunların ötesine geçip daha da derine inmek için
kendinizi ikna edin.
Bu yönde gitmeyi sürdürdükçe, içinizde bir şeyin patlayıverdiği, ya da ar­
tık daha derine inemeyeceğinizi bildiğiniz bir noktaya ulaşacaksınız. Zihniniz
sakin olduğunda ve içinizde kendinizi dingin hissettiğinizde, öze ulaştığınızı
bileceksiniz. Hatta kendinizi içsel bir ışıkla sarmalanmış ya da sıcak, kucakla­
yıcı bir boşluk ve sessizlik tarafından kuşatılmış görebilirsiniz.
Çok emin değilseniz, ya da takılıp kalırsanız ve bu işlemin herhangi bir
noktasında daha ileriye gidemeyeceğinizi hissederseniz, ya da o asıl histen öz­
gürleşmiş ve bütünlenmiş hissetmezseniz, o zaman serbest bırakmanın diğer
biçimlerinden birine dönün.
Şunu anımsayın, eğer hissiniz hala güçlüyse, hatta arttıysa, özde değilsi­
niz demektir. Dinginlik dışındaki tüm hisler yüzeydedir. Bu, bir hissin derin­
liklerine inmeye ilişkin size daha önce söylenmiş şeylerden çok farklı olabilir.
Birçoğumuz, bir hissin içine dalmaktan korkarız çünkü kaybolacağımızdan ya
da onun daha beter olacağından korkarız. Ancak, gerçekten yüzeyi geçip de
öze inmek için kendinize izin verirseniz, öğrencim Margie'nin de fark ettiği gi­
bi, gerçeğin bu noktadan daha uzaklarda olamayacağını keşfedersiniz.

43
� Sedono Yöntemi
Margie, on yıldan fazla bir zamandır taşıyıp durduğu derin bir keder duy­
gusuyla sınıfa geldi. Başka bir kişisel gelişim kuruluşunun çalışanları tarafın­
dan aldatıldığını düşündüğünden beri bu acıyı hissediyordu. Öyküsünün ayrın­
tılarına girmeden, serbest bırakmasını sağlayacak en iyi yolun, kederin içine
dalmak olduğuna birlikte karar verdik. Ben ona yukarıdaki soruları sordum ve
başta kederi daha da arttı. Ağlamaya başladığında, duyuların ve öykünün öte­
sine geçip daha da derinlere inmesi için onu cesaretlendirdim ve biz böylece
devam ettik. Sadece birkaç dakika içinde engin bir dinginlik hali yaşamaya
başladı ve buna kendi de şaştı. Sonradan söylediğine göre, bir keder denizin­
de boğuluyormuş gibi hissettiği için kederden kaçınıyordu. Rahat bıraktıktan
sonra, kederin sadece hep yüzeyde olduğunu fark etti. Aslında kendi içinde bil­
meden kaçtığı şey, bir sevgi deniziydi.
Serbest bırakmanın bu yoluyla çalışan çoğu insan, herhangi bir duygu­
nun özüne inmenin ve onun yok olmasına izin vermenin gittikçe kolaylaştığı­
nı görüyor. Onlar, ne kadar travmatik olursa olsun, her hissin az bir maddeye
sahip olduğunu ve yok yere yaygara koparmak olduğunu fark ediyorlar.

Hisler Sadece Yalan Söyler

Kendinizi belli bir duyguyu mantıklı kılma çabası içinde yakalamanız,


kendinize onun ne kadar kullanışlı bir işleve hizmet ettiğini söylemeniz ve
ona tutunmakta ne denli haklı olduğunuzu bahane etmeniz, bir dolu yalanı
kabul ettiğinizin göstergesidir. Nasıl bırakılacağını keşfetmeyi sürdürdükçe
fark edeceğiniz şeylerden biri de, serbest bıraktığınız hislerin, kendilerini ko­
ruma eğilimi göstermesidir. Hisler yalan söyler ve boş sözler verirler; " Korku
seni güvende tutar,'' "Kendimi suçlu hissedersem, bunu bir daha yapmam,"
"Kendi öfkeme tutunursam, (sadece kendimi acıtmak yerine) onu başka biri­
ne yöneltebilirim" gibi. Oysa olan sadece şudur, sorunu engelliyormuş gibi gö­
rünen o belli his, sorunun sadece süreklilik kazanmasına yol açar. Bu bir ya­
landır.
Sınıflarımda kullandığım iki basit cümle bunu özetler. Bu cümleler size
biraz, serbest bırakmadan anlaşılması mümkün olmayan Budizm'in Zen tarzı
gibi gelebilir. Ama cümleler şöyle: "Hisler sadece yalan söyler. Onlar bize der
ki onları serbest bırakmakla elde edeceğimiz şey, onlara tutunmakla zaten sa­
hip olduğumuz şeydir."

44
Bastırma-ifade Döngüsünün Ötesi �
Zihin Bir Bil�isayar Gibidir

Sedona Yöntemi'ni bir bakış açısına yerleştirmek amacıyla, insan zihni­


nin birçok açıdan bilgisayara benzeyen işlevlerine bir göz atalım. Bilgisayarın
işlev görme biçimi, tabii ki kısmen insan zihnini örnek almıştır, yani bu sizi
pek de şaşırtmamalıdır. Bir bilgisayarın işleyebilmek için, hem donanıma, hem
de yazılıma gereksindiğinin herhalde farkındasınız. Bu benzetmeye göre dona­
nımın, beynimizin ve sinir sistemimizin karşılığı olduğunu ve yazılımın da, dü­
şüncelerimizin, hislerimizin, anılarımızın ve inançlarımızın olduğu kadar, do­
ğuştan getirdiğimiz temel zekamızın da karşılığı olduğunu düşünün.
İnsanın işletim sistemini oluşturan şeyler nelerdir? Bedeni ve zihni işle­
ten yazılım programları, altta yatan ve sistemin işlemesini ve bilginin birikme­
sini sağlayan zekadır. Yaşamımızda iyi bir biçimde iş görebilmek için ihtiyacı­
mız olan hemen her şey, doğuştan içimizdedir. Bu kuralın dışında kalan tek
şey, sonradan edindiğimiz özel· yetilerdir ve bunlar geniş bir çeşitlilik göstere­
bilir. Bir müzik aletini çalmaktan tutun da, beyin ameliyab yapabilmeye kadar
uzanabilirler.
Bir bilgisayar nasıl daha fazla belleğe ve
yere sahip olduğunda, daha hızlı ve verimli "'Benim ka:zançlarun, işimıle
çalışırsa, biz de öyleyizdir. Yaşamımızda iler­
korkulardan özgürleşmeyi,
lerken deneyimlediğimiz şeylerle veri birikti­
rir dururuz ve belleğimiz dolunca da, işlem çalışmalarım.dan zevk almayı
görme kapasitemiz aşırı yüklenir ve yavaşlar. ve arlan bir başarı e1k etme-
Bilgisayarlarda, dosyaları silerek ya da sıkıştı­ mi ve gelecekten daluı az
rarak yer açabilirsiniz. Aynı biçimde, duygu­
korkmayı içeriyor."
sal içeriği nötr olan ve tamamlanmışlık hissi
veren deneyimler de sıkıştırılır. Bunun tam - 'Honnie (Jorıes,
tersi olduğunda, yani duygusal olarak yüklü Olympia, ...:Jl .'B.'D.
ya da tamamlanmamış olan deneyimler, açık
bırakılmış olup da yaşamlarınızın gerisinde
çalışan programlar ve dosyalar gibidir. Onlar, kullanılabilir belleğimizin ve iş­
lem görme kapasitemizin çok fazlasını kullanırlar.
Çoğumuz için, açık kalan programlar gençken fazla sorun yaratmaz ama
yaşlanmaya başladıkça, solunum ve hazım gibi işlevler için bile daha az bir bel­
leğe sahip olmaya başlarız. Sonuç olarak tüm sistem fazlasıyla yüklenir ve çök­
meye başlar. Sonra da, açık programlar ve dosyalar, hem yaşamda etkin bir bi­
çimde işlev görmemizi sağlayan temel yetilerimize ve hem de kullanışlı yeni

45
� Sedana Yöntemi
yetiler öğrenmemize darbe indirirler. Aklımızın karışmasına ve çelişkiye düş­
memize neden olurlar çünkü bize sık sık, birbiriyle ve bilinçli amaçlarımızla
çelişen mesajlar gönderirler.
Sedona Yöntemi'ni uyguladıkça, yaşantımızın gerisinde eski programları
ve dosyaları çalıştırı p duran duygusal yüklemeleri serbest bırakırız. Bu yüzden
de kullanılabilir belleğimizi artırır, işlem görme kapasitemizi hızlandırırız. Ser­
best bırakma, tamamlanmamışlık duygusunun enerjimizi ve belleğimizi zayıf­
latmasına izin vermeden, deneyimlerimizden bilgelik kazanmamızı sağlar. Baş­
ka bir deyişle, Yöntem'i ne kadar çok kullanırsak, insan sistemi de o kadar iyi
işler.

Yazılı Serbest BıraRma: Yaşantınızda Ne İstiyorsunuz?

Sedoria Yöntemi boyunca zaman zaman, kendi yarattığınız çalışma kağıt­


larına hislerinizi dökerek, onları keşfetmeye davet edileceksiniz. Sedona Tra­
ining Assoçiates'de biz bu yönteme "Yazılı Serbest Bırakma" diyoruz. Okuma­
nız sırasında spiralli bir defter ya da basit bir günlük edinmenizi öneririm. Ki­
tabı bitirdiğinizde, yazılı serbest bırakma için kullandığınız bölümleri yırtıp
atın. Serbest bırakma notlarınızı saklamanın bir anlamı yoktur.
Bu yüzden, okumaya devam etmeden önce, yeni serbest bırakma günlü­
ğünüzü çıkartın ve yaşantınızda değiştirmek ya da iyileştirmek istediğiniz her­
hangi bir şeyin ve her şeyin listesini yapın. Bu liste, Sedona Yöntemi'yle ger­
çekleştirdiğiniz bireysel kursunuzda amaçlarınızı açıkça bildirmenize hizmet
edecektir. Bu işlemden birlikte geçerken buna geri dönüp duracağız, bu yüz­
den gereksindiğiniz kadar ve olabildiğince tamamlanmış, bütünlenmiş hissede­
ne kadar kendinize zaman ayırın.
Amaçlarınızı yazarken, bir kitabı okumakla elde edeceğiniz "olası" ka­
zançlarla kendinizi sınırlamayın. Siz, yaşantınızın geri kalanı boyunca sizin­
le birlikte olacak bir araç öğreniyorsunuz. Eğlenin. Bu kitap, her şeye sahip
olabilmenizi, her şeyi olabilmenizi ve gerçekleştirmenizi sağlayabilecek bir
süreci başlatmanıza yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır. Bu süreç aslında o
denli güçlüdür ki ve öylesine temel bir düzeyde iş görür ki listenizdeki amaç­
ların birçoğu, daha siz onlarla doğrudan çalışmadan, meyvesini verecektir.

46
Bastırmo-ifode Döngüsünün Ötesi �
Kazançlarınızı Yazın

Bırakmayı gerçekleştirdikçe, kazançlarınızı da yazmanızı çok öneririm.


Bu kazançlar meydana geldikçe, kendinizi daha da çok keşfetmek isteyeceksi­
niz. Serbest bırakma günlüğünüze bu olumlu sonuçları yazın, ya da düşünce­
lerinizi karalamak için iç cebinizde ya da çantanızda bulunduracağınız ikinci
bir küçük not defteri edinin.

Bu kitabın malzemesiyle çalışırken olacağını umabileceğiniz kazanç tür-


leri aşağıda kısaca sıralanmıştır.

+ Davranışlarda ve/veya günlük tutumlarda olumlu değişimler


+ Günlük aktivitelerin çok daha kolay, etkili ve neşeli yapılması

+ Daha açık ve etkili iletişimler


+ Artan bir sorun-çözme yeteneği

+ Daha çok esneklik

+ Eylem sırasında daha rahat ve güvenli olmak

+ Başarılar

+ Tamamlamalar

+ Yeni başlangıçlar

+ Yeni yetenekler ya da yetiler edinmek


+ Olumlu hislerde artış

+ Olumsuz hislerde düşüş

+ Diğer insanlara karşı daha çok sevgi beslemek

Bu kitabın malzemesini inceledikçe, kazançlarınıza ek olarak, kendi sınır­


lama kalıplarınızı ve yaşantınızı daha iyiye dönüştürmenin belli yollarını keş­
fedeceksiniz. Bu farkındalıklar meydana geldiğinde, onları yazmanızı çok öne­
ririm.

47
� Sedona Yöntemi
Yaşama Geri Dönme�

Bu sayfalarda benim amacım, istediğiniz ya da arzuladığınız her şeye sa­


hip olabilmeniz, her şeyi olabilmeniz ve gerçekleştirmeniz için gereksinim duy­
duğunuz her şeyi öğrenmenize yardımcı olmaktır. Sedona Yöntemi'ne bağlı
kalarak çalıştığınız sürece, onun yaşantınızın her bir bölümünü daha iyiye dö­
nüştüreceğine söz veririm. Sanki yeniden yaşama dönüyormuş gibi hissede­
ceksiniz. İçsel stresiniz ve gerginliğiniz kolayca eriyip yok olurken, kendinizi
yüzünüzde bir gülümsemeyle ve kahkaha atarken bulacaksınız.
Şimdi ile, bir sonraki bölüm arasında, az önce birlikte yaptığımız şeyle bi­
raz oynayın ve kendiniz için ne keşfedeceğinize bakın. Gün boyunca serbest
bırakmayı uygulayın ve serbest bırakırken zaten kullandığınız yolları da fark
edin. Duygularınızla başa çıkmanın bu biçimine ne kadar odaklanırsanız, bı­
rakmanın yararları ve kolaylığı sizde o kadar güçlenecektir. Israrcı olun. Bırak­
mayı keşfettikçe, bırakmak, bastırmanın ve ifade etmenin seçeneği haline . ge­
lecek -ve sizi özgürleştirecektir.

Bu Böl ümün Temel Serbest Bırakma Soruları

ŞU ANKİ hissiniz nedir?


Ona kabuVizin verebilir miydiniz?
Onu bırakabilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

48
Bölüm 2

Başarı Formülünüz

u kitap boyunca amacım, en iyi biçimde davranmaktan, potansiyelinize tü­


B müyle ulaşmaktan ve mutluluk, neşe ve iyilik dolu bir yaşam sürdürmek­
ten sizi alıkoyan tepkileri ya da hisleri deneyimsel bir biçimde serbest bırak­
mayı öğrenmenize rehberlik etmektir. Şimdiye kadar, serbest bırakan soruları
az da olsa inceleme fırsatına sahip oldunuz. Bu bölüm, Sedana Yöntemi'ni et­
kili biçimde kullanmanızı sağlayacak birkaç ayrıntılı yönerge daha sunacaktır.
Bu öneriler, bir yüzyılın dörtte birinden fazla bir süredir Yöntem'le ilgili dü­
zenlenen toplantıları ve seminerleri ve aynı zamanda başka Sedana Yöntemi
eğitmenlerini yetiştirmeyi ve serbest bırakmaktan elde edilecek en büyük ka­
zancı en çok destekleyecek yolların araştırılmasını temel almıştır.
İlerlerken, serbest bırakma işleminin tümüyle içsel bir olgu olduğunun
lütfen farkında olun. Yani serbest bırakmak, kendinizden başka hiçbir şeyle ya
da hiç kimseyle ilgili değildir. O sadece, yaşamınızdaki insanlara ve durumla­
ra karşı içsel tepkilerinize ya da hislerinize ilişkindir. Siz bunları salıverdiği­
nizde, işlem o kadar basit ve o kadar keyiflendirici bir hale gelir ki kahkaha­
larla gülebilirsiniz bile. Atölye çalışmalarımda insanlar çok güler. Serbest bı­
rakma işlemi çok temel, içsel bir düzeyde iş gördüğü için, Yöntem'i bir eşle
birlikte uygulasanız bile -ki bunun nasıl yapılacağını öğreneceksiniz- bu ça­
lışmadan en büyük sonuçları elde edebilmek için, kişiye özgü ayrıntıları hiç
paylaşmak zorunda olmadığınızı göreceksiniz. Bir eşle birlikte de serbest bıra­
kabilir ve aynı zamanda mahremiyetinizi de koruyabilirsiniz.

49
� Sedona Yöntemi
Bu kitabın keşiflerine katılırken, hislerinizi bırakmak için kendinize ola­
bildiğince izin verin. "Olabildiğince" demek, "Tam o anki yetiniz ölçüsünde"
demektir. Dürüst bir biçimde orada olmayan bir hissi ya da serbest bırakmayı,
asla zorlamanız gerekmiyor. Örneğin, kızgınlık üzerine çalışıyorsanız, serbest
bırakan sorular, şimdiye kadar hissettiğiniz tüm kızgınlıkları kapsamaz. Bu so­
rular sizi sadece, ŞU ANDA hissettiğiniz kızgınlığı bırakmaya davet eder. Lüt­
fen bunu aklınızda bulundurun, çünkü bu işlemin rahatlatıcı doğası ve genel
insan doğası yüzünden, hislerinizi her zaman güçlü bir biçimde deneyimleye­
meyebilirsiniz. Bu, büyük bir çalışma gerçekleştirmiyorsunuz anlamına gel­
mez. Genelde serbest bırakma, zayıf hisler için olduğu kadar, güçlü hisler için
de etkilidir. Aslında günlük yaşantınızı sürdürürken, bırakmayı bir alışkanlık
haline getirirseniz -"küçük şeyleri" bile- sonunda her şey size "küçük şeyler"
gibi gelecektir. İçsel gerginliğinizi ve ger­
ginlik yaratan diğer hislerinizi bırakmaya
11

2iyafetlerde lwrmşnuı yııpuıı biri başladığınızda, bir ferahlama hissi ve art­


olarul{, lıazırlarulı[Jun lwnıl.!?malarda mış bir uyanıklık hali deneyimlediğinizi
fark edeceksiniz. Bu, Sedana Yönte­
buşarılıydun ama lıiç doyaçlama
mi'nden edineceğiniz birçok yararlardan
lwnıl.!?Umazdun. 9-lazırlılJı olrruıdı- sadece bir tanesidir.
ğıııı uınuırı benden hmmşmam Öğrendiğinizi uyguladığınızda, mu­
islcııdiğiııde, 1{,cııdimi gergin ve azzam -ve hızlı- ilerlemeler kaydedece­
sinirli lıissedcrdim. Sedana ğinize ve serbest bırakmanın birçok güç­
lü ve olumlu etkilerini deneyimleyeceği­
lclwi{Jirıi luıllarırmıya başladı/darı
nize garanti veririm. Daha önce de değin­
sııııra, doğaçLınuı lwıuışıırkcıı col� diğimiz gibi, Sedana Training Associ­
dalıa ralıat olmaya başladım. ates' de biz bu değişimlere " Kazanç" diyo,
Soıuıçfa, çol� daluı ctbli b ir ruz. Ama bazen sürprizlerin de olabilece­
ğinin farkında olun. Bunlar, hiç kuşku­
lwıııışmacı aldıım. Salınc lwrluunıı
suz, güzel sürprizlerdir, ancak yine de
lnrcılwbib rıcyi başardım." beklenmeyen sonuçlardır. Örneğin, Seda­
- Clıarles Star/�, na Yöntemi'ni uygulayarak yaşantınızın
CNew {)arh, ...;/t .'13.'lJ. değiştirmek istediğiniz belli bir alanı, is­
tediğiniz kadar hızlı dönüşmeyebilir. Bu-
na karşılık başka bir alan hemen dönüş­
meye başlar. Sizin hedef alanınız, aslında yaşamınızın dönüşecek son alanla­
rından biri olabilir. Ama değişimlerin, düşleyebileceğinizden çok daha hızlı
meydana gelmesi çok olasıdır.

50
Başarı Formülünüz �
Bunu başka bir biçimde açıklayacak olursak, kendini özellikle daha bü­
yük finansal başarılara açmak istediği için Sedona Yöntemi'ne yönelen biri var
diyelim. Kitabı dikkatle okur, içerdiği malzemeyi görev edinip çalışır, ancak fi­
nansal bir kazancı hemen elde edemez. Buna karşılık mükemmel bir sağlığa
kavuştuğunu görür ve sonra da belki kişisel ilişkilerinde düzelmeler keşfeder.
Bundan sonra iş yerinde büyük yetiler geliştirebilir. Ve ancak ondan sonra baş­
tan beri istediği fin<.ınsal başarıya ulaşmak için _kendine izin verebilir.
Lütfen beni yanlış anlamayın. Sedona Yöntemi yaşamınızda kesinlikle
önemli değişikliklere neden olacaktır. Sadece bazen bu değişiklikler, tam sizin
umduğunuz ya da öngörülen sırada· gelmeyebilir. Değişim adım adım da olabi­
lir. Arkadaşlarınız, birlikte çalıştıklarınız ve iş verenleriniz, değişiklikleri daha
siz fark etmeden fark edebilirler.
Serbest bırakmayı düzenli olarak yaşamınıza dahil ettiğinizde, çok geç­
meden, hislerinize karşı daha duyarlı olmaya başladığınızı göreceksiniz. Bu,
ilerlediğinizin göstergesidir. Bastırdığınız ya da kaçındığınız duyguların birço­
ğunun farkına varmaya ve bırakmaya hazırsınız anlamına gelir. Deneyimlerime
göre, insanlar yüzleşmeye hazır olmadıkları hisleri genelde deneyimlemiyorlar
-yine de, belli hislere karşı dirençleri kırılmaya başladığında, bir ya da iki ge­
ceyi huzursuz geçiren birkaç öğrencim oldu. Ama onlar serbest bırakmayı sür­
dürdü ve onları kaygılandıran şeyleri hızla bıraktılar. Çoğu insanın uykusu ke­
sinlikle etkilenmez, etkilense bile, bu olumlu yönde olur. İyi haber şu ki ser­
best bırakma işlemini ne kadar çok kullanırsanız, bırakmak da size o kadar ko­
lay gelecektir. Ve tüm hislerinizi -hem acı verenleri, hem de keyifli olanları­
güven içinde derinlemesine deneyimleyebilmenizi sağlayan da budur. Tüm his­
lerinizi daha bütün olarak hissetmekle, yaptığınız her şeyden daha da zevk ala-
cak ve canlılık kazanacaksınız.
Aşağıdaki benzetme biraz Sedona Yön­
temi'ni kullanmak gibidir. Siz hiç, tabakların "))ıllarccı, geceleri ııyıınuu1ı
ya da bardakların bir makineden alındığı sala­ zorlanılıhlıuı sorıru, şimıli lıer
ta barlarında ya da bir kafeteryada yemek ye­
diniz mi? Eğer yediyseniz, tabağınızı ya da bar­
gece iyi bir ııylm çchebiliyorımı.
dağınızı makineden aldıktan sonra, yerine bir '13ıı lıurilw. bir lıis.11
başkasının geldiğini de herhalde fark etmişsi­ - :Rosella &lıroedcr
nizdir. Aynı şey, bıraktığımızda duygularımız
için de geçerlidir. Serbest bırakmaya başladığı-
mız konuyla ilgili içimizde barındırdığımız başka hisler varsa, o belli konuyla
ilgili tüm hisler yok olana kadar, yani "o makine" boşalana kadar, bu hisler or­
taya çıkmayı sürdüreceklerdir. Ancak bardak makinesinin tersine, ortaya çı-

51
� Sedana Yöntemi
karttığınız ve serbest bıraktığınız her his, tümüyle gitmiş olacaktır. Bu kitap­
taki süreci deneyimlerken, büyük bir olasılıkla her seferinde tek bir hissi bı­
rakmakla başlayacaksınız, sonra hisleri gruplar halinde bırakmaya başlayacak­
sınız ve serbest bırakmada o kadar başarılı olacaksınız ki sonunda en derin dü­
zeylerde- herhangi bir konunun hisler "yığınıyla" aynı anda çalışabileceksiniz.
Zihnimiz genelde, herhangi bir şeyi beklemediğimiz ya da başarmaya ça­
lışmadığımız zamanlarda yeterince gevşeyerek serbest bırakmaya ve gerçekleş­
tirmelere izin verir. Yöntem'le bilinçli olarak çalıştığınızda, serbest bırakmala­
rı, gerçekleştirmeleri ve kazançları kesinlikle deneyimleyeceksiniz ama onla­
rın, en az beklediğiniz zamanlarda meydana geldiklerini de göreceksiniz. Böy­
lece, gününüz boyunca kazanç olasılığına yer açın ve beklenmedik şeylere de
açık olun. Olabildiğince gevşeyin ve sonunda gerçek doğanızın gerçekleşmesi­
ni de içeren hamlelerinize ve gerçekleştirmelerinize ait zamanlamanın, tümüy­
le kontrolünüz dışında olabileceğini kabul edin.

Sı� Sorulan Sorular

İnsanlar, Sedana Yöntemi kurslarına katıldıklarında, genelde aşağıdaki


soruları sorarlar. Serbest bırakma işlemiyle çalışırken, bunlara sık sık, gerek­
sindiğiniz kadar geri dönün.

·:· Ne sıklıkta serbest bırakmalıyım? Serbest bırakma, fazlasını yapama­


yacağınız bir şeydir. Gün boyunca Yöntem'i ne kadar sık uygularsanız, on­
dan o kadar yarar sağlarsınız. Kendinizi anında daha iyi, daha berrak, da­
ha emin ve canlı hissedebilmek amacıyla serbest bırakmayı her yerde ve her
an gerçekleştirebilirsiniz. Hisleriniz ortaya çıkmaya başlayıp da sizi kapsa­
maya başladığında, içinizde buna açık olmak için sadece izin verin. Yaşamı­
nızda sizi sinirlendiren her şeye daha çok özgürlük sağlayacak bir fırsat
olarak bakın. Aynı zamanda eğlenmeyi de anımsayın. Serbest bırakmayı,
başka bir "-meli, -malı"ya dönüştürmekten kaçının. Hisler ortaya çıktığı an­
da bırakmak alışkanlığını edinmeye başladığınızda, daha derin hisler yüze­
ye çıktığında sizi destekleyecek harika bir ivmeye sahip olacaksınız. Bunla­
rı da bırakmanın size kolay geldiğini göreceksiniz.

Nasıl bırakılacağını öğrenmek ne kadar zaman alır? Bu, size bağ­


lıdır. 1. Bölüm'de, serbest bırakma tekniğinin bazı temellerini öğrendiniz.

52
Başarı Formülünüz �
Ölçebileceğiniz sonuçları ne kadar hızlı göreceğiniz, öğrendiğiniz şeyleri
günlük yaşamınızda ne sıklıkta uyguladığınıza bağlıdır. Bırakmak, onu ne
kadar çok yaparsanız, o kadar kolay hale gelir. Büyük değişimleri hemen
hissedebileceğiniz gibi, hissetmeyebilirsiniz de. Sonuçlar gizli bir biçimde
başlayabilir, ya da çok derin olabilir.

+ Bu kadar- basit bfr şey, nasıl bu denli güçlü olabilir-? Yaşamın en güç­
lü ve kullanışlı araçları, çoğu kez en basit olanlardır. İşlemler basit tutuldu­
ğunda, daha kolay anımsanır ve yinelenirler. Örneğin, solumanın önemine
ilişkin kimsenin sizi ikna etmesi gerekmez. Ancak, soluma için izleyeceğiniz
işlemin yönergelerini size vermek isteseydim, şöyle bir şey olurdu: "Nefes al,
nefes ver...ve gereksindiğin kadar yinele." Daha basiti ne olabilirdi ki? Yine
de, yaşantınız için daha merkezi bir öneme sahip olan şeyler azdır.
Yöntem'i zaman içinde kullandıkça, kolay olduğunu ve doğanızın bir
parçası haline geldiğini ve' şu anda nefes alma eylemi sizden ne kadar az
düşünmeyi talep ediyorsa, bu yöntemin de o kadar az düşünmeyi talep et­
tiğini keşfedeceksiniz. 1. Bölüm'de, bastırılmış hislerin, duygusal bir dü­
düklü tencereye nasıl benzetildiğini anımsıyor musunuz? Sık sık serbest bı­
raktığınız zaman, hislerinize kapağı açık tutup da çıkmalarına izin verme­
nin, onları içinize tıkmaya çalışmaktan daha doğal olduğunu da keşfedecek­
siniz.

+ Bımkmak, nasıl bfr histir-? Bırakma deneyimi çok bireyseldir. Çoğu in­
san, işlemi kullanırken, hafiflediğini ya da gevşediğini anında hisseder. Ba­
zı insanlar da, sanki yeniden yaşama geri dönüyormuşçasına, bedenlerinde
dolaşan bir enerji hissederler. Değişimler zamanla daha da güçlenir. Fizik­
sel duyumsamalara ek olarak, zihninizin giderek daha sessizleştiğini ve ka­
lan düşüncelerinizin de daha berrak olduğunu göreceksiniz. Sorunlardan
çok, çözümleri algılamaya başlayacaksınız. Zamanla, serbest bırakma dene­
yiminiz olumlu bir neşe hali olarak bile hissedilebilir.

·:· Bunu doğru yaptığımı nasıl bileceğim? Eğer serbest bırakırken, his­
sedişinizde, tutumunuzda ya da davranışınızda olumlu herhangi bir deği­
şiklik fark ediyorsanız, doğru yapıyorsunuz demektir. Ancak, üzerinde ça­
lıştığınız her konu, farklı miktarlarda bırakmalar talep edebilir. Eğer başlar­
da tümüyle değişmezse, bırakın ve sonra yeniden bırakın. Arzuladığınız so­
nuca ulaşıncaya kadar, serbest bırakmayı sürdürün.

53
� Sedana Yöntem i
Eğer- kendimi yeniden eski kalıplara dayalı bir davranış içinde
yahalarsam ya da sadece serbest bırakmayı unutursam, ne yap­
mam gerehir? Öncelikle, bunun beklenen bir şey olduğunu -ve iyi oldu­
ğunu anlamak önemlidir. Gerektiği zaman anında serbest bırakabilme yeti­
niz, zamanla artacaktır. Çok geçmeden "gerçek zaman diliminde" serbest
bırakabileceksiniz. Ama bu arada, bir sorun olduğunu fark ettiğinizde, her
zaman serbest bırakmayı gerçekleştirebilirsiniz. Çok geçmeden, kendinizi
eski bir davranış kalıbını tekrarlarken yakaladığınızda, bu davranışı kesip,
sergilediğiniz kalıbı serbest bırakabileceksiniz. Bir süre sonra da, o eski ka­
lıbın tuzağına daha düşmeden kendinizi yakalayacak, serbest bırakacak ve
onu yapmayacaksınız. Sonunda o belli eğilimle ilgili serbest bırakmaları ar­
tık yapmak zorunda kalmayacaksınız çünkü onu tümüyle bırakmış olacak­
sınız. Kararlı ve ısrarcı olmak için kendinize izin verdiğinizde, uzun süre­
dir sorun yaratan şeylerde bile tutumunuz ve etkiniz iyiye dönüşecektir.
Hatta öyle bir noktaya ulaşabilirsiniz ki bir zamanlar bazı sorunlara sahip
olduğunuzu ancak biri size anımsattığında anımsar olabilirsiniz.
Kendinize serbest bırakmayı anımsatmak amacıyla gün içerisinde kısa ser­
best bırakma araları vermek de size yardımcı olabilir.

Sedona Yönteıni'ni uygulamak için inançlanmı değiştinnem ya


da yeni bir şeye inanmam gerekiyor mu? Kesinlikle hayır. Önsöz'de
de belirttiğim gibi, kendinize kanıtlamadığınız sürece, bu kitapta yazılı
olanların hiçbirine lütfen inanmayın. Bir şeyin yazılı olarak söylenmiş olma­
sı, onun öyle olduğu anlamına gelmez. Deneyimsel olarak kendinize doğru­
lamadığınız sürece, ya da doğrulayana kadar bilgi kullanışlı değildir. Bu ki­
tapta iletilenlere sadece olabildiğince açık olun ve ona, bilincinizi ve yaşan­
tınızı değiştirecek bir fırsat olarak bakın. Keşfetmeye açık olun ve onu ken­
dinize kanıtlayın ya da çürütün. Dini inançlarınız ya da ilişkileriniz ne olur­
sa olsun, serbest bırakma işlemi onları sadece destekleyecektir. Sedona
Yöntemi'ni kullanmış kişiler bu yöntemin, kendi gerçek ruhsal deneyimle­
ri ve inançlarıyla daha çok bağlantıda olmalarına ve bunların ortaya çıkma­
sına katkıda bulunduğunu bildiriyorlar.

+ Zaten terapi alıyorsam ya da başka bir kişisel gelişim sistemiy­


le çalışıyorsam, ne yapmalıyım? Serbest bırakma, iyi bir terapinin ve
kişisel gelişim sağlayan her etkili aracın özü olduğundan, Sedona Yönte­
mi'ni kullanmanın, başka sistemleri çok güzel desteklediğini göreceksiniz.

54
Başarı Formülünüz �
Bu, zaten kullanmakta olduğunuz ve ileride kullanacağınız yöntemleri de
içerir. Serbest bırakmayı başka kendini keşfetme biçimleriyle birleştirdiği­
nizde, sonuçlar daha hızlı ve kolay gelecektir. Yaşamınızda iş gören işlem
ne olursa olsun, Yöntem, onu kullanmanızı kolaylaştıracaktır çünkü öğ­
rendiğiniz anlayışları daha tutarlı kullanmayı bileceksiniz. Yöntem'i kulla­
nan insanlar, kendilerine yardımcı olmak için yaptıkları her şeyde, aradık­
ları ve eksik olan parçayı bu yöntemin tamamladığını sık sık dile getiriyor­
lar.

Nfil: Eğer şu anda herhangi bir psikolojik ya da tıbbi yardım alıyorsanız, sağ­
lık uzmanınıza danışmadan tedavi biçiminizi lütfen değiştirmeyin.

FarRlı Duyumsama Biçimlerinizi Güçlendirin

Çoğumuz hakim fiziksel duyulara sahibizdir: Görsel (görmek), dokunsal


(fiziksel hissediş), ya da işitsel (ses). Sizin için hangi duyumsama biçiminin
ağır bastığından emin değilseniz, kendinize sorduğunuz serbest bırakma soru­
larına ek olarak, bu biçimlerin üçünü de işleminize dahil etmeyi deneyin. Da­
ha sonra, size en iyi hizmet edeni kullanmaya başlayın.

Görsel Duyumsama

Görsel duyumsamanız ağır basıyorsa ya da onunla çalışmayı seviyorsanız,


serbest bırakma sorularıyla çalışırken görsel imgelemler kullanın. Başlarda si­
ze yardımcı olacak birkaç öneri:

+ Bedeninizin herhangi bir yerinde gerginlik ya da başka bir duyu hissettiği­


nizde, orada bir düğüm olduğunu imgeleyin ve onu salıverdikçe, bu düğü­
mün de çözüldüğünü görün.

+ İçsel düdüklü tencerenizin menteşeli bir kapağı olduğunu imgeleyin ve


yapmanız gereken tek şeyin bu kapağı açmak olduğunu ve o hissin çıkıp
gideceğini kabul edin. Kapağı açtığınızı ve menteşenin gevşediğini görün.
Bu görüntüyü sık sık kullanırsanız, bir süre sonra, kapağı açık tutabilecek
ve hislerinizin de ortaya çıkıp gitmesine kolaylıkla izin verebileceksiniz.

55
� Sedono Yöntemi
+ Bir hissi sıkı sıkı elinizde tuttuğunuzu imgeleyin ve sonra elinizin açıldığı­
nı ve o hissin gittiğini görün. Dokunsal duyumsama bölümünde göreceği­
niz gibi, bir yandan hissinize tutunurken, bir yandan da gerçekten yumru­
ğunuzu sıkarak ve sonra salıverirken bu yumruğu açarak, imgelemi fizik­
sel olarak da pekiştirebilirsiniz.

+ Hislerinizin, bedeninizde tutsak edilmiş istenmeyen enerji cepleri olduğu­


nu imgeleyin. Bu ceplere delikler açtığınızı ve olumsuz/negatif enerjinin
akıp gittiğini görün.

+ Sizi sınırlayan hislerinizi karanlık olarak da deneyimleyebilirsiniz. Bu işle­


mi kullanırken, karanlığın dağıldığını, ışıkla aydınlandığını imgeleyin.

Dokunsal Duyumsama

Dokunsallığınız ağır basıyorsa, fiziksel duyularınızla iş görüyorsunuz de­


mektir. Bu yüzden, bir hissi olabildiğince yoğun olarak önce bedeninizde de­
neyimleyin, sonra gevşeyin, kendinizi açın ve salıverirken o hissin de gittiğini
hissedin. Serbest bırakma deneyimini dokunuşlar ve hareketlerle pekiştirmek
size keyif verebilir. Şunu deneyin:

+ Avuçlarınızı birleştirerek iki elinizi güneş sinir ağı merkezinin üstüne (solar
plexus midenin üstü) yerleştirin. Bir hissi salıverirken, ellerinizi yana aça­
-

rak o hissin geçip gidebileceği düşünsel bir alan yaratın.

+ Bir elinizi yumruk yapın ve güneş sinir ağı merkezine koyun, sonra bir his­
si salıverirken yumruğunuzu açın.

+ Fiziksel olarak kollarınızı açın ve derin ilgi duyduğunuz birini kucaklarken


duyumsayacağınız içsel hissinizi bu eylemle birleştirin. Önce ellerinizi dua
eder gibi önünüzde birleştirin ve o anki hissinizin sadece farkında olun.
Sonra, yavaşça kollarınızı açın ve aynı zamanda kabul hissinin gelmesine
de izin verin. İçinizde de kendinizi olabildiğince açmayı sürdürürken, elle­
rinizi acıtmadan dışarıya doğru açabildiğiniz kadar açın. Sonra, nasıl his­
settiğinize bakın. Bunu, mümkün olduğu kadar bir şey düşünmeden yapa­
bildiyseniz, kendinizi büyük bir olasılıkla hafiflemiş hissedeceksiniz.

56
Başarı Formülünüz �
+ Serbest bırakma işleminizi fiziksel olarak pekiştirmenin ve kafanızdan çok
kalbinizi izleyerek kendinize yardımcı olmanın başka bir yolu daha var. Be­
deninizde bir his hissettiğiniz yere ellerinizi koyun -çoğu kez bu yer gü­
neş sinir ağı merkezinin ya da mide ve bağırsakların çevresinde olur. Bu
hareketi, hislerle ilgili düşüncelerinize odaklanmak yerine, hissin kendisi­
ne odaklanmayı size anımsatması için kullanın.

İşitsel Duyumsama

İşitsel duyumsamanız ağır basıyorsa, 1. Bölüm'de verilen ve bu kitap bo­


yunca araştırılan temel serbest bırakma soruları, sizi fazlasıyla serbest bırak­
maya özendirecektir. Soruları sorarken ve bırakmanın iyi olduğuna ilişkin ken­
dinize güvence verirken, olumlu ve cesaretlendirici içsel bir konuşma başlata­
bilirsiniz. Ancak, konuşma kullanıyorsanız, bunu lütfen minimumda tutun ve
kendinizle tartışmaktan da kaçının. Bırakmanın yararlarını ya da olmasını um­
duğunuz olası sonuçları kendi içinizde tartışmak yerine, serbest bırakma soru­
larına sadece "Evet" ya da "Hayır" demek, her zaman daha iyidir. Serbest bı­
rakmada deneyim kazandıkça, duyduğunuz şeyler sizi şaşırtabilir. Örneğin, bir
yargı hissine kabul veren bir öğrencim, zihninde kendi sesiyle tekrarlanıp du­
ran "Kötü , kötü, kötü" sözlerini duydu, sanki o yaramaz bir köpekmiş gibi. Bu
da onun gülmesini ve böylelikle de serbest bırakmasını sağladı.
Duyumsamanın bu üç biçiminden herhangi biriyle hareket eden insanlar,
farklı zamanlarda yukarıdaki önerilerden herhangi birini kullanarak yararlana­
bilirler. Son bölümdeki, elinizde tutup da sonra bıraktığınız o kalem, tüken­
mez ya da başka küçük bir nesne alıştırmasını düşünün. Yardımcı oluyorsa bu
teknik neden kullanılmasın? Kendinize serbest bırakma sorularını sorarken bir
nesneyi sıkıca tutun. Serbest bırakmak için hazır olduğunuzda da, içsel dene­
yiminizi elle tutulur biçimde pekiştirmek amacıyla nesneyi bırakıverin.
Doğal serbest bırakma yetinize odaklanmak amacıyla, gün içerisinde kü­
çük bir oyun oynamanız için kendinize izin verin. Amaç, hem hislerinize tu­
tunmayı, hem de onları bırakmayı uygulamaktır. Ama baskıyı az tutun, sadece
küçük sıkıntı ya da üzüntülerinizle ve sıradan hislerinizle oynayın. Ne zaman
tutunduğunuzu ve ne zaman bıraktığınızı fark edin. Tutunduğunuzu gördüğü­
nüzde, bunu sürdürmek için kendiniz için kendinize izin verin. Sonra içinize
dönün ve serbest bırakma işlemini denemeye istekli olup olmadığınıza bakın.
Eğer istekliyseniz, serbest bırakma sorularını sorun: "Ne hissediyorum? Bu

57
� Sedono Yöntem i
hisse sahip olma iznini kendime veriyor muyum? Onu bırakabilir miyim? Bıra­
kır mıyım? Ne zaman? Şimdi nasıl hissediyorum? Bu hissi bırakabilir miyim?
Bunu yapar mıyım? Ne zaman?" gibi sürüp gitsin. Bu oyun, duygusal akışkan­
lığı arttırır.

İRİ ya da Daha Fazla Kişi Bir Amaca OdaRlandı�ında

Bu öykünün bir dolu farklı biçimlerde anlatıldığını duymuşsunuzdur. Be­


nim en sevdiğim uyarlama bu: Adamın biri cennete gider ve Cennet Kapısı'nda
Tanrı'yla karşılaşır. Tanrı ona hoş geldin der ve sorar, "Sonsuzluğun geri ka­
lanını cennette geçirmeden önce, son bir isteğin var mı oğlum?" "Evet" diye
yanıtlar adam. "Güzel talihimi daha iyi takdir edebilmem için cehennemin na­
sıl bir yer olduğunu görmek isterim." Tanrı, "Güzel" der, parmağını şaklatır ve
anında cehenneme girerler. Önlerinde, göz alabildiğince uzanan bir masa var­
dır ve üzeri her kalbin arzulayabileceği türden, en leziz yiyeceklerle donatıl­
mıştır. Ve masanın her iki yanında, yine göz alabildiğince, açlıktan ölen milyon­
larca mutsuz insan oturuyordur.
Adam Tanrı'ya sorar, " Bu insanlar neden açlıktan ölüyor?" Tanrı yanıtlar,
"Masadaki yiyecekleri yiyebilmek için herkesin üç metre uzunluğunda kaşık­
lar kullanması gerekiyor." "Bu çok acımasız" der adam şefkatle. Tanrı yeniden
parmaklarını şaklatır ve cennete geri dönerler.
Cennete girdiklerinde, neredeyse aynı sahneyi gören adam şaşırır -göz
alabildiğine uzanan bereketli bir masa- ama herkes mutlu ve iyi beslenmiştir.
Dönüp Tanrı'ya sorar, "Buradaki insanlar neyle yiyorlar? Farklı araçları olma­
lı." "Hayır oğlum" der Tanrı, "buradaki herkes de üç metrelik kaşıklarla yer."
Adamın aklı karışır. "Anlamıyorum. Bu nasıl mümkün olabilir?" der.
Tanrı yanıtlar, "Cennette, biz birbirimizi besleriz."
Bu kitapta keşfedilen süreçler hem Sedona Yöntemi kaset programların­
dan, hem de Sedona Training Associates'de eğitimini verdiğimiz Temel ve İle­
ri Kurslar'dan alınmadır. Onlar özel olarak tasarlanmıştır, kendi başınıza yapa­
bileceğiniz gibi, bir arkadaşınızla, akrabanızla, ya da sevdiğiniz kişiyle de pay­
laşabilirsiniz. İnsanlar özgürlüğe odaklanmak üzere toplandıklarında, muaz­
zam bir güç açığa çıkar. Sedona Training Associates bu yüzden konu araştır­
mak üzere canlı seminerler düzenler ve siz de bu yüzden bu malzemeyi baş­
kalarıyla paylaştığınızda yarar sağlarsınız. Dünyada, tıpkı cennette olduğu gi­
bi, birbirimizin gereksinimleriyle ilgilenirsek, kimse "aç" kalmaz.

58
Boşan Formülünüz �
Eğer bu kitaptaki alıştırmaları bir başkasıyla yapmayı seçerseniz, birbiri­
nize soruları sorabilir ve keşiflerde bulunmayı sağlayabilirsiniz. Yapmanız ge­
reken tek şey, eşinizle birlikte olabildiğince anın içinde olmak ve kitabı izle­
mektir. Eşinizin kendi deneyimlerine sahip olmasına izin vererek, ona kendi
bilgilerinin gücünü bağışlayın.
Eşinizin serbest bırakmasına yardımcı olurken, siz de serbest bırakmak
için elinizden geleni yapın. Buna açık olduğunuz zaman, bu doğal olarak mey­
dana gelecektir. Eşinizin, işlemin derinliklerine seçtiği ölçüde inmesine izin ve­
rin. Onu yönlendirmekten, tepkilerini yargılamaktan, ya da ona öğüt vermek­
ten kaçının. Eşinizi "düzeltmek" sizin işiniz değildir.
Birlikte olduğunuz süre içinde her ikiniz de keşiflerinizi tamamlayana
kadar ve bunları tartışmayı karşılıklı kararlaştırana kadar, keşiflerinizi tartış­
maktan kaçının. Kendi görüşünüzle uyuşmasa bile, eşinizin bakış açısını onay­
ladığınızdan emin olun. Örneğin, eşiniz "Üzgünüm" diyebilir, oysa siz onun as­
lında kızgınlık hissettiğine inanabilirsiniz. Yine de, onun üzüntüyü serbest bı­
rakmasına yardımcı olun. Onun size söylediği şeyi kabul ederek eşinizi onur­
landırın. Eşler arasında genellikle, tam bir serbest bırakmanın gerçekleşip ger­
çekleşmediği konusunda anlaşmazlık çıkar. Siz, eşinizin bir konuyu serbest bı­
rakmayı sürdürmesi gerektiğine inanırken, o, "Kendimi iyi hissediyorum. İşim
bitti" diyebilir. Yineliyoruz, size ne kadar çekici gelirse gelsin, hislerinizi ve yo­
rumlarınızı bir eşe zorla benimsetmek uygun değildir.
Eğitim görmüş bir danışman ya da terapist olmadığınız sürece ve eşiniz
de sizden bu rolü oynamanızı istemediği sürece, bir danışman ya da terapist
rolünü oynamaktan lütfen kaçının. Ve eğer eşiniz, aslında eğitim almış bir sağ­
lık uzmanının tedavisini gerektiren tıbbi bir durumu gündeme getirecek olur­
sa, bu alanda gereken desteği almasını önerin. Eğer eşinizin gerçekten tıbbi
bir destek alması gerektiğinden emin değilseniz, yine de, sadece kuşkuyu or­
tadan kaldırmak amacıyla böyle bir öneri getirin.

Kenneth: Bir Öyhüyle Olan Baqı BıraRmaR

Kenneth, 1 1 Eylül 200 l 'de New York şehrinde Dünya Ticaret Merkezi'ne
yapılan saldırıya doğrudan tanık olmuştu. O olaydan sonra her gün serbest bı­
rakmalar yaptıysa da, o yılın Ekim ayında Sedona'da yapılan yedi günlük kur­
sa gelene kadar, bir ay boyunca sürekli bir korku ve kaygı hali yaşamıştı. Gru­
bumuza acıklı öyküsünü anlattı: "Ground Zero'nun karşısında bir müşteriyle

59
J!, Sedono Yöntemi
sabah dokuzda bir randevum vardı ve ben geç kalmış koşuyordum. Metro'dan
indim, New York'a has sinirli insanlarla dolu yürüyen merdivenlerden çıktım.
Sokağa ulaştığımda sağa döndüm ve kafalarını kaldırmış, Kuzey Kulesi'ne ba­
kan insanlar gördüm. Kule yanıyordu. O anda, daha hiçbirimizin olan bitenden
haberi yoktu. Sanki Kule'nin sadece iki katında yangın varmış gibi görünüyor­
du. Aceleyle ilerlerken tek düşüncem şuydu, 'Vaay! Dilerim itfaiye hemen gelir.'
"Müşterimin binasına girdim ve asansörle on dördüncü kata çıktım. Ama
orada kimse yoktu ve ofis kilitliydi. Saat dokuzu birkaç dakika geçmişti ve bi­
na boşaltılmıştı. Merdivenlerden aşağıya indim ve dışarı çıktım; bir süre kaldı­
rımda durup yangını izledim. Beş ya da on dakika sonra, tam olarak ne kadar
geçtiğini anımsamıyorum, öbür kulede inanılmaz bir patlama oldu -çıkan ses,
gaz ocağının ateşleyicisine bastığımızda çıkan ses gibiydi. Önce, 'vuuu ' diye
bir gürültü çıktı ama bu sesi milyonla katlayın. Garip ama, daha sonra eve gi­
dene kadar ve Illinois'de olayı CNN'den izleyen kız arkadaşımla telefonda ko­
nuşana kadar, bunun çarpan bir uçak olduğunu öğrenemedim. O anda sanki
bir bomba patlamış gibiydi. Ve sokakta bulunan biz insanlar, bu olayın sadece
basit bir yangın olmadığını o zaman anladık.
"Patlama olduğunda, inanılmaz miktarlarda kağıt parçaları yağmur gibi
üstümüze dökülmeye başladı. İnsanlar da panikleyip Day Street yönüne koş­
maya başladı. Olabildiğince uzağa gidebilmek için koşuşan insanlar yüzünden
neredeyse çrğneniyordum. Ben o zamanlar bilinçli olarak serbest bırakma yap­
mıyordum. Paniklemekten çok, merak içindeydim. Cep telefonumdan kız arka­
daşımı aramaya çalıştım çünkü tanık olduğum şeyi anlatmak istiyordum ama
cep telefonu orada çalışmadı. Çünkü baz istasyonu o kulelerin üstündeydi. Bir­
kaç dakika sonra, itfaiye ile karışan polis sirenleri üzerimize doğru gelmeye
başladı. Tepeden hala kağıt yağıyordu ama toz daha inmiyordu. Her şey ger­
çekdışı görünüyordu. Bir kağıt parçasının tam ayağıma düştüğünü anımsıyo­
rum ve baktığımda üzerinde bir Alman bankasının adını gördüm. Alman oldu­
ğum için, içimde bir şeyler kıpırdadı.
"Ondan sonra, unutamadığım bir şey oldu; insanlar Kuzey Kulesi'nin en
üst katından aşağıya atlamaya başladılar. O sabah, güzel ve açık bir sabahtı,
bu yüzden olanlar bana neredeyse gerçekdışı geliyordu. Sanki, mükemmel bir
Panavision görüntü vardı ve ben de o filmi izliyordum. Mükemmel renkler ve
geniş açı çekimler. Bir görüntü özellikle yer etti zihnimde: Evrak çantasını sı­
kı sıkı tutan bir iş adamının atlayışı. Bu kadar açık, berrak bir gün, bacaklar
havada, eller aşağıda ve o aşağıya düşerken, havada uçuşan kravat. Kuleler
yüksek olduğu için, adamın aşağıya inmesi epey sürdü. Şükürler olsun ki be­
denlerin ne hale geldiğini görmedim çünkü başka binalar bunu engelliyordu.

60
Başarı Formülünüz �
"İşte o zaman, çok ciddi bir şeylerin olduğunu anladım. İnsanlar sokak­
larda ağlıyordu ve ne zaman biri atlasa, herkes aaaaaaaahh diyerek nefesini
tutuyordu. Korkunçtu ama kendimi izlemek zorunda hissettim. Ama yine de
kendime şunu diyordum, ' Buradan çıkman GEREKİYOR -ŞİMDİ! Başka bir
şeyin olması da olası. Bu patlamanın nedenini bilmiyoruz. Bir dolu bomba da­
ha patlayabilir. BÖLGEYİ TERK ET VE EVİNE GİT!' Böylece, bulunduğum ye­
rin birkaç blok kuzeyinde olan Brooklyn Bridge metro istasyonuna gidebilmek
için kalabalığı yarmaya çalıştım. Oraya ulaşmak için, belediye başkanının ofisi­
nin yanındaki parktan geçtim. Bir insan kalabalığı parka çıkmış, gözler önüne
serilen dramı izliyordu. Bir ya da iki kez neredeyse dönüp arkama bakacak ol­
dum. Ama karar vermiştim, gidecektim. Şansım yaver gitti ve metro daha ça­
lışıyordu ama ben neredeyse içindeki tek kişiydim ve çok geçmeden de durdu.
"Eve gittim ve hemen telefona sarılıp kız arkadaşımı aradım. Bana ne
gördüğümü o açıkladı. Onunla hislerimi ve üzerimde bıraktığı etkiyi paylaştım.
Sonra şoka girdim. Televizyonu hemen açamadım çünkü bir dolabın içinde du­
ruyordu. Onu çıkarttım ve açtım. Görüntü berbattı çünkü antenler uçup git­
mişti. Saldırının gerçek olmadığına ilişkin sanki güçlü bir duyuya sahiptim.
Olaya tanık olmama karşın inanılmaz bir reddediş içindeydim. Bu acıklı olayın
nasıl geliştiğini acilen görmem gerekiyordu."
Kenneth öyküyü anlatırken, ben onu deneyimin parçalarını serbest bırak­
ma işleminden geçirdim: Sesler, görüntüler, hisler, düşünceler ve duyumsama­
lar. Bazı korku ve kaygıları bıraktı. Ama Kenneth çok direniyordu ve ona, " Bu­
nu bırakabilir misin" diye sorduğumda, çoğu kez, "Hayır" diye yanıtlıyordu.
Gruptaki herkesin, Kenneth'in serbest bırakma işleminden yararlanacağını bi­
liyordum çünkü o korkunç olaydan hepimiz derinlemesine etkilenmiştik. Böy­
lesine benzersiz bir durumu yaşadığı için ve yine böylesine büyük bir öykü ge­
liştirebildiği için, gizlice gurur duyduğunu anladığında ancak, tümüyle serbest
bırakmayı başardı. Bir kez gururu görüp de salıverdiğinde, deneyimleyip dur­
duğu korkular ortadan kayboldu ve bir daha da geri gelmedi.
Kenneth bunu şöyle ifade ediyor, "Gurur harika bir duygu ama ben onu
sonunda bırakabildim. Israrla devam etmem, ödüllendirici oldu. Sonunda gru­
bu falan unuttum. Bu belli olayla başa çıkmaya çalışan bendim. Bu, Hale'i mut­
lu etmekle, ya da herhangi birinin, hatta kendimin onayını almakla ilgili değil­
di. Serbest bırakmadan sonra kendimi iyi hissettim. 1 1 Eylül hala insanların
aklındaydı ve sürekli bu konuşuluyordu ama Sedona'da olduğum sürece bunu
bir daha gündeme getirmedim. Daha da iyisi, aslında bu olaydan sıkılmıştım."

61
� Sedona Yöntemi
Kaçınılacak Yaygın Tuzaklar

Hangi yolu seçerlerse seçsinler, kişisel gelişim yoluna koyulan birçok in­
san, yaygın tuzaklara takılırlar. Aşağıda, bunlardan nasıl kaçınılacağına ilişkin
bazı öneriler var.

+ "Istırap çekiyorum, o halde vanm. " Garip gelse de, bu söylem, çoğu­
muzun hayatımızı nasıl yaşadığını yansıtır. Biz, sorunlarımızla özdeşleşir,
bu sorunlara sahip olanın biz olduğuna inanırız. Sanki, üstesinden geline­
cek engellere sahip olduğumuz ölçüde, sorunları düzeltebildiğimiz ölçüde
ve ne kadar ıstıraba dayanabildiğimiz ölçüde varoluşumuzu doğruladığımı­
zı hissederiz. Ve aynı zamanda, kendi yarattığımız ıstırapla da özdeşleşiriz.
Belirli bir sorunu yaşayan insan rolünde öylesine ustalaşırız ki çoğu kez, o
sorun olmazsa, kim olduğumuzu bilmeyeceğimizden korkarız. Bir an du­
rup da "kendi" sorunlarımıza göz atacak olursak, bu düşünce ve davranış
kalıplarına ne denli bağlandığımızı fark edebiliriz, hatta o kadar ki kendi­
mizi onlar olmadan düşünemeyiz bile. Serbest bırakmanın getirdiği belir­
sizliğe açık olmak yerine, beklentimizin ne olduğunu bilmekten kaynakla­
nan yapay bir güvenlik duyusuna yapışırız, üstelik o beklenti yararlı bile ol­
mayabilir.
Bunun böyle olması gerekmiyor. Size ait olduğuna inandığınız bir soru­
nu düşünün ve kendinize şunu sorun: "Bu sorunu bilmenin getirdiği sah­
te güvenlik duyusuna mı sahip olmak istiyorum, yoksa özgür olmak mı?"
Eğer seçiminiz özgür olmaksa, o soruna sahip olmayı ya da saplanmayı
doğrulamak yerine, sorum yapışmayı anında bırakacak ve onun doğal çö­
zümlerini keşfetmeye başlayacaksınız.

+ "Peki ama, ne haldıında konuşacağım?" Çoğumuz, bireyler arası ile­


tişimlerimizin önemli bir bölümünü, sorunlarımızla sempati toplamaya ya
da diğer insanların sorunlarına dert ortağı olmaya dayandırırız. Çoğu kez,
sorunlarımızı başka insanlara anlatmada öylesine uzmanlaşırız ki bu uz­
manlık alanımızdan vazgeçmek istemeyiz. Sorunlarımızı paylaşmak zararlı
değildir. Aslında. sizi sıkan şeyleri başkalarıyla paylaşma özgürlüğü, genel­
de salıverip ilerlemenin ilk adımıdır. Duygusal bir gereksinim içinde olan
dostlarımızın ve eşlerimizin yanında yer almak da, iyi bir dost olmanın gös­
tergesidir. Oysa bizim saplanıp kaldığımız nokta, hiçbir rahatlama hisset­
meden aynı sorunu sürekli paylaşıp durmaktır.

62
Başarı Formülünüz �
Eğer aynı öyküyü birden fazla anlattığınızı fark ediyorsanız, sorununuz
için bir anlayış ya da onay peşinde olup olmadığınıza bakın. Eğer öyleyse,
kendinize sorun:

Sahip oldu_ijum bu soruna diğer insanların anlayış göstermesi
için duyduğum isteği bırakabilir miydim?

Bu sorunumun onaylanması için duyduğum isteği bırakabilir
miydim?

+ "O benim, işte o yüzden. " Gurur, değişken bir duygudur. Çünkü sade­
ce başardığımız şeyler için gururlanmayız, sorunlarımızla duyduğumuz
saklı gurura da gerçekten bağlanırız. O sorunlara sahip olduğumuz için
kendimizi çok özel hissederiz. Özgürlük yolundaki bu tuzak, sorunu etkili
kıldığımız için gururlanmaya, bunca zamandır ona dayanabildiğimiz için
gururlanmaya, ya da sadece bize has bir soruna sahip olduğumuz için gu­
rurlanmaya dönüşebilir.
Gurur konusunda gözünüzü açık tutun. Sorunlarınızı bırakırken onla­
ra bir göz atın ve sizi "Özel " kıldıklarını hissedip hissetmediğinize bakın.
Eğer orada herhangi bir gurur bulursanız ve bunu dürüstçe kabul edip bı­
rakırsanız. o zaman, o sorunu da bırakmada özgürleştiğinizi görürsünüz.

+ "Neden?" diye sonnah bilgece değildir. Sorunların nereden ya da ne­


den kaynaklandığını anlamayı istemek, onları bırakmanın en önemli enge­
lini oluşturabilir. Çünkü, onları anlayabilmek için sorunlarımıza tutunma­
mız gerekir. İlginç olan şu ki önemli olup da anlamanız gereken bir şey var­
sa, 'anlamak istemeyi' serbest bırakmak, çoğu kez, daha az çabayla istedi­
ğiniz anlayışın gelmesini sağlar. Kendinize bir soru sorun: Sorunlarımı an­
lamak mı isterim. yoksa onlardan özgürleşmek mi? Eğer özgürleşmeyi ter­
cih ediyorsanız, onları anlamaktan vazgeçmenizi çok öneririm.
Bu çok önemlidir. çünkü bir sorunu anlayabilmek için şimdiki anı terk
etmemiz gerekir. oysa gerçekte herhangi bir şeyi çözümleyebileceğimiz tek
yer, şimdiki andır. Ayrıca, bir sorunu sadece onun yeniden olmasını planlı­
yorsak ya da bir biçimde ona sahip olmayı sürdürmeyi planlıyorsak anlama­
mız gerekir.
Yıllar önce, eğitim verd@m bir Sedona Yöntemi kursunda, sınıfıma, so­
runlarını anlamak istemeyi bırakırlarsa, yanıtların da geleceğini söylemiş­
tim. Bir katılımcı, bu anlayışı kucaklamada özellikle zorlanıyordu. O bir
elektrik mühendisiydi ve hiç kuşkusuz, işiyle ilgili her şeyi anlaması gerek-

63
J'!, Sedona Yöntemi
tiğini, yoksa işini yapamayacağını "biliyordu." Ben, onunla sahip olduğu gö­
rüşü tartışmadım; sadece, anlamak isteğini bırakmasının ona hizmet edebi­
leceğini söyleyerek, bu olasılığa en azından açık olmasını önerdim.
Mühendis, kursun yapıldığı hafta sonunu izleyen günlerde, algısını tü­
müyle değiştiren bir deneyim yaşadı. Bir devre örneği üzerinde çalışıyordu
ve tamamlamak için belli bir parçaya ge­
reksinimi vardı. Parçaların durduğu oda­
" 'iıobııllıJ<- ve çohça disil'liı ı içeren ya gittiğinde -bu oda yerden tavana ka­
gcçm4im yü:ıiiııdcıı, heııdi iizcrimde dar kat kat rafların üstüne dizilmiş ku­
tularla doluydu ve kutuların içinde, özel­
yıl1ırdır çalı.şıyordııın. ...?lı rıa, onları
liklerine göre ayrılmış küçük elektronik
deyişlirme çalıııL.ırınııı lwrsırı birlwç parçalar vardı- aradığı parçayı içermesi
sorıııı vurlıymı iııuılu siinliiriiyıırdı ı . gereken kutu boştu. Kendi kendine şöy­
le düşündü; eminim, şeyleri anlamak is­
9<.ıırsıı lamumkdılduıı sıırım, eslü
teğinin bırakılması, bu tür sorunlarda
luzgııılJılurınuıı çoyııııdaır bırlıılılıırıı işe yaramıyordur ama ben yine de dene­
ve lıölılcri dcriıı lwrbııır içirndcıı yeceğim. Böylece, birkaç dakika orada
yiihscldiği :zı.ınıaıı, oıılurla çoh dtılıa durdu ve parçanın nerede olabileceğini
bilmek isteğini bıraktı. Ve sonra odanın
iyi huşu çJuıbilir oldum. 9<.eııdimi
bir köşesini dönerek kendini yeni bir sı­
lwııdığınıdwı emin deyilim, cımıı ra kutunun önünde buldu, başka bir şey
şuşırıııııuu lwzırlı hlıyım . [jiiııliih için etiketlenmiş kutuya uzandı ve işte,
r ııeydaı ı olwmaL.ırla lwrşıkışılılıymdtı, aradığı parça oradaydı. Şaşkınlıktan ağ­
zı açık kalmıştı çünkü bunu, nasıl olsa
�önlem lw"L.ıylıhlıı ııl'-"-ı geliyor. 1Jc
işe yaramayacağını düşünerek yapmıştı
ben çolı. elldi lmzı araçlara ve ıL.ılw -ve yine de işe yaramıştı !
sulüıı, dulııı nıııllıı /,ir vıışurıııı Yaşantınızda çok arzuladığınız yanıt­
biçimine sulıip oldıırıı." lar, bu anlama isteğini bırakma işlemiy­
le gelebilir, bu olasılığa açık olmanız
- �ı·oııııc < \:\Jigııwıı,
için sizi çok yüreklendiririm. Tıpkı o
<]\ iııyslıııı, ...?lvıısimlvıı elektrik mühendisi gibi, siz de şaşıp ka-
labilirsiniz!

• Geçmiş Yaşammıza Koştunnalıtan Vazgeçin. Yaşantınıza, sanki dün­


yada tüm zamanlara sahipmişsiniz gibi yaklaşmaya başlayın. Biz çok hızlı
ilerleyen bir dünyada yaşıyoruz ve ona ayak uydurabilmek amacıyla sürek­
li daha hızlı hareket etmek için kendimizi zorluyoruz. Amaçlarımıza ulaş-

64
Başarı Formülünüz �
mak için koştururken -kendimizi geliştirme alanında bile- kendini keşfet­
mek ve kendini tanımak için en büyük fırsatı sağlayan anı -şimdi'yi- kaçı­
rıyoruz.

Keşif: Burada ve Şimdi Olan Öz�ürlüijü Bul

Bilinciniz geçmişin hangi noktasında takılı kalmış olursa olsun, doğru­


dan o konuyu serbest bırakmaya ek olarak, onun karşıtını arama alışkanlığını
da geliştirin. Çoğumuz, sorunlar ve sınırlar bulmada ustalaşmışızdır. Sınırlılı­
ğı talep etmede uzman olduk, çünkü ortada sorun olmasa bile, onları arayıp
bulmak gibi bir alışkanlığa sahibiz.
Doğal olarak sahip olduğumuz özgürlük, bir sonraki düşüncemizden her
zaman daha yakındır. Özgürlüğümüzü elimizden kaçırmamızın nedeni, bir dü­
şünceden ötekine, tanıdık gelen· bir algıdan ötekine sıçradığımız ve böylece, as­
lında burada ve şimdi olmakta olanı kaçırdığımız içindir.
Belirli bir sorunla çalışırken bile, o sorunun olmadığı bir alanı bulmak
için kendinize izin verin. En kötü sorununuzun bile o geçerli anda (ŞİMDİ'de)
hep sizinle olmadığını fark edin. Kısıtlı olmayan özgürlüğünüzün temel doğa­
sını fark etmeye başladığınızda, bu farkındalığın, tüm sözde sorunlarınızı bir
bakış açısına yerleştirdiğini ve doğal özgürlük halinizi şimdi yaşamanıza izin
verdiğini göreceksiniz.
Şimdi açıklayacağımız işlem, sizin bu yöne doğru gitmenize yardımcı ola­
caktır. Bu, görünüşte var olan sorunlarınızın ötesini deneyimlemenin ve ser­
best bırakmanın ikinci biçimini oluşturan kabul vermeyle daha çok ilişki kur­
manızın bir yoludur.
Duyusal algılarınızın kolaylıkla farkında olmak için kendinize izin verin ve
duyma duyusuyla başlayın. Şu anda duyulacak ne varsa, onu sadece duymanı­
za, dinlemenize ya da kabul etmenize izin verebilir miydiniz?
Sonra, duymaya odaklanmayı sürdürürken: Duyulan her neyse, onu çev­
releyen ve tüm üyle içine nüfuz eden sessizliği de kabul etmenize izin vere­
bilir miydiniz?
Birkaç dakika kadar, duyulan şeyi dinlemekle, düşüncelerinizi de içeren
duyulmayan şeyi dinlemek arasında gidip gelin.
Kendinizi hazır hissettiğinizde, görülen şeye odaklanmanız için kendini­
ze izin verin. Görülen her neyse, onu olabildiğince kabul etmenize izin ve-
·

rebilir miydiniz?

65
� Sedona Yöntemi
Sonra, her görüntüyü ya da nesneyi -bu sayfadaki yazı aralıklarında
görünen beyaz alanı da- çevreleyen alanı ya da boşluğu kabul ya da fark
etmek için kendinize izin verebilir miydiniz?
Yine, iki algı arasında gidip gelmek için birkaç dakikanızı ayırın.
Sonra, o anda içinizden yükselen duyumsamalara odaklanın. Şu anda al­
gılanan her türlü duyumsamaları kabul etmek için kendinize izin verebilir
miydiniz?
Sonra, her duyuyu çevreleyen alanı ya da 'duyu yoksunluğun u ' kabul
etmek için kendin ize izin verebilir miydiniz?
İki algılama biçimi arasında kolaylıkla gidip gelin.
Sonra, belirli bir soruna odaklanmak için ve o anıyı, içerdiği tüm gö­
rüntüler, sesler, duyular, düşünceler ve hislerle birlikte kabul etmek için
kendinize izin verebilir miydiniz?
Sonra, deneyiminizin büyük bir bölümünün, bu belirli sorundan nasıl
ayrı olarak meydana geldiğini fark etmek için kendinize izin verebilir miy­
din iz?
Ve bu sorunun, en azından göründüğü kadar tüketici olmadığı olasılı­
ğını kabul etmek için kendinize izin verebilir miydiniz?
Sorunu ve onunla ilgili tüm algıları kabul etmekle, aslında şimdi olanı
fark etmek ve kabul etmek arasında gidip gelin.
Yukarıda söyleneni yaptığınızda, sözde sorunlarınızla ilgili giderek yeni
bir berraklık duyusu kazandığınızı görecek ve aynı zamanda da şimdi burada
olanın mükemmelliğini fark edeceksiniz.

Gelişme�. Eğlenceli Olabilir ·

Lütfen, serbest bırakma işleminin etkin bir katılımcısı olun. Ona ne ka­
dar yatırım yaparsanız, o kadar kazanç sağlarsınız. Ama bu çalışmayla ilgili
hoş olmayan her türlü fikri bir kenara koyun. Birçok insan, 'Acısız, dertsiz ka­
zanç olmaz' söylemine inanır. Bırakmayı uyguladıkça, bu söylemin gerçek ol­
ması gerekmediğini keşfedeceğinizden eminim. Bu işlemle çalışmaktan çok,
onu bir oyun olarak, sizin için gerçekten olası olan her şeyi keşfetme oyunu
olarak ele alın. Evet, kişisel gelişim ve şifa -bütün olmak- neşeli ve eğlenceli
olabilir.

66
Başarı Formülünüz �
Yaşantınızda daha iyiye dönük harika değişimler gerçekleştirmeye cesa­
ret edin. Hak ettiğiniz mutluluğu, başarıyı ve iyiliği kendinize verin. Ben sizin
ona sahip olmanızı istiyorum ve bu işlem de, sizin ona sahip olmanıza yardım­
cı olmak amacıyla geliştirilmiştir. Sedona Yöntemi'nin kolaylığının, basitliğinin
ve inanılmaz gücünün bu kitabın sayfalarıyla ve kişisel keşiflerinizle sizin için
açığa çıkmasına izin verdiğinizde, şimdiden sonra hep sizinle olacak bir araç
edineceksiniz. Sizin gibi insanlar, yaşamlarının her yanını köklü bir biçimde
düzeltmek için neredeyse otuz yıldır bu inanılmaz tekniği kullanıyorlar.

67
Bölüm 3

Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız

ütfen bu bölümü kalbinizi ve zihninizi açarak okuyun. Bu bölüm, herke­


L sin gün içerisinde deneyimlediği dokuz temel duygusal hali inceleyip ser­
best bırakmanızı sağlayacak biçimde tasarlanmıştır: Kayıtsızlık, keder, korku,
şehvet, kızgınlık, gurur, cesaret, kabul ve dinginlik. Bu bilgi sadece kendi duy­
gularınızla ve diğer insanların duygularıyla ilgili daha çok berraklık kazanma­
nızı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda bilinçli serbest bırakma işlemini ya­
şamınıza dahil etmenize yardım edecektir.

Öz�ürlüR / SerinRanlılıR

Özgürlük, ya da serinkanlılık, Sedana Yöntemi'nin nihai amacıdır -yani,


sahip olmayı, olmayı ve yapmayı, ya da herhangi bir şeyi ve her şeyi olmamayı,
yapmamayı, sahip olmamayı seçme özgürlüğü. Bu, yaşantımızda meydana ge­
len şeyler bizi artık rahatsız edemediğinde, varoluşumuzun doğal halidir. Özgür­
lüğünüz zaten şimdi ve buradadır, duygu yüzeyinin hemen altındadır ve serbest
bırakmada ustalaştıkça, bu özgürlüğü sonunda içinizde ortaya çıkartacaksınız.
Ve o zaman hiçbir şey ve hiç kimse sizi rahatsız edemeyecektir. Olan biten her
"
şeyin farkında olmanıza ve keyfini çıkartmanıza karşın, onlara bağlanmayacak ya
da belirli sonuçlar yüzünden rahatsız olmayacaksınız. Rahat, dingin kalacaksınız.

69
� Sedona Yöntemi
Belki de şu anda merak ediyorsunuz, "Tüm duygularımı bırakmak istedi­
ğimden emin değilim. Onlar yaşamı renklendiriyor. Canlı olduğumu hissettiri­
yorlar." Serbest bırakmanın, hiçbir biçimde duygusal ölüme götürmediğine
ilişkin size güvence veririm. Aslında tam tersi geçerlidir. Çünkü o kadar çok
şeyi bastırırız ki yeteri kadar hissetmek için kendimize izin vermeyiz. Bu uyu­
şukluk, sözde olumsuz duygularımızla olan bağımızı kesmekten çok, bizi ya­
şamın doğal iyiliğinden ve zenginliğinden yoksun bırakır. Bir kez duygularını­
zı bırakabileceğinizi anladığınızda ve onları bırakmaya başladığınızda, her şe­
yi çok daha fazla ve olumlu bir biçimde hissedebileceksiniz. Siz izin vermeyi
seçmedikçe, hiçbir hissin üzerinizde bir güce sahip olmadığını bilecek ve bu
bilişin getirdiği güvenceyle rahat olacaksınız.

Sezqinizi Ortaya Çıllartın

Çoğu insanın, hisleri bırakmaya başladığında duraksamasının bir başka


nedeni de, hislerin onlara önemli bilgiler ve sezgiler sağladığına inanmasıdır.
Kendi deneyimime göre tam tersi geçerlidir. Bilinçli farkındalık alanının altın­
da yatan sezgilerin çıkması gibi, sınırlı hisler de aynı yerden çıkıyor gibi gö­
rünse de, aslında sezgi, duygular tarafından engellenen gerçek doğamızı do­
ğal olarak bilmektir. Salıverdiğimiz zaman, sezgiyi de ortaya çıkartırız.
Lester Levenson şöyle derdi, "Sezgi sadece zamanın yüzde yüzünde hak­
lıdır." Sezginizle, duygusal tepkileriniz arasındaki farkı anlayana kadar, bu
söylemi kabul etmek size zor gelebilir. O yüzden, bu ikisi arasında kolaylıkla
ayırt edebilmek için, bırakma işlemini kullanın. Sadece o anda serbest bırakın
ve dikkat edin. Çok geçmeden, sınırlayıcı bir hissi bıraktığınızda, onun silikleş­
tiğini ya da yok olduğunu, ancak bıraktığınızda, sezginin daha da berraklaştı­
ğını ve sessizleştiğini keşfedeceksiniz. Sezgiyi serbest bırakamazsınız. Aslında
ne kadar çok serbest bırakırsanız, o kadar sezgisel olacaksınız -üstelik o an­
da bırakmanıza gerek kalmadan.

Dolluz Duyqusal Hal

Hepimizin içinde, doğuştan gelen dokuz duygusal hal vardır: Kayıtsızlık,


keder, korku, şehvet, kızgınlık, cesaret, kabul ve dinginlik. Bu duygusal haller,
bu bölümün sonunda iki sayfalık bir çizelgede sıralanmıştır. Sıralamada aşağı-

70
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
lara doğru inildikçe, enerji ve eylem aralığında da düşüş gözlenir. Kayıtsızlık
halinde, kendimiz için neredeyse hiç enerjimiz kalmaz ve· biz az, hatta hiç dı­
şa dönük bir eylemde bulunmayız. Yukarı doğru, kedere çıktığımızda, daha
fazla enerjimiz olur ve dışa dönük eylemlerde daha çok bulunuruz. Bu yelpa­
zede, sonunda dinginliğe varan her başarı duygusu, daha fazla enerji barındı­
rır ve dışa dönük eylemlerde bulunma yetimizi artırır.
Size kullanışlı geleceğini umduğumuz bir benzetme yapalım. Bedeninizi
ve zihninizi temsil eden bir bahçe hortumundan geçip gelen bir enerji okyanu­
sunu nasıl deneyimlerseniz, duygularınızın da böyle olduğunu imgeleyin. Ka­
yıtsızlık halindeyken, hortum neredeyse tümüyle kıvrılmıştır ve çok az enerji­
nin geçmesine izin verir. Kederde, biraz daha açıktır. Cesarete vardığınızda,
çok açılmıştır, böylece enerjinizi seçtiğiniz şeyi yaratmaya odaklayabilirsiniz.
Dinginlikte, artık hiçbir sıkışma, büzüşme kalmamıştır: Siz okyanusla birsiniz­
dir. Başka şeylerin yanı sıra, duygularınıza da bu biçimde bakmanız, sahip ol­
duğunuz ya da olmadığınız duygular için kendinizi yargılamaktan vazgeçme­
nizi sağlayabilir. Duygular ne de olsa sadece enerjidir.
Herhangi bir anınızda deneyimlediğiniz duygusal hali tanımlamanıza yar­
dımcı olması için, lütfen bu bölümün sonunda yer alan grafiği kullanın. Ne his­
settiğinizle iletişim kurmakta her zorlandığınızda, listede dokuz duygusal ha­
lin her birini tanımlayan sözcüklerden ve söylemlerden yararlanın. Örneğin,
sıklıkla vazgeçtiğinizi, kendiniz ya da başkaları hakkında olumsuz hissettiğini­
zi, ya da sadece bir şeye başlamada zorlandığınızı görürseniz, büyük bir olası­
lıkla kayıtsızlık halini deneyimliyorsunuzdur. Belki de kendinizi şöyle düşü­
nürken buluyorsunuz, "Ben onlar gibi değilim. Ben haklıyım . Ben herkesten
daha akıllıyım," ya da kendini beğenmiş veya kendini başkasından daha iyi his­
sediyor... Bu biçimde düşünmek veya hissetmek, büyük bir olasılıkla gurur ha­
lini deneyimlediğinizi gösterir.
Bu malzemeyle çalışırken belki de belirli duygularla, diğerlerine göre da­
ha kolay bağlantı kurduğunuzu ve yine belli duygusal halleri, diğerlerine gö­
re daha fazla deneyimleme eğilimi gösterdiğinizi fark edeceksiniz. Ancak, ya­
şamda gerçek hakimiyet ve özgürlüğe ulaşmak için, dokuz duygusal hali de­
neyimlerken bir yandan da duyguları salmak üzerine çalışmak önemlidir.
Dokuz duygusal kategori, zihnimizin bilinçli farkındalığımızın altında ya­
tan büyük bölümünü anlamlandırmanın bir yoludur. Zihnimizin bu bölümü
ıvır zıvır çekmecesi gibidir -hani, ne yapacağınızı bilmediğiniz şeyleri içine at­
tığınız çekmece gibi. Bazılarımızın bu işe yarayan bir ıvır zıvır odası ya da ta­
van arası ya da garajı vardır. Zaman içerisinde, nasıl başa çıkacağımızı bilme­
diğimiz ya da herhangi bir biçimde çözümlenmeden kalmış her şeyi zihnimi-

71
J!, Sedona Yöntemi
zin bu bölgesine yığarız. Daha önce de değindiğim gibi, serbest bırakılmamış
her his, gömülmüş duygusal yüklerle ve sınırlanmış düşünce ve hislerle dolu
bilinçaltımıza depolanır. Çoğumuzun biriktirdiği çözümlenmemiş konular,
önemli saydığımız şeyleri anımsamakta bizi sık sık zorlar ve biz unutmak iste­
diğimiz şeyleri çok daha kolay anımsarız.
Sizi bilmem ama benim bir ıvır zıvır çekmecem varken ve onun içinde
aradığımı bulmaya çalışırken, sinirlendiğim çok olurdu. Sonunda onu temizle­
dim ve içindekileri düzenledim. Aynı şeyi, Sedana Yöntemi'ni kullanarak zih­
ninizle de yapabilirsiniz. Dokuz duygusal halle çalışmak ve onları serbest bı­
rakmak için zaman ayırdığınızda, tüm duyguların çok düzenli bir biçimde bir­
biriyle ilintili olduğunu göreceksiniz. Bu, sizin birikimlerinizi inceleyip ayırma­
nıza, artık gereksinim duymadıklarınızı atmanıza ve sizin için önemli olanları
da ortaya çıkartmanıza yardımcı olacak­
tır. Serbest bıraktıkça, zihninizin gide­
" 9-lislerimi arılı.mıal, bana dalıa iyi rek keskinleştiğini ve belleğinizin de git­
gide berraklaştığını göreceksiniz. Sade­
ıxla1Janabildi[Jim, da1ıa dingin bir
ce o anda hissettiklerinizde daha berrak
yaşam saylıyor. &doncı ))öntemi olmayacak, aynı zamanda başka insanla­
luırsu bana lıiçbir luırsun veremedi[Ji rın duygularını da anlamaya başlayacak­
şeıJi verdi: engelleri serbest bırakma sınız.
Enerji ve eylem yelpazesini gözü­
amacımı deslehle.yen açık seçil� bir nüzün önüne getirdiğinizde ya da bu
sistemi. 'l<endim için nereye bölümün sonundaki çizelgeye baktığı­
gulecefJimi ve ne 1ıı.zda geli.şece{jime nızda, cesaret, kabul ve dinginliğin, di­
ğer duyguların altında gömülü olduğu­
de harar verebiliyorıım.11
nu düşünün. Kayıtsızlığınızı, kederinizi,
- 'B.1J., Bent, 'Bel.çiha korku, şehvet, kızgınlık ve gururunuzu
bıraktığınızda, daha yüksek enerjili duy-
guları ortaya çıkartacaksınız ki bu duy­
. gular, hep orada olmuş olan gerçek sizi oluşturur. Sonuç olarak tüm yaşantı­
nız tersine dönecek, her şey sizin için daha kolay hale gelecektir.
Tersine-dönmenin ansızın olmayabileceğinin lütfen farkında olun. Bu,
adım adım gerçekleşecek bir işlem olabilir. Ancak, nereden başlarsanız başla­
yın -ister kayıtsızlıktan, ister kederden, korkudan, şehvetten, kızgınlıktan ya
da gururdan- serbest bırakma işlemiyle çalıştığınız her sefer, doğal olarak ce­
sarete, kabule ve dinginliğe doğru yol aldığınızı göreceksiniz. Altta yatan gü­
cünüzü bu yolla keşfetmek, hissedişinizde ve davranışınızda ve yaşama bakışı­
nızda muazzam bir fark yaratabilir.

72
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
İzleyen dokuz bölümü okurken, ortaya çıkacak her türlü hisse, düşünce
ya da görüntüye olabildiğince açık olmak için kendiniz için kendinize izin ve­
rin. Çıkan şey her neyse, onu serbest bırakmak istediğinizde lütfen duraksa­
yın. Her bölümün sonunda mutlaka durun ve farkındalığınıza gelen her şeyi
serbest bırakmak için zaman ayırın.

KayıtsızlıR

Kayıtsızlık deneyimlediğimiz zaman, sanki arzular ölmüş ve bir anlamı


yokmuş gibi hissederiz. Hiçbir şey yapamayız ve kimse de bize yardımcı ola­
maz. Kendimizi yoğun ve ağır ve bir çıkış yolundan yoksun hissederiz. Kendi­
mizi geri çeker zayıf insan rolünü oynarız ki canımız acımasın. Zihnimiz o ka­
dar gürültülü bir hale gelebilir ki uyuşabiliriz bile. Sahip olduğumuz görüntü­
ler sınırlı ve yıkıcıdır. Sadece · başarısızlığı, nasıl beceremediğimizi ve diğer in­
sanların da nasıl beceremediğini görürüz. Görüntülerimize ve düşüncelerimi­
ze göre eyleme geçmek için az, hatta hiç enerjimiz yoktur, çünkü içsel olarak
birbiriyle çelişen bir dolu yöne çekilip dururuz.
Cheryl, emekli olmuştu ve otuz yılı aşan bir süredir aynı evde oturuyor­
du. Bu dönem içinde her türlü r.esneyi ve birikintiyi toplamış durmuştu. As­
lında evi, birkaç sayfa önce bilinçaltıyla bağlantısını kurduğum ıvır zıvır çek­
mecesine benziyordu. Sedona Yöntemi Temel Kursu'na katılmaya karar verdi­
ğinde, çevresindeki durumun onu oldukça ağır ve kayıtsız hissettirdiğini bil­
dirmişti. İlginçtir, biriktirmiş olduğu ya da kayıtsızlığıyla ilgili konuları kurs sı­
rasında hiç doğrudan serbest bırakmadı. Sadece amaçlarından biri olarak er­
telemeyi, ağırdan almayı sıraladı. Ama kursun ikinci hafta sonunda geldiğinde
-ki çok daha canlı görünüyordu- hafta boyunca serbest bıraktıkça, kendini
nasıl bazı şeyleri temizlerken ve atarken bulduğunu heyecan içinde anlattı.
Çevresindeki yığıntı azaldıkça, enerjisi ve kendine duyduğu güven de giderek
artmaya başlamıştı. Cheryl, yıllardan beri evini temizlemek için kendini zorla­
dığını ama bir işe yaramadığını söyledi. Serbest bırakmakla aydınlandığında,
kendini tam da istediği şeyi yaparken bulmuştu.

73
� Sedana Yöntemi
Kayıtsızlığı Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Bağlantısı kesik + Keder


+ Başarısız + Kötü kadere sahip
+ Belirsiz + Mizah anlayışından yoksun
+ Bırak beklesin + Morali bozuk
+ Boş + Ne yararı var ki?
+ Bunalımda + Neden denemeli ki?
+ Bunalmış + Odaksız
+ Cesareti Kırılmış
+ Olumsuz/Negatif
+ Çok geç
• Ölü
+ Değerim yok
+ Perişan
+ Değersiz
+ Saplanıp kalmış
+ Dışlanmış
+ Sıkkın
+ Düş kırıklığına uğramış
+ Soğuk
+ Elini eteğini çekmiş
+ Şok
+ Fazlasıyla yorgun
+ Taşlaşmış
+ Görünmez
+ Tembel
+ Güçsüz
+ Tükenmiş
+ Harcanmış
+ Umursamaz
+ Hissiz
+ Umurumda değil
+ İhmalkar
+ Kararsız + Umutsuz

+ Katılaşmış + Unutkan

+ Kaybeden + Uyuşmuş

+ Kaybolmuş + Vazgeçmek
+ Kaygısız + Yapamam
+ Kayıtsız + Yararsız
+ Kazanamam + Yenik

74
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman kayıtsızlık deneyimledi­
ğini anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının o anda yüzeye
çıkardığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika ta­
nıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


n iz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Serbest bırakma işlemini, hissettiğinizin bir bölümünü ya da tamamını bı­


rakabileceğinizi hissedene kadar birkaç kez daha yineleyin. Sonra, bir sonraki
duyguya geçin.

Keder

Keder deneyimlediğimiz zaman, başka birinin bize yardım etmesini iste­


riz çünkü kendi başımıza bir şey yapamayacağımızı hisseder, belki başka biri­
nin yapabileceğini umut ederiz. Başka birinin bizim yerimize bir şey yapması
için acı içinde çırpınır dururuz. Bedenlerimiz, kayıtsızlığa göre . biraz daha
enerjiye sahiptir ama enerji o denli kasılıp kalmıştır ki acı verir. Zihinlerimiz­
deki yığılma da kayıtsızlığa göre daha azdır ama zihin hala çok gürültülü ve
donuktur. Acımızı ve kaybımızı görüntüler, sık sık da bu görüntülerin içinde
kayboluruz. Düşüncelerimiz ne kadar acı çektiğimizin; neler kaybettiğimizin
ve yardım etsin diye birini bulmak isteyip durmanın çevresinde dönüp dolaşır.
Yaşlanan annesi felç olduğunda Sarah, yeni bir döneme girdiklerini anla­
dı. Annesi canlı ve güçlüyken, birlikte tadını çıkarttıkları ilişkiyi kaybedeceği­
ne çok üzülmüştü. Şimdi onun çok yardıma gereksinmesiyle, sanki Sarah an­
ne rolünü üstleniyor, annesi de çocuk oluyordu; en azından zaman zaman. Sa­
rah, bir gün karar verip kederinin içine daldı ve bir ölçüde huzur buldu. Se­
dona Yöntemi'ni kullandığı sürece, sürekli bir keder haline saplanıp kalmak
yerine, uygun biçimde üzülmek için kendine izin verebileceğini anladı. Gerçi
üzüntü ve bilinmezlik vardı ama büyük bir rahatlama ve hareket hissi de var­
dı. Serbest bırakmak, annesindeki değişikliği daha kolay kabul etmesini sağla­
mıştı.

75
]!, Sedona Yöntemi
Kederi Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Acı çeken + Kimse beni sevmiyor


+ Acımak + Kimse beni umursamıyor
+ Aciz + Mahcup
+ Arzulamak + Melankoli
+ Avutulamaz + Mutsuz
+ Azap çekmiş + Neden ben
+ Bu adil değil + Nostalji
+ Çılgına dönmüş + Önemsenmiyorum
+ Çok kederli + Pişmanlık
+ Dışlanmış + Reddedilmiş
+ Dolandırılmış + Sevilmeyen
+ Düş kırıklığına uğramış + Suçlanan
+ Görmezden gelinmiş + Suçlu
+ Gözü yaşlı + Taciz edilmiş
+ Hırpalanmış + Terk edilmiş
+ Hüzün + Unutulmuş
+ İhanete uğramış + Utanmış
+ İncinmeye açık + Üzüntü
+ İncinmiş + Vicdan azabı
+ İstenmeyen + Yanlış anlaşılmış
+ İşkence edilmiş + Yaralanmış
+ Kalbi kırık + Yas tutmak
+ Kalp acısı + Yetersiz
+ Kayıp + Yüzüstü bırakılmış
+ Keder + Zavallı ben
+ Keşke

76
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman keder deneyimlediğini
anımsamaya birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının o anda yüzeye çıkardığı
his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika tanıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


n iz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Devam etmeden önce, serbest bırakma işlemini birkaç kez daha yineleyin.
Hissettiğinizin bir kısmını ya da tamamını bırakabilecek gibi hissedene kadar
sürdürün ve sonra, bir sonraki duyguyla devam edin.

Kor�u

Korku deneyimlediğimizde, olayın dışına çıkmak isteriz ama bunu yapma­


yız çünkü riskin çok fazla olduğunu düşünür, daha da okkalı bir tokat yiyece­
ğimize inanırız. Uzanıp bir yere tutunmak isteriz ama bunu da yapmayız, çün­
kü incineceğimizi düşünürüz. Bedenimiz, kedere göre biraz daha enerjiye sa­
hiptir ama enerji hala öylesine kasılıp kalmıştır ki çoğu kez acı verir. Hisleri­
miz hızla inip çıkar, tıpkı sıcak bir tavaya düşen soğuk su damlası gibi. Zihni­
miz, kedere göre daha az yoğundur ama yine de gürültülü ve donuktur. Gö­
rüntülerimiz ve düşüncelerimiz, ölüm ve yok olmayla ilgilidir. Düşünebildiği­
miz ve gördüğümüz tek şey, nasıl incineceğimiz, neler kaybedebileceğimiz ve
kendimizi ve çevremizdekileri nasıl korumamız gerektiğidir.
Serbest bırakmak, korkuyla başa çıkmak için mükemmel bir araçtır. Tıp­
kı, Judy'nin de, Fas ve Kenya'da altı hafta boyunca kamp yaptığı gezi sırasın­
da keşfettiği gibi. Atlas Dağları'nın tepesinde ıssız ve tehlikeli bir yolda, onu
ve on bir kişiyi daha taşıyan dört teker çekişli cip ansızın devrildi. Birkaç da­
kika için, herkes öleceğini sandı, ancak cip uçurumun kenarında durdu. Kalp­
ler hızla atıyordu; dikkatle sürünerek bayıra çıktılar ve meydan okuyan şartlar
altında geceyi orada geçirdiler. Hava rüzgarlı ve soğuktu. Erzakları azdı, bir­
kaç kişi ishaldi ve yaralı bir adam şoka girmişti. Yine de, bunların tümü olup
biterken Judy korkusunu serbest bırakmayı sürdürdü. Sonuçta, sakin kalabil­
di, hatta büyülenmişti, bu beladan kurtulup kurtulamayacaklarını merak etli-

77
� Sedona Yöntemi
yordu ama olay nasıl gelişirse gelişsin, bunun inanılmaz bir macera olduğunu
düşünüyordu . .İşin en güzel yanı, hayatta kaldı ve öyküyü, olaydan arta kalan
hiçbir travma taşımadan anlattı.

Korkuyu Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Batıl inançlı + Korkutulmuş


+ Çekingen + Kuruntulu
+ Çileden çıkmış + Kuşku
+ Çok korkmuş + Kuşkucu
+ Dehşet + Mahcup
+ Dehşet içinde + Mantıksız
+ Dikkatli + Önsezi
+ Dizlerinin bağı çözülmüş + Panik
+ Endişe + Paralize
+ Gergin + Paranoyak
+ Güvenmeme + Sahne korkusu
+ Güvensiz + Savunmada
+ Huzursuz + Sinirli
+ İncinmeye açık + Şüpheli
+ İsterik + Tehdit edilmiş
+ Kaçmak istemek + Tereddüt içinde
+ Kaçmaya hazır + Tiksinti
+ Kararsız + Tuzağa düşmüş
+ Kaygılı + Utangaç
+ Ketum/Ağzı sıkı + Uyanık
+ Korkak + Ürkek
+ Korku dolu + Yapış yapış

78
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman korkuyu deneyimlediği­
ni anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının şu anda yüzeye
çıkardığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika ta­
nıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


n iz?
'
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Bir sonraki duyguya geçmeden önce, hissettiğinizin bir kısmını ya da ta­


mamını bırakabileceğinizi hissedene kadar, bunu birkaç kez yapın.

Şehvet

Şehvet deneyimlediğimiz zaman, sahiplenmeyi arzulanz. Biz İSTİYORUZ­


DUR. Paraya, güce, cinselliğe, insanlara, yerlere ve şeylere açızdır ama karar­
sızlık içinde. Bunlara uzanabiliriz de, uzanmayabiliriz de. Altta yatan ve sahip
olamayacağımızı ya da olmamamız gerektiğini söyleyen bir hissimiz vardır. Be­
denimiz, korkuya göre biraz daha fazla enerjiye sahiptir. Ancak hala oldukça
kasılmış haldedir ama şimdiki duyular bazen gerçekten zevkli olabilir, özellik­
le de önceki daha düşük enerjili üç duyguyla karşılaştırıldığında. Hisler çok
yoğun olabilir. Zihinlerimiz de korkuya göre daha az yoğundur ama hala çok
gürültülü ve meşguldür. Görüntülerimizi olumlu fantezilerle süslemeye çalışa­
biliriz ama görüntülerimizin altında aslında sahip olmadıklarımız yatar. Dü­
şüncelerimiz, sahip olmak zorunda olduklarımız ve sahip olmadıklarımızla il­
gilidir. Ne kadar çok şeye sahip olursak olalım, hiç tatmin olmuş hissetmeyiz
ve sahip olduklarımızın tadını da ender olarak çıkartırız.
Ron, Seattle'de yaşayan bir basketbol tutkunu ve Sonics takımının da
ateşli bir taraftarıdır. Takımın play-off'da Chicago Bulls'a karşı oynadığı yıl, yo­
ğun bir şehvet hali yaşadı. Çocukken ilgi duyduğu bir karşılaşmanın onun için
ne kadar sinir bozucu olduğunu anımsadı -takımının kazanmasını istediğinde
tam anlamıyla zangır zangır titrerdi. Böylece, gitmeyi başardığı birkaç Sonics­
Bulls play-off karşılaşmasında, tribünlerdeki tüm zamanını, sonucu kontrol et­
mek isteğini serbest bırakmakla geçirdi. Bu, onun çok daha iyi hissetmesini

79
J!, Sedona Yöntemi
sağladı. Karşılaşmayı izlemenin tadını daha çok çıkarttı ve komik bir biçimde,
on bin kişi adına rahat bıraktığını hissetti. Ron, bilinçsizce tezahüratta bulun­
madı ve oyunun sonuna kadar da, hiç sinirlenmeden zindeliğini korudu. Şim­
di karısı, onun her oyuna gitmesi gerektiğini, çünkü oyuncuları gördüğü za­
man Sonicslilerin hep kazandığını söyleyerek dalga geçiyor.

Şehveti Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Açgözlü + Küstah
+ Açlık + Maniple eden
+ Asla tatmin olmayan + Pinti
+ Asla yeterli değil + Sabırsız
+ Bekleyememe + Sabit kalma
+ Ben istiyorum + Sahip olmak zorunda
+ Bencil + Sahiplenici
+ Biriktirmek/İstiflemek + Sinirli
+ Coşkun/Taşkın + Sömürücü
+ Çapraşık + Şehvet düşkünü
+ Dolap çeviren + Şehvetli
+ Doymak bilmez + Şiddetle arzulamak
+ Fazla düşkünlük + Takıntılı
+ Gıpta + Talepkar
+ Güdülmüş + Terk edilmiş
+ Hırslı + Ummak
+ Hissiz + Umursamaz
+ İlgisiz + Yırbcı/Yağmacı
+ İnsafsız + Zampara
+ Kötü/Aşağılık + Zorlayıcı

80
Duygusal özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman şehveti deneyimlediğini
anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının o anda yüzeye çıkar­
dığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika tanıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


n iz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Bir son �aki duyguya geçmeden önce, hissettiğinizin bir kısmını ya da ta­
mamını bırakabileceğinizi hissedene kadar, bu işlemi birkaç kez tekrarlayın.

Kızqınlıh

Kızgınlık deneyimlediğimiz zaman, başkalarını incitmek ya da durdur­


mak için vurmak isteriz ama kararsız kalırız. Vururuz ya da vurmayız. Bede­
nimiz, şehvete göre biraz daha enerjiye .sahiptir. Daha az kasılmıştır ve duyu­
lar sıklıkla çok yoğun ve hatta patlama derecesinde olabilir. Zihinlerimiz, şeh­
vete göre daha az yoğundur ama hala gürültülü, inatçı ve takıntılıdır. Görün­
tülerimiz yıkımla, yok etmeyle ve başkalarına ne yapacağımızla ilgilidir. Dü­
şüncelerimiz, öç almakla, başkalarına bunu nasıl ödeteceğimizle ilgilidir. Bu
enerji bizi korkutabilir ve daha düşük enerji düzeylerini deneyimlemek üzere
kendimizi zorlamamıza hatta incitmemize neden olabilir. Eylemde bulunduğu­
muzda, en çok kendimize ve çevremizde bulunanlara zarar veririz.
Paige, onu aldattığını düşündüğü eski erkek arkadaşına karşı kızgınlık
besliyordu. İlişkisi iki yıl önce bitmiş olmasına karşın, onu ne zaman düşünse,
felç eden bir öfke dalgasına kapıldığını görüyor, bu olduğu zaman da, öç al­
mayı düşlüyordu. İncinmişlik anısını sürekli yeniden yaşayıp durduğu için, de­
neyimin acısı taze kalıyordu. Daha da önemlisi, öfkesi, yeni ve tatmin edici bir
ilişki geliştirmesinin yoluna çıkıyordu.
Paige, Sedona Yöntemi Kursu'nu aldığında amaçlarından biri de, uzun
süreli kızgınlığını serbest bırakmak ve eski erkek arkadaşını affetmekti. Sınıf­
ta, arta kalan incinmişliği ve düş kırıklığını -ki bunlar birkaç sorudan sonra
olağanüstü biçimde yok oluverdiler- serbest bırakmanın ne kadar kolay oldu­
ğunu keşfetmek onu şaşırttı. Neredeyse anında kendini yeniden bir ilişki ola-

81
� Sedona Yöntemi
sılığına açtı. Sonra, içinden ne zaman olumsuz bir his yükselse, onları salıver­
di ve kendini daha hafif, daha mutlu ve yaşamla ilgili daha umutlu hissetti.

Kızgınlığı Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Alçak + Kıskanç
+ Canı sıkkın + Kızgın
+ Cızırdama + Köpürmek
+ Çelik gibi sert + Kötü
+ Deliye dönmüş + Kuruntulu
+ Direnen + Küstah
+ Düş kırıklığına uğramış + Merhametsiz
+ Düşünceye dalmış + Nefret
+ Hain + Öfkeli
+ H�şin + Öldürücü
+ Hiddetini bastırmak + Patlamaya hazır
+ Hiddetli + Sabırsızlık
+ Huysuz + Saldırgan
+ İçerlemek + Sert
+ İçin için yanmak + Somurtkan
+ İğneleyici/Kınayıcı + Sövüp saymak
+ İğrenme + Şeytani
+ İnatçı + Şiddete başvuran
+ İsyankar + Talepçi
+ İteleyen + Tartışmacı
+ Kaba + Terbiyesiz
+ Kanı beynine sıçramış + Vahşi
+ Karşı gelen + Volkan gibi
+ Kasıtlı + Yıkıcı
+ Kavgacı + Yıpranmış
+ Kinci

82
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman kızgınlığı deneyimlediği­
ni anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının şu anda yüzeye
çıkardığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika ta­
nıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


niz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Önceki duygular gibi, bunu da, hissettiğinizin bir kısmını ya da tamamı­


nı bırakabileceğinizi hissedene kadar birkaç kez tekrarlayın. Sonra devam
edin.

Gurur

Gurur deneyimlediğimiz zaman, durumumuzu/statükomuzu korumak is­


teriz. Değişmek ya da hareket etmek istemeyiz; bu yüzden başkalarını da ha­
reket etmekten alıkoyarız ki bizi geçip gitmesinler. Bedenimiz, kızgınlığa göre
biraz daha fazla enerjiye sahiptir ama sıklıkla kullanılamaz hale gelir. Daha az
kasılmış olmasına karşın, çoğu kez suskundur. Zihinlerimiz, kızgınlığa göre bi­
raz daha az yoğundur ama hala gürültülü, katı ve kendine-dönüktür. Görüntü­
lerimiz ve düşüncelerimiz, ne yaptığımız ve ne bildiğimiz hakkındadır. Başka­
larının farkında olsak bile, sürekli rahatsız eden kuşkularımızı ört bas edebil­
mek için, insanların ne kadar büyük olduğumuzu fark etmelerini umarız.
Martin, çoğu insanın, 'Yüksek bir güce sahip yönetici' olarak tanımlaya­
cağı bir pozisyondaydı. Kariyerinin başında, kimlerin üstüne basarak yükseldi­
ğine fazla aldırmadan merdiveni hızla tırmandı. Ancak, Sedana Yöntemi kaset­
lerini aldığında, kariyerinde bir duvara çarpmıştı. Hala doğru şeyleri yaptığına
inanıyordu ama istediği sonuçları elde edemiyordu. Birkaç kez terfi ve zam za­
manında görmezden gelinmişti ve müdürlerinin, ödüllendirilen insanlardan
çok daha iyi olduğunu neden görmediğini anlayamıyordu.
Kasetleri dinlerken, Martin, gurura kaydığını keşfetti. Gurur, hem kendi
yetersizliğini görmesini, hem de açık olsaydı, tüm çevresinin vermeye hazır ol­
duğu desteği almasını engellemişti. Serbest bıraktıkça, personelini ve iş arka-

83
� Sedona Yöntemi
daşlarını anında takdir etmeye başladı ve geçmişte koruduğu mesafeyi tutma­
ya çabalamadan, takım halinde çalışmaya daha istekli oldu. O bu değişimi ger­
çekleştirdikten sonra ödüllendirildi. Martin, başka birilerinin üstüne basma­
dan ya da onları ezmeden yükselmeyi sürdürebileceğini artık biliyor.

Gururu Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Affetmez + Kendi içine çekilmek


+ Akıllı + Kendinden memnun
+ Asla yanılmaz + Kendini beğenmiş
+ Bağnaz + Kendini doğrulayan
+ Başkasının başarısızlığından + Kibirli
haz almak + Küçük gören
+ Bencil + Küstah
+ Boyun eğmez + Mağrur
+ Burnu . havada + Mesafe koyan
+ Buz gibi + Ön yargılı
+ Dar görüşlü + Övüngen
+ Dik kafalı + Özel
+ Dindar + Sahte alçak gönüllülük
+ Dogmatik + Sahte değerler
+ Eleştirel + Sahte erdem
+ Eleştirilerin üzerinde olmak + Senden daha kutsal
+ Gösterişçi + Sevince/Kedere kayıtsız
+ Gurur + Sıkkın
+ Gururlu + Soğuk
+ Her şeyi bilen + Şıklık meraklısı
+ Hissiz + Şımarık
+ Hor gören + Uzlaşmaz
+ İkiyüzlü + Üstün
+ İnatçı + Yargılayıcı
+ İzole + Yönetmek
+ Kapalı + Züppe
+ Katı

84
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman gururu deneyimlediğini
anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının şu anda yüzeye çı­
kardığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika tanı­
yın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


niz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Bir sonraki duyguya geçmeden önce, hissettiğinizin bir kısmını ya da ta­


mamını bırakabileceğinizi hissedene kadar, bu işlemi birka� kez daha tekrar­
layın.
İlk altı duygusal halin, sonraki üç duygunun; cesaret, kabul ve dinginli­
ğin üzerinde bir kabuk oluşturduğunu anımsayın. tik altı duygu çoğu kez
"Ben yapamam" hissini içerirken, içimizde bulunan sonraki üç duygu halini
ortaya çıkartmak için kendimize izin verdiğimizde, giderek " Ben yapabilirim"i
hissetmeye başlarız.

Cesaret

Cesareti deneyimlediğimizde, kararsız kalmadan eylemde bulunmaya is­


tekliyizdir. Yapabiliriz. Düzeltebiliriz. Gerektiğinde her şeyi, her zaman değiş­
tirebiliriz. Bırakmaya ve ilerlemeye gönüllüyüzdür. Bedenlerimiz, gurura göre
çok daha fazla enerjiye sahiptir ve dışa dönük yapıcı eylemler için kullanılır
haldedir. Enerjimiz yüksek, ulaşılır halde ve berraktır. Zihnimiz, gurura göre
çok daha az yoğundur ve çok daha az gürültü vardır. Biz uysal, esnek ve açı­
ğızdır. Görüntülerimiz ve düşüncelerimiz, ne yapabileceğimiz ve öğrenebilece­
ğimiz ve başkalarını da aynı yoldan nasıl destekleyebileceğimiz üzerinedir.
Başkalarının başarılı olması için istekliyizdir ama kendi kendimizi harekete ge­
çirir, kendimize güveniriz. Kendi hatalarımıza bile kahkahalarla gülebiliriz. Ya­
şam eğlencelidir.
Serbest bırakma sorularına her "Evet" dediğimizde, cesaret enerjilerini te­
tikleriz. Cesaret, doğal bir hal olduğu için, diğer duyguların egemenliği yüzün­
den üstü ne kadar örtülü görünürse görünsün, biz ona yine de ulaşabiliriz.

85
)'!, Sedana Yöntemi
David, bir Sedona Yöntemi eğitmeni ve aynı zamanda da profesyonel bir
mim sanatçısıdır. New York kentinin merkezindeki devlet okulu öğrencileri
için, uyuşturucunun tehlikelerini irdeleyen kırk dakikalık bir gösteri sunuyor.
Her yıl, yuva çağından sekizinci sınıfa kadar, en az yirmi bin çocuk onu izliyor
· ve bugünlerde, David öğrencilere özünden gelen sağlam bir cesaret ve kabul­
le yaklaşıyor. Ama bu hep böyle değildi. Beş ya da altı yıl boyunca sık sık, kont­
rolü kaybetme ve sonuna kadar gidememe ya da öğrencilerle nasıl başa çıka­
cağını bilememe korkusunu deneyimledi. Bazen, gösterisini sunduğu odada
beş yüz kadar isyankar çocuk olurdu. Bir şeylerin yanlış gideceğine ilişkin, ço­
cukların kavga edeceğine ya da gürültü çıkaracaklarına ve onun da başarı gös­
teremeyeceğine ilişkin soyut korkuları vardı.
Şimdi ise, gösteri öncesinde ve sırasında yaptığı serbest bırakmalar saye­
sinde, David gerçekten hiçbir korkuya sahip değil, üstelik bir zamanlar kork­
tuğu durumları birkaç kez yaşamasına rağmen. Müdürler gürültücü bir grubu
ona yollayabiliyor ya da odada bir akıllı bıdık bulunabiliyor. David sadece mi­
desindeki gerginliği salıveriyor ve dinginlik içinde şöyle diyor, "Burada sizin
için yapmak üzere geldiğim şeyi yapmayı umuyorum ve bir dakikaya kadar,
sanki hiç duraksamamışım ve konuşmamışım gibi devam edeceğim. Ama ben
çalışırken şamata yaparsanız, yapmam gerekeni yapamayacağım." O zaman ço­
cuklar tümüyle onun tarafına geçiyor. David'in özgürlüğe adanmışlığı vermek
istediği önemli mesajı, hizmet ettiği risk altındaki öğrencilere çok daha etkili
bir biçimde sunmasını sağlıyor. David şöyle diyor, "Bir cesaret ve kabul duru­
şundan katkıda bulunduğum zaman, dünyaya uyum getiriyorum. Bu yalnızca
kendi içimde serbest bıraktığımda gerçekleşiyor. O zaman davranışlarım ken­
diliğinden daha sevecen ve şefkatli oluyor."

Cesareti Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Açık + Berrak
+ Açıklık + Bütünlük
+ Alıcı + Canlı
+ Amaca yönelik + Canlılık
+ Araştırmacı + Cüretkar
+ Bağımsız + Destekleyici
+ Becerikli + Dinamik

86
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �

+ Düşsel + Merkezinde
+ Emin + Mizah
+ Esnek + Mutlu
+ Etkin + Neşeli
+ Farkında + Odaklı
+ Gönüllü + Olumlu
+ Görüş açısı güçlü + Onurlandırıcı
+ Güdülere sahip + Sevecen
+ Güvenli + Şefkat
+ Hevesli + Tetikte
+ İnançlı + Uysal
+ İstekli + Uyumlu
+ İyimser + Verici
+ Kararlı + Yapabilirim
+ Karşı koymayan + Yaratıcı
+ Kendiliğinden + Yenilmez
+ Kendine güvenen + Yetkili
+ Kendine yeten + Yorulmaz
+ Keskin + Zevk
+ Maceraperest

Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman cesareti deneyimlediğini


anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının şu anda yüzeye çıkar­
dığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika tanıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


niz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?
87
]!, Sedona Yöntemi
Eğer iyi bir duyguyu bırakmada zorlanıyorsanız, onu bıraktığınız zaman,
aslında daha iyi olmasına izin verdiğinizi lütfen anımsayın. Biz hepimiz, sınır­
lı duygularımız tarafından örtbas edilmiş olumlu duyguların sınırsız kaynağı­
na sahibiz. O nedenle, salıverdiğimiz zaman, olumlu duygular çoğu kez güç­
lendirilmiş olur, olumsuz duygular da zayıflar. Ve siz aynı zamanda, ömür bo­
yu bastırma ve tutunma eğilimini de zayıflatmış olursunuz.
Hissettiğinizin bir kısmını ya da tamamını bırakabileceğinizi hissedene
kadar, bu işlemi birkaç kez daha tekrarlayın. Ve bir sonraki duyguya geçin.

Kabul

Kabul deneyimlediğimiz zaman, her şeye olduğu gibi sahibizdir ve her şe­
yin, olduğu gibi keyfine varabiliriz. Herhangi bir şeyi değiştirmeyi gereksinme­
yiz. O sadece olandır ve iyidir. Öylece, olduğu gibi güzeldir. Bedenlerimiz, ce­
sarete göre çok daha fazla enerjiye sahiptir. O enerji genelde sakindir, yine de
gereksinim duyduğumuzda ulaşılır haldedir. Enerjimiz hafif, sıcak ve açıktır.
Zihinlerimiz, cesarete göre çok daha az karışıktır ve genelde sessiz ve hoşnut­
tur. Görüntülerimiz ve düşüncelerimiz, olanın mükemmelliğiyle aşk yaşıyor­
dur. Yaşam sevinç ve neşe doludur.
Ralph ve karısı, Sedona'daki yedi günlük kursuma katılıyorlardı. Her sa­
bah, kurs başlamadan, yürüyüş yaparlardı. O gün, Beli Rock olarak bilinen ye­
re tırmandılar ve Ralph orada hedeflerini serbest bırakmak için kendine za­
man tanıdı. O tanıdık, "Asla olmayacak" hissine kapıldığında, bu mesajın sade­
ce bir his olduğunu hemen fark etti. Bu hisse el atması bile gerekmemişti. Bu
deneyimi bu kadar özel kılan, onun bu denli ortada olmasıydı. Orada öylece
dururken, içinden fırtına gibi yükselen hisleri görmüş ve onları tutmak için bir
çaba göstermeden sadece nasıl kabul ettiğini izlemişti. Fırtına görüntüsü gi­
derek azalan bir güçle birkaç kez daha ortaya çıkmış ve sonunda yok olmuş­
tu.
Görüntünün tümü bir iki dakika sürdüyse de, çok güçlüydü. Ralph diyor
ki "Bu sanki başıboş bir köpeğin kapıma gelmesi gibiydi; bu hissi besleyecek
olursam, geri geleceğini biliyordum. Ama eğer beslemezsem, sonunda gidecek­
ti." Sınıfa geri döndüğünde, gerçekten ne kadar harika ve özgür hissettiğini
paylaştı.

88
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Kabulü Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Açık • Her şey yolunda


• Ahenk • Işıyan
• Ait olma • İyi huylu
+ Alıcı • İyilik hali
• Anlayışlı • Kucaklayıcı
• Bolluk • Nazik
+ Bütünlük • Parıldayan
• Cana yakın • Sahibim
• Coşmuş • Sevecen
• Çocuksu • Sevinçli/Neşeli
• Değiştirilecek bir şey yok • Sevinme
• Denge • Sezgisel
• Doğal • Sıcak
• Dostça • Şefkat
• Düşünceli • Takdir edici
• Empati • Uyum içinde
• Güvenli • Uyumlu
• Güzel • Yumuşak
• Harika • Yüce gönüllü
• Hassas • Zenginleşmiş

Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman kabulü deneyimlediğini


anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının şu anda yüzeye çıkar­
dığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika tanıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


niz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?
89
]!, Sedona Yöntemi
Olumlu duyguları bırakmak için elinizden gelenin en iyisini yapmayı
anımsayın. Önceki duygularda olduğu gibi, hissettiğinizin bir kısmını ya da ta­
mamını bırakabileceğinizi hissedene kadar, bu işlemi birkaç kez daha tekrar­
layın. Ve sonra, son duygu, dinginlik ile devam edin.

Din�inliR

Dinginlik deneyimlediğimizde, şöyle hissederiz, "Ben benim. Ben, kendi


içimde bütün, tamamlanmış ve tamım. Herkes ve her şey benim bir parçam.
Her şey mükemmel." Beden, kabule göre çok daha fazla enerjiye sahiptir ama
tümüyle sakindir -hareketsiz. Enerji sessiz ve sakindir. Zihin berrak ve boştur,
yine de tümüyle farkındadır. Görüntülere ve düşüncelere gerek yoktur. Yaşam
olduğu gibidir ve her şey mükemmeldir.
Editörüm Stephanie, geçenlerde arkadaşının altı haftalık bebeğini kuca­
ğında tutarken, bir an için deneyimlediği dinginlik ve birlik halini bana anlattı.
Bebek, saf bir şekilde onun göğsüne yumulduğunda, o da bebeğin güvenini de­
neyimlemeye teslim olmuştu. Beklentilerini ve kaygılarını tümüyle salıvermişti.
Ne geleceği planlıyor, ne de geçmiş için kaygılanıyor, sadece bu minik bebekle
ŞİMDİ'yi yaşıyordu. Sevmek ve sevilmek için hiçbir engel yoktu. Gereksinim
duyduğu tek şey, bir kalpti. Dinginlik için sadece olması gerekiyordu.

Dinginliği Tanımlayan Sözcükler ve Söylemler

+ Aralık/Mesafe + Olmak
+ Ben benim + Özgür
+ Birlik + Parıldayan
+ Bütün + Saf
+ Engin + Sakin
+ Farkındalık + Sessiz
+ Hareketsiz + Sınırsız
+ Huzur + Sonsuz
+ Işık + Sükünet
+ Merkezlenmiş + Tamamlanmış
+ Mükemmeliyet + Yaşsız
+ Nail olmuş/ergi + Zamansız

90
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
Sizin ya da tanıdığınız birinin en son ne zaman dinginliği deneyimlediğini
anımsamak üzere birkaç dakikanızı ayırın. Sonra, o anının şu anda yüzeye çıkar­
dığı his her neyse, onunla birlikte olmak için kendinize birkaç dakika tanıyın.

Bu hissi olabildiğince kabul etmek için kendinize izin verebilir miydi-


niz?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onu bırakır mıydınız?
Ne zaman?

Keşif: Siz Hisleriniz


De�ilsiniz "'lkna, aracınula kaset programı din­
lerken iltJinç bir şey olılu. ..57lracınulan
Dokuz duygusal halden geçer­ gelen, garip sesler duydum ve en yakın
ken yaptığınız yolculuğun sonunda benzin istasyonuna ç,ekip park ettim.
nasıl hissettiğinizi fark edin. Eğer
..57lraç ç,ekicisini aramak ü:zere tam
kendinize, okuduğunuz şeyin önemi­
ni (olabildiğince) hissetmek için izin numarayı ç,evirmi.ştirn ki, ıuLumn teki
verdiyseniz, kendinizi herhalde biraz koşarak yanıma 9eLli ve "..57lracın
daha gevşemiş ve duygularınızla iliş­ yanıyor" dedi. 7Je sonra bir yangın
ki içinde ve onlara açık hissediyorsu­
nuzdur. Eğer emin değilseniz, ya da
söndürü.cüsünü kaptı, başl'9ını çekip
hiçbir değişiklik hissetmiyorsanız, çıkarllı ve ben daha tepki vermeye Jırsat
üzülmeyin. Yeni bir yeti öğrendiğini­ bulamadan yangını söndürdii. '13en
zi ve ustalaşmanın da zaman alabile­ genelde acil durumlarda sakin kalabilen
ceğini anımsayın. Şimdiye kadar yap­
tığınız bırakma alıştırmalarından çok
bir insanımdır, ama bıı olayda, sanki
daha fazlasını, duygularınızı bastırır­ başka birinin başına gelen olayı izleıJen
ken ve ifade ederken yaptınız. Çok durumundaydım."
geçmeden, duygularınızla daha fazla
iletişim kurabileceksiniz ve onları ta­ - 7Jictoria '"7\1enear,
nımlamak ve bırakmak size daha ko­ ryleasant 9iill, ..57l.'13.'l).
lay gelecektir.
Dokuz enerji halinden geçen
yolculuğumuzu tamamlamak için, birkaç dakikamızı şu söylemi incelemeye
ayıralım: "Duygular, sadece duygudur. Onlar siz değilsiniz, onlar gerçek değil-

91
� Sedona Yöntemi
dir ve siz onları bırakabilirsiniz." Bu basit söylem, Sedona Yöntemi'nin kapsa­
mını özetler. Peki ama, bunun anlamı nedir?
tik bölüm, yani "Duygular sadece duygudur" açık gibi görünse de çoğu­
muz buna uygun yaşamayız. İçinde yaşadığımız toplum, aslında geniş yelpaze­
nin her iki ucunda bulunan duygularla iletişim halindedir. Yelpazenin bir
ucunda, duygularımızı ve onların, manbklı düşünme sürecimizi, sağlığımızı ya
da yaşamı deneyimleme biçimimizi nasıl etkilediklerini reddederiz. Yelpazenin
diğer ucunda, duygularımızı tanrılaştırır, bize verdikleri sözde mesajlara ve
kim olduğumuza ilişkin sahip oldukları anlamlara fazla önem yükleriz.
Her iki bakış açısında da, yani hem mantıklı davranmakta, hem de duy­
gularımızı reddetmemekte gerçek payı vardır. Ancak çoğumuz, o bakış açıla­
rında, kendimizi ve seçim yapma yetimizi kaybederiz. O anda, mantıklı zihni­
mizin duyusal veriyi nasıl yorumladığına bağlı olarak, iki taraf arasında çılgın­
ca gidip gelebiliriz.
Çoğumuz duygularımızla, sanki onlar kimliğimizin kendisiymiş gibi öz­
deşleşiriz. Gerek Önsöz'de, gerekse 1. Bölüm'de söylediğim gibi, bu özdeşleş­
me dilimize bile yansır. Örneğin, "kızgın hissediyorum" yerine "kızgınım" de­
riz. İşte, hislerle özdeşleşmemiz yüzünden, onları bırakma aşamasında gere­
ğinden çok daha fazla zorlanırız. Çoğu kez, bir hisle özdeşleşmemize yapışırız
çünkü "Bu, benim kim olduğumdur" diye düşünürüz. "Hissediyorum, onun
için de varım" diye inanırız.
Bu görüş, serbest bırakmak açısından bakıldığında, gerçeği yansıtmaz.
Söylemin bir sonraki bölümü, yani "Onlar siz değilsiniz," bunun sahte bir öz­
deşleşme olduğunu anımsatır. Bu fikri kendiniz için incelemenizi öneririm.
Gerçekte kim olduğunuz değişmeden hep olduğu gibi kalırken, duyguların ge­
lip geçmesini fark etmenin daha doğru olup olmadığına bakın.
Eğer duygularınızın ötesinde kim olduğunuzdan emin değilseniz, onu
şimdilik öylece kabul edin. Sedona Yöntemi'ni incelerken ve gün boyunca ser­
best bırakmayı uygularken, duygularınızın yarattığı ve kendi kendinize koydu­
ğunuz sınırların ötesinde bulunan gerçek doğanızı ortaya çıkartacaksınız.
Bir duyguyla özdeşleştiğinizde kendinizi kaybolmuş hissederseniz, şunu
sorabilirsiniz , "Ben bu his miyim, yoksa sadece bir hisse mi sahibim?" Bu ba­
sit soru, kendinizi yanlış bir özdeşleşmeden alıkoymanızı sağlar. Hissin kendi­
si olmadığınızı fark etmek için Yöntem'in ilk adımındaki soruyu da kullanabi­
lirsiniz, "Ne hissediyorum?" Siz sadece bir hisse sahipsinizdir. Bu soruları sor­
mak, bu hissi bırakabilmenizi mümkün kılar.

92
Duygusal Özgürlük için Yol Haritanız �
İncelemeye devam ettiğimizde, "Onlar gerçekler değildir" söylemine geli­
yoruz. Hiç düşündüğünüzün gerçek olduğundan emin olup da -tanıdığınız bi­
rinin sizi sevmesi gibi- sonradan tam tersinin gerçek olduğunu anladığınız ol­
du mu? Ya da, her şeyin ters gideceğinden eminken, çok yolunda gittiği oldu
mu? Bunlar sadece hislerimizden edindiğimiz verilerle nasıl ilişki kurduğumu­
za iki örnektir. Biz, gerçeklerle bağlantı kurduğumuzu düşünüyoruz ama var­
sayımlara dayalı bir dünyada yaşıyoruz. Hislerimiz bazı açılardan sadece belir­
li duyulara dayandırarak oluşturduğumuz öykülerdir. Her zaman olmasa da,
bu öyküler sık sık, hisler bilincimize yükseldikten sonra gelir. Sonra da bu öy­
küleri, neden öyle hissettiğimizi açıklamak için kullanırız.
Duygulara gerçeğin kendisiymiş gibi davranmak sorun yaratabilir çünkü
çoğu kez bir varsayımda bulunduğumuzu fark etmeyiz, ettiğimizde de iş işten
geçmiş olabilir. Mantıklı bir karar aldığımızı düşünürüz ama sonradan onun
sadece otomatik bir duygusal tepkiye dayandığını görürüz.
Söylemin son bölümü, bu kitabın tümüyle kapsadığı şeye, yani "Onları bı­
rakabilirsiniz"e odaklanır. Doğal serbest bırakma yetinizi ne kadar kabul eder
ve beslerseniz, yaşam deneyimlerinizin her bir parçası da o kadar dönüşür.

GelişmeR İçin Bir Söz Verin

Bir sonraki bölüme geçmeden önce, dokuz duygusal hali serbest bırak­
mayı birkaç kez daha uygulamanızı öneririm. Bu bölümü her okuduğunuzda,
ondan daha fazla yararlanacak ve Yöntem'i kullanma biçiminizi derinleştire­
ceksiniz. Yüksek ve düşük enerjileri kapsayan yeni bakış açısına göre yaşantı­
nızı incelemek fırsatını değerlendirin ve farklı duygusal hallerin yaşamınızı na­
sıl etkilediğini görmeniz için kendinize izin verin. Aynı zamanda da, serbest bı­
rakma işleminin yaşantınıza daha çok girmesi için de elinizden geleni yapın.
Gün boyunca Yöntem'i kullanmak, deyim yerindeyse, tekerleğin yolla öpüşme­
si gibidir. Ve bu kitapta sözü edilen büyük sonuçları bu şekilde görmeye baş­
larsınız.

93
Dokuz Duygusal Halin Çizelgesi


Duygusal Özgürlük İçin Yol Haritanız
öz�ürlü� - serin�anlılı�
:::::::::
:: :::�:::;.;::�

Kayıtsızlık Keder Korku Şehvet Kızgınlık

Bağlantısı kesik Acı çeken Batıl inançlı Açgözlü Alçak


Başarısız Acımak Çekingen Açlık Canı sıkkın
Belirsiz Aciz Çileden çıkmış Asla tatmin olmayan Cızırdama
Bırak beklesin Avutulamaz Çelik gibi sert
Çok korkmuş Asla yeterli değil
Boş Deliye dönmüş
Azap çekmiş Dehşet Bekleyememe
Bunalımda Direnen
Çılgına dönmüş Dehşet içinde Ben istiyorum
Bunalmış Düş kırıklığına uğramış
Çok kederli Dikkatli
Cesareti Kırılmış Bencil Düşünceye dalmış
Çok geç Dolandırılmış Dizlerinin bagı çözülmüş Biriktirmek/istiflemek Hain
Deı\erim yok Düş kırıklığı Endişe Haşin
Coşkun/faşkın
Değersiz Görmezden gelinmiş Hiddetini bastırmak
Gergin Çapraşık
Dışlanmış Gözü yaşlı Hiddetli
Güvenmeme Dolap çeviren
Düş kırıklığı.na uğramış Hırpalanmış Huysuz
Güvensiz Doymak bilmez
Elini eteıl;ini çekmiş Hüzün içerlemek
Fazlasıyla yorgun Huzursuz Fazla düşkünlük
ihanete uğramış için için yanmak
Görünmez incinmeye açık Gıpta iğneleyici/Kınayıcı
incinmeye açık
Güı;süz isterik Güdülmüş iğrenme
incinmiş
Harcanmış Kaçmak istemek inatçı
istenmeyen Hırslı
Hissiz Kaçmaya hazır isyankar
işkence eılilmiş Hissiz
ihmalkar Kararsız iteleyen
Kararsız Kalbi kırık ilgisiz
Kaygılı Kaba
Kahlaşmış Kalp acısı insafsız Kanı beynine sıçramış
Kayıp Ketum/Ağzı sıkı
Kaybeden Kötü/Aşağılık Karşı gelen
Kaybolmuş Keşke Korkak
Küstah Kasıtlı
Kaygısız Kimse beni sevmiyor Korku dolu Kavgacı
Maniple eden
Kayıtsız Kimse beni umursamıyor Korkutulmuş Kıskanç
Pinti
Kazanamam Mahcup Kuruntulu Kızgın
Keder Sabırsız
Melankoli Kuşku Kinci
l\ötü kaılere sahip Mutsuz
Sabit kalma Köpürmek
Kuşkucu
Mizah anlayışından yoksun Sahip olmak zorunda Kötü
Neden ben Mahcup
Morali bozuk Sahiplenici Kuruntulu
Nostalji Manhksız
Ne yararı var ki? Sinirli Küstah
Neden denemeli ki? Önemsenmiyorum Önsezi
Sömürücü Merhametsiz
Odaksız Pişmanlık Panik Nefret
Reıldedilmiş Şehvet düşkünü
Olumsuz/Negatif Paralize Öfkeli
Ölü Sevilmeyen Şehvetli
Paranoyak Öldürücü
Perişan Suçlanan Şiddetle arzulamak Patlamaya hazır
Sahne korkusu
Saplanıp kalmış Suçlu Takıntılı Sabırsız
Savunmada
Sıkkın Taciz edilmiş Talepkar Saldırgan
Soğuk Sinirli
Terk edilmiş Terk edilmiş Saldırgan
Şok Şüpheli
Unutulmuş Un\mak Sert
Taşlaşmış Tehdit edilmiş Somurtkan
Utanmış Umursamaz
Tembel Tereddüt içinde Sövüp saymak
Üzüntü Yırhcı/Yagmacı
Tükenmiş Tiksinti Şeytani
Umursamaz Vicdan azabı
Tuzağa düşmüş Zampara Şiddete başvuran
Umurumda değil Yanlış anlaşılmış
Utangaç Zorlayıcı Talepçi
Umutsuz Yaralanmış
Uyanık Tartışmacı
Unutkan Yas tutmak Terbiyesiz
Uyuşmuş Yetersiz Ürkek
Vahşi
Vazgeçmek Yüzüstü bırakılmış Yapış yapış
Volkan gibi
Yapamam Zavallı ben Yıkıcı
Yararsız Yıpranmış
Yenik

96
öz�ürlüb - serinbanlılıb

Gurur Cesaret Kabul Dinginlik


ılffetmcz Açık Açık Aralık/Mesafe
Akıllı Açıklık Ahenk ilen benim
Asla yanılmaz Alıcı
Ait olma Birlik
llağnaz Amaca yönelik
ı\raşbrmacı Alıcı Bütün
Başkasının başarısızlığından
Bağımsız Anlayışlı En�in
zevk almak
llemi sahibi Bolluk f'arkındalık
ilenci!
Becerikli Bütünlük Hareketsiz
Boyun eğmez Berrak
Burnu havada Cana yakın Huzur
Bütünlük
Buz gibi Canlı Coşmuş Işık
Dar görüşlü Canlılık Çocuksu Merkezlenmiş
Dik kafalı Cüretkar Değiştirilecek bir şey yok Mükemmeliyet
Oindar Oestekleyici Denge Nail olmuş/ergimiş
Dogmatik Dinamik
Doğal Olmak
Eleştirel Oüşsel
Emin Dostça Özgür
Eleştirilerin üzerinde olmak
Esnek Düşünceli Parıldayan
Cöslerişçi
Etkin Empati Saf
Gururlu farkında Güvenli Sakin
Her şeyi bilen Gönüllü
Hissiz Güzel Sessiz
Görüş açısı güçlü
Hor gören Güdülere sahip Harika Sınırsız
ikiyüzlü Güvenli Hassas Sonsuz
inatçı Hevesli Her şey yolunda Sükünet
izole inançlı lşıyan Tamamlanmış
Kapalı istekli
iyi huylu Yaşsız
İyimser
Katı iyilik hali Zamansız
Kararlı
Kendi içine çekilmek Kucaklayıcı
Karşı koymayan
Kendinden memnun Kendiliğinden Nazik
Kendini beğenmiş Kendine güvenen Neşeli
Kendini doğrulayan Kendine yeten
Kibirli Parıldayan
Keskin
Küçük gören Maceraperest Sahibim
Kiıstilh Merkezinde Sevecen
Mağrur Mizah Sevinçli/Neşeli
Mesafe koyan Mu�u Sevinme
Neşeli
Ön yargılı Sezgisel
Odaklı
övüngen Sıcak
Olumlu
Özel Şefkat
Onurlandırıcı
Sahte alçakgönüllülük Sevecen Takdir edici
Sahte değerler Şefkat Uyum içinde
Sahte erdem Tetikle
Uyumlu
Senden daha kutsal Uysal
Sevince/Kedere kayıtsız Uyumlu Yumuşak
Sıkkın Verici Yüce gönüllü
Soğuk Yapabilirim Zenginleşmiş
Şıklık meraklısı Yaratıcı
Yenilmez
Şımarık
Yetkili
Uzlaşmilz
Yorulmaz
Ustün Zevk
Yargılayıcı
Yönetmek
Züppe

97
Bölüm 4

Direncinizi Yok Etmek

aşam akışının bizi gitmek istediğimiz yere taşımasına izin vermek yerine,
Y çoğumuz akıntıya karşı yüzmeye çok zaman harcarız. İstediklerimizi elde
etmek için mücadele etmemiz ve akınbya karşı koymamız gerektiğini sanırız.
Peki, ya bu doğru değilse? Ya, istediğimizi elde etmede bizi desteklemesi için
yaşam akışını kullanabiliyorsak? Akışta olmanın nasıl bir şey olduğunu kuşku­
suz deneyimlemişsinizdir. Her şeyin mükemmel bir biçimde yolunda gittiği bir
günü düşünün! Siz sanki doğru zamanda doğru yerde bulunup, tam olarak
doğru şeyi yapmıştınız. Şimdi bir de SIRADAN bir günü düşünün. Hangisini
tercih ederdiniz? Gün boyunca, her gün, akışta olmanın en büyük engeli ola­
na direnmektir.
İyi haber: Tıpkı diğer hisleri bırakabildiğiniz gibi, direnci de bırakabilirsi-
niz.
Direnç, bizi yaşantımızın tüm alanlarında ilerlemekten alıkoyar, özellikle
de kişisel gelişim ve mutluluk alanlarında. Kitabı buraya kadar okuduysanız,
şimdiden farklı hisleri serbest bırakmada deneyim edindiniz demektir. Bazen
serbest bırakmaya ne kadar istekli olduğunuzu, bazen de kitabı kapatıp başka
bir şey -herhangi bir şey- yapmanın daha kolay geldiğini herhalde fark etmiş­
sinizdir. İşte tam olarak bu tür bir direnç, iyi niyetlerimizi amaçlarımızı izle­
mekte bizi engeller, bu niyet ve amaçlar, bu kitapta gerçekleştirdiğimiz çalış­
malardaki gibi açıkça yararımıza olsa bile.

99
)'!, Sedana Yöntemi
Direnci bırakmanın, başkalarının sizi kontrol etmesi anlamına gelmediği­
ni eklememiz gerekir. Siz yine de doğru olan için, bir direnç göstermeden du­
ruşunuzu sergileyebilirsiniz. Eğer aikido, karate, ya da tekvando gibi dövüş sa­
natlarını incelediyseniz, birine sıkılmış bir yumrukla vurduğunuzda canınızın
acıyacağını da bilirsiniz. Ama yumruğunuz gevşekse -direnç olmadan- çok
daha fazla güce ve çok daha fazla kuvvete sahipsinizdir. Dövüş sanatçıları, kar­
şı taraf size saldırdığında direnç göstermeyip, o enerjiyi saldırganlara karşı dö­
nüştürebileceklerini bilirler. Direnç hissini her serbest bırakışınızda aynı şey
geçerlidir. Daha az çabayla daha fazla güce ve daha fazla duygusal esnekliğe
ve dayanıklılığa sahip olursunuz.

Direnç Nedir?

Hiç büyük bir heyecan ve istekle bir projeye başlayıp da sonra yolun or­
talarında hevesinizi kaybettiğiniz oldu mu? İşte bu dirençtir. Direnç çok sinsi­
dir. Yaşamda sahip olmak, yapmak ve olmak istediğimiz şeylerden bizi alıko­
yan önemli engellerden biridir. Aslında çoğu kez, gerçekten sevdiğimiz ve ilgi
duyduğumuz şeylere direniriz. Ve biri bize bir şey yapmamızı söylediğinde, di­
rencimiz büsbütün tetiklenir. Hatta bize söyleneni yapmaya istekli olsak bile
ortaya çıkabilir. Direnç, kendimizi sabote etmemize ve işlevselliğimizi yitirme­
mize neden olabilir ve o sürekli iş başındadır çünkü biz bir "-meli, -malı" ve
"gerekir" ve "mecbur olma" ve diğer zorunluluklar denizinde yaşarız. Zorun­
luluk söz konusu olduğunda, direnç ortaya çıkar.
Size bir şey yapmanız gerektiği ya da yapmak zorunda olduğunuz söy­
lendiğinde, ne hissedersiniz? " Hayır! Bana ne yapacağımı söyleme!" Kendi ken­
dinize ne yapacağınızı söylediğinizde de tam olarak aynı şey olur. Eğer kendi­
nize, "Faturalarını halletmek zorundasın " derseniz ne olur? Büyük bir olası­
lıkla, "Öyle mi, gerçekten mi?" diye tepki verirsiniz. Ya da kendinize, "Artık bu­
nu yapmasan iyi olur" diyerek belki bir alışkanlığı kırmak istediğinizde, onu
çok daha fazla yaptığınızı fark edebilirsiniz. Zihnimizin doğası böyledir. Biz sa­
dece, ne yapmamız gerektiğinin bize söylenmesinden hoşlanmayız. Yine de sü­
rekli kenç!imize "-meli, -malılar" koyar, sonra da neden zevk almadığımıza ve
işlerin neden yoluna girmediğine şaşarız.
Direncin yaşamımda nasıl çalıştığını fark ettiğim ilk kez, henüz bir çocuk­
tum. Kendi halimde olmak ve dışarıya çıkıp oynamak istemediğim bir gün,
içimde bir direnç kalıbı tetiklendi. Dışarıya çıkıp yaşadığım binadaki arkadaş-

100
Direncinizi Yok Etmek �
larımla oynamayı çok sevmeme karşın, o gün kendimle olmak ve kendi oyun­
caklarımla oynamak istemiştim. Ama yalnız olmam annemi rahatsız etti ve çı­
kıp arkadaşlarımla oynamam için ısrar etti. Bu birkaç kez tekrarlandığında,
aramızda bir çekişmeye dönüştü. Ve çok geçmeden, ben arkadaşlarımla oyna­
mak için dışarı çıkmaktan nefret etmeye başladım ve ne olursa olsun bundan
kaçınmaya başladım. Annem istemeden, arkadaşlarımla oynamaya direnç gös­
termeme neden olmuştu. Sadece onun -meli -ma/z'sına direnç hissetmeme kar­
şın, bir dolu yılı, başkalarıyla oynamayı sevmediğime inanarak geçirmiştim ki
bu doğru değildi.
Direnç, birçok farklı yoldan tezahür eder ve bazısı da saklı olur. Örneğin,
belki sizin için önemli olan şeyleri unutursunuz. Ya da, gerçekten yararlı ola­
bilecek şeylerden adım adım uzaklaştığınızı görürsünüz. Diyelim ki serbest bı­
rakmada harikasınız ve onun gerçekten tadına varıyorsunuz. Ama birkaç gün,
hafta, ya da ay sonra, size ne kadar yardımcı olduğunu birebir deneyimlediği­
niz halde, bunu yapmaya kendinizi ikna etmek zor geliyor. Peki ne oldu? Di­
rence çarptınız. Büyük bir olasılıkla serbest bırakmayı bir "-meli -malı" haline
getirdiniz. Böyle durumlarda "-meli -malılar", bir şeyi oldurmaya çabalarken
kullandığınız güce eşit ya da daha güçlü bir karşı güç oluşturur.

Direnci Fark Etmenize Yarayacak Bazı Tanımlar

·:· Direnç, fren çekiliyken ilerlemeye çalışmak gibidir.


+ Bir şeyi yapmanız gerektiğini, buna mecbur ya da zorunda olduğunuzu her
hissettiğinizde direnç gösteriyorsunuzdur.
+ Direnç, gerçek ya da düş ürünü olsun, güce karşı koymaktır.
+ Direnç, dünyaya karşı koymaktır ki o da karşı koysun.
·:· "Ben yapamam" hissi ya da düşüncesi, dirençtir. Hisleri baskılamanın bi­
linçsiz çabasının (alışkanlığın) üstesinden gelmek, bilinçli bir çabayı gerek­
tirir. Ve o bilinçsiz alışkanlık, dirençtir.
+ Direnç sadece, diğer programları korumak adına oluşturduğumuz başka
bir programdır. (Ben, programların ne olduğunu ve bizi nasıl etkilediğini
12. Bölüm'de anlatacağım.)
+ Direnç, bir şeyi yapıp yapmamaya daha karar vermediğiniz halde, onu yine
de yapmanız ve size zor gelmesidir. Yapmayı kolaylaştırmak için gereksinim
duyduğunuz tek şey, onu yapmaya karar vermek ve yapmak -ya da, yap­
mamaya karar vermek ve yapmamaktır.

101
� Sedona Yöntemi
Direnci Serbest Bırabmab

Her direnç hissettiğinizde, onu serbest bırakmak için 1. Bölüm'de öğren­


diğiniz üç-adımlık temel serbest bırakma işlemini kullanabilirsiniz. Soruları ya
kendiniz okuyun, ya da bir eşle birlikte üzerinden geçin.

1 .Adım: Direnci kabul etmenize


"Otuz yılılır dairemi temdemek lıep şimdi, şu anda izin verin.
çaba gerektirdi. '13u sorunla her karşı­
laştıgurula oııdan nefret ediyordum. 2.Adım: Kendinize aşağıdaki üç
sorudan birini sorun:
Şiıruli ise temd.ik yapmak ve eski
şeyleri almak için yii:zıle yüz motivasy­ Bu direnci bırakabilir miydim?
Şimdi, şu anda, direnç hisset­
on içindeyim. Y,µşanturula ilk kez, par­
meme izin verebilir miydim?
mak uçlarıma basmak zorunda
Direnç hissine kabul verebilir
kalmadan odamda culun atabiliyorum. miydim?
'13en lıep temizlik için zamanım Sonra şunu sorun:
olmadığım halıane ettim. Şiıruli bir de
şıına bakın: 9-laftada laplam seksen Bunu yapar mıyım?
Ne zaman?
suali buları dört ayn işle çalışıyorum,
ama yine de odamı temizlemek içirı 3.Adım: Kendinizi özgür hisse­
zaman ve enerji bulabiliyorum. 7Je herı dene kadar birbirini izleyen iki adımı
sınırsız enerjiye salıip olan biri değilim. tekrarlayın.
.../'lma şiıruli sahip olıLığıım şey ve
Direnci bırakabileceğinizi bir kez
&ılona ]önlemi' nin hana sağlıulığı gerçekten anladığınızda, fazla düşün­
şey, hurııı yapma ö21Jiirlüğüdiir.11 meden bunu gerçekleştirdiğinizi göre­
ceksiniz. Her zaman olduğu gibi, ge­
- 'Terence 0''13rien, rek "Evet," gerekse "Hayır," kabul edi­
7okyo, {)aporıya lir yanıtlardır. "Hayır" deseniz bile ge­
nelde bırakırsınız. Onun için, soruları
fazla düşünmeden yanıtlayın. Yorum­
da bulunmaktan ya da direncinizi serbest bırakmanın erdemleri ya da bırak­
manın sonuçlarıyla ilgili içsel tartışmalardan kaçının. Tepkiniz ne olursa olsun,
bir sonraki adımla devam edin.

102
Direncinizi Yok Etmek �
Başlarda, sonuçlar oldukça gizli kalabilir. Ancak sonuçlar hızla -özellik­
le de ısrarcı olduğunuzda- daha belirginleşecektir. Belli bir konuya ilişkin bir­
den fazla direnç katmanına sahip olduğunuzu görebilirsiniz, bu yüzden tü­
müyle serbest bırakmak biraz zaman alabilir. Ancak salıverdiğiniz her katman
tümüyle gitmiş olur.
Jane, yıllardır şirketlere zaman yönetimi eğitimleri veriyordu. Buna rağ­
men kendi ağırdan alma ya da erteleme yetisi, onun deyimiyle "yerinde ve can­
lı"ydı. Ama ağırdan aldığı ya da ertelediği için kendini azarlamak yerine, erte­
lemenin bir parçası olan direnci serbest bırakmak şimdi ona çok daha kolay
geliyor. Kendine soruyor: Bu korkunç görevden nefret ettiğimi kabul edebilir
miyim? Sonra, görevin küçük bir parçasından başlayabiliyor ve bir moment
geliştirdiğini görüyor. Hayır, her zaman arka planda şarkı söyleyerek onu des­
tekleyen meleklerle ilerlemiyor ama daha kolay ilerleyebiliyor. Sıkışıp kalmı­
yor.
"Diğer her şey gibi direnci serbest bırakmak da, onu yapmadığınız süre­
ce işe yaramayacaktır" diyor Jane. "Ama yaptığınız zaman bu çok ustaca bir
teknik. Sonradan, bir hareketlilik duyusuna ve değişen bir bakış açısına sahip
oluyorsunuz."

Direnci Yo� Etmeye Yarayan Üç Yol Daha

Her birimiz sırtımızda bir direnç kütüğü taşıyıp durduğumuzdan, çevre­


mizde direnç gösterdiğimiz şeyleri etkin bir biçimde arayıp bulabilir ve onları
bırakabiliriz. Şunu deneyin:

1. Şu anda içinde bulunduğunuz odada bakının ve herhangi bir parçayı, ko­


nuyu seçin.
2. Direncinizi ona odaklayın ve sorun: Bu nesneye gösterdiğim direnci, elim­
den geldiğince hissetmeme izin verebilir miydim?
3. Sonra, onu bırakmak için üç temel serbest bırakma adımını kullanın:
Onu bırakabilir miydim? Bırakır mıydım? Ne zaman?
4. Bu alıştırmayı sırasıyla birkaç kez yineleyin ve sonra günlük işlerinize dö­
nün. Direnci ne kadar bırakırsanız, yaşantınızdaki her şeyin de o kadar ko­
laylaştığını göreceksiniz.

103
]!, Sedona Yöntemi
Bu, işinizde zamanınız dar olduğunda, işe gidip gelirken, ya da kendini­
zi daha bir akışta ve "Hadi, kalk gidelim" gibi hissettiğinizde kullanabileceği­
niz harika bir alıştırmadır.
Direnci serbest bırakmanın muhteşem bir yolu da, bir şeye sahip olmaya,
onu yapmaya ya da olmaya direndiğinizde, büyük bir olasılıkla ona sahip ol­
mamaya, onu yapmamaya ya da olmamaya da direndiğinizi kabul etmektir.
Bu olduğunda, aşağıdaki işlemi uygulayın:

1. Yapmaya direndiğiniz bir şeyi düşünün.


Kendinize şimdi sorun:
................. yapmaya gösterdiğim direnci bırakmak için kendime izin vere­
bilir miydim?
Bırakır mıydım?
Ne zaman?

2. Sonra kendinize tersini sorun:


................. yapmamaya gösterdiğim direnci bırakabilir miydim?
Bzrakzr mıydım?
Ne zaman?

3. Direncin yok olduğunu hissedene kadar, bu iki soru dizisi arasında gidip
gelin. Ve sonra bu belli şeyi yapmanın çok daha kolay hale geldiğini fark
edin.

Aynı işlem, sahip olmaya ya da olmak için direndiğiniz konular için de ge­
çerlidir. Sadece, sahip olmak ya da olmak sözcükleri yerine yapmak sözcüğü­
nü koyun.
Bu tekniği yaşantınızda nasıl uygulamaya koyacağınızı merak ediyor mu­
sunuz? İşte size iki olasılık. Diyelim ki paranızın olmamasına direniyorsunuz -
eminim, bu çok ortak bir histir. Ve aynı zamanda paranızın olmasına da diren­
diğinizi düşünün. Eğer paranızın olmasına direnmeseydiniz, büyük bir olasılık­
la şimdiden fazlasıyla paraya sahip olurdunuz. Ya da diyelim ki yalnız olmaya
direniyorsunuz- yani bir ilişkinizin olmamasına. Bir ilişkiye sahip olmaya da di­
rendiğinize garanti veririm. Bu konunun her iki yanını da salıverin ve yaşamı­
nızda neler oluyor izleyin. Hoş bir sürprizle karşılaşabileceğinizi düşünüyorum.
Çoğu kez, serbest bırakmaya çalıştığımızda ve gerçekleşmediğinde, bir di­
renç duvarına çarptığımızı biliriz. Eğer böyle bir şey başınıza gelirse, ona yak­
laşmanın başka bir etkili yolu da, inatçı direncinize tutunmak için kendinize

104
Direncinizi Yok Etmek �
izin vermenizdir. Bir kez, zaten yapmakta olduğunuz şeyi yapmak için kendi­
nize izin verdiğinizde, onu serbest bırakmak için içinizde yeterince yer açılmış
olur. Kendinize sadece sorun: Bir an tutunmak için kendime izin verebilir
miydim? Çoğunlukla, tam da bu noktada o an serbest bırakırsınız. Ancak di­
renç tümüyle bırakmayacak olursa, temel serbest bırakma sorularına yönelin:
Tutunmayı sürdürmeyi bırakabilir miydim? Bırakır mıydım? Ne zaman?
Kendinize tutunmak için izin vermekle, alışılmış yumuşak bir biçimde bırak­
maya izin vermek arasında birkaç kez gidip gelebilirsiniz.
Bob kendini, dirençle epey sorun yaşayan biri olarak tanımlıyor. "Genel­
de kararlı ve doğrudan işe koyulan biriyimdir ama birkaç gün önce, hiçbir şe­
ye karar veremediğim bir gün yaşadım. Sanki kalemim bir pervaneye sıkışmış
gibiydi. Sonunda, kalemi öylece sıkışmış halde bırakmaya karar verdim ve du­
rum anında düzeldi." Bob, genelde direncin içine daldığında ya da "Direndi­
ğim kadar direnmeme izin verebilir miydim " diye sorduğunda, direncinin
yok olduğunu söylüyor.

Keşif: Dirençle İletişime GeçmeR

Sedona Yöntemi kursları sırasında sık sık çok basit, ancak güçlü bir alış­
tırma yaparız. Bu alıştırma, direncin fiziksel düzeyde nasıl hissedildiğiyle ileti­
şime geçmemizi sağlamak üzere tasarlanmıştır. Direnç hissine ne kadar bağla­
nırsak, onu bırakmak da o kadar kolaylaşır. Onun için bu alıştırmaya zihniniz­
den çok, kalbinizle yaklaşmanızı öneririm. Başka bir deyişle, doğru sonucu an­
lamaya çalışmayın. Doğru sonuç yoktur.
Bu alıştırma iki türlü yapılabilir. Birinci uyarlama yalnız yapılır. İkinci
uyarlama eşler içindir. Çoğu insan bu alıştırmanın hem direnci, hem de onun
altında yatan saklı hisleri bırakmaya çok yaradığını görüyor.

Fiziksel Direnci Kendi Başınıza Keşfetmek

Başlarken, avuçlarınız birbirine değecek ve parmaklarınız yukarıya ba­


kacak şekilde, ellerinizi önünüzde birleştirin. Hangi elin iteceğine ve hangisi­
nin direneceğine istediğiniz gibi karar verin. İtmesine karar verdiğiniz eliniz­
le, direnecek olan elinize doğru yumuşakça itin; direnen eliniz olduğu yerde
kalsın.

105
� Sedona Yöntemi
Sonra, kontrol etmeye ya da ellerinizle belli bir şey yapmaya çalışma­
dan, itişe gösterdiğiniz direnci bırakıverin. Bırakın elleriniz ne yapacaksa
yapsın.
İten ve direnen elleri değiştirerek bu eylemi birkaç kez tekrarlayın ve bir
yandan bırakırken, bir yandan da duygularınızı fark etmek için kendinize izin
verin.
Bunu yaptıktan sonra, alıştırma üzerinde düşünmeye ve ortaya çıkan her
türlü düşünce ve hissi bırakmak amacıyla temel serbest bıraknıa işlemini kul­
lanmaya zaman ayırın.

Fiziksel Direnci Bir Eşle Birlikte Keşfetmek

Alıştırmanın bu uyarlamasını kullanırken, onun sadece bir keşif olduğu­


nu anımsayın. Bu, kimin daha güçlü olduğuna ya da kimin diğerini alt edece­
ğine ilişkin değildir. Fiziksel ya da duygusal olarak eşinizi acıtacak hiçbir şey
yapmamak çok önemlidir.
Başlarken, her iki eş birbirine bakacak biçimde durur ve göz teması ku­
rar. Hangi eşin direneceğine ve hangisinin iteceğine karar verin. Diyelim ki eşi­
niz ilk "iten" olacak. Her ikiniz de kollarınızı yana açın ve karşılıklı ·avuçları­
nızı birleştirin.
Şimdi, eşiniz yumuşak bir biçimde ellerinizi itecek. O iterken, siz de iki
elinizi sabit tutun ve itişe karşı koyun. Uygulanan baskı, her ikinizin de diren­
ci hissetmesini sağlayacak güçte olsun ama "direnen" eşin sendelemesine de
neden olmasın.
Eşiniz ellerinizi iterken, direnmenin nasıl bir his olduğuyla iletişime geç­
mek için kendinize izin verin. Sonra, kontrol etmeye ya da ellerinizle belirli bir
şey yapmaya çalışmadan, direnci olabildiğince bırakıverin. Sadece bırakın elle­
riniz ne yapacaksa yapsın.
Sonra, rolleri değişin ve aynı alıştırmayı yeniden yapın. İten kişi şimdi di­
renen ve diğeri de tersi olacaktır. Her iki eş de, direnmenin ve direnci bırak­
manın nasıl bir his olduğunu açıkça duyumsayana kadar, rolleri birkaç kez de­
ğişin.
Bu alıştırmayı yapma sürecinde, hem kendinizde, hem de diğer insanlar­
da, dirençle bağlantılı bazı kalıplar keşfedebilirsiniz. Alıştırmayı tamamladık-

106
Direncinizi Yok Etmek �
·
tan sonra keşiflerinizi eşinizle paylaşabilirsiniz ama akılcı bir konuşmaya dal­
maktan kaçının. Ortaya çıkan şeyleri serbest bırakmada birbirinizi sırayla des­
tekleyin.

Yazılı Serbest Bırab.ma:


Yapmam Gereb.en Şeyler" Taslaijı

Bu işlem, direncinizi serbest bırakmanıza yardımcı olmak amacıyla tasar­


lanmıştır. Kullanması kolaydır. Hazırlık olarak, serbest bırakma güncenizin te­
miz bir sayfasını tepeden aşağıya iki sütun halinde ayırın. İlk sütunun başlığı
"Yapmam gerektiğini hissettiğim şeyler" ol-
sun. İkinci sütunun başlığı da "Bununla ilgili
ŞU ANDA ne hissediyorum" olsun. Yapmanız ",::Jçinulen olumsu:ı lıi.sler yük­
"gerektiğini" hissettiğiniz her şeyi ilk sütuna scLli{Jinde, emrinule oları &dona
sıralayarak başlayın.
]önlemi sayesinde kendimi
Şimdi, tek tek her bir maddeyi ele alın
ve onunla ilgili ŞU ANDA hissettiğiniz şeyi artık çaresiz lıi.sselmiyorum. 'Bu
yazın. İşin içine birkaç duygu birden girebilir. hislerin beni aşağıya çekmesini
Bu keşifte bulunurken, içinizden yükselen engelleyen ve dış koşullara
duyguların yanı sıra ve özellikle de dirence
bakma biçimimi bile tersine
bakın.
çeviren bir araca salıibim."
Sonra, her hissi -ve her direnci- ta­
mamlanacak biçimde salıverin. Tümüyle ser­ - <Dr.Saul <\.Veiner,
best bıraktığınızda ya o maddenin yanını işa­ 'BuJfalo tJraue, ..;A.'B.<D.
retleyin, ya da üstünü çizin.

107
]!, Sedono Yöntemi

YAPMAM GEREKEN ŞEYLER

Yapmam gerektiğini Bununla ilgili şu ANDA


hissettiğim şeyler... ne hissediyorum?

Fatura/art öde lflı9111�1fC D t/

Erli temizle t/ Bunalım -&-

işe 9it Y.HJ"""'' +

Nazik ol l&•fc• DV

tık sütundaki o maddeden tümüyle özgür olana dek, yukarıdaki adımla­


rı yineleyin ve ŞU ANKİ hislerinizi serbest bırakmayı sürdürün. Sözde olumlu
hislerinizi de serbest bırakmayı anımsayın ki daha yüksek enerji hallerine geç­
meniz mümkün olsun.

Direnci BıraRma İşlemi

Bu işlemi, direncinizi bırakmayı başlatmak ya da sürdürmek için kullana­


bilirsiniz. Bu, yukarıda sözü geçen "Yapmam Gereken Şeyler" taslağından se­
çeceğiniz belli bir konu için kullanılabileceği gibi, sadece sizi içsel olarak geri
tutan ve hepimizin direnç olarak deneyimlediği şeyden özgürleşmek amacıyla
da kullanılabilir. Soruları ya kendiniz okuyun ya da bir serbest bırakma eşiniz
size okusun. Bu arada, serbest bırakmayı kendi başınıza yapıyorsanız ve size
daha doğal geliyorsa, birinci tekil şahıs "ben" yerine, ikinci tekil şahıs "sen"i
kullanabilirsiniz.

108
Direncinizi Yok Etmek �
Yapmanız gereken, zorunda olduğunuz, mecbur olduğunuz ya da yapma­
nızın önemli olduğu bir şeyi -bunlardan herhangi birini- düşünerek başlayın.
Onu düşündüğünüzde içinizde nasıl gerildiğinizi, nasıl geri adım atbğınızı fark
edin.
O direnme hissine kabul verebilir miydiniz?
Onun orada olmasına sadece izin verebilir miydiniz?
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Şimdi, aynı şeyi tekrar düşünün ya da çok önemli gibi görünen bir konu­
da yapmak için kendinizi zorladığınız bir şey düşünün ya da -kilo vermek, si­
garayı bırakmak, daha çok para kazanmak, faturalarınızı ödemek ya da hiçbir
borcunuzun kalmaması gibi- bir başkasını !l size yapmanız gerektiğini söyledi­
ği bir şeyi düşünün. Onun, içinizde nasıl anında bir direnç tetiklediğini fark
edin.
O direnme hissine kabul verebilir miydiniz?
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Sonra, yaşamınızda direnç gösterdiğiniz başka bir şeyi düşünün. Biz, diş­
lerimizi fırçalamak, çöpü çıkartmak ya da çimleri biçmek gibi tekrar tekrar
yapmamız gereken basit şeylere de direnmek eğilimi gösteririz. Sık sık yaptı­
ğımız kalıcı görevler, bulaşıkları yıkamak gibi, bir dolu insan için büyük bir so­
run oluşturur. Direnmenin nasıl bir şey olduğunu gerçekten hissedin. Ona ka­
bul verin. Onun orada olmasına izin verin.
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydın ız?
Ne zaman?
Yaşantınızda direndiğiniz başka bir şey bulun. Direndiğimiz belli duyum­
samalar vardır, gürültü gibi ya da parlak ışık gibi ya da insanların seslerinin
yükselip alçalması, hatta belli kokular gibi. Direndiğiniz böyle bir konu bulun.
O direncin farkmdalığmıza gelmesine kabul verebilir miydiniz?
Onu sadece kucaklayabilir miydiniz?
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?

109
� Sedona Yöntemi
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Biz belli insanlara da direniriz. O yüzden, şu anda yaşamınızda olup da
direnç _gösterdiğiniz bir insanı düşünün. Direnmenin, onlara karşı ilgisiz oldu­
ğunuz anlamına gelmediğini anımsayın. Biz bazen sevdiğimiz insanlara da di­
reniriz. Aklınızda biri var inı? Bu, kayınvalide, kayınpeder -bunlar popüler
olanlardır- ya da direndiğiniz herhangi biri olabilir.
O direncin farkındalığınıza gelmesine izin verebilir miydiniz?
Ona kabul verebilir miydiniz?
Sonra, onu bırakabilir m iydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Çok direndiğimiz şeylerden biri de hislerimizdir. Biz çok sık, hissettiği­
miz şeyi hissetmek istemeyiz, özellikle de o duyguyu "Hoş olmayan bir duy­
gu" olarak etiketlemişsek. Çoğu insan, korku ya da öfke gibi belirli duygula­
ra, diğerlerine oranla daha çok direnir. Belli hislere şu anda nasıl direndiğini­
zi duyumsayabiliyor musunuz?
O direncin farkmdalığınıza gelmesine kabul verebilir miydin iz?
Bir an, direnç göstermenize izin verebilir miydiniz?
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Sonra, yapmaktan zevk aldığınız halde direndiğiniz bir şey düşünün. İşin
cilvesi şu ki birçoğumuz bizim için iyi olan şeylere, yapmaktan zevk aldığımız
şeylere direniriz. Duraksarız. Bu yüzden de, sanki keyif veren etkinliklere hiç
zaman bulunamazmış gibi görünür.
Direnci h issetmenize sadece izin verebilir miydiniz?
Onu farkındalığınıza kabul edin.
Sonra, onu bırakabilir m iydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Bedenimizle ilgili şeylere de direniriz -belli duyulara ya da görüntüsüne.
İdeal bir kiloda olsak bile (kilo takıntısı olan toplumumuzda bu sanki müm­
künmüş gibi), çoğumuz kilomuza ve nasıl göründüğümüze takılır ve görüntü-

1 10
Direncinizi Yok Etmek �
müze direniriz, iyi göründüğümüz bir günde olsak bile. O yüzden, fiziğinizle
ilgili direndiğiniz bir şey bulun, bedeninizdeki bir şeyi ya da hissettiğiniz bir
şeyi ya da görüntüsüne direndiğiniz bir şeyi ya da onun gibi bir şeyi bulun.
Direncin farkındalığınıza gelmesine sadece kabul verin.
Onu bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Yukarıdaki konulardan her biri, daha fazla keşifte bulunmak için idealdir.
Bu işlemi, her direnç hissettiğinizde ya da sadece yaşamın akışına daha çok
uymak istediğinizde kullanın.

ARışta Kalma�

Direnç olmasaydı, hepimiz hızla özgürleşirdik. Onun için, hislerimizin or­


taya çıkıp gitmesine izin verebilmek için direnci sürekli serbest bırakmaya de­
vam etmek önemlidir. Bu kitabı okumayı sürdürürken ve içerdiği işlemlerle ça­
lışırken, her takılıp kaldığınızda direnci serbest bırakmayı anımsayın.

Direnci Halletmek ve Akışta Kalmak İçin Üç Önemli Öneri

+ Söyleme, Rica et. Biri size bir şey yapmanızı ya da yapmanız gerektiğini
söylediğinde ne olduğunu açıkladık. Anında bir direnç oluşur. Tersi de ge­
çerlidir, sizin emretmeniz, başkalarında direnç tetikler. O nedenle, aklınızı
kullanın. Yapılmasını istediğiniz şeyler için bunları söylemek yerine rica
ederseniz, insanlarda gereksiz bir direncin oluşmasını da engellemiş olur­
sunuz. Bu alışkanlığı edinirseniz, insanların çok daha fazla işbirliği yaptığı­
nı göreceksiniz. Bu arada, içinizle de daha fazla işbirliğine girmek ve daha
az direnç göstermesini sağlamak açısından, kendinizle de böyle bir iletişim
kurmanızı öneririm.

+ Yaptığını yap - ve yapmadığın şeyi de yapma. Sık sık, yaptığımız


bir şeyi farklı yapmamız gerektiğini ya da yapmadığımız bir şeyi yapmamız
gerektiğini hissederiz. Bu açmazı halletmenin yolu, bir şey yaparken onu
yapmak için ve yapmadığınız bir şeyi yapmıyorken de yapmamak için ken­
dinize izin vermekten ve size göre "gereklilik" içeren şeyleri işin içine sok-

111
� Sedana Yöntemi
mamaktan geçer. Kendinizi bir gereklilik içinde bulduğunuz her sefer, bir
an durun ve direncinizi salıverin.
Bunun, bir alışkanlığa saplanıp kalmak anlamına gelmediğini lütfen an­
layın. Aslında sonuçlar tam tersi olacaktır. Gereklilikleri ve gerekliliğin oluş­
turduğu ona bağlı direnci salıverdiğinizde, her ne yapıyorsanız onu kolaylık­
la yaptığınızı ve yapmadığınız şeye de takılmadığınızı göreceksiniz. Bu, yap­
mak için ya da yapmaktan vazgeçmek için kendinizi zorladığınız her şeyi
kapsar. Böylece direncin yaşantınızda yarattığı alışkılardan çıkarsınız.

+ Baskıyı azalt. Yaptığınız şey zor mu geliyor? Bu, kendi direnç duvarını­
za çarptığınızın açık bir göstergesidir. Ya kendinizi baskı altına alıyorsunuz­
dur ya da başka birinin size baskı yaptığını hissediyorsunuzdur. Eğer ken­
dinize baskı uyguluyorsanız, o baskıyı kaldırmaya yönelik bilinçli bir karar
verin. Sonuç olarak, yapmaya çalıştığınız şeyi büyük bir olasılıkla çok da­
ha kolay, daha hızlı ve hatta daha etkili ve zevkli bir biçimde yaptığınızı gö­
receksiniz. İlginç bir gerçek vardır: Başkalarının sizi zorladığını hissede­
mezsiniz. Siz sadece kendi karşı koyuşunuzu hissedebilirsiniz. Onun için,
eğer başkalarının size baskı uyguladığını hissediyorsanız, karşı koyma ya
da onların zorlamasına direnme isteğinizi kapsayan hislerinizi salıverin. So­
nuç olarak, ne yapıyor olursanız olun, onu çok daha kolay ve zarif bir bi­
çimde yaptığınızı göreceksiniz.

Bir sonraki bölüme geçmeden önce, direncin, 1. Bölüm'ün sonunda yaz­


dığınız amaçlarınızı nasıl engellediğini keşfedin. Bu alanlardaki direncinizi bı­
raktığınızda, hep var olan rahatlığı ve akışı ve direnci bıraktığınızda ortaya çı­
kan artmış rahatlığı, kolaylığı ve akışı fark etmeye başlayın. Direnci bırakmayı
ne kadar çok uygularsanız, kendinizi de o denli iyi hissedeceksiniz ve yaşam
da o denli kolaylaşacaktır.
Direnç, istediğiniz şeyi elde etmede ve hissetmek istediğiniz biçimde his­
setmede en büyük engeli oluşturabilir. Ancak, onu kolaylıkla bırakabilir ve di­
rençsiz bir yaşamın, seçimleriniz doğrultusundaki bir yaşamın yararlarının ta­
dını çıkartabilirsiniz.

1 12
Bölüm S

H uzur Anahtarınız

uzur Duası'nı herhalde duymuşsunuzdur. Ve siz de ço�umuz gibiyseniz,


H bazen kendinizi yine de yanıt beklerken bulursunuz. işte yanıt! Bu bö­
lümdeki çalışmayı gerçekleştirirken, değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul etme­
nin bir yolunu bulacaksınız. Yaşamınızda değiştirilmeye gereksinim duyan şey­
leri kolaylıkla ve cesurca değiştirdiğinizi göreceksiniz. Buna ek olarak, ikisi
arasında ayırım yapma bilgeliği de ansızın elinizin altında olacaktır.
Peki yanıt nedir? O, o denli basittir ki sizi şaşırtacaktır. Onu değiştirme­
yi istemek hissini bırakın -"onu" derken, yaşamınızdaki ya da kişisel deneyim­
lerinizdeki her şeyi, geçmiş olayları da içeren her şeyi, sevmediğiniz ve oldu­
ğundan farklı olmasını istediğiniz her şeyi kastediyorsunuz. Eğer bu çözümün
zarafetine ve basitliğine kendinizi açık tutarsanız, sizi özgürleştirme gücüne
sahiptir.
Şeyleri değiştirmek istemeyi bırakmak, bize nasıl yardımcı olur? Bıraktı­
ğımız zaman kendimizi daha iyi hissetmek gibi bilinen bir sonucun yanı sıra,
birkaç yararı daha vardır. Kabule göz atmakla başlayalım. Değiştiremeyeceği­
miz şeyi kabul etmek, her zaman kolay değildir. Zihin, durumun tümüne isyan
eder. Ancak, olan şeyleri değiştirme isteğini bıraktığımızda, zorla oldurmak
için çaba göstermemize gerek kalmadan daha büyük bir kabule doğal olarak
geçeriz.

1 13
J! Sedana Yöntemi
Değiştirilmesi gereken şeyleri değiştirmekle ilgili, kendi kişisel deneyim­
lerinizi inceleyin. Hızla yaşantınızı gözden geçirin ve değiştirmek istediğiniz
şeylerin zihinsel listesini çıkartın. Bu liste herhalde uzayıp gidiyordur ve sıra­
lanan maddelerin birçoğu da uzun süredir geçerliliğini koruyordur. Bu nokta-
ya kadar, değiştirmek istediğiniz
birçok şey değişmedi, değil mi? Ger­
"'lJu, şimJiyc luular bulılıı[Jıım en iyi çi zihin bize, bir şeyi değiştirme is- ·
lıendi-hendiııc-yardımcı-olma yöntemi� teğinin, değiştirmek için yeterli ol­
duğunu, ya da değiştirilmesi gere­
'lJcrı bu. ]önlemi aslında öjh.c palla­
ken şeyleri değiştirme isteğinin bizi
malarımı h..onlrol e1meme yardımcı olması eyleme götüreceğini söylese de, ço­
için kullandım. Çocukken, zllıinsel olarak ğu durumda tam tersi geçerlidir.
Bir sorunu değiştirmek istemeye
çoh. tacize ıı{Jradım. 'l3enim yaşadığımın
odaklandığımızda, soruna ilişkin
aynım ya da daha kötüsünü yaşamış farkındalığımız bu sorunu kalıcı kı­
insanlara yardım edebilmek amac.ıyla lar. Biz onu değiştirmek ya da ona
dcuıı.şmnn oldum ..;Ama ulJı[Jım cfJilime
.
direnmek üzere sorunu aklımızda
tutarız.
ı.rc gördiiğiim öğrenime karşın denediğim
Bu şöyle işler. Diyelim ki hoş­
lı.er şey lıcp ek.sik
kalıyordu. &dona
lanmadığımız bir deneyimimiz oldu
]önlemi' ni ö9rcndifJimden beri, yıkıcı (patron bize bağırdı), ya da ilgi duy­
davranışımın arkasında yalan nedenleri duğumuz birine bir şey oldu (bir ar­
L'c lıisleri Jarh. eltim. 'l3ıı ]önlem bana kadaşımız hastalandı ya da araba ka­
zası yaptı), ya da o gün duyduğumuz
u21m süredir aradığım özgürliiğü verdi.
haberler hoşumuza gitmedi (borsa
Size Leşelılwr ediyonun. ..;Ailem sı.ze inişe geçti). Bu yüzden de onu değiş­
Leşel-Juir ediyor. &ruında herulimi bul- tirmek istiyoruz. Ya, "Umanın bu be­
nim başıma gelmez" ya da "Umarım
dıını."
bu bir daha asla olmaz" diye düşü­
- r:vonna '13.Sisclair, nürüz ve işte bu noktada sıkışır ka­
�rgcın Cüy, ..;A.'lJ.'l). lırız. Zihin imgelerle gördüğü ve ya­
rattığı için, yok, asla, yapmamak,
etmemek gibi olumsuzluk içeren
sözcükleri doğru olarak tercüme edemez. Sonuç olarak umutlarımızı ters yo­
rumlar ve kalıcı kılar.
Eğer bana inanmıyorsanız, hemen şimdi bir ayakkabıyı imgelememeye
çalışın. Ne oldu? Eğer çoğu insan gibiyseniz, gözünüzün önünde hemen bir

1 14
Huzur Anahtarınız �
ayakkabı canlanmıştır. İstemediğimiz şeyi yaratmamaya ne kadar çok çabalar·
sak, o fikre de o kadar güçlü tutunuruz; böylelikle de onu gerçekliğimizde ya·
ratma olasılığını artırırız.
Peki, çözüm nedir? Kolay. Bir şeyi değiştirme isteğine ait duyunuzu hıra·
kıverin ve istemediğiniz şeylere ilişkin zihninizde tuttuğunuz imgelemler yok
olacaktır; ancak o zaman gerekli değişimleri gerçekleştirmek için cesaretle ey­
leme geçe�iıirsiniz.
Son olarak, değiştirebileceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz şeyleri nasıl
ayırt edebiliriz? Basit bir işlem vardır. Yaşamınızdaki bir şeyin değişmesi mi ge­
rektiği, yoksa olduğu gibi kalmasına izin mi verilmesi gerektiğinden emin ol·
madığınız her sefer, onu değiştirmek isteme hissini serbest bırakmaya karar,
verin. Eğer o hissi salarsanız ve o, değiştirilemeyecek bir şeyse, onu hiç çaba
göstermeden olduğu gibi kabul ettiğinizi göreceksiniz. Öte yandan, eğer o de·
ğişmesi gereken bir şeyse, o zaman serbest bırakmak, sizin kolaylıkla eyleme
geçmenizi sağlayacaktır.
Yaşantınızda bu prensiple deneyler gerçekleştirin ve neler olduğuna ba·
kın. Bu kitaptaki her şey gibi, lütfen sadece benim sözlerime inanmayın.

Bir Hisse Saplanıp Kaldınız mı?

Belirli hisleri ya da inançları bırakmada zorlandığınız zaman, ya da ser·


best bırakmakta kararsızsanız, ŞİMDİ'de hissettiğiniz şeyi değiştirmek isteme·
yi bırakmak, huzurlu olmanın anahtarıdır. Bırakmada kararsızlık gösterme·
miz, sıklıkla kontrolü elimizde tutmak istememizden kaynaklanır. Bu adım,
kontrol ihtiyacımızı serbest bırakmaya yardımcı olur. 4. Bölüm'de, direnci bı·
rakmanın farklı işlemlerini keşfettik. Bu, aynı tür açmazlara başka bir yakla·
şım biçimidir. Bunu serbest bırakma işleminizin herhangi bir noktasında bir
adım olarak kullanabileceğinizden, olanı değiştirme isteğini bırakmak, Yön­
tem'in emniyet sübabı olarak iş görür.
Eğer saplanıp kaldıysanız, o sıkışmışlık halini değiştirme isteğini bırakın.
Kendinize sadece şunu sorun: Bunu değiştirmeyi ister miydim? Yanıt, hiç
kuşkusuz "Evet" olacaktır. Sonra, onu serbest bırakın. Size, üzerinde oynaya·
bileceğiniz kısa bir işlem: Bırakmakta her zorlandığınızda ya da hoşlanmadığı­
nız bir hissi her hissettiğinizde bu soruları kendiniz;e ikinci tekil şahıs olarak
okuyun ( ........ yapabilir miydin?) ya da birinci tekil şahıs olarak ( ....... yapabilir
miydim?). Bu işlemde bir serbest bırakma eşi de size yardımcı olabilir.

1 15
Öncelikle, yaşantınızda saplanıp kaldığınız bir şeye ya da serbest bırakma
işleminin saplanıp kaldığınız bir yerine bakın. Elinizden geldiğince o sıkış­
mışlık hissini kabul etmeye izin verebilir miydiniz?
Sonra, o sıkışmışlığı değiştirme isteğini içeren bir duyuya sahip olup ol­
madığınıza bakın. Eğer böyle bir duyuya sahipseniz, o hisse de sahip olma
iznini kendinize verebilir miydiniz?
Şimdi, sıkışmışlığı değiştirme isteğini bırakabilir miydin iz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Şimdi nasıl hissettiğinize bakın. Az önceki kadar sıkışmış mı hissediyor­
sunuz? Daha azını mı hissediyorsunuz? Hangisi olursa olsun, değiştirme is­
te{jine ilişkin hisler hala var m ı?
Onu değiştirme isteğini bırakabilir miydiniz?
Eğer yapabilseydiniz, yapar mıydınız?
Ne zaman?
Yine, içinizde nasıl hissettiğinize bakın. Kendinizi bu deneyime açık tut­
tuysanız, büyük bir olasılıkla şimdiden biraz ya da çok daha hafiflemiş hisse­
deceksiniz.
Şimdi, içinize bir kez daha bakın. Nasıl hissettiğinizi değiştirmek isteme­
yi içeren bir duyunun hala olup olmadığını görün. Eğer varsa, onu da değiş­
tirme isteğini bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Evet, sıkışmışlığı serbest bırakmak bu denli basit olabilir. Onun için, his­
settiğiniz şeyi değiştirmek istediğinizde, bunu fark etme alışkanlığını geliştir­
menizi öneririm. Bu işlem size acı verecek kadar açık gelse de, ben Yöntem'i
öğrenirken, serbest bırakmanın böyle bir yaklaşımı da içerdiğini sık sık unutu­
yordum. Ama kendime, değiştirmek istediğim bir şeyin olup olmadığını sorma­
yı ne zaman akıl etsem -ve böylece onu değiştirme isteğimi bırakabilsem- bir
dakika önce başa çıkılamaz gibi görünen his yok oluveriyordu.
Katıldığım Sedona Yöntemi sınıflarındaki eğitmenler, bunun serbest bı­
rakmamı sağlayacak kolay bir yol olduğunu biliyorlardı. Hatta bu, kendi arala­
rında bir eğlence unsuru bile olmuştu. Önceleri, o belli sorunun' ne kadar
önemli ya da belirleyici olduğuna, ya da onun üzerinde ne çok çalıştığıma ve
yine de gitmeyi reddettiğine yakınmakla başlardım. Onlar da bana sadece,
"Onu değiştirmek ister miydin?" diye sorarlardı. Bu soru genelde hemen bırak­
mama yeterli olurdu, üstelik hakim olamadığım kahkahalarla.

116
Huzur Anahtarınız �
Lester Levenson, kendini içsel sınırlılıklardan özgürleştirmenin ilk anah­
tarı olarak bu tekniği görüyordu. Onu ilk keşfettiğinde tüm yaşantısını gözden
geçirmiş ve hemen her şeyi nasıl değiştirmek istediğini fark etmişti. Buna,
filmlerin sonunu değiştirmeyi istemek gibi küçük şeyler ve önceki yıllara ait
önemli olaylar da dahildi. Olanı değiştirmek istemeyi bıraktığında, içsel sınır­
lılıklarının devasa yüklerini kolaylıkla yok edebilmiş ve düşlediğinden çok da­
ha mutlu olmuştu. Ve o, elbette bu noktada durmadı. ....

FranR: Kargaşanın Ortasında Huzurlu OlmaR

Frank, büyük kentlerden birindeki adliye sarayında hafif suçluların dava­


larına giren bir savcıdır. Baktığı davaların, kendi deyimiyle "buz kutusundaki
balçık" gibi, çoğu kez trafik suçları ve hırsızlık olduğunu söylüyor. Dava gün­
demi hep çok dolu olduğundan, sürekli bir kargaşa hüküm sürüyor. Eskiden
ortam böyle telaşlı bir hal aldığında kolayca yıpranabiliyordu. Ama birkaç yıl
önce Sedona Yöntemi'ni keşfettiğinden beri, yığılan işlerle ve mahkeme salo­
nundaki farklı kişiliklerle başa çıkmak ona çok daha kolay gelmeye başladı ve
neredeyse hiç çaba göstermez oldu. Bazı savcıların saatlerini alan işler için
Frank şimdi sakin bir biçimde sadece birkaç saatini harcayıp işi bitirebiliyor.
O bunu şöyle bildiriyor: "Bir yargıç bana dedi ki 'Savcıların çoğu, araya
başka işler girdiğinde yeniden organize olmak için zamana gereksinim duyar­
lar. Böyle bir şey altı kez olursa, hırçınlaşmaya başlarlar. Eğer on kez olursa,
birini doğrayacak kadar sinirli olurlar. Oysa ben kırk kez senin işine engel
olunduğunu gördüm. Sessizce her bir insana yardım ettin ve sonra hemen
odaklanıp işine bıraktığın yerden devam ettin.' Yargıç, geliştirdiğim serinkan­
lılıktan etkilenmişti. Gerçi bu çalışmayı hala sürdürüyorum ama insanlar beni
sinirlendirdiklerinde, onları salıveriyorum. O yüzden hem eğleniyorum, hem
de insanlara karşı çok daha sevecen davranabiliyorum: Mahkeme salonunda
bile. Kendimi çok daha özgür ve hafif hissediyorum."
Frank sık sık kendine şunu soruyor: Kolay ve çabasız bir gün geçirmek
için kendime izin verebilir miydim? Herkese saygıyla davranmak için kendi­
me izin verebilir miydim? Kendi kendimi sabote eden ve geçmişe, şimdiye ve
geleceğe ilişkin tüm davranışlarımı bırakabilir miydim? Bir süre önce, her bir
şeyi ve her şeyi bırakabildiğini fark etti. Mahkeme salonundayken, çevresinde
olan biteni değiştirme isteğini durdurduğunda, duygu hali kendiliğinden değişi­
yordu. Belli bir insanı değiştirmek ,j,steğini serbest bırakması, sık sık davaları ka­
zanmasını sağlıyor.

117
� Sedana Yöntemi
"Mahkeme salonunda garip şeyler olabiliyor" diyor. "Çoğu kez sanıklara
mahkeme süresince yardımcı oluyorum. Sanıkların çoğu, onlara saygıyla yak­
laştığımı fark ettiklerinde müteşekkir oluyorlar. Onlara dürüstçe, 'Sen özünde
kötü bir insan değilsin; sadece belli bir zamanda belli bir şeyi yanlış yaptın' di­
yebiliyorum. Bazı sanıklar da odanın öbür ucundan beni sanki enerjisel olarak
tokatlıyorlar. Benim onları ele geçirmek için orada olduğuma inanıyorlar ve o
yüzden de yardımımı reddediyor ve durumlarını zorlaştırıyorlar. Bunu yaptık­
ları zaman, ben onları sevmeyi sürdürüyorum ve zihnimde serbest bırakıyo­
rum ve artık sonuçlar için de kaygılanmıyorum. Gerisi yargıca ve jüriye kalmış
oluyor, bana değil. Bu sanıklar kaybedecek olursa, ki bu sık sık oluyor, onlar
adına üzülüyorum -ama bunu da serbest bırakıyorum."
Frank huzur buldu çünkü ŞİMDİKİ anda olan biten her şeyi kabul etme­
yi seçti. Ona göre hiçbir şey, zihninin dinginliğinden daha önemli değil. Sedo­
na Yöntemi'ni kullanarak şunu keşfetti: "Yaşamın her bir anı yaşanmalı ve ta­
dına varılmalı."

Deijiştirme İsteijini Serbest Bıralunak

Olanı değiştirmeyi istemek konusunda şimdi birlikte biraz daha çalışa­


lım. Birkaç sayfa önce, yaşamınızda sevmediğiniz ve değiştirmek istediğiniz
şeyleri kısaca aklınızdan geçirmenizi istemiştim. Bu alıştırmanın amacı açısın­
dan yaptığınız listeyi gözden geçirelim ve bu kendinizi geliştirme kursu için
1. Bölüm'ün sonunda yazdığınız amaçların birini ya da birkaç tanesini ele ala­
lım.
İçinize odaklanarak ve gevşeyerek başlayın. İsterseniz gözlerinizi kapata­
bilirsiniz. Ancak gözlerinizi açık tutarsanız da yararların hiçbirini kaçırmaya­
cağınızı lütfen anlayın çünkü bu Yöntem gün boyunca eylem halindeyken kul­
lanılacak bir araçtır. Gözleriniz ister açık, ister kapalı olsun, odağınızın daha
da içe yönelmesine izin verin. Bunu nasıl gerçekleştirebildiğinizi ve gözleriniz
açık bile olsa hislerinizin ve içsel halinizin nasıl daha çok farkında olabildiği­
nizi fark edin. Odağınızı sadece değiştirmek bile, sizin şimdiden sakinleşmeye
başlamanızı sağlamış olabilir.
Eğer bu malzemeyi kendi başınıza okuyorsanız, her zaman sizin için uy­
gun olan hızda çalışmaya lütfen dikkat edin ve soruları size ben soruyormu­
şum gibi ya da kendinize ikinci tekil şahıs olarak soruyormuş gibi hissetmek
için kendinize izin verin.

118
Huzur Anahtarınız �
Şimdi, yaşantınızda olup da keşke farklı olsaydı dediğiniz, değiştirmek is­
tediğiniz belirli bir insanı, yeri ya da şeyi düşünün. Onun doğurduğu his ne
olursa olsun, olduğu gibi kabul edebilir miydiniz? Ona tümüyle izin verin.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Peki şimdi nasıl hissediyorsunuz? Bu belli durumun olduğu gibi olma-
sını değiştirmeyi istemenize ilişkin hissiniz hala var mı?
Eğer öyleyse, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Yeniden, onu ha.Ja değiştirmek isteyip istemediğinize bakın. Eğer kendi­
nizi bu işleme açtıysanız, soruna takılıp kalmak yerine, o duruma şimdi çözüm
bulabileceğiniz bir bakış açısıyla bakıyor olabilirsiniz. Aynı zamanda, değişti­
rilmesi gereken bir şeyin olmadığını ve durumun olduğu haliyle mükemmel ol­
duğunu da keşfetmiş olabilirsiniz. Onu artık değiştirmek istemediğiniz ve tü­
müyle olduğu gibi kabul edebildiğiniz noktaya erişinceye kadar, soruları sor­
mayı sürdürün.
Bu süreç içinde, adımlardan herhangi birinde salıverebileceğiniz olasılığı­
na açık olmayı da anımsayın. Örneğin, bir şeyi değiştirme isteğinizi bırakma­
da zorlanıyorsanız, kendinize, o zorluk derecesini değiştirip de öyle serbest bı­
rakmak isteyip istemediğinizi sorun. Böylelikle hemen odağınıza geri gelirsi­
niz.
Eğer hala bırakamıyorsanız, başka bir soru kullanın: Peki onun bu şekil­
de olmasını isteseydim ne olurdu? Bu mükemmel sorunun anlamını kavraya­
bilirseniz, bırakabilmeniz için sizi özgür kılacaktır.
Sorularınızı inanılmaz gülünç parametrelere kadar da vardırabilirsiniz.
Örneğin şöyle sorabilirsiniz: Tüm yaşantımı, sıkışmışlığın bu derecesini ge­
liştirmeye ya da bu zorluk derecesini yaratmaya harcasaydım ne olurdu?
Kendinizi anında bırakırken bulabilirsiniz.
Lütfen Şunu da anımsayın, serbest bırakmada zorlanıyorsanız, bir an tu­
tunmak için kendinize izin vermek her zaman iyi bir fikirdir. Bu, kaçınılmaz
olarak serbest bırakmak için daha fazla alan yaratır.
Yeniden içiniıt odaklanın, değiştirmek istediğiniz başka bir şeyin farkın­
da olmaya izin verin. Bu bir insan olabilir, bir yer, bir şey, ya da bir durum ola­
bilir. Her neyse, ona odaklanın ve onu değiştirmek istemenin nasıl bir şey ol­
duğunu hissedin.

1 19
J!, Sedana Yöntemi
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?
Ne zaman?
Şimdi, aynı şeye ya da yaşantınızda değiştirmek istediğiniz başka bir şe­
ye odaklanın.
Ve, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Yaşamınızda değiştirmek istediğiniz şeyleri değiştirmenin yanlış bir yanı
olmadığını anımsayın. Biz çoğu kez eyleme geçmek yerine, "isteme" aşamasın­
da sıkışıp kalırız. O yüzden, onu değiştirmek istemeyi bırakmada deneyler yap­
mak iyi bir fikirdir.
Yeniden aynı duruma, ya da yaşamınızda değiştirmek istediğiniz başka
bir şeye odaklanın.
Sadece şimdilik, bir deney ola­
rak, onu değiştirmek istemeyi bıraka­
"]öntem'in erı fark eJil.ir ka:zancı, bilir miydiniz?
sabır hissi. 'l3aşlarda, i.şlcnı abartdı Bırakır mıydınız?
görüniiyordu. 2aman geçiikçe, içerdiği Ne zaman?
Şu an içinizde nasıl hissettiğinize
mantığı görmeye ve o abartdı serbest
bakın. Belki de, şeyleri değiştirmek is­
bırakma işlemini gerçekleştirmeye teğini bırakırken, içinizin derinliklerin­
ha.şlaıLm. '13unu yapbhça da, gülerek de bir alanın açıldığını duyumsuyorsu­
heni ralwlsız eılen, şeyleri h..e:ru1imin nuz. Şeyleri değiştirme isteğini bırak­
mak sizi biraz rahatsız ediyor mu?
yarailığını gördüm. '13erıi h.aygılarulıran
Biraz kontrolden çıktığınızı hissedi­
sulırıeleri zilınimıle tekrarlayarak, yor musunuz? Bu hisse kabul verebi­
kendi bakış açımı ve hu bakış açısını lir miydiniz?
luJ.Jı çıkarmanın benim içiıı ne hıu1ar Sonra, o hissi değiştirmek iste-
meyi bırakabilir miydiniz?
önemli olkğunu tekrarlııy ıp durarak
Bırakır mıydınız?
dalıa fazla sorun yaralıyor ve lıiçbir
Ne zaman?
şeyin mutlu olmak luular önemli Şu anda hissetme biçiminizde
olnııulığını, ya da erı azından da1ıa herhangi bir şeyi değiştirmek isteyip
önemli olmadığını fark eıl.emiyordum." istemediğinize bakın.
Eğer istiyorsanız, onu değiştir­
Jl.1.Jl.1., 9/ew )3orlı, S'l.'13.'LJ. me isteğini bırakabilir miydiniz?
Bırakır mıydınız?

120
Huzur Anahtarınız �
Ne zaman?
Biz bir şeyleri değiştirmek istediğimiz zaman, aslında onların ·oldukları
gibi olmalarının doğru olmadığını söylüyoruzdur. Kendimize, onların değişti­
rilmesi, düzeltilmesi ya da bir şekilde geliştirilmesi gerektiğini söylüyoruzdur.
Ama bu genelde doğru değildir. Ya da bir şeyin değişmesi gerektiği doğru ol­
sa bile, onu değiştirmeyi istemek, o noktada sıkışıp kalmamıza neden olur. De­
ğiştirme özlemimize tutunmak, ilerlememizi ve gerekli eylemde bulunmamızı
gerçekten sağlamaz.
Şimdi, şu anda tümüyle hissettiğiniz şekilde hissetmek için kendinize
izin verebilir miydiniz? Buna kabul verebilir miydin iz? Hissettiğiniz şekilde
hissetmenize her kabul verişinizde, her izin verişinizde, onu değiştirmek iste­
meyi bırakmanın doğal yolunu kucaklarsınız.
Hem nasıl hissettiğinizi, hem de yaşantınızdaki durumları değiştirmek
istemeyi bırakmaya gönüllü olduysanız, şimdi kendinizi daha sakin, daha gev­
şemiş ve merkezinizde -ve aslında dışarı çıkıp şeyleri daha da değiştirebilecek­
miş gibi hissediyor olmalısınız. Bu gerçekten huzurun anahtarıdır.

İlerlerRen, Daha da Derinlere İnmeR


İçin Kendinize İzin Verin

Bir sonraki bölümü okumadan önce, türlü olayları, anıları ve hisleri na­
sıl değiştirmek istediğinizi keşfetmeye ve onları değiştirme isteğini bırakmaya
zaman ayırın. Bu süreçte daha da derinlerde yatan konuları ele alıp alamadı­
ğınıza da bakın. Ve aynı zamanda yaşantınızın, zaten kendinizi bütün hissetti­
ğiniz ve şükrettiğiniz ve zaten olduğu gibi kabul ettiğiniz alanlarını da fark et­
meye izin verin. Bunu her gün biraz da olsa yapsanız bile, yaşamınızda engin
bir etkiye sahip olacağına söz veririm. Sonuçlar, büyük bir olasılıkla sizi hem
şaşırtacak, hem de mutlu edecektir.

121
Bölüm 6

Serbest Bırakmanızı Daha Derin


Bir Düzeye Vardırmak

uraya kadar okuduysanız ve önceki bölümlerde önerilen serbest bırakma


B işlemleri üzerinde deneyimleyerek çalıştıysanız, hislerin işlevselliğinizi ve
zihinsel berraklığınızı büyük ölçüde renklendirdiğini ve istenmeyen hisleri bı­
rakma yetisine sahip olduğunuzu da keşfetmeye başladığınızdan eminim. Bu
hisleri bıraktıkça, sadece. kendinizi daha iyi hissetmekle kalmaz, aynı zaman­
da daha da iyi işlerlik kazanırsınız. Biz bu bölümde Sedona Yöntemi'ni daha
da derin ve daha da güçlü bir düzeyde ele alacağız: Altta yatan motivasyonlar
ya da istekler. Bu yeni düzeyden serbest bırakmaya başladığınızda, sonuçlara
çok daha hızlı, etkili ve kolay ulaşbğınızı göreceksiniz.


4

Istediijiniz Şeyler mi Sizi Motive Ediyor?

Hem evet, hem hayır. Birkaç dakika için ne istediğinizi bir düşünün. Da­
ha fazla para ve daha az borç mu istiyorsunuz? Aile ve arkadaşlarla kuracağı­
nız daha iyi ilişkilerin keyfini mi çıkartmak istiyorsunuz, ya da özel bir aşk iliş­
kisi mi kurmak istiyorsunuz? Daha sağlıklı mı olmak ya da en azından ıstıra­
bınızı ve ağrınızı azaltmak mı istiyorsunuz? Başarılı olmak ya da en azından

123
� Sedana Yöntemi
kendinizi başarısız hissetmekten vazgeçmek mi istiyorsunuz? Daha çok zaman
ve daha az baskı mı istiyorsunuz? Yeni bir araba, yeni bir giysi, yeni bir müzik
seti, yeni bir saç biçimi, yeni bir yaşam mı istiyorsunuz? Listeniz uzayıp gide­
bilir.
Bu şeyleri gerçekten istiyor musunuz? Yoksa bu şeylerin temsil ettiği
mutluluğun mu peşindesiniz? Peki ya, mutlulukla bağdaştırdığınız bu şeylere
gereksinmeden bu mutluluğa sahip olabilseydiniz?
İstemek, yoksunlukla eşdeğerdir; sahip olmakla değil. Yaşantılarımız, sa­
hip olmanın kendisi yerine, sahip olmaya götüren mücadelelere odaklanma
eğilimimizle sınırlanmış haldedir. İsteme­
yi bıraktığımızda, sahip olabileceğimizi
daha çok hissederiz. Ve aslında buna bağ­
lı olarak sahip olduklarımızda da bir artış
bir güven duygıısı.ınun içimi kap­ gözlemleriz. Satış işiyle uğraşmış herkes,
saıl'fiuıı deneyimledim, ö:ze1lih1e de satış yapmak istediğinizde işin genelde
güçlü �gıılara i14JWı 1wrkulıırımıla. daha da zorlaştığını bilir. Oysa, o satışa
ihtiyaç duymadığınızı hissettiğinizde, ge­
O güçlü duygu oriııya çıkabiliyor, ama nelde satışı gerçekleştirirsiniz. Çünkü, se­
diişi.nm.emi, diıılememi ve rruınlıhlı çimimizi gerçekleştirmenin en güçlü yo­
tepkiler vermemi sürdürebildiğim bir lu, sonucun ne olduğuna bakılmaksızın
düuye yumuşak bir hiçinule irulirge­ kabul edildiği bir duruştan geçer. Bu mo­
del, yaşantımızın tüm alanları için geçer­
niyor ya da yok oluyor, iislelik bu lidir.
ycnclk hen scAıesl hıraluruıya devam Herkes, düşüncelerimizin yanı sıra
eılerheıı gerç.ehle.şiyor.11 var olan dört temel istekle motive olur:
Duygular, inançlar, tutumlar ve davranış
'lJeboralı 'lJineen,
kalıpları. Altta yatan bu motivasyonlar -
ryorf St.(John, S'l.'13.'lJ. onay, kontrol, güvence ve ayrılık arzusu-
tüm sınırlılığımızın özünü oluşturur. Bu
istekleri salıverdiğimizde, arzuladıkları­
mıza sahip olabilir ve motivasyonumuzda da kalabiliriz. Bu işlemle biz sadece
yoksunluk ve mahrum olma duyumuzu bırakırız.
Biz yaşama, kalıtım yoluyla ve çevremiz tarafından -ve eğer yeniden do­
ğuşa inanıyorsanız geçmiş tarafından- bize dayatılmış eğilimlerle adım atıyo­
ruz. Bu eğilimler, genetik ya da çevresel yetilerden tutun da, basit seçimlere
kadar her şey olabilir. Ama genelde, bu çoğu kez bilinçaltında bulunan eğilim­
ler, biz yaşlanmadan devreye girip yaşantımızı yönlendirmezler. Sadece çocuk­
luk dönemi boyunca deneyimlenen şeylere boyut katarlar. Ancak yetişkinliğe

124
Serbest Bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak �
ulaştığımızda, altta yatan gereksinimlerimizin ve isteklerimizin yerine daha ye­
tişkinliğe has arzular -gerçek motivasyonumuzdan birkaç adım uzaklaşmış
maddeler- koymayı öğrenmiş oluruz. Örneğin, bir arabayı kontrolle, ya da pa­
rayı güvenle eşdeğer kılabiliriz. (Her birimiz farklı nesnelere farklı anlamlar
yükleriz.) Bu, istediğimiz şeyleri elde etmekten kaynaklanan mutluluğumuzun
genelde kısa sürmesinin nedenlerinden biridir. Biz sadece onlara sahip olmak
istediğimize inanırız.
Kendi deneyimlerime göre, "istediğimize kavuşmaktan" tümüyle tatmin
olmamamızın bir başka nedeni de, gerçekte istediğimiz şeyi dış koşullardan el­
de edemeyeceğimizdendir. Her şeye rağmen, birçok insan, istediğini sandığı
şeylerden kendini esirger çünkü ya onlara asla sahip olamayacağını hisseder,
ya da onlara, bu şeyleri istemenin bile yanlış olduğu söylenmiştir. Sedana Yön­
temi tam anlamıyla, on binlerce kişinin kendine bu tür sınırlılıklar yüklemeyi
bırakmasına yardımcı olmuştur -ve bunu siz de gerçekleştirebilirsiniz.

Her Şey Nasıl Başladı?

Bu öykü sadece bir öyküdür. Sizin yaşantınızla örtüşmesi ya da örtüşme­


mesi de sadece rastlantısaldır. Altta yatan motivasyonlarınızın nasıl geliştiğine
ilişkin bir fikir vermek amacıyla tasarlanmış olsa da, ne erken çocukluk döne­
mine ait yeni bir kuram geliştirmek, ne de herhangi başka bir kuramı onayla­
mak ya da reddetmek anlamına gelir. Belli bir dinsel inancın yerini almayı ya
da ona meydan okumayı da amaçlamaz. Yaşam deneyimleriniz benzerlik gös­
terebileceği gibi, farklı da olabilir. Öyle ya da böyle, size uygun�lup olmadığı­
na fazla takılmadan, bu öyküdeki karakterin gelişimiyle elinizden geldiğince
özdeşleşmeye çalışın.
Biz, şimdi ve her zaman da sınırsız varlıklar olduğumuz varsayımıyla baş­
lıyoruz. Böylelikle siz -ana karakter- ayrılık bilincine sahip olmayan, ayrılık
içeren şeylerin farkında olmayan bir bilinç olarak, kendi içinde bütün ve tam
olarak yola çıkarsınız. Bu, üzerine öykünün boyandığı ve hatta öykünün geliş­
me olasılığını da sağlayan tuvaldir. Ötesi, bu tuval, öykünün gelişmesiyle bağ­
lantılı değildir ve bir değişikliğe de uğramaz.
Var olduğunuz bu çabasız, seçimsiz farkındalığın bir noktasında, sesler,
duyular ve imgeler ortaya çıkmaya başlar. Bazı sesler tekrarlanıp durur, anne­
nizin yumuşak kalp atışları ve okyanusun gelgitlerine benzer solumalar gibi.
Uzaklardan, annenizin ve başka insanların sesini ve annenizin çevresindeki

125
� Sedona Yöntemi
sesleri içeren boğuk sesler gelir. Annenizin bedeni yaşam içinde dolanıp du­
rurken ve sizin dünyanız da onunla birlikte hareket ederken, bir sıcaklık, sü­
zülme ve tatlı tatlı sallanma hali hissedilir. Farkındalığı kapsayan ve dolduran
dalgalı bir yarı karanlık da vardır. Tüm bu duyular, sesler ve görüntüler, sakin,
suskun bilince girer çıkar.
Bu varoluş hali, dünyanız kasılmaya başlayıp da bilinçte daha güçlü du­
yular ortaya çıkana kadar sürer. Süresi ne olursa olsun, sadece oldukça sus­
kun duyulardan, seslerden ve imgelerden oluşan bir dünyadan, çok daha belir­
gin ve güçlü duyulardan oluşan bir dünyaya geçiş gerçekleşir. Doğum deneyi­
mi zaman zaman zorlu olur. Ancak, bu geçiş görünürde ne kadar travmatik
olursa olsun, ondan bir kez geçtiniz mi, bu duyular da bilince girip çıkmaya
başlar. Bir süre, zamanınızın çoğunu uyuyarak geçirirsiniz.
Çok geçmeden, gözleriniz bu yeni dünyada görmeye başladığında, görün­
tüler de daha fazla tanımlanmaya başlar. Kulaklarınız ve bedeninizin geri ka­
lanı da, rahmin içindeki sıvı yerine havayla dolu bu dünyada yaşamaya alışır.
Zaman geçtikçe, değişen aralıklarda ortaya çıkan farklı duyu, ses ve görüntü
grupları, kalıplar halinde bilince yerleşir. Bunların bazısı çok geçmeden "bede­
niniz" olarak bilinecektir. Arka planda var olan siz ile ortaya çıkan her türlü
algı arasında hala, altta yatan bir birlik duyusu mevcuttur.
Arka planda bir sevgi hissi vardır, hatta travmatik olarak etiketlenebile­
cek deneyimler için bile. Bedeninkiler de dahil olmak üzere, algıların henüz
adları ya da anlamları yoktur. Onlar sadece ortaya çıkar ve sonra da o var ol­
ma halinizde erir giderler. Belirli içsel değişimlerle bedeninizin parçalarının
tepki verdiğini keşfettiğinizde, bu parçalar oyun nesneleri haline gelir. Onların
zevkine varılır ama sahiplenilmez.
Eğer çoğu insanın normal bebeklik dediği bir dönem geçiriyorsanız, daha
sonra Anne ve Baba olarak adlandırılacak yardımsever varlıklar bilinçten çıka
gelirler. Bu varlıklar belli algı kalıplarıyla gelirler. Zaman geçtikçe ve bu yardım­
sever varlıklar farklı sesleri ve hareketleri sabırla yineledikçe, kavramlardan ve
simgelerden oluşan bir dünya ile tanışmaya başlarsınız. Anne ve Baba tekrar
tekrar kendilerini gösterip "Anne" ya da "Baba" derler ve sonra sizin bedenini­
zi gösterip adınızı tekrarlarlar. Türlü ışık, ses ve duyu modellerine de işaret
eder, onlara da adlar takarlar. Bu oyun eğlencelidir ve sizin onu neredeyse her
oynama girişiminiz ödüllendirilir. Sonunda, belirli içsel algı değişiklikleri saye­
sinde bedeninizin de onlar gibi ses çıkartabildiğini keşfedersiniz. Şimdi, siz kav­
ramlar ve simgeler dünyasına girmeye başladıkça, arka planda birlik içindeki va­
roluşunuzda sakin, sessiz kalmak -uyku hali dışında- zorlaşmaya başlar. Temel
doğanızdan ayrıldığınızı artarak duyumsamaya başlarsınız.

126
Serbest Bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak

Elbette, yaşamdaki her şey eğlence ve oyun değildir. Bazı insanların bu


noktaya kadar olan öyküleri oldukça travmatiktir. Ama sonradan yaşam ola­
rak tanımladığınız gelişmekte olan bu oyun, sizi henüz tümüyle içine çekme­
miştir. Tıpkı şimdilerde iyi bir kitabın ya da filmin karakteriyle özcleşleşmeniz
gibi, bilinç baş karakterle özdeşleşmeyi gire çıka sürdürür. Dili kullanmaya
başladığınızda, sonradan siz olduğuna inandığınız kişiden üçüncü tekil şahıs
olarak söz ettiğiniz bir dönemden bile geçebilirsiniz. "Bu Hale'in oyuncağı" ya
da "Mary'nin oyuncağı,'' "benim" değil. Evet, canınız yandığında ağlarsınız, ya
da istediğinizi elde edemeyince bağırırsınız ama bir kimliğe yapışmadan, çün­
kü bu kimliğe yapışma hali sonradan ortaya çıkar.
İki, iki-buçuk yaşlarında bir değişim daha olur. Ayrı bir kimlik olduğunu­
za öylesine inandırılırsınız ki (yani Hale ya da Mary) ansızın her şey benim
oyuncağım, benim gereksinimlerim ve
ben'le ilgili olmaya başlar. Şimdi bi-
linçte yükselen duyulara, imgelere ve "On yıldır, istemekle başardığım
seslere, büyüyen bu "ben" inancı te­
mel alınarak anlam ve geçmiş yükle­
şeylerden çok daha arzu dilir olan
nir. Ve işte bu, olanı değiştirmek iste­ sonuçları Ctuturn ve davranışlarda
meye başladığınız zamandır. Olana di­ ckğişiklik) l)önlem1i k.ullanarak altı
renirsiniz. Şeylerin size göre olmasını
ayda elde ettim! evrenle 'bir olma'
istersiniz. Bu dönemin adına "korkunç
ikiler" denir. Bu çoğunlukla gerek kavramını hep anlamıştım, ama
ana-baba, gerekse çocuk için çok zor geçenlerde serbest bırakırken o kavram
bir dönemdir. Dünya artık bir zaman­ yaşantımda tümüyle canlanıveıili.
lar göründüğü kadar güvenli değildir.
:Jarkındalığırnı dile getirmek çok zor.
Dikkat çekmek için kardeşlerle yarış
içinde olabilirsiniz. Her şey sizden ay­ Sculece, 1ıer şeyin benim bir parçam
rı olduğu için, her şey olası bir tehdit olJu{Junu ve benim de 1-ıer şeyin bir
unsurudur. Anne ve Baba'nın onayını parçası olı1uğumu bilmek ve lıisselmek.
almak çok önemlidir ve alamama-k da
potansiyel olarak yaşamı tehdit eder.
inanılmaz bir deneyim."
Size mükemmel bir dünya gibi görün­ J'Vticlıael ıJV!c&rath,
müş olan şeyi kontrol etmek istersiniz.
Ana-babanızın ve dünyanızın sizi
'Belfust, 9\.uzey :Jrlanda
kontrol etmesinin rahatlığını ve basitli-
ğini arzularsınız; ama aynı zamanda
da dünyanıza kendi iradenizi zorlamak istersiniz. Dışınızdaki dünyadan onay
almayı ya da hatta onaylanmamayı istersiniz ama, tüm var olana aşık olmaya

127
)'!, Sedono Yöntemi
da geri gitmek istersiniz. Güvende ve güvenli olup hayatta kalmak istersiniz
ama ayrı bir varlık olma halinin de ölmesini ve yok olmasını istersiniz. Yeni­
den birlik içinde -tüm var olanla bir- olmak istersiniz, ancak ayrı, benzersiz
kimliğinizi de doğrulamaya, olumlamaya itilirsiniz.
Şimdi, bazılarımız için, ayrı olmayı geliştirmek adım adım gerçekleşen ve
daha iki yaşına gelmeden çok önce başlayan bir süreçtir; bazıları içinse ansı­
zın olabilir. Ama yaşlandıkça ve bu kitapta öğrendiğiniz türden bir işlemi ger­
çekleştirmedikçe, hiç kimse için bunun geri dönüşü yok gibi görünür. Çok kü­
çükken hissettiğimiz o güveni ve birliği ne kadar arzularsak arzulayalım, geli­
şimini sürdüren süreç kendi yolunu izler.
Bunlardan herhangi biri size tanıdık geliyor mu? Biz bunu sonsuz geniş­
letebiliriz, her bir doğumun ve her bebeğin yaşantısının nasıl geliştiğinin tüm
ince ve -pek de ince olmayan- farklılıklarını bu öyküye dahil edebiliriz. An­
cak bu kadarı, resmi görebilmeniz iç_in yeterlidir -özellikle de, kendimiz ola­
rak gördüğümüz belirli bir beden/zihin'le özdeşleşmeye kilitlendiğimizde, ba­
zı temel ihtiyaçların (altta yatan isteklerin) bizi daha da çok motive etmeye
başladığını ve bunun da ayrılık bilincimizi güçlendirdiğini ve bitmez tükenmez
acılara neden olduğunu görmek önemlidir.

Altta Yatan İsteRleri Serbest BıraRmanın


Beş Temel Adımı

Altta yatan düzeylerden sınırlayıcı hislerinizi ve düşüncelerinizi her bı­


raktığınızda, ilerlemenizi hızlandıracaksınız. 1. Bölüm'de de söylediğimiz gibi,
yaşantınızın bazı alanları için doğrudan serbest bırakma yapmadığınız halde,
bunların açıklığa kavuştuğunu göreceksiniz. Tüm sorunlar doğrudan istekler­
le bağlantılı olduğundan, istekleri bıraktığınızda birçok alan birden değişir.
Onay mı isterdiniz, yoksa onaya sahip olmayı mı yeğlerdiniz? Kontrol
mu isterdiniz, yoksa kontrole sahip olmayı mı yeğlerdiniz? Güvence mi ister­
diniz, yoksa güvenceye sahip olmayı mı yeğlerdiniz? Yanıt açıktır.
İşte size istekleri bırakmak için beş-adımlık kolay bir işlem. Onu günlük
etkinliklerinize dahil ederseniz, her şeyin kolaylaştığını göreceksiniz. Bir iste­
ği sadece bilinçli farkındalığınıza getirmek, daha soruyu bile sormadan anın­
da bırakmanıza neden olacaktır. Bu sorular, şimdiye kadar çalıştığınız Temel
Serbest bırakma sorularının yerini alır, ya da o soruların sonuna eklenebilir.
Bu noktadan sonra birbirini izleyen iki soruyu, yani "Bırakır mıydın?" ya da

128
Serbest Bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak �
"Ne zaman?" sorularını artık sormuyoruz çünkü bu daha derin düzeyden bı­
raktığımız zaman, bırakma kararı çok daha hızlı ve daha anında gerçekleşir.
Ancak, serbest bırakma işleminde kendinizi desteklemeye her gereksinim duy­
duğunuzda bu soruları da lütfen özgürce kullanın.
Bu işlemi, soruları sessizce kendinize okuyarak gerçekleştirebileceğiniz
gibi, bir eşin yardımını alarak da yapabilirsiniz.

1 . Adıın: Sorununuza odaklanın ve ŞİMDİKİ anda hissettiğiniz her ney­


se, ona kabul vermek için kendinize izin verin.

2. Adım: ŞİMDİ'deki o hissin bir isteğe dayalı olup olmadığını keşfet­


mek için biraz daha derinlere inin. Aşağıdaki sorulardan birini sorun:
+ Bu h is, onay, kontrol, güvence, ya da ayrılık istemekten mi kaynaklanı­
yor?
·:· Bu h issin altında yatan istek nedir?

Eğer hissin altında yatan isteğin hangisi olduğundan emin değilseniz, ya


da aynı anda birkaç isteğin söz konusu olduğunu -ki genelde böyledir- hisse­
derseniz, en hakim olanı, en olası olanı, ya da öncelikle bırakmak istediğinizi
seçin. Ve sonra 3. Adım'a geçin.

3. Adım: Kendinize aşağıdaki üç sorudan birini sorun:


+ (Onay, kontrol, güvence, ya da ayrılık) isteğime izin verebilir miydim?
+ (Onay, kon trol, güvence, ya da ayrılık) isteğime kabul verebilir miydim?
+ (Onay, kontrol, güvence, ya da ayrılık) isteğini bırakabilir miydim?

İstekleri serbest bırakırken, sorularınızı basitleştirin. İstekleri bırakabil­


diğinizi fark ettikten sonra, fazla düşünmeden bunu gerçekleştirdiğinizi göre­
ceksiniz. Gerek "evet," gerekse "hayır"ın geçerli yanıtlar olduğunu ve "hayır"
deseniz bile çoğu kez bırakıverdiğinizi anımsayın. Ve, eğer isterseniz, bırakma­
dan önce bir an tutunmak için kendinize izin verin çünkü bu sıklıkla daha de­
rin bir serbest bırakmanın gerçekleşmesine yer açar. Eşler, "hayır" yanıtını
duysalar bile soru sormayı sürdürmelidir. Sorulan soruyu olabildiğince düşün­
meden yanıtlayın. Sonradan fikir yürütmekten ya da bir eylemin ya da onun
sonuçlarının yararlarına ilişkin bir tartışmaya girmekten kaçının. Tepki ne
olursa olsun, bir sonraki adıma geçin.

1 29
J!, Sedona Yöntemi
Sizden, kontrolü, onayı, güvenceyi, ya da ayrılığı bırakmanızın istenmedi­
ğini, sadece onlardan yoksunluğunuzun, onları istediğiniz hissinin bırakılma­
sının istendiğini lütfen anımsayın.

4. Adım: Bu adımı, serbest bırakma işleminin herhangi bir noktasında,


herhangi bir his, istek ya da kararsızlık ve tıkanmışlık hali için kullanabilirsi­
niz. 5. Bölüm, Huzur Anahtarınız'da öğrendiğiniz gibi bu, Yöntem'in emniyet
sübabıdır.
Sadece sorun: Bunu değiştirmek ister miydim?
Yanıt, kaçınılmaz olarak "evet" olacaktır. Ama tamamen emin değilseniz,
onu olduğu gibi sevip sevmediğinize bakın. Bir şey sizin için, olan haliyle ka­
bul edilemez ise, bu onu değiştirmek istediğinizin göstergesidir.
Sonra sorun: Onu değiştirmek isteğini bırakabilir miydim?
Tıkanıp kalmış olsanız bile çoğu durumda bu soruya "evet" yanıtını vere­
bileceksiniz. Onu değiştirmek isteğini serbest bırakmak, tıkanmışlığı yok ede­
cek ve sizi yeniden yola sokacaktır. Anımsayacağınız gibi, değiştirmek istemek,
kontrol etmek istemenin alt kümesidir.

5. Adım: Üzerinde çalıştığınız o be­


lirli istekten özgürleşinceye dek ve gerek­
sindiğiniz sıklıkta bu birbirini izleyen
vardı ve göriişmiiyordıılL Serbest dört adımı tekrarlayın.
bıral{,mayı öğrendilden sonra, onu Lester, serbest bırakırken ayrı olma
yeni.den aramayıı bcışlndını ve isteğinden çok, onay, kontrol ve güvence
şimdi yeniden bağlantı lmrdıJ{,. isteğine odaklanmanın daha önemli oldu­
ğuna inanırdı. İlk üç isteği yeterince bıra­
..71.rtJ{, yıllardır lıiç olma.dığı luular kabilirsek, ayrı olmayı isteme duyusunun
iyi bir şekilde iletişim lwrııyorıız. kendiliğinden yok olacağına inanırdı. Bu,
kesinlikle kendi deneyiminin bir parçasıy­
- Caral.e 'lJıınluun,
dı. Kitabın büyük bölümünde, bu ve bun­
"7\1,iami, .91..73.'lJ. dan sonraki bölümlerin dışında, serbest
bırakma sorularımız neredeyse yalnızca
onaya, kontrole ve güvenceye odaklana­
caktır. Tabi, eğer ayrı olmayı istediğinizi fark ederseniz, lütfen bu isteği de bı­
rakmada kendinizi özgür hissedin.

130
Serbest Bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak �
Keşif: İsteRleri BıraRaraR MüRemmelliiji GörmeR

Lester Levenson şöyle derdi, "Serbest bırak ve sözde kusurluymuş gibi


görünenin kusursuzluğunu, mükemmelliğini görmek için kendine izin ver."
Bu işlem sırasında düşüncelerinize, duyularınıza, hislerinize ve kendinize an­
lattığınız öykülere onay verin. Tümünün orada olmasına sadece izin verin ve
her şeyin olan haliyle iyi olduğunu bilin. Serbest bıraktığımız zaman, düşünce
ve hislerimizin altında yatan mükemmelliği de fark etmeye başlarız.
Rahatlayıp, dikkatinizi içinize odaklayarak başlayın.
Şimdi, buraya kadar bu kitapta çalıştığınız ana konulardan birini, ya da
farkındalığınıza gelen yeni ya da farklı bir konuyu aklınıza getirin. O durumu,
sorunu amacı ya da hedefi düşünürken, hemen şu anda o konuya ilişkin his­
lerinizle bağlantı kurmak için kendinize izin verin.
O hisse kabul verebilir miydiniz?
Şimdi, biraz daha derine inin ve ŞİMDİKİ anda olan o hissin onay, kont­
rol, güvence, ya da ayrılık isteğinden mi kaynaklandığını belirleyip belirleyeme­
diğinize bakın. İstekleri bırakırken, onaya, kontrole, güvenceye, ya da birliğe
sahip olmanın yanlış bir yanı olmadığını anımsayın; siz sadece onlardan yok­
sun olmak duyusunu ya da hissini bırakıyorsunuz.
Hangi istek olursa olsun, şunu sorun: Onu sadece hissetmek için kendi­
nize izin verebilir miydiniz? Onu tümüyle kucaklayın.
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Aynı konuya yeniden bakın ve onunla ilgili ŞİMDİKİ hissinizin ne oldu­
ğunu görün.
Bu his, onay, kontrol, hayatta kalmak ya da ayrılık istemekten mi kay­
naklanıyor?
isteme duyusunu bırakabilir miydiniz? Onun serbest bırakılmasına
izin verebilir miydiniz?
Şimdi, yeniden konuya odaklanın ve onunla ilgili herhangi bir şeyin di­
renç tetikleyip tetiklemediğine bakın. Onu değiştirmeye direnebilirsiniz, onun
olduğu gibi olmasına direnebilirsiniz ya da onun belli bir yanına direnç hisse­
debilirsiniz.
Direnci hissetmek için kendinize izin verebilir miydiniz?
Sonra, onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Bu konuya ilişkin direndiğiniz başka bir şeyin olup olmadığına bakın.
Ona direnç göstermeyi bırakabilir miydiniz?

131
� Sedona Yöntemi
Direncin, dünyayı geri itmek olduğunu anımsayın ve o da geri itecektir.
Direnç, şeylerin olduğu gibi olmasının geçerli olmadığını ve onlara karşı aya­
ğımızı sıkı basmak gerektiğini söyler.
Dirençle ilgili son birkaç adımı iki ya da üç kez daha yineleyin ve devam
edin.
Şimdi, bu konuya ilişkin değiştirmek istediğiniz bir şeyin olup olmadığı­
na bakın.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Konuyla ilgili ya da o konu hakkında nasıl hissettiğinizle ilgili değiştir·
mek istediğiniz başka bir şey daha bulun.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Konuyla ilgili herhangi bir biçimde tıkanıp kalmış bir şey var mı?
O tıkanmışlık duyusunu değiştirmek istiyor musunuz?
O tıkan mışlık duyusunu değiştirmek isteğini bırakabilir miydiniz?
Yeniden kontrol edin: Konuyla ilgili hislerinizde ya da konuya ilişkin
tutumunuzda tıkanıp kalmış görünen herhangi bir şey var mı?
Biz tıkandığımızda, şeyleri farklı yapmak isteriz ama bu bizi daha da sı·
kıştırır. Tıkanmışlığı bırakabilmek için yapmamız gereken tek şey, olanı değiş­
tirmek isteğimizi bırakmaktır.
Böylece, şu anda hissedebileceğiniz her türlü tıkanmışlık duyusunu de­
ğiştirme isteğini bırakabilir miydiniz?
Şimdi, şu anda bu konuyla ilgili nasıl hissettiğinizi fark edin. Hislerinizin
şimdiden nasıl değiştiğini gözlemleyin. İşlemin bu kadarı bile, şimdiden büyük
bir fark yaratmış olabilir.
Konunuzun altında yatan ve ona ilişkin hissettiğiniz ya da görünen
halini kontrol etmek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
O kontrol etme isteğine kabul verebilir miydiniz?
Sonra da onu bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki soru dizisini birkaç kez daha yineleyin ve her seferinde, konu·
ya ilişkin enerjinizin nasıl değiştiğini ve onunla bağlantılı kontrol etme isteğin­
den arta kalmış her türlü duyunun nasıl hallolduğunu fark edin.
Şimdi, bu konuyla ilgili olup da -ona ilişkin nasıl hissettıginizde, bu
konu çerçevesinde başka insanlarla ya da kendin izle nasıl bir iletişim kur·
duğunuzda- kendinizin ya da başka insanların onayını alma duyunuzu te­
tikleyen bir şey var mı?
Ne çok onaylanmak istediğinize kabul verebilir misiniz?
O isteği bırakabilir miydiniz?

1 32
Serbest Bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak �
Yukarıdaki soru dizisini birkaç kez daha tekrarlayın ve kalmış olan her
türlü onay isteğini halledin.
Şimdi daha da derine inelim. Bu durumla, sorunla ya da konuyla ilgili
olup da güvence, güvenlik ya da hayatta kalmayı isteme duyusunu tetikle­
yen bir şey var mı?
Güvence isteme duyunuzu hissetmek için kendinize sadece izin vere­
bilir miydiniz?
Sonra onu bırakabilir miydiniz?
O duruma yeniden odaklanın ve sizin biraz güvensiz ya da biraz korku
hissetmenize neden olan bir şey bulup bulamadığınıza bakın ve bunun nasıl
güvence ya da hayatta kalma isteğinden kaynaklandığını da fark edin.
Güvence ya da hayatta kalma isteğini bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki soru dizisini birkaç kez daha yineleyin ve kalmış olan her tür­
lü güvence ya da hayatta kalma isteğiyle bağlantılı duyuyu halledin.
Şimdi içinize odaklanın ve içinizde nasıl hissettiğinizin farkında olun. Bü­
yük bir olasılıkla çok daha geniş bir alan ve hafiflik hissettiğinizi fark edin.
Eğer o iyi hisse tutunmak istemeye ilişkin herhangi bir duyu varsa, onun na­
sıl kontrolden kaynaklandığını görün. Ve, onun geldiği yerde daha birçok iyi
hissin olduğunu da fark edin. Engellenmişlik hislerimiz sınırlıdır; oysa iyi his­
ler ise sınırsızdır.
Peki, o iyi hissi kontrol etme isteğini bırakabilir ve öylece olmasına
izin verebilir miydiniz?
Şimdi, şu anda ne hissediyorsanız, o hissin içinde gevşeyin. Ona tümüy­
le kabul verin. Bir hisse tümüyle her kabul verdiğimizde, onu değiştirme ya da
kontrol etme isteğimizi bırakırız. Onu, en azından o an için olduğu gibi kabul
ederiz. Eğer hala konun.u zla ilgili kalmış bir kasılma ya da olumsuzluk varsa,
-sadece şimdilik- farkında olduğunuz bu artmış hafifliğe odaklanın ve kendi­
nizi ona teslim edin.
Sizi teslim almasına olabildiğince izin verin.
Onun içinde gevşeyin.
Sakin, sessiz olmaya izin verin.
içinizde hissettiğiniz o doğal iyilik hali, hisleriniz ne denli aşırı olursa ol­
sun, hep mevcuttur. İyilik hali, duygu ve düşüncelerinizin altında yatar ve siz
odağınızı ona doğru her yönlendirdiğinizde ulaşılır haldedir. Sınırsız potansi­
yelinizin tüm gücü sizin için ulaşılır haldedir ve izin verirseniz kalan sınırlan­
mışlık duyunuzu da doğal olarak yok edebilir.

133
)'!, Sedana Yöntemi
Kendinizi şimdiki ana daha da bırakmaya ve yolu bilen güce güvenme­
ye izin verebilir miydiniz?
Şu anda bile, sözde kusurluymuş gibi görünenin kusursuzluğu, mükem­
melliği görmeye izin verin.
Bir an için, her şeyin yolunda olduğu ve her şeyin olması gerektiği gi­
bi olduğu fikrine açık olabilir misiniz?
Şimdi, bir dakikaya kadar, yavaş yavaş farkındalığınızı yeniden dışınıza
yönlendirin ve bu işlemden kazandığınız her şeyin sonsuza kadar sizinle bir­
likte olacağını bilin. Her işlem bir başlangıçtır, hep istemiş olduğunuz yaşama
bir açılımdır ve aslında kendi gerçeğinizin keşfedilmesidir.
Böylece, bunun kolaylıkla yaşantınıza akmasına izin verin.
Belirli bir konuda daha fazla özgürlük kazanmayı her istediğinizde ya da
sadece daha mutlu ve daha canlı hissetmeyi her istediğinizde, bu işlemi -ve
sunduğu bakış açısını- kullanın.

134
Bölüm 7

Dört Temel isteğin Bırakılması

ester Levenson kendi işlemini gerçekleştirirken, geçmişini yeniden gözden


L geçirmeye ve içsel motivasyonlarını bırakmaya çok zaman ayırdı. İnsanla­
rın, dört temel isteğe dayalı geçmişlerini temizlediklerinde, kişisel geçmişlerin­
den taşıyıp durdukları ağır yüklerin, bir daha sırtlanmamak üzere kolaylıkla
bırakılabildiğini keşfetti.
Biz bu bölümde dört temel isteği ayrıntılarıyla inceleyerek, her kategori­
yi hedef alan bazı yazılı serbest bırakmalar yapacağız. Her isteğin, aynı zaman­
da karşıt ya da karşı koyan bir güç içermesi de ilginçtir. O yüzden, istemek, bi­
zim için sadece bir yoksunluk duyusu yaratmakla kalmaz, kontrol etmek ve
kontrol edilmeyi istemek, onaylanmak ve onaylanmamayı istemek, güvence ve
güvensizlik istemek ve ayrılık ve birlik istemek arasında, değişen ölçülerde gi­
dip gelen çatışmalar deneyimlememize neden olur. Bireysel kimliklerimize
bağlı olarak her birimiz bu arzulara farklı oranlarda sahibizdir. Bunun da öte­
sinde, kendimizi içinde bulduğumuz her durum, bu karşıt güçlerin bilinçli far­
kındalığımızda az ya da çok tetiklenmesine neden olur.
Çoğumuzun bir yerlerde tıkanıp kalması şaşılası bir şey midir? Hepimiz
biraz, lamaya benzeyen ama ayrı yönlere bakan iki başı olan, The Story ofDoc­
tor Dolittle öyküsündeki hayvan gibiyizdir. Çatışan istekler yüzünden çoğu­
muz, yaşam hedeflerimize doğru üç adım atar ve sonra da iki adım geri gide­
riz.

135
� Sedona Yöntem i
Bu bölümdeki serbest bırakmalar başlarda biraz kafanızı karıştırırsa,
onun içinde rahatlamak için kendinize izin verin. Karşı isteklere odaklanmaya
başlamadan önce, öncelikli isteklerinizle daha geniş bir biçimde çalışmanızı ve
o konuda rahatlamanızı öneririm. Tabi, işlem sırasında karşı isteklerin farkına
varırsanız, onları da bırakın. Karşı isteklerin kendilerini oldukları gibi size gös­
termelerine izin verin. Ama rahat olun çünkü bu işlem bütünseldir. Biz belirli
bir isteği bıraktığımızda, onun karşıtının da birazını hep bırakmış oluruz. Tıp-
kı parayı başparmağımızla havaya
fırlatmamız gibi, aynı anda her iki
tarafına vurmadan onu havaya ata-
"&ıl.oruı l)öıılcnıi' ııi luıl1uıma1{, ö:zgiivcııi­
mazsınız.
mi artırdı ki bıı da, ri.sl{, alıp l�rıdimi
he.,{clme rruı.ccras ına dtıluı da dcriıılemc­
sirıc dalmamı sağklı. Ele.şiirilmcyc ya da Kontrol Etmeyi
oıuıylannuımaya daluı az lep/ti vcriyonmı. İstemeR
'13ana 'lwrşı çJ{,Jdıyı' :ıanıaıı daluı sakin­
Kontrol etmek istediğimizde,
im. 'J<..arşımJalulcriıı yaıdışlarına daluı az
kontrole sahip olmadığımızı hisse­
taltdıyor, onları dtıluı çok luıbıd e.debiliyo-
deriz. Kontrol etme duyusunun bir
his içermesine karşın aslında bir
rıını. Oıılıırırı davraııışlııruıı lwntrol elmcıJC
çalışmadan, lwulilcri olnuılarına daluı çol{,his olmadığını anlamanız, bu duyu­
yu fark etmenize yardımcı olur. Bu
izirı vcrcbiliyorıını. Sorıııı çö:ı.mc yctilerinı
duyu katı ve "Bana göre olmak zo­
ıle dtılıa cildi luıle geldi. [jcçnıişlc eyleme
runda" gibi hissedilir. Kontrol et­
ge.çnıckıı önre öğiit alnuıl{, isterdim, oysumek istediğimizde, kendimizi kont­
rolü kaybetmiş ve onu geri kazan­
şimdi lıda kendi çöziimlcrimi bıılııyorıım
un.11
mak için eyleme geçmek zorunda
ve bıı çöziimlerlc ıle mııtlııyı hissederiz. Kontrol etmeyi içeren
eşanlamlar, direnç ve değiştirmek
CJcaııic .Ytntlwny,
istemek, anlamayı, maniple etmeyi,
Scaııle, .Yt.'13.rD. ittirmeyi, düzeltmeyi, zorlamayı is-
temek, size göre olmasını, doğru
olmasını ve en tepede olmayı iste­
mektir. Kontrol etme isteğini bıraktığımızda, daha çok kontrole sahip olduğu-
muzu hissederiz.
5. Bölüm'ün başındaki Huzur Duası'nı anımsıyor musunuz? Yaşantınız­
daki şeyleri değiştirmek ya da kontrol etmek isteğini bırakmaya başladığınız-

136
Dört Temel lste�in Bırakılması �
da, değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul ettiğinizi, değiştirilmesi uygun olanları
değiştirdiğinizi ve kontrolünüzün gerçekten dışında olan şeyler için de daha
az gerginlik hissettiğinizi göreceksiniz. İşinizde ya da kişisel yaşantınızda de­
ğişmesi gereken şeyler için uygun eyleme geçmenin yanlış bir yanı yoktur. An­
cak çok fazla insan, olan haliyle iyi, güzel olan şeyleri, ya da geçmiş ve hava
koşulları gibi değiştirilemeyecek şeyleri değiştirmek ya da kontrol etmek ister
ve tıkanıp kalır. Onları değiştirmek ya da kontrol etmek istediğimiz için, olduk­
ları gibi olmalarının geçerliliğini göremeyiz.
4. Bölüm, Direncinizi Yok Etmek'te söylediğim gibi, büyük bir heyecanla
başladığınız projenin bir yerinde motivasyonunuzu kaybedebilmenizin nedeni,
dirençtir. Direnç, kontrol etmeyi istemekle de eşanlamlıdır. Kişisel gelişiminizi
engelleyebilir ve yaşantınızın her alanında ilerlemekten sizi alıkoyabilir. Hatta
yapmaktan hoşlandığınız şeyleri yapmanızı ya da Sedona Yöntemi gibi, size çok
yararı dokunacak şeyleri gerçekleştirmenizi bile engelleyebilir. Direnç, fren çe­
kiliyken ilerlemeye çalışmak. gibidir. Söylediğim gibi, direnç, her zorunluluk,
mecburiyet ya da gereklilik hissettiğinizde ortaya çıkacaktır. Direnci bıraktığı­
nızda, yaşantınız, sizin için en iyi olan yöne doğru akmaya başlayacaktır.

Kontrol Edilmeyi İstemek

Kontrol etmek istemenin alt kümesi, içimizde yatan karşıt güç, yani kont­
rol edilmeyi istemektir. Bu bizi motive ettiğinde, yaşantımız ve hissettikleri­
miz için başka birini suçlamayı ya da onun sorumluluk almasını isteriz. Bize
ne yapılacağının söylenmesini isteriz. Başı çekmektense, birini izlemeyi yeğle­
riz. Kontrol edilmek istediğinizi, onun yumuşak ve yavan, "Ben kendi gücümü
vermek istiyorum" gibi hissedilmesinden fark edebilirsiniz. Kontrol edilmek is­
tediğimizde, kontrolü bırakmak istermiş gibi ve izin almadan hiçbir şey yap­
mamamız gerekirmiş gibi hissederiz.
Kontrol edilmeyi istemenin eşanlamları direnci ve değişmek istemeyi içe­
rir (bunlar, kontrol denkleminin her iki yanında yer alır) ve ayrıca, akıl karışık­
lığı, maniple edilme, vazgeçme, düzeltilme, zorlanma, izleme, haksızlığa uğra­
ma, suçlama ve kurban olma istekleri de sayılabilir. Kontrol edilmek isteğini
bıraktığımızda, kendimizi daha kontrolde hisseder ve yaşantımızın kontrolünü
elimizde tutmaya daha gönüllü oluruz.
Serbest bırakma sırasında kontrol etme duyusuyla çalıştığınızda, içinizde
onun karşıtının da olup olmadığına arada bir bakın. Kendi kendini en çok mo­
tive ve kontrol edenlerimiz bile, bu içsel karşıt arzunun birazına sahiptir.

137
J!, Sedono Yöntemi
Yazılı Serbest Bırakma: Kontrol Etmeyi İstemek

Bu iki bölümlü yazılı işlem, kontrol etme isteğin izi serbest bırakmanıza
yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır. İşlem basittir. Birinci bölüme hazırlan­
mak amacıyla, serbest bırakma güncenizin temiz bir sayfasını, iki kolona ayı­
rın. Bu formatı bilgisayarda bir dosyaya da geçirebilirsiniz. tık sütuna, "Özel­
likle kontrol etmek istemiş olduğum bir an" başlığını koyun. İkinci sütuna da,
"Bununla ilgili ŞİMDİKİ isteğim nedir?" deyin.

KONTROL ETMEK İSTEGİNİ


SERBEST BIRAKMAK

özellikle kontrol etmek Bununla ilgili ŞİMDİKİ


istemiş olduğum bir an isteğim nedir?

En son dişçi1Je Korku1Jordum -


9itti9,imde '4t11i

Tüm hafta sonu Sıktldım -Vke!i, -M-


1Ja9,mur 1Ja9,dı

Çek defterimde Sinirlendim - 9/i V


açık flardı

tık sütuna, kontrol etmek istediğiniz zamana ait anımsadığınız her örne­
ği yazarak başlayın. Sonra, ikinci sütuna, ŞİMDİKİ isteğinizi yazın (yani, onay
istemek, kontrol etmeyi istemek, ya da güvence istemek). Onay istemeyi "o/i",
kontrol etme isteğini "ke/i" ve güvence istemeyi de "g/i" olarak kısaltmanız

138
Dört Temel isteğin Bırakılması �
uygundur. O isteği tümüyle serbest bıraktığınızda, o isteğinizi belirten kısalt­
manın yanına ya bir işaret koyun ya da üstünü çizin. O olayı tümüyle serbest
bıraktığınızı hissedene dek yukarıdaki adımları tekrarlayın ve ŞİMDİKİ istek­
lerinizi serbest bırakmayı sürdürün. Olumlu his denen hislerinizi de serbest bı­
rakmayı anımsayın ki daha yüksek enerji hallerine geçmeniz mümkün olsun.

KONTROL ETMEK İSTEGİNİ


SERBEST BIRAKMAK

Kontrol etme Kontrol edilme


yöntemlerim yöntemlerim

Sorular sormak Sorumluluk almamak


tlli, �e İL�tfH

Talepler oluşturmak Kendim adıma


keli V' konuşmamak keJ,H,./i

Haklı olmak oli V' Hislerimin beni


,.,1) ,. Jrl
ı· vt ,. IJ.Önetmesine izin tlermek
,. ,..1, ""'""
L•8J 4· ,.

Kendinizi ilerlemeye hazır hissettiğinizde, işlemin ikinci bölümü için baş­


ka bir sayfa açın. Güncenizin başka bir temiz sayfasının tepesinde iki sütun
oluşturun. İlkine, "Kontrol etme yöntemlerim" yazın. İkinci sütuna da, "Kont­
rol edilme yöntemlerim" deyin.
Şu anki yaşamınızda (işinizde, ilişkilerinizde vs.) kontrolü nasıl elinizde
tutmaya çalıştığınızı sıralayın. Her bir maddeyi teker teker ele alın, ŞİMDİKİ
isteğinizle bağlantı kurun, onun onay, kontrol etme ya da güvenceye mi daya-

139
� Sedana Yöntemi
lı olduğunu yazın ve sonra onu tümüyle serbest bırakın. O isteği tümüyle ra­
hat bıraktığınızda, ya o isteği belirten kısaltmanın yanını işaretleyin, ya da üs­
tünü çizin.
Sonra, şu anki yaşantınızda (işinizde, ilişkilerinizde vs.) nasıl kontrol edil­
meye çalıştığınızı sıralayın. Her bir maddeyi teker teker ele alın, ŞİMDİKİ iste­
ğinizle bağlantı kurun, onun onay, kontrol etme ya da güvenceye mi dayalı ol­
duğunu yazın ve sonra onu tümüyle serbest bırakın. O isteği tümüyle serbest
bıraktığınızda, ya o isteği belirten kısaltmanın yanını işaretleyin, ya da üstünü
çizin.
Eylemlerinizi kontrol etme isteği motive etse bile, onların ille de bir yan­
lışlık içermesi gerekmediğini de anımsayın. Bu işlem sadece, hangi eylemlerin
sizin kontrol etme arzunuzdan kaynaklandığını fark etmenize yardımcı olur ve
onu hemen o anda .serbest bırakmanızı olası kılar. Sonra, seçiminize bağlı ola­
rak o eylemi gerçekleştirebilir ya da gerçekleştirmeyebilirsiniz.

Kontrol Etme İsteğini Serbest Bırakma İşlemi

Gevşeyin ve içinizdeki bir odağa yönelin. Eğer bilincinizin herhangi bir


yerine tutunduğunuzu fark ederseniz, bunun kontrol etme isteğinden kaynak­
lanıp kaynaklanmadığına bakın.
Kontrol etme duyusuna kabul verebilir miydin iz?
Onun salıverilmesine izin verebilir miydiniz?
Şu anda, kontrol etmeyi ya da değiştirmeyi istediğiniz fiziksel bir du-
yuya sahip misiniz?
Onu değiştirme isteğini bırakabilir miydiniz?
Son iki soruyu istediğiniz her fiziksel duyu için tekrarlayın.
Şimdi, yaşantınızda kontrol etmek istediğiniz bir şey bulun.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Yaşantınızda kontrol etmek istediğiniz başka bir şey bulun.
Onu kontrol etmek isteğini bırakabilir miydiniz?
Son soru dizisini her konu için istediğiniz kadar tekrarlayın ve sonra de­
vam edin.
Geçmişte olan ve kontrol etmek istediğiniz bir durumu düşünün. Onu ye­
niden kontrol etmek isteğinize kabul verin.
Şimdi onu bırakabilir miydiniz?

140
Dört Temel isteği n Bırakılması �
O konuya ve geçmişten gelen başka kontrol etme konularına odaklanır­
ken, kontrol etmeyi istemenin yaşantınızı nasıl etkilediğini, ne hissetmenize,
nasıl davranmanıza yol açtığını görmek için kendinize izin verin. Kontrol et­
meyle bağlantılı olup da yaşantınızda tekrarlanıp duran bir tema var mı?
Kon trol etmeyi istemekten kaynaklanan o eğilime ya da başka bir ey­
leme kabul verebilir miydiniz?
Kontrol etme duyunuzu kontrol etmek için bir arzu duyup duymadığını­
za bakın.
Onu kontrol etmek ya da değiştirmek isteğin i bırakabilir miydiniz?
Şimdi, kontrol etme isteğinin farkındalığınıza gelmesine izin verin -eğer
gerekiyorsa, onun ortaya çıkmasını sağlayacak bir olayı anımsayın- sonra
onun özüne inip orada rahatlayın.
Onun merkezine dalabilir miydiniz?
Daha da derine inebilir miydiniz?
Ve daha da derine?
Kontrol etme duyusunun nereden yükseldiğini görmeniz için kendinize
izin verin.
Onu bırakmayı henüz gerçekleştirmediyseniz, şimdi bırakabilir miydi­
niz?
Şimdi, ŞU ANKİ hissinize odaklanın. Kontrol etme isteğinin en azından
birazını serbest bırakmaktan kaynaklanan ve farkındalığınızda meydana gel­
miş olan değişikliği görün. Kendinizi her zaman kontrollü, rahat, yuvada his­
setseydiniz ve hiçbir şeyi değiştirmeye gereksinmeseydiniz, yaşantınızın nasıl
olacağını düşleyin. Her şey, olan haliyle zaten mükemmeldi.
Eğer kontrol etmeye ilişkin kalmış herhangi bir arzunun farkındaysa­
n ız, onun şimdi yok olmasına izin verebilir miydiniz?
Anda gevşemeniz için kendinize izin verin ve yuvada olun.

Onay/Sev�i İsteme�

Onay istediğimizde, onaya sahip olmadığımızı hissederiz. O yüzden de,


onay almamızı sağlayacak biçimde tasarlanmış davranışlarda bulunuruz, oysa
bu davranış biçimleri, bizim onay almamızı sürekli sabote ederler. Biz kendi­
mize odaklanır ve kendimizi düşünürüz. İnsanların bizim hakkımızda ne dü­
şündüğünü fazla önemseriz. Aslında "hayır" demek isterken, "evet" deriz. Bi­
zi sevsinler diye insanların bizi idare ya da kontrol etmesine izin veririz. Bizi

141
� Sedono Yöntemi
daha popüler kılacağını düşünerek fazla sorumluluk yüklenir ya da görevlerin
yetkisini üzerimize almayız.
Onay istediğimizi, onun yumuşak ve dışa dönük ve aynı zamanda "Bana
ver" ya da "Benim yerime yap" gibi hissedilmesinden anlarız. Onay istediğimiz­
de, sevgiye sahip olmadığımızı ve onu geri kazanmak için bir şeyler yapmamız
gerektiğini hissederiz. Onay istemeyi içeren eşanlamlar, sevgi, kabul, hayran
olunmak, ilgi, fark edilmek, anlaşılmak, okşanmak, beslenmek ve diğerlerinin
yanı sıra hoşlanılmak arzusudur. Onay isteğini bıraktığımızda, hem daha seve­
cen ve ilgili, hem de daha sevilir ve kabul edilir olduğumuzu hissederiz.
Aslında onay istemek, kendi içinde iki karşıt gücü barındırır ve her bir
güç çok farklı hissedilir. Bunlar, onaylanmamayı ve sevmeyi isteme duyuları­
dır. Her biri aşağıda ayrı ayrı açıklanmıştır.

Onaylanmamayı İstemek

Onaylanmamak istediğimizde, onay istemiyormuş gibi hissederiz. O yüz­


den de, onayı bizden uzak tutacak biçimlerde davranırız. Onay istemede oldu­
ğu gibi, kendimize odaklanır ve kendimizi düşünürüz. Başkalarının bizim hak­
kımızda ne düşündüğünü fazlasıyla önemseriz ancak umurumuzda değilmiş
gibi davranırız. Kolaylıkla "evet" diyebileceğimiz yerde, çoğunlukla "hayır" de­
riz. İnsanların bizden hoşlanmalarını engellemek için onları idare etmeye kal­
karız. Sorumluluktan kaçınabiliriz ya da görevleri yerine getirmeyiz. Popüler
olmamak için kendi yolumuzdan çekiliriz.
Bu istek, ham, terbiye edilmemiş, dışa dönük olmasından ve kaypak ya
da "Beni yalnız bırak" gibi hissedilmesinden anlaşılır. Onaylanmamayı istediği­
mizde, sevgi istemediğimizi ve onu almamızı engelleyecek her şeyi yapmamız
gerektiğini hissederiz. Onaylanmama isteğini içeren eşanlamlı duyulardan ba­
zısı, hoşlanılmamayı, reddedilmeyi, aşağılanmayı, saklanmayı ve yanlış anlaşıl­
mayı istemektir. Onaylanmama isteğini salıverdiğimizde, sevilebileceğimizi ve
kabul edilebileceğimizi daha çok hisseder, insanları sevebileceğimizi ve onlar­
la ilgilenebileceğimizi de daha çok duyumsarız.

Sevmek İstemek

Sevmek istediğimizde, sanki yeterince veremiyormuş gibi hissederiz. O


yüzden de, sevecen hissetmemize yardımcı olacak biçimde tasarlanmış davra-

142
Dört Temel lste�ln Bırakılması �
nışlarda bulunuruz, ancak bu davranışlar aslında sevgi hissetmemizi engeller­
ler. Diğer insanlara odaklanırız ve kendimizden vazgeçeriz. Diğer insanların
hislerini fazla önemseriz. Tıpkı, onay istemekte olduğu gibi, "hayır" demek is­
terken, "evet" diyebiliriz. Kendilerini daha iyi hissetsinler diye insanların bizi
idare ya da kontrol etmesine izin veririz. Fazla sorumluluk yüklenebilir ya da
görevlerin yetkisini üzerimize almayız, çünkü bunun, diğer insanlar için daha
iyi olacağını düşünürüz.
Sevmek isteme duyusunu, yumuşak ve incinmeye açık ve fazlasıyla ver­
meye yönelik ya da "Bırak, senin yerine ben yapayım" gibi hissedilmesinden
tanırsınız. Sevmek istediğimizde, insanlara yeterince sevgi ya da onay vereme­
diğimizi, onların ne denli umurumuzda olduğunu anlamaları için bir şeyler
yapmamız gerektiğini hissederiz. Sevmek istemeyi içeren eşanlamlar, onayla­
mayı, kabul etmeyi, hayran olmayı, ilgilenmeyi, annelik etmeyi, anlayışlı olma­
yı, okşamayı, feda etmeyi, beslemeyi ve hoşlanmayı istemektir. Sevmek isteği­
ni bıraktığımızda, kendi içimizde daha bütün ve tam hisseder, kendimize zarar
vermeden insanları sevecek ve umursayıp ilgilenecek hale geliriz.

Yazılı Serbest Bırakma: Onay/Sevgi İstemek

Bu iki bölümlü yazılı işlem, onay isteğinizi serbest bırakmanıza yardım­


cı olmak üzere tasarlanmıştır. Kontrol etmek isteğini serbest bırakırken yaptı­
ğınız gibi, birinci bölüme hazırlanmak için, serbest bırakma güncenizin temiz
bir sayfasını tepeden iki kolona ayırın. İlk sütuna, "Özellikle onay istemiş ol­
duğum bir an" başlığını koyun. İkinci sütuna da, "Bununla ilgili ŞİMDİKİ is­
teğim nedir?" diye yazın. Ve tabi başlıkları da kısaltabilirsiniz.
İlk sütuna, onay istediğinizi anımsadığınız ne kadar örnek varsa, onları
yazın. Sonra, ikinci sütuna, ŞİMDİKİ isteklerinizi (yani onay istemeyi, kontrol
etmeyi istemeyi, ya da güvence istemeyi) ya da bunların kısaltmalarını yazın.
O isteği tümüyle serbest bıraktığınızda, yanına bir işaret koyun ya da üstünü
çizin. O örneği tüll)üyle serbest bıraktığınızı hissedene kadar yukarıdaki adım­
ları yineleyin ve ŞİMDİKİ isteğinizi serbest bırakmayı sürdürün. Her zaman ol­
duğu gibi, olumlu denen hislerinizi de serbest bırakmayı anımsayın ki daha
yüksek enerji hallerine geçmeniz mümkün olsun.

143
� Sedona Yöntemi

ONAY/SEVGİ İSTEGİNİ
SERBEST BIRAKMAK

özellikle onay Bununla ilgili ŞİMDİKİ


istemiş olduğum bir an isteğim nedir?

İlk randet/um Beceriksiz-


utanmış �

Sunum 1Japt19ım Sinirli - keli, V"


9ün o/i V"

KoktelJI parti Utan9aç-

-W; 9/i V"

Devam etmek için hazır hissettiğinizde, işlemin ikinci bölümü için yeni
bir sayfa açın. Güncenizin boş bir sayfasının tepesinde iki kolon oluşturun. İlk
kolonun başlığını "Onay isteme yöntemlerim" koyun. İkinci sütuna da "Onay­
lanmamayı isteme yöntemlerim" deyin.
Şu anki yaşantınızda (işinizde, ilişkilerinizde, vs) nasıl onay almaya çalış­
bğınızı sıralayın. Sonra, her maddeyi teker teker ele alın, ŞİMDİKİ isteğinizle
bağlantı kurun, onun onay, kontrol ya da güvenceden mi kaynaklandığını ya­
zın ve tümüyle salıverin. Sonra ŞİMDİKİ isteğin yanını işaretleyin ya da üstü­
nü çizin ve bir sonraki eyleme odaklanın.

144
Dört Temel lste�in Bırakılması �

ONAY/SEVGİ İSTEGİNİ
SERBEST BIRAKMAK

onay Onaylanmamayı
isteme yöntemlerim isteme yöntemlerim

iui 9örünmek isuan etmek- keli, ti'


t1ıfi7 /teli ..Ji,. 9li ti'

Armajan flermelc ...,/;- Başarısız olmak M, /teli

Aziz olmak Geç kalmak-


oli ti' ti' keli, oli ti'

Sonra, şu anki yaşanbnızda nasıl onaylanmamak istediğinizin listesini ya­


pın. Her maddeyi sırasıyla ele alın, ona ilişkin ŞİMDİKİ isteklerinizle bağlanb
kurun, onun onay istemeye, kontrol istemeye, güvence istemeye dayalı olup ol­
madığını yazın ve sonra tümüyle serbest bırakın. O isteği tümüyle serbest bı­
rakbğınızda ya o isteği belirten kısaltmanın yanını işaretleyin, ya da üstünü çi­
zin.

Onay İsteğini Bırakma İşlemi

Gevşeyin ve odağınızı içinize yöneltin. Onay istemiş olduğunuz tüm du­


rumları anımsayın.

145
)'!, Sedono 'ı'önteml
Onay isteme duyusuna kabul verebilir miydiniz?
Onu bırakabilir miydiniz?
Birinin sizinle aynı fikirde olmadığı, sizden hoşlanmadığı ya da hak etti­
ğinizi düşündüğünüz kabulü, onayı vermediği bir duruma odaklanın. Onay is­
temenin nasıl bir his olduğunu fark edin.
Onay istemenin o duyusuna kabul verebilir m iydiniz?
Onu bırakabilir miydiniz?
Şimdi, işinizde ya da kişisel yaşantınızda olan ve sık sık ve tekrar tekrar
onayını istediğiniz belirli bir insanı düşünün.
Şimdi, sadece bir an için, onların onayını istemek için kendinize izin
verebilir miydiniz?
Bırakabilir miydiniz?
Bu son soru dizisini, istediğiniz sayıda kişi için tekrarlayın.
Şimdi, kendinizden onay istediğiniz bir zamanı düşünün. Belki söylediği­
niz ya da söylemediğiniz, yaptığınız ya da yapmadığınız bir şeyi onaylamadı­
nız. Belki de, yapmanız gerektiğini düşündüğünüz bir şeyi başaramadınız ve
bu da kalbinizde yer etti.
Onay arzunuzun şu anda farkındalığınıza gelmesine kabul verebilir
miydiniz?
Sonra onu bırakabilir miydiniz?
Kendi onayınızı istediğiniz durumlar için bunu yine istediğiniz kadar tek­
rarlayın.
Şimdi, onay istemeyi biraz daha keşfedelim. Bu, genelde insanın yaşamın­
da bir kalıp olarak vardır. Peki, onay isteğinden kaynaklanan ve tekrarlanıp du­
ran bazı düşünceleriniz, hisleriniz ve davranışlarınız nelerdir? Belki şöyle bir
şey vardır: "Bu benim suçum değil," ya da "Onların umurunda değil." Utanmış,
incinmiş, kendini açık etmiş ya da hassas hissedebilirsiniz. Davranışlarınız, dik­
kat çekmeye yönelik şeyler yapmayı, kibar, iyi davranmayı, sahte iltifatlarda bu­
lunmayı ya da aslında "hayır" demek isterken "evet" demeyi içerebilir. Bu tür
onaylanma isteklerinizin tümünün farkındalığınıza gelmesine izin verin.
O onay isteme duyusunun şimdi burada olmasına izin verebilir miydi-
niz?
Sonra onu bırakabilir miydiniz?
Ortaya çıkan görüntüleri serbest bırakmak için yukarıdaki adımları bir­
kaç kez daha tekrarlayın.
Sonra, onay isteğinizi tam farkındalığınıza getirin.
Onun özüne dalmak için kendinize izin verebilir miydiniz?

146
Dört Temel lste{lln Bırakılması �
Ve hatta daha da derine?
Ve daha da derine?
Onun tam özüne, ortaya çıktığı noktaya gidin ve yok olmasına izin verin.
Şimdi, onay isteğini bıraktığınızda nasıl bir yaşantınız olacağını hayal
edin. Kendinize güvenecek, kendinizden emin olacak ve insanların da sizinle
ilgilendiğini bileceksiniz. Onlar sizi onaylasa da, onaylamasa da, siz iyi ve ta­
mamsınızdır.
Bu arada, bu gerçekleşebilen bir olasılıktır. Siz onay isteğini bıraktıkça,
insanlar da gizemli bir biçimde sizi şimdi olduğundan çok daha fazla onayla­
yacaktır.

Güvence/Hayatta Kalmayı İstemell

Güvence istediğimizde, güvenceye sahip olmadığımızı hissederiz. Yaşama,


sanki bir ölüm kalım meselesiymiş gibi yaklaşırız. Herkesi, en azından gizli bir
düzeyden, düşman olarak görürüz. En ufak bir değişikliği ya da kararı bile,
sanki yaşantımızı tehdit ediyormuş gibi algılayıp, tepki verebiliriz. Başarıdan
vazgeçmek anlamına gelse bile risk almaktan kaçınabiliriz. Gerekli olsa bile,
yüzleşmelerden kaçınabiliriz. Bir sonraki felaketin beklentisi içinde dolanıp
duruyor olabiliriz.
Güvence istediğinizi, tehlikede olduğunuza, huzursuzluğa, tehdit edildi­
ğinize, savunmaya ya da kıyametin yaklaştığına ilişkin duyumsamalar içerme­
sinden anlarsınız. Bu, uç noktalara taşındığında, insanı felce uğratan bir kor­
kudur -sanki ölecekmiş gibi hissederiz. Ve bu güvenceyi geri kazanmak için
de her şeyi yapabilecek gibi hissederiz. Güvence istemenin birkaç eşanlamı,
güven, hayatta kalmak, öç almak, kendimizi ve başkalarını korumak, saldır­
mak, savunmak, öldürmek ve güvende olmayı istemektir. Güvence istemeyi bı­
raktığımızda, nerede olursak olalım, güvenceyi başkaları pahasına elde etme
gereksinimini hissetmeden kendimizi daha güvende, daha güvenli ve yuvada
hissederiz.

Ölmek İstemek

Güvence ya da hayatta kalmak istemenin içimizde var olan karşıt gücü,


ölmeyi isteme duyusudur. Ölmek istediğimizde, yaşam bize fazla geliyormuş
gibi hissederiz. Yaşamaktan korkarız, bu yüzden de onu bitirmek isteriz. Ya-

147
)'!, �edona Yöntemi
şama, sanki bir mayın tarlasıymış gibi yaklaşırız. Kendimizin en büyük düşma­
nıyızdır. Tıpkı, hayatta kalma isteğinde olduğu gibi, en küçük değişiklikleri ya
da kararları sanki yaşamımız tehdit ediliyormuş gibi hisseder, tepki veririz. An­
cak, hayatta kalma isteğinin tersine, risk almak ve yüzleşmek isteyebilir ve en
kötüsünün olmasını gizlice umabiliriz. Bir sonraki felaketin beklentisi içinde
ve bunun olmasını da gizlice umarak dolanıp durabiliriz.
Ölmeyi istemek, bazen güvence istemekten zor ayırt edilir. O da, bir teh­
dit edilme, huzursuzluk, tehlikede olma, savunmada olma ya da kıyametin yak­
laştığı duygusu içerebilir. Ancak onu, umutsuzluk ve yenilgiden, sanki son yak­
laşıyormuş gibi hissedilmesinden tanıyabilirsiniz. Bu, uç noktalarda ya felç
eden bir korkudur ya da felç eden bir kayıtsızlık halidir -sanki ölmek üzerey­
mişiz de umurumuzda değilmiş gibi hissederiz. Ölmek istediğimizde, güvence
istemediğimizi hissederiz ve üstelik güvende olmamamızı sağlayacak şeyler ya­
pabiliriz.
Ölmeyi istemenin bazı eşanlamları, tehlike, her şeyi bitirmek, kendimizi
ve başkalarını teşhir etmek, saldırıya uğramak, savunmasız olmak, öldürül­
mek, yok edilmek ve tehdit edilmeyi istemektir. Ölmek isteğini bıraktığımızda,
yaşam içinde kendimizi daha güvende, daha güvenli ve yuvada hissederiz. So­
nuçlar için kaygılanmadan yaşamı tümüyle yaşamaya ve keyfine varmaya gö­
nüllüyüzdür.

Yazılı Serbest Bırakma: Güvence İstemek

Bu iki bölümlü yazılı işlem, güvence isteğinizin salıverilmesine yönelik


tasarlanmıştır. Yine, kontrol etme isteğini serbest bırakmada ve onay isteğini
serbest bırakmada olduğu gibi, birinci bölüme hazırlık olarak güncenizin te­
miz bir sayfasının tepesinde iki sütun oluşturun. İlk sütunun başlığına "Özel­
likle güvence istemiş olduğum bir an" deyin. İkinci sütuna ise "Bununla ilgili
ŞİMDİKİ isteğim nedir?" başlığını koyun.
İlk sütuna, anımsayabildiğiniz tüm güvence istediğiniz zamanları yazarak
başlayın. Sonra, ikinci sütuna ŞİMDİKİ isteklerinizi (yani, onay istemek, kont­
rol etmek istemek, ya da güvence istemek) ya da bunların kısaltmalarını yazın.
O isteği tümüyle serbest bıraktığınızda, yanını işaretleyin ya da üstünü çizin.
O olayı tümüyle serbest bıraktığınızı hissedene dek yukarıdaki adımları yine­
leyin ve ŞİMDİKİ isteklerinizi serbest bırakmayı sürdürün. Her zaman olduğu
gibi, olumlu denen hislerinizi de rahatlatmayı anımsayın ki daha yüksek ener­
ji hallerine geçmeniz mümkün olsun.

148
Dört Temel lste§ln Bırakılması �

GÜVENCE İSTEGİNİ
SERBEST BIRAKMAK

özellikle güvence Bununla ilgili ŞİMDİKİ


istemiş olduğum bir' an isteğim nedir?

Doktora IJ.İtmek Korku-�eli, iJ.Iİ V'

Araba kazası Nerede1J.se ölü1J.ordum-


t 4· tlt•11
Lıf8'"11 4· ,,.,

İşten koflufdum Param IJ.Ok- keli, V'


'Jli, Ni

Devam etmeye hazır olduğunuzda, işlemin ikinci bölümü için ikinci bir
sayfa açın. Güncenizin boş sayfasının tepesinde iki sütun oluşturun. Ve ilk sü­
tunun başlığı "Güvence isteme yöntemlerim" olsun. İkinci sütununki de "Gü­
venceme meydan okuma yöntemlerim" olsun.
Şimdi, şu anki yaşantınızda (işinizde, ilişkilerinizde vs.) nasıl güvence is­
tediğinizin listesini yapın. Teker teker her maddeyi ele alın, ŞİMDİKİ isteğiniz­
le bağlantı kurun, onun onay, kontrol etme ya da güvence istemeye dayalı olup
olmadığını yazın ve tümüyle serbest bırakın. Sonra o ŞİMDİKİ isteğin yanına
işaret koyun ya da üstünü çizin ve bir sonraki eyleme odaklanın.
Sonra, şu anki yaşantınızda güvenliğinize nasıl meydan okuduğunuzu sı­
ralayın. Teker teker her maddeyi ele alın, ŞİMDİKİ isteğinizle bağlantı kurun,
onun onay, kontrol etme ya da güvenceye dayalı olup olmadığını yazın ve son­
ra onu tümüyle serbest bırakın. O isteği tümüyle serbest bıraktığınızda ya o is­
teği ifade eden kısaltmanın yanına bir işaret koyun, ya dtı. üstünü çizin.
149
]!, Sedana Yöntemi

GÜVENCE İSTEGİNİN BIRAKILMASI

Güvence isteme Güvenceme meydan okuma


yöntemlerim yöntemlerim

Si9orta -l)li- Risk almak


Vkeli, 9/i V

Para biriktirmek Hastalanmak


V oli, 9/i V V oli, 9/i

Durumumu korumak De9işiklik- 9/i V


-#li; 9/i v

Güvence İsteğini Bırakma İşlemi

Odağınızı içinize yönelterek başlayın. Bedeninizin gevşemesine izin ve­


rin. Şu andaki hislerinizden oluşan duyularınıza odaklanın.
ŞiMDiKi hisse kabul verebilir ve onun iyi olduğunu bilebilir miydiniz?
Şimdi, tehdit edildiğinizi ya da size meydan okunduğunu hissettiğiniz bir
durumu, güvence ya da hayatta kalma duyunuzun tetiklendiği bir zamanı ak­
lınıza getirin.
Güvence isteme duyusunun farkmdalzğmzza gelmesine kabul verebilir
miydini:a?
Onu bırakabilir miydiniz?
Şimdi, sizi çok tehdit ettiğini hissettiğiniz bir duruma odaklanın. O gü­
vence isteme duyusuna kabul verebilir miydiniz?

150
Dört Temel lste� ln Bırakılması �
Sonra onu bırakabilir miydiniz?
Yukandaki adımlan istediğiniz kadar tekrarlayın ve sonra devam edin.
Şimdi, şu anda, güvence ya da hayatta kalma isteğini, en kapsamlı biçim-
de ve hiç zorlamadan deneyimlemeye izin verin. Eğer gerek görüyorsanız o is­
teği yumuşak bir şekilde harekete geçirin ve bu arada tüm isteklerin de sade­
ce enerji olduğunu fark edin. Onlar "iyi" ya da "kötü" değillerdir. Sadece var­
dırlar.
Güvence isteme duyusunun serbest bırakılmasına izin verebilir miydi-
n iz?
Yine, hayatta kalmayı isteme duyusunu farkındalığınıza davet edin.
Onu bırakabilir miydiniz?
Önceden sizi tehdit eden şeylerin şimdi giderek daha az tehditkar görün­
düğünü fark edin ve bu adımları birkaç kez daha tekrarlayın.
Anımsayın, istekler inanç sistemleridir -yaşanblarımızı işlevsel kılmak
için kullandığımız programlardır. Bu yüzden sürekli tekrarlanıp duran düşün­
celer, hisler ve davranışlar deneyimleriz. Güvence istediğinizde, "Hay Allah, bu
iyi değil işte. Kötü bir şey olacak," ya da "Bu içime sinmiyor. Büyük bir hata-
ya neden olacak" gibi şeyler düşünebilirsiniz. Korkmuş, tehdit edilmiş, ya da
kontrolden çıkmış hissedebilirsiniz. Panik atak geçirebilirsiniz. Önemli bir top­
lantının ya da durumun ortasında donup kalmanız olasıdır. Davranış biçimle­
ri, gereğinden fazla plan yapmayı, fazlasıyla tetikte olmayı, kavga edecek bir
şey olmasa da kavga etmeyi, kaçmayı ve olan durumu korumak için elinden
geleni yapmayı içerebilir.
Güvence istiyormuş gibi hissettiğinizde ne yaptığınızı düşünün: Tekrarla­
nıp duran bir düşünce, bir eylem ya da bir his var mı? Onun bilinçli farkında­
lığınıza gelmesine gerçekten kabul verebilir misiniz?
Bu eğilimin kaynaklandığı o güvence isteme duyusunu bırakabilir miy­
diniz?
Yukarıdaki adımı dört ya da beş kez tekrarlayın ve aklınıza gelen imgele­
ri serbest bırakın.
Şimdi, güvence isteme duyusunun yeniden ortaya çıkmasına izin vere-
bilir miydiniz?
Güvence ya da hayatta kalma isteğinin özüne dalabilir miydiniz?
Daha da derine inmek için kendinize izin verebilir miydiniz?
Hatta daha da derine?
Ve biraz daha derine?

151
)'!, Sedono Yöntemi
Şu anda hala güvence ya da hayatta kalma isteğinden arta kalan bir
duyu fark ediyorsanız, onu sadece özgür bırakabilir m iydiniz?
Şu anda, yani serbest bıraktıktan sonra, kendinizi nasıl daha güvende his­
settiğinizi fark edin. Giderek daha güvende olduğunuzda ve güvenlikten yok­
sun olduğunuz duyusunu giderek bıraktığınızda, kendinizi daha bir yuvada ve
rahat hissettiğinizde, yaşantınızın nasıl olacağını hayal edin.
Bir an, keşfettiğiniz o içsel güvenin içinde kalın.

Ayrı Olmayı İsteme�

Ayrı olmak istediğimizde, ait olmak istemediğimizi ya da ayrı bir kimliği


korumayı gereksindiğimizi hissederiz. Onun için de, bağımsız bir kimliği koru­
mamıza yardımcı olacak biçimlerde davranırız. Sürekli, herkesten ve her şey­
den farklı olmaya çabalarız. Ne kadar farklı, daha iyi ve özel olduğumuzu ka­
nıtlamak isteriz. Çoğu kez dünyaya şu mesajı veririz, "Beni yalnız bırakın." Ço­
ğumuzda ayrı olma arzusu öylesine hakim ancak gizlidir ki söylediğimiz, yap­
tığımız ya da düşündüğümüz her şeye damgasını vurmasına rağmen, onu ayırt
edip anlamak, soluduğumuz havayı ayırt etmek kadar zordur.
Ayrı olmayı istemek, onunla bağlantılı güçlü bir hissi içerebileceği gibi,
çok ince, gizli de olabilir. Bu istek tüm gücüyle var olduğunda, reddetme ve
itip uzaklaştırma olarak hissedilir. Birçoğumuz ayrı olmanın, kimliğimizin özü
olduğunu düşünürüz. Biz ayrı olmak istediğimizde, iki yöne çekiliriz: Ya her­
kesten uzaklaşmak isteriz, ya da kalabalığın içinde göze çarpmak isteriz. Sıra­
dan olmak ve genele uymak istemeyiz.
Ayrı olmayı istemenin eşanlamlarından bazıları, yalnız olmayı istemeyi,
reddetmeyi, tepeden bakmayı, göze çarpmayı, özel olmayı, kopmayı, ilgisini
kesmeyi ve bağlantıyı kesmeyi içerir. Ayrı olmak istemeyi bıraktığımızda, ken­
di benzersizliğimizden ödün vermeden daha birlik içinde ve diğer insanlarla
daha çok bağlantıda hissederiz.

Bir Olmayı İstemek

Bir olmak istediğimizde, ait olmak istediğimizi, ya da ayrı olan kimliğimi­


zi yok edip diğer insanlarla -ya da her şeyle kaynaşıp birleşmek istediğimizi
hissederiz. Ruhsal bir arayış içinde olan insanlar genelde bu arzu tarafından

152
Dört Temel isteğin 8ırokılmosı �
çok motive edilirler. Biz sürekli bir birlik arayışı içindeyizdir, ancak altta yatan
ve çabasız bir biçimde zaten var olan birliği görmezden geliriz. Tıpkı ayrı ol­
mayı istemedeki gibi, bir olma arzusu da çoğumuzun içinde öylesine hakim an­
cak gizlidir ki söylediğimiz, yaptığımız ya da düşündüğümüz her şeye damga­
sını vurur. Ama, bir olmayı istemenin herhangi bir duyusuna sahip olduğumuz
sürece de kendimizi hep biraz -ya da çok- yalnız ve yalıblmış hisseder, bu yal­
nızlığı ve yalıtılmışlığı sona erdirmeyi arzularız. Yalıtılmışlık hislerimizi sakla­
mak ya da bu hislerden sakınmak için yaşantılarımızı sık sık dışa dönük ilişki­
lerle doldurmaya çalışırız.
Birlik istemek, bu istekle bağlantılı güçlü bir hissi içerebilir, ancak çok
ince, gizli de olabilir. Bu istek, birleşmeye duyulan bir özlem, bir arzu olarak
hissedilir. Eşanlamları, birleşmek, kabul etmek, eşit olmak, sıradan olmak, bağ­
lanmak, ilintili olmak, katılmak istemeyi içerir. Bir olma isteğini bıraktığımız­
da, şimdi ve burada zaten var olan birliği kendi dışımızda aramak zorunda kal­
madan daha çok hissedebilir hale geliriz.

Yazılı Serbest Bırakma: Ayrı Olmayı İstemek

Bu iki bölümlü yazılı işlem, ayrı olmak isteğini serbest bırakmanıza yar­
dımcı olmak için tasarlanmıştır. Yine, önceki yazılı serbest bırakma işlemlerin­
de olduğu gibi, birinci bölüme hazırlanmak amacıyla, serbest bırakma günce­
nizin temiz bir sayfasını tepeden iki sütuna ayırın. İlk sütunun başlığına,
"Özellikle ayrı olmayı istemiş olduğum bir an" deyin. İkinci sütunun başlığı
ise, "Bununla ilgili ŞİMDİKİ isteğim nedir?" olsun.
. Birinci sütuna, ayrı olmayı istediğinize ya da bir olmayı istediğinize iliş­
kin anımsayabildiğiniz her örneği yazın. Sonra, ikinci sütuna ŞİMDİKİ isteği­
nizi (yani, onay istemek, kontrol istemek, güvence istemek, ya da ayrı olmayı
ya da bir olmayı istemek) ya da bunların kısaltmalarını yazın. O isteği tümüy­
le salıverdiğinizde, ya yanını işaretleyin, ya da üstünü çizin. O örneği tümüyle
salıverdiğinizi hissedene dek yukarıdaki adımları tekrarlayarak ŞİMDİKİ iste­
ğinizi serbest bırakmayı sürdürün. Yine, olumlu denen hislerinizi de serbest
bırakmayı anımsayın ki daha yüksek enerji hallerine geçmeniz mümkün olsun.

153
� Sedona Yöntemi

AYRI OLMA İSTEGİNİ


SERBEST BIRAKMAK

Özellikle ayn olmayı Bununla ilgili ŞİMDİKİ


istemiş olduğum bir an isteğim nedir?

Boşanmam Öfke � a1Jr1/i

Terfi almam Gururlu- oli V


t11Jt11li

Te1Jzemin beni Bojucu-


zi1Jareti � oi V

Kendinizi hazır hissettiğinizde, işlemin ikinci bölümü için yeni bir sayfa
açın. Güncenizin başka bir temiz sayfasını tepeden iki sütuna ayırın. İlk sütu­
nun başlığını, "Ayrı olmayı isteme yöntemlerim" koyun. İkinci sütuna da, "Bir­
liği isteme yöntemlerim" deyin.
Şimdi, şu anki yaşantınızda (işinizde, ilişkilerinizde vs.) nasıl ayrı olmak
istediğinizi sıralayın. Sonra her bir maddeyi teker teker ele alın, ona ilişkin
ŞİMDİKİ hissinizle bağlantı kurun, o hissin onay, kontrol, güvence, ayrılık ya
da birlik isteğine dayalı olup olmadığını yazın ve onu tümüyle salıverin. Son­
ra o ŞİMDİKİ isteğin yanını işaretleyin ya da üstünü çizin ve bir sonraki eyle­
me odaklanın.
Sonra, şu anki yaşamınızda nasıl birlik istediğinizi sıralayın. Her bir mad­
deyi ele alın, ŞİMDİKİ hissinizle bağlantı kurun, onun onay, kontrol, güvence,
ayrılık ya da birlik istemeye dayalı olup olmadığını yazın ve sonra onu tümüy­
le serbest bırakın.

154
Dört Temel lste<,;ıin Bırakılması �

AYRI OLMA İSTEGİNİ


SERBEST BIRAKMAK

Ayn olmayı isteme Birlik isteme


yöntemlerim yöntemlerim

Başarmak MeditasıJ.on
,,,, � �· "'' .,�..,·
,.,, �-�1, ,, . ,. r"I!!
•ıı,,, � ,.�·

Başka odaıJ.a Telefonda konuşmak


9eçmek keli V' V' oli, birli V'
aıJ.rtli V'

İnsan/art 1.J.ar9tlamak Seks


t#i, tJli, ttfJıtı.Yi V'oli, � birli V'

O isteği tümüyle serbest bıraktığınızda, ya isteği ifade eden kısaltmanın


yanını işaretleyin, ya da üstünü çizin.

Ayrı Olma İsteğini Bırakma İşlemi

Gevşeyin ve odağınızı içinize yöneltin. Ve sadece mevcut olmak için ken­


dinize izin verin.
Ş1MD1K1 hisse kabul verebilir ve onun iyi olduğunu bilebilir miydin iz?
Şimdi, kendinizi yalnız hissettiğiniz ya da başkalarını ittiğiniz, ayrı olmak
ya da birlik isteğinizin tetiklendiği bir durumu aklınıza getirin.
O ayrı olma isteğini ya da bir olma isteğini içeren duyunun farkında­
lığınıza gelmesine kabul verebilir miydiniz?

155
� Sedona Yöntemi
Onu salıverebilir miydiniz?
Şimdi, "Beni yalnız bırakın" hissine sahip olduğunuz ve ayrı ya da bir ol-
maya özlem duyduğunuzu hissettiğiniz bir duruma odaklanın.
O ayrı ya da bir olma isteğini içeren duyuya kabul verebilir miydiniz?
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki adımları istediğiniz kadar yineleyin ve sonra devam edin.
Şimdi, ayrı olma isteğini ya da bir olma isteğini, hiç zorlamadan en kap-
samlı biçimde deneyimlemeye izin verin. Eğer gerekiyorsa o isteği yumuşak bir
biçimde tetikleyin ve bu arada tüm isteklerin sadece enerji olduğunu da fark
edin. Onlar "iyi" ya da "kötü" değildirler: Sadece vardırlar.
Ayrı olma isteğine ya da bir olma isteğine ait duyunun serbest bırakıl­
masına izin verebilir miydiniz?
Yine, ayrı ya da bir olma isteğini içeren duyunun farkındalığınıza gelme­
sine izin verin.
Onu bırakabilir miydiniz?
Bu adımları birkaç kez daha yineleyin ve önceden sizi ayrı kılıyormuş gi­
bi görünen şeylerin şimdi giderek önemini kaybettiğini ve kendinizi daha akış­
ta hissettiğinizi fark edin.
Anımsayın, istekler inanç sistemleridir -yaşantılarımızı işlevsel kılmak
için kullandığımız programlardır. O yüzden de tekrarlanıp duran düşünceler,
hisler ve davranış biçimleri deneyimleriz. Ayrı olmak istediğinizde, "Ben ger­
çekten özelim," ya da birlik istediğinizde, "Ben tek başınayım, benim için ger­
çekten değerli olan her şeyden kopuğum" diye düşünebilirsiniz. Kendinizi ya­
lıtılmış, yalnız ya da reddedilmiş hissedebilirsiniz. Sadece olandan kopuk, boş
ve hoşnutsuz hissetmeniz de olasıdır.
Ayrı olmak istediğinizde ya da bir olmak istediğinizde ne yaptığınızı dü­
şünün: Yinelenen bir düşünce, bir eylem ya da bir his var mı? Onun bilinçli
farkındalığınıza gelmesine gerçekten kabul verebilir miydiniz?
Sonra, bu eğilimin kaynaklandığı o ayrı olmayı isteme ya da bir olma­
yı isteme duyusunu bırakabilir miydiniz?
Zihninize gelen görüntüleri serbest bırakarak yukarıdaki adımları dört ya
da beş kez daha tekrarlayın.
Şimdi, o ayrı olmayı isteme ya da bir olmayı isteme duyusunun yeni­
den ortaya çıkmasına izin verebilir miydiniz?
Bu isteğin özüne dalabilir miydin iz?
Daha derine inmek için kendinize izin verebilir miydiniz?

156
Dört Temel lste� ın Bırokılmosı �
Hatta daha derine?
Ve biraz daha derine?
Eğer şu anda hala arta kalan herhangi bir ayrı olma ya da bir olma is­
teğini fark ediyorsanız, onu özgür bırakabilir miydiniz?
Şu anda, yani serbest bıraktıktan sonra, kendinizi nasıl çok daha birlik
içinde ve yuvada hissettiğinizi fark edin. Giderek artan bir biçimde var olanın
akışına bağlandığınızda ve yuvada olduğunuzda, her şeyin yolunda ve olması
gerektiği gibi olduğunu daha çok bildiğinizde, yaşantınızın nasıl bir hal alaca­
ğını hayal edin.
Keşfettiğiniz içsel birliğin içinde bir dakika kadar gevşeyin.

Düşsel Bir Sınırlılıb A.eacının Anatomisi

Düşsel bir sınırlılık ormanının ortasında kaybolduğunuzu hayal edin. Bu


ağaçların anatomisi nedir? En ince düzeyde bu ağaçlar atomlardan oluşmuş­
lardır ki biz bunlara kendi dünyamızda "düşünceler" deriz. Bunlar biraz daha
yoğunluk ve yapısallık kazandığında, düşsel ağaçların yapraklarını oluşturur­
lar ki bu yapraklar da tek tek hislerinizi temsil ederler. Dallar, dokuz duygu­
sal hali temsil ederler. Gövde ve gövdenin tam anlamıyla altından yayılan kök­
ler, onay istemeyi ve kontrol istemeyi olduğu kadar, bunların karşıt isteklerini
de temsil ederler. Doğrudan toprağın derinliklerine inen ana kök, güvence ve
onun karşıtını istemeyi temsil eder. Son olarak, toprak, ayrı olmak ve onun
karşıtı, bir olmak isteğini temsil eder.
Eğer biz bu düşsel sınırlılık ağaçlarını keserek ve serbest bırakarak bu
düşsel ormanda bir yol açmak istersek, bunu gerçekleştirmenin birkaç şekli
vardır. Düşüncemizi değiştirmek amacıyla tek tek atomları bırakabilirdik. Ama
bu çok zaman alırdı. Daha aktif olup, tek tek yaprakları (hisleri) yolarak da
ilerleyebilirdik. Ama yapraklar yeniden oluşma eğilimi gösterirler. Ya da, dalla­
rı (dokuz duygusal halleri) budamaya başlayabilirdik. Ancak, bir ağacı buda­
mışlığınız varsa, genelde öncesine göre çok daha sağlıklı dallar çıkardığını da
bilirsiniz. Biz ancak gövdeyi ve gerçek kökleri (onay isteği ve kontrol etme is­
teği) kesmeye başladığımızda önemli ilerlemeler kaydederiz. Tabii, kökleri ke­
silmiş pek çok kütükten yine ağaç bittiği de olmuştur.
Ana kökünü, yani güvence isteğini ve karşıtı ölmek isteğini katletmedik­
çe, bu düşsel ağaç kesin olarak yok edilemez. Ancak, kaybolduğunuz o sınırlı­
lık ormanındaki her bir ağacın hayal ürünü olduğunu da anımsayın.

157
� Sedona Yöntemi
Tüm sınırlılık da hayal ürünüdür. Bu işlemin herhangi bir noktasında,
ağaçların ötesinde yatan, mükemmellik ve sonsuzluktan oluşan arka planı gö­
rebilirsiniz. Bu arka planın destekleyici niteliğini ve orman tarafından etkilen­
mediğini de görebilirsiniz. O nedenle, Sedona Yöntemi'ni kullanırken, orman­
da yığınla ağacın devrilebileceği olasılığına açık olun. Çoğu kez, düşsel sınırlı­
lığınızın büyük yığınlarını, en az beklediğiniz zamanlarda ve fazla çaba harca­
madan bırakacaksınız. Bu, dört temel istek düzeyinden serbest bıraktığınızda
giderek daha sık olacak bir şeydir.

158
Bölüm 8

Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak

iz bu bölümde Sedona Yöntemi'nin çok güçlü bir uygulamasını keşfede­


B ceğiz: Hedefleri belirlemek ve onlara ulaşmak. Gerçi burada anlatılan iş­
lemin, belirlediğiniz her hedefe ulaşmanızı sağlayacağı garantisini veremem
ama bundan kazançlı çıkmanızda çok etkili olacağına söz verebilirim. Bu iş­
lem, hangi hedeflerin peşine düşebileceğinizi ve hatta düşmeniz gerektiğini
ayırt etmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda uygun olmayan hedef­
leri de bırakmanızı sağlar. Ayrıca, hedef belirlemede kendinizi genel olarak da­
ha iyi hissetmeye de başlarsınız.
" Hedef" sözcüğünü duyduğunuzda, bu sizde olumlu hisler mi, yoksa
olumsuz hisler mi tetikliyor? Biz, inanılmaz ölçüde hedeflere kitlenmiş bir
toplumda yaşıyoruz, ancak çoğumuz, hedefleri saptamak ve onlara ulaşmak
konusunda karışık hislere sahibizdir. Yaşamda neleri istememiz ve ne yöne
gitmemiz gerektiğini bize söyleyen öylesine çok -meli/-malı'lar ve zorunlu­
luklar içimize yer etmiştir ki geçmişte kovaladığımız ya da şimdi peşine düş­
müş olduğumuz hedefler, sanki bizim hedeflerimiz değilmiş gibi hissedilir­
ler.
Sizin üzerinizden hedefler gerçekleştirmeye çalışan bir iş çevresinde mi
çalışıyorsunuz? Aileniz, yaşamınızla ilgili seçimlerinizde aşırı bir etkiye mi sa­
hip? Akranlarınızın ve arkadaşlarınızın sadece belirli hedeflere mi kabul verdi­
ğini hissediyorsunuz? Eğer bu sorulardan herhangi birini "evet" olarak yanıt­
ladıysanız, yalnız değilsiniz demektir. Bazen çoğumuz, bir seçime sahip olsay-

161
� Sedana Yöntemi
dık, seçmeyeceğimiz hedeflerin peşinden gitmeye itildiğimizi ya da bir çıkma­
za sokulduğumuzu hissetmişizdir.
Hedeflerimize ulaşmaya çalışırken türlü deneyimler de yaşamışızdır: Ba­
zıları iyidir, bazıları şöyle böyledir, bazıları da düş kırıklığına ya da sinirlenme­
mize neden olmuştur. Bazı hedeflerin peşine tüm kalbimizle ve aklımızla düş­
tüğümüz halde, gerçekleştirmesi fazla uzun sürdüğü için sonunda onlardan
vazgeçmişizdir. Bazı hedeflere ise hiçbir çaba göstermeden ulaşmışızdır. Bu
tür deneyimler, hedef belirlemeye ilişkin izlenimlerimize damgasını vurur ve
geniş bir duygusal tepki yelpazesi oluşturur. Kısacası, bu konu çok karışıktır.
Lester Levenson, şimdi öğreneceğiniz bu Hedef İşlemi'ni yaratırken, bir­
çok insanın hissettiği bu karmaşıklığın farkındaydı. Basit bir sistem tasarla­
makla, hedeflere ilişkin ıstırapların büyük bir bölümünü ortadan kaldırabile­
ceğini umdu. İşlemi özellikle belli bir biçimde oluşturdu, böylece yaşamımızda
istediğimiz şeyleri yaratmanın yanı sıra, hedeflerimizi serbest bırakmakla bir
büyük kazanca daha sahip olacaktık: Serinkanlılığa.

Umursamaz Hale Gelmek

Hepimiz, zamanımızın çoğunu, yaşantımızın var olan ya da olası hoşluk­


larına, bağlılıklarımızın ya da nefretlerimizin sonucu olarak ya yaklaşmaya, ya
da onlardan uzaklaşmaya harcarız. Bunlar, farkındalığımızda tuttuğumuz ve
doğal mutluluk halini bize bağışlama ya da esirgeme gücünü teslim ettiğimiz,
gerçek ya da hayal ürünü nesnelerdir. Bağlılıklarımız, kendimize yakın tutmak
istediğimiz şeylerdir. Nefretlerimiz ise, uzak tutmak istediklerimizdir. Her iki
durumda da iş gören sözcük "tutmak"tır. Bunlar, bizim gereksiz acılarımızın
başlıca nedeni olduğundan, ne bağlılık, ne de nefrete sahip olmamak, özgür­
leşmemizi sağlar.
Bir hedef belirlediğinizde ve ona ulaşmak için serbest bırakmayı kullan­
dığınızda, o belli konuya ilişkin sahip olduğunuz bağlılıkları ve nefretleri far­
kındalığınıza getirirsiniz. Sonra, hedefe olan bağlılığınızı ya da nefretinizi ser­
best bıraktığınızda, o hedefe ya ulaşırsınız, ya da ulaşrİıazsınız. Ama her iki du­
rumda da, ;ıcı yükünüzü hafifletmiş olursunuz. Ve özgürleşirsiniz.
Sonuçlara ulaşmanın yolu, Lester'in "umursamamak" dediği içsel bir his­
sediş haline erişmekten geçer. Umursamamak, belirli bir hedefe ulaşmaya da,
ulaşmamaya da takılmamak anlamına gelir. Genel inancın tersine, hedeflerini­
ze güçlü bir arzuyla ulaşmazsınız. Aslında dürüst bir biçimde geçmişinizi ince-

162
Hedeflerinizi Bel irlemek ve Onlara Ulaşmak �
!erseniz, hedeflerinizin çoğuna -bu bilinçli bir seçim olmasa bile- istemeyi bı­
raktığınızda ulaşmış olduğunuzu göreceksiniz. Çoğu insan, bırakmaya götü­
ren çabaya odaklanır ve sonra da vardığı sonuçları, serbest bırakma yerine o
çabaya yükler. Bu insanlar asıl noktayı kaçırırlar.
Bu işlemde yolculuk ederken, çabanın gereksiz olduğunu keşfedeceksi­
niz. Bu elbette, hedeflerinize ulaşmak için eylemi gerçekleştirecek adımları at­
mayacaksınız anlamına gelmez. Bu sadece, gerçekleştirmeyi seçtiğiniz eylem­
ler daha az çaba ve dram içerecek demektir. Serbest bırakmaları, hedefinize
varmayı umursamadığınız bir noktaya gelecek ölçüde gerçekleştirdiğinizde, iki
şey olabilir. Ya o hedeften tümüyle vazgeçtiğinizi ve hafiflediğinizi görürsü­
nüz, ya da hedefe varma olasılığınızın serbest bırakma sayesinde arttığını, güç­
lü isteğinizin ise bu konuda yetersiz kaldığını görürsünüz. Lester'in hep dedi­
ği gibi, "Tamamen serbest bıraktığınızda, imkansız olan bile tümüyle mümkün
hale gelir. Ve onu tamamen serbest bıraktığınızı, ona hiç takılmayışınızdan an­
larsınız."
Şimdi, umursamaz hale geldiğinizde, çalışmalarınızın meyvelerinin tadı­
na varamayacağınızı düşünüp kaygılanabilirsiniz. Bµ korkunuzu ortadan kal­
dırmama izin verin. Kendi deneyimlerime göre, bu korkunun gerçekle hiçbir
ilgisi yoktur. Takmadığınızı ne kadar hissederseniz, alışılagelmiş kaybetme
korkusunu ya da düş kırıklığını hissetmeden, şu anda sahip olduğunuzun key­
fine varmakta da o kadar özgür olursunuz. 6. Bölüm, Serbest Bırakmanızı Da­
ha Derin Bir Düzeye Vardırmak'ta motivasyonlarımıza ve nesneleri hislerle na­
sıl karıştırmak eğilimine sahip olduğumuza baktık. Biz onay, kontrol, güven­
ce, ayrılık -ve karşıtlarını- istiyoruz ve nesnelerin bize bunları verdiğine iliş­
kin yanlış bir inancı besliyoruz. Bu yüzden, hedeflere ilişkin olası karışık his­
lerimizin bir başka nedeni de, istediğimiz bir şeye sahip olsak bile, bunun ger­
çekte bizi tatmin etmeyişidir.
Kaldı ki yeni bir arabanın, müzik setinin, ya da ayakkabının keyfini ne ka­
dar çıkartıyoruz? Genelde, çok uzun bir süre değil. Listemizdeki bir maddeye
sahip olduğumuz an hemen bir sonraki maddeye geçiyoruz çünkü aradığımız
mutluluğu aslında hiçbir nesne içermiyor. Mutlu olmak, doğal varoluş halimiz­
dir. Nesne ve sonuç arayışımızın ötesine geçtiğimizde, umursamaz oluruz.
Bu, hedeflerin peşine düşmekten vazgeçmeniz anlamına mı geliyor? Ke­
sinlikle hayır! Benim önerim, onlara ulaşana dek ya da onlara ulaşma isteğini­
zi bırakana dek, hedeflerinizin peşine bu bölümde anlatılan işlemi kullanarak
düşmenizdir. Bir şeyi istediğinizi reddetmek, o isteğin yok olmasını sağlamaz.
Bir isteği kabul edene dek ve ona ulaşana dek, ya da onu bırakana dek, o is-

163
)'!, Sedono Yöntemi
tek içinizi kemirecektir. Emin olun, bu işlemi kullanarak hedeflerinizi kovala­
mak size eğlenceli gelecektir çünkü her adımda kendinizi daha özgür ve mut­
lu hissedeceksiniz.

:Uobert: Karizmadan Tezahür Ettirmelz

Robert, 63 yaşına geldiğinde emekli olmayı düşünüyordu. Federal Hükü­


met adına birkaç milyon dolarlık bir projenin başındaydı ve işler kötü gidiyor
ve o da bu projeyi tamamlamaya uğraşıyordu. Üstelik kendini acımasız bir bo­
şanmanın ortasında bulmuş ve eski karısı mal varlığının büyük bir bölümünü
elinden almıştı. Birden parasız kalmış ve çok sinirlenmişti. Sedona Yöntemi
kasetlerini o zaman almış ve dinlemeye başlamıştı.
Robert, umursamamayı yıllar önce kendi keşfetmişti. Maddesel bir nesne­
nin ona ait olmasını gerçekten istediğinde ya da ona gereksinim duyduğunda,
yapılacak ilk şeyin, istediği şeyin ne olduğunu tam olarak zihninde açıklığa ka­
vuşturmak olduğunu bulmuştu. İkinci ve en önemli adım, her türlü gereksinim
ya da istek hissini aklından çıkarmak, onu bırakmaktı. O zaman, er ya da geç,
istediği şey tezahür edecekti! Bunu ne zaman gerçekleştirebilse, inanılmaz so­
nuçların keyfini çıkartmıştı. Oysa bir istek ya da gereksinimden ne zaman
korksa ya da onu tutkuyla istese, asla yerine gelmiyordu. Bu olgunun Sedona
Yöntemi'nde açıklandığını duymak, ona açıklık kazandırdı. Bunların kabul,
kontrol ve güvence gibi temel ihtiyaçlarla nasıl bağlantılı olduğunu sonunda
anlamıştı. Programın ortalarına geldiğinde, onu bir gecede -tam anlamıyla­
milyoner yapan "mucizenin" tadına varmasının tesadüf olmadığına da gerçek­
ten inanıyor. Yaptığı bir yatırımın değeri, beklenmedik olaylar sonucunda üçe
katlanmıştı.
Ancak bu, öykünün sonu değil çünkü Robert'in birkaç tane hedefi vardı.
Öncelikli amacı, yaşantısındaki insanlarla ilgili her türlü olumsuz histen kur­
Jı,!lrnJt_ktı, _Bunu. her _@__Q_�rçekleştir:diği_ serbest bırakmalarla, nerede_yse_ he­
_

men başardı._Ayrıca, umulmadık yerden gelen paranın yanı sıra daha fazla pa­
ra ve evinde çalışıp, saatleri istediği gibi ayarlayabileceği bir iş istiyordu. İşi bı­
rakıp seyahat etmeye hazırdı ama patronu onu bırakmıyordu. O da, danışman
oldu. Ve aslında Federal Hükümetten hiç kimse evinde çalışmazken, Robert
şimdi evinde çalışıyordu. " Emekliliğinden" sonra gelirini ikiye katladı. Ayrıca,
göl kenarında bir evde yaşamak istiyordu. Hedef İşlemi'ni kullanarak, hayalin­
deki evi bir yıl içinde tezahür ettirdi. Sadece, oturduğu masanın arkasından

164
Hedeflerinizi Bel irlemek ve Onlara Ulaşmak �
güneşin gölde batışını seyrettiğini imgelemişti. Ve sonra da temel üç serbest
bırakma sorusunu kendine sormuş ve tümüyle salıvermişti. Bu düşüyle ilgili
bir korkuya ya da kaygıya kapılmamıştı.
Bir gün Robert gölün çevresinde arabasıyla dolanırken, satışa çıkmış bir­
kaç gayrimenkulun sıralandığı bir ilan gördü. Durdu ve birkaç güzel eve bak­
tı ama farklı nedenlerden ötürü bu evler içine sinmedi. Sonra, suya daha ya­
kın bir eve götüren patikayı gördü. Ve iki banyo hariç, evin her bir odası göle
bakıyordu. Ev tam istediği büyüklükteydi: Ne fazla büyük, ne de fazla küçük.
Eski ev sahibi bazı duvarları yıkmıştı ve Robert sadece küçük değişiklikler yap­
mak durumundaydı. Fiyatı da iyi olduğu için, evi hemen satın aldı.
Robert, kendini şöyle ifade ediyor, "Umursamamak benim için hem önem­
li, hem de çok sevdiğim bir şey. Gerçekten sevdiğim ve sahip olduğum ve sa­
hip olmak istediğim her şey, bu duruşumla ortaya çıktı. Bu kazançların ne ka­
dar sık meydana geldiğini size anlatamam. Zihin, değerli bir hazine. Yöntemi
öğrenmeden önce, hedef belirleyip zihni rahatlatmanın gerekliliğini anlamış­
tım. Bu yöntem bana yolu gösterdi."

Hedef Belirlemeye İliş�in Hislerinizi Serbest Bıra�ma�

Asıl Hedef İşlemi'yle çalışmaya başlamadan önce, genel olarak hedefleri


serbest bırakalım biraz. Bu bölümün başında da açıkladığım gibi, çoğumuz,
hedeflerin peşine düşmeye ilişkin farklı hislere sahibizdir. Biz, genelde affet­
meyen, hedefe kitlenmiş bir toplumda yaşıyoruz. Geçmişte, çabalarımız saye­
sinde hedeflere ulaşmış olmamız bizi gayrete getirmiş olabilir. Ama geçmişte
başarılı olmuş olsak bile, hedefler üzerinde çalışmanın yeni bir biçimini edin­
mek ve ilerlemek bazı korkular hissetmemize de neden olabilir. Peki ya başa­
rılı olmamışsak? Eğer geçmişte hedeflere ulaşmaya çalışıp da başaramadıysak,
bu geçmiş başarısızlıklara ilişkin hislerimizi, gelecekteki her türlü çabamıza ta­
şıyor olmamız çok olasıdır.
O nedenle, hedeflere ilişkin geçmişinizdeki hislerinize bakın. Genel ola­
rak hedeflerle ilgili ne hissettiğinizi fark edin.
Hedeflere ilişkin ŞU ANDA ne hissediyorsanız, onu hissetmeniz için ken­
dinize izin verin. O hisse, olabildiğince kabul verin. Onun orada olmasına izin
verin.
Sonra, onun hangi istekten kaynaklandığını (onay, kontrol ya da gü­
vence) görmek için kendinize izin verin.

165
� Sedana Yöntemi
O isteği bırakabilir miydiniz?
Şimdi, belli bir hedefe ulaşmadığınız bir zamanı düşünün. Hedefi belirle­
miştiniz. Ona ulaştıracak adımları atmıştınız ama yine de olmamıştı. Bununla
ilgili şimdi ne hissediyorsunuz?
O hedefe ulaşamamış olmanıza ilişkin şu anki hissinizi kucaklayın.
O h issin sadece orada olmasına izin verebilir miydiniz?
Onun, altta yatan bir onay, kontrol ya da güvence isteğini içeren bir du­
yudan gelip gelmediğine bakın.
Sonra, hangi istek olursa olsun: Onu bırakabilir miydiniz?
Aynı anıya odaklanın ve hala onunla ilgili bazı hislere sahip olduğunuzu
görürseniz, işlemi tekrarlayın. Ya da, hedef belirleyip de başaramadığınız baş­
ka bir anıya geçin ve onu serbest bırakın. Hislerinizi farkındalığınıza davet
edin, o anda hangi isteklerin tetiklendiğini belirleyin ve onları elinizden geldi­
ğince serbest bırakın.
Sonra, herhangi bir insanın, bir hedef edinmeniz yönünde size baskı ya­
pıp yapmadığını anımsayın. Belki de satış işinde, ya da sizi belli hedeflere zor­
layan bir şirkette çalışıyorsunuz. Ulaşamayacağımızı hissettiğimiz hedefler için
bize sık sık baskı yapılır. Belki de aileniz ya da eşiniz sizi bir hedefe zorladı.
Böyle bir durumu aklınıza getirin ve ona ilişkin ŞİMDİKİ hissinizin ne oldu­
ğunu fark edin.
Bir hedefe varmanız için size baskı yapılan o durumla ilgili şu anda ne
hissediyorsanız, onu hissetmenize sadece izin verin.
Sonra da onun hangi istekten kaynaklandığını görün.
O isteği bırakabilir miydiniz?
Yine, bir hedefe varmanız için size baskı yapılan o zamana odaklanın, bu
baskıyı ister siz kendinize, ister bir başkası size yapmış olsun. Ve şimdi onun­
la ilgili ne hissettiğinize bakın.
O anıya ilişkin herhangi bir istek duyusu var mı?
O isteği bırakabilir miydiniz?
Şimdi, yapmanız gerektiğini, yapmaya mecbur olduğunuzu, ya da yap­
mak zorunda olduğunuzu hissettiğiniz ve şu anda geçerliliğini koruyan bir he­
defi düşünün. Belki de onu gerçekleştirmek istemiyorsunuz ama yapmanız ge­
rektiğini hissediyorsunuz. Bu, içsel olarak nasıl h issetmenize n eden oluyor?
O h issin orada olmasına, sadece olmasına izin verebilir m iydiniz?
O h is bazı dirençleri ya da başka bir isteği tetikliyor mu?
Onu bırakabilir miydiniz?

166
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
Kendiniz ya da bir başkası tarafından yönlendirildiğiniz hedeflerin baskı­
sına odaklanın ve sahip olmak, yapmak ya da olmak baskısına ait duyuyu far­
kındalığınıza davet edin.
O baskının burada olmasına ve onu tümüyle kucaklamak için kendi-
nize izin verebilir miydiniz?
O baskının, içinizde hangi isteği tetiklediğine bakın.
Sonra, o isteği bırakabilir miydiniz?
Hedeflerimizin peşinden gitmek, her zaman bir seçim olarak hissedilme­
lidir. Önyargılarımız olmadan ve geçmişin yüklerini taşımadan, taze olarak an­
da başlamayı ne kadar sık gerçekleştirirsek, kendimize koyduğumuz hedefle­
re başarıyla ulaşma şansımız da o kadar yüksek olur. Sınırlayıcı inançlarınızı
ve hislerinizi yeterince serbest bırakbğınızı bir kez hissettiniz mi, aşağıdaki
Hedef İşlemi'yle devam etmeye hazırsınız demektir.

Hedef Bildirinizi OluşturmaR

Bir Hedef Bildirisinin İfade Tarzı

Hedeflerinizi yazmak, onları başarmanızı sağlayan anahtarlardan biridir.


Aslında başarılı insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, hedeflerini yazan in­
sanların, yazmayıp da sadece düşünen insanlara göre, daha başarılı olduğunu
göstermiştir. Ötesi, bir hedefin doğru olarak ifade edilmesi, sonunda başarılıp
başarılmamasında bir fark yaratabilir. Hedeflerinizi ifade etmeye geçmeden ön­
ce, aklınızda bulunması gereken birkaç önemli nokta var:

+ Hedefinizi ŞiMDİ'de, şimdiden ona ulaşmış gibi ifade edin. Çoğu­


muz, istediğimiz şeyi gelecekte yaratacağımızı düşünür, bu düşüncenin tu­
zağına düşeriz. Oysa gelecek sanki hiç gelmeyecekmiş gibi görünür. Kendi­
nize kaç kez, "Bunu yarın yaparım" dediniz ve yapmadınız? " Bunu daha
sonra yapacağım" ya da " ...gelecek hafta" ya da " ... gelecek yıl" düşüncesini
her aklınıza getirdiğinizde, hedefinizi ileriye yansıbrsınız. Onu gelecekteki
bir olay olarak ifade etmek, onu hep erişilmez kılacaktır.
Bu bana, bir İngiliz öğrencimin birahanelerden birinde gördüğü akıllı­
ca bir ilanı anımsatır: "Bedava Bira Yarın!" Kimse bu tekliften yararlanama­
mıştır!

167
� Sedana Yöntemi
+ Hedefiniz için olumlu bir ifcufE kullanın. Ne istediğinizi dile getirin,
ne istemediğinizi değil. Çözüme odaklanın. Hedef bildiriniz, başarmak iste­
diğiniz sonucu yansıtsın. Kurtulmak istediğiniz şeyleri bildirinize dahil et­
mekten kaçının çünkü istemediğiniz şeyi aklınızda tutmak, onu yaratır. Ör­
neğin, sigarayı bırakmak mı istiyorsunuz? Hedefinizi şöyle ifade etmek uy­
gun olmazdı: "Sigarayı bırakmak için kendime izin veriyorum."
Daha önceki açıklamaları anımsıyor musunuz, zihnin yapmamak, vaz­
geçmek gibi olumsuzluk içeren sözcükleri tercüme edemediğini çünkü gö­
rüntülerle düşündüğünü anımsıyor musunuz? Örneğin şu anda, beyaz bir
fil düşünmemeye çalışın. Ne düşündünüz? Beyaz bir fil.
Hedefinize her zaman zihnin imgeleyebileceği bir şey koyun. Örneğin,
"Sigara içmeyen biri olmak için kendime izin veriyorum." Sigara içmeyen
biri olduğunuzu imgeleyebilirsiniz çünkü bu, çevrenizde görebileceğiniz
bir şeydir -sigara içmeyen insanları görürsünüz. Derin ve özgürce soludu­
ğunuzu ya da soluklanmak için durup dinlenmek zorunda kalmadan onlar­
ca basamağı bir çırpıda tırmandığınızı imgeleyebilirsiniz. Hedeflerinizi bu
biçimde ifade etmeniz büyük bir fark yaratır.

+ Hedefiniz size gerçekçi ve doğru gelmeli. Size olası görünmeli -"Bu­


na sahip olabilirim!" duyusu hakim olmalı. Diyelim ki haftada 1 .000 dolar
kazanıyorsunuz ama haftada 10.000 dolar kazanmak istiyorsunuz. Tek bir
hedef bildirisinde gelirinizi 1 .000 dolardan 10.000 dolara çıkartmak, kabul
edebileceğinizden daha büyük bir sıçrayış olabilir. Onun yerine, hedefiniz
için "Çaba göstermeden haftada 2.500 dolar kazanmak için kendime izin
veriyorum" ifadesini kullanarak başlayabilirsiniz. Bu, şu anda bulunduğu­
nuz yerden daha iyi bir yerdir ve daha da gerçekçi görünür.
Bir hedefi ne kadar ulaşılır kılarsanız -yani zihnin onu bir olasılık olarak
kabul edebileceği biçimde ifade ederseniz- hedefe ulaşmakla ilgili içinizde
tuttuğunuz engelleri de o kadar kolay serbest bırakırsınız.

+ Hedef bildirinize kendinizi dahil edin. Başka bir deyişle, eğer evini­
zi temizlemek istiyorsanız, hedefinizi şöyle dile getirebilirsiniz: "Ev temiz"
demek yerine, "Evimi temizlememe izin veriyorum" deyin. " Ev temiz" de­
diğiniz zaman, buna inanmayabilirsiniz. Onu bu biçimde ifade ederseniz,
evin kendi kendine temizlenmesini gerçekleştirecek bir mucizeyi bekleme­
ye koyulabilirsiniz. Oysa, geçmişte evinizi temizlemeye çok direndiyseniz ve

168
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
hedefle ilgili serbest bırakmaları yaparsanız, "Evi kolayca temizlemek için
kendime izin veriyorum" dediğinizde, kendinizi, evinizi kolayca temizler­
ken bulabilirsiniz. Bu çok daha basittir.

+ Kesin ve kısa ifade edin. Her bildiride tek bir hedefe odaklanın. Birçok
hedef yaratarak enerjinizi dağıtmayın. Olabildiğince az sözcük kullanın
ama sözcüklerin, istediğiniz şeyi tam ifade ettiğinden de emin olun. Sizi he­
veslendirecek belirli anlamları içeren doğru sözcükleri seçin. Heves önem­
lidir.
Yıllar önce, seminerlerden birine katılan bir adam bir hedef belirledi:
"Yeni bir spor araba almamı, yazlık bir ev almamı, ikinci evin işini görecek
hizmetçileri tutabilmemi ve bunların tümünü paylaşabileceğim mükemmel
bir kadınla ilişki kurmamı sağlayacak kadar çok param olmasına izin veri-.
yorum." Görebileceğiniz gibi, o tek hedefin içinde birçok başka hedef de
vardı ve onlar o adamı farklı yönlere çekiştirip duruyordu. Eğitmen, adama
hedefi basitleştirmede yardımcı oldu ve onu ayrı ayrı belirli hedeflere böl­
düler. Sonra da, durumun bütünü için uygun olan bir hedef yelpazesi ya­
rattılar: "Yaşamın tüm iyi şeylerine sahip olmak ve onların keyfini çıkart­
mak için kendime izin veriyorum." Bu ifadenin, her şeyi nasıl içerdiğini gö­
rüyor musunuz?

+ Belirleyici olun a1na sınırlayıcı değil. Uçları olabildiğince açık tutun,


böylece başta yansıttığınız sonuçlar güncellenmiş olur.

+ "istemek" sözcüğünü çıkartın. 6. Bölüm'de uzun uzadıya açıkladığı­


mız gibi, istemek, sahip olmanızı engeller. Çok paranızın olmasını mı ister­
diniz, yoksa çok paraya sahip olmayı mı yeğlerdiniz? Mükemmel bir ilişki
mi isterdiniz, yoksa o mükemmel ilişkiye sahip olmayı mı yeğlerdiniz? İyi
bir sağlık mı isterdiniz, yoksa iyi bir sağlığa sahip olmayı mı yeğlerdiniz?
"İstemek", her zaman bir yoksunluk ya da mahrumiyet hissiyle eşdeğerdir,
o yüzden hedef bildirinize bu yoksunluk hissini koymaktan kaçının.

+ Hedefinizi, bırakmanıza yardımcı olacak biçimde ifade edin. He­


def bildirinizi, onay, kontrol, güvence ya da ayrılık isteklerini içermeyecek
bir biçimde ifade ettiğinizden emin olun. Başınızı derde sokabilecek alan­
lardan biri, ilişkilerdir. Örneğin, "Mary'nin (ya da Joe'nun) beni sevmesine
izin veriyorum" gibi bir hedef belirlerseniz, onay isteğinde kilitlenip kalabi-

169
J!., Sedona Yöntemi
lirsiniz. Birincisi, o insanın sizi sevmesini sağlayacak şeyleri yapmak için
koşturup durabilirsiniz. İkincisi de, ya o insan sizin için hiç uygun değilse?
Oysa, "Sevecen bir ilişkiye sahip olmak için kendime izin veriyorum" ifade­
sini kullanırsanız, hedef daha açık ve kapsamlı olur. Bunu serbest bırak­
mak daha kolaydır ve sonuç, şimdilerde ilgi duyduğunuz biriyle kuracağı­
nız bir ilişki olabilir de, olmayabilir de.
Sizi derde sokacak başka bir hedef de şu olabilir, "Ben ................. (başka
bir insanın adı) ....................... sahip olmasına/yapmasına/olmasına (o insanın
sahip olmasını, yapmasını, olmasını istediğiniz şey) izin veriyorum." Böyle
bir hedef bildirisi oluşturmanız, o diğer insanın deneyimini kontrol etmek
istediğinizin göstergesidir. Biri sizden yardım istiyormuş gibi göründüğün­
de, hedefinizi şu şekilde ifade etmeniz çok daha özgürleştirici olacaktır:
"Ben, ................. (kişinin adı) kendisi için arzuladığı şeylere sahip olmasına
izin veriyorum." Bu yaklaşım, herhangi bir biçimde acı çeken insanlar için
özellikle yararlıdır çünkü onlara kendi içsel güçlerini ve bilişlerini -kendi
varoluşlarını bağışlar.

+ Sonucu ifade edin, nasıl başaracağınızı değil. Önceki, haftada


2.500 dolarlık gelir örneğine geri dönelim. Hedef bildirinizi ifade ederken,
parayı nasıl kazanacağınızı belirtmeyin. Ben, bildirilerini "Haftanın altı gü­
nü ve günde on sekiz saat çalışarak, haftada 2.500 dolar kazanmak için
kendime izin veriyorum" şeklinde ifade eden ve hedeflerine ulaşmak için
gerçekleştirmeleri gerektiğine inandıkları bir dolu eylemin listesini çıkar­
tan insanlar gördüm. Aslında bunların tümü sınırlandırmadır. Gerçekleştir­
memiz gerektiğini düşündüğümüz eylemler, çoğu kez hedefin kendisiyle
hiç ilgili değildir. Onlar sadece yolumuza koyduğumuz yapay engellerdir.
Bu bölümün ilerleyen sayfalarında hedeflerinizle çalışırken, atabileceği­
niz her bir eylem adımını serbest bırakmayı öğreneceksiniz. Her zaman,
beklenmeyene izin verin. Ya biri size büyük miktarda para verirse? Ya pi­
yango çekilişinde kazanırsanız? Bir hedefin farkındalığınıza gelmesini sağ­
layacak çok şey olabilir.

+ Hedefinizi, cesaretle, kabulle ya da dinginlikle bağlantılı olacak


biçimde ifade edin. "Kendime .................. için izin veriyorum," " ................... .
yapabilirim, gerçekleştirebilirim," ya da "Kendimi.. ............. açıyorum" gibi ifa-
deler, cesarete ilişkin hedeflere başlamak açısından iyidir. "Ben ........... sahi-

1 70
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
bim" ifadesi, kabule ilişkin bir hedefe başlamak için iyidir. "Ben
........yım/yim" ifadesi, dinginliğe ilişkin bir hedefe başlamak için iyidir. Bir
hedef bildirisine bu biçimde başlamak, zihnin, yaratıcılığını kullanarak he­
defin nasıl gerçekleşebileceğine ilişkin olasılıklar oluşturmasını sağlar.
Bu arada, eğer belirli bir hedef için daha cesaretinizin olmadığını hisse­
diyorsanız, o hedefe ulaşmak, ileriye atılmış büyük bir adım olacaktır. Da­
ha sonra enerjiyi, kabul ya da dinginlik düzeyine yükseltmek amacıyla he­
defi yeni sözcüklerle yeniden ifade edebilirsiniz.

Hedef Bildirilerine Örnek

Bu örnekler, kendi bireysel hedef bildirilerinizi yaratmada temel olarak


kullanılabilir. Sadece boşlukları kendi özel durumunuza göre doldurmanız ye­
terli olabilir.

İş/Kariyer/Finansal

+ Ben ______ (işimi/şubeyi/bölümü) etkili ve başarılı bir biçimde


yönetmek için kendime izin veriyorum.
+ Ben, iş/çalışma günüm boyunca kolaylıkla serbest bırakmak için kendime
izin veriyorum.
+ Ben, ______ (yaşantımın/kariyerimin) bu döneminde benim için en
iyi olan işe kolaylıkla sahip olmak ve onun zevkini çıkartmak için kendime
izin veriyorum.
+ Ben, yaratıcı yeteneklerimden (ve/veya becerilerimden) büyük ölçüde ya­
rarlanacak ve bana bol miktarda finansal ödüller sağlayacak bir kariyeri ko­
laylıkla bulmak ve geliştirmek için kendime izin veriyorum.

İlişkiler/İletişim

+ Ben, ile ilişkimin (bu sıralamadan bir nitelik


seçin: Kolay, rahat, huzurlu, dostça, uyumlu, sevecen, yapıcı, destekleyici, açık,
dürüst, hoş, ya da karşılıklı yarar sağlayıcı) olmasına izin veriyorum.

171
� Sedona Yöntemi
+ Ben, (uygun kategoriden seçin: Eş, iş arkadaşları, patron,
emrimde çalışanlar, çocuklar, arkadaşlar, ya da bir kişinin adı) ile kolayca
ve etkili bir biçimde iletişim kurmak için kendime izin veriyorum.
+ Ben, ile yaşadığım durumun adil ve ilgili herkesin yararına ola-
cak biçimde çözümlenmesine izin veriyorum.
+ Ben, ne olursa olsun, kendimi ya da (kişinin adı) sevmek ve
kabul etmek (ya da affetmek) için kendime izin veriyorum.
+ Ben, (kişinin adı) kendi gelişim ve özgürlük sürecinde sevgiy-
le desteklemek için kendime izin veriyorum.
+ Ben, (kişinin adı), kendisi için istediği şeye sahip olmasına
izin veriyorum.

Diyet/Perhiz

+ Ben, ideal kiloma kolaylıkla ulaşmak ve onu tutmak için kendime izin veri­
yorum.
+ Ben, bedenimi ince, sağlıklı ve zinde tutacak yiyecekleri yemekten zevk al­
mak için kendime izin veriyorum.

Genel Sağlık

+ Ben, kolay ve doğal olarak serbest bırakmak için kendime izin veriyorum.
+ Ben, iyi uyumama ve dinlenmiş ve tazelenmiş olarak saat __ 'de uyan­
mak için kendime izin veriyorum.
+ Ben, iyi bir sağlığı ve zindeliği destekleyecek bir yaşam tarzını kolaylıkla ve
neşeyle oluşturmak ve onu sürdürmek için kendime izin veriyorum.
+ Ben, sigara içmeyen biri olmanın keyfini çıkarmak için kendime izin veri­
yorum.

Eylem: Hedeflerinizi Yazmak

Bir hedef bildirisini ifade etmenin inceliklerini artık bildiğinize göre, 1.


Bölüm'de önerdiğim ve serbest bırakma güncenize bu kurs için yazdığınız
amaçlarınıza geri dönün ve üzerinde çalışmak için bir ya da iki maddeyi seçin.

1 72
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
Gerçi, yukarıdaki örnekleri ve yönlendirmeleri kullanarak birden fazla hedefi­
nizi yeni sözcüklerle yeniden ifade edebilirsiniz ama, herhangi bir zamanda ak­
tif olarak üzerinde çalışacağınız hedeflerin sayısını birkaç nedenden ötürü kı­
sıtlamanızı öneririm. Öncelikle, birçok hedefe aynı anda odaklanarak enerjini­
zi dağıtmaktan kaçınabilirseniz, hedef-
lerinizi tamamlama (ya onlara ulaşa­
rak, ya da tümüyle serbest bırakarak) "'13en bu luırsa, iş lıayalun yağım bir
tamamlama olasılığınız daha yüksek­
lwrgaşa i.çinıle:yken başl.adun. Seçen
tir. İkincisi, Yöntem bizim çok derin
bir düzeyden serbest bırakmamıza yar­ yirmi iki ayda dört biiyük ferslilt
dımcı olduğu için, listenizdeki birçok yaşamışlık. ve şirketimin satışları
maddenin, onlar üzerinde bilinçli bir benzeri göriilmemiş bir düzeye
çalışma gerçekleştirmek zorunda kal­
madan, başarıldığını göreceksiniz.
diişmüş; normal salışın yii:ule seben
Serbest bırakma güncenizin boş allııuı inmişti. '13eııinı çolt :zor seçim-
bir sayfasına, seçtiğiniz hedefleri, yu­ Zer yapnuım ve iistelik bir luırlamuı
karıdaki yönlendirmeleri kullanarak plam geliştirmem, bıı planı yiirürliige
yeniden yazın. Aşağıdaki Hedef İşlemi
sokacak ve tamamlayacak enerjiye
ve Eylem Adımları lşlemi'yle çalışırsa­
nız, en iyi biçimde ifade edilmiş hedef de salıip olmam gerekiyordu.
bildirilerinden yarar sağlarsınız. ]önlem1in araçları sayesinde, seçim­
leri yapnuımı, eıJleme geçmemi ve
geceleri de uyumamı saylayan bir
Hedef İşlemi
yöntem edindim. Ölesi, lıer bir eylem
Hedef İşlemi, inanılmaz derecede daluı lwlay, açık. ve daluı odalJ.ı luıle
basittir. Yazdığınız olumlu hedef bildi­ geldi. Qş, çarpıcı bir biçimde yola
rilerine tek tek odaklanacak ve her bi­ girdi. 'lJaluı lam olaralt aydınlığa
rini, o hedefe ilişkin sahip olduğunuz
çık.mış ık9iliz, ama güneş ışınlarını
tüm olumsuzlukları bilinçaltınızdan çı­
kartmak için bir mıknatıs gibi kullana­ görebiliyoruz."
caksınız -ve sonra da onu bırakacaksı­
nız. Eğer bu işlemle ilgili herhangi bir
kaygı ya da kuşku hissedersiniz, tek bir
düşünceyi aklınızda bulundurun: Eğer
her zaman yaptığınızı, sürekli yapacak olursanız, her zaman size geri dönmüş
olan, sürekli geri dönecektir.

1 73
J!, Sedono Yöntemi

HEDEF İŞLEMİ

HEDEF: Ben kendime , ideal kiloma kolaylıkla


ulaşmak ve onu tutmak için izin veriyorum.
Hedefime ilişkin ŞİMDİKİ hissim nedir?

Şehıletflutku Yemek isti1Jorum


• • tt{Ji , keli V'

Öfke Rejim IJapmaktan nefret edi1Jorum keli V'


• •

Sinirlenmek E9zersiz IJapacak zamamm IJOk


• • �i, keli V

Cesaret Bunu IJapabilirim oli V


• •

Hedef İşlemi, yaptığınız şeyi yeni bir biçimde yapmayı öğrenme fırsatıdır.

1 . Adım: Hedefinizi, boş bir sayfanın tepesine, doğru ifadeyi kullanarak


yazın.
2. Adım: Hedefi yüksek sesle ya da içinizden okuyun ve hedefin altına,
onunla ilgili aklınıza gelen ilk düşünceyi ya da hissi yazın.

3. Adım: Kendinize, o düşünce ya da hissin altında hangi isteğin yattı­


ğını sorun ve şu soruyu kullanın: Bu (düşünce ya da his), onay, kontrol, ya da
güvence isteme duyusundan mı kaynaklanıyor? Hangi istek olduı5.unu, soru­
nun yanına kısaltmasını yazarak not edin. Onay istemek için o/ı yazın. Kont­
rol etmeyi· istemek için, ke/i yazın. Güvence istemek için, g/i yazın. Eğer bir­
den fazla istek ortaya çıkmışsa, uyan tüm kısaltmaları yazın.

174
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
5. Adım: Yazdığınız düşünce ya da hisse ilişkin ŞİMDİKİ anda ortaya çı­
kan her isteği salıverin. Sadece şöyle sorun: Onay, kontrol, ya da güvence is­
teğimi bırakabilir miydim? Belirli bir isteği bıraktığınızda, ya üstünü çizin, ya
da yanını işaretleyin.

6. Adım: Hedefinize ilişkin cesaret, kabul ya da dinginlik hissedene ka­


dar, 2. Adımdan, 4. Adıma kadar tekrarlayın. Bu daha yüksek duygusal halle­
ri bir kez hissetmeye başladınız mı, o belli hedefe ilişkin bir sınırlılık katmanı­
nı kaldırdığınızdan emin olabilirsiniz. Ve bundan sonra, 6. Adım için üç seçe­
neğe sahipsiniz.

7. Adım: 1Ik seçeneğiniz, o belli hedefe ilişkin birkaç sınırlılık katmanı­


nı daha yok etmek amacıyla, yukarıdaki işlemi tekrarlamayı sürdürmektir.

İkinci seçeneğiniz, Hedef İşlemi'ni şimdilik bir kenara koymak ve yaşan­


tınıza devam etmektir. Gün içinde hedefinizi her düşündüğünüzde, olabildi­
ğince serbest bırakın.
Fazla erken ara vermek/durmak konusunda küçük bir uyarı: İşleme
ara vermeden önce, cesaret, kabul ya da dinginlik hallerinden birine ulaşmış
olmanız önerilir. Yoksa, aklınızda daha az mükemmel olan bir sonucu tutarsı­
nız. Ayrıca, büyük bir olasılıkla, cesaretin altında bulunan enerji düzeylerine
geri dönecek ve serbest bırakmak istemeyeceksinizdir.
6. Adım'da üçüncü seçeneğiniz, aşağıdaki Eylem Adımları İşlemi'yle çalı­
şarak Hedef İşlemi'ni sürdürmektir.

Eylem Adımları İşlemi

Eylem Adımları İşlemi, hedeflerinizi etkili bir biçimde gerçekleştirmekten


ve eyleme geçmekten sizi alıkoyan içsel sınırlılıkların -duygusal, zihinsel ve
davranışsa! engellerin- daha fazlasının serbest bırakılmasına yardımcı olmak
ve böylelikle Hedef İşlemi'ni tamamlamak amacıyla oluşturulmuştur. Ayrıca bu
işlem, belli bir hedefe ulaşmak için gerçekten gerekli olan eylem adımlarıyla,
gerekli olmayan adımları birbirinden ayırt edebilmenizi sağlayacaktır. Bu, size
çok zaman kazandırabilir ve gayretinizin de boşa gitmesini engelleyebilir.
Çoğumuz, belli bir hedefe varmaktan kaçınırız çünkü onu başarmak için
gerçekleştirmemiz gereken eylemlerin, yapmak istemediğimiz eylemler oldu-

1 75
)'!, Sedana Yöntemi
ğunu düşünürüz. Eylem adımlarınızda serbest bıraktığınızda, o belirli eylem­
leri gerçekleştirme direncinizi serbest bırakmanın mümkün olduğunu, ya da
eylemlerin gerçekten gereksiz ve zihnin bir ürünü olduğunu keşfedebilirsiniz.
Tamamdır, temiz bir kağıt ya da serbest bırakma güncenizi çıkartın ve
başlayın.

1 . Adım: Hedef bildirinizi sayfanın tepesine, tam olarak ifade ederek ya­
zın. Bu amaç için kısaltmalar kullanmamanız daha uygundur.

2. Adım: Hedefi içinizden okuduktan sonra, kendinize sorun: Bu hede­


fe ulaşmak için ne gibi eylemlerde bulunmam gerektiğine inanıyorum? Son­
ra, satır başı yapın ve aklınıza gelen eylemleri yazın. Birkaç tanesi hemen ak­
lınıza gelecektir.
Ayrıca, bir kerede tek bir eylemi yazıp, bir sonraki eyleme geçmeden ön­
ce o tek eylem için 3� ila 5. Adım'a kadar gidebilme seçeneğiniz de var.

3. Adım: O belli eylemi yazdığınız satıra, onu gerçekleştirmeye ilişkin


düşüncelerinizi ve hislerinizi eylemin hemen yanına yazın.

4. Adım: Kendinize o düşüncenin ya da hissin altında hangi isteğin yat­


tığını sorun ve şu soruyu kullanın: Bu (düşünce ya da his), onay, kontrol ya
da güvence isteme duyusundan mı kaynaklanıyor? Hedef İşlemi'nde yaptığı­
nız gibi, sorunun yanma kısaltmaları yazarak isteği not edin: o/i (onay), ke/i
(kontrol etmek) ve g/i (güvence). Eğer birden fazla istek ortaya çıkmışsa, o is­
teklerin kısaltmalarını yazın.

5. Adım: Yazdığınız düşünce ya da hisse ilişkin ŞİMDİKİ anda tetiklen­


miş olan tüm istekleri salıverin. Şu soruyu kullanın: Onay, kontrol ya da gü­
vence isteğimi bırakabilir miydim? O isteği bıraktığınızda, ya yanını işaretle­
yin, ya da üstünü çizin. Cesaret, kabul ya da dinginlik hissedene kadar, her bir
eylem adımını serbest bırakmayı sürdürün.

6. Adım: Sıraladığınız tüm eylem adımları için Eylem Adımları İşlemi'ni


tamamlayana dek, 2. Adım' dan 5. Adım'a kadar tekrarlayın. Eğer zamanınız kı­
sıtlıysa, işlemin birkaç adımını tamamlamak için birkaç dakikanızı ayırın ve ge­
ri kalanları tamamlamak üzere işleme daha sonra geri dönün. Ama en azın­
dan, üzerinde çalıştığınız her adım için cesaret hissedeceğiniz düzeye gelecek
kadar zaman ayırın.

1 76
Hedeflerinizi Bel irlemek ve Onlara Ulaşmak �

EYLEM ADIMLARI İŞLEMİ

HEDEF: Ben kendime, ideal kiloma kolaylıkla


ulaşmak ve onu tutmak için izin veriyorum.

Bu hedefe ulaşmak Onu gerçekleştirmeye


için hangi eylemleri ilişkin ŞİMDİKİ hissim
gerçekleştirmem nedir?
gerektiğine inanıyorum?

Jimnastik salonuna Utam1Jorum


9itmek (Herkesin içinde
iimnastik 1Japma1Jı
seılmi1Jorum ) - -1MJ111i.
..., ı·
,. , fJıtfJ ke1ıI· t/

Perhize ha§lamalt Direnç (İstemi1Jorum )-


keli, '1ti t/

Abur cuhur 1Jeme1Ji Keder (ama hunu


htrakmak seılilJorum )-
-ltMr 9/i t/

177
!!, Sedana Yöntemi
7. Adım: Uygun olan yerde eyleme geçin. Buna ek olarak, eylem adım­
larınız öncesinde, sırasında ve sonrasında, serbest bırakmayı sürdürdüğünüz­
den de emin olun.
Eğer bilgisayarınızda zaten bir zaman çizelgesi programı ya da günlük
eylemlerinizin planını içeren bir ajanda kullanıyorsanız, gününüzü planlama
aşamasında, yukarıdaki işlemin gerçekleştireceğiniz yedi adımını -düşüncele­
rinizi ve hislerinizi yazmadan- kısaltarak yazabilirsiniz. Sadece isteklerinize
ilişkin kısaltmaları yazın ve serbest bıraktıkça üstlerini çizin ya da silin.
Eylem adımlarınızı, daha gerçekleştirmeden, serbest bırakmak alışkanlı­
ğını edinirseniz, onları daha hızlı ve kolaylıkla başarmaya başlayacaksınız. Ay­
rıca, hedeflerinize ve eylem adımlarınıza taze bir heves ve daha büyük bir mo­
tivasyonla yaklaşacaksınız. Ve şimdi çok daha yaratıcı eylem adımları aklınıza
gelecektir ve bu serbest bırakmalar sayesinde olacaktır.

Hedeflerinizde ve Eylem Adımlarınızda


Serbest Bırakmalar Gerçekleştirmek

En iyi sonuçları elde edebilmek için, bu işlemi ya kendiniz, ya da bir ser­


best bırakma eşiyle birlikte olabildiğince sık uygulayın. Onun üzerinde ne ka­
dar çalışırsanız, katmanlardan oluşan engelleri de o kadar bırakırsınız. Hiçbir
şey yazmanız gerekmez. Sadece hedef ve eylem adımları üzerinde içsel olarak
çalışmak için kendinize izin verin. İsterseniz sonradan iç görülerinizle ilgili
notlar alabilirsiniz.
Kendinize koyduğunuz ve yazmış olduğunuz bir hedefi düşünerek başla·
yın. Sonra sessizce o hedefi kendinize söyleyin ve aklınıza gelen düşünceleri
fark edin. Hedefe ilişkin genel hisleri sadece hissetmek için kendinize izin ve­
rin.
O hissin, onay, kontrol ya da güvence isteme duyusundan gelip gelmedi·
ğine bakın.
O isteği bırakabilir miydiniz?
Hedefi içinizden yeniden okuyun ve aklınıza gelenleri fark edin. Yeniden,
hedefe ilişkin o andaki genel hissi duyumsamak için kendinize izin verin.
O his, içinizde hangi isteği tetikliyor?
O isteği bırakabilir miydiniz?

1 78
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
Yukarıdaki adımları üç ya da dört kez daha yineleyin. Her seferinde, he­
defi kendinize sessizce yeniden okuduğunuzda, ona ilişkin hissinizin nasıl de­
ğişmeye başladığını fark ettiğinizden emin olun. Şimdiden, hedefe ilişkin çok
olumlu hissediyor olabilirsiniz ya da ona ilişkin olumlu hissetmeye yaklaşıyor
olabilirsiniz. Nasıl hissediyor olursanız olun, o şekilde hissetmek için kendini­
ze izin verin ve altta yatan her türlü isteme duyusunu serbest bırakmayı sür­
dürün.
Hedefe ilişkin kendinizi bir kez cesaret, kabul ya da dinginlik içinde his­
setmeye başladınız mı, nasıl devam edeceğinizin seçeneklerine de sahip olur­
sunuz. Hedefi bir kenara koyabilir ve üzerinde çalışmayı sürdürmek amacıyla
onu sonradan yeniden ele alabilirsiniz, ya da devam edip, eylem adımlarınızı
şu şekilde serbest bırakabilirsiniz:
Hedefinizi yeniden okuyun ve sonra ona ulaşmak için gerçekleştirebile-
ceğiniz bir eylemi düşünün.
O eylem adımına ilişkin ŞiMDiKi hissiniz nedir?
O hissin sadece var olmasına izin verebilir miydiniz?
O his, onay, kontrol ya da güvence isteme duyusundan mı kaynak/anı-
yor?
O isteği bırakabilir m iydiniz?
Şimdi, ya aynı eylem adımına, ya da hedefinize ulaşmanızı sağlayacak
başka bir eylem adımına odaklanın. O eylemi gerçekleştirmeye ilişkin nasıl his­
settiğinize bakın.
O hissin, tam olarak farkındalığınıza gelmesine daha çok izin verebilir
miydiniz?
Onun hangi istekten geldiğini belirlemek için kendinize izin verir miy­
diniz?
Sonra, o isteği bırakabilir miydiniz?
Bu son serbest bırakma sorularını, birkaç eylem adımı için daha tekrar­
layın.
Şimdi, hedefi doğrudan serbest bıraktığınız için ve o hedefe ulaşmayı te­
mel alan eylem adımlarını da serbest bıraktığınız için, hedefe ilişkin nasıl çok
daha olumlu hissettiğinizi fark edin.

1 79
J!, Sedona Yöntemi
Keşif: Onu Deneyimleyin, Bırallın ve Oldurun

Hedeflerinize ulaşmak için zaten imgeleme kullanıyor olabilirsiniz. Eğer


öyleyse, şimdi açıklayacağımız işlemin sonuçlarının keyfine de varacağınızdan
eminim çünkü serbest bırakmayla birleştirilen imgeleme, sadece imgeleme
yapmaktan çok daha güçlüdür. Çok sayıda Sedona Yöntemi mezunu, bu ikisi­
nin birleşmesinden engin kazançlar elde ettiklerini bildirdiler. Bu işlemi keş­
fetmek için her gün birkaç dakikanızı ona ayırmanızı çok öneririm.
Rahatlayın. Oturun, gevşeyin ve içinize odaklanın. Bu işlemi kapalı ya da
açık gözlerle yapabilirsiniz, ancak birlikte çalıştığım insanların büyük bir ço­
ğunluğuna, gözlerini kapatarak imgelemek daha kolay geldi. Bu nedenle, bu
işlemi kendi başınıza yapıyorsanız, her bir yönergeyi okuyun ve sonra gözleri­
nizi kapatıp onu uygulayın. İstendiği biçimde tümüyle bitirdiğinizi hissettiği­
nizde, gözlerinizi açın ve bir sonraki soruyu ya da yönergeyi okuyun. Sonra
yine onu uygularken gözlerinizi kapabn. Kendinize zaman vermeyi ve kendi
hızınızda gitmeyi de anımsayın. Acele etmeniz için bir neden yok.
İşlemle birkaç kez çalıştıktan sonra, onu hiç kuşkusuz kendi başınıza, yö­
nergeleri okumayı gereksinmeden, ezberden yapabilirsiniz. Bir başka seçim de,
bir serbest bırakma eşinin işlemi size adım adım okumasıdır.
Belli bir hedefi, belki de az önce ifade ettiğiniz hedefi düşünerek başla-
yın.
Şimdi, hayal gücünüzü kullanın ve bu hedefe ulaşmanın nasıl bir şey ola­
cağını imgeleyin. Eğer görsel bir insansanız, gerçek bir görüntü görmeniz ola­
sıdır. Ancak, dokunsal bir insansanız, görmek yerine fiziksel bir duyumsama­
ya sahip olabilirsiniz. Ve eğer işitsel bir insansanız, zihninizde onunla ilgili bir
anlatım duyabilirsiniz. Hangi duyu ya da duyu bileşimi sizi rahat ettiriyorsa,
onu kullanın. Bazı insanlar imgelemeye çabalarlar çünkü öyle olması gerekti­
ğine inanırlar. Bunu lütfen bırakın.
Şimdi, hedefinize ulaştığınızda nasıl bir durum olacağının canlı görüntü­
sünü, elinizden geldiğince yaratmak için kendinize izin verin. Bunun gerçek­
ten olabildiğince içine girin. Eğer yapabiliyorsanız, kendinizi duyularınıza bı­
rakın. Nasıl görünüyor? Nasıl hissediliyor? Ne duyuyorsunuz? Algılarınızı, var­
lığınızın her düzeyinde hissedin.
Şimdi, içinizde, "Hayır, ben buna sahip olamam," ya da, "Bu gerçek de­
ğil," ya da "Bu sadece bir düş" diyen bir hissin olup olmadığına bakın. İçiniz­
den yükselen ve ideal görüntünüzün gerçekliğinize gelmesine karşı çıkan her
hissi belirleyin.

180
Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak �
O karşıt hisse kabul verebilir m iydiniz?
Sorun: Bu, onay, kontrol ya da güvence isteğinden m i geliyor?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakabilir miydiniz?
Şimdi, en rahat olduğunuz duyuyu ya da duyuları kullanarak, yeniden
hedefinize ulaştığınızı imgeleyin. Ona ulaştığınız zaman, nasıl bir görüntü olu­
şacak?
Sonra, içinizde, "Hayır, ben buna sahip olamam," "Buna sahip olmamalı­
yım,'' "Ona sahip değilim," diyen başka bir şeyin olup olmadığına bakın ve o
inancı, düşünceyi, ya da hissi farkındalığınızın ön saflarına getirin.
O, onay, kontrol ya da güvence istemekten mi kaynaklanıyor?
Onu bırakabilir m iydiniz?
Bu işlemi, hedefinize karşı çıkan her şeyi bırakarak beş ya da altı kez tek­
rarlayın. Her imgelediğinizde ve salıverdiğinizde, hedefinizin nasıl daha ulaşı­
lır ve daha kolay başarılır hale geldiğini gözlemleyin: "Ben bunu gerçekleştire­
bilirim," ya da ''Ben buna sahip olabilirim"i daha çok duyumsayacaksınız.
Şimdi, hedefiniz neyse, ona sahip olduğunuzu ya da onu yaptığınızı im­
gelemeniz için kendinize izin verin. Ve onu, şu anda oluyormuş gibi deneyim­
leyin. Bunu, olabildiğince canlı kılın.
Hedefinizin şu anda burada olmasına, çok ince bir düzeyde de olsa, her­
hangi bir direnç gösterip göstermediğinize bakın. O sonucu deneyimlemekten
kaçmıyor musunuz?
Eğer böyle bir mücadele varsa, o mücadeleyi bırakabilir ve bir an için
o direncin farkmdalzğmıza gelmesine kabul verebilir miydiniz? Sadece var
olmasına izin verin.
Hedefi deneyimlemek için direnmeyi bırakabilir miydiniz?
Sonra, bir kez daha imgelemeye geri dönün ve istediğiniz şeye tam ola­
rak sahip olduğunuzu ya da onu tam olarak başardığınızı görmek, hissetmek
ve duymak için kendinize izin verin.
O görüntüyü tümüyle farkmdalzğmıza kabul edebilir, onu kucaklayabi­
lir, sahiplenebilir ve gerçekten olmasına izin verebilir miydin iz?
Şimdi gevşeyin. İstediğiniz şeye sahip olmanın iyi olduğunu bilin. O he­
defin tamamlanmış halinin farkındalığınıza gelmesine izin vermek iyidir. Siz
onu hak ediyorsunuz.
Hazır olduğunuzda, yavaş yavaş farkındalığınızı dışarıya yöneltin.

181
� Sedono Yöntemi
İki Adım İleriye Gitmek

Sonraki iki bölümde, umursamazlığı başarmanıza yardımcı olacak iki tek­


nik daha öğreneceksiniz: Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi ve Avantajlar/Deza­
vantajlar İşlemi. Her iki teknik de, türlü bağlılıklarımıza ve nefretlerimize iliş­
kin yansız, nötr hale gelmemizi ve böylelikle onları Hedef İşlemi için özgürleş­
tirici yardımcı unsurlar olarak kullc1nmamızı sağlar. Ancak devam etmeden ön­
ce, hedefleriniz üzerinde bazı ek çalışmalar yapmak için kendinize izin verin.
Az önce okuduğunuz bölümdeki materyalin, yaşantınızda ve seçtiğiniz her şe­
yi başarma yetinizde derin bir fark yaratabileceğinden ve yaratacağından emi­
nim.

1 82
Bölüm 9

Bağlılıkların ve Nefretlerin Ötesinde

• •

nceki bölümleri okuduysanız ve onların açıkladığı teknikleri gayretle uy-


O guladıysanız, şimdiden duygusal özgürlük yolunuzda önemli ilerlemeler
kaydettiğinizden eminim. Seminerlere katılıp da Sedona Yöntemi Temel Kur­
su'nun bu bölümüne kadar gelen insanların çoğu gülümsüyor ve gülüyor olur­
lar ve kendilerini şimdiye kadar hiç olmadığı gibi, daha hafif, daha sakin ve da­
ha açık hissettiklerini bildirirler. Yıllarca tıkanıp kaldıkları istenmeyen duygu
ve inanç alanlarından böylesine hızlı ve acı çekmeden geçebildiklerine inan­
mak onlara zor gelir. Yöntem'in, özellikle hedef belirlemedeki yaklaşımıyla, ka­
derini seçme gücü ve özgürlüğünü insanın kendi eline vermesi de onları heye­
canlandırır. Ötesi, serbest bırakma konusunda edindikleri olumlu deneyimler­
den sonra, bu yöntemin sunabileceği gerçek vaatlere de daha açık olurlar.
Hem yöntemi daha sık kullanmaya başlarlar, hem de onu yaşamlarının başka
hangi alanlarında uygulayabileceklerine bakarlar.
Sedona Yöntemi'ni, bu kitabın ikinci kısmında anlatılanlar gibi, gerçek
yaşama uygulamak istediğinizde, az sonra öğreneceğiniz Hoşlanma/Hoşlan­
mama İşlemi, sizin için çok değer kazanacaktır. Bu işlem, kısa bir zaman dili­
minde tek bir sorunun ya da konunun derinliklerine inmenin mükemmel bir
yoludur ve özellikle de insanlara, yerlere ve şeylere ilişkin bağlılıklarınızı ya da
nefretlerinizi bırakmanıza yardımcı olur. Ancak, Hoşlanma/Hoşlanmama İşle­
mi'ni, seçtiğiniz herhangi bir konuda ek serbest bırakmalar gerçekleştirmek
için de kullanabilirsiniz.

1 83
� Sedona Yöntemi
8. Bölüm' de açıkladığımız gibi, hepi­
11trı biiyük ijııeınli kazancım
ve erı miz, hoşlandığımız şeylere tutunma eğili­
mi gösterir, onlara bağlılık geliştiririz.
şıı olk; kaLıbulJJara, insan grupla­
Hoşlanmadığımız şeyleri de kendimizden
rına ve -sosyal ya da başluı liir ­ uzak tutma eğilimi gösterir, onlara karşı
foplantdaru luırşı lıep anormal bir nefret geliştiririz. Belli bir konuya ilişkin
k.ork.uyu sahiptim ve Sedona her ikisini de, hem hoşlanmayı, hem de
hoşlanmamayı her serbest bıraktığımız­
))önlemi şimdi bu k.orluıyu yok. etti!
da, o konuya olan bağlılığımızdan ve nef­
- &. 9i. '7'11alinosk.i, retimizden kendimizi özgürleştiririz. Bu
tekniği yeterince sık kullanırsak, tüm ya­
r:N'ormandy CJlark., ...:A..'13.'ıJ.
şantımız daha özgür bir hale gelir ki bu
da sonuçta mutluluğumuzu ve zihinsel
dinginliğimizi artırır.

Bu İşlem Hangi Amaca Hizmet Ediyor?

Bu kitap boyunca, kağıt üzerinde çalışma fırsatına sahip oldunuz. Birçok


insan, yazılı serbest bırakmanın, bir serbest bırakma eşiyle yapılan çalışma ile
karşılaştırılabileceğini söylüyor ama bunlar sahip olduğunuz olasılıklardan sa­
dece biridir. Yöntemi etkili bir biçimde, aslında çok etkili bir biçimde, elinize
hiç kalem almadan da kullanabilirsiniz. Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni ger­
çekleştirirken serbest bırakma deneyiminizi yazarak nesnelleştirmeniz yararlı
olabilir. Ancak, gününüzü yaşarken bir dizi hızlı, içsel Hoşlanma/Hoşlanma­
ma serbest bırakmaları yapmanız, yaşantınızdaki olayların yumuşak bir biçim­
de akmasını sağlayabilir.
Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'nden olumlu etkilenebilecek anahtar
alanlardan biri de, ilişki alanıdır. En candan ilişkilerimizde bile çoğumuzun
belli insanlarda hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyler vardır. Aslında çoğumuz, eş­
lerimiz, ailemiz, dostlarımız ve iş arkadaşlarımızda hoşlandığımız ve hoşlandı­
ğımız şeylere ilişkin listeleri bilinçaltımızda ya da yarı bilinçli düzeyimizde tu­
tarız. Sonra da yaptıkları her şeyi bu içsel listemizle karşılaştırırız ve bu, onla­
ra ilişkin beklentilerimizin ve alışkanlık haline gelmiş ilişki kurma biçimimizin
güçlenmesine neden olabilir. Ne yazık ki güçlendirdiğimiz kalıplar, sağlıklı iliş­
kiler için bile sağlıklı kalıplar değildir. Bunlar daha çok, dört temel istekle mo­
tive edilen kalıplardır. Yakında keşfedeceğiniz gibi, belirli bir insana ilişkin

1 84
Bağl ıl ıkların ve Nefretlerin Ötesinde �
hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeyleri serbest bırakmanızın sonucunda, o
kişiye karşı gerçekten daha açık olursunuz ..
Keyfine vardığımız kişisel ilişkilerimizde hoşlandığımız şeylere takılır,
hoşlanmadıklarımızı da hasır altı ederiz. Ama tabii, hoşlanmadığımız şeyler, so­
nunda patlayıp yüzeye çıkana dek bilinçli farkındalığımızın hemen altına yuva­
l;ınırlar. "Yürümeyen" ilişkiler için de tersi geçerlidir. Biz bu ilişkilerle ve iliş­
ki kurduğumuz insanlarla ilgili hoşlandığımız her şeyi unuturuz. İyi olanı bas­
tırmaya ve yoğun bir biçimde onlarda hoşlanmadığımız şeylere odaklanmaya
başlarız. İlişki denkleminin her iki yanındaki dengeyi onardığı için, Hoşlan­
ma/Hoşlanmama İşlemi büyük ölçüde yardımcı olan bir işlemdir. O, bizim da­
ha derin bir bağ kurmamızı sağlar.
Bu işlem elbette sadece kişisel ilişkilere ayrılmış değildir. Profesyonel iliş­
kiler üzerinde çalışmak için de çok etkilidir. Çoğumuzun iş hayatında, ondan
hoşlanmadığımız halde ilişki içinde kalmamız gerektiğine inandığımız -en az­
bir kişi vardır. Bu insan, ihtiyaçları karşılayan bir firmanın önemli bir elema­
nı, önemli bir müşteri ya da herhangi biri olabilir ve biz ona karşı ilişkiyi sür­
dürme zorunluluğu ve sanki başka bir seçeneğimiz yokmuş gibi hissedebiliriz.
O ilişkinin gelişmesini ya da bitmesini isteriz. Bu işlemi, böyle zor bir insanda
uygulamayı deneyebilirsiniz. Hem hoşlandığınız, hem de hoşlanmadığınız şey­
leri serbest bıraktığınızda, kendinizi o kişiye ilişkin daha iyi hissedeceğinizden
eminim.
Bu Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni ayrıca, alışkanlıkların içinde tıkanıp
kalmanıza neden olan kişisel eğilimleri ve inançları serbest bırakmak için de
kullanabilirsiniz. Örneğin, çok konuştuğunuza ya da fazla düşündüğünüze ya
da fazla utangaç, fazla gururlu ya da fazla yargılayıcı davrandığınıza inanabi­
lirsiniz. Varmak istediğimiz noktayı anlıyorsunuz, değil mi? Diyelim ki fazla ki­
lolu olmaya eğilimlisiniz ve özellikle de bu konu sizin için bir sorun oluşturu­
yor, onda hoşlanılacak, sevilecek bir yan olduğunu hayal bile edemiyorsunuz.
İşte Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'nin değeri böyle bir durumda ortaya çıkar.
Çünkü konuyu araştırdığınızda, fazla kilolu olmak iyidir gibi bir düşünce ve
bu düşüncenin altında yatan saklı nedenlere sahip olduğunuzu bulabilirsiniz.
Hoşlandığınız bu şeyleri keşfetmek ve serbest bırakmak, o kalıbı değiştirme­
nin anahtarı olabilir.
1lişkide olduğumuz insanlar için tuttuğumuz 'hoşlandığımız/hoşlanmadı­
ğımız şeyler listesi'ne benzer listeleri çoğumuz kendimiz için de tutarız -ve
bunlar genellikle, eşlerimiz için tuttuğumuz listelere göre çok daha az övgü
içerir. Bu nedenle, Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni bir noktada kendiniz için

185
� Sedona Yöntemi
de yapmanızı çok öneririm. Bu, gözünüzü açan ve çok özgürleştiren bir dene­
yim olabilir.

Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi

İnsanlar genel olarak Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni kağıt üzerinde


yaparlar. Ancak şimdilik bir şey yazmamanızı öneriyorum. Sadece işlemi oku­
yun ya da eşiniz size okusun ve olabildiğince serbest bırakın. Başta, hayal gü­
cünü kullanarak gerçekleştireceğiniz serbest bırakmalardan sonra, size kağıt
kalemi ne zaman hazır edeceğinizi söyleyeceğim.
Aklınıza bir konuyu getirerek başlayın. Bu işlemi çok farklı konular için
kullanabileceğinizden, şu anda herhangi bir konu düşünmekte zorlanıyorsa­
nız, 1 . Bölüin'de önerildiği üzere, serbest bırakma güncenize sıraladığınız
amaçlarınıza, ya da 8. Bölüm'de belirlediğiniz hedeflere geri gidin ve bunlar­
dan birini seçin.
Bu insan, yer ya da şeyle ilgili hoşlandığınız bir şey nedir?
İçinizde ortaya çıkan duyguyu hissedin. Ona tümüyle kabul verin.
O his, onay, kontrol ya da güvence istemekten mi kaynaklanıyor?
O isteği bırakabilir miydiniz?
Şimdi yeniden konunuzu düşünün.
Bu insan, yer ya da şeyle ilgili hoşlanmadığınız bir şey nedir?
Yeniden, içinizde ortaya çıkan hissi hissetmeniz için kendinize izin verin.
O hissin burada olmasına izin verebilir miydiniz?
O his, onay, kontrol ya da güvence isteğinden mi kaynaklan ıyor?
Onu bırakabilir miydiniz?
Konunun hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız yanları arasında gidip gele­
rek ve sonra da ŞİMDİKİ hissinizi ve altında yatan istekleri serbest bırakarak
yukarıdaki adımları tekrarlayın. Aynı durumun, hem hoşlandığınız, hem de
hoşlanmadığınız bir durum olarak ortaya çıkbğını ya da listenizdeki bir mad­
denin birden fazla ortaya çıkbğını görebilirsiniz. Bu iyidir. Her seferinde onu
serbest bırakın. Ayrıca, "iyi" hislerinizi de serbest bırakmanın önemli olduğu­
nu anımsayın; bu uygulama, açıklık kazanmanıza ve herhangi bir durumun za­
ten içerdiği iyi hali derinleştirmenize yardımcı olur.

186
Bağl ılıkların ve Nefretlerin Ötesinde �
Tam serbest bırakma işlemini dokuz tur yaptıktan sonra, durun ve serbest
bıraktığınız konuya ilişkin ne kadar farklı hissetmeye başladığınızı görün. Her
bir hoşlanma ve hoşlanmama çifti, birlikte, o belli konunun sınırlılık katmanını
ya da sizi geri tutan katmanını oluşturur. Belirli bir konu genellikle birçok kat­
mana sahiptir. Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni ilk kullanmaya başladığınızda,
onun ne denli etkili olduğuna şaşıp kalabilirsiniz.

Suzanne: Telefonla Satışta RahatlamaR

Bir Sedona Yöntemi eğitmeni olan Suzanne, seminerlerini pazarlamak


amacıyla şirketleri aramaya direnç gösteriyordu. Hoşlanma/Hoşlanmama İşle­
mi, onun bu direncin üstesinden gelmesini sağladı. Kendi işinin sahibi olan bir
birey olarak, uzun zamandır güvenli ama küçük adımlar attığını fark ediyor­
du. "Ben, türlü işler yapmış ve inanılmaz deneyimler edinmiş bir insanım. Yurt
dışında yaşadım ve birkaç dil konuşuyorum. Ama topluma yönelik çalışmalara
-kendi büyüklüğüme ya da gerçek benliğime- adım atıp da onu güzel bir bi­
çimde yaşantıma hiç sokamadım," diyor� "Birçok insanın, kendi dış koşullarıy­
la örtüşmeyen içsel bir dünyaya sahip olduğunu düşünüyorum, onun için, be­
nim öyküm belki insanlara yararlı olur." Suzanne, şirket eğitimlerini pazarla­
mayı, hedefi olarak belirledi. İnançları değişene dek ve yaptığı telefon konuş­
maları içindeki iyi hisleri tetikleyene dek, bu hedefe ilişkin serbest bırakmala­
rı sürdürdü.

Hoşlandıijınız/Hoşlanmadıijınız Şeyler Üzerine


Yazılı Serbest BıraRma

Kağıt üzerindeki Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi, yukarıda yaptığımızla


tümüyle aynıdır, sadece sorulara verdiğiniz yanıtları, kendinizi gözlemleyerek
yazarsınız. Şimdi serbest bırakma güncenizi çıkartın ve başlayalım. Başlama­
dan önce tepede konu için yer bıraktıktan sonra, sayfanızın ortasından, yuka­
rıdan aşağıya bir çizgi çekin. Toplam sekiz adımımız var.

1 . Adım: Sayfanın tepesine konunuzu yazın. Bu, bir kişinin, yerin, ya da


şeyin adı olabilir ya da yaşantınızın herhangi bir alanında daha çok özgürlük

1 87
)'!, Sedono Yöntemi
deneyimlemek istediğiniz bir durumu anlatan birkaç sözcük olabilir. Örneğin,
New York gibi taşınmayı düşündüğünüz bir şehrin adını yazabilirsiniz. Sayfa­
nın tepesinde, sol tarafta bir sütun oluşturun ve başlık olarak 'Hoşlandıkla­
rım' yazın. Sağ taraftaki sütunun tepesine de 'Hoşlanmadıklarım' yazın. Şim­
di, 2. Adım'a geçmeye hazırsınız.

2. Adım: Kendinize sorun: _____ (konunuz) ile ilgili hoşlandı-


ğım şey nedir?
Aklınıza gelen ilk düşünceyi ya da hissi sol taraftaki sütuna yazın. New
York örneğini kullanacak olursak, "Heyecan" ya da "Broadway tiyatroları" ya­
zabilirsiniz.

3. Adım: Hoşlandığınız şeyin hangi temel istekten kaynaklandığına ba­


kın ve şöyle sorun: Onay, kontrol ya da güvence isteğini içeren bir duyu var
mı? Bu duyuyu belirlediğinizde, düşünce ya da hissin kaynaklandığı isteği, yi­
ne kısaltmaları kullanarak yazın: Onay istemek için o/i, kontrol etmeyi iste­
mek için ke/i ve güvence istemek için de g/i.

4. Adım: Aşağıdaki sorulardan birini ya da her ikisini de kullanarak alt­


ta yatan isteği serbest bırakın:

+ Bu isteğe tümüyle kabul verebilir miydim?


• ______ (hangi istek söz konusuysa) istemeyi bırakabilir miydim?

Salıverdikten sonra o isteğin üstünü çizin ve hoşlanmadığınız bir şeye ge­


çin. Her seferinde sadece tek bir hoşlandığınız şey üzerinde çalışın.

5. Adım: Kendinize sorun: (konunuz) ile ilgili hoşlanma-


dığım şey nedir? Sonra, aklınıza gelen ilk düşünceyi ya da hissi sağ taraftaki
sütuna yazın. Yine, New York örneğini kullanacak olursak, "Fazla kalabalık"
ya da "Gürültülü" yazabilirsiniz.

6. Adım: Hoşlanmadığınız şeyin hangi temel istekten kaynaklandığına


bakın ve şöyle sorun: Onay, kontrol ya da güvence isteğini içeren bir duyu
var mı?

7. Adım: Aşağıdaki sorulardan birini ya da ikisini birden kullanarak alt­


ta yatan isteği salıverin:

1 88
Ba?Jlılıkların ve Nefretlerin Ötesinde �
+ Bu isteğe tümüyle kabul verebilir miydim?
+ (hangi istek söz konusuysa) istemeyi bırakabilir miydim?
Serbest bıraktıktan sonra o isteğin üstünü çizin ve hoşlandığınız başka
bir şeye geçin. Her seferinde sadece tek bir hoşlanmadığınız şey üzerinde ça­
lışın.

HOŞLANMA/HOŞLANMAMA
İŞLEMİ

Konu: New York şehrine taşınmaya ilişkin


hoşlandığım/hoşlanmadığım şeyler neler?

Hoşlandıklartm Hoşlanmadıklartm
He1Jecan- � Fazla kalabaltlc-
,. .
""' it....
r

BrodUlalJ. tiljatrolart- Gürültülü- keli V'


�· •eri
,,,.,, it ı· tnJIW

Yeni iş- _,Ji- Aileden uzak-


-ltM- ı· _,,.
,..,, �· ,.J

Bir dolu kola1J.lık- Yüksek kira- .W.


keli V'

189
J! Sedona Yöntemi
8. Adım: Hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeyler arasında gidip gelerek
ve her seferinde bir sonraki hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeye geçerek,
konunuza ilişkin tutumunuzda olumlu bir değişiklik hissedene kadar 2. ila 7.
adımları tekrarlayın. Konunuz üzerinde istediğiniz kadar kısa ya da uzun çalı­
şabilirsiniz. Hoşlanma/Hoşlanmama fşlemi'ne ne kadar yabrım yaparsanız, ka­
zancınız da o kadar büyük olur.

Kapılar Açmalı

Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi ile çalışırken, bir zamanlar çarparak ka­


pattığınızı bile fark etmediğiniz bir dolu içsel kapının açıldığını göreceksiniz.
Bu kapıları açmakla, onların içinizde tutsak ettiği sınırlılıkları serbest bırakı­
yor olacaksınız. Bu, ilişkilerinizin ve yaşanbnızın keyfine gerçekten varabilme­
nizi sağlayacak bir özgürlüğü de beraberinde getirecektir. Bir sonraki bölümü
incelemeden önce, bu işlemle deneyler yapmanız için sizi çok yüreklendiririm.

1 90
Bölüm 1 0

Güçlü Karar Verme

ize, 8. Bölüm'ün sonunda, umursamazlık haline ulaşmanıza yardımcı ola­


S cak iki teknik daha öğreteceğime söz vermiştim. Avantajlar/Dezavantajlar
İşlemi bunların ikincisidir. Bu işlem mükemmel bir araçtır ve işlevi de, takılıp
kaldığınız alanları ortaya çıkartmanıza ve sonra da serbest bırakmanıza yar­
dımcı olmaktır. Sadece doğru miktarda yapılan odağa yönelik serbest bırakma­
larla, tekrarlanıp duran düşünce kalıplarını, davranışları ve durumları kolaylık­
la değiştirebilirsiniz. Bu fikirle tanıştırıldığımdan bu yana geçen yirmi altı yıl­
dan sonra bile, bugün hala düzenli olarak Avantajlar/Dezavantajlar çalışma
kağıtlarını kullanıyorum. Hatta bu sabah, oturup yazmaya başlamadan önce
de bir tanesinin üstünde çalıştım. Aslında sanırım bu benim en sevdiğim çalış­
ma kağıdı.
Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi'ni, aşağıdakileri de içeren birçok farklı
şey üzerinde çalışmalarınızı ilerletmek için kullanın:

+ Hedefler. Doğrudan bir hedef üzerinde çalışmanıza ek olarak şunu sorun:


Bu hedefe sahip olmamın benim için ne avantajı var? Ve: Bu hedefe sa­
hip olmamın benim için ne dezavantajı var?

+ Kararlar. Yeni bir iş teklifi gibi fırsatlar çıkarsa ve bu işi kabul edip et­
memekte kararsızsanız, yarar ve zararı yapmak, çok daha açıklık kazan­
manızı sağlayacaktır. Bu işlem, kariyer değişiklikleri, satın almalar, yolcu-

191
� Sedona Yöntemi
luklar ve yeni projelere başlamada oluşabilecek akıl karışıklığına açıklık
getirir.

+ Sorunlar. Bunu aşırı harcamaları ve tasarruf yapmamayı bırakmak için


kullanabilirsiniz. Belli türden insanlarla zorluklar yaşamak, şeyleri tamam­
lamadan ya da sürüncemede bırakmak gibi başka sorunlarda da bu işlemi
kullanmak yararlı olacaktır.

+ Alışkanlıklar ve Eğilimler. Sigarayı neden bırakamadığınızdan pek


emin değil misiniz ya da gün boyunca sürekli alış veriş yapmak ihtiyacı mı
duyuyorsunuz? Avantajlar/Dezavantajlar, saklı bağlılıkları ve nefretleri açı­
ğa çıkartabilir.

+ Olumluluklar. Ben, bolluğa sahip olmak, daha çok neşeye sahip olmak,
kendimi daha canlı hissetmek ya da kendi gerçek doğamı fark etmek gibi
olumlu hisler için de Avantajlar/Dezavantajlar işlemini gerçekleştirmenin
çok özgürleştirici olduğunu görüyorum. Bunlar şu anda peşine düştüğü­
nüz hedefler olmayabilir ama çoğu insan bu nitelikleri deneyimlemek ister.
Olumlu bir hissi serbest bıraktığınızda -kendinizi o konuda zaten iyi hisse­
diyor olsanız bile- serbest bırakmanız hep derinleşir ve o alan tümüyle te­
mizlenir.

Sanırım, benim bu işlem için ne kadar heyecan duyduğumu görebiliyor­


sunuz, o zaman birlikte biraz üstünde çalışmaya ne dersiniz?
Yaşantınızda, bu işlemin uygulanabileceği bir alanı düşünün: Almanız gere­
ken bir kararı, çözümlemek istediğiniz bir sorunu, ya da tamamlamak istediğiniz
bir hedefi, ya da, derinlemesine serbest bırakmalar yapmak istediğiniz herhangi
bir konuyu. Eğer esinlenmeye gereksinim duyuyorsanız, 1. Bölüm'ün "Yaşantı­
nızda Ne İstiyorsunuz?" kısmında ya da 8. Bölüm'ün "Hedeflerinizi Yazmak" kıs­
mında, serbest bırakma güncenizde gerçekleştirdiğiniz çalışmaya bir göz atın.

Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi

Bu işlem, 9. Bölüm'de incelediğimiz Hoşlanma/Hoşlanmama lşlemi'ne


benzer, ancak hayal gücüne biraz farklı yaklaşır. Her ikisini de kullandıktan
sonra yaşantınızdaki sorunlar için hangi işlemin daha iyi iş gördüğünü keşfe­
deceksiniz.

192
Güçlü Karar Verme �
Rahatlayın ve odağınızı içinize yöneltin. Üzerinde serbest bırakmalar ya­
pacağınız konuyu aklınıza getirin -bir hedefi, sorunu ya da her neyse.
Onun o halde olmasının sizin için ne avantajı var? Aklınıza ilk gelen
düşünceye ya da hisse kabul vermeyi
anımsayın.
O avantaj, onay, kontrol etmek
"Salona ]örılemi' ni 1uıllanarak.. eski
ya da güvence isteğinden mi kaynak­
lanıyor? sorunları serbest bıralunaııuı eıı iyi
Hangi istek söz konusuysa: Onu yanı, bııııuıı bir-kerelik bir olay olması.
bırakabilir miydiniz? Şimdiye kadar karşılaştığım lıiçbir
Konunuzun olduğu gibi olması­ teknik, bilinçli ue bilinçsiz engelleri yolt
nın sizin için ne dezavantajı var?
ekrelt, ralıatlJt, k.olaylJt ue sevinç
Biraz daha derine inin ve deza­
vantajın, onay, kontrol etme ya da gü­ içinde yaşamayı sağbruula böylesine
vence isteğinden kaynaklanıp kaynak­ anında ue kalıcı bir etkiye salıip
lanmadığına bakın.
olmıulı. ]önlem' i öğrernli[Jimderı uc
O isteği sadece bırakabilir miy­
lwllarnlı[J�ıı beri çok daha az lwrk.u
diniz?
Konunun avantajları ve dezavan­ içinde, dalıa dingin ue benliğimin da1ıa
tajları arasında gidip gelerek ve sonra deriıı, dalıa rulısal. yanıyla bağlantıda
da ŞİMDİKİ hislerinizi ve altta yatan yaşıyorum. 9<.arşılaştı{Jım rahatsızlık.
istekleri serbest bırakarak yukarıdaki
verici uc 'acil' dunımların ortasında bile
adımları tekrarlayın. Eğer yeni yarar­
lar ya da zararlar bulmada güçlük çe­ sak.in kalabiliyor, meydan o1uımalaru
kecek olursanız, bu güçlüğü de ser­ dengeli bir baltış açısıyla yukkşabiliyo-
best bırakmayı anımsayın -ve devam il

rum.
edin. Gayret gösterin. Bu işlemin ne
kadar derinine inerseniz, kazancınız - (Jeff &oodman,
da o kadar çok olur. Sun (}osc, C/l.'13.'l>.
Toplam dokuz tur serbest bırak­
ma gerçekleştirdikten sonra durun
ve üzerinde serbest bırakmalar yaptığınız konuya ilişkin ne kadar farklı his­
setmeye başladığınızı fark edin. Her bir avantaj ve dezavantaj, birlikte, bir bi­
linçsizlik ya da sınırlılık katmanı oluşturur, o nedenle bu işlem, petrol çıkart­
mak için sondaj yapmaya benzer. Tabakanın ne kadar derinine inerseniz, o
belirli konuya ilişkin daha fazla iç görü, daha fazla anlayış ve daha fazla öz­
gürlük ortaya çıkar.

193
!!, Sedono Yöntemi
Özel bir "Haa, anladım" anına hiç ulaşamasanız da, yolunuzun üzerinde
böyle küçük anlayışların olma olasılığı yüksektir. Avantajlar ve dezavantajlar
üzerinde ısrarla serbest bırakmayı sürdürürseniz, büyük değişikliklerin olaca­
ğından eminim. Bu işlemin ne kendimde, ne de ona odaklanmalarına yardım­
cı olduğum insanlarda, olumlu bir etkiden daha azını ürettiğini hiç görmedim.

Laura: Unutulmuş Bir Kararın Ortaya Çıb.artılması

Bu, Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi'nin ne denli önemli olabileceğini


gösteren bir öyküdür. Yıllar önce, fazla kilolarıyla büyük sorun yaşayan Laura
adında bir kadınla karşılaştıı:n. Laura ile sınıfta bire bir çalışan eğitmen, ona
Avantajlar/Dezavantajlar sorularını soruyordu ama ona her " Fazla kilolu ol­
manın senin için ne avantajı var" diye sorulduğunda, aklına hiçbir şey gelmi­
yordu. Laura sürekli, "Hiçbir avantajı yok" diye yanıtlıyordu. Ancak sıra deza­
vantajları düşünmeye geldiğinde hiç sorun yaşamadı. Yine de, eğitmen ısrarcı
davrandı. Laura'nın, herhangi bir avantajı düşünememesi gerçeğine ilişkin
ŞİMDİKİ hislerini serbest bırakmasına yardımcı oldu.
Sonunda, dokuzuncu kez ona sorulduğunda Laura sinirlenmeye başladı
ve, "Neden bana fazla kilolu olmanın avantajı nedir diye sorup duruyorsun?
Benim kadar fazla kilolu olmanın nasıl bir avantajı olabilir ki?" diyerek patla­
dı. Kavga etmeye hazırdı. Eğitmen sakin bir biçimde yeniden sordu, "Fazla ki­
lolu olmanın senin için ne avantajı var?" Ve birden, Laura bastırılmış bir anı­
ya geri gitti ve ağlamaya başladı. Yirmi yıl önce enfes bir güzelliğe ve ideal bir
kiloya sahip olan bir kadındı. Birkaç günlüğüne hastaneye yatması gerektiğin­
de, kocası, karısının onaylamayacağını bildiği bir yatırım yapmıştı. Ve sonra ka­
rısına bu işin getirisini müjdeleyeceğini ve böylece bu durumdan sıyrılabilece­
ğini düşünmüştü. Ama bu sorumsuz bir yatırım olmuş ve umduğu kadar iyi
gitmemişti.
Laura'nın hastanedeki günlerinin sonuna doğru kocası bir gün çıkagel­
miş ve ezile büzüle, "Tatlım, üzgünüm ama biriktirdiğimiz parayı kaybettim.
Hepsi gitti" demişti. O an, Laura o denli öfkelenmişti ki aklından hızla şu dü­
şünce geçmişti, "Ondan nasıl öç alacağımı biliyorum." Çok geçmeden hastane­
den çıkmış ve bir yere girdiği zaman herkesin dönüp baktığı bir kadın olmak­
tan çıkıp, fazlasıyla kilolu bir kadın haline gelmişti. Aslında giderek daha da
şişmanlıyor ve bunun neden böyle olduğunu da hiç .anlayamıyordu. Çok kesin
bir karar verdiğini tümüyle unutmuştu.

194
Güçlü Karar Verme �
Eh, yirmi yıl sonra hala fazla kiloluydu, oysa o ve kocası boşanalı çok ol­
muştu. Geçmişte perhiz yapmaya çalışmış ama bu hiçbir şekilde işe yaramamış­
tı. Eski kocasını cezalandırmak için aldığı kararı yeniden keşfettiğinde ve his­
lerini serbest bıraktığında, bilinçaltındaki çok büyük bir çengeli ve fazla kilo­
lu olmaya tutunmasının ana nedenini bırakabildi. Sınıfın bittiği günün ertesin­
de, iki buçuk yıl önce bir arkadaşının önerdiği diyet uzmanı bir doktoru ara­
dı. Kilo vermek için hemen eyleme geçti -ve bu eylemler, sonunda işe yarama­
ya başladı. Bir yıl kadar sonra Laura normal kilosuna gelmişti. Ve yıllar sonra
bu kilosunu hala koruyor.

Avantajlarınız/Dezavantajlarınıza İlişRin Yazılı


Serbest BıraRma

Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi kağıt üstünde, yukarıda yaptığımızın ay­


nısıdır, sadece soruları, kendinizi gözlemleyerek yanıtlayın ve öyle yazın. Ser­
best bırakma güncenizi çıkartın ve başlayalım.
Toplam sekiz adımımız var.

1 . Adım: Konunuzu sayfanın tepesine yazın. Sonra, sayfanın ortasından,


yukarıdan aşağıya bir çizgi çekin. Sol taraftaki sütunun tepesine bir başlık ko­
yun: Avantajlar. Sağ taraftaki sütunun tepesine de bir başlık koyun: Zararlar.

2. Adım: Kendinize sorun: ______ (konunuz) benim için ne


avantajı var? Aklınıza gelen ilk düşünce ya da hissi, hiç sansürlemeden sol sü�
tuna yazın.

3. Adım: Bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusuna sa­


hip miyim? sorusunu sorarak, avantajınızın hangi temel istekten kaynaklan­
dığını görün. Onu belirlediğinizde, o düşünce ya da hissin kaynaklandığı iste­
ği, yine kısaltmaları kullanarak yazın: Onay isteği için o/i, kontrol etme isteği
için ke/i ve güvence isteği için de g/i.

4. Adım: Aşağıdaki sorulardan birini ya da her ikisini de kullanarak, alt­


ta yatan isteği serbest bırakmak için kendinize izin verin:

+ Bu isteğin burada olmasına izin verebilir m iydim?


+ (onay, kontrol etme, ya da güvence) istemeyi bırakabilir
m iydim?
195
� Sedona Yöntemi
İsteği serbest bıraktığınızda üstünü çizin ve dezavantajlara geçin. Her se­
ferinde sadece tek bir avantaj üzerine çalışın. Lütfen, bir liste oluşturmaktan ka­
çının. Ancak, aynı anda birden fazla avantaj ve dezavantaj aklınıza gelecek olur­
sa, hepsini yazın ve sonra bunların her biriyle bağlantılı olan istekleri tek tek
serbest bırakın.

5. Adım: Kendinize sorun: _____ (konunuz) benim için ne de-


zavanta}ı var? Aklınıza gelen ilk düşünce ya da hissi, hiç sansürlemeden sağ sü­
tuna yazın.

6. Adım: Bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusuna sa­


h ip m iyim? sorusunu sorarak, dezavantajınızın hangi temel istekten kaynak­
landığını belirleyin. Dezavantajın yanına kısaltmasını yazın.

AVANTAJLAR/DEZAVANTAJLAR
İŞLEMİ

Konu: işimle ilgili önerilen terfii kabul etmenin


avantajı/dezavantajı nedir?

Avantajlar Dezavantajlar
Daha yüksek maaş- Daha fazla
-tHi;- 9li V' sorumluluk-
� 9li V'

Daha i/9inç Başaramama


işler- � olasılı91-
V' keli, .,H-

Seyahat imkam- Kendime daha az


-lrm; 9li V' zaman aytrabilme-
V' keli, ıllt*"- li

196
Güçlü Karar Verme �
7. Adım: Aşağıdaki sorulardan birini ya da ikisini birden sorarak, altta
yatan isteğin serbest bırakılmasına izin verin:

+ Bu isteğin burada olmasına izin verebilir miydim?


+ (onay, kabul etme, ya da güvence) istemeyi bırakabilir miy-
dim?

İsteği serbest bıraktığınızda üstünü çizin. Her seferinde sadece tek bir za­
rarla çalışın.

8. Adım: Önce bir yarar ve bir zarar, sonra sırasıyla bir başka yarar ve
zarar arasında gidip gelerek, kendinizi tamamlanmış ya da en azından bir sü­
reliğine ara vermeye hazır hissedene kadar, 2. ila 7. adımları çok kez tekrarla­
yın.

Carol Sue: Dostça Boşanmayı Yaratmafl

Carol Sue'nun dediğine bakılırsa, eski kocasına boşanmak istediğini söy­


lediğinde, kocası çok kızmış ve ona bağırmaya başlamıştı. Sue, ertesi günü,
Tam-Temizleme İşlemi'ni -ki bu işlem 1 1. Bölüm'de anlatılacaktır- ve diğer
teknikleri kullanarak, ilişkileriyle ilgili hislerini serbest bırakmakla geçirdi.
Ama, boşanmanın yumuşak ve hızlı bir biçimde, üstelik parasal bir sorun ya­
şanmadan gerçekleşmesinde, Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi'nin gerçekten
çok yardımı oldu. Avukat konusunda avantaj ve dezavantaj işlemini yaptıktan
sonra, Sue, kocasıyla birlikte bir avukata gitti. Avukat onlardan 7.000 dolar is­
tedi. Sue'nun avukatlara ilişkin yaptığı Avantajlar/Dezavantajlar işleminde de­
zavantajlar, zaman ve para harcanmasını da içeriyordu. Carol Sue bu konuya
ilişkin serbest bırakmaları yaptığı için o ve kocası oturup sakin sakin konuştu­
lar ve bir avukat asistanı tutmaya karar verdiler. Ve bu asistan, boşanma kağıt­
larını bir gün içinde hazırladı ve onlardan da sadece birkaç yüz dolar aldı.
Carol Sue, kendini materyalist olarak tanımlar. Yine de boşanma sırasın­
da hiçbir şeye tutunmadı. Kendini şöyle ifade ediyor, "Her şey mükemmel bir
biçimde halloldu. Aslında kocamı ben boşayacaktım. Ama Avantajlar/Dezavan­
tajlar İşlemi'ni yaptıktan sonra, kanunen onun beni boşamasına izin verdim.
Eğer onu ben boşayacak olsaydım, o evde bir otuz gün daha kalmam gereke­
cekti. Oysa ben hemen gitmek istiyordum. Ve bu benim yararımaydı. Gerçi ku-

1 97
� Sedana Yöntemi
lağa zarar gibi gelebilir ama benim yararımaydı -ben her şeyin, arabanın, evin
ve eşyaların onda kalmasına izin verdim. Giderken, istediğim şeyleri aldım. Öz­
gür olmak, benim çok yararıma. Şimdilerde bir eve bile ihtiyacım yok çünkü
sürekli seyahat ediyorum ve dostlarımın, akrabaların evinde kalıyorum. Eşya­
larımı kızımın evine koydum. Şeyleri serbest bırakmak, en büyük avantajdı."

Israrcı OlmaR Kazanç S�Iar

Ortaya ilk çıkanlar, aşikar olanlar, apaçık olanlardır. Ancak ısrar etmeye
istekli ya da gönüllü olursanız, farkındalığınızda derin bir değişimin gerçekle­
şeceği düzeye gelirsiniz. Benim bazen aynı Avantajlar/Dezavantajlar kağıdı
üzerinde günlerce çalıştığım olmuştur, tamamlandığını bilene kadar ona geri
dönmüşümdür ve bundan muazzam iç görüler kazanmış, yararlar sağlamışım­
dır. Bir sonraki bölüme geçmeden önce, en az bir Avantajlar/Dezavantajlar ça­
lışma kağıdını, kendi başınıza incelemenizi çok öneririm. Bunu yapbğınız için
memnun olacağınıza söz veririm.
Birkaç konu önerisi için aşağıdaki listeye bir göz abn .

................. .'ın/in Avantajları/Dezavantajları Nelerdir?

+ Bolluk •!• Fazla Yemek


·:- Yoksulluk/Borç ·!· Özgürlük
+ Bu Karar ·!· Hastalık
·l- Sakinlik ·l- Sağlık
11
1
1
+ Stres + Evlilik/İlişki
1
1
·:· Sevinç/Neşe + Bekarlık
1 i
! ·:· Üzüntü/Keder ·:· İş
1 + Korku ·l- Oyun/Boş Zaman
1 •I• Egzersiz ·:· İşsiz olmak
I'
,ı ·!· Sigara içmek ·:· Vermek
ı' ·:· Alkol almak ·:· Almak

198
Bölüm 1 1

Temizleme işlemi

ester Levenson, Temizleme İşlemi'ni aslında sadece Sedona Yöntemi eğit­


L menleri için geliştirmişti çünkü eğitmenlerin, sınıflarındaki katılımcılar­
dan bekleyebilecekleri onay, kontrol etme ya da güvenceyi ve bu katılımcılara
gösterebilecekleri her türlü tepkiyi serbest bırakmalarının ne denli önemli ol­
duğunu biliyordu. Eğitmenlerimiz, yüzde yüz destek olmak üzere yetiştirilir­
ler. Gerçi ben çok sonra eğitmen oldum ama, bu işlemi 1977 yılından beri kul­
lanıyorum ve Yöntem'in en sevdiğim uygulamalarından biridir. Bu işlemi, ken­
diniz dahil, herhangi bir insanla olan etkileşiminizi -olumlu ya da olumsuz­
tamamlamak için kullanabilirsiniz.
Peki, olumlu etkileşimler için neden serbest bırakma yapasınız? Bu işle­
min nesnesi olarak kullandığınız kişiye ilişkin kendinizi daha da iyi hissetmek
isteyebilirsiniz, o bireyle daha açık, dürüst ve sevecen bir iletişim kurmak iste­
yebilirsiniz. Hepimizin yaşantısında sürekli iletişim içinde olduğumuz kişiler
vardır -kocalarımız, karılarımız ya da sevgililerimiz, çocuklarımız ya da iş ar­
kadaşları- her türlü insan. Bu insanlarla daha önceki bir karşılaşmada yüklen­
diğiniz fazladan yükleri, bir sonraki ya da gelecekteki karşılaşmalarınıza taşı­
mak istemeyeceğinizden eminim.
Temizleme İşlemi, Sedona Yöntemi'nden elde ettiğiniz kazançları hızlan­
dırmak amacıyla oluşturulmuştur. İşlem bir dizi sorudan oluşur ve bu sorular,
toplantıların ve -özellikle zor insanlarla olan- rastlantısal etkileşimlerin önce­
sinde, sırasında ve sonrasında sorulabilir. Temizleme sorularıyla düzenli ola-

1 99
� Sedana Yöntemi
rak çalıştığınızda, ilişkilerinizin gelişmesine, daha etkili iletişim kurmanıza, an­
laşmazlıkları çözebilmenize ne kadar yardımcı olabildiklerini ve serbest bırak­
mayı daha kolay bir biçimde yaşantınıza dahil edebildiklerini anlamaya başla­
yacaksınız. İşlem aynı zamanda etkinizi de artıracak ve tüm etkileşimlerinizin
bütünlüğüne katkıda bulunacaktır.
Temizleme İşlemi'nin kalbimdeki yeri özeldir çünkü gerçekten duygula­
rımı deneyimlememi sağladı. Sedona Yöntemi'ni ilk uygulamaya başladığım sı-
ralarda, hislerden çok düşünceleri ser­
best bırakıyordum. Yöntem'in, yaşan­
"&doıuı ]önlemi'ni öğrendifiimi:ulcn tımdaki ve kendi üzerimdeki etkisi bü­
heri, kocamla aranıı:zıla dalıa da iyi ve yük olmuştu ama daha derine inebile­
ceğimi biliyordum. Annemle olan iliş­
ııyıımlıı b ir iletişim oluşlu.
kime Temizleme İşlemi'ni uygularken
&elecc9imi.z daluı pembe görünüyor. hislerimi nihayet ayak parmaklarıma
..7lyrıca, işimdelti bazı iıuırıılmaz zor kadar hissedebilir olmuştum.
Büyürken -biraz da annemle
dıırıımLırlıı ve ailemle, çolt daluı lwlııy
olan ilişkim yüzünden- duyarlı, içine
hcışa çılwhiliyorıını. ..7lrlılt ciddi dönük bir çocukken, duygularıyla bağ­
depresyonlııra yirmiyorı ım ve ltendimi lantısını tümüyle koparmış bir ergen
kölii lıi.sselliyim zamanlıır ııı lıcrn oluverdim. Annem, on yılı aşkın bir sü­
re psikoterapiye gitti. Hep son iç görü­
sılJığı, hem Je derecesi azalmış
lerini eve geldiğinde anlatır ve beni dü­
dnrı unda. :J<ocam daluı mıılh ı ve zeltmeye çalışmak için de bunları kulla­
1
parasal açulıın da dalıcı iyi. 1 nırdı. Zaman içerisinde, böyle bir iletişi­
mi kesmek amacıyla kendimi hislerimle
- Carolyıı &raluını, bağlantı kurmamak üzere eğittim.
'13riclt, ..7l .'13.("D. Annem üzerine serbest bırakma­
lar yaparken Temizleme İşlemi'ni kul­
landım ve sanki kalbimdeki bir duva-
rın yıkıldığını, sıcak, sevgi dolu bir enerjinin tüm bedenimden aktığını hisset­
tim. O zamandan beri, hislerimi hem tümüyle bilebildim, hem de hissedebil­
dim. Bu kitabı yazdığım şu sıralarda, annemle olan ilişkim mükemmel. İkimiz
de Yöntem'i kullanıyoruz ve birbirine yabancılaşmış bir anne-oğul olmak yeri­
ne dost olmamızı bu yöntem sağladı.
Temizlik İşlemi'ni kullanmaya başladığınızda, onun başka bir insanla ya­
şadığınız etkileşimden taşıdığınız çözümlenmemiş hisleri dağıtmanızda nere­
deyse sihirli bir yetiye sahip olduğunu göreceksiniz. Belki bir arkadaşınızla te­
lefonda konuştunuz ya da birlikte sinemaya gittiniz. Ya da belki kocanızla, ka-

200
Temizleme işlemi �
rınızla, oğlunuzla ya da kızınızla konuştunuz ve konuşmanıza ilişkin hala kay­
gılı ya da tamamlanmamış hissediyorsunuz. Belki zorlu bir iş görüşmesi yaptı·
nız ya da bankadaki memurla ya da süper markette kasadaki insanla bir anlaş·
mazlık yaşadınız. Bu inanılmaz basit serbest bırakma işlemi, o anda olanları
serbest bırakmanıza yardımcı olacakbr. Ve siz böylece, gereksiz zihinsel ve
duygusal ağırlıkları taşımak zorunda kalmadan ilerleyebileceksiniz.
Temizleme İşlemi, zihninizin, artık hayatta olmayan kişiler hakkında bile
dinginleşmesini sağlayabilir. Eski ilişkiler ya da eski akrabalar üzerinde, ayrı
olduğunuz ama onlara ilişkin bir dolu hissi hala beraberinizde taşıdığınız in·
sanlar üzerinde temizlemeyi gerçekleştirebilirsiniz.
Giriş bölümünde de değindiğim gibi, yaşantımın bir kısmını emlak satışı
yaparak geçirdim. Müşterilerle buluşmamın öncesinde ve sonrasında hep bu
işlemi kullanırdım. Eğer önceden bir müşteriyle buluşmuşsam, o toplantı yara­
rımıza sonuçlanmış olsun ya da olmasın, bir sonraki buluşmadan önce çoğu
kez Temizleme İşlemi'ni kullanırdım ki daha da büyük bir başarıyı güvence al­
tına alabileyim. Müşterilerim sık sık, karşılaşbkları diğer emlakçılar gibi olma·
dığımı söylerdi. Rahat ve dostça davranıp yine de iş bitiren bir komisyoncuyla
çalışmanın çok daha kolay olduğunu dile getirirlerdi.
Temizleme İşlemi'ni arabada yapabilirsiniz. Onu yürürken yapabilirsiniz.
Ofisinizde, iki telefon görüşmesi arasında yapabilirsiniz. Kendi kendinize ses·
siz, sakin otururken yapabilirsiniz. Jimnastik salonunda egzersiz yaparken kul·
!anabilirsiniz. Onu, insanlarla olan herhangi bir etkileşime ilişkin kendinizi da­
ha iyi hissetmek istediğiniz her durum için kullanabilirsiniz.
Nasıl yapılacağını aşağıda açıklıyoruz.

Temizleme İşlemi

Temizleme İşlemi, sorulardan oluşan üç gruba ayrılmıştır. Her grup, ayrı


bir isteğe odaklanır: İlki kontroldür, sonra onay gelir ve son olarak da güven­
ce/hayatta kalma vardır. Çalışırken bu temel adımları ve yönergeleri izleyin:

1. Üzerinde serbest bırakma yapmak istediğiniz kişinin yüzünü imgeleyerek


başlayın. (Bunun sizin için aynı zamanda işitsel ya da dokunsal bir dene·
yim olabileceğini de anımsayın.)
2. Sonra kendinize her seferinde tek bir soru olmak üzere temizleme sorula·
rını sorun ve altta yatan isteklerin yüzeye çıkmasına izin verin. Genellikle

201
J!, Sedono Yöntemi
her grubun ilk sorusu, o an odaklandığınız isteğin anında bırakılmasına ye­
terli olacaktır. O isteğe tümüyle kabul verin ya da onu bırakıverin.
3. Kontrolle ilgili temizleme sorularıyla başlayın. "O insana, olduğu gibi olma
hakkını bağışlayabildiğinizi" hissedene dek bu sorularda kalın. Tümüyle
serbest bırakmak, çoğu kez sadece bir karardır. Eğer buna açıksanız, bu
noktaya çok hızlı ulaşmanız olasıdır, yine de, kendinize gereksindiğiniz ka­
dar zaman ayırın.
4. Birbirini izleyen her grubun ilk iki sorusunu tekrar tekrar sorun ve üçün­
cü soruyu dürüstçe "evet" olarak yanıtlayacak hale gelene kadar da, tetik­
lenmiş olan her şeyi serbest bırakmayı sürdürün. Dürüst olmak sizi daha
iyi sonuçlara götürür. Her grubun üçüncü sorusu, o bireye ilişkin belirli is­
teklerinizi tümüyle bırakıp bırakmadığınızı görebileceğiniz biçimde oluştu­
rulmuştur.
5. Sırasıyla her soru grubunda aynı şeyi yapın. Bir kişi üzerinde tümüyle ser­
best bıraktığınızı, onunla yüz yüze geldiğinizde ona karşı sadece ka­
bul/sevgi hissetmenizden anlarsınız.

Temizleme Soruları

Kalın yazılmış sorular, standart temizleme sorularıdır. İtalik yazılmış so­


rular, her bir isteğin bırakılmasına yardımcı olacak önerilerdir. İstekleri, ek so­
rular sormadan serbest bırakabileceğiniz gibi, kendi sorularınızı sorarak da
serbest bırakabilirsiniz.

ı . Adım: Kontrol

Bu kişi sizi kontrol etmeye çalıştı mı? (Ya da siz öyle hisset­
l.
tiniz mi?)
Durun ve anlık serbest bırakmalara izin verin ya da aşağıdaki sorulardan
birini sorun.
* Eğer öyleyse, sizin de onu kontrol etmek istemenizi şimdi bırakabilir
miydiniz?
* Eğer öyleyse, ona direnmeyi bırakabilir miydiniz?
* Eğer öyleyse, onu değiştirmek ister miydiniz?

202
Temizleme işlemi �
2. Bu kişiyi kontrol etmeye çalıştınız mı? (Ya da öyle hissedildi
mi?)
Durun ve anlık serbest bırakmalara izin verin ya da aşağıdaki sorulardan
birini sorun.

* Eğer öyleyse, onu kontrol etme isteğinizi şimdi bırakabilir miydiniz?

* Eğer öyleyse, onu değiştirmek ister miydiniz?

3. Bu kişiye, olduğu gibi olma hakkını şimdi bağışlıyor musu­


nuz?
Üçüncü sorunun sadece bir karar olduğunu anımsayın.
Bu kişiye, olduğu gibi olma hakkını bağışlayana dek, yukarıdaki üç kont·
rol sorusunu tekrarlayın.

2. Adım: Onay

Bu kişide hoşlanmadığınız ya da onaylamadığınız herhangi


1.
bir şey var mıydı? (Ya da öyle hissedildi mi?)
Durun ve anlık serbest bırakmalara izin verin, ya da aşağıdaki sorular­
dan birini sorun.

* Bu kişiye karşı duyumsadığınız hoşlanmama ya da onaylamama duygu,


düşünce ya da hissini, sadece şu an için bırakabilir miydiniz?
* Eğer öyleyse, onu değiştirmek ister miydiniz?

2. Bu kişinin sizde hoşlanmadığı ya da onaylamadığı herhangi


bir şey var mıydı? (Ya da öyle hissedildi mi?)
Durun ve anlık serbest bırakmalara izin verin, ya da aşağıdaki sorulardan
birini sorun.
* Ondan onay istemeyi bırakabilir miydiniz?

* Eğer öyleyse, onu değiştirmek ister miydiniz?

203
J!, Sedona Yöntem i
3. Bu kişi için sadece sevgi/kabul hisleri besliyor musunuz?

Üçüncü sorunun sadece bir karar olduğunu anımsayın.


Yukarıdaki üç onay sorusunu, sadece sevgi/kabul hissedene dek tekrar­
layın.

3. Adım: Güvence/Hayatta Kalma

I . Bu kişi size meydan okudu mu, karşı geldi mi, ya dCı sizi teh­
dit etti mi? (Ya da öyle hissedildi mi?)
Durun ve anlık serbest bırakmalara izin verin ya da aşağıdaki sorulardan
birini sorun.

* Sizin de ona meydan okumak, karşı gelmek, ya da onu tehdit etmek is­
temenizi bırakabilir miydiniz?
* Bu kişiyle güvende olma isteğinizi bırakabilir m iydiniz?

* Eğer öyleyse, onu değiştirmek ister miydiniz?

2. Siz bu kişiye meydan okudunuz mu, karşı geldiniz mi ya da


onu tehdit ettiniz mi? (Ya da öyle hissedildi mi?)
Durun ve anlık serbest bırakmalara izin verin ya da aşağıdaki sorulardan
birini sorun.

* Bu kişiye meydan okumak, karşı gelmek ya da tehdit etmek isteğinizi bı­


rakabilir miydiniz?
* Kendinizi bu şekilde korumak istemeyi bırakabilir miydiniz?

* Eğer öyleyse, onu değiştirmek ister miydiniz?

3. Bu kişi için sadece bir iyilik, güvence ve güven hissine sahip


misiniz?
Üçüncü sorunun sadece bir karar olduğunu anımsayın.
Üzerinde serbest bırakmalar yaptığınız kişiye ilişkin sadece bir iyilik, gü­
vence ve güven hissine sahip olana dek, yukarıdaki üç güvence sorusunu tek­
rarlayın.

204
Temizleme işlemi �
1 . ila 3. Adımları bitirdiğinizde, üzerinde çalıştığınız kişinin yüzünü yeni­
den imgeleyin (ya da onu duyun, ya da hissedin) ve kendinizi, o kişi için du­
yumsadığınız kabul/sevgi hissine bırakmak için kendinize izin verin. Eğer sev­
gi/kabul hissinden başka herhangi bir his varsa, temizleme sorularına geri dö­
nün.

Tamamlama Size Neden Yararlıdır?

Çoğu insan, farkındalığında büyük bir değişim yaratacağını bildiği halde,


yine de her grubun üçüncü sorusunda gerçek bir "evet"e ulaşmak için kendi
içinde mücadele eder. Ancak bazı zorluklarla karşılaşmış olsalar da, insanlara,
oldukları gibi olma hakkını bağışlamanın, ne denli önemli olduğunu görebilir­
ler. Hatta bir anlaşmazlıktan sonra bile insanları sevebilir ve kabul edebilirler.
Ama yine de, belli insanlar için sadece iyilik, güvence ve güven hissetmeyi düş­
lemek, onlara zor gelebilir.
Peki, ya üzerinde serbest bırakmalar yaptığınız kişi, işinizde sizi aldatma­
ya kalkan biriyse? Ona karşı neden güven hissedesiniz ki? Çok basit: Güven­
sizlik hissettiğiniz zaman, aklınızda tuttuğu-
nuz şey, birinin sizi aldatacağıdır. Anımsa­
yın, dikkatinizi odakladığınız şey, gerçekliği­ 11'13cıı mi:zalı anlayışımı geri.
nizde yaratılır. Kendinizi tehdit edilmiş his­
luı:zarulım -ki. o, ilıii.yaç anırula
settiğinizde, gücünüzü başka bir insana tes­
lim edersiniz ve o bunu algılar ve buna uy­ büyük bir dosttur- ve şimdi. her
gun davranır. Kendinizi güvensiz hissederse­ giiıı hendi.mi. yarıılma ve
niz, diğer insanlar kendilerini daha güçlü yerıiılerı yaratma özgürliiğiine
hissederler çünkü sezgisel olarak sizi kont­
rol edebileceklerini, maniple edebileceklerini
sahibim. Sonuçta yaşamın
ve tehdit edebileceklerini bilirler. gerçek. anlamı tUı bu de[Jil mi.?
Eğer bir Temizleme İşlemi sonunda,
..91.marulıı <J<aııiııi.,
bir iyilik, güvence ve güven hissini deneyim­
lemek için kendinize izin verirseniz, kendi­ ..Corulra, ::Jııgilıerc
nizi yetkili kılmış olursunuz. O zaman, iş ko­
nusunda kimse için kaygılanmanız gerek-
mez. Daha iyi ayırt edebilirsiniz çünkü Yöntem, diğer insanlarla daha açık bir
etkileşimi nasıl gerçekleştireceğinizi görmenize yardımcı olur. Sizi aldatan bi­
riyle bir daha asla iş yapmamayı seçebilirsiniz ama bir güvensizlik hissine tu-

205
� Sedono Yöntemi
tunduğunuz sürece, yaşantınıza güvenilir olmayan yeni insanları çekebilirsi­
niz.
Çok ender olarak başka bir kişi adına serbest bırakırsınız. Yakın, sağlık­
lı bir ilişkide, serbest bırakmalarınızı, o ilişkiyi geliştirmek amacıyla gerçekleş­
tirebilirsiniz ve bundan eşiniz de yararlanır. Örneğin, karım Amy ve ben ilk
karşılaştığımızda, o bir sınıfta Temizleme İşlemi'ni yapmamı çok severdi. Çün­
kü ben serbest bırakıp hafifledikçe, benimle birlikte olmak daha eğlenceli ha­
le geliyordu. Ama zor bir ilişkiniz varsa, serbest bırakmayı büyük bir olasılık­
la eşiniz için yapmıyorsunuzdur; onu, kendi özgürlüğünüz ve mutluluğunuz
için yapıyorsunuzdur.
O üç sorunun hepsinde tamamlama noktasına gelmeniz sizin yararınıza­
dır. Bu işlemi yapmakla, büyük serbest bırakmaları kolaylıkla gerçekleştirebi­
lirsiniz ve bu işlemle çalışmaktan edindiğiniz deneyimlerden, onun gerçekten
tüm ilişkilerinize yardımcı olduğunu da görebilirsiniz.

Tom: Profesyonel Bir Yanlış Anlamayı Çözümlemek

Tom, birkaç yıl boyunca, aynı zamanda iyi arkadaşı olan bir akıl hocasıy­
la çalıştı. Bir noktada, birbirlerine neredeyse düşmanca davrandıkları bir ileti­
şim sorunu yaşamaya başladılar. Akıl hocası, Tom'u, izin almadan ona ait bel­
geleri kullanmakla suçladı. Tom'un bunu yapmadığı gerçeği ortaya çıktıysa da,
ilişkilerindeki gerginliği çözmenin yolu yokmuş gibi görünüyordu. Tom, bu du­
ruma ilişkin güçlü hisler taşıyordu. Kızgın ve aldatılmış, düş kırıklığına uğra­
mış ve hatta suçlu hissediyordu. Birkaç gün boyunca, bir yandan köpeğini gez­
dirirken, bir yandan da akıl hocasına ilişkin Temizleme İşlemi'ni yaptı.
Beni kontrol etmeye çalıştı mı? Elbette. Ben de onu kontrol etmeye çalış­
tım mı, bu çabayı bırakabilir miydim? Tabii. Beni bir şekilde onaylamadığı ol­
du mu? Kesinlikle. Bunu bırakabilir miydim? Evet. Kendimi tehdit edilmiş his­
settim mi? Tabi ki evet. Tom'un işlemi böyle sürüp gitti, soruları sordu ve de­
rin serbest bırakmalar gerçekleştirdi. Sonunda ilişkilerinde bir değişikliğe git­
me zamanının geldiğine karar verdi.
Gerçi dostlukları eski haline gelmedi ama ilişkideki duygusal şarj nötrleş­
tirilmişti. Tom bunu güzel özetliyor: "Bir anlaşmazlığa yüklediğimiz duygusal
şeylerle karşılaştırıldığında, anlaşmazlığın asıl nedenlerinin genelde önemsiz
kaldığını gördüm. Temizleme İşlemi'ni yaptığımızda, sonunda uzlaşsak da, uz­
laşmasak da o ilişkide ilerlemeler kaydediyoruz."

206
Temizleme işlemi �
Kısa Bir Temizleme İşlemi
Rahatlayın ve içinize odaklanın. Bu işlemi üzerinde denemek istediğiniz
bir kişiyi düşünün. İlk keşfiniz için fazla yüklü olmadığınız bir insanı seçin ki
bunalmayın. Ama, az da olsa direnç gösterdiğiniz ya da onay, kontrol, ya da
güvence istediğiniz birini seçtiğinizden de emin olun. Bu şekilde, bu işlemin
sonunda gerçek bir tamamlanma hissi duyumsarsınız.
Seçtiğiniz kişiye odaklanmak için kendinize izin verin.
O kişi sizi kontrol etmeye çalıştı mı?
Eğer öyleyse, siz de onu kontrol etmek isteğinizi bırakabilir miydiniz?
Siz o kişiyi kontrol etmeye çalıştınız mı?
Eğer çalıştıysanız, onu kontrol etmek isteğin izi bırakabilir miydiniz?
Bu kişi sizi kontrol etmeye çalıştı mı?
Ve bu için izde bazı dirençleri tetikledi mi?
Eğer tetiklediyse, onu bırakabilir miydiniz?
Siz bu kişiyi kontrol etmeye çalıştınız mı?
Eğer öyleyse, onu kontrol etmek isteğini, sadece şu an için bırakabilir
miydiniz?
Bu sorular arasında birkaç kez daha gidip gelin. Kontrol etmek isteğini
deneyiminize getirin ve onu olabildiğince bırakmak için kendinize izin verin.
Hazır olduğunuzda, bu dizinin üçüncü sorusuna geçin: Bu kişiye, oldu­
ğu gibi olma hakkını bağışlayabiliyor musunuz? Sadece bağışlayabiliyor
musunuz?
Bu kişiye, olduğu gibi olma hakkını bağışlar mıydınız ' Anımsayın, bu
sadece bir karardır.
O kişiye, olduğu gibi olma hakkını şimdi bağışlıyor musunuz?
Şimdi, o kişide hoşlanmadığınız ya da onaylamadığınız bir şey var
mıydı?
Eğer varsa, o kişiden sevginizi ya da onayınızı esirgemeyi bırakabilir
miydiniz?
O kişinin sizde hoşlanmadığı ya da onaylamadığı bir şey var mıydı?
Eğer öyle gibi görünüyorsa, ondan onay istemeyi bırakabilir miydiniz?

207
]!, Sedona Yöntemi
Sizin, o kişide hoşlanmadığınız ya da onaylamadığınız bir şey var mıy-
dı?
Eğer varsa, o kişiden sevginizi esirgemeyi -onayınızı esirgemeyi bıra­
kabilir miydiniz? Onları onaylamamayı, sadece şimdilik bırakabilir miydi­
niz?
O kişinin sizde hoşlanmadığı ya da onaylamadığı bir şey var mıydı?
Eğer öyleyse, o kişinin onayını istemeyi -onun sizden hoşlanmasını
ya da sizinle ilgilenmesini istemeyi bırakabilir miydiniz?
Hazır olduğunuzda, üçüncü soruya geçin:
Bu kişiye karşı sadece sevgi ya da kabul hisleri besleyebilir miydiniz?
Sadece besleyebilir miydin iz?
Onu kabul etmenize ya da sevmenize izin verir miydiniz?
Yine, bunun sadece bir seçim olduğunu anımsayın.
Bu kişi için şimdi sadece sevgi hisleri besleyebiliyor musunuz?
Eğer yanıt "evet" ise, bir sonraki soru grubuyla devam edin. Eğer değil­
se, geri gidin ve sorular üzerinde biraz daha çalışın.
Bu kişi size meydan okudu mu, karşı çıktı mı ya da sizi tehdit etti mi?
Eğer öyleyse, kendinizi bu kişiye karşı korumak istemeyi bırakabilir
miydiniz?
Siz bu kişiye meydan okudunuz mu, karşı çıktınız mı ya da onu tehdit
ettiniz mi?
Ona meydan okumak, karşı çıkmak ya da onu tehdit etme isteğinizi bı­
rakabilir miydiniz?
Bu kişi size meydan okudu mu, karşı çıktı mı ya da sizi tehdit etti mi?
Eğer öyleyse, o meydan okumanın tetiklemiş olabileceği herhangi bir
güvence isteme duyusunu bırakabilir miydiniz?
Siz bu kişiye meydan okudunuz mu, karşı çıktınız mı, onu tehdit etti-
niz mi?
Eğer öyleyse, bunu şimdi sadece bırakabilir miydiniz?
Hazır olduğunuzda, üçüncü soruya geçin:
Bu kişiye karşı yalnızca bir iyilik, güvence ve güven hissi beslemek
için kendinize izin verebilir miydiniz?
Bu şekilde hissetmek için kendinize izin verir miydiniz?
Bu kişiye karşı yalnızca bir iyilik, güvence ve güven hissi besliyor mu­
sunuz?
Eğer gerçek bir "evet" yanıtını veremiyorsanız, soruları döne döne yeni­
den tekrarlayın.

208
Temizleme işlemi �
Sonra içinize bakın ve bu kişiye ilişkin şu anda ne hissettiğinizi görün.
Büyük bir değişimin gerçekleştiğini göreceğinizi düşünüyorum -üstelik bu sa­
dece birkaç dakikanızı aldı.
Oldukça heyecan verici, değil mi?

Son Bir Düşünce

Bir sonraki bölüme geçmeden önce, Temizleme İşlemi'ni iki kez daha -
iki farklı kişi için- yapmanızı öneririm. Bu tekniği bir kez yaşantınıza dahil et­
tiniz mi, insanlarla olan etkileşimlerinizin daha hoş ve rahat olduğunu göre:
ceksiniz. Kitabın ikinci kısmında, bu önemli aracı yaşantınızın birçok farklı
alanlarına uygulamaya başlayacağız.

209
Bölüm 1 2

Tümünü Birleştirmek

utlanz, Sedona Yöntemi Kursu Birinci Kısım'ın sonuna geldiniz. Yapıla­


K cak tek şey kaldı, o da, öğrendiklerinizin tümünü tek bir bakış açısı albn­
da toplamaktır. Böylece serbest bırakmayı yaşantınızın her alanıyla ve her ya­
nıyla cesurca birleştirmeye, şimdi olduğunuzdan daha hazır hale geleceksiniz.
Yöntemin gerçek yaşama nasıl uygulanacağı, kitabın İkinci Kısmı'nda ele alın­
mıştır. Bu bölüm, Lester Levenson'un sunduğu üç ana konuyu kapsayacakbr:
Zihnin Üç Yüzü, "Ben" diyagramı ve Altı Adım. Bunların her biri Yöntem'le il­
gili anlayışınızın derinleşmesini ve genişlemesini sağlayabilir. Sistemin neden
bu biçimde iş gördüğünü bir kez anladığınızda o, yeni katmanlar üstlenerek
size daha da yardımcı olacaktır.

Zihnin Üç Yüzü

Çoğumuz, düşüncelerimizi kimliklerimizle karıştırırız. Biz aslında zihni­


mizden çok daha fazlayızdır. O yüzden lütfen, diyagramı "sizin" üç yüzünüzün
bir ifadesi, simgesi olarak düşünmeyin. Bu diyagramda gerçek "siz"in sınırsız
potansiyelini, Zihnin Üç Yüzü'nün arkasındaki sonsuzluk işareti temsil eder;
ya da daha gerçek bir ifadeyle, bu diyagramın basıldığı boş sayfa temsil eder.
Yöntem'i her kullandığımızda, zihnin kendi sınırlı programlarını yok edecek
biçimde çalışmasını sağlarız ve sonsuz potansiyeller alanına gireriz.

211
Tümünü Blrleştirmek �
1. Bir yönerge dizisi
2. Bir inanç sistemi
3. Bilinçli olarak alınmış ama şimdi bilinçaltında yürürlükte olan bir ka-
rar

Biz, İleri Kurslarımızın bazısında, programları serbest bırakmaya yarayan


bir sistem öğretiriz. Ancak siz bu kitapta şimdiden ana programların, yani
kontrol etmeyi istemek, onay istemek, güvence istemek ve ayrılık istemekten
oluşan dört temel isteğin nasıl serbest bırakılacağını öğrendiniz.
Sizce, ayırt etme duyusu kapandığı zaman ne olur? Tam ve doğru bilgi
alınamaz. Ve bu n.e yazık ki çoğumuza çok sık olan bir şeydir. Ayırt etme du­
yumuzun kapanmasına neden olabilen bir dizi olgu vardır. Bazılarını bilirsiniz,
örneğin:

� Parlak Işıklar. Geceleri otoyolda karşıdan araba geldiğinde, sürücülerin


uzun farları söndürmelerini kanun neden zorunlu kılar? Çünkü uzun far­
lar görmeyi zorlaştırır. Kazalara neden olabilir ve olur. Parlak bir ışık, onu
engellemeye çalıştığınız için ayırt etme duyunuzu kapatır.
� Yüksek Sesler. Bir süre yüksek ve gürültülü seslerin etkisinde kaldığınız­
da duyma duyunuz kendini kapatır. Bir rock konserine gitmiş olanlarınız
neden söz ettiğimi bilir. Yüksek sesli ve gürültülü bir konserden çıktığınız­
da, söylenenleri duymakta zorlanırsınız. İnsanları duyabilmeniz için bağır­
maları gerekir.
� Uyuşturucular ve alkol. Uyuşturucular ve alkol, sizi hislerinize karşı du­
yarsız hale getirebilirler. Bu yüzden araba kullanmadan önce tüketeceğiniz
sarhoş edici maddelerin miktarına ilişkin yasal sınırlamalar getirilmiştir ve
eczanelerde satılan bazı ilaçlarda, ağır iş makinelerini kullanma uyarıları
bulunur. Hatta, kanuni belgeleri imzalarken "etki altında" olduğunu kanıt­
layan insanların, bu belgeleri geçersiz kıldırdığı da görülmüştür.
� Hastalık. Hastalık, ayırt eden yanınızı kapatabilir. Bunun için bu hastalı­
ğın çok ağır olması bile gerekmez. En son grip olup da ağırlaşan başınızla
bir şeye odaklanmaya çalıştığınız bir zamanı düşünün.
� yetersiz uyku. Yetersiz uyku bile, sonradan pişman olacağımız bir şeyi
söylememize ve yapmamıza neden olabilir çünkü bilgiyi tam ya da doğru
olarak alamamış ve işlemden geçirememişizdir.

213
� Sedana Yöntemi
Sizi, başka ne gibi şeylerin ayırt eden yanınızın kapanmasına neden ol­
duğunu araştırmaya davet ediyorum. Sadece gün içinde doğru düzgün düşün­
menizi, açıkça görmenizi ya da uygun biçimde hissetmenizi zorlaştıran şeyle­
ri fark edin. Bilginin size akmasını engelleyen her şeyi fark edin. Ve sadece en­
gelleyici şeylere odaklanmamak için de açık bir biçimde algılarınızı destekle­
yen şeyleri arayıp bulun.
Ayırt etme yeteneğimizi her şeyden çok kapatan bir şey var ve bu hep bi­
zimle olan bir şeydir: Duygularımız. Duygularımızın yoğunluğu, çevrede olan
bitenin farklı derecelerde algılanma­
sını belirler. Eğer bir duygu, çok güç­
11 lü olarak ortaya çıkarsa, doğru tepki
&dona ))önlemi' rıirı bunu ne denli
vermemizi sağlayacak ayırt etme ye­
yardımcı oldu[Jıuıu arıla.lamam. '13u yıl teneğimizi kaybederiz. Otomatik pi­
lıasut mevsiminde, her çifiçinin lıisselliği lota bağlanırız. Zihindeki programlar
parasal baskıyı hissediyordum ve o devreye girer ve biz kendimizi duy­
gumuzdan ayırt edemez hale geliriz.
h...ıulur lwygılıydun lü duyyıısal olarak
Sonra da, duyguyla özdeşleşmemi­
çökmüştüm. '13irkaç gün, içsel engelleri­ zin derecesine göre o duygu bize
mi serbest bırakmak. üzerine çalıştun ve hükmetmeye başlar. Biz ona değil.
bıı çalışma yeni parasal stratejiler Geçmiş deneyimlerinizi bir dü­
şünün. Kızgın ya da sıkıntılı olup da
yelişlirmemi sugludı ve beni içine eyleme geçmediğiniz, ya da sonra­
düştüğüm çök.ünlüden kurlardı ve üstelik. dan pişman olduğunuz bir şey yaptı­
piyasarıın bu denli kötü olduğu bir yılda ğınız birçok durumu anımsayabile­
ceğinizden eminim. Kederlenip, kı­
ıımııf edebikeğimin çok. üstürıde bir gelir
zıp ya da öfkelenip de kazara kendi­
gelirdi. })ineli.yorum, lıavlu almayı lerini yaralayan ve bu kazaya o his­
düşürunüyorum ve yuplığun işin keyfini lerin neden olduğunu ancak birkaç
il

ÇıRarlıyorum.
J_ gün sonra fark eden insanları her­
halde görmüşsünüzdür. "Göz karar­
- Sandru <J>erry,
tan öfke" deyimi size de tanıdık ge­
Eurlimurl, .91..'13.'LJ. liyor mu? Başkalarına çok öfkelenip
de gözlerinin önünde ansızın kırmı­
zı bir pus gören ve saldıran insanlar
tanımış olabilirsiniz. Bu insanlar belki de öfke patlamalarının sonrasını, birile­
ri onları kurbanlarından ayırana kadar anımsamıyorlardır bile.
İşte, Sedona Yöntemi bu noktada devreye girer. Ayırt etme duyumuzu
engelleyen duygumuzu serbest bırakmamıza yardımcı olur. Yöntem'de kullan-

214
Tümünü Birleştirmek �
dığımız soruların bir amacı da daha açık algılamamızı sağlamaktır. Kendiniz
ya da başka biri "Ne hissediyorsun?" diye sorduğunda, bu soru, hissin kendi­
si olmadığınızı anımsabr -siz sadece bir hisse sahipsinizdir. Örnek olarak kız­
gınlığı kullanalım. Siz kızgın değilsinizdir. Siz kızgınlık hissediyorsunuzdur.
Bu ayrıntıyı fark ettiğiniz an, ayırt etme duyunuz biraz açılır. Bunu, "Bu bir
onay, kontrol etme ya da güvence isteme hissi mi?" diye sorarak bir adım öte­
ye taşıyın. Ve, "Ah! Ben bu durumu kontrol etmek istiyorum" sonucunu çıkart­
tığınızda, ayırt etme duyunuz biraz daha açılır. Sonra kendinize serbest bırak­
ma sorusunu sorun, "Onu bırakabilir miydim?" Ve bırakbğınızda, duygunun
salıverilmesiyle birlikte ayırt etme yeteneğiniz daha da açılır.
Yöntem, şimdiki zamanda çalışır ve programlarımızı tetikleyen -özellik­
le de, onay, kontrol etmek, güvence ve ayrı olmak isteklerini içeren temel prog­
ramları tetikleyen koşulları ya da çevremizden aldığımız bilgileri işlemden ge­
çirmemize yardımcı olur. Bu programlar ve tepkilerimiz, arka planda sürege­
len içsel bir gürültü oluşturur. Oysa biz şimdi, koşullanmış hisler ve düşünce­
ler tetiklendiğinde bir seçime sahibizdir. Bu his ve düşüncelerin bizi eyleme
geçirmesine ya da eylemden alıkoymasına otomatik olarak izin vermek yerine,
onları serbest bırakmak ve uygun tepkide bulunmak seçimine sahibizdir.
Zaman içinde Yöntem'i kullandıkça, uykuda olan ayırt edici yanımız açık
kalmaya başlar ve kapanma haline geri dönmez. Daha az zamanda daha çok
bilgi alabilir ve işlemden geçirebilir hale geliriz. Sezgilerimize ulaşmaya ve on­
ları ayırt etmeye daha istekli oluruz. Zevk ve sevinç de dahil olmak üzere his­
lerimizi daha keskin hissedebiliriz. Hatta yaşamın basit şeylerinin bile keyfini
daha çok çıkartabiliriz.
6. Bölüm, Serbest bırakmanızı Daha Derin Bir Düzeye Vardırmak'ta öğ­
rendiğiniz gibi, insana has programlar aslında hayatta kalma çabasını temel al·
mıştı. Biz maymundan insana tekamül ederken, insanların ortaya çıkan her bir
tehlikeyi değerlendirecek zamanı yoktu. Ne zaman savaşacağımızı ve ne za­
man kaçacağımızı anında bilmemiz gerekiyordu. Bazı insanlar bu tepkiden bi­
zim "vahşi orman zihniyetimiz" olarak söz ederler. Sürekli, "kalp atışı, kalp atı­
şı, kalp atışı" diye anımsamak zorunda olsaydık, savaşacak ya da kaçacak ne
enerjimiz, ne de araç gerecimiz olurdu. Çoğu insan hala kendi oluşturduğu­
muz vahşi ormanda kaybolmuş haldedir. Görünen o ki hayatta kalmak adına
gereksindiğimizden çok daha fazlasını yüklüyoruz program bankalarımıza.
Programlamanın insanı cinnet haline nasıl sürüklediğini düş ürünü bir
durumla açıklayalım. Diyelim ki çocukken, sizi taciz eden bir akrabanız vardı
ve o uzun boylu, gri saçlı bir kadındı. Onunla sık etkileşimde bulunduğunuz­
dan, tüm uzun boylu ve gri saçlı kadınların tehlikeli olduğu yönünde bilinçal-

2 15
J!, Sedana Yöntemi
tınızda bir karar aldınız. Zihnin duyumsayan/kaydeden/yeniden oynatan veç­
hesi bu bilgiyi kaydeder ve siz o noktadan sonra, dünyayı bu kararın merce­
ğinden görürsünüz. Kendinizi uzun boylu, gri saçlı kadınlardan korumak ama­
cıyla hep savunmada olursunuz. Bu sizin doğanızın bir parçası haline gelir ve
çok geçmeden böyle bir karar aldığınızı bile unutursunuz. Bunu artık bilinçli
düşünmez, dünyaya tepki verirken otomatik olarak kullanırsınız. Ve bu solu­
mak, kalp atışı ve hazım gibi hayatta kalma programlarınız kadar doğal hale
gelir.
Zaman geçer. Yıllar sonra bir iş görüşmesine gidersiniz. Her şey harika
gider: Sizin için bir sonraki doğru adımı içeren mükemmel işi bulmuşsunuz­
dur. Gerçi görüşmeyi gri saçlı bir kadın yönetiyordur ama masanın arkasında
oturuyordur ve sizinle aynı boydadır. Ve bu kadın "Sizi işe almak isterim" der.
Siz de, "Ben de bu işi istiyorum" diye yanıtlarsınız. İkiniz el sıkışmak için aya­
ğa kalkarsınız ve birden, onun sizden çok daha uzun olduğunu fark edersiniz.
Midenizde bir gariplik hissedersiniz. Gri saçlı kadın size çevreyi gezdirmek is­
ter ama onunla iş yerini gezerken, aklınıza karmakarışık düşünceler gelmeye
başlar. "Bu işin bana göre olduğundan emin değilim," "Ya bu yanlış bir seçim­
se?" "Bu yer bana bir garip mi geliyor ne?" Turunuzu tamamlayabilirsiniz de,
yarım bırakabilirsiniz de, çünkü içsel olarak, tehlikeli bir durumdan kurtul­
mak için elinizden geleni yapmanız gerektiğini hissedersiniz. Ve ne yazık ki or­
tada hiç geçerli bir neden yokken ideal bir iş fırsatını böylece kaçırmış da ola­
bilirsiniz.
İşte insanlar her gün, şimdiki zamanla hiç ilgisi olmayan geçmiş program­
lara dayanan kararları böyle alıyorlar. Şükürler olsun ki Sedona Yöntemi bize
bu otomatik tepkileri nasıl bırakacağımızı öğretir. Kendi kendimize koyduğu­
muz sınırlılıklardan özgürleşmemizi sağlayan ayırt etme duyusunu kullanma­
mıza yardımcı olur ve böylelikle, yaşantılarımızda en iyi, en mükemmel biçim­
de işlevsel olmamızı sağlar.
Zihnin duyumsayan/kaydeden/yeniden-oynatan yüzü otomatik fonksi­
yonlardan (dolaşım, solunum, beden ısısı vs.) ve aynı zamanda algılanan teh­
ditlere karşı oluşturduğumuz tepkilerden sorumlu olduğu için, fazla yüklendi­
ğinde genel fonksiyonlarımız bozulur. Hastalık ortaya çıkar. Algıladığımız teh­
ditlerin çoğu tümüyle düş ürünüdür ama yine de tüm fiziksel sistemimize yük­
lenirler ve onu yavaşlatırlar. Her serbest bıraktığımızda, fazla programları atar,
otomatik sinir sistemine yerleştirdiğimiz yükleri hafifletiriz.
Hislerinizi ve onları motive eden, altta yatan istekleri serbest bıraktığı­
nızda, gerçekte olan biteni daha doğru olarak görebilir ve bunun sonucunda

216
Tümünü Birleştirmek �
da etkili olma yetinizi artırabilirsiniz. Kendinizi, ŞİMDİ, şu anda burada olmak
üzere özgürleştirirsiniz ve şimdi karşılaştığınız durumlara, ayırt etmeyi ve bi­
lişi içeren bir duruştan karşılık verebilirsiniz.
Tüm sınırlılık duyumuz, bireysel "Ben" ile özdeşleşmemizden kaynakla­
nır. 6. Bölüm'de de açıkladığımız gibi, doğduğumuzda belli eğilimlerle geliriz.
Ancak bu eğilimler, tanıdığımız herkesin bizi sürekli yönelttiği "Ben"e inanma­
ya başlayana dek, kişisel ıstırabın acılarını içermezler. Gerçek şu ki Zihnin Üç
Yüzü diyagramında gördüğümüz gibi, arka planda bulunan sınırsız potansiyel­
lik halinden yola çıkarız ve aslında orayı hiç terk etmeyiz. İçinden geçiyormu­
şuz gibi görünen her ıstırap ve bizi bağlıyormuş gibi görünen tüm sınırlılıklar,
sadece gerçek kimliğimizin üstüne eklenmiş şeylerdir.
Biz Yöntem'le sınırsız potansiyelimizi ortaya çıkartırız. Bu sınırsız potan­
siyel zihnimizin hemen ardındadır. Zihnimiz de hislerimizin hemen ardındadır
ve hislerimiz de yaşantımızdaki dertlerin, sıkıntıların hemen ardındadır. Bu sı­
nırsız potansiyeli giderek fark ettiğinizde, sizin için anbean daha ulaşılır hale
geldiğini herhalde şimdiden fark ettiniz. Eğer bu kitabı ilk okumaya başladığı­
nızda ve onun işlemleriyle ilk kez çalışmaya başladığınızda nasıl hissettiğinizi
anımsayacak olursanız, hislerinize ve sorunlarınıza şimdi daha az bağımlı ol­
duğunuzu ve yaşamın önünüze çıkardığı her şeyle daha iyi başa çıktığınızı
gözlemleyeceksiniz. Ve bu daha sadece başlangıçtır. Yöntem'le çalışmayı sür­
dürdükçe daha da çok yarar sağlayacaksınız.
"Ben" diyagramına ilişkin fark edilecek şeylerden biri de, çoğu insanın
gözden kaçırdığı, oysa çok açık olan bir şeydir. Onun basıldığı sayfaya bakacak
olursanız, (Sayfa 2 12) tıpkı Zihnin Üç Yüzü diyagramı gibi, sayfanın üzerinde
bir yazı olsa da, genelde beyaz bir alan görürsünüz. Sınırsız potansiyelimize
bakmanın bir başka yolu da, bu sayfanın beyaz alanına baktığımız gibi bakmak­
tır: Onun büyük bir çoğunluğu zaten parlamaktadır ve üstü örtülü değildir. Bu
yaşaml�rımız için de geçerlidir. Sınırsız potansiyel her zaman, fark edebileceği­
nizden çok daha fazla mevcuttur. Yöntem'i kullandığınızda, bu daha da açık ha­
le gelir. Yöntem'le gerçekleştirdiklerimiz için bir silgi benzetmesini kullanabili­
riz; sayfanın hala üzerinde duran arta kalmış sınırlılıkları (düşünceler, hisler, is­
tekler) elimize bir silgi alıp sırayla silebiliriz. Bu, bırakmaktır.
Yöntem'in kabul veren bölümü, sadece her şeye olduğu gibi olması için
izin vermektir. Sayfanın üzerinde yazılar olsa da, beyaz alan yaşantınızda da­
ha açik hale gelir ve daha çok işlerlik kazanır.
Yöntem'in 'içine dalma' bölümü tepedeki bazı engellerle -onay, kontrol
etmeyi, güvence ve ayrı olmayı istemek; ya da kayıtsızlık, keder, korku, şehvet,

2 17
Tümünü Birleştirmek �
kızgınlık ya da gururla başlar. Onun içine, özüne daldığınızda, alttaki kağıdı,
o beyaz alanı, sınırsız potansiyelinizi keşfedersiniz.
Şimdi sayfanın tepesindeki "Ben"i fark edin. O, bizim kim olduğumuzun
sınırlı duyusunu temsil eder: "Ben" Hale ya da "Ben" sizin adınız. Onunla iliş­
kilendirdiğimiz programlar olmasa, sınırsız potansiyele geri gidecek ve onun
içinde eriyecektir. Aslında sınırlılık çoğu kez gün içerisinde eriyip yok olur. Ve
programlanmış düşüncelerimiz, hislerimiz ve isteklerimiz olmasa, sürekli geri
de gelmeyecek ve bize çengellerini atmayacaktır.
Şimdi çizelgede madde madde aşağıya inelim ve her birinin nereye ait ol­
duğunu görelim. Görebileceğiniz gibi, en derin istek -ayrı olmak arzusu- bu
kitapta diğerleri kadar sık ele almadığımız bir istektir. Ayrı olmayı istemek, sı­
nırsız potansiyelden ayn bir birey olma duyusundan kaynaklanır. Bu istek üze­
rinde doğrudan dilediğiniz an serbest bırakma yapabileceğinizi anımsayın
(Sayfa 152).
Diyagramda, ayrı olmayı istemenin hemen altında yer alan diğer üç istek,
bir beden olarak hayatta kalmayı istemek (yani güvence istemek), onay iste­
mek ve kontrol etmeyi istemektir. Güvence istemek, içinde bulunduğumuz sı­
nırlı bedenin kendisi olduğumuz varsayımına dayanır. Metafiziksel eğilimleri­
niz olmasa da, yaşama ilişkin açıkça görünenden çok daha fazlası olduğunu
en azından duyumsadığınıza eminim. Ve bu belki de daha en başından bu ki­
taba çekilme nedenlerinizden biridir. Beden, varlığımızın en azını oluşturur,
en fazlasını değil. Serbest bıraktıkça belki, sadece belki, bedenin, tüm varlığı­
nız olmadığını keşfedersiniz. Güvence ya da hayatta kalmayı isteme duyusunu
bırakmakla, kendinizi daha güvende hissetmeye başlarsınız.
İkinci en derin program, hayatta kalmayı isteme duyusudur. Onun altın­
da, onay isteme duyusu yatar. Herkes bizi severse, bizden hoşlanırsa ve bizim­
le ilgilenirse, güvende olacağımıza ve hayatta kalabileceğimize inanırız. Benim
anlayışıma göre bu doğru değildir ve siz de bunu herhalde şimdiden keşfetti­
niz. Sevgi ya da onay isteğini bıraktığınızda daha sevgi dolu, onaylanmış ve
onaylayıcı hissettiğinizi fark ettiğinizden eminim.
Onay isteğinin hemen altında, kontrol etmeyi isteme duyusu vardır. İn­
sanlar bizi bazen tam doğru biçimde onaylamaz. Bize doğru armağanı vermez,
doğru iltifatlarda bulunmaz ya da bize karşı yeterince nazik davranmazlar.
Resmi görebiliyorsunuz değil mi? Biz de o zaman tercih ettiğimiz biçimde
onaylanmak için onları kontrol etmek isteriz. Bazen, belli bir insandan ya da
belli bir durumda ya da diğer insanlarla ya da sevgiyle hiç ilgisi olmayan bir
tehdit duyumsadığımızda, onay almaktan vazgeçeriz. Böyle durumlarda gü-

2 19
,!!, Sedana Yöntemi
vende olabilmek ve bir beden olarak hayatta kalabilmek amacıyla -onay iste­
mek yerine- doğrudan kontrolü ele almak isteriz. İşte, kontrol etme isteğini,
bir beden olarak hayatta kalma isteğiyle birleştiren ok, bunu temsil eder.
Dört istek de sonunda dokuz duygusal hal ile birleşir: Kayıtsızlık, keder,
korku, şehvet, kızgınlık, gurur ve cesaret, kabul ve dinginliğin sınırlı halleri.
İşte KKKŞKGCKD bu yüzden diyagramda kontrol etme isteğinin altında yer
alır. Onaylanmak, kontrol etmek ve güvende olmak ve ayrı olmak duyusunu
korumak için hisleri kullanırız. Hislerimiz, aynı zamanda düşüncelerimizi de
motive eder.
Sedona Yöntemi 'nde, ne düşündüğümüzden çok, ne hissettiğimize odak­
landık. Bunun nedeni, sadece olumlu düşünceler düşünmekle yaşantınızda de­
ğişimler yaratmanın neredeyse imkansız olmasıdır. Eğer bunu denediyseniz, o
zaman hissedebileceğiniz herhangi bir kayıtsızlık, keder, korku, şehvet, kızgın­
lık ve gururu ve bunların altında yatan istekleri halletmedikçe, bunun çok zor
olabileceğini de bilirsiniz. Ancak belki de şimdiden fark etmiş olabileceğiniz gi­
bi, herhangi bir konu, his ya da istek üzerinde serbest bırakmaya başladığınız­
da, düşünme biçiminiz de doğal olarak olumluya dönüşür. Olumlu düşünme­
ye çalışmanız gerekmez. Bu kendiliğinden oluşur. Bir çaba göstermeniz gerek­
mez. Bir şey yapmaya çalışmanız gerekmez.
Yirmili yaşlarımdayken, Sedona Yöntemi'ni almadan hemen önce çok
utangaçtım. Onaylama cümlelerini kullanırsam insanlar arasında kendimi da­
ha rahat hissetmemi sağlayacaklarını düşünüyordum. Aylarca, her gün sürek­
li "Başka insanların yanında kendimi çok mutlu hissediyorum" onaylamasını
tekrarlayarak dolanıp durdum ve hiçbir yere varamadım. Şimdi bunu düşün­
dükçe gülüyorum, çünkü değişen tek şey, bu sesleri kırık bir plak gibi kafa­
mın içinde sürekli duymam oldu ama nasıl hissettiğimde herhangi bir fark ya­
ratmadı. Bundan kısa bir süre sonra serbest bırakmaya başladığımda ancak,
yaşamım boyunca süren utangaçlığım yok oldu. Ben şimdi kendimi hem kala­
balık insan gruplarının önünde, hem de yalnızken rahat hissediyorum. Bu ha­
li korumak için herhangi bir çaba göstermem gerekmiyor. Kişisel deneyimleri­
me ve birlikte çalıştığım binlerce insanın söylediklerine dayanarak, mutsuzlu­
ğunuzun ya da yaşamdaki etkisizliğinizin tek sorumlusunun yalnızca düşün­
celer olduğunu varsaymanın yanlışlığına inanıyorum.
1920'lerden bu yana, olumlu düşünmek, dünyanın her yanında popüler
oldu ve bunu gerçekleştirebilme yetimizi artırmak adına türlü sistemler geliş­
tirildi. Belki de, "Sen nasıl düşünüyorsan, dünyan da öyledir" söylemini ya da
onun bir uyarlamasını duymuşsunuzdur. Olumlu düşünce, olumsuz düşünce-

220
Tümünü Birleştirmek �
)erin gerçek olduğunu ve bizim de düşüncelerimizin toplamından oluştuğumu­
zu varsayar. Bu gerçek olsaydı, o zaman olumsuz düşüncelerin üstünü olum­
lu düşüncelerle kapatmaktan başka yapabileceğimiz fazla bir şey olamazdı. Ne
yazık ki bilinçaltımız çok yüklü ve bunu gerçekleştirmek de muazzam bir iş.
Buna karşılık Yöntem, düşüncelere sahip olmamıza karşın, düşüncelerin
kendisi olmadığımız için iş görür. Her birimizin içinde, bilinçaltı zihnimizi
temsil eden bir varil olduğunu imgeleyin. Bu varil, sınırsız potansiyelimizi -
sezgisel bilişimizi- temsil eden altın bir astarla kaplıdır ve bu astarın üzeri
de, kayıtsızlığı, kederi, korkuyu, şehveti, kızgınlığı, gururu ve tüm istekleri
temsil eden bir dolu çürük elmayla örtülmüştür. Altın astarı iyi elmalarla
(mutlu düşünceler ve mutlu hisler) örtmüş olsanız bile, sonunda elmalara ne
olur? Evet, doğru: Sonunda hepsi çürür. Ayrıca, çürük elmaların üstüne bir
kat da iyi elma koymak, altın astarın sadece daha da çok engellenmesine ne­
den olur.
Yöntem, varili boşaltma aracıdır,
böylece yaşantınızda, şimdi ve burada, "))Jlar süren arayışlardan ve bana
şu anda, zaten var olan ve erişilir olan
mantıklı ge'lecek rulısul bir yolun
altın astarı keşfedebilirsiniz. Onu göre­
meyişinizin tek nedeni, sahip olduğu­ peşine J.üşmeld.en hep eli boş döıulüm.
nuz ve onun üstünü kapatan sınırlı dü­ &kıuı ))önlemi yaşamımda beni
şünceler, hisler, inançlar ve isteklerdir. geri tutan lıer şeyi bırakmanın ne
Onları kaldırın ve düşünceleriniz daha
olumlu olacaktır.
denli busit olıl.ugıınıı 9ösleren ill� yoldu.
Açıkça görülüyor ki düşünceleri­
'l3cışka lıiçbir Ö{Jreli baıuı bunun nasıl
niz, bir dereceye kadar, dünyayı nasıl yapılaca[Jını lam 9ösiemıedi. '13cıruı
algıladığınızı belirliyor ve biraz daha verilen ve dalıa nuıllu, kolay bir
esnemeye gönüllü olursanız, onların yaşama yönelil, bu yaşamı-döııiiştüren
aslında yaşantınızda olanları etkiledi­
ğini bile görebilirsiniz. Size elle tutu­
araçlar için çn}t mü�irim.11
lur bir örnek verelim. Diyelim ki bir sa­
- Leandra fjiııevra,
tış elemanısınız ve olumlu bir yaklaşı­
ma sahipsiniz -kendinizden ve ürünü­ San :Pedro, :71..'13.'lJ.
nüzden eminsiniz, kendinizi iyi hisse-
diyorsunuz- o zaman ürünü satmak
daha kolaydır. Oysa, kötü bir gün geçirdiyseniz, birçok kez reddedildiyseniz
ya da bir satışın üzerinden uzun zaman geçtiyse, satış yapmak zordur çün­
kü siz giderek daha az olumlu hissedersiniz. İşte bu, serbest bırakmak za-

221
� Sedana Yöntemi
manıdır. Sonuç olarak düşünceleriniz -ve dünyanız- artarak olumlu hale
dönüşecektir.
Çoğu kişisel gelişim programında vurgulananın tersine, bu kitapta açık­
lananların, davranışınızı değiştirmeye yönelik olmadığını fark ettiniz mi? Bu­
nun nedeni, serbest bırakan insanların doğal olarak olumlu bir yöne kayma­
sındandır. Daha önce de değindiğim gibi, kalıcı değişim, olumlu değişim, ger­
çek değişim, içerden dışarıya doğru gerçekleşir, değişimlerin dışardan zorlan­
masıyla değil. Bu noktayı doğrulamak için geçmiş deneyimlerinize bakın.
Örneğin, Yöntem'in araçlarına sahip olmadan önce, geçici olarak sigara­
yı bırakmış olabilirsiniz, ancak alışkanlık kendini yeniden ortaya koymuştur.
Ya da belki, sigaranın yerine çok yemeyi koymuşsunuzdur. Ve bastırdığınız
dürtü yüzünden belki kilo almışsınızdır. Böyle olmasının nedeni, bir eğilimi
bastırdığınızda, genelde başka bir yerden patlak vermesidir. İşte, dışardan de­
ğiştirmeye çalıştıklarında, çoğu insanın ve kuruluşun yaptığı da budur. Bir eği­
limi tümüyle serbest bırakmak, farklı bir şeydir. İçerden dışarıya doğru değiş­
tiğinizde, değişimler kalıcı ve olumlu olur. Yöntem'i kullanarak gerekleştirdi­
ğiniz her değişim, kim olduğunuzun sınırsız potansiyelini açığa çıkardığı için
daha bütün bir özgürlüğü de beraberinde getirir.
Sizi, "Ben" diyagramı üzerinde düşünmeniz için yüreklendiriyorum.
Onunla çalışın. Onu, kontrol etmek için kullanın. Ona inanmayın: Onu kendi­
nize kanıtlayın.

Altı Adım

Altı Adım, Sedana Yöntemi'nin özünü süzmek, damıtmaktır. Bu adımlar,


serbest bırakma işlemini özetlemek amacıyla 1974'de Lester Levenson tarafın­
dan oluşturulmuştur. Danışman olarak eğitmeyi umduğu küçük bir grupla -
onun öğretilerini bir kendin-gerçekleştir-sistemine dönüştürmek için ona yar­
dım eden kişilerle- çalışırken, Levenson bu Altı Adım'ı bulmuş ve o sırada
okuduğu bir kitabın iç sayfasına yazmıştı. Altı Adım, o günden beri fazla bir
değişime uğramadı.
Yöntem'i her kullandığınızda, bu Altı Adım'a başvurmanın size yararı ola­
bilir. Birçok insan listeyi, çantalarına ya da cüzdanlarına sığacak kadar küçült­
tüler. Listeyi, ajandalarına yapıştıranları da tanıyorum. Onları masanızın yanı­
na duvara da asabilirsiniz ya da elinizin altında olsun ve size gün boyunca ser­
best bırakmayı anımsatsm diye, Altı Adım'ı bilgisayarınızın ekran koruyucusu-

222
Tümünü Blrleştlrmek �
na da koyabilirsiniz. Odaklı ya da yazılı serbest bırakma yapmak üzere oturdu­
ğunuzda da Altı Adım'ın bir kopyasını önünüzde tutmanızı öneririm çünkü
herhangi bir noktada takılıp kalırsanız, Altı Adım'a bir göz atmanız, ilerleme­
nize yardımcı olacaktır. Dediğim gibi, siz Yöntem'e ilişkin keşiflerinizin açığa
çıkmasına izin verirken, onlar, sizin şimdiye kadar yaptığınız ve yapmayı sür­
düreceğiniz her şeyin özünü temsil ederler.

Altı Adım

1. Onay, kontrol etmek, güvence ve ayrılık istemekten çok, özgürlük/serin­


kanlılık (hedefiniz) istemek için kendinize izin verin.
2. Serbest bırakabileceğinize karar verin ve özgür/serinkanlı olun (hedefini­
ze ulaşın).
3. Tüm hislerinizin, dört istekte: Onay istemek, kontrol etmeyi istemek, gü­
vence istemek ve ayrı olmayı istemekte bittiğini algılamak için kendinize
izin verin. Sonra da, istekleri bırakmak için kendinize izin verin.
4. Bunu sürekli kılın. ister yalnız, ister insanlarla birlikte olun, onay isteme­
yi, kontrol etmek istemeyi, güvence istemeyi ve ayrı olmak istemeyi her an
serbest bırakın.
5. Eğer tıkanıp kaldıysanız, tıkanıklığı kontrol etmek ya da değiştirme isteği­
nizi bırakın.
6. Her serbest bıraktığınızda, daha hafif, daha mutlu ve daha etkilisinizdir.
Bunu sürekli gerçekleştirirseniz, giderek daha da hafif, daha da mutlu ve
daha da etkili olursunuz.

Şimdi sırasıyla Altı Adım'ın her birini ele alalım.

I . Adım: Onay, kontrol etme, güvence ve ayrılık istemekten


çok, özgürlük/serinkanlılık (hedefmiz) istemek için kendinize
izin verin.
Bu adım, her şeyden çok özgürlük istemek zorundasınız demez. Ayrıca,
onay, kontrol etmek, güvence ya da ayrı olmak isteme duyularını tümüyle or­
tadan kaldırmadan hedeflerinize ulaşamayacağınız ya da özgürlüğü deneyim-

223
� Sedono Yöntemi
lemeye başlayamayacağınız anlamına da gelmez. Ama şu anlama gelir: İçsel te­
razinizin ibresini, özgürlük/serinkanlılık yönüne ne kadar çevirirseniz, Yön­
tem'in sonuçlarını da yaşantınızda o kadar hızlı görür ve hedefinizi de o ka­
dar hızlı farkındalığınıza çekersiniz.
ilginç olan şu ki bizi bu tür bir çalışmaya çeken şey özgürlük/serinkan­
lılık isteğidir. Birçok insan, belki de çoğu insan bilinçsiz kalmayı yeğler. Onlar
gerçekten bir çıkış yolu, bir alternatif olduğunu görmemeyi yeğlerler. Siz, Se­
dana Yöntem'i işlemlerinde bu noktaya kadar geldiğiniz için bu gezegenin
üzerinde bulunup da değişimi içerden dışarıya doğru gerçekleştirmeye gönül­
lü olan şanslı kişilerden biri olduğunuza emin olabilirsiniz.
Özgürlük arzunuzu, özgürlüğü olabildiğince sık seçerek güçlendirebilir­
siniz. Eğer, Yöntem'e devam edip etmemek konusunda kuşkulara sahipseniz,
ayırt etmenize yardımcı olacak bir soru var. Bu soru çok yardımcı olur, özel­
likle de, rahatsızlık veren bir hissi bırakmakta zorlanıyorsanız.

* Ben bu tıkanmışlığa (bu hisse) sahip olmayı m ı, yoksa özgür olmayı mı


yeğliyorum?
Çoğu zaman, bu soruyu sorduğunuz anda, tıkanmışlığı kuşatan enerjinin
nasıl değişmeye başladığını fark edersiniz. Çok sık olarak da, sorunun kendi­
si, o anda tutunduğunuz şeyi bırakmanıza neden olacaktır.
Evet, biz 1. Adım'da "istemek" sözcüğünü kullandık. Eğer siz bu isteği,
tüm diğer isteklerinizi özgürlük arzusuna dönüştürmek için kullanırsanız, o
zaman artık ona gereksiniminiz kalmayacaktır ve o da kendiliğinden yok ola­
caktır.

2. Adım: Salıverebileceğinize karar verin ve özgür/serinkanlı


olun (hedefinize ulaşın).

Her serbest bırakmanız, sadece bir karar, basit bir seçimdir. Her günün
her anında bu seçimi yapabilirsiniz. Tabii bu gerçek, şimdiden sonra hep ser­
best bırakmayı seçeceğinizi göstermez. Ama bu seçimi yaptığınızda -Yöntem'i
kullanıp özgür olmaya karar verdiğinizde- onu gerçekleştirmek giderek kolay­
laşır. Özgürlüğün kolaylıkla ve hazır bir biçimde elde edilir olduğunu ne ka­
dar fark ederseniz, onu seçme olasılığınız da o kadar artar.

3. Adım: Tüm hislerinizin, dört istekte: Onay istemek, kont­


rol etmek istemek, güvence istemek ve ayrı olmayı istemekte bit-

224
Tümünü Birleştirmek �
tiğini algılamak için kendinize izin verin. Sonra da, istekleri bı­
rakmak için kendinize izin verin.

Bu adım, Yöntem'in kalbidir. Serbest bırakmayı keşfetmeyi sürdürdükçe,


altta yatan temel isteklerin, aslında seçiminiz olan hislerden nasıl daha farklı
hissetmenize ve sonradan pişmanlık duyacağınız davranışlarda bulunmanıza
nasıl neden olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Serbest bırakmaya uyum sağla­
dıkça, hemen o an -hemen ve çok daha kolay- bıraktığınızı göreceksiniz.

4. Adım: Bunu sürekli kılın. İster yalnız, ister insanlarla bir­


likte olun, onay istemeyi, kontrol etmek istemeyi, güvence iste­
meyi ve ayrı olmak istemeyi her an salıverin.
Bir sorunla her karşılaştığınızda, onu serbest bırakmak ve tersine çevir­
mek fırsatına sahipsiniz. Her düşüşün, daha da yukarıya çıkmak için bir fırsat
olduğunu fark ederek, yaşama ilişkin tüm bakış açınızı değiştirin. Serbest bı­
rakmayı kullanmayı sürekli hale getirmek, yeni bir alışkanlık ediniyorsunuz
diye, yapmanız gereken bir dolu şeye -başlarda öyle görünse de- kural koy­
mak demek değildir. Bu, deneyimlediğiniz şeylerin hemen ardındaki sınırsız
potansiyeli daha çok fark etmeye ilişkindir. Onun kullanımını sürekli kılmak
demek, serbest bırakma sorularını her an soracaksınız demek değildir. Gerçek
kimliğinizin içinde gevşemeniz demektir. ŞİMDİKİ anda ortaya çıkan her tür­
lü duyguyu serbest bırakmada rahatsınızdır ve olabildiğinizce açıksınızdır.
Gerçeği görüyorsunuzdur.
Bastırmak ve ifade etmek şu anda çoğumuz için ne denli otomatikse, bı­
rakmak da o denli doğal bir hale ve görünürde otomatik hale gelebilir. Hisle­
rimizle zaten hep bir şeyler yaptığımıza göre, serbest bırakmak da bir olasılık
olamaz mı?

5. Adım: Eğer tıkanıp kaldıysanız, tıkanıklığı kontrol etmek


ya da değiştirmek isteğini bırakın.

Bu adım o kadar önemlidir ki ben ona bir bölümün tamamını adadım,


Huzur Anahtarınız (Sayfa 1 13). Bu, Yöntem'in emniyet supabıdır, raydan çık­
tığınızda sizi çoğu kez tek bir hamlede yola sokacaktır. Özellikle de: Nasıl his­
settiğimizi değiştirmek ya da kontrol etmek istediğimizde tıkanırız. O yüzden,
ŞİMDİ anında hissettiklerimizi değiştirmek ya da kontrol etmek isteğini bırak·
tığımızda, tüm dinamikler değiştirilmiş olacaktır.

225
� Sedana Yöntemi
Bu o kadar basittir ki. Eğer...

* bunalmış hissediyorsanız,
* serbest bırakmaktan uzaklaşıyorsanız,
* serbest bırakmayı unutmuşsanız,
* bırakamıyormuş gibi hissediyorsanız,
* ne hissettiğinizden emin değilseniz,
* belli kalıpları bırakmanın, diğer kalıplara göre sizi daha çok zorladığını gö­
rüyorsanız,
* dibine kadar inip de ŞİMDİ bırakmak istiyorsanız,
bunu değiştirmek ya da kontrol etmek isteğini bırakın.

6. Adım: Her sahverdiğinizde, daha hafif, daha mutlu ve da­


ha etkilisinizdir. Bunu sürekli gerçekleştirirseniz, giderek daha
da hafif, daha da mutlu ve daha da etkili olursunuz.
Giriş bölümünde de değindiğim gibi, Lester, Sedona Yöntemi'ne "tavan­
lar aşağı yöntemi" derdi. Bu söylemin anlamı şudur; bu tekniği kullandığınız­
da, şu anda deneyimlerinizin zirvesi olarak nitelendirdiğiniz bir deneyim, so­
nunda normal seviyeniz haline gelecektir. Bu, iniş-çıkışlar olmayacak anlamı­
na gelmez. Salıverdiğinizde, çıkışlarınız daha da yukarıya çıkacaktır ama iniş­
leriniz de ona göre olacaktır. Hislerinizi daha keskin hissedebilirsiniz, çünkü
salıverdikçe, daha açık, daha duyarlı, daha ayırt edici hale gelirsiniz. Ama, his­
lerinizi daha çok hissetmenize karşın, onları yine de çok daha kolay bırakırsı­
nız; bu nedenle, zamanla özgürlüğünüzün hızla arttığını görürsünüz.
Bu kitapla çalışırken, kazançlarınızı yazmanız için sizi yüreklendirmemin
nedeni budur. Yaşantınızdaki olumlu değişimleri izlediğinizde şunu fark eder­
siniz, "Evet, kendimi daha özgür hissediyorum, daha mutlu hissediyorum, her
şey daha kolay olmaya başlıyor ve ben daha etkili oluyorum." Bunu kabul edip
onayladığınızda, olumsuzluk yerine, olumluluk enerjisini beslersiniz ve bu da
sizi 1. Adım'a geri götürür. Daha özgür ve daha mutlu olmaya başladığınızı
gördüğünüzde, bunun daha fazlasına sahip olma arzunuz güçlenir.
Lester'in kendine sürekli sorduğu soruyu siz de araştırın:
Daha iyi olabilir mi?
Eğer daha iyi olabiliyorsa, serbest bıraktığınızda olacaktır.

226
Tümünü Birleştirmek �
Özellikle de, anlamayı istemek gibi bir eğiliminiz varsa, bu bölümü oku­
duktan sonra, Sedona Yöntem'inin daha çok anlam kazandığını hissedebilirsi­
niz. Bu yöntem, tümüyle tekrarlanabilen formüller üzerine oturtulmuştur ve
bunlar da siz her izin verdiğinizde iş görür.

Keşif: Sorunlar YoRtur

İkinci Kısım'a geçmeden önce, ben, Sedona Yöntemi İleri Kurslar'da keş­
fettiğimiz en güçlü bakış açılarından birini sizinle paylaşmak istiyorum:
ŞİMDİKİ anda sorun yoktur. Bu parçayı şimdiye sakladım, çünkü bunu kabul
etmenin size zor gelebileceğini biliyorum ama -ya şu anda sahip olduğunuz
sözde sorunların tümü, sadece anılardan oluşuyorsa? Ben sizi, bu soruyu ken­
diniz için incelemeye ve en azından bu olasılığı düşünmeye davet ediyorum.
Bu fikri, kısmen de olsa kabul edebilirseniz ve onunla, burada verilen yöner­
gelere sadık kalarak olabildiğince iyi çalışabilirseniz, yaşantınızı iyiye doğru
kökten değiştiren güçlü bir araç daha edinmiş olursunuz.
Sorunların zaman içerisinde kalıcı görünmelerinin nedeni, ŞİMDİKİ
anda sorun olmasa bile, bizim onların peşine düşmemizdir. Evet, biz gerçek­
ten sorunlarımızı arar buluruz. Belirli bir soruna sahip olduğumuz inancını te­
mel alan deneyimlerimizi filtreden geçirme eğilimimiz vardır ve bu inancı des­
teklemeyen her şeyi, farkındalığımızda bilinçsizce sansürleriz. Buna, o soru­
nun ŞİMDİ'de var olmadığı gerçeğini sansürlemek de dahildir.
Ben, farkındalığımın arka planında var olan bu bakış açısıyla yıllarca ça­
lıştım, ancak onu şu son birkaç yıldır sınıflarda ve seminerlerde kullanıyorum.
Bu bakış açısını, birkaç yıl önce yedi günlük bir seminerde ilk kez bir grupla
paylaştım. Henry, seminere geldiğinde dizlik takıyordu. Dizindeki bağlar kop­
muştu ve çok ağrısı vardı. Doktoru ona, bağların tamamı iyileşinceye kadar bu
ağrının bir altı ay daha sürebileceğini söylemişti. O nedenle, ona, ağrının bile
bir bellek kaydı, bir anı olduğunu söylediğimde, buna çok kuşkuyla yaklaştı.
Evet, ŞİMDİ'de hissedilen şeyler vardı ama, ağrının kendisi sadece bir bellek
kaydıydı. Henry o denli kuşkucuydu ki bir sonraki yirmi dört saati, bana ter­
sini kanıtlamaya çalışmakla geçirdi. Deneyimlediği duyumsamaları tümüyle
ŞİMDİKİ ana getirebilirse, ağrı hissedeceğinden emindi.
Ertesi gün Henry sınıfta şaşkınlığını paylaştı, çünkü benim söylediğimi
kuşkuyla karşılamış olmasına karşın, ağrıyı ŞİMDİKİ anda bulmaya çalıştığın­
da, onun olmadığını görmüştü. ŞİMDİKİ anda sadece ağrı olmadığını görmek-

227
� Sedono Yöntemi
le kalmamış, onu bulma çabası da yok olmuştu ve bacağındaki şişlik yüzde 85
inmişti. Yürümek için artık dizliğe de gereksinmiyordu!
Ben sizi, uzun süredir kabul verdiğiniz sorunlarınızın sadece bellek ka­
yıtları, anılar olduğu olasılığını en azından kucaklamaya ve keşfettiğiniz şeye
açık olmaya ve böylece sorunlarınıza meydan okumaya davet ediyorum.
Algılarınızın neden olduğu ıstırabı serbest bırakmaya, varlığına inanmış
olduğunuz bir sorunu düşünerek başlayın. (Bu cümlede, geçmiş zamanı bile­
rek kullandığımı fark edin.)
Eğer sorunun geçmişten geldiğini kabul etmede zorlanıyorsanız, son anı
da geçmişe katmanız için kendinize izin verin. Geçmiş dendiğinde, çoğumuz
bunun dün, geçen yıl ya da yıllar öncesi olduğunu düşünür. Önerdiğim şeyi an­
lamak açısından, tam şu dakikada, şu anda olmayan her şeye, hatta bir saniye
öncesine, hatta bir nano saniye öncesine, lütfen geçmiş olarak bakın.
Sonra kendinize şu soruyu sorun: Bu soruna sahip olduğuma nasıl
inandığımı an ımsamak için kendime izin verebilir miydim?
Sorunun ardından bilinçte oluşan değişim sizi güldürebilir, içsel bir du­
yumsamaya neden olabilir ya da sadece farkındalığınızda, "Evet, bu bile yalnız­
ca bir bellek kaydı" olasılığını gündeme getirebilir.
Sonra, kendinize şunu sorun: Geçmişten gelen bu şeyi değiştirmek ister
m iydim?
Eğer yanıt, "evet" ise, şunu sorun: Geçmişten gelen bu şeyi değiştirme
isteğimi bırakabilir miydim? Sonra da onu olabildiğince bırakın.
Yanıt, "hayır" olsa bile bir sonraki adıma geçin.
Bu dizinin tamamlama sorusu şudur: Bu soruna yeniden sahip olduğu­
ma inanmak istemeyi bırakabilir miydim? Ya da: Bu sorunun yeniden ola­
cağı beklen tisini bırakabilir miydim?
Her zamanki gibi, bırakmak için elinizden gelenin en iyisini yapın. Ancak,
sorunun anısına şu anda hala tutunduğunuzu görüyorsanız, adımları en başın­
dan, tümüyle bırakabilene dek tekrarlayın.

Avantajların ve Dezavantajların Süper Şarjı

Sorunlar üzerinde 10. Bölüm'ün Avantajlar/Dezavantajlar işlemiyle çalı­


şırken, geçmiş zamanı kullanmanızı çok öneririm. "Bu sorunun benim için ne
avantajı var?" ve "Bu sorunun benim için ne dezavantajı var?" diye sormak ye-

228
Tümünü Birleştirmek �
rine, " ........... avantajı neydi ?" ve " ............ dezavantajı neydi?" diye sorun. Son-
ra, 10. Bölüm'deki yönergeleri izleyin. (bkz. S. 192)
Avantaj ve dezavantaj işlemini geçmiş zaman kipi kullanarak gerçekleş­
tirmek, sorunun sadece bir bellek kaydı, bir anı olduğu ve yeniden tekrarlan­
mayacağı olasılığına izin verir. Bu da, herhangi bir sınırlılık duyusunu geçerli
kılmadan, bilinçteki o belli kalıbı serbest bırakmanız için sizi özgürleştirir. Bu­
nu yaptığınızda, o hissin özüne çok daha hızlı inebildiğinizi ve çok daha tam
bırakabildiğinizi göreceksiniz.
Bu bakış açısıyla ne kadar çok çalışırsanız, uzun süredir var olduğuna
inandığınız sorunları bile giderek daha büyük bir kolaylıkla bırakabileceksiniz
ve Birinci Kısım'da öğrendiklerinizi daha derin düzlemlere taşıyabileceksiniz.

Her Seferinde Sadece Bir Hissi ya da Bir Zamanı Ele Alın

Genelde insanlar, elinizdekine benzer bir kitap yazdıkları zaman, okuyu­


cuların yeni bir düşünce ve eylem alışkanlığı edinmeleri açısından, okudukla­
rını en az yirmi bir gün uygulamalarını isterler. Bu bana biraz yapmacık ve
zorlama gibi geliyor. Bunun yerine, öğrendiklerinizi uygulamak için elinizden
gelenin en iyisini, her seferinde sadece bir dakikanızı ayırarak yapmanızı öne­
ririm. Herhangi bir anda serbest bırakmayı unutmanız, gayretinizin boşa gitti­
ğini göstermez. Bu sadece, ŞİMDİ serbest bırakmak ve başarılı olmak için ye­
ni bir fırsata sahip olduğunuz anlamına gelir. Anbean başarılı olduğunuzda,
serbest bırakmaktan ötürü kazançlı çıkmayı ve kim olduğunuzun gerçeğini ka­
bul etmeyi sürdürmek isteyeceksiniz.

Stephanie: "Boşa Harcanmış Zaman" diye Bir Şey YoRtur

Bu kitap üzerinde birlikte çalışırken, editörüm Stephanie, Sedona Yönte­


mi'nin nasıl gerçekleştirileceğini öğrenme sürecine girdi. Bir gün, bir bölümün
yapısıyla ilgili telefonda tartışırken, kendi hikayesini bırakma fikrinin onu si­
nirlendirdiğini söyledi. "Yaşantımda öyle şeyler oldu ki bunlar beni derinden
etkiledi" dedi. "Bunların yalan ya da düş ürünü olduğunun bana söylenmesin­
den hoşlanmıyorum. Dahası, bu olaylara ilişkin hislerimi salıverdiğimde bile
geri gelip duruyorlar." Biraz daha serbest bırakması için onu yüreklendirdim
ve onları yeniden yaşamayı planlamaktan vazgeçtiğinde, olacakları görmesini
söyledim. Sonra, iş konuşmaya devam ettik.

229
,]!, Sedona Yöntemi
Birkaç gün sonra Stephanie beni yeniden aradı ve, "Hikayemi serbest bı­
rakmam söylendiğinde ne kadar kızdığımı seninle paylaştığımı anımsıyor mu­
sun?" dedi. Anımsadığımı söyledim. "Peki. Sana hiç sözünü etmediğim bir
utanç sorunum vardı ve bu sorun, son birkaç yıldır yaşantıma hükmediyordu.
Seninle telefonu kapattıktan sonra oturdum ve o sorunu bırakma kararı aldım
-gerçi bunun mümkün olduğuna da pek inanmıyordum ama deneyecektim ve
sonraki yirmi dört ila kırk sekiz saati, utancım gerçek değilmiş gibi yaşayacak­
tım.
"Bu kararı verdikten hemen sonra, sanırım bir beş dakika kadar çok ağ­
ladım, sürekli salıverdim ve her şeyin içimden geçip gitmesine izin verdim. Bi­
tirdiğim anda, telefon çaldı ve Sedona sınıflarından tanıdığım biri aradı. Bu ba­
na evrenin bir armağanı gibi geldi. Ve ben de bunu fırsat bilip, ona 'o derin,
karanlık sırrımı' anlatmaya ve utancımın gerçekten gidip gitmediğini görmeye
karar verdim.
"Bunu yaptığımda garip bir şey oldu" dedi Stephanie gülerek, "başta, ba­
şımdan aşağıya sanki kaynar sular döküldü. Sonra, üç saniye kadar kendimi
çok üzgün hissettim .... ondan sonra da kendimi iyi hissettim, tümüyle iyi." Be­
deninden akan enerjiye şaşırmıştı. "Hale, mutlu olmayarak boşa zaman harca­
dım. Özgür olmak ne kadar kolaymış, oysa ben kendimi ıstırabıma adamışım"
diyerek, tek şikayetinin, hissettiği keder olduğunu dile getirdi.
Eğer siz de, Stephanie gibi zamanı boşa harcadığınızı hissediyorsanız,
ona verdiğim güvencenin aynını size de vereyim. Benim anlayışıma göre, boşa
harcanan zaman diye bir şey yoktur. Yaşantımızın işlerlik kazanması için hepi­
miz tam olarak yapmamız gereken şeyleri yapıyoruz. Doğrusunu isterseniz, öy­
külerimize ve ıstırabımıza harcadığımız tüm zaman ve enerji, bunları serbest
bıraktığımızda bize bin kez katlanarak geri gelir. Biz zamanı boşa harcamıyo­
ruz.
H ata yoktur.

230
Cedona Yöntemi'ni, kendinizi Ş İMDİ çok daha
o
iyi hissetmenizin dışında, yaşantınızın birçok
alanına uygulayabilirsiniz. Biz, İkinci Kısım'da,
"Gerçek Yaşamdaki Uygulamalar"da, bu uygulama
yollarından bazılarını keşfedeceğiz. Bu kısımdaki
her bir bölüm, belli bir uygulamayı kapsayan bir ki­
tap haline getirilebilir - bu belki ileride gerçekleşti­
rilir. Ancak benim şimdiki amacım, durumlar ve se­
naıyolarla ilgili geniş bir yelpazede Yöntem'i kul­
lanmaya başlamanızdır. Benim hedefim, sizin bu
malzemeyi yaşantınızla bütünleştirmeniz ve sahip­
lenmenizdir.

İkinci Kısmın sonundaki bölümü, tümüyle,


dünyayı desteklemeye adadım. Bunun bir parçası
olmak isteyebilirsiniz. Sizi, bana katılıp Sedona
Yöntemi'ni, sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz kişilerle
paylaşmaya ve genelde derdi başından aşkın olan
dünyamıza bu özgürlük mesajını vermeye davet
ediyorum. Biz birlikte huzur, sevinç, bolluk ve iyili­
ği dünyaya yayabiliriz.

232
Bölüm 1 3

Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı

ester Levenson şöyle derdi, "Korktuğun başına gelir." Her tür ya da dere­
L cedeki korkunun, kronikleşmiş uç noktadaki korkulardan ve panik atak­
lardan tutun da, gündelik kaygı ve korkulara kadar -sıradan sinirlenmeler da­
hil- bilincimizde yer ettiğini gözlemlemiştir. Biz sürekli korktuğumuz şeyden
kaçınmayı vurgularken, onu tekrar tekrar aklımıza getiririz. Ve o, bir mantra­
nın ya da meditasyon odağının iş görmesi gibi iş görür, ancak ters yönde ve
mutluluğumuzu ve özgürlüğümüzü kısıtlayan bir program haline gelir. Korku
bizi yapmak istediğimiz ya da yapmamız gereken şeylerden alıkoyar, çünkü biz
gerçekleştireceğimiz eylemlere ayrıntılı kaygılar, kuşkular ya da beklentiler
yükleriz. Savunmamızı indirdiğimizde neler olacağını öngöremediğimiz için,
korku bizi "sorunlarımızı" bırakmaktan da alıkoyar.
Sık sık öğrencilerimle paylaştığım bir deyiş vardır -Korku, sahte bir ka­
nıtın gerçek görünmesidir. Çünkü çoğu insanın korku dolu beklentilerinin hiç­
bir temeli yoktur. Korkular gerçeklikte bir temele dayansa bile ve riskler olsa
bile, bunlar genelde çok abartılır. Korkuları daha kolay bırakmamıza yaraya­
cak her şeyin, yaşantımızda çok büyük bir fark yaratabileceği açıktır.
O zaman, korkuyu bırakmanın arkasında yatan sır nedir? Bu sizi şaşırta­
bilir. Yine de, kendi deneyimlerime göre gerçektir. Biz bir düzeyde, korktuğu­
muz her şeyin gerçekleşmesini bilinçsizce isteriz ya da bekleriz. Bilinçli olarak
değil -bilinçsiz olarak. Bunu bir kez kabul ettiğimizde, serbest bırakabiliriz.

233
,]!, Sedona Yöntemi
Biliyorum, bu fikre inanmak zor gelebilir. "Ben neden bir hastalık isteye­
yim ki?" ya da "Vergi dairesi beni neden incelemeye alsın ki?" diye sorabilirsi­
niz. Ama bir düşünün. Dışarıdaki dünyada hoşlanmadığımız bir şey gördüğü­
müzde, "umarım bu benim başıma gelmez" ya da "umarım bu bir daha asla ol­
maz" gibi şeyler düşünürüz. Tabii zihnin duyduğu ve imgelediği, sanki olmuş
gibi görünen korkudur, sanki biz "bunun bana olmasını istiyorum " düşünce­
siyle o korkuyu besliyoruzdur. Böylelikle de, yaratıcı enerjimiz o yöne doğru
akmaya başlar. Çünkü, 8. Bölüm'de de değindiğim gibi, zihin yalnızca imgeler­
le yaratır. Ve, yok ya da asla ya da yapmamak-etmemek gibi olumsuzluk ifa­
de eden sözcükleri imgeye dönüştüremediği için de, bunları anlamazlıktan ge­
lir, yok sayar.
Deneyimlediğimiz, gazetede okuduğumuz ya da televizyonda gördüğü­
müz bir şeyden hoşlanmadığımızda, tersine işleyen niyetleri harekete geçirebi­
liriz. Bu, belirli bir şeyi deneyimlemek istemediğimizde ya da tanıdığımız ya da
ilgi duyduğumuz bir kişiye korkunç ya da acıklı bir şey olduğunda da gerçek­
leşebilir. Bu tür şeylerin bizde bir direnç tetiklemesi yaygın bir olgudur. Ve
böyle bir durumda, olanı değiştirmek
istediğimiz için, "umarım, babam gibi
kanser olmam" ya da "umarım, bu ap­
"Sürekli ye.cenin bir yansı uyamrdun
talca hatayı bir daha asla yapmam" de­
ve erle.si yünün işleri ya da 1wrkuları, riz. Bunların tümünün, bilinçli düzeyin
kaygıları ve olmuş ya da olacak olan­ altında olup bittiğini anımsayın. Çoğu­
muz, hastalanmak istediğimizi bilinçli
lara ilişkin suçluluk düşünceleri
olarak onaylamayız. Biz, "ben para kay­
kafamm içinde dolanır dururdu. betmek istiyorum" ya da "ben bir kaza
&dona ]önlemi'ni kullandıgundan istiyorum" demeyiz. Ama hepimiz tersi­
beri, o 'gece 1wnuşmaları' çok a:z.alılı ni söylemişizdir. Ve bunu her söylediği­
mizde, farkına bile varmadan korktuğu­
ve oUluğu zaman da artJ{, uykum
muz şeyi zihnimizde, aklımızda tutarız.
kaçmıyor, salıverip yeniden uyuya­ Bunun nasıl işlediğini gösteren bir
biliyorum." başka yol da şu: Bir şey için kaygılandı­
- 9<.aılıleen 'ı3ell, ğımızda, kendimizi kaçınılmaz sonuca
bir biçimde hazırladığımıza inanırız.
Oakley, .Yl.'13.'LJ.
Eğer istenmeyen şey olacak olursa, bu-
na hem içsel olarak, hem de yaşamımız­
da hazır olmak isteriz. İstemediğimiz
şeylere, ne olacağını bilmemenin getirdiği belirsizliğe hazırlanmak amacıyla
geliştirdiğimiz sahte güvence duyusunu tercih ederiz. Ama, bir felakete hazır

234
Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı �
olmak konusunda haklı çıksak bile, felaketi kendi içsel ve dışsal hazırlıkları­
mızla yaratmış da olabiliriz. Her kaygılandığımızda, istemediğimiz şeyi aklımız­
da tutar, onu kendimize çekeriz.
Şimdi, tıkanıp kalmak konusunda birlikte çalışmaya başlamadan önce,
uygulamaya ilişkin birkaç şeyden söz etmek istiyorum. Öncelikle, size bir kay­
gı bozukluğu tanısı konduysa, bu kitaptaki bilginin, terapistiniz ya da dokto­
runuzla yaptığınız çalışmanın yerini almak gibi bir niyet içermediğini bilin.
Lütfen, sağlık uzmanınıza danışmadan tedavi biçiminizi değiştirmeyin. İkinci­
si, size konan ilk tanı, kendini gerçeğe dönüştüren bir kehanet olabilir. Bu ola­
sılığa karşı da açık olmanızı öneririm. Bu bölümü okumayı sürdürürken, du­
rumunuzun değişebileceği olasılığını göz önünde bulundurun ve serbest bı­
rakmaları açık kalplilikle ve açık bir zihinle gerçekleştirin. Üçüncüsü, eğer
güçlü bir korku sorununuz varsa, bu bölümü okuduktan sonra doğrudan 18.
Bölüm'e, 'Parlak Bir Sağlık Geliştirmek' kısmına geçmeniz gerekebilir. Orada
bulacağınız serbest bırakmalar, şimdiki konumuzu tamamlar.
Her okuyucu, korku ve kaygı sorunlarına, temel serbest bırakma işlemi­
ni uygulamayı sürdürmelidir. Bu kestirme yol, bireysel korkularınızın ve hisle­
rinizin altında yatan onay, kontrol etme ve güvence isteklerinizi bırakma çalış­
malarınızın yerini almaz. Size bir ipucu: Güvence ya da hayatta kalmayı iste­
mek, ya da ölmeyi istemek duyusu, korkunun hemen her zaman orada demir­
lemesine neden olur.
Son bir not: Korku hislerinin bize yalan söyleme yollarından biri de, on­
larla doğrudan yüzleştiğimizde ve onları serbest bıraktığımızda, en kötüsünün
başımıza geleceğini söylemeleridir. Kendi deneyimlerime göre, bunun gerçek­
le hiçbir ilgisi yoktur. Gerçekleşme potansiyeli taşıyan hisler, bilinçaltı zihni­
mizde uykuda olan ve yüzleşmediğimiz hislerdir. Her bir korkunun, gölgenin
karanlığında gizlenmek yerine, farkındalığın ışığına çıkması hep daha iyidir.

Korkuyu Serbest Bırakmanın Kestirme Yolu

Rahatlayın ve odağınızı içinize yöneltin. Gerçekleşeceğinden korktuğunuz


şeyin ne olduğunu tam olarak görebilmek için, korku ya da kaygı hissettiğiniz
bir şeyi -küçük bir sorunla başlamak isteyebilirsiniz- aklınıza getirerek başla­
yın. Bir dakika kadar kendinizi gözlemleyin ve o anda güçlü bir korku mu yok­
sa korkuya işaret eden çok küçük bir his mi duyduğunuzu fark edin. Aslında
hangisi olduğu önemli değildir -sadece gözlemleyin ve ona kabul verin.

235
� Sedona Yöntemi
Şimdi, kendinize sorun: Bunun olmasını istemeyi bırakabilir miydin?
Soru sizi güldürmüş olabilir. "Hadi canım sen de" dediniz. "Ben bunun
olmasını istemiyorum ki!" Eh, soruyu bir kez daha sormayı deneyin ve başka
neler keşfedebileceğinize bakın. Aslında, şu anda aynı korkuya geri dönecek
olursanız, şimdiden bir fark olduğunu bile ayırt edebilirsiniz. Şimdi ya aynı
korkunuza ya da başka bir korkuya
odaklanın. Ve biz onu bu basit yoldan
serbest bırakmak için bir dizi sorudan
")3ıllarca, tüylerimi dil�n diken birlikte geçelim.
eden bir sosyal fd:ıiııin ıstırabını çek­ Gerçekleşeceğinden korktuğunuz
tim. Öğrenci olk{Jıım için, lıer gün şey nedir?
Gerçekleşmesini istem ediğin iz
yeni yii:zlerlc karşılaşıyorum ve bıı
şey nedir?
-sadece sınıfta olıırmalt bile- berıi Şimdi, onun gerçekleşmesini is­
öylesine lwrluıtuyordu k.i, sarık.i lıep temeyi bırakabilir miydiniz?
lw.lbim göğsümden fırlayacak.mış Olumsuz bir şeyin bir şekilde mey­
dana gelmesini istersiniz. Bu gerçekle
gibi hissediyordum. Son on yıldır, ilgili şoku bir kez atlattınız mı, korkuyu
onlarca psikologa gidip ilaçlar aldım, bu yoldan bırakmak genelde çok kolay­
ancak. hiçbiri bana Sedana dır. Çünkü bu aslında bilinçli olarak
)3öıılemi' rıiıı sağladığı yaranıı gerçekten olmasını istediğiniz bir şey
değildir.
yarısını bile sağlayıımadı. ı.Sllşırı Eğer belirli bir korkuda tıkanıp
ıılarıgaçlılt ya da sosyalleşmeye kaldıysanız ve onu bırakmakta zorlanı­
ilişkin lwrluılar yiiziiııderı acı ç.ekerı yorsanız, sadece temel serbest bırakma
sorularına geri dönün. O anda hangi is­
lıerl�se şuruı söylemek. isliyorıım,
teğin tetiklendiğine bakın ve onu ser­
yalnız değilsiniz! 2irıcirlerdeıı best bırakın ya da zorlanmanızı değiş­
ö:zgürleşebilirsiııiz! )1ıöıılem bana tirmek isteyip istemediğinize bakın ve
lıayalımı geri verdi." onu değiştirme isteğini serbest bırakın.
Sonra, bu kestirme yolla deneyler yap­
- J\.1. 9i. ı.Sllllentown, maya devam edin.
ı.Sll .'lFD. Yine, korktuğunuz bir şeye odak­
lanın. Bu aynı korku da olabilir, farklı
bir korku da. Gerçekleşeceğinden kork­
tuğunuz şeyin tam olarak ne olduğunu
fark edin. Örneğin, yükseklikten korkuyorsanız, onun altında düşme korkusu
yatabilir.

236
Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı �
Onun gerçekleşmesini istemeyi bırakabilir miydiniz?
Aynı korkuya ya da olmasını istemediğiniz başka bir şeye, sizi kaygılandı­
ran ya da geren bir şeye odaklanın. Belki de, toplulukların önünde konuşma
korkunuz var. Bu, bir hata yapma korkusunu ya da bir oda dolusu insanın
önünde aptal durumuna düşme korkusunu barındırabilir.
Altta yatan korku ne olursa olsun: Onun gerçekleşmesini istemeyi bıra­
kabilir miydiniz?
İçsel olarak nasıl hissettiğinize bakın. Bu yoldan bırakmak kolay değil
miydi? Bu işlem, bilinçaltı zihninizin saklı alanlarını temizlemenize yardımcı
olacaktır. Bilinçaltında gerçekleşmesini istediğiniz şeyi salıverdikten sonra, ya­
şantınızın birçok alanında çok büyük bir fark göreceksiniz, bu fark, hissetme
biçiminizde de ortaya çıkar. Bu kestirme yolla deneyler yapmayı eğlenceli kı­
lın.
Bu küçük hüneri, Sedona Yöntemi'nin size şunduğu kutunuzdaki araç­
ların arasına koyun ve sonuçların tadını çıkartın. Bu işlem, korku dolu düşün·
celerin bilincinize çıktığı durumlarda ve onlarla derinlemesine çalışacak zama­
nınız olmadığında harikadır. İstemediğiniz bir sonucu düşündüğünüzü her
fark ettiğinizde, kendinize şu soruyu sorarak, onun gerçekleşmesini istemeyi
bırakın: Onun gerçekleşmesini istemeyi bırakabilir miydin?

Di�er İnsanlara İlişRin Korkularınızın


Serbest Bırakılması

Sevdiğiniz bir kişi için kaygılandığınızda, zihninizde ne tür görüntüler


oluşturuyorsunuz? Eğer dürüstseniz, görüntülerin pek de olumlu olmadığını
herhalde kabul edersiniz. Başka insanlar adına kaygı duyduğumuzda, tersine
işleyen niyetleri de destekleriz.
Eğer biri için kaygılanıyorsanız, o şeyin o insanlara olmasını istemeyi hı·
rakın. Ve ayrıca şunu da sorabilirsiniz:
Zih nin izde- ----
-- (olacağından korktuğunuz şey) tutmayı
--

mı, yoksa ----------- (tam tersi) tutmayı mı yeğlerdiniz?


Eğer kocanız ya da karınız, oğlunuz, kızınız ya da en iyi arkadaşınız, ge­
celeyin bir toplantıdan eve dönerken gecikiyorsa, zihninizde, onların yoldan çı­
kıp bir şarampole yuvarlandığını mı tutmak isterdiniz yoksa zihninizde sade­
ce geç kaldıklarını mı tutmak isterdiniz? Eminim, siz de çoğumuz gibi, olum·

237
� Sedana 'ılöntemi
lu bir sonuç deneyimlemek isterdiniz. O zaman, tam tersini beklemeyi ya da
istemeyi bırakmak için kendinize izin verin.

Jennifer: Şimdi Deijilse, Ne Zaman?

Jennifer, yıllarca korkularına ve depresyonuna bir yanıt aradıktan sonra, elli


sekiz yaşında Yöntem'i buldu. "Ben, korku ve kaygının bir alışkanlık olduğuna
inanıyorum. Korku duymayı ve mükemmeliyetçi olmayı gençken annemden öğ­
rendim. On iki yaşındayken, ondan sonraki yaşantımı tümüyle etkileyecek bir ka­
rar aldım. Annemin benden nefret etmesini ve vazgeçmesini sağlayacağını dü­
şündüğüm bir şey yaptım. Sonradan, bu iğrenç kötülüğü düzeltmek için buldu­
ğum tek yol, yaşantımın geri kalanında sorumluluklarını alan cici bir kız olmak­
tı" diyor. Jennifer, yirmili yaşlarında kalp çarpıntısı ve panik ataklar deneyimle­
meye başladı. Terapiye gitti ve kendi-kendine-yardımcı-olma kitapları okumaya
başladı ama bu süreci şöyle dile getiriyor, "Tüm geçmişim, konuşmak ve öykü­
mü anlatmakla geçti. Dinleyicilerin olması güzeldi ama asıl mesaj, yani 'işte bu
şekilde daha iyi olur ve bu yüklerden kurtulursun' mesajı hiç gelmedi." Otuz
dört yaşlarındayken kocası bir araba kazasında öldü ve onu, sekiz yaşındaki
oğullarını tek başına büyütmek üzere yalnız bıraktı. Üç yıl sonra yeniden evlen­
diğinde, hala yas tutuyordu. 1980'de, korkularının hormonlarla ilgili sorunlar­
dan kaynaklanabileceğini düşünen jinekologu, ona Prozac verdi ama Jennifer bu
ilacı sevmedi. Ve Xanax'a geçti.
Bir gün Jennifer'in postasından, Sedona Training Associates'den gelen
bir promosyon kaseti çıktı. O, olayı şöyle anlatıyor, "Bu kaset sanki ihtiyacımı
karşılıyordu. 'Kaybedecek neyim var' deyip programın tamamını sipariş ettim.
Çok kuşku duyuyordum, çünkü şimdiye kadar terapilere çok para harcamış­
tım. Birkaç kez serbest bırakmaya başladım ve kestim. Serbest bırakma soru­
nunu serbest bırakmam gerekti. Ama ben her gün evle iş arasında mekik do­
kuyorum, o yüzden bu programı arabada dinlemek kolay oldu. Bunu sürdür­
memi sağlayan bir düşüncem daha vardı: Elli sekiz yaşındaydım ve kendime
'eğer şimdi değilse, ne zaman? Otuz yıl sonra annen gibi seksen sekiz yaşında
olacaksın. Peki önündeki otuz yılda ne yapacaksın?' diyebildim.
"Serbest bırakmak, korkularımı anında çözmedi, yine de kendimi daha iyi
hissettiğimi hemen fark ettim. Ve o ilaçları almamak için her şeyi yapacak hal­
deydim. Bildiğim tek şey, bunun muazzam bir program olduğu. Son terapisti­
mi 4 Temmuz'da, hem Bağımsızlık Günü, hem de doğum günüm olan günde
bıraktım."

238
Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı �
Bugün Jennifer korku hissetmeye başladığında, bir an için 'Aman Tan­
rım, bir sakinleştiriciye ihtiyacım var' diye düşünebiliyor. Duygularının kont­
rolden çıkabileceğinden korkuyor. Sonra, kendine anımsatıyor, "Bu sadece sa­
hip olduğum bir his." Sedana Yöntemi, onun korkularıyla yüzleşmesine ve on­
ların ne olduğunu anlamasına yardımcı oldu. "Yöntem, harika bir araç" diyor.
"Artık boşluktaymışım gibi hissetmiyorum ve korkularımın içinde kalmıyorum.
Korkular, beraberimde taşıdığım bir top ve zincir gibiydi ve o şimdi yok oldu.
Ben şimdi, o top ve zincirler olmadan kim olduğumu keşfediyorum ve kendi­
mi kabul etmeyi öğreniyorum."

Korkularınızı Arkada Bırakmak

Tıpkı diğer sorunlar gibi, korkularınız da sadece bilincinize yer etmiş ka­
lıplardır. Bu yüzden, korkuları bırakmanın başka bir etkili yolu da, onların bi­
rer anı ya da bellek kaydı olduklarına dayanarak, serbest bırakma sorularını
geçmiş zaman kipinde oluşturmaktır. Lütfen aklınızda tutun: Bir an öncesi bi­
le geçmiştir.
Sahip olmuş olduğunuz bir korkuyu anımsamanıza izin vererek başlayın.
Sonra, kendinize sorun: 'dan nasıl korkmuş ol­
duğunu anzmsamana izin verebilir m iydin?
Geçmişten gelen bu korkuyu değiştirmek ister miydin?
Eğer yanıt "evet" ise, sorun: Geçmişten gelen bu korkuyu değiştirmek
istemeyi bırakabilir miydin? Sonra da, olabildiğince bırakıverin.
Yanıt, "hayır" olsa bile, bir sonraki adıma geçin.
Bu dizinin tamamlama sorusu şudur: ----­ 'den korkmak
istemeyi bırakabilir miydin?
Her zamanki gibi, bırakmak için elinizden gelenin en iyisini yapın. Ancak,
şimdi anında hala korkunun anısına tutunduğunuzu fark ediyorsanız, geri dö­
nün ve tümüyle bırakabilene dek adımları baştan alın. Bu çok güçlü bir ser­
best bırakma olabilir.

239
� Sedana Yöntemi
Bob: Kronill Korllu'nun Üstesinden Gelmell

Biz Sedana Training Associates 'de sürekli, kurslardan mezun olan ve


istenmeyen his, düşünce ve inanç kalıplarından özgürleşen kişilerden gelen
coşku dolu mektuplar alırız. Bob bize böyle iki mektup yolladı. Aşağıda ilk
mektubundan bir alıntı sunuyoruz:
"Sedona Yöntemi beni, aşırı bir korku bozukluğu durumunun sonucu
olan kırk yıllık psikolojik acıdan kurtardı. Kasetleri kullanmaya başladıktan
yaklaşık on sekiz ay sonra, beni felç eden korkular neredeyse yok oldu! Bunun
mümkün olabileceğine inanmıyordum. Sedona Yöntemi'ne ve şimdilerde tadı­
nı çıkartabildiğim harika yaşantıya çok müteşekkirim."
Sağladığı ilk yararlardan sonra Bob, Ekim ayı başında Sedana, Arizo­
na 'da yapılan yedi günlük bir sem inere katılmaya karar verdi ve kasetleri
dinleme arzusu pekişmiş olarak evine döndü. Birkaç hafta sonra bize ikin­
ci mektubunu gönderdi:
"Korku-Kaygı bozukluğumdan Ekim'in sonunda tamamen kurtulduğumu
size bildirmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bu, iki yıl önce ısmarladığım
ilk kasetler elime geçtiğinde olmasını umduğum şeydi. Bunun ötesindeki her­
hangi bir şey, benim algımın ve idrakimin ötesinde olacağından, herhangi bir
beklentim yoktu.
"Başlarda inanılmaz ilerlemeler kaydettim ve zaman içerisinde Sedona
Yöntemi'yle daha da ilerlemeyi sürdürdüm. Son zamanlarda daha çok serbest
bırakmaya ve Lester Levenson'un doldurduğu kasetleri de daha çok dinleme­
ye başladım. Bir şekilde, tümüyle özgürleşmenin sınırlarında dolanıp durduğu­
mu hissediyordum. Sonra, 13 Ekim Pazar günü, belirgin bir sükunet hissiyle
uyandım. Bu his olağanüstüydü. Birden, Lester Levenson'un, kişinin "zihni
sessizleştirmek" zorunda olduğunu söylerken kastettiği şeyin bu olması gerek­
tiğini anladım. Sonraki üç günde, normalde bende küçük küçük korkular te­
tikleyecek olaylar deneyimledim. Bu kaygı ve korkular hala hazır olmadığım
zamanlarda ortaya çıkabiliyorlardı. Oysa şimdi, o zorlayıcı davranışın gitmek­
le kalmadığını, onun yerini bir güven hissinin aldığını görmek beni çok şaşırt­
tı. 1 6 Ekim'de, korku çağrıştıran dürtülere bedenimin artık tepki vermediğini
gördüm. Bu önemliydi ve sanırım tüm yaşantım boyunca bana işkence etmiş
olan bir sorundan kurtulmamı sağlayan son dönüm noktasıydı.
"Gerçi, Lester'in sözünü ettiği ve çoğumuza, evrene ilişkin mistik bir ba­
kış açısı gibi gelen görüşe ulaşmadım ama, onun özgür olmak diye nitelendir-

240
Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı �
diği unsurlarla kendimi özdeşleştirebiliyorum. Bedenimle düşüncelerimin ve
bilincimin farkına varabiliyorum. Benim için bedenimin önemi azaldı. Sanki
her şeye, bedeni düşünmeyi unutturan farklı bir prizmadan bakıyorum. Les­
ter'in 'egonun yokluğu' olarak tanımladığı olguyu da deneyimliyorum. Bu, öz­
gürleşmenin en zevkli yanı.
"Bugün, her türlü durumda korku ve kaygıdan tümüyle arınmış olduğu­
mu hissediyorum. Sanki, bilinçaltına yuvalanmış ve korkulara neden olmuş
tüm hisler temizlenmiş gibi. Korku ve kaygı artık benim için bir engel oluştur­
muyor. Sorunum buydu ve yıllardır kendimi bundan kurtarmaya çalışıyor­
dum."

Hızlı İş Gören İRİ Öneri Daha


Bu bölümdeki işlem, gerçekten tüm korkularınızın geçip gitmesine yar­
dımcı olacaktır. Korkularınızdan özgürleşmeyi hızlandırmanın bir yolu da, hep
korkmuş olduğunuz şeylerin listesini çıkartmak ve sonra onları tek tek ele ala­
rak gerçekleşmelerini istemeyi bırakmaktır.
Ayrıca, gün içerisinde kendinizi bir şeye sinirlenirken ya da bir sonuçtan
korkarken yakaladığınızda, aslında gerçekleşmesinden korktuğunuz şeyin ne
olduğunu görün. Ve sorun: Bunun gerçekleşmesini istemeyi bırakabilir miy­
din?

241
Bölüm 1 4

Suçluluk ve Utanç Zorbalığının Ötesi

uçluluk ve utanç, çok fazla gereksiz ıstıraplara neden olan yanıltıcı hisler­
S dir. İçsel iş görme biçimleri çok benzerdir ve genelde tek bir bileşke oluş­
tururlar. Ancak, utanç hissetmeden suçluluk hissetmek mümkünken, suçluluk
hissetmeden utanç hissetmemiz mümkün değildir. Onları ayırt etmenin yolu
şudur: Suçluluk, bir hata-yapma algısını izleyen histir: "Ben yanlış yaptım."
Utanç, yaptığımız şeyin bizi "hatalı" ya da "kötü" yaptığını algılamaktır. Dokuz
duygusal hal çizelgesinde (Sayfa 96-97) suçluluk, birkaç kategori arasında gi­
der gelir. Kayıtsızlıktan gurura kadar her duygunun enerjisiyle bağlantılıdır.
Oysa utanç, kedere ilişkin bir histir.
Bu bölüm, mutluluğumuzun, özgürlüğümüzün ve zihinsel dinginliğimi­
zin sinsi hırsızları suçluluk ve utançla ilgili genel yanlış-anlamaları araştıracak
ve ortaya çıkartacaktır. Sonra da, bu kendi-kendini sabote eden hisleri serbest
bırakmayı sağlayacak birkaç basit strateji sunacaktır. Suçluluk ve utanç çoğu
zaman birbirinin yerini alabildiği için, bölümün geri kalanında onlardan ya sa­
dece "suçluluk" ya da "suçluluk/utanç" olarak söz edeceğim.

243
� Sedono Yöntem i
Suçlulu� ve Utanç Adına Sürdürülen Yalanlar

Suçluluk/utanca ilişkin, yaşantımızı çok ciddi bir biçimde kısıtlayan ve


bizi mutsuz eden üç ana mit vardır. İlk ve en büyük yalan, suçluluğun bizi ce­
zalandırılmaktan koruyacağıdır. Gerçek şu ki suçluluk, cezalandırılmayı bilinç­
sizce kendine çeker. Evet. Suçluluk hissettiğimizde, dünya tarafından cezalan­
dırılmayı kendimize çeker ve üstüne üstlük kendimizi cezalandırırız. Ve darbe­
yi indiren de şudur: Asla yeterince cezalandırıldığımızı hissetmeyiz.
Kendi-kendini cezalandırmak nasıl ortaya çıkar? Önce, yapmamamız ge­
rektiğine ya da yapılmasının yanlış olacağına inandığımız bir şeyi ya yaparız ya
da yapmayı düşünürüz. Ve ilginçtir, o dışsal eylemi daha gerçekleştirmeden ge­
nelde suçluluk hissetmeye başlarız. Sonra, yaptığımız ya da düşündüğümüz
bu şeyin hep farkında olur, insanlar anlamış olsun ya da olmasın, kendimizi bu
çengelden kolay kolay kurtaramayız. Dışardan gelecek bir cezalandırmanın ka­
çınılmaz olduğuna inandığımız için de, bu cezadan bizi koruyacağını umut
ederek kendimizi cezalandırırız. Ancak, uygun bir ceza derecesinin ne olduğu­
nu diğer insanların ve hatta kendimizin nasıl belirleyeceğine ilişkin hiçbir fik­
rimiz olmadığı için, kendimizi cezalandırmayı hep abartırız.
Kendime, böyle suçluluğa dayanan bir cezayı ilk kez verişimi anımsıyo­
rum. Yuvadaydım ve öğrencilerden birine kızmıştım, onu o kadar sert ittim ki
kaydı, düştü ve bir bardağı kırdı. Onu incittiğim için kendimi çok kötü hisset­
tim ve öğretmenimin ve ailemin vereceği cezadan çok korktum ve bir cam par­
çası alıp kendimi kestim. İçten içe, bu eylemin beni geri tepecek bir cezadan
koruyacağını ummuştum. Bu tabii bir işe yaramadı. Yine de azarlandım ve ce­
za aldım. Ancak ceza o denli önemsizdi ki ne olduğunu bile anımsamıyorum
ama cezalandırıldığımı ve üstüne üstlük bir de elimde bir kesik olduğunu
anımsıyorum.
Bir an için durun ve suçluluk hissetmenize neden olan, yaptığınız ya da
yapmadığınız, söylediğiniz ya da söylemediğiniz, hatta düşündüğünüz ya da
hissettiğiniz bir şeyi düşünün. Kendi kendinizi cezalandırarak, dışardan gele­
cek tehdit edici bir ceza korkusuyla yaşayıp yaşamadığınızı fark edin.
Suçluluk hissettiğiniz şeyleri düşünürken, o suçluluk hissinin, "söz ver­
diği" gibi, sizi cezalandırılmaktan koruyup korumadığına da bakın. Çoğu his­
lerin bize söylediği yalanlar gibi, suçluluk hissinizin de genellikle tam ters et­
kiyi ürettiğini göreceksiniz. Yani sizin, kendinizi cezalandırmanıza neden ol­
muştur. Ve eğer eylemleriniz başka insanları da içerdiyse, onların sizi cezalan­
dırmasına da büyük bir olasılıkla engel olmamıştır. Kaldı ki suçluluk hisset-

244
Suçluluk ve Utanç Zorbalı?jının Ötesi �
mek, dışardan gelecek cezalandırmalara gerçekten engel olsaydı, hapishanele­
rimiz çok daha boş olmaz mıydı?
Suçluluk adına sürdürülen ikinci yalan da, o hissin bizi bir biçimde "yan­
lış" eylemlerimizi yinelemekten alıkoyacağıdır. Ama sizin -ya da tanıdığınız bi­
rinin- suçluluk hissettiğiniz şeyi bir kereden fazla yaptığınız, söylediğiniz, ya
da düşündüğünüz hiç olmadı mı? Elbette oldu. Hepimizin oldu. Suçluluk bizi
sık sık, zaten yanlış yaptığımıza inandığımız şeyin tam olarak aynını yapmak
ya da yapmayı sürdürmek için dürter durur -ve bu yine kendi-kendimizi ceza­
landırmaktır. Suçluluk, sonradan pişmanlık duyduğumuz eylemlerin ana ne­
denlerinden biridir.
Şu örneğe bir bakalım. Kilo ver­
mek için rejim yaptığınızı düşünün. İra­ "&Jorıa )3örı./emi dııygı.ısd. 1w.lmanıla
denize hakim olamayıp bir bisküvi ya da
i.ş görür ue irı.sanlaruı 1ıem ı!efJU1i{
bir top dondurma yediniz ve kendinizi
bu yüzden suçlu hissediyorsunuz. Ne ı1ıygıılaruıı 1ıem ele negatif diişüncdcri­
yaparsınız? Evet. Bir bisküvi ya da bir ni orlıuları kaldırır. O 1-ıd.ı ue elkilidir
top dondurma daha yiyerek kendinizi çiinhii o doğnulan prdılemin 1wlbine
cezalandırırsınız. Şimdi daha da çok
suçluluk hissedersiniz. Çok geçmeden,
gicler. Omı 1uıllaı ıanlar için )3öııiem
olılıır.11
düşüncesizliğinizi daha da fazla ceza­ bir kestirme y
landırmak için, bir kutu bisküvi ya da
dondurmayı bitirirsiniz. Ve büyük bir
- 'lJr. €Uiott [Jrumer,
olasılıkla, bunların bir lokmasının bile ::Plwenix, ..9!.'13.'lJ.
tadına varmak için kendinize izin ver-
mezsiniz. Bu size tanıdık geliyor mu?
Bahse girerim ki evet. Diyet sanayi, rejim yapan çoğu kişinin başarısızlığına ne­
den olan bu az-anlaşılmış olgu sayesinde büyüyor.
Bu, dünyanın, suçlarını/kusurlarını türlü yollardan affettiren ama -açık­
ça değilse de, en azından bilinçaltında- bunları işlemekten vazgeçmeyen in­
sanlarla dolu olmasını da açıklıyor.
Ben şimdi hepimizin, yapmak istediklerimizi umarsızca, ahlak kurallarını
çiğneyerek ya da disiplinli davranışı göz ardı ederek yapmamızı önerecek de­
ğilim. Ancak, suçluluk hislerimiz, çoğumuzu, sonradan pişman olacağımız şey­
leri yapmaktan alıkoymadığına göre, suçluluk/utancı serbest bırakmaya istek­
li olursak, genelde çok büyük kazançlar elde ederiz. Suçluluk/utanç'tan öz­
gür olmak demek, daha iyi, daha sağlıklı, daha destekleyici seçimler yapmada
da özgür olmak demektir.

245
}'!, Sedana Yöntemi
Suçluluğun önemli bir rol oynadığı alanlardan biri de, erken yaşlarda uğ­
ranılan tacizin ötesine geçememektir. Ana-babamız, öğretmenlerimiz, bakıcıla­
rımız ya da ruhsal liderlerimiz bizi küçük yaşlarda taciz ettiklerinde bu insan­
ların bu denli yanlış bir şeyi yapabilmiş olmalarını kabul etmek bize zor gelir.
Küçükken, yetişkinlerin -özellikle de ana babalarımız gibi etkisi büyük olan
kişilerin- bize göre çok büyük bir güce sahip olduklarını kabul ederiz. Sonuç­
ta onlar bize yiyecek ve barınak sağlıyordur ve bizi dış dünyadan korumakla
yükümlüdürler. Daha ke.ndi başımıza hayatta kalmayı beceremediğimizden,
onların yanılabilirliği doğrudan bizim hayatta kalmamızı tehdit eder. Yaşantı­
mızdaki yetişkinlere Tanrı ya da en azından Tanrı'nın temsilcileri gözüyle ba­
kabiliriz. Bu nedenle, bir taciz olayı meydana geldiğinde, suçu yalnızca, göre­
bildiğimiz diğer kişinin üzerine atarız, yani kendimize. Biz bunu, düş ürünü
ve çarpık bir kendini-koruma biçimi olarak yaparız.
Ben Sedona Yöntemi kurslarında sık sık, çocuklukta tacize uğramış kişi­
lerle çalıştım. Bu tür kişiler, olanlar için çoğunlukla kendilerini suçladıkların­
dan, kursa katılanların çoğu, güvendikleri yetişkinlerin hataları yüzünden ya­
şantıları boyunca suçluluk hissetmiş ve kendilerini cezalandırmışlardı. Bu in­
sanlar, suçluluk hislerini serbest bırakmayı başardıklarında ve onları taciz
edenlerin hataları yüzünden kendilerini suçlamaktan ve cezalandırmaktan
vazgeçtiklerinde, onları tutsak eden duygusal, zihinsel ve içsel travma ve
utanç kalıplarından özgürleşebilirler.

Annie: YüRlerini İndirmeR

Hiç kuşku yok ki zihin ile bedenin birbiriyle çok yakından bağlantılı ol­
duğunun farkındasınız. Çoğu zaman, bırakmak için derinlemesine çalışırken,
bedenin bir öykünün anısını nasıl canlı tuttuğunu keşfederiz. Ayrıca hislerimi­
zi bastırdığımızda, onların kendilerini beden yoluyla ifade etmek istemesi de
genel bir olgudur.
Annie, zihin-beden bağlantısının mükemmel bir örneğidir. Sedona, Arizo­
na'ya yedi günlük bir seminere geldiğinde, aşırı bir boyun ve sırt ağrısı çeki­
yordu ve omuzlarında sanki on binlerce kilonun ağırlığını hissettiğini söylü­
yordu. Hafta ortasında yanıma gelip de yardım etmemi istediğinde, bu tür ağ­
rıların çok sık · görülmesi yüzünden, tüm grup adına onu beş-on dakikalık bir
serbest bırakma işleminden geçirmeme izin verip vermeyeceğini sordum. Dü­
rüst olmam gerekirse, Annie'nin ağrısına neden olan öykü beni hiç ilgilendir-

246
Suçluluk ve Utanç Zorbalı�ının Ötesi �
miyordu. Ama o yine de, o zamanlar hamile olan yirmi dört yaşındaki kızı için
çok kaygılandığını söyledi. "Doğrusu, terapiye giderek ve Sedona Yöntemi'ni
kullanarak, annelikten kaynaklanan korkularımı bıraktığımı sandım. Ama
kontrol etme sorunum şimdilerde yine yüzeye çıkıyor. İlk epilepsi krizleri baş­
ladığında kızım on üç yaşındaydı. Bu kriz ilk geldiğinde, onun öleceğinden
emindim. İzleyen yıllarda ona her baktığımda, o korkunç deneyimi yeniden ya­
şadım. İki yıldır artık kriz gelmiyor ama o kadar çok ilaç aldı ki bunun bebe­
ği etkileyebileceğinden korkuyorum. Ve kendimi sorumlu hissediyorum."
Önce, Annie'yi kendi fiziksel ağrısına yönelik genel serbest bırakmalar­
dan geçirdim. Bu işlemin orta yerinde, kendini Atlas gibi hissettiğini, kendi ro­
lünün dünyayı omuzlarında taşımak olduğunu söyledi. Ona, bunu bırakıp bı­
rakamayacağını sordum ve dünyayı omuzlarından indirmeyi kabul etti. Bu, ağ­
rısını biraz azalttı ama biz o noktada durmadık. Ve şu soru dizisini sorduğu­
muzda, daha da derin serbest bırakmalar gerçekleşti: Kendini yeterince ceza­
landırdın mı? Kendini cezalandırma isteğini bırakabilir miydin? Ve, kendi­
ni suçlu hissetmeyi bırakabilir miydin? Tümüyle serbest bıraktığında ağrısı
yok olmuştu ve bir daha da geri gelmedi. Sadece, kızı onu havaalanından al­
maya geldiğinde ansızın bir sancı hissetmiş, onu hemen serbest bırakmış ve
sancı sanki buharlaşıp yok oluvermişti.
Annie bu önemli serbest bırakmasını şöyle anlatıyor: "Bu yöntem benim
için çok şeyin kilidini açtı. Ben tam anlamıyla, mükemmellikten yoksun olan
bir çocuğa sahip olmanın suçluluğunu yirmi dört yıldır taşıyıp durmuştum.
Omuzlarımdan inen yük buydu. Şimdi en derin düzeyden anlıyorum ki kızımın
epilepsisi, benim yaptığım ya da yapmadığım bir şeyden kaynaklanmıyordu. Ay­
rıca, yaşam yolunda gittiği yoldan da ben sorumlu değildim. O "bana ait" de­
ğil, kendine ait. Ve yapılması gerekenlerin çaresine kendi bakacak. Artık, kızım
için daha iyi olsun diye dünyayı kontrol etmem gerektiğini hissetmiyorum. Sa­
dece olan bitenin içinde anda kalarak var olmam gerektiğini hissediyorum.
Şimdiye kadar korktuklarımın hiçbiri olmadı, onun için bırakmak kolay oldu.
Evrenin gücü, onun, doğmamış çocuğunun ve benim yolumu biliyor."

SuçluluR/Utanç Hislerini Serbest BıraRmaR İçin


Dört Kısa İşlem

Pekala, şimdi bazı inançları sarstığımıza göre, suçluluk/utanç zorbalığı­


nı ortadan kaldırmanın bazı pratik yollarına bakalım. Bunlar, bu kitabın Birin-

247
]!, Sedana Yöntemi
ci Kısmı'nda öğrendiğiniz türlü serbest bırakma işlemlerinin yerini almak de­
ğil, onları güçlendirmek amacını güder.

1 . Altta Yatan İsteklerinizi Serbest Bırakın


Biz, yukarıda anlatılan 'kendi-kendini-cezalandırma/düş ürünü koruma'
sendromunun bir parçası olarak suçluluk ve utanç hislerimizi, onay, kontrol
etme, ya da güvence kazanmak için kullanırız. O nedenle, aşağıdaki basit ser­
best bırakma soruları size yardımcı olabilir:
Bu suçluluk/utancı, onay, kontrol etme ya da güvence kazanmak için
mi kullanıyorum?
Onay, kontrol etme ya da güvence isteğini bırakabilir m iydim?
Yukarıdaki sorunun yerine şöyle de sorabilirsiniz: Suçluluk/utancı bu bi­
çimde kullanmak istemeyi bırakabilir miydim?
"Kullanmak" sözcüğü, sahip olduğunuz suçluluk/utanç duygusunun so·
rumluluğunu almanıza ve böylelikle onu daha kolayca bırakmanıza yardımcı
olabilir.

2. Yeterince Cezalandınldığınıza Karar Verin


Suçluluk/utancı serbest bırakmanın bir başka güçlü yolu da, yeterince
cezalandırıldığınıza karar vermenizden ve sonra da kendinizi cezalandırmak
istemeyi bırakmanızdan geçer. Aşağıdaki soruları kullanabilirsiniz:
Yeterince cezalandırıldığıma karar vermek için kendime izin verebilir
miydim?
Kendimi cezalandırmak istemeyi bırakabilir miydim?
Gelecekte kendimi yeniden cezalandırmayı planlamaktan vazgeçebilir
miydim?
Eğer bu yoldan suçluluk/utancı bırakmakta zorlanıyorsanız, tüm sorula·
ra "evet" yanıtını verebilene kadar temel soruları sormaya başlayın.

3. Avantajlan ve Dezavantajlan Değerlendirin


Yukarıda değindiğimiz işlemle kesişen Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi,
olanlar için kendinizi suçlamayı ya da cezalandırmayı sürdürme konusunda bir
karar almanıza yarayan harika bir araçtır. Özgürlüğün ŞİMDİ meydana gelme·

248
Suçluluk ve Utanç Zorbolı§ının Ötesi �
sine izin vermek açısından, sorularınızı geçmiş zaman kipinde sormanın çok
yararlı olacağını anımsayın. Bu aynı zamanda bu konu için gerekli olan her
serbest bırakmanın, son serbest bırakma olma olasılığını da artırır. Aşağıdaki
iki soru arasında gidip gelin:

+ Kendimi cezalandırmanın benim için ne avantajı olmuştu?


+ Kendimi cezalandırmanın benim için ne dezavantajı olmuştu?

4. Olana İlişkin Gerçek Hislerinizi Kucaklayın


Bazen gizlice, "Evet, bunu yapbm. İyi ki de yapmışım. Ve yine yapardım"
hissini hissettiğimiz halde suçluluk duyuyormuş gibi davrandığımızda, suçlu­
luk bize yapışıp kalır. İşte suçluluk, utançtan bu noktada ayrılır. Eğer bu tu­
zağa düşecek olursanız, hislerinizin gerçekliğini kabul etmek, suçluluğunuzun
büyük bir bölümünün salıverilmesini sağlayacaktır. Sonra suçluluğun denge­
si, aşağıdaki soru sorularak sağlanabilir:

+ Bunu yeniden yapmak istemeyi bırakabilir miydim?

Derin Bir Rahatlama Nefesi Alın

Suçluluk ve utanca taze bir bakış açısıyla bakmak yaşanbnızda yeni ola­
sılıkların kapısını açmakla kalmaz. Ben bu baskıcı duygularla şimdi çok daha
kolay başa çıkabildiğinizi ve salabildiğinizi göreceğinizden de eminim. Bu bö­
lümde öğrendiğiniz araçları lütfen kendinizi o yönde değiştirmek için cesaret
kazanmada kullanın. Sonuçta, suçluluk ve utanç sadece bir histir. Onlar siz
değildir ve siz onları serbest bırakabilirsiniz. O nedenle, derin bir nefes alarak
rahatlayın ve hazır olduğunuzda devam edin.

249
Bölüm 1 5

O Kötü Alışkanlıkları Kırmak

edona Yöntemi'nin anahtar uygulamalarından biri de, istenmeyen alışkan­


S lıkları kırmaktır. Tüm alışkanlıklar kötü değildir. Biz sadece, bizim için iyi
olmadığını bildiğimiz belli şeyleri alışkanlık haline getirmişizdir. Çoğu insan
için alışkanlıkları kırmak kolay değildir. Onlar, düşünce, his ve davranış kalıp­
larımızın içinde sanki derin izler ya da yivler açmış gibidir. Ayrıca, bu kalıpla­
rı önce yaratmaya, sonra da onlarla mücadele etmeye genelde çok zaman ve
enerji harcadığımız için de, nasıl gerçekleştirileceğini bilsek bile onları bırak­
ma işlemine bazen direniriz.
Alışkanlık olarak yaptığınıza inandığınız şeyleri düşünün. Sigara içiyor
olabilirsiniz. Az ya da çok yediğinizi düşünebilirsiniz. Televizyona, sinemaya,
sekse ya da alkole bağımlılık yaratmış olabilirsiniz. Tüm bağımlılıklar ya da
alışkanlıklar bu denli açık değildir. Bazı alışkanlıklar daha gizlidir. Haklı olma­
nız gerektiğini hissediyor musunuz? Hissedilmeniz, duyulmanız, ya da görül­
meniz gerektiğini hissediyor musunuz? Kendinizi ya da başkalarını yargıla­
maktan vazgeçemediğinizi hissediyor musunuz? Bunlar da bağımlılıktır. Hat­
ta, onay, kontrol etmek, güvence ve ayrı olmayı istemek de bağımlılıktır. Vaz­
geçmeye ne kadar çabalasak da, bağımlı olduğumuz ya da alışkanlık olarak
yaptığımız çok şey vardır. Eğer, herhangi bir alışkanlığa olan düşkünlüğünüz­
den vazgeçmeyi hiç denediyseniz, bunun çok zor olabildiğini de biliyorsunuz­
dur.

25 1
� Sedona Yöntem i
Bu bölümdeki amacım, tüm kitapta olduğu gibi, değişimi içinizde nasıl
gerçekleştireceğinizi göstermektir. Ve size, sonradan pişman olacağınız davra­
nışlara neden olan içsel güdülerin çengellerinden nasıl kurtulacağınızı öğrete­
ceğim. Belki de şimdiye kadar, diğer bölümlerde size ne yapmanız gerektiğini
söylemeye çalışmadığımı fark ettiniz. İzlenecek yeni davranış biçimlerinin lis­
tesini vermeye inanmıyorum çünkü dışardan zorla kabul ettirilecek davranış­
lar genelde sadece kısıtlayıcı yeni alışkanlıklar haline gelir.
Ben bu arada, ciddi bir biçimde madde bağımlılığı geliştirmiş kişilerin -
ve organik kimyevi dengesizlik tanısı konmuş kişilerin- bu maddelerden kay­
naklanan farklı alışkanlıkları kırdıklarını da gördüm. Eğer siz de bu tür tıbbi
bir durum deneyimliyorsanız, gerek bu bölümden, gerekse 'Parlak Bir Sağlık
Geliştirmek' başlıklı 18. Bölüm'ü okumaktan çok yararlanacaksınız.
İlerlemeden önce şuna da dikkatinizi çekmek isterim ki şu anda bir des­
tek grubuna katılıyorsanız, ya da herhangi bir madde ya da hatta duygusal
bağımlılık için terapi görüyorsanız, ben bu tür etkinlikleri bırakmanızı öner­
miyorum. Bu bölümdeki her şeyi, zaten yapmakta olduğunuz şeyleri destek­
lemek için kullanın ve sağlık uzmanınıza danışmadan tedavi biçiminizde her­
hangi bir değişiklik yapmayın. Madde bağımlılığından kurtulma tedavisi gö­
ren insanlarla yaptığımız çalışmalarda, bu maddelerden özgürleşmek için ge­
rekli tedaviyi sürdürmede ve bu süreçle başa çıkmada ve bağımlılığın tekrar­
lanmasına engel olmada, serbest bırakmanın çok büyük yararlar sağladığını
saptadık.

Alışhanlıhları Kırmaya Farhlı Bir Yahlaşım

Eğer yaşamınızda değiştirmek ya da ondan özgürleşmek istediğiniz bir


alışkanlığınız ya da bağımlılığınız varsa, bunu gerçekleştirmenin çok basit bir
yolu var. Bir örnek verelim. Diyelim ki akşam yemeğinden sonra ayrıca tatlı ye­
mek ya da yemeniz gerekenden daha sık tatlı yemek eğilimindesiniz. Böyle bir
durumda birçoğumuz, "artık daha fazla tatlı yemeyeceğim" kararını alırdı.
Ama bu zorla alınmış karar belki birkaç gün ya da gerçekten güçlüysek birkaç
hafta sürer ve biz yine tatlı yemeye başlardık -hatta belki de öncesine oranla
daha çok.
Tatlı yeme açmazıyla karşılaştığınızda, bununla başa çıkmanın bir başka
yolu daha var. "Bunu asla bir daha yapmayacağım" demek yerine, kendinizle
uzlaşın: "Bak, eğer istiyorsan yine de yiyebilirsin ama önce serbest bırak." Ser-

252
O Kötü Alışkanlıkları Kırmak �
best bırakmayı baştan yapmanın nedeni, tüm alışkanlık kalıpları his kalıpları
içinde kilitli olduğu içindir. Bu hisler farkındalığımıza çıktığında, oriların etki­
sini yok etmek amacıyla çok yemek gibi belirli eylemlerde bulunuruz. O ne­
denle, serbest bıraktığınızda, o belirli alışkanlığın altında yatan nedeni ya da
motivasyonu bırakmış olursunuz.
Dikkat: Eğer madde ya da alkol bağımlılığı için tedavi görüyorsanız, -
"eğer istiyorsan yapabilirsin"- yönergesinin sizin için uygun olmayabileceğini
lütfen aklınızda bulundurun. Sade-
ce, bağımlısı olduğunuz maddeyi çok
istemeye başladığınızda, içinizden "S4Jarayı bıralwbil.eccfJimdcn -yJlar­
yükselen bu hisleri serbest bırakın
ve tedavinize sadık kalın.
dır- umudumu kesmiştim. Şimdi
Örneğimize geri dönecek olur­ elimdeki ))önlem'le lıiç zorlarımadan
sak, canınız bir pasta dilimi çekti di­ h.esinlilJ.e dalın az içiyorıım. 'Birluıç
yelim. Eğer kendinize, bunu yeme­ giiıı Önce tüm akşamı, siyara içmeyi
meniz gerektiğini söyleyecek olursa­
nız, karşıt dürtülerin arasında gidip
ah.Iıma bile gelirmekn geçirebilmiş
gelmeye başlarsınız. Onun eksikliği­ olmanın çok. şaşırdım. 'Bugün bir ilh.
ni hisseder, yemediğiniz o pasta dili­ daha yaşadım: Öğle yeme{Ji sırasında
mine takılıp kalırsınız. Kendinizi iş yerimde 1'...alJım, ye:mel� sakmırıda
yoksun hissedersiniz. Bir-dilim-pasta­
şimdi-ne-de-güzel-giderdi mantrasını
yeme{Jimi yedim ve siyara içmeden
tekrarlar dururdunuz -yani arzunu­ tekrar çalışmaya başladıfjımda lıiç de
zu sürekli aklınızda tutardınız- ve eksildiğini lıissclmedi{Jimi gördiim.
bu da sadece içsel baskıyı artırmaya
Sigara içmeye başladıfjımdarı beri (h.ırl�
yarardı. Sonra yine de pastayı yerdi­
niz ya da iki gün sonra siniriniz bo­ beş yıl önce!) ilh. h.ez, s4Jara içrıcmelt
zul urdu ve bu kez bir dilim yerine iki bana doğal geldi. Çok. şaşırdım."
dilim pasta yerdiniz. Ama o pasta di­
limini yemenizi gerektiren his her - ..7Vt. L., Carbondale, .Yl.'B.'D.
neyse, onu baştan serbest bırakırsa-
nız ve sonra hala istiyorsanız o dili-
mi yemek için kendinize izin verirseniz, iş kolaylaşır. Bu size bir alan yaratır
ve çok geçmeden alışkanlığın yok olduğunu fark etmenizi sağlar.
Tanıdığım bir aktris, anlaşılır nedenlerden ötürü belli bir kiloda olmasını
çok önemsiyordu. Bu öykünün geçtiği yıllarda, yirmi yıldan fazla bir zamandır
on kilo vermeye çalışıyor ve kendi ideal kilosu olduğuna inandığı kiloya bir

253
� Seclono Yöntemi
türlü ulaşamıyordu. Düşünülebilecek her türlü diyeti denemişti. Çılgınlar gibi
egzersiz yapmıştı. Aslında o kadar çok koşmuştu ki dizlerini incitmiş ve artık
koşamaz hale gelmişti. Yapacak başka bir egzersiz bulması gerekiyordu. Biz
eskiden Sedona Yöntemi'ni iki hafta sonunda öğretirdik -şimdilerde bunu bir
hafta sonuna indirdik- ve onun eğitimcisi, iki hafta sonu arasındaki haftada
yukarıda anlattığım küçük oyunu denemesini önerdi: Önce serbest bırakmak
koşuluyla istediği her şeyi yemek için °kendine izin verecekti. Bu alıştırma,
onun bu kalıbı kırmasını sağladı.
İki gün sonra dışarı çıkıp, yıllardır ağzına koymadığı sıcak çikolatalı don­
durmadan yedi ve hem onun tadına vardı, hem de tatmin oldu. Ama o hafta,
uzandığı her yiyeceği yemeden önce serbest bıraktığı için, sadece beş gün için­
de iki buçuk kilo vermişti. Altı ay içinde de 10 kilo verdi. Şimdi aradan çok za­
man geçti ve onu son gördüğümde hala ideal kilosunu koruyordu.
Eğer bu, bu aktris için ve bu tekniği etkili biçimde kullanan binlerce ki­
şi için mümkün olduysa, sizin için de mümkündür. Ve ayrıca karmaşık bir iş­
lem de değil. Alışkanlığınızı düzeltmeye ya da değiştirmeye çalışmak yerine,
her sigaraya uzandığınızda, her televizyonu açmak istediğinizde, her tatlı ye­
mek istediğinizde, önce serbest bırakacağınız ve sonra bunu hala istiyorsanız
yapabileceğiniz konusunda kendinizle uzlaşın. Alışkanlığın giderek ya da hız­
la yok olduğunu fark edeceksiniz. Ben, tam anlamıyla yüzlerce insanın bu yol­
dan sigarayı bıraktığını gördüm. Onun için bununla deneyler yapın. Bunun,
Yöntem'i kullanmanın çok etkili bir yolu olduğunu göreceksiniz.
Şimdi, alışkanlıkları kırmanın ve bağımlılığın ötesine geçmenin prensip­
lerini anlattığımıza göre, bazı pratik uygulamalara geçelim.

Alışbanlıijın Anısını Bırabmab

Alışkanlıkları kırmanın çok güçlü bir yolu, 12. Bölüm'ün sonunda açık­
ladığımız bakış açısını, yani sorun diye bir şeyin olmadığını kullanmaktır
(Sayfa 227). Alışkanlıklar, tıpkı diğer sorunlar gibi, sadece bilinçte alışılmış
kalıplar oluştururlar. Kişi, bu beklentiye karşı eğilimini yakalayıp bıraktığın­
da, tüm alışkanlıkların hızla ve kolaylıkla yok olduğunu gördüm.
Türlü programlara/yöntemlere katılmadığım noktalardan biri de, toplan­
tılarda insanların sürekli onaylayıp durduğu söylemlerdir: " Ben bir
______ (alkoliğim, seks bağımlısıyım ya da oburum gibi kendi bağım­
lılık konunuz)." Bu belki başlarda reddetmeyi kırmak için çok işe yarayabilir

254
O Kötü Alışkonlıklorı Kırmak �
ama kişi program adımlarını tamamladıktan sonra ve alışkanlığından kurtul­
duktan sonra, şöyle bir onaylama çok daha iyi olabilir: "Merhaba, ben --­

---- (adınız) ve ben eskiden bir (bağımlılık konunuz)


idim."
Yöntem'i öğrenmiş olan bir arkadaşım vardı ve bu diğer programlarla da
çok ilgiliydi. Bu konuda benimle çok tartıştı. Ama yaşantısında gerçekten sıkı­
şıp kalmıştı, ne kadar çabalarsa çabala-
sın bırakamıyordu, çünkü sürekli eski
alışkanlığına kabul verip duruyordu.
Sonunda bir gün, sorunların sadece bi­ "'13en uyku lıapı alıp sızma
rer anı, birer bellek kaydı olduğu görü­ hagımlılı{lı geliştirmiştim. � yıl
şünü en azından denemesi için ısrar et­
boyunca lıer gece, yaşamı tümüyle
tim. Bu şekilde sadece on dakika çalış­
tıktan sonra, on sekiz aylık sıkışmışlığı silmek ve uyıınuık için beş ya da altı
tümüyle ortadan kalktı ve yaşantısı da içkiden sonra uyku lıapı aL1un ve
tamamen tersine döndü. bunu yapmahla kendi gelişimimi
Eğer geçmişin, geleceği belirle­
mek zorunda olmadığı olasılığına izin
nasıl engelledi{Jimi hiç fark elmedirn.
verirseniz, deneyimleyeceğiniz sonuç­ Stres yüzünden çnk lWtii bir kolilirn
lar mucizevi olabilir. vardı -sıcak torbasıyla günlerce
Sahip olduğunuza inanmış oldu­ yataktan çıkamazdım. 9<.ursuıı
ğunuz bir alışkanlığı anımsamak için
kendinize izin vererek başlayın. Bu so­
sonunda bir dalıa uyku luıpı alrru.u1ım
ruyu bilerek geçmiş zaman kipinde ve sızıp halrruulun. ..5Jlradan bir yıl
oluşturduğumu fark edin. geçli ve hen şimdi istersem ara sıra bir
Sonra, kendinize sorun: Bu alış­
bardak şarap içiyorum - kolitten de
kanlığa nasıl sahip olmuş olduğumu
eser kalmadı."
anımsamak için kendime izin verebi­
lir miydim?
S.'lJ., :Plwenix, ..5Jl.'13.'1J.
Sonra, şunu sorun: Geçmişten ge­
len bu şeyi değiştirmek ister miydim?
Eğer yanıt "evet" ise, sormaya de-
vam edin: Geçmişten gelen bu şeyi değiştirmek isteğini bırakabilir miydim?
Sonra en iyi biçimde, olabildiğince bırakın.
Eğer yanıt "hayır" ise, bir sonraki adıma geçin.
Bu dizinin tamamlayıcı sorusu şudur: Bu alışkanlığa yeniden sahip o {­
duğuma inanmak isteğimi bırakabilir miydim? Ya da, Bu alışkanlığa yeni­
den sahip olmak isteğimi bırakabilir miydim?

255
� Sedona Yöntemi
Her zamanki gibi, bırakmak için elinizden geleni yapın. Ancak, o alışkan­
lığın anısına şu anda hala tutunduğunuzu görüyorsanız, tümüyle bırakabilene
kadar adımları baştan alın.

Avantajlar/Dezavantajlar ve Hoşlanma/Hoşlanmama

Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi ve Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi, bir


alışkanlık üzerinde çalışırken çok yararlı olan harika araçlardır. Eğer bir alış­
kanlığı değiştirmede başarısız olduysanız, genellikle bilinçli farkındalığınızın
hemen altında en az bir saklı avantajın ya da hoşlanmanın yatbğını bilin. Al­
gılanan bu avantajı bilinçli farkındalığınıza yükseltebilir ve onu bırakabilirse­
niz, alışkanlığın kendiliğinden yok olduğunu göreceksiniz. Bir alışkanlıkla
doğrudan çalışıyorsanız, onunla geçmiş zaman kipinde çalışacağınızı da anım­
sayın. Onun yeniden meydana gelmeyebileceği olasılığına kendinizi açık tutun.
Sedona'daki yedi günlük bir seminere katıldıktan hemen sonra, Steve
Yöntem'i alış-veriş bağımlılığına uygulamaya karar verdi. Kaliteli erkek giyi­
minden o denli hoşlanıyordu ki cazip fiyatlarla iyi alışverişler yapmak üzeri­
ne bir kitap bile yayınlamıştı. "Yaptığım her şeyde aşırıya kaçma eğilimim
var" diyor. " Mağazalara girdiğim zaman, sanki 'evet' diyeceğim şeyleri çıkar­
tıp önüme koyuyorlardı. Maddi açıdan bunları alacak paraya sahiptim ama
kaynaklarımı bu biçimde çarçur etmeye gerçekten ihtiyacım var mıydı? So­
nunda, aslında satın almak istediğimden beş ya da altı kat fazlasını alıp çıkı­
yordum.
" Prensipleri kullandım ve kendime, serbest bıraktıktan sonra istedikleri­
mi hala alabileceğimi söyledim. Bir fabrika satış mağazasında mükemmel bir
gömleğe rastladım. O anda hem serbest bıraktım, hem de kendime birkaç uya­
rı notu koydum. Avantajlar şunlardı: a) mal üzerime tam oturuyordu; b) onu
sadece dolabıma tıkmak yerine, o sezonda giyebilirdim; c) ona mükemmel uya­
cak bir kravat almıştım; ve d) yüzde 80'lik bir indirimdeydi. Bunlar dezavan­
tajlardan ağır bastığı için o gömleği aldım. Ama gün içerisinde aynı tekniği kul­
lanmayı sürdürdüm ve sabn almadığım bir dolu şey oldu. Bu nedenle, bu tek­
niğin işe yaradığını biliyorum."

256
O Kötü Alışkanlıkları Kırmak �
AlışRanlıRlarınızı Serbest BıraRmaR

Bir alışkanlığı, ona teslim olmadan önce serbest bırakmak ideal olandır
ama çoğu kez kendinizi zamanında yakalayıp da farklı bir tercih yapamayabi­
lirsiniz. Dönüp de geriye baktığınızda, serbest bırakmayı eylem öncesinde ger­
çekleştirme fırsatınız olduğunu ama bunu yapmadığınızı görebilirsiniz. Şimdi
"yine yaptım" diye düşünebilir ve suçluluk, utanç, kızgınlık, üzüntü, vs gibi
hislere sahip olabilirsiniz.
Kaygılanmanıza gerek yok. Eylemden sonra serbest bırakmak da alışkan­
lıkları kırmanın güçlü bir yolu olabilir. Bir alışkanlık ya da bağımlılığa ilişkin
hisleri her saldığınızda -öncesinde, sırasında ve sonrasında- o belli yöne olan
çekimi zayıflatırsınız. En sonunda, serbest bırakma işlemi davranışınızı tümüy­
le değiştirmenizi sağlar. Onu günlük yaşantınıza katarsınız.
Hissetme kalıplarımızın, davranış kalıplarımızı yarattığını anımsayın. His­
setme kalıplarımızı kırdığımızda, davranışların arkası da çabasızca kesilir.
Rahatlayıp gevşeyerek başlayın. Sonra, özgürleşmek istediğiniz belli bir
alışkanlığınızı düşünün. Bu alkol, sigara, uyuşturucu, seks, fazla yeme, TV sey­
retme bağımlılığı ya da sizin sıkışıp kalmanıza neden olan herhangi bir şey ola­
bilir. Alışkanlığı aklınıza getirdikten sonra içinize odaklanın ve ona ilişkin
ŞİMDİKİ hissinizle bağlantı kurun.
Bu hissi kabul edebilir ve onun var olmasına izin verebilir miydiniz?
Bu bağımlılığa sahip olmanın nasıl bir his olduğunu fark edin. Bu yeni­
den meydana gelen davranış için kendinizi nasıl onaylamadığınızı da fark edin.
Ve yine, bağımlılığa ilişkin ŞİMDİKİ hissinize odaklanın.
Biraz daha derine inmenize ve bu hissin bir onay, kontrol etme ya da
güvence isteğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını görmenize izin verebi­
lir miydiniz?
Söz konusu isteği bırakabilir miydiniz?
Kendinizi daha hafif, daha ferah ve gevşemiş hissetmeye başlayana dek
yukarıdaki adımları gereksindiğiniz kadar tekrarlayın. Alışkanlığa ilişkin hisle­
rinizi serbest bırakırken hedefiniz, her iki halde de -onu yapsanız da, yapma­
sanız da- kendinizi iyi hissettiğiniz bir noktaya ulaşacak kadar serbest bırak­
maktır. Bu size çok esnek bir tutummuş gibi görünebilir. Ama, alışkanlığı sür­
dürmek kadar, onu bırakmayı da tümüyle kabul edebildiğiniz bir noktaya ge­
lene dek serbest bırakın. İçinizdeki mücadeleyi bu şekilde bitirirsiniz. Ve o za­
man alışkanlığınızdan ya da bağımlılığınızdan özgürleşmek çok daha kolay
olacaktır.

257
]!, Sedona Yöntemi
Yine, bağımlılığınıza ilişkin nasıl hissettiğinize odaklanın. O alışkanlıkla
ilgili hissinizi sadece hissetmek için kendinize izin verin.
Bu h is, onay, kontrol etme ya da güvence istemenizden mi kaynakla-
nıyor?
O isteği bırakabilir m iydiniz?
Yukarıdaki adımları birkaç kez daha yineleyin.
Şimdi, o alışkanlığın işlerliğini sürdürdüğü bir zamanı, o belirli davranı­
şa teslim olduğunuz bir zamanı anımsayın. Belki bir sigaraya ya da bir bardak
viskiye uzandınız. Belki fazladan bir bisküvi yediniz. Odaklandığınız zaman ne
olursa olsun, o belli eyleme geçmeden hemen önce var olan hissinizle bağlan­
tı kurun. ·

O h isse kabul verebilir miydiniz?


O hissin altında yatan ve onu motive eden isteği saptayabiliyor musunuz?
Onu bırakabilir miydiniz?
Aynı zamana yeniden odaklanın ve eyleme geçmeden hemen önce nasıl
hissettiğinize bakın. Sizi alışkanlığınıza iten başka bir his var mıydı? Bu, açlık,
öfke, üzüntü, bir boşluk duygusu ya da bir baskı hissi olmuş olabilir. Çok in­
ce, gizli ya da güçlü bir his olmuş olabilir.
Çoğu kez, kendimizi hislerimize karşı uyuşturmak için bağımlılık yaratan
davranışlar kullanırız. O nedenle, başlarda bu hislerle bağlantı kurmak kolay
olmayabilir. Ancak lütfen işlemi sürdürün. Bu çalışmayı ne kadar çok yaparsa­
nız, hisleriniz de o kadar açığa çıkacaktır.
Alışkanlık haline gelmiş davranışınızı sergilemeden önceki hissiniz ne
olursa olsun, onu şimdi yeniden en iyi biçimde, olabildiğince yaşamanız için
kendinize izin verin.
Onun, onay, kontrol etmek ya da güvence isteğinden kaynaklanıp kay­
naklanmadığına bakın.
Onu bırakabilir miydiniz?
Sonra, o belli davranışı sergilerken nasıl hissettiğinize bakın: Yani o bis­
küviyi yerken, viskiyi, sigarayı içerken, ya da odaklandığınız eylem her neyse.
Onu gerçekleştirmekten kaynaklanan her türlü sahte iyilik hissine ve o anda
hissettiğiniz diğer hislerin tümüne çok dikkat edin. Belki içinizde bir mücade­
le de sürdürüyordunuz.
Kendin izi, gerçekleştirdiğiniz o eylemin tam ortasında hayal ederken
hissettiğiniz şeylere kabul verebilir miydiniz?
Şu anda hangi istek tetiklendi?

258
O Kötü Alışkanlıkları Kırmak �
Onu bzrakabilir miydiniz?
Çoğu kez, alışkanlık haline gelmiş davranışlarda bir ferahlama hissedilir
ya da zorlanmış bir zevk alınır. Ama biz onu bıraktığımızda, o davranışta bu­
lunmadan da zevk hissedebilir hale geliriz, çünkü iyi hisler bizim için her an
ulaşılır haldedir. Tüm kısıtlanmış hislerin -hatta olumlu diye adlandırılanların
bile- serbest bırakılabileceğini anımsayın.
O belli davranışta bulunduğunuz zamana yeniden odaklanın. Onu yapma-
nız için sizi motive eden hisleri saptayın ve kabul edin. Onlara izin verin.
Altta yatan bir istek var mı?
Onu bırakabilir miydiniz?
Şimdi, o belli davranışta bulunduktan hemen sonra nasıl hissettiğinizi
anımsayın. Eylemi bitirdiğinizde herhangi bir suçluluk, pişmanlık, tiksinti ya
da başka bir şey hissettiniz mi? Belki şöyle düşündünüz: Hay Allah, yine yap­
tım! Bir onaylamama ya da kontrolden çıkmışlık duyusu var mıydı, bakın. O
hissin şimdi olabildiğince farkına varabilir miydiniz?
Bu hislerin sadece his olduğunu anımsayın.
Onların altında bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusu
yatıyor mu?
Onu bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki adımları birkaç kez daha yineleyin.
Bir an durun ve o alışkanlığınız ya da bağımlılığınızla ilgili genel hissini­
zin şimdiden nasıl değiştiğini fark edin. Bu küçük bir değişiklik de olabilir, bü­
yük de. Değişikliğin büyüklüğü ne olursa olsun, bu sizin olumlu bir yöne ha­
reket etmeye başladığınızı gösterir.
Şimdi içinize dönün ve alışkanlığı kırmakla ilgili ne hissettiğinize bakın. İn­
sanlar sık sık, önceki alışkanlıkları değiştirme girişimlerinden arta kalmış hisle­
re sahiptirler. Bu hisler, "Ben bunu bırakacağım" deyip de gerçekleştiremediği­
niz zamanlardan kalma olabilir. Eğer bu alışkanlığınızı değiştirmeye ilişkin böy­
le bir hisse ya da kuşkuya sahipseniz, o hissi sadece farkındalığınıza getirin.
O hissin altında yatan bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme du­
yusu var mı?
Onu bırakabilir miydiniz?
İçinize bir bakış daha atın ve alışkanlığın ya da bağımlılığın ötesine geç­
meye ilişkin şu anda ne hissediyorsanız onu hissetmek için kendinize izin ve­
rin. O hissi kucaklayabilir miydiniz?
Onay, kontrol etme ya da güvence mi istiyorsunuz?
Onu bırakabilir miydiniz?

259
J!, Sedana Yöntemi
Ricb: Çibolata Artıb Ona Hübmetmiyor

Rick, M&M drajelerinin yerfıstıklı olanlarına bağımlıydı. Kendi sözleriyle,


"Ben bir şeker canavarıydım. Onlar olmadan geçebilecek tek bir günüm bile
yoktu. Bazen onları almak için gecenin onunda sokağa fırlardım. Sinemaya git­
me nedenlerimin yüzde doksanı, bu şekerlemelerle kendimi bka basa doldur­
mak içindi. Ne oynadığı umurumda bile değildi." Ama Rick artık onlar için aş
ermiyor. Ona yardımcı olan şey, M&M drajelerine gereksinim duyduğu hissini
serbest bırakmak -farkındalığında o isteğe gerçekten kabul vermek oldu. Ha­
la arada bir bu drajelerin tadına varıyor ama eylemlerinin öncelikli odağı ol­
maktan çıktılar. "Gerçek şu ki yaşantılarımızda hepimiz bazı şeylerin bizi kont­
rol etmesine izin veriyoruz. Onları serbest bıraktığımızda gücümüz açığa çıkı­
yor. M&M için her türlü dalavere yapardım ama artık yapmam gerekmiyor. Bu
işlemin en büyük armağanı, şimdiki anın keyfini çıkartabilmem için beni öz­
gürleştirmesi oldu. Neredeysem orada olmak. Bugüne kadar olduğundan çok
daha fazla ŞİMDİKİ andayım."

Birbaç Nobta Daha

Odaklı serbest bırakma işlemini sık kullanmanızı öneririm (Sayfa 257).


Onu her kullandığınızda, daha fazla yararlanacaksınız. Ama onu gerçekleştir­
diğiniz sırada, öncesinde ve sonrasında istenmeyen alışkanlığı serbest bırak­
mayı sürdürmeniz de önemlidir.
Ayrıca, tıbbi gözetim albnda olmadığınız sürece ya da kabldığınız bir ba­
ğımlılık programının kurallarına aykırı olmadığı sürece, kendinizle bir anlaş­
ma yapın ve sizi alışkanlığınıza motive eden hisleri serbest bıraktıktan sonra
bu alışkanlıkla kendinizi şımartmanızı da kabul etmeyi öngören deneyler ya­
pın. Onu yapmayı kabul edilir kılmakla, yapmamak da giderek daha kabul edi­
lir bir hal alacak ve alışkanlık böylelikle yok olacaktır.

260
Bölüm 1 6

Zenginlik Üreticiniz

arasal özgürlük ve bolluk mini-kursumuza hoş geldiniz. Biz bu bölümde,


P Sedona Yöntemi'ni uygulayarak bolluğunuzu artırmanıza yardımcı olacak
birkaç alıştırmayı inceleyeceğiz. Her alıştırma, ondan, artan bir kazanç elde
edebilmeniz amacıyla sık sık ve tekrar tekrar kullanmak üzere tasarlanmıştır.
Alıştırmalar Birinci Kısım'daki materyal temel alınarak oluşturulmuştur. O ne­
denle, bu kitabın Birinci Kısmı'nı daha bitirmediyseniz, bu sizin en büyük ilgi
alanınız olsa bile, bu bölüme Birinci Kısmı bitirdikten sonra geri gelin.
Zenginlik 2 rtışı, seminerlerimize katılanların ve kasetlerimizi dinleyenle­
rin bize bildirdiği en yaygın kazançlardan biridir. Yaşamın her türlü alanında
serbest bırakmalar yaptıkça doğal olarak daha olumlu olmaya başlar ve bu sa­
yede yaşantılarımıza daha çok bolluk çekeriz. Tabii bolluk sadece parasal an­
lamı içermez. Ama dünya -belki de fazlasıyla- paranın çevresinde döndüğün­
den çoğumuz, parasal durumumuzla ilgili farklı yoğunlukta hislere sahibizdir.
Biz bu alana ait inançlarımızı bırakmaya başladığımızda, para almanın, ona sa­
hip olmanın ve hatta para biriktirmenin kolaylaştığını görürüz.
Birçok insan gibi, ben de, paraya sahip olmanın nedense ruhsal bir dav­
ranış olmadığına inanırdım. Onun için de, aldığım parayı harcamak ve hak et­
tiğimi kazanmak için kendime izin vermemek gibi bir eğilime sahiptim. Bu
inancı bır�kmak amacıyla Yöntem'i kullandığımdan beri, sadece parasal değil,
yaşantımın her alanında bir bolluk artışı deneyimledim.

261
� Sedono Yöntemi
BanRa BanRada, Kafanda Deijil

Şehvet, çoğu kez farkına bile varmadan istediğimiz şeyden kendimizi alı­
koyduğumuz duygusal bir haldir. Giriş bölümünde de anlatıldığı gibi, ben em­
lak satışı yaparken, banka işlemlerini bankada yapmak yerine, hesap kitap iş­
lerini kafada yapmak anlamına gelen "kafa bankacılığı" yapıyordum. Sonunda,
sabş yapmanın ne kadar harika olacağını düşlememe neden olan şehvet duy­
gusunu bırakmak için kendime izin verdiğimde ve kendimi işime verdiğimde,
çok daha fazla satış yaptım. Sabş elemanları, pazarlamacılar, yatırımcılar ve yö­
neticiler, kafa bankacılığı yapmaya çok yatkın olurlar. Ancak bunu yapanlar sa­
dece bu kişiler değildir. İnsanların kafa bankacılığına yatkın olduğu, adı çık­
mış bir başka alan da borsa alanıdır.
Borsaya ilişkin şuna benzer bir deyiş duymuş olabilirsiniz: "Boğalar ve
Ayılar para yapıyor ama domuzlar katlediliyor." Bu özdeyişin arkasında bir
sır yatar ve siz de onu doğrudan deneyimlemiş olabilirsiniz. Çoğu yabrım ka­
rarı, sağlam gerçekleri ve açık sezgileri temel almak yerine, duygusallığa da­
yanır. Başarısız yatırımcılar ve hatta bazı başarılı yatırımcılar da, sık sık, da­
ha işlemler bitmeden kazançlarını ve kayıplarını hesaplamaya başlarlar. Ka­
zançlarını kağıt üzerinde hesaplarlar ve daha kesin sonuçlar gelmeden onla­
rı akıldan harcamaya başlarlar. Ve ayrıca, bir işlemle de gereğinden fazla oya­
lanma eğilimindedirler çünkü onun daha iyi sonuçlara götürebileceğini
umarlar. Bu eylemlerin her ikisi de şehvete ve şehvetin doğasında var olan
düş kurmaya dayanır. Eğer siz de bu tür bir yatırımcıysanız, altta yatan iste­
ği saptayarak -onay, kontrol etme ya da güvence- şehvetinizi anında bırakabi­
lirsiniz. Bunu gerçekleştirdiğiniz zaman, daha bilgece yabrım kararları alırsınız.
Duygusal yatırım sorununun bir parçasını da korku oluşturur. İnsanlar
çoğu kez piyasadaki doğrularla ilgili sezgisel olarak bildiklerine dayanarak
davranmazlar, çünkü hata yapacaklarından korkarlar. Ya da korku onları felç
ederek kazançlarına sahip çıkmaktan ya da zararlarına son vermekten alıko­
yar. O nedenle, korku temelli yatırımlarda bulunduğunuzu görüyorsanız, onu
doğrudan bırakmak ya da onu isteklerinizden biri olarak görmek ve bu yoldan
bırakmak için kendinize izin verin.
Birçok yabrımcının kendini aldatma yollarından üçüncüsü de, aslında sa­
hip olduğundan daha fazla kontrolü elinde tuttuğuna inanmasından kaynak­
lanır ve gerçek ortaya çıktıktan sonra, kendilerine bunun zaten böyle olacağı­
nı bildiklerini söylerler. Çoğu kez de yatırım işinde uzmanlardan daha iyi ol­
duklarını sanırlar. Nakit para kullanırken yanlış kararlar alırlar. Sonradan piş-

262
Zenginlik Üretlciniz �
manlık duyacağımız şeyleri yapmamıza ne­
den olan yine algılarımızı engelleyen duy­ "Sedana )3öntemi' nin işe
gulardır.
Bir iş anlaşması ya da borsa işlemine
yaradı[Jını hiç luı.şkusuz söyleye­
girmeden ya da çıkmadan önce, serbest bı­ bilirim! '13aşla sapftulığım 1-ıekf,
rakmak için kendinize izin verirseniz, za­ parasal durumumu diaenlemekti.
manlamanızın düzeldiğini göreceksiniz. Bir Onu serbest bırahlıldan sonra,
önseziniz olduğunda da, harekete geçme­
den önce serbest bırakırsanız, sezgi ve kor­ asd hedefimin, kendi de.ğerimi
ku ve hırs arasındaki farkı anlayabilirsiniz. bilmeme izin vermek 01.dufjunu
Yatırımlarınızda Yöntem'i ne kadar çok kul­ gördüm. <"Bunu i:zleyen ÜÇ lıafta
lanırsanız, düş yerine gerçekleri ve şehvet­
içinde, son sekiz aydan dalıa
le korku yerine sezgilerinizi o kadar izleme­
ye başladığınızı görürsünüz. fa:zla para hawrulım. 11
- <:Noel 9<elly,
Ana Babanızın <"Broomall, .Yl. '13.'l).
Parasal EtRinliRleri Üzerine
Serbest BıraRmaR

Bolluk ve parasal özgürlüğü dikkate alırken çoğu insanın tıkanıp kaldığı


alanlardan biri de, ana-babalarının para konusunu nasıl ele aldıklarına diren­
meleri ya da onu değiştirmek istemeleridir. Bu şimdi size bariz bir şeymiş gi­
bi görünebilir ama sizi şaşırtabilir de. Çoğumuz ya ana babamızın parasal ba­
kış açısını model alarak -bu model onlar için iş görmüş olsun ya da olmasın­
ya da bu modele direnç göstererek yaşarız. Bu, her iki durumda da, yaşamda
istediğimiz şeyleri yaratmamızı sağlayan gücümüzü tümüyle kırar. Ve bizi ay­
nı zamanda, istediğimiz şeye sahip olmaktan alıkoyar.
Nancy adındaki bir Sedana Yöntemi öğrencisi, parasal özgürlüğe ilişkin
kasetlerimden birini dinlerken büyük bir şey keşfetti. Bunu şöyle dile getiri­
yor, "Korsanın teki, bilgisayarıma bir yazılım indirmiş. Sürekli "Para sınırlıdır,
zor bulunur" diyen bir mesaj çıkıp duruyordu. Ana babamın paraya ilişkin tu­
tumunu ne kadar benimsediğimi daha önce hiç fark etmemiştim. O kadar ki o
tutumları yaşantımda yeniden yaratmıştım.
"Annemin parasal durumu iyi ama o sürekli yeterli olmayacak kaygısını
taşıyor. Tabi onun tutumu da gerilere gidiyor ve büyükannemle büyükbabama
dayanıyor. Bu bir çiftçi zihniyeti. Parayla ilgili bir gizlilik söz konusu. Yoksul

263
� Sedana Yöntemi
olmasan bile yoksulmuş gibi davranman gerekiyor. Başarılı olduğun için övün­
memen, böbürlenmemen gerekiyor. Ben komisyonla iş yapıyorum ve ya bolluk
ya da kıtlık yaratıyorum. Şimdi anlıyorum ki başarılı olmak ama sonra hemen
geri çekilmek gibi bir kalıbı bilerek yaratmışım. Ama şimdi bunun üzerinde
serbest bırakmalar yaptığım için kendimi daha özgür hissediyorum."
Bu nedenle, ana babanızın paraya ilişkin tutumlarını, para konusunda si­
ze ve birbirlerine karşı nasıl davrandıklarını göz önünde bulundurun.
Sonra sorun: Ana-babanızın paraya ilişkin tutumlarında ve etkinlikle­
rinde değiştirmek istediğiniz ya da direndiğiniz herhangi bir şey var mı?
Onların o tutumlarını değiştirmek ya da ona direnmek istemeyi bıra­
kabilir miydiniz?
Ana babanızın parayı ele alış biçimlerine ya da paraya ilişkin tutumlarına
direndiğiniz başka bir şey daha bulun.
O direnci şimdi bırakabilir miydiniz? Onun eriyip yok olmasına sade­
ce izin verebilir miydiniz?
Şimdi, ana babanızın parayı nasıl ele aldıkları, parayla olan ilişkilerinde
onlara ne olduğu ya da paraya ilişkin size nasıl davrandıkları konusunda de­
ğiştirmek istediğiniz başka bir şey düşünün.
Onu değiştirmek isteğinizi bırakabilir miydiniz?
Devam etmeden önce yukarıdaki soruları birkaç kez daha yineleyin.
A na babanız paraya ilişkin, hiç fark etmeden taklit ettiğiniz -kendi ya-
şantınıza soktuğunuz bir kalıba- olumsuz bir kalıba sahip miydi?
Eğer öyleyse, o tutumu, inancı ya da alışkanlık kalıbını kabul edebilir
miydin iz?
O, onay, kontrol etmek ya da güvence isteğinizden mi kaynaklanıyor?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmak için kendinize izin verebilir
miydiniz?
A na babanızın modelini benimsediğiniz parasal durumunuza ilişkin
hoşlanmadığınız ve değiştirmek isteyeceğiniz başka bir şey var mı?
Sadece şimdilik, ona kabul verebilir miydiniz?
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz? Ana babanızı taklit et­
mek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Suçluluk ve utanç bölümünde de değindiğim gibi, yaşantılarımızın ilk yıl­
larında -biz büyürken- ana babamız bize Tanrı gibi gelir. Bizi beslerler, barı-

264
Zenglnllk Üretlclnlz �
nak sağlarlar ve giydirirler ve onların yaptıkları iyi olmasa bile biz bilinçaltında
onları kendimize model alırız.
Geçmişte bilinçaltında oluşturulmuş böyle bir modellemeyi şu anda fark
edip etmediğinize bakın.
Eğer böyle bir modelleme varsa, olmasına sadece izin verebilir miydi­
n iz?
Bir onay, kontrol etmek ya da güvence isteme duyusu var mı?
Eğer varsa, o isteğin serbest kalmasına izin verebilir miydiniz?
Şimdi yeniden, ana babanızın paraya ilişkin tutumunda direndiğiniz ve
değiştirmek istediğiniz başka bir şeyin olup olmadığına bakın. Ya da bir şekil­
de onların para modelini benimsediniz mi?
Onun var olmasına sadece izin verebilir miydiniz, kabul edebilir miy-
diniz?
O, onay, kontrol etmek ya da güvence isteğinizden mi kaynaklanıyor?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Şimdi bir an durun ve serbest bıraktıktan hemen sonra nasıl hissettiğini­
ze bakın. Bu, ek keşiflerde bulunmak için inanılmaz değerli bir konudur. Öte­
si, ana babanızın parayla ilgili sahip olduğu ve sizi geri tutan inançlardan ve
tutumlardan özgürleşmek de tümüyle olasıdır. Siz şimdi seçtiğiniz biçimde var
olabilirsiniz. Artık, onların sizin olmanızı istedikleri biçimde olmanıza gerek
yoktur ve onların tutumlarına gösterdiğiniz direnç içinde yaşamanıza da gerek
yoktur. Bunun anahtarı, direncinizi (olmuş olanı ya da olmakta olanı değiştir­
meyi isteme duyusunu) bırakmaktır ve güvende olmak ya da onların onayını
almak adına ana babanız gibi olmak istemeyi bırakmaktır.

Paraya İlişkin Korkuyu Serbest Bırakmak

Paraya ilişkin -aslında her şeye ilişkin- sıkışıp kaldığımız başka bir alan
da, korku alanıdır. 13. Bölüm, Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı'ndan anım­
sayacağınız gibi, bilinçaltında korktuğumuz her şeyin olmasını isteriz. Bilerek
istemesek de ya da farkında olmasak da, o olumsuz yöne çekiliriz. Paraya iliş·
kin korkularınızı düşünün. Tanıdığımız kişiler ya da çoğumuz, geçmişte para·
ya ilişkin pek de hoşlanmadığımız şeyler yaşamıştır. O yüzden de bu tür dene­
yimlerin yinelenmesini engellemek ya da onlardan kaçınmak isteriz ki bu da

265
� Sedana Yöntemi
elbette bu deneyimleri aklımızda tuttuğumuz anlamına gelir. Eminim, bu tür
beklentilerin tümüyle bilincinizden çıkmasını tercih edersiniz. O zaman, onla­
rı deneyim alanınıza çekmek yerine, gelin sorunları birlikte keşfedelim.
Annem ve babam Bunalım Yılları'nda büyümüş ve babam, ailesinin evle­
rini nasıl kaybettiklerini görmüş. Annem babamı emlak sahibi olmaları için
boş yere ikna etmeye çalıştı. Babam bir
emlakçı olarak komisyonlardan iyi para
kazanıyordu ve başka insanları da, ger­
"Edindiğim ve edinmeye devam
çekleştirdiği anlaşmalar sayesinde dolar
ettiğim ka:zançlar, sanki hiçbir çabaya milyoneri yapb. Ama kendisi, çok küçük
gerek kalmaJan artıyor, bu tıpkı kri­ bir yatırımın milyonlarca dolar olarak
tik hiilleye ulaşmak gibi bir şey! geri dönebileceği birçok fırsab kaçırdı.
Gerçek şu ki bazen içinde oturduğumuz
r:Kıırsıı alrruulan önce, iş yerimde evleri bile kiraladı, oysa onları sabn ala­
üretimden lıiç pay almıyordum. cak gücü vardı ve kısa bir süre sonra da
r:Kıırsıı bilirdifJimde, ilk payımı büyük bir karla satabilirdi. Bu alanda
aldım. Sonra da lıer ay vermeye
hiç farkına varmadan babamı modelle­
mişim. Karım Amy, ben ne olup bittiğini
devam ettiler, lıatla üç kez de en iyi anlayana dek, bu konuda beni yıllarca
üretici ödülünü verdiler. Sonra da kandırmak zorunda kalmıştı ve ben so­
yöneticiler bana, aynı şeyi yapmaları nunda emlak sahibi olma korkumu ser­
best bırakmayı becerdim. Ve biz Pho­
içiıı di{Jer insanların nasıl motive
enix' de bir apartman kab satın aldık,
edilebilec.e{Jini sordular!" sonra da onu karla sattık. Şimdi Seda­
na, Arizona' da çok güzel bir eve sahi­
- c:Peter c:Pie:uo,
biz. Ben babamdan miras aldığım 'em­
St. �ı"flustine, �. 'lFD. lak sahibi olma korkusu'nu serbest bı-
rakmasaydım, bunun bizim için müm­
kün olamayacağını biliyorum.
Çok paranız ya da parasal özgürlüğünüz olursa, olmasından korktuğu­
nuz bir şey nedir? Belki maliyenin peşinize düşeceğinden korkuyorsunuzdur,
yüksek vergiler ödemekten ya da kötü yabrımlar yapmaktan korkuyorsunuz­
dur.
O hangi korku olursa olsun: Sadece şimdilik, o korkunun gerçekleşme­
sini istemeyi bırakabilir miydiniz? Biliyorum, bu garip bir düşünce ama di­
ğer bölümlerde de gördüğümüz gibi işe yarıyor.
Bankada çok paranız olursa, başka ne gibi bir şeyin olmasından kor­
kuyorsun uz?

266
Zenginlik Üreticiniz �
Onu bir hak olarak mı kabul ederdiniz?
Onun, ilişkilerinize zarar vereceğinden mi korkuyorsunuz?
Çok paranızın olmasına ya da parasal özgürlüğe sahip olmanıza ilişkin
korkularınızın ne olduğuna bakın ve bunlardan birini seçin.
O korkunun gerçekleşmesini istemeyi bırakabilir miydiniz?
Tümüyle parasal bir özgürlüğe ve bolluğa sahip olursanız, olmasından
korktuğunuz başka bir şey bulun. Belki de parayı sorumlulukla kullanamaya­
cağınızdan korkuyorsunuz.
Onun olmasını istemeyi bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki soruları birkaç kez daha yineleyin ve korkularınızın yok olma­
sına izin verin.
Korktuğunuz şeyin gerçekleşmesini istemeyi bırakmak için bu kısa yolu
kullanabilirsiniz. Ayrıca, para, bolluk ve parasal özgürlüğe ilişkin korkularını­
zın bir listesini yaparak, onları doğrudan onay, kontrol etmek ve güvence iste­
me sorularını kullanarak da serbest bırakabilirsiniz. Her iki şekilde korkuları­
nızı ortadan kaldırdığınızda, ilerlemek için özgürleşecek ve yaşantınızda iste­
diğiniz bolluk türünü de tam olarak yaratabileceksiniz.

Paraya İliş�in Hoşlanmalar ve Hoşlanmamalar

Paraya ilişkin inançlarımız ve tutumlarımız bizi sık sık parasal özgürlüğe


ve bolluğa sahip olmaktan engeller. Bu engellerin çoğu, soluduğumuz hava gi­
bidir: Biz onların ve altında saklı yatan bağlılıkların ve nefretlerin hiç farkın­
da değilizdir. Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni kullanmak (9. Bölüm), bu kat­
manların tümüyle farkındalığa gelmesine ve böylece serbest bırakmamıza yar­
dımcı olur.
İnançlarınız ve tutumlarınız üzerinde çalışırken, bunu iki kademede ger­
çekleştirmenizi rica ediyorum. Şimdiki parasal durumunuzla başlayın. Şu an­
da parayla nasıl bir ilişkiniz olduğunu düşünün. Hem hoşlandıklarınızı, hem
de hoşlanmadıklarınızı serbest bırakmanın önemli olduğunu anımsayın.
Şimdiki parasal durumunuza ilişkin hoşlandığınız bir şey nedir?
O, onay, kontrol etme ya da güvence/hayatta kalma isteğinizden mi
kaynaklanıyor?
Hangi istek söz konusu olursa olsun: Onu sadece bırakabilir miydiniz?

267
� Sedona Yöntemi
Hoşlandığınız bir şeyi düşünmek size zor gelebilir, özellikle de parasal
durumunuz olmasını istediğiniz gibi değilse. Ama o tıkanıp kalmışsa, bazı bi­
linçaltı isteklerin ya da hislerin sizi bırakmaktan ve ilerlemekten alıkoyduğu­
na emin olabilirsiniz. O yüzden, aşağıdaki soruların üzerinden geçerken ola­
bildiğince açık olun ve farkına varmak için kendinize izin verin ve aklınıza ge­
len ilk düşünceyi ya da hissi kabul edin.
Şimdiki parasal durumunuza ilişkin hoşlanmadığınız bir şey nedir?
Onun, onay, kontrol etme ya da güvence isteğinizden kaynaklanıp kay-
naklanmadığına bakın.
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakabilir miydiniz?
Şimdiki parasal durumunuza ilişkin hoşlandığınız bir şey nedir?
O, onay, kontrol etme ya da güvence istemekten mi kaynaklan ıyor?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Şimdiki parasal durumunuza ilişkin hoşlanmadığın ız bir şey nedir?
O, onay, kontrol etme ya da güvence istemekten mi kaynaklanıyor?
Her hoşlanma ve hoşlanmama çifti için yaklaşık dokuz tekrar yaparak bu
soru dizisine gönlünüzce devam edin.
Hazır olduğunuzda vites değiştirelim.
Yaşantınızın şu anında parayla kurduğunuz ilişki biçimini kucakla­
mak ya da kabul etmek için kendinize izin verebilir miydiniz? Seçtiğiniz ya
da olmasını arzuladığınız biçimde olmasa bile, bu ilişki türünü olduğu gibi ku­
caklamak, ilerlemek için iyi bir altyapı oluşturacaktır.
O yüzden, şimdilik, şu an için geçerli olan ilişki biçiminizi kucaklama­
ak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Onun olmasına izin verebilir m iydiniz? iyi olduğunu bilebilir miydi-
niz?
Onu olduğu gibi kabul etme iznini kendinize vermede ne kadar özgür
olursanız, onun seçiminize göre olmasını sağlayacak eyleme de o kadar geçe­
bilirsiniz.
Şimdi ona yeniden bakın. Şimdiki geçerli anda, yaşan tınızda paraya
ilişkin olan şeyleri sadece kucaklamak, kabul etmek ya da olduğu gibi olma­
sı için kendinize izin verebilir m iydiniz?
Düşünceleriniz, hisleriniz, tutumlarınız ve eylemleriniz: Onların, sadece
bir an için, oldukları gibi olmalarına izin verebilir miydiniz, onları kabul
edebilir m iydiniz?

268
Zenginlik Üreticlniz �
Şimdi bir an durun ve yukarıdaki üç işlemi gerçekleştirdikten sonra his­
settiğiniz farkı görün. Bu işlemleri neşeli bir biçimde yaşantınıza katın. Örne­
ğin, bir şeyi ana babanızın yaptığı gibi yaptığınızı fark ettiğinizde ve bu sizin
yapmak istediğiniz bir biçim değilse, ona direnmeyi ya da onu değiştirmek is­
temeyi serbest bırakın ve neler olduğuna bakın. Bir korku ya da kaygının far­
kındalığınıza geldiğini gördüğünüzde, onay, kontrol etme ya da güvence soru­
larını kullanarak onu serbest bırakın. Ya da sadece o korkunun gerçekleşme­
sini istemeyi bırakın. Ayrıca, hoşlanma ve hoşlanmama üzerine de odaklı çalış­
malar yapabilirsiniz.
Son olarak, parasal durumunuzu olduğu gibi kabul etmek için kendinize
sadece izin verin. Kabul verebilir hale ne kadar gelirseniz, onu değiştirme öz­
gürlüğüne de o kadar sahip olursunuz.

Paraya İlişRin TemizliR

Yaşamda istediklerinize sahip olmanızın engellerini, parasal özgürlüğe


sahip olma engellerini keşfetmeye devam edelim. Temizleme İşlemi, insanlarla
olan ilişkilerinizdeki çözümler için ve bu ilişkilerde serinkanlı kalmanızı sağ­
lamak açısından mükemmel bir araçtır; ancak parasal ve işsel etkileşimlerinizi
geliştirmek açısından da çok güçlü bir araçtır.
Birkaç şeyi aklınızda bulundurun. llki, bu işlemi kullandığınız zaman,
serbest bırakmalarınızın bazısı anında meydana gelecektir. İkincisi, serbest bı­
rakmak her zaman için sadece bir seçimdir, tıpkı durumun olduğu gibi olma­
sına kabul vermenin de sadece bir seçim olması gibi. Üçüncüsü, bu işlemle ça­
lışırken farkındalığınıza gelen her türlü şeye kabul verin. Hazırsanız, başlayın.
Paranın sizi kontrol etmeye çalıştığını hiç hissettiniz mi? Bu şimdi si­
ze aptalca bir soru gibi gelebilir, çünkü para cansız bir nesnedir ama yine de
öyle hissediyor olabilirsiniz.
Sizin de karşılık olarak parayı kontrol etmek isteme duyunuza kabul
verebilir miydin iz?
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Parayı kontrol etmeye çalıştınız mı? Çoğumuz parayı her zaman kont­
rol etmek isteriz. O nedenle bu kolay bir sorudur.
Şu an için, parayı kontrol etmek istemeyi bırakabilir miydiniz?

269
!!, Sedona Yöntemi
Para sizi kontrol etmeye çalıştı mı? Ya da para tarafından kontrol edil­
diğin izi hiç hissetiniz mi?
Eğer öyleyse, karşılığında siz de onu kontrol etmek istemeyi bırakabi-
lir miydiniz?
Parayı kontrol etmeye çalıştınız mı?
Eğer öyleyse, parayı kontrol etmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Para sizi kontrol etmeye çalıştı mı ya da öyle hissedildi mi?
Hiç para tarafından kurban edilmiş ya da onun merhametine kalmış
gibi hissettiniz mi?
Parayı kontrol etmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Herhangi bir biçimde parayı kontrol etmeye çalıştınız mı?
Eğer öyleyse, parayı kontrol etmek istemeyi şimdi bırakabilir miydi-
niz?
Paranın, para her nasılsa öyle olma hakkını, paraya bağışlayabilir mi­
siniz?
Bu son sorunun sadece bir karar olduğunu anımsayın ve paraya, olduğu
gibi olma hakkını bağışladığınızda, parayla olan ilişkinizi güçlü bir biçimde de­
ğiştirirsiniz.
Paraya, paranın olduğu gibi olma hakkını bağışlar mıydınız, sadece
şimdilik?
Paranın, para her nasılsa öyle olma hakkını, şimdi paraya bağışlıyor
musunuz?
Eğer bunu az da olsa yapabiliyorsanız, içsel olarak nasıl daha iyi hisset­
tiğinizi fark edin. Eğer yanıtınız "hayır" ise, o zaman kontrol konusunda yapı­
lacak daha serbest bırakmaların olduğunu açıkça hissediyorsunuzdur. Bıraka­
na kadar yukarıdaki soruları yinelemeyi sürdürün. Eğer "evet" yanıtını veriyor­
sanız, bir sonraki onay kısmına geçin.
Parada ya da paraya ilişkin herhangi bir şeyde hoşlanmadığın ız ya da
onaylamadığınız bir şey oldu mu?
Eğer öyleyse, paradan onayınızı esirgemeyi bırakabilir miydin iz?
Ondan hoşlanmamayı ya da onu onaylamamayı bırakabilir miydiniz?
Paranın sizdeki herhangi bir şeyden hoşlanmadığını ya da onaylama-
dığını bir biçimde hissettiniz mi? Biliyorum, bu da biraz abartılı gelebilir ama
öyle hissediyor olabilirsiniz.

270
Zenginlik Üretlclnlz �
Paradan onay istemeyi bırakabilir m iydiniz?
Parada hoşlanmadığınız ya da onaylamadığınız herhangi bir şey oldu
mu?
Ondan hoşlanmamayı ya da onu onaylamamayı, sadece şimdilik, bıra­
kabilir m iydiniz?
Paranın sizdeki herhangi bir şeyden hoşlanmadığını ya da onaylamadığı­
nı ya da esirgediğini bir biçimde hissettiniz mi? Biliyorum, bu çok anlamsız ge­
lebilir ama yine de o hisler orada olabilir.
Paradan onay istemeyi bırakabilir miydiniz?
Paraya ilişkin ya da parada hoşlanmadığınız ya da onaylamadığınız
herhangi bir şey oldu mu?
Paradan onayınızı esirgemek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Paranın sizdeki herhangi bir şeyden hoşlanmadığı ya da onaylamadı­
ğı bir biçimde hissedildi mi?
Onay istemeyi bırakabilir miydiniz?
Sadece şimdilik, paraya karşı yalnızca sevgi ve kabul hisleri beslemek
için kendin ize izin verebilir miydiniz?
Paraya karşı yalnızca sevgi ve kabul duyumsamak içi kendinize izin
verir m iydiniz?
Paraya karşı yalnızca bir sevgi ve kabul hissine sahip misiniz?
Bu son sorunun bir karar ya da seçim olduğunu anımsayın. Yine, paraya
ilişkin onay konusunda yapılan bu azıcık serbest bırakmaların bile, farkındalı­
ğınızı nasıl biraz daha değiştirdiğini fark edin. Gereksinim duyuyorsanız onay
sorularını sormayı sürdürebilirsiniz ya da devam edin ve paraya ilişkin güven­
ce istemeyi keşfedin.
Paranın size herhangi bir biçimde meydan okuduğunu, karşı çıktığını
ya da sizi tehdit ettiğini ya da parayla ilgili herhangi bir şeyin bunu size
yaptığını bir biçimde hissettiniz mi?
Eğer öyleyse, güvence ya da hayatta kalmayı istemeyi bırakabilir miy­
diniz?
Siz paraya herhangi bir biçimde meydan okudunuz, karşı çıktınız ya
da onu tehdit ettiniz mi?
Şimdi, para bir kişi olmadığından bu yine biraz abartılı olabilir. Ama his
düzeyinde siz yine de öyle hissediyor olabilirsiniz.

271
J;! Sedono Yöntemi
Paraya meydan okumayı, karşı çıkmayı ya da onu tehdit etmeyi iste­
meyi bırakabilir miydiniz?
Para size meydan okudu, karşı çıktı ya da sizi tehdit etti mi? Ya da öy­
le hissedildi mi?
Eğer öyleyse, o hissin farkındalığınıza getirdiği güvence ya da hayatta
kalma isteğini bırakabilir miydiniz?
Paraya bir biçimde meydan okudunuz, karşı çıktınız ya da onu tehdit
ettiniz mi?
Bunu yapmak istemeyi bırakabilir miydiniz?
Para size meydan okudu, karşı çıktı ya da sizi tehdit etti mi? Ya da öy­
le hissedildi mi?
Eğer öyleyse, güvence ya da hayatta kalma isteğinizi bırakabilir miy­
diniz?
Siz paraya meydan okudunuz, karşı çıktınız ya da onu tehdit ettiniz
mi? Ya da bunu yapmak istediniz mi? Onun salıverilmesine sadece izin ve­
rebilir miydiniz?
Paraya ilişkin yalnızca bir iyilik, güvenç ve güven hissine sahip olmak
için kendinize izin verebilir miydiniz?
Paraya ilişkin yalnızca bir iyilik, güvenç ve güven hissine sahip olmak
için kendinize izin verir miydiniz?
Paraya ilişkin yalnızca bir iyilik, güvenç ve güven hissine sahip misi-
niz?
Son üç soruya "evet" diyebilene kadar, bu soruların üzerinden gereksin­
diğiniz ölçüde geçebilirsiniz. Bunu yapabildiğinizde, parayla olan ilişkinizdeki
hislerinizin tümüyle değiştiğini göreceksiniz. Para bir nesne olmasına ve bir
kişi olmamasına karşın, biz farkındalığımızda onunla bir ilişki kurarız. Bu iliş­
kiyle ilgili hisleri bu biçimde serbest bırakmak, gerçekten birçok durağanlığı
temizleyebilir.

Julia: En İyisini Ha� Etme Özgürlüijü

Julia Yöntem'i, yaklaşık on yıl kadar önce Romanya'dan Kanada'ya göç


ettiğinde buldu. Zor bir geçiş olmuştu. Bekar bir anneydi, parası yoktu ve Qu­
ebec' de yaşadığı için de iki dili birden, hem İngilizce'yi, hem de Fransızca'yı

272
Zenginlik Üreticlniz �
öğrenmesi gerekiyordu. Parasal sorunları da vardı. Manikür yaparak kazandı­
ğı para ayda 900 dolar idi ve masraflarını anca karşılıyordu. Geriye kalan pa­
ra, değil başka şeylere, yiyecek masraflarına bile yetmiyordu. "Yaşadığım tüm
o kaygılar ve ıstıraplarla bu özgürlük değildi" diyor. "O yüzden Sedona Yön­
temi'ni öğrenmeye başladığımda çok şaşırdım, çünkü çok basitti ve çok hızlı
iş görüyordu. Bolluk yoksunluğuma karşı direncimi bıraktıktan dört gün son­
ra, bir Ortodoks Yahudi topluluğundan yeni bir müşteri geldi. Telefon rehbe­
rine koyduğum küçücük bir duyuruyu görmüştü. Bana annesini, büyükanne­
sini, yeğenlerini ve arkadaşlarını gönderdi. Bir buçuk ay içinde işim üç kat bü­
yüdü. 2.000 dolar kazanıyordum ve serbest bırakmaktan başka bir şey de yap­
mamıştım."
Julia, yoksulluk bilincini, ana vatanında birlikte yaşadığı insanların tutu­
mundan miras olarak aldığını fark etti. Bilinçaltında, zengin olma korkusuna
sahipti. Yoksul olmanın ve varlıklı olmanın avantajları n edir? diye sordu. Pa­
ra harcadığında içsel olarak garip hissettiğini gördü. Mağaza raflarındaki hep
en ucuz şeyleri satın alma alışkanlığını tersine çevirmeye karar verdi. Hiç pa­
ram olmadığı inancımı anımsamama izin verebilir miyim? ve Paraya sahip
olamayacağıma nasıl inanmış olduğumu anımsayabilir miyim? gibi sorula­
rı kullanarak daha iyisini hak ettiği konusunda serbest bırakmalarını sürdür­
dü. Ayrıca, paraya olan bağlılığının, güvence/hayatta kalma isteğinden kay­
naklandığını da gördü.
"Serbest bırakmadan önce, zincirlere bağlıyız ve bunu bilmiyoruz" diyor
Julia. "Serbest bırakmayı öğrendikten sonra, zincirlere bağlı olduğumuzu bilir
hale geliyoruz ve onu bırakmazsak acı veriyor. Direnç gösterirken güneş sinir
ağı bölgem (ç.n.: mide bölgesi, solar plexus) acırdı. Ama parasal güvenceye iliş­
kin hedeflerim üzerinde çalıştıkça acı eriyip gitmeye başladı. Şimdi kendimi
dingin hissediyorum ve gelirim de güvenilir düzeyde."

Paranın Avantajları ve Dezavantajları

Şimdi, yaşamdan istediğiniz şeylere sahip olmanıza odaklanmak için


Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi'ni kullanacaksınız. Gerek yararları, gerekse
zararları serbest bırakmayı anımsayın. Denklemin her iki yanında da serbest
bırakmalar yapmak, parasal özgürlük ve bolluk hedefini bilinçli farkındalığını­
za çekecektir.

273
� Sedona Yöntemi
Parasal özgürlüğe ya da bolluğa sahip olmak size hangi yararı sağla­
yacak?
Bu yarar onay, kontrol etme ya da güvence istemekten mi kaynaklanı­
yor?
Hangi istek olursa olsun: Onu
bırakmak için kendinize izin verebi­
lir miydiniz?
1125 yd boyunca Jorlııne 500 Parasal özgürlüğe ya da bolluğa
şirkeJ.leri için çalıştım ama ben lıep sahip olmak hangi zarara neden ola­
kaybcdiyormuşıım gibi lıisscttim. 9iep cak?
Eğer aklınıza hiçbir şey gelmiyor­
kendi işimi 1uırmah,, deyim yerindeyse
sa, o zaman bunu bırakın. Sonra da bu­
aııa mlımiylc oları yi;beh. bağımı nun altında herhangi bir onay, kontrol
k.csmch. istiyordıım. 'ı3irisi bana etme ya da güvence isteme duyusunun
&krıa ]önlemi'nirı lwsctlerini verdi, yatıp yatmadığını belirleyin.
Hangi istek olursa olsun: Onun
ben de onları arabaya altım ve bir yd serbest bırakılmasına izin verebilir
boyıınca dinledim. 'ı3ıı süre içinde miydiniz?
kendi başıma yola çık.tını ve bunu yap­ Eğer şimdiki yaşantınızda para­
sal özgürlüğe ya da bolluğa sahip ol­
rnahlan k.ork.madım. Sakcc ZCTlfJirılik. duğunuzu hissetmiyorsanız, parasal
ve başarının bana geleceğine inanıyor­ özgürlüğe ya da bolluğa ilişkin saklı
dı.ım ve öyle de olJıı -mucizevi zararların söz konusu olabileceğini
anımsayın. Bu nedenle, bu işleme ola­
biçimde. 'ı3unıı uçılılayamıyorum.
bildiğince açık olun ve aklınıza ilk ge­
'LJulıa u:z. çalışıyorum ve dalıa çolı len düşünce ya da hisse odaklanmak
para lw:z.anıyorıım, sevdiğim şeyleri için kendinize izin verin. Sonra da
onu bırakın. Siz saklı zararları ortaya
yapabiliyorıım ve dalıa lıı.ı:z.ıırluyum.
çıkartmadıkça, onlar yaşantınıza hük­
'ı3unıı ]önlem'e bağlıyorum, çürık.ü metmeyi sürdürecektir.
yaşantımda değişen başlw bir şey Parasal özgürlüğe ya da bolluğa
lrruıd 11 sahip olmak size hangi yararı sağla­
o ı.
yacak?
- <fl.ich Jorrcsl,
O, onay, kontrol etme ya da gü­
Claremoııl, ...71. . '13.'LJ. vence isteğinizden mi kaynaklanıyor?
Onu bırakmak için kendinize
izin verebilir miydin iz?
Parasal özgürlüğe ve bolluğa sahip olmak hangi zarara neden olacak?

274
Zenginlik Üretlclnlz �
Onun, onay, kontrol etme ya da güvence istemekle ilgili olup olmadığına
bakın.
O isteği sadece özgür bırakabilir miydiniz?
Bu işlemi bitirmeden önce yarar ve zarar sorularını değiştirerek en az do­
kuz kez yineleyin ve her katmanda serbest bıraktığınızdan da emin olun. Da­
ha önce de değindiğim gibi, bazen tek bir konuya ilişkin yararları ve zararları
bir oturuşta, bir saatten fazla yaptığım olmuştur. Aslında birçok kez bundan
da uzun yaptığım oldu. Çünkü birlikte �r bir yarar ve zarar, o belli konuya
ilişkin bütün bir his katmanını oluşturur. Bunları serbest kıldığınızda, hep ar­
zuladığınız parasal özgürlüğe ve bolluğa daha da yaklaşacaksınız.

İdeal Para Durumunuzu İm�elemeb

Parasal özgürlüğe ve bolluğa tümüyle kavuştuğunuzda yaşantınızın na­


sıl olacağını imgelemek için kendinize izin verin. Bunu yaparken, tüm duyula­
rınızı her katmanda devreye sokmayı da anımsayın. "Görüntünüz" görsel, do­
kunsal ya da işitsel olabilir. Ama, hep arzuladığınız tüm paraya, tümüyle para­
sal bir özgürlüğe ve olağanüstü bir bolluğa sahip olduğunuzu çok canlı bir bi­
çimde imgeleyin. Bu imgeyi derinlemesine ve bütünüyle deneyimleyin.
Sonra da içinizde "Hayır, buna sahip olamam", "Buna sahip olmamalı­
yım", "Ama yok ki", "Bu mümkün değil" diyen herhangi bir şeyin ya da imge­
nize ters düşen bir düşünce ya da hissin olup olmadığına bakın.
Bu karşı çıkmanın altında, onay, kontrol etme ya da güvence isteme­
niz mi yatıyor?
O isteği salabilir miydin iz, sadece şimdilik?
Bolluğa ŞİMDİ sahip olduğunuzu, parasal özgürlüğe ŞİMDİ sahip oldu­
ğunuzu imgelemek için kendinize izin verin. Onu şu anda imgeleyin. Onun na­
sıl göründüğüne bakın, nasıl hissedildiğini hissedin ve nasıl bir ses çıkardığı­
nı duyun.
Herhangi bir karşıt düşüncenin ya da hissin olup olmadığına bakın.
Sonra da bu düşüncelere ya da hislere ilişkin bir onay, kontrol etme ya
da güvence isteme duyusunun olup olmadığına bakın.
Sonra, onu bırakabilir miydiniz?
Yeniden, parasal özgürlüğe ve bolluğa sahip olduğunuzu imgelemek için
kendinize izin verin.
Şimdi ona sahip olduğunuza göre, yaşantınız nasıl bir hal aldı?

275
� Sedana Yöntemi
Onun, onay istemek, kontrol etmeyi istemek ya da güvence istemekten
kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakın.
Onu bırakabilir miydiniz?
Görüntünün kendisinde herhangi bir isteğin söz konusu olup olmadığı­
na bakın.
Eğer bir istek söz konusuysa, onun serbest bırakılmasına sadece izin
verebilir miydiniz?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmak için kendinize izin verebilir
miydiniz?
Yine, parasal özgürlüğe ve bolluğa ŞİMDİ sahip olduğunuzu imgeleme­
niz için kendinize izin verin. Ona sahip olmanın iyi olduğunu bilin.
O görüntüyü tüm üyle farkındalığınıza kabul etmek için kendin ize izin
verebilir miydiniz?
Ona sahip olmanın iyi olduğu ve bunun da ŞİMDİ olduğu bilişi içinde ra­
hatlamanız için kendinize izin verin. Onu hak ettiğinizi, ona layık olduğunu­
zu bilerek yaşantınıza parasal özgürlüğün ve bolluğun girmesini kabul etmek
için kendinize sadece izin verin.

Hedefler Belirlemeb. ve Eylem Adımlarını Atmab.

Zenginlik alanında yaratmak istedikleriniz için bir hedef bildirisi yazma­


nızı çok öneririm. Hedef işlemi, bir yandan karşıt hislerinizin tümünü serbest
bırakmanıza, bir yandan da gerçek arzunuzu aklınızda tutmanıza yardımcı ola­
rak sizi özgürleştirecektir. Her zamanki gibi, parasal hedeflerinize ulaşmak
üzere eylemsel adımlara geçmeye başladığınızda da serbest bırakma çalışması­
nı sürdürmeyi lütfen anımsayın. Geçeceğiniz eylemlere ya da zaten geçtiğiniz
eylemlere ilişkin serbest bıraktığınızda, sonuçları öncesine göre çok daha ko­
laylıkla yarattığınızı göreceksiniz. (Bu işleme ilişkin daha ayrıntılı bilgiler 8.
Bölüm, Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara Ulaşmak'ta yer alıyor.)

Son Bir Düşünce

Bu bölümü sık sık yeniden okuyun. Bu materyalle ne kadar çok çalışır­


sanız, o kadar yararlanırsınız. Parasal özgürlüğe ve güvenceye izniniz olduğu­
nu derinden kabul etmeye başladığınızda, bolluğunuza ilişkin doğal olumlu
bir tutumu da giderek daha fazla edinirsiniz.

276
Bölüm 1 7

ilişki Sihri

Ç ok yakın, özel ilişkilerin bazısının neden yürüdüğünü, bazısının da neden


yürümediğini hiç merak ettiğiniz oldu mu? Bir çoğumuzun, bir dizi fark­
lı ınsanla neden sanki aynı ilişkiyi sürdürüyor göründüğünü? Bazı insanlar ko­
laylıkla bir eş bulabilirken, bazılarının da neden mücadele ettiğini? Bu sorula­
rın ve sık sorulan başka soruların yanıtları, özel ilişkileri kapsayan bu mini
kursumuzun konusudur. Bu bölümdeki alıştırmalar, bakış açıları ve işlemler,
doğal, sevecen doğanızı ortaya çıkartma ve yaşama işlemini hızlandırabilir ve
hızlandırır.
Sinir edici ilişkilerle ilgili çoğu sorunun açıklaması aslında oldukça basit�
tir. İlişkilerimizin büyük bir bölümü ve aynı zamanda genel ilişki kurma kalıp­
larımız, sevgi yerine gereksinime dayalıdır. Bu sizi herhalde pek şaşırtmadı.
Ancak, buna ilişkin yapılacak bir şeyin olması sizi şaşırtabilir -ve bunun da ne
olduğunu şimdiden biliyorsunuz: Serbest bırakmak. Sevgi dışında her his, sev­
gi barındırmayan bir histir. Sizin temel doğanızı, aslında başkalarında aradığı­
nız sevgi oluşturduğu için, Sedana Yöntemi'ni kullanarak her serbest bıraktı­
ğınızda, sevgi barındırmayan hislerden özgürleşir, hem kendinize, hem de her­
kese ve her şeye karşı daha sevecen olursunuz. Ne kadar sevecen olursanız,
ilişkileriniz de o kadar başarılı olur -ve mükemmel eş için de o kadar çekici
hale gelirsiniz. Bu, bu kadar basittir. Şimdiden yapmış olduğunuz ve bu bö­
lümde gerçekleştireceğiniz tüm serbest bırakmalar, şimdiki ve gelecekteki iliş­
kilerinizi geliştirecektir.

277
� Sedana Yöntemi
Sevqiyi Hep Yanlış Yerlerde AramaRtan Vazqeçin

Çoğumuz, sızdıran bir kabı dolduracak kadar sevgi talep eder dururuz.
Dışsal bir kaynaktan her sevgi alıyormuş gibi göründüğümüzde, özellikle de
başka bir insandan, sevginin kendi dışımızda bulunabileceği inancı daha da
güçlenir. Bu yüzden sevgi ya da onay alma hissinin doğasında bir "sızıntı" var­
dır. Yaygın sızıntılar, sevgiyi kaybetme korkusunu, sevgisine ihtiyaç duyduğu­
muzu hissettiğimiz kişilere gücenmeyi ya da kızmayı ve doğamız gereği zaten
olduğumuz sevgiyi görmemek gibi basit bir eylemi içerir.
İyi haber şu ki sevgi ya da onay isteğini bırakarak bu ikilemlerin her bi­
rini tersine çevirebilirsiniz. Ayrıca, sadece sevgi almak yerine karşılıklı sevme­
nin yollarını ve sevgi almaya ek olarak karşılıklı sevgi vermenin yollarını ara­
yarak da işlemi hızlandırırsınız. Hangi türden olursa olsun -bir hayat arkada­
şı, dost ya da aile üyesiyle- özel bir ilişkiniz varsa ve siz elinizden geldiğince
o kişiyi sadece olduğu gibi sevebilme noktasına ulaşabilirseniz, o zaman her
ikiniz de rahatlayabilir ve birbirinize karşı daha gerçek, güvenilir ve doğru ola­
bilirsiniz. Bu, çok daha sağlıklı, daha tatmin edici etkileşimler sağlar.
İlişkileri geliştirmeye yönelik, çoğu kez gözden kaçırılan birkaç önemli
anahtar vardır. Bunlardan biri, karşılıklı olma ilkesidir. Eğer eşinizle içsel ya da
dışsal olarak karşılıklı olmayan bir şey yapıyorsanız, bu sadece her ikinizin de
sinirini bozacaktır. Size karımla olan ilişk°fmden basit bir örnek vereyim. Ben sa­
dece "erkek filmleri" izlemekten hoşlanıyordum ve Amy de sadece "kadın film­
leri" görmek istiyordu. Bu, televizyon izlerken ve sinemaya giderken bir ikileme
neden oluyordu. Birbirimize isteklerimizi zorlamak yerine ya da birimizin diğe­
ri adına fedakarlıkta bulunması gerektiğini varsaymak yerine ki bunlar karşılık­
lı bir çözüm sağlamazdı, açıkça sorunu tartıştık, bu soruna ilişkin hislerimizi
serbest bıraktık ve her ikimizin de hoşlanacağı filmleri belirlemeye başladık. İşin
gerçeği, karşılıklı olmaya yönelik serbest bırakmalar yaptığımız için, şimdi her
ikimiz de birbirimizin film zevkine daha açığız ve seçimlerimizde uyuşmadığı­
mız da ender oluyor. Uyuşmadığımız zamanlar ya karşılıklı olduğunu hissediyor­
sak eşimizin seçtiği filmi görmeye gidiyoruz ya yalnız gidiyoruz ya da bir başka
arkadaşımızla gidiyoruz. İster öyle, ister böyle olsun, ikimiz de daha mutlu olu­
yoruz. Hatta ben çoğu 'kadın filmlerinden' de 'erkek filmleri' kadar zevk alma­
ya başladım. Amy de aynı şekilde bazı 'erkek filmlerinin' tadına varır oldu.
Gerçekten besleyici ve destekleyici olabilmesi için, sevginin koşulsuz ol­
ması gerekir. Kendinizden ne kadar çok verebilirseniz ve ilginizi karşılığında
hiçbir şey istemeden verebilirseniz, o kadar mutlu olursunuz. Bunun yerine,

278
il işki Sihri �
çoğumuzun ilişkileri takasa dayanır. "Benim için bunu yaparsan, ben de senin
için şunu yaparım." Takas, ticarette harika bir iş görebilir, ancak gerçek sevgi,
bir iş anlaşmasından çok daha fazlasıdır.
Gerçek sevgi ya da ilgi, her zaman her iki eşi de desteklemelidir. Eğer bir
taraf diğerine kendi kişisel hesapları yüzünden veriyorsa, bu vermek değildir.
Böyle durumlar, birbirine bağımlılık hatta taciz yaratabilir. Bu nedenle verdi­
ğiniz zaman, hem vermenin tadını çıkarttığınızdan, hem de istenilen bir şey
verdiğinizden emin olun. Şimdi bu, hep diğer eşin istediğini yapmanız gerek­
tiği anlamına gelmez; hep kendi istediğinizi yapmak anlamına da gelmez. Bu­
nun anlamı, ilişkide karşılıklı kazanç sağlayacak yolların keşfedilmesi için ken­
dinize izin vermektir.
Bu birkaç yönergeyi özel ilişkilerinizde izlerseniz, oyunu baştan kazan­
mış olursunuz.

Ya Eşiniz Zaten Müllemmelse?

Eğer romantik bir ilişki yaşadıysanız, çoğu insanın "balayı dönemi" dedi­
ği şeyi de herhalde deneyimlemişsinizdir. Yepyeni bir ilişkinin başında değilse­
niz, o dönemde deneyimlediğiniz sevgi, ilgi ve haz, şimdilerde büyük bir olası­
lıkla anı olmuştur bile. Peki, arzu içinde geriye baktığınızda, balayınızda dene­
yimlediğiniz şeyle, şimdi yaşadıklarınız arasındaki fark nedir? Basit: 1lişkinin
başında eşinizi olduğu gibi sevmiş ve kabul etmiştiniz. Hatta eşinizi bazı özel­
liklerinden ötürü sevmiş olabilirsiniz, bu özellikler -ya da belli nitelikler- si­
zi bugün deli etse bile.
Bir ilişkinin tatsızlaşmaya başladığı nokta, eşinizin bir şeyi belli bir biçim­
de söylediği ya da yaptığı ya da davrandığı ve sizin de bunu içsel olarak kabul
etmeyi reddettiğiniz noktadır. Siz o zaman o belli davranışa ya da özelliğe di­
renmeye başlarsınız ama aynı zamanda o kişinin onu yeniden sergilemesini de
beklersiniz. 8. Bölüm'de de değindiğim gibi, biz eşimize ilişkin değiştirmek -
ya da direnmek- istediğimiz şeylerin içsel listelerini çıkarmaya ve sonra da
yaptıkları her şeyi o listeyle karşılaştırmaya başlarız. Eğer davranışlar, tutum­
lar ya da söylemler listemizdeki maddelerle uyuşursa yanına içsel bir işaret ko­
yarız ve daha da çok direniriz. Biz böyle bir listeyi bir kez başlattık mı, sürek­
li ona ekleyecek yeni maddeler arar dururuz. Bu sürecin tümü genelde kont­
rolden çıkar ve ayrılıkla, boşanmayla ya da artık her iki eşi de desteklemeyen
bir ilişkiye razı gelmekle son bulur.

279
)'!, Sedona Yöntemi
Bu kalıbı kırmanın ve balayınızı yaşantılarınızın sonuna kadar uzatmanın
basit bir yolu var. Her şeyden önce listenizi yakın. Şimdiki ilişkinizi mahvetme­
ye kararlı değilseniz, listenize eklemeler yapmak ve sürekli ona başvurmak, sa­
dece bela aramak demektir. Eşinizin nasıl değişmesi ya da düzelmesi gerekti­
ğini belirlemek yerine, onda seveceğiniz ve takdir edeceğiniz şeyleri arayıp
bulma alışkanlığını edinin. İlişkinizin dinamiği böylece tümüyle değişir. Bu,
eşinizle yapmasını tercih etmediğiniz şeyler hakkında sevecen bir iletişim kur­
manın yerini almaz. Ayrıca sizin ya da eşinizin, açıkça yıkıcı olan davranışlara
göz yummayı sürdürmenizi de haklı çıkarmaz. Bu sadece dengeyi yeniden ba­
layınızın keyfini çıkarttığınız .hale getirmeye başlamaktır. Hoşlanma/Hoşlan­
mama İşlemi de mükemmel bir "liste yakıcısı"dır.
Size bunun kendi evliliğimde nasıl iş gördüğünü anlatayım. Söylediğim
gibi hepimiz, eşimizin yaptığı hataların ya da bizi kıran davranışlarının içsel lis­
tesini tutma eğilimindeyizdir. Sonra, eşimizin aynı hatayı sürekli tekrarlayıp
durmasını bekleriz ve onlar onu yinelediklerinde de elbette haklı çıkmış olu­
ruz. Bir süre sonra, daha en başından eşimizi kendimize çekmemize neden
olan sevgiyi beslemek yerine, haklı çıkmanın sahte güvencesine yapışmak bi­
zim için daha önemli olmaya başlar. Hepimizin içine düştüğü bu kalıpla, görü­
nürde eşimizin hiç hata yapmadığı "balayı" süreci arasındaki fark, sadece oda­
ğımızı ve beklentilerimizi yönlendirdiğimiz şeylerde yatar.
Karımla birlikteliğimin on birinci yılında, kırgınlık ve hata listeleri gide­
rek eriyip yok oluyor. Evet, Amy zaman zaman hoşlanmadığım bazı eğilimlere
sahip ve benim karakterimde de onun hoşlanmadığı özellikler var ama hiçbi­
rimiz bunları diğerinin gözüne sokmuyoruz. İncinmelerimizi ve beklentilerimi­
zi serbest bırakıyoruz ve şimdi olduğu gibi birbirimizle olmanın yollarını bulu­
yoruz. Birbirimizi sevmenin sınırsız olanaklarını paylaşıyoruz. Ben şimdi
Amy'i, ilişkimizin "balayı dönemi"ne göre daha bile çok seviyorum.

Anlaşmazlık Giderici

Birkaç yıl önce, Amy ve ben Jamaika'da çiftler için bir kurs yaptık. Aşağı­
daki alıştırma, çiftlerin anlaşmazlıklarını çözmeye ve daha büyük bir karşılıklı
olma alanına girmelerine yarayan çok güçlü araçlardan biriydi. Bu alıştırma,
bir sorunu diğer kişinin bakış açısıyla görmek, yani "onun ayakkabılarıyla yü­
rümek" prensibine dayanır. Herhangi bir anlaşmazlıkta eşinizin bakış açısını
az da olsa yakalayabilirseniz, anlaşmazlığı sürdürmek çok zor olmaya başlar.

280
ilişki Sihri �
Aşağıdaki alıştırma tam da bunu gerçekleştirmenin hızlı ve eğlenceli bir yolu­
dur.
Bu alıştırmanın yönergeleri basittir. Onu sansürlemeden ve eşinizi fizik­
sel ya da duygusal olarak incitmekten kaçınarak tümüyle uygulayın. Mücade­
le ettiğiniz ve çözümlenmesini istediğiniz bir konu seçin.

1 . Adım: Her iki eş de kendi bakış açısını sonuna kadar tartışır. Bunu,
mümkün olan en güçlü hislerle ve önemle yapın. Ancak burada önemli bir
nokta var: Sadece "saçma" sözcüğünü kullanabilirsiniz. Başka sözcükler kul­
lanmayın. Sadece genelde nasıl tartışıyorsanız öyle tartışın -hatta biraz da
abartın- ama güncel dilden kaçının.
Kendi bakış açınızı karşı tarafa yeteneklerinizin elverdiği ölçüde anlatabil­
diğinizi hissedene dek tartışmayı sürdürün. Sonra, 2.Adım'a geçmeden önce,
bu eylemin tetiklediği her şeyi serbest bırakmak için birkaç dakikanızı ayırın.

2. Adım: Şimdi her iki eş, birbirinin bakış açısını tartışır. Bu kez sözcük
kullanın ve eşinizin ayakkabılarıyla yürümek için kendinize olabildiğince izin
verin. Kendi bakış açınızı nasıl tartıştıysanız, eşinizin bakış açısını da hakkıy­
la tartışın. Eşinizin duygularını elinizden geldiğince hissedin ve ifade edin -
hatta eşinizin tavırlarını da kullanın.
Her ikinizin de söyleyecek bir şeyi kalmayana dek bu şekilde tartışmayı
sürdürün. Sonra, bu eylemin tetiklediği her şeyi serbest bırakmak için birkaç
dakikanızı ayırın.

3. Adım: Keşfettiğiniz şeyleri eşinizle paylaşın. Tümüyle üzerinden ge­


çebilmek için gereksindiğiniz zamanı ayırın ve bu alıştırma sırasında ortaya çı­
kan her türlü hissi, düşünceyi, iç görüyü ve inancı birlikte serbest bırakın. Si­
ze söz veriyorum, eğer siz de o kursa katılan çiftler gibiyseniz ve o zamandan
beri bu alıştırmayla başarıyla çalışan bir dolu çift ve karım ve ben gibiyseniz,
karşıt görüşler yüzünden her tıkanıp kaldığınızda bu alıştırmayı yaparsanız,
ulaşacağınız sonuçlara çok şaşacak ve sevineceksiniz.

İlişkileri Destehlemeh Üzere Serbest Bırahmah

Bu bölümün geri kalanında, özel ilişkilerimizle ilgili sorunlara, bu kita­


bın Birinci Kısmı'nda anlatılan prensipleri ve işlemleri uygulayacağız. Bu alış­
tırmalarla çalışırken, geliştirmek ya da düzeltmek istediğiniz bir ilişkiye, bitir-

281
� Sedana Yöntemi
mek istediğiniz eski bir ilişkiye ya da sizin için gerçekten uygun olacak yeni
bir ilişkiye odaklanabilirsiniz. Bu bölümde anlatılan etkinliklerin sadece birka­
çını keşfetseniz bile, serbest bırakmakla ilişkilerini geliştirmiş olan binlerce in­
sanın arasına kolaylıkla katılabilirsiniz.

Ana Babanızın Ötesine Geçmek

Para konusuna ek olarak, ana babalarımız ilişkiye bakışımızı da etkiler­


ler. Gerek birbirleriyle (ayrı değillerse), gerekse sizinle olan ilişkileri açısından
onlar bizim ilk modellerimizdir. Bu nedenle, ilişkilerinizde tam bir özgürlük
kazanmak için, ana babanızla olan ilişkinize ya da onların birbiriyle olan iliş­
kisine odaklanarak başlayın.
Bu ilişkiyle ilgili direndiğiniz ya da değiştirmek istediğin iz herhangi
bir şey var mı ya da kendinize model aldığınız herhangi bir şey var mı?
O, içinizde bir onay, kontrol etme ya da güvence isteği tetikliyor mu?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmak için kendinize izin verebilir
miydiniz?
Ya her iki ebeveyninizle ya onlardan biriyle olan ilişkinizde ya da onların
birbiriyle olan ilişkilerinde değiştirmek istediğiniz bir şey bulun.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Ana babanızla olan ilişkinizde ya da onların birbiriyle olan ilişkisinde
değiştirmek istediğiniz başka bir şey var mı?
Eğer varsa, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
O ilişkilere bir daha bakın. Anneniz ya da babanızla olan ilişkide ya da
onların birbiriyle olan ilişkisinde hoşlanmamış olduğunuz ya da şimdilerde
hoşlanmadığınız ve değiştirmek istediğiniz bir şeyin olup olmadığına bakın.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Şimdi, ana babanızla olan ilişkin izde ya da onların birbiriyle olan iliş­
kisinde, bu yaşantın ızdaki tüm ilişkilerinizi bir şekilde etkilemiş olan başka
bir şey daha var mı? Bu önceki ilişkilere ya direnç göstererek yaşadığınızı ya
da onları kendinize -işe yaramamış olsalar bile- model aldığınızı aklınızda bu­
lundurun.
Ana babanızla çok sağlıklı bir ilişkiniz de olmuş olabilir elbette. Bu iliş­
kiyle ilgili şimdi bazı serbest bırakmalar yapmak, onun sadece daha da iyi ol­
ması anlamına gelir.

282
ilişki S ihri �
Ana babanızla olan ilişkiniz ve onların birbiriyle olan ilişkisi hakkındaki
genel hislerinizin ne olduğuna bakın.
O hissin altında, onay, kontrol etme ya da güvence istemek yatıyor mu?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmak için kendinize izin verebilir
miydiniz?
Şimdi bir de ilk yıllarınızda yaşıtlarınızla, ilk arkadaşlarınızla kurmuş ol­
duğunuz ilişkilerde hoşlanmadığınız ya da değiştirmek istediğiniz bir şeyin
olup olmadığına bakın.
Eğer varsa, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
İlk yıllarınızda yaşıtlarınızla kurduğunuz ilişkilerde değiştirmek istedi­
ğin iz başka bir şey var mı? Belki utangaçtınız ya da birlikte büyüdüğünüz ço­
cuklarla iletişim kurmak zordu.
İlk yıllarınızda yaşıtlarınızla kurduğunuz ilişkilerde şimdi direndiği­
niz başka bir şey var mıydı?
Ona ilişkin şimdi herhangi bir onay, kon trol etme ya da güvence iste­
me duyusu var mı?
Eğer varsa, onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Ana babanızla olan ilişkiniz, onların birbiriyle olan ilişkileri ve ilk yılları­
nızda yaşıtlarınızla olan ilişkileriniz üzerine serbest bırakmayı sürdürmenizi
çok öneririm. Yetişkinlik kalıplarımızın çoğunun başlangıcı, ilk yıllarımızın iliş­
kilerine dayanır. Şimdi bazı temizlemeler yapmak, deneyimlerinizin tümüyle
değişmesine neden olabilir.

Claire: İlişkide Güvence Yaratmak

"Birçok insan, sanki farklı yüzlere sahip olan aynı adamla bir dizi ilişki­
lere sahiptir" diyor Claire. "Bu benim için babamı -geçmişten gelen hayal edil­
miş bir kişiyi- yansıtma yoluydu. O, ilişkilerimde sürekli karşıma çıkıyordu."
Sedona Yöntemi, Claire'in babasını affetmesine ve kendini onunla güvende
hissetmesine çok yardımcı oldu. Sonuç olarak, babasının hayaletine tepki ver­
mek yerine, birlikte olduğu erkekle gerçekten birlikte olmayı becerebildi.
Onay, kontrol etmek ve güvence istemeyi -ve özellikle de olanı değiştirmek is­
temeyi- bırakmayı bir kez başardığında, ileriye doğru muazzam bir adım atb.
"Şimdi bir aşk yaşıyorum ve böyle bir şeye sahip olabileceğimi hiç düşü­
nemezdim bile, çünkü insanların bana olan sevgisini hiç algılayamazdım. Hem
eşim, hem de ben Sedona Yöntemi'ni kullanıyoruz ve bu yöntem, başlarda kar-

283
� Sedono Yöntemi
şılaştığımız sorunların üstesinden gelmede bize çok yardımcı oldu. Kendim ve
diğer insanlar için derin bir affetmeyi uygulamaya başladığımda kendimi de da­
ha çok sevmeye başladım ve artık kendime karşı o kadar yıkıcı da değilim."

Korkudan Sevgiye Geçmek

Korku da, bizi ilişkiler alanında geri tutan şeylerden biridir. Biz kendimi­
zi adamaktan korkuyor olabiliriz, yakınlıktan korkuyor olabiliriz ya da incin­
mekten korkuyor olabiliriz. Ama o korkuyu salıverirken daha derinlere inecek
olursanız, şimdi içinde bulunduğunuz
ilişkide tümüyle var olabilmeniz ya da o
11'13en başka luırs'lar da aldun ve mükemmel kişiyi bulmanız ve ona sa­
bun'lar kafamın karışmasına, hatta hip olmanız için özgürleştiğinizi göre­
ceksiniz. Korkuyu bırakmanın gizli bir
bazı açılardan kerulimi tehJif e.dilm4
yolu olduğunu, onay, kontrol etme ya
hissefmeme nekn oldu, ama &dona da güvence istemeyi bırakmaya ek ola­
))önlemi bana diğer yöntemlerden çoh. rak kullanabileceğiniz bir kısa yolun ol­
daha Jazla yardımcı oldu. 9<.ontrol duğunu anımsayın ( 13. Bölüm, Korku
ve Kaygıyı Bırakmanın Sırrı). Öyleyse
etmeyi isteyerek., onay isleyerek. ve
şimdi korku üzerine biraz odaklı ser­
güvence isleyerek. ilişkilerimi nasıl best bırakmalar yapalım.
sabote etliğimin Jarkına vardım. Çoh. içinde bulunduğunuz ilişkide ya
yah.ın bir arkada.şunla bu h.ursu da size göre ideal olan bir ilişkide ol­
paylaştun ve o kaseti.er i dinldi, sonra masından korktuğunuz bir şey nedir?

da yedi günlük bir seminere hafıldı. ilişkiler hakkında ya da bu ilişki­


de korktuğunuz şey nedir?
9<.endimk deneyimlediğim gelişme
Onun olmasını istemeyi bırakabi­
ve onda tanıh. olkğum gelişme, lir miydiniz?
yaşantılarımızı değişlirdi. 'ı3iz İçinde bulunduğunuz ilişkide ya
giderek yakınlaşıyor ve birbirimize da genelde ilişkilerle ilgili olmasından
yardun ediyoruz." korktuğunuz başka bir şey daha bulun.
Onun olmasını istemeyi bırakabi­
- Chari <.Ycuılson,
lir miydiniz?
%uston, .Yl.'13.'lJ. Bu soruları dört ya da beş kez yi­
neleyin ve ortaya çıkan her türlü kor-

284
ilişki Sihri �
kuya kabul verip onları serbest bırakın. Bu, gün içinde serbest bırakmayı sür­
dürebileceğiniz bir alandır. İçinde bulunduğunuz ilişkide ya da kurmayı dü­
şündüğünüz bir ilişkide olmasından korktuğunuz bir şey ortaya çıktığında,
onu anında yakalayın. O korkunun tezahür etmesini istemeyi sadece bırakıp
bırakamadığınıza bakın.
Korkunuzun, bilinçli olarak arzuladığınız bir şey olmayabileceğini lütfen
anlayın. Ama bilinçaltındaki korkular olacaklara ilişkin "kendini borçlu hisset­
mek"le ilgili olduğundan, ilişkiler hakkında sahip olabileceğiniz her türlü kor­
kuyu serbest bırakmanızı gerekli kılar.

Hoşlana/Hoşlanmama İşlemi

Şimdi, belli bir ilişkinin tıkanıp kalmasına ya da doyurucu ilişkiler kur­


mada sizin genelde sıkışıp kalmanıza neden olabilecek türlü bağlılıkları ve nef­
retleri araştıralım. Hoşa giden ve hoşa gitmeyenlere ilişkin anımsanması gere­
ken iki nokta vardır. İlki, denklemin her iki yanına da gidip gelerek serbest bı­
rakmalar yapın. Hoşlandığınız bir şeyi ele aldıktan sonra hoşlanmadığınız bir
şey üzerinde çalışın ve böylece devam edin. İkincisi, o anda hoşlandığınız ya
da hoşlanmadığınız bir şey aklınıza gelmiyorsa, bu duruma ilişkin hislerinizi
salıverin ve devam edin. Her bir hoşlanma ve hoşlanmama çifti, o belirli konu­
ya ilişkin eritip yok ettiğiniz bir sınırlılık katmanını oluşturur.
Peki, şu anda içinde bulunduğunuz ya da geçmişteki ya da gelecekte
olmasını umduğunuz bir ilişkiyle ilgili hoşlandığınız bir şey nedir?
O sizde bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusu tetikliyor
mu?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmak için kendin ize izin verebilir
m iydiniz?
Şu anda içinde bulunduğunuz ya da geçmişteki ya da gelecekte olmasını
umduğunuz bir ilişkiyle ilgili hoşlanmadığınız bir şey düşünün.
O, onay, kontrol etme ya da güvence isteğinizi tetikliyor mu?
Hangi istek olursa olsun: Onu sadece özgür bırakabilir miydin iz?
ilişkilerle ilgili hoşlandığınız bir şey nedir?
O, onay, kontrol etme ya da güvence istemeyle mi ilgili?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
ilişkilerle ilgili hoşlanmadığınız bir şey nedir?

285
]!, Sedona Yöntemi
O, onay, kontrol etme ya da güvence istemekten mi kaynaklanıyor?
Onu bırakmak için kendinize izin verebilir miydiniz?
Yukarıdaki soruları dört ya da beş kez yineleyin ve serbest bırakmayı sür­
dürün. Bu işlem, sizi ideal ilişkinizden alıkoyan bağlılıkları ve nefretleri eritip
yok etmenin güçlü bir yoludur.

Olanı Kabul Etmek

Daha önce de değindiğim gibi, eşinizi olduğu gibi kabul etmek, kendini­
zi aradığınız sevgiye açmanızı sağlayacaktır.
Eğer şu anda bir ilişkiniz varsa, onu sadece kabul etmek için kendinize
izin verebilir miydiniz? Geçmişte olmuş olanları ve aynı zamanda gelecek­
te olması olası olanları kucaklayabilir miydiniz?
Şu anda olanı kucaklamak için kendinize izin verebilir miydiniz? Sa­
dece olmasına izin verebilir miydiniz?
Yaşantınız için herhangi bir şey yaratmanızı sağlayan en dinamik kaynak
şu anki haliyle her şeyin mükemmel olduğu duyusuna sahip olmaktır. Bu, se­
çeneğiniz olsa bile başka bir şey seçmeyeceğiniz anlamına gelmez. Ama şu an­
da olana kabul verebilirseniz, onu kucaklayabilirseniz ya da ona izin verebilir­
seniz, bu size ilişkinizin enerjisini değiştirmeniz için muazzam bir güç kazan­
dırır ve siz hem o ilişkiyi olduğu gibi sevebilir, hem de kendinizi daha da olum­
lu bir ilişkiye açabilir hale gelirsiniz.
Peki, şu anki ilişkinizde olanları kucaklamak için kendinize izin vere­
bilir miydiniz?
O ilişki her nasılsa, onun öylece olmasına izin verebilir miydiniz?
Onun olduğu gibi olmasının iyi olduğunu bilin -o bilme hali, daha iyi bir
olasılığı da içinde barındırır.
Her şeyin yolunda olduğunu bilerek şu anda rahatlamak için kendi­
n ize izin verebilir miydiniz?
Rahatladıkça ve sadece şu anda bulundukça kendinizi daha iyi hisset­
mekle kalmayacak, ilişkiler açısından çok daha iyi bir yerde de olacaksınız.
Eminim, birlikte olmaktan hoşlandığınız kişilerin, içsel olarak rahat ve dingin
kişiler olduğunu fark etmişsinizdir. Onlar gergin ya da tedirgin değildirler. Gü­
nün her anında ne kadar rahat ve kendi özgün benliğiniz olabilirseniz, ilişki-
.

286
ll lşki Sihri �
terinizi de o kadar geliştirebilirsiniz. Rahat ve dingin olmak doğaldır ve siz her
serbest bıraktığınızda, yüzeyin hemen altında var olan o alana ulaşabilirsiniz.
Şimdi bir dakika durun ve kendinizi ilişkiler konusunda ve üzerinde ça­
lıştığınız ilişkilerle ilgili, sadece birkaç dakika öncesine göre nasıl daha iyi his­
settiğinizi fark edin.

Temizleme İşlemi

İlişkileri geliştirmeye yarayan bildiğim en güçlü araçlardan biri de Temiz­


leme İşlemi'dir. Bu işlem sizi sevecen bir dengeye geri getirerek en zor durum­
ları bile dönüştürmenize yardımcı olur.
Ben, size 1 1. Bölüm'de öğretilen işlemi biraz değiştirdim ve ayrılıkla ilgi­
li dördüncü soru dizisini bu işleme ekledim. Bu sorular, ilgi duyduğunuz kişi­
lere yakınlaşmanızı sağlayacak biçimde tasarlanmıştır.
Çalışırken birkaç şeyi anımsamanız gerekiyor. Öncelikle, ben size Bu ki­
şi sizi kontrol etmeye çalıştı m ı? gibi sorular sorduğumda farkındalığınıza ge­
len hislere kabul verin. Kontrol isteme duyusuna kabul verildiğinde, onun eri­
yip yok olduğunu fark edin. İkincisi, serbest bırakmayı kendiniz için gerçekleş­
tiriyorsunuz. Bunu eşiniz ya da potansiyel eşiniz için yapmıyorsunuz. Temiz­
leme İşlemi, ilişkilerde arzuladığınız özgürlüğe ulaşmanızı sağlayan bir araç­
tır.
Rahatlayıp içinize odaklanarak başlayın. Temizlemeyi uygulayacağınız ki­
şiyi seçin. Bu kişi, şu anda ilişkide olduğunuz biri, geçmişten biri, gelecekteki
bir eş ya da hatta ana babanızdan biri olabilir. 1 1 . Bölüm'de değindiğim gibi,
benim için gelişen özgürlüğümü desteklemenin en önemli yollarından biri de,
Temizleme İşlemi'ni anneme ilişkin uygulamak olmuştu. O zamanlar oldukça
iyi bir ilişkimiz vardı ama geçmişimiz o kadar parlak değildi. Ben bu işlemi an­
nem üzerinde gerçekleştirdiğimde, sadece annemle ve diğer insanlarla olan
ilişkim değişmekle kalmadı, kendimle ilgili hislerimle olan ilişkim de değişti.
O nedenle şu anda bazı serbest bırakmalar yapmak istediğiniz kişiyi, ara­
nızdaki ilişkiyi geliştirmek istediğiniz kişiyi düşünün. Ya da şu anda herhangi
bir ilişkiniz yoksa, o zaman geçmişteki zor bir ilişkiyi temizleyin. O insanı im­
gelemeniz için kendinize izin verin. Sizde hakim olan duyuları kullanarak on­
ları zihin gözünüzle görün. Onları görebilir, hissedebilir ya da onlarla ilgili bir
anlatım duyabilirsiniz.

287
,J!, Sedona Yöntemi
O kişi sizi kontrol etmeye çalıştı mı?
Eğer öyleyse, sizin de onları kontrol etmek istemenizi serbest bırakabi-
lir miydiniz?
Siz o kişiyi kontrol etmek istediniz mi?
Eğer öyleyse, onları kontrol etmek istemeyi şimdi bırakabilir miydiniz?
Gereksinim duyduğunuz kadar yineleyin ve sonra hazır olduğunuzda, bu
dizinin üçüncü sorusuna geçin: Bu kişiye, olduğu gibi olma hakkını bağışla­
yabilir miydiniz? Sadece bağışlayabilir miydiniz?
Bu kişiye, olduğu gibi olma hakkını bağışlar mıydınız?
Bu kişiye şimdi olduğu gibi olma hakkını bağışlıyor musunuz?
Bunun sadece bir karar olduğunu anımsayın. Bu, özgürlüğü seçmektir.
Bu kişide hoşlanmadığınız ya da onaylamadığınız bir şey var mıydı?
Eğer öyleyse, bu kişiden sevginizi esirgemeyi bırakabilir miydiniz?
Bu kişinin sizde hoşlanmadığı ya da onaylamadığı bir şey var mıydı?
Eğer öyleyse, onların sizi onaylamasını istemeyi bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki onay sorularını gereksindiğiniz kadar yineleyin. Sonra, hazır
olduğunuzda üçüncü soruya geçin: Bu kişiye sadece sevgi ve kabul hisleri
besleyebilir miydiniz? Sadece besleyebilir miydiniz?
Onu kabul etmenize ya da sevmenize izin verir miydiniz?
Yine, bunun sadece bir seçim olduğunu anımsayın.
Bu kişiye şimdi sadece sevgi hisleri besliyor musunuz?
Eğer yanıt "hayır" ise, devam edin.
Bu kişi size meydan okudu ya da karşı çıktı mı ya da sizi tehdit etti mi?
Bu sizde herhangi bir güvence ya da hayatta kalmayı isteme duyusu
tetikliyor mu?
Eğer öyleyse, bunu sadece bırakıp bırakamadığınıza bakın.
Siz bu kişiye meydan okudunuz ya da karşı çıktınız mı ya da onu teh­
dit ettiniz mi?
Eğer öyleyse, ona meydan okumayı, karşı çıkmayı ya da onu tehdit et­
meyi bırakabilir miydiniz?
Bu kişi size meydan okudu, karşı çıktı mı ya da sizi tehdit etti mi?
Eğer öyleyse, bunun sizde tetiklemiş olabileceği güvence ya da hayat­
ta kalma isteğinizi bırakabilir miydiniz?

288
ilişki S ihri �
Siz bu kişiye meydan okudunuz, karşı çıktınız mı ya da onu tehdit et­
tiniz m i?
Eğer öyleyse, kendinizi o şekilde korumak istemeyi bırakabilir miydi-
niz?
Bu soruları döne döne gereksindiğiniz kadar sık yineleyin. Hazır olduğu­
nuzda, dizinin üçüncü sorusuna geçin:
Bu kişiyle ilgili sadece bir iyilik hissine, bir güven hissine, bir güven­
ce hissine sah ip olmanıza izin verebilir miydiniz? Buna sadece izin verebi­
lir miydiniz?
Bu kişiyle ilgili sadece bir iyilik, güven ve güvence hissine sahip olma­
nıza izin verir miydiniz?
Bu kişiyle ilgili sadece bir iyilik, güven ve güvence hissine şimdi sahip
m isiniz?
Eğer bu sorunun yanıtı "evet" ise lütfen devam edin.
Bu kişi sizi reddetti mi, sizinle ilişkisini kesti m i, sizi itti mi ya da her­
hangi bir biçimde sizden ayrı olmaya çalıştı mı?
Eğer öyleyse, onunla bir olma isteğinizi bırakabilir miydiniz?
Siz bu kişiyi reddettiniz mi, ilişkinizi kestiniz m i, ittiniz mi ya da her­
hangi bir biçimde ondan ayrı olmaya çalıştınız mı?
Eğer öyleyse, onu reddetmeyi ve ayrı olmayı istemeyi bırakabilir miy­
diniz?
Bu soruları dönerek gereksindiğiniz kadar yineleyin. Hazır olduğunuzda,
bu dizinin üçüncü sorusuna geçin:
Şimdi, bu kişiyle bir olduğunuz hissine, "sen bensin " hissine sahip ol­
manıza izin verebilir miydiniz? Buna sadece izin verebilir miydiniz?
Bu kişiye ilişkin sadece bir olduğunuz hissine, "sen bensin hissine sa­
11

hip olmanıza izin verir m iydiniz?


Bu kişiye ilişkin sadece bir olduğunuz hissine, "sen bensin hissine sa­
11

hip misiniz?
Bunun sadece bir seçenek olduğunu anımsayın. Eğer yanıt "evet" ise din­
lenebilirsiniz. Yok, emin değilseniz, bitirmeden önce birkaç serbest bırakma
daha yapmak isteyebilirsiniz.

289
!!, Sedana Yöntemi
Avantajlar ve Dezavantajlar

Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi, ilişkileriniz üzerine serbest bırakmalar


yapmanın bir başka güçlü yoludur. Bu tekniği,

* Eşinizle mutlu bir ilişkiniz varsa da kullanın çünkü kendinizi daha da iyi
hissetmenizi sağlayabilir.
* Bir ilişki olasılığı var ve fakat siz onun peşine düşüp düşmemek konusun­
da tam emin değilseniz kullanın.
* Geçmişteki bir ilişkide çözüme gitmek istiyorsanız kullanın.

Şimdi birkaç avantaj ve dezavantajla çalışalım.


Şimdilerde içinde bulunduğunuz bir ilişkiye, geçmiş bir ilişkiye ya da ide­
al bir ilişkiye sahip olmaya odaklanarak başlayın. Sorun: Bu ilişkinin sizin
için ne avantajı var?
Bu avantajın altında bir onay, kontrol etme, güvence/hayatta kalmayı
isteme duyusu yatıyor mu?
Hangi istek söz konusu olursa olsun: Onu özgür bırakabilir miydiniz?
Bu ilişkinin sizin için ne dezavantajı var?
Bir onay, kontrol etme ya da güvence/hayatta kalmayı isteme duyusu
var mı?
Hangi istek olursa olsun: Onu özgür bırakabilir miydiniz?
ilişkinin bu şekilde olmasının sizin için ne avantajı var?
Bu sizde onay, kontrol etme ya da güvence isteğini tetikliyor mu?
Onu sadece bırakabilir miydiniz?
ilişkinin bu şekilde olmasının sizin için ne dezavantajı var?
Bu sizde onay, kontrol etme ya da güvence isteğini tetikliyor mu?
Onu sadece bırakabilir miydiniz?
Açık olan yanıtların ötesine geçmek ve· yeni iç görüler kazanmak için bu
soru ve serbest bırakma dizilerini en az dokuz kez yineleyin. Sonra, yakın bir
gelecekte Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi ile yeniden çalışmanız için sizi yü­
reklendirmek isterim. Çünkü bu işlem sıkışıp kaldığınızı hissettiğinizde ya da
daha çok özgürlük deneyimlemek istediğinizde ilişkinin herhangi bir alanını
dönüştürme gücüne gerçekten sahiptir.

290
lllşkl Sihri �
Birlill-Ayrılıll Paradi�ması

Ayrı olmayı istemek ve karşıtı, bir olmayı istemek, ilişki alanında serbest
bırakılacak önemli noktalardır. Çünkü bir ilişkide her zaman yakınlaşmak is­
teyen bir taraf ve iten bir taraf vardır. Bazen çiftler rolleri değişirler ama iliş­
kinin hangi tarafında olursanız olun,
serbest bırakmanız mümkündür. Ya-
kınlaşma isteğinizi bırakabilirsiniz ve "]önlem' i.n en büyük armağanı, ben
sonuç olarak yakınlaştığınızı görürsü­
olJukça onun da elimin altında olması.
nüz. Ayrı olma isteğini bırakabilirsiniz
ve ilişki her nasılsa, onda rahatladığı­ '13en çok. daha ŞQJ\.17),:J'de
nızı görürsünüz. yaşıyorum. .:'lsteklerimin en çok.,
1lişkilerinizde, bir olmayı isteme çocuhlukJan knlma onay ve güvence
duyunuzu ve ayrı olmayı isteme duyu­ üzerine yoyunlaştı{Jını h.eşfettim.
nuzu gözlemleyin. Bu konuya ilişkin
'13unu bırakabilmek. -7anrım,
sürekli serbest bırakmanın, ilişkilerini­
zi iyi yönde etkilediğini keşfedeceksi- gerçeh.Jen mü1hiş bir şey! Seks hayatım
niz. dii:zeldi, çiinh.ü artık. numara yapmam
gerek.mi.yor ve çok. daha iyi olJ.ı.ı. '13u
üirafa değer yani. 9<.arım m.uJ1ı oLlu
William: Artıll Hiçbir Şey
ve ben neılenini bile bilmiyorum. '13u
O Kadar Önemli
Görünmüyor açıkça göz kıunaştıran bir yöntem."
<J<.:J., Culifornia
William ve karısı Emily altı yıldır .Yl.'13.7>.
birlikteler ve o şakayla karışık şöyle
diyor, "Sanırım her ikimiz de kavga
konusunda uzmanız." Sedona Yöntemi'ni öğrenmeden önce günlerce hatta
haftalarca o çirkin enerjiyi deneyimliyorlardı. O enerjinin o kadar içine giriyor­
lardı ki olan biteni gözleri görmüyordu. Ama serbest bıraktıkça, kızgın, sinirli
ve sorumsuz iki çocuk gibi davrandıklarını giderek daha çok fark ettiler. Bu­
nu karşılıklı anladıklarında, birkaç kez kavga etmeye başladıklarında neredey­
se anında kahkahalarla gülmeye başladılar. Bu davranışları onlara çok saçma
göründü.
"Gittiğimiz yedi günlük seminer sırasında bir gün kursa gitmek üzere
otelden çıktık ve yolda tartışmaya başladık" diye bildiriyor William. "Arabada

291
J!, Sedana Yöntemi
giderken ikimiz de sanki bedenimizden çıktığımız ve tartışan kişiye (kendimi­
ze) baktığımız bir noktaya geldik." O anda ikisi de gülmeye başladı.
"Bakın," diyor William, " Hiçbir şey o kadar önemli değil. Saatlerce, gün­
lerce ve haftalarca büyük kavgalar etmemize neden olan konular artık aynı et­
kiye sahip değil."

İdeal İliş�inizi İm�eleme�

Rahatlayın ve ideal ilişkinizin nasıl bir görüntüye sahip olduğuna odak­


lanmaya başlayın. Herhangi bir şey imgelerken, elinizden geldiğince tüm duyu­
larınızı kullanmayı da anımsayın. Zihinsel görüntüleri, fiziksel duyumsamalar
ve seslerle birleştirin ve hatta hayal gücünüze katkısı olacaksa kokular da kul­
lanın.
Pekala, şu anda içinde bulunduğunuz ilişki m ükemmel olsaydı, nasıl
olurdu?
Şimdi içinizde "Hayır, ona sahip olamazsın ya da olmamalısın " ya da
"Sen ona sahip değilsin " diyen herhangi bir şey var mı?
Bu, onay, kontrol etme ya da güvence/hayatta kalmak istemekten mi
kaynaklanıyor?
Hangi istek ohı:"a olsun: Onu bırakabilir miydin iz?
Yine, ideal ilişkinize şimdi ve burada sahip olduğunuzu imgeleyin. O ne­
ye benziyor, nasıl hissediliyor ve nasıl bir sese sahip? Tüm duyularınızı dev­
reye sokun. Görüntüyü elinizden geldiğince canlı kılın.
Bu kez, "Ona sahip olamazsın" ya da "Ona sahip olmamalısın" ya da
"Ona asla sahip olmayacaksın" ya da "Bu mümkün değil" diyen bir düşünce­
nin, fikrin ya da inancın içinizden yükselip yükselmediğine bakın.
O düşünce bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusundan
m ı geliyor?
Onu özgür bırakabilir miydiniz?
Şimdi ideal ilişkinizi yeniden imgeleyin. Onun sadece olduğu gibi olma­
sına izin verebilir miydiniz? İdeal bir ilişkiye sahip olmanın iyi olduğunu bi­
lin ve aynı zamanda da şu anki ilişkiniz ne haldeyse, onu öylece kucaklayın.
Gevşemenize ve ilişki konusunda rahatlamanız için kendinize izin verin. Şim­
di ve burada her şeyin iyi olmasına izin verin.

292
ilişki Sihri �
İdeal ilişkinize sahip olmak konusunda sizi tutan herhangi bir şey hisse­
diyorsanız, onları şimdi sadece özgür bırakıp şu anda iyi olduğunuzu bilebilir
misiniz?
imgelemenin yanı sıra, ilişki sorunlarınız için Hedef lşlemi'ni yapmanız
da yararlanmanızı sağlar (8. Bölüm).

Serbest Bırallmall Her Türden İlişllinin Gelişmesini


Sa�lar

Bu bölümde özel ilişkilere uygulanan teknikler, aynı zamanda çocukla­


rınız, ana babanız, arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız ve herkes için de kullanı­
labilir. Bu serbest bırakma biçimlerini insanlarla gerçekleştirdiğiniz her türlü
etkileşimler için nasıl kullanabileceğinize bakın. Size söz veriyorum, her iliş­
ki -kendinizle olan dahil- çok gelişecek ve bir sevinç ve refah kaynağı hali·
ne gelecektir.

293
Bölüm 1 8

Parlak Bir Sağlık Geliştirmek

1 970'lerde, Sedana Yöntemi'nin ilk öğretilmeye başlandığı yıllarda, hastalığın


çoğu kez bastırılmış duygular ve stres yüzünden tetiklendiği ya da doğru­
dan onlardan kaynaklandığı daha keşfedilmemişti. Bugün, zihin/beden bağlan­
tısı tıp uzmanlarınca o kadar yaygın olarak kabul ediliyor ki çoğu tedavi biçimi
bir duygusal desteği de içerir oldu. Gerçi ne ben, ne de iş ortaklarım, sağlık so­
runları için hiç kimseyi tedavi etmeye, tanı koymaya, iyileştirmeye hatta öneri­
de bulunmaya bile kalkışmayız ancak Sedana Yöntemi'ni kullanan insanlar da­
ha parlak bir sağlığa ve fiziksel iyiliğe kavuştuklarını sıklıkla bize bildirirler.
Fiziksel rahatsızlıklara eşlik eden ağrıların çoğu, belki de tümü, bedenle­
rimizin deneyimlediği şeye gösterilen duygusal tepkiden kaynaklanır. Örneğin,
fiziksel ağrı çekip de ondan sadece tek bir durumda etkilenmediğinizi, ayrı za­
manlarda ve benzer durumlarda da aynı tür ve derecede ağrının size aşırı sı­
kıntı verdiğini hiç fark ettiğiniz oldu mu? Eğer siz de çoğumuz gibiyseniz, bü­
yük bir olasılıkla "evet" dersiniz. Peki bu neden oluyor? Hastalık tanımımız bir
ipucunu da içerir: Rahat-sızlık.
Biz kendimizi çoğu kez bedenimizin içinde rahat hissetmeyiz. Sık sık fi­
ziksel bir sorunumuzla ilgili yargıda bulunuruz. Hatta belki başka insanlardan
bu rahatsızlığa bir biçimde kendimizin neden olduğunu da duyar, sorunu ken­
dimizin oluşturduğuna ilişkin yorumlar yaparız. Ya da belki de "hatalı" davra­
nışlar yüzünden cezalandırıldığımıza inanırız. Biz bu şekilde, bedenin duru­
muyla ilgili kendimize gereksiz yere acı çektiririz.

295
J!, Sedana Yöntemi
Yukarıdaki inanç türlerine açıklık kazandıran ve bilinci yükseltmek ama­
cıyla çalışan bazı gruplarda yapılan bir espri vardır. "Ölmek, nasıl olursa olsun
asil bir şeydir... ama Tanrı seni hastalanmaktan korusun." Hastalık, sanki bir
başarısızlığın göstergesidir.
Ben bu görüşe katılmıyorum.
Azizlerin, bilgelerin ve duygusal sağlığı yerinde olanların bile bedenleri
hastalanıyor ve ölüyor. O zaman biz neden kendimize eziyet edelim? Eğer bir
hastalığınız varsa, o belli duruma sahipsiniz diye bir de kendinizi yargılayarak
ona katkıda bulunmayın. Evet, zihin/beden bağlantısı yüzünden duygusal dü­
zeyde ne kadar sağlıklıysanız, bedeninizde bir rahatsızlık deneyimleme olasılı­
ğı da o kadar azdır. Ancak, duygusal iyiliğin fiziksel sağlığınızı da artıracağı­
nın hiçbir garantisi yoktur. Bazen, Sedona Yöntemi'nin kullanılmasıyla fizik­
sel acıyı dindirmek mümkün olur ve biz bu bölümde bunu gerçekleştirmenin
bazı yollarını keşfedeceğiz. Ağrımız ya da diğer belirtiler devam etse bile, on­
lara ilişkin duygusal tepkilerimizi serbest bırakmak ve böylece ıstırabımızı ha­
fifletmek her zaman için mümkündür.
Fiziksel iyilik üzerine bir mini kurs olan bu bölüm, iki ana kısma ayrıl­
mıştır: tlki, hastalık ve rahatsızlıklarla baş etmeye yarayan beş adımlık bir iş­
lemi içerir ve ikincisi de, Hoşlanma/Hoşlanmama, Avantajlar/Dezavantajlar,
Temizleme ve İmgeleme gibi tekniklerin genel sağlık ve beden serbest bırak­
maları için nasıl kullanılacağını anlatır.
Eğer fiziksel bir rahatsızlığınızdan ötürü herhangi bir tedavi görüyorsa­
nız, doktorunuza, terapistinize ya da tıp uzmanınıza danışmadan tedavi biçi­
minizi lütfen değiştirmeyin. Burada anlatılan işlemlerin sadece duygusal bir
destek sağlaması öngörülmektedir. Ayrıca, profesyonel yardım almanızı gerek­
tiren bir durumunuz olduğuna inanıyorsanız bu materyalle çalışmaya başlama­
dan önce bir uzmana danışmanız önemlidir.
Şimdi devam edelim.

Hastalık ve Rahatsızlıkla Başa Çıkmanın Beş Adımı

Bu beş adımlık işlem, hastalık, sakatlanma, görünüm ve kilo kaybı gibi


sadece birkaçını saydığımız sorunlara ilişkin serbest bırakmalara yarar. Aslın­
da bu adımlar, sorun olarak düşünebileceğiniz hemen her şeyde etkilidir. 13.
Bölüm'de de değinildiği gibi bu adımları, tıbbi tedavi gördüğünüz depresyon,
panik atak, çift kutupluluk, bipolar vs. gibi psikolojik durumlara da kolaylıkla

296
Parlak Bir Sa�lık Geliştirmek �
ve etkili bir biçimde uygulayabilirsiniz. Bu teknikler, ne gibi bir "rahatsızlığı­
nız olursa olsun" kendinizi bir beden/zihin/ruh bütünü olarak kabul edip sev­
menize yardımcı olmayı kapsar ve bunu hedef alır.

1 . Şifa Olasılığına Açık Olun

Daha önce de söylediğim gibi, Sedona Yöntemi herhangi bir hastalığı iyi­
leştirme sözü vermez. Bunu göz önünde bulundurarak, düşüncelerinizi ve
duygularınızı değiştirmenizin, fiziksel düzeydeki olumlu değişimleri de tetik­
leyebileceği olasılığına olabildiğince açık olun. Bu tür sonuçlar belgelenmiştir.
Başka bir deyişle: Bedeninizi değiştirmek için zihninizi değiştirin. Sınıflarda
herhangi bir kişinin fiziksel sorunlarıyla çalışmadan önce yaptığım ilk şey, bu
olasılığa açık olup olmadıklarına ya da ona kuşkuyla yaklaşıp yaklaşmadıkla­
rına bakmaktır.
Siz de şimdi aynını yapıyorsunuz. Bir an durun ve içinize bakın ve duy­
gularınızı serbest bırakmanın fiziksel sağlığınızı düzeltebileceği olasılığına
açık olup olmadığınıza bakın. Eğer açıksanız, harika! Sadece okumaya devam
edin. Açık de�ilseniz -zihninizde herhangi bir kuşku varsa- yeniden içinize
bakın ve bu kuşkunun hangi istek duyusundan (onay, kontrol etme ya da gü­
vence) kaynaklandığını saptayın. Sonra da onu bırakın.
İster inanın ister inanmayın ama bu adım direnci tıpkı ısıtılmış bir bıça­
ğın tereyağını kesmesi gibi kestiği için, serbest bırakma işleminizde muazzam
bir etkiye sahip olabilir. Ben insanların, çok uzun zamandır var olan sorunla­
rını, sadece böyle bir şeyin mümkün olabileceğini kabul etmekle serbest bırak­
tıklarını gördüm.

2. Kendinizi Olduğunuz Gibi Sevin

Fiziksel bir soruna sahipsiniz diye kendinize eziyet ettiğinizi görürseniz,


kısa bir alıştırma yapın.
Öncelikle, kendinizi onaylamadığınızı fark edin ve sonra kendinize sade­
ce şunu sorun: Kendimi onaylamamayı bırakabilir miydim? Sonra kendinizi
onaylamamayı olabildiğince bırakın. Bunu, onaylamamayı serbest bırakana
dek sürdürün. Ondan sonra işlemi bir adım ileriye götürün ve ortada hiçbir
neden yokken kendinizi onaylayın.
Bedeninizin size sıkıntı veren yanını onaylamadığınızı fark ettiğinizde,

297
� Sedona Yöntemi
kendinize sorun: (bedenin o kısmı) onaylamamayı bıra­
kabilir miydim? Sonra, içinde bulunduğunuz o anda, bedeninizin o kısmına
mümkün olan en büyük sevgi selini akıtın. Bu inanılmaz basit tekniğin hari­
kalar yarattığından emin olabilirsiniz.
Kendinizi ve bedeninizi onaylamamayı ne kadar çok bırakırsanız ve orta­
da hiçbir neden yokken bile kendinizi onaylama alışkanlığını ne kadar çok edi­
nirseniz, kendinizi de o kadar mutlu ve daha canlı hissedeceksiniz ki bu da
herhangi bir iyileşme sürecine kesinlikle katkıda bulunacaktır.

3. Neden'lerden Bilgeliğe
11tiki buçuk yd önc:e &dona )3öntmıi' ni Geçmek
uygulamaya başblıfjunclan beri, sağlık ve
Çoğu kez fiziksel bir sorunun
sağlıfjuı konınmasıruı ilişkin düşünc:ele­ kalıcı olmasının nedeni, o soruna ne­
rim tümüyle değişti. ..91.lerjilerim vardı, den sahip olduğumuzu ya da onun
amıdarun ve boynum ela ağrıyordu. ne olduğunu anlamaya çalışmaktan
kaynaklanır. Daha önce de değindi­
'13unların üimü, )3öıılem1i her gün kul­
ğim gibi, biz ancak bir sorunu gele­
laıımam sayesinde dii:zeldi. ..91.rtık pek cekte yeniden deneyimlemeyi planlı­
grip de olımıyorıım, oysa siirekli virii.s_lere yorsak sorunların "neden"ini gerçek­
ten anlamak isteriz. Gelecek, yarın,
maruz kalıyorum. Sağlı[Junı:z gerçeklen
bir sonraki hafta ya da beş dakika
bilincimizin bir yansıması. Serbest sonrası olabilir. Kendimizi kötü his­
bırakma işlemiyle, şimdiye kadar setmeyi önceden planlamayı bıraktığı­
öğrendiğim lıer şeyi bir kenara koymayı ve mızda daha az acı çekeriz.
Ben elbette tıbbi bir durumu
sağlı[Jın gerçek özüne -yani kendi gerçek
görmezden gelmenizi önermiyorum.
dofjam12a- geri gelnıeJı i öğreııiyorıun.11 Eğer tıbbın yardımını talep eden bir
sorununuz varsa, bu yardımı lütfen
- Claru 9isu,
hemen alın.
Sunta Jltto nica, ..91..'13.'D. Neden hasta olduğunu mu an­
lamayı, yoksa kendini sadece daha
iyi hissetmeyi mi yeğ/erdin? sorusu­
nu sorarak, durumunuza takılmadan onun ötesine geçmek için kendinize izin
verin. Eğer tercihiniz, "kendinizi sadece daha iyi hissetmek"ten yanaysa, o za­
man hastalığı ya da rahatsızlığı anlamaya çalışmaktan vazgeçin. Onu uzman­
lara bırakın.

298
Parlak Bir Sa<;ılık Geliştirmek �
Şimdi, bazı insanların doktorlara karşı bir korkusu vardır ve bazı insan­
lar da herhangi bir yardım talebinde bulunmaya direnirler. Bunların ikisi de,
uygun tıbbi yardımın alınmasını engelleyebilir.
Eğer doktorlara ya da tıbbi işlemlere ilişkin bir korkunuz varsa, kendini­
ze şu soruyu sorarak onu salabilirsiniz: Doktorlar, hastaneler ve tıbbi işlem­
lerle ilgili ne hissediyorum? Yanıt olarak bilincinize yükselen her türlü düşün­
ce, his ya da görüntüye kabul verin.
Sonra kendinize sorun: Bu, onay istemek, kontrol etmeyi istemek ya da
güvence ya da hayatta kalmayı istemekten mi kaynaklanıyor?
Hangi istek söz konusu olursa olsun, sorun: Onu bırakabilir miydim?
Kendinizi doktorlar, hastaneler, tıbbi işlemler ve genel olarak beslenme
ya da destek konusunda daha özgür hissedene kadar bu soruları döne döne
sormayı sürdürün. Bu kendi başına ve kendi içinde şifanın gelişmesini ve sizin
sağlık uzmanları ve bakımınızı üstlenen diğer kişilerle kuracağınız iletişimin
daha açık olmasını sağlayabilir.

4. Tanıların Ötesine Geçmek

İnsanların fiziksel ya da psikolojik sorunlarla ( 13. Bölüm) çalışırken sık


sık tıkanıp kaldığı alanlardan biri de tanının ya da bulgunun kendisidir. Bize
kanser, kalp hastalığı ya da kaygı bozukluğu gibi bir tanının konduğunu uz­
manın ağzından duyduktan sonra, o tanı, kendi kendini gerçekleştiren bir ke­
hanete dönüşebilir. Biz ne de olsa profesyonellere, uzmanlara, neyimiz olduğu
ve onunla ilgili ne yapılması gerektiği hakkındaki en uzmanca düşünceleri için
para ödemişizdir, o nedenle, onların söylediğini kabul etmek ve o doğrultuda
hareket etmek de mantıklıdır, öyle değil mi?
Ben sizi, doktorunuzun önerisini izlemeniz için yüreklendiriyorum ama
aynı zamanda durumunuzun iyiye doğru değişebilmesinin mümkün olduğu
olasılığına açık olmanız için de yüreklendiriyorum. Birçoğumuz, konan her­
hangi bir tanıyı takıntı haline dönüştürebilir. Ve biz o zaman belirtilerin sürek­
li tekrarlamasına dayanan beklentimizi, korku temelli bir meditasyonun mant­
rası gibi kullanırız.
Daha fazla sorun ve ıstırap çekeceğinize ilişkin beklentilerinizi serbest
bırakmanın en güzel yollarından biri de, 12. Bölüm, Tümünü Birleştirmek'te
(Sayfa 2 1 1) anlatıldığı gibi, o sorunu bir anı olarak görmektir. Bunun nasıl
yapılacağı aşağıdadır:

299
Öncelikle şunu sorun: (size konan tanı) olduğuma na-
sıl inanmış olduğumu anımsamak için kendime izin verebilir miydim?
Bu soru bilincinizin değişmesine neden olup sizi güldürebilir. Ya da içi­
nizin sızlamasına neden olabilir. Ya da, "Evet, bu bile sadece bir anı" farkında­
lığına yol açabilir.
Sonra, sormayı sürdürün: Geçmişten gelen bu şeyi değiştirmek ister
miydim?
Eğer yanıt "evet" ise sorun: Geçm işten gelen bu şeyi değiştirmek isteği­
mi bırakabilir miydim? Ve yetiniz ölçüsünde bırakın.
Yanıt "hayır" olsa bile bir sonraki adıma geçin.
Bu dizinin tamamlayıcı sorusu şudur: ______ (size konan ta-
nı) olduğuma inanmak istemeyi bırakabilir miydim?
Sonra da o inancı bırakmak için elinizden gelenin en iyisini yapın.
Yeniden duygusal halinizi kontrol edin. Eğer az da olsa ŞİMDİKİ anda o
sorunun anısına hala tutunduğunuzu görüyorsanız, tümüyle bırakabilene dek
adımları baştan alın.
Bu bakış açısıyla ne kadar çok çalışırsanız, değişmez ve kesin bir fiziksel
ya da duygusal soruil gibi görünen şeyleri bile bırakmanın giderek kolaylaştı­
ğını göreceksiniz.

5. Fiziksel Ağrıları ve Belirtileri Bırakmak

Ağrınızı ya da acınızı dindirmek amacıyla şimdi ilk dört adımı attığınıza


göre (kendinizi o sorunun değişme olasılığına açtınız, kendinizi onaylamamak
yerine onayladınız, durumunuzu anlamaya çalışmaktan vazgeçtiniz ve hastalı­
ğınıza ya da rahatsızlığınıza inanmaktan vazgeçtiniz), geriye bir şey kalmamış
olabilir. Ama kalmış bile olsa, onunla ve gelecekte ortaya çıkabilecek fiziksel
sorunlarla nasıl baş edeceğinizi bilebilmeniz için, doğrudan belirtiler üzerinde
çalışmanın iki kolay yolunu keşfedelim.
Fiziksel bir belirti üzerinde çalışmanın ilk etkili yolu, Yöntem'in temel iş­
lemini kullanmaktır. Öncelikle, o belli soruna sahip olmanın sizde ne tür his­
ler tetiklediğini fark edin. Sonra o hissin, onay, kontrol etme ya da güvence is­
teğinden gelip gelmediğini saptayın. Son olarak, onu bırakmak için kendinize
izin verin. Çoğu kez belirtilere ilişkin hislerimiz, o belirtileri kalıcı kılar. Şim­
diden öğrendiğiniz gibi belirtilerimize (bedenin durumuna) ilişkin hislerimiz,

300
Parlak Bir Sa(llık Geliştirmek �
aynı zamanda ıstırabımızın da nedenidir. O nedenle, bir belirti ya da ağrı/acı,
serbest bıraktığınız halde sürse bile, siz kendinizi içsel olarak çok daha iyi his­
sedeceksinizdir.
Fiziksel bir belirtiyi bırakmanın çok etkili yollarından biri de, onu tümüy­
le hissetmek ve sonra da onu kuşatan ve içine işleyen boşluğu ya da alanı his­
setmek arasında gidip gelmektir. Ben, sadece bu basit tekniği kullanarak çok
yoğun ve uzun süreli belirtileri bile bırakabilen insanlar gördüm. Yedi günlük
seminerlerimizden birinde, şiddetli sırt ağrıları yüzünden iki yıldır morfin kul­
lanan bir adam, bu tür bir serbest bırakmayla sadece beş dakika içinde -beş
ya da altı dakikadan fazla değil- bu ağrıyı tümüyle temizledi.
Duygularımızı kucaklamakta olduğu gibi, bir belirtiyi olabildiğince his­
setmeye istekli olmak, size büyük bir rahatlama sağlayabilir. Belirtilerimizin
sürmesinin ve artar görünmesinin bir nedeni de, onlara direnmemizdir. Hisle­
rimize ve duyumsamalarımıza kabul vermek, her zaman için güçlü bir ilk
adımdır. Sonra, tüm olumlu ve olumsuz deneyimlere izin veren, altta yatan o
_
sükunetin ya da varoluşun farkına vararak işlemi bir adım ileriye götürebiliriz.
Bu altta yatan genişliği, ferahlığı kabul edip onaylamakla, farkındalığımızda
yüzeye çıkan her türlü duygu ve belirtileri eritebiliriz.
O nedenle, sadece belirtilerinizle bağlantılı duyumsamalara kabul ver­
mek ve sonra da onu kuşatan ve içine işleyen alanı hissetmek ve onaylamak
arasında gidip gelin. Bunu yaptığınızda, ağrıların ve diğer belirtilerin hızla ve
hiç çabasız eriyip yok olduğunu göreceksiniz.

Du�e: Sempati Arayışından Özqürleşme�

Duke, Sedona Yöntemi'ni öğrenmeden önce altı yıl boyunca kronik yor­
gunluk sendromu yaşamıştı. Bu rahatsızlığın başlıca belirtileri, çok bitkin ol­
manın yanı sıra kollarında, ayaklarında ve bacaklarındaki sürekli ağrılardı.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu dönemde çok ağrı kesici aldı ama onu rahatlat­
mak için tıbbın yapabileceği fazla bir şey yoktu. Yöntem'in belki de ağrısını ha­
fifletebileceğini öğrenmek onu heyecanlandırdı.
"Temel Kursu aldıktan sonra, her ağrım olduğunda ona ilişkin serbest
bırakmalar yaptım" diyor Duke. "Oturup dikkatimi ağrının kendisine odaklı­
yordum ve önce onun orada olmasına izin veriyordum. Sonra onu serbest bı­
rakıyordum. Ağrıya otomatik olarak direnmek ve ondan kurtulmaya çalışmak.
geçmişte hep tedirginlik ve rahatsızlık hissetmeme neden olurdu. Şimdi ise.

30 1
]!, Sedana Yöntemi
sadece ağrının var olmasına izin vermek bile genelde onun etkisinin azalma­
sını sağlıyor ve bazen de ağrıya ilişkin duyumsamamı hemen anında bırakıyo­
rum."
Bir yıl kadar sonra Duke'un ağrılarının çoğu tümüyle gitmişti ama o ken­
dini hala umduğu kadar iyi hissetmiyordu. Bir gün, sıcak suyla doldurduğu
küvetin içindeyken beni aradı ve ben de onu, Bu hastalığa sahip olma isteği­
ni bırakmak için kendine izin verebilir miydin? sorusuyla başlayan bir ser­
best bırakma işleminden geçirdim. Bu seansın onun üzerindeki etkisi büyük
oldu. Onun sözler�yle: "Bu benim için önemli bir dönüm noktası oldu. Bir ne­
denle ve çok derin bir düzeyde hastalığı istemiş olduğumu fark ettim. Bu bel­
ki dikkati üzerime çekmek ve sempati toplamak içindi ya da çalışmayı kaytar­
mak içindi. Gerçekten nedenini bilmiyorum -ve aslında önemli de değil.
Önemli olan, hastalığımın türlü aşamalarında bir düzelme olduğunu anında
duyumsayabilmemdi. Bu muazzam bir deneyimdi."

Genel Saijlıijınız ve İyi Olmanız Üzerine


Serbest Bırabmab

Fiziksel sorunlarla çalışmanın belirli yollarını keşfettiğimize göre, genel


sağlık ve iyi olmaya ilişkin bazı serbest bırakmalar yapalım. Bu kitabın Birin­
ci Kısmı'nda anlatılan prensiplerin uygulanmasından oluşan bu teknikler, öz
saygınızı artırmak, yaşlanmaya eşlik eden dönüşümün işaretlerini kabul et­
mek, bir kilo verme programı uyguluyorsanız ya da bir toksinlerden arınma sü­
recinden geçiyorsanız kendinizi desteklemek ve aynı zamanda hastalık ve ağ­
rı/acı ile başa çıkmak için kullanılabilir. Herkes bedene ilişkin serbest bırak­
malar yapmaktan yararlanır.

Olanı Kucablamak

Bedeni sadece olduğu gibi kabul edebilmek, onun şifa alma yetisini artı­
rabileceği gibi, beden ne yaparsa yapsın ya da yapmazsa yapmasın, sizin ken­
dinizi şu anda iyi hissetmenize yardımcı olur. Aşağıdaki soruları içinizden oku­
yarak ya siz kendinize sorun ya da bir serbest bırakma eşi size sorsun.
Sadece şu an için bedeninizin olduğu gibi olmasına tümüyle izin verip ve­
remediğinize bakın.

302
Parlak Bir Sa?Jlık Gel iştirmek �
Onu olduğu gibikabul edebilir miydiniz?
O kabul ya da bedeninizin olduğu gibi olmasına izin verme duyusu­
nun içinde daha da rahatlayabilir miydiniz? Ne de olsa, bedeniniz şu anda
her nasılsa öyledir. Ona direnmek, onu değiştirmek istemek ya da onun olma
biçimine karşı hissettiğiniz tüm diğer hisler, sadece kendinizi daha da kötü
hissetmenize neden olur. O yüzden, elinizden geldiğince bırakın, bedeniniz
olduğu gibi olsun. O her nasılsa ve ona ilişkin her ne hissediyorsanız, kabul
edin.
Şimdi, bunu daha da fazla yapabilir miydiniz?
Bedenin görüntüsüne ya da nasıl hissedildiğine ilişkin direndiğiniz bir
şey var mı?
Sadece şu an için, ona direnmeyi bırakabilir ve olduğu gibi olmasına
izin verebilir miydiniz? O, şu anda her nasılsa öyledir. Direncinizin ve onu de­
ğiştirmek istemenizin hiçbir yararı yoktur.
Öyleyse bedeni olduğu gibi kucaklayabilir miydin iz?
O kabul ya da izin duyusunun içinrle rahatlayabilir miydiniz?
Ve hatta biraz daha?
Ve daha da?
Şeyleri oldukları gibi kucaklamak üzerine deneyler yapın. Önemli bir
hastalık ya da fiziksel bir sakatlık ya da kusur gibi bedeninizde hiç hoşlanma­
dığınız bir şeye ilişkin serbest bırakmalar yapsanız bile, onu değiştirmek iste­
me ya da ona direnme duyunuz, kendinizi yalnızca daha da kötü hissettirecek­
tir. Oysa bedeninizin olduğu gibi olmasına, kısa bir an için de olsa, izin vere­
bilirseniz, kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz -ve bu ayrıca onun değişme
olasılığını da açığa çıkartacaktır.

Ana Babanızın Ötesine Geçmek

Daha önce de değindiğim gibi biz kendimizi çok küçük yaşlardan itiba­
ren ana babamıza göre modelleriz. Bunu ya onların yaptıklarını doğrudan kop­
yalamakla ya da onlara benzemeye direnmekle gerçekleştiririz. Her iki örnek
de, yaşamı nasıl deneyimlediğimizi ve nasıl hissettiğimizi çarpıcı bir biçimde
etkiler. O nedenle, ana babamız üzerine serbest bırakmalar yapmak, bedenle
ilgili huzur ve dinginlik geliştirmemizi sağlayan güçlü bir araçtır.

303
J!, Sedana Yöntemi
Ana babanızın birine ya da her ikisine de odaklanarak başlayın. Onların
kendi bedenlerine ve görüntülerine ilişkin ve aynı zamanda sizin beden ini­
ze ve görüntünüze ilişkin genel hisleri neydi?
Bununla ilgili değiştirmek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
Eğer varsa, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Ana babanızın kendi bedenleriyle ya da sizin bedeninizle ilgili tutumla-
rında, değiştirmek istediğiniz başka bir şey daha bulun.
Sonra, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Devam etmeden önce bu soru dizisini birkaç kez daha yineleyin.
Şimdi, ana babanızın kendi bedenleriyle ya da sizin bedeninizle ilgili
tutumlarında direndiğiniz herhangi bir şey var mı?
O direnci bırakabilir m iydiniz?
Ana babanızın kendi bedenleriyle ya da sizin bedeninizle ilgili tutumla­
rında direndiğiniz başka bir şey daha bulun.
Sonra, o direncin erimesine izin verebilir miydiniz?
Ana babanızın biri ya da her ikisi de, kendilerin i fazla şişman ya da
sağlıksız ya da bedenleri içinde hantal h issettiler m i? istemeden de olsa o
inancı nasıl benimsediğinizi ya da ona nasıl direnerek yaşadığınızı açıkça
görebiliyor musunuz?
Öyle ya da böyle, onu değiştirmek isteyip istemediğinize bakın.
Onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Ana babanızın bedenlerine ilişkin, onların kendi bedenleriyle olan ilişki­
leriyle ilgili ya da sizin bedeninizle kurdukları ilişkiyle ilgili, rahatsızlık hisset­
menize neden olan, hoşlanmadığınız ve değiştirmek istediğiniz başka bir şey
daha bulun.
Sonra, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
A na babanızın kendi bedenleriyle ya da sizin bedeninizle kurdukları
ilişkide direndiğiniz başka bir şey var mı?
Ona direnmeyi bırakabilir miydiniz?
Ana babanızın kendi bedenleriyle ilgili tutumlarında ya da sizin bede­
ninizle ilgili tutumlarında, bilinçaltında üstlenip sahiplendiğiniz herhangi
bir şey var mı?
Eğer o hoş/andığınız bir şey değilse onu değiştirmek isteyip istemedi­
ğinizi fark edin. Sonra, onu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydiniz?

304
Parlak Bir Sa�lık Geliştirmek �
Ana-babanızın kendi bedenleriyle ya da sizin bedeninizle ilgili tutumların­
da benimsediğiniz başka bir şeyin daha olup olmadığına bakın.
Onu benimsediğiniz olgusunu değiştirmek ister miydin iz?
Onu benimsediğiniz olgusunu değiştirmek istemeyi bırakabilir miydi-
niz?
Bedeninize ilişkin kendi tutumunuzda değiştirmek istediğiniz herhan­
gi bir şey var mı?
Onu değiştirmek istemeyi bıra-
kabilir m iydiniz?
Bedeninize ilişkin değiştirmek 11'13enim ka:zançlarmı, dalıa ralıal
istediğiniz başka bir şey var mı? olmamı iç.eriyor. r:Kan basıncım nor­
Eğer varsa, onu değiştirmek iste­ mal değerlere düştii. %rulimle daluı
meyi bırakabilir miydiniz? rulıatmı ve kendimden kaçmıyorum.
Uygun adımları atmanın yanlış %rulimle ne :zanum olıımsıız bir
bir şey olmadığını anımsayın. Ancak, içsel 6nıışma başlatsam, ))önlem' i
bedenin olan halini değiştirme arzusu,
kullandığımı 9örüyorıım. 'JJaluı
bizim sıkışıklığın içinde donup kalma­
mıza ve gerekli adımları atmada engel­ merh.e:zinuleyim ve lwnsanlrasyoruun
lenmemize neden olabilir. Bazen, be­ da yavaştan artıyor. 'Uyluı upncmi
denle ilgili yapabileceğimiz hiçbir şey serbest bırulwuık iizeriııe ele
yoktur ve onu değiştirmek istemek, sa­ çıılışıyorımı. 'JJerıeJ.i{Jim Jizih.sel yön­
dece gereksiz ıstıraba neden olur. Ör­
temler işe yuranuulı. 'JJuluı yiil{,SCk
neğin, onun yaşlandığı gerçeğine takı·
lırız. Ama bu, tüm bedenlerin yaptığı
bir düzeyden bir biçimde biliyorum h.i,
bir şeydir. uyku sırasında solumamı clurclurun o
Sağlık ve görüntüye ilişkin ana­ şeyi serbest bırakmam gerekiyor."
babamızdan alıp da benimsediğimiz tu·
- 'lJr. J\tıidıael Slıupiro,
tumları bırakmak, beden üzerinde ser­
best bırakmalar gerçekleştirmenin çok r:Pfewı })orh., .5Jl.'ı3.'JJ.
güçlü bir yoludur. Ben, birkaç hafta
boyunca ya da her fırsatta bu konuya
ilişkin düzenli serbest bırakmalar yapmanızı çok öneririm. Bunu her yaptığı­
nızda, sınırlılığın daha derin katmanlarını ortaya çıkartacak ve bırakacaksınız.

305
J!, Sedono Yöntemi
Sizi Hasta Eden Korlluların Ötesine Geçmell

13. Bölüm, Korku ve Kaygıları Bırakmanın Sırrı'nda incelediğimiz gibi,


korktuğumuz şeylerin aslında bilinçaltındaki bir düzeyden gerçekleşmelerini
isteriz. Bunu elbette bilinçli olarak değil ama farkındalığımızın altındaki bir
alandan isteriz. Biz belli bir korkuyu salıverdiğimizde, onun farkındalığımızda­
ki olasılığını iptal ederiz. Sonuç olarak kendi yaşantılarımız için daha iyi imge­
ler yaratır ve kendimizi bedenimizin içinde çok daha iyi, daha rahat ve gevşe­
miş hissederiz.
Bedene ilişkin bir korkuyu serbest bırakma işlemi:
Bedeninizle ilgili bazı korkularınız, onun durumuna ya da girebilece­
ği hallere ilişkin korkularınız nelerdir? Olacağından korktuğunuz şey tam
olarak nedir?
Onun olmasını istemeyi bırakabilir miydiniz?
Bedeninizle ilgili korktuğunuz başka bir şey daha bulun. Onun yaş/an­
dıkça kırışacağından ya da kilo alacağınızdan ya da hastalanacağınızdan
korkuyor musunuz? Hissettiğiniz korku ne olursa olsun, onunla ilgili bir im­
genin farkındalığınıza gelmesine olabildiğince izin verin ki onu bırakabilesiniz.
Olacağından korktuğunuz şeyi gerçekten kucaklayın.
Onun olmasını istemeyi bırakabilir miydiniz?
Bedeninizde olmasından korktuğunuz başka bir şey, bilinçli olarak olma-
masını umduğunuz bir şey bulun.
incinmekten mi korkuyorsunuz?
Düşmekten mi korkuyorsunuz?
Belli bir. hastalıktan mı korkuyorsunuz?
Ne olursa olsun: Onun olmasını istemeyi bırakabilir miydiniz?
Başka ne gibi bir şeyin bedenin ize olmasından korkuyorsunuz?
Onun olmasını istemeyi bırakabilir miydiniz?
Bu soru dizisini korkunuzu ortadan kaldırmak için gereksindiğiniz kadar
tekrarlayın. Korkuyu her zaman böyle doğrudan serbest bırakabileceğinizi
anımsayın. Ya da, korkunun altında herhangi bir onay, kontrol etme ya da gü­
vence isteğinin yatıp yatmadığına bakabilir ve o isteği salabilirsiniz. Her iki
teknik de, korkuyu salmanın çok güçlü bir yoludur.

306
Parlak Bir Sağl ık Geliştirmek �
Georqe: Bedenini Her Koşulda Sevmeb

Dört yıl önce George, prostat bezinin hafifçe şiştiğini fark etti ve dokto­
ra gitti. Muayene sırasında doktorun kaygılı tutumu ve bazı tetkikler isteme­
si, George'un zihninin hemen en kötü olasılıklara atlamasına neden oldu.
Prostat kanseri! Ama ben daha sadece otuz yedi yaşındayım! Korkusuyla
yüzleşmek için Sedona Yöntemi gibi güvenebileceği bir yönteme sahip oldu­
ğuna sevindi.
"Fiziksel bedenimize neler olacağına ilişkin ve duygularımızla bağlantılı
bedenlerimizin neler yapabileceği ve yapamayacağıyla ilgili düşüncelerimize
ilişkin çok seçeneğimiz var" diyor. "Ben tahlilleri yaptırmaya giderken sürekli
serbest bıraktım. Ölüm korkusu ve hasta olmak korkusunu serbest bıraktım.
Korku, dalgalar halinde geliyordu. Eve döndüğümde serbest bırakmaya devam
ettim ve bedenimin o bölgesine sevgi ve takdir göndermeye odaklandım."
George'un o günkü kan tahlilleri her şeyin yolunda olduğunu gösteriyor­
du. Birkaç ay sonra kontrole gittiğinde, doktor ona her şeyin tümüyle normal
olduğunu söyledi. George şöyle bildiriyor, "O zamanki belirtiler arada bir yine
ortaya çıkıyor ve bunlar geri geldiğinde ben sadece serbest bırakıyorum. Ser­
best bırakmak, durumumun duygusal düzeyini göz ardı etmemi engelledi. Ay­
rıca fiziksel bir iyileşme sağladığına da inanıyorum. Kendi deneyimime göre
serbest bırakmak, bedendeki enerjinin bir dolu fiziksel soruna neden olan ka­
sılmalarını ortadan kaldırıyor."
Şunu da ekliyor, "Beden ne yapacaksa yapıyor. Onu kontrol etmek ama­
cıyla serbest bırakmak işe yaramayacaktır. Biz hepimiz iyi sonuçlar isteriz, an­
cak sonuçlara ilişkin serbest bırakmalar da yaparız ki sakin hissedebilelim.
Olacak olanın olmasına izin vermek ve kendimi bulunduğum hal içinde sev­
mek, olanı kabul etmeyi kolaylaştırıyor."

Pebi Ya Bedeniniz Olduiju Haliyle Tamamsa?

Bedene şimdi Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'ni (9. Bölüm) uygulayalım.


Hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeyleri serbest bıraktıkça, bedeninizin olan
halini daha çok kabul edebildiğinizi hissedeceksiniz. Ve bu da kendinizi anın­
da daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca, sınırlı duygusal hallere yakalan­
dığınızda sınırlı adımlar mümkündür, oysa kabulün yüksek enerjili haline her
girdiğinizde, daha olumlu eylemlere geçme yetiniz de artacaktır.

307
� Sedona Yöntemi
Bedeninizde hoşlandığınız bir şeyi bularak başlayın. Onun içinizde her­
hangi bir onay, kontrol etme ya da güvence isteğini tetikleyip tetiklemediğine
bakın.
Eğer tetiklediyse, onu bırakabilir m iydiniz?
Sonra, bedeninizde hoşlanmadığınız bir şey bulun.
O, bir onay, kontrol etme ya da güvence isteğini tetikliyor mu?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakabilir miydiniz?
Bedeninizde hoşlandığınız başka bir şey bulun. Onun altında yatan bir
istek var mı?
Hangi istek olursa olsun: Onu sadece özgür bırakabilir miydiniz?
Bedeninizde hoşlanmadığınız bir şey nedir?
O herhangi bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusunu te­
tikliyor mu?
Hangi istek olursa olsun, onun salınmasına izin verebilir miydiniz?
Ya genel olarak bedeninize ya da temizlemek istediğiniz belli belirtilere
ya da durumlara odaklanarak bu soru dizisini en az dokuz kez tekrarlayın.
Eğer sağlığınıza meydan okuyan hislerle çalışıyorsanız, serbest bırakma soru­
larını özellikle geçmiş zaman kipinde sormanızı öneririm:

+ ______ (durum) ilişkin hoşlandığım şey neydi?

+ ______ (durum) ilişkin hoşlanmadığım şey neydi?

Bedeninize Temizleme'yi Uy�ulamak

Temizleme İşlemi, insanlara ilişkin hislerinizle çalışmanız için tasarlan­


mıştı. Ama, örneğin bedeninize benzer maddelerle ilgili hisleriniz üzerinde de
çalışabilirsiniz. Aslında çoğumuz bedenimizle, başka bir insanla kurduğumuz
ilişkiye çok benzeyen bir ilişki içindeyizdir. O nedenle bu sorular anlamlı gele­
bilir. İçinizden yükselen imgeler ve hislerle ilgili, onları anlamaya çalışmadan
elinizden geleni yapın. Bu işlem çok güçlüdür. Onunla bedeniniz üzerinde ça­
lışırken, büyük bir olasılıkla önemli sonuçlar elde etmeye başlarsınız.
Bedeniniz sizi kontrol etmeye çalıştı mı? Ya da öyle hissedildi mi?
Eğer öyleyse, sizin de onu kontrol etme isteğinizi bırakabilir miydiniz?

308
Parlak Bir Sa�l ık Geliştirmek �
Siz bedeninizi kontrol etmeye çalıştınız mı?
Eğer öyleyse, bedeninizi kontrol etmek istemeyi bırakabilir miydiniz?
Bu soruları dört ya da beş kez yineleyin, sonra sorun: Bedeninize şimdi
olduğu gibi olma hakkını bağışlayabilir miydiniz? Sadece bağışlayabilir
miydiniz?
Bedeninize olduğu gibi olma hakkını bağışlar mıydınız?
Bedenin ize şimdi olduğu gibi olma hakkını bağışlıyor musunuz?
Bu üçüncü sorunun bir seçim ya da karar olduğunu anımsayın.
Bedeninize olduğu gibi olma hakkını bağışlamaya "evet" diyebilene ka-
dar bu son üç soruyu birkaç kez daha tekrarlayın. Sonra, hazır olduğunuzu
hissettiğinizde, diğer soru dizisine geçin.
Bedeninizde hoşlan madığınız ya da onaylamadığınız herhangi bir şey
oldu mu?
Ona karşı hissettiğiniz bu hoşlanmama ya da onaylamamayı bırakabi­
lir miydiniz? Sadece şimdilik bırakabilir miydiniz?
Bedeninizin sizde herhangi bir şeyden hoşlanmadığını ya da onayla­
madığını hissettiğiniz oldu mu?
Eğer öyleyse, bedeninizden onay istemeyi bırakabilir miydin iz? Sade­
ce şimdilik bırakabilir miydiniz?
Yukarıdaki dört soruyu dört ya da beş kez yineleyin ve sonra sorun: Şim­
di, bedeninize karşı yalnızca sevgi ya da kabul hisleri beslemenize izin ve­
rebilir miydiniz? Sadece izin verebilir miydiniz?
Sadece şu an için bile olsa, bedeninize karşı yalnızca sevgi ya cJ.a ka­
bul hisleri beslemenize izin verir miydiniz?
Bedeninize karşı şimdi yalnızca sevgi hisleri, yalnızca kabul hisleri
besleyebiliyor musunuz?
Eğer yanıt "hayır" ise, bir sonraki soru dizisine geçmeden önce bu dizi­
deki sorularla biraz daha serbest bırakmalar yapın. Eğer yanıt "evet" ise de­
vam edin.
Bedenin izin bir şekilde size meydan okuduğunu, karşı koyduğunu ya
da sizi tehdit ettiğini hissettiniz mi?
Eğer öyleyse, onun içinizde bir güvence ya da hayatta kalmayı isteme du­
yusunu tetikleyip tetiklemediğine bakın. Sorun: Onu bırakabilir miydiniz?
Siz bedeninize meydan okudunuz, karşı koydunuz ya da onu tehdit et­
tin iz mi ya da öyle göründüğü oldu mu?

309
"!, Sedona Yöntemi
Bedeninize meydan okumak, karşı koymak ya da onu tehdit etmek is­
temeyi bırakabilir miydiniz?
Bedeniniz sanki size meydan okuyormuş, karşı koyuyormuş ya da si­
zi tehdit ediyormuş gibi göründü mü?
Eğer öyleyse, kendinizi ondan ko­
rumak amacıyla sizin de ona meydan
"'13en kursa gelJigimde, lıer gün okumak, karşı koymak ya da onu tehdit
etmek istemenizi bırakabilir miydiniz?
telu-arlanan, solu{Jwnu kesen, kronik
Siz bedeninize meydan okudunuz,
migren ağrılarun vardı. '13ıı ağrılar karşı koydunuz ya da onu tehdit ettiniz
öylesine cüldi bir 1ıal almıştı ki bir mi ya da öyle göründüğü oldu mu?
buçuk yılılır çalışmıyordum. .Yığrun Eğer öyleyse, bunu yapmak isteme­
yi bırakabilir miydin iz?
yiizii.rıden kıırsım biiyii.k bir
Bedeniniz size meydan okudu,
böliiınii.rıe luıtılamayacagını diye çok
karşı koydu ya da sizi tehdit etti mi?
kaygılaıııyordıım. 9<.urs boyunca Eğer öyleyse, güvensizliğinizin
sıulece iiç kez şiddetli olmayan bir serbest kalmasına izin verebilir miydi­
baş ağrısı deneyimledim ve bunlar da niz?
Siz bedeninize meydan okudunuz,
bir saatten az bir zaman içiıule yolt
karşı koydunuz ya da onu tehdit ettiniz
oldular. 'fJeçnıişteki. baş ağrılarıma' mi?
ilişkin öğrelinirı değeri ölçiikmez. Eğer bunu yaptıysanız ya da yap­
'13u ağrılardan kurtulmak için m ışsınız gibi görünüyorsa, bunu yap­
mak istemeyi şimdi bırakabilir miydi­
yaplı{Jını 1ıer şeyirı, onları da1ıa da
niz?
luılıcı lıılılığıııı Jarh, ettiııı. .jnsan Şimdi bedeninize karşı yalnızca
yaşamırıı geri kazanmaya nasıl bir iyilik, güvende olma ve güven duy­
teşekkür edebilir? '13u ııe büyük bir ma hissi besleyebilir miydiniz?
Bedeninize karşı yalnızca bir iyi­
deneyim."
lik, güvende olma ve güven duyma h issi
- 'lJr. S1ıaron Crain,
beslemenize izin verir miydiniz?
&nttsdale, S'l.'13.'LJ. Bedenin ize karşı yalnızca bir iyi­
lik, güvende olma ve güven duyma h issi
besleyebiliyor musunuz?
Eğer yanıt "evet" ise, harika! Yanıt "hayır" ise, devam etmeden önce bu
konuya ilişkin serbest bırakmayı sürdürün.

310
Parlak Bir Sa�lık Geliştirmek �
Avantajlar ve Dezavantajlar

Avantajlar/Dezavantajlar İşlemini, sıkışıp kaldığınız her türlü fiziksel


alanlar için kullanabilirsiniz. Örneğin, kilo verme sırasında hiçbir ilerleme kay­
detmediğiniz dönemlerde, sigarayı bırakırken ya da kendinizi bkanmış hisset­
tiğiniz herhangi bir fiziksel durumda. Bu alışbrma dürüstçe ve içtenlikle ya­
pıldığında, bizi bilincimizde olup da sorunu kalıcı kılan şeylerin kancasından
kurtarır.
Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi'nde olduğu gibi, belli bir durumla çalışır­
ken soruları geçmiş zaman kipinde oluşturmanızı öneririm. Ancak bu işlemi
öğrenmek için, bedeninizin, olmasını istediğiniz gibi olmasına ilişkin serbest
bırakma yapacaksınız.
Bedeninizin, olmasını istediğiniz gibi olmasının sizin için ne avantajı
var?
Bu bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusunu tetikliyor
mu?
Hangi istek olursa olsun: Onun salıverilmesine izin verebilir miydiniz?
Bedeninizin, olmasını istediğiniz gibi olmasının sizin için ne deza­
vantajı var?
Bu bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusunu tetikliyor
mu?
Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmaya izin verebilir miydiniz? Onu
sadece özgür bırakabilir miydin iz?
Yukarıdaki altı soruyu yaklaşık dokuz kez tekrarlayın. Ne kadar çok sa­
lıverirseniz, kendinizi de genel anlamda o kadar iyi hissedersiniz. Ayrıca, bede­
ninizle ilgili Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi'ni düzenli olarak birkaç hafta bo­
yunca yapmanız için sizi yüreklendirmek isterim, çünkü bu, bilinçaltındaki
programlamanın birçok katmanından geçmenize yardımcı olacaktır -tıpkı bir
öğrencimde olduğu gibi.
Dhiresha, kişisel bir hedefe ulaşmak için Sedona Yöntemi'ni kullanmıştı:
"İdeal kiloma kolayca ulaşmak ve onu tutmak için kendime izin veriyorum." Geç­
mişte diyet yapmak ona kolay gelmemişti. Sürekli kilo veriyor ama sonra yeni­
den alıyordu. Bir kilo verme programına kablması bile bu du�umu değiştirme­
mişti. Ancak bu kez, bir yandan serbest bırakmalar yaparken, bir yandan da We­
ight Watchers'ın programını sürdürmek, onun daha başarılı olmasını sağlamıştı.
Bunu şöyle dile getiriyor, "Başlarda, engellenmiş olmak bana büyük so­
runlar yarattı. Aşırı yemek, içinden çıkılması zor bir döngü. Perhiz yapıyor ol­
san bile ya da yeme tarzını değiştirsen bile, yeniden kilo yapan bir zihin yapı-

311
]!, Sedana Yöntemi
sına sahipsindir. İdeal kilomda olmamanın benim için ne anlama geldiğine iliş­
kin, salıverilecek tonlarca inancım var. Ben bu soruna, 'Ruhsal olarak ilerle­
miş değilim', 'İyi bir insan değilim', 'Tembelim', 'İstediğime sahip olamamak
adil değil', 'Geceleri yemem gerekiyor' ve 'Hızla kilo vermem gerekiyor' gibi
inançlar yüklemişim."
Dhiresha, aşırı yeme sorunu için Avantajlar/Dezavantajlar İşlemi'ni kul­
lanmanın ona çok yardımcı olduğunu gördü. Salıverdiği yararlardan bazısı
şunlardı: Ona çekilen erkekler hakkında kaygılanmamak, nasıl göründüğünü
düşünmemek, insanların görünüşünden çok karakteri yüzünden ondan hoş­
landığından emin olmak ve yemek istediği her şeyi yiyebileceğine ilişkin inan­
cını sürdürmek. Zararları da salıverdi. Bunlar, sonsuza dek kilo almayı sürdü­
rebileceğini, giysilerin iÇindeki görünümünden ya da nasıl hissettiğinden hoş­
lanmamasını, sürekli yemek düşünmesini ve yemek onu kontrol ettiği için de
kendini "iyi" bir insan gibi hissetmemesini içeriyordu. Son zarar maddesinin,
onun için aynı zamanda bir yarar olduğunu keşfetmesi de ilginçti. Ve bu mad­
de, Dhiresha'nın üzerindeki "mükemmel olma" baskısını kaldırdı.
"Şeyleri farklı bir açıdan görebilmek için bir alan yaratmam gerekti" di­
ye bitiriyor sözlerini. "Değişip değişmediğimi umursamadığım bir yere gelmem
gerekiyordu. Yöntem gerçekten buna yardımcı oluyor. Salıverdiğim zaman, bu­
nu bedenimde hissediyorum; güneş sinir ağı bölgemde (mide bölgesi) bir ger­
ginlik oluyor ve sonra geçiyor ve ben kendimi dingin hissediyorum. Yöntem,
yaşamı yönetme biçimimi değiştirdi. Ayrıca yavaş yavaş ve kolaylıkla fazla kilo­
larımı vermeyi de sürdürüyorum."

Ne İstedi�inizi İmqelemeb:
İmqeleme ve Serbest Bırabmayı Birleştirmek

Birleşik Devlet'lerin her yanındaki birçok sağlık kliniği, şifa amaçlı imge­
lemeyi ya da rehberlik eşliğinde düş kurmayı başarıyla uygulamaya soktu.
Kanserden kurtulanlar ve kalp hastalığı olan hastalar bunu kullandılar. Diğer
hastalar da. İmgeleme, serbest bırakmayla birleştirildiğinde, bedeninizin iyileş­
mesini ve en mükemmel biçimde işlev görmesini desteklemede çok etkilidir.
Ayrıca her türlü kilo verme ya da toksinlerden arınma programına da çok iyi
eşlik eder.
İmgeleme işlemi bir açıdan, 8. Bölüm'de incelediğimiz Hedef İşlemi'ne
benzer. Çünkü biz zihnimizde sağlık ve ideal bedene ilişkin görüntüler oluş-

312
Parlak Bir Sağlık Geliştirmek �
turduğumuzda, bilincimize bu hayalleri hem destekleyen, hem de köstekleyen
farklı hisler ve inançlar gelir. Bu hisleri ve inançları salıverdiğimizde, daha çok
cesaret, kabul ve dinginlik içeren bir hale geçer, böylece eylem için gerekli
enerjiyi açığa çıkartırız.
Herhangi bir şey imgelediğinizde, tüm duyularınızı olabildiğince kullan­
mayı da anımsayın. Zihinsel görüntüleri fiziksel duyumsamalarla ve seslerle
birleştirin, hatta imgelemenizi daha da canlı kılmaya yardımcı oluyorsa, türlü
aromaları da bu işleme katın. Devam edelim.
İdeal bedeninizi imgelemek için kendinize izin vererek başlayın.
O nasıl görünüyor? Nasıl hissediliyor? Sağlık düzeyi nedir?
Bedeninizin o şekilde olmasıyla ilgili ne hissettiğinizi fark edin. Ayrıca, o
görüntüyle bağlantılı olan herhangi bir onay, kontrol etme ya da güvence iste­
me duyusunun olup olmadığını fark edin.
Eğer varsa, hangi istek olursa olsun: Onu sadece bırakabilir miydiniz?
Sağlıklı bedeni ya da tam istediğiniz gibi olan bedeni yeniden imgeleyin.
Onu mümkün olduğu kadar canlı bir biçimde hayal edin. Sonra yine, o görün­
tünün bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusundan kaynaklanıp
kaynaklanmadığına bakın.
Hangi istek olursa olsun: Onun serbest bırakılmasına sadece izin vere­
bilir miydiniz?
Şimdi ideal bedeninizi yeniden imgeleyin. Görüntüyü olabildiğince canlı
kılın. Bu kez, "Ona sahip olamazsın," ya da "Ona sahip olmamalısın," "Ona as­
la sahip olmayacaksın," ya da "Bu mümkün değil" diyen bir düşüncenin, fik­
rin ya da inancın içinizden yükselip yükselmediğine bakın.
O düşünce bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusundan
mı geliyor?
Hangi istek olursa olsun: Onu sadece bırakabilir miydiniz?
Yeniden bedeninizi tam istediğiniz biçimde imgeleyin. Tüm duyularınızı
katmayı da unutmayın. Görüntüye ilişkin herhangi bir karşı çıkma ya da di­
renç ya da başka bir his var mı?
O h is ne olursa olsun, ona sadece kabul verebilir miydiniz?
O bir onay, kontrol etme ya da güvence isteme duyusundan mı kaynak­
lanıyor?
On u bırakabilir miydiniz, en azından şimdilik?
Yukarıdaki soruları, tetiklenen her türlü isteklerin ve dirençlerin salıve­
rilmesine izin vererek birkaç kez daha yineleyin. Hazır olduğunuzda devam
edin.

313
]!, Sedana Yöntemi
Şimdi bedeninizin tam istediğiniz gibi olduğunu ımgeleyin. Kendinizi o
görüntüye tümüyle verin. Olabildiğince, elinizden geldiğince onun içinde olun.
Sorun: Görüntüyü tam farkındalığınıza kabul edebilir ve onu tümüyle ku­
caklayabilir miydiniz?
Hatta daha fazlasını da?
Onun sadece olmasına izin verebilir m iydiniz?
O ideal görüntüyü olduğu gibi gerçekten kabul edebilir miydiniz?
Şimdi, görüntünün tam farkındalığınıza gelmesine izin verirken, ideal be-
deninize sahip olmanın da iyi bir şey olduğunu anlayın. Ve aynı zamanda, be­
deninizin, olduğu gibi olmasının da iyi bir şey olduğunu bilin. Bu ikisi arasın­
da gerçekten bir çelişki yoktur. Bedeninizle ilgili her şeyin ne kadar iyi/güzel
olduğunu duyumsamanıza olabildiğince izin verin.
Kendinize verdiğiniz kabulün içinde bir dakika kadar dinlenin.

Son Bir Söz

Bu bölümün alıştırmalarıyla ne kadar çok çalışırsanız, kendinizi bedeni­


nizin içinde ve ona ilişkin o kadar iyi hissedersiniz; hatta bu sizi sağlığınızın
düzelmesine bile götürebilir. Bir sonraki bölüme geçmeden önce, iyi olma ha­
linizi artırmak amacıyla bu alıştırmaları olabildiğince çok kullanmanız için si­
zi yüreklendirmek isterim.

314
Bölüm 1 9

Kurumsal Özgürlük ve Etkili Olmak

ğer bu kitaptan keyif aldıysanız, Sedona Yöntemi'nin, ilişkide olduğunuz


E her türlü kuruluşu olumlu yönde etkileyecek çok yollara sahip olduğunu
görmeye başladığınızdan da eminim. Sedona Training Associates'e sık sık yö­
neticilere, takımlara ve kuruluşlara yönelik özel eğitim talepleri gelir. Bu eği­
timlerin amacı, bu tür kişilerin karşılaştıkları belli zorlukların üstesinden gel­
melerine, hedeflerine ve amaçlarına daha kolay ulaşmalarına yardımcı olmak­
tır. Şirketinizde ya da grubunuzda nihai kararları alan kişi siz olmasanız da,
bu kitabın bir kopyasını yetkili bir kişiye vermeyi bir düşünün. Sizin bulundu­
ğunuz kuruluşta ne kadar çok insan Sedona Yöntemi'ni kullanmaya başlarsa,
bu teknik de bütünü o kadar derinden etkileyecektir.
Herhangi bir sistemi, davranışları dışarıdan değiştirmeye kalkarak ya da
yalnızca sistemin parçalarında değişiklikler yaparak düzeltmeye çalışırsanız,
sonucun kalıcı bir etkiye sahip olmama olasılığı yüksektir. Bu tür yeniden ya­
pılanmalar üretkenlikte anlık kazançlar sağlasa da, bu yararların geçici oldu­
ğu belgelenmiştir. Sadece çevresel faktörleri ya da akılcı görüşleri içeren deği­
şikliklerle yetinip, değişimin derinliklerine inilmedikçe, düzensizlik ve yozlaş­
ma kaçınılmaz olacaktır. Verimsizlik sonunda yeniden tam ya da yaklaşık ola­
rak önceki haline geri döner.
Ama iyi haberlerim var. Siz ve şirketinizdeki diğer kişiler serbest bırak­
mak için Sedona Yöntemi'ni kullanmaya başladığında, başarısızlığa götüren iç-

315
J!, Sedona Yöntemi
sel tutumları bırakıyor olursunuz. Çünkü kuruluşu ya da şirketi, içerden dışa­
rıya doğru değiştiriyorsunuzdur. Bunun kalıcı bir dönüşüm yarattığı kanıtlan­
mıştır. Giriş bölümünde de açıkladığım gibi, Mutual of New York sigorta şirke­
tinin kendi satış elemanlarıyla yaptığı pilot araştırmanın sonuçları olağanüs­
tüydü. Sedona Yöntemi'ni öğrenen grup, kontrol grubuna göre %33 daha ba­
şarılıydı. Bu kendi başına etkileyici bir sonuçtu. Ama daha da etkileyici olan,
Yöntem'i kullanma süresi uzadıkça, kazançların da artmasıydı. Araştırma üçer
aylık iki döneme ayrılmıştı. Birinci dönemde satışlar yüzde 23 arttı. İkinci dö­
nemde ise yüzde 43 arttı.
Siz ve takım arkadaşlarınız, rahatsızlık veren, istenmeyen ya da sınırlayı­
cı duyguları, düşünceleri ya da inançları anında serbest bırakmanın doğal ye­
tisiyle bağlantı kurmayı öğrendiğinizde, hem şirketiniz ya da kuruluşunuz çok
daha yüksek bir etkinlik ve verimlilik düzeyine kolaylıkla geçecek, hem de ta­
kımın her bir üyesinin iyi olma duyusu ve iş tatmini artacaktır.
Salıverdiğiniz zaman, karşılaştığınız kişisel ya da işinize yönelik meydan
okumalar ne olursa olsun, daha berrak düşünebilmek ve daha kararlı davra­
nabilmek ve sakin ve kontrollü hissetmek için kendinizi özgürleştirmiş olursu­
nuz. Sedona Yöntemi, seçiminiz olan kariyere ve kişisel yaşantıya sahip olma­
nız için gerekli önemli değişiklikleri yapmanıza sizi motive etmede yardımcı
olacaktır. Hedeflerinize ulaşmaktan ve işlemin tadını çıkartmaktan sizi alıko­
yan ve alışkanlık halini almış düşünce, his ve davranış kalıplarını nasıl bıraka­
cağınızı gösterecektir. Her an, baskı altında olduğunuzda bile, tetikte ve etki­
li olmanızı sağlayan Yöntem, daha verimli ve zevkli bir yaşam sürmeniz için si­
zi özgürleştirecektir.
Bu arada, bir kuruluşta sürekli serbest bırakmayı kullanan çok insanın
bulunması harika bir şey olsa da, bu gerekli değildir. Siz sadece kendi başı­
nıza serbest bırakma işlemini gerçekleştirmekle, çalışma ya da iş deneyimle­
rinizi ve etkinizi tümüyle değiştirebilirsiniz. Bırakmak çoğu kez, bilinçli ola­
rak salıveren tek kişi siz olsanız bile, bir çalışma ortamını tümüyle değiştire­
bilir.

Duy�usal ZeRa / Duy�usal UstalıR

Kişinin başarı düzeyini ve yaşamdan aldığı doyumu etkilemek açısından


duygusal zekanın IQ kadar, hatta belki ondan da önemli olduğu konusunda
görüş birliği vardır. Bu fikir, bir toplum olarak bizim akıllı ve etkili olmanın

3 16
Kurumsal Özgürlük ve Etkili Olmak �
anlamını yeniden tanımlamamızı sağlar. Örneğin yapılan araştırmalar tutarlı
biçimde şunu gösterir; şirketlerin ortalama elemanları ile nitelikli elemanları
arasındaki üretkenlik farkının yüzde doksanı onların duygusal zekasına ve yal­
nızca yüzde onu teknik yetilerine atfedilir. Duygusal bir zekayı hızla geliştir­
mekte, Sedona Yöntemi'nden daha etkili bir yol yoktur. Peki ama, duygusal
zeka nedir ve Sedona Yöntemi onu artırmada bize nasıl yardımcı olur?
Duygusal Zeka adlı kitabında Daniel Goleman, duygusal zekayı oluştu­
ran beş kritik beceriden söz eder:

1 . Kendinin farkında olmak: Goleman bunu, "bir hissi oluştuğu anda


fark etmek" olarak tanımlar. Sedona Yöntemi, duygularımızı o anda gör­
memize yardımcı olur ve duygusallığın farklı topraklarında yolumuzu bul­
mamız için bize bir harita verir. İş dünyasında ise yüksek bir farkındalığa
sahip olmak, daha iyi kararlar almamızı sağlar.

2. Duygulan yönetmek: Duygusal bağlılıklar ve nefretler tarafından yöne­


tilmemize izin vermek yerine, Sedona Yöntemi bize acı veren ve sınırla­
yan duygularla uygun biçimde başa çıkmanın etkili araçlarını verir. Bırak­
mak, gerginliği azaltır, enerjiyi artırır ve yaşamın kaçınılmaz tersliklerin­
den ve meydan okumalarından etkilenmeden merkezimizde olmamıza yar­
dım eder. Bu, iş dünyasında en iyi performansı sergilemek anlamına gelir.

3. Kendini motive etmek: Goleman'ın da dediği gibi, "Ulaşılmak istenen


hedefe hizmet etmesi açısından dikkat ederken, kendini motive edip usta­
lık kazanırken ve yaratırken duyguları düzenlemek bir gerekliliktir." Se­
dona Yöntemi'nin araçları yaşamda istediğimiz şeyleri elde etmekten bizi
alıkoyan hisleri hızla ortadan kaldırır. "Ben yapamam," "Nasıl yapılacağı­
nı bilmiyorum," "Bunu hak etmiyorum," ya da "Bununla başa çıkamıyo­
rum" diyen düşünce ve hisleri eledikçe, bizi doğal olarak daha büyük ba­
şarılara götüren ve doğuştan sahip olduğumuz "Yapabilirim" duyusunu
açığa çıkartırız. Sürekli ve tutarlı serbest bırakmalar, hepimizin aradığı ça­
basızlık ve akışta olma haline daha çok ulaşmamızla sonuçlanır.

4. Empati: Sedona Yöntemi'ni kullandıkça, sadece kendi duygularımızı


fark etmekle kalmaz, diğer kişilerin duygularını, bizim onlara davranışımı­
zı ve onların bize karşı davranışını etkileyen duyguları da fark ederiz.

5. İlişkilerle başa çıkmak: Goleman'a göre, "İlişkileri yürütme sanatının


büyük bir bölümü, diğer insanlara ait duyguların üstesinden gelebilme be-

317
)'!, Sedona Yöntemi
cerisine dayanır." Duygusal yükleri bırakmak için Sedona Yöntemi'ni kul­
landığımız zaman, daha iyi iletişimler kurmamızı doğal olarak sağlayan
yetileri geliştirmeye başlarız. Ayrıca insanlar da bizimle iletişim kurmanın
zevkini daha çok çıkartır ve bize istediğimiz şeyleri verirler ve bu da iş ye­
rinde iş arkadaşları arasında ve dışarıda da müşterilerle işin alış-veriş akı­
şını yumuşatır.

Sedona Yöntemi eğitmenleri 1974 yılından bu yana, duygusal zekayı ge­


liştirmek ve onun da ötesine geçerek duygusal ustalığa ulaşmak konusunda
gerek bireylere, gerekse kuruluşlara yardımcı olmuşlardır. Bu bölümün geri
kalanında, yukarıda kuruluşların yararına olan ve kısaca sıraladığımız madde­
ler için duygusal yetileri geliştirmede yöntemi nasıl ve neden kullandığımızı
öğreneceksiniz.

Kontrol Paradiqmasının Ötesine Geçme�

Çoğu kuruluşlar gerek içerdeki, gerekse dışarıdaki çevrelerini fazlasıyla


kontrol etme gereksinimine dayanan bir yapıya sahiptir. Ama bir kuruluş, so­
nuçları kontrol etmek isteyen yöneticilerin egemenliğinde olduğunda, isabet­
siz kararların alındığı çok görülür. Ne kadar planlarlarsa planlasınlar, bir yok­
sunluk duyusuyla (kontrol etmek istemek) hareket ettikleri sürece planları ge­
nelde suya düşecektir. 4. Bölüm'deki söylemi anımsıyor musunuz? "Direnç, o
da size karşı koysun diye dünyaya karşı koymaktır." Sürekli kontrol eden bir
yönetim tarzı hem çevresinde, hem de işletmenin içinde gereksiz bir direnç
oluşturur.
Gerek bireyler, gerekse gruplar kontrol etme arzularının birazını bile bı­
raksalar, kendi kuruluşları içinde artan bir uyumu ve verimliliği ve piyasada
da artan bir etkiyi hayata geçirirler. Eğer siz de kontrol etme arzusunda kay­
bolmuş bir kuruluşun yönetiminde yer alıyorsanız, sadece kendi kişisel serbest
bırakmalarınız de dahil olmak üzere, size düşen rolü çok yönlü oynayabilece­
ğinizi lütfen anlayın. Personelinizi kontrol etmek isteğinizi bıraktığınızda, gru­
bunuzu yönetmeniz gerektiğini varsaymaktan vazgeçecek, sorumlulukları da­
ha kolay devredebildiğinizi göreceksiniz. Tek yetkili olarak sürdürdüğünüz gö­
revleri bırakabilecek, işleri onların bitirmelerine izin verebileceksiniz. Ayrıca,
onlara hükmetmeniz gerektiğini hissetmek yerine, takım arkadaşlarınızı güç­
lendirmek, onlara yetki vermek isteyeceksiniz. Güçlendirilmiş ve yetkilendiril­
miş gruplar, daha az çabayla daha çok iş çıkartır.

318
Kurumsol Özgürlük ve Etkil i Olmok �
Eğer yetkiye ilişkin zorluk yaşıyorsanız, içiniz rahat bir biçimde görevi
bir başkasına devredebileceğinizi hissedene dek kendinize Birinci Kısım'da öğ­
rendiğiniz temel serbest bırakma sorularını sorun. Bunu yaparken, görevi dev­
redeceğiniz kişinin işi gerektiği gibi yapamayacağına ilişkin her türlü olumsuz
beklentinizi de serbest bırakın. Performansla ilgili kaygı duyduğunuzu her
fark ettiğinizde, serbest bırakma sorularına geri dönün.
Benim size, yeterliliği sorgulanan bir kişiye sorumluluk verilmesini öner­
mediğimi lütfen anlayın. Kontrol etme gereksiniminizi ve yetkiyi devredeceği­
niz kişinin yetilerine ilişkin kuşkularınızı tümüyle bırakmadınızsa, yetkiyi dev­
retme seçiminiz zorlamasız bir hal alana dek serbest bırakmayı sürdürün. Çok
fazla yönetici yetkiyi elinde tutmak gerektiğini duyumsamış, bunu gerçekleş­
tirmek için de baskı hissetmiştir. Gerçekten bırakmadıkları zaman, çaresizlik
içinde kontrol etmeye çalışırlar ki bu da onları hafifletmek yerine genel yük­
lerini sadece artırmaya yarar.
Eğer siz bir grupla birlikte çalışı-
yorsanız, ister kuruluşunuzun, ister
kendi işinizin kolaylık ve akış içinde ol­ "Sedana ]önlemi iş dünyası için
masına katkıda bulunmanın en iyi yolu çok 9üçlii bir arClf, ö:zellihle de iş
direncinizi bırakmaktır. Her gün yapıl­ 9örüşmelerini bir ':zayıflık.'
ması gereken ve sık sık bunları yapmak­
noklasından yola çık.arak. yapıyor-
tan fazla keyif almadığımız, tekrarlanan
görevler vardır. sanız. '13ıı yöntem direnci eriliyor,
Sadece sorun: Bu belirli görevi k.arşdıklı say9ı yaralıyor ve üsfel.ik.
yapmak için gösterdiğim direnci bıra­ kullanması da çok eğlenceli! '13en bıı
kabilir miydim? denli kolay, bu denli kapsayıcı ve
Onu yapmamak için gösterdiğim yine de uyyulaması bu denli basil bir
direnci bırakabilir miydim?
tek.nihle lıiç k.arşılaşnadmı. "
Farkındalığınıza gelen bir direnç
hissettiğiniz durumlarda, bu soruları - '13en CJarısz,
birkaç kez değişerek sorarsanız, direnci
'13ıu:lünyham, jnyillere
bıraktığınızı ve işleri daha kolay, daha
zevkle ve canlılıkla hallettiğinizi görür-
sünüz.
Tabii, gerçekleştirdiğiniz her genel serbest bırakma işlerinizi tümüyle ko­
laylaştıracaktır. Kendinizi daha iyi hissedecek ve çevrenizdeki insanlar üzerin­
de de daha olumlu bir etkiye sahip olacaksınız.

319
� Sedona Yöntemi
TaRım Zihniyeti OluşturmaR ve YönetmeR

Her türlü kuruluşun gerçek liderleri, herkesin doğru yaptığına güvendi­


ği kişilerdir. Bu kişilerin yalnızca kendi yararlarını değil, hem kuruluşları, hem
de birlikte çalıştıkları takım arkadaşları için en büyük yararları gözettikleri
açıktır. Ne kadar zorlarsanız zorlayın, böylesine gerçek bir adanmışlık düzme­
ce olamaz. Ama yine de geliştirilebilir. Ne kadar çok serbest bırakırsanız, ku­
ruluşunuzla ilgili herkesin iyiliğini de o kadar istersiniz. Ayrıca diğer insanla­
rın görüşlerini daha çok fark eder ve daha açık bir iletişim kurarsınız. Siz ken­
di özgün benliğinizi açığa çıkartıp ifade ettikçe, insanlar da sizin liderliğinizi
izlemeyi doğal olarak seçeceklerdir.
Birçok kuruluşta takım zihniyeti oluşturmanın yolu, iş dışında katılına­
cak eğlencelerden ya da yapay müdahalelerden geçer. Gerçi bu müdahaleler
yararlı ve hatta eğlenceli olabilir ama çoğu kez bu bölümün başında değindi­
ğim kısa süreli sonuçları doğururlar. Ancak, birlikte çalışanlar serbest bırak­
maya başlarsa, hiç zorlamadan, kendiliğinden birbirlerine bağlanacaklarından
emin olun.

James: İşyeri Başarısı için Serbest bıraRmaR

James, Sedona Yöntemi'ni 1983 yılından beri kullanıyor. Onu ilk kez,
Yöntem 'i yalnızca onay ve kontrol etmek istemeyi bırakmak düzeyine kadar
öğrettiğimiz bir seminerde öğrendi. Sonradan Sedana Yöntemi Kursu 'nun
kasetini satın aldı ve bu kaset, güvence isteğin i de bırakmayı içeren daha
kapsamlı bir programdı. Aşağıda, Yöntem 'in kariyerine nasıl katkıda bulun­
duğunun öyküsünü onun sözleriyle sunuyoruz:
"Sedona Yöntemi seminerini ilk aldığımda, yaşantımdaki birçok şeye öf­
ke duyuyordum. Silicon Vadisi'nde bir bilgisayar programcısıydım ve bir yılda
sadece 25.000 dolar kadar kazanıyordum. Patronuma çok kızıyordum çünkü
işimi tanımlama biçimini sevmiyordum ve kendimi zorlanmış hissediyordum.
Başka şeylerin yanı sıra, benim dokuz-beş arası çalışmamı da istiyordu, oysa
ben daha esnek saatler istiyordum. Serbest bırakmaya başladıktan sonra fark
ettiğim ilk şey, öfkemden kurtulduğum oldu. Bunu bir kez gerçekleştirdikten
sonra -artık bir kurban değildim- başka bir iş aramaya başladım.
"Yolum, San Francisco'nun güneybatısındaki Pacifica'ya düştü ve böyle­
ce bir sonraki işimde 25.000 dolardan 35.000 dolara yükseldim. Kursu Nisan

320
Kurumsal Özgürlük ve Etkili Olmak �
ayında almıştım ve bu olay da Haziran'da oldu. Sonra, iş için bağlantılar kur­
mayı sürdürdüm ve bir temsilcilik şirketi beni arayarak hem New Jersey'de,
hem de Seattle'de bir pozisyon olduğunu söyledi, üstelik her iki şirket de yıl­
da 75.000 dolar ödüyordu. Görünürde Seattle'deki şirketin bana daha çok ih­
tiyacı olduğundan, oradaki işi kabul ettim. Bu, aynı yılın Ekim ayında oldu. Ya­
şantımdaki diğer şeyler de değişmeye başlamıştı. Karımla karşılaştım ve ona
aşık oldum. Sağlığım düzeliyordu. Çok hızlı değişimler oluyordu.
"Üniversitede yüksek lisans yaptım ve yurtdışında çalıştım ve birkaç yıl
sonra Seattle'a geri döndüm ve dev bir bilgisayar yazılım şirketinde çalışmak
için maaşımdan kesinti yapılmasına razı oldum. O şirkette çalışmayı gerçek­
ten istiyordum. Ama şimdi ailemize üç bebek eklenmişti ve karım ve ben evin
ipoteğini, bir arabanın parasını ve öğrenciyken aldığımız borçları ödemek gi­
bi parasal sorunlarla karşı karşıyaydık. Kredi kartlarına güvenmek de bizi
ayartıyordu. Yeni yöneticim hiç destekleyici değil, tersine kavgacı bir insandı.
Bana her konuşmada, çoğu kez de yüzünde bir gülümsemeyle saldırıyordu.
İş doğru düzgün gitmiyordu ve ben onay ve kontrol istiyordum. Ama parasal
güvensizliğim yüzünden patronuma karşı çıkabilecek gibi de hissetmiyor­
dum.
"Güvence isteme duyusunu bırakmak işlemini açıklayan Sedona Yöntemi
Kursu'nun kasetini satın aldığımda, serbest bırakmanın değerini yeniden
anımsadım. Bütün bir geceyi güvence için enerji salıvererek geçirdim. Parasal
sorunlara ve sözsel saldırılara ilişkin tüm hislerimi bıraktım. O günden sonra
yönetici olan hanım bana bağırdığında korkudan sinmedim ve yapılan birkaç
toplantıda da ayaklarımı yere sağlam bastım. Ve o hanım bundan sonra benim­
le görüşmeyi kesti ve onu artık neredeyse görmez oldum. Bunun iyi yanı,
onun işime karışmaması ve benim de işi düzgün yapabilmemdi. Kötü yanı ise,
hiçbir iletişimin olmayışıydı. Hatta performansımı değerlendirme işlemini bile
e-postayla yaptık. Bir süre istifa etmek istedim; sonra şirketin içindeki başka
bir bölüme geçmek istedim ama o engel oldu. Ama sonunda beni bir yazılım
test grubunun müdürlüğüne terfi ettirdi.
"Bir yönetici olarak, iş durumlarına Yöntem'i nasıl uygulayabileceğimi
çok düşündüm. Yöntemle ilgili kendi geçmişime baktım. Başlangıçta istediğim
tek şey, öfkemden kurtulmak ve bir gurur haline yükselmekti. Bunu bir grup
lideri olmadan önce hedeflemiştim çünkü beni daha mutlu kılıyordu. Gerçi bu,
katkıda bulunan bir birey olduğum sürece iyiydi ama yöneticilik için yeterli de­
ğildi. İnsanlar, üstünlük duygusunun enerjisiyle durağanlaşıyor ve ben cesare­
te geçmem gerektiğini biliyordum.

321
J!, Sedona Yöntemi
"Bundan sonra 'diğerlerinden daha iyi olduğumu' her hissettiğimde, her­
kesle eşit olduğumuzu, hepimizin bir takımın üyeleri olduğumuzu, ortak bir
amaç için çalışan Tanrı çocukları olduğumuzu hissedene dek onları susturma
isteğimi serbest bırakıp durdum. Birisinin 'aptal' olduğunu düşündüğümü her
fark ettiğimde, bu düşünceyi anında bıraktım. Bunu konuşurken yapabiliyor­
dum. Hem dinleyebiliyor, hem de bırakabiliyordum. İnsanların yapacağı şeyle­
re yapay sınırlar getirmek istemiyordum. Bırakmak sayesinde çok hoş sürpriz­
lerle karşılaştım. Onlar daha yetenekli olduklarını kanıtladılar ya da başka bir
grubun elemanları olup da kavga etmek istediklerinde, önerilerime daha yu­
muşak yaklaştılar ya da bir uzlaşma önerdiler. Şirket içinde rekabet çoktu, yi­
ne de benim bölümümde hiç kavga olmadı. Ve grupları birleştirme yeteneği­
min sonucu olarak, şirketin test bölümünün en üst yöneticiliğine yükseldim ve
birkaç yıl bu pozisyonda kaldım. Benimle çalışan kişiler kendini rahat hissedi­
yordu ve bu yüzden de, diğer elemanlara göre daha yaratıcı ve kısıtlanmamış
düşünceler üretiyorlardı. Biz işi tamamladık. Ben bu başarıyı Yöntem'e borç­
luyum.
"Serbest bırakma hissini seviyorum. Sanki enerji doğrudan bedenimin or­
ta kısmını, göğsümü ve karnımı terk ediyormuş gibi. Sanki benden tonlarca
pislik akıyormuş ve bu pisliklerin tutsak ettiği bir şey çıkıp gidiyormuş gibi
hissediyorum. Serbest bıraktığım zaman genellikle bir ürperme hissediyorum
ve bazen de işitsel bir patlama duyuyorum. İçimde hapsolmuş duyguların ol­
duğunu biliyorum ve bunlar da, hapishane duvarlarının hareket ettiğinin gös­
tergeleri."

Gerginliği Azaltma�

Stressiz bir çalışma ortamına katkıda bulunmak sizi ilgilendiriyorsa, ba­


sit bir prensip edinin: Sorun, söylemeyin. 4. Bölüm'de bunu okuduğunuzu
anımsayabilirsiniz. Bu yaklaşımı kullanırsanız, sizinle çalışan kişilerin işbirli­
ğinde bir artış fark edersiniz ve hem onların stresini, hem de kendi stresinizi
hafifletmiş olursunuz.
Çalışma ortamınızda stresi azaltmanın bir başka güçlü yolu da, yapılma­
sı gereken şeyler için kendinizi ve diğer insanları zorlamaktan vazgeçmektir.
Başka yerlerde de değindiğim gibi, her türlü zorlama -kendinizi zorlamak da
buna dahildir- zorlanan şeyin ya da kişinin aynı oranda karşı koymasına ne­
den olur. O nedenle, kendinizi ya da başkalarını zorladığınızı görürseniz, sa-

322
Kurumsal Özgürlük ve Etkll l Olmak �
dece bırakın ve geriye yaslanarak oyunun nasıl geliştiğini olabildiğince izle­
mek tutumunu edinin. Her şeyin yolunda olduğunu ve olması gerektiği gibi ge­
liştiğini kabul edin.
Bu, artık emir vermeyeceksiniz anlamına mı gelir? Elbette hayır. Bu, ken­
dinizi disipline sokmayacağınız anlamına mı gelir? Hayır, bu anlama da gel­
mez. Olan şudur, siz gerginlik yaratan hisleri ve istekleri bıraktıkça, şeylerin
daha büyük bir kolaylık ve etkililikle yapılabilmesi için bir alan yaratırsınız.
Sizin ve birlikte çalıştığınız kişilerin salıverdiği hisler ve durumlar özel­
likle çalışma ortamınızla ilgili olmasa da, o serbest bırakma, o kuruluşun bir
bütün olarak ve kuruluş için çalışan herkesin iyiliğini artıracaktır. B u sayede
şu anda stresli olan çalışma şartları, oldukça kısa bir sürede çok daha az stres
içeren bir hale gelebilir.

Kısıtlı Zamanla ÇalışmaR


"'13ir yaşam öğrencisi ve kişisel
Çoğu kuruluş zamanı sanki az gelişim 1wçu olarak sayısız kursa
bulunur değerli bir eşya gibi ele alır.
katıl.dun, binlerce kaset satm uLlım ve
Evet, zaman değerlidir ama yalnızca
zor bulunur ya da sınırlı olduğuna ina­ yilılerı:e kiiap oluulum. 9liçbirinin
nırsanız öyledir. Çoğu zaman bir tes­ bu denli gü.çlü ve yaşantıma anında
lim tarihi yüzünden acele etmeniz ya uygulanabilir olmıulığım, bir an kuşku
da baskı hissetmeniz, etkinizin artma­
sına değil, düşmesine neden olur ve
duynuulan söyleyebilirim. 9<ahatım,
bu kendini sonuçlarda da belli eder. enerji doluyum ve ranılevularıma
Bunu ilk kez kendi şirketimde fark et­ hazırlanırken de merke:zimdeyim:
tim. Baştan planlamaya ve bu planla­
r:Ne büyük bir hıuanç! En sevdibim şey
manın işi zamanında bitirmeye yaraya­
bileceğini de, yaramayabileceğini de de, anın.da serbest bırakabilmek."
kabul edecek hale geldiğimde, hem
- '13etty ıfitaluılih-,
kendimin, hem de personelimin daha
az acele ettiğini ve daha az hata yaptı­ Las 7Jegas, .Yl.'13.'LJ.
ğını gördüm. Zaman ayırmak, çok da-
ha etkili çalışmamızı sağladı.
O nedenle, acele ettiğinizi her fark ettiğinizde, istediğiniz kadar zamana
sahip olduğunuz tutumunu benimseyin ve böylece baskıyı elinizden geldiğin­
ce bırakın.

323
J;! Sedana Yöntemi
2. Bölüm'de de değindiğim gibi, bunu ifade etmenin bir başka yolu daha
var: Yaptığınız şeyi yaparken onu yapın ve yapmadığınız şeyi yapmazken de
onu yapmayın. Çoğumuz, yapmadığımız şeyi düşünmeye çok zaman harcar,
onu yapmadığımız için kendimize eziyet ederiz. Ya da, eğlenceli, yaratıcı ya da
sadece daha verimli olduğunu düşündüğümüz bir şeyi yapmayı bekler duru­
ruz. Her iki zihinsel etkinlik, elimizdeki işle anda olmamızı engeller. Böylece,
aslında anda olmakla zaman da genişlemiş görünür. Biz o zaman daha berrak
bir odaklanmanın tadına varır, görevleri daha kolay ve etkili bir biçimde yeri­
ne getiririz.
Her gününüzü yaşarken, o günü nasıl geçirdiğinize ilişkin hislerinizi ser­
best bırakın. Belki bazı şeylerin ne kadar çok zaman aldığına ya da bazı işleri
nasıl bitiremediğinize sinirlendiğinizi hissediyorsunuz. O anda zamanınızı na­
sıl kullandığınıza ilişkin hisleriniz ne olursa olsun, onları bırakmak için kendi­
nize izin verin. Örneğin, kapınızın herkese açık olması gibi bir politika güdü­
yorsanız, bunun, zaman kaybı olsa bile, sizin çalışanlarınızdan istediğiniz ona­
ya dayandığını görebilirsiniz. Ya da güvence arzunuz, işinizi bölse bile sizinle
konuşmak isteyen herkesle konuşmak gerekliliğini hissetmenize neden olabi­
lir. Zamanı kullanmanızla ilgili hisleri ve istekleri bırakmak, şu anki verimsiz
kalıpları değiştirmenizi kolaylaştıracaktır.
Eğer zamanınızı düzenlemek için ajanda gibi zamanı programlayan bir
sistem kullanıyorsanız, sadece serbest bırakmayı size uygun gelen biçimde ona
dahil edin. 8. Bölüm'deki Hedef İşlemi ve Eylem Adımları İşlemi'nden de ya­
rarlanabilirsiniz. Günlük işlerinize serbest bırakmayı da katmak gibi zamana
yapılacak küçük bir yatırım ve gösterilecek küçük bir çaba, büyük bir olasılık­
la hem zaman bulmak, hem de zaman kazanmak açısından size katlanarak ge­
ri gelecektir.

Etl�ili Satış

Her bir etkileşimde biz fikirlerimizi ve kendimizi satarız. Ne kadar çok bı­
rakabilirsek ve kendi isteklerimizi başkalarına zorlamak yerine karşılıklı yara­
rı ne kadar gözetirsek, insanlar da o kadar bizim yolumuza girerler. O neden­
le, etkileşimi karşınızdaki insanın gözüyle görebilmek için elinizden geleni ya­
pın. Anlaşmak istemek ve satışı bitirmek istemek yerine, serbest bırakın. İşini­
zin bir parçası olan o insanla bağlantı kurmanın bir yolunu bulup bulamadığı­
nıza bakın.

324
Kurumsal Özgürlük ve Etkili Olmak �
Gereksinimlerinizi bıraktığınızda, onların çok daha kolay karşılandığını
göreceksiniz. Ve ayrıca burada başkalarının da söz konusu olduğunu fark ede­
cek, onların ihtiyacını karşılamayı gerçekten isteyeceksiniz. Onlarla ilgilendiği­
nizi duyumsayan insanların, sizin kazanmanızı istemeleri daha olasıdır.
Serbest bırakmak, satış yapmakla sonuçlanır ve aynı zamanda buna bağ­
lı tüm eylemlerin de daha yumuşak akmasına yardımcı olur. İnsanlara önemli
düşünceler iletirken Sedona Yöntemi'ni kullanırsanız, bir "kazan-kaybet" se­
naryosundan "kazan-kazan" senaryosuna doğal olarak geçersiniz.

Hedefte Ustalaşma�

Sedona Yöntemi'ni kullanarak, hedef belirleme işlemindeki gerginliği,


baskıyı ve düş kırıklığını yok edebilir ve yine de kolaylıkla -hatta çabasızca­
onlara ulaşabilirsiniz. Sadece 8. Bölüm, Hedeflerinizi Belirlemek ve Onlara
Ulaşmak'ta verilen yönergeleri izleyin ve hedeflerinizin daha büyük bir kolay­
lık ve hızla olgunlaşmasını seyredin.
Herkes Sedona Yöntemi'ni kullanıyorsa, grup olarak ortak hedefler üzerin­
de de çalışabilirsiniz. Eğer bir grup lideriyseniz, grubunuzun üyelerinin aynı he­
def için bireysel olarak serbest bırakmalarını sağlayın. Bu işlemi gerçekleştirme­
nin bir yolu da hedefi bir tahtaya ya da kağıda yazmak ve sonra da bireylerin
hedefe ilişkin paylaşımlarda bulunarak kaygılarını ve hislerini bırakmalarını sağ­
lamaktır. Ortaya çıkan her sorunu herkesin birlikte serbest bırakması, tüm gru­
bun hızla hedefe ilişkin çok daha olumlu içsel bir tutuma geçmesini sağlar.
Ben, az önce anlattığım işlemi, bilim adamları ve mühendislerden oluşan
bir teknik araştırma ve geliştirme grubu için kullandım ve sonuçlar olağanüs­
tü oldu. Biz çalışmayı gerçekleştirmeden önce, onlar piyasaya çıkacak bir ürün
için başka bir şirketle yarış halindeydiler çünkü ürünü piyasaya ilk sürenin as­
lan payını alacağını biliyorlardı. Ürünün geliştirilmesi üzerinde üç yıldır çalışı­
yorlardı, işlevsel bir prototip tasarlamak için altı aydan az zamanları kalmıştı
ve hem onu yaratmada, hem de projenin tamamlanmasına katkıda bulunacak
başka ortaklar bulmada bir engelden diğerine çarpıyorlardı. Grup umutsuz bir
haldeydi ve iki kat zamanları olsa bile görevi tamamlamanın imkansız olduğu­
nu hissettiklerini dile getirdiler.
Hedef üzerinde birlikte çalışmadan önce, hedefe bu biçimde yaklaşmanın
. başlıca dirençleri üzerinde çalıştık. Bu çalışmadan sonra genel tutum değişti
ve biz hedefin kendisi için çalışabilir hale geldik. İki günlük bir süreçte hede-

325
J!, Sedana Yöntemi
fe yalnızca bir kez odaklanmamıza karşın, ondan sonra olanlar hem grubu,
hem de beni şaşırttı. Çalışmadan önce görevi tamamlamanın imkansız olduğu­
nu hissediyor ve buna inanıyorlardı. Çalışmadan sonra, işi zamanından da ön­
ce bitirmeyi başardılar!

Güçlü Karar Alma

Kuruluşunuzdaki grupların yöneticileri ve üyeleri olarak, özellikle de bu­


günün hızlı değişimleri düşünüldüğünde, uygun kararlar alabilmek ve süreç
içerisinde de uygun adımları izlemek çok önemlidir. Sedona Yöntemi'ni kulla­
narak serbest bırakıverdiğinizde, sezginizi, doğuştan gelen bilişinizi açığa çı­
karttığınızı göreceksiniz.
İzlenen yolun gidişatından ya da ne tür kararlar almak gerektiğinden
emin olmadığınız zamanlarda, 10. Bölüm'de anlatılan Avantajlar/Dezavantaj­
lar İşlemini kullanmanızı çok öneririm. Bu işlemi kullanmak için harcayacağı­
nız kısacık zaman, size muazzam bir zaman ve enerji kazandıracak, sinirlenip
düş kırıklığı yaşamanızı engelleyecektir. Kendinizi daha büyük bir güvenle ka­
rar alırken bulacaksınız ve bu da doğal olarak hem grubunuz, hem de sizin
için daha olumlu eylemler olarak geri dönecektir.

Zor İnsanlarla ÇalışmaR

İş hayatında hemen herkes bir ara zor bir patron için çalışmış, zor bir ele­
manı yönetmiş ya da zor bir iş arkadaşıyla anlaşmak için çabalamıştır. Bu bi­
reylere ilişkin onaylanmak, kontrol etmek ya da güvence isteklerimizi bırakma­
dıkça, bu etkileşimler iş hayatımızı gerçekten zindana çevirebilirler. Ben bu ne­
denle sizin -ve şirketinizdeki herkesin- 1 1. Bölüm'de anlatılan Temizleme İş­
Iemi'ni (Sayfa 199) düzenli olarak kullanmasını çok öneririm. Bu, şirket top­
lantılarının öncesinde ve sonrasında ve ayrıca satış görüşmeleriyle ilgili tele­
fonların öncesinde ve sonrasında ya da müşterilerle, alıcılarla ve başka satıcı­
larla olan etkileşimlerde kullanılacak muhteşem bir uygulamadır.
Personeliniz bir zorlukla karşılaştığında ya da bir zorluk beklentisi için­
de olduğunda, Temizleme İşlemi'ni yapmalarını önerin. Bu işlem tek başına bi­
le, az önce değindiğim ilişki alanlarının tümünü ve diğer sayısız ilişki türleri­
ni de bir uyuma sokabilir.

326
Kurumsal Özgürlük ve Etkil i Olmak �
Son Bir Düşünce

Umarım, kuruluşunuzu Sedona Yöntemi'nin araçlarıyla tanıştırmayı an­


latan bu bölümü yararlı bulmuşsunuzdur. İş yerinizde bu kitabın içerdiği pren­
sipleri ve işlemleri benimseyen ve onlarda ustalaşan insanların artmasıyla, tüm
kurumsal sistemin daha yüksek bir etkinlik ve verimlilik düzeyine ilerleyerek
o düzeyde iş görmeye başlayacağını da vaat ediyorum. Ayrıca hem siz, hem de
onlar daha özgür, daha mutlu, birbirinizle daha bağlantıda ve tamamlanmış
hissedeceksiniz ki bu da herkes için eşit derecede önemlidir.

327
Bölüm 20

Dünyamızı Desteklemek

enim bakış açıma göre, siz sorunlarınızı düzeltmek ve hedeflerinize var­


B mak için serbest bırakmalar yaptığınızda, zaten dünyayı destekliyor olur­
sunuz. Herhangi bir şeye ya da kişiye ilişkin bir hissi, düşünceyi ya da inancı
her serbest bırakışta, kendi temel sevecen doğanızın birazını daha açığa çıkar­
tırsınız. Lester Levenson'ın dediği gibi, "Kalbinde yalnızca sevgi banndıran
tek bir insan, aktif olarak dünyanın sorunlarını düzeltmeye çalışan onca insan­
dan çok daha fazlasını başarır." Serbest bıraktığınız zaman kabuklarını soydu­
ğunuz o hayali sınırlanmışlıkların hemen altındaki kalbinizde sevgi vardır. Ay­
rıca, bana göre, her serbest bıraktığınızda, kendi bilincinizde olduğu kadar,
toplu bilincin sınırlanmışlıklarını da eritirsiniz.
1970'lerin ortalarında, Sedona Yöntemi ilk öğretilmeye başlandığında,
bazı kişiler onun dünyadaki yıkıcılık için de kullanılmasının mümkün olup ol­
madığını merak etmişlerdi. Yıllardır edindiğim deneyimlere göre, insanlar ya­
şamlarının hangi noktasında bulunurlarsa bulunsunlar, Yöntem'i kullanmaya
başlayıp da kendi doğal cesaretlerini, kabullerini ve dinginliklerini ortaya çı­
kartmaya başladıklarında, yalnızca yapıcı bir eğilime sahip oluyorlar. Çoğumu­
zun yıkıcılık olarak nitelendireceği eylemlere geçme motivasyonu kendiliğin­
den eriyip yok oluyor.

329
� Sedona Yöntemi
Dünyamızı Destelllemell Amacıyla Serbest Bırallmall

Serbest bıraktıkça daha dingin, sevecen ve yapıcı hale gelmenin doğal


oluşumunun yanı sıra, bütünü desteklemek için Sedona Yöntemi'ni uygulama­
nın başka yolları da vardır. Şimdi bunlardan birkaçını ele alalım.

En İyisini Aklınızda Tutun

Biz dünyayı düşündüğümüz zaman, çoğumuz olumlu imgeler deneyimle­


meyiz. Ne demek istediğimi anlamanız için televizyondaki haberleri izlemeniz,
radyodaki haberleri dinlemeniz ya da gazete okumanız yeterlidir. Bazı insan­
lar izledikleri olumsuzluklardan etkilenmemek için haber izlemeyi tümüyle bı­
rakmıştır. Takıntı halinde haber izlemenizi önermiyorsam da, bunu tümüyle
kesmenizi de önermiyorum. Onun yerine, haberleri gördüğünüzde, duyduğu­
nuzda ya da okuduğunuzda, aşağıda anlabldığı gibi serbest bırakmak için ken­
dinize izin verin.
Haberlerin içinizde tetiklediği öfke, kaygı ve direnç gibi her türlü hissi
bırakmak için, dünyayı, olmasını tercih ettiğiniz biçimde imgelemeniz için ken­
dinize izin verin. Sonra, onun öyle olamayacağını ya da olmayacağını göste­
ren her türlü karşıt hissi ya da düşünceyi bırakıverin.
Aynı zamanda da, dünyayı değiştirmek isteğini bırakarak, onu olduğu gi­
bi kabul edebilmek için elinizden geleni yapın. ( 5. Bölüm) Dünyayı, tam oldu­
ğu gibi ne kadar kabul edebilirseniz, dünyaya sevgi ve mükemmelliği de o ka­
dar yansıtabileceksiniz.
Olan bitenden haberdar olurken serbest bırakmayı da gerçekleştirirseniz,
dışarda herhangi bir eylemde bulunmasanız bile -ya da bir eyleme geçecek ol­
sanız- bile dünyaya katkıda bulunursunuz.

Çözümden Yana Olun

Birçok insan, hatta çok iyi niyetli olanlarımız bile, dünyada hoşlanmadı­
ğımız şeylere "karşı" oluyoruz. Ancak, biz bir şeye karşı olduğumuz zaman
onu yine de aklımızda tutarız: Hatta bazen o şeyden yana olanlardan bile faz.
la. Örneğin, Birleşik Devletler'de Vietnam savaşı sırasındaki savaş karşıtı du­
yarlılık, açmazın hızla çözülmesini sağlamadı. Biz, aklımızda tuttuğumuz her
şeye enerji gönderir, onun yaratımını destekleriz.

330
Dünyamızı Desteklemek �
Kaygılarınızı yeniden çerçevelendirmek için birkaç pratik yol: Hava kirli­
liğine karşı olmak yerine, çevrecilikten yana olun. Ayırımcılığa karşı olmak ye­
rine, eşitlikten yana olun. Savaşa karşı olmak yerine, barıştan yana olun. Tıp­
kı Hedef lşlemi'nde olduğu gibi (Sayfa 173) sorun yerine çözümü aklınızda tu­
tun ve böylelikle çok daha az çabayla çok daha fazlasını gerçekleştirirsiniz ve
süreç içerisinde de doğal olarak daha yapıcı olursunuz.

Liderlerinizi Destekleyin
"&dona ]önlemi'ni 1wllanmak,
Bu çoğumuza zor gelen bir şeydir,
özellikle de farklı politik görüşlere sa­
farkırulaLğunı şimdiılen, dalıa önce
hipsek. Liderlerimiz, sanki dünyada sev­ deneyimlemediğim bir bilinç düzeyine
mediğimiz şeylerin paratonerleri haline gelinli. <J>apaz olkğum için, bana
gelirler. Ama politik liderler sadece tem­
danışrıaya gelenleri dinlemek. çnk
sil ettikleri bölgelerin ya da ülkelerin
toplu bilincini temsil ederler. Yasal iş­ önemli bir amaca hizmet eder.
lemlerin bir parçası olun ve görüşünüzü &dona ]önlemi, insanları teJirgin
temsil eden adaya oy verin ama kazanan elmede.n soru sormanın ve sorunlara
adayla aynı fikirde olmasanız da, onu
açıhlık ka.2andumanın yclhıruı açtı.
desteklemek için kendinize izin verin.
Politik liderlere sevgi yerine nef­
:;llyrıca, kimsenin öz saygısından
ret yollarsanız, çözüm yerine sorunun ödün vermesine gerek kalmadan
bir parçası haline gelirsiniz. Onlar sizin serbest bıralwıasını mümhiin kılıyor.
hemfikir olmadığınız şeyleri söyler ya
'13u yöntemi dünyaya böyle
da yaparlarsa, bunu onlara bildirin (bir il

mektup yazın, e-posta gönderin, telefon


yaytbğınız için le,şehkür derim.
edin, karşı oy kullanın) ama bir yandan - :Xim ETlfllish,
da sonuçlara ilişkin gösterdiğiniz içsel
tepkileri serbest bırakın. Sesinizi duyu­ :;llshville Center Of
rurken önemsenmenizi sağlamak açı­ CJ<eligious &ience,
sından elinizden geldiğince olumlu bir :;llshville, :;ll .'13.7J.
etki yaratmaya bakın.
Bu yönde kullanılacak harika bir
işlem, Temizleme lşlemi'dir ( 1 1. Bölüm). Liderlerimize ilişkin hepimiz Temiz­
leme lşlemi'ni yapsaydık, dünyanın enerji dinamiklerinin çarpıcı bir değişim
göstermesi uzun sürmezdi. Hepimiz liderlerimize, oldukları gibi olma hakkını

33 1
� Sedana Yöntemi
bağışlasaydık ve onları oldukları gibi sevseydik, dünyanın nasıl bir hal alacağı­
nı bir düşünün. Bu bile kendi başına muazzam bir fark yaratacaktır çünkü o
zaman liderlerimiz kendilerini bizlerden gelen olumsuzluklara karşı korumak
yerine, var olan sorunları düzeltmeye odaklanabilirlerdi.

Sevecen Bir İnceli� Alış�anlıijı Edinin

17. Bölüm, İlişki Sihri'nde değindiğim gibi, karşılığında bir şey istemeden
vermek, başkalarıyla kurduğumuz ilişkiyi desteklemenin harika bir yoludur.
Bu, dünyayı desteklemenin de etkili bir yoludur. Onun için, toplumunuza, di­
ni kuruluşlarınıza ve ülkenize vermenin yollarını bulun. Kısaca, karşılaştığınız
herkes sizin desteğinizden potansiyel olarak yararlanabilir.
Ancak her zaman servetiniz oranında verin. Hizmet ve bilgi kanalıyla ve­
rebileceğiniz gibi, sadece inceliğinizi ve saygınızı paylaşmakla da verebilirsiniz.
Para, her durumda vermenin tek yolu değildir -hatta bazen en iyi yolu bile
değildir. Ayrıca, kendi zararınız pahasına vermediğinizden de emin olun. Sizin
yaşantınız ve bakımını üstlendiğiniz kişilerin yaşantısı vericiliğinizden zarar
görmemelidir. Gereksiz fedakarlığın ya da ıstırabın ne size, ne de destekleme­
ye çalıştığınız insanlara ya da kuruluşlara yararı olmaz.
Diğer insanları ve dünyayı gerçekten desteklemenin iki anahtarı vardır:

1. Karşılığında hiçbir şey; kabul görmek ya da takdir bile istemeden verin.


2. Desteklediğiniz kişilerin zaten bütün ve mükemmel ve tümüyle sizinle eşit
olduklarını görmeniz için kendinize izin verin. Onları eksik ya da kusurlu
ve düzeltilmeleri ya da yardım edilmeleri gereken kişiler olarak görmek ye­
rine, oldukları kişi olmalarına izin verin -onlara kendi varoluşlarını bağış­
layın.

Bu iki anahtarı etkili biçimde harekete geçirmenin tek yolu, serbest bı­
rakmaktır. Kabul görme arzunuzu ya da vermenize karşılık bir şey istemenizi
salıverin. Yardımcı olduğunuz kişilere karşı sahip olabileceğiniz her türlü yar­
gıyı bırakıverin.
Sevecen incelik yalnızca dünyayı değil, sizi de destekler. Ne kadar çok
serbest bırakılmış bir görüşle verirseniz, kendinizi o kadar iyi hissedeceksiniz
ve kişisel dünyanız da size içsel iyiliğinizi o kadar yansıtacaktır.

332
Dünyam ızı Desteklemek �
Bu Mesajı, Ona Açıll Olan İnsanlarla Paylaşın

Buraya kadar okuduysanız, bu kitabın içerdiği mesajın ve işlemlerin dün­


yaya gerçekten yardımcı olabileceği fikrine katılacağınızı umarım. insanların
geçmişi bırakıp da anda yaşadıkları ve sevdikleri bir dünya düşünün. Anlaş­
mazlıkların şiddet ve saldırganlık yerine, tartışmak ve serbest bırakmak yoluy­
la çözümlendiği bir dünya düşünün. Herkesin sevgisizlik içeren hislerini bırak­
tığı ve gerçek sevgi dolu doğasını ortaya çıkardığı bir dünya düşünün. İnsan­
ları, kendileri olma yolunda destekleyen bir dünya düşünün. İşte bu dünya,
serbest bırakmayı ve olanı sevmeyi öğrenen insanların sayısı artarken, benim
hayalini kurduğum dünyadır.
Eğer siz de bu vizyonu destekliyorsanız, içerdiği mesajdan yararlanacağı­
nı düşündüğünüz herkesle bu kitabı paylaşmanız için sizi yüreklendirmek is­
terim. Ama çok heyecanlanıp da şu öyküdeki gençl�r gibi de olmayın lütfen.
Bir izci toplantısında iki ergen arkadaş, o hafta, yaptıkları iyi işleri oymak
başına anlatırlar. Önce biri kalkar ve yaşlı bir hanımın caddeyi geçmesine yar­
dım ettiğini bildirir. Sonra öteki kalkar ve aynı hanımın caddeyi geçmesine yar­
dım ettiğini söyler. Oymak başının aklı karışır ve, "Neden her ikiniz de aynı
yaşlı hanımın karşıya geçmesine yardım ettiniz ki?" diye sorar. İkisi bir ağız­
dan yanıtlar, "Çünkü o geçmek istemiyordu."
Bir fikir ya da düşünce bizi heyecanlandırdığı zaman, çoğumuz onu pay­
laşmak konusunda biraz fazla gayretkeş olabiliriz. Lütfen bunu kimseye zorla
vermeye kalkmayın. Serbest bırakmayı sadece açık olan ve ilgi duyan kişilerle
paylaşmanız için kendinize izin verin. Öte yandan, insanlar başta sandığınız­
dan daha ilgili de olabilirler.
Sedona Yöntemi Kursları'nı ilk kez öğretmeye başladığımda en özgürleş­
tirici ve gözümü açan keşiflerden biri de, bu çalışmaya çekilen ve ondan olum­
lu etkilenen insanların çeşitliliğiydi. Doğrudan deneyimlediklerime göre, ya­
şantısını değiştirmeyi ya da geliştirmeyi içtenlikle arzulayan ve bu konuda bir
şey yapmaya az da olsa gönüllü olan herkesin, Sedona Yöntemi'nden yararla­
nabileceğine inanıyorum. Sizi, bir olasılık ve özgürlük mesajını dünyayla pay­
laşmak için bana katılmaya davet ediyorum.

333
Sonraki Adımlar

ebrikler, Sedana Yöntemi'ni tamamladınız. Yaşamda seçtiğiniz her neyse,


T onlara -nihai anlayış da dahil olmak üzere- sahip olma talebinize öğren­
diklerinizi uyguladığınızda, şimdiki sorunlarınızın yok olduğunu ve doğal öz·
gürlüğünüzün giderek parladığını göreceksiniz. Serbest bırkmayı yaşantınıza
kattıkça, hem yaşantınız, hem de bu teknikleri kullanışınız gelişerek kolayla­
şacaktır. Hatta gerçekleşme olasılığının tümüyle imkansız olduğunu düşündü­
ğünüz hedefleriniz bile kolaylıkla size gelecektir. Bu gelişme, siz her zaman
olduğunuz o varoluş olarak her an huzurlu ve dingin olana dek ve tüm Var
Olan'ın olağanüstü mükemmelliğini görene dek sürecektir.
Aşağıdaki öneriler, bu kitaptaki malzemeden sürekli en fazla yararı edin­
meniz amacıyla tasarlanmıştır:

1 . Bu malzemeyi, yaşantınızın her alanında kullanmanız için kendinize izin


verin. Her gün sadece birkaç dakika, özgürlüğü ve serbest bırkmayı aklını­
za getirip de keşifte bulunursanız, bundan muazzam yararlar sağlarsınız.
Ancak serbest bırakmanın gün boyunca hem aklınızda, hem de kalbinizde
olmasına izin verirseniz, sonuçlar katlanarak artacaktır. Diğer her şey gibi,
işlemlere ne kadar enerji harcarsanız, onlardan o kadar yararlanırsınız.
2. Bu malzemeyi sık sık gözden geçirin. Bu kitaptaki fikirleri her okuduğu­
nuzda ve onlarla her çalıştığınızda, onlardan daha fazla yararlanırsınız. İç·
sel olarak geliştikçe, öğrendiklerinizi daha derin düzeylerde anlayacak ve
uygulayabileceksiniz. Gözden geçirdiğiniz her şeyi, ilk kez okuyormuşça.sı­
na okuyun. Tüm alıştırmaları olabildiğince yeni gözlerle inceleyin.

335
� Sedana Yöntemi
3. Öğrendiklerinizi paylaşın. Bu fikirleri ve uygulamaları arkadaşlarınız, akra­
balarınız ve tanıdıklarınızla konuşmak size hem esneklik kazandırır, hem
de kendi anlayışınızı derinleştirir. Özgürlüğünü pekiştirmek ve ıstırapları­
nı bırakmak konusunda sizinle benzer istek ve düşünceleri paylaşan insan­
larla birlikte olmanız da yararlarınızın artmasını sağlar. Ancak bu malzeme­
yi yalnızca onu gerçekten duymak isteyen kişilerle paylaşın. Tanıdığınız in­
sanlar sizin ilgi alanınızı paylaşsınlar ya da paylaşmasınlar, onlara kendi va­
roluşlarını bağışlayın; yani onları zaten mükemmel olarak görün.
4. Bir Sedona Yöntemi destek grubu kurun ya da olan bir gruba katılın. "Bir­
likten güç doğar" ve bu enerjisel bir yükselme sağlar. Grup ne kadar bü­
yük olursa, enerji yükselişi de o kadar büyür. Lester Levenson, gruplarda­
ki enerjinin "katlanarak arttığını" söylerdi. Başka bir deyişle iki kişi, iki çar­
pı iki gücüne, üç kişi, üç çarpı üç gücüne sahiptir ve bu böyle katlanarak
gider. Bir gruba katılmanın başka bir yararı da, materyali başka bir bakış
açısıyla görebilmektir. Bu, sizin anlayışınızı derinleştirebilir. (Sayfa 339,
Sedona Yöntemi Destek Grupları İçin Yönergeler)
5. Lester Levenson ile birlikte yazdığım, Happiness Is Free and It's Easier
than You Think (Ganj tarafından yayınlanacaktır) adlı kitabı okuyun. O si­
ze Bütünsel Serbest bırakma İşlemi'ni öğretecektir ve aynı zamanda Seda­
na Yöntemi'nin bazı spiritüel desteklerini sunacaktır. Kitapta Lester'in güç­
lü konuşmalarına ve özdeyişlerine, benim yorumlarım ve alıştırmalarım eş­
lik eder.
6. Sedona Yöntemi'ne ilişkin anlayışınızı, Sedona Training Associates'in sun­
duğu seminerlere katılarak ya da kaset ve online programlar yardımıyla de­
rinleştirin. Ben bu kitapta, tüm Yöntem'i en kolay ulaşılabilir ve en kolay
uygulanabilir hale getirdim. Ancak birçok kişi için kitabı okumak, etkileşi­
min daha birebir deneyimlendiği ve anlaşıldığı Yöntem'i öğrenme tarzının
yerini tutmaz. Tüm bu öğrenme tarzları birbirini destekler.

336
Kendi mutluluğunuzun, sağlığınızın, iyiliğinizin ve
başarınızın anahtarı sizsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kendi
kalbinizin içinde keşfedilmeyi bekleyen özgürlük ve mutluluk
sırlarının kilidini açmak için bu anahtarı kullanmaktır.

337
Sedona Yöntemi
Destek Grupları İçin
Yönergeler

ir grubun hedefi, her bir katılımcıyı, Sedana Yön temi'ni kullanarak en


B büyük kazancı elde etmesi yönünde desteklemektir. Herkesin katılmakta
özgür olacağı, ancak bunu yapmak için de herhangi bir baskı hissetmeyeceği
bir ortam yaratmak önemlidir. Grup her toplandığında, farklı bir grup üyesine
lider olma fırsatı verildiğinde -grup bunu yapmayı seçerse- en iyi ortam sağ­
lanmış olur. Böyle bir politika izlemek tek bir kişinin gruba hükmetmesini en­
geller. Ayrıca katılımcıların diğer kişilere yardım etmek konusunda esnek ol­
malarına da izin verir.
Eğer bir kişi, genelde bir tıp uzmanının ele alması gereken duygusal ya
da fiziksel sorunları ortaya atacak olursa, profesyonel yardım alması için yü­
reklendirilmelidir. Destek grupları asla tıbbi uzmanlıkların yerine kullanılma­
malıdır. Daha çok, her katılımcının kişisel ve ruhsal gelişimine yardımcı olmak
amacını gütmelidir.
Lütfen toplantı sırasında yapılan kişiye özel paylaşımların yine grubun
içinde kalması konusunda gruba katılanların kendi aralarında anlaşmalarını
sağlayın. Bu, katılan herkesin mümkün olan en fazla güveni ve rahatlığı hisset­
mesine izin verir. Bu anlaşma grup her toplandığında yeniden anımsatılabilir.
Mümkün olan en büyük desteği verebilmek için grubun haftada bir top­
lanması yararlıdır. Eğer bunu gerçekleştirmek zor görünürse, ayda bir toplan­
mak yine de yeterli ve yararlı olabilir.

339
� Sedana Yöntemi
Toplantılarınız için kendi evlerinizi kullanacak olursanız, destek grubu­
nu ağırlamanın yükünü tek bir kişinin çekmemesi için bunu dönüşümlü ola­
rak gerçekleştirmeniz daha iyi olur. Ancak, merkezi bir yerde kamuya açık be­
dava bir yer edinme fırsatınız varsa sürekli bir mekan olarak orayı kullanma­
nızı öneririz.
Aşağıdaki yönergeler, destek grubunun liderleri içindir.

Her�esi Kabul Edin

Aşağıdaki serbest bırakma sorularını, gruba katılanlara yüksek sesle oku­


yun. Sonra, odada bulunan herkes için birkaç dakikalık sessizlik oluşturun.
Böylece katılımcılar orada tam olarak mevcut olma ve kendi merkezine gelme
fırsatına sahip olurlar. Katılan herkese güvenli bir alan oluşturmak için eliniz­
den geleni yapın.

Bir Destek Grubunu Başlatmak İçin Gruba Yönelik


Serbest Bırakma Soruları

Bu sorular bir yönerge olarak tasarlanmıştır. Kitabın içindeki diğer so­


ruları bunlara katmadan önce, bu soruları rahatlıkla kullanıyor olabilmeli­
siniz. Bir başka seçenek de, grubunuzdaki bir kişinin sahip olduğu Sedana
Yöntemi Kaset Programı 'nz serbest bırakmalar için çalmak ve bu kaseti, o
destek grubunun toplantısında gerçekleştireceğiniz alıştırmalar için temel
alıp kullanmaktır.
Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve içinize odaklanın. Gözlerinizi kapatabilir
ya da açık tutabilirsiniz; hangisini tercih ediyorsanız.
Derin bir nefes alın ve nefesi verirken, bedeninizdeki her türlü gerginliği
serbest bırakmak için kendiniz için kendinize izin verin.
Bedeninizi tarayın ve başka gerginliklerin ya da tutunduğunuz şeylerin
olup olmadığına bakın. (Duraklama) Eğer bedeninizde herhangi bir gerginlik
varsa: Onu kontrol etmek istemeyi bırakabilir ve serbest bırakılmasına jzin
verebilir miydiniz?
Bedeninizi yeniden gözden geçirin ve dikkatinizi çekmeye çalışan her­
hangi bir bölgesi var mı, bakın. (Duraklama) Eğer varsa: Onu kontrol etmek
istemeyi bırakabilir miydiniz?

340
Sedona Yöntemi Destek Grupları için Yönergeler �
Şimdi son yirmi dört saatinizi gözden geçirin ve o yirmi dört saatte de­
ğiştirmek ya da kontrol etmek istediğiniz herhangi bir şey olup olmadığına ba­
kın. (Duraklama) Eğer varsa: Onu değiştirmek ya da kontrol etmek istemeyi
bırakabilir miydiniz?
Şu anda yaşantınızda olan ve içinizde bir onay isteme duyusunu tetikle­
yen bir insan ya da durum var mı? (Duraklama) Eğer varsa: Onay istemeyi bı­
rakabilir miydin iz?
Yakın zamanda, onay isteme duyunuzu tetikleyen bir şey yapbğınız ya da
söylediğiniz oldu mu? (Duraklama) Eğer varsa: O onay isteğinizi bırakabilir
miydin iz?
Son yirmi dört saate ilişkin sizi hala kaygılandıran bir şey bulun. Şu an­
da düşündüğünüz kişi ya da durum, içinizde bir onay isteme, kontrol etmek
isteme ya da güvence ya da hayatta kalmayı isteme duyusu tetikliyor mu? (Du­
raklama) Eğer tetikliyorsa: O isteğin salıverilmesine izin verebilir miydiniz?
(Bunu gerek varsa tekrarlayın.)
içinizde, bu akşam burada olmanızla ilgili tetiklenen herhangi bir is­
tek var mı? (Duraklama) Eğer varsa, onun bir onay isteme, kontrol etmek is­
teme ya da güvence ya da hayatta kalmayı isteme duyusu olup olmadığına ba­
kın. (Duraklama) Hangi istek olursa ol�un: Onun salıverilmesine izin verebi­
lir miydiniz?
İçinizde, destek grubu lideri olarak benimle ilgili tetiklenen herhangi bir
isteğin olup olmadığına bakın. O bir onay isteme, kontrol etmek isteme ya da
güvence ya da hayatta kalmayı isteme duyusu mu? Hangi istek olursa olsun:
Onun salınmasına izin verebilir miydiniz? (Gerek varsa bunu tekrarlayın.)
Eğer bu gece belli bir konu hakkında çalışmak için geldiyseniz, o konu­
ya ilişkin ŞİMDİKİ isteğinizin ne olduğuna bakın. (Duraklama) O bir onay is­
teme, kontrol etmek isteme veya güvence ya da hayatta kalmayı isteme du­
yusu mu? Hangi istek olursa olsun: Onu bırakabilir miydiniz? (Gerek varsa
yineleyin.)
Şimdi, şu andaki istediğiniz şeye odaklanın: Onay, kontrol etmek ya da
güvence ya da hayatta kalmak. (Duraklama) İstediğiniz her neyse: Onu bıra­
kabilir miydiniz?
Yeniden ŞİMDİKİ . isteğinize odaklanın. (Duraklama) Onun serbest bıra­
kılmasına izin verebilir miydiniz?
İçinize bir bakış daha atın ve ŞİMDİKİ isteğinizi fark etmeniz için kendi­
nize izin verin. Hangi istek olursa olsun: Onu bırakmak için kendinize izin
verebilir miydiniz?

34 1
� Sedono Yöntemi
Farkındalığınızı yavaş yavaş dışınıza yöneltmeye başlayın ve hazır oldu­
ğunuzda göz kapaklarınızın açılmasına izin verin.

Buzları KırmaR

Grubunuza katılan her kişi adını ve şimdiye dek Sedona Yöntemi ni kul­'

lanmaktan edindiği bir kazancı paylaşsın.

Bir Eşle ÇalışmaR

Gruptaki herkes, Sedona Yön temi nden yapılacak bir alıştırmada birbiri­
'

ni desteklemek amacıyla bir eş bulsun. Kitaptan, Genel Serbest Bırakma, Avan­


tajlar/Dezavantajlar İşlemi, Hoşlanma/Hoşlanmama İşlemi ve Temizleme İşle­
mi gibi uygun bir alıştırma seçin. Alıştırmaya yaklaşık otuz dakika harcayın .
Ya eşler sırayla değişerek soruları sorsun y a d a zamanı öyle ayarlayın ki her
bir katılımcının, eşinin desteğiyle keşifte bulunacak on beş dakikası olsun.
Üzerinde çalışılan alıştırma için her eşin kendi Sedona Yöntemi kitabını
açmasını isteyin ki işlemin doğru ifadelerini anımsayabilsinler. Sonra, eşleşme­
den önce aşağıdaki bildiriyi yüksek sesle okuyun:

Eşli Çalışmalar için Yönergeler

Elinizden geldiğince eşiniz için ve eşinizle olun. Onların kendi keşiflerin­


de bulunmalarına izin verin ve eşlerinize kendi varoluşlarını bağışlayın. Eşini­
zin serbest bırakmasına yardım ederken, siz de bırakmak için elinizden geleni
yapın. Buna açık olursanız, serbest bırakmanın zaten doğal olarak meydana
geldiğini göreceksiniz. Eşlerinizi yönlendirmekten, tepkilerini yargılamaktan
ya da onlara öğüt vermekten kaçının. Ayrıca, her ikiniz de bitirmeden ve son­
rasında birkaç dakika sessiz kalmadan keşifler hakkında konuşmaktan kaçı­
nın. Sizin görüşlerinizle örtüşmeseler de, eşinizin bakış açısını onayladığınız­
dan emin olun.
Eğitimli bir danışman ya da terapist olsanız bile, bir danışman ya da te­
rapist rolünü oynamaktan lütfen kaçının. Eğer eşiniz bir tıp uzmanının görü­
şünü talep eden herhangi bir durumu gündeme getirirse, bu alanda gerekli
olan profesyonel desteği almasını önerin. Eşinizin gerçekten tıbbi bir desteğe

342
Sedono Yöntemi Destek Grupları için Yönergeler �

gereksinim duyduğundan pek emin olmasanız da, kuşkuyu ortadan kaldırmak


için bir tıp uzmanına danışmasını önerebilirsiniz.

Grup Paylaşımını Gerçellleştirin

Grupta gönüllü olanların, alıştırmadan elde ettiklerini paylaşmalarını is­


teyin. Grubun, bu kişilerin bakış açılarını onayladığından ve daha büyük bir
özgürlüğe götüren serbest bırakmaları desteklediğinden emin olun.

Kazançları Paylaşmall

Eğer seçimleri bu yöndeyse, gruba kazançlarını paylaşmak için bir fırsat


daha verin.

İsteqe Baijlı Serbest Bırallma

Eğer daha zamanınız varsa ya toplantının başında okunan grup serbest


bırakma sorularını yeniden okuyun (Sayfa 340) -yirmi dört saati içeren çalış­
ma süresini çıkartın- ya da Sedona Yöntemi Kaset Programı'ndan başka bir
işlemi çalın.

Sessizlill

Her katılımcının, kendi var oluşunun sessizliğinde birkaç dakika geçirme­


sini sağlayın.

Geldi�i İçin Herllese Teşellllür Edin

Herkese, geldiği için teşekkür edin ve evlerine ya da günlük işlerine dö­


nerken, içlerindeki sessizliği korumaları için onları yüreklendirin. Bir sonraki
toplantının tarihini, zamanını ve yerini anımsatın ve arkadaşlarını davet etme­
lerini de önerin.

343

You might also like