Professional Documents
Culture Documents
GAZ KROMATOGRAFİSİ
HAZIRLAYANLAR
Öğretim Görevlisi:
ÖZET
Kromatografi, çeşitli maddelerin, hareketli bir faz yardımıyla, sabit bir faz üzerinden,
değişik hızlarla hareket ettirilmesi veya sürüklenmeleri esasına dayanır. Kromatografi yardımıyla
başka metodlarla birbirinden ayrılmaları çok zor ve hatta imkansız olan maddeleri, saf olarak
ayırmak mümkündür.
Bütün kromatografi çeşitlerinde ayrılacak olan bileşenler sabit ve hareketli olmak üzere iki
faza bağlıdır. Sabit fazı içeren katıya destek katısı, bu katıya tutunan durgun faza hareketsiz faz,
hareketli olan faza da taşıyıcı faz denir. Gaz kromatografisinde taşıyıcı faz gazdır ve adını da
bundan almıştır. Sistemde ayrılması istenen karışım, destek katısı ve üzerindeki sabit fazı içeren
cam veya metal bir kolona doldurulmuş dolgu maddesinden geçirilerek ayırma işlemi
gerçekleştirilir.
Deneyde hava, n-pentan, n-hegzan, n-heptan karışımından kromatografiye enjekte edildi.
Her bir bileşenin alıkonma zamanını belirlendi. Karbon sayısına karşı alıkonma zamanının
logaritması grafiğe geçirildi. Daha sonra karbon sayısı bilinmeyen numune enjekte edildi ve
alıkonma zamanından yararlanılarak enjekte edilen numunenin karbon sayısı belirlendi.
Bilinmeyen karışımın bileşeni 3 farklı akış hızı ile kolona enjekte edildi ve alıkonma
sürelerini kaydedildi. Ardından teorik plakaya eşdeğer yüksekliği hesaplandı.
1.GİRİŞ VE AMAÇ
Gaz kromatografisi deneyinin amacı; gaz kromatografisi teorisinin kısaca hatırlanması, gaz
kromatografisi cihazı hakkında bilgi sahibi olunması, nitel analizin gaz kromatografisinde nasıl
yapıldığının öğrenilmesidir.
Kromatografi, karışımların ayrı ayrı bileşenlerine ayrıldığı analitik yöntemlere verilen
addır. Ayırma biçimidir. Temeli maddelerin iki faz arasında dağılma özelliğine dayanır. Sabit ve
hareketli faz olmak üzere iki fazdan oluşmaktadır. Karışımı oluşturan bileşiklerin özellikleri ne
kadar farklıysa ayırma o kadar kolay olur.Kromatografi cam veya metal borular içinde
gerçekleştirilir. Cam veya metal borular bu amaçla ince veya gözenekli bir katı ile iyice
doldurulurlar. Böylece bu dolguya sabit faz veya kolon denir.Kromatografi 1897-1906 yıllarında
ilk kez Doy ve Tswett tarafından geliştirildi.
Gaz–sıvı kromatografisinde iki çeşit kolon tipi vardır. Bunlar kapiler kolonlar ve dolgulu
kolonlardır. Kapiler kolonlar camsı malzemelerden, dolgulu kolonlar ise çelik malzemelerden
oluşturulmaktadırlar.
Gaz–katı kromatografisinde bileşenler sabit fazdaki adsorpsiyon özelliklerine göre
ayrılırlar, az adsorbe olan kolonu erken terk eder. Gaz–sıvı kromatografisinde bileşenler apolarsa
kolonda kaynama noktalarına göre ayrılırlar. Polarsa sabit fazda çözünürlüğü yüksek bileşenler
kolonu geç terk ederler, çözünürlüğü düşük bileşenler ise kolonu erken terk ederler.
2. KURAMSAL TEMELLER
Kromatografi ayrılacak olan komponentlerin iki faz arasında dağıldığı fiziksel
bir ayırma metodudur. Bu fazlardan bir tanesi genis yüzeyli sabit bir yatak
teşkil eder, diğeri sabit yatak boyunca süzülerek geçen bir gaz veya sıvıdır.
SABİT FAZ:
Yarıçapı küçük uzun bir boru içine yerleştirilmiş geniş yüzeyli (gözenekli)bir maddeden
meydana getirilen sabit faz (kolon).
HAREKETLİ FAZ:
Bu fazın görevi sürükleyici etkisi maddeleri taşımaktır. Bu amaçla kullanılan başlıca gazlar
He,Ne,Ar,N2 gibi inert gazlardır.
tA
tm tA1
adsorplanmış bir
bileşiğin piki
W W
X1
X
Bir gaz kromatografisinin verimi, sahip olduğu teorik plaka sayısı ile belirlenir. Kolon için teorik
plaka sayısı (N) şöyle hesaplanabilir:
N = 16 * X1 / W 2
(2.3)
X1=tA1 * CS *1 / 60 CS, integratör kağıt hızıdır.
Diotame toprağı, çelik, polimerik yapılar, toz teflon, Al2O3, mikrocam partikülleri kolon
destek maddesi olarak kullanılır.
Taşıyıcı Gaz: Taşıyıcı gaz yüksek sıcaklıkta olmalıdır. Taşıyıcı gaz olarak soygaz olan
argon, azot ve helyum kullanılır. Kapiler kolonlarda H2 kullanılır. Tehlikeli olduğu için özel
analizlerde kullanılır. Özellikle elektron yakalama dedektöründe taşıyıcı gazın saflığı önemlidir.
Saf olmazsa temel hat çizgisinde kaymalara neden olur. Taşıyıcı gaz O2 ve su içermemelidir.
Taşıyıcı gaz içerisinde O2 ve su bulunması kullanılan sabit faza (özellikle polar faza) zarar
verir.taşıyıcı faz kolona girmeden önce bünyesindeki suyu tutmak için özel filtrelerden geçirilir.
Dedektörler: Dedektör kolondan gelen taşıyıcı gaz içinde bulunan binde birkaç oranındaki
yabancı bir gazı belirleyen bir düzenektir.
Dedektörlerin özellikleri:
Duyarlılığı yüksek olmalıdır,
Duyarlılığı geniş bir derişim aralığında doğrusal olmalıdır,
Her çeşit bileşene karşı duyarlı olmalıdır,
Gaz akış hızı ve sıcaklık değişmelerinden etkilenmemelidir,
Dayanıklı olmalıdır.
Dedektör çeşitleri:
Alev iyonlaşma dedektörü (FID),
Isıl iletkenlik dedektörü (TCD),
Elektron yakalama dedektörü (ECD),
Azot seçici dedektör,
Alev fotometrik dedektör (FPD),
Alkali alev iyonlaşma dedektörü (Alkali FID).
Alev iyonlaşma dedektörü (FID): organik maddelerin çoğu hidrojen ve hava alevi
sıcaklığında bozunurlar. Bu bozunma süresince iyonlar oluşur. Böylece alev ortamı akımın
geçmesini sağlar. Gazların elektrik geçirgenliği gaz ortamındaki yüklü taneciklerin miktarı ile
orantılıdır. Alevden geçen akım, özel elektronik devrelerle tespit edilir. Kolona taşıyıcı gazla
birlikte hava ve hidrojen verilir. Alev üzerine doğru akımla beslenen elektrotlar yerleştirildiğinde
alevde oluşan tanecik miktarına orantılı olarak akım geçer. Organik maddelere duyarlı inorganik
maddelere duyarsızdır. Kapiler kolon tercih edilir,taşıyıcı gaz olarak da helyum ve hidrojen
kullanımı uygundur.
Isıl iletkenlik dedektörü (TCD): Alev iyonlaşma dedektörü kadar duyarlı değildir. Metal
silindir blok içerisinde ince tel flamentler yerleştirilmiştir. Bu flamentler winston köprüsü ile
birbirine bağlıdır. Köprü dengede kaldıkça sinyal oluşmaz. Temel hat çizgisi düzgündür.
Flamentlerden akım geçirilerek ısıtılır. Taşıyıcı gazla birlikte örnek bileşen dedektöre girdiğinde
flament sıcaklığı değişir ve köprünün dengesi bozulur. Bu denge değişikliği, örnek bileşenin
konsantrasyonu ile orantılıdır. Isıl iletkenliği yüksek taşıyıcı gaz kullanılarak (He ve H2gibi),
flament sıcaklığı arttırılır ve dedektör bloğunun sıcaklığı düşürülür, dedektörün hassaslığı
arttırılabilir.
Azot seçici dedektör: Azot seçici dedektör azot ve fosfor içeren bileşenlerin belirlenmesi
için tasarlanmıştır. Dedektörün duyarlılığı ve ömrü, kaynak sıcaklığı ve örnek molekülünde azot
karbon bağlarının kuvvetini içeren çeşitli faktörlerle belirlenir.
Aalev fotometrik dedektör (FPD): Kükürt, sülfür veya fosfor içeren bileşiklerin analizinde
kullanılır. Biyokimya, çevre, gıda,petrol ve gaz endüstrisinde bileşenlerin analizi için kullanılır.
Alkali alev iyonlaşma dedektörü (Alkali FID): Halojen ve fosfor tespitinde kullanılır. Bu
dedektörde kullanılan alkali tuzun seçimi duyarlılığa etki eder. Alkali tuz olarak KCl ve RbBr
kullanılır. Fosofr için iki tuz da aynı duyarlılığı gösterir ama azot için RbBr’ün kullanılması daha
hassas sonuçların alde edilmesini sağlar.
Kaydedici:
TEOR K B LG
Gaz Kromotografisi
Gaz kromotografisi ilk defa 1914 yılında Martin ve Syge tarafından sıvı-sıvı
kromotografisini izah ederken ortaya atılmı tır. Bu makalede hareketli fazın sıvı
kadar gaz da olabilece i bildirilmekteydi.
Bilindi i gibi kromotografi tekni inde ayrılacak maddeler biri sabit faz (stasyoner
faz) ve di eri hareketli faz (mobil faz) olmak üzere iki faz arasında da
ılmaktadır. Gaz kromotografisinde hareketli faz ta ıyıcı gazdır. Gaz
kromotografisi geleneksel kromotografiye göre bazı üstünlükler gösterir.
Bunlar; yüksek çözüm gücü, yüksek duyarlılık, hızlı separasyon, aynı anda
(simültan) miktar belirtimi olana ı olarak sayılabilir.
Gaz kromotografisi buhar fazına getirilmi bir bile ik karı ımını, ta ıyıcı gaz ile
stasyoner bir faz üzerinden geçirmek suretiyle ayırmaya yarayan bir prosestir.
Kontrollü ko ullarda nmunenin tek bir komponenti buhar basınçlarına göre
kısmen stasyoner fazda kısmen de mobil fazda bulunacaktır. Her bir
komponent için bir partiysen koefisyantı yani denge da ılım katsayısı
hesaplanmı tır. Bu satasyoner fazın 1 ml’sindeki çözünmü madde miktarının
mobil fazın 1 ml’sindeki çözünmü madde miktarına oranıdır. Bile iklerin
stasyoner fazla etkile imlerinin farklı olması ve buhar basınçlarının farklı
olmasından dolayı kolondan çıkı hızları farklı olacaka buna ba lı olarak da
ayırım sa lanacaktır.
Ta ıyıcı gaz ile kolona giren komponent kolonu terk edi sırasına göre
dededektöre ta ınır. Dedektörün yanıt sinyali bir elektrometride üyütülerek
kaydediciye gönderilir. Çıkan grafik genelde üzerinde birkaç pik içeren bir
temel çizgidir. Nmunenin içindeki her bir komponent bir pik verir. Retansiyon
zamanı ya da tutulma zamanı numunenin enjeksiyonu ile dedektörede pik
maksimumu elde edili i arasında geçen zaman olup belli bir separasyon
sisiteminde spesifiktir. Böylece karı ımda bulunan her bir bile ik retansiyon
zamanlarına göre birbirinden ayrılabilir. Kalitatif analiz yapılabilir. Pikin büyüklü
ü de incelenen bile i in miktarı ile orantılı oldu u için miktar analizi de yapılabilir.
Kantitaif analiz mümkündür.
deal bir kromotogramda ta ıyıcı gazın akı hızı ve moleküllerin da ılım katsayıları
önemlidir.
Kolonlar
Uygulama Alanları
Organik bile ik analizlerinde, plastik made analizlerinde, fermantasyon
endüstrisinde, ham petrol fraksiyonları analizinde, gıda endüstrisinde meyve,
süt, kahve, ekmek analizlerinde, biyokimya ve klinik çalı malarda, kozmetik ve
parfüm sanayinde kullanılmaktadır.
DENEY N
YAPILI I
Örnekteki bile iklerin alıkonma süreleri farklılı ı piklerin ayrı çıkması ile, pik
alanlarının farklılı ı ise miktarları ile ilgili oldu u gözlenmi tir.
Bir maddenin sinyalinin dedektörde meydana çıkmasına kadar harcanan taşıyıcı gazın
hacmine, alıkonma hacmi denir ve VR ile gösterilir.
Alıkonma hacmi,
VR=tR*F
Ayırma kolonunda çok az veya hiç alıkonmayan bir gazın( taşıyıcı gazın,azot gibi), alıkonma
hacmi de benzer şekilde,
VR= tR*F
F1/T1= F2/T2
Teorik olarak alıkonulma zamanları karışımda bulunan maddeleri kalitatif olarak belirlemedi
çok yararlıdır. Ancak, bunların tekrarlanabilir olmaları gerekir. Bu da birçok değişkenlerin kontrol
edilmesine bağlıdır. Buna rağmen, şüphelenilen bir maddenin karışımda bulunup bulunmadığını
anlama bakımından gaz-sıvı kromatografisi eşsiz bir metottur. Ancak, karışımda olup olmadığı
şüpheli olan maddeden elde saf olarak bir kısım bulunması gerekir. Karışıma bu saf maddeden bir
miktar ilave edildiği zaman, şüphelenilen madde karışımda varsa, piki büyür ve yeni bir pik
meydana gelmez. Aynı işlemleri bir başka kolonla da yapmak, farklı sıcaklıklarda yapmak daha da
uygun olur. Bu genel açıklamalardan sonra gaz-sıvı kromatografisinin yararları şöyle özetlenebilir:
GC’nin en büyük dezavantajı numunelerin belli bir uçuculuğa sahip olma zorunluluğudur.
Kompleks karışımlar için, GC, analizden önce ekstraksiyon ve türevlendirme gibi ön
işlemler gerekebilir.
Kolon sıcaklığında bozunan maddeler için uygun değildir.
Yüksek molekül ağırlıklı maddelerle çalışılmamaktadır.
Notlar:
Verilen numuneden elde edilen her pik ayrı bir maddeyi gösterir. Bu kromatografinin en
önemli yönlerinden birisidir.
Saflığı kontrol edilen madde birden fazla pik vermişse, içinde safsızlık var demektir.
Piklerin altında kalan alanların birbirlerine oranı, madde ve yabancı maddenin karışma
oranı kadardır.
Belirli şartlarda bir maddenin alıkonma zamanı sabittir. Bundan yararlanılarak elde edilen pikin
hangi maddeye ait olduğu tespit edilir.
3. DENEY YÖNTEMİ
3.1. deney düzeneği:
Deneyde n-pentan, n-hegzan, n-heptan karışımından kromatografiye enjekte edildi. Her bir
bileşenin alıkonma zamanını belirlendi. Karbon sayısına karşı alıkonma zamanının logaritması
grafiğe geçirildi. Daha sonra karbon sayısı bilinmeyen numune enjekte edildi ve alıkonma
zamanından yaralanılarak enjekte edilen numunenin karbon sayısı belirlendi. Yapılan deneyde
sonradan enjekte edilen numunenin alıkonma zamanı yardımıyla n-pentan olduğu bulundu.
Deney-2: Ölçümler için n-pentan bileşeni seçildi. Seçilen bileşen 3 farklı akış hızı ile kolona
enjekte edildi ve alıkonma sürelerini kaydedildi. Bundan sonra teorik plakaya eşdeğer yüksekliği
hesaplanmak için veriler kaydedildi.
3.2.Deney Verileri
Çizelge 3.2.1 Deneysel Veriler
Pentan 0,283
Hekzan 0,352
Heptan 0,443
Hava 0,224
Karışım 1 0,528
Karışım 2 0,271
Karışım 3 0,380
4. DENEYSEL SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
Log(tA’)- Karbon Sayısı grafiğinin çizilebilmesi için her bir bileşen için ayarlanmış alıkonma
süreleri (tA’) bulunması gerekir.
tA’ = tA - tM denkliğinden hesaplanır.
tM havanın alıkonma süresidir. ( tM = 0,224dk=13,44s)
Pentan için bu işlemi yaparsak;
tA’=16,98-13,44=3,54 s
Bu işlemler diğer karışımlar için yapılıp logaritması alınarak bir çizelge toplanmıştır.
Çizelge 4.1.1 Akış hızının değişimi ile enjekte edilen örnek için elde edilen veriler
1.2
y = 0.2848x - 0.8578
1 R² = 0.9892
0.8
log(t'a)
0.6
0.4
0.2
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8
Karbon sayısı
Grafikteki denklem kullanılarak karışım 1 ve karışım 2’nin kaç karbonlu olduğu bulunur.
Karışım 1 için ; 1,261=0,2848x-0,8578
x =7,44 buradan yaklaşık 8 karbonlu olduğu anlaşılır.
Karışım 2 için ; 0,4502=0,2848x-0,8578
x = 4,59 buradan yaklaşık 5 karbonlu olduğu anlaşılır.
Karışım 3 için : 0,9713=0,2848x-0,8578
x = 6,42 buradan yaklaşık 7 karbonlu olduğu anlaşılır.
5.TARTIŞMA VE SONUÇLAR
Deney 1‘de n-pentan,n-hegzan ve hava için alıkonma zamanı hesaplandı. Ardından bileşimini
bilmediğimiz karışım kolona gönderildi ve alıkonma zamanından bu bileşenin n-pentan,n-hegzan
ve n-oktan olduğu bulundu.Deney 2’de ise farklı hızlarda kolona gönderdiğimiz n-pentan için
teorik plaka sayısı ve HETP değerlerini hesapladık.
6. KAYNAKLAR
1. Aletli Analiz Laboratuarı Deney Föyü
2.http://turkish.alibaba.com/goods/gc-capillary-columns.html
3.file:///C:/Users/LAB14/Downloads/Ay%C5%9Feg%C3%BCl%20OTUZO%C4%9ELU%20C
ANATALI%20tez.pdf
4. http://alsglobal.com.tr/website/var/assets/media-tr/pdf/tph-library-tur-son_1.pdf